Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Hud Suresi, 117. Ayet:
Yoksa senin Rabb'in, o mem
leke
tleri, halkı düzelticiler oldukları halde, haksızlıkla yok edecek değildi!...
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Ve iz kâle rabbuke lil melâiketi innî câilun fîl ardı halîfeh(halîfeten), kâlû e tec’alu fîhâ men yufsidu fîhâ ve yesfikud dimâ(dimâe), ve nahnu nusebbihu bi hamdike ve nukaddisu lek(
leke
), kâle innî a’lemu mâ lâ tâ’lemûn(tâ’lemûne)....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
1.
ve iz kâle
: ve demişti
2.
rabbu-ke
: senin Rabbin
3.
li el melâiketi
: meleklere
4.
innî
: muhakkak ki ben
Bəqərə Suresi, 45. Ayet:
Sabır ve namazla yardım isteyin (veste'ıynu). Elbette bu, huşu duyanların / huşu sahiplerinin / saygılı olanların (E.Yüksel) (alel-haşiiyne) dışındakilere ağır gelir (
leke
biyretün)....
Bəqərə Suresi, 55. Ayet:
Ve iz kultum yâ mûsâ len nu’mine
leke
hattâ nerallâhe cehreten fe ehazetkumus sâikatu ve entum tenzurûn(tenzurûne)....
Bəqərə Suresi, 55. Ayet:
1.
ve iz
: ve olmuştu, olduğu zaman
2.
kultum
: siz dediniz
3.
yâ
: ya, ey
4.
mûsâ
: Musa
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Hani, “Şu mem
leke
te girin. Orada dilediğiniz gibi, bol bol yiyin. Kapısından eğilerek tevazu ile girin ve “hıtta!” (Ya Rabbi, bizi affet) deyin ki, biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere ise daha da fazlasını vereceğiz” demiştik....
Bəqərə Suresi, 69. Ayet:
Demişlerdi ki: Rengi nasıl olsun? Rabbine dua et de açıklasın bize. Mûsâ, Allah diyor ki demişti, sapsarı,
leke
siz olacak, bakanlara sevinç, neşe verir bir renk....
Bəqərə Suresi, 71. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
inne-hu
: muhakkak ki o, hiç şüphesiz o
3.
yekûlu innehâ
: diyor
4.
bakaratun
: bir inek
Bəqərə Suresi, 71. Ayet:
(Musa a.s) dedi ki: “Muhakkak ki O (Allah), buyuruyor ki, o mutlaka boyunduruk altına alınmamış bir inektir. Toprağı sürmez, ekin sulamaz, salmadır, onda alaca (
leke
) yoktur.” Dediler ki: “İşte şimdi hakikati getirdin (tam tarifini yaptın).” Bunun üzerine onu (o vasıfta olan ineği bulup) kestiler. Ve az kalsın bunu yapmayacaklardı....
Bəqərə Suresi, 71. Ayet:
Mûsâ, Allah diyor ki demişti, ne çifte koşulup tarla sürmüş olacak, ne ekin sulamış olacak. Ayıpsız,
leke
siz, alacasız olmalı. Hah demişlerdi, şimdi gerçeği söyledin. İneği boğazladılar, boğazladılar ama az kaldı bu emri yerine getirmeyeceklerdi....
Bəqərə Suresi, 71. Ayet:
Musa da (aldığı emir üzerine) «Rabbim o, yeri sürüp ekini sulayarak boyunduruğa girmemiş bir sığırdır, salmadır, hiç alacası
leke
si yoktur, buyuruyor» demişti. Onlar: «İşte şimdi hakikatle geldin» demişlerdi. Bunun üzerine o sığırı boğazladılar. Az kalsın bunu yapmıyacaklardı....
Bəqərə Suresi, 85. Ayet:
Sonra siz, birbirinizi olduren, aranizdan bir takimi mem
leke
tlerinden suren, onlara karsi gunah ve dusmanlikta birlesen, onlari cikarmak haramken size esir olarak geldiklerinde fidyelerini vermeye kalkan kimselersiniz. Kitabin bir kismina inanip, bir kismini inkar mi ediyorsunuz? Aranizda boyle yapanin cezasi ancak dunya hayatinda rezil olmaktir. Ahiret gununde de azabin en siddetlisine onlar ugratilirlar. Allah yaptiklarinizdan gafil degildir....
Bəqərə Suresi, 85. Ayet:
Sonra siz, birbirinizi öldüren, aranızdan bir takımı mem
leke
tlerinden süren, onlara karşı günah ve düşmanlıkta birleşen, onları çıkarmak haramken size esir olarak geldiklerinde fidyelerini vermeye kalkan kimselersiniz. Kitabın bir kısmına inanıp, bir kısmını inkar mı ediyorsunuz? Aranızda böyle yapanın cezası ancak dünya hayatında rezil olmaktır. Ahiret gününde de azabın en şiddetlisine onlar uğratılırlar. Allah yaptıklarınızdan gafil değildir....
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Vettebeû mâ tetlûş şeyâtînu alâ mulki suleymân(suleymâne) ve mâ kefere suleymânu ve lâkinneş şeyâtîne keferû yuallimûnen nâses sihrâ, ve mâ unzile alel me
leke
yni bi bâbile hârûte ve mârût(mârûte), ve mâ yuallimâni min ehadin hattâ yekûlâ innemâ nahnu fitnetun fe lâ tekfur fe yeteallemûne minhumâ mâ yuferrikûne bihî beynel mer’i ve zevcih(zevcihî), ve mâ hum bi dârrîne bihî min ehadin illâ bi iznillâh(iznillâhi), ve yeteallemûne mâ yadurruhum ve lâ yenfeuhum ve lekad alimû le menişterâhu mâ lehu ...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
1.
ve ittebeû
: ve tâbi oldular, uydular
2.
mâ tetlû
: okunan şey
3.
eş şeyâtînu
: şeytanlar
4.
alâ mulki
: mülkün...
Bəqərə Suresi, 120. Ayet:
Ve len terdâ ankel yahûdu ve len nasârâ hattâ tettebia milletehum kul inne hudâllâhi huvel hudâ ve leinitteba’te ehvâehum ba’dellezî câeke minel ilmi, mâ
leke
minallâhi min veliyyin ve lâ nasîr(nasîrin)....
Bəqərə Suresi, 120. Ayet:
1.
ve len terdâ
: ve asla razı olmaz
2.
an-ke
: senden
3.
el yahûdu
: yahudi
4.
ve lâ en nasârâ
: ve hristiyanlar ...
Bəqərə Suresi, 128. Ayet:
Rabbenâ vec’alnâ muslimeyni
leke
ve min zurriyyetinâ ummeten muslimeten
leke
ve erinâ menâsikenâ ve tub aleynâ, inneke entet tevvâbur rahîm(rahîmu)....
Bəqərə Suresi, 128. Ayet:
1.
rabbe-nâ
: Rabbimiz
2.
ve ic'al-nâ
: ve bizi kıl
3.
muslimeyni
: teslim olan (iki kişi)
4.
leke
: sana
Bəqərə Suresi, 130. Ayet:
Ve düşünme me
leke
leri dumura uğramış olanlar dışında kim, bu dünyada gerçekten yücelttiğimiz ve şüphesiz ahirette de dürüst ve erdemliler arasında yer alacak olan İbrahim'in inanç sistemini terk etmek ister?...
Bəqərə Suresi, 186. Ayet:
Ve izâ see
leke
ıbâdî annî fe innî karîb(karîbun) ucîbu da’veted dâi izâ deâni, fel yestecîbû lî vel yu’minû bî leallehum yerşudûn(yerşudûne)....
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
Haccı ve umreyi Allah için tam yapın. Eğer (bunlardan) alıkonursanız kolayınıza gelen kurbanı gönderin. Kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Sizden her kim hasta olursa yahut başından bir rahatsızlığı varsa, oruç veya sadaka veya kurban olmak üzere fidye gerekir. (Hac yolculuğu için) emin olduğunuz vakit kim hac günlerine kadar umre ile faydalanmak isterse, kolayına gelen bir kurban kesmek gerekir. Kurban kesmeyen kimse hac günlerinde üç, mem
leke
tine döndüğü zaman yedi olmak...
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
Haccı ve umreyi Allah için tam yapın. Eğer (bunlardan) alıkonursanız kolayınıza gelen kurbanı gönderin. Kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Sizden her kim hasta olursa yahut başından bir rahatsızlığı varsa, oruç veya sadaka veya kurban olmak üzere fidye gerekir. (Hac yolculuğu için) emin olduğunuz vakit kim hac günlerine kadar umre ile faydalanmak isterse, kolayına gelen bir kurban kesmek gerekir. Kurban kesmeyen kimse hac günlerinde üç, mem
leke
tine döndüğü zaman yedi olmak...
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
Hacc'ı da Umre'yi de Allah için tamamlayın. Eğer bunlardan alıkonursanız, o zaman kolayınıza gelen bir kurban gönderin. Bu kurban, kesileceği yere varıncaya kadar da, başınızı traş etmeyin. İçinizden her kim hasta olursa veya başında bir rahatsızlığı varsa ona oruç veya sadaka ya da kurban olmak üzere fidye gerekir. Emin olduğunuz vakitte kim Hacc zamanına kadar Umre ile faydalanmak isterse, kolayına gelen bir kurban kesmek gerekir. Kurban kesemeyen kimse Hacc günlerinde üç, mem
leke
tine döndüğü ...
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
Haccı da, umreyi de Allah rızası için tamamlayın. Eğer engellenecek olursanız, o durumda kolayınıza gelen bir kurban gönderin. Kurbanlık, yerine varıncaya kadar başınızı tıraş etmeyin. Aranızda hasta, yahut başından rahatsız olan varsa, ona fidye olarak; oruç tutmak, sadaka vermek, yahut kurban kesmek gerekir. Hastalık veya yol emniyeti olmaması gibi sebeplerle haccınızın engellenmesinden emin olduğunuz zaman ise, her kim hacca kadar umre (Temettu) yaparak sevap kazanmak isterse, onun da kolayın...
Bəqərə Suresi, 205. Ayet:
Senin yanından ayrıldığında ise, mem
leke
tte fesat çıkarmaya, ürünleri ve nesilleri helâk etmeye koşar. Fakat Allah bozgunculuğu sevmez....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
İmân edip, Allah yolunda baskı, zulüm ve işkencenin hâkim olduğu mem
leke
tlerinden, özgürce, Allah’a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için hicret edenler ve hayatlarını ortaya koyarak, konuşarak, yazarak hesapsız servet harcayarak cihad edenler, işte onlar Allah’ın rahmetini umarlar. Allah çok bağışlayıcı, engin merhamet sahibidir....
Bəqərə Suresi, 219. Ayet:
Sana, mayalanmış, zihnî me
leke
leri bulandıran şarap ve benzeri içkiler ve kumarla ilgili sualler soruyorlar. 'Her ikisinde de bilerek işlenmiş büyük günah, zarar var ve insanlar için bir takım faydalar da var. Ancak her ikisinin de bilerek işlenen günahı, zararı, faydasından daha çok ve büyüktür.' de. Bir de sana Allah yolunda İslâm uğrunda karşılık beklemeden, gönüllü ne kadar harcayacaklarını soruyorlar. 'Gönül rızaları ile ihtiyaç fazlasını, değerlisini' de. Allah dünya ve âhiretle ilgili iş...
Bəqərə Suresi, 243. Ayet:
Binlerce kisinin mem
leke
tlerinden olum korkusuyla ciktiklarini gormedin mi? Allah onlara «Olun» dedi. Sonra onlari diriltti. Allah insanlara bol nimet verir, fakat insanlarin cogu sukretmezler....
Bəqərə Suresi, 243. Ayet:
Binlerce kişinin mem
leke
tlerinden ölüm korkusuyla çıktıklarını görmedin mi? Allah onlara 'Ölün' dedi. Sonra onları diriltti. Allah insanlara bol nimet verir, fakat insanların çoğu şükretmezler....
Bəqərə Suresi, 246. Ayet:
Musa'dan sonra Israilogullarinin ileri gelenlerini gormedin mi? Peygamberlerinden birine, «Bize bir hukumdar gonder de Allah yolunda savasalim» demislerdi. «Ya savas size farz kilindiginda gitmeyecek olursaniz?» demisti. «Mem
leke
timizden ve cocuklarimizdan uzaklastirildigimiza gore niye Allah yolunda savasmiyalim?» demislerdi. Ama savas onlara farz kilininca, az bir kismi mustesna yuz cevirdiler. Allah zalimleri bilir....
Bəqərə Suresi, 246. Ayet:
Musa'dan sonra İsrailoğullarının ileri gelenlerini görmedin mi? Peygamberlerinden birine, 'Bize bir hükümdar gönder de Allah yolunda savaşalım' demişlerdi. 'Ya savaş size farz kılındığında gitmeyecek olursanız?' demişti. 'Mem
leke
timizden ve çocuklarımızdan uzaklaştırıldığımıza göre niye Allah yolunda savaşmıyalım?' demişlerdi. Ama savaş onlara farz kılınınca, az bir kısmı müstesna yüz cevirdiler. Allah zalimleri bilir....
Bəqərə Suresi, 259. Ayet:
Ev kellezî merra alâ karyetin ve hiye hâviyetun alâ urûşihâ, kâle ennâ yuhyî hâzihillâhu ba’de mevtihâ, fe emâtehullâhu miete âmin summe beaseh(beasehu), kâle kem lebist(lebiste), kâle lebistu yevme ev ba’da yevm(yevmin), kâle bel lebiste miete âmin fenzur ilâ taâmike ve şerâbike lem yetesenneh, venzur ilâ hımârike ve li nec’a
leke
âyeten lin nâsi venzur ilâl izâmi keyfe nunşizuhâ summe neksûhâ lahmâ(lahmen), fe lemmâ tebeyyene lehu, kâle a’lemu ennallâhe alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun)....
Ali-İmran Suresi, 35. Ayet:
İz kâlet imraetu ımrâne rabbi innî nezertu
leke
mâ fî batnî muharraran fe tekabbel minnî, inneke entes semîul alîm(alîmu). ...
Ali-İmran Suresi, 35. Ayet:
1.
iz kâlet
: demişti
2.
imraetu ımrâne
: İmrân'ın kadını
3.
rabbi
: Rabbim
4.
in-nî
: muhakkak ki ben
<...
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
Bunun üzerine vakta ki İsa onlardan küfrü hissetti «kim benim Allaha arkadaşlarım?» dedi, Havâriyyun «biziz, dediler: Allah arkadaşları, biz Allaha iman ettik, hem bizim imanı
leke
siz Müslimler olduğumuza şahid ol...
Ali-İmran Suresi, 52. Ayet:
İsa onların inkar ettiklerini sezince: «Kimdir benim Allah yolunda arkadaşlarım?» dedi. Havariler: «Biziz Allah dininin yardımcıları, biz Allah'a iman ettik. Sen bizim
leke
siz bir iman ile teslim olduğumuza şahit ol!» dediler....
Ali-İmran Suresi, 67. Ayet:
İbrahim ne Yehudi idi ne Nasrânî ve lâkin müslim bir hanif (
leke
siz bir muvahhid) idi ve müşriklerden olmamıştı...
Ali-İmran Suresi, 67. Ayet:
İbrahim, ne yahudi ne de hıristiyandı; ancak o,
leke
siz bir müslümandı ve Allah'a ortak koşanlardan da olmamıştı....
Ali-İmran Suresi, 117. Ayet:
Meselu mâ yunfikûne fî hâzihil hayâtid dunyâ ke meseli rîhin fîhâ sırrun esâbet harse kavmin zalemû enfusehum fe eh
leke
thu ve mâ zalemehumullâhu ve lâkin enfusehum yazlımûn(yazlımûne)....
Ali-İmran Suresi, 117. Ayet:
1.
meselu
: misal, durum
2.
mâ yunfikûne
: infak edilen şeyler
3.
fî
: içinde, ...de
4.
hâzihi el hayâti ed dunyâ
...
Ali-İmran Suresi, 125. Ayet:
1.
belâ
: (olumsuz soruya, olumlu cevap verirken kullanılır) evet, hayır, bilakis
2.
in tasbirû
: eğer siz sabrederseniz
3.
ve tettekû
: ve takva sahibi olursanız
Ali-İmran Suresi, 128. Ayet:
Leyse
leke
minel emri şey’un ev yetûbe aleyhim ev yuazzibehum fe innehum zâlimûn(zâlimûne). ...
Ali-İmran Suresi, 128. Ayet:
1.
leyse
leke
: senin için yoktur, değildir, olmadı
2.
min el emri
: emirden, işten
3.
şey'un
: bir şey
4.
ev yetûbe aleyhim
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Summe enzele aleykum min ba’dil gammi emeneten nuâsen yagşâ tâifeten minkum, ve tâifetun kad ehemmethum enfusuhum yezunnûne billâhi gayral hakkı zannel câhiliyyeh(câhiliyyeti), yekûlûne hel lenâ minel emri min şey’(şey’in), kul innel emre kullehu lillâh(lillâhi), yuhfûne fî enfusihim mâ lâ yubdûne lek(
leke
), yekûlûne lev kâne lenâ minel emri şey’un mâ kutilnâ hâhunâ, kul lev kuntum fî buyûtikum le berezellezîne kutibe aleyhimul katlu ilâ medâciihim, ve li yebteliyallâhu mâ fî sudûrikum ve li yum...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
enzele
: indirdi
3.
aleykum
: sizin üzerinize
4.
min ba'di
: sonradan, ...den sonra, arkasında...
Ali-İmran Suresi, 195. Ayet:
Bunun üzerine Rableri onların dualarını kabul etti, dileklerini yerine getirdi. 'Ben, erkek olsun, kadın olsun, aynı insanlık ailesine mensup ve eşit olduğunuz için, sizden, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenlerin, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanların, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanların, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işle...
Ali-İmran Suresi, 195. Ayet:
Rableri dualarini kabul etti: «Birbirinizden meydana gelen sizlerden, erkek olsun, kadin olsun, is yapanini isini bosa cikarmam. Hicret edenlerin, mem
leke
tlerinden cikarilanlarin, yolumda ezaya ugratilanlarin, savasan ve oldurulenlerin gunahlarini elbette ortecegim. And olsun ki, Allah katindan bir nimet olarak, onlari iclerinden irmaklar akan cennetlere koyacagim. Nimetin guzeli Allah katindadir"....
Ali-İmran Suresi, 195. Ayet:
Rableri dualarını kabul etti: 'Birbirinizden meydana gelen sizlerden, erkek olsun, kadın olsun, iş yapanın işini boşa çıkarmam. Hicret edenlerin, mem
leke
tlerinden çıkarılanların, yolumda ezaya uğratılanların, savaşan ve öldürülenlerin günahlarını elbette örteceğim. And olsun ki, Allah katından bir nimet olarak, onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Nimetin güzeli Allah katındadır'....
Ali-İmran Suresi, 195. Ayet:
Allah da onların duasına karşılık verdi: -Ben, sizden erkek veya kadın hiç bir çalışanın amelini zayi etmem, siz birbirinizdensiniz. Hicret edenler, mem
leke
tlerinden çıkarılanlar, benim yolumda işkence edilenler, savaşan ve öldürülenlerin, elbette günahlarını örteceğim ve onları alt taraflarından ırmakların aktığı cennetlere girdireceğim. Allah katından bir mükafat olarak... Mükafatın en güzeli Allah katındandır....
Nisa Suresi, 3. Ayet:
Ve in hıftum ellâ tuksitû fîl yetâmâ fenkihû mâ tâbe lekum minen nisâi mesnâ ve sulâse ve rubâa, fe in hıftum ellâ ta’dilû fe vâhideten ev mâ me
leke
t eymânukum. Zâlike ednâ ellâ teûlû....
Nisa Suresi, 3. Ayet:
1.
ve in hıftum
: ve eğer korkarsanız
2.
ellâ
: ... olmama, ... olamama
3.
tuksitû
: adaletle davranmanız
4.
fî
: ...
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Vel muhsanâtu minen nisâi illâ mâ me
leke
t eymânukum, kitâballâhi aleykum, ve uhille lekum mâ varâe zâlikum en tebtegû bi emvâlikum muhsinîne gayra musâfihîn(musâfihîne). Fe mâstemta’tum bihî minhunne fe âtûhunne ucûrehunne farîdah(farîdaten). Ve lâ cunâha aleykum fîmâ terâdaytum bihî min ba’dil farîdah(farîdati). İnnallâhe kâne alîmen hakîmâ(hakîmen)....
Nisa Suresi, 24. Ayet:
1.
ve el muhsanâtu
: ve evli kadınlar
2.
min en nisâi
: kadınlardan
3.
illâ
: hariç, ...'den başka
4.
mâ me
leke
t
:...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
Ve men lem yestetı’ minkum tavlen en yenkıhal muhsanâtil mu’minâti fe min mâ me
leke
t eymânukum min feteyâtikumul mu’minât(mu’minâti). Vallâhu a’lemu bi îmânikum. Ba’dukum min ba’d(ba’dın), fenkihûhunne bi izni ehlihinne ve âtûhunne ucûrehunne bil ma’rûfi muhsanâtin gayra musâfihâtin ve lâ muttehızâti ahdân(ahdânin), fe izâ uhsinne fe in eteyne bi fâhışetin fe aleyhinne nısfu mâ alâl muhsanâti minel azâb(azâbi). Zâlike li men haşiyel anete minkum. Ve en tasbirû hayrun lekum. Vallâhu gafûrun rahîm...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
1.
ve men
: ve kim, kimin
2.
lem yestetı'
: gücü yetmez
3.
min-kum
: sizden, içinizden
4.
tavlen
: güç, bolluk, ze...
Nisa Suresi, 36. Ayet:
Va’budûllâhe ve lâ tuşrikû bihî şeyen ve bil vâlideyni ihsânen ve bizil kurbâ vel yetâmâ vel mesâkîni vel câri zil kurbâ vel câril cunubi ves sâhıbi bil cenbi vebnis sebîli, ve mâ me
leke
t eymânukum. İnnallâhe lâ yuhıbbu men kâne muhtâlen fehûrâ(fehûran)....
Nisa Suresi, 36. Ayet:
1.
va'budû (ve u'budû)
: ve kul olun
2.
allâhe
: Allah
3.
ve lâ tuşrikû
: ve ortak koşmayın
4.
bi-hi
: ona
Nisa Suresi, 66. Ayet:
sayet onlara «Kendinizi oldurun» yahut «Mem
leke
tinizden cikin» diye emretmis olsaydik, pek azindan baskalari bunu yapmazlardi. Kendilerine verilen ogudu yerine getirmis olsalardi onlar icin daha iyi ve daha saglam olurdu....
Nisa Suresi, 66. Ayet:
Şayet onlara 'Kendinizi öldürün' yahut 'Mem
leke
tinizden çıkın' diye emretmiş olsaydık, pek azından başkaları bunu yapmazlardı. Kendilerine verilen öğüdü yerine getirmiş olsalardı onlar için daha iyi ve daha sağlam olurdu....
Nisa Suresi, 66. Ayet:
Şayet onlara; Kendinizi feda edin, yahut mem
leke
tinizden çıkın, diye emretmiş olsaydık, pek azı müstesna bunu yapmazlardı. Kendilerine öğüt verilen şeyleri yerine getirseydiler elbette bu; haklarında çok hayırlı ve payidar olma açısından daha sağlam olurdu....
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Size ne oluyor da, Allah yolunda ve “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu mem
leke
tten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Nerde kaldı müslümanlığınız, niçin Allah’ın emrinden uzak duruyor: 'Ey Rabbimiz, bizleri, idarecileri baskı, zulüm ve işkence yapan bu mem
leke
tten çıkar, özgürlüğümüze kavuştur, bize tarafından idareciler, sahipler, koruyucular gönder, bize katından yardım edenler yolla' diye yalvarıp duran, temel hak ve hürriyetleri kısıtlanmış, baskıcı, zâlim idareler altında ezilen çaresiz erkeklerin, kadınların ve çocukların kurtarılması uğrunda, Allah yolunda, İslâm uğrunda ordular yola çıkarmıyor, savaşmıy...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Size ne oluyor ki, Medine’ye hicret edemiyerek, Mekke’de biçare kalıp: “- Ey Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan şu mem
leke
tten çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla” diyen erkekler, kadınlar ve çocuklar uğruna Allah yolunda düşmanla çarpışmıyorsunuz?...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Hem siz neyinize çarpışmayasınız? Allah yolunda ve o zebun edilmiş erkekler, kadınlar, yavrular uğurunda ki «yarebbena, bizleri bu ahalisi zâlim mem
leke
tten çıkar, tarafından bize bir sahib gönder, tarafından bize bir yardımcı gönder!» diye yalvarıb duruyorlar....
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Hem size ne oluyor da Allah yolunda ve: «Ey bizim Rabbimiz, bizleri halkı zalim olan bu mem
leke
tten çıkar, tarafından bize bir sahip gönder ve yine tarafından bize bir yardımcı gönder.» diye yalvarıp duran o ezilmiş erkekler, kadınlar ve yavrular uğrunda çarpışmıyorsunuz?...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Hem size ne oluyor ki, Allah yolunda: «Ey Rabbimiz! bizleri bu halkı zâlim olan mem
leke
tten çıkar, tarafından bizi iyi idare edecek bir sahip ve bize katından bir kurtarıcı gönder» diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların kurtarılması uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Size ne oluyor ki Allah yolunda - ve acz-ü ıztırab içinde bırakılıb: «Ey Rabbimiz, bizi ahâlîsi zaalim olan şu mem
leke
tden (kurtarıb) çıkar, bize tarafından bir saahib gönder, bize katından bir yardımcı yolla» diyen erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda düşmanla çarpışmıyorsunuz? ...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Size ne oluyor ki Allah yolunda ve çaresizlik içinde bırakılan:"Ey büyük Rabbimiz! Ahalisi zalim olan şu mem
leke
tten bizi kurtarıp çıkar. Tarafından bir sahip gönder, katından bir yardımcı yolla!" diye yalvarıp yakaran bir kısım erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda düşmanla çarpışmıyorsunuz?...
Nisa Suresi, 89. Ayet:
Sizin de, kendileri gibi, kulluk sözleşmenizdeki ortak taahhütlerinizi, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincinizi şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar etmenizi, küfre saplanmanızı istediler ki, onlarla müsavi olasınız. Onlar Allah yolunda baskı, zulüm ve işkencenin hâkim olduğu mem
leke
tlerinden özgürce Allah’a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için hicret edinceye kadar, onlardan hiçbirini, kamu görevlerini icraya yetkili kılmayın, candan dost, müttefik edinmeyin. ...
Nisa Suresi, 100. Ayet:
Allah yolunda baskı, zulüm ve işkencenin hâkim olduğu mem
leke
tlerinden, özgürce Allah’a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için hicret eden kimse, yeryüzünde, İslâm’a, müslümanlara hayat hakkı tanımayanları dize getirecek birçok kaleler, stratejik bölgeler, imkânlar, bolluk, güç ve özgürlükler bulur. Kim, Allah ve Rasulü uğrunda baskı, zulüm ve işkencenin hâkim olduğu mem
leke
tlerinden, özgürce Allah’a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için hicret ederek evinden...
Nisa Suresi, 176. Ayet:
Yesteftûneke. Kulillâhu yuftîkum fîl kelâleh(kelâleti). İnimruun he
leke
leyse lehû veled(veledun), ve lehû uhtun fe lehâ nısfu mâ terak(terake), ve huve yerisuhâ in lem yekun lehâ veled(veledun). Fe in kânetesneteyni fe lehumâs sulusâni mimmâ terak(terake). Ve in kânû ıhveten ricâlen ve nisâen fe liz zekeri mislu hazzıl unseyeyn(unseyeyni). Yubeyyinullâhu lekum en tadıllû vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun)....
Nisa Suresi, 176. Ayet:
1.
yesteftûne-ke
: senden fetva istiyorlar, soruyorlar
2.
kul
: de, söyle
3.
allâhu
: Allah
4.
yuftî-kum
: size fe...
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Rıdvanına (insandaki Esmâ hakikatiyle tahakkuk kuvvesi - me
leke
si) tâbi olanları, Allâh hakikatleri olan Esmâ özellikleriyle, hakikate erdirir; onları Esmâ bileşimlerinin elvermesiyle karanlıklardan nura çıkarır ve onları doğru yaşam yoluna yöneltir....
Maidə Suresi, 28. Ayet:
Lein besadte ileyye yedeke li taktulenî mâ ene bi bâsitın yediye ileyke li aktulek(aktu
leke
), innî ehâfullâhe rabbel âlemîn(âlemîne)....
Maidə Suresi, 90. Ayet:
Ey iman edenler, mayalanmış, zihnî me
leke
leri bulandıran şarap ve benzeri içki, kumar, putlar, heykeller, fal ve şans okları, şans kalemleri şeytan, şeytan tıynetli ahlâksız azgın işi çirkin amellerdir, haramdır, lâneti, gazabı ve cezayı muciptir. Bunlardan kaçının ki, kurtuluşa, ebedî nimetlerle mutluluğa eresiniz....
Maidə Suresi, 91. Ayet:
Şeytan, şeytan tıynetli ahlâksız azgınlar, mayalanmış, zihnî me
leke
leri bulandıran şarap ve benzeri içki ve kumarla sizin aranıza kesinlikle düşmanlık ve kin sokmak ve sizi, Allah’ı zikirden, İslâm’ı tebliğden ve namazdan alıkoymak ister. Artık ergin akılla düşünüp bunlardan vazgeçmeyecek misiniz?...
Maidə Suresi, 110. Ayet:
O zamanı ki Allah Teâlâ buyurdu: «Ey Meryem'in oğlu İsa! Senin üzerine ve validenin üzerine olan nîmetimi zikret, o zamanı ki, seni Rûhu'lKuds ile teyid etmiştim, sen beşikte iken de yetişkin iken de insanlara söz söylüyordun. O zamanı ki, sana kitabı, hikmeti, Tevrat'ı, ve İncil'i öğretmiştim ve o zamanı ki, benim iznimle çamurdan kuş heyeti gibi birşey tasvir ediyor da içine üfürüyordun, benim iznimle bir kuş oluveriyordu. Anadan doğma körü, vücudunda beyaz beyaz
leke
ler bulunan kimseyi de Ben...
Ənam Suresi, 8. Ayet:
Ve kâlû lev lâ unzile aleyhi melek(melekun), ve lev enzelnâ me
leke
n, le kudıyel emru summe lâ yunzarûn(yunzarûne)....
Ənam Suresi, 8. Ayet:
1.
ve kâlû
: ve dediler
2.
lev lâ
: olmaz mı
3.
unzile
: indirildi
4.
aleyhi
: ona
Ənam Suresi, 9. Ayet:
Ve lev cealnâhu me
leke
n le cealnâhu raculen ve le lebesnâ aleyhim mâ yelbisûn(yelbisûne)....
Ənam Suresi, 9. Ayet:
1.
ve lev cealnâ-hu
: ve onu var etseydik, yapsaydık
2.
me
leke
n
: bir melek olarak, bir melek
3.
le cealnâ-hu
: mutlaka onu yapardık
4.
Ənam Suresi, 123. Ayet:
İşte böyle, her mem
leke
tte günahkârları oranın ileri gelenleri kıldık ki oralarda hilekârlık etsinler. Hâlbuki onlar hilekârlığı ancak kendilerine yaparlar. Ama farkında olmuyorlar....
Ənam Suresi, 123. Ayet:
Böylece biz her mem
leke
tin ileri gelenlerini (kodamanlarını veya idarecilerini) en büyük günahkârlar yaptık ki, orada hileler çevirsinler. Halbuki onlar aslında yalnız kendilerini aldatıp hile yaparlar, amma farkında olmazlar....
Ənam Suresi, 123. Ayet:
Keza her mem
leke
tin suçlularını, orada hile düzmeleri için iş başına getirdik. Oysa yalnız kendilerine hile yaparlar da farkında olmazlar....
Ənam Suresi, 131. Ayet:
Allah’ın Rasuller göndermesi ve kitaplar indirmesi, halkı aydınlatılmadan, gaflet içinde iken, Rabbinin zulm ile mem
leke
tleri, ülkeleri helâk etmemesi içindir....
Ənam Suresi, 131. Ayet:
Bu peygamberleri göndermek şundandır: Rabbin, mem
leke
tler halkını gafil haldelerken (peygamber tebliğinden habersizlerken) onları zulm ile helâk edici olmadığından......
Ənam Suresi, 131. Ayet:
Bu şundan ki: Rabbın mem
leke
tleri ahâlisi gâfil haldeler iken zulm ile helâk edici değildir...
Ənam Suresi, 131. Ayet:
Bu (vech ile peygamberler gönderilmesi ve onların feci akıbetlerini vaktiyle haber vermeleri) mem
leke
tleri — halkı gaafil bulunurlarken — zulüm (leri) yüzünden Rabbinin (mahv-ü) helak edici olmadığındandır. ...
Ənam Suresi, 131. Ayet:
Bu böyledir. Çünkü Rabbin bir mem
leke
ti, halkının haberi yokken zulümleri sebebiyle helâk edici değildir....
Əraf Suresi, 4. Ayet:
Nice mem
leke
tleri helâk ettik. Onlara azabımız gece uykusuna dalmışken, yahut gündüz istirahat hâlinde iken gelmişti....
Əraf Suresi, 4. Ayet:
Nice mem
leke
tler var ki biz onları helâk ettik. Azabımız onlara geceleyin yahut gündüz istirahat ederlerken geldi....
Əraf Suresi, 4. Ayet:
Nice mem
leke
tler helâk ettik. Azâbımız onlara, geceleyin yahut gündüz istirahat ederlerken, uyurlarken geldi....
Əraf Suresi, 4. Ayet:
Biz nice mem
leke
tler halkını helâk ettik ki, onlara azâbımız, gece yatarlarken, yahut gündüz istirahat ederlerken gelmişti....
Əraf Suresi, 4. Ayet:
Nice mem
leke
tler var ki biz onları helâk ettik. Azabımız onlara geceleyin yahut gündüz istirahat ederlerken geldi....
Əraf Suresi, 4. Ayet:
Biz nice mem
leke
t helâk etmişizdir ki gece yatarlarken yâhud gündüz uyurlarken baskınımız ona gelivermiştir...
Əraf Suresi, 4. Ayet:
Biz, nice mem
leke
tler helak etmişizdir ki, onlara baskınımız gece yatarlarken veya gündüz uyurken gelmiştir....
Əraf Suresi, 4. Ayet:
Biz nice mem
leke
tler (ehâlîsin) i helak etdik. Öyle ki (kâh) geceleyin, kâh onlar kaylûle ederlerken azabımız gelib çatdı onlara. ...
Əraf Suresi, 4. Ayet:
Hâlbuki nice şehirler var ki onları helâk ettik de azâbımız kendilerine geceleyin veya onlar (o mem
leke
tin halkı) kaylûlede (gündüz uykusunda) olan kimseler iken gelivermiştir....
Əraf Suresi, 4. Ayet:
Nice mem
leke
tler var ki biz onları helâk ettik. Azabımız onlara geceleyin veya gündüz uykularında iken geldi....
Əraf Suresi, 4. Ayet:
Nice mem
leke
tler helak ettik. Kahredici azabımız, onlara gece ya da öğle vakti uyurlarken gelip çattı....
Əraf Suresi, 13. Ayet:
Kâle fehbit minhâ fe mâ yekûnu
leke
en tetekebbere fîhâ fahruc inneke mines sâgirîn(sâgirîne)....
Əraf Suresi, 13. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
fe ıhbit
: öyleyse in
3.
min hâ
: oradan
4.
fe
: artık
Əraf Suresi, 20. Ayet:
Fe vesvese lehumuş şeytânu li yubdiye lehumâ mâ vuriye anhumâ min sev'âtihimâ ve kâle mâ nehâkumâ rabbukumâ an hâzihiş şecereti illâ en tekûnâ me
leke
yni ev tekûnâ minel hâlidîn(hâlidîne)....
Əraf Suresi, 20. Ayet:
1.
fe
: o zaman, bunun üzerine
2.
vesvese
: vesvese verdi
3.
lehum eş şeytânu
: şeytan onlara
4.
li yubdiye
: açığ...
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Rüzgârları rahmetinin önünde müjde olarak gönderen O'dur. Sonunda onlar (o rüzgârlar), ağır bulutları yüklenince onu ölü bir mem
leke
te sevkederiz. Orada suyu indirir ve onunla türlü türlü meyveler çıkarırız. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. Her halde bundan ibret alırsınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Yağmur rahmetinin önünde, rüzgârları müjdeci olarak gönderen O Allah’dır. Nihayet bu rüzgârlar buhar ile yüklü ağır ağır bulutları kaldırıp yüklendiği zaman, bakarsın ki, biz onları ölmüş (kurumuş) mem
leke
tlere sevketmişizdir. Böylece, o bulutla, o yere su indiririz de, o su ile her çeşit meyveleri çıkarırız. İşte bu ölü araziden bitkileri (nebâtâtı) çıkardığımız gibi, ölüleri de böyle çıkaracağız (dirilteceğiz). Gerektir ki, düşünür ve ibret alırsınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Rahmetinin onunde, mujdeci olarak ruzgarlari gonderen Allah'tir. Ruzgarlar, yagmur yuklu bulutlari tasidiginda, onu olu bir mem
leke
te gonderir, su indirir ve onunla her turlu urunu yetistiririz; oluleri de bunun gibi diriltip, ciraririz; belki bundan ibret alirsiniz....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Ve O Allah ki, (yağmur) rahmetinin önünde rüzgârları müjdeci olarak gönderir. Nihayet rüzgârlar (yağmur yüklü) ağır bulutları taşır da biz onu ölü bir mem
leke
te sevkedip onunla su indirir ve onunla her çeşit meyveleri, ürünleri çıkarırız. İşte bunun gibi, ölüleri de (diriltip) çıkaracağız. Olur ki, (bunu yeterince) düşünür de öğüt ve ibret alırsınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Rahmetinin önünde, müjdeci olarak rüzgarları gönderen Allah'tır. Rüzgarlar, yağmur yüklü bulutları taşıdığında, onu ölü bir mem
leke
te gönderir, su indirir ve onunla her türlü ürünü yetiştiririz; ölüleri de bunun gibi diriltip, çıkarırız; belki bundan ibret alırsınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Rüzgârları rahmetinin önünde müjde olarak gönderen O'dur. Sonunda onlar (o rüzgârlar), ağır bulutları yüklenince onu ölü bir mem
leke
te sevkederiz. Orada suyu indirir ve onunla türlü türlü meyveler çıkarırız. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. Her halde bundan ibret alırsınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Ve o, o Allahdır ki rahmetinin önünde rüzgârları müjdeci yollar, nihayet bunlar o ağır ağır bulutlârı hafif bir şey gibi kaldırıb yüklendiklerinde bakarsın biz onları ölmüş bir mem
leke
te sevketmişizdir derken ona su indirmişizdir de orada her türlüsünden semereler çıkarmışızdır, işte ölüleri böyle çıkaracağız, gerektir ki düşünür ıbret alırsınız...
Əraf Suresi, 57. Ayet:
O, rahmetinin önünde rüzgarları müjdeci olarak yollayan Allah'tır. Nihayet onlar, yağmur yüklü ağır ağır bulutları hafif birşey gibi kaldırıp yüklendiklerinde, bakarsın Biz onları ölü bir mem
leke
te gönderip oraya su indirmiş ve orada her türlüsünden ürün çıkarmışızdır. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. Gerek ki düşünüp ibret alasınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Rahmetinin önünde müjdeci olarak rüzgarları gönderen O'dur. O rüzgarlar, yağmur yüklü bulutları yüklenince, onu kurak bir mem
leke
te gönderir, sonra onunla yağmur yağdırır ve onunla her çeşit ürünü yetiştiririz. İşte Biz, ölüleri de böyle diriltiriz. Gerekir ki düşünür, ibret alırsınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
O, rahmetinin önünden rüzgârı müjdeci gönderendir. Nihayet bunlar (su ile yüklü) ağır ağır bulutları kaldırıb yüklendiği zaman (görürsün ki) biz on (lar) ı ölmüş bir mem
leke
te sevketmişizdir. Derken ona su indirmişizdir de orada her (türlüsünden) meyveler (mahsuller) çıkarmışızdır. İşte ölüleri de (diriltib kabirlerinden) böyle çıkaracağız biz. Gerek ki (bunları) iyi düşünüb ibret alasınız. ...
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Hem O, rüzgârları rahmetinin önünde müjdeci olarak gönderendir. Nihâyet (o rüzgarlar,) ağır (yağmur) bulutlar(ını) yüklendiği zaman, onu ölü bir mem
leke
te sevk ederiz; böylece oraya su indiririz de onunla her çeşit meyvelerden çıkarırız. İşte ölüleri (dekabirlerinden) böyle çıkarırız; tâ ki ibret alasınız!...
Əraf Suresi, 57. Ayet:
O'dur ki rahmetinin önünde rüzgarı müjdeci olarak gönderir. Nihayet bunlar, ağır yüklü bulutları yüklendiğinde; Biz, onu ölü bir mem
leke
te gönderir, su indirir ve onunla her tür mahsulleri yetiştiririz. İşte ölüleri de böylece çıkarırız. Ta ki iyice düşünüp ibret alasınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
O ki rüzgârları rahmetinin önünde müjdeci gönderir. Nihayet o rüzgârlar ağır ağır bulutları yüklenince, onu ölü bir mem
leke
te sevkederiz. Onunla oraya su indirir ve o su ile orada her türlüsünden meyveler çıkarırız. İşte ölüleri de biz böyle çıkaracağız. Umulur ki bundan ibret alırsınız....
Əraf Suresi, 58. Ayet:
Rabbinin izniyle güzel mem
leke
tin bitkisi (güzel) çıkar; kötü olandan ise faydasız bitkiden başka birşey çıkmaz. İşte biz, şükreden bir kavim için âyetleri böyle açıklıyoruz....
Əraf Suresi, 58. Ayet:
Toprağı verimli olan güzel bir mem
leke
tin nebâtı, Rabbinin izniyle çıkar (ve yetişir) fena ve verimsiz olan bir yerin nebâtı ise çıkmaz; çıkan da bir şeye yaramaz. İşte âyetleri, şükredecek bir kavim için böyle açıklarız....
Əraf Suresi, 58. Ayet:
(Toprağı verimli) hoş mem
leke
tin bitkisi Rabbının izniyle (yeşerip) çıkar. Kötü yerin bitkisi ise işe yaramaz, çıksa da hayırsız çıkar. İşte şükreden bir millet için âyetlerimizi böylece açık seçik bildiririz....
Əraf Suresi, 58. Ayet:
Rabbinin izniyle güzel mem
leke
tin bitkisi (güzel) çıkar; kötü olandan ise faydasız bitkiden başka birşey çıkmaz. İşte biz, şükreden bir kavim için âyetleri böyle açıklıyoruz....
Əraf Suresi, 58. Ayet:
Hoş mem
leke
tin nebatı rabbının izniyle çıkar, fenasının ise çıkmaz, çıkan da bir şey'e yaramaz, şükredecek bir kavm için âyetleri böyle tasrif ederiz...
Əraf Suresi, 58. Ayet:
Güzel mem
leke
tin bitkisi, Rabbinin izniyle çıkar. Kötüsünün ise çıkmaz, çıkan da birşeye yaramaz. Biz, şükreden bir topluluğa ayetlerimizi böyle türlü şekillerle açıklıyoruz....
Əraf Suresi, 58. Ayet:
Güzel mem
leke
tin bitkisi, Rabbinin izniyle çıkar; kötü olandan ise yararsız bitkiden başka bir şey çıkmaz. İşte biz, şükreden bir toplum için âyetleri böyle açıklarız....
Əraf Suresi, 58. Ayet:
(Toprağı verimli) güzel mem
leke
tin nebatı, Rabbinin izniyle (bol) çıkar. Fena olandan ise fâidesi pek az bir şeyden başkası çıkmaz. İşte şükredecek bir kavm için âyetleri böyle çeşidli olarak açıklarız. ...
Əraf Suresi, 58. Ayet:
İyi ve temiz mem
leke
tin bitkisi; Rabbının izniyle çıkar. Kötü olandan ise; faydası çok az olandan başkası çıkmaz. Şükreden bir kavim için ayetleri işte böyle yerli yerince açıklarız....
Əraf Suresi, 82. Ayet:
Kavminin cevabı ise sadece, “Çıkarın bunları mem
leke
tinizden! Güya onlar kendilerini fazla temiz tutan insanlar!..” demek oldu....
Əraf Suresi, 82. Ayet:
Kavminin cevabı: Onları (Lût'u ve taraftarlarını) mem
leke
tinizden çıkarın; çünkü onlar fazla temizlenen insanlarmış! demelerinden başka bir şey olmadı....
Əraf Suresi, 82. Ayet:
Kavminin, her seferinde cevabı: 'Onları mem
leke
tinizden çıkarın. Belli ki, bunlar kendilerini ahlâka, kanuna, sağlığa aykırı çirkin fiillerden uzak tutarak temizliğe riayet eden insanlar' demelerinden ibaretti....
Əraf Suresi, 82. Ayet:
Lût’un bu sözüne karşı, kavminin (birbirlerine) cevabı: “-Lût’u ve ona bağlı olanları mem
leke
tinizden çıkarın. Çünkü bunlar, eteklerini, erkeklere varmak hususunda çok temiz tutan insanlardır” demekten başka olmamıştır....
Əraf Suresi, 82. Ayet:
Kavminin cevabı: Onları (Lût'u ve taraftarlarını) mem
leke
tinizden çıkarın; çünkü onlar fazla temizlenen insanlarmış! demelerinden başka bir şey olmadı....
Əraf Suresi, 82. Ayet:
Kavminin ise şöyle demelerinden başka cevabı olmadı: çıkarın bunları mem
leke
tinizden, çünkü bunlar eteklerini çok temiz tutan insanlar...
Əraf Suresi, 82. Ayet:
Kavminin cevabı ise: «Çıkarın şunları mem
leke
tinizden; çünkü onlar, eteklerini çok temiz tutan insanlardır!» demelerinden başka birşey değildi....
Əraf Suresi, 82. Ayet:
Kavminin cevâbı «Çıkarın onları mem
leke
tinizden. Çünkü onlar fazla temizlik yapar insanlardır» demelerinden başka (bir şey) olmadı. ...
Əraf Suresi, 82. Ayet:
Hâlbuki kavminin cevâbı (alay ederek): 'Onları mem
leke
tinizden çıkarın! Çünki onlar fazla temizlenen insanlarmış!' demelerinden başka bir şey olmadı....
Əraf Suresi, 82. Ayet:
Kavminin cevabı sadece; çıkarın onları mem
leke
tinizden. Çünkü onlar, fazla temizlik yapan insanlarmış, demek oldu....
Əraf Suresi, 82. Ayet:
Kavminin cevabı sadece şöyle demek oldu: “Onları (Lut âilesini) mem
leke
tinizden çıkarın. Çünkü onlar güya temiz kalmaya uğraşan insanlarmış!”...
Əraf Suresi, 82. Ayet:
Kavminin cevabı: -Çıkarın onları mem
leke
tinizden, çünkü onlar temiz olmaya özenen insanlarmış! demekten başka bir şey olmadı....
Əraf Suresi, 82. Ayet:
Halkının ona verdiği cevap şundan ibaret oldu: "Çıkarın bu adamları mem
leke
tinizden!Çünkü bu beyler pek temiz insanlar!"...
Əraf Suresi, 88. Ayet:
Şu’ayb’ın kavminden büyüklük taslayan ileri gelenler dediler ki: “Ey Şu’ayb! Andolsun, ya kesinlikle bizim dinimize dönersiniz ya da mutlaka seni ve seninle birlikte inananları mem
leke
timizden çıkarırız.” Şu’ayb, “İstemesek de mi?” dedi....
Əraf Suresi, 88. Ayet:
Kavminden ileri gelen kibirliler dediler ki: "Ey Şuayb! Seni ve seninle beraber inananları mem
leke
timizden kesinlikle çıkaracağız veya dinimize döneceksiniz" (Şuayb): İstemesek de mi? dedi....
Əraf Suresi, 88. Ayet:
Kavminin büyüklük taslayan serkeş zorba kodamanları: 'Yâ Şuayb, ya seni ve seninle beraber iman edenleri mem
leke
timizden kesinlikle çıkaracağız, ya da geleneksel düzenimize döneceksin, bizim yaşadığımız hayatı benimseyeceksin' dediler. Şuayb: 'İstemesek de mi, baskıyla, zorla bunları yaptıracaksınız?' dedi....
Əraf Suresi, 88. Ayet:
Şuayb’ın kavminden iman etmeyi kibirlerine yediremiyen ileri gelenler: “- Yâ Şuayb; Seni ve beraberindeki iman edenleri muhakkak mem
leke
timizden çıkaracağız, veyahut bizim dinimize döneceksiniz.” dediler. Şuayb şöyle dedi: “- dininizi, istemediğimiz ve hoşlanmadığımız halde mi, (bizi geri çevireceksiniz?)....
Əraf Suresi, 88. Ayet:
Kavminden ileri gelen kibirliler dediler ki: «Ey Şuayb! Seni ve seninle beraber inananları mem
leke
timizden kesinlikle çıkaracağız veya dinimize döneceksiniz» (Şuayb): İstemesek de mi? dedi....
Əraf Suresi, 88. Ayet:
Kavminden büyüklenmek isteyen cumhur cemaat, ya Şuayb! kat'iyyen, dediler: Seni de seninle beraber iyman edenleri de mem
leke
timizden çıkarırız, yâhud ki sureti kat'iyede milletimize dönersiniz; ya, dedi, istemezsek de mi?...
Əraf Suresi, 88. Ayet:
Kavminden büyüklenmek isteyen cumhur cemaat dediler ki: «Ey Şuayb, mutlaka seni ve seninle birlikte iman edenleri mem
leke
timizden çıkaracağız, ya da muhakkak dinimize döneceksiniz.» Dedi ki: «İstemesek de mi?»...
Əraf Suresi, 88. Ayet:
Onun kavminden (îman etmeyi) kibirlerine yediremeyen kodamanlar şöyle dedi: «Ey Şuayb, seni ve beraberindeki îman edenleri ya muhakkak mem
leke
timizden çıkaracağız, yahud mutlaka bizim dînimize döneceksiniz». O: «Ya istemesek de mi?» dedi. ...
Əraf Suresi, 88. Ayet:
Kavminden büyüklük taslayan ileri gelenler dedi ki: 'Ey Şuayb! (Ya) mutlaka seni ve berâberindeki îmân edenleri mem
leke
timizden çıkaracağız veya kesinlikle dînimizedönersiniz!' (Şuayb) dedi ki: '(Biz bu teklîfinizi) çirkin bulan kimseler olsak da mı?'...
Əraf Suresi, 88. Ayet:
Kavminden büyüklük taslayan ileri gelenler dediler ki: Ey Şuayb; seni ve beraberindeki inanmış olanları, ya mem
leke
timizden çıkarırız veya mutlaka bizim dinimize dönersiniz. Dedi ki: İstemezsek de mi?...
Əraf Suresi, 88. Ayet:
Kavminin büyüklük taslayan ileri gelenleri dediler ki: “Ey Şuayb! Seni ve seninle beraber inananları mem
leke
timizden çıkaracağız, yahut dinimize dönersiniz. ” O da: “Biz istemesek de mi?” dedi....
Əraf Suresi, 94. Ayet:
Biz hiçbir mem
leke
te bir peygamber göndermedik ki (karşı çıkmaktan vazgeçip) yalvarıp yakarsınlar diye ora halkını yoksulluk ve sıkıntıya uğratmış olmayalım....
Əraf Suresi, 94. Ayet:
Biz hangi mem
leke
te bir peygamber gönderdiysek onun halkı yalvarıp yakarsınlar diye, mutlaka onları dayanılmaz bir zorluk (yoksulluk) ve sıkıntıyla yakalayıvermişiz....
Əraf Suresi, 94. Ayet:
Biz herhangi bir mem
leke
te bir peygamber gönderdikse, önce halkını (peygamberlerini tanımadıklarından) şiddet ve zaruretle sıkmışız ki, yalvarıp yakarsınlar....
Əraf Suresi, 94. Ayet:
Hangi mem
leke
te bir peygamber gönderdiysek mutlaka oranın halkını, yalvarıp yakarsınlar (gafletten uyansınlar) diye bir takım sıkıntı, darlık ve şiddete (tâbi) tutup (hırpalamışızdır)....
Əraf Suresi, 94. Ayet:
Biz hangi mem
leke
te bir Peygamber gönderdikse iptida ahâlisini şiddet ve zaruretle sıkmışızdır ki niyaza düşsünler...
Əraf Suresi, 94. Ayet:
Biz hangi mem
leke
te bir peygamber gönderdiysek onun ehli (halkı) yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka onları dayanılmaz bir zorluk (yoksulluk) ve sıkıntıyla yakalayıvermişiz....
Əraf Suresi, 94. Ayet:
Biz hangi mem
leke
te bir peygamber gönderdi isek onun halkını (peygamberlerini tanımamaları yüzünden) yalvarıb yakarsınlar diye mutlakaa fakirlikle, şiddetle, hastalıkla (sıkıb) yakaladık. ...
Əraf Suresi, 94. Ayet:
Bir mem
leke
te bir peygamber göndermedik ki, illâ onun ahalisini fakr ile ve hastalık ile yakaladık. Tâ ki yalvarıp yakarsınlar....
Əraf Suresi, 94. Ayet:
Biz hangi mem
leke
te bir peygamber gönderdikse oranın halkını yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka yoksulluk ve darlıkla sıkmışızdır....
Əraf Suresi, 94. Ayet:
Biz hangi mem
leke
te bir peygamber gönderdiysek onun halkı yalvarıp yakarsınlar diye, mutlaka onları dayanılmaz bir zorluk (yoksulluk) ve sıkıntıyla yakalayıvermişiz....
Əraf Suresi, 96. Ayet:
Eğer, o mem
leke
tlerin halkları iman etseler ve Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereketler(in kapılarını) açardık. Fakat onlar yalanladılar, biz de kendilerini işledikleri günahlarından dolayı yakalayıverdik....
Əraf Suresi, 96. Ayet:
Mem
leke
tlerin halkı inansalar ve çekinselerdi gökyüzünden üstlerine bereket yağdırır, yeryüzünden bereket fışkırtırdık, fakat inkâr ettiler de kazandıkları suç yüzünden onları azâba uğrattık....
Əraf Suresi, 96. Ayet:
Eğer o mem
leke
tlerin halkı, iman edip Allah’dan korkmuş olsaydılar, muhakkak ki üzerlerine yerden ve gökten bereketler açardık. Fakat onlar, peygamberleri yalanladılar da, kendilerini, yapmış oldukları küfür yüzünden azabla yakalayıverdik....
Əraf Suresi, 96. Ayet:
Eğer o mem
leke
tlerin ahalisi iyman edib Allahdan korksaydılar elbette üzerlerine yerden gökten bereketler açardık, ve lâkin tekzib ettiler de kendilerini kesibleriyle tuttuk alıverdik...
Əraf Suresi, 96. Ayet:
Eğer o mem
leke
tler halkı îman edib de (küfür ve isyandan) sakınmış olsalardı elbette üzerlerine gökden ve yerden nice bereket (hazîne) ler (ini) açardık. Fakat onlar (peygamberlerini) yalanladılar da biz de kazanmakda oldukları (küfür ve isyan) yüzünden onları tutub yakaladık. ...
Əraf Suresi, 96. Ayet:
Eğer o mem
leke
tlerin halkı inansalardı ve bize karşı gelmekten sakınsalardı; elbette onlara göğün ve yerin bolluklarını verir, bereketler açardık. Fakat yalanladılar, biz de onları yaptıklarına karşılık yakalayıverdik....
Əraf Suresi, 97. Ayet:
Mem
leke
tlerin halkları geceleyin uyurken kendilerine azabımızın gelmesinden emin mi oldular?...
Əraf Suresi, 97. Ayet:
Mem
leke
tlerdeki halk, uykuya dalmışken geceleyin ansızın azâbımızın gelip çatmayacağından emin mi?...
Əraf Suresi, 97. Ayet:
O mem
leke
tlerin halkı (kâfirler), geceleyin uyurlarken, azabımızın kendilerine inivermesinden emin mi oldular?...
Əraf Suresi, 97. Ayet:
O mem
leke
tlerin halkı, kendileri geceleyin uyurlarken, azabımızın onlara gelib çatmasından (korkmayıb) emin mi oldu (lar)? ...
Əraf Suresi, 97. Ayet:
Yoksa o mem
leke
tlerin halkı geceleyin uyurlarken kendilerine azabımızın gelemeyeceğinden emin mi oldular?...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Ya da o mem
leke
tlerin halkları kuşluk vakti gülüp oynarken kendilerine azabımızın gelmesinden emin mi oldular?...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Yahut mem
leke
tlerdeki halk, kuşluk çağı oynayıp dururken azâbımızın birdenbire gelmeyeceğinden emin mi?...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Yine o mem
leke
tlerin halkı, gündüz ortasında oynayıp eğlenirlerken, azabımızın gelip çatmasından emin mi oldular....
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Yoksa o mem
leke
tlerin ehâlîsi, kendileri güpegündüz oynarlarken, azabımızın onlara gelib çatmasından mı (korkmayıb) emîn oldu (lar)? ...
Əraf Suresi, 98. Ayet:
Yahut o mem
leke
tlerin halkı kuşluk vakti eğlenirlerken kendilerine azabımızın gelemeyeceğinden emin mi oldular?...
Əraf Suresi, 101. Ayet:
İşte mem
leke
tler! Onların haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Andolsun, peygamberleri onlara apaçık deliller getirmişti. Fakat onlar daha önce yalanladıklarına inanacak değillerdi. Allah, kâfirlerin kalplerini işte böyle mühürler....
Əraf Suresi, 101. Ayet:
İşte yok olup giden mem
leke
tler! Onların başlarına gelen felâketlerin bir kısmını sana anlatıyoruz. Andolsun ki, Rasulleri onlara apaçık deliller, mûcizelerle gelmişlerdi. Fakat önceden yalanladıkları hakikatlere iman edecek değillerdi. İşte Allah, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirlerin kalplerini, kafalarını böyle anlayışsız hale getirir....
Əraf Suresi, 101. Ayet:
İşte o mem
leke
tlerin durumu ki, ey Rasûlüm, Biz sana onların haberlerinden bir kısmını anlatıyoruz. Andolsun, O mem
leke
tlerin halkına, peygamberleri açık mûcizeler getirmişti. Öyle iken iman etmek istemediler. Çünkü ondan önce inkâr etmeyi âdet edinmişlerdi. Allah kâfirlerin kalblerini işte böyle mühürler....
Əraf Suresi, 101. Ayet:
İşte o mem
leke
tler, bunların başına gelenlerden bâ'zısını sana kıssa olarak nakl ediyoruz; celâlım hakkı için onlara Peygamberleri beyyinelerle geldiler öyle iken iyman etmek istemediler, çünkü ondan evvel inkâr etmeği âdet etmişlerdi, Allah kâfirlerin kalblerini işte böyle tab'eder...
Əraf Suresi, 101. Ayet:
İşte o mem
leke
tler (in haali! Habîbim) sana onların haberlerinden bir kısmını naklediyoruz. Andolsun ki peygamberleri onlara apaçık alâmetler (mu'cizeler) getirmişdir. Fakat daha evvelden yalanlamış oldukları şeylere îman etmediler. İşte kâfirlerin yüreklerine Allah böyle mühür basar. . ...
Əraf Suresi, 101. Ayet:
İşte o mem
leke
tler!. . Onların haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Andolsun ki, peygamberleri onlara apaçık deliller getirmişlerdi. Fakat önceden yalanladıklarından ötürü inanmadılar. İşte Allah kâfirlerin kalplerini böyle mühürler....
Əraf Suresi, 109. Ayet:
(109-11) 0 Firavun milletinin ileri gelenleri, «Dogrusu bu bilgin bir sihirbazdir, sizi mem
leke
tinizden cikarmak istiyor, dediler. Firavun: ne buyurursunuz?» dedi....
Əraf Suresi, 109. Ayet:
(109-110) Firavun milletinin ileri gelenleri, 'Doğrusu bu bilgin bir sihirbazdır, sizi mem
leke
tinizden çıkarmak istiyor' dediler. Firavun: 'Ne buyurursunuz?' dedi....
Əraf Suresi, 110. Ayet:
(109-11) 0 Firavun milletinin ileri gelenleri, «Dogrusu bu bilgin bir sihirbazdir, sizi mem
leke
tinizden cikarmak istiyor, dediler. Firavun: ne buyurursunuz?» dedi....
Əraf Suresi, 110. Ayet:
(109-110) Firavun milletinin ileri gelenleri, 'Doğrusu bu bilgin bir sihirbazdır, sizi mem
leke
tinizden çıkarmak istiyor' dediler. Firavun: 'Ne buyurursunuz?' dedi....
Əraf Suresi, 132. Ayet:
Ve kâlû mehmâ te’tinâ bihî min âyetin li tesharenâ bihâ fe mâ nahnu
leke
bi mu’minîn(mu’minîne). ...
Əraf Suresi, 132. Ayet:
1.
ve kâlû
: ve dediler
2.
mehmâ
: ne, her ne, ne olsa
3.
te'ti-nâ
: sen bize getirirsin
4.
bi-hi
: onu
...
Əraf Suresi, 134. Ayet:
Ve lemmâ vakaa aleyhimur riczu kâlû yâ mûsed’u lenâ rabbeke bi mâ ahide indek(indeke), le in keşefte anner ricze le nu’minenne
leke
ve le nursilenne meake benî isrâîl(isrâîle). ...
Əraf Suresi, 134. Ayet:
1.
ve lemmâ
: ve ... olduğu zaman, olunca
2.
vakaa
: vaki oldu,vuku buldu
3.
aleyhim er riczu
: üzerlerine azap
4.
kâlû
Əraf Suresi, 161. Ayet:
O zaman onlara denilmişti ki: “Şu mem
leke
te yerleşin. Orada dilediğiniz gibi yiyin ve ‘Hıtta (Ya Rabbi, bizi affet)’ deyin. Kentin kapısından eğilerek tevazu ile girin ki biz de sizin hatalarınızı bağışlayalım. İyilik edenlere daha da fazlasını vereceğiz.”...
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
İz entum bil udvetid dunyâ ve hum bil udvetil kusvâ ver rekbu esfele minkum, ve lev tevâadtum lehteleftum fîl mîâdi ve lâkin li yakdiyallâhu emren kâne mef'ûlen li yehlike men he
leke
an beyyinetin ve yahyâ men hayye an beyyineh (beyyinetin), ve innallâhe le semîun alîm(alîmun)....
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
1.
iz
: olduğu zaman
2.
entum
: siz
3.
bil udvetid dunyâ
(bi el udveti ed dunyâ)
(udve)
(dünya)
: vadinin yakın kenarında
: (vadinin kenarı, kıyısı)
: (edna (yakın) kelimesinin mue...
Ənfal Suresi, 47. Ayet:
Mem
leke
tlerinden çalım satarak, halka gösteriş yaparak savaşa çıkan ve Allah yolundan insanları uzaklaştıranlar gibi olmayın. Allah onların bütün yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır....
Ənfal Suresi, 72. Ayet:
İman edip baskı, zulüm ve işkencenin hâkim olduğu mem
leke
tlerinden, özgürce Allah’a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için hicret edenler, Allah yolunda, İslâm uğrunda, mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve muhacirleri bağırlarına basıp yardım edenler, işte onlar birbirlerinin dostları, velîleridir. Birbirlerinin işlerini görürler, haklarını ve menfaatlerini korurlar. Kamu görevlerini icraya birbirlerini yetkili kılarlar. İman edip de, özgürce Allah’a kulluk ve ibadet etmek, ...
Ənfal Suresi, 75. Ayet:
Sonradan iman edip baskı, zulüm ve işkencenin hâkim olduğu mem
leke
tlerinden özgürce Allah’a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için hicret ederek, sizinle beraber hayatlarını ortaya koyarak, konuşarak, yazarak, hesapsız servet harcayarak, cihad edenler de sizdendir. Allah’ın kitabına göre yakın akrabalar birbirlerinin vârisi olmaya daha lâyıktırlar. Her şey, Allah’ın ilmi, planı ve iradesi dâhilinde gerçekleşmektedir....
Tövbə Suresi, 43. Ayet:
Afâllâhu anke, lime ezinte lehum hattâ yetebeyyene
leke
llezîne sadakû ve ta'lemel kâzibîn(kâzibîne)....
Tövbə Suresi, 43. Ayet:
1.
afâ allâhu
: Allah affetti
2.
anke
: seni
3.
lime
: niye, neden
4.
ezinte
: izin verdin
Tövbə Suresi, 48. Ayet:
Lekadibtegûl fîtnete min kablu ve kallebû
leke
l umûre hattâ câel hakku ve zahere emrullâhi ve hum kârihûn(kârihûne)....
Tövbə Suresi, 48. Ayet:
1.
lekad
: andolsun
2.
ibtegû el fîtnete
: fitne çıkarmak istediler
3.
min kablu
: daha önceden, daha önce
4.
ve kallebû
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakalar, Allahdan bir farz olarak, ancak fakirlere, miskinlere, (sadakaların) üzerine me'mur olanlara, kalbleri (müslümanlığa) alışdırılmak istenenlere, kölelere, esirlere, (borcundan fazla nisaabı olmayan) borçlulara, Allah yolunda (harcamıya) ve yol oğluna (ya'ni mem
leke
tinde zengin bile olsa meşru' bir maksadla seyr-ü sefer ederken muhtâc kalmış olan yolculara) mahsusdur. Allah hakkıyle bilendir, tam hüküm ve hikmet saahibidir. ...
Tövbə Suresi, 81. Ayet:
Allahın peygamberine muhaalefet için (savaşdan) geri kalan (münafık) lar (mem
leke
tlerinden çıkmayıb) oturmalarıyle sevindi (ler), Allah yolunda mallariyle, canlariyle cihâd etmeyi çirkin gördüler ve: «Bu sıcakda harbe çıkmayın» dediler. De ki: «Cehennemin ateşi daha sıcak». İyice bilmiş olsalardı... ...
Tövbə Suresi, 91. Ayet:
Allaha ve Resulüne hayrhah olmak şartiyle ne zaiflere, ne hastalara, ne de (fakirliklerinden dolayı seferde) harcayacaklarını bulamayanlara (geri kalmakda) bir günâh (ve mes'ûliyyet) yokdur. (Onlar geri kalmakla beraber mem
leke
tde iyilik ediyorlar), iyilik edenlere karşı (da muâhazeye) bir yol yokdur. Allah çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir. ...
Tövbə Suresi, 91. Ayet:
Allah ve Resulüne sadık kalmak, onlar hakkında iyi düşünceler taşımak şartıyla zayıflara, hastalara ve savaşta harcama imkânı bulamadığından dolayı savaşa katılamayanlara sorumluluk yoktur. Zira onlar, geri kalmakla beraber, mem
leke
tlerinde iyilik ediyorlar. İyilik edenlere diyecek bir şey yoktur. Gerçekten Allah gafurdur, rahîmdir (affı ve merhameti boldur)....
Yunus Suresi, 26. Ayet:
Güzel davrananlara daha güzel karşılık, bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir toz (kara
leke
) bulaşır ne de bir horluk (gelir). İşte onlar cennet ehlidirler. Ve onlar orada ebedî kalacaklardır....
Yunus Suresi, 26. Ayet:
İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman önderlere, idarecilere, askerî erkâna ve müslümanlara, devlet nimeti, daha güzel mükâfat var. Fazlası da, cemâl-i ilâhîyi görme de var. Yüzlerine ne siy...
Yunus Suresi, 26. Ayet:
İman edip güzel bir amel işleyenlere cennet ve bir de Allah’ın Cemalini görmek var. Onların yüzlerine ne bir
leke
bulaşır, ne de bir zillet... İşte bunlar cennetliktirler, kendileri orada ebedî olarak kalıcıdırlar....
Yunus Suresi, 26. Ayet:
Güzel davrananlara daha güzel karşılık, bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir toz (kara
leke
) bulaşır ne de bir horluk (gelir). İşte onlar cennet ehlidirler. Ve onlar orada ebedî kalacaklardır....
Yunus Suresi, 26. Ayet:
Dünyada iyi işler yapanlara daha iyi bir karşılık ve fazlası vardır. Onların yüzlerini ne kara
leke
ve ne de horlanmışlık kaplar. Onlar cennetliklerdir, orada ebedi olarak kalacaklardır....
Yunus Suresi, 26. Ayet:
İyi ve güzel davranışlarda bulunanlara en güzel mükâfat yani cennet ile daha da fazlası olarak Allah’ın cemalini görmek var. Onların yüzlerine ne bir
leke
bulaşır, ne de bir zillet! İşte onlar cennetliktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır....
Yunus Suresi, 26. Ayet:
(îmân etmek suretiyle) güzel ameller işleyenlere cennet ve bir de ziyade vardır. (Bu ziyade Allah'ı görmeleridir.) Onların yüzlerine ne bir toz (
leke
si) bulaşır, ne de bir zillet!... İşte bunlar cennetliklerdir, orada ebedî kalıcılardır....
Yunus Suresi, 26. Ayet:
Güzel davrananlara daha güzel karşılık, bir de fazlası vardır. Onların yüzlerine ne bir toz (kara
leke
) bulaşır, ne de bir horluk (gelir). İşte onlar cennet ehlidirler ve onlar orada ebedî kalacaklardır....
Yunus Suresi, 26. Ayet:
Güzel amel edenlere daha güzel mükâfat (cennet) bir de fazlası vardır. Onlann yüzlerine ne bir toz (kara
leke
) bulaşır, ne de bir horluk gelir. İşte onlar cennet ehlidir. Ve onlar orada ebedî kalacaklardır....
Yunus Suresi, 83. Ayet:
Firavun ile kavmin ileri gelenlerinden başlarına bir belâ gelir diye korktukları için, Musa'ya, kavminden genç bir neslin dışında iman eden olmadı. Firavun gerçekten de mem
leke
tte bir zorba kesilmişti ve çok aşırı giden biriydi....
Yunus Suresi, 98. Ayet:
Yûnus’un kavminden başka, keşke (azabı görmeden) iman edip, imanı kendisine fayda veren bir tek mem
leke
t halkı olsaydı! (Yûnus’un kavmi) iman edince, dünya hayatında (sürüklenebilecekleri) rezillik azabını onlardan uzaklaştırmış ve onları belli bir zamana kadar yararlandırmıştık....
Yunus Suresi, 98. Ayet:
Helâk ettiğimiz mem
leke
tlerin halkları, keşke helâke maruz kalmadan iman etselerdi de, imanları kendilerine fayda sağlasaydı. Sadece Yûnus’un kavmi helâk olmak üzereyken iman edince, kendilerinden dünya hayatındaki rezillik rüsvaylık cezasını kaldırdık. Bir vakte kadar onları rahata kavuşturduk....
Yunus Suresi, 98. Ayet:
Azab inmeden önce, iman edip de bu imanları kendilerine fayda vermiş bir mem
leke
t halkı bulunsaydı ya! Ancak Yûnus’un kavmi iman edince, dünya hayatındaki o perişanlık azabını kendilerinden kaldırdık ve onları bir müddete kadar faydalandırdık....
Yunus Suresi, 98. Ayet:
Fakat o vakit iyman edip de iymanları kendilerine fâide vermiş bir mem
leke
t olsa idi? Ancak Yunüsün kavmi iyman ettikleri vakıt Dünya hayatta o rüsvalık azâbını kendilerinden açmış ve bir zamana kadar onları müstefid etmiş idik...
Yunus Suresi, 98. Ayet:
Keşke o vakit iman edip de imanları kendilerine fayda vermiş bir mem
leke
t olsaydı? Ancak Yunus'un kavmi iman ettikleri vakit, dünya hayatında o rüsvaylık azabını kendilerinden açmış ve belirli bir zamana kadar onları faydalandırmıştık....
Yunus Suresi, 98. Ayet:
(Azabımız gelib çatdığı zaman) îman edib de bu îmanı kendisine fâide vermiş bir mem
leke
t (halkı) bulunsaydı ya! (Bu, asla vaaki' olmamışdır). Ancak Yunus'un kavmi müstesnadır ki bunlar îman edince kendilerinden dünyâ hayaatındaki rüsvaylık azabını uzaklaşdırıb giderdik ve onları daha bir zamama kadar (yaşatıb) fâidelendirdik. ...
Yunus Suresi, 98. Ayet:
(Azap geleceği vakitte) iman edip de imanı kendisine fayda sağlayan bir mem
leke
t halkı varsa, şüphesiz ki Yunus'un kavmidir. İman ettiklerinde kendilerinden dünya hayatındaki rüsvaylık azabını kaldırdık ve onları bir süre daha (bu dünyada) faydalandırdık....
Yunus Suresi, 98. Ayet:
Azap gelip çattığı zaman imana gelip de bu imanı kendilerine fayda vermiş olan bir tek mem
leke
t halkı olsun, bulunsaydı ya! Asla böyle bir şey vaki olmamıştır. Ancak Yunus’un halkı müstesnadır ki bunlar iman edince, kendilerinden dünya hayatındaki rüsvaylık azabını uzaklaştırıp giderdik ve onları bir süre daha yaşattık....
Hud Suresi, 12. Ayet:
Fe leal
leke
târikun ba'da mâ yûhâ ileyke ve dâikun bihî sadruke en yekûlû lev lâ unzile aleyhi kenzun ev câe meahu melek(melekun), innemâ ente nezîr(nezîrun), vallâhu alâ kulli şey'in vekîl(vekîlun)....
Hud Suresi, 40. Ayet:
Hattâ izâ câe emrunâ ve fâret tennûru kulnâhmil fîhâ min kullin zevceynisneyni ve eh
leke
illâ men sebeka aleyhil kavlu ve men âmen(âmene), ve mâ âmene meahû illâ kalîl(kalîlun). ...
Hud Suresi, 46. Ayet:
Kâle yâ nûhu innehu leyse min ehlik(ehlike), innehu amelun gayru salih(salihin), fe lâ tes'elni mâ leyse
leke
bihî ilm(ilmun), innî eızuke en tekûne minel câhilîn(câhilîne)....
Hud Suresi, 46. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
yâ nûhu
: ey Nuh
3.
inne-hu
: muhakkak ki o
4.
leyse
: değildir
Hud Suresi, 47. Ayet:
Kâle rabbi innî eûzu bike en es'e
leke
mâ leyse lî bihî ilm(ilmun), ve illâ tagfirlî ve terhamnî ekun minel hâsirîn(hâsirîne). ...
Hud Suresi, 53. Ayet:
Kâlû yâ hûdu mâ ci'tenâ bibeyyinetin ve mâ nahnu bi târikî âlihetinâ an kavlike ve mâ nahnu
leke
bi muminîn(muminîne)....
Hud Suresi, 53. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
yâ hûdu
: ey Hud
3.
mâ ci'te-nâ bi
: bize getirmedin
4.
beyyinetin
: delil, apaçık bir belge,...
Hud Suresi, 65. Ayet:
Nihayet o devenin ayaklarını keserek onu öldürdüler. Bunun üzerine sâlih şöyle dedi: “- Mem
leke
tinizde üç gün daha yaşayadurun. İşte bu, yalan çıkarılamıyan bir vaaddir.”...
Hud Suresi, 65. Ayet:
Derken, onu, ayaklarını keserek öldürdüler. Bunun üzerine (Saalih) dedi ki: «Mem
leke
tinizde üç gün daha yaşayın. İşte bu, yalanı çıkarılamayacak bir tehdîddir». ...
Hud Suresi, 82. Ayet:
Onlara azab emrimiz gelince, o mem
leke
tin üstünü altına getirdik ve üzerlerine, arka arkaya ateşte pişirilmiş çamurdan taşlar yağdırdık....
Hud Suresi, 82. Ayet:
Vaktâ ki emrimiz geldi o mem
leke
tin üstünü altına geçirdik ve üzerlerine istif edilmiş siccîlden taşlar yağdırdık...
Hud Suresi, 82. Ayet:
Emrimiz geldiğinde, o mem
leke
tin üstünü altına geçirdik ve üzerlerine balçıktan pişirilmiş istif taşlar yağdırdık....
Hud Suresi, 82. Ayet:
(82-83) Vaktaki (azâb) emrimiz geldi, (o mem
leke
tin) üstünü altına getirdik ve tepelerine balçıkdan pişirilmiş, istif edilmiş taşlar yağdırdik ki onlar Rabbinin katında hep damgalanmışlardı. Onlar zaalimlerden uzak değildir. ...
Hud Suresi, 82. Ayet:
Vaktaki azap emrimiz gelince, o mem
leke
tin altını üstüne getirdik ve tepelerine pişirilmiş balçıktan taşları arka arkaya yağdırdık....
Hud Suresi, 83. Ayet:
(82-83) Vaktaki (azâb) emrimiz geldi, (o mem
leke
tin) üstünü altına getirdik ve tepelerine balçıkdan pişirilmiş, istif edilmiş taşlar yağdırdik ki onlar Rabbinin katında hep damgalanmışlardı. Onlar zaalimlerden uzak değildir. ...
Hud Suresi, 85. Ayet:
'Ey kavmim! Ölçüyü ve tartıyı, adaletle, tam olarak yapın. Halkın malını çalıp çırpmayın. Fesat çıkarıp da mem
leke
ti birbirine katmayın....
Hud Suresi, 100. Ayet:
(Ey Muhammed!) Bunlar o mem
leke
tlerin haberlerinden bazılarıdır. Onları sana anlatıyoruz. Onlardan ayakta duranlar da var, yıkılıp gidenler de....
Hud Suresi, 100. Ayet:
(Ey Muhammed!) İşte bu, (halkı helâk olmuş) mem
leke
tlerin haberlerindendir. Biz onu sana anlatıyoruz; onlardan (bugüne kadar izleri) kalan da vardır, biçilmiş ekin (gibi yok olan) da vardır....
Hud Suresi, 100. Ayet:
İşte bunlar, insanlığa ders olsun diye sana anlattığımız, helâk olmuş mem
leke
tlerin başlarına gelen felâket haberlerinden bazılarıdır. Onlardan ayakta kalanlar var, kalıntıları olanlar, biçilmiş ekine benzeyenler de var....
Hud Suresi, 100. Ayet:
İşte bu, helâk olmuş mem
leke
tlerin haberlerindendir ki, onu sana anlatıyoruz. O mem
leke
tlerin bâzısının izi kalmıştır, bâzısı da ekin gibi biçilmiş yok olmuştur....
Hud Suresi, 100. Ayet:
(Ey Muhammed!) İşte bu, (halkı helâk olmuş) mem
leke
tlerin haberlerindendir. Biz onu sana anlatıyoruz; onlardan (bugüne kadar izleri) kalan da vardır, biçilmiş ekin (gibi yok olan) da vardır....
Hud Suresi, 100. Ayet:
İşte bu helâk olmuş mem
leke
tlerin önemli haberlerindendir. Sana onu kıssa olarak anlatıyoruz. Onlardan yerinde duranlar da var, biçilenler (yok olup gidenler) de....
Hud Suresi, 100. Ayet:
Sana kıssa olarak bildirmekde olduğumuz bu (haberler, helak olmuş) mem
leke
tlerin haberlerindendir ki onların kimi (nin izleri) ayakda kalmış, (kimi de) biçilmiş ekin (gibi yok olmuşdur). ...
Hud Suresi, 100. Ayet:
Bunlar sana anlattığımız, o mem
leke
tlerin haberleridir. Onların bir kısmı hâlâ duruyor, bir kısmı ise silinip gitmiştir....
Hud Suresi, 102. Ayet:
Zulme sapmış mem
leke
tlerin halkını yakaladığında, Rabbinin yakalaması işte böyledir! Şüphesiz O’nun yakalaması can yakıcı ve şiddetlidir....
Hud Suresi, 102. Ayet:
Rabbin, haksızlık eden mem
leke
tleri (onların halkını) yakaladığında, onun yakalayışı işte böyle (şiddetlidir). Şüphesiz onun yakalaması pek elem vericidir, pek çetindir!...
Hud Suresi, 102. Ayet:
Baskıyı, zulmü, işkenceyi, isyanı ve küfrü alışkanlık haline getiren, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen bir mem
leke
ti cezalandırırken, senin Rabbin işte böyle cezalandırır. Onun cezalandırması çok can yakıcı, çok inletici, çok müthiştir....
Hud Suresi, 102. Ayet:
İşte Rabbin, zulümkâr mem
leke
tleri çarptığı zaman, böyle yakalayıp çarpar. Doğrusu onun cezalandırması çok acıklıdır, pek şiddetlidir....
Hud Suresi, 102. Ayet:
Rabbin, haksızlık eden mem
leke
tleri (onların halkını) yakaladığında, onun yakalayışı işte böyle (şiddetlidir). Şüphesiz onun yakalaması pek elem vericidir, pek çetindir!...
Hud Suresi, 102. Ayet:
İşte Rabbin, zalim mem
leke
tleri cezalandırdığı zaman böyle cezalandırır. Çünkü O'nun cezası çok acı, çok çetindir....
Hud Suresi, 102. Ayet:
Rabbinin yakalayışı — (ahâlîsi) zulmeder halde bulunan mem
leke
tleri yakaladığı zaman — işte böyle (olur). Şübhesiz ki Onun çarpması (cezası) pek acıklıdır, pek çetindir. ...
Hud Suresi, 102. Ayet:
Halkı zâlim olan mem
leke
ti Rabbin yakaladığı zaman işte böyle yakalar. O'nun yakalaması pek acı ve pek şiddetlidir....
Yusif Suresi, 5. Ayet:
Kâle yâ buneyye lâ taksus ru’yâke alâ ihvetike fe yekîdû
leke
keydâ(keyden), inneş şeytâne lil insâni aduvvun mubîn(mubînun)....
Yusif Suresi, 5. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
yâ buneyye
: ey oğul
3.
lâ taksus
: anlatma, nakletme
4.
ru'yâ-ke
: senin rüyan
Yusif Suresi, 11. Ayet:
Kâlû yâ ebânâ mâ
leke
lâ te’mennâ alâ yûsufe ve innâ lehu lenâsıhûn(lenâsıhûne)....
Yusif Suresi, 11. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
yâ ebâ-nâ
: ey babamız
3.
mâ
leke
: sana ne oluyor, ne oldu
4.
lâ te'men-nâ alâ
: bize emniye...
Yusif Suresi, 18. Ayet:
Üzerinde yalancıktan bir kan
leke
siyle gömleğini getirdiler. Yakup: 'Hayır, size inanmıyorum. Nefisleriniz sizi aldatarak kötü bir plan yapmaya sürükledi. Artık bana, güzelce sabretmek, metanetli olmak düşüyor. Bu yakıştırmalarınıza karşı, yardımına sığınılacak olan yalnız Allah’tır.' dedi....
Yusif Suresi, 18. Ayet:
Hem gömleğinin üzerinde yalan bir kan (
leke
si) getirdiler. Babaları dedi ki: “- Hayır, nefisleriniz sizi aldatmış, böyle bir işe sürüklemiş. Artık benim işim güzel bir sabırdır. Söylediklerine karşı da, yardımına sığınılacak ancak Allah’dır.”...
Yusif Suresi, 18. Ayet:
(Böyle diyerek) üzerinde yalancı bir kan
leke
si bulunan (Yusuf'un) gömleğini çıkarıp gösterdiler. (Yakub:) "Yoo" dedi, "sizi kendi hayal gücünüz bu kötü oyuna sürükledi! Artık (bana düşen) güzelce sabretmektir. Ve bu anlattığınız bahtsızlığa karşı bana dayanma gücü bahşetmesi için kendisine yönelebileceğim (yegane) hami Allah'tır."...
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Mısır halkından Yûsuf’u satın alan (vezir), karısına şöyle dedi: “- Bunun yerini iyi yap, kendisine güzel bak, umulur ki, bize bir faydası dokunur, yahut onu evlâd ediniriz.” İşte, Yûsuf’u böylece Mısır mem
leke
tine yerleştirdik ve ona rüyaların tâbirini öğrettik. Allah, emrinde galibdir, (iradesi geri çevrilemez) fakat insanların çoğu bunu bilmezler....
Yusif Suresi, 23. Ayet:
Ve râvedethulletî huve fî beytihâ an nefsihî ve ğallekatil ebvâbe ve kâlet heyte lek(
leke
), kâle ma âzallâhi innehu rabbî ahsene mesvây(mesvâye), innehu lâ yuflihuz zâlimûn(zâlimûne)....
Yusif Suresi, 23. Ayet:
1.
ve râvedet-hu
(râvede)
: ve ondan murat almak istedi, onunla olmak istedi
: (beraber olmak istedi)
2.
elletî
: ki o (bayan için)
3.
huve
: o
4.<...
Yusif Suresi, 55. Ayet:
Yusuf: Beni mem
leke
tin hazinelerine memur et, cunku ben korumasini ve yonetmesini bilirim» dedi....
Yusif Suresi, 55. Ayet:
Yusuf: 'Beni mem
leke
tin hazinelerine memur et, çünkü ben korumasını ve yönetmesini bilirim' dedi....
Yusif Suresi, 55. Ayet:
(Yuusuf): «Beni mem
leke
tin hazineleri üzerine (me'mur) et. Çünkü ben onları iyice korumıya muktedirim, (bütün tasarruf şekillerini de) bilenim» dedi. ...
Yusif Suresi, 55. Ayet:
(Yûsuf:) 'Beni mem
leke
tin hazînelerinin başına getir! Çünki ben iyi muhâfaza eden, (idâresini) iyi bilen bir kimseyim' dedi....
Yusif Suresi, 55. Ayet:
Dedi ki: Beni mem
leke
tin hazineleri üzerine tayin et. Çünkü ben, onları iyi korurum, bilirim....
Yusif Suresi, 55. Ayet:
(Yusuf) “Beni mem
leke
tin hazinelerine memur et! Çünkü ben onları çok iyi korurum ve bu işi bilirim. ” dedi....
Yusif Suresi, 55. Ayet:
(Yusuf): -Beni mem
leke
tin hazinelerine memur et, çünkü ben korumasını ve yönetmesini bilirim, dedi....
Yusif Suresi, 56. Ayet:
İşte, Yûsuf’u zindandan kurtardığımız gibi, kendisine Mısır mem
leke
tinde de kudret ve şeref verdik. Orada istediği yerde makam sahibi oluyordu. Biz, rahmetimizi dilediğimiz kimseye ulaştırırız ve iyilik edenlerin mükâfatını zayi etmeyiz....
Yusif Suresi, 56. Ayet:
Yusuf'u boylece o mem
leke
te yerlestirdik; istedigi yerlerde oturabilirdi. Rahmetimizi tipki bu misalde oldugu gibi istedigimize veririz; iyi davrananlarin ecrini zayi etmeyiz....
Yusif Suresi, 56. Ayet:
Yusuf'u böylece o mem
leke
te yerleştirdik; istediği yerlerde oturabilirdi. Rahmetimizi tıpkı bu misalde olduğu gibi istediğimize veririz; iyi davrananların ecrini zayi etmeyiz....
Yusif Suresi, 56. Ayet:
Böylece biz Yusuf'u o mem
leke
tte yerleştirip kendisine mevki verdik. Orada istediği yerde konaklayabilirdi. (Dilediğini yapar, dilediği gibi hareket ederdi). Biz rahmetimizi kime dilersek ona isabet ettiririz ve biz güzel davrananların mükâfatını zâyi etmeyiz....
Yusif Suresi, 56. Ayet:
Yusuf’u böylece o mem
leke
te yerleştirdik;istediği yerde oturabilirdi. Rahmetimizi tıpkı bu misalde olduğu gibi istediğimize veririz.; iyi davrananların ecrini zayi etmeyiz....
Yusif Suresi, 73. Ayet:
Allah'a yemin ederiz ki mem
leke
ti ifsat etmege gelmedigimizi ve hirsiz da olmadigimizi biliyorsunuz» dediler....
Yusif Suresi, 73. Ayet:
'Allah'a yemin ederiz ki mem
leke
ti ifsat etmeğe gelmediğimizi ve hırsız da olmadığımızı biliyorsunuz' dediler....
Yusif Suresi, 75. Ayet:
«Onun cezası yükünde (hırsızlık mal) bulunan kimsenin kendisidir. İşte o kimse (şahsan) bunun cezasıdır. Biz (mem
leke
timizde) zaalimleri (hırsızları) böyle cezalandırırız» dediler. ...
Yusif Suresi, 94. Ayet:
Kervan, mem
leke
tlerine donmek uzere ayrildiginda, babalari: «Dogrusu ben Yusuf'un kokusunu duyuyorum; ne olur bana bunak demeyin» dedi....
Yusif Suresi, 94. Ayet:
Kervan, mem
leke
tlerine dönmek üzere ayrıldığında, babaları: 'Doğrusu ben Yusuf'un kokusunu duyuyorum; ne olur bana bunak demeyin' dedi....
Yusif Suresi, 109. Ayet:
Biz senden önce de, mem
leke
tler halkından ancak kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkekleri peygamber olarak gönderdik. Yeryüzünde dolaşıp da, kendilerinden önce gelenlerin akıbetlerinin nasıl olduğuna bakmadılar mı? Elbette ahiret yurdu Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için daha iyidir. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz?...
Yusif Suresi, 109. Ayet:
Senden önce gönderdiğimiz peygamberler de o mem
leke
tlerin halkındandı, onlar da kendilerine vahiy verdiğimiz birtakım erkeklerden başkası değillerdi. Şimdi o yerlerde şöyle bir gezip görmediler mi? Kendilerinden önce gelip geçenlerin akıbetlerinin nasıl olduğuna bir baksalar ya!... Elbette ahiret yurdu müttakiler için daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı başınıza toplamayacak mısınız?...
Rəd Suresi, 37. Ayet:
Ve kezâlike enzelnâhu hukmen arabiyyâ(arabiyyen), ve le initteba’te ehvâehum ba’de mâ câeke minel ilmi mâ
leke
minallâhi min veliyyin ve lâ vâk(vâkın)....
Rəd Suresi, 37. Ayet:
1.
ve kezâlike
: ve işte böyle, böylece
2.
enzelnâ-hu
: onu biz indirdik
3.
hukmen
: bir hüküm olarak
4.
arabiyyen
Rəd Suresi, 41. Ayet:
Görmediler mi ki, şübhesiz biz (ben Azîmüşşân), yeryüzüne (kâfirlerinmem
leke
tlerine, mü’minlere yardım etmekle) geliyor, onu etrâfından (peygamberin fetihleriyle) eksiltip duruyoruz? Ve Allah (dilediği gibi) hükmeder; O’nun hükmünü geri çevirecek kimse yoktur. Ve O, hesâbı pek çabuk görendir....
İbrahim Suresi, 13. Ayet:
(13-14) Inkar edenler, peygamberlerine: «Ya bizim dinimize donersiniz ya da sizi mem
leke
timizden cikaririz» dediler. Rableri peygamberlere: «Biz, haksizlik edenleri yok edecegiz, onlardan sonra yeryuzune sizi yerlestirecegiz. Bu, makamimdan ve tehdidimden korkanlar icindir.» diye vahyetti....
İbrahim Suresi, 13. Ayet:
(13-14) İnkar edenler, peygamberlerine: 'Ya bizim dinimize dönersiniz ya da sizi mem
leke
timizden çıkarırız' dediler. Rableri peygamberlere: 'Biz, haksızlık edenleri yok edeceğiz, onlardan sonra yeryüzüne sizi yerleştireceğiz. Bu, makamımdan ve tehdidimden korkanlar içindir.' diye vahyetti....
İbrahim Suresi, 13. Ayet:
Fakat inkâr edenler, peygamberlerine dedi ki: 'Ya sizi mutlaka mem
leke
timizden çıkarırız, ya da kesinlikle dînimize dönersiniz!' Bunun üzerine Rableri onlara (o peygamberlere) şöyle vahyetti: '(Biz) o zâlimleri muhakkak helâk edeceğiz!'...
İbrahim Suresi, 13. Ayet:
Küfredenler peygamberlerine dediler ki: Ya bizim dinimize dönersiniz, ya da sizi mem
leke
timizden çıkarırız. Rabbları da onlara vahyetti ki: Biz,...
İbrahim Suresi, 13. Ayet:
Kâfirler peygamberlerine: “Elbette ki biz sizi ya mem
leke
timizden çıkarırız ya da mutlaka bizim dinimize dönersiniz. ” dediler. Rableri de onlara: “Biz zâlimleri mutlaka helâk edeceğiz. ” diye vahyetti....
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
(13-14) Inkar edenler, peygamberlerine: «Ya bizim dinimize donersiniz ya da sizi mem
leke
timizden cikaririz» dediler. Rableri peygamberlere: «Biz, haksizlik edenleri yok edecegiz, onlardan sonra yeryuzune sizi yerlestirecegiz. Bu, makamimdan ve tehdidimden korkanlar icindir.» diye vahyetti....
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
(13-14) İnkar edenler, peygamberlerine: 'Ya bizim dinimize dönersiniz ya da sizi mem
leke
timizden çıkarırız' dediler. Rableri peygamberlere: 'Biz, haksızlık edenleri yok edeceğiz, onlardan sonra yeryüzüne sizi yerleştireceğiz. Bu, makamımdan ve tehdidimden korkanlar içindir.' diye vahyetti....
Hicr Suresi, 4. Ayet:
Helâk ettiğimiz her mem
leke
tin mutlaka bilinen bir yazısı (belli vakti) vardır....
Hicr Suresi, 4. Ayet:
Biz, yalnız hakkında yazılı sicilleri, kaderleri, yazgıları belli olan mem
leke
tleri helâk ettik....
Hicr Suresi, 4. Ayet:
Biz, hiç bir mem
leke
ti, (Allah katında) bilinen bir zamanı olmaksızın helâk etmedik....
Hicr Suresi, 4. Ayet:
Biz hiç bir mem
leke
ti her halde ma'lûm bir yazısı olmaksızın helâk etmedik...
Hicr Suresi, 4. Ayet:
Biz, hiçbir mem
leke
ti herhalde bilinen bir yazısı olmaksızın helak etmedik....
Hicr Suresi, 4. Ayet:
Biz hiçbir mem
leke
ti (Allah katında) bilinen bir zamanı olmaksızın helak etmedik....
Hicr Suresi, 4. Ayet:
Biz hiçbir mem
leke
ti, onun (levh-i mahfuzda) ma'lûm (ve mukadder) bir yazısı olmaksızın, helak etmedik. ...
Hicr Suresi, 4. Ayet:
Biz hiçbir mem
leke
ti yok etmedik ki, onun mutlaka bilinen bir yazısı olmasın....
Hicr Suresi, 4. Ayet:
Bizim imha ettiğimiz her mem
leke
t hakkında mutlaka daha önce kararlaştırılmış, malum bir vade vardır....
Hicr Suresi, 32. Ayet:
Kâle yâ iblîsu mâ
leke
ellâ tekûne meas sâcidîn(sâcidîne). ...
Hicr Suresi, 32. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
yâ iblîsu
: ey iblis
3.
mâ
: niçin, niye
4.
leke
: sen (sana)
Hicr Suresi, 42. Ayet:
İnne ıbâdî leyse
leke
aleyhim sultânun illâ menittebeake minel gâvîn(gâvîne)....
Hicr Suresi, 42. Ayet:
1.
inne
: muhakkak, gerçekten
2.
ıbâdî
: benim kullarım (azgınlığı)
3.
leyse
: değildir, yoktur
4.
leke
aleyhim
: ...
Hicr Suresi, 67. Ayet:
(Mem
leke
tlerine yabancı kimselerin geldiğini haber alan) şehir halkı birbirine müjde vererek (Lût'a) geldiler....
Hicr Suresi, 74. Ayet:
Mem
leke
tlerini alt ust ettik, uzerlerine sert tas yagdirdik....
Hicr Suresi, 74. Ayet:
Mem
leke
tlerini alt üst ettik, üzerlerine sert taş yağdırdık....
Hicr Suresi, 79. Ayet:
Bunun icin onlardan da ocaldik. Hala her iki mem
leke
t de islek bir yol uzerindedirler. *...
Hicr Suresi, 79. Ayet:
Bunun için onlardan da öç aldık. Hala her iki mem
leke
t de işlek bir yol üzerindedirler....
Hicr Suresi, 79. Ayet:
Biz onlardan intikam aldık. Hâlâ her iki mem
leke
t de işlek bir yol üzerindedir....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Bu hayvanlar sizin ağırlıklarınızı, ancak güçlüklere katlanarak varabileceğiniz bir mem
leke
te taşırlar. Şüphesiz Rabbiniz çok şefkatli, pek merhametlidir....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Bu hayvanlar, ancak güçlükle, meşakkatle varabileceğiniz uzak mem
leke
tlere, ağır yüklerinizi taşır. Rabbiniz çok şefkatli, engin merhamet sahibidir....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Kendi kendinize zor varacaginiz mem
leke
tlere, yuklerinizi tasirlar. Dogrusu Rabbiniz sefkatlidir, merhametlidir....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Kendi kendinize zor varacağınız mem
leke
tlere, yüklerinizi taşırlar. Doğrusu Rabbiniz şefkatlidir, merhametlidir....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Bu hayvanlar sizin ağırlıklarınızı, ancak güçlüklere katlanarak varabileceğiniz bir mem
leke
te taşırlar. Şüphesiz Rabbiniz çok şefkatli, pek merhametlidir....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Ağırlıklarınızı da yüklenir, yarı can olmadan varamayacağınız mem
leke
tlere kadar götürürler. Şüphesiz Rabbiniz, çok şefkatli, çok merhametlidir....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Bu hayvanlar, ancak güçlükle varabileceğiniz bir mem
leke
te yüklerinizi taşır. Rabbiniz, şüphesiz çok şefkatlidir, çok merhametlidir....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Onlar sizin ağırlıklarınızı yüklenir (ler), yarı canınız tükenmeden varamayacağınız bir mem
leke
te (sizi) götürür (ler). Şüphesiz ki Rabbiniz çok esirgeyicidir, çok merhamet edicidir. ...
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Kendi kendinize zor varacağınız mem
leke
tlere yüklerinizi taşırlar. Muhakkak ki Rabbınız; Rauf'tur, Rahim'dir....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Kendi kendinize zor varacağınız mem
leke
tlere yüklerinizi taşırlar. Şüphesiz ki Rabbiniz çok şefkatli ve pek merhametlidir....
Nəhl Suresi, 41. Ayet:
Baskı, zulüm ve işkenceye uğradıktan sonra, Allah yolunda, mem
leke
tlerinden, özgürce Allah’a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için hicret edenleri, dünyada güzel bir yere yerleştireceğiz, devlet kurduracağız. Eğer bilmiş olsalardı, âhiretin, ebedî yurdun mükâfatı elbette daha büyüktür....
Nəhl Suresi, 71. Ayet:
Vallâhu faddale ba’dakum alâ ba’dın fîr rızk(rızkı), femellezîne fuddılû bi râddî rızkıhim alâ mâ me
leke
t eymânehum fe hum fîhi sevâ’(sevâun), e fe bi ni’metillâhi yechadûn(yechadûne)....
Nəhl Suresi, 71. Ayet:
1.
vallâhu (ve allâhu)
: ve Allah
2.
faddale
: üstün kıldı
3.
ba'da-kum
: sizin bir kısmınız
4.
alâ ba'dın
: bir k...
Nəhl Suresi, 110. Ayet:
Bir de, temel hak ve hürriyetlerinin engellenerek, baskı, zulüm ve işkenceye mâruz kalmalarının ardından, mem
leke
tlerinden, özgürce Allah’a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için hicret edip, Allah yolunda hayatlarını ortaya koyarak, konuşarak, yazarak, hesapsız servet harcayarak cihad edenlerin, cihadın sıkıntılarına, güçlüklerine, şer’î sorumluluklara katlananların yanında senin Rabbin vardır. Senin Rabbin bu feragat ve fedakârlıktan sonra, onları koruma kalkanına alır, onlar...
Nəhl Suresi, 112. Ayet:
Allah ibret için bir mem
leke
ti örnek vererek anlatıyor. Bu mem
leke
t güvenli, huzurlu idi. Servet ve gıda her yandan bol bol akardı. Sonra Allah’ın nimetlerini, dinini, şeriatını inkâr ettiler, nankörlük ettiler. Allah da onlara, yapmaya devam ettikleri düzenbazlıklardan dolayı açlık ve korku gömleği giydirdi, huzursuz ve mutsuz hale getirdi....
Nəhl Suresi, 112. Ayet:
Allah o mem
leke
ti (size) bir (ibret) örneği olarak îrâd etdi ki o, korkudan emîn ve sakindi. Rızkı da kendisine her bir yandan bol bol geliyordu. Fakat o, Allahın ni'metlerine nankörlük etdi de Allah da ona (halkının) işlemekde ısrar etdikleri (kötülükler) yüzünden açlık ve korku libâsını (giydirib olanca acıları) tatdırdı. ...
İsra Suresi, 5. Ayet:
«Bu ikiden birincisinin vakti gelince, uzerinize pek guclu olan kullarimizi salacagiz. Onlar mem
leke
tlerinizde her koseyi kontrollerine alacaklar. Bu, yerine gelecek bir vaaddir.»...
İsra Suresi, 5. Ayet:
'Bu ikiden birincisinin vakti gelince, üzerinize pek güçlü olan kullarımızı salacağız. Onlar mem
leke
tlerinizde her köşeyi kontrollerine alacaklar. Bu, yerine gelecek bir vaaddir.'...
İsra Suresi, 5. Ayet:
O ikiden birincisinin vakti gelince, üzerinize çok güçlü olan kullarımızı saldık. Onlar, mem
leke
tin her köşesini kontrollarına aldılar. Bu, yerine gelmiş bir vaad idi....
İsra Suresi, 5. Ayet:
Birinci bozgunculuğunuzun ceza vakti gelince üzerinize pek güçlü olan kullarımızı salacağız. Onlar mem
leke
tin her köşesini kontrollerine alacaklar, evlerin aralarına girip sizi araştıracaklar. Bu, yerine gelecek bir vaaddir....
İsra Suresi, 16. Ayet:
Biz bir mem
leke
ti helâk etmek istediğimizde, onun refah içinde yaşayan şımarık elebaşlarına (itaati) emrederiz de onlar orada kötülük işlerler. Böylece o mem
leke
t hakkındaki hükmümüz gerçekleşir de oranın altını üstüne getiririz....
İsra Suresi, 16. Ayet:
Biz bir mem
leke
ti helâk etmek istediğimiz zaman, varlıklı şımarıklarını idareci yapar, iktidara getiririz. İlâhi-İslâmî emirleri uygulamayı emrettiğimiz halde, onlar orada, doğru ve mantıklı düşünmeyi terkederler, hak dine itaat dışına çıkarlar, günah, isyan, inkâr bataklığına dalarlar. Hür iradeye, özgürce seçme hakkına sahipken, sana ve Kur’ân’a itibar etmedikleri için, o mem
leke
t halkı gerekçeli olarak cezaya müstehak olur. Biz de orayı darmadağın ederiz....
İsra Suresi, 16. Ayet:
Bir mem
leke
ti helâk etmek istediğimiz zaman, o mem
leke
tin zevke düşkün öncülerine Peygamberlerinin diliyle itaat emrederiz. Onlar, orada boyun eğmezler, itaat etmezler. Artık o mem
leke
t üzerine hüküm gerçekleşmiştir. İşte o mem
leke
ti kökünden helâk eder de ederiz......
İsra Suresi, 16. Ayet:
Bir mem
leke
ti yıkıp yok etmek istediğimiz zaman oranın lüks ve konfor içinde yaşayan şımarık varlıklılarına, (peygamber ve kitaba uyarak doğru yolu seçmelerini) emrederiz ; buna rağmen onlar itaatsizlik edip yanlış yolda yürümeye devam ederler; o takdirde o mem
leke
t üzerine (azâb ile ilgili) hüküm hakk olur ve artık orayı yıkıp yerle bir ederiz....
İsra Suresi, 16. Ayet:
Bir mem
leke
ti helâk etmek murad ettiğimiz vakıt ise onun devletlerine (itaat) emrederiz, onlar itaat etmez de orada fısk yaparlar, bunun üzerine o mem
leke
t aleyhine huküm hakkolur, artık onu tedmir eder de ederiz....
İsra Suresi, 16. Ayet:
Bir mem
leke
ti helak etmek dilediğimiz vakit onun ni'met ve refahdan şımarmış elebaşılarına emrederiz de orada (bu emre rağmen) itaatden çıkarlar. Artık o (mem
leke
te) karşı söz (azâb) hak olmuşdur. İşte biz onu artık kökünden mahv-ü helak etmişizdir. ...
İsra Suresi, 16. Ayet:
Biz bir mem
leke
ti yıkıp yok etmek istediğimiz zaman, oranın şımarık varlıklılarına (iyilikleri) emrederiz. Buna rağmen onlar orada itaatsizlik edip kötülük işlerler. Artık o mem
leke
t helâke müstahak olur, biz de orayı darmadağın ederiz....
İsra Suresi, 36. Ayet:
Ve lâ takfu mâ leyse
leke
bihî ilm(ilmun), innes sem’a vel basara vel fuâde kullu ulâike kâne anhu mes’ûlâ(mes’ûlen)....
İsra Suresi, 36. Ayet:
1.
ve lâ takfu
(kafâ)
: ve ardına düşme
: (ardından yürüdü)
2.
mâ
: şey
3.
leyse
: değil, yok, olmaz
4.
leke
<...
İsra Suresi, 48. Ayet:
Unzur keyfe darabû
leke
l emsâle fe dallû fe lâ yestetîûne sebîlâ(sebîlen)....
İsra Suresi, 48. Ayet:
1.
unzur
: bak
2.
keyfe
: nasıl
3.
darabû
: (misal) getirdiler, vurguladılar
4.
leke
: sana, senin için
...
İsra Suresi, 58. Ayet:
Ne kadar mem
leke
t varsa hepsini kıyamet gününden önce ya helâk edeceğiz, ya da şiddetli bir azapla cezalandıracağız. İşte bu, Kitap’ta (Levh-i Mahfuz’da) yazılmış bulunuyor....
İsra Suresi, 58. Ayet:
Kıyamet gününden önce, bizim kesinkes helâk etmeyeceğimiz veya ağır bir ceza ile cezalandırmayacağımız hiçbir mem
leke
t yoktur. Bu, sicilde, bilgi işlem merkezinde, Levh-i Mahfuz’da yazılmıştır....
İsra Suresi, 58. Ayet:
Bizim kıyamet gününden önce helak etmeyeceğimiz veya şiddetli bir azabla azaplandırmayacağımız hiç bir ülke (mem
leke
t) yoktur. Şüphesiz bu, Kitap'ta [2] yazılıdır....
İsra Suresi, 58. Ayet:
Hiç bir mem
leke
t (halkı) yoktur ki, kıyamet gününden önce biz onu (öldürerek) helâk etmiyelim, yahut şiddetli bir azab ile azablandırmıyalım. Bu, Levh-i Mahfuzda yazılıdır....
İsra Suresi, 58. Ayet:
Hiç bir mem
leke
t de yoktur ki biz onu Kıyamet gününden evvel helâk edecek veya şiddetli bir azâb ile ta'zib eyliyecek olmıyalım, kitabda bu mestur bulunuyor...
İsra Suresi, 58. Ayet:
Hiçbir mem
leke
t yoktur ki, Biz onu kıyamet gününden önce helak etmeyelim veya şiddetli bir azap ile cezalandırmayalım; Kitab' da bu yazılı bulunuyor....
İsra Suresi, 58. Ayet:
Hiçbir mem
leke
t haaric olmamak üzere biz onları kıyamet günündün evvel ya helak edeceyiz, yahud şiddetli bir azâb ile azâblandıracağız. Bu, o kitabda (böylece) yazılıdır. ...
İsra Suresi, 58. Ayet:
Hiçbir mem
leke
t hariç olmamak üzere, biz onu kıyamet gününden önce ya helâk ederiz veya onu şiddetli bir azapla cezalandırırız. Bu, kitapta (Levh-i mahfuz'da) yazılıdır....
İsra Suresi, 60. Ayet:
Ve iz kulnâ
leke
inne rabbeke ehâta bin nâs(nâsi), ve mâ cealner ru’yâlletî ereynâke illâ fitneten lin nâsi veş şeceretel mel’ûnete fîl kur’ân(kur’âni), ve nuhavvifuhum fe mâ yezîduhum illâ tugyânen kebîrâ(kebîren)....
İsra Suresi, 60. Ayet:
1.
ve iz kulnâ
: ve biz dediğimiz zaman
2.
leke
: sana
3.
inne
: muhakkak
4.
rabbe-ke
: senin Rabbin
İsra Suresi, 65. Ayet:
İnne ibâdî leyse
leke
aleyhim sultân(sultânûn), ve kefâ bi rabbike vekîlâ(vekîlen)....
İsra Suresi, 65. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
ibâdî
: kullarım
3.
leyse
: değil, yoktur
4.
leke
: senin
İsra Suresi, 75. Ayet:
İzen le ezaknâke di’fal hayâti ve di’fal memâti summe lâ tecidu
leke
aleynâ nasîrâ(nasîran)....
İsra Suresi, 75. Ayet:
1.
izen
: o taktirde, o zaman
2.
le ezaknâ-ke
: elbette sana tattırdık (tattırırdık)
3.
di'fa el hayâti
: hayatın zayıflığı (sıkıntısı)
4.
İsra Suresi, 76. Ayet:
Mem
leke
tinden cikarmak icin seni nerdeyse zorlayacaklardi. O takdirde senin ardindan onlar da pek az kalabilirlerdi....
İsra Suresi, 76. Ayet:
Mem
leke
tinden çıkarmak için seni nerdeyse zorlayacaklardı. O takdirde senin ardından onlar da pek az kalabilirlerdi....
İsra Suresi, 76. Ayet:
Neredeyse seni mem
leke
tten çıkarmak için zorlayacaklardı. O zaman, senin ardından onlar da ancak çok az kalabilirler....
İsra Suresi, 77. Ayet:
Sunnete men kad erselnâ kab
leke
min rusulinâ ve lâ tecidu li sunnetinâ tahvîlâ(tahvîlen). ...
İsra Suresi, 79. Ayet:
Ve minel leyli fe tehecced bihî nâfileten lek(
leke
), asâ en yeb’aseke rabbuke makâmen mahmûdâ(mahmûden)....
İsra Suresi, 79. Ayet:
1.
ve min el leyli
: ve geceden, gecenin bir kısmında
2.
fe tehecced
: ve teheccüde kalk, teheccüd namazı kıl
3.
bihî
: onunla
4.
...
İsra Suresi, 79. Ayet:
Ayrıca gecenin bir kısmında, yararını göreceğin, Kurân'la teheccüde kalk (uyanarak salâtı yaşa)! Umulur ki Rabbin sende Makam-ı Mahmud'u bâ'seder (sende o makamın özelliklerini açığa çıkartır. . . {Ve çıkartmıştır da "İnna fetahna
leke
" âyetinde bildirilen husus ile. A. H. })!...
İsra Suresi, 86. Ayet:
Ve lein şi’nâ le nezhebenne billezî evhaynâ ileyke summe lâ tecidu
leke
bihî aleynâ vekîlâ(vekîlen)....
İsra Suresi, 86. Ayet:
1.
ve le in
: ve eğer
2.
şi'nâ
: dileseydik
3.
le nezhebenne
: mutlaka gideririz
4.
bi ellezî
: onu
İsra Suresi, 90. Ayet:
Ve kâlû len nu’mine
leke
hattâ tefcure lenâ minel ardı yenbûâ(yenbûan)....
İsra Suresi, 90. Ayet:
1.
ve kâlû
: ve dediler
2.
len nu'mine
: biz asla inanmayız
3.
leke
: sana
4.
hattâ
: oluncaya kadar, olmadıkça
İsra Suresi, 91. Ayet:
Ev tekûne
leke
cennetun min nahîlin ve inebin fe tufeccirel enhâre hılâlehâ tefcîrâ(tefcîren)....
İsra Suresi, 91. Ayet:
1.
ev
: veya
2.
tekûne
: (senin) olsun
3.
leke
: sana ait, senin
4.
cennetun
: bir cennet, bir bahçe
İsra Suresi, 93. Ayet:
Ev yekûne
leke
beytun min zuhrufin ev terkâ fîs semâ(semâi), ve len nu’mine li rukıyyike hattâ tunezzile aleynâ kitâben nakreuh(nakreuhu), kul subhâne rabbî hel kuntu illâ beşeren resûlâ(resûlen)....
İsra Suresi, 93. Ayet:
1.
ev
: veya
2.
yekûne
: olur, olsun
3.
leke
: sana ait, senin
4.
beytun
: bir ev
İsra Suresi, 95. Ayet:
Kul lev kâne fîl ardı melâiketun yemşûne mutmainnîne le nezzelnâ aleyhim mines semâi me
leke
n resûlâ(resûlen). ...
İsra Suresi, 95. Ayet:
1.
kul
: de
2.
lev
: eğer, şâyet
3.
kâne
: oldu
4.
fî el ardı
: yeryüzünde
İsra Suresi, 103. Ayet:
Firavun bunun uzerine onlari mem
leke
tten surmek istedi. Biz de onu ve beraberindekilerin hepsini suda bogduk....
İsra Suresi, 103. Ayet:
Firavun bunun üzerine onları mem
leke
tten sürmek istedi. Biz de onu ve beraberindekilerin hepsini suda boğduk....
İsra Suresi, 103. Ayet:
Bunun üzerine onları mem
leke
tten sürmek istedi. Biz de onu ve beraberindekileri bütünüyle suda boğduk....
İsra Suresi, 104. Ayet:
Sonra Israilogullarina: «Bu mem
leke
tte siz oturun, kiyamet koptugunda hepinizi bir araya getiririz.» dedik....
İsra Suresi, 104. Ayet:
Sonra İsrailoğullarına: 'Bu mem
leke
tte siz oturun, kıyamet koptuğunda hepinizi bir araya getiririz.' dedik....
İsra Suresi, 104. Ayet:
Onun ardından İsrailoğullarına dedik ki: Haydin, o mem
leke
tte siz oturun. Ahiret vaadi geldiği zaman; onları da sizi de bir araya getiririz....
Kəhf Suresi, 6. Ayet:
Fe leal
leke
bâhiun nefseke alâ âsârihim in lem yu'minû bi hâzel hadîsi esefâ(esefen)....
Kəhf Suresi, 52. Ayet:
Ve o gün ki diyecek: «Ünleyin bakalım o zuumettiğiniz şeriklerime» derken onlara çağırmışlar yalvarmışlardır fakat kendilerine icabet etmemişlerdir ve aralarına biz bir meh
leke
koymuşuzdur...
Kəhf Suresi, 59. Ayet:
İşte zulmettiklerinde yok ettiğimiz mem
leke
tler.. Helâk edilmeleri için de belli bir zaman tayin etmiştik....
Kəhf Suresi, 59. Ayet:
İşte, günah isyan ve inkâr bataklığında baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelledikleri zaman helâk ettiğimiz mem
leke
tler! Onları helâk etmek için de, belli bir zaman tayin etmiştik....
Kəhf Suresi, 59. Ayet:
İşte geçmiş zamanlardaki mem
leke
tleri!... Onların halkını, yaptıkları zulüm sebebiyle helâk ettik ve bunların helâkleri için de belirli bir vakit tayin eyledik....
Kəhf Suresi, 59. Ayet:
Daha o mem
leke
tler ki biz onları zulmettiklerinde helâk etmişiz ve helâklarıne bir mîy'âd ta'yin eylemişiz...
Kəhf Suresi, 59. Ayet:
İşte o mem
leke
tler ki, Biz onları zulmettiklerinde helak etmiş ve helakları için de bir zaman belirlemiştik....
Kəhf Suresi, 59. Ayet:
İşte (halkı) zulmetdikleri zaman helak etdiğimiz mem
leke
tler! Biz bunların helakleri için de bir zaman ta'yin etmişizdir. ...
Kəhf Suresi, 59. Ayet:
Ve (yâd ediniz) o mem
leke
tleri ki, zulmeder oldukları vakit onları helâk ettik. Ve onların helâkleri için bir muayyen vakit tayin etmiş idik....
Kəhf Suresi, 69. Ayet:
Kâle se tecidunî inşâallahu sâbiren ve lâ a’sî
leke
emrâ(emren)....
Kəhf Suresi, 69. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
se tecidu-ni
: beni bulacaksın
3.
inşâallahu (inşâe allâhu)
: Allah dilerse
4.
sâbiren
: sabrede...
Kəhf Suresi, 70. Ayet:
Kâle fe initteba’tenî fe lâ tes’elnî an şey’in hattâ uhdise
leke
minhu zikrâ(zikren). ...
Kəhf Suresi, 70. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
fe
: o taktirde
3.
in itteba'te-nî
: eğer bana tâbî olursan
4.
fe lâ tes'el-nî
: bana soru sorma...
Kəhf Suresi, 75. Ayet:
Kâle e lem ekul
leke
inneke len testetîa maıye sabrâ(sabren)....
Kəhf Suresi, 75. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
e lem ekul
: ben demedim mi
3.
leke
: sana
4.
inne-ke
: muhakkak sen
<...
Kəhf Suresi, 77. Ayet:
Bunun üzerine yine gittiler. Sonunda bir mem
leke
t halkına vardılar ki, ora halkından yemek istedikleri halde, kendilerini misafir etmekten çekinmişlerdi. Derken yıkılmak üzere olan bir duvar buldular. Hızır onu hemen doğrultuverdi. (Mûsa, ona) dedi ki: “-İsteseydin, bu işine karşı bir ücret (ekmek parası) alırdın.”...
Kəhf Suresi, 77. Ayet:
Yine gitdiler. Nihayet bir mem
leke
t halkına vardılar ki ora ehâlisinden yemek istedikleri halde kendilerini müsâfir etmekden imtina' etmişlerdi. Derken yıkılmak isteyen bir dıvar buldular da O, bunu doğrultuverdi. (Musa) dedi ki: «Dileseydin elbet buna karşı bir ücret alırdın». ...
Kəhf Suresi, 77. Ayet:
Yine yürüyüp gittiler ve nihayet bir mem
leke
t halkına varıp, onlardan yiyecek istediler. Halk kendilerini misafir etmekten kaçındılar. Derken, orada yıkılmak üzere olan bir duvarla karşılaştılar. (Hızır) onu doğrultuverdi. Bunun üzerine Musa: “İsteseydin, elbette buna karşılık bir ücret alırdın. ” dedi....
Kəhf Suresi, 86. Ayet:
Nihâyet güneşin battığı yere (batı cihetindeki mem
leke
tlere) varınca, onu (o güneşi) balçıklı bir suda batıyor (gibi) buldu ve yanında (kâfir) bir kavim buldu. Dedik ki: 'Ey Zülkarneyn! (Artık sana düşen) ya (onları) cezâlandırman veya haklarında bir güzellik tutmandır!'...
Kəhf Suresi, 90. Ayet:
Nihâyet güneşin doğduğu yere (doğu cihetindeki mem
leke
tlere) varınca, onu öyle bir kavim üzerine doğuyor buldu ki, onun (o güneş ışıklarının) altında kendileri(ni korumak) için bir siper (dağlar ve ağaçlar) yapmamıştık....
Kəhf Suresi, 94. Ayet:
Kâlû yâ zel karneyni inne ye’cûce ve me’cûce mufsidûne fîl ardı fe hel nec’alu
leke
harcen alâ en tec’ale beynenâ ve beynehum seddâ(sedden)....
Kəhf Suresi, 94. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
yâ ze el karneyni
: ey Zülkarneyn
3.
inne
: muhakkak
4.
ye'cûce
: yecüc
Kəhf Suresi, 94. Ayet:
Dediler ki: Ey Zülkarneyn! Bu mem
leke
tte Ye'cûc ve Me'cûc bozgunculuk yapmaktadırlar. Bizimle onlar arasında bir sed yapman için sana bir vergi verelim mi?...
Kəhf Suresi, 94. Ayet:
Dediler ki: Ey Zülkarneyn! Bu mem
leke
tte Ye'cûc ve Me'cûc bozgunculuk yapmaktadırlar. Bizimle onlar arasında bir sed yapman için sana bir vergi verelim mi?...
Kəhf Suresi, 94. Ayet:
Dediler ki: 'Ey Zülkarneyn! Doğrusu Ye’cüc ve Me’cüc bu mem
leke
tte fesad çıkaran kimselerdir. Bu yüzden bizimle onların arasına bir sed yapman için sana bir vergi(bir ücret) verelim mi?'...
Kəhf Suresi, 94. Ayet:
Dediler ki: “Ey Zülkarneyn! Doğrusu Ye'cüc ve Me'cüc bu mem
leke
tte bozgunculuk yapıp duruyorlar. Bizimle onların arasında bir sed yapman için sana biz bir vergi verelim mi?”...
Məryəm Suresi, 47. Ayet:
Kâle selâmun aleyk(aleyke), se estagfiru
leke
rabbî, innehu kâne bî hafiyyâ(hafiyyen)....
Məryəm Suresi, 47. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
selâmun
: selâm olsun
3.
aleyke
: sana, senin üzerine
4.
se estagfiru
: mağfiret dileyeceğim
Taha Suresi, 22. Ayet:
Elini, (koynunun) yan tarafına koy (sok). Başka bir âyet (mucize) olarak, kusursuz (
leke
siz) ve beyaz (nurlu) olarak çıkar....
Taha Suresi, 22. Ayet:
Bir de elini koltuğunun altına sok ki, bir başka mucize olmak üzere o, kusursuz ve
leke
siz beyazlıkta çıksın....
Taha Suresi, 22. Ayet:
Bir de elini koltuğunun altına sok ki, bir başka mucize olmak üzere o, kusursuz ve
leke
siz beyazlıkta çıksın....
Taha Suresi, 22. Ayet:
'Bir başka delil olarak, elini koltuğunun altına koy;
leke
siz bembeyaz olarak çıksın.'...
Taha Suresi, 22. Ayet:
"Bir de elini koynuna sok! Bir başka mucize olarak
leke
siz, bembeyaz bir halde çıksın."...
Taha Suresi, 36. Ayet:
Kâle kad ûtîte su’
leke
yâ mûsâ....
Taha Suresi, 53. Ayet:
Ellezî ceale lekumul arda mehden ve se
leke
lekum fîhâ subulen ve enzele mines semâi mââ(mâen), fe ahrecnâ bihî ezvâcen min nebâtin şettâ....
Taha Suresi, 53. Ayet:
1.
ellezî
: ki o, odur
2.
ceale
: kıldı, yaptı
3.
lekum
: sizin için, size
4.
el arda
: yeryüzü
Taha Suresi, 57. Ayet:
Ve dedi ki: “Sihirbazlığınla bizi mem
leke
timizden çıkarmaya mı geldin ey Musa?”...
Taha Suresi, 83. Ayet:
Ve mâ a’ce
leke
an kavmike yâ mûsâ....
Taha Suresi, 97. Ayet:
Kâle fezheb fe inne
leke
fîl hayâti en tekûle lâ misâse ve inne
leke
mev’ıden len tuhlefeh(tuhlefehu), vanzur ilâ ilâhikellezî zalte aleyhi âkifâ(âkifen), le nuharrikannehu summe le nensifennehu fîl yemmi nesfâ(nesfen)....
Taha Suresi, 97. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
fezheb (fe izheb)
: artık git
3.
fe
: o zaman, artık
4.
inne
: muhakkak
Taha Suresi, 117. Ayet:
Fe kulnâ yâ âdemu inne hâzâ aduvvun
leke
ve li zevcike fe lâ yuhricennekumâ minel cenneti fe teşkâ....
Taha Suresi, 117. Ayet:
1.
fe
: artık, bunun üzerine
2.
kulnâ
: biz dedik
3.
yâ âdemu
: ey Âdem
4.
inne
: muhakkak
Taha Suresi, 118. Ayet:
İnne
leke
ellâ tecûa fîhâ ve lâ ta’râ....
Taha Suresi, 118. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
leke
: senin için
3.
ellâ
: olmaz, yoktur
4.
tecûa
(cûa)
: senin acıkman
: (acıktı) ...