Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 10. Ayet:
Fî kulûbihim maradun, fe zâdehumullâhu maradâ(maradan) ve lehum azâbun elîmun bi mâ
kânû
yekzibûn(yekzibûne)....
Bəqərə Suresi, 10. Ayet:
1.
fî
: içinde, vardır
2.
kulûbi-him
: onların kalpleri
3.
maradun
: maraz, hastalık
4.
fe
: o zaman, böylece
...
Bəqərə Suresi, 16. Ayet:
Ulâikellezîneşterevûd dalâlete bil hudâ, fe mâ rabihat ticâretuhum ve mâ
kânû
muhtedîn(muhtedîne)....
Bəqərə Suresi, 16. Ayet:
1.
ulâike
: işte onlar
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
işterevû
: satın aldılar
4.
ed dalâlete
: dalâlet
Bəqərə Suresi, 57. Ayet:
Ve zallelnâ aleykumul gamâme ve enzelnâ aleykumul menne ves selvâ kulû min tayyibâti mâ razaknâkum ve mâ zalemûnâ ve lâkin
kânû
enfusehum yazlimûn(yazlimûne)....
Bəqərə Suresi, 57. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
zallelnâ
: gölgeledik, gölge yaptık
3.
aleykum
: sizin üzerinize
4.
el gamâme
: bulut
Bəqərə Suresi, 59. Ayet:
Fe beddelellezîne zalemû kavlen gayrellezî kîle lehum fe enzelnâ alellezîne zalemû riczen mines semâi bimâ
kânû
yefsukûn(yefsukûne)....
Bəqərə Suresi, 59. Ayet:
1.
fe
: o zaman, fakat, sonra
2.
beddele
: değiştirdi
3.
ellezîne
: o kimseler, onlar
4.
zalemû
: zulmettiler
...
Bəqərə Suresi, 61. Ayet:
Ve iz kultum yâ mûsâ len nasbira alâ taâmin vâhidin fed’u lenâ rabbeke yuhric lenâ mimmâ tunbitulardu min baklihâ ve kıssâiha ve fûmihâ ve adesihâ ve basalihâ, kâle e testebdilûnellezî huve ednâ billezî huve hayr(hayrun), ihbitû mısran fe inne lekum mâ seeltum ve duribet aleyhimuz zilletu vel meskenetu ve bâu bi gadabin minallâh(minallâhi), zâlike bi ennehum
kânû
yekfurûne bi âyâtillâhi ve yaktulûnen nebiyyîne bi gayril hak(hakkı), zâlike bi mâ asav ve
kânû
ya’tedûn(ya’tedûne)....
Bəqərə Suresi, 61. Ayet:
1.
ve iz
: ve olmuştu, olduğu zaman
2.
kultum (iz kultum)
: siz dediniz (siz demiştiniz)
3.
yâ mûsâ
: ey Musa
4.
len nasbirâ
Bəqərə Suresi, 74. Ayet:
Bundan sonra yine kalbleriniz katılaştı, taş gibi ve hattâ daha da katı oldu. Çünkü taştan öylesi var ki, ondan ırmaklar fışkırır, öylesi var ki, yarılıp ondan su çıkar, öylesi de var ki, Allah korkusuyla (ilâhî kanunlara boyun eğerek) aşağı düşüp (parçalanır). Allah işlediğiniz (ve işleyeceğinizden habersiz değildir....
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
Ve lemmâ câehum kitâbun min indillâhi musaddikun limâ meahum, ve
kânû
min kablu yesteftihûne alellezîne keferû, fe lemmâ câehum mâ arafû keferû bihî, fe la’netullâhi alel kâfirîn(kâfirîne)....
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
1.
ve lemmâ
: ve olduğu zaman
2.
câe-hum
: onlara geldi
3.
kitâbun
: bir kitap
4.
min indillâhi (inde allâhi)
: Al...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Vettebeû mâ tetlûş şeyâtînu alâ mulki suleymân(suleymâne) ve mâ kefere suleymânu ve lâkinneş şeyâtîne keferû yuallimûnen nâses sihrâ, ve mâ unzile alel melekeyni bi bâbile hârûte ve mârût(mârûte), ve mâ yuallimâni min ehadin hattâ yekûlâ innemâ nahnu fitnetun fe lâ tekfur fe yeteallemûne minhumâ mâ yuferrikûne bihî beynel mer’i ve zevcih(zevcihî), ve mâ hum bi dârrîne bihî min ehadin illâ bi iznillâh(iznillâhi), ve yeteallemûne mâ yadurruhum ve lâ yenfeuhum ve lekad alimû le menişterâhu mâ lehu ...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
1.
ve ittebeû
: ve tâbi oldular, uydular
2.
mâ tetlû
: okunan şey
3.
eş şeyâtînu
: şeytanlar
4.
alâ mulki
: mülkün...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Şeytanların (o bozguncu kötü ruhluların Süleyman'ın mülkü hakkında uydurduklarına uydular. Halbuki Süleyman kâfir olmadı, fakat o şeytanlar (bozguncu ruha sahip olanlar) kâfir oldular da insanlara sihir öğretiyorlardı. B a b i l 'de melek (tabiatlı) Hârût ve Mârût üzerine (sihir ilmi ve benzeri) bir şey indirilmemişti. Zaten o ikisi, «Biz(im bilgimiz sizin için) bir fitne (imtihan)dır. Sakın (sihir ve büyü ilmini öğrenerek) kâfir olmayın!» demedikçe hiç bir kimseye (sihir) öğretmezlerdi. Fakat (...
Bəqərə Suresi, 103. Ayet:
Ve lev ennehum âmenû vettekav le mesûbetun min indillâhi hayr(hayrun), lev
kânû
ya’lemûn(ya’lemûne)....
Bəqərə Suresi, 103. Ayet:
1.
ve lev
: ve şâyet, eğer
2.
enne-hum
: onların olması
3.
âmenû
: âmenû oldular, îmân ettiler
4.
ve ittekav
: ve ...
Bəqərə Suresi, 113. Ayet:
Ve kâletil yahûdu leysetin nasârâ alâ şey’(şey’in) ve kâletin nasârâ leysetil yahûdu alâ şey’in ve hum yetlûnel kitâb(kitâbe), kezâlike kâlellezine lâ ya’lemûne misle kavlihim, fallâhu yahkumu beynehum yevmel kıyâmeti fîmâ
kânû
fîhi yahtelifûn(yahtelifûne)....
Bəqərə Suresi, 113. Ayet:
1.
ve kâleti
: ve dedi
2.
el yahûdu
: yahudiler
3.
leyseti
: değil
4.
en nasârâ
: hristiyanlar
Bəqərə Suresi, 134. Ayet:
Tilke ummetun kad halet, lehâ mâ kesebet ve lekum mâ kesebtum, ve lâ tus’elûne ammâ
kânû
ya’melûn(ya’melûne)....
Bəqərə Suresi, 134. Ayet:
1.
tilke
: işte o (onlar)
2.
ummetun
: bir ümmet, bir toplum
3.
kad
: oldu
4.
halet
: gelip geçti
Bəqərə Suresi, 140. Ayet:
Em tekûlûne inne ibrâhîme ve ismâîle ve ishâka ve ya’kûbe vel esbâta
kânû
hûden ev nasârâ kul e entum a’lemu emillâh(emillâhu), ve men azlemu mimmen keteme şehâdeten indehu minallâh(minallâhi), ve mâllâhu bi gâfilin ammâ ta’melûn(ta’melûne)....
Bəqərə Suresi, 140. Ayet:
1.
em
: yoksa, veya
2.
tekûlûne
: diyorsunuz, söylüyorsunuz
3.
inne
: muhakkak
4.
ibrâhîme
: İbrâhîm
Bəqərə Suresi, 141. Ayet:
Tilke ummetun kad halet lehâ mâ kesebet ve lekum mâ kesebtum ve lâ tus’elûne ammâ
kânû
ya’melûn(ya’melûne)....
Bəqərə Suresi, 141. Ayet:
1.
tilke
: o
2.
ummetun
: bir topluluk
3.
kad
: olmuştu
4.
halet
: gelip geçti
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
Se yekûlus sufehâu minen nâsi mâ vellâhum an kıbletihimulletî
kânû
aleyhâ kul lillâhil meşrıku vel magrıb(magrıbu), yehdî men yeşâu ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin)....
Bəqərə Suresi, 142. Ayet:
1.
se
: yakında, olacak
2.
yekûlu
: derler, söylerler
3.
es sufehâu
: sefihler, kendini bilmeyenler
4.
min en nâsi
Bəqərə Suresi, 178. Ayet:
Ey imân edenler, cinayetlerde, öldürülenlere karşılık katillere kısas uygulanması, size yazılı bir kanun haline getirildi, farz kılındı. Hür bir maktûle karşı, hür bir kimseye, maktul bir köleye karşı bir köleye, maktul bir kadına karşı bir kadına kısas uygulanır, ölüm cezası verilir. Ancak, maktûlün velisi, kardeşi tarafından kısas cezasından, vazgeçilen; ödeyeceği diyetin de bir kısmı bağışlanan kimseye, Kur’ân’ın ve sünnetin hükümlerine İslâmî kurallarla örtüşen örfe, hakkaniyete uyularak, di...
Bəqərə Suresi, 183. Ayet:
Ey imân edenler, oruç sizden öncekilere yazılı bir kanun haline getirilerek farz kılındığı gibi, size de yazılı bir kanun haline getirilerek farz kılındı. Umulur ki, Allah’a sığınarak emirlerine yapışır, günahlardan arınır, azaptan korunur, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarınıza ve özgürlüklerinize sahip çıkarak şahsiyetli davranır, dinî ve sosyal görevlerinizin bilincinde olursunuz....
Bəqərə Suresi, 194. Ayet:
Saldırmazlığın gelenek haline geldiği, Allah’ın savaşı haram kıldığı aylarda, size saldıranlara karşılık verin. Saldırmazlık kanununun, örfünün ihlâli kısas kanununa tâbidir. Kim size saldırırsa, size yapılan saldırıya misilleme yaparak aynıyla cevap verin. Allah’a sığınıp emirlerine yapışarak, günahlardan arınıp, azaptan korunun. Bilin ki, Allah kendisine sığınıp emirlerine yapışarak günahlardan arınıp azaptan korunanlar, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak ...
Bəqərə Suresi, 216. Ayet:
Hoşunuza gitmediği, sıkıntılı ve zor olduğu halde savaş, size farz kılındı, yazılı kanun haline getirildi. Bazı şeyler hakkınızda hayırlı olduğu halde hoşunuza gitmeyebilir. Bazı şeyler de hakkınızda hayırlı olmadığı, şer olduğu halde hoşunuza gidebilir. Bunları Allah bilir, siz bilmezsiniz....
Bəqərə Suresi, 235. Ayet:
Böyle dul kadınlara evlenme isteğinizi üstü kapalı bir biçimde çıtlatmanızda veya gönlünüzde tutmanızda size bir vebal yoktur. Allah biliyor ki, siz onları aklınızdan çıkarmayacaksınız. Fakat onlarla gizlice randevulaşmayın. Meşrû bir şekilde, İslâmî kurallarla örtüşen örfe uygun konuşmanızda bir beis yoktur. Yazarak tesbit ettiğiniz, yazılı kanundaki farz olan iddet, bekleme süresi tamamlanıncaya kadar nikâh akdine kesin karar vermeyin. Allah’ın, gönlünüzdekini bildiğini bilin. Onun azâbından k...
Bəqərə Suresi, 245. Ayet:
Kim Allah'a güzel bir borç verirse, o taktirde, o (verdiği) kendisine kat kat çoğaltılarak ödenir. Ve Allah, (ilâhi kanun gereği kişinin rızkını) daraltır ve genişletir. Ve O'na döndürüleceksiniz....
Bəqərə Suresi, 245. Ayet:
Kimdir ki Allah'a (faizsiz, karşılıksız) ödünç versin de, Allah onu kat kat artırıp çoğaltsın?! Allah (şaşmayan kanunu ve sünneti gereği) hem sıkıp daraltır, hem açıp genişletir ve ancak O'na döndürüleceksiniz....
Bəqərə Suresi, 246. Ayet:
Mûsâ’dan sonra İsrâiloğulları’nın ileri gelenlerini görmüyor musun? Kendi peygamberlerine: 'Bize gücü, otoritesi olan bir kral, bir ordu komutanı tayin et de onun komutasında Allah yolunda İslâm uğrunda savaşalım' demişlerdi. Peygamber de: 'Ya size savaş farz olur da, savaşmazsanız?' diye sordu. Onlar: 'Yurtlarımızdan çıkarılıp sürülmüş, çocuklarımızdan ayrı bırakılmış olduğumuz halde, Allah yolunda İslâm uğrunda neden savaşmayalım?' dediler. Kendilerine, savaş yazılı kanun haline getirilince, f...
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
O görevlendirdiğimiz rasullerin bir kısmını diğerlerinden üstün kıldık. Onlardan bazılarıyla Allah konuştu. Bazılarının da mertebelerini, makamlarını yükseltti. Meryem’in oğlu Îsâ’ya ayan beyan âyetler, mûcizeler verdik. Onu, kâinattaki tabiî, dinî, sosyal, siyasî ve ekonomik düzeni içeren, ihyâ eden, insanları ve toplumları pislikten arındıran kitabı getiren elçi Cebrâil ile destekledik. Eğer Allah’ın sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olsaydı, bu peygamberlerden s...
Ali-İmran Suresi, 6. Ayet:
Ana rahminde sizi dilediği (hikmet ve kanunla) şekillendiren O'dur. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur; ancak O vardır. O çok güçlüdür, çok üstündür; yüce hikmet sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 24. Ayet:
Zâlike bi ennehum kâlû len temessenen nâru illâ eyyâmen ma’dûdât(ma’dûdâtin), ve garrahum fî dînihim mâ
kânû
yefterûn(yefterûne). ...
Ali-İmran Suresi, 24. Ayet:
1.
zâlike
: bu
2.
bi enne-hum
: sebebiyle
3.
kâlû
: dediler
4.
len
: asla
Ali-İmran Suresi, 83. Ayet:
Göklerdeki ve yerdeki akıllı ve sorumlu varlıklar ister istemez ona boyun eğip, teslim olarak hükmüne rıza gösterdikleri, tesbih ile zikir halinde kanunlarına, kudretine boyun eğdikleri, İslâm’ı yaşadıkları halde, ehl-i kitap Allah’ın dininden, Allah’ın şerîatından başka din mi, düzen mi, medeniyet mi arıyor? Halbuki, sonuçta O’nun huzuruna götürülüp hesaba çekilecekler....
Ali-İmran Suresi, 112. Ayet:
Duribet aleyhimuz zilletu eyne mâ sukıfû illâ bi hablin minallâhi ve hablin minen nâsi ve bâû bi gadabin minallâhi ve duribet aleyhimul meskeneh(meskenetu), zâlike bi ennehum
kânû
yekfurûne bi âyâtillâhi ve yaktulûnel enbiyâe bi gayri hakk(hakkın), zâlike bimâ asav ve
kânû
ya’tedûn(ya’tedûne). ...
Ali-İmran Suresi, 112. Ayet:
1.
duribet
: vuruldu
2.
aleyhim
: onların üzerine
3.
ez zilletu
: zillet
4.
eyne mâ
: nerede olursa
Ali-İmran Suresi, 137. Ayet:
1.
kad halet
: gelip geçmiş
2.
min kabli-kum
: sizden önce
3.
sunenun
: Allah'ın sünnetleri, ilâhi kanuniar?
4.
fe sîrû
Ali-İmran Suresi, 137. Ayet:
Sizden önce nice (milletler hakkında) ilâhî kanunlar gelip geçmiştir. Onun için, yeryüzünde gezin dolaşın da (Allah'ın âyetlerini) yalan sayanların âkıbeti ne olmuş, görün!...
Ali-İmran Suresi, 137. Ayet:
Sizden önce nice ilâhî ceza kanunları uygulanmıştır. Yeryüzünde dolaşın. Allah’ın âyetlerini yalanlayanların âkıbetlerinin nasıl olduğuna ibret nazarıyla bir bakın, inceleyin....
Ali-İmran Suresi, 137. Ayet:
Muhakkak ki, sizden önce (Allah'ın koymuş olduğu hayat kanunları gereği) birtakım olaylar, yollar, yöntemler, şeriatler gelip geçti. O halde yeryüzünde gezip dolaşın da (Hakk'ı inkâr edip Peygamberleri) yalan sayanların sonunun nasıl olduğunu bir görün....
Ali-İmran Suresi, 137. Ayet:
Sizden önce nice (milletler hakkında) ilâhî kanunlar gelip geçmiştir. Onun için, yeryüzünde gezin dolaşın da (Allah'ın âyetlerini) yalan sayanların âkıbeti ne olmuş, görün!...
Ali-İmran Suresi, 137. Ayet:
Sizden evvel kanun olmuş bir takım vak'alar geçti, onun için Arzda dolaşın da bir bakın: Peygamberleri tekzib edenlerin akıbetleri nasıl olmuş?...
Ali-İmran Suresi, 137. Ayet:
Sizden önce kanun olmuş bir takım olaylar geçti, onun için yer yüzünde dolaşın da peygamberleri yalanlayanların akibetlerinin nasıl olduğunu görün!...
Ali-İmran Suresi, 137. Ayet:
Sizden önce, Allah’ın koymuş olduğu hayat kanunlarına uygun olarak, nice olaylar, ümmetler geçti... İsterseniz dünyayı gezip dolaşın da dîni yalan sayanların âkıbetlerini görün!...
Ali-İmran Suresi, 146. Ayet:
Ve keeyyin min nebiyyin kâtele, meahu rıbbiyyûne kesîr(kesîrun), fe mâ vehenû li mâ asâbehum fî sebîlillâhi ve mâ daufû ve meste
kânû
vallâhu yuhibbus sâbirîn(sâbirîne)....
Ali-İmran Suresi, 146. Ayet:
1.
ve keeyyin
: ve niceleri
2.
min nebiyyin
: peygamberlerden
3.
kâtele
: savaştı
4.
mea-hu
: onunla beraber
<...
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tekûnû kellezîne keferû ve kâlû li ıhvânihim izâ darabû fîl ardı ev
kânû
guzzen lev
kânû
indenâ mâ mâtû ve mâ kutilû, li yec’alallâhu zâlike hasreten fî kulûbihim vallâhu yuhyî ve yumît(yumîtu), vallâhu bi mâ ta’melûne basîr(basîrun). ...
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne âmenû
: âmenû olanlar, îmân edenler
3.
lâ tekûnû
: siz ... olmayın
4.
ke
: gibi
...
Ali-İmran Suresi, 164. Ayet:
Le kad mennallâhu alel mu’minîne iz bease fîhim resûlen min enfusihim yetlû aleyhim âyâtihî ve yuzekkîhim ve yuallimuhumul kitâbe vel hikmeh(hikmete), ve in
kânû
min kablu le fî dalâlin mubîn(mubînin). ...
Ali-İmran Suresi, 164. Ayet:
1.
lekad
: andolsun ki
2.
menne allâhu
: Allah ni'metlendirdi
3.
alâ el mu'minîne
: mü'minlerin üzerine
4.
iz bease
Nisa Suresi, 9. Ayet:
Ve onlar, (o kanuni mirasçılar) (Allah'tan) korksunlar; eğer kendileri arkalarında kendi haklarını koruyamayacak durumda olan çocuklar bıraksalardı onlar için mutlaka endişe duyarlardı; işte böyleleri, Allah'a karşı sorumluluklarının bilincinde olsunlar ve (yoksulların hakları konusunda) dürüst ve insaflı olan neyse onu dile getirsinler....
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Ve lekum nısfu mâ terake ezvâcukum in lem yekun lehunne veled(veledun), fe in kâne lehunne veledun fe lekumur rubuu mimmâ terakne min ba’di vasıyyetin yûsîne bihâ ev deyn(deynin). Ve lehunner rubuu mimmâ teraktum in lem yekun lekum veled(veledun), fe in kâne lekum veledun fe lehunnes sumunu mimmâ teraktum min ba’di vasıyyetin tûsûne bihâ ev deyn(deynin). Ve in kâne raculun yûrasu kelâleten ev imraetun ve lehû ahun ev uhtun fe li kulli vâhidin min humâs sudus(sudusu), fe in
kânû
eksera min zâlike...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
1.
ve lekum
: ve sizin
2.
nısfu
: yarısı
3.
mâ terake
: bırakılan şeyler
4.
ezvâcu-kum
: sizin eşleriniz
...
Nisa Suresi, 13. Ayet:
Bunlar Allah’ın kanunlarıdır. Kim Allah’a ve resulüne itaat ederse, (Allah, o kimseyi) içinde ebedi kalacağı alt kısmından ırmakların aktığı cennetlere girdirir. Bu da en büyük kurtuluştur....
Nisa Suresi, 14. Ayet:
Kim de Allah’a ve Elçisi'ne isyan eder ve onun kanunlarını çiğnerse, onu içinde ebedi kalacağı ateşe atar. Orada alçaltıcı bir azap vardır....
Nisa Suresi, 26. Ayet:
1.
yurîdu
: diler, ister
2.
allâhu
: Allah
3.
li yubeyyine
: açıklamak için, açıklamayı
4.
lekum
: sizin için, siz...
Nisa Suresi, 26. Ayet:
Allah size beyan etmek (açıklamak) ve sizi, sizden öncekilerin kanununa ulaştırmak ve tövbelerinizi kabul etmek ister. Ve Allah Alîm'dir (en iyi bilendir), Hakîm'dir (hüküm ve hikmet sahibidir)....
Nisa Suresi, 88. Ayet:
Size ne oluyor da, Allah kendilerini kazandıkları (bunca vebal ve günah) yüzünden başaşağı ettiği halde münafıklar hakkında iki fırkaya ayrılıyorsunuz! Yoksa Allah'ın (sünneti ve koymuş olduğu hayat kanunu gereği) saptırdığını siz mi doğru yola eriştirmek istiyorsunuz?! Allah kimi saptırırsa elbette onun için (doğru) bir yol bulamazsın....
Nisa Suresi, 101. Ayet:
Ve izâ darabtum fîl ardı fe leyse aleykum cunâhun en taksurû mines salâti, in hıftum en yeftinekumullezîne keferû. İnnel kâfirîne
kânû
lekum aduvven mubînâ(mubînen)....
Nisa Suresi, 101. Ayet:
1.
ve izâ
: ve ... olduğu zaman
2.
darabtum
: sefere çıktınız
3.
fî el ardı
: yeryüzünde
4.
fe
: o taktirde
Nisa Suresi, 119. Ayet:
'Onları başlarına buyruk hale getirerek hak yoldan uzaklaşmalarına dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân sağlayacağım. Mutlaka onları boş kuruntulara sevk edeceğim, kesinlikle onları idare edeceğim, sağmal hayvanların kulaklarını yaracaklar, putlar için bel yapacaklar. Şüphesiz onlara emredeceğim de, Allah’ın koyduğu dini, düzeni, yaratılışa uygun özellikleri, kanunları, safiyeti, masumiyeti, yapılan taahhüdü, kurulan düzeni bozarak değiştirecekler.' dedi. Kim Allah’ı bırakarak kulu ...
Nisa Suresi, 154. Ayet:
ve Sina Dağını verdikleri sözün delili olarak üzerlerinde yükseltmiştik. Onlara "kapıdan tevazu içinde girin" demiş ve "Sebt Kanununu ihlal etmeyin!" diye uyarmıştık ve kendilerinden sağlam bir taahhüt almıştık....
Nisa Suresi, 176. Ayet:
Yesteftûneke. Kulillâhu yuftîkum fîl kelâleh(kelâleti). İnimruun heleke leyse lehû veled(veledun), ve lehû uhtun fe lehâ nısfu mâ terak(terake), ve huve yerisuhâ in lem yekun lehâ veled(veledun). Fe in kânetesneteyni fe lehumâs sulusâni mimmâ terak(terake). Ve in
kânû
ıhveten ricâlen ve nisâen fe liz zekeri mislu hazzıl unseyeyn(unseyeyni). Yubeyyinullâhu lekum en tadıllû vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun)....
Nisa Suresi, 176. Ayet:
1.
yesteftûne-ke
: senden fetva istiyorlar, soruyorlar
2.
kul
: de, söyle
3.
allâhu
: Allah
4.
yuftî-kum
: size fe...
Maidə Suresi, 1. Ayet:
Ey iman edenler, akitlerinizin, sözleşmelerinizin icaplarını yerine getirin. İhramlı iken avlanmayı helâl ve meşrû saymamak şartıyla, Kur’ân’da belirtilenlerin dışında kalan ot ile beslenen hayvanların eti size helâl kılındı. Allah dilediği kanunları kor, dilediği hükmü verir....
Maidə Suresi, 14. Ayet:
Ve minellezîne kâlû innâ nasârâ ehaznâ mîsâkahum fe nesû hazzan mimmâ zukkirû bihî fe agraynâ beynehumul adâvete vel bagdâe ilâ yevmil kıyâmeh(kıyâmeti) ve sevfe yunebbiuhumullâhu bimâ
kânû
yasnaûn(yasnaûne)....
Maidə Suresi, 14. Ayet:
1.
ve min ellezîne
: ve o onlardan, olanlardan
2.
kâlû
: dediler
3.
innâ nasârâ
: muhakkak ki biz (hıristiyanız) nasârâyiz
4.
e...
Maidə Suresi, 44. Ayet:
İnnâ enzelnet tevrâte fîhâ huden ve nûr(nûrun), yahkumu bihen nebiyyûnellezîne eslemû lillezîne hâdû ver rabbâniyyûne vel ahbâru bimestuhfizû min kitâbillâhi ve
kânû
aleyhi şuhedâe, fe lâ tahşevûn nâse vahşevni ve lâ teşterû bi âyâtî semenen kalîlâ(kalîlen) ve men lem yahkum bimâ enzelallâhu fe ulâike humul kâfirûn(kâfirûne)....
Maidə Suresi, 44. Ayet:
1.
innâ enzelnâ
: muhakkak ki biz indirdik
2.
et tevrâte
: Tevratı
3.
fî- hâ huden ve nûrun
: içinde hidayet ve nur vardır
4.
y...
Maidə Suresi, 48. Ayet:
Sana da önünde bulunan kitapları doğrulayıcı ve onlara bir şahit olmak üzere bu hak kitabı indirdik; onun için sen de aralarında Allah'ın indirdiğiyle hükmet, sana gelen gerçekten ayrılıp da onların arzuları arkasından gitme! Her biriniz için bir kanun ve bir yol tayin ettik. Allah dileseydi, hepinizi bir tek ümmet yapardı, fakat sizi, her birinize verdiği şeylerde imtihan edecek. O halde durmayın, hayırlı işlerde yarışın. Nihayet dönüşünüz hep Allah'adır. O zaman O, hakkında ayrılığa düştüğünüz...
Maidə Suresi, 50. Ayet:
Yoksa onlar, cahiliyye kanunu (ile yönetilmek) mi istiyorlar? Halbuki, kalben mutmain olan insanlar için Allahtan daha iyi kanun koyucu olabilir mi?...
Maidə Suresi, 61. Ayet:
Ve izâ câukum kâlû âmennâ ve kad dehalû bil kufri ve hum kad haracû bih(bihî) vallâhu a’lemu bimâ
kânû
yektumûn(yektumûne)....
Maidə Suresi, 61. Ayet:
1.
ve izâ câû-kum
: ve size geldikleri zaman
2.
kâlû âmennâ
: iman ettik dediler
3.
ve kad dehalû
: ve girmişlerdir.
4.
bi el k...
Maidə Suresi, 62. Ayet:
Ve terâ kesîran minhum yusâriûne fîl ismi vel udvâni ve eklihimus suht(suhti) lebi’se mâ
kânû
ya’melûn(ya’melûne)....
Maidə Suresi, 62. Ayet:
1.
ve terâ kesîran
: ve çoğunu görürsün
2.
min-hum
: onlardan
3.
yusâriûne fî el ismi
: günahda yarışırlar
4.
ve el udvâni
<...
Maidə Suresi, 63. Ayet:
Lev lâ yenhâhumur rabbaniyyûne vel ahbâru an kavlihimul isme ve eklihimus suht(suhti) lebi’se mâ
kânû
yasneûn(yasneûne)....
Maidə Suresi, 63. Ayet:
1.
lev lâ yenhâ-hum(u)
: onları nehy etmeli (men etmeli) değiller miydi?
2.
er rabbâniyyûne
: Rabbanîler, din âlimleri
3.
ve el ahbâru
: ve hahamlar, zâhitler
Maidə Suresi, 78. Ayet:
Luinellezîne keferû min benî isrâîle alâ lisâni dâvude ve îsebni meryem(meryeme) zâlike bimâ asav ve
kânû
ya’tedûn(ya’tedûne)....
Maidə Suresi, 78. Ayet:
1.
luine
: lânetlendi
2.
ellezîne keferû
: kâfirler, inkâr edenler
3.
min benî isrâîle
: İsrailoğulları'ndan
4.
alâ lisâni dâvû...
Maidə Suresi, 79. Ayet:
Kânû
lâ yetenâhevne an munkerin fealûh(fealûhu) lebi’se mâ
kânû
yef’alûn(yef’alûne)....
Maidə Suresi, 79. Ayet:
1.
kânû
: oldular, idiler
2.
lâ yetenâhevne
: nehyetmezler, mani olmazlar, vazgeçirmezler
3.
an munkerin
: kötülüklerden
4.
fea...
Maidə Suresi, 81. Ayet:
Ve lev
kânû
yu’minûne billâhi ven nebiyyi ve mâ unzile ileyhi mettehazûhum evliyâe ve lâkinne kesîren minhum fâsikûn(fâsikûne)....
Maidə Suresi, 81. Ayet:
1.
ve lev
kânû
: ve eğer olsalardı
2.
yu'minûne bi allâhi
: Allâh'a (c.c.) iman ederler
3.
ve en nebiyyi
: ve nebî, peygamber
4.
<...
Ənam Suresi, 4. Ayet:
Ve mâ te’tîhim min âyetin min âyâti rabbihim illâ
kânû
anhâ mu’rıdîn(mu’rıdîne)....
Ənam Suresi, 4. Ayet:
1.
ve mâ te'tî-him
: ve onlara gelmez (gelmemiştir)
2.
min âyetin
: bir âyet, mucize
3.
min âyâti
: âyetlerden
4.
rabbi-him
...
Ənam Suresi, 5. Ayet:
Fe kad kezzebû bil hakkı lemmâ câehum, fe sevfe ye’tîhim enbâû mâ
kânû
bihî yestehziûn(yestehziûne)....
Ənam Suresi, 5. Ayet:
1.
fe kad kezzebû
: böylece yalanlamışlardı
2.
bi el hakkı
: hakkı, gerçeği
3.
lemmâ câe-hum
: onlara geldiği zaman
4.
fe sevfe...
Ənam Suresi, 10. Ayet:
Ve lekadistuhzie bi rusulin min kablike fe hâka billezîne sehırû minhum mâ
kânû
bihî yestehziûn(yestehziûne)....
Ənam Suresi, 10. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
istuhzie
: alay edildi
3.
bi rusulin
: resûller ile
4.
min kabli-ke
: senden önce
Ənam Suresi, 24. Ayet:
Unzur keyfe kezebû alâ enfusihim ve dalle anhum, mâ
kânû
yefterûn(yefterûne)....
Ənam Suresi, 24. Ayet:
1.
unzur
: bak
2.
keyfe
: nasıl
3.
kezebû
: yalan söylediler
4.
alâ enfusi-him
: nefslerine, kendilerine karşı
Ənam Suresi, 28. Ayet:
Bel bedâ lehum mâ
kânû
yuhfûne min kabl(kablu),ve lev ruddû le âdû li mâ nuhû anhuve innehum le kâzibûn(kâzibûne)....
Ənam Suresi, 28. Ayet:
1.
bel
: hayır
2.
bedâ lehum
: onlara açıklandı
3.
mâ
kânû
: oldukları şey
4.
yuhfûne
: gizliyorlar
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Andolsun ki senden önceki peygamberler de yalanlanmıştı. Onlar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler, sonunda yardımımız onlara yetişti. Allah'ın kelimelerini (kanunlarını) değiştirebilecek hiçbir kimse yoktur. Muhakkak ki peygamberlerin haberlerinden bazısı sana da geldi....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Andolsun ki, senden önce de Rasuller yalanlanmıştı. Onlar, kendilerine yardımımız gelinceye kadar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrederek mücadeleye devam ettiler, Allah’ın sözlerini, kanunlarını kimse değiştiremez, onların yerini tutacak kanunları da koyacak yoktur. Andolsun ki, sana, Rasullerin karşılaştıkları sıkıntılardan bir kısmı anlatılmıştır....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Andolsun ki senden önceki peygamberler de yalanlanmıştı. Onlar, yalanlanmalarına ve eziyet edilmelerine rağmen sabrettiler, sonunda yardımımız onlara yetişti. Allah'ın kelimelerini (kanunlarını) değiştirebilecek hiçbir kimse yoktur. Muhakkak ki peygamberlerin haberlerinden bazısı sana da geldi....
Ənam Suresi, 43. Ayet:
Fe lev lâ iz câehum be’sunâ tedarraû ve lâkin kaset kulûbuhum ve zeyyene lehumuş şeytânu mâ
kânû
ya’melûn(ya’melûne)....
Ənam Suresi, 43. Ayet:
1.
fe lev lâ
: böylece olmaz mıydı
2.
iz câe-hum
: onlara geldiği zaman
3.
be'su-nâ
: azâbımız, darlığımız, sıkıntımız
4.
tedar...
Ənam Suresi, 49. Ayet:
Vellezîne kezzebû bi âyâtinâ yemessuhumul azâbu bimâ
kânû
yefsukûn(yefsukûne)....
Ənam Suresi, 49. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve o kimseler, ...olanlar
2.
kezzebû
: yalanladılar
3.
bi âyâti-nâ
: âyetlerimizi
4.
yemessu-hum
...
Ənam Suresi, 59. Ayet:
Gayb âleminin, bilgi alanı dışındaki güçlerin ve imkânların anahtarları, şifreleri Allah’ın elindedir. Anahtarları, şifreleri ondan başkası bilmez. Karada ve denizde ne varsa O bilir. O’nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. Yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru, canlı ve ölü ne varsa, hepsi, her şey doğruları, hakkı ortaya koyan, kâinatın kayıt sicilinde, kanunlar ve ilkeler kitabında, bilgi işlem merkezinde yazılıdır....
Ənam Suresi, 70. Ayet:
Ve zerillezînettehazû dînehum leiben ve lehven ve garrethumul hayâtud dunyâ ve zekkir bihî en tubsele nefsun bimâ kesebet, leyse lehâ min dûnillâhi veliyyun ve lâ şefî’(şefîun), ve in ta’dil kulle adlin lâ yu’haz minhâ, ulâikellezîne ubsilû bimâ kesebû, lehum şarâbun min hamîmin ve azâbun elîmun bimâ
kânû
yekfurûn(yekfurûne)....
Ənam Suresi, 70. Ayet:
1.
ve zere
: ve bırak, terket
2.
ellezîne
: o kimseler
3.
ittehazû
: edindiler
4.
dîne-hum
: onların dini, kendile...
Ənam Suresi, 75. Ayet:
İşte böylece biz İbrahim'e kesin bilgi edinenlerden olsun diye göklerin ve yerin melekûtunu (yaratılışındaki düzen, denge, plân ve bazı kanunların işleyişini) gösteriyorduk....
Ənam Suresi, 88. Ayet:
Zâlike hudallâhi yehdî bihî men yeşâu min ıbâdih(ıbâdihî), ve lev eşrekû le habita anhum mâ
kânû
ya’melûn(ya’melûne)....
Ənam Suresi, 88. Ayet:
1.
zâlike
: işte bu
2.
hudâ allâhi
: Allah'ın hidayeti
3.
yehdî
: hidayete erdirir
4.
bi-hî
: onunla
Ənam Suresi, 102. Ayet:
İşte Rabblniz, Allah budur! O'ndan başka ilâh yoktur; her şeyi yaratan O, artık O'na kulluk edip tapın. O, her şeye vekildir, (koruyup düzen ve dengede tutan, belli kanunlarına göre tasarrufta bulunan O'dur)....
Ənam Suresi, 108. Ayet:
Ve lâ tesubbûllezîne yed’ûne min dûnillâhi fe yesubbûllâhe adven bi gayri ilm(ilmin), kezâlike zeyyennâ li kulli ummetin amelehum summe ilâ rabbihim merciuhum fe yunebbiuhum bimâ
kânû
ya’melûn(ya’melûne)....
Ənam Suresi, 108. Ayet:
1.
ve lâ tesubbû
: ve sövmeyin
2.
ellezîne
: onlara
3.
yed'ûne
: tapıyorlar, dua ediyorlar
4.
min dûni allâhi
: Al...
Ənam Suresi, 111. Ayet:
Ve lev ennenâ nezzelnâ ileyhimul melâikete ve kellemehumulmevtâ ve haşernâ aleyhim kulle şey’in kubulen mâ
kânû
li yu’minû illâ en yeşâallâhu ve lâkinne ekserehum yechelûn(yechelûne)....
Ənam Suresi, 111. Ayet:
1.
ve lev
: ve eğer, olsaydı
2.
enne-nâ
: gerçekten biz
3.
nezzelnâ
: indirdik
4.
ileyhim
: onlara
Ənam Suresi, 115. Ayet:
Rabbinin sözü, Kur’ân, şeriatın kuralları, Allah’ın koyduğu, sosyal, siyasî, ekonomik ve idarî düzen, haklar ve sorumluluklar, Allah’ın peygamberine yardımı ve zaferler, mükâfat ve ceza ile ilgili bilgiler, ibret verici kıssalar doğru ve adâlet ölçüleri içinde tamamlandı. Onun sözlerini düzeltmeye, değiştirmeye kimsenin gücü yetmez. Onların yerini tutacak sözleri, kanunları da kimse koyamaz. O her şeyi duyurur, ilmi her şeyi kucaklar....
Ənam Suresi, 120. Ayet:
Ve zerû zâhirel ismi ve bâtıneh(bâtınehu), innellezîne yeksibûnel isme seyuczevne bimâ
kânû
yakterifûn(yakterifûne)....
Ənam Suresi, 120. Ayet:
1.
ve zerû
: ve terkedin
2.
zâhire el ismi
: açıkta olan günahı
3.
ve bâtıne-hu
: ve onun gizli olanını
4.
inne ellezîne
Ənam Suresi, 122. Ayet:
E ve men kâne meyten fe ahyeynâhu ve cealnâ lehu nûren yemşî bihî fîn nâsi ke men meseluhu fîz zulumâti leyse bi hâricin minhâ, kezâlike zuyyine lil kâfirîne mâ
kânû
ya’melûn(ya’melûne)....
Ənam Suresi, 122. Ayet:
1.
e ve men
: ve o kişi, kimse... mi?
2.
kâne meyten
: ölmüş olan, ölü iken
3.
fe ahyeynâ-hu
: böylece onu dirilttik
4.
ve ceal...
Ənam Suresi, 124. Ayet:
Ve izâ câethum âyetun kâlû len nu’mine hattâ nu’tâ misle mâ ûtiye rusulullâh(rusulullâhi), allâhu a’lemu haysu yec’alu risâleteh(risâletehu), seyusîbullezîne ecremû sagârun indallâhi ve azâbun şedîdun bimâ
kânû
yemkurûn(yemkurûne)....
Ənam Suresi, 124. Ayet:
1.
ve izâ
: ve, olduğu zaman
2.
câet-hum
: onlara geldi
3.
âyetun
: bir âyet
4.
kâlû
: dediler
Ənam Suresi, 127. Ayet:
Lehum dârus selâmi inde rabbihim ve huve veliyyuhum bimâ
kânû
ya’melûn(ya’melûne)....
Ənam Suresi, 127. Ayet:
1.
lehum
: onlar için vardır, onlarındır
2.
dâru
: diyar, yurt
3.
es selâmi
: selâm, selâmet, teslim
4.
inde
: kat...
Ənam Suresi, 129. Ayet:
Ve kezâlike nuvellî ba’daz zâlimîne ba’dan bimâ
kânû
yeksibûn(yeksibûne)....
Ənam Suresi, 129. Ayet:
1.
ve kezâlike
: işte böylece
2.
nuvellî
: döndürürüz, çeviririz
3.
ba'da ez zâlimîne
: zalimlerin bir kısmını
4.
ba'dan
Ənam Suresi, 130. Ayet:
Yâ ma’şerel cinni vel insi e lem ye’tikum rusulun minkum yakussûne aleykum âyâtî ve yunzirûnekum likâe yevmikum hâzâ, kâlû şehidnâ alâ enfusinâ ve garrethumul hayâtud dunyâ ve şehidû alâ enfusihim ennehum
kânû
kâfirîn(kâfirîne)....
Ənam Suresi, 130. Ayet:
1.
yâ ma'şere el cinni
: ey cin topluluğu
2.
ve el insi
: ve insan
3.
e lem
: olmadı mı?
4.
ye'ti-kum
: size geldi...
Ənam Suresi, 134. Ayet:
Size va’dedilen şey, nihaî yargı mutlaka gerçekleşecektir. Siz Allah’ın koyduğu kanunların dışına çıkarak bunun önüne geçemezsiniz, yakanızı kurtaramazsınız....
Ənam Suresi, 137. Ayet:
Yine bunun gibi müşriklerden çoğuna evlâdlarını öldürmeyi de o taptıkları şerikler iyi bir şey gibi gösterdi, hem kendilerini ifnâ etmek için, hem dinlerini berbad edib şaşırmak için, eğer Allah dilese idi bunu yapmazlardı, o halde bırak onları uydurdukları kanunlarla ne halleri varsa görsünler...
Ənam Suresi, 137. Ayet:
Yine bunun gibi, Allah'a ortak koşanlardan çoğuna çocuklarını öldürmeyi de o taptıkları ortaklar, hem onları helak etmek hem de dinlerini karma karışık etmek için iyi birşeymiş gibi gösterdiler. Allah dileseydi, bunu yapmazlardı. O halde onları uydurdukları kanunlarla başbaşa bırak ne halleri varsa görsünler....
Ənam Suresi, 138. Ayet:
Ve kâlû hâzihi en’âmun ve harsun hicrun lâ yat’amuhâ illâ men neşâu bi za’mihim ve en’âmun hurrimet zuhûruhâ ve en’âmun lâ yezkurûnesmallâhi aleyhaftirâen aleyh(aleyhi) se yeczîhim bimâ
kânû
yefterûn(yefterûne)....
Ənam Suresi, 138. Ayet:
1.
ve kâlû
: ve dediler
2.
hâzihi
: bu
3.
en'âmun
: (büyük baş) hayvanlar
4.
ve harsun
: ve ekinler
Ənam Suresi, 140. Ayet:
Kad hasirellezîne katelû evlâdehum sefehan bi gayri ilmin ve harremû mâ rezekahumullâhuftirâen alâllâh(alâllâhi), kad dallû ve mâ
kânû
muhtedîn(muhtedîne). ...
Ənam Suresi, 140. Ayet:
1.
kad
: oldu, olmuştu
2.
hasire
: hüsranda oldu
3.
ellezîne
: o kimseler ki
4.
katelû
: öldürdüler
Ənam Suresi, 149. Ayet:
De ki: En kesin ve üstün delil Allah'ındır; dileseydi hepinizi doğru yola eriştirirdi, (ama öyle bir kanun koymadı, size akıl ve yetenek verip doğru ve eğri yolu göstererek sizi serbest bıraktı)....
Ənam Suresi, 157. Ayet:
Ev tekûlû lev ennâ unzile aleynel kitâbu le kunnâ ehdâ minhum, fe kad câekum beyyinetun min rabbikum ve huden ve rahmeh(rahmetun), fe men azlemu mimmen kezzebe bi âyâtillâhi ve sadefe anhâ, se neczîllezîne yasdifûne an âyâtinâ sûel azâbi bimâ
kânû
yasdifûn(yasdifûne). ...
Ənam Suresi, 157. Ayet:
1.
ev
: veya
2.
tekûlû
: siz dersiniz
3.
lev
: eğer
4.
ennâ
: bize olsa
Ənam Suresi, 159. Ayet:
İnnellezîne ferrekû dînehum ve
kânû
şiyean leste minhum fî şey’(şey’in), innemâ emruhum ilâllâhi summe yunebbiuhum bimâ
kânû
yef’alûn(yef’alûne)....
Ənam Suresi, 159. Ayet:
1.
innellezîne (inne ellezîne)
: muhakkak ki onlar
2.
ferrekû
: fırkalara ayırdılar, tefrik ettiler
3.
dîne-hum
: onların dîni, kendi dînlerini
4.
...
Əraf Suresi, 9. Ayet:
Ve men haffet mevâzînuhu fe ulâikellezîne hasirû enfusehum bimâ
kânû
biâyâtinâ yazlimûn(yazlimûne)....
Əraf Suresi, 9. Ayet: