Axtarış Nəticələri

Fatihə Suresi, 2. Ayet: Həmd olsun aləmlərin (insan, cin və mələklər aləminin) Rəbbi olan Allaha,...
Rəhman Suresi, 56. Ayet: Orada gözləri ərlərindən başqasını görməyən qızlar vardır. Bundan əvvəl onlara nə bir insan, nə də bir cin toxunmuşdur....
Rəhman Suresi, 74. Ayet: Onlara bundan əvvəl nə bir insan, nə də bir cin toxunmuşdur....
Nəml Suresi, 17. Ayet: Süleyman üçün insan, cin və quş qoşunları toplandı. Sonra göndərildilər....
Rəhman Suresi, 74. Ayet: Daha əvvəl onlara nə insan, nə də cin toxunmuşdu....
Nəhl Suresi, 43. Ayet: (Ya Rəsulum!) Biz səndən əvvəl də özlərinə vəhy etdiyimiz ancaq kişilər (kişi peyğəmbərlər) göndərmişdik. Əgər (bunu) bilmirsinizsə, zikr (kitab, elm) əhlindən soruşun! (Müşriklər belə iddia edirdilər ki, peyğəmbərlər bəşərdən deyil, ancaq mələklərdən ola bilər. Buna cavab olaraq bildirilir ki, insanlara göndərilən peyğəmbərlər mələk yox, məhz insan, özü də yalnız kişilərdən ibarət olmalıdır)....
Şura Suresi, 48. Ayet: (Ya Peyğəmbər!) Əgər (bu müşriklər sənin dəvətindən) üz döndərsələr (əsla ürəyini qısma). Biz səni onlara gözətçi göndərməmişik. Sənin öhdənə düşən ancaq (risaləti) təbliğ etməkdir. Əgər Biz insana Öz dərgahımızdan bir mərhəmət (nemət) daddırsaq, ona sevinər; yox, əgər onlara öz əlləri ilə etdikləri əməllərin ucbatından bir pislik toxunsa, (görərsən ki) insan, həqiqətən, nankordur!...
Rəhman Suresi, 39. Ayet: O gün nə bir insan, nə də bir cin günahı barəsində sorğu-sual olunmayacaqdır! (Yol ancaq Cəhənnəmdir!)...
Cin Suresi, 5. Ayet: Biz elə güman edirdik ki, nə insan, nə də cin tayfası Allah barəsində yalan danışmaz....
İbrahim Suresi, 34. Ayet: Ondan istediğiniz her şeyden size verdi. Eğer Allah'ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız. Doğrusu insan, çok zalimdir, çok kafirdir....
Yasin Suresi, 77. Ayet: İnsan, onu bir nutfeden yarattığımızı düşünmüyor mu? Şimdi de Bize apaçık düşman oldu....
Zuxruf Suresi, 15. Ayet: Bazı kullarını, O'nun bir parçası saydılar. Gerçekten, o insan, açıkça nankörlük etmektedir....
Qiyamə Suresi, 3. Ayet: O insan, kemiklerini asla bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 5. Ayet: Aslında o insan, ömrünü mücrim olarak geçirmeyi ister....
Qiyamə Suresi, 10. Ayet: İzin Günü, o insan, "Kaçacak yer var mı?" diyecek....
Qiyamə Suresi, 13. Ayet: İzin Günü, o insan, yaptıklarından da yapması gerektiği halde yapmadıklarından da bir bir haberdar edilir....
Qiyamə Suresi, 14. Ayet: Hayır! Aslında o insan, kendi aleyhine tanıktır....
Təkvir Suresi, 14. Ayet: İnsan, kendisi ile ne getirdiğini görecektir....
Zəlzələ Suresi, 3. Ayet: Ve insan, "Ona ne oluyor?" dediği, ...
Bəqərə Suresi, 30. Ayet: Hani Rabbin meleklere: «Muhakkak ben yer yüzünde (benim emirlerimi tebliğ ve infaza me'mur) bir halîfe (bir insan, âdem) yaratacağım» demişdi. (Melekler) de: «Biz seni hamdinle tesbîh ve seni takdis (ayıblardan, eş koşmakdan, eksikliklerden tenzîh) edib dururken (yerde) orada bozgunculuk edecek, kanlar dökecek kimse mi yaratacaksın?» demişlerdi. Allah (da) : «Sizin bilemeyeceğinizi her halde ben bilirim» demişdi. ...
Bəqərə Suresi, 178. Ayet: Ey Inananlar! Oldurulenler hakkinda size kisas farz kilindi: Hur ile hur insan, kole ile kole ve kadin ile kadin. Olduren, olenin kardesi tarafindan bagislanmissa, kendisine orfe uymak ve bagislayana guzellikle diyet odemek gerekir. Bu, Rabbiniz'den bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra tecavuzde bulunana elem verici azab vardir....
Bəqərə Suresi, 178. Ayet: Ey İnananlar! Öldürülenler hakkında size kısas farz kılındı: Hür ile hür insan, köle ile köle ve kadın ile kadın. Öldüren, ölenin kardeşi tarafından bağışlanmışsa, kendisine örfe uymak ve bağışlayana güzellikle diyet ödemek gerekir. Bu, Rabbiniz'den bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra tecavüzde bulunana elem verici azab vardır....
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet: Her insanın yaptığı bütün iyilikleri de kötülükleri de karşısında bulacağı o Gün'ü düşünün; (pek çok insan,) o (Gün)ün kendisinden çok uzakta olmasını diler. O halde Allah, O'na karşı dikkatli olmanızı ihtar eder; ama Allah, yarattıklarına karşı çok şefkatlidir....
Ali-İmran Suresi, 79. Ayet: ALLAH'ın kendisine kitap, bilgelik ve peygamberlik verdiği hiç bir insan, 'ALLAH'tan sonra bana da kulluk ediniz,' diye halkı kendisine çağırmaz. Aksine, 'Öğrenip öğrettiğiniz kitap gereğince kendisini Rabbine adayan kullar olun,' der...
Nisa Suresi, 28. Ayet: Allah, sizin yükünüzü hafifletmeyi diler ve insan, zâten de zayıf olarak yaratılmıştır....
Nisa Suresi, 28. Ayet: Allah din hususundaki ağır teklifleri sizden hafifletmek ister. Zira insan, sabır ve tahammül bakımından zayıf yaratılmıştır....
Nisa Suresi, 28. Ayet: Allah (tekliflerini) sizden hafifletmek istiyor. Ve insan, zayıf yaratılmıştır....
Nisa Suresi, 125. Ayet: Hangi insan, din yönünden, iyilik edici olarak yüzünü Allah'a teslim edip dosdoğru İbrâhim dinine tâbi olandan daha güzel olabilir? Allâh, İbrâhim'i dost edinmişti....
Nisa Suresi, 174. Ayet: Ey insanlar, şüphesiz size, Rabbinizden kesin bir delil geldi. Size, Allah, insan, kâinat ilişkilerini, ilâhî düzeni açıklayan apaçık bir nur, Kur’ân indirdik....
Maidə Suresi, 15. Ayet: Ey geçmiş kitapları sahiplenenler, kendi mensuplarınızdan ve başkalarından gizlemekte olduğunuz, kitaplarınızdaki hükümlerden birçoğunu, size açıklayan birçok hükmü de yürürlükten kaldıran Rasulümüz, tebliğ ve davet görevi ile kesinlikle size de geldi. Allah’tan size bir nur, Muhammed, İslâm dini, Allah, insan, kâinat ilişkilerini, ilâhî düzeni açıklayan apaçık bir kitap Kur’ân geldi....
Əraf Suresi, 160. Ayet: Ve onları ümmet olarak on iki sıbt'a ayırdık. Kavmi ondan su istediği zaman, Musa (A.S)'a asasını taşa vurmasını vahyettik. Hemen ondan on iki pınar fışkırdı. Her grup insan, içeceği yeri bildi. Ve onların üzerini bulutla gölgeledik. Ve onlara, kudret helvası ve bıldırcın indirdik. Sizi rızıklandırdığımız helâl şeylerden yeyin! Ve (onlar), bize zulmetmediler, fakat kendi nefslerine zulmettiler....
Əraf Suresi, 160. Ayet: Biz, İsrail oğulları'nı ayrı ayrı topluluk halinde on iki boy'a ayırdık. Kavmi kendisinden su istediği zaman Musa'ya «Asa'nı taşa vur,» diye vahyettik. Böylece taştan on iki pınar fışkırmaya başladı. Her boy'dan insan, içeceği pınarı bilip belledi. Onların üzerinde bulutları gölge yaptık, ayrıca kendilerine kudret helvası İle bıldırcın kuşu indirdik. Sunduğumuz rızıkların iyi ve temizinden yiyin, dedik ; ama onlar (tuttukları yanlış yol sebebiyle) bize haksızlık etmediler, kendilerine zulmettile...
Əraf Suresi, 189. Ayet: Sizi tek bir kişiden yaratan ve kendisiyle huzur bulması için ondan eşini var eden O’dur. İnsan, eşini bürüdüğü zaman hafif bir yük yüklenir. Onunla bir süre geçer. Yükü ağırlaşınca Rab’leri olan Allah’a dua ederek: -Eğer bize sağlam bir çocuk verirsen sana şükredenlerden oluruz, derler....
Yunus Suresi, 12. Ayet: İnsan, sıkıntı veren bir olay yaşadığında; uzanmış, otururken ya da ayaktayken bize yönelip yardım ister! Fakat o olaydan feraha çıkardığımızda, sanki kendisini sıkan o olay için bize dua etmemiş gibi yürür gider! İşte haddi aşanlara, yapmakta oldukları böylece süslendirilmiştir....
Yusif Suresi, 1. Ayet: Elif. Lâm. Râ. Bunlar, Allah, insan, kâinat ilişkilerini ve ilâhî düzeni açıklayan, açık seçik kitabın, Kur’ân’ın âyetleridir....
İbrahim Suresi, 17. Ayet: onu (içecek olan) yutkunacak, yutkunacak ama bir türlü yutamayacaktır. Ve orada insanı ölüm her yandan kuşatacak, ama insan, kendisini daha zorlu bir azap beklediğinden, bir türlü ölemeyecek....
İbrahim Suresi, 34. Ayet: Ve ondan istediğiniz herşeyden size verdi. Ve eğer Allah'ın ni'metini saysanız onu sayamazsınız. Muhakkak insan, gerçekten çok zalim ve çok nankördür (inkârcıdır)....
İbrahim Suresi, 34. Ayet: Ve Allah ne dilediyseniz hepsini de vermiştir size ve Allah'ın nîmetlerini saymaya kalkışırsanız sayamazsınız. Gerçekten de insan, pek zâlimdir, küfrü pek boldur onun....
İbrahim Suresi, 34. Ayet: Hem size istediğiniz şeylerin hepsinden verdi öyle ki Allahın nı'metini saysanız onu bitiremezsiniz, her halde insan, çok zâlim, çok nankör...
İbrahim Suresi, 34. Ayet: Ve size, kendisinden istediğiniz şeylerin hepsinden verdi. Bununla berâber, Allah’ın ni'metini sayacak olsanız, onu sayamazsınız. Muhakkak ki insan, (Allah’ın bunca ni'metlerine rağmen) gerçekten çok zâlimdir, çok nankördür....
İbrahim Suresi, 34. Ayet: O, size istediğiniz şeylerin hepsinden verdi. Allah'ın nimetini sayacak olsanız; bitiremezsiniz. Doğrusu insan, pek zalim ve nankördür....
İbrahim Suresi, 34. Ayet: Kendisinden istediğiniz her şeyden size bir parça verdi. Allah'ın nimetini saymaya kalksanız, sayıp bitiremezsiniz. Doğrusu şu ki insan, gerçekten çok zalim, çok nankördür....
Hicr Suresi, 1. Ayet: Elif. Lâm. Râ. Bunlar, Allah, insan, kâinat ilişkilerini ve ilâhî düzeni açıklayan açık seçik okunan, bütün ilâhî kitaplardaki dinî-ilmî esasları içeren mükemmel, kutsal kitabın, Kur’ân’ın âyetleridir....
Nəhl Suresi, 4. Ayet: İnsanı bir spermden yarattı. Bir de bakmışsın insan, açıkça kafa tutan bir hasım oluvermiştir....
Nəhl Suresi, 75. Ayet: Allah şunu misal getirdi: Bir yanda hiçbir şeye gücü yetmeyen bir köle, diğer yanda tarafımızdan güzel bir rızık verdiğimiz, ondan gizli, açık olarak harcayan hür bir insan, bunlar hiç eşit olur mu? Bütün hamd, Allah'a mahsustur, fakat çokları bilmezler....
İsra Suresi, 11. Ayet: İnsan, (sanki) onun duası hayırmış (gibi) şerre dua eder. İnsan, çok aceleci olmuştur....
İsra Suresi, 11. Ayet: İnsan, hayra duâ ediyormuşçasına şerre de duâ eder ve insan, pek acelecidir....
İsra Suresi, 11. Ayet: İnsan, hayrını davet eder gibi şerrini davette de (acele) eder! İnsan çok acelecidir!...
İsra Suresi, 11. Ayet: İnsan hayra dua ettiği gibi, şerre de dua etmektedir. İnsan, pek acelecidir....
İsra Suresi, 11. Ayet: İnsan, hayra dua eder gibi, (kızınca) fenalığa dua eder (zararına olarak bedduada bulunur). İnsan (akıbetini düşünmemekle) pek aceleci olmuştur....
İsra Suresi, 11. Ayet: İnsan, iyi bir şey için dua ettiğini sanırken aslında kötü bir şey için dua eder. İnsan çok acelecidir...
İsra Suresi, 11. Ayet: İnsan, hayrı ister gibi şerre davet çıkarıyor; insan çok acelecidir!...
İsra Suresi, 11. Ayet: İnsan, hayrın gelmesine dua ettiği gibi kötülüğün gelmesine de dua eder. İnsan pek acelecidir....
İsra Suresi, 11. Ayet: İnsan, hayra olan düaası gibi, şerre de düaa eder. Pek acelecidir (bu) insan. ...
İsra Suresi, 11. Ayet: İnsan ise, (bazen öfkelenerek, bazen bilmeyerek) hayra olan duâsı gibi (kendi aleyhine olarak) şerre duâ eder. Çünki insan, (işin sonunu düşünmez ve) çok acelecidir....
İsra Suresi, 11. Ayet: İnsan; hayır istiyormuşçasına şer ister. Ve insan, esasen çok acelecidir....
İsra Suresi, 11. Ayet: İnsan, iyilik için dua ettiği gibi kötülük için de dua eder. Zaten insan çok acelecidir....
İsra Suresi, 11. Ayet: İnsan, bazen şerri, tıpkı hayrı istercesine ister. Pek acelecidir bu insan!...
İsra Suresi, 11. Ayet: İnsan, hayra du'â eder gibi, şerre du'â etmekte(hayrı ister gibi şerri istemekte)dir. İnsan pek acelecidir....
İsra Suresi, 11. Ayet: İnsan hayra dua ettiği gibi, şerre de dua etmektedir. İnsan, pek acelecidir....
İsra Suresi, 11. Ayet: İnsan, iyilik için dua eder gibi kötülük için dua eder. Çünkü insan çok acelecidir....
İsra Suresi, 11. Ayet: İnsan, hayra davet eder gibi şerri çağırıyor/insan, hayra duasıyla şerri davet ediyor. İnsan çok acelecidir....
İsra Suresi, 44. Ayet: Yedi gök ve yer, bir de bunlar içinde bulunanlar (insan, cin ve melekler) Allah’ı tesbîh ederler. Hiçbir varlık yoktur ki, O’nu hamd ile tesbîh etmesin. Fakat siz, onların tesbihini (dillerini bilmediğinizden) anlamazsınız. O gerçekten Halîm’dir, Gafûr’dur....
İsra Suresi, 67. Ayet: Denizde bir zarara uğradınız mı tapıp çağırdıklarınızın hepsi kaybolup gider, ancak o kalır. Sizi kurtarıp karaya çıkardı mı da yüz çevirirsiniz ve insan, pek nankördür....
İsra Suresi, 67. Ayet: Denizde boğulma korkusunun şiddeti, size geldiği zaman, Allah’dan başka taptığınız bütün putlar hatırınızdan, kaybolur; yalnız O’na dua edersiniz. Fakat Allah sizi kurtarıp karaya çıkarınca da (tevhîd dininden) yüz çevirirsiniz. İnsan, çok nankör bulunuyor....
İsra Suresi, 67. Ayet: Denizde size bir sıkıntı dokununca; yalvardıklarınızın hepsi kaybolur. Ancak O, kalır. Ama O, sizi kurtarıp karaya çıkarınca, yüz çevirirsiniz. Ve insan, zaten pek nankör olandır....
İsra Suresi, 100. Ayet: De ki: Rabbimin rahmet hazîneleri elinizde olsaydı harcayıp tükenmeden korkar, hasislik ederdiniz, zâten de insan, pek hasistir....
Kəhf Suresi, 54. Ayet: Ve andolsun ki; bu Kur'ân-ı Kerim'de, insanlara bütün meseleleri (misalleri) açıkladık. Ve insan, konuların çoğunda cidalleşen (kavga eden)dir....
Kəhf Suresi, 54. Ayet: Andolsun ki biz bu Kur'ân'da, insanlara her çeşit örneği tekrar tekrar açıkça anlatmadayız ve insan, her mahlûktan daha fazla mücâdelecidir....
Kəhf Suresi, 54. Ayet: Andolsun, bu Kur'an'da insanlar için biz her örnekten çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsan, her şeyden çok tartışmacıdır....
Kəhf Suresi, 54. Ayet: Biz bu Kur'an'da insanlara her türlü örneği verdik. Fakat insan, tartışmaya son derece düşkün bir varlıktır....
Kəhf Suresi, 54. Ayet: Andolsun, bu Kuran'da insanlar için biz her örnekten çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsan, her şeyden çok tartışmacıdır....
Kəhf Suresi, 54. Ayet: Celâlim hakkı için, biz bu Kur’ân’da insanlar için her misâlden (ve ma'nâdan)çeşitli şekillerde açıkladık. Fakat insan, mücâdeleye herşeyden daha çok düşkündür....
Kəhf Suresi, 54. Ayet: Andolsun biz bu Kur'an'da insanlara her çeşit misali türlü biçimlerde anlattık. Ama insan, tartışmaya her şeyden daha çok düşkündür....
Kəhf Suresi, 54. Ayet: Andolsun, bu Kur'an'da insanlar için Biz her örnekten çeşitli açıklamalarda bulunduk. İnsan, her şeyden çok tartışmacıdır....
Məryəm Suresi, 51. Ayet: Kitap'da Musa'ya dair anlattiklarimizi da an. O seckin kilinmis bir insan, tarafimizdan gonderilmis bir peygamberdi....
Məryəm Suresi, 51. Ayet: Kitap'da Musa'ya dair anlattıklarımızı da an. O seçkin kılınmış bir insan, tarafımızdan gönderilmiş bir peygamberdi....
Məryəm Suresi, 56. Ayet: Kitapta İdris'i de an. Hakikaten o, pek doğru bir insan, bir peygamberdi....
Məryəm Suresi, 56. Ayet: Kitapta İdris'i de an. Hakikaten o, pek doğru bir insan, bir peygamberdi....
Məryəm Suresi, 66. Ayet: İnsan, “Öldüğümde gerçekten diri olarak (topraktan) çıkarılacak mıyım?” der....
Məryəm Suresi, 66. Ayet: İnsan, öldükten sonra tekrar yeniden diriltilecek miyim? diyor....
Məryəm Suresi, 67. Ayet: Ve insan, daha önce o bir şey değilken; Bizim, onu nasıl yarattığımızı düşünmez mi?...
Məryəm Suresi, 67. Ayet: İnsan, daha önce hiçbir şey değil iken kendisini yarattığımızı düşünmez mi?...
Məryəm Suresi, 67. Ayet: O insan, daha önce o yok iken onu yarattığımızı hatırlamaz mı?...
Məryəm Suresi, 67. Ayet: İnsan, daha önce hiçbir şey değilken, kendisini bizim yoktan varettiğimizi hatırlamayacak mı?...
Məryəm Suresi, 67. Ayet: İnsan, daha önce hiçbir şey değilken, bizim onu yarattığımızı düşünmüyor mu?...
Məryəm Suresi, 67. Ayet: O insan, bundan önce hiç bir şey değilken, bizim kendisini yaratmış olduğumuzu düşünmez mi?...
Məryəm Suresi, 67. Ayet: İnsan, önceden hiç bir şey değilken kendisini nasıl yarattığımızı düşünmez mi?...
Məryəm Suresi, 67. Ayet: O insan, daha önce hiçbir şey değilken kendisini yoktan var ettiğimizi hatırlamaz mı?...
Məryəm Suresi, 67. Ayet: İnsan, vaktiyle hiçbir şey değilken, kendisini yoktan varettiğimizi düşünmüyor mu?...
Məryəm Suresi, 67. Ayet: İnsan, daha önce hiç bir şey değilken kendisini yarattığımızı hiç düşünmüyor mu?...
Məryəm Suresi, 67. Ayet: O insan, daha önce hiçbir şey değilken onu yarattığımızı düşünmüyor mu?...
Ənbiya Suresi, 37. Ayet: İnsan, pek aceleci yaratılmıştır; delillerimi yakında göstereceğim size, acele etmeyin....
Ənbiya Suresi, 37. Ayet: İnsan, aceleci (bir tabiatta) yaratılmıştır. Size âyetlerimi göstereceğim; benden acele istemeyin....
Ənbiya Suresi, 37. Ayet: İnsan, hemen oluşturmak isteyen (aceleci) olarak yaratılmıştır! İşaretlerimi (ne demek olduğunu) size yakında göstereceğim. . . (Onların oluşmasında) acele etmeyin!...
Ənbiya Suresi, 37. Ayet: İnsan, aceleci (bir tabiatta) yaratılmıştır. Size âyetlerimi göstereceğim; benden acele istemeyin....
Ənbiya Suresi, 37. Ayet: İnsan, yaratılışça çok acelecidir (Bunu pek iyi biliyorum. Onun için, kendisini uyardığın azabın çarçabuk gelmeyişini alay konusu ediyor). Hele durun biraz, Beni de aceleye getirmeyin, yakında âyetlerimi size göstereceğim!...
Ənbiya Suresi, 37. Ayet: İnsan, aceleden yaratılmıştır. Ayetlerimi size göstereceğim. Benden acele istemeyin!...
Həcc Suresi, 3. Ayet: Hal böyleyken, yine de, nice insan, herhangi bir bilgiye sahip olmaksızın Allah hakkında tartışmakta ve (bu yolda,) baş kaldıran her türlü şeytani gücün peşine takılmaktadır;...
Həcc Suresi, 13. Ayet: (Hak dinden çıkan) o insan, zararı faydasından daha yakın olana tapar. Taptığı şey ne fena dost, ne de kötü arkadaş!......
Həcc Suresi, 66. Ayet: Ve size hayat veren, sonra sizi öldürecek olan, sonra da sizi diriltecek olan, O'dur. Muhakkak ki insan, gerçekten nankördür....
Həcc Suresi, 66. Ayet: Öyle bir mâbuttur ki sizi diriltti, sonra öldürür, sonra gene diriltir, fakat şüphe yok ki insan, pek nankördür....
Həcc Suresi, 66. Ayet: O, (önce) size hayat veren, sonra sizi öldürecek, sonra yine diriltecek olandır. Gerçekten insan, çok nankördür....
Həcc Suresi, 66. Ayet: O, (önce) size hayat veren, sonra sizi öldürecek, sonra yine diriltecek olandır. Gerçekten insan, çok nankördür....
Həcc Suresi, 66. Ayet: Nitekim, size hayat veren, sonra sizi öldüren ve en sonunda sizi yeniden hayata döndürecek olan O'dur; (bütün bu gerçeklere rağmen, yine de) insan, gerçekten, çok nankördür....
Möminun Suresi, 33. Ayet: Onun kavminden bir tâife ki, kâfir oldular ve ahirete kavuşmayı tekzîp ettiler ve dünya hayatında kendilerine refah verdiğimiz halde dediler ki: «Bu başka değil, ancak sizin gibi bir insan, sizin yediğinizden yiyor ve sizin içtiğinizden içiyor.»...
Nur Suresi, 40. Ayet: Yahut (inkârcıların küfür içindeki hâlleri) derin bir denizdeki karanlıklar gibidir. (Bir deniz ki) onu dalga üstüne dalga kaplıyor, üstünde de bulutlar var. Karanlıklar üstüne karanlıklar. İnsan, elini çıkarsa neredeyse onu bile göremez. Kime Allah nur vermezse, onun için nur diye bir şey yoktur....
Nur Suresi, 40. Ayet: Yahut (o kâfirlerin duygu, düşünce ve davranışları) engin bir denizdeki yoğun karanlıklar gibidir; (öyle bir deniz) ki, onu dalga üstüne dalga kaplıyor; üstünde de bulut... Birbiri üstüne karanlıklar... İnsan, elini çıkarıp uzatsa, neredeyse onu dahi göremez. Bir kimseye Allah nûr vermemişse, artık o kimsenin aydınlıktan nasibi yoktur....
Nur Suresi, 40. Ayet: Yahut (o kâfirlerin duygu, düşünce ve davranışları) engin bir denizdeki yoğun karanlıklar gibidir; (öyle bir deniz) ki, onu dalga üstüne dalga kaplıyor; üstünde de bulut... Birbiri üstüne karanlıklar... İnsan, elini çıkarıp uzatsa, neredeyse onu dahi göremez. Bir kimseye Allah nûr vermemişse, artık o kimsenin aydınlıktan nasibi yoktur....
Nur Suresi, 40. Ayet: Yahut (o kâfirlerin duygu, düşünce ve davranışları) engin bir denizdeki yoğun karanlıklar gibidir ki, onu dalga üstüne dalga kaplıyor; üstünde de bulut. Bir biri üstüne karanlıklar... İnsan, elini çıkarıp uzatsa, nerdeyse onu dahi göremez. Bir kimseye Allah, nur vermemişse, artık o kimsenin ışık ve aydınlıktan nasibi yoktur....
Nur Suresi, 40. Ayet: Yahut (onların yapıp ettikleri) engin bir denizin kopkoyu karanlıkları gibidir; (öyle bir deniz ki) üst üste kopan dalgalar ve tepedeki (kara) bulutlar o karanlığı daha da arttırıyor: kat kat, üst üste karanlıklar..! (öyle ki, ) insan, çıkarıp (baksa), neredeyse kendi elini dahi göremez; öyle ya, Allah'ın aydınlatmadığı kimse için ışık (bulma umudu) yoktur!...
Nur Suresi, 40. Ayet: Yahut o kâfirlerin duygu, düşünce ve davranışları derin bir denizdeki yoğun karanlıklara benzer. Öyle bir deniz ki onu, dalga üstüne dalga kaplıyor... Üstünde de koyu bulut. Üst üste binmiş karanlıklar... İçinde bulunan insan, elini uzatsa nerdeyse kendi elini bile göremiyor. Öyle ya, Allah birine nûr vermezse artık onun hiçbir nûru olamaz....
Furqan Suresi, 55. Ayet: Allah'ı bırakıp da kendilerine ne bir faydası, ne bir zararı dokunan şeylere kulluk ederler ve insan, Rabbine karşı Şeytan'a yardımcıdır....
Şüəra Suresi, 2. Ayet: Bunlar, Allah, insan, kâinat ilişkilerini ve ilâhî düzeni açıklayan apaçık mükemmel kutsal kitabın, Kur’ân’ın âyetleridir....
Nəml Suresi, 1. Ayet: Tâ. Sîn. Bunlar, Allah, insan, kâinat ilişkilerini ve ilâhî düzeni açıklayan Kur ân’ın ve açık seçik mükemmel, kutsal kitabın âyetleridir....
Nəml Suresi, 79. Ayet: O halde, Allah’a dayanıp güven, işlerini Allah’a havale et. Sen Allah, insan, kâinat ilişkilerini ve ilâhî düzeni açıklayan apaçık hak dininin öğretmeni, yaşayanı ve uygulayıcısın....
Qəsəs Suresi, 2. Ayet: Bunlar, Allah, insan, kâinat ilişkilerini ve ilâhî düzeni açıklayan açık seçik, mükemmel, kutsal kitabın, Kur’ân’ın âyetleridir....
Zümər Suresi, 56. Ayet: Her nefsin, «Allah'a karşı yaptığım kusurlardan dolayı eyvah bana yazıklar olsun ve ben müstehzilerden olmuş idim,» demesinden evvel (insan, halini ıslah etmelidir.)...
Fussilət Suresi, 49. Ayet: İnsan, hayır duasından (istemekten) usanmaz. Eğer ona şerr dokunursa, o zaman yeise kapılır ve ümitsiz olur....
Fussilət Suresi, 49. Ayet: İnsan, hayır (mal, mülk, genişlik) istemekten usanmaz. Fakat başına bir kötülük gelince umutsuzluğa düşer, yıkılır....
Fussilət Suresi, 49. Ayet: İnsan, hayır istemekten hiç usanmaz ve bir şerre uğrarsa da iyiden iyiye yeise düşer, ümitsizliğe kapılıp gider....
Fussilət Suresi, 49. Ayet: İnsan, hayır istemekten bıkkınlık duymaz; fakat ona bir şer dokundu mu, artık o, ye'se düşen bir umutsuzdur....
Fussilət Suresi, 49. Ayet: (Kâfir olan) insan, hayır (mal, evlâd, zenginlik ve sıhhat) istemekten usanmaz da, kendisine bir darlık dokunuverirse, hemen ümidi keser, ye’se düşer....
Fussilət Suresi, 49. Ayet: Insan, iyilik istemekten usanmaz da, kendisine bir kotuluk gelince umutsuzluga duser, meyus olur....
Fussilət Suresi, 49. Ayet: İnsan, hayır ve iyilik istemekten usanmaz. Ama kendisine kötülük dokununca ümitsizliğe düşer de ye'se kapılır....
Fussilət Suresi, 49. Ayet: İnsan, iyilik istemekten usanmaz da, kendisine bir kötülük gelince umutsuzluğa düşer, meyus olur....
Fussilət Suresi, 49. Ayet: İnsan, iyilik istemekten bıkmaz. Ancak kendisine bir kötülük dokunduğunda umutsuzdur, kötümserdir....
Fussilət Suresi, 49. Ayet: İnsan, hayır istemekten bıkkınlık duymaz; fakat ona bir şer dokundu mu, artık o, yeise düşen bir umutsuzdur....
Fussilət Suresi, 49. Ayet: İnsan, (nefsi hesâbına) hayır istemekten usanmaz. Ama kendisine kötülük dokunsa, hemen (kalben) çok ümidsiz olur, (yüzünden de belli olacak kadar) ümidsizliğe düşen biri olur....
Fussilət Suresi, 49. Ayet: İnsan, (hayatın) güzel (şeyler)ini isteyip aramaktan asla bıkmaz, kötü bir olayla karşılaşınca da endişeye kapılarak bütün ümitlerini kaybeder....
Fussilət Suresi, 49. Ayet: İnsan, hayır istemekten bıkkınlık duymaz; fakat ona bir şer dokundu mu, artık o, ye'se düşen bir umutsuzdur....
Fussilət Suresi, 49. Ayet: İnsan, hayır istemekten/hayır için dua etmekten bıkıp usanmaz. Kendisine bir şey dokunmaya görsün; hemen ümidini keser, yıkılır....
Şura Suresi, 48. Ayet: Yüz çevirirlerse artık biz, seni onları korumaya göndermedik ki; sana ancak tebliğ etmek düşer ve şüphe yok ki biz, insana, katımızdan bir rahmet tattırdık mı sevinir, övünür onunla, fakat elleriyle hazırlayıp kazandıkları bir kötülüğe uğrarlarsa da gerçekten insan, pek nankördür....
Şura Suresi, 48. Ayet: Eğer onlar yine yüz çevirirlerse; Biz, seni onların üzerine bekçi olarak göndermedik. Senin vazifen, sadece tebliğdir. Gerçekten Biz, insana katımızdan bir rahmet tattırırsak; o bununla sevinir. Ama elleriyle işlediklerinden ötürü başlarına bir fenalık gelirse; işte o zaman insan, cidden pek nankördür....
Şura Suresi, 48. Ayet: Yüz çevirirlerse, biz seni onlar üzerine bekçi göndermemişiz. Sana düşen, tebliğden başkası değildir. Biz insana, bizden bir rahmet tattırdığımızda, onunla sevinip şımarır. Kendi ellerinin hazırladığından bir kötülük başlarına sarılınca, bakarsın insan, alabildiğine nankörleşmiştir....
Zuxruf Suresi, 2. Ayet: Allah, insan, kâinat ilişkilerini ve ilâhî düzeni açıklayan, açık seçik mükemmel kutsal kitaba, Kur’ân’a andolsun....
Zuxruf Suresi, 15. Ayet: Ve O'na, kullarından bir kısmını isnad ettiler. Muhakkak ki insan, mutlaka apaçık inkâr edicidir....
Zuxruf Suresi, 15. Ayet: Ve bâzı kullarının, onun bir parçası olduğuna, ondan vücuda geldiğine hükmettiler, gerçekten de insan, apaçık bir nankördür elbet....
Zuxruf Suresi, 15. Ayet: Onlar, kullarından bir kısmına, Allah’ın akrabası, yakını yakıştırmasında bulundular. İnsan, gerçekten çok nankördür, açıkça azgın kâfirdir....
Zuxruf Suresi, 15. Ayet: (Buna rağmen) Kendi kullarından O'na bir parça kılıp yakıştırdılar. Doğrusu insan, açıkça bir nankördür....
Zuxruf Suresi, 15. Ayet: (Ey Rasûlüm o kâfirlere, gökleri ve yeri yaratan kimdir? diye sorsan, “Allah’dır” derler. Bununla beraber tuttular), O’na kullarından bir çocuk isnad ettiler (Melekler Allah’ın kızlarıdır, dediler). Gerçekten insan, küfrü aşikâr bir nankördür....
Zuxruf Suresi, 15. Ayet: Ama onlar; kullarından bir kısmını, O'nun bir parçası saydılar. İnsan, gerçekten apaçık bir nankördür....
Zuxruf Suresi, 15. Ayet: (Buna rağmen) Kendi kullarından O'na bir parça kılıp yakıştırdılar. Doğrusu insan, açıkça bir nankördür....
Duxan Suresi, 2. Ayet: Allah, insan, kâinat ilişkilerini ve ilâhî düzeni açıklayan apaçık mükemmel, kutsal kitaba, Kur’ân’a andolsun....
Əhqaf Suresi, 15. Ayet: Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. Taşınması ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer. Nihayet insan, güçlü çağına erip kırk yaşına varınca der ki: Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et. Benim için de zürriyetim için de iyiliği devam ettir. Ben sana döndüm. Ve elbette ki ben müslümanlardanım....
Əhqaf Suresi, 15. Ayet: Biz insana, anne ve babasına devamlı iyilik yapmayı, ihsanda bulunmayı, onlardan hiçbir şeyi esirgememeyi tekrar tekrar tavsiye ettik. Annesi onu binbir zahmetle karnında taşıdı. Acılar içinde doğurdu. Çocuğun ana karnında taşınmaya başlamasından, sütten kesilinceye kadar geçen süre otuz aydır. İnsan, onsekiz yaşına gelinceye kadar ana-babanın sorumluluğunda; otuzlu yaşların sonuna kadar ana-babaya da sıkıntısını yansıtarak hayatını sürdürür. Kırk yaşına gelince de: 'Rabbim, bana ve ana-babama i...
Əhqaf Suresi, 15. Ayet: Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. Taşınması ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer. Nihayet insan, güçlü çağına erip kırk yaşına varınca der ki: Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et. Benim için de zürriyetim için de iyiliği devam ettir. Ben sana döndüm. Ve elbette ki ben müslümanlardanım....
Əhqaf Suresi, 15. Ayet: Biz insana, anne ve babasına güzel muamele etmesini emrettik. Zira annesi onu nice zahmetlerle karnında taşımış ve nice güçlüklerle doğurmuştur. Çocuğun anne karnında taşınması ve sütten kesilmesi otuz ay sürer. Nihayet insan, gücünü kuvvetini bulup daha sonra kırk yaşına girince "Ya Rabbî!" der. "Gerek bana, gerek anneme babama lütfettiğin nimetlerine şükür yoluna beni sevk et. Senin razı olacağın makbul ve güzel iş yapmaya beni yönelt ve bana salih, dine bağlı, makbul nesil nasib eyle! Rabbim!...
Məhəmməd Suresi, 14. Ayet: Rabbinden bir delil üzerinde bulunan insan, kötü işi kendilerine süslendirilen ve keyiflerine uyan kimseler gibi olur mu? (Olmaz elbet)....
Hucurat Suresi, 17. Ayet: Birçok insan, (sana) teslim olmak suretiyle (ey Muhammed), sana bir lütufta bulunduklarını zannederler. De ki: "Teslimiyetinizi bana bir lütuf olarak görmeyin! Hayır, tersine size iman yolunu göstermek suretiyle Allah size lütufta bulunmuştur; eğer sözünüzde samimi iseniz!"...
Qaf Suresi, 18. Ayet: (İnsan,) Hiçbir söz söylemez ki yanında kendisini gözetleyen, dediklerini zapteden (bir melek) hazır bulunmasın....
Nəcm Suresi, 24. Ayet: Yoksa insan, her umduğunu elde eder mi?...
Nəcm Suresi, 24. Ayet: Yoksa insan, her arzu ettiği şeye sahip mi olacaktır?...
Nəcm Suresi, 24. Ayet: Yoksa insan, her arzu ettiği şeye sahip mi olacaktır?...
Nəcm Suresi, 24. Ayet: İnsan, her dilediğini elde etme hakkına sahip olduğunu mu sanır?...
Nəcm Suresi, 24. Ayet: Yoksa insan, her umduğu şeye sahip mi olacak?...
Nəcm Suresi, 24. Ayet: Yoksa insan, her arzu ettiğine sâhip mi olacaktır?...
Nəcm Suresi, 36. Ayet: (36-44) Yoksa o Mûsâ’nın ve o çok vefalı İbrâhim’in sahifelerinde bulunan şu kesin gerçekler hakkında bilgi edinmedi mi ki: Hiçbir kimse başkasının günah yükünü çekemez. İnsan, emek ve gayretinin neticesinden başka şey elde edemez. Bu gayretinin semeresi de ileride ortaya çıkacaktır. Emeğinin karşılığı kendisine tam tamına ödenecektir. Elbette son durak, Rabbinin huzuru olacaktır. O’dur güldüren ve ağlatan; O’dur öldüren ve yaşatan....
Nəcm Suresi, 37. Ayet: (36-44) Yoksa o Mûsâ’nın ve o çok vefalı İbrâhim’in sahifelerinde bulunan şu kesin gerçekler hakkında bilgi edinmedi mi ki: Hiçbir kimse başkasının günah yükünü çekemez. İnsan, emek ve gayretinin neticesinden başka şey elde edemez. Bu gayretinin semeresi de ileride ortaya çıkacaktır. Emeğinin karşılığı kendisine tam tamına ödenecektir. Elbette son durak, Rabbinin huzuru olacaktır. O’dur güldüren ve ağlatan; O’dur öldüren ve yaşatan....
Nəcm Suresi, 38. Ayet: (36-44) Yoksa o Mûsâ’nın ve o çok vefalı İbrâhim’in sahifelerinde bulunan şu kesin gerçekler hakkında bilgi edinmedi mi ki: Hiçbir kimse başkasının günah yükünü çekemez. İnsan, emek ve gayretinin neticesinden başka şey elde edemez. Bu gayretinin semeresi de ileride ortaya çıkacaktır. Emeğinin karşılığı kendisine tam tamına ödenecektir. Elbette son durak, Rabbinin huzuru olacaktır. O’dur güldüren ve ağlatan; O’dur öldüren ve yaşatan....
Nəcm Suresi, 39. Ayet: Ve gerçekten de insan, ancak çalıştığını elde eder....
Nəcm Suresi, 39. Ayet: (36-44) Yoksa o Mûsâ’nın ve o çok vefalı İbrâhim’in sahifelerinde bulunan şu kesin gerçekler hakkında bilgi edinmedi mi ki: Hiçbir kimse başkasının günah yükünü çekemez. İnsan, emek ve gayretinin neticesinden başka şey elde edemez. Bu gayretinin semeresi de ileride ortaya çıkacaktır. Emeğinin karşılığı kendisine tam tamına ödenecektir. Elbette son durak, Rabbinin huzuru olacaktır. O’dur güldüren ve ağlatan; O’dur öldüren ve yaşatan....
Nəcm Suresi, 40. Ayet: (36-44) Yoksa o Mûsâ’nın ve o çok vefalı İbrâhim’in sahifelerinde bulunan şu kesin gerçekler hakkında bilgi edinmedi mi ki: Hiçbir kimse başkasının günah yükünü çekemez. İnsan, emek ve gayretinin neticesinden başka şey elde edemez. Bu gayretinin semeresi de ileride ortaya çıkacaktır. Emeğinin karşılığı kendisine tam tamına ödenecektir. Elbette son durak, Rabbinin huzuru olacaktır. O’dur güldüren ve ağlatan; O’dur öldüren ve yaşatan....
Nəcm Suresi, 41. Ayet: (36-44) Yoksa o Mûsâ’nın ve o çok vefalı İbrâhim’in sahifelerinde bulunan şu kesin gerçekler hakkında bilgi edinmedi mi ki: Hiçbir kimse başkasının günah yükünü çekemez. İnsan, emek ve gayretinin neticesinden başka şey elde edemez. Bu gayretinin semeresi de ileride ortaya çıkacaktır. Emeğinin karşılığı kendisine tam tamına ödenecektir. Elbette son durak, Rabbinin huzuru olacaktır. O’dur güldüren ve ağlatan; O’dur öldüren ve yaşatan....
Nəcm Suresi, 42. Ayet: (36-44) Yoksa o Mûsâ’nın ve o çok vefalı İbrâhim’in sahifelerinde bulunan şu kesin gerçekler hakkında bilgi edinmedi mi ki: Hiçbir kimse başkasının günah yükünü çekemez. İnsan, emek ve gayretinin neticesinden başka şey elde edemez. Bu gayretinin semeresi de ileride ortaya çıkacaktır. Emeğinin karşılığı kendisine tam tamına ödenecektir. Elbette son durak, Rabbinin huzuru olacaktır. O’dur güldüren ve ağlatan; O’dur öldüren ve yaşatan....
Nəcm Suresi, 43. Ayet: (36-44) Yoksa o Mûsâ’nın ve o çok vefalı İbrâhim’in sahifelerinde bulunan şu kesin gerçekler hakkında bilgi edinmedi mi ki: Hiçbir kimse başkasının günah yükünü çekemez. İnsan, emek ve gayretinin neticesinden başka şey elde edemez. Bu gayretinin semeresi de ileride ortaya çıkacaktır. Emeğinin karşılığı kendisine tam tamına ödenecektir. Elbette son durak, Rabbinin huzuru olacaktır. O’dur güldüren ve ağlatan; O’dur öldüren ve yaşatan....
Nəcm Suresi, 44. Ayet: (36-44) Yoksa o Mûsâ’nın ve o çok vefalı İbrâhim’in sahifelerinde bulunan şu kesin gerçekler hakkında bilgi edinmedi mi ki: Hiçbir kimse başkasının günah yükünü çekemez. İnsan, emek ve gayretinin neticesinden başka şey elde edemez. Bu gayretinin semeresi de ileride ortaya çıkacaktır. Emeğinin karşılığı kendisine tam tamına ödenecektir. Elbette son durak, Rabbinin huzuru olacaktır. O’dur güldüren ve ağlatan; O’dur öldüren ve yaşatan....
Rəhman Suresi, 39. Ayet: Ne insan, ne cin, artık o gün suçlu mudur, sorulmaz....
Rəhman Suresi, 39. Ayet: Artık o gün (günahkârlar hemen tanındıklarından) ne insan, ne de cin günâhından(öğrenmek için) sorulmaz!...
Məaric Suresi, 19. Ayet: Muhakkak ki insan, sabırsız ve tamahkâr olarak yaratıldı....
Məaric Suresi, 19. Ayet: Gerçekten insan, pek hırslı (ve sabırsız) yaratılmıştır....
Məaric Suresi, 19. Ayet: Gerçekten, insan, 'bencil ve haris' olarak yaratıldı....
Məaric Suresi, 19. Ayet: Şüphesiz ki insan, hırslı açgözlü yaratılmıştır....
Məaric Suresi, 19. Ayet: Gerçekten insan, pek hırslı (ve sabırsız) yaratılmıştır....
Məaric Suresi, 19. Ayet: Gerçekten, insan, 'bencil ve haris' olarak yaratıldı....
Məaric Suresi, 19. Ayet: Hakıykat insan, hırsına düşkün (ve sabrı kıt) yaratılmışdır. ...
Məaric Suresi, 19. Ayet: Şübhesiz ki insan, çok hırslı (ve sabırsız) yaratılmıştır!...
Məaric Suresi, 19. Ayet: Gerçek şu ki, insan, 'bencil ve haris' olarak yaratıldı....
Müddəssir Suresi, 38. Ayet: (Hesap Günü) her insan, yapmış olduğu bütün (kötü) fiiller için rehin olarak tutulacaktır;...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet: İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya getiremeyeceğimizi mi sanır?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet: Sanıyor mu insan, kemiklerini hiç mi toplayamayız?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet: İnsan, kendisinin kemiklerini biraraya toplayamayacağımızı mı sanır?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet: İnsan, onun kemiklerini asla cem' etmeyeceğimizi mi sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet: İnsan, çürümüş, toz toprak haline gelmiş kemiklerini tekrar toplayarak eski haline getiremeyeceğimizi mi sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet: İnsan, bizim kendisinin kemiklerini biraraya getiremeyeceğimizi mi sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet: İnsan, onun kemiklerini bizim kesin olarak bir araya getirmeyeceğimizi mi sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet: Insan, kemiklerini bir araya toplayamayiz mi saniyor?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet: İnsan, kemiklerini biraraya getiremiyeceğimizi mi sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet: İnsan, kemiklerini bir araya toplayamayız mı sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet: İnsan, kendisinin kemiklerini biraraya toplayamayacağımızı mı sanır?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet: İnsan, kemiklerini bir araya toplayamayız mı sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet: İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet: İnsan, kemiklerini biraraya toplayamayız mı sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet: İnsan, onun kemiklerini bizim kesin olarak bir araya getirmeyeceğimizi mi sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet: İnsan, kendisinin kemiklerini aslâ bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet: İnsan, (onu tekrar diriltip) kemiklerini yeniden bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet: İnsan, sanır mı ki onun kemiklerini her halde bir araya toplamayacağız?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet: İnsan, kemiklerini toplayamayacağımızı mı sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet: İnsan, kemiklerini bir araya getiremeyeceğimizi mi sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet: İnsan, onun kemiklerini bizim kesin olarak bir araya getirmeyeceğimizi mi sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet: İnsan, kemiklerini toplayamayacağımızı mı sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet: İnsan, kendisinin kemiklerini asla bir araya toplamayacağımızı mı sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 5. Ayet: Hayır, insan, önündeki (zamanı) fısk ve fücur ile geçirmeyi ister....
Qiyamə Suresi, 5. Ayet: Hayır, insan, ilerde olanı yalanlamak ister....
Qiyamə Suresi, 5. Ayet: Hayır! İnsan, önündekini (ölümle başlayan yaşamı) yalanlarcasına azgınlaşıyor!...
Qiyamə Suresi, 5. Ayet: Fakat insan, diriltilmeyi ve hesaba çekilmeyi yalanlamak, öncelikle günah işleyip tevbeyi ileri bir tarihe tehir etmek istiyor....
Qiyamə Suresi, 5. Ayet: Ancak insan, önündeki (sonsuz geleceği)ni de 'fücurla sürdürmek ister.'...
Qiyamə Suresi, 5. Ayet: Fakat insan, fenalığını önüne sürmek ister....
Qiyamə Suresi, 5. Ayet: Ancak insan, gelecekte de suç işlemek/fücura devam etsin ister'....
Qiyamə Suresi, 5. Ayet: Fakat insan, önündeki (o kıyameti) yalanlamak diler. ...
Qiyamə Suresi, 5. Ayet: Fakat insan, önündekini yalanlamak ister de;...
Qiyamə Suresi, 5. Ayet: Ama yine de insan, önüne serilmiş olan şeyi inkara kalkışır,...
Qiyamə Suresi, 5. Ayet: Fakat insan, ileriye doğru devamlı suç işlemek (ömrünü günahla geçirmek) ister....
Qiyamə Suresi, 5. Ayet: Fakat insan, devamlı suç işleyerek ilerisini berbâd etmek ister....
Qiyamə Suresi, 5. Ayet: Ancak insan, önündeki (sonsuz geleceği)ni de 'fücurla sürdürmek ister.'...
Qiyamə Suresi, 10. Ayet: O gün insan, "Kaçacak yer neresi!" diyecektir....
Qiyamə Suresi, 10. Ayet: O gün insan, «kaçış nereye ?» der....
Qiyamə Suresi, 10. Ayet: O gün insan, «Kaçacak yer neresi!» diyecektir....
Qiyamə Suresi, 10. Ayet: İşte o gün insan, «kaçacak yer neresi?» der....
Qiyamə Suresi, 13. Ayet: O gün insan, önceden gönderdiği amelleri, yapmayıp ihmal ettikleri, birer birer ortaya konarak hesaba çekilir....
Qiyamə Suresi, 13. Ayet: o gün insan, önce ve sonra yaptıkları ile ayıtılır....
Qiyamə Suresi, 13. Ayet: O gün insan, (yapıp) öne sürdüğü ve (yapmayıp) geri bıraktığı (herşeyi)nden haberdâr edilir....
Qiyamə Suresi, 14. Ayet: Artık insan, kendi kendinin şahididir....
Qiyamə Suresi, 14. Ayet: İşte (gerçek şu ki) insan, kendi nefsini değerlendiricidir! ("OKU yaşam bilgini {kitabını}! Bilincin bu aşamada, yaptıklarının sonucunun ne olduğunu görmeye yeterlidir. " 17. İsrâ' Sûresi: 14. âyetini hatırlayalım. A. H. )...
Qiyamə Suresi, 14. Ayet: Üstelik insan, vicdanıyla, organlarıyla nefsine karşı şâhitlik eder....
Qiyamə Suresi, 14. Ayet: Hayır; insan, kendi nefsine karşı bir basirettir....
Qiyamə Suresi, 14. Ayet: Doğrusu insan, nefsine karşı murakabeci bir şahiddir....
Qiyamə Suresi, 14. Ayet: Artık insan, kendi kendinin şahididir....
Qiyamə Suresi, 14. Ayet: Hayır; insan, kendi nefsine karşı bir basirettir....
Qiyamə Suresi, 14. Ayet: (14-15) Daha doğrusu insan, (kurtulmak için, bütün) ma'zeretlerini ortaya atsa da, kendi nefsine (bizzat kendisi) şâhiddir!...
Qiyamə Suresi, 14. Ayet: Daha doğrusu insan, kendi kendinin şahididir....
Qiyamə Suresi, 14. Ayet: hayır, aslında insan, kendi aleyhine şahitlik yapacak,...
Qiyamə Suresi, 14. Ayet: (14-15) Türlü türlü mazeretler öne sürse de, Artık insan, kendisi hakkında şahit olur....
Qiyamə Suresi, 14. Ayet: Hayır; insan, kendi nefsine karşı bir basirettir;...
Qiyamə Suresi, 14. Ayet: Gerçek şu ki insan, öz benliği üzerine yönelmiş keskin ve derin bir bakıştır;...
Qiyamə Suresi, 15. Ayet: (14-15) Daha doğrusu insan, (kurtulmak için, bütün) ma'zeretlerini ortaya atsa da, kendi nefsine (bizzat kendisi) şâhiddir!...
Qiyamə Suresi, 15. Ayet: (14-15) Türlü türlü mazeretler öne sürse de, Artık insan, kendisi hakkında şahit olur....
Qiyamə Suresi, 34. Ayet: (Ama ey insan, akibetin geliyor her dakika) yakınına, daha da yakınına,...
Qiyamə Suresi, 36. Ayet: İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı zanneder....
Qiyamə Suresi, 36. Ayet: Yoksa insan, sanır mı ki kendi keyfine bırakılır?...
Qiyamə Suresi, 36. Ayet: İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır!...
Qiyamə Suresi, 36. Ayet: İnsan, başıboş olarak bırakılacağını mı sanır?...
Qiyamə Suresi, 36. Ayet: İnsan, 'kendi başına ve sorumsuz' bırakılacağını mı sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 36. Ayet: Sanır mı insan, başı boş bırakılacak?...
Qiyamə Suresi, 36. Ayet: İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanır!...
Qiyamə Suresi, 36. Ayet: İnsan, başıboş bırakılacağını mı sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 36. Ayet: İnsan, 'kendi başına ve sorumsuz' bırakılacağını mı sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 36. Ayet: İnsan, kendisinin başı boş bırakılacağını mı sanıyor? ...
Qiyamə Suresi, 36. Ayet: İnsan, başıboş bırakılacağını mı sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 36. Ayet: İnsan, başıboş bırakılacağını ve dilediği gibi hareket edebileceğini mi sanır?...
Qiyamə Suresi, 36. Ayet: İnsan, başı boş bırakılacağını mı sanır?...
Qiyamə Suresi, 36. Ayet: İnsan, 'kendi başına ve sorumsuz' bırakılacağını mı sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 36. Ayet: İnsan, başıboş bırakılacağını mı sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 37. Ayet: İnsan, döl yatağına dökülen, bir plana dâhil olan meniden bir katre, bir sperm, yumurta değil miydi?...
İnsan Suresi, 1. Ayet: Adı, sanı anılan, tanınan, zikre değer bir varlık değilken insan, bütün zaman içinde epeyce bir süre mi geçti, insanın üzerinden?...
İnsan Suresi, 1. Ayet: İnsan, anılmaya değer bir varlık olmadan önce uzun yıllar geçti, öyle değil mi?...
İnsan Suresi, 1. Ayet: İnsan, adı anılmaya değer bir şey olana kadar, üzerinden uzun bir süre geçmedi mi?...
Naziat Suresi, 34. Ayet: (34-35) Fakat o en büyük felâket (kıyâmet) geldiği zaman! O gün insan, (hayâtı boyunca) neye koşmakta olduğunu iyice anlar....
Naziat Suresi, 35. Ayet: İnsan, o gün anlar, hatırlar neye çalıştığını....
Naziat Suresi, 35. Ayet: O gün, insan, neye çaba harcadığını düşünüp anlar....
Naziat Suresi, 35. Ayet: O gün insan, (küfür olarak) ne yaptığını anlıyacaktır....
Naziat Suresi, 35. Ayet: O gün insan, neyin uğrunda çaba harcadığını anlar....
Naziat Suresi, 35. Ayet: O gün insan, neyin peşinde koşmuş olduğunu hatırlar....
Naziat Suresi, 35. Ayet: O gün, insan, neye çaba harcadığını düşünüp anlar....
Naziat Suresi, 35. Ayet: (34-35) Fakat o en büyük felâket (kıyâmet) geldiği zaman! O gün insan, (hayâtı boyunca) neye koşmakta olduğunu iyice anlar....
Naziat Suresi, 35. Ayet: O gün insan, neye çalıştığını anlar....
Naziat Suresi, 35. Ayet: O gün insan, neyin peşinde koşmuş olduğunu hatırlar....
Naziat Suresi, 35. Ayet: O gün, insan, neye çaba harcadığını düşünüp anlar?...
Naziat Suresi, 35. Ayet: O gün insan, uğrunda gayret sarfettiği şeyi hatırlar....
Əbəsə Suresi, 17. Ayet: Geberesice insan, ne de kâfirdir....
Əbəsə Suresi, 17. Ayet: Ölesi (de hakikati göresi) insan, ne kadar da inkârcıdır!...
Əbəsə Suresi, 17. Ayet: Kahrolası insan, ne kadar nankördür....
Əbəsə Suresi, 17. Ayet: Kahrolası (kâfir) insan, ne nankör şey!......
Əbəsə Suresi, 17. Ayet: O kahrolası insan, ne nankör şey....
Əbəsə Suresi, 17. Ayet: Kahrolası insan, ne kadar küfretmektedir....
Əbəsə Suresi, 17. Ayet: O kahredilesi insan, ne nankördür o! ...
Əbəsə Suresi, 17. Ayet: Kahrolası (o münkir) insan, ne nankördür!...
Əbəsə Suresi, 17. Ayet: Kahrolsun insan, o ne kadar nankör....
Əbəsə Suresi, 17. Ayet: Kahrolası kâfir insan, ne nankördür o!...
Əbəsə Suresi, 17. Ayet: Kahrolası insan, ne kadar da nânkördür!...
Əbəsə Suresi, 17. Ayet: Kahrolası insan, ne kadar da nankördür....
Əbəsə Suresi, 17. Ayet: Kahrolası insan, nasıl nankörlük ediyor!...
Əbəsə Suresi, 17. Ayet: Kahrolası insan, ne kadar da nankördür!...
Əbəsə Suresi, 23. Ayet: Gerçekten de insan, onun emrini tam yerine getirmedi gitti....
Əbəsə Suresi, 23. Ayet: Doğrusu o insan, (Allah’ın) kendisine emrettiğini tam olarak hiç yerine getirmemiştir....
Əbəsə Suresi, 23. Ayet: Hayır, hayır; insan, Allah'ın buyruğunu (lâyıkıyla) yerine getirmemiştir....
Əbəsə Suresi, 23. Ayet: Gerçek (o insan, Allahın) emretdiği şeyleri yerine getirmemişdir. ...
Əbəsə Suresi, 23. Ayet: Hayır! (İnsan, Rabbinin) kendisine emrettiğini (tam olarak) yerine getirmedi!...
Əbəsə Suresi, 23. Ayet: (23-24) Hayır hayır.. Ona emrettiği şeyi, o yerine getirmedi. İnsan, bir de taamına bakıversin....
Əbəsə Suresi, 23. Ayet: Hayır! Doğrusu insan, henüz Allah'ın emrettiğini yapmadı....
Əbəsə Suresi, 23. Ayet: Hayır! İnsan, Allah’ın buyruğunu lâyıkıyla yerine getirmedi....
Əbəsə Suresi, 23. Ayet: Hayır, insan, O'nun kendisine emrettiğini yapmadı....
Əbəsə Suresi, 23. Ayet: Doğrusu insan, Allah'ın ona emrettiklerini yerine getirmedi....
Əbəsə Suresi, 24. Ayet: Her şeyden önce insan, yediği yemeğine bir baksın!...
Əbəsə Suresi, 24. Ayet: Artık insan, yediğine de bir baksın....
Əbəsə Suresi, 24. Ayet: İnsan, yediğine bir baksın!...
Əbəsə Suresi, 24. Ayet: Bir de insan, yediğine bir bakıversin;...
Əbəsə Suresi, 24. Ayet: Insan,yiyecegine bir baksin;...
Əbəsə Suresi, 24. Ayet: Bir de insan, yiyeceğine bir baksın !...
Əbəsə Suresi, 24. Ayet: İnsan, yiyeceğine bir baksın;...
Əbəsə Suresi, 24. Ayet: İnsan, yediğine bir baksın!...
Əbəsə Suresi, 24. Ayet: İnsan, yiyeceğine bir baksın!...
Əbəsə Suresi, 24. Ayet: Bir de insan, yediğine bir bakıversin;...
Əbəsə Suresi, 24. Ayet: Şimdi o insan, yiyeceğine (bir) baksın!...
Əbəsə Suresi, 24. Ayet: Öyleyse insan, yiyeceklerin(in kaynağın)a bir baksın:...
Əbəsə Suresi, 24. Ayet: (23-24) Hayır hayır.. Ona emrettiği şeyi, o yerine getirmedi. İnsan, bir de taamına bakıversin....
Əbəsə Suresi, 24. Ayet: (24-31) Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük. Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik....
Əbəsə Suresi, 24. Ayet: Bir de insan, yediğine bir bakıversin;...
Əbəsə Suresi, 24. Ayet: Hadi, bakıversin insan, kendi yiyeceğine!...
Əbəsə Suresi, 25. Ayet: (24-31) Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük. Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik....
Əbəsə Suresi, 26. Ayet: (24-31) Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük. Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik....
Əbəsə Suresi, 27. Ayet: (24-31) Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük. Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik....
Əbəsə Suresi, 28. Ayet: (24-31) Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük. Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik....
Əbəsə Suresi, 29. Ayet: (24-31) Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük. Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik....
Əbəsə Suresi, 30. Ayet: (24-31) Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük. Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik....
Əbəsə Suresi, 31. Ayet: (24-31) Hele, insan, yiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük. Sonra nebat bitsin diye, toprağı iyice sürdük, Orada hububatlar, taneler, üzümler ve yoncalar, zeytinler ve hurmalar, ağaçları gür ve sık bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik....
Təkvir Suresi, 14. Ayet: (o Gün) her insan, (kendisi için) ne hazırlamış olduğunu görecektir....
İnfitar Suresi, 5. Ayet: her insan, (sonunda,) ilerisi için ne hazırladığını ve (bu dünyada) ne bıraktığını anlayacaktır....
İnfitar Suresi, 6. Ayet: A insan, kerem sâhibi Rabbine karşı seni gururlandıran ne?...
İnfitar Suresi, 6. Ayet: Ey insan, ihsanı, affı bol Rabbine karşı, seni aldatan nedir?...
İnfitar Suresi, 6. Ayet: Ey insan, 'üstün kerem sahibi' olan Rabbine karşı seni aldatıp yanıltan nedir?...
İnfitar Suresi, 6. Ayet: Ey insan, seni Onurlu olan Rabbine karşı aldatan nedir?...
İnfitar Suresi, 6. Ayet: Ey insan, o lütfu bol olan Rabbine karşı ne aldattı seni?...
İnfitar Suresi, 6. Ayet: Ey insan, 'üstün kerem sahibi' olan rabbine karşı seni aldatıp yanıltan nedir?...
İnfitar Suresi, 6. Ayet: Ey insan, O (lütf-ü) keremi bol Rabbine karşı seni aldatan ne? ...
İnfitar Suresi, 6. Ayet: (6-7) -Ey insan, seni yaratan ve seni düzenleyip, sana biçim veren, çok cömert ve bağışlayıcı Rabbine karşı seni aldatan nedir?...
İnfitar Suresi, 6. Ayet: Ey insan, nedir seni o kerim Rabbin hakkında aldatan?...
İnfitar Suresi, 6. Ayet: Ey insan, seni engin kerem sâhibi Rabbine karşı ne aldatıp isyâna sürükledi?...
İnfitar Suresi, 6. Ayet: Ey insan, 'üstün kerem sahibi' olan Rabbine karşı seni aldatıp yanıltan nedir?...
İnfitar Suresi, 6. Ayet: Ey insan, pek lütufkâr olan Rabbine karşı seni aldatan ne?...
İnfitar Suresi, 7. Ayet: (6-7) -Ey insan, seni yaratan ve seni düzenleyip, sana biçim veren, çok cömert ve bağışlayıcı Rabbine karşı seni aldatan nedir?...
İnşiqaq Suresi, 6. Ayet: Ey insan, şüphe yok ki sen, Rabbine ulaşmak için meşakkatler içinde didinir durursun da sonunda ona kavuşursun....
İnşiqaq Suresi, 6. Ayet: Ey insan, sen Rabbine doğru çaba üstüne çaba sarf etmektesin. Endişelenme, Rabbine de, amellerinin mükâfatına da kavuşacaksın....
İnşiqaq Suresi, 6. Ayet: Ey insan, gerçekten sen, hiç durmaksızın Rabbine doğru bir çaba harcayıp durmaktasın; sonunda O'na varacaksın....
İnşiqaq Suresi, 6. Ayet: Ey insan, Rabbine doğru çalışıp çabalarsın ve sonunda O'nunla karşılaşırsın....
İnşiqaq Suresi, 6. Ayet: ey insan, sen gerçekten Rabbine doğru çaba üstüne çaba gösterir, sonra da O'na varırsın!...
İnşiqaq Suresi, 6. Ayet: Ey insan, gerçekten sen, hiç durmaksızın rabbine doğru bir çaba harcayıp durmaktasın; sonunda O'na varacaksın....
İnşiqaq Suresi, 6. Ayet: Ey insan, hakıykat sen Rabbine (kavuşuncaya) kadar durmayıb didineceksin, nihayet Ona ulaşacaksın. ...
İnşiqaq Suresi, 6. Ayet: -Ey insan, sen, Rabbine kavuşmak için çabalayıp durdun. İşte ona kavuştun....
İnşiqaq Suresi, 6. Ayet: Ey insan, sen, Rabbine varan yolda çabalayıp durmaktasın, nihâyet O'na varacaksın....
İnşiqaq Suresi, 6. Ayet: Ey insan, gerçekten sen, hiç durmaksızın Rabbine doğru bir çaba harcayıp durmaktasın; sonunda O'na varacaksın....
İnşiqaq Suresi, 6. Ayet: Ey insan, sen Rabbine varmak için çok didinecek, sonunda O'na kavuşacaksın!...
Tariq Suresi, 5. Ayet: Artık insan, bir baksın neden yaratıldı?...
Tariq Suresi, 5. Ayet: O halde insan, neden yaratıldığına ibret nazarıyla bir baksın....
Tariq Suresi, 5. Ayet: O hâlde insan, neden yaratıldığına bir baksın!...
Tariq Suresi, 5. Ayet: İnsan, neden yaratıldığına bir baksın:...
Tariq Suresi, 5. Ayet: İnsan, neden yaratılmış olduğuna bir baksın!...
Fəcr Suresi, 15. Ayet: Fakat insan, ne zaman Rabbi onu imtihan edip, böylece ona ikram eder ve onu ni'metlendirirse, o zaman: “Rabbim bana ikram etti.” der....
Fəcr Suresi, 15. Ayet: İnsan, öyle bir mahlûktur ki Rabbi, onu sınadı da büyüttü ve nîmetler verdi mi, Rabbim der, lâyıktım da büyüttün beni....
Fəcr Suresi, 15. Ayet: Fakat insan, (dünya nimetlerini arar gözetir. Onun için) her ne zaman Rabbi, onu, (zenginlik ve genişlikle) imtihan edib de ona ikram eyler, nimetler verirse; o vakit: “- Rabbim bana ikram etti.” der....
Fəcr Suresi, 15. Ayet: Amma insan, her ne zaman rabbı onu imtihan edip de ona ikram eyler, ona ni'metler verirse, o vakıt rabbım bana ikram etti der...
Fəcr Suresi, 15. Ayet: Ama insan, Rabbi onu her ne zaman imtihan edip de kendisine ikramda bulunur, nimetler verirse: «Rabbim bana ikram etti.» der....
Fəcr Suresi, 15. Ayet: Ama insan, her ne zaman Rabbi onu sınayıp da ikramda bulunur, nimet verirse, «Rabbim bana ikram etti.» der....
Fəcr Suresi, 15. Ayet: Amma insan, ne zaman Rabbi onu imtihaan edib de kendisine (lütf-ü) kerem (iyle muaamele) eder, ona ni'metler verirse «Rabbim beni şerefli kıldı» der! ...
Fəcr Suresi, 15. Ayet: Fakat insan, Rabbi kendisini (varlıkla) imtihân edip, ona ikramda bulunduğu ve ona ni'met verdiği zaman, bunun üzerine: 'Rabbim bana ikrâm etti!' der....
Fəcr Suresi, 15. Ayet: İşte insan, onu Rabbi imtihan ettiği zaman, ona ikramda bulunup, nimetlendirince: -Rabbim bana ikramda bulundu der....
Fəcr Suresi, 23. Ayet: Ve o gün cehennem, ortaya çıktı mı, insan, öğüt alır, anlar ama öğütün, anlayışın artık ne faydası var ona?...
Fəcr Suresi, 24. Ayet: O zaman insan, 'Ah keşke ben bu hayatım için önceden iyi işler yapıp gönderseydim' der....
Bələd Suresi, 5. Ayet: İnsan, hiç kimsenin kendisine güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?...
Bələd Suresi, 5. Ayet: İnsan, hiç kimsenin kendisini sıkıştırmayacağını, güç yetiremiyeceğini, cezalandıramayacağını mı sanıyor?...
Bələd Suresi, 5. Ayet: İnsan, hiç kimsenin kendisine güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?...
Bələd Suresi, 5. Ayet: İnsan, kendisine karşı kimse güç yetiremez mi sanıyor?...
Bələd Suresi, 5. Ayet: İnsan, kimsenin kendi üzerinde güç sahibi olmadığını mı zannediyor?...
Bələd Suresi, 5. Ayet: İnsan, hiç kimsenin kendisine güç yetiremeyeceğini mi sanıyor?...
Tin Suresi, 7. Ayet: Artık bundan sonra, ey insan, seni, dini, şeriatı, ilâhi düzeni, herkesin amellerinin karşılığını alacağını yalanlamaya sevk edecek olan ne türlü bir sebep olabilir?...
Tin Suresi, 7. Ayet: Öyleyse, (ey insan,) nedir bu ahlaki değerler sistemini yalanlamana yol açan?...
Tin Suresi, 7. Ayet: Bütün bunlardan sonra ey insan, senin mahşere ve hesaba inanmana hangi engel kalabilir?...
Tin Suresi, 7. Ayet: Bundan sonra, ey insan, dini sana hangi şey yalanlatabilir?...
Ələq Suresi, 1. Ayet: Her şeyi emsalsiz güzellikte yaratan Rabbinin, insan, toplum, tabiat ve yaratıcı ilişkilerine meşrûiyyet getiren, düzen içeren kitabını, Kur’ân’ı, Rabbbinin adı, izni ve yardımıyla oku, düşün, duyur!...
Ələq Suresi, 6. Ayet: İş öyle değil, şüphe yok ki insan, azar elbette....
Ələq Suresi, 6. Ayet: Hayır; gerçekten insan, azar....
Ələq Suresi, 6. Ayet: Sakın okumazlık etme! Çünkü insan, muhakkak azıtır!...
Ələq Suresi, 6. Ayet: Hayır gerçekten insan, azar....
Ələq Suresi, 6. Ayet: (6-7) Hayır! Şübhesiz insan, kendisini ihtiyaçtan kurtulmuş görmesinden dolayı gerçekten (isyân ederek) haddini aşar!...
Ələq Suresi, 6. Ayet: Hayır; gerçekten insan, azar....
Ələq Suresi, 7. Ayet: (6-7) Hayır! Şübhesiz insan, kendisini ihtiyaçtan kurtulmuş görmesinden dolayı gerçekten (isyân ederek) haddini aşar!...
Zəlzələ Suresi, 1. Ayet: (1-3) Yeryüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarıya çıkarıp attığı ve insan, “Ona ne oluyor?” dediği zaman,...
Zəlzələ Suresi, 2. Ayet: (1-3) Yeryüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarıya çıkarıp attığı ve insan, “Ona ne oluyor?” dediği zaman,...
Zəlzələ Suresi, 2. Ayet: (2-3) Ve yer ağırlıklarını dışarıya çıkarır. Ve insan, «Buna ne oluyor?» der....
Zəlzələ Suresi, 3. Ayet: (1-3) Yeryüzü kendine has bir sarsıntıya uğratıldığı, içindekileri dışarıya çıkarıp attığı ve insan, “Ona ne oluyor?” dediği zaman,...
Zəlzələ Suresi, 3. Ayet: Ve insan, ne oluyor ki buna deyince....
Zəlzələ Suresi, 3. Ayet: (2-3) Ve yer ağırlıklarını dışarıya çıkarır. Ve insan, «Buna ne oluyor?» der....
Adiyat Suresi, 1. Ayet: (1-8) Harıl harıl koşanlara, (nallarıyla) çakarak kıvılcım saçanlara, (ansızın) sabah baskını yapanlara, orada tozu dumana katanlara, derken orada bir topluluğun ta ortasına girenlere yemin ederim ki insan, Rabbine karşı pek nankördür. Şüphesiz buna kendisi de şahittir ve o, mal sevgisine de aşırı derecede düşkündür....
Adiyat Suresi, 2. Ayet: (1-8) Harıl harıl koşanlara, (nallarıyla) çakarak kıvılcım saçanlara, (ansızın) sabah baskını yapanlara, orada tozu dumana katanlara, derken orada bir topluluğun ta ortasına girenlere yemin ederim ki insan, Rabbine karşı pek nankördür. Şüphesiz buna kendisi de şahittir ve o, mal sevgisine de aşırı derecede düşkündür....
Adiyat Suresi, 3. Ayet: (1-8) Harıl harıl koşanlara, (nallarıyla) çakarak kıvılcım saçanlara, (ansızın) sabah baskını yapanlara, orada tozu dumana katanlara, derken orada bir topluluğun ta ortasına girenlere yemin ederim ki insan, Rabbine karşı pek nankördür. Şüphesiz buna kendisi de şahittir ve o, mal sevgisine de aşırı derecede düşkündür....
Adiyat Suresi, 4. Ayet: (1-8) Harıl harıl koşanlara, (nallarıyla) çakarak kıvılcım saçanlara, (ansızın) sabah baskını yapanlara, orada tozu dumana katanlara, derken orada bir topluluğun ta ortasına girenlere yemin ederim ki insan, Rabbine karşı pek nankördür. Şüphesiz buna kendisi de şahittir ve o, mal sevgisine de aşırı derecede düşkündür....
Adiyat Suresi, 5. Ayet: (1-8) Harıl harıl koşanlara, (nallarıyla) çakarak kıvılcım saçanlara, (ansızın) sabah baskını yapanlara, orada tozu dumana katanlara, derken orada bir topluluğun ta ortasına girenlere yemin ederim ki insan, Rabbine karşı pek nankördür. Şüphesiz buna kendisi de şahittir ve o, mal sevgisine de aşırı derecede düşkündür....
Adiyat Suresi, 6. Ayet: Muhakkak ki insan, Rabbine (karşı) gerçekten çok nankördür....
Adiyat Suresi, 6. Ayet: Şüphe yok ki insan, Rabbine karşı pek inatçıdır, pek nankördür....
Adiyat Suresi, 6. Ayet: Şüphesiz insan, Rabbine karşı pek nankördür....
Adiyat Suresi, 6. Ayet: Gerçekten insan, Rabbine karşı nankördür....
Adiyat Suresi, 6. Ayet: (1-8) Harıl harıl koşanlara, (nallarıyla) çakarak kıvılcım saçanlara, (ansızın) sabah baskını yapanlara, orada tozu dumana katanlara, derken orada bir topluluğun ta ortasına girenlere yemin ederim ki insan, Rabbine karşı pek nankördür. Şüphesiz buna kendisi de şahittir ve o, mal sevgisine de aşırı derecede düşkündür....
Adiyat Suresi, 6. Ayet: Şüphesiz insan, Rabbine karşı çok nankördür....
Adiyat Suresi, 6. Ayet: Gerçekten insan, rabbine karşı nankördür....
Adiyat Suresi, 6. Ayet: Şübhesiz ki insan, Rabbisine karşı gerçekten çok nankördür!...
Adiyat Suresi, 6. Ayet: Muhakkak o insan, Rabbi için elbette nankördür....
Adiyat Suresi, 6. Ayet: İnsan, Rabbine karşı gerçekten nankördür....
Adiyat Suresi, 6. Ayet: Gerçekten insan, Rabbine karşı çok nankördür!...
Adiyat Suresi, 6. Ayet: (Bunlara andolsun) Ki insan, Rabbine karşı çok nânkördür....
Adiyat Suresi, 6. Ayet: Hiç şüphesiz insan, Rabbine karşı nankördür....
Adiyat Suresi, 6. Ayet: İnsan, Rabbine karşı gerçekten çok nankördür!...
Adiyat Suresi, 7. Ayet: (1-8) Harıl harıl koşanlara, (nallarıyla) çakarak kıvılcım saçanlara, (ansızın) sabah baskını yapanlara, orada tozu dumana katanlara, derken orada bir topluluğun ta ortasına girenlere yemin ederim ki insan, Rabbine karşı pek nankördür. Şüphesiz buna kendisi de şahittir ve o, mal sevgisine de aşırı derecede düşkündür....
Adiyat Suresi, 8. Ayet: Ve şüphe yok ki insan, hayrına yarıyan mala mülke karşı da pek düşkündür, pek nekestir....
Adiyat Suresi, 8. Ayet: İnsan, kendi tercihlerine, menfaatine, mal sevgisine de aşırı düşkündür....
Adiyat Suresi, 8. Ayet: (1-8) Harıl harıl koşanlara, (nallarıyla) çakarak kıvılcım saçanlara, (ansızın) sabah baskını yapanlara, orada tozu dumana katanlara, derken orada bir topluluğun ta ortasına girenlere yemin ederim ki insan, Rabbine karşı pek nankördür. Şüphesiz buna kendisi de şahittir ve o, mal sevgisine de aşırı derecede düşkündür....
Adiyat Suresi, 9. Ayet: Fakat bilmez mi o insan, kabirlerdeki ölüler diriltilib çıkarıldığı;...
Adiyat Suresi, 9. Ayet: (9-10) Insan, kabirlerde bulunanlarin cikarilacagi ve kalblerde olanlarin ortaya konulacagi bir zamanin gelecegini bilmez mi?...
Adiyat Suresi, 9. Ayet: (9-10) İnsan, kabirlerde bulunanların çıkarılacağı ve kalblerde olanların ortaya konulacağı bir zamanın geleceğini bilmez mi?...
Adiyat Suresi, 9. Ayet: (9-10) Peki o insan, kendisinin ve malının âkıbetini hâlâ bilip anlamayacak mı? Kabirlerde olanlar diriltilip dışarı atıldığı zaman, sinelerin içinde bulunan her şey derlenip ortaya konulduğu zaman,...
Adiyat Suresi, 10. Ayet: (9-10) Insan, kabirlerde bulunanlarin cikarilacagi ve kalblerde olanlarin ortaya konulacagi bir zamanin gelecegini bilmez mi?...
Adiyat Suresi, 10. Ayet: (9-10) İnsan, kabirlerde bulunanların çıkarılacağı ve kalblerde olanların ortaya konulacağı bir zamanın geleceğini bilmez mi?...
Adiyat Suresi, 10. Ayet: (9-10) Peki o insan, kendisinin ve malının âkıbetini hâlâ bilip anlamayacak mı? Kabirlerde olanlar diriltilip dışarı atıldığı zaman, sinelerin içinde bulunan her şey derlenip ortaya konulduğu zaman,...
Əsr Suresi, 2. Ayet: Muhakkak ki insan, gerçekten hüsrandadır....
Əsr Suresi, 2. Ayet: Şüphe yok ki insan, elbette zararda, ziyanda....
Əsr Suresi, 2. Ayet: Muhakkak ki insan, hüsran içindedir!...
Əsr Suresi, 2. Ayet: Gerçekten insan, ziyandadır....
Əsr Suresi, 2. Ayet: Gerçekten insan, ziyandadır....
Əsr Suresi, 2. Ayet: Şübhesiz ki insan, gerçekten hüsrandadır!...
Əsr Suresi, 2. Ayet: Muhakkak insan, hüsrandadır....
Əsr Suresi, 2. Ayet: Şüphe yok insan, elbette bir ziyandadır....
Əsr Suresi, 2. Ayet: Gerçekten insan, ziyan içindedir....
Əsr Suresi, 2. Ayet: İnsan, gerçekten tam bir hüsran içindedir!...
Yasin Suresi, 77. Ayet: İnsan, onu bir nutfeden nasıl yarattığımızı görmedi mi? Sonra da Bize (karşı) apaçık hasım (düşman) oldu....
Yasin Suresi, 77. Ayet: İnsan, bizim, kendisini az bir sudan (meniden) yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir....
Yasin Suresi, 77. Ayet: İnsan, kendisini, hiç şüphesiz bir katre sudan yarattığımızı görmedi mi de şimdi o, apaçık bir düşman olmaya kalkışmada....
Yasin Suresi, 77. Ayet: İnsan, bizim kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmüyor mu? Şimdi o, apaçık bir düşman kesilmiştir....
Yasin Suresi, 77. Ayet: İnsan, kendisini bir nutfeden yarattığımızı görmedi mi ? Buna rağmen bir de bakarsın ki o, (bize karşı) açık bir hasım....
Yasin Suresi, 77. Ayet: İnsan, kendisini bir damlacıktan yarattığımızı görmez mi ki bize karşı apaçık bir düşman kesilir?...
Yasin Suresi, 77. Ayet: İnsan, kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmedi mi de, şimdi apaçık bir hasım kesildi?...
Yasin Suresi, 77. Ayet: İnsan, bizim kendisini nasıl bir nutfeden (sperm) yarattığımızı görmedi mi? Ki, şimdi apaçık bir hasım kesildi....
Yasin Suresi, 77. Ayet: İnsan, bizim kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmüyor mu? Şimdi o apaçık bir düşman kesilmiştir....
Yasin Suresi, 77. Ayet: İnsan, kendisini bir nutfeden yaratdığımızı gör (ür gibi bilmedi mi ki şimdi o, açıkdan açığa müfrit bir muhaasım (kesilmekde) dir. ...
Yasin Suresi, 77. Ayet: İnsan, bizim kendisini nutfeden (kerih bir sudan) yarattığımızı görmez mi ki, şimdi o apaçık bir hasım kesilmektedir....
Yasin Suresi, 77. Ayet: İnsan, bizim kendisini nasıl bir nutfe (sperm)den yarattığımızı görmedi mi ki, şimdi apaçık bir hasım kesildi?...
Yasin Suresi, 77. Ayet: İnsan, bizim kendisini bir damla sudan yarattığımızı görmüyor mu? Şimdi o, apaçık bir düşman kesilmiştir....
Yasin Suresi, 77. Ayet: Görmedi mi insan, kendisini bir spermden yarattığımızı! Bir de bize açık bir hasım kesilmiştir o....
Qaf Suresi, 19. Ayet: Kurulu ilâhî düzenin gereği, varlığında şüphe olmayan hak ilâh Allah’ın icraatıyla ölüm sarhoşluğu gerçekleştiği zaman: 'İşte ey insan, bu senin öteden beri kaçtığın şeydir.'denir....
Qaf Suresi, 19. Ayet: Olum sarhoslugu gercekten gelir, ey insan, iste bu senin oteden beri korkup kactigin seydir....
Qaf Suresi, 19. Ayet: Ölüm sarhoşluğu gerçekten gelir, ey insan, işte bu senin öteden beri korkup kaçtığın şeydir....
Qaf Suresi, 19. Ayet: Ve (sonra,) ölüm kabusu, kendisiyle beraber (asıl) gerçeği de ortaya koyacaktır -işte bu, (ey insan,) senin her zaman kaçtığın şeydir!-...
Qaf Suresi, 21. Ayet: Her insan, (kendi geçmiş) iç dürtüleri ve vicdanı ile ortaya çıkacak,...
Nəcm Suresi, 55. Ayet: Artık, ey insan, şimdi Rabbinin hangi nimetinde şüphe edersin?...
Rəhman Suresi, 56. Ayet: Oralarda bakışlarını sadece eşlerine çevirmiş dilberler vardır. Onlara eşlerinden önce ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur....
Rəhman Suresi, 56. Ayet: Orada bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş kadınlar vardır ki, bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur....
Rəhman Suresi, 56. Ayet: Cennetlerde gözlerini sadece kendi eşlerine çevirmiş, daha önce kendilerine ne insan, ne de cin dokunmamış zevceler vardır....
Rəhman Suresi, 56. Ayet: Orada bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş kadınlar vardır ki, bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur....
Rəhman Suresi, 56. Ayet: Oralarda gözünü yalınız zevcelerine hasretmiş (öyle dilber) ler vardır ki bunlardan evvel ne bir insan, ne bir cin asla kendilerine dokunmamışdır. ...
Rəhman Suresi, 56. Ayet: Onlarda (kocalarından) başkasına bakmayan kadınlar vardır ki, bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne de bir cin dokunmuştur!...
Rəhman Suresi, 56. Ayet: Oralarda bakışlarını yalnız eşlerine çevirmişler vardır ki, daha önce kendilerine ne bir insan, ne de bir cinn dokunmuştur....
Rəhman Suresi, 56. Ayet: Onlarda bakışları kısa (yalnız kocalarına bakan) öyle dilberler de var ki, bunlardan önce onları ne insan, ne de cin kanatmamıştır....
Rəhman Suresi, 56. Ayet: Orada bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş (öyle) kadınlar vardır ki, bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne de bir cin dokunmamıştır....
Rəhman Suresi, 56. Ayet: O Cennetlerde, bakışlarını kendilerine çevirmiş güzeller vardır ki, daha önce onlara ne bir insan, ne de bir cin eli değmemiştir....
Rəhman Suresi, 74. Ayet: Bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur....
Rəhman Suresi, 74. Ayet: Bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur....
Rəhman Suresi, 74. Ayet: Bunlara onlardan evvel ne bir insan, ne bir cin dokunmamışdır. ...
Rəhman Suresi, 74. Ayet: Onlardan (kocalarından) önce kendilerine ne bir insan, ne de bir cin dokunmuştur!...
Rəhman Suresi, 74. Ayet: Bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne de bir cin dokunmuştur....
Rəhman Suresi, 74. Ayet: Bunlardan önce onları ne insan, ne de cin kanatmamıştır....
Rəhman Suresi, 74. Ayet: Bunlardan önce kendilerine ne bir insan, ne de bir cin dokunmamıştır....
Rəhman Suresi, 74. Ayet: Onlara daha önce ne bir insan, ne de bir cin eli değmemiştir....
Ələq Suresi, 6. Ayet: (6-8) Kesinlikle senin düşündüğün gibi değil! Dönüş Rabbine olmasına rağmen insan, kendisini yeterli gördüğünde, kesinlikle azar. ...
Ələq Suresi, 7. Ayet: (6-8) Kesinlikle senin düşündüğün gibi değil! Dönüş Rabbine olmasına rağmen insan, kendisini yeterli gördüğünde, kesinlikle azar. ...
Ələq Suresi, 8. Ayet: (6-8) Kesinlikle senin düşündüğün gibi değil! Dönüş Rabbine olmasına rağmen insan, kendisini yeterli gördüğünde, kesinlikle azar. ...
Adiyat Suresi, 6. Ayet: kesinlikle insan, Rabbine karşı çok nankördür, ...
Əbəsə Suresi, 23. Ayet: Kesinlikle kendisinin düşündüğü gibi değil! O insan, Allah'ın kendisine emrettiğini şimdiye kadar hiç yerine getirmedi. ...
Qiyamə Suresi, 5. Ayet: "Aslında o insan, önünü; kalan ömrünü din-iman tanımayıp kötülüğe batmakla geçirmek istiyor: "...
Qiyamə Suresi, 7. Ayet: (7-10) İşte, göz şimşek gibi çaktığı, ay tutulduğu ve güneş ve ay bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan, “Kaçış nereye/kaçacak yer neresi?” der. ...
Qiyamə Suresi, 8. Ayet: (7-10) İşte, göz şimşek gibi çaktığı, ay tutulduğu ve güneş ve ay bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan, “Kaçış nereye/kaçacak yer neresi?” der. ...
Qiyamə Suresi, 9. Ayet: (7-10) İşte, göz şimşek gibi çaktığı, ay tutulduğu ve güneş ve ay bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan, “Kaçış nereye/kaçacak yer neresi?” der. ...
Qiyamə Suresi, 10. Ayet: (7-10) İşte, göz şimşek gibi çaktığı, ay tutulduğu ve güneş ve ay bir araya getirildiği zaman, işte o gün insan, “Kaçış nereye/kaçacak yer neresi?” der. ...
Qiyamə Suresi, 13. Ayet: O gün, o insan, önden yolladığı şeyler ve geriye bıraktığı şeyler ile haberdar edilir. ...
Qiyamə Suresi, 14. Ayet: (14,15) Aslında insan, tüm mazeretlerini koysa da bile/tüm perdelerini koysa da bile kendi aleyhine iyi bir gözetmendir: “...
Qiyamə Suresi, 15. Ayet: (14,15) Aslında insan, tüm mazeretlerini koysa da bile/tüm perdelerini koysa da bile kendi aleyhine iyi bir gözetmendir: “...
Məryəm Suresi, 67. Ayet: Ve o insan, daha önce o hiçbir şey değilken, gerçekten Bizim kendisini oluşturduğumuzu düşünmez mi? ...
İsra Suresi, 11. Ayet: Ve insan, hayrı davet eder gibi kötülüğü davet eder. Ve insan çok acelecidir. ...
İsra Suresi, 67. Ayet: Ve denizde size bir zarar dokunduğunda, o yalvardığınız kişiler kaybolup giderler, O, kaybolmaz. Sonra O, sizi karaya çıkararak kurtarınca, yüz dönersiniz. Ve insan, çok iyilik bilmeyen biridir! ...
Fussilət Suresi, 49. Ayet: İnsan, hayır istemekten usanmaz, kendisine bir kötülük dokununca da hemen, üzgündür, ümitsizdir. ...
Əhqaf Suresi, 15. Ayet: Ve Biz insana, ana ve babasına iyileştirmeyi-güzelleştirmeyi yükümlülük olarak ulaştırdık. Anası onu zahmetle taşıdı ve zahmetle bıraktı/ doğurdu. Ve onun taşınması ve ayrılması otuz aydır. Sonunda insan, olgunluk çağına ulaştığı ve kırk seneye geldiğinde: “Rabbim! Bana ve anama-babama ihsan ettiğin nimetlerine karşılık ödememi ve Senin hoşnut olacağın sâlihi işlememi sağla. Benim için soyumun içinde düzeltmeler yap/ sâlih kimseler ver. Şüphesiz ben Sana yöneldim. Ve ben şüphesiz müslümanlardanı...
Ənbiya Suresi, 37. Ayet: İnsan, çok aceleci özellikle oluşturulmuştur. Size yakında alâmetlerimi göstereceğim. Şimdi siz Benden acele istemeyin. ...
Ali-İmran Suresi, 175. Ayet: Şüphesiz ki o şeytan/kötü niyetli insan, kendi yakınlarını korkutur. Onlardan korkmayın, eğer mü’min iseniz Benden korkun. ...
Əhzab Suresi, 72. Ayet: "Şüphesiz Biz, emaneti [bütünlüğü, kusursuzluğu, mükemmelliği] göklerin, yerin ve dağların üzerine yaydık, yaygınlaştırdık da, onlar, onu taşımaya/gizlemeye, tanımaz hale getirme, gözden düşürmeye yanaşmadılar, bütünlüğün, kusursuzluğun, mükemmelliğin alıp götürülmesinden, tanınmaz hale getirilmesin korktular. Ve onu insan taşıdı/ gizledi, tanınmaz hale getirdi, gözden düşürdü [ona ihanet etti]. Şüphesiz insan, çok yanlış davranan; kendi zararlarına iş yapan ve çok cahildir. "...
Həcc Suresi, 66. Ayet: Ve O, size hayat vermiş olan, sonra öldürecek olan, sonra da diriltecek olandır. Şüphesiz insan, kesinlikle çok nankördür. ...
Nəcm Suresi, 24. Ayet: Yoksa insan, (hakikatin) kendi arzu ve isteğine tabi olduğunu mu sanıyor?...
Qiyamə Suresi, 5. Ayet: Xeyr, insan, önündəki (zamanı) günah ilə keçirmək istəyir....
Həcc Suresi, 66. Ayet: Sizə həyat verən, sonra öldürəcək, daha sonra dirildəcək məhz Odur. İnsan, həqiqətən də, nankordur....
Rəhman Suresi, 39. Ayet: O gün nə insan, nə də cin günahı barəsində sorğu-sual olunmayacaqdır....
Ələq Suresi, 6. Ayet: Xeyr! İnsan, doğrudan da, həddini aşır,...
Məryəm Suresi, 67. Ayet: Ə, yad etmirmi insan, xəlq etdik onu bundan qabaq və o, bir şey deyildi?...
Yasin Suresi, 77. Ayet: Ə, görməzmi insan, Biz xəlq etdik onu nütfədən və onda ki, o xosunlaşar aşkar?...
Qiyamə Suresi, 3. Ayet: Ə, hesab edir insan, ə, Biz onun sümüklərini cəm edə bilməyəcəyik?...
Əbəsə Suresi, 17. Ayet: Qətlə yetişsin insan, necə o kafirdir!...
Nisa Suresi, 79. Ayet: (Ey insan,) sənə yetişən hər hansı bir yaxşılıq Allah tərəfindəndir (onun səbəbi Allahın rəhmətidir) və sənə yetişən hər hansı bir pislik sənin öz tərəfindəndir (onun səbəbi sənin günahlarındır). (Ey Peyğəmbər,) Biz səni insanlara elçi olaraq göndərdik. Allahın (sənin peyğəmbərliyinə) şahid olması kifayətdir....
Mömin Suresi, 15. Ayet: O Allahı ki, kamalının dərəcələri uca, yaratdıqlarının dərəcələrini yüksəldən və (göylərin üstündə yerləşib hökmranlıq məkanı və dünya işlərinin idarəçiliyi fərmanlarının verilməsi mərkəzi olan) ərşin sahibidir. O, Ruhu (Ruh mələyini) Öz əmri ilə bəndələrindən istədiyinə (peyğəmbərlərə) göndərir ki, (insanları) qovuşma günü ilə (Bərzəx ruhlarının Məhşər bədənlərinə, bütün dirilənlərin Allaha, insan, mələk, cin və şeytanların bir-birlərinə və Allah qarşısında cavabdehlik daşıyan hər bir kəsin öz ...
Fussilət Suresi, 10. Ayet: O, yer üzərində sabit və möhkəm dağlar qoydu və ona xeyir-bərəkət verdi və onun (insan, heyvan, bitki və sairədən ibarət varlıqlarının) azuqələrini (yaradılış təbiətləri ilə) istəyənlər üçün (azuqənin verilməsi baxımından) bərabər olan dörd gündə (dörd fəsildə) təyin etdi....
Rəhman Suresi, 74. Ayet: Bunlardan qabaq onlara nə bir insan, nə də bir cin toxunub....
Cin Suresi, 5. Ayet: «Biz elə güman edirdik ki, nə insan, nə də cin əsla Allah barəsində yalan danışmaz»....
İnfitar Suresi, 6. Ayet: Ey insan, səni kərim olan Rəbbinə qarşı məğrur edən nədir?! (ki, Onun tanrılığına qarşı küfr, kərəminə qarşı isə nankorluq etdin)?...
İnşiqaq Suresi, 6. Ayet: Ey insan, şübhəsiz, sən öz Rəbbin(in camal və cəlalını, savab və cəzasını görməy)ə doğru böyük bir səylə (yaradılışla və təbii yol ilə) çalışıb çabalayırsan. Beləliklə, sən Ona qovuşacaqsan....
Əsr Suresi, 2. Ayet: Şübhəsiz, insan, (ömrünün azalması, puç olması və nəfsi istəklərinin və Şeytanın ona qalib gəlməsi baxımından) ziyan içindədir,...
Rəhman Suresi, 39. Ayet: O gün nə insan, nə də cin günahından sorğu-sual olunmayacaq....