Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bürüc Suresi, 22. Ayet:
Lev
h-i Məhfuzdadır....
Nisa Suresi, 10. Ayet:
Haksız şekilde yetimlerin mallarını yiyen kimseler, ancak karınlarına ateş doldurmuş olurlar. İşte onlar, yakında kızgın a
lev
li ateşe atılacaklardır....
Nisa Suresi, 55. Ayet:
Onların bir kısmı O'na inandı, bir kısmı da O'ndan kaçındı. Böylelerine kızgın a
lev
li Cehennem yeter....
Maidə Suresi, 100. Ayet:
"De ki:" Habis olanla tayyib olan bir değildir. Ve
lev
ki habis olanın çokluğu hoşuna gitse de. Ey selim akıl sahipleri! Allah'a karşı takvalı olun ki kurtuluşa eresiniz....
Əraf Suresi, 145. Ayet:
Ona verdiğimiz
lev
halarda öğüt olmak üzere her şeyi açık bir şekilde yazdık. "Onu kuvvetle tut ve halkına da onu en iyi şekilde tutmalarını buyur. Yakında size fasıkların yurdunu göstereceğim."...
Əraf Suresi, 150. Ayet:
Musa, halkına döndüğünde, öfke ve üzüntü içinde onlara: "Benim yokluğumda ne kötü işler yapmışsınız! Rabb'inizin emrini çabuklaştırdınız mı?" dedi.
Lev
haları bırakıp, kardeşinin başını tutup kendine çekti. "Ey annemin oğlu! Gerçekten bu halk beni zayıf buldu, neredeyse beni öldüreceklerdi; sen de düşmanları benimle sevindirme, beni bu zalim kimselerle bir tutma." dedi....
Əraf Suresi, 154. Ayet:
Öfkesi geçince Musa
lev
haları aldı, onlardaki yazıda Rabb'leri için korkanlara bir yol gösterme ve bir rahmet vardı....
Hicr Suresi, 18. Ayet:
Ancak, kulak hırsızlığı yapan olursa, onu parlak bir a
lev
kovalar....
Furqan Suresi, 11. Ayet:
Hayır! Onlar Sa'at'i yalanladılar. Ve Biz, o Sa'at'i yalanlayanlara a
lev
li ateş hazırladık....
Loğman Suresi, 21. Ayet:
Onlara, "Allah'ın indirdiği şeye uyun." dendiği zaman: "Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız." dediler. Peki! Ya şeytan onları a
lev
li ateşin azabına çağırmış olsa da mı?...
Əhzab Suresi, 64. Ayet:
Allah, Kafirlere lanet etmiştir. Onlar için a
lev
li ateşi hazırlamıştır....
Səba Suresi, 12. Ayet:
Sabahleyin bir aylık yol gitmeyi, akşamleyin bir aylık yoldan geri dönmeyi sağlayan rüzgar, Süleyman içindi. Ve erimiş bakırı kaynağından ona akıttık. Ve cinlerden, Rabb'inin izni ile onun elinin altında çalışanlar vardı. Onlardan kim emrimizden çıkacak olsa, ona a
lev
li ateşin azabından tattırdık....
Fatir Suresi, 6. Ayet:
Kuşkusuz şeytan sizin düşmanınızdır. Öyleyse siz de onu düşman edinin. O kendisine uyanları a
lev
li ateşin halkından olmaya çağırır....
Saffat Suresi, 10. Ayet:
Ancak oradan bir söz kapan olursa, kayıp giden parlak bir a
lev
ona yetişir ve onu yakar....
Şura Suresi, 7. Ayet:
Kentlerin anası ve civarındakileri, geleceği kesin olan toplanma günü ile uyarman için sana Arapça bir Kur'an vahyettik. Onların bir kısmı Cennet'tedir, bir kısmı da a
lev
li ateştedir....
Fəth Suresi, 13. Ayet:
Kim Allah'a ve Resul'üne inanmazsa, bilsin ki Kafirler için a
lev
li bir ateş hazırladık....
Rəhman Suresi, 35. Ayet:
İkinizin üzerine ateşten bir a
lev
ve duman gönderilir ve siz yardımlaşamazsınız....
Mülk Suresi, 10. Ayet:
"Eğer dinlemiş veya düşünmüş olsaydık, şimdi a
lev
li ateşin halkı içinde olmazdık." dediler....
Məaric Suresi, 15. Ayet:
Hayır! Hayır! O a
lev
a
lev
yanan ateştir;...
İnsan Suresi, 4. Ayet:
Kafirler için zincirler, kelepçeler ve a
lev
li ateş hazırladık....
Mürsəlat Suresi, 31. Ayet:
Gölge yapmayan ve a
lev
den de korumayan....
İnşiqaq Suresi, 12. Ayet:
Fakat a
lev
li ateşe girecek....
Bürüc Suresi, 22. Ayet:
Lev
h-i Mahfuz'dadır....
Leyl Suresi, 14. Ayet:
A
lev
saçan bir ateşe karşı sizi uyardım....
Təkəsur Suresi, 6. Ayet:
Bilesiniz ki kesinlikle a
lev
li ateşle karşı karşıya kalacaksınız....
Təbbət Suresi, 3. Ayet:
A
lev
li ateşe atılacak....
Bəqərə Suresi, 10. Ayet:
Onların şuurlarında (hakikati hissetme iş
lev
inde) sağlıklı düşünememe hâli vardır; Allâh da bunu arttırmıştır. Yalanladıkları hakikatleri yüzünden feci bir azap yaşayacaklardır....
Bəqərə Suresi, 14. Ayet:
Ve izâ lekûllezîne âmenû kâlû âmennâ, ve izâ ha
lev
ilâ şeyâtînihim, kâlû innâ meakum, innemâ nahnu mustehziûn(mustehziûne)....
Bəqərə Suresi, 14. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman
2.
lekû
: karşılaştılar, buluştular
3.
ellezîne
: o kimseler, onlar
4.
âmenû
: îmân et...
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
Münâfıkların hakka davet karşısındaki davranışları, müjde ve uyarı ateşi yakan kimsenin verdiği bilgiye kuşkucu ve kararsız yaklaşan kimselerin haline benziyor. A
lev
ler, Kur’ân âyetleri, peygamberin sünneti, Muhammed’in çevresindeki münafıklara da aydınlık sağlarken, iki yüzlülükleri sebebiyle, Allah onlara hak ve hakikati gösterecek aydınlığı yok ederek, onları şüphe, nifak ve inkâr karanlıklarında bırakıyor. Ne doğruyu, hakkı görebiliyorlar, ne de hayrı şerden ayırt edebiliyorlar....
Bəqərə Suresi, 20. Ayet:
Yekâdul berku yahtafu ebsârehum kullemâ edâe lehum meşev fîhi, ve izâ azleme aleyhim kâmû ve
lev
şâellâhu le zehebe bi sem’ihim ve ebsârihim innallâhe alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun)....
Bəqərə Suresi, 20. Ayet:
1.
yekâdu
: neredeyse (olacak)
2.
el berku
: şimşek
3.
yahtafu
: kamaştırır, kapıp alır, alacak, kapacak
4.
ebsâre-hum
...
Bəqərə Suresi, 22. Ayet:
Rabbiniz, sizin yaşamanız, yerleşmeniz, menfaatiniz için yeryüzünü tarıma elverişli ovalar, iskâna uygun araziler haline, iş
lev
li hale getiren, göğü de yükseltip düzenleyerek tavan olarak inşa eden, gökten su indirerek depolayandır. O su ile, size rızık olarak topraktan çeşitli ürünler çıkardı. Artık, bundan sonra da, bile bile Allah’a eşler, ortaklar koşmayın....
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
Summe tevelleytum min ba’di zâlik(zâlike), fe
lev
lâ fadlullâhi aleykum ve rahmetuhu le kuntum minel hâsirîn(hâsirîne)....
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
tevelleytum
: siz döndünüz
3.
min
: den
4.
ba'di zâlike
: bundan sonra
Bəqərə Suresi, 69. Ayet:
Kâlûd’u lenâ rabbeke yubeyyin lenâ mâ
lev
nuhâ, kâle innehu yekûlu innehâ bakaratun safrâu, fâkiun
lev
nuhâ tesurrun nâzırîn(nâzirîne)....
Bəqərə Suresi, 69. Ayet:
1.
kâlû ûd'u
: dua et dediler
2.
lenâ rabbe-ke
: bizim için Rabbine
3.
yubeyyin
: açıklasın
4.
lenâ
: bize
Bəqərə Suresi, 96. Ayet:
Ve le tecidennehum ahrasan nâsi alâ hayâtin, ve minellezîne eşrakû yeveddu ehaduhum
lev
yuammeru elfe seneh(senetin), ve mâ huve bi muzahzihıhî minel azâbi en yuammer(yuammere), vallâhu basîrun bimâ ya’melûn(ya’melûne)....
Bəqərə Suresi, 96. Ayet:
1.
ve le tecidenne-hum
: ve mutlaka onları bulursun
2.
ahrasa
: en hırslı, çok hırslı
3.
en nâsi
: insanlar
4.
alâ hayâtin
<...
Bəqərə Suresi, 98. Ayet:
Kim Allâh'a (Ulûhiyet hakikatine), Melekî boyuta (âlemlerde Allâh isimlerinin işaret ettiği anlamların açığa çıkmasına) ve Rasûllerine (hakikati dillendirmeleri için irsâl ettiklerine), Cibrîl'e (Allâh ilminin inzâli iş
lev
ine), Mikail'e (maddi - manevî rızkına yönlendirip erdiren kuvve) düşman olursa, muhakkak ki Allâh (o) gerçeği örtenlerin düşmanıdır!...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Vettebeû mâ tetlûş şeyâtînu alâ mulki suleymân(suleymâne) ve mâ kefere suleymânu ve lâkinneş şeyâtîne keferû yuallimûnen nâses sihrâ, ve mâ unzile alel melekeyni bi bâbile hârûte ve mârût(mârûte), ve mâ yuallimâni min ehadin hattâ yekûlâ innemâ nahnu fitnetun fe lâ tekfur fe yeteallemûne minhumâ mâ yuferrikûne bihî beynel mer’i ve zevcih(zevcihî), ve mâ hum bi dârrîne bihî min ehadin illâ bi iznillâh(iznillâhi), ve yeteallemûne mâ yadurruhum ve lâ yenfeuhum ve lekad alimû le menişterâhu mâ lehu ...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
1.
ve ittebeû
: ve tâbi oldular, uydular
2.
mâ tetlû
: okunan şey
3.
eş şeyâtînu
: şeytanlar
4.
alâ mulki
: mülkün...
Bəqərə Suresi, 103. Ayet:
Ve
lev
ennehum âmenû vettekav le mesûbetun min indillâhi hayr(hayrun),
lev
kânû ya’lemûn(ya’lemûne)....
Bəqərə Suresi, 103. Ayet:
1.
ve
lev
: ve şâyet, eğer
2.
enne-hum
: onların olması
3.
âmenû
: âmenû oldular, îmân ettiler
4.
ve ittekav
: ve ...
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Vedde kesîrun min ehlil kitâbi
lev
yeruddûnekum min ba’di îmânikum kuffârâ(kuffâran), haseden min indi enfusihim min ba’di mâ tebeyyene lehumul hakk(hakku), fa’fû vasfehû hattâ ye’tiyallâhu bi emrih(emrihî), innallâhe alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun)....
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
1.
vedde
: sevdi, diledi, istedi, arzu etti 2 - kesîrun
2.
min ehli el kitâbi
: kitap ehlinden, kitap sahiplerinden
3.
lev
yeruddûne-kum
: keşke sizi döndürseler, döndürebilseler
Bəqərə Suresi, 118. Ayet:
Ve kâlellezîne lâ ya’lemûne
lev
lâ yukellimunâllâhu ev te’tînâ âyeh(âyetun), kezâlike kâlellezîne min kablihim misle kavlihim, teşâbehet kulûbuhum, kad beyyennal âyâti li kavmin yûkınûn(yûkınûne)....
Bəqərə Suresi, 118. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
lâ ya'lemûne
: bilmiyorlar
4.
lev
lâ
: olsa, olmaz mıydı, ...
Bəqərə Suresi, 118. Ayet:
(Allâh ismiyle işaret edilen hakkında) bilgisizler (O'nu gökte bir tanrı sanıp) "Allâh bizimle konuşsaydı ya da bize bir mucize verseydi ya" dediler!. . Onlardan öncekiler de onlar gibi konuşmuşlardı. Bakış açıları birbirine benzemiş! (Ayna nöronların iş
lev
i sonucu - aynı kafadan!). . . Biz âyetlerimizi (gerçeğe işaret eden oluşumu), onları hakkıyla değerlendirmek isteyenlere apaçık gösterdik....
Bəqərə Suresi, 137. Ayet:
Fe in âmenû bi misli mâ âmentum bihî fe kadihtedev ve in tevel
lev
fe innemâ hum fî şikâk(şikâkın) fe se yekfîke humullâh(humullâhu), ve huves semîul alîm(alîmu)....
Bəqərə Suresi, 137. Ayet:
1.
fe
: o zaman, o taktirde
2.
in
: eğer
3.
âmenû
: âmenû oldular, îmân ettiler
4.
bi misli
: benzeri, gibi
Bəqərə Suresi, 165. Ayet:
Ve minen nâsi men yettehızu min dûnillâhi endâden yuhıbbûnehum ke hubbillâh(hubbillâhi), vellezîne âmenû eşeddu hubben lillâh(lillâhi), ve
lev
yerâllezîne zalemû iz yeravnel azâbe, ennel kuvvete lillâhi cemîan, ve ennellâhe şedîdul azâb(azâbi). ...
Bəqərə Suresi, 165. Ayet:
1.
ve min en nâsi
: ve insanlardan (bir kısmı)
2.
men
: kim, kimse
3.
yettehizu
: edinir
4.
min dûni allâhi
: Alla...
Bəqərə Suresi, 167. Ayet:
Ve kâlellezînettebeû
lev
enne lenâ kerreten fe neteberree minhum kemâ teberreû minnâ kezâlike yurîhimullâhu a’mâlehum haserâtin aleyhim ve mâ hum bi hâricîne minen nâr(nâri)....
Bəqərə Suresi, 167. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
ittebeû
: tâbî oldular
4.
lev
: olsa, ise, keşke
...
Bəqərə Suresi, 170. Ayet:
Ve izâ kîle lehumuttebiû mâ enzelallâhu kâlû bel nettebiu mâ elfeynâ aleyhi âbâenâ e ve
lev
kâne âbâuhum lâ ya’kılûne şey’en ve lâ yehtedûn(yehtedûne)....
Bəqərə Suresi, 170. Ayet:
1.
ve izâ kîle
: ve denildiği zaman, denildiğinde
2.
lehum
: onlara
3.
ittebiû
: tâbî olun
4.
mâ enzele
: indirdiğ...
Bəqərə Suresi, 185. Ayet:
(O sayılı günler) Ramazan ayıdır ki Kur'an onda (ki Kadir gecesinde
lev
h-i mahfuzdan semâ-i dünyâye) indirilmişdir. (O Kur'an ki) insanlara (mahz-ı) hidâyetdir, doğru yolun ve Hak ile baatılı ayırd eden hükümlerin nice açık delilleridir. Öyleyse içinizden kim o aya erişirse (hazır olur, müsâfir olmazsa) onu (orucunu) tutsun, kim de hasta olur, yahud bir sefer üzerinde bulunursa o halde başka günlerde, oruç tutamadığı günler sayısınca (orucunu kazaa etsin). Allah size kolaylık diler, size güdük i...
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruçlu olduğunuz günlerin gecelerinde, hanımlarınızla ilişkiye girmeniz size helâl ve meşrû kılındı. Onlar sizin iyiliğiniz için bir elbise, vazgeçilmez birlikteliğinizin, sizi koruyan, sırlarınızı saklayan ortağı, rahat ve huzur kaynağıdırlar. Siz de onların iyiliği için bir elbise, vazgeçilmez birlikteliğinizin, onları koruyan, sırlarını saklayan, ortağı, rahat ve huzur kaynağısınız. Allah, o gecelerde kendinize hâkim olamadığınızı, kendinize haksızlık ettiğinizi bildi de, yüzünüze baktı, tevb...
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
Em hasibtum en tedhulûl cennete ve lemmâ ye’tikum meselullezîne ha
lev
min kablikum messethumul be’sâu ved darrâu ve zulzilû hattâ yekûler resûlu vellezîne âmenû meahu metâ nasrullâh(nasrullâhi), e lâ inne nasrallâhi karîb(karîbun)....
Bəqərə Suresi, 214. Ayet:
1.
em hasibtum
: yoksa zan mı ettiniz
2.
en tedhulû
: girmeniz
3.
el cennete
: cennet
4.
ve lemmâ
: ve olmadıkça
Bəqərə Suresi, 215. Ayet:
Onlar, hangi şey'i nafaka olarak vereceklerini sana sorarlar. De ki: «Maldan vereceğiniz şey (ev
lev
iyyetle) ananın, babanın, akrabanın, yetimlerin, yoksulların, yol oğlunun (müsâfirin hakkı) dır. Her ne hayır işlerseniz şübhesiz Allah onu çok iyi bilen (mükâfatını veren) dir. ...
Bəqərə Suresi, 220. Ayet:
Fîd dunyâ vel âhirah(âhirati) ve yes’elûneke anil yetâmâ kul ıslâhun lehum hayr(hayrun) ve in tuhâlitûhum fe ıhvânukum vallâhu ya’lemul mufside minel muslih(muslihi) ve
lev
şâallâhu le a’netekum innallâhe azîzun hakîm(hakîmun)....
Bəqərə Suresi, 220. Ayet:
1.
fî ed dunyâ
: dünya hakkında, dünyada
2.
ve el âhirati
: ve ahiret
3.
ve yes'elûne-ke
: ve sana soruyorlar, sorarlar
4.
an e...
Bəqərə Suresi, 221. Ayet:
Ve lâ tenkihûl muşrikâti hattâ yu’minn(yu’minne), ve le emetun mu’minetun hayrun min muşriketin ve
lev
a’cebetkum, ve lâ tunkihûl muşrikîne hattâ yu’minû ve le abdun mu’minun hayrun min muşrikin ve
lev
a’cebekum, ulâike yed’ûne ilen nâr(nâri), vallâhu yed’û ilel cenneti vel magfireti bi iznih(iznihi), ve yubeyyinu âyâtihî lin nâsi leallehum yetezekkerûn(yetezekkerûne)....
Bəqərə Suresi, 221. Ayet:
1.
ve lâ tenkihû
: ve (kendinize) nikâhlamayın
2.
el muşrikâti
: müşrik kadınlar
3.
hattâ yu'minne
: mü'min oluncaya, îmân edinceye kadar
4.
Bəqərə Suresi, 221. Ayet:
Müşrikeleri imân edinceye kadar nikah etmeyiniz. Elbette mü'min olan bir cariye, bir müşrikeden hayırlıdır. Ve
lev
ki müşrike sizin hoşunuza gitsin. Ve müşrik erkeklere de, imân etmedikçe (müslüman kadınları) nikah ettirmeyiniz. Elbette bir mü'min köle, bir müşrikten hayırlıdır. Ve
lev
ki o müşrik hoşunuza gidecek olsun. Onlar (o müşrik ve müşrikeler, insanı) ateşe davet ederler. Allah Teâlâ ise kendi izniyle cennete ve mağfirete davet buyurur. Ve insanlara âyetlerini açıkça bildirir, tâ ki tezekk...
Bəqərə Suresi, 246. Ayet:
E lem tera ilel melei min benî isrâîle min ba’di mûsâ, iz kâlû li nebiyyin lehumub’as lenâ meliken nukâtil fî sebîlillâh(sebîlillâhi), kâle hel aseytum in kutibe aleykumul kıtâlu ellâ tukâtil(tukâtilû), kâlû ve mâ lenâ ellâ nukâtile fî sebîlillâhi ve kad uhricnâ min diyârinâ ve ebnâinâ fe lemmâ kutibe aleyhimul kıtâlu tevel
lev
illâ kalîlen minhum vallâhu alîmun biz zâlimîn(zâlimîne)....
Bəqərə Suresi, 246. Ayet:
1.
e lem tera ilâ
: görmedin mi
2.
el melei
: ileri gelenleri, eşrafı
3.
min benî isrâîle
: İsrailoğulları'ndan
4.
min ba'di mû...
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Peygamberleri onlara şunu da söylemişti: 'Onun krallığının, komutanlığının alâmeti size o ahit sandığının gelmesi olacaktır. Onda Rabbinizin ilâhî kudretinin bir tecellisi, bir huzur, kalplerinize bir ferahlık; Mûsâ ve Hârûn ailelerinin bıraktıkları eşyalardan Tevrat parçaları, asâ ve
lev
halar, vesaire vardır. Onu melekler getirecektir. Eğer inanmış kimseler iseniz bunda sizin için kesinlikle bir ibret, bir ikaz vardır....
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Peygamberleri onlara şunu da söylemişti: “- Talût’un, Mûsâ’ya verilen Tabut’u (sandığı) getirmesi padişahlığına alâmettir. O Tabut’da, Rabbiniz tarafından size mânevi bir kuvvet ve Mûsâ ailesiyle Hârun ailesinin arkaya bıraktıkları Tevrat
lev
halarından bakıyye (arta kalanlar) vardır. Melekler onu taşıyacaktır. Şüphesiz ki bu Tabut’un size gelmesi, peygamberin sözünün doğruluğuna delildir, eğer iman getirenlerdenseniz....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Fe hezemûhum bi iznillâhi, ve katele dâvudu câlûte ve âtâhullâhul mulke vel hikmete ve allemehu mimmâ yeşâu, ve
lev
lâ def’ullâhin nâse, bâ’dahum bi ba’din le fesedetil ardu ve lâkinnallâhe zû fadlin alel âlemîn(âlemîne)....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
1.
fe
: böylece, sonra, nihayet
2.
hezemû-hum
: onları hezimete, yenilgiye uğrattılar
3.
bi izni allâhi
: Allah'ın izniyle
4.
v...
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
Tilker rusulu faddalnâ ba’dahum alâ ba’d(ba’din), minhum men kellemallâhu ve rafea ba’dahum derecât(derecâtin), ve âteynâ îsâbne meryemel beyyinâti ve eyyednâhu bi rûhıl kudus(rûhıl kudusi), ve
lev
şâallâhu maktetelellezîne min ba’dihim min ba’di mâ câethumul beyyinâtu ve lâkinihtelefû fe minhum men âmene ve minhum men kefer(kefere), ve
lev
şâallâhu maktetelû ve lâkinnallâhe yef’alu mâ yurîd(yurîdu)....
Bəqərə Suresi, 253. Ayet:
1.
tilke
: o
2.
er rusulu
: resûller
3.
faddalnâ
: biz faziletli kıldık, üstün kıldık
4.
ba'da-hum
: onların bir k...
Bəqərə Suresi, 266. Ayet:
Herhangi biriniz ister mi ki; altından ırmaklar akan, içinde her tür meyvası olan, hurmalardan,üzümlerden oluşmuş bir bahçesi bulunsun, kendisinin güçsüz-çaresiz yavruları da olsun ve bu haldeyken üstüne ihtiyarlık çöksün, tam bu sırada o bahçeye a
lev
li bir bora isabet etsin de bahçe, baştan başa yansın. Allah size ayetleri işte bu şekilde açıklıyor ki, inceden inceye ve derinden derine düşünebilesiniz....
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
Onların hidâyet bulması senin iş
lev
in değildir! Ne var ki Allâh dilediğine hidâyet eder (hidâyet kişinin varlığını meydana getiren Esmâ terkibindeki Hadiy isminin mânâsının açığa çıkmasının dilenmesiyle oluşur; dışarıdan verilmez)! Hayır olarak ne bağışlarsanız bu kendi yararınız içindir. Zaten siz vechullah için (vechullahı bildiğiniz veya gördüğünüz için) bağışlarsınız. Hayır olarak ne bağışlarsanız tamı tamına size geri ödenir ve asla hakkınız yenmez....
Ali-İmran Suresi, 7. Ayet:
O, kitabı, Kur’ân’ı sana indirendir. Onun, Kur’ân’ın bir kısım âyetleri muhkemdir. Bunlar Kur’ân’ın, bütün kutsal kitapların esasıdır,
lev
h-i Mahfuzda yazılı temel kurallardır. Diğerleri de insanlığın devamlı çoğalan meselelerine çözüm getirmeye müsait, birden fazla mânaya açık, müteşabih âyetlerdir. Akılları, kalpleri sapmaya meyilli, kötü niyetli olanlar, sırf fitne çıkarmak, ortalık bulandırmak, kelimelere keyfî anlamlar yükleyerek te’vil yapıp kafa karıştırmak arzusunda oldukları için, müteş...
Ali-İmran Suresi, 20. Ayet:
Fe in hâccûke fe kul eslemtu vechiye lillâhi ve menittebean(menittebeani), ve kul lillezîne ûtûl kitâbe vel ummiyyîne e eslemtum, fe in eslemû fe kadihtedev, ve in tevel
lev
fe innemâ aleykel belâg(belâgu), vallâhu basîrun bil ibâd(ibâdi). ...
Ali-İmran Suresi, 20. Ayet:
1.
fe in hâccû-ke
: bundan sonra eğer seninle tartışırlarsa
2.
fe kul
: o zaman de, söyle
3.
eslemtu
: ben teslim ettim
4.
vech...
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
Yevme tecidu kullu nefsin mâ amilet min hayrin muhdâran, ve mâ amilet min sû’(sûin), teveddu
lev
enne beynehâ ve beynehû emeden baîdâ(baîden), ve yuhazzirukumullâhu nefseh(nefsehu), vallâhu raûfun bil ıbâd(ıbâdi). ...
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
1.
yevme tecidu
: o gün, bulur
2.
kullu nefsin
: her nefs, herkes
3.
mâ amilet
: ne yaptı ise, yaptığı şeyler,
4.
min hayrin
Ali-İmran Suresi, 32. Ayet:
Kul etîûllâhe ver resûl(resûle), fe in tevel
lev
fe innallâhe lâ yuhibbul kâfirîn(kâfirîne). ...
Ali-İmran Suresi, 32. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
etîû allâhe
: Allah'a itaat edin
3.
ve er resûle
: ve resûle, elçiye
4.
fe in tevel
lev
: bun...
Ali-İmran Suresi, 61. Ayet:
Fe men hâcceke fîhi min ba’di mâ câeke minel ilmi fe kul teâ
lev
ned’u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfusenâ ve enfusekum summe nebtehil fe nec’al la’netallâhi alel kâzibîn(kâzibîne). ...
Ali-İmran Suresi, 61. Ayet:
1.
fe men
: o zaman, artık kim
2.
hâcce-ke
: seninle tartıştı
3.
fî-hi
: onun hakkında
4.
min ba'di
: sonradan, so...
Ali-İmran Suresi, 63. Ayet:
Fe in tevel
lev
fe innallâhe alîmun bil mufsidîn(mufsidîne). ...
Ali-İmran Suresi, 63. Ayet:
1.
fe in tevel
lev
: buna rağmen dönerlerse
2.
fe inne allâhe
: o zaman muhakkak ki Allah
3.
alîmun
: en iyi bilen
4.
bi el mufs...
Ali-İmran Suresi, 64. Ayet:
Kul yâ ehlel kitâbi teâ
lev
ilâ kelimetin sevâin beynenâ ve beynekum ellâ na’bude illâllâhe ve lâ nuşrike bihî şey’en ve lâ yettehize ba’dunâ ba’den erbâben min dûnillâh(dûnillâhi), fe in tevel
lev
fe kûlûşhedû bi ennâ muslimûn(muslimûne). ...
Ali-İmran Suresi, 64. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
yâ ehle el kitâbi
: ey kitap ehli (yahudiler ve hristiyanlar)
3.
teâ
lev
: gelin
4.
ilâ kelimetin
...
Ali-İmran Suresi, 69. Ayet:
Veddet tâifetun min ehlil kitâbi
lev
yudillûnekum ve mâ yudıllûne illâ enfusehum ve mâ yeş’urûn(yeş’urûne). ...
Ali-İmran Suresi, 69. Ayet:
1.
veddet
: diledi
2.
tâifetun
: taife, bir grup, topluluk
3.
min ehli el kitâbi
: kitap ehlinden, kitap verilenlerden, yahudiler ve hristiyanlardan
4.
...
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
İnnellezîne keferû ve mâtû ve hum kuffârun fe len yukbele min ehadihim mil’ul ardı zeheben ve
lev
iftedâ bih(bihî), ulâike lehum azâbun elîmun ve mâ lehum min nâsırîn(nâsırîne). ...
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki onlar
2.
keferû
: inkâr ettiler
3.
ve mâtû
: ve öldüler
4.
ve hum
: ve onlar
Ali-İmran Suresi, 91. Ayet:
Muhakkak ki o inkâr edip de kendileri kâfir kimseler olarak ölenler yok mu, artık dünya dolusu altın, ve
lev
ki (kendisini kurtarmak üzere) onu fedâ edecek (de) olsa, artık onların hiçbirinden aslâ kabûl edilmeyecektir! İşte onlar yok mu, kendileri için (pek) elemli bir azab vardır ve onlar için yardımcılardan kimse yoktur....
Ali-İmran Suresi, 110. Ayet:
Kuntum hayra ummetin uhricet lin nâsi te’murûne bil ma’rûfi ve tenhevne anil munkeri ve tu’minûne billâh(billâhi), ve
lev
âmene ehlul kitâbi le kâne hayran lehum, minhumul mu’minûne ve ekseruhumul fâsikûn(fâsikûne)....
Ali-İmran Suresi, 110. Ayet:
1.
kuntum
: siz oldunuz
2.
hayra ummetin
: hayırlı ümmet, topluluk
3.
uhricet
: çıkarıldınız
4.
li en nâsi
: insan...
Ali-İmran Suresi, 110. Ayet:
Siz insanlar için (insanlığın fâidesi için ğaybdan, yahud
lev
h-i mahfuzdan seçilib) çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükden vaz geçirmiye çalışırsınız. (Çünkü) Allaha inanıyorsunuz. Kitablılar (Hıristiyanlar ve Yahudiler) de inansaydı kendileri için elbette hayırlı olurdu. İçlerinden (vakı'aa) îman edenler vardır. (Fakat) onların pek çoğu (Hak dînden çıkmış) faasıklardır. ...
Ali-İmran Suresi, 119. Ayet:
Hâ entum ulâi tuhıbbûnehum ve lâ yuhıbbûnekum ve tû’minûne bil kitâbi kullih(kullihi), ve izâ lekûkum kâlû âmennâ, ve izâ ha
lev
addû aleykumul enâmile minel gayz(gayzi), kul mûtû bi gayzikum, innallâhe alîmun bi zâtis sudûr(sudûri). ...
Ali-İmran Suresi, 119. Ayet:
1.
hâ entum ulâi
: işte siz busunuz, böylesiniz
2.
tuhıbbûne-hum
: onları seversiniz
3.
ve lâ yuhıbbûne-kum
: ve onlar sizi sevmezler
4.
Ali-İmran Suresi, 139. Ayet:
Ve lâ tehinû ve lâ tahzenû ve entumul a’
lev
ne in kuntum mu’minîn(mu’minîne). ...
Ali-İmran Suresi, 139. Ayet:
1.
ve lâ tehinû
: ve gevşemeyin, korkmayın
2.
ve lâ tahzenû
: ve mahzun olmayın, üzülmeyin
3.
ve entum
: ve siz
4.
el a'
lev
ne
Ali-İmran Suresi, 145. Ayet:
Lev
h-i Mahfuzdaki ecel dolmadan, Allah’ın planı yürürlüğe girmeden bir kimsenin ölmesi mümkün değildir. Kim dünya menfaati isterse, kendisine ondan veririz. Kim de âhiret, ebedî yurt sevabı isterse ona da bundan veririz. Allah şükredenleri mükâfatlandıracaktır....
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
Summe enzele aleykum min ba’dil gammi emeneten nuâsen yagşâ tâifeten minkum, ve tâifetun kad ehemmethum enfusuhum yezunnûne billâhi gayral hakkı zannel câhiliyyeh(câhiliyyeti), yekûlûne hel lenâ minel emri min şey’(şey’in), kul innel emre kullehu lillâh(lillâhi), yuhfûne fî enfusihim mâ lâ yubdûne lek(leke), yekûlûne
lev
kâne lenâ minel emri şey’un mâ kutilnâ hâhunâ, kul
lev
kuntum fî buyûtikum le berezellezîne kutibe aleyhimul katlu ilâ medâciihim, ve li yebteliyallâhu mâ fî sudûrikum ve li yum...
Ali-İmran Suresi, 154. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
enzele
: indirdi
3.
aleykum
: sizin üzerinize
4.
min ba'di
: sonradan, ...den sonra, arkasında...
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
İnnellezîne tevel
lev
minkum yevmel tekal cem’âni, inne mestezellehumuş şeytânu bi ba’di mâ kesebû, ve lekad afâllâhu anhum innallâhe gafûrun halîm(halîmun). ...
Ali-İmran Suresi, 155. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki onlar
2.
tevel
lev
: yüz çevirdiler
3.
min-kum
: sizden, içinizden
4.
yevme ilteka
:...
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tekûnû kellezîne keferû ve kâlû li ıhvânihim izâ darabû fîl ardı ev kânû guzzen
lev
kânû indenâ mâ mâtû ve mâ kutilû, li yec’alallâhu zâlike hasreten fî kulûbihim vallâhu yuhyî ve yumît(yumîtu), vallâhu bi mâ ta’melûne basîr(basîrun). ...
Ali-İmran Suresi, 156. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne âmenû
: âmenû olanlar, îmân edenler
3.
lâ tekûnû
: siz ... olmayın
4.
ke
: gibi
...
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Fe bimâ rahmetin minallâhi linte lehum, ve
lev
kunte fazzan galîzal kalbi lenfaddû min havlik(havlike), fa’fu anhum vestagfir lehum ve şâvirhum fîl emr(emri), fe izâ azamte fe tevekkel alâllâh(alâllâhi), innallâhe yuhibbul mutevekkilîn(mutevekkilîne)....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
1.
fe bi-mâ
: o zaman sebebiyle
2.
rahmetin
: rahmet
3.
min allâhi
: Allah'tan
4.
linte
: yumuşak davrandın
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
Ve li ya’lemellezîne nâfekû, ve kîle lehum teâ
lev
kâtilû fî sebîlillâhi evidfeû kâlû
lev
na’lemu kıtâlen letteba’nâkum, hum lil kufri yevmeizin akrabu minhum lil îmân(îmâni), yekûlûne bi efvâhihim mâ leyse fî kulûbihim, vallâhu a’lemu bi mâ yektumûn(yektumûne). ...
Ali-İmran Suresi, 167. Ayet:
1.
ve li ya'leme
: ve bilmesi, belirlenmesi için
2.
ellezîne nâfekû
: nifak çıkaranlar, münafıklar
3.
ve kîle
: ve denildi
4.
l...
Ali-İmran Suresi, 168. Ayet:
Ellezîne kâlû li ihvânihim ve kaadû
lev
atâûnâ mâ kutil(kutilû), kul fedreû an enfusikumul mevte in kuntum sâdıkîn(sâdıkîne). ...
Ali-İmran Suresi, 168. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar
2.
kâlû
: dediler
3.
li ihvâni-him
: kardeşleri için
4.
ve kaadû
: ve oturdular
Ali-İmran Suresi, 186. Ayet:
Le tub
lev
unne fî emvâlikum ve enfusikum ve le tesmeunne minellezîne ûtûl kitâbe min kablikum ve minellezîne eşrakû ezen kesîrâ(kesîran), ve in tasbirû ve tettekû fe inne zâlike min azmil umûr(umûri)....
Ali-İmran Suresi, 186. Ayet:
1.
le tub
lev
unne
: elbette, mutlaka imtihan olacaksınız, deneneceksiniz
2.
fî emvâli-kum
: kendi mallarınız konusunda, hususunda
3.
ve enfusi-kum
: ve nefsleriniz, kendiniz, canlarınız
...
Nisa Suresi, 9. Ayet:
Velyahşellezîne
lev
terakû min halfihim zurriyeten dıâfen hâfû aleyhim, felyettekûllâhe velyekûlû kavlen sedîdâ(sedîdan)....
Nisa Suresi, 9. Ayet:
1.
velyahşa (ve li yahşa)
: ve sakınsınlar, korksunlar, çekinsinler
2.
ellezîne
: onlar, ... olanlar
3.
lev
terakû
: eğer bırakmış olsalardı
4.
Nisa Suresi, 10. Ayet:
İnnellezîne ye’kulûne emvâlel yetâmâ zulmen innemâ ye’kulûne fî butûnihim nârâ(nâran). Ve se yas
lev
ne seîrâ(seîran)....
Nisa Suresi, 10. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
ellezîne
: onlar
3.
ye'kulûne
: yerler
4.
emvâle
: mallar
Nisa Suresi, 10. Ayet:
Muhakkak ki yetimlerin mallarını zulümle (haksızlıkla) yiyenler, karınlarına sadece ateş yerler. Ve onlar, yakında a
lev
li ateşe atılacaklar....
Nisa Suresi, 10. Ayet:
Yetimlerin mallarını zulümle yiyenler, ancak ateş yerler, o mallar, karınlarında ateştir âdeta ve onlar, a
lev
li ateşe atılacaklardır....
Nisa Suresi, 10. Ayet:
Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenler şüphesiz karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar; zaten onlar a
lev
lenmiş ateşe gireceklerdir....
Nisa Suresi, 10. Ayet:
Yetimlerin mallarını haksız olarak yiyenler var ya, onlar karınlarını ateşle doldurmuş olurlar! A
lev
li ateşe sokulacaklardır....
Nisa Suresi, 10. Ayet:
Haksız yere yetimlerin, dulların mallarını yiyenler, karınlarına ateş doldurmuş, bedenlerini ateşle beslemiş olurlar. Yakında körüklenen a
lev
püsküren cehennemin dehşet verici ateşine yaslanacaklar....
Nisa Suresi, 10. Ayet:
Şüphesiz yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler karınlarına ateş yemiş olurlar. Ve bunlar a
lev
li bir ateşin içine atılacaklardır....
Nisa Suresi, 10. Ayet:
Yetimlerin mallarını zulmen (haksız olarak) yiyenler karınlarına ancak bir ateş yerler ve yakında a
lev
li ateşe gireceklerdir....
Nisa Suresi, 10. Ayet:
Yetimlerin mallarini haksiz yere yiyenler, karinlarina ancak ates tikinmis olurlar, zaten onlar cilgin a
lev
e atilacaklardir. *...
Nisa Suresi, 10. Ayet:
Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar, zaten onlar çılgın a
lev
e atılacaklardır....
Nisa Suresi, 10. Ayet:
Haksızlıkla yetimlerin mallarını yiyenler şüphesiz karınlarına ancak ateş tıkınmış olurlar; zaten onlar a
lev
lenmiş ateşe gireceklerdir....
Nisa Suresi, 10. Ayet:
Yetimlerin mallarını haksız biçimde yiyenler, midelerini ateşle doldurmaktan başka birşey yapmıyorlar. Zaten kudurmuş a
lev
lerin içine atılacaklardır....
Nisa Suresi, 10. Ayet:
Şübhesiz ki haksız olarak yetimlerin mallarını yiyenler, karınlarına ancak bir ateş yemiş olurlar! Ve (onlar,) yakında çılgın a
lev
li bir ateşe gireceklerdir!...
Nisa Suresi, 10. Ayet:
Yetimlerin mallarını zulmen yiyenler, şüphesiz ki karınlarına sadece ateş doldurmuş olurlar ve onlar a
lev
lenmiş ateşe gireceklerdir....
Nisa Suresi, 10. Ayet:
Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, karınlarına sadece ateş doldururlar ve a
lev
li bir ateşe atılırlar....
Nisa Suresi, 10. Ayet:
Yetimlerin mallarını haksız şekilde yiyenler, karınlarına ateş dolduruyorlar. Sonra da onlar a
lev
li bir ateşe gireceklerdir....
Nisa Suresi, 39. Ayet:
Ve mâzâ aleyhim
lev
âmenû billâhi vel yevmil âhıri ve enfekû mimmâ razakahumullâh(razakahumullâhu). Ve kânallâhu bihim alîmâ(alîmen)....
Nisa Suresi, 39. Ayet:
1.
ve mâzâ
: ve ne olur, niçin
2.
aleyhim
: onlar, onlara
3.
lev
: keşke, olsa, ise
4.
âmenû
: îmân ettiler
Nisa Suresi, 42. Ayet:
Yevme izin yeveddullezîne keferû ve asavur resûle
lev
tusevvâ bihimul ard(ardu). Ve lâ yektumûnallâhe hadîsâ(hadîsen)....
Nisa Suresi, 42. Ayet:
1.
yevme izin
: izin günü
2.
yeveddu
: ister, temenni eder
3.
ellezîne
: onlar, olanlar
4.
keferû
: inkâr ettiler,...
Nisa Suresi, 46. Ayet:
Minellezîne hâdû yuharrifûnel kelime an mevâdııhî ve yekûlûne semi’nâ ve asaynâ vesma’ gayra musmeın ve râınâ leyyen bi elsinetihim ve ta’nan fîd dîn(dîni). Ve
lev
ennehum kâlû semi’nâ ve ata’nâ vesma’ venzurnâ le kâne hayran lehum ve akvem(akveme), ve lâkin leanehumullâhu bi kufrihim fe lâ yu’minûne illâ kalîlâ(kalîlen)....
Nisa Suresi, 46. Ayet:
1.
min ellezîne
: onlardan bir kısmı
2.
hâdû
: yahudiler
3.
yuharrifûne
: tahrif ederler, bozarlar
4.
el kelime
: ...
Nisa Suresi, 55. Ayet:
1.
fe
: artık
2.
min-hum
: onlardan
3.
men
: kim, kimi
4.
âmene
: îmân etti
Nisa Suresi, 55. Ayet:
Artık onlardan kimi O'na îmân etti ve onlardan kimi de O'ndan yüz çevirdi ve (îmân etmeyenlere) a
lev
li ateş olarak cehennem kâfidir....
Nisa Suresi, 55. Ayet:
Onlardan, ona inanan da var, ondan yüz çeviren de ve bunlara a
lev
li, yakıp kavuran cehennem yeter....
Nisa Suresi, 55. Ayet:
Yahudilerden bir kısmı ona iman etti. Bir kısım da peygamberin faaliyetlerine engel tedbirler aldı. İman etmeyenlere körüklenen, a
lev
püsküren, dehşet verici bir ateş olarak cehennem yeter....
Nisa Suresi, 55. Ayet:
İşte o Yahudilerden kimi Muhammed (Aleyhisselâma) iman etti, kimi de ondan yüz çevirdi. O iman etmiyenlere cehennem a
lev
î kâfidir....
Nisa Suresi, 55. Ayet:
(55-56) Onlardan ona inananlar ve yuz cevirenler vardi. Cilgin bir a
lev
olarak cehennem yeter. Dogrusu, ayetlerimizi inkar edenleri atese sokacagiz; derilerinin her yanisinda, azabi tatmalari icin onlari baska derilerle degistirecegiz. Allah gucludur, Hakim'dir....
Nisa Suresi, 55. Ayet:
(55-56) Onlardan ona inananlar ve yüz çevirenler vardı. Çılgın bir a
lev
olarak cehennem yeter. Doğrusu, ayetlerimizi inkar edenleri ateşe sokacağız; derilerinin her yanışında, azabı tatmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Allah güçlüdür, Hakim'dir....
Nisa Suresi, 55. Ayet:
Onun için onlardan kimi ona iman etmekte, kimi de ondan men'eylemekte ona da cehennem a
lev
i yetmektedir....
Nisa Suresi, 55. Ayet:
Onun için onlardan kimi ona iman etmekte, kimi de ondan yüz çevirmekte; ona da cehennem a
lev
i yetmektedir....
Nisa Suresi, 55. Ayet:
İşte o yahudilerden bir kısmı ona iman etti. Bir kısmı da ondan yüz çevirdi. O iman etmeyenlere cehennem a
lev
i yeter....
Nisa Suresi, 55. Ayet:
Fakat İbrahim'in soyundan gelenlerin kimi O'na inandı, kimi de kendisine sırt çevirdi. Öylelerinin hakkından a
lev
li cehennem gelir....
Nisa Suresi, 55. Ayet:
Buna rağmen onlardan bir kısmı ona (Muhammed’e) îmân etti, bir kısmı da ondan yüz çevirdi. Artık a
lev
li bir ateş olarak Cehennem (onlara) yeter!...
Nisa Suresi, 55. Ayet:
Onlardan kimi O(Hak Kitabı)na inandı, kimi de ondan yüz çevirdi. Öylesine de çılgın a
lev
li cehennem yetti....
Nisa Suresi, 55. Ayet:
Sonra onlardan kimi buna iman etti, kimi de yüz çevirdi. Onlara Cehennemin a
lev
li ateşi yeter....
Nisa Suresi, 55. Ayet:
Onlardan bir kısmı ona inanmıştır; bir kısmı da ondan alıkoymaktadır. Böylesine, çılgın a
lev
li cehennem yeter....
Nisa Suresi, 56. Ayet:
(55-56) Onlardan ona inananlar ve yuz cevirenler vardi. Cilgin bir a
lev
olarak cehennem yeter. Dogrusu, ayetlerimizi inkar edenleri atese sokacagiz; derilerinin her yanisinda, azabi tatmalari icin onlari baska derilerle degistirecegiz. Allah gucludur, Hakim'dir....
Nisa Suresi, 56. Ayet:
(55-56) Onlardan ona inananlar ve yüz çevirenler vardı. Çılgın bir a
lev
olarak cehennem yeter. Doğrusu, ayetlerimizi inkar edenleri ateşe sokacağız; derilerinin her yanışında, azabı tatmaları için onları başka derilerle değiştireceğiz. Allah güçlüdür, Hakim'dir....
Nisa Suresi, 61. Ayet:
Ve izâ kîle lehum teâ
lev
ilâ mâ enzelallâhu ve ilâr resûli raeytel munâfıkîne yesuddûne anke sudûdâ(sudûden). ...
Nisa Suresi, 61. Ayet:
1.
ve izâ
: ve ... olduğu zaman
2.
kîle
: denildi
3.
lehum
: onlara
4.
teâ
lev
: haydi gelin
Nisa Suresi, 64. Ayet:
Ve mâ erselnâ min resûlin illâ li yutâa bi iznillâh(iznillâhi). Ve
lev
ennehum iz zalemû enfusehum câûke festagferûllâhe vestagfera lehumur resûlu le vecedûllâhe tevvâben rahîmâ(rahîmen)....
Nisa Suresi, 64. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
mâ erselnâ
: göndermedik
3.
min resûlin
: bir resûl, bir elçi
4.
illâ
: ....'den başka
Nisa Suresi, 66. Ayet:
Ve
lev
ennâ ketebnâ aleyhim enıktulû enfusekum evihrucû min diyârikum mâ fealûhu illâ kalîlun minhum. Ve
lev
ennehum fealû mâ yûazûne bihî le kâne hayran lehum ve eşedde tesbîtâ(tesbîten)....
Nisa Suresi, 66. Ayet:
1.
ve
lev
: ve eğer, ... olsa
2.
ennâ
: biz ... olduk
3.
ketebnâ
: yazdık
4.
aleyhim
: onların üzerine, onlara
Nisa Suresi, 77. Ayet:
E lem tera ilâllezîne kîle lehum kuffû eydiyekum, ve ekîmus salâte ve âtûz zekât(zekâte), fe lemmâ kutibe aleyhimul kıtâlu izâ ferîkun minhum yahşevnen nâse ke haşyetillâhi ev eşedde haşyeh(haşyeten), ve kâlû rabbenâ lime ketebte aleynâl kıtâl(kıtâle),
lev
lâ ahhartenâ ilâ ecelin karîb(karîbin). Kul metâud dunyâ kalîl(kalîlun), vel âhıratu hayrun li menittekâ ve lâ tuzlemûne fetîlâ(fetîlen)....
Nisa Suresi, 77. Ayet:
1.
e
: mı?
2.
lem tera
: görmedin
3.
ilâ
: ...'i, ...'e
4.
ellezîne
: onlar, ... olanlar
...
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Eyne mâ tekûnû yudrikkumul mevtu ve
lev
kuntum fî burûcin muşeyyedeh(muşeyyedetin). Ve in tusıbhum hasenetun yekûlû hâzihî min indillâh(indillâhi), ve in tusıbhum seyyietun yekûlû hâzihî min indike. Kul kullun min indillâh(indillâhi). Fe mâli hâulâil kavmi lâ yekâdûne yefkahûne hadîsâ(hadîsen)....
Nisa Suresi, 78. Ayet:
1.
eyne mâ
: nerede
2.
tekûnû
: olursunuz
3.
yudrik-kum
: size yetişir, erişir
4.
el mevtu
: ölüm
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Her nerede olursanız, ölüm size erişir; ve
lev
ki, tahkim edilmiş yüksek kalelerde bulunun. Bununla beraber onlara (münafık ve kâfirlere) bir iyilik gelse: “- Bu Allah’dandır”, derler. Bir musibet de geldi mi: “-Bu, senin uğursuzluğundandır”, derler. (Ey Rasûlüm) de ki: “- Hepsi (iyi ve kötüyü yaratmak) Allah’tandır.” Fakat bu topluluğa ne oluyor ki, Kur’an’ı anlamağa yanaşmıyorlar....
Nisa Suresi, 78. Ayet:
«Nerede olursanız olun ve
lev
tahkim edilmiş yüksek kafalarda bulunun, ölüm size çatıb yetişir». Eğer onlara bir iyilik dokunursa: «Bu, Allah katındandır» derler. Şayet onlara bir fenalık dokunursa. «Bu, senin katından (senin yüzünden) dir» derler. De ki: «Hepsi Allah tarafındandır». Böyle iken onlara, o kavme ne oluyor ki (kendilerine söylenen) hiç bir sözü anlamıya yanaşmıyorlar? ...
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Her nerede olsanız, size ölüm yetişir, ve
lev
ki, tahkim edilmiş yüksek kuleler içinde bulunmuş olunuz. Ve eğer onlara bir güzellik dokunursa derler ki: «Bu Allah Teâlâ tarafındandır. Ve eğer onlara bir kötülük isabet ederse, bu senin tarafındandır derler.» De ki: «Hepsi de Allah Teâlâ tarafındandır.» Artık o tâifeye ne oluyor ki, söz anlamaya yanaşmıyorlar....
Nisa Suresi, 82. Ayet:
E fe lâ yetedebberûnel kur’ân(kur’âne).Ve
lev
kâne min indi gayrillâhi le vecedû fîhihtilâfen kesîrâ(kesîran)....
Nisa Suresi, 82. Ayet:
1.
e fe
: hâlâ ... mı?
2.
lâ yetedebberûne
: tedebbür etmezler, tetkik edip düşünmezler, incelemezler
3.
el kur'âne
: Kur'ân
4.
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Ve izâ câehum emrun minel emni evil havfi ezâû bihî.Ve
lev
reddûhu ilâr resûli ve ilâ ulil emri minhum le alimehullezîne yestenbitûnehu minhum. Ve
lev
lâ fadlullâhi aleykum ve rahmetuhu letteba’tumuş şeytâne illâ kalîlâ(kalîlen)....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
izâ câe-hum
: onlara geldiği zaman
3.
emrun
: bir emir, iş, durum, haber
4.
min
: ...'den
...
Nisa Suresi, 89. Ayet:
Veddû
lev
tekfurûne kemâ keferû fe tekûnûne sevâen fe lâ tettehızû minhum evliyâe hattâ yuhâcirû fî sebîlillâh(sebîlillâhi). Fe in tevel
lev
fe huzûhum vaktulûhum haysu vecedtumûhum, ve lâ tettehızû minhum veliyyen ve lâ nasîrâ(nasîran)....
Nisa Suresi, 89. Ayet:
1.
veddû
: istediler
2.
lev
: keşke, olsa, ise
3.
tekfurûne
: inkâr edersiniz
4.
kemâ
: gibi
Nisa Suresi, 90. Ayet:
İllâllezîne yasılûne ilâ kavmin beynekum ve beynehum mîsâkun ev câûkum hasırat sudûruhum en yukâtilûkum ev yukâtilû kavmehum. Ve
lev
şâallâhu le selletahum aleykum fe le kâtelûkum, fe inı’tezelûkum fe lem yukâtilûkum ve elkav ileykumus seleme, fe mâ cealallâhu lekum aleyhim sebîlâ(sebîlen)....
Nisa Suresi, 90. Ayet:
1.
illâ
: hariç
2.
ellezîne
: onlar, olanlar
3.
yasılûne
: vasıl olurlar, gelirler, sığınırlar, iltica ederler
4.
ilâ
...
Nisa Suresi, 95. Ayet:
Mü’minlerden, özür sâhibi olmaksızın (cihaddan geri kalıp evlerinde) oturanlarla, Allah yolunda malları ve canlarıyla cihâd edenler bir olmazlar! Allah, malları ve canlarıyla cihâd edenleri, (ve
lev
özürleri sebebiyle olsun) oturanlar üzerine, derece i'tibârıyla üstün kıldı. Gerçi Allah, hepsine de en güzeli (Cenneti) va'd etmiştir. Fakat Allah, cihâd edenleri oturanlar üzerine (daha) büyük bir mükâfâtla üstün kıldı....
Nisa Suresi, 102. Ayet:
Ve izâ kunte fîhim fe ekamte lehumus salâte fel tekum tâifetun minhum meake vel ye’huzû eslihatehum fe izâ secedû fel yekûnû min varâikum, vel te’ti tâifetun uhrâ lem yusallû fel yusallû meake vel ye’huzû hızrahum ve eslihatehum, veddellezîne keferû
lev
tagfulûne an eslihatikum ve emtiatikum fe yemîlûne aleykum meyleten vâhıdeh(vâhıdeten). Ve lâ cunâha aleykum in kâne bikum ezen min matarin ev kuntum mardâ en tedaû eslihatekum, ve huzû hızrakum. İnnallâhe eadde lil kâfirîne azâben muhînâ(muhînen...
Nisa Suresi, 102. Ayet: