Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 98. Ayet:
Kim Allâh'a (Ulûhiyet hakikatine), Melekî boyuta (âlemlerde Allâh isimlerinin işaret ettiği anlamların açığa çıkmasına) ve Rasûllerine (hakikati dillendirmeleri için irsâl ettiklerine), Cibrîl'e (Allâh ilminin inzâli işlevine), Mikail'e (maddi - manevî rızkına yönlendirip erdiren kuvve) düşman olursa, muhakkak ki Allâh (o) gerçeği örtenlerin düşmanıdır!...
Bəqərə Suresi, 151. Ayet:
Öy
leki
içinizde kendinizden size ayetlerimizi okuyacak, sizi arındıracak, size Kitap ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek bir peygamber gönderdik....
Ali-İmran Suresi, 5. Ayet:
İşte Allâh! Semâda (gökte - bilinç boyutunda - melekî boyutta - maddenin hakikati kuantsal boyutta) ve arzda (madde boyutunda - bedende - yeryüzünde) hiçbir şey O'na (hafî) gizli değildir! (Çünkü O Esmâ'sı itibarıyla her "şey"in hakikatidir. Ki gizlilik veya açıklık şey'iyet için söz konusudur. )...
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
Fe tekabbelehâ rabbuhâ bi kabûlin hasenin ve enbetehâ nebâten hasenen, ve keffelehâ zekeriyyâ kullemâ dehale aleyhâ zekeriyyal mihrâbe, vecede indehâ rızkâ(rızkan), kâle yâ meryemu ennâ
leki
hâzâ kâlet huve min indillâh(indillâhi), innallâhe yerzuku men yeşâu bi gayri hısâb(hısâbın). ...
Ali-İmran Suresi, 37. Ayet:
1.
fe tekabbele-hâ
: böylece onu kabul etti (buyurdu)
2.
rabbu-hâ
: onun Rabbi
3.
bi kabûlin hasenin
: güzel bir kabul ile
4.
v...
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Aynı yerde Zekeriyya Rabbine dua etti: "Rabbim, bana ledünnünden (rahmeti sonucu özel melekî kuvve açığa çıkışıyla) tertemiz bir nesil hibe et. Sen kesinlikle duamı işitensin (yönelişimi algılayansın). "...
Nisa Suresi, 165. Ayet:
Peygamberler; müjdeciler ve uyarıcı-korkutucular olarak (gönderildi) . Öy
leki
peygamberlerden sonra insanların Allah'a karşı (savunacak) delilleri olmasın. Allah, üstün ve güçlü olandır, hikmet ve hüküm sahibidir....
Ənam Suresi, 31. Ayet:
Allah'a kavuşmayı yalan sayanlar, doğrusu hüsrana uğramışlardır. Öy
leki
, saat (kıyamet günü) apansız onlara geliverince, günahlarını sırtlarına yüklenerek: «Onda (dünyada) sorumsuzca yaptıklarımızdan dolayı yazıklar bize...» derler. Dikkat edin, o işleyip yüklendikleri ne kötüdür....
Ənam Suresi, 44. Ayet:
Derken kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, onların üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Öy
leki
kendilerine verilen şeylerle 'sevince kapılıp şımarınca', onları apansız yakalayıverdik. Artık onlar umutları suya düşenler oldular....
Ənam Suresi, 44. Ayet:
Derken kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, onların üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Öy
leki
kendilerine verilen şeylerle 'sevince kapılıp şımarınca', onları apansız yakalayıverdik. Artık onlar umutları suya düşenler oldular....
Ənam Suresi, 50. Ayet:
De ki «ben size Allahın hazineleri benim yanımdadır demem gaybı da bilmem, size ben me
leki
m de demem, ben ancak bana verilen vahye ittiba' ederim»; de ki: «Kör, görenle bir olur mu? Artık bir düşünmez misiniz?»...
Ənam Suresi, 51. Ayet:
Rablerinin huzurunda toplanacaklarından korkanları Kur'an'la uyar. Öy
leki
, kendileri için O'nun huzurunda ne bir dost ne de bir şefaatçı vardır. Gerekir ki Allah'tan korkarlar....
Əraf Suresi, 27. Ayet:
Ey Ademoğulları! Şeytan (bedeniniz), sizin ceddinizi, bedenselliği kendilerine göstermek suretiyle libaslarını (melekî kuvvelerini) onlardan soyarak cennet yaşamından çıkardığı gibi, sizi de fitneye düşürmesin! Çünkü o ve onun işlevini paylaşanlar, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. . . Biz, şeytanları (şaşırtıp saptırıcı kuvveleri - beş duyuya dayanan kabulleri), iman etmeyenler için velîler kıldık....
Ənfal Suresi, 15. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû izâ lekîtumullezîne keferû zahfen fe lâ tuvellûhumul edbâr(edbâra)....
Ənfal Suresi, 15. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey! (seslenme edatı)
2.
ellezîne âmenû
: âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyen kimseler
3.
izâ lekîtum
: karşılaştığınız zaman
4.
...
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
O vakıt ki siz vâdînin beri yamacında idiniz, onlarsa öte yamacında, süvarileri de tam sizden aşağıda idiniz, öy
leki
onlarla va'dleşmiş olsa idiniz mutlak mîâdda ıhtilâf ederdiniz ve lâkin Allah mukadder bir emri yerine getirmek için o yapılmış idi ki hem helâk olan beyyineden helâk olsun, hem de yaşıyan beyyineden yaşasın ve çünkü Allah her halde semî'dir alîmdir...
Ənfal Suresi, 45. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû izâ lekîtum fieten fesbutû vezkurullâhe kesîran leallekum tuflihûn(tuflihûne)....
Ənfal Suresi, 45. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne âmenû
: îmân eden, âmenû olan kimseler
3.
izâ lekîtum
: karşı karşıya geldiğiniz, karşılaştığınız zaman
4.
Tövbə Suresi, 25. Ayet:
And olsun ki, Allah size birçok yörelerde ve yerde; Huneyn gününde yardım etmiştir. Öy
leki
(o gün) çokluğunuz sizi böbürlendirmişti de size hiç de yararlı olmamış, doygun kılmamıştı. Yeryüzü ise genişliğine rağmen size dar gelmişti ve sonra da arka çevirip geri dönmüştünüz....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
1.
ve min-hum
: ve onlardan
2.
men
: kim, kimseler
3.
yelmizu-ke
: seni ayıplar
4.
fî es sadakâti
: ganimetler, sa...
Tövbə Suresi, 118. Ayet:
(Savaştan) Geri bırakılan üç (kişiyi) de (bağışladı) . Öy
leki
, bütün genişliğine rağmen yeryüzü onlara dar gelmişti, nefisleri de kendilerine dar (sıkıntılı) gelmişti ve O'nun dışında (yine) Allah'tan başka bir sığınacak olmadığını iyice anladılar. Sonra tevbe etsinler diye onların tevbesini kabul etti. Şüphesiz Allah, (yalnızca) O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir....
Yunus Suresi, 22. Ayet:
Karada ve denizde sizi gezdiren O'dur. Öy
leki
siz gemide bulunduğunuz zaman, onlar da güzel bir rüzgârla onu yüzdürürlerken ve (tam) bununla sevinmektelerken, ona çılgınca bir rüzgâr gelip çatar ve her yandan dalgalar onları kuşatıverir; onlar artık bu (dalgalarla) gerçekten kuşatıldıklarını sanmışlarken, dinde O'na 'gönülden katıksız bağlılar (muhlisler) ' olarak Allah'a dua etmeye başlarlar: «Andolsun eğer bundan bizi kurtaracak olursan, muhakkak sana şükredenlerden olacağız.»...
Yunus Suresi, 24. Ayet:
Dünya hayatının örneği, ancak gökten indirdiğimiz, onunla insanların ve hayvanların yediği yeryüzünün bitkisi karışmış olan bir su gibidir. Öy
leki
yer, güzelliğini takınıp süslendiği ve ahalisi de gerçekten ona güç yetirdiklerini sanmışlarken (işte tam bu sırada) gece veya gündüz ona emrimiz gelmiştir de, dün sanki hiç bir zenginliği yokmuş gibi, onu kökünden biçilip atılmış bir durumda kılmışız. Düşünen bir topluluk için biz ayetleri böyle birer birer açıklarız....
Yunus Suresi, 89. Ayet:
Peki buyurdu: duanız kabul olundu, siz yine istikamette devam edin ve kendini bilmiyenlerin mes
leki
ne uymayın...
Yusif Suresi, 10. Ayet:
İçlerinden bir söz sahibi, Yusüfü, dedi öldürmeyin de bir kuyu dibinde bırakın ki kafilenin biri onu lekît olarak alsın, eğer yapacaksanız böyle yapın...
Yusif Suresi, 31. Ayet:
Vaktâ ki bunların gizliden gizliye dedikodularını işitti, onlara da'vetçi gönderdi ve onlar için dayalı döşeli bir sofra hazırladı ve her birine bir bıçak verdi, beriden de çık karşılarına dedi, hepsi onu görür görmez çok büyüttüler, kendilerinin ellerini doğradılar ve hâşâ, dediler, Allah için bu bir beşer değil, mahzâ bir Me
leki
kerîm....
Yusif Suresi, 56. Ayet:
İşte böylece biz yeryüzünde Yusuf'a güç ve imkân verdik. Öy
leki
, onda (Mısır'da) dilediği yerde konakladı. Biz kime dilersek rahmetimizi nasib ederiz ve iyilik yapanların ecrini kayba uğratmayız....
Yusif Suresi, 108. Ayet:
De ki: işte benim mes
leki
m bu, basıret üzere Allaha da'vet ederim ben ve bana tabi' olanlar, ve Allahı tesbih ile tenzih eylerim ve ben müşriklerden değilim...
Yusif Suresi, 110. Ayet:
Öy
leki
peygamberler, umutlarını kesip de, artık onların gerçekten yalanladıklarını sandıkları bir sırada onlara yardımımız gelmiştir; biz kimi dilersek o kurtulmuştur. Suçlu, günahkârlar topluluğundan zorlu azabımız kesin olarak geri çevrilmeyecektir....
Hicr Suresi, 34. Ayet:
"Çık git öyleyse bu (me
leki
makam)dan!" diye buyurdu O; "Çünkü, sen artık kovulmuş birisin!...
Nəhl Suresi, 77. Ayet:
Gok
leki
n ve yerin gaybi Allah'a aittir, kiyamet saatinin kopusu bir goz kirpmasi kadar veya daha cabuk bir zaman icinde olur. suphesiz Allh her seye Kadir'dir....
Kəhf Suresi, 62. Ayet:
Fe lemmâ câvezâ kâle li fetâhu âtinâ gadâenâ lekad lekînâ min seferinâ hâzâ nasabâ(nasaben). ...
Kəhf Suresi, 62. Ayet:
1.
fe
: böylece, bundan sonra
2.
lemmâ
: olduğu zaman
3.
câvezâ
: ikisi mesafe katettiler (bir yerden bir yere geçtiler, gittiler)
4.
Kəhf Suresi, 74. Ayet:
Fentalekâ, hattâ izâ lekıyâ gulâmen fe katelehu kâle e katelte nefsen zekiyyeten bi gayri nefs(nefsin), lekad ci’te şey’en nukrâ(nukren)....
Kəhf Suresi, 74. Ayet:
1.
fe
: böylece
2.
intalekâ
: ikisi gitti (oradan ayrıldı)
3.
hattâ
: oluncaya kadar
4.
izâ
: olduğu zaman
Məryəm Suresi, 19. Ayet:
Kâle innemâ ene resûlu rabbiki li ehebe
leki
gulâmen zekiyyâ(zekiyyen)....
Məryəm Suresi, 19. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
innemâ
: sadece, yalnız
3.
ene
: ben
4.
resûlu
: resûl (elçi)
Taha Suresi, 23. Ayet:
«Öy
leki
, sana büyük mucizelerimizden (birini) göstermiş olalım.»...
Taha Suresi, 38. Ayet:
«Hani, annene vahyolunan şeyi vahyetmiştik, (şöy
leki
:)»...
Taha Suresi, 108. Ayet:
O gün, hiçbir tarafa sapmadan o davetçiye (Sûr'a üfleyenin çağrısına) uyarlar. Öy
leki
, Rahmân'ın heybetinden sesler kısılmıştır. Artık bir fısıltıdan başka hiçbir şey işitemezsin....
Taha Suresi, 117. Ayet:
Dedik ki: "Ey Adem, kesinlikle şu (iblis, vehmini tahrik eden kendini beden kabul etme fikri) senin ve eşin (bedenin) için bir düşmandır! Sakın sizi (kendinizi şuur {melekî yapı - kuvve} olarak yaşadığınız) cennetten (bedenselliğe - bilinç yaşamı boyutuna) çıkarmasın; sonra şakî (kendini beden sınırlamasının mutsuzluğu içinde bulan ve bunun sonuçlarını yaşayarak yanan) olursun!" Not: Burada anlatılmak istenen, müşahedemizdekine göre özetle şudur: Adem ismiyle işaret edilen, yokken, Allâh Esmâ'sı...
Ənbiya Suresi, 33. Ayet:
Ve huvellezî halakal leyle ven nehâre veş şemse vel kamer(kamere), kullun fî fe
leki
n yesbehûn(yesbehûne). ...
Ənbiya Suresi, 33. Ayet:
1.
ve huve ellezî
: ve odur
2.
halaka
: yarattı
3.
el leyle
: gece
4.
ve en nehâre
: ve gündüz
Ənbiya Suresi, 44. Ayet:
Evet, biz onları ve atalarını yararlandırdık; öy
leki
, ömür onlara (hiç bitmeyecekmiş gibi) uzun geldi. Fakat şimdi, bizim gerçekten yere gelip onu çevresinden eksiltmekte olduğumuzu görmüyorlar mı? Şu halde, üstün gelenler onlar mı?...
Həcc Suresi, 53. Ayet:
Şeytanın ilkası olan (amigdala etkisindeki oluşmuş benlik - bilinç veri tabanından gelen) fikir, sağlıklı düşünemeyen ve şuurları örtülmüş (melekî kuvveleri - kudsî hakikati örtülmüş; bedenî zevkler, nefsanî şehvetlere düşkün) olan kimseler için, sınav objesi oluşturması içindir. . . Muhakkak ki zâlimler dönüşü olmayan yoldadırlar!...
Möminun Suresi, 48. Ayet:
Fe kezzebûhumâ fe kânû minel muhlekîn(muhlekîne)....
Möminun Suresi, 48. Ayet:
1.
fe
: artık, böylece
2.
kezzebû-humâ
: ikisini yalanladılar
3.
fe
: artık, böylece
4.
kânû
: oldular
<...
Furqan Suresi, 25. Ayet:
(O süreç) semânın (bilincin) bulutlar (hakikati kavratan rahmet) ile yarıldığı ve melekî kuvvelerin (Esmâ hakikatlerinin) peş peşe açığa çıktığı süreçtir!...
Qəsəs Suresi, 8. Ayet:
Bunun üzerine âli Fir'avn onu lekıyt olarak aldı, çünkü ileride kendilerine bir düşman, bir gamm olacaktı. Doğrusu Fir'avn de Hamân de, askerleri de hep cânîlerdiler...
Fatir Suresi, 40. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
e reeytum
: siz gördünüz mü
3.
şurekâe-kum
: sizin ortaklarınız
4.
ellezîne
: ki onlar
<...
Yasin Suresi, 29. Ayet:
(Onların cezâsı) sâdece (korkunç) bir ses oldu; öy
leki
onlar (hayat cihetiyle) o anda sönüveren kimseler kesildiler!...
Yasin Suresi, 40. Ayet:
Leş şemsu yenbegî lehâ en tudrikel kamere ve lel leylu sâbikun nehâr(nehâri), ve kullun fî fe
leki
n yesbehûn(yesbehûne). ...
Yasin Suresi, 40. Ayet:
1.
leş şemsu (lâ eş şemsu)
: güneş olmaz (olamaz)
2.
yenbegî
: gerekir, mümkün olur
3.
lehâ
: ona
4.
en tudrike
: ...
Fussilət Suresi, 53. Ayet:
Biz ayetlerimizi hem âfâkta, hem de kendi nefislerinde onlara göstereceğiz; öy
leki
, şüphesiz onun hak olduğu kendilerine açıkça belli olsun. Her şeyin üzerinde senin Rabbinin şahid olması yetmez mi?...
Məhəmməd Suresi, 4. Ayet:
Fe izâ lekîtumullezîne keferû fe darber rikâb(rikâbi), hattâ izâ eshantumûhum fe şuddûl vesâk(vesâka), fe immâ mennen ba’du ve immâ fidâen hattâ tedaal harbu evzârehâ, zalik(zalike), ve lev yeşâullâhu lentasara minhum ve lâkin li yebluve ba’dakum bi ba’d(ba’din), vellezîne kutilû fî sebîlillâhi fe len yudille a’mâlehum....
Məhəmməd Suresi, 4. Ayet:
1.
fe izâ
: artık, bundan sonra olunca
2.
lekîtum (u)
: karşılaştınız
3.
ellezîne keferû
: inkâr edenler
4.
fe darbe
<...
Nəcm Suresi, 26. Ayet:
Ve kem min me
leki
n fîs semâvâti lâ tugnî şefâatuhum şey’en illâ min ba’di en ye’zenallâhu limen yeşâu ve yerdâ....
Nəcm Suresi, 26. Ayet:
1.
ve kem
: ve nice
2.
min me
leki
n
: melekler
3.
fî es semâvâti
: semalarda, göklerde
4.
lâ tugnî
: gani olmaz, fa...
Rəhman Suresi, 19. Ayet:
Salmıştır (me
leki
yet ve hayvaniyet; şuur ve bilinç) iki denizi; kavuşup kucaklaşıyorlar....
Həşr Suresi, 2. Ayet:
O ki Ehl-i kitab'dan o küfredenleri ilk haşr için diyarlarından çıkardı. Siz çıkacaklarını zannetmediniz onlar da zannettiler ki kendilerini Allahdan koruyacak manialarıdır kal'aları, istihkâmları, fakat Allah onları hisab etmedikleri cihetten bastırdı ve kalblerinin içine korku düşürdü, öy
leki
evlerini bir taraftan kendi elleri bir taraftan da mü'minlerin elleriyle harab ediyorlardı, düşünün de ıbret alın ey görecek gözleri olanlar!...
Talaq Suresi, 11. Ayet:
Bir Rasul gönderdi, Allahın nûrlar saçan, yollar açan âyetlerini sizlere karşı okuyor ki iyman edip salih amel işliyenleri zulmetlerden nûra çıkarsın ve her kim Allaha iyman edip salâh ile çalışırsa Allah onu altından ırmaklar akar cennetlere koyacak. Orada ebediyyen muhalledler, öy
leki
Allah ona hakikaten güzel bir rızk ihsan etmiş....
Talaq Suresi, 12. Ayet:
O Allâh ki, yedi semâ yarattı ve arzdan da onların bir mislini! Emir (hüküm - iş) onların ARALARINDAN sürekli - kesintisiz inzâl olur (Allâh'ın Esmâ'sındaki özelliklerin açığa çıkışı olan Astrolojik {melekî} tesirlerin varlık üzerindeki etkileri)! Tâ ki Allâh'ın her şeye Kaadir olduğunu ve Allâh'ın her şeyi (yaratanı olarak) ilmen ihâta ettiğini bilesiniz. (Not: Gazalî'nin "İhyâ-u Ulûmi'd Dîn" adlı eserinde, Ashabın âlimlerinden olarak bilinen İbni Abbas r. a. 'ın şöyle dediği nakledilmektedir: ...
Təhrim Suresi, 5. Ayet:
Gerek ki rabbi, şayed o sizi boşarsa, yerinize ona sizlerden daha hayırlı zevceler verir öy
leki
müslimeler, mü'mineler, kâniteler, tâibeler, âbideler, sâimeler, seyyibeler ve bâkireler....
Müddəssir Suresi, 31. Ayet:
Çünkü yalnızca me
leki
güçleri (cehennem) ateşinin gözcüleri kıldık; ve onların sayısını hakikati inkara şartlanmış olanlar için bir sınama (aracı) yaptık ki böylece daha önce vahye muhatab olanlar (bu ilahi kelamın doğruluğuna) kani olsunlar ve (ona) iman etmiş olanların imanları daha da güçlensin; ve geçmiş vahiylere muhatab olanlar ile (bu vahye) iman edenler bütün şüphelerden kurtulsunlar. Ve kalplerinde hastalık olanlar ile hakikati tamamen reddedenler: "(Sizin) Allah(ınız) bu temsil ile ne ...
Saffat Suresi, 164. Ayet:
(Bütün açığa çıkan melekî Esmâ kuvveleri): "Bizden, bilinen bir işlevi olmayan yoktur!"...
Zuxruf Suresi, 60. Ayet:
Eğer dileseydik, sizden melekler oluştururduk, arzda halife olacak (ama me
leki
yeti bünyesinde barındıran beşer olarak meydana getirdik sizi)!...