Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Hani Biz, Beyt'i insanlar için toplanma yeri ve güvenli bir yer kıldık. "İbrahim'in makamından kendinize bir salat yeri edinin." dedik. İbrahim ve İsmail'den, "Evimi tavaf edenler, kendilerini adamak amacıyla orda toplananlar, "rüku ve secde edenler" için temiz tutun." diye söz aldık....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Orada apaçık ayetler vardır. İbrahim'in makamı oradadır. Kim oraya girerse güvende olur. Yoluna gücü yetenin, Beyt'i haccetmesi insanlar üzerinde Allah'ın bir hakkıdır. Her kim kefere olursa, bilsin ki Allah'ın hiçbir şeye ihtiyacı yoktur....
Yunus Suresi, 2. Ayet:
İçlerinden birine: "İnsanları uyar ve iman edenlere Rabb'leri katında gerçek üstünlük makamı olduğunu haber ver!" diye vahyetmemiz, şaşılacak bir şey mi ki Kafirler: "Bu apaçık bir büyücüdür." dediler....
Yusif Suresi, 100. Ayet:
Yusuf, anne ve babasını makamına çıkardı. Hepsi onun makamına saygı ile eğildiler. Yusuf: "Ey babacığım! Bu durum, daha önceki rüyamın gerçekleşmesidir. Rabb'im onu gerçek kıldı. Ve gerçekten bana ihsanda bulundu. Çünkü beni zindandan çıkardı. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını açtıktan sonra, O sizi çölden getirdi. Benim Rabb'im dilediğine lütuf sahibidir. Gerçek şu ki: O, Her Şeyi Bilen'dir, En İyi Hüküm Veren'dir."...
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
"Ve onlardan sonra sizi mutlaka yeryüzünde yerleştireceğiz. Bu, makamımı ve uyarımı dikkate alan kimseler içindir."...
İsra Suresi, 79. Ayet:
Sana özgü nafile olarak gecenin bir kısmında onunla fetehecced et. Umulur ki Rabb'in seni makamı mahmuda ulaştırır....
Nəml Suresi, 39. Ayet:
Cinlerden bir ifrit: "Sen makamından kalkmadan önce onu sana getiririm. Bunu gerçekleştirebileceğimden eminim." dedi....
Saffat Suresi, 164. Ayet:
"Bizden her birimizin belli bir makamı vardır."...
Sad Suresi, 40. Ayet:
Onun yanımızda iyi bir makamı ve iyi bir geleceği vardır....
Qəmər Suresi, 55. Ayet:
Sonsuz Güç Sahibi yöneticinin katında, sadakat makamındadırlar....
Rəhman Suresi, 46. Ayet:
Rabb'inin makamından korkanlar için iki cennet vardır....
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Ve iz cealnâl beyte mesâbeten lin nâsi ve emnâ(emnen), vettehizû min
makâmı
ibrâhîme musallâ(musallen) ve ahidnâ ilâ ibrâhîme ve ismâîle en tahhirâ beytiye lit tâifîne vel âkifîne ver rukkais sucûd(sucûdi)....
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
1.
ve iz
: ve olmuştu
2.
ceal-nâ
: biz kıldık
3.
el beyte
: ev, yer
4.
mesâbeten
: sevap yeri
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Ve Biz beyt'i (Kâbe'yi) insanlar için sevap (kazanılan) ve emin olan (bir yer) kılmıştık. Ve siz, İbrâhîm'in makamından bir namaz yeri ittihaz edinin. Ve Biz, İbrâhîm (a.s)'a ve İsmail (a.s)'a: “Tavaf edenler, âkifler (ibadet için kalanlar), rükû ve secde edenler için beytim'i temiz tutsunlar.” diye ahdettik....
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
O sıralarda Kâ'be'yi sevap kazanma yeri ve emniyet yurdu ettik. İbrahîm'in makamını namazgâh edinin. İbrahîm'le İsmâîl'e de, evimi, dönüp dolaşanlara, burada oturup ibadette bulunanlara, rükû ve sücud edenlere tertemiz tutun diye kesin emir verdik....
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Biz, Beyt'i (Kâbe'yi) insanlara toplanma mahalli ve güvenli bir yer kıldık. Siz de İbrahim'in makamından bir namaz yeri edinin (orada namaz kılın). İbrahim ve İsmail'e: Tavaf edenler, ibadete kapananlar, rükû ve secde edenler için Evim'i temiz tutun, diye emretmiştik....
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Biz Beyt'i (Kâbe - kalp) insanlara güvenilir sığınak yaptık! İbrahim makamını (Hullet makamı, Esmâ mertebesi kuvveleriyle tahakkuk makamı) musalla (namazın yaşandığı yer) edinin. İbrahim ve İsmail'e: "Beytimi; tavaf edenler, kulluğunu yaşamak için oraya kapananlar ve secde eden rükû edenler için arındırılmış olarak muhafaza edin" dedik....
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Ka'be'yi insanlar için bir toplanma ve güven yeri kıldık. Siz de İbrahim'in makamından kendinize bir namaz kılma yeri edinin. [23] İbrahim ile İsmail'e 'Tavaf edenler, orada ibadet için itikafa çekilenler, rüku ve secde edenler için evimi temizleyin' diye emir vermiştik....
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Hani Evi (Ka'be'yi) insanlar için bir toplanma ve güvenlik yeri kılmıştık. "İbrahim'in makamını namaz yeri edinin", İbrahim ve İsmail'e de, "Evimi, tavaf edenler, itikafa çekilenler ve rüku ve secde edenler için temizleyin" diye ahid verdik....
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Ve o vakit, Kâbe’yi insanlar için bir sevap ve emniyet yeri yapmıştık. Ey müminler, siz de İbrahim’in
makâmı
ndan kendinize bir namazgâh edinin. İbrahim ile İsmail’e de şöyle emretmiştik: “- Evimi (kâbe’yi) tavaf edenlere, orada ibadet kasdiyle oturanlara, rükû ve secde eden namaz kılıcılara tertemiz tutun.”...
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Kabeyi, insanlar icin toplanma ve guven yeri kilmistik. Ibrahim'in makamini namaz yeri edinin, dedik. Evimi ziyaret edenler, kendini ibadete verenler, ruku ve secde edenler icin temiz tutun diye Ibrahim ve Ismail'e ahd verdik....
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Ve hani biz Beytullah'ı insanlara dönüp varılacak toplantı, sevap ve emniyet yeri kılmıştık. Siz de İbrahim'in makamından bir namazgah edinin! Ve Biz İbrahim'le İsmail'e: «Evimi tavaf edenler, ibâdete kapananlar, rükû ve secde edenler için tertemiz tutun,» diye vahyettik....
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Kabeyi, insanlar için toplanma ve güven yeri kılmıştık. İbrahim'in makamını namaz yeri edinin, dedik. Evimi ziyaret edenler, kendini ibadete verenler, rüku ve secde edenler için temiz tutun diye İbrahim ve İsmail'e ahd verdik....
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Biz, Beyt'i (Kâbe'yi) insanlara toplanma mahalli ve güvenli bir yer kıldık. Siz de İbrahim'in makamından bir namaz yeri edinin (orada namaz kılın). İbrahim ve İsmail'e: Tavaf edenler, ibadete kapananlar, rükû ve secde edenler için Evim'i temiz tutun, diye emretmiştik....
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Kabeyi halk için bir odak noktası ve bir güven yeri kıldık. İbrahim'in makamını bir namaz yeri olarak kullanın. 'Ziyaretçiler, kendini ibadete verenler ve eğilip secde edenler için ikiniz Evimi temiz tutun,' diye İbrahim ve İsmail'i görevlendirmiştik....
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
ve o vakit beyti şerifi insanlar için dönüp varılacak bir sevabgâh ve bir darüleman kıldık -siz de makamı İbrahimden kendinize bir namazgâh edinin- ve İbrahim ve İsmaile şöyle ahd verdik: Beytimi hem tavaf edenler için, hem ibadete kapananlar için, hem rükü ve sücude varanlar için tertemiz bulundurun...
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Ve o vakit Kabe'yi insanlar için dönüp varılacak sevap kazanma ve güvenilir bir yer kıldık. Siz de İbrahim'in makamından kendinize bir namazgah edinin! Ve İbrahim ile İsmail'e şöyle emir verdik: «Beytimi, hem tavaf edenler için, hem ibadete kapananlar için, hem de rüku ve secdeye varanlar için tertemiz bulundurun.»...
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Hani Kâbe'yi insanlar için toplanma ve güven yeri yapmıştık. «İbrahim'in makamını (Kâbe'nin tümünü) namaz yeri edininiz» İbrahim ile İsmail'e; «Bu evimi ziyaretçiler, kendilerini ibadete adayanlar, rüku ve secde edenler için temiz tutun» diye emir vermiştik....
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Hani Evi (Kabe'yi) insanlar için bir toplanma ve güvenlik (emna) yeri kılmıştık. "İbrahim'in makamını namaz yeri edinin". İbrahim ve İsmail'e de "Evimi, tavaf edenler, itikafa çekilenler ve rüku ve secde edenler için temizleyin" diye ahid verdik....
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Hani Beyt (-i şerifi, Kâbey) i insanlar için bir toplantı yeri ve emîn bir mahal yapmışdık (hatırlayın). «Siz de İbrâhîmin makamından bir namazgah edinin», İbrâhîm ile İsmâîle de: «Evimi tavaf edenler, (ibâdet kasdıyle orada) kalanlar, rükû ve sücûd eyleyenler (namaz kılanlar) için titizlikle temizleyin» diye kuvvetli emir vermişdik. ...
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
O vakit Kâ'be’yi de insanlar için bir sevab (kazanma) yeri ve emniyetli bir mahal kıldık. Öyle ise (siz de) İbrâhîm’in makamından bir namazgâh edinin. İbrâhîm ve İsmâîl’e de: 'Tavâf edenler, i'tikâfta olanlar, rükû' (ve) secde edenler (namaz kılanlar) için beytimi temiz tutun!' diye emrettik....
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Hani; Biz Beyti insanlar için bir toplantı yeri ve emin bri mahal yapmıştık. Siz de İbrahim'in makamından bir namazgah edinin. İbrahim ile İsmail'e de evimi tavaf edenler, orada kalanlar rüku ve secde edenler için temizleyin, diye ahid vermiştik....
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Biz Beyt'i (Kâbe'yi) insanlara sevap kazanılacak bir toplantı ve güven yeri yaptık. Siz de İbrahim'in makamından bir namaz yeri edinin. İbrahim ve İsmail'e: “Tavaf edenler, ibadete kapananlar, rükû ve secde edenler için Beyt'imi temizleyin. ” diye emretmiştik....
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Kâbe’yi insanlar için toplanma yeri ve emniyet mahalli kılmış ve: -İbrahim’in makamını namazgah edinin, İbrahim ve İsmail’e de: -Beyt’imi tavaf edenler, ibadete kapananlar, rüku ve secde edenler için temizleyin, diye kuvvetli bir emir vermiştik....
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Biz Beyt'i (Ka'be'yi) insanlara sevâp kazanılacak bir toplantı ve güven yeri yaptık. Siz de İbrâhim'in makamından bir namaz yeri edinin (orada namaz kılın). İbrâhim ve İsmâ'il'e: "Tavaf edenler, ibâdete kapananlar, rükû ve secde edenler için Ev'imi temizleyin!" diye emretmiştik....
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Hani Evi (Kâ'beyi) insanlar için bir toplanma ve güvenlik yeri kıldık. «İbrahim'in makamını namaz yeri edinin», İbrahim ve İsmail'e de, «Evi'mi tavaf edenler, itikafa çekilenler ve rükû ve secde edenler için temizleyin» diye ahid verdik....
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Biz Kâbe'yi insanlar için bir toplanma yeri ve güvenli bir mahal yaptık. Siz de İbrahim'in makamını namazgâh edinin. Nitekim Biz İbrahim ile İsmail'e, 'Tavaf edenler, orada ibadet için kalanlar, rükû ve secde edenler için Beytimi temiz tutun' diye emretmiştik....
Bəqərə Suresi, 125. Ayet:
Hatırla o zamanı ki, biz Beytullah'ı insanlar için sevap kazanmaya yönelik bir toplantı yeri ve güvenli bir sığınak yaptık. Siz de İbrahim'in makamından bir dua yeri edinin. İbrahim ve İsmail'e şu sözü ulaştırmıştık; "Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rükû-secde edenler için evimi temizleyin!"...
Bəqərə Suresi, 200. Ayet:
Nihayet hac ile ilgili ibadetlerinizi bitirdiğinizde, İslâm’dan önce, atalarınızı zikrettiğiniz gibi, hatta daha güçlü bir tarzda Allah’ı zikredin, Allah’a ibadet edin, Allah’ın dinini, şeriatını anlatın. İnsanlardan bazıları: 'Ey Rabbimiz, vereceğini, serveti, makamı, mevkii ve zaferi bize dünyada ver' derler. Onların âhirette, ebedî yurtta hiçbir nasibi, isteyecekleri bir payları yoktur....
Ali-İmran Suresi, 15. Ayet:
De ki: Size bunlardan daha hayırlısını haber vereyim mi? (Allah'a karşı gelmekten sakınıp fenalıklara dalmaktan) korkanlar için Rabları yanında, içinde devamlı kalacakları altlarından ırmaklar akan Cennetler, tertemiz eşler ve Allah'tan da bir hoşnutluk (rıza makamı) vardır. Allah kullarını görüp bilendir....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
1.
fîhi
: orada
2.
âyâtun
: âyetler, deliller, kanıtlar
3.
beyyinâtun
: açık beyyineler
4.
makâmu ibrâhîme
: Hz. İ...
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Orada (Beytullah'da) açık beyyineler, Hz.İbrâhîm'in makamı vardır. Ve kim oraya girerse emin (emniyette) olur. Ona yol bulmaya (Hacc'a gitmeye) gücü yetenlere, Allah için o Beyt'in hac edilmesi, insanların üzerine (farz)dır. Ve kim inkâr ederse, artık muhakkak ki Allah, âlemlerden ganidir (hiçbir şeye muhtaç değildir)....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Orada apaçık nişâneler, (ayrıca) İbrahim'in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Yoluna gücü yetenlerin o evi haccetmesi, Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse bilmelidir ki, Allah bütün âlemlerden müstağnîdir....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Onda apaçık işaretler ve İbrahim'in makamı var. Kim Ona dâhil olursa güvende olur. Gitmeye imkânı olan herkese Beyt'i hac etmek, insanlar üzerindeki Allâh hakkıdır. Kim (gücü yettiği hâlde) bunu inkâr ederse, muhakkak Allâh âlemlerden Ğaniyy'dir....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Orada apaçık işaretler, İbrahim'in makamı vardır. Kim oraya girerse güvende olur. Oraya ulaşmaya yol bulabilenin Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim de inkar ederse Allah'ın alemlerden bir şeye ihtiyacı yoktur....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Orada apaçık ayetler (ve) İbrahim'in makamı vardır. Kim oraya girerse o güvenliktedir. Ona bir yol bulup güç yetirenlerin Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerindeki hakkıdır. Kim de inkâr ederse, şüphesiz, Allah alemlere karşı muhtaç olmayandır....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Orada açık alâmetlerle İbrahim’in
makâmı
vardır. Kim oraya girerse taarruzdan emin olur. Azık ve binek bakımından yoluna gücü yeten her kimsenin o Beyt’i haccetmesi, insanlar üzerinde Allah’ın hakkıdır, farzdır. Kim bu farzı tanımazsa, her halde Allah’ın ihtiyacı yok, O bütün âlemlerden müstağnidir....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Orada apacik deliller vardir, Ibrahim'in makami vardir; kim oraya girerse, guvenlik icinde olur; oraya yol bulabilen insana Allah icin Kabe'yi haccetmesi gereklidir. Kim inkar ederse, bilsin ki; dogrusu Allah alemlerden mustagnidir....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Onda açık âyetler, İbrahim'in makamı vardır. Kim oraya girerse (her türlü saldırıdan) güven içinde olur. Yol bulmaya güç getirebilenin Beyt'i (Kabe'yi) haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hak ve vecîbesidir. Kim bu hakkı inkâr (ya da küçümseyerek terk) ederse, şüphesiz Allah âlemlerden müstağnidir (hiç kimsenin ibâdetine ihtiyacı yoktur)....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Orada apaçık deliller vardır, İbrahim'in makamı vardır; kim oraya girerse, güvenlik içinde olur; oraya yol bulabilen insana Allah için Kabe'yi haccetmesi gereklidir. Kim inkar ederse, bilsin ki; doğrusu Allah alemlerden müstağnidir....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Orada apaçık nişâneler, (ayrıca) İbrahim'in makamı vardır. Oraya giren emniyette olur. Yoluna gücü yetenlerin o evi haccetmesi, Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse bilmelidir ki, Allah bütün âlemlerden müstağnîdir....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Onda açık âyetler var, İbrahimin makamı var ve ona dehalet eden eman bulur, yoluna gücü yeten her kimsenin o beyti haccetmesi de insanlar üzerine Allahın bir hakkıdır ve kim bu hakkı tanımazsa her halde Allahın ihtiyacı yok, o bütün âlemînden ganîdir...
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Onda açık alametler ve İbrahim'in makamı vardır. Oraya giren güvenlik içinde olur. Oraya gitmeye gücü yeten herkesin o İbadet Evi'ni ziyaret etmesi de Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim bu hakkı tanımazsa, Allah'ın kesinlikle ihtiyacı yoktur. O, bütün alemlerden müstağnidir....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Onda apaçık deliller, İbrahim'in makamı vardır. Oraya giren güvene erer. Ona bir yol bulabilenlerin Beyt'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse, şüphesiz Allah bütün âlemlerden müstağni (kimseye muhtaç değil, her şey ona muhtaç)dir....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Orada apaçık deliller ve İbrahim'in makamı vardır. Kim oraya girerse güvenliğe erer. Ona yol bulabilenlerin Kâbe'ye haccetmesi Allah'ın, insanlar üzerinde hakkıdır. Kim küfrederse bilsin ki Allah alemlerden müstağnidir....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Orada apaçık ayetler (ve) İbrahim'in makamı vardır. Kim oraya girerse o güvenliktedir (amina). Ona bir yol bulup güç yetirenlerin Ev'i haccetmesi Tanrı'nın insanlar üzerindeki hakkıdır. Kim de küfrederse, şüphesiz, Tanrı alemlere karşı muhtaç olmayandır....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Orada apaçık alâmetler, İbrâhîm’in makamı vardır. Oraya giren ise emniyette olur(ona dokunulmaz). Hem ona (, oraya gitmek için) bir yola gücü yeten bir kimsenin o evi(Kâ'be’yi) haccetmesi, insanlar üzerinde Allah’ın bir hakkıdır. Kim de inkâr ederse, artık şübhe yok ki Allah, âlemlerden müstağnîdir (hiçbir şeye muhtaç değildir)!...
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Orada apaçık alametlerle, İbrahim'in makamı vardır. Kim, oraya girerse emin olur. Ona yol bulabilen herkesin, Ka'be'yi haccetmesi insanlar üzerinde Allah'ın bir hakkıdır. Kim inkar ederse; bilsin ki doğrusu Allah, alemlerden müstağni'dir....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Onda açık alâmetler, İbrahim'in makamı vardır. Ve her kim ona girerse emîn olur. Ve onun yoluna gücü yeten kimseler üzerine de o beyti haccetmek Allah Teâlâ için bir haktır. Ve her kim inkar ederse şüphe yok ki, Allah Teâlâ bütün âlemlerden ganîdir....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Orada apaçık alâmetler ve İbrahim'in makamı vardır. Kim oraya girerse güvenlik içinde olur. Hacca gidip gelmeye gücü yeten herkesin Kâbe'yi ziyaret etmesi, Allah'ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse, şüphesiz ki Allah âlemlerden müstağnidir....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Orada apaçık işaretlerle İbrahim’in makamı vardır. Kim oraya girerse, güvenliktedir. Oraya yol bulabilen insanların beyti/Kâbe'yi haccetmesi Allah’ın hakkıdır. Kim bunu inkar ederse, Allah’ın hiç bir şeye ihtiyacı yoktur....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Orada apaçık alâmetler ve deliller, İbrâhimin makamı vardır. Kim Beytullaha girerse korkudan emin olur. Ziyarete gücü yeten herkese Beytullahı ziyaret etmek, Allah’ın onun üzerindeki hakkıdır. Nankörlük edip bu hakkı tanımayana Allah’ın hiçbir ihtiyacı yoktur, o bütün âlemlerden müstağnidir....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Onda açık açık deliller, İbrâhim'in
Makâmı
vardır. Ona giren, güvene erer. Yoluna gücü yeten herkesin, o Ev'e gi(dip haccet)mesi, insanlar üzerinde Allâh'ın bir hakkıdır. Kim nankörlük ederse şüphesiz Allâh, bütün âlemlerden zengindir....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Orda apaçık ayetler (ve) İbrahim'in makamı vardır. Kim oraya girerse o güvenliktedir. Ona bir yol bulup güç yetirenlerin Ev'i haccetmesi Allah'ın insanlar üzerindeki hakkıdır. Kim de küfre saparsa, kuşku yok, Allah alemlere karşı muhtaç olmayandır....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Onda apaçık işaretler ve İbrahim'in makamı vardır. Oraya giren güvenlikte olur. Hac için bir yol bulabilenin Beyti ziyaret etmesi ise, Allah'ın insanlar üzerindeki hakkıdır. İnkâr edenlere gelince, Allah'ın âlemlerde hiçbir şeye ihtiyacı yoktur....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Açık-seçik deliller, İbrahim'in makamı vardır orada. Oraya giren, güvene ermiş olur. Yoluna gücü yetenin o evi ziyaret etmesi, insanlar üzerinde Allah'ın bir hakkıdır. Kim nankörlük ederse hiç kuşkusuz, Allah bütün âlemlere muhtaç olmayacak bir Ganî'dir....
Nisa Suresi, 125. Ayet:
Muhsin olarak (varlığının Allâh Esmâ'sının açığa çıkışıyla yaratıldığının idrakı içinde), vechinin Allâh için olduğunun teslimiyetinde olan ve hanîf olarak (tanrı kavramı olmayan - yalnızca Allâh'a kulluk edilmekte olduğunun bilincinde) İbrahim milletine tâbi olanın din anlayışından daha güzeli ne olabilir ki! Allâh, İbrahim'i Haliyl edindi. (Ona "Hullet makamı" yaşamı ihsan etti. Bu konuda ek bilgi: El İnsan-ı Kâmil, Abdülkerîm el Ciylî, Abdülaziz Mecdi Tolun çevirisi. A. H. )...
Maidə Suresi, 60. Ayet:
De ki: «Allah katında cezaya çarptırılma bakımından bunlardan daha kötüsünü size haber vereyim mi? Allah, kimlere lanet etmiş ve gazabına uğratmışsa; kimlerden maymunlar, domuzlar ve şeytana tapanlar yapmışsa, işte bunların makamı daha kötüdür ve onlar düz yoldan daha çok sapmışlardır»....
Əraf Suresi, 13. Ayet:
Buyurdu: "İn makamından!. . Bir başkasına büyüklük taslama makamı değildir bulunduğun makam! Çık! Muhakkak ki sen (böyle düşünmekle) kendini küçülttün!"...
Əraf Suresi, 18. Ayet:
Buyurdu: "Çık makamından; aşağılanmış ve (hakikatini yaşamaktan) uzaklaştırılmış olarak!. . Andolsun ki, onlardan kim sana tâbi olursa, kesinlikle bilin ki cehennemi topunuzla dolduracağım. "...
Əraf Suresi, 54. Ayet:
Rabbiniz Allah gökleri ve yeri altı günde altı devirde yaratandır. Sonra Arş üzerinde, sınırsız kudret ve iktidar makamında hükümranlığını kurandır. Güneş, ay ve bütün yıldızlar, O’nun kurduğu düzen içinde, kanunlarına boyun eğerken, geceyi, cezbederek, cezbedilerek süratle takip eden gündüze bürüyüp örtendir. Unutmayın, yaratmak da, plan da, düzen de, idare de O’na, sadece O’na aittir. Yaratan, yaşama kabiliyeti, gücü ve varlıklara işleyiş düzeni veren, koruyan, kontrol eden âlemlerin, bütün va...
Əraf Suresi, 54. Ayet:
Şüphesiz, Allahtır sizin Rabbiniz; gökleri ve yeri altı evrede yaratan; ve arşa, o sınırsız kudret ve iktidar makamına kurulan. Gündüze, kendisini ivedilikle kovalayan geceyi sarıp sarmalayan O; koyduğu yasalara boyun eğen güneşiyle, ayıyla, yıldızlarıyla her şey Onun: bütün bir yaratılış ve tüm buyurma, yasama kudreti. Ne yücedir Allah, ne uludur alemlerin Rabbi!...
Əraf Suresi, 110. Ayet:
"Sizi arzınızdan (makamınızdan) uzaklaştırmak istiyor". . . (Firavun sordu): "Öneriniz ne?"...
Tövbə Suresi, 100. Ayet:
O sabikûn-el evvelîn (evvelki hayırlarda yarışanlardan salâh makamında iradesini Allah'a teslim ederek irşada memur ve mezun kılınanlar): Onların bir kısmı muhacirînden (Mekke'den Medine'ye göç edenlerden) bir kısmı ensardan (Medine'deki yardımcılardan) ve bir kısmı da onlara (ensar ve muhacirîne) ihsanla tâbî olanlardandı. (Sahâbe irşad makamına sahip oldukları için onlara tâbî olundu). Allah, onlardan razı ve onlar da O'ndan (Allah'tan) razıdır. Onlara Allah, altlarından ırmaklar akan cennetle...
Tövbə Suresi, 129. Ayet:
Eğer onlar senin peygamberliğine imandan yüz çevirirler, güç ve iktidarlarını kullanarak halkı yönlendirmeye devam ederlerse: 'Allah bana yeter. Hak ilâh yalnızca O’dur. Ona dayanıp, güvendim, işlerimi O’na havale ettim. O, yüce arşın, sınırsız kudret ve iktidar makamının Rabbidir' de....
Yunus Suresi, 2. Ayet:
Onlardan bir adama, "insanları uyarması, âmenû olanları (ölmeden önce Allah'a ulaşmayı dileyenleri) müjdelemesi" için vahyetmemiz insanlara acaip (garip) mi geldi? Muhakkak ki onlar için, Rab'lerinin yanında (katında) sıddıklar makamı vardır. Kâfirler şöyle dediler: “Muhakkak ki bu, mutlaka apaçık bir sihirbazdır.”...
Yunus Suresi, 2. Ayet:
İçlerinden bir adama insanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında kendileri için bir doğruluk makamı bulunduğunu müjdele diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki o kâfirler, “Bu elbette apaçık bir sihirbazdır” dediler?...
Yunus Suresi, 2. Ayet:
İçlerinden bir adama: İnsanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında onlar için yüksek bir doğruluk makamı olduğunu müjdele, diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki, o kâfirler: Bu elbette apaçık bir sihirbazdır, dediler?...
Yunus Suresi, 2. Ayet:
İçlerinden bir adama: İnsanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında onlar için yüksek bir doğruluk makamı olduğunu müjdele, diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ki, o kâfirler: Bu elbette apaçık bir sihirbazdır, dediler?...
Yunus Suresi, 2. Ayet:
Kendi içlerinden bir kişiye: “İnsanları uyar ve iman edenleri müjdele. Şüphesiz ki Rableri katında kendileri için bir Kadem-i sıdk (doğruluk makamı) vardır. ” diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu? Kâfirler “Muhakkak ki bu, apaçık bir büyücüdür. ” dediler....
Yunus Suresi, 2. Ayet:
"İnsanları uyar! Müminlere, Rab’lerinin üstün sadakat makamı vereceğini müjdele!" diye içlerinden bir insana vahyetmemiz insanların çok mu tuhafına gitti?Onun için mi kâfirler: "Besbelli ki bu, sihirbazın teki!" dediler....
Yunus Suresi, 2. Ayet:
İçlerinden bir adama 'İnsanları uyar; iman edenleri de Rableri katındaki doğruluk makamı ile müjdele' diye vahyedişimiz tuhaflarına mı gitti de o kâfirler 'Bu düpedüz bir büyücü' dediler?...
Yunus Suresi, 3. Ayet:
Rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde, altı devirde yaratan Allah’tır. Sonra Arş üzerinde, sınırsız kudret ve iktidar makamında hükümranlığını kurdu. Kâinat ve içindeki varlıklarla, dünya ve ötesi ile ilgili ilâhî planlamayı yapıp yürütüyor, hayatın devamını, aslî düzeni sağlıyor. Benzer sıfatların tecellisiyle kudret ve tasarruf kullanan eş bir varlık yok. Varlık âlemindeki her şey, yalnızca O’nun ilmi, planı ve iradesinin tecellisinden sonra vücut bulur ve işlerlik kazanır, O’nun izninden sonra...
Yunus Suresi, 3. Ayet:
Gerçek şu ki, sizin Rabbiniz, gökleri ve yeri altı evrede yaratan, sonra da kudret ve egemenlik makamına geçip varlığı yöneten Allah'tır. O'nun izni olmadıkça, araya girip kayıracak kimse yoktur. İşte böyledir sizin Rabbiniz: öyleyse (yalnızca) O'na kulluk edin: artık bunu (iyice) aklınızda tutmayacak mısınız?...
Yunus Suresi, 10. Ayet:
orada (o mutluluk makamında) onlar "Ey Allahım! sınırsız kudret ve izzetinle ne yücesin!" diye çağrışırlar; ve onlara, "Size selam olsun" diye karşılık verilir; bunun üzerine onlar da son söz olarak: "Bütün övgüler, alemlerin Rabbi olan Allah'a özgüdür!" derler....
Yunus Suresi, 71. Ayet:
Vetlu aleyhim nebe'e nûh(nûhın), iz kâle li kavmihî yâ kavmi in kâne kebure aleykum makâmî ve tezkîrî bi âyâtillâhi fe alâllâhi tevekkeltu fe ecmiû emrekum ve şurekâekum summe lâ yekun emrukum aleykum gummeten summakdû ileyye ve lâ tunzirûn(tunzirûne). ...
Yunus Suresi, 71. Ayet:
1.
vetlu
: ve oku
2.
aleyhim
: onlara
3.
nebe'e
: haberi
4.
nûhın
: Nuh
Yunus Suresi, 71. Ayet:
Onlara Nuh'un haberini oku. Hani kavmine demişti ki: "Ey kavmim, benim makamım ve Allah'ın ayetleriyle hatırlatmalarım eğer size ağır geliyorsa ben, şüphesiz Allah'a tevekkül etmişim. Artık siz ortaklarınızla toplanıp yapacağınız işi karara bağlayın da işiniz size örtülü kalmasın (veya tasa konusu olmasın), sonra hakkımdaki hükmünüzü -bana süre tanımaksızın- verin....
Yunus Suresi, 71. Ayet:
Onlara Nuh'un haberini oku. Hani kavmine demişti ki: "Ey kavmim, benim makamım ve Tanrı'nın ayetleri ile hatırlatmalarım eğer size ağır geliyorsa ben, kuşkusuz Tanrı'ya tevekkül ettim. Artık siz ve ortaklarınız buyruğunuzu birleştirin de buyruğunuz size örtülü kalmasın / tasa konusu olmasın / başınıza dert olmasın; sonra bana süre / fırsat tanımaksızın (istediğinizi) yapın / buyruğunuzu uygulayın....
Yunus Suresi, 71. Ayet:
Onlara Nuh'un haberini oku. Hani kavmine demişti ki: «Ey kavmim, benim makamım ve Allah'ın ayetleriyle hatırlatmalarım eğer size ağır geliyorsa ben, şüphesiz Allah'a tevekkül etmişim. Artık siz ortaklarınızla toplanıp yapacağınız işi karara bağlayın da işiniz örtülü kalmasın (veya tasa konusu olmasın), sonra hakkımdaki hükmünüzü -bana süre tanımaksızın- verin....
Hud Suresi, 7. Ayet:
O, Arş’ı, sınırsız kudret ve iktidar makamı, su üzerinde iken gökleri ve yeri altı günde, altı devirde yaratandır. O, hanginizin daha güzel, daha değerli ameller işleyeceğini denemek için bunları yarattı. Onlara: 'Ölümden sonra, kesinlikle tekrar diriltileceksiniz' dersen, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, küfre saplananlar: 'Bu kesinlikle aklı etki altına alan bir sihir, bir aldatmaca' d...
Hud Suresi, 93. Ayet:
"Ey halkım. . . Makamınız üzere işinize devam edin. Muhakkak ki ben de işimi yapıyorum. Aşağılayıcı azabın kime geleceğini ve yalancının kim olduğunu yakında göreceksiniz. . . Gözetleyin, muhakkak ki ben de sizinle beraber Rakıyb'ım. "...
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Onu satın alan Mısır’lı (vezir) ise, karısına: 'Onun makamını şerefli tut (ona iyi bak)! Olur ki bize faydası dokunur veya onu evlâd ediniriz' dedi. Böylece Yûsuf’u o yerde (Mısır’da) yerleştirdik (ki adâletle hükmetsin), bir de ona rüyâların ta'bîrini öğretelim(diye böyle yaptık). Allah ise, emrinde galibdir (dilediği herşeyi yapar); fakat insanların çoğu bilmezler....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Kral, «Yûsuf'u bana getirin, onu kendime özel bir müşavir edineyim» dedi. Ne vakit ki, onunla konuştu, dedi ki: «Bugün senin bizim yanımızda önemli bir yerin ve güvenilir bir makamın vardır!»...
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Kral dedi ki: 'Getirin onu, yanımda çalışması için onu atayayım' Kendisiyle konuşup görüşünce, 'Sen artık bugün yanımızda önemli bir makamı olan güvenilir birisin,' dedi....
Rəd Suresi, 2. Ayet:
Allah gökleri, görebildiğiniz direkler koymadan, denge ve çekim kanunu işleterek yükseltip tutan, bir de, Arş üzerinde, sınırsız kudret ve iktidar makamında hükümranlığını kuran, güneşi ve ayı emrine, kurduğu düzene boyun eğdirendir. Her biri belirli vakte kadar yörüngesinde akıp gidiyor. Allah kâinat ve içindeki varlıklarla, dünya ve ötesi ile ilgili ilâhî planlamayı yapıp yürütüyor, hayatın devamını ve aslî düzeni sağlıyor. Birliğini ve kudretini gösteren âyetleri, delilleri ayrıntılarıyla açı...
İbrahim Suresi, 13. Ayet:
(13-14) Inkar edenler, peygamberlerine: «Ya bizim dinimize donersiniz ya da sizi memleketimizden cikaririz» dediler. Rableri peygamberlere: «Biz, haksizlik edenleri yok edecegiz, onlardan sonra yeryuzune sizi yerlestirecegiz. Bu, makamimdan ve tehdidimden korkanlar icindir.» diye vahyetti....
İbrahim Suresi, 13. Ayet:
(13-14) İnkar edenler, peygamberlerine: 'Ya bizim dinimize dönersiniz ya da sizi memleketimizden çıkarırız' dediler. Rableri peygamberlere: 'Biz, haksızlık edenleri yok edeceğiz, onlardan sonra yeryüzüne sizi yerleştireceğiz. Bu, makamımdan ve tehdidimden korkanlar içindir.' diye vahyetti....
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
Ve le nuskinennekumul arda min ba’dihim, zâlike li men hâfe makâmî ve hâfe vaîd(vaîdi)....
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
1.
ve le nuskinenne-kum
: ve sizi yerleştireceğiz
2.
el arda
: arz, yer
3.
min ba'di-him
: onlardan sonra
4.
zâlike
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
Sizi onlardan sonra mutlaka yeryüzünde yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan ve tehditimden (vaadimden) korkan kimse içindir....
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
“Onlardan sonra sizi elbette o yere yerleştireceğiz. Bu, makamımdan korkan ve tehdidimden sakınan kimseler içindir.”...
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
Ve (ey inananlar!) Onlardan sonra sizi mutlaka o yerde yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkan ve tehdidimden sakınan kimselere mahsustur....
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
Onlardan sonra sizi o yere yerleştireceğiz. Bu, makamımdan korkan ve tehdidimden korkan içindir.'...
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
"Ve onlardan sonra sizi o arza mutlaka yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkana ve tehdidimden korkana ait (bir ayrıcalıktır)."...
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
Ve onlardan sonra, mutlaka sizi, o yurda yerleştireceğiz. İşte bu iş , makamımdan ve azabımdan korkana vaadimdir.”...
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
(13-14) Inkar edenler, peygamberlerine: «Ya bizim dinimize donersiniz ya da sizi memleketimizden cikaririz» dediler. Rableri peygamberlere: «Biz, haksizlik edenleri yok edecegiz, onlardan sonra yeryuzune sizi yerlestirecegiz. Bu, makamimdan ve tehdidimden korkanlar icindir.» diye vahyetti....
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
Onların ardından sizi o yurda mutlaka yerleştireceğiz. İşte bu (mutlu sonuç) makamımdan ve tehdidimden korkanlaradır....
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
(13-14) İnkar edenler, peygamberlerine: 'Ya bizim dinimize dönersiniz ya da sizi memleketimizden çıkarırız' dediler. Rableri peygamberlere: 'Biz, haksızlık edenleri yok edeceğiz, onlardan sonra yeryüzüne sizi yerleştireceğiz. Bu, makamımdan ve tehdidimden korkanlar içindir.' diye vahyetti....
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
Ve (ey inananlar!) Onlardan sonra sizi mutlaka o yerde yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkan ve tehdidimden sakınan kimselere mahsustur....
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
Ve arkalarından sizi o Arza iskân eyliyeceğiz, bu işte makamımdan korkana, vaıydimden korkana va'dim...
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
Ve arkalarından sizi o yere yerleştireceğiz, işte bu, makamımdan ve tehdidimden korkan için va'dimdir!»...
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
Ve Onlardan sonra sizi mutlaka o yerde yerleştireceğiz. Bu, makamımdan ve tehdidimden korkan içindir....
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
"Ve onlardan sonra sizi o arza mutlaka yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkana ve tehdidimden korkana ait (bir ayrıcalıktır)."...
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
'Ve onlardan sonra sizi mutlaka o yere yerleştireceğiz.' İşte bu (va'dimiz), makamımdan (huzûrumda dikilerek hesab vermekten) korkanlar ve tehdîdimden endişe edenler içindir....
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
Onlardan sonra da yeryüzüne sizi yerleştireceğiz. Bu, makamımdan ve tehdidimden korkanlara vaadimdir....
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
"Ve onlar yok olup gittikten sonra yeryüzüne elbette sizi yerleştireceğiz: bu (vaad) Benim makamıma karşı saygı ve sakınma gösteren ve tehdidimden korkan kimseler içindir!"...
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
«Ve elbette onlardan sonra o yurda sizi yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkana ve vaadimden korkana mahsustur.»...
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
Onlardan sonra da sizi mutlaka o yere yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkan ve vaadimden çekinen kimselere mahsustur....
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
Onlardan sonra yeryüzüne sizi yerleştireceğiz. Bu, makamımdan korkanlar ve azabımdan korkanlar içindir....
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
"Ve onların ardından sizi o yere yerleştireceğiz. Bu,
makâmı
mdan korkan ve tehdidimden korkan için(verdiğim söz)dür."...
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
«Ve onlardan sonra sizi o arza mutlaka yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkana tehdidimden korkana ait (bir ayrıcalıktır).»...
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
"Ve onların ardından o toprağa mutlaka sizi yerleştireceğiz. Bu, makamımdan korkan, tehdidimden korkan için böyledir."...
Hicr Suresi, 40. Ayet:
1.
illâ
: ancak, hariç
2.
ıbâde-ke
: senin kulların
3.
min-hum
: onlardan
4.
el muhlasîne
: muhlis olanlar, ihlâs ...
Hicr Suresi, 57. Ayet:
Ve ekledi: "(Bana başka) bir diyeceğiniz var mı, ey (yüce makamın) elçileri?"...
Nəhl Suresi, 29. Ayet:
O sebeple, içinde ebedî kalacağınız Cehennem kapılarından giriniz ! Büyüklük taslayıp gururlananların makamı ne kötüdür!...
Nəhl Suresi, 76. Ayet:
Allah, iki adamı örnek verdi. İkisinden birisi dilsiz, bir şeye muktedir değil (gücü yetmez). Ve o, Mevlâsı'na (Efendisi'ne) yüktür. Onu nereye yönlendirse (gönderse), bir hayır (fayda) getiremez (sağlayamaz). O, adaletle emreden (irşad makamının sahibi olan) ve Sıratı Mustakîm üzerinde olan kimse ile eşit (müsavi) olabilir mi?...
Nəhl Suresi, 106. Ayet:
Kalbi îmânla mutmain olmuş olduğu halde zorlanan kimse hariç, fakat kim îmânından (hidayete erdikten) sonra Allah'ı inkâr ederse ve kim küfre göğüs açarsa (irşad makamından şüphe edip fıska düşerse, kişinin küfrü talebi sebebiyle, Allahû Tealâ, onun göğsünü küfre açar, şerheder), artık Allah'tan bir gazap onların üzerinedir ve onlar için azîm azap vardır....
İsra Suresi, 42. Ayet:
'Eğer, söyledikleri gibi Allah ile birlikte başka ilâhlar da bulunsaydı, o takdirde bu ilâhlar Arş’ın, sınırsız kudret ve iktidar makamının sahibiyle hükümranlık mücadelesi için bir yol arayacaklardı.' de....
İsra Suresi, 79. Ayet:
Ayrıca gecenin bir kısmında, yararını göreceğin, Kurân'la teheccüde kalk (uyanarak salâtı yaşa)! Umulur ki Rabbin sende Makam-ı Mahmud'u bâ'seder (sende o makamın özelliklerini açığa çıkartır. . . {Ve çıkartmıştır da "İnna fetahnaleke" âyetinde bildirilen husus ile. A. H. })!...
İsra Suresi, 79. Ayet:
Gecenin bir kısmında, son üçte birinde uyanarak, farz namazına ilâveten, sadece sana mahsus bir ibadet olmak üzere uzun uzun Kur’ân okuyarak teheccüt namazı kıl. Rabbinin seni Makam-ı Mahmud’a, bütün insanlık tarafından övüldüğün bir makama, şefaat makamına göndermesi ümit edilir....
İsra Suresi, 79. Ayet:
(Ey Rasûlüm), sana mahsus fazla bir namaz olarak, gece uykudan kalk da, Kur’ân ile teheccüd (gece namazı) kıl. Rabbinin, seni bir Makam-ı Mahmud’a (ahiretteki Şefaat Makamına) göndermesi yakındır....
İsra Suresi, 79. Ayet:
Gecenin bir bölümünde uykudan kalk da sana has, fazladan bir namazı, onunla (Kur'ân ile) kıl. Umulur ki Rabbin seni MAKAM-I MAH-MÛD'a (=Övülmeğe lâyık makama, Şefaat makamına) eriştirir....
İsra Suresi, 79. Ayet:
Gecenin bir kısmında da sadece sana mahsus bir nafile olmak üzere uykudan kalk, Kur'ân ile teheccüd namazı kıl, Rabbinin seni bir makam-ı mahmud'a (şefaat makamına) göndermesi kesindir....
İsra Suresi, 79. Ayet:
Ve geceleyin kalk, sana mahsus bir nafile olmak üzere gece namaz kıl. Ümitvar ol ki, Rabbin seni bir makamı Mahmud'a gönderecektir....
Məryəm Suresi, 52. Ayet:
Ona Tur'un sağ tarafından (benliğinin sağ yanı, hakikatinden) nida ettik ve Onu neciy olarak (hakikatinin seslenişini duyacağı makama) kurb makamına erdirdik....
Məryəm Suresi, 52. Ayet:
Hem ona Tûrun canibi eymeninden nidâ ettik, hem de onu makamı münacatta mertebei kurbe erdirdik...
Məryəm Suresi, 52. Ayet:
Biz hem ona Tur'un sağ tarafından seslendik hem de onu yakarış makamında yakınlık mertebesine erdirdik....
Məryəm Suresi, 57. Ayet:
Biz Onu yücelik makamına yükselttik!...
Məryəm Suresi, 73. Ayet:
Kendilerine âyetlerimiz ayan beyan okunduğu zaman inkâr edenler, iman edenlere: İki topluluktan hangisinin (hangimizin) mevki ve makamı daha iyi, meclis ve topluluğu daha güzeldir? dediler....
Məryəm Suresi, 73. Ayet:
Kendilerine açık seçik âyetlerimiz okunduğu zaman, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar ile küfre sapanlar, iman edenlere: 'İki zümreden hangisinin mevki ve makamı daha hayırlı, danışma meclisleri daha güzeldir?' derler....
Məryəm Suresi, 73. Ayet:
Ayetlerimiz kendilerine apacik okundugu zaman inkar edenler inananlara: «Bu iki takimin hangisinin makami daha iyi ve yeri daha guzeldir?» derler....
Məryəm Suresi, 73. Ayet:
Âyetlerimiz kendilerine açık seçik okunduğu zaman o inkâr edenler, imân edenlere derler ki, «bu iki topluluktan hangisinin makamı daha iyi, meclis ve mahfilce daha güzeldir?»...
Məryəm Suresi, 73. Ayet:
Ayetlerimiz kendilerine apaçık okunduğu zaman inkar edenler inananlara: 'Bu iki takımın hangisinin makamı daha iyi ve yeri daha güzeldir?' derler....
Məryəm Suresi, 73. Ayet:
Kendilerine âyetlerimiz ayan beyan okunduğu zaman inkâr edenler, iman edenlere: İki topluluktan hangisinin (hangimizin) mevki ve makamı daha iyi, meclis ve topluluğu daha güzeldir? dediler....
Məryəm Suresi, 73. Ayet:
Ayetlerimiz kendilerine açıkça okunduğu zaman; küfreden o adamlar mü'minlere: Bu iki takım insanın hangisinin makamı daha iyi ve yeri daha güzeldir? derler....
Məryəm Suresi, 73. Ayet:
Âyetlerimiz kendilerine açık açık okunduğu zaman kâfirler iman edenlere: “Bu iki topluluktan hangisinin mevki ve makamı daha hayırlı, meclis ve topluluğu daha güzeldir?” dediler....
Məryəm Suresi, 73. Ayet:
Ayetlerimiz kendilerine okununca, kafir olanlar iman edenlere: -Bu iki gruptan hangisinin makamı daha iyi ve yeri daha güzeldir? dediler....
Məryəm Suresi, 73. Ayet:
Âyetlerimiz kendilerine açık açık okunduğu zaman o kâfirler iman edenlere dediler ki: (Bu uhrevî ve manevî halleri bir tarafa bırakalım, dünya hayatının realitesine bakalım) "Bu iki zümreden, mümin ve kâfirlerden hangisinin makamı daha üstün, grup ve topluluğu daha muteberdir?"...
Məryəm Suresi, 73. Ayet:
Onlara açık açık âyetlerimiz okunduğu zaman, inkâr edenler, inananlar için "İki topluluktan hangisinin makamı daha hayırlı, meclisi (mevkii) daha güzeldir?" derler....
Məryəm Suresi, 75. Ayet:
De ki: Kim sapıklıkta ise, çok merhametli olan Allah ona mühlet versin! Nihayet kendilerine vâdolunan şeyi -ya azabı (müminler karşısında yenilgiyi) veya kıyameti- gördükleri zaman, mevki ve makamı daha kötü ve askeri daha zayıf olanın kim olduğunu öğreneceklerdir....
Məryəm Suresi, 75. Ayet:
De ki: Kim sapıklıkta ise, çok merhametli olan Allah ona mühlet versin! Nihayet kendilerine vâdolunan şeyi -ya azabı (müminler karşısında yenilgiyi), veya kıyameti- gördükleri zaman, mevki ve makamı daha kötü ve askeri daha zayıf olanın kim olduğunu öğreneceklerdir....
Taha Suresi, 5. Ayet:
Rahmet sahibi, Rahman olan Allah Arş üzerinde, sınırsız kudret ve iktidar makamında hükümranlığını kurdu....
Taha Suresi, 40. Ayet:
'Hani kız kardeşin Firavun’un sarayına gidecek: 'Ona bakacak birini size bulayım mı?' diyecekti. Böylece seni tekrar annene ver-dik ki, gözü aydın olsun, mutlu olsun, kederlenmesin. Sen, bir de, adam öldürdün. Seni gamdan, endişeden kurtardık. Seni belâ ve musibetlerle imtihan ettik. Bu sebeple, yıllarca Medyen Halkı arasında yaşadın. Sonra takdire göre, peygamberlik makamına geldin, ey Mûsâ!'...
Taha Suresi, 123. Ayet:
(yani onlara şöyle) dedi: "Birbirinize düşman olarak hepiniz topluca inin bu (safiyet/arınmışlık) makamından! Bununla birlikte, muhakkak ki, size Benden doğru yol bilgisi gelecektir: kim ki Benim doğru yol öğretimi izlerse yoldan sapmayacak ve bedbaht olmayacaktır....
Ənbiya Suresi, 22. Ayet:
Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka ilâhlar olsaydı, yer ve göklerin nizamı, düzeni, dengesi bozulurdu. Arş’ın, sınırsız kudret ve iktidar makamının Rabbi olan Allah onların yakıştırdığı sıfatlardan münezzehtir....
Həcc Suresi, 21. Ayet:
Ve lehum
makâmı
u min hadîd(hadîdin)....
Həcc Suresi, 21. Ayet:
1.
ve lehum
: ve onlar için (vardır)
2.
makâmı
u
: kamçılar
3.
min hadîdin
: demirden
...
Həcc Suresi, 41. Ayet:
Onlar ki, eğer onları yeryüzünde yerleştirirsek (bir makamı iktidara getirirsek) namazı dosdoğru kılarlar ve zekâtı verirler ve ma'ruf ile emrederler ve münkerden nehyeylerler ve bütün işlerin akibeti ise Allah Teâlâ'ya aittir....
Həcc Suresi, 54. Ayet:
Ve kendilerine ilim verilenlerin, onun (irşad makamının, Velî Resûl'ün, Nebî Resûl'ün) söylediklerinin Rabbinden bir hak olduğunu bilmeleri, O'na îmân etmeleri, onların kalplerinin O'nu (Allah'ı) idrak etmesi (kalplerinden ekinnetin alınıp yerine ihbat sistemi konarak kalplerin mutmain olması) içindir. Muhakkak ki Allah, âmenû olanları (Allah'a ulaşmayı dileyenleri) mutlaka Sıratı Mustakîm'e hidayet edendir....
Həcc Suresi, 56. Ayet:
Mülk, izin günü Allah'ındır. Onların arasında hüküm verecektir. Böylece âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler) ve salih (nefsi tezkiye edici) amel (salâh makamına ulaştıracak amel) yapanlar, naim cennetlerindedirler....
Möminun Suresi, 86. Ayet:
'Yedi kat göklerin yaratıcısı, düzeninin hâkimi, Rabbi ve Büyük Arş’ın, sınırsız kudret ve iktidar makamının Rabbi kimdir?' de....
Möminun Suresi, 116. Ayet:
Hükmü her yerde geçerli ve varlığında şüphe olmayan, gerçek hakan, sultan olan Allah çok yücedir. Hak ilâh yalnızca O’dur. Sınırsız kudret ve iktidar makamı olan yüce Arş’ın Rabbidir....
Möminun Suresi, 116. Ayet:
Öyleyse, artık (bilin ki) Allah yüceler yücesidir; mutlak hüküm ve egemenlik sahibidir; nihai gerçektir; O'ndan başka tanrı yoktur; çok yüce, çok cömert hükümranlık makamının sahibi O'dur!...
Furqan Suresi, 59. Ayet:
Gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde, altı devirde yaratan, sonra Arş üzerinde, sınırsız kudret ve iktidar makamında hükümranlığını kuran, Rahmet sahibi, Rahman olan Allah’tır. Haydi ne soracaksan, o gizli-açık her şeyden haberdar olandan sor, ne dileyeceksen ondan dile....
Furqan Suresi, 66. Ayet:
"Muhakkak ki o yanma durağı ve makamı çok kötüdür!"...
Furqan Suresi, 75. Ayet:
İşte onlara, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamı verilecek, orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır....
Furqan Suresi, 75. Ayet:
İşte onlara, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamı verilecek, orada hürmet ve selamla karşılanacaklardır....
Furqan Suresi, 75. Ayet:
İşte hep bunlar, sabretmelerine karşılık cennetin en yüksek makamı ile mükafatlandırılacaklar; orada sağlık ve selam ile karşılanacaklar....
Şüəra Suresi, 58. Ayet:
Ve kunûzin ve makâmin kerîm(kerîmin)....
Şüəra Suresi, 58. Ayet:
1.
ve kunûzin
: ve hazineler
2.
ve makâmin
: ve makamlar
3.
kerîmin
: kerim, ikram edilmiş, yüksek
...
Nəml Suresi, 26. Ayet:
'Allah’tır Allah! Hak ilâh yalnızca O’dur. Büyük Arş’ın, sınırsız kudret ve iktidar makamının Rabbidir.'...
Nəml Suresi, 39. Ayet:
Kâle ıfrîtun minel cinni ene âtîke bihî kable en tekûme min makâmik(makâmike) ve innî aleyhi le kaviyyun emîn(emînun)....
Nəml Suresi, 39. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
ıfrîtun
: ifrit
3.
min el cinni
: cinlerden
4.
ene
: ben
Nəml Suresi, 39. Ayet:
Cinlerden ifrit: "Sen, makamından kalkmadan önce onu sana getiririm. Muhakkak ki ben, ona (onu gerçekleştirebileceğime) kuvvetle eminim." dedi....
Nəml Suresi, 39. Ayet:
Cinlerden bir ifrit: Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm yeter ve bana güvenebilirsiniz, dedi....
Nəml Suresi, 39. Ayet:
Cinlerden bir İfrit: 'Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm yeter. Bana güvenebilirsiniz.' dedi....
Nəml Suresi, 39. Ayet:
Cinlerden bir ifrit: 'Sen makamından kalkmadan önce ben onu sana getiririm. Gerçekten ben buna gücü yetecek güvenilir biriyim' dedi....
Nəml Suresi, 39. Ayet:
Cinlerden ifrit: "Sen daha makamından kalkmadan, ben onu sana getirebilirim, ben gerçekten buna karşı kesin olarak güvenilir bir güce sahibim." dedi....
Nəml Suresi, 39. Ayet:
Cinlerden bir ifrit: Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm yeter ve bana güvenebilirsiniz, dedi....
Nəml Suresi, 39. Ayet:
Cinden bir ıfrit, ben, dedi: onu sana sen makamından kalkmazdan evvel getiririm ve her halde ben buna karşı kuvvetli bir emînim...
Nəml Suresi, 39. Ayet:
Cinlerden bir ifrit: «Sen makamından kalkmadan önce ben onu sana getiririm. Ve gerçekten bunu yapmaya hem gücüm, hem de güvenim var.» dedi....
Nəml Suresi, 39. Ayet:
Cinlerden bir ifrit, «Sen makamından kalkmadan ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm ve güvenim var.» dedi....
Nəml Suresi, 39. Ayet:
Cinlerden ifrit: "Sen daha makamından kalkmadan, ben onu sana getirebilirim, ben gerçekten buna karşı kesin olarak güvenilir (emiyn) bir güce sahibim" dedi....
Nəml Suresi, 39. Ayet:
Cinlerden bir ifrît: '(Sen, daha) makamından kalkmadan önce, ben onu sana getiririm; ve hakikaten ben, buna gerçekten gücü yeten, (ve bu hususta) güvenilir biriyimdir' dedi....
Nəml Suresi, 39. Ayet:
Cin tâifesinden bir ifrit dedi ki: «Ben onu daha sen makamından kâim olmadan sana getiririm ve şüphe yok ki, ben onun üzerine elbette kuvvetliyim, eminim.»...
Nəml Suresi, 39. Ayet:
Cinlerden bir ifrit: “Sen makamından kalkmadan, ben onu sana getiririm. Gerçekten bu işe gücüm yeter ve benim sözüme güvenilir. ” dedi....
Nəml Suresi, 39. Ayet:
Cinlerden mağrur ve iddiacı bir ifrit: "Ben," dedi, "Sen makamından kalkmadan, onu sana getiririm. Benim onu taşımaya gücüm yeter, hem de zayi etmeden güvenilir tarzda getirecek emin bir kimseyim."...
Nəml Suresi, 39. Ayet:
Cinlerden bir ifrit (kötü bir cin): "Sen makamından kalkmadan önce ben onu sana getiririm, dedi, bunu yapmağa gücüm yeter ve bana güvenilir."...
Nəml Suresi, 39. Ayet:
Cinlerden ifrit: «Sen daha makamından kalkmadan önce, ben onu sana getirebilirim, ben gerçekten buna karşı kesin olarak güvenilir bir güce sahibim.» dedi....
Nəml Suresi, 39. Ayet:
Cinlerden bir ifrit 'Daha sen makamından kalkmadan onu sana getiririm,' dedi. 'Çünkü ben bu konuda güçlü ve güvenilir bir kimseyim.'...
Nəml Suresi, 39. Ayet:
Cinlerden bir ifrit şöyle dedi: "Sen daha makamından kalkmadan, onu sana getirebilirim. Ben bunu yapacak güçteyim ve gerçekten güvenilir biriyim."...
Ənkəbut Suresi, 9. Ayet:
Ve âmenû olanları (salâh makamına ulaşanları) ve salih amel (nefs tasfiyesi) yapanları, mutlaka salihlerin arasına dahil edeceğiz....
Səcdə Suresi, 4. Ayet:
Allah, gökleri, yeri ve bunların arasındaki varlıkları ve imkânları altı günde, altı devirde yaratan, bir de Arş üzerinde, sınırsız kudret ve iktidar makamında, hükümranlığını kurandır. O’nun dışında, kulları durumundakilerden ne bir velî, bir koruyucu, bir otorite, ne de bir aracınız vardır. Hâlâ düşünüp öğüt almayacak mısınız?...
Sad Suresi, 25. Ayet:
Böylece bu konuda ona mağfiret ettik. Muhakkak ki onun, katımızda mutlaka yüksek bir makamı ve güzel bir meabı (sığınağı) vardır....
Sad Suresi, 25. Ayet:
Ve biz de onun bu suçunu örttük ve şüphe yok ki onun, katımızda bir yakınlık derecesi ve dönüp geleceği güzel bir makamı vardı....
Sad Suresi, 25. Ayet:
Sonra bu tutumundan dolayı onu bağışladık. Kuşkusuz yanımızda onun yüksek bir makamı ve güzel bir geleceği vardır....
Sad Suresi, 25. Ayet:
Bu davranışından dolayı onu bağışladık. Yanımızda onun bir yakınlığı, bir değeri var. Cennet’te güzel bir makamı var....
Sad Suresi, 25. Ayet:
Sonra bu tutumundan dolayı onu bağışladık. Kuşkusuz yanımızda onun yüksek bir makamı ve güzel bir geleceği vardır....
Sad Suresi, 25. Ayet:
Böylece onu bağışladık. Yanımızda onun yüksek bir makamı ve güzel bir geleceği vardır....
Sad Suresi, 40. Ayet:
Ve muhakkak ki onun, katımızda mutlaka yüksek bir makamı ve güzel bir meabı (sığınağı) vardır....
Sad Suresi, 40. Ayet:
Ve şüphe yok ki onun, katımızda bir yakınlık derecesi ve dönüp geleceği güzel bir makamı vardı....
Sad Suresi, 40. Ayet:
Onun, bizim katımızda, yakınlığı, büyük bir değeri ve cennette güzel bir makamı var....
Sad Suresi, 40. Ayet:
Doğrusu onun, bizim yanımızda yüksek bir makamı ve güzel bir geleceği vardı....
Zümər Suresi, 75. Ayet:
Melekleri de; Arş'ın (hükümranlık tahtının - El Esmâ özelliklerinin açığa çıkma/seyri makamının) her yanından kuşatmışlar ve Rablerinin hamdini, münezzeh oluşunu dillendirirlerken görürsün. . . Herkes hakkında Hak olarak hükmolunmuş ve: "Hamd, Rabb-ül âlemîn olan Allâh'a aittir" denilmiştir....
Zümər Suresi, 75. Ayet:
Ey takva sahibi mutlu mü’min! Melekleri, Rablerini hamd ile tesbih ederek, Arş’ın, sınırsız kudret ve iktidar makamının etrafını kuşatmış vaziyettelerken görürsün. Artık, kulları arasında hakkaniyet ve adâletle muhakeme yapılıp hüküm icra edilmiş ve herkes tarafından: 'Âlemlerin, bütün varlıkların Rabbi Allah’a hamdolsun' denilmiştir....
Mömin Suresi, 7. Ayet:
Arş’ı, sınırsız kudret ve iktidar makamını yüklenen ve onun çevresinde bulunan melekler, Rablerini hamd ile överek, şükrederek tesbih ederler. O’na iman ederler. İman edenler için bağışlanma dileğinde bulunurlar, koruma kalkanına alınmalarını, affedilmelerini isterler. 'Ey Rabbimiz, her şeyi, rahmetinin ve ilminin içine aldın. Tevbe edenleri, günah işlemekten vazgeçip sana itaate yönelenleri, senin yolunda gidenleri, Kur’ân’ını ve Rasulünün sünnetini uygulayanları koruma kalkanına al, bağışla, o...
Mömin Suresi, 8. Ayet:
1.
rabbe-nâ
: Rabbimiz
2.
ve edhil-hum
: ve onları dahil et
3.
cennâti adnin
: adn cennetleri
4.
elletî
: ki o
Duxan Suresi, 26. Ayet:
Ve zurûin ve makâmin kerîm(kerîmin)....
Duxan Suresi, 26. Ayet:
1.
ve zurûin
: ve ekinler
2.
ve makâmin
: ve mekânlar
3.
kerîmin
: kerim, güzel
...
Duxan Suresi, 51. Ayet:
İnnel muttekîne fî makâmin emîn(emînin)....
Duxan Suresi, 51. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
el muttekîne
: muttekiler, takva sahipleri
3.
fî
: içinde, da
4.
makâmin
: makam, oturula...
Qəmər Suresi, 55. Ayet:
1.
fî mak'adi
: makamında
2.
sıdkın
: sıddıklar, sadıklar
3.
inde
: yanında, katında
4.
melîkin
: melik, padişah, ...
Qəmər Suresi, 55. Ayet:
Kudret Sahibi Melik'in huzurunda, sadıklar makamındadır....
Qəmər Suresi, 55. Ayet:
Gerçeklik makamında, çok kudretli bir büyük padişah katında....
Qəmər Suresi, 55. Ayet:
Çok güçlü, geniş mülk sahibi (Allah)'ın huzurunda doğruluk makamındadırlar....
Qəmər Suresi, 55. Ayet:
Çok kudretli, mülkünün sonu olmayan (Allah)ın yanında doğruluk makamındadırlar....
Qəmər Suresi, 55. Ayet:
Doğruluk makamında kuvvetli kudretli hükümdarın yanındadırlar....
Qəmər Suresi, 55. Ayet:
Çok kudretli, mülkünün sonu olmayan (Tanrı)nın yanında doğruluk makamındadırlar....
Qəmər Suresi, 55. Ayet:
Doğruluk makamında, güçlü bir hükümdarın katındadırlar....
Qəmər Suresi, 55. Ayet:
Onlar sıdk makamında, kudret ve kuvvet sahibi hükümdarın huzurundadırlar....
Qəmər Suresi, 55. Ayet:
Doğruluk makamında, tüm gücü elinde bulunduran bir hükümdarın yanındadırlar....
Qəmər Suresi, 55. Ayet:
Oldukça kudretli, mülkünün sonu olmayan (Allah)'ın yanında doğruluk makamındadırlar....
Rəhman Suresi, 46. Ayet:
Rabbinin makamından korkan kimseler için iki cennet vardır....
Rəhman Suresi, 46. Ayet:
Rabbinin makamından korkan kimse için iki cennet (fiil ve hissediş - mânâ cennetleri) vardır....
Rəhman Suresi, 46. Ayet:
Rabbin makamından korkan kimse için ise iki cennet vardır....
Rəhman Suresi, 46. Ayet:
Rabbı'nın (hüküm ve adalet) makamından korkan kimseye iki Cennet vardır....
Rəhman Suresi, 46. Ayet:
Rabbının makamından korkan kimseye iki Cennet raygân...
Rəhman Suresi, 46. Ayet:
Rabbinin makamından korkan kimselere iki cennet vardır;...
Rəhman Suresi, 46. Ayet:
Rabbinin makamından korkan kimselere iki cennet vardır....
Rəhman Suresi, 46. Ayet:
Rabbin makamından korkan kimse için ise iki cennet vardır....
Rəhman Suresi, 46. Ayet:
Rabbının makamından korkana iki cennet vardır....
Rəhman Suresi, 46. Ayet:
(46-47) Ve Rabbinin makamından korkan kimse için iki cennet vardır. Artık Rabbinizin hangi nîmetlerini tekzîp edersiniz?...
Rəhman Suresi, 46. Ayet:
Rabbinin makamından korkanlara iki cennet vardır....
Rəhman Suresi, 46. Ayet:
Rabbin makamından korkan kimse için ise iki Cennet vardır....
Rəhman Suresi, 46. Ayet:
Rabbinin makamından korkan kimseye iki cennet var....
Rəhman Suresi, 47. Ayet:
(46-47) Ve Rabbinin makamından korkan kimse için iki cennet vardır. Artık Rabbinizin hangi nîmetlerini tekzîp edersiniz?...
Hədid Suresi, 4. Ayet:
O gökleri ve yeri altı günde, altı devirde yaratandır. Sonra Arş üzerinde sınırsız kudret ve iktidar makamında hükümranlığını kurandır. Yere atılan tohumu, yere düşen yağmuru bilir, yerden çıkan ekini, suyu ve madenleri bilir. Gökten ineni bilir, gökte yükseleni bilir. Nerede olsanız, Allah orda sizinle beraberdir. Allah işlediğiniz amelleri biliyor, görüyor....
Təhrim Suresi, 1. Ayet:
Ey Peygamber! Niçin eşlerini memnun etmek için sen kendini sıkıntıya sokup Allah’ın sana helâl kıldığı şeyleri nefsine âdeta haram kılıyor, kendini onlardan mahrum bırakıyorsun? Bilirsin ki Allah gafûrdur, rahîmdir (senin bu zelleni de bağışlar. Sana olan bu târizi, senin yüce makamını titizlikle korumasındandır)....
Haqqə Suresi, 17. Ayet:
Melekler göğün etrafındadır. O gün, Rabbinin Arş’ını, sınırsız kudret ve iktidar makamını, bunların üstünde sekiz melek taşır....
Naziat Suresi, 40. Ayet:
Ve fakat, kim Rabbinin makamından korkmuş ve nefsini heveslerinden nehyetmiş ise (heveslerine uymamışsa)....
Naziat Suresi, 40. Ayet:
Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştırmış kimse için,...
Naziat Suresi, 40. Ayet:
Rabbinin makamından korkan ve nefsini boş geçici sonsuzlukta hiçbir getirisi olmayan davranışlardan koruyana gelince;...
Naziat Suresi, 40. Ayet:
Kim de Rabbinin makamından [2] korkar ve nefsini kötü arzularından alıkoyarsa,...
Naziat Suresi, 40. Ayet:
Kim Rabbinin makamından korkar ve nefsi heva (istek ve tutkular)dan sakındırırsa,...
Naziat Suresi, 40. Ayet:
Fakat her kim de Rabbinin makamından korkmuş ve nefsi, şehevattan alıkoymuşsa,...
Naziat Suresi, 40. Ayet:
(40-41) Kim de Rabbının (yüce) makamından korkmuş da nefsini havaî şeylerden alıkoymuşsa, şüphesiz ki Cennet onun varacağı yerdir....
Naziat Suresi, 40. Ayet:
(40-41) Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştıran için ise şüphesiz cennet yegâne barınaktır....
Naziat Suresi, 40. Ayet:
Rabbinin makamına karşı saygı duyan ve kendini kötü arzulardan alıkoyanlara gelince...
Naziat Suresi, 40. Ayet:
Her kim de rabbının makamından korkmuş ve nefsi hevadan nehy eylemiş ise...
Naziat Suresi, 40. Ayet:
Her kim de Rabbinin makamından korkmuş, nefsini kötü arzulardan engellemişse,...
Naziat Suresi, 40. Ayet:
Kim rabbinin makamından korkar ve nefsi hevadan sakındırırsa,...
Naziat Suresi, 40. Ayet:
(40-41) Kim de (kıyâmet günü) Rabbisinin makamından (huzûrunda durmaktan)korkmuş ve nefsi(ni), (kötü) arzulardan men' etmişse, artık şübhesiz (o kimse için) varılacak olan yer, ancak Cennettir!...
Naziat Suresi, 40. Ayet:
Kim de Rabbının makamından korkup da nefsini heveslerden alıkoyduysa;...
Naziat Suresi, 40. Ayet:
Fakat kim ki, Rabbinin makamından korkmuş ve nefsini hevâdan nehyetmiş ise....
Naziat Suresi, 40. Ayet:
Ama, kim de Rabbinin makamından korkup, kendisini heveslerine uymaktan alıkoymuşsa.....
Naziat Suresi, 40. Ayet:
Kim de Rabbinin makamından korkar ve nefsi de heva (istek ve tutkular)dan sakındırırsa,...
Naziat Suresi, 41. Ayet:
(40-41) Kim de Rabbının (yüce) makamından korkmuş da nefsini havaî şeylerden alıkoymuşsa, şüphesiz ki Cennet onun varacağı yerdir....
Naziat Suresi, 41. Ayet:
(40-41) Rabbinin makamından korkan ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştıran için ise şüphesiz cennet yegâne barınaktır....
Naziat Suresi, 41. Ayet:
(40-41) Kim de (kıyâmet günü) Rabbisinin makamından (huzûrunda durmaktan)korkmuş ve nefsi(ni), (kötü) arzulardan men' etmişse, artık şübhesiz (o kimse için) varılacak olan yer, ancak Cennettir!...
Təkvir Suresi, 20. Ayet:
Arş’ın, sınırsız kudret ve iktidar makamının sahibinin yanında güçlü ve itibarlı bir elçinin dilinden size ulaşan ilâhi bir kelâmdır....
Bürüc Suresi, 15. Ayet:
Yüce Arş’ın, sınırsız kudret ve iktidar makamının sahibidir....
Duha Suresi, 5. Ayet:
İleride (kıyamet günü), Rabbin sana (şefaat makamını) verecek de hoşnud olacaksın....
Beyyinə Suresi, 8. Ayet:
Bunların Rab’leri nezdindeki ödülleri içinden ırmaklar akan, hem de devamlı kalmak üzere girecekleri, Adn cennetleridir. Allah onlardan, onlar da Allah’tan râzı olmuşlardır. İşte bu rıza makamı da Rabbine saygı duyanlarındır....
Saffat Suresi, 164. Ayet:
Ve bizden (hiç) kimse yoktur ki, onun bilinen bir makamı olmasın....
Saffat Suresi, 164. Ayet:
(Melekler derler ki:) “Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır.”...
Saffat Suresi, 164. Ayet:
Ve melekler derler ki: Bizden hiçbir fert yoktur ki onun malûm ve muayyen bir makamı olmasın....
Saffat Suresi, 164. Ayet:
Melekler: 'Bizim her birimizin, belirli bir makamı var' derler....
Saffat Suresi, 164. Ayet:
(Melekler derler ki): 'Bizim her birimizin belli bir makamı vardır....
Saffat Suresi, 164. Ayet:
(164-16) 6 Melekler soyle derler: «Bizim herbirimizin bilinen bir makami vardir. suphesiz biz sira sira duranlariz, suphesiz biz Allah'i tesbih edenleriz.»...
Saffat Suresi, 164. Ayet:
(164-166) Melekler şöyle derler: 'Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız, şüphesiz biz Allah'ı tesbih edenleriz.'...
Saffat Suresi, 164. Ayet:
Bizden ise her birimiz için bir makamı ma'lûm vardır...
Saffat Suresi, 164. Ayet:
(Melekler): «Bizden her birimizin belli bir makamı vardır....
Saffat Suresi, 164. Ayet:
(164-166) (Melekler): «Bizden her birimizin belli bir makamı vardır. Biziz o saf saf dizilenler, biziz! Biziz o tesbih edenler, biziz!» derler....
Saffat Suresi, 164. Ayet:
Melekler: «Bizim içimizden herkesin belli makamı vardır.»...
Saffat Suresi, 164. Ayet:
Bizim her birimizin belirli bir makamı vardır....
Saffat Suresi, 164. Ayet:
"Bizim her birimizin belli bir makamı ve yeri vardır....
Saffat Suresi, 164. Ayet:
"Bizden herkesin belli bir
makâmı
vardır."...
Saffat Suresi, 164. Ayet:
Melekler derler ki: 'Herbirimizin belirli bir makamı vardır....
Saffat Suresi, 164. Ayet:
Bizim, istisnasız herbirimizin bilinen bir makamı vardır....
Saffat Suresi, 165. Ayet:
(164-16) 6 Melekler soyle derler: «Bizim herbirimizin bilinen bir makami vardir. suphesiz biz sira sira duranlariz, suphesiz biz Allah'i tesbih edenleriz.»...
Saffat Suresi, 165. Ayet:
(164-166) Melekler şöyle derler: 'Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız, şüphesiz biz Allah'ı tesbih edenleriz.'...
Saffat Suresi, 165. Ayet:
(164-166) (Melekler): «Bizden her birimizin belli bir makamı vardır. Biziz o saf saf dizilenler, biziz! Biziz o tesbih edenler, biziz!» derler....
Saffat Suresi, 166. Ayet:
(164-16) 6 Melekler soyle derler: «Bizim herbirimizin bilinen bir makami vardir. suphesiz biz sira sira duranlariz, suphesiz biz Allah'i tesbih edenleriz.»...
Saffat Suresi, 166. Ayet:
(164-166) Melekler şöyle derler: 'Bizim her birimizin bilinen bir makamı vardır. Şüphesiz biz sıra sıra duranlarız, şüphesiz biz Allah'ı tesbih edenleriz.'...
Saffat Suresi, 166. Ayet:
(164-166) (Melekler): «Bizden her birimizin belli bir makamı vardır. Biziz o saf saf dizilenler, biziz! Biziz o tesbih edenler, biziz!» derler....
Zuxruf Suresi, 82. Ayet:
'Göklerin ve yerin yaratıcısı, düzeninin hâkimi Rabbini, Arş’ın, sınırsız kudret ve iktidar makamının Rabbini onların yakıştırdıkları şeylerden tenzih ederim.'...
Məryəm Suresi, 11. Ayet:
"Zekeriyyâ, bunun üzerine mihraptan; özel makamından toplumunun karşısına çıkıp onlara, daima/her zaman Allah'ı tüm noksanlıklardan arındırmalarını işaret etti. “"...
Nəml Suresi, 39. Ayet:
Cinlerden bir ifrit, “Sen makamından kalkmadan önce ben onu sana getiririm. Ve hiç şüphesiz ben onun üzerine güçlü ve güvenilirim” dedi. ...
Yunus Suresi, 71. Ayet:
(71,72) "Bir de onlara Nûh'un önemli haberlerini oku: Hani o toplumuna: “Ey toplumum! Eğer benim makamım; görevli oluşum, size karşı çıkışım ve Allah'ın âyetleriyle öğüt verişim size ağır geliyorsa, şunu bilin ki, ben, işin sonucunu yalnızca Allah'a bırakmışımdır. Artık siz ve ortaklarınız her ne yapacaksanız toplanıp bütün gücünüzle karar veriniz. Sonra bu işiniz size dert olmasın. Sonra bana gerçekleştirin, bana süre de tanımayın. Sonra da eğer yüz çevirirseniz; zaten ben sizden bir ücret iste...
Yunus Suresi, 72. Ayet:
(71,72) "Bir de onlara Nûh'un önemli haberlerini oku: Hani o toplumuna: “Ey toplumum! Eğer benim makamım; görevli oluşum, size karşı çıkışım ve Allah'ın âyetleriyle öğüt verişim size ağır geliyorsa, şunu bilin ki, ben, işin sonucunu yalnızca Allah'a bırakmışımdır. Artık siz ve ortaklarınız her ne yapacaksanız toplanıp bütün gücünüzle karar veriniz. Sonra bu işiniz size dert olmasın. Sonra bana gerçekleştirin, bana süre de tanımayın. Sonra da eğer yüz çevirirseniz; zaten ben sizden bir ücret iste...
Saffat Suresi, 164. Ayet:
(164-166) Ve “Bizden her birimizin kesinlikle belli bir makamı vardır. Ve biz kesinlikle saf saf dizilenlerin/ dizenlerin ta kendisiyiz. Biz, Allah'ı noksanlıklardan arındıranların da ta kendisiyiz”. ...
Saffat Suresi, 165. Ayet:
(164-166) Ve “Bizden her birimizin kesinlikle belli bir makamı vardır. Ve biz kesinlikle saf saf dizilenlerin/ dizenlerin ta kendisiyiz. Biz, Allah'ı noksanlıklardan arındıranların da ta kendisiyiz”. ...
Saffat Suresi, 166. Ayet:
(164-166) Ve “Bizden her birimizin kesinlikle belli bir makamı vardır. Ve biz kesinlikle saf saf dizilenlerin/ dizenlerin ta kendisiyiz. Biz, Allah'ı noksanlıklardan arındıranların da ta kendisiyiz”. ...
İbrahim Suresi, 13. Ayet:
(13,14) "Ve kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseler, elçilerine: “Ya sizi kesinlikle yurdumuzdan çıkaracağız, ya da kesinlikle bizim dinimize/ yaşam tarzımıza döneceksiniz!” dediler. Rableri de elçilerine: “Biz şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanları kesinlikle değişime/ yıkıma uğratacağız ve onlardan sonra sizi kesinlikle o yere yerleştireceğiz. Bu, makamımdan ve tehdidimden korkan içindir” diye vahyetti. "...
İbrahim Suresi, 14. Ayet:
(13,14) "Ve kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseler, elçilerine: “Ya sizi kesinlikle yurdumuzdan çıkaracağız, ya da kesinlikle bizim dinimize/ yaşam tarzımıza döneceksiniz!” dediler. Rableri de elçilerine: “Biz şirk koşarak yanlış; kendi zararlarına iş yapanları kesinlikle değişime/ yıkıma uğratacağız ve onlardan sonra sizi kesinlikle o yere yerleştireceğiz. Bu, makamımdan ve tehdidimden korkan içindir” diye vahyetti. "...
Möminun Suresi, 116. Ayet:
İşte gerçek sahip, yönetici Allah, yüceler yücesidir. O'ndan başka ilâh diye bir şey yoktur. O, saygın, en büyük yönetim makamının Rabbidir. ...
Haqqə Suresi, 13. Ayet:
(13-17) "Sûr'a bir tek üfleme üflendiği, yeryüzü ve dağlar yerlerinden kaldırılıp bir çarpışla birbirine çarpılarak darmadağın olduğu zaman, işte o gün, “o olay” olmuştur. Ve gök yarılmıştır, artık o, o gün dayanaksızdır. Tüm güçler, semanın çevresindedirler. O gün Rabbinin büyük tahtını; varlığını birliğini, yüceliğini, en yüksek makamın sahibi olduğunu, yok edilen eski varlıkların yerine yaratılan, daha iyi, daha mükemmel yeni varlıklar yansıtırlar. "...
Haqqə Suresi, 14. Ayet:
(13-17) "Sûr'a bir tek üfleme üflendiği, yeryüzü ve dağlar yerlerinden kaldırılıp bir çarpışla birbirine çarpılarak darmadağın olduğu zaman, işte o gün, “o olay” olmuştur. Ve gök yarılmıştır, artık o, o gün dayanaksızdır. Tüm güçler, semanın çevresindedirler. O gün Rabbinin büyük tahtını; varlığını birliğini, yüceliğini, en yüksek makamın sahibi olduğunu, yok edilen eski varlıkların yerine yaratılan, daha iyi, daha mükemmel yeni varlıklar yansıtırlar. "...
Haqqə Suresi, 15. Ayet:
(13-17) "Sûr'a bir tek üfleme üflendiği, yeryüzü ve dağlar yerlerinden kaldırılıp bir çarpışla birbirine çarpılarak darmadağın olduğu zaman, işte o gün, “o olay” olmuştur. Ve gök yarılmıştır, artık o, o gün dayanaksızdır. Tüm güçler, semanın çevresindedirler. O gün Rabbinin büyük tahtını; varlığını birliğini, yüceliğini, en yüksek makamın sahibi olduğunu, yok edilen eski varlıkların yerine yaratılan, daha iyi, daha mükemmel yeni varlıklar yansıtırlar. "...
Haqqə Suresi, 16. Ayet:
(13-17) "Sûr'a bir tek üfleme üflendiği, yeryüzü ve dağlar yerlerinden kaldırılıp bir çarpışla birbirine çarpılarak darmadağın olduğu zaman, işte o gün, “o olay” olmuştur. Ve gök yarılmıştır, artık o, o gün dayanaksızdır. Tüm güçler, semanın çevresindedirler. O gün Rabbinin büyük tahtını; varlığını birliğini, yüceliğini, en yüksek makamın sahibi olduğunu, yok edilen eski varlıkların yerine yaratılan, daha iyi, daha mükemmel yeni varlıklar yansıtırlar. "...
Haqqə Suresi, 17. Ayet:
(13-17) "Sûr'a bir tek üfleme üflendiği, yeryüzü ve dağlar yerlerinden kaldırılıp bir çarpışla birbirine çarpılarak darmadağın olduğu zaman, işte o gün, “o olay” olmuştur. Ve gök yarılmıştır, artık o, o gün dayanaksızdır. Tüm güçler, semanın çevresindedirler. O gün Rabbinin büyük tahtını; varlığını birliğini, yüceliğini, en yüksek makamın sahibi olduğunu, yok edilen eski varlıkların yerine yaratılan, daha iyi, daha mükemmel yeni varlıklar yansıtırlar. "...
Naziat Suresi, 40. Ayet:
(40,41) "Rabbinin makamından korkan ve kendini boş-iğreti arzudan meneden kimseye gelince; artık, hiç şüphesiz cennet, barınağın ta kendisidir. "...
Naziat Suresi, 41. Ayet:
(40,41) "Rabbinin makamından korkan ve kendini boş-iğreti arzudan meneden kimseye gelince; artık, hiç şüphesiz cennet, barınağın ta kendisidir. "...
Rəhman Suresi, 46. Ayet:
Ve Rabbinin makamından korkan kimseler için iki cennet vardır. ...
Səcdə Suresi, 4. Ayet:
Gökleri, yeri ve bu ikisi arasındakileri altı aşamada yaratan, sonra da hükümranlık makamına kurulan Allah'tır; (hesap günü) sizi O'ndan koruyacak ne bir dost ne de bir kayırıcı bulamazsınız: peki, hala ders almayacak mısınız?...
Mömin Suresi, 15. Ayet:
O, yüce sıfatlarla muttasıf, mahlûkata benzemekten münezzeh olan, Arş’ın, sınırsız kudret ve iktidar makamının sahibi Allah, hesapların görüleceği buluşma gününün, kıyametin dehşetini haber vermek için, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kullarından bazılarına, var ettiği, koruduğu aslî düzenin bir bölümü olan, tabiî, dinî, sosyal, siyasî, ekonomik ve idarî düzeni içeren, ihya eden, insanları ve toplumları pislikten arındıran vahyi, Kur’...