Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 45. Ayet:
Vesteînû bis sabri ves salât(salâti), ve innehâ le
kebîr
atun illâ alâl hâşiîn(hâşiîne)....
Bəqərə Suresi, 45. Ayet:
1.
ve isteînû
: ve istiane (Allah'tan özel yardım,
2.
bi es sabri
: sabırla
3.
ve es sâlâti
: ve namaz
4.
ve inne-hâ
<...
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
Ve kezâlike cealnâkum ummeten vasatan li tekûnû şuhedâe alen nâsi ve yekûner resûlu aleykum şehîdâ(şehîden), ve mâ cealnâl kıbletelletî kunte aleyhâ illâ li na’leme men yettebiur resûle mimmen yenkalibu alâ akibeyh(akibeyhi), ve in kânet le
kebîr
eten illâ alellezîne hedallâh(hedallâhu) ve mâ kânallâhu li yudîa îmânekum innallâhe bin nâsi le raûfun rahîm(rahîmun). ...
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
1.
ve kezâlike
: ve bunun gibi, böylece
2.
cealnâ-kum
: biz sizi kıldık, yaptık
3.
ummeten
: bir ümmet, bir topluluk
4.
vasatan...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Yes’elûneke aniş şehril harâmi kıtâlin fîh(fîhi), kul kıtâlun fîhi
kebîr
(
kebîr
un), ve saddun an sebîlillâhi ve kufrun bihî vel mescidil harâmi ve ihrâcu ehlihî minhu ekberu indallâh(indallâhi), vel fitnetu ekberu minel katl(katli), ve lâ yezâlûne yukâtilûnekum hattâ yeruddûkum an dînikum inistetâû ve men yertedid minkum an dînihî fe yemut ve huve kâfirun fe ulâike habitat a’mâluhum fîd dunyâ vel âhireh(âhireti), ve ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne)....
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
1.
yes'elûne-ke
: sana soruyorlar
2.
an(i) eş şehri el harâmi
: haram aydan
3.
kıtâlin
: savaş
4.
fî-hi
: onun içi...
Bəqərə Suresi, 219. Ayet:
Yes’elûneke anil hamri vel meysir(meysiri), kul fîhimâ ismun
kebîr
un ve menâfiu lin nâsi, ve ismuhumâ ekberu min nef’ihimâ ve yes’elûneke mâzâ yunfikûn(yunfikûne) kulil afve, kezâlike yubeyyinullâhu lekumul âyâti leallekum tetefekkerûn(tetefekkerûne)....
Bəqərə Suresi, 219. Ayet:
1.
yes'elûne-ke
: sana soruyorlar, sorarlar
2.
an el hamri
: şaraptan
3.
ve el meysiri
: ve kumar
4.
kul
: de, söy...
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû izâ tedâyentum bi deynin ilâ ecelin musemmen fektubûh(fektubûhu), velyektub beynekum kâtibun bil adl(adli), ve lâ ye’be kâtibun en yektube kemâ allemehullâhu felyektub, velyumlilillezî aleyhil hakku velyettekıllâhe rabbehû ve lâ yebhas minhu şey’â(şey’en), fe in kânellezî aleyhil hakku sefîhan ev daîfen ev lâ yestatîu en yumille huve felyumlil veliyyuhu bil adl(adli), vesteşhidû şehîdeyni min ricâlikum, fe in lem yekûnâ raculeyni fe raculun vemraetâni mimmen terdavne mineş...
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
1.
yâ eyyuhe
: ey
2.
ellezîne
: onlar
3.
âmenû
: âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler) îmân ettiler
4.
izâ
: ...
Nisa Suresi, 2. Ayet:
Ve âtûl yetâmâ emvâlehum ve lâ tetebeddelûl habîse bit tayyîb(tayyîbi), ve lâ te’kulû emvâlehum ilâ emvâlikum. İnnehu kâne hûben
kebîr
â(
kebîr
an)....
Nisa Suresi, 2. Ayet:
1.
ve âtû
: ve veriniz
2.
el yetâmâ
: yetimlere
3.
emvâle-hum
: onların mallarını
4.
ve lâ tetebeddelû
: ve değişt...
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Er ricâlu kavvâmûne alân nisâi bi mâ faddalallâhu ba’dahum alâ ba’dın ve bi mâ enfekû min emvâlihim. Fes sâlihâtu kânitâtun hâfizâtun lil gaybi bi mâ hafizallâh(hafizallâhu). Vellâtî tehâfûne nuşûzehunne fe ızûhunne vahcurûhunn (vahcurûhunne) fîl medâcıı vadrıbûhunne, fe in ata’nekum fe lâ tebgû aleyhinne sebîlâ(sebîlen). İnnallâhe kâne aliyyen
kebîr
â(
kebîr
an)....
Nisa Suresi, 34. Ayet:
1.
er ricâlu
: erkekler
2.
kavvâmûne
: kâim olanlar, idareciler, koruyup gözetenler
3.
alâ en nisâi
: kadınlar üzerinde
4.
bi m...
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Erkekler, mallarından (kadınlar için mehir ve nafaka olarak) harcamaları sebebiyle ve Allah'ın, onların bir kısmını, diğerlerine üstün kılmasından dolayı, kadınların üzerinde daha çok kâimdirler (koruyup gözetici, idare edicidirler). Bu bakımdan salih amel (nefs tezkiyesi) yapan kadınlar itaatkârdırlar, Allah'ın (onların haklarını ve iffetlerini) korumasıyla, onlar da gaybde (kocalarının yokluğunda hem kendilerini, hem kocalarının mal ve şerefini) koruyucudurlar. İtaatsizliklerinden (baş kaldırm...
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Erkekler, kadınlar üzerine hâkimdir (onların reisidir)ler. (Bu,) Allah’ın(insanlardan) bazılarını (erkekleri), bazısından (kadınlardan) üstün kılması ve (erkeklerin kendi) mallarından sarf etmeleri sebebiyledir. Sâliha kadınlar ise, itâatkâr olanlardır. Allah’ın(kendilerini) korumasına mukabil, gaybı (kocasının yokluğunda, koruması gerekenleri)muhâfaza eden kadınlardır.İtâatsizliklerinden korktuğunuz kadınlara gelince, artık onlara nasîhat edin; sonra (bu fayda etmezse) onları yataklar(ın)da yal...
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Allah'ın kimini kimine üstün kılmış olması ve onların mallarından infak etmeleri sebebiyle erkekler, kadınlar üzerine hakimdirler. İyi kadınlar; itaatli olan ve Allah'ın kendilerini korumasına karşılık, kendileri de gizliyi koruyanlardır. Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin, kendilerini yataklarında yalnız bırakın, (yine uslanmazlarsa) dövün, sizi itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın. Muhakkak ki Allah; Aliyy ve Kebir olandır....
Ənfal Suresi, 73. Ayet:
Vellezîne keferû ba'duhum evliyâu ba'dın, illâ tef'alûhu tekun fitnetun fîl ardı ve fesâdun
kebîr
(
kebîr
un)....
Ənfal Suresi, 73. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
ellezîne keferû
: inkâr eden, kâfir olan kimseler
3.
ba'du-hum
: onların bir kısmı
4.
evliyâu
: dost...
Tövbə Suresi, 72. Ayet:
1.
vaadallâhu
: Allah vaadetti
2.
el mu'minîne
: mü'min erkekler
3.
ve el mu'minâti
: ve mü'min kadınlar
4.
cennâtin
<...
Tövbə Suresi, 121. Ayet:
Ve lâ yunfikûne nefakaten sagîraten ve lâ
kebîr
aten ve lâ yaktaûne vâdien illâ kutibe lehum lî yeczîyehumullâhu ahsene mâ kânû ya’melûn(ya’melûne)....
Tövbə Suresi, 121. Ayet:
1.
ve lâ yunfikûne
: ve infâk etmezler, vermezler (ki)
2.
nefakaten
: bir nafaka
3.
sagîraten
: küçük
4.
ve lâ
: v...
Hud Suresi, 3. Ayet:
Ve enistagfirû rabbekum summe tûbû ileyhi yumetti’kum metâan hasenen ilâ ecelin musemmen ve yu’ti kulle zî fadlin fadleh(fadlehu), ve in tevellev fe innî ehâfu aleykum azâbe yevmin
kebîr
(
kebîr
in)....
Hud Suresi, 3. Ayet:
1.
ve en istagfirû
: ve mağrifet istemeniz
2.
rabbe-kum
: sizin Rabbinizden
3.
summe
: sonra
4.
tûbû
: tövbe edin<...
Hud Suresi, 11. Ayet:
İllellezîne saberû ve amilûs sâlihât(sâlihâti), ûlâike lehum magfiretun ve ecrun
kebîr
(
kebîr
un). ...
Hud Suresi, 11. Ayet:
1.
illâ ellezîne
: ancak o kimseler (onlar hariç)
2.
saberû
: sabredenler
3.
ve amilû es sâlihâti
: ve ıslâh edici ameller yapanlar
4.
Yusif Suresi, 78. Ayet:
Kâlû yâ eyyuhel azîzu inne lehû eben şeyhan
kebîr
en fe huz ehadenâ mekâneh(mekânehu), innâ nerâke minel muhsinîn(muhsinîne)....
Yusif Suresi, 78. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
yâ eyyuhâ el azîzu
: ey azîz
3.
inne
: muhakkak, gerçekten
4.
lehû
: onun var
Yusif Suresi, 80. Ayet:
Fe lemmestey’esû minhu halesû neciyyâ(neciyyen), kâle
kebîr
uhum e lem ta’lemû enne ebâkum kad ehaze aleykum mevsikan minallâhi ve min kablu mâ ferrattum fî yûsuf(yûsufe), fe len ebrahal arda hattâ ye’zene lî ebî ev yahkumallâhu lî ve huve hayrul hâkimîn(hâkimîne)....
Yusif Suresi, 80. Ayet:
1.
fe lemmestey'esû
: artık umutlarını kestikleri zaman
2.
min-hu
: ondan
3.
halesû
: ayrıldılar, bir kenara çekildiler
4.
neci...
Rəd Suresi, 9. Ayet:
Âlimul gaybi veş şehâdetil
kebîr
ul muteâl(muteâli)....
Rəd Suresi, 9. Ayet:
1.
âlimu
: bilir
2.
el gaybi
: gaybı
3.
ve eş şehâdetil
: ve şehadet edileni, görüleni
4.
kebîr
u
: büyük olan
...
Rəd Suresi, 9. Ayet:
gayb-ü şehadeti bilen
kebîr
i müteâl....
Rəd Suresi, 9. Ayet:
(O,) görünmeyeni de görüneni de hakkıyla bilendir;
Kebîr
(pek büyük)tür, Müteâl(herşeyden yüce)dir....
Rəd Suresi, 9. Ayet:
Gaybı da görünen âlemi de bilendir/Âlim'dir O...
Kebîr
, sınırsızca büyük O'dur; Müteâl, sonsuzca yüce O'dur....
İsra Suresi, 4. Ayet:
Ve kadaynâ ilâ benî isrâîle fîl kitâbi le tufsidunne fîl ardı merreteyni ve le ta’lunne uluvven
kebîr
â(
kebîr
en)....
İsra Suresi, 4. Ayet:
1.
ve kadaynâ
: ve bildirdik
2.
ilâ benî İsrâîle
: İsrailoğullarına
3.
fî el kitâbi
: kitapta
4.
le tufsidunne
: m...
İsra Suresi, 9. Ayet:
İnne hâzel kur’âne yehdî lilletî hiye akvemu ve yubeşşirul mu’minînellezîne ya’melûnes sâlihâti enne lehum ecren
kebîr
â(
kebîr
en). ...
İsra Suresi, 9. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
hâzâ el kur'âne
: bu Kur'ân
3.
yehdî
: hidayete erdirir
4.
li elletî
: ki onu
İsra Suresi, 31. Ayet:
Ve lâ taktulû evlâdekum haşyete imlâk(imlâkın), nahnu nerzukuhum ve iyyâkum, inne katlehum kâne hıt’en
kebîr
â(
kebîr
en). ...
İsra Suresi, 31. Ayet:
1.
ve lâ taktulû
: ve öldürmeyin
2.
evlâde-kum
: evlâtlarınız
3.
haşyete
: korku
4.
imlâkın
: yokluk, yoksulluk, f...
İsra Suresi, 43. Ayet:
Subhânehu ve teâlâ ammâ yekûlûne uluvven
kebîr
â(
kebîr
en)....
İsra Suresi, 43. Ayet:
1.
subhânehu
: Allah münezzehtir
2.
ve teâlâ
: ve âlâ, üstün
3.
ammâ
: şeyden
4.
yekûlûne
: söyledikleri
...
İsra Suresi, 60. Ayet:
Ve iz kulnâ leke inne rabbeke ehâta bin nâs(nâsi), ve mâ cealner ru’yâlletî ereynâke illâ fitneten lin nâsi veş şeceretel mel’ûnete fîl kur’ân(kur’âni), ve nuhavvifuhum fe mâ yezîduhum illâ tugyânen
kebîr
â(
kebîr
en)....
İsra Suresi, 60. Ayet:
1.
ve iz kulnâ
: ve biz dediğimiz zaman
2.
leke
: sana
3.
inne
: muhakkak
4.
rabbe-ke
: senin Rabbin
İsra Suresi, 87. Ayet:
İllâ rahmeten min rabbik(rabbike), inne fadlehu kâne aleyke
kebîr
â(
kebîr
en)....
İsra Suresi, 87. Ayet:
1.
illâ
: ancak, sadece
2.
rahmeten
: bir rahmet
3.
min rabbi-ke
: senin Rabbinden
4.
inne
: muhakkak
Kəhf Suresi, 49. Ayet:
Ve vudıal kitâbu fe terel mucrimîne muşfikîne mimmâ fîhi ve yekûlûne yâ veyletenâ mâli hâzel kitâbi lâ yugâdiru sagîreten ve lâ
kebîr
eten illâ ahsâhâ, ve vecedû mâ amilû hâdırâ(hâdıren), ve lâ yazlimu rabbuke ehadâ(ehaden). ...
Kəhf Suresi, 49. Ayet:
1.
ve vudıa
: ve kondu
2.
el kitâbu
: kitap
3.
fe tere
: o zaman görürsün
4.
el mucrimîne
: mücrimler
Məryəm Suresi, 8. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
rabbî
: Rabbim
3.
ennâ
: nasıl
4.
yekûnu lî
: benim olur (olabilir)
Taha Suresi, 71. Ayet:
Kâle âmentum lehu kable en âzene lekum, innehu le
kebîr
ukumullezî allemekumus sihr(sihra), fe le ukattıanne eydiyekum ve erculekum min hilâfin ve le usallibennekum fî cuzûın nahli ve le ta’lemunne eyyunâ eşeddu azâben ve ebkâ....
Taha Suresi, 71. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
âmentum
: inandınız mı, îmân mı ettiniz
3.
lehu
: ona
4.
kable
: önce
...
Ənbiya Suresi, 58. Ayet:
Fe cealehum cuzâzen illâ
kebîr
en lehum leallehum ileyhi yerciûn(yerciûne)....
Ənbiya Suresi, 58. Ayet:
1.
fe ceale-hum
: böylece onları kıldı (yaptı)
2.
cuzâzen
: cüz cüz, parça parça
3.
illâ
: hariç, den başka
4.
kebîr
en
...
Ənbiya Suresi, 63. Ayet:
Kâle bel fealehu
kebîr
uhum hâzâ fes’elûhum in kânû yentıkûn(yentıkûne). ...
Ənbiya Suresi, 63. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
bel
: hayır
3.
feale-hu
: onu o yaptı
4.
kebîr
u-hum
: onların büyüğü
<...
Həcc Suresi, 62. Ayet:
Zâlike bi ennallâhe huvel hakku ve enne mâ yed’ûne min dûnihî huvel bâtılu ve ennallâhe huvel aliyyul
kebîr
(
kebîr
u)....
Həcc Suresi, 62. Ayet:
1.
zâlike
: bu, işte böyle
2.
bi enne
: sebebiyle, çünkü
3.
allâhe
: Allah
4.
huve
: o
<...
Həcc Suresi, 62. Ayet:
İşte böyle, çünkü O, “Hakk”tır. Ve Muhakkak ki O'ndan (Allah'tan) başka dua ettiğiniz (taptığınız) şeyler, onlar bâtıldır. Muhakkak ki Allah, O, Âli (yüce)'dir, Kebir'dir (büyüktür)....
Həcc Suresi, 62. Ayet:
İşte böyle! Çünki Allah, O Hakk olandır. O’ndan başka (kendisine) yalvarmaktaoldukları şeyler ise gerçekten bâtıldır; hiç şübhesiz Aliyy (pek yüce olan),
Kebîr
(pek büyük olan) ancak Allah’dır....
Həcc Suresi, 62. Ayet:
İşte böyle. Çünkü Allah; hakkın ta kendisidir. O'nu bırakıp da taptıkları şeyler de doğrudan doğruya batıldır. Muhakkak ki Allah; Aliyy'dir, Kebir'dir....
Həcc Suresi, 62. Ayet:
Evet böyledir! Çünkü Allah Hakk'ın ta kendisidir. O'nun berisinden yalvarıp çağırdıkları ise bâtılın ta kendisidir. Hiç kuşkusuz, Allah Aliyy'dir,
Kebîr
'dir....
Furqan Suresi, 19. Ayet:
Fe kad kezzebûkum bimâ tekûlûne fe mâ testetîûne sarfan ve lâ nasrâ(nasran), ve men yazlım minkum nuzıkhu azâben
kebîr
â(
kebîr
en)....
Furqan Suresi, 19. Ayet:
1.
fe kad
: ve böylece oldu, olmuştu
2.
kezzebû-kum
: sizi yalanladılar
3.
bimâ
: den dolayı
4.
tekûlûne
: söylüyo...
Furqan Suresi, 21. Ayet:
Ve kâlellezîne lâ yercûne likâenâ lev lâ unzile aleynel melâiketu ev nerâ rabbenâ, lekad istekberû fî enfusihim ve atev utuvven
kebîr
â(
kebîr
en)....
Furqan Suresi, 21. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
ellezîne lâ yercûne
: dilemeyenler
3.
likâe-nâ
: bize kavuşmayı, ulaşmayı
4.
lev lâ
: olsa...
Furqan Suresi, 52. Ayet:
Fe lâ tutııl kâfirîne ve câhidhum bihî cihâden
kebîr
â(
kebîr
en)....
Furqan Suresi, 52. Ayet:
1.
fe
: artık
2.
lâ tutıı
: itaat etme
3.
el kâfirîne
: kâfirler
4.
ve câhid-hum
: ve onlarla cihad et, savaş
...
Şüəra Suresi, 49. Ayet:
Kâle âmentum lehu kable en âzene lekum, innehu le
kebîr
ukumullezî allemekumus sıhr(sıhra), fe le sevfe ta’lemûn(ta’lemûne), le ukattıanne eydiyekum ve erculekum min hılâfin ve le usallibennekum ecmaîn(ecmaîne)....
Şüəra Suresi, 49. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
âmentum
: siz îmân ettiniz
3.
lehu
: ona
4.
kable
: önce, evvel
Qəsəs Suresi, 23. Ayet:
Ve lemmâ verede mâe medyene vecede aleyhi ummeten minen nâsi yeskûn(yeskûne), ve vecede min dûnihimumreeteyni tezûdân(tezûdâni), kâle mâ hatbukumâ, kâletâ lâ neskî hattâ yusdirar riâu ve ebûnâ şeyhun
kebîr
(
kebîr
un)....
Qəsəs Suresi, 23. Ayet:
1.
ve lemmâ
: ve olduğu zaman
2.
verede
: vardı, ulaştı
3.
mâe
: su
4.
medyene
: Medyen
...
Loğman Suresi, 30. Ayet:
Zâlike bi ennellâhe huvel hakku ve enne mâ yed’ûne min dûnihil bâtılu ve ennallâhe huvel aliyyul
kebîr
(
kebîr
u)....
Loğman Suresi, 30. Ayet:
1.
zâlike
: işte bu
2.
bi enne
: olması sebebiyle
3.
allâhe
: Allah
4.
huve
: o
Loğman Suresi, 30. Ayet:
İşte bu, Allah'ın hak olması sebebiyledir. Ve O'ndan başka taptıkları şeyler mutlaka batıldır. Muhakkak ki Allah; Âli'dir (yüce), Kebir'dir (büyük)....
Loğman Suresi, 30. Ayet:
Böyledir! Çünki Allah, O hak olandır; (onların) O’ndan başka (kendisine)yalvarmakta oldukları şeyler ise gerçekten bâtıldır. Şübhesiz ki Aliyy (pek yüce olan),
Kebîr
(pek büyük olan) ancak Allah’dır....
Loğman Suresi, 30. Ayet:
Bu böyledir; çünkü Allah, Hakk'ın ta kendisidir. O'nun berisinde yalvarıp yakardıkları ise bâtıldır. Ve Allah Aliyy'dir, yüceliğine sınır yoktur;
Kebîr
'dir, büyüklüğüne sınır yoktur....
Səba Suresi, 23. Ayet:
Ve lâ tenfeuş şefâatu indehû illâ li men ezine leh(lehu), hattâ izâ fuzzia an kulûbihim kâlû mâzâ kâle rabbukum, kâlûl hakk(hakka), ve huvel aliyyul
kebîr
(
kebîr
u)....
Səba Suresi, 23. Ayet:
1.
ve lâ tenfeu
: ve fayda vermez
2.
eş şefâatu
: şefaat
3.
inde-hû
: onun yanında, katında, huzurunda
4.
illâ
: a...
Səba Suresi, 23. Ayet:
Ve O'nun huzurunda, kendisine izin verdiği kimseden başkasının şefaati bir fayda vermez. Onların kalplerinden korku giderilince: "Rabbiniz ne buyurdu?" dediler. (Onlar da) "Hakkı buyurdu." dediler. Ve O; Âli'dir (çok yüce), Kebir'dir (çok büyük)....
Səba Suresi, 23. Ayet:
Ve (o gün) O’nun (Allah’ın) huzûrunda kendisine izin verdiği kimseden başkasının şefâati fayda vermez. Nihâyet (şefâat edenlerin ve edilenlerin) kalblerinden dehşet giderildiği zaman (birbirlerine): 'Rabbiniz ne buyurdu?' derler. (Şefaat edecek olanlar da:) 'Hakkı(buyurdu)!' derler. Ve O, Aliyy (pek yüce olan)dır,
Kebîr
(çok büyük olan)dır....
Səba Suresi, 23. Ayet:
O'nun katında, kendisine izin verdiğinden başkası şefaat edemez. Nihayet kalblerindeki korku giderilince: Rabbınız ne dedi? dediler. Hakkı, dediler. Ve O, Aliyy'dir, Kebir'dir....
Səba Suresi, 23. Ayet:
O'nun katında, bizzat kendisinin izin verdiği kimseden başkasının şefaatı/kendisinin izin verdiği kimseden başkası için şefaat yarar sağlamaz. Sonunda, kalplerinden korku giderilince: "Rabbimiz ne dedi?" derler. "Hakkı söyledi, O'dur Aliyy, O'dur
Kebîr
."...
Fatir Suresi, 7. Ayet:
Ellezîne keferû lehum azâbun şedîd(şedîdun), vellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti lehum magfiretun ve ecrun
kebîr
(
kebîr
un)....
Fatir Suresi, 7. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar
2.
keferû
: inkâr ettiler
3.
lehum
: onlara, onlar için vardır
4.
azâbun
: azap
Fatir Suresi, 32. Ayet:
Summe evresnel kitâbellezînastafeynâ min ibâdinâ, fe minhum zâlimun li nefsih(nefsihî), ve minhum muktesid(muktesidun), ve minhum sâbikun bil hayrâti bi iznillâh(iznillâhi), zâlike huvel fadlul
kebîr
(
kebîr
u)....
Fatir Suresi, 32. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
evresne
: varis kıldık
3.
el kitâbe
: kitap
4.
ellezîne
: onlar
Mömin Suresi, 12. Ayet:
Zâlikum bi ennehû izâ duiyallâhu vahdehu kefertum, ve in yuşrek bihî tu’minû, fel hukmu lillâhil aliyyil
kebîr
(
kebîr
i). ...
Mömin Suresi, 12. Ayet:
1.
zâlikum
: işte bu, bu
2.
bi ennehu
: onun olması sebebiyle
3.
izâ duiye allâhu
: Allah'a davet edildiği, çağrıldığı zaman
4.
Mömin Suresi, 12. Ayet:
Bunun (bu azâbın) sebebi şübhesiz şudur: '(Herkes) Allah’a, tek olarak da'vet edildiği zaman, (siz) inkâr ettiniz! Hâlbuki O’na ortak koşulsa, inanıyordunuz. Artık hüküm, Aliyy (çok yüce olan),
Kebîr
(çok büyük olan) Allah’a âiddir.'...
Mömin Suresi, 12. Ayet:
Bunun sebebi şudur: Yalnız Allah'a dua edildiği zaman inkar ederdiniz de, O'na şirk koşulunca inanırdınız. Artık hüküm; Aliyy, Kebir Allah'ındır....
Şura Suresi, 22. Ayet:
Terez zâlimîne muşfikîne mimmâ kesebû ve huve vâkıun bihim, vellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti fî ravdâtil cennât(cennâti), lehum mâ yeşâûne inde rabbihim zâlike huvel fadlul
kebîr
(
kebîr
u)....
Şura Suresi, 22. Ayet:
1.
terâ
: görürsün
2.
ez zâlimîne
: zalimler
3.
muşfikîne
: korkanlar
4.
mimmâ (min mâ)
: şeyden
Şura Suresi, 22. Ayet:
Zalimlerin, kazandıklarından dolayı korkmuş olduklarını görürsün. Ve korktukları şey, onlar için vuku bulacaktır (başlarına gelecektir). Ve âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler) ve salih amel (nefs tezkiyesi) işleyenler, cennet bahçelerindedirler. Onlar için Rab'lerinin katında diledikleri herşey vardır. İşte bu fazlul kebirdir (büyük fazl)....
Qəmər Suresi, 53. Ayet:
Ve kullu sagîrin ve
kebîr
in mustetar(mustetarun)....
Qəmər Suresi, 53. Ayet:
1.
ve kullu
: ve herşey
2.
sagîrin
: küçük
3.
ve
kebîr
in
: ve büyük
4.
enzelte
: sen indirdin
...
Hədid Suresi, 7. Ayet:
Âminû billâhi ve resûlihî ve enfikû mimmâ cealekum mustahlefîne fîh(fîhi), fellezîne âmenû minkum ve enfekû lehum ecrun
kebîr
(
kebîr
un)....
Hədid Suresi, 7. Ayet:
1.
âminû
: îmân edin
2.
bi allâhi
: Allah'a
3.
ve resûli-hi
: ve onun resûlüne
4.
ve enfikû
: ve infâk edin
Mülk Suresi, 9. Ayet:
Kâlû belâ kad câenâ nezîrun fe kezzebnâ ve kulnâ mâ nezzelallâhu min şey'in entum illâ fî dalâlin
kebîr
(
kebîr
in)....
Mülk Suresi, 9. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
belâ
: bilâkis, evet
3.
kad
: olmuştu
4.
câe-nâ
: bize geldi
İnsan Suresi, 20. Ayet:
Ve izâ reeyte semme reeyte naîmen ve mulken
kebîr
â(
kebîr
en)....
İnsan Suresi, 20. Ayet:
1.
ve izâ raeyte
: ve gördüğün zaman, baktığın zaman
2.
semme
: orada
3.
raeyte
: sen gördün
4.
naîmen
: ni'metler...
Bürüc Suresi, 11. Ayet:
İnnellezîne âmenû ve amilus sâlihâti lehum cennâtun tecrî min tahtihel enhâr(enhâru), zâlikel fevzul
kebîr
(
kebîr
u)....
Bürüc Suresi, 11. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
ellezîne
: onlar, ..... olanlar
3.
âmenû
: âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
4.
ve amilû
Əhzab Suresi, 47. Ayet:
Ve beşşiril mu’minîne bi enne lehum minallâhi fadlen
kebîr
â(
kebîr
en)....
Əhzab Suresi, 47. Ayet:
1.
ve beşşir
: ve müjdele
2.
el mu'minîne
: mü'minler
3.
bi enne
: olduğunu
4.
lehum
: onlar için
Əhzab Suresi, 68. Ayet:
Rabbenâ âtihim dı’feyni minel azâbi vel anhum la’nen
kebîr
â(
kebîr
en)....
Əhzab Suresi, 68. Ayet:
1.
rabbe-nâ
: Rabbimiz
2.
âti-him
: onlara ver
3.
dı'feyni
: iki, misli, iki kat
4.
min el azâbi
: azaptan
Mülk Suresi, 12. Ayet:
İnnellezîne yahşevne rabbehum bil gaybi lehum magfiretun ve ecrun
kebîr
(
kebîr
un)....
Mülk Suresi, 12. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki onlar
2.
yahşevne
: huşû duyarlar
3.
rabbe-hum
: Rab'lerine
4.
bi el gaybi
: gaybda...