Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Hicr Suresi, 21. Ayet:
Hazineleri Bizim yanımızda olmayan hiçbir şey yoktur. Ve Biz, bilinen bir kaderi olmaksızın onu indirmeyiz....
Tur Suresi, 23. Ayet:
Birbirlerine, saçmalamaya ve günaha yol açmayan kadehler sunacaklar....
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
Kaynağından doldurulmuş testiler, ibrikler ve billur kadehler ile....
İnsan Suresi, 5. Ayet:
İyi olanlar ise içinde kafur bulunan bir kadehten içerler....
İnsan Suresi, 16. Ayet:
Miktarını kendilerinin belirledikleri gümüşten billur kadehler, ...
İnsan Suresi, 17. Ayet:
Ve orada, karışımı zencefil olan kadehler sunulur....
Əbəsə Suresi, 19. Ayet:
Bir nutfeden yarattı. Sonra da ona kader takdir etti....
Bəqərə Suresi, 3. Ayet:
O kimseler (takvâ sahipleri) ki, onlar gaybe (Cenâb-ı Allah’a, meleklere, kıyamete, kaza ve kadere, görmeksizin) inanırlar; ve beş vakit namazı gereği üzre kılarlar, onlara verdiğimiz rızıklardan (ailelerine, yakınlarına, komşularına ve diğer hak sahiblerine) harcarlar, yedirirler....
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
Meseluhum ke meselillezistevkade nârâ(nâren), fe lemmâ edâet mâ havlehu zeheballâhu bi nûrihim ve terekehum fî zulumâtin lâ yubsirûn(yubsirûne)....
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
1.
meselu-hum
: onların misali, onların durumu
2.
ke
: gibi
3.
meseli
: misal, durum
4.
ellezi
: ki o
Bəqərə Suresi, 194. Ayet:
Onlar, savaşın haram olduğu geçen yılki zilkade ayında (Hüdeybiye’de) bu ayın hürmetini çiğnediler; siz de onların hareketine karşı o ayda savaşmakta beis görmeyin ve umre haccını kaza edin. Hürmetler karşılıklıdır. Bunun için, kim sizin üzerinize saldırırsa, siz de aynen ona, size yaptığı tecâvüz gibi saldırın. Allah’tan korkun ve bilin ki, Allah takvâ sahipleri ile beraberdir....
Bəqərə Suresi, 197. Ayet:
Hac ayları, bilinen, Şevval, Zilkade ayları ile Zilhicce’den on gündür. İşte, kim o aylarda haccı, ihrama girerek kendine farz yaparsa artık hacda kadına yaklaşmak, günah yapmak ve kavga etmek yoktur. Siz ne hayır yaparsanız Allah onu bilir. Bir de (hac yahud ahiret için) azık edinin. Muhakkak ki, azığın, hayırlısı takvâdır; ve ey aklı tam olanlar benden korkun....
Bəqərə Suresi, 236. Ayet:
Lâ cunâha aleykum in tallaktumun nisâe mâ lem temessûhunne ev tefridû lehunne farîdâh(farîdâten) ve mettiûhunne alel mûsiı kaderuhu ve alel muktiri kaderuh(kaderuhu) metâan bil ma’rûf(ma’rûfi), hakkan alel muhsinîn(muhsinîne)....
Bəqərə Suresi, 236. Ayet:
1.
lâ cunâhe
: günah yoktur
2.
aleykum
: sizin üzerinize, size
3.
in tallaktumu
: eğer boşarsanız
4.
en nisâe
: ka...
Bəqərə Suresi, 236. Ayet:
Eğer kadınları kendilerine el sürmeden veyahud bir mehir kesmeden boşadınızsa olmaz değil şu kadar ki onları müstefid edin, eli geniş olan kaderince, eli dar olan da kaderince ve güzellikle bir müt'a verin, bu, muhsinler üzerine borc bir haktır...
Bəqərə Suresi, 236. Ayet:
Henüz dokunmadan, ya da mehir kesmeden kadınları boşarsanız size bir günâh yoktur. Ancak onları faydalandırın (bir miktar bir şey verin). Eli geniş olan, kendi gücü nisbetinde, eli dar olan da kendi kaderince güzel bir şekilde faydalandırmalı (herkes gücü ölçüsünde bir şey vermeli) dir. Bu, iyilik edenlerin üzerine bir borçtur....
Ali-İmran Suresi, 49. Ayet:
Ve o'nu İsrailoğulları'na elçi (yapacak)". "Ben, size Rabbinizden bir mesaj getirdim. Sizin için çamurdan, adeta kaderinizin suretini yapacağım ve sonra ona üfleyeceğim ki Allah'ın izniyle (sizin) kaderiniz olsun; körleri ve cüzzamlıları iyileştireceğim ve Allah'ın izniyle ölüleri yeniden hayata döndüreceğim: neleri yiyebileceğinizi ve evlerinizde neleri saklayabileceğinizi size bildireceğim. Şüphesiz, eğer (gerçekten) inanıyorsanız, bütün bunlarda sizin için bir mesaj vardır."...
Ali-İmran Suresi, 145. Ayet:
Hem va'desi belli olan bir yazı (bir kader) olarak, Allah’ın izni olmadıkça hiçbir kimsenin ölmesi mümkün değildir. Artık kim dünya mükâfâtını isterse, ona ondan veririz. Kim de âhiret mükâfâtını isterse, ona (da) ondan veririz. Şükredenleri ise mükâfâtlandıracağız....
Nisa Suresi, 33. Ayet:
Ve li kullin cealnâ mevâliye mimmâ terakel vâlidâni vel akrabûn(akrabûne). Vellezîne akadet eymânukum fe âtûhum nasîbehum. İnnallâhe kâne alâ kulli şey’in şehîdâ(şehîden)....
Nisa Suresi, 33. Ayet:
1.
ve li kullin
: ve hepsi için, hepsini, herkesi
2.
cealnâ
: kıldık, yaptık
3.
mevâliye
: yakınları, akrabadan olan mirasçılar
4.
Maidə Suresi, 2. Ayet:
Ey iman edenler! Ne Allah’ın hac âdetlerine, ne haram aya (Recep, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem aylarına), ne kurbanlık hediyelere, ne (onlardaki) gerdanlıklara, ne de Rablerinden gerek fazlını ve gerek rızâsını arayarak Beyt-i Harâm’ı kasdedip gelenlere sakın hürmetsizlik etmeyin. İhramdan çıktığınız zaman (isterseniz) avlanın. Sizi Mescid-i Haram’dan menettiler diye bir kavme karşı beslediğiniz kin, sakın sizi tecavüze götürmesin. İyilik etmek ve fenalıktan sakınmak hususunda birbirinizle yard...
Maidə Suresi, 110. Ayet:
İşte o zaman Allah şöyle diyecek: "Ey İsa, ey Meryem oğlu! Hatırla sana ve annene bağışladığım nimetleri, seni nasıl Kutsal Ruh ile güçlendirerek insanlarla beşikte iken ve yetişkin bir adam olarak konuşmanı sağladığımı; ve nasıl sana Tevratı ve İncili ihtiva eden vahiy ve hikmeti öğrettiğimi; nasıl Benim iznimle çamurdan, (sana uyanların) kaderini şekillendirdiğini ve sonra bunun Benim iznimle (onların) kaderi olabilmesi için ona üflediğini; ve nasıl iznimle körleri ve cüzamlıları iyileştirdiği...
Ənam Suresi, 91. Ayet:
Ve mâ kaderûllâhe hakka kadrihî iz kâlû mâ enzelallâhualâ beşerin min şey(şey’in), kul men enzelel kitâbellezî câe bihî mûsâ nûren ve huden lin nâsi tec’alûnehu karâtîse tubdûnehâ ve tuhfûne kesîrâ(kesîran), ve ullimtum mâ lem ta’lemû entum ve lâ âbâukum, kulillâhu summe zerhum fî havdıhim yel’abûn(yel’abûne). ...
Ənam Suresi, 91. Ayet:
1.
ve mâ kaderû allâhe
: ve onlar Allah'ı takdir edemediler
2.
hakka
: hakkıyla
3.
kadri-hî
: onun kadrini
4.
iz kâlû
...
Ənam Suresi, 96. Ayet:
Gecenin karanlığından sabahı yarıp çıkaran da Odur. O geceyi dinlenme için, Güneş ile Ayı da hesap için yaratmıştır. Bu, kudreti herşeye üstün olan ve herşeyi hakkıyla bilen Allah'ın çizdiği kaderdir....
Ənam Suresi, 117. Ayet:
Rabbin, kendi yolundan, İslâm’dan uzaklaşarak başlarına buyruk davrananları, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih edenleri iyi bilir. Hidayet rehberiyle gösterilen, öğretilen yola girmek isteyenleri, hak yolda, İslâm’da sâbit-kadem olanları da iyi bilir....
Əraf Suresi, 24. Ayet:
Allah: «Kiminiz kiminize düşman olarak ininiz! Size bir süreye kadar yeryüzünde yerleşmek ve bir nasip almak var kaderinizde.» buyurdu....
Əraf Suresi, 37. Ayet:
Çünkü Allah’a bir yalan uydurup atan veya onun âyetlerine yalan diyen kimseden daha zalim kim olabilir? Onlara kitabdan (kaderden) nasibleri erişecektir. Nihayet elçilerimiz (göndereceğimiz melekler), canlarını almak üzere, onlara geldikleri zaman, şöyle diyecekler: “- Allah’ı bırakıp da tapındığınız putlarınız nerede? “ Onlar şöyle cevap verecekler: “- O putlar, bizi bırakıp kayboldular.” Onlar, kendi aleyhlerine, kâfir olduklarına şahidlik edeceklerdir....
Əraf Suresi, 37. Ayet:
İftira ederek, Allah’ın söylemediği bir sözü O’na mal eden, yahut Allah’ın âyetlerini yalan sayan kimseden daha zalim biri olabilir mi?Kaderden nasipleri ne ise, onlara erişecektir. Nihayet elçilerimiz (ölüm melekleri) gelip canlarını alırken: "Hani nerede o Allah’tan başka taptıklarınız?" dediklerinde "Onlar bizden uzaklaşıp ortadan kayboldular." derler. Böylece kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerinde şahitlik ederler....
Əraf Suresi, 131. Ayet:
Onlar bir iyilikle karşılaşınca «bu kendimizden kaynaklanıyor» derler. Fakat eğer başlarına bir kötülük gelecek olursa, bunu Musa ile arkadaşlarının uğursuzluğuna yorarlar. Oysa onların kaderlerini belirleme yetkisi sırf Allah'ın tekelindedir, fakat çoğu bunu bilmiyor....
Ənfal Suresi, 68. Ayet:
Eğer Allah’dan bir yazı (kader) geçmiş olmasaydı, aldığınız fideyeden dolayı mutlaka size büyük bir azab dokunurdu....
Ənfal Suresi, 72. Ayet:
Onlar ki inanıp hicret ettiler, mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda savaştılar ve onlar ki hicret edenleri barındırdılar, onlara yardım ettiler, işte onlar birbirlerinin dostlarıdır. İman edip de hicret etmeyenlere gelince, hicret edecekleri vakte kader size onların yönetiminden bir şey düşmüyor. Ama sizden dinde yardım isterlerse, sizinle aralarında antlaşma bulunan bir topluluk aleyhinde olmamak üzere, kendilerine yardım etmeniz gerekir. Allah, yapmakta olduklarınızı iyice görmektedir....
Tövbə Suresi, 36. Ayet:
Doğrusu, Allah, gökleri ve yeri yarattığı günkü kesin hükmünde, ayların sayısı, Allah katında on iki aydır. Onlardan dördü (Zilkade, Zihicce, Muharrem, Recep) haram olanlardır. Bu ayların haram kılınışı (İbrahîm’den gelen) doğru dinin hesabı ve hükmüdür. Onun için, bilhassa bu aylarda nefislerinize zulmetmeyin. Bununla beraber, müşrikler sizinle toptan harb ettikleri gibi, siz de onlarla toptan harb edin; ve biliniz ki Allah, fenalıktan sakınanlarla beraberdir....
Tövbə Suresi, 106. Ayet:
O savaştan geri kalan diğer bir kısmı da, Allah’ın kaderi icabı tevbe etmekte gecikmişlerdi. Eğer günahlarında ısrar edip tevbe etmezlerse, Allah onlara azab eder; yok tevbekâr olursa, tevbelerini kabul eder. Allah, Alîm’dir, Hakîm’dir....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Lekad tâballâhu alân nebiyyi vel muhâcirîne vel ensârillezînettebeûhu fî sâatil usrati min ba’di mâ
kâde
yezîgu kulûbu ferîkın minhum summe tâbe aleyhim, innehu bihim raûfun rahîm(rahîmun)....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
1.
lekad
: andolsun ki
2.
(tâbe ilâ allâhi)
: Allah'a tövbe etmek, günahtan dönmek
3.
(tâbe allâhu aleyhi)
: Allah'ın tövbeleri kabul etmesi
4.
Yunus Suresi, 2. Ayet:
E kâne linnâsi aceben en evhaynâ ilâ reculin minhum en enzirin nâse ve beşşirillezîne âmenû enne lehum kademe sıdkın inde rabbihim, kâlel kâfirûne inne hâzâ le sâhırun mubîn(mubînun)....
Yunus Suresi, 2. Ayet:
1.
e
: mı
2.
kâne
: oldu
3.
li en nâsi
: insanlar için
4.
aceben
: acayip, garip
Yunus Suresi, 2. Ayet:
İçlerinden bir ricale: "İnsanları uyar ve iman edenlere de kendileri için Rableri indînde Kadem-i Sıdk (Esmâ açığa çıkışından gelen bir şekilde tasdik) olduğunu müjdele!" diye vahyetmemiz, insanlar için çok şaşkınlık oluşturacak bir şey mi oldu? Hakikat bilgisini inkâr edenler: "Muhakkak ki bu (adam) apaçık bir büyücüdür" dediler....
Yunus Suresi, 2. Ayet:
İnsanları (tuttukları yolun tehlikesine karşı) uyar; imân edenleri Rablarının yanında kendilerine ayrılan KADEM-I SIDK (Güzel sevap, şalin amel, ebedî saadet, yüksek makam) ile müjdele, diye içlerinden bir adama vahyetmemiz (Mekkeli'ler için) şaşılacak şey mi ki, o kâfirler, «bu ancak açık bir büyücüdür» dediler....
Yunus Suresi, 2. Ayet:
İnsanlar için, içlerinden bir ere bütün insanları inzar et ve iyman edenleri müjdele: kendileri için rablarının nezdinde bir «kademi sıdk» var, diye vahyedişimiz hiç işitilmedik bir acîbemi oldu? kâfirler her halde bu bir sâhır dediler...
Yunus Suresi, 2. Ayet:
«İnsanları (hakkın ukubetleriyle) korkut, îman edenlere Rableri indinde kendileri için muhakkak bir kademi sıdk olduğunu müjdele» diye içlerinden bir ere (peygambere) etdiğimiz vahy insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki o kâfirler: «Bu, şeksiz, şübhesiz ve apaçık bir sihirbazdır» dedi (ler)? ...
Yunus Suresi, 2. Ayet:
İçlerinden bir erkeğe: 'İnsanları (azâb ile) korkut ve îmân edenlere, Rableri katında şübhesiz ki kendileri için bir 'kadem-i sıdk’ (peygamberin şefâati) bulunduğunu müjdele!' diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu (da) kâfirler: 'Şübhesiz bu, gerçekten apaçık bir sihirbazdır!' dedi(ler)....
Yunus Suresi, 2. Ayet:
Nâsı korkut ve imân edenleri müjdele ki, süphesiz onlar için rabbileri indinde bir kademe sıdk vardır diye onlardan bir erkeğe vahyetmiş olmamız, nâs için taaccüb edilecek bir şey mi oldu ki, kâfirler, «Bu şüphe yok ki bir apaçık sahirdir,» dediler....
Yunus Suresi, 2. Ayet:
Kendi içlerinden bir kişiye: “İnsanları uyar ve iman edenleri müjdele. Şüphesiz ki Rableri katında kendileri için bir Kadem-i sıdk (doğruluk makamı) vardır. ” diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu? Kâfirler “Muhakkak ki bu, apaçık bir büyücüdür. ” dediler....
Yunus Suresi, 2. Ayet:
İçlerinden bir adama: "İnsanları uyar ve inananlara, Rableri katında kendileri için bir doğruluk kademesi bulunduğunu müjdele!" diye vahyettiğimiz, insanlara tuhaf mı geldi? kâfirler: "Bu, apaçık bir büyücüdür." dediler....
Hud Suresi, 7. Ayet:
"HÛ" ki semâlar ve arzı altı aşama sürecinde yaratmıştır (enfüsî mânâda altı bilinç kademesindeki şuuru {semâ} ve bedeni {arzı}); O'nun Arşı (hükümranlığının açığa çıktığı Esmâ mertebesi) Su (evrenin hakikati olan dalga {wave} okyanusundaki İLİM - DATA olarak); (insan için değerlendirirsek: Esmâ'nın işaret ettiği özellikler kişinin şuuru ve bedeni {yüzde 80 SU yapısı - sudaki hafızanın çeşitli dalgalarla programlanması sonucu} üzerinde hükümrandır, anlamı düşünülebilir. A. H. ) fevkindedir! Sizi...
Yusif Suresi, 68. Ayet:
Vaktaki onlar (Mısıra), babalarının kendilerine emretdiği vech ile, girdiler. Bu, Allahın (kazaasından) hiç bir şey'i onlardan gidermedi. Sâdece Ya'kubun nefsindeki dileği meydana çıkarmış oldu. Şübhe yok ki (Ya'kub), kendisini (vahy ile) öğretdiğimiz için, bir ılîm saahibi idi. Ancak insanların çoğu (sırrı kaderi) bilmezler. ...
Rəd Suresi, 8. Ayet:
1.
allâhu
: Allah
2.
ya'lemu
: bilir
3.
mâ
: ne, neyi
4.
tahmilu
: taşır
Rəd Suresi, 8. Ayet:
Allah, her dişinin neye gebe kalacağını ve rahimlerin neyi eksiltip, neyi ziyâde edeceğini bilir. Çünki O’nun katında herşey (kader olarak yazılı) bir ölçü iledir....
Rəd Suresi, 16. Ayet:
De ki: Göklerin ve yerin Rabbi kimdir? De ki: Allah'tır. De ki: Böyle iken Allah'ı bırakıp kendilerine ne bir yarar ne de bir zarar vermeye mâlik olamıyanları mı dost ve yardımcı ediniyorsunuz ? De ki: Görmeyenle gören bir midir? Veya karanlıklarla aydınlık eşit midir? Yoksa Allah'ın yarattığı gibi yaratan ortaklar mı buldular da o sebeple yaratma hususu onlar üzerinde bir benzetme mi meydana getirdi ? De ki: Her şeyin yaratanı Allah'tır. O, birdir, mutlak üstündür, her şeyi kaza ve kader çizgis...
Rəd Suresi, 17. Ayet:
Enzele mines semâi mâen fe sâlet evdiyetun bi kaderihâ fahtemeles seylu zebeden râbiyâ(râbiyen), ve mimmâ yûkıdûne aleyhi fîn nâribtigâe hılyetin ev metâın zebedun misluh(misluhu), kezâlike yadribullâhul hakka vel bâtıl(bâtıle), fe emmez zebedu fe yezhebu cufâ’(cufâen), ve emmâ mâ yenfaun nâse fe yemkusufîl ard(ardı), kezâlike yadrıbullâhul emsâl(emsâle)....
Rəd Suresi, 17. Ayet:
1.
enzele
: indirdi
2.
min es semâi
: gökten
3.
mâen
: su
4.
fe sâlet
: böylece akar
Rəd Suresi, 17. Ayet:
Semâdan bir su (Esmâ özellikleri) inzâl etti de vadiler (Esmâ bileşimi olan birimsel yapılar) kendi Bi-kaderlerince (terkibiyetlerindeki kuvvelerin miktarlarınca) sel olup (düşünsel yaşamları) aktı. . . O sel, üste çıkan köpüğü (maddesel hayatı) yüklenmiş taşır. . . Bir süs veya bir zinet arzulayarak ateşte yakıp erittiklerinden olan da bunun misli bir köpüktür. Köpük gereksiz fazlalık olarak atılır gider; işte Allâh, Hak ile bâtılı böylece misallendirir. . . Fakat insanlara faydalı olan şeye ge...
Rəd Suresi, 17. Ayet:
Gökten bir su indirdi de vadiler, kendi ölçülerince/kaderlerine göre sel oldu, ardından da sel, üste çıkan köpüğü taşır hale geldi. Bir süs eşyası veya âlet yapmak isteğiyle ateşte körükledikleri şeylerde de benzeri bir köpük vardır. Allah hakla bâtılı işte böyle örneklendiriyor: Köpük, atılır gider; insanlara yararlı olansa toprakta kalır. Allah, işte bu şekilde örnekler verir....
Hicr Suresi, 4. Ayet:
Biz, yalnız hakkında yazılı sicilleri, kaderleri, yazgıları belli olan memleketleri helâk ettik....
Hicr Suresi, 4. Ayet:
Hâlbuki (biz) hiçbir şehri, kendisi için belli bir kitab (kader) olmadan helâk etmedik....
Hicr Suresi, 8. Ayet:
Biz o melekleri hak (kın, hikmet ve kaderin bir iktizası) olmadan indirmeyiz. O zaman da kendilerine (ne) mühlet, (ne aman) verilmez. ...
Hicr Suresi, 21. Ayet:
Ve in min şey’in illâ indenâ hazâinuhu ve mâ nunezziluhû illâ bi kaderin ma’lûm(ma’lûmin). ...
Hicr Suresi, 21. Ayet:
1.
ve in
: ve yoktur (eğer var ise, ancak ...dır)
2.
min şey'in
: bir şeyden, bir şey
3.
illâ
: ancak, ...den başka, olmaksızın
4.
Hicr Suresi, 21. Ayet:
Hazinesi bizim yanımızda olmayan hiçbir şey yoktur. Malûm (bilinen) bir kaderi (takdir edilmiş miktarı) olmaksızın onu indirmeyiz....
Hicr Suresi, 21. Ayet:
Hiçbir şey yoktur ki, hazineleri bizim yanımızda olmasın. Ama biz onu ancak belirli bir ölçüde/bir kaderle indiririz....
Hicr Suresi, 60. Ayet:
1.
illemre'ete-hu
: onun hanımı (kadını) hariç
2.
kaddernâ
: hükmettik (kaderini tayin ettik), takdir ettik
3.
inne-hâ
: muhakkak o
4.
Nəhl Suresi, 78. Ayet:
Allah sizi analarınızın karnından çıkardı. Siz, verdiğiniz taahhüt, kaderiniz, menfaatleriniz v.s. konularda hiçbir şey bilmiyordunuz. Size kulaklar, gözler, kalpler, akıllar verdi. Umulur ki şükrünüze vesile olur....
Nəhl Suresi, 94. Ayet:
Ve lâ tettehızû eymânekum dehalen beynekum fe tezille kademun ba’de subûtihâ ve tezûkus sûe bimâ sadedtum an sebîlillâh(sebîlillâhi), ve lekum azâbun azîm(azîmun). ...
Nəhl Suresi, 94. Ayet:
1.
ve lâ tettehızû
: ve edinmeyin
2.
eymâne-kum
: yeminlerinizi
3.
dehalen
: hile, tuzak, aldatma
4.
beyne-kum
: s...
İsra Suresi, 2. Ayet:
Ve Biz (aynı şekilde) Musa'ya (da) kitap vermiştik ve onu İsrailoğulları için bir doğru yol rehberi kılmış (ve onlara şöyle demiştik:) "Kaderinizi belirleme gücünü Benden başkasında aramaya kalkmayın....
İsra Suresi, 13. Ayet:
Her insanın amelini (veya kaderini) boynuna bağladık. İnsan için kıyamet gününde, açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız....
İsra Suresi, 13. Ayet:
Her insanın yaptıklarını (veya kaderini) kendi boynuna doladık. . . Kıyamet sürecinde kendisine (kişinin kıyameti olan ölümünde ya da genel anlamda mahşer sürecinde) kaydolmuş olarak bilgisini çıkarırız....
İsra Suresi, 13. Ayet:
Manevî ve ahlâkî tercihlerinin sonucu her insanın kaderini, uğurlarını ve uğursuzluklarını, hayır ve şerden paylarını boynuna astık. Kıyamet günü, açılmış olarak karşılaşacağı amel defterini önüne çıkarırız....
İsra Suresi, 13. Ayet:
Her insanın amelini (veya kaderini) boynuna bağladık. İnsan için kıyamet gününde, açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız....
İsra Suresi, 13. Ayet:
Her insanın kaderini kendi boynuna (kişisel seçimine) bağlamışızdır. Diriliş gününde, kendisi için bir kayıt çıkarıp yayımlarız...
İsra Suresi, 13. Ayet:
Öte yandan, Biz her insanın kaderini (kendi) boynuna dolamışızdır; öyle ki, Kıyamet Günü onun önüne, her şeyi açık açık kaydedilmiş bulacağı bir sicil çıkaracağız;...
İsra Suresi, 106. Ayet:
Onu bir Kur'an olarak, insanlara dura dura okuman için (ayet ayet) ayırdık ve onu (ihtiyaca göre) kademe kademe indirdik....
Kəhf Suresi, 50. Ayet:
Hani biz meleklere "Secde edin Adem'e" dedik de İblis hariç hepsi hemen secde ettiler! İblis CİNN (türünden)dendi; (bu nedenle) Rabbinin hükmüne (hakikat ilmi yoktu {Cin türünde hakikat ilmi ve kader sistemi bilgisi yoktur - RUH İNSAN CİN Kitabı. A. H. }) uymadı! O hâlde siz, beni bırakıp onu (iblis'i) ve neslini mi dostlar ediniyorsunuz? Hâlbuki onlar sizin düşmanınızdır! Zâlimler için ne kötü bir dost seçimi oldu!...
Taha Suresi, 4. Ayet:
Arzı (bedeni) ve yüce semâları (Esmâ mertebenden açığa çıkan şuur boyutlarını ve bilinç kademelerini) yaratandan, bölüm bölüm indirilmiştir....
Taha Suresi, 40. Ayet:
İz temşî uhtuke fe tekûlu hel edullukum alâ men yekfuluh(yekfuluhu), fe reca’nâke ilâ ummike key takarre aynuhâ ve lâ tahzen(tahzene), ve katelte nefsen fe necceynâke minel gammi ve fetennâke futûnâ(futûnen), fe lebiste sinîne fî ehli medyene summe ci’te alâ kaderin yâ mûsâ....
Taha Suresi, 40. Ayet:
1.
iz temşî
: yürümüştü
2.
uhtu-ke
: senin kızkardeşin
3.
fe
: böylece, o zaman
4.
tekûlu
: söylüyor
Taha Suresi, 40. Ayet:
Kızkardeşin (seni izleyerek) yürüyordu. (Seni saraya aldıkları zaman onlara şöyle) diyordu: “Size, ona kefil olacak (emzirip, bakacak) birisine delil olayım mı (bulmanızda yardım edeyim mi)? Böylece seni, annene döndürdük. Onun, gözü aydın olsun ve mahzun olmasın diye. Ve birisini öldürmüştün. O zaman (da) seni, gamdan (üzüntüden) kurtarmıştık. Ve seni, sınavlarla imtihan ettik. Böylece Medyen halkı içinde senelerce kaldın. Sonra kaderin gereği (takdir edilen zamanda buraya) geldin ya Musa!...
Taha Suresi, 40. Ayet:
"Hani kız kardeşin yürüyor (Firavun ailesine gidip) ve diyordu ki: 'Onu kabullenip yetiştirecek kimseyi size göstereyim mi?'. . . Böylece seni annene geri döndürdük gözü aydın olsun ve hüzünlenmesin diye. . . (Hem) sen bir kişiyi öldürdün de biz seni o dertten kurtardık. . . Seni denemeden denemeye uğrattık da. . . (Hani) Ehl-i Medyen içinde (Şuayb a. s. ın yanında) senelerce kaldın. . . Sonra da kaderin üzere buraya geldin yâ Musa!"...
Taha Suresi, 40. Ayet:
"Hani kız kardeşin gezinip; "Onu(n bakımını) üstlenecek birini size haber vereyim mi?" demekteydi. Böylece, seni annene geri çevirmiş olduk ki, gözü aydın olsun ve hüzne kapılmasın. Sen bir insan öldürmüştün de, biz seni tasadan kurtarmış ve seni 'esaslı bir denemeden geçirip denemiştik.' Medyen halkı arasında da yıllarca kalmıştın, sonra bir kader üzerine (buraya) geldin ey Musa."...
Taha Suresi, 40. Ayet:
Hani kızkardeşin (Fir'avn'ın evine) yürüyüp giderken, «ona bakacak bir kimseyi size haber vereyim mi ?» demişti. Böylece gözü aydınlık olup üzülmesin diye seni annene çevirmiş olduk. Ve sen bir kişiyi öldürdün de biz seni üzüntü ve kederden kurtardık; seni türlü türlü imtihanlarla karşı karşıya getirdik. O sebeple Medyen halkı arasında yıllarca kaldıktan sonra ey Musâ, bir kader (çizgisi gereği dönüp buraya) geldin....
Taha Suresi, 40. Ayet:
O vakıt hemşiren gidiyor da diyordu: «ona iyi bakacak birini buluvereyim mi size?» Bu suretle seni anana iade ettik ki gözü aydın olsun da mahzun olmasın, hem bir adam öldürdün de seni gamdan kurtardık, ve türlü mihnetlerle seni imtihan ettik bu sebeble senelerce Ehli Medyen içinde kaldın, sonra da bir kader üstüne geldin ya Musâ...
Taha Suresi, 40. Ayet:
O zaman kız kardeşin gidiyor ve: «ona iyi bakacak birini bulayım mı size?» diyordu. Böylece, gözü aydın olsun ve üzülmesin diye seni tekrar annene iade ettik. Hem bir adam öldürdün de seni gamdan kurtardık, seni birçok denemelerden geçirdik; bu sebeple yıllarca Medyen halkı arasında kaldın, sonra da ey Musa, bir kader üstüne geldin....
Taha Suresi, 40. Ayet:
"Hani kız kardeşin gezinip; "Onu(n bakımını) üstlenecek birini size haber vereyim mi?" demekteydi. Böylece, seni annene geri çevirmiş olduk ki, gözü aydın olsun ve hüzne kapılmasın. Sen bir insan öldürmüştün de, biz seni tasadan kurtarmış ve seni 'esaslı bir denemeden geçirip denemiştik'. Medyen ehli arasında da yıllarca kalmıştın, sonra bir kader üzerine (buraya) geldin ey Musa....
Taha Suresi, 40. Ayet:
Hani kızkardeşin gidip diyordu ki: Ona bakacak birini size göstereyim mi? İşte böylece, annen üzülmesin de gözü aydın olsun diye seni ona geri vermiştik. Ve sen, bir cana kıymıştın da; seni üzüntüden kurtarmıştık. Hem seni bir çok musibetlerle denemiştik. Böylece Medyen halkı arasında yıllarca kalmıştın. Sonra da bir kader üzerine geldin ey Musa....
Taha Suresi, 40. Ayet:
Kızkardeşin gitmiş ve: -O’na bakacak birini size göstereyim mi? demişti. Böylece seni, gözü aydın olsun ve üzülmesin diye annene geri vermişti. Sen bir adam öldürmüştün de seni yine üzüntüden kurtarmıştık. Bu şekilde seni bir çok sınavdan geçirdik. Senelerce Medyen halkı arasında kalmıştın. Sonra da kader üzerine geldin ey Musa!...
Taha Suresi, 40. Ayet:
«Hani kız kardeşin gezinip: «Onu(n bakımını) üstlenecek birini size haber vereyim mi?» demekteydi. Böylece, seni annene geri çevirmiş olduk ki, gözü aydın olsun ve hüzne kapılmasın. Sen bir insan öldürmüştün de, biz seni tasadan kurtarmış ve seni 'esaslı bir denemeden geçirip denemiştik.' Medyen halkı arasında da yıllarca kalmıştın, sonra bir kader üzerine (buraya) geldin ey Musa.»...
Taha Suresi, 40. Ayet:
"Hani, kızkardeşin gidiyor, şöyle diyordu: 'Onun bakımını üstlenecek kişiyi size göstereyim mi?' Nihayet, seni annene geri döndürdük ki, gözü aydın olsun, tasalanmasın. Sen bir de adam öldürmüştün. O zaman seni gamdan kurtarmıştık. Seni iyice bir imtihana çekmiştik. Bunun ardından sen Medyen halkı arasında yıllarca kaldın. Sonra, belirlenen bir vakitte/bir kadere göre geliverdin, ey Mûsa!"...
Həcc Suresi, 74. Ayet:
Mâ kaderûllâhe hakka kadrih(kadrihî), innallâhe le kaviyyun azîz(azîzun)....
Həcc Suresi, 74. Ayet:
1.
mâ kaderû allâhe
: Allah'ı takdir edemediler
2.
hakka
: hakkıyla
3.
kadri-hi
: onun kadri, kudreti
4.
inne allâhe
<...
Möminun Suresi, 18. Ayet:
Ve enzelnâ mines semâi mâen bi kaderin fe eskennâhu fîl ardı ve innâ alâ zehâbin bihî le kâdirûn(kâdirûne)....
Möminun Suresi, 18. Ayet:
1.
ve enzel-nâ
: ve biz indirdik
2.
min es semâi
: semadan
3.
mâen
: su
4.
bi kaderin
: kader ile, takdir edilmiş ...
Möminun Suresi, 18. Ayet:
Ve Semadan bir kader ile bir su indirdik de onu yerde iskân eyledik, halbuki biz onu giderivermeğe de şübhesiz kadiriz...
Möminun Suresi, 18. Ayet:
Gökten bir kaderle/belli ölçüde bir su indirdik de onu yeryüzünde durdurduk. Elbette ki biz, onu gidermeye de gücü yetenleriz!...
Nur Suresi, 39. Ayet:
Küfre sapanların amelleri, alabildiğine düz bir çöldeki serap gibidir ; susayan kimse onu su sanır, sonunda ona gelince bir şey bulamaz, orada Allah'ı (O'nun hükmünü, kader çizgisini) bulur; O da onun hesabını noksansız görür. Allah hesabı çarçabuk görendir....
Furqan Suresi, 2. Ayet:
1.
ellezî
: ki o
2.
lehu
: onun
3.
mulku
: mülk, idare
4.
es semâvâti
: semalar, gökler
...
Furqan Suresi, 2. Ayet:
O (Allah) ki; göklerin ve yeryüzünün mülkü, O'nundur. Ve O, çocuk edinmemiştir. Mülkte, O'nun şeriki (ortağı) olmamıştır. Ve herşeyi, O yarattı sonra da onların kaderini takdir etti....
Furqan Suresi, 2. Ayet:
Göklerin ve yerin egemenliği Onundur. O evlât edinmemiş, egemenliğinde Onun bir ortağı da olmamıştır. Herşeyi bir ölçü ile yaratıp kaderini belirleyen de Odur....
Furqan Suresi, 42. Ayet:
İn
kâde
le yudıllunâ an âlihetinâ lev lâ en sabernâ aleyhâ, ve sevfe ya’lemûne hîne yerevnel azâbe men edallu sebîlâ(sebîlen)....
Furqan Suresi, 42. Ayet:
1.
in
: eğer, ise
2.
kâde
: neredeyse, az kalsın
3.
le
: mutlaka, elbette, gerçekten
4.
yudıllu-nâ
: bizi saptırac...
Nəml Suresi, 62. Ayet:
Yoksa zorda kalan yalvardığında, onun imdadına yetişip sıkıntı ve kaderi kaldıran, sizi yeryüzünün hükmedenleri kılan mı hayırlı? Allah'ın yanında bir ilah daha var mı? Ne kadar da az ibret alıyorsunuz!...
Qəsəs Suresi, 10. Ayet:
Ve asbaha fuâdu ummi mûsâ fârigâ(fârigan), in
kâde
t le tubdî bihî lev lâ en rabatnâ alâ kalbihâ li tekûne minel mu’minîn(mu’minîne)....
Qəsəs Suresi, 10. Ayet:
1.
ve asbaha
: ve sabahladı
2.
fuâdu
: kalbi, gönlü
3.
ummi
: annesi
4.
mûsâ
: Musa
Yasin Suresi, 19. Ayet:
(Elçiler) şöyle cevap verdiler: "Kaderiniz, iyi de kötü de olsa, sizinle birlikte (olacak)tır! (Hakikati) can kulağıyla dinlemeniz isteniyorsa (bu sizce kötü bir şey mi?) Hayır, fakat siz kendinize yazık etmiş bir toplumsunuz!"...
Yasin Suresi, 38. Ayet:
Güneş de kendisi için belirlenmiş bir kanunla, yörüngesinde akar, gider. Bu ise kudreti herşeye üstün olan, ilmi herşeyi kuşatan Allah'ın çizdiği kaderdir....
Saffat Suresi, 43. Ayet:
(43-47) Naim cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde otururlar. Kaynağından taze doldurulmuş, berrak mı berrak, içenlere pek hoş gelen, içinde zararlı ve sersemletici şey olmayan, sarhoş da etmeyen içecekler, dolu dolu kadehlerle etraflarında fır dönen hizmetçiler tarafından ikram edilir....
Saffat Suresi, 44. Ayet:
(43-47) Naim cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde otururlar. Kaynağından taze doldurulmuş, berrak mı berrak, içenlere pek hoş gelen, içinde zararlı ve sersemletici şey olmayan, sarhoş da etmeyen içecekler, dolu dolu kadehlerle etraflarında fır dönen hizmetçiler tarafından ikram edilir....
Saffat Suresi, 45. Ayet:
1.
yutâfu
: tavaf ettirilir, etrafında dolaştırılır
2.
aleyhim
: onların üzerine
3.
bi ke'sin
: kadehler ile, kadehler
4.
min m...
Saffat Suresi, 45. Ayet:
Onların etrafında akan sudan (doldurulmuş) kadehler dolaştırılır....
Saffat Suresi, 45. Ayet:
(45-46) Onların etrafında cennet pınarından doldurulmuş, berrak ve içenlere lezzet veren kadehler dolaştırılır....
Saffat Suresi, 45. Ayet:
Onlara pınardan (doldurulmuş) kadehler dolaştırılır....
Saffat Suresi, 45. Ayet:
Önlerinde meşrubat pınarlarından, ırmaklarından doldurulmuş kadehler dolaştırılacak....
Saffat Suresi, 45. Ayet:
Kaynaktan doldurulmuş kadehlerle etraflarında dolaşılır....
Saffat Suresi, 45. Ayet:
Kaynaktan (doldurulmuş) kadehlerle çevrelerinde dolaşılır....
Saffat Suresi, 45. Ayet:
Göze şarabından dolu bir kadehle, (hizmet için) etraflarında dolaşılır....
Saffat Suresi, 45. Ayet:
(45-47) Basagrisi vermeyen, sarhos etmeyen, icenlere zevk bahseden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmus kadehler sunulur....
Saffat Suresi, 45. Ayet:
(45-47) Baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk bahşeden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kadehler sunulur....
Saffat Suresi, 45. Ayet:
Onlara pınardan (doldurulmuş) kadehler dolaştırılır....
Saffat Suresi, 45. Ayet:
Onlara pınarlardan doldurulmuş kadehler sunulur....
Saffat Suresi, 45. Ayet:
Akan kaynaktan dolu kadehlerle kendilerine pırlanılır (sunulur)....
Saffat Suresi, 45. Ayet:
(45-46) İçenlere lezzet veren, pınardan doldurulmuş bembeyaz bir kadehle onların etrafında dolaşılır....
Saffat Suresi, 45. Ayet:
Önlerinden akan kaynaktan doldurulmuş kadehler dolaştırılır....
Saffat Suresi, 45. Ayet:
Kaynaktan (doldurulmuş) kadehlerle çevrelerinde dolaşılır....
Saffat Suresi, 45. Ayet:
Onların her biri (şerâb-ı) maıynden türlü kadehlerle tavaf (ve ziyaret edilir (ler). ...
Saffat Suresi, 45. Ayet:
Pınardan (doldurulmuş) kadehlerle, (onların) etraflarında dolaşılır....
Saffat Suresi, 45. Ayet:
Kendilerine kaynaktan doldurulmuş kadehler sunulur,...
Saffat Suresi, 45. Ayet:
Kendilerine kaynaktan (doldurulmuş) kadehler dolaştırılır....
Saffat Suresi, 45. Ayet:
(45-46) Etraflarında berrak bir kaynaktan, içenlere lezzet veren kadehler dolaştırılır....
Saffat Suresi, 45. Ayet:
(43-47) Naim cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde otururlar. Kaynağından taze doldurulmuş, berrak mı berrak, içenlere pek hoş gelen, içinde zararlı ve sersemletici şey olmayan, sarhoş da etmeyen içecekler, dolu dolu kadehlerle etraflarında fır dönen hizmetçiler tarafından ikram edilir....
Saffat Suresi, 45. Ayet:
Önlerinde akan kaynaktan (doldurulmuş) kadehler dolaştırılır....
Saffat Suresi, 45. Ayet:
Kaynaktan (doldurulmuş) kadehlerle çevrelerine dolaşılır....
Saffat Suresi, 45. Ayet:
Çevrelerinde pınarlardan doldurulmuş kadehler dolaştırılır....
Saffat Suresi, 45. Ayet:
Kaynaktan doldurulmuş kadehler dolandırılır çevrelerinde....
Saffat Suresi, 46. Ayet:
(45-46) Onların etrafında cennet pınarından doldurulmuş, berrak ve içenlere lezzet veren kadehler dolaştırılır....
Saffat Suresi, 46. Ayet:
Bembeyaz, içenlere lezzet veren, dolu kadehler dolaştırılacak....
Saffat Suresi, 46. Ayet:
(45-47) Basagrisi vermeyen, sarhos etmeyen, icenlere zevk bahseden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmus kadehler sunulur....
Saffat Suresi, 46. Ayet:
(45-47) Baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk bahşeden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kadehler sunulur....
Saffat Suresi, 46. Ayet:
(45-46) İçenlere lezzet veren, pınardan doldurulmuş bembeyaz bir kadehle onların etrafında dolaşılır....
Saffat Suresi, 46. Ayet:
(45-46) Etraflarında berrak bir kaynaktan, içenlere lezzet veren kadehler dolaştırılır....
Saffat Suresi, 46. Ayet:
(43-47) Naim cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde otururlar. Kaynağından taze doldurulmuş, berrak mı berrak, içenlere pek hoş gelen, içinde zararlı ve sersemletici şey olmayan, sarhoş da etmeyen içecekler, dolu dolu kadehlerle etraflarında fır dönen hizmetçiler tarafından ikram edilir....
Saffat Suresi, 46. Ayet:
Bembeyaz, içenlere lezzet sunan kadehler....
Saffat Suresi, 47. Ayet:
(45-47) Basagrisi vermeyen, sarhos etmeyen, icenlere zevk bahseden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmus kadehler sunulur....
Saffat Suresi, 47. Ayet:
(45-47) Baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk bahşeden bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kadehler sunulur....
Saffat Suresi, 47. Ayet:
(43-47) Naim cennetlerinde, karşılıklı tahtlar üzerinde otururlar. Kaynağından taze doldurulmuş, berrak mı berrak, içenlere pek hoş gelen, içinde zararlı ve sersemletici şey olmayan, sarhoş da etmeyen içecekler, dolu dolu kadehlerle etraflarında fır dönen hizmetçiler tarafından ikram edilir....
Zümər Suresi, 67. Ayet:
Ve mâ kaderûllâhe hakka kadrihî vel ardu cemîan kabdatuhu yevmel kıyâmeti ves semâvâtu matviyyâtun bi yemînih(yemînihi), subhânehu ve te’âlâ ammâ yuşrikûn(yuşrikûne). ...
Zümər Suresi, 67. Ayet:
1.
ve mâ kaderû
: ve takdir edemediler
2.
allâhe
: Allah
3.
hakka
: hak oldu, hakkıyla
4.
kadri-hi
: onun kadri
Fussilət Suresi, 12. Ayet:
Onların hepsini yedi gök olarak iki günde yarattı ve herbir göğe görevlerini bildirdi. Dünya semâsını da kandillerle süsledik ve güvenli kıldık. Bu, kudreti herşeye üstün olan, ilmi herşeyi kuşatan Allah'ın çizdiği kaderdir....
Şura Suresi, 27. Ayet:
Ve lev besetallâhur rızka li ibâdihî le begav fîl ardı ve lâkin yunezzilu bi kaderin mâ yeşâu, innehu bi ibâdihî habîrun basîr(basîrun)....
Şura Suresi, 27. Ayet:
1.
ve lev
: ve şâyet, eğer
2.
beseta
: genişletti
3.
allâhu
: Allah
4.
er rızka
: rızık
...
Zuxruf Suresi, 11. Ayet:
Vellezî nezzele mines semâi mâenbi kader(kaderin), fe enşernâ bihî beldetenmeyten, kezâlike tuhrecûn(tuhrecûne)....
Zuxruf Suresi, 11. Ayet:
1.
ve ellezî
: ve o ki, o ...dır
2.
nezzele
: indirdi
3.
min es semâi
: semadan, gökten
4.
mâen
: su
Zuxruf Suresi, 11. Ayet:
Suyu semadan bir kader ile (taktir edilmiş bir ölçü ile) indiren O'dur. Böylece onunla ölü beldeyi dirilttik (kuru topraktan bitkiler çıkardık). İşte bunun gibi (mezarlarınızdan) çıkarılacaksınız....
Zuxruf Suresi, 11. Ayet:
Gökten bir ölçüye bağlı olarak/bir kaderle su indirmiştir O. O suyla biz ölü bir beldeyi hayata kavuşturduk. İşte siz de böyle çıkarılacaksınız....
Tur Suresi, 23. Ayet:
1.
yetenâzeûne
: karşılıklı alıp verirler, (kadeh) kaldırırlar
2.
fî-hâ
: orada
3.
ke'sen
: kadeh
4.
lâ lagvun
: b...
Tur Suresi, 23. Ayet:
Orada kadeh kaldırırlar, orada (içtikleri şarap ile) ne boş söz söylerler ne de günaha girerler....
Tur Suresi, 23. Ayet:
Orada, (içilince) boş söz söyletmeyen, günah işletmeyen dolu bir kadehi elden ele dolaştırırlar....
Tur Suresi, 23. Ayet:
Ve birbirlerine öyle bir kadeh sunarlar ki içtikleri şarabın sonucunda ne boş şeylerden bahsediş var, ne günaha giriş....
Tur Suresi, 23. Ayet:
Orada karşılıklı kadeh tokuştururlar, ama burada (içki yüzünden) ne saçmalama vardır ne de günaha girme....
Tur Suresi, 23. Ayet:
Cennet’te birbirlerine boş konuşturmayan, saçmalamaya sevk etmeyen, bile bile günaha sokmayan, dolu kadehler sunarlar....
Tur Suresi, 23. Ayet:
Orada bir kadeh kapışırlar ki, onda ne bir saçmalama ne de günâha sokma vardır....
Tur Suresi, 23. Ayet:
Orada bir kadeh kapışır çekişirler ki, onda ne 'boş ve saçma bir söz', ne günaha sokma yoktur....
Tur Suresi, 23. Ayet:
Orada birbiriyle kadeh çekiştirirler ki, onda ne bir saçmalama vardır, ne bir günaha sokma......
Tur Suresi, 23. Ayet:
Orada kadeh tokustururlar; fakat bunda ne bir sacmalama, ne de bir gunaha girme vardir....
Tur Suresi, 23. Ayet:
Orada kadeh tokuştururlar ki bunda ne bir boşanlamsız saçmalama, ne de günaha sokma vardır....
Tur Suresi, 23. Ayet:
Orada kadeh tokuştururlar; fakat bunda ne bir saçmalama, ne de bir günaha girme vardır....
Tur Suresi, 23. Ayet:
Orada karşılıklı kadeh tokuştururlar, ama burada (içki yüzünden) ne saçmalama vardır ne de günaha girme....
Tur Suresi, 23. Ayet:
Orada birbirlerinden kadeh kapışırlar, onda ne bir saçmalama, ne de bir günaha girme vardır....
Tur Suresi, 23. Ayet:
Orada kadeh teati ederler ki, onda ne bir saçmalama vardır, ne de bir günaha sokma!...
Tur Suresi, 23. Ayet:
Orada bir kadeh kapışırlar ki, onda ne bir saçmalama vardır, ne de günaha sokma....
Tur Suresi, 23. Ayet:
Orada bir kadehi kapışırlar fakat onda ne saçmalama vardır, ne de günaha sokma....
Tur Suresi, 23. Ayet:
Orada bir kadeh kapışır çekişirler ki, onda ne 'boş ve saçma bir söz' ne günaha sokma vardır....
Tur Suresi, 23. Ayet:
Orada birbirleriyle öyle kadeh çekişirler ki! Onda ne bir saçmalama, ne de bir günâha sokma yokdur. ...
Tur Suresi, 23. Ayet:
Orada (neş’e ile) birbirlerine kadeh çekişirler (verip alırlar); onda (onun içiminde)ne boş bir söz, ne de bir günâha sokma vardır (sarhoş etmez)....
Tur Suresi, 23. Ayet:
Orada öyle bir kadehi devrederler ki; onda, bir saçmalama ve günaha sokma yoktur....
Tur Suresi, 23. Ayet:
Orada birbirlerinden kadeh alıp verirler. Amma onu içenler ne boş bir söz söylerler, ne de günaha girerler....
Tur Suresi, 23. Ayet:
Orada birbirlerine kadeh sunarlar. Orada saçmalama yoktur. Günaha sokma yoktur....
Tur Suresi, 23. Ayet:
Onlar orada içecek kadehleri kapışırlar ki bunları içmede ne saçma sapan konuşma olur, ne de günaha girilir....
Tur Suresi, 23. Ayet:
Orada bir kadeh kapışırlar ki içinde ne saçmalama var, ne de günâha sokma....
Tur Suresi, 23. Ayet:
Orada bir kadeh kapışır çekişirler ki, onda, ne 'boş ve saçma bir söz', ne de bir günaha sokma yoktur....
Tur Suresi, 23. Ayet:
Orada öyle kadehler kapışmaktadırlar ki, içene ne boş söz söyletir, ne onu günaha sokar....
Tur Suresi, 23. Ayet:
Orada bir kadeh tokuştururlar ki, içinde ne bir boş laf var ne de günaha sokuş....
Tur Suresi, 37. Ayet:
(Nasıl olabilirler ki?) Rabbinin hazineleri onlarda mı? Onlar mı (kaderden) sorumlular?...
Nəcm Suresi, 32. Ayet:
Ki onlar küçük kusurlar dışında günâhların büyüklerinden ve çirkin işlerden kaçınırlar. Şüphesiz Rabbin bağışlaması geniş olandır. O sizi topraktan yarattığında ve siz daha annelerinizin karınlarında ceninler iken de (her kademede) sizi çok iyi bilir. Artık kendinizi temize çıkarmayın. Kimin sakındığını O daha iyi bilir....
Qəmər Suresi, 12. Ayet:
1.
ve feccernâ
: ve fışkırttık
2.
el arda
: yeryüzü
3.
uyûnen
: pınarlar halinde
4.
fe
: böylece
Qəmər Suresi, 46. Ayet:
Evet! Son Saat, onların kaderleriyle gerçekten buluşacakları andır; ve o Son Saat en korkunç ve en acı (an) olacaktır;...
Qəmər Suresi, 48. Ayet:
(48-49) O günde ki, yüzleri üzerine o ateş içinde sürükleneceklerdir. (Ve kendilerine) «Tadın cehennemin dokunuşunu!» denilecektir. Muhakkak ki, Biz her şeyi bir kader (muayyen bir ölçü) ile yarattık....
Qəmər Suresi, 49. Ayet:
İnnâ kulle şey’in halaknâhu bi kader(kaderin)....
Qəmər Suresi, 49. Ayet:
1.
innâ
: muhakkak ki biz
2.
kulle şey'in
: herşeyi
3.
halaknâ-hu
: onu yarattık
4.
bi kaderin
: bir kader ile, ta...
Qəmər Suresi, 49. Ayet:
Muhakkak ki Biz, herşeyi, bir kaderle (takdir edilmiş olarak) yarattık....
Qəmər Suresi, 49. Ayet:
Muhakkak ki biz her şeyi kaderiyle (yazılı - programlanmış) yarattık!...
Qəmər Suresi, 49. Ayet:
Hiç şüphesiz, biz her şeyi kader ile yarattık....
Qəmər Suresi, 49. Ayet:
Gerçekten biz, her şeyi (hikmetimiz icabı) bir kaderle yaratmışızdır....
Qəmər Suresi, 49. Ayet:
Haberiniz olsun ki biz her şey'i bir kaderle yaratmışızdır...
Qəmər Suresi, 49. Ayet:
Haberiniz olsun ki, Biz her şeyi bir kaderle yaratmışızdır....
Qəmər Suresi, 49. Ayet:
Haberiniz olsun ki, biz her şeyi bir kadere göre yarattık....
Qəmər Suresi, 49. Ayet:
Hiç şüphesiz, biz her şeyi kader ile yarattık....
Qəmər Suresi, 49. Ayet:
Şübhesiz ki biz, herşeyi (Levh-i Mahfûz’da yazılmış) bir kadere göre yarattık....
Qəmər Suresi, 49. Ayet:
(48-49) O günde ki, yüzleri üzerine o ateş içinde sürükleneceklerdir. (Ve kendilerine) «Tadın cehennemin dokunuşunu!» denilecektir. Muhakkak ki, Biz her şeyi bir kader (muayyen bir ölçü) ile yarattık....
Qəmər Suresi, 49. Ayet:
Biz her şeyi bir kader ile yarattık....
Qəmər Suresi, 49. Ayet:
Muhakkak ki Biz her şeyi bir kaderle, bir ölçü ile yarattık....
Qəmər Suresi, 49. Ayet:
Biz her şeyi bir kadere (bir düzene, ölçüye, plana) göre yarattık....
Qəmər Suresi, 49. Ayet:
Hiç şüphesiz, biz her şeyi bir kader ile yarattık....
Qəmər Suresi, 49. Ayet:
Biz herşeyi bir kaderle yarattık....
Qəmər Suresi, 49. Ayet:
Şu bir gerçek ki, biz herşeyi bir ölçüye göre/bir kaderle yarattık....
Vaqiə Suresi, 17. Ayet:
(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar....
Vaqiə Suresi, 17. Ayet:
(17-21) Olumsuz gencler yanlarinda, bas agrisi ve donmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmus kaseler, ibrikler, kadehler; sececekleri meyveler, arzulayacaklari kus eti ile dolasirlar....
Vaqiə Suresi, 17. Ayet:
(17-21) Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar....
Vaqiə Suresi, 17. Ayet:
(17-18) (Aynı yaşları üzere) ölümsüz kılınmış çocuklar (ve genç hizmetçiler),pınardan (akan Cennet şerbetleriyle doldurulmuş) testiler, ibrikler ve kadehlerle onların (o sâbikunun) etrâfında dolaşır!...
Vaqiə Suresi, 17. Ayet:
(17-18) Etraflarında, cennet şarabından dolu testiler, sürahiler, kadehlerle, ebedîliğe ermiş çocuklar dolaşıp hizmet ederler....
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
1.
bi ekvâbin
: billur kadehlerle
2.
ve ebâriyka
: ve ibrikler
3.
ve ke'sin
: ve doldurulmuş kâseler
4.
min maînin
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
Akan pınarlardan doldurulmuş kâseler, ibrikler ve billur kadehler ile....
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar....
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
Kaynağından doldurulmuş şaraplarla dolu taslarla ve ibriklerle ve kadehlerle....
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
Maîn çeşmesinden doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle....
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
Maîn çeşmesinden, meşrubat pınarlarından, ırmaklarından doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle dolaşırlar....
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
(Şarap) kaynağından doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle....
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
Kaynağından (doldurulmuş) testiler, ibrikler ve kadehler,...
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
Cennet şarabından dolu sürahiler, ibrikler ve kadehlerle......
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
(17-21) Olumsuz gencler yanlarinda, bas agrisi ve donmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmus kaseler, ibrikler, kadehler; sececekleri meyveler, arzulayacaklari kus eti ile dolasirlar....
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
Kaynaktan (doldurup getirdikleri) küpler, ibrikler ve kadehlerle dönüp dolaşırlar....
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
(17-21) Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar....
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
Maîn çeşmesinden doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle....
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
Kaynaktan doldurulmuş bardaklar, sürahiler ve kadehlerle....
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
Main'den doldurulmuş küpler, ibrikler ve kadehlere,...
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
Kaynağından doldurulmuş, testiler, ibrikler ve kadehlerle....
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
Gürül gürül akan bir çeşmeden doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle....
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
Kaynağından (doldurulmuş) testiler, ibrikler ve kadehler,...
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
«Maîn» (kaynağın) dan (dolu) büyük kablarla, ibriklerle ve kadehlerle. ...
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
(17-18) (Aynı yaşları üzere) ölümsüz kılınmış çocuklar (ve genç hizmetçiler),pınardan (akan Cennet şerbetleriyle doldurulmuş) testiler, ibrikler ve kadehlerle onların (o sâbikunun) etrâfında dolaşır!...
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
Main'den büyük kaplarla, ibrikler ve kadehlerle....
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
Akıp giden şarap kaynağından doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle....
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
(17-18) Etraflarında, cennet şarabından dolu testiler, sürahiler, kadehlerle, ebedîliğe ermiş çocuklar dolaşıp hizmet ederler....
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
Akıp giden şarap kaynağından doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle....
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
Kaynağından (doldurulmuş) testiler, ibrikler ve kadehler,...
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
Pınarlardan doldurulmuş testiler, ibrikler, kadehlerle....
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
Sürahiler, ibrikler ve öz kaynağından içkilerle doldurulmuş kadehler eşliğinde....
Vaqiə Suresi, 19. Ayet:
(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar....
Vaqiə Suresi, 19. Ayet:
(17-21) Olumsuz gencler yanlarinda, bas agrisi ve donmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmus kaseler, ibrikler, kadehler; sececekleri meyveler, arzulayacaklari kus eti ile dolasirlar....
Vaqiə Suresi, 19. Ayet:
(17-21) Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar....
Vaqiə Suresi, 20. Ayet:
(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar....
Vaqiə Suresi, 20. Ayet:
(17-21) Olumsuz gencler yanlarinda, bas agrisi ve donmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmus kaseler, ibrikler, kadehler; sececekleri meyveler, arzulayacaklari kus eti ile dolasirlar....
Vaqiə Suresi, 20. Ayet:
(17-21) Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar....
Vaqiə Suresi, 21. Ayet:
(17-21) Ebediyen genç kalan uşaklar, onların etrafında; içmekle başlarının dönmeyeceği ve sarhoş olmayacakları, cennet pınarından doldurulmuş sürahileri, ibrikleri ve kadehleri, beğendikleri meyveleri ve arzu ettikleri kuş etlerini dolaştırırlar....
Vaqiə Suresi, 21. Ayet:
(17-21) Olumsuz gencler yanlarinda, bas agrisi ve donmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmus kaseler, ibrikler, kadehler; sececekleri meyveler, arzulayacaklari kus eti ile dolasirlar....
Vaqiə Suresi, 21. Ayet:
(17-21) Ölümsüz gençler yanlarında, baş ağrısı ve dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kaseler, ibrikler, kadehler; seçecekleri meyveler, arzulayacakları kuş eti ile dolaşırlar....
Vaqiə Suresi, 60. Ayet:
1.
nahnu
: biz
2.
kaddernâ
: takdir ettik, bir kader tayin ettik
3.
beyne-kum
: sizin aranızda
4.
el mevte
: ölüm<...
Talaq Suresi, 3. Ayet:
1.
ve yerzuk-hu
: ve onu rızıklandırır
2.
min haysu
: yerden
3.
lâ yahtesibu
: hesaba katmadı
4.
ve men
: ve kim
Talaq Suresi, 3. Ayet:
Ve hesap etmediği (aklına gelmeyen) bir yerden onu rızıklandırır. Kim Allah'a tevekkül ederse, artık ona O (Allah) kâfidir. Muhakkak ki Allah, emrini (işini) yerine getirendir. Allah herşey için bir kader tayin etmiştir....
Talaq Suresi, 3. Ayet:
Ona ummadığı bir taraftan yaşam gıdası verir! Kim Allâh'a tevekkül ederse, O, ona yeter! Muhakkak ki Allâh, emrini yerine ulaştırandır! Gerçekten Allâh, her şey için bir kader meydana getirmiştir!...
Talaq Suresi, 3. Ayet:
Bir de ona, ummadığı yerden rızık verir. Kim Allah’a tevekkül ederse, O, ona yeter. Muhakkak ki Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir kader, (ölçü ve muayyen bir zaman) tayin etmiştir....
Talaq Suresi, 3. Ayet:
Ve onu hiç beklemediği yönden rızıklandırır. Kim Allah'a dayanıp güvenirse O, ona yeter. Hiç kuşkusuz, Allah, emrini yerine getirecektir. Allah her şey için bir ölçü/bir kader belirlemiştir....
Nuh Suresi, 14. Ayet:
Halbuki O, sizi kademeli tavırlardan geçirip yaratmıştır....
Müzzəmmil Suresi, 9. Ayet:
(O'dur) doğunun ve batının Rabbi; O'ndan başka tanrı yoktur. Öyleyse, kaderini belirleme gücünü yalnız O'na izafe et,...
İnsan Suresi, 5. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
el ebrâra
: ebrar olanlar
3.
yeşrebûne
: içecekler
4.
min ke'sin
: kadehten
İnsan Suresi, 5. Ayet:
Muhakkak ki ebrar olanlar, içinde kâfur bulunan kadehlerden içecekler....
İnsan Suresi, 5. Ayet:
İyiler ise, katkısı kâfur olan içecekler dolu bir kadehten içerler....
İnsan Suresi, 5. Ayet:
İyiler ise, kâfûr katılmış bir kadehten (cennet şarabı) içerler....
İnsan Suresi, 5. Ayet:
İyiler, kâmil insanlar, müslümanlar kâfur katılmış dolu bir kadehten içerler....
İnsan Suresi, 5. Ayet:
Şüphesiz iyiler karışımı kafur olan bir kadehten içerler....
İnsan Suresi, 5. Ayet:
Şüphesiz ki iyiler (ebrar), karışımı kafur olan bir kadehten içerler....
İnsan Suresi, 5. Ayet:
Muhakkak ki iyi insanlar, (cennetde) katığı kâfûr olan (şarab) dolu bir kadehten içecekler....
İnsan Suresi, 5. Ayet:
İyiler ise, kâfûr katılmış bir kadehten (cennet şarabı) içerler....
İnsan Suresi, 5. Ayet:
İyiler ise, kafur (CHO) karıştırılmış bir kadehten içerler....
İnsan Suresi, 5. Ayet:
Haberiniz olsun ebrar (hayır sahibi iyi insanlar) öyle dolgun bir kadehten içeceklerdir ki mizacı olmuştur kâfur...
İnsan Suresi, 5. Ayet:
Haberiniz olsun iyiler, kalkışı kafur öten dolu bir kadehten içeceklerdir....
İnsan Suresi, 5. Ayet:
Kuşkusuz iyiler de karışımı kâfûr olan dolgun bir kadehten içerler....
İnsan Suresi, 5. Ayet:
Şüphesiz ki iyiler (ebrar), karışımı kafur olan bir kadehten içerler....
İnsan Suresi, 5. Ayet:
Şübhe yok ki iyiler kâfuur katılmış dolu bir kadehden içerler. ...
İnsan Suresi, 5. Ayet:
Şübhesiz ki ebrâr (samîmâne ibâdet eden içi dışı bir olan iyi kişiler), katkısı kâfûr olan (Cennet şarâbı dolu) bir kadehten içerler....
İnsan Suresi, 5. Ayet:
İyiler ise, bileşimi kafur olan bir kadehten içerler....
İnsan Suresi, 5. Ayet:
İyiler de, karışımı kâfûr olan bir kadehten içerler....
İnsan Suresi, 5. Ayet:
Şüphesiz ki iyiler (ebrâr), karışımı kâfur olan bir kadehten içerler....
İnsan Suresi, 5. Ayet:
İyilik ehli olanlar ise kâfur katkılı kadehten içerler....
İnsan Suresi, 5. Ayet:
İyilere gelince, onlar, karışımı kâfur olan bir kadehten içerler....
İnsan Suresi, 15. Ayet:
1.
ve yutâfu
: ve tavaf edilir, etrafında dolaşılır
2.
aleyhim
: onların
3.
bi
: ile
4.
âniyetin
: kap, kâse
<...
İnsan Suresi, 15. Ayet:
Ve gümüşten kaplar ve billur kadehler ile onların etrafından dolaşılır....
İnsan Suresi, 15. Ayet:
Etraflarında gümüş kaplar, şeffaf kadehler dolaştırılır....
İnsan Suresi, 15. Ayet:
Ve sunulur onlara gümüş kadehler ve sırça sağraklar....
İnsan Suresi, 15. Ayet:
Onlara gümüş tabaklarla ve saydam kadehlerle servis yapılır....
İnsan Suresi, 15. Ayet:
Onlar gümüşten kaplar ve kristal(e benzeyen) kadehlerle karşılanacaklar...
İnsan Suresi, 15. Ayet:
Etraflarında gümüş kadehler ve billûr kupalar dolaştırılır....
İnsan Suresi, 16. Ayet:
1.
kavârîra
: billur, sırça, kristal kadehler
2.
min fıddatin
: gümüşten
3.
kadderû-hâ
: onu takdir ettiler, belirlediler
4.
ta...
İnsan Suresi, 16. Ayet:
Gümüşten kadehler ki onların miktarını belirlemişlerdir....
İnsan Suresi, 16. Ayet:
Gümüşten öyle kadehler ki onları istedikleri ölçüde tayin ve takdir etmişlerdir....
İnsan Suresi, 16. Ayet:
Miktarlarını kendilerinin takdir ettiği gümüşten billur kadehlerdir!...
İnsan Suresi, 16. Ayet:
Gümüşten öyle kadehler ki onları türlü türlü biçimlere koymuşlardır....
İnsan Suresi, 16. Ayet:
Bu gümüşten saydam kadehlerin büyüklükleri ihtiyaçlarına göre belirlenmiştir....
İnsan Suresi, 16. Ayet:
Öyle gümüş kadehler ki onları istedikleri ölçüde takdir etmişlerdir (istedikleri kadar içki alırlar)....
İnsan Suresi, 16. Ayet:
Gümüşten kadehler ki, iştahlarına göre doldurulmuştur....
İnsan Suresi, 17. Ayet:
1.
ve yuskavne
: ve içirilir, sulanır, içecek sunulur
2.
fî-hâ
: orada
3.
ke'sen
: kadeh
4.
kâne
: oldu
...
İnsan Suresi, 17. Ayet:
Ve orada, muhtevası zencefil olan kadehler sunulur....
İnsan Suresi, 17. Ayet:
Ve bir kadehle susuzlukları giderilir ki içindeki şaraba zencefil karıştırılmıştır....
İnsan Suresi, 17. Ayet:
Orada onlara, zencefil karışımı bir dolu kadeh daha sunulur....
İnsan Suresi, 17. Ayet:
Onlara orada karışımı zencefil olan bir kadehten içirilir....
İnsan Suresi, 17. Ayet:
Orada onlara bir kadeh içirilir ki, karışımı zencefildir....
İnsan Suresi, 17. Ayet:
Orada kendilerine, katığı zencefîl olan (cennet şarabından dolu) bir kadeh de içirilir....
İnsan Suresi, 17. Ayet:
Orada zencefil (ginger) karıştırılmış bir kadehten içirilirler....
İnsan Suresi, 17. Ayet:
Ve orada bir kadeh sunulur ki katgısı olmuştur zencefil...
İnsan Suresi, 17. Ayet:
Ve orada katkısı zencefil olan bir kadeh sürülür....
İnsan Suresi, 17. Ayet:
Onlara orada bir dolu kadeh sunulur ki, karışımı zencefildir....
İnsan Suresi, 17. Ayet:
Orada onlara bir kadeh içirilir ki, karışımı zencefildir....
İnsan Suresi, 17. Ayet:
Orada onlara katgısı zencefil olan (dolu) kadeh de içilir. ...
İnsan Suresi, 17. Ayet:
Orada katkısı zencefil olan (Cennet şarâbı dolu) bir kadehten de içirilirler....
İnsan Suresi, 17. Ayet:
Orada karışımı zencefil olan bir kadehten de içirilirler....
İnsan Suresi, 17. Ayet:
Ve orada bir kadehte içirilirler ki ona katılmış olan, Zencebil'dir....
İnsan Suresi, 17. Ayet:
Orada bileşiminde zencebil bulunan bir kadehten içerler....
İnsan Suresi, 17. Ayet:
Onlara karışımında zencefil bulunan kadehler ikram edilir....
İnsan Suresi, 17. Ayet:
Onlara orada, karışımı zencefil olan kadehten içirilir....
İnsan Suresi, 17. Ayet:
Orada onlara bir kadeh içirilir ki, onun karışımı zencefildir....
İnsan Suresi, 17. Ayet:
Orada onlara zencefil katkılı kadehlerden içirilir....
İnsan Suresi, 17. Ayet:
Orada kendilerine karışımı zencefil olan bir kadehten içirilir....
Mürsəlat Suresi, 22. Ayet:
İlâ kaderin ma’lûm(ma’lûmin). ...
Mürsəlat Suresi, 22. Ayet:
1.
ilâ
: ... e kadar
2.
kaderin
: tayin edilen süre
3.
ma'lûmin
: malûm, bilinen
...
Mürsəlat Suresi, 22. Ayet:
Malûm bir kadere kadar!...
Mürsəlat Suresi, 22. Ayet:
Ma'lûm bir kadere değin...
Mürsəlat Suresi, 23. Ayet:
Fe kadernâ fe ni’mel kâdirûn(kâdirûne)....
Mürsəlat Suresi, 23. Ayet:
1.
fe
: işte böyle
2.
kadernâ
: biz takdir ettik
3.
fe
: bunu
4.
ni'me
: ne güzel
Nəbə Suresi, 31. Ayet:
(31-34) Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir kurtuluş, bahçeler, üzümler, kendileriyle bir yaşta, göğüsleri çıkmış genç kızlar ve dolu dolu kadehler vardır....
Nəbə Suresi, 31. Ayet:
(31-34) Dogrusu, Allah'a karsi gelmekten sakinanlara kurtulus, bahceler, baglar, yasitlar ve dolu kadehler vardir....
Nəbə Suresi, 31. Ayet:
(31-32-33-34) (Allah'tan derin bir saygı ile) korkup (fenalıklardan) sakınanlara kurtuluş, başarıya erişme, bahçeler, bağlar, göğüsleri yeni kabarmış yaşıtlar; dolu dolu kadehler vardır....
Nəbə Suresi, 31. Ayet:
(31-34) Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, yaşıtlar ve dolu kadehler vardır....
Nəbə Suresi, 31. Ayet:
(31-34) Şübhesiz ki takvâ sâhibleri için (büyük) bir kurtuluş, bahçeler ve üzüm bağları, göğüsleri tomurcuklanmış aynı yaşta kızlar ve dolu kadehler vardır!...
Nəbə Suresi, 32. Ayet:
(31-34) Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir kurtuluş, bahçeler, üzümler, kendileriyle bir yaşta, göğüsleri çıkmış genç kızlar ve dolu dolu kadehler vardır....
Nəbə Suresi, 32. Ayet:
(31-34) Dogrusu, Allah'a karsi gelmekten sakinanlara kurtulus, bahceler, baglar, yasitlar ve dolu kadehler vardir....
Nəbə Suresi, 32. Ayet:
(31-32-33-34) (Allah'tan derin bir saygı ile) korkup (fenalıklardan) sakınanlara kurtuluş, başarıya erişme, bahçeler, bağlar, göğüsleri yeni kabarmış yaşıtlar; dolu dolu kadehler vardır....
Nəbə Suresi, 32. Ayet:
(31-34) Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, yaşıtlar ve dolu kadehler vardır....
Nəbə Suresi, 32. Ayet:
(31-34) Şübhesiz ki takvâ sâhibleri için (büyük) bir kurtuluş, bahçeler ve üzüm bağları, göğüsleri tomurcuklanmış aynı yaşta kızlar ve dolu kadehler vardır!...
Nəbə Suresi, 32. Ayet:
(32-34) Onlara bahçeler, üzüm bağları, turunç göğüslü genç yaşıt dilberler, dolu dolu kadehler var....
Nəbə Suresi, 33. Ayet:
(31-34) Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir kurtuluş, bahçeler, üzümler, kendileriyle bir yaşta, göğüsleri çıkmış genç kızlar ve dolu dolu kadehler vardır....
Nəbə Suresi, 33. Ayet:
(31-34) Dogrusu, Allah'a karsi gelmekten sakinanlara kurtulus, bahceler, baglar, yasitlar ve dolu kadehler vardir....
Nəbə Suresi, 33. Ayet:
(31-32-33-34) (Allah'tan derin bir saygı ile) korkup (fenalıklardan) sakınanlara kurtuluş, başarıya erişme, bahçeler, bağlar, göğüsleri yeni kabarmış yaşıtlar; dolu dolu kadehler vardır....
Nəbə Suresi, 33. Ayet:
(31-34) Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, yaşıtlar ve dolu kadehler vardır....
Nəbə Suresi, 33. Ayet:
(31-34) Şübhesiz ki takvâ sâhibleri için (büyük) bir kurtuluş, bahçeler ve üzüm bağları, göğüsleri tomurcuklanmış aynı yaşta kızlar ve dolu kadehler vardır!...
Nəbə Suresi, 33. Ayet:
(32-34) Onlara bahçeler, üzüm bağları, turunç göğüslü genç yaşıt dilberler, dolu dolu kadehler var....
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
1.
ve ke'sen
: ve kadehler
2.
dihâkan
: dolu
...
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
Ve içi dolu kadehler vardır....
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
(31-34) Şüphesiz Allah’a karşı gelmekten sakınanlara bir kurtuluş, bahçeler, üzümler, kendileriyle bir yaşta, göğüsleri çıkmış genç kızlar ve dolu dolu kadehler vardır....
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
Ve dopdolu kadeh....
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
Dolu kadehler!...
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
Dopdolu kadehler var....
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
Dolu dolu kadeh(ler)....
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
Dopdolu kadehler....
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
Hem dolgun kadehler var......
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
(31-34) Dogrusu, Allah'a karsi gelmekten sakinanlara kurtulus, bahceler, baglar, yasitlar ve dolu kadehler vardir....
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
(31-32-33-34) (Allah'tan derin bir saygı ile) korkup (fenalıklardan) sakınanlara kurtuluş, başarıya erişme, bahçeler, bağlar, göğüsleri yeni kabarmış yaşıtlar; dolu dolu kadehler vardır....
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
(31-34) Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, yaşıtlar ve dolu kadehler vardır....
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
Dolu kadehler......
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
Dopdolu bir kadeh var....
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
Dopdolu kadehler var....
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
Dolu dolu kadehler...
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
Dopdolu kadehler....
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
dolu kadeh (ler)! ...
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
(31-34) Şübhesiz ki takvâ sâhibleri için (büyük) bir kurtuluş, bahçeler ve üzüm bağları, göğüsleri tomurcuklanmış aynı yaşta kızlar ve dolu kadehler vardır!...
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
ve dolup taşan (mutluluk) kadehleri....
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
Ve dolu dolu kadehler vardır....
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
Dolu dolu kadehler.....
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
(32-34) Onlara bahçeler, üzüm bağları, turunç göğüslü genç yaşıt dilberler, dolu dolu kadehler var....
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
Ve dolu kadeh(ler)....
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
Dopdolu kadehler....
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
Dolu kadehler vardır....
Nəbə Suresi, 34. Ayet:
Dopdolu kadehler vardır....
Nəbə Suresi, 35. Ayet:
Cennette dolu kadehler içilirken boş, çirkin söz yalan ve yalanlama işitmezler....
Əbəsə Suresi, 19. Ayet:
1.
min
: den
2.
nutfetin
: nutfe, bir damla
3.
halaka-hu
: onu yarattı
4.
fe
: böylece, sonra
Əbəsə Suresi, 19. Ayet:
Nutfeden (bir damladan onu yarattı), sonra da ona kader tayin etti (gelişimini (DNA'larını) programladı ve ömür tayin etti)....
Mutəffifin Suresi, 7. Ayet:
1.
kellâ
: hayır
2.
inne
: muhakkak ki
3.
kitâbe
: kitapları, kayıtları, hayat filmleri
4.
el fuccâri
: füccar (şe...
Mutəffifin Suresi, 7. Ayet:
Hayır, muhakkak ki, füccarın (şeytanın fücuruna tâbî olan kâfirlerin) kitapları (kayıtları, hayat filmleri) elbette siccîndedir (zemin kattan 7 kat aşağıda olan zülmanî kader hücrelerindedir)....
Mutəffifin Suresi, 18. Ayet:
1.
kellâ
: hayır
2.
inne
: muhakkak ki
3.
kitâbe
: kitapları, kayıtları, hayat filmleri
4.
el ebrârı
: ebrar olanl...
Mutəffifin Suresi, 18. Ayet:
Hayır, muhakkak ki ebrar olanların (Allah'a ulaşmayı dileyenlerin, hidayette olanların) kitapları (kayıtları, hayat filmleri) elbette illiyyin'dedir (zemin kattan 7 kat yukarıda olan birinci âlemdeki kader hücrelerindedir)....
İnşiqaq Suresi, 19. Ayet:
Elbette siz, ey inkâr edenler, kademe kademe artan şiddetli azaplara dûçâr olacaksınız....
İnşiqaq Suresi, 19. Ayet:
Ki sizler şüphesiz kademeli hayat safhalarında halden hale geçeceksiniz....
Əla Suresi, 3. Ayet:
Ve O ki, bir kader tayin etti. Sonra da hidayet etti....
Əla Suresi, 3. Ayet:
O Rabbin ki kaderini çizdi, yol gösterdi....
Ğaşiyə Suresi, 12. Ayet:
(12-16) Orada (cennette) devamlı akan bir pınar, orada yükseltilmiş tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra dizilmiş yastıklar, serilmiş halılar vardır....
Ğaşiyə Suresi, 13. Ayet:
(13-16) Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır....
Ğaşiyə Suresi, 13. Ayet:
(12-16) Orada (cennette) devamlı akan bir pınar, orada yükseltilmiş tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra dizilmiş yastıklar, serilmiş halılar vardır....
Ğaşiyə Suresi, 13. Ayet:
(13-16) Orada yükseltilmiş tahtlar, (önlerine) konulmuş kadehler, dizilmiş yastıklar ve serilmiş halılar vardır!...
Ğaşiyə Suresi, 14. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
ekvabun
: kadehler
3.
mevdûatun
: (önlerine) konulmuş
...
Ğaşiyə Suresi, 14. Ayet:
Ve (önlerine) konulmuş kadehler....
Ğaşiyə Suresi, 14. Ayet:
(13-16) Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır....
Ğaşiyə Suresi, 14. Ayet:
Konulmuş kadehler,...
Ğaşiyə Suresi, 14. Ayet:
Konulmuş kadehler var....
Ğaşiyə Suresi, 14. Ayet:
Konulmuş kadehler,...
Ğaşiyə Suresi, 14. Ayet:
(12-16) Orada (cennette) devamlı akan bir pınar, orada yükseltilmiş tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra dizilmiş yastıklar, serilmiş halılar vardır....
Ğaşiyə Suresi, 14. Ayet:
Kadehler konulmuş,...
Ğaşiyə Suresi, 14. Ayet:
Konulmuş kadehler,...
Ğaşiyə Suresi, 14. Ayet:
Konulmuş kadehler....
Ğaşiyə Suresi, 14. Ayet:
(13-16) Orada yükseltilmiş tahtlar, (önlerine) konulmuş kadehler, dizilmiş yastıklar ve serilmiş halılar vardır!...
Ğaşiyə Suresi, 14. Ayet:
doldurulmuş kadehler,...
Ğaşiyə Suresi, 14. Ayet:
Önlerine konulmuş kadehler vardır....
Ğaşiyə Suresi, 14. Ayet:
Doldurulmuş kadehler.....
Ğaşiyə Suresi, 14. Ayet:
Hazırlanmış kadehler......
Ğaşiyə Suresi, 14. Ayet:
Konulmuş kadehler,...
Ğaşiyə Suresi, 14. Ayet:
Hizmete sunulmuş kadehler,...
Ğaşiyə Suresi, 15. Ayet:
(13-16) Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır....
Ğaşiyə Suresi, 15. Ayet:
(12-16) Orada (cennette) devamlı akan bir pınar, orada yükseltilmiş tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra dizilmiş yastıklar, serilmiş halılar vardır....
Ğaşiyə Suresi, 15. Ayet:
(13-16) Orada yükseltilmiş tahtlar, (önlerine) konulmuş kadehler, dizilmiş yastıklar ve serilmiş halılar vardır!...
Ğaşiyə Suresi, 16. Ayet:
(13-16) Orada yüksek tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra yastıklar, serilmiş gösterişli yaygılar vardır....
Ğaşiyə Suresi, 16. Ayet:
(12-16) Orada (cennette) devamlı akan bir pınar, orada yükseltilmiş tahtlar, konulmuş kadehler, sıra sıra dizilmiş yastıklar, serilmiş halılar vardır....
Ğaşiyə Suresi, 16. Ayet:
(13-16) Orada yükseltilmiş tahtlar, (önlerine) konulmuş kadehler, dizilmiş yastıklar ve serilmiş halılar vardır!...
Fəcr Suresi, 16. Ayet:
Ve emmâ izâ mebtelâhu fe kadere aleyhi rızkahu fe yekûlu rabbî ehânen(ehâneni)....
Fəcr Suresi, 16. Ayet:
1.
ve emmâ
: ve fakat
2.
izâ mâ
: ne zaman
3.
ibtelâ-hu
: onu imtihan etti
4.
fe
: böylece
Şəms Suresi, 7. Ayet:
Nefse ve onu (7 kademede ahsene dönüşecek şekilde) sevva edene (dizayn edene) (andolsun)....
Hümeze Suresi, 6. Ayet:
Nârullâhil mûkadeh(mûkadetu)....
Hümeze Suresi, 6. Ayet:
1.
nâru allâhi
: Allah'ın ateşi
2.
el mûkadetu
: tutuşturulmuş
...
Əhzab Suresi, 38. Ayet:
Mâ kâne alen nebiyyi min harecin fîmâ faradallâhu leh, sunnetallâhi fîllezîne halev min kabl(kablu), ve kâne emrullâhi kaderen makdûrâ(makdûran)....
Əhzab Suresi, 38. Ayet:
1.
mâ kâne
: yoktur, olmadı
2.
alâ
: üzerine
3.
en nebiyyi
: nebî, peygamber
4.
min
: den, dan
Əhzab Suresi, 38. Ayet:
Nebî için, Allah'ın O'na farz kıldığı şeyi (yerine getirmesinde) O'na bir güçlük yoktur. Daha önce gelip geçenler için de Allah'ın sünneti buydu. Allah'ın emri, taktir edilmiş bir kader idi (yerine getirildi)....
Əhzab Suresi, 38. Ayet:
Allah'ın, kendisine helâl kıldığı şeyde Peygamber'e herhangi bir vebâl yoktur. Önce gelip geçenler arasında da Allah'ın âdeti böyle idi. Allah'ın emri mutlaka yerine gelecek, yazılmış bir kaderdir....
Əhzab Suresi, 38. Ayet:
Allâh'ın kendisine zorunlu kıldıklarında O Nebi'ye sorumluluk yoktur! Bu, önceden geçmişler içinde de Sünnetullah'tır. . . Allâh'ın hükmü, planlanmış (yerine gelmesi kesin) bir kaderdir!...
Əhzab Suresi, 38. Ayet:
Allah’ın, kendisine meşrûiyet tanıdığı hususlarda, peygambere herhangi bir vebal, bir güçlük yoktur. Evvelce vazifelerini ifa ederek geçip giden bütün peygamberler hakkında Allah’ın sünneti, koyduğu kurallar böyledir. Allah’ın planı ise, mutlaka gerçekleşecek, başa gelecek, kaçınılamayan bir kaderdir....
Əhzab Suresi, 38. Ayet:
Allah'ın kendine takdir ettiği şeyde Peygamberin üzerine hiçbir güçlük yoktur. Bundan önce geçenler hakkında da Allah'ın kanunu böyleydi. Allah'ın emri, yerine getirilen bir kaderdir....
Əhzab Suresi, 38. Ayet:
Allah'ın kendisine farz kıldığı bir şey(i yerine getirme)de peygamber üzerine hiçbir güçlük yoktur. (Bu,) daha önce gelip geçen (ümmet)lerde Allah'ın bir sünnetidir. Allah'ın emri, takdir edilmiş bir kaderdir....
Əhzab Suresi, 38. Ayet:
Peygamber üzerinde, Allah'ın onun için takdîr edip gerekli kıldığı şeyde bir vebal ve sakınca yoktur. Bu daha önce gelip geçenler hakkında da Allah'ın câri bir sünnetidir (ki uygulanır). Allah'ın emri elbette yerini bulan bir kaderdir....
Əhzab Suresi, 38. Ayet:
Allah'ın, kendisine helâl kıldığı şeyde Peygamber'e herhangi bir vebâl yoktur. Önce gelip geçenler arasında da Allah'ın âdeti böyle idi. Allah'ın emri mutlaka yerine gelecek, yazılmış bir kaderdir....
Əhzab Suresi, 38. Ayet:
Peygambere Allahın takdir ettiği, mubah kıldığı şeyde bir darlık yoktur, bundan evvel geçen bütün Peygamberler hakkında Allahın sünneti böyle ve Allahın emri biçilmiş bir kader bulunuyor...
Əhzab Suresi, 38. Ayet:
Peygambere, Allah'ın takdir ettiği, mübah kıldığı şeyde bir darlık yoktur. Bundan önce geçen bütün peygamberler hakkında Allah'ın adeti öyledir. Allah'ın emri biçilmiş bir kaderdir....
Əhzab Suresi, 38. Ayet:
Peygambere Allah'ın takdir ettiği, mübah kıldığı şeyde bir darlık yoktur. Bundan önce geçen bütün peygamberler hakkında Allah'ın sünneti böyledir. Allah'ın emri ise biçilmiş bir kaderdir....
Əhzab Suresi, 38. Ayet:
Tanrı'nın kendisine farz kıldığı bir şey(i yerine getrrme)de peygamber üzerine hiçbir güçlük yoktur. (Bu,) daha önce gelip geçen (ümmet)lerde Tanrı'nın bir sünnetidir. Tanrı'nın buyruğu takdir edilmiş bir kaderdir....
Əhzab Suresi, 38. Ayet:
Peygamberlerin üstüne Allahın, farz etdiği herhangi bir şey (i ifâ etmesin) de hiçbir vebal olmaz. (Nitekim) daha evvel geçmiş (peygamber) lerde de Allah bu aadeti (bir kanun yapmışdır). Allahın emri, behemehal yerini bulan bir kaderdir. ...
Əhzab Suresi, 38. Ayet:
Allah’ın, kendisi için takdîr ettiği bir şey(i yerine getirmek)te Peygambere herhangi bir zorluk yoktur. Bundan önce gelip geçen (peygamber)ler içinde Allah’ın kanûnu (böyle)dir. Allah’ın emri ise, mutlaka yerini bulan bir kaderdir....
Əhzab Suresi, 38. Ayet:
Allah'ın kendisi için mukadder kıldığı bir şeyde peygamber üzerine bir güçlük yoktur. Evvelce gelip geçmiş olanların haklarındaki sünnet-i ilâhiye gibi . Ve Allah'ın emri yerine getirilmiş bir kader bulunmaktadır....
Əhzab Suresi, 38. Ayet:
Allah'ın kendisine helâl kıldığı şeyde Peygamber'e bir güçlük (herhangi bir vebâl) yoktur. Ondan önce gelip geçen (peygamberler) arasında da Allah'ın sünneti (âdeti) böyle idi. Allah'ın emri mutlaka yerine gelecek yazılmış bir kaderdir....
Əhzab Suresi, 38. Ayet:
Allah’ın, kendisine takdir edip helâl kıldığı bir hususu yerine getirmekte Peygambere herhangi bir güçlük yoktur. Sizden önce gelip geçen peygamberler hakkında da Allah’ın kanunu böyle cari olmuştur. Allah’ın emri, mutlaka yerini bulan bir kaderdir....
Əhzab Suresi, 38. Ayet:
Allah'ın kendisine farz kıldığı bir şey(i yerine getirme)de peygamber üzerine hiçbir güçlük yoktur. (Bu,) daha önce gelip geçen (ümmet)lerde de olan Allah'ın sünnetidir. Allah'ın emri, takdir edilmiş bir kaderdir....
Əhzab Suresi, 38. Ayet:
Allah'ın kendisi için takdir ettiği birşeyi yerine getirmesinde bir peygamber için vebal yoktur. Bu, Allah'ın, daha önceki peygamberler hakkında da geçerli olan bir yasasıdır. Allah'ın emri ise, mutlaka gerçekleşmek üzere yazılmış bir kaderdir....
Əhzab Suresi, 38. Ayet:
Allah'ın kendisine farz kıldığı şeyde peygambere hiçbir vebal yoktur. Daha önce gelip geçmişlerde de Allah'ın yolu, yöntemi buydu. Allah'ın emri, belirlenmiş bir kaderdir/ölçüdür....
Zuxruf Suresi, 71. Ayet:
1.
yutâfu
(yutâfu ... bi )
: tavaf edilir, dolaştırılır
: (ile etrafında dolaşılır)
2.
aleyhim
: onların
3.
bi sihâfin
: tepsiler ile
4.
...
Zuxruf Suresi, 71. Ayet:
Onların etrafında altından tepsiler ve kadehlerle (bardaklarla) dolaşılır. Ve orada nefslerin iştahlandığı ve gözlerin lezzet aldığı şeyler vardır. Ve siz orada ebediyyen kalacak olanlarsınız....
Zuxruf Suresi, 71. Ayet:
Onlar için altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Canlarının istediği ve gözlerinin hoşlandığı her şey oradadır. Siz orada ebedî olarak kalacaksınız....
Zuxruf Suresi, 71. Ayet:
Onlara altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Orada canlarının istediği, gözlerinin hoşlandığı her şey vardır. Ve siz, orada ebedî kalacaksınız....
Zuxruf Suresi, 71. Ayet:
Onların etrafında altın tepsiler ve altın kadehler dolaştırılır. Orada, canlarının çektiği ve gözlerin hoşlandığı her şey vardır. 'Siz orada ebedî yaşayacaksınız.'...
Zuxruf Suresi, 71. Ayet:
Onlar icin altin kadeh ve tepsiler dolastirilir, canlarinin istedigi ve gozlerinin hoslandigi her sey oradadir. Siz orada temellisiniz....
Zuxruf Suresi, 71. Ayet:
Onlar için altın kadeh ve tepsiler dolaştırılır, canlarının istediği ve gözlerinin hoşlandığı her şey oradadır. Siz orada ebedi kalacaksınız....
Zuxruf Suresi, 71. Ayet:
(71-73) Onlara altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Orada canlarının istediği, gözlerinin hoşlandığı her şey vardır. Ve kendilerine: Siz, orada ebedî kalacaksınız, işte yaptıklarınıza karşılık size miras verilen cennet budur. Orada sizin için bol bol meyveler vardır, onlardan yersiniz, denilir....
Zuxruf Suresi, 71. Ayet:
Onlara altın tepsiler ve kadehlerle sunulur. Orada canların çektiği ve gözlerin hoşlandığı herşey vardır. Siz orada ebedi kalacaksınız....
Zuxruf Suresi, 71. Ayet:
Onların etrafında yiyecek ve içecekler altın tepsiler ve kadehlerle dolaştırılır. Orada canların çektiği ve gözlerin hoşlandığı herşey vardır. Siz orada ebedi olarak kalacaksınız....
Zuxruf Suresi, 71. Ayet:
Onların önünde altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Orada canların çektiği, gözlerin hoşlandığı herşey var. Ve siz, orada ebedi kalacaksınız....
Zuxruf Suresi, 71. Ayet:
Onlara altın kadehler ve tepsiler dolaştırılır. Canların istediği ve gözlerin hoşlandığı her şey oradadır. Ve siz, orada ebediyyen kalacaksınız....
Zuxruf Suresi, 71. Ayet:
(Orada) altın tepsiler ve kadehler ile karşılanacaklar ve canlarının istediği ve hoşlanacağı her şeyi orada bulacaklar. Ve siz orada oturup kalacaksınız (ey inananlar!)...
Zuxruf Suresi, 71. Ayet:
Onların etrafında altın tepsiler ve kadehlerle dolaşılır. Canlarının çektiği ve gözlerin hoşlandığı her şey orada vardır ve siz orada ebedî kalacaksınız....
Zuxruf Suresi, 71. Ayet:
Onların önünde altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Orada canların çektiği, gözlerin hoşlandığı her şey var! Ve siz orada ebedi kalacaksınız....
Zuxruf Suresi, 71. Ayet:
Etraflarında altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Orada canların çektiği, gözlerin hoşlandığı herşey vardır. Siz orada ebediyen kalacaksınız....
Zuxruf Suresi, 71. Ayet:
Çevrelerinde altın tepsiler, kadehler dolaştırılır. Orada, nefislerin arzu duyacağı, gözlerin zevkleneceği her şey vardır. Ve siz orada sürekli kalacaksınız....
Zuxruf Suresi, 72. Ayet:
(71-73) Onlara altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Orada canlarının istediği, gözlerinin hoşlandığı her şey vardır. Ve kendilerine: Siz, orada ebedî kalacaksınız, işte yaptıklarınıza karşılık size miras verilen cennet budur. Orada sizin için bol bol meyveler vardır, onlardan yersiniz, denilir....
Zuxruf Suresi, 73. Ayet:
(71-73) Onlara altın tepsiler ve kadehler dolaştırılır. Orada canlarının istediği, gözlerinin hoşlandığı her şey vardır. Ve kendilerine: Siz, orada ebedî kalacaksınız, işte yaptıklarınıza karşılık size miras verilen cennet budur. Orada sizin için bol bol meyveler vardır, onlardan yersiniz, denilir....
Qələm Suresi, 44. Ayet:
Bu sözü, Kur’ân’ı yalanlayanları bana bırak. Onları bilmedikleri, farkına varmadıkları yerlerden kademe kademe alçaltacağız, azâba yaklaştıracağız....
Qələm Suresi, 44. Ayet:
Artık bu sözü yalanlayanı bana bırak; biz, onları bilmedikleri cihetten kademe kademe sürükleyip (azaba) yaklaştırırız....
Vaqiə Suresi, 17. Ayet:
(17,23) "Çevrelerinde, kaynağından doldurulmuş testiler, ibrikler, kadehler –ki ondan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir– beğendiklerinden meyveler, canlarının çektiğinden kuş eti ile; hiç büyütülmeyen çocuklar, saklı inciler gibi iri gözlüler dolaşırlar. "...
Vaqiə Suresi, 23. Ayet:
(17,23) "Çevrelerinde, kaynağından doldurulmuş testiler, ibrikler, kadehler –ki ondan ne başları ağrıtılır, ne de akılları giderilir– beğendiklerinden meyveler, canlarının çektiğinden kuş eti ile; hiç büyütülmeyen çocuklar, saklı inciler gibi iri gözlüler dolaşırlar. "...
Yunus Suresi, 2. Ayet:
"İnsanları uyar ve inananlara Rableri nezdinde kesinlikle “kademe sıdk [hoş gelişler, mutlu yaşamlar]” olduğunu müjdele diye kendilerinden, olgun bir adama vahyedişimiz onlara tuhaf mı geldi? Kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseler, “Hiç şüphesiz bu elçi/ bu kitap, kesinlikle apaçık büyüleyici sözler söyleyen bir bilgindir/göz boyayan etkili bilgilerdir” dediler. "...
Saffat Suresi, 41. Ayet:
(41-49) İşte Allah'ın arıtılmış kulları, kendileri için belli bir rızık/meyveler olanlardır. Bol nimet cennetlerinde karşılıklı olarak tahtlar üzerinde ikram görenlerdir. İçenlere lezzet veren, pınardan doldurulmuş, kendisinde zararlı bir yön olmayan, sarhoşluk da vermeyen bembeyaz bir kadehle onların etrafında dolaşılır. Yanlarında da gözlerini kendilerine dikmiş iri gözlüler vardır. Korunmuş yumurta gibidir onlar. ...
Saffat Suresi, 42. Ayet:
(41-49) İşte Allah'ın arıtılmış kulları, kendileri için belli bir rızık/meyveler olanlardır. Bol nimet cennetlerinde karşılıklı olarak tahtlar üzerinde ikram görenlerdir. İçenlere lezzet veren, pınardan doldurulmuş, kendisinde zararlı bir yön olmayan, sarhoşluk da vermeyen bembeyaz bir kadehle onların etrafında dolaşılır. Yanlarında da gözlerini kendilerine dikmiş iri gözlüler vardır. Korunmuş yumurta gibidir onlar. ...
Saffat Suresi, 43. Ayet:
(41-49) İşte Allah'ın arıtılmış kulları, kendileri için belli bir rızık/meyveler olanlardır. Bol nimet cennetlerinde karşılıklı olarak tahtlar üzerinde ikram görenlerdir. İçenlere lezzet veren, pınardan doldurulmuş, kendisinde zararlı bir yön olmayan, sarhoşluk da vermeyen bembeyaz bir kadehle onların etrafında dolaşılır. Yanlarında da gözlerini kendilerine dikmiş iri gözlüler vardır. Korunmuş yumurta gibidir onlar. ...
Saffat Suresi, 44. Ayet:
(41-49) İşte Allah'ın arıtılmış kulları, kendileri için belli bir rızık/meyveler olanlardır. Bol nimet cennetlerinde karşılıklı olarak tahtlar üzerinde ikram görenlerdir. İçenlere lezzet veren, pınardan doldurulmuş, kendisinde zararlı bir yön olmayan, sarhoşluk da vermeyen bembeyaz bir kadehle onların etrafında dolaşılır. Yanlarında da gözlerini kendilerine dikmiş iri gözlüler vardır. Korunmuş yumurta gibidir onlar. ...
Saffat Suresi, 45. Ayet:
(41-49) İşte Allah'ın arıtılmış kulları, kendileri için belli bir rızık/meyveler olanlardır. Bol nimet cennetlerinde karşılıklı olarak tahtlar üzerinde ikram görenlerdir. İçenlere lezzet veren, pınardan doldurulmuş, kendisinde zararlı bir yön olmayan, sarhoşluk da vermeyen bembeyaz bir kadehle onların etrafında dolaşılır. Yanlarında da gözlerini kendilerine dikmiş iri gözlüler vardır. Korunmuş yumurta gibidir onlar. ...
Saffat Suresi, 46. Ayet:
(41-49) İşte Allah'ın arıtılmış kulları, kendileri için belli bir rızık/meyveler olanlardır. Bol nimet cennetlerinde karşılıklı olarak tahtlar üzerinde ikram görenlerdir. İçenlere lezzet veren, pınardan doldurulmuş, kendisinde zararlı bir yön olmayan, sarhoşluk da vermeyen bembeyaz bir kadehle onların etrafında dolaşılır. Yanlarında da gözlerini kendilerine dikmiş iri gözlüler vardır. Korunmuş yumurta gibidir onlar. ...
Saffat Suresi, 47. Ayet:
(41-49) İşte Allah'ın arıtılmış kulları, kendileri için belli bir rızık/meyveler olanlardır. Bol nimet cennetlerinde karşılıklı olarak tahtlar üzerinde ikram görenlerdir. İçenlere lezzet veren, pınardan doldurulmuş, kendisinde zararlı bir yön olmayan, sarhoşluk da vermeyen bembeyaz bir kadehle onların etrafında dolaşılır. Yanlarında da gözlerini kendilerine dikmiş iri gözlüler vardır. Korunmuş yumurta gibidir onlar. ...
Saffat Suresi, 48. Ayet:
(41-49) İşte Allah'ın arıtılmış kulları, kendileri için belli bir rızık/meyveler olanlardır. Bol nimet cennetlerinde karşılıklı olarak tahtlar üzerinde ikram görenlerdir. İçenlere lezzet veren, pınardan doldurulmuş, kendisinde zararlı bir yön olmayan, sarhoşluk da vermeyen bembeyaz bir kadehle onların etrafında dolaşılır. Yanlarında da gözlerini kendilerine dikmiş iri gözlüler vardır. Korunmuş yumurta gibidir onlar. ...
Saffat Suresi, 49. Ayet:
(41-49) İşte Allah'ın arıtılmış kulları, kendileri için belli bir rızık/meyveler olanlardır. Bol nimet cennetlerinde karşılıklı olarak tahtlar üzerinde ikram görenlerdir. İçenlere lezzet veren, pınardan doldurulmuş, kendisinde zararlı bir yön olmayan, sarhoşluk da vermeyen bembeyaz bir kadehle onların etrafında dolaşılır. Yanlarında da gözlerini kendilerine dikmiş iri gözlüler vardır. Korunmuş yumurta gibidir onlar. ...
Zuxruf Suresi, 71. Ayet:
(71-73) -Allah'ın koruması altına girmiş kişilerin çevrelerinde altın tepsiler, kadehler dolaştırılır. Orada nefislerin arzu duyacağı, gözlerin zevkleneceği her şey vardır.– Ve siz, orada sürekli kalacaksınız. Ve işte bu, yapagelmiş olduğunuz şeyler sebebiyle, kendisine son sahip edildiğiniz cennettir. Orada sizin için birçok meyveler vardır. Onlardan yiyeceksiniz.” ...
Zuxruf Suresi, 72. Ayet:
(71-73) -Allah'ın koruması altına girmiş kişilerin çevrelerinde altın tepsiler, kadehler dolaştırılır. Orada nefislerin arzu duyacağı, gözlerin zevkleneceği her şey vardır.– Ve siz, orada sürekli kalacaksınız. Ve işte bu, yapagelmiş olduğunuz şeyler sebebiyle, kendisine son sahip edildiğiniz cennettir. Orada sizin için birçok meyveler vardır. Onlardan yiyeceksiniz.” ...
Zuxruf Suresi, 73. Ayet:
(71-73) -Allah'ın koruması altına girmiş kişilerin çevrelerinde altın tepsiler, kadehler dolaştırılır. Orada nefislerin arzu duyacağı, gözlerin zevkleneceği her şey vardır.– Ve siz, orada sürekli kalacaksınız. Ve işte bu, yapagelmiş olduğunuz şeyler sebebiyle, kendisine son sahip edildiğiniz cennettir. Orada sizin için birçok meyveler vardır. Onlardan yiyeceksiniz.” ...
Ğaşiyə Suresi, 8. Ayet:
(8-16) "Kişiler de var ki, o gün nimetler içindedirler, çalışmaları için hoşnutturlar, yüksek bir cennettedirler, orada boş bir söz işitmezler. Orada akan bir kaynak vardır; orada yükseltilmiş divanlar, konulmuş kadehler, dizilmiş yastıklar, yayılmış halılar vardır. "...
Ğaşiyə Suresi, 9. Ayet:
(8-16) "Kişiler de var ki, o gün nimetler içindedirler, çalışmaları için hoşnutturlar, yüksek bir cennettedirler, orada boş bir söz işitmezler. Orada akan bir kaynak vardır; orada yükseltilmiş divanlar, konulmuş kadehler, dizilmiş yastıklar, yayılmış halılar vardır. "...
Ğaşiyə Suresi, 10. Ayet:
(8-16) "Kişiler de var ki, o gün nimetler içindedirler, çalışmaları için hoşnutturlar, yüksek bir cennettedirler, orada boş bir söz işitmezler. Orada akan bir kaynak vardır; orada yükseltilmiş divanlar, konulmuş kadehler, dizilmiş yastıklar, yayılmış halılar vardır. "...
Ğaşiyə Suresi, 11. Ayet:
(8-16) "Kişiler de var ki, o gün nimetler içindedirler, çalışmaları için hoşnutturlar, yüksek bir cennettedirler, orada boş bir söz işitmezler. Orada akan bir kaynak vardır; orada yükseltilmiş divanlar, konulmuş kadehler, dizilmiş yastıklar, yayılmış halılar vardır. "...
Ğaşiyə Suresi, 12. Ayet:
(8-16) "Kişiler de var ki, o gün nimetler içindedirler, çalışmaları için hoşnutturlar, yüksek bir cennettedirler, orada boş bir söz işitmezler. Orada akan bir kaynak vardır; orada yükseltilmiş divanlar, konulmuş kadehler, dizilmiş yastıklar, yayılmış halılar vardır. "...
Ğaşiyə Suresi, 13. Ayet:
(8-16) "Kişiler de var ki, o gün nimetler içindedirler, çalışmaları için hoşnutturlar, yüksek bir cennettedirler, orada boş bir söz işitmezler. Orada akan bir kaynak vardır; orada yükseltilmiş divanlar, konulmuş kadehler, dizilmiş yastıklar, yayılmış halılar vardır. "...
Ğaşiyə Suresi, 14. Ayet:
(8-16) "Kişiler de var ki, o gün nimetler içindedirler, çalışmaları için hoşnutturlar, yüksek bir cennettedirler, orada boş bir söz işitmezler. Orada akan bir kaynak vardır; orada yükseltilmiş divanlar, konulmuş kadehler, dizilmiş yastıklar, yayılmış halılar vardır. "...
Ğaşiyə Suresi, 15. Ayet:
(8-16) "Kişiler de var ki, o gün nimetler içindedirler, çalışmaları için hoşnutturlar, yüksek bir cennettedirler, orada boş bir söz işitmezler. Orada akan bir kaynak vardır; orada yükseltilmiş divanlar, konulmuş kadehler, dizilmiş yastıklar, yayılmış halılar vardır. "...
Ğaşiyə Suresi, 16. Ayet:
(8-16) "Kişiler de var ki, o gün nimetler içindedirler, çalışmaları için hoşnutturlar, yüksek bir cennettedirler, orada boş bir söz işitmezler. Orada akan bir kaynak vardır; orada yükseltilmiş divanlar, konulmuş kadehler, dizilmiş yastıklar, yayılmış halılar vardır. "...
Tur Suresi, 23. Ayet:
Orada, kendisinde boş söz, saçmalama ve günaha sokma olmayan bir kadehi kapışırlar. ...
Əhzab Suresi, 38. Ayet:
(38,39) "Allah'ın kendisine farz kıldığı şeyde Peygamber üzerine, daha önce gelip geçen kimselerde; Allah'ın verdiği elçilik görevini tebliğ eden, O'na saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duyan ve Allah'tan başka kimseye saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duymayan kimselerle ilgili Allah'ın uygulaması olarak bir güçlük yoktur. Allah'ın emri, ayarlanmış, belirlenmiş bir kaderdir. Hesap görücü olarak Allah yeter. "...
Əhzab Suresi, 39. Ayet:
(38,39) "Allah'ın kendisine farz kıldığı şeyde Peygamber üzerine, daha önce gelip geçen kimselerde; Allah'ın verdiği elçilik görevini tebliğ eden, O'na saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duyan ve Allah'tan başka kimseye saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duymayan kimselerle ilgili Allah'ın uygulaması olarak bir güçlük yoktur. Allah'ın emri, ayarlanmış, belirlenmiş bir kaderdir. Hesap görücü olarak Allah yeter. "...
Vaqiə Suresi, 18. Ayet:
tarifsiz güzellikte bir kaynaktan doldurulmuş bir o kadar tarifsiz ibrikler ve kadehlerle sunulan (içecekler);...