Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
Ve böylece, sizi vasat bir toplum yaptık ki insanlara karşı gerçeğin tanıkları olasınız; elçi de sizin üzerinizde tanık olsun. Senin arzulayıp da yönelemediğin Kıble'yi, Resul'e uyanları ökçeleri üzerinde geri dönenlerden ayırt etmek için kıble yaptık. Doğrusu, bu, Allah'ın hidayet ettiği kimselerden başkasına ağır gelir. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Kuşkusuz Allah, insanlara karşı Çok Şef
katli
ve Çok Bağışlayıcı'dır....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
Kimi insanlar da kendisini Allah'ın rızasını kazanmaya adar. Allah, kullarına karşı Çok Şef
katli
'dir....
Bəqərə Suresi, 263. Ayet:
Ma'ruf bir söz ve bağışlayıcı olmak, ardından başa kakılarak eziyete dönüşen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah, Hiçbir Şeye Muhtaç Olmayan'dır, Çok Şef
katli
'dir....
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
O gün herkes, iyilik ve kötülük olarak ne yaptıysa onu karşısında bulur. Yaptığı kötülükle kendi arasında uzak bir mesafe bulunmasını ister. Allah, sizin kendisine karşı gelmekten sakınmanızı ister. Allah, kullarına karşı Çok Şef
katli
'dir....
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Eğer, hanımlarınızın çocukları yoksa bıraktıklarının yarısı sizindir. Eğer, çocukları varsa, bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Bu, yaptığı vasiyetten ve borçlarının ödenmesinden sonradır. Eğer çocuğunuz yoksa bıraktığınızın dörtte biri hanımlarınızındır. Eğer çocuğunuz varsa bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. Bu, yaptığınız vasiyetten ve borçlarınızın ödenmesinden sonradır. Kocanın veya hanımın anne, baba ve çocukları bulunmadığı takdirde miras bırakır ve kendisinin bir erkek veya...
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Ant olsun ki, Allah, Nebi'nin ve zor şartlarda ona destek olan muhacir ve ensarın tevbelerini kabul etti. İçlerinden bir kısmının kalpleri kaymak üzereyken yine de onların tevbelerini kabul etti. Çünkü O, onlara karşı Çok Şef
katli
'dir, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
Ant olsun ki, size kendinizden bir Resul geldi. Sıkıntıya düşmeniz ona ağır gelir; o, size düşkün, Mü'minlere şef
katli
ve merhametlidir....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Zorlukla ulaşabileceğiniz yerlere yüklerinizi taşırlar. Kuşkusuz, Rabb'iniz Çok Şef
katli
'dir, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Nəhl Suresi, 47. Ayet:
Veya kendilerini, korku üzerinde yakalamayacağından. Buna rağmen, doğrusu Rabb'iniz, Çok Şef
katli
'dir, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Həcc Suresi, 59. Ayet:
Onları kesinlikle hoşnut olacakları bir yere yerleştirecektir. Allah, Her Şeyi Bilen'dir, Çok Şef
katli
'dir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Allah'ın, yeryüzünde olanları emrinize amade kıldığını görmedin mi? Ve gemiler denizde O'nun emri ile akıp gider. Yeryüzüne düşmesin diye göğü iradesiyle O tutuyor. Kuşkusuz Allah, insanlara Çok Şef
katli
'dir. Rahmeti Kesintisiz'dir....
Nur Suresi, 20. Ayet:
Eğer Allah'ın lütuf ve rahmeti üzerinizde olmasaydı! Allah, Çok Şef
katli
'dir. Rahmeti Kesintisiz'dir....
Əhzab Suresi, 51. Ayet:
Onlardan dilediğini ertelersin, dilediğini yanına alırsın. Bıraktıklarından, istediğini yanına almanda senin için bir sakınca yoktur. En uygun olanı budur. Bu, onların gözlerinin aydın olması ve hüzünlenmemeleri ve kendilerine verdiğinle hoşnut olmaları için en uygun olanıdır. Allah, kalplerinizde olanı bilmektedir. Allah, Her Şeyi Bilen'dir, Çok Şef
katli
'dir....
Fatir Suresi, 41. Ayet:
Gökleri ve yeri koyduğu yasalarla yok olmaktan koruyan Allah'tır. Ant olsun ki eğer onlar yok olurlarsa, o ikisini O'ndan başka tutacak yoktur. Kuşkusuz O, Çok Şef
katli
'dir. Çok Bağışlayıcı'dır....
Hədid Suresi, 9. Ayet:
Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna kanıt içeren açıklayıcı ayetleri indiren O'dur. Kuşkusuz Allah, Çok Şef
katli
'dir, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Onlardan sonra gelenler: "Rabb'imiz! Bizi ve bizden önce iman ile göç etmiş kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde iman edenlere karşı kin bırakma. Rabb'imiz! Kuşkusuz Sen Çok Şef
katli
, Rahmeti Kesintisizsin." derler....
Münafiqun Suresi, 4. Ayet:
Onlara baktığında, dış görünüşleri itibariyle, seni hayran bırakırlar. Konuştuklarında, sözlerine itibar edersin. Aslında, elbise giydirilmiş kütükler gibidirler. Her koşuşturmayı kendi aleyhlerine sanırlar. Onlar, düşmandırlar, onlara karşı dik
katli
ol. Allah, onların canlarını alsın! Nasıl da döndürülüyorlar!...
Təğabun Suresi, 14. Ayet:
Ey iman edenler: Doğrusu, eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşmanlık edenler olabilir. Onlara karşı dik
katli
olun. Eğer affeder, kusurlarını görmezden gelirseniz ve bağışlarsanız, bilin ki kuşkusuz Allah, Çok Bağışlayıcı'dır, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Bəqərə Suresi, 3. Ayet:
Onlar ki, insan idrakini aşa(n olguların varlığı)na inanırlar ve namazlarında dik
katli
ve devamlıdırlar; kendilerine verdiğimiz rızıktan başkaları için harcarlar,...
Bəqərə Suresi, 43. Ayet:
Namazda dik
katli
ve devamlı olun, karşılıksız yardımda bulunun ve namazda rüku edenlerle birlikte rüku edin....
Bəqərə Suresi, 83. Ayet:
Ve bir zaman, (ey) İsrailoğulları, (sizden) şu (konularda) kesin taahhüt almıştık: "Allah'tan başkasına kulluk etmeyeceksiniz; akraba ve ebeveyninize, yetimlere ve fakirlere iyilik yapacaksınız; bütün insanlarla güzellikle konuşacaksınız; namazlarınızda dik
katli
ve devamlı olacaksınız ve karşılıksız yardımda bulunacaksınız." Ama, birkaçınız dışında bu sözünüzden döndünüz: zaten siz, inatçı, isyankar bir topluluksunuz!...
Bəqərə Suresi, 110. Ayet:
Namazınızda dik
katli
ve devamlı olun, arındırıcı (mali) yükümlülüğünüzü yerine getirin, çünkü kendiniz için önceden yaptığınız her iyiliği Allah katında mutlaka bulacaksınız: Unutmayın, Allah bütün yaptıklarınızı görür....
Bəqərə Suresi, 121. Ayet:
Kendilerine kitap verdiğimiz liyakatlı kimseler onu, tilavetinin hakkını vererek okurlar. İşte onlar ona iman ederler. Kim de onu inkar ederse hüsrana uğrayanlar işte onlardır....
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
1.
ve kezâlike
: ve bunun gibi, böylece
2.
cealnâ-kum
: biz sizi kıldık, yaptık
3.
ummeten
: bir ümmet, bir topluluk
4.
vasatan...
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
Ve işte böylece insanların üzerine (hak) şahitler olmanız için Biz, sizi vasat (ikisi arasında) (hayırlı ve faziletli) bir ümmet kıldık. Resûl de sizin üzerinize şahit olsun.Ve Biz, sadece Resûl'e uyanı, topukları üzerinde geriye dönenden ayırıp bilmemiz(belirtmemiz) için, halen o üzerine (yönelmekte) olduğunuz (Kâbe'yi) kıble yaptık. Ve bu, elbette zor bir iştir, ancak Allah'ın hidayete erdirdiği kimseler hariç (bu onlara zor gelmez). Ve Allah sizin îmânınızı zayi edecek değildir. Muhakkak ki A...
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
Böylece, sizler insanlara birer şahit (ve örnek) olasınız ve Peygamber de size bir şahit (ve örnek) olsun diye sizi orta bir ümmet yaptık. Her ne kadar Allah’ın doğru yolu gösterdiği kimselerden başkasına ağır gelse de biz, yönelmekte olduğun ciheti ancak; Resûl’e tabi olanlarla, gerisingeriye dönecekleri ayırd edelim diye kıble yaptık. Allah, imanınızı boşa çıkaracak değildir. Şüphesiz Allah, insanlara çok şef
katli
ve çok merhametlidir....
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
İşte böylece sizin insanlığa şahitler olmanız, Resûl'ün de size şahit olması için sizi mutedil bir millet kıldık. Senin (arzulayıp da şu anda) yönelmediğin kıbleyi (Kâbe'yi) biz ancak Peygamber'e uyanı, ökçeleri üzerinde geri dönenden ayırdetmemiz için kıble yaptık. Bu, Allah'ın hidayet verdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı asla zayi edecek değildir. Zira Allah insanlara karşı şef
katli
ve merhametlidir....
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
Biz doğru yolu gösterdiğimiz gibi, sizi de, Kur’ân’ı bilen ve bütün insanlara tebliğ eden, çözüm getiren, güvenilir örnek önderler ve doğruları konuşan şâhitler olmanız, ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasûlün, Muhammed’in de Kur’ân’ı tebliğ eden, çözüm getiren güvenilir örnek önder, doğruları konuşan şâhit olması için sizi mûtedil, âdil, hayırlı, makul, seçkin, ahlâkî değerleri, itidali ve adâleti belirleyici güç kabul eden açık bir topl...
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
İşte böylece sizin insanlığa şahitler olmanız, Resûl'ün de size şahit olması için sizi mutedil bir millet kıldık. Senin yöneldiğin yeri (Kâbe'yi) biz ancak Peygamber'e uyanı, ökçeleri üzerinde geri dönenden ayırdetmemiz için kıble yaptık. Bu, Allah'ın hidayet verdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı asla zayi edecek değildir. Zira Allah insanlara karşı şef
katli
ve merhametlidir....
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
Böylece sizi açık fikirli bir toplum kıldık ki halkın arasında tanıklar olabilesiniz ve elçi de aranızda tanık olabilsin. Elçiye uyanlarla topukları üzerinde geriye dönenleri birbirinden ayırmak için eskiden yöneldiğin kıbleyi değiştirdik. ALLAH'ın yol gösterdiği kimseden başkasına elbette bu ağır gelir. ALLAH imanınızı boşa çıkarmaz. ALLAH insanlara Şef
katli
dir, Rahimdir....
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
İşte böyle sizi, bütün insanlar üzerine adalet örneği, hak şahitleri olasınız, Peygamber de sizin üzerinize şahit olsun diye, doğru bir caddeye çıkarıp ortada yürüyen bir toplum yaptık. Sana önceden durduğun Ka'be'yi kıble yapmamız da yalnız peygamberlerin izinde gidecekleri iki ökçesi üzerinde geri döneceklerden ayırt etmemiz içindir. Elbette o, Allah'ın doğru yola ilettiği kimselerden başkasına mutlaka ağır gelecekti. Allah imanınızı zayi edecek değildir. Allah insanlara karşı çok şef
katli
ve ...
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
Ve işte böyle, sizi ortada yürüyen bir ümmet kıldık ki, siz bütün insanlar üzerine adalet örneği ve hakkın şahitleri olasınız, Peygamber de sizin üzerinize şahit olsun. Daha önce içinde durduğun Kâ'be'yi kıble yapmamız da şunun içindir: Peygamber'in izince gidecekleri, iki ökçesi üzerinde geri döneceklerden ayıralım. Bu iş elbette Allah'ın hidayet ettiği kimselerin dışındakilere çok ağır gelecekti. Allah imanınızı kaybedecek değildir. Hiç şüphesiz Allah, bütün insanlara çok şef
katli
dir, çok merh...
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
Böylece sizi orta yolu benimseyen bir ümmet yaptık ki, siz insanlara örnek olasınız ve peygamber de size örnek olsun. Biz sırf Peygambere uyanları, bağlı kalanları O'na uymaktan vazgeçenlerden ayırdedelim diye daha önce yöneldiğin kıbleyi tekrar kıble yaptık. Bu değişiklik, Allah'ın doğru yolu gösterdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı boşa çıkaracak değildir. Hiç şüphesiz, Allah insanlara karşı şef
katli
ve merhametlidir....
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
İşte böylece sizi mu'tedil (a dâletli ve dengeli) bir ümmet kıldık ki, insanların üzerine(hesab gününde u mum peygamberler lehine) şâhidler olasınız, pey gamber de sizin üzerinize şâhid olsun! Hem daha önce üzerinde bulunduğunu (kendisine yöneldiğin Kâ'be’yi) ancak, peygambere tâbi' olanları, ökçeleri üze rinde geri ye (küfre) dönecek olanlardan ayıralım diye kıble yaptık. Çünki şübhesiz (bu,) Allah’ın hidâyet ettiği kimselerden başkasına elbette ağırdır. Allah, îmâ nınızı (Mescid-i Ak sâ’ ya do...
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
Ve böylece sizin dengeli ve ölçülü bir toplum olmanızı istedik ki (hayatınızla) tüm insanlığın huzurunda hakikatin şahitleri olmanız ve Elçi de sizin huzurunuzda ona şahitlik yapsın. Ve Elçi'ye uyanlar ile ökçeleri üzerinde gerisin geri dönenler arasında açık bir ayrım yapabilmek amacıyla senin, (ey Peygamber) daha önce yöneldiğin hedefi (bu topluluk için) kıble olarak tayin ettik: Şüphesiz bu, Allah'ın doğru yola ulaştırdığı kişilerden başka herkes için zor bir sınavdı. Allah sizin inancınızı k...
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
İşte böylece sizi, bütün insanlara karşı şâhitler olmanız için tam ortada vasat bir ümmet kıldık. Peygamber de size şâhit olsun. Biz senin arzulayıp da üstünde durduğun Kâbe'yi; Peygamber'e uyanı, ökçesi üzerinde geriye dönenden ayıralım diye kıble yaptık. Doğrusu bu, Allah'ın hidayet edip yol gösterdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allah sizin imanınızı aslâ zâyi edecek değildir. Şüphesiz ki Allah insanlara şef
katli
dir ve merhamet edendir....
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
Nitekim, insanlara şahit olmanız, Peygamber’in de size şahit olması için sizi vasat /adil bir ümmet kıldık. Senin üzerinde bulunduğun kıbleyi ise sırf peygambere uyanları, ökçesi üzerinde dönenlerden ayırt edelim diye kıble yaptık. Allah’ın doğru yolu gösterdiklerinden başkası için bu çok ağır bir şeydir. Allah sizin imanınızı zayi edecek değildir. Allah insanlara çok şef
katli
ve merhametlidir....
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
Ve işte böylece Biz sizi örnek bir ümmet kıldık ki insanlar nezdinde Hakk’ın şahitleri olasınız ve Peygamber de sizin hakkınızda şahit olsun. Senin arzulayıp da şu anda yöneldiğin Kâbeyi kıble yapmamızın sebebi, sırf Peygamberin izinden gidenlerle ondan ayrılıp gerisin geriye dönecekleri meydana çıkarmaktır. Gerçi bu oldukça ağır bir iştir. Ancak Allah’ın doğru yola erdirdiği kimseler için mesele teşkil etmez. Allah imanınızı zayi edecek değildir. Çünkü Allah insanlara karşı pek şef
katli
dir, çok...
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
Böylece sizi orta bir ümmet yaptık ki, insanlara şâhid olasınız. Elçi de size şâhid olsun. Biz, Elçi'ye uyanı, ökçesi üzerinde geriye dönenden ayıralım diye, eskiden yöneldiğin Ka'be'yi kıble yaptık. Bu, Allâh'ın yol gösterdiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir. Allâh sizin imanınızı zayi edecek değildir. Şüphesiz Allâh, insanlara şef
katli
, merhametlidir....
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
Biz sizi böylece vasat bir ümmet yaptık-tâ ki siz insanlara şahitler olun, Peygamber de size bir şahit olsun. Senin vaktiyle yöneldiğin Kâbe'yi ise, kim Peygambere uyuyor, kim de topuğu üzerinde gerisin geri dönüyor, görelim diye kıble yaptık. Bu, Allah'ın hidayet verdiği kimselerden başkasına pek güç gelir. Yoksa Allah sizin imanınızı zayi edecek değildir. Gerçekten, Allah insanlara çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Bəqərə Suresi, 155. Ayet:
Mutlaka, imanınızdaki sadakati ölçmek için sizi, korku, açlık, kıtlık ile; sahip olduğunuz malları telef ederek, can kaybına, sakatlığa maruz bırakarak, mahsulünüzü âfete uğratarak imtihan ederiz. Sabrederek mücadeleye devam edenlere, dünyada yardım, zafer ve devlet, âhirette cennet müjdesini ver....
Bəqərə Suresi, 177. Ayet:
Gerçekte erdemlilik, yüzünü doğuya veya batıya çevirmeniz ile ilgili değildir; ama gerçek erdem sahibi, Allah'a, Ahiret Günü'ne, melekler, vahye ve Peygamberlere inanan, servetini -kendisi için ne kadar kıymetli olsa da- akrabasına, yetimlere, ihtiyaç sahiplerine, yolculara, (yardım) isteyenlere ve insanları kölelikten kurtarmaya harcayan; namazında devamlı ve dik
katli
olan ve arındırıcı (mali) yükümlülüğünü ifa eden kişidir; ve (gerçek erdem sahipleri) söz verdiklerinde sözünü tutan, felaket, z...
Bəqərə Suresi, 191. Ayet:
Vaktulûhum haysu sekıftumûhum ve ahricûhum min haysu ahracûkum vel fitnetu eşeddu minel
katli
, ve lâ tukâtilûhum indel mescidil harâmi hattâ yukâtilûkum fîh(fîhî), fe in kâtelûkum faktulûhum kezâlike cezâul kâfirîn(kâfirîne)....
Bəqərə Suresi, 191. Ayet:
1.
ve uktulû-hum
: ve onları öldürün
2.
haysu
: yer
3.
sekıftumû-hum
: onları buldunuz, yakaladınız,
4.
ve ahricû-hum
...
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
1.
ve min en nâsi
: ve insanlardan
2.
men
: kim, kişi, kimse(ler)
3.
yeşrî
: satar
4.
nefse-hu
: kendi nefsini
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
Ve insanlardan, Allah'ın rızasını dileyerek (Allah'ın rızası karşılığında) kendi nefsini satan kimseler vardır. Ve Allah, kullarına Rauf'tur (çok şef
katli
dir)....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah’ın rızasını kazanmak için kendini feda eder. Allah, kullarına çok şef
katli
dir....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
İnsanlardan öyleleri de var ki, Allah'ın rızasını almak için kendini ve malını feda eder. Allah da kullarına şef
katli
dir....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
Allah’ın rızasını kazanmak için canını ve malını feda eden, hiçe sayan insanlar var. Allah kullarına karşı çok şef
katli
dir....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
İnsanlardan öyleleri de vardır ki, canlarını Allah'ın rızasını kazanma yolunda feda ederler. Allah kullarına karşı şef
katli
dir....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
İnsanlardan öylesi vardır ki, Allah'ın rızasını ara(yıp kazan)mak amacıyla nefsini satın alır. Allah, kullarına karşı şef
katli
olandır....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
Insanlar arasinda, Allah'in rizasini kazanmak icin canini verenler vardir. Allah kullarina karsi sef
katli
dir....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
İnsanlardan öylesi de var ki, Allah'ın hoşnutluğunu dileyerek canını feda eder. Allah ise kullarına çok şef
katli
ve çok merhametlidir.....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
İnsanlar arasında, Allah'ın rızasını kazanmak için canını verenler vardır. Allah kullarına karşı şef
katli
dir....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
İnsanlardan öyleleri de var ki, Allah'ın rızasını almak için kendini feda eder. Allah da kullarına şef
katli
dir....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
Halktan öylesi de var ki kendini ALLAH'ın rızasını kazanmaya adar. ALLAH kullarına çok şef
katli
dir....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
Yine insanlar arasında kimi de vardır ki, Allah'ın rızasını kazanmak için kendisini feda eder. Allah ise kullarına çok şef
katli
dir....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
Kimi insan da var ki, benliğini Allah'ın rızasını kazanmaya adar. Hiç kuşkusuz, Allah kullarına karşı pek şef
katli
dir....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
İnsanlardan öylesi de var ki, Tanrı'nın rızasını ara(yıp kazan)mak amacıyla nefsini satın alır. Tanrı, kullarına karşılık şef
katli
olandır....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
Fakat insanlardan öylesi de vardır ki, Allah’ın rızâsına nâil olmak için kendi nefsini(ve bütün malını O’nun yolunda) fedâ eder. Allah ise, kullar(ın)a karşı çok şef
katli
olandır....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
Ama insanlar arasında öylesi de var ki, Allah'ın rızasını kazanmak için kendisini feda eder: Allah ise, kullarına karşı daima şef
katli
dir....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
İnsanlar arasında, Allah’ın rızasını kazanmak için canını verenler vardır. Allah kullarına karşı şef
katli
dir....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
İnsanlardan öylesi var ki, kendisini Allâh'ın rızâsın(ı kazanmay)a satar. Allâh da kullar(ın)a çok şef
katli
dir....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'ın rızasını ara(yıp kazan) mak amacıyla nefsini satın alır. Allah, kullarına karşı şef
katli
olandır....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah'ın rızasını kazanmak için kendisini feda eder. Allah ise kullarına karşı pek şef
katli
dir....
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
İnsanlardan öylesi de vardır ki, benliğini Allah'ın hoşnutluğunu elde etmeye satar. Allah, kullarına karşı Raûf'tur, çok şef
katli
dir....
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Yes’elûneke aniş şehril harâmi kıtâlin fîh(fîhi), kul kıtâlun fîhi kebîr(kebîrun), ve saddun an sebîlillâhi ve kufrun bihî vel mescidil harâmi ve ihrâcu ehlihî minhu ekberu indallâh(indallâhi), vel fitnetu ekberu minel katl(
katli
), ve lâ yezâlûne yukâtilûnekum hattâ yeruddûkum an dînikum inistetâû ve men yertedid minkum an dînihî fe yemut ve huve kâfirun fe ulâike habitat a’mâluhum fîd dunyâ vel âhireh(âhireti), ve ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne)....
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
1.
yes'elûne-ke
: sana soruyorlar
2.
an(i) eş şehri el harâmi
: haram aydan
3.
kıtâlin
: savaş
4.
fî-hi
: onun içi...
Bəqərə Suresi, 225. Ayet:
ALLAH yaptığınız kasıtsız yeminlerinizden sizi sorumlu tutmaz; ancak kalbinizdeki gerçek niyetinizden sorumlu tutar. ALLAH Bağışlayandır, Şef
katli
dir....
Bəqərə Suresi, 235. Ayet:
Evlenme önerilerinizi o kadınlara bildirmenizden, ya da bu niyetinizi içinizde tutmanızdan dolayı size bir günah yoktur. ALLAH onlar hakkında düşüneceğinizi bilir. Onlarla uygun ve erdemli bir şekilde konuşma amacının dışında gizlice sözleşip buluşmayın. Bekleme süreleri dolmadan onlarla nikah bağını kurmaya kalkışmayın. Bilin ki ALLAH içinizde olanı bilir; öyleyse O'ndan çekinin. Yine bilin ki ALLAH Bağışlayandır, Şef
katli
dir....
Bəqərə Suresi, 259. Ayet:
Yoksa sen, altı üstüne gelmiş, ıpıssız kalan bir şehre uğrayan kimsenin gördükleri karşısında: 'Bu şehri, böyle bir ölümden sonra Allah nasıl diriltecek?' diyen kimse gibi mi düşünüyorsun? Suali soran kimseyi Allah yüz sene ölü halde bulundurdu. Sonra onu diriltti. Ona: 'Burada ne kadar kaldın?' diye sordu. O: 'Bir gün kaldım veya bir günden biraz daha eksik bir süre' dedi. Allah: 'Hayır, yüz sene kaldın. Öyle iken yiyeceğine, içeceğine dik
katli
ce bir bak, henüz bozulmamış. Hele eşeğine bak. Se...
Bəqərə Suresi, 263. Ayet:
Güzel bir söz ve hoşgörü, peşinden onur kırıcı davranışlar getiren bir yardımdan daha hayırlıdır. ALLAH Zengindir, Şef
katli
dir....
Bəqərə Suresi, 263. Ayet:
Güzel bir söz ve af, peşinden eziyet gelen bir sadakadan daha hayırlıdır. Allah, zengindir, şef
katli
dir....
Bəqərə Suresi, 277. Ayet:
İmana ermiş olanlar, doğru ve yararlı işler yapanlar, namazlarında dik
katli
ve devamlı olanlar ve karşılıksız yardımda bulunanlar; işte onlar mükafatlarını Rablerinden alacaklardır ve onlara ne korku vardır, ne de üzülürler....
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
Mü’minler, mü’minleri bırakıp inkârcıları dost edinmesin. Kim böyle yaparsa Allah ile bir ilişiği kalmaz. Ancak onlardan (gelebilecek tehlikeden) korunmanız başkadır. Allah, asıl sizi kendisine karşı dik
katli
olmanız hakkında uyarmaktadır. Çünkü dönüş Allah’adır....
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
İman edenler, iman edenleri bırakıp, hakikati inkâr edenleri velî - dost edinmesin. Bunu yapan, Allâh'la bağını koparmış olur. Bu ancak korunma amaçlı olabilir. Allâh sizi kendisine dik
katli
olmanız konusunda uyarır. Dönüşünüz Allâh'adır!...
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
Müminler, müminleri bırakıp hakikati inkara şartlanmış olanları dost edinmesinler -çünkü bunu yapan, Allah ile bütün bağını koparmış olur- kendinizi onlardan korumak için bu yola başvurmanız hariç. Ancak Allah, Kendisine karşı dik
katli
olmanızı ihtar eder, çünkü bütün yollar Allah'a varır....
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
1.
yevme tecidu
: o gün, bulur
2.
kullu nefsin
: her nefs, herkes
3.
mâ amilet
: ne yaptı ise, yaptığı şeyler,
4.
min hayrin
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
Herkesin yaptığı iyiliği ve yaptığı kötülüğü hazır bulacağı günde kişi, kötülükleri ile kendi arasında uzak bir mesafe bulunmasını ister. Yine Allah, sizi kendisine karşı dik
katli
olmanız hakkında uyarmaktadır. Allah, kullarını çok esirgeyicidir....
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
Herkesin, iyilik olarak yaptıklarını da kötülük olarak yaptıklarını da karşısında hazır bulduğu günde (insan) isteyecek ki kötülükleri ile kendisi arasında uzun bir mesafe bulunsun. Allah, kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor. Allah kullarına çok şef
katli
dir....
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
O gün her kişi iyilik adına işlediği her şeyi karşısında bulacaktır. Kötülük adına ne işlediğini de! Kendisiyle bunlar arasında uzun bir mesafenin bulunmasını ister. Allah size kendi zatından sakınmanızı emrediyor. Allah kullarına karşı şef
katli
dir....
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
Her bir nefsin hayırdan yaptıklarını hazır bulduğu ve her ne kötülük işlediyse onunla kendisi arasında uzak bir mesafe olmasını istediği o günü (düşünün). Allah, sizi kendisinden sakındırır. Allah, kullarına karşı şef
katli
olandır....
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
Her kisinin yaptigi iyiligi ve yaptigi kotulugu, ki kendisiyle o kotuluk arasinda uzun bir mesafe olmasini diler, hazir bulacagi gunu bir dusunun. Kullarina karsi sef
katli
olan Allah size kendinden korkmanizi emreder. *...
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
Herkesin iyilik ve kötülükten ne işlemişse, onu önünde hazır bulacağı günü bir düşünün ki (o gün) kendisiyle kötülükleri arasında uzak bir mesafenin bulunmasını ister. Allah sizi kendisinden korkmanızla uyarır. Allah kullarına pek merhametli ve şef
katli
dir....
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
Her kişinin yaptığı iyiliği ve yaptığı kötülüğü, ki kendisiyle o kötülük arasında uzun bir mesafe olmasını diler, hazır bulacağı günü bir düşünün. Kullarına karşı şef
katli
olan Allah size kendinden korkmanızı emreder....
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
Herkesin, iyilik olarak yaptıklarını da kötülük olarak yaptıklarını da karşısında hazır bulduğu günde (insan) isteyecek ki kötülükleri ile kendisi arasında uzun bir mesafe bulunsun. Allah, kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor. Allah kullarına çok şef
katli
dir....
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
Gün gelecek, her kişi yaptığı her iyiliği önünde hazır bulacaktır. İşlediği her kötülük ile kendisi arasında uzun bir mesafe olmasını isteyecek. ALLAH kendisi hakkında sizi uyarıyor. ALLAH kullara şef
katli
dir....
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
O gün herkes yapmış olduğu her iyiliği karşısında bulur, yaptığı her kötülüğü de. Yaptığı kötülükle arasında uzak bir mesafe olsun ister. Allah sizi kendisinden korkmaya çağırır. Allah, kullarına karşı şef
katli
dir....
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
Her bir nefsin hayırdan yaptıklarını hazır bulduğu ve her ne kötülük işlediyse onunla kendisi arasında uzak bir müddet olmasını istediği o günü (düşünün). Tanrı, sizi kendisinden sakındırır. Tanrı, kullarına karşı şef
katli
olandır....
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
Herkes, yaptığı her iyiliği ve yaptığı her kötülüğü hazır olarak bulacağı gün arzu eder ki, keşke onunla (o kötü amelleri ile) kendisi arasında uzak bir mesâfe olsa! Allah ise, sizi kendisin(e karşı gelmek)den sakındırır! Ve Allah, kullar(ın)a karşı çok şef
katli
olandır....
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
Her insanın yaptığı bütün iyilikleri de kötülükleri de karşısında bulacağı o Gün'ü düşünün; (pek çok insan,) o (Gün)ün kendisinden çok uzakta olmasını diler. O halde Allah, O'na karşı dik
katli
olmanızı ihtar eder; ama Allah, yarattıklarına karşı çok şef
katli
dir....
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
Herkes iyilik ve kötülük olarak ne işlemişse kıyamet gününde hazır bulur. O zaman ister ki, kötülükleri ile kendisi arasında uzun bir mesafe bulunsun. Allah sizi kendisinden sakındırıyor. Çünkü Allah kullarına çok şef
katli
dir....
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
Herkes, yaptığı bütün iyilikleri; de kötülükleri de karşısında bulacağı o gün isteyecek ki kötülükleri ile kendi arasında uzun bir mesafe bulunsun. Allah, sizi kendisi ile uyarır / korkutur. Allah kullarına karşı da çok şef
katli
dir....
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
Gün gelecek, her kişi gerek hayır olarak, gerek kötülük olarak ne işlemişse, hepsini önünde bulacak. Yaptığı kötülükten bucak bucak kaçmak isteyecek. Allah sizi, Zatına karşı gelmekten sakındırır. Doğrusu Allah kullarına karşı pek şef
katli
dir....
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
O gün her nefis, yaptığı her hayrı hazır bulacaktır; işlediği her kötülüğü de. O kötülükle kendisi arasında uzak bir mesafe bulunmasını ister. Allâh sizi kendisin(in emirlerine karşı gelmek)den sakındırıyor. Allâh, kulllarına şef
katli
dir....
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
Her bir nefsin hayırdan yaptıklarını hazır bulduğu ve her ne kötülük işlediyse onunla kendisi arasında uzak bir mesafe olmasını istediği o günü (düşünün) . Allah, sizi kendisiyle sakındırır. Allah, kullarına karşı şef
katli
olandır....
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
O gün herkes hayır olarak ne işlemiş, kötülük olarak ne yapmışsa hepsini önünde bulur. Ve ister ki, yaptığı kötülükler kendisinden çok uzaklarda olsun. Allah, kendisinden gelecek bir azaptan sizi sakındırıyor. Zira Allah kullarına pek şef
katli
dir....
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
Gün gelecek, her benlik, hayırdan işlediğini önünde bulacaktır. Kötülükten işlediğini de... İsteyecektir ki, önüne getirilenle kendisi arasında uzun bir mesafe olsun. Allah sizi, kendisinden sakınmaya çağırır. Allah, kullarına karşı Raûf'tur, çok şef
katli
dir....
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
İki ordunun karşılaştığı gün, içinizden arkasını çevirenleri, şeytan onların kazandıkları bazı şeylerden dolayı ayaklarını kaydırmak istedi. And olsun ki, Allah onları affetti. Çünkü Allah çok bağışlayandır, hilm sahibidir, (cezayı çabuklaştırmaz, kullarına karşı şef
katli
ve merhametli ve de sabırlıdır)....
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
İki ordunun çarpıştığı gün geriye dönenlerinizi yaptıkları bazı işlerden dolayı şeytan kaydırmak istemişti. Ancak ALLAH onları affetti. ALLAH gerçekten çok Bağışlayıcı, çok Şef
katli
dir....
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
İki topluluğun karşılaştığı gün, içinizden geri dönenler işledikleri bazı hataları yüzünden şeytan onların ayağını kaydırmak istedi. Yine de Allah, onları affetti. Allah, çok bağışlayıcı ve çok şef
katli
dir....
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Çocukları yoksa, hanımlarınızın bıraktığı mirasın yarısı sizindir. Çocukları var ise, bıraktıklarının dörtte biri sizindir. Bu pay, borçlarının ödenmesinden ve yaptıkları vasiyetteki payların dağıtılmasından sonradır. Çocuklarınız yoksa bıraktığınızın dörtte biri onlarındır. Çocuklarınız varsa, bıraktığınızın sekizde biri onlarındır. Bu pay, borçlarınızın ödenmesinden ve yaptığınız vasiyetteki payların dağıtılmasından sonradır. Miras bırakan erkeğin veya kadının, çocuğu ve eşi olmayıp bir erkek ...
Nisa Suresi, 33. Ayet:
Ana-babanın ve akrabanın geriye bıraktıkları malların hepsi için mirasçılar belirledik. Yeminlerinizin/anlaşmalarınızın akde bağladığı kimselere gelince, onların paylarını da kendilerine verin! Allah her şeyi dik
katli
bir tanık olarak gözetlemektedir....
Nisa Suresi, 58. Ayet:
Allah size, emanetleri, kamu görevlerini, devlet işlerini, sorumluluk gerektiren meseleleri mutlaka ehline, kabiliyetli, liyâ
katli
, bilgili, dürüst ve güvenilir kimselere vermenizi, insanlar arasında hakem-hâkim, idareci olduğunuz zaman, adâletle icraat yapmanızı, hüküm vermenizi emrediyor. Allah size ne güzel öğütler veriyor, sorumluluklarınız konusunda sizi uyarıyor. Allah her şeyi işitir, her şeyi bilir, görür; doğru olanı duyurur, doğruları gösterir....
Nisa Suresi, 77. Ayet:
Kendilerine "Ellerinizi çekin, namazlarınızda dik
katli
ve daim olun, arındırıcı (mali) yükümlülüğünüzü yerine getirin!" denilenlerden haberdar değil misiniz? Ama onlara (Allah yolunda) savaşmaları emredilir emredilmez, bazısı, Allahtan korkması gerektiği gibi -hatta daha büyük bir korkuyla- insanlardan korkmaya başlar ve "Ey Rabbimiz! Neden bize savaşmayı emrettin? Keşke bize biraz mühlet verseydin!" derler. De ki: "Bu dünyanın keyfi ve rahatlığı çok kısa ömürlüdür ama ahiret, Allaha karşı sorum...
Nisa Suresi, 93. Ayet:
Kim de bir mü’mini (
katli
ni helâl sayarak) kasden öldürürse, artık cezâsı, içinde ebediyen kalıcı olarak Cehennemdir; hem Allah ona gazab etmiş, ona lâ'net etmiş ve onun için (pek) büyük bir azab hazırlamıştır!...
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey inananlar, Allah yolunda savaşa gittiğiniz zaman pek dik
katli
ve ihtiyatlı olun ve size selâm verene, dünya menfaatini dileyerek sen mümin değilsin demeyin, şüphe yok ki Allah katında çok ganîmetler var. Siz de önce böyleydiniz de Allah size lütfetti, o halde dikkat edin, ihtiyatlı olun; hiç şüphe yok ki Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır....
Nisa Suresi, 94. Ayet:
İnananlar, ALLAH yolunda çarpışmağa çıktığınız zaman dik
katli
olun. Size barış önerene, dünya hayatının geçici yararını gözeterek 'Sen inanmıyorsun,' demeyin. Çünkü ALLAH'ın yanında çok ganimetler var. Daha önceleri siz de onlar gibiydiniz; fakat ALLAH size lütfetti. Öyleyse iyice araştırıp emin olun. ALLAH yaptıklarınızdan Haberdardır....
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey iman edenler! Yeryüzünde Allah yolunda sefere çıktığınız zaman, son derece dik
katli
davranın. Size selâm verene, dünya hayatının geçici ve az bir menfaatini elde etmek için: "Sen mümin değilsin" demeyin! Unutmayın ki Allah’ın yanında birçok ganimetler vardır. Önceden siz de böyle idiniz, Allah size lütfetti de imanla şereflendiniz. Öyleyse iyi anlayın, dinleyin çok dik
katli
davranın. Muhakkak ki Allah yaptığınız her şeyden haberdardır....
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey iman edenler! Yeryüzünde Allah için sefere çıktığınız zaman dik
katli
olun da, size selâm veren kimseye 'Sen mü'min değilsin' demeyin. Siz dünya hayatının gelip geçici menfaatini arıyorsunuz; Allah katında ise nice ganimetler var. Evvelce siz de böyle idiniz, sonra Allah'ın lütfuna eriştiniz; onun için dik
katli
olun ve araştırın. Şu bir gerçek ki, Allah sizin bütün yaptıklarınızdan haberdar bulunuyor....
Nisa Suresi, 101. Ayet:
Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman, kâfirlerin size bir fenalık yapmasından korkarsanız (farz namazları iki rekât, yahut imâ ile kılıp) dört rekâtlı namazdan kısmanızda üzerinize bir günah yoktur. Muhakkak ki kâfirler, sizin açık düşmanınızdır....
Nisa Suresi, 102. Ayet:
Sen iclerinde olup da namazlarini kildirdigin zaman, bir kismi seninle beraber namaza dursun ve silahlarini da yanlarina alsinlar; secdeyi yaptiktan sonra onlar arkaniza gecsinler; kilmayan obur kisim gelsin, seninle beraber kilsinlar, tedbirli olsunlar, silahlarini alsinlar. Kafirler, size ansizin bir baskin vermek icin, silah ve esyanizdan ayrilmis bulunmanizi dilerler. Yagmurdan zarar gorecekseniz veya hasta olursaniz, silahlarinizi birakmaniza engel yoktur, fakat dik
katli
olun. Allah kafirle...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
Sen içlerinde olup da namazlarını kıldırdığın zaman, bir kısmı seninle beraber namaza dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar; secdeyi yaptıktan sonra onlar arkanıza geçsinler; kılmayan öbür kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar, tedbirli olsunlar, silahlarını alsınlar. Kafirler, size ansızın bir baskın vermek için, silah ve eşyanızdan ayrılmış bulunmanızı dilerler. Yağmurdan zarar görecekseniz veya hasta olursanız, silahlarınızı bırakmanıza engel yoktur, fakat dik
katli
olun. Allah kafirle...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
Sen; içlerinde olup da namazlarını kıldırdığın zaman, bir kısmı seninle beraber namaza dursun ve silahlarını da alsınlar. Secdeye vardıklarında onlar arkanıza geçsinler, kılmayan öbür kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar. Tedbirli olsunlar, silahlarını alsınlar. Kafirler size ansızın bir baskın vermek için silah ve eşyanızdan gafil bulunmanızı arzu ederler. Yağmurdan zarar görecekseniz veya hasta olursanız, silahlarınızı bırakmanıza bir beis yoktur. Fakat dik
katli
olun. Allah; şüphesiz kafirl...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
Sen içlerinde olup da onlara namaz kıldırdığın vakit, içlerinden bir grup seninle namaza dursun; silahlarını da alsınlar. Bunlar secdeye varınca, diğerleri arkalarında beklesinler. Sonra namaz kılmamış olan diğer grup gelip seninle birlikte kılsınlar. Dik
katli
olsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler isterler ki, silahlarınızdan ve teçhizatınızdan habersiz olasınız da üstünüze bir çullanışla çullanıversinler. Eğer yağmurdan gelen bir sıkıntı varsa yahut hasta-yaralı iseniz silahlarınız...
Nisa Suresi, 155. Ayet:
Fe bimâ nakdıhim mîsâkahum ve kufrihim bi âyâtillâhi ve
katli
himul enbiyâe bi gayrı hakkın ve kavlihim kulûbunâ gulf(gulfun). Bel tabaallâhu aleyhâ bi kufrihim fe lâ yu’minûne illâ kalîlâ(kalîlen)....
Nisa Suresi, 155. Ayet:
1.
fe -- bi mâ
: fakat bu -- sebebiyle
2.
nakdı-him
: onların bozmaları
3.
mîsâka-hum
: onların misâkları
4.
ve kufri-him
Nisa Suresi, 157. Ayet:
Ve: “-Biz, Allah’ın peygamberi olan Meryem’in oğlu İsa’yı öldürdük”, demeleri sebebiyle kendilerini lânetledik, rahmetimizden kovduk. Halbuki onlar İsa’yı öldürmediler ve asmadılar. Fakat kendilerine bir benzetme yapıldı. (onlardan biri İsa şeklinde kendilerine gösterildi ve bu adam öldürüldü). Esasen İsa’nın
katli
hakkında kendileri de ihtilâfa düşüp kesin bir şüphe içindedirler. Onların bu öldürme hâdisesine ait bir bilgileri yoktur. Ancak kuru bir zan peşindedirler. Onu gerçekten öldürememişl...
Nisa Suresi, 157. Ayet:
Ve: «Biz Allahın peygamberi, Meryem oğlu Mesih Îsâyı öldürdük» demeleri sebebiyle (dir ki kendilerini rahmetimizden koğduk). Halbuki onlar onu öldürmediler, onu asmadılar da. Fakat (öldürülen ve asılan adam) kendilerine (Îsâ) gibi gösterildi. (Zâten ve) hakıykaten (îsâ ve onun
katli
) hakkında kendileri de ihtilâfa düşdüler. (Bu babda) kat'i bir şek ve şübhe içindedirler. Onların buna (onun
katli
ne) âid hiç bir bilgileri yokdur. Ancak (kupkuru bir) zanna uymak (dadırlar). Onu yakıynen öldürmemişl...
Nisa Suresi, 162. Ayet:
İçlerinden bilgide derinleşmiş olanlara, sana ve senden öncekilere indirilmiş olana iman edenlere, (özellikle) namazlarında dik
katli
ve devamlı olanlara, karşılık beklemeden harcayanlara, Allaha ve Ahiret Gününe inananlara gelince; işte Biz, bunlara büyük bir mükafat bahşedeceğiz....
Maidə Suresi, 12. Ayet:
Ve gerçek şu ki, liderlerinden on ikisini (casus olarak Kenana) gönderdiğimiz zaman, Allah İsariloğullarından (benzer) bir kesin taahhüt almıştı. Ve Allah demişti: "Bilin ki sizinle beraber olacağım! Eğer namazlarınızda dik
katli
ve daim olur ve karşılıksız yardımda bulunursanız; Benim Peygamberlerime inanır ve onlara yardım ederseniz ve Allaha büyük bir borç verirseniz kötü fiillerinizi mutlaka silerim ve sizi içinden ırmakların aktığı hasbahçelere koyarım. Ama bundan sonra içinizden kim, hakika...
Maidə Suresi, 12. Ayet:
Allah İsrail oğullarından kesin söz aldı. Biz onlardan (on iki boydan her birinden bir kefil olmak üzere) on iki de kefil tayin etmiştik. Allah buyurdu ki: "İyi bilin ki Ben sizinle beraberim. Eğer siz namazı dik
katli
bir şekilde tamtamına eda eder, zekâtı verir, resullerime iman eder, onlara sahip çıkar,Allah rızası için gerekli yerlere harcayarak Allah’a güzel bir tarzda ödünç verirseniz,Ben elbette sizin kusurlarınızı örter ve elbette sizi içinden ırmaklar akan cennetlere yerleştiririm. Ama k...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey Allah’ın Rasulü, akılları yatarak, kalpleriyle iman etmedikleri halde, ağızlarıyla: 'İnandık' diyenlerin ve yahudiliğin takipçilerinden küfür içinde yarışanların hali seni üzmesin. Onlar devamlı yalana kulak verirler. Senin yanına yaklaşmayan diğer bir kavmin sözlerine kulak kabartırlar. Kelimeleri, ifadeleri, aslî manalarını bozacak şekilde tahrif ediyorlar, değiştiriyorlar, bâtıl tefsirler ve te’viller yapıyorlar. Bir de: 'Eğer hakkınızda şu hükmü uygulamaya kalkarlarsa hemen kabul edin. O ...
Maidə Suresi, 54. Ayet:
Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allah, sevdiği ve kendisini seven müminlere karşı alçak gönüllü (şef
katli
), kâfirlere karşı onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir. (Bunlar) Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar (hiçbir kimsenin kınamasına aldırmazlar). Bu, Allah'ın, dilediğine verdiği lütfudur. Allah'ın lütfu ve ilmi geniştir....
Maidə Suresi, 54. Ayet:
Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse (bilsin ki) Allah, sevdiği ve kendisini seven müminlere karşı alçak gönüllü (şef
katli
), kâfirlere karşı onurlu ve zorlu bir toplum getirecektir. (Bunlar) Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar (hiçbir kimsenin kınamasına aldırmazlar). Bu, Allah'ın, dilediğine verdiği lütfudur. Allah'ın lütfu ve ilmi geniştir....
Maidə Suresi, 55. Ayet:
Unutmayın ki sizin yardımcılarınız sadece Allah ve Elçisi ve imana erenler olacaktır; (yani) namazlarında devamlı ve dik
katli
olanlar, arındırıcı (mali) yükümlülüklerini yerine getirenler ve (Allahın karşısında) boyun eğenler:...
Maidə Suresi, 92. Ayet:
ALLAH'a uyun, elçiye uyun, dik
katli
olun. Yüz çevirirseniz bilesiniz ki elçimize düşen görev, açıkça bildirmektir....
Ənam Suresi, 9. Ayet:
Eğer biz, peygamberi bir melek olarak göndermeyi planlasaydık, onu mutlaka liyâ
katli
ve güvenilir bir erkek suretine sokar, onları, yine de düşmekte oldukları kuşkuya düşürürdük....
Ənam Suresi, 62. Ayet:
Sonra da gerçek Mevlâlarına döndürülürler. Dik
katli
olun, hüküm ancak O'nundur ve O, hesap görenlerin en süratlisidir....
Ənam Suresi, 72. Ayet:
namazlarımızda dik
katli
ve devamlı olmakla ve kendimizi Ona karşı sorumluluk bilinci içinde tutmakla: Çünkü hepimiz sonunda Onun huzurunda toplanacağız"....
Ənam Suresi, 92. Ayet:
(Ve) bu da, bütün kentlerin atasını ve çevresinde oturan herkesi uyarman için yücelerden indirdiğimiz bir ilahi kelamdır, kutlu, (geçmiş vahiylerde) bugüne kalmış (doğru adına) ne varsa tümünü doğrulayan. Öteki dünyanın varlığına inananlar bu (uyarıya) da inanırlar; namazlarında dik
katli
ve devamlı olanlar da işte onlardır....
Ənam Suresi, 103. Ayet:
Gözler O'na erişemez O, gözlere erişir. O Şef
katli
dir, Haberdardır...
Əraf Suresi, 38. Ayet:
«Girin bakalım sizden evvel İns-ü Cinden geçen ümmetlerin içinde ateşe» buyurur, her ümmet girdikçe hemşîresine lâ'net eder, nihayet hepsi orada birbirlerine ulanırlar, sonrakileri, öndekilerini göstererek «Rabbena, derler: işte şunlar bizi yoldan çıkardılar, onun için onlara ateşten iki katlı azâb ver» her birinize, buyurur: iki katlı, ve lâkin bilmiyorsunuz...
Əraf Suresi, 38. Ayet:
Girin bakalım cinlerden ve insanlardan sizden önce geçen milletlerin arasında ateşe! der. Her millet girdikçe, kendilerine uyup sapıklığa düştüğü hemşiresine (dindaşına) lanet eder. Sonunda hepsi orada birbirlerine ulanırlar. Sonrakileri, öndekileri göstererek: «Ey Rabbimiz, işte şunlar bizi yoldan çıkardılar; onun için onlara ateşten iki katlı azap ver!» derler. Allah: «Her birinize iki katlı, fakat bilmiyorsunuz.» der....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
Cennet ehli ve cehennemlikler arasında bir perde-engel mevcuttur. Â’râf üzerinde, aradaki surun burçlarında, her iki taraftakilerin kimliklerini, hallerini simalarından okuyarak tanıyan liya
katli
kişiler, adamlar vardır. Bunlar cennet ehline: 'Selâmün aleyküm (Allah’ın selâmı ve selâmeti size olsun, siz selâmete erdiniz)' diye seslenirler. Bunlar henüz cennete girmeyen, cenneti arzu eden kimselerdir....
Əraf Suresi, 63. Ayet:
'Uyarılmanız için, Allah’a sığınmanız, emirlerine yapışmanız, günahlardan arınıp, azaptan korunmanız, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarınıza ve özgürlüklerinize sahip çıkarak şahsiyetli davranmanız, dinî ve sosyal görevlerinizin bilincinde olmanız için, Allah’ın rahmetine mazhar olmanız ümidiyle, içinizden, tanıdığınız liyâ
katli
ve güvenilir bir adama, Rabbinizden, okunması ibadet olan, övünç kaynağı, öğütlerle dolu bir kitap gelmesine mi şaştınız yoksa?' dedi....
Əraf Suresi, 69. Ayet:
'Sizi uyarmak için, içinizden liyâ
katli
ve güvenilir bir adama Rabbinizden övünç kaynağı, öğütlerle dolu bir kitap gelmesine mi şaşırdınız yoksa? Düşünün ki, o sizi, Nuh kavminden sonra dünya düzenini kurmaya, ilâhî hükümleri icraya, yeryüzünü imara yetkili halifeler kıldı. Yaratılış, güç, kuvvet itibariyle de size üstünlük sağladı. O halde Allah’ın nimetlerini hatırlayarak şükredin ki, kurtuluşa ebedî nimetlerle mutluluğa eresiniz.'...
Tövbə Suresi, 42. Ayet:
1.
lev kâne
: eğer olsaydı
2.
aradan
: dünya malı, yarar, ganimet
3.
karîben
: yakın bir zamanda
4.
ve seferen
: v...
Tövbə Suresi, 42. Ayet:
Eğer yakın olan bir dünya malı (ganimet) ve rahat bir sefer olsaydı, elbette sana tâbî olurlardı ve lâkin meşak
katli
(sefer) onlara uzak geldi. “Şâyet gücümüz yetseydi elbette sizinle beraber çıkardık” diye Allah'a yemin edeceklerdir. Kendilerini (nefslerini) helâk ediyorlar. Ve Allah, onların gerçekten yalancılar olduğunu bilir....
Tövbə Suresi, 42. Ayet:
Eğer yakın bir dünya menfaati ve kolay bir yolculuk olsaydı, (sefere katılmayan münafıklar da) mutlaka sana uyarlardı. Fakat meşak
katli
yol, onlara uzak geldi. Gerçi onlar, “Eğer gücümüz yetseydi, elbette sizinle beraber çıkardık” diye Allah’a yemin edeceklerdir. Onlar kendilerini helâke sürüklüyorlar. Allah, biliyor ki onlar kesinlikle yalancıdırlar....
Tövbə Suresi, 42. Ayet:
Eğer yakın bir dünya malı ve kolay bir yolculuk olsaydı (o münafıklar) mutlaka sana uyup peşinden gelirlerdi. Fakat meşak
katli
yol onlara uzak geldi. Gerçi onlar, "Gücümüz yetseydi mutlaka sizinle beraber çıkardık" diye kendilerini helâk edercesine Allah'a yemin edecekler. Halbuki Allah onların mutlaka yalancı olduklarını biliyor....
Tövbə Suresi, 42. Ayet:
Eğer o seferle, Tebük seferiyle tezelden ganimet elde edilse, kolay ve normal bir yolculukla iş hallolsaydı, mutlaka münâfıklar da peşine düşer, gelirlerdi. Fakat o meşak
katli
yolculuk onlara çok uzun bir sefer gibi geldi. Gene de: 'Bizim de silah, binek ve kumanya teminine gücümüz yetseydi, sizinle beraber elbette sefere çıkardık' diyerek yalan yere yemin edecekler, yalancılıkla kendilerini helâke sürükleyecekler. Allah onların kesinkes yalancı olduğunu biliyor....
Tövbə Suresi, 42. Ayet:
Eğer yakın bir yarar, orta (mesafede) bir sefer olsaydı, elbette arkana takılırlardı. Ne var ki o meşak
katli
(mesafe) onlara uzun geldi. «Gücümüz yetseydi seninle beraber çıkardık» diyerek Allah ile yemin edecekler de kendilerini (yalanları sebebiyle) mahvedecekler. Allah onların elbette yalancı olduklarını bilir....
Tövbə Suresi, 42. Ayet:
Eğer yakın bir dünya malı ve kolay bir yolculuk olsaydı (o münafıklar) mutlaka sana uyup peşinden gelirlerdi. Fakat meşak
katli
yol onlara uzak geldi. Gerçi onlar, «Gücümüz yetseydi mutlaka sizinle beraber çıkardık» diye kendilerini helâk edercesine Allah'a yemin edecekler. Halbuki Allah onların mutlaka yalancı olduklarını biliyor....
Tövbə Suresi, 42. Ayet:
O, bir yakın ganimet ve orta bir sefer olsa idi mutlaka arkana düşerlerdi, lâkin o meşak
katli
mesafe kendilerine uzak geldi. Bununla beraber eğer istitaatimiz olsa idi elbette çıkarırdık diye yakında yemin edecekler, nefislerini helâke sürükliyecekler, Allah biliyor ki zira onlar kat'ıyyen yalancılardır...
Tövbə Suresi, 42. Ayet:
O, yakın bir ganimet ve orta bir yolculuk olsaydı, kesinlikle arkana düşerlerdi; ne varki, o meşak
katli
mesafe kendilerine uzak geldi. Yakında: «Eğer gücümüz olsaydı, sizinle birlikte savaşa çıkardık.» diye yemin edecekler. Kendilerini helake sürükleyecekler. Allah, kesinlikle onların yalancı olduklarını biliyor....
Tövbə Suresi, 42. Ayet:
Eğer o sefer, yakın bir ganimet ve kolay bir sefer olsaydı mutlaka peşine düşer gelirlerdi. Fakat o meşak
katli
yolculuk kendilerine uzun bir sefer geldi. Bununla beraber, «Bizim de gücümüz yetseydi, sizinle beraber elbette sefere çıkardık.» diyerek Allah'a yemin edecekler, nefislerini helake sürükleyecekler. Allah biliyor ki, onlar iyice yalancıdırlar....
Tövbə Suresi, 42. Ayet:
Eğer yakın bir (dünya) menfaat(i) ve orta (mesâfede) bir yolculuk olsaydı (o geride kalan münâfıklar) elbette sana tâbi' olurlardı; fakat meşak
katli
mesâfe(deki Tebük Seferi) onlara uzak geldi. Bununla berâber: 'Eğer gücümüz yetseydi, elbette sizinle berâber çıkardık!' diye Allah’a yemîn edeceklerdir. (Bu yalan yeminleriyle) kendilerini helâk ediyorlar. Allah ise, hiç şübhesiz onların yalancı kimseler olduklarını biliyor....
Tövbə Suresi, 42. Ayet:
Eğer o, yakın bir ganîmet ve orta bir sefer olsa idi elbette sana tâbi olurlardı. Fakat o meşak
katli
mesafe onlara uzak geldi ve az sonra Allah Teâlâ'ya yemin edeceklerdir ki, eğer iktidarımız olsa idi elbette seninle beraber sefere çıkardık. Bunlar nefislerini helâl diyorlar. Allah Teâlâ ise onların mutlaka yalancı kimseler olduklarını biliyor....
Tövbə Suresi, 42. Ayet:
Eğer dâvet olundukları seferde peşin bir ganimet bulunsa ve orta yollu bir mesafe olsaydı, mutlaka senin peşinden gelirlerdi; fakat meşak
katli
yol onlara pek uzak geldi. Bununla beraber "Eğer gücümüz yetseydi muhakkak sizinle beraber sefere çıkardık." diye yemin edeceklerdir. Onlar bu yalanlarıyla kendilerini mahvediyorlar. Çünkü Allah onların yalancı olduklarını kesinlikle bilmektedir....
Tövbə Suresi, 42. Ayet:
Eğer peşin bir menfaat ve orta uzaklıkta bir yol olsaydı sana uyarlardı. Fakat o meşak
katli
sefer onlara pek uzak geldi. 'Gücümüz yetseydi sizinle çıkardık' diye Allah'a yemin edecekler. Onlar kendilerini helâk ediyorlar. Allah ise onların yalancı olduklarını biliyor....
Tövbə Suresi, 114. Ayet:
İbrahim'in babası için bağışlanma dilemesinin biricik sebebi ona önceden söz vermiş olmasıydı. Ne zaman ki onun ALLAH düşmanı olduğu kendisine belli olunca ondan uzaklaştı. İbrahim, çok duygulu ve çok şef
katli
idi....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
1.
lekad
: andolsun ki
2.
(tâbe ilâ allâhi)
: Allah'a tövbe etmek, günahtan dönmek
3.
(tâbe allâhu aleyhi)
: Allah'ın tövbeleri kabul etmesi
4.
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Andolsun ki; Allah, nebîye ve muhacirlere (hicret edenlere, göç edenlere) tövbeyi nasip etti. O zor zamanda kalpleri meyletmek (îmândan dönmek) üzere iken; ona tâbî olan ensara ve onlardan bir gruba tövbe etmeyi nasip etti. Sonra da onların tövbelerini kabul etti. Çünkü O (Allah); onlara Rauf'tur (çok şef
katli
), Rahîm'dir (rahmet nuru gönderen)....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Andolsun Allah; Peygamber ile içlerinden bir kısmının kalpleri eğrilmeğe yüz tuttuktan sonra, sıkıntılı bir zamanda ona uyan muhacirlerle ensarın tövbelerini kabul etmiştir. Evet, onların tövbelerini kabul etmiştir. Şüphesiz O, onlara çok şef
katli
ve çok merhametlidir....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Andolsun ki Allah, müslümanlardan bir gurubun kalpleri eğrilmeye yüz tuttuktan sonra, Peygamberi ve güçlük zamanında ona uyan muhacirlerle ensarı affetti. Sonra da onların tevbelerini kabul etti. Çünkü O, onlara karşı çok şef
katli
, pek merhametlidir....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Andolsun ki, peygamberin ve en zor gününde peygambere uyan, özgürce Allah’a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için yollara düşen Muhacirler’le Ensar’ın tevbesini kabul etti. İçlerinden bir kısmının düşünceleri, kalpleri az kalsın kayacak gibi olmuşken, Allah günah işlemekten vazgeçme, kendisine itaate yönelme, tevbe nasibetti de, lütfedip tevbelerini kabul buyurdu. Allah, onlara karşı çok şef
katli
, engin merhamet sahibidir....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Andolsun ki, Allah, Peygamberin ve içlerinden bazılarının kalplerinin neredeyse kayacak duruma gelmesinin ardından o zorluk anında ona uyan muhacirlerle ensarın tevbelerini kabul etmiştir. Sonra (yine) tevbelerini kabul etti. Allah onlara karşı çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Andolsun Allah, Peygamberin, Muhacirlerin ve Ensarın üzerine tevbe ihsan etti. Ki onlar -içlerinde bir bölümünün kalbi nerdeyse kaymak üzereyken- ona güçlük saatinde tabi oldular. Sonra onların tevbelerini kabul etti. Çünkü O, onlara (karşı) çok şef
katli
dir, çok esirgeyicidir....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
And olsun ki, Allah, sikintili bir zamanda bir kisminin kalbleri kaymak uzere iken Peygamber'e uyan Muhacirlerle Ensarin ve Peygamberin tevbelerini kabul etti. Tevbelerini, onlara karsi sef
katli
ve merhametli oldugu icin kabul etmistir....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
And olsun ki, mü'minlerden bir kısmının kalbleri kaymak üzere iken Allah, Peygamberini (münafıklara izin verdiğinden dolayı affettiği gibi) sıkıntılı anda ona uyan Muhacirler'le Ansâr'ı tevbeye muvaffak kıldıktan sonra tevbelerini kabul buyurdu. Şüphesiz ki O, onlara karşı çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
And olsun ki, Allah, sıkıntılı bir zamanda bir kısmının kalbleri kaymak üzere iken Peygamber'e uyan Muhacirlerle Ensarın ve Peygamberin tevbelerini kabul etti. Tevbelerini, onlara karşı şef
katli
ve merhametli olduğu için kabul etmiştir....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Andolsun ki Allah, müslümanlardan bir gurubun kalpleri eğrilmeye yüz tuttuktan sonra, Peygamberi ve güçlük zamanında ona uyan muhacirlerle ensarı affetti. Sonra da onların tevbelerini kabul etti. Çünkü O, onlara karşı çok şef
katli
, pek merhametlidir....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
ALLAH, peygamberin, göç edenlerin ve yardım edenlerin tevbesini kabul etmiştir. Onlar, içlerinden bir bölümünün neredeyse kalplerinin kaydığı güç anda onu izlemişlerdi. Sonra onların yönelişini (tevbesini) kabul etti. O, onlara karşı çok Şef
katli
dir, Rahimdir....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Andolsun ki, Allah yine peygambere ve o güçlük anında ona uyan muhacirlerle Ensara; içlerinden bir kısmının kalpleri az kalsın eğilecek gibi olmuşken sonra kendilerine tevbelerinin kabulüyle iltifat buyurdu. Gerçekten O, onlara karşı çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Andolsun ki, Allah, yine peygambere ve en zor gününde ona uyan Muhacirler'le Ensar'a, içlerinden bir kısmının kalbleri az kalsın kayacak gibi olmuşken, tevbe nasip etti de lutfedip tevbelerini kabul buyurdu. Çünkü O, gerçekten çok şef
katli
, çok bağışlayıcıdır....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Allah, Peygamber'in ve o zor anda onun peşinden giden muhacirler ile Ensar'ın tevbelerini kabul etti. O sırada onlardan bir grubun kalpleri kaymanın eşiğine gelmişti. Arkasından O, onların tevbelerini kabul etti. Çünkü O, onlara karşı son derece şef
katli
ve merhametlidir....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Andolsun Tanrı, Peygamberin, muhacirlerin ve ensarın üzerine tevbe ihsan etti. Ki onlar -içlerinde bir bölümünün kalbi nerdeyse kaymak üzereyken- ona güçlük saatinde tabi oldular. Sonra onların tevbelerini kabul etti. Çünkü O, onlara (karşı) çok şef
katli
dir, çok esirgeyicidir....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
And olsun ki Allah, (Tebük Seferine katılmayanlara izin vermesinden dolayı)peygamberi(ni affettiği gibi), o güçlük zamânında ona tâbi' olan Muhâcirlerle Ensârı da,içlerinden bir kısmının kalbleri nerede ise eğrilmek üzere olmasının ardından tevbeye muvaffak eyledi. Sonra da onların tevbelerini kabûl buyurdu. Çünki O, onlara karşı Raûf(çok şef
katli
olan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Gerçek şu ki, Allah acıması, esirgemesiyle Peygamber'e ve sıkıntılı bir zamanda -hem de içlerinden bir kısmının kalpleri neredeyse kaymak üzereyken- ona bağlı kalıp zulmün ve kötülüğün egemen olduğu diyardan göç edenlere ve Din'e sahip çıkıp ona kol kanat gerenlere teveccüh etti. Sonra, bir kere daha: acıması, esirgemesiyle (Allah) onlara teveccüh etti. Çünkü O, gerçekten onlara karşı çok merhametli ve çok şef
katli
dir....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Andolsun ki Allah, sıkıntılı bir zamanda bir kısmının kalpleri kaymak üzere iken Peygamber'i ve güçlük zamanında ona uyan Muhacirler'i ve Ensar'ı affetti, sonra da onların tevbelerini kabul etti. Çünkü O, onlara karşı çok şef
katli
ve çok merhametlidir....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Allah, Peygamberin, muhacirin, ensarın; sıkıntılı bir zamanda bir kısmının kalpleri kaymak üzere iken Peygambere uyan kimselerin tevbelerini kabul etti. Tevbelerini, onlara karşı şef
katli
ve merhametli olduğu için kabul etmiştir....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Allah, Peygamberini savaşa katılmayanlara izin verdiğinden ötürü affettiği gibi, içlerinden bir kısmının kalpleri kaymaya yüz tutmuşken, o güçlük anında, Peygambere tâbi olan Muhacirlerle Ensarı da tövbeye muvaffak buyurdu ve sonra onların bu tövbelerini kabul etti.Çünkü O, onlara karşı raûfdur, rahîmdir (pek şef
katli
ve pek merhametlidir)....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Andolsun Allâh, Peygamberi ve o güçlük sâ'atinde ona uyan Muhâcirleri ve Ensârı affetti. O zaman içlerinden bir kısmının kalbleri kaymağa yüz tutmuş iken yine de onların tevbesini kabul buyurdu. Çünkü O, onlara karşı çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Andolsun Allah, peygamberin, Muhacirlerin ve Ensarın üzerine tevbe ihsan etti. Ki onlar -içlerinde bir bölümünün kalbi nerdeyse kaymak üzereyken - ona güçlük saatinde tabi oldular. Sonra onların tevbelerini kabul etti. Çünkü O, onlara (karşı) çok şef
katli
dir, çok esirgeyicidir....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Peygamberin ve güçlük ânında ona uyan Muhacir ve Ensarın tevbelerini Allah kabul etti. O güçlük ânında onlardan bir kısmının kalpleri yılgınlığa düşmek üzereydi; fakat Allah onlara tevbe nasip etti. Şüphesiz ki Allah onlara karşı çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Tövbə Suresi, 122. Ayet:
Mü’minlerin, şehirlerini, yurtlarını tamamen terketmeleri, düzenlerini bozup dağılmaları, topyekün savaşa gitmeleri doğru değildir. Ülkelerinde devam ettirdikleri eğitimin yanında, mü’minlerin her kesiminden bir grup, dinde, ilimde ve teknikte, geniş ve derin bilgi elde etmek, anlayışlarını geliştirmek, kendi toplumlarına döndüklerinde, onları bilgilendirmek, uyarmak niyetiyle ilim tahsil etmek ve ilmî toplantılara katılmak için yeryüzündeki gelişmiş ilim merkezlerine gitmelidirler. Umulur ki, u...
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
1.
lekad
: andolsun ki
2.
câe-kum
: size geldi
3.
resûlun
: bir resûl
4.
min enfusi-kum
: sizin içinizden
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
Andolsun ki; size, sizin içinizden azîz bir Resûl geldi. Sizin üzüldüğünüz şey, O'na ağır gelir (O'nu üzer). Size çok düşkün, mü'minlere şef
katli
ve merhametlidir....
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
Andolsun, size kendi içinizden öyle bir peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, mü’minlere karşı da çok şef
katli
ve merhametlidir....
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şef
katli
dir, merhametlidir....
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
Andolsun ki size Rasûl geldi içinizden, Aziyz'dir; sizin sıkıntıya uğramanız O'na ağır gelir. . . Size haristir! İmanlılara (hakikatine iman edene) Rauf (şef
katli
) ve Rahıym'dir (hakikatlerindeki kemâlâtlarını yaşatıcıdır)....
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
Andolsun, size kendi içinizden, yakından tanıdığınız, meşrû ilişkilerle devam eden bir nesilden doğan, hakka ve tevhide yönelen, üstün meziyetlere sahip, asaletli, ibadete itaate düşkün bir Rasül gelmiştir. İslâm’ın izzet ve şerefine sahiptir, kudretli ve hükümrandır. Sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir. Size çok düşkündür, üstünüze titrer. Mü’minlere, ama mü’minlere karşı çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
Size içinizden, sıkıntıya düşmeniz kendisine ağır gelen, size oldukça düşkün, mü'minlere karşı şef
katli
ve merhametli olan bir Peygamber gelmiştir....
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
Andolsun size, içinizden sıkıntıya düşmeniz O'nun gücüne giden, size pek düşkün, mü'minlere şef
katli
ve esirgeyici olan bir elçi gelmiştir....
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
Ey inananlar! And olsun ki, icinizden size, sikintiya ugramaniz kendisine agir gelen, size duskun, inanananlara sef
katli
ve merhametli bir peygamber gelmistir....
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
And olsun ki size sizden bir Peygamber geldi. Meşakkat ve sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir; (doğru yolu bulup imân nimeti içinde hayra yönelmenizi) çok arzu eder, mü' minlere karşı çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
Ey inananlar! And olsun ki, içinizden size, sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen, size düşkün, inananlara şef
katli
ve merhametli bir peygamber gelmiştir....
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şef
katli
dir, merhametlidir....
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
İçinizden size öyle bir elçi gelmiş bulunuyor ki sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir; size düşkün, inananlara şef
katli
, merhametlidir...
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
Andolsun ki, size kendinizden gayet izzetli bir peygamber geldi; zorlanmanız ona ağır geliyor, üstünüze çokça titriyor; mü'minlere karşı çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
Andolsun size içinizden öyle bir peygamber geldi ki, gayet izzetli ve şereflidir. Sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir üstünüze titrer, müminlere gayet merhametli ve şef
katli
dir....
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
Size kendinizden öyle bir peygamber geldi ki, sıkıntıya düşmeniz ağırına gider, size son derece düşkün, mü'minlere karşı şef
katli
ve merhametlidir....
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
Andolsun, size içinizden, sıkıntıya düşmeniz O'nun gücüne giden, size pek düşkün, inançlılara şef
katli
ve esirgeyici olan bir elçi gelmiştir....
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
Şânım hakkı için, size kendinizden öyle (izzetli) bir peygamber geldi ki, sıkıntıya düşmeniz ona ağır gelir; size düşkündür, mü’minlere karşı çok şef
katli
dir, merhametlidir....
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
Kasem olsun, size kendi cinsinizden bir peygamber geldi ki, sizin sıkıntıya uğramanız O'nun üzerine pek güç gelir, üzerinize çok düşkündür. Mü'minler hakkında pek şef
katli
ve pek merhametlidir....
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
Andolsun, içinizden size öyle aziz bir peygamber gelmiştir ki, sıkıntıya uğramanız ona çok ağır ve güç gelir. Üstünüze çok düşkündür. Müminlere çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
Andolsun ki, içinizden size, sizin sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen, size düşkün, müminlere şef
katli
ve merhametli bir resul gelmiştir....
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
Size kendi aranızdan öyle bir Peygamber geldi ki zahmete uğramanız ona ağır gelir. Kalbi üstünüze titrer, müminlere karşı pek şef
katli
ve merhametlidir....
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
Andolsun, içinizden size öyle bir Elçi geldi ki sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir; size düşkün, mü'minlere şef
katli
, merhametlidir....
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
Andolsun, size içinizden sıkıntıya düşmeniz onun gücüne giden, size pek düşkün, mü'minlere de şef
katli
ve esirgeyici olan bir peygamber gelmiştir....
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
Size kendi içinizden öyle bir peygamber geldi ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir. O size çok düşkün, mü'minlere çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
Yemin olsun, içinizden size onurlu bir resul gelmiştir. Sizi rahatsız eden şey onu da üzer. Çok düşkündür size. Müminlere ise daha şef
katli
, daha merhametlidir....
Tövbə Suresi, 129. Ayet:
(Ey şef
katli
Resûl!) Eğer (seni dinlemeyip senden) yüz çevirirlerse, artık de ki: 'Allah bana kâfîdir! O’ndan başka ilâh yoktur! (Ben) O’na tevekkül ettim ve O, büyük arşın Rabbidir!'...
Yunus Suresi, 2. Ayet:
İçlerinden liyâ
katli
ve güvenilir bir adama: 'Bütün insanları, sorumluluk hesap ve cezayı hatırlatarak uyar ve iman edenlere, imanlarında sadâkat gösterenlere ayrılan Rableri katında yüksek makamlar olduğunu müjdele' diye vahyetmemizde, insanların hayretini mûcip olacak bir şey mi var? Üstelik kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, kâfirler bir de: 'Bu apaçık bir sihirbazdır' diyorlar....
Yusif Suresi, 97. Ayet:
Dediler, ey bizim şef
katli
pederimiz, bizim için günahlarımızı istiğfar ediver, bizler hakıkaten büyük günah işlemiştik...
Yusif Suresi, 97. Ayet:
Dediler ki: «Ey bizim şef
katli
babamız, bizim için günahlarımızın bağışlanmasını dile, bizler gerçekten büyük günah işlemiştik!»...
Yusif Suresi, 97. Ayet:
Evlatları ise şöyle dediler: "Ey bizim şef
katli
babamız! Bizim günahlarımız için Allah’tan mağfiret dile. Doğrusu biz günahkârız."...
Yusif Suresi, 100. Ayet:
Ana ve babasını tahtın üzerine kaldırdı. Hepsi onun için secdeye kapandılar. Dedi ki: 'Babacığım, bu, önceden görmüş bulunduğum rüyanın gerçekleşmesidir. Rabbim onu gerçekleştirdi. şeytan, benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra O beni hapishaneden çıkararak ve sizi çölden getirerek bana iyilikte bulundu. Gerçekten Rabbim dilediğine karşı çok şef
katli
dir. O, Bilendir, Bilgedir.'...
Yusif Suresi, 109. Ayet:
Senden önce özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere görevlendiğimiz peygamberler de, kesinlikle yerleşik toplum hayatı yaşayan insanlar arasından, kendilerine vahiy verdiğimiz liyâ
katli
ve güvenilir erkeklerdi. Kâfirler, yeryüzünde hiç gezmediler mi ki, kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğunu görsünler, incelesinler, ibret alsınlar. Allah’a sığınıp, emirlerine yapışarak günahlardan arınıp, azaptan korunanlar, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkara...
Rəd Suresi, 34. Ayet:
1.
lehum
: onlar için vardır
2.
azâbun
: bir azap
3.
fîl hayâti ed dunyâ
: dünya hayatında
4.
ve le azâbu el âhıreti
<...
Rəd Suresi, 34. Ayet:
Onlar için dünya hayatında bir azap vardır ve ahiretin azabı daha da meşak
katli
dir. Ve onların Allah'tan (Allah'ın azabından) koruyan bir koruyucusu yoktur....
Rəd Suresi, 34. Ayet:
Onlar için dünya hayatında bir azap vardır. Ahiret azabı ise elbette daha meşak
katli
dir ve onlar için Allah'tan hiçbir koruyucu da yoktur....
Hicr Suresi, 88. Ayet:
Onlardan bazı çiftlere (sınıflara) verdiğimiz dünyâlığa gözlerini dikme ve (sana inanmadıkları için) onlara üzülme. Mü'minlere kanadını indir, (onlara karşı mütevâzi, şef
katli
davran)....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
1.
ve tahmilu
: ve taşırsınız
2.
eskâle-kum
: ağırlıklarınız, ağır eşyalarınız
3.
ilâ beledin
: bir beldeye (şehire)
4.
lem tek...
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Ve kendinizin yorulmadan ulaşamayacağınız (ancak çok meşakkatle gidebileceğiniz) beldeye, ağır eşyalarınızı (onlarla) taşırsınız. Muhakkak ki sizin Rabbiniz, gerçekten Rauf'tur (çok şef
katli
, çok merhametli) ve Rahîm'dir (rahmet nuru gönderen)....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Bu hayvanlar sizin ağırlıklarınızı, ancak güçlüklere katlanarak varabileceğiniz bir memlekete taşırlar. Şüphesiz Rabbiniz çok şef
katli
, pek merhametlidir....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Bu hayvanlar, ancak güçlükle, meşakkatle varabileceğiniz uzak memleketlere, ağır yüklerinizi taşır. Rabbiniz çok şef
katli
, engin merhamet sahibidir....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Yüklerinizi iyice zorlanmadan (yahut canlarınızın yarısı tükenmeden) varamayacağınız yerlere ulaştırırlar. Şüphesiz Rabbiniz çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Kendisine ulaşmadan canlarınızın yarısının telef olacağı şehirlere onlar, ağırlıklarınızı taşımaktadırlar. Şüphesiz sizin Rabbiniz şef
katli
ve merhametlidir....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Kendi kendinize zor varacaginiz memleketlere, yuklerinizi tasirlar. Dogrusu Rabbiniz sef
katli
dir, merhametlidir....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Ağırlıklarınızı da yüklenirler de sizin ancak zor zahmet varabileceğiniz şehirlere kadar götürürler. Şüphesiz ki Rabbiniz çok şef
katli
, çok kayıran, çok merhamet edendir....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Kendi kendinize zor varacağınız memleketlere, yüklerinizi taşırlar. Doğrusu Rabbiniz şef
katli
dir, merhametlidir....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Bu hayvanlar sizin ağırlıklarınızı, ancak güçlüklere katlanarak varabileceğiniz bir memlekete taşırlar. Şüphesiz Rabbiniz çok şef
katli
, pek merhametlidir....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Ağırlıklarınızı da yüklenir, yarı can olmadan varamayacağınız memleketlere kadar götürürler. Şüphesiz Rabbiniz, çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Bu hayvanlar, ancak güçlükle varabileceğiniz bir memlekete yüklerinizi taşır. Rabbiniz, şüphesiz çok şef
katli
dir, çok merhametlidir....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Bu hayvanlar, ancak ağır sıkıntıya katlanarak varabileceğiniz uzaklıktaki beldelere yüklerinizi taşırlar. Hiç kuşkusuz Rabbiniz pek şef
katli
ve merhametlidir....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Kendisine ulaşmadan canlarınızın yarısının telef olacağı şehirlere onlar, ağırlıklarınızı taşımaktadırlar. Şüphesiz sizin rabbiniz şef
katli
ve merhametlidir....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Kendinizi büyük sıkıntılara sokmadan varamayacağınız nice yerlere yükünüzü onlar taşır. Rabbiniz gerçekten çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Kendi kendinize zor varacağınız memleketlere yüklerinizi taşırlar. Şüphesiz ki Rabbiniz çok şef
katli
ve pek merhametlidir....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Çok güçlükle varabileceğiniz bir beldeye yüklerinizi taşırlar. İşte Rabbiniz, böyle şef
katli
ve merhametlidir....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Bunlar yüklerinizi taşırlar; öyle uzak diyarlara kadar götürürler ki, onlar olmaksızın, son derece zahmet ve meşakkat çekmeden varamazdınız oralara. Gerçekten, bunları size âmade kılan Rabbiniz pek şef
katli
dir, rahmet ve ihsanı boldur....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Ağırlıklarınızı öyle (uzak) şehirlere taşırlar ki, (onlar olmasa) canlar(ınız), büyük zahmetler çekmeden oraya varamazdınız. Doğrusu Rabbiniz, çok şef
katli
, çok acıyandır....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Kendisine ulaşmadan canlarınızın yarısının telef olacağı şehirlere onlar, ağırlıklarınızı da taşımaktadırlar. Şüphesiz sizin Rabbiniz şef
katli
ve merhametlidir....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Onlar, kendinizi zora sokmadan ulaşamayacağınız uzak beldelere yüklerinizi de taşırlar. Hiç şüphe yok ki Rabbiniz çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Nəhl Suresi, 43. Ayet:
Senden önce de, kesinlikle kendilerine vahiy gönderdiğimiz, özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere, liyâ
katli
, güvenilir erkekleri peygamber olarak görevlendirdik. Eğer bilmiyorsanız, bilenlere, kutsal kitapları bilenlere sorun....
Nəhl Suresi, 46. Ayet:
(46-47) Veya hareket halindelerken (ki Allah'i aciz birakamazlar) ya da yok olmak endisesindeyken onlara azabin gelmesinden guvende midirler? Dogrusu Rabbin sef
katli
dir, merhametlidir....
Nəhl Suresi, 46. Ayet:
(46-47) Veya dönüp dolaşırlarken, kendilerini (ilâhî azabın) yakalayıvermesinden —ki (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir— veya korku ve endişe üzere eksile eksile bir durumda bulunurlarken, kendilerini tutuvermesinden emniyette midirler ? Şüphesiz ki Rabbiniz çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Nəhl Suresi, 46. Ayet:
(46-47) Veya hareket halindelerken -ki Allah'ı aciz bırakamazlar- ya da yok olmak endişesindeyken onlara azabın gelmesinden güvende midirler? Doğrusu Rabbin şef
katli
dir, merhametlidir....
Nəhl Suresi, 47. Ayet:
1.
ev
: veya
2.
ye'huze-hum
: onları alır, yakalar
3.
alâ tehavvufin
: korkuyorken, korkarken, korkar halde
4.
fe
...
Nəhl Suresi, 47. Ayet:
Veya onları korkuyorlarken yakalar. Buna rağmen muhakkak ki senin Rabbin, elbette Rauf'tur (çok şef
katli
dir), Rahîm'dir (rahmet nuru gönderendir, merhametlidir)....
Nəhl Suresi, 47. Ayet:
Yoksa Allah'ın kendilerini yavaş yavaş tüketerek cezalandırmayacağından (emin mi oldular)? Kuşkusuz Rabbin çok şef
katli
, pek merhametlidir....
Nəhl Suresi, 47. Ayet:
Yoksa, Allah’ın kendilerini sosyal, ahlâkî, idarî, iktisadî ve askerî çürüme ile yavaş yavaş tüketerek cezalandırmayacağından, felâketlerin üstlerine doğru gelmeyeceğinden emin midirler? Senin Rabbin çok şef
katli
, engin merhamet sahibidir....
Nəhl Suresi, 47. Ayet:
Yahut (Allah'ın) kendilerini tedrici şekilde almasından. Doğrusu sizin Rabbiniz çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Nəhl Suresi, 47. Ayet:
Veya onları bir korku üzerinde yakalayıvermesinden (mi emindirler)? Öyleyse Rabbin, gerçekten şef
katli
ve merhamet sahibidir....
Nəhl Suresi, 47. Ayet:
Yahut da kendilerini azar azar yakalayıp helâk etmesinden emin mi oldular? Şu halde azabı tacil etmemekle, Rabbin gerçekten çok şef
katli
dir, çok merhametlidir....
Nəhl Suresi, 47. Ayet:
(46-47) Veya hareket halindelerken (ki Allah'i aciz birakamazlar) ya da yok olmak endisesindeyken onlara azabin gelmesinden guvende midirler? Dogrusu Rabbin sef
katli
dir, merhametlidir....
Nəhl Suresi, 47. Ayet:
(46-47) Veya dönüp dolaşırlarken, kendilerini (ilâhî azabın) yakalayıvermesinden —ki (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir— veya korku ve endişe üzere eksile eksile bir durumda bulunurlarken, kendilerini tutuvermesinden emniyette midirler ? Şüphesiz ki Rabbiniz çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Nəhl Suresi, 47. Ayet:
(46-47) Veya hareket halindelerken -ki Allah'ı aciz bırakamazlar- ya da yok olmak endişesindeyken onlara azabın gelmesinden güvende midirler? Doğrusu Rabbin şef
katli
dir, merhametlidir....
Nəhl Suresi, 47. Ayet:
Yoksa Allah'ın kendilerini yavaş yavaş tüketerek cezalandırmayacağından (emin mi oldular)? Kuşkusuz Rabbin çok şef
katli
, pek merhametlidir....
Nəhl Suresi, 47. Ayet:
Yahut onları korku ve endişe içinde iken yakalamayacağından..? Rabbiniz elbette Şef
katli
dir, Rahimdir....
Nəhl Suresi, 47. Ayet:
Veya kendilerini korkuta korkuta, eksilte eksilte alıvermesinden? Demek ki, Rabbiniz çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Nəhl Suresi, 47. Ayet:
Yahut ta kendilerini azar azar yakalayıp helak etmesinden emin mi oldular? Şüphesiz Rabbiniz çok şef
katli
dir, çok merhametlidir....
Nəhl Suresi, 47. Ayet:
Ya da ilahi azabın korkulu bir bekleyiş halindelerken başlarına gelmeyeceğinden emin midirler? Hiç şüphesiz Rabbiniz, şef
katli
ve merhametlidir....
Nəhl Suresi, 47. Ayet:
Veya onları bir korku üzerinde yakalayıvermesinden (mi emindirler)? Öyleyse rabbin, gerçekten şef
katli
ve merhamet sahibidir....
Nəhl Suresi, 47. Ayet:
ya da onları içten içe çürütüp (sonunda) tepelemeyeceğine dair?... Ama bilin ki, Rabbiniz gerçekten de çok şef
katli
, çok merhametlidir!...
Nəhl Suresi, 47. Ayet:
Veyahut onları korku içindeyken yakalamayacağından (emin mi oldular)? Şüphesiz ki Rabbiniz çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Nəhl Suresi, 47. Ayet:
Veya Onlar, korktuklarının başlarına gelmeyeceğinden emin midirler? Şüphesiz Rabbin çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Nəhl Suresi, 47. Ayet:
Yahut da kendilerini korkuta korkuta, eksilte eksilte alıvermesinden emin mi oldular? Demek ki Rabbiniz çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Nəhl Suresi, 47. Ayet:
Yahut (azâbın) kendilerini bir korku üzerinde yakalamayacağından (emin midirler)? Doğrusu Rabbiniz, çok şef
katli
, çok acıyandır!...
Nəhl Suresi, 47. Ayet:
Veya onları bir korku üzerinde yakalayıvermesinden (mi emindirler) ? Öyleyse Rabbin, gerçekten şef
katli
ve merhamet sahibidir....
Nəhl Suresi, 47. Ayet:
Yahut azabın korkuta korkuta gelmesinden mi emin oldular? Şüphesiz ki Rabbin çok şef
katli
, çok merhametlidir....
İsra Suresi, 33. Ayet:
Ve lâ taktulûn nefselletî harremallâhu illâ bil hakk(hakkı), ve men kutile mazlûmen fe kad cealnâ li veliyyihî sultânen fe lâ yusrif fîl katl(
katli
), innehu kâne mensûrâ(mensûran)....
İsra Suresi, 33. Ayet:
1.
ve lâ taktulû
: ve öldürmeyin
2.
en nefselletî (en nefse elletî)
: bir kişi, ki o(nu)
3.
harremallâhu
: Allah haram kıldı
4.
İsra Suresi, 44. Ayet:
Yedi gökler, yer ve bunlarda bulunanlar O'nu tesbîh ve tenzîh ederler. Zaten hiçbir şey yoktur ki, O'nu hamd ile tesbîh etmesin ; ne var ki, siz onların teşbihlerini anlamazsınız. Şüphesiz ki O, Halîm'dir (şef
katli
dir, merhametlidir, sabırlıdır, lûtf ile muamele edicidir) ve çok bağışlayandır....
İsra Suresi, 44. Ayet:
Yedi gök, ve onların içindekiler O'nu yücelterek anarlar. Hiç bir şey yoktur ki O'nu överek ve yücelterek anmasın; ama siz onların anışlarını anlamazsınız. O Şef
katli
dir, Bağışlayandır...
İsra Suresi, 54. Ayet:
Rabbiniz sizi daha iyi bilir. Dilerse size acır, dilerse sizi cezalandırır. Seni onlara avukatlık yapasın diye göndermedik...
Kəhf Suresi, 19. Ayet:
Ve böylece aralarında sorsunlar diye onları dirilttik (uyandırdık). Onlardan konuşan biri şöyle dedi: “Ne kadar kaldınız?” “Günün bir kısmı veya bir gün (kadar).” dediler. (Diğerleri de): “Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir.” dediler. Artık sizden birisini, sizin bu gümüş paranızla şehre gönderin. Böylece en temiz yiyecek hangisi, baksın (da) ondan size bir rızık getirsin. Ve tedbirli (dik
katli
) olsun. Sakın sizi bir kimseye sezdirmesin (varlığınızı hiç kimseye hissettirmesin)....
Kəhf Suresi, 19. Ayet:
İşte böylece, onları bâ's ettik (BAİS isminin işaret ettiği bir özellik onlarda açığa çıktı) aralarında yaşadıklarını sorgulasınlar, diye. . . Onlardan biri: "Ne kadar kaldınız?" dedi. . . (Bazıları): "Bir gün veya bir günün bir parçası kaldık" dediler. . . (Diğerleri de) şöyle dediler: "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir. . . Şimdi içinizden birini şu gümüşle (parayla) şehre gönderin de şehrin en temiz yiyeceği hangisiyse bir bakıp, ondan size biraz yaşam gıdası getirsin; çok dik
katli
...
Kəhf Suresi, 19. Ayet:
Onları nasıl uyutan biz isek, yine biz onları dirilterek uyandırdık. Aralarında hallerini birbirlerine sorsunlar istedik. İçlerinden biri: 'Mağarada ne kadar uyuyup kaldınız?' dedi. 'Bir gün veya bir günün bir kısmı kadar kaldık' dediler. Biri de: 'Rabbimiz kaldığımız süreyi daha iyi bilir. Şimdi siz, içinizden birini şu gümüş paranızla şehire gönderin de, hangi yiyeceklerin daha temiz, ucuz ve haram karışmamış olduğuna baksın, temizinden size erzak getirsin. Ayrıca dik
katli
davransın, sizin bur...
Kəhf Suresi, 19. Ayet:
Bunun gibi, aralarında birbirlerine (hallerini) sorsunlar diye onları uyandırdık. İçlerinden bir sözcü: 'Ne kadar kaldınız?' dedi. 'Bir gün veya günün bir parçası kadar kaldık' dediler. (Sonra) dediler ki: 'Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir. Şimdi birinizi şu paranızla şehire gönderin. Hangi yiyeceğin daha temiz olduğuna baksın da size ondan bir rızık getirsin. Ancak çok dik
katli
davransın da sakın sizi birine sezdirmesin....
Kəhf Suresi, 19. Ayet:
Böylece onları uyandırdık ki birbirlerine sorsunlar. Onlardan biri, 'Ne kadar kaldınız,' diye sordu. 'Bir gün, yahut günün bir parçası kadar kaldık,' dediler. 'Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir. Birinizi şu para ile şehre gönderelim de en temiz ve leziz yiyecekleri seçip size bir azık getirsin. Dik
katli
davranarak kimsenin dikkatini üstüne çekmesin ,' diye eklediler....
Kəhf Suresi, 19. Ayet:
Onları bir mucize olarak uyuttuğumuz gibi, birbirlerine sorsunlar diye kendilerini uyandırdık da içlerinden bir sözcü şöyle dedi: «Ne kadar durup kaldınız?» (Kimi) «Bir gün ya da günün bir parçası kadar kaldık» dediler. (Kimi de) şöyle dediler: «Ne kadar durduğunuzu, Rabbiniz daha iyi bilir. Şimdi siz birinizi, bu gümüş paranızla şehre gönderin de baksın, hangi yiyecek daha temiz ise, ondan size azık getirsin. Hem çok dik
katli
davransın ve sizi kimseye sezdirmesin.»...
Kəhf Suresi, 19. Ayet:
Sonra da günün birinde onları uyandırdık. Uyanınca birbirlerine soru sormaya başladılar. İçlerinden biri arkadaşlarına «Burada ne kadar kaldınız?» dedi. Arkadaşları «Birgün ya da daha az bir süre kaldık» dediler. Arkasından dediler ki; «Ne zamandan beri burada olduğumuzu Allah hepinizden iyi bilir. Şimdi şu gümüş para ile birinizi şehre gönderin de en temiz yiyeceği kimin sattığına baksın, birazını size getirsin. Fakat dik
katli
olsun da kesinlikle burada olduğunuzu hissettirmesin.»...
Kəhf Suresi, 19. Ayet:
İşte böylece, (hâllerini) aralarında birbirlerine sorsunlar diye onları uyandırdık. İçlerinden konuşan biri (hâllerindeki acâibliği görerek): 'Ne kadar kaldınız?' dedi.(Diğerleri): 'Bir gün veya günün bir kısmı kadar kaldık!' dediler. (İçlerinden bir kısmı da)dediler ki: 'Rabbiniz, ne kadar kaldığınızı en iyi bilendir; şimdi içinizden birini şu gümüş paranızla şehre gönderin de baksın, yiyecek olarak hangisi daha temiz ise artık ondan size bir rızık getirsin; fakat dik
katli
olsun ve sakın sizi k...
Kəhf Suresi, 19. Ayet:
Derken (günü gelince) onları uykudan kaldırdık; ve (olup biteni) birbirlerine sormaya başladılar. İçlerinden biri: "(Burada) bu şekilde ne kadar kaldınız?" diye sordu. Ötekiler: "Ya bir gün ya da günün bir kısmı kadar" dediler. (İçlerinden daha derin bir sezgiyle donanmış olanlar:) "Ne kadar kaldığımızı en iyi Rabbimiz bilir" dediler ve (şöyle eklediler:) "Şimdi içinizden birini şu gümüş paralarla şehre gönderin de, baksın yiyeceklerden en temizi hangisi ise size ondan azık olarak alıp getirsin....
Kəhf Suresi, 19. Ayet:
Ve onları böylece uyandırdık ki, aralarında soruşturuversinler. Onlardan bir sözcü dedi ki: «Ne kadar durdunuz?» Dediler ki: «Bir gün veya bir günün birazı kadar.» Dediler ki: «Ne kadar durduğunuzu Rabbiniz daha ziyâde bilendir. Şimdi birinizi şu gümüş akçanız ile şehre gönderiniz, taamca hangisi daha temiz ise ondan size bir rızk getirsin ve çok dik
katli
hareket etsin ve sizi sakın bir kimseye haber vermesin.»...
Kəhf Suresi, 19. Ayet:
İşte böyle! Kendi aralarında birbirlerine sorsunlar diye onları uyandırıp kaldırdık. İçlerinden biri: “Ne kadar kaldınız?” diye sordu. “Bir gün, yahut günün bir parçası kadar!” dediler. “Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir. Şimdi siz birinizi şu gümüş para ile şehre gönderin de baksın, hangi yiyecek daha temiz ise, ondan size yiyecek getirsin. Fakat çok dik
katli
davransın ve sakın sizi kimseye sezdirmesin. ” dediler....
Kəhf Suresi, 19. Ayet:
Böylece, birbirlerine sorsunlar diye onları tekrar uyandırdık. Onlardan biri şöyle dedi: “Ne kadar kaldınız?” -Bir gün veya daha az.” dediler. “Ne kadar kaldığınızı en iyi Rabbiniz bilir. Şimdi, içinizden birine para verip şehre gönderin de baksın hangi yiyecek daha temiz ise ondan size azık getirsin. Çok dik
katli
olun, sizi kimse hissetmesin.” dediler....
Kəhf Suresi, 19. Ayet:
Yine böyle onları dirilttik ki, kendi aralarında (birbirlerine) sorsunlar: İçlerinden biri: "Ne kadar kaldınız?" dedi. "Bir gün, ya da günün bir parçası (kadar kaldık)." dediler. (Fakat işin içyüzünü iyice bilmediklerinden herşeyi en iyi bilenin Allâh olduğunu ifade ettiler): "Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir, dediler, birinizi şu gümüş (para) ile şehre gönderin, baksın, hangi yiyecek daha temiz (ve nefis) ise ondan size bir azık getirsin; fakat çok dik
katli
davransın, sakın sizi bir...
Məryəm Suresi, 18. Ayet:
Meryem demişti: "Ben senden, Rahman'a sığınıyorum. Takva sahibi biriysen dik
katli
ol."...
Məryəm Suresi, 41. Ayet:
Kitap'ta İbrâhîm (A.S)'ı zikret! Muhakkak ki O, sadık (çok sadaka veren, sada
katli
, her zaman doğruyu söyleyen) bir Nebî idi....
Taha Suresi, 90. Ayet:
Doğrusu, Harun onlara, bundan önce: "Ey milletim!" dedi, "siz bu heykel ile imtihana tâbi tutuldunuz. Şu kesindir ki sizin Rabbiniz Rahman’dır (çok şef
katli
ve merhametlidir). O halde beni izleyin ve emrime itaat edin!"...
Ənbiya Suresi, 7. Ayet:
Biz senden önce de, ancak kendilerine vahiy ile irtibat kurduğumuz, özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere, liyâ
katli
, güvenilir erkekleri peygamber olarak görevlendirdik. Bilmiyorsanız bilenlere, kutsal kitapları bilenlere sorun....
Həcc Suresi, 59. Ayet:
And olsun ki, onları hoşnut olacakları bir yere sokacaktır ve şüphesiz ki Allah yegâne bilendir, Halîm'dir ( = kullarına karşı çok şef
katli
, merhametli ve sabırlıdır)....
Həcc Suresi, 59. Ayet:
Hoşnut olacakları bir kabul ile katına alacaktır onları. ALLAH Bilendir, Şef
katli
dir....
Həcc Suresi, 59. Ayet:
O kesinlikle onları hoşnut olacakları bir yere koyacaktır. Çünkü Allah herşeyi çok iyi bilir ve çok şef
katli
dir....
Həcc Suresi, 63. Ayet:
ALLAH'ın gökten bir su indirdiğini ve yeryüzünün yeşerdiğini görmez misin? ALLAH Şef
katli
dir, Haberdardır....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
1.
e lem tere
: görmedin mi
2.
enne allâhe
: muhakkak Allah
3.
sahhara
: musahhar (emre amade) kıldı
4.
lekum
: si...
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi, Allah, yerdeki eşyayı ve emri uyarınca denizde yüzen gemileri sizin hizmetinize verdi. Göğü de, kendi izni olmadıkça yer üzerine düşmekten korur. Çünkü Allah, insanlara çok şef
katli
ve çok merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Allah’ın, kurduğu düzen gereğince yeryüzündeki varlıkların ve imkânların tamamını, denizlerde seyreden gemileri, filoları sizin menfaatiniz için kanunlarına boyun eğdirdiğini görmüyor musun? Göğü de kesinkes yasalarıyla, iradesiyle yere düşmekten, denge ve çekim kanununu işleterek O koruyor. Koruyacak kanunları o koyarak işlerlik kazandırıyor Allah insanlara karşı çok şef
katli
, engin merhamet sahibidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi, Allah, yerdekileri ve denizde onun emriyle akıp giden gemileri, sizin yararınıza verdi. Ve izni olmadıkça, göğü yerin üstüne düşmekten alıkoyar. Şüphesiz Allah, insanlara karşı şef
katli
dir, çok merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi ki, Allah, bütün yerdekileri ve emriyle denizde akıb giden gemileri hep sizin hizmetinize bağlı kıldı. Semayi, yeryüzüne düşmekten koruyan O’dur; ancak kıyamette izniyle düşecektir. Doğrusu Allah insanlara çok şef
katli
dir, çok merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Allah'in yerde olanlari ve emriyle denizlerde yuruyen gemileri buyrugunuz altina vermis oldugunu; buyrugu olmaksizin yere dusmemesi icin gogu O'nun tuttugunu gormez misin? Dogrusu Allah insanlara karsi sef
katli
ve merhametli olandir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Allah'ın yerde olanları ve O'nun buyruğuyla denizde yol alıp giden gemiyi sizin emrinize verdiğini görmedin mi ? Yerin üstüne (büyükçe gök taşlarının) düşmemesi için göğü (ondaki cisimleri) tutar; ancak O'nun izniyle düşebilir. Şüphesiz ki Allah insanlara karşı çok şef
katli
, esirgeyici ve çok merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Allah'ın yerde olanları ve emriyle denizlerde yürüyen gemileri buyruğunuz altına vermiş olduğunu; buyruğu olmaksızın yere düşmemesi için göğü O'nun tuttuğunu görmez misin? Doğrusu Allah insanlara karşı şef
katli
ve merhametli olandır....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi, Allah, yerdeki eşyayı ve emri uyarınca denizde yüzen gemileri sizin hizmetinize verdi. Göğü de, kendi izni olmadıkça yer üzerine düşmekten korur. Çünkü Allah, insanlara çok şef
katli
ve çok merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
ALLAH'ın yerdeki şeyleri ve emriyle denizde akıp giden gemileri hizmetinize sunduğunu ve göğü, izni olmadan yerin üzerine düşmekten alıkoyduğunu görmez misin? ALLAH insanlara karşı Şef
katli
dir, Rahimdir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi ki, Allah bütün yerdekileri sizin hizmetinize sundu. Ve emriyle denizde seyredip giden gemileri de. Göğü de izni olmaksızın yere düşmekten o tutuyor. Gerçekten Allah insanlara çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi ki, Allah bütün yerdekileri ve emriyle denizlerde akıp giden gemileri hep sizin buyruğunuz altına verdi. Göğü de izni olmaksızın yere düşmekten o (koruyup havada) tutuyor. Şüphesiz Allah insanlara çok şef
katli
dir, çok merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmüyor musun ki, Allah yeryüzündeki tüm varlıkları ve emri uyarınca denizde yüzen gemileri yararınıza sundu. O yeryüzüne düşmesin diye göğü askıda tutuyor. O ancak O'nun izni ile yere düşer. Hiç şüphesiz Allah, insanlara karşı şef
katli
ve merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi, Tanrı, yerdekileri ve denizde onun buyruğuyla akıp giden gemileri sizin yararınıza / kullanımınıza verdi. Ve izni olmadıkça, göğü yerin üstüne düşmekten alıkoyar. Şüphesiz Tanrı, insanlara karşı şef
katli
dir, çok merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi ki şübhesiz Allah, yerde bulunanları ve emriyle denizde akıp giden gemileri sizin emrinize verdi. Göğü de, izni olmaksızın yerin üzerine düşmesin diye (O)tutuyor. Şübhesiz ki Allah, insanlara karşı elbette Raûf (çok şef
katli
olan)dır, Rahîm (çok merhametli olan)dır....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi? Allah yerde olanları ve emriyle denizde akıp giden gemileri buyruğunuz altına vermiştir. Göğü de, kendi izni olmadıkça yerin üzerine düşmemesi için O tutar. Doğrusu Allah insanlara çok şef
katli
çok merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Allah’ın yeryüzündeki her şeyi ve denizde O’nun emri ile akıp giden gemileri hizmetinize verdiğini görmüyor musun? O’nun izni olmadıkça, göğü yerin üzerine düşmemesi için tutuyor. Allah, insanlara karşı gerçekten çok şef
katli
ve merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi ki Allah yerde olan her şeyi ve Kendi emriyle denizlerde yüzen gemileri, sizin hizmetinize verdi? Yerin üstüne düşmesin diye, göğü O tutuyor. Gök ancak O’nun izniyle düşebilir. Çünkü Allah raûfdur, rahîmdir (insanlara karşı çok şef
katli
ve merhametlidir)....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi Allâh, yerdekileri ve emriyle, (koyduğu kanunla) denizde akıp giden gemileri sizin buyruğunuza verdi. Yerin üstüne düşmesin diye göğü tutuyor. (Gök) ancak O'nun izniyle düşer. Çünkü Allâh, insanlara çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi, Allah, yerdekileri ve denizde onun emriyle akıp gitmekte olan gemileri, sizin yararınıza verdi. Ve izni olmaksızın, göğü yerin üstüne düşmekten alıkoymaktadır. Şüphesiz Allah, insanlara karşı şef
katli
dir, çok merhametlidir....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Görmedin mi ki, yeryüzündeki herşeyi ve Onun koyduğu yasalarla denizde akıp giden gemileri Allah sizin hizmetinize vermiştir? Gökyüzünü izni olmaksızın yer üzerine düşmekten de Allah alıkoyuyor. Muhakkak ki Allah insanlara karşı çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Möminun Suresi, 57. Ayet:
Rab'lerine olan saygıdan ötürü alabildiğine dik
katli
olanlar,...
Nur Suresi, 20. Ayet:
1.
ve lev lâ
: ve olmasaydı
2.
fadlullâhi (fadlu allâhi)
: Allah'ın fazlı
3.
aleykum
: sizin üzerinize
4.
ve rahmetu-hu
Nur Suresi, 20. Ayet:
Ve eğer Allah'ın rahmeti ve fazlı sizin üzerinize olmasaydı (size azap ederdi). Ve muhakkak ki Allah, Rauf'tur (çok merhametli, çok şef
katli
dir) Rahîm'dir (Rahîm esmasıyla tecelli edendir)....
Nur Suresi, 20. Ayet:
Ya sizin üstünüze Allah'ın lütuf ve merhameti olmasaydı, Allah çok şef
katli
ve merhametli olmasaydı (haliniz nice olurdu)?...
Nur Suresi, 20. Ayet:
Üzerinizde Allah’ın lütuf ve merhameti olmasaydı, Allah çok şef
katli
ve merhametli olmasaydı, haliniz nice olurdu?...
Nur Suresi, 20. Ayet:
Allah'ın size lütfu ve rahmeti bulunmasaydı ve Allah çok şef
katli
, merhametli olmasaydı (haliniz ne olurdu)?...
Nur Suresi, 20. Ayet:
Allah'in size lutuf ve merhameti bulunmasaydi, Allah sef
katli
ve merhametli olmasaydi hemen cezanizi verirdi. *...
Nur Suresi, 20. Ayet:
Allah'ın size lütuf ve merhameti bulunmasaydı, Allah şef
katli
ve merhametli olmasaydı hemen cezanızı verirdi....
Nur Suresi, 20. Ayet:
Ya sizin üstünüze Allah'ın lütuf ve merhameti olmasaydı, Allah çok şef
katli
ve merhametli olmasaydı (haliniz nice olurdu)!...
Nur Suresi, 20. Ayet:
ALLAH'ın size bağış ve rahmeti olmasaydı, ALLAH En Şef
katli
ve Rahim (En Merhametli) olmasaydı....
Nur Suresi, 20. Ayet:
Ya üzerinizde Allah'ın bol nimeti ve rahmeti olmasaydı; bir de Allah çok şef
katli
ve merhametli olmasaydı!.....
Nur Suresi, 20. Ayet:
Ya sizin üstünüze Allah'ın lütuf ve merhameti olmasaydı; Allah çok şef
katli
ve merhametli olmasaydı (haliniz nice olurdu)?...
Nur Suresi, 20. Ayet:
Allah'ın size lütuf ve merhameti bulunmasaydı, Allah şef
katli
ve merhametli olmasaydı (hemen cezânızı verirdi)....
Nur Suresi, 20. Ayet:
Ya üzerinizde Allah’ın lütfu ve merhameti olmasaydı? Veya Allah çok şef
katli
ve merhametli olmasaydı?.....
Nur Suresi, 20. Ayet:
Eğer Allah’ın sizin üzerinizdeki lütfu ve inayeti olmasaydı ve eğer Allah pek şef
katli
ve merhametli olmasaydı, başınıza müthiş bir azap gelirdi....
Nur Suresi, 20. Ayet:
Eğer size Allâh'ın lutfu ve rahmeti olmasaydı ve Allâh çok şef
katli
ve merhametli olmasaydı (bu iftirânızdan dolayı büyük bir azâba uğrardınız)!...
Nur Suresi, 44. Ayet:
Allah, geceyi gündüze ve gündüzü geceye dönüştürür. Hiç kuşkusuz dik
katli
gözlemcilerin bu olaydan alacakları dersler vardır....
Nur Suresi, 64. Ayet:
Dik
katli
olun; göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ındır. O, üzerinde bulunduğunuz şeyi elbette bilir. Ve O'na döndürülecekleri gün, yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Allah, her şeyi bilendir....
Nur Suresi, 64. Ayet:
Dik
katli
olun; göklerde ve yerde olanların hepsi Tanrı'nındır. O, üzerinde bulunduğunuz şeyi elbette bilir. Ve O'na döndürülecekleri gün yaptıklarını kendilerine haber verecektir. Tanrı, her şeyi bilendir....
Nur Suresi, 64. Ayet:
Dik
katli
olun; göklerde ve yerde olanların hepsi Allah'ındır. O, sizin üzerinde bulunduğunuz şeyi kuşkusuz bilmektedir. Ve O'na döndürülecekleri gün, yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir. Allah, her şeyi bilendir....
Furqan Suresi, 43. Ayet:
Egosunu tanrı edinen kişiyi gördün mü? Sen mi ona avukatlık edeceksin?...
Şüəra Suresi, 56. Ayet:
"Biz ise dik
katli
davranan koca bir kitleyiz."...
Şüəra Suresi, 215. Ayet:
Ve sana uyan mü'minlere kanadını indir (onlara karşı mütevâzi ve şef
katli
davran)....
Nəml Suresi, 23. Ayet:
'Sebe’ halkına kraliçe sıfatıyla hükümdarlık eden liyâ
katli
, yiğit bir kadınla karşılaştım. Kendisine her şey verilmiş. Muazzam bir tahtı var.'...
Nəml Suresi, 28. Ayet:
'Şu mektubumu götür, onlara bırak. Sonra bir kenara çekil. Ne sonuca varacaklarını dik
katli
ce takip et.'...
Nəml Suresi, 30. Ayet:
O, Süleyman’dan ve çok merhametli, çok şef
katli
Allah’ın adıyla (başlıyor).....
Ənkəbut Suresi, 20. Ayet:
'Yeryüzünde gezip dolaşın. Allah’ın mahlûkatı başlangıçta nasıl yarattığına dik
katli
ce düşünerek bakın, inceleyin. İşte Allah bundan sonra, aynı şekilde âhiret hayatını, ebedî yurdu da yaratacaktır. Allah’ın her şeye gücü kudreti yeter.' de....
Ənkəbut Suresi, 45. Ayet:
Sana vahyedilen bu ilahi kelamı (başka insanlara) ilet ve namazında dik
katli
ve devamlı ol; çünkü namaz (insanı) çirkin fiillerden ve akla ve sağduyuya aykırı olan her türlü şeyden alıkoyar; Allah'ı anmak gerçekten en büyük (erdem ve iyilik)tir. Allah bütün yaptıklarınızı bilir....
Rum Suresi, 31. Ayet:
(O halde batıl olan her şeyden yüz çevirerek yalnızca) O'na yönel; ve O'na karşı sorumluluğunun bilincinde ol; namazını devamlı ve dik
katli
şekilde ifa et ve O'ndan başkasına ilahlık yakıştıranlar arasına girme;...
Əhzab Suresi, 16. Ayet:
Kul len yenfeakumul firâru in ferertum minel mevti evil
katli
ve izen lâ tumetteûne illâ kalîlâ(kalîlen)....
Əhzab Suresi, 16. Ayet:
1.
kul
: de
2.
len yenfea-kum
: size asla fayda vermez
3.
el firâru
: kaçış
4.
in
: eğer
...
Fatir Suresi, 18. Ayet:
Kimse kimsenin yükünü taşıyacak değildir; kendi yükü ağır gelen kimse onu taşımak için (başkasını) yardıma çağırırsa, yakını da olsa, (bu kimse) o yükün hiçbir parçasını taşıyamaz. O halde (gerçekten) sen, ancak kavrayışlarının ötesinde olduğu halde Rablerinden korku duyanları ve namazlarında dik
katli
ve devamlı olanları uyarabilirsin; ve (şunu bil ki,) kim arınırsa yalnız kendisi için arınmış olur ve bütün yollar yalnız Allah'a varır....
Fatir Suresi, 29. Ayet:
Allah'ın vahyine (şeksiz şüphesiz) uyanlar, namazlarında dik
katli
ve devamlı olanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan gizli / açık başkaları için harcayanlar; işte ancak bunlar hiç kesintiye uğramayacak bir kazanç umabilirler....
Fatir Suresi, 41. Ayet:
ALLAH, gökleri ve yeri kaos içine girmekten alıkoymaktadır. Kaosa girseler O'ndan başka kim onu engelleyebilir? O Şef
katli
dir, Bağışlayandır....
Zümər Suresi, 6. Ayet:
Allah sizi bir tek nefisten (Âdem'den) yarattı, sonra ondan da eşini yarattı. Sizin için hayvanlardan sekiz eş meydana getirdi. Sizi de annelerinizin karınlarında üç katlı karanlık içinde çeşitli safhalardan geçirerek yaratıyor. İşte bu yaratıcı, Rabbiniz Allah'tır. Mülk O'nundur. O'ndan başka tanrı yoktur. Öyleyken nasıl oluyor da (O'na kulluktan) çevriliyorsunuz?...
Zümər Suresi, 6. Ayet:
Allah sizi bir tek nefisten, Âdem’den yarattı. Sonra ondan da eşini var etti. Sizin için büyükbaş ve küçükbaş hayvanlardan erkekli, dişili sekiz hayvan yaratıp varlığını bildirdi. Sizi de annelerinizin karınlarında üç katlı karanlık (batın, rahim ve döl yatağı) içinde peş peşe çeşitli safhalardan geçirerek yaratıyor. İşte bu yaratıcı Rabbiniz Allah’tır. Mülk ve hâkimiyet O’na aittir. Hak ilâh yalnızca O’dur. Öyleyken nasıl oluyor da, haktan ayrılıp, bâtıla çevriliyorsunuz?...
Zümər Suresi, 6. Ayet:
Allah sizi bir tek nefisten (Âdem'den) yarattı, sonra ondan da eşini yarattı. Sizin için hayvanlardan sekiz eş meydana getirdi. Sizi de annelerinizin karınlarında üç katlı karanlık içinde çeşitli safhalardan geçirerek yaratıyor. İşte bu yaratıcı, Rabbiniz Allah'tır. Mülk O'nundur. O'ndan başka tanrı yoktur. Öyleyken nasıl oluyor da (O'na kulluktan) çevriliyorsunuz?...
Zümər Suresi, 9. Ayet:
Yoksa inkâr eden, kâfir, gecenin bir kısım vakitlerinde, ilerleyen saatlerinde kalkan, secdeye kapanarak, uzun uzun kıyamda durarak, sorumluluk şuuruyla namaz kılan, saygıda kusur etmeyen, âhireti, ebedî hayatı hesaba katarak dik
katli
ve uyanık davranan, Rabbinin rahmetini uman kimse gibi mi olur? 'Hiç bilenlerle, bilerek ibadet edenlerle, bilgi toplumlarıyla, bilmeyenler, bilgiden yoksun olan toplumlar bir olur mu?' de. Ancak akıl ve vicdan sahipleri bunları düşünüp ibret alır....
Mömin Suresi, 28. Ayet:
Firavun hanedanından, devlet görevlilerinden, imanını gizleyen yiğit bir mü’min (emniyet müdürü): 'Siz, liyâ
katli
ve güvenilir bir adamı, Rabbim Allah’tır, dediği için öldürecek misiniz? Halbuki o size Rabbinizden apaçık mûcizeler ve delillerle gelmiştir. Eğer o yalancı ise, yalanının vebali, zararı kendisinedir. Eğer doğru söylüyorsa, sizi tehdit ettiği azâbın bir kısmı, sizin başınıza mutlaka gelir. Allah, yalancı, haddi aşmış, ağır-adaletsiz hükümler içeren kurallar koyan saygısız, gözü dönmü...
Fussilət Suresi, 34. Ayet:
Hem hasene (güzellik, iyilik) de bir değildir kötülük de. Kötülüğü, en güzel olan hasene ile önle. O zaman bakarsın ki, seninle arasında bir düşmanlık bulunan kimse yakılgan (şef
katli
) bir hısım gibi olmuş!...
Fussilət Suresi, 34. Ayet:
Ve iyilik de kötülük de müsavî olamaz. (Kötülüğü) Bertaraf et o şey ile ki, o en güzeldir. Artık o zaman seninle kendi arasında adâvet olan kimse, sanki bir sadâkatlı dosttur....
Fussilət Suresi, 54. Ayet:
Dik
katli
olun; gerçekten onlar, Rablerine kavuşmaktan yana derin bir kuşku içindedirler. Dik
katli
olun; gerçekten O, her şeyi sarıp kuşatandır....
Fussilət Suresi, 54. Ayet:
Dik
katli
olun; gerçekten onlar, rablerine kavuşmaktan yana derin bir kuşku içindedirler. Dik
katli
olun; gerçekten O, her şeyi sarıp kuşatandır....
Fussilət Suresi, 54. Ayet:
Dik
katli
olun; gerçekten onlar, Rabblerine kavuşmaktan yana derin bir kuşku içindedirler. Dik
katli
olun; gerçekten O, her şeyi sarıp kuşatandır....
Fussilət Suresi, 54. Ayet:
“Dikkat et! Şüphesiz onlar Rabblerine kavuşmaktan bir şüphe içindedirler. Dik
katli
ol. Muhakkak O, her şeyi kuşatandır.”...
Şura Suresi, 5. Ayet:
Gökler üzerlerindekiler az kalsın çatlayacaklar/paramparça olacaklar. Melekler, Rablerini hamd ederek tesbih ederler. Yeryüzündekiler için bağışlanma dilerler. İyi bilin ki Allah, çok bağışlayıcı ve çok şef
katli
dir....
Şura Suresi, 19. Ayet:
Allah, kullarına çok lûtufkâr, çok şef
katli
bol insanlıdır. Dilediğini rızıklandırır. O çok kuvvetli ve kudretlidir, çok üstün ve çok güçlüdür....
Şura Suresi, 38. Ayet:
Rablerinin (çağrısına) karşılık verenler ve namazlarında dik
katli
ve devamlı olanlar (için); ve (bütün ortak meselelerini) aralarında danışma ile karara bağlayanlar (için); ve kendilerine rızık olarak verdiğimizden başkalarına harcayanlar (için);...
Zuxruf Suresi, 5. Ayet:
Siz haddi aşan bir topluluksunuz diye bu haki
katli
mesajla sizi uyarmaktan vaz mı geçeceğiz? Bu mümkün değil!...
Casiyə Suresi, 11. Ayet:
(Allah'ın işaretlerine ve mesajlarına dik
katli
ce kulak vermek; işte) rehberliğ(in anlamı) budur. Diğer taraftan, Rablerinin mesajlarını inkara şartlanmış olanları, (yaptıkları) çirkinliklerin bir karşılığı olarak acı bir azap beklemektedir....
Fəth Suresi, 29. Ayet:
Muhammed Allah’ın resulüdür. Onun beraberindeki müminler de kâfirlere karşı şiddetli olup kendi aralarında şef
katli
dirler. Sen onları rükû ederken, secde ederken, Allah’tan lütuf ve rıza ararken görürsün. Onların alâmeti, yüzlerindeki secde izi, secde aydınlığıdır. Bunlar, Tevrat’taki sıfatları olup İncîl’deki meselleri ise şöyledir: Öyle bir ekin ki filizini çıkarmış, sonra da onu kuvvetlendirmiş, derken kalınlaşmış da artık gövdesi üzerinde doğrulmuş. Öyle ki ekicilerin hoşuna gider, kâfirleri...
Qəmər Suresi, 19. Ayet:
Onların üzerine zor ve meşak
katli
baskın süren bir günde kavuran rüzgarları göndermiştik....
Hədid Suresi, 9. Ayet:
1.
huve ellezî
: o ki, ki o
2.
yunezzilu
: indirir
3.
alâ
: üzerine
4.
abdi-hî
: onun kulu
Hədid Suresi, 9. Ayet:
Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık âyetler indiren O'dur. Şüphesiz Allah, size karşı çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Hədid Suresi, 9. Ayet:
O, kendisini ilâh tanıyan, candan müslüman olarak kendisine bağlanan, saygılı kuluna, sizi inkâr ve dalâlet karanlıklarından hidayet ve iman nuruna çıkarmak için açık seçik âyetler, kitaplar indirendir. Allah size karşı çok şef
katli
, engin merhamet sahibidir....
Hədid Suresi, 9. Ayet:
Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık ayetler indiren O'dur. Şüphesiz Allah size karşı çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Hədid Suresi, 9. Ayet:
Sizi karanlıklardan nura çıkarması için kuluna apaçık ayetler indiren O'dur. Şüphesiz Allah, size karşı elbette şef
katli
olandır, esirgeyendir....
Hədid Suresi, 9. Ayet:
Sizi karanlıklardan (küfür yollarından) aydınlığa (imana) çıkarmak için, Kuluna (Hz. Muhammed Aleyhi’s-Salâtü ve’s-Selâm’a) apaçık ayetler indirmekte olan O’dur. Muhakkak ki Allah, size çok şef
katli
dir, çok merhametlidir....
Hədid Suresi, 9. Ayet:
Sizi karanliklardan aydinliga cikarmak icin kuluna, apacik ayetler indiren O'dur. Dogrusu Allah size karsi sef
katli
dir, merhametlidir....
Hədid Suresi, 9. Ayet:
Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna, apaçık ayetler indiren O'dur. Doğrusu Allah size karşı şef
katli
dir, merhametlidir....
Hədid Suresi, 9. Ayet:
Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık âyetler indiren O'dur. Şüphesiz Allah, size karşı çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Hədid Suresi, 9. Ayet:
Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık ayetleri indiren O'dur. Kuşkusuz ALLAH size karşı Şef
katli
dir, Rahimdir....
Hədid Suresi, 9. Ayet:
Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık âyetler indiren O'dur. Şüphesiz Allah, size karşı çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Hədid Suresi, 9. Ayet:
O sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kulu Muhammed'e apaçık ayetler indiriyor. Hiç kuşkusuz Allah size karşı son derece şef
katli
ve merhametlidir....
Hədid Suresi, 9. Ayet:
Sizi karanlıklardan nura çıkarması için kuluna apaçık ayetler indiren O'dur. Şüphesiz Tanrı, size karşı elbette şef
katli
olandır, esirgeyendir....
Hədid Suresi, 9. Ayet:
Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık âyetler indiren O'dur. Doğrusu Allah size karşı çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Hədid Suresi, 9. Ayet:
-Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık ayetler indiren O’dur. Şüphesiz Allah, size çok şef
katli
, çok merhametlidir...
Hədid Suresi, 9. Ayet:
Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için, o has kuluna açık açık âyetler indiren O’dur. Muhakkak ki Allah size karşı raûfdur, rahîmdir (son derece şef
katli
dir, merhamet ve ihsanı boldur)....
Hədid Suresi, 9. Ayet:
Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna açık açık âyetler indiren O'dur. Şüphesiz Allâh, size karşı çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Hədid Suresi, 9. Ayet:
Sizi karanlıklardan nura çıkarması için kuluna apaçık ayetler indiren O'dur. Şüphesiz Allah, size karşı elbette şef
katli
olandır, esirgeyendir....
Hədid Suresi, 9. Ayet:
Sizi karanlıklardan nura çıkarmak için kuluna apaçık âyetleri indiren Odur. Şüphe yok ki Allah size karşı çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Hədid Suresi, 9. Ayet:
O, odur ki, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarsın diye kulu üzerine, gerçeği apaçık gösteren ayetler indiriyor. Allah size karşı gerçekten çok şef
katli
, çok merhametlidir....
Mücadilə Suresi, 11. Ayet:
Ey iman edenler, kamu yararı için size: 'Meclislerde yer açın, makam ve mevkileri boşaltarak liyâ
katli
olanların öne geçmesine imkân tanıyın' denilince, yer açın ki, Allah sizin imkânlarınızı genişletsin, sizi hayırlara ve refaha kavuştursun, gücünüzü artırsın. Sizden imanda kemâle eren, kendilerine ilim verilen sorumluluk sahibi âlimleriniz tarafından: 'İbadet, cihad ve hayırlı işler için harekete geçin, ayaklanın, işgalcileri devirin.' denilince, hiç vakit kaybetmeden harekete geçin ki, Allah ...
Mücadilə Suresi, 13. Ayet:
(Elçi'ye) danışmanız vesilesiyle kimseye bir yardımda bulunmamaktan dolayı (günah işlemiş olabileceğinizden) korkuyor musunuz? Eğer (imkanlarınızın olmamasından dolayı) bunu yapamazsanız ve Allah size affediciliğini gösterirse, siz de namazlarınızda devamlı ve dik
katli
olun ve (sadece) arındırıcı yükümlülüklerinizi yerine getirin ve (böylece) Allah'a ve Elçisi'ne itaat edin! Çünkü Allah yaptığınız her şeyden haberdardır....
Həşr Suresi, 10. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve onlar
2.
câû
: geldiler
3.
min ba'di-him
: onlardan sonra
4.
yekûlûne
: derler
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Bunların arkasından gelenler şöyle derler: Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şef
katli
, çok merhametlisin!...
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Bu ganimet malları, bunların ardından gelen: 'Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman ile öne geçmiş kardeşlerimizi koruma kalkanına al, bağışla. Kalplerimizde iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma. Rabbimiz, sen çok şef
katli
, engin merhamet sahibisin.' diyen nesillerindir....
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Onlardan sonra gelenler de derler ki: 'Rabbimiz! Bizi ve imanda bizi geçen kardeşlerimizi bağışla. İman edenlere karşı kalplerimize bir kin koyma. Rabbimiz! Şüphesiz sen şef
katli
sin, merhametlisin.'...
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Bir de onlardan sonra gelenler, derler ki: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten sen, çok şef
katli
sin, çok esirgeyicisin."...
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Onlardan (Muhacirlerle Ensar’dan) sonra gelenler şöyle derler: “- Ey Rabbimiz! Bizi ve iman ile bizden evvel geçmiş olan kardeşlerimizi bağışla; iman etmiş olanlar için kalblerimizde bir kin bırakma. Ey Rabbimiz! Muhakkak ki sen, Raûf’sun= çok şef
katli
sin, Rahîm’sin= çok merhametlisin.”...
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Onlardan sonra gelenler: «Rabbimiz! Bizi ve bizden once inanmis olan kardeslirimizi bagisla; kalbimizde muminlere karsi kin birakma; Rabbimiz! suphesiz Sen sef
katli
sin, merhametlisin» derler. *...
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Bunlardan sonra (imânları uğruna hicret edip) gelenler ise, «ey Rabbimiz! Bizi ve bizden önce imân eden kardeşlerimizi bağışla. Kalblerimizde imân edenlere karşı kin bırakma. Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şef
katli
ve çok merhametlisin» (dediler)....
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Onlardan sonra gelenler: 'Rabbimiz! Bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizde müminlere karşı kin bırakma; Rabbimiz! Şüphesiz Sen şef
katli
sin, merhametlisin' derler....
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Bunların arkasından gelenler şöyle derler: Rabbimiz! Bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla; kalplerimizde, iman edenlere karşı hiçbir kin bırakma! Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şef
katli
, çok merhametlisin!...
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Onlardan sonra gelenler, 'Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla; kalbimizi inananlara karşı kin beslemekten koru. Rabbimiz, sen şef
katli
sin, Rahimsin,' derler....
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Ve şunlar ki, onların arkalarından gelmişlerdir. Şöyle derler: «Ey Rabbimiz, bizleri ve önceden iman ederek bizleri geçmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve gönüllerimizde, iman etmiş olanlara karşı kin tutturma! Ey Rabbimiz, şüphe yok ki, Sen çok şef
katli
sin, çok merhametlisin!»...
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Onlardan sonra gelenler derler ki: «Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanan kardeşlerimizi bağışla, kalplerimizde inananlara karşı bir kin bırakma! Rabbimiz! Sen çok şef
katli
, çok merhametlisin!»...
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Onlardan sonra gelenler derler ki: «Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanan kardeşlerimizi bağışla, kalplerimizde inananlara karşı bir kin bırakma! Rabbimiz sen çok şef
katli
, çok merhametlisin!»...
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Bir de onlardan sonra gelenler derler ki: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde inananlara karşı bir kin bırakma rabbimiz; gerçekten sen çok şef
katli
sin, çok esirgeyicisin."...
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Bunların ardından gelenler de şöyle derler: "Ey Rabbimiz! Bizi ve iman ile daha önce bizi geçmiş din kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde inananlara karşı hiçbir kin bırakma. Ey Rabbimiz! Şüphesiz ki sen çok şef
katli
, çok merhametlisin. "...
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Onlardan sonra gelenler de: -Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman eden kardeşlerimizi bağışla, kalbimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma! Rabbimiz, sen çok şef
katli
, çok merhametlisin! dediler....
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Onlardan sonra gelenler derler ki: "Rabbimiz, bizi ve bizden önce inanmış olan kardeşlerimizi bağışla, kalblerimizde inananlara karşı bir kin bırakma! Rabbimiz, Sen çok şef
katli
çok merhametlisin!"...
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Bir de onlardan sonra gelenler, derler ki: «Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman etmiş olanlara karşı bir kin bırakma. Rabbimiz, gerçekten sen, çok şef
katli
sin, çok esirgeyicisin.»...
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Onlardan sonra gelenler de 'Ey Rabbimiz,' derler. 'Bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde iman edenlere karşı kin bırakma. Rabbimiz, muhakkak ki Sen çok şef
katli
, çok merhametlisin.'...
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Onlardan sonra gelenler de şöyle derler: "Rabbimiz! Bizi ve bizden önce iman etmiş kardeşlerimizi affet; kalplerimizde, inananlara karşı bir düşmanlık bırakma! Rabbimiz, sen çok şef
katli
, çok merhametlisin!"...
Münafiqun Suresi, 4. Ayet:
Şimdi sen onları gördüğünde dış görünüşleri hoşuna gider; ve konuştuklarında ne söylediklerine kulak vermek istersin. Onlar, yere (sağlam şekilde) dikilmiş kütükler gibi (olduklarına emin görünseler de) her çığlığı kendilerine (yönelik) sanırlar. Onlar (bütün inançlara) düşmandırlar, öyleyse onlara karşı dik
katli
ol. (Ve bedduayı hak ederler:) "Allah onları kahretsin!" Akılları nasıl da (hakikatten) sapıyor!...
Talaq Suresi, 1. Ayet:
Ey Peygamber! Kadınları boşa(maya niyetlen)diğinizde, onlar için belirlenmiş iddeti gözetecek şekilde boşayın ve süreyi (dik
katli
ce) hesaplayın ve Allah'a, Rabbinize karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun. Onları evlerinizden kovmayın ve açıkça hayasız davranışlarda bulunmadıkça onlar ayrılma(k zorunda bırakılma)sın. Bunlar, Allah'ın koyduğu sınırlardır; ve kim Allah tarafından konulan sınırları aşarsa, aslında kendisine karşı haksızlık etmiş olur, (çünkü, ey insan!) Sen onu bilmezsin, (ama), o ...
Haqqə Suresi, 35. Ayet:
(35-36) Artık onun için burada bir şef
katli
karîb yoktur. Ve yemek de yoktur, kanlı irinden olan müstesna....
Haqqə Suresi, 36. Ayet:
(35-36) Artık onun için burada bir şef
katli
karîb yoktur. Ve yemek de yoktur, kanlı irinden olan müstesna....
Məaric Suresi, 10. Ayet:
1.
ve lâ yes'elu
: ve sormaz
2.
hamîmun
: yakın, şef
katli
dost
3.
hamîmen
: yakın, şef
katli
dostu
...
Cin Suresi, 17. Ayet:
1.
li
: için, diye
2.
neftine-hum
: onları deneriz, imtihan ederiz
3.
fî-hi
: bu konuda
4.
ve men
: ve kim
Cin Suresi, 17. Ayet:
Onları bu hususta imtihana çekelim diye. Ve her kim Rabbinin zikrinden yüz çevirirse onu da pek meşak
katli
bir azaba sevkederiz....
Müzzəmmil Suresi, 6. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
nâşiete
: kalkan kimse, kalkış
3.
el leyli
: gece
4.
hiye
: o
Müzzəmmil Suresi, 6. Ayet:
Muhakkak ki gece kalkışı (meşak
katli
fakat) tesir bakımından daha kuvvetli ve okuyuş bakımından daha sağlamdır....
Müzzəmmil Suresi, 6. Ayet:
Şüphe yok ki geceleyin kalkmak, pek meşak
katli
dir, fakat ibâdet için de gece, pek uygun....
Müzzəmmil Suresi, 20. Ayet:
(Ey Peygamber!) Rabbin, senin ve beraberindekilerin gecenin üçte ikisini, yahut yarısını, yahut üçte birini (namaz için) uyanık geçirdiğini bilir. Gecenin ve gündüzün ölçüsünü koyan Allah, sizin onu küçümsemeyeceğinizi bilir ve bu sebeple O rahmetiyle size yaklaşır. O halde Kur'an'ın kolayca okuyabileceğiniz kadarını okuyun. Allah, zaman zaman içinizde hastalar, Allah'ın lütfunu aramak için yola koyulanlar ve Allah yolunda savaşa çıkanlar olacağını bilir. Öyleyse ondan (yalnızca) kolayca okuyabi...
Müddəssir Suresi, 16. Ayet:
(16-17) Hayır. Şüphe yok ki o Bizim âyetlerimiz için bir muannid oldu. Onu yüklenmesi pek meşak
katli
bir şey ile mükellef kılacağım....
Müddəssir Suresi, 17. Ayet:
Muhakkak ben, onu, meşak
katli
bir azaba sardıracağım....
Müddəssir Suresi, 17. Ayet:
(16-17) Hayır. Şüphe yok ki o Bizim âyetlerimiz için bir muannid oldu. Onu yüklenmesi pek meşak
katli
bir şey ile mükellef kılacağım....
Mürsəlat Suresi, 30. Ayet:
Üç katlı gölgeye doğru gidin,...
Mutəffifin Suresi, 7. Ayet:
Aman, dik
katli
olun! Büyük günah işleyenlerin kaydı, hapishaneye, cehenneme girenlerin kayıtları arasındadır....
Beyyinə Suresi, 5. Ayet:
Oysa kendilerine yalnızca Allah'a ibadet etmeleri, bütün içtenlikleriyle yalnız O'na iman ederek batıl olan her şeyden uzak durmaları; namazlarında dik
katli
ve devamlı olmaları; ve karşılıksız harcamada bulunmaları emrolunmuştu çünkü bu, doğruluğu kesin ve açık olan bir ahlaki değerler sistemidir....
Əhzab Suresi, 33. Ayet:
Evlerinizde sessizce oturun, eski cahiliye günlerindeki gibi cazibenizi sergilemeyin; namazlarınızda dik
katli
ve devamlı olun, arındırıcı yükümlülüklerinizi ifa edin, Allah'a ve Elçisi'ne itaat edin. Ey (Peygamber'in) ev halkı, Allah sizden yalnızca çirkinlikleri gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor....
Əhzab Suresi, 35. Ayet:
Şüphe yok ki, İslâmiyet'i kabul eden erkekler ve İslâmiyet'i kabul eden kadınlar ve imân eden erkekler ve imân eden kadınlar ve taate müdavim erkekler ve taate devam eden kadınlar ve sadâ
katli
erkekler ve sadâ
katli
kadınlar ve sabırlı erkekler ve sabırlı kadınlar ve hak için mütevazi erkekler ve tevazuda bulunan kadınlar ve sadaka veren erkekler ve tasaddukta bulunan kadınlar ve oruç tutan erkekler ve oruçlu kadınlar ve namuslarını muhafaza eden erkekler ile kadınlar ve Allah Teâlâ'yı çokça zikr...
Əhzab Suresi, 51. Ayet:
Onlardan dilediğini erteler, dilediğini de yanına alabilirsin. Sırasını geri bırakmış olduğun birisini tekrar istemende bir sakınca yoktur. Böylece onlar hoşnut olurlar, üzülmezler ve senin herbirisine verdiğine razı olurlar. Kalbinizde olanı ALLAH iyi bilir. ALLAH Bilendir, ?ef
katli
dir....
Əhzab Suresi, 68. Ayet:
Ey Rabbimiz! Onlara azabın iki katlısını ver ve onları büyük bir lânetle lânetle (Rahmetinden uzaklaştır).”...
Əhzab Suresi, 68. Ayet:
Ya rabbena onlara azâbın iki katlısını ver ve kendilerini büyük bir lâ'net ile lâ'netle...
Qaf Suresi, 37. Ayet:
Bu sûrede, hakkı idrak edebilecek aklı ve gönlü olan, dik
katli
bir şekilde kulak veren kimse için öğütler vardır....
Təğabun Suresi, 14. Ayet:
Ey iman edenler, eşlerinizden, çocuklarınızdan size düşman olanlar da var. Onlara karşı dik
katli
, ihtiyatlı davranın, onlardan kendinizi koruyun. Onlara sorgusuz sualsiz af ile muamele yaparsanız, yaptıklarını azarlamadan, kınamadan görmezlikten gelirseniz, ayıplarını örter, koruma kalkanına alırsanız Allah da size davranışlarınızın aynıyla mukabele eder. Allah çok bağışlayıcı ve engin merhamet sahibidir....
Təğabun Suresi, 14. Ayet:
Siz ey imana ermiş olanlar! Bakın, eşlerinizden ve çocuklarınızdan bazısı size düşmandır. Öyleyse onlara karşı dik
katli
olun! Ama (hatalarını) hoş görür, tahammül eder ve affederseniz, bilin ki Allah çok bağışlayıcıdır, bir rahmet kaynağıdır....
Təğabun Suresi, 14. Ayet:
Ey iman edenler! Eşlerinizden ve evlatlarınızdan size düşman olanlar da çıkabilir. Böyle olanlara karşı dik
katli
olun! Bununla beraber müsamaha eder, kusurlarına bakmaz, onları affederseniz bu da sizin için bir fazilettir. Çünkü Allah da gafûrdur, rahîmdir (affı ve ihsanı boldur. Siz kusurları bağışlarsanız O da size öyle muamele eder)....
Təğabun Suresi, 14. Ayet:
Ey iman edenler! Şu bir gerçek ki, eşlerinizin ve evlatlarınızın içinden size bir düşman vardır; onlara karşı dik
katli
olun! Eğer affeder, ellerini tutar, hatalarını görmezden gelirseniz, kuşkusuz, Allah da affedici, merhamet edici olur....
Təğabun Suresi, 17. Ayet:
ALLAH'a güzel bir ödünç sunarsanız, O da onu sizin için katlar ve sizi bağışlar. ALLAH Değer verir, Şef
katli
dir....
Ənam Suresi, 62. Ayet:
Sonra kendi gerçek Mevlâları Allah'a döndürülürler. Dik
katli
olun, hüküm ancak O'nundur ve O, hesap görenlerin en süratlisidir.” ...
Zümər Suresi, 3. Ayet:
Dik
katli
olun, halis din sadece Allah'a aittir. O'nun astlarından birtakım yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakınlar edinenler: “Allah'ın astlarından edindiğimiz yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakınlar, bizi Allah'a daha fazla yaklaştırsın diye biz onlara tapıyoruz.” Şüphesiz kendilerinin ayrılığa/anlaşmazlığa düşüp durdukları şeylerde, onların arasında Allah hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve çok nankörün ta kendisi olan kişilere kılavuzluk etmez. ...
Zümər Suresi, 14. Ayet:
(14-16) De ki, “Dinimi yalnız Kendisine arındırarak Allah'a kulluk ediyorum. Buna rağmen siz, O'nun astlarından dilediğinize kulluk yapınız.” De ki: “Şüphesiz asıl kaybedenler, kıyâmet gününde kendilerini ve ailelerini ve yakınlarını kayba uğratanlardır.” –Dik
katli
olun! İşte bu, apaçık bir kaybın ta kendisidir. Onların üstlerinden ateşten tabakalar, altlarından da tabakalar vardır. İşte Allah, kullarını bununla korkutuyor: Ey kullarım! Benim korumam altına girin.– ...
Zümər Suresi, 15. Ayet:
(14-16) De ki, “Dinimi yalnız Kendisine arındırarak Allah'a kulluk ediyorum. Buna rağmen siz, O'nun astlarından dilediğinize kulluk yapınız.” De ki: “Şüphesiz asıl kaybedenler, kıyâmet gününde kendilerini ve ailelerini ve yakınlarını kayba uğratanlardır.” –Dik
katli
olun! İşte bu, apaçık bir kaybın ta kendisidir. Onların üstlerinden ateşten tabakalar, altlarından da tabakalar vardır. İşte Allah, kullarını bununla korkutuyor: Ey kullarım! Benim korumam altına girin.– ...
Zümər Suresi, 16. Ayet:
(14-16) De ki, “Dinimi yalnız Kendisine arındırarak Allah'a kulluk ediyorum. Buna rağmen siz, O'nun astlarından dilediğinize kulluk yapınız.” De ki: “Şüphesiz asıl kaybedenler, kıyâmet gününde kendilerini ve ailelerini ve yakınlarını kayba uğratanlardır.” –Dik
katli
olun! İşte bu, apaçık bir kaybın ta kendisidir. Onların üstlerinden ateşten tabakalar, altlarından da tabakalar vardır. İşte Allah, kullarını bununla korkutuyor: Ey kullarım! Benim korumam altına girin.– ...
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Ve hayvanlar, ancak canınızın bir parçası tükenerek/ çok yorularak ulaşabileceğiniz bir memlekete yüklerinizi taşırlar. Şüphesiz sizin Rabbiniz, kesinlikle çok şef
katli
dir, çok merhametlidir. ...
Nəhl Suresi, 45. Ayet:
(45-47) Peki sinsice kötülükleri plânlayanlar, Allah'ın kendilerini yere batırmayacağından yahut bilemeyecekleri bir yerden azabın gelmeyeceğinden yahut onlar dolaşıp dururlarken Allah'ın, kendilerini yakalayıvermesinden, –üstelik onlar, âciz bırakanlar da değillerdir– yahut da kendilerini azar azar/korku içinde yakalamasından emin mi oldular? İşte, şüphesiz sizin Rabbiniz, kesinlikle çok şef
katli
dir, çok merhametlidir. ...
Nəhl Suresi, 46. Ayet:
(45-47) Peki sinsice kötülükleri plânlayanlar, Allah'ın kendilerini yere batırmayacağından yahut bilemeyecekleri bir yerden azabın gelmeyeceğinden yahut onlar dolaşıp dururlarken Allah'ın, kendilerini yakalayıvermesinden, –üstelik onlar, âciz bırakanlar da değillerdir– yahut da kendilerini azar azar/korku içinde yakalamasından emin mi oldular? İşte, şüphesiz sizin Rabbiniz, kesinlikle çok şef
katli
dir, çok merhametlidir. ...
Nəhl Suresi, 47. Ayet:
(45-47) Peki sinsice kötülükleri plânlayanlar, Allah'ın kendilerini yere batırmayacağından yahut bilemeyecekleri bir yerden azabın gelmeyeceğinden yahut onlar dolaşıp dururlarken Allah'ın, kendilerini yakalayıvermesinden, –üstelik onlar, âciz bırakanlar da değillerdir– yahut da kendilerini azar azar/korku içinde yakalamasından emin mi oldular? İşte, şüphesiz sizin Rabbiniz, kesinlikle çok şef
katli
dir, çok merhametlidir. ...
Bəqərə Suresi, 12. Ayet:
Dik
katli
olun! Şüphesiz onlar, kargaşa/karışıklık çıkaranların ta kendileridir, fakat bilincine ermiyorlar. ...
Bəqərə Suresi, 13. Ayet:
Ve onlara, “İnsanların inandığı gibi inanın” denilince, “Biz, o aklı ermezlerin inandığı gibi mi inanacağız!” derler. Dik
katli
olun! Şüphesiz onlar, aklı ermezlerin ta kendileridir. Velâkin bilmiyorlar. ...
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
"Ve işte böyle Biz, siz, insanlar üzerine şâhitler olasınız, Elçi de sizin üzerinize şâhit olsun diye sizi hayırlı bir önderli toplum yaptık. Üzerinde olduğun bu hedefi/stratejiyi belirlememiz de yalnızca, Elçi’ye uyan kimseleri, iki ökçesi üzerinde geri döneceklerden ayıralım; işaretleyip gösterelim/ bildirelim diyedir. Tesbit ettiğimiz bu hedef/strateji, elbette, Allah'ın kılavuzluk ettiği kimselerin dışındakilere çok büyüktür. Ve Allah, imanınızı kaybedecek değildir. Hiç şüphesiz Allah, bütün...
Bəqərə Suresi, 207. Ayet:
İnsanlardan kimi de vardır ki, Allah'ın rızasına ermek için kendini satar [Allah yolunda malını-mülkünü harcar, canını ortaya koyar]. Ve Allah, kullarına çok şef
katli
dir. ...
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
O gün her kişi, hayırdan işlediği şeyleri, kötülükten işlediği şeyleri hazırlanmış bulur. Kendisi ile yaptığı kötülükler arasında şüphesiz çok uzak bir mesafe bulunmasını ister. Allah, sizi Kendisinden sakındırıyor. Şüphesiz Allah, kullarına çok şef
katli
dir. ...
Hədid Suresi, 9. Ayet:
Allah, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna apaçık âyetleri indirendir. Ve şüphesiz Allah, size çok şef
katli
, çok merhametlidir. ...
Nur Suresi, 20. Ayet:
Ve sizin üstünüze Allah'ın armağanı ve merhameti ve şüphesiz Allah, çok şef
katli
ve çok merhametli olmasaydı!... ...
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Sen, Allah'ın yeryüzündekileri size boyun eğdirdiğini [hep sizin yararlanacağınız ölçülerde yarattığını] ve Kendisinin emriyle denizlerde akıp giden gemileri görmedin mi/hiç düşünmedin mi? Göğü de Kendi izni/ bilgisi olmaksızın yere düşmekten O tutuyor. Şüphesiz Allah, insanlara çok şef
katli
dir, çok merhametlidir. ...
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Andolsun ki Allah, Peygamber'e ve en zor saatinde O'na uyan Muhacirlere ve Ensar'a, kendilerinden bir kısmının kalpleri az kalsın kayacak gibi olmuşken, tevbe nasip etti. Sonra da onların tevbelerini kabul etti. Şüphesiz O, onlara çok şef
katli
dir, çok merhametlidir. ...
Tövbə Suresi, 128. Ayet:
Andolsun, içinizden size, sıkıntıya uğramanız kendisine ağır gelen, size düşkün, sadece inananlara çok şef
katli
, kolaylık sağlayan, çok merhametli bir elçi gelmiştir. ...