Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Nisa Suresi, 90. Ayet:
Ancak, aranızda antlaşma olan halka sığınanlar veya ne sizinle ne de kendi halkıyla savaşmayı içine sindiremeyip size gelenler hariç. Eğer Allah dileseydi, onları başınıza musallat ederdi de sizinle savaşırlardı. Eğer tarafsız kalarak ve sizinle savaşmayıp barış isterlerse, Allah onların aleyhinde size bir yol vermemiştir....
Əhzab Suresi, 60. Ayet:
Eğer, münafıklar, kalplerinde hastalık bulunanlar, şehirde yalan ve kötü haber yayanlar bu davranışlarına son vermezlerse, ant olsun ki, seni onlara musallat ederiz de seninle bir arada daha fazla kalamazlar....
Fussilət Suresi, 25. Ayet:
Biz, onlara birtakım yandaşlar musallat ettik. Yaptıklarını ve yapacaklarını onlara süslü gösterdiler. Cinn ve insten, kendilerinden önce gelip geçmiş topluluklarda yürürlükte olan "söz" üzerlerine gerçekleşti. Onlar hüsrana uğrayan kimselerdir....
Haqqə Suresi, 7. Ayet:
Onu, yedi gece ve sekiz gün; hiç ara vermeden üzerlerine musallat etti. Öyle ki, o halkı, orada kökünden sökülmüş hurma ağacı kütükleri gibi yere serilmiş görürsün....
Məaric Suresi, 22. Ayet:
Ancak "musallin" olanlar hariç....
Müddəssir Suresi, 43. Ayet:
"Musallin"den olmadık." dediler....
Bəqərə Suresi, 53. Ayet:
Ve iz âteynâ
mûsâl
kitâbe vel furkâne leallekum tehtedûn(tehtedûne)....
Bəqərə Suresi, 87. Ayet:
Ve lekad âteynâ
mûsâl
kitâbe ve kaffeynâ min ba’dihî bir rusuli ve âteynâ îsâbne meryemel beyyinâti ve eyyednâhu bi rûhil kudus(kudusi), e fe kullemâ câekum resûlun bimâ lâ tehvâ enfusukumustekbertum, fe ferîkan kezzebtum ve ferîkan taktulûn(taktulûne)....
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Ve iz cealnâl beyte mesâbeten lin nâsi ve emnâ(emnen), vettehizû min makâmı ibrâhîme musallâ(musallen) ve ahidnâ ilâ ibrâhîme ve ismâîle en tahhirâ beytiye lit tâifîne vel âkifîne ver rukkais sucûd(sucûdi)....
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
1.
ve iz
: ve olmuştu
2.
ceal-nâ
: biz kıldık
3.
el beyte
: ev, yer
4.
mesâbeten
: sevap yeri
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Biz Beyt'i (Kâbe - kalp) insanlara güvenilir sığınak yaptık! İbrahim makamını (Hullet makamı, Esmâ mertebesi kuvveleriyle tahakkuk makamı) musalla (namazın yaşandığı yer) edinin. İbrahim ve İsmail'e: "Beytimi; tavaf edenler, kulluğunu yaşamak için oraya kapananlar ve secde eden rükû edenler için arındırılmış olarak muhafaza edin" dedik....
Bəqərə Suresi, 208. Ayet:
Ey imân edenler! Kâffeten müsalemete giriniz. Ve şeytanın adımlarına uymayınız. Şüphe yok ki o sizin için bir apaçık düşmandır....
Ali-İmran Suresi, 64. Ayet:
De ki: Ey ehli kitab! gelin: Sizinle bizim aramızda müsavi bir kelimeye, şöyle ki: Allahdan başka ma'bud tanımıyalım ona hiç bir şey'i şerik koşmıyalım, ve ba'zımız ba'zımızı Allahdan beride Rab ittihaz etmesin, eğer buna karşı yüz çevirirlerse o vakit şöyle deyin: Şahid olun ki biz hakikaten müslimiz: müsalemetkârız...
Ali-İmran Suresi, 117. Ayet:
Onların bu dünya hayatı için harcadıkları, kendi kendilerine zulmeden bir halkın ekinlerine musallat olan ve onu mahveden dondurucu bir rüzgara benzer: Onlara haksızlık yapan Allah değildir, fakat onlar kendi kendilerine haksızlık yapıyorlar....
Nisa Suresi, 90. Ayet:
1.
illâ
: hariç
2.
ellezîne
: onlar, olanlar
3.
yasılûne
: vasıl olurlar, gelirler, sığınırlar, iltica ederler
4.
ilâ
...
Nisa Suresi, 90. Ayet:
Sizinle aralarında anlaşma bulunan bir kavme sığınanlar veya, sizinle savaşmaktan veya kendi kavimleri ile savaşmaktan göğüsleri daralmış olarak size gelenler hariç (onları öldürmeyin). Ve şâyet Allah dileseydi, elbette onları sizin üzerinize musallat ederdi, o zaman sizinle mutlaka savaşırlardı. O halde eğer sizden uzak durur (geri çekilir), artık sizinle savaşmazlarsa ve size barış teklif ederlerse, o taktirde Allah, onların üzerine (saldırmanız için) size bir yol kılmadı....
Nisa Suresi, 90. Ayet:
Ancak sizinle aralarında anlaşma olan bir topluma sığınmış bulunanlar, yahut ne sizinle ne de kendi kavimleriyle savaşmayı içlerine sığdıramayıp (tarafsız olarak) size gelenler başka. Eğer Allah dileseydi, onları size musallat kılardı da sizinle savaşırlardı. Eğer onlar sizden uzak durur, sizinle savaşmayıp size barış teklif ederlerse; Allah, onlara saldırmak için size bir yol (yetki) vermemiştir....
Nisa Suresi, 90. Ayet:
Ancak sizinle onların arasında ahitleşme olan bir kavme sığınanlar, yahut sizinle veya kendi kavimleriyle savaşmaya yürekleri dayanmayıp size gelenler, bu hükümden dışarıdır ve Allah dileseydi onları size
mûsâl
lat ederdi de sizinle savaşırlardı. Sizi bırakırlar, sizinle savaşmazlar ve barış teklifinde bulunurlarsa Allah da onların aleyhinde bulunmaya bir yol bırakmamıştır size....
Nisa Suresi, 90. Ayet:
Ancak (şunlara dokunmayın). . . Ya sizinle onlar arasında mîsak (anlaşma) olan bir kavme sığınanlar yahut ne sizinle ne de kendi kavimleri ile savaşmak istemediklerinden sadırları (içleri) sıkılarak size gelenler. . . Eğer Allâh dileseydi, elbette onları size musallat ederdi de (onlar da) sizinle savaşırlardı. . . Eğer (onlar) sizden uzaklaşırlar, sizinle savaşmazlar ve size barış beyan ederlerse, artık Allâh onlara zarar vermenize müsaade etmez....
Nisa Suresi, 90. Ayet:
Ancak, aranızda antlaşma olan bir kavme sığınanlar, ne sizinle, ne de kendi kavimleriyle savaşmayı içlerine sindiremeyip, darlanarak size gelenler müstesna. Allah’ın sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olsaydı, onları sizin başınıza musallat ederdi de, sizinle savaşırlardı. Artık onlar, sizden uzak dururlar, sizinle savaşmaz, size düşmanca davranmaz, barış teklif ederlerse, bu durumda Allah, size, onların aleyhinde olabilecek bir ruhsat vermemiştir....
Nisa Suresi, 90. Ayet:
Ancak sizinle aralarında antlaşma bulunan bir topluluğa sığınanlar yahut size karşı veya kendi toplumlarına karşı savaşmaktan içleri sıkıldığından dolayı size gelenler müstesnadır. Allah dileseydi onları başınıza musallat ederdi de size karşı savaşırlardı. Eğer sizden uzak durur, size karşı savaşmaz ve barış teklif ederlerse (bilin ki) Allah onların aleyhine size bir yol bırakmamıştır. [17]...
Nisa Suresi, 90. Ayet:
Ancak o kimselere dokunmayın ki, sizinle aralarında anlaşma olan bir kavme sığınmış bulunurlar; yahut ne size karşı harp etmeyi, ne de kendi kavimlerine karşı savaşmayı gönüllerine sığdıramayıp bîtaraf olarak size gelmişlerdir. Eğer Allah dileseydi, bunları üzerinize musallat kılaradı da sizinle savaşırlardı. O halde sizi bırakıp bir tarafa çekildikleri ve sizinle savaşmayıp barışa yattıkları takdirde de Allah, onların aleyhinde sizin için tecavüze bir yol (izin) vermemiştir....
Nisa Suresi, 90. Ayet:
Ancak sizinle aralarında anlaşma bulunan bir kavme varıp sığınanlar veya sizinle savaşmaktan ya da kendi kavimleriyle savaşmaktan göğüsleri daralmış olarak size gelenleri öldürmeyin. Allah dileseydi onları size musallat ederdi de sizinle savaşırlardı. O halde sizi bırakıp bir tarafa çekilirler de sizinle savaşmazlar ve size barış önerirlerse, artık Allah onlara karşı (tecâvüzde bulunmanız için) size bir yol bırakmamıştır....
Nisa Suresi, 90. Ayet:
Ancak aranızda anlaşma bulunan bir topluluğa katılan, yahut sizinle veya kendi halkıyla savaşmaktan dolayı göğüslerinde sıkıntı duyarak size gelenler hariç... ALLAH dileseydi onları başınıza musallat eder ve onlar da sizinle savaşırdı. Sizi yalnız bırakır, sizinle savaşmaz ve size barış önerirlerse ALLAH sizin onlara saldırmanıza izin vermez....
Nisa Suresi, 90. Ayet:
Ancak şöylelerine dokunmayın ki sizinle aralarında misak olan bir kavme vasıl olmuş bulunurlar, yahud ne size harb etmeği ne de kendi kavmlerine harb etmeği havsalalarına sığdıramıyarak size gelmişlerdir, eğer Allah dilese idi bunları üzerinize musallat kılardı da sizinle harb ederlerdi, o halde sizi bırakıb bir tarafa çekildikleri ve sizinle harb etmeyib sulha yattıkları takdirde de Allah aleyhlerinde size bir yol vermemiştir...
Nisa Suresi, 90. Ayet:
Ancak aranızda antlaşma bulunan bir kavme varıp sığınmış bulunanlara veya ne sizinle savaşmayı, ne de kendi kavimleriyle savaşmayı havsalalarına sığdıramayarak size gelmiş olanlara dokunmayın! Allah dileseydi onları size musallat ederdi de sizinle savaşırlardı. O halde onlar sizi bırakıp bir tarafa çekildikleri ve sizinle savaşmayıp barışa yanaştıkları takdirde de Allah onlara dokunmanıza izin vermemiştir....
Nisa Suresi, 90. Ayet:
Ancak o kimselere dokunmayın ki, sizinle aralarında anlaşma olan bir kavme sığınmış bulunurlar. Yahut ne sizinle, ne de kendi kavimleriyle savaşmayı gönüllerine sığdıramayıp tarafsız olarak size gelmişlerdir. Eğer Allah dileseydi, onları size musallat kılardı, onlar da sizinle savaşırlardı. Eğer onlar sizden uzak dururlar, sizinle savaşmayıp size barış teklif ederlerse, Allah, sizin için onlar aleyhine bir yol vermemiştir....
Nisa Suresi, 90. Ayet:
Ancak sizinle kendileri arasında anlaşma bulunan bir millete sığınanlar müstesna. Sizinle savaşmaktan veya kendi milletleriyle harp etmekten bunalarak size baş vuranlar da müstesnadır. Allah dileseydi onları size musallat ederdi de, sizinle savaşırlardı. Eğer sizden uzak durur, savaşmaz ve size barış teklif ederlerse, Allah onlara dokunmanıza izin vermez....
Nisa Suresi, 90. Ayet:
Sizinle aralarında andlaşma bulunan bir kavme iltica edenler, yahud ne sizinle, ne de kendi kavmleriyle muhaarebe etmekden göğüsleri daralıb (doğruca) size gelenler müstesnadır. Allah dileseydi elbette onları sizin başınıza musallat eder de sizinle her halde savaşırlardı: Artık onlar sizi bırakıb bir tarafa çekilirler de sizinle vuruşmazlar ve barışı size bırakırlarsa o halde Allah onların aleyhinde sizin için (tecâvüze) bir yol bırakmamışdır. ...
Nisa Suresi, 90. Ayet:
Ancak kendileriyle aranızda andlaşma bulunan bir kavme sığınanlar yâhut sizinle savaşmaktan veya kavimleriyle savaşmaktan (hoşlanmayarak) göğüsleri daralmış hâlde size gelenler müstesnâ. Hâlbuki Allah dileseydi, muhakkak ki onları size musallat ederdi de elbette sizinle savaşırlardı. Fakat sizi bırakırlar da sizinle savaşmazlar ve size barış teklîf ederlerse, o takdirde Allah, size onlar aleyhinde bir yol (bir müsâade) vermemiştir....
Nisa Suresi, 90. Ayet:
Ancak sizinle kendileri arasında bir anlaşma bulunan bir millete sığınanlar ve sizinle savaşmaktan veya kendi milletleriyle harbetmekten bunalarak size başvuranlar müstesnadır. Allah dileseydi; onları size musallat ederdi de sizinle savaşırlardı. Eğer sizden uzak durur, savaşmaz ve size barış teklif ederlerse; Allah, onlara dokunmanıza izin vermez....
Nisa Suresi, 90. Ayet:
O kimseler müstesna ki, onlar sizin aranızla kendi aralarında bir muâhede bulunan bir kavme iltica etmiş veyahut sizinle mukatelede bulunmaktan veya kendi kavimleriyle muharebe etmekten göğüsleri darlaşmış oldukları halde size gelmiş olurlar. Ve eğer Allah Teâlâ dilemiş olsa idi elbette onları size musallat ederdi de sizi katlediverirlerdi. İmdi onlar sizden bir tarafa çekilirler de sizinle savaşta bulunmazlarsa ve müsalemeti size bırakırlarsa artık Allah Teâlâ sizin için onların aleyhine bir yo...
Nisa Suresi, 90. Ayet:
Ancak sizinle kendileri arasında anlaşma olan bir topluluğa sığınmış kimseler veya ne sizinle ne de kendi topluluklarıyla savaşmayı göğüslerine sığdırmayıp size gelenler müstesnâdır. Allah dileseydi onları sizin başınıza musallat ederdi de sizinle savaşırlardı. Eğer sizden uzak dururlar, sizinle savaşmazlar ve size barış teklif ederlerse, bu durumda Allah size onların aleyhine olarak yol vermemiştir....
Nisa Suresi, 90. Ayet:
Ancak, sizinle aralarında antlaşma bulunan bir topluma sığınanlara, sizinle veya kendi toplumları ile savaşmak istemeyip içleri daralıp sıkılıp size gelenlere dokunmayın. Eğer Allah, dileseydi onları sizin üzerinize musallat ederdi. Onlar da sizinle savaşırlardı. Eğer sizden uzak durur, sizinle savaşmaz ve barışı size bırakırlarsa, artık Allah, sizin için onların aleyhine bir yol bırakmamıştır....
Nisa Suresi, 90. Ayet:
Ancak sizinle aralarında anlaşma bulunan bir kavme sığınanlar veya ne sizinle ne de kendi kavimleriyle savaşmak istemediklerinden göğüsleri daralarak size gelenler bundan müstesnadır. Eğer Allah dileseydi, bunları size musallat eder ve bunlar da sizinle savaşırlardı. O halde, onlar sizden uzak durur, sizinle savaşmazlar ve size barış teklif ederlerse, o takdirde Allah onlara saldırmak için size yol vermez....
Nisa Suresi, 90. Ayet:
Ancak, aranızda antlaşma bulunan bir kavme sığınanlar ve ne sizinle, ne de kendi kavimleriyle savaşmayı göze alamayarak size gelenler müstesnadır. Allah isteseydi onları size musallat ederdi de sizinle savaşırlardı. Onlar sizden uzak durur, size karşı savaşmaz ve size barış teklif ederlerse, Allah onlara karşı size bir yetki vermemiştir....
Ənam Suresi, 129. Ayet:
Ve işte böylece kazanmış olduklarından (günahlarından) dolayı zalimlerin bir kısmını, bir kısmına çeviririz (musallat ederiz)....
Ənam Suresi, 129. Ayet:
İşte biz, kazanmakta oldukları günahlar sebebiyle zalimlerin bir kısmını diğer bir kısmına böyle musallat ederiz....
Ənam Suresi, 129. Ayet:
İşte biz, kazandıkları suç yüzünden zâlimlerin bir kısmını, bir kısmına böyle
mûsâl
lat ederiz....
Ənam Suresi, 129. Ayet:
İnsanların ve cinlerin ilâhî emirlere isyan edenlerini perişan ettiğimiz gibi, işlemekte oldukları ameller, yüklendikleri günahlar sebebiyle, inkâr ve isyanda devam eden, İslâmî hayatı yaşamayı, İslâmî faaliyetleri engelleyen, engelleme tedbirleri alan zâlimlerin bir kısmını, diğer bir kısmına idareci yapar, birbirlerini saptırmaları, azdırmaları ve azaba dûçar etmeleri için onları birbirlerine musallat ederiz....
Ənam Suresi, 129. Ayet:
Zalimlerin bir kismini, kazandiklarindan oturu diger bir kismina boylece musallat ederiz. *...
Ənam Suresi, 129. Ayet:
Zalimlerin bir kısmını, kazandıklarından ötürü diğer bir kısmına böylece musallat ederiz....
Ənam Suresi, 129. Ayet:
İşte biz zaalimlerden kimini kimine, irtikâb etmekde oldukları (günâhlar) yüzünden, böylece musallat ederiz. ...
Ənam Suresi, 129. Ayet:
İşte böylece zalimlerden kimini kimine kazandıklarından ötürü musallat ederiz....
Ənam Suresi, 129. Ayet:
Ve işte böylece zalimlerin bazısını bazısına irtikab ettikleri şeyler sebebiyle musallat ederiz....
Ənam Suresi, 129. Ayet:
İşte biz böylece, kazandıklarından dolayı, zâlimlerin bir kısmını diğer bir kısmına musallat ederiz....
Ənam Suresi, 129. Ayet:
İşte biz, işledikleri günahlardan ötürü, zalimlerden kimini kimine musallat ederiz....
Əraf Suresi, 17. Ayet:
«Sonra, andolsun, onların önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından kendilerine geleceğim (musallat olacağım). Sen de onların çoğunu şükredici (kimse) ler bulmayacaksın». ...
Əraf Suresi, 17. Ayet:
"Sonra onlara; önlerinden, arkalarından, sağlarından, sollarından musallat olacağım. Bir çoklarını şükreder bulamayacaksın."...
Əraf Suresi, 27. Ayet:
Ey ademoğulları! Şeytan, ana-babanızı, çirkin yerlerini onlara göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi, size de bir fitne musallat etmesin. Çünkü o ve kabilesi sizi, onları göremeyeceğiniz yerden görürler. Biz o şeytanları, inanmayanlara dostlar yaptık....
Əraf Suresi, 133. Ayet:
Biz de kudretimizin ayrı ayrı alâmetleri, mûcizeleri olmak üzere, başlarına tûfanlar, çekirgeler, haşereler, kurbağalar ve kan âfetleri musallat ettik. Yine de büyüklük taslamayı, serkeşliği, zorbalığı, diktatörlüğü terketmediler. İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen, güç ve iktidar sahibi âsi, suçlu ve günahkâr bir kavim olmaya devam ettiler....
Əraf Suresi, 133. Ayet:
Bunun üzerine, ayrı ayrı mucizeler (ayetler) olarak üzerlerine tufan, çekirge, buğday güvesi, kurbağa ve kan musallat kıldık. Yine büyüklük tasladılar ve suçlu-günahkar bir kavim oldular....
Əraf Suresi, 133. Ayet:
Bunun uzerine su baskinini, cekirgeyi, haserati, kurbagalari ve kani birbirinden ayri mucizeler olarak onlara musallat kildik; yine de buyukluk taslayip suclu bir millet oldular....
Əraf Suresi, 133. Ayet:
Bunun üzerine su baskınını, çekirgeyi, haşeratı, kurbağaları ve kanı birbirinden ayrı mucizeler olarak onlara musallat kıldık; yine de büyüklük taslayıp suçlu bir millet oldular....
Əraf Suresi, 133. Ayet:
Bunun üzerine, ayrı ayrı ayetler olarak üzerlerine tufan, çekirge, buğday güvesi, kurbağa ve kan musallat ettik. Yine büyüklük tasladılar ve suçlu-günahkar bir kavim oldular....
Əraf Suresi, 133. Ayet:
Bunun üzerine, Biz de onlara selleri, çekirge (baskınlarını), haşereleri, kurbağaları ve kan(a dönüşen suyu) musallat ettik; (hepsi de) apaçık ayetler/alametlerdi (onlar için): ama burunlarını dikip kurumlandılar; çünkü günaha gömülüp gitmiş bir topluluktu onlar....
Əraf Suresi, 133. Ayet:
Bu yüzden onlara, tufanı, çekirgeyi, küçük keneyi, kurbağaları ve kanı apaçık işaretler olarak musallat ettik. Buna rağmen büyüklendiler. Onlar zaten suçlu bir toplum idi....
Əraf Suresi, 133. Ayet:
Bunun üzerine biz de, ayrı ayrı mucizeler (ayetler) olarak üzerlerine tufan, çekirge, buğday güvesi, kurbağa ve kan musallat kıldık. Yine büyüklük tasladılar ve suçlu-günahkâr bir kavim oldular....
Əraf Suresi, 141. Ayet:
Sizi kotu azaba sokan, kadinlarinizi sag birakip ogullarinizi olduren FIravun ailesinden kurtarmistik. Bu, Rabbinizin size musallat kildigi buyuk bir bela idi.*...
Əraf Suresi, 167. Ayet:
Rabbin onların başlarına, kendilerine kıyamet gününe kadar en kötü şekilde azap edecek birilerini musallat edeceğini bildirmişti. Muhakkak ki Rabbin cezayı çabuk verendir. O aynı zamanda bağışlayıcı, rahmet edicidir....
Əraf Suresi, 167. Ayet:
Hani Rabbin açıkça bildirdi ki, işkencelerin en ağırını tattıracak zorbaları kıyamet gününe kadar yahudilerin başlarına musallat edecektir. Hiç kuşkusuz Rabbi çabuk cezalandırandır ve yine O, hiç kuşkusuz bağışlayıcı ve merhametlidir....
Ənfal Suresi, 25. Ayet:
Ve kötülük yönündeki öyle bir ayrıntıya karşı uyanık ve duyarlı olun ki o, ötekileri dışta tutarak yalnızca hakkı inkara kalkışanlara musallat olmaz; ve bilin ki Allah azapta çok çetindir...
Ənfal Suresi, 32. Ayet:
Şunu da söylemişlerdi: "Allahımız! Eğer bu, senin katından gelmiş gerçeğin kendisiyse, gökten üstümüze taş yağdır. Yahut bize korkunç bir azap musallat et."...
Yunus Suresi, 85. Ayet:
Bunun üzerine dediler ki: '(Biz,) ancak Allah’a tevekkül ettik. Rabbimiz! Bizi o zâlimler topluluğuna bir fitne kılma (onları bize musallat etme)!'...
Yunus Suresi, 100. Ayet:
hem de, hiç kimsenin, Allah'ın izni olmadıkça asla imana erişemeyeceği ve aklını kullanmayanlara alçaltıcı, bayağılaştırıcı (inançsız)lığı musallat edenin O olduğu (gerçeği) ortadayken?...
Yunus Suresi, 100. Ayet:
Allah’ın izni olmadıkça hiç bir kimsenin iman etmesi mümkün değildir.(O, akıl ve iradelerini iman tarafına kullananlara iman nasib eder). Fakat akıllarını çalıştırmayanlara ise şeytanı musallat eder, o pislikte bırakır....
Yunus Suresi, 100. Ayet:
Hiç kimse Allah'ın izni olmadan iman etmez. Aklını kullanmayanlara ise, O, pisliği musallat eder....
Hud Suresi, 77. Ayet:
Ve elçilerimiz (olan melekler, insan sûretinde) Lût’a gelince, onlar(a, sapık kavminin musallat olmasın)dan dolayı endişeye düştü, onlar yüzünden göğsü daraldı ve: 'Bu, zor bir gündür!' dedi....
İsra Suresi, 5. Ayet:
Onlardan birinci fesadınızın ceza vakti gelince kuvvet ve şiddet sahibi olan kullarımızı üzerinize musallat ettik de (onlar sizi yakalayıp öldürmek veya esir etmek için) evlerin aralarına girip araştırdılar. Bu, yapılması kesinleşmiş bir vaad idi....
İsra Suresi, 5. Ayet:
İşte o ikiden birinci (fesadlarının ceza) va'de (si) gelince (muhaarebede) çok çetin bir kuvvete mâlik olan kullarımızı üzerinize musallat kıldık da onlar evlerin aralarına kadar girib (sizi) araşdırdılar. (Bu), yerine getirilmiş bir va'd idi. ...
İsra Suresi, 5. Ayet:
Onlardan birincisinin vâdesi gelince, kuvvet ve şiddet sahibi olan kullarımızı sizin üzerinize musallat ettik de onlar sizi yakalayabilmek için evlerin aralarına bile girerek her tarafı didik didik edip araştırdılar. Bu, yerine getirilmesi gereken bir vaad idi....
İsra Suresi, 7. Ayet:
Eğer iyilik ederseniz kendinize etmiş, kötülük ederseniz yine kendinize etmiş olursunuz. Artık diğer cezalandırma zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine Mescid'e (Süleyman Mâbedi'ne) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi büsbütün tahrip etsinler (diye, başınıza yine düşmanlarınızı musallat kıldık)....
İsra Suresi, 7. Ayet:
'Eğer iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan mü’min olursanız, kendiniz, birbiriniz için iyilik etmiş olursunuz. Kötü icraatlar yapar, kötülük eder, işlerinizi kötü yaparsanız, yine kendinize kötülük ...
İsra Suresi, 7. Ayet:
Eğer iyilik ve güzellik işlerseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz; ve eğer kötülük ederseniz yine kendinize... Artık diğer fesadınızın ceza vaadî gelince de, (önceki düşmanlarınız size kötülük ederek kederinizden doğan) fenalık eserini yüzlerinize çıkarsınlar; birinci defa girdikleri (ve tahrip ettikleri) gibi, yine Beyt-i Makdis’e girsinler ve her istilâ ettikleri yeri mahvedip dursunlar diye, onları üzerinize musallat ettik....
İsra Suresi, 7. Ayet:
Eğer iyilik ederseniz kendinize etmiş, kötülük ederseniz yine kendinize etmiş olursunuz. Artık diğer cezalandırma zamanı gelince, yüzünüzü kara etsinler, daha önce girdikleri gibi yine Mescid'e (Süleyman Mâbedi'ne) girsinler ve ellerine geçirdikleri her şeyi büsbütün tahrip etsinler (diye, başınıza yine düşmanlarınızı musallat kıldık)....
İsra Suresi, 7. Ayet:
Eğer iyilik ederseniz kendinize iyilik etmiş olursunuz. Eğer kötülük ederseniz (yine) kendinize kötülük (etmiş olursunuz). Artık diğer (cezanın) vâde (si) gelince yüzlerinizi kötülesinler, mescid (iniz) e birinci defa girdikleri gibi gir (ib tahrîb et) sinler, galebe ve istilâ etdiklerini mahv etdikce etsinler diye (başınıza yine düşmanları musallat etdik). ...
İsra Suresi, 7. Ayet:
(Kendilerine bildirdik ki:) 'Eğer iyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz; eğer kötülük ederseniz, yine onun içindir (kendi nefsiniz aleyhinedir). Artık sonrakinin(ikinci fesâdınızın) va'desi geldiği (ve tekrar azdığınız) zaman ise, (yine birtakım kulları başınıza musallat ettik ki) yüzlerinizi kötü etsinler, ilk def'a girdikleri gibi, yine mescide(Beyt-i Makdis’e) girsinler ve ele geçirdikleri şeyleri tamâmen imhâ ederek mahvetsinler!'...
İsra Suresi, 7. Ayet:
Eğer iyilik etmiş olursanız kendi nefisleriniz için iyilik etmiş olursunuz ve eğer fenalık etmiş olursanız kendi nefisleriniz için etmiş olursunuz. Artık ikinci va'de gelince yüzlerinizi çirkinleştirsinler için ve evvelce girdikleri gibi yine mescide girsinler için ve galebe ettikleri şeyleri helâk eylesinler diye (düşmanlarınızı yine size musallat ettik)....
İsra Suresi, 7. Ayet:
İyilik ederseniz, kendinize iyilik etmiş olursunuz. Kötülük ederseniz, onu da kendi aleyhinize işlemiş olursunuz. Derken sonraki taşkınlığınızın vâdesi gelince, kederinizden suratlarınız asılsın, daha önce girdikleri gibi yine Mescide girsinler ve istila ettikleri yeri mahvedip dursunlar diye başınıza yine düşmanlarınızı musallat ederiz....
İsra Suresi, 7. Ayet:
İyilik ederseniz, kendiniz için iyilik edersiniz. Kötülük ederseniz, o da kendinizedir. Daha sonraki bozgunculuğunuzun vadesi dolduğunda da yüzünüze kara çalsınlar, daha önce girdikleri gibi yine Mescide kadar girsinler ve istilâ ettikleri yerlerde taş üstünde taş bırakmasınlar diye kullarımızı yine size musallat ederiz....
Kəhf Suresi, 40. Ayet:
'Ümit edilir ki, Rabbim bana senin bağından daha iyisini verir. Senin bağına ise gökten yıldırımlar musallat eder de bağ, kupkuru bir toprak haline gelir.' dedi....
Məryəm Suresi, 83. Ayet:
Bizim, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirlerin üzerine, kendilerini alabildiğince isyankârlığa sevkeden şeytanları, şeytan tıynetli ahlâksız azgınları, şeytanî güçleri musallat ettiğimizi görmüyor musun?...
Məryəm Suresi, 83. Ayet:
Görmedin mi, biz, Şeytanları o kâfirler üzerine musallat ettik. Onları günaha teşvik edip duruyorlar....
Məryəm Suresi, 83. Ayet:
Görmedin mi? Biz şeytanları o kâfirler üzerine musallat ettik. Onları (günaha) kışkırtıp duruyorlar....
Məryəm Suresi, 83. Ayet:
Görmedin mi, Biz şeytanları kâfirler üzerine musallat kıldık, onları vesveseleriyle tehyic edip duruyorlar....
Məryəm Suresi, 83. Ayet:
Görmüyor musun ki Biz kâfirlere şeytanları musallat ediyoruz, onları oynatıp duruyorlar....
Məryəm Suresi, 83. Ayet:
Görmedin mi? Biz şeytanları kâfirlere musallat etmişiz; onları kışkırtıp duruyorlar....
Ənbiya Suresi, 70. Ayet:
İbrâhîm’e bir tuzak kurmak istediler. Fakat biz, kendilerini daha ziyade hüsrana düşürdük. (üzerlerine sinek musallat ederek onları helâk ettik)....
Möminun Suresi, 98. Ayet:
'Onların bütün işlerinde yanımda bulunup bana musallat olmalarından, kötülük etmelerinden de sana sığınırım, Rabbim!'...
Nur Suresi, 29. Ayet:
(Öte yandan,) içinde oturulmayan ama kamusal amaçlarla kullanılan evlere girmenizde bir sakınca yoktur; fakat (yine de aklınızdan çıkarmayın ki,) Allah, açıkça yaptıklarınızı da, gizlediklerinizi de bütünüyle bilmektedir....
Furqan Suresi, 31. Ayet:
Böylece Biz her peygambere mücrimlerden düşmanlar musallat ettik. Fakat Rabbin yol gösterici ve yardım edici olarak kâfidir....
Furqan Suresi, 31. Ayet:
Biz böylece her peygambere, suçlulardan bir düşman musallat ettik. Kılavuz ve yardımcı olarak Rabbin yeter....
Əhzab Suresi, 9. Ayet:
Ey iman edenler, Allah’ın size olan nimetini hatırlayarak şükredin. Hani size ordular saldırmıştı da, biz onların üzerine, rüzgâr estirmiş ve sizin görmediğiniz kurmaylar ve ordular görevlendirip musallat etmiştik. Allah savaş hazırlığı olarak yaptıklarınızı çok iyi bilmekte, görmekteydi....
Səba Suresi, 16. Ayet:
Ama onlar bu nimetlere şükürden yüz çevirdiler. Bu yüzden, bendi tahrip edilerek yıkılan barajlarının sularını, Arim Sellerini onlara musallat ettik. Onların iki bahçesini, acı buruk yemişli ılgın ve içinde biraz da sedir ağacı bulunan iki harap bahçeye çevirdik....
Səba Suresi, 21. Ayet:
Halbuki, onun onlar üzerinde hiçbir tasallutu yoktur. Fakat Ahirete imân eden kimseyi onda şekk içinde bulunan kimseden ayırdedelim diye (öyle şeytan musallat kılınmıştır) ve senin Rabbin her şey üzerine bir hafîzdir....
Fussilət Suresi, 25. Ayet:
1.
ve kayyadnâ
: ve hazırladık, musallat ettik
2.
lehum
: onlara, onlar için
3.
kurenâe
: karinler, yakın arkadaşlar
4.
fe
<...
Fussilət Suresi, 25. Ayet:
Onlara yakın arkadaşlar musallat ettik. Böylece önlerinde ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) onlara süslediler. Cinlerden ve insanlardan, onlardan önce gelmiş geçmiş ümmetlerinde üzerine (azap) sözü hak oldu. Muhakkak ki onlar, hüsrana düşmüş olanlardır....
Fussilət Suresi, 25. Ayet:
Biz onlara birtakım arkadaşlar musallat ettik de onlar önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bunlara süslü gösterdiler. Kendilerinden önce gelip geçmiş olan cinler ve insanlar için (uygulanan) azap onlara da gerekli olmuştur. Kuşkusuz onlar hüsrana düşenlerdi....
Fussilət Suresi, 25. Ayet:
Biz onlara bir takım arkadaşlar musallat ettik. Onlar, hür iradeye, özgürce seçme hakkına sahipken, peygamberlere ve kutsal kitaplara itibar etmedikleri, ellerinde değer ölçüleri olmadığı için yaptıkları, yapacakları ne varsa, hepsini kendilerine süsleyip güzel gösterdiler. Kendilerinden önce yaşayıp geçip gitmiş olan cin ve insan topluluklarına uygulanan haklı, gerekçeli ceza hükümleri böylece onlara da uygulandı. Şüphesiz onlar hüsrana uğrayanlardır....
Fussilət Suresi, 25. Ayet:
Biz onlara birtakım yakınlar musallat ettik. Onlar, kendilerine önlerindekini ve arkalarındakini süslü gösterdiler. Kendilerinden önce geçmiş olan cin ve insan toplulukları içinde (uygulanan) söz, onlar için de hak oldu. Çünkü onlar hüsrana uğrayanlardı....
Fussilət Suresi, 25. Ayet:
Biz onlara, (o Mekke müşriklerine) bir takım (şeytanlardan ibaret) dostlar musallat kıldık da bunlar, onlara, hem önlerindeki ahiret işini, hem arkalarındaki dünya işini süsleyi vermişlerdir. Cin ve insanladan kendilerinden önce geçmiş (ve kâfir olmuş) ümmetlerle beraber bunlara da azab vaadi gerçekleşmiştir. Çünkü onlar kendilerine yazık etmişlerdi....
Fussilət Suresi, 25. Ayet:
Biz onlara birtakım arkadaşlar musallat ettik de onlar önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bunlara süslü gösterdiler. Kendilerinden önce gelip geçmiş olan cinler ve insanlar için (uygulanan) azap onlara da gerekli olmuştur. Kuşkusuz onlar hüsrana düşenlerdi....
Fussilət Suresi, 25. Ayet:
Biz onlara birtakım arkadaşlar musallat ettik de onlar kendilerine önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini güzel gösterdiler. Böylece kendilerinden önce gelip, geçmiş olan cin ve insan toplulukları hakkındaki, azab sözü onlar için de hak oldu. Doğrusu onların hepsi de kendilerine yazık etmişlerdir....
Fussilət Suresi, 25. Ayet:
Biz onlara birtakım kötü arkadaşlar musallat ettik. Onların önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini onlara gösterdiler. Kendilerinden önce gelip geçmiş olan cin ve insan toplulukları için uygulanan söz (azap) kendilerine de geçerli olmuştur. Çünkü onlar hüsrana düşenlerdir....
Fussilət Suresi, 25. Ayet:
Onlara (birtakım) arkadaşlar (şeytanlar) musallat ettik de önlerinde ve arkalarında bulunan şeyleri kendilerine süslü gösterdiler; böylece kendilerinden önce gelip geçen cin ve insan toplulukları hakkındaki (azâba dâir) söz, kendi üzerlerine hak oldu. Çünki onlar hüsrâna uğrayanlardı....
Fussilət Suresi, 25. Ayet:
ve (Bize karşı isyankar olduklarından,) onlara (şeytani dürtülerini) öteki kişilikleri (olarak) musallat ettik; ve bunlar, önlerine serilmiş olan ile, bilgi alanlarının dışında kalanı kendilerine güzel gösterdi. Ve böylece, kendilerinden önce gelip geçmiş olan diğer (günahkar) insan ve görünmeyen varlık toplulukları için geçerli olan (ceza) vaadi onlar için de geçerli olacak. Kuşkusuz onlar(ın hepsi) hüsrana uğrayacaktır!...
Fussilət Suresi, 25. Ayet:
Ve onlar için birtakım karinleri musallat ettik. Artık onlar için önlerindekini ve arkalarındakini bezemiş oldular ve onların üzerine de kendilerinden evvel gelip geçen cinden ve insden olan ümmetler arasında o (azaba dair) söz hak olmuş oldu. Şüphe yok ki, onlar hüsrâna uğramış kimseler oldular....
Fussilət Suresi, 25. Ayet:
Biz onlara bir takım arkadaşlar musallat ettik. Onlar önlerinde ve arkalarında ne varsa hepsini bunlara süslü gösterdiler. Kendilerinden önce geçmiş olan cin ve insan ümmetleri arasında onlara da o azap sözü hak olmuştu. Çünkü onlar hüsranda idiler....
Fussilət Suresi, 25. Ayet:
Onlara yakın arkadaşlar musallat etmiştik de onlara önlerindekini ve arkalarındakini süslü göstermişlerdi. Kendilerinden önce geçmiş cin ve insan toplumlarına gerçekleşen azap sözü, bunlar üzerine de gerçekleşmişti de, onlar, hüsrana uğrayanlar olmuşlardı....
Fussilət Suresi, 25. Ayet:
Biz onlara öyle arkadaşlar musallat ettik ki, yaptıkları ve yapacakları ne varsa hepsini onlara hoş gösterdiler. Böylece, kendilerinden önceki cin ve insan topluluklarının başına gelen azap vaadi onlar için de gerçek oldu. Çünkü öncekiler de bunlar gibi hüsrana düşmüş kimselerdi....
Zuxruf Suresi, 36. Ayet:
1.
ve men
: ve kim
2.
ya'şu
: görmezlikten gelirse, umursamaz, yüz çevirir
3.
an zikri
: zikirden
4.
er rahmâni
: ...
Zuxruf Suresi, 36. Ayet:
Ve kim Rahmân'ın zikrinden yüz çevirirse, şeytanı ona musallat ederiz. Böylece o (şeytan), onun yakın arkadaşı olur....
Zuxruf Suresi, 36. Ayet:
Ve kim, rahmânı anmaktan yüz çevirirse ona bir Şeytan
mûsâl
lat ederiz, artık o, arkadaş olur ona....
Zuxruf Suresi, 36. Ayet:
Kim Rahmân'ı zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz....
Zuxruf Suresi, 36. Ayet:
Kim rahmet sahibi Rahman olan Allah’ın övünç kaynağı Kur’ân’ından uzaklaşarak kör hale gelirse biz ona bir şeytan, bir şeytanî güç musallat ederiz. Artık o şeytan onun yakın dostu olur....
Zuxruf Suresi, 36. Ayet:
Kim Rahman'ın zikrini görmezlikten gelirse onun başına bir şeytanı musallat ederiz. Artık o onun yakını olur....
Zuxruf Suresi, 36. Ayet:
Her kim, Rahmân’ın zikrinden göz yumarsa, biz ona şeytanı musallat ederiz. Artık bu, ona arkadaştır....
Zuxruf Suresi, 36. Ayet:
Kim Rahmân'ı zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz....
Zuxruf Suresi, 36. Ayet:
Her kim Rahman'ın zikrinden (Kur'an'dan) körlük edip görmemezlikten gelirse Biz ona bir şeytan sardırırız (musallat ederiz), artık o ona arkadaş olur....
Zuxruf Suresi, 36. Ayet:
Her kim Rahman olan Allah'ın zikrinden yüz çevirirse biz ona bir şeytan musallat ederiz. Artık o şeytan onun yakın dostudur....
Zuxruf Suresi, 36. Ayet:
Kim O çok esirgeyici (Allah) ın zikrinden göz yumarsa biz ona şeytanı musallat ederiz. Artık bu, onun (ayrılmaz) bir arkadaşıdır. ...
Zuxruf Suresi, 36. Ayet:
Kim Rahmân’ın zikrini görmezlikten gelirse, (biz) ona bir şeytanı musallat ederiz de, o ona arkadaş olur....
Zuxruf Suresi, 36. Ayet:
Kim, Rahman'ın zikrinigörmezlikten gelirse; Biz, ona şeytanı musallat ederiz....
Zuxruf Suresi, 36. Ayet:
Ve her kim o Rahmân'ın zikrinden nankörlükte bulunursa ona bir şeytanı musallat ederiz. Artık bu, onun için bir refîktir....
Zuxruf Suresi, 36. Ayet:
Kim Rahman olan Allah'ın zikrinden göz yumarsa, biz ona şeytanı musallat ederiz. Artık o onun ayrılmaz bir arkadaşıdır....
Zuxruf Suresi, 36. Ayet:
Allah’ın zikrini/Kur’an’ı umursamayan kimseye bir şeytanı musallat ederiz de onun yakın bir dostu olur....
Zuxruf Suresi, 36. Ayet:
Kim Rahmân'ın zikrine karşı körlük ederse, Biz ona bir şeytan musallat ederiz de kendisine arkadaş olur....
Zuxruf Suresi, 36. Ayet:
Kim Rahman'ın Zikri'ni görmezlikten gelip ondan uzaklaşırsa biz ona bir şeytanı musallat ederiz de o ona can yoldaşı olur....
Tur Suresi, 37. Ayet:
Yoksa onların yanlarında Rabbin hazineleri mi vardır? Yoksa onlar musallat, zorba kimseler midir?...
Həşr Suresi, 6. Ayet:
1.
ve mâ
: ve şey
2.
efâe
: fey verdi, savaşsız elde edilen ganimetten verdi
3.
allâhu
: Allah
4.
alâ
: üzerine, ....
Həşr Suresi, 6. Ayet:
Ve onlardan (onların mallarından), Allah'ın Resûl'üne fey olarak verdiği şey (savaşsız elde edilen ganimet) için, o zaman, onların üzerine at ve deve koşturmadınız (savaşmadınız). Ve lâkin Allah, resûllerini dilediklerine musallat eder. Ve Allah, herşeye kaadirdir....
Həşr Suresi, 6. Ayet:
Allah'ın, onlardan Peygamber'ine verdiği ganimet(e gelince); [3] siz onlar için ne at koşturdunuz ne de deve. Ancak Allah elçilerini dilediklerinin üzerine musallat eder. Allah her şeye güç yetirendir....
Həşr Suresi, 6. Ayet:
Onlardan Allah'ın elçisine verdiği "fey'e" gelince, ki siz buna karşı (bunu elde etmek için) ne at, ne deve sürdünüz. Ancak Allah, elçilerini dilediklerinin üstüne musallat kılar. Allah, her şeye güç yetirendir....
Həşr Suresi, 6. Ayet:
Allah’ın, onların (Nadir Oğullarının) mallarından Peygamberine verdiği ganimete gelince: Siz ona ne at koşturdunuz, ne deve... Fakat Allah peygamberlerini, dilediği kimselere musallat eder. Allah her şeye kâdirdir....
Həşr Suresi, 6. Ayet:
Allahın Resulüne onlardan tahvil buyurduğu fey'e gelince siz ona ne at debrettiniz ne rikâb velâkin Allah Resullerini dilediği kimselere musallat kılar ve Allah her şey'e kadirdir...
Həşr Suresi, 6. Ayet:
Allah'ın onlardan peygamberine tahvil buyurduğu (verdiği) fey'e (gelire) gelince siz ona ne at sürdünüz, ne de deve. Fakat Allah, peygamberlerini dilediği kimselere musallat kılar. Allah, herşeye gücü yetendir....
Həşr Suresi, 6. Ayet:
Onlardan Tanrı'nın elçisine verdiği feye gelince, ki siz buna karşı (bunu elde etmek için) ne at ne deve sürdünüz. Ancak Tanrı, elçilerini dilediklerinin üstüne musallat kılar. Tanrı, her şeye güç yetirendir....
Həşr Suresi, 6. Ayet:
Allahın onlar (ın malların) dan peygamberine verdiği «feyi» (e gelince:) Siz bunun üzerine ne ata, ne deveye binib koşmadınız. Fakat Allah peygamberlerini dileyeceği kimselere musallat eder. Allah her şey'e hakkıyle kaadirdir. ...
Həşr Suresi, 6. Ayet:
Allah’ın, onlar(ın malların)dan Resûlüne verdiği ganîmete gelince, (siz) onun üzerine ne at sürdünüz, ne de deve! (Onu kolayca elde ettiniz!) Fakat Allah, peygamberlerini dilediği kimselere musallat eder. Çünki Allah, herşeye hakkıyla gücü yetendir....
Həşr Suresi, 6. Ayet:
Ve Allah'ın Peygamberine onlardan bilâharp bir ganîmet malı olarak ne verdiğine gelince, siz onun üzerine ne attan ve ne de deveden bir şey koşturmadınız. Fakat Allah, Peygamberlerini dilediği kimselere musallat kılar ve Allah her şey üzerine bihakkın kâdirdir....
Həşr Suresi, 6. Ayet:
Onlardan Allah'ın peygamberine verdiği «fey'e» gelince, ki siz buna karşı (bunu elde etmek için) ne at, ne deve sürdünüz. Ancak Allah, kendi elçilerini dilediklerinin üstüne musallat kılar. Allah, her şeye güç yetirendir....
Mümtahinə Suresi, 5. Ayet:
'Rabbimiz! Bizi, inkâr edenler için bir imtihan (vesîlesi) kılma! (Onları bize musallat etme!) Rabbimiz! Bize mağfiret eyle! Şübhesiz ki Azîz (kudreti dâimâ üstün gelen) ve Hakîm(her işi hikmetli olan) ancak sensin!'...
Haqqə Suresi, 5. Ayet:
(5-7) Artık Semûd (kavmi) hadden aşırı bir hadise ile helâk edildiler. Âd (kavmi) ise onlar da son derece kuvvetli bir rüzgar ile helâk edildiler. (Cenâb-ı Hak) Onu (o rüzgarı) yedi gece ve sekiz gün ardı ardına onların üzerlerine musallat etti. Artık o kavmi görürsün ki, onlar sanki içleri bomboş hurma kökleriymiş gibi yere yıkılmışlardır....
Haqqə Suresi, 6. Ayet:
(5-7) Artık Semûd (kavmi) hadden aşırı bir hadise ile helâk edildiler. Âd (kavmi) ise onlar da son derece kuvvetli bir rüzgar ile helâk edildiler. (Cenâb-ı Hak) Onu (o rüzgarı) yedi gece ve sekiz gün ardı ardına onların üzerlerine musallat etti. Artık o kavmi görürsün ki, onlar sanki içleri bomboş hurma kökleriymiş gibi yere yıkılmışlardır....
Haqqə Suresi, 7. Ayet:
1.
sahhara-hâ
: onu emre amade kıldı, onu musallat etti
2.
aleyhim
: onların üzerine
3.
seb'a
: yedi
4.
leyâlin
: ...
Haqqə Suresi, 7. Ayet:
(Allah), onu (fırtınayı) ardarda, 7 gece, 8 gün onların üzerine musallat etti. Bundan sonra o kavmi orada, içi boş hurma ağacı kütükleri gibi yerlere serilmiş görürsün....
Haqqə Suresi, 7. Ayet:
Allah, onu kesintisiz olarak yedi gece, sekiz gün onların üzerine musallat etti. Öyle ki (eğer orada olsaydın), o kavmi, içi boş hurma kütükleri gibi oracıkta yere serilmiş hâlde görürdün....
Haqqə Suresi, 7. Ayet:
Onu, yedi gece ve sekiz gün, birbiri ardınca
mûsâl
lat etti onlara, o topluluğa baksaydın görürdün ki bu kadar zamân içinde yıkılıvermişler yerlere, sanki içleri kof hurma kütükleriymiş onlar....
Haqqə Suresi, 7. Ayet:
Allah onu, ardarda yedi gece, sekiz gün onların üzerine musallat etti. Öyle ki (eğer orada olsaydın), o kavmi, içi boş hurma kütükleri gibi oracıkta yere serilmiş halde görürdün....
Haqqə Suresi, 7. Ayet:
Onu (kasırgayı) onlara, yedi gece ve sekiz gün musallat etti! O toplumu orada içi boş hurma kütükleri gibi yere yıkılmış görürsün!...
Haqqə Suresi, 7. Ayet:
Allah o fırtınayı, kasırgayı üzerlerine yedi gece sekiz gündüz musallat etmişti. O kavmin, orada, içi boş hurma kütükleri gibi yere serilmiş olduğunu gözünde canlandırabilirsin....
Haqqə Suresi, 7. Ayet:
(Allah) onu yedi gece sekiz gün ardarda onların üzerlerine musallat etti. O kavmi orada, içi boş hurma kütükleri gibi yere yıkılmış bir halde görürsün....
Haqqə Suresi, 7. Ayet:
(Allah) Onu, yedi gece ve sekiz gün, aralık vermeksizin üzerlerine musallat etti. Öyle ki, o kavmin, orada sanki içi kof hurma kütükleriymiş gibi çarpılıp yere yıkıldığını görürsün....
Haqqə Suresi, 7. Ayet:
Allah o fırtınayı, üzerlerine yedi gece ve sekiz gün arka arkaya musallat etti. (Orada bulunaydın) bu kavmin o fırtınada yıkılıp kaldığını görürdün; sanki onlar, içleri kof hurma kütükleri idiler....
Haqqə Suresi, 7. Ayet:
(7-8) O kasırgayı onların üzerine aralıksız olarak yedi gece, sekiz gündüz musallat edip estirdi; o kavmi, içleri kof hurma kütükleri gibi yere serilmiş görürsün. Onlardan geriye kalan bir şey görebilir misin ?...
Haqqə Suresi, 7. Ayet:
Allah onu, ardarda yedi gece, sekiz gün onların üzerine musallat etti. Öyle ki (eğer orada olsaydın), o kavmi, içi boş hurma kütükleri gibi oracıkta yere serilmiş halde görürdün....
Haqqə Suresi, 7. Ayet:
Allah, köklerini kesmek için onu yedi gece, sekiz gündüz aralıksız onların üzerine musallat etti. Bir de görürsün o topluluğu ki, o süre zarfında içleri kof hurma kütükleri gibi yıkılıp kalmışlar....
Haqqə Suresi, 7. Ayet:
Allah o fırtınayı üzerlerine yedi gece sekiz gündüz musallat etmişti. Öyle ki, o kavmi içi boş hurma kütükleri gibi oracıkta yere serilmiş halde görürdün....
Haqqə Suresi, 7. Ayet:
Onu, yedi gece ve sekiz gün, aralık vermeksizin onların üzerine musallat etti. Öyle ki, o kavmi, orada içi kof hurma kütükleriymiş gibi onların çarpılıp yere yıkıldığını görürsün....
Haqqə Suresi, 7. Ayet:
(Tanrı) Onu, yedi gece ve sekiz gün, aralık vermeksizin üzerlerine musallat etti. Öyle ki, o kavmin, orada sanki içi kof hurma kütükleriymiş gibi çarpılıp yere yıkıldığını görürsün....
Haqqə Suresi, 7. Ayet:
(Allah) onu yedi gece, sekiz gün ardı ardınca üzerlerine musallat etdi, öyle ki (eğer sen de haazır olsaydın) o kavmin (bu müddet) içinde (nasıl) olub yıkıldığını görürdün. Sanki onlar, içleri bomboş hurma kütükleri idiler. ...
Haqqə Suresi, 7. Ayet:
Onu (o kasırgayı, Allah) yedi gece sekiz gündüz ardı ardına (köklerini kazırcasına)onların üzerine musallat etti; nitekim (orada olsaydın) o kavmi orada yere yıkılmış bir hâlde görürdün; sanki onlar, içi boş hurma kütükleri gibi olmuşlardı!...
Haqqə Suresi, 7. Ayet:
(5-7) Artık Semûd (kavmi) hadden aşırı bir hadise ile helâk edildiler. Âd (kavmi) ise onlar da son derece kuvvetli bir rüzgar ile helâk edildiler. (Cenâb-ı Hak) Onu (o rüzgarı) yedi gece ve sekiz gün ardı ardına onların üzerlerine musallat etti. Artık o kavmi görürsün ki, onlar sanki içleri bomboş hurma kökleriymiş gibi yere yıkılmışlardır....
Haqqə Suresi, 7. Ayet:
Allah onu, yedi gece sekiz gün ardarda onların üzerine musallat etti. Öyle ki, sen o kavmi oracıkta içi boş hurma kütükleri gibi yere serilmiş bir halde görürsün!...
Haqqə Suresi, 7. Ayet:
(Allah) Onu, yedi gece ve sekiz gün, aralık vermeksizin onların üzerine musallat etti. Öyle ki, o kavmi, orada sanki içi kof hurma kütükleriymiş gibi onların çarpılıp yere yıkıldığını görürsün....
Haqqə Suresi, 7. Ayet:
Allah o fırtınayı onlara yedi gece, sekiz gün boyunca musallat etti. Öyle ki, o kavmi, içi boş hurma kütükleri gibi serilmiş görürdün....
Haqqə Suresi, 8. Ayet:
(7-8) O kasırgayı onların üzerine aralıksız olarak yedi gece, sekiz gündüz musallat edip estirdi; o kavmi, içleri kof hurma kütükleri gibi yere serilmiş görürsün. Onlardan geriye kalan bir şey görebilir misin ?...
Məaric Suresi, 22. Ayet:
İllel musallîn(musallîne)....
Məaric Suresi, 22. Ayet:
1.
illâ
: ancak, hariç
2.
el musallîne
: namaz kılanlar
...
Məaric Suresi, 22. Ayet:
Sadece musallîn (bilfiil salât yaşayanlar) müstesna!...
Məaric Suresi, 22. Ayet:
Müstesna ancak o musallîler...
Müddəssir Suresi, 43. Ayet:
Kâlû lem neku minel musallîn(musallîne)....
Müddəssir Suresi, 43. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
lem neku
: biz olmadık
3.
min el musallîne
: namaz kılanlardan
...
Müddəssir Suresi, 43. Ayet:
Dediler ki: "Musallîn'den (bilfiil salâtı yaşayanlardan) değildik!"...
Ğaşiyə Suresi, 21. Ayet:
(21-22) Artık sen hatırlat. Şüphe yok ki, sen ancak bir hatırlatıcısın. Onların üzerlerinde bir musallat (cebbâr) değilsin....
Ğaşiyə Suresi, 22. Ayet:
Onlara
mûsâl
lat olmuş biri değilsin....
Ğaşiyə Suresi, 22. Ayet:
Onlar üzerine musallat olan zorba değilsin!...
Ğaşiyə Suresi, 22. Ayet:
nsanlar üzerine musallat (bir bekçi) değilsin....
Ğaşiyə Suresi, 22. Ayet:
Üzerlerine musallat değilsin...
Ğaşiyə Suresi, 22. Ayet:
Onların üzerine musallat (bir adam) değilsin. ...
Ğaşiyə Suresi, 22. Ayet:
Onların üzerine (musallat olmuş) bir zorlayıcı değilsin!...
Ğaşiyə Suresi, 22. Ayet:
(21-22) Artık sen hatırlat. Şüphe yok ki, sen ancak bir hatırlatıcısın. Onların üzerlerinde bir musallat (cebbâr) değilsin....
Ğaşiyə Suresi, 22. Ayet:
Üzerlerine musallat bir despot değilsin....
Maun Suresi, 4. Ayet:
Fe veylun lil musallîn(musallîne)....
Maun Suresi, 4. Ayet:
1.
fe
: işte
2.
veylun
: vay haline, yazıklar olsun
3.
li el musallîne
: namaz kılanlara
...
Əhzab Suresi, 60. Ayet:
Andolsun, iki yüzlüler, kalplerinde hastalık bulunanlar (fuhuş düşüncesi taşıyanlar), şehirde kötü haber yayanlar (bu hallerinden) vazgeçmezlerse, seni onlara musallat ederiz (onlarla savaşmanı ve onları şehirden sürüp çıkarmanı sana emrederiz); sonra orada, senin yanında ancak az bir zaman kalabilirler....
Əhzab Suresi, 60. Ayet:
Andolsun eğer, münafıklar, kalplerinde hastalık olanlar ve şehirde kötü haberler yayanlar (yaptıklarından) vazgeçmezlerse seni üzerlerine musallat ederiz. Sonra orada senin yanında ancak az bir süre kalabilirler....
Əhzab Suresi, 60. Ayet:
Celâlim hakkı için, eğer münafıklarla kalblerinde şehvet hastalığı bulunanlar ve şehirde müminlerin ayıblarını arayıb yayanlar, (fenalıklarından) vazgeçmezlerse, muhakkak seni onlara musallat ederiz. Sonra seninle o şehirde (Medine’de) az bir zamandan fazla komşu olamazlar;...
Əhzab Suresi, 60. Ayet:
Andolsun, iki yüzlüler, kalplerinde hastalık bulunanlar (fuhuş düşüncesi taşıyanlar), şehirde kötü haber yayanlar (bu hallerinden) vazgeçmezlerse, seni onlara musallat ederiz (onlarla savaşmanı ve onları şehirden sürüp çıkarmanı sana emrederiz); sonra orada, senin yanında ancak az bir zaman kalabilirler....
Əhzab Suresi, 60. Ayet:
İkiyüzlüler, kalplerinde hastalık bulunanlar ve kentteki saldırganlar (size karşı olan saldırılarına) son vermezlerse seni onlara musallat ederiz; sonra orada, senin çevrende kısa bir süre kalabilirler....
Əhzab Suresi, 60. Ayet:
Celâlim hakkı için eğer vazgeçmezlerse o münafıklar, kalblerinde maraz bulunanlar ve şehirde erâcif neşr eden, tahrikât yapanlar, mutlak ve muhakkak seni kendilerine musallat kılarız, sonra orada cıvarına pek az yanaşabilirler...
Əhzab Suresi, 60. Ayet:
Andolsun ki, eğer o münafıklar, kalplerinde hastalık bulunanlar ve şehirde yalan haberler yapıp tahrikte bulunanlar vazgeçmezlerse, mutlaka seni kendilerine musallat kılarız sonra orada çevrene pek az yanaşabilirler....
Əhzab Suresi, 60. Ayet:
Andolsun ki, eğer münafıklar ve kalblerinde bir hastalık olanlar ve Medine'de dedikodu yapanlar, bu yaptıklarından vazgeçmezlerse, mutlaka seni onlara musallat ederiz. Sonra seninle orada az bir zamandan fazla komşu kalamazlar....
Əhzab Suresi, 60. Ayet:
Andolsun, eğer münafıklar, vicdanlarında bir maraz bulunanlar, şehirde fena haberler yayanlar (bu hallerinden) vaz geçmezler) se mutlak ve muhakkak seni kendilerine musallat ederiz. Sonra orada seninle az bir (zamandan fazla) komşu olamazlar. ...
Əhzab Suresi, 60. Ayet:
Celâlim hakkı için, eğer münâfıklar ve kalblerinde bir hastalık bulunanlar ve Medîne’de yalan haber yayanlar (yahudiler, bu yaptıklarından) vazgeçmezlerse, seni onlara mutlaka musallat ederiz; sonra orada (Medîne’de) ancak pek az (bir süre) sana komşu kalabilirler!...
Əhzab Suresi, 60. Ayet:
Andolsun ki, eğer münafıklar ve kalplerinde bir maraz bulunan kimseler ve şehirde fena haberler yayanlar, (bu hallerine) nihâyet vermezlerse elbette seni onların üzerlerine musallat ederiz. Sonra sana orada ancak pek az komşu olabilirler....
Əhzab Suresi, 60. Ayet:
Andolsun ki münafıklar, kalplerinde hastalık bulunanlar ve Medine'de yalan haber yayanlar vazgeçmezlerse, seni onlara musallat ederiz. Sonra orada, senin yanında ancak az bir zaman kalabilirler....
Zuxruf Suresi, 36. Ayet:
(36,37) "Ve her kim Rahmân'ın [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'ın] öğüdünden, anılmasından körleşirse Biz ona bir şeytan musallat ederiz de artık o, onun için akrandır/ yandaştır; ve şüphesiz ki yandaşlar/ akranlar, körleşenleri Yol'dan çıkarırlar. Onlar da kendilerinin kılavuzlandıkları doğru yolda olduklarını sanırlar. "...
Zuxruf Suresi, 37. Ayet:
(36,37) "Ve her kim Rahmân'ın [yarattığı bütün canlılara dünyada çokça merhamet eden Allah'ın] öğüdünden, anılmasından körleşirse Biz ona bir şeytan musallat ederiz de artık o, onun için akrandır/ yandaştır; ve şüphesiz ki yandaşlar/ akranlar, körleşenleri Yol'dan çıkarırlar. Onlar da kendilerinin kılavuzlandıkları doğru yolda olduklarını sanırlar. "...
Haqqə Suresi, 7. Ayet:
"Allah, o fırtınayı üzerlerine yedi gece ve sekiz gün; geceli gündüzlü peşpeşe musallat etmişti. Öyle ki, o toplumu, fırtınanın içinde, içi boş hurma kütükleri gibi yere serilmiş hâlde görürsün. "...
Əhzab Suresi, 60. Ayet:
(60-62) "Andolsun ki eğer o münâfıklar ve kalplerinde bir hastalık olan; zihniyeti bozuk şu kimseler ve Medîne'de ortalığı karıştıranlar, bu yaptıklarından vaz geçmezlerse, kesinlikle seni onlara, onlar dışlanarak musallat ederiz. Sonra onlar, seninle orada az bir zamandan fazla komşu kalamazlar; Allah'ın önceki geçen kimseler hakkındaki uygulaması olarak nerede bulunurlarsa yakalanırlar ve acımadan, kıyasıya öldürülürler. Ve sen Allah'ın yasası/uygulaması için asla bir değişiklik bulmayacaksın!...
Əhzab Suresi, 61. Ayet:
(60-62) "Andolsun ki eğer o münâfıklar ve kalplerinde bir hastalık olan; zihniyeti bozuk şu kimseler ve Medîne'de ortalığı karıştıranlar, bu yaptıklarından vaz geçmezlerse, kesinlikle seni onlara, onlar dışlanarak musallat ederiz. Sonra onlar, seninle orada az bir zamandan fazla komşu kalamazlar; Allah'ın önceki geçen kimseler hakkındaki uygulaması olarak nerede bulunurlarsa yakalanırlar ve acımadan, kıyasıya öldürülürler. Ve sen Allah'ın yasası/uygulaması için asla bir değişiklik bulmayacaksın!...
Əhzab Suresi, 62. Ayet:
(60-62) "Andolsun ki eğer o münâfıklar ve kalplerinde bir hastalık olan; zihniyeti bozuk şu kimseler ve Medîne'de ortalığı karıştıranlar, bu yaptıklarından vaz geçmezlerse, kesinlikle seni onlara, onlar dışlanarak musallat ederiz. Sonra onlar, seninle orada az bir zamandan fazla komşu kalamazlar; Allah'ın önceki geçen kimseler hakkındaki uygulaması olarak nerede bulunurlarsa yakalanırlar ve acımadan, kıyasıya öldürülürler. Ve sen Allah'ın yasası/uygulaması için asla bir değişiklik bulmayacaksın!...
Nisa Suresi, 89. Ayet:
(89,90) "Münâfıklar, kendileri Allah'ın ilâhlığına ve rabliğine inanmadıkları gibi, sizin de inanmamanızı, böylece onlarla eşit olmanızı arzu ettiler. Onun için, onlar Allah yolunda yurtlarından göç edinceye kadar onlardan yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakınlar edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse, sizinle aralarında anlaşma olan bir topluma sığınan kimseler yahut sizinle ve kendi toplumlarıyla savaşmaktan göğüsleri daralarak size gelenler hariç onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürü...
Nisa Suresi, 90. Ayet:
(89,90) "Münâfıklar, kendileri Allah'ın ilâhlığına ve rabliğine inanmadıkları gibi, sizin de inanmamanızı, böylece onlarla eşit olmanızı arzu ettiler. Onun için, onlar Allah yolunda yurtlarından göç edinceye kadar onlardan yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakınlar edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse, sizinle aralarında anlaşma olan bir topluma sığınan kimseler yahut sizinle ve kendi toplumlarıyla savaşmaktan göğüsleri daralarak size gelenler hariç onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürü...
Həşr Suresi, 6. Ayet:
"Ve Allah'ın, onlardan Elçisi'ne verdiği fey'ler [savaşmadan zahmetsizce elde edilen gelirler]; siz, o gelirler için at oynatmadınız, deve de sürmediniz; hiç zahmet çekmediniz. Fakat Allah, elçilerini, dilediği kimselerin üzerine musallat eder. Ve Allah, her şeye en iyi güç yetirendir. "...
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
Biz sənin üzünü səmaya dikildiyini görürük. Biz sənin üzünü razı qalacağın bir qibləyə mütləq çevirəcəyik. Sən üzünü Məcidül-Hərama (Kəbəyə) tərəf döndər. Harada olursunuzsa olun, özünüzü ona tərəf çevirin ! Kitab bəxş olunmuşalr bilirlər ki, bu onların Rəbbindən olan bir haqqdır. Allah onların nələr etdiklərindən qafil deyildir....
Əraf Suresi, 126. Ayet:
Sənin bizi yaxalayıb cəzalandırmağın da ancaq Rəbbimizin ayələri gəldiyində onlara iman gətirməyimizə görədir." -"Ey Rəbbimiz! Bizə çox səbr ver ki yumuşalmayaq, zəiflik göstərməyək, boyun əyməyək. Canımızı da müsəlman olaraq al!"-...