Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Səba Suresi, 14. Ayet:
Onun ölümünü anladığımız zaman; Onun ölümünü “debbetularz” “m
inse
e” gəmirməkdən başqa heç nə üzə çıxarmadı. Yıxılanda məlum oldu ki; Əgər cinlər qeybi bilsəydilər, o alçaldıcı əzabda qalmazdılar....
Ali-İmran Suresi, 175. Ayet:
Şeytan, ancak kendi velilerini korkutur. Eğer Mü'm
inse
niz, onlardan korkmayın, yalnızca Bana karşı gelmekten sakının....
İsra Suresi, 97. Ayet:
Allah, kime hidayet etmişse, işte o doğru yolu bulmuştur. Kimi de saptırırsa, onun için, O'ndan başka veliler bulamazsın. Kıyamet Günü, onları; kör, sağır ve dilsiz olarak yüzüstü sürünür durumda mahşer yerine toplarız. Onların varacakları yer Cehennem'dir. O ne zaman d
inse
, onlara ateşi artırırız....
Səba Suresi, 14. Ayet:
Onun ölümünü gerçekleştirdiğimiz zaman; ölümünü, "m
inse
e"yi kemiren "debbetularz"dan başka bir şey ortaya çıkarmadı. Yere kapandığında ortaya çıktı ki; cinler o gaybı bilselerdi, o alçaltıcı azap içinde kalmazlardı....
Qəmər Suresi, 37. Ayet:
Ant olsun ki onun misafirlerinden c
inse
l yönden yararlanmak istediler. Bunun üzerine gözlerini sildik. Azabımı ve uyarılarımı tadın....
Hədid Suresi, 8. Ayet:
Eğer gerçekten Mü'm
inse
niz, size ne oluyor da Resul sizi Rabb'inize güvenmeye çağırdığı halde, Allah'a güvenmiyorsunuz? Oysa sizden kesin söz almıştı....
Bəqərə Suresi, 94. Ayet:
De ki: “Eğer (iddia ettiğiniz gibi) Allah katındaki ahiret yurdu (cennet) diğer insanlar için değil de, yalnız siz
inse
ve doğru söyleyenler iseniz haydi ölümü temenni edin!”...
Bəqərə Suresi, 94. Ayet:
De ki: Âhiret yurdu, Allah katında başkalarının değil de bilhassa siz
inse
ve sözünüzde doğrucuysanız ölümü dilesenize....
Bəqərə Suresi, 94. Ayet:
(Habîbim) söyle : «Allah yanında âhiret yurdu (cennet, diğer) insanların değil de yalınız siz
inse
(ve bu da'vânızda) doğruculardan iseniz haydi ölümü temenni edin. (Bunu canınıza minnet bilin)». ...
Bəqərə Suresi, 167. Ayet:
Onlara uyanlar da muhakkak derler ki: Keşke bir kere daha dünyaya dönseydik de onlar bizden nasıl kaçındıysa biz de onlardan kaçınsaydık, çek
inse
ydik. İşte Allah, onlara yaptıkları işleri, üstlerine çöken bir hasretten ibaret olarak gösterir. Onlar, ateşten dışarı çıkamazlar....
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
1.
uhılle
: helâl kılındı
2.
lekum
: sizin için, size
3.
leylete
: gece
4.
es sıyâmi
: oruç
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Sıyam günlerinin gecelerinde kadınlarınıza yaklaşmak (c
inse
llik) helal kılındı. Onlar sizin, siz de onların elbisesisiniz (kişinin dış dünyasındaki en yakını). Allâh bu konuda nefsinize haksızlık ettiğinizi (gece de oruç devam eder c
inse
llik yapılmaz zannınızı) bildi de yanlıştan dönmenizi (tövbenizi) kabul etti ve sizi affetti. Artık onlara Allâh'ın hükmü kadarıyla yaklaşabilirsiniz. Gün başlangıcına (gecenin karanlığının günün aydınlığına dönüşme sürecine) kadar, yeyip için. Sonra sıyamı gece...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
(Ramazan'da) Oruç (tuttuğunuz günlerin) gecesi kadınlarınıza c
inse
l yaklaşmada bulunmanız size helâl kılındı. Onlar sizin için bir elbise, siz de onlar için bir elbisesiniz. Allah kendinize olan güveni kötüye kullanacağınızı biliyordu. (Bu hususta) tevbenizi kabul etti, sizi bağışladı. Artık (geceleri) onlara yaklaşın ve Allah'ın size yazıp takdir ettiğini dileyin. Fecirde beyaz iplik siyah iplikten size seçilinceye (gündüzün aydınlığı, gecenin karanlığından sıyrılıp ayrılıncaya) kadar yeyin, iç...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç gecelerinde kadınlarınızla c
inse
l ilişkide bulunmanız size helal kılındı. Onlar sizin (sırlarınızı gizleyen) örtüleriniz, siz de onların örtülerisiniz. ALLAH, kendinizi kandırıp durduğunuzu bildi de tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık ALLAH'ın sizin için belirlediğini dileyerek onlarla c
inse
l ilişkide bulunabilirsiniz. Şafağın beyaz ve siyah ipliğini birbirinden ayırdedinceye kadar yeyin, için. Sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescitlere kapanmış durumdayken onlarla c
inse
l ili...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç gecesi kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılınmıştır. Onlar sizin için giysidir, siz de onlar için giysisiniz. Allah sizin öz benliklerinize yazık etmekte olduğunuzu bilmiş, tövbelerinizi kabul edip sizi affetmiştir. Artık şimdi onlara yaklaşın ve Allah'ın sizin için yazdığı şeyi arayın. Tan yerinin beyaz ipliği siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yiyin için; sonra da orucu gece oluncaya değin tamamlayın. Mescitlerde itikâfta bulunduğunuz sırada zevcelerinizle c
inse
l temas kurmayın. İ...
Bəqərə Suresi, 197. Ayet:
Hac (ayları), bilinen aylardır. Kim o aylarda hacca başlarsa, artık ona hacda c
inse
l ilişki, günaha sapmak, kavga etmek yoktur. Siz ne hayır yaparsanız, Allah onu bilir. (Ahiret için) azık toplayın. Kuşkusuz, azığın en hayırlısı takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma)dır. Ey akıl sahipleri, bana karşı gelmekten sakının....
Bəqərə Suresi, 197. Ayet:
Hac, bilinen aylarda uygulanmalı. Kim o aylarda hacca karar vermişse bilsin ki, hacda c
inse
l ilişki, kötülük yapmak, tartışmak yoktur. Yaptığınız her iyiliği ALLAH bilir. Yol için azığınızı hazırlarken en hayırlı azığın erdemlilik olduğunu unutmayın. Anlayış sahipleri! Beni dinleyin...
Bəqərə Suresi, 197. Ayet:
Hac mâlum aylardadır. Kim o aylarda haccı ifaya azmederse bilsin ki hac esnasında ne c
inse
l yaklaşma, ne günah sayılan davranışlarda bulunma, ne de tartışma ve sürtüşme caiz değildir. Siz hayır olarak her ne yaparsanız, Allah mutlaka onu bilir. Azıklanın ve bilin ki azığın en hayırlısı kötülüklerden korunmadır. Öyleyse Bana karşı gelmekten korunun ey akıl sahipleri!...
Bəqərə Suresi, 197. Ayet:
Hac, bilinen aylardadır. Bu aylarda haccı yerine getirecek olan için, hac süresince c
inse
l yakınlık, kötülük ve tartışma yoktur. Siz hayır olarak ne işlerseniz Allah onu bilir. Azıklanın; azığın en hayırlısı ise takvâdır. Ey akıl sahipleri, Benden sakının....
Bəqərə Suresi, 222. Ayet:
Sana hayz halinden (kadınların belirli günlerinden) soruyorlar. De ki: “O bir ezadır. Bu yüzden hayz zamanında (belirli günlerinde) kadınlardan (c
inse
l olarak) uzak durun ve temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri zaman ise artık Allah'ın emrettiği yerden onlarla biraraya gelin. Muhakkak ki Allah, tevvabin olanları (tövbe edenleri) sever ve temizlenenleri sever....
Bəqərə Suresi, 222. Ayet:
Sana kadınların aybaşı hâlinden soruyorlar. . . O sıkıntılı bir dönemdir. Kadınlarla, âdet kanaması sürecinde, (kandan) temizleninceye kadar c
inse
l ilişkiye girmeyin. Temizlendikten sonra Allâh'ın hükmettiği yerden yaklaşabilirsiniz. Allâh kesinlikle yanlışlarından (dolayı) çok tövbe edenleri, çok arınanları sever....
Bəqərə Suresi, 222. Ayet:
Sana 'kadınların aybaşı halini' sorarlar. De ki: "O, bir rahatsızlık (eza)dır. Aybaşı halinde kadınlardan ayrılın ve temizlenmelerine kadar onlara (c
inse
l anlamda) yaklaşmayın. Temizlendiklerinde, Allah'ın size emrettiği yerden onlara gidin. Şüphesiz Allah, tevbe edenleri sever, temizlenenleri de sever."...
Bəqərə Suresi, 222. Ayet:
Sana aybaşı halini sorarlar, De ki: 'O bir rahatsızlıktır. Aybaşı halinde olan kadınlarla c
inse
l ilişkiye girmeyin ve ondan kurtuluncaya kadar onlara yaklaşmayın. Kurtuldukları zaman ALLAH'ın size uygun gördüğü yerden onlarla c
inse
l ilişkide bulunun. ALLAH yönelenleri sever, arınanları sever.'...
Bəqərə Suresi, 222. Ayet:
Sana kadınların aybaşı adetlerinden soruyorlar. De ki: «O, bir eziyettir. Onun için adet günlerinde kadınlardan çekilin ve temizleninceye kadar onlarla c
inse
l ilişkide bulunmayın. İyice temizlendikleri vakit, Allah'ın emrettiği yerden onlara varın. Allah, çok tevbe edenleri de sever çok temizlenenleri de sever....
Bəqərə Suresi, 222. Ayet:
Sana kadınların aybaşı kanaması hakkında soru sorarlar. De ki; «O bir eziyet, bir rahatsızlıktır. «Aybaşı dönemlerinde kadınlardan uzak durun, temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendiklerinde Allah'ın size emrettiği yoldan onlarla c
inse
l ilişki kurun. Hiç şüphesiz Allah tevbe edenleri ve tertemiz olanları sever....
Bəqərə Suresi, 222. Ayet:
Bir de sana kadınların ay halini sorarlar. De ki: Bu, bir rahatsızlıktır, Onun için, âdet sırasında kadınlardan geri durun ve onlar temizleninceye kadar, kendilerine c
inse
l yaklaşmada bulunmayın! Temizlendikten sonra, Allah’ın izin verdiği şekilde onlara yaklaşın! Allah tövbe ile kendisine dönenleri sever, temizlenenleri de sever....
Bəqərə Suresi, 236. Ayet:
Kendileriyle c
inse
l yaklaşmada bulunmadığınız ya da bir mehir takdir etmediğiniz kadınları boşarsanız, üzerinize bir günah ve sorumluluk yoktur. Eli geniş olan kendi ölçüsüne, eli dar olan da kendi ölçüsüne göre, örfe uygun bir fayda ile onlara yarar sağlayın. Bu (daha çok) iyilik sevenler, iyilikte bulunmak isteyenler üzerine bir haktır....
Bəqərə Suresi, 237. Ayet:
Eğer c
inse
l yaklaşmada bulunmadan önce onları boşar ve kendilerine bir mehir de belirlememişseniz, bunun yarısı onların hakkıdır; meğerki kadınlar bu hakkı bağışlamış olsunlar veya nikâh akdi elinde bulunan erkek affetsin. Ama (ey erkekler !) sizin bağışlamanız takvaya daha yakındır. Bir de aranızdaki üstünlük ve iyiliği, fazîlet ölçüsünü unutmayın. Şüphesiz ki Allah yaptıklarınızı görüp bilendir....
Bəqərə Suresi, 278. Ayet:
Siz ey imana ermiş olanlar! Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ve eğer (gerçekten) müm
inse
niz faizden doğan kazançların tümünden vazgeçin;...
Ali-İmran Suresi, 49. Ayet:
Allah onu İsrailoğulları’na bir Rasul olarak gönderecek. O: 'Şüphesiz, ben size hak bir dinin peygamberi olduğuma dair Rabbinizden, âyetler, mûcizeler getirdim. Size, çamurdan emsalsiz güzellikte bir kuş planlayıp şekillendirebilir, içine üflerim. Allah’ın bilgisi planı dahilinde Allah’ın iradesiyle o kuş olur. Anadan doğma körü, alaca hastalığına yakalananı iyileştirebilirim. Allah’ın bilgisi planı dahilinde Allah’ın iradesiyle ölüleri diriltebilirim. Yiyecek, içecek olarak kullandığınız, evler...
Ali-İmran Suresi, 175. Ayet:
Size o haberi getiren kesinlikle şeytandır, şeytan tıynetli ahlâksız azgınların takımıdır. Kendisini veli-otorite edinenleri korkutabilir; dostlarını grup grup üstünüze salar. Onların velayeti-otoritesi altına, kontrolüne girmeyin. Onlardan korkmayın, eğer mü’m
inse
niz bana isyandan korkun....
Ali-İmran Suresi, 175. Ayet:
Şeytan, ancak kendi dostlarını korkutur. Eğer müm
inse
niz onlardan korkmayın, benden korkun....
Nisa Suresi, 6. Ayet:
Ey yetimlerin velileri! Yetimleri, nikâh çağına ermelerine kadar deneyin. Eğer bulüğa vardıktan sonra kendilerinde bir akıl ve rüşd görür ve anlarsanız, hemen mallarını onlara teslim edin. Büyüyecekler de ellerine alacaklar diye, o malları, israfla yemeğe kalkmayın. Veli zeng
inse
, yetimin malına dokunmasın. Fakir olduğu takdirde, örfe göre (meşru surette) bir şey yesin. Mallarını kendilerine teslim ettiğiniz zaman da karşılarında şâhid bulundurun. Allah hesap sorucu olarak kâfidir....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Kadınlarınızdan eşc
inse
llik/sevicilik yapanlara karşı içinizden dört tanık getirin; eğer tanıklık ederlerse o kadınları, ölüm canlarını alıncaya ya da Allah kendileri için bir yol açıncaya kadar evlerde tutun....
Nisa Suresi, 16. Ayet:
İçinizden sapık, eşc
inse
l ilişkilerde bulunan erkeklerden her ikisine de caydırıcı cezalar verin. Eğer tevbe ederler, sapık ilişkiden vazgeçip, Allah’a itaate yönelerek uslanırlarsa, artık onlarla ilgili tedbirler alarak ceza vermekten vazgeçin. Allah insanları tevbeye, itaate sevkeder, tevbeleri kabul eder, engin merhamet sahibidir....
Nisa Suresi, 16. Ayet:
Eşc
inse
lliği içinizden iki erkek yaparsa onlara eziyet edin. Bu ikisi tövbe eder, durumlarını düzeltirlerse onlara eziyetten vazgeçin. Allah Tevvâb'dır, tövbeleri çok kabul eder; Rahîm'dir, merhametine sınır yoktur....
Nisa Suresi, 23. Ayet:
Geçmiş uygulamalar bir yana, bundan böyle analarınız, kızlarınız, kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşlerinizin kızları, kız kardeşlerinizin kızları, sizi emziren sütanneleriniz, sütkardeşleriniz, kaynanalarınız, c
inse
l ilişkide bulunduğunuz eşlerinizden doğan gözetiminiz altındaki üvey kızlarınız - eğer anaları ile c
inse
l ilişkide bulunmamış iseniz bu kızlar ile evlenmenizin sakıncası yoktur- öz oğullarınızın eşleri ile evlenmeniz ve iki kız kardeşi birlikte nikahınız altında ...
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Meşrû şekilde sahip olduğunuz, üzerlerinde meşrû haklarınız ve otoriteniz ve kendileriyle düzgün insanî münasebetleriniz olan câriyeler müstesna, evli kadınlarla evlenmek de size haram kılındı. Bütün bunlar, Allah’ın size meşrûiyyet sınırlarını çizdiği yazılı hükümlerdir. Bunların dışındakilerle, evlilik bağıyla bağlanmanız, sırf c
inse
l arzularınızı tatmin için karşılıklı erlik-dişilik suyu boşaltma, gayrimeşru ilişki amacı taşımamanız kaydıyla, nakit ve aynî mallarınızla mehirlerini vererek evl...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
İçinizden, hür mü’min kadınlarla, kişisel, malî, sosyal imkânlarının yetersizliği sebebiyle evlenemeyenler, meşrû şekilde sahip olduğunuz, üzerlerinde meşrû haklarınız ve otoriteniz ve kendileriyle düzgün insanî münasebetleriniz devam eden mü’min genç kızlarınız olan câriyelerle evlensin. Allah sizin imanınızı, şer’î hükümlere bağlılığınızı iyi bilir. Siz aynı insanlık ailesinin mensubu ve eşit olduğunuz için aranızda fark yoktur. Öyle ise, evlilik bağı ile bağlanmaları, sırf c
inse
l arzularını t...
Nisa Suresi, 43. Ayet:
Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, bir de -yolcu olmanız durumu müstesna- cünüp iken yıkanıncaya kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur veya yolculukta bulunursanız, veyahut biriniz abdest bozmaktan gelince ya da eşlerinizle c
inse
l ilişkide bulunup, su da bulamazsanız o zaman temiz bir toprağa yönelip, (niyet ederek onunla) yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin. Şüphesiz Allah, çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır....
Nisa Suresi, 43. Ayet:
Ey iman edenler, kendinizi bilmez bir hâldeyken (sarhoşken), ne dediğinizin bilincinde olacağınız zamana kadar ve bir de yolculukta olmanız hariç, cünüp iken, boy abdesti alıncaya kadar, salâta (namaza) yaklaşmayın. Eğer hasta olmuşsanız veya bir yolculuktaysanız veya sizden biri def'i hâcetten gelirse yahut c
inse
l ilişkide bulunmuşsanız, (boy abdesti alacak) su da bulamamışsanız, (o vakit) temiz toprağa teyemmüm edin. . . (Şöyle ki) yüzlerinizi ve ellerinizi mesh edin. . . Muhakkak ki Allâh Afü...
Nisa Suresi, 43. Ayet:
Ey iman edenler, sizler sarhoş ve zih
inse
l uyuşukluk halindeyken ne söylediğinizi bilinceye kadar, cünüp iken de, yolları mescitten geçenler hariç, gusledinceye kadar namaza, mescide yaklaşmayın. Eğer hasta, yaralı olur veya yolculukta bulunursanız yahut herhangi biriniz ayakyolundan gelirse veya hanımlarınızla ilişkiye girmiş, su da bulamamışsanız, o zaman abdest alma veya gusul etme niyetiyle temiz bir toprakla teyemmüm edin, yüzlerinizi ve ellerinizi-kollarınızı meshedin, namazınızı kılın. Al...
Nisa Suresi, 43. Ayet:
İnananlar! Sarhoşken, ne dediğinizi bilinceye kadar, yolcu olanlar hariç c
inse
l ilişkiden sonra yıkanıncaya kadar namaza durmayın. Hasta veya yolcu iseniz, yahut biriniz tuvaletten gelmişse, yahut kadınlarla c
inse
l ilişkiye girmiş olup da su bulamamışsanız, temiz ve kuru bir toprağa dokunup yüzünüze ve ellerinize sürerek teyemmüm edin. ALLAH Affeder, Bağışlar....
Nisa Suresi, 92. Ayet:
Ve bir mü'minin, bir mü'mini öldürmesi, “hata ile olması hariç” olamaz (caiz değildir) ve kim bir mü'mini bir hata sonucu öldürürse, o zaman bir mü'min köle azad etmesi ve ölenin ailesine bir diyet teslim edilmiş olması gerekir, ancak onların, (o diyeti) sadaka olarak bağışlamaları hariç. Fakat o (hata ile öldüren) eğer, size düşman bir kavimden olup ve o mü'm
inse
, o taktirde, bir mü'min köle azad etmesi gerekir. Ve eğer sizinle arasında anlaşma bulunan bir kavimden ise o zaman ölenin ailesine t...
Maidə Suresi, 2. Ayet:
İnananlar! Ne ALLAH'ın koyduğu d
inse
l törenlere, ne kutsal aya, ne kurbana, ne onları işaretleyen çelenklere ve ne de Rab'lerinin lütuf ve rızasını aramak için Kutsal Ev'e doğru yola çıkanlara saygısızlık etmeyin. İhramdan çıktığınız zaman avlanabilirsiniz. Sizi Kutsal Mescid'den çeviren bir topluluğa olan kininizden dolayı provakasyona gelip saldırganlaşmayın. İyilik ve erdemlilikte yardımlaşın. Kötülük ve düşmanlıkta yardımlaşmayın. ALLAH'ı dinleyin. ALLAH'ın cezası çetindir....
Maidə Suresi, 5. Ayet:
Bugün size temiz, iyi ve sağlıklı şeyler helâl kılındı. Kendilerine verilen kutsal kitapların hükmünce amel edenlerin yiyeceği ve kestikleri hayvanların etleri size helâldir. Sizin yiyeceğiniz de onlara, yahudilere, hristiyanlara helâldir. Mü’min kadınlardan iffetli olanlarla sizden önce kendilerine verilen kutsal kitapların hükmünce amel edenlerden iffetli, haramdan sakınan, hür kadınlar da, evlilik bağı ile bağlanmanız, sırf c
inse
l arzularınızı tatmin için karşılıklı erlik-dişilik suyu boşaltm...
Maidə Suresi, 6. Ayet:
Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz, iyice yıkanarak temizlenin. Hasta olursanız veya seferde bulunursanız veya biriniz abdest bozmaktan (def-i hacetten) gelir veya kadınlara dokunur (c
inse
l ilişkide bulunur) da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin (Teyemmüm edin). Allah, size herhangi bir güçlük çıkarm...
Maidə Suresi, 6. Ayet:
İnananlar! Namaza kalktığınız zaman: Yüzünüzü yıkayın, ellerinizi dirseklere kadar yıkayın, başınızı sıvazlayın, ve ayaklarınızı da topuklara kadar (sıvazlayın/yıkayın). C
inse
l ilişkide bulunmuşsanız yıkanınız. Hasta veya yolcu iseniz, yahut tuvaletten gelmiş, yahut kadınlarla c
inse
l ilişkide bulunmuş ve su bulamamışsanız, temiz bir toprağa yönelip yüzünüzü ve kollarınızı onunla sıvazlayın. ALLAH size güçlük çıkarmak istemez. Ancak sizi temizlemek ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak istiyor. Olu...
Maidə Suresi, 23. Ayet:
Allah'ın kendilerine nimet verdiği, korkanların arasından iki adam şöyle dedi; “Onların üzerlerine kapıdan girin, böylece oradan (kapıdan) girdiğiniz zaman muhakkak ki siz gâlip gelirsiniz. Eğer mü'm
inse
niz, artık Allah'a tevekkül edin (Allah'a güvenin).”...
Maidə Suresi, 23. Ayet:
Korkanlar arasından, Allah’ın kendilerine lütufta bulunduğu iki cesur insan; 'Kapılardan, şehrin giriş noktalarından ansızın onların üzerine varın. Eğer o taraftan varırsanız mutlaka galip geleceksiniz. Eğer gerçekten mü’m
inse
niz Allah’a dayanıp, güvenin, gerisini ona havale edin.' dedi....
Maidə Suresi, 23. Ayet:
Allah'tan korkan ve O'nun nimetine ermiş iki kişi dedi ki; «Onların üzerine şehrin kapısından yürüyünüz. Kapıdan içeri girince onları yendiniz demektir. Eğer müm
inse
niz sırf Allah'a dayanınız.»...
Maidə Suresi, 57. Ayet:
Ey iman nimetine kavuşanlar, sizden önce kendilerine verilen kutsal kitapların hükmünce sorumlu tutulanlardan, dininizi, şeriatınızı, düzeninizi, medeniyetinizi alay ve oyun konusu haline getirenleri ve kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirleri candan dost, müttefik edinmeyin. Onları, kamu görevlerini icraya yetkili kılmayın. Eğer mü’m
inse
niz Allah’a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan...
Maidə Suresi, 57. Ayet:
-Ey iman edenler! Kendilerine sizden önce kitap verilenlerden dininizi alay ve eğlenceye alanları ve kafirleri veli edinmeyin. Müm
inse
niz Allah'tan korkun....
Maidə Suresi, 65. Ayet:
Kitap ehli olanlar inansalardı, çek
inse
lerdi elbette kötülüklerini örterdik ve elbette onları da nîmeti bol cennetlere sokardık....
Maidə Suresi, 112. Ayet:
Hani temiz giyimli, iyi niyetli istikamet sahibi olanlar, havâriler: 'Ey Meryem’in oğlu Îsâ, Rabbin bize gökten mükellef bir sofra indirebilir mi? dediler. Îsâ: 'Eğer gerçekten mü’m
inse
niz, Allah’a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun' dedi....
Maidə Suresi, 112. Ayet:
Bir vakit de Havarî’ler: “- Ey Meryem oğlu Îsa! Rabbin bize gökten bir sofra indirebilir mi? “ demişlerdi. Îsa da: “- Eğer müm
inse
niz, Allah’a ve benim peygamberliğime inanmışsanız, Allah’dan korkun” demişti....
Maidə Suresi, 112. Ayet:
Bir vakıt de o Havariyyun: yâ Isâ ibni meryem: Rabbin bize Semadan bir mâide indirilebilir mi? demişlerdi, «Allahdan korkun mü'm
inse
niz» dedi...
Maidə Suresi, 116. Ayet:
(116-118) Hem Allah Teâlâ: "Ey Meryem oğlu İsa!" Sen mi insanlara "Beni ve annemi Allah’tan başka iki tanrı edinin" dedin? sorguladığı vakit o şöyle diyecek: "Hâşa! Sen şerikden ve her noksandan münezzehsin Ya Rabbî! Hakkım olmayan bir şeyi söylemem doğru olmaz, bana yakışmaz." "Hem söylediysem malûmundur elbet. Benim varlığımda olan her şeyi Sen bilirsin, ama ben Sen’in Zatında olanı bilemem. Bütün gaybleri hakkıyla bilen ancak Sen’sin." "Sen ne emrett
inse
ben onlara, bundan başka bir şey söyle...
Maidə Suresi, 117. Ayet:
Sen bana ne emrett
inse
, ben kendilerine ondan başkasını söylemedim. Hep, Rabbim ve Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin, dedim ve aralarında bulunduğum müddet, üzerlerine gözcü idim. Ne zaman ki beni içlerinden aldın, üzerlerinde gözetleyici yalnız sen kaldın. Zaten sen her şeye şâhidsin....
Maidə Suresi, 117. Ayet:
sen bana ne emrett
inse
ben onlara ancak onu söyledim: hep rabbim ve rabbiniz Allaha kulluk edin dedim ve içlerinde bulunduğum müddetce üzerlerinde şâhid idim, vaktâki beni içlerinden aldın üzerlerinde murâkıb ancak sen kaldın ve zaten sen her şey'e şahidsin...
Maidə Suresi, 117. Ayet:
Sen bana ne emrett
inse
, ben onlara sadece onu söyledim. Hep «Rabbim ve Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin!» dedim. Aralarında bulunduğum müddetçe üzerlerinde kontrolcü idim. Ne zaman ki beni içlerinden aldın, onları gözetleyen yalnız Sen kaldın. Zaten Sen herşeye şahitsin.»...
Maidə Suresi, 117. Ayet:
(116-118) Hem Allah Teâlâ: "Ey Meryem oğlu İsa!" Sen mi insanlara "Beni ve annemi Allah’tan başka iki tanrı edinin" dedin? sorguladığı vakit o şöyle diyecek: "Hâşa! Sen şerikden ve her noksandan münezzehsin Ya Rabbî! Hakkım olmayan bir şeyi söylemem doğru olmaz, bana yakışmaz." "Hem söylediysem malûmundur elbet. Benim varlığımda olan her şeyi Sen bilirsin, ama ben Sen’in Zatında olanı bilemem. Bütün gaybleri hakkıyla bilen ancak Sen’sin." "Sen ne emrett
inse
ben onlara, bundan başka bir şey söyle...
Maidə Suresi, 118. Ayet:
(116-118) Hem Allah Teâlâ: "Ey Meryem oğlu İsa!" Sen mi insanlara "Beni ve annemi Allah’tan başka iki tanrı edinin" dedin? sorguladığı vakit o şöyle diyecek: "Hâşa! Sen şerikden ve her noksandan münezzehsin Ya Rabbî! Hakkım olmayan bir şeyi söylemem doğru olmaz, bana yakışmaz." "Hem söylediysem malûmundur elbet. Benim varlığımda olan her şeyi Sen bilirsin, ama ben Sen’in Zatında olanı bilemem. Bütün gaybleri hakkıyla bilen ancak Sen’sin." "Sen ne emrett
inse
ben onlara, bundan başka bir şey söyle...
Ənam Suresi, 38. Ayet:
Yeryüzünde yürüyen hiçbir hayvan ve kanatlarıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki sizin gibi o da bir c
inse
mensup olmasın. Biz, kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık, sonra da hepsi Rablerinin tapısında toplanır....
Ənam Suresi, 128. Ayet:
O hepsini toplayıp haşredeceği gün: ey Cin ma'şeri! Hakikaten şu İnse çok ettiniz!.. diye, bunların İnsten olan yardakları, ya rabbena, diyecekler: yekdiğerimizden istifâde ettik ve bizim için takdir buyurmuş olduğun ecele yettik, buyuracak ki: Ateş ikametgâhınız, Allahın dilediği zamanlardan başka hepiniz ondasınız, hakikat rabbin hakîmdir, habîrdir...
Ənam Suresi, 141. Ayet:
Cardakli ve cardaksiz baglari
inse
eden Allah'tir. Tadlari cesitli ekin ve hurmalari, zeytin ve nari birbirine benzer ve benzemez sekilde yaratan O'dur. Urun verdigi zaman urununden yiyin, devsirildigi ve bicildigi gun hakkini verin; israf etmeyin, nk Allah msrifleri sevmez....
Əraf Suresi, 81. Ayet:
'Siz kadınları bırakıp erkeklere c
inse
l duygularla yöneliyorsunuz. Siz sınırı aşan bir topluluksunuz!'...
Əraf Suresi, 85. Ayet:
Medyen’e de kardeşleri Şuayb’i özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere peygamber olarak gönderdik. Şuayb: 'Ey kavmim, Allah’ı ilâh tanıyın, candan müslümanlar olarak Allah’a bağlanın, saygıyla Allah’a kulluk ve ibadet edin. Ondan başka ilâhınız yok. Rabbinizden size açık hak bir delil, kitap ve şeriat gelmiştir. Ölçeği tam doldurun, ölçmede, tartıda adâletten ayrılmayın. İnsanların mallarını eksik teslim etmeyin, değerini düşürmeyin, bedellerini eksik ödemeyin, mallarını kötülemeyin, haks...
Əraf Suresi, 96. Ayet:
Memleketlerin halkı inansalar ve çek
inse
lerdi gökyüzünden üstlerine bereket yağdırır, yeryüzünden bereket fışkırtırdık, fakat inkâr ettiler de kazandıkları suç yüzünden onları azâba uğrattık....
Əraf Suresi, 106. Ayet:
(Firavun şöyle) dedi: “Eğer bir âyet (mucize) getird
inse
, sadıklardan (doğru söyleyenlerden) isen onu getir.”...
Əraf Suresi, 106. Ayet:
(Firavun): "Eğer bir mucize ile geld
inse
, hadi getir mucizeni; eğer sözünde sadıksan!" dedi....
Əraf Suresi, 106. Ayet:
Eğer, dedi: Bir âyet ile geld
inse
getir onu bakalım sadıklardan isen...
Əraf Suresi, 106. Ayet:
Firavun: «Eğer bir delil ile geld
inse
, getir onu bakalım, doğru söyleyenlerden isen!» dedi....
Əraf Suresi, 106. Ayet:
Dedi ki: Şayet sen, bir ayet getird
inse
; göster onu, eğer sadıklardan isen....
Əraf Suresi, 106. Ayet:
Firavun dedi: "Bir mucize getird
inse
, doğru sözlülerden isen onu ortaya çıkar."...
Əraf Suresi, 175. Ayet:
1.
vetlu (ve utlu)
: ve tilâvet et, oku, anlat
2.
aleyhim
: onlara
3.
nebee
: haber
4.
ellezî
: ki o
Ənfal Suresi, 1. Ayet:
Sana savaş ganimetlerinin nasıl dağıtılacağını soruyorlar: 'Ganimetler Allah ve Rasûlünün tasarrufundadır. Allah’a sığının, emirlerine yapışın. Aranızdaki tefrikayı giderin, kardeşlik bağlarınızı güçlendirin, din ve dünya işlerinizi sosyal ilişkilerinizi, halinizi düzeltin, geliştirin, mü’m
inse
niz eğer, Allah’a ve Rasulüne itaat edin, Kur’ân’ı ve sünneti uygulayın' de....
Ənfal Suresi, 1. Ayet:
(Ey Rasûlüm), sana harb ganimetlerinin kime âit olduğunu soruyorlar. De ki: “- Bu ganimetlerin taksimi, Allah’a ve Rasûlüne aittir. Onun için, siz gerçekten müm
inse
niz Allah’dan korkun ve birbirinizle aranızı düzeltin (geçimsizlik yapmayın), Allah’a ve Rasûlüne itaat edin.”...
Ənfal Suresi, 72. Ayet:
Öte yandan imana erişen, zulmün egemen olduğu diyardan göç eden, Allah yolunda mallarıyla çaba gösterip duran kimselere ve (onlara) kol kanat açıp, yardım edenlere gelince; işte bunlar (sahiden) birbirlerinin dostu ve hamileridir. Fakat inanmış oldukları halde (sizin beldenize) göç etmemiş olan kimselere gelince; onların korunup gözetilmesinden hiçbir bakımdan siz sorumlu değilsiniz, ta ki (sizin yanınıza) göç edecekleri vakte kadar. Yine de, d
inse
l baskılara karşı sizden yardım isterlerse, (onl...
Tövbə Suresi, 5. Ayet:
1.
fe izânseleha (fe izâ
inse
leha)
: artık, sona erdiği, geçtiği zaman
2.
el eşhuru el hurumu
: haram aylar
3.
faktulû (fe uktulû)
: artık öldürün, savaşın
Tövbə Suresi, 13. Ayet:
Yeminlerini, taahhütlerini bozan, Allah’ın Rasulünü yurdundan çıkarmaya kalkışan, size karşı savaşı, saldırıyı, başlatan bir kavimle savaşmayacak mısınız? Onlardan korkuyor musunuz? Eğer mü’m
inse
niz her şeyden önce Allah’tan korkmalısınız....
Tövbə Suresi, 13. Ayet:
Ya öyle bir kavme muharebe etmezmisiniz ki yeminlerini bozdular ve Peygamberi çıkarmayı kurdular, hem de ilk evvel size tearruza onlar başladılar, yoksa onlardan korkuyormusunuz? Eğer mü'm
inse
niz daha evvel Allahdan korkmalısınız...
Tövbə Suresi, 13. Ayet:
Yeminlerini bozup peygamberi yurdundan çıkarmayı tasarlayan bir toplulukla savaşmaz mısınız? Hem de ilk önce onlar size saldırmaya başlamışken; yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eğer mü'm
inse
niz, daha önce Allah'tan korkmalısınız!...
Tövbə Suresi, 13. Ayet:
Yeminlerinden dönen, Peygamberi yurdundan çıkarmaya azmeden ve savaşı önce kendileri başlatan bir topluluğa karşı nasıl savaşmazsınız? Yoksa korkuyor musunuz? Halbuki, eğer mü'm
inse
niz, kendisinden korkulmaya Allah daha lâyıktır....
Tövbə Suresi, 62. Ayet:
Size gelir hoşnutluğunuzu kazanmak için Allah'a yemin ederler, oysa eğer bunlar mü'm
inse
ler, daha önce Allah'ın ve peygamberinin rızasını düşünmeleri gerekir....
Tövbə Suresi, 124. Ayet:
Her ne zaman bir sure
inse
, 'Bu sure hanginizin inancını arttırdı,' diye soranlar var. Gerçekten inananların inancını arttırmıştır, ve onlar (her surenin inişiyle) sevinip birbirlerini müjdelerler....
Tövbə Suresi, 127. Ayet:
Ne zaman bir sure
inse
, 'Kimse sizi görüyor mu,' diye bakışırlar. Sonra da dönüp giderler. Anlamaz bir topluluk olduklarından ALLAH kalplerini çevirmiştir....
Yunus Suresi, 50. Ayet:
'Hiç düşündünüz mü? Allah’ın azâbının size geceleyin, uykuda veya güpe-gündüz gelmesi kes
inse
eğer, İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsilerin, suçluların, bu cezayı alelacele istemelerini gerektirecek ne gibi sebepleri olabilir?' de....
Yunus Suresi, 68. Ayet:
(Bütün bu açıklamalardan sonra (yine de)), "Allah kendine bir oğul edindi!" diyorlar. O yüceler yücesi, kendisine yakışmayacak niteliklerden kesinlikle uzaktır! Her bakımdan mutlak olarak kendine yeterlidir: göklerde ve yerde var olan her şey O'na aittir! Siz
inse
elinizde bu (tür iddialarınızı) destekleyecek hiçbir deliliniz yoktur! Hal böyleyken, bilemeyeceğiniz şeyi mi Allah'a yakıştırıyorsunuz?...
Hud Suresi, 12. Ayet:
Müşriklerin «Muhammed'e gökten bir hazine
inse
ydi ya, ya da kendisi ile birlikte bir melek gelseydi ya» şeklindeki sözleri canını sıkabilir ve bu yüzden sana indirdiğimiz vahyin bir bölümünü onlara duyurmaktan vazgeçebilirsin. Oysa sen sadece bir uyarıcısın. Her şeyin yönlendiricisi Allah'dır....
Hud Suresi, 34. Ayet:
"Eğer Allah sizi azdırmak istiyorsa, ben size öğüt vermeyi gaye ed
inse
m de öğüdüm size hiçbir yarar sağlamaz. O'dur sizin Rabbiniz ve O'na döndürüleceksiniz."...
Hud Suresi, 86. Ayet:
Eğer mü’m
inse
niz, Allah’ın arınmış nimeti, helâlinden bıraktığı kâr sizin için daha hayırlıdır. Ben sizin üzerinizde denetim, zabıta görevi yapamam.' dedi....
Hud Suresi, 86. Ayet:
"Eğer mü'm
inse
niz, Allah'ın bıraktığı (helal işlerden olan kazanç) sizin için daha hayırlıdır. Ben, sizin üzerinizde bir gözetleyici değilim."...
Hud Suresi, 86. Ayet:
Eğer müm
inse
niz, Allah’ın halâl olarak bırakıldığı kâr, sizin için daha hayırlıdır. Ben de sizin üzerinizde bir gözetleyici değilim.”...
Hud Suresi, 86. Ayet:
«Eğer mü'm
inse
niz, Allah'ın bıraktığı (helal işlerden olan kazanç) sizin için daha hayırlıdır. Ben, sizin üzerinizde bir gözetleyici değilim.»...
Hicr Suresi, 44. Ayet:
"Onun yedi kapısı vardır (Yaratılış amacını aşan şekilde kullanılan göz - kulak - dil - eller - ayaklar - mide - c
inse
l organ). . . Her kapı için onlardan taksim edilmiş bir bölüm vardır. "...
Məryəm Suresi, 26. Ayet:
Artık ye, iç, gözün aydın olsun, bunun üzerine şayed beşerden birini görürsen ben, de: rahmana oruç adadım, onun için bu gün hiç bir
inse
söz söylemiyeceğim...
Möminun Suresi, 5. Ayet:
Onlar c
inse
l organlarını evlilik dışı ilişkilerden korurlar....
Möminun Suresi, 5. Ayet:
Ve c
inse
l ilişkilerden sakınırlar;...
Möminun Suresi, 6. Ayet:
Ancak eşlerine veya sahip oldukları cariyelerine karşı (c
inse
l arzu duymalarına da) bu yüzden kınanmazlar....
Nur Suresi, 3. Ayet:
(Onların her ikisi de eşit derecede suçludur:) zina yapan erkek ancak zina yapan bir kadınla -yani, (kendi c
inse
l arzularını) tanrılaştıran bir kadınla- birleşir; zina yapan kadın da ancak zina yapan bir erkekle -yani, (kendi c
inse
l arzularını) tanrılaştıran erkekle- birleşir: bu (birleşme) müminlere yasak edilmiştir....
Nur Suresi, 30. Ayet:
İman edenlere de ki: Nazarlarını sakınsınlar (c
inse
l arzuyla bakmaktan kaçınsınlar) ve c
inse
l organlarını korusunlar. . . Bu onlar için daha temizdir. . . Muhakkak ki Allâh yapıp işlediklerini (yaratan olarak) Habiyr'dir....
Nur Suresi, 30. Ayet:
Mümin erkeklere söyle: Bakışlarını yere indirsinler. C
inse
l organlarını/ırzlarını korusunlar. Bu onlar için daha arındırıcıdır. Kuşkusuz, Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır....
Nur Suresi, 31. Ayet:
İman eden kadınlara da de ki: Nazarlarını sakınsınlar (c
inse
l arzuyla bakmaktan kaçınsınlar) ve c
inse
l organlarını korusunlar ve zinetlerini, ondan zâhir olan müstesna, açığa vurmasınlar. . . Hımarlarını (başlarına örttükleri örtünün arkaya sallandırdıkları uçlarını, göğüs açıklıklarını kapatacak şekilde) öne getirsinler. . . (Allâh'ın bahşetmiş olduğu) zinetlerini göstermesinler. . . Ancak (şu kimseler hariç): Kocaları yahut babaları yahut kocalarının babaları yahut oğulları yahut kocalarının o...
Nur Suresi, 31. Ayet:
İnanan kadınlara da söyle, gözlerini sakınsınlar, iffetlerini korusunlar ve açıkta olması gereken yerleri hariç, alımlı yerlerini göstermesinler. Örtülerini göğüslerinin üzerine kapasınlar. Vücutlarının alımlı yerlerini kimseye göstermesinler; ancak kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kızkardeşlerinin oğulları, diğer kadınlar, c
inse
l iktidara sahip olmayan erkek hizmetkarlar ve işçiler ve kadınların c
inse
l yönlerini ...
Nur Suresi, 31. Ayet:
Mü'min kadınlara de ki; gözlerini harama bakmaktan sakındırsınlar, mahrem yerlerini korusunlar. Kendiliğinden görünenleri dışındaki süslerini teşhir etmesinler. Baş örtülerinin uçlarını yaka altlarına kadar sarkıtsınlar. Süslerini ve cazibelerini kocalarından, babalarından, kayınbabalarından, öz oğullarından, üvey oğullarından, erkek kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin oğullarından, kız kardeşlerinin oğullarından, müslüman kadınlardan, elleri altındaki kölelerden, c
inse
l arzuları sönmüş erkek hi...
Nur Suresi, 31. Ayet:
İnanan kadınlara söyle, onlar da gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler; iffetlerini korusunlar; (örfen) görünmesinde sakınca olmayan yerleri dışında, cazibe ve güzelliklerini açığa vurmasınlar; ve bunun için, başörtülerini yakalarının üzerine salsınlar. Cazibe ve güzelliklerini kocalarından, babalarından, kayınpederlerinden, oğullarından, üvey oğullarından, kardeşlerinden, erkek kardeşlerinin ya da kız kardeşlerinin oğullarından, kendi evlerindeki kadınlardan, yahut yasal olarak sahip ol...
Nur Suresi, 31. Ayet:
Mümin kadınlara da söyle: Bakışlarını yere indirsinler. C
inse
l organlarını/ırzlarını korusunlar. Süslerini/zînetlerini, görünen kısımlar müstesna, açmasınlar. Örtülerini/başörtülerini göğüs yırtmaçlarının üzerine vursunlar. Süslerini şu kişilerden başkasına göstermesinler: Kocaları yahut babaları yahut kocalarının babaları yahut oğulları yahut kocalarının oğulları yahut kardeşleri yahut kardeşlerinin oğulları yahut kendi kadınları yahut ellerinin altında bulunanlar yahut ihtiyaç içinde olmayan e...
Furqan Suresi, 7. Ayet:
Ve dediler, 'Nasıl olur da bu elçi yemek yiyor ve çarşılarda dolaşıyor? Kendisiyle birlikte uyarıcı olarak bir melek
inse
ydi ya!'...
Furqan Suresi, 21. Ayet:
Bize kavuşmayı ummayanlar, 'Üzerimize melekler
inse
ydi, yahut Rabbimizi görseydik ya!' dediler. Gerçekten onlar kendilerini pek büyük gördüler ve büyük bir küstahlıkla azdılar da azdılar....
Furqan Suresi, 21. Ayet:
Bize kavuşmayı ummayanlar dediler ki: "Üstümüze melekler
inse
, yahut Rabbimizi görsek olmaz mı?" Yemin olsun ki, kendi benliklerinde büyüklük kuruntusuna düştüler ve korkunç bir biçimde azdılar....
Şüəra Suresi, 91. Ayet:
Hakikatten sapanlar iç
inse
; cehennem önlerine getirilmiştir!...
Şüəra Suresi, 165. Ayet:
"Siz insanlardan (c
inse
l arzuyla) erkeklere mi gidiyorsunuz?...
Şüəra Suresi, 165. Ayet:
Sizler erkekler ile c
inse
l ilişki kuruyorsunuz, öyle mi?...
Şüəra Suresi, 165. Ayet:
"Siz insanlardan (c
inse
l arzuyla) erkeklere mi gidiyorsunuz?...
Şüəra Suresi, 165. Ayet:
«Siz insanlardan (c
inse
l arzuyla sadece) erkeklere mi gidiyorsunuz?...
Nəml Suresi, 54. Ayet:
Lut'u da peygamber olarak gönderdik. Hani O, soydaşlarına şöyle demişti: «Sizler, normal c
inse
l ilişki düzenine ters düştüğünüze göre ve birbirlerinizin gözleri önünde o iğrenç işi yapıyorsunuz, öyle mi?»...
Nəml Suresi, 55. Ayet:
'Kadınları bırakıp erkeklerle mi c
inse
l ilişki kuruyorsunuz? Siz gerçekten pek cahil bir topluluksunuz.'...
Nəml Suresi, 55. Ayet:
Siz kadınları bırakıp erkeklerle c
inse
l ilişkide bulunuyorsunuz öyle mi? Aslında sizler her türlü bilgiden yoksun, beyinsiz bir toplumsunuz....
Nəml Suresi, 60. Ayet:
(Onlar mı) Yoksa, gökleri ve yeri yaratan ve size gökten su indiren mi? Ki onunla (o suyla) gönül alıcı bahçeler bitirdik, sizin iç
inse
bir ağacını bitirmek (bile) mümkün değildir. Allah ile beraber başka bir ilah mı? Hayır, onlar sapıklıkta devam eden bir kavimdir....
Nəml Suresi, 60. Ayet:
(Onlar mı) Yoksa, gökleri ve yeri yaratan ve size gökten su indiren mi? Ki onunla (o suyla) gönül alıcı bahçeler bitirdik, sizin iç
inse
bir ağacını bitirmek (bile) mümkün değildir. Tanrı ile beraber başka bir tanrı mı? Hayır, onlar sapıklıkta devam eden bir kavimdir....
Nəml Suresi, 60. Ayet:
(Onlar mı) Yoksa, gökleri ve yeri yaratan ve size gökten su indiren mi? Ki onunla (o suyla) gönül alıcı bahçeler bitiriverdik, sizin iç
inse
onun bir ağacını bitirmek, (bile) mümkün değildir. Allah ile beraber başka bir ilah mı? Hayır, onlar sapıklıkta devam etmekte olan bir kavimdir....
Ənkəbut Suresi, 29. Ayet:
Sizler gerçekten erkeklere (c
inse
l sapıklar olarak) gidiyor, yol kesiyor ve toplantılarınızda çirkin şeyler yapıyorsunuz öyle mi ?» Bunun üzerine kavminin cevabı ancak şöyle demeleri oldu : «Eğer doğrulardan isen bize (o tehdîd edip durduğun) Allah'ın azabını getir.»...
Ənkəbut Suresi, 29. Ayet:
'Siz erkeklerle c
inse
l ilişki kuruyor, yolları kesiyor ve toplantılarınızda her kötülüğü işliyorsunuz.' Halkının biricik karşılığı, 'Doğrulardan isen ALLAH'ın azabını getir bakalım,'demeleri oldu....
Ənkəbut Suresi, 29. Ayet:
Sizler, kadınları bırakıp erkek erkeğe c
inse
l ilişkide bulunuyor, kervanların yolunu kesiyor ve aranızda düzenlediğiniz toplantılarda o çirkin eylemi işliyorsunuz. Öyle mi? Soydaşlarının tek cevabı «Eğer doğru söylüyorsan, Allah'ın azabını başımıza getir bakalım» demeleri oldu....
Səcdə Suresi, 20. Ayet:
Fasık olanlar iç
inse
, artık onların da barınma yeri ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, geri çevrilirler ve onlara: "Kendisini yalanladığınız ateş azabını tadın" denir....
Səcdə Suresi, 20. Ayet:
Fasık kimseler iç
inse
, artık onların da barınma yeri ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, geri çevrilirler ve onlara: "Kendisini yalanladığınız ateş azabını tadın" denir....
Səcdə Suresi, 20. Ayet:
Fasık olanlar iç
inse
, artık onların da barınma yeri ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde, oraya geri çevrilirler ve onlara: «Kendisini yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın» denir....
Əhzab Suresi, 8. Ayet:
Böylece doğrulardan doğruluklarını soracağız. İnkarcılar iç
inse
acı bir azap hazırlamıştır....
Əhzab Suresi, 14. Ayet:
Eğer Medine’nin her tarafından üzerlerine gel
inse
ve orada karışıklık çıkarmaları istenseydi, onu mutlaka yaparlardı; o konuda fazla gecikmezlerdi....
Əhzab Suresi, 14. Ayet:
Eğer Medine'nin her yanından üzerlerine gel
inse
ydi de onların kent içinde fitne çıkarmaları istenseydi, onu mutlaka yaparlardı; o konuda fazla gecikmezlerdi....
Səba Suresi, 14. Ayet:
Fe lemmâ kadaynâ aleyhil mevte mâ dellehum alâ mevtihî illâ dâbbetul ardı te’kulu m
inse
eteh(m
inse
etehu), fe lemmâ harre tebeyyenetil cinnu en lev kânû ya’lemûnel gaybe mâ lebisû fîl azâbil muhîn(muhîni)....
Səba Suresi, 14. Ayet:
1.
fe
: o zaman, artık
2.
lemmâ
: olduğu zaman
3.
kadaynâ
: karar verdik
4.
aleyhi
: ona, onun üzerine
<...
Səba Suresi, 39. Ayet:
De ki: Şüphe yok ki Rabbim, kullarından dilediğinin rızkını bollaştırır, dilediğin
inse
daraltır ve hayır için herhangi bir şey harcarsanız derhal onun karşılığını verir ve odur rızık verenlerin en hayırlısı....
Zuxruf Suresi, 31. Ayet:
Ve bu Kur'ân dediler, iki şehirden birinin en büyük, en ileri gelen adamına
inse
ydi ne olurdu?...
Məhəmməd Suresi, 2. Ayet:
İnananların ve iyi işlerde bulunanların ve Rablerinden gelen bir gerçek olan ve Muhammed'e indirilen şeylere îmân edenler
inse
yaptıkları kötülükleri örtmekte, gizlemekte ve hallerini düzene sokmaktadır....
Qəmər Suresi, 28. Ayet:
"Ve onlara, suyun aralarında kesin olarak pay edildiğini haber ver. Su alış sırası (kim
inse
, o) hazır bulunsun."...
Qəmər Suresi, 28. Ayet:
"Ve onlara, suyun aralarında kesin olarak pay edildiğini haber ver. Su alış sırası (kim
inse
, o) hazır bulunsun."...
Qəmər Suresi, 28. Ayet:
Onlara, suyun aralarında paylaştırılacağını haber ver. İçme sırası kim
inse
o gelip suyunu alsın....
Qəmər Suresi, 28. Ayet:
Onlara, suyun aralarında paylaştırılacağını, (bir gün devenin, bir gün de kendilerinin su içme nöbeti olacağını) haber ver; içme sırası kim
inse
o gelip suyunu alsın....
Qəmər Suresi, 37. Ayet:
And olsun ki onlar (o ahlâksız c
inse
l sapıklar), Lût'un konuklarına sataşmak için devamlı O'na gidip geldiler. Bu yüzden onların gözlerini silme kör ettik de «tadın azabımı ve uyarılarımı I» (dedik)....
Vaqiə Suresi, 7. Ayet:
Siz üç c
inse
ayrıldığınızda:...
Mücadilə Suresi, 3. Ayet:
Karılarını (öz analarına benzetip) ziharda bulunduktan sonra sözlerinden dönenler, eşleriyle c
inse
l yaklaşmada bulunmadan önce bir köle azâd etmeleri gerekir. Bununla size öğüt verilir. Allah yaptıklarınızdan haberlidir....
Mücadilə Suresi, 3. Ayet:
Kadınlarını annelerine benzeterek yabancılaştırdıktan sonra sözlerinden dönenler, karılarıyla c
inse
l ilişkiye girmeden önce bir köleyi özgürlüğe kavuştursunlar. Size öğütlenen budur. ALLAH yaptığınız her şeyi haber alır....
Mücadilə Suresi, 4. Ayet:
Ancak buna (imkan) bulamayanlar (için de) birbirleriyle temas etmeden önce, kesintisiz iki ay oruç (yüklenmiştir); buna güç yetiremeyenler altmış yoksulu doyursun. Bu (kolaylık), Allah'a ve O'nun Resûlü'ne iman etmeniz dolayısıyladır. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kafirler iç
inse
acı bir azab vardır....
Mücadilə Suresi, 4. Ayet:
Kim azâd edecek köle bulamazsa, yine eşiyle c
inse
l yaklaşmada bulunmadan önce iki ay ardarda oruç tutsun. Kimin de buna gücü yetmezse, altmış yoksulu (fakir ve muhtacı) doyursun. Bu (keffaretler) Allah ve Peygamberine inanmanızla ilgilidir ve bunlar, Allah'ın koyduğu (dinî) sınırlardır. İnkarcılar için elem verici bir azâb vardır....
Mücadilə Suresi, 4. Ayet:
Azad edecek bir köle bulamıyan, c
inse
l ilişkiden önce üst üste iki ay boyunca oruç tutmalı. Buna güç yetiremiyen ise altmış yoksulu doyurmalı. ALLAH'a ve elçisine inanmalısınız. Bunlar, ALLAH'ın belirlediği sınırdır. İnkarcılar acı bir azaba mahkum olmuşlardır....
Mücadilə Suresi, 4. Ayet:
Ancak buna (imkan) bulamayanlar (için de) birbirleriyle temas etmeden önce kesintisiz iki ay oruç (yüklenmiştir); buna güç yetiremeyenler altmış yoksulu doyursun. Bu (kolaylık), Tanrı'ya ve O'nun Resulüne inanmanız dolayısıyladır. Bunlar, Tanrı'nın sınırlarıdır. Kafirler iç
inse
acı bir azab vardır....
Mücadilə Suresi, 4. Ayet:
Ancak buna (imkân) bulamayanlar (için de) birbirleriyle temas etmeden önce, kesintisiz iki ay oruç (yüklenmiştir); buna da güç yetiremeyenler altmış yoksulu doyursun. Bu (kolaylık), Allah'a, O'nun Resulüne iman etmeniz dolayısıyladır. Bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kâfirler iç
inse
acı bir azab vardır....
Cümə Suresi, 8. Ayet:
De ki: "Bakın, kendisinden kaçtığınız ölüm, eninde sonunda sizi yakalayacaktır; o zaman, hem yaratılmışların zih
inse
l kavrayışlarının ötesinde olanları, hem de duyular yoluyla yahut akıl ile kavranabilen şeyleri bilen Allah'a döndürüleceksiniz; ve O, orada size (hayatta iken) yaptıklarınızın tümünü gösterecektir....
Talaq Suresi, 1. Ayet:
Ey peygamber, hanımları boşarken, hanımlarla ilgili boşanma kararı verirken, c
inse
l ilişki yasağına riayet ederek, iddetlerini, yeniden evlenmeleri için beklemeleri gereken süreyi göz önüne alarak boşayın, boşanma kararı verin, kararı tescil ve ilan edin. İddeti de belgeleyerek, yazarak sayın, hesap edin. Allah’a, Rabbinize sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun. İddetleri içinde, onları evlerinden atmayın, onlar da çıkmasınlar. Ancak delille, şahitle ispatlanmış apaçık...
Məaric Suresi, 29. Ayet:
Onlar ki, c
inse
l organlarını aşırılıktan korurlar....
Məaric Suresi, 29. Ayet:
Onlar c
inse
l ilişkiden sakınırlar;...
Müddəssir Suresi, 10. Ayet:
Kafirler iç
inse
hiç kolay değildir....
Müddəssir Suresi, 10. Ayet:
Kafirler iç
inse
hiç kolay değildir....
Müddəssir Suresi, 10. Ayet:
Kafirler iç
inse
hiç kolay değildir....
Naziat Suresi, 40. Ayet:
Rabbinin yüceliğinden korkup nefsini boş heveslerden yasaklamış olan iç
inse
,...
Qariə Suresi, 8. Ayet:
Tartıları hafif çeken
inse
,...
Əhzab Suresi, 49. Ayet:
Ey iman edenler! Mü’min kadınları nikâhlayıp, sonra onlara dokunmadan (c
inse
l ilişkide bulunmadan) kendilerini boşadığınızda, onlar üzerinde sizin sayacağınız bir iddet hakkınız yoktur. Bu durumda onlara mut’a verin ve kendilerini güzel bir şekilde bırakın....
Əhzab Suresi, 49. Ayet:
Ey imân edenler! İmân eden kadınları nikahladıktan sonra kendilerine henüz dokunmadan (c
inse
l yaklaşma ve ona itici bir davranışta bulunmadan) boşayacak olursanız, artık sizin için onlar hakkında sayacağınız i d d e t (şer'î bekleme süresi) yoktur. Onları geçimlikle yararlandırın ve güzel bir şekilde salıverin....
Əhzab Suresi, 49. Ayet:
Ey inananlar, inanan kadınları nikahladıktan sonra, onlarla c
inse
l ilişkiye girmeden boşarsanız, (bir başkasıyla evlenmelerinden önce) onların size bir bekleme süresi borcu yoktur....
Saffat Suresi, 149. Ayet:
(149-150) Şimdi onlara sor, «Rabbin için kızlar ve onlar iç
inse
oğullar mı var? Yoksa melekleri dişiler olarak mı yarattık? Onlar da şahitler mi idiler?»...
Saffat Suresi, 150. Ayet:
(149-150) Şimdi onlara sor, «Rabbin için kızlar ve onlar iç
inse
oğullar mı var? Yoksa melekleri dişiler olarak mı yarattık? Onlar da şahitler mi idiler?»...
Saffat Suresi, 176. Ayet:
Azabımızın varlıklarında açığa çıkışını (ölümü) acele mi istiyorlar? (Ölüm, hakikati inkâr eden için azabın başlaması, iman eden iç
inse
rahmete ermektir. )...
Zariyat Suresi, 56. Ayet:
Ve mâ halaktul cinne vel
inse
illâ li ya'budûni....
Zariyat Suresi, 56. Ayet:
1.
ve mâ halaktu
: ve ben yaratmadım
2.
el cinne
: cinler
3.
ve el
inse
: ve insanlar
4.
illâ
: den başka
Ələq Suresi, 9. Ayet:
(9,10) "Salât ettiği [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olduğu; toplumu aydınlatmaya çalıştığı] zaman bir kulu engelleyen kişiyi gördün mü? "...
Ələq Suresi, 10. Ayet:
(9,10) "Salât ettiği [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olduğu; toplumu aydınlatmaya çalıştığı] zaman bir kulu engelleyen kişiyi gördün mü? "...
Ələq Suresi, 15. Ayet:
(15,16) "Kesinlikle senin düşündüğün gibi değil! Eğer salât edene; mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olan; toplumu aydınlatmaya çalışan kimseye engel olan o kişi, salâtı; mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olmayı; toplumu aydınlatmaya çalışmayı engellemesine son vermeyecek olursa, andolsun, perçemden; yalancı, günahkâr perçemden; saçından tutup sürükleyeceğiz. "...
Ələq Suresi, 16. Ayet:
(15,16) "Kesinlikle senin düşündüğün gibi değil! Eğer salât edene; mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olan; toplumu aydınlatmaya çalışan kimseye engel olan o kişi, salâtı; mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olmayı; toplumu aydınlatmaya çalışmayı engellemesine son vermeyecek olursa, andolsun, perçemden; yalancı, günahkâr perçemden; saçından tutup sürükleyeceğiz. "...
Ələq Suresi, 19. Ayet:
"Kesinlikle senin düşündüğün gibi değil! Sen salât eden; mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olmayı; toplumu aydınlatmaya çalışmayı engelleyen o kişiye itaat etme. Sen Rabbine boyun eğip teslim ol ve yaklaştırıl/Rabbin seni Kendine yaklaştırsın. "...
Müzzəmmil Suresi, 20. Ayet:
"Hiç kuşkun olmasın, Rabbin senin gecenin üçte-ikisinden daha azını, yarısını, üçte-birini ayakta geçirmekte olduğunu biliyor. Seninle beraber olanlardan bir grup da öyledir. Allah, geceyi de gündüzü de ölçüye bağlar. Sizin bu işi kolaylıkla yapamayacağınızı bildi de sizin için bu görevi hafifletti. O hâlde Kur’ân'dan kolay geleni öğrenin-öğretin! Sizden hastalar olacağını bildi. Bir kısmının yeryüzünde dolaşıp Allah'ın fazlından bir şeyler isteyeceklerini, diğer bir kısmının da Allah yolunda ça...
Müddəssir Suresi, 43. Ayet:
"Suçlular, “Biz, salâtçılardan [mâli yönden ve zih
inse
l açıdan destek verenlerden; toplumu aydınlatmaya çalışanlardan] değildik, "...
Əla Suresi, 14. Ayet:
(14-17) "Arınan, Rabbinin adını anıp da salât eden; mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olan; toplumu aydınlatmaya çalışan kimse kesinlikle kendini kurtarmıştır. Fakat siz şu basit dünya hayatını tercih ediyorsunuz. Oysa âhiret daha hayırlı ve devamlı kalıcıdır. "...
Əla Suresi, 15. Ayet:
(14-17) "Arınan, Rabbinin adını anıp da salât eden; mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olan; toplumu aydınlatmaya çalışan kimse kesinlikle kendini kurtarmıştır. Fakat siz şu basit dünya hayatını tercih ediyorsunuz. Oysa âhiret daha hayırlı ve devamlı kalıcıdır. "...
Əla Suresi, 17. Ayet:
(14-17) "Arınan, Rabbinin adını anıp da salât eden; mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olan; toplumu aydınlatmaya çalışan kimse kesinlikle kendini kurtarmıştır. Fakat siz şu basit dünya hayatını tercih ediyorsunuz. Oysa âhiret daha hayırlı ve devamlı kalıcıdır. "...
Kövsər Suresi, 2. Ayet:
"Öyleyse Rabbin için salât et [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek ol; toplumu aydınlatmaya çalış] ve karşılaşacağın zorlukları göğüsle! "...
Maun Suresi, 4. Ayet:
(4-7) "Artık, salâtlarında ilgisiz, duyarsız, gösteriş olsun diye salât eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olan; toplumu aydınlatmaya çalışır gözükürken] ve basit bir şeylerin bile bir ihtiyaçlıya ulaşmasını engelleyen kişilerin vay haline! "...
Maun Suresi, 5. Ayet:
(4-7) "Artık, salâtlarında ilgisiz, duyarsız, gösteriş olsun diye salât eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olan; toplumu aydınlatmaya çalışır gözükürken] ve basit bir şeylerin bile bir ihtiyaçlıya ulaşmasını engelleyen kişilerin vay haline! "...
Maun Suresi, 6. Ayet:
(4-7) "Artık, salâtlarında ilgisiz, duyarsız, gösteriş olsun diye salât eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olan; toplumu aydınlatmaya çalışır gözükürken] ve basit bir şeylerin bile bir ihtiyaçlıya ulaşmasını engelleyen kişilerin vay haline! "...
Maun Suresi, 7. Ayet:
(4-7) "Artık, salâtlarında ilgisiz, duyarsız, gösteriş olsun diye salât eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olan; toplumu aydınlatmaya çalışır gözükürken] ve basit bir şeylerin bile bir ihtiyaçlıya ulaşmasını engelleyen kişilerin vay haline! "...
Qəmər Suresi, 37. Ayet:
ve andolsun o'nun konuklarından c
inse
l yönden yararlanmaya kalkıştılar. Biz de onların gözlerini körleştiriverdik/kabilelerini, soylarını silip süpürüverdik: “...
Əraf Suresi, 80. Ayet:
(80,81) Andolsun ki Biz Lût'u da elçi olarak gönderdik. Hani o, toplumuna demişti ki: “Siz, sizden önce âlemlerden hiç birinin yapmadığı iğrençliği mi yapıyorsunuz? Gerçekten ve kesinlikle siz, c
inse
llikte kadınlardan aşağı olan erkeklere şehvetle gidiyorsunuz. Aslında siz sınırı aşan bir toplumsunuz.” ...
Əraf Suresi, 81. Ayet:
(80,81) Andolsun ki Biz Lût'u da elçi olarak gönderdik. Hani o, toplumuna demişti ki: “Siz, sizden önce âlemlerden hiç birinin yapmadığı iğrençliği mi yapıyorsunuz? Gerçekten ve kesinlikle siz, c
inse
llikte kadınlardan aşağı olan erkeklere şehvetle gidiyorsunuz. Aslında siz sınırı aşan bir toplumsunuz.” ...
Əraf Suresi, 170. Ayet:
"Ve Kitab'a sımsıkı sarılanlara ve salâtı ikame edenlere [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumunu oluşturanlara-ayakta tutanlara] gelince, Biz o düzeltenlerin/iyileştirenlerin ödülünü yitirmeyiz. "...
Fatir Suresi, 29. Ayet:
(29,30) "Hiç şüphesiz Allah'ın kitabını okuyan, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını oluşturan ve ayakta tutan] ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden gizli ve açık olarak Allah yolunda harcama yapan/ yakınlarının nafakalarını temin eden şu kimseler, Allah, ödüllerini kendilerine tastamam versin ve armağanlarından kendilerine artırsın diye, kesinlikle batma ihtimali/ olasılığı olmayan bir ticareti umarlar. Hiç şüphesiz O, çok bağışlay...
Fatir Suresi, 30. Ayet:
(29,30) "Hiç şüphesiz Allah'ın kitabını okuyan, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını oluşturan ve ayakta tutan] ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden gizli ve açık olarak Allah yolunda harcama yapan/ yakınlarının nafakalarını temin eden şu kimseler, Allah, ödüllerini kendilerine tastamam versin ve armağanlarından kendilerine artırsın diye, kesinlikle batma ihtimali/ olasılığı olmayan bir ticareti umarlar. Hiç şüphesiz O, çok bağışlay...
Məryəm Suresi, 31. Ayet:
"Beni, ben nerede olursam olayım mübarek kıldı. Hayatta bulunduğum müddetçe bana salâtı [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olmayı; toplumu aydınlatmayı] ve zekâtı/vergiyi yükümlülük olarak ulaştırdı. "...
Məryəm Suresi, 55. Ayet:
"Ve o ailesine/çevresine salâtı [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olmayı; toplumu aydınlatmayı] ve zekâtı/vergiyi emrederdi. Ve o Rabbinin katında hoşnutluğa ermişti. "...
Məryəm Suresi, 59. Ayet:
(59-61) "Sonra onların ardından kötü bir nesil geldi ki, salâtı [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olmayı; toplumu aydınlatmaya çalışmayı] kaybettiler/hayatlarından çıkarıp attılar. Ve şehvetlerine uydular. Bundan dolayı tevbe eden ve iman eden ve sâlihi işleyenler hariç onlar azgınlıklarının cezasıyla karşılaşacaklardır. İşte tevbe eden, iman eden ve sâlihi işleyenler cennete; Rahmân'ın [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'ın] kullarına –görmedikleri hâlde– vaat etti...
Məryəm Suresi, 60. Ayet:
(59-61) "Sonra onların ardından kötü bir nesil geldi ki, salâtı [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olmayı; toplumu aydınlatmaya çalışmayı] kaybettiler/hayatlarından çıkarıp attılar. Ve şehvetlerine uydular. Bundan dolayı tevbe eden ve iman eden ve sâlihi işleyenler hariç onlar azgınlıklarının cezasıyla karşılaşacaklardır. İşte tevbe eden, iman eden ve sâlihi işleyenler cennete; Rahmân'ın [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'ın] kullarına –görmedikleri hâlde– vaat etti...
Məryəm Suresi, 61. Ayet:
(59-61) "Sonra onların ardından kötü bir nesil geldi ki, salâtı [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olmayı; toplumu aydınlatmaya çalışmayı] kaybettiler/hayatlarından çıkarıp attılar. Ve şehvetlerine uydular. Bundan dolayı tevbe eden ve iman eden ve sâlihi işleyenler hariç onlar azgınlıklarının cezasıyla karşılaşacaklardır. İşte tevbe eden, iman eden ve sâlihi işleyenler cennete; Rahmân'ın [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'ın] kullarına –görmedikleri hâlde– vaat etti...
Taha Suresi, 14. Ayet:
"Hiç şüphesiz ki Ben, Allah'ın ta kendisiyim. İlâh diye bir şey yoktur Benden başka. O hâlde Bana kulluk et ve Beni anmak için salâtı ikame et [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluştur-ayakta tut]. "...
Taha Suresi, 132. Ayet:
"Ve ehline salâtı [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olmayı; toplumu aydınlatmayı] emret, kendin de ona sabırla devam et. Biz senden bir rızık istemiyoruz. Seni Biz rızıklandırıyoruz. Akıbet, “Allah'ın koruması altında olma” içindir. "...
Vaqiə Suresi, 79. Ayet:
Ona zih
inse
l olarak temizlenmişlerden başkası temas edemez. ...
Nəml Suresi, 1. Ayet:
(1-3) "Tâ/9, Sîn/60. Bunlar, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını oluşturan-ayakta tutan], zekâtı/vergiyi veren ve âhirete de kesin olarak inanan kişilerin ta kendileri olan mü’minler için doğru yol rehberi ve müjdeci olmak üzere Kur’ân'ın ve apaçık/açıklayıcı bir kitabın âyetleridir. "...
Nəml Suresi, 2. Ayet:
(1-3) "Tâ/9, Sîn/60. Bunlar, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını oluşturan-ayakta tutan], zekâtı/vergiyi veren ve âhirete de kesin olarak inanan kişilerin ta kendileri olan mü’minler için doğru yol rehberi ve müjdeci olmak üzere Kur’ân'ın ve apaçık/açıklayıcı bir kitabın âyetleridir. "...
Nəml Suresi, 3. Ayet:
(1-3) "Tâ/9, Sîn/60. Bunlar, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını oluşturan-ayakta tutan], zekâtı/vergiyi veren ve âhirete de kesin olarak inanan kişilerin ta kendileri olan mü’minler için doğru yol rehberi ve müjdeci olmak üzere Kur’ân'ın ve apaçık/açıklayıcı bir kitabın âyetleridir. "...
İsra Suresi, 78. Ayet:
"Güneşin batmasından/ kaybolmasından gecenin kararmasına kadar salâtı ikame et [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olmayı; toplumu aydınlatmayı kurumlaştır ve ayakta tut] ve sabah öğrenip-öğretilmesini sağla. Çünkü sabah öğrenip-öğretilmesi görülecek şeydir. "...
İsra Suresi, 110. Ayet:
"De ki: “Allah diye çağırın veyahut Rahmân diye çağırın. Hangi şeyle çağırırsanız çağırın en güzel isimler O'nundur. Salâtı [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olmanı; toplumu aydınlatmaya çalışmanı] açıkça yapma, gizli de yapma. Ve bu ikisi arasında bir yol ara.” "...
Yunus Suresi, 87. Ayet:
"Ve Biz Mûsâ ile kardeşine, “Toplumunuz için Mısır'da birtakım okullar hazırlayın ve okullarınızı kıble/hedef kılın ve salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olmaı; toplumu aydınlatma kurumları oluşturun, ayakta tutun] ve mü’minlere müjde verin!” diye vahyettik. "...
Hud Suresi, 63. Ayet:
(63,64) "Sâlih dedi ki: Ey toplumum! Eğer ben Rabbimden apaçık bir delil üzerinde isem ve O bana Kendinden bir rahmet vermişse… Bu durum karşısında O'na asi olursam beni Allah'tan kim korur? O zaman sizin de bana zarardan başka katkınız olmaz. Ve ey toplumum! İşte size alâmet/gösterge olarak salât [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma] görevi. Artık onu bırakın, Allah'ın yeryüzünde uygulansın. Ve ona kötülük dokundurmayın; sonra sizi yakın bir azap yakalayıverir. "...
Hud Suresi, 64. Ayet:
(63,64) "Sâlih dedi ki: Ey toplumum! Eğer ben Rabbimden apaçık bir delil üzerinde isem ve O bana Kendinden bir rahmet vermişse… Bu durum karşısında O'na asi olursam beni Allah'tan kim korur? O zaman sizin de bana zarardan başka katkınız olmaz. Ve ey toplumum! İşte size alâmet/gösterge olarak salât [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma] görevi. Artık onu bırakın, Allah'ın yeryüzünde uygulansın. Ve ona kötülük dokundurmayın; sonra sizi yakın bir azap yakalayıverir. "...
Hud Suresi, 87. Ayet:
"Onlar dediler ki: “Ey Şu‘ayb! Atalarımızın taptıklarını veya mallarımızda dilediğimizi yapmayı terk etmeyi sana senin salâtın mı [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olmayı; toplumu aydınlatmayı içeren dinin mi] emrediyor? Şüphesiz sen yumuşak huylusun ve aklı başında bir adamsın.” "...
Hud Suresi, 114. Ayet:
"Ve gündüzün iki tarafında ve gecenin yakın saatlerinde salâtı [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olmayı; toplumu aydınlatmayı oluştur-ayakta tut], çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu, ibret alanlara bir öğüttür. "...
Ənam Suresi, 71. Ayet:
(71,72) "De ki: “Allah'ın astlarından bize yarar sağlamayan ve zarar vermeyen şeylere mi yakaralım? Ve Allah bizi doğru yola ilettikten sonra, kendisinin ‘Bize gel!’ diye doğruya ve güzele çağıran arkadaşları varken şeytanların kendisini ayartıp yeryüzünde şaşkın dolaşır hâle getirdiği kimseler gibi gerisin geri mi döndürülelim?” De ki: “Şüphesiz Allah'ın doğru yolu, gerçek doğru yolun ta kendisidir. Ve biz âlemlerin Rabbine teslim olmakla ve salâtı; mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; t...
Ənam Suresi, 72. Ayet:
(71,72) "De ki: “Allah'ın astlarından bize yarar sağlamayan ve zarar vermeyen şeylere mi yakaralım? Ve Allah bizi doğru yola ilettikten sonra, kendisinin ‘Bize gel!’ diye doğruya ve güzele çağıran arkadaşları varken şeytanların kendisini ayartıp yeryüzünde şaşkın dolaşır hâle getirdiği kimseler gibi gerisin geri mi döndürülelim?” De ki: “Şüphesiz Allah'ın doğru yolu, gerçek doğru yolun ta kendisidir. Ve biz âlemlerin Rabbine teslim olmakla ve salâtı; mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; t...
Ənam Suresi, 92. Ayet:
İşte bu da Bizim Anakent'i ve yanı başındaki kişileri uyarman için indirdiğimiz, sadece içinde konu edilenleri doğrulayıcı, bolluk dolu bir Kitaptır. Âhirete inananlar ona da inanırlar ve onlar salâtlarına [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma: toplumu aydınlatma kurumlarına] da koruyucudurlar. ...
Loğman Suresi, 2. Ayet:
(2-5) "İşte bunlar, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturan-ayakta tutan], zekâtı/vergiyi veren, âhirete de kesin olarak inananların ta kendileri olan güzellik-iyilik üretenler –ki işte bunlar, Rableri tarafından bir doğru yol üzeredirler. Ve onlar, kurtuluşa erecek olanların ta kendileridir– için bir doğru yol kılavuzu ve rahmet olmak üzere yasalar içeren o kitabın âyetleridir. "...
Loğman Suresi, 3. Ayet:
(2-5) "İşte bunlar, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturan-ayakta tutan], zekâtı/vergiyi veren, âhirete de kesin olarak inananların ta kendileri olan güzellik-iyilik üretenler –ki işte bunlar, Rableri tarafından bir doğru yol üzeredirler. Ve onlar, kurtuluşa erecek olanların ta kendileridir– için bir doğru yol kılavuzu ve rahmet olmak üzere yasalar içeren o kitabın âyetleridir. "...
Loğman Suresi, 4. Ayet:
(2-5) "İşte bunlar, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturan-ayakta tutan], zekâtı/vergiyi veren, âhirete de kesin olarak inananların ta kendileri olan güzellik-iyilik üretenler –ki işte bunlar, Rableri tarafından bir doğru yol üzeredirler. Ve onlar, kurtuluşa erecek olanların ta kendileridir– için bir doğru yol kılavuzu ve rahmet olmak üzere yasalar içeren o kitabın âyetleridir. "...
Loğman Suresi, 5. Ayet:
(2-5) "İşte bunlar, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturan-ayakta tutan], zekâtı/vergiyi veren, âhirete de kesin olarak inananların ta kendileri olan güzellik-iyilik üretenler –ki işte bunlar, Rableri tarafından bir doğru yol üzeredirler. Ve onlar, kurtuluşa erecek olanların ta kendileridir– için bir doğru yol kılavuzu ve rahmet olmak üzere yasalar içeren o kitabın âyetleridir. "...
Loğman Suresi, 17. Ayet:
"Yavrucuğum! Salâtı ikame et [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluştur-ayakta tut], iyiliği emret, kötülükten sakındır. Sana isabet edene de sabret. Şüphesiz bunlar, işlerin kesin olanlarındandır. "...
Şura Suresi, 36. Ayet:
(36-39) "İşte, size verilen herhangi bir şey, basit dünya hayatının kazanımıdır. Sadece dünya hayatının geçici bir menfaatidir. Allah katında bulunanlar [nimetler, ödüller] ise; iman etmiş ve sadece Rablerine işin sonucunu havale eden kimseler için, günahın büyüklerinden ve hayâsızlıktan kaçınan ve öfkelendikleri zaman bağışlayan kimseler için, Rablerinin çağrısına cevap veren, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturan-ayakta t...
Şura Suresi, 37. Ayet:
(36-39) "İşte, size verilen herhangi bir şey, basit dünya hayatının kazanımıdır. Sadece dünya hayatının geçici bir menfaatidir. Allah katında bulunanlar [nimetler, ödüller] ise; iman etmiş ve sadece Rablerine işin sonucunu havale eden kimseler için, günahın büyüklerinden ve hayâsızlıktan kaçınan ve öfkelendikleri zaman bağışlayan kimseler için, Rablerinin çağrısına cevap veren, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturan-ayakta t...
Şura Suresi, 38. Ayet:
(36-39) "İşte, size verilen herhangi bir şey, basit dünya hayatının kazanımıdır. Sadece dünya hayatının geçici bir menfaatidir. Allah katında bulunanlar [nimetler, ödüller] ise; iman etmiş ve sadece Rablerine işin sonucunu havale eden kimseler için, günahın büyüklerinden ve hayâsızlıktan kaçınan ve öfkelendikleri zaman bağışlayan kimseler için, Rablerinin çağrısına cevap veren, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturan-ayakta t...
Şura Suresi, 39. Ayet:
(36-39) "İşte, size verilen herhangi bir şey, basit dünya hayatının kazanımıdır. Sadece dünya hayatının geçici bir menfaatidir. Allah katında bulunanlar [nimetler, ödüller] ise; iman etmiş ve sadece Rablerine işin sonucunu havale eden kimseler için, günahın büyüklerinden ve hayâsızlıktan kaçınan ve öfkelendikleri zaman bağışlayan kimseler için, Rablerinin çağrısına cevap veren, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturan-ayakta t...
İbrahim Suresi, 31. Ayet:
"İman eden kullarıma söyle: Salâtı ikame etsinler [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluştursunlar-ayakta tutsunlar] ve alış-veriş ve dostluğun olmadığı bir günün gelmesinden önce, kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden açık ve gizli olarak Allah yolunda harcamada bulunsunlar/ yakınlarının nafakalarını temin etsinler.” "...
İbrahim Suresi, 35. Ayet:
(35-41) "Ve hani bir zaman İbrâhîm: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl! Beni ve oğullarımı putlara tapmamızdan uzak tut! Rabbim! Şüphesiz putlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Şimdi kim bana uyarsa, artık o, şüphesiz bendendir; kim bana karşı gelirse… Artık Sen şüphesiz çok bağışlayan ve çok merhamet edensin. Rabbimiz! Şüphesiz ben çocuklarımdan bir bölümünü salâtı ikame etmeleri [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturmaları-ayakta tutmaları] için, Senin ...
İbrahim Suresi, 36. Ayet:
(35-41) "Ve hani bir zaman İbrâhîm: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl! Beni ve oğullarımı putlara tapmamızdan uzak tut! Rabbim! Şüphesiz putlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Şimdi kim bana uyarsa, artık o, şüphesiz bendendir; kim bana karşı gelirse… Artık Sen şüphesiz çok bağışlayan ve çok merhamet edensin. Rabbimiz! Şüphesiz ben çocuklarımdan bir bölümünü salâtı ikame etmeleri [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturmaları-ayakta tutmaları] için, Senin ...
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
(35-41) "Ve hani bir zaman İbrâhîm: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl! Beni ve oğullarımı putlara tapmamızdan uzak tut! Rabbim! Şüphesiz putlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Şimdi kim bana uyarsa, artık o, şüphesiz bendendir; kim bana karşı gelirse… Artık Sen şüphesiz çok bağışlayan ve çok merhamet edensin. Rabbimiz! Şüphesiz ben çocuklarımdan bir bölümünü salâtı ikame etmeleri [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturmaları-ayakta tutmaları] için, Senin ...
İbrahim Suresi, 38. Ayet:
(35-41) "Ve hani bir zaman İbrâhîm: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl! Beni ve oğullarımı putlara tapmamızdan uzak tut! Rabbim! Şüphesiz putlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Şimdi kim bana uyarsa, artık o, şüphesiz bendendir; kim bana karşı gelirse… Artık Sen şüphesiz çok bağışlayan ve çok merhamet edensin. Rabbimiz! Şüphesiz ben çocuklarımdan bir bölümünü salâtı ikame etmeleri [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturmaları-ayakta tutmaları] için, Senin ...
İbrahim Suresi, 39. Ayet:
(35-41) "Ve hani bir zaman İbrâhîm: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl! Beni ve oğullarımı putlara tapmamızdan uzak tut! Rabbim! Şüphesiz putlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Şimdi kim bana uyarsa, artık o, şüphesiz bendendir; kim bana karşı gelirse… Artık Sen şüphesiz çok bağışlayan ve çok merhamet edensin. Rabbimiz! Şüphesiz ben çocuklarımdan bir bölümünü salâtı ikame etmeleri [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturmaları-ayakta tutmaları] için, Senin ...
İbrahim Suresi, 40. Ayet:
(35-41) "Ve hani bir zaman İbrâhîm: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl! Beni ve oğullarımı putlara tapmamızdan uzak tut! Rabbim! Şüphesiz putlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Şimdi kim bana uyarsa, artık o, şüphesiz bendendir; kim bana karşı gelirse… Artık Sen şüphesiz çok bağışlayan ve çok merhamet edensin. Rabbimiz! Şüphesiz ben çocuklarımdan bir bölümünü salâtı ikame etmeleri [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturmaları-ayakta tutmaları] için, Senin ...
İbrahim Suresi, 41. Ayet:
(35-41) "Ve hani bir zaman İbrâhîm: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl! Beni ve oğullarımı putlara tapmamızdan uzak tut! Rabbim! Şüphesiz putlar insanlardan birçoğunu saptırdılar. Şimdi kim bana uyarsa, artık o, şüphesiz bendendir; kim bana karşı gelirse… Artık Sen şüphesiz çok bağışlayan ve çok merhamet edensin. Rabbimiz! Şüphesiz ben çocuklarımdan bir bölümünü salâtı ikame etmeleri [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturmaları-ayakta tutmaları] için, Senin ...
Ənbiya Suresi, 73. Ayet:
"Ve Biz onları, Bizim emrimizle kılavuzluk yapan önderler yaptık. Ve Biz onlara hayırlar işlemeyi, salâtı ikame etmeyi [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını oluşturma-ayakta tutmayı], zekâtı/vergiyi vermeyi vahyettik. Ve onlar, sadece Bize kulluk yapanlar idiler. "...
Möminun Suresi, 2. Ayet:
"Onlar, salâtlarında [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olmalarında; toplumu aydınlatmaya çalışmalarında] gösterişsiz/ samimi olan kimselerdir. "...
Möminun Suresi, 9. Ayet:
"Ve onlar, salâtlarını [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını] koruyan kimselerdir. "...
Məaric Suresi, 22. Ayet:
"Ancak “salâtçılar” [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olmayı; toplumu aydınlatmayı ilkeleştirmişler] bunun dışındadır. "...
Məaric Suresi, 23. Ayet:
"Salâtçılar ki salâtlarını [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olmalarını; toplumu aydınlatmayı] sürdürenlerdir. "...
Məaric Suresi, 34. Ayet:
"Ve salâtçılar, salâtları [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma ilkeleri] üzerine korumacıdırlar. "...
Rum Suresi, 31. Ayet:
(31,32) "Kalben O'na yönelenler olarak, Allah'ın koruması altına girin, salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturun-ayakta tutun], ortak koşanlardan; dinlerini parça parça bölmüş, ayrılıkçı gruplara ayrılmış kimselerden de olmayın. –Her ayrılıkçı grup kendi yanlarındaki şeylerle böbürlenmektedir.– "...
Rum Suresi, 32. Ayet:
(31,32) "Kalben O'na yönelenler olarak, Allah'ın koruması altına girin, salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturun-ayakta tutun], ortak koşanlardan; dinlerini parça parça bölmüş, ayrılıkçı gruplara ayrılmış kimselerden de olmayın. –Her ayrılıkçı grup kendi yanlarındaki şeylerle böbürlenmektedir.– "...
Ənkəbut Suresi, 45. Ayet:
"Sen, sana kitaptan vahyedileni oku/ izle ve salâtı ikame et [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumu oluştur-ayakta tut]. Kesinlikle salât [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumu], aşırılıktan, kötülükten alıkoyar. Ve Allah'ın anılması, elbette daha büyüktür. Ve Allah, yapıp ürettiğiniz şeyleri bilir. "...
Bəqərə Suresi, 2. Ayet:
(2-4) "İşte bu kitap; kendisinde hiç kuşku yoktur, ıssız yerlerde iman eden, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını oluşturan-ayakta tutan], kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden Allah yolunda harcama yapan/ başta yakınları olmak üzere başkalarının nafakalarını sağlayan, sana indirilene ve senden önce indirilene iman eden Allah'ın koruması altına girmiş kişiler –ki bunlar, âhirete de kesinlikle inanırlar– için bir kılavuzdur. "...
Bəqərə Suresi, 3. Ayet:
(2-4) "İşte bu kitap; kendisinde hiç kuşku yoktur, ıssız yerlerde iman eden, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını oluşturan-ayakta tutan], kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden Allah yolunda harcama yapan/ başta yakınları olmak üzere başkalarının nafakalarını sağlayan, sana indirilene ve senden önce indirilene iman eden Allah'ın koruması altına girmiş kişiler –ki bunlar, âhirete de kesinlikle inanırlar– için bir kılavuzdur. "...
Bəqərə Suresi, 4. Ayet:
(2-4) "İşte bu kitap; kendisinde hiç kuşku yoktur, ıssız yerlerde iman eden, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını oluşturan-ayakta tutan], kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden Allah yolunda harcama yapan/ başta yakınları olmak üzere başkalarının nafakalarını sağlayan, sana indirilene ve senden önce indirilene iman eden Allah'ın koruması altına girmiş kişiler –ki bunlar, âhirete de kesinlikle inanırlar– için bir kılavuzdur. "...
Bəqərə Suresi, 43. Ayet:
"Salâtı ikame ediniz [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturunuz-ayakta tutunuz], zekâtı/vergiyi veriniz, Allah'ı birleyenler ile birlikte siz de Allah'ı birleyiniz. "...
Bəqərə Suresi, 45. Ayet:
(45,46) "Bir de sabretmekle, salâtla [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma ile] yardım isteyin. –Şüphesiz salât ve sabırla yardım isteme, saygılı olanlardan; gerçekten Rablerine kavuşacaklarına ve gerçekten kendilerinin O'na dönücü olduklarına inanan kimselerden başkasına çok ağır gelir.– *** "...
Bəqərə Suresi, 46. Ayet:
(45,46) "Bir de sabretmekle, salâtla [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma ile] yardım isteyin. –Şüphesiz salât ve sabırla yardım isteme, saygılı olanlardan; gerçekten Rablerine kavuşacaklarına ve gerçekten kendilerinin O'na dönücü olduklarına inanan kimselerden başkasına çok ağır gelir.– *** "...
Bəqərə Suresi, 83. Ayet:
"Ve hani Biz, İsrâîloğulları'nın ‘kesin söz’ünü almıştık: “Allah'tan başkasına kulluk etmeyeceksiniz, ana-babaya, yakınlığı olanlara, yetimlere, miskinlere de iyilik yapacaksınız, insanlara güzelliği söyleyiniz, salâtı ikame ediniz [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturunuz-ayakta tutunuz] ve zekâtı/vergiyi veriniz.” Sonra çok azınız müstesnâ olmak üzere yüz çevirdiniz. Ve siz yüz çeviren kimselersiniz. "...
Bəqərə Suresi, 110. Ayet:
"Ve siz, salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturun-ayakta tutun] ve zekâtı/vergiyi verin! Kendiniz için önceden her ne iyilik yaparsanız, Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı en iyi görendir. "...
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
"Ve Biz, bir zaman bu Beyt'i/ilk yapılan okulu, insanlar için bir sevap kazanma/ dönüş yeri ve bir güven yeri yapmıştık. –Siz de İbrâhîm'in görev yaptığı yerden bir salât yeri [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan desteğin; toplumun aydınlatılmasının gerçekleştirileceği bir yer] edinin.– Ve Biz, İbrâhîm ile İsmâîl'e, “Beytimi, dolaşanlar, ibâdete kapananlar ve boyun eğip teslimiyet gösterenler, Allah'ı birleyenler için tertemiz tutun” diye ahit almıştık. "...
Bəqərə Suresi, 153. Ayet:
"Ey iman etmiş kimseler! Sabretmekle ve salâtla [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma ile] yardım isteyin. Şüphesiz Allah, sabredenlerle beraberdir. "...
Bəqərə Suresi, 177. Ayet:
"Yüzlerinizi doğu ve batı yönüne çevirmeniz “iyi adamlık” değildir. Ama “iyi adamlar”, Allah'a, Âhiret Günü'ne/Son Gün'e, meleklere, Kitap'a, peygamberlere inanan; malını akrabalara, yetimlere, miskinlere, yolcuya ve dilenenlere ve özgürlüğü olmayanlara, Allah'a/mala/vermeye sevgisi olmasına rağmen veren ve salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturan-ayakta tutan], zekâtı/vergiyi veren kimselerdir. Ve de sözleştiklerinde, sözlerini tastam...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Karşılıklı, beraberce oruç tutma gecesinde kadınlarınıza c
inse
llikle ilgili sözler, c
inse
l ilişki, size helâl kılındı. Onlar, sizin için bir giysidir, siz de onlar için bir giysisiniz. Allah, sizin kendinize hâinlik ettiğinizi bildi de tevbenizi kabul etti ve sizi bağışladı. Artık kadınlarınıza yaklaşın ve Allah'ın sizler için yazdığı şeylerden arayın. Ve fecrden, beyaz iplik siyah iplikten iyiden iyiye sizin için açığa çıkıncaya kadar yiyin-için. Ve geceye kadar orucu tamamlayın. Ve siz ilâhi...
Bəqərə Suresi, 222. Ayet:
Sana kadınların aybaşı hâlinden de soruyorlar. De ki: “O, bir eziyettir. Onun için aybaşı hâlinde kadınlardan çekilin ve temizleninceye kadar onlarla c
inse
l ilişkide bulunmayın. Artık iyice temizlendikleri zaman da Allah'ın emrettiği yerden onlara varın. Şüphesiz Allah, hatadan iyice dönenleri sever ve çok temizlenenleri sever.” ...
Bəqərə Suresi, 238. Ayet:
(238,239) "Salâtları [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını] ve en hayırlı salâtı [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olmanın; toplumu aydınlatmanın en yararlı olanı; haftalık toplantı günü salâtını] elbirliği ile koruyun. Ve Allah için sürekli saygıda durarak kalkın; işe koyulun; eğitim-öğretim ve sosyal yardım kurumunu işletin. Ama eğer korkulu bir ortamda bulunuyorsanız, o zaman yaya veya binekli olarak giderken; hareket hâlinde koruyun, yerine getirin....
Bəqərə Suresi, 239. Ayet:
(238,239) "Salâtları [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını] ve en hayırlı salâtı [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olmanın; toplumu aydınlatmanın en yararlı olanı; haftalık toplantı günü salâtını] elbirliği ile koruyun. Ve Allah için sürekli saygıda durarak kalkın; işe koyulun; eğitim-öğretim ve sosyal yardım kurumunu işletin. Ama eğer korkulu bir ortamda bulunuyorsanız, o zaman yaya veya binekli olarak giderken; hareket hâlinde koruyun, yerine getirin....
Bəqərə Suresi, 277. Ayet:
"Şüphesiz iman eden ve düzeltmeye yönelik işler yapan, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını oluşturan-ayakta tutan] ve zekâtı/vergiyi veren kişilerin Rableri katında mükâfâtları vardır. Ve onlar üzerine hiçbir korku yoktur, onlar üzülmezler de. "...
Ənfal Suresi, 2. Ayet:
(2-4) "Hiç şüphesiz mü’minler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri ürperen, O'nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman, iman açısından güç kazanan ve yalnızca Rablerine sonucu havale eden, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını oluşturan, ayakta tutan] ve Bizim kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayan kimselerdir. İşte bunlar, gerçekten inananların ta kendisidir. Onlara Rableri katında dereceler, bağışlam...
Ənfal Suresi, 3. Ayet:
(2-4) "Hiç şüphesiz mü’minler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri ürperen, O'nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman, iman açısından güç kazanan ve yalnızca Rablerine sonucu havale eden, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını oluşturan, ayakta tutan] ve Bizim kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayan kimselerdir. İşte bunlar, gerçekten inananların ta kendisidir. Onlara Rableri katında dereceler, bağışlam...
Ənfal Suresi, 4. Ayet:
(2-4) "Hiç şüphesiz mü’minler ancak, Allah anıldığı zaman yürekleri ürperen, O'nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman, iman açısından güç kazanan ve yalnızca Rablerine sonucu havale eden, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını oluşturan, ayakta tutan] ve Bizim kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah yolunda harcayan kimselerdir. İşte bunlar, gerçekten inananların ta kendisidir. Onlara Rableri katında dereceler, bağışlam...
Əhzab Suresi, 32. Ayet:
(32-34) "Ey Peygamber'in kadınları! Siz kadınlardan herhangi biri değilsiniz; eğer Allah'ın koruması altına giriyorsanız, artık sözü çekicilikle söylemeyin ki sonra kalbinde hastalık bulunan; zihniyeti bozuk kimse tamah eder. Sözü örfe uygun/ herkesçe kabul gören bir şekilde söyleyin. Evlerinizde vakarlı olun, ilk cahiliyet gösterişi hâlinde gösteriş yapmayın, salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturun-ayakta tutun], zekâtı/vergiyi verin...
Əhzab Suresi, 33. Ayet:
(32-34) "Ey Peygamber'in kadınları! Siz kadınlardan herhangi biri değilsiniz; eğer Allah'ın koruması altına giriyorsanız, artık sözü çekicilikle söylemeyin ki sonra kalbinde hastalık bulunan; zihniyeti bozuk kimse tamah eder. Sözü örfe uygun/ herkesçe kabul gören bir şekilde söyleyin. Evlerinizde vakarlı olun, ilk cahiliyet gösterişi hâlinde gösteriş yapmayın, salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturun-ayakta tutun], zekâtı/vergiyi verin...
Əhzab Suresi, 34. Ayet:
(32-34) "Ey Peygamber'in kadınları! Siz kadınlardan herhangi biri değilsiniz; eğer Allah'ın koruması altına giriyorsanız, artık sözü çekicilikle söylemeyin ki sonra kalbinde hastalık bulunan; zihniyeti bozuk kimse tamah eder. Sözü örfe uygun/ herkesçe kabul gören bir şekilde söyleyin. Evlerinizde vakarlı olun, ilk cahiliyet gösterişi hâlinde gösteriş yapmayın, salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturun-ayakta tutun], zekâtı/vergiyi verin...
Nisa Suresi, 15. Ayet:
"Kadınlarınızdan aşırılığa gidenlere/ c
inse
l sapıklık edenlere, kendinizden onların aleyhine hemen dört şâhit getirin; şâyet onlar şâhitlik ederlerse, artık o kadınları, ölüm onlara geçmişte yaptıklarını ve yapması gerekirken yapmadıklarını bir bir hatırlattırıncaya ya da Allah onlara bir yol kılıncaya kadar evlerde tutun. "...
Nisa Suresi, 16. Ayet:
Sizlerden c
inse
l sapıklık eden iki er kişi, hemen her ikisine de eziyet edin. Eğer tevbe ederler de düzeltirlerse artık onlardan mesafeli durun. Şüphesiz Allah, tevbeleri çokça kabul eden, çok tevbe fırsatı verendir, çok merhamet edendir. ...
Nisa Suresi, 43. Ayet:
"Ey iman etmiş kişiler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, cünüb iken de –yolcu olanlar bu hükmün dışındadır– yıkandırılıncaya kadar, salâta [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarına] yaklaşmayın/ toplum içine çıkmayın. Eğer hasta iseniz veya yolculukta bulunursanız veyahut biriniz tuvaletten geldiyse veya kadınlarla temaslaştıysa, su da bulamamışsanız o zaman, hemen tertemiz bir toprağa yönelin. Sonra da yüzlerinizi ve ellerinizi el ile silin. Şüphes...
Nisa Suresi, 77. Ayet:
(77,78) "Kendilerine, “Elinizi çekin, salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturun, ayakta tutun], zekâtı/vergiyi verin” denilenleri görmedin mi/ hiç düşünmedin mi? Sonra savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, Allah'a duydukları saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti gibi yahut daha şiddetli olarak insanlara saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duyarlar. Ve “Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana erteleme...
Nisa Suresi, 78. Ayet:
(77,78) "Kendilerine, “Elinizi çekin, salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturun, ayakta tutun], zekâtı/vergiyi verin” denilenleri görmedin mi/ hiç düşünmedin mi? Sonra savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, Allah'a duydukları saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti gibi yahut daha şiddetli olarak insanlara saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duyarlar. Ve “Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana erteleme...
Nisa Suresi, 101. Ayet:
"Ve yeryüzünde sefere çıktığınız zaman, kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimselerin size bir kötülük yapacağından korkarsanız salâttan [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma çalışmanızdan] kısaltmanızda [eğitimi-öğretimi kısa kesmenizde] sizin için bir sakınca yoktur. Şüphesiz kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseler, sizin için apaçık düşmandırlar. "...
Nisa Suresi, 103. Ayet:
"Sonra eğitim-öğretimi tamamlayınca, artık Allah'ı ayakta, oturarak, yan yatmışken anın. Sükûnet bulduğunuzda/ güvene erdiğinizde, salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturun, ayakta tutun]. Hiç şüphesiz salât [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma görevi], eskiden beri mü’minler üzerine vakti belirlenmiş bir yazgıdır. "...
Nisa Suresi, 142. Ayet:
(142,143) "Şüphesiz ki münâfıklar, Allah'ı aldatmaya çalışırlar. Hâlbuki O, onların aldatıcısıdır. Ve onlar, salâta [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olmaya; toplumu aydınlatmaya] kalktıkları/toplum içine çıktıkları zaman, ikisi arasında gidip gelen kararsızlar olarak, tembel tembel kalkarlar, mü’minlerle ve kâfirlerle olmazlar, insanlara gösteriş yaparlar. Ve Allah'ı ancak, pek az olarak anarlar. Ve Allah, kimi saptırırsa, sen artık ona bir yol bulamazsın. "...
Nisa Suresi, 143. Ayet:
(142,143) "Şüphesiz ki münâfıklar, Allah'ı aldatmaya çalışırlar. Hâlbuki O, onların aldatıcısıdır. Ve onlar, salâta [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olmaya; toplumu aydınlatmaya] kalktıkları/toplum içine çıktıkları zaman, ikisi arasında gidip gelen kararsızlar olarak, tembel tembel kalkarlar, mü’minlerle ve kâfirlerle olmazlar, insanlara gösteriş yaparlar. Ve Allah'ı ancak, pek az olarak anarlar. Ve Allah, kimi saptırırsa, sen artık ona bir yol bulamazsın. "...
Nisa Suresi, 162. Ayet:
"Fakat bu Yahudileşenlerden bilgide derinleşmiş olanlar ve iman edenler, sana indirilene ve senden önce indirilenlere iman ederler. Onlar, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturan, ayakta tutan], vergiyi veren, Allah'a ve âhiret gününe iman edenlerdir. İşte onlar, Bizim büyük bir ödül vereceklerimizdir. "...
Rəd Suresi, 19. Ayet:
(19-24) "Peki, şüphesiz Rabbinden sana indirilenin gerçek olduğunu bilen kimse, kör olan kimse gibi midir? Şüphesiz ancak kavrama yetenekleri olan kişiler; Allah'a verdiği sözleri yerine getiren ve antlaşmayı bozmayan, Allah'ın birleştirilmesini istediği şeyi; iman ve ameli birleştiren, Rablerine saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duyan ve hesabın kötülüğünden korkan kişiler, Rablerinin rızasını kazanmak arzusuyla sabretmiş, salâtı ikame etmiş [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan des...
Rəd Suresi, 20. Ayet:
(19-24) "Peki, şüphesiz Rabbinden sana indirilenin gerçek olduğunu bilen kimse, kör olan kimse gibi midir? Şüphesiz ancak kavrama yetenekleri olan kişiler; Allah'a verdiği sözleri yerine getiren ve antlaşmayı bozmayan, Allah'ın birleştirilmesini istediği şeyi; iman ve ameli birleştiren, Rablerine saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duyan ve hesabın kötülüğünden korkan kişiler, Rablerinin rızasını kazanmak arzusuyla sabretmiş, salâtı ikame etmiş [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan des...
Rəd Suresi, 21. Ayet:
(19-24) "Peki, şüphesiz Rabbinden sana indirilenin gerçek olduğunu bilen kimse, kör olan kimse gibi midir? Şüphesiz ancak kavrama yetenekleri olan kişiler; Allah'a verdiği sözleri yerine getiren ve antlaşmayı bozmayan, Allah'ın birleştirilmesini istediği şeyi; iman ve ameli birleştiren, Rablerine saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duyan ve hesabın kötülüğünden korkan kişiler, Rablerinin rızasını kazanmak arzusuyla sabretmiş, salâtı ikame etmiş [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan des...
Rəd Suresi, 22. Ayet:
(19-24) "Peki, şüphesiz Rabbinden sana indirilenin gerçek olduğunu bilen kimse, kör olan kimse gibi midir? Şüphesiz ancak kavrama yetenekleri olan kişiler; Allah'a verdiği sözleri yerine getiren ve antlaşmayı bozmayan, Allah'ın birleştirilmesini istediği şeyi; iman ve ameli birleştiren, Rablerine saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duyan ve hesabın kötülüğünden korkan kişiler, Rablerinin rızasını kazanmak arzusuyla sabretmiş, salâtı ikame etmiş [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan des...
Rəd Suresi, 23. Ayet:
(19-24) "Peki, şüphesiz Rabbinden sana indirilenin gerçek olduğunu bilen kimse, kör olan kimse gibi midir? Şüphesiz ancak kavrama yetenekleri olan kişiler; Allah'a verdiği sözleri yerine getiren ve antlaşmayı bozmayan, Allah'ın birleştirilmesini istediği şeyi; iman ve ameli birleştiren, Rablerine saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duyan ve hesabın kötülüğünden korkan kişiler, Rablerinin rızasını kazanmak arzusuyla sabretmiş, salâtı ikame etmiş [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan des...
Rəd Suresi, 24. Ayet:
(19-24) "Peki, şüphesiz Rabbinden sana indirilenin gerçek olduğunu bilen kimse, kör olan kimse gibi midir? Şüphesiz ancak kavrama yetenekleri olan kişiler; Allah'a verdiği sözleri yerine getiren ve antlaşmayı bozmayan, Allah'ın birleştirilmesini istediği şeyi; iman ve ameli birleştiren, Rablerine saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duyan ve hesabın kötülüğünden korkan kişiler, Rablerinin rızasını kazanmak arzusuyla sabretmiş, salâtı ikame etmiş [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan des...
Beyyinə Suresi, 5. Ayet:
"Oysa ki onlara sadece, dini yalnız Allah için arındıran kişiler hâlinde sadece Allah'a kulluk etmeleri, salâtı ikame etmeleri [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturmaları, ayakta tutmaları], zekâtı/vergiyi vermeleri emredilmişti. Ve işte bu, doğru/eksiksiz/aşınmaz dindir. "...
Nur Suresi, 31. Ayet:
Mü’min kadınlara da, bakışlarından bir bölümünü kısmalarını ve ırzlarını korumalarını söyle. Zînetlerini de –açıkta olanlar hariç– belli etmesinler. Örtülerini de göğüs yırtmaçlarının üzerine sarkıtsınlar. Ve süslerini, kocaları, babaları, kocalarının babaları, oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kadınlar, yeminlerinin sahip oldukları, kadına ihtiyaç duymaz olmuş erkeklerden kendilerinin hizmetinde bulunanlar ve kadınların s...
Nur Suresi, 36. Ayet:
(36-38) "Allah'ın, yükseltilmesine, içersinde Kendi isminin anılmasına izin verdiği evlerde, devamlı olarak Kendisini arındıran öyle er kişiler vardır ki, ticaret ve alış-veriş onları, Allah'ı anmaktan, salâtı ikame etmekten [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturmaktan, ayakta tutmaktan] ve zekâtı/vergilerini vermekten alıkoymaz. Onlar, Allah, kendilerine işledikleri amellerin en güzeli ile karşılık versin ve kendilerine armağanlarından artırsın diye ka...
Nur Suresi, 37. Ayet:
(36-38) "Allah'ın, yükseltilmesine, içersinde Kendi isminin anılmasına izin verdiği evlerde, devamlı olarak Kendisini arındıran öyle er kişiler vardır ki, ticaret ve alış-veriş onları, Allah'ı anmaktan, salâtı ikame etmekten [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturmaktan, ayakta tutmaktan] ve zekâtı/vergilerini vermekten alıkoymaz. Onlar, Allah, kendilerine işledikleri amellerin en güzeli ile karşılık versin ve kendilerine armağanlarından artırsın diye ka...
Nur Suresi, 38. Ayet:
(36-38) "Allah'ın, yükseltilmesine, içersinde Kendi isminin anılmasına izin verdiği evlerde, devamlı olarak Kendisini arındıran öyle er kişiler vardır ki, ticaret ve alış-veriş onları, Allah'ı anmaktan, salâtı ikame etmekten [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturmaktan, ayakta tutmaktan] ve zekâtı/vergilerini vermekten alıkoymaz. Onlar, Allah, kendilerine işledikleri amellerin en güzeli ile karşılık versin ve kendilerine armağanlarından artırsın diye ka...
Nur Suresi, 56. Ayet:
"Ve rahmet olunmanız için salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturun, ayakta tutun], zekâtı/vergiyi verin ve o Elçi'ye itaat edin. "...
Həcc Suresi, 34. Ayet:
(34,35) "Ve Biz, her önderli toplum için, Allah'ın kendilerine hayvanların kusursuzlarından rızık olarak verdikleri üzerine O'nun adını ansınlar diye bir kulluk biçimi yaptık. İşte, sizin ilâhınız, bir tek ilâhtır. O nedenle, yalnız O'nun için Müslüman olun. Allah anıldığı vakit kalpleri titreyen, kendilerine isabet edene sabreden, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını oluşturan, ayakta tutan] ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden All...
Həcc Suresi, 35. Ayet:
(34,35) "Ve Biz, her önderli toplum için, Allah'ın kendilerine hayvanların kusursuzlarından rızık olarak verdikleri üzerine O'nun adını ansınlar diye bir kulluk biçimi yaptık. İşte, sizin ilâhınız, bir tek ilâhtır. O nedenle, yalnız O'nun için Müslüman olun. Allah anıldığı vakit kalpleri titreyen, kendilerine isabet edene sabreden, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarını oluşturan, ayakta tutan] ve kendilerini rızıklandırdığımız şeylerden All...
Həcc Suresi, 39. Ayet:
(39-41) "Kendilerine savaş açılan kimselere, kendileri haksızlığa uğramaları; onlar, başka değil sırf “Rabbimiz Allah'tır” dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarılmaları nedeniyle savaşmalarına izin verildi. Ve şüphesiz ki Allah, onları zafere ulaştırmaya en iyi gücü yetendir. Eğer Allah, bir kısım insanları diğer bir kısmı ile defedip önlemeseydi, mutlak sûrette, filiz, tomurcuk, ağaçtaki meyve, toplanmış tahıl, bakliyat, kıraç arazide diken, yapılı bina ne varsa hepsi, tüm alış-veriş...
Həcc Suresi, 40. Ayet:
(39-41) "Kendilerine savaş açılan kimselere, kendileri haksızlığa uğramaları; onlar, başka değil sırf “Rabbimiz Allah'tır” dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarılmaları nedeniyle savaşmalarına izin verildi. Ve şüphesiz ki Allah, onları zafere ulaştırmaya en iyi gücü yetendir. Eğer Allah, bir kısım insanları diğer bir kısmı ile defedip önlemeseydi, mutlak sûrette, filiz, tomurcuk, ağaçtaki meyve, toplanmış tahıl, bakliyat, kıraç arazide diken, yapılı bina ne varsa hepsi, tüm alış-veriş...
Həcc Suresi, 41. Ayet:
(39-41) "Kendilerine savaş açılan kimselere, kendileri haksızlığa uğramaları; onlar, başka değil sırf “Rabbimiz Allah'tır” dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarılmaları nedeniyle savaşmalarına izin verildi. Ve şüphesiz ki Allah, onları zafere ulaştırmaya en iyi gücü yetendir. Eğer Allah, bir kısım insanları diğer bir kısmı ile defedip önlemeseydi, mutlak sûrette, filiz, tomurcuk, ağaçtaki meyve, toplanmış tahıl, bakliyat, kıraç arazide diken, yapılı bina ne varsa hepsi, tüm alış-veriş...
Həcc Suresi, 77. Ayet:
(77,78) "Ey iman etmiş kimseler! Zafer kazanmanız, durumunuzu korumanız için, Allah'ı birleyin, boyun eğip teslimiyet gösterin, Rabbinize kulluk edin, iyilik yapın ve Allah uğrunda gerektiği gibi gayret gösterin. O, sizi seçti ve dinde; atanız İbrâhîm'in dininde/yaşam tarzında sizin için bir zorluk oluşturmadı. O, daha önce ve işte Kur’ân'da, Elçi'nin size şâhit olması, sizin de insanlara şâhit olmanız için, sizi “Müslümanlar” olarak isimledi. Öyleyse, salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zih
inse
l ...
Həcc Suresi, 78. Ayet:
(77,78) "Ey iman etmiş kimseler! Zafer kazanmanız, durumunuzu korumanız için, Allah'ı birleyin, boyun eğip teslimiyet gösterin, Rabbinize kulluk edin, iyilik yapın ve Allah uğrunda gerektiği gibi gayret gösterin. O, sizi seçti ve dinde; atanız İbrâhîm'in dininde/yaşam tarzında sizin için bir zorluk oluşturmadı. O, daha önce ve işte Kur’ân'da, Elçi'nin size şâhit olması, sizin de insanlara şâhit olmanız için, sizi “Müslümanlar” olarak isimledi. Öyleyse, salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zih
inse
l ...
Mücadilə Suresi, 4. Ayet:
"Artık, kim ki bu imkânı bulamazsa, c
inse
l birleşme yapmalarından önce, hemen aralıksız olarak iki ay oruç tutmalıdır. Artık kim ki güç yetiremedi, altmış miskini doyurmalıdır. Bu, Allah'a ve Elçisi'ne inanmanız içindir. Ve bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseler için de çok acıklı bir azap vardır. "...
Mücadilə Suresi, 13. Ayet:
"Başbaşa konuşmanızdan önce sadakalar vermekten korktunuz mu? İşte, yapmadınız. Ve Allah, sizin bilinçle hatadan dönüşünüzü kabul etti. Artık salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturun, ayakta tutun], zekâtı/verginizi verin, Allah'a ve Elçisi'ne itaat edin. Ve Allah, yaptıklarınıza en çok haberi olandır. "...
Cümə Suresi, 9. Ayet:
"Ey iman etmiş kişiler! Toplantı günü salât için [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma için] seslenildiği zaman, Allah'ın anılmasına hemen koşun, alış-verişi bırakın. Eğer bilirseniz, işte bu, sizin için daha hayırlıdır. "...
Cümə Suresi, 10. Ayet:
"Sonra da salât [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma] gerçekleştirildiğinde, hemen yeryüzünde dağılın ve Allah'ın armağanlarından arayın. Ve zafer kazanmanız, durumunuzu korumanız için Allah'ı çok anın. "...
Maidə Suresi, 6. Ayet:
"Ey iman etmiş kişiler! Salâta [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumlarına] doğru kalktığınız/toplum içine çıktığınız zaman, hemen yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın. Başlarınızı ve iki topuğa kadar ayaklarınızı el ile silin. Ve eğer cünüp/aşırı şehvet nedeniyle aklınız başında olmayacak durumda iseniz temizlik üstüne temizlik yapın [c
inse
l ilişkiye girin, orgazm olun ve yıkanın]. Ve eğer hasta iseniz yahut yolculukta iseniz yahut sizden birisi tuv...
Maidə Suresi, 12. Ayet:
"Ve andolsun ki Allah, İsrâîloğulları'nın sağlam sözünü almıştı. Ve Biz, kendilerinden on iki müfettiş/başkan göndermiştik. Ve Allah demişti ki: “Ben, kesinlikle sizinle beraberim. Salâtı ikame eder [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturur, ayakta tutar], zekâtı/verginizi verir, elçilerime iman eder, onları destekler ve Allah'a güzelce ödünç verirseniz, andolsun ki sizden kötülüklerinizi örteceğim ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere girdireceğim. ...
Maidə Suresi, 55. Ayet:
"Sizin yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakınınız, sadece Allah'tır, O'nun Elçisi'dir, bir de Allah'ı birleyerek salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturan, ayakta tutan], zekâtı/vergiyi veren iman etmiş kimselerdir. "...
Maidə Suresi, 58. Ayet:
"Ve siz, onları salâta [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olmaya; toplumu aydınlatmaya] çağırdığınız zaman, onlar, onu alay ve eğlence edinirler. Bu, onların, akıllarını kullanmayan bir toplum olmalarındandır. "...
Maidə Suresi, 91. Ayet:
"Gerçekten şeytan, hamr ve kumarda sizin aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi, Allah'ın anılmasından, öğüdünden ve salâttan [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olmaktan; toplumu aydınlatmaktan] alıkoymak ister. Öyleyse sona erdirmiş kişiler/vazgeçmiş kişiler misiniz? "...
Maidə Suresi, 106. Ayet:
"Ey iman etmiş kişiler! İçinizden birine ölüm hazır olduğu zaman, vasiyet sırasında aranızdaki şâhitlik, kendi içinizden adalet sahibi iki kişidir. Yahut yeryüzünde yolculuğa çıkmış iseniz, sonra da ölümün musibeti size gelip çatmışsa, sizden olmayan iki kişidir. Eğer şüpheye düşerseniz, salâttan [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olmadan; toplumu aydınlatman] sonra onları bekletirsiniz. Sonra da onları, “Akraba bile olsa, yemini bir çıkar karşılığı satmayacağız, Allah'ın şâhitliğini gizleme...
Tövbə Suresi, 5. Ayet:
"Şu dokunulmaz kılınmış aylar/hac ayları çıktığı zaman da o ortak koşanları nerede bulursanız öldürün, onları yakalayın, hapsedin ve her gözetleme yerinde onlar için oturun. Artık, eğer tevbe ederlerse, salâtı ikame ederlerse [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturur, ayakta tutarlarsa] ve zekâtı/vergilerini verirlerse artık onların yollarını serbest bırakın. Şüphesiz Allah, kullarının günahlarını çok örten, onları cezalandırmayan ve bağışı bol olandır, ...
Tövbə Suresi, 11. Ayet:
"Bundan sonra eğer tevbe ederlerse, salâtı ikame ederlerse [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturur, ayakta tutarlarsa] ve zekâtı/vergilerini verirlerse, artık onlar dinde kardeşlerinizdirler. Ve Biz âyetleri, bilen bir toplum için ayrıntılı olarak açıklıyoruz. "...
Tövbə Suresi, 18. Ayet:
"Allah'ın mescitlerini, ancak Allah'a ve âhiret gününe inanan, salâtı ikame eden [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturan-ayakta tutan], zekâtı/vergisini veren ve sadece Allah'a saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duyan kimseler açar ve yaşatırlar. Artık işte onların, kılavuzlandıkları doğru yol üzere olan kimselerden olmaları beklenir. "...
Tövbə Suresi, 54. Ayet:
"Ve onların yaptıkları harcamaların kendilerinden kabul olunmasına, sadece, onların küfretmesi; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmeleri, O'nun Elçisi'nin gerçek elçi oluşunu bilerek reddetmeleri ve salâta [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olmaya; toplumu aydınlatmaya] sadece tembel tembel gitmeleri, Allah yolunda harcamalarını da ancak istemeyerek yapmaları engel oldu. "...
Tövbə Suresi, 71. Ayet:
"İnanan erkekler ve inanan kadınlar; bunların bazısı bazılarının koruyucu, yol gösterici yakınlarıdırlar. Bunlar herkesçe kabul gören iyi şeyleri emrederler, tüm kötü şeylerden vazgeçirirler, salâtı ikame ederler [mâlî yönden ve zih
inse
l açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturur, ayakta tutarlar], zekâtı/vergiyi verirler, Allah'a ve O'nun Elçisi'ne itaat ederler. İşte bunlar, Allah onlara rahmet edecektir. Şüphesiz Allah, en üstün, en güçlü, en şerefli, mağlûp edilmesi mümkün ol...
Bəqərə Suresi, 185. Ayet:
Ramazân ayı ki, Kur'ân, insanlara bir kılavuz olarak ve furkândan, yol göstermeden açık seçik açıklamalar olarak kendisinde indirilmiştir. Bu nedenle sizden her kim bu aya şâhit olursa hemen onda yemeyi, içmeyi, c
inse
l ilişki ve konuşmayı terk etsin. Kim de hasta veya sefer; çiftçilik, ticaret, askerlik, eğitim- öğretim gibi gidiş gelişli; hareketli bir iş üzerinde ise RAMAZAN AYI içinde hasta ve seferde olmadığı diğer günler sayısınca yemeyi, içmeyi, c
inse
l ilişki ve konuşmayı terk etmelidir. A...