Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Nəhl Suresi, 44. Ayet:
(Onları) açıq-aşkar möcüzələr və kitablarla (göndərmişdik). Sənə də Quranı nazil etdik ki,
insanlara,
onlara göndəriləni açıqlayasan və ola bilsin ki, onlar düşünüb dərk edərlər....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Əgər Allah
insanlara,
xeyri tezliklə istədikləri kimi, şəri də o tezliklə versəydi, şübhəsiz ki, əcəlləri çoxdan tamam olmuşdu. (Allah insanların yaxşı dualarını tez qəbul etdiyi kimi, qəzəbli halda etdikləri bəd duaları da dərhal qəbul buyursaydı, onlar çoxdan məhv olub gedərdilər. Allah bəndələrinə əzab verməkdə tələsməz, özlərini islah edib pis əməllərdən çəkinmək üçün möhlət verər). Bizimlə qarşılaşacaqlarına ümid etməyənləri öz azğınlıqları içərisində şaşqın bir vəziyyətdə qoyarıq!...
Rəd Suresi, 17. Ayet:
Allah göydən bir yağmur endirdi, vadilər öz tutumlarına görə onunla dolub daşdı. (Sudan əmələ gələn) sel, üstünə çıxan bir köpüyü alıb apardı. (Haqq din olan islam
insanlara,
torpağa həyat verən suya, müşriklərin etiqadı isə boş köpüyə bənzər). Bəzək şeyləri və ya əşya (qab-qacaq) düzəltmək məqsədilə insanların od üzərində qızdırıb əritdikləri (qızıl, gümüş və s. filizlərin) üstündə də buna bənzər bir köpük vardır. Allah haqq ilə batili (sizdən ötrü) ayırd etmək üçün belə misallar çəkir. Köpük h...
Sad Suresi, 87. Ayet:
Bu (Quran) aləmlərə (həm
insanlara,
həm də cinlərə) ancaq bir öyüd-nəsihətdir!...
Ənkəbut Suresi, 15. Ayet:
Biz onu (Nuhu) və onunla birlikdə gəmidə olanları (tufan bəlasından) qurtardıq və bunu (bu hadisəni) aləmlərə (
insanlara,
sonrakı nəsillərə) bir ibrət etdik....
Maidə Suresi, 116. Ayet:
Allah: "Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, Allah'tan başka beni ve annemi iki ilah edinin diye sen mi söyledin?" buyurduğunda, "Sen yücesin." dedi. "Gerçek olmayan bir şeyi söylemek haddim değil. Ben onu söyleseydim, Sen onu bilirdin. Nefsimde olanı bilirsin, ben ise Sen'in zatında olanı bilmem. Sen, gaipleri eksiksiz bilensin."...
Nəhl Suresi, 44. Ayet:
Onları beyyinelerle zeburlarla gönderdik. Sana da zikri indirdik. İnsanlara, kendilerine indirileni beyan edesin. Ki böylece düşünüp öğüt alırlar....
İsra Suresi, 94. Ayet:
İnsanlara, doğru yola ileten rehber gelince, onları iman etmekten alıkoyan şey, "Allah, ölümlü bir beşeri mi resul gönderdi?" şeklindeki anlayışlarıdır....
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Onlar Süleyman (a.s)'ın mülkü üzerine şeytanların tilavet ettiği (okuduğu) şeylere tâbî oldular (uydular). Süleyman (a.s), inkâr etmedi (sihir yapmadı ve kâfir olmadı). Fakat şeytanlar
insanlara,
sihri ve Babil şehri'ndeki iki meleğe, Harut ve Marut'a indirilen şeyleri öğretmekle kâfir oldular. Ve oysa onlar, “Biz sadece bir fitneyiz (sizin için bir imtihanız). O halde (sakın sihir ilmini öğrenerek) kâfir olmayın.” demedikçe hiç kimseye bunu öğretmezlerdi. Fakat o ikisinden, bir erkek ile onun k...
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
1.
ve min haysu
: ve nereden
2.
harecte
: sen çıktın
3.
fe
: o zaman
4.
velli
: dön, çevir
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar sizin için, siz de onlar için bir elbisesiniz. Sizin nefislerinize hıyanet eder olduğunuzu Allah bildi de tevbenizi kabul edip, sizi bağışladı. Artık onlara yaklaşın ve Allah'ın hakkınızda yazdığını isteyin. Sizin için şafağın beyaz ipliği, siyah ipliğinden seçilinceye kadar yeyin, için sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde i'tikafta bulunduğunuz zaman, kadınlarınıza yaklaşmayın. Bu Allah'ın hudududur. Sakın onlara yaklaşma...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
(Ey kocalar), oruç tuttuğunuz günlerin gecelerinde, eşlerinize yaklaşmak size helâl kılındı. Eşleriniz sizin elbiseleriniz, siz de eşlerinizin elbiselerisiniz. Allah nefsinize güvenemeyeceğinizi bildiği için yüzünüze bakıp, size bu lütufta bulundu. Artık bundan böyle onlara yaklaşıp Allah’ın sizin için takdir buyurduğu neslin arayışı içinde olun! Şafak vaktine, günün ağarması gecenin karanlığından fark edilinceye kadar yiyin için. Sonra gece girinceye kadar orucu tamamlayın! Mescidlerde itikâfta...
Bəqərə Suresi, 221. Ayet:
Allah'a ortak koşan kadınlarla, iman etmedikçe evlenmeyin! Allah'a ortak koşan bir kadın sizin hoşunuza gitse bile, iman etmiş bir cariye her halde ondan daha hayırlıdır. İnanan kadınları, Allah'a ortak koşan erkeklerle, iman etmedikçe evlendirmeyin. Allah'a ortak koşan erkek size hoş görünse bile bir köle, ondan daha hayırlıdır. Onlar, sizi ateşe davet ederler; Allah ise kendi izniyle cennete ve mağfirete davet ediyor;
insanlara,
hatırda tutmaları için ayetlerini iyice açıklıyor....
Ali-İmran Suresi, 14. Ayet:
İnsanlara, "kadınlara, oğullara, kantar kantar biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, hayvanlara ve ekinlere olan sevgiden oluşan" şehvetleri (aşırı düşkünlükleri) güzel gösterildi. Bunlar, dünya hayatının menfaatleridir. Ve Allah, O'nun katındaki en güzel sığınaktır....
Ali-İmran Suresi, 14. Ayet:
Gönül okşayan nefsanî arzular, özellikle kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşlere, soylu, alnı akıtmalı, ayakları sekili, eğitimli, asil, nişanlı yılkı atlara, sağmal hayvanlara, ekinlere, gelire, kazanca düşkünlük,
insanlara,
süslenip güzel gösterildi. Bunlar dünya hayatının geçici menfaatleridir. Halbuki varılacak güzel yer Allah katındadır....
Ali-İmran Suresi, 14. Ayet:
İnsanlara, kadınlar, oğullar, altın ve gümüşten istiflenmiş yığınlar, yaylıma salınmış (güzel) atlar, davarlar ve ekinlerden yana nefsin isteklerine muhabbet, süslenip bezendi. Fakat bunlar, dünya hayatının geçici menfaatıdır. Halbuki sonuç güzelliği Allah katındadır....
Ali-İmran Suresi, 14. Ayet:
İnsanlara, kadınlar, oğullar, yüklerle altın ve gümüş yığınları, cins atlar, davarlar, ekinler gibi zevklerin sevgisi, çekici hale getirildi. Fakat bunlar, dünya hayatının geçici nimetleridir. Oysa Allah, akibet güzelliği, O'nun yanındadır....
Ali-İmran Suresi, 14. Ayet:
İnsanlara, kadınlardan, oğullardan, kantarlarca altın ve gümüşten, alâmetli atlardan, hayvanlardan, ekinlerden (ileri gelen) şehvetler sevgisi tezyin edilmiştir. Bu, dünya hayatının menfaatidir. Halbuki güzel, dönüp gidilecek yer, Allah Teâlâ'nın nezdindedir....
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
Zekeriyya: Rabbim! (Oğlum olacağına dair) bana bir alâmet göster, dedi. Allah buyurdu ki: Senin için alâmet,
insanlara,
üç gün, işaretten başka söz söylememendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et....
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
Zekeriyya: Rabbim! (Oğlum olacağına dair) bana bir alâmet göster, dedi. Allah buyurdu ki: Senin için alâmet,
insanlara,
üç gün, işaretten başka söz söylememendir. Ayrıca Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et....
Ali-İmran Suresi, 79. Ayet:
Hiçbir insana yakışmaz ki Allah, ona kitap, hüküm ve peygamberlik versin de sonra o,
insanlara,
Tanrıyı bırakın da bana kul olun desin. Ancak öğretmekte, okumakta ve okutmakta olduğunuz kitaba uyup Rabbânî olun der....
Ali-İmran Suresi, 79. Ayet:
Bir beşer için olacak şey değildir, Allâh kendisine hakikat bilgisini, hükmü ve nübüvveti versin de, sonra o kalkıp
insanlara,
"Allâh'ı bırakıp, bana kulluk edin" desin! Bilakis onlara şöyle der: "Hakikat bilgisi öğretinize ve yaptığınız çalışmalara uygun olarak, Rabbinize kulluk ettiğinizin bilincinde olanlardan olun. "...
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Orada apaçık, Allah’a saygıyı çağrıştıran deliller, nişâneler ve Makam-ı İbrahim vardır. Oraya giren emniyet ve huzur bulur. Yoluna gücü yeten herkesin hac ibadetini ifa etme, hayır ve bereket elde etme ümidiyle Beytullah’ı ziyareti Allah’ın insanlar, müslümanlar üzerindeki hakkıdır. Kim bu hakkı inkâr eder, tanımazsa Allah’ın azabından kurtulamaz. Bilmelidir ki, Allah
insanlara,
âlemlere muhtaç olmayacak kadar zengindir....
Nisa Suresi, 37. Ayet:
Onlar, hem nekeslik ederler, hem de
insanlara,
nekes olmalarını emrederler ve Allah'ın, kendilerine lütfedip verdiği şeyleri gizlerler ve biz, kâfirlere, horlayıcı, onları aşağılatıcı bir azap hazırlamışızdır....
Nisa Suresi, 53. Ayet:
Yoksa onların, hükümranlıkta bir payları mı var? Eğer, öyle olsaydı
insanlara,
çok az bir şey bile vermezlerdi....
Nisa Suresi, 54. Ayet:
Yoksa o
insanlara,
Allâh'ın fazlından verdiklerini hazmedemeyip, haset mi ediyorlar? Gerçekten biz Âl-i İbrahim'e hakikat bilgisi ve Hikmet (Sünnetullah ilmi) verdik. Hem de aziym bir mülk verdik....
Maidə Suresi, 116. Ayet:
Allah, kıyamet günü şöyle diyecek: “Ey Meryem oğlu İsa! Sen mi
insanlara,
Allah’ı bırakarak beni ve anamı iki ilâh edinin, dedin?” İsa da şöyle diyecek: “Seni bütün eksikliklerden uzak tutarım. Hakkım olmayan bir şeyi söylemem, benim için söz konusu olamaz. Eğer ben onu söylemiş olsaydım, elbette sen bunu bilirdin. Sen benim içimde olanı bilirsin, ama ben sende olanı bilemem. Şüphesiz ki yalnızca sen gaybları hakkıyla bilensin.”...
Maidə Suresi, 116. Ayet:
Ve hani Allah, ey Meryemoğlu İsa diyecek, sen misin
insanlara,
Allah'ı bırakın da beni ve annemi iki tanrı tanıyın diyen? İsa da seni noksan sıfatlardan arı bilirim diyecek, hakkım olmayan bir sözü söyleyemem ki ben. Böyle bir söz söylediysem elbette bilirsin bunu. Benim içimde ne varsa hepsini mutlaka bilirsin sen. Fakat ben, senin bildiğini bilemem; şüphe yok ki sen gizli olan her şeyi, hakkıyla bilirsin....
Maidə Suresi, 116. Ayet:
Allah: Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, "Beni ve anamı, Allah'tan başka iki tanrı bilin" diye sen mi dedin, buyurduğu zaman o, "Hâşâ! Seni tenzih ederim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim sen onu şüphesiz bilirdin. Sen benim içimdekini bilirsin, halbuki ben senin zâtında olanı bilmem. Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnızca sensin....
Maidə Suresi, 116. Ayet:
Ve hani Allâh şöyle dedi: "Ey Meryemoğlu İsa!. . İnsanlara, 'Allâh dûnunda beni ve annemi iki ilâh edinin' diye sen mi söyledin?". . . (İsa) dedi ki: "Subhaneke (tenzih ederim seni)! Benim, Hak olmayanı söylemem nasıl mümkün olur? Eğer onu söylemişsem, (zaten) kesin sen onu bilmişsindir! Sen nefsimde olanı bilirsin, fakat ben senin nefsinde olanı bilmem! Kesin ki gaybların tamamını bilen sensin, sen!"...
Maidə Suresi, 116. Ayet:
Hani Allah Îsâ’ya: 'Ey Meryem’in oğlu Îsâ,
insanlara,
Allah’ı bırakıp, kulları durumundaki beni ve anamı iki tanrı haline getirin, diye sen mi söyledin?' dediği zaman, Îsâ: 'Hâşâ, seni tenzih ederim. Hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Ben söylemiş olsaydım, sen onu bilirdin. Sen benim gönlümdekini, sırlarımı bilirsin, ben ise senin zâtında olanı, sırlarını bilemem. Sen, sadece Sen, duyu ve bilgi alanı ötesini, gayb âlemini bilirsin.' dedi....
Maidə Suresi, 116. Ayet:
Allah: "Ey Meryem oğlu İsa,
insanlara,
beni ve annemi Allah'ı bırakarak iki ilah edinin, diye sen mi söyledin?" dediğinde: "Seni tenzih ederim, hakkım olmayan bir sözü söylemek bana yakışmaz. Eğer bunu söyledimse mutlaka sen onu bilmişsindir. Sen bende olanı bilirsin, ama ben Sen'de olanı bilmem. Gerçekten, görünmeyenleri (gaybleri) bilen Sen'sin Sen."...
Maidə Suresi, 116. Ayet:
Allah: Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, «Beni ve anamı, Allah'tan başka iki tanrı bilin» diye sen mi dedin, buyurduğu zaman o, «Hâşâ! Seni tenzih ederim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim sen onu şüphesiz bilirdin. Sen benim içimdekini bilirsin, halbuki ben senin zâtında olanı bilmem. Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnızca sensin....
Maidə Suresi, 116. Ayet:
Tanrı: "Ey Meryem oğlu İsa,
insanlara,
beni ve annemi Tanrı'yı bırakarak iki tanrı edinin diye sen mi söyledin?" dediğinde: "Seni tenzih ederim, hakkım olmayan bir sözü söylemek bana yakışmaz. Eğer bunu söyledimse mutlaka sen onu bilmişsindir. Sen bende olanı bilirsin ama ben sende olanı bilmem. Gerçekten, gaybleri bilen sensin, sen."...
Maidə Suresi, 116. Ayet:
Ve işte o zaman Allah, "Ey İsa, ey Meryem oğlu!" dedi, "Sen
insanlara,
'Allahtan başka tanrılar olarak bana ve anneme kulluk edin dedin mi?" (İsa) cevap verdi: "Sen yücelikte sonsuzsun! (Söylemeye) hakkım olmayan bir şeyi hiç söyleyebilir miyim? Bunu söylemiş olsaydım sen muhakkak bilirdin! Sen benim içimdeki her şeyi bilirsin, halbuki ben Senin Zatında olanı bilmem. Şüphe yok ki, yaratılmış varlıkların idrakini aşan her şeyi tam bilen yalnız Sensin."...
Maidə Suresi, 116. Ayet:
Allah: «Ey Meryem oğlu İsa,
insanlara,
beni ve annemi Allah'ı bırakarak iki ilah edinin, diye sen mi söyledin?» dediğinde: «Seni tenzih ederim, hakkım olmayan bir sözü söylemek bana yakışmaz. Eğer bunu söyledimse mutlaka sen onu bilmişsindir. Sen bende olanı bilirsin, ama ben Sen'de olanı bilmem. Gerçekten, görünmeyenleri (gaybleri) bilen Sen'sin Sen.»...
Ənam Suresi, 91. Ayet:
1.
ve mâ kaderû allâhe
: ve onlar Allah'ı takdir edemediler
2.
hakka
: hakkıyla
3.
kadri-hî
: onun kadrini
4.
iz kâlû
...
Əraf Suresi, 6. Ayet:
Kendilerine resul gönderdiğimiz
insanlara,
resullerinin çağrısına uyup ona göre amel edip etmedikleri hakkında elbette hesap soracağız. Gönderilen o elçilere de, tebliğ edip etmediklerini soracağız....
Əraf Suresi, 85. Ayet:
Medyen (kavmin)e de kardeşleri Şuayb’ı (gönderdik). Dedi ki: 'Ey kavmim! Allah’a ibâdet edin, sizin için O’ndan başka hiçbir ilâh yoktur! Şübhesiz Rabbinizden size apaçık bir mu'cize gelmiştir; artık ölçüyü ve tartıyı tam yapın,
insanlara,
eşyâlarını(mallarını) eksik vermeyin ve ıslâh edilmesinden sonra yeryüzünde fesad çıkarmayın! Eğer mü’min kimseler iseniz, (bilin ki) bunlar sizin için hayırlıdır.'...
Tövbə Suresi, 3. Ayet:
Allah ve Rasûlünden Hacc-ı Ekber (En Büyük Hac) günü
insanlara,
bir ilân, bir ültimatomdur: Allah ve Rasulü, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında, Allah’a ortak koşan müşriklerle, putperestlerle yapılan antlaşmalara artık bağlı değildir, Allah ve Rasulünün müşriklere taahhüdü sona ermiştir. Eğer hemen isyandan vazgeçer, Allah’a itaate yönelir, tevbe ederseniz bu sizin için hayırlıdır. Eğer tevbeden, imandan yüz çevirir, Allah’a isyana, güç ve iktidarınızı kullanarak halkı yönlend...
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Eğer Allah
insanlara,
hayrı çarçabuk istedikleri gibi şerri de acele verseydi, elbette onların ecelleri bitirilmiş olurdu. Fakat bize kavuşmayı beklemeyenleri biz, azgınlıkları içinde bocalar bir halde (kendi başlarına) bırakırız....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Eğer Allâh
insanlara,
onların hayrı dilemedeki acelelerine göre, şerri hak etmelerine cevap verseydi; onların ömürleri çoktan bitmiş olurdu! Rücu ederek hakikati olan Esmâ'nın farkındalığına ermeyeceklerini sananları, kendi taşkınlıkları içinde kör ve şaşkın, bocalar hâlde bırakırız....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Eğer Allah,
insanlara,
hayrı çarçabuk istedikleri gibi, fenalığı da hemen acele olarak verseydi, muhakkak ecelleri son bulur biterdi. Fakat karşımıza çıkıp hesap vermeyi ummayanları, azgınlıklarında bırakırız, körü körüne giderler....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Eğer Allah
insanlara,
hayrı hemen acele istedikleri gibi, şerri de onlara çabuklaştırsaydı, ecelleri hemen yerine gelip (her şey) bitmiş olurdu. Ne var ki, bize kavuşmayı arzu etmeyenleri azgınlıkları içinde bocaladıkları bir halde bırakıveririz....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Eğer Allah
insanlara,
hayrı çarçabuk istedikleri gibi şerri de acele verseydi, elbette onların ecelleri bitirilmiş olurdu. Fakat bize kavuşmayı beklemeyenleri biz, azgınlıkları içinde bocalar bir halde (kendi başlarına) bırakırız....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Eğer Allah,
insanlara,
hayrı çarçabuk istedikleri gibi, şerri de alelacele verseydi, onların hemen ecellerini getiriverirdi. Fakat bize kavuşmayı ummayanları kendi hallerine bırakırız da azgınlıkları içinde bocalayıp giderler....
Yunus Suresi, 21. Ayet:
İnsanlara, kendilerine dokunmuş bir sıkıntıdan sonra bir rahmet, güzellik tattırdığımızda, işaretlerimiz hakkında hemen bir mekre düşerler. . . De ki: "Mekr itibarıyla Allâh daha süratlidir. . . Muhakkak ki Rasûllerimiz mekrlerinizi yazıyorlar. " (Yaşadıkları sıkıntının, elleriyle yaptıklarının sonucu olduğunu kavrayamayıp; ardından gelen rahmetin ise, yaptıkları yanlışın gerçekte yanlış olmamasının sonucu olduğunu ve doğru yolda olduklarını sanırlar. Allâh da onların bu sanılarını bozmaz ve yan...
Yunus Suresi, 21. Ayet:
İnsanlara, kendilerine dokunan bir darlıktan sonra genişlik tattırdığımız zaman hemen ayetlerimiz hakkında hileler düşünmeye başlarlar. De ki: 'Allah düzen kurmada daha hızlıdır.' Elçilerimiz sizin düşündüğünüz hileleri yazmaktadırlar....
Yunus Suresi, 21. Ayet:
İnsanlara, şiddetli bir sıkıntı dokunduktan sonra, bir rahmet dokundurduğumuz zaman, ayetlerimiz konusunda hileli bir düzen kurmak (bir entrika çevirmek) onlar için (bir alışkanlık ve kötü bir edinim)dir. De ki: "Düzen kurmada (karşılık vermede) Allah daha hızlıdır. Şüphesiz, bizim elçilerimiz, sizin 'geliştirmekte olduğunuz düzenleri' yazmaktadırlar."...
Yunus Suresi, 21. Ayet:
İnsanlara, şiddetli bir sıkıntı dokunduktan sonra, bir rahmet dokundurduğumuz zaman, ayetlerimiz konusunda hileli bir düzen kurmak (bir entrika çevirmek) onlar için (bir alışkanlık ve kötü bir edinim)dir. De ki: "Düzen kurmada (karşılık vermede) Tanrı daha hızlıdır. Şüphesiz, bizim elçilerimiz, sizin 'geliştirmekte olduğunuz düzenleri' yazmaktadırlar."...
Yunus Suresi, 21. Ayet:
İnsanlara, kendilerine dokunan (kıtlık ve hastalık gibi) sıkıntı (lar) dan sonra, bir rahmet (bir bolluk, bir sıhhat zevkini) tatdırdığımız zaman bakarsın ki âyetlerimiz hakkında onların yine kötü bir fikri vardır. De ki: «Allahın (o kötü fikirlerine karşı olan) mukaabelesi, ıkaabı daha çabukdur. Elçilerimiz sizin beslemekde olduğunuz o kötü fikirleri şübhesiz yazıyorlar. ...
Yunus Suresi, 21. Ayet:
İnsanlara, şiddetli bir sıkıntı dokunduktan sonra, bir rahmet dokundurduğumuz zaman, ayetlerimiz konusunda hileli bir düzen kurmak (bir entrika geliştirmek) onlar için (bir alışkanlık ve kötü bir edinim) dir. De ki: «Düzen kurmada (karşılık vermede) Allah daha hızlıdır. Şüphesiz, bizim elçilerimiz, sizin 'geliştirmekte olduğunuz düzenleri' yazmaktadırlar.»...
Yunus Suresi, 21. Ayet:
İnsanlara, kendilerine dokunan bir darlıktan sonra bir rahat tattırdığımızda, ayetlerimiz hakkında hemen bir tuzak sergilerler. De ki: "Tuzak kurma bakımından Allah daha hızlıdır." Zaten, resullerimiz, kurmakta oldukları tuzakları kaydediyorlar....
Yusif Suresi, 38. Ayet:
Ve atalarım İbrâhim'in, İshak'ın ve Yakup'un dinine uydum. Hiçbir şeyi Allah'a eş tutmamıza imkân yok, bu da bize ve
insanlara,
Allah'ın bir lütfü, fakat insanların çoğu şükretmez....
Rəd Suresi, 6. Ayet:
(Müşrikler, kendilerine vaad ettiğin) iyilikten önce hemen senden (alay yollu) kötülüğün gelmesini isterler (bizi korkuttuğun azab nerede? gelse ya, derler). Halbuki onlardan önce, örnek olacak ukûbetler (azab çeşitleri) geçti. Doğrusu Rabbin,
insanlara,
zulümlerine karşı mağfiret sahibidir. Bununla beraber Rabbinin azap edişi de gerçekten çok şiddetlidir....
Rəd Suresi, 6. Ayet:
(İnkarcı azgınlar) senden iyilikten önce kötülüğün (gelmesini) acele isterler. Halbuki onlardan önce ibretli misâl teşkil edecek nice cezalar gelip geçmiştir. Şüphesiz ki, Rabbin
insanlara,
işledikleri zulümlerine karşı yine de mağfiret sahibidir ve şüphesiz ki Rabbin cezası pek şiddetlidir....
İbrahim Suresi, 25. Ayet:
(O ağaç) Esmâ bileşiminin elvermesi sonucu (Bi-izni Rabbiha) her zaman yemişini (ilim ve marifet) verir. . . Allâh
insanlara,
belki derinliğine düşünüp hatırlarlar diye, misaller verir....
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
İnsanlara, azabın kendilerine geleceği günü haber verip onları korkut ki, o gün, zulmedenler şöyle diyecektir: “-Ey Rabbimiz! Bize yakın bir zamana kadar izin ver; senin çağrına uyalım, Peygamberlerin izinde gidelim.” Hani ya, bundan önce: “- Bize hiçbir zeval yoktur.” diye yemin etmemiş miydiniz?...
İbrahim Suresi, 52. Ayet:
Bu
insanlara,
bununla uyarılmaları, O'nun tek ilah olduğunu bilmeleri ve akıl sahiplerinin öğüt almaları için bir tebliğdir....
Nəhl Suresi, 44. Ayet:
(O peygamberleri) apaçık belgeler ve kitaplarla gönderdik. İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman ve onların da (üzerinde) düşünmeleri için sana bu Kur’an’ı indirdik....
Nəhl Suresi, 44. Ayet:
Apaçık mucizeler ve kitaplarla (gönderildiler). İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman için ve düşünüp anlasınlar diye sana da bu Kur'an'ı indirdik....
Nəhl Suresi, 44. Ayet:
Apaçık mucizeler ve kitaplarla (gönderildiler). İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman için ve düşünüp anlasınlar diye sana da bu Kur'an'ı indirdik....
Nəhl Suresi, 44. Ayet:
(O peygamberler) apaçık bürhanlarla (mu'cizelerle) ve kitablarla (gönderildiler. Habîbim) biz sana da Kur'ânı indirdik. Tâki
insanlara,
kendilerine ne indirildiğini açıkça anlatasın ve tâki onlar da iyice fikirlerini kullansınlar. ...
Nəhl Suresi, 44. Ayet:
(Onlar size, kendilerini) apaçık delillerle ve hikmet dolu ilahi kitaplarla (desteklediğimiz peygamberlerin ölümlü adamlardan başka kimseler olmadığını söyleyeceklerdir). Ve biz sana da bu uyarıcı kitabı indirdik ki,
insanlara,
başından beri indirilegelen mesajın aslını olanca açıklığıyla ulaştırasın ve onlar da böylece belki düşünürler....
İsra Suresi, 64. Ayet:
Onlardan gücünün yettiği kimseleri dâvetinle şaşırt; süvarilerinle, yayalarınla onları yaygaraya boğ; mallarına, evlâtlarına ortak ol, kendilerine vaadlerde bulun. Şeytan,
insanlara,
aldatmadan başka bir şey vâdetmez....
İsra Suresi, 64. Ayet:
Onlardan gücünün yettiği kimseleri dâvetinle şaşırt; süvarilerinle, yayalarınla onları yaygaraya boğ; mallarına, evlâtlarına ortak ol, kendilerine vaadlerde bulun. Şeytan,
insanlara,
aldatmadan başka bir şey vâdetmez....
İsra Suresi, 106. Ayet:
Ve Kur'ân-ı Kerim; onu kısımlara (sure sure ve âyet âyet) ayırdık. İnsanlara, onu muksin olarak (uzun sürede) okuman için tenzîlen (kısımlara ayırıp, uzun sürede okunabilecek şekilde), bir indirişle indirdik....
İsra Suresi, 106. Ayet:
Kurân'ı birbirinin tamamlayıcısı bölümlere ayırdık ki,
insanlara,
Onu hazmetmelerine imkân tanıyarak, zaman içinde yavaş yavaş okuyasın. . . Biz Onu kısım kısım indirdik....
İsra Suresi, 106. Ayet:
İnsanlara, ağır ağır, aralıklı, nefes ala ala okuyasın diye Kur'ân'ı parça parça sunduk, gerektikçe (ihtiyaca göre) indirdik....
Məryəm Suresi, 21. Ayet:
Cebrail şöyle dedi: “- Evet, iş dediğin gibidir. Ancak Rabbin buyurdu ki, bu (baba olmaksızın çocuk vermek), bana çok kolaydır. Hem bunu,
insanlara,
kudretimize delâlet eden bir alâmet ve (İsa’yı da insanları hidayete götüren) tarafımızdan bir nimet yapacağız. Zaten (ezeldeki takdirimizde) bu iş olup bitmiştir....
Ənbiya Suresi, 7. Ayet:
Senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz erleri göndermiştik
insanlara,
bilmiyorsanız sorun kitap ehlinin bilginlerine....
Ənbiya Suresi, 91. Ayet:
Namusunu koruyan, beline sahip olan Meryem’i an. Rahmetimizle var ettiğimiz düzenin bir bölümü olan ruhumuzdan nûrânî dalgalar halinde Îsâ’nın bütün hücrelerine ruh yayarak hayat verdik, onu bilinçlendirdik. Meryem’i ve oğlunu âlemlere,
insanlara,
cinlere ve meleklere kudretimizi gösteren bir mûcize olarak ortaya koyduk....
Furqan Suresi, 1. Ayet:
Kendisini ilâh tanıyan, candan müslüman olarak kendisine bağlanan, saygılı kulunu, Muhammed’i bütün âlemlere,
insanlara,
cinlere, dünyalara sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan uyarıcı olması için, hakkı bâtıldan, helâli haramdan, imanı küfürden ayıran bilgileri içeren şeriatı, Kur’ân’ı bölüm bölüm indiren Allah hayır ve bereketi sonsuz yüceler yücesidir....
Ənkəbut Suresi, 6. Ayet:
Hayatını ortaya koyarak, konuşarak, yazarak, hesapsız servet harcayarak cihad eden, ancak kendi iyiliği, kurtuluşu için cihad etmiş olur. Allah zengindir, âlemlere,
insanlara,
hiçbir varlığa muhtaç değildir....
Səba Suresi, 28. Ayet:
Ve biz, seni bütün
insanlara,
ancak müjdeci ve korkutucu olarak gönderdik ve fakat insanların çoğu bilmez....
Səba Suresi, 28. Ayet:
Biz seni bütün
insanlara,
ancak bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Fakat, onların çoğu bilmiyor....
Fatir Suresi, 45. Ayet:
Eğer Allâh,
insanlara,
yaptıklarının getirisini anında yaşatmayı dileseydi yeryüzünde hiçbir DABBE (insan bedenini sağ) bırakmazdı! Ne var ki onları (bedenli yaşamlarını) takdir edilmiş bir ömrün sonuna kadar tehir ediyor. Onların ecelleri geldiğinde (dünyada işleri biter)! Muhakkak ki Allâh Esmâ'sıyla kullarının varlığında olarak Basıyr'dir....
Yasin Suresi, 13. Ayet:
Insanlara,
halkina elciler gelen kasabalari anlat:...
Yasin Suresi, 13. Ayet:
İnsanlara, halkına elçiler gelen şehri mesel olarak anlat:...
Yasin Suresi, 13. Ayet:
İnsanlara, elçilerin geldiği şu kent halkını misal olarak anlat....
Zümər Suresi, 27. Ayet:
Biz bu Kuran'da,
insanlara,
her türlü örneği verdik ki öğüt alsınlar...
Zümər Suresi, 27. Ayet:
Andolsun biz, bu Kur'an'da
insanlara,
öğüt alsınlar diye her türlü misali verdik....
Zümər Suresi, 27. Ayet:
Andolsun biz, bu Kur'ân'da
insanlara,
öğüt almaları için her temsili anlattık....
Mömin Suresi, 61. Ayet:
1.
allâhu
: Allah
2.
ellezî
: ki o
3.
ceale
: kıldı, yaptı, yarattı
4.
lekum(u)
: sizin için
Şura Suresi, 52. Ayet:
(52-53) İşte sana da buyruğumuzla Cebrail'i gönderdik; sen Kitap nedir, iman nedir önceleri bilmezdin, fakat Biz onu, kullarımızdan dilediğimizi onunla doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz sen de
insanlara,
göklerde ve yerde ne varsa kendisininolan Allah'ın yolunu, doğru yolu göstermektesin. İyi bilin ki işler sonunda Allah'a döner....
Şura Suresi, 52. Ayet:
(52-53) İşte sana da buyruğumuzla Cebrail'i gönderdik; sen Kitap nedir, iman nedir önceleri bilmezdin, fakat Biz onu, kullarımızdan dilediğimizi onunla doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz sen de
insanlara,
göklerde ve yerde ne varsa kendisininolan Allah'ın yolunu, doğru yolu göstermektesin. İyi bilin ki işler sonunda Allah'a döner....
Şura Suresi, 53. Ayet:
(52-53) İşte sana da buyruğumuzla Cebrail'i gönderdik; sen Kitap nedir, iman nedir önceleri bilmezdin, fakat Biz onu, kullarımızdan dilediğimizi onunla doğru yola eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz sen de
insanlara,
göklerde ve yerde ne varsa kendisininolan Allah'ın yolunu, doğru yolu göstermektesin. İyi bilin ki işler sonunda Allah'a döner....
Məhəmməd Suresi, 3. Ayet:
Bunlar, kâfirlerin bâtıla tâbî olması ve âmenû olanların, Rab'lerinden (inen) hakka tâbî olmaları sebebiyledir. Allah
insanlara,
işte böyle kendi durumlarını misâl verir....
Məhəmməd Suresi, 3. Ayet:
Bunun sebebi: Çünkü kâfir olanlar bâtıla uymuşlardır. İman edenler ise, Rablerinden gelen Kur’an’a uymuşlardır. İşte Allah,
insanlara,
hallerini böyle beyan eder....
Rəhman Suresi, 39. Ayet:
O gün, ne
insanlara,
ne de cinlere günahlarının sebebi) sorulmaz....
Rəhman Suresi, 39. Ayet:
O gün ne
insanlara,
ne de cinlere günahları sorulmaz....
Rəhman Suresi, 46. Ayet:
(Hesab için) Rabbi huzurunda durmaktan korkan için iki cennet var, (biri
insanlara,
diğeri cinlere ait)....
Həşr Suresi, 21. Ayet:
Eğer (biz) bu Kur’ân’ı bir dağın üzerine indirmiş olsaydık, doğrusu (sen) onu Allah korkusundan boyun eğmiş, param parça olmuş görürdün! (Biz) bu misâlleri
insanlara,
olur ki düşünürler diye getiriyoruz....
Cümə Suresi, 3. Ayet:
O peygamberinin tebliğini, eshab ile birlikte aynı çağda yaşamayan, daha sonra gelecek bütün diğer kavimlere,
insanlara,
mü’minlere ulaştıracak, vicdanlarını temizleyecek, Kur’ân’ı ve sünneti öğretecek mü’minleri görevlendiren, müesseseleri kurdurandır. O kudretlidir, hikmet sahibi ve hükümrandır....
Bürüc Suresi, 3. Ayet:
Muhammed’e, peygamberlere, meleklere, Kur’ân’ı bilen ve tebliğ eden, çözüm getiren, güvenilir, örnek önderlere, müslümanlara zulmeden zâlimlerin aleyhinde şahitlik yapanlara, denetlenen ümmetlere ve
insanlara,
delilleri, şâhitleri ortaya konarak, uğradıkları zulmün hesabı sorulacak olan mü’minlere yemin ederim....
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Ve eğer Allah,
insanlara,
onların hayrı çarçabuk istedikleri gibi, kötülüğü alelacele verseydi, onlara, kesinlikle kendi sürelerinin sonunu gerçekleştirirdi. Fakat Biz, Bize kavuşmayı ummayanları azgınlıkları içinde bocalayanlar olarak terk ederiz. ...
Hud Suresi, 9. Ayet:
(9-11) Ve eğer, sabreden ve düzeltmeye yönelik işleri yapan kişilerin –işte bunlar, bağışlanma ve büyük ödül kendileri için olanlardır– dışındaki
insanlara,
tarafımızdan bir rahmet tattırıp sonra da onu kendisinden çekip alsak, kuşkusuz o umutsuzdur, çok nankördür. Ve eğer, kendisine dokunan mutsuzluktan sonra, ona mutluluğu tattırsak, elbette, “Kötülükler benden gitti” der. Ve kuşkusuz o, şımarıktır, böbürlenen biridir. ...
Hud Suresi, 10. Ayet:
(9-11) Ve eğer, sabreden ve düzeltmeye yönelik işleri yapan kişilerin –işte bunlar, bağışlanma ve büyük ödül kendileri için olanlardır– dışındaki
insanlara,
tarafımızdan bir rahmet tattırıp sonra da onu kendisinden çekip alsak, kuşkusuz o umutsuzdur, çok nankördür. Ve eğer, kendisine dokunan mutsuzluktan sonra, ona mutluluğu tattırsak, elbette, “Kötülükler benden gitti” der. Ve kuşkusuz o, şımarıktır, böbürlenen biridir. ...
Hud Suresi, 11. Ayet:
(9-11) Ve eğer, sabreden ve düzeltmeye yönelik işleri yapan kişilerin –işte bunlar, bağışlanma ve büyük ödül kendileri için olanlardır– dışındaki
insanlara,
tarafımızdan bir rahmet tattırıp sonra da onu kendisinden çekip alsak, kuşkusuz o umutsuzdur, çok nankördür. Ve eğer, kendisine dokunan mutsuzluktan sonra, ona mutluluğu tattırsak, elbette, “Kötülükler benden gitti” der. Ve kuşkusuz o, şımarıktır, böbürlenen biridir. ...
Məhəmməd Suresi, 3. Ayet:
"Allah'ın böyle yapması, şüphesiz kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden/inanmayan kimselerin bâtıla uymaları, şüphesiz iman eden kimselerin de Rablerinden gelen gerçeğe uymaları sebebiyledir. İşte Allah
insanlara,
onların örneklerini böyle verir. "...
Nəhl Suresi, 44. Ayet:
(Biz onları) aydın dəlillər və kitablarla (göndərdik). Sənə də Zikri nazil etdik ki,
insanlara,
onlara nazil olanı izah edəsən və bəlkə onlar fikirləşələr....
Həcc Suresi, 39. Ayet:
(Kafirlərin )vuruşa başladığı
insanlara,
(o kafirlərlə) (vuruşmağa) icazə verilmişdir. Çünki onlar zülmə məruz qalmışlar. Şübhəsiz ki, Allah onlara kömək etməyə qadirdir....
Bürüc Suresi, 3. Ayet:
Və and olsun («Uxdud» hadisəsini) müşahidə edənə və onların müşahidə etdiklərinə («Uxdud»da yandırılanlara, öz ümmətinə şahid olan hər bir peyğəmbərə və onun ümmətindən şahid olduğu hər bir saleh şəxsə, axirətdə bütün keçmiş peyğəmbərlərə şahid olacaq İslam Peyğəmbərinə və onun şahid olduğu kəslərə, axirətdə insanların əməllərinə şahid olan hər bir mələyə, onların şahid olduğu əməli saleh
insanlara,
Allah evini ziyarət edənlərə şahid olan «Həcərül - Əsvəd»ə və onun şahid olduqlarına);...
Yunus Suresi, 11. Ayet:
Və əgər Allah
insanlara,
onların xeyri tezliklə istədikləri kimi, şəri tələsik versəydi, onlar üçün həqiqətən öz möhlətlərinin axırını çatdırardı. Lakin Biz, Bizə qovuşmaq ümidi olmayanları azğınlıqları içində sərgərdan bir vəziyyətdə qoyarıq....
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
Və sən
insanlara,
əzabın gələcəyi gün barədə xəbərdarlıq et. Artıq, şirk qoşaraq səhv; öz zərərinə olan əməli işləyən o kəslər, "Ey Rəbbimiz! Bizə yaxın bir vaxta qədər möhlət ver, Sənin dəvətini qəbul edək və elçilərə tabe olaq." deyərlər. -Daha əvvəl siz, sizin üçün bitişin/tükənişin/məhv olmağın olmadığına dair and içməmişdinizmi? Həm də siz, şirk qoşaraq özlərinə haqsızlıq edənlərin yurdlarında sakin oldunuz. ...
Məhəmməd Suresi, 3. Ayet:
Allahın belə etməsi, şübhəsiz, kafirlərin [Allahın məbud və rəbb olduğunu bilə-bilə inkar edən/inanmayan] kəslərin batilə uymaqları, şübhəsiz, iman edən kəslərin də Rəbbindən gələn həqiqətə uymaqları səbəbiylədir. Allah
insanlara,
onların məsəlini bax belə çəkir....