Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(Verəcəyiniz sədəqələr,) özünü Allah yoluna həsr edən və buna görə də yer üzündə (qazanc üçün) hərəkət edə bilməyən yoxsullara məxsusdur. Həyalı olduqlarına görə bilməyənlər onları zəngin hesab edərlər. Onları üzlərindən tanıyarsan. Onlar insanlardan israrla bir şey istəməzlər. İnfaq etdiyiniz hər bir xeyri (sədəqəni) şübhəsiz ki, Allah bilir. (Bu ayədə qeyd olunan yoxsullar, Allah yolunda cihad edənlər və elm dalınca gedənlərdir. Bu müqəddəs işləri səbəbilə onların qazanc əldə etmə
imkanları
yo...
Ali-İmran Suresi, 196. Ayet:
Kafirlərin (bolluq içində) ölkə-ölkə gəzib dolaşmaları səni əsla aldatmasın! (Bəzi möminlər, kafirlərin maddi
imkanları
nın yaxşı olduğunu və bolluq içində yaşadıqlarını gördüyü zaman: “Görünən odur ki, Allahın düşmənləri bolluq içində yaşayır, biz isə əziyyət çəkirik”, - demişdilər. Buna görə də yuxarıdakı ayə nazil olmuşdur.)...
Nisa Suresi, 37. Ayet:
Bunlar,) xəsislik edən, insanlara xəsisliyi əmr edən və Allahın, Öz lütfündən onlara verdiyi şeyi (nemətləri,
imkanları
) gizlədən kəslərdir. Biz kafirlər üçün alçaldıcı bir əzab hazırlamışıq....
Əhqaf Suresi, 26. Ayet:
Həqiqətən, Biz sizə vermədiyimiz
imkanları
onlara vermişdik. Onlara qulaqlar, gözlər və qəlblər vermişdik. Lakin nə qulaqları, nə gözləri, nə də qəlbləri onlara bir fayda verdi. Çünki onlar Allahın ayələrini inkar edirdilər. Buna görə də istehza etdikləri (əzab) onları bürüdü....
Müddəssir Suresi, 15. Ayet:
Bundan sonra o, yenə də (bu
imkanları
) artırmağımı istəyir....
Bəqərə Suresi, 236. Ayet:
Toxunmadığınız və ya hələ onlara vacib etmədiyiniz qadınları boşamaqda heç bir məsuliyyət yoxdur. Ancaq onlara fayda gətirin. Maddi cəhətdən imkanlı olanlar
imkanları
na uyğun olaraq qanuni şəkildə, maddi
imkanları
olmayanlar isə
imkanları
na uyğun faydalanmalıdırlar. Bu, yaxşı insanların haqqıdır....
Tövbə Suresi, 93. Ayet:
Ancaq
imkanları
olduğu halda sizdən icazə istəyənlər qınanmalıdır. Geridə qalanlarla birlikdə olmaq istəyirdilər. Allah da onların qəlblərini möhürlədi. Ona görə də artıq etdikləri səhvin fərqində deyillər....
Möminun Suresi, 62. Ayet:
Biz heç kəsi
imkanları
ndan daha çox məsuliyyət daşımırıq. Həqiqəti söyləyən bir kitabımız var. Onlara haqsızlıq edilməz....
Ənam Suresi, 6. Ayet:
Kendilerinden önce nice nesilleri yok ettiğimizi idrak etmiyorlar mı? Yeryüzünde size vermediğimiz
imkanları
onlara vermiştik. Üzerlerine bol bol yağmur göndermiş ve yerlerde ırmaklar akıtmıştık. İşledikleri suçları nedeniyle kendilerini yok ettik. Onlardan sonra başka nesiller meydana getirdik....
Əraf Suresi, 95. Ayet:
Sonra kötülüğü iyiliğe çevirdik. Nihayet
imkanları
artınca: "Atalarımızın da sıkıntılı ve bolluk günleri olmuştu." dediler. Bu yüzden, Biz de onları ansızın yakalayıverdik....
Tövbə Suresi, 93. Ayet:
Ancak
imkanları
olduğu halde senden izin isteyenler kınanmalıdır. Onlar, geride kalanlarla beraber olmayı istediler. Allah da onların kalplerini mühürledi. Bu yüzden artık onlar yaptıkları yanlışı idrak etmezler....
Bəqərə Suresi, 29. Ayet:
O, yeryüzündeki varlıkların ve imkânların hepsini sizin için yaratandır. Sonra göğe yönelerek çekimini tesis eden, dengesini sağlayan, hükümranlığını kuran, gökleri yaratılış amacına uygun yedi gök olarak düzenleyendir. Her şey, O’nun ilmi, planı, iradesi dahilinde gerçekleşmektedir....
Bəqərə Suresi, 36. Ayet:
Şeytan, Âdem ile eşini Cennetten uzaklaştırmak için, onları kusur işlemeye sevk etti. Bulundukları konumdan, Cennet nimetleri ve imkânları içinden onları çıkardı. Bunun üzerine: 'Buradan ilişiğinizi keserek yeryüzüne göç edin. Birbirinize düşmanlığınız devam edecek. Yeryüzünde bir vakte kadar sizin için bir yaşama yeri, bir barınak ve kısmetiniz, nasibiniz var.' dedik....
Bəqərə Suresi, 116. Ayet:
'Allah kendisine oğul edindi' dediler. Hâşâ, O bundan münezzehtir. Ama göklerdeki ve yerdeki varlıkların ve imkânların hepsi O’nun mülkündedir, O’nun tasarrufundadır. Her şey O’nun emrine boyun eğmiş, saygıyla, zikrederek görevlerini yapmaktadırlar....
Bəqərə Suresi, 233. Ayet:
Anneler çocuklarını emziğin tamamlanmasını isteyenler için iki tam yıl emzirirler. Çocuk kendisinin olana da emzirenlerin yiyecekleri ve giyecekleri
imkanları
nisbetinde bir borçtur. Bununla birlikte herkes ancak gücü nisbetinde yükümlü olur. Ne yavrusu yüzünden bir ana ne de yavrusu yüzünden bir baba zarara uğratılmasın. Mirasçıya da aynı yükümlülük vardır. Eğer baba ve anne birbirleriyle anlaşıp rıza göstererek memeden kesmek isterlerse kendilerine günah yoktur. Şayet çocuklarınızı başkalarına...
Bəqərə Suresi, 236. Ayet:
Eğer kendileriyle yatmadan veya mehr tespit etmeden önce boşarsanız size bir suç yoktur. Onları faydalandırın. İmkânları geniş olan, kapasitesince, imkânları dar olan da kendi ölçüsünde örfte olduğu üzere faydalandırmalıdır (boşanan eşlerini). İhsan ediciler üzerine bir görevdir bu....
Bəqərə Suresi, 236. Ayet:
Henüz dokunmadığınız veya mehir tespit etmediğiniz kadınları boşamanızda bir günah yoktur; ancak (böyle bir durumda bile) onlar için gerekli tedarikleri yapın;
imkanları
çok olan kendi gücüne dar olan da (yine) kendi gücüne göre adil şekilde bir tedarikte bulunsun; bu, güzel davranan herkesin üzerinde bir yükümlülüktür....
Bəqərə Suresi, 236. Ayet:
Kendilerine dokunmadan veya onlar için herhangi bir mehr belirlemeden kadınları boşamanızda sizin için günah yoktur. Ancak onları nimetlendirin. İmkânları geniş olan kendi gücünce yapar bunu, imkânları sınırlı olan da kendi gücünce yapar. Örfe uygun bir nimetlendirme... Güzel düşünüp güzel davrananlar üzerine bir borç......
Bəqərə Suresi, 255. Ayet:
O Allah’tır, Allah. Hak ilâh yalnızca O’dur. Ebedî hayat ile diri, ölümlü olmaktan uzaktır. Varlık âlemini ayakta tutan ve düzenini elinde bulunduran O’dur. Onu ne gaflet basar ne de uyku. Göklerdeki varlıkların ve imkânların hepsi ve yerdeki varlıkların ve imkânların tamamı O’nun mülkündedir, O’nun tasarrufundadır. O’nun yanında, benzer sıfatların tecellisiyle kudret ve tasarruf kullanan eş bir varlık olmak kimin haddine? Yalnızca O’nun izniyle ilâhî planlamayı yürütenlere görev dağılımı yapılı...
Bəqərə Suresi, 284. Ayet:
Göklerdeki varlıkların, imkânların ve yerdeki varlıkların ve imkânların hepsi Allah’ındır, Allah’ın tasarrufundadır. İçinizdeki düşünce ve niyetleri, saklı-gizli yaptıklarınızı, açığa vursanız da, gizli tutsanız da, Allah bunlardan dolayı sizi hesaba çeker. Sonra sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimseleri koruma kalkanına alır, bağışlar, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimsele...
Ali-İmran Suresi, 29. Ayet:
Onlara: 'Gönüllerinizdekini, kâfirlerle işbirliği ve ittifak yapma düşüncenizi gizleseniz de, Allah bilir, açığa vurursanız da Allah bilir. Göklerdeki varlıkları ve imkânları ve yerdeki varlıkları ve imkânları da bilir. Allah’ın her şeye gücü kudreti yeter.' de....
Nisa Suresi, 25. Ayet:
İçinizden, hür mü’min kadınlarla, kişisel, malî, sosyal imkânlarının yetersizliği sebebiyle evlenemeyenler, meşrû şekilde sahip olduğunuz, üzerlerinde meşrû haklarınız ve otoriteniz ve kendileriyle düzgün insanî münasebetleriniz devam eden mü’min genç kızlarınız olan câriyelerle evlensin. Allah sizin imanınızı, şer’î hükümlere bağlılığınızı iyi bilir. Siz aynı insanlık ailesinin mensubu ve eşit olduğunuz için aranızda fark yoktur. Öyle ise, evlilik bağı ile bağlanmaları, sırf cinsel arzularını t...
Nisa Suresi, 37. Ayet:
Bunlar, cimrilik edenler, malî mükellefiyetleri yerine getirmeyenler, Beytül-mâl harcamalarında cimri davranarak insanlara idarecilik yapanlar, cimriliği tavsiye edenlerdir, zenginlik içindeyken fakirliği, kolaylık içindeyken zorluğu, imkân içindeyken aczi vehmettikleri için Allah’ın, kendilerine lütfundan verdiği maddî-manevî serveti, imkânları gizleyenlerdir. Biz, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısr...
Nisa Suresi, 37. Ayet:
Bunlar kendileri cimrice davrandıkları gibi başkalarına da cimri olmayı önerirler ve Allah'ın lütuf eseri olarak kendilerine verdiği imkânları gizlerler. Biz kâfirler için onur kırıcı bir azap hazırladık....
Nisa Suresi, 54. Ayet:
Yoksa onlar, Allah’ın lütuf ve kereminden insanlara verdiği maddî-manevî nimetleri, imkânları mı kıskanıyorlar? Şüphesiz biz, İbrahim ailesine ve nesline, kitaplar, peygamberlik, ilim ve hikmet, sağlıklı ve ahlâklı yaşama bilgisini verdik. Onlara büyük bir mülk, büyük bir devlet ve saltanat ihsan ettik....
Nisa Suresi, 100. Ayet:
Kim Allah yolunda göç ederse bir çok barınak ve elverişli geçim
imkanları
bulur. Kim Allah ve peygamber uğruna evini- barkını bırakıp göç ederse de sonra bu yolda ölüme yakalanırsa onun mükafatı Allah'ın güvencesi altındadır. Hiç şüphesiz Allah affedici ve merhametlidir....
Nisa Suresi, 124. Ayet:
Erkek olsun, kadın olsun, kimler de mü’min olarak gevşekliği bırakıp, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarından, İslâmî düzenden sorumlu olduğu kısmını hayata geçirirler, iş barışı içinde, bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak, nimetin-ürünün kendisini ilgilendiren alanda bollaşmasını sağlarlar, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olurlar, cârî-kalıcı hayırlardan-sâlih amellerden imkânları dahilindekileri işlerlerse, işte onlar ce...
Nisa Suresi, 130. Ayet:
(Anlaşma ve uzlaşma imkânları kalmaz da) karı-koca ayrılırsa, Allah herbirini kendi fazl-u keremiyle ganî kılar. Allah'ın lütf-u keremi çok geniştir. O, yegâne hikmet sahibidir....
Nisa Suresi, 170. Ayet:
Ey insanlar, ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasulullah, size Rabbinizden gerekçeli hikmete dayalı indirilen Kur’ân ile, İslam Dini ile toplumda hakça düzeni gerçekleştirmek için geldi. O halde, kendi hayrınızı düşünerek, kazançlarınızı hesap ederek Muhammede ve Rabbiniz katından getirdiği Dine iman edin. Eğer Allahın Rasulü Muhammedi ve İslamı tanımazlıktan gelerek inkâr eder, nankörlük ederseniz Allaha zarar veremezsiniz. Bilin ki, gökl...
Nisa Suresi, 171. Ayet:
Ey geçmiş kitapları sahiplenenler, içinizdeki yahudiler gibi Meryem’e zina isnad ederek Îsâ’nın peygamberliğini tanımayarak; hristiyanlar gibi Îsâ’nın ilâhlığını iddia ederek, haddi aşıp sorumluluk ve cezanızı artırmayın. Allah hakkında da baba olma, oğul edinme, bedenlere girme, değişme ve birleşme iddialarında da bulunmayın. Yalnızca hakkı ve doğruları söyleyin. Mesih, Meryem oğlu Îsâ, Allah’ın Rasulüdür, o Allah’ın Meryem’e ilettiği 'ol' emrinin eseridir, mûcizesidir, ilâhî lütufla yaratılmış...
Maidə Suresi, 17. Ayet:
'Allah, Meryem’in oğlu Mesih’tir' diyenler kâfir olmuşlardır. Onlara: 'Allah, Meryem oğlu Mesih’i, anasını ve bütün yeryüzündekileri helâk etmek istese, ona kim engel olabilir?' de. Göklerin, yerin ve ikisi arasındaki varlıkların ve imkânların mülkü ve hâkimiyeti sadece Allah’a aittir, Allah’ın tasarrufundadır. O, sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olan şeyi yaratır. Allah’ın her şeye gücü, kudreti yeter....
Maidə Suresi, 18. Ayet:
Yahudiler ve hristiyanlar: 'Biz Allah’ın oğullarıyız ve sevgilileriyiz' dediler. 'Öyleyse, günahlarınızdan dolayı size niçin azap ediyor?' de. Hayır, siz de onun yarattıklarından, sıradan insanlarsınız. Allah sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimseleri koruma kalkanına alır, bağışlar, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimselere ceza da verir. Göklerin ve yerin ve ikisi arasındaki...
Maidə Suresi, 20. Ayet:
Hani Mûsâ kavmine: 'Ey kavmim, Allah’ın üzerinizdeki nimetini, size tevdi ettiği ilâhî değerleri, şeriatı koruyup kollayarak zâyi etmeyin, şükredin. Allah içinizde peygamberler görevlendirdi. Sizi hürriyetlerinize kavuşturup, kendinize, dininize, işlerinize, ailelerinize, toplumunuza sahip çıkabilecek hale getirerek, dinî, sosyal, siyasî, ekonomik ve idarî haklarını kullanabilen özgür insanlar, aileleriniz içinde otoriteler seviyesine yükseltti. Milletlerden hiçbirine verilmeyen nimetleri, imkân...
Maidə Suresi, 36. Ayet:
Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler, yeryüzündeki servetlerin ve imkânların hepsine sahip olsalar, bunun yanında bir o kadar daha varlıkları olsa, kıyamet gününün azabından kurtulmak için hepsini fidye olarak verseler, onların teklif edeceği hiçbir fidye kabul edilmez. Onlara can yakıp inleten, müthiş bir azap vardır....
Maidə Suresi, 97. Ayet:
Allah, dokunulmazlığı olan Kâbe’yi, özgürlük yurdu Harem-i Şerif’i, müslümanların hac ibadetini yerine getirmeleri, güçlü olarak ayakta kalmaları, aralarındaki dayanışmayı gerçekleştirmeleri için bir mekân olarak düzenledi. Beytullah’ı saldırmazlığın gelenek haline geldiği, Allah’ın savaşı haram kıldığı ayları, kurbanların, Kâbe’ye yapılan bağışların, boyunlarında gerdânileri, ipleri, tasmaları olan kurbanlık ve sahipli hayvanların dokunulmazlığını, barışın sağlanması, ekonominin canlanması, ins...
Maidə Suresi, 120. Ayet:
Göklerin, yerin ve bunların içindeki varlıkların ve imkânların mülkü ve hâkimiyeti Allah’ındır, Allah’ın tasarrufundadır.. O’nun her şeye gücü, kudreti yeter....
Ənam Suresi, 6. Ayet:
Görmediler mi onlardan önce nice nesilleri helâk ettik ki onlara, yeryüzünde size vermediğimiz imkânları, kudretleri vermiş, onları yeryüzüne yerleştirmiştik, üstlerine bol-bol yağmur yağdırmıştık, ayaklarını bastıkları yerlerden ırmaklar akıtmıştık, fakat sonra suçları yüzünden helâk ettik onları ve onlardan sonra da başka başka nesiller meydana getirdik....
Ənam Suresi, 6. Ayet:
Görmediler mi ki, onlardan önce yeryüzünde size vermediğimiz bütün imkânları kendilerine verdiğimiz, gökten üzerlerine bol bol yağmurlar indirip evlerinin altından ırmaklar akıttığımız nice nesilleri helâk ettik. Biz onları, günahları sebebiyle helâk ettik ve onların ardından başka nesiller yarattık....
Ənam Suresi, 6. Ayet:
Kendilerinden önce nice nesilleri helâk ettiğimizi görmediler mi? Yeryüzünde size vermediğimiz imkânları, gücü, itibarı ve iktidarı onlara vermiştik. Onlara gökten bol bol rahmet, bereket ve nimet yağdırmış, altlarından akan ırmaklar planlayıp hazırlamıştık. Fakat onları günahlarından dolayı helâk ettik. Ve onlardan sonra başka nesiller meydana getirdik....
Ənam Suresi, 6. Ayet:
Kendilerinden önce nice nesilleri yok ettiğimizi görmediler mi? Onlara size vermediğimiz
imkanları
vermiş, gökten üzerlerine bolca yağmur indirmiş ve altlarından ırmaklar akıtmıştık. Ama onları günahlarından dolayı helak ettik ve peşlerinden başka nesiller ortaya çıkardık....
Ənam Suresi, 6. Ayet:
Görmediler mi ki, kendilerinden önce ne kadar nesiller helâk ettik? Biz, onlara yeryüzünde size (ey Mekke’liler) vermediğimiz bütün imkânları verdik; gökten üzerlerine bol bol yağmur gönderdik. Ev ve bahçelerinin altlarından akar ırmaklar meydana getirdik. Öyle iken, yapmış oldukları günahlar sebebiyle onları helâk ettik de arkalarından başka yeni nesiller icad ettik....
Ənam Suresi, 6. Ayet:
Görmediler mi ki, onlardan önce yeryüzünde size vermediğimiz bütün imkânları kendilerine verdiğimiz, gökten üzerlerine bol bol yağmurlar indirip evlerinin altından ırmaklar akıttığımız nice nesilleri helâk ettik. Biz onları, günahları sebebiyle helâk ettik ve onların ardından başka nesiller yarattık....
Ənam Suresi, 6. Ayet:
Kendilerinden önce nice nesilleri helak ettiğimizi görmediler mi? Yeryüzünde size vermediğimiz
imkanları
onlara vermiştik. Onlara gökten bol bol yağmur indirmiş, altlarından ırmaklar akıtmıştık. Fakat onları günahlarından dolayı helak ettik. Ve kendilerinden sonra başka bir nesil yarattık....
Ənam Suresi, 6. Ayet:
Onlardan önceki nice kuşakları yok ettiğimizi görmediler mi? Oysa o kuşaklara size vermemiş olduğumuz derecede geniş yerleşme ve yaşama imkânları vermiş, yurtlarına gökten bol yağmurlar yağdırmış, ayakları altından nehirler akıtmıştık. Fakat işledikleri günahlar yüzünden onları yok ederek arkalarından başka kuşaklar yarattık....
Ənam Suresi, 6. Ayet:
Biz, kendilerinden evvel nice nesil (ler) i helak etdik, görmediler mi? (Ey Mekkeliler) biz onlara yer (yüzün) de size vermediğimiz (bütün) imkânları verdik, gökden üstlerine bol bol (yağmurlar) gönderdik, (evlerinin) altlarından akar ırmaklar yapdık da günâhları yüzünden yine onları yok edib arkalarından başka nesil (ler) peyda etdik. ...
Ənam Suresi, 6. Ayet:
Görmediler mi onlardan evvel kaç nesli helâk ettik, o nesillere yeryüzünde size vermediğimiz
imkanları
vermiş idik ve onların üzerine göğü bol bol salıvermiştik ve ırmakları onların altlarından akar bir halde kılmıştık, sonra onları günahları sebebiyle helâk ettik ve onlardan sonra birer başka başka nesli vücuda getirdik....
Ənam Suresi, 6. Ayet:
Görmediler mi ki, biz kendilerinden önce nice nesilleri helâk ettik. Yeryüzünde size vermediğimiz bütün
imkanları
onlara vermiş, gökten üzerlerine bol yağmurlar indirmiş, altlarından ırmaklar akıtmıştık. Günahlarından ötürü onları helâk ettik ve arkalarından başka bir nesil vârettik....
Ənam Suresi, 6. Ayet:
Kendilerinden önce nice nesilleri helak ettiğimizi görmediler mi? Oysa biz onlara size sağlamadığımız
imkanları
sağlamış ve onların üzerlerine gökten bol bol yağmurlar indirmiş, ayaklarının altından da ırmaklar akıtmıştık. Ne var ki onları günahları sebebiyle helak ettik, onlardan sonra başka nesiller var ettik....
Ənam Suresi, 6. Ayet:
Kendilerinden önce nice nesilleri imha ettiğimizi görmediler mi? Biz onlara, size vermediğimiz imkânları vermiş, gökten üstlerine bol bol yağmur göndermiş, ayaklarının altından ırmaklar akıtmıştık. Fakat günahlarından ötürü onları imha ettik ve onların peşinden başka bir nesil yarattık....
Ənam Suresi, 6. Ayet:
Görmediler mi, onlardan önce nice nesiller yok ettik; hem onlara, yeryüzünde size vermediğimiz imkânları vermiştik ve göğü de üzerlerine bol bol boşaltmıştık ve ırmakları ayaklarının altından akar kılmıştık. Fakat günâhlarından ötürü onları helâk ettik ve onların ardından başka bir nesil yarattık....
Ənam Suresi, 6. Ayet:
Kendilerinden önce nice yurt ve medeniyeti yerle bir ettiğimizi görmediler mi? Biz o yurtlara yeryüzünde size vermediğimiz imkânları vermiş, üzerlerine gök bereketini bol bol indirmiş, nehirleri altlarından akar hale getirmiştik. Derken, onları kendi günahlarıyla helâk ettik ve arkalarından başka bir nesil oluşturduk....
Ənam Suresi, 59. Ayet:
Gayb âleminin, bilgi alanı dışındaki güçlerin ve imkânların anahtarları, şifreleri Allah’ın elindedir. Anahtarları, şifreleri ondan başkası bilmez. Karada ve denizde ne varsa O bilir. O’nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. Yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru, canlı ve ölü ne varsa, hepsi, her şey doğruları, hakkı ortaya koyan, kâinatın kayıt sicilinde, kanunlar ve ilkeler kitabında, bilgi işlem merkezinde yazılıdır....
Ənam Suresi, 135. Ayet:
'Ey kavmim, terketmediğiniz hayat tarzınızı, iktidarınızı yaşamaya devam edin, bütün imkânlarınızla elinizden geleni yapın. Ben de bilinçli olarak görevimi yapmaya devam ediyorum. Bu hayatın, bu dünyanın sonunda kimin kazanacağını, siz de yakında öğreneceksiniz. Şu bir gerçektir ki, küfürleri, nankörlükleri, baskıları, işkenceleri sebebiyle zâlimler kurtuluşa ebedî nimetlerle mutluluğa eremez.' de....
Əraf Suresi, 10. Ayet:
Andolsun, size yeryüzünde imkân ve iktidar verdik. Sizin için orada birçok geçim imkânları da yarattık. Ama siz ne kadar az şükrediyorsunuz!...
Əraf Suresi, 10. Ayet:
Biz sizi yeryüzünde yerleştirdik, size güç itibar ve iktidar verdik, geçim vasıtaları ve geçinme imkânları sağladık. Ne kadar da az şükrediyorsunuz....
Əraf Suresi, 10. Ayet:
Doğrusu sizi yeryüzüne yerleştirdik ve size orada çeşitli geçim
imkanları
verdik. Çok az şükrediyorsunuz!...
Əraf Suresi, 10. Ayet:
Andolsun ki, sizi, yeryüzünde yerleştirdik ve sizin için orada bir çok geçim imkânları hazırladık. Siz ne az şükrediyorsunuz!......
Əraf Suresi, 10. Ayet:
Sizleri yeryüzüne yerleştirdik ve orada size yaşama imkânları sağladık. Ne kadar da az şükrediyorsunuz....
Əraf Suresi, 26. Ayet:
Ey Âdemoğulları, size edep yerlerinizi örtecek elbiseleri; süslenecek ve övünecek kıyafetleri ve refahınızı sağlıyacak imkânları bildirdik. Takva esaslarının-Kur’ân esaslarının hayata geçirildiği korunma, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranma, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olma elbisesi, farz olan örtünmeyi sağlayan sade elbise, işte bu huzur ve mutluluk her şeyden hayırlıdır. Bunlar, bu ilâhî lütuflar Allah’ın kudretine, izzet ve i...
Ənfal Suresi, 34. Ayet:
Sen aralarından çıktıktan sonra, Allah’ın kendilerine azap etmemesi için ne imkânları var. Mescid-i Hârâm’ı tavâf etmekten mü’minleri menediyorlar, halbuki ona hizmet etmeye ehil de değiller; onun hizmetine ehil olanlar, ancak şirkten sakınan müminlerdir. Fakat onların çoğu bunu bilmezler....
Ənfal Suresi, 54. Ayet:
İnkârları, baskı ve zulümleri, Allah’ın kitabını ve rasullerini yalanlamaları sebebiyle, Allah’ın azâbına maruz kalan inanmayanların hali, Firavun hanedanının, devlet görevlilerinin, yandaşlarının ve onlardan öncekilerin haline benzer. Onlar Rablerinin âyetlerini, Rableri tarafından kendilerine verilen imkânları ve nimetleri yalanlamışlardı. Biz de onları günahlarından dolayı helâk etmiştik. Firavun’un kavmini, ordusunu denizde boğmuştuk. Bunların hepsi inkâr ile isyan ile baskı, zulüm ve işkenc...
Tövbə Suresi, 29. Ayet:
Kendilerine verilen kutsal kitapların hükmünce sorumlu tutulanlardan Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara ve âhiret gününe iman etmeyenler, Allah’ın ve Rasulünün haram kıldığı şeyleri haram saymayanlarla, Hak Dini, şeriatı, din, şeriat ve medeniyet olarak kabul etmeyenlerle, kendi rızalarıyla boyun eğip, İslam devletinin otoritesini, şer’î hükümleri kabullenerek, kendilerine sağlanan imkânların karşılığı cizyeyi verir hale gelinceye kadar savaşın....
Tövbə Suresi, 79. Ayet:
Sadakalar konusunda mükellef olduğundan fazlasını gönüllü veren iman etmişlere dil uzatanlar ile (fakirlikleri dolayısıyla imkânlarından) fazlasını bulamayanları alaya alan kimselere gelince, Allâh onları maskaraya çevirmiştir. . . Onlar için acı bir azap vardır....
Tövbə Suresi, 79. Ayet:
Sadakalar husûsunda, (onu, imkânları olup) gönülden (gelerek çokça) veren mü’minleri de (zengin olmadıklarından) güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları da ayıplayarak, bu yüzden onları alaya alan (o münâfık)lar yok mu, (asıl) Allah onlarla alay etmiştir ve onlar için (pek) elemli bir azab vardır!...
Tövbə Suresi, 92. Ayet:
Bir de kendilerine binek hayvanı sağlayasın diye sana başvurduklarında «Size binek hayvanı bulamıyorum» deyince, bu yolda harcama yapacak imkânları olmadığı için üzüntüden gözlerinde yaş olarak dönenlere karşı da bir kınama ve suçlama yolu kapalıdır....
Tövbə Suresi, 92. Ayet:
Ve sana, kendilerine binek sağlaman için başvurduklarında, "Sizi bindirecek bir şey bulamıyorum" dediğin zaman, bu yolda harcayacak
imkanları
olmadığı için üzüntüden gözleri yaşararak dönüp gidenler de sorumlu tutulmayacaktır....
Yunus Suresi, 68. Ayet:
Müşrikler: 'Allah oğul edindi' dediler. O, bundan münezzehtir. O, çocuğa ihtiyacı olmayacak kadar zengindir. Göklerdeki varlıkların ve imkânların, yerdeki varlıkların ve imkânların tamamı O’nundur, O’nun tasarrufundadır. Bu hususta, elinizde bir hüküm, bir ferman da yok. Allah adına bilemeyeceğiniz şeyleri mi söylüyorsunuz?...
Hud Suresi, 84. Ayet:
Medyen'e de kardeşleri Şuâyb'ı (peygamber olarak) gönderdik. Ey kavmim, dedi, Allah'a kulluk edin ; sizin O'ndan başka ilâhınız yoktur. Ölçü ve tartıyı eksik tutmayın ; ben sizi elbette hayr ( = bol nîmet, geniş refah imkânları) içinde görüyorum. Ve doğrusu ben sizi çepeçevre saracak bir günün azabından endişe etmekteyim....
Hud Suresi, 93. Ayet:
'Ey kavmim, terketmediğiniz hayat tarzınızı, iktidarınızı yaşamaya devam edin, bütün imkânlarınızla elinizden geleni yapın. Ben de bilinçli olarak görevimi, yapmaya devam edeceğim. O rezil rüsvay edecek azâbın, kime geleceğini, yalancının kim olduğunu yakında bilip anlayacaksınız. Siz asıl, davranışlarınızın nasıl bir sonla biteceğine bakın! Ben de sizinle beraber o günü gözlüyorum.' dedi....
Hud Suresi, 93. Ayet:
Ey kavmim! Bütün imkânlarınızla yapacağınızı yapın. Ben de vazifemi yapacağım. Yakında, kendisini perişan edecek azabın kime geleceğini ve yalancının kim olduğunu bileceksiniz. O azabı gözetleyin, ben de sizinle beraber gözetliyorum.”...
Rəd Suresi, 18. Ayet:
Rablerinin emirlerini yerine getirenler için en güzel mükâfat vardır. O’nun emirlerine uymayanlar, O’na itaat etmeyenler ise, yeryüzündeki servetlerin ve imkânların tamamı, bir misli fazlasıyla kendilerinin olsa, hepsini kurtuluş fidyesi olarak verirlerdi. İşte hesabın en kötüsü onlara çıkarılacak, en ağır şekilde onlar sorgulanacaktır. Mekânları cehennemdir. Orası ne kötü bir mekândır....
İbrahim Suresi, 26. Ayet:
Haramların işlendiği, dolapların çevrildiği, bozuk, hileli, zora dayalı, hayırsız, vicdanların dışladığı, inkârcı bir düzen de, kökünden koparılmış, toprakla bağlantısı kesilmiş, gıdasını alamayan bir ağaca benzer. Bu ağaç canlılığını koruyamadığı, dikili duramadığı gibi, böyle bir düzen de hayat-destek ortamı ve imkânlarından beslenemediği için, toplumsal birliği, kanun ve nizam hakimiyetini, huzur ve sükûnu sağlayamaz, ayakta duramaz....
Hicr Suresi, 85. Ayet:
Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasındaki varlıkları ve imkânları, ancak, haklı bir gerekçe ile, hikmete dayalı, hesaplı bir düzen içinde yarattık. Kıyametin kopacağı an mutlaka gelecek, sana ve dinine karşı, hesaplı, planlı düşmanlık edenleri Allah dünyada mutlaka cezalandıracaktır. Şimdi sen onlara, azarlamadan, kınamadan yumuşak davran ve güzel muamele et....
Nəhl Suresi, 52. Ayet:
Göklerde ve yerdeki varlıkların ve imkânların tamamı O’nundur, O’nun tasarrufundadır. Din, şeriat, düzen, medeniyet yalnız O’na ait; kulluk ve itaat da daima O’na olmalıdır. Allah’tan başkasına mı sığınıyorsunuz?...
Nəhl Suresi, 77. Ayet:
Göklerdeki ve yerdeki bilinmeyen güçlerin ve imkânların tasarrufu Allah’a aittir. Kıyametin kopacağı an ile ilgili icra planının gerçekleşmesi ise, göz açıp kapama kadar veya daha az bir zaman alır. Allah’ın her şeye gücü kudreti yeter....
İsra Suresi, 70. Ayet:
Andolsun ki, biz Âdemoğulları’nı asâletli, şerefli ve saygıya lâyık kıldık, ikrama lâyık gördük. Karada ve denizde onlara ulaşım imkânları sağladık. Onlara helâlinden, temizinden ve helalinden rızık ve servetler verdik. Lütufta bulunarak onları yarattığımız birçok varlıklardan gerçekten üstün kıldık....
Kəhf Suresi, 84. Ayet:
Gerçekten biz Zülkarneyn’i iktidar, kudret, itibar ve imkân sahibi yaptık. Onu, her konuda maksadına doğru araçlarla ulaşma bilgisi, kudreti, imkânlarıve maharetiyle donattık....
Kəhf Suresi, 91. Ayet:
Zülkarneyn burada da, önceki gibi, ihtiyaçlara cevap vererek sorumluluğunu yerine getirdi. Biz, onun sahip olduğu bilgiyi, medeniyet araçlarını, imkânlarını, gücünü, kudretini, tecrübesini biliyorduk....
Məryəm Suresi, 65. Ayet:
O, göklerin, yerin ve ikisinin arasındaki varlıkların ve imkânların yaratıcısı, düzeninin hâkimi, Rabbidir. Onu ilâh tanı, candan müslüman olarak O’na teslim ol, saygıyla O’na kulluk ve ibadet et, O’nun şeriatına bağlan, O’na boyun eğ. Ona kulluk ve ibadete, şeriatını uygulamaya sabırla, metanetle devam et. Hiç onunla birlikte anılmaya değer bir benzerinin olduğunu biliyor musun?'...
Taha Suresi, 6. Ayet:
Göklerdeki varlıkların ve imkânların, yerdeki varlıkların ve imkânların, bu ikisinin arasındaki ve toprağın altındaki varlıkların ve imkânların tamamı O’nundur, O’nun tasarrufundadır....
Taha Suresi, 112. Ayet:
Kim mü’min olarak gevşekliği bırakıp, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarından ve İslâmî düzenden sorumlu olduğu kısmını hayata geçirir, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün kendisini ilgilendiren alanda bollaşmasını sağlar, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olur, cârî-kalıcı hayırlar-dan-sâlih amellerden imkânları dahilindekileri işlerse, haksızlıktan, zulümden, hakkının çiğnenmesinden korkmaz....
Ənbiya Suresi, 16. Ayet:
Biz gökleri ve yeri, ikisinin arasındaki varlıkları ve imkânları, oyun oynarken, eğlence sonucu, sebepsiz, hikmetsiz yaratmadık....
Ənbiya Suresi, 30. Ayet:
Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, göklerin, yerin, yaşa-maya, ürün vermeye elverişsiz ve işlevsiz olduğunu, bizim onları, yaşamaya, ürün vermeye elverişli ve işlevli hale getirdiğimizi, göklerde ve yerde hayat-destek ortamları ve imkânları oluşturduğumuzu, bütün can-lıları, hayvanları, bitkileri sudan hazırlayıp var ettiğimizi görmüyorlar mı, anlamıyorlar mı? Bilimden birazcık nasibi olan...
Ənbiya Suresi, 44. Ayet:
Aslında biz onlara ve atalarına geniş geçim imkânları bağışladık da uzun yıllar refah içinde yaşadılar. Fakat bizim, kâfirlerin yurtlarını uçlarından kırptığımızı, müslümanlar lehine alanlarını daralttığımızı görmüyorlar mı? Acaba üstün gelen onlar mıdır?...
Ənbiya Suresi, 94. Ayet:
Kim mü’min olarak, gevşekliği bırakıp, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarından ve İslâmî düzenden sorumlu olduğu kısmını hayata geçirir, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün kendisini ilgilendiren alanda bollaşmasını sağlarsa, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olursa, cârî-kalıcı hayırlardan-sâlih amellerden imkânları dâhilindekini işlerse, gayretinin, çalışmasının, hâlis niyetinin, emeğinin ka...
Həcc Suresi, 64. Ayet:
Göklerdeki varlıkların ve imkânların, yerdeki varlıkların ve imkânların tamamı Allah’ındır, Allah’ın tasarrufundadır. Allah, işte O, zengindir, muhtaç değildir. Övgüye ve şükre lâyıktır....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Allah’ın, kurduğu düzen gereğince yeryüzündeki varlıkların ve imkânların tamamını, denizlerde seyreden gemileri, filoları sizin menfaatiniz için kanunlarına boyun eğdirdiğini görmüyor musun? Göğü de kesinkes yasalarıyla, iradesiyle yere düşmekten, denge ve çekim kanununu işleterek O koruyor. Koruyacak kanunları o koyarak işlerlik kazandırıyor Allah insanlara karşı çok şefkatli, engin merhamet sahibidir....
Möminun Suresi, 17. Ayet:
Andolsun, biz sizin üstünüzde manyetik bağlantılı yedi atmosfer katmanı yarattık. Biz, muhtaç olduğunuz ortamı ve imkânları yaratmayı ihmal edecek değiliz....
Nur Suresi, 64. Ayet:
Bilmiş olun ki, göklerdeki ve yerdeki varlıkların ve imkânların tamamı Allah’ındır, Allah’ın tasarrufundadır. Allah, sizin hangi halde, ne yolda olduğunuzu, ne yaptığınızı, hâkimi olduğunuz düzenin meşrû, gayri meşrû icraatlarını, günahlarını, isyanlarını ve zulümlerini bilir. Hesap vermek için O’nun huzuruna varacakları gün, işledikleri amelleri birer birer ortaya koyarak onları hesaba çekecektir. Her şey Allah’ın ilmi, iradesi, planı dâhilinde gerçekleşmektedir....
Şüəra Suresi, 24. Ayet:
Mûsâ: 'İlme, delile ve gerekçeye itibar eden, inanan kişiler olsanız, itiraf edersiniz ki, O, göklerin, yerin ve ikisi arasındaki varlıkların ve imkânların yaratıcısı, düzeninin hâkimi, Rabbidir' dedi....
Şüəra Suresi, 78. Ayet:
O’dur beni yaratan ve hayat imkânlarını veren, maddeten ve mânen yol gösteren....
Qəsəs Suresi, 68. Ayet:
Rabbin, sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olanları yaratır. Kâinatta mevcut akıllı ve sorumlu varlıkları, mahlûkatı, cemâdâtı, imkânları, kurulmuş düzenleri ve tedbirleri O seçer. İnsanların da seçme ve tercih hakları vardır. Yüceler yücesi olan Allah ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında onların kendisine koştukları şirkten münezzehtir....
Loğman Suresi, 20. Ayet:
Allah'ın, göklerde ve yerdeki (nice varlık ve imkânları) sizin emrinize verdiğini, nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsan ettiğini görmediniz mi? Yine de, insanlar içinde, -bilgisi, rehberi ve aydınlatıcı bir kitabı yokken- Allah hakkında tartışan kimseler vardır....
Loğman Suresi, 20. Ayet:
Allah’ın, koyduğu kanunlar gereğince, göklerdeki varlıkları ve imkânları, yerdeki varlıkları ve imkânları faydalanmanız için emrine boyun eğdirdiğini, nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsan ettiğini görmüyor musunuz? Yine de, bilgisi, ilmî delili, hakka ulaştıracak rehberi ve aydınlatıcı kitabı olmadan Allah hakkında tartışan insanlar var....
Loğman Suresi, 20. Ayet:
Allah'ın, göklerde ve yerdeki (nice varlık ve imkânları) sizin emrinize verdiğini, nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsan ettiğini görmediniz mi? Yine de, insanlar içinde, -bilgisi, rehberi ve aydınlatıcı bir kitabı yokken- Allah hakkında tartışan kimseler vardır....
Loğman Suresi, 26. Ayet:
Göklerdeki ve yerdeki varlıkların ve imkânların tamamı Allah’ındır, Allah’ın tasarrufundadır. Asıl zengin olan, muhtaç olmayan, övgüye, şükre lâyık olan işte O’dur, Allah’tır....
Səcdə Suresi, 4. Ayet:
Allah, gökleri, yeri ve bunların arasındaki varlıkları ve imkânları altı günde, altı devirde yaratan, bir de Arş üzerinde, sınırsız kudret ve iktidar makamında, hükümranlığını kurandır. O’nun dışında, kulları durumundakilerden ne bir velî, bir koruyucu, bir otorite, ne de bir aracınız vardır. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız?...
Səba Suresi, 1. Ayet:
Göklerdeki varlıkların ve imkânların, yerdeki varlıkların ve imkânların mülk ve tasarrufunun sahibi olan Allah’a hamdolsun. Âhirette, ebedî yurtta da, övülmek, şükredilmek O’nun hakkıdır. O hikmet sahibi ve hükümrandır, gizli-açık her şeyden haberdardır....
Səba Suresi, 18. Ayet:
Kendileriyle, içlerinde bereketler kıldığımız memleketler arasında (biri diğerinden) görünebilen şehirler var ettik ve orada yürüme (
imkanları
nı) takdir ettik: "Oralarda geceleri ve gündüzleri güvenlik içinde gezip dolaşın" (dedik)....
Səba Suresi, 18. Ayet:
Onların yurtlarıyla, feyizlendirip mübarek kıldığımız kasabalar arasında biri diğerinden görülebilen yakın kasaba ve köyler meydana getirdik ; bunlar arasında gezip dolaşma imkânlarını takdîr ettik, «geceleri ve gündüzleri güven içinde gezip dolaşın !» (dedik)....
Səba Suresi, 18. Ayet:
Kendileriyle, içlerinde bereketler kıldığımız memleketler arasında (biri diğerinden) görünebilen şehirler var ettik ve orada yürüme (
imkanları
nı) takdir ettik: "Oralarda geceleri ve gündüzleri güvenlik (aminiyn) içinde gezip dolaşın" (dedik)....
Səba Suresi, 18. Ayet:
Onların yurtları ile, içine feyz ve bereketler verdiğimiz memleketler arasında, biri diğerinden görülebilen yakın nice şehirler meydana getirdik. Bunlar arasında gezip dolaşma imkânları takdir ettik. "Geceleri ve gündüzleri oralarda emniyet içinde gezip dolaşın. " (dedik)....
Səba Suresi, 18. Ayet:
Onların diyarlarıyla, feyz ve bereket verdiğimiz kutlu beldeler arasında sırt sırta vermiş, biri birinden görülebilen nice kasabalar var ettik ve bunlar arasında düzenli ulaşım imkânları sağladık. "Oralarda geceler ve gündüzler boyunca, güven içinde gezin dolaşın!" dedik....
Səba Suresi, 18. Ayet:
Kendileriyle, içlerinde bereketler kıldığımız memleketler arasında (biri diğerinden) görünebilen şehirler var ettik ve orada yürüme (imkânlarını) takdir ettik: «Oralarda geceleri ve güdüzleri güvenlik içinde gezip dolaşın» (dedik)....
Saffat Suresi, 5. Ayet:
O, göklerin, yerin, ikisi arasındaki varlıkların ve imkânların yaratıcısı, düzeninin hâkimi, Rabbidir, güneşin doğduğu (ve battığı) yerlerin Rabbidir....
Sad Suresi, 10. Ayet:
Yoksa, göklerin, yerin ve ikisinin arasındaki varlıkların ve imkânların mülkü, hâkimiyeti ve tasarrufu onlara mı ait? Öyleyse, bütün imkânlarını seferber ederek yükselsinler de, hâkimiyetlerini kursunlar....
Sad Suresi, 10. Ayet:
Yoksa bütün o göklerin, yerin ve aralarındakilerin mülkü onların mı? Öyle ise bütün
imkanları
nı seferber ederek yükselsinler de görelim!...
Sad Suresi, 12. Ayet:
Onlardan önce Nuh kavmi, Âd ve devleti, teşkilâtı, orduları güçlü, şiddeti ve işkencesi meşhur, ülkesi zengin, hazinesi dolu, imkânları geniş, dikili taşları sembol edinen Firavun da peygamberleri yalanlamıştı....
Sad Suresi, 27. Ayet:
Göğü, yeri ve ikisi arasındaki varlıkları ve imkânları, biz boş yere yaratmadık. O, inkârda ısrar edenlerin düşünce ve inancıdır. Onun için, vay kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden ateşe girecek kâfirlerin haline!...
Sad Suresi, 66. Ayet:
'Göklerin, yerin ve ikisinin arasındaki varlıkların ve imkânların yaratıcısı, düzeninin hâkimi Rabbinden, kudret sahibi ve hükümran olan, kâinatı koruma altına alan, daima bağışlayan Allah’tan başka tanrı yoktur' de....
Zümər Suresi, 39. Ayet:
'Ey kavmim, terk etmediğiniz hayat tarzınızı, iktidarınızı yaşamaya devam edin, bütün imkânlarınızla elinizden geleni yapın. Ben bilinçli olarak görevimi yapmaya devam edeceğim. Yakında hangimizin âkıbetinin hayırlı olacağını öğreneceksiniz.' de....
Zümər Suresi, 47. Ayet:
O zalim kâfirler, dünyanın bütün malları ve imkânları kendilerinin olsa, hatta onların bir misli daha bulunsaydı, kıyamet gününde azabın kötülüğünden kurtulmak için, derhal fidye olarak verirlerdi. O gün onların hiç hesaba katmadıkları öyle şeyler Allah tarafından ortaya dökülür ki saymaya gelmez!...
Şura Suresi, 27. Ayet:
Eğer Allah kullarına rızık ve imkânları bol bol yaysaydı, onlar dünyada azarlardı. Lâkin O, bu imkânları dilediği bir ölçüye göre indirir. Çünkü O, kullarından haberdar olup onların bütün yaptıklarını ve yapacaklarını görmektedir....
Şura Suresi, 53. Ayet:
Göklerdeki varlıkların ve imkânların ve yerdeki varlıkların ve imkânların mülkiyeti ve tasarrufu kendisine ait olan Allah’ın yolunu gösteriyorsun. Unutmayın, bütün planların icra edilerek sonuçlandırıldığı, bütün icraatların, amellerin hesabının sorulduğu tek merci Allah’tır....
Zuxruf Suresi, 10. Ayet:
Allah, yeryüzünü, sizin yaşamanız, yerleşmeniz için tarıma elverişli ovalar, iskana uygun araziler haline, işlevli hale getiren, orada sizin için geçinme imkânları hazırlayan ve yollar planlayandır. Umulur ki, doğru hak yolu bulup tercih edersiniz....
Duxan Suresi, 7. Ayet:
İlme, delile ve gerekçeye itibar ettiğiniz, imandan nasibiniz olduğu sürece, kitaplar, vahiyler, peygamberler, göklerin, yerin ve ikisinin arasındaki varlıkların ve imkânların yaratıcısı, düzeninin hâkimi Rabbinden bir rahmettir....
Duxan Suresi, 38. Ayet:
Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasındaki varlıkları ve imkânları oyun oynarken yaratmadık....
Casiyə Suresi, 5. Ayet:
Gece ile gündüzün birbirini izlemesinde ve Allah'ın göklerden indirip onunla cansız toprağa hayat verdiği rızık
imkanları
nda ve rüzgarların değişmesinde, (bütün bunlarda) akıllarını kullanan insanlar için mesajlar vardır....
Casiyə Suresi, 13. Ayet:
Allah, göklerdeki varlıkların ve imkânların, yerdeki varlıkların ve imkânların hepsini, kendi katından bir lütuf olmak üzere kurduğu düzen gereğince sizin faydalanmanız için kanunlarına boyun eğdirendir. Gelişmeye devam eden, tefekkür-düşünme ağına sahip, faydalı sonuçlar elde edebilen toplumlar için, Allah’ın birliğini, kudretini, kurduğu düzeni gösteren deliller, birçok konunun çözümüne işaretler vardır....
Əhqaf Suresi, 3. Ayet:
Gökleri, yeri ve ikisinin arasındaki varlıkları ve imkânları, haklı bir gerekçe ile, hikmete dayalı olarak, hesaplı bir düzen içinde belirlenmiş bir vakte kadar işlevini korumak üzere yarattık. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, küfre saplananlar, uyarıldıkları konulara aldırmıyorlar, İslâm’ı tebliğe, İslâmî faaliyetlere engel tedbirler alarak yüz çeviriyorlar....
Əhqaf Suresi, 20. Ayet:
Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler ateşe atılacakları gün, kendilerine: 'Siz, dünya hayatınızda bütün imkânlarınızı, değerlerinizi harcadınız, onların zevk ü safasını sürdünüz. Bugün alçaltıcı bir azap ile cezalandırılacaksınız. Yeryüzünde hak etmediğiniz halde, büyüklük taslayıp serkeşlik, zorbalık, diktatörlük etmenizin, boyunuzca günah, isyan, inkâr bataklığına dalmanızın, doğr...
Əhqaf Suresi, 26. Ayet:
Ve andolsun ki Biz, onlara size dahi vermediğimiz imkânları verdik. Ve onlara işitme, görme hassaları ve idrak verdik. Fakat işitme ve görme hassaları onlara fayda sağlamadı. Ve idrakleri de onlara bir şey sağlamadı. Allah'ın âyetlerini bilerek inkâr ediyorlardı. Ve alay etmiş oldukları şey onları kuşattı....
Əhqaf Suresi, 26. Ayet:
Andolsun ki, size vermediğimiz imkânları onlara verdik. . . Onlara kulaklar, gözler ve hakikati kavrayacak kalpler oluşturduk. . . Bile bile Allâh'ın işaretlerini inkâr etmeleri yüzünden; onların ne kulakları, ne gözleri ve ne de FUADLARı (Esmâ mânâ özelliklerini şuura yansıtıcılar - beyne kopyalanmış kalp nöronları) onlardan bir şey savmadı! Alay etmekte oldukları şey onları ihâta etti!...
Əhqaf Suresi, 26. Ayet:
Andolsun ki, onlara size vermediğimiz
imkanları
vermiştik. Onlara kulaklar, gözler ve gönüller verdik. Ancak kulakları, gözleri ve gönülleri kendilerine bir şey sağlamadı. Çünkü onlar bile bile Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlardı. Alaya aldıkları şey kendilerini kuşatıverdi....
Əhqaf Suresi, 26. Ayet:
Andolsun, biz onları, sizleri kendisinde yerleşik kılmadığımız yerlerde (size vermediğimiz güç ve iktidar
imkanları
yla) yerleşik kıldık ve onlara işitme, görme (duyularını) ve gönüller verdik. Ancak ne işitme, ne görme (duyuları) ve ne gönülleri kendilerine herhangi bir şey sağlamadı. Çünkü onlar, Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlardı. Alay konusu edindikleri şey, onları sarıp kuşattı....
Əhqaf Suresi, 26. Ayet:
Andolsun ki, Biz onlara, size vermediğimiz güç ve
imkanları
vermiştik. Onlar için kulaklar, gözler ve gönüller yapmıştık, ama ne kulakları, ne gözleri ve ne de gönülleri kendilerine bir fayda sağladı. Çünkü Allah'ın ayetlerini inkar ediyorlardı. O alay ettikleri şey de kendilerini kuşatıverdi....
Əhqaf Suresi, 26. Ayet:
Andolsun, biz onları, sizleri kendisinde yerleşik kılmadığımız yerlerde (size vermediğimiz güç ve iktidar
imkanları
yla) yerleşik kıldık ve onlara işitme, görme (duyularını) ve yürekler (efideten) verdik. Ancak ne işitme, ne görme (duyuları) ve ne yürekleri (efidetühüm) kendilerine herhangi bir şey sağlamadı. Çünkü onlar, Tanrı'nın ayetlerini inkar ediyorlardı. Alay konusu edindikleri şey onları sarıp kuşattı....
Əhqaf Suresi, 26. Ayet:
Andolsun, biz onları, sizleri kendisinde yerleşik kılmadığımız yerlerde (size vermediğimiz güç ve iktidar imkânlarıyla) yerleşik kıldık ve onlara işitme, görme (duygularını) ve gönüller verdik. Ancak ne işitme, ne görme (duyuları) ve ne gönülleri kendilerine herhangi bir şey sağlamadı; Çünkü onlar, Allah'ın ayetlerini inkâr ediyorlardı. Alay konusu edindikleri şey, onları sarıp kuşattı....
Əhqaf Suresi, 26. Ayet:
And olsun, size vermediğimiz imkânları Biz onlara vermiştik. Onlara kulaklar, gözler ve kalpler de vermiştik. Fakat ne kulakları, ne gözleri, ne de kalpleri bir işe yaramadı; çünkü Allah'ın âyetlerini bile bile inkâr ediyorlardı. Sonunda, alay edip durdukları şey onları çepeçevre kuşatıverdi....
Məhəmməd Suresi, 17. Ayet:
Kılavuzlarını bulmuş olanlara gelince, Allah onların hidayetini artırmış ve korunma imkânlarını kendilerine vermiştir....
Zariyat Suresi, 16. Ayet:
Rablerinin, kendilerine verdiği nimetleri, imkânları alarak Cennetlerde otururlar. Çünkü onlar bundan önce de, iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman idareciler ve müslümanlardı....
Vaqiə Suresi, 67. Ayet:
Yok yok, aslında (geçinme
imkanları
mızdan) mahrum bırakıldık!" (diyerek)....
Hədid Suresi, 1. Ayet:
Göklerdeki ve yerdeki varlıkların ve imkânların tamamı Allahın koyduğu düzen içinde görevlerini yaparak Allah’ı tesbih ve zikretmektedirler. O kudretli, hikmet sahibi ve hükümrandır....
Mücadilə Suresi, 7. Ayet:
Göklerdeki, yerdeki varlıkları, imkânları ve olayları Allah’ın bildiğini görmüyor musun? Üç kişinin gizli konuştuğu yerde, dördüncüsü mutlaka Allah’tır. Beş kişinin gizli konuştuğu yerde, altıncısı mutlaka O’dur. Bunlar az veya çok olsunlar, nerede bulunurlarsa bulunsunlar, mutlaka Allah onlarla beraberdir. Sonra Kıyamet günü, işledikleri amelleri birer birer ortaya koyarak onları hesaba çekecektir. Her şey, Allah’ın ilmi, planı, iradesi dâhilinde gerçekleşmektedir....
Mücadilə Suresi, 11. Ayet:
Ey iman edenler, kamu yararı için size: 'Meclislerde yer açın, makam ve mevkileri boşaltarak liyâkatli olanların öne geçmesine imkân tanıyın' denilince, yer açın ki, Allah sizin imkânlarınızı genişletsin, sizi hayırlara ve refaha kavuştursun, gücünüzü artırsın. Sizden imanda kemâle eren, kendilerine ilim verilen sorumluluk sahibi âlimleriniz tarafından: 'İbadet, cihad ve hayırlı işler için harekete geçin, ayaklanın, işgalcileri devirin.' denilince, hiç vakit kaybetmeden harekete geçin ki, Allah ...
Mücadilə Suresi, 13. Ayet:
Ne o, gizli, özel, bir şey konuşmanızdan önce, imanda sadâkatinizin ve kemâlinizin ifadesi olan sadakalar vermekten, harçları ödemekten sızlanır hale mi geldiniz? İmkânlarınızın olmaması, sıkıntıya düşmeniz endişesiyle, bunu yapamaz durumda iken, Allah’ın size ruhsat tanıdığı, günah ve isyandan vazgeçip, kendisine itaate yönelişinizi kabul ettiği zaman, namazı adabına riâyet ederek, aksatmadan kılmaya devam edin, vicdanlarınızı, servetinizi, sosyal bünyenizi arındıran, berekete vesile olan zekât...
Mücadilə Suresi, 13. Ayet:
(Elçi'ye) danışmanız vesilesiyle kimseye bir yardımda bulunmamaktan dolayı (günah işlemiş olabileceğinizden) korkuyor musunuz? Eğer (
imkanları
nızın olmamasından dolayı) bunu yapamazsanız ve Allah size affediciliğini gösterirse, siz de namazlarınızda devamlı ve dikkatli olun ve (sadece) arındırıcı yükümlülüklerinizi yerine getirin ve (böylece) Allah'a ve Elçisi'ne itaat edin! Çünkü Allah yaptığınız her şeyden haberdardır....
Həşr Suresi, 1. Ayet:
Göklerdeki varlıkların ve imkânların, yerdeki varlıkların ve imkânların tamamı, Allah’ın koyduğu düzen içinde görevlerini yaparak, Allah’ı tesbih ve zikrederler. O kudretli, hikmet sahibi ve hükümrandır....
Səff Suresi, 1. Ayet:
Göklerdeki varlıkların ve imkânların ve yerdeki varlıkların ve imkânların tamamı Allah’ın koyduğu düzen içinde görevlerini yaparak Allah’ı tesbih ve zikrediyorlar. O kudretlidir, hikmet sahibi ve hükümrandır....
Cümə Suresi, 1. Ayet:
Göklerdeki varlıkların, imkânların ve yerdeki varlıkların ve imkânların tamamı; mülkün sahibini, hâkimini, her türlü noksanlıktan, ayıptan uzak en büyük kutsalını, kudretlisini, hikmet sahibini ve hükümranını, Allah’ı, koyduğu düzen içinde görevlerini yaparak tesbih ve zikrediyorlar....
Təğabun Suresi, 1. Ayet:
Göklerdeki varlıkların, imkânların ve yerdeki varlıkların, imkânların tamamı, Allah’ın koyduğu düzen içinde görevlerini yaparak, Allah’ı tesbih ve zikrediyorlar. Mülk ve hükümranlık yalnız O’nundur. Hamd-övülmek, şükür yalnız O’nun hakkıdır. O’nun gücü kudreti her şeye yeter....
Talaq Suresi, 6. Ayet:
İddetlerini bekleyen hanımlarınızı imkânlarınızın elverdiği ölçüde ikamet ettiğiniz yerin bir bölümünde oturtun. Onları sıkıştırıp, gitmelerini sağlamak için kendilerine zarar vermeye kalkışmayın. Eğer hâmile iseler, doğuruncaya kadar nafakalarını verin. Sizin adınıza çocuğunuzu emziriyorlarsa, onlara ücretlerini ödeyin. Çocuk konusunda, birbirinize danışarak, Kur’ân ve sünnetin hükümlerine, meşrû, İslamî kurallarla örtüşen örfe, ilmî verilere, mü’minlerin tasvip ettiği, icrasında hayır gördüğü ...
Talaq Suresi, 6. Ayet:
(O halde, iddetlerinin içinde bulunan) kadınların, sizinle aynı yerde, aynı
imkanları
kullanarak geçinmelerini sağlayın ve onları rahatsız edip hayatlarını çekilmez hale getirmeyin. Eğer hamile kalırlarsa, doğumlarını yapıncaya kadar onlar için her türlü harcamayı yapın; (boşanma kesinleştikten sonra) çocuğunuzu emzirirlerse onlara (hak ettikleri) karşılığı verin ve kendi aranızda (çocuğun geleceğini) uygun bir şekilde konuşun. Eğer ikiniz de (annenin çocuğu emzirmesi ihtimalini) zor görürseniz ...
Talaq Suresi, 6. Ayet:
Boşadığınız eşlerinizi, imkânlarınız nisbetinde oturduğunuz meskenlerin bir bölümünde iddetlerini tamamlayıncaya kadar oturtun! Onlar üzerinde çıkıp gitmelerini sağlamak için bir baskı kurmak niyetiyle onlara zarar vermeye kalkışmayın. Eğer onlar hamile iseler, çocuklarını doğuruncaya kadar nafakalarını verin. Sonra boşadığınız eşlerle ilginiz kesilince sizin hesabınıza çocuklarınızı emzirirlerse, ücretlerini verin. Aranızda ücret işini meşrû çerçevede, örfe uygun olarak güzellikle görüşüp sonuç...
Talaq Suresi, 6. Ayet:
O kadınları, imkânlarınız ölçüsünde, barındığınız yerin bir kısmında barındırın. Onları baskı altında tutmak için onlara zarar verme yönüne gitmeyin. Eğer hamile iseler yüklerini bırakıncaya kadar onlara nafaka verin. Eğer sizin için çocuk emziriyorlarsa, ücretlerini de verin. Aranızda örfe uygun biçimde konuşup tartışın. Eğer anlaşmakta zorluk çekerseniz o zaman, doğmuş olan çocuğu baba hesabına başka bir kadın emzirecektir....
Talaq Suresi, 7. Ayet:
1.
li
: yapsın (fiilden önce olursa 3. şahsa emir)
2.
yunfik
: infâk etsin
3.
zû
: sahip
4.
seatin
: genişlik, bol...
Talaq Suresi, 7. Ayet:
Geniş imkân sahibi olan, geniş imkânlarından infâk etsin (nafaka versin). Ve kim, üzerindeki rızkı az ise, o taktirde Allah'ın ona verdiğinden infâk etsin. Allah kimseyi, ona verdiğinden fazlası ile mükellef (sorumlu) tutmaz. Allah, zorluktan sonra kolaylık verecektir....
Talaq Suresi, 7. Ayet:
İmkânı geniş olan, nafakayı imkânlarına göre versin; rızkı daralmış bulunan da Allah'ın kendisine verdiği kadarından nafaka ödesin. Allah hiç kimseyi verdiği imkândan fazlasıyla yükümlü kılmaz. Allah, bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır....
Talaq Suresi, 7. Ayet:
Varlık sahibi olan, kendi zenginliğine göre nafaka versin. İmkânları daraltılmış kimse de Allâh'ın kendisine verdiğine göre nafakasını versin. . . Allâh hiç kimseyi, ona verdiğinden ötesiyle sorumlu tutmaz! Allâh zorluktan sonra bir kolaylık oluşturur!...
Talaq Suresi, 7. Ayet:
Eli geniş, imkânları bol olan, bol nafaka versin. Geçim darlığı çeken de, Allah’ın kendisine ihsan ettiği nimetlerin, imkânların bir kısmını nafaka olarak versin. Allah hiç kimseyi, verdiği nimetlerin ve imkânın üstünde yükümlü tutmaz, mükellef kılmaz. Allah her güçlüğün ardından bir kolaylık planlayıp hazırlar....
Talaq Suresi, 7. Ayet:
Genişlik içinde olan nafakayı imkânlarına göre versin, rızkı kendisine daraltılmış olan da Allah'ın kendisine verdiğinden versin. Allah hiç bir canı ona verdiğinden başkasıyla yükümlü tutmaz. Allah zorluktan sonra kolaylık nasib edecektir....
Talaq Suresi, 7. Ayet:
Geniş
imkanları
olan, nafakayı geniş
imkanları
na göre versin. Rızkı kısıtlı tutulan da, artık Allah'ın kendisine verdiği kadarıyla versin. Allah, hiçbir nefse ona verdiğinden başkasıyla yükümlülük koymaz. Allah, bir güçlüğün ardından bir kolaylığı kılıp verecektir....
Talaq Suresi, 7. Ayet:
İmkânı geniş olan, nafakayı imkânlarına göre versin; rızkı daralmış bulunan da Allah'ın kendisine verdiği kadarından nafaka ödesin. Allah hiç kimseyi verdiği imkândan fazlasıyla yükümlü kılmaz. Allah, bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratacaktır....
Talaq Suresi, 7. Ayet:
İmkanı geniş olan, nafakayı
imkanları
na göre versin. Rızkı daralmış bulunan da nafakayı, Allah'ın kendisine verdiğinden versin. Allah hiç kimseye gücünün yettiğinden başkasını yüklemez. Allah daima bir güçlükten sonra bir kolaylık yaratır....
Talaq Suresi, 7. Ayet:
Geniş
imkanları
olan, nafakayı geniş
imkanları
na göre versin. Rızkı kısıtlı tutulan da, artık Tanrı'nın kendisine verdiği kadarıyla versin. Tanrı, hiçbir nefse ona verdiğinden başkasıyla yükümlülük koymaz. Tanrı, bir güçlüğün ardından bir kolaylığı kılıp verecektir....
Talaq Suresi, 7. Ayet:
(Bütün bu durumlarda,) geniş imkanlara sahip olan kişi, genişliği ile uyumlu olarak harcasın; rızık
imkanları
dar olan kimse ise Allah'ın kendisine verdiğine uygun şekilde harcasın! Allah hiç kimseye kendi verdiğinden daha fazlasını yüklemez; (ve mümkündür ki) Allah sıkıntıdan sonra rahatlık verecektir....
Talaq Suresi, 7. Ayet:
Genişlik imkânları olan, nafakayı geniş imkânlarına göre yapsın. Rızkı kendisine kısıtlı tutulan da, artık Allah'ın kendisine verdiği kadarıyla versin. Allah, hiçbir nefse ona verdiğinden başkasıyla yükümlülük koymaz. Allah, bir güçlüğün ardından bir kolaylığı kılıp verecektir....
Məaric Suresi, 30. Ayet:
Ancak onlar, eşleriyle, imkânlarının sahip olduğu şeyler konusunda kınanamazlar....
Müddəssir Suresi, 11. Ayet:
(11-12-13-14) (Ey Peygamber!) Beni, o tek başına yarattığım, kendisine geniş çapta mal ve göz önünde duran çocuklar verdiğim; imkânları hazırlayıp döşediğim adamla başbaşa bırak....
Müddəssir Suresi, 12. Ayet:
(11-12-13-14) (Ey Peygamber!) Beni, o tek başına yarattığım, kendisine geniş çapta mal ve göz önünde duran çocuklar verdiğim; imkânları hazırlayıp döşediğim adamla başbaşa bırak....
Müddəssir Suresi, 13. Ayet:
(11-12-13-14) (Ey Peygamber!) Beni, o tek başına yarattığım, kendisine geniş çapta mal ve göz önünde duran çocuklar verdiğim; imkânları hazırlayıp döşediğim adamla başbaşa bırak....
Müddəssir Suresi, 14. Ayet:
(11-12-13-14) (Ey Peygamber!) Beni, o tek başına yarattığım, kendisine geniş çapta mal ve göz önünde duran çocuklar verdiğim; imkânları hazırlayıp döşediğim adamla başbaşa bırak....
Müddəssir Suresi, 15. Ayet:
Hâlâ da açgözlülükle imkânlarını daha da artırmama hevesleniyor....
Nəbə Suresi, 28. Ayet:
Olanca imkânlarıyla âyetlerimizi, Kurân’ımızı, ilkelerimizi yalanlıyorlardı....
Əbəsə Suresi, 5. Ayet:
Ama sen, güçleri, imkânları ve kabiliyetleriyle yeterli donanıma sahip olduklarını, vahyin, Kur’ân’ın rehberliğine ihtiyaçlarının olmadığını ileri sürenlerin üstüne düşüyorsun....
Fəcr Suresi, 10. Ayet:
Devleti, teşkilâtı, orduları güçlü, şiddeti ve işkencesi meşhur, ülkesi zengin, hazinesi dolu, imkânları geniş, dikili taşları sembol edinen, ebedîleşme iddiasındaki Firavun’a ne yaptı?...
Leyl Suresi, 8. Ayet:
Ama cimrilik edene, mâlî mükellefiyetleri yerine getirmeyene; kelime-i tevhide ve Allah yolunda karşılıksız harcamanın mükâfat ve sevabına, vahyin, Kur’ân’ın rehberliğine ihtiyacı olmadığını, gücü, imkânları ve kabiliyetleriyle yeterli donanıma sahip olduğunu ileri sürene de kolaylaştıracağız....
Maun Suresi, 7. Ayet:
Çok cüz’î mâlî mükellefiyetleri yerine getirmeyenlerin, olanından karşılıksız ve ödünç vermeyenlerin, gücüyle ve imkânlarıyla imdada yetişmeyenlerin vay haline!...
Təbbət Suresi, 1. Ayet:
Fitne ve fesat ateşini, İslâm’a düşmanlığı körükleyen Cehennem kütüğü Ebu Leheb’in, Ebû Lehebler’in elleri, güçleri ve imkânları kurusun! Kendileri de kahrolsun, muradlarına eremeyip perişan olsunlar....
Hud Suresi, 121. Ayet:
İman etmeyecek olanlara: 'Terketmediğiniz hayat tarzınızı, iktidarınızı yaşamaya devam edin. Bütün imkânlarınızla elinizden geleni yapın. Biz de bilinçli olarak görevimizi yapmaya devam edeceğiz.' de....
Hud Suresi, 123. Ayet:
Göklerdeki ve yerdeki bilinmeyen güçlerin ve imkânların tasarrufu yalnızca Allah’a aittir. Bütün planların icra edilerek sonuçlandırıldığı, bütün icraatların, amellerin hesabının sorulduğu tek merci Allah’tır. O halde O’nu ilâh tanı, candan müslüman olarak O’na teslim ol, saygıyla O’na kulluk ve ibadet et, O’nun şeriatına bağlan, O’na boyun eğ, işlerini O’na havale et. Rabbin işlediğiniz amellerden gafil, habersiz değildir, Buna göre sizi mükâfatlandırıp cezalandıracaktır....
Zuxruf Suresi, 85. Ayet:
Göklerin, yerin ve ikisi arasındaki varlıkların ve imkânların mülkü, hükümranlığı ve tasarrufu kendisine ait olan Allah’ın şânı yücedir. Kıyametin kopacağı ânın bilgisi de O’nun katındadır. O’nun huzuruna götürülüp hesaba çekileceksiniz....
Qaf Suresi, 38. Ayet:
Andolsun biz gökleri, yeri ve ikisinin arasındaki varlıkları ve imkânları altı günde, altı devirde yarattık. Bizde, yorgunluktan eser yok....
Həşr Suresi, 24. Ayet:
O, yaratan, varlıkları ayırıcı özelliklerle düzenli, sağlıklı, âhenkli ve dengeli yaratmaya devam eden, mahlûkata dilediği, planladığı gibi, çehre, vücut hatları ve şekil veren Allah’tır. En güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki varlıkların ve imkânların tamamı onun koyduğu düzen içinde görevlerini yaparak O’nun şanını yüceltmektedir, O’nu zikretmektedir. O, hikmet sahibi, kudretli ve hükümrandır....
Mülk Suresi, 15. Ayet:
O, size yeryüzünü boyun eğdirendir. İmkânları müsait, rahat ticarî ilişkiler kurabileceğiniz, özgür, elverişli bölgelerinde seyahat ederek yeryüzünde istediğiniz gibi tasarruf edin. Allah’ın ihsan ettiği rızık ve servetten pay alın, yeyin. Ölümden önceki vasıflarla diriltilerek O’nun huzuruna varıp hesaba çekileceksiniz....
Mülk Suresi, 21. Ayet:
Yahut Allah geçim
imkanları
nızı (elinizden) alacak olursa size rızık sağlayacak kimse var mı? Hayır, ama onlar, (bu hakikati inkar edenler, Allah'ın mesajlarını) küçümsemekte ve (O'ndan) körükörüne inatla kaçmaktalar!...
Ənam Suresi, 6. Ayet:
Görmediler mi ki Biz, onlardan önce yeryüzünde size vermediğimiz bütün imkânları kendilerine verdiğimiz, gökyüzünü üzerlerine bereketlerle gönderip altlarında ırmaklar akıttığımız nice nesilleri değişime/yıkıma uğrattık. Biz onları, günahları sebebiyle değişime/yıkıma uğrattık ve onların sonrasından başka bir nesil oluşturduk. ...
Əhqaf Suresi, 26. Ayet:
"Ve andolsun ki Biz, sizi güçlü kılmadığımız şeylerde onları güçlü kılmıştık; size vermediğimiz imkânları onlara vermiştik. Onlara da kulaklar, gözler ve duygular vermiştik. Buna rağmen kulakları, gözleri ve duyguları onlara hiçbir yarar sağlamadı/ kendilerinden hiçbir şeyi uzaklaştıramadı. Çünkü onlar, Allah'ın âyetlerini bile bile inkâr ediyorlardı. Alay etmekte oldukları şey de onları sarıp kuşatıverdi. "...
Talaq Suresi, 7. Ayet:
Geniş imkânları olanlar, geniş imkânlarına göre harcasınlar/ nafaka versinler. Rızkı kısıtlı tutulan da, artık Allah'ın kendisine verdiğinden versin. Allah, hiçbir kişiye ona verdiğinden başkasıyla yükümlülük koymaz. Allah, bir güçlüğün ardından bir kolaylık sağlayacaktır. ...
Rum Suresi, 8. Ayet:
Kendi kendilerine, Allah’ın gökleri, yeri ve ikisinin arasındaki varlıkları ve imkânları ancak, haklı bir gerekçe ile, hikmete dayalı, hesaplı bir düzen içinde ve belirli bir süre için yaratmasının sebeplerini hiç düşünmüyorlar mı? İncelemiyorlar mı? İnsanların bir çoğu Rablerinin huzurunda hesaba çekilmeyi, mükâfat ve cezayı gerçekten inkâr etmektedirler....
Əhqaf Suresi, 26. Ayet:
And olsun ki, Biz onlara sizə belə vermədiyimiz
imkanları
verdik. Onlara eşitmə, görmə xassələri və idrak verdik. Lakin eşitmə və görmə xassələri onlara fayda vermədi. İdrakları da onlara bir fayda vermədi. Allahın ayələrini bilərək inkar edirdilər. İstehza etmiş olduqları şey onları bürüdü....
Əhqaf Suresi, 26. Ayet:
Sizə vermədiyimiz
imkanları
Biz onlara vermişdik. Onlara qulaq, göz və qəlb vermişdik. Lakin nə qulaqları, nə gözləri, nə də qəlbləri onlara heç bir fayda vermədi. Çünki onlar Allahın ayələrini inkar edirdilər. Onları ələ saldıqları (əzab) bürüdü....
Ənam Suresi, 6. Ayet:
Məgər onlar özlərindən əvvəl neçə-neçə nəsilləri məhv etdiyimizi görmədilərmi? Biz onlara yer üzündə sizə vermədiyimiz
imkanları
vermişdik. Onların üzərinə (göydən) bol-bol yağış yağdırmış və (evlərinin) altından çaylar axıtmışdıq. Biz onları günahlarına görə həlak etdik və onlardan sonra başqa nəsillər yaratdıq....
Tövbə Suresi, 79. Ayet:
O kəslər ki, irad tuturlar inananlardan sədəqə verənlərə və o kəslərə ki, az mallarından
imkanları
qədər sədəqə verirlər və onlara da istehza edirlər - Allah da onları məsxərə edər və onlar üçün ələmli əzab var!...
Nur Suresi, 33. Ayet:
O kəslər ki, nigah etməyə
imkanları
yoxdur, gərək iffətli olsunlar, ta Allah Öz fəzlindən onları ehiyacsız edə. Əgər sizin qulluqçularınız sizdən yazı istəsələr, əgər onlarda xeyir bilsəniz, onda o yazını onlara verin və əta edin onlara Allahın malından ki, sizə əta edib. Və cavan kənizlərinizi ki, istəyirlər pak və nəcib qalsınlar, dünya malından ötrü pis işə məcbur etməyin. Kim onları məcbur edərsə, həqiqətən, Allah onların bu kərahətlərindən sonra Ğəfurdur, Rəhimdir! ...
Ənam Suresi, 6. Ayet:
Məgər onlardan qabaq necə çox insan cəmiyyətlərini həlak etdiyimizi görmədilər? Onlara yer üzündə sizə vermədiyimiz
imkanları
vermişdik. Buludları yağan halda onların üzərinə göndərmiş və çayları onların (ayaqları) altından axıtmışdıq. (Lakin onlar nankorluq etdilər.) Buna görə də Biz günahlarının cəzası olaraq onları həlak etdik və onlardan sonra digər bir toplum vücuda gətirdik....
Tövbə Suresi, 79. Ayet:
Rəğbətlə sədəqə verən və müstəhəb sədəqələr ödəyən möminlərə və (Allah yolunda xərcləmək üçün) yalnız
imkanları
miqdarında tapanlara sədəqələri barədə irad tutanları (varlı və yoxsul möminlərə sədəqə vermələrinə görə tənə vuranları) və onlara məsxərə edənləri Allah məsxərə edir və onlar üçün ağrılı bir əzab olacaqdır....
İsra Suresi, 16. Ayet:
Biz hər hansı bir cəmiyyəti (azğınlıqlarına görə) həlak etmək istəyəndə, onların böyüklərinə və əyyaşlarına (Qiyamətdə bəhanə gətirmələrinə yer qoymamaq üçün bir daha Allaha itaət etmələrini) əmr edərik (yaxud onların dünyadakı
imkanları
nı artırarıq). Belə olduqda onlar həmin mühitdə Allaha qarşı itaətsizlik edərlər (və digər təbəqələr də onlara tabe olarlar, yaxud onların günahlarına razı olarlar). Beləliklə Bizim (azğınları məhv etməkdən ibarət) qəti və əzəli hökmümüz onların barəsində gerçəkl...
Əraf Suresi, 10. Ayet:
And olsun, sizə yer üzündə imkan və iqtidar verdik.5 Sizin üçün orada bir çox dolanışıq
imkanları
da yaratdıq. Ancaq siz nə qədər az şükür edirsiniz?!...
Ənam Suresi, 6. Ayet:
Məgər onlar özlərindən əvvəl neçə-neçə nəsli yox etdiyimizi görməmişlərmi? Biz sizə vermədiyimiz
imkanları
yer üzündə onlara verdik. Onlara səmadan bol yağış göndərdik və çayları (ayaqları) altından axar etdik. Sonra isə günahlarına görə onları məhv etdik və onlardan sonra başqa bir nəsil yaratdıq....
Səba Suresi, 51. Ayet:
Sən (onları) qorxuya düşdükləri vaxt görəydin; qaçmağa bir
imkanları
yoxdur və onlar yaxın bir yerdə [qəbrdə] yaxalanıblar....
Əhqaf Suresi, 26. Ayet:
(Ey Məkkə əhli!) Sizə vermədiyimiz
imkanları
Biz onlara vermişdik. Onlara qulaq, göz və ürək vermişdik. Amma Allahın ayələrini inkar etdiklərinə görə nə qulaqları, nə gözləri, nə də ürəkləri onlara heç bir şeydə fayda vermədi və ələ saldıqları (əzab) onları bürüdü....
Ənam Suresi, 6. Ayet:
Görmürlərmi ki, Biz, onlardan əvvəl yer üzündə sizə vermədiyimiz bütün
imkanları
verdiyimiz, səmanı üstlərinə bərəkətlə göndərib altlarından çaylar axıtdığımız neçə-neçə nəsilləri dəyişikliyə/məhvə məruz qoyduq. Biz onları günahlarına görə dəyişikliyə/məhvə məruz qoyduq və onların ardınca başqa bir nəsil yaratdıq....
Əhqaf Suresi, 26. Ayet:
Və and olsun ki, Biz sizi güclü etmədiyimiz şeylərdə onları güclü etmişdik; sizə vermədiyimiz
imkanları
onlara vermişdik. Onlara da qulaqlar, gözlər və duyğular vermişdik. Buna baxmayaraq qulaqları, gözləri və duyğuları onlara heç bir fayda vermədi/onlardan heç bir şeyi dəf edə bilmədi. Çünki onlar Allahın ayələrini bilə-bilə inkar edirdilər. İstehza etdikləri şey də onları bürüyüb əhatə etdi....
Talaq Suresi, 7. Ayet:
Geniş
imkanları
olanlar, geniş imkanlara görə xərcləsinlər/ehtiyacları qarşılasın. Ruzisi məhdud olan isə Allahın ona verdiyindən versin. Allah, heç bir adamı, ona verdiyindən başqasına [artığına] məcbur etməz. Allah, bir çətinlikdən sonra bir asanlıq əta edər....