Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Ölü, kan, domuz eti, Allah'tan başkasının adı anılarak kesilen ve boğularak ölmüş, vurularak ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş; yırtıcı hayvan tarafından yenmiş -canı çıkmadan kesilmiş olanlar hariç- ve putlar adına kesilenler haram kılındı. Fal okları ile kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar fısktır. Artık, Kafirler, dininize bir şey yapmaktan umutlarını kesmişlerdir. Öyleyse, onlara huşu duymayın. Bana huşu duyun. Bugün, sizin için dininizi kemale erdirdim/ikm...
Fatihə Suresi, 2. Ayet:
(Ezelden ebede kadar) bütün olmuş ve olacak hamd ve sena (övgü) tam ve kemaliyle âlemlerin (yegâne) yaratıcısı, besleyip kemale erdiricisi olan Allah’adır....
Bəqərə Suresi, 63. Ayet:
1.
ve iz
: ve olmuştu, olduğu zaman
2.
ehaznâ
: almıştık
3.
mîsâka-kum
: sizin misakleriniz, yeminleriniz
4.
ve refa'-nâ
Bəqərə Suresi, 167. Ayet:
Ve kâlellezînettebeû lev enne lenâ kerreten fe neteberree minhum kemâ teberreû minnâ kezâlike yurîhimullâhu a’
mâle
hum haserâtin aleyhim ve mâ hum bi hâricîne minen nâr(nâri)....
Bəqərə Suresi, 167. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
ittebeû
: tâbî oldular
4.
lev
: olsa, ise, keşke
...
Bəqərə Suresi, 177. Ayet:
Leysel birre en tuvellû vucûhekum kıbelel maşrıkı vel magrıbi ve lâkinnel birre men âmene billâhi vel yevmil âhırı vel melâiketi vel kitâbi ven nebiyyîn(nebiyyîne), ve âtel
mâle
alâ hubbihî zevil kurbâ vel yetâmâ vel mesâkîne vebnes sebîli, ves sâilîne ve fîr rıkâb(rıkâbi), ve ekâmes salâte ve âtez zekât(zekâte), vel mûfûne bi ahdihim izâ âhed(âhedû), ves sâbirîne fîl be’sâi ved darrâi ve hînel be’s(be’si) ulâikellezîne sadakû, ve ulâike humul muttekûn(muttekûne)....
Bəqərə Suresi, 177. Ayet:
1.
leyse
: değil
2.
el birre
: birr, ebrar kılacak davranış biçimi
3.
en tuvellû
: dönmeniz, yönelmeniz
4.
vucûhe-kum
...
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tubtılû sadakâtikum bil menni vel ezâ, kellezî yunfiku
mâle
hu riâen nâsi ve lâ yu’minu billâhi vel yevmil âhır(âhıri), fe meseluhu ke meseli safvânin aleyhi turâbun fe esâbehu vâbilun fe terakehu saldâ(salden), lâ yakdirûne alâ şey’in mimmâ kesebû vallâhu lâ yehdîl kavmel kâfirîn(kâfirîne)....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: onlar
3.
âmenû
: âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler), îmân ettiler
4.
lâ tubtılû
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Ölmüş hayvan, kan, domuz eti ve Allah'tan başkasının adına boğazlanan (kesilen), boğularak, vurularak, yüksek bir yerden yuvarlanarak veya boynuzlanarak ölen ve de yırtıcı hayvan tarafından parçalanıp yenen hayvan (ölmeden kesilmesi hariç) ve putlar adına boğazlanan hayvanlar ve fal okları ile kısmet aramanız size haram kılındı. İşte bunlar fısktır. Bugün kâfirler sizi dîninizden döndüremedikleri için yeise kapıldılar. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin dîninizi ke
mâle
erdirdim...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. İşte bütün bunlar fısk (Allah’a itaatten kopmak)tır. Bugün kâfirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden ko...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Ölmüş hayvan-leş, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına boğazlanan, boğulmuş, sert bir cisimle vurulup öldürülmüş, yuvarlanarak ölmüş, boynuzlanıp ölmüş hayvanlar ile yırtıcı hayvanların parçaladığı hayvanlar -ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna- putperest sunaklarında boğazlanmış hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız, geleceğiniz ile ilgili kehanette bulunmanız size haram kılındı. Bütün bunlar fâsıklıktır, hak bir düzenin dışına çıkmadır ve günahkâr, isyankâr davranışlardır. Kulluk sö...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Ölü eti, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yüksek bir yerden düşmüş, boynuzlanmış yırtıcı hayvan tarafından yenmiş, -(henüz canlıyken yetişip) kestikleriniz hariç,- dikili taşlar üzerine boğazlanan (hayvanlar) ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar fısktır (günahla yoldan sapmadır.) Bugün inkâra sapanlar, sizin dininizden (dininizi yıkmaktan) umut kesmişlerdir. Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size di...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Size şunlar haram kılındı: (Eti yenen hayvanlardan boğazlanmaksızın ölen) ölü hayvan, akmış kan, domuz eti, Allah’dan başkası adına boğazlanan hayvan, bir de henüz canı üzerinde iken yetişip kesmediğiniz boğulmuş,vurulmuş, yuvarlanmış, başka bir hayvan tarafından boynuzlanmış, canavar tarafından parçalanmış hayvanlar; ancak yetişip (Besmele ile) kestiğiniz hayvan müstesna. Bir de dikili taşlar üzerinde (Câhiliyyet devrinde taşlara hürmeten) kesilenler, fal okları ile kısmet aramanız. İşte bunlar...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Ölü (hayvan), kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazladığınız —yetişerek şartına uygun kesilen müstesna— boğulmuş, (bir cisimle) vurularak öldürülmüş, yüksekçe bir yerden yuvarlanıp ölmüş, süsülerek ölmüş, canavar tarafından parçalanarak ölmüş hayvan; dikili taşlar (putlar) üzerine kesilen ve bir de fal okları, kumar zarlarıyla kısmet aramanız size haram kılınmıştır. Bütün bunlar (Allah ve din) yolundan çıkıştır. Bugün kâfirler sizin dininizden (onun nurunu söndürmekten) ümidlerini kesmiş...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Size şunlar haram kılındı: ölü, kan, hınzir eti, Allahdan başkasının namına boğazlanan, bir de boğulmuş, yahud vurulmuş yahud yuvarlanmış, yahud süsülmüş, yahud canavar yırtmış olub da canı üzerinde iken kesmedikleriniz ve dikili taşlar üzerinde boğazlananlar ve zararla kısmet paylaşmanız, hep bunlar birer fısk (yoldan çıkıştır) bu gün kâfirler dininizi söndürebilmekten ümidlerini kestiler, onlardan korkmayın, yalnız benden korkun, işte bugün sizin için dininizi kemale yetirdim, üzerinizdeki ni'...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Size şunlar haram kılındı: Ölü, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yuvarlanmış, süsülmüş, yırtıcı hayvanlar tarafından yenmiş olup da henüz canlı iken kesmedikleriniz, dikili taşlar üzerinde boğazlananlar ve zararla kısmet paylaşmanız. Bunlar, birer yoldan çıkıştır. Bugün kafirler dininizi söndürebilmekten ümitlerini kestiler; onlardan korkmayın, yalnız benden korkun! İşte bugün dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak müslüm...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkasının adı anılarak kesilen; boğulmuş, vurulmuş, yukardan düşmüş, boynuzlanmış, canavar yırtmış olup da canlı iken kesmedikleriniz; dikili taşlar (putlar) üzerine boğazlanan hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet (şans) aramanız size haram kılındı. Bunların hepsi doğru yoldan çıkmaktır. Bugün kâfirler, dininize karşı ümitsizliğe düşmüşlerdir. Onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım. Size din olarak İslâmı beğendim....
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Ölü, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına boğazlananlar, -boğulmuş, bir yerine vurularak öldürülmüş, düşüp yuvarlanmış, başka bir hayvan tarafından süsülmüş, yırtıcı hayvan tarafından yenmiş olanları canları çıkmadan önce kesmemişseniz-, dikili taşlar üzerine boğazlananlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı; bunlar fasıklıktır. Bugün, kafirler dininizden çıkmanızdan ümitlerini kesmişlerdir, onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki ...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Leş, kan, domuzun eti ve Tanrı'dan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yüksek bir yerden düşmüş, boynuzlanmış, yırtıcı hayvan tarafından yenmiş, -(henüz canlıyken yetişip) kestikleriniz hariç- dikili taşlar üzerinde boğazlanan (hayvanlar) ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar fısktır. Bugün kafirler, sizin dininizden (dininizi yıkmaktan) umut kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, Ben'den korkun. Bugün size dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Ölü, kan, domuz eti, Allahdan başkası adına boğazlanan, — (henüz canı üstünde iken yetişib) kesdikleriniz müstesna olmak üzere — boğulmuş, vurulmuş, yukarıdan yuvarlanmış, süsülmüş, canavar yırtmış olub da ölenler, dikili taşlar üzerinde (onlar adına) boğazlanan (hayvanlar), fal oklarıyle kısmet (ve hüküm) aramanız üzerinize haram edilmişdir. (Bütün) bunlar yoldan çıkışdır. Bu gün kâfirler dîninizden umudlarını kesdiler. Artık onlardan korkmayın. Benden korkun. Bugün sizin dinînizi ke
mâle
erdird...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Size, ölü (usûlünce kesilmeden veya avlanmadan ölen hayvanın eti), (akan) kan, domuz eti, kendisi Allah’dan başkası adına kesilen (hayvan) bir de (canı çıkmadan yetişip) kestiğiniz hâriç; boğulmuş, vurulmuş, yuvarlanmış, süsülmüş (boynuzlanmış), yırtıcı hayvanın yediği (hayvanlar) kezâ, dikili taşlar (putlar) üzerine kesilen (hayvan)lar ve fal oklarıyla kısmet aramanız haram kılındı. Bunlar (birer) isyandır! İnkâr edenler, bugün sizin dîninizden (onu yok etmekten) ümidlerini kesti(ler); artık on...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Ölü, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına boğazlananlar, boğularak, vurularak, yuvarlanarak veya sürüklenerek ölen, yırtıcı hayvan tarafından parçalananlar, canları çıkmadan evvel kestiğiniz müstesna, dikili taşlar üzerine kesilenler ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılınmıştır. Bunlar fasıklıktır. Bugün, küfredenler sizin dininizden ümitlerini kesmişlerdir. Öyleyse onlardan korkmayın da Ben'den korkun. Bugün, dininizi kemale erdirdim, üzerinize olan nimetimi tamamladım ve size din...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Ölü eti, kan ve domuz eti ve üstünde Allahtan başkasının anıldığı hayvanlar ve boğulan, dövülerek öldürülen veya düşerek ölen veya derisi yüzülerek öldürülen veya vahşi bir hayvan tarafından parçalanan hayvanlar, canlı iken (bizzat) kestikleriniz hariç, size yasaklanmıştır ve putperest sunaklarında kesilenler (de yasaktır). Kehanet yoluyla gelecekte sizi neyin beklediğini öğrenmeye çalışmanız da (yasaklanmıştır): Bu günahkarca bir davranıştır. Bugün hakikati inkara şartlanmış olanlar, sizin dini...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen; boğularak, dövülerek, düşerek, süsülerek ölen; canı çıkmadan kestiğiniz hariç yırtıcı hayvanlar tarafından yenilen; dikili taşlar (putlar) üzerine kesilen hayvanlar ve fal okları ile kısmet aramanız da size haram kılındı. Bunlar fâsıklıktır. Bugün kâfirler sizin dininizden ümitlerini kestiler. Onlardan korkmayın, benden korkun! Bugün size dininizi ke
mâle
erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslâm'ı beğendim. Her kim ş...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Leş, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına kurban edilenler, boğulmuş, bir yerine vurularak öldürülmüş, düşüp ölmüş, süsülmüş, yırtıcı hayvanlar tarafından yenilmiş olanlar -ölmeden yetişip kestikleriniz hariç- ve dikili taşlar adına kesilen hayvanlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılınmıştır. Bunlar fasıklıktır. Bugün kafirler, sizin dininizden ümitlerini kesmişlerdir. Onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve si...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Size şunlar haram kılındı: Kendiliğinden ölen hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan başkasının adına kesilen, henüz canı çıkmadan yetişip şartına uygun tarzda kestikleriniz müstesna; boğulmuş, bir şey vurularak öldürülmüş, yukarıdan yuvarlanmış, boynuzlanmış yahut canavar tarafından parçalanmış olup da ölen hayvanların etleri, putlara ait sunaklarda kesilen hayvanların etleri ve zar atarak, kumar oynayarak elde edilen etler. Bütün bunlar itaat dışına çıkıştır. Artık bugün kâfirler dininizi söndürmek...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Ölü eti, kan, domuz eti, Allah'tan başkası adına kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yüksek bir yerden düşmüş, boynuzlanmış, yırtıcı hayvan tarafından yenmiş, -(henüz canlıyken yetişip) kestikleriniz hariç,- dikili taşlar üzerine boğazlanan (hayvanlar), ve fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar fısktır (günahla yoldan sapmadır.) Bugün küfre sapanlar, sizin dininizden (dininizi yıkmaktan) umut kesmişlerdir. Artık onlardan korkmayın, Ben'den korkun. Bugün size dininizi kemale erdirdim, ...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Size şunlar haram kılındı: leş, kan, domuz eti, Allah'tan başkasının adına kesilen hayvanlar; ölmeden yetişip kestikleriniz müstesna olmak üzere boğulmuş, bir darbe ile öldürülmüş, bir yerden düşüp ölmüş, başka bir hayvanla boğuşarak ölmüş yahut bir canavar tarafından parçalanmış hayvanlar; müşriklerin sunaklarında kesilen etler; bir de zarlarla kısmet aramak. Bütün bunlar Allah'a itaatten çıkmak demektir. İnkâr edenler, bugün sizin dininizden ümitlerini kesmiş durumdadır; siz onlardan korkmayın...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Şunlar size haram kılınmıştır: Boğazlanmayarak ölmüş hayvanın eti, kan, domuz eti, üzerine Allah'tan başkasının adı anılmış, boğulmuş, vurulmuş, yuvarlanmış, süsülmüş, canı üzerineyken yetişip kestikleriniz müstesna olmak üzere canavar tarafından yırtılmış ve dikili adak taşları üzerinde boğazlanmış hayvanlar ve bir de fal oklarıyla kısmet paylaşmanız... Bütün bunlar birer sapıştır. Küfre batmış olanlar bugün dininizden ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun! Bugün sizin iç...
Maidə Suresi, 93. Ayet:
İman edip hayra ve barışa yönelik işler yapanlara; bundan böyle korunup iman ederek iyi işler yaptıkları, sonra takvaya sarılıp imanda kemale erdikleri, sonra bir mertebe daha korunup güzellikler sergiledikleri takdirde, daha önce tatmış olduklarından ötürü hiçbir günah yoktur. Allah, güzel düşünüp güzel davrananları sever....
Maidə Suresi, 110. Ayet:
Allah şöyle diyecektir: «Ey Meryemoğlu İsa! Sana ve annene olan nimetimi hatırla! Hani seni Rûhu'l- Kudüs (Cebrâil) ile desteklemiştim. Beşikteyken ve ke
mâle
ermişken insanlarla konuşuyordun. Sana yazıyı, hikmeti, Tevrat'ı ve İncil'i öğretmiştim. İznimle çamurdan kuş şeklinde bir şey yapmış ve ona üflemiştin, o da iznimle kuş olmuştu. Anadan doğma kör olanı ve alaca hastalığına yakalanmış kimseyi iznimle iyileştirmiştin. Ölüleri iznimle (hayata) çıkarmıştın. İsrailoğulları'na âyetlerle geldiğin ...
Ənam Suresi, 99. Ayet:
Yine odur, o ki Semâdan bir su indirdi, derken onunla her şeyin nebatını çıkardık, derken ondan bir yeşillik çıkardık, ondan birbiri üzerine binmiş dâneler çıkarıyoruz, hurma ağacından da tal'ından sarkan salkımlar ve üzümlerden bağlar, zeytunu da narı da birbirine benzer benzemez, bakın her birinin meyvesine: Bir meyve verdiği vakıt, bir de kemale erişine, şüphesiz şu size gösterilende iyman ehli olanlar için bir çok âyetler vardır...
Ənam Suresi, 99. Ayet:
O, gökden (bulutla) su indirendir. Sonra biz onunla bir şey'in (her nevin) nebatını (bitirib) çıkardık, içlerinden de taze ve yeşil (fidanlar) meydana getirdik ki ondan da (büyütüb) birbirinin üstüne binmiş tane (ler), hurma domurcuğundan (el ile tutulabilecek derecede) yakın salkımlar, birbirine hem benzeyen, hem benzemeyen üzümlerden, zeytinden ve nardan bağçeler yapıb çıkarıyoruz. (Her birinin) meyvesine, bir meyve verdiği zaman, bir de ke
mâle
erişdiği vakit bakın. Şübhesiz ki bütün bunlarda ...
Ənam Suresi, 99. Ayet:
Ve o Hâlik-ı Kâdir'dir ki, gökten su indirmiştir. Sonra o su ile herşeyin nebatını çıkardık, sonra ondan da yeşil fidanlar çıkarıverdik. Fidanlardan biribiri üzerine binmiş başaklar çıkarıyoruz. Ve hurma ağacından, onun tomurcuğundan da yakın salkımlar çıkardık. Ve üzüm bahçeleri ve biribirine benzeyen ve benzemeyen zeytin ve nar çıkardık. Bakınız! Herbirinin meyve verdiği vakit meyvesine ve kemale erişine. Şüphe yok ki, bunda imân eder olan bir kavim için birçok âyetler vardır....
Ənam Suresi, 128. Ayet:
(Hatırlayın) o gün (ü) ki (Allah) onların hepsini (huzurunda) toplayacakdır. «Ey cin (şeytanlar) cemâati, (denilecek) insanlardan bir çoğunu (başdan çıkarıb) almak (kendinize maletmek) kaydına düşdünüz ha»! Onların dostları olan insanlar da şöyle diyecek: «Ey Rabbimiz, kimimiz kimimizden fâide gördük, bizim için takdir etdiğin va'deye erdik». Buyuracak ki: «Allahın diledikleri müstesna olmak üzere, içinde ebedî kalıcı olduğunuz ateş karargâhınızdır sizin». Şübhesiz ki Rabbin tam hüküm ve hikmet ...
Ənam Suresi, 152. Ayet:
Ve lâ takrebû
mâle
l yetîmi illâ billetî hiye ahsenu hattâ yebluga eşuddeh(eşuddehu), ve evfûl keyle vel mîzâne bil kıst(kıstı), lâ nukellifu nefsen illâ vus’ahâ ve izâ kultum fa’dilû ve lev kâne zâ kurbâ, ve bi ahdillâhi evfû, zâlikum vassâkum bihî leallekum tezekkerûn(tezekkerûne)....
Ənam Suresi, 152. Ayet:
1.
ve lâ takrebû
: ve yaklaşmayın
2.
mâle
: mal
3.
el yetîmi
: yetim
4.
illâ
: dışında, ...'den başka
Əraf Suresi, 33. Ayet:
De ki: “Rabbim size, sadece fuhuşu (kötülüğü); açık ve gizlisini ve günahı ve haksız yere zulmetmeyi ve ona bir delil (sultan) indirilmemişken, Allah'a şirkkoşmanızı ve bilmediğiniz şeyleri Allah'a söylemenizi (maletmenizi) haram kıldı.”...
Ənfal Suresi, 48. Ayet:
Ve iz zeyyene lehumuş şeytânu a'
mâle
hum ve kâle lâ gâlibe lekumul yevme minen nâsi ve innî cârun lekum, fe lemmâ terâetil fietâni nekesa alâ akibeyhi ve kâle innî berîun minkum innî erâ mâ lâ terevne innî ehâfullâh (ehâfullâhe), vallâhu şedîdul ıkâb(ıkâbi)....
Ənfal Suresi, 48. Ayet:
1.
ve iz
: ve olduğu zaman, olmuştu
2.
zeyyene
: süsledi, güzel gösterdi
3.
lehum eş şeytânu
: onlara şeytan
4.
a'
mâle
-hum
<...
Tövbə Suresi, 61. Ayet:
Onların içinden bazıları peygamberi incitiyorlar. 'O, her söylenene kulak kesilen, her tarafta kulağı olan biridir' diyorlar. Sen: 'O, sizin lehinize olan, duyduklarından hayırlı sonuçlar çıkaran bir kulaktır. Ona gelen istihbârî bilgiler sizin menfaatinizedir. Allah’a, Allah’tan gelen bilgilere inanır, şuurlu ve kâmil mü’minlere, mü’minlerin getirdiği bilgilere güvenir, itimat eder. Sizden imanda kemale erenlere de bir rahmettir.' de. Allah’ın Rasulünü incitenlere, sünnetine dil uzatanlara, can...
Yunus Suresi, 66. Ayet:
Biliniz ki, göklerde (meleklerden) kim var, yerde (insan ve Cinlerden) kim varsa, hep Allah’ındır. Allah’dan başkasına tapanlar dahi, gerçekte Allah’a koştukları ortaklara tâbi olmuyorlar. Ancak zanna (zayıf bir ihtimale) tâbi oluyorlar ve yalandan başka bir şey söylemiyorlar....
Hud Suresi, 15. Ayet:
Men kâne yurîdul hayâted dunyâ ve zînetehâ nuveffi ileyhim a'
mâle
hum fîhâ ve hum fîhâ lâ yubhasûn(yubhasûne)....
Hud Suresi, 15. Ayet:
1.
men
: kim
2.
kâne
: idi
3.
yurîdu
: ister
4.
el hayâte ed dunyâ
: dünya hayatı
Hud Suresi, 29. Ayet:
Ve yâ kavmi lâ es’elukum aleyhi mâlâ(
mâle
n), in ecriye illâ alâllâhi ve mâ ene bi târidillezîne âmenû, innehum mulâkû rabbihim ve lâkinnî erâkum kavmen techelûn(techelûne)....
Hud Suresi, 29. Ayet:
1.
ve yâ kavmi
: ve ey kavmim
2.
lâ es'elu-kum
: sizden istemiyorum
3.
aleyhi
: ona karşılık, ona (onun için)
4.
mâle
n
...
Yusif Suresi, 6. Ayet:
"Rabbin seni öylece seçecek, sana rüya tabirini öğretecek, ve daha önce büyük babaların İbrâhim ile İshak’a olan nimetini tamamına erdirdiği gibi, sana ve Yâkub ailesine de nimetini kemale erdirecektir. Çünkü Rabbin her şeyi hakkıyla bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir."...
Yusif Suresi, 22. Ayet:
Nihâyet (Yûsuf’un) gücü ke
mâle
erince, (biz) ona hikmet ve ilim verdik. İşte iyilik edenleri böyle mükâfâtlandırırız....
İbrahim Suresi, 34. Ayet:
Kendisinden isteyebileceğiniz her şeyi size vermiştir. Allah'ın nimetlerini birer birer saymaya kalkışsanız, ic
mâle
n bile sayamazsınız. Şüphesiz ki insan çok zâlim ve çok nankördür....
Hicr Suresi, 29. Ayet:
Onun yaratılışını tamamlayıp ke
mâle
getirerek ruhumdan ruh üfürünce derhal ona karşı secdeye kapanın....
Hicr Suresi, 29. Ayet:
"Onu tesviye edip (beden ve beyini ke
mâle
erdirip), ona Ruhumdan (Esmâ mânâlarımın özelliklerinden) nefhettim (üfledim); (böylece buyurdum) Ona secdeye kapanın (Onun kuvveleri olarak hizmetine girin)!"...
Nəhl Suresi, 4. Ayet:
İnsanı bir meniden yarattı. (Kemale erince) bir de bakarsın ki, o, apaçık bir mücadeleci olmuştur (çürümüş kemikleri kim diriltir? der)....
Nəhl Suresi, 18. Ayet:
Halbuki Allah’ın nimetini teker teker saymaya kalkışsanız, icmalen bile sayamazsınız. Muhakkak ki Allah Gafûr’dur, Rahîm’dir....
Nəhl Suresi, 18. Ayet:
Allah'ın nimetini birer birer saymaya kalkışsanız, (ic
mâle
n bile) sayamazsınız. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcı ve merhamet edicidir....
Nəhl Suresi, 57. Ayet:
Begendikleri erkek cocuklari kendilerine; kizlari da Allah'a malediyorlar. O bundan munezzehtir....
Nəhl Suresi, 57. Ayet:
Beğendikleri erkek çocukları kendilerine; kızları da Allah'a malediyorlar. O bundan münezzehtir....
Nəhl Suresi, 62. Ayet:
Begenmediklerini Allah'a malederler. Dilleri, guzel seylerin kendilerine ait oldugunu yalan yere soyler durur. Cehennemin onlarin oldugunda ve onceden oraya gideceklerinde suphe yoktur....
Nəhl Suresi, 62. Ayet:
Beğenmediklerini Allah'a malederler. Dilleri, güzel şeylerin kendilerine ait olduğunu yalan yere söyler durur. Cehennemin onların olduğunda ve önceden oraya gideceklerinde şüphe yoktur....
Nəhl Suresi, 62. Ayet:
Hoşlanmadıkları şeyleri ALLAH'a malediyorlar ve kendilerinin iyi hakkettikleri yalanını dillerinde geveliyorlar. Elbette, ateşe terkedilecekler....
Nəhl Suresi, 63. Ayet:
Tallâhi lekad erselnâ ilâ umemin min kablike fe zeyyene lehumuş şeytânu a’
mâle
hum fe huve veliyyuhumul yevme ve lehum âzâbun elîm(elîmun)....
Nəhl Suresi, 63. Ayet:
1.
tallâhi
: Allah'a yemin olsun
2.
lekad
: andolsun
3.
erselnâ
: biz gönderdik
4.
ilâ umemin
: ümmetlere
Nəhl Suresi, 81. Ayet:
Allah, yarattıklarından size gölgeler verdi; size dağlardan sığınaklar verdi; sizi sıcaktan koruyan elbiseler verdi; sizi savaşın şiddetinden koruyan zırhlar verdi. Ona teslim olarak esenliğe kavuşmanız için, üzerinizdeki nimetini Allah işte böyle kemale erdiriyor....
İsra Suresi, 34. Ayet:
Ve lâ takrebû
mâle
l yetîmi illâ billetî hiye ahsenu hattâ yebluga eşuddeh(eşuddehu), ve evfû bil ahd(ahdi), innel ahde kâne mes’ûlâ(mes’ûlen)....
İsra Suresi, 34. Ayet:
1.
ve lâ takrebû
: ve yaklaşmayın
2.
mâle
el yetîmi
: yetimin malına
3.
illâ
: ancak, den başka (şekilde), olmadıkça
4.
bi elle...
Kəhf Suresi, 34. Ayet:
Ve kâne lehu semer(semerun), fe kâle li sâhıbihî ve huve yuhâviruhû ene ekseru minke
mâle
n ve eazzu neferâ(neferen)....
Kəhf Suresi, 34. Ayet:
1.
ve kâne
: ve oldu
2.
lehu
: onun, onun vardır
3.
semerun
: ürün, servet
4.
fe
: böylece, artık
Kəhf Suresi, 39. Ayet:
Ve lev lâ iz dehalte cenneteke kulte mâ şâallâhu lâ kuvvete illâ billâh(billâhi), in tereni ene ekalle minke
mâle
n ve veledâ(veleden)....
Kəhf Suresi, 39. Ayet:
1.
ve lev lâ
: ve olmasaydı, olmaz mıydı
2.
iz dehalte
: sen girdiğin zaman
3.
cennete-ke
: senin bahçen
4.
kulte
...
Kəhf Suresi, 82. Ayet:
'O duvar ise, işte o şehirde bulunan iki yetim erkek çocuğa âid idi; ve onun (o duvarın) altında, kendilerine âid bir hazîne vardı; babaları da sâlih bir kimseydi. Böylece Rabbin, onların (o iki çocuğun) güçlerinin ke
mâle
ermesini ve Rabbinden bir rahmet olarak(o yaşa geldiklerinde) kendi hazînelerini çıkarmalarını diledi! (Ben) bunu kendiliğimden de yapmadım! (Rabbim bana emir buyurdu!) İşte kendisine sabretmeye dayanamadığın şeylerin iç yüzü budur!'...
Kəhf Suresi, 103. Ayet:
Kul hel nunebbiukum bil ahserîne a’mâlâ(a’
mâle
n). ...
Kəhf Suresi, 103. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
hel
: mi
3.
nunebbiu-kum
: size haber vereyim
4.
bi el ahserîne
: en çok hüsrana uğrayanları...
Məryəm Suresi, 77. Ayet:
E fe raeytellezî kefere bi âyâtinâ ve kâle le ûteyenne
mâle
n ve veledâ(veleden)....
Məryəm Suresi, 77. Ayet:
1.
e fe raeyte
: sen gördün mü
2.
ellezî kefere
: inkâr eden kimseleri
3.
bi âyâti-nâ
: âyetlerimizi
4.
ve kâle
: ...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar! Ölümden sonra diriliş konusunda herhangi bir şüphe içindeyseniz (düşünün ki) hiç şüphesiz biz sizi topraktan, sonra az bir sudan (meniden), sonra bir “alaka”dan , sonra da yaratılışı belli belirsiz bir “mudga”dan yarattık ki size (kudretimizi) apaçık anlatalım. Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde durduruyoruz. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyor, sonra da (akıl, temyiz ve kuvvette) tam gücünüze ulaşmanız için (sizi kemale erdiriyoruz.) İçinizden ölenler olur. Yine içini...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar. . . Eğer bâ'stan (yeni bir yapıyla yaşama devamdan) şüphe içinde iseniz; (düşünün ki önceden) sizi bir topraktan, sonra spermden, sonra bir genetik yapı, embriyodan, sonra yapısı belli belirsiz bir çiğnem etten yarattık; açık seçik bildirelim! Dilediğimizi muayyen bir süre rahimlerde tutarız, sonra sizi bir çocuk olarak çıkarırız, sonra ke
mâle
erme çağınıza ulaşmanız için (gerekeni sağlarız). . . Sizden kiminiz (erken yaşta) vefat ettirilir, kiminiz de bildiklerini unutmuş hâlde ömr...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar! Eğer öldükten sonra dirilmekten şübhe içinde iseniz, artık muhakkak ki biz, sizi bir topraktan, sonra bir nutfeden, sonra bir alakadan, sonra da (ne) yaratılmış (ne de) yaratılmamış (henüz ke
mâle
ermemiş) bir mudgadan yarattık ki, size (kud reti mi zi)açıkça gösterelim. Artık dilediğimizi muayyen bir vakte kadar rahimlerde bekletiriz; sonra sizi bir bebek olarak çıkarırız; sonra da gücünüz ke
mâle
ersin diye (sizi büyütürüz). İçinizden kimisi(yaşlanmadan) vefât ettirilir, kiminiz de ...
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar! Eğer siz öldükten sonra tekrar dirilmekten bir şüphede iseniz (düşününüz ki) Biz sizi topraktan, sonra safi bir sudan, sonra kırmızı bir kan parçasından, sonra da tam yaratılmış veya tam yaratılmamış bir et parçasından yarattık, size açıkça anlatalım (diye) ve dilediğimizi rahimlerde muayyen bir vakte kadar durduruyoruz, sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyoruz, sonra da kemale eresiniz (diye yaşatıyoruz) ve sizden kimi vefat ettiriliyor, ve sizden kimi de ihtiyarlık çağına itiliveri...
Nur Suresi, 55. Ayet:
Allah, içinizden imanda kemale erip hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenleri, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanları, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanları, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenleri, kesinlikle başkalarının yerine geçirip yeryüzüne sahip ve hâkim kılacağını, onlardan öncekileri sahip ve hâkim kıldığı gibi, sahip v...
Şüəra Suresi, 28. Ayet:
Musâ, «eğer aklınızı kullanabiliyorsanız, (bilin ki) O, doğunun da, batının da, ikisi arasındaki şeylerin de Rabbıdır; (bütün bunları yaratıp meydana getiren, terbiye edip ke
mâle
erdirendir).» dedi....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
İnnellezîne lâ yu’minûne bil âhireti zeyyennâ lehum a’
mâle
hum fe hum ya’mehûn(ya’mehûne)....
Nəml Suresi, 4. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki onlar
2.
lâ yu'minûne
: mü'min olmazlar, inanmazlar
3.
bi el âhireti
: ahirete (Allah'a ruhun ulaşmasına)
4.
Nəml Suresi, 24. Ayet:
Vecedtuhâ ve kavmehâ yescudûne liş şemsi min dûnillâhi ve zeyyene lehümuş şeytânu a’
mâle
hum fe saddehum anis sebîli fe hum lâ yehtedûn(yehtedûne)....
Nəml Suresi, 24. Ayet:
1.
vecedtu-hâ
: onu buldum
2.
ve kavme-hâ
: ve onun kavmi
3.
yescudûne
: secde ediyorlar
4.
li eş şemsi
: güneşe
Qəsəs Suresi, 14. Ayet:
1.
ve lemmâ
: ve olduğu zaman
2.
belega
: erişti, ulaştı
3.
eşudde-hu
: onun erginlik çağı, bulûğ çağı
4.
vestevâ
...
Qəsəs Suresi, 14. Ayet:
Ve erginlik çağına erişip ke
mâle
erdiği zaman, ona hikmet ve ilim verdik. Ve muhsinleri, Biz işte böyle mükâfatlandırırız....
Qəsəs Suresi, 14. Ayet:
Nihâyet (Mûsâ’nın) gücü ke
mâle
erip olgunlaşınca, ona hikmet ve ilim verdik. İşte iyilik edenleri böyle mükâfâtlandırırız....
Ənkəbut Suresi, 38. Ayet:
Ve âden ve semûde ve kad tebeyyene lekum min mesâkinihim, ve zeyyene lehumuş şeytânu a’
mâle
hum fe saddehum anis sebîli ve kânû mustebsırîn(mustebsırîne)....
Ənkəbut Suresi, 38. Ayet:
1.
ve âden
: ve Ad (kavmi)
2.
ve semûde
: ve Semud (kavmi)
3.
ve kad
: ve olmuştu
4.
tebeyyene
: beyan edildi
...
Əhzab Suresi, 19. Ayet:
Eşıhhaten aleykum fe izâ câel havfu reeytehum yenzurûne ileyke tedûru a’yunuhum kellezî yugşâ aleyhi minel mevt(mevti), fe izâ zehebel havfu selekûkum bi elsinetin hıdâdin eşıhhaten alel hayr(hayrı), ulâike lem yu’minû fe ahbetallâhu a’
mâle
hum, ve kâne zâlike alallâhi yesîrâ(yesîren)....
Əhzab Suresi, 19. Ayet:
1.
eşıhhaten
(şehha)
: daha cimri, çok cimri
: (cimri)
2.
aleykum
: size, sizin üzerinize
3.
fe izâ
: o zaman
4.
câe
Zümər Suresi, 6. Ayet:
(Allah), sizi bir kişiden (Adem’den) yarattı. Sonra Adem’in kendisinden eşini (Havva’yı) yarattı. (Deve, sığır, koyun ve keçiden erkekli ve dişili olmak üzere) sizin için (bu) davarlardan sekiz çift yarattı. Sizi analarınızın karınlarında üç karanlık içinde (karın, rahim ve zar içinde) bir yaratılıştan sonra diğer bir yaratılışa çevirib kemale erdiriyor. İşte Rabbiniz olan Allah! Mülk O’nundur; O’ndan başka hiç bir ilâh yoktur. Böyle iken (O’na ibadet etmekten) nasıl çevriliyorsunuz?...
Mömin Suresi, 67. Ayet:
O, sizi (önce) bir topraktan, sonra bir nutfeden (hakir bir damla sudan süzülmüş hulâsadan), sonra bir alakadan yaratandır. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyor; sonra gücünüzün ke
mâle
ermesi için, sonra da ihtiyar olmanız için (sizi yaşatıyor). İçinizden kimi de, (kiminizden) daha önce vefât ettirilir; tâ ki belirli bir vakte erişesiniz ve olur ki akıl erdirirsiniz....
Əhqaf Suresi, 15. Ayet:
(Biz) insana, ana-babasına iyilik etmeyi de tavsiye ettik. Anası onu zahmetle(karnında) taşımış ve onu zahmetle doğurmuştur. Hem (ana karnında) taşınması ile sütten kesilmesi, otuz aydır. Nihâyet gücü ke
mâle
erip, (yaşı) kırk seneye vardığı zaman dedi ki: 'Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin ni'metine şükretmemi ve râzı olacağın sâlih bir amel işlememi bana ilhâm eyle ve benim için zürriyetim içinde iyi hâl(in devâmını) nasîb et! Doğrusu ben, sana tevbe ettim ve şübhesiz ben, (sana) teslîm olanl...
Əhqaf Suresi, 19. Ayet:
Ve li kullin derecâtun mimmâ amilû, ve li yuveffiyehum a’
mâle
hum ve hum lâ yuzlemûn(yuzlemûne)....
Əhqaf Suresi, 19. Ayet:
1.
ve li kullin
: ve herbiri için (vardır)
2.
derecâtun
: dereceler
3.
mimmâ
: şeyden
4.
amilû
: yaptılar
Məhəmməd Suresi, 1. Ayet:
Ellezîne keferû ve saddû an sebîlillâhi edalle a’
mâle
hum....
Məhəmməd Suresi, 1. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar
2.
keferû
: inkâr ettiler
3.
ve saddû
: ve alıkoydular, men ettiler
4.
an sebîlillâhi (sebîli allâhi)
Məhəmməd Suresi, 4. Ayet:
Fe izâ lekîtumullezîne keferû fe darber rikâb(rikâbi), hattâ izâ eshantumûhum fe şuddûl vesâk(vesâka), fe immâ mennen ba’du ve immâ fidâen hattâ tedaal harbu evzârehâ, zalik(zalike), ve lev yeşâullâhu lentasara minhum ve lâkin li yebluve ba’dakum bi ba’d(ba’din), vellezîne kutilû fî sebîlillâhi fe len yudille a’
mâle
hum....
Məhəmməd Suresi, 4. Ayet:
1.
fe izâ
: artık, bundan sonra olunca
2.
lekîtum (u)
: karşılaştınız
3.
ellezîne keferû
: inkâr edenler
4.
fe darbe
<...
Məhəmməd Suresi, 8. Ayet:
Vellezîne keferû fe tağsen lehumve edalle a’
mâle
hum....
Məhəmməd Suresi, 8. Ayet:
1.
vellezîne
: ve o kimseler, onlar
2.
keferû
: inkâr ettiler
3.
fe
: artık, bundan sonra
4.
tagsen
: helâk olmak,...
Məhəmməd Suresi, 9. Ayet:
Zâlike bi ennehum kerihû mâ enzelallâhu fe ahbeta a’
mâle
hum....
Məhəmməd Suresi, 9. Ayet:
1.
zâlike
: işte bu
2.
bi enne-hum
: muhakkak ki onlar
3.
kerihû
: çirkin, kötü gördüler
4.
mâ
: şeyi
Məhəmməd Suresi, 28. Ayet:
Zâlike bi ennehumuttebeû mâ eshatallâhe ve kerihû rıdvânehu fe ahbeta a’
mâle
hum....
Məhəmməd Suresi, 28. Ayet:
1.
zâlike
: işte bu
2.
bi ennehum
: onların ... olmaları sebebiyle
3.
ettebeû
: tâbî oldular, uydular
4.
mâ
: şeye...
Məhəmməd Suresi, 30. Ayet:
Ve lev neşâu le ereynâkehum fe le areftehum bi sîmâhum ve le ta’rifennehum fî lahnil kavl(kavli), vallahu ya’lemu a’
mâle
kum....
Məhəmməd Suresi, 30. Ayet:
1.
ve lev
: ve eğer
2.
neşâu
: dileriz
3.
le
: elbette, mutlaka
4.
ereynâ-ke-hum
: onları sana gösterdik
...
Məhəmməd Suresi, 32. Ayet:
İnnellezîne keferû ve saddû an sebîlillâhi ve şâkkûr resûle min ba’di mâ tebeyyene lehumul hudâ len yedurrûllâhe şey’â(şey’en), ve seyuhbitu a’
mâle
hum....
Məhəmməd Suresi, 32. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakkak ki onlar
2.
keferû
: inkâr ettiler, kâfir oldular
3.
ve saddû
: ve engellediler, men ettiler
4.
an ...
Məhəmməd Suresi, 33. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû etîûllâhe ve etîûr resûle ve lâ tubtılû a’
mâle
kum....
Məhəmməd Suresi, 33. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: onlar
3.
âmenû
: âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
4.
etîû allâhe
: Allah'...
Məhəmməd Suresi, 35. Ayet:
Fe lâ tehinû ve ted’û iles selmi ve entumul a’levne vallâhu meakum ve len yetirekum a’
mâle
kum....
Məhəmməd Suresi, 35. Ayet:
1.
fe
: o zaman, buna rağmen, buna göre
2.
lâ tehinû
: gevşemeyin
3.
ve ted'û
(lâ ... ted'û)
: ve çağırın
: (çağırmayın)
4.
Fəth Suresi, 29. Ayet:
Muhammed, Allah’ın ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasûlüdür. Onunla beraber bulunanlar, müslümanlar, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirlere karşı güçlü, kararlı ve tavizsiz, başları dik, aralarında engin merhamet sahibidirler. Onları, cemaat halinde rükûa varırlarken namazlarda, saygıyla Allah’ın emirlerine itaat ederek İslâmî fa...
Hədid Suresi, 7. Ayet:
Allah’a ve Rasulüne iman edin. Allah’ın, üzerinde yetki sahipleri olarak sizi tayin ettiği, harcama yetkisi verdiği her şeyden, O’nun yolunda karşılık beklemeden, gönüllü harcayın, insanların ihtiyaçlarını görün. Sizden imanda ke
mâle
erenlere ve karşılık gözetmeden Allah yolunda gönüllü harcayanlara büyük mükâfatlar vardır....
Mücadilə Suresi, 11. Ayet:
Ey iman edenler, kamu yararı için size: 'Meclislerde yer açın, makam ve mevkileri boşaltarak liyâkatli olanların öne geçmesine imkân tanıyın' denilince, yer açın ki, Allah sizin imkânlarınızı genişletsin, sizi hayırlara ve refaha kavuştursun, gücünüzü artırsın. Sizden imanda ke
mâle
eren, kendilerine ilim verilen sorumluluk sahibi âlimleriniz tarafından: 'İbadet, cihad ve hayırlı işler için harekete geçin, ayaklanın, işgalcileri devirin.' denilince, hiç vakit kaybetmeden harekete geçin ki, Allah ...
Müddəssir Suresi, 12. Ayet:
Ve ce’altu lehu
mâle
n memdûdâ(memdûden)....
Müddəssir Suresi, 12. Ayet:
1.
ve ce'altu
: ve kıldım, yaptım
2.
lehu
: ona, onun için
3.
mâle
n
: mal, servet
4.
memdûden
: uzatılmış, çoğaltı...
Mürsəlat Suresi, 33. Ayet:
Ke ennehu ci
mâle
tun sufr(sufrun)....
Mürsəlat Suresi, 33. Ayet:
1.
keenne-hu
: sanki o ... gibi
2.
ci
mâle
tun
: erkek develer
3.
sufrun
: sarı
...
Fəcr Suresi, 20. Ayet:
Ve tuhıbbûnel
mâle
hubben cemmâ(cemmen)....
Fəcr Suresi, 20. Ayet:
1.
ve tuhıbbûne
: ve seviyorsunuz
2.
el
mâle
: mal
3.
hubben
: severek, sevgiyle
4.
cemmen
: pekçok, aşırı
Bələd Suresi, 6. Ayet:
Yekûlu ehlektu
mâle
n lubedâ(lubeden)....
Bələd Suresi, 6. Ayet:
1.
yekûlu
: diyor, der
2.
ehlektu
: helâk ettim, tükettim
3.
mâle
n
: mal
4.
lubeden
: yığınla, pekçok
Leyl Suresi, 18. Ayet:
1.
ellezî
: o ki
2.
yu'tî
: verir
3.
mâle
-hu
: malını
4.
yetezekkâ
: temizlenir
...
Zəlzələ Suresi, 6. Ayet:
Yevme izin yasdurun nâsu eştâten li yurev a’
mâle
hum....
Zəlzələ Suresi, 6. Ayet:
1.
yevme izin
: o gün, izin günü
2.
yasduru
: ortaya çıkacak
3.
en nâsu
: insanlar
4.
eştâten
: ayrı ayrı, dağınık...
Hümeze Suresi, 2. Ayet:
Ellezî cemea
mâle
n ve addedeh(addedehu)....
Hümeze Suresi, 2. Ayet:
1.
ellezî
: o ki
2.
cemea
: topladı
3.
mâle
n
: mal
4.
ve addede-hu
: ve onu adetlendirdi, onu tekrar tekrar saydı<...
Hümeze Suresi, 3. Ayet:
Yahsebu enne
mâle
hû ahledeh(ahledehu)....
Hümeze Suresi, 3. Ayet:
1.
yahsebu
: sanıyor
2.
enne
: olduğunu, olacağını
3.
mâle
-hu
: onun malı
4.
ahlede-hu
: onu halid kıldı, onu ebed...
Təbbət Suresi, 4. Ayet:
Vemreetuh(vemreetuhu), ham
mâle
tel hatab(hatabi)....
Təbbət Suresi, 4. Ayet:
1.
ve imreetu-hu
: ve onun kadını, eşi
2.
ham
mâle
te
: taşıyan
3.
el hatabi
: odun
...
Hud Suresi, 111. Ayet:
Ve inne kullen lemmâ le yuveffiyennehum rabbuke a’
mâle
hum, innehu bimâ ya’melûne habîr(habîrun)....
Hud Suresi, 111. Ayet:
1.
ve inne
: ve muhakkak, şüphesiz
2.
kullen
: tamamen, bütün, tüm, hepsi
3.
lemmâ
: olduğu zaman
4.
le yuveffiyenne-hum
Əhzab Suresi, 71. Ayet:
Yuslıh lekum a’
mâle
kum ve yagfir lekum zunûbekum, ve men yutıillâhe ve resûlehu fe kad fâze fevzen azîmâ(azîmen). ...
Əhzab Suresi, 71. Ayet:
1.
yuslıh
: ıslâh etsin
2.
lekum
: sizin için, size
3.
a'
mâle
-kum
: sizin amelleriniz
4.
ve yagfir
: ve mağfiret e...
Həşr Suresi, 24. Ayet:
O, öyle Allah ki, Hâlık’dır= her şeyi yaratıb takdir edendir, Bârî’dir= yoktan var edendir, Musavvir’dir= bütün varlıklara şekil verendir. Esmaü’l-Hüsna (en güzel isimler) O’nun... Bütün göklerde ve yerde olanlar, hep O’nu tesbhih eder. O, Azîz’dir= her şeye gâlib ve her kemale sahibdir, Hakîm’dir= hikmet sahibidir......
Yusif Suresi, 47. Ayet:
(47-49) "Yûsuf dedi ki: “Yedi sene âdet üzere ziraat edeceksiniz; her türlü gıda ürününü üreteceksiniz, sonra da ürettiğiniz ürünleri yiyeceğiniz miktar hariç, başağında bırakınız; stoklayınız. Sonra onun arkasından yedi kurak sene gelecek. Bu kurak seneler önceki biriktirdiklerinizin biraz saklayacağınızdan başkasını yiyecek. Sonra da onun arkasından bir sene gelecek ki, insanlar onda yağmura kavuşacak ve onda sıkıp sağacaklar; zeytin yağı, üzüm suyu, pekmez gibi gıdaya da kavuşacaklar; hayat n...
Yusif Suresi, 48. Ayet:
(47-49) "Yûsuf dedi ki: “Yedi sene âdet üzere ziraat edeceksiniz; her türlü gıda ürününü üreteceksiniz, sonra da ürettiğiniz ürünleri yiyeceğiniz miktar hariç, başağında bırakınız; stoklayınız. Sonra onun arkasından yedi kurak sene gelecek. Bu kurak seneler önceki biriktirdiklerinizin biraz saklayacağınızdan başkasını yiyecek. Sonra da onun arkasından bir sene gelecek ki, insanlar onda yağmura kavuşacak ve onda sıkıp sağacaklar; zeytin yağı, üzüm suyu, pekmez gibi gıdaya da kavuşacaklar; hayat n...
Yusif Suresi, 49. Ayet:
(47-49) "Yûsuf dedi ki: “Yedi sene âdet üzere ziraat edeceksiniz; her türlü gıda ürününü üreteceksiniz, sonra da ürettiğiniz ürünleri yiyeceğiniz miktar hariç, başağında bırakınız; stoklayınız. Sonra onun arkasından yedi kurak sene gelecek. Bu kurak seneler önceki biriktirdiklerinizin biraz saklayacağınızdan başkasını yiyecek. Sonra da onun arkasından bir sene gelecek ki, insanlar onda yağmura kavuşacak ve onda sıkıp sağacaklar; zeytin yağı, üzüm suyu, pekmez gibi gıdaya da kavuşacaklar; hayat n...
Maidə Suresi, 3. Ayet:
"Size leş, kan, domuzun eti, Allah'tan başkasının adı anılarak kesilen, boğulmuş, vurulmuş, yukardan düşmüş, boynuzlanmış, yırtıcı hayvanların yiyip de canlı iken kesmedikleriniz, dikili taşlar üzerine boğazlananlar ve fal oklarıyla kısmet aramanız haram kılındı. Bunların hepsi doğru yoldan çıkmaktır. Bugün şu kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş olan şu kimseler, sizin dininizden ümitsizliğe düşmüşlerdir. Öyleyse onlara saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duymayın. Ban...
Rum Suresi, 60. Ayet:
O halde, sabret! Kuşkun olmasın ki, Allah'ın vaadi haktır. İmanı kemale ermemişler seni hafifliğe sevk etmesinler/seni küçümseyemeyeceklerdir....