Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Şüəra Suresi, 111. Ayet:
Onlar: “Ən səfil insanlar sənə tabe olmuşkən, heç sənə iman gətirərikmi?” - dedilər....
Mutəffifin Suresi, 26. Ayet:
Onun sonu
müşk
dür (içildikdən sonra
müşk
qoxusu verər). Qoy yarışanlar bunun üçün yarışsınlar!...
Haqqə Suresi, 34. Ayet:
O,
müşk
ünü yeməyə təşviq etməmişdir....
Müddəssir Suresi, 44. Ayet:
“
Müşk
ə yedizdirən biz deyildik”....
Mutəffifin Suresi, 26. Ayet:
Onun sonu
müşk
dür. Rəqabət edənlər bunun üçün yarışmalıdırlar....
Maun Suresi, 3. Ayet:
Müşk
ü doymağa təşviq etmir....
Şüəra Suresi, 111. Ayet:
Onlar: “Sənə ən rəzil (səfil, yoxsul) adamlar tabe olmuşkən, biz sənə imanmı gətirəcəyik?” – dedilər....
Səba Suresi, 26. Ayet:
De: “Rəbbimiz (qiyamət günü) bizi (bir yerə) toplayacaq və aramızda ədalətlə hökm edəcəkdir. (Haqq olanlar Cənnətə, nahaq olanlar isə Cəhənnəmə gedəcəklər). Ədalətlə hökm edən (
müşk
ülləri açan), (nə hökm etdiyini) bilən ancaq Odur!”...
Sad Suresi, 20. Ayet:
Biz onun mülkünü (səltənətini) möhkəmləndirmiş, ona hikmət (peyğəmbərlik) və (haqla batili ayırd edib) düzgün hökm vermək qabiliyyəti bəxş etmişdik. (Davud çox
müşk
ül məsələləri asanlıqla həll edər, ədalətli hökm çıxarardı)....
Mutəffifin Suresi, 26. Ayet:
Onun (içində rəhiq olan qabın) möhürü
müşk
dür. Qoy yarışanlar onun üçün yarışsınlar!...
Naziat Suresi, 11. Ayet:
Çürümüş, dağılmış kemikler olmuşken?...
Bəqərə Suresi, 35. Ayet:
Ve kulnâ yâ âdemuskun ente ve zevcukel cennete ve kulâ minhâ ragaden haysu şi’tumâ ve lâ takrabâ hâzihiş şecerete fe tekûnâ minez zâlimîn(zâlimîne)....
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Kitap ehlinden çok kimseler -ki onlar için İslâm ve Kur’an, zâhir ve açık olmuşken- nefislerindeki hasedlerinden ötürü sizi, imanınızdan sonra küfre çevirmek isterler. Şimdi, ey Müslümanlar, Allah, savaş etmek veya cizye almak husûsunda (size) emredinceye kadar, onları bağışlayın ve kınamayın. Şüphesiz Allah her şeye kâdirdir....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Şüphesiz Göklerin ve Yerin yaradılışında, gece ile gündüzün biribiri ardınca gelişinde, insanlara yarar şeylerle denizde akan gemide, Allahın yukarıdan bir su indirib de onunla Arzı öl
müşk
en diriltmesinde, diriltip de üzerinde deprenen hayvanatı yaymasında, rüzgârları, değiştirmesinde, Gök ile Yer arasında müsahhar bulutta, şüphesiz hep bunlar da akıllı olan bir ümmet için elbet Allahın birliğine âyetler var...
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar şeylerle denizde akan gemide, Allah'ın yukarıdan bir su indirip onunla toprağı öl
müşk
en diriltmesinde, üzerinde deprenen hayvanları yaymasında, rüzgarları değiştirmesinde, gökle yer arasında boyun eğmiş bulutta akıllı olan bir topluluk için elbette Allah'ın birliğine deliller vardır....
Bəqərə Suresi, 246. Ayet:
Musa'dan sonra İsrailoğullarının ileri gelenlerinden bir grubu görmedin mi? Hani onlar Nebilerine: "Bizim için bir Melîk bâ's et de Allâh yolunda savaşalım" demişlerdi. O Nebi de sordu: "Ya üzerinize savaş hükmolur da savaşmazsanız?". . . Dediler: "Biz niye Allâh yolunda savaşmayalım ki? Üstelik yurdumuzdan, çocuklarımızdan olmuşken!" Ne zaman ki üzerlerine savaşmak hükmoldu, onlardan pek azı hariç savaşmaktan yüz çevirdiler. Allâh zâlimleri (onları Esmâ'sından yaratan olması dolayısıyla) Aliym'...
Bəqərə Suresi, 246. Ayet:
Musa'dan sonra İsrail oğullarının önde gelenlerinin, peygamberlerden birine: "Bize bir kral tayin et ki Allah yolunda savaşalım!" dediklerini bilmez misin? O: "Ya savaşmanız emredilir de savaştan kaçarsanız?" diye sordu. Onlar: "Biz ve çocuklarımız yurtlarımızdan sürül
müşk
en Allah yolunda neden savaşmayalım?" diye cevap verdiler. Halbuki savaşmak onlara emredilince, birkaçı dışında, uzak durdular; ama Allah zalimleri çok iyi biliyordu....
Bəqərə Suresi, 246. Ayet:
Musa'dan sonra İsrailoğullarının ileri gelenlerini görmedin mi? Onlar, kendilerine gönderilmiş olan peygambere, 'Bize bir hükümdar tayin et de Allah yolunda savaşalım' demişlerdi. Peygamber, 'Size savaş farz kılındığında sakın bundan kaçınmayasınız?' dedi. Onlar 'Yurdumuzdan çıkarılmış, evlâdımızdan ayrı düş
müşk
en, bize ne oluyor ki Allah yolunda savaşmayalım?' dediler. Kendilerine savaş farz kılındığında ise, pek azı müstesna, sözlerinden dönüverdiler. Allah o zalimleri bilir....
Ali-İmran Suresi, 80. Ayet:
O, size melekleri yahut peygamberleri rab edinmenizi de emretmez. Siz Müslüman olmuşken, onun size tekrar inkâra sapmayı emretmesi olacak iş midir?...
Ali-İmran Suresi, 165. Ayet:
Siz (karşı tarafa) iki katını dokundurmuşken başınıza bir musibet geldiğinde: 'Bu da nereden geldi?' mi diyorsunuz? De ki: 'O, kendi tarafınızdandır.' Şüphesiz Allah'ın her şeye gücü yeter.[20]...
Ali-İmran Suresi, 165. Ayet:
Uhud savaşında size gelen musibet sonunda yetmiş kişi şehid olmasına karaşılık, daha önce Bedir savaşında kâfirlerden iki kat ki, yetmiş ölü ve yetmiş esir olmuşken, siz: “- Peygamber bizimle ve biz de müslüman iken bu musibet bize nereden geldi?”, dediniz. Onlara de ki: “- O, kendi tarafınızdandır, Peygambere itaat etmeyişinizdendir.” Şüphe yok ki, Allah her şeye hakkıyla kâdirdir....
Nisa Suresi, 24. Ayet:
(Harb esîri olarak) sağ ellerinizin mâlik olduğu kadınlar (mülk-i yemininiz olan cariyeler) müstesna olmak üzere diğer bütün kocalı kadınlar (la evlenmeniz de size haram edildi. Bu hürmetler) üzerinize Allanın farzı olarak (yazılmışdır). Onlardan maadası ise — namuskâr ve zinaya sapmamış (insanlar) haalinde (yaşamanız şartiyle) mallarınızla (mehir vermek veya satın almak suretiyle) ara (yıb nikâhla) manız için — size halâl edildi. O halde onlardan hangisiyle faidelendiyseniz ücretini takdir edil...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
Onların içinde bulunur da namaz kıldırırsan onların bir kısmı seninle berâber ve silâhları yanlarında olarak namaz kılsın, secde ettiler mi öbür kısmı, arkanızda dursun. Sonra namaz kılmayan takım gelsin, seninle namaz kılsın, kalkanlarını, silâhlarını üstlerinde bulundursunlar. Kâfirler, birdenbire üstünüze bir saldırışta bulunmak için sizin silâhlarınızdan, eşyanızdan gafil olmanızı isterler. Ancak yağmurdan dolayı
müşk
ülâta uğrarsanız, yahut hastaysanız silâhlarınızı çıkarmada vebal yok size,...
Maidə Suresi, 5. Ayet:
Bugün size bütün iyi ve temiz (nimetler) halâl kılındı. Kendilerine kitab verilenlerin yiyeceği sizin için halâl olduğu gibi sizin yiyeceğiniz de onlar için halâldır. Namuskâr, zinaya sapmamış ve gizli dostlar da edinmemiş (insanlar) haalinde (yaşamanız şartiyle) mü'minlerden hür ve iffetli kadınlarla kendilerine sizden evvel kitab verilenlerden yine hür ve iffetli kadınlar dahi, siz onların mehirlerini ver (ib nikâh ed) ince (size halâldır). Kim îmanı tanımayıb kâfir olursa her halde bütün yapd...
Maidə Suresi, 41. Ayet:
Ey Peygamber! Ağızlarıyla İnandık deyip kalbleri inanmayanlarla Yahudilerden küfre koşuşanlar seni üzmesin. Onlar yalana iyice kulak verir, sana gelmeyen bir topluluktan yana kulak kabartıp casusluk yaparlar ; kelimeleri yerine konulmuşken kaydırıp değiştirirler de, «size bu anlamda (bir hüküm) verirlerse alın, böyle vermezlerse kaçının !» derler. Allah kimin fitne içinde kalmasını dilerse artık onun için Allah'tan (doğru yolu bulmasına) hiçbir şey ile sahip olamazsın. İşte onlar öyle kimselerdi...
Maidə Suresi, 101. Ayet:
Ey iman nimetine kavuşanlar, hatırınıza gelen geçmişle ilgili faydasız, gelişigüzel şeyleri, Allah’ın Rasulünden sormayın. Sorduklarınız size açıklandığında hoşunuza gitmeyebilir,
müşk
ül durumda kalırsınız. Eğer Kur’ân bölüm bölüm indirilirken ihtiyaç duyduğunuz hususları sorarsanız, size açıklanır. İslâm dışı cahiliyyet devri ile ilgili konularda Allah size af ilan etmiş, Kur’ân’ın yeni bir düzenleme getirmediği hususlarda da size ruhsat tanımıştır. Allahkullarını daima koruma kalkanına alır, ç...
Əraf Suresi, 19. Ayet:
Ve yâ âdemuskun ente ve zevcukel cennete fe kulâ min haysu şi'tumâ ve lâ takrebâ hâzihiş şecerete fe tekûnâ minez zâlimîn(zâlimîne)....
Əraf Suresi, 56. Ayet:
Islah olmuşken yeryüzünde fesad çıkarmayın ve O'na korka korka ve ümitle yalvarın. Muhakkak ki Allah'ın rahmeti; ihsan edenlere çok yakındır....
Əraf Suresi, 56. Ayet:
bunun içindir ki, iyi bir düzene sokulmuşken yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Ve korkuyla ve umarak yalvarın Ona; çünkü Allahın rahmeti her zaman iyilik yapanlarla beraberdir!...
Əraf Suresi, 69. Ayet:
'Sizi (tahammülü pek
müşk
il bir azâb ile) korkutmak için içinizden bir adam vâsıtasıyla, Rabbinizden size bir nasîhat gelmesine hayret mi ettiniz? Hem hatırlayın o zamanı ki, (Allah) sizi Nûh kavminden sonra (yeryüzünde) halîfeler kılmış ve sizi yaratılışta bir genişlikle (kuvvetçe ve boyca) üstün kılmıştı. Öyle ise Allah’ın ni'metlerini hatırlayın; tâ ki kurtuluşa eresiniz.'...
Əraf Suresi, 89. Ayet:
'Allah bizi ondan kurtardıktan sonra eğer (tekrar) sizin dîninize dönersek, şübhesiz ki Allah’a karşı, yalan iftirâ etmiş oluruz! Hem Rabbimiz olan Allah’ın dilemesi müstesnâ, ona dönmemiz bizim için olacak şey değildir! Rabbimiz, herşeyi ilmen kuşatmıştır (bizim hâlimizi de bilir). Ancak Allah’a tevekkül ettik. Rabbimiz! Bizimle kavmimizin arasını hak ile aç (hüküm ver); çünki sen (en
müşk
il şeyleri dahi) açanların(hüküm verenlerin) en hayırlısısın!'...
Əraf Suresi, 161. Ayet:
Ve iz kîle lehumuskunû hâzihil karyete ve kulû minhâ haysu şi’tum ve kûlû hıttatun vedhulûl bâbe succeden nagfir lekum hatîâtikum, senezîdul muhsinîn(muhsinîne)....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Andolsun ki, peygamberin ve en zor gününde peygambere uyan, özgürce Allah’a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için yollara düşen Muhacirler’le Ensar’ın tevbesini kabul etti. İçlerinden bir kısmının düşünceleri, kalpleri az kalsın kayacak gibi olmuşken, Allah günah işlemekten vazgeçme, kendisine itaate yönelme, tevbe nasibetti de, lütfedip tevbelerini kabul buyurdu. Allah, onlara karşı çok şefkatli, engin merhamet sahibidir....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Andolsun ki, Allah yine peygambere ve o güçlük anında ona uyan muhacirlerle Ensara; içlerinden bir kısmının kalpleri az kalsın eğilecek gibi olmuşken sonra kendilerine tevbelerinin kabulüyle iltifat buyurdu. Gerçekten O, onlara karşı çok şefkatli, çok merhametlidir....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Andolsun ki, Allah, yine peygambere ve en zor gününde ona uyan Muhacirler'le Ensar'a, içlerinden bir kısmının kalbleri az kalsın kayacak gibi olmuşken, tevbe nasip etti de lutfedip tevbelerini kabul buyurdu. Çünkü O, gerçekten çok şefkatli, çok bağışlayıcıdır....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Allah, Peygamberini savaşa katılmayanlara izin verdiğinden ötürü affettiği gibi, içlerinden bir kısmının kalpleri kaymaya yüz tutmuşken, o güçlük anında, Peygambere tâbi olan Muhacirlerle Ensarı da tövbeye muvaffak buyurdu ve sonra onların bu tövbelerini kabul etti.Çünkü O, onlara karşı raûfdur, rahîmdir (pek şefkatli ve pek merhametlidir)....
Yunus Suresi, 12. Ayet:
İnsana bir zarar dokundu mu, yanı üzerine yatarken veya ayaktayken veya oturmuşken bizi çağırır. Ona zarar veren şeyi kendisinden giderdik mi, sanki kendisine dokunan o zarardan dolayı bizi hiç çağırmamış gibi davranır. Sınırı aşanlara, yaptıkları işler işte böyle süslü gösterilir....
Hud Suresi, 72. Ayet:
«Vay basima gelenler! Ben bir kocakari, kocam da ihtiyar olmusken nasil dogurabilirim? Dogrusu bu sasilacak bir sey» dedi....
Hud Suresi, 72. Ayet:
'Vay başıma gelenler! Ben bir kocakarı, kocam da ihtiyar olmuşken nasıl doğurabilirim? Doğrusu bu şaşılacak bir şey' dedi....
Hud Suresi, 73. Ayet:
«Ey evin hanimi! Allah'in rahmeti ve bereketleri uzerinize olmusken, nasil Allah'in isine sasarsin? O, ovulmeye layiktir, yucelerin yucesidir» dediler....
Hud Suresi, 73. Ayet:
'Ey evin hanımı! Allah'ın rahmeti ve bereketleri üzerinize olmuşken, nasıl Allah'ın işine şaşarsın? O, övülmeye layıktır, yücelerin yücesidir' dediler....
Hud Suresi, 77. Ayet:
Vaktâ ki Resullerimiz Lûta vardılar onların yüzünden fenalaştı, eli ayağı dolaştı, bu çok
müşk
il bir gün dedi...
Yusif Suresi, 32. Ayet:
(Kadın) dedi: «İşte beni kendisi hakkında ayıbladığınız şu gördüğünüz (zât) dir. Andederim, onun nefsinden ben murad istedim de o, namuskârlık göster (ib reddet) di. Yemîn ederim, eğer o, kendisine emredeceğimi yapmazsa her halde zindana atılacak ve her halde zillete uğrayanlardan olacakdır»! ...
Yusif Suresi, 45. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
ellezî necâ
: kurtulan kimse
3.
min humâ
: ikisinden
4.
ve inne-hâ
: ve sonradan (unutmuşk...
Yusif Suresi, 46. Ayet:
Hapishaneye gidip: "Yusuf! Sözü doğru ve isabetli olan aziz dostum! Şu
müşk
il rüya hakkında bize bir çözüm bildir lütfen: "Yedi semiz ineği yiyen yedi zayıf inek ile yedi yeşil başak ile yedi kuru başağın anlamı ne olabilir? Ümid ederim ki isabetli yorumunu öğrenip ilgili insanlara aktarırım, böylece onlar da doğruyu öğrenir ve senin kıymetini bilirler."...
Hicr Suresi, 54. Ayet:
'Bana ihtiyarlık çök
müşk
en mi beni (bununla) müjdeliyorsunuz? Beni ne ile müjdeliyorsunuz?' dedi....
Hicr Suresi, 54. Ayet:
Dedi ki: "Bana ihtiyarlık gelip çök
müşk
en mi müjdeliyorsunuz? Beni ne ile müjdelemektesiniz?"...
Hicr Suresi, 54. Ayet:
Dedi ki: "Bana ihtiyarlık gelip çök
müşk
en mi müjdeliyorsunuz? Beni ne ile müjdelemektesiniz?"...
Hicr Suresi, 54. Ayet:
«Bana, dedi, ihtiyarlık çök
müşk
en (nasıl olub da) müjde verdiniz? Bu tebşiri neye istinaden yapıyorsunuz»? ...
Hicr Suresi, 54. Ayet:
Dedi ki: «Bana ihtiyarlık gelip çök
müşk
en mi müjdeliyorsunuz? Beni ne ile müjdelemektesiniz?»...
Nəhl Suresi, 43. Ayet:
Biz senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını peygamber olarak göndermedik. Eğer bilmiyorsanız dini
müşk
illerinizi ehl-i zikirden sual edersiniz....
Nəhl Suresi, 67. Ayet:
Hurmalıkların ve üzümlüklerin meyvalarından da, bundan hem bir müskir çıkarırsınız hem de bir güzel rızık, her halde bunda aklı olan bir kavm için elbet bir âyet var...
Nəhl Suresi, 67. Ayet:
Ve hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümlerden bir müskir ve bir güzel rızk ittihaz edersiniz. Muhakkak ki, bunda da âkilâne düşünür bir kavim için elbette bir ibret vardır....
İsra Suresi, 49. Ayet:
Bir de onlar: 'Sahi biz, bir kemik yığını, kokmuş toz toprak olmuşken mi; yepyeni bir hilkat, yepyeni bir yaratılışla mı, biz mi diriltileceğiz?' diyorlar....
Məryəm Suresi, 8. Ayet:
(Zekeriya:) "Ey Rabbim!" dedi, "Karım kısır olduğu halde ve ben de yaşlanarak bütünüyle güçsüz bir duruma düş
müşk
en, benim nasıl oğlum olabilir ki?"...
Ənbiya Suresi, 7. Ayet:
Biz senden önce de, kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başkasını peygamber olarak göndermedik. Eğer bilmiyorsanız dini
müşk
üllerinizi ehl-i zikirden sual ediniz....
Şüəra Suresi, 111. Ayet:
Dediler ki: 'Sana aşağılık insanlar uymuşken biz sana iman eder miyiz?'...
Şüəra Suresi, 111. Ayet:
Dediler ki: "Sana, sıradan aşağılık insanlar uymuşken inanır mıyız?"...
Şüəra Suresi, 111. Ayet:
Onlar Nuh'a dediler ki: Sana en rezil aşağılık insanlar uymuşken biz sana inanır mıyız?...
Şüəra Suresi, 111. Ayet:
A! Senin ardına hep o reziller düş
müşk
en, biz sana hiç inanır mıyız? dediler....
Şüəra Suresi, 111. Ayet:
«Â, dediler, senin ardına hep düşük kimseler düş
müşk
en, biz sana hiç inanır mıyız?»...
Şüəra Suresi, 111. Ayet:
Dediler ki: "Sana sıradan aşağılık insanlar uymuşken inanır mıyız?"...
Şüəra Suresi, 111. Ayet:
Dediler ki: «Arkana hep bayağı kimseler düş
müşk
en biz sana îman eder miyiz»? ...
Şüəra Suresi, 111. Ayet:
(Onlar:) 'Sana en düşük kimseler (fakirler) tâbi' olmuşken, (biz) sana îmân eder miyiz?' dediler....
Şüəra Suresi, 111. Ayet:
-Sana ayak takımı tabi olmuşken, biz sana inanır mıyız? dediler....
Şüəra Suresi, 111. Ayet:
Dediler ki: "Sana bayağı kimseler uymuşken biz sana inanır mıyız?"...
Şüəra Suresi, 111. Ayet:
Dediler ki: «Sana, sıradan aşağılık insanlar uymuşken inanır mıyız?»...
Fatir Suresi, 18. Ayet:
Ve lâ tezirû vâziretun vizre uhrâ, ve in ted’u muskaletun ilâ himlihâ lâ yuhmel minhu şey’un ve lev kâne zâ kurbâ, innemâ tunzirullezîne yahşevne rabbehum bil gaybi ve ekâmûs salâh(salâte), ve men tezekkâ fe innemâ yetezekkâ li nefsih(nefsihî), ve ilâllâhil masîr(masîru)....
Fatir Suresi, 18. Ayet:
1.
ve lâ tezirû
: ve günahını yüklenemez
2.
vâziretun
: yük taşıyan, günahkâr
3.
ni'mete allâhi
: Allah'ın ni'metleri
4.
lâ tuh...
Şura Suresi, 10. Ayet:
(Kâfirlerle) ihtilâf etdiğiniz herhangi birşey hakkında hüküm vermek Allaha âiddir, işte benim Rabbim (O haakim) olan Allahdır. Ben ancak Ona güvenib dayandım. (Her
müşk
ilde) ben yalnız Ona dönerim. ...
Zuxruf Suresi, 11. Ayet:
O Allah ki, gökten bir ölçü ile yağmur indirmektedir. İşte biz onunla ölü, (bitkileri kurumuş) bir beldeye hayat vermekteyiz. Siz de (öl
müşk
en kabirlerinizden) böyle çıkarılacaksınız....
Tur Suresi, 40. Ayet:
Em tes’eluhum ecren fe hum min magremin muskalûn(muskalûne)....
Tur Suresi, 40. Ayet:
1.
em
: veya, yoksa ... mı
2.
tes'elu-hum
: onlardan istiyorsun
3.
ecren
: ücret
4.
fe
: böylece, bu sebeple, bu y...
Talaq Suresi, 6. Ayet:
O (boşanan) kadınları gücünüzün yettiği kadar ikamet ettiğiniz yerin bir kısmında oturtun ve üzerlerine tazyikte bulunmanız için kendilerine zarar vermeyin ve eğer yüklü bulunmakta iseler yüklerini koyuncaya değin onlara nafakalarını verin. Eğer sizin için (çocuklarınızı) emzirirlerse onlara ücretlerini verin ve aranızda maruf bir veçhile müşaverede bulunun ve eğer
müşk
ilata uğrar iseniz onun için başkası emzirecektir....
Hud Suresi, 117. Ayet:
Rabbin, kasabalarin halki islah olmusken, haksiz yere onlari yok etmez....
Hud Suresi, 117. Ayet:
Rabbin, kasabaların halkı ıslah olmuşken, haksız yere onları yok etmez....
Yasin Suresi, 78. Ayet:
Kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek verdi; dedi ki: "Çürümüş bozulmuşken, bu kemikleri kim diriltecekmiş?"...
Yasin Suresi, 78. Ayet:
Yaratılışını unutarak bize bir de mesel fırlattı: kim diriltir o kemikleri onlar çürü
müşk
en? dedi...
Yasin Suresi, 78. Ayet:
Yaratılışını unutarak Bize bir de mesel (örnek) fırlattı: «Çürü
müşk
en o kemikleri kim diriltir?» dedi....
Yasin Suresi, 78. Ayet:
Kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek verdi; dedi ki: "Çürümüş bozulmuşken, bu kemikleri kim diriltecekmiş?"...
Yasin Suresi, 78. Ayet:
Kendi yaratılışını unutarak Bize bir misal getirdi de; çürü
müşk
en kemikleri diriltecek kimdir? dedi....
Yasin Suresi, 78. Ayet:
Kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek verdi; dedi ki: «Çürümüş bozulmuşken, bu kemikleri kim diriltecekmiş?»...
Saffat Suresi, 179. Ayet:
Âkıbetlerinin nasıl olacağını onlara göster. Yakında kendileri de
müşk
il vaziyette kaldıklarını görecekler, akılları başlarına gelecek....
Qələm Suresi, 46. Ayet:
Em tes’eluhum ecren fe hum min magremin muskalûn(muskalûne)....
Qələm Suresi, 46. Ayet:
1.
em
: veya, yoksa mı
2.
tes'elu-hum
: sen onlardan istiyorsun
3.
ecren
: bir ücret
4.
fe
: o zaman
Qələm Suresi, 48. Ayet:
Rabbin hükmedinceye kadar sabret; balığın yoldaşı gibi olma. Hani o gamla dolmuşken Rabbine seslenmişti....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Andolsun ki Allah, Peygamber'e ve en zor saatinde O'na uyan Muhacirlere ve Ensar'a, kendilerinden bir kısmının kalpleri az kalsın kayacak gibi olmuşken, tevbe nasip etti. Sonra da onların tevbelerini kabul etti. Şüphesiz O, onlara çok şefkatlidir, çok merhametlidir. ...
Mutəffifin Suresi, 26. Ayet:
O şərabın möhürü şəhanə
müşk
qoxusudur. Yarışanlar, artıq bunun üçün yarışsınlar....
Mutəffifin Suresi, 26. Ayet:
Onun möhürü
müşk
dür. Qoy çalışanlar onun üçün səy göstərsinlər!...
Mutəffifin Suresi, 26. Ayet:
Möhürü onun
müşk
dəndir. Qoy çalışanlar bundan ötrü çalışsınlar....
Mutəffifin Suresi, 26. Ayet:
Onun möhrü
müşk
dəndir və son qurtumları
müşk
ətri verər. Qoy yarışanlar bu nemətlər üçün yarışsınlar! (Dünyada xeyir əməllərdə bir – birini ötsünlər)....
Həcc Suresi, 36. Ayet:
Qurbanlıq böyük baş heyvanları da sizin üçün Allahın dininin nişanələri olaraq yaratdıq. Onlarda sizin üçün xeyir var. Onlar sıra-sıra düzül
müşk
ən (qurban edəcəyiniz zaman) üzərilərinə Allahın adını zikr edin. Yan üstə düşüb canları çıxdığı zaman onlardan siz də yeyin, əl açıb istəməyən yoxsula da, istəmək məcburiyyətində qalan yoxsula da yedirin. Şükür edəsiniz deyə onları sizin xidmətinizə verdik....
Şüəra Suresi, 111. Ayet:
Dedilər ki: “Sənə ən rəzil kimsələr tabe olmuşkən, biz heç sənə iman gətirərik?”...
Nəml Suresi, 67. Ayet:
İnkar edənlər dedilər ki: “Biz və atalarımız torpaq olmuşkən, həqiqətən, biz (dirildilib) çıxarılacağıq?”...
Mutəffifin Suresi, 26. Ayet:
Onun (içilməsinin) sonu bir
müşk
dür (ağızda
müşk
qoxusu buraxır). Yarışanlar bunun üçün yarışsınlar....
Mutəffifin Suresi, 26. Ayet:
Sonu isə -
müşk
(ətri verəcək). Qoy yarışa girmək istəyənlər bunda yarışsınlar....
Mutəffifin Suresi, 26. Ayet:
Onun mühürü/nəticəsi
müşk
dür. ...