Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Vaqiə Suresi, 3. Ayet:
O,
kimini
alçaldar,
kimini
də ucaldar....
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar! Öləndən sonra yenidən diriləcəyinizə şübhəniz varsa (ilk yaradılışınızı yada salın). Həqiqətən, Biz sizi (babanız Adəmi) torpaqdan, sonra mənidən (nütfədən), sonra laxtalanmış qandan, daha sonra müəyyən, tam bir şəklə düşmüş (vaxtında doğulmuş) və düşməmiş (vaxtından əvvəl doğulmuş) bir parça ətdən yaratdıq ki, (qüdrətimizi) sizə göstərək. İstədiyimizi ana bətnində müəyyən bir müddət (adətən, doqquz ay) saxlayar, sonra sizi (oradan) uşaq olaraq (doğurub) çıxardarıq. Sonra yetkinlik ...
Vaqiə Suresi, 3. Ayet:
O (
kimini
) alçaldacaq, (
kimini
də) ucaldacaqdır....
Təğabun Suresi, 2. Ayet:
Sizi yaradan Odur.
Kimini
z kafirsiniz,
kimini
z mömin. Allah nə etdiklərinizi görəndir!...
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Biz onların hər birini öz günahı ilə yaxaladıq (hərəyə öz günahına görə cəza verdik).
Kimini
n başı üstünə (qasırğa ilə) qızmar daş yağdırdıq,
kimini
dəhşətli (tükürpədici) səs yaxaladı,
kimini
yerə gömdük,
kimini
də suya qərq etdik. Allah onlara zülm etmirdi, onlar özləri özlərinə zülm edirdilər....
Bəqərə Suresi, 87. Ayet:
Ant olsun ki Musa'ya Kitap'ı verdik. Ardı sıra resuller gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da Beyyinat'ı verdik ve O'nu Kudus'un Ruhu ile destekledik. Ne zaman bir elçi hoşunuza gitmeyen bir şey getirdiyse, büyüklük taslayarak
kimini
yalanlayıp,
kimini
de öldürmediniz mi?...
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
Elbette Allah, size verdiği sözü tuttu; O'nun izni ile onları kırıp geçiriyordunuz. Ne var ki arzuladığınız zafere kavuştuktan sonra, gevşediniz. Verilen emre uymayarak, itaatsizlik ettiniz.
Kimini
z dünyayı isterken,
kimini
z de ahireti istiyordu. Bundan dolayı Allah sınamak için, size olan desteğini kesti. Ancak yine de sizi affetti. Allah, müminlere karşı gerçekten lütuf sahibidir....
Ənam Suresi, 65. Ayet:
De ki: "Sizin üstünüzden ve ayaklarınızın altından azap göndermeye, sizi topluluklar halinde ayırıp
kimini
zin hıncını
kimini
ze tattırmaya kadir olan O'dur." Bak, iyice anlasınlar diye ayetlerimizi nasıl her yönüyle açıklıyoruz....
Nəhl Suresi, 36. Ayet:
Ant olsun ki, Biz, her ümmete, Allah'a kulluk etmeleri ve tağuttan uzak durmaları için bir resul gönderdik. Allah onlardan
kimini
doğru yola iletti, kimine de sapkınlık hak oldu. Şimdi yeryüzünde gezin de yalanlayanların sonunun nasıl olduğuna bakın....
Nəhl Suresi, 70. Ayet:
Sizi, Allah yarattı, sonra da sizi vefat ettirecek. Sizden
kimini
z de bilir bir haldeyken, hiçbir şey bilmeyen ihtiyar bir bunak oluncaya dek yaşatılır. Allah, Her Şeyi Bilen'dir, Her Şeye Gücü Yeten'dir....
Nəhl Suresi, 71. Ayet:
Allah, rızık konusunda
kimini
zi
kimini
ze üstün kıldı. Üstün kılınanlar; rızıklarını yeminle hak sahibi oldukları kimselere aktarıyorlar da onlar, onda eşit oluyorlar mı? O halde, Allah'ın nimetini mi inkar ediyorlar?...
İsra Suresi, 55. Ayet:
Göklerde ve yeryüzünde kimlerin olduğunu Rabb'in daha iyi bilir. Ant olsun ki Biz nebilerin
kimini
kiminden, kimi nitelikleriyle üstün kıldık. Davud'a Zebur'u verdik....
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar! Eğer öldükten sonra yeniden dirilmekten kuşkunuz varsa; bilin ki Biz, sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra bir alakadan, sonra yapısı belli belirsiz mudğadan yarattık. Ne olduğunuzu bilin diye size açıklıyoruz. Ve Biz, dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde tutarız. Sonra sizi bir bebek olarak çıkarırız. Sonra
kimini
z ergenlik çağına ulaşır. Ve sizden bir kısmınız vefat ettirilir.
Kimini
z de ömrünün en kötü dönemine erişir; bir şey bilmez yaşlı bir bunak haline gelir. ...
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
Biz, onun, sütannelerinin sütünü emmemesini sağladık. Bunun üzerine: "Size, onun bakımını üstlenecek ve onu iyi yetiştirecek bir aile göstereyim mi?" dedi....
Yasin Suresi, 72. Ayet:
Bu hayvanları yararlanmalarına sunduk. Kimine biniyor,
kimini
de yiyorlar....
Mömin Suresi, 67. Ayet:
O, sizi topraktan yaratandır. Sonra bir nutfeden, sonra bir alakadan. Sonra sizi bir bebek olarak dünyaya getiriyor. Nihayet olgunluk çağına ulaşır, derken yaşlanırsınız.
Kimini
z bu süreci tamamlamadan vefat ettirilir.
Kimini
z de belirlenen süreye kadar yaşarsınız. Umulur ki aklınızı kullanırsınız....
Müzzəmmil Suresi, 20. Ayet:
Rabb'in, senin bazen gecenin üçte ikisinden daha az, bazen yarısı, bazen üçte bir kadar vakit geçirdiğini elbette biliyor. Seninle beraber bulunanlardan bir grubun da. Geceyi ve gündüzü takdir eden Allah'tır. Onu asla hesaplayamayacağınızı bildi de tevbenizi kabul etti. O halde ilahi mesajı gücünüz yettiğince insanlara ulaştırmaya çalışın. Ayrıca Allah, içinizden kimin hasta olduğunu bilmektedir.
Kimini
zin Allah'ın lütfundan rızkını aramak için yeryüzünde çalışmaya,
kimini
zin de kendisini A...
Bəqərə Suresi, 29. Ayet:
O, yeryüzündeki varlıkların ve imkânların hepsini sizin için yaratandır. Sonra göğe yönelerek çe
kimini
tesis eden, dengesini sağlayan, hükümranlığını kuran, gökleri yaratılış amacına uygun yedi gök olarak düzenleyendir. Her şey, O’nun ilmi, planı, iradesi dahilinde gerçekleşmektedir....
Bəqərə Suresi, 36. Ayet:
Fakat Şeytan, oradan ikisinin ayağını kaydırdı ve böylece onları içinde bulundukları (durum)dan çıkardı. Biz de: "
Kimini
z
kimini
ze düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar bir yerleşim ve meta vardır" dedik....
Bəqərə Suresi, 36. Ayet:
(Ne var ki) Şeytan onları oradan kaydırdı; ikisini de içinde bulundukları şeyden (sonsuz nimetlerden) çıkardı. (Bunun üzerine) Biz de (bundan böyle)
kimini
z
kimini
ze düşman olarak (oradan yeryüzüne) inin. Sizin için yeryüzünde (belli) bir süreye kadar bir karargâh ve yararlanacağınız şey (ler) vardır, dedik....
Bəqərə Suresi, 36. Ayet:
Bunun üzerine şeytan onları oradan kaydırdı, ikisini de bulundukları o bolluk içindeki yerden çıkardı. Biz de: «Haydi
kimini
z
kimini
ze düşman olarak inin ve yerde bir zamana kadar kalıp nasibinizi alacaksınız.» dedik....
Bəqərə Suresi, 36. Ayet:
Bunun üzerine Şeytan onları (n ayağını) oradan kaydırıp içinde bulunduklarından (onun ni'metlerinden) onları çıkarıvermiş (mahrum edivermiş) di. Biz de: «
Kimini
z
kimini
ze düşman olarak inin. Yer yüzünde sizin için bir vakta (ömrünüzün sonuna) kadar durak ve fâidelenecek şey vardır» demişdik. ...
Bəqərə Suresi, 36. Ayet:
Nihayet şeytan onları cennetten kaydırdı. Onları bulundukları yerden çıkardı. Biz de:
Kimini
z
kimini
ze düşman olarak inin. Yeryüzünde sizin için bir zamana kadar yerleşim ve faydalanma vardır, dedik....
Bəqərə Suresi, 36. Ayet:
Ama Şeytan orada ikisini de yoldan çıkardı ve böylece sahip oldukları konumu yitirmelerine sebep oldu. Bu yüzden Biz: "İnin, (bundan böyle)
kimini
z
kimini
ze düşman olarak yaşayın ve yeryüzünü bir müddet için mesken edinip orada geçiminizi sağlayın!" dedik....
Bəqərə Suresi, 36. Ayet:
Fakat Şeytan, oradan ikisinin ayağını kaydırdı ve böylece onları içinde bulundukları durumdan çıkardı. Biz de: «
Kimini
z
kimini
ze düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde belli bir vakte kadar bir yerleşim ve meta vardır» dedik....
Bəqərə Suresi, 85. Ayet:
Sonra sizler; birbirinizi öldüren, aranızdan bir takımını yurtlarından süren, onlara karşı günah ve düşmanlıkla birleşen, onları (yurtlarından) çıkarmak haram kılınmışken esir olarak geldiklerinde fidyeleşmeye kalkan kimselersiniz. Yoksa kitabın bir kısmına inanıp bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Sizden böyle yapanın cezası; dünya hayatında rezil olmaktan başka birşey değildir. Kıyamet gününde ise onlar, azabın en şiddetlisine uğratılırlar. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir....
Bəqərə Suresi, 87. Ayet:
Şüphe yok ki Mûsâ'ya Tevrat'ı verdik, ardından birtakım peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya apaçık deliller verip onu Rûh-ül-Kudüs'le kuvvetlendirdik. Nefsinizin hoşlanmadığı bir emirle peygamber geldi mi demek ululanmak isteyeceksiniz,
kimini
z onları yalanlayacak,
kimini
z öldürecek ha....
Bəqərə Suresi, 87. Ayet:
Andolsun biz Musa'ya Kitab'ı verdik. Ondan sonra ardarda peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da deliller verdik. Ve onu, Rûhu'l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik. Ama ne zaman size bir peygamber nefislerinizin hoşlanmadığı bir şey getirdiyse büyüklük taslayarak
kimini
yalanladığınız
kimini
de öldürdüğünüz doğru değil mi!...
Bəqərə Suresi, 87. Ayet:
Celâlim hakkı için: Musaya o kitabı verdik arkasından bir takım Peygamberlerle de takib ettik, hele Meryemin oğlu İsaya beyyineler verdik ve onu ruhülkudüs ile te'yit eyledik, ya artık size nefislerinizin hoşlanmayacağı bir emr ile bir Peygamber geldikçe her def'asında kafa tutarsınız kibrinize dokunduğu için kimine yalan der
kimini
öldürür müsünüz?...
Bəqərə Suresi, 87. Ayet:
Andolsun ki, Musa'ya o kitabı verdik, arkasından bir takım peygamberler de gönderdik. Hele Meryem oğlu İsa'ya deliller verdik ve O'nu Cebrail ile de destekledik. Demek ki, size nefislerinizin hoşlanmayacağı bir emirle bir peygamber geldikçe her defasında kafa mı tutacaksınız? Kibrinize dokunduğu için kimine yalan diyecek,
kimini
de öldürecek misiniz?...
Bəqərə Suresi, 87. Ayet:
Andolsun ki biz Musa’ya kitap verdik. Ondan sonra da birbiri ardınca peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa’ya da beyyineler verdik. Ve onu Ruh-ul-Kudüs ile te’yid ettik. Demek bir peygamber ne vakit size gönüllerinizin hoşlanmadığı bir şeyi getirirse, kibirlenmek isteyeceksiniz de
kimini
z tekzip edecek,
kimini
z de öldüreceksiniz öyle mi?.....
Bəqərə Suresi, 87. Ayet:
Andolsun, Musâya o Kitabı verdik, ondan (Musâdan) sonra da birbiri ardınca (ayni şerîatle memur) peygamberler gönderdik. Meryemin oğlu İsâye de beyyineler (gaayet açık burhanlar, mu'cizeler) verdik ve onu Ruuh-ül kuds ile destekledik. Demek, size ne vakit bir peygamber gönüllerinizin hoşlanmadığı bir şey'i getirirse kibirlenmek isteyeceksiniz de
kimini
z yalanlayacak,
kimini
z de öldüreceksiniz, öyle mi. ...
Bəqərə Suresi, 87. Ayet:
Andolsun ki, biz Musa'ya kitab verdik. Ondan sonra da birbiri ardınca peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da beyyineler verdik. Ve onu ruh'ül-Kudüs ile destekledik. Demek, bir peygamber size ne zaman gönüllerinizin hoşlanmadığı bir şeyi getirirse, kibirlenmek isteyeceksiniz de;
kimini
yalanlayarak,
kimini
de öldüreceksiniz öyle mi?...
Bəqərə Suresi, 87. Ayet:
Biz Mûsâ’ya kitap verdik. Ondan sonra peş peşe peygamberler gönderdik. Meryem’in oğlu Îsâ’ya da mûcizeler, açık deliller verdik ve onu Ruhu’l-Kudüs (Cebrâil) ile destekledik. Demek size her ne zaman bir peygamber gelip de nefislerinizin hoşlanmadığı bir şey getirirse kafa tutacak, onların kimine yalancı deyip
kimini
öldüreceksiniz ha!...
Bəqərə Suresi, 87. Ayet:
Andolsun, Mûsâ'ya Kitabı verdik, arkasından peygamberler gönderdik. Meryem oğlu Îsâ'ya da açık deliller verdik ve onu Ruh'ül-Kudüs (Cebrâil) ile destekledik. Ne zaman ki, bir peygamber, size canınızın istemediği bir şey getirdiyse büyüklük taslamadınız mı?
Kimini
yalanladınız,
kimini
de öldürüyordunuz?...
Bəqərə Suresi, 87. Ayet:
And olsun ki, biz Musa'ya kitap verdik; ondan sonra da peş peşe peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da apaçık deliller verdik ve onu Ruhu'l-Kudüs ile güçlendirdik. Yoksa siz, canınızın istemediği bir peygamber size geldiğinde büyüklük taslayacak ve
kimini
yalanlayıp
kimini
de öldürecek misiniz?...
Bəqərə Suresi, 136. Ayet:
(Ey mü'minler) deyin ki: «Biz Allaha, bize indirilene (Kur'ân-ı Kerîme), İbrâhîme, İsmâîle, İshaka, Yakuba ve torunlarına (esbaata) indirilenlere, Musâya, İsâye verilenlere ve (bütün) peygamberlere Rableri katından verilen (Kitâb ve âyetler) e îman etdik. Onlardan hiçbirini (kimine inanmak,
kimini
inkâretmek suretiyle) diğerinden ayırd etmeyiz. Biz (Allaha) teslîm olmuş (müslümanlar) ız». ...
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
And olsun ki, kendilerine kitap verilenlere her türlü âyet (delil, belge, kanıt)ı getirsen yine de Senin kıblene uymazlar. (Elbetteki) Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onların kimi
kimini
n (Yahudiler, Hıristiyanların, Hıristiyanlar da Yahudilerin) kıblesine zaten uyacak değillerdir. And olsun ki. Sana gelen bunca ilimden sonra kalkar da (farzedelim) onların arzu ve heveslerine uyacak olursan, şüphesiz ki o zaman Sen de zâlimlerden olursun....
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
Andolsun ki (Habîbim) sen, kendilerine Kıble verilenlere (kıble mes'elesine dâir) her âyeti (burhanı, mu'cizeyi) getirmiş olsan onlar (inadiarmdan) yine senin kıblene uymazlar. Sen de onların kıblesine tâbi' olucu değilsin. (Hattâ) onların kimi
kimini
n (Yahudiler Hıristiyanların, Hıristiyanlar Yahudilerin) kıblesine uyucu değildir. Andolsun (Habîbim) sana gelen bunca ilim (ve vahy) den sonra (bilfarz) onların hevâ (ve heves) terine uyacak olursan, o takdirde şübhesiz ve muhakkak (kendilerine) ya...
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
Andolsun ki; sen, kendilerine kitab verilmiş olanlara her ayeti getirsen, onlar yine senin kıblene uymazlar. Sen de onların kıblesine uyacak değilsin. Onların kimi de,
kimini
n kıblesine uyacak değildirler. Andolsun ki; sana gelen bunca ilimden sonra şayet sen onların heveslerine uyacak olursan, o takdirde şüphesiz zalimlerden olursun....
Bəqərə Suresi, 245. Ayet:
Yalnız Allah rızâsı için gönül hoşluğu ile bir ödünç verecek kimdir ki, Allah ona kat kat mükâfatını versin? Allah
kimini
daraltır (da hayra koşmaz).
Kimini
n de kalbini genişletir (de ödünç vermeye koşar) Siz hesap vermek için ona döndürüleceksiniz....
Bəqərə Suresi, 245. Ayet:
Kimdir o ki Allaha güzel bir ödünc versin de (Allah da) onu katkat, bir çok artırsın? Allah (
kimini
) daraltır, (
kimini
) genişletir. Siz (hepiniz) ancak ona döndürü (lüp götürü) leceksiniz. ...
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
İşte Biz, o resûllerden bir kısmını, diğerlerinin üzerine faziletli kıldık. Allah, onlardan kimiyle konuştu,
kimini
de derecelerle yükseltti. Ve Biz, Meryem'in oğlu İsa'ya beyyineler verdik. Ve onu Ruh'ûl Kudüs ile destekledik (doğruladık). Eğer Allah dileseydi, onlardan sonra gelenler, kendilerine beyyineler (ispat vasıtaları) geldikten sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Lâkin ayrılığa düştüler. O zaman onlardan kimi îmân etti, kimi de inkâr etti. Eğer Allah dileseydi, birbirlerini öldürmezlerdi...
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
İşte o Rasûllerden bazısını bazısından daha üst özellikli kıldık. Onlardan kimi Allâh kelâmına muhatap oldu,
kimini
de derecelerle daha yükseltti. Meryemoğlu İsa'ya da açık deliller verdik, varlığında açığa çıkan Ruh-ül Kuds (kutsal kuvveler) ile teyit ettik. . . Eğer Allâh dileseydi, onlardan sonraki toplumlar kendilerine açık deliller ulaştığı hâlde birbirlerini öldürmezdi. Fakat fikir ayrılığına düştüler, kimi iman etti kimi de inkâr etti. Eğer Allâh dilemiş olsaydı birbirlerini öldürmezlerdi...
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
İşte bu peygamberlerin
kimini
kiminden üstün kıldık ; onlardan, Allah'ın kendileriyle söyleştiği kimseler vardır ve bir kısmının da derecelerini yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya açık belgeler verdik ve onu Rûhulkuds (Melek Cebrail) ile destekledik. Eğer Allah dileseydi bunların arkasından gelen (ümmet)ler kendilerine açık belgeler geldikten sonra artık birbirlerini öldürmezlerdi. Ama (her şeye rağmen) ayrılıp sürtüştüler : Kimi imân etti, kimi küfre saptı; fakat Allah dileseydi birbirlerini öld...
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
Biz, o işaret edilen peygamberlerden
kimini
kiminden üstün kıldık. İçlerinden kimi ile Allah konuştu,
kimini
de daha yüksek derecelere çıkardı. Meryem oğlu İsa'ya da o açık delilleri ve mucizeleri verdik ve kendisini Cebrail ile destekledik. Eğer Allah dileseydi, onlardan sonraki milletler kendilerine o açık deliller geldikten sonra birbirlerinin kanına girmezlerdi. Fakat anlaşmazlığa düştüler, kimi inandı, kimi inkar etti. Yine Allah dileseydi, birbirlerinin kanına girmezlerdi. Ne varki Allah, ...
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
Şu peygamberler onlardan
kimini
kiminden üstün kıldık. Allah, onlardan kimiyle söyleşmiş,
kimini
de derecelerle yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya da açık deliller verdik. Ve onu Ruh'ul-Kudüs ile destekledik. Eğer Allah dilesydi; onların arkasındakiler; kendilerine apaçık deliller geldikten sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat ihtilafa düştüler, sonra onlardan kimi inandı, kimi de inkar etti. Allah dileseydi; birbirlerini öldürmezlerdi. Ancak Allah, istediğini yapar....
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
Bu elçilerin bazılarına diğerlerinden daha fazla meziyetler bahşettik: İçlerinden kimi ile Allah (bizzat) konuşmuş,
kimini
de daha üst derecelere yükseltmiştir. Biz, Meryem oğlu İsa'ya hakikatin tüm kanıtlarını bahşettik ve o'nu kutsal ilham ile destekledik. Ve eğer Allah dileseydi, o (elçiler)den sonra gelenler, kendilerine hakikatin bütün kanıtları geldikten sonra birbirleriyle çatışmazlardı; ancak (vaki olduğu üzere) onlar karşıt görüşlere kapıldılar ve bazıları imana ererken diğerleri hakika...
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
Biz o peygamberlerden
kimini
kiminden üstün kıldık. Allah onlardan kimileri ile konuşmuş, bazılarının da derecelerini yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya da açık mucizeler verdik ve onu kudsî ruhla destekledik. Allah dileseydi, onlardan sonra gelenler, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat onlar ihtilâfa düştüler. Kimileri inandı, kimileri de küfre saptı. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat Allah dilediğini yapar....
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
Biz, o peygamberlerin
kimini
kimine üstün kıldık. Allah onlardan bazısına hitap buyurdu, bazısını birçok derecelerle yükseltti. Meryem’in oğlu Îsâ’ya da o açık belgeleri, mûcizeleri verdik ve onu Rûhulkudüs ile destekledik. Eğer Allah dileseydi, onların peşlerinden gelenler kendilerine açık delillerin gelmesine rağmen, birbirleriyle savaşmazlardı. Lâkin ihtilâfa düştüler de onlardan bir kısmı iman, bir kısmı ise inkâr etti. Şayet Allah dileseydi onlar birbirleri ile savaşmazlardı, lâkin şu var k...
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
İşte o elçilerden
kimini
kiminden üstün kıldık. Allâh onlardan kimine konuştu,
kimini
de derecelerle yükseltti. Meryem oğlu Îsâ'ya da açık deliller verdik ve onu Ruh'ül-Kudüs ile destekledik. Allâh dileseydi onların arkasından gelen milletler, kendilerine açık deliller gelmiş olduktan sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat anlaşmazlığa düştüler, onlardan kimi inandı, kimi de inkâr etti. Allâh dileseydi, birbirlerini öldürmezlerdi. Ama Allâh dilediğini yapar....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Erkek hizmetkârın yerini dolduramaz zannettikleri Meryem’e, yaratan, yaşama kabiliyeti gücü ve varlıklara işleyiş düzeni veren, koruyan, kontrol eden Rabbi o derece hüsnü kabul gösterdi ki, onu, ilk yaratılışa benzer bir yaratma ile, bir ümmete hizmet edecek, dölsüz, güzel bir oğul ihsanına layık gördü. Onun bakımını, nafakasını, ihtiyaçlarının karşılanmasını, Zekeriyya’nın sırtına yükledi, onu Zekeriyya’nın himayesine verdi. Zekeriyya onun yanına, mabeddeki özel bölmeye her girişinde Meryem’in ...
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Rabbi onu güzel bir kabulle kabul etti; güzel bir şekilde yetiştirip büyüttü ve onun bakımını Zekeriyya'nın yükümlülüğüne verdi. Zekeriyya ne zaman onun bulunduğu mabede girse yanında yiyecek bulurdu. 'Ey Meryem! Bu sana nereden geliyor?' derdi. O da: 'Allah'ın katındandır. Şüphesiz Allah dilediğine hesapsız rızık verir' derdi....
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Rabbi onu güzel bir şekilde kabul buyurdu; onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi ve Zekeriyyâ da onun bakımını üstlendi. Zekeriyyâ, onun yanına, mihrâba her girdiğinde yanında bir rızık bulurdu. "Ey Meryem, bu sana nereden?" derdi. (O da) "Bu, Allâh katından" derdi. "Allâh, dilediğine hesapsız rızık verir."...
Ali-İmran Suresi, 44. Ayet:
1.
zâlike
: işte bu
2.
min enbâi
: haberlerinden
3.
el gaybi
: gayb
4.
nûhî-hi ileyke
: onu sana vahyediyoruz
...
Ali-İmran Suresi, 44. Ayet:
İşte bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Yoksa, onlar Meryem'in bakımını kim üstlenecek diye kur'a çekerken sen onların yanında değildin. Onlar tartışırken de sen yanlarında değildin....
Ali-İmran Suresi, 44. Ayet:
Bu, gayb haberlerindendir ki, sana vahyediyoruz. Onlar, Meryem'in bakımını kimin üstleneceğini belirlemek için kalemlerini atarlarken sen yanlarında değildin. Çekiştikleri sırada da yanlarında değildin....
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
Andolsun ki; Allah, size olan vaadine sadık kaldı. O'nun (Allah'ın) izni ile onları perişan edip öldürüyordunuz. Fakat, Allah size sevdiğiniz şeyi (galibiyeti) gösterdikten sonra gevşeklik göstermiştiniz. Ve verilen emir hakkında nizaya (anlaşmazlığa) düştünüz ve isyan ettiniz. Sizden
kimini
z dünyayı istiyordu (ganimete koştu),
kimini
z ahireti istiyordu (onlar şehit olana kadar yerlerinde kaldı). Sonra sizi imtihan etmek için, sizi onlardan geri çevirdi (mağlup olup geri döndünüz) ve andolsun ki...
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
Andolsun, Allah size verdiği sözünde sadık kaldı; siz O'nun izniyle onları kırıp geçiriyordunuz. Öyle ki sevdiğiniz (zafer)i size gösterdikten sonra, siz yılgınlık gösterdiniz, isyan ettiniz ve emir hakkında çekiştiniz. Sizden
kimini
z dünyayı,
kimini
z ahireti istiyordu. Sonra (Allah) denemek için sizi ondan çevirdi. Ama (yine de) sizi bağışladı. Allah mü'minlere karşı fazl (ve ihsan) sahibi olandır....
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
And olsun ki, Allah'ın size verdiği söz doğru çıktı; hani Allah'ın izniyle onları kırıp geçiriyordunuz, tâ ki sevdiğiniz şeyi (zafer ve ganimeti) size gösterdikten sonra korkuyla karışık bir yılgınlık göstererek bu hususta tartışıp çekiştiniz, emre uymadınız ; o kadar ki,
kimini
z dünyayı,
kimini
z âhireti istiyordu. Sonra denemek için sizi onlardan çevirdi (bozguna uğrattı). Şanıma and olsun ki sizi (Allah) affetti. Allah mü'minlere karşı fazl-u kerem sahibidir.....
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
ALLAH size verdiği sözde durdu ve nitekim izniyle onları darmadağın ettiniz. Ama, sevdiğiniz (zaferi) size gösterdikten sonra duraksadınız, savaş hakkında birbirinizle çekiştiniz ve emirleri dinlemediniz.
Kimini
z dünyayı istiyordu,
kimini
z de ahireti... Sonra, sınamak için sizi onlardan çevirdi ve her şeye rağmen sizi affetti. ALLAH'ın inananlara nimeti boldur...
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
Filhakika Allahın size va'di doğru çıktı, o hengâmda onları doğruyordunuz tâ o sevdiğiniz galebeyi Allah size gösterdikten sonra ısyan edib verilen emirde nizaa kalarak yıldığınız lâhzeye kadar ki
kimini
z dünyayı isteyordu,
kimini
z Ahıreti isteyordu, sonra Allah sizi mübtelâ kılmak için onlardan çevirdi, maamafih sizden afiv de etti, Allahın mü'minlere bir fazlı var...
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
Gerçek şu ki, sizler Allah'ın izniyle onları kesip doğrarken, Allah'ın size va'di doğru çıktı. Nihayet o sevdiğiniz zaferi Allah size gösterdikten sonra isyan edip verilen emirde çekişip yıldığınız ana kadar ki,
kimini
z dünyayı,
kimini
z ahireti istiyordu. Sonra Allah, sizleri denemek için onlardan (geri) çevirdi. Bununla birlikte sizi de bağışladı. Çünkü Allah'ın inananlara bir lütfu vardır....
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
Siz Allah'ın izni ile düşmanlarınızı öldürürken, Allah, size olan vaadini yerine getirmiştir. Allah size sevdiğiniz (galibiyeti) gösterdikten sonra zaafa düştünüz. (Peygamber'in verdiği) emir hakkında tartışmaya kalkıştınız ve isyan ettiniz.
Kimini
z dünyayı istiyordu,
kimini
z ahireti istiyordu. Sonra Allah sizi, denemek için onlardan geri çevirdi ve sizi bağışladı. Allah müminlere karşı çok lütufkârdır....
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
Allah size verdiği sözü yerine getirdi. Hani size sevdiğinizi (zaferi) gösterdikten sonra bozuluncaya, savaş konusunda görüş ayrılığına düşünceye ve itaatsizlik edinceye kadar müşrikleri kırıp geçiriyordunuz.
Kimini
z dünyayı istiyordu,
kimini
z de ahireti istiyordu. Sonra sizi deneyden geçirmek için onların başından savdı. Ama yine de sizi affetti. Allah müminlere karşı gerçekten lütuf sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
Andolsun, Tanrı size verdiği sözünde sadık kaldı; siz O'nun izniyle onları kırıp geçiriyordunuz. Öyle ki sevdiğiniz (zafer)i size gösterdikten sonra siz yılgınlık gösterdiniz, isyan ettiniz ve buyruk hakkında çekiştiniz. Sizden
kimini
z dünyayı,
kimini
z ahireti istiyordu. Sonra (Tanrı) denemek için sizi ondan çevirdi. Ama (yine de) sizi bağışladı. Tanrı inançlılara karşı fazl sahibi olandır....
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
Allah size yaptığı yardım vaadini gerçekleştirdi: O’nun izni ile o düşmanlarınızı kırıp geçiriyordunuz. Allah’ın, size arzuladığınız galibiyeti göstermesine kadar, böylece bu vaad yerine geldi. Ama sonra siz isyan ettiniz, verilen emir hakkında çekiştiniz, yılgınlık gösterdiniz. O esnada
kimini
z dünya menfaatini istiyordu,
kimini
z âhiret mükâfatını. Sonra Allah sizi denemek için, onlara karşı size verdiği desteği geri çekti, bozguna uğradınız. Bununla beraber sizin kusurlarınızı bağışladı da! Za...
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
Kendi izniyle onları öldürdüğünüz sürece Allâh, size (yardım) va'dini doğruladı: Nihâyet siz korktunuz, Allâh size sevdiğiniz(gâlibiyet)i gösterdikten sonra (verilen) emir hakkında (birbirinizle) çekişip isyân ettiniz:
Kimini
z dünyâyı istiyordu,
kimini
z âhireti istiyordu. Sonra Allâh sizi denemek için onlardan geri çevirdi (yenilgiye uğrattı. Buna rağmen) sizi bağışladı. Allâh mü'minlere karşı çok lutufkârdır....
Ali-İmran Suresi, 152. Ayet:
Andolsun, Allah size verdiği sözünde sadık kaldı; siz O'nun izniyle onları kırıp geçiriyordunuz. Öyle ki sevdiğiniz (zafer) i size gösterdikten sonra, siz yılgınlık gösterdiniz, isyan ettiniz ve emir hakkında çekiştiniz. Sizden
kimini
z dünyayı istiyor,
kimini
z de ahireti istiyordu. Sonra (Allah) denemek için sizi ondan çevirdi. Ama (yine de) sizi bağışladı. Allah mü'minlere karşı fazl (ve ihsan) sahibi olandır....
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Kederden sonra, bir ta
kimini
zi kendinden gecirecek sekilde size huzur ve emniyet indirdi; oysa bir ta
kimini
z da kendi derdlerine dusmuslerdi. Haksiz yere Allah hakkinda, cahiliye devrinde oldugu gibi inaniyorlar. «Bu iste bizim bir fikrimiz var mi?» diyorlardi; De ki: «Buyrugun hepsi Allah'indir". Sana acmadiklarini iclerinde gizliyorlar. «Bu iste bizim fikrimiz alinsaydi, burada oldurulmezdik» diyorlar. De ki: «Evlerinizde olsaydiniz, haklarinda olum yazili olan kimseler, yine de devrilecekleri...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Kederden sonra, bir takımınızı kendinden geçirecek şekilde size huzur ve emniyet indirdi; oysa bir takımınız da kendi derdlerine düşmüşlerdi. Haksız yere Allah hakkında, cahiliye devrinde olduğu gibi inanıyorlar. 'Bu işte bizim bir fikrimiz var mı?' diyorlardı; De ki: 'Buyruğun hepsi Allah'ındır'. Sana açmadıklarını içlerinde gizliyorlar. 'Bu işte bizim fikrimiz alınsaydı, burada öldürülmezdik' diyorlar. De ki: Evlerinizde olsaydınız, haklarında ölüm yazılı olan kimseler, yine de devrilecekleri ...
Ali-İmran Suresi, 195. Ayet:
Nitekim Rableri onlara (dualarını kabul ederek) cevab verdi: "Şüphesiz Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden bir işte bulunanın işini boşa çıkarmam. Sizin
kimini
z
kimini
zdendir. İşte, hicret edenlerin, yurtlarından sürülüp çıkarılanların ve yolumda işkence görenlerin, çarpışıp öldürülenlerin, mutlaka kötülüklerini örteceğim ve onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Bu,) Allah katından bir karşılık (sevap)tır. (O) Allah, karşılığın (sevabın) en güzeli O'nun katındadır."...
Ali-İmran Suresi, 195. Ayet:
Nitekim rableri onlara (dualarını kabul ederek) cevab verdi: "Şüphesiz ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden bir işte bulunanın işini boşa çıkarmam. Sizin
kimini
z
kimini
zdendir. İşte, hicret edenlerin, yurtlarından sürülüp çıkarılanların ve yolumda işkence görenlerin, çarpışıp öldürülenlerin, mutlaka kötülüklerini örteceğim (keffirenne) ve onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Bu,) Tanrı katından bir karşılık (sevap)tır. (O) Tanrı, karşılığın (sevabın) en güzeli O'nun katındadı...
Ali-İmran Suresi, 195. Ayet:
Nihayet Rableri onlar (ın duaların) a (şöyle) icabet etdi: «içinizden gerek erkek, gerek kadın — ki
kimini
z
kimini
zden (haasıl olmadır) — (hayırlı) bir iş yapanın amelini ben elbette boşa çıkarmayacağım, işte hicret edenlerin, yurdlarından çıkarılanların, benim yolumda işkenceye, hakaarete, ziyana uğrayanların, muhaarebe edenlerin ve öldürülenlerin de, andolsun suçlarını örteceğim ve andolsun, Allah canibinden bir mükâfat olmak üzere, onları altından ırmaklar akar cennetlere de sokacağım. (Daha ...
Ali-İmran Suresi, 195. Ayet:
Nitekim Rableri onlara (dualarını kabul ederek) cevap verdi: «Şüphesiz Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden bir işte bulunanın işini boşa çıkarmam. Sizin
kimini
z
kimini
zdendir. İşte, hicret edenlerin, yurtlarından sürülüp çıkarılanların ve yolumda işkence görenlerin, çarpışıp öldürülenlerin, mutlaka kötülüklerini örteceğim ve onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Bu,) Allah katından bir karşılık (sevap) tır. (O) Allah, karşılığın (sevabın) en güzeli O'nun katındadır.»...
Nisa Suresi, 3. Ayet:
Eğer (bakımınız altındaki yetim kızlarla evlendiğinizde) o yetimlerin haklarını gözetemeyeceğinizden korkarsanız size helal olan başka kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikahlayın. Eğer adaletli davranamayacağınızdan korkarsanız o zaman yalnız bir kadınla yahut elinizin altındaki cariyelerle yetinin. Bu adaletten sapmamanıza daha uygundur....
Nisa Suresi, 25. Ayet:
Sizden kim iffetli hür mü'mine kadınlarla evlenecek güce sahip değilse, ellerinizde bulunan mü'mine cariyelerinizden (alıp evlensin). Allah imânınızı daha iyi bilendir.
Kimini
z
kimini
zdensiniz, (aynı soydan gelmesiniz). O halde fuhuşta bulunmayan, gizli dost edinmeyen namuslu iffetli olanlarını sahiplerinin izniyle kendinize nikahlayın ; mehirlerini de örfe uygun biçimde verin. Bu evlilikten sonra fuhşa saparlar (zina ederler)se, o takdirde cezaları, hür kadınlar hakkında konan cezanın yarısıdır...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
Sizden kim hür ve müslüman kadınları nikâhla alacak bir bolluğa güc yetişdiremezse o halde sağ ellerinizin mâlik olduğu mü'min cariyelerinizden (alsın). Allah sizin îmanınızı çok iyi bilendir.
Kimini
z
kimini
zden (haasıl olmuşsunuz) dur. O halde — fuhuşda bulunmayan, gizli dostlar da edinmeyen namuslu kadınlar olmak üzere — onları, saahiblerinin izniyle, kendinize nikahlayın. Ücretlerini (mehirlerini) de güzellikle onlara verin. Onlar evlendikden sonra bir fuhuş irtikâb eldiler mi o vakit üzerler...
Nisa Suresi, 32. Ayet:
Allah’ın,
kimini
zi
kimini
ze üstün kılmaya vesile yaptığı şeyleri (haset ederek) arzu edip durmayın. Erkeklere kazandıklarından bir pay vardır. Kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Allah’tan, O’nun lütfunu isteyin. Şüphesiz Allah, her şeyi hakkıyla bilendir....
Nisa Suresi, 32. Ayet:
Allah'ın, onunla
kimini
zi
kimini
ze üstün kıldığı şeyleri özlemeyin. Erkekler için de kazandıklarından bir pay vardır; kadınlar için de kazandıklarından bir pay vardır. Allah'tan lütfunu isteyin. Şüphesiz Allah her şeyi bilmektedir....
Nisa Suresi, 32. Ayet:
Allah'ın kendisiyle
kimini
zi
kimini
ze göre üstün kıldığı şeyi (malı) temenni etmeyin. Erkeklere kazandıklarından pay (olduğu gibi), kadınlara da kazandıklarından pay vardır. Allah'tan onun fazlını (ihsanını) isteyin. Gerçekten, Allah her şeyi bilendir....
Nisa Suresi, 32. Ayet:
Allah'ın
kimini
zi
kimini
zden üstün kıldığı hususları temenni edip durmayın. Erkeklere kazandıklarından bir pay, kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Siz Allah'tan bol nîmetini, cömertçe ihsanını isteyin. Şüphesiz ki Allah, her şeyi bilendir....
Nisa Suresi, 32. Ayet:
Tanrı'nın kendisiyle
kimini
zi
kimini
ze göre üstün kıldığı şeyi (malı) temenni etmeyin. Erkeklere kazandıklarından pay (olduğu gibi) kadınlara da kazandıklarından pay vardır. Tanrı'dan onun fazlını (ihsanını) isteyin. Gerçekten, Tanrı her şeyi bilendir....
Nisa Suresi, 32. Ayet:
Allahın,
kimini
zi
kimini
zden üstün kılmıya vesile yapdığı şeyleri ummayın. Erkeklerin, kendi kazandıklarından bir payı olduğu gibi kadınların da yine kendi kazandıklarından bir hissesi vardır. Allahdan, Onun lutf-ü inayetinden isteyin. Şübhesiz ki Allah her şey'i hakkıyle bilendir. ...
Nisa Suresi, 32. Ayet:
Bir de Allah’ın
kimini
ze
kimini
zden daha fazla verdiği şeyleri temenni etmeyin. Erkeklere çalışmalarından nasipleri olduğu gibi kadınlara da çalışmalarından nasipleri vardır. Çalışın da siz daha hayırlı şeyleri Allah’ın fazlından isteyin. Allah her şeyi hakkıyla bilir....
Nisa Suresi, 32. Ayet:
Allah'ın kendisiyle
kimini
zi
kimini
ze üstün kıldığı şeyi temenni etmeyin. Erkeklere kazandıklarından bir pay (olduğu gibi), kadınlara da kazandıklarından bir pay vardır. Allah'tan onun fazlını (ihsanını) isteyin. Gerçekten, Allah, her şeyi bilendir....
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Erkekler, kadınların koruyup kollayıcılarıdırlar. Çünkü Allah, insanların
kimini
kiminden üstün kılmıştır. Bir de erkekler kendi mallarından harcamakta (ve ailenin geçimini sağlamakta)dırlar. İyi kadınlar, itaatkârdırlar. Allah’ın (kendilerini) koruması sayesinde onlar da “gayb”ı korurlar. (Evlilik yükümlülüklerini reddederek) başkaldırdıklarını gördüğünüz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın. (Bunlar fayda vermez de mecbur kalırsanız) onları (hafifçe) dövün. Eğer itaat ederl...
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Allah'ın
kimini
kimine üstün kılması ve erkeklerin mallarından harcamalarından dolayı erkekler kadınlar üzerinde söz sahibidirler. İyi kadınlar, Allah'a gönülden itaat eden ve Allah'ın kendilerini koruduğu gibi kendileri de gizliyi koruyanlardır. Serkeşlik etmelerinden korktuğunuz kadınlara öğüt verin, onları yataklarında yalnız bırakın ve dövün. [10] Eğer size itaat ederlerse artık aleyhlerine bir yol aramayın. Muhakkak ki Allah çok ulu, çok büyüktür....
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Allah'in
kimini
kimine ustun kilmasindan oturu ve erkeklerin, mallarindan sarfetmelerinden dolayi erkekler kadinlar uzerine hakimdirler. Iyi kadinlar, gonulden boyun egenler ve Allah'in korunmasini emrettigini, kocasinin bulunmadigi zaman da koruyanlardir. Serkeslik etmelerinden endiselendiginiz kadinlara ogut verin, yataklarinda onlari yalniz birakin, nihayet dovun. Size itaat ediyorlarsa aleyhlerine yol aramayin. Dogrusu Allah Yuce'dir, Buyuk'tur....
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Erkekler, kadınlar üzerine koruyucu ve işlerini yürütücü üstünlüktedirler. Bu da Allah'ın
kimini
kimine üstün kılması ve erkeklerin mallarını (mehir ve nafaka olarak) harcamaları sebebiyledir. Bu bakımdan güzel huylu, iyi amelli kadınlar itaâtlıdırlar. Allah (onların haklarını ve iffet perdelerini) nasıl koruduysa, onlar da (kocalarının) yokluğunda öylece (hem kendilerini, hem kocalarının mal ve şerefini) korurlar. O kadınların ki, baş kaldırıp itaatsizliklerinden endişe duyarsanız, önce onlara ...
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Allah'ın
kimini
kimine üstün kılmasından ötürü ve erkeklerin, mallarından sarfetmelerinden dolayı erkekler kadınlar üzerine hakimdirler. İyi kadınlar, gönülden boyun eğenler ve Allah'ın korunmasını emrettiğini, kocasının bulunmadığı zaman da koruyanlardır. Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin, yataklarında onları yalnız bırakın, nihayet dövün. Size itaat ediyorlarsa aleyhlerine yol aramayın. Doğrusu Allah Yüce'dir, Büyük'tür....
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Allah’ın
kimini
kimine üstün kılmasından ötürü ve erkeklerin, mallarından sarf etmelerinden dolayı erkekler kadınlar üzerine hakimdirler. İyi kadınlar; gönülden boyun eğerler ve Allah’ın korunmasını emrettiğini, kocasının bulunmadığı zaman da koruyanlardır. Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara önce öğüt verin. Uslanmazlarsa, kendilerini yataklarında yalnız bırakın. Yine dinlemezlerse dövün. Size itaat ettikleri takdirde incitmeye bir bahane aramayın. Çünkü Allah çok yücedir, çok büy...
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Erkekler kadınlar üzerine haakimdirler. O sebeble ki Allah onlardan
kimini
(erkekleri) kiminden (kadınlardan) üstün kılmışdır. Bir de (erkekler onları) mallarından infaak etmektedirler. İyi kadınlar itaatli olanlardır. Allah kendi (hak) larını nasıl koruduysa onlar da öylece göze görünmeyeni koruyanlardır. Şerlerinden, serkeşliklerinden yıldığınız kadınlara gelince: Onlara (evvelâ) öğüt verin (vaz geçmezlerse) kendilerini yataklar (ın) da yalınız bırakın. (Yine kâr etmezse) döğün. Size itaat ede...
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Allah'ın
kimini
kimine üstün kılmış olması ve onların mallarından infak etmeleri sebebiyle erkekler, kadınlar üzerine hakimdirler. İyi kadınlar; itaatli olan ve Allah'ın kendilerini korumasına karşılık, kendileri de gizliyi koruyanlardır. Serkeşlik etmelerinden endişelendiğiniz kadınlara öğüt verin, kendilerini yataklarında yalnız bırakın, (yine uslanmazlarsa) dövün, sizi itaat ederlerse aleyhlerinde bir yol aramayın. Muhakkak ki Allah; Aliyy ve Kebir olandır....
Nisa Suresi, 91. Ayet:
Diğer bir takımını da hem sizden emin kalmak hem de kendi milletinden güven içinde olmayı ister halde bulacaksın. Fitneye sürüklendikçe de döner döner içine atılırlar. Eğer bunlar sizden çekinmez ve barışa yanaşıp saldırıdan geri durmazlarsa, kendilerini bulduğunuz yerde yakalayıp öldürün. İşte bunların aleyhine size açık bir yetki verdik....
Nisa Suresi, 91. Ayet:
Diğer bir takımını da şu halde bulacaksınız: Onlar hem sizden emîn olmak, hem kendi kavmlerinden emîn olmak isterler. Ne zaman fitneye döndürülürler (sevk-u davet edilirler) se onun içine baş aşağı atılırlar. Öyle ise onlar sizi bırakıb bir tarafa çekilmezler, barışı size bırakmazlar, ellerini çekmezlerse onları nerede bulursanız yakalayıb tutun, onları öldürün. İşte size onlar, hakkında apaçık bir hüccet (ve salâhiyyet) verdik. ...
Nisa Suresi, 150. Ayet:
(150-151) Şüphesiz, Allah’ı ve peygamberlerini inkâr edenler, Allah’a inanıp peygamberlerine inanmayarak ayrım yapmak isteyenler, “(Peygamberlerin) kimine inanırız,
kimini
inkâr ederiz” diyenler ve böylece bu ikisinin (imanla küfrün) arasında bir yol tutmak isteyenler var ya; işte onlar gerçekten kâfirlerdir. Biz de kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır....
Nisa Suresi, 150. Ayet:
(150-151) Doğrusu o kimseler ki Allah ve Peygamberini inkâr ederler ve bir de Allah ile Peygamberini birbirinden ayırmak isterler: Bunlardan kimine inanırız,
kimini
inkâr ederiz, derler de bu ikisi (imân ile küfür) arasında bir yol tutmayı arzularlar; işte onlar gerçek kâfirlerdir. Biz de kâfirler için horlayıcı, aşağılayıcı bir azâb hazırlamışızdır....
Nisa Suresi, 150. Ayet:
Onlar, Allah'ı ve peygamberlerini inkâr ederler, Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak isterler. «Kimine inanırız,
kimini
inkâr ederiz» derler. Bu ikisinin (imanla küfrün) arasında bir yol tutmak isterler....
Nisa Suresi, 150. Ayet:
(150-151) Allahı ve peygamberlerini inkâr ederek kâfir olan, bir de Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak istiyen (Allaha inanıb peygamberlerine inanmayan), «(Bunlardan) kimine inanırız,
kimini
inkâr ederiz» diyen ve böylece (küfr ile îman) arasında bir yol tutmıya yeltenen kimseler (yok mu?) işte onlar gerçek kâfirlerin ta kendileridir. Biz o kâfirlere hor ve hakîr edici bir azâb hazırlamışızdır. ...
Nisa Suresi, 150. Ayet:
Onlar ki Allâh'ı ve elçilerini inkâr ederler, Allâh ile elçilerinin arasını ayırmak isterler, "Kimine inanırız,
kimini
inkâr ederiz!" derler; bu ikisinin (inanmakla inkârın) arasında bir yol tutmak isterler....
Nisa Suresi, 150. Ayet:
Allah'ı ve peygamberlerini inkâr eden, 'Kimine inanır,
kimini
reddederiz' diyerek Allah ile peygamberlerinin arasını ayıran ve böyle bir orta yol bulmak isteyenlere gelince:...
Nisa Suresi, 151. Ayet:
(150-151) Şüphesiz, Allah’ı ve peygamberlerini inkâr edenler, Allah’a inanıp peygamberlerine inanmayarak ayrım yapmak isteyenler, “(Peygamberlerin) kimine inanırız,
kimini
inkâr ederiz” diyenler ve böylece bu ikisinin (imanla küfrün) arasında bir yol tutmak isteyenler var ya; işte onlar gerçekten kâfirlerdir. Biz de kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır....
Nisa Suresi, 151. Ayet:
(150-151) Doğrusu o kimseler ki Allah ve Peygamberini inkâr ederler ve bir de Allah ile Peygamberini birbirinden ayırmak isterler: Bunlardan kimine inanırız,
kimini
inkâr ederiz, derler de bu ikisi (imân ile küfür) arasında bir yol tutmayı arzularlar; işte onlar gerçek kâfirlerdir. Biz de kâfirler için horlayıcı, aşağılayıcı bir azâb hazırlamışızdır....
Nisa Suresi, 151. Ayet:
(150-151) Allahı ve peygamberlerini inkârederek kâfir olan,bir de Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak istiyen (Allaha inanıb peygamberlerine inanmayan), «(Bunlardan) kimine inanırız,
kimini
inkâr ederiz» diyen ve böylece (küfr ile îman) arasında bir yol tutmıya yeltenen kimseler (yok mu?) işte onlar gerçek kâfirlerin ta kendileridir. Biz o kâfirlere hor ve hakîr edici bir azâb hazırlamışızdır. ...
Maidə Suresi, 60. Ayet:
'Allah'tan bir ceza olarak bundan daha kötüsünü size haber vereyim mi?' de. 'Allah'ın lânet ettiği, gazabına uğrattığı,
kimini
de maymuna ve hınzıra çevirdiği, tâğuta kulluk edenler en kötü bir mevkidedirler; onlar dosdoğru yoldan sapmışlardır.'...
Maidə Suresi, 70. Ayet:
Andolsun biz, İsrailoğullarının sözünü aldık ve onlara Rasûller irsâl ettik! Onlara ne zaman benliklerinin hoşlanmayacağı bir şey ile bir Rasûl gelse,
kimini
yalanladılar ve
kimini
de öldürdüler!...
Maidə Suresi, 70. Ayet:
And olsun ki, İsrail oğullarından sağlam söz aldık ve kendilerine peygamberler gönderdik; ne kadar onlara bir peygamber, canlarının hoşlanmadığı bir hükümle geldiyse,
kimini
yalanladılar,
kimini
de öldürüyorlardı....
Maidə Suresi, 70. Ayet:
Celâlim hakkı için Benî İsraîlin misakını aldık ve kendilerine Resuller gönderdik, canlarının istemediği bir hukmile bir Resul geldikçe onlara bir takımına yalancı dediler, bir takımını da öldürüyorlardı...
Maidə Suresi, 70. Ayet:
Andolsun ki, Biz İsrailoğullarından teminat aldık ve kendilerine peygamberler gönderdik. Canlarının istemediği bir hükümle bir peygamber geldikçe, bir takımına yalancı dediler bir takımını da öldürüyorlardı....
Maidə Suresi, 70. Ayet:
Andolsun ki biz İsrâîl oğullarından sapasağlam te'minât almış, onlara peygamberler göndermişizdir. Ne zaman bir peygamber, kendilerine canlarının hoşlanmayacağı bir şey'i getirdiyse bir takımını yalana çıkardılar, bir takımını da öldürdüler. ...
Ənam Suresi, 53. Ayet:
İşte böylece onların
kimini
kimiyle imtihan ettik, "Allâh aramızdan şunlara mı (bazı yoksul, dar gelirli kimselere) lütufta bulundu?" desinler diye. . . Allâh, değerlendirenleri daha iyi bilen değil midir?...
Ənam Suresi, 53. Ayet:
Böylece onlardan
kimini
kimiyle deneyip fitneye soktuk, tâ ki «Aramızdan bunlara mı Allah nîmet verip lûtufta bulunmuştur?» desinler. Allah şükredenleri daha iyi bilen değil midir?...
Ənam Suresi, 53. Ayet:
Biz onlardan
kimini
kimi ile, «Allah aramızdan bunlara mı lutfunu layık gördü» desinler diye, işte böyle imtihan ettik. Allah, şükredenleri daha iyi bilen değil midir?...
Ənam Suresi, 53. Ayet:
Biz, onlardan (insanlardan)
kimini
kimi ile — (sırf) «Allah (buldu buldu da) aramızdan bunlara, bunların üzerine mi lutfünü reva gördü»? desinler diye — işte böyle imtihan etdik. Allah şükredenleri daha iyi bilen değil mi? ...
Ənam Suresi, 53. Ayet:
Biz onlardan
kimini
kimi ile, neticede "Allah bula bula aramızdan bunları mı lütfuna lâyık gördü?" desinler diye, işte böyle imtihan ettik. Allah kimin şükrettiğini, kimin lütfuna daha lâyık olduğunu bilmez olur mu?...
Ənam Suresi, 53. Ayet:
Böylece biz onların
kimini
kimi ile denedik ki: "Allâh, aramızdan şunlara mı lutfu lâyık gördü?" desinler. Allâh, şükredenleri daha iyi bilmez mi?...
Ənam Suresi, 65. Ayet:
De ki: “O, size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir azap göndermeğe, ya da sizi grup grup birbirinize düşürmeğe ve
kimini
zin şiddetini
kimini
ze tattırmaya gücü yetendir.” Bak, anlasınlar diye, âyetleri değişik biçimlerde nasıl açıklıyoruz....
Ənam Suresi, 65. Ayet:
De ki: "Allah'ın size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir azap göndermeğe ya da birbirinize düşürüp
kimini
ze
kimini
zin hıncını tattırmaya gücü yeter." Bak, anlasınlar diye âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz!...
Ənam Suresi, 65. Ayet:
'Allah’ın size, üstünüzdeki zâlim idarecilerden, gökten veya ayak takımınızdan, yerden sizi cezalandıracak birilerini göndermeye, ya da sizi birbirinize savaş ilân edecek kadar bölünmüş, baskıcı, zorba, kapalı toplumlar ve taraftarlar haline getirerek birbirinize düşürüp karşılıklı şiddetin iç savaşın acılarını tattırmaya gücü yeter' de. İbret nazarıyla düşünerek bak, incele. Tahlil ederek iyice anlasınlar diye âyetlerimizi, kudretimizi gösteren delilleri nasıl çok yönlü açıklıyoruz....
Ənam Suresi, 65. Ayet:
De ki: 'O size üstünüzden, yahut ayaklarınızın altından bir azap göndermeye veya sizi çeşitli gruplara ayırıp
kimini
ze
kimini
zin hıncını tattırmaya güç yetirir.' Bak, olur ki anlarlar diye ayetlerimizi nasıl etraflıca açıklıyoruz!...
Ənam Suresi, 65. Ayet:
De ki: "O, size üstünüzden ya da ayaklarınızın altından azab göndermeye veya sizi parça parça birbirinize kırdırıp
kimini
zin şiddetini
kimini
ze taddırmaya güç yetirendir." Bak, iyice kavrayıp anlamaları için ayetleri nasıl çeşitli biçimlerde açıklıyoruz?...
Ənam Suresi, 65. Ayet:
De ki: «Ustunuzden ve altinizdan size azap gondermege, sizi firka firka yapip
kimini
ze
kimini
zin hincini tattirmaga Kadir olan O'dur.» Anlasinlar diye ayetleri nasil yerli yerince acikladigimiza bak....
Ənam Suresi, 65. Ayet:
De ki: O, üstünüzden ve ayaklarınızın altından bir azâb göndermeğe, ya da sizi birbiriinze katıp taraflara ayırmağa ve
kimini
ze
kimini
zin hıncını tattırmağa elbette gücü yeter. Âyetleri nasıl ayrı ayrı anlatımla açıklyoruz, bir bak !. Ola ki anlarlar....
Ənam Suresi, 65. Ayet:
De ki: 'Üstünüzden ve altınızdan size azab göndermeğe, sizi fırka fırka yapıp
kimini
ze
kimini
zin hıncını tattırmağa Kadir olan O'dur.' Anlasınlar diye ayetleri nasıl yerli yerince açıkladığımıza bak....
Ənam Suresi, 65. Ayet:
De ki: «Allah'ın size üstünüzden (gökten) veya ayaklarınızın altından (yerden) bir azap göndermeğe ya da birbirinize düşürüp
kimini
ze
kimini
zin hıncını tattırmaya gücü yeter.» Bak, anlasınlar diye âyetlerimizi nasıl açıklıyoruz!...
Ənam Suresi, 65. Ayet:
De ki: «O'nun size üstünüzden veya altınızdan bir azap salıvermeye yahut sizi birbirinize katıp
kimini
zin
kimini
ze hıncını tattırmaya gücü yeter.» Bak, ayetlerimizi nasıl inceden inceye açıklıyoruz ki, gereği gibi anlasınlar....
Ənam Suresi, 65. Ayet:
De ki: «O'nun üstünüzden ve ayaklarınızın altından azab göndermeye, yahut sizi fırkalara ayırıp
kimini
zin
kimini
ze hıncını tattırmaya gücü yeter». Bak, âyetlerimizi nasıl inceden inceye açıklıyoruz ki, onlar iyice anlasınlar....
Ənam Suresi, 65. Ayet:
De ki: "O, size üstünüzden ya da ayaklarınızın altından azab göndermeye veya sizi parça parça birbirinize kırdırıp
kimini
zin şiddetini
kimini
ze tattırmaya güç yetirendir." Bak, iyice kavramaları (yefkahun) için ayetleri nasıl çeşitli biçimlerde açıklıyoruz....
Ənam Suresi, 65. Ayet:
De ki: «O, size üstünüzden, yahud ayaklarınızın altından bir azâb göndermiye veya sizi birbirinize katıb
kimini
zden
kimini
n hıncını tatdırmıya kaadirdir». Bak, âyetleri, onlar iyice anlasınlar diye, nasıl türlü türlü açıklıyoruz! ...
Ənam Suresi, 65. Ayet:
De ki: Üstünüzden ve altınızdan size azab göndermeye, sizi fırka fırka yapıp
kimini
zin hıncını kimine tattırmaya Kadir olan O'dur. Bak; onlar iyice anlasınlar diye ayetlerimizi nasıl açıklıyoruz....
Ənam Suresi, 65. Ayet:
De ki: “O, üstünüzden ve altınızdan size bir azap göndermeye veya sizi fırka fırka, parti parti birbirinize düşürüp taraflara ayırmaya,
kimini
ze
kimini
zin hıncını tattırmaya kâdirdir. ” Bak! Onlar iyice anlasınlar diye âyetleri nasıl açıklıyoruz?...
Ənam Suresi, 65. Ayet:
De ki: "O size tepenizden, yahut ayaklarınızın altından azap göndermeye, yahut sizi gruplar halinde birbirinize katıp
kimini
ze
kimini
zin hıncını tattırmaya kadirdir."Bak, âyetleri nasıl tekrarlıyor, türlü türlü ifade ediyoruz ki onları anlasınlar....
Ənam Suresi, 65. Ayet:
De ki: "O, sizin üzerinize üstünüzden, yahut ayaklarınızın altından bir azâb göndermeğe, ya da sizi parti parti birbirinize düşürüp
kimini
ze
kimini
zin hıncını taddırmağa kâdirdir." Bak, anlasınlar diye âyetleri nasıl açıklıyoruz?!...
Ənam Suresi, 65. Ayet:
De ki: «O, size üstünüzden ya da ayaklarınızın altından azab göndermeye veya sizi parça parça birbirinize kırdırıp
kimini
zin şiddetini
kimini
ze taddırmaya güç yetirendir.» Bak, iyice kavrayıp anlamaları için ayetleri nasıl çeşitli biçimlerde açıklamaktayız?...
Ənam Suresi, 65. Ayet:
De ki: "O size, üstünüzden yahut ayaklarınızın altından bir azap göndermeye yahut sizi fırka fırka birbirinize düşürerek/fırkalara bölüp içinden çıkılmaz durumlara düşürerek/fırkaları elbise gibi size giydirerek
kimini
zin şiddetini
kimini
ze tattırmaya Kaadir'dir." Bak nasıl sıralıyoruz ayetleri, iyice kavrayabilsinler diye....
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden,
kimini
(bunlara kattık); onları da seçtik ve dosdoğru yola yöneltip ilettik....
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Babalarından, soylarından, kardeşlerinden
kimini
(bunlara kattık); onları da seçtik ve dosdoğru yola yöneltip ilettik....
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Onların babalarından, zürriyyetlerinden, biraderlerinden
kimini
de (yine üstün imtiyazlara mazhar etdik), onları seçdik, onları doğru bir yola götürdük. ...
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Onların babalarından, zürriyetlerinden, kardeşlerinden
kimini
de. Onları seçtik ve onları dosdoğru yola ilettik....
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Onların babalarından, zürriyetlerinden, kardeşlerinden
kimini
de, aynı şekilde etraflarındaki insanlara üstün kıldık, onları seçtik, onları doğru yola götürdük....
Ənam Suresi, 87. Ayet:
Babalarından, soylarından ve kardeşlerinden,
kimini
de (bunlara kattık) ; onları da seçtik ve dosdoğru yola yöneltip ilettik....
Ənam Suresi, 91. Ayet:
(Yahudiler), Allah insana hiçbir şey indirmemiştir, diyerek Allah'ın kadr-u kıymetini, azamet ve kudretini bilip anlayamadılar. De ki: Musa' nın insanlara bir nûr, bir hidâyet olarak getirdiği kitabı kim indirdi ? —ki siz onu ayrı ayrı kâğıtlara yazarak
kimini
ortaya çıkarıp açıklıyorsunuz, çoğunu da gizliyorsunuz. Ne sizin, ne babalarınızın bilmediğiniz şeyler (o kitapla) size öğretilmiştir—. De ki: (Tevrat'ı) Allah indirmiştir. Sonra da onları bırak da daldıkları şeyde oynayadursunlar....
Ənam Suresi, 112. Ayet:
İşte böylece Biz, her peygambere insan ve cinn şeytanlarını düşman yaptık. Onlardan kimi,
kimini
aldatmak için cazip sözler fısıldarlar. Eğer Rabbın dileseydi; bunu yapamazlardı. Öyleyse onları iftiraları ile başbaşa bırak....
Ənam Suresi, 129. Ayet:
İşte böylece zâlimlerin
kimini
kimine kazandıkları (günah ve yaptıkları zalimlik) sebebiyle dost ve yoldaş ederiz....
Ənam Suresi, 129. Ayet:
İşte Biz, işleyip kazandıkları günahlardan dolayı zalimlerden
kimini
kimine dost ederiz....
Ənam Suresi, 129. Ayet:
İşte biz zaalimlerden
kimini
kimine, irtikâb etmekde oldukları (günâhlar) yüzünden, böylece musallat ederiz. ...
Ənam Suresi, 129. Ayet:
İşte böylece zalimlerden
kimini
kimine kazandıklarından ötürü musallat ederiz....
Ənam Suresi, 129. Ayet:
İşte biz, işledikleri günahlardan ötürü, zalimlerden
kimini
kimine musallat ederiz....
Ənam Suresi, 142. Ayet:
Hayvanlardan da (çeşit çeşit yarattı). Kimi yük taşır,
kimini
n yününden döşek yapılır. Allah'ın size verdiği rızıktan yiyin ve şeytanın adımlarına uymayın (peşinden gitmeyin); çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır....
Ənam Suresi, 142. Ayet:
Kimi yük taşıyan ve
kimini
n yününden yaygı yapılan hayvanları yaratan da O'dur. Allah'ın size verdiği rızıklardan yiyiniz ve şeytanın izinden gitmeyiniz. Çünkü o sizin açık düşmanınızdır....
Ənam Suresi, 142. Ayet:
Davarlardan da çeşit çeşit yarattı: kimi yük taşır,
kimini
n yününden ve kılından sergi yapılır. Allah’ın size verdiği rızkından yiyin, fakat şeytanın adımlarını izlemeyin.Çünkü o sizin besbelli bir düşmanınızdır....
Ənam Suresi, 142. Ayet:
Hayvanlardan da (çeşit çeşit yarattı,) Kimi yük taşır,
kimini
n tüyünden sergi yapılır. Allâh'ın size verdiği rızıktan yeyin, şeytânın adımlarını izlemeyin (onun peşinden gitmeyin). Zira o, sizin için apaçık bir düşmandır....
Ənam Suresi, 165. Ayet:
Sizi yeryüzünün halifeleri kılan, size verdiği (nimetler) hususunda sizi denemek için
kimini
zi
kimini
zden derecelerle üstün kılan O'dur. Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır ve gerçekten O, bağışlayan merhamet edendir....
Ənam Suresi, 165. Ayet:
"HÛ" ki; sizi arzda (bedende) halifeler kılan ve size verdiklerinde (Esmâ kuvvelerinde) sizi denemek (o özelliklerinizi kuvveden fiile çıkarmak) için,
kimini
zi
kimini
zin üstünde mertebelere yüceltendir. . . Muhakkak ki Rabbin Seriy'ül 'Ikab'dır (yapılan suçun sonucunu acıma devreye girmeden anında yaşatan)! O, elbette Ğafûr'dur, Rahıym'dir....
Ənam Suresi, 165. Ayet:
O sizi yeryüzünün halifeleri kıldı ve size verdikleriyle sizi denemek için
kimini
zi
kimini
ze göre derecelerle yükseltti. Şüphesiz senin Rabbin, sonuçlandırması pek çabuk olandır ve şüphesiz O, bağışlayandır, esirgeyendir....
Ənam Suresi, 165. Ayet:
(Ey Müminler), Allah, odur ki, sizi arzın halifeleri yaptı ve derecelerle
kimini
zi kimizin üstüne çıkardı. (Bunun hikmeti ise, sizi) size verdiği şeylerden imtihan etmek içindir. Muhakkak ki Rabbin, azabı çabuk olandır; ve o, gerçekten çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir....
Ənam Suresi, 165. Ayet:
Verdikleriyle denemek icin sizi yeryuzunun halifeleri kilan ve
kimini
zi
kimini
ze derecelerle ustun yapan O'dur. Dogrusu Rabbinin cezalandirmasi suratlidir. suphesiz O bagislar, merhamet eder.*...
Ənam Suresi, 165. Ayet:
Sizi yeryüzünün halîfeleri kılan, verdiği şeylerden dolayı sizi denemek için
kimini
zi
kimini
zden üstün derecelerle yükselten O'dur. Doğrusu Rabbin cezalandırmayı çok çabuk gerçekleştirendir ve şüphesiz ki O, hem çok bağışlayan, hem çok merhamet edendir....
Ənam Suresi, 165. Ayet:
Verdikleriyle denemek için sizi yeryüzünün halifeleri kılan ve
kimini
zi
kimini
ze derecelerle üstün yapan O'dur. Doğrusu Rabbinin cezalandırması süratlidir. Şüphesiz O bağışlar, merhamet eder....
Ənam Suresi, 165. Ayet:
Sizi yeryüzünün halifeleri kılan, size verdiği (nimetler) hususunda sizi denemek için
kimini
zi
kimini
zden derecelerle üstün kılan O'dur. Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır ve gerçekten O, bağışlayan merhamet edendir....
Ənam Suresi, 165. Ayet:
O ki sizi yeryüzünün mirasçıları kıldı, ve size verdikleriyle sizi sınamak için
kimini
zi
kimini
ze derecelerle üstün kıldı. Rabbin çabuk sonuçlandırandır. Bağışlayandır, Rahimdir....
Ənam Suresi, 165. Ayet:
O, sizi yeryüzünün halifeleri yapan ve sizleri verdiği şeylerle denemek için
kimini
zi
kimini
ze üstün kılandır. Şüphe yok ki, Rabbin çabuk cezalandıran ve yine şüphe yok ki, O tek bağışlayan, tek merhamet edendir....
Ənam Suresi, 165. Ayet:
Sizi yeryüzünün halifeleri yapan, size verdiği şeylerde, sizi denemek için,
kimini
zi
kimini
zden derecelerle üstün kılan O'dur. Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır ve O, bağışlayan, esirgeyendir....
Ənam Suresi, 165. Ayet:
O sizi yeryüzünün halifeleri kıldı ve size verdikleriyle sizi denemek için
kimini
zi
kimini
ze göre derecelerle yükseltti. Şüphesiz senin rabbin sonuçlandırması pek çabuk olandır ve şüphesiz O, bağışlayandır, esirgeyendir....
Ənam Suresi, 165. Ayet:
O, sizi (ey peygamberin ümmeti) yer (yüzün) ün halîfeleri yapan, size verdiği şeylerde sizi imtihaana çekmek için
kimini
zi derecelerle
kimini
zin üstüne çıkarandır. Şübhe yok ki Rabbin, cezası pek çabuk olandır ve muhakkak ki O, hakkıyle yarlığayıcı, hakkıyle esirgeyicidir. ...
Ənam Suresi, 165. Ayet:
Sizi, verdikleriyle denemek için yeryüzünün halifeleri yapan ve
kimini
zi
kimini
ze derecelerle üstün kılan O'dur. Şüphe yok ki O; Gafur, Rahim'dir....
Ənam Suresi, 165. Ayet:
O’dur ki sizi dünyada halifeler yapmış ve verdiği nimetlerle sizi denemek için
kimini
zi
kimini
ze üstün kılmıştır. Muhakkak ki Rabbin, cezalandırmayı dilediğinde işi çarçabuk bitirir ve muhakkak O gafurdur, rahimdir (affı, merhamet ve ihsanı pek boldur)....
Ənam Suresi, 165. Ayet:
Sizi yeryüzünün halifeleri yapan, size verdiği şeylerde, sizi denemek için,
kimini
zi
kimini
zden derecelerle üstün kılan O'dur. Doğrusu Rabbin, cezâsı çabuk olandır ve O, bağışlayandır, esirgeyendir....
Ənam Suresi, 165. Ayet:
O sizi yer yüzünün halifeleri kıldı ve size verdikleriyle sizi denemek için
kimini
zi
kimini
ze göre derecelerle yükseltti. Şüphesiz senin Rabbin, sonuçlandırması pek çabuk olandır ve şüphesiz O, bağışlayandır, esirgeyendir....
Ənam Suresi, 165. Ayet:
Sizi yeryüzünün halifeleri yapan ve verdiği nimetlerle sizi sınamak için
kimini
ze diğerlerinden üstün dereceler veren Odur. Rabbinin cezası pek sür'atlidir; aynı zamanda O çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir....
Ənam Suresi, 165. Ayet:
Sizi yeryüzünde öncekilere halefler yapan O'dur. Verdiği nimetlerle sizi denemek için
kimini
zi
kimini
z üzerine derecelerle yükseltmiştir. Rabbin ceza verdiğinde çok süratli verir. Ama O, gerçekten çok affedici, çok merhametlidir....
Əraf Suresi, 24. Ayet:
(Allah) Dedi ki: "
Kimini
z
kimini
ze düşman olarak inin. Yeryüzünde belli bir vakte kadar sizin için bir yerleşim ve meta (geçim) vardır."...
Əraf Suresi, 24. Ayet:
Allah: «
Kimini
z
kimini
ze düşman olarak ininiz! Size bir süreye kadar yeryüzünde yerleşmek ve bir nasip almak var kaderinizde.» buyurdu....
Əraf Suresi, 24. Ayet:
(Tanrı ) Dedi ki: "
Kimini
z
kimini
ze düşman olarak inin. Yeryüzünde belli bir vakte kadar sizin için bir yerleşim ve meta (geçim) vardır."...
Əraf Suresi, 24. Ayet:
(Allah) dedi ki: «
Kimini
z
kimini
ze düşman olarak inin. Yer (yüzün) de sizin için bir zamana kadar yerleşib kalmak ve geçinmek (mukadderdir)». ...
Əraf Suresi, 24. Ayet:
Buyurdu ki: Kimimiz
kimini
ze düşman olarak inin. Sizin için yeryüzünde bir müddet yerleşip kalmak ve geçinmek vardır....
Əraf Suresi, 24. Ayet:
(Allah) Dedi ki: «
Kimini
z
kimini
ze düşman olarak inin. Yer yüzünde belli bir vakte kadar sizin için bir yerleşim ve meta (geçim) vardır.»...
Əraf Suresi, 24. Ayet:
Buyurdu: "
Kimini
z
kimini
ze düşman olarak inin. Yeryüzünde belirli bir süreye kadar mekan tutmanız ve nimetlenmeniz öngörülmüştür."...
Əraf Suresi, 30. Ayet:
Allah insanlardan bir ta
kimini
dogru yola eristirdi, fakat bir takimi da sapikligi haketti, cunku bunlar Allah'i birakip seytanlari dost edinmis ve kendilerini dogru yolda sanmislardi....
Əraf Suresi, 30. Ayet:
Allah insanlardan bir takımını doğru yola eriştirdi, fakat bir takımı da sapıklığı haketti, çünkü bunlar Allah'ı bırakıp şeytanları dost edinmiş ve kendilerini doğru yolda sanmışlardı....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Andolsun ki Allah, peygamberini (muhaarebeden geri kalanlara izin verildiğinden dolayı afvetdiği gibi) içlerinden bir takımının gönülleri hemen hemen eğrilmek üzere iken güdük zamanında ona (o peygambere) tâ'bi' olan Muhacirlerle ensaarı da tevbeye muvaffak buyurdu ve sonra onların (bu) tevbelerini kabul eyledi. Çünkü O çok esirgeyici, çok bağışlayıcıdır. ...
Yunus Suresi, 59. Ayet:
De ki: «Allahın size indirib de (kendi kendinize) ondan (
kimini
) haram, (
kimini
) halâl yapdığınız rızıkdan ne haber? Söyleyin bana?» De ki: «Allah mı size izin verdi de (öyle yapdınız), yoksa Allaha iftira mı ediyorsunuz?» ...
Yunus Suresi, 59. Ayet:
De ki: Bakın, Allah size ne rızıklar indiriyor; sonra siz onların
kimini
haram,
kimini
helâl sayıyorsunuz. De ki: Size bunun için Allah mı izin verdi; yoksa Allah'a iftira mı ediyorsunuz?...
Hud Suresi, 27. Ayet:
Halkından inkar eden ileri gelenler, 'Seni sadece bizim gibi bir insan olduğunu görüyoruz ve aramızdaki sığ görüşlü ayak takımının dışında kimsenin seni izlemediğini görüyoruz. Sizin bizden herhangi bir üstünlüğünüzü de görmüyoruz. Tersine, biz sizin yalancı olduğunuzu sanıyoruz,' dediler....
Hud Suresi, 27. Ayet:
Bunun üzerine kavminden küfredenlerin elebaşları dediler ki: Biz, senin ancak kendimiz gibi bir insan olduğunu görüyoruz. İçimizde sadece ayak takımının, başlangıçta düşünmeden sana uydukları gözümüzün önündedir. Sizin bize üstün bir meziyyetinizi görmüyoruz. Aksine biz, sizi yalancılar sanıyoruz....
Hud Suresi, 100. Ayet:
İşte sana bildirdiğimiz bu haberler, helâk olmuş diyarların haberleri. Onların
kimini
n izleri hâlâ dururken, kimi biçilmiş ekin gibi yok olmuştur....
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
«ORabbimiz! Ben cocuklarimdan
kimini
, namaz kilabilmeleri icin Senin kutsal evinin yaninda, ziraata elverissiz bir vadiye yerlestirdim. Rabbimiz! Insanlarin gonullerini onlara meylettir, sukretmeleri icin onlari urunlerle riziklandir.»...
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
'Rabbimiz! Ben çocuklarımdan
kimini
, namaz kılabilmeleri için Senin kutsal evinin yanında, ziraata elverişsiz bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! İnsanların gönüllerini onlara meylettir, şükretmeleri için onları ürünlerle rızıklandır.'...
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
«Ey Rabbimiz, ben evlâdlarımdan
kimini
Senin mukaddes olan evinin yanında ekinsiz bir vadiye yerleşdirdim. Sebebi şudur ki, Rabbimiz, dosdoğru namaz (larını) kılsınlar. Artık Sen insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyl etdir. Onların şükretmeleri me'mul olduğu için kendilerini ba'zı meyvelerle rızıklandır». ...
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
Rabbımız; ben, çocuklarımdan
kimini
; namaz kılabilmeleri için, Senin mukaddes evinin yanında çorak bir vadiye yerleştirdim. Rabbımız; insanların gönüllerini onlara meylettir. Şükretmeleri için onları meyvelerle rızıklandır....
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
“Ey Rabbimiz! Ben çocuklarımdan
kimini
, namaz kılabilmeleri için senin Beyt-i haram'ının yanında ekinsiz bir vâdiye yerleştirdim. Ey Rabbimiz! İnsanların gönüllerini onlara meylettir, çeşitli meyvelerden bunlara rızık ver. Umulur ki bu nimetlere şükrederler. ”...
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
-Rabbimiz! Ben çocuklarımdan
kimini
, namaz kılabilmeleri için Senin kutsal evinin yanında, ziraata elverişsiz bir vadiye yerleştirdim. Rabbimiz! İnsanların gönüllerini onlara meylettir, şükretmeleri için onları ürünlerle rızıklandır....
Hicr Suresi, 88. Ayet:
Sakın, kâfirlerden birkaç çiftini, bir takımını faydalandırdığımız dünya malına tamah etme, göz dikme. İman etmiyorlar diye üzülme. Mü’minlere kolkanat ger....
Nəhl Suresi, 5. Ayet:
Hayvanları da yarattı. Onlarda sizi ısıtacak şeyler ve çeşitli yararlar vardır. Onlardan
kimini
de yersiniz....
Nəhl Suresi, 5. Ayet:
Hayvanları da yarattı. Onlarda sizin için ısınma(nızı sağlayan şeyler) ve daha birçok yararlar vardır. Ve onlardan
kimini
de yersiniz....
Nəhl Suresi, 36. Ayet:
Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” diye peygamber gönderdik. Allah, onlardan
kimini
doğru yola iletti; onlardan kimine de (kendi iradeleri sebebiyle) sapıklık hak oldu. Şimdi yeryüzünde dolaşın da peygamberleri yalanlayanların sonunun ne olduğunu görün....
Nəhl Suresi, 36. Ayet:
Andolsun ki, her ümmet içinde: "Allâh'a kulluk edin ve taguttan kaçının!" diye bir Rasûl bâ's ettik. . . Onlardan kimine Allâh hidâyet etti. . . Onlardan
kimini
n de üzerine dalâlet hak oldu. . . (Hadi) arzda seyredin (gezinin) de yalanlayanların sonu nasıl oldu bakın?...
Nəhl Suresi, 36. Ayet:
Andolsun her ümmet içinde: 'Allah'a kulluk edin ve Tağut'tan kaçının' diye bir peygamber gönderdik. Onlardan
kimini
Allah hidayete erdirdi kimine de sapıklık hak oldu. Şöyle yeryüzünde bir dolaşın da yalanlayanların sonlarının nasıl olduğuna bakın....
Nəhl Suresi, 36. Ayet:
Andolsun, biz her ümmete: "Allah'a kulluk edin ve tağuttan kaçının" (diye tebliğ etmesi için) bir elçi gönderdik. Böylelikle, onlardan kimine Allah hidayet verdi, onlardan
kimini
n üzerine sapıklık hak oldu. Artık, yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların uğradıkları sonucu görün....
Nəhl Suresi, 36. Ayet:
And olsun ki, her ummete: «Allah'a kulluk edin, azdiricilardan kacinin» diyen peygamber gondemisizdir. Allah iclerinden
kimini
dogru yola eristirdi, kimi de sapikligi haketti. Yeryuzunde gezin; peygamberleri yalanlayanlarin sonlarinin nasil oldugunu gorun....
Nəhl Suresi, 36. Ayet:
And olsun ki, her ümmete, «Allah'a kulluk edip tapın, azdırıp saptırıcılardan kaçının!» diyerek (uyanda bulunan) bir peygamber göndermişizdir. Onlardan
kimini
Allah doğru yola eriştirdi;
kimini
n de üzerine sapıklık (damgası vurulması) hak olmuştu. O halde siz yeryüzünde gezip dolaşın da (Hakk'a karşı gelip peygamberleri) yalanlayanların sonunun ne olduğunu görün....
Nəhl Suresi, 36. Ayet:
And olsun ki, her ümmete: 'Allah'a kulluk edin, azdırıcılardan kaçının' diyen peygamber göndermişizdir. Allah içlerinden
kimini
doğru yola eriştirdi, kimi de sapıklığı haketti. Yeryüzünde gezin; peygamberleri yalanlayanların sonlarının nasıl olduğunugörün....
Nəhl Suresi, 36. Ayet:
Celâlim hakkı için biz, her ümmette «Allaha ibadet edin ve Tâguttan ictinab eyleyin» diye bir Resul ba'settik, sonra içlerinden kimine Allah hidayet nasîb etti,
kimini
n de üzerine dalâlet hakkoldu, şimdi yeryüzünde bir gezin de bakın peygamberleri tekzib edenlerin akibeti nasıl oldu?...
Nəhl Suresi, 36. Ayet:
Andolsun, biz her ümmete: "Tanrı'ya kulluk edin ve tağuttan kaçının" (diye tebliğ etmesi için) bir elçi gönderdik. Böylelikle, onlardan kimine Tanrı hidayet verdi, onlardan
kimini
n üzerine sapıklık hak oldu. Artık, yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların uğradıkları sonucu görün....
Nəhl Suresi, 36. Ayet:
Andolsun, biz her ümmete: «Allah'a kulluk edin ve tağuttan kaçının» (diye tebliğ etmesi için) bir peygamber gönderdik. Böylelikle, onlardan kimine Allah hidayet verdi, onlardan
kimini
n üzerine de sapıklık hak oldu. Artık, yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların uğradıkları sonucu görün....
Nəhl Suresi, 36. Ayet:
Andolsun, biz her ümmete: «Allah'a kulluk edin ve tağuttan kaçının» (diye tebliğ etmesi için) bir peygamber gönderdik. Böylelikle, onlardan kimine Allah hidayet verdi, onlardan
kimini
n üzerine de sapıklık hak oldu. Artık, yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların uğradıkları sonucu görün....
Nəhl Suresi, 70. Ayet:
Allâh sizi yarattı. . . Sonra sizi vefat ettirir (öldürür değil vefat ettirir)!
Kimini
z de erzel-i ömür'e (ömrün düşkünlük çağına) bırakılır; bildiklerini artık düşünemeyecek devreye. . . Muhakkak ki Allâh Aliym'dir, Kaadir'dir....
Nəhl Suresi, 70. Ayet:
Allah sizi yarattı, sonra canınızı alır;
kimini
zin ömrü en rezil, en güçsüz yaşlara kadar uzatılır da adam vaktiyle bildiklerinin hiçbirini bilmez olur. Hiç şüphesiz Allah her şeyi bilir ve her şeyi yapabilir....
Nəhl Suresi, 70. Ayet:
-Allah, sizi yarattı, daha sonra da sizi öldürecektir. Sizden
kimini
z de hayatın en rezil dönemine itilir ki, daha önce bildikleri şeyleri bilmez olur. Şüphesiz Allah, her şeyi bilen ve güç yetirendir....
Nəhl Suresi, 71. Ayet:
Allah, rızık konusunda
kimini
zi
kimini
zden üstün kıldı. Üstün kılınanlar, rızıklarını ellerinin altındakilere vermezler ki rızıkta hep eşit olsunlar. Şimdi Allah’ın nimetini mi inkâr ediyorlar?...
Nəhl Suresi, 71. Ayet:
Allah
kimini
ze
kimini
zden daha bol rızık verdi. Bol rızık verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilere verip de bu hususta kendilerini onlara eşit kılmazlar. Durum böyle iken Allah'ın nimetini inkâr mı ediyorlar?...
Nəhl Suresi, 71. Ayet:
Allâh, yaşam gıdanız konusunda
kimini
zi
kimini
zden üstün tuttu. . . Üstün tutulan kimseler yaşam gıdalarını, sorumlu olduklarıyla hakkıyla paylaşmıyor. . . (Oysa) onlar onda eşittirler. . . Allâh nimetini (yaşam gıdalarını, ben kazandım, benim; diyerek, hatta benliklerini de böylece Allâh'a eş koşarak) bilerek inkâr mı ediyorlar?...
Nəhl Suresi, 71. Ayet:
Allah rızık konusunda
kimini
zi
kimini
zden üstün kıldı. Üstün kılınanlar ellerinin altındakilere (köle ve cariyelerine) rızıklarını vermezler. Oysa onda (rızıkta) eşittirler. Öyleyken Allah'ın nimetini bile bile inkâr mı ediyorlar?...
Nəhl Suresi, 71. Ayet:
Allah rızıkta
kimini
zi
kimini
ze üstün kıldı; üstün kılınanlar, rızıklarını ellerinin altında bulunanlara onda eşit olacak şekilde çevirip verici değildirler. Şimdi Allah'ın nimetini inkar mı ediyorlar?...
Nəhl Suresi, 71. Ayet:
Allah rizikda
kimini
zi digerlerine ustun tutmustur. stun kilinanlar, emirleri altinda bulunanlarin riziklarini vermezler. Oysa rizikta hepsi esittir. Allah'in nimetini bile bile inkar mi ediyorlar?...
Nəhl Suresi, 71. Ayet:
Allah rızık hususunda
kimini
zi
kimini
zden üstün kılmıştır. Üstün kılınanlar ellerinin altındakilere rızıklarını kendilerine eşit olacak ölçüde çevirip verici değillerdir. Allah'ın nîmetini bile bile inkâr mı ediyorsunuz?...
Nəhl Suresi, 71. Ayet:
Allah rızıkda
kimini
zi diğerlerine üstün tutmuştur. Üstün kılınanlar, emirleri altında bulunanların rızıklarını vermezler. Oysa rızıkta hepsi eşittir. Allah'ın nimetini bile bile inkar mı ediyorlar?...
Nəhl Suresi, 71. Ayet:
Allah
kimini
ze
kimini
zden daha bol rızık verdi. Bol rızık verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilere verip de bu hususta kendilerini onlara eşit kılmazlar. Durum böyle iken Allah'ın nimetini inkâr mı ediyorlar?...
Nəhl Suresi, 71. Ayet:
Allah, rızık bakımından
kimini
zi
kimini
ze üstün kıldı. Fazla verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilere vermiyorlar ki, eşit olsunlar. Şimdi Allah'ın nimetini inkar mı ediyorlar?...
Nəhl Suresi, 71. Ayet:
Tanrı rızıkta
kimini
zi
kimini
ze üstün kıldı; üstün kılınanlar, rızıklarını ellerinin altında bulunanlara onda eşit olacak şekilde çevirip verici değildirler. Şimdi Tanrı'nın nimetini inkar mı ediyorlar?...
Nəhl Suresi, 71. Ayet:
Allah rızk hususunda
kimini
zi
kimini
zden üstün kıldı. O üstün kılınanlar, onda hepsi eşit olmak üzere, rızklarını ellerinin altındakilere verici değildirler. O halde bunlar Allahın ni'metini bilerek inkâr mı ediyorlar? ...
Nəhl Suresi, 71. Ayet:
Allah; rızık hususunda
kimini
zi
kimini
zden üstün kıldı. Üstün kılınanlar buyrukları altında bulunanların rızıklarını vermezler. Halbuki bunda hepsi eşittir. Yoksa Allah'ın nimetini bile bile inkar mı ediyorlar?...
Nəhl Suresi, 71. Ayet:
Rızık konusunda,
kimini
ze
kimini
zden fazla veren Allah'tır: hal böyleyken, kendisine fazla verilmiş olanlar, rızıklarını -bu bakımdan aralarında eşitlik olsun diye- sağ ellerinin malik olduğu kimselerle paylaşmakta isteksiz davranıyorlar. Peki, (böyle yapmakla) Allah'ın nimetini (bile bile) inkara mı kalkışıyorlar?...
Nəhl Suresi, 71. Ayet:
Allah rızık hususunda
kimini
zi
kimini
zden üstün kıldı. Üstün kılınanlar, ellerinin altındakilere kendi rızıklarını vermiyorlar ki, o rızık hususunda eşit olsunlar. Yoksa Allah'ın nimetini inkâr mı ediyorlar?...
Nəhl Suresi, 71. Ayet:
Allah, rızık konusunda
kimini
zi,
kimini
zden üstün kılmıştır. Fakat, üstün kılınanlar, gözetimleri altında bulunanlara, kendileriyle eşit olurlar diye rızıklarını vermezler. Bile bile Allah’ın nimetini inkar mı ediyorlar?...
Nəhl Suresi, 71. Ayet:
Allah sizi, maişet ve rızık hususunda
kimini
zi
kimini
ze üstün kıldı. Nasipleri bol olanlar kendi nasiplerini, kendileriyle eşit seviyeye gelecek derecede, yanlarında çalıştırdıkları köle ve hizmetçilere vermezler. O halde nasıl olur da Allah’ın nimetini, Allah’ın kendilerinin üzerindeki hakkını bile bile inkâr ederler?...
Nəhl Suresi, 71. Ayet:
Allâh, rızıkta
kimini
zi
kimini
zden üstün kıldı. (Rızıkça) üstün kılınanlar, ellerinin altında bulunanlara kendi rızıklarını verip de hepsi rızıkta eşit olmuyorlar. Allâh'ın ni'metini mi inkâr ediyorlar?...
Nəhl Suresi, 71. Ayet:
Allah rızıkta
kimini
zi
kimini
ze üstün kıldı; üstün kılınanlar, rızıklarını ellerinin altında bulunanlara onda eşit olacak şekilde çevirip verici değildirler. Şimdi Allah'ın nimetini inkâr mı ediyorlar?...
Nəhl Suresi, 71. Ayet:
Allah, rızıkta
kimini
zi
kimini
ze üstün kılmıştır. Fazla verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilere aktarıp da hepsi onda eşit hale gelmiyor. Allah'ın nimetini mi inkâr ediyor bunlar?...
İsra Suresi, 21. Ayet:
Bak nasıl, onların
kimini
kimine üstün kıldık. Elbette ahiretteki dereceler daha büyüktür, üstünlükler daha büyüktür....
İsra Suresi, 21. Ayet:
Baksana, biz insanların
kimini
kiminden nasıl üstün kılmışızdır! Elbette ki ahiret, derece ve üstünlük farkları bakımından daha büyüktür....
İsra Suresi, 21. Ayet:
Bak, nasıl onların
kimini
kimine üstün kıldık! Elbette sonsuz gelecek boyutu, yaşam mertebeleri itibarıyla da en büyüktür, kişisel hissedişler itibarıyla da en büyüktür....
İsra Suresi, 21. Ayet:
Onlardan
kimini
kimine nasıl üstün tuttuğumuzu gör. Muhakkak ahiret dereceler bakımından daha büyüktür, üstünlük bakımından da daha büyüktür....
İsra Suresi, 21. Ayet:
Bak, onların
kimini
kiminden nasıl üstün kıldık ve şanıma and olsun ki, Âhiret, dereceler bakımından da daha büyüktür, üstünlük bakımından da daha büyüktür....
İsra Suresi, 21. Ayet:
Baksana, biz insanların
kimini
kiminden nasıl üstün kılmışızdır! Elbette ki ahiret, derece ve üstünlük farkları bakımından daha büyüktür....
İsra Suresi, 21. Ayet:
Onlardan
kimini
kimine nasıl üstün tuttuğumuzu gör. Muhakkak ahiret dereceler bakımından daha büyüktür, üstünlük bakımından da daha büyüktür....
İsra Suresi, 21. Ayet:
Baksan a, biz onların
kimini
kiminden nasıl üstün kıldık. Elbette âhiret, dereceler (farkları) i'tibariyle de daha büyükdür, üstün kılmak bakımından da daha büyükdür. ...
İsra Suresi, 21. Ayet:
Bak! Biz insanların
kimini
kiminden nasıl üstün kılmışızdır. Elbette ki ahiret, dereceler ve üstünlük farkları bakımından daha büyüktür....
İsra Suresi, 21. Ayet:
Bak nasıl dünyada onların
kimini
kimine üstün kıldık!Elbette âhirette erişilecek daha büyük mertebeler, kazanılacak daha yüksek faziletler vardır....
İsra Suresi, 21. Ayet:
Bak, (rızık bakımından) nasıl onların
kimini
kiminden üstün yaptık. Elbette âhiret, dereceler bakımından da daha büyük, üstünlük bakımından da daha büyüktür....
İsra Suresi, 21. Ayet:
Bak nasıl,
kimini
kimine üstün kıldık! Ama âhiret, dereceler bakımından elbette daha büyük, lütuflandırma bakımından daha yücedir....
İsra Suresi, 55. Ayet:
Rabbin, göklerde ve yerde olan herkesi en iyi bilendir. Gerçekten biz, peygamberlerin
kimini
kiminden üstün kıldık; Davud'a da Zebur'u verdik....
İsra Suresi, 55. Ayet:
Rabbin, göklerde ve yerde olan herkesi en iyi bilendir. Gerçekten biz, peygamberlerin
kimini
kiminden üstün kıldık; Davud'a da Zebur'u verdik....
İsra Suresi, 55. Ayet:
Rabbin göklerde ve yerde olan kimselerin hepsini en iyi bilendir. Andolsun ki biz, peygamberlerin
kimini
kimine üstün kıldık. Davud'a da Zebur'u verdik....
İsra Suresi, 55. Ayet:
Rabbin göklerde ve yerde olan kimseleri en iyi bilendir. Andolsun ki biz peygamberlerin
kimini
kiminden üstün kılmışızdır. Dâvuda da Zebur verdik. ...
İsra Suresi, 55. Ayet:
Rabbin göklerde ve yerde olanları en iyi bilendir. Andolsun ki biz peygamberlerin
kimini
kiminden üstün kıldık. Davut'a da Zebur'u verdik....
İsra Suresi, 55. Ayet:
Rabbin, göklerde ve yerde olan kimseleri daha iyi bilir (O, peygamber olmağa kimi lâyık görürse onu seçer). Andolsun ki biz, peygamberlerin
kimini
kimine üstün kıldık, Dâvûd'a da Zebûr'u verdik....
İsra Suresi, 55. Ayet:
Göklerde ve yerde kim varsa, Rabbin onların hepsini pek iyi bilir. Peygamberlerden
kimini
Biz diğerlerinden üstün kıldık; Davud'a da Zebur'u verdik....
İsra Suresi, 82. Ayet:
Biz, işte böyle böyle, Kuran'dan müminler için (ruhen) sağaltıcı, rahmet bahşedici olan ve zalimlerin de yalnızca yıkımını artıran şeyler indiriyoruz:...
İsra Suresi, 82. Ayet:
Biz Kur'an'dan, inananlar için şifa ve rahmet olacak şeyler indiriyoruz. Ama bu, zalimlerin yıkımını artırmaktan başka katkı sağlamıyor....
Taha Suresi, 40. Ayet:
“Hani kız kardeşin (Firavun ailesine) gidiyor ve “size onun bakımını üstlenecek kimseyi göstereyim mi?” diyordu. Derken, gözü aydın olsun, üzülmesin diye seni annene döndürdük. (Sana baktı, büyüdün) ve (kazara) bir cana kıydın da biz seni kederden kurtardık, seni sıkı bir denemeden geçirdik (ve kaçıp Medyen’e gittin). Medyen halkı içinde yıllarca kaldın, sonra (peygamber olman için) takdir edilmiş bir zamanda (Tûr’a) geldin ey Mûsâ!”...
Taha Suresi, 40. Ayet:
"Hani kız kardeşin gezinip; "Onu(n bakımını) üstlenecek birini size haber vereyim mi?" demekteydi. Böylece, seni annene geri çevirmiş olduk ki, gözü aydın olsun ve hüzne kapılmasın. Sen bir insan öldürmüştün de, biz seni tasadan kurtarmış ve seni 'esaslı bir denemeden geçirip denemiştik.' Medyen halkı arasında da yıllarca kalmıştın, sonra bir kader üzerine (buraya) geldin ey Musa."...
Taha Suresi, 40. Ayet:
"Hani kız kardeşin gezinip; "Onu(n bakımını) üstlenecek birini size haber vereyim mi?" demekteydi. Böylece, seni annene geri çevirmiş olduk ki, gözü aydın olsun ve hüzne kapılmasın. Sen bir insan öldürmüştün de, biz seni tasadan kurtarmış ve seni 'esaslı bir denemeden geçirip denemiştik'. Medyen ehli arasında da yıllarca kalmıştın, sonra bir kader üzerine (buraya) geldin ey Musa....
Taha Suresi, 40. Ayet:
«Hani kız kardeşin gezinip: «Onu(n bakımını) üstlenecek birini size haber vereyim mi?» demekteydi. Böylece, seni annene geri çevirmiş olduk ki, gözü aydın olsun ve hüzne kapılmasın. Sen bir insan öldürmüştün de, biz seni tasadan kurtarmış ve seni 'esaslı bir denemeden geçirip denemiştik.' Medyen halkı arasında da yıllarca kalmıştın, sonra bir kader üzerine (buraya) geldin ey Musa.»...
Taha Suresi, 40. Ayet:
"Hani, kızkardeşin gidiyor, şöyle diyordu: 'Onun bakımını üstlenecek kişiyi size göstereyim mi?' Nihayet, seni annene geri döndürdük ki, gözü aydın olsun, tasalanmasın. Sen bir de adam öldürmüştün. O zaman seni gamdan kurtarmıştık. Seni iyice bir imtihana çekmiştik. Bunun ardından sen Medyen halkı arasında yıllarca kaldın. Sonra, belirlenen bir vakitte/bir kadere göre geliverdin, ey Mûsa!"...
Taha Suresi, 123. Ayet:
Dedi ki: "
Kimini
z
kimini
ze düşman olarak, hepiniz ordan inin. Artık size benden bir yol gösterici gelecektir; kim benim hidayetime uyarsa artık o şaşırıp sapmaz ve mutsuz olmaz."...
Taha Suresi, 123. Ayet:
Allah: «İkiniz de oradan birlikte inin,
kimini
z
kimini
ze düşman olarak! Sonra ne zaman size Benden bir doğru yolu gösterici gelir de her kim Benim kılavuzuma uyarsa, işte o, sapıklığa düşmez ve mutsuz olmaz....
Taha Suresi, 123. Ayet:
Dedi ki: "
Kimini
z
kimini
ze düşman olarak, hepiniz ordan inin. Artık size benden bir yol gösterici gelecektir; kim benim hidayetime uyarsa artık o şaşırıp sapmaz ve mutsuz olmaz."...
Taha Suresi, 123. Ayet:
(Şöyle) buyurdu: «
Kimini
z
kimini
ze düşman olarak hepiniz oradan inin. Artık ne zaman benden size hidâyet gelir de kim benim hidâyetime uyarsa o (dünyâda) sapmaz, (âhiretde de) bedbaht olmaz». ...
Taha Suresi, 123. Ayet:
Onlara hitaben buyurdu ki:
Kimini
z
kimini
ze düşman olarak cennetten yere ininiz. Sonra ne zaman Benden bir rehber gelir de, kim ona tâbi olursa, artık o ne yolu şaşırır, ne de bedbaht olur....
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar. . . Eğer bâ'stan (yeni bir yapıyla yaşama devamdan) şüphe içinde iseniz; (düşünün ki önceden) sizi bir topraktan, sonra spermden, sonra bir genetik yapı, embriyodan, sonra yapısı belli belirsiz bir çiğnem etten yarattık; açık seçik bildirelim! Dilediğimizi muayyen bir süre rahimlerde tutarız, sonra sizi bir çocuk olarak çıkarırız, sonra kemâle erme çağınıza ulaşmanız için (gerekeni sağlarız). . . Sizden
kimini
z (erken yaşta) vefat ettirilir,
kimini
z de bildiklerini unutmuş hâlde ömr...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar! Eğer öldükten sonra yeniden dirilişten şüphedeyseniz (bilin ki); biz sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra alakadan (embriyodan), sonra yaratılış şekli belli belirsiz bir çiğnem etten yarattık ki, size (gücümüzü) açıkça gösterelim. Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz. Sonra erginlik çağınıza ermeniz için (büyütüyoruz).
Kimini
z öldürülür,
kimini
z de bilgiden sonra bir şey bilmez hale gelsin diye hayatın en perişan haline döndü...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alak'tan (embriyo), sonra yaratılış biçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkca göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da erginlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz). Sizden
kimini
zin hayatına son verilmekte,
kimini
z de, bildikten sonra hiç bi...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar! Oldukten sonra tekrar dirilmekten suphede iseniz bilin ki, ne oldugunuzu size aciklamak icin, Biz sizi topraktan sonra nutfeden, sonra pihtilasmis kandan, sonra da yapisi belli belirsiz bir cignem etten yaratmisizdir. Diledigimizi belli bir sureye kadar rahimlerde tutariz; sonra sizi cocuk olarak cikartiriz, bylece yetisip erginlik cagina varirsiniz.
Kimini
z ldurulur,
kimini
z de mrunun en fena zamanina ulastirilir ki, bilirken birsey bilmez olur. Yeryuzunu grursun ki kupkurudur; fak...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar! Öldükten sonra dirilip kalkmaktan şüphede iseniz, gerçek odur ki, biz sizi topraktan yarattık, sonra nutfe (sperma) dan, sonra pıhtılaşmış kan parçasından, sonra yaratış biçimi belirli belirsiz bir çiğnem etten yarattık ki, size (kudretimizin yüceliğini, sanatımızın eşsizliğini) açıkça gösterelim. Dilediğimizi belli bir süreye kadar ana rahminde bekletiriz, sonra da sizi bir bebek olarak çıkarırız; sonra güçlenip kendinizi tanıyarak iyiyi kötüden ayırd edecek duruma getiririz. Sizde...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar! Öldükten sonra tekrar dirilmekten şüphede iseniz bilin ki, ne olduğunuzu size açıklamak için, Biz sizi topraktan sonra nutfeden, sonra pıhtılaşmış kandan, sonra da yapısı belli belirsiz bir çiğnem etten yaratmışızdır. Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde tutarız; sonra sizi çocuk olarak çıkartırız, böylece yetişip erginlik çağına varırsınız.
Kimini
z öldürülür,
kimini
z de ömrünün en fena zamanına ulaştırılır ki, bilirken birşey bilmez olur. Yeryüzünü görürsün ki kupkurudur;...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar, diriliş konusunda kuşku besliyorsanız, (hatırlayın ki) sizi topraktan, sonra bir damlacıktan, sonra asılı duran bir madde (embriyo) dan, sonra biçimi belli ve belirsiz bir dölütten yarattık. Böylece size bildiriyoruz. Neyi dilemişsek belli bir süreye kadar onu rahimlerde tutarız. Sonra sizi bir bebek olarak çıkarırız, ve ardından olgunlaşıp erginleşirsiniz.
Kimini
zin hayatına son verilir,
kimini
z de en kötü yaşa kadar ulaştırılır. Böylece bir bilgiye sahip olduktan sonra bir şey bil...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar, eğer öldükten sonra dirilmekten şüphede iseniz, şu muhakkak ki, Biz sizi topraktan, sonra nutfe (sperma) den, sonra alaka (yapışkan bir madde)dan, sonra da uzuvları görünen ya da görünmeyen bir et parçasından yaratmaktayız ki, size (ne olduğunuzu) anlatalım. Dilediğimizi de belli bir süreye kadar rahimlerde durdururuz. Sonra sizi bir bebek olarak çıkarırız, sonra da olgunluk çağına gelmeniz için geliştiririz. Bununla beraber, içinizden
kimini
zin canı alınıyor,
kimini
z de biraz bilgi...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar! Eğer öldükten sonra dirilmekten şüphede iseniz, (bilin ki) ne olduğunuzu size açıklamak için şüphesiz biz sizi topraktan, sonra nutfeden (spermadan) sonra bir alekadan (embriodan) sonra yapısı belli belirsiz bir et parçasından yaratmışızdır. Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde tutarız. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkartırız, sonra sizi, olgunluk çağına erişmeniz için bırakırız. Bununla beraber
kimini
z öldürülür,
kimini
z de önceki bilgisinden sonra, hiçbir şey bilmemek üze...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar, şayet öldükten sonra tekrar dirilmek konusunda şüphede iseniz, bilin ki ne olduğunuzu size açıklamak için biz sizi topraktan, sonra insan suyundan, sonra pıhtılaşmış bir kandan, sonra yaratılışı belli belirsiz bir çiğnem etten yaratmışızdır. İstediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde tutarız. Sonra sizi çocuk olarak çıkarırız. Böylece yetişip erginlik çağına gelirsiniz.
Kimini
z öldürülür,
kimini
z de ömrünün en fena zamanına ulaştırılır ki bildiği halde bir şey bilmez olur. Yeryü...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alaktan, sonra yaratılış biçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkca göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuş bir ecele kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da erginlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz). Sizden
kimini
zin hayatına son verilmekte,
kimini
z de, bildikten sonra hiç bir şey bilmem...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar, eğer siz öldükden sonra dirilmek hususunda herhangi bir şübhe içinde iseniz şu muhakkakdır ki biz sizi (n aslınızı) toprakdan, sonra (onun zürriyetini) insan suyundan, sonra pıhtılaşmış bir kandan, daha sonra da hilkati belli belirsiz bir çiğnem etden yaratdık (ve bunları) size (kemâl-i kudretimizi) apaçık gösterelim diye (yapdık). Sizi dileyeceğimiz muayyen bir vaktâ kadar rahmlerde durduruyoruz, sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyoruz, daha sonra da kuvvetinize (yiğitlik çağına) e...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar! Eğer öldükten sonra dirilmekten şübhe içinde iseniz, artık muhakkak ki biz, sizi bir topraktan, sonra bir nutfeden, sonra bir alakadan, sonra da (ne) yaratılmış (ne de) yaratılmamış (henüz kemâle ermemiş) bir mudgadan yarattık ki, size (kud reti mi zi)açıkça gösterelim. Artık dilediğimizi muayyen bir vakte kadar rahimlerde bekletiriz; sonra sizi bir bebek olarak çıkarırız; sonra da gücünüz kemâle ersin diye (sizi büyütürüz). İçinizden kimisi(yaşlanmadan) vefât ettirilir,
kimini
z de ...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar; eğer dirilişten yana bir şüphede iseniz; gerçek şu ki: Size açıkça gösterelim diye Biz sizi; topraktan, sonra nutfeden, sonra pıhtılaşmış bir kandan, sonra da yaratılışı belli belirsiz bir çiğnem etten yarat tık. İstediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde tutarız. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarırız. Böylece yetişip erginlik çağına gelirsiniz.
Kimini
z öldürülür,
kimini
z de bilirken hiç bir şey bilmez olsun diye ömrünün en fena zamanına geri itilir. Yeryüzünü kupkuru olarak gör...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey İnsanlar! Ölümden sonra kalkış (olgusun)dan şüphedeyseniz, o zaman, (hatırlayın ki,) Biz, gerçekten de sizi(n her birinizi) topraktan, sonra bir döl suyu damlasından, sonra döllenmiş hücreden, sonra (temel unsurları ve istidatlarıyla) tamamlanmış ama (bütün ögeleriyle) henüz tamamlanmamış bir ceninden yarattık ki, size (menşeinizi böylece) açıklayalım. Ve (doğmasını) dilediğimizin, (annesinin) rahminde (Bizce) belirlenmiş bir süre için kalmasını sağlarız; sonra sizi çocuk olarak dünyaya getir...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar! Eğer öldükten sonra tekrar dirilmekten şüphede iseniz, gerçek şu ki; biz sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra pıhtılaşmış kandan, sonra yapısı belli belirsiz bir çiğnem etten yarattık. Ki, size kudret ve hikmetimizi açıkça gösterelim. Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde durdururuz. Sonra sizi bir bebek olarak çıkarırız. Daha sonra da güçlü kuvvetli bir çağa eriştiririz. Sizden kimine ölüm gelip çatar.
Kimini
z ömrünün en kötü çağına, yaşlılık devresine ulaştırılır, bilirk...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
-Ey insanlar, eğer, tekrar diriltileceğinizden bir şüpheniz varsa size açıkça gösterelim diye sizi topraktan yarattık, sonra spermden, sonra embriyodan, sonra da yaratılışı belli belirsiz bir çiğnem etten yarattık. Dilediğimizi adı konmuş bir süreye kadar rahimlerde tutar ve sizi bebek olarak çıkarırız. Sonra siz yetişip, erginlik çağına gelirsiniz.
Kimini
zin canı alınır,
kimini
z de bildiği şeyleri bilmez olsun diye ömrünün en düşkün dönemine ulaştırılır. Yeryüzünü kupkuru görürsün de biz ona su...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku içindeyseniz, gerçek şu ki, biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alak'tan (Embriyo), sonra yaratış biçimi belli belirsiz bir çiğnem et parçasından; size (kudretimizi) açıkça göstermek için. Dilediğimizi, adı konulmuş bir süreye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak çıkarıyoruz, sonra da erginlik çağına erişmeniz için (sizi büyütüyoruz). Sizden
kimini
zin hayatına son verilmekte,
kimini
z de, bildikten sonra hiç bir ...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar! Kıyamet gününde diriltilmekten şüpheniz varsa, şu bir gerçek ki, Biz sizi önce topraktan, sonra bir nutfe'den, sonra bir aleka'dan, sonra kısmen şekillenmiş, kısmen şekillenmemiş bir çiğnem etten yarattık-tâ ki size âyetlerimizi açıklayalım. Dilediğimizi belirlenmiş bir vakte kadar rahimlerde yerleştiririz. Sonra sizi bebek olarak çıkarır, sonra olgunluk çağınıza kadar büyütürüz. Sonra
kimini
z öldürülür,
kimini
z ise ömrün en düşkün çağına döndürülür de, evvelce bildiği şeyleri bilme...
Həcc Suresi, 40. Ayet:
Onlar, yalnızca; "Rabbimiz Allah'tır" demelerinden dolayı, haksız yere yurtlarından sürgün edilip çıkarıldılar. Eğer Allah'ın, insanların
kimini
kimiyle defetmesi (yenilgiye uğratması) olmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Allah'ın isminin çokça anıldığı mescidler, muhakkak yıkılır giderdi. Allah kendi (dini)ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder. Şüphesiz Allah, güçlü olandır, aziz olandır....
Həcc Suresi, 40. Ayet:
Onlar, yalnızca; "Rabbimiz Tanrı'dır" demelerinden dolayı, haksız yere yurtlarından sürgün edilip çıkarıldılar. Eğer Tanrı'nın, insanların
kimini
kimiyle defetmesi (yenilgiye uğratması) olmasaydı, manastırlar, kiliseler, havralar ve içinde Tanrı'ın isminin çokça anıldığı mescidler, muhakkak yıkılır giderdi. Tanrı kendi (dini)ne yardım edenlere kesin olarak yardım eder. Şüphesiz Tanrı, güçlü olandır, aziz olandır....
Möminun Suresi, 44. Ayet:
Sonra birbiri peşi sıra elçilerimizi gönderdik; her ümmete kendi elçisi geldiğinde, onu yalanladılar. Böylece biz de onları (yıkıma uğratıp yok etmede)
kimini
kimini
n izinde yürüttük ve onları (tarihin anlatıp aktardığı) bir olay kıldık. İman etmeyen kavim için yıkım olsun....
Möminun Suresi, 44. Ayet:
Sonra birbiri peşi sıra elçilerimizi gönderdik; her ümmete kendi elçisi geldiğinde onu yalanladılar. Böylece biz de onları [yıkıma uğratıp yok etmede]
kimini
kimini
n izinde yürüttük ve onları [tarihin anlatıp aktardığı] bir olay kıldık. İnanmayan kavim için yıkım olsun....
Möminun Suresi, 44. Ayet:
Sonra peyderpey (diğer) peygamberlerimizi gönderdik. Bir ümmete peygamberi geldikçe onu tekzîb etdiler. Biz de onlardan
kimini
kimini
n arkasına katdık (helak etdik) ve onları hikâyeler yapdık. Artık uzak olsun îmana gelmeyecek bir kavm! ...
Möminun Suresi, 91. Ayet:
Allah hiçbir evlâd edinmemişdir. Onunla birlikde hiçbir Tanrı da yokdur. (Öyle olsaydı) bu takdîrde elbette her Tanrı kendi yaratdığını (sürükler) götürür ve elbette kimi
kimini
n üstüne çıkıb (galebe edib) yükselirdi. Allah, onların bütün vasf (-u isnâd) etdiklerinden münezzehdir. ...
Nur Suresi, 63. Ayet:
Elçinin çağırmasını, kendi aranızda
kimini
zin
kimini
çağırması gibi saymayın. Allah, sizden bir diğerinizi siper ederek kaçanları gerçekten bilir. Böylece onun emrine aykırı davrananlar, kendilerine bir fitnenin isabet etmesinden veya onlara acı bir azabın çarpmasından sakınsınlar....
Nur Suresi, 63. Ayet:
Elçinin çağırmasını kendi aranızda
kimini
zin
kimini
çağırması gibi saymayın. Tanrı, sizden bir diğerinizi siper ederek kaçanları gerçekten bilir. Böylece onun buyruğuna aykırı davrananlar, kendilerine bir fitnenin isabet etmesinden veya onlara acı bir azabın çarpmasından sakınsınlar....
Furqan Suresi, 20. Ayet:
Senden önce gönderdiklerimizden, gerçekten yemek yiyen ve pazarlarda gezen (elçi)lerden başkasını göndermiş değiliz. Biz, sizin
kimini
zi kimi için deneme (fitne konusu) yaptık. Sabredecek misiniz? Senin Rabbin görendir....
Furqan Suresi, 20. Ayet:
Biz, senden önce de peygamberleri başka türlü göndermedik, kuşkusuz onlar da yemek yiyorlar ve çarşılarda yürüyorlardı. Bir de
kimini
zi
kimini
ze bir imtihan aracı yaptık ki, bakalım sabredecek misiniz? Rabbin, herşeyi hakkıyla görendir....
Furqan Suresi, 20. Ayet:
Senden önce gönderdiklerimizden, gerçekten yemek yiyen ve pazarlarda gezen (elçi)lerden başkasını göndermiş değiliz. Biz, sizin
kimini
zi kimi için deneme (fitne konusu) yaptık. Sabredecek misiniz? Senin rabbin görendir....
Furqan Suresi, 20. Ayet:
(Ey Muhammed,) Biz senden önce de yiyip içen, çarşıda pazarda dolaşan (ölümlü) insanların dışında kimseyi elçi olarak göndermedik. (Böyle yaparak, ey insanlar,)
kimini
zi
kimini
z için bir imtihan vesilesi kıldık (ki,) sabredecek misiniz, (bunu kendiniz de göresiniz; yoksa,) Allah zaten her şeyi olduğu gibi görmektedir!...
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
1.
ve harremnâ
: ve haram ettik, yasakladık
2.
aleyhi
: ona
3.
el merâdıa
: süt anneler
4.
min kablu
: önceden, da...
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
Ve daha önce ona (başka) süt annelerini haram kıldık (süt emmemesini sağladık). (Onun ablası, firavunun ailesine): "Ona kefil olacak (bakımını üstlenecek) bir aileye sizi ulaştırmak için delâlet (yardım) edeyim mi? Ve onlar, onu (bebeği) iyi yetiştirir." dedi....
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
Biz, daha önce onun, süt analarının sütünü emmemesini sağladık. Kız kardeşi, “Size onun bakımını, sizin adınıza üstlenecek ve ona içtenlik ve şefkatle davranacak bir aile göstereyim mi?” dedi....
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
Biz daha önceden (annesine geri verilinceye kadar) onun süt analarını kabulüne (emmesine) müsaade etmedik. Bunun üzerine ablası: Size, onun bakımını namınıza üstlenecek, hem de ona iyi davranacak bir aile göstereyim mi? dedi....
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
Önce, Ona sütanneleri haram kıldık (Musa hiçbir kadından süt emmedi); (kız kardeşi) dedi ki: "Sizin namınıza Onun bakımını üstlenip yetiştirecek bir aile göstereyim mi?" diye akıl verdi....
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
Biz Mûsâ’ya, annesinden önce, sütannelerin sütünü emmeye müsade etmedik. Ablası: 'Onun bakımını, sizin adınıza üstlenecek, hem de ona iyi davranacak bir aileyi size göstereyim mi?' dedi....
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
Biz daha önce ona süt anneleri yasak etmiştik. Bunun üzerine (kızkardeşi): 'Sizin için onun bakımını üstelenecek ve ona iyi davranacak bir aileyi size göstereyim mi?' dedi....
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
Biz, daha önce ona süt analarını haram etmiştik. (Kız kardeşi:) "Ben, sizin adınıza onun bakımını üstlenecek ve ona öğüt verecek (veya eğitecek) bir aileyi size bildireyim mi?" dedi....
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
Biz daha evvel (annesi gelmeden) bütün emzikçi kadınların sütünü ona haram etmiştik (kimsenin sütünü emmiyordu). Bunun üzerine Mûsa’nın kızkardeşi, Firavun ailesine şöyle dedi:”- Sizin için onun bakımını yapacak ve ona noksanlık yapmıyacak bir ev halkını size göstereyim mi?”...
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
Biz daha önceden (annesine geri verilinceye kadar) onun süt analarını kabulüne (emmesine) müsaade etmedik. Bunun üzerine ablası: Size, onun bakımını namınıza üstlenecek, hem de ona iyi davranacak bir aile göstereyim mi? dedi....
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
Önceden, onun süt annelerini kabul etmemesini sağladık. Nihayet (kızkardeşi), 'Sizin için onun bakımını üstlenecek ve ona iyi davranacak bir aileyi göstereyim mi?' dedi....
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
Önceden ona emzikcileri haram etmiştik bu vesîle ile vardı da sizin hisabınıza bunun bakımını deruhde edecek hem ona hayırhahâne bakacak bir ehli beyt buluvereyim mi size? dedi...
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
önceden ona emzikçileri (süt anneleri) yasaklamıştık. Ablası varıp: «Sizin hesabınıza bunun bakımını üstlenecek ve ona iyi davranacak bir aile buluvereyim mi?» dedi....
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
Biz (annesine geri vermezden) daha önce, onun süt analarının sütünü kabulüne müsade etmedik. Bunun üzerine ablası, «Size, onun bakımını sizin namınıza üstlenecek, hem de ona iyi davranacak bir aile göstereyim mi?» dedi....
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
Önceden, süt annelerinin memesini kabul etmemesini sağladık. Musa'nın ablası; «Sizin için onun bakımını üstlenecek ve ona öğüt verip onu güzelce eğitecek bir aileyi göstereyim mi?» dedi...
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
Biz, daha önce ona süt analarını haram etmiştik. (Kız kardeşi:) "Ben, sizin adınıza onun bakımını üstlenecek ve ona öğüt verecek (veya eğitecek) bir ehl-i beyti (aileyi) size bildireyim mi?" dedi....
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
Biz daha evvel ona süt analar (ın sütünü emmeyi) haram etmişdik. Bunun üzerine (hemşiresi onlara:) «Sizin için onun bakımını te'mîn edecek, kendileri buna hayırhah olacak bir aaile hakkında size delâletde bulunayım mı?» dedi. ...
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
Hâlbuki daha önce ona (Mûsâ’ya) süt analarını (emmeyi) men' etmiştik (de onu emzirebilecek birini arıyorlardı). Bunun üzerine (kız kardeşi): 'Sizin nâmınıza onu(n bakımını) üzerine alacak olan ve kendileri ona nasîhat edecek (hayırla davranacak)kimseler olan bir âileye size rehberlik edeyim mi?' dedi....
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
Ve Biz daha ilk günden o'nun (Mısırlı) süt annelerin memesini yadırgamasını sağladık; ve (kız kardeşi bu durumu öğrenince, onlara:) "Size o'nun bakımını sizin adınıza üzerine alabilecek ve o'nu güzelce eğitip yetiştirecek bir aile göstereyim mi?" dedi....
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
Biz daha önce ona, süt verenlerin sütünü emmesine müsaade etmemiştik. Bunun üzerine ablası: “Sizin için onun bakımını üzerine alacak, öğüt verip eğitecek bir âile buluvereyim mi?” dedi....
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
Biz daha önce ona, süt verenler(in sütünü emmey)i harâm etmiştik. (Hiçbir kadının sütünü emmiyordu. Fir'avn ve âilesi, çocuğun emeceği bir dadı bulma telaşı içinde idiler. Kızkardeşi uzaktan durumu görünce sokuldu): "Sizin için onun bakımını üstlenecek ve ona öğüt ver(ip onu güzelce eğit)ecek bir âileyi göstereyim mi?" dedi....
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
Biz, daha önce ona süt analarını haram etmiştik. (Kız kardeşi:) «Ben, sizin adınıza onun bakımını üstlenecek ve ona öğüt verecek (veya eğitecek) bir aileyi size bildireyim mi?» dedi....
Qəsəs Suresi, 12. Ayet:
Biz daha önce ona, süt emziren kadınları haram kılmıştık. Bu sırada kızkardeşi dedi ki: "Onun bakımını sizin için üstlenecek, onu eğitip öğretmeyi yüklenecek bir ev halkını size tanıtayım mı?"...
Ənkəbut Suresi, 25. Ayet:
İbrahim, onlara dedi ki: “Sırf aranızda dünya hayatına mahsus bir sevgi (ve çıkar) uğruna Allah’ı bırakıp birtakım putlar edindiniz. Sonra kıyamet gününde
kimini
z
kimini
zi inkâr edip tanımayacak;
kimini
z
kimini
ze lânet edecektir. Barınağınız cehennem olacaktır. Yardımcılarınız da olmayacaktır.”...
Ənkəbut Suresi, 25. Ayet:
(İbrahim) dedi ki: "Siz dünya hayatında (atalarınızla) aranızdaki duygu bağı yüzünden Allâh dûnunda putlar edindiniz. Bu yüzden kıyamet sürecinde
kimini
z
kimini
zi inkâr edecek ve bir diğerine lânet edecektir! Mekânınız ateştir ve yardımcınız da yoktur. "...
Ənkəbut Suresi, 25. Ayet:
(İbrahim) Dedi ki: "Siz gerçekten, Allah'ı bırakıp dünya hayatında aranızda bir sevgi bağı olarak putları (ilahlar) edindiniz. Sonra kıyamet günü,
kimini
z
kimini
zi inkar edip tanımayacak ve
kimini
z
kimini
ze lanet edeceksiniz. Sizin barınma yeriniz ateştir ve hiç bir yardımcınız yoktur."...
Ənkəbut Suresi, 25. Ayet:
(İbrahim onlara) dedi ki: «Siz, sırf aranızdaki dünya hayatına has muhabbet uğruna Allah'ı bırakıp birtakım putlar edindiniz. Sonra kıyamet günü (geldiğinde) ise,
kimini
z
kimini
zi tanımayacak,
kimini
z
kimini
zi lanetleyecektir. Varacağınız yer cehennemdir. Ve hiç yardımcınız da yoktur.»...
Ənkəbut Suresi, 25. Ayet:
(İbrahim) Dedi ki: "Siz gerçekten, Tanrı'yı bırakıp dünya hayatında aranızda bir sevgi bağı olarak putları (tanrılar) edindiniz. Sonra kıyamet günü,
kimini
z
kimini
zi tanımayacak (yekfürü) ve
kimini
z
kimini
ze lanet edeceksiniz. Sizin barınma yeriniz ateştir ve hiç bir yardımcınız yoktur."...
Ənkəbut Suresi, 25. Ayet:
Dedi ki: «Siz dünyâ hayaatında birbirinizle (müşrikler hususunda) dost olduğunuz için Allâhı bırakıb ancak putlara tutundunuz. (Fakat) bil'âhare kıyamet gününde
kimini
z
kimini
ze küfür,
kimini
z
kimini
ze lâ'net edecekdir. Barınacağınız yer ise ateşdir. Sizin (o vakit) hiçbir yardımcınız da yokdur». ...
Ənkəbut Suresi, 25. Ayet:
Dedi ki: “Siz dünya hayatında birbirinizle dost olduğunuz için, Allah'ı bırakıp bir takım putlar edindiniz. Fakat (o putlara tapmanız dünyada aranızda bir sevgi husule gelmesine sebep olsa bile) daha sonra kıyamet gününde
kimini
z
kimini
ze küfür,
kimini
z
kimini
ze lânet edecektir. Barınacağınız yer ise ateştir, hiçbir yardımcınız da yoktur. ”...
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Nitekim, onlardan her birini günahı sebebiyle cezalandırdık.
Kimini
n üzerine taşlar savuran rüzgârlar gönderdik,
kimini
korkunç bir ses yakaladı,
kimini
yerin dibine geçirdik,
kimini
de suda boğduk. Allah onlara zulmetmiyor, asıl onlar kendilerine zulmediyorlardı....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Her birini kendi suçunun sonucuyla yakaladık. . . Onlardan
kimini
n üzerine hortum irsâl ettik! Onlardan
kimini
o korkunç dalgalı ses yakaladı! Onlardan
kimini
yerin dibine geçirdik. . . Onlardan
kimini
de suda boğduk. . . Allâh onlara zulmetmiyordu; fakat onlar kendi nefslerine zulmediyorlardı....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Onların her birini günahından dolayı yakaladık. Onlardan
kimini
n üzerine taş yağdıran kasırga gönderdik,
kimini
şiddetli çığlık aldı,
kimini
yerin dibine geçirdik,
kimini
de (suda) boğduk. Allah onlara haksızlık edecek değildi. Ama onlar kendi kendilerine haksızlık ediyorlardı....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
İşte biz, onların her birini kendi günahıyla yakalayıverdik. Böylece onlardan
kimini
n üstüne taş fırtınası gönderdik,
kimini
şiddetli bir çığlık sarıverdi,
kimini
yerin dibine geçirdik,
kimini
de suda boğduk. Allah onlara zulmedici değildi, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Biz de, her birini günahıyla yakaladık.
Kimini
n üzerine taş yağdıran bir kasırga gönderdik,
kimini
korkunç gürültü yakalayıverdi,
kimini
yere batırdık,
kimini
de suda boğduk. (Lût kavmi taş yağmuruna tutuldu, Şuayb ile Salih’in kavmi korkunç gürültü ile helâk edildi. Karûn ve beraberindekiler yere geçirildi, Firavun ve kavmi suda boğuldu). Allah onlara zulmetmiyordu, fakat onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Herbirini gunahi sebebiyle yakaladik; kimine taslar savuran ruzgarlar gonderdik,
kimini
bir ciglik yok etti,
kimini
yerin dibine gecirdik,
kimini
de suda bogduk. Onlara, Allah zulmetmiyordu, fakat onlar kendilerine yazik ediyorlardi....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Bunlardan her birini günahı sebebiyle yakaladık :
Kimini
n üzerine şiddetli kasırga gönderip taş yağmuruna uğrattık ;
kimini
korkunç bir gürültü yakalayıp sarıverdi;
kimini
yere geçirdik ;
kimini
de (denizde) boğduk. Allah onlara zulmeder olmadı, ama onlar kendilerine zulmediyorlardı....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Her birini günahı sebebiyle yakaladık; kimine taşlar savuran rüzgarlar gönderdik,
kimini
bir çığlık yok etti,
kimini
yerin dibine geçirdik,
kimini
de suda boğduk. Onlara, Allah zulmetmiyordu, fakat onlar kendilerine yazık ediyorlardı....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Nitekim, onlardan her birini günahı sebebiyle cezalandırdık.
Kimini
n üzerine taşlar savuran rüzgârlar gönderdik,
kimini
korkunç bir ses yakaladı,
kimini
yerin dibine geçirdik,
kimini
de suda boğduk. Allah onlara zulmetmiyor, asıl onlar kendilerine zulmediyorlardı....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Hepsini günahlarıyla yakaladık. Onlardan kimine çılgın bir fırtına gönderdik,
kimini
korkunç bir ses yakaladı,
kimini
yerin dibine geçirdik,
kimini
de boğduk. Onlara zulmeden ALLAH değildi; onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Hasılı her birini günahiyle yakaladık,
kimini
n başına bir taş yağdıran gönderdik,
kimini
sayha alıverdi,
kimini
yere geçirdik,
kimini
de garkettik, Allah onlara zulmetmiyordu ve lâkin kendi nefislerine zulmediyorlardı...
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Özetle herbirini günahı ile yakaladık;
kimini
n başına bir taş yağdıran gönderdik,
kimini
korkunç bir ses alıverdi,
kimini
yerin dibine geçirdik,
kimini
de boğduk. Allah onlara haksızlık etmiyordu. Fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Nitekim onlardan herbirini günahları sebebiyle suç üstü yakaladık:
Kimini
n üzerine taşlar savuran rüzgarlar gönderdik,
kimini
korkunç bir ses yakaladı,
kimini
yerin dibine geçirdik,
kimini
de suda boğduk. Allah onlara zulmetmiyor, asıl onlar kendilerine yazık ediyorlardı....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Her birini teker teker suçüstü yakaladık.
Kimini
önünde taşları savuran müthiş bir kasırgaya tuttuk, kimi korkunç bir gök gürültüsüne tutularak cansız yere düştü,
kimini
yerin dibine geçirdik,
kimini
de denizde boğduk. Allah'ın onlara zulmetmesi söz konusu değildi, fakat onlar kendilerine zulmettiler....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
İşte biz, onların her birini kendi günahıyla yakalayıverdik. Böylece onlardan
kimini
n üstüne taş fırtınası gönderdik,
kimini
şiddetli bir çığlık sarıverdi,
kimini
yerin dibine geçirdik,
kimini
de suda boğduk. Tanrı onlara zulmedici değildi, ancak onlar kendi nefslerine zulmediyorlardı....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
İşte biz (onların) her birini günâhı sebebiyle yakaladık. İşte
kimini
n tepesine (taş yağdıran) bir kasırga gönderdik,
kimini
korkunç bir ses aldı,
kimini
yere geçirdik,
kimini
de suda boğduk Allah onlara zulm etmiyordu. Fakat onlar kendilerine (bizzat) kendileri zulm ediyorlardı. ...
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Bunun üzerine (biz de) her birini günâhı sebebiyle yakaladık. Artık onlardan
kimini
n üzerine, (taş yağdıran) bir kasırga gönderdik! İçlerinden
kimini
de o (korkunç) ses yakaladı! Onlardan bazısını ise yere batırdık! İçlerinden bazısını da suda boğduk! Hâlbuki Allah onlara zulmediyor değildi; fakat onlar (bu isyanlarıyla) kendilerine zulmediyorlardı....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Her birini suçüstü yakaladık. Kimine taşlar savuran kasırga gönderdik,
kimini
bir çığlık tuttu,
kimini
yerin dibine geçirdik,
kimini
de suda boğduk. Allah; onlara zulmetmiyordu, ama onlar, kendi kendilerine zulmediyorlardı....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Çünkü onların her birini günahlarından dolayı hesaba çektik:
Kimini
n tepesinde ölümcül fırtınalar estirdik;
kimini
(ani) bir kasırga yok etti; kimisini yerin dibine geçirdik ve kimisi de suda boğulup gitti. Onlara haksızlık yapan Allah değildi, fakat onlar kendi kendilerine haksızlık yapıyorlardı....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Biz onların her birini günahı ile yakaladık.
Kimini
n tepesine taş yağdıran bir kasırga gönderdik.
Kimini
korkunç bir ses, bir çığlık yakalayıverdi.
Kimini
yerin dibine geçirdik.
Kimini
de suda boğduk. Onlara Allah zulmetmiyordu, fakat onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Hepsini günahlarıyla birlikte yakaladık. Onlardan
kimini
n üzerine taş savuran kasırga gönderdik.
Kimini
bir çığlık yakaladı.
Kimini
de yerin dibine geçirdik,
kimini
de suda boğduk. Allah, onlara zulmetmiyordu, fakat onlar kendilerine zulmediyorlardı....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Onlardan her birini kendi suçu sebebiyle cezaya çarptırdık:
Kimini
n üzerine taş yağdıran bir kasırga gönderdik,
kimini
korkunç bir gürültü bastırıverdi,
kimini
yerin dibine geçirdik,
kimini
de suda boğduk. Allah onlara zulmetmedi, onlar asıl kendi kendilerine zulmettiler....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Nitekim hepsini günâhiyle yakaladık. Onlardan
kimini
n üstüne taş yağdıran bir fırtına gönderdik,
kimini
korkunç ses yakaladı,
kimini
yere batırdık,
kimini
de boğduk. Allâh onlara zulmedecek değildi; fakat onlar, kendi kendilerine zulmediyorlardı....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
İşte biz, onların her birini kendi günahıyla yakalayıverdik. Böylece onlardan
kimini
n üstüne taş fırtınası gönderdik,
kimini
şiddetli bir çığlık sarıverdi,
kimini
yerin dibine geçirdik,
kimini
de suda boğduk. Allah onlara zulmedici değildi, ancak onlar kendi nefislerine zulmediyorlardı....
Ənkəbut Suresi, 40. Ayet:
Onların hepsini de günahlarıyla yakaladık.
Kimini
n başına taş yağdırdık.
Kimini
o korkunç ses yakaladı.
Kimini
yerin dibine geçirdik.
Kimini
de boğduk. Allah onlara haksızlık etmedi; onlar kendilerine zulmedip duruyorlardı....
Rum Suresi, 25. Ayet:
O’nun kurduğu aslî düzen ile, O’nun icraatıyla göğün ve yerin ayakta durması, denge ve çe
kimini
n korunarak düzeninin devamı, O’nun varlığının ve kudretinin delillerindendir. Dahası sizi arzdan, topraktan çağırır çağırmaz, derhal kabirlerinizden çıkarsınız....
Əhzab Suresi, 26. Ayet:
Allah, Kitap ehlinden, kafirleri destekleyenleri kalelerinden indirmis, kalblerine korku salmisti; onlarin
kimini
olduruyor,
kimini
de esir aliyordunuz....
Əhzab Suresi, 26. Ayet:
Allah, Kitap Ehli'nden düşmanlara arka çıkıp yardım edenleri kalelerinden indirdi de kalblerine korku saldı. Onlardan
kimini
öldürüyordunuz,
kimini
de esir ediyordunuz....
Əhzab Suresi, 26. Ayet:
Allah, Kitap ehlinden, kafirleri destekleyenleri kalelerinden indirmiş, kalblerine korku salmıştı; onların
kimini
öldürüyor,
kimini
de esir alıyordunuz....
Əhzab Suresi, 26. Ayet:
Ehl-i kitabdan onlara destek olanları, kalelerinden indirdi. Ve kalblerine korku saldı. Onlardan
kimini
öldürüyor,
kimini
de esir alıyordunuz....
Əhzab Suresi, 26. Ayet:
Allah, ehl-i kitaptan, kâfirleri destekleyenleri kalelerinden indirmiş ve kalplerine korku salmıştı. Onların
kimini
öldürüyor,
kimini
esir alıyordunuz....
Əhzab Suresi, 26. Ayet:
Kitap Ehlinden onlara arka çıkanları da Allah kulelerinden indirdi ve kalplerine korku saldı. Siz de onlardan
kimini
öldürdünüz,
kimini
esir aldınız....
Səba Suresi, 31. Ayet:
Kâfirler «Biz ne bu Kur'an'a ve ne de ondan önceki kutsal kitaplara asla inanmayız» dediler. Sen bu zalimleri bir de Rabb'lerinin huzurunda dikilmiş durumda biribirlerini suçlarken görsen! O zaman ayak takımını oluşturan güdülenler kendini beğenmiş elebaşlarına «Siz olmasaydınız, biz mü'min olacaktık» derler....
Səba Suresi, 42. Ayet:
Bugün
kimini
zin
kimini
ze ne yarar, ne de zarar vermeye gücü yeter; zulmedenlere de deriz ki: Yalanlayıp durduğunuz ateşin azabını tadın !...
Səba Suresi, 42. Ayet:
İşte o gün
kimini
z
kimini
ze ne bir yarar, ne de bir zarar verme gücüne sahip olamaz ve o zulmedenlere: «Tadın bakalım, o yalan deyip durduğunuz ateşin azabını!» deriz....
Səba Suresi, 42. Ayet:
İşte bugün
kimini
z
kimini
ze ne fayda, ne de zarar vermeye güç yetiremezsiniz. O kâfirlere de diyeceğiz ki: "Yalan saydığınız o ateş azabını tadın da yalan mıymış gerçek miymiş söyleyin bakalım!"...
Fatir Suresi, 1. Ayet:
Gökleri ve yeri yoktan var eden; melekleri, ikişer, üçer, dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a hamd olsun. O, yaratmada (dilediği kadar) artırır: (Kimine daha fazla kanat verir,
kimini
n bünyesini daha sağlam, daha büyük,
kimini
daha güzel yapar). Şüphesiz Allâh, her şeyi yapabilendir....
Fatir Suresi, 32. Ayet:
Sonra bu Kitab'ı seçtiğimiz kullarımıza miras bıraktık. Bunların kimi kendilerine yazık eder,
kimini
n davranış notu ortadır, kimi de Allah'ın izni ile iyiliklerde öncüdür. İşte büyük lütuf budur....
Yasin Suresi, 39. Ayet:
1.
ve el kamere
: ve kamer, ay
2.
kaddernâ-hu
: biz ona takdir ettik
3.
menâzile
: menziller
4.
hattâ
: oluncaya k...
Yasin Suresi, 39. Ayet:
Ve ay için de muayyen zamanlarda konaklar takdîr ettik, her devrin sonunda, eski, kuru ve eğri hurma salkımının çöpüne döner....
Yasin Suresi, 39. Ayet:
Ay'a gelince, ona menziller tayin ettik. Nihayet o eski hurma salkımının çöpü gibi (yay haline) dönmüştür....
Yasin Suresi, 39. Ayet:
Ay (a gelince:) Biz ona da menzil menzil mıkdarlar ta'yîn etdik. Nihayet o, eski hurma salkımının eğri çöpü gibi bir haale dönmüşdür (döner). ...
Yasin Suresi, 39. Ayet:
Biz kamer'e de konaklar takdir ettik. Nihâyet hurma salkımının eski kurumuş eğri dalı gibi bir hale dönmüş olur....
Yasin Suresi, 39. Ayet:
Ay için de birtakım safhalar, duraklar tâyin ettik; dolaşa dolaşa, nihayet eski hurma salkımının çöpü gibi kuru, sarı, kavisli bir hâle gelir....
Yasin Suresi, 39. Ayet:
Aya da konaklar tâyin ettik. Nihâyet o, eski urcun(hurma salkımının sapın)a benzer bir hâle geldi....
Mömin Suresi, 67. Ayet:
O'dur ki, sizi topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir alak'tan (embriyo) yarattı; sonra sizi bir bebek olarak çıkarmakta, sonra güçlü (erginlik) çağınıza erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için size (belli bir ömür vermektedir). Sizden
kimini
n daha önce hayatına son verilmektedir; adı konulmuş bir ecele erişmeniz ve belki aklınızı kullanmanız için (Allah sizi böyle yaşatır)....
Mömin Suresi, 67. Ayet:
Sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra kan pihtisindan yaratan; sonra erginlik cagina ulasmaniz, sonra da yaslanmaniz icin sizi bebek olarak dunyaya cikaran O'dur.
Kimini
z daha once oldurulur,
kimini
z de, belirtilmis bir sureye ulasirsiniz. Belki artik dusunursunuz....
Mömin Suresi, 67. Ayet:
O ki sizi topraktan yarattı, sonra nutfe(deki sperma)dan, sonra kan pıhtısından meydana getirdi; sonra sizi çocuk olarak çıkarır; sonra gücünüzü bulup ergenliğe erişiyorsunuz ; sonra da yaşlanıyorsunuz.
Kimini
z önceden (çocukken ya da genç yaşta iken) öldürülür, (
kimini
z de) belirlenmiş bir vakte erişmeniz için (yaşatılırsınız). Olur ki aklınızı kullanırsınız....
Mömin Suresi, 67. Ayet:
Sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra kan pıhtısından yaratan; sonra erginlik çağına ulaşmanız, sonra da yaşlanmanız için sizi bebek olarak dünyaya çıkaran O'dur.
Kimini
z daha önce öldürülür,
kimini
z de, belirtilmiş bir süreye ulaşırsınız. Belki artık düşünürsünüz....
Mömin Suresi, 67. Ayet:
Sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra kan pıhtısından yaratan; sonra erginlik çağına ulaşmanız, sonra da yaşlanmanız için sizi yaşatan O'dur.
Kimini
z daha önce öldürülür,
kimini
z de belirlenmiş süreye ulaşırsınız. Belki artık düşünürsünüz....
Mömin Suresi, 67. Ayet:
O'dur ki sizi topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir alaktan yarattı; sonra sizi bir bebek olarak çıkarmakta, sonra güçlü (erginlik) çağınıza erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için size (belli bir ömür vermekteyiz). Sizden
kimini
n daha önce hayatına son verilmektedir; adı konulmuş bir ecele erişmeniz ve belki akletmeniz için (Tanrı sizi böyle yaşatır)....
Mömin Suresi, 67. Ayet:
O, sizi (önce) bir topraktan, sonra bir nutfeden (hakir bir damla sudan süzülmüş hulâsadan), sonra bir alakadan yaratandır. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyor; sonra gücünüzün kemâle ermesi için, sonra da ihtiyar olmanız için (sizi yaşatıyor). İçinizden kimi de, (
kimini
zden) daha önce vefât ettirilir; tâ ki belirli bir vakte erişesiniz ve olur ki akıl erdirirsiniz....
Mömin Suresi, 67. Ayet:
Sizi; topraktan, sonra bir nutfeden, sonra bir kan pıhtısından yaratan, sonra erginlik çağına ulaşmanız, sonra da yaşlanmanız için sizi bebek olarak dünyaya çıkaran O'dur.
Kimini
z daha önce öldürülürsünüz.
Kimini
z de adı konulmuş bir ecele erişirsiniz. Olur ki böylece aklınızı kullanırsınız....
Mömin Suresi, 67. Ayet:
O Allah ki, sizi topraktan yarattı. Sonra nutfeden, sonra kan pıhtısından meydana getirdi. Sizi bir bebek olarak dünyaya çıkarıyor. Sonra güçlü kuvvetli bir çağa erişiyorsunuz. Sonra da yaşlanıp ihtiyarlıyorsunuz.
Kimini
z daha önce vefat ettirilirsiniz,
kimini
z de belli bir süreye ulaşırsınız. Belki artık düşünürsünüz....
Mömin Suresi, 67. Ayet:
O’dur ki sizi (atanız Âdemi) topraktan, sonra tek tek siz insanları da bir menîden, sonra (rahim cidarına) yapışan bir hücreden yarattı. Sonra sizi analarınızın karnından bebek olarak çıkarır, derken sizi güçlü kuvvetli bir çağa eriştirir, sonra ihtiyarlık çağına kadar yaşatır. İçinizden kimi daha da önce öldürülür,
kimini
zin ömrü bir vâdeye kadar uzatılır. Olur ki aklınızı kullanıp bunları düşünürsünüz diye böyle yapar....
Mömin Suresi, 67. Ayet:
O'dur ki, sizi topraktan, sonra bir damla sudan, sonra bir alak'tan (embriyo) yarattı; sonra sizi bir bebek olarak çıkarmakta, sonra güçlü (erginlik) çağınıza erişmeniz, sonra da yaşlanmanız için size (belli bir ömür vermektedir). Sizden
kimini
n daha önce hayatına son verilmektedir, adı konulmuş bir ecele erişmeniz ve belki aklınızı kullanmanız için (Allah sizi böyle yaşatır)....
Mömin Suresi, 67. Ayet:
Sizi önce topraktan, sonra bir nutfe'den, sonra bir aleka'dan yaratan, sonra da olgunluk çağına ve nihayet ihtiyarlığa erişmeniz için bebek olarak çıkaran Odur.
Kimini
z bundan önce öldürülür;
kimini
z de, aklınızı kullanırsınız diye, belirlenmiş bir vakte erişecek kadar yaşatılır....
Mömin Suresi, 71. Ayet:
Hani boyunlarında demir halkalar ve zincirler ile sürüklenirler, Yakında bilecekler. olarak dünyaya çıkaran O'dur.
Kimini
z daha önce öldürülürsünüz.
Kimini
z de adı konulmuş bir ecele erişirsiniz. Olur ki böylece aklınızı kullanırsınız....
Fussilət Suresi, 11. Ayet:
Sonra gaz halinde olan göğe yönelerek, çe
kimini
tesis edip dengesini sağladı, hükümranlığını kurdu. Göğe ve yer küreye: 'İsteyerek veya istemeyerek buyruğuma gelin, kurduğum düzene dahil olun' buyurdu. Onlar: 'İsteyerek geldik' dediler....
Şura Suresi, 20. Ayet:
Her kim ahiret ekimi isterse, onun ekinini artırırız; her kim de dünya e
kimini
isterse, ona da ondan veririz, ama ahirette ona hiç bir nasip yoktur....
Şura Suresi, 20. Ayet:
Kim âhiret ekimi dilerse onun ekinini artırırız. Kim de (sâde) dünyâ e
kimini
isterse ona da (yalınız) bundan veririz. Âhiretde ise onun hiçbir, nasıybi yokdur. ...
Şura Suresi, 20. Ayet:
Kim ahiret e
kimini
dilerse, onun e
kimini
arttırırız. Kim de sadece dünya e
kimini
isterse ona da yalnız bundan veririz. Ahirette ise onun hiçbir nasibi yoktur....
Zuxruf Suresi, 32. Ayet:
Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için, (çeşitli alanlarda)
kimini
kimine, derece derece üstün kıldık. Rabbinin rahmeti, onların biriktirdikleri (dünyalık) şeylerden daha hayırlıdır....
Zuxruf Suresi, 32. Ayet:
Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için
kimini
ötekine derecelerle üstün kıldık. Rabbinin rahmeti onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır....
Zuxruf Suresi, 32. Ayet:
Rabbinin rahmetini onlar mi taksim edip paylastiriyorlar? Dunya hayatinda onlarin gecimliklerini aralarinda Biz taksim ettik; birbirlerine is gordurmeleri icin
kimini
kimine derecelerle ustun kildik; Rabbinin rahmeti, onlarin biriktirdikleri seylerden daha iyidir....
Zuxruf Suresi, 32. Ayet:
Rabbin rahmetini onlar mı taksim ediyorlar ? Oysa Dünya hayatında onların geçimliğini aralarında taksim eden, bir kısmını diğerine iş gördürmek için
kimini
kimini
n üstüne derecelerle yükselttik. Rabbin rahmeti ise, onların toplayıp biriktirdiklerinden hayırlıdır....
Zuxruf Suresi, 32. Ayet:
Rabbinin rahmetini onlar mı taksim edip paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında Biz taksim ettik; birbirlerine iş gördürmeleri için
kimini
kimine derecelerle üstün kıldık; Rabbinin rahmeti, onların biriktirdikleri şeylerden daha iyidir....
Zuxruf Suresi, 32. Ayet:
Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için
kimini
ötekine derecelerle üstün kıldık. Rabbinin rahmeti onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır....
Zuxruf Suresi, 32. Ayet:
Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimliliklerini Biz taksim ettik; birbirlerine iş gördürmeleri için
kimini
ötekine derecelerle üstün kıldık. Rabbinin rahmeti, onların toplayıp yığdıklarından daha hayırlıdır....
Zuxruf Suresi, 32. Ayet:
Rabbinin rahmetini onlar mı paylaşdırıyorlar?! Dünyâ hayâtında onların maişetlerini bile aralarında (onlar değil) biz taksîm etdik. Kimi derece derece diğer
kimini
n üstüne çıkardık ki bir kısmı bir kısmını iş adamı edinsin. Rabbinin rahmeti onların toplayageldiklerinden daha hayırlıdır. ...
Zuxruf Suresi, 32. Ayet:
Yoksa Rabbının rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimlerini aralarında Biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürebilmeleri için
kimini
kimine derecelerle üstün kıldık. Rabbının rahmeti, onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır....
Zuxruf Suresi, 32. Ayet:
Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların maişetlerini (geçimliklerini) kendi aralarında biz taksim ettik.
Kimini
kimine derece derece üstün kıldık ki, bir kısmı bir kısmını iş adamı edinsin, (böylece kaynaşsınlar). Rabbinin rahmeti onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır....
Zuxruf Suresi, 32. Ayet:
Senin Rabbinin rahmetini onlar mı taksim ediyorlar? Halbuki bu dünya hayatında onların maişetlerini aralarında taksim eden, bir kısmının diğer kısmını çalıştırması için,
kimini
kimine üstün kılan Biziz. Senin Rabbinin rahmeti ise, onların topladıkları bütün şeylerden daha hayırlıdır....
Zuxruf Suresi, 32. Ayet:
Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünyâ hayâtında onların geçimliklerini aralarında biz taksim ettik ve onlardan
kimini
ötekine derecelerle üstün kıldık ki biri, diğerine iş gördürebilsin. Rabbinin rahmeti, onların toplayıp yığdıklarından daha hayırlıdır....
Zuxruf Suresi, 32. Ayet:
Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyor? Oysa dünya hayatında onların geçimlerini Biz bölüştürdük ve birbirlerini istihdam etmelerine imkân verecek şekilde
kimini
diğerlerinden üstün düzeylere yükselttik. Fakat Rabbinin rahmeti, onların toplayabileceği herşeyden daha hayırlıdır....
Zuxruf Suresi, 32. Ayet:
Rabbinin rahmetini onlar mı bölüştürüyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Ve onların
kimini
kimine derecelerle üstün kıldık ki, bazısı bazısını tutup çalıştırsın. Rabbinin rahmeti, onların derleyip topladıklarından daha hayırlıdır....
Əhqaf Suresi, 29. Ayet:
Kuran'i dinleyecek cinlerden bir ta
kimini
sana yoneltmistik. Onlar Kuran'i dinlemege hazir olunca birbirlerine: «Susun» dediler Kuran'in okunmasi bitince, herbiri birer uyarici olarak milletlerine donduler....
Əhqaf Suresi, 29. Ayet:
Kuran'ı dinleyecek cinlerden bir takımını sana yöneltmiştik. Onlar Kuran'ı dinlemeğe hazır olunca birbirlerine: 'Susun' dediler. Kuran'ın okunması bitince, her biri birer uyarıcı olarak milletlerine döndüler....
Əhqaf Suresi, 29. Ayet:
Bir de şu vaktı anlat ki: Cinlerden bir takımını Kur'an dinlemek üzere sana sevketmiştik, bu suretle vaktâ ki ona hâzır oldular, susun dinleyin dediler, sonra bitirildiği vakıt da döndüler, inzar etmek üzere kavımlarına gittiler...
Əhqaf Suresi, 29. Ayet:
Bir de şu vakti anlat, hani cinlerden bir takımını Kur'an dinlemek üzere sana göndermiştik. Onu dinlemeye geldiklerinde: «Susun, dinleyin!» dediler. (Dinleme) bitirilince de dönüp uyarmak üzere kavimlerine gittiler....
Əhqaf Suresi, 29. Ayet:
Ve bir zaman, cinlerden birtakımını Kur’ân’ı dinlemeleri üzere sana yöneltmiştik. Nihâyet ona (ulaşarak) hazır olduklarında (birbirlerine): 'Susun (dinleyin)!' dediler. (O Kur’ân kırâeti) bitirilince de (artık îmân etmiş kimseler ve Allah’ın azâbı ile) korkutucular olarak kavimlerine döndüler....
Əhqaf Suresi, 29. Ayet:
Hani Biz bir vakit cinlerden bir takımını Kur’ân dinlemeleri için sana göndermiştik. Kur’ân’ı işitip dinleyecek yere gelince birbirlerine: "Susun, dinleyin!" dediler. Okuma tamamlanınca kendi toplumlarına birer uyarıcı olarak döndüler....
Məhəmməd Suresi, 4. Ayet:
Savasta inkar edenlerle karsilastiginizda boyunlarini vurun; sonunda onlara ustun geldiginizde onlari esir alin; savas sona erince onlari ya karsiliksiz, ya da fidye ile saliverin; Allah dilemis olsaydi, onlardan baska turlu oc alabilirdi, bunun boyle olmasi,
kimini
zi
kimini
zle denemek icindir. Allah, Kendi yolunda oldurulenlerin islerini bosa cikarmaz....
Məhəmməd Suresi, 4. Ayet:
Savaşta inkar edenlerle karşılaştığınızda boyunlarını vurun; sonunda onlara üstün geldiğinizde onları esir alın; savaş sona erince onları ya karşılıksız, ya da fidye ile salıverin; Allah dilemiş olsaydı, onlardan başka türlü öç alabilirdi, bunun böyle olması,
kimini
zi
kimini
zle denemek içindir. Allah, kendi yolunda öldürülenlerin işlerini boşa çıkarmaz....
Məhəmməd Suresi, 4. Ayet:
İnkar edenlerle karşılaştığınız zaman boyunlarını vurun. Nihayet onları iyice vurup sindirince bağı sıkıca bağlayın (onları esir alın). Savaş sona erince de artık ya karşılıksız veya fidye karşılığı salıverin. Allah dileseydi onlardan başka türlü de öç alabilirdi. Bunun öyle olması
kimini
zi
kimini
zle denemek içindir. Ancak kendi yolunda ölenlerin yaptıklarını boşa çıkarmaz....
Məhəmməd Suresi, 4. Ayet:
Öyleyse küfredenlerle karşılaştığınızda hemen boyunlarını vurun. Nihayet onları sindirince, bağı sıkı basın. Sonra da ya bir lütuf veya bir fidye. Yeter ki harb hazırlıklarını bıraksın. Eğer Allah, dileseydi; onlardan elbette intikam alırdı. Fakat
kimini
zi
kimini
zle denemek ister. Allah yolunda öldürülenlere gelince; Allah onların amellerini asla boşa çıkarmaz....
Məhəmməd Suresi, 4. Ayet:
Küfre batmışlarla burun buruna geldiğinizde, boyunlar vurulur. Nihayet onları bastırıp sindirdiğinizde, antlaşma bağını sıkı bağlayın. Artık bundan sonrası ya bir bağışlama ya bir fidyedir. Nihayet, harp, ağırlıklarını yere bırakır. İşte böyle! Eğer Allah dileseydi, onlardan öç alırdı. Ama
kimini
zi
kimini
zle denemek için böyledir. Allah yolunda öldürülenlerin amelleri asla göz ardı edilmeyecektir....
Fəth Suresi, 27. Ayet:
Andolsun ki Allâh, Rasûlüne rüyasını Hak olarak doğruladı. . . İnşâAllâh, (
kimini
z) kafalarınızı tıraş etmiş ve (
kimini
z saçlarınızı) kısaltmış olarak, güven içinde Mescid-i Haram'a kesinlikle gireceksiniz! (Allâh) bilmediğinizi bilerek size bundan önce feth-i kariyb (yakınlık {kurb} fethi) müyesser kıldı....
Fəth Suresi, 27. Ayet:
Andolsun ki, Allah Peygamberinin rüyasını doğru çıkardı. Allah dilerse Mescidi Haram'a güven içinde, saçlarınızı traş etmiş ve (
kimini
z de) kısaltmış olarak korkmaksızın gireceksiniz. (Allah) sizin bilmediğinizi bildi ve bundan önce yakın bir fetih nasip etti....
Fəth Suresi, 27. Ayet:
Andolsun Allah, elçisinin gördüğü rüyanın hak olduğunu doğruladı. Eğer Allah dilerse, mutlaka siz Mescid-i Haram'a güven içinde, saçlarınızı tıraş etmiş, (
kimini
z de) kısaltmış olarak (ve) korkusuzca gireceksiniz. Fakat Allah, sizin bilmediğinizi bildi, böylece bundan önce size yakın bir fetih (nasib) kıldı....
Fəth Suresi, 27. Ayet:
Andolsun Tanrı, elçisinin gördüğü rüyanın hak olduğunu doğruladı. Eğer Tanrı dilerse, mutlaka siz Mescid-i Haram'a güven (aminiyne) içinde, saçlarınızı tıraş etmiş, (
kimini
z de) kısaltmış olarak (ve) korkusuzca gireceksiniz. Fakat Tanrı, sizin bilmediğinizi bildi, böylece bundan önce size yakın bir fetih (nasib) kıldı....
Fəth Suresi, 27. Ayet:
Andolsun ki Allah, resulünün gördüğü rü'yânın hak olduğunu tasdıyk etmişdir. İnşâallah (hepiniz) —emniyyet içinde, (
kimini
z) başlarınızı tıraş etdirerek, (
kimini
z saçlarınızı) kısaltarak— korkusuzca mutlakaa Mescid-i haraama gireceksiniz. Fakat (Allah) sizin bilmediğinizi bildi de ondan önce yakın bir feth yapdı. ...
Fəth Suresi, 27. Ayet:
Allah, Resulünün rüyasını elbette doğru çıkaracaktır. İnşaallah siz
kimini
z başını tıraş ettirmiş,
kimini
z saçlarını kısaltmış olarak, Mescid-i Haram’a korkmaksızın tam bir güvenlik içinde gireceksiniz. Ama Allah sizin bilemediğiniz şeyleri bildiğinden ondan önce, yakın bir zafer nasib etti....
Hucurat Suresi, 2. Ayet:
Ey iman edenler! Seslerinizi o Peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin!
Kimini
zin
kimini
ze bağırarak konuştuğu gibi, onun huzurunda sözü yükseltmeyin! Yoksa siz hiç farkında olmadan amelleriniz eriyip gider....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey iman edenler! Zannın çoğundan (doğruluğundan emin olmadığınız konuda fikir yürütmekten) kaçının! Muhakkak ki bazı zanlar suçtur (şirk veya şirke yola açar)! Tecessüs etmeyin (merakla başkalarının özel yaşantısını araştırmayın)!
Kimini
z de
kimini
zin gıybetini yapmasın! Biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? Bundan tiksindiniz! Allâh'tan korunun! Muhakkak ki Allâh Tevvab'dır, Rahıym'dir....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın).
Kimini
z
kimini
zin gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin.) Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz. Allah'tan korkup sakının. Şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey iman edenler! Zannın bir çoğundan çekinin, çünkü zannın bazısı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın,
kimini
z
kimini
zi arkasından çekiştirmesin! Sizden biriniz kardeşinin ölü halindeki etini yemek ister mi hiç? Demek tiksindiniz! O halde Allah'tan korkun, çünkü Allah, tevbeyi çok kabul edendir. Çok bağışlayıcıdır....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey inananlar, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın).
Kimini
z
kimini
zin gıybetini yapmasın (arkasından çekiştirmesin). Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan tiksindiniz. Tanrı'dan korkup sakının. Şüphesiz Tanrı tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey îman edenler, zannın bir çoğundan kaçının. Çünkü ba'zı zan (vardır ki) günahdır. Birbirinizin kusurunu araşdırmayın.
Kimini
z de
kimini
zi arkasından çekişdirmesin. Sizden her hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekden hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allahdan korkun. Çünkü Allah tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyicidir. ...
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey iman edenler; zannın bir çoğundan kaçının. Çünkü bazı zan günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın,
kimini
z
kimini
zi arkasından çekiştirmesin. Hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır? Bundan tiksindiniz değil mi? Allah'tan korkun, şüphesiz ki Allah; Tevvab'dır, Rahim'dir....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey iman edenler! Zandan çok sakının. Zira bazı zan vardır ki günahtır. Birbirinizin kusurlarını, gizli şeylerini araştırmayın.
Kimini
z de
kimini
zin arkasından çekiştirip gıybetini etmesin. Sizden herhangi biriniz, ölü kardeşinizin etini yemekten hoşlanır mı? Tiksindiniz değil mi? O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz ki Allah tevbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edicidir....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey iman edenler! Zandan çok sakının. Çünkü zanların bir kısmı günahtır. Birbirinizin gizli hallerini araştırmayın.
Kimini
z
kimini
zi gıybet etmesin. Hiç sizden biriniz ölmüş kardeşinin cesedini dişlemekten hoşlanır mı? İşte bundan hemen tiksindiniz! Öyleyse Allah’ın azabından korkun da bu çirkin işten kendinizi koruyun. Allah tevvabdır, rahîmdir (tövbeleri kabul eder, merhamet ve ihsanı boldur)....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey iman edenler, zandan çok kaçının; çünkü zannın bir kısmı günahtır. Tecessüs etmeyin (birbirinizin gizli yönlerini araştırmayın).
Kimini
z de
kimini
zin gıybetini yapıp arkasından çekiştirmesin. Sizden biriniz, ölü kardeşinin etini yemeyi sever mi? İşte, bundan iğrenip tiksindiniz. Allah'tan korkup sakının. Hiç şüphesiz Allah, tevbeleri kabul edendir, çok esirgeyendir....
Rəhman Suresi, 7. Ayet:
Göğü denge ve çekim kanunu işleterek Allah yükseltip tuttu. Yoğunluğunu hararetini, basıncını, çe
kimini
düzenleyerek gökteki dengeyi O kurdu....
Vaqiə Suresi, 1. Ayet:
(1-3) Kiyamet koptugunda
kimini
alcaltacak ve
kimini
yukseltecek olan o hadisenin yalan olmadigi ortaya cikacaktir....
Vaqiə Suresi, 1. Ayet:
(1-3) Kıyamet koptuğunda
kimini
alçaltacak ve
kimini
yükseltecek olan o hadisenin yalan olmadığı ortaya çıkacaktır....
Vaqiə Suresi, 2. Ayet:
(1-3) Kiyamet koptugunda
kimini
alcaltacak ve
kimini
yukseltecek olan o hadisenin yalan olmadigi ortaya cikacaktir....
Vaqiə Suresi, 2. Ayet:
(1-3) Kıyamet koptuğunda
kimini
alçaltacak ve
kimini
yükseltecek olan o hadisenin yalan olmadığı ortaya çıkacaktır....
Vaqiə Suresi, 3. Ayet:
(3-7) Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (
kimini
) yükseltir, (
kimini
) alçaltır....
Vaqiə Suresi, 3. Ayet:
Kimini
) alçaltıcıdır, (
kimini
) yükselticidir!...
Vaqiə Suresi, 3. Ayet:
(
Kimini
ateşe) düşürür, (
kimini
cennete) yükseltir....
Vaqiə Suresi, 3. Ayet:
(1-3) Kiyamet koptugunda
kimini
alcaltacak ve
kimini
yukseltecek olan o hadisenin yalan olmadigi ortaya cikacaktir....
Vaqiə Suresi, 3. Ayet:
(Bu büyük olay
kimini
) yükseltir, (
kimini
) alçaltır....
Vaqiə Suresi, 3. Ayet:
(1-3) Kıyamet koptuğunda
kimini
alçaltacak ve
kimini
yükseltecek olan o hadisenin yalan olmadığı ortaya çıkacaktır....
Vaqiə Suresi, 3. Ayet:
O
kimini
alçaltır,
kimini
de yükseltir....
Vaqiə Suresi, 3. Ayet:
O, (
kimini
) alçaltıcı, (
kimini
) yükselticidir. ...
Vaqiə Suresi, 3. Ayet:
(O,
kimini
) alçaltıcıdır, (
kimini
) yükselticidir....
Vaqiə Suresi, 3. Ayet:
O
kimini
alçaltır,
kimini
yüceltir....
Vaqiə Suresi, 3. Ayet:
O
kimini
alçaltır,
kimini
yüceltir....
Vaqiə Suresi, 3. Ayet:
Kimini
alçaltır,
kimini
yükseltir....
Vaqiə Suresi, 4. Ayet:
(3-7) Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (
kimini
) yükseltir, (
kimini
) alçaltır....
Vaqiə Suresi, 5. Ayet:
(3-7) Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (
kimini
) yükseltir, (
kimini
) alçaltır....
Vaqiə Suresi, 6. Ayet:
(3-7) Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (
kimini
) yükseltir, (
kimini
) alçaltır....
Vaqiə Suresi, 7. Ayet:
(3-7) Yeryüzü şiddetle sarsıldığı, dağlar parça parça dağılıp saçılmış toz olduğu ve siz de üç sınıf olduğunuz zaman, O, (
kimini
) yükseltir, (
kimini
) alçaltır....
Vaqiə Suresi, 8. Ayet:
Kimini
z doğruyu bulmuşlardan olacak. Ah! ne (mutlu) kimselerdir doğruyu bulmuş olanlar!...
Vaqiə Suresi, 9. Ayet:
Ve
kimini
z kötülüğe batmışlardan olacak. Ah! ne (mutsuz) kimselerdir kötülüğe batmış olanlar!...
Cümə Suresi, 1. Ayet:
Göklerdeki varlıkların, imkânların ve yerdeki varlıkların ve imkânların tamamı; mülkün sahibini, hâ
kimini
, her türlü noksanlıktan, ayıptan uzak en büyük kutsalını, kudretlisini, hikmet sahibini ve hükümranını, Allah’ı, koyduğu düzen içinde görevlerini yaparak tesbih ve zikrediyorlar....
Təğabun Suresi, 2. Ayet:
O, sizi yaratandır. Böyle iken
kimini
z kâfir,
kimini
z mü’mindir. Allah, yaptıklarınızı hakkıyla görendir....
Təğabun Suresi, 2. Ayet:
Sizi yaratan O'dur. Böyle iken
kimini
z kâfir,
kimini
z mümindir. Allah yaptıklarınızı görendir....
Təğabun Suresi, 2. Ayet:
"HÛ" ki, sizi yaratmış olandır! Buna göre
kimini
z hakikat bilgisini inkâr edendir ve
kimini
z de iman edendir! Allâh yaptıklarınızda Basıyr'dir....
Təğabun Suresi, 2. Ayet:
Sizi O yarattı. Böyleyken
kimini
z kâfirdir,
kimini
z mü'min. Allah yaptıklarınızı görmektedir....
Təğabun Suresi, 2. Ayet:
Sizi yaratan O'dur; buna rağmen sizden
kimini
z kafirdir,
kimini
z mü'min, Allah, yaptıklarınızı görendir....
Təğabun Suresi, 2. Ayet:
Sizi yaratan O'dur;
kimini
z inkarci
kimini
z mumindir. Allah yaptiklariniz goren'dir....
Təğabun Suresi, 2. Ayet:
Sizi O yarattı. İçinizden
kimini
z kâfir,
kimini
z mü'mindir. Allah, yaptıklarınızı görüp bilendir....
Təğabun Suresi, 2. Ayet:
Sizi yaratan O'dur;
kimini
z inkarcı
kimini
z mümindir. Allah yaptıklarınızı gören'dir....
Təğabun Suresi, 2. Ayet:
Sizi yaratan O'dur. Böyle iken
kimini
z kâfir,
kimini
z mümindir. Allah yaptıklarınızı görendir....
Təğabun Suresi, 2. Ayet:
Sizi O yarattı. Sonra
kimini
z inkarcı,
kimini
z de inançlıdır. ALLAH tüm yaptıklarınızı Görendir....
Təğabun Suresi, 2. Ayet:
O'dur sizi yaratan, öyle iken
kimini
z mümin
kimini
z de kafirdir. Allah ise ne yaparsanız görür....
Təğabun Suresi, 2. Ayet:
Sizi O yarattı.
Kimini
z kâfirdir,
kimini
z mümin. Allah yaptıklarınızı görmektedir....
Təğabun Suresi, 2. Ayet:
Sizi yaratan Allah'tır. Bununla beraber
kimini
z kâfirdir,
kimini
z mü'min. Allah yaptıklarınızı görmektedir....
Təğabun Suresi, 2. Ayet:
Sizi yaratan O'dur; buna rağmen sizden
kimini
z kafirdir,
kimini
z inançlı. Tanrı yaptıklarınızı görendir....
Təğabun Suresi, 2. Ayet:
O, sizi yaratandır. Böyle iken
kimini
z kâfir (oluyor),
kimini
z mü'min. Allah ne yaparsanız, hakkıyle görendir. ...
Təğabun Suresi, 2. Ayet:
Sizi yaratan O’dur; böyle iken
kimini
z kâfirdir,
kimini
z de mü’mindir. Allah ise, ne yaparsanız hakkıyla görendir....
Təğabun Suresi, 2. Ayet:
Sizi yaratan O'dur. Böyle iken
kimini
z kafir,
kimini
z de mü'mindir. Allah; yaptıklarınızı görür....
Təğabun Suresi, 2. Ayet:
Sizi yaratan O'dur. Böyle iken
kimini
z kâfir
kimini
z de mümindir. Allah yaptıklarınızı görmektedir....
Təğabun Suresi, 2. Ayet:
Sizin hepinizi yaratan O’dur. Öyle iken artık
kimini
z kâfirdir,
kimini
z mü’min. Allah yaptığınız her şeyi görür....
Təğabun Suresi, 2. Ayet:
Sizi yaratan O'dur.
Kimini
z kâfirdir,
kimini
z mü'min. Allâh yaptıklarınızı görmektedir....
Təğabun Suresi, 2. Ayet:
Sizi yaratan O'dur; buna rağmen sizden
kimini
z kâfirdir,
kimini
z ise mü'min. Allah, yapmakta olduklarınızı görendir....
Təğabun Suresi, 2. Ayet:
Sizi O yarattı; sonra
kimini
z kâfir oldu,
kimini
z mü'min. Allah ise bütün yaptıklarınızı görmektedir....
Yasin Suresi, 72. Ayet:
Onları (en'amı) bunlara boyun eğdirdik. . . Hem binekleri onlardandır ve hem de onlardan
kimini
yerler....
Yasin Suresi, 72. Ayet:
O hayvanları kendilerine boyun eğdirdik. Kimine binerler,
kimini
n de etinden yerler....
Yasin Suresi, 72. Ayet:
O hayvanları onlara boyun eğdirdik, onlardan kimine biniyorlar
kimini
n de etini yiyorlar....
Mömin Suresi, 78. Ayet:
Andolsun ki senden önce de Rasûller irsâl ettik. . . Onlardan
kimini
n hikâyelerini anlattık ve onlardan
kimini
de sana anlatmadık. . . Bir Rasûl için, Allâh izni dışında, mucize getirmesi mümkün değildir! Allâh hükmü geldiğinde, Hak olarak hükmedilir ve bâtıl peşinde koşanlar orada hüsrana uğrar!...
Mömin Suresi, 78. Ayet:
Andolsun, biz senden önce elçiler gönderdik; onlardan
kimini
sana aktarıp anlattık ve
kimini
anlatmadık. Herhangi bir elçiye, Allah'ın izni olmaksızın bir ayeti getirmek olacak şey değildir. Allah'ın emri geldiği zaman hak ile hüküm verilir ve işte burada (hakkı) iptal etmekte (istekli) olanlar hüsrana uğramışlardır....
Mömin Suresi, 78. Ayet:
(Ey Rasûlüm) gerçekten biz, senden önce bir çok peygamberler gönderdik; onlardan
kimini
sana haber verdik,
kimini
de sana haber verip anlatmadık. Allah’ın izni olmadıkça, hiç bir peygamber tek bir mucize getiremez. Allah’ın (dünya ve ahirette azap) emri gelince de, hak yerine getirilir. İşte, burada hüsrana düştü inatçı kâfirler......
Mömin Suresi, 78. Ayet:
And olsun ki, senden once bircok peygamberler gonderdik; sana onlarin
kimini
anlattik,
kimini
anlatmadik; hicbir peygamber, Allah'in izni olmadan bir mucize getiremez. Allah'in buyrugu gelince is gercekten biter. Iste o zaman, bosa ugrasanlar husranda kalirlar. *...
Mömin Suresi, 78. Ayet:
And olsun ki, senden önce birçok peygamberler gönderdik; sana onların
kimini
anlattık,
kimini
anlatmadık; hiçbir peygamber, Allah'ın izni olmadan bir mucize getiremez. Allah'ın buyruğu gelince iş gerçekten biter. İşte o zaman, boşa uğraşanlar hüsranda kalırlar....
Mömin Suresi, 78. Ayet:
Celâlim hakkı için biz senin önünden nice Resuller göndermişiz, onlardan
kimini
sana ayıtmışız,
kimini
de ayıtmamışızdır, hiçbir resul için Allahın izni olmaksızın bir âyet (bir mu'cize) getirmek olamaz, Allahın emri gelince de hak yerine getirilir ve işte husrana burada düştü mubtıller...
Mömin Suresi, 78. Ayet:
Andolsun ki, Biz senin önünden nice peygamberler gönderdik; onlardan
kimini
sana ayıttık,
kimini
ayıtmadık (anlatmadık). Hiçbir peygamber, Allah'ın izni olmadan bir mucize getiremez. Allah'ın emri gelince de hak yerine getirilir ve batıl bir dava peşinde koşanlar, işte hüsrana burada düştüler....
Mömin Suresi, 78. Ayet:
Andolsun ki biz senin önünden nice peygamberler göndermişizdir. Onlardan
kimini
sana anlatmışız,
kimini
de anlatmamışızdır. Hiçbir peygamber, Allah'ın izni olmaksızın bir mucize getiremez. Allah'ın emri gelince de hak yerine getirilir. Batıl bir dava peşinde koşanlar, işte bu noktada hüsrana uğrarlar....
Mömin Suresi, 78. Ayet:
Andolsun, biz senden önce de Peygamberler gönderdik. Onlardan
kimini
n hayatını sana anlattık,
kimini
de anlatmadık. Hiçbir elçi, Allah'ın izni olmadan bir mucize getiremez. Allah'ın emri geldiği zaman hak yerine getirilir ve işte o zaman Allah'ın ayetlerini boşa çıkarmağa çalışanlar, hüsrana uğrarlar....
Mömin Suresi, 78. Ayet:
Andolsun, biz senden önce elçiler gönderdik; onlardan
kimini
sana aktarıp anlattık,
kimini
de anlatmadık. Herhangi bir elçiye, Tanrı'nın izni olmaksızın bir ayet getirmek olacak şey değildir. Tanrı'nın buyruğu geldiği zaman hak ile hüküm verilir ve işte burada (hakkı) iptal etmekte (istekli) olanlar hüsrana uğramışlardır....
Mömin Suresi, 78. Ayet:
Andolsun ki; senden önce de peygamberler gönderdik. Onlardan
kimini
sana anlattık,
kimini
anlatmadık. Allah'ın izni olmadan hiç bir peygamber herhangi bir ayeti kendiliğinden getiremez. Allah'ın emri geldiği vakit de iş, gerçekten biter. İşte o zaman, batıl işleyenler hüsranda kalırlar....
Mömin Suresi, 78. Ayet:
Andolsun ki senden önce de peygamberler gönderdik. Sana onların
kimini
anlattık,
kimini
de anlatmadık. Hiçbir peygamber Allah'ın izni olmadan herhangi bir âyeti (mucizeyi) kendiliğinden getiremez. Allah'ın emri gelince de hak ile hükmolunur ve bâtılı seçenler o zaman hüsrana uğrarlar....
Mömin Suresi, 78. Ayet:
Andolsun biz, senden önce de elçiler gönderdik. Onlardan
kimini
sana anlattık,
kimini
de anlatmadık. Hiçbir elçi, Allâh'ın izni olmadan bir mu'cize getiremez. Allâh'ın emri geldiği zaman hak yerine getirilir ve işte o zaman (Allâh'ın âyetlerini) boşa çıkarmağa uğraşanlar, hüsrana uğrarlar....
Mömin Suresi, 78. Ayet:
Andolsun, biz senden önce peygamberler gönderdik; onlardan
kimini
sana aktarıp anlattık ve onlardan
kimini
de sana aktarmayıp anlatmadık. Herhangi bir peygambere, Allah'ın izni olmaksızın bir ayeti getirmek olacak şey değildir. Allah'ın emri geldiği zaman hak ile hüküm verilir ve işte burada (hakkı) iptal etmekte (istekli) olanlar hüsrana uğramışlardır....
Mömin Suresi, 78. Ayet:
Biz senden önce de nice peygamberler gönderdik ki, onlardan
kimini
n kıssalarını sana anlattık, kiminden ise söz etmedik. Hiçbir peygamber, Allah'ın izni olmadan bir âyet getiremez. Allah'ın emri geldiğinde ise, adaletle hükmolunmuş ve hakkı boşa çıkarmaya çalışanlar oracıkta hüsrana uğramış demektir....
Mömin Suresi, 79. Ayet:
Allah, kimine binesiniz,
kimini
yiyesiniz diye sizin için hayvanları yaratandır....
Mömin Suresi, 79. Ayet:
Allah, kimine binesiniz,
kimini
yiyesiniz diye sizin için hayvanları yaratandır....
Mömin Suresi, 79. Ayet:
Kimine binesiniz,
kimini
de yiyesiniz diye sizin için o yumuşak başlı hayvanları yaratan Allah'tır....
Mömin Suresi, 79. Ayet:
Allah, kimine binesiniz,
kimini
yiyesiniz diye, sizin için davarlar yaratandır. ...
Məhəmməd Suresi, 38. Ayet:
İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağırılıyorsunuz. İçinizden
kimini
z cimrilik ediyor. Ama kim cimrilik ederse, ancak kendisine cimrilik etmiş olur. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer O'ndan yüz çevirirseniz, yerinize sizden başka bir toplum getirir, artık onlar sizin gibi de olmazlar....
Məhəmməd Suresi, 38. Ayet:
Iste sizler, Allah yolunda sarfetmeye cagirilan kimselersiniz.
Kimini
z cimrilik yapiyor ama, cimrilik yapan bilsin ki, ancak kendine karsi cimrilik etmis olur. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eger O'ndan yuz cevirirseniz sizi ortadan kaldirir, sizin gibi olmayacak bir milleti yerinize getirir. *...
Məhəmməd Suresi, 38. Ayet:
İşte sizler, Allah yolunda sarfetmeye çağırılan kimselersiniz.
Kimini
z cimrilik yapıyor ama, cimrilik yapan bilsin ki, ancak kendine karşı cimrilik etmiş olur. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer O'ndan yüz çevirirseniz sizi ortadan kaldırır, sizin gibi olmayacak bir milleti yerinize getirir....
Məhəmməd Suresi, 38. Ayet:
İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağırılıyorsunuz. İçinizden
kimini
z cimrilik ediyor. Ama kim cimrilik ederse, ancak kendisine cimrilik etmiş olur. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer O'ndan yüz çevirirseniz, yerinize sizden başka bir toplum getirir, artık onlar sizin gibi de olmazlar....
Məhəmməd Suresi, 38. Ayet:
İşte sizler Allah yolunda harcamaya çağrılan kimselersiniz. İçinizden
kimini
z cimrilik ediyor. Ama cimrilik eden ancak kendi zararına cimrilik eder. Allah zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer siz Hakk'tan yüz çevirirseniz Allah yerinize başka bir kavim getirir. Sonra onlar sizin gibi olmazlar....
Məhəmməd Suresi, 38. Ayet:
İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağrılıyorsunuz; fakat içinizden
kimini
z cimrilik ediyor. Kim cimrilik ederse o ancak kendisine cimrilik eder. Allah zengindir, sizler fakirsiniz. Eğer yüz çevirecek olursanız, yerinize başka bir toplum gelir de onlar sizin gibi olmazlar....
Məhəmməd Suresi, 38. Ayet:
İşte sizler; Allah yolunda infak etmek için çağrılıyorsunuz. İçinizden
kimini
z cimrilik ediyor. Kim cimrilik ederse; ancak kendi nefsine cimrilik etmiş olur. Allah; Gani'dir, siz ise fakirlersiniz. Eğer O'ndan yüz çevirirseniz; yerinize sizden başka bir kavmi getirir. Sonra onlar sizin benzerleriniz olmazlar....