Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Ali-İmran Suresi, 8. Ayet:
Rabbenâ lâ tuziğ kulûbenâ ba’de iz hedeytenâ veheb lenâ min
ledun
ke rahmeh(rahmeten), inneke entel vehhâb(vehhâbu). ...
Ali-İmran Suresi, 8. Ayet:
1.
rabbe-nâ
: Rabbimiz
2.
lâ tuzig
: saptırma, kaydırma
3.
kulûbe-nâ
: kalplerimizi
4.
ba'de
: sonra
Ali-İmran Suresi, 8. Ayet:
Rabbimiz, bize hidâyet ettikten (hakikati gösterip idrak ettirdikten) sonra şuurumuzu (nefsaniyete - egoya) döndürme ve bize ledünnünden bir rahmet bağışla. Muhakkak sen Vehhab'sın....
Ali-İmran Suresi, 8. Ayet:
Ya rabbena bizleri hidayetine irdirdikten sonra kalblerimizi yamıltma da ledünnünden bize bir rahmet ihsan eyle, şüphesiz sensin bütün dilekleri veren vehhab sen....
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Hunâlike deâ zekeriyyâ rabbeh(rabbehu), kâle rabbi heblî min
ledun
ke zurriyyeten tayyibeh(tayyibeten), inneke semîud duâ’(duâi). ...
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
1.
hunâlike
: orada, işte orada
2.
deâ zekeriyyâ
: Zekeriyya (A.S) dua etti
3.
rabbe-hu
: Rabbine
4.
kâle rabbi
: ...
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Aynı yerde Zekeriyya Rabbine dua etti: "Rabbim, bana ledünnünden (rahmeti sonucu özel melekî kuvve açığa çıkışıyla) tertemiz bir nesil hibe et. Sen kesinlikle duamı işitensin (yönelişimi algılayansın). "...
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
O aralık Zekeriyya rabbına dua etti: Yarab! dedi: Bana ledünnünden bir temiz zürriyyet ihsan eyle şüphesiz ki sen duayı işidensin...
Ali-İmran Suresi, 47. Ayet:
Kâlet rabbi ennâ yekûnu lî ve
ledun
ve lem yemsesnî beşer(beşerun), kâle kezâlikillâhu yahluku mâ yeşâ’(yeşâu) izâ kadâ emren fe innemâ yekûlu lehu kun fe yekûn(yekûnu). ...
Ali-İmran Suresi, 47. Ayet:
1.
kâlet rabbi
: Rabbim dedi
2.
ennâ yekûnu
: nasıl olur
3.
lî ve
ledun
: benim çocuğum
4.
ve lem yemses-nî
: ve ba...
Nisa Suresi, 11. Ayet:
Yûsîkumullâhu fî evlâdikum liz zekeri mislu hazzıl unseyeyn(unseyeyni), fe in kunne nisâen fevkasneteyni fe lehunne sulusâ mâ terak(terake), ve in kânet vâhideten fe lehân nısf(nısfu). Ve li ebeveyhi li kulli vâhidin min humâs sudusu mimmâ terake in kâne lehu veled(ve
ledun
), fe in lem yekun lehu ve
ledun
ve varisehû ebevâhu fe li ummihis sulus(sulusu), fe in kâne lehû ıhvetun fe li ummihis sudusu, min ba’di vasiyyetin yûsî bihâ ev deyn(deynin). Âbâukum ve ebnâukum, lâ tedrûne eyyuhum akrabu lekum...
Nisa Suresi, 11. Ayet:
1.
yûsîkum(u)
: size vasiyet eder, farz kılar
2.
allâhu
: Allah
3.
fî evlâdi-kum
: (sizin evlâdınız) evlâtlarınız hakkında
4.
l...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
Ve lekum nısfu mâ terake ezvâcukum in lem yekun lehunne veled(ve
ledun
), fe in kâne lehunne ve
ledun
fe lekumur rubuu mimmâ terakne min ba’di vasıyyetin yûsîne bihâ ev deyn(deynin). Ve lehunner rubuu mimmâ teraktum in lem yekun lekum veled(ve
ledun
), fe in kâne lekum ve
ledun
fe lehunnes sumunu mimmâ teraktum min ba’di vasıyyetin tûsûne bihâ ev deyn(deynin). Ve in kâne raculun yûrasu kelâleten ev imraetun ve lehû ahun ev uhtun fe li kulli vâhidin min humâs sudus(sudusu), fe in kânû eksera min zâlike...
Nisa Suresi, 12. Ayet:
1.
ve lekum
: ve sizin
2.
nısfu
: yarısı
3.
mâ terake
: bırakılan şeyler
4.
ezvâcu-kum
: sizin eşleriniz
...
Nisa Suresi, 40. Ayet:
İnnallâhe lâ yazlimu miskâle zerreh(zerretin), ve in teku haseneten yudâıfhâ ve yu’ti min
ledun
hu ecran azîmâ(azîmen)....
Nisa Suresi, 40. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
allâhe
: Allah
3.
lâ yazlimu
: zulmetmez, haksızlık yapmaz
4.
miskâle
: ölçü, ağırlık, mikta...
Nisa Suresi, 40. Ayet:
Şüphesiz Allâh kimseye zerre ağırlığınca bile zulmetmez! Bir iyilik yapılmışsa onu kat kat arttırır ve ledünnünden aziym bir mükâfat verir....
Nisa Suresi, 67. Ayet:
Ve izen le âteynâhum min
ledun
nâ ecran azîmâ(azîmen)....
Nisa Suresi, 67. Ayet:
1.
ve izen
: ve o zaman, ...olunca, ...olsaydı
2.
le âteynâ-hum
: elbette, mutlaka onlara verdik
3.
min
ledun
-nâ
: katımızdan
4.
<...
Nisa Suresi, 67. Ayet:
O takdirde onlara elbette ki ledünnümüzden çok büyük mükâfat verirdik....
Nisa Suresi, 67. Ayet:
Elbette o zaman kendilerine ledünnümüzden pek büyük bir ecir de verirdik...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Ve mâ lekum lâ tukâtilûne fî sebîlillâhi vel mustad’afîne miner ricâli ven nisâi vel vildânillezîne yekûlûne rabbenâ ahricnâ min hâzihil karyetiz zâlimi ehluhâ, vec’al lenâ min
ledun
ke veliyyâ(veliyyen), vec’al lenâ min
ledun
ke nasîrâ(nasîran)....
Nisa Suresi, 75. Ayet:
1.
ve mâ
: ve ne, niçin, ne oluyor
2.
lekum
: siz, size
3.
lâ tukâtilûne
: savaşmıyorsunuz
4.
fî sebîli allâhi
: A...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Size ne oluyor da Allâh yolunda, "Rabbimiz, halkı zâlim olan şu yöreden bizi kurtar, ledünnünden bize bir veliyy meydana getir ve ledünnünden bir zafer oluştur" diye yakaran düşkün erkekler, kadınlar ve çocuklar için savaşmıyorsunuz?...
Nisa Suresi, 171. Ayet:
Yâ ehlel kitâbi lâ taglû fî dînikum ve lâ tekûlû alâllâhi illâl hakk(hakka). İnnemâl mesîhu îsâbnu meryeme resûlullâhi ve kelimetuhu. Elkâhâ ilâ meryeme ve rûhun minhu, fe âminû billâhi ve rusulihî, ve lâ tekûlû selâseh(selâsetun). İntehû hayran lekum. İnnemâllâhu ilâhun vâhid(vâhidun). Subhânehû en yekûne lehu veled(ve
ledun
), lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı). Ve kefâ billâhi vekîlâ(vekîlen)....
Nisa Suresi, 171. Ayet:
1.
yâ
: ey
2.
ehle
: ehil, sahip
3.
el kitâbi
: Kitap
4.
lâ taglû
: haddi aşmayın
Nisa Suresi, 176. Ayet:
Yesteftûneke. Kulillâhu yuftîkum fîl kelâleh(kelâleti). İnimruun heleke leyse lehû veled(ve
ledun
), ve lehû uhtun fe lehâ nısfu mâ terak(terake), ve huve yerisuhâ in lem yekun lehâ veled(ve
ledun
). Fe in kânetesneteyni fe lehumâs sulusâni mimmâ terak(terake). Ve in kânû ıhveten ricâlen ve nisâen fe liz zekeri mislu hazzıl unseyeyn(unseyeyni). Yubeyyinullâhu lekum en tadıllû vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun)....
Nisa Suresi, 176. Ayet:
1.
yesteftûne-ke
: senden fetva istiyorlar, soruyorlar
2.
kul
: de, söyle
3.
allâhu
: Allah
4.
yuftî-kum
: size fe...
Ənam Suresi, 101. Ayet:
Bedîus semâvâti vel ard(ardı), ennâ yekûnu lehu ve
ledun
ve lem tekun lehu sâhıbeh(sâhıbetun), ve halaka kulle şey’(şeyin), ve huve bikulli şey’in alîm(alîmun)....
Ənam Suresi, 101. Ayet:
1.
bedîu
: örneği olmaksızın yoktan yaratan
2.
es semâvâti
: semâlar, gökler
3.
ve el ard
: ve arz, yeryüzü
4.
ennâ
Hud Suresi, 1. Ayet:
Elif lâm râ kitâbun uhkimet âyâtuhu summe fussılet min
ledun
hakîmin habîr(habîrin). ...
Hud Suresi, 1. Ayet:
1.
kitâbun
: bir kitaptır
2.
uhkimet
: muhkem kılındı (sağlamlaştırıldı)
3.
âyâtu-hu
: onun âyetleri
4.
summe
: so...
Hud Suresi, 1. Ayet:
Eliif, Lââm, Ra. . . BİLGİnin (Kitabın) işaretleri kesin oluşmuş; sonra Hakiym ve Habiyr'in ledünnünden (birimin Esmâ zâtından) detaylandırılarak açığa çıkarılmıştır!...
Hud Suresi, 1. Ayet:
Elif-Lâm-Râ. Bir hakîmi habîrin ledünnünden âyetleri ihkâm edilmiş sonra da tafsıl olunmuş bir kitab...
İsra Suresi, 80. Ayet:
Ve kul rabbi edhılnî mudhale sıdkın ve ahricnî muhrece sıdkın vec’al lî min
ledun
ke sultânen nasîrâ(nasîren). ...
İsra Suresi, 80. Ayet:
1.
ve kul
: ve de ki
2.
rabbi
: Rabbim
3.
edhıl-ni
: beni dahil et
4.
mudhale
: giriş ile
İsra Suresi, 80. Ayet:
Rabbim, girdiğim yere sıdk hâlinde girdir ve çıktığım yerden sıdk ile çıkart; ledünnünden zafere erdirici bir kudret oluştur bende!...
İsra Suresi, 80. Ayet:
Ve de ki: rabbım beni sıdık girdirimi girdir ve sıdık çıkarışı çıkar ve benim için ledünnünden bir sultanı nasîr kıl...
Kəhf Suresi, 2. Ayet:
Kayyimen li yunzire be'sen şedîden min
ledun
hu ve yubeşşirel mu'minînellezîne ya'melûnes sâlihâti enne lehum ecren hasenâ(hasenen)....
Kəhf Suresi, 2. Ayet:
1.
kayyimen
: kayyum olarak, kıyâmete kadar devam ederek
2.
li yunzire
: uyarması için
3.
be'sen
: bir azapla
4.
şedîden
Kəhf Suresi, 2. Ayet:
Dosdoğru (bir Kitap'tır) da. . . O'nun ledünnündendir; şiddetli bir sıkıntıya karşı uyarmak ve de imanın gereği çalışmalar yapan iman edenlere, kendileri için güzel bir karşılık olduğunu müjdelemek içindir....
Kəhf Suresi, 2. Ayet:
Dosdoğru, ledünnünden şiddetli bir beis ile inzar etmek, ve salih salih ameller yapan mü'minlere şunu müjdelemek için ki kendilerine cidden güzel bir ecir var...
Kəhf Suresi, 10. Ayet:
İz evel fityetu ilel kehfi fe kâlû rabbenâ âtinâ min
ledun
ke rahmeten ve heyyi' lenâ min emrinâ reşedâ(reşeden)....
Kəhf Suresi, 10. Ayet:
1.
iz evâ
: sığındıkları zaman
2.
el fityetu
: gençler
3.
ilel kehfi (ilâ el kehfi)
: mağaraya
4.
fe kâlû
: o zama...
Kəhf Suresi, 10. Ayet:
Hani o delikanlılar, o mağaraya sığınmışlar ve "Rabbimiz (hakikatimiz olan Esmâ bileşimimiz) bize ledünnünden (aslın olan mutlak El Esmâ mertebesinden açığa çıkan özel bir kuvve ile) bir rahmet (lütfunla oluşacak bir nimet) ver ve bize (bu) işte bir kemâl hâli oluştur" demişlerdi....
Kəhf Suresi, 10. Ayet:
O vakıt ki o genç yiğitler kehfe çekildiler de şöyle dediler: ya rabbenâ! Bizlere ledünnünden bir rahmet ihsan eyle ve bizim için işimizden bir muvaffakıyyet hazırla...
Kəhf Suresi, 65. Ayet:
Fe vecedâ abden min ibâdinâ âteynâhu rahmeten min indinâ ve allemnâhu min
ledun
nâ ilmâ(ilmen). ...
Kəhf Suresi, 65. Ayet:
1.
fe vecedâ
: böylece (ikisi) buldular
2.
abden
: bir kul
3.
min ibâdi-nâ
: bizim kullarımızdan
4.
âteynâ-hu
: bi...
Kəhf Suresi, 65. Ayet:
Böylece katımızdan, kendisine rahmet verdiğimiz ve
ledun
(gizli) ilmimizden öğrettiğimiz kullarımızdan bir kul buldular....
Kəhf Suresi, 65. Ayet:
Derken kullarımızdan bir kul buldular ki, biz Ona indîmizden (Hakikatini yaşatan) bir rahmet vermiş ve yine Onda ledünnümüzden (Tecelli-i sıfat olarak tahakkuk etme {mardiye} şuuru) ilim açığa çıkarmıştık....
Kəhf Suresi, 65. Ayet:
Derken kullarımızdan bir kul buldular ki biz ona nezdimizden bir rahmet vermiş ve ledünnimizden bir ılim öğretmiştik...
Kəhf Suresi, 66. Ayet:
Musa (A.S) ona şöyle dedi: “Rüşde ulaşmak üzere, sana öğretilen (ilmi
ledun
) den bana öğretmen için, sana tâbî olabilir miyim?”...
Kəhf Suresi, 66. Ayet:
Mûsâ ona: 'Sana öğretilenden, hayra götüren bir ilmi (Ledün ilmini) bana öğretmen üzere sana tâbi' olabilir miyim?' dedi....
Kəhf Suresi, 76. Ayet:
Kâle in seeltuke an şey’in ba’dehâ fe lâ tusâhıbnî, kad belagte min
ledun
nî uzrâ(uzren). ...
Kəhf Suresi, 76. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
in seeltu-ke
: eğer sana sorarsam
3.
an şey'in
: bir şey
4.
ba'de-hâ
: ondan sonra
Məryəm Suresi, 5. Ayet:
Ve innî hıftul mevâliye min verâî ve kânetimreetî âkıran feheb lî min
ledun
ke veliyyâ(veliyyen)....
Məryəm Suresi, 5. Ayet:
1.
ve in-nî
: ve muhakkak ki ben
2.
hıftu
: korktum
3.
el mevâliye
: yakınlar (velâyet sahibi olanlar, benim soyumdan gelenler)
4.
Məryəm Suresi, 5. Ayet:
"Muhakkak ki ben, arkamda kalacakların neler yapacağından korkarım. Karım ise zaten kısır! O hâlde ledünnünden bana bir velî hibe et. "...
Məryəm Suresi, 13. Ayet:
Ve hanânen min
ledun
nâ ve zekâh(zekâten), ve kâne tekıyyâ(tekıyyen)....
Məryəm Suresi, 13. Ayet:
1.
ve hanânen
: ve sevgi
2.
min
ledun
-nâ
: katımızdan
3.
ve zekâten
: ve zekât, temizlik, nefs tezkiyesi
4.
ve kâne
Məryəm Suresi, 13. Ayet:
Ve ledünnümüzden bir ruhanî hayat ve bir sâfiye (zekât) verdik. . . Korunma konusunda çok hassastı!...
Məryəm Suresi, 13. Ayet:
Hem de ledünnümüzden bir rikkat ve bir pâklik, ki çok takvaşiar idi...
Taha Suresi, 99. Ayet:
Kezâlike nakussu aleyke min enbâi mâ kad sebak(sebaka), ve kad âteynâke min
ledun
nâ zikrâ(zikren)....
Taha Suresi, 99. Ayet:
1.
kezâlike
: işte böylece
2.
nakussu
: anlatıyoruz
3.
aleyke
: sana
4.
min enbâi
: haberlerden, haberleri
Taha Suresi, 99. Ayet:
İşte böylece öne geçmiş olanların haberlerinden bazısını sana hikâye ediyoruz. . . Gerçek ki, sana ledünnümüzden bir zikir (hatırlatıcı) verdik....
Taha Suresi, 99. Ayet:
İşte sana böyle ya Muhammed geçmişin mühim haberlerinden kıssa naklediyoruz, şübhe yok ki sana ledünnümüzden bir zikir verdik...
Ənbiya Suresi, 17. Ayet:
Lev erednâ en nettehıze lehven lettehaznâhu min
ledun
nâ in kunnâ fâ’ılîn(fâ’ılîne)....
Ənbiya Suresi, 17. Ayet:
1.
lev
: eğer, şâyet
2.
ered-nâ
: biz istedik, irade ettik
3.
en nettehıze
: bizim edinmemiz
4.
lehven
: eğlence
Ənbiya Suresi, 17. Ayet:
Eğer bir oyun - eğlence oluşturmak dileseydik, elbette onu kendi ledünnümüzden edinirdik! Biz bunları yapmayız!...
Ənbiya Suresi, 17. Ayet:
Eğer bir eğlence ittihaz etmiş olsa idik onu kendi ledünnümüzden ittihaz ederdik, yapacak olsa idik öyle yapardık...
Nəml Suresi, 6. Ayet:
Ve inneke le tulekkal kur’âne min
ledun
hakîmin alîm(alîmin)....
Nəml Suresi, 6. Ayet:
1.
ve inne-ke
: ve muhakkak ki sen, ve muhakkak ki sana
2.
le
: mutlaka
3.
tulekka
: ilka ediliyor, ulaştırılıyor
4.
el kur'âne...
Nəml Suresi, 6. Ayet:
Sen (şuurunla) kesinlikle Kurân'a, Hakiym ve Aliym'in ledünnünden (hakikatindeki Esmâ mertebesinden) nail olunuyorsun....
Nəml Suresi, 6. Ayet:
Ve emin ol ki sen bu Kur'ana ılmine nihayet olmıyan bir hakîmin ledünnünden irdiriliyorsun...
Qəsəs Suresi, 57. Ayet:
Ve kâlû in nettebiıl hudâ meake nutehattaf min ardınâ, e ve lem numekkin lehum haremen âminen yucbâ ileyhi semerâtu kulli şey’in rızkan min
ledun
nâ ve lâkinne ekserehum lâ ya’lemûn(ya’lemûne). ...
Qəsəs Suresi, 57. Ayet:
1.
ve kâlû
: ve dediler
2.
in
: eğer
3.
nettebiı
: tâbî olursak, uyarsak
4.
el hudâ
: hidayet
Qəsəs Suresi, 57. Ayet:
Bir de, doğrusun amma biz o doğru yolu tutar seninle beraber olursak derhal yerimizden yurdumuzdan olur çarpılırız dediler, ya biz onlara darül'emân bir haremi mekân kılmadık da mı? Ona ledünnümüzden rızk olarak her şeyin semaratı toplanacak ve lâkin ekserîsi bilmezler...
Vaqiə Suresi, 17. Ayet:
Yetûfu aleyhim vildânun muhalledûn(muhalledûne)....
Vaqiə Suresi, 17. Ayet:
1.
yetûfu
: tavaf eder, döner, dolaşır
2.
aleyhim
: onları, etrafını
3.
vildânun
: genç çocuklar, gençler
4.
muhalledûne
İnsan Suresi, 19. Ayet:
Ve yetûfu aleyhim vildânun muhalledûn(muhalledûne), izâ reeytehum hasibtehum lu’luen mensûrâ(mensûren)....
İnsan Suresi, 19. Ayet:
1.
ve yetûfu
: ve tavaf eder, etrafında dolaşır
2.
aleyhim
: onların
3.
vildânun
: genç delikanlılar
4.
muhalledûne
Zuxruf Suresi, 81. Ayet:
Kul in kâne lir rahmâni ve
ledun
fe enâ evvelul âbidîn(âbidîne)....
Zuxruf Suresi, 81. Ayet:
1.
kul
: de
2.
in
: eğer
3.
kâne
: oldu
4.
li er rahmâni
: Rahmân için, Rahmân'ın