Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Həcc Suresi, 73. Ayet:
Ey insanlar! Verilen örneği dik
katle
dinleyin: Allah'ın yanı sıra kulluk ettikleriniz bir araya gelseler, kesinlikle bir sineği bile yaratamazlar. Değil yaratmak, sinek onlardan bir şey kapsa, onu bile kurtaramazlar. İsteyen de kendisinden istenen de ne kadar acizdir....
Bəqərə Suresi, 3. Ayet:
O müttakiler ki görünmeyen âleme inanırlar. Namazlarını tam dik
katle
ifa ederler. Kendilerine ihsan ettiğimiz nimetlerden hayır yolunda harcarlar....
Bəqərə Suresi, 9. Ayet:
(Lafta "'B' anlamı kapsamınca iman ettik" diyerek) haki
katle
ri olan Allâh'ı ve iman etmişleri aldatmaya çalışırlar; hâlbuki kendilerini aldatırlar da bunun şuurunda değiller!...
Bəqərə Suresi, 10. Ayet:
Onların şuurlarında (hakikati hissetme işlevinde) sağlıklı düşünememe hâli vardır; Allâh da bunu arttırmıştır. Yalanladıkları haki
katle
ri yüzünden feci bir azap yaşayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 15. Ayet:
(Haki
katle
ri olan Allâh'ı anlamamakta ısrarları dolayısıyla) Allâh kendileriyle alay ediyor ve basîretsizlikleri dolayısıyla azgınlıklarına müsaade ediyor!...
Bəqərə Suresi, 16. Ayet:
İşte onlar haki
katle
rini oluşturan gerçeğe (bilhüda) karşılık, dalâleti (kendi hakikatini fark edememe) satın almışlardır! Oysa bu ticaret onlara kâr getirmedi; gerçeğe de erdirmez!...
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
Onların misali ateş yakana benzer, ki yakılan ateş çevreyi aydınlatır. Ne varki kendi haki
katle
rinden gelen nur açığa çıkmadığı için, karanlığa terkedilir; artık göremez!...
Bəqərə Suresi, 18. Ayet:
Sağırdırlar (algılamaları kilitlenmiştir), dilsizdirler (hakikati dillendirmezler), kördürler (apaçık hakikati algılayamazlar); onlar haki
katle
rine dönemezler!...
Bəqərə Suresi, 61. Ayet:
Ne demiştiniz Musa'ya. . . "Biz tek gıda ile yetinmeyiz; bizim için Rabbine dua et de bize arzda yetişenlerden; baklasından, hıyarından, sarımsağından, mercimeğinden ve soğanından versin!" Musa sordu: "Size verilmiş hayırlı ve üstün olanı, âdi değersiz şeylerle mi değiştirmek istiyorsunuz? Şehre inin o zaman, istediğinize kavuşursunuz. " Bundan sonra üzerlerine zillet ve meskenet vuruldu. Allâh'tan (haki
katle
rindekini yaşamaktan) gadaba uğradılar (dışa dönük bir yaşama geçtiler). Çünkü Allâh'ın ...
Bəqərə Suresi, 61. Ayet:
Hani siz bir vakitte demiştiniz ki: «Ya Mûsa! Biz bir türlü taama elbette sabredemeyiz. Bizim için Rabbine dua et de yerin bitirdiği tere, hıyar, buğday, mercimek, soğandan Bizim için de çıkarsın.» (Mûsa da) Demişti ki: «Siz bayağı olan şey ile hayırlı olan şeyi tebdîl eder misiniz? Öyle ise bir kasabaya ininiz, sizin için istediğiniz şeyler (orada) vardır.» Onların üzerlerine alçaklık, yoksulluk vuruldu ve Allah'ın gazâbına uğradılar. Bu da şüphe yok ki Allah'ın âyetlerini inkâr, peygamberlerin...
Bəqərə Suresi, 71. Ayet:
Musa da (aldığı emir üzerine) «Rabbim o, yeri sürüp ekini sulayarak boyunduruğa girmemiş bir sığırdır, salmadır, hiç alacası lekesi yoktur, buyuruyor» demişti. Onlar: «İşte şimdi haki
katle
geldin» demişlerdi. Bunun üzerine o sığırı boğazladılar. Az kalsın bunu yapmıyacaklardı....
Bəqərə Suresi, 72. Ayet:
Ve o vakit bir kimse
katle
tmiştiniz de hakkında biribirinizle atışmış, üstünüzden atmıştınız, halbuki Allah sakladığınızı çıkaracaktı...
Bəqərə Suresi, 76. Ayet:
İmân edenlerle karşılaştıkları zaman, sözde: 'Biz de imân ettik' diyorlar. Birbirleri ile tenhada bir araya geldikleri zaman: 'Rabbinizin huzurunda, aleyhinize delil olarak kullansınlar diye Allah’ın size açıkladığı haki
katle
ri onlara da mı söylüyorsunuz? Hiç akıllıca davranmayacak mısınız?' diyorlar....
Bəqərə Suresi, 85. Ayet:
Buna rağmen yine sizlersiniz birbirinizi
katle
den ve -kesinlikle yasaklanmış olduğu halde- kendi halkınızdan bir kısmını yurtlarından süren, onlara karşı günahkarlık ve nefrette yarışıp yardımlaşan ve esir olarak elinize düştüklerinde onları ancak fidye alarak bırakan! Böyle yaparak, ilahi kelamın bir kısmına inanıyor, diğer kısmını inkar mı ediyorsunuz? Öyleyse bilin ki, içinizden böyle yapanların karşılığı, bütün dünya hayatında zilletten ve Kıyamet Günü en acıklı azaba uğratılmaktan başka bir...
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Haset yüzünden, Allâh'ın fazlından (hakikatinden şuuruna) inzâl ettiği kullarından birini inkâr ederek, inkârları yüzünden nefslerindeki hakikati örtmeleri ne kötüdür! Bu yüzdendir ki gazap üstüne gazaba uğradılar (haki
katle
rinden perdeli yaşam derekesine düştüler). Hakikati inkâr edenler (kâfirler) için, alçaltıcı bir azap oluşur....
Bəqərə Suresi, 96. Ayet:
Sen onları dünyalık yaşam hakkında insanların en hırslıları olarak bulursun! Bilfiil şirk içinde yaşayanlardan bile. . . Her biri bin yıl yaşamak ister! Oysa uzun ömür sürmeleri onları azaptan uzak tutmaz. Allâh, haki
katle
ri olarak yaptıklarını değerlendirmektedir (Basıyr)....
Bəqərə Suresi, 114. Ayet:
İnsanları (Esmâ haki
katle
ri indînde kişinin "yok"luğunu yaşaması olan) secde mahallerinde Allâh zikrinden (ben yokum sadece Allâh var demekten); (sen de varsın diyerek) alıkoyandan ve onların (saf kalplerin, benliğini ilâh yaparak) harap olmasına çalışandan daha zâlim kim olabilir? Böyleleri oralara korka korka girmelidir. Onlar dünya yaşamında rezil olurlar (hakikati bilenler indînde). . . Sonsuz gelecek süreçlerinde ise feci bir azap beklemektedir onları....
Bəqərə Suresi, 118. Ayet:
(Hakıykati) bilmeyenler (veya bilib de bilmezlenenler): «Ne olur, Allah bizimle (senin hak peygamber olduğuna dâir yüz yüze bir) söylese, konuşsa, yahud (bu babda) bize bir âyet (mucize) gelse» dedi (ler). Onlardan evvelkiler de tıpkı onların söyledikleri gibi söylemiş (ler) di. Kalbleri birbirine ne kadar da benzemiş!. Biz hakıy
katle
ri iyice bilmek isteyenlere âyetlerimizi apaçık göstermişizdir. ...
Bəqərə Suresi, 133. Ayet:
Yoksa siz Yakup ölmek üzereyken olaya şahit olanlardan mıydınız? Hani O oğullarına: "Benden sonra neye kulluk edeceksiniz?" demişti de, onlar da:"Senin ve babaların İbrahim, İsmail ve İshak'ın ilâhı olan İlâhun VAHİD'e (haki
katle
rini meydana getiren Allâh Esmâ'sına) kulluğumuza devam edeceğiz. Biz ona teslim olmuşluğun bilincinde olanlarız" demişlerdi....
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
Böylece, sizi insanlar üzere şahit, Rasûlü de sizin üzerinize Şehiyd kıldık. Siz ümmeti Vasat'sınız (adalet ve Hakkaniyet üzere olan). Kendisine yöneldiğin kıbleyi, Rasûle tâbi olanlarla, ondan yüz çevirip geri dönenleri ayırt etmek için değiştirdik. Allâh'ın hidâyet ettiklerinin dışındakilere bu olay çok ağır gelecektir. Allâh imanınızı boşa çıkarmaz. Allâh insanlara haki
katle
rinden açığa çıkan Rauf ve Rahıym'dir....
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
Biz, vechinin semâda takallüb ettiğini (Hakk'ı müşahede âleminde hâlden hâle girdiğini) görmekteyiz. ("Hakk'ın vechi ne yana dönersen orada" gerçeğince, niçin illâ Kudüs'e bağlı kalayım, İbrahim'le davet ettiği Kâbe varken, düşüncesi. ) Artık seni razı olacağın bir kıbleye elbette döndüreceğiz. O hâlde vechini (yüzünü - Hakk'ı müşahedeni) Mescid-i Haram'a (Kâbe - içi mutlak yokluk - gayb olana) döndür. Ve nerede olursanız olunuz "vech"lerinizi O'nun tarafına döndürün. Muhakkak ki kendilerine Kit...
Bəqərə Suresi, 154. Ayet:
Ve Allah yolunda
katle
dilenlere «Ölülerdir,» demeyiniz. Bilakis, onlar berhayattırlar, fakat siz bilmezsiniz....
Bəqərə Suresi, 157. Ayet:
İşte bunlar üzerinedir Rablerinin salâvatı (haki
katle
rini fark ettirmek üzere tecellisi) ve rahmeti (Esmâ'sının açığa çıkış seyri güzellikleri). . . İşte bunlardır hidâyet bulanların ta kendileri. . ....
Bəqərə Suresi, 160. Ayet:
Ancak tevbe ederek, İslâmî haki
katle
ri ortaya koyarak Allah’a itaate yönelenlere, yaymaya devam ettikleri yanlış bilgileri düzeltenlere, Muhammed’in bütün insanlığın son hak peygamberi, Kur’ân’ın Allah’ın son mükemmel kutsal kitabı olduğunu, İslâmî haki
katle
ri bütün insanlığa açıklayanlara lânet edilmez. İşte onları ben bağışlarım. Ben insanları tevbeye, itaate sevkeder, tevbeleri kabul ederim. Çok merhametliyim....
Bəqərə Suresi, 174. Ayet:
Onlar ki, Allâh'ın Kitaptan inzâl ettiğini (varlığın hakikati ve Sünnetullah bilgisini) gizleyip, onu (haki
katle
rini) az bir paraya (dünyasal değere) satarlar; işte onlar bâtınlarını (dünyalarını) ateşten (yakıcı) başka bir şeyle doldurmuş olmazlar. Kıyamet sürecinde Allâh onlarla konuşmaz ve onları tezkiye etmez. Onlar için feci azap vardır....
Bəqərə Suresi, 176. Ayet:
O azap, Allah’ın emirlerine muhalefete cüretleri ve Allah’ın vahyile kutsal kitaplarda indirdiği haki
katle
ri gizlemeleri sebebiyledir. Kutsal kitaplarda birbirine halef olan nesiller, kitaplarındaki haki
katle
ri te’vil ve tahrif edenler, haktan uzak derin bir muhalefet, bir düşmanlık içindedirler....
Bəqərə Suresi, 177. Ayet:
Gerçekte erdemlilik, yüzünü doğuya veya batıya çevirmeniz ile ilgili değildir; ama gerçek erdem sahibi, Allah'a, Ahiret Günü'ne, melekler, vahye ve Peygamberlere inanan, servetini -kendisi için ne kadar kıymetli olsa da- akrabasına, yetimlere, ihtiyaç sahiplerine, yolculara, (yardım) isteyenlere ve insanları kölelikten kurtarmaya harcayan; namazında devamlı ve dikkatli olan ve arındırıcı (mali) yükümlülüğünü ifa eden kişidir; ve (gerçek erdem sahipleri) söz verdiklerinde sözünü tutan, felaket, z...
Bəqərə Suresi, 184. Ayet:
1.
eyyâmen
: günler
2.
ma'dûdâtin
: adetli, sayılmış, sayılı
3.
fe men
: fakat kim
4.
kâne
: oldu, idi
<...
Bəqərə Suresi, 184. Ayet:
Size farz kılınan oruç sayılı günlerdedir. İçinizden hasta olanlar, bir yolculukta bulunanlar, oruç tutamadıkları günler sayısınca diğer günlerde oruç tutarlar. Oruca dayanmakta zorlananların, ta
katle
ri tükenenlerin, her gün için çevresi, çaresi olmayan bir yoksul doyuracak fidye vermeleri gerekir. Kim de gönül hoşluğu ile daha fazla yoksul doyurmak suretiyle fazla fidye verirse, bu onun hakkında daha hayırlıdır. Zor da olsa oruç tutmanız fidye vermekten ve kazaya bırakmaktan hayırlıdır. Eğer or...
Bəqərə Suresi, 190. Ayet:
1.
ve kâtilû
: ve savaşın, öldürün
2.
fi sebîli allâhi
: Allah'ın yolunda
3.
ellezîne
: o kimseler, onlar
4.
yukâtilûne-kum
...
Bəqərə Suresi, 191. Ayet:
1.
ve uktulû-hum
: ve onları öldürün
2.
haysu
: yer
3.
sekıftumû-hum
: onları buldunuz, yakaladınız,
4.
ve ahricû-hum
...
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Dünya hayatı süslenip bezendi kâfirler için (haki
katle
rini inkâr edenler süslü dış dünyaya yönelirler)! Onlar, (bu yüzden) iman edenlerle alay ederler. Oysa o korunan iman edenler, kıyamet günü onların fevkindedir. Allâh dilediğine hesapsız rızık verir....
Bəqərə Suresi, 228. Ayet:
Boşanmış kadınlar üç aybaşı süresi hamile olup olmadıklarını anlamak için evlenmeyip bekleyeceklerdir. Haki
katle
ri olan Allâh'a ve gelecekte yaşanacak sürece iman ediyorlarsa, Allâh'ın rahimlerinde yarattığını gizlemeye hakları yoktur. Kocaları da bu süre zarfında barışmak isterse, başkalarından daha önceliklidir. Karıların kocaları üzerindeki hakkı gibi kocaların da karıları üzerinde hakkı vardır. Ancak kocaların hakkı bir derece daha ileridir (erkekten kadına akış olduğu için). Allâh Aziyz'dir...
Bəqərə Suresi, 274. Ayet:
Mallarını gece ve gündüz, gizli veya açık infak edenler var ya, işte onların ecirleri Rableri indîndedir (haki
katle
rinden gelip şuurlarında açığa çıkacak şekildedir). Onların ne korkacağı bir şey olur ne de hüzünleneceği....
Bəqərə Suresi, 285. Ayet:
Er Rasûl (Hz. Muhammed a. s. ) Rabbinden (varlığını oluşturan Allâh Esmâ'sı bileşiminden) kendisine (şuuruna) inzâl olana (boyutsal bir geçiş yapan bilgiye) iman etmiştir. İman edenler de! Hepsi iman etti ("B" harfinin işaret ettiği anlam doğrultusunda) nefslerini oluşturan haki
katle
rinin Allâh Esmâ'sı olduğuna, meleklerine (nefslerinin aslı olan Esmâ kuvvelerine), Kitaplarına (inzâl olan bilgilerine), Rasûllerine. . . O'nun Rasûlleri arasında (irsâl olmaları konusunda) hiçbir ayırım yapmayız. ....
Ali-İmran Suresi, 7. Ayet:
O ki, Kitab'ı sana indirdi; ondan bir kısmı muhkem (mânası açık, yorum götürmez, şüpheye yer vermez açıklıkta) âyetlerdir ki, bunlar Kitab'ın anasıdır. Diğer bir kısmı ise müteşâbih (mânası kapalı, yorum isteyen) âyetlerdir. Kalblerinde eğrilik bulunanlar, fitne çıkarmak, (kendi çıkarına uygun) yorumda bulunmak için Kitab'ın müteşâbih olanına uyarlar. Halbuki onun yorumunu ancak Allah bilir. İlimde derinleşenler ise, «Ona inandık, hepsi de Rabbimizin katından (indirilme)dir» derler. (Bu hakikatl...
Ali-İmran Suresi, 17. Ayet:
O sabr edenleri, o sıdk-u sada
katle
gidenleri, o divan duranları, o nefaka verenleri, ve o seher vakitleri istiğfar eyleyenleri...
Ali-İmran Suresi, 21. Ayet:
Her halde onlar: O Allahın âyetlerini tanımıyanlar ve haksızlıkla Peygamberleri
katle
yliyenler ve insanlar içinde adl-ü insaf emreden kimseleri
katle
denler şimdi hep bunlara elîm bir azab müjdele...
Ali-İmran Suresi, 21. Ayet:
O kimseler ki, Allah Teâlâ'nın âyetlerini inkar ve peygamberleri haksız yere
katle
derler ve nâstan adâletle emredenleri de öldürürler, artık onları elîm bir azap ile müjdele!...
Ali-İmran Suresi, 23. Ayet:
Tevrat’dan kendilerine bir miktar nasip verilenleri görmez misin ki, aralarında hüküm vermek için Allah’ın kitabına dâvet olunuyorlar da sonra onlardan bir zümre, o Tevrat’ın hükmüne arkasını çeviriyor. Onlar böyle haki
katle
rden yüz çevirmeyi âdet edinenlerdir. (Bu âyet-i kerime, zina eden iki yahudi hakkında nâzil olmuştur: Hazreti Peygamber Efendimizin hakemliğine müracaat etmişler ve Rasûlü Ekrem Aleyhisselâm Tevrat ahkâmına göre recmedilmelerine “taşlanarak öldürülmelerine” hüküm verince kız...
Ali-İmran Suresi, 23. Ayet:
Kitabdan (Tevratdan) kendilerine bir nasıyb verilmiş olanları görmedin mi ki Allahın Kitabı — aralarında hakem olmak için — çağırılıyorlar da sonra onlardan bir zümre (o Kitaba) arkasını çeviriyor. Onlar böyle (hakıy
katle
rden) yüz çevirmeyi âdet edinmiş kimselerdir. ...
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
Her nefs, hayır veya kötülük olarak ne yaptıysa, o gün karşısında bulacaktır. Arzu eder ki, onunla arasında erilmez mesafeler bulunsun! Allâh sizi (yaptıklarınızın sonucunu kesin yaşatacağı içindir ki) kendisinden sakınmanız için uyarır. Allâh kullarına haki
katle
rinden Rauf'tur....
Ali-İmran Suresi, 49. Ayet:
İsrailoğullarına Rasûl olarak gönderecek. (O) diyecek ki: "Ben size Rabbinizden, varlığında O'na dair işareti taşıyan biri olarak geldim. Ben size çamurdan kuş şeklinde bir mahlûk meydana getirir, içine nefhederim de (Esmâ kuvvesini onda açığa çıkartırım da) o, biiznillah (o yapıda Allâh Esmâ'sının o şekilde açığa çıkmayı dilemesiyle) bir kuş olur. Körü ve cüzzamlıları iyileştiririm. Biiznillah (onların haki
katle
rini oluşturan Esmâ kuvvesinin elvermesiyle) ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yiyi...
Ali-İmran Suresi, 63. Ayet:
Eğer yine de gün gibi açık haki
katle
rden, bütün peygamberlerin davetinin birinci konusu olan tevhid inancına bağlanmaktan yüz çevirirler, güç ve iktidarlarını kullanarak, halkı istedikleri istikamette yönlendirirlerse Allah’ın azabından kurtulamazlar. Allah bozguncuları, fesat çıkaranları bilmektedir....
Ali-İmran Suresi, 70. Ayet:
Ey Kitap Ehli! (İlâhî kitaplardaki yazılı haki
katle
ri) görüp dururken neden Allah'ın âyetlerini inkâr edersiniz?...
Ali-İmran Suresi, 75. Ayet:
Geçmiş vahyin izleyicileri arasında öylesi var ki, kendisine bir hazine emanet etsen sana (sada
katle
) iade eder; ve öylesi de var ki ona ufak bir altın sikke emanet etsen, başında dikilmedikçe sana geri vermez; bu, onların, "Kitap ile ilgisi olmayan bu halk(a yaptığımız hiçbir şey)den dolayı bize bir suç yüklenemez" şeklindeki iddialarının bir sonucudur: (Böylece) onlar, (bile bile) Allah hakkında yalan söylerler....
Ali-İmran Suresi, 77. Ayet:
Allâh ahdini ve yeminlerini az bir değere satanlara gelince; onların sonsuz gelecek sürecinde hiçbir nasipleri yoktur. Allâh (dıştaki bir tanrıdan değil, haki
katle
rindeki Esmâ kuvvelerinin tahakkukundan söz edilmede) kıyamet sürecinde onlarla konuşmaz, onlara bakmaz ve onları arındırmaz. Onlar için feci bir azap vardır....
Ali-İmran Suresi, 89. Ayet:
Ancak bundan sonra tevbe edip İslâmî haki
katle
ri ortaya koyarak, Allah’a itaate yönelenler, yaymaya devam ettikleri yanlış bilgileri düzeltenler müstesna. Allah çok bağışlayıcı ve engin merhamet sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Fakat vechi (-haki
katle
rini idrakın getirisi olarak) parlayanlar, Allâh rahmeti içindedirler. . . Orada sonsuza dek kalırlar....
Ali-İmran Suresi, 109. Ayet:
Semâlarda ve arzda ne varsa hepsi Allâh'ındır (O'nun Esmâ'sının varlığıyla var ve kaîmdirler). Hepsi Allâh'a döner (bir zaman gelir haki
katle
rinin ne olduğunu görürler, bunu değerlendirmemiş olanlar da yanarlar)!...
Ali-İmran Suresi, 110. Ayet:
Siz, insanlar arasından çıkarılmış en hayırlı topluluksunuz. Hak ve haki
katle
hükmeder, Din'e ters düşen şeylerden kaçınılmasını tavsiye edersiniz ve dahi hakikatinizin El Esmâ ile oluştuğunu idrak ile, Allâh'a iman edersiniz. Şayet kendilerine hakikat bilgisi verilmiş olanlar (Ehli Kitap) da iman etmiş olsaydı, kendileri için hayırlı olurdu. Kimileri iman ehlidir ama çoğunluğu hakikati inkâr edenlerdir....
Ali-İmran Suresi, 112. Ayet:
Onlar nerede bulunsalar, üzerlerine zillet (aşağılanma) hükmü vurulmuştur; Allâh'tan bir gazaba uğradılar ve aşağılanarak yaşamaya mahkûm oldular. . . Allâh'tan bir ipe ('Rabbimiz sensin' ahdine, yani haki
katle
rinin Esmâ mertebesinden oluştuğuna) ve insanlardan bir ipe (bu imana sahip birine tâbi olma) sarılmışlar müstesna! Zira Allâh'ın işaretlerindeki varlığını (Esmâ'sının açığa çıkışı olan işaretleri) inkâr ediyorlardı ve Nebileri, Hakk'ın muradına karşı (nefsaniyetlerine uyarak) öldürüyorlar...
Ali-İmran Suresi, 112. Ayet:
Yahudiler, nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah’a ve insanlara taahhütlerine sadâ
katle
bağlanmadıkça, Allah’ın ahdine, zımmîlik statüsüne, insanların, müslümanların himayesine sığınmadıkça aşağılanma, onlara alınyazısı haline getirildi. Allah’ın hışmına, gazabına uğramışlardır. Ülkelerinden ve kavimlerinden uzakta yaşama da onlara alınyazısı haline getirildi. Bütün bunlar Tevrat ve Kur’ân’daki Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri, haklı bir sebep ortada yokken peygamberleri öldürmeleri yüzündend...
Ali-İmran Suresi, 112. Ayet:
Onlar, Allah'a ve insanlara karşı taahhütlerine (sada
katle
) bağlanmadıkları sürece, nerede bulunurlarsa bulunsunlar zillete duçar olurlar; çünkü Allah'ın gazabına uğramış ve aşağılanmaya mahkum edilmişlerdir. Bütün bunlar (başlarına geldi,) çünkü Allah'ın mesajlarını inkarda ve peygamberleri haksız yere öldürmekte ısrar ettiler; bütün bunlar (vaki oldu), çünkü (Allah'a) isyanda bulundular ve hakkın sınırlarını inatla ihlal ettiler....
Ali-İmran Suresi, 114. Ayet:
Allâh Esmâ'sının nefslerinin hakikati olduğuna ve sonsuz geleceğe iman ederler, Hak ve haki
katle
hükmederler, Din'e ters düşen şeylerden insanları sakındırırlar ve (maddi - manevî) hayırlara koşuşurlar. İşte onlar sâlihlerdir....
Ali-İmran Suresi, 122. Ayet:
O zaman sizden iki grup korkup bozulmaya yüz tutmuştu. Allâh onların Veliyy'i idi. İman edenler Allâh'a tevekkül etsinler (haki
katle
rindeki El Vekiyl isminin gereğini yerine getireceğine iman etsinler)....
Ali-İmran Suresi, 144. Ayet:
Muhammed de ancak bir Resuldür ondan evvel Resuller hep geldi geçti, şimdi o ölür veya
katle
dilirse siz ardınıza dönüverecek misiniz? Her kim ardına dönerse elbette Allaha bir zarar edecek değil, fakat şükredenlere Allah yarın mükâfat verecek...
Ali-İmran Suresi, 151. Ayet:
Kendilerine tanrı oldukları yolunda hiçbir delil inzâl edilmemiş olanları, haki
katle
rindeki Allâh Esmâ'sına şirk koştukları için, kâfirlerin kalplerinde korku oluşturacağız, yaşam ortamları da ateştir. Zâlimlerin ulaştığı son ne kötüdür!...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra o üzüntü ve kederin ardından üzerinize bir güven, bir uyuklama indirdi de içinizden bir kısmını kendinden geçirircesine bürüdü. Bir kısmı da kendi derdine, can kaygısına düştüler; Allah hakkında haksız yere Cahiliyyet Devri zannını beslediler ve «bu işten bize ne ?» dediler. De ki: «Şüphesiz işin hepsi Allah'ındır.» İçlerinde sana açmadıkları bir şeyi gizliyorlar ve «bizim bu işte bir (görüş) hissemiz olsaydı burada öldürülmezdik» diye söyleniyorlardı. De ki: «Evlerinizde de olsaydınız yin...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Sonra o gamın ardından üzerinize bir emniyet, hafif bir uyku indirdi ki, sizden bir zümreyi örtüp kaplayıverdi. Sizden bir tâifeyi de nefisleri kaygıya düşürmüştü. Allah Teâlâ'ya karşı cahiliye zannı gibi hakka muhalif bir zanda bulunuyorlardı. Diyorlardı ki: «Bize bu emirden bir şey var mıdır?» De ki: «Şüphesiz emrin hepsi de Allah'ındır.» Onlar sana açıklamıyacakları şeyleri kendi nefislerinde gizleyiverirler. Derler ki: «Eğer bizim için bu emirden bir şey olsaydı burada katlolunmazdık. De ki:...
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Allâh'ın, hakikatinden açığa çıkardığı rahmet ile onlara yumuşak davrandın. Eğer sert ve keskin olsaydın onlar dağılıp giderlerdi. Onları affet ve bağışlanmalarını iste. Toplumsal konularda karar verirken onların fikirlerini al. Karar verip uygulamaya koyulduktan sonra da Allâh'a güven! Muhakkak ki Allâh kendisine tevekkül edenleri (haki
katle
rindeki El Vekiyl isminin gereğini yerine getireceğine iman edenleri) sever....
Ali-İmran Suresi, 160. Ayet:
Eğer size Allâh yardım ederse, size galip gelecek yoktur. Şayet sizi yardımsız kendi hâlinize bırakırsa, bunun sonucunda size kim yardımcı olabilir! İman edenler sadece (Esmâ'sıyla haki
katle
ri olan) Allâh'a tevekkül etsinler....
Ali-İmran Suresi, 169. Ayet:
Ve sakın Allah yolunda
katle
dilenleri ölmüşler sanma, hayır, hep hayattadırlar, Rablarının ındinde yaşarlar...
Ali-İmran Suresi, 170. Ayet:
Allâh'ın fazlından, haki
katle
ri olması sebebiyle kendilerinde açığa çıkardığıyla sevinçlidirler. Kendilerine katılmamış, geride kalanlara müjdelemek isterler ki; onlara ne bir korku vardır ne de üzülecekleri bir şey....
Ali-İmran Suresi, 177. Ayet:
Haki
katle
rine iman yerine, inkârı satın alanlara gelince, Allâh'a hiçbir zarar veremezler. Onlara feci yanış vardır....
Ali-İmran Suresi, 180. Ayet:
Allâh'ın kendi haki
katle
ri olan Esmâ kuvvesi ile fazlından verdiklerinde cimrilik edenler, sanmasınlar ki bu haklarında hayırlı olan bir şeydir. Bilakis şerrdir! Cimrilik ettikleri şey kıyamet sürecinde boyunlarında asılı olacaktır! Semâlar ve arzın mirası (Esmâ kuvvelerinden sürekli oluşan her şey) Allâh'ındır. Allâh yapmakta olduklarınızdan (onları yaratan olarak) Habiyr'dir....
Ali-İmran Suresi, 181. Ayet:
Lekad semiallâhu kavlellezîne kâlû innallâhe fakîrun ve nahnu agniyâu se nektubu mâ kâlû ve
katle
humul enbiyâe bi gayri hakkın, ve nekûlu zûkû azâbel harîk(harîki)....
Ali-İmran Suresi, 181. Ayet:
1.
lekad
: andolsun
2.
semia allâhu
: Allah işitti
3.
kavle ellezîne
: onların sözlerini
4.
kâlû
: dediler
Ali-İmran Suresi, 183. Ayet:
Onlar ki «Allah dediler: bize şöyle and verdi: bize ateşin yiyeceği bir kurban getirinceye kadar hiç bir Resule iman etmiyeceğiz» de ki size benden evvel bir takım Resuller beyyinelerle gelmiş ve o dediğinizi de getirmiş idi ya onları niçin
katle
ttiniz doğru iseniz?...
Ali-İmran Suresi, 183. Ayet:
"Allah, yakılarak sunulan bir kurban getirmedikçe, hiçbir elçiye inanmamamızı bize emretmiştir" iddiasında bulunanlara gelince, (Ey Peygamber, onlara) de ki: "Benden önce de peygamberler size hakikatin tüm kanıtlarını ve o hakkında konuştuğunuzu getirmişlerdi: Peki, söylediğinizde samimi idiyseniz neden onları
katle
ttiniz?"...
Ali-İmran Suresi, 183. Ayet:
Onlar şöyle demişlerdi: "Allah bize ant verdi, kendisi bize ateşin yiyeceği bir kurban getirmedikçe hiçbir resule inanmayacağız." Söyle onlara: "Size benden önce o dediğinizle birlikte açık deliller getiren resuller gelmişti. Peki, madem doğru sözlülerdiniz neden onları
katle
ttiniz?"...
Ali-İmran Suresi, 195. Ayet:
Rableri de dualarına şöyle icabet buyurdu: her halde ben içinizden gerek erkek ve gerek dişi hiç bir hayr işleyenin işlediğini boşa gidermem, hep biribirinizdensiniz, benim için hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, benim yolumda işkenceye uğrıyanların, cihada gidenlerin ve bu uğurda
katle
dilenlerin, kabahatlerini taraflarından keffaretleyeceğim, onları altından ırmaklar akar Cennetlere koyacağım, tasavvur edemeyeceğiniz bir sevâb ile Allah tarafından müsâb olacaklar, sevâbın da en güze...
Ali-İmran Suresi, 198. Ayet:
Fakat Rablerinden korunanlara gelince, onlara altlarında nehirler akan cennetler vardır. Orada sonsuza dek yaşarlar Allâh indînden inzâl olan ile (haki
katle
ri olan Allâh Esmâ'sının bilinçlerine inzâl {boyutsal geçiş} ettiği kuvveler ile). Allâh indînde olanlar, Ebrâr (Allâh'a ermişler) için daha hayırlıdır....
Ali-İmran Suresi, 199. Ayet:
Muhakkak ki, kendilerine hakikat ilmi verilmiş olanlardan öyleleri vardır ki, haki
katle
ri olan Allâh Esmâ'sına, size inzâl olunana, kendilerine inzâl olunana Allâh için huşû duyarak iman ederler. Allâh'ın işaretlerindeki varlığı realitesini, kendilerini bu hakikatten perdeleyecek az bir dışsal zevke değişmezler! İşte onlar için Rableri indînde (kendi Esmâ bileşimlerinden açığa çıkan) mükâfatları vardır. Allâh, hesabı anında görendir....
Nisa Suresi, 29. Ayet:
Ey iman edenler, mallarınızı aranızda karşılıklı anlaşmaya dayanan ticaret yoluyla bile olsa bâtıl olarak (meşru olmayan gerekçelerle) yemeyin. Nefslerinizi (yanlış işler yaparak)
katle
tmeyin. Muhakkak Allâh varlığınızı meydana getiren Esmâ'sıyla Rahıym'dir....
Nisa Suresi, 29. Ayet:
Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda bâtıl yollarla (haram sebeplerle) değil, karşılıklı rızâ ile yapılan ticaretle yiyin. Kendi kendinizi
katle
tmeyin. Şüphesiz ki Allah size karşı çok merhametlidir....
Nisa Suresi, 38. Ayet:
Haki
katle
rini de Esmâ'sıyla vareden Allâh'a ve gelecekte yaşayacakları sürece iman etmedikleri hâlde, mallarını, insanlara gösteriş amaçlı harcarlar. Şeytan kimin yakını olursa, o ne kötü arkadaş sahibidir....
Nisa Suresi, 39. Ayet:
Haki
katle
rini de Esmâ'sıyla vareden Allâh'a ve gelecekte yaşanacak sürece iman edip, Allâh'ın onları rızıklandırdığından, başkalarına da bağışlasalardı ne zarar ederlerdi ki? Allâh hakikatlarinde olarak Aliym'dir....
Nisa Suresi, 56. Ayet:
Muhakkak ki (Esmâ'nın açığa çıkışı olan haki
katle
rindeki) işaretlerimizi inkâr edenleri, ateşte yakacağız. Azabı daha fazla hissetmeleri için derileri (dışsal bağlılıkları dolayısıyla) yandıkça yerine yeni deriler (dışsallıklar) oluşturacağız. Muhakkak ki Allâh Aziyz'dir, Hakiym'dir....
Nisa Suresi, 70. Ayet:
Bu fazl Allâh'tandır. Yeterlidir onlara Esmâ'sıyla haki
katle
ri olan Aliym Allâh!...
Nisa Suresi, 90. Ayet:
O kimseler müstesna ki, onlar sizin aranızla kendi aralarında bir muâhede bulunan bir kavme iltica etmiş veyahut sizinle mukatelede bulunmaktan veya kendi kavimleriyle muharebe etmekten göğüsleri darlaşmış oldukları halde size gelmiş olurlar. Ve eğer Allah Teâlâ dilemiş olsa idi elbette onları size musallat ederdi de sizi
katle
diverirlerdi. İmdi onlar sizden bir tarafa çekilirler de sizinle savaşta bulunmazlarsa ve müsalemeti size bırakırlarsa artık Allah Teâlâ sizin için onların aleyhine bir yo...
Nisa Suresi, 92. Ayet:
Bir mü’minin diğer bir mü’mini öldürmeye hiçbir şekilde hakkı yoktur. Hata ile öldürmenin de cezası vardır. Hata ile bir mü’mini öldüren kimsenin mü’min bir köleyi esaret boyunduruğundan kurtararak hürriyetine kavuşturması ve ölenin ailesine, vârislerine teslim edilebilecek bir diyet vermesi gerekir. Vârislerin diyeti, imanda sadâ
katle
rinin ve kemallerinin ifadesi olan sadakaya, malî mükellefiyetlere sayarak bağışlamaları müstesna. Bu durumda diyet vermez. Öldürülen mü’min olmakla beraber, sizin...
Nisa Suresi, 146. Ayet:
Ancak (yanlışını idrak ederek) tövbe edenler, tutumlarını doğrultanlar, haki
katle
riyle Allâh'a sarılanlar, din anlayışlarını Allâh için saflaştıranlar müstesna. . . Onlar iman ehli ile beraberdirler. Allâh iman ehline aziym mükâfat verecektir....
Nisa Suresi, 155. Ayet:
(155-158) İşte sözleşmelerini bozmaları, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve "kalplerimiz perdelidir" demeleri -ki kalpleri perdeli yaratılmış olmayıp, Allah inkârcılıkları sebebiyle kalplerini mühürledi de artık onlar pek az inanırlar- yine inkârları ve Meryem aleyhinde müthiş bir iftira atmaları ve "Biz Allah’ın resulü(!) Meryem oğlu Mesih Îsâ’yı
katle
ttik!" demeleri yüzünden, onların başlarına belalar vererek cezalandırdık, kalplerini mühürledik. Oysa ...
Nisa Suresi, 156. Ayet:
(155-158) İşte sözleşmelerini bozmaları, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve "kalplerimiz perdelidir" demeleri -ki kalpleri perdeli yaratılmış olmayıp, Allah inkârcılıkları sebebiyle kalplerini mühürledi de artık onlar pek az inanırlar- yine inkârları ve Meryem aleyhinde müthiş bir iftira atmaları ve "Biz Allah’ın resulü(!) Meryem oğlu Mesih Îsâ’yı
katle
ttik!" demeleri yüzünden, onların başlarına belalar vererek cezalandırdık, kalplerini mühürledik. Oysa ...
Nisa Suresi, 157. Ayet:
"Biz, Allâh Rasûlü Mesih, Meryemoğlu İsa'yı
katle
ttik" sözleri yüzünden. . . Gerçekte Onu ne
katle
ttiler ne de haça astılar; sadece onlara öyle benzetildi (asılan). Onun hakkında tartışanlar bu konuda tam bir şüphe içindedirler; bu konuda kesin bilgileri yoktur, zanlarına göre konuşurlar. Kesin olan, İsa'nın
katle
dilmediğidir!...
Nisa Suresi, 157. Ayet:
Ve «biz Allahın Resulü Mesih Isâ ibni Meryemi
katle
ttik» demeleri sebebiyle, halbuki onu ne
katle
ttiler ne salbettiler ve lâkin kendilerine bir benzetme yapıldı, ve filhakıka onda ıhtilâf edenler bundan dolayı şekk içindedirler, ona dair bir ilimleri yoktur ancak zann ardında giderler, halbuki onu yakînen
katle
tmediler...
Nisa Suresi, 157. Ayet:
Ve «Muhakkak biz Meryem'in oğlu Allah'ın peygamberi İsâ'yı öldürdük,» demeleri sebebiyle (lânete hedef olmuşlardır). Halbuki, O'nu ne öldürdüler ve ne de asıverdiler. Fakat onlar için bir benzetilmiş oldu. Ve şüphe yok ki, onda ihtilâf edenler, ondan dolayı şekk içindedirler. Onlar için buna dair zanna uymaktan başka bir bilgi yoktur ve O'nu hakikaten
katle
tmiş değildirler....
Nisa Suresi, 157. Ayet:
(155-158) İşte sözleşmelerini bozmaları, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve "kalplerimiz perdelidir" demeleri -ki kalpleri perdeli yaratılmış olmayıp, Allah inkârcılıkları sebebiyle kalplerini mühürledi de artık onlar pek az inanırlar- yine inkârları ve Meryem aleyhinde müthiş bir iftira atmaları ve "Biz Allah’ın resulü(!) Meryem oğlu Mesih Îsâ’yı
katle
ttik!" demeleri yüzünden, onların başlarına belalar vererek cezalandırdık, kalplerini mühürledik. Oysa ...
Nisa Suresi, 158. Ayet:
(155-158) İşte sözleşmelerini bozmaları, Allah’ın âyetlerini inkâr etmeleri, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve "kalplerimiz perdelidir" demeleri -ki kalpleri perdeli yaratılmış olmayıp, Allah inkârcılıkları sebebiyle kalplerini mühürledi de artık onlar pek az inanırlar- yine inkârları ve Meryem aleyhinde müthiş bir iftira atmaları ve "Biz Allah’ın resulü(!) Meryem oğlu Mesih Îsâ’yı
katle
ttik!" demeleri yüzünden, onların başlarına belalar vererek cezalandırdık, kalplerini mühürledik. Oysa ...
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Esmâ'sıyla her şeyin aslı olan Allâh'a iman edip, O'na haki
katle
ri olarak sımsıkı tutunanlara gelince, onları HÛ'dan bir rahmetin ve fazlın içine sokacak ve onları kendisine varan sırat-ı müstakime hidâyetleyecektir....
Maidə Suresi, 11. Ayet:
Ey iman edenler. . . Üzerinizdeki Allâh nimetini hatırlayın. . . Hani bir topluluk ellerini size uzatmaya (zarar vermeye) niyetlenmişti de, onların ellerini sizden çekmişti. . . Allâh'tan korunun! İman edenler, Allâh'a tevekkül etsinler (haki
katle
rindeki El Vekiyl isminin, gereğini yerine getireceğine iman etsinler)....
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Ahdlerini bozmaları ile onları lânetledik ve kalplerini katılaştırdık (anlayışlarını kilitledik)! Kelimelerdeki mânâları asıl anlamlarından saptırırlar. Uyarıldıkları haki
katle
rden haz almayı unuttular. . . Pek azı hariç, onlardan daima hainlik görürsün. . . Onları affet, aldırma! Muhakkak ki Allâh ihsan sahiplerini sever....
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Sonra bu misâklarını (ahd ve sözlerini) bozdukları içindir ki, biz, onları lânetledik (rahmetimizden kovduk) ve kalblerini kaskatı ettik. Onlar, kelimeleri (Tevrat’taki Peygambere ait vasıfları ve bazı âyetleri) yerlerinden oynatarak değiştirir tahrif ederler; ve onlar, emredildikleri haki
katle
rden nasîp almayı da (Peygambere iman etmeyi) terk ettiler. İçlerinden pek azı müstesna, sen, onlardan daima bir hâinliğin farkına varıp duracaksın. Böyleyken yine onlardan suçları bağışla ve aldırma; çünk...
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Sonra bu misaklarını nakzettikleri içindir ki biz onları lâ'netledik ve kalblerini kas katı ettik, kelimeleri yerlerinden oynatarak tahrif ederler, ıhtar edildikleri haki
katle
rden hazz almayı unuttular, içlerinden pek azı müstesna olmak üzere onlardan daima bir hainliğe muttali' olur durursun, yine sen onlardan afvet ve aldırma, çünkü Allah ihsan edenleri sever...
Maidə Suresi, 13. Ayet:
(Buna rağmen) onlar (verdikleri) o kat'î te'mînâtı çözüb bozmuş oldukları içindir ki biz kendilerini rahmetimizden koğduk, kalblerini kaskatı yapdık. Onlar kelimeleri (Allah tarafından) konulan yerlerinden (kaldırıb) değişdirirler. Onlar nasıyhat ve ihtaar edildikleri şeylerden (hakıy
katle
rden) bir nasıyb almayı da unutdular. İçlerinden birazı müstesna olmak üzere sen, onlardan dâima bir haainliğe muttali olub duracaksın. Sen yine onların suçundan geç, aldırış etme. Şübhe yok ki Allah, iyilik ed...
Maidə Suresi, 14. Ayet:
“- Biz Hristiyanız” diyenlerden de misâklarını (sağlam sözlerini) almıştık. Derken bunlar da emredildikleri haki
katle
rden nasîp almayı (Peygambere iman etmeyi) terk ettiler. Biz de aralarına, kıyamet gününe kadar sürecek kin ve düşmanlık bıraktık. Yakında Allah, onlara, ne işler yaptıklarını haber verecektir....
Maidə Suresi, 14. Ayet:
«Biz, Nasarâyız» diyenlerden de misaklarını almıştık derken bunlar da ıhtar edildikleri hakı
katle
rin bir çoğunu unuttular, biz de aralarına Kıyamet gününe kadar sürecek buğz-u adavet bıraktık, yarın Allah onlara ne san'atler yaptıklarını haber verecek...
Maidə Suresi, 15. Ayet:
Ey Ehl-i kitap! Kitaptan (Tevrat’tan) gizlediklerinizin çoğunu size beyan eden,bir çoğunu da yüzünüze vurmayarak affeden Resulümüz size gelmiş bulunuyor. İşte size Allah tarafından bir nûr ve haki
katle
ri açıklayan bir kitap geldi....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Rıdvanına (insandaki Esmâ hakikatiyle tahakkuk kuvvesi - melekesi) tâbi olanları, Allâh haki
katle
ri olan Esmâ özellikleriyle, hakikate erdirir; onları Esmâ bileşimlerinin elvermesiyle karanlıklardan nura çıkarır ve onları doğru yaşam yoluna yöneltir....
Maidə Suresi, 19. Ayet:
Ey Ehli kitab! Peygamberlerin arası kesildiği, bilinemez hale geldiği bir fetret zamanında bakınız size Resulümüz geldi, tatlı ve acı hakı
katle
ri size beyan ediyor, bize ne beşaretle sevindirecek bir müjdeci, ne ıhtar ile kocunduracak bir inzarcı gelmedi demeyesiniz, işte size hem beşîr, hem nezîr bir Peygamber geldi, ve Allah her şey'e kadîrdir...
Maidə Suresi, 19. Ayet:
Ey ehl-i kitâb, peygamberlerin arası kesildiği zamanda size (hakıy
katle
ri) apaçık söyleyip duran elçimiz (Muhammed) gelmişdir. Tâki «Bize ne bir rahmet müjdecisi, ne de bir azâb habercisi gelmedi» demenize (meydan kalmasın), İşte size rahmet müjdecisi de, azab habercisi de geldi artık. Allah, her şey'e hakkıyle kaadirdir. ...
Maidə Suresi, 30. Ayet:
Fe tavveat lehu nefsuhu
katle
ahîhi fe katelehu fe asbaha minel hâsirîn(hâsirîne)....
Maidə Suresi, 30. Ayet:
1.
fe tavvaat
: bunun üzerine tav etti, kandırdı, ikna etti
2.
lehu
: onu
3.
nefsu-hu
: onun nefsi
4.
katle
ahî-hi
Maidə Suresi, 75. Ayet:
Meryem oğlu Îsâ Mesih sadece bir Resuldür. Nitekim ondan önce de bir çok elçi gelip geçmiştir. Onun annesi de çok dürüst, son derece iffetli bir hanımdı. Her ikisi de diğer insanlar gibi yemek yerlerdi. Dikkat et: Biz onlara delilleri nasıl açıklıyoruz. Sonra bak nasıl oluyor da akılları çelinip bu haki
katle
rden vazgeçiyorlar!...
Maidə Suresi, 101. Ayet:
Ey imân edenler! Size açıklanınca sizi kötümser yapacak (veya üzecek) şeylerden sormayın; ama Kur'ân indirildiğinde sorarsanız size açıklanır. Allah (daha önce bu kuralı bilmeden) sorduklarınızdan dolayı sizi) atfetmiştir. Allah çok bağışlayandır, şef
katle
, lûtufla, merhametle sabredendir....
Maidə Suresi, 119. Ayet:
Allah: 'Îsâ’nın bu sözleri söylediği gün, doğrulara, samimi olanlara, imanda, İslâm’da sadâ
katle
rinin fayda vereceği gündür. Onlara altlarından ırmaklar akan cennet konakları var. Orada ebedî yaşayacaklar. Allah onlardan razı olmuştur. Onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte büyük mutluluk ve kazanç budur.' buyurdu....
Maidə Suresi, 119. Ayet:
Allah şöyle buyurur: “-Bugün, doğru söyliyenlerin sada
katle
ri kendilerine fayda vereceği bir gündür. Onlara, ağaçları altından ırmakla akar cennetler vardır. Onlar orada devamlı olarak kalıcıdırlar. Allah kendilerinden razı olmuş, onlar da Allah’dan razı olmuşlardır. İşte bu, en büyük kurtuluş!......
Maidə Suresi, 119. Ayet:
Allah buyurur ki: bu, işte sadıklara sada
katle
rinin faide vereceği gündür, onlara altından ırmaklar akar cennetler var ebediyyen içlerinde kalmak üzere onlar, Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allahdan razı, işte o fevzı azîm bu...
Maidə Suresi, 119. Ayet:
(Ve Hesap Günü) Allah şöyle diyecektir. "Bugün sözlerine sadık olanlar hakikate sada
katle
rinin faydasını görecekler: sonsuza kadar kalacakları, içinden ırmaklar akan hasbahçeler onların olacak; Allah onlardan çok hoşnuttur ve onlar da Allahtan çok hoşnutturlar: Bu büyük bir mazhariyettir"....
Maidə Suresi, 119. Ayet:
Allah şöyle buyurdu: “Bu, sâdıkların sada
katle
rinin fayda vereceği gündür. Onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır, orada ebedî kalacaklardır. Allah onlardan râzı olmuştur, onlar da Allah'tan râzı olmuşlardır. İşte büyük kurtuluş budur....
Ənam Suresi, 1. Ayet:
Hamd; semâlar ve arz'ı yaratan, karanlıkları (bilgisizlikler) ve Nur'u (ilmi) oluşturan Allâh'a aittir. . . Öte yandan, hakikati inkârda ısrar edenler, (varsandıkları dışsal tanrılarını) Rablerine (haki
katle
rindeki El Esmâ mertebesine) denk tutarlar (bunun sonucunda da şirk ortaya çıkar)!...
Ənam Suresi, 30. Ayet:
Rablerini müşahede sürecinde (haki
katle
rindeki Esmâ kuvvelerini fark ettiklerinde) bir görsen! "İşte, Hak bu değil miymiş!" dedi. . . "Evet, Rabbimizmiş!" dediler. . . "Öyle ise, hakikat bilgisini inkâr eden olmanızdan dolayı şimdi tadın azabı!" buyurur....
Ənam Suresi, 39. Ayet:
İşaretlerimizdekileri yalanlayanlar, karanlıklar içinde kalmış sağırlar (haki
katle
rini algılayamayanlar) ve dilsizlerdirler (Hakk'ı itiraf etmeyenler). Allâh dilediğini saptırır, dilediğini de sırat-ı müstakimde tutar!...
Ənam Suresi, 49. Ayet:
(Esmâ kuvvelerinin açığa çıkışı olan) işaretlerimizdeki haki
katle
ri yalanlayanlara gelince; onlar bozuk inançları dolayısıyla azabı tadacaklar!...
Ənam Suresi, 70. Ayet:
Dinlerini bir oyuncak ve bir eğlence edinen, kendilerini dünyâ hayaatı aldatmış bulunan kimseleri (öylece haaline) bırak. Sen yalınız onunla (Kur'an ile) va'z et ki hiç bir kimse kazandığı (günâh) yüzünden helake sürüklenib atılmasın. Ona Allahdan ne bir yâr, ne de bir şefaatçi yokdur. O, bütün varını fidye olarak verse yine ondan alın (ıb kabul olun) maz. Onlar (dünyâda) kazandıkları (günâhlar) yüzünden helake sürüklenmiş kimselerdir. Küfr-ü inkâr etmekde oldukları (hakıy
katle
r) den dolayı kayn...
Ənam Suresi, 89. Ayet:
(Ama) Biz, onlara vahyi, sağlam muhakemeyi ve peygamberliği bahşettik. Ve şimdi inançsızlar bu haki
katle
ri inkar etmeyi tercih edebilirler, (ama bilin ki) Biz onları, asla reddetmeyecek olan insanlara bahşetmekteyiz;...
Ənam Suresi, 91. Ayet:
Allah insana hiçbir şey indirmemiştir. demekle, Allah'ı gereği gibi tanıyamadılar. De ki: «Musa'nın insanlara bir nur ve hidayet olmak üzere getirdiği Kitab'ı kim indirdi? -Ki siz onu parça parça kağıtlar haline getiriyor ve bunları ortaya atıyorsunuz ama bir çoğunu gizliyorsunuz.- Bununla beraber şimdi size -ne sizin, ne atalarınızın- bilmediği haki
katle
r öğretilmekte. (Onlara cevaben): «Allah.» de, sonra bırak onları daldıkları batakta oynayıp dursunlar....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
Bu da kendisinden öncekileri doğrulayan mübarek bir kitaptır ki, beldelerin anası ile onun çevresindekileri uyarman için indirdik. Âhirete inananlar, ona da inanırlar; onlar, namazlarına da dik
katle
devam ederler....
Ənam Suresi, 112. Ayet:
Ve işte böylece, biz, hem insanlar hem de görünmez varlıklar içinden zihin çelmeyi amaçlayan yaldızlı/parlak yarı haki
katle
ri birbirine fısıldayan şeytani güçleri peygambere düşman kıldık. Ama Rabbin dilemedikçe onlar bunu yapamazlardı: o halde, onlardan ve onların mesnetsiz hayallerinden uzak durun!...
Ənam Suresi, 115. Ayet:
1.
ve temmet
: ve tamamlandı
2.
kelimetu
: kelime, söz
3.
rabbi-ke
: senin Rabbin
4.
sıdkan
: doğru olarak, sadaka...
Ənam Suresi, 115. Ayet:
Ve Rabbinin sözü sada
katle
ve adaletle tamamlandı. O'nun kelimelerini değiştirecek kimse yoktur. O, en iyi işiten ve en iyi bilendir....
Ənam Suresi, 137. Ayet:
Ve kezâlike zeyyene li kesîrin minel muşrikîne
katle
evlâdihim şurekâuhum li yurdûhum ve li yelbisû aleyhim dînehum, ve lev şâellâhu mâ fealûhu fe zerhum ve mâ yefterûn(yefterûne)....
Ənam Suresi, 137. Ayet:
1.
ve kezâlike
: ve işte böyle, böylece
2.
zeyyene
: güzel gösterdi, süsledi
3.
li kesîrin
: çoğuna
4.
min el muşrikîne
Ənam Suresi, 137. Ayet:
İşte böylece, müşriklerin çoğuna, insan ve cin şeytanlarından olan ortakları, dinlerini karıştırarak onları mahvetmek için, çocuklarını
katle
tmeyi bile hoş göstermiştir. Allah dileseydi onlar bunu yapamazdı; onun için sen onları uydurduklarıyla baş başa bırak....
Ənam Suresi, 140. Ayet:
Şu bir gerçek ki, ilimsizlik yüzünden öz evlatlarını beyinsizce
katle
denlerle Allah'ın kendilerine verdiği rızıkları, Allah'a iftira ederek haramlaştıranlar gerçekten hüsrana uğramışlardır. İnan olsun, sapıtmışlardır onlar; hiçbir zaman doğruyu ve güzeli bulamazlar....
Ənam Suresi, 156. Ayet:
(Onu indirdik) ki 'Kitab, ancak bizden önce iki tâifeye (yahudilere ve hristiyanlara) indirildi; (biz ise) şübhesiz onların ders yapmalarından (kitablarını okumalarından ve onun haki
katle
rinden) de doğrusu habersiz kimselerdik' demeyesiniz!...
Əraf Suresi, 58. Ayet:
Ve temiz bir beldenin ekinleri Rabbinin izniyle çıkar (meydana gelir). Kötüsünün ise çıkmaz. Meğer ki külfetle, (meşak
katle
) olsun. İşte Biz âyetleri şükreder bir kavim için böylece tekrar tekrar beyan ederiz....
Əraf Suresi, 101. Ayet:
İşte yok olup giden memleketler! Onların başlarına gelen felâketlerin bir kısmını sana anlatıyoruz. Andolsun ki, Rasulleri onlara apaçık deliller, mûcizelerle gelmişlerdi. Fakat önceden yalanladıkları haki
katle
re iman edecek değillerdi. İşte Allah, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirlerin kalplerini, kafalarını böyle anlayışsız hale getirir....
Əraf Suresi, 141. Ayet:
Hem düşünseniz, a sizi Ali Fir'avnden kurtardığımız hengâmı, size azabın kötüsünü peyliyorlardı, oğullarınızı boyuna
katle
diyorlar, kadınlarınızı diri tutuyorlardı, bunda size rabbınız tarafından azîm bir imtihan var...
Əraf Suresi, 141. Ayet:
Ve "Hani, size dayanılmaz acılar çektiren; kadınlarınızı sağ bırakıp bölük bölük oğullarınızı
katle
den Firavun toplumunun elinden kurtarmıştık sizi! Bu, Rabbinizin büyük bir sınamasıydı size" (diyerek Allahın sözlerini hatırlattı onlara)....
Əraf Suresi, 141. Ayet:
Ve (yâd ediniz ki) sizi Fir'avun'un âl'inden kurtarmıştık. Size azabın en şiddetlisini tattırıyorlardı. Oğullarınızı
katle
diyorlardı, kadınlarınızı da diri bırakıyorlardı. Ve bunda sizin için Rabbiniz tarafından büyük bir imtihan var idi....
Əraf Suresi, 141. Ayet:
Şunu da hatırlayın: Sizi Firavun hanedanından kurtarmıştık. Size azabın en kötüsüyle işkence ediyorlardı: Oğlanlarınızı
katle
diyor, kadınlarınızı diri bırakıyorlardı. Bunda sizin için Rabbinizden gelmiş büyük bir imtihan vardı....
Əraf Suresi, 143. Ayet:
Ne vakit ki Musa belirlediğimiz vakitte geldi ve Rabbi onunla konuştu. Musa : «Ey Rabbim !» dedi, «kendini bana göster de sana bakayım». Rabbi ona: «Sen elbette beni göremezsin ; ama dağa dik
katle
bak, eğer yerinde durursa beni görebileceksin demektir,» buyurdu. Rabbi dağa tecelli edince onu param parça etti ve Musa da bayılıp düştü. Kendine gelince, «Seni tenzîh ve tesbîh ederim. Sana tevbe ile yöneldim ve ben mü'minlerin ilkiyim» dedi....
Əraf Suresi, 201. Ayet:
Korunanlara gelince, onlara şeytandan (bedensellik kabulünde yaşayan) bir taife dokunduğunda, (haki
katle
rini) tezekkür ederler. . . Basîretle değerlendirme yaparlar....
Əraf Suresi, 204. Ayet:
Kur'an okunduğu zaman onu dik
katle
ve sessizce dinleyiniz ki, size rahmet edilsin....
Ənfal Suresi, 2. Ayet:
Kesinlikle iman edenler o kimselerdir ki, "Allâh"ı anıp düşündüklerinde onların şuurlarında ürperti olur (o azamet yanında kendi acziyetlerini düşünmekten); onlara O'nun işaretleri okunduğunda, onların imanlarını arttırır (düşünebildikleri oranda). . . Onlar Rablerine tevekkül ederler (haki
katle
rindeki El Vekiyl isminin, gereğini yerine getireceğine iman ederler)....
Ənfal Suresi, 4. Ayet:
İşte onlardır hakkıyla (tahkike dayalı) iman edenler. . . Onlar için Rableri indînde (haki
katle
ri olan Esmâ mertebesinin getirisi olan) dereceler, mağfiret (Esmâ kuvvesi olan ilmin benliği örtmesiyle oluşan bağışlanma) ve kerîm rızık (cömert - şerefli rızık, maddi veya manevî rızık) vardır....
Ənfal Suresi, 24. Ayet:
Ey iman edenler! Allah ve Resulü size hayat verecek haki
katle
re sizi dâvet ettiğinde ona icabet edin. Bilin ki Allah insan ile kalbi arasına girer (dilediği takdirde arzusunu gerçekleştirmesini önler) ve siz dönüp O’nun huzurunda toplanacaksınız....
Ənfal Suresi, 53. Ayet:
İşte bu böyledir. . . Bir topluluk nefslerindekini değiştirmedikçe, Allâh onlara (haki
katle
rinden) olan nimetini değiştirmez! Allâh Semi'dir, Aliym'dir....
Tövbə Suresi, 11. Ayet:
Artık tevbe ederler, namazı hakkıyla kılarlar ve zekâtı verirlerse, o takdirde dinde kardeşlerinizdirler. (Bu haki
katle
rin kıymetini) bilecek bir kavim için âyetleri açıklıyoruz....
Tövbə Suresi, 42. Ayet:
Onları hazır bir ganîmete, yahut yakın bir yolculuğa çağırsaydın sana uyarlardı, fakat meşak
katle
alınacak olan bu yol, onlara uzak geldi. Allah'a and içerek gücümüz yetseydi sizinle berâber çıkardık diyecekler. Onlar, kendilerini helâk ediyorlar ve Allah biliyor ki onlar yalancıdır....
Tövbə Suresi, 42. Ayet:
Eğer (davet olundukları şey) yakın (ve dünyevî) bir menfeat, orta bir sefer olsaydı elbette senin arkana düşerlerdi. Fakat meşak
katle
kat edilecek olan mesafe) onlara uzak geldi. (Bununla beraber) onlar (sen «Tebük» den dönünce): «Eğer gücümüz yetseydi her halde biz de sizinle beraber çıkardık» (diye) Allaha yemîn edeceklerdir. Bunlar (bu suretle) kendilerini helake sürüklerler. Allah biliyor ki onlar hiç şübhesiz ve muhakkak yalancıdırlar. ...
Tövbə Suresi, 51. Ayet:
De ki: "Allâh'ın bize yazdığından başkası, asla bize erişmeyecektir! "HÛ", Mevlâ'mızdır! İman edenler ancak Allâh'a tevekkül (haki
katle
rindeki El Vekiyl isminin, gereğini yerine getireceğine iman) etsinler. "...
Tövbə Suresi, 62. Ayet:
Gönlünüzü hoş etmek için, Esmâ'sıyla onların hakikati olan Allâh namına yemin ederler. . . Eğer iman edenler olsalardı, (bilirlerdi ki) razı edilmesi gereken (Esmâ'sıyla haki
katle
ri olan) Allâh ve Rasûlü'dür!...
Tövbə Suresi, 79. Ayet:
O kimseler ki, mü'minlerden sadakaları gönül hoşluğu ile ziyâdece verenleri ve kendi ta
katle
rinden fazlasını bulamayanları ayıplarlar, onlar ile alayda bulunurlar. Allah Teâlâ da o kimseleri maskaraya çevirir ve onlar için acıklı bir azap vardır....
Tövbə Suresi, 80. Ayet:
Bağışlanmalarını niyaz et onların, ya da etme (fark etmez)! Yetmiş kere bağışlanma dilesen de onlar için, Allâh onları asla bağışlamayacaktır! Bu onların, Esmâ'sıyla kendi haki
katle
ri olan Allâh'ı ve Rasûlünü inkâr etmeleri nedeniyledir! Allâh inancı bozulmuşlar topluluğuna hakikati yaşatmaz....
Tövbə Suresi, 100. Ayet:
İslâm'da birinci dereceyi kazanan Muhâcirler ve Ensâr ile onlara sadâ
katle
güzellikle tâbi olanlardan Allah râzı olmuştur. Onlar da Allah'tan hoşnut olmuşlardır. Allah onlar için içinde ebedî kalmak üzere altlarından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İşte bu en büyük bahtiyarlıktır....
Tövbə Suresi, 103. Ayet:
Onlardan, imanda sada
katle
rinin ve kemallerinin ifadesi olan zekât, vergi, ceza, keffaret, sadaka olarak mallarının epeyce bir kısmını (üçte birini) al ki, aldığın mallar onları temizlesin. Bu vesile ile vicdanlarını da arındırsınlar. Onlara hayır duada, mallarının bereketlenmesi duasında bulun. Cenaze namazlarını kıl. Senin duan huzura, güvene, rahmete, dostluğa, berekete vesiledir. Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir....
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Allah’ın, kullarının tevbesini, günah işlemekten vazgeçerek kendisine itaate yönelişlerini kabul edeceğini, imanda sadâ
katle
rinin ve kemallerinin ifadesi olan zekât, vergi, ceza ve keffaret sadakalarını alacağını; Allah’ın, sadece O’nun insanları tevbeye sevkedeceğini, tevbeleri kabul edeceğini çok merhametli olduğunu bilmiyorlar mı?...
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
Andolsun ki size Rasûl geldi içinizden, Aziyz'dir; sizin sıkıntıya uğramanız O'na ağır gelir. . . Size haristir! İmanlılara (hakikatine iman edene) Rauf (şefkatli) ve Rahıym'dir (haki
katle
rindeki kemâlâtlarını yaşatıcıdır)....
Yunus Suresi, 5. Ayet:
O, güneşi bir ışık (kaynağı), ayı ise bir nûr yapan, yılların sayısını ve (vakitlerin)hesâbı(nı) bilmeniz için de ona (aya) birtakım menziller (yörüngeler) takdîr edendir.Allah, bunları ancak hak (ve hikmet) ile yaratmıştır. (Bu haki
katle
ri) bilecek bir kavim için âyetleri açıklıyor....
Yunus Suresi, 15. Ayet:
İşaretlerimiz onlara apaçık deliller olarak okunduğunda, rücu ederek haki
katle
ri olan Esmâ'nın farkındalığına ermeyeceklerini sananlar: "Bundan başka bir Kur'ân getir yahut Onu değiştir" dediler. . . De ki: "Onu nefsim tarafımdan değiştirmem benim için olacak şey değildir. . . Ben ancak bana vahyolunana tâbi olurum. . . Eğer Rabbime isyan edersem muhakkak ki ben o çok şiddetli sürecin azabından korkarım. "...
Yunus Suresi, 26. Ayet:
İhsan ehline, daha güzeli ve fazlası vardır. . . Onların vechlerini (yüzlerini - şuurlarını) ne kara toz zerresi (bencillik), ne de (haki
katle
rinden ayrı düşmenin getirisi olan) zillet kaplar. . . Onlar sonsuza dek cennet ehlidirler!...
Yunus Suresi, 36. Ayet:
Onlardan çoğunluğunun tâbi olduğu, varsandıklarıdır! Muhakkak ki varsayım, gerçeğin yerini tutmaz! Şüphesiz ki Allâh yapmakta olduklarını (Esmâ'sıyla haki
katle
ri olarak) Bilen'dir....
Yunus Suresi, 37. Ayet:
Bu Kur’ân, Allah tarafından gelmeyip başkası tarafından uydurulmuş olması asla mümkün değildir. Lâkin daha önce indirilen kitapları tasdik eder ve farz edilen hüküm ve haki
katle
ri açıklar. Onda şüphe edilecek hiçbir taraf yoktur. Rabbülâlemin tarafından gönderilmiştir....
Yunus Suresi, 39. Ayet:
Hayır, onlar bilgisini kavramadan ve asıl anlamına ulaşmadan onu yalanladılar. Kendilerinden öncekiler de böyle yalanladı. Zalimlerin sonuna dik
katle
bak....
Yunus Suresi, 40. Ayet:
Onlardan, Ona (Kurân'a) iman edecekler de vardır, Ona iman etmeyecekler de! Rabbin bozguncuları (Esmâ'sıyla haki
katle
ri olarak) daha iyi bilir....
Yunus Suresi, 45. Ayet:
Onları haşredeceği süreçte, sanki (dünya yaşamında) günün bir saatinden fazla yaşamayıp bu arada tanışmışlarcasınadır. . . Allâh'a likâyı (haki
katle
ri olan Esmâ'nın farkındalığına ermeyi) yalanlamış olanlar, gerçekten hüsrana uğramıştır. . . (Onlar) hidâyete elverişli değillerdi....
Yunus Suresi, 57. Ayet:
Ey insanlar! Size, Rabbinizden bir öğüt, içinizde olan (şuur) için bir şifa (sağlıklı düşünme ilacı), iman edenler için bir hüda (haki
katle
rine erdirici rehber) ve rahmet gelmiştir....
Yunus Suresi, 101. Ayet:
De ki: «Göklerde ve yerde olup bitenlere dik
katle
bakın!» Fakat o uyarmalar ve o âyetler, iman etmeyen bir kavme fayda vermez ki!...
Hud Suresi, 5. Ayet:
Dik
katle
bakın! Onlar O'ndan gizlenmek için göğüslerini bükerler. Dikkat edin! Onlar giysileriyle sarılıp sarmaladıkları zaman da O, onların gizlemekte olduklarını da açığa vurduklarını da bilmektedir. Çünkü O, göğüslerin içini çok iyi bilendir....
Hud Suresi, 20. Ayet:
Onlar yeryüzünde (Allah’ı) âciz bırakıcı kimseler değillerdir ve onların Allah’dan başka, (kendilerini kurtarabilecek) hiçbir dostları yoktur. (Âhirette) onlara azab kat kat artırılır. Çünki (kendilerine anlatılan haki
katle
ri) ne (tahammül ederek) dinleyebiliyorlardı, ne de görebiliyorlardı....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Hem şu dünyada hem de kıyamet sürecinde lânete uğradılar (haki
katle
rindekini yaşamaktan uzak düştüler)! Kesinlikle bilin ki; Ad, Rablerini inkâr edenlerden oldu! Kesinlikle bilin ki; uzaklık Hud'un halkı olan Ad içindir....
Hud Suresi, 68. Ayet:
Sanki orada hiç yaşamamışlardı! Kesinkes bilin ki, şüphesiz Semud (halkı) Rablerini inkâr etmişlerdi. . . (Yine) kesinlikle bilin ki, uzaklık (haki
katle
rinden ayrı düşmüş hâlde yaşam) Semud içindir....
Hud Suresi, 95. Ayet:
Sanki hiç yaşamamışlardı orada. . . Kesinkes bilin ki, haki
katle
rinden uzak düşmüş bir yaşam Medyen (halkı) içindir, Semud (halkının) uzak oldukları gibi....
Yusif Suresi, 36. Ayet:
Zindana Onunla (Yusuf ile) beraber iki de delikanlı konmuştu. . . Onlardan biri dedi ki: "(Rüyamda) gördüm ki, şarap yapmak için üzüm sıkıyordum". . . Öbürü de dedi ki: "Ben de (rüyamda) gördüm ki, başımın üstünde ekmek taşıyorum, kuşlar da ondan yiyor". . . "Bunların işaret ettiği haki
katle
ri bize haber ver. . . Doğrusu biz seni muhsinlerden görüyoruz. "...
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Sonra tekrar Mısır’a gidip, Yûsuf’un huzuruna girince: 'Ey Devletlü vezir, biz ve ailemiz felâketler, sıkıntılar içinde, ekonomik dar boğazda, kıtlık seneleri yaşıyoruz. Pek az bir sermaye ile geldik. Bize dolu dolu ölçeklerle ver; ayrıca bize, zekâtına, sadakana sayarak bağışta bulun. Allah, imanda sada
katle
rinin ve kemallerinin ifadesi olan sadaka, zekât verenleri, bağışta bulunanları mükâfatlandırır.' dediler....
Rəd Suresi, 5. Ayet:
Eğer (kavrayamadığından dolayı) şaşıyorsan (bu işaretlerimize); asıl şaşılacak olan, onların şu sözüdür: "Biz toprak olduktan sonra, halkı cedîdde mi olacağız (yeni bir yaratılmayla yaşama devam mı edeceğiz)?". . . İşte bunlar Rablerinin haki
katle
ri olduğu bilgisini inkâr edenlerdir (Allâh Esmâ'sı haki
katle
ri olduğu için sonsuza dek ölümsüz yaşayacaklarını kavrayamayanlardır)! Boyunlarında bukağılar (halkalar - karınlarındaki ikinci beyinin oluşturduğu madde bedenden ibaret olma düşüncesinin esi...
Rəd Suresi, 15. Ayet:
Semâlar ve arzda (madde ötesi ve madde) kim varsa, (Hakiki mutlak varlık Allâh Esmâ'sı), gölgeleri de (isimsel varlıkları), isteyerek yahut zorunlu olarak sabah ve akşam Allâh'a secde ederler (haki
katle
ri olan Allâh hükmüne mutlak teslimiyet hâlindedirler)! (15. âyet secde âyetidir. )...
Rəd Suresi, 18. Ayet:
Rablerine icabet edenlere (haki
katle
rine yönelenlere) Hüsnâ (cennet - varlıklarındaki Esmâ kuvvelerinin açığa çıkış güzelliklerini yaşamak) vardır. . . O'na icabet etmeyenlere gelince, eğer ki arzdakilerin tamamı ve onunla beraber bir misli daha onların olsa elbette (Bi-)onu fidye verirlerdi (yaşayacakları mahrumiyet azabından kurtulmak için). . . İşte yaşam muhasebesi sonucunun en kötüsü onlar içindir. . . Onların barınakları Cehennem'dir. . . Ne kötü yataktır o!...
Rəd Suresi, 19. Ayet:
(Habîbim, yâ Muhammed!) O hâlde Rabbinden sana indirilenin hak olduğunu bilen kimse, (îmân haki
katle
rine gözleri kapalı) o kör kimse gibi olur mu? (Bundan) ancak(istikametli) akıl sâhibleri ibret alırlar....
Rəd Suresi, 23. Ayet:
(Geleceğin yurdu) Adn cennetleridir (haki
katle
rindeki Esmâ kuvveleriyle bilinçli olarak Yaşama mertebesi). . . Ana-babalarından, eşlerinden ve zürriyetlerinden salâha erenler (düzelip uyumlu hâlde yaşayanlar) ile BİRlikte (aynı hakikati yaşayarak) oraya girerler. . . Melekler de her kapıdan onların üzerine girerler (o boyutun yaşamı için gerekli kuvveler de her kanaldan kendilerinde açığa çıkar)!...
Rəd Suresi, 25. Ayet:
Mîsaklarına rağmen (yaratılışlarındaki mutlak teslimiyet fıtratına rağmen) sonradan Allâh Ahdini (şartlandırılmaları ya da bilgileri yanlış değerlendirmeleri yüzünden) bozanlar; Allâh'ın (şirk anlayışının kaldırılarak) BİRleştirilmesini/vusûlünü emrettiği şeyi kesip koparanlar (oluşmuş benliğin orijin benden ayrı bir yapı olduğunu kabul edenler) ve arzda (bedeni amacına uygun kullanmayarak, karındaki beyinin esiri olarak) ifsad yapanlara gelince, işte Allâh'tan uzaklaştırılmışlık (haki
katle
rine ...
Rəd Suresi, 28. Ayet:
Onlar ki iman etmişlerdir ve şuurları Allâh'ı haki
katle
rinde olarak hatırlayıp hissetmenin tatminini yaşar! Kesinlikle biline ki, şuurlar Bizikrillah (Allâh'ı, Esmâ'sının işaret ettiği anlamlar doğrultusunda hakikatinde HATIRLAYIP hissetmek) ile mutmain olur!...
Rəd Suresi, 29. Ayet:
İman edip imanın gereğini yaşayanlar var ya, onlara Tûba (cennet ağacı) ve haki
katle
rindekini yaşamanın güzellikleri vardır....
İbrahim Suresi, 4. Ayet:
Biz her peygamberi, kendi milletinin lisanı ile gönderdik, ta ki onlara haki
katle
ri iyice açıklasın. Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. O azîzdir, hakîmdir (mutlak galiptir, tam hüküm ve hikmet sahibidir)....
İbrahim Suresi, 11. Ayet:
Rasûlleri onlara dediler ki: "Biz sizin misliniz bir beşeriz. . . Fakat Allâh, kullarından dilediğine (risâlet) nimetini ihsan eder. . . Allâh'ın izniyle açığa çıkması dışında (Bi-iznillah), size sultan (mucizevî güç, kanıt) getirmemiz mümkün değildir. . . (O hâlde) iman edenler Allâh'a tevekkül etsinler (haki
katle
rindeki El Vekiyl isminin gereğini yerine getireceğine iman etsinler). "...
İbrahim Suresi, 12. Ayet:
"Hem bizi hakikate giden yola yönlendirmişken ne diye Allâh'a tevekkül etmeyelim ki? Bize eziyet etmenize elbette sabredeceğiz. . . Tevekkül edenler Allâh'a tevekkül etsinler (haki
katle
rindeki El Vekiyl isminin gereğini yerine getireceğine iman etsinler)....
İbrahim Suresi, 18. Ayet:
Rablerini (haki
katle
rindeki Esmâ özelliklerini) küfür (inkâr) edenlerin yaptıklarının misali, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir küle benzer. . . Kazandıklarından bir şey elde edemezler. . . İşte bu, (hakikatten) en büyük sapmanın ta kendisidir!...
İbrahim Suresi, 25. Ayet:
Yaratıp yetiştiren Rablerinin koyduğu yasalara uygun olarak o ağaç, her mevsim ürününü, meyvasını verir, o düzen her an sağlıklı yürür. Öğüt alıp düşünsünler diye, Allah insanların iyiliği, kurtuluşu için, dini haki
katle
rin delillerini gerekçelerini, insani ve ahlaki değerlerin zaruretini, böyle benzetmeler yaparak anlatıyor....
Hicr Suresi, 2. Ayet:
(Öyle olur ki) hakikat bilgisini inkâr edenler (haki
katle
rinden perdeliler), keşke gerçekte teslim olmuşluğumuzun farkında olsaydık, diye şiddetli arzu duyarlar....
Hicr Suresi, 55. Ayet:
Melekler: 'Seni kesinlik kazanan bir haki
katle
, doğru bir haberle müjdeledik. Sakın ümitsizliğe düşenlerden olma.' dediler....
Hicr Suresi, 88. Ayet:
Sakın o kâfirlerden bir kısmına geçici bir zevk olarak verdiğimiz dünya nimetlerine göz dikme!Onların iman etmemelerinden ötürü üzülme ve müminlere kol kanat ger, onları şef
katle
koru....
Hicr Suresi, 96. Ayet:
Onlar ki, Allâh (âlemleri ve haki
katle
rini Esmâ'sıyla yaratan) yanı sıra bir tanrı edinirler. . . Yakında bilecekler!...
Hicr Suresi, 99. Ayet:
Kesin iman edilecek haki
katle
rle yüz yüze gelme vaktine kadar, imanın hazzı, Hakka’l-yakîn huzuru ruhunu kaplayacak tarzda Allah’ı ilâh tanı, candan müslüman olarak Allah’a teslim ol, saygıyla Rabbine kulluk ve ibadete devam et, O’nun şeriatına bağlan, O’na boyun eğ....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Ve kendinizin yorulmadan ulaşamayacağınız (ancak çok meşak
katle
gidebileceğiniz) beldeye, ağır eşyalarınızı (onlarla) taşırsınız. Muhakkak ki sizin Rabbiniz, gerçekten Rauf'tur (çok şefkatli, çok merhametli) ve Rahîm'dir (rahmet nuru gönderen)....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Kendinize meşak
katle
r vererek ancak varabileceğiniz şehirlere de yüklerinizi taşırlar; şüphe yok ki Rabbiniz mutlaka esirgeyicidir, rahîmdir....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Bu hayvanlar, ancak güçlükle, meşak
katle
varabileceğiniz uzak memleketlere, ağır yüklerinizi taşır. Rabbiniz çok şefkatli, engin merhamet sahibidir....
Nəhl Suresi, 48. Ayet:
Allâh'ın yarattığı şeyleri görmediler mi ki, gölgeleri (varlıkları) boyun bükerek, Allâh'a (haki
katle
ri olan Esmâ'ya) secde eder hâlde, sağdan (hidâyet) ve sollardan (dalâlet) döner durur....
Nəhl Suresi, 48. Ayet:
Onlar Allahın yaratdığı her hangi bir şey'e (dik
katle
) bakmadılar mı ki onların gölgeleri bile zelîl zelîl Allaha secdekâr olarak durmadan sağa sola dönüyor. ...
Nəhl Suresi, 75. Ayet:
Allah, şunu temsil buyurdu: Hiç bir tasarrufa gücü yetmiyen halis bir köle, bir de tarafımızdan kendisine güzel bir rızık verilip de ondan gizli ve aşikâr harcayan kimse... Hiç bunlar müsavi olur mu? (O halde putları Allah’a nasıl eş tutuyorlar?). Bütün hamd Allah’a mahsustur. Doğrusu insanların çoğu (Bu haki
katle
ri) bilmezler....
İsra Suresi, 24. Ayet:
İkisine de, şef
katle
, tevazu ile kol kanat ger. 'Rabbim, onların, beni, küçükken terbiye edip yetiştirdikleri gibi sen de, onlara merhametinle muamele et' de....
İsra Suresi, 24. Ayet:
ve onlara alçak gönüllüce ve acıyıp esirgeyerek kol kanat geresin; ve "Ey Rabbim!" diyesin, "Onların beni küçükken sevgi ve şef
katle
besleyip büyüttükleri gibi, Sen de onlara merhamet eyle!"...
İsra Suresi, 24. Ayet:
Şef
katle
, tevazu ile onlara kol kanat ger ve şöyle dua et: "Ya Rabbî, onlar küçüklüğümde nasıl beni ihtimamla yetiştirdilerse, ona mükâfat olarak Sen de onlara merhamet buyur!"...
İsra Suresi, 31. Ayet:
Ve lâ taktulû evlâdekum haşyete imlâk(imlâkın), nahnu nerzukuhum ve iyyâkum, inne
katle
hum kâne hıt’en kebîrâ(kebîren). ...
İsra Suresi, 31. Ayet:
1.
ve lâ taktulû
: ve öldürmeyin
2.
evlâde-kum
: evlâtlarınız
3.
haşyete
: korku
4.
imlâkın
: yokluk, yoksulluk, f...
İsra Suresi, 31. Ayet:
Evlatlarınızı yoksulluk korkusu ile öldürmeyin. . . Biziz onların da sizin de yaşam gıdasını veren, biz! Onları
katle
tmek muhakkak çok büyük suçtur!...
İsra Suresi, 33. Ayet:
Allahın tahrim eylediği nefsi katil de etmeyin, meğer ki hak sebeble ola, ve her kim mazlûmen
katle
dilirse onun velisi için biz bir tesallut hakkı vermişizdir, o da katil de israf etmesin, çünkü o mensur bulunuyor...
İsra Suresi, 33. Ayet:
Ve Allah'ın haram kılmış olduğu nefsi
katle
tmeyin, meğer ki bihakkın olsun. Ve kim mazlumen
katle
dilirse onun velîsine bir tasallut (selâhiyeti) vermişizdir. Artık o da katilde israf etmesin. Şüphe yok ki, o (maktul veya velîsi) mansur bulunmuştur....
İsra Suresi, 41. Ayet:
Ve andolsun ki Biz, tezekkür (idrak) etsinler diye, bu Kur'ân'da tekrar tekrar (haki
katle
ri) açıkladık. Oysa bu (açıklamalar), nefretlerinden başka bir şeyi artırmadı....
İsra Suresi, 41. Ayet:
Öğüt alsınlar diye, Biz bu Kur'ân'da haki
katle
ri çeşitli şekillerde açıkladık. Fakat bu onları daha da fazla kaçırıyor....
İsra Suresi, 49. Ayet:
Bir de dediler ki: biz bir sürü kemik olduğumuz ve ufalanıp tozduğumuz vakıt mı cidden biz mi yeni bir hıl
katle
ba's olunacağız?...
İsra Suresi, 65. Ayet:
"Muhakkak ki Benim kullarım (Haki
katle
rine = şuur varlık olduklarına iman etmiş olanlar) üzerinde senin bir sultan (zorlayıcı gücün) yoktur! Rabbin Vekiyl olarak kâfidir. "...
İsra Suresi, 80. Ayet:
1.
ve kul
: ve de ki
2.
rabbi
: Rabbim
3.
edhıl-ni
: beni dahil et
4.
mudhale
: giriş ile
İsra Suresi, 82. Ayet:
Kurân'dan, iman edenler için şifa (sağlıklı düşünme bilgileri) ve rahmet (Haki
katle
rindeki özellikleri hatırlatma) olan şeyleri inzâl ediyoruz (hakikatinden şuuruna yansıtıyoruz)! (Bu), zâlimlerin (nefsinin hakikatini inkâr ederek nefsine zulmedenlerin) ise sadece hüsranını arttırır....
İsra Suresi, 98. Ayet:
O onların cezalarıdır, çünkü onlar âyetlerimize küfrettiler de: ya biz bir yığın kemik olduğumuz ve ufalanıp tozduğumuz vakıt mı, biz mi cidden yeni bir hıl
katle
ba'solunacağız? dediler....
İsra Suresi, 105. Ayet:
Biz, Kur’ân’ı, gerekçeli, hikmete dayalı, toplumda hakça bir düzen gerçekleştirecek bir kitap olarak indirdik. O, bütün haki
katle
ri içinde toplayarak bütün ihtiyaçları giderecek şekilde indi. Seni de, ancak rahmetimizi, merhametimizi, ihsanımızı, sevgimizi müjdeleyici ve sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan bir uyarıcı olarak özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere gönderdik....
İsra Suresi, 105. Ayet:
Biz bu Kur'an'ı hak olarak indirdik, O, bütün haki
katle
ri içinde toplayarak indi. Ey Peygamber! Biz seni ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik....
Kəhf Suresi, 13. Ayet:
(Rasûlüm) Onların haberlerini Hak olarak sana hikâye ediyoruz. . . Muhakkak ki onlar Rablerine (Bi-Rabbihim = haki
katle
ri olan şuurlarında olarak) iman etmiş delikanlılardı. . . Biz de onların haki
katle
rini yaşamalarını kuvvetlendirdik....
Kəhf Suresi, 74. Ayet:
Yine yürüdüler. Nihayet bir erkek çocuğa rastladıklarında (Hızır) hemen onu öldürdü. Musa dedi ki: Tertemiz bir canı, bir can karşılığı olmaksızın (kimseyi öldürmediği halde)
katle
ttin ha! Gerçekten sen fena bir şey yaptın!...
Kəhf Suresi, 74. Ayet:
Yine yürüdüler. Nihayet bir erkek çocuğa rastladıklarında (Hızır) hemen onu öldürdü. Musa dedi ki: Tertemiz bir canı, bir can karşılığı olmaksızın (kimseyi öldürmediği halde)
katle
ttin ha! Gerçekten sen fena bir şey yaptın!...
Kəhf Suresi, 97. Ayet:
Artık (Ye’cüc ve Me’cüc) onu ne aşmaya güç yetirebildiler! Ne de onu delmeye tâ
katle
ri yetti!...
Kəhf Suresi, 102. Ayet:
Hakikat bilgisini inkâr edenler, Beni bırakıp (haki
katle
rindeki El VELİYY isminin özelliğini inkâr edip) kullarımı (dışarıdan) velî edineceklerini mi sandılar! Biz cehennemi, hakikat bilgisini inkâr edenlerin yaşam ortamı yaptık!...
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
1.
yâ yahyâ
: ey Yahya
2.
huzil kitâbe (huz el kitabe)
: kitabı al
3.
bi kuvvetin
: kuvvetle (dik
katle
)
4.
ve âteynâ-hu
Məryəm Suresi, 12. Ayet:
Ey Yahya! Kitab'ı kuvvetle (dik
katle
) al (kendine mal et). Ve Biz, ona sabi iken (küçük yaşta) hikmet verdik....
Məryəm Suresi, 40. Ayet:
Ne arz kalır ne de üstünde herhangi bir şey! Hepsi bize (haki
katle
rine) döndürülürler....
Məryəm Suresi, 50. Ayet:
Onlara rahmetimizden bağışta bulunduk. Onlara, sada
katle
dinimizi tebliğ eden değerli halefler, dillerde güzel bir övgü, haklı ve büyük bir şöhret nasip ettik....
Məryəm Suresi, 59. Ayet:
Onların ardından bir nesil geldi ki, salâtı (haki
katle
rine yönelişi) yitirdiler ve şehvetlere (kendilerini beden kabulünün dürtülerine ve boş heveslerine) tâbi oldular. . . Gayyayı (içinden çıkılamaz cehennem çukurunu) boylayacaklar!...
Məryəm Suresi, 62. Ayet:
Orada lağv (dedikodu) değil sadece "Selâm" (Selâm isminin mânâsı açığa çıkar ve böylece kendi haki
katle
rinden açığa çıkan kuvveleri konuşurlar) işitirler. . . Orada kendilerinin sabah - akşam, yaşam gıdalarıyla beslenmeleri söz konusudur....
Məryəm Suresi, 87. Ayet:
Rahmet sahibi Rahman olan Allah katında imanları ile, İslâm’daki sada
katle
ri ile, rızâyı ilâhîye mazhar olan amelleri ile taahhüt alanların, söz alanların dışında kimse şefaatten nasiplenemiyecek....
Taha Suresi, 104. Ayet:
Onların ne dediklerini biz (haki
katle
ri olarak) daha iyi biliriz; en çok bileni "Sadece bir gün kaldınız" dediğinde....
Ənbiya Suresi, 21. Ayet:
Yoksa onlar yeryüzünde, kabirdeki ölüleri (bedenlerdeki şuurundan gâfil bilinçleri) dirilten (haki
katle
rini hatırlatıp yaşatan) tanrılar mı edindiler?...
Ənbiya Suresi, 36. Ayet:
Hakikat bilgisini inkâr edenler seni gördüklerinde, "Bu mu tanrılarınız hakkında konuşan!" diyerek seni küçümsemekten başka bir şey yapmazlar. . . Oysa Haki
katle
ri olan Rahmaniyet hatırlatılınca, onu inkâr etmekteler!...
Ənbiya Suresi, 47. Ayet:
Kıyamet sürecinde ulûhiyet hükümlerine göre ölçütler koyarız! Hiçbir nefs (benlik - bilinç) en küçük bir zulme uğramaz. Bir hardal tanesi ağırlığınca olsa dahi onu getiririz. Hesap görücüler olarak biz (haki
katle
rindeki Hasiyb özelliği) kâfiyiz....
Həcc Suresi, 73. Ayet:
İnsanlar, işte size, dik
katle
dinleyeceğiniz bir örnek: ALLAH'ın yanında taptıklarınız, toplansalar dahi bir sinek bile yaratamazlar. Hatta sinek onlardan bir şey kapsa onu ondan geri alamazlar. İsteyen de aciz, istenen de......
Möminun Suresi, 71. Ayet:
Eğer Hak onların hevâlarına tâbi olsaydı; Semâlar, Arz ve onların arasında ne varsa elbette bozulur giderdi. . . Hayır, onlara Zikirlerini (haki
katle
rini hatırlatan bilgiyi) verdik. . . Onlar kendi Zikirlerinden (haki
katle
rinin bilgisinden) yüz çeviricilerdir....
Möminun Suresi, 75. Ayet:
Eğer onlara merhamet edip de kendilerinden sıkıntılı hâllerini kaldırsak, mutlaka kör ve şaşkın hâlde, tuğyanları (haki
katle
rine başkaldırı) içinde kalmaya devam ederler....
Nur Suresi, 31. Ayet:
Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duym...
Nur Suresi, 31. Ayet:
Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler. Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları (mümin kadınlar), ellerinin altında bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duym...
Nur Suresi, 37. Ayet:
(Onlar o) Ricaldir ki, kendilerini ne ticaret ne de (dünyevî) alışveriş Allâh'ın Zikri'nden (haki
katle
rini hatırlamaktan engelleyip), salâtın ikamesinden (hakikatini yaşamaktan) ve zekâtı vermekten (kendisindekini karşılıksız paylaşmaktan) alıkoymaz! Onlar, kalplerinde (şuurlarında açığa çıkan içsellikteki hakikat) ve gözleriyle görecekleri (âfakta müşahede edilecek dışsal gerçeklik) nedeniyle, dönüşülecek süreçten korkarlar....
Nur Suresi, 53. Ayet:
Münafıklar, sen, kendilerine emrettiğin takdirde, mutlaka savaşa çıkacaklarına dair peş peşe Allah’a büyük yeminler ettiler. 'Yemin etmeyin, itaatiniz mâlûmdur, sizden istenen meşrû emir ve kararlara, sada
katle
, samimiyetle itaattir. Allah işlediğiniz gizli-açık bütün amellerden haberdardır.' de....
Nur Suresi, 62. Ayet:
İman edenler ancak şu kimselerdir ki, Esmâ'sıyla haki
katle
ri olan Allâh'a ve O'nun Rasûlüne iman ederler. . . O'nunla beraber bir iş üzere olduklarında, O'ndan izin istemedikçe çekip gitmezler. . . Muhakkak ki senden izin isteyenler var ya, işte onlar Esmâ'sıyla haki
katle
ri olan Allâh'a ve O'nun Rasûlü'ne iman edenlerdir. . . Bazı işleri dolayısıyla senden izin istediklerinde, onlardan dilediğin kimseye izin ver ve onlar için Allâh'tan mağfiret dile. . . Muhakkak ki Allâh Ğafûr'dur, Rahıym'dir....
Furqan Suresi, 15. Ayet:
De ki: "Bu mu daha hayırlıdır yoksa korunmuşlara vadolunan sonsuzluk cenneti mi? (O cennet) onlar için bir ceza (yaşamlarının getirisi) ve (haki
katle
rine) dönüş yeridir. "...
Furqan Suresi, 17. Ayet:
Onları ve Allâh dûnundaki tapındıklarını haşredeceği süreçte der ki: "Benim kullarımı siz mi saptırdınız, yoksa onlar mı (derûnlarındaki haki
katle
rine ulaştıran) yoldan saptılar?"...
Furqan Suresi, 21. Ayet:
Bize likâyı (kavuşmayı; varlıklarında Esmâ'mızla açığa çıkışımızı yaşamayı) ummayanlar dedi ki: "Bizim üzerimize melâike inzâl edilmeli yahut Rabbimizi (gözümüzle) görmeli değil miydik?" (Haki
katle
rindekini kavrayamayıp dışta tanrı aramakta ısrar!). . . Andolsun ki kendi nefslerinde kibre kapıldılar ve büyük bir azgınlık ile haddi aşıp itaatten çıktılar....
Furqan Suresi, 25. Ayet:
(O süreç) semânın (bilincin) bulutlar (hakikati kavratan rahmet) ile yarıldığı ve melekî kuvvelerin (Esmâ haki
katle
rinin) peş peşe açığa çıktığı süreçtir!...
Furqan Suresi, 26. Ayet:
Mülk'ün, Rahman için olduğu gerçeğinin (yaşanacağı) süreçtir O! O süreç, hakikat bilgisini inkâr edenler (haki
katle
rindeki Esmâ kuvvelerini inkâr edenler) için çok zordur!...
Furqan Suresi, 34. Ayet:
Haki
katle
ri kararmış yüzleri yere bakan, cehenneme haşrolunacak kimseler var ya, işte onlar mekân itibarıyla en şerr ve yol itibarıyla en sapkındırlar....
Furqan Suresi, 39. Ayet:
Onların her birine, anlamaları, ders ve ibret almaları için dini haki
katle
rin, insani ve ahlaki değerlerin zaruretinin delillerini, gerekçelerini sunduk. Öğüt almadıkları için hepsini kırdık, geçirdik....
Furqan Suresi, 63. Ayet:
Rahman'ın kulları (Esmâ haki
katle
rinin şuurunda olanlar) arzda (beden yaşamında) benliksiz ve şuurlu yaşarlar. . . Cahiller (hakikatten perdeliler) onlara sataştıklarında: "Selâm!" derler....
Furqan Suresi, 68. Ayet:
Ki onlar, Allâh yanı sıra tanrıya yönelmezler; hakkaniyet (kısas) dışında Allâh'ın haram kıldığı canı
katle
tmezler ve zina yapmazlar. . . Kim onu yaparsa sonucunu yaşar!...
Furqan Suresi, 68. Ayet:
Ve onlar ki Allahın beraberinde diğer bir tanrıya duâ etmezler, Allahın haram kıldığı nefsi haksız
katle
ylemezler ve zinâ yapmazlar, her kim de bunları yaparsa ağır cezaya çarpar...
Furqan Suresi, 73. Ayet:
Onlar ki Rablerinin, varlıklarındaki işaretleri (haki
katle
ri) hatırlatıldıklarında, (o hakikate karşı) sağır ve kör kalmazlar!...
Şüəra Suresi, 2. Ayet:
Bunlar o haki
katle
ri açıklayan kitabın âyetleridir. ...
Şüəra Suresi, 8. Ayet:
Muhakkak ki bunda bir işaret vardır. . . Onların ekseriyeti (Hakk'a, haki
katle
rine) iman etmemişlerdir....
Şüəra Suresi, 84. Ayet:
'Bana, gelecek nesiller içinde sada
katle
dinini tebliğ eden halefler, iyi bir namla anılmak nasip eyle.'...
Şüəra Suresi, 103. Ayet:
Muhakkak ki bu olayda bir ders vardır. . . Onların çoğunluğu (haki
katle
rine) iman etmiş değillerdir....
Nəml Suresi, 14. Ayet:
Enfüsleri onlara (Musa'nın bildirdiği haki
katle
re) yakîn duyduğu hâlde; zulüm ve büyüklük duygusuyla bile bile onları inkâr ettiler. . . Bir bak, o bozguncuların sonu ne oldu!...
Nəml Suresi, 61. Ayet:
(Onlar mı hayırlı) yoksa yeryüzünü oturmaya elverişli kılan, aralarından (yer altından ve üstünden) nehirler akıtan, arz için sabit dağlar yaratan, iki deniz arasına engel koyan mı? Allah'tan başka bir tanrı mı var! Doğrusu onların çoğu (haki
katle
ri) bilmiyorlar....
Nəml Suresi, 61. Ayet:
Yoksa yeryüzünü oturmaya elverişli hale getiren, vâdilerden çaylar, ırmaklar akıtan, yeryüzüne ağır baskılı, oturaklı, derin temellere dayalı dağlar yerleştiren, iki deniz arasına engel koyan mı, daha hayırlı? Allah ile birlikte bir başka tanrı olabilir mi? Doğrusu onların çoğu haki
katle
ri bilmiyor....
Nəml Suresi, 61. Ayet:
(Onlar mı hayırlı) yoksa yeryüzünü oturmaya elverişli kılan, aralarından (yer altından ve üstünden) nehirler akıtan, arz için sabit dağlar yaratan, iki deniz arasına engel koyan mı? Allah'tan başka bir tanrı mı var! Doğrusu onların çoğu (haki
katle
ri) bilmiyorlar....
Nəml Suresi, 82. Ayet:
O hüküm (kıyametleri veya genel kıyamet öncesi) onlara eriştiğinde, onlar için Dabbet-ül Arz'dan (arzın {beden} bir tür konuşanı - bedenden ayrılık saati olan ölümün tadılma sürecinde) çıkarırız ki; onlara, insanların varlıklarındaki işaretlerimize (haki
katle
rine) ikân sahibi olmadıklarını söyler!...
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
Biz, daha önce onun, süt analarının sütünü emmemesini sağladık. Kız kardeşi, “Size onun bakımını, sizin adınıza üstlenecek ve ona içtenlik ve şef
katle
davranacak bir aile göstereyim mi?” dedi....
Qəsəs Suresi, 19. Ayet:
(Musa) ikisinin de düşmanı olanı (kendi halkından olana tekrar yardım amaçlı olarak) yakalamak isteyince, (o kişi) dedi ki: "Ey Musa. . . Dün birini
katle
ttiğin gibi beni de mi öldürmek istiyorsun? Sadece bir zorba olmak istiyorsun buralarda; işleri düzeltmek gibi bir arzun yok!"...
Qəsəs Suresi, 33. Ayet:
(Musa) dedi: «Rabbim, hakıykat ben onlardan bir cana (kıydım), öldürdüm. Onun için beni
katle
deceklerinden korkarım». ...
Qəsəs Suresi, 33. Ayet:
Mûsa dedi: "Rabbim, ben onlardan birini
katle
ttim, bu yüzden beni öldürürler diye korkuyorum."...
Qəsəs Suresi, 43. Ayet:
Celâlim hakkı için, (önceki asırlarda azgınlık yapan) ilk nesilleri helâk ettikten sonra, insanlar için (haki
katle
ri gösteren) deliller ve bir hidâyet ve bir rahmet olmak üzere Mûsâ’ya o Kitâb’ı (Tevrât’ı) verdik; olur ki ibret alırlar....
Qəsəs Suresi, 50. Ayet:
Çağrına uymazlarsa, bil ki onlar yalnızca kendi asılsız hayallerine tâbi oluyorlar! Allâh'tan (haki
katle
ri Esmâ mertebesinden, kendilerinde açığa çıkan hakikat ilmi olmaksızın), kendi (vehminin getirisi olan) hayal ve tasavvurlarına tâbi olandan daha sapkın kimdir? Muhakkak ki Allâh zâlimler kavmini hidâyet etmez....
Qəsəs Suresi, 52. Ayet:
Ondan önce kendilerine Hakikat BİLGİsi (Kitap) verdiğimiz kimseler var ya, onlar O'na (haki
katle
rine) iman ederler....
Ənkəbut Suresi, 3. Ayet:
Andolsun ki onlardan öncekileri de sınav objeleriyle denemişizdir. . . Allâh (dışarıdan bir tanrı gibi değil - haki
katle
ri olarak) elbette (sözlerinde) sadıkları açığa çıkarıp bilecek ve elbette yalancıları da açığa çıkarıp bilecek....
Ənkəbut Suresi, 20. Ayet:
(Ey Peygamber !) De ki: Yeryüzünde gezip dolaşın, (Allah'ın) yaratmaya nasıl başladığına dik
katle
bakın. Sonra da Âhiret'te (tekrar) yaratmayı (öylece) başlatıp meydana getirecektir. Şüphesiz ki Allah'ın kudreti her şeye yeter....
Ənkəbut Suresi, 47. Ayet:
Böylece sana Kitabı (Hakikat ve Sünnetullah bilgisini) inzâl ettik. . . Kendilerine Kitap verdiklerimiz (haki
katle
ri olarak) O'na iman ederler. . . İşte bunlardan, O'na (haki
katle
rine) iman eden kimse de vardır. . . İşaretlerimizi sadece hakikat bilgisini inkâr edenler (kilitlenmişler) bile bile inkâr eder....
Ənkəbut Suresi, 49. Ayet:
Bilakis O (Kur'ân), kendilerine ilim verilmiş olanların derûnlarında apaçık işaretlerdir. . . (Haki
katle
rinde mevcut) işaretlerimizi ancak nefsine zulmedenler inkâr eder....
Ənkəbut Suresi, 58. Ayet:
(Haki
katle
rine) iman edip imanın gereğini uygulayanlara gelince, kesinlikle onlara cennetten, altlarından nehirler akan yüksek odalar hazırlayacağız. . . Onlarda sonsuza dek yaşarlar. . . Çalışanların karşılığı ne güzeldir!...
Ənkəbut Suresi, 66. Ayet:
Kendilerine verdiklerimize (haki
katle
rindeki kuvvelere) nankörlük yapsınlar ve (geçici şeylerden) faydalansınlar diye (şirke dönerler)! Yakında anlayacaklar!...
Loğman Suresi, 28. Ayet:
Sizin, hepinizin yaratılmanız ve diriltilmeniz sadece tek bir kişinin yaratılması ve diriltilmesi gibidir. Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir, görür; bu haki
katle
ri size duyurur, gösterir....
Səcdə Suresi, 2. Ayet:
Kendisinde kuşku olmayan Hakikat ve Sünnetullah BİLGİsi (Kitap), Rabb-ül âlemîn'den ("İnsan"ların Rabbinden) inzâl olmuştur! (Kurân'da pek çok yerde âlemler kelimesi ile "insan"lara işaret edilmiştir. Bu iyi incelenmeli ve dik
katle
düşünülmeli. )...
Səcdə Suresi, 19. Ayet:
İman edip imanın gereğini uygulayanlara gelince, onlar için yaptıkları çalışmaların sonucu olarak, nüzûl yollu (haki
katle
rinden açığa çıkarak yaşanılan) Me'va Cennetleri vardır....
Əhzab Suresi, 8. Ayet:
1.
li yes'ele
: sorması için
2.
es sâdikîne
: doğru olanlar, sadıklar
3.
an
: den
4.
sıdkı-him
: onların doğrulukl...
Əhzab Suresi, 8. Ayet:
Sadıklara sada
katle
rini sorması içindir. Ve kâfirlere elîm bir azap hazırladı....
Əhzab Suresi, 8. Ayet:
Taahhütlerine sadakat gösterenlere, peygamberlere, kendi devirlerinde peygamberlik görevlerini sada
katle
yapıp yapmadıklarının hesabını sorması için, Allah bu sözü aldı. Kâfirler, peygamberleri inkâr edenler, nankörler için de, can yakıp inleten müthiş bir azap hazırladı....
Əhzab Suresi, 8. Ayet:
Doğrulara sada
katle
rini sormak için (böyle yapmıştık). Kâfirlere de elem verici bir azâb hazırlamıştık....
Əhzab Suresi, 8. Ayet:
Sadıklara sada
katle
rinden soracağı için, kâfirler için ise elîm bir azâb hazırladık...
Əhzab Suresi, 8. Ayet:
(Bunu Allah), sadıklara sada
katle
rinden sormak için yaptı. Kâfirler için ise acı verecek bir azab hazırladı....
Əhzab Suresi, 8. Ayet:
Allah sâdıklara sadâ
katle
rinden sormak için bunu yaptı. Kâfirler için de çok acıklı bir azap hazırladı....
Əhzab Suresi, 8. Ayet:
Tâ ki Allah, sözlerine sadık kalanlara, sada
katle
rini sorsun. Kâfirlere ise O acı bir azap hazırlamıştır....
Əhzab Suresi, 23. Ayet:
Mü'minlerden öyle erler (yiğit kahramanlar) vardır ki, Allah'a verdikleri sözü yerine getirip sada
katle
rini isbat ettiler. Onlardan kimi ahde vefa, söze bağlılık edip canını verdi; kimi de (canını vermek için) beklemektedir. Verdikleri sözü asla değiştirmediler (ikiyüzlüler gibi döneklik yapmadılar)....
Əhzab Suresi, 23. Ayet:
Müminlerden öyle yiğitler vardır ki Allah’a verdikleri sözü yerine getirip sada
katle
rini ispat ettiler. Onlardan kimi adağını ödedi, canını verdi, kimi de şehitliği gözlemektedir. Onlar verdikleri sözü asla değiştirmediler....
Əhzab Suresi, 23. Ayet:
İnananlardan öyle erler vardır ki, Allah'a verdikleri sözde sada
katle
dururlar. Onlardan bazısı adadığını yerine getirdi, bazısı da bekliyor. Sözlerini asla değişmediler....
Əhzab Suresi, 24. Ayet:
1.
li
: için
2.
yeczî allâhu
: Allah ceza (karşılığını) verecek, mükâfatlandıracak
3.
es sâdıkîne
: sadıklar
4.
bi sıdkı-hım
Əhzab Suresi, 24. Ayet:
(Bu), Allah'ın sadıkları sada
katle
rinden dolayı mükâfatlandırması ve münafıklara azap etmesi veya dilerse tövbelerini kabul etmesi içindir. Muhakkak ki Allah, Gafur'dur (mağfiret eden, günahları sevaba çeviren), Rahîm'dir (rahmet eden, Rahîm esmasıyla tecelli eden)....
Əhzab Suresi, 24. Ayet:
Çünkü Allah, (sözüne bağlı kalıp doğru olan) sâdıkları sada
katle
rinden dolayı mükafaatlandıracak, münafıkları da dilerse azablandıracak veya tevbe (nasib edip tevbe)lerini kabul edecektir. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir....
Əhzab Suresi, 24. Ayet:
Çünkü Allah, sadıklara sada
katle
riyle mükâfat edecek, münafıklara da dilerse azâb veya tevbe verecek, şübhe yok ki Allah bir gafur rahîm bulunuyor...
Əhzab Suresi, 24. Ayet:
Çünkü Allah sadıklara sada
katle
riyle mükafat verecek, dilerse münafıklara da azab edecek veya tevbe nasib edecektir. Şüphe yok ki Allah çok bağışlayıcıdır. Çok merhamet edicidir....
Əhzab Suresi, 24. Ayet:
Çünkü Tanrı, (sözüne bağlı kalıp doğru olan) sadıkları sada
katle
rinden dolayı mükafatlandıracak, münafıkları da dilerse azablandıracak veya tevbe (nasib edip tevbe)lerini kabul edecektir. Şüphesiz Tanrı, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir....
Əhzab Suresi, 24. Ayet:
Tâ ki Allah, doğru kimseleri sadâ
katle
riyle mükâfâtlandırsın, münâfıklara da dilerse azâb etsin, yâhut (tevbe ederlerse) tevbelerini kabûl etsin! Şübhesiz ki Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir....
Əhzab Suresi, 24. Ayet:
Ki Allah sadâkat gösterenleri sadâ
katle
ri sebebiyle mükâfatlandırsın, münafıklara da dilerse azap etsin veyahut tevbelerini kabul buyursun. Şüphesiz ki Allah çok yarlığayıcıdır, çok merhametlidir....
Əhzab Suresi, 24. Ayet:
Çünkü Allah, (sözüne bağlı kalıp doğru olan) sadıkları sada
katle
rinden dolayı mükâfatlandıracak, münafıkları da dilerse azablandıracak veya tevbe (nasib edip tevbe)lerini kabul edecektir. Hiç şüphe yok Allah, çok bağışlayandır, çok esirgeyendir....
Əhzab Suresi, 24. Ayet:
Allah o sadıkları sada
katle
ri sebebiyle ödüllendirecek; münafıklara ise dilerse azap edecek, dilerse tevbe nasip edecektir. Gerçekten de Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir....
Əhzab Suresi, 26. Ayet:
Hem de ehli kitabdan onlara muzaheret edenleri, kalblerine korku düşürerek kulelerinden indirdi, bir kısmını
katle
diyordınız bir kısmını esîr...
Əhzab Suresi, 26. Ayet:
Hem de kitap ehlinden onlara arka çıkıp destekleyenleri, kalplerine korku düşürerek kulelerinden indirdi, (siz onların) bir kısmını
katle
diyordunuz, bir kısmını da esir (alıyordunuz)....
Əhzab Suresi, 26. Ayet:
Hem de kitap ehlinden onlara yardım edenleri kalplerine korku düşürerek kalelerinden indirdi, siz onların bir kısmını
katle
diyordunuz, bir kısmını da esir alıyordunuz....
Səba Suresi, 31. Ayet:
Hakikat bilgisini inkâr edenler dediler ki: "Bu Kurân'a da, bundan önce bize bildirilmiş olana da asla iman etmeyeceğiz". . . Zâlimleri, Rablerinin indînde zorunlu dururlarken (değerlendiremedikleri haki
katle
rindeki gerçeği fark etmiş hâldeyken), bir görsen! Bir kısmı diğerini suçlarken. . . Tâbi olan zayıflar, büyüklük taslayan önderlerine: "Eğer siz olmasaydınız, elbette iman edenlerden olurduk" derler....
Fatir Suresi, 41. Ayet:
Yok olmaması için gökleri ve yeri Allah tutar. Göklerin ve yerin sonu gelirse, O’ndan başka kimse tutmaz. Allah, şef
katle
muamele eder ve bağışlar....
Yasin Suresi, 6. Ayet:
Ataları uyarılmamış, bu yüzden (haki
katle
rinden, Sünnetullah'tan) kozalı olarak yaşayan bir toplumu uyarman için....
Yasin Suresi, 8. Ayet:
Muhakkak ki biz onların boyunlarında, çenelerine kadar dayanmış boyunduruklar (şartlanma ve değer yargıları) oluşturduk! Artık (onlar kendi haki
katle
rini göremezler) başları yukarı doğru kalkıktır (benlikleriyle yaşarlar)!...
Saffat Suresi, 63. Ayet:
Doğrusu biz onu (zakkum ağacını - bedeni) zâlimler için bir sınav objesi kıldık (haki
katle
rini mi hatırlayacaklar yoksa kendilerini beden kabul ederek mi yaşayacaklar)....
Sad Suresi, 2. Ayet:
Bak kendilerini şerefli sanan o hakikat bilgisini inkâr edenler, haki
katle
rinden kopuk bir yaşam içindedirler!...
Sad Suresi, 28. Ayet:
Yoksa (haki
katle
rine) iman edip imanın gereğini uygulayanları, arzda (bedensel yaşamda) bozuk inançları doğrultusunda yaşayanlar gibi mi kılarız? Yahut Allâh için korunanları, füccar (yaratılış fıtratına uymayan şekilde yaşayanlar) gibi mi kılarız?...
Sad Suresi, 33. Ayet:
"Onları bana getirin!" (diye emretti) ve bacakları ile boyunlarını (şef
katle
) sıvazlamaya başladı....
Sad Suresi, 82. Ayet:
(İblis) dedi ki: "İzzetine (karşı konulmaz gücüne) yemin ederim ki, onların hepsini şaşırtıp (kendilerini beden kabul ettirerek, bedenin zevkleri peşinde koşturarak; haki
katle
rini oluşturan ruhun konusundan) saptıracağım. "...
Sad Suresi, 83. Ayet:
"Ancak onlardan ihlâsa erdirilmiş (haki
katle
rini yaşattığın) kulların müstesna. "...
Zümər Suresi, 17. Ayet:
Bedenini tanrılaştırarak (tagut) ona tapınmaktan kaçınıp, Allâh'a (haki
katle
rine) yönelenler var ya, onlar için Büşra (müjde; vuslat) vardır. . . Kulları müjdele!...
Zümər Suresi, 18. Ayet:
(O kullarım ki) onlar söze (dik
katle
) kulak verirler de onun en güzeline uyarlar. İşte bunlar Allahın kendilerine hidâyet etdiği kimselerdir, işte bunlar temiz akıl saahibleri olanların ta kendileridir. ...
Zümər Suresi, 18. Ayet:
(şu) söylenen her sözü (dik
katle
) dinleyen ve onların en güzeline uyan (kullarım)a: (çünkü) Allah'ın hidayetine mazhar olanlar onlardır ve onlar (gerçek) akıl iz'an sahipleridir!...
Zümər Suresi, 18. Ayet:
O kimseler ki sözü dik
katle
dinlerler, sonra onun en güzeline tâbi olurlar. İşte onlar o kimselerdir ki, onları Allah hidâyete erdirmiştir. Ve işte selim akıllara sahip olanlar da ancak onlardır....
Zümər Suresi, 23. Ayet:
Allah, kelâmının en güzelini — (âyetleri birbiriyle) âhenkdâr, katmerli (tıklım büklüm hakıy
katle
ri dolu) bir kitâb haalinde — indirmişdir ki Rablerine derin saygı göstermekde olanların ondan derileri ürperir, sonra da hem derileri, hem kalbleri Allahın zikrine (yatışıb) yumuşar, işte bu (kitâb) Allahın (gönderdiği) bir rehberdir ki O, kimi dilerse ona bununla hidâyet verir. Allah kimi de sapdırırsa artık onun yolunu doğrultucu yokdur. ...
Zümər Suresi, 23. Ayet:
Allah, sözün en güzelini, (âyetleri) birbirine benzeyen ve (haki
katle
ri) tekrarlanan bir kitab hâlinde indirdi. Rablerinden korkanların derileri ondan ürperir! Sonra derileri de, kalbleri de Allah’ın zikrine yumuşar! İşte bu (kitab) Allah’ın hidâyetidir; onunla (hikmetine binâen kendi lütfundan) dilediğini hidâyete erdirir. Allah, kimi de (kendi isyânındaki ısrârı yüzünden) dalâlete atarsa, artık onu hidâyete erdirecek olan yoktur....
Zümər Suresi, 23. Ayet:
Allah, kelâmının en güzelini (ayetleri birbirine) ahenkli, katmerli (haki
katle
rle dolu) bir kitap halinde indirdi. Öyle ki, Rablerinden korkanların derileri ondan ürperir. Sonra derileri de, kalpleri de Allah'ın zikrine (alışıp) yumuşar. İşte bu, Allah'ın hidayetidir ki, onunla dilediğini doğru yola çıkarır. Kimi de Allah şaşırtırsa, artık ona hidayet verecek yoktur....
Zümər Suresi, 27. Ayet:
Andolsun ki şu Kurân'da insanlar için her türlü misali kullandık. . . Belki tezekkür ederler (unutmuş oldukları haki
katle
rini hatırlayıp) üzerinde derin düşünürler diye!...
Mömin Suresi, 7. Ayet:
Arş'ı taşıyanlar ve onun çevresinde bulunan (şuurlu) kuvveler (Allâh kudretinin açığa çıkış mahalleri) Rablerinin Hamdı olarak (Hamiyd Esmâ'sı açığa çıkışı ile) tespih ederler; O'na (haki
katle
ri olarak) iman ederler ve iman edenler için (haki
katle
rinin gereğini yaşayamamaları - hakkını verememeleri yüzünden) mağfiret isterler! "Rabbimiz, rahmet ve ilminle her şeyi kapsamışsın. . . Tövbe edenleri ve senin yoluna uyanları mağfiret et ve onları yanma azabından koru!"...
Mömin Suresi, 20. Ayet:
Allah hakkaniyetle, adâletle hüküm verir, icraat yapar. Allah’ı bırakıp, kulları durumundakilerden taptıklarınız, yalvardıklarınız hiçbir şekilde, hiçbir konuda hüküm veremezler, icraat yapamazlar. Allah, işte O, bu haki
katle
ri size duyurur, doğru yolu gösterir....
Mömin Suresi, 21. Ayet:
Yeryüzünde seyretmediler mi ki, kendilerinden öncekilerin sonu nasıl oldu; nazar edip görsünler? Onlar (öncekiler), bunlardan hem kuvvetçe ve hem de yeryüzünde meydana getirdikleri eserler itibarıyla daha ileriydiler. . . Nihayet Allâh onları suçlarının getirisiyle yakaladı. . . Onlar için Allâh'tan (haki
katle
rinden) bir koruyucu da olmadı....
Mömin Suresi, 25. Ayet:
Böylece onlara katımızdan hak ile geldiği zaman: "Âmenû olanların oğullarını, kendileriyle beraber
katle
din (öldürün). Ve kadınlarını canlı bırakın!" dediler. Kâfirlerin tuzağı (hilesi) dalâletten başka birşey değildir....
Mömin Suresi, 34. Ayet:
'Daha önce size, apaçık delillerle Yûsuf gelmişti. Onun size getirdiği dinî haki
katle
rden şüphe edip durmuştunuz. Nihayet o vefat edince, Allah ondan sonra özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere asla rasul görevlendirmez, dediniz. İşte geçmiştekilerin başına gelenlere benzer şekilde, Allah cahilce davranarak kural tanımayan, ağır-adaletsiz hükümler içeren kurallar koyan, hak dinde şüpheye düşürecek konular arayan, ithamlarda bulunan isyankârların, hak yoldan uzaklaşmalarına, dalâleti ter...
Mömin Suresi, 70. Ayet:
Onlar ki haki
katle
rinin BİLGİsini ve Rasûllerimiz olarak irsâl ettiklerimizi yalanladılar! Yakında bilecekler!...
Fussilət Suresi, 17. Ayet:
Ve Semûd (kavmin)e gelince, onlara da doğru yolu göstermiştik; fakat (onlar)körlüğü (îman haki
katle
rini görmemeyi), hidâyete tercîh ettiler; böylece kazanmakta oldukları(günahlar) yüzünden aşağılayıcı azâbın yıldırımı onları yakalayıverdi....
Fussilət Suresi, 41. Ayet:
Gerçekten, kendilerine gelen haki
katle
rini hatırlatıcıyı inkâr edenlerdir! Muhakkak ki O (haki
katle
rini hatırlatıcı - zikir), Aziyz bir BİLGİdir!...
Şura Suresi, 37. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve onlar
2.
yectenibûne
: kaçınırlar, sakınırlar
3.
kebâire el ismi
: günahların büyükleri
4.
ve el fevâhışe
Zuxruf Suresi, 33. Ayet:
Eğer insanların (zenginlikleri) tek bir anlayış toplumu hâline gelmeleri sonucunu getirmeseydi (zenginlik dışa dönük yaşamı getireceği için kişiyi içe dönük zenginlikten engeller), elbette Rahmân'ın haki
katle
ri olduğu gerçeğini inkâr edenlerin evlerini gümüşten tavanlar ve çıkacakları gümüşten merdivenlerle donatırdık. . ....
Zuxruf Suresi, 40. Ayet:
(Habîbim, yâ Muhammed!) O halde (îman haki
katle
rini duymak istemeyen) osağırlara sen mi işittireceksin, yâhut (görmek istemeyen) o körleri ve apaçık bir dalâlet içinde bulunanları (sen mi) hidâyete erdireceksin?...
Duxan Suresi, 13. Ayet:
Onlar için düşünüb ibret almak nerede? Kendilerine (hakıy
katle
ri) açıklayan bir peygamber geldiği halde. ...
Əhqaf Suresi, 9. Ayet:
De ki: '(Ben, bu haki
katle
ri beyân eden) o peygamberlerden farklı (şeyler söylemekte) olan biri değilim; ne bana, ne de size ne yapılacağını da bilmem. Doğrusu (ben)ancak, bana vahyedilene tâbi' olurum ve ben sâdece (Allah’ın azâbından haber veren) apaçık bir korkutucuyum.'...
Əhqaf Suresi, 10. Ayet:
De ki: Söyleyin bakalım: Eğer bu Kur’ân Allah tarafından geldiği halde siz reddetmişseniz, İsrailoğullarından da bir şahit, (tevhid, âhiret vb. İman esasları gibi Kur’ân’da bildirilen haki
katle
rin) benzerine şahitlik edip iman ettiği halde, siz büyüklük taslayarak iman etmezseniz sizden daha şaşkın, daha zalim kimse olabilir mi? Allah elbette böyle zalimleri hidâyet edip emellerine ulaştırmaz....
Məhəmməd Suresi, 4. Ayet:
Onun için küfredenlerle muharebeye tutuştunuz mu hemen boyunlarını vurmaya bakın, tâ kuvvetlerini derinden kırıp tepeleyinceye kadar, o vakıt da bağı sıkı basın, ondan sonra da ya azâd ya fidye, ta harb ağırlıklarını atana kadar, bu böyle, gerçi Allah dilese elbette onlardan öç alıverir ve lâkin sizi yekdiğerinizle imtihan edecek; Allah yolunda
katle
dilenlere gelince amellerini aslâ boşa gidermez....
Məhəmməd Suresi, 21. Ayet:
(Onlara gereken,) itaat ve güzel bir sözdür. İş, ciddileşip kesinlik kazanınca, Allah'a sada
katle
rini gösterselerdi, elbette kendileri için çok hayırlı olurdu....
Fəth Suresi, 6. Ayet:
Bir de Esmâ'sıyla haki
katle
ri olan Allâh hakkında su-i zanda bulunan (O'nu tanrı gibi düşünen) münafık (ikiyüzlü) erkek ve kadınlara, şirk koşan erkek ve kadınlara azabı yaşatması içindir! Zanları yüzünden devranın belâsı başlarında patlasın! Allâh onlara gazap etmiş, onları lânetlemiş (inkârları sonucu hakikati yaşamaktan uzaklaştırmış); onlar için cehennem hazırlamıştır! Ne kötü dönüş yeridir!...
Fəth Suresi, 10. Ayet:
(Ey Rasûlüm, Hudeybiye gününde Rıdvan biatı ile) gerçekten sana biat edenler, (ölünceye kadar emrine bağlılık ve teslimiyyet sözü verenler), ancak Allah’a biat etmiş olurlar. Allah’ın kuvvet ve yardımı, o biat edenlerin vefa ve sada
katle
rinin üstündedir. Onun için kim (biatından, verdiği sözden) cayarsa, ancak kendi aleyhine caymış olur. (Bunun cezası kendine aittir). Kim de Allah’a söz verdiği şeyi yerine getirirse, Allah da ona (yarın kıyamette) büyük bir mükâfat verecektir....
Fəth Suresi, 29. Ayet:
Muhammed Allah'ın Elçisi'dir ve (sada
katle
) o'nun yanında olanlar, bütün hakikat inkarcılarına karşı kararlı ve tavizsiz, (ama) birbirlerine karşı merhamet doludurlar. Onların (namazda) eğilerek (ve) yere kapanarak Allah'ın lütuf ve rızasını aradıklarını görürsün. Onların işaretleri, yüzlerindeki secde izleridir. Şu, onların hem Tevrat'taki ve hem de İncil'deki temsilleridir: (Onlar) filiz veren bir tohum gibi(dirler), sonra Allah o (filizi) güçlendirir ki sağlam şekilde büyüsün ve (sonunda) kök...
Qaf Suresi, 5. Ayet:
Hayır, onlara geldiğinde Haki
katle
rini yalanladılar! Onlar pek karışık bir iş içindedirler....
Qaf Suresi, 7. Ayet:
Yeryüzünü de (nasıl) yaydık, onda sabit büyük dağlar koyup oturttuk ve her güzel türden çift çift bitirdik, (bunlara dik
katle
bakmıyorlar mı?)....
Tur Suresi, 38. Ayet:
Yoksa onların (nihai haki
katle
re yükselecekleri ve insan kavrayışının ötesindekini) dinleyecekleri bir merdivenleri mi var? Öyleyse, (onu) dinlemiş olanlardan birisi (bilgisinin) açık bir delilini getirsin!...
Nəcm Suresi, 36. Ayet:
(36-37) Yoksa, Mûsâ’nın ve Allah’ın emirlerini bütünüyle yerine getiren İbrahim’in sahifelerindeki şu haki
katle
r kendisine haber verilmedi mi?...
Nəcm Suresi, 37. Ayet:
(36-37) Yoksa, Mûsâ’nın ve Allah’ın emirlerini bütünüyle yerine getiren İbrahim’in sahifelerindeki şu haki
katle
r kendisine haber verilmedi mi?...
Vaqiə Suresi, 46. Ayet:
O büyük suçta (Haki
katle
rini inkâr ederek onu yaşama yolunda çalışma yapmamakta) ısrar ederlerdi....
Vaqiə Suresi, 75. Ayet:
Hayır (hakıy
katle
r kâfirlerin dedikleri gibi değildir). İşte yıldızların düşdüğü yerlere andediyorum. ...
Hədid Suresi, 16. Ayet:
İman edenlerin kalplerinin Allah’ı ve Cenab-ı Hak tarafından inen haki
katle
ri hatırlayarak yumuşayıp saygı ile dirilme vakti gelmedi mi? Sakın onlar daha önce kitap verilen ümmetler gibi olmasınlar. Zira kitabı tanımalarının üzerinden kendilerince uzun zaman geçmesi sebebiyle, onlarda ülfet ve kanıksama meydana gelmiş, neticede kalpleri katılaşmıştı. Hatta onların çoğu büsbütün yoldan çıkmışlardır....
Hədid Suresi, 18. Ayet:
İmanda sada
katle
rinin ve kemallerinin ifadesi olan sadakayı ve vicdanlarını, servetlerini sosyal bünyelerini arındıran, berekete vesile olan zekâtı veren, malî mükellefiyetleri yerine getiren erkeklere, sadaka, zekât veren, mâlî mükellefiyetleri yerine getiren kadınlara, Allah’a karzı hasen olarak borç verenlere, mâlî mükellefiyetlerin dışında, Allah rızası için, Allah yolunda cihad edenlerin masraflarını karşılayanlara, Allah’ın kullarına güzel ödünç verenlere, verdikleri kat kat artırılarak ge...
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Esmâ'sıyla haki
katle
ri olan Allâh'a ve Rasûlüne iman edenlere gelince, işte onlar sıddıkların ve Rablerinin indînde şehîdlerin (Âl-u İmran: 18'de belirtilen şehâdet; halk anlayışına göre şehit değil. A. H. ) ta kendileridirler! Onların mükâfatları ve nûrları vardır (hem Nebiye hem Rasûle iman etmişler). . . Hakikat bilgisini inkâr edenler ve varlıklarındaki Esmâ işaretlerimizi yalanlayanlar var ya, işte onlar cahîm (cehennem)in ashabıdırlar....
Mücadilə Suresi, 19. Ayet:
Şeytan (yalnızca beden olma fikri) onlara yerleşti de, onlara Allâh'ın zikrini (hatırlatılan haki
katle
rini, bedeni terk edip Allâh Esmâ'sıyla var olmuş yapılarıyla {şuur} sonsuza dek yaşayacaklarını) unutturdu! İşte onlar Hizbüş Şeytan'dır (şeytanî fikir yandaşları - kendini yalnızca beden sananlar). . . Dikkat edin, muhakkak ki Hizbüş Şeytan (kendini yalnızca beden sananlar) hüsrana uğrayanların ta kendileridir!...
Mücadilə Suresi, 22. Ayet:
Esmâ'sıyla haki
katle
ri olan Allâh'a ve sonsuz yaşam sürecine iman eden bir topluluğu, Allâh ve Rasûlü ile zıtlaşanlarla sevişir bulamazsın! Bunlar, onların babaları, yahut oğulları, yahut kardeşleri veya aşiretleri olsalar bile! İşte bunlar kalplerinin içine imanı yazdığı (şuurlarında imanı yaşattığı) ve tarafından ruhu olarak teyit ettikleridir! Onları, içinde ebedî kalıcılar olmak üzere, altlarından nehirler akan cennetlere dâhil eder. Allâh onlardan razı olmuş, onlar da Allâh'tan razı olmuş h...
Həşr Suresi, 18. Ayet:
Ey imân edenler! Allah'tan saygı ile korkun ; her kişi yarın için önden ne göndermişse ona dik
katle
baksın. Allah'tan saygı ile korkun. Şüphesiz ki Allah, yapageldiklerinizden haberlidir....
Mümtahinə Suresi, 1. Ayet:
Siz ey imana ermiş olanlar! Size gelmiş olan bütün haki
katle
ri inkar eden ve (yalnızca) Rabbiniz Allah'a inandığınız için Elçi'yi ve sizi (yurtlarınızdan) süren düşmanlarımı -ki onlar aynı zamanda sizin de düşmanlarınızdır- şefkat göstererek dost edinmeyin! Eğer Benim yolumda cehd göstermek için ve Benim rızamı kazanmak arzusuyla (evlerinizden) çıkıp gitti(ği)niz (doğru) ise, onlara gizli bir şef
katle
yaklaş(arak dostluk yap)mayın; çünkü hem açıktan yaptığınız hem de gizlemiş olduğunuz her şeyde...
Mümtahinə Suresi, 12. Ayet:
Ey O Nebi! İman eden kadınlar; Esmâ'sıyla haki
katle
ri olan Allâh'a hiçbir şeyi ortak koşmamaları, hırsızlık yapmamaları, zina etmemeleri, çocuklarını
katle
tmemeleri, elleri ve ayakları arasında bir (Bi-)buhtan uydurup getirmemeleri (yüklendikleri çocuklarının nesebini saptırmamaları) ve onlara emrettiklerinde sana isyan etmemeleri üzerine sana sözleşmeye geldiklerinde, onlarla sözleş ve onlar için Allâh'tan mağfiret dile. . . Muhakkak ki Allâh Ğafûr'dur, Rahıym'dir....
Səff Suresi, 10. Ayet:
Ey iman sahipleri! Dik
katle
rinizi, sizi korkunç bir azaptan kurtaracak bir ticarete çekeyim mi:...
Cümə Suresi, 11. Ayet:
(Allâh'a yönelip haki
katle
rini hatırlamak varken) bir ticaret yahut bir eğlence gördüklerinde dağılıp ona gittiler de, seni (Cum'a salâtının imamı Hz. Rasûlullâh'ı) kaîm hâlde terk ettiler! De ki: "Allâh indîndeki, eğlenceden de ticaretten de daha hayırlıdır. . . Allâh yaşam gıdasıyla besleyen, en hayırlıdır!"...
Münafiqun Suresi, 4. Ayet:
Onları gördüğünde bedenleri (görünüşleri) hoşuna gider. . . Konuşurlarsa, sözlerini dinlersin. . . Onlar (birbirine) dayandırılmış keresteler (şuursuz bedenler) gibidirler! Her yüksek sesli seslenişi kendi aleyhlerine sanırlar! Onlar düşmandır, onlardan korun! Allâh onları öldürsün (anlasınlar hakikat neymiş)! Nasıl da (haki
katle
rinden) döndürülüyorlar!...
Talaq Suresi, 1. Ayet:
Ey Peygamber! Eşlerinizi boşayacağınız vakit onların iddetlerini dikkate alarak boşayın ve iddeti dik
katle
sayın. Rabbiniz olan Allah’a karşı gelmekten, özellikle eşlerinizin hukukuna zarar vermekten sakının. Onlar zina gibi açık bir hayasızlık irtikâb etmedikçe siz onları evlerinizden çıkarmayın. Kendileri de çıkıp gitmesinler. İşte Allah’ın hudutları! Kim Allah’ın hudutlarını çiğnerse hakikaten kendine zulmetmiş olur. Nereden bileceksin, bakarsın Allah bundan sonra yeni bir durum meydana getir...
Mülk Suresi, 6. Ayet:
Haki
katle
rini oluşturan Rablerini inkâr edenler için cehennem azabı vardır! Ne kötü dönüş yeridir o!...
Haqqə Suresi, 13. Ayet:
Sur'a (sûretlere - o anki bedenlere) nefha-i vahide (tek bir üfürüş) üflendiğinde (bilinçler haki
katle
rini bedensiz fark ettiklerinde). . ....
Məaric Suresi, 4. Ayet:
Melekler ve ruh, miktarı (size) elli bin sene gibi olan bir süreç içinde urûc ederler (haki
katle
rindeki Allâh'a ermek için yöneliş süreci) O'na....
Cin Suresi, 11. Ayet:
Ve doğrusu bizler: bizlerden salih olanlar da var, olmıyanlar da var dilim dilim tari
katle
r olmuşuz...
Müddəssir Suresi, 19. Ayet:
1.
fe
: o zaman, artık
2.
kutile
:
katle
dildi, öldürüldü, kahroldu, mahvoldu (kendisini mahvetti)
3.
keyfe
: nasıl
4.
kaddere
Müddəssir Suresi, 20. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
el ahzâbe
:
katle
dildi, öldürüldü, kahroldu, mahvoldu (kendisini mahvetti)
3.
lem yezhebû
: gitmedi
4.
kadd...
Müddəssir Suresi, 29. Ayet:
Bütün insanların dik
katle
rini üzerinde yoğunlaştırır....
Müddəssir Suresi, 47. Ayet:
"Sonunda yakîn (haki
katle
yüzleşmek) oluştu!"...
Müddəssir Suresi, 47. Ayet:
'Kesin iman edilecek haki
katle
rle yüz yüze gelme vaktine kadar yalanlıyorduk.'...
Mürsəlat Suresi, 19. Ayet:
O gün, (haki
katle
ri) yalan sayanların vay haline!...
Mürsəlat Suresi, 19. Ayet:
O gün, (haki
katle
ri) yalan sayanların vay haline!...
Mürsəlat Suresi, 24. Ayet:
O gün (haki
katle
ri) yalan sayanların vay haline!...
Mürsəlat Suresi, 24. Ayet:
O gün (haki
katle
ri) yalan sayanların vay haline!...
Mürsəlat Suresi, 28. Ayet:
O gün, (haki
katle
ri) yalan sayanların vay haline!...
Mürsəlat Suresi, 28. Ayet:
O gün, (haki
katle
ri) yalan sayanların vay haline!...
Mürsəlat Suresi, 34. Ayet:
O gün, (haki
katle
ri) yalan sayanların vay haline!...
Mürsəlat Suresi, 34. Ayet:
O gün, (haki
katle
ri) yalan sayanların vay haline!...
Mürsəlat Suresi, 37. Ayet:
O gün, (haki
katle
ri) yalan sayanların vay haline!...
Mürsəlat Suresi, 37. Ayet:
O gün, (haki
katle
ri) yalan sayanların vay haline!...
Mürsəlat Suresi, 40. Ayet:
O gün, (haki
katle
ri) yalan sayanların vay haline!...
Mürsəlat Suresi, 40. Ayet:
O gün, (haki
katle
ri) yalan sayanların vay haline!...
Mürsəlat Suresi, 45. Ayet:
O gün, (haki
katle
ri) yalan sayanların vay haline!...
Mürsəlat Suresi, 45. Ayet:
O gün, (haki
katle
ri) yalan sayanların vay haline!...
Mürsəlat Suresi, 47. Ayet:
O gün, (haki
katle
ri) yalan sayanların vay haline!...
Mürsəlat Suresi, 47. Ayet:
O gün, (haki
katle
ri) yalan sayanların vay haline!...
Mürsəlat Suresi, 49. Ayet:
O gün, (haki
katle
ri) yalan sayanların vay haline!...
Mürsəlat Suresi, 49. Ayet:
O gün, (haki
katle
ri) yalan sayanların vay haline!...
Əbəsə Suresi, 17. Ayet:
1.
kutile
:
katle
dildi, öldürüldü, kahroldu, mahvoldu, kendisini mahvetti
2.
el insânu
: insan
3.
mâ
: ne, ne kadar
4.
ekfera-h...
İnşiqaq Suresi, 6. Ayet:
Ey insan, şüphe yok ki sen, Rabbine ulaşmak için meşak
katle
r içinde didinir durursun da sonunda ona kavuşursun....
Bürüc Suresi, 4. Ayet:
1.
kutile
: öldürüldü,
katle
tildi, helâk edildi
2.
ashâbu el uhdûdi
: hendeklerin sahipleri
...
Ğaşiyə Suresi, 21. Ayet:
HATIRLAT; çünkü sen ancak bir hatırlatıcısın (haki
katle
rini hatırlatmak için irsâl oldun)!...
Fəcr Suresi, 5. Ayet:
Bunda bir akıl sâhibi için (ibret alınacak) bir yemin (bu yemine lâyık haki
katle
r)vardır, değil mi?...
Şəms Suresi, 11. Ayet:
Semud (Sâlih'in toplumu), Nebiyi kabul etmemeleri ile (haki
katle
rini ve sistemi) yalanladı....
Əsr Suresi, 3. Ayet:
Ancak (haki
katle
rine) iman edip imanın gereğini uygulayanlar, birbirlerine Hak olarak tavsiye edenler ve birbirlerine Sabrı tavsiye edenler hariç!...
Əhzab Suresi, 35. Ayet:
İslâm’ı yaşayan müslüman erkeklerle, İslâm’ı yaşayan müslüman kadınlar; mü’min erkeklerle mü’min kadınlar; samimiyetle itaat eden, uzun uzun kıyamda durarak sorumluluk şuuruyla namaz kılan, dinî, insanî ve vicdanî sorumluluklarını yerine getiren saygılı erkeklerle, samimiyetle itaat eden, uzun uzun kıyamda durarak sorumluluk şuuruyla namaz kılan, dinî, insanî ve vicdanî sorumluluklarını yerine getiren saygılı, kocalarına karşılık vermeyen kadınlar; imanda, İslâm’da sadakat sahibi erkeklerle, ima...
Yasin Suresi, 51. Ayet:
Sur'a nefholunmuştur! Bir de bakarsın ki onlar kabirleri hükmünde olan bedenlerinden çıkmış, Rablerine (haki
katle
rini fark etme aşamasına) koşuyorlar!...
Mömin Suresi, 85. Ayet:
Fakat hışmımızı gördükten sonra onların iman etmeleri kendilerine fayda vermedi! Bu, geçmişten beri uygulanan kulları hakkındaki Sünnetullah'tır! Hakikat bilgisini inkâr edenler (haki
katle
rinden, Sünnetullah'tan perdeliler) işte bundan dolayı hüsrana uğradı!...
Qaf Suresi, 37. Ayet:
Muhakkak ki bunda, kalbi olan, yahut şâhid olarak (zihnini toplayarak dik
katle
) kulak veren kimse için bir öğüt vardır....
Zariyat Suresi, 52. Ayet:
İşte (gerçek durum) böyle! Onlardan öncekilere de (Allâh'a, haki
katle
rine çağıran) herhangi bir Rasûl geldiğinde, mutlaka: "Bu büyücü veya mecnun" dediler....
Vaqiə Suresi, 95. Ayet:
Kuşkusuz bu, haki
katle
rin hakikatidir!...
Təğabun Suresi, 17. Ayet:
Eğer Allah'a (faizsiz) güzel bir ödünç verirseniz, O, onu sizin lehinize kat kat artırır ve sizi bağışlar. Allah, şükredenlere artırandır ve azâb etmekte acele etmiyen, kullarına karşı sabır ve şef
katle
muamele edendir....
Qələm Suresi, 51. Ayet:
Muhakkak ki o hakikat bilgisini inkâr edenler, Zikri (haki
katle
rini hatırlatıcıyı) işittiklerinde az kalsın bakışlarıyla seni devireceklerdi! "Muhakkak ki O, bir cin etkisi altındadır" diyorlardı....
Qələm Suresi, 52. Ayet:
Oysa O, insanlar için sadece bir Zikir'dir (haki
katle
rini hatırlatıcıdır)!...
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
"Ve Firavun'un karısı: “Benim ve senin için göz aydınlığı! Onu
katle
tmeyin; Musa’yı diğer israiloğulları çocukları gibi niteliksiz; eğitimsiz- öğretimsiz, mesleksiz bırakmayın”, belki bize bir yararı dokunur, ya da o'nu evlat ediniriz” dedi. Ve onlar, işin farkında olmuyorlar. "...
Mömin Suresi, 25. Ayet:
"Böylece Mûsâ, katımızdan kendilerine bir hak ile geldiği zaman onlar: “Mûsâ ile birlikte iman etmiş kişilerin oğullarını
katle
din; eğitimsiz, öğretimsiz bırakıp niteliksiz bir kitle oluşturarak güçsüzleştirin, kadınlarını ise sağ bırakın” dediler. Kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenlerin düzeni, boşa çıkmakta olandan başkası da değildir. "...
Əhzab Suresi, 26. Ayet:
(26,27) Hem de Allah, Kitap Ehlinden kâfirlerle yardımlaşanları kalelerinden indirdi. Ve kalplerine korku saldı: Siz onların bir kısmını
katle
diyordunuz, bir kısmını da esir alıyordunuz. Ve Allah, onların arazilerine, yurtlarına, mallarına ve henüz ayak basmadığınız bir yere sizi son sahip yaptı. Ve Allah, her şeye en iyi güç yetirendir. ...
Əhzab Suresi, 27. Ayet:
(26,27) Hem de Allah, Kitap Ehlinden kâfirlerle yardımlaşanları kalelerinden indirdi. Ve kalplerine korku saldı: Siz onların bir kısmını
katle
diyordunuz, bir kısmını da esir alıyordunuz. Ve Allah, onların arazilerine, yurtlarına, mallarına ve henüz ayak basmadığınız bir yere sizi son sahip yaptı. Ve Allah, her şeye en iyi güç yetirendir. ...
Rum Suresi, 49. Ayet:
Hâlbuki bundan önce, kendilerine (yağmur - ilim) indirilmeden önce elbette mublisîndiler (haki
katle
bâtılı birbirine karıştırıp, ayrımını yapamayan)....
Rum Suresi, 8. Ayet:
Nefslerindekini (haki
katle
rini) hiç tefekkür etmediler mi? Allâh, semâları, arzı ve ikisi arasında olan şeyleri sadece Hak olarak; belli bir ömür süreciyle yarattı! Şüphesiz ki insanlardan çoğu Rablerine ereceklerini inkâr edenlerdir....