Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Tövbə Suresi, 80. Ayet:
Onlar üçün istər bağışlanma dilə, istər diləmə; onlar üçün yetmiş dəfə bağışlanma diləsən də, Allah onları bağışlamayacaq. Bu, onların Allahı və Onun Peyğəmbərini inkar etmələrinə görədir. Allah fasiqlər tayfasını doğru yola yönəltməz. (Münafiqlərin başçısı Abdullah ibn Übeyy ölümcül xəstəliyə tutulduğu zaman oğlu Abdullah Həzrət Peyğəmbərin yanına gələrək atası üçün
istiğfar
etməsini istəmişdi. Abdullah səmimi bir müsəlman olduğu üçün Həzrət Peyğəmbər onun xətrinə dəyməyərək atasının bağışlanma...
Zariyat Suresi, 18. Ayet:
Sübh çağında isə
istiğfar
edirdilər....
Əhzab Suresi, 43. Ayet:
Sizi qaranlıqlardan aydınlığa çıxartmaq üçün sizə Öz rəhmətini göndərən Odur. Mələkləri də sizin üçün
istiğfar
edərlər. Allah möminlərə qarşı çox mərhəmətlidir....
Əhzab Suresi, 56. Ayet:
Həqiqətən, Allah və mələkləri Peyğəmbərə salavat göndərirlər. Ey iman gətirənlər, siz də ona salavat göndərin və onu səmimi-qəlbdən salamlayın! (Təfsirçilərə görə, Allahın salavat göndərməsi mərhəmət etməsi və Rəsulunun şanını ucaltmasıdır. Mələklərin salavat göndərməsi Həzrət Peyğəmbərin şanını ucaltmaları və möminlər üçün
istiğfar
etmələridir. Möminlərin salavat göndərməsi isə Həzrət Peyğəmbər üçün dua etmələri mənasına gəlir.)...
Zariyat Suresi, 18. Ayet:
Sübh çağı
istiğfar
edərdilər....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Bir vakit de (Tîh sahrasından çıktıktan sonra): “- Şu Kudüs şehrine girin de nimetlerinden dilediğinizi, bol bol yeyin; kapısından secde ederek girin ve “Hıtta” deyin (günahınızdan
istiğfar
edin) ki, günahlarınızı afvedelim. Biz, ihsan (iyilik ve itâat) edenlere, sevabı daha artıracağız.” demiştik....
Bəqərə Suresi, 199. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
efîdû
: topluca, akın akın dönüp gelin
3.
min haysu
: yerden
4.
efâda
: topluca, akın akın dön...
Bəqərə Suresi, 199. Ayet:
Sonra insanların akın akın geldikleri yerden, akın akın gelin ve Allah'a
istiğfar
edin (mağfiret dileyin). Muhakkak ki Allah, Gafûr'dur (mağfiret edendir), Rahîm'dir (Rahîm esması ile tecelli edendir)....
Bəqərə Suresi, 199. Ayet:
Sonra herkesin topluca döndüğü yerden siz de dönün ve (yetersizliklerinizden dolayı)
istiğfar
edin. Şüphesiz ki Allâh Ğafûr'dur, Rahıym'dir....
Ali-İmran Suresi, 16. Ayet:
(16-17) «Ey Rabbimiz ! Şüphesiz ki biz imân ettik; artık günahlarımızı bağışla ve bizi Cehennem ateşinin azabından koru» diyenler: Sabredenler, doğru olanlar, itaat edip baş eğenler, boyun bükenler, (mallarını Allah yolunda) harcayanlar ve seher vakitlerinde
istiğfar
edenlerdir....
Ali-İmran Suresi, 17. Ayet:
(Onlar) sabredenlerdir, sadıklardır, kanitlerdir (kulluğunun idrakıyla boyun eğmişlerdir), (muhtaçlara) bağışlayanlardır, seher vakti (uyanma sürecinde) eksikliklerinden dolayı
istiğfar
edenlerdir....
Ali-İmran Suresi, 17. Ayet:
(16-17) «Ey Rabbimiz ! Şüphesiz ki biz imân ettik; artık günahlarımızı bağışla ve bizi Cehennem ateşinin azabından koru» diyenler: Sabredenler, doğru olanlar, itaat edip baş eğenler, boyun bükenler, (mallarını Allah yolunda) harcayanlar ve seher vakitlerinde
istiğfar
edenlerdir....
Ali-İmran Suresi, 17. Ayet:
O sabr edenleri, o sıdk-u sadakatle gidenleri, o divan duranları, o nefaka verenleri, ve o seher vakitleri
istiğfar
eyleyenleri...
Ali-İmran Suresi, 17. Ayet:
O sabredenleri, o doğruluktan şaşmayanları, o elpençe divan duranları, o nafaka verenleri ve seher vakitlerinde o
istiğfar
edip yalvaranları (görür)....
Ali-İmran Suresi, 17. Ayet:
Onlar sabredicilerdir, sâdıktırlar, ibadetlere müdavimdirler, infak edenlerdir, seher vakitlerinde de
istiğfar
da bulunanlardır....
Ali-İmran Suresi, 17. Ayet:
(Onlar) sabredenler, sâdıklar, huzurunda gönülden boyun bükenler, Allah için infak edenler ve seher vaktinde
istiğfar
edenlerdir....
Ali-İmran Suresi, 17. Ayet:
Sabredenleri, doğru olanları, huzûrunda gönülden boyun büküp divan duranları, Allâh için (mal) harcayanları ve seherlerde
istiğfar
edenleri (Allah'tan bağışlanmalarını dileyenleri Allâh) görmektedir....
Ali-İmran Suresi, 135. Ayet:
1.
vellezîne
: ve onlar
2.
izâ fealû
: yaptıkları zaman
3.
fâhişeten
: kötülük
4.
ev zalemû
: veya zulmettiler
Ali-İmran Suresi, 135. Ayet:
Yine onlar ki, bir kötülük yaptıklarında, ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe-
istiğfar
ederler. Zaten günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler....
Ali-İmran Suresi, 135. Ayet:
Onlar utanılacak bir iş yaptıklarında veya (Allâh'tan perdelenerek) nefslerine zulmettiklerinde; Allâh'ı düşünüp yaptıkları yanlış, kusur dolayısıyla
istiğfar
ederler. Suçları da Allâh'tan başka kim bağışlayabilir (ki)! Onlar yaptıkları yanlışlarda ısrarlı değillerdir....
Ali-İmran Suresi, 135. Ayet:
Ve onlar ki, bir hayâsızlık işledikleri veya kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı anar, günahlarından dolayı
istiğfar
ederler —günahları da Allah'tan başka kim bağışlar?— ve yaptıkları (kötülük, kusur ve günah) üzerinde ısrar edip bile bile durmazlar....
Ali-İmran Suresi, 135. Ayet:
Yine onlar ki, bir kötülük yaptıklarında, ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe-
istiğfar
ederler. Zaten günahları Allah'tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar, işledikleri kötülüklerde, bile bile ısrar etmezler....
Ali-İmran Suresi, 135. Ayet:
Ve onlar ki bir kabahat yaptıkları veya nefislerine bir zulmettikleri vakıt Allahı anarlar da derhal günahlarına
istiğfar
ederler, günahları da Allahdan başka kim mağfiret eder? Hem yaptıklarına bile bile ısrar etmezler...
Ali-İmran Suresi, 135. Ayet:
Ve öyle zâtlar ki, bir büyük günah yaptıkları veya nefislerine zulmettikleri zaman Allah Teâlâ'yı zikrederler, hemen günahları için
istiğfar
da bulunurlar. Ve kimdir Allah Teâlâ'dan başka günahları mağfiret eden? Ve onlar yaptıklarında bile bile ısrar etmezler....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Ancak Allah'ın rahmetiyledir ki, sen onlara yumuşak (ve hoşgörüyle) davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, elbette etrafından dağılır, giderlerdi. O halde onları affet, onlar için
istiğfar
da bulun, (dünya) işiyle ilgili hususlarda onlara danış (görüşlerini al). (Bu yoldan hareketle) azmettiğin zaman artık Allah'a güvenip dayan. Çünkü Allah kendisine güvenip dayananları sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Deme ki mahza Allahdan bir rahmet iledir ki sen onlara yumuşak bulundun, eğer katı yürekli bir nobran olsa idin elbette etrafından dağılmış gitmişlerdi, o halde kusurlarını afvet de günahlarına
istiğfar
ediver ve emirde reylerini al, sonra da azmettin mi artık Allaha mütevekkil ol, çünkü Allah mütevekkil olanları sever...
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
İmdi Allah Teâlâ'dan bir rahmet sebebiyledir ki, onlara yumuşak davrandın, ve eğer sen çirkin huylu katı yürekli olsaydın, elbette etrafından dağılırlardı. Artık onları affet. Onlar için
istiğfar
da bulun. Ve onlar ile emr hususunda müşavere yap. Sonra ettiğin zaman da Allah Teâlâ'ya tevekkül et. Şüphe yok ki Allah Teâlâ tevekkül edenleri sever....
Nisa Suresi, 64. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
mâ erselnâ
: göndermedik
3.
min resûlin
: bir resûl, bir elçi
4.
illâ
: ....'den başka
Nisa Suresi, 64. Ayet:
Biz her peygamberi -Allah'ın izniyle- ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah'tan bağışlanmayı dileseler, Resûl de onlar için
istiğfar
etseydi Allah'ı ziyadesiyle affedici, esirgeyici bulurlardı....
Nisa Suresi, 64. Ayet:
Biz her Rasûlü, kendilerine Allâh'ın izniyle itaat edilmeleri için irsâl ettik. Eğer onlar nefslerine zulmettiklerinde sana gelselerdi de Allâh'tan bağışlanma niyaz etselerdi, Rasûl de onlar için
istiğfar
dileseydi, elbette Allâh'ı Tevvab ve Rahıym bulacaklardı....
Nisa Suresi, 64. Ayet:
Biz her peygamberi -Allah'ın izniyle- ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah'tan bağışlanmayı dileseler, Resûl de onlar için
istiğfar
etseydi Allah'ı ziyadesiyle affedici, esirgeyici bulurlardı....
Nisa Suresi, 64. Ayet:
Biz her hangi bir Peygamberi gönderdikse mahzâ Allahın iznile itaat edilmek için gönderdik, eğer onlar nefislerine zulmettikleri zaman sana gelseler de günahlarına mağfiret dileseler, Peygamber de kendileri için
istiğfar
ediverse idi elbette Allahı tevvab, rahîm bulacaklardı...
Nisa Suresi, 64. Ayet:
Biz hiçbir peygamber göndermedik, ancak Allah Teâlâ'nın izniyle itaat edilmesi için gönderdik. Ve eğer onlar nefislerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah Teâlâ'dan mağfiret isteseydiler ve onlara peygamber de
istiğfar
da bulunsaydı elbette Allah Teâlâ'yı tevbeleri çok kabul edici ve çok esirgeyici bulacaklardı....
Nisa Suresi, 106. Ayet:
1.
ve istagfiri
: ve
istiğfar
et, mağfiret dile
2.
allâhe
: Allah
3.
inne
: muhakkak
4.
allâhe
: Allah
<...
Nisa Suresi, 106. Ayet:
Ve Allaha
istiğfar
eyle, çünkü Allah gafur, rahîm bulunuyor...
Nisa Suresi, 110. Ayet:
1.
ve men
: ve kim
2.
ya'mel
: yapar
3.
sûen
: kötülük
4.
ev
: veya
Nisa Suresi, 110. Ayet:
Kim bir suç işler ya da nefsine zulmederse (benliği yüzünden - benliğini Allâh'a şirk koşarsa); sonra (suçunu idrak edip) Allâh'a
istiğfar
ederse, Allâh Ğafûr'dur, Rahıym'dir (bağışlayıcıdır ve rahmetinden kaynaklanan güzellikleri yaşatandır). . ....
Nisa Suresi, 110. Ayet:
Kim bir kötülük işler veya kendine haksızlıkta bulunur, sonra da Allah'a yönelip
istiğfar
ederse, Allah'ı çok bağışlayıcı ve çok merhamet edici bulur....
Maidə Suresi, 74. Ayet:
1.
e fe lâ yetûbûne
: hâlâ tövbe etmiyorlar mı?
2.
ilâ allâhi
: Allâh'a (cc.)
3.
ve yestagfirûne-hu
: ve O'na
istiğfar
ediyorlar, O'ndan mağfiret diliyorlar
<...
Maidə Suresi, 74. Ayet:
daha Allaha tevbe edib
istiğfar
etmiyecekler mi? Allah gafur, rahîmdir....
Ənfal Suresi, 33. Ayet:
Hâlbuki sen onların içindeyken Allâh onlara azap vermezdi (sen âlemlere rahmet olarak irsâl edilmiştin). . . Ayrıca,
istiğfar
edenler de varken, Allâh onlara azap edici değildir....
Ənfal Suresi, 33. Ayet:
Halbuki sen (Ey Rasûlüm), onların içindeyken Allah onlara azap verecek değildi. İstiğfar ettikleri halde de Allah onlara azap edecek değil......
Ənfal Suresi, 33. Ayet:
Oysa sen onların arasında iken Allah onlara azâb edecek değildir ve onların (arasında kalan mü'minler)
istiğfar
ederken Allah yine kendilerine azâb edici değildir....
Ənfal Suresi, 33. Ayet:
Halbuki sen içlerinde iken Allah onlara azâb edecek değil idi,
istiğfar
ettikleri halde de Allah onlara azâb edecek değil...
Ənfal Suresi, 33. Ayet:
Halbuki sen içlerinde iken Allah, onlara azap edecek değildi. İstiğfar ederlerken de Allah onlara azap edecek değildir....
Ənfal Suresi, 33. Ayet:
Halbuki sen içlerinde iken Allah, onlara azab edecek değildi. İstiğfar ettikleri sürece de Allah onlara azab edecek değildir....
Ənfal Suresi, 33. Ayet:
Halbuki sen içlerinde iken (Habîbim), Allah onları azâblandırıcı değildi. Onlar
istiğfar
ederlerken de Allah yine onları azâblandırıcı değildir. ...
Ənfal Suresi, 33. Ayet:
Hâlbuki sen onların içinde iken Allah onlara azâb edecek değildi. Onlar istiğfâr ederken de Allah onlara azâb edici değildi....
Ənfal Suresi, 33. Ayet:
Halbuki sen içlerinde iken; Allah onlara azab etmez. Onlar
istiğfar
ederken de Allah, yine onları azablandıracak değildir....
Ənfal Suresi, 33. Ayet:
Ve halbuki, sen onların aralarında bulundukça Allah Teâlâ onlara azap edecek değildir. Ve onlar
istiğfar
da bulundukları halde de Allah Teâlâ onları azaplandırıcı değildir....
Ənfal Suresi, 33. Ayet:
Halbuki sen onların aralarında bulunduğun müddetçe Allah onları azaba uğratmaz; eğer onlar
istiğfar
ederlerse Allah bu takdirde de onlara azab etmez....
Ənfal Suresi, 33. Ayet:
Oysa sen onların içinde bulundukça Allâh, onlara azâb edecek değildi ve onlar
istiğfar
ederlerken (içlerinde
istiğfar
edenler var iken) de Allâh, onlara azâb edecek değildi....
Ənfal Suresi, 34. Ayet:
(Sen ve İstiğfar eden mü'minler aralarında bulunmayınca) Allah onlara ne diye azâb etmeyecek ? Oysa onlar (mü'minleri) Mescid-i Harâm'a (girmekten) men'ediyorlar. (Bununla beraber) onlar O Mescid'in dostları ve lâyıkları da değillerdir. Onun dostları ve lâyıkları ancak muttaki (Allah'tan saygı ile korkup fenalıklardan sakınanlardır. Ama ne var ki, onların çoğu (bu gerçeği) bilmezler....
Tövbə Suresi, 80. Ayet:
Onlar için dile istigfar et dile etme, onlar için yetmiş kerre istigfar da etsen Allah onlara hiç de mağfiret edecek değil, böyle, çünkü onlar Allahı ve Resulünü tanımadılar, Allah ise öyle baştan çıkmış fasıklar güruhuna hidayet etmez...
Tövbə Suresi, 80. Ayet:
(Habîbim, yâ Muhammed!) Onlar için ister mağfiret dile, ister onlar için mağfiret dileme (hiç fark etmez)! Eğer onlar için yetmiş def'a da istiğfâr etsen, Allah onları aslâ bağışlamayacaktır! Bu, şübhesiz ki onların, Allah’ı ve Resûlünü inkâr etmeleri sebebiyledir. Allah ise, (inkârlarındaki ısrarları yüzünden) fâsıklar topluluğunu hidâyete erdirmez....
Tövbə Suresi, 80. Ayet:
Onlar için
istiğfar
da bulun veya onlar için
istiğfar
da bulunma. Eğer onlar için yetmiş defa mağfiret taleb edecek olsan, elbette Allah Teâlâ onlara mağfiret etmeyecektir. Çünkü onlar Allah Teâlâ'yı ve Resûlünü inkar ettiler. Allah Teâlâ ise fâsıklar olan bir kavme hidâyet etmez....
Tövbə Suresi, 80. Ayet:
Onlar için sen ister Allah’tan af dile, ister dileme. Yetmiş kere bile
istiğfar
etsen, Allah onları asla affetmeyecektir. Evet, böyle! Çünkü onlar Allah’ı ve Resulünü tanımayıp karşı geldiler. Allah da böylesi fâsıklar güruhunu hidâyet etmez, emellerine kavuşturmaz....
Tövbə Suresi, 84. Ayet:
Ve onlardan ölenin namazını kesinlikle kılma, kabri başında (duâ ve
istiğfar
için) durma ! Çünkü onlar gerçekten Allah ve Peygamberini inkâr edip fâsık olarak (ilâhî buyrukları çiğneyip hiçe sayarak) can verdiler....
Tövbə Suresi, 113. Ayet:
Müşriklerin Cehennemlik oldukları besbelli anlaşıldıktan sonra, hısım da olsalar, Peygamberin ve imân edenlerin onlar için
istiğfar
etmeleri uygun olmaz....
Tövbə Suresi, 113. Ayet:
Ne Peygambere ne iyman edenlere, akrıba bile olsalar Cehennemlik oldukları onlara tebeyyün ettikten sonra müşrikler için
istiğfar
etmek yoktur...
Tövbə Suresi, 113. Ayet:
Ne peygambere, ne iman edenlere akraba bile olsalar cehennemlik oldukları iyice belli olduktan sonra müşriklere
istiğfar
etmek yoktur....
Tövbə Suresi, 114. Ayet:
1.
ve mâ kâne istigfâru
: ve bağışlanma, mağfiret dilemesi olmaz, olamaz
2.
ibrâhîme
: İbrâhîm
3.
li ebî-hi
: babası için
4.
il...
Tövbə Suresi, 114. Ayet:
Babası için İbrahim'in
istiğfar
ı, ancak ona verdiği bir söz yüzünden idi. . . Onun bir Allâh düşmanı olduğu açıkça kendisine belli olunca, ondan uzaklaştı. . . Muhakkak ki İbrahim ince kalpli ve hilm sahibiydi....
Tövbə Suresi, 114. Ayet:
İbrahim’in, babası için mağfiret dilemesi ise, ancak ona önceden vermiş olduğu bir sözden dolayı idi. Fakat babasının Allah’a bir düşman olduğu, kendisine belli olunca, ondan uzaklaştı (
istiğfar
etmedi). Gerçekten İbrahim (aleyhisselâm), çok ah çeken (ince duygulu), merhametli ve yumuşak ahlâklıydı....
Tövbə Suresi, 114. Ayet:
İbrahim'in kendi babası için
istiğfar
ına gelince, bu sırf ona verdiği bir sözden dolayı idi. Babasının bir Allah düşmanı olduğu ona belli olunca, İbrahim ondan ilgisini kesip uzaklaştı. Doğrusu ibrahim yufka yürekli ve çok yumuşak tabiatlı, güzel ahlâklı idi....
Tövbə Suresi, 114. Ayet:
İbrahimin babası hakkındaki
istiğfar
ı da sırf ona vermiş olduğu bir va'dden dolayı idi, böyle iken onun için Allah düşmanı olduğu kendisine tebeyyün edince ondan teberri etti, her halde İbrahim çok yanık, çok halîm idi...
Tövbə Suresi, 114. Ayet:
İbrahim'in babası için
istiğfar
etmesi de sırf ona vermiş olduğu bir sözden dolayı idi. Böyle iken onun bir Allah düşmanı olduğu kendisine açıklanınca o işten vazgeçti. Şüphesiz ki İbrahim, çok bağrı yanık, çok halim birisi idi....
Tövbə Suresi, 114. Ayet:
İbrahim'in babası için
istiğfar
da bulunması ise ancak ona yapmış olduğu bir vaadden dolayı idi. Vaktâ ki onun Allah için bir düşman olduğu kendisine tebeyyün etti. Hemen ondan berî oldu. Şüphe yok ki, İbrahim elbette çok ah vah eden yumuşak tâbiatlı bir zât idi....
Hud Suresi, 52. Ayet:
«Ve ey kavmim! Rabbinize
istiğfar
da bulunun. Sonra O'na tevbe edin ki, üzerinize semânın feyzini bol bol göndersin ve sizin kuvvetinizi kuvvet ilavesiyle arttırsın ve günahkârlar olarak yüz çevirmeyiniz.»...
Hud Suresi, 61. Ayet:
Semûd (kavmine) de kardeşleri Salih'i (peygamber olarak) gönderdik. «Ey kavmim,» dedi, «Allah'a tapın, sizin O'ndan başka tanrılarınız yoktur. Sizi yerden (topraktan) yetiştirip meydana getiren ve sizin bir ömür geçirip orayı bayındır hale getirmenizi dileyen O'dur. O halde O'ndan bağışlanmanızı dileyin de O'na yönelip tevbe edin. Şüphesiz ki Rabbim çok yakındır ve (duaları, tevbe ve
istiğfar
ları) kabul edendir.»...
Hud Suresi, 90. Ayet:
Rabbınıza
istiğfar
edin sonra ona tevbe ile rücu' edin, şüphe yok ki rabbim rahîmdir, veduddur...
Yusif Suresi, 29. Ayet:
Yusüf, sakın bundan bahsetme, sen de kadın, günahına
istiğfar
et, cidden sen büyük günahkârlardan oldun...
Yusif Suresi, 29. Ayet:
«Yusuf! Sakın sen bundan bahsetme! Kadın! Sen de günahından dolayı
istiğfar
et. Sen gerçekten günahkarlardan oldun»....
Yusif Suresi, 29. Ayet:
«Yuusuf, sen bundan (bu mes'eleyi söylemekden) vazgeç. (Ey kadın) sen de günâhına
istiğfar
et. Çünkü sen cidden günahkârlardan oldun». ...
Yusif Suresi, 97. Ayet:
Dediler, ey bizim şefkatli pederimiz, bizim için günahlarımızı
istiğfar
ediver, bizler hakıkaten büyük günah işlemiştik...
Yusif Suresi, 97. Ayet:
Dediler ki: «Ey babamız, bizim için Allah'a
istiğfar
eyle. Biz gerçekten büyük günah işlemiştik.»...
Yusif Suresi, 97. Ayet:
(Mısırdan gelen evlâdları) dediler: «Ey pederimiz, bizim için (günâhlarımıza)
istiğfar
ediver. Biz hakıykaten suçlular idik». ...
Yusif Suresi, 97. Ayet:
Dediler ki: «Ey babamız! Bizim için günahlarımız hakkında
istiğfar
da bulun, muhakkak ki biz hata ediciler olmuşuzdur.»...
Yusif Suresi, 98. Ayet:
Sizin için, dedi: rabbıma sonra
istiğfar
edeceğim hakıkat bu: gafur o, rahîm o...
Yusif Suresi, 98. Ayet:
Dedi ki: «Sonra sizin için Rabbime
istiğfar
edeceğim. Gerçek şu ki, çok bağışlayan O'dur, merhamet eden O'dur.»...
Yusif Suresi, 98. Ayet:
(Ya'kub): «Sizin için Rabbime sonra
istiğfar
ederim. Hakıykat şudur ki O, çok yarlığayıcı, çok esirgeyicidir» dedi. ...
Kəhf Suresi, 24. Ayet:
'Ancak Allah’ın sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygunsa yapacağım' de. Unuttuğun vakit, mâsivayı kalbinden çıkardığın vakit, bir şeyi hatırlayamadığın zaman tesbih ile, tekbir ile,
istiğfar
ile Rabbini zikret, Rabbine şükret. 'Umarım Rabbim beni doğruya, bundan daha yakın olan bir bilgiye ulaştıracak aydınlatıcı bilgiler verecek' de....
Kəhf Suresi, 55. Ayet:
Kendilerine Hüda (Kur'an) geldiği zaman nâsı imân etmelerinden ve Rablerine
istiğfar
da bulunmalarından men eden olmadı, ancak kendilerine evvelkilerin sünnetinin (haklarında mukadder olan helâkin) gelmesini veya kendilerini azabın ayânen gelmesini istemeleri olmuştur....
Kəhf Suresi, 55. Ayet:
Kendilerine hidâyet geldiği zaman insanları inanmaktan ve Rablerine
istiğfar
etmekten alıkoyan şey, ancak evvelkilerin yasasının kendilerine de gelmesi(ni) yahut azâbın açıkça karşılarına gelmesi(ni beklemeleri)dir....
Məryəm Suresi, 47. Ayet:
Dedi: selâm sana, senin için rabbıma
istiğfar
edeceğim, çünkü o bana çok lütufkârdır...
Məryəm Suresi, 47. Ayet:
(İbrâhîm şöyle) dedi: «Üstüne selâmet. Senin için Rabbime
istiğfar
edeceğim. Çünkü O, bana çok lûtufkârdır». ...
Məryəm Suresi, 47. Ayet:
(Hazret-i İbrahim de) Dedi ki: «Sana selâm olsun. Senin için Rabbime elbette ki
istiğfar
da bulunacağım, şüphe yok ki, O benim için çok ikram etmektedir.»...
Nəml Suresi, 46. Ayet:
(Sâlih) dedi ki: "Ey kavmim! İyilikten önce kötülüğü niye acele istiyorsunuz? Merhamet görmeniz için Allâh'a
istiğfar
etseniz iyi olmaz mı?"...
Nəml Suresi, 46. Ayet:
ey benim kavmim! dedi: niçin haseneden önce seyyieyi iviyorsunuz? Ne olur Allaha
istiğfar
etseniz, belki rahmetine nâil olursunuz...
Nəml Suresi, 46. Ayet:
Salih dedi ki: «Ey benim kavmim, iyilikten önce niçin kötülüğe koşuyorsunuz? Ne olur Allah'a
istiğfar
etseniz, belki rahmetine ulaşırsınız.»...
Nəml Suresi, 46. Ayet:
Salih dedi ki: «Ey benim kavmim! İyilik dururken niçin kötülüğe koşuyorsunuz? Ne olur Allah'a
istiğfar
etseniz, belki rahmetine ulaşırdınız.»...
Nəml Suresi, 46. Ayet:
Dedi ki: «Ey kavmim! Ne için iyilikten evvel fenalığı acele istiyorsunuz? Allah'a
istiğfar
etmeli değil misiniz? Olabilir ki, rahmete nâil olursunuz.»...
Fatir Suresi, 10. Ayet:
Kim, şan ve şeref, kuvvet ve haysiyet istiyorsa, bilsin ki, şan ve şeref, güç ve kuvvet, kudret ve hâkimiyet yalnız Allah’ın mülkünde, tasarrufundadır. Kelime-i tayyibeler, dualar,
istiğfar
lar, haram yememiş ağızlardan çıkan sözler, ancak Allah’a ulaşır. Bunları da Allah’a, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirme, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlama, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, dü...
Sad Suresi, 24. Ayet:
Davûd dedi ki: “- Doğrusu o, senin bir dişi koyununu kendi koyunlarına katmak istemesiyle sana zulmetmiştir. Gerçekten ortakların çoğu birbirine haksızlık eder; ancak iman edib de salih amel işliyenler müstesnadır. Onlar da ne kadar azdır!” Davûd sanmıştı ki, kendisine sırf bir imtihan açtık. Hemen Rabbine
istiğfar
etti, secdeye (*) kapandı ve tevbe ile Allah’a yöneldi. * Dikkat! Secde âyetidir. (Fahr-i Razi, tefsirinde Hz. Davûd’a isnad edilen ve peygamberler hakkında asla tecviz edilmiyen kıss...
Sad Suresi, 24. Ayet:
Dedi ki: doğrusu senin bir koyununu kendi koyunlarına istemesiyle sana zulmetmiş ve hakıkaten karışıkların çoğu birbirlerine tecavüz ediyorlar, ancak iyman edib de salâh istiyenler başka, onlar da pek az, ve sanmıştı ki Davud kendisine sırf bir fitne yaptık, hemen rabbına
istiğfar
etti ve rükû' ederek yere kapanıb tevbe ile rücu' etti...
Sad Suresi, 24. Ayet:
Dâvud aleyhisselâm dedi ki: «Elbette senin bir koyununu kendi koyunlarına istemesiyle sana zulmetmiş oldu. Ve muhakkak ki, mal ortaklarından birçokları mutlaka bazıları bazısı üzerine tecavüz etmektedir. Ancak, imân edenler ve sâlih amellerde bulunanlar müstesna. Onlar da ne kadar az!» Ve Dâvud sandı ki muhakkak Biz onu bir imtihana tâbi tutmuş olduk. Hemen Rabbine
istiğfar
da bulundu ve rükû edici olarak yere kapandı ve Hakk'a rücu etti....
Mömin Suresi, 55. Ayet:
Sabret! Muhakkak ki Allâh'ın vaadi haktır! Yanlışların için
istiğfar
et! Akşam ve sabah Rabbinin hamdi olarak tespih et!...
Mömin Suresi, 55. Ayet:
O halde sabret, çünkü Allahın va'di haktır hem günahına
istiğfar
ve akşam, sabah rabbına hamdiyle tesbih et...
Mömin Suresi, 55. Ayet:
O halde sabret. Çünkü Allah'ın vaadi haktır. Hem günahından dolayı
istiğfar
et ve akşam sabah Rabbini hamdiyle tesbih et....
Mömin Suresi, 55. Ayet:
O halde, sen sabret! Çünkü Allah’ın vaadi gerçektir. Hem günahından
istiğfar
et, sabah akşam Rabbine hamd ederek zikir ve ibadete devam et....
Mömin Suresi, 55. Ayet:
Sabret, Allâh'ın va'di mutlaka gerçektir. Günâhına da
istiğfar
et ve akşam sabah Rabbini övgü ile an....
Fussilət Suresi, 6. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
innemâ
: ancak, sadece
3.
ene
: ben
4.
beşerun
: bir insan
Şura Suresi, 5. Ayet:
1.
tekâdu
: neredeyse oluyordu, az kalsın oluyordu
2.
es semâvâtu
: semalar, gökler
3.
yetefattarne
: parçalanıyor, ayrılıyor
4.
<...
Məhəmməd Suresi, 19. Ayet:
Şimdi bunu bil ki «başka tanrı yok ancak bir Allah», bil de günahına ve mü'minîn-ü mü'minata
istiğfar
eyle, Allah dolaştığınız yeri de bilir durduğunuz yeri de...
Fəth Suresi, 11. Ayet:
1.
se yekûlule-ke
: sana diyecekler
2.
muhallefûne
: arkada kalmış olanlar, geride kalmış olanlar
3.
min el a'râbi
: bedevilerden, göçebe yaşayan Araplar'dan
...
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Yakında diyecek sana o a'rabîlerden geri bırakılanlar ki: «bizleri mallarımız ve âilelerimiz oyaladı, onun için bize
istiğfar
ediver!» Kalblerinde olmıyan şey'i ağızlariyle söyliyecekler, de ki şimdi hakkınızda Allahdan kim bir şey'e mâlik olabilir eğer size bir zarar irâde buyurur yâhud bir menfeat irâde buyurursa? Doğrusu Allah ne yapıyorduğunuza habir bulunuyor...
Zariyat Suresi, 17. Ayet:
(17-18) Gecenin az bir kısmında uyurlardı. Seherlerde de onlar istiğfâr ederler (mağfiret dilerler)di....
Zariyat Suresi, 17. Ayet:
(17-18) Geceden pek az uyur olmuşlardı. Ve seher vakitlerinde de onlar
istiğfar
da bulunurlardı....
Zariyat Suresi, 18. Ayet:
1.
ve bi el eshâri-hum
: ve onların seher vakitleri (seher vakitlerinde)
2.
yestağfirûne
:
istiğfar
ederler, mağfiret dilerler
...
Zariyat Suresi, 18. Ayet:
Seher vakitlerinde de
istiğfar
ederlerdi....
Zariyat Suresi, 18. Ayet:
Seherlerde
istiğfar
ederlerdi....
Zariyat Suresi, 18. Ayet:
Onlar, seher vakitlerinde
istiğfar
ederlerdi....
Zariyat Suresi, 18. Ayet:
Sabahın erken vakitlerinde de hep
istiğfar
ederlerdi....
Zariyat Suresi, 18. Ayet:
Seher vakitlerinde de
istiğfar
ederlerdi....
Zariyat Suresi, 18. Ayet:
Ve seher vakıtları hep
istiğfar
ederlerdi...
Zariyat Suresi, 18. Ayet:
Seher vaktinde de
istiğfar
ederlerdi....
Zariyat Suresi, 18. Ayet:
Onlar, seher vakitlerinde
istiğfar
ederlerdi....
Zariyat Suresi, 18. Ayet:
Sehar vakıflarında da onlar
istiğfar
ederlerdi. ...
Zariyat Suresi, 18. Ayet:
(17-18) Gecenin az bir kısmında uyurlardı. Seherlerde de onlar istiğfâr ederler (mağfiret dilerler)di....
Zariyat Suresi, 18. Ayet:
Seher vakitlerinde de
istiğfar
ederlerdi....
Zariyat Suresi, 18. Ayet:
(17-18) Geceden pek az uyur olmuşlardı. Ve seher vakitlerinde de onlar
istiğfar
da bulunurlardı....
Zariyat Suresi, 18. Ayet:
Seher vakitlerinde de
istiğfar
ederlerdi....
Zariyat Suresi, 18. Ayet:
Seher vakitleri
istiğfar
ederlerdi....
Zariyat Suresi, 18. Ayet:
Seherlerde onlar
istiğfar
ederlerdi,...
Zariyat Suresi, 18. Ayet:
Onlar, seher vakitlerinde
istiğfar
ederlerdi....
Mümtahinə Suresi, 4. Ayet:
1.
kad
: olmuştu
2.
kânet
: idi, oldu
3.
lekum
: size, sizin için
4.
usvetun
: örnek
Mümtahinə Suresi, 4. Ayet:
Hz. İbrâhîm ve onunla beraber olanlar sizin için güzel bir örnek olmuştur. Onlar kavimlerine şöyle demişlerdi: “Muhakkak ki biz, sizden ve sizin Allah'tan başka taptığınız şeylerden uzağız, sizi inkâr ediyoruz. Ve siz, Allah'ın tek oluşuna inanıncaya kadar, sizinle bizim aramızda ebediyyen düşmanlık ve öfke başladı.” Hz. İbrâhîm'in, babasına: “Senin için mutlaka
istiğfar
edeceğim (mağfiret dileyeceğim). (Ancak) Allah'tan sana gelecek bir şeyi önlemeye malik değilim, sözü (demesi) hariç. Rabbimiz...
Mümtahinə Suresi, 4. Ayet:
Gerçekten İbrahim'de ve onunla beraber olanlarda sizin için güzel bir örnek vardır: Hani onlar, kendi milletlerine, «şüphesiz ki, sizlerden ve Allah'tan başka taptıklarınızdan beriyiz (uzağız, sizinle hiçbir ilişiğimiz yoktur). Sizi (ve taptıklarınızı) tanımıyoruz. Siz.bir olan Allah'a ibâdet edinceye kadar aramızda düşmanlık ve öfke sürekli olarak belirmiştir» demişlerdi. Ancak İbrahim'in babasına : «And olsun ki senin için
istiğfar
da (günahların bağışlanmasını) dileyeceğim, ama Allah'tan sana ...
Mümtahinə Suresi, 4. Ayet:
Sizin için güzel bir örnek İbrahim ile beraberindekiler de oldu: Vaktiyle onlar kavımlarına şöyle dediler: «Biz sizlerden ve Allahdan başka taptıklarınızdan beriyiz ve sizi tanımıyoruz, ta ki siz Allahın birliğine iyman edinciye kadar, sizinle aramızda ebedî buğz-u adavet başladı» ancak İbrahimin babasına «Elbette senin için
istiğfar
edeceğim» maamafih senin için Allahdan hiçbir şeye gücüm yetmez» demesi müstesna, dediler: Ya rabbena! Biz ancak sana tevekkül kıldık ve sana gönül verdik ve bütün ...
Mümtahinə Suresi, 4. Ayet:
Muhakkak ki sizin için İbrahim'de ve O'nunla beraber olanlarda bir güzel örnek vardır. O vakit ki, kavimlerine dediler ki: «Şüphe yok, biz sizden ve Allah'tan gayrı tapmakta olduğunuz şeylerden müteberri kimseleriz. Sizi inkâr ettik ve yalnız bir Allah'a imân edeceğinize değin bizim aramızla sizin aranızda ebedîyyen adavet ve buğz başlamıştır.» Ancak İbrahim'in babasına, «Elbette senin için
istiğfar
da bulunacağım. Mamafih senin için Allah'tan hiçbir şeye malik olamam,» demesi müstesna... «Ey Rab...
Mümtahinə Suresi, 12. Ayet:
Ey o Peygamber! Mü'mineler sana şu şartlar üzerine biy'at etmeğe geldiklerinde: Allaha hiçbir şey şirk koşmıyacaklar ve hırsızlık yapmıyacaklar ve zina etmiyecekler ve evlâdlarını öldürmiyecekler ve elleriyle ayakları arasında bir bühtan uydurup getirmiyecekler ve sana hiç bir ma'rufta asıy olmıyacaklar, bu suretle onlara bey'at ver ve kendileri için
istiğfar
ediver, çünkü Allah gafurdur, rahîmdir....
Münafiqun Suresi, 5. Ayet:
Onlara gelin Resulullah sizin için
istiğfar
ediversin denildiği zaman da başlarını bükerler ve görürsün ki kibir taslıyarak yan çizer giderler....
Münafiqun Suresi, 5. Ayet:
Onlara «Gelin, Allahın peygamberi sizin için
istiğfar
ediversin» denildiği zaman başlarını çevirdiler. Gördün ki onlar (özür dilemeyi bile) kibirlerine yediremeyerek haalâ yüz döndürüyorlar. ...
Münafiqun Suresi, 5. Ayet:
Ve onlara: «Geliniz, sizin için Allah'ın peygamberi
istiğfar
da bulunsun,» denildiği zaman başlarını çevirmiş olurlar ve onları görürsün ki, onlar böbürlenir kimseler olarak irâz ederler....
Münafiqun Suresi, 6. Ayet:
Onlar için
istiğfar
etsen de etmesen de aleyhlerinde müsavidir, Allah onlara aslâ mağfiret etmez ve Allah fâsıklar gürühunu doğru yola çıkarmaz...
Münafiqun Suresi, 6. Ayet:
Onlar için ha
istiğfar
etmişsin, ha onlara
istiğfar
etmemişsin, haklarında birdir. Allah onları kat'iyyen yarlığamaz. Şübhe yok ki Allah faasıklar güruhuna hidâyet etmez. ...
Münafiqun Suresi, 6. Ayet:
Onlar için
istiğfar
da bulunsan da veya onlar için
istiğfar
da bulunmasan da onlara karşı müsavîdir. Elbette Allah, onlar için mağfiret buyurmayacaktır. Şüphe yok ki Allah fâsıklar olan kavmi hidâyete erdirmez....
Nuh Suresi, 10. Ayet:
'Hem 'Rabbinize istiğfâr edin (O’ndan mağfiret dileyin); çünki O, Gaffâr (çok bağışlayıcı)dır!’ dedim.'...
Müzzəmmil Suresi, 20. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
rabbe-ke
: senin Rabbin
3.
ya'lemu
: bilir
4.
enne-ke
: senin olduğunu
Müzzəmmil Suresi, 20. Ayet:
Muhakkak ki Rabbin, senin ve seninle beraber olanlardan bir topluluğun, gecenin üçte ikisinden daha azında, (bazan) onun yarısında ve (bazan da) onun üçte birinde (Kur'ân okumak, zikir yapmak, kanitin olmak, teheccüd namazı kılmak için) kalktığını biliyor. Ve geceyi ve gündüzü Allah takdir eder, onu sizin asla hesaplayamayacağınızı (gecenin zaman dilimlerini doğru tayin edemeyeceğinizi) bildi. Bu sebeple sizin tövbenizi kabul etti. O halde Kur'ân'dan size kolay geleni okuyun! Sizden bir kısmınız...
Müzzəmmil Suresi, 20. Ayet:
Filhakıka rabbın biliyor ki sen muhakkak gece üçte ikisine yakın ve yarısı ve üçte biri kalkıyorsun beraberindekilerden de bir tâife, halbuki geceyi gündüzü Allah takdir eder, bildi ki siz onu bundan öte başaramazsınız, onun için size lutf ile irca-ı nazar buyurdu, bundan böyle Kur'andan ne kolay gelirse okuyun, bildi ki içinizden hastalar olacak, diğer bir takımları Allahın fazlından bir kâr aramak üzere yeryüzünde yol tepecekler, diğer bir takımları da Allah yolunda çarpışacaklar, o halde onda...
Əhzab Suresi, 43. Ayet:
Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize rahmetini gönderen O'dur. Melekleri de size
istiğfar
eder. Allah, müminlere karşı çok merhametlidir....
Əhzab Suresi, 43. Ayet:
Karanliklardan aydinliga cikarmak icin size rahmet ve istigfar eden Allah ve melekleridir. Inananlara merhamet eden O'dur....
Əhzab Suresi, 43. Ayet:
Karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size rahmet ve
istiğfar
eden Allah ve melekleridir. İnananlara merhamet eden O'dur....
Əhzab Suresi, 43. Ayet:
Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için üzerinize rahmetini gönderen O'dur. Melekleri de size
istiğfar
eder. Allah, müminlere karşı çok merhametlidir....
Ənfal Suresi, 33. Ayet:
Lakin, nə qədər ki, sən onların içindəsən, Allah onlara əzab verməyəcəkdir. Həmçinin nə qədər ki, onlar
istiğfar
edirlər (Allahdan bağışlanmalarını istəyirlər) Allah onlara əzab verən deyildir. (İstiğfar, müşriklər barəsindəki ayələrin içərisində olan bu ayənin kitab əhlinə aid olmasına dəlalət edir)....
Tövbə Suresi, 114. Ayet:
İbrahimin atası (əmisi Azər) üçün bağışlanmaq istəməsi (
istiğfar
etməsi) yalnız ona verdiyi vədə (onun üçün
istiğfar
edəcəyini vəd etməsinə) görə idi. Buna görə də elə ki, (onun küfrdə israrlı olmasından, ya küfr halında ölməsindən) ona (İbrahimə) onun (əmisinin) Allahın düşməni olması aydın oldu ondan uzaqlaşdı (çünki əfv diləmək Allahla düşmən olan kəs üçün deyil Allahın düşmən olduğu kəs üçündür). Həqiqətən İbrahim haqdan qorxan, günahdan qəmgin olan, (Allah dərgahına) ürəkdən çox ah çəkən və...