Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Kəhf Suresi, 86. Ayet:
Nəhayət, günəşin batdığı yerə gəlib çatanda onu palçıqlı bir gölməçədə batan gördü. Gölməçənin yanında da bir qövm gördü. Biz: “Ey Zülqərneyn! Ya (onlara) əzab verməli, ya da onlar barəsində yaxşılıq yolunu tutmalısan!” – dedik. (Təfsirlərdə qeyd olunduğuna görə, Zülqərneyn qərbdə Sakit okeanına, yaxud Qara dənizə qədər getmiş və orada günəşin dəniz üfqündə batmasını seyr etmişdi. Bu zaman günəş dumanla örtülü dəniz üfqündə, sanki palçıqlı bir su gölməçəsinə batırmış kimi görünürdü. Sahildə qarş...
Bəqərə Suresi, 186. Ayet:
Kullarım, sana, Ben'i sorarlarsa bilsinler ki Ben, yakınım. Bana dua edenin, duasına karşılık veririm. O halde onlar da Benim çağrıma uysunlar ve Bana gerçek anlamda iman etsinler. Böylece
irşad
olurlar....
Cin Suresi, 21. Ayet:
De ki: "Ben, size bir zarar verme ve sizi
irşad
etme gücüne sahip değilim."...
Bəqərə Suresi, 2. Ayet:
İşte bu kitab ki onda (Allah tarafından indirildiğinde) hiç şüphe yoktur. Muttakî (İlâhî buyruklara uyup kötülüklerden ve yasaklardan kaçınıp korunanları doğru yola irşâd eder....
Bəqərə Suresi, 185. Ayet:
O Şehri Ramazan ki insanları
irşad
için hak fürkanı, hidayet delili beyyineler halinde Kur'an onda indirildi, onun için sizden her kim bu Ay şuhudda -ya'ni hazarda- ise onu oruç tutsun, kim de hasta yahud seferde ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerden kaza etsin, Allah size kolaylık irade buyuruyor zorluk irade buyurmuyor, hem buyuruyor ki sayıyı ikmal eyleyesiniz de size hidayet buyurduğu veçh üzere Allahı tekbir ile büyükleyesiniz ve gerek ki şükredesiniz...
Bəqərə Suresi, 185. Ayet:
O Ramazan ayı ki, insanları
irşad
için, hak ile batılı ayırt eden, hidayet ve deliller halinde bulunan Kur'an onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya erişirse oruç tutsun. Kim de hasta veya yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık diliyor, zorluk dilemiyor. Bir de o sayıyı tamamlamanızı ve size gösterdiği doğru yol üzere kendisini yüceltmenizi istiyor. Umulur ki, şükredesiniz!...
Bəqərə Suresi, 185. Ayet:
O Ramazan ayı ki, insanları
irşad
için, hak ile batılı ayıracak olan, hidayet rehberi ve deliller halinde bulunan Kur'ân onda indirildi. Onun için sizden her kim bu aya şahit olursa onda oruç tutsun. Kim de hasta, yahut yolculukta ise tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde kaza etsin. Allah size kolaylık diler zorluk dilemez. Sayıyı tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah'ı tekbir etmenizi ister. Umulur ki şükredersiniz....
Bəqərə Suresi, 186. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman, olunca
2.
seele-ke
: sana sordu
3.
ıbâdî
: kullarım
4.
an-nî
: benden
Bəqərə Suresi, 186. Ayet:
Ve kullarım sana, Benden sorduğu zaman, muhakkak ki Ben, (onlara) yakınım. Bana dua edilince, dua edenin duasına (davetine) icabet ederim. O halde onlar da Bana (Benim davetime) icabet etsinler ve Bana âmenû olsunlar (Bana ulaşmayı dilesinler). Umulur ki böylece onlar
irşad
a ulaşırlar (
irşad
olurlar)....
Bəqərə Suresi, 186. Ayet:
Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve bana iman etsinler. Umulur ki
irşad
(doğru yolu bulmuş) olurlar....
Bəqərə Suresi, 186. Ayet:
Kullarım beni sana soracak olurlarsa, muhakkak ki ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da benim çağrıma cevap versinler ve bana inansınlar. Umulur ki
irşad
(doğru yolu bulmuş) olurlar....
Bəqərə Suresi, 186. Ayet:
Kullarım beni sana soracak olursa, işte Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da benim çağrıma cevab versinler ve bana iman etsinler. Umulur ki
irşad
(doğru yolu bulmuş) olurlar....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
Bütün insanlar tek bir ümmettirler. Allah peygamberleri, müjde vermek, insanları (iğri yollarda gitmenin sonucundan) korkutmak için gönderdi. Onlarla beraber kitabı hakla gönderdi ki insanlar arasında ayrılıklar üzerinde hüküm versin. Halbuki kendilerine en açık âyetler geldikten sonra birbirlerine karşı olan zulüm ve hasetten dolayı ihtilafa düşenler de ancak kendilerine kitap verilenlerdir. Allah îmân edenleri üzerinde ihtilâf edilen hakka
irşad
eyledi. Allah dilediğini dosdoğru yola iletir....
Bəqərə Suresi, 231. Ayet:
Ey kocalar! Eşlerinizi boşar, onlar da iddetlerini bitirirlerse, artık ya onları iyilikle yanınızda tutar, yahut güzellikle salıverirsiniz! Onların hukukuna tecavüz etmek kasdıyla zarar vermek için eşlerinizi alıkoymayın! Kim böyle yaparsa kendine zulmetmiş olur. Sakın Allah’ın âyetlerini şakaya almayın! Allah’ın sizin üzerinizdeki nimetleri ve sizi
irşad
etmek gayesiyle indirmiş olduğu kitap ve hikmeti hatırlayın, dile getirin, Allah’a karşı gelmekten sakının ve Allah’ın her şeyi hakkıyla bildi...
Bəqərə Suresi, 256. Ayet:
1.
lâ ikrâhe
: icbar, zorlama yoktur
2.
fî ed dîni
: dînde
3.
kad
: olmuştu
4.
tebeyyene
: beyan oldu, açığa çıktı...
Bəqərə Suresi, 256. Ayet:
Dînde zorlama yoktur.
irşad
yolu (hidayet yolu, Allah'a ulaştıran yol), gayy yolundan (dalâlet yolundan, şeytana, cehenneme ulaştıran yoldan) açıkça (ayrılıp) ortaya çıkmıştır. Artık kim tagutu (şeytanı ve şeytana ulaştıran yolu) inkâr edip de Allah'a îmân ederse (mü'min olur, Allah'a ulaştıran yolu tercih ederse), böylece o, (Allah'tan) kopması mümkün olmayan urvetul vuskaya (sağlam bir kulba, mürşidin eline) tutunmuştur. Allah Sem'î'dir, Alîm'dir....
Ali-İmran Suresi, 138. Ayet:
Bu işte umum insanlar için bir beyan ve bilhassa korunacak muttekîler için bir va'z-ü
irşad
dır...
Ali-İmran Suresi, 184. Ayet:
Ey Muhammed ! Eğer seni(n peygamberliğini) yalan saydılarsa, senden önceki birçok peygamberler de yalanlanmıştır ki, onlar açık belgeler, mu'cizeler, irşâd dolu sahifeler ve aydınlatıcı kitaplar getirmişlerdi....
Maidə Suresi, 46. Ayet:
Arkadan da o Peygamberlerin izleri üzerinde Meryemin oğlu Isâyı gönderdik: bir tasdıkçı olmak üzere önündeki Tevrat için, ve ona İncili verdik, içinde bir hidayet ve nur, ve önündeki Tevratı musaddık, ve bir
irşad
ve mev'ıza olarak müttekiler için...
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Onların babalarından, zürriyetlerinden, kardeşlerinden de ba'zılarını tafdil ettik; seçtik, doğru yola (İslâm'a)
irşad
ettik....
Ənam Suresi, 90. Ayet:
O Peygamberler, Allah’ın hidayetine eriştirdiği kimselerdir. Sen de onların gittiği yoldan yürü. (Onların tevhid yolunda bulun.) De ki: “-sizi bu tevhide (Kur’an’a) çağırmama sizden bir ücret istemem. O Kur’an, âlemler için (insan ve cinleri
irşad
için) ancak bir öğüddür....
Ənam Suresi, 90. Ayet:
İşte o Peygamberler Allahın hidayetine iriştirdiği kimseler, sen de onların gittiği yoldan yürü, ben, de: Buna karşı sizden bir ecr istemem, o mahzâ âlemîni
irşad
için ilâhî bir yadigârdır...
Ənam Suresi, 90. Ayet:
İşte o peygamberler, Allah'ın kendilerini doğrudan yola eriştirdiği kimselerdir. Sen de onların gittiği yoldan yürü! De ki: «Ben buna karşılık sizden bir ücret istemiyorum. O Kur'an sadece alemleri
irşad
için ilahi bir hatıradır.»...
Ənam Suresi, 90. Ayet:
İşte onlar Allah’ın hidâyet verdiği kimselerdir. Sen de onların yolundan yürü ve de ki: "Ben risaleti tebliğden dolayı sizden bir ücret beklemiyorum. O, bütün milletler için bir öğütten,
irşad
dan ibarettir."...
Əraf Suresi, 2. Ayet:
Bu, kendisiyle insanları uyarman ve müminlere de bir öğüt ve
irşad
olmak üzere sana indirilen bir kitaptır ki sakın onu tebliğden ve halkın sana inanmamasından ötürü göğsün daralmasın....
Əraf Suresi, 100. Ayet:
Halâ
irşad
etmedimi o, eski sahiblerinden sonra bu arza vâris olan kimseleri, şu hakıkat ki eğer dilemiş olsak onların da günahlarını başlarına çarpardık? Fakat kalblerinin üzerini tabı' eder mühürleriz de onlar hakkı işitmezler...
Əraf Suresi, 146. Ayet:
1.
se asrifu
: çevireceğim, uzaklaştıracağım
2.
an âyâtî
: âyetlerimden
3.
ellezîne
: o kimseler
4.
yetekebberûne
...
Əraf Suresi, 159. Ayet:
Mûsâ’nın kavminden tutkun, teşkilâtlı, yetişmiş, mümtaz yönetici cemaatler ve müesseseler vardı ki, peygamberlerine gelen vahyi, peygamberlerinin tebliğini esas alarak halkı
irşad
eder, doğru yolu gösterirlerdi. Hakkı gözeterek adâletle, sosyal, siyasî, ekonomik ve idarî düzeni temin ederlerdi....
Əraf Suresi, 159. Ayet:
Musa'nın kavminden bir topluluk var ki, hakkı doğruyu gösterip irşâdda bulunurlar ve onunla adaleti yansıtırlar....
Əraf Suresi, 159. Ayet:
Evet, Musânın kavminden bir ümmet de var ki hakka
irşad
ederler ve onunla adalet yaparlar...
Əraf Suresi, 159. Ayet:
Musânın kavminden bir cemâat vardır ki (halkı) hakka irşâd ederler, onunla (hükümde) adalet yaparlar. ...
Əraf Suresi, 159. Ayet:
Musa'nın kavminden bir topluluk vardır ki;
irşad
ederler ve onunla hükmederler....
Əraf Suresi, 181. Ayet:
Yarattıklarımızdan bir topluluk var ki halkı gerçeğe irşâd eder ve gerçek olarak adâletle muâmelede bulunur....
Əraf Suresi, 181. Ayet:
Yarattıklarımızdan bir ümmet de var ki, onlar hakka giden yolu gösterir, ona doğru irşâd ederler; yine onunla adaleti uygularlar....
Əraf Suresi, 181. Ayet:
Yarattıklarımızdan bir cemaat vardır ki halkı doğru yola
irşad
ederler. Hak ile adaleti icra ederler....
Əraf Suresi, 181. Ayet:
Yarattıklarımız içinde bir ümmet de vardır ki, insanları Hakka
irşad
ederler ve hak ile hüküm verirler....
Tövbə Suresi, 100. Ayet:
O sabikûn-el evvelîn (evvelki hayırlarda yarışanlardan salâh makamında iradesini Allah'a teslim ederek
irşad
a memur ve mezun kılınanlar): Onların bir kısmı muhacirînden (Mekke'den Medine'ye göç edenlerden) bir kısmı ensardan (Medine'deki yardımcılardan) ve bir kısmı da onlara (ensar ve muhacirîne) ihsanla tâbî olanlardandı. (Sahâbe
irşad
makamına sahip oldukları için onlara tâbî olundu). Allah, onlardan razı ve onlar da O'ndan (Allah'tan) razıdır. Onlara Allah, altlarından ırmaklar akan cennetle...
Tövbə Suresi, 107. Ayet:
Vellezînettehazû mesciden dırâran ve kufran ve tefrîkan beynel mu’minîne ve irsâden li men hâraballâhe ve resûlehu min kabl(kablu), ve le yahlifunne in erednâ illâl husnâ, vallâhu yeşhedu innehum le kâzibûn(kâzibûne)....
Tövbə Suresi, 107. Ayet:
1.
ve ellezîne ettehazû
: ve onlar ... edindiler
2.
mesciden
: bir mescid
3.
dırâran
: zarar vermek için
4.
ve kufran
...
Hud Suresi, 78. Ayet:
1.
ve câe-hu
: ve ona geldi
2.
kavmu-hu
: onun kavmi
3.
yuhreûne
: süratle koşarak
4.
ileyhi
: ona, yanına
Hud Suresi, 78. Ayet:
Ve onun kavmi, koşarak onun yanına (ona) geldi. Ve daha önceden seyyiat (kötü şeyler) yapıyorlardı. “Ya kavmim, işte bunlar kızlarım! Onlar sizin için daha temizdir. Artık (Allah'tan sakının), Allah'a karşı takva sahibi olun ve misafirlerimin yanında beni rezil etmeyin. Sizin aranızda
irşad
eden bir adam yok mu?” dedi....
Hud Suresi, 87. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
yâ şuaybu
: ey Şuayb
3.
e salâtu-ke
: senin namazın mı
4.
te'muru-ke
: sana emrediyor
Hud Suresi, 87. Ayet:
“Ya Şuayb! Babalarımızın ibadet ettiği şeyleri ve de mallarımız konusunda dilediğimizi yapmayı terketmemizi sana namazın mı emrediyor? Muhakkak ki sen, halimsin, reşidsin (rüşde erensin,
irşad
edensin).” dediler....
Hud Suresi, 97. Ayet:
1.
ilâ fir'avne
: firavuna
2.
ve melâi-hi
: ve onun ileri gelenleri
3.
fe ittebeû
: fakat, tâbî oldular
4.
emre fir'avne
Hud Suresi, 97. Ayet:
Firavun ve onun kavminin ileri gelenlerine (Musa (A.S)'ı gönderdik (âyet-96). Fakat onlar, firavunun emrine tâbî oldular. Ve firavunun emri (ise)
irşad
edici değildi....
Hud Suresi, 97. Ayet:
Firavun'a ve onun önde gelen çevresine. Onlar Firavun'un emrine uymuşlardı. Oysa Firavun'un emri doğruya götürücü (
irşad
edici) değildi....
Hud Suresi, 97. Ayet:
Firavun'a ve onun önde gelen çevresine. Onlar Firavun'un buyruğuna uymuşlardı. Oysa Firavun'un buyruğu doğruya götürücü (
irşad
edici) değildi....
Hud Suresi, 97. Ayet:
Firavun'a ve onun önde gelen çevresine. Onlar Firavun'un emrine uymuşlardı. Oysa Firavun'un emri doğruya götürücü (
irşad
edici) değildi....
Nəhl Suresi, 63. Ayet:
Allah şahittir ki, Biz senden önce bir çok ümmete kendilerini
irşad
etmeleri için resuller gönderdik, fakat şeytan onların batıl işlerini kendilerine güzel gösterdi. Bu yüzden peygamberlerini yalancı saydılar. İşte şeytan dünyada olduğu gibi, bu gün de onların dostudur. Onlara gayet acı bir azap vardır....
Nəhl Suresi, 76. Ayet:
Allah, iki adamı örnek verdi. İkisinden birisi dilsiz, bir şeye muktedir değil (gücü yetmez). Ve o, Mevlâsı'na (Efendisi'ne) yüktür. Onu nereye yönlendirse (gönderse), bir hayır (fayda) getiremez (sağlayamaz). O, adaletle emreden (
irşad
makamının sahibi olan) ve Sıratı Mustakîm üzerinde olan kimse ile eşit (müsavi) olabilir mi?...
Nəhl Suresi, 106. Ayet:
Kalbi îmânla mutmain olmuş olduğu halde zorlanan kimse hariç, fakat kim îmânından (hidayete erdikten) sonra Allah'ı inkâr ederse ve kim küfre göğüs açarsa (
irşad
makamından şüphe edip fıska düşerse, kişinin küfrü talebi sebebiyle, Allahû Tealâ, onun göğsünü küfre açar, şerheder), artık Allah'tan bir gazap onların üzerinedir ve onlar için azîm azap vardır....
Kəhf Suresi, 10. Ayet:
1.
iz evâ
: sığındıkları zaman
2.
el fityetu
: gençler
3.
ilel kehfi (ilâ el kehfi)
: mağaraya
4.
fe kâlû
: o zama...
Kəhf Suresi, 17. Ayet:
1.
ve tere
: ve görürsün
2.
eş şemse
: güneş
3.
izâ taleat
: doğduğu zaman
4.
tezâveru
: (ziyaret eder) uğrar, mey...
Kəhf Suresi, 17. Ayet:
Ve güneşin doğduğu zaman mağaralarının sağ tarafından geldiğini ve battığı zaman sol taraftan onların yanlarından geçtiğini görürsün. Ve onlar, onun (mağaranın) geniş sahası içinde bulunuyorlardı. İşte bu, Allah'ın âyetlerinden (mucizelerinden)dir. Allah, kimi Kendisine ulaştırırsa, işte o hidayete ermiştir. Ve kimi dalâlette bırakırsa (kim Allah'a ulaşmayı dilemezse) artık onun için velî mürşid (
irşad
eden evliya) bulunmaz....
Kəhf Suresi, 17. Ayet:
Bir görsen, Güneş doğunca mağaralarının sağına meyleder; batınca da onların sol tarafını kesip geçer. Onlar mağaranın genişçe bir yerinde idiler. Bu, Allah'ın açık belgelerinden biridir. Allah kimi doğru yola iletirse, o doğru yolu bulmuştur. Kimi de saptırırsa, artık onun için irşâd edecek bir dost ve yardımcı bulamazsın....
Kəhf Suresi, 17. Ayet:
Güneşi görüyorsun â doğduğu vakıt kehiflerinden sağ tarafa meyleder, battığı vakıt da onları sol tarafa makaslar ve onlar, onun içinde bir geniş sahadadır, bu işte Allahın âyâtındandır, Allah her kime hidayet ederse işte o, irmiştir, her kimi de saptırırsa artık onu
irşad
edecek bir veliy bulamazsın...
Kəhf Suresi, 17. Ayet:
(Onlara baksaydın) görürdün ki güneş doğduğu zaman mağaralarının sağ tarafına yönelir, batdığı vakit da onların sol yanını kesib giderdi. Kendileri ise oranın geniş bir yerinde idiler. Bu, Allahın âyetlerindendir. Allah kime hidâyet ederse o, doğru yola erdirilmiş, kimi de şaşırırsa artık onun için hiç bir zaman irşâd edici bir yâr bulamazsın. ...
Kəhf Suresi, 17. Ayet:
(Ya Muhammed!) Şayed Sen, onları görseydin, güneş doğduğu vakit, mağaralarının, sağ tarafına meyleder ve battığında da sol tarafına giderdi. Onlarsa mağaranın geniş bir yerinde idiler. Bu Kudretullah'ın delillerindendir. Allahû Tealâ kime hidayet ederse, felâh ve reşâda yol bulmuştur. Kimi de dalâlete düşürürse, artık onu irşâd edecek bir velî bulamazsın....
Kəhf Suresi, 17. Ayet:
Güneş’in doğduğu zaman mağaralarının sağ tarafına meylettiğini, battığı zaman da sol tarafa gittiğini görürdüm. Onlar mağaranın kuytu bir yerindeydiler. Bu Allah'ın mucizelerindendir. Hak Tealâ kime hidayet verirse hidayeti bulur. Kimi sapıklıkta bırakırsa onu
irşad
edecek bir dost bulunamaz....
Kəhf Suresi, 17. Ayet:
Allah'ın hidayet eylediği doğru yola iletilmiştir. Kimi de şaşırtırsa onun için hiçbir zaman
irşad
edici bir dost bulamazsın....
Kəhf Suresi, 24. Ayet:
1.
illâ
: ancak
2.
en yeşâallâhu
: Allah dilerse
3.
vezkur (ve uzkur)
: ve zikret
4.
rabbe-ke
: senin Rabbin
<...
Kəhf Suresi, 24. Ayet:
Ancak Allah'ın dilemesiyle (yapacağım de). Ve unuttuğun zaman Rabbini zikret ve de ki: “Rabbimin beni (Allah'a) bundan daha yakın (daha üstün) bir
irşad
seviyesine ulaştırmasını umarım.”...
Taha Suresi, 3. Ayet:
(3-4) Yüce gökleri ve yeri yaratan tarafından onu, Yaratana saygı duyanı uyaran,
irşad
eden buyruklar halinde tedricen indirdik....
Taha Suresi, 4. Ayet:
(3-4) Yüce gökleri ve yeri yaratan tarafından onu, Yaratana saygı duyanı uyaran,
irşad
eden buyruklar halinde tedricen indirdik....
Taha Suresi, 128. Ayet:
Daha onları şu
irşad
etmedi mi? Ki kendilerinden evvel nice kurûn helâk etmişiz, onların meskenlerinde yürüyüp duruyorlar, her halde bunda ıbret alacak aklı olanlar için çok âyetler var...
Taha Suresi, 128. Ayet:
Biz onlardan evvel nice asırlar (halkın) ı helak etmişizdir. Bu, onları irşâd etmedi mi? Halbuki kendileri de onların yurdlarında yürüyüb duruyorlar. Bunda salim akıl saahibleri için elbette ibret verici âyetler vardır. ...
Ənbiya Suresi, 51. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun ki
2.
âteynâ
: verdik
3.
ibrâhîme
: İbrâhîm
4.
ruşde-hu
: onun rüşdü (onun
irşad
yetkisi...
Ənbiya Suresi, 51. Ayet:
Ve andolsun ki daha önce İbrâhîm (A.S)'a rüşdünü (
irşad
yetkisini) verdik. Ve Biz, onu (
irşad
a ehil olduğunu) bilenlerdik....
Həcc Suresi, 24. Ayet:
Ve onlar, sözün en temizini söylemeye irşâd edilmişlerdir ve onlar hamde lâyık Tanrının yoluna irşâd edilmişlerdir....
Həcc Suresi, 24. Ayet:
Onlar sözün en güzeline irşâd edilmişler, kendisine çok hamdedilen (Allah) ın doğru yoluna iletilmişlerdir. ...
Həcc Suresi, 54. Ayet:
Ve kendilerine ilim verilenlerin, onun (
irşad
makamının, Velî Resûl'ün, Nebî Resûl'ün) söylediklerinin Rabbinden bir hak olduğunu bilmeleri, O'na îmân etmeleri, onların kalplerinin O'nu (Allah'ı) idrak etmesi (kalplerinden ekinnetin alınıp yerine ihbat sistemi konarak kalplerin mutmain olması) içindir. Muhakkak ki Allah, âmenû olanları (Allah'a ulaşmayı dileyenleri) mutlaka Sıratı Mustakîm'e hidayet edendir....
Möminun Suresi, 23. Ayet:
Bir zaman, halkını
irşad
etmesi gayesiyle Nûh’u gönderdik de: "Ey halkım, dedi, yalnız Allah’a ibadet ediniz. Zira sizin Ondan başka ilahınız yoktur. Gerçek bu iken hâlâ şirkten sakınmaz mısınız?"...
Nur Suresi, 54. Ayet:
De ki: Allah'a itaat ediniz, Peygamber'e itaat ediniz. Bununla beraber Yüzçevirirlerse, Peygamber'e gereken, kendisine yüklenilen (tebliğ ve irşâd)dır; size de kendinize yüklenen düşer. (Herkes kendine yükletilenden sorumludur). Eğer ona itaat ederseniz doğru yolu bulmuş olursunuz. Peygamber'e gereken sadece açık tebliğdir....
Nəml Suresi, 92. Ayet:
'İnsanlara Kur’ân’ı okuyarak, tebliğ etmem, onları davet ve
irşad
etmem emrolundu.' Artık kim hak yolu tercih eder, İslâm’da sebat ederse, kendi iyiliği, kurtuluşu için hak yola girmiş, İslâmî hayatı yaşamış olur. Kim de başına buyruk hareket ederek hak yoldan uzaklaşır, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih ederse, ona: 'Ben sadece sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan uyarıcılardanım' diye bildir....
Ənkəbut Suresi, 69. Ayet:
Bizim uğrumuzda cihad edenleri biz mutlaka kendi yolumuza
irşad
ederiz. Allah, şüphesiz iyilik edenlerle beraberdir....
Səcdə Suresi, 23. Ayet:
(23-24) Şu bir gerçektir ki, sana verdiğimiz gibi Mûsâ’ya da kitap vermiş, sana vahyettiğimiz gibi ona da vahyetmiştik. Dolayısıyla onun da böyle bir vahiy aldığından hiç tereddüdün olmasın. Biz ona verdiğimiz kitabı, İsrailoğullarına rehber kıldık. Onlar sabrettiği ve âyetlerimize kesin olarak inandıkları müddetçe, Biz, emir ve
irşad
ımızla onlardan doğru yolu gösteren önderler tayin ettik....
Səcdə Suresi, 24. Ayet:
Onlardan bir kısmını sabrettikleri ve âyetlerimize kesinlikle inandıkları için emrimizle doğru yola irşâd eden önderler yaptık....
Səcdə Suresi, 24. Ayet:
(23-24) Şu bir gerçektir ki, sana verdiğimiz gibi Mûsâ’ya da kitap vermiş, sana vahyettiğimiz gibi ona da vahyetmiştik. Dolayısıyla onun da böyle bir vahiy aldığından hiç tereddüdün olmasın. Biz ona verdiğimiz kitabı, İsrailoğullarına rehber kıldık. Onlar sabrettiği ve âyetlerimize kesin olarak inandıkları müddetçe, Biz, emir ve
irşad
ımızla onlardan doğru yolu gösteren önderler tayin ettik....
Səcdə Suresi, 26. Ayet:
Kendilerinden önce yok ettiğimiz nice nesillerin yurtlarında gezip dolaşmaları onları doğru yola irşâd etmiyor mu ? Doğrusu bunda öğütler ve ibretler vardır. Hâlâ işitmiyorlar mı ?...
Səcdə Suresi, 26. Ayet:
Daha
irşad
etmedi mi onları ki kendilerinden evvel nice karınlar helâk etmişiz, meskenlerinde geziyorlar, elbette bunda şübhesiz âyetler var, halâ kulak vermiyecekler mi?...
Səcdə Suresi, 26. Ayet:
Yurtlarında dolaştıkları nice nesillerin hayatlarını sona erdirmemiz, onları doğru yola
irşad
etmiyor mu? Elbette bunda ibretler vardır. Hâlâ nasihat dinlemeyecekler mi?...
Əhzab Suresi, 4. Ayet:
Allah bir kişi için içerisinde iki kalp yaratmamıştır. Ve kendilerinden müzaherede bulunduğunuz zevcelerinizi sizin valideleriniz kılmamıştır ve evlatlıklarınızı da sizin oğullarınız kılmış değildir. O sizin ağızlarınızdaki bir lâkırdınızdır. Ve Allah hakkı söyler ve O, doğru yola
irşad
buyurur....
Səba Suresi, 6. Ayet:
Kendilerine ilim verilen (gerçekçiler ise, Rabbından sana indirilenin hak olduğunu ve çok güçlü, çok üstün, övülmeğe hep lâyık olanın yoluna irşâd ettiğini görüp bilirler....
Yasin Suresi, 11. Ayet:
Sen ey Resulüm, şu kimseyi uyar: İrşâda can kulağıyla tâbi olur, görmediği Rahman’a saygı duyup O’ndan çekinir. Müjdele onu: Mağfiret onun, şerefli mükâfat onun......
Yasin Suresi, 19. Ayet:
Resuller cevap verdiler: "Uğursuzluğunuz sizinle beraber, çünkü siz imânsızsınız, irşâd edildiniz diye mi böyle söylüyorsunuz? Haddi aşan toplumun tekisiniz siz!"...
Sad Suresi, 4. Ayet:
(4-5) İçlerinden kendilerini uyarıp
irşad
edecek birinin gelmesine her nedense şaşırdılar ve o kâfirler: "Bu bir sihirbaz, bir yalancı! İşte tutmuş bunca ilahı bir tek ilah yapmış! Bu gerçekten şaşılacak, çok tuhaf bir şey!" dediler....
Sad Suresi, 5. Ayet:
(4-5) İçlerinden kendilerini uyarıp
irşad
edecek birinin gelmesine her nedense şaşırdılar ve o kâfirler: "Bu bir sihirbaz, bir yalancı! İşte tutmuş bunca ilahı bir tek ilah yapmış! Bu gerçekten şaşılacak, çok tuhaf bir şey!" dediler....
Sad Suresi, 86. Ayet:
De ki: "Ben de
irşad
ve risalet hizmetinden dolayı sizden bir ücret istemiyorum ve ben size kendiliğinden bir iddia içinde bulunan biri de değilim!"...
Mömin Suresi, 29. Ayet:
1.
yâ
: ey
2.
kavmi
: kavmim
3.
lekum(u)
: sizindir
4.
el mulku
: mülk, saltanat
Mömin Suresi, 29. Ayet:
(O adam dedi ki): "Ey kavmim! Bugün mülk sizindir, yeryüzünde kuvvetlisiniz. Ama Allah'ın şiddetli azabı bize geldiğinde, size kim yardım edecek?" Firavun (da) şöyle dedi: "Size gösterdiğim şey sadece benim görüşümdür. Ve ben, sizi
irşad
yolundan başkasına hidayet etmem (ulaştırmam)."...
Mömin Suresi, 38. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
ellezî âmene
: âmenû olan, îmân eden kimse
3.
yâ
: ey
4.
kavmittebiûni
: (kavmi ittebiû-ni...
Mömin Suresi, 38. Ayet:
Ve âmenû olan adam şöyle dedi: "Ey kavmim! Bana tâbî olun ki sizi
irşad
yoluna ulaştırayım."...
Mömin Suresi, 54. Ayet:
ki aklı selîm sahiblerine bir
irşad
ve bir ıhtar olmak için...
Şura Suresi, 7. Ayet:
Böylece sana Arapça bir Kur’ân vahyettik ki sen Anakent olan Mekke ile bütün etrafını uyarıp
irşad
edesin ve gerçekleşeceğinde hiç şüphe olmayan mahşer günündeki büyük buluşmayı haber veresin. O ne müthiş manzara: Bir kısım cennette… Bir kısım alevli cehennemde!...
Şura Suresi, 23. Ayet:
İşte bu, Allah’ın iman edip makbul ve güzel işler yapan kullarına verdiği mutluluk müjdesidir. De ki: Ben bu risalet ve
irşad
hizmetinden ötürü, sizden akrabalık sevgisinden başka beklediğim hiçbir karşılık yoktur. İşte kim böyle bir sevgi olsun, başka iyi işler olsun gerçekleştirirse, Biz de onun o iyiliğinin sevap ve mükâfatını kat kat artırırız. Çünkü Allah gafurdur, şekûrdur (çok affedicidir, kullarının az işlerini fazlasıyla ödüllendirir)....
Casiyə Suresi, 11. Ayet:
Bu bir
irşad
dır, rablarının âyetlerine küfredenler ise onlara en fenâsından bir elîm azâb var...
Hucurat Suresi, 7. Ayet:
1.
va'lemû
: ve bilin
2.
enne
: olduğunu
3.
fî-kum
: sizin içinizde
4.
resûlu allâhi
: Allah'ın Resûlü
<...
Hucurat Suresi, 7. Ayet:
Ve aranızda Allah'ın Resûlü olduğunu biliniz. Eğer işlerin çoğunda size itaat etseydi, mutlaka sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah, size îmânı sevdirdi ve onu kalplerinizde müzeyyen kıldı. Küfrü, fıskı ve isyanı size kerih gösterdi. İşte onlar, onlar
irşad
olanlardır....
Hucurat Suresi, 7. Ayet:
Ve bilin ki Allah'ın Resûlü içinizdedir. Eğer o, size birçok işlerde uysaydı, elbette sıkıntıya düşerdiniz. Ancak Allah size imanı sevdirdi, onu kalplerinizde süsleyip çekici kıldı ve size inkârı, fıskı ve isyanı çirkin gösterdi. İşte onlar, doğru yolu bulmuş (
irşad
) olanlardır....
Hucurat Suresi, 7. Ayet:
Ve bilin ki Tanrı'nın Resulü içinizdedir. Eğer o size birçok buyrukta uysaydı elbette sıkıntıya düşerdiniz. Ancak Tanrı size inancı sevdirdi, onu kalplerinizde süsleyip çekici kıldı ve size küfrü, fıskı ve isyanı çirkin gösterdi. İşte onlar, doğru yolu bulmuş (
irşad
) olanlardır....
Hucurat Suresi, 7. Ayet:
Ve bilin ki Allah'ın Rasulü içinizdedir. Eğer o, size birçok işlerde uysaydı, elbette sıkıntıya düşerdiniz. Ancak Allah, size imanı sevdirdi, onu kalplerinizde süsleyip çekici kıldı ve size küfrü, fıskı ve isyanı çirkin gösterdi. İşte onlar, doğru yolu bulmuş (
irşad
) olanlardır....
Qaf Suresi, 2. Ayet:
(2-3) Doğrusu, onlar, kendilerinden birinin, uyarıp
irşad
etmek için gelmesine şaşırdılar da kâfirler: "Bu, ne tuhaf şey!" dediler, "Biz ölüp de toprak olduktan sonra mı dirileceğiz? Bu, aklın alamayacağı kadar uzak bir ihtimal!"...
Qaf Suresi, 3. Ayet:
(2-3) Doğrusu, onlar, kendilerinden birinin, uyarıp
irşad
etmek için gelmesine şaşırdılar da kâfirler: "Bu, ne tuhaf şey!" dediler, "Biz ölüp de toprak olduktan sonra mı dirileceğiz? Bu, aklın alamayacağı kadar uzak bir ihtimal!"...
Tur Suresi, 29. Ayet:
Ey Resulüm, sen
irşad
ve nasihatina devam et! Sen Rabbinin ihsanı sayesinde kâfirlerin iddia ettikleri gibi kâhin de değilsin, deli de değilsin....
Tur Suresi, 40. Ayet:
Yoksa onlardan vahyi tebliğ, risalet ve
irşad
hizmetlerinden ötürü bir ücret istiyorsun da, onlar ağır bir borç yükü altında eziliyorlar mı?...
Haqqə Suresi, 48. Ayet:
Şüphesiz o müttakiler için bir
irşad
dır....
Cin Suresi, 2. Ayet:
1.
yehdî
: ulaştırır
2.
ilâ er ruşdi
:
irşad
a
3.
fe âmennâ
: artık biz îmân ettik
4.
bi-hî
: ona
Cin Suresi, 2. Ayet:
“O (Kur'ân),
irşad
a ulaştırır, artık biz, O'na îmân ettik ve artık kimseyi Rabbimize asla ortak koşmayız.”...
Cin Suresi, 10. Ayet:
1.
ve ennâ
: ve gerçekten biz
2.
lâ nedrî
: bilmiyoruz
3.
e şerrun
: bir şerr mi
4.
urîde
: murad edildi, istendi<...
Cin Suresi, 10. Ayet:
Ve gerçekten biz bilmiyoruz. Yeryüzünde olan kimselere bir şerr mi murad edildi, yoksa Rab'leri onların
irşad
olmalarını mı diledi?...
Cin Suresi, 14. Ayet:
1.
ve ennâ
: ve gerçekten biz
2.
min-nâ
: bizden (bir kısmımız)
3.
el muslimûne
: Allah'a teslim olanlar
4.
ve min-nâ
...
Cin Suresi, 14. Ayet:
Ve gerçekten bizden, (Allah’a) teslim olanlar da var ve bizden kasitun (kalpleri kasiyet bağlamış) olanlar da var. Artık kim (Allah’a) teslim olmuşsa işte onlar,
irşad
olmayı (nefsin ve iradenin teslimini) arayanlardır (dileyenlerdir)....
Cin Suresi, 21. Ayet:
1.
kul
: de
2.
in-nî
: muhakkak ki ben
3.
lâ emliku
: ben malik (sahip) değilim
4.
lekum
: size
Cin Suresi, 21. Ayet:
De ki: “Muhakkak ki ben, size bir zarar verme ve sizi
irşad
etme gücüne malik (sahip) değilim.”...
Cin Suresi, 21. Ayet:
De ki: "Doğrusu ben, sizin için ne bir zarar, ne de bir yarar (
irşad
) sağlayabilirim."...
Cin Suresi, 21. Ayet:
De ki haberiniz olsun ben size kendiliğimden ne bir zarar, ne de bir
irşad
yapamam...
Cin Suresi, 21. Ayet:
De ki: «Haberiniz olsun, ben size kendiliğimden ne bir zarar verebilirim, ne de bir
irşad
yapabilirim....
Cin Suresi, 21. Ayet:
De ki: "Doğrusu ben, sizin için ne bir zarar, ne de bir yarar (
irşad
) sağlayabilirim....
Cin Suresi, 21. Ayet:
De ki: «Doğrusu ben, sizin için ne bir zarar, ne de bir yarar (
irşad
) sağlayabilirim.»...
Müddəssir Suresi, 49. Ayet:
(49-51) Ne oluyor onlara ki bu öğütten, bu
irşad
dan arslandan ürküp kaçan yaban eşeği gibi kaçıyorlar?...
Müddəssir Suresi, 50. Ayet:
(49-51) Ne oluyor onlara ki bu öğütten, bu
irşad
dan arslandan ürküp kaçan yaban eşeği gibi kaçıyorlar?...
Müddəssir Suresi, 51. Ayet:
(49-51) Ne oluyor onlara ki bu öğütten, bu
irşad
dan arslandan ürküp kaçan yaban eşeği gibi kaçıyorlar?...
Nəbə Suresi, 21. Ayet:
İnne cehenneme kânet mirsâdâ(mirsâden)....
Nəbə Suresi, 21. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
cehenneme
: cehennem
3.
kânet mirsâden
: mirsad oldu, görünür oldu, rasad edilen yer, gözleme yeri oldu
...
Nəbə Suresi, 21. Ayet:
Muhakkak ki cehennem mirsad olmuştur....
Nəbə Suresi, 21. Ayet:
Şübhesiz ki Cehennem olmuştur mırsad...
Naziat Suresi, 18. Ayet:
(18-19) 'Bu yüzden (ona) de ki: 'Senin (şirk ve isyan kirlerinden) temizlenmeye(meylin) var mı? Seni Rabbine (giden yola) irşâd edeyim de böylece (O’nu tanıyasın ve O’ndan) korkasın!’ '...
Naziat Suresi, 19. Ayet:
Ve rabbına
irşad
edeyim de seni saygılanasın?...
Naziat Suresi, 19. Ayet:
«Ve seni Rabbin (i tanıtmıya) irşâd edeyim ki (Ondan) korkasın». ...
Naziat Suresi, 19. Ayet:
(18-19) 'Bu yüzden (ona) de ki: 'Senin (şirk ve isyan kirlerinden) temizlenmeye(meylin) var mı? Seni Rabbine (giden yola) irşâd edeyim de böylece (O’nu tanıyasın ve O’ndan) korkasın!’ '...
Əbəsə Suresi, 5. Ayet:
(5-6) Ama
irşad
a ihtiyaç duymayana ise, ona dönüp itibar ediyorsun....
Əbəsə Suresi, 6. Ayet:
(5-6) Ama
irşad
a ihtiyaç duymayana ise, ona dönüp itibar ediyorsun....
Ğaşiyə Suresi, 21. Ayet:
İşte böyle... Sen insanları
irşad
a devam et! Zaten senin görevin sadece
irşad
edip düşündürmektir....
Fəcr Suresi, 14. Ayet:
İnne rabbeke le bil mirsâd(mirsâdi)....
Fəcr Suresi, 14. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
rabbe-ke
: senin Rabbin
3.
le
: elbette, mutlaka
4.
bi el mirsâdi
: gözleyen
Fəcr Suresi, 14. Ayet:
Şübhesiz ki Rabbın öyle mirsad ile gözetmektedir...
Fəcr Suresi, 14. Ayet:
Şüphesiz ki Rabbin öyle mirsad ile gözetlemektedir....
Yasin Suresi, 69. Ayet:
Biz Resûl’e Kur’ân öğrettik, şiir öğretmedik, o zaten ona yaraşmaz. O sırf bir irşâd ve parlak bir Kur’ân’dır....
Qaf Suresi, 45. Ayet:
Biz onların aykırı iddialarını pek iyi biliyoruz, ama sen onları kuvvet kullanarak imana getirecek bir zorba değilsin. Sen sadece uyaran bir elçisin. Senin yapacağın iş, sadece tehdidimden endişe edecek kimseleri Kur’ân ile
irşad
etmektir....
Bəqərə Suresi, 186. Ayet:
Qullarım səndən Məni soruşduğu zaman şübhəsiz ki, Mən (onlara) yaxınam. Mənə dua edilincə dua edənin duasını (dəvətini) qəbul edərəm. O halda onlar da Məni (Mənim dəvətimi) qəbul etsinlər və Mənə amənu olsunlar (Mənə təslim olmağı diləsinlər). Ümid edilər ki, beləcə onlar
irşad
olarlar....
Bəqərə Suresi, 256. Ayet:
Dində məcburiyyət yoxdur. İrşad yolu (Allahın hidayət yolu) qayy yolundan (dəlalət yolundan, şeytanın yolundan) açıq-aşkar ayrılıb ortaya çıxmışdır. Artıq kim tağutu (şeytanı) inkar edib Allaha iman etsə (mömin olsa) beləcə o (Allahdan) qopması mümkün olmayan ürvətül vusqadan (möhkəm bir qulpdan, dəstəkdən, mürşidin əlindən) yapışmışdır. Allah Səm'i'dir, Alimdir....
Tövbə Suresi, 100. Ayet:
O sabiqun-əl əvvəlin (əvvəlki xeyirlərdə yarışanlardan salah məqamında iradəsini Allaha təslim edərək
irşad
a məmur və məzun təyin olunanlar): Onların bir qismi mühacirindən (Məkkədən Mədinəyə hicrət edənlərdən) bir qismi ənsardan (Mədinədəki yardımçılardan) və bir qismi də onlara (ənsar və mühacirinə) ehsanla tabe olanlardandır. (Səhabə
irşad
məqamına sahib olduqları üçün onlara tabe olundu). Allah onlardan razı və onlar da Allahdan razıdır. Onlara Allah altlarından çaylar axan cənnətlər hazırla...
Hud Suresi, 78. Ayet:
Onun qövmü qaçaraq onun yanına gəldi. Daha əvvəldən seyyiat (çirkin işlər) edirdilər. ‘Ey qövmüm, bunlar qızlarımdır! Onlar sizin üçün daha təmizdir. Artıq (Allahdan çəkinin), Allaha qarşı təqva sahibi olun və qonaqlarımın yanında məni rəzil etməyin. Sizin aranızda
irşad
edən bir adam yoxdurmu?’ dedi....
Hud Suresi, 87. Ayet:
‘Ey Şuayb! Atalarımızın ibadət etdiyi şeyləri və mallarımız barəsində istədiyimiz kimi istifadə etməkdən vaz keçməyimizi sənə namazınmı əmr edir? Şübhəsiz ki, sən həlimsən, rəşidsən (rüşdə çatansan,
irşad
edənsən).’ dedilər....
Hud Suresi, 97. Ayet:
Firon və onun qövmünün öndərlərinə (Musanı (ə.s) göndərdik (ayə-96). Lakin, onlar Fironun əmrinə tabe oldular. Fironun əmri (isə)
irşad
edici deyildi....
Nəhl Suresi, 106. Ayet:
Qəlbi imanla mütməin olduğu (rahatlıq tapdığı) halda məcbur edilən şəxs istisna olmaqla, kim imanından (hidayətə ərdikdən) sonra Allahı inkar etsə və kim küfrə sinə açsa (
irşad
məqamından şübhə edib fisqə düşsə, o kimsənin küfrü tələbi səbəbiylə, Allahu Təala, onun sinəsini küfrə açar, şərh edər), artıq Allahdan bir qəzəb onların üzərinədir və onlar üçün əzim əzab vardır....
Kəhf Suresi, 10. Ayet:
Gənclər mağaraya sığındıqları zaman belə dedilər: ‘Rəbbimiz, bizə Sənin dərgahından bir rəhmət ver və bizə əmrindən mürşid (
irşad
edən) təyin et.’...
Kəhf Suresi, 17. Ayet:
Günəşin doğduğu zaman mağaralarının sağ tərəfindən gəldiyini və batdığı zaman sol tərəfdən onların yanlarından keçdiyini görərsən. Onlar mağaranın geniş bir sahəsində idilər. Bu Allahın ayələrindəndir (möcüzələrindəndir). Allah kimi Özünə hidayət etsə, o hidayətə ərmişdir. Kimi dəlalətdə buraxsa artıq onun üçün vəli mürşid (
irşad
edən övliya) tapılmaz....
Kəhf Suresi, 24. Ayet:
Ancaq inşallah (Allahın diləməsiylə edəcəyəm de) və unutduğun zaman Rəbbini zikr et və de ki: ‘Rəbbimin məni bundan daha üstün bir
irşad
səviyyəsinə çatdırmasını ümid edirəm.’...
Ənbiya Suresi, 51. Ayet:
And olsunki, daha əvvəl İbrahimə (ə.s) rüşdünü (
irşad
səlahiyyətini) verdik. Biz onu (
irşad
a əhil olduğunu) bilənlərdik....
Həcc Suresi, 54. Ayet:
Elm verilmiş kəslərin onun (
irşad
məqamının, Vəli Rəsulun, Nəbi Rəsulun) söylədiklərinin Rəbbindən bir haqq olduğunu bilmələri, Ona iman etmələri onların qəlblərinin Onu idrak etməsi (qəlblərindən möhrün alınıb yerinə ihbat sistemi qoyularaq qəlblərin mütməin olması) üçündür. Şübhəsiz ki, Allah amənu olanları mütləq Sirati Müstəqimə hidayət edər....
Mömin Suresi, 29. Ayet:
(O adam dedi ki): ‘Ey qövmüm! Bu gün mülk sizindir, yer üzündə qüvvətlisiniz. Amma Allahın şiddətli əzabı bizə gəldiyi zaman sizə kim kömək edəcək?’ Firon (da) belə dedi: ‘Sizə göstərdiyim şey yalnız mənim rəyimdir. Mən sizi
irşad
yolundan başqasına hidayət etmərəm.’...
Mömin Suresi, 38. Ayet:
Amənu olan adam belə dedi: ‘Ey qövmüm! Mənə tabe olun ki, sizi
irşad
yoluna hidayət edim.’...
Hucurat Suresi, 7. Ayet:
Aranızda Allahın Rəsulu olduğunu bilin. Əgər işlərin çoxunda sizə itaət etsəydi, mütləq sıxıntıya düşərdiniz. Lakin Allah sizə imanı sevdirdi və onu qəlblərinizə gözəl göstərdi. Küfrü, fisqi və üsyanı sizə çirkin göstərdi. Məhz onlar
irşad
olanlardır....
Cin Suresi, 2. Ayet:
‘O (Quran)
irşad
a çatdırar, artıq biz Ona iman etdik və artıq heç kimi Rəbbimizə əsla şərik qoşmarıq.’...
Cin Suresi, 10. Ayet:
Həqiqətən biz bilmirik. Yer üzündə olan kimsələr üçün bir şərmi istənildi, yoxsa Rəbləri onların
irşad
olmalarınımı istədi?...
Cin Suresi, 14. Ayet:
Həqiqətən bizdən (Allaha) təslim olanlar da var və bizdən qəlbləri daş kimi sərt olanlar var. Kim Allaha təslim olmuşsa onlar,
irşad
olmağı axtaranlardır (diləyənlərdir)....
Cin Suresi, 21. Ayet:
De ki: ‘Şübhəsiz ki, mən sizə bir zərər vermə və sizi
irşad
etmə gücünə malik (sahib) deyiləm.’...