Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Hud Suresi, 87. Ayet:
Onlar (istehza edərək) dedilər: “Ey Şüeyb! Atalarımızın ibadət etdiklərindən, yaxud
mallarımız
ı istədiyimiz kimi xərcləməkdən imtina etməyimizi namazınmı sənə əmr edir? Həqiqətən, sən yumşaq ürəklisən, çox ağıllısan!”...
Yusif Suresi, 65. Ayet:
Onlar yüklərini açdıqları zaman (mübadilə üçün apardıqları) mallarının geri qaytarıldığını gördülər və belə dedilər: “Ay ata, daha nə istəyirik?! Budur, öz
mallarımız
da bizə geri qaytarılıb. Bununla ailəmizə yenə ərzaq gətirərik və qardaşımızı da qoruyarıq. Bir dəvə yükü ərzaq da artıq alarıq. (Çünki indi gətirdiyimiz) bu ərzaqın miqdarı çox azdır”....
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Bədəvi ərəblərdən geridə qalanlar sənə: “
Mallarımız
və ailələrimiz bizi (döyüş üçün səfərə çıxmaqdan) yayındırdı. Ona görə də Allahdan bizim bağışlanmağımızı dilə!” - deyəcəklər. Onlar dilləri ilə qəlblərində olmayanı deyirlər. De: “Əgər Allah sizə bir zərər, yaxud xeyir vermək istəsə, kim Ona qarşı çıxa bilər?! Xeyr! Allah sizin etdiklərinizdən xəbərdardır....
Hud Suresi, 87. Ayet:
Onlar (istehza ilə) dedilər: “Ey Şüeyb! Atalarımızın tapındığı bütləri tərk etməyimizi,
mallarımız
la istədiyimiz kimi hərəkət etməkdən vaz keçməyimizi sənə namazınmı (dininmi) əmr edir? Sən doğrudan da, həlim xasiyyətlisən, çox ağıllısan!”...
Yusif Suresi, 65. Ayet:
Onlar yüklərini açdıqda mallarının özlərinə qaytarıldığını görüb dedilər: “Ata! Daha nə istəyirik? Bu bizim özümüzə qaytarılmış
mallarımız
dır. Biz (onun vasitəsilə) ailəmizə bir daha ərzaq alıb gətirər, qardaşımızı qoruyar və (ərzağımızın üstünə) bir dəvə yükü də ərzaq artırarıq. Bu (əvvəlcə gətirdiyimiz) isə az bir ərzaqdır!”...
Hud Suresi, 87. Ayet:
Dediler ki: "Ey Şu'ayb! Atalarımızın kulluk ettiklerini bırakmamızı;
mallarımız
ı, istediğimiz gibi kullanmaktan vazgeçmemizi senin salatın mı buyuruyor? Oysaki sen yumuşak huylu, aklı başında bir adamsın."...
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Bedevi Araplardan geri kalanlar, sana: "
Mallarımız
ve ailemiz bizim seninle gelmemize engel oldu. Haydi, Allah'tan bağışlanmamızı dile." diyecekler. Onlar, kalplerinde olmayanı dilleri ile söylüyorlar. De ki: "Eğer Allah, size bir zarar veya yarar dilerse, buna kim engel olabilir?" Bilakis, Allah, yaptıklarınızdan haberdardır....
Hud Suresi, 87. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
yâ şuaybu
: ey Şuayb
3.
e salâtu-ke
: senin namazın mı
4.
te'muru-ke
: sana emrediyor
Hud Suresi, 87. Ayet:
“Ya Şuayb! Babalarımızın ibadet ettiği şeyleri ve de
mallarımız
konusunda dilediğimizi yapmayı terketmemizi sana namazın mı emrediyor? Muhakkak ki sen, halimsin, reşidsin (rüşde erensin, irşad edensin).” dediler....
Hud Suresi, 87. Ayet:
Dediler ki: “Ey Şu'ayb! Babalarımızın taptığını, yahut
mallarımız
hakkında dilediğimizi yapmayı terk etmemizi sana namazın mı emrediyor. Oysa sen gerçekten yumuşak huylu ve aklı başında bir adamsın.”...
Hud Suresi, 87. Ayet:
Ey Şuayb dediler, kıldığın namaz mı, tuttuğun din mi emrediyor sana da bizi atalarımızın taptıklarından vazgeçirmeye uğraşıyor,
mallarımız
ı da dilediğimiz gibi tasarruf etmemize mâni olmaya kalkışıyorsun? Halbuki sen, şüphe yok ki halîm selim ve aklı başında bir adamsın....
Hud Suresi, 87. Ayet:
Dediler ki: Ey Şuayb! Babalarımızın taptıklarını (putları), yahut
mallarımız
hususunda dilediğimizi yapmayı terketmemizi sana namazın mı emrediyor? Oysa sen yumuşak huylu ve çok akıllısın!...
Hud Suresi, 87. Ayet:
Dediler ki: "Yâ Şuayb. . . Yöneldiğin mi sana emrediyor, atalarımızın tapındıklarına tapınmamamızı ya da
mallarımız
da dilediğimiz gibi tasarruf etmememizi! Muhakkak ki sen Haliym'sin, Reşiyd'sin. "...
Hud Suresi, 87. Ayet:
Onlar: 'Ey Şuayb, atalarımızın taptıklarını terketmemizi veya
mallarımız
la ilgili Allah’ın sünnetinin, düzeninin yasaları ve iradesinin tecellileri içinde dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi, sana namazın (dinin) mi emrediyor? Çünkü sen ihtiraslarına hâkim, güçlü, temkinli, müsamahakâr, aklı başında bir adamsın.' dediler....
Hud Suresi, 87. Ayet:
Onlar şöyle dediler: 'Ey Şuayb! Bizim babalarımızın taptıklarını bırakmamızı yahut
mallarımız
da istediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi sana namazın mı emrediyor? Doğrusu sen yufka yürekli, akıllı birisin!'...
Hud Suresi, 87. Ayet:
Dediler ki: "Ey Şuayb, atalarımızın taptığı şeyleri bırakmamızı ya da
mallarımız
konusunda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi senin namazın mı emrediyor? Çünkü sen, gerçekte yumuşak huylu, aklı başında (reşid bir adam)sın."...
Hud Suresi, 87. Ayet:
«Ey µuayb! Babalarimizin taptigini birakmamizi emreden veya mallarimizi istedigimiz gibi kullanmamizi meneden senin namazin midir? Sen dogrusu akli basinda, yumusak huylu birisin» dediler....
Hud Suresi, 87. Ayet:
Onlar, «ey Şuâyb,» dediler, «babalarımızın taptığını terketmemizi veya kendi
mallarımız
da dilediğimizi yapmamızı bırakıvermemizi senin namazın mı emrediyor? Şüphesiz ki sen, yumuşak huylusun, doğru bir kimsesin, aklı basındasın.»...
Hud Suresi, 87. Ayet:
'Ey Şuayb! Babalarımızın taptığını bırakmamızı emreden veya
mallarımız
ı istediğimiz gibi kullanmamızı meneden senin namazın mıdır? Sen doğrusu aklı başında, yumuşak huylu birisin' dediler....
Hud Suresi, 87. Ayet:
Dediler ki: Ey Şuayb! Babalarımızın taptıklarını (putları), yahut
mallarımız
hususunda dilediğimizi yapmayı terketmemizi sana namazın mı emrediyor? Oysa sen yumuşak huylu ve çok akıllısın!...
Hud Suresi, 87. Ayet:
Ya Şuayb, dediler: atalarımızın taptıklarını terketmemizi veya
mallarımız
da dilediğimizi yapmamızı sana namazın mı emrediyor? Her halde sen, çok uslu akıllısın...
Hud Suresi, 87. Ayet:
Onlar: «Ey Şu'ayb, atalarımızın taptıklarını terketmemizi veya
mallarımız
hususunda dilediğimizi yapmamamızı sana namazın mı emrediyor? Herhalde sen çok uslu ve akıllısın !» dediler....
Hud Suresi, 87. Ayet:
Dediler ki; «Ey Şu'ayb, atalarımızın taptıklarını terketmemizi veya
mallarımız
da dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi sana namazın mı emrediyor? Oysa ki sen yumuşak huylusun ve aklı başında bir adamsın.»...
Hud Suresi, 87. Ayet:
Soydaşları dedi ki; «Ey Şuayb, atalarımızın taptıkları ilahlara tapmayı bırakmamızı ve
mallarımız
konusunda dilediğimiz tasarrufları yapmaktan kaçınmamızı emreden, empoze eden faktör, şu kıldığın namaz mıdır? Aslında sen yumuşak huylu, uslu ve aklı başında bir adamsın.»...
Hud Suresi, 87. Ayet:
Dediler ki: "Ey Şuayb, atalarımızın taptığı şeyleri bırakmamızı ya da
mallarımız
konusunda dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi senin namazın mı buyuruyor? Çünkü sen, gerçekte yumuşak huylu, aklı başında (reşid bir adam)sın."...
Hud Suresi, 87. Ayet:
Dediler ki: «Ey Şuayb, atalarımızın tapdığı şeylerden, yahud
mallarımız
dan ne dilersek onu yapmamızdan vaz geçmemizi sana namazın mı emrediyor? Çünkü sen, muhakkak ki sen (biliyoruz) yumuşak huylu, aklı başında (bir adam) sın». ...
Hud Suresi, 87. Ayet:
Dediler ki: 'Ey Şuayb! Atalarımızın tapmakta oldukları şeylerden, yâhut
mallarımız
hakkında ne diliyorsak yapmaktan vazgeçmemizi, sana namazın mı emrediyor?Şübhesiz ki sen, hakikaten yumuşak huylu, aklı başında bir kimsesin!'...
Hud Suresi, 87. Ayet:
Dediler ki: Ey Şuayb; senin namazın mı bize babalarımızın taptıklarını ve
mallarımız
ı dilediğimiz gibi kullanmamızı men'ediyor? Sen, doğrusu aklı başında, yumuşak huylu birisin....
Hud Suresi, 87. Ayet:
Dediler ki: «Ey Şuayb! Atalarımızın ibadet ettikleri şeyleri veya
mallarımız
da dilediğimizi işlememizi, terk etmemizi sana namazın mı emrediyor? Şüphe yok elbette sen, çok ilim ve akıl sahibisin.»...
Hud Suresi, 87. Ayet:
Dediler ki: “Ey Şuayb! Babalarımızın taptığını bırakmamızı veya
mallarımız
üzerinde dilediğimizi yapmayı terketmemizi sana namazın mı emrediyor? Doğrusu sen yumuşak huylusun, çok akıllısın. ”...
Hud Suresi, 87. Ayet:
Onlar da: -Ey Şuayb, atalarımızın kulluk ettiğini veya
mallarımız
ı istediğimiz gibi kullanmamızı bırakmamızı senin salâtın mı emrediyor? Oysa sen olgun ve yumuşak huylu birisiydin, dediler....
Hud Suresi, 87. Ayet:
"Şuayb!" dediler, "atalarımızın taptıkları tanrılarımızı terketmeyi yahut
mallarımız
ı dilediğimiz gibi kullanmaktan vazgeçmemizi senin namazın mı emrediyor? Aferin, amma da akıllı, uslu bir adamsın ha!"...
Hud Suresi, 87. Ayet:
"Ey Şu'ayb, dediler, senin namazın mı sana, babalarımızın taptığı şeylerden, yahut
mallarımız
üzerinde dilediğimizi yapmaktan vazgeçmemizi emrediyor? Oysa sen, yumuşak huylu, akıllı(bir insan)sın!"...
Hud Suresi, 87. Ayet:
Dediler ki: «Ey Şuayb, senin namazın mı atalarımızın taptığı şeyleri bırakmamızı ya da
mallarımız
konusunda dilediğimiz gibi davranmaktan vaz geçmemizi emretmektedir. Çünkü sen, gerçekte yumuşak huylu, aklı başında (reşid bir adam) sın.»...
Hud Suresi, 87. Ayet:
Dediler ki: "Ey Şuayb! Namazın mı emrediyor sana, atalarımızın tapar olduğunu terk etmemizi yahut
mallarımız
da dilediğimiz gibi davranmaktan vazgeçmemizi? Esasında sen; gerçekten yumuşak huylu, olgun bir insansın."...
Yusif Suresi, 65. Ayet:
Yuklerini acinca karsilik olarak goturdukleri mallarinin kendilerine iade edilmis oldugunu gorduler. «Ey babamiz! Daha ne isteriz; iste mallarimiz da bize iade edilmis; ailemize onunla yine yiyecek getirir, kardesimizi de korur ve bir deve yuku de artÙrmÙs oluruz; esasen bu az bir seydir» dediler....
Yusif Suresi, 65. Ayet:
Yüklerini açınca karşılık olarak götürdükleri mallarının kendilerine iade edilmiş olduğunu gördüler. 'Ey babamız! Daha ne isteriz; işte
mallarımız
da bize iade edilmiş; ailemize onunla yine yiyecek getirir, kardeşimizi de korur ve bir deve yükü de artırmış oluruz; esasen bu az bir şeydir' dediler....
Yusif Suresi, 65. Ayet:
Yüklerini açyıkları vakit; karşılık olarak götürdüklerinin kendilerine iade edilmiş olduğunu gördüler. Dediler ki: Ey babamız, daha ne isteriz, işte
mallarımız
da bize geri verilmiş, onunla ailemize yine zahire getiririz. Kardeşimizi koruruz ve bir deve yükü zahire artırırız. Esasen bu, az bir ölçektir....
Yusif Suresi, 65. Ayet:
Ve neden sonra, denkleri çözdüklerinde, (takas için götürdükleri) malların kendilerine iade edilmiş olduğunu gördüler; "Ey babamız!" dediler, "Başka ne isteyebiliriz? İşte kendi
mallarımız
, olduğu gibi bize bırakılmış! (Eğer Bünyamin'in bizimle gelmesine izin verirsen) bu mallarla ailemize (yeniden) erzak getirebilir, kardeşimizi de (iyi) koruyup gözetir ve (böylece) birer deve yükü zahire fazladan elde etmiş oluruz. Zaten bu (ilk seferde getirdiğimiz) tartıca pek az sayılır"....
Kəhf Suresi, 94. Ayet:
Dediler ki: Ey Zülkarneyn, Ye'cuc'la Me'cuc, yeryüzünde bozgunculuk yapan tâifelerdir, onlarla bizim aramıza bir set yapmak şartıyle sana
mallarımız
dan versek râzı olur musun, yapar mısın?...
Səba Suresi, 35. Ayet:
Yine, “Bizim
mallarımız
ve çocuklarımız daha çoktur. Bize azap edilmeyecektir” demişlerdi....
Səba Suresi, 35. Ayet:
Yine: 'Bizim
mallarımız
ve çocuklarımız daha çok. Biz azaplandırılacak da değiliz' dediler....
Fəth Suresi, 11. Ayet:
1.
se yekûlule-ke
: sana diyecekler
2.
muhallefûne
: arkada kalmış olanlar, geride kalmış olanlar
3.
min el a'râbi
: bedevilerden, göçebe yaşayan Araplar'dan
...
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Araplardan muhallefunlar (geride kalanlar), sana: “
Mallarımız
ve ailelerimiz bizi meşgul etti. Artık bizim için mağfiret dile.” diyecekler. Onlar, kalplerinde olmayanı dilleri ile söylüyorlar. De ki: “Eğer Allah, size bir zarar veya fayda dilerse, bu taktirde sizin için Allah'tan (gelen) bir şeye kim mani olabilir (fayda veya zararı önleyebilir)? Hayır (öyle değil), Allah yaptığınız şeylerden haberdardır.”...
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Bedevîlerin (savaştan) geri bırakılanları sana, “Bizi
mallarımız
ve ailelerimiz alıkoydu; Allah’tan bizim için af dile” diyecekler. Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: “Allah, sizin bir zarara uğramanızı dilerse, yahut bir yarar elde etmenizi dilerse, O’na karşı kimin bir şeye gücü yeter? Hayır, Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.”...
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Bedevilerden geri kalanlar, diyecekler ki sana: Bizi
mallarımız
ve çoluğumuz çocuğumuz oyaladı, artık sen, yarlıganma dile bize; gönüllerinde olmayanı dilleriyle söylerler; de ki: Gerçekten de size bir zarar eriştirmek isterse, yahut bir fayda vermek dilerse Allah'tan, herhangi bir sûretle ona âit birşeyi kim giderebilir? Hayır; Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır....
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Bedevîlerden geri kalmış olanlar, sana diyecekler ki: "
Mallarımız
ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile." Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: Allah size bir zarar gelmesini dilerse veya bir fayda elde etmenizi isterse O'na karşı kimin bir şeye gücü yetebilir? Kaldı ki, Allah yaptıklarınızdan haberdardır....
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Bedevîlerden geri bırakılanlar: "Bizi
mallarımız
ve çoluk çocuğumuz meşgul etti; bizim için mağfiret dile" diyecekler. . . Onlar gerçekte, öyle düşünmediklerini dillendiriyorlar! De ki: "Sizde bir zarar açığa çıkarmayı irade ederse ya da sizde bir fayda oluşturmayı irade ederse; kim Allâh'ın istediğine karşı koyabilir?". . . Hayır, Allâh yaptıklarınızdan (yaratanı olarak) haberdardır....
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Yakında, savaşa giden orduya katılmayıp cephe gerisinde kalan Bedevî Araplardan bazıları, sana: '
Mallarımız
ve ailelerimiz bizi alıkoydu, bizi meşgul etti. Allah’tan bizim bağışlanmamızı, koruma kalkanına alınmanızı dile.' diyecekler. Onlar kalplerinde, akıllarında olmayanı, dilleriyle söylüyorlar. 'Allah, size bir zarar gelmesini dilerse, veya bir fayda elde etmenizi isterse, O’na karşı kimin birşey yapmaya gücü yetebilir? Kaldı ki, Allah işlediğiniz gizli-açık bütün amellerden haberdardır.' de...
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Bedevilerden geride bırakılanlar sana diyecekler ki: 'Bizi
mallarımız
ve ailelerimiz alıkoydu. Bundan dolayı bizim için bağışlanma dile!' Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylüyorlar. De ki: 'Allah eğer size bir zarar dilerse veya bir yarar dilerse O'na karşı sizin için kim ne yapabilir? Hayır. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.'...
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Bedevilerden geride bırakılanlar, sana diyecekler ki: "Bizi
mallarımız
ve ailelerimiz meşgul etti. Bundan dolayı bizim için mağfiret dile." Onlar, kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylüyorlar. De ki: "Şimdi Allah, size bir zarar isteyecek ya da bir yarar dileyecek olsa, sizin için Allah'a karşı kim herhangi bir şeyle güç yetirebilir? Hayır, Allah yaptıklarınızı haber alandır."...
Fəth Suresi, 11. Ayet:
(Henüz iman kalblerinde yerleşmemiş olduğundan Hudeybiye seferinden) geri kalan bazı Bedevî’ler sana şöyle diyeceklerdir: “-
Mallarımız
ve ailelerimiz bizi, (seninle Hudeybiye seferine çıkmaktan) alıkoydu. Onun için bize mağfiret dile.” Onlar, kalblerinde olmıyan şeyi ağızlarıyla söyliyecekler. (Ey Rasûlüm, sen onlara) de ki:”- Eğer Allah size bir zarar dilerse, yahud size bir fayda dilerse, artık onun dilemesinden sizi kim koruyabilir? Doğrusu Allah bütün yaptıklarınızdan haberdar bulunuyor....
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Bedevilerin savastan geri kalmis olanlari, sana: «Bizi mallarimiz ve ailelerimiz alikoydu. Allah'tan bizim bagislanmamizi dile» diyecekler. Dilleriyle, gonullerinde bulunmayani soylerler; de ki: «Allah size bir zarar gelmesini dilerse, yahut bir fayda elde etmenizi dilerse, O'na karsi kimin gucu bir seye yeter? Kaldi ki, Allah yaptiklarinizdan haberdardir.»...
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Bedevilerden (savaşa katılmayıp) geri kalanlar ise, «bizi
mallarımız
ve ailemiz oyaladı. Bizim için bağışlanma dile..» diyecekler. Onlar kalblerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: Eğer Allah sizi bir zarara uğratmayı dilerse veya size bir yarar sağlamak isterse, O'na karşı kim bir şey yapmaya güç bulabilir ? Elbette Allah yaptıklarınızdan haberlidir....
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Bedevilerin savaştan geri kalmış olanları, sana: 'Bizi
mallarımız
ve ailelerimiz alıkoydu. Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile' diyecekler. Dilleriyle, gönüllerinde bulunmayanı söylerler; de ki: 'Allah size bir zarar gelmesini dilerse, yahut bir fayda elde etmenizi dilerse, O'na karşı kimin gücü bir şeye yeter? Kaldı ki, Allah yaptıklarınızdan haberdardır.'...
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Bedevîlerden geri kalmış olanlar, sana diyecekler ki: «
Mallarımız
ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile.» Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: Allah size bir zarar gelmesini dilerse veya bir fayda elde etmenizi isterse O'na karşı kimin bir şeye gücü yetebilir? Kaldı ki, Allah yaptıklarınızdan haberdardır....
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Yakında diyecek sana o a'rabîlerden geri bırakılanlar ki: «bizleri
mallarımız
ve âilelerimiz oyaladı, onun için bize istiğfar ediver!» Kalblerinde olmıyan şey'i ağızlariyle söyliyecekler, de ki şimdi hakkınızda Allahdan kim bir şey'e mâlik olabilir eğer size bir zarar irâde buyurur yâhud bir menfeat irâde buyurursa? Doğrusu Allah ne yapıyorduğunuza habir bulunuyor...
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Bedevilerden (savaştan) geri bırakılanlar yakında sana: «Bizleri
mallarımız
ve ailelerimiz oyaladı, onun için bize bağışlama dile!» diyeceklerdir. Kalplerinde olmayan şeyi ağızlarıyla söyleyecekler. De ki: «Eğer Allah sizi bir zarara uğratmayı dilerse veya size bir yarar sağlamayı dilerse Allah'a karşı kim birşey yapabilir? Doğrusu Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.»...
Fəth Suresi, 11. Ayet:
yakında a'râbilerden geri kalmış olanlar sana diyecekler ki, «
Mallarımız
ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile.» Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: Allah size bir zarar gelmesini dilerse veya bir fayda elde etmenizi isterse O'na karşı kimin bir şeye gücü yetebilir? Hayır! Allah yaptıklarınızdan haberdardır....
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Bedevilerden geri kalmış olanlar, sana diyecekler ki «
Mallarımız
ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile». Onlar kalblerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: «Allah size bir zarar vermek dilemiş, yahut size bir fayda vermek istemiş olsa Allah'ın, sizin için dilediğine kim engel olabilir? Hayır hiç kimse engel olamaz, Allah yaptıklarınızdan haberdardır.»...
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Bedevilerden geride bırakılanlar sana diyecekler ki: "Bizi
mallarımız
ve ehlimiz (ailelerimiz) meşgul etti. Bundan dolayı bizim için mağfiret dile." Onlar, kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylüyorlar. De ki: "Şimdi Tanrı, size bir zarar isteyecek ya da bir yarar dileyecek olsa, sizin için Tanrı'ya karşı kim herhangi bir şeyle güç yetirebilir? Hayır, Tanrı yaptıklarınızı haber alandır."...
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Bedevilerden geri bırakılanlar yakında sana «
Mallarımız
ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Onun için bizim yarlığanmamızı isteyiver» diyecekler. Onlar kalblerinde olmayan şey'i dilleriyle söylerler. Sen de ki: «Allah size bir zarar diler, yahud size bir fâide dilerse Allah (ın meşiyyetinden ve kazaasından) her hangi bir şeyle sizi kim men'edebilir? Hayır, Allah yapmakda olduğunuz her şeyden hakkıyle haberdârdır». ...
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Bedevîlerden geri bırakılanlar, sana: 'Bizi (bu sefere iştirâk etmekten)
mallarımız
ve âilelerimiz alıkoydu; bu yüzden bizim için (Allah’dan) mağfiret dile!' diyecektir. (Onlar)dilleriyle, kalblerinde olmayanı söylüyorlar. De ki: 'Eğer (Allah) size bir zarar (dokundurmak)ister veya size bir fayda (vermek) dilerse, sizin için Allah’dan (gelecek) bir şeye (karşı, onu def' edecek bir güce) kim mâlik olabilir? Hayır! Allah, yapmakta olduklarınızdan hakkıyla haberdardır.'...
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Bedevilerden geri bırakılanlar sana diyeceklerdir ki:
Mallarımız
ve ailelerimiz bizi alıkoydu. Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile. Kalblerinde olmayanı dilleriyle söylüyorlar. De ki: Allah, size bir zarar gelmesini dilerse veya bir fayda elde etmenizi isterse; O'na karşı kim engel olabilir? Hayır, Allah yaptıklarınızdan haberdar olandır....
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Geride kalan bedeviler sana: "
Mallarımız
ve ailelerimiz(e bakma mecburiyeti) bizi (gelmekten) alıkoydu; öyleyse (ey Muhammed,) Allah'tan bizim için mağfiret dile!" diyecekler. (Böylece) onlar kalplerinde olmayan bir şeyi dile getiriyorlar. De ki: "Allah size bir zarar vermek veya yarar sağlamak isterse, kim Allah'ın istediği bir şeyi geri çevirebilir? Hayır, (kimse çeviremez) ama Allah yaptıklarınızdan tamamiyle haberdardır!...
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Bedevilerden geri bırakılmış olanlar, sana diyeceklerdir ki, «Bizi
mallarımız
ve ailelerimiz oyaladı, artık bizim için mağfiret dile.» Onlar kalblerinde olmayan şeyi dilleriyle söylerler. De ki: «Eğer sizin hakkınızda bir zarar dilerse veya sizin hakkınızda bir menfaat murad ederse artık sizin için Allah'tan bir şeye kim mâlik olabilir? Doğrusu Allah Teâlâ işlediğiniz şeyden bihakkın haberdardır.»...
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Bedevilerden geri kalmış olanlar yakında sana gelip: "
Mallarımız
ve âilelerimiz bizi alıkoydu (da gelemedik). Allah'tan bizim için bağışlanmamızı dile!" diyecekler. Onlar kalplerinde olmayanı dilleri ile söylerler. Resulüm! De ki: "Allah size bir zarar gelmesini isterse veya bir fayda elde etmenizi isterse, O'na karşı sizin için kim ne yapabilir? Hayır! Allah yaptıklarınızdan haberdardır. "...
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Geride kalan bedeviler, sana: -Bizi
mallarımız
ve ailelerimiz meşgul etti. Bizim için bağışlanma dile diyeceklerdir. Kalblerinde olmayanı dilleri ile söylüyorlar. De ki: Eğer Allah, size bir zarar veya fayda vermek isterse kim sizin için bir şeye sahip olabilir? Oysa hayır, Allah yapmakta olduklarınızdan haberdardır....
Fəth Suresi, 11. Ayet:
(Hudeybiye seferine katılmayıp) kaçak durumda geri kalan bedevîler sana gelip: "Bizi
mallarımız
ve ailelerimiz oyaladı da ondan katılamadık. Ne olur bizim için Allah’tan af dile!" derler. Onlar aslında, dilleriyle, kalplerinde olmayan şeyler söylerler. De ki: Şimdi hakkınızda Allah bir zarar veya fayda vermek isterse, kim O’na karşı koyup engelleyebilir? Hayır! İş sizin iddia ettiğiniz gibi değil. Allah her şeyden haberdar olduğu gibi sizin gazaya katılamayışınızın gerçek sebebinden de haberdard...
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Göçebe Araplardan geri bırakılanlar, sana diyecekler ki: "
Mallarımız
ve çocuklarımız bizi, (seninle beraber gelmekten) alıkoydu. Bizim için mağfiret dile." Onlar, dilleriyle kalblerinde olmayan bir şeyi söylüyorlar. De ki: "Allâh size bir zarar vermek istemiş, yahut size bir yarar vermek istemiş olsa Allâh'ın, sizin için dilediğine kim engel olabilir? Hayır, Allâh yaptıklarınızı haber almaktadır."...
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Bedevilerden geride bırakılanlar, sana diyecekler ki: «Bizi
mallarımız
ve ailelerimiz meşgul etti. Bundan dolayı bizim için mağfiret dile.» Onlar, kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylüyorlar. De ki: «Şimdi Allah, size bir zarar isteyecek ya da bir yarar dileyecek olsa, sizin için Allah'a karşı kim herhangi bir şeyle güç yetirebilir? Hayır, Allah, yapmakta olduklarınızı haber alandır.»...
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Bedevîlerden geri kalmış olanlar sana gelip '
Mallarımız
ve ailelerimiz bizi oyaladı; bizim için Allah'tan af dile' diyecekler. Onlar kalplerinde olmayanı dilleriyle söylüyorlar. De ki: Allah sizin için bir zarar veya bir yarar murad etse, Ondan size gelecek olan şeyi kim engelleyebilir? Doğrusu, Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır....
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Bedevilerden, geri bırakılmış olanlar sana şöyle diyecekler: "Bizleri,
mallarımız
ve ailelerimiz oyaladı. O halde bizim için Allah'tan af dile." Onlar, kalplerinde olmayan şeyi dilleriyle söylüyorlar. De ki: "Allah size bir zarar dilerse, yahut bir yarar murat ederse, O'nun sizin için dilediğine kim engel olabilir?" Doğrusu şu ki, Allah, sizin yaptıklarınızdan haberdardır....
Hud Suresi, 87. Ayet:
"Onlar dediler ki: “Ey Şu‘ayb! Atalarımızın taptıklarını veya
mallarımız
da dilediğimizi yapmayı terk etmeyi sana senin salâtın mı [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olmayı; toplumu aydınlatmayı içeren dinin mi] emrediyor? Şüphesiz sen yumuşak huylusun ve aklı başında bir adamsın.” "...
Fəth Suresi, 11. Ayet:
"Bedevi Araplardan geri bırakılmış; sizinle gelmemiş olanlar, sana yakında, “
Mallarımız
ve ailelerimiz bizi meşgul etti/alıkoydu. Hadi Allah'tan bizim bağışlanmamızı dile” diyeceklerdir. Onlar, kalplerinde olmayanı dilleriyle söylerler. De ki: “Allah, size bir zarar dilediyse veya bir yarar dilediyse O'na karşı kimin bir şeye gücü yetebilir? Tam tersi Allah, yaptıklarınızdan haberdardır.” "...
Hud Suresi, 87. Ayet:
‘Ey Şuayb! Atalarımızın ibadət etdiyi şeyləri və
mallarımız
barəsində istədiyimiz kimi istifadə etməkdən vaz keçməyimizi sənə namazınmı əmr edir? Şübhəsiz ki, sən həlimsən, rəşidsən (rüşdə çatansan, irşad edənsən).’ dedilər....
Fəth Suresi, 11. Ayet:
Ərəblərdən geridə qalan bədəvilər sənə: ‘
Mallarımız
və ailələrimiz bizi məşğul etdi. Artıq bizim üçün məğfirət dilə.’ deyəcəklər. Onlar qəlblərində olmayanı dilləri ilə söyləyirlər. De ki: ‘Əgər Allah sizə bir zərər və ya fayda dilərsə, bu təqdirdə sizin üçün Allahdan gələn bir şeyə kim mane ola bilər? Xeyr (elə deyil), Allah etdiyiniz əməllərinizdən xəbərdardır.’...
Hud Suresi, 87. Ayet:
Onlar dedilər: “Ey Şueyb! Atalarımızın ibadət etdikləri (tanrılardan), yaxud
mallarımız
ı istədiyimiz kimi istifadə etməkdən vaz keçməyimizi sənə namazınmı əmr edir? Doğrudan da, sən yumşaq xasiyyətlisən, ağıllısan”....
Yusif Suresi, 65. Ayet:
Amma elə ki, öz mətahlarını açdılar, gördülər ki, bütün malları qaytarılıb. Dedilər: «Ay atamız, daha nə istəyirik?
Mallarımız
ı bizə qaytarmışlar. Biz öz ailəmizi təmin edib və qardaşımızı hifz edərik və bir dəvə yükü də artırarıq. Bu yük yüngüldür»....
Hud Suresi, 87. Ayet:
Dedilər: «Ey Şüeyb, atalarımızın ibadət etdiklərini buraxmağımızı və ya öz
mallarımız
la istədiyimizi etməyi tərk etməyimizi sənə namazın əmr edir? (Bizi etiqad və əməldə azadlıqdan sənin namazın məhrum edir?) Axı sən həqiqətən həlim və doğru yolu tapmış bir adamsan! (Belə olan halda bizim azadlığımızı necə məhdudlaşdırırsan?)»...
Hud Suresi, 87. Ayet:
Dedilər ki: “Ey Şüeyb! Atalarımızın tapındığını və
mallarımız
ı istədiyimiz kimi xərcləməyi tərk etməyimizi sənə namazın əmr edir? Halbuki sən mülayim xasiyyətli və ağlı başında bir adamsan”....
Səba Suresi, 35. Ayet:
Yenə: “Bizim
mallarımız
və övladlarımız daha çoxdur. Bizə əzab verilməyəcək”, – dedilər....
Fəth Suresi, 11. Ayet:
(Savaşdan) geri qalan bədəvilər sənə: “Bizə
mallarımız
və ailələrimiz mane oldu, Allahdan bizim üçün əfv dilə”, – deyəcəklər. Onlar qəlblərində olmayanı dilləri ilə deyirlər. De ki: “Allah sizə bir zərər vermək istəsə, yaxud bir fayda əldə etmənizi istəsə, Ona qarşı kimin bir şeyə gücü çatar? Xeyr, Allah etdiklərinizdən xəbərdardır”....
Hud Suresi, 87. Ayet:
Onlar dedilər ki: "Ey Şüeyb! Atalarımızın ibadət etdiklərindən və ya
mallarımız
la nə istəsək onu etməkdən əl çəkməyi sənə sənin səlatın [maddi və zehni baxımdan dəstək olmağı; cəmiyyəti maarifləndirməyi ehtiva edən dinin] əmr edir? Şübhəsiz ki, sən yumşaq xasiyyətli və ağılı başında bir adamsan."...