Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
Ayetlerimizi küfredip yalanlayanlar, Cehennemliktirler. Ve onlar, orada sürekli kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Allah'ın, dilediği kimseye kendi lütfundan indirmesini çekemeyerek; Allah'ın indirdiğini küfretmekle kendilerini ne kötü bir şeye karşılık sattılar. Bundan dolayı art arda gelen gazabı hak ettiler. Gerçeği yalanlayan nankörler için alçaltıcı bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Kitap Ehli'nin çoğu, Hakk kendilerine bildirildiği halde, benliklerindeki kıskançlıktan dolayı, imanınızdan sonra sizi küfre döndürmek isterler. Allah'ın emri gelinceye kadar onlara aldırış etmeyin. Onları affedin ve onlarla iyi geçinin. Kuşkusuz Allah, Her Şeye Güç Yetiren'dir....
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana, haram ayını ve onda savaşmanın durumunu soruyorlar. De ki: "O ayda savaşmak, büyük (günahtır.) " Ancak, Allah'ın yolundan alıkoymak, onu ve Mescid-i Haram'ı küfretmek onun halkını oradan çıkarmak, Allah katında daha büyük (günahtır.) Zira fitne, öldürmekten daha kötüdür. Onlar, eğer güç yetirebilseler, sizi dininizden döndürünceye kadar, sizinle savaşmaktan vazgeçmezler. Sizden kim, dininden döner ve kafir olarak ölürse işte onların dünyada da ahirette de yaptıkları boşa gitmiş o...
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allah, iman edenlerin velisidir. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Küfredenlerin velileri ise tağutlardır; onları aydınlıktan çıkarıp karanlıklara sokar. İşte onlar ateş ehlidir ve orada sürekli kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Allah, kendisine mülk verdi diye İbrahim'le Rabb'i hakkında tartışanı görmedin mi? Hani İbrahim: "Benim Rabb'im diriltir ve öldürür." demişti. O da: "Ben de diriltir ve öldürürüm." demişti. İbrahim: "Öyleyse, Allah Güneş'i doğudan çıkarıyor, sen de batıdan çıkar." deyince, küfreden şaşırıp kaldı. Allah, zalim olan halka doğru yolu göstermez....
Ali-İmran Suresi, 4. Ayet:
Daha önce insanlara doğru yolu göstermek için Furkan'ı indirdi. Kuşkusuz, Allah'ın ayetlerini küfredenler için şiddetli bir azap vardır. Allah, Mutlak Üstün Olan'dır, Suçlulara Hak Ettikleri Cezayı Veren'dir....
Ali-İmran Suresi, 21. Ayet:
Allah'ın ayetlerini küfredenler, haksız yere nebilerini öldürenler, insanlardan hakkaniyetli olmayı isteyenleri öldürenler var ya, onlara can yakıcı bir azabı haber ver....
Ali-İmran Suresi, 55. Ayet:
Hani, Allah, İsa'ya: "Ey İsa! Seni öldürecek olan Ben'im. Seni Bana yükselteceğim. Seni Kafirlerden arındıracağım. Sana tabi olanları da Kıyamet Günü'ne kadar küfredenlerden üstün tutacağım. Sonra dönüşünüz yalnız Bana olacak; anlaşmazlığa düştüğünüz konular hakkında hükmü Ben vereceğim." dedi....
Ali-İmran Suresi, 70. Ayet:
Ey Kitap Ehli! Gerçeği bildiğiniz halde, niçin Allah'ın ayetlerini küfrediyorsunuz?...
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Ehli Kitap'tan bir grup dedi ki: "İnananlara indirilene günün başında iman edin, günün sonunda da küfredin. Belki dinlerinden dönerler."...
Ali-İmran Suresi, 98. Ayet:
De ki: "Ey Kitap Ehli! Neden Allah'ın ayetlerini küfrediyorsunuz? Allah, yaptıklarınıza tanıktır."...
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Allah'ın ayetleri size okunmaktayken, elçisi de aranızda yaşarken, nasıl Küfre saparsınız? Kim Allah'a sımsıkı sarılırsa o doğru yola iletilmiştir....
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
Bir de münafık olanların belirlenmesi içindi. Onlara: "Gelin bizimle birlikte Allah yolunda savaşın veya savunmada bulunun." denildiğinde; onlar: "Savaşı bilseydik elbette size uyardık." dediler. Onlar, İzin Günü, imandan çok küfre yakındılar. Kalplerinde olmayan şeyi ağızlarıyla söylüyorlardı. Oysa Allah, onların içlerinde sakladıklarını çok iyi bilmektedir....
Nisa Suresi, 31. Ayet:
Eğer siz, yasaklananların büyüklerinden sakınırsanız, kötülüklerinizi küfrederiz. Ve sizi şerefli bir meskene yerleştiririz....
Nisa Suresi, 56. Ayet:
Ayetlerimizi küfredenleri, yakında ateşe atacağız. Derileri piştikçe, azabı iyice tatsınlar diye onlara yeni deriler giydireceğiz. Kuşkusuz, Allah, Mutlak Üstün Olan'dır, En İyi Hüküm Veren'dir....
Nisa Suresi, 60. Ayet:
Görüyor musun? Sana indirilene ve senden önce indirilene inandıklarını ileri sürenleri! Tağuti yasalarla yargılanmak istiyorlar. Oysa onlara, onu küfretmeleri emredilmişti. Zaten şeytan onları derin bir sapkınlıkla saptırmak istiyor....
Nisa Suresi, 89. Ayet:
Onlar, sizin kendileri gibi küfre dönmenizi isterler, ki onlar gibi olasınız. O halde, Allah yolunda hicret edinceye kadar onları evliya edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın, bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan hiç kimseyi veli de yardımcı da edinmeyin....
Nisa Suresi, 136. Ayet:
Ey iman edenler! Allah'a, Resul'üne ve Resul'üne indirdiği Kitap'a ve daha önce indirilmiş kitaplara iman edin. Kim, Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, resullerini ve Ahiret Günü'nü küfrederse; o, çok derin bir sapkınlığa düşmüştür....
Nisa Suresi, 137. Ayet:
İman edip sonra küfreden, sonra iman edip, tekrar küfreden; sonra küfründe ileri gidenleri, Allah ne affedecek ne de doğru yola iletecektir....
Nisa Suresi, 140. Ayet:
Ve O, size indirdiği Kitap'ta: "Ayetlerinin küfredildiğini ve alaya alındığını duyduğunuz zaman başka bir söze geçinceye kadar onlarla beraber bulunmayın, yoksa onlar gibi olursunuz." diye bildirdi. Kuşkusuz, Allah, bütün münafıkları ve Kafirleri Cehennem'de toplayacaktır....
Nisa Suresi, 150. Ayet:
Allah'ı ve resullerini küfredenler, Allah ile resullerinin arasını ayırmak isterler: "Bir kısmına inanır bir kısmına inanmayız." derler. Böylece, arada bir yol tutmak isterler....
Nisa Suresi, 155. Ayet:
Verdikleri sözü bozdukları, Allah'ın ayetlerini küfrettikleri, nebileri haksız yere öldürdükleri ve "Bizim kalplerimiz örtülüdür." dedikleri için; evet Allah, Küfürlerinden dolayı, onların kalplerini mühürlemiştir. Bu nedenle pek azı hariç, iman etmezler....
Nisa Suresi, 156. Ayet:
Küfretmeleri ve Meryem'e büyük bir iftira atmaları;...
Maidə Suresi, 5. Ayet:
Bugün size, temiz şeyler helal kılındı. Ve Kitap verilenlerin yiyecekleri size, sizin yiyecekleriniz de onlara helaldir. İnanan muhsenat kadınlar ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerin muhsenat kadınları; karşılıklarını vermeniz, iffetli olmanız, iffetsiz olmamanız ve gizli dost tutmamanız koşuluyla size helaldir. Kim imanı küfrederse yaptığı işler boşa gider ve o, ahirette hüsrana uğrayanlardan olur....
Maidə Suresi, 10. Ayet:
Küfreden ve ayetlerimizi yalanlayan kimselere gelince, işte onlar Cehennemlik kimselerdir....
Maidə Suresi, 12. Ayet:
Doğrusu Allah İsrailoğulları'ndan kesin söz aldı. Onlardan on iki temsilci gönderdik. Ve Allah, "Sizinle beraberim." dedi. Ant olsun eğer salatı ikame eder, zekatı yapar, resullerime iman eder ve onlara yardımcı olur, böylece Allah'a iyi bir ödünç verirseniz, o zaman elbette kötülüklerinizi örterim, muhakkak içinden ırmaklar akan Cennetlere koyarım. Bundan sonra, sizden kim küfrederse düz yoldan sapmış olur....
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey Resul! Küfre koşuşanlar seni üzmesin. O kimseler ki ağızlarıyla inandık dedikleri halde, kalben inanmadılar. Ve bir de yalan uydurmak amacıyla kasıtlı dinleyen Yahudiler, sana gelmeyen başka bir halk adına casusluk yapmak için dinlerler. Sözleri bağlamlarından kopararak değiştiriyorlar: "Eğer bu size verilirse onu alın, eğer bu verilmezse sakının!" diyorlar. Allah, kimin fitneye düşmesini isterse, onun için Allah'a karşı elinden hiçbir şey gelmez. İşte onlar, Allah'ın kalplerini arındır...
Ənam Suresi, 89. Ayet:
İşte bunlar, kendilerine Kitap, Hüküm ve Nubuvvet verdiğimiz kimselerdir. Eğer onlar, bunları küfrederse ederlerse, yerlerine bunları küfretmeyecek bir halkı vekil etmişizdir....
Tövbə Suresi, 30. Ayet:
Yahudiler: "Uzeyr Allah'ın oğludur." dediler; Hıristiyanlar da: "Mesih Allah'ın oğludur." dediler. Bu, onların dillerine doladıkları sözlerdir ki daha önce küfredenlerin sözlerine benzetiyorlar. Allah, kahretsin onları! Nasıl da saptırıyorlar....
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
Eğer siz ona yardım etmezseniz, iyi bilin ki Allah ona yardım etmişti. Hani Kafirler onu çıkardıklarında iki kişiden ikincisiydi. İkisi mağaradayken, o, arkadaşına: "Üzülme, kuşkusuz Allah bizimle beraberdir." demişti. Bunun üzerine Allah, üzerlerine dinginlik ve güven indirmişti. Onu, sizin görmediğiniz güçlerle desteklemişti. Ve küfredenlerin sözünü alçaltmıştı. Allah'ın sözü ise en yüce olandır. Allah, Mutlak Üstün Olan'dır, En İyi Hüküm Veren'dir....
Tövbə Suresi, 54. Ayet:
İnfaklarının kabul edilmesine engel şey, onların, Allah'a ve Resul'üne karşı küfretmeleri, salata üşene üşene gelmeleri ve istemeyerek infak etmeleridir....
Tövbə Suresi, 84. Ayet:
Onlardan ölen hiçbir kimseye, asla salat etme ve kabirlerinin başında da durma. Çünkü onlar, Allah ve Resul'ünü Küfrettiler. Ve onlar fasık olarak öldüler....
Hud Suresi, 9. Ayet:
Eğer insana, tarafımızdan bir rahmet tattırsak, sonra da onu geri alsak, ümitsizliğe kapılır ve küfreder....
Rəd Suresi, 5. Ayet:
Eğer şaşırıyorsan, asıl şaşılacak şey, onların, "Biz toprak olduğumuz zaman mı, gerçekten biz bir kez daha mı yaratılacağız?" sözleridir. İşte onlar, Rabb'lerini küfreden kimselerdir. İşte onlar, boyunlarında halkalar olanlardır. Ve işte onlar, ateş ehlidir. Onlar, orada sürekli kalacaklardır....
Rəd Suresi, 36. Ayet:
Kendilerine Kitap verdiğimiz kimseler, sana indirilen ile sevinirler. Kabilelerden onun bir kısmını küfreden gruplar vardır. De ki: "Ben yalnızca Allah'a kulluk etmekle ve O'na şirk koşmamakla emrolundum. Ben yalnızca O'na çağırıyorum ve dönüşüm yalnızca O'nadır."...
İbrahim Suresi, 9. Ayet:
Sizden öncekilerin; Nuh, Âd, Semud halklarının ve onlardan sonra gelenlerin haberleri size gelmedi mi? Allah'tan başkası onları bilmez. Resulleri onlara beyyinelerle geldiği halde onlar zorla susturmaya çalışarak: "Biz, kendisiyle gönderildiğiniz şeyi küfrediyoruz; bizi çağırdığınız şey konusunda kaygı verici ikilem içindeyiz." dediler....
İbrahim Suresi, 28. Ayet:
Allah'ın nimetini Küfre çevirenleri ve böylece kendi toplumlarını yok olma yurduna sürükleyenleri görüyorsun değil mi?...
Nəhl Suresi, 106. Ayet:
Kalbi iman ile yatışmış olduğu halde, -baskı ile inkara zorlanan kimse hariç- kim imanından sonra Allah'ı küfrederse ve kim küfre göğüs açarsa, bilsin ki Allah'ın gazabı onların üzerinedir. Bunlar için büyük bir azap vardır....
Kəhf Suresi, 29. Ayet:
De ki: "Hakk Rabb'inizdendir. O halde dileyen iman etsin, dileyen küfretsin." Kuşkusuz Biz, zalimler için bir ateş hazırladık. Çadır gibi onları kuşatan. Eğer yardım isterlerse, erimiş maden gibi yüzleri haşlayan bir su yağdırılır. O ne kötü bir içecektir! Ve ne kötü bir barınma yeridir....
Kəhf Suresi, 80. Ayet:
"Delikanlıya gelince, anne ve babası Mü'min kimselerdi. Onları azgınlığa ve Küfre sürüklemesine rızamız olmadı."...
Kəhf Suresi, 106. Ayet:
Küfretmeleri, ayetlerimi ve resullerimi alaya almaları nedeniyle onların cezaları Cehennem'dir....
Ənbiya Suresi, 36. Ayet:
Ve Kafirler seni gördükleri zaman: "İlahlarınızı zikreden bu mu?" diye alaya alıyorlar. Onlar, Rahman'ın zikrini Küfredenlerdir....
Nur Suresi, 55. Ayet:
Allah, sizden iman eden ve salihatı yapanlara, tıpkı kendilerinden öncekileri halife kıldığı gibi, kendilerini de yeryüzünde halife kılacağını, onlar için beğenip seçtiği dini mutlaka sağlamlaştıracağını ve endişelerinden sonra onları mutlaka güvene kavuşturacağını vaat etti. Onlar, Bana kulluk ederler ve hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Bundan sonra da kim küfrederse, işte onlar yoldan çıkanların ta kendileridir....
Ənkəbut Suresi, 7. Ayet:
İnanan ve salihatı yapanların kötülüklerine mutlaka küfrederiz. Ve kesinlikle onlara yaptıklarından daha iyisi ile karşılık vereceğiz....
Rum Suresi, 8. Ayet:
Onlar, muhasebe yapıp hiç düşünmüyorlar mı? Allah; gökleri, yeri ve bu ikisinin arasındaki şeyleri ancak hakk ile ve belli bir süre için yarattı. İnsanların çoğu Rabb'lerinin huzuruna çıkacaklarını küfrediyorlar....
Rum Suresi, 44. Ayet:
Kim küfrederse, küfrü kendi aleyhinedir. Kim salihatı yaparsa, onlar kendileri için iyi bir gelecek hazırlamış olurlar....
Səba Suresi, 34. Ayet:
Biz, hangi beldeye bir uyarıcı gönderdiysek, oranın mutref olanları: "Biz, sizin getirdiğiniz şeyleri küfrediyoruz." dediler....
Fatir Suresi, 39. Ayet:
Sizi yeryüzünde halifeler yapan O' dur. Kim gerçeğe Kafirlik ederse, Küfretmesi kendi zararınadır. Kafirlerin Küfrleri, kendileri için Rabb'lerinin yanında gazabı artırmaktan başka bir şeye yaramaz. Kafirlerin, küfrü sadece kendilerinin zararını artırır....
Zümər Suresi, 7. Ayet:
Eğer Küfrederseniz; bilin ki Allah'ın size hiçbir ihtiyacı yoktur. O, kullarının Küfründen hoşnut olmaz. Eğer şükrederseniz ondan hoşnut olur. Hiç kimse bir başkasının yükünü yüklenmez. Sonunda dönüşünüz Rabb'inizedir. Böylece yapmış olduklarınızı size haber verecektir. Kuşkusuz O, sinelerde olanı en iyi bilendir....
Fussilət Suresi, 41. Ayet:
Onlar, kendilerine zikir geldiği zaman onu Küfrettiler. Kuşkusuz O, yüce bir Kitap'tır....
Zuxruf Suresi, 33. Ayet:
Şayet insanlar, tek bir ümmet haline gelmeyecek olsalardı, Rahman'ı küfreden kimselerin, evlerinin tavanlarını ve merdivenlerini gümüşten yapardık....
Mümtahinə Suresi, 2. Ayet:
Eğer ellerine fırsat geçirirlerse size düşman kesilirler. Elleriyle ve dilleriyle size her türlü kötülüğü yaparlar. Tekrar küfre dönmenizi temenni ederler....
Münafiqun Suresi, 3. Ayet:
Bu şundandır: onlar önce İman ettiler sonra küfrettiler. Bu nedenle, onların kalpleri mühürlenmiştir. Artık onlar, gerçeği kavrayamazlar....
Bələd Suresi, 19. Ayet:
Ayetlerimizi küfredenler ashab-ı meşemedir....
Fatihə Suresi, 7. Ayet:
Kendilerine, (fazlından ve ihsanından) nimet verdiğin kimselerin (Peygamberlerle velilerin) yoluna (hakkı kabul etmeyip küfre vardıklarından) gazâba uğrayanların ve sapıklarınkine değil... (Amin= Kabul buyur, Allah’ım!...)...
Bəqərə Suresi, 6. Ayet:
Küfre saplananlara gelince, onları uyarsan da, uyarmasan da, onlar için birdir, inanmazlar....
Bəqərə Suresi, 6. Ayet:
Muhakkak ki küfre varanlar, (yani iman nurunu şirk karanlığı ve inad yüzünden örtenleri) azâb ile korkutsan da korkutmasan da onlar için birdir; onlar iman etmezler....
Bəqərə Suresi, 6. Ayet:
Şüphesiz ki (ey sânı yüce peygamber!) o küfre saplanıp kalanları (inkâr ve inadları yüzünden tuttukları yanlış yolun tehlikeli sonucundan) korkutsan da, korkutmasan da onlara göre birdir; inanmazlar, d)....
Bəqərə Suresi, 6. Ayet:
Amma o küfre saplananlar, ha inzar etmişin bunları ha etmemişin onlarca müsavidir, imana gelmezler...
Bəqərə Suresi, 6. Ayet:
Küfre saplananlara gelince, onları uyarsan da uyarmasan da onlarca aynıdır. İman etmezler....
Bəqərə Suresi, 6. Ayet:
Şüphesiz ki o küfretmiş olanları uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar....
Bəqərə Suresi, 6. Ayet:
Şüphesiz, küfredenleri uyarıp korkutsan da, uyarmayıp korkutmasan da, onlar için farketmez; iman etmezler....
Bəqərə Suresi, 6. Ayet:
Şu bir gerçek ki, o küfre batmış olanları sen korkutsan da korkutmasan da onlar için aynıdır; iman etmezler....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Yahut gökten boşalan bir yağmur haline benzer ki onda karanlıklar var, bir gök gürlemesi var, bir şimşek var. Yıldırımlar yüzünden ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Allah Muhît'dir, küfre sapanları çepeçevre kuşatmıştır....
Bəqərə Suresi, 24. Ayet:
Eğer yapamazsanız - ki asla yapamayacaksınız - korkun o ateşten ki yakıtı insanlarla taşlardır. Küfre sapanlar için hazırlanmıştır o....
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
Allah, bir sivrisineği, ondan daha da ötesi bir varlığı örnek olarak vermekten çekinmez. İman edenler onun, Rablerinden (gelen) bir gerçek olduğunu bilirler. Küfre saplananlar ise, “Allah, örnek olarak bununla neyi kastetmiştir?” derler. (Allah) onunla birçoklarını saptırır, birçoklarını da doğru yola iletir. Onunla ancak fasıkları saptırır....
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
Allah şüphesiz ki bir sivrisineği ve ondan (hilkat ve san'at inceliği bakımından) daha büyüğünü, (yapı itibariyle daha küçüğünü) misâl getirmekten çekinmez. İmân edenlere gelince, onlar bunun Rabları tarafından hak olduğunu elbette bilirler. Küfre saplananlar İse, «Allah bununla misâl olarak neyi murad etmiştir?» derler. (Allah) bununla (insanları imtihan ederek) bir çoğunu (bilgisizlikleri ve nankörlükleri yüzünden) şaşırtır. Bir çoğunu da (bilgili oldukları ve akıllarını hayra kullandıkları iç...
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
Bilmeli ki Allah bir sivrisineği hattâ daha üstününü bir mesel yapmaktan sıkılmaz, iman edenler bilirler ki o şüphesiz hakdır, rablarındandır, amma küfre saplananlar Allah böyle bir mesel ile ne murad etmiş? derler, evet Allah onunla bir çoklarını şaşırtır, yine onunla bir çoklarını yola getirir, hem onunla ancak o fasıkları şaşırtır...
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
Muhakkak ki Allah bir sivri sineği, hatta daha üstününü misal getirmekten çekinmez. İman edenler bilirler ki, o şüphesiz haktır, Rabb'lerindendir. Ama küfre saplananlar: «Allah böyle bir misal ile ne demek istedi?» derler. Allah onunla birçoklarını şaşırtır, yine onunla birçoklarını yola getirir. Onunla ancak o fasıkları şaşırtır....
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
Şüphesiz Allah, bir sivrisineği olsun, ondan üstün olanını olsun (herhangi bir şeyi) örnek vermekten çekinmez. Böylece iman edenler, kuşkusuz bunun Rablerinden hak olduğunu bilirler; küfredenler ise, «Allah, bu örnekle neyi amaçlamıştır?» derler. (Oysa Allah,) Bununla birçoğunu saptırır, birçoğunu da hidayete ulaştırır. O bununla ancak fasıkları saptırır....
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
Şu bir gerçek ki Allah, bir sivrisineği hatta onun da üstündeki bir varlığı örnek göstermekten sıkılmaz. Böyle bir durumda, inananlar bilirler ki o, Rablerinden bir gerçektir. Küfre sapmışlar ise şöyle derler: "Allah, bunu örnek vermekle ne demek istedi?" Allah onunla birçoğunu saptırır, birçoğunu da onunla doğruya ve güzele kılavuzlar. Allah onunla fâsıklardan başkasını saptırmaz....
Bəqərə Suresi, 28. Ayet:
Allah'a nasıl küfrediyorsunuz ki, ölü iken sizleri diriltti. Sonra sizleri yine öldürecek, sonra sizleri yine diriltecek, sonra da döndürülüp O'na götürüleceksiniz!...
Bəqərə Suresi, 28. Ayet:
Tanrı'ya nasıl küfredersiniz? Siz ölüler (emvaten) idiniz, o sizi diriltti (feahyaküm). Sonra sizi öldürür (yümiytüküm) ve tekrar diriltir (yuhyiyküm) ve sonunda / sonra da ona döndürülüceksiniz / döneceksiniz (türceun)....
Bəqərə Suresi, 28. Ayet:
Allaha nasıl olub da küfrediyor (Onun varlığını ve birliğini inkâr ediyor) sunuz? Halbuki siz ölüler iken (henüz babalarınızın sulbünde bir nutfe iken annelerinizin rahminde, sonra da dünyâda sizi) O diriltdi. Sonra sizi yine O öldürecek, tekrar sizi (kabirde ve neşirde) O diriltecek ve nihayet (Haşirden sonra) yine yalınız ona döndürüleceksiniz. ...
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
Küfre varıp âyetlerimizi yalanlıyanlar ise, cehennem ehlidirler; onlar, o ateşte ebedî olarak kalıcıdırlar....
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
Küfre saplananlar ve ayetlerimize yalan diyenler ise işte bunlar ateş arkadaşlarıdır, onlar orda muhalled kalacaklardır...
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
Küfre sapanlar ve ayetlerimize yalan diyenler ise, işte bunlar ateşin arkadaşlarıdır, onlar orada ebedi kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
"Küfredip ayetlerimizi yalanlayanlar ise ateşe mahkumdur, orada sürekli kalacaklardır"....
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
O küfredenler, âyetlerimizi yalan sayanlar (Yok mu?), onlar ateşin (cehennemin) arkadaşlarıdır. Onlar orada bir daha çıkmamak üzere kalıcıdırlar. ...
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
Küfredenler, ayetlerimizi yalanlamış olanlar, işte onlar cehennemliklerdir. Ve onlar ateşte temelli kalıcıdırlar....
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
Küfre varıp âyetlerimizi yalanlayanlar ise, cehennem ehlidirler. Onlar o ateşte ebedî kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
Küfredip de ayetlerimizi yalanlayanlar ise; onlar, ateşin halkıdırlar ve orada süresiz kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 41. Ayet:
Yanınızdakini (meaküm) doğrulayıcı (musaddikan) olarak indirdiğime inanın. Ona küfredenlerin ilki olmayın. Ayetlerimi az bir değer karşılığında değişmeyin (teşteru) ve yalnızca benden korkun / çekinin (iyyaye)....
Bəqərə Suresi, 59. Ayet:
1.
fe
: o zaman, fakat, sonra
2.
beddele
: değiştirdi
3.
ellezîne
: o kimseler, onlar
4.
zalemû
: zulmettiler
...
Bəqərə Suresi, 61. Ayet:
Ve bir vakit «ya Musa biz bir türlü yemeğe kabil değil katlanamıyacağız, artık bizim için rabbine dua et, bize Arzın yetiştirdiği şeylerden: Sebzesinden, kabağından, sarmısağından, mercimeğinden, soğanından çıkarsın» dediniz, ya: O hayırlı olanı o daha aşağı olanla değişmek mi istiyorsunuz? Bir kasabaya inin o vakit size istediğiniz var» dedi, üzerlerine de zillet ve meskenet binası kuruldu ve nihayet Allahdan bir gadaba değdiler, evet öyle: Çünkü Allahın ayetlerine küfrediyorlar ve haksızlıkla ...
Bəqərə Suresi, 61. Ayet:
Demiştiniz ki: "Ey Musa! Artık tek bir çeşit yiyeceğe dayanamayacağız. Rabbine bizim için dua et de bize yerin bitirdiklerinden kabak, sarımsak, mercimek ve soğan yetiştirsin / çıkartsın." (Musa:) "Hayırlı olanı daha değersiz olanla mı değiştirmek (bedele) istiyorsunuz? İsterseniz Mısır'a geri dönün / inin, orada aradığınızı bulabilirsiniz / istediğiniz var!" demişti. Böylece alçaklık ve yoksulluğa mahkum edildiler / üzerlerine alçaklık ve yoksulluk (damgası) vuruldu ve Tanrı'nın gazabına uğradı...
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
Yanlarındakini tasdıklamak üzere onlara Allah tarafından bir kitab gelince önceden küfredenlere karşı istimdad edib dururlarken o tanıdıkları kendilerine gelince tuttular ona küfrettiler imdi Allahın lâneti kâfirlerin boynuna...
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
Tanrı katından yanlarında olanı doğrulayan bir kitap geldiği zaman, daha önce küfredenlere karşı yardım isteyip dururlarken bilip tanıdıkları gelince ona küfrettiler. Artık Tanrı'nın laneti kafirlere olsun!...
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
Vaktaki onlara Allah katından nezdlerinde bulunan (Tevrat) ı tasdıyk edici (ve doğrultucu) bir Kitab (Kur'an) geldi, ki daha evvel küfredenlerin (Arab müşriklerinin) aleyhine (Allahdan böyle bir) feth istiyorlardı, işte (Tevrâtın şehâdet ve saraahatiyle) tanıdıkları o şey (Kur'an) kendilerine gelince ona (hasedlerinden ve mevki' hırsından dolayı) küfretdiler. Artık Allahın lâ'neti o kâfirlerin tepesine. ...
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
Ne zaman ki; Allah'ın katından, kendilerinde olanı tasdik eden kitab geldi, onlar bundan önceki küfredenlere karşı kendilerine yardım gelmesini beklerlerken, bildikleri gelince onu inkar ettiler. Allah'ın la'neti kafirlerin üzerinedir....
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
Allah katından yanlarında olan (Tevrat) ı doğrulayıcı bir Kitap geldiği zaman, -ki bundan önce küfredenlere karşı fetih istiyorlardı- işte bilip tanıdıkları gelince, onu inkâr ettiler. Artık Allah'ın laneti kâfirlerin üzerinedir....
Bəqərə Suresi, 89. Ayet:
Yanlarındakini doğrulamak üzere kendilerine Allah katından bir kitap geldiğinde, daha önce inkâr edenlere karşı zafer isteyip durdukları halde, tanıyıp bildikleri kendilerine gelince, onu inkâr ettiler. Küfre sapanların üstüne olsun Allah'ın laneti!......
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Ne çirkindir o kendilerini sattıkları ki; Allahın kullarından dilediğine kendi fadlından vahiy indirmesine bağyederek, Allah ne indirdise hepsine küfrettiler de gadab üstüne gadaba değdiler ve o kâfirler için mühin bir azab var...
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Tanrı'nın kullarından dilediğine kendi fazlından indirmesini çekemiyerek (bagyen) Tanrı'nın indirdiğine küfretmekle nefslerini ne kötü şeye karşılık sattılar. Böylece gazap üstüne gazaba uğradılar. Kafirlere alçaltıcı (mühiyn) bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Nefislerini ne kötü şeye değişip sattılar. Allah'ın kullarından dilediğine fazlından indirmesine hased ederek Allah'ın indirdiğini inkar ettiler ve gazab üstüne gazaba uğradılar. Küfredenlere alçaltıcı bir azab vardır....
Bəqərə Suresi, 90. Ayet:
Nefislerini ne kötü şeye değişip sattılar! Allah'ın, kullarından dilediğine lütfundan (kitap) indirmesine hased ederek Allah'ın indirdiğini inkâr ettiler ve bu sebeple gazap üstüne gazaba uğradılar. Küfredenlere kahredici bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 91. Ayet:
«Allah ne indirdise iman edin» denildiği zaman da onlara «biz kendimize indirilene iman ederiz» derler de ötekine küfrederler, halbuki beraberlerindekini tasdık edecek hakk o, ya, de: İman ediyordunuz da niçin Allahın peygamberlerini öldürüyordunuz?...
Bəqərə Suresi, 91. Ayet:
Onlara "Tanrı'nın indirdiğine inanın" denildiğinde, "Biz bize indirilene inanırız" derler ve ondan sonrasına / başkasına / ötesine (veraehu) küfrederler. Oysa o / bu, yanlarındakini doğrulayan (musaddikan) gerçektir (hakk). De ki: "İnançlılar iseniz / idiyseniz neden daha önce Tanrı'nın nebilerini öldürüyordunuz?"...
Bəqərə Suresi, 91. Ayet:
Bir de onlara (Yahudilere) : «Allahın indirdiği şey'e (Kur'âna) îman edin» denildiği zaman: «Biz, bize indirilen (Tevrat) a inanırız» der bir de ondan başkasına küfrederler. Halbuki o (gönderilen kitab) nezdlerindeki (Tevrat) ı doğrultan (bir) gerçekdir. De ki: (Habîbim) : «Öyle ise mü'minler idiniz de (Tevrâta inanıyordunuz da) daha evvel Allahın peygamberlerini neye öldürüyordunuz? ...
Bəqərə Suresi, 99. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
enzelnâ
: biz indirdik
3.
ileyke
: sana
4.
âyâtin
: âyetler
...
Bəqərə Suresi, 99. Ayet:
Andolsun sana apaçık ayetler indirdik. Fasıklardan başkası bunlara küfretmez....
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
"Süleyman’ın hükümranlığı hakkında şeytanların (ve şeytan tıynetli insanların) uydurdukları yalanların ardına düştüler. Oysa Süleyman (büyü yaparak) küfre girmedi. Fakat şeytanlar, insanlara sihri ve (özellikle de) Babil’deki Hârût ve Mârût adlı iki meleğe ilham edilen (sihr)i öğretmek suretiyle küfre girdiler. Hâlbuki o iki melek, “Biz ancak imtihan için gönderilmiş birer meleğiz. (Sihri caiz görüp de) sakın küfre girme” demedikçe, kimseye (sihir) öğretmiyorlardı. Böylece (insanlar) onlardan ki...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Yahudiler, Süleyman’ın devleti, iktidarı aleyhine şeytanların, şeytan tıynetli ahlâksız azgınların, şeytanî güçlerin uydurup ortaya sürdükleri şeylerin, rüzgârın ve cinlerin Süleyman’a hizmetinin sihirle gerçekleştirildiği uydurmasının ardına düştüler. Süleyman sihirle uğraşarak inkâr edip kâfir olmamıştı. Fakat şeytanlar, şeytan tıynetli ahlâksız azgınlar iyice küfre saplandılar. İnsanlara sihri, büyüyü öğretiyorlardı. Babil’deki iki meleğe, Hârût ve Mârût’a, sihirle ilgili bir bilgi, bir emir ...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Ve şeytanların Süleyman'ın yönetimi aleyhinde uydurmuş oldukları şeylerin peşine düştüler. Oysa Süleyman küfre düşmedi. Ama insanlara sihiri ve Babil'deki Harut ve Marut adını taşıyan iki meleğe indirilen şeyleri öğreten şeytanlar küfre düştüler. Bu iki melek: 'Biz ancak bir imtihan vesilesiyiz, sakın küfre düşme' demeden kimseye bir şey öğretmiyorlardı. Onlar, o iki melekten bir adamla karısının arasını açmada yararlanacakları şeyleri öğreniyorlardı. Allah'ın izni olmadan kimseye bir zarar doku...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
tuttular Süleyman mülküne dair Şeytanların uydurup takib etdikleri şeylerin ardına düştüler, halbuki Süleyman küfretmedi ve lâkin o şeytanlar küfr ettiler, nasa sihir ta'lim ediyorlar ve Babilde Harut Marut iki melek üzerine indirilen şeyleri öğretiyorlardı, halbuki o ikisi «biz ancak bir imtihan için gönderildik sakın sihir yapmayı tecviz edib de kâfir olma» demedikce bir kimseye öğretmezlerdi, işte bunlardan kişi ile zevcesinin arasını ayıracak şeyler öğreniyorlardı, fakat Allahın izni olmadık...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Ve onlar şeytanların Süleyman’ın mülkü aleyhine uydurdukları şeylerin ardına düştüler. Halbuki Süleyman asla küfretmedi. Sadece şeytanlar küfrettiler. Onlar insanlara sihri ve Babil’deki iki meleğe, Harut ile Marut’a indirilenleri öğretiyorlardı. Bu iki melek ise: “Biz ancak fitneyiz, sakın küfretme.” demedikçe kimseye sihir namına bir şey öğretmezlerdi. Onlardan koca ile karısının arasını ayıracak şeyler öğrendiler. Halbuki bunlar, Allah’ın izni olmadıkça o sihirle kimseye zarar verici değildil...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Ve onlar Süleyman'ın mülkü hakkında şeytanların anlattığına / okuduğuna (tetluşşeyatıynu) uydular. Süleyman küfretmedi ancak şeytanlar küfrettiler. Onlar insanlara büyücülüğü (sihr) ve Babil'deki iki meleğe, Harut ve Marut'a indirileni öğretiyorlardı. Oysa o ikisi "Biz bir fitneyiz, (bu bilgiyi kötüye kullanıp) küfretmeyin?" demedikçe hiç kimseye onu / birşey öğretmezlerdi. Fakat onlardan koca (beynelmer) ile karısının (zevcihi) arasını açan şeyi öğrendiler / öğreniyorlardı. Oysa onunla Tanrı'nı...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Ve onlar şeytanların Süleyman'ın mülkü aleyhine uydurdukları şeylerin ardına düştüler. Halbuki Süleyman asla küfretmedi. Sadece şeytanlar küfrettiler. Onlar, insanlara sihri ve Babil'de ki iki meleğe; Harut ile Marut a indirilenleri öğretiyorlardı. Bu iki melek ise: «Biz ancak imtihan için gönderildik, sakın küfretme. «demedikçe kimseye sihirden bir şey öğretmezlerdi. Onlardan koca ile karısının arasını ayıracak şeyler öğrendiler. Halbuki bunlar, Allah'ın izni olmadıkça o sihirle kimseye zarar v...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Ve onlar Süleyman aleyhisselâm mülkü aleyhine şeytanların uydurdukları şeylerin ardına düştüler. Halbuki Süleyman, asla küfretmedi, fakat o şeytanlar kâfir oldular. Onlar nâsa sihir ve Babil'deki iki meleğe, Harût ile Marût'a indirilmiş olan şeyleri öğretiyorlardı. Bu iki melek ise, «Biz ancak bir fitneyiz, sakın kâfir olma!» demedikçe bir kimseye sihir namına bir şey öğretmezlerdi. İşte birtakım kimseler bu iki melekten zevç ile zevcenin arasını ayıracak şeyler öğreniyorlardı. Fakat bunlar Alla...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Tuttular, Süleyman’ın hükümranlığı hakkında şeytanların uydurdukları sözlere tâbi oldular. Halbuki Süleyman küfre gitmemişti. Fakat asıl o şeytanlar küfre gittiler. Halka sihiri ve Babil’de Hârut ve Mârut adlı iki meleğe indirilen şeyleri öğretiyorlardı. Oysa o ikisi: "Biz sırf imtihan için gönderildik, sakın kâfir olma!" demedikçe hiç kimseye sihir öğretmezlerdi. İşte bunlardan koca ile karısının arasını açacak şeyler öğreniyorlardı. Fakat Allah’ın izni olmadıkça onlar bununla hiç kimseye zarar...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Süleymân'ın hükümdarlığı hakkında onlar, şeytânların uydurdukları sözlere uydular (Süleymân'ın, büyü yaparak saltanatını kazandığını söyleyen şeytân ruhlu insanlara uyup, Süleymân'ın büyücü olduğuna inandılar). Oysa Süleymân (büyü yaparak) küfre gitmemişti. Fakat o şeytânlar küfre gittiler: İnsanlara büyü ve Bâbil'de Hârût ve Mârût adlı melekler(den ilham alan iki kişiy)e indirileni öğretiyorlar. Halbuki onlar: "Biz bir fitneyiz (sizin için bir sınavız), sakın, küfre gitme(yin)!" demedikçe kimse...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Ve onlar, Süleyman'ın mülkü (nübüvvet) aleyhinde şeytanların uyduklarına uydular. Süleyman ise küfretmedi; ancak şeytanlar küfretti. Onlar, insanlara sihiri ve Babil'deki iki meleğe Harut'a ve Marut'a indirileni öğretiyorlardı. Oysa o ikisi: «Biz, yalnızca bir fitne (denemeden geçiren kimse) yiz, sakın küfretme» demedikçe hiç kimseye (bir şey) öğretmezlerdi. Fakat onlardan erkekle karısının arasını açan şeyi öğreniyorlardı. Oysa Allah'ın izni olmadıkça onunla hiç kimseye zarar veremezlerdi. Onla...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Süleyman'ın mülk ve saltanatı konusunda onlar, şeytanların okuyup durduklarına uydular. Halbuki Süleyman küfre sapmamıştı. Ancak şeytanlar küfre sapmıştı; insanlara büyüyü öğretiyorlardı. Ve Babil'de Hârût ve Mârût adlı iki melek üzerine indirileni öğretiyorlardı. Oysa ki o iki melek, "Biz bir imtihan aracıyız, sakın küfre sapma!" demedikçe hiç kimseye bir şey öğretmiyorlardı. İnsanlar onlardan erkekle eşinin arasını açacakları şeyi öğreniyorlardı. Ne var ki, onlar onunla Allah'ın izni olmadıkça...
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Arzu etmez o küfredenler: Ne ehli kitabdan ve ne müşriklerden ki size rabbinizden bir hayır indirilsin, Allah ise rahmetiyle imtiyazı dilediğine bahşeder ve Allah çok büyük fazıl sahibidir...
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap ehlinden olan küfredenler ve müşrikler rabbinizden üzerinize bir hayrın indirilmesini istemezler / arzu etmezler. (Oysa) Tanrı (ise) rahmetini dilediğine verir. Tanrı büyük fazl sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ehlikitap'ın küfre sapanlarıyla müşrikler, Rabb'inizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Ama Allah, rahmetini dilediğine özgüler. Allah, büyük lütfun sahibidir....
Bəqərə Suresi, 108. Ayet:
Yoksa daha önce Mûsâ’nın sorguya çekildiği gibi, siz de peygamberinizi sorguya çekmek mi istiyorsunuz? Her kim imanı küfre değişirse, o artık doğru yoldan sapmış olur....
Bəqərə Suresi, 108. Ayet:
Yoksa siz de (ey müslümanlar), daha önce Musa'ya sorulduğu gibi peygamberinize sorular sormak mı istiyorsunuz? Kim imanı küfre değişirse, şüphesiz dosdoğru yoldan sapmış olur....
Bəqərə Suresi, 108. Ayet:
Yoksa, siz evvelce Hazreti Musâ’ya sorulduğu gibi, peygamberinizi sorguya çekmek mi istiyorsunuz? İmanı küfre değişen kimse, artık düz yolun ortasında sapıtmıştır....
Bəqərə Suresi, 108. Ayet:
Yoksa siz de (ey müslümanlar), daha önce Musa'ya sorulduğu gibi peygamberinize sorular sormak mı istiyorsunuz? Kim imanı küfre değişirse, şüphesiz dosdoğru yoldan sapmış olur....
Bəqərə Suresi, 108. Ayet:
yoksa siz Peygamberinizi bundan evvel Musaya sorulduğu gibi sorguya çekmek mi istiyorsunuz? Halbuki her kim imanı küfre değişirse artık düz yolun ortasında sapıtmışdır...
Bəqərə Suresi, 108. Ayet:
Yoksa daha önce Musa'nın sorguya çekildiği gibi, siz de peygamberinizi sorguya mı çekmek istiyorsunuz? Kim imanı küfre değişirse, artık o, dosdoğru yolu sapıtmış olur....
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Ehli kitaptan çoğu, hak kendilerine apaçık beyan olduktan sonra, nefslerindeki hasetten dolayı, sizi îmânınızdan sonra küfre döndürebilmeyi (fıska düşürmeyi) isterler. Artık, Allah (bu husustaki) emrini getirinceye kadar bağışlayın ve hoşgörün. Muhakkak ki Allah, herşeye kaadirdir....
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Kitap ehlinden birçoğu, hak kendilerine belirdikten sonra dahi, içlerindeki kıskançlıktan ötürü sizi, imanınızdan sonra küfre döndürmek isterler. Siz şimdilik, Allah onlar hakkındaki emrini getirinceye kadar affedin, hoşgörün. Şüphesiz Allah, gücü her şeye hakkıyla yetendir....
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Ehl-i kitaptan çoğu, hakikat kendilerine apaçık belli olduktan sonra, sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü, sizi imanınızdan vazgeçirip küfre döndürmek istediler. Yine de siz, Allah onlar hakkındaki emrini getirinceye kadar affedip bağışlayın. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir....
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Ehli Kitaptan (hakikat bilgisi verilmiş olanlardan) birçoğu, Hak kendilerince apaçık farkedilmesine rağmen, sırf hasetlerinden dolayı sizi imandan küfre döndürmek ister. Allâh hükmü sizde açığa çıkana kadar kusurlarına bakmayın, anlayış gösterin. Muhakkak ki Allâh her şeye Kaadir'dir....
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Ehl-i kitabın çoğunluğu, hakikat kendilerine ayan beyan belli olduktan sonra, sırf, içlerindeki kıskançlıktan dolayı sizi imânınızdan vazgeçirip küfre döndürmeyi arzu ederler. Buna rağmen Allah’ın onlarla ilgili planını gerçekleştirinceye kadar onları sorgusuz sualsiz affedin, azarlamadan, kınamadan onlara hoşgörü ile davranın. Allah’ın gücü kudreti her şeye yeter....
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Kitap Ehlinden çoğu, kendilerine gerçek (hak) apaçık belli olduktan sonra, nefislerini (kuşatan) kıskançlıktan dolayı, imanınızdan sonra sizi küfre döndürmek arzusunu duydular. Fakat, Allah'ın emri gelinceye kadar onları bırakın ve (onlara) ilişmeyin. Hiç şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir....
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Kitap ehlinden çok kimseler -ki onlar için İslâm ve Kur’an, zâhir ve açık olmuşken- nefislerindeki hasedlerinden ötürü sizi, imanınızdan sonra küfre çevirmek isterler. Şimdi, ey Müslümanlar, Allah, savaş etmek veya cizye almak husûsunda (size) emredinceye kadar, onları bağışlayın ve kınamayın. Şüphesiz Allah her şeye kâdirdir....
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Kitab ehlinin cogu, hak kendilerine apacik belli olduktan sonra, iclerindeki cekememezlikten oturu, sizi, inandiktan sonra
kufre
dondurmeyi isterler. Allah'in emri gelene kadar onlari affedin, gecin. Allah muhakkak her seya Kadir'dir....
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Kitap ehlinden çoğu hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra sırf içlerindeki hasedden dolayı sizi imânınızdan sonra küfre döndürmeyi çok arzu ederler. Allah'ın (bu husustaki) emri, hükmü gelinceye kadar (onları) bağışlayın ve (olgunluk gösterip) vazgeçin. Şüphesiz ki Allah' in kudreti her şeye yeter....
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Kitap ehlinin çoğu, hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra, içlerindeki çekememezlikten ötürü, sizi, inandıktan sonra küfre döndürmeyi isterler. Allah'ın emri gelene kadar onları affedin, geçin. Allah muhakkak her şeye Kadir'dir....
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Ehl-i kitaptan çoğu, hakikat kendilerine apaçık belli olduktan sonra, sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü, sizi imanınızdan vazgeçirip küfre döndürmek istediler. Yine de siz, Allah onlar hakkındaki emrini getirinceye kadar affedip bağışlayın. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir....
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Kitap ehlinden birçoğu / kitap ehlinin çoğu kendilerine gerçek (hak) apaçık belli olduktan sonra nefslerini (kuşatan) kıskançlıktan dolayı inanmanızdan sonra sizi küfre / kafirliğe döndürmek arzusu duydular. Fakat Tanrı'nın buyruğu gelinceye kadar onları bırakın ve ilişmeyin. Hiç kuşkusuz Tanrı herşeye gücü yetendir....
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Ehl-i Kitabdan bir çoğu, Hak kendilerince besbelli oldukdan sonra, ruhlarındaki hasedden ötürü sizi îmanınızdan sonra küfre döndürmek hevesine düşdü. Allanın emri gelinceye kada şimdilik onları bırakın, serzeniş de etmeyin. Şübhesiz ki Allah her şey'e hakkıyle kaadirdir. ...
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Kitab ehlinin çoğu, hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra içlerindeki çekememezlikten ötürü, sizi imandan sonra küfre döndürmek isterler. Allah'ın açıklayıcı emri gelene kadar onları affedin, geçin. Şüphesiz ki Allah her şeye kadir'dir....
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Kitap ehlinden birçokları, hak gözlerinin önüne serildiği halde içlerindeki çekememezlikten ötürü, imanınızdan sonra sizi tekrar küfre döndürmek isterler. Allah'ın (açıklayıcı) emri gelinceye kadar onları affedin, geçin. Şüphesiz ki Allah her şeye kâdirdir....
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Kitap ehlinden olanların bir çoğu, hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra, içlerindeki kıskançlık yüzünden, sizi inanmanızdan sonra tekrar küfre döndürmeyi arzu ederler. Öyleyse onlara Allah’ın emri gelinceye kadar ilişmeyiniz, kendi hallerine bırakınız şüphesiz Allah’ın gücü her şeye yeter....
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Kitap sâhiplerinden çoğu, gerçek kendilerine besbelli olduktan sonra, sırf içlerindeki kıskançlıktan ötürü sizi imanınızdan sonra küfre döndürmek isterler. Allâh emrini getirinceye kadar affedin, hoş görün. Şüphesiz Allâh, her şeye gücü yetendir....
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Kitap Ehlinden çoğu, kendilerine gerçek (hak) apaçık belli olduktan sonra, nefislerini (kuşatan) kıskançlıktan dolayı, imanınızdan sonra sizi küfre döndürmek arzusunu duydular. Fakat, Allah'ın emri gelinceye kadar onları bırakın ve (onlara) ilişmeyin. Hiç şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir....
Bəqərə Suresi, 121. Ayet:
Kendilerine verdiğimiz kitabı gereği gibi okuyanlar, işte ona inananlar bunlardır. Kim de ona küfrederse, artık onlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir....
Bəqərə Suresi, 121. Ayet:
Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler onu tilâvet hakkını tam gözeterek okurlar. İşte ona îman edenler bunlardır. Kim ona küfrederse onlar da (maddî ve manevî) en büyük zarara uğrayanların ta kendileridir. ...
Bəqərə Suresi, 121. Ayet:
Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler onu hakkıyla tilavet ederler. İşte buna onlar inanırlar. Kim ona küfrederse, hüsrana uğrayanlar da işte onlardır....
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
İbrahim: 'Ey Rabbim! Burasını güvenli bir belde kıl. Halkından Allah'a ve ahirete iman edenleri çeşitli ürünlerle rızıklandır' demişti. Allah da: 'Kim küfrederse onu da kısa bir süre geçindirir sonra ateş azabına atarım. Orası ne fena bir varış yeridir' demişti....
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
O vakit İbrahim, «Rabbim! Burayı emîn bir belde eyle, burada oturanları, (onlardan) Allah'a ve âhiret gününe inananları türlü meyvelerle (gıdalarla) rızıklandır» demişti de Allah, «Küfre sapanları da (yaşadıkları) az bir süre yararlandırırım da sonra onları Cehennem azâbıyla (karşı karşıya kalma) zorunda bırakırım. Varılacak yer ne fenadır!» buyurmuştu....
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
ve o vakit İbrahim «Yarab burasını emin bir belde kıl ve ahalisini envaı semerattan merzuk buyur, «Allaha ve Ahıret gününe iman eyleyenlerini» dedi, buyurdu ki «küfredeni dahi merzuk eder de az bir zaman hayattan nasib aldırırım ve sonra ateş azabına muztar kılarım ki o ne yaman bir inkılâbtır...
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
Ve o vakit İbrahim «Ey Rabbim, burasını güvenli bir belde kıl, halkından Allah'a ve ahiret gününe iman edenleri çeşitli meyvalarla rızıklandır» diye yalvardı. Allah buyurdu ki: «küfredeni dahi rızıklandırır da hayattan biraz nasip aldırırım, sonra da onu ateş azabına uğratırım ki, orası ne yaman bir duraktır!»...
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
Hani İbrahim: "Rabbim, burasını güvenli (aminen) bir şehir kıl ve ehlinden Tanrı'ya ve ahiret gününe inananları ürünlerle rızıklandır" demişti de (Tanrı: "Sadece inananları değil) küfredeni de az bir süre yararlandırır, sonra onu ateşin azabına uğratırım; ne kötü bir dönüştür o" demişti....
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
Hani İbrahim: «Rabbim, bu şehri bir güvenlik yeri kıl ve halkından Allah'a ve ahiret gününe inananları ürünlerle rızıklandır» demişti de (Allah:) «Küfredeni de az bir süre yararlandırır, sonra onu ateşin azabına uğratırım; ne kötü bir dönüştür o» demişti....
Bəqərə Suresi, 126. Ayet:
İbrahim şöyle yakarmıştı: "Rabb'im! Şu kenti güvenli bir kent yap, halkının Allah'a ve âhıret gününe inananlarını çeşitli ürünlerle rızklandır." Rab dedi ki: "Küfre sapanları bile rızklandırırım. Ama az bir nimetle rızklandırır, sonra da ateş azabına itiveririm. Ne kötü bir dönüş yeridir o..."...
Bəqərə Suresi, 143. Ayet:
İşte böylece sizi mu'tedil (a dâletli ve dengeli) bir ümmet kıldık ki, insanların üzerine(hesab gününde u mum peygamberler lehine) şâhidler olasınız, pey gamber de sizin üzerinize şâhid olsun! Hem daha önce üzerinde bulunduğunu (kendisine yöneldiğin Kâ'be’yi) ancak, peygambere tâbi' olanları, ökçeleri üze rinde geri ye (küfre) dönecek olanlardan ayıralım diye kıble yaptık. Çünki şübhesiz (bu,) Allah’ın hidâyet ettiği kimselerden başkasına elbette ağırdır. Allah, îmâ nınızı (Mescid-i Ak sâ’ ya do...
Bəqərə Suresi, 152. Ayet:
O hâlde beni zikredin (anın - düşünün) ki sizi zikredeyim. Şükredin bana (değerlendirin beni), sakın küfretmeyin (hakikatiniz ve varlığın hakikati olduğumu inkâr etmeyin)....
Bəqərə Suresi, 152. Ayet:
O halde siz, bana itaat ve ibadet ederek beni anın ki, ben de sizi mağfiretimle anayım. Nimetlerime şükredin de nankörlük yaparak küfre varmayın. (Beni ve nimetlerimi inkâr etmeyin.)...
Bəqərə Suresi, 152. Ayet:
Öyleyse (yalnızca) beni anın. Ben de sizi anayım. Ve yalnızca bana şükredin ve (sakın) küfretmeyin....
Bəqərə Suresi, 161. Ayet:
1.
inne
: muhakkak, hiç şüphesiz
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
keferû
: gizlediler, küfrettiler
4.
ve mâtû
: ...
Bəqərə Suresi, 161. Ayet:
Muhakkak ki (Allah'a ruhun ölmeden ulaşmasını, yani hidayeti) küfredip (örtüp gizleyip) kâfir olarak ölenler, işte onlar, Allah'ın, meleklerin ve insanların hepsinin lâneti onların üzerinedir....
Bəqərə Suresi, 161. Ayet:
Kuşkusuz küfredip kafir olarak ölenler; Tanrı'nın, meleklerin ve tüm insanların laneti bunların üzerinedir....
Bəqərə Suresi, 161. Ayet:
Hakıykat, küfredib de kendileri kâfirler olarak ölenler (yok mu?) işte onlar: Allanın, meleklerine ve bütün insanlarına lâ'neti onların üstündedir. ...
Bəqərə Suresi, 161. Ayet:
Muhakkak ki küfredip de, kafir olarak ölenlere Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların la'neti işte onların üzerinedir....
Bəqərə Suresi, 161. Ayet:
Şüphesiz, küfredip kâfir olarak ölenler, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların laneti bunların üzerinedir;...
Bəqərə Suresi, 161. Ayet:
Ayetlerimizi inkar etmiş ve küfre batmış halde ölenlere gelince; Allah'ın, meleklerin ve tüm insanların ilenci onlar üstünedir....
Bəqərə Suresi, 171. Ayet:
Küfredenlerin misali; bağırıp çağırmadan başka bir şey duymayan, haykırıp duranınki gibidir. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; düşünemezler....
Bəqərə Suresi, 171. Ayet:
O küfredenlerin haali bağırıb çağırışdan başka bir şey duymayan (anlamayan hayvanlara durmayıb) haykıran (bir çoban) ın haaline (ne kadar da) benziyor. (Onlar bir sürü) sağırlar, dilsizler ve körlerdir. Onun için düşünmezler. ...
Bəqərə Suresi, 171. Ayet:
Küfredenlerin misali; bağırıp çağırmadan başka bir şey duymayana haykıranınki gibidir. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler, akledemezler....
Bəqərə Suresi, 171. Ayet:
Küfre sapanların örneği çağırma ve bağırmadan başka bir şeyi duymayan (duyduğu şeyin anlamını bilmeyen hayvan) a haykıranın örneği gibidir. Onlar, sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; bundan dolayı akıl erdiremezler....
Bəqərə Suresi, 171. Ayet:
O küfre sapanların durumu, bağırıp çağırma dışında bir şeyi işitmeyen varlıklara haykıranın durumuna benzer. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bu yüzden akıllarını işletemez onlar....
Bəqərə Suresi, 191. Ayet:
Ama onları yakaladığınız yerde öldürün ve sizi çıkardıkları yerden (Mekke’den, siz de) onları çıkarın! Çünki fitne (onların sizi küfre zorlamaları), öldürmekten daha kötüdür. Hem (onlar) orada sizinle savaşmadıkça, (siz de) onlarla Mescid-i Harâm yanında savaşmayın! Fakat sizinle savaşırlarsa, o takdirde onları öldürün! Kâfirlerin cezâsı işte böyledir....
Bəqərə Suresi, 191. Ayet:
Onları yakaladığınız yerde öldürün; onların sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne/baskı ve bozgunculuk, öldürmekten daha kötüdür. Mescid-i Haram'da, onlar sizinle çarpışmaya girinceye kadar siz de onlarla çarpışmaya girmeyin. Eğer sizinle çarpışmaya girerlerse siz de onları öldürün. İşte böyle verilir küfre sapanların cezası!...
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Küfredenlere o dünya hayatı bezendi de iman edenlerle eğleniyorlar, halbuki korunan o mü'minler kıyamet günü onların fevkındadır, Allah dilediğine hisabsız ni'metler verir...
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Küfredenler dünyâ hayaatı pek süslendi. îman edenlerden kimiyle (Bilâl, Ammar, Suheyb gibi fakirlerle) eğleniyorlar. Halbuki takvaaya eren (o mü'min) ler kıyaamet gününde onların üstündedirler. Allah kimi dilerse ona hesâbsız rızık verir. ...
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Küfredenlere dünya hayatı pek süslendi. Ve onlar, iman edenlerden kimiyle eğleniyorlar. Halbuki takvaya erenler kıyamet gününde onların üstündedirler. Allah, dilediğine hesabsız rızık verir....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Küfredenlere dünya hayatı cazip görünmekte ve bu sebeple iman edenlerle alay etmektedirler. Oysa Allah’tan korkanlar, kıyamet günü onların çok üstündedirler; Allah dilediğine hesapsız rızık verir....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
İğreti/sefil hayat küfre sapanlara süslü gösterilmiştir; onlar, iman sahipleriyle alay ederler. Takvaya sarılanlar, kıyamet günü onların tepelerinde olacaktır. Allah, dilediğini hesapsız bir biçimde rızklandırır....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar iman üzere bulunan tek bir ümmet idi; sonra kimi iman etmek, kimi küfre varmak suretiyle ayrılığa düştüler de Allah, rahmetinin müjdecileri ve azabının habercileri olmak üzere peygamberler gönderdi; ve insanlar aralarında ayrlığa düştükleri şeyde hak üzre hükmetmek için, o peygamberlerle kitap gönderdi. Halbuki kendilerine açık deliller geldikten sonra aralarındaki zulüm ve hasedlerinden ötürü, ihtilâfa düşenler, o kitab verilenlerden başkası değildir. Onların hak hususunda ayrılığa düş...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmetdi (kimi îmân etmek, kimi küfre sapmak suretiyle ihtilâfa düşdüler). Binâen'aleyh Allah (rahmetinin) müjdeciler (i, azabının) haberciler (i) olmak üzere (onlara) peygamberler gönderdi ve beraberlerinde — insanların ihtilâfa düşdükleri şeyler hakkında aralarında hüküm vermek için — hak (ve gerçek) kitablar da indirdi. Halbuki kendilerine apaçık deliller geldikden sonra birbirine karşı olan ihtiras ve hasedden ötürü ihtilâfa düşenler; o (Kitab) verilenlerden başkası değildir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
Bir zamanlar insanlar tek bir ümmetti. Sonra kimi iman ederek kimi de küfre düşerek birbirlerinden ayrıldılar. Allah onlara doğru yolu müjde vermek ve azabı haber vermek için peygamberler gönderdi ve ihtilafları hakkında hak ile hüküm vermek üzere kitaplar indirdi. Halbuki kendilerine kitap verilmiş olanlar, kendilerine inen açık delillere rağmen sırf aralarındaki kıskançlık yüzünden ihtilafa düştüler. Onların hak hususunda ayrılığa düştükleri şeylerde Allah kendi emriyle (peygamberlere) îmân ed...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana haram olan ayı, onda savaşmayı sorarlar. De ki: "Onda savaşmak büyük (bir günahtır). Ancak Tanrı katında, Tanrı'nın yolundan alıkoymak, ona küfretmek, Mescid-i Haram'a engel olmak ve ehlini oradan çıkarmak daha büyük (bir günahtır). Fitne katilden beterdir. Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler; sizden kim dininden geri döner (irtidat) ve kafir olarak ölürse, artık onların bütün işledikleri dünyada da ahirette de boşa çıkmıştır ve onlar ...
Bəqərə Suresi, 250. Ayet:
Câlût ve ordusuyla karşılaştıklarında şöyle yakardılar: "Ey Rabb'imiz, üzerimize sabır yağdır. Ayaklarımızı yere sağlam bastır. Ve küfre sapanlara karşı bize yardım et."...
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
Bu (sûrede sözü geçen) peygamberlerin bir kısmını, kendilerine verilen özelliklerle diğerlerinden üstün kıldık. O peygamberlerden, (arada vasıta olmadan) Allah’ın sözleştiği (Hz. Mûsâ gibi) peygamber var! ve bazılarını da derece bakımından Allah yükseklere çıkarmıştır. Meryem’in oğlu Îsa’ya o açık mûcizeleri verdik ve kendisini melek (Cebrâil aleyhisselâm) ile kuvvetlendirdik. Eğer Allah dileseydi, peygamberlerden sonra gelen ümmetler, kendilerine hidayete ulaştırıcı o apaçık mûcizeler ve delill...
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
İşte bu peygamberlerin kimini kiminden üstün kıldık ; onlardan, Allah'ın kendileriyle söyleştiği kimseler vardır ve bir kısmının da derecelerini yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya açık belgeler verdik ve onu Rûhulkuds (Melek Cebrail) ile destekledik. Eğer Allah dileseydi bunların arkasından gelen (ümmet)ler kendilerine açık belgeler geldikten sonra artık birbirlerini öldürmezlerdi. Ama (her şeye rağmen) ayrılıp sürtüştüler : Kimi imân etti, kimi küfre saptı; fakat Allah dileseydi birbirlerini öld...
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
İşte bu elçiler; bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Onlardan Tanrı'nın kendileriyle konuştuğu ve derecelerle yükselttiği vardır. Meryem oğlu İsa'ya apaçık belgeler verdik ve O'nu Ruhul'l-Kudüs ile destekledik. Şayet Tanrı dileseydi, kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, onların peşinden gelen (ümmet)ler birbirlerini öldürmezdi. Ancak, ihtilafa düştüler; onlardan kimi inandı, kimi küfretti. Tanrı dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ama Tanrı dilediğini yapandır....
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
(Bu sûrede zikredilen) o peygamberler (yok mu?) biz onların kimine kiminden üstün meziyyetler verdik. Allah onlardan biri ile söyleşmiş, birini de birçok derecelerle yükseltmişdir. Meryem'in oğlu İsa'ya o beyyineleri (açık âyetleri, burhanları, mu'cizeleri) biz verdik ve onu Ruhul kuds (Cebrâîl) ile destekledik. Eğer Allah dileseydi onların arkasındaki (ümmet) ler, kendilerine o apaçık bürhanlar geldikten sonra, birbirini öldürmez (ler) di. Fakat ihtilâfa düşdüler. Binnetîce onlardan kimi îman e...
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
Biz o peygamberlerden kimini kiminden üstün kıldık. Allah onlardan kimileri ile konuşmuş, bazılarının da derecelerini yükseltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya da açık mucizeler verdik ve onu kudsî ruhla destekledik. Allah dileseydi, onlardan sonra gelenler, kendilerine apaçık deliller geldikten sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat onlar ihtilâfa düştüler. Kimileri inandı, kimileri de küfre saptı. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Fakat Allah dilediğini yapar....
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
İşte bu peygamberler; bir kısmını bir kısmına üstün kıldık. Onlardan, Allah'ın kendileriyle konuştuğu ve derecelerle yükselttiği vardır. Meryem oğlu İsa'ya apaçık belgeler verdik ve onu Ruhu'l-Kudûs'le destekledik. Şayet Allah dileseydi, kendilerine apaçık belgeler geldikten sonra, onların peşinden gelen (ümmet) ler, birbirlerini öldürmezdi. Ancak ihtilafa düştüler; onlardan kimi inandı, kimi de küfretti. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ama Allah dilediğini yapandır....
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
İşte resuller! Biz onların bazısını bazısına üstün kılmışızdır. Allah, onlardan bazısıyla konuşmuştur. Bazılarını da derecelerle yüceltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya açık ayetler verdik ve onu Ruhulkudüs'le güçlendirdik. Allah dileseydi, onların ardından gelenler, açık-seçik mesajlar kendilerine ulaştıktan sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Ancak tartışmaya girdiler de içlerinden bazısı iman etti, bazısı küfre saptı. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ne var ki, Allah dilediğini yapıyor....
Bəqərə Suresi, 254. Ayet:
Ey iman edenler! Alış-verişin, dostluğun, şefaatin olmadığı o gün gelmeden önce size verdiğimiz rızktan infak edip dağıtın. Küfre sapanlar zalimlerin ta kendileridir....
Bəqərə Suresi, 256. Ayet:
Dinde ikrah yok, rüşd, dalâlden cidden ayrıldı, artık her kim Taguta küfredib Allaha iman eylerse o işte en sağlam tutamağa yapışmıştır, öyle ki onun için kopmak yok, Allah işidir, bilir...
Bəqərə Suresi, 256. Ayet:
Dinde zorlama yoktur. Doğruluk sapıklıktan kesin olarak ayrılmıştır. Artık her kim Tağut'a küfredip Allah'a iman ederse, işte o, en sağlam kulpa yapışmıştır. Allah, işitir, bilir....
Bəqərə Suresi, 256. Ayet:
Dinde ikrah (zorlama) yoktur. Doğruluk, sapıklıktan iyice ayrılmıştır. Artık her kim şeytana küfreder, Allah Teâlâ'ya imânda bulunursa kopması bulunmayan bir kulpa yapışmış olur ve Allah Teâlâ semîdir, alîmdir....
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allah iman edenlerin velisidir onları zulümattan nura çıkarır, küfredenlerin ise velileri Taguttur onları nurdan zulümata çıkarırlar, onlar işte eshabı nar, hep orada kalacaklardır...
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allah îman edenlerin yardımcısıdır. Onları karanlıklardan (kurtarıp) nura çıkarır. Küfredenlerin dostları ise şeytandır. O da kendilerini nurdan (ayırıb) karanlıklara çıkarır. Onlar cehennemin arkadaşlarıdır. Onlar orada, bir daha çıkmamak üzere, ebedî kalıcıdırlar. ...
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allah, inananların dostudur. Onları karanlıktan aydınlığa çıkarır. Küfredenlerin dostları ise Tağut'tur. Onları aydınlıktan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar ateş yaranıdır. Onlar orada temelli kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allah, iman edenlerin velisidir. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Küfredenlerin velileri ise tağuttur. Onları aydınlıktan, karanlığa çıkarırlar. İşte onlar, ateş arkadaşlarıdır. Orada sürekli olarak kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allah, iman edenlerin velisi (dostu ve destekçisi) dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; küfredenlerin velileri ise tağut'tur. Onları da nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda süreki olarak kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allah, iman sahiplerinin Velî'sidir; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Küfre sapanlara gelince, onların dostları tağuttur ki, kendilerini nurdan karanlıklara çıkarır. Bunlar cehennemin dostlarıdır. Orada sürekli kalacaklardır onlar....
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Allah, kendisine saltanat ve mülk verdi diye (azarak) İbrahim ile Rabbi hakkında mücadele eden Nemrud’u görmedin mi? İbrahim ona; “- Benim Rabbim (kudreti ile) hem diriltir, hem öldürür.” dediği vakıt o Nemrud; “- Ben de diriltir, öldürürüm.” demişti. İbrahim (Aleyhisselâm); “- Allah güneşi doğudan getiriyor, haydi sen onu batıdan getir” söyleyince, o küfreden Nemrud şaşırıp tutuldu. Allah zâlimler kavmini muvaffak etmez. (Nemrud öldürülmesi gereken bir kimseyi azâp edip, bir suçsuzu da öldürmek...
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Kendisine Allah (kendi hikmet ve sünneti gereği) mülk verdi diye (ölçüsüzlük ve aşırılık göstererek) İbrahim ile Rabbi hakkında hüccet getirme yarışına kalkışıp tartışanı görmedin mi ? İbrahim ona : «Benim Rabbim hem diriltir, hem öldürür» deyince, o: «Ben de diriltir ve öldürürüm» demişti. İbrahim bu defa : «Allah şüphesiz ki güneşi doğudan getiriyor, haydi sen onu batıdan getir» deyince, o küfreden sapık şaşırıp kalmış (cevap veremez olmuştu). Öyle ya, Allah haksızlık içinde olan milleti, doğr...
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Baksana ona: O, kendine Allah meliklik verdi diye İbrahime rabbı hakkında huccet yarışına kalkana, İbrahim ona «benim rabbım o kadirı kayyumdur ki hem diriltir hem öldürür» dediği vakit «ben diriltirim ve öldürürüm» demişti, İbrahim: «Allah güneşi Meşrıktan getiriyor, haydi sen onu Mağribden getir» deyiverince o küfreden herif dona kaldı, öyle ya: Allah zalimler güruhunu muvaffak etmez...
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Allah kendisine mülk verdiği için, Rabbı hakkında İbrahim ile tartışanı görmedin mi? Hani Rabbım öldüren ve diriltendir, deyince , o; ben de diriltir ve öldürürüm, demişti. İbrahim: Allah güneşi doğudan getirir. Haydi sen de onu batıdan getir, deyince o küfreden herif, apışıp kaldı. Allah, zalimler güruhunu hidayete erdirmez....
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Allah, kendisine hükümdarlık verdi diye, Rabbi hakkında İbrahim’le tartışmaya gireni görmedin mi? İbrahim: -Rabbim dirilten ve öldürendir, dediği zaman, O da: -Ben de öldürür ve diriltirim demiş. İbrahim de: -Allah, güneşi doğudan getirir, haydi sen de onu batıdan getir! deyince, o küfreden şaşırıp kalmıştı. Allah, zalim topluma doğru yolu göstermez....
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Allah, kendisine mülk verdi, diye rabbi konusunda İbrahim'le tartışmaya gireni görmedin mi? Hani İbrahim: «Benim Rabbim diriltir ve öldürür» demişti; o da: «Ben de öldürür ve diriltirim» demişti. (O zaman) İbrahim: «Şüphe yok, Allah güneşi doğudan getirir, (hadi) sen de onu batıdan getir» deyince, o küfre sapan böylece afallayıp kalmıştı. Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez....
Bəqərə Suresi, 258. Ayet:
Allah kendisine mülk ve saltanat verdiği için, Rabb'i hakkında İbrahim'le çekişeni görmedin mi? İbrahim şöyle demişti: "Benim Rabb'im odur ki, hayat verir ve öldürür." O da şöyle demişti: "Ben de hayat veririm, hem de öldürürüm." İbrahim, "Allah, güneşi doğudan getiriyor, hadi sen onu batıdan getir" deyince, küfre sapan o adam apışıp kalmıştı. Allah, zalimler toplumunu doğruya ve güzele kılavuzlamaz....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey iman sahipleri! Allah'a ve âhıret gününe inanmadığı halde, insanlara riya için malını infak eden kişi gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve eza etmek suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak varken tepesine şiddetli bir yağmur inip kendisini cascavlak bırakmış yalçın bir kayanın haline benzer. Böyleleri, kazandıklarından hiç bir şey elde edemezler. Allah, küfre sapan bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah faizi yok eder sadakaları ise bereketlendirir. Allah iyice küfre dalan, günahların içine gömülen hiç bir kimseyi sevmez....
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah hiç bir benliğe, yaratılış kapasitesinin üstünde bir yük yüklemez/teklifte bulunmaz. Her benliğin yaptığı iyilik kendi lehine, işlediği kötülük kendi aleyhinedir/kişinin hem kendisi hem başkaları için kazandığı onun lehine, yalnız kendi nefsi için kazandığı onun aleyhinedir/kişinin kendi emeği ile kazandığı lehine, başkalarının sırtından kazandığı aleyhinedir. "Ey Rabb'imiz! Unutur yahut hata edersek bizi hesaba çekme. Ey Rabb'imiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme....
Ali-İmran Suresi, 3. Ayet:
(3-4) (Habîbim) O, sana Kitabı hak (ve) kendinden evvelkileri (de) tasdıyk edici olarak (tedricen) indirdi. Bundan evvel de Tevrat ile Incîli indirmişdi (ki onlar) insanlar için birer hidâyetdi. Hak ile baatılı ayırd eden (hüküm) leri de indirdi. Allanın (hak olan, mahz-ı hidâyet olan) âyetlerine küfredenler (yok mu?) onlar için pek çetin bir azâb vardır. Allah cezada amansız bir gaalib-i mutlakdır. ...
Ali-İmran Suresi, 4. Ayet:
Bundan (Kuran'dan ) önce (onlar) insanlar için bir hidayet idiler. Doğruyu yanlıştan ayıran (Furkan)ı da indirdi. Gerçek şu ki, Tanrı'nın ayetlerine küfredenler için şiddetli bir azab vardır. Tanrı güçlüdür, intikam alıcıdır....
Ali-İmran Suresi, 4. Ayet:
(3-4) (Habîbim) O, sana Kitabı hak (ve) kendinden evvelkileri (de) tasdıyk edici olarak (tedricen) indirdi. Bundan evvel de Tevrat ile Incîli indirmişdi (ki onlar) insanlar için birer hidâyetdi. Hak ile baatılı ayırd eden (hüküm) leri de indirdi. Allanın (hak olan, mahz-ı hidâyet olan) âyetlerine küfredenler (yok mu?) onlar için pek çetin bir azâb vardır. Allah cezada amansız bir gaalib-i mutlakdır. ...
Ali-İmran Suresi, 10. Ayet:
Şüphesiz ki o küfredenlerin (hakkı inkâr edip sapıklıkta kalanların) ne malları, ne de çocukları onları Allah yanında hiçbir şey ile müstağni kılıp (O'nun vereceği cezadan) kurtaramıyacaktır. İşte onlar ateşin yakıtlarıdır....
Ali-İmran Suresi, 10. Ayet:
O küfredenler, muhakkak ki onlara ne malları ne evlâdları Allahdan zerrece faide vermiyecektir, onlar o ateşin çırasıdırlar....
Ali-İmran Suresi, 10. Ayet:
O küfredenler (yok mu?), ne malları, ne evlâdları Allah yanında onları hiç bir şeyden asla kurtaramaz, işte onlar, (evet) onlar ateşin yakacağıdır. ...
Ali-İmran Suresi, 10. Ayet:
Doğrusu küfredenlerin; malları ve çocukları Allah'a karşı onlara bir şey sağlamaz. Ve onlar ateşin yakıtıdırlar....
Ali-İmran Suresi, 10. Ayet:
Şüphesiz küfredenler, onların malları da, çocukları da kendilerine Allah'tan (gelecek azaba karşı) hiçbir şey kazandırmaz. Ve onlar ateşin yakıtıdırlar....
Ali-İmran Suresi, 10. Ayet:
Küfre sapanlara gelince, onların malları da çocukları da Allah'a karşı kendilerine hiçbir yarar sağlamayacaktır. Onlar, işte onlar, ateşin yakıtıdırlar....
Ali-İmran Suresi, 12. Ayet:
O küfredenlere de ki: Yenilgiye uğrayacaksınız ve toplanıp Cehennem'e sürüleceksiniz. Orası ne kötü yataktır!....
Ali-İmran Suresi, 12. Ayet:
O küfredenlere de ki: Siz mutlak yenileceksiniz ve toplanıp cehenneme sürüleceksiniz, o ise ne fena döşektir....
Ali-İmran Suresi, 12. Ayet:
(Habîbim) o küfreden (Yahûdî) lere de ki: «Yakında mağlûb olacaksınız ve (topdan) cehenneme sürüleceksiniz». O, ne kötü yatakdır! ...
Ali-İmran Suresi, 12. Ayet:
Küfredenlere: Siz, mutlaka yenileceksiniz. Ve toplanıp cehenneme sürüleceksiniz, orası ne kötü döşektir, de....
Ali-İmran Suresi, 12. Ayet:
Küfredenlere de ki: «Yakında yenilgiye uğratılacaksınız ve toplanıp cehenneme sürüleceksiniz.» Ne kötü yataktır o....
Ali-İmran Suresi, 12. Ayet:
De o küfre sapanlara: "Yenileceksiniz ve cehenneme sürüleceksiniz. Ne kötü döşektir o!"...
Ali-İmran Suresi, 13. Ayet:
Yüz yüze gelen şu iki toplulukta sizin için bir ibret vardır: Biri Allah yolunda çarpışıyordu; ötekisi küfre batmıştı. Allah yolunda çarpışanları, kafa gözleriyle kendilerinin iki katı görüyorlardı. Allah, öz yardımıyla dilediğini destekler. İşte bunda, gözleri olanlar için gerçek bir ibret vardır....
Ali-İmran Suresi, 19. Ayet:
1.
inne ed dîne
: muhakkak ki dîn
2.
inde âllâhi
: Allah'ın indinde, katında
3.
el islâmu
: İslâm
4.
ve ma ihtelefe
Ali-İmran Suresi, 19. Ayet:
Allah katında, Allah’tan gelen, tek ilâhî din, şeriat, düzen, medenî kurallar İslâm’dır. Kendilerine verilen kutsal kitapların hükmünce sorumlu tutulanlar, kavimlerine gelen doğru bilgilerden sonra, liderliği ve hakimiyeti hep kendi uhdelerinde tutma hırsları, hasetleri, haksızlıkları, şer’î kurallara karşı çıkmaları ve bozgunculukları sebebiyle ayrı baş çekerek ihtilâf çıkardılar. Allah’ın âyetlerini, Kur’ân’ını, birliğini gösteren delilleri inkâr edenler, küfre giren ehl-i kitap bilmelidir ki,...
Ali-İmran Suresi, 19. Ayet:
Doğrusu Allah ındinde din, islâmdır; o kitab verilenlerin ıhtilâf etmeleri ise sırf kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki bağıyden, ihtirastandır, her kim de Allahın âyetlerine küfrederse şüphe yok ki Allah çabık hisablıdır...
Ali-İmran Suresi, 19. Ayet:
Hiç şüphesiz din, Tanrı katında islamdır. Kitap verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki 'kıskançlık ve hakka başkaldırma' (bağy) yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Tanrı'nın ayetlerine küfrederse, (bilsin ki) gerçekten Tanrı hesabı pek çabuk görendir....
Ali-İmran Suresi, 19. Ayet:
Hiç şüphesiz din, Allah katında İslâm'dır. Kendilerine kitap verilenler, ancak kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki 'kıskançlık ve hakka başkaldırma' (buğuz) yüzünden ayrılığa düştüler. Kim Allah'ın ayetlerine küfrederse, gerçekten Allah, hesabı pek çabuk görendir....
Ali-İmran Suresi, 21. Ayet:
Tanrı'nın ayetlerine küfredenler, peygamberleri haksız yere öldürenler ve insanlardan adaleti buyuranları öldürenler; işte onlara acıklı bir azabı müjdele....
Ali-İmran Suresi, 21. Ayet:
Allah'ın ayetlerine küfredenler, peygamberleri haksız yere öldürenler ve insanlardan adaleti emredenleri öldürenler; işte onlara acıklı bir azabı müjdele....
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
Müminler, müminleri bırakıp da küfre sapanları gönül dostu edinmesinler. Kim bunu yaparsa Allah'la ilişiği kesilir. Ancak bir sakınma ile onlardan korunmanız müstesna. Allah sizi kendisinden sakınmaya çağırır. Ve dönüş yalnız Allah'adır....
Ali-İmran Suresi, 32. Ayet:
Şunu da söyle: "Allah'a ve resule itaat edin." Eğer yüz çevirirlerse, Allah küfre sapanları sevmez....
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
Fe lemmâ ehassa îsâ min humul
kufre
kâle men ensârî ilâllâh(ilâllâhi), kâlel havâriyyûne nahnu ensârullâh(ensârullâhi), âmennâ billâh(billâhi), veşhed bi ennâ muslimûn(muslimûne). ...
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
1.
fe lemmâ
: fakat, ... olunca
2.
ehassa îsâ
: Hz Îsâ hissetti
3.
min-hum
: onlardan
4.
el
kufre
: küfür, inkâr e...
Ali-İmran Suresi, 55. Ayet:
Hani Allah şöyle buyurmuştu: “Ey İsa! Şüphesiz, senin hayatına ben son vereceğim. Seni kendime yükselteceğim. Seni inkâr edenlerden kurtararak temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar küfre sapanların üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz yalnızca banadır. Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim.”...
Ali-İmran Suresi, 55. Ayet:
O vakit Allah şöyle buyurdu: “- Ey İsâ! Şüphe yok ki seni, (ecelin bitince) öldüreceğim, seni bana yükselteceğim, seni küfredenlerin içinden tertemiz kurtaracağım ve sana bağlı olanları, kıyamet gününe kadar küfredenlerin üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz de yalnız banadır. O vakit ihtilâf ettiğiniz şeyler hakkında aranızdaki hükmü ben vereceğim....
Ali-İmran Suresi, 55. Ayet:
O vakit Allah şöyle buyurdu : «Ey İsâ ! elbette seni eceline yetireceğim (vakti saati gelince ruhunu alacağım); seni kendime yükselteceğim ve seni inkarcılardan temizleyeceğim. Hem sana uyanları, kıyamete kadar o küfredenlerin üstünde tutacağım. Sonra da dönüşünüz banadır; ihtilâfa düştüğünüz hususlarda aranızda hükmedeceğim.»...
Ali-İmran Suresi, 55. Ayet:
O vakit ki Allah buyurdu: ya İsa! emin ol ben seni eceline yetireceğim ve seni bana ref' edeceğim ve seni o küfredenlerden pâkliyeceğim ve sana tabi' olanları o küfredenlerin kıyamet gününe kadar fevkında kılacağım, sonrada hep dönümünüz banadır, ıhtılâf edib durduğunuz şeyler hakkında o vakit aranızda hükmü ben vereceğim...
Ali-İmran Suresi, 55. Ayet:
O zaman Allah şöyle dedi: «Ey İsa, şüphesiz ki seni öldüreceğim, seni kendime yükselteceğim ve seni inkârcılardan temizleyeceğim. Hem sana uyanları, kıyamete kadar o küfredenlerin üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz banadır, ayrılığa düştüğünüz hususlarda aranızda hükmedeceğim»....
Ali-İmran Suresi, 55. Ayet:
Hani Tanrı, İsa'ya demişti ki : "Ey İsa, doğrusu senin hayatına ben son vereceğim, seni kendime yükselteceğim, seni küfredenlerden temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar küfredenlerin üstüne geçireceğim. Sonra dönüşünüz yalnızca banadır, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyde aranızda ben hükmedeceğim"....
Ali-İmran Suresi, 55. Ayet:
O zaman Allah şöyle de (miş) di: «Ey İsâ, şübhesiz ki seni öldürecek olan (onlar değil) benim, seni kendime yükseltib kaldıracak, seni küfredenlerin içinden tertemiz (kurtarıb) çıkaracak ve sana tâbi olanları kıyaamet gününe kadar küfredenlerin üstünde tutacak da (benim). Sonra dönüşünüz (de) yalınız bana (olacak) dır. İşte (o zaman) aranızda, hakkında ihtilâf etmekde olduğunuz şeylerin hükmünü ben vereceğim». ...
Ali-İmran Suresi, 55. Ayet:
Hani Allah demişti ki: Ey İsa; seni öldürecek olan Benim. Seni kendime yükseltip kaldıracak, sen, kafirlerin içinden tertemiz çıkaracak ve sana tabi olanları, kıyamet gününe kadar küfredenlerden üstün tutacak da Benim Sonra dönüşünüz yalnız Banadır. Ayrılığa düştüğünüz konularda aranızda Ben hükmedeceğim....
Ali-İmran Suresi, 55. Ayet:
O vakit ki, Allah Teâlâ buyurdu: «Ya İsâ! Muhakkak seni vefat ettirecek olan Ben'im ve seni Bana yükselteceğim ve seni küfredenlerden tertemiz kılacağım ve sana tâbi olanları kıyamete kadar seni inkâr edenlerin fevkinde bulunduracağım. Sonra dönüşünüz Bana olacaktır. İşte o zaman, kendisinde ihtilâf etmiş olduğunuz şeyler hakkında Ben hükmedeceğim.»...
Ali-İmran Suresi, 55. Ayet:
Hani Allah, İsa'ya demişti ki: «Ey İsa, doğrusu senin hayatına Ben son vereceğim, seni kendime yükselteceğim, seni küfredenlerden temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar küfre sapanların üstüne geçireceğim. Sonra dönüşünüz yalnızca Bana'dır, hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyde aranızda Ben hükmedeceğim.»...
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
Hasılı: O küfredenleri dünyada ve ahırette şiddetli bir azab ile ta'zib edeceğim, hem onlara yardımcılardan eser yoktur...
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
"Küfredenleri ise, dünyada ve ahirette şiddetli bir azabla azablandıracağım. Onların hiç yardımcıları yoktur."...
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
(Fakat) o küfredenlere gelince: Ben onları dünyâda da, âhiretde de en çetin bir azâb ile âzablandıracağım. Onların hiç bir yardımcıları da yokdur. ...
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
Küfredenleri de dünya ve ahirette şiddetli azaba uğratacağım. Onların hiçbir yardımcıları yoktur....
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
«Küfredenleri ise, dünyada ve ahirette şiddetli bir azabla azablandıracağım. Onların hiç yardımcıları yoktur.»...
Ali-İmran Suresi, 56. Ayet:
"Küfre sapanlar var ya, işte onlara dünyada ve âhirette şiddetle azap edeceğim. Hiçbir yardımcıları olmayacaktır onların."...
Ali-İmran Suresi, 70. Ayet:
Ey Ehli kitab! niçin Allahın âyetlerine küfrediyorsunuz? Halbuki görüb duruyorsunuz...
Ali-İmran Suresi, 70. Ayet:
Ey Kitap ehli, siz şahid olup dururken, ne diye Tanrı'nın ayetlerine küfrediyorsunuz?...
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Ehli kitabdan bir taife de şöyle dedi: «Varın o mü'minlere indirilene güpe gündüz iman edin, Âhırinde de dönüb küfredin belki onlar da dönerler...
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Kitap ehlinden bir bölümü dedi ki: "İnananlara inene gündüzün başlangıcında inanın, bitiminde ise küfredin. Belki onlar da dönerler."...
Ali-İmran Suresi, 72. Ayet:
Ehl-i Kitab'tan bir güruh şöyle dedi: Varın o mü'minlere indirilenlere güpegündüz iman edin. Sonunda da dönüp küfredin. Belki onlar da dönerler....
Ali-İmran Suresi, 80. Ayet:
Hem melekleri ve peygamberleri rablar (tanrılar) edinmenizi de emretmez. Siz müslüman (Hakk'a dosdoğru teslîm) olduktan sonra size küfre sapmanızı mı emreder?...
Ali-İmran Suresi, 80. Ayet:
Size melekleri ve peygamberleri Rabb olarak benimsemenizi de emretmez. Müslüman olduktan sonra size küfretmeyi mi emredecek?...
Ali-İmran Suresi, 80. Ayet:
Ve o size: "Melekleri ve peygamberleri rab edinin." diye bir emir de vermez. Siz Allah’a boyun eğen Müslüman olduktan sonra, hiç kalkıp sizin küfre sapmanızı emreder mi?...
Ali-İmran Suresi, 86. Ayet:
İmanlarından, Peygamberin hak olduğuna şahit olduktan ve kendilerine açık deliller geldikten sonra küfre düşen bir topluluğu Allah nasıl doğru yola eriştirir! Allah zalim kavmi doğru yola eriştirmez....
Ali-İmran Suresi, 86. Ayet:
Kendilerine apaçık belgeler geldiği ve elçinin hak olduğuna şahid oldukları halde, imanlarından sonra küfre sapan bir kavmi Allah nasıl hidayete erdirir? Allah, zulmeden bir kavmi hidayete erdirmez....
Ali-İmran Suresi, 86. Ayet:
Kendilerine apaçık deliller gelmiş ve Peygamberin hak olduğuna şehadet getirmişlerken (bu) imanlarından sonra dinlerinden çıkıp küfre sapan bir topluluğu Allah nasıl hidâyete ulaştırır? Allah zâlimler topluluğunu (kavmini) hidayete eriştirmez....
Ali-İmran Suresi, 86. Ayet:
nasıl muvaffak eder Allah? bir kavmi ki kendilerine beyyineler gelmiş ve Peygamberin hakk olduğuna şehadet getirmişler iken imanlarının arkasından nankörlük edib küfre sapmışlardır, halbuki Allah zalimler güruhunu muvaffak etmez...
Ali-İmran Suresi, 86. Ayet:
Kendilerine apaçık belgeler geldiği ve elçinin hak olduğuna şahid oldukları halde, inandıktan sonra küfreden bir kavmi Tanrı nasıl hidayete erdirir ? Tanrı zulmeden bir kavmi hidayete erdirmez....
Ali-İmran Suresi, 86. Ayet:
Kendilerine apaçık deliller gelmiş, o peygamberin şübhesiz bir hak olduğuna şâhidlik de etmişler iken îmanlarının arkasından küfre sapan bir kavmi Allah nasıl hidâyete erdirir (Muvaffak eder)? Allah zaalimler güruhunu hidâyete götürmez. ...
Ali-İmran Suresi, 86. Ayet:
İman ettikten, peygamberlerin hak olduğunu gördükten ve kendilerine apaçık deliller geldikten sonra küfre sapan bir kavmi, Allah nasıl hidayete eriştirir? Ve Allah, zalimler güruhunu hidayete iletmez....
Ali-İmran Suresi, 86. Ayet:
Kendilerine kesin ve açık deliller gelmiş ve Resulün hak peygamber olduğuna şehadet etmiş iken, imanlarından sonra küfre sapan bir topluluğu hiç Allah hidâyete erdirir mi? Yok, yok! Allah, zalimler güruhunu cennete giden yola koymaz, emellerine kavuşturmaz....
Ali-İmran Suresi, 86. Ayet:
Kendilerine apaçık belgeler geldiği ve peygamberin hak olduğuna şahid oldukları halde, imanlarından sonra küfre sapan bir kavmi Allah nasıl hidayete erdirir? Allah, zulmeden bir kavmi hidayete erdirmez....
Ali-İmran Suresi, 86. Ayet:
İmanlarından, resulün hak olduğuna tanıklık ettikten ve kendilerine ayan-beyan deliller geldikten sonra küfre sapmış bir topluluğa Allah nasıl kılavuzluk eder? Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez....
Ali-İmran Suresi, 90. Ayet:
Kitaplarında vasıfları belirtilen peygambere iman ettikleri halde, Muhammed peygamber olarak görevlendirilince inkâra, küfre sapanların; sonra İslâm’ın ilerlemesinin, müslümanların gelişmesinin önünü kesme plânları yaparak savaş açan, küfürde ileri giden yahudilerin ve hristiyanların, küfür bataklığında kaldıkları müddetçe tevbeleri asla kabul edilmeyecektir. Onlar işte onlar, başlarına buyruk hareket ederek, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih edenlerin ta kendileridir....
Ali-İmran Suresi, 90. Ayet:
İmanlarından sonra küfre düşüp sonra da küfürlerini artıranlar var ya işte bunların tevbeleri kabul edilmeyecektir. Ve işte bunlar sapıkların kendileridirler....
Ali-İmran Suresi, 90. Ayet:
elbette imanlarının arkasından küfretmiş sonra da küfürde ileri gitmiş kimselerin tevbeleri kabul olunmak ihtimali yoktur, bunlar hep dalâl içinde kalmış sapıklardır...
Ali-İmran Suresi, 90. Ayet:
Şüphesiz imanlarının arkasından küfreden, sonra da küfrünü artırmış olanların tevbeleri asla kabul olunmaz. İşte onlar sapıkların ta kendileridir....
Ali-İmran Suresi, 90. Ayet:
Doğrusu, inandıktan sonra küfredenler, sonra küfrlerini arttıranlar; bunların tevbeleri kesinlikle kabul edilmez. İşte bunlar sapıkların ta kendileridir....
Ali-İmran Suresi, 90. Ayet:
Hakıykat, îmanlarının arkasından küfretmiş, sonra da küfrünü artırmış olanların tevbeleri asla kabul olunmaz. İşte onlar sapıkların ta kendileridir. ...
Ali-İmran Suresi, 90. Ayet:
İman ettikten sonra küfredip de, küfürleri artanların tevbeleri kabul edilmez. İşte onlar sapıkların kendileridir....
Ali-İmran Suresi, 90. Ayet:
İmanlarından sonra küfre sapanların, sonra inkârda daha da ileri gidenlerin tövbeleri asla kabul edilmez. İşte asıl sapıklar bunlardır....
Ali-İmran Suresi, 90. Ayet:
Doğrusu, imanlarından sonra küfredenler, sonra küfürlerini arttıranlar; bunların tevbeleri kesinlikle kabul edilmez. İşte bunlar, sapıkların ta kendileridir....
Ali-İmran Suresi, 90. Ayet:
İmanlarından sonra küfre sapmış, sonra da küfürde daha da azıtmış olanların tövbeleri asla kabul edilmeyecektir. Onlar, sapıkların ta kendileridir....
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
Şüphesiz küfredip kafir olarak ölenler, bunların hiç birisinden, yeryüzü dolusu altını olsa -bunu fidye olarak verse de- kesin olarak kabul edilmez. Onlar için acı bir azab vardır ve onların yardımcıları yoktur....
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
Küfre dalmış ve kâfir oldukları halde ölüp gitmiş kimseler (var ya), bunların her biri kendini kurtarmak için dünya dolusu altın verecek olsa bile, asla hiç birinden kabul olunmaz. Bunların hakkı acıklı bir azâbdır ve kendilerine yardım edeceklerden de kimse yoktur....
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
küfretmiş ve kâfir oldukları halde ölüb gitmiş kimseler, her halde bunların her biri kendini kurtarmak için Dünya dolusu altın verecek dahi olsa hiç birinden kabul edilmek ihtimali yoktur, bunların hakkı elîm bir azabdır ve kendilerini kurtaracak da yoktur...
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
Küfredip kâfir olarak ölenlere gelince, bunların hiç birinden yeryüzü dolusu kadar altını fidye olarak verse bile kabul edilmez. Onları acıklı bir azap beklemektedir, hiçbir yardımcı bulamazlar....
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
Şüphesiz küfredip kafir olarak ölenler, bunların hiç birisinden, yeryüzü dolusu altını olsa -bunu fidye olarak verse de- kesin olarak kabul edilmez. Onlar için acı bir azab vardır ve onların yardımcıları yoktur....
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
Hakıykat, küfredenler ve kendileri kâfir olarak ölenler (yok mu?) onlardan hiç birinin (bilfarz) yer yüzünü dolduracak mıkdardaki altını dahi — onu feda etse — kat'iyyen makbul olmaz. İşte onlar! Pek acıklı bir azâb onların (hakkı) dır. Kendilerinin hiç bir yardımcıları da yokdur. ...
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
Doğrusu küfredip de, kafir olarak ölenler, yeryüzü dolusu altını fidye verecek olsalar yine de hiç birinden kabul edilmez. Onlar için elim bir azab vardır. Ve onların hiç yardımcıları da yoktur....
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
Şüphesiz küfredip kâfir olarak ölenler, bunların hiç birisinden, yeryüzü dolusu altın olsa -bunu fidye olarak verse de- kesin olarak kabul edilmez. Onlar için acıklı bir azab vardır ve onların yardımcıları yoktur....
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
Gerçeği örtüp de küfre sapmış olarak ölenlere gelince, onların her biri kendini kurtarmak için dünya dolusu altın verse de asla kabul edilmeyecektir. Korkunç bir azap vardır onlar için. Hiçbir yardımcıları olmayacaktır....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Orada apaçık deliller ve İbrahim'in makamı vardır. Kim oraya girerse güvenliğe erer. Ona yol bulabilenlerin Kâbe'ye haccetmesi Allah'ın, insanlar üzerinde hakkıdır. Kim küfrederse bilsin ki Allah alemlerden müstağnidir....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Orada apaçık ayetler (ve) İbrahim'in makamı vardır. Kim oraya girerse o güvenliktedir (amina). Ona bir yol bulup güç yetirenlerin Ev'i haccetmesi Tanrı'nın insanlar üzerindeki hakkıdır. Kim de küfrederse, şüphesiz, Tanrı alemlere karşı muhtaç olmayandır....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Orada apaçık alâmetler, İbrâhîmin makaamı vardır. Kim oraya girerse (taarruzdan) emîn olur. Ona bir yol bulabilenlerin (gücü yetenlerin) Beyti hacc (ve ziyaret) etmesi Allahın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim küfrederse şübhesiz ki Allah âlemlerden ganî (müstağni) dir. ...
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Orda apaçık ayetler (ve) İbrahim'in makamı vardır. Kim oraya girerse o güvenliktedir. Ona bir yol bulup güç yetirenlerin Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerindeki hakkıdır. Kim de küfre saparsa, kuşku yok, Allah alemlere karşı muhtaç olmayandır....
Ali-İmran Suresi, 98. Ayet:
De ki: Ey Ehli kitab! Niçin Allah'ın âyetlerine küfrediyorsunuz? Allah yaptıklarınızı görüb duruyor....
Ali-İmran Suresi, 98. Ayet:
De ki : "Ey Kitap ehli, Tanrı yaptıklarınıza şahid iken ne diye Tanrı'nın ayetlerine küfrediyorsunuz?"...
Ali-İmran Suresi, 98. Ayet:
De ki: «Ey Kitap Ehli, Allah yapmakta olduklarınıza şahid iken, ne diye Allah'ın ayetlerine küfrediyorsunuz?»...
Ali-İmran Suresi, 100. Ayet:
Ey iman edenler, eğer kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba boyun eğecek olursanız, sizi imanınızdan sonra tekrar küfre döndürürler....
Ali-İmran Suresi, 100. Ayet:
Ey îmân edenler! Eğer kendilerine kitab verilenlerden bir fırkaya uyarsanız,(Allah’a olan) îmânınızdan sonra sizi, kâfirler olarak (küfre) geri döndürürler....
Ali-İmran Suresi, 100. Ayet:
Ey iman edenler! Eğer Ehl-i kitaptan bir kısmına uyacak olursanız, iyi bilin ki onlar sizi imanınızdan sonra küfre çevirmek isterler....
Ali-İmran Suresi, 100. Ayet:
Ey iman edenler, eğer kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba boyun eğecek olursanız, sizi imanınızdan sonra tekrar küfre döndürürler....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Size birliği, karşılıklı sevgiyi, ihtilâftan uzaklaşmayı emreden Allah’ın âyetleri okunurken, Allah’ın Rasulü de aranızda, sünneti, hadisleri elinizde iken, nasıl inkâra, küfre saparsınız? Kim Allah’a, Allah’ın dinine, sımsıkı bağlanır, himayesine sığınırsa, doğru, muhkem, güvenli yolu, İslâmî hayatı bulmuş olur....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Size Allah’ın âyetleri (Kur’an’ı) okunduğu ve içinizde Rasûlü bulunduğu halde nasıl küfredersiniz? Kim Allah’ın dinine sımsıkı tutunursa, o, muhakkak doğru bir yola iletilmiştir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Üzerinize Allah'ın âyetleri okunurken ve aranızda da O'nun Resulü (Muhammed A.S.) bulunurken nasıl küfre dönersiniz ? Kim Allah'a (gönülden inanıp samimiyetle) sımsıkı bağlanırsa, gerçekten o doğru yola eriştirilmiştir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Sizler ise küfre nasıl dönersiniz ki önünüzde Allahın âyetleri okunuyor, içinizde Resulü bulunuyor? halbuki her kim Allaha sıkı tutunursa o, muhakkak bir doğru yola çıkarılmıştır...
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Tanrı'nın ayetleri size okunuyorken ve O'nun elçisi içinizdeyken nasıl oluyor da küfrediyorsunuz? Kim Tanrı'ya sımsıkı tutunursa, artık elbette o, dosdoğru olan bir yola iletilmiştir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Halbuki siz Allaha nasıl küfreder (Onu inkâr eder) siniz ki karşınızda Allanın âyetleri okunub durmakdadır. Onun peygamberi de içinizde, Kim Allaha sımsıkı tutunursa muhakkak ki doğru bir yola ile tilmişdir o. ...
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Allah'ın ayetleri size okunur, aranızda peygamberi bulunurken nasıl küfredersiniz? Kim, Allah'a sımsıkı sarılırsa; muhakkak doğru yola iletilmiştir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Ve nasıl küfre dönersiniz ki, sizlerin üzerinize Allah Teâlâ'nın âyetleri okunuyor, ve aranızda da peygamberi bulunuyor. Artık her kim Allah Teâlâ'ya sığınırsa muhakkak doğru bir yola çıkarılmış olur....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Size Allah'ın âyetleri okunurken ve aranızda O'nun Resul'ü bulunurken nasıl küfre dönersiniz? Kim Allah'a sımsıkı sarılırsa, muhakkak ki o doğru bir yola iletilmiştir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Sizler nasıl küfre dönebilirsiniz ki, önünüzde Allah’ın âyetleri okunuyor, aranızda Allah’ın Resulü bulunuyor? Kim Allah’a gönülden sımsıkı bağlanırsa muhakkak ki o doğru yola konulmuştur....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Allah'ın ayetleri size okunuyor, Resulü de aranızda; peki, nasıl küfre sapıyorsunuz? Kim Allah'a sarılırsa dosdoğru yola iletilmiştir o......
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Nasıl küfredebilirsiniz ki, size Allah'ın âyetleri okunmakta ve içinizde Resûlû bulunmaktadır! Kim Allah'ın dinine sımsıkı tutunursa, o, muhakkak doğru bir yola ulaştırılır....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
“Size Allâh’ın âyetleri okunurken. Onun Rasulü de içinizde olduğu halde nasıl küfredersiniz? Artık kim Allâh’a sarılırsa, işte o, dosdoğru yola iletilmiştir.”...
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Üzerinize Allah'ın ayetleri okunduğu ve aranızda O'nun Resulu bulunduğu halde, nasıl küfre dönersiniz? Her kim Allah'a sığınır ve O'nun dinine yapışırsa, işte o küfre düşmekten korunup doğru yola ulaştırılmıştır....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Halbuki nasıl küfre dönersiniz ki size Allah'ın âyetleri okunuyor, Allah'ın elçisi içinizde bulunuyor. Kim Allah'a sarılırsa dosdoğru yola iletilmiş olur....
Ali-İmran Suresi, 106. Ayet:
Kıyamet gününde bir takım yüzler ak ve bir takım yüzler de kara olacak. O vakit, yüzleri kara olanlara şöyle denecek: “-İmanınızdan sonra küfrettiniz ha! İşte o küfürünüzün cezası olarak tadın azâbı...”...
Ali-İmran Suresi, 106. Ayet:
O bir takım yüzlerin ağaracağı ve bir takım yüzlerin kararacağı gün, o vakit o yüzleri kara çıkanlara şöyle denecek: ya... İmanınızdan sonra küfrettiniz ha? o halde dadın azabı, ettiğiniz nankörlüğün cezası...
Ali-İmran Suresi, 106. Ayet:
O gün bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara: «İmanınızdan sonra küfrettiniz ha? Öyle ise inkâr etmenize karşılık azabı tadın» (denecektir)....
Ali-İmran Suresi, 106. Ayet:
Bazı yüzlerin ağaracağı, bazı yüzlerin de kararacağı gün... Yüzleri kapkara kesilecek olanlara: "İnandıktan sonra küfrettiniz, öyle mi ? Öyleyse küfretmenize karşılık olarak azabı tadın" (denilir)....
Ali-İmran Suresi, 106. Ayet:
O günde ki nice yüzler bembeyaz olacak, nice yüzler de kapkara kesilecek. Yüzleri simsiyah olanlara gelince (onlara): İmânınızdan sonra küfretdiniz ha!. İşte o küfretmenize mukaabil tadın azabı» (denilir). ...
Ali-İmran Suresi, 106. Ayet:
Gün gelir bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara şöyle denir: "İmanınızdan sonra küfre mi düştünüz? Hadi, saptığınız küfür yüzünden tadın azabı!"...
Ali-İmran Suresi, 112. Ayet:
nerede bulunsalar zillet altında kalmağa mahkûmdurlar, meğerki Allahın ahdına ve mü'minlerin ahdına sığınmış olsunlar, döne dolaşa Allahın gazabına müstehıkk oldular ve meskenet altında ezilmeğe mahkum kaldılar, çünkü Allahın âyetlerine küfrediyorlardı ve Peygamberleri bile bile haksızlıkla öldürüyorlardı, çünkü âsi olmuşlardı ve aşırı gidiyorlardı...
Ali-İmran Suresi, 112. Ayet:
Her nerede bulunurlarsa bulunsunlar -Tanrı'nın ipine ve insanların ipine (ahdine) sığınanlar başka- onlara zillet (zorluk damgası) vurulmuştur. Onlar, Tanrı'dan bir gazaba uğradılar da üzerlerine aşağılanma (damgası) vuruldu. Bu, Tanrı'nın ayetlerine küfretmeleri ve peygamberleri haksız yere öldürmeleri nedeniyledir. (Yine) Bu, isyan etmeleri ve haddi aşmaları dolayısıyladır....
Ali-İmran Suresi, 112. Ayet:
Onların üzerlerine nerede bulunurlarsa bulunsunlar zillet (damgası) vurulmuştur. Meğer ki, Allah Teâlâ'dan bir ahde ve nâstan bir ahde sarılsınlar. Ve Allah Teâlâ'dan bir gazaba uğradılar ve onların üzerine meskenet de vuruldu. Bu da onların âyât-ı ilâhîyyeye küfretmeleri ve peygamberleri haksız yere öldürmeleri sebebiyledir. Çünkü âsi olmuşlar ve haddi tecavüz eylemekte bulunmuşlardı....
Ali-İmran Suresi, 112. Ayet:
Allah'tan bir ipe ve insanlardan bir ipe tutunmaları dışında, nerede bulunsalar üzerlerine zillet damgası vurulur. Allah'ın hışmına uğramışlardır. Üzerlerine miskinlik damgası vurulmuştur. Bu böyledir. Çünkü onlar, Allah'ın ayetlerine küfrediyor, haksız yere peygamberleri öldürüyorlardı; isyan etmişlerdi, zulüm ve azgınlık sergiliyorlardı....
Ali-İmran Suresi, 116. Ayet:
O küfredenler var ya, şüphesiz ki ne malları, ne çocukları onları Allah'tan hiçbir şeyle müstağni kılmaz (onları ilâhî azâbdan kurtaramaz). İşte onlar Cehennem ateşinin yakın dostlarıdır ve orada ebedî kalıcılardır....
Ali-İmran Suresi, 116. Ayet:
Küfredenler, her halde onların ne malları ne evlâdları kendilerini Allahdan kurtaracak değildir, onlar eshabı nardır hep onda kalacaklardır...
Ali-İmran Suresi, 116. Ayet:
Küfredenleri, kesinlikle ne malları ne de çocukları Allah'tan kurtaramayacaktır. Onlar, cehennemin sakinleridirler ve hep orada kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 116. Ayet:
Hakıykat, o küfredenler (yok mu?) onların ne malları, ne evlâdları kendilerinden, Allanın azabından hiçbir şey'i, kaabil değil, gideremezler. Onlar cehennemin yâr-ü hemdemidirler. Onlar orada ebedî kalıcıdırlar. ...
Ali-İmran Suresi, 116. Ayet:
Küfredenlerin malları ve çocukları Allah'a karşı kendilerine hiçbir fayda sağlamayacaktır. Onlar cehennem yaranıdırlar, orada ebediyyen kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 116. Ayet:
Gerçekten küfredenlerin ise, ne malları, ne çocukları, onlara Allah'tan yana bir şey sağlayamaz. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda temelli olarak kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 116. Ayet:
Küfre sapanlara gelince, onların malları da çocukları da kendilerine Allah'a karşı bir yarar asla sağlamayacaktır. Ateşin dostlarıdır onlar. Sürekli kalacaklardır onun içinde....
Ali-İmran Suresi, 127. Ayet:
ta ki o küfredenlerden bir kolu kessin veya perişan etsin de haib-ü hasir dönüb gitsinler...
Ali-İmran Suresi, 127. Ayet:
Küfredenlerden bir kolu kessin veya perişan etsin de hayal kırıklığına uğramış olarak dönüp gitsinler diye....
Ali-İmran Suresi, 127. Ayet:
(Ki bununla) Küfredenlerin önde gelenlerinden bir kısmını kessin (helak etsin) ya da 'umutları suya düşmüşler olarak' onları tepesi aşağı getirsin de geri dönüp gitsinler. (kalebenin nerede olduğu bulunacak)...
Ali-İmran Suresi, 127. Ayet:
(Bir de Allah bu imdadı) küfredenlerden ileri gelenleri (n kafasını) kessin, yahud onları tepesi aşağı getirsin de (geri kalanlarda) emellerine kavuşamayan (bedbaht) lar olarak dönüb gitsinler diye (yapdı) ...
Ali-İmran Suresi, 127. Ayet:
Küfredenlerin bir kısmını kessin veya perişan etsin de ümitsiz olarak geri dönüp gitsinler diye....
Ali-İmran Suresi, 127. Ayet:
Tâ ki, o küfredenlerden bir kısmını kessin, veya onları mağlûp etsin de hâip ve hâsir oldukları halde geri dönüp gitsinler....
Ali-İmran Suresi, 127. Ayet:
(Ki bununla) Küfre sapanların ileri gelenlerini kessin (onları helak etsin) ya da 'umutları suya düşmüşler olarak onları tepesi aşağı getirsin de geri dönüp gitsinler.'...
Ali-İmran Suresi, 127. Ayet:
Allah bunu yaptı ki, küfre sapanlardan bir kısmını bölüp ayırsın veya onları zelîl etsin de yıkık ve ürkek bir halde dönüp gitsinler....
Ali-İmran Suresi, 141. Ayet:
Bir de Allah, iman edenleri arındırmak ve küfre sapanları mahvetmek için böyle yapar....
Ali-İmran Suresi, 141. Ayet:
(Yine bu) Allah'ın, iman edenleri arındırması ve küfre sapanları yok etmesi içindir....
Ali-İmran Suresi, 141. Ayet:
Tüm bunlar, Allah iman edenleri iyice seçip arındırsın ve küfre sapanları mahvetsin diyedir....
Ali-İmran Suresi, 144. Ayet:
Muhammed ise, ancak bir peygamberdir. Ondan önce (de) şübhesiz peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi (o) ölür veya öldürülürse, ökçeleriniz üzerinde geriye (küfre) mi döneceksiniz? Kim ökçeleri üzerinde geriye dönerse, o takdirde Allah’a, aslâ en ufak bir zarar veremez! Allah ise, şükredenleri mükâfâtlandıracaktır....
Ali-İmran Suresi, 147. Ayet:
Sözleri yalnız şu olmuştur: "Ey Rabbimiz! Bağışla bizim günahlarımızı, affet işlerimizdeki taşkınlığımızı, sağlam bastır ayaklarımızı ve yardım et bize küfre sapan topluma karşı!"...
Ali-İmran Suresi, 149. Ayet:
Ey iman edenler! Siz eğer kâfir olanlara uyarsanız sizi gerisin geriye (küfre) çevirirler de büsbütün hüsrana uğrarsınız....
Ali-İmran Suresi, 149. Ayet:
Ey îman edenler, eğer küfr (-ü inkâr) edenlere itaat ederseniz sizi ökçelerinizin üstünde (gerisin geri küfre) çevirirler de (dünyâda da, âhiretde de) büyük zarara uğrayanların haaline dönersiniz. ...
Ali-İmran Suresi, 149. Ayet:
Ey îmân edenler! Eğer inkâr edenlere uyarsanız, sizi ökçeleriniz üzerinde geriye(küfre) çevirirler de hüsrâna uğrayanlara dönersiniz....
Ali-İmran Suresi, 149. Ayet:
Ey iman edenler; küfredenlere uyarsanız ökçelerinizin üstünden sizi geri çevirirler de hüsrana uğrayanlardan olursunuz....
Ali-İmran Suresi, 149. Ayet:
Ey inananlar, eğer inkâr edenlere itâ'at ederseniz, sizi arkanıza (küfre) çevirirler, o zaman büsbütün kaybedersiniz....
Ali-İmran Suresi, 149. Ayet:
Ey iman edenler, eğer küfre sapanlara itaat ederseniz, sizi topuklarınız üzerinde gerisin-geri çevirirler, böylece büyük hüsrâna uğrayanlara dönersiniz....
Ali-İmran Suresi, 149. Ayet:
Ey iman edenler! Eğer küfre sapanlara boyun eğerseniz sizi ökçeleriniz üstüne geri çevirirler de hüsrana uğrayanlar haline gelirsiniz....
Ali-İmran Suresi, 151. Ayet:
Kendisi hakkında hiç bir delil indirmediği şeyi Allah'a ortak koştuklarından dolayı küfredenlerin kalplerine korku salacağız. Onların barınma yerleri ateştir. Zalimlerin konaklama yeri ne kötüdür....
Ali-İmran Suresi, 151. Ayet:
Kendisi hakkında hiç bir delil indirmediği şeyi Tanrı'ya ortak koştuklarından dolayı küfredenlerin kalplerine korku salacağız. Onların barınma yerleri ateştir. Zalimlerin konaklama yeri ne kötüdür....
Ali-İmran Suresi, 151. Ayet:
Hakkında hiçbir delil indirilmediği şeyi Allah'a eş tuttuklarından dolayı küfredenlerin kalblerine korku salacağız. Onların varacağı yer, ateştir. Ne kötüdür o zalimlerin varacağı yer....
Ali-İmran Suresi, 151. Ayet:
Kendisi hakkında hiç bir ispatlı delil indirmediği şeyi Allah'a ortak koştuklarından dolayı küfredenlerin kalplerine korku salacağız. Onların barınma yerleri ateştir. Zalimlerin konaklama yeri ne kötüdür....
Ali-İmran Suresi, 151. Ayet:
Allah'ın, kendileri hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri Allah'a ortak koştukları için, küfre sapanların kalplerine korku salacağız. Barınakları ateştir onların. Ne kötüdür o zalimlerin varacakları yer!...
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey o bütün iman edenler! Sakın şunlar gibi olmayın ki küfrettiler de ıhvanları arzda bir siyahat ettikleri veya gazaya gittikleri vakit haklarında şöyle dediler «yanımızda olsalar ne ölürlerdi ne katlonurlardı» Allah bunu kalblerinde bir hasret olarak bıraksın diye, halbuki hayatı veren de Allah mematı veren de, ve Allah her ne yaparsanız görüb duruyor...
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey îman edenler, siz, o küfredib de yer yüzünde seyaahat ve seferde, yahud gazada bulundukları zaman (ölen) kardeşleri hakkında: «Bizim nezdimizde olsalardı ölmezler, öldürülmezlerdi» diyenler gibi olmayın. Allah bunu onların yüreklerinde akıbet, dağ-ı derun yapdı. Allah hem diriltir, hem öldürür. Allah ne yaparsanız, hakkıyla görendir. ...
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey iman edenler; siz; küfredip de yeryüzünde dolaşan veya gazada bulunan kardeşleri hakkında: Onlar yanınızda olsalardı ölmezler veya öldürülmezlerdi, diyenler gibi olmayın. Allah; bunu, onların kalblerinde bir hasret olarak koydu. Halbuki öldüren de dirilten de Allah'tır. Ve Allah, yaptığınız şeyleri görendir....
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Ey iman edenler, küfre sapanlar ile yer yüzünde gezip dolaşırken veya savaşta bulundukları sırada (ölen) kardeşleri için: «Yanımızda olsalardı, ölmezlerdi, öldürülmezlerdi» diyenler gibi olmayın. Allah, bunu onların kalplerinde onulmaz bir hasret olarak kıldı. Dirilten ve öldüren Allah'tır. Allah, yapmakta olduklarınızı görendir....
Ali-İmran Suresi, 166. Ayet:
(166-167) İki topluluğun (ordunun) karşılaştığı günde başınıza gelen musibet Allah’ın izniyledir. Bu da mü’minleri ortaya çıkarması ve münafıklık yapanları belli etmesi içindi. Onlara (münafıklara), “Gelin, Allah yolunda savaşın veya savunmaya geçin” denildi de onlar, “Eğer savaşmayı bilseydik, arkanızdan gelirdik” dediler. Onlar o gün, imandan çok küfre yakın idiler. Ağızlarıyla kalplerinde olmayanı söylüyorlardı. Oysa Allah, içlerinde gizledikleri şeyi çok iyi bilmektedir....
Ali-İmran Suresi, 166. Ayet:
(166-167) İki topluluğun karşılaştığı günde başınıza gelen musîbet de Allah'ın izniyledir. Bu da mü'minleri belirlemesi, münafıklık yapanları da ayırd etmesi içindir ki onlara : «Geliniz Allah yolunda savaşınız veya (hiç olmazsa) savunmaya geçiniz» denilmişti ; onlar ise «Biz savaşmasını (veya savaş olacağını) bilseydik arkanızdan gelirdik» diye cevap vermişlerdi. Onlar o gün imândan çok küfre yakındılar. Kalblerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah neyi gizlediklerini daha iyi bilendir...
Ali-İmran Suresi, 166. Ayet:
(166-167) İki topluluğun karşılaştığı günde başınıza gelen musibet de Allah'ın izniyledir. Bu da müminleri belirlemesi ve hem de münafıklık yapanları ayırt etmesi içindir. Ve onlara: «Geliniz, Allah yolunda savaşınız veya (hiç olmazsa) savunmaya geçiniz.» denilmişti. Onlar ise: «Biz savaşmasını (veya savaş olacağını) bilseydik arkanızdan gelirdik.» demişlerdi. Onlar, o gün, imandan çok küfre yakındılar, kalblerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah neyi gizlediklerini daha iyi bilendir....
Ali-İmran Suresi, 166. Ayet:
(166-167) İki ordunun çarpıştığı gün başınıza gelen ancak Allah’ın izni ile olmuştu. Müminleri belirlemek ve münafıklık edenleri de ortaya çıkarmak için. O münafıklara: -Gelin, Allah yolunda savaşın veya müdafaada bulunun! denilmiş, onlar da: -Savaşmayı bilseydik, ardınızdan gelirdik elbette, demişlerdi. Onlar o gün, imandan çok küfre yakındılar. Ağızlarıyla kalplerinde olmayanı söylüyorlardı. Allah onların gizlediğini çok iyi biliyor....
Ali-İmran Suresi, 166. Ayet:
(166-167) İki ordunun karşılaştığı gün başınıza gelen musîbet Allah’ın izniyle olmuştu. Bu da O’nun müminleri ayırd etmesi, münafıklık yapanları da meydana çıkarması için idi. O münafıklara: "Gelin, Allah yolunda savaşın veya hiç olmazsa düşmanınızın size ve ailelerinize saldırmasını önleyin!" denildiğinde: "Biz savaş olacağını bilseydik size katılırdık." dediler. Doğrusu o gün onlar imandan ziyade küfre yakın idiler. Onlar, ağızlarıyla, kalplerinde olmayan şeyleri söylüyorlardı. Ama Allah onlar...
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
1.
ve li ya'leme
: ve bilmesi, belirlenmesi için
2.
ellezîne nâfekû
: nifak çıkaranlar, münafıklar
3.
ve kîle
: ve denildi
4.
l...
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
Ve (bu) nifak çıkaranları bilmesi (münafık olanların belirlenmesi) içindi. Ve onlara: "Gelin, Allah yolunda savaşın veya savunun (müdafaa edin)." denildiği zaman, "Biz harp (etmeyi) bilseydik, elbette size tâbî olurduk (sizinle gelirdik)." dediler. İzin günü onlar, îmândan çok küfre yakındırlar. Onlar, kalplerinde olmayan şeyi ağızlarıyla söylüyorlar. Ve Allah, onların gizledikleri şeyi çok iyi bilir....
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
(166-167) İki topluluğun (ordunun) karşılaştığı günde başınıza gelen musibet Allah’ın izniyledir. Bu da mü’minleri ortaya çıkarması ve münafıklık yapanları belli etmesi içindi. Onlara (münafıklara), “Gelin, Allah yolunda savaşın veya savunmaya geçin” denildi de onlar, “Eğer savaşmayı bilseydik, arkanızdan gelirdik” dediler. Onlar o gün, imandan çok küfre yakın idiler. Ağızlarıyla kalplerinde olmayanı söylüyorlardı. Oysa Allah, içlerinde gizledikleri şeyi çok iyi bilmektedir....
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
Münafıklık edenleri de açığa vurmayı murad etmişti. Onlara, gelin, Allah yolunda savaşın, yahut da onları defedin deyince, savaşmayı bilseydik elbette size uyardık dediler. Halbuki onlar, o gün imandan ziyade küfre yakındılar. Özlerinde olmayanı söze getiriyorlardı. Onların bütün gizlediklerini Allah bilir....
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
Ayrıca müslüman görünerek İslâm’a karşı gizli eylem planları ve eylem yapan münafıkları ortaya çıkarması içindi. Onlara: 'Gelin, Allah yolunda, İslâm uğrunda savaşın, ya da savunma yapın' denildi de, onlar: 'Biz savaş olacağını bilsek, elbette sizin peşinizden gelir, sizi yardımsız bırakmayız' dediler. O gün onlar imandan çok küfre yakın idiler. Ağızlarıyla, akıllarında, kalplerinde olmayanı söylüyorlardı. Allah onların gizlediklerini iyi bilir....
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
Ve yine münafıkları ortaya çıkarmak içindi. Onlara: 'Gelin Allah yolunda savaşın veya savunmada bulunun' denildiğinde: 'Çarpışmayı bilseydik muhakkak size uyardık' cevabını verdiler. O gün onlar imandan çok küfre yakındılar. Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlar. Allah onların gizlediklerini daha iyi bilir....
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
Münafıklık yapanları da belirtmesi içindi. Onlara: "Gelin, Allah'ın yolunda savaşın ya da savunma yapın" denildiğinde, "Biz savaşmayı bilseydik elbette sizi izlerdik" dediler. O gün onlar, imandan çok küfre daha yakındılar. Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah, onların gizli tuttuklarını daha iyi bilir....
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
Bir de münafıklık edenleri açığa vurmak içindi. Kendilerine: “-Gelin, Allah yolunda savaşın yahut üzerine olan düşman saldırışını önleyin”, denildiği zaman şöyle cevap verdiler: “- Biz savaş yapmayı bilseydik elbette arkanızdan gelirdik.” Onlar, o gün imandan çok küfre yakındılar, ağızlarıyla kalblerinde olmıyan şeyi söylüyorlardı. Allah onların gizlediği şeyi pek iyi bilir....
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
(166-167) İki topluluğun karşılaştığı günde başınıza gelen musîbet de Allah'ın izniyledir. Bu da mü'minleri belirlemesi, münafıklık yapanları da ayırd etmesi içindir ki onlara : «Geliniz Allah yolunda savaşınız veya (hiç olmazsa) savunmaya geçiniz» denilmişti ; onlar ise «Biz savaşmasını (veya savaş olacağını) bilseydik arkanızdan gelirdik» diye cevap vermişlerdi. Onlar o gün imândan çok küfre yakındılar. Kalblerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah neyi gizlediklerini daha iyi bilendir...
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
hem münafıklık edenleri belli edeceği için ki bunlara gelin Allah yolunda muharebeye girin veya müdafaada olsun bulunun» denilmişti, «bir muharebe bilsek arkanızdan gelirdik» dediler, onlar o gün imandan ziyade küfre yakın idiler, ağızlarile kalblerinde olmıyanı söylüyorlardı, Allah daha iyi bilirken neyi gizleyorlardı...
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
hem de münafıkları belli edeceği için ki, bunlara «Gelin, Allah yolunda savaşın veya savunma yapın!» denilmişti. Onlar: «Savaşmayı bilsek arkanızdan gelirdik» dediler. Onlar, o gün imandan çok küfre yakındılar, ağızlarıyla kalplerinde olmayanı söylüyorlardı, Allah onların kalplerinde ne sakladıklarını en iyi bilendir....
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
(166-167) İki topluluğun karşılaştığı günde başınıza gelen musibet de Allah'ın izniyledir. Bu da müminleri belirlemesi ve hem de münafıklık yapanları ayırt etmesi içindir. Ve onlara: «Geliniz, Allah yolunda savaşınız veya (hiç olmazsa) savunmaya geçiniz.» denilmişti. Onlar ise: «Biz savaşmasını (veya savaş olacağını) bilseydik arkanızdan gelirdik.» demişlerdi. Onlar, o gün, imandan çok küfre yakındılar, kalblerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah neyi gizlediklerini daha iyi bilendir....
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
Bir de münafıkları ayırd etmesi içindi. Onlara «Geliniz, Allah yolunda savaşınız, ya da savunma yapınız» denince «Eğer savaşmayı bilseydik, mutlaka peşinizden gelirdik» dediler. O gün onlar imandan çok küfre yakındılar. Kalplerinde olmayan şeyi ağızları ile söylüyorlardı. Hiç kuşkusuz Allah, onların gizli tuttukları duyguları çok iyi bilir....
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
Münafıklık yapanları da belirtmesi içindi. Onlara: "Gelin, Tanrı'nın yolunda savaşın ya da savunma yapın" denildiğinde: "Biz savaşmayı bilseydik elbette sizi izlerdik" dediler. O gün onlar, inançtan / inanmaktan çok küfre daha yakındılar. Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Tanrı onların gizli tuttuklarını daha iyi bilir....
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
Münafık olanları da açığa vurması içindi, Berikilere: «Gelin. Allah yolunda muhaarebe edin, yahud (hiç olmazsa düşmanın kendinize ve ailelerinize saldırmasını) önleyin» denildi, de: «Biz muharebe etmeyi bilseydik elbette arkanızdan gelirdik» dediler. Onlar o gün îmandan ziyâde küfre yakındılar. Ağızlarıyle kalblerinde olmayanı söylüyorlardı. Onlar ne gizlerlerse Allah çok iyi bilicidir. ...
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
Bir de münâfıklık edenleri ortaya çıkarması içindi. Bunlara: 'Gelin, Allah yolunda savaşın veya müdâfaada bulunun!' denilmişti. (Onlar ise:) 'Eğer harb etmeyi bilseydik, elbette size tâbi' olurduk' dediler. Onlar o gün îmandan daha çok küfre yakın idiler! Ağızlarıyla, kalblerinde olmayanı söylüyorlardı. Hâlbuki Allah, (onların) gizlemekte olduklarını en iyi bilendir....
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
Bir de münafıklık edenleri açığa vurmak içindi. Kendilerine: Gelin Allah yolunda savaşın veya savunun, dendiği zaman: şayet savaşmayı bilseydik peşinizden gelirdik, dediler. O gün onlar imandan çok küfre yakındılar. Kalblerinde olmayan şeyi ağızlarıyla söylüyorlardı. Onların gizlediği şeyi Allah çok iyi bilir....
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
Ve nifakta bulunmuş olanları açığa çıkarmak içindi. Ve onlara, «Geliniz Allah yolunda mukatelede veya müdafaada bulunun,» denildi. Dediler ki: «Biz mukateleyi bilseydik elbette size uyardık.» Onlar o gün imândan ziyâde küfre yakın bulunmuşlardı. Onlar kalblerinde olmayan şeyi dilleriyle söylerler. Ve Allah Teâlâ onların ne sakladıklarını tamamen bilicidir....
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
(166-167) İki ordunun çarpıştığı gün başınıza gelen ancak Allah’ın izni ile olmuştu. Müminleri belirlemek ve münafıklık edenleri de ortaya çıkarmak için. O münafıklara: -Gelin, Allah yolunda savaşın veya müdafaada bulunun! denilmiş, onlar da: -Savaşmayı bilseydik, ardınızdan gelirdik elbette, demişlerdi. Onlar o gün, imandan çok küfre yakındılar. Ağızlarıyla kalplerinde olmayanı söylüyorlardı. Allah onların gizlediğini çok iyi biliyor....
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
(166-167) İki ordunun karşılaştığı gün başınıza gelen musîbet Allah’ın izniyle olmuştu. Bu da O’nun müminleri ayırd etmesi, münafıklık yapanları da meydana çıkarması için idi. O münafıklara: "Gelin, Allah yolunda savaşın veya hiç olmazsa düşmanınızın size ve ailelerinize saldırmasını önleyin!" denildiğinde: "Biz savaş olacağını bilseydik size katılırdık." dediler. Doğrusu o gün onlar imandan ziyade küfre yakın idiler. Onlar, ağızlarıyla, kalplerinde olmayan şeyleri söylüyorlardı. Ama Allah onlar...
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
Ve iki yüzlülük edenleri bilsin (ortaya çıkarsın). Onlara: "Gelin, Allâh yolunda savaşın, ya da savunun." dendiği halde: "Eğer savaş (olacağını) bilseydik, sizinle gelirdik." dediler. Onlar, o gün, imandan çok küfre yakın idiler. Ağızlarıyla, kalblerinde olmayanı söylüyorlar. Halbuki Allâh, içlerinde sakladıkları şeyi çok iyi bilmektedir....
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
Münafıklık yapanları da belirtmesi içindi. Onlara: «Gelin, Allah'ın yolunda savaşın ya da savunma yapın» denildiğinde, «Biz savaşmayı bilseydik elbette sizi izlerdik» dediler. O gün onlar, imandan çok küfre daha yakındılar. Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlardı. Allah, onların gizli tuttuklarını daha iyi bilir....
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
Ve ikiyüzlülük yapan münafıkları bilsin diye. Onlara, "Hadi gelin, Allah yolunda çarpışın yahut savunma yapın!" dendiğinde: "Savaştan haberimiz olsaydı sizi elbette izlerdik." dediler. O gün onlar, imandan çok küfre yakın idiler. Kalplerinde olmayanı ağızlarıyla söylüyorlar. Allah, onların gizlemekte oldukları şeyi çok iyi bilmektedir....
Ali-İmran Suresi, 176. Ayet:
Ve küfre koşanlar seni mahzun etmesin. Muhakkak ki onlar, Allah'a hiçbir şey ile asla zarar veremezler. Allah, onlara ahirette bir nasip vermemek istiyor. Ve onlar için “Büyük Azap” vardır....
Ali-İmran Suresi, 176. Ayet:
Ve o, küfre doğru koşa-koşa, yarışarak gidenler, seni mahzun etmesin, onlar Allah'ı hiçbir sûretle zararlandıramazlar. Allah, onlara âhiretten hiçbir pay vermeyi murad etmemiştir ki ve onlaradır pek büyük azap....
Ali-İmran Suresi, 176. Ayet:
Doludizgin küfre koşanlar seni üzmesin. Onlar Allah'a hiçbir zarar veremezler. Allah onlara hiçbir pay bırakmamayı diliyor. Onları büyük bir azap bekliyor....
Ali-İmran Suresi, 176. Ayet:
(Habîbim) o küfre koşuşanlar seni mahzun etmesin. Çünkü onlar Allaha hiç bir şeyle zarar veremezler. Allah onlara âhiretde bir nasıyp vermemeyi irâde eder, Onlar için pek büyük bir azap vardır. ...
Ali-İmran Suresi, 176. Ayet:
Küfre koşanlar, seni üzmesin. Şüphesiz onlar, Allah'a zarar veremezler. Allah, onlara ahirette hiç bir nasib vermemek istiyor. Onlar için büyük bir azab vardır....
Ali-İmran Suresi, 176. Ayet:
O küfre koşanlar seni mahzun etmesinler. Şüphe yok ki onlar Allah Teâlâ'ya bir şey ile zarar veremezler. Allah Teâlâ istiyor ki onlara ahirette bir nâsip vermesin. Ve onlar için azîm bir azap vardır....
Ali-İmran Suresi, 178. Ayet:
Küfredenler, kendilerine mühlet ve fırsat vermemizi, kendileri için hayırlı sanmasınlar. Onlara mühlet ve fırsat verişimiz, suçlarını arttırmaları içindir ve onlaradır hor, hakir edici azap....
Ali-İmran Suresi, 178. Ayet:
O küfre sapanlar, kendilerine tanıdığımız süreyi sakın kendileri için hayırlı sanmasınlar, biz onlara, ancak günahları daha da artsın, diye süre vermekteyiz. Onlar için aşağılatıcı bir azab vardır....
Ali-İmran Suresi, 178. Ayet:
Bir de küfredenler, kendilerine ömür ve mühlet verişimizi, sakın kendileri için hayırlı sanmasın. Biz onları sırf günahlarını artırsınlar diye bırakıyoruz. Hem onlara, hor ve hakîr bırakan bir azap vardır....
Ali-İmran Suresi, 178. Ayet:
O küfredenler bir süre ken dilerini öyle bırakışımızı sakın kendileri için hayır sanmasınlar; onları bu bırakışımız günah artırmaları içindir. Onlara aşağılayıcı bir azâb vardır....
Ali-İmran Suresi, 178. Ayet:
Bir de o küfredenler kendilerini bırakışımızı zinhar kendileri için bir hayır sanmasınlar biz onları sırf günahlarını arttırsınlar diye bırakıyoruz, hem onlara zillet verici bir azab var...
Ali-İmran Suresi, 178. Ayet:
O küfredenler kendilerine zaman (ve meydan) vermenizi nefisleri için zînhâr hayırlı sanmasın (lar). Onlara fırsat verişimiz, ancak günâh (larm) ı artırmaları içindir. Onlara hor ve hakıyr edici bir azâb vardır. ...
Ali-İmran Suresi, 178. Ayet:
Küfredenler, kendilerine mühlet verişimizi; sakın kendileri için hayırlı sanmasınlar, Biz onlara sırf günahları çoğalsın diye mühlet veriyoruz. Onlar için alçaltıcı bir azab vardır....
Ali-İmran Suresi, 178. Ayet:
Küfredenler asla sanmasınlar ki, onlara mühlet verişimiz onların nefisleri için bir hayırdır. Biz onlara mühlet veriyoruz ki günahlarını arttırsınlar. Ve onlar için zillet verici bir azap vardır....
Ali-İmran Suresi, 178. Ayet:
O küfre sapanlar, kendilerine tanıdığımız süreyi sakın kendileri için hayırlı sanmasınlar, biz onlara, ancak günahları daha da artsın, diye süre vermekteyiz. Onlar için aşağılatıcı bir azab vardır....
Ali-İmran Suresi, 178. Ayet:
Küfre sapanlar, onlara süre tanımamızın kendileri için hayırlı olduğunu asla düşünmesinler. Onlara, biraz daha günah işlesinler diye süre veriyoruz. Yere geçirecek bir azap var onlar için....
Ali-İmran Suresi, 196. Ayet:
Küfredenlerin ülke ülke dönüp dolaşmaları (tekallüb) seni aldatmasın....
Ali-İmran Suresi, 196. Ayet:
Küfredenlerin diyar diyar dönüp dolaşmaları sakın seni aldatmasın....
Ali-İmran Suresi, 196. Ayet:
Küfre sapanların ülke ülke dönüp dolaşmaları seni aldatmasın....
Ali-İmran Suresi, 196. Ayet:
Küfre sapanların öyle belde belde dolaşmaları seni sakın aldatmasın....
Nisa Suresi, 18. Ayet:
Yoksa, kötülükleri yapıp yapıp da her birine ölüm geldiğinde, "işte şimdi tövbe ettim" diyenler için tövbe yoktur. Küfre batmış olarak ölenlere de tövbe yoktur. Böylelerine biz korkunç bir azap hazırladık....
Nisa Suresi, 42. Ayet:
O gün, küfre sapıp da elçiye isyan edenler, yerle bir olmayı 'severek isteyecekler.' Oysa Allah'tan hiç bir sözü gizleyemezler....
Nisa Suresi, 42. Ayet:
Küfredip Peygamber'e karşı gelenler; o gün yerle bir olmayı çok isterler ve Allah'tan hiçbir söz gizleyemezler....
Nisa Suresi, 42. Ayet:
İşte o gün öyle arzu edecek o küfredib Peygambere asî olanlar ki keşke hâk ile yeksan edilselerdi de Allaha bir sözü ketmetmeselerdi...
Nisa Suresi, 42. Ayet:
O gün, küfredip elçiye isyan edenler, yerle bir olmayı 'severek isteyecekler' Oysa Tanrı'dan hiç bir sözü gizleyemezler....
Nisa Suresi, 42. Ayet:
İşte o gün, küfredip Rasul'e asi olanlar, isterlerdi ki; yerle bir olsalardı da Allah'dan o bir sözü gizlememiş bulunsalardı....
Nisa Suresi, 42. Ayet:
O gün, küfre sapıp da Peygambere isyan edenler, yerle bir olmayı severek isteyecekler ve Allah’tan hiç bir sözü gizleyemeyecekler....
Nisa Suresi, 42. Ayet:
O gün, küfre sapıp da peygambere isyan edenler, yerle bir olmayı 'severek isteyecekler.' Oysa Allah'tan hiç bir sözü gizleyemezler....
Nisa Suresi, 42. Ayet:
Bir gündür ki o, küfre sapıp resule isyan edenler toprağa karışıp gitmeyi isteyecekler ve Allah'tan hiçbir sözü gizleyemeyecekler....
Nisa Suresi, 51. Ayet:
Şu, kendilerine okuyup yazmaktan biraz nasib verilenlere bakmaz mısın? Kendileri, ruhlu ve ruhsuz putlara inanıyorlar da küfredenler için: “- Bunlar iman edenlerden daha doğru bir yoldadır” diyorlar....
Nisa Suresi, 51. Ayet:
Bakmadın mı şu kendilerine kitabdan biraz nasıyb verilenlere? kendileri haça, şeytana inanıyorlar, diğer küfredenler için de: «Bunlar îman edenlerden daha doğru bir yoldadır» diyorlar. ...
Nisa Suresi, 51. Ayet:
Kendilerine kitab verilmiş olanların puta ve tağut'a inanıp, küfredenlere: Bunlar mü'minlerden daha doğru yoldadırlar, dediklerini görmedin mi?...
Nisa Suresi, 51. Ayet:
Görmedin mi şu kendilerine Kitap'tan bir pay verilmiş olanları? Puta, tâğuta inanıyorlar; küfre batmışlar için, "Bunlar inananlardan daha doğru yoldadır!" diyorlar....
Nisa Suresi, 56. Ayet:
Ayetlerimize küfredenleri şüphesiz ateşe sokacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tatmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Gerçekten, Tanrı güçlü ve üstün olandır, hüküm ve hikmet sahibidir....
Nisa Suresi, 56. Ayet:
Ayetlerimize karşı küfre sapanları şüphesiz ateşe sokacağız. Derileri yanıp döküldükçe, azabı tadmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Gerçekten, Allah, güçlü ve üstün olandır. Hüküm ve hikmet sahibidir....
Nisa Suresi, 60. Ayet:
Sana indirilene ve senden önce inidirilenlere; inandıklarını iddia edenleri görmedin mi? Küfretmeleri emrolunmuş iken Tağut'un önünde muhakeme edilmelerini isterler. Halbuki şeytan, onları uzak bir sapıklıkla saptırmak istiyor....
Nisa Suresi, 76. Ayet:
İman edenler, Allah yolunda savaşır; küfredenler de sapıtan şeytan yolunda cenkleşir. O halde siz şeytanın dostları ile (kâfirlerle) savaşın. Muhakkak ki şeytanın hilesi zayıftır....
Nisa Suresi, 76. Ayet:
İyman edenler Allah yolunda cenk ederler, küfredenler ise tagut'un yolunda cenk ederler, o halde siz şeytanın yârânını öldürmeğe bakın, her halde şeytanın hilesi çürüktür....
Nisa Suresi, 76. Ayet:
İman edenler Allah yolunda cenk ederler, küfredenler ise Tağut (=azgın şeytan) yolunda çarpışırlar. O halde şeytanın taraftarlarını öldürmeye bakın! Her zaman şeytanın hilesi çürüktür....
Nisa Suresi, 76. Ayet:
İman edenler Allah yolunda harb edenler, Küfredenler de şeytan yolunda savaşırlar. Öyle ise o şeytanın dostlarıyle döğüşün. Şübhesiz ki şeytanın hıylekârlığı zaifdir. ...
Nisa Suresi, 76. Ayet:
İman edenler, Allah yolunda savaşırlar. Küfredenler de Tağut yolunda savaşırlar. O halde şeytanın velileri ile savaşın. Şeytanın hilesi zayıftır....
Nisa Suresi, 76. Ayet:
İman edenler, Allah yolunda savaşırlar, küfredenler de tağutun yolunda savaşırlar; öyleyse şeytanın dostlarıyla savaşın. Hiç şüphesiz, şeytanın hileli düzeni pek zayıftır....
Nisa Suresi, 76. Ayet:
İman edenler Allah yolunda savaşırlar; küfre sapanlarsa tağut yolunda savaşırlar. O halde, şeytanın dostlarıyla savaşın. Hiç kuşkusuz, şeytanın tuzağı çok zayıftır....
Nisa Suresi, 84. Ayet:
Artık sen Allah yolunda savaş, kendinden başkasıyla yükümlü tutulmayacaksın. Mü'minleri hazırlayıp teşvik et. Umulur ki Allah, küfredenlerin ağır baskılarını geri püskürtür. Allah, 'kahredici baskısıyla' daha zorlu, acı sonuçlandırmasıyla da daha zorludur....
Nisa Suresi, 84. Ayet:
Onun için Allah yolunda çarpış, ancak nefsinden başkasiyle mükellef değilsin, mü'mileri de çarpışmağa teşvik et, me'muldur ki Allaha küfretmekte bulunanların tazyikını defetsin, Allah tazyikce de daha şiddetli tenkilce de daha şiddetlidir....
Nisa Suresi, 84. Ayet:
Onun için Allah yolunda çarpış. Ancak nefsinden başkasıyla yükümlü değilsin! Mü'minleri de çarpışmaya teşvik et; umulur ki Allah o küfretmekte bulunanların baskılarını defeder. Allah baskıca daha zorlu, azap vermek bakımından da daha şiddetlidir....
Nisa Suresi, 84. Ayet:
Artık Allah yolunda savaş. Sen kendinden başkasıyle mükellef (sorumlu) tutulmayacksın. Îman edenleri de teşvik et. Olur ki Allah o küfredenlerin savletini defeder. Allah, satvetce de çok çetindir, kahr-u ceza bakımından da çok çetindir. ...
Nisa Suresi, 84. Ayet:
Allah yolunda savaş. Sen, ancak kendinden sorumlusun. İman edenleri de savaşa teşvik et. Umulur ki Allah, küfredenlerin şiddet ve baskısını önler. Allah'ın kahrı da, ibret alınacak cezası da pek şiddetlidir....
Nisa Suresi, 84. Ayet:
Öyleyse, Allah yolunda savaş, sen yalnızca kendinden sorumlusun. Müminleri de savaşa teşvik et. Umulur ki Allah, küfredenlerin şiddet ve kuvvetlerini yok eder. Allah, kuvvet yönünden de en güçlü; ceza yönünden en şiddetli olandır....
Nisa Suresi, 84. Ayet:
Artık sen Allah yolunda savaş, kendinden başkasıyla yükümlü tutulmayacaksın. Mü'minleri de hazırlayıp teşvik et. Umulur ki Allah, küfredenlerin ağır baskılarını geri püskürtür. Allah, 'kahredici baskısıyla' daha zorlu, acı sonuçlandırmasıyla da daha zorludur....
Nisa Suresi, 84. Ayet:
Allah yolunda savaş. Kendinden başkasından sorumlu değilsin. İnananları da teşvik et. Umulur ki Allah, küfre sapanların gücünü kırar. Allah, kuvvetçe daha üstün, cezalandırmada daha güçlüdür....
Nisa Suresi, 88. Ayet:
1.
fe
: öyleyse
2.
mâ
: ne, nedir, ne oluyor
3.
lekum
: size
4.
fî
: içinde, hakkında
Nisa Suresi, 88. Ayet:
Öyleyse size ne oluyor ki, münafıklar hakkında iki grup oldunuz. Ve Allah, onları kazandıkları (negatif dereceler) sebebiyle tersine çevirdi (küfre döndürdü). Allah'ın dalâlete düşürdüğü kimseyi hidayete erdirmek mi istiyorsunuz? Ve Allah, kimi dalâlete düşürürse artık sen onun için asla bir yol bulamazsın....
Nisa Suresi, 88. Ayet:
Size ne oluyor da münafıklar hakkında iki gruba ayrıldınız? Allah, onları yaptıkları işlerden dolayı baş aşağı ederek eski konumlarına (küfre) döndürmüştür. Allah’ın saptırdığını yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah kimi saptırırsa, sen onun için asla bir çıkış yolu bulamazsın....
Nisa Suresi, 88. Ayet:
Ne oluyor size de münâfıklar hakkında iki bölük oluyorsunuz, Allah onları, kazandıkları suçları yüzünden gerisin geri küfre döndürdü; Allah'ın yoldan çıkarıp azdırdığını doğru yola getirmek mi istersiniz? Ve Allah kimi azdırdıysa artık onun için hiçbir yol bulamazsınız....
Nisa Suresi, 88. Ayet:
O hâlde size ne oldu ki münâfıklar hakkında iki kısım oldunuz; hâlbuki Allah, onları kazandıkları (günahlar) yüzünden geriye (küfre) döndürmüştür. Allah’ın (inkârlarındaki ısrarları sebebiyle) saptırdığını, hidâyete erdirmek mi istiyorsunuz? O takdirde Allah, kimi(kendi isyankârlığı yüzünden) dalâlete atarsa, artık onun (kurtulması) için aslâ bir yol bulamazsın!...
Nisa Suresi, 89. Ayet:
Arzu ettiler ki kendilerinin küfre saptıkları gibi siz de sapasınız da beraber olasınız. Bu sebeple, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse, onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan ne bir dost edinin, ne de bir yardımcı....
Nisa Suresi, 89. Ayet:
Sizin de, kendileri gibi, kulluk sözleşmenizdeki ortak taahhütlerinizi, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincinizi şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar etmenizi, küfre saplanmanızı istediler ki, onlarla müsavi olasınız. Onlar Allah yolunda baskı, zulüm ve işkencenin hâkim olduğu memleketlerinden özgürce Allah’a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için hicret edinceye kadar, onlardan hiçbirini, kamu görevlerini icraya yetkili kılmayın, candan dost, müttefik edinmeyin. ...
Nisa Suresi, 89. Ayet:
Onlar arzu ettiler ki, kendileri küfre saptıkları gibi, siz de sapasınız da beraber olasınız. Onun için, onlar Allah yolunda hicret edinciye kadar, içlerinden dost edinmeyin. Eğer tevhîd ve hicretten yüz çevirirlerse onları bulduğunuz yerde yakalayın ve öldürün; onlardan ne bir dost, ne de bir yardımcı edinmeyin....
Nisa Suresi, 89. Ayet:
Kendileri küfre girdiği gibi, sizin de küfre girip (onlarla) eşit olmanızı çok isterler. Artık (bu durumda inanıp) Allah yolunda hicret edinceye kadar, onlardan dost edinmeyin. Eğer (inanmayıp) yüzçevirirlerse, o takdirde bulup yakaladığınız yerde onları öldürün; onlardan ne bir dost, ne de bir yardımcı edinin'...
Nisa Suresi, 89. Ayet:
Arzu ettiler ki kendilerinin küfre sapdıkları gibi siz de sapasınız da beraber olasınız, onun için onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin, yok aldırmazlarsa o vakıt bulduğunuz yerde kendilerini tutun ve öldürün, ve onlardan ne bir dost ne de bir yardımcı edinmeyin...
Nisa Suresi, 89. Ayet:
Kendileri küfre saptıkları gibi, sizin de sapmanızı isterler ki eşit olasınız. O yüzden onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar onlardan dost edinmeyin; aldırmazlarsa bulunduğunuz yerde kendilerini yakalayıp öldürün ve onlardan ne bir dost, ne de bir yardımcı edinin!...
Nisa Suresi, 89. Ayet:
Onlar, kendilerinin küfretmeleri gibi sizin de küfretmenizi istediler. Böylelikle bir olacaktınız. Öyleyse Tanrı yolunda hicret edinceye kadar onlardan veliler (dostlar) edinmeyin. Şayet yine yüz çevirirlerse, artık onları tutun ve her nerede ele geçirirseniz öldürün. Onlardan ne bir veli (dost) edinin, ne de bir yardımcı....
Nisa Suresi, 89. Ayet:
Onlar, kendilerinin küfretdikleri gibi sizin de küfredib onlarla beraber olmanızı arzu etdiler. O halde, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dostlar edinmeyin. Eğer (aldırış etmeyib) yüz çevirirlerse onları nerede bulursanız yakalayıb, tutun, onları öldürün. Onlardan ne bir dost, ne de bir yardımcı edinmeyin. ...
Nisa Suresi, 89. Ayet:
Kendileri küfrettikleri gibi, sizin de küfretmenizi isterler. O halde onlar, Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse; bulduğunuz yerde onları öldürün ve onlardan ne bir dost, ne de bir yardımcı edinin....
Nisa Suresi, 89. Ayet:
Onlar, kafir oldukları gibi sizin de küfretmenizi ve kendileri ile eşit olmanızı istiyorlar. Bu sebeple, onlar, Allah yolunda hicret etmedikçe onları veli edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları tutun ve bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan bir veli yardımcı edinmeyin....
Nisa Suresi, 89. Ayet:
Ne çok isterler ki siz de kendileri gibi küfre düşesiniz de böylece kendileriyle aynı seviyede olasınız. Allah yolunda hicret etmedikçe onlardan dost edinmeyin! Eğer aldırmazlarsa o vakit nerede bulursanız onları yakalayın, öldürün ve sakın onlardan ne veli, ne yardımcı edinmeyin!...
Nisa Suresi, 89. Ayet:
Onlar, kendilerinin küfre sapmaları gibi, sizin de küfre sapmanızı istediler. Böylelikle bir olacaktınız. Öyleyse Allah yolunda hicret edinceye kadar onlardan veliler (dostlar) edinmeyin. Şayet yine yüz çevirirlerse, artık onları tutun ve her nerede ele geçirirseniz öldürün. Onlardan ne bir veli (dost) edinin, ne de bir yardımcı....
Nisa Suresi, 89. Ayet:
Onlarla eşitlenesiniz diye kendilerinin küfre saptığı gibi küfre sapmanızı istediler. O halde, Allah yolunda göç edecekleri vakte kadar onlardan dostlar edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Bir daha da onlardan ne dost edinin ne de yardımcı....
Nisa Suresi, 91. Ayet:
Diğer birtakım kimselerin de hem sizden emin olmak, hem de kavimlerinden emin olmak istediklerini göreceksin. Bunlar küfre her döndürüldüklerinde ona atılırlar. Eğer bunlar sizden uzak durmazlar, sizinle barış içinde yaşamak istemezler, ellerini savaştan çekmezlerse, onları yakalayın ve onları nerede bulursanız öldürün. İşte bunlara karşı size apaçık bir yetki verdik....
Nisa Suresi, 91. Ayet:
Hem sizden, hem de kendi kavimlerinden emin olmak isteyen başkalarını da göreceksin. Fitne çıkarmak, ortalık bulandırmak, inkâra, küfre yardımcı olmak, müslümanların kanına girmek için davet olunduklarında balıklama dalarlar. Sizden uzak durmazlar, size barış teklif etmezler, ortalık karıştırmaktan da ellerini çekmezlerse, onları yakalayın, bulduğunuz yerde onları öldürün. İşte onların aleyhine, size, apaçık bir ferman, bir yetki verdik....
Nisa Suresi, 101. Ayet:
Yeryüzünde yolculuğa çıktığınızda, küfredenlerin sizi fitneye düşürüp kötülük edeceklerinden endişe ederseniz, namazı kısaltmanızda (veya hafif tutmanızda) size bir vebal yoktur. Doğrusu kâfirler sizin çok açık düşmanlarınızdır....
Nisa Suresi, 101. Ayet:
Sefer ettiğiniz vakıt o küfredenlerin size bir fenalık yapmalarından korkuyorsanız nemazdan kısmanız artık size bir günah olmaz muhakkak ki kâfirler size açık bir düşman bulunuyorlar...
Nisa Suresi, 101. Ayet:
Yolculuk ettiğinizde o küfredenlerin size bir fenalık yapmalarından korkuyorsanız, namazı kısaltmanızda size bir günah olmaz. Gerçekten kafirler sizin açık düşmanlarınızdır....
Nisa Suresi, 101. Ayet:
Yeryüzünde dolaştığınız zaman, küfre sapanların size tedirginlik vermesinden korkarsanız, namazı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şu bir gerçek ki, küfre batanlar sizin için açık bir düşmandır....
Nisa Suresi, 102. Ayet:
İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da 'korunma araçlarını' ve silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, si...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
Ve sen İçlerinde olup da onlara namaz kıldıracak olursan, onlardan bir kısmı seninle beraber namaza dursun, silâhlarını da yanlarına alsınlar. Secde ettiklerinde(n hemen sonra) arkanızda yerlerini alsınlar. Bu defa henüz namaz kılmayan diğer kısım gelip seninle beraber namaz kılsınlar; tetikte olup silâhlarını yanlarında tutsunlar. Küfredenler, silâhlarınızdan ve eşyanızdan gaflet etmenizi ve böylece size birdenbire baskın yapmayı isterler. Eğer yağmurdan tedirgin olur veya hasta bulunursanız, s...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
Sen de içlerinde bulunub da kendilerine namaz kıldırdığın vakit onlardan bir kısmı seninle birlikde dursun, silâhlarını (yanlarına) alsınlar. Bu suretle secde etdikleri zaman da arka tarafınızda bulun (ub düşmana karşı dur) sunlar. (Bundan sonra) henüz namazını kılmamış olan diğer kısmı gelib seninle beraber namazlarını kılsınlar ve onlar da ihtiyat tedbîrlerini ve silâhlarını alsınlar. O küfredenler arzu eder ki siz silâhlarınızdan ve eşyanızdan gaafil olsanız da üstünüze derhal bir baskın yaps...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını da (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar. Namazlarını kılmayan diğer grup da gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da 'korunma araçlarını' ve silahlarını alsınlar. Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız) dan ayrılmış olmanızı isterler. Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysa...
Nisa Suresi, 131. Ayet:
1.
ve li allâhi
: ve Allah'ın, Allah'a ait
2.
mâ
: şey, şeyler, olanlar
3.
fî es semâvâti
: semâlarda, göklerde
4.
ve mâ
Nisa Suresi, 131. Ayet:
Göklerde ve yerde ne varsa Tanrı'nındır. Andolsun, biz sizden önce kitap verilenlere ve sizlere: "Tanrı'dan korkup sakının" diye tavsiye ettik. Eğer küfrederseniz, şüphesiz, göklerde ve yerde ne varsa Tanrı'nındır. Tanrı, hiç bir şeye ihtiyacı olmayan, hamda layık olandır....
Nisa Suresi, 131. Ayet:
Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allahındır. Andolsun ki biz sizden evvel kendilerine kitâb verilenlere de, size de, «Allahdan korkun» diye tavsiye etmişizdir. Eğer tanımayıb küfrederseniz şübhesiz ki göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allahındır. Allah, her şeyden müstağnidir, asıl hamd-ü sena da Onadır. ...
Nisa Suresi, 131. Ayet:
Ve göklerde ne varsa ve yerde ne varsa Allah Teâlâ'nındır. Andolsun ki, sizden evvel kendilerine kitap verilmiş olanlara da, sizlere de, «Allah Teâlâ'dan ittikada bulununuz,» diye tavsiye etmişizdir. Ve eğer küfrederseniz, şüphe yok ki, göklerdeki ve yerlerdeki her şey Allah Teâlâ'nındır. Ve Allah Teâlâ ganîdir, hamîddir....
Nisa Suresi, 131. Ayet:
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Andolsun ki biz sizden önce kendilerine kitap verilenlere de, size de: “Allah'tan korkun!” diye tavsiye ettik. Eğer küfre kayarsanız, göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Allah zengindir, hamdedilmeye lâyıktır....
Nisa Suresi, 131. Ayet:
Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Sizden önce kendilerine kitap verilenlere de size de Allah’tan sakınmanızı tavsiye ettik. Eğer küfrederseniz bilin ki göklerde ve yerde olanlar Allah’ındır. Allah hiç bir şeye muhtaç değildir. Hamde layık olandır....
Nisa Suresi, 131. Ayet:
Göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Andolsun, biz sizden önce kitap verilenlere ve sizlere: «Allah'tan korkup sakının» diye tavsiye ettik. Eğer küfre saparsanız, şüphesiz, göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Allah, hiç bir şeye ihtiyacı olmayan, hamd'e layık olandır....
Nisa Suresi, 136. Ayet:
Ey inananlar, Tanrı'ya, elçisine, elçisine indirdiği kitaba ve bundan önce indirdiği kitaba inanın. Kim Tanrı'ya, meleklerine, kitaplarına, elçilerine ve ahiret gününe küfrederse, şüphesiz uzak bir sapıklıkla sapıtmıştır....
Nisa Suresi, 137. Ayet:
şunlarki iyman ettiler, sonra tuttular küfre gittiler, sonra yine iyman ettiler, sonra yine küfre gittiler, sonra da küfürde ileri gittiler Allah onları mağfiret edecek de değil, doğru bir yola çıkaracak da değildir...
Nisa Suresi, 137. Ayet:
İman ettikten sonra küfre gidenleri, sonra yine iman edip tekrar küfre gidenleri, sonra da küfürde ileri gidenleri Allah ne affedecek, ne de doğru bir yola çıkaracaktır....
Nisa Suresi, 137. Ayet:
Allah, önce iman edip arkasından küfredenleri, sonra yine iman edip arkasından küfredenleri, sonra da kafirliklerini koyulaştıranları asla affetmeyecek, kendilerini doğru yola iletmeyecektir....
Nisa Suresi, 137. Ayet:
Gerçek şu, inanıp / inandıktan sonra küfredenler, sonra yine inanıp / inandıktan sonra küfredenler, sonra da küfürleri artanlar... Tanrı onları bağışlayacak değildir, onları doğru yola da iletecek değildir....
Nisa Suresi, 137. Ayet:
Hakıykat, îman edib de sonra küfre sapanlar, sonra yine îman ederek küfre dönenler, sonra da küfürlerinden ileri gidenler (yok mu?) Allah onları yarlığayacak değildir. Onları (doğru) bir yola iletecek de değildir. ...
Nisa Suresi, 137. Ayet:
Gerçek şu, iman edip sonra küfre sapanlar, sonra yine iman edip sonra küfre sapanlar sonra da küfürleri artanlar... Allah onları bağışlayacak değildir, onları doğruyola da iletecek değildir....
Nisa Suresi, 137. Ayet:
Onlar ki inandılar, sonra küfre saptılar; yine inandılar, tekrar küfre saptılar, sonra da küfrü artırdılar; işte Allah onları affetmeyecek, onları hiçbir yola kılavuzlamayacaktır....
Nisa Suresi, 139. Ayet:
Öyle kişiler ki onlar, müminleri bırakıp da küfre sapanları dostlar ediniyorlar. Onların yanında onur ve yücelik mi arıyorlar? Onur ve yüceliğin tümü Allah'ındır....
Nisa Suresi, 140. Ayet:
O size Kitapta: "Tanrı'nın ayetlerine küfredildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde, onlar bir başka söze dalıp geçinceye kadar, onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz" diye indirdi. Doğrusu Tanrı, münafıkların ve kafirlerin tümünü cehennemde toplayacak olandır....
Nisa Suresi, 140. Ayet:
O, size kitabda «Allahın âyetlerine küfredildiğini ve onlarla eğlenildiğini işitdiğiniz zaman onlar bundan başka bir söze dalıncaya kadar, yanlarında oturmayın. Çünkü o zaman siz de şübhesiz ki onlar gibi (olursunuz)» diye (bir âyet) indirmişdir. Allah muhakkak ki münafıkları da, kâfirleri de cehennemde topdan bir araya getirecek olandır. ...
Nisa Suresi, 140. Ayet:
Ve muhakkak kitabı da sizin üzerinize indirmiştir ki, Allah Teâlâ'nın âyetlerine küfredildiğini ve onlar ile istihzâ yapıldığını işittiğiniz zaman başka lâkırdıya dalacaklarına kadar onların yanında oturmayınız. Şüphe yok ki siz de o zaman onların misli olmuş olursunuz. Muhakkak ki, Allah Teâlâ münafıkları ve kâfirleri cehennemde toptan toplayıcıdır....
Nisa Suresi, 140. Ayet:
Allah Kitap'ta size şunu indirmiştir: “Allah'ın âyetlerine küfredildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, onlar başka bir söze geçmedikçe yanlarında oturmayın. Yoksa siz de onlar gibi olursunuz. ” Şüphesiz ki Allah münafıkların ve kâfirlerin hepsini cehennemde bir araya toplayacaktır....
Nisa Suresi, 140. Ayet:
Allah, kitapta şunu da indirmiştir: Allah’ın ayetlerinin inkar / küfredildiği ve ayetlerle eğlenildiğini işittiğiniz zaman bir başka konuya geçene kadar onlarla oturmayın. Eğer oturursanız siz de onlar gibi olursunuz. Allah, bütün münafıkları ve kafirleri cehennemde toplayacaktır....
Nisa Suresi, 140. Ayet:
O, size Kitapta: «Allah'ın ayetlerine küfredildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğinizde, onlar bir başka söze dalıp geçinceye kadar, onlarla oturmayın, yoksa siz de onlar gibi olursunuz» diye indirdi. Doğrusu Allah, münafıkların da, kâfirlerin de tümünü cehennemde toplayacak olandır....
Nisa Suresi, 144. Ayet:
Ey iman sahipleri! Müminleri bırakıp da küfre sapanları dostlar edinmeyin. Kendi aleyhinize Allah'a açık bir kanıt mı vermek istiyorsunuz?...
Nisa Suresi, 150. Ayet:
Tanrı'ya ve elçilerine küfreden, Tanrı ile elçilerinin arasını ayırmak isteyen, "Bazısına inanırız, bazısına küfrederiz" diyen ve bu ikisi arasında bir yol tutturmak isteyenler....
Nisa Suresi, 150. Ayet:
Allah'ı ve peygamberlerini (tanımayıp) küfre sapan, Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak isteyen, ve «Bazısına inanırız, bazısını tanımayız» diyen ve bu ikisi arasında bir yol tutturmak isteyenler;...
Nisa Suresi, 155. Ayet:
Onların kendi sözlerini bozmaları, Tanrı'nın ayetlerine küfretmeleri, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: "Kalplerimiz örtülüdür" demeleri nedeniyle (onları lanetledik). Hayır, Tanrı, küfrettikleri için ona (kalplerine) damga vurmuştur. Onlar, azı dışında inanmazlar....
Nisa Suresi, 155. Ayet:
Onların kendi sözlerini bozmaları, Allah'ın ayetlerine karşı küfre sapmaları, peygamberleri haksız yere öldürmeleri ve: «Kalplerimiz örtülüdür» demeleri nedeniyle (onları lanetledik.) Hayır; Allah, küfürleri dolayısıyla ona (kalplerine) damga vurmuştur. Onların azı dışında, inanmazlar....
Nisa Suresi, 156. Ayet:
Bu, bir de küfre sapmaları ve Meryem'e büyük bir iftirada bulunmaları yüzündendir....
Nisa Suresi, 156. Ayet:
(Bir de) küfretmeleri ve Meryem'in aleyhinde büyük bühtanlar söylemeleri,...
Nisa Suresi, 156. Ayet:
(Bir de) Küfre sapmaları ve Meryem'in aleyhinde büyük bühtanlar söylemeleri....
Nisa Suresi, 161. Ayet:
Ve ribayı almaları yüzünden -oysaki ondan yasaklanmışlardı- ve haksız yollarla insanların mallarını yemeleri yüzünden onların küfre sapanlarına korkunç bir azap hazırladık....
Nisa Suresi, 165. Ayet:
(İman edenleri Cennetle) müjdeleyici, (küfredenleri Cehennemle) korkutucu olarak peygamberler gönderdik ki, bu peygamberlerin gelişinden sonra insanların (yarın) kıyamette: “- Bizi imana çağıran olmadı”, diye Allah’a bir hüccet ve özürleri olmasın. Allah Azîz’dir, hükmünde hikmet sahibidir....
Nisa Suresi, 167. Ayet:
Şüphesiz ki küfredip insanları Allah yolundan çevirenler, hakdan çok uzak bir sapıklıkla saptılar....
Nisa Suresi, 167. Ayet:
Şübhesiz ki küfredib Allah yolundan men'edenler haktan sapdılar uzak sapdılar...
Nisa Suresi, 167. Ayet:
Muhakkak ki küfredip insanları Allah yolundan alıkoyanlar, derin bir sapıklığa düşmüşlerdir....