Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
O gün siz vadinin bir ucunda, onlar o biri ucunda, karvan da sizden altda iken, siz
mel
um bir yerde görüşmeye razi olsan da, aranizda ixtilaf olardi. Lakin Allah yerinə yetirilməsi lazım olan bir iş gördü; Belə ki, həlak olanlar açıq-aydın dəlillərlə həlak olsunlar, dirilər də açıq-aşkar dəlillərlə yaşasınlar. Allah Eşidəndir, Biləndir....
Nəml Suresi, 44. Ayet:
O, ona dedi: “İmara gir!” deyildi. O, malikanəni görəndə dərin su olduğunu zənn edib, ayaqlarını bükdü. Süleyman dedi: “Bu, büllurdan şəffaf döşəmədir”. dedi.
Mel
ike dedi: "Ey Rəbbim, mən özümə zülm etdim. Mən Süleymanla birlikdə aləmlərin Rəbbi olan Allaha təslim oldum". dedi....
Saffat Suresi, 8. Ayet:
Mel
e-i A'la'yı dinləyə bilməzlər; Hər tərəfdən qovulurlar....
Sad Suresi, 69. Ayet:
Onlar müzakirə edərkən mənim
Mel
e-i A'la haqqında heç bir məlumatım yox idi....
Bəqərə Suresi, 20. Ayet:
Şimşek, neredeyse gör
mel
erini yok edecekti. Şimşek, aydınlık verince ışığında yürürler; üzerlerine karanlık çökünce de oldukları yerde kalakalırlar. Allah dileseydi onların işitme ve görme yeteneklerini tamamen yok ederdi. Kuşkusuz, Allah'ın gücü her şeye yeter....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hani! Bir zamanlar Rabb'in,
mel
eklere: "Ben yeryüzünde bir halife tayin edeceğim." demişti.
Mel
ekler: orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birisini mi halife yapacaksın? Oysa biz Seni övgü ile yüceltip kutsuyoruz." dediler. Allah: "Ben sizin bilmediklerinizi bilirim." dedi....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Allah, Âdem'e bütün isimleri öğretti. Sonra onları
mel
eklere sunup: "Eğer doğru söyleyenlerden iseniz bunların isimlerini bana bildirin." dedi....
Bəqərə Suresi, 32. Ayet:
Mel
ekler de: "Sen subhansın. Bize öğrettiklerinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz Sen her şeyi gerçeği ile bilensin." dediler....
Bəqərə Suresi, 33. Ayet:
Allah: "Ey Âdem! Bunların isimlerini onlara bildir." dedi. Âdem isimleri onlara bildirince, Allah
mel
eklere: "Göklerin ve yerin gaybını Ben bilirim; Ben, sizin açıkladıklarınızı da içinizde gizlediklerinizi de bilirim, dememiş miydim?" dedi....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Sonra
mel
eklere: "Âdem için secde edin." dedik. İblis hariç hemen secde ettiler. O, yüz çevirip büyüklük tasladı. O kafirlerdendi....
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Derken Âdem, Rabb'inden keli
mel
er aldı. Böylece, Âdem'in tevbesini kabul etti. Kuşkusuz O, Tevbeleri Kabul Eden'dir, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Bəqərə Suresi, 61. Ayet:
Hani! Musa'ya: "Ey Musa, asla tek çeşit yiyeceğe dayanamayız. Rabb'inden bizim için yerden çıkan ürünlerden; sebzesinden, acurundan, sarımsağından, mercimeğinden, soğanından çıkarmasını iste." demiştiniz. Musa da: "Daha değerli olanı daha değersiz olanla değiştirmek mi istiyorsunuz? O halde şehre inin; sizin istedikleriniz orada var." dedi. Böylece, onların üzerine alçaklık ve yoksulluk damgası vuruldu. Ve Allah'ın gazabına uğradılar. Bu, Allah'ın ayetlerine inanmadıklarından ve nebilerin...
Bəqərə Suresi, 98. Ayet:
Kim Allah'a ve O'nun
mel
eklerine, resullerine, Cibril'e, Mikal'e düşman olursa; iyi bilsin ki Allah da Kafirlere düşmandır....
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Ve onlar, Süleyman'ın sahip olduğu güç konusunda şeytanların uydurdukları şeylere uydular. Oysa Süleyman gerçeğe aykırı bir şey yapmadı. Ancak insanlara büyü yapmayı öğreten şeytanlar gerçeği gizliyordu; Babil'deki iki
mel
eğe/krala; Harut ve Marut'a bir şey indirilmiş değildi. Hatta bu iki
mel
ek/kral: "Biz fitneyiz, sakın kafir olma!" demedikçe, hiç kimseye bir şey öğretmiyorlardı. Fakat onlar, o ikisinden karı ile kocanın arasını açacak şeyler öğrenmeye çalışıyorlardı. Ancak, Allah'ın izni...
Bəqərə Suresi, 124. Ayet:
Hani! Rabb'i, İbrahim'i birtakım keli
mel
er ile sınamış; o da onları yerine getirmişti. Allah, "Ben seni insanlara önder yapacağım." dedi. İbrahim, "Soyumdan olanları da." deyince; Allah, "Benim ahdim zalimlere ulaşmaz!" dedi....
Bəqərə Suresi, 127. Ayet:
Hani bir zamanlar İbrahim, İsmail ile birlikte Beyt'in te
mel
lerini yükseltirken: "Ey Rabb'imiz! Bunu bizden kabul et; kuşkusuz Sen, Her Şeyi İşiten ve Her Şeyi Bilen'sin."...
Bəqərə Suresi, 161. Ayet:
Kafir olup da Kafir olarak ölen kimselere gelince; işte, Allah'ın,
mel
eklerin ve bütün insanların laneti onların üzerinedir....
Bəqərə Suresi, 165. Ayet:
İnsanlardan, Allah'ın yanı sıra başka varlıkları O'na denk tutan ve onları Allah'ı sevdiği gibi sevenler vardır. İman edenlerin Allah'ı sev
mel
eri ise her türlü sevgiden daha üstündür. Keşke zulmedenler, azabı gördükleri zaman bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının çok şiddetli olduğunu daha önceden anlayabilselerdi!...
Bəqərə Suresi, 176. Ayet:
İşte bu, Allah'ın Hakk olarak indirdiği Kitap hakkında, onların anlaşmazlığa düş
mel
eri ve derin bir ayrılık içinde olmalarındandır....
Bəqərə Suresi, 177. Ayet:
Yüzünüzü doğu ve batı tarafına çevirmeniz birr değildir. Ama birr: Allah'a, Ahiret Günü'ne,
mel
eklere, kitaplara ve nebilere iman etmek; malını sevdiği halde onu yakınlarına, yetimlere, yoksullara, yol oğluna, yardım isteyenlere, rikab olanlara vermek; "salatı ikame etmek, zekat yapmak", söz verdiği zaman sözünü yerine getirmek, sıkıntıda, zorlukta ve felakete uğrama durumunda sabretmektir. İşte bunlar, sadık olanlardır. Ve işte bunlar, takva sahibi olanlardır....
Bəqərə Suresi, 178. Ayet:
Ey iman edenler! Öldürül
mel
erde size kısas yazıldı; hüre hür, abde abd, kadına kadın. Ancak öldüren, öldürülenin kardeşi tarafından bağışlanırsa; örfe uygun şekilde, diyeti iyilikle öde
mel
idir. Bu Rabb'inizden bir hafifletme ve rahmettir. Bundan sonra kim haddi aşarsa, onun için can yakıcı bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
Allah için Haccı ve Umreyi tam yapın. Eğer engellenirseniz, o zaman hediyeden kolayınıza gelen şeyi gönderin! Ancak hediye yerine ulaşıncaya kadar başınızı tıraş etmeyin. Sizden hasta olan veya başından bir rahatsızlığı bulunan; oruç tutmalı veya sadaka ver
mel
i ya da nusuktan sayılacak bir fidye ver
mel
i! Emin olduğunuz vakitte; kim, hac vaktine kadar umre ile faydalanmak isterse, hediyeden kolayına geleni gönder
mel
i! Fakat kim bulamazsa, hac günlerinde üç, döndükten sonra da yedi gün olmak ...
Bəqərə Suresi, 210. Ayet:
Yoksa onlar, Allah'ın ve
mel
eklerin bulut gölgeleri içinden çıkıp gelmesini ve işlerini bitirmesini mi bekliyorlar? Oysa bütün işler, yalnızca Allah'a döndürülür....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmetti. Allah; onlara, haber verici ve uyarıcı nebiler gönderdi. Anlaşmazlığa düştükleri konularda aralarında Hakk ile hükmet
mel
eri için onlarla beraber Kitap indirdi. Kitap verilenler, kendilerine apaçık kanıtlar gelmesine rağmen, aralarındaki ihtiras nedeniyle onda anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah, iman edenleri Kendi izni ile onların üzerinde ayrılığa düştükleri gerçeğe iletti. Zira Allah, hak edeni doğru yola iletir....
Bəqərə Suresi, 228. Ayet:
Boşanan kadınlar, evlenmeksizin üç adet dönemi beklerler. Eğer Allah'a ve ahiret gününe inanıyorlarsa, Allah'ın rahimlerinde yarattığını gizle
mel
eri onlara helal değildir. Eğer bu dönemde kocaları barışmak isterlerse, onlarla yeniden evlenmede daha fazla hak sahibidirler. Erkeklerin, kadınlar üzerindeki haklarına denk, kadınların da erkekler üzerinde meşru hakları vardır. Ancak erkekler, onlar üzerinde öncelik sahibidirler. Kuşkusuz, Allah; Mutlak Üstün Olan'dır, En İyi Hüküm Veren'dir....
Bəqərə Suresi, 229. Ayet:
Boşanma iki defadır. Bundan sonra evliliğinizi ya meşru bir şekilde sürdürün ya da iyilikle ayrılın. Kadınlara verdiklerinizden bir şeyi; kadın ve erkek, Allah'ın koyduğu yasaları ihlal etmedikçe geri almanız size helal olmaz. Fakat Allah'ın yasalarını çiğne
mel
erinden korkarsanız o zaman kadının boşanmak için fidye vermesinde her iki taraf için de sakınca yoktur. Bunlar, Allah'ın koyduğu yasalardır. Sakın bunları çiğnemeyin. Kim Allah'ın koyduğu yasaları çiğnerse işte onlar zalimlerin ta kendi...
Bəqərə Suresi, 230. Ayet:
Yine de karısını boşarsa, karısı başka biriyle evlenmedikçe artık kendisine helal olmaz. Şayet ikinci koca da onu boşarsa ve her ikisi de Allah'ın koyduğu yasalara uyacaklarını umut ederlerse, birbirlerine dön
mel
erinde bir sakınca yoktur. Bunlar, Allah'ın, anlayan bir topluma iyice açıkladığı yasalarıdır....
Bəqərə Suresi, 232. Ayet:
Boşadığınız kadınlar, bekleme sürelerini tamamlayınca; aralarında meşru bir şekilde anlaştıkları takdirde, onların eşleriyle evlen
mel
erine engel olmayın. Bu, içinizden Allah'a ve Ahiret Günü'ne iman edenlere yapılan bir öğüttür. Bu sizin için daha iffetli, daha temiz bir yoldur. Allah bilir, siz bilmezsiniz....
Bəqərə Suresi, 246. Ayet:
Musa'dan sonra İsrailoğulları'nın
mel
eleri, nebilerine: "Bize bir komutan tayin et de Allah yolunda savaşalım" demişlerdi. O: "Ya savaş üzerinize yazılır da savaşmazsanız." dedi. Onlar: "Yurdumuzdan çıkarılıp çocuklarımızdan koparılmışken, niçin Allah yolunda savaşmayalım?" dediler. Fakat üzerlerine savaş yazılınca da içlerinden pek azı hariç, yüz çevirdiler. Allah, zalimleri çok iyi bilir....
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Nebileri onlara: "Onun komutanlık kanıtı, içinde Rabb'inizden bir sekine ve Musa ile Harun soyundan bakiye kalanların bulunduğu ve
mel
eklerin taşıdığı, yüklendiği bir sandığın size gelmesidir. Eğer inanmış kimselerseniz, kuşkusuz bunda sizin için kesin bir ayet vardır." dedi....
Bəqərə Suresi, 259. Ayet:
Veya te
mel
leri üzerine yıkılıp, harap olmuş beldeye uğrayan kimse gibi: "Ölümünden sonra Allah bunu nasıl diriltecek? Demişti. Bunun üzerine Allah, onu öldürüp yüz yıl ölü bıraktıktan sonra diriltti. Ona: "Ne kadar süre ölü kaldın?" dendi. O da: "Bir gün veya bir günden daha az." dedi. Allah, "Hayır yüz yıl kaldın." dedi. Buna rağmen yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış. Ve eşeğine de bak. Bu, insanlara ayet olman içindir. Şu kemiklere bir bak, onları nasıl düzenleyip sonra et giy...
Bəqərə Suresi, 275. Ayet:
Riba yiyenler, ancak şeytanın dokunuşuyla çarptığı kimselerin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, "Alışveriş de riba gibidir." de
mel
erindendir. Oysa Allah, alışverişi helal, ribayı haram kılmıştır. Kim Rabb'inden gelen öğüde uyarak, ribadan vazgeçerse, geçmişte aldığı onundur. Onun kararı Allah'a kalmıştır. Kim tekrar ribaya dönerse, işte onlar ateş ehlidirler ve orada sürekli kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 285. Ayet:
Resul, Rabb'inden kendisine indirilene iman etti, Mü'minler de. Hepsi; Allah'a,
mel
eklerine, kitaplarına ve resullerine iman ettiler: "Biz, O'nun resullerinden hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz. İşittik ve itaat ettik. Rabb'imiz! Bizi bağışla, dönüşümüz ancak Sana'dır." dediler....
Ali-İmran Suresi, 18. Ayet:
Kendisinden başka ilah olmadığına Allah tanıktır.
Mel
ekler ve hakkaniyeti gözeten ilim sahipleri de tanıktırlar ki: O'ndan başka ilah yoktur. O, Mutlak Üstün Olan ve En Doğru Hüküm Veren'dir....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
O, mihrapta salat ederken,
mel
ekler: " Kuşkusuz Allah, seni Yahya ile müjdeliyor. O, Allah'tan gelen kelimeyi tasdik eden, toplumuna öncülük yapan, kendisine sahip olan, iyilerden bir nebi olacak." diye seslendiler....
Ali-İmran Suresi, 42. Ayet:
Hani
mel
ekler: "Ey Meryem! Allah, seni seçti, arındırdı ve seni bütün dünya kadınlarına tercih etti." demişti....
Ali-İmran Suresi, 45. Ayet:
Hani
mel
ekler: "Ey Meryem! Allah, Kendi tarafından bir kelime ile seni müjdeliyor: İsmi Mesih, Meryem Oğlu İsa'dır. Dünyada da ahirette de şeref sahibi, Allah'a çok yakın olanlardandır." dediler....
Ali-İmran Suresi, 75. Ayet:
Ehl-i Kitap'tan öylesi vardır ki, kendisine yüklerle mal emanet etsen, onu sana eksiksiz iade eder. Öylesi de var ki bir dinar emanet etsen, başına dikilmedikçe onu sana iade etmez. Bunun sebebi: "Ümmilerin malını yemede vebal yoktur." diye düşün
mel
erindendir. Onlar, bile bile, Allah adına yalan söylerler....
Ali-İmran Suresi, 80. Ayet:
O, sizden
mel
ekleri ve nebileri Rabb'ler edinmenizi istemez. Siz, Müslim olduktan sonra, sizden Kafir olmanızı mı isteyecek?...
Ali-İmran Suresi, 87. Ayet:
Böylelerinin cezası, Allah'ın,
mel
eklerin ve tüm insanların lanetine uğramalarıdır....
Ali-İmran Suresi, 112. Ayet:
Onlar, nerede bulunurlarsa bulunsunlar, Allah'ın ve insanların ipine tutunmadıkları sürece zillet içinde olurlar. Onlar, Allah'ın gazabına uğradılar. Yoksunluğa tutsak oldular. Bunun nedeni, onların asileşip hadlerini aşarak, Allah'ın ayetlerini yalanlamaları ve haksız yere nebilerini öldür
mel
eridir. Bu ceza, onların isyan et
mel
erinden ve haddi aşmış olmalarındandır....
Ali-İmran Suresi, 124. Ayet:
Hani! Sen Mü'minlere: "Rabb'inizin, indirilmiş üç bin
mel
ekle yardım etmesi size yetmez mi?" diyordun....
Ali-İmran Suresi, 125. Ayet:
Evet! Sabreder ve takvalı davranırsanız, düşman size hemen saldırsa bile, Rabb'iniz, size, seçilmiş beş bin
mel
ekle yardım eder....
Ali-İmran Suresi, 127. Ayet:
Bu yardım, Kafirlerin bir kısmının imha edilmesi veya bozguna uğrayarak umutsuzca geri dönüp git
mel
eri için yapıldı....
Ali-İmran Suresi, 181. Ayet:
"Allah fakirdir, biz zenginiz." diyenlerin sözünü, Allah elbette işitmiştir. Hem bu söylediklerini hem de haksız yere nebileri öldür
mel
erini yazacağız. Ve onlara, "Yakıcı azabı tadın." diyeceğiz....
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Erkekler, kadınlar üzerinde kavvamdırlar. Kendi mallarından infak et
mel
erinden dolayı Allah bazınızı bazınıza göre faddale yapmıştır. İyi düzeltici kadınlar; bağlılık gösteren ve Allah'ın korumasını istediğini, kocalarının bulunmadığı zamanlarda da koruyanlardır. Nuşuzundan endişe ettiğiniz kadınlara önce öğüt verin, sonra yataklarında yalnız bırakın, sonra bir süre ayrılın. Eğer size uyarlarsa onların aleyhine bir yol aramayın. Kuşkusuz Allah Çok Yüce'dir ve Çok Büyük'tür....
Nisa Suresi, 46. Ayet:
Yahudilerin bir kısmı, keli
mel
erin aslını değiştirerek: "İşittik ve reddettik.", "Kulak vermeden dinleyin.", "Bizi güt." derler; dillerini eğip bükerek dinle alay ederler. Eğer onlar: "İşittik, itaat ettik.", "Bizi gözet." deselerdi bu onlar için daha hayırlı ve daha doğru olurdu. Ancak Allah, Kafir oldukları için onları lanetlemiştir. Artık pek azı hariç iman etmezler....
Nisa Suresi, 60. Ayet:
Görüyor musun? Sana indirilene ve senden önce indirilene inandıklarını ileri sürenleri! Tağuti yasalarla yargılanmak istiyorlar. Oysa onlara, onu küfret
mel
eri emredilmişti. Zaten şeytan onları derin bir sapkınlıkla saptırmak istiyor....
Nisa Suresi, 61. Ayet:
Onlardan, ne zaman Allah'ın indirdiğine ve Resul'üne gel
mel
eri istense, o münafıkların, senden tam bir uzaklaşma ile uazaklaştıklarını görürsün....
Nisa Suresi, 95. Ayet:
Mü'minlerden, bir özrü olmaksızın, Allah yolunda cihad etmekten geri kalanlarla; mallarıyla ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler, bir değildir. Allah, malları ve canları ile cihad edenleri, derece bakımından, geri kalanlardan üstün kıldı. Her ne kadar Allah, her ikisine de iyilikle mua
mel
e etmeyi söz vermiş ise de cihad edenleri, geri kalanlara karşı çok daha büyük bir ecirle üstün kılmıştır;...
Nisa Suresi, 97. Ayet:
Doğrusu, kendilerine haksızlık eden kimselere,
mel
ekler canlarını alırken: "Neden bu durumdaydınız?" derler. Onlar: "Biz yeryüzünde mus'tezaf kimselerdik" derler.
Mel
ekler: "Allah'ın arzı geniş değil miydi, hicret etseydiniz ya!" derler. İşte bunların yeri Cehennem'dir. Orası ne kötü bir yerdir....
Nisa Suresi, 114. Ayet:
Hak gözetmeyi, iyi şeyler yapmayı ve, insanların arasını düzeltmeyi isteyenlerin görüş
mel
eri hariç, onların gizli görüş
mel
erinde bir hayır yoktur. Kim bunları yalnızca Allah'ın rızasını kazanmak için yaparsa, ileride ona büyük bir ödül vereceğiz....
Nisa Suresi, 136. Ayet:
Ey iman edenler! Allah'a, Resul'üne ve Resul'üne indirdiği Kitap'a ve daha önce indirilmiş kitaplara iman edin. Kim, Allah'ı,
mel
eklerini, kitaplarını, resullerini ve Ahiret Günü'nü küfrederse; o, çok derin bir sapkınlığa düşmüştür....
Nisa Suresi, 154. Ayet:
Kesin söz ver
mel
erinden dolayı Tur'u üzerlerine yükseltmiştik. Onlara, "Kapıdan secde ederek girin." dedik. Yine onlara, "Cumartesi'nde haddi aşmayın." dedik. Biz, onlardan kesin söz aldık....
Nisa Suresi, 156. Ayet:
Küfret
mel
eri ve Meryem'e büyük bir iftira atmaları;...
Nisa Suresi, 157. Ayet:
Ve yine Allah'ın Resulü Meryem oğlu İsa Mesih'i, "Kesinlikle biz öldürdük." de
mel
eri nedeniyle. Aslında onu öldürmediler ve onu asmadılar da. Fakat kendilerine öyle göründü. Onlar, herhangi bir bilgi sahibi olmadıklarından, ayrılığa düştükleri bu konuda kesin olarak şüphe içindedirler. Onlar, sadece zanna uyuyorlar. Kesin olan şu ki, onu öldürmediler....
Nisa Suresi, 164. Ayet:
Senden önce gönderdiğimiz resullerden birçoğunu sana anlattık, birçoğunu da anlatmadık. Ve Allah, Musa'yla keli
mel
erle konuştu....
Nisa Suresi, 166. Ayet:
Allah, sana indirdiği şeyi, kendi ilmi ile indirdiğine tanıklık eder.
Mel
ekler de tanıklık ederler. Ve tabii ki tanık olarak Allah yeter....
Nisa Suresi, 172. Ayet:
Ne Mesih ne de mukarrabin
mel
ekler Allah'a kul olmaktan kaçınmazlar. Kim büyüklenerek O'na kulluk etmekten kaçınırsa, bilsin ki O, yakında onların tamamını huzuruna toplayacaktır....
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Anlaşmalarını bozmalarından dolayı onlara lanet ettik ve kalplerini katılaştırdık. Keli
mel
eri bağlamlarından kopararak çarpıtıyorlar, öğütlendikleri şeyden nasiplenmeyi unuturlar, içlerinden çok azı hariç, daima onların hainlik ettiklerini görürsün. Yine de vazgeç ve yaptıklarına aldırma. Kuşkusuz Allah, iyi davrananları sever....
Maidə Suresi, 20. Ayet:
Hani Musa, halkına: "Ey halkım! Allah'ın size verdiği nimetleri hatırlayın. Hani O, içinizden nebiler seçti; sizi
mel
ikler yaptı ve alemlerden hiç kimseye vermediği birçok şeyi size verdi." dedi....
Maidə Suresi, 33. Ayet:
Allah ve Resul'üyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası öldürül
mel
eri veya asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çapraz kesilmesi veya yerlerinden sürgün edil
mel
eridir. İşte bu durum, onlar için dünyada bir rezilliktir. Ahirette ise onlar için büyük bir azap vardır....
Maidə Suresi, 64. Ayet:
O Yahudiler, "Allah'ın eli bağlıdır." dediler. Böyle söyle
mel
erinden dolayı elleri bağlandı ve söyledikleri yüzünden lanetlendiler. Oysaki O'nun iki eli de açıktır. Nasıl dilerse öyle infak eder. Yemin olsun ki sana Rabb'inden indirilen şey onların çoğunun azgınlığını ve küfrünü arttıracaktır. Biz de aralarına Kıyamet Günü'ne kadar düşmanlık ve nefret yerleştirdik. Savaş için ateş yaktıkları her seferinde Allah onu söndürdü. Yeryüzünde bozgunculuk için koşuşuyorlar. Ve Allah bozguncuları sevmez...
Maidə Suresi, 68. Ayet:
De ki: "Ey Kitap ehli! Tevrat'ı ve İncil'i ve Rabb'inizden size indirileni gereğince uygulamadığınız sürece inancınızı sağlam bir te
mel
e oturtmuş olmazsınız." Elbette Rabb'inden sana indirilmekte olan şey, onlardan çoğunun azgınlığını ve küfrünü artırır. O halde gerçeği yalanlayan nankör halka üzülme....
Maidə Suresi, 85. Ayet:
Böyle söyle
mel
erinden dolayı Allah da karşılık olarak içinden ırmaklar akan Cennetlerle ödüllendirdi. Onlar, orada sürekli kalacaklardır. İşte muhsinlere verilen karşılık budur....
Maidə Suresi, 111. Ayet:
Havarilere, Bana ve Ben'im resulüme iman et
mel
erini vahyettim. "İman ettik." dediler. Ve tanık ol ki kuşkusuz, biz muslimleriz....
Ənam Suresi, 8. Ayet:
"Ona bir
mel
ek indiril
mel
i değil miydi?" dediler. Eğer bir
mel
ek indirmiş olsaydık iş bitirilmiş olurdu. Sonra onlara göz açtırılmazdı....
Ənam Suresi, 9. Ayet:
Ve Biz, bir
mel
ek görevlendirseydik, onu da insan şeklinde gönderirdik ve onları düştükleri kuşkuya yine düşürürdük....
Ənam Suresi, 23. Ayet:
Sonra başvurdukları fitne "Rabb'imiz Allah'a ant olsun ki, biz müşriklerden değildik." de
mel
erinden başka bir şey olmadı....
Ənam Suresi, 34. Ayet:
Ant olsun, senden önce de resuller yalanlanmıştı. Yalanlanmalarına ve eziyet edil
mel
erine karşı Bizim yardımımız ulaşıncaya kadar sabrettiler. Allah'ın keli
mel
erini değiştirebilecek bir güç yoktur. Nitekim senden önce gönderilmiş elçilerin bir kısım haberleri sana gelmiştir....
Ənam Suresi, 35. Ayet:
Eğer yüz çevir
mel
eri sana ağır geldiyse, yapabilirsen bir tünelle yerden veya bir merdivenle gökten onlara bir ayet getir! Eğer Allah dileseydi, elbette onları doğru yol üzerinde toplardı. O halde sakın cahillerden olma!...
Ənam Suresi, 37. Ayet:
Ona, "Rabb'inden bir ayet indiril
mel
i değil miydi?" dediler. De ki: "Elbette ki Allah, bir ayet indirmeye kadirdir. Ancak onların çoğu bunu bilmezler."...
Ənam Suresi, 50. Ayet:
De ki: "Ben size, Allah'ın hazineleri yanımdadır demiyorum. Gaybı da bilmem. Size, ben bir
mel
eğim de demiyorum. Ben, sadece bana vahyolunana uyuyorum." De ki: "Kör ile gören bir olur mu? Niçin düşünmüyorsunuz?"...
Ənam Suresi, 75. Ayet:
Böylece, göklerin ve yerin
mel
ekutunu İbrahim'e gösteriyorduk ki kesin inananlardan olsun....
Ənam Suresi, 93. Ayet:
Allah'a karşı yalan uydurandan veya kendisine hiçbir şey vahyedilmemiş iken, "Bana da vahyolundu." diyenden ya da "Ben de Allah'ın indirdiği ayetlerin benzerini indireceğim." diyenden daha haksız kim olabilir?
Mel
ekler, canlarını almak için ellerini uzatıp, "Canlarınızı verin; Allah'a karşı gerçek olmayanı söylemenizden ve onun ayetlerine karşı büyüklük taslamanızdan dolayı bugün alçaltıcı azabı tadın." dediklerinde, can çekişirlerken bu zalimleri bir görsen!...
Ənam Suresi, 111. Ayet:
Eğer onlara gerçekten
mel
ekleri indirmiş olsaydık, ölüler onlarla konuşsaydı, her şeyi karşılarında toplasaydık, Allah dilemedikçe, yine de iman etmezlerdi. Fakat onların çoğu cahillik ederler....
Ənam Suresi, 115. Ayet:
Rabb'inin kelimesi doğruluk ve adaletçe tamdır. O'nun keli
mel
erini değiştirebilecek yoktur. O, Her Şeyi Duyan'dır, Her Şeyi Bilen'dir....
Ənam Suresi, 121. Ayet:
Üzerine Allah'ın adı anılmayanlardan yemeyin. Çünkü o fısktır. Şeytanlar kendi evliyasına sizinle mücadele et
mel
erini vahyederler, eğer onlara uyarsanız kuşkusuz siz de müşriklerden olursunuz....
Ənam Suresi, 139. Ayet:
"Bu davarların karınlarında bulunanlar yalnızca erkeklerimize ait olup, kadınlarımıza haram kılınmıştır. Eğer ölü doğarsa o zaman herkes onda ortaktır." dediler. Bu nitelendir
mel
erinin cezasını görecekler. O, En İyi Hüküm Veren'dir, Her Şeyi Bilen'dir....
Ənam Suresi, 157. Ayet:
Veya "Eğer bize kitap indirilseydi, biz onlardan daha iyi doğru yolda olurduk." dememeniz için, Rabb'inizden size apaçık bir beyyinat, bir hidayet ve bir rahmet geldi. Allah'ın ayetlerini yalanlayıp, ondan yüz çevirenden daha zalim kim olabilir? Âyetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevir
mel
erinden dolayı azabın en kötüsü ile cezalandıracağız....
Ənam Suresi, 158. Ayet:
Onlar, kendilerine;
mel
eklerin gelmesini, Rabb'inin gelmesini veya Rabb'inin bazı ayetlerinin gelmesini mi bekliyorlar? Rabb'inin ayetlerinden biri geldiği gün, daha önce iman etmemiş veya imanında bir hayır kazanmamış kimseye, imanı fayda sağlamaz. De ki: "Bekleyin, kuşkusuz biz de beklemekteyiz."...
Əraf Suresi, 5. Ayet:
Azabımız onlara geldiğinde tek feryatları, "Biz gerçekten zalimlermişiz." de
mel
erinden başka bir şey olmadı....
Əraf Suresi, 9. Ayet:
Kimin de tartısı hafif gelirse, işte onlar, ayetlerimize haksızlık et
mel
erinden dolayı kendilerine yazık edenlerdir....
Əraf Suresi, 11. Ayet:
Ant olsun ki sizi Biz yarattık. Sonra size şekil verdik. Sonra
mel
eklere, "Âdem'e secde edin." dedik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O, secde edenlerden olmadı....
Əraf Suresi, 20. Ayet:
Derken şeytan, kötülüklerini kendilerine göstermek için onlara fısıldadı. Rabb'iniz size bu ağacı
mel
ek/
mel
ik olmayasınız veya ölümsüz olmayasınız diye yasakladı." dedi....
Əraf Suresi, 60. Ayet:
Halkının
mel
eleri: "Biz, seni kesin bir sapkınlık içinde görüyoruz." dediler....
Əraf Suresi, 66. Ayet:
Halkının Kafir
mel
eleri: "Gerçekten biz seni beyinsizlerden görüyoruz ve gerçekten seni yalancılardan sanıyoruz." dediler....
Əraf Suresi, 75. Ayet:
Halkının büyüklük taslayan
mel
eleri, içlerinden iman eden mustezaf'lara: "Siz, Salih'in, Rabb'i tarafından gönderilmiş olduğundan emin misiniz?" dediler. Onlar da: "Biz, onunla gönderilen her şeye iman edenlerdeniz." dediler....
Əraf Suresi, 88. Ayet:
Halkının büyüklük taslayan
mel
eleri dediler ki: "Ey Şu'ayb! Seni ve seninle birlikte iman edenleri ya yurdumuzdan çıkaracağız ya da bizim milletimize döneceksiniz." O da: "Kerih görsek de mi?" dedi....
Əraf Suresi, 90. Ayet:
Halkından Kafir
mel
eler: "Eğer Şu'ayb'e uyarsanız kaybedenlerden olursunuz." dediler....
Əraf Suresi, 103. Ayet:
Sonra onların ardından Musa'yı ayetlerimizle Firavun'a ve onun
mel
elerine gönderdik. Onlar, ona zulmettiler. Bak bozguncuların sonu nasıl oldu!...
Əraf Suresi, 109. Ayet:
Firavun halkının
mel
eleri: "Bu gerçekten bilgin bir büyücüdür." dediler....
Əraf Suresi, 127. Ayet:
Firavun halkının
mel
eleri: "Musa'yı ve yanında yer alanları, yeryüzünde bozgunculuk yapsınlar, seni ve ilahlarını terk etsinler diye mi bırakacaksın?" dediler. O da: "Oğullarını öldürüp, kadınlarını sağ bırakacağız. Kuşkusuz, biz onların üzerinde kahredicileriz." dedi....
Əraf Suresi, 137. Ayet:
Mus'tezaf olan halkı da bereketlendirdiğimiz arzın doğusuna ve batısına mirasçı kıldık. Sabret
mel
erine karşılık Rabb'inin İsrailoğulları'na takdir ettiği hüküm gerçekleşti. Firavun ve halkının yapıp yükselttikleri yapıları harap ettik....
Əraf Suresi, 147. Ayet:
Ayetlerimizi ve ahiretteki karşılaşmayı yalanlayan kimselerin a
mel
leri boşa gitmiştir. Onlar, başkasıyla değil, ancak kendi yaptıkları ile cezalandırılacaklardır....
Əraf Suresi, 173. Ayet:
Veya "Biz, bizden önce şirk koşan atalarımızın ardından gelen bir nesiliz, batılla a
mel
edenlerin yaptıkları yüzünden bizi mi yok edeceksin?" demeyesiniz diye....
Əraf Suresi, 185. Ayet:
Göklerin ve yerin
mel
ekutuna, Allah'ın yaratmış olduğu şeylere, sürelerinin yaklaşmış olabileceği ihtimaline hiç bakmazlar mı? Bundan sonra artık hangi hadise inanacaklar?...
Ənfal Suresi, 7. Ayet:
Allah, iki topluluktan birinin sizin olacağını vaat ediyordu. Siz ise kuvveti bulunmayanı istiyordunuz. Oysa Allah da keli
mel
eriyle Hakk'ı gerçekleştirmek ve Kafirlerin kökünün kesilmesini istiyordu....
Ənfal Suresi, 9. Ayet:
Hani siz, Rabb'inizden yardım istiyordunuz. O da ardı ardına bin
mel
ekle yardım edeceğim diye, isteğinize karşılık vermişti....
Ənfal Suresi, 12. Ayet:
Hani, Rabb'in
mel
eklere, sizinle beraberim, diye vahyediyordu; "İman edenleri pekiştirin." Kafirlerin kalplerine korku salacağım. Haydi! Vurun onların boyunlarına, vurun onların parmaklarına....
Ənfal Suresi, 26. Ayet:
Ve hatırlayın; bir zamanlar yeryüzünde sayıca azdınız ve mus'tezaf kimselerdiniz. İnsanların sizi alıp götürmesinden korkuyordunuz. O, sizi barındırdı ve yardımıyla kuvvetlendirdi. Temiz şeylerden size rızık verdi. O halde şükret
mel
isiniz....
Ənfal Suresi, 50. Ayet:
Şayet görüp tanıklık etseydin eğer!
Mel
ekler, Kafirlerin canlarını alırken, yüzlerine ve sırtlarına vuruyorlar ve "Kavurucu azabı tadın." diyorlar....
Tövbə Suresi, 13. Ayet:
Antlarını bozup, Resul'ü yurdundan çıkarmaya karar veren ve size karşı saldırıya ilk geçen bir halkla savaşmaz mısınız? Yoksa onlara huşu mu duyuyorsunuz? Eğer gerçekten inananlar iseniz, Allah'a daha çok huşu duymanız gerektiğini bil
mel
isiniz....
Tövbə Suresi, 54. Ayet:
İnfaklarının kabul edilmesine engel şey, onların, Allah'a ve Resul'üne karşı küfret
mel
eri, salata üşene üşene gel
mel
eri ve istemeyerek infak et
mel
eridir....
Tövbə Suresi, 66. Ayet:
Hiç özür dilemeyin! Ant olsun siz inandıktan sonra Kafirlik ettiniz. Sizden bir kısmınızı affetsek bile, suç işle
mel
erinden dolayı bir kısmınıza da azap edeceğiz....
Tövbə Suresi, 77. Ayet:
Allah'a verdikleri sözü tutmamaları ve yalan söyle
mel
eri nedeniyle, Kendisi ile karşılaşacakları güne kadar onların kalplerine nifak soktu....
Tövbə Suresi, 80. Ayet:
Onlar için ister bağışlanma dile, ister dileme. Onlar için yetmiş defa bağışlanma dilesen de yine Allah onları bağışlamayacaktır. Bu, onların Allah'ı ve Resulü'nü inkar et
mel
erindendir. Allah, fasık olan halkı doğru yola iletmez....
Tövbə Suresi, 102. Ayet:
Diğer bir kısmı da suçlarını itiraf ettiler. Onlar, iyi bir a
mel
i kötü bir a
mel
le karıştırmışlardı. Belki Allah, onların tevbesini kabul eder. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Tövbə Suresi, 113. Ayet:
Nebi ve mü'minlere; Cehennemlik oldukları açıkça belli olduktan sonra, yakınları da olsa, müşriklere bağışlanma dile
mel
eri yaraşmaz....
Tövbə Suresi, 120. Ayet:
Ne Medine halkının ne de etrafındaki Bedevi Arapların, Allah'ın Resul'ünden geri kalmaları ve onun canından önce kendi canlarının kaygısına düş
mel
eri olacak şeydir. Çünkü Allah yolunda katlanacakları susuzluk, yorgunluk, açlık ve Kafirleri kızdıracak bir yeri zapt et
mel
eri ve düşmana karşı elde ettikleri başarı, kendilerine salih bir a
mel
olarak yazılacaktır. Zira Allah, muhsin olanların kazanımlarını yok etmez....
Tövbə Suresi, 122. Ayet:
Mü'minlerin toptan seferber olmaları uygun değildir. Dinde bilgi edinmek için her grubun içinden bir takım kimseler git
mel
i ve döndüklerinde halklarını bilgilendir
mel
idirler. Umulur ki onlar sakınırlar....
Tövbə Suresi, 124. Ayet:
Ne zaman bir sure indirilse, onlardan bazıları: "Bu hanginizin imanını arttırdı?" derler. Bu, iman edenlerin imanını arttırdı. Onlar, müjdelen
mel
erine sevinirler....
Yunus Suresi, 20. Ayet:
"Ona Rabb'inden bir ayet indiril
mel
i değil mi!" diyorlar. De ki: "Gayb yalnızca Allah'a aittir. Artık bekleyin, ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim."...
Yunus Suresi, 64. Ayet:
Onlar için dünya hayatında da ahirette de müjdeler vardır. Allah'ın keli
mel
erinde asla bir değişiklik olmaz. İşte en büyük başarı budur....
Yunus Suresi, 70. Ayet:
Dünyada geçici bir yararlanma vardır. Sonra dönüşleri Bizedir. Sonra da inkar et
mel
erinden dolayı onlara şiddetli azabı tattırırız....
Yunus Suresi, 75. Ayet:
Sonra onların arkasından Musa ve Harun'u ayetlerimizle Firavun ve
mel
elerine gönderdik. Ancak onlar büyüklendiler, suçlu bir halk oldular....
Yunus Suresi, 82. Ayet:
Suçlular hoşlanmasalar da Allah, keli
mel
eriyle gerçeği ortaya çıkaracaktır....
Yunus Suresi, 83. Ayet:
Firavun ve
mel
elerin, kendilerine kötülük yapacaklarından korktukları için, Musa'ya halkından az sayıda gençten başka inanan olmadı. Zira Firavun, o yerde çok büyüklenmişti. O, çok aşırı gidenlerdendi....
Yunus Suresi, 88. Ayet:
Musa: "Ey Rabb'imiz! Firavun ve
mel
elerine dünya hayatında ziynet ve mallar verdin. Ey Rabb'imiz! Onlar ise bunu Senin yolundan saptırmak için kullanıyorlar. Rabb'imiz! Mallarını yok et, kalplerine sıkıntı ver. Zira onlar can yakıcı azabı görmedikçe iman etmezler." dedi....
Yunus Suresi, 96. Ayet:
Rabb'inin haklarında keli
mel
eri gerçekleşecek olanlar, iman etmezler....
Hud Suresi, 12. Ayet:
O halde sen, "Ona bir hazine indiril
mel
i veya onunla bir
mel
ek gel
mel
i değil miydi?" dedikleri için göğsün daralıp; sana vahyolunanın bir kısmını tebliğ etmekten vaz mı geçeceksin? Sen yalnızca bir uyarıcısın. Allah ise her şeye vekildir....
Hud Suresi, 27. Ayet:
Bunun üzerine halkının Kafir
mel
eleri: "Biz, seni kendimiz gibi bir beşer olarak görüyoruz. Görüyoruz ki, sana tabi olanlar, bizim toplumun en zayıf ve sefil olanlarıdır. Sizin, bize karşı bir üstünlüğünüzü görmüyoruz. Bilakis sizin yalancılardan olduğunuzu düşünüyoruz." dediler....
Hud Suresi, 31. Ayet:
"Ben size, "Allah'ın hazineleri benim yanımdadır." demiyorum. Ben gaybı da bilmem. Yine "Ben
mel
eğim." de demiyorum. Hor gördüğünüz kimseler için, "Allah, onlara hiçbir hayır vermeyecektir." de demiyorum. İçlerinde olanı Allah daha iyi bilir. Böyle bir şey yaptığım takdirde zalimlerden olurum."...
Hud Suresi, 38. Ayet:
Gemiyi yapıyordu. Halkının
mel
eleri, onun yanından ne zaman geçseler, onunla alay ediyorlardı. Dedi ki: "Alay edin bakalım! Görürsünüz, sizin bizimle alay ettiğiniz gibi biz de sizinle alay edeceğiz."...
Hud Suresi, 97. Ayet:
Firavun ve
mel
elerine. Firavun'un buyruklarına uydular. Oysa Firavun'un buyrukları hiç de akıllıca değildi;...
Yusif Suresi, 31. Ayet:
Kadın dedikoduları işitince, onları davet etti, onlar için güzel bir ortam ve ziyafet hazırlayarak her birine birer bıçak verdi. Yusuf'a "Kadınların karşılarına çık." dedi. Kadınlar, gördükleri karşısında adeta büyülendiler; şaşkınlıkla ellerini kestiler. "Aman Allah'ım! Bu bir beşer değil, bu ancak şerefli bir
mel
ektir." dediler....
Yusif Suresi, 43. Ayet:
Derken Hükümdar dedi ki: "Doğrusu ben rüyamda yedi besili sığırı görüyorum; bunları yedi zayıf sığır yiyor. Ve yedi yeşil ve kuru başak görüyorum. Ey
mel
eler! Eğer rüya tabir etmeyi biliyorsanız rüyamı yorumlayın."...
Rəd Suresi, 7. Ayet:
Kafirler, "Ona Rabb'inden bir ayet indiril
mel
i değil miydi?" diyorlar. Sen, yalnızca bir uyarıcısın. Ve her halkın bir yol göstericisi vardır....
Rəd Suresi, 13. Ayet:
Gök gürültüsü övgüsüyle,
mel
ekler de ürpertisiyle O'nu tesbih ederler. O, yıldırımlar gönderir ve onunla dilediğini çarpar. Onlar ise Allah hakkında tartışıp duruyorlar. Ve O, karşı konulamaz pek çetin bir güç sahibidir....
Rəd Suresi, 23. Ayet:
Adn Cennetleri onlarındır. Oraya, anne ve babalarından, eşlerinden ve soylarından salih olanlar gireceklerdir.
Mel
ekler de her kapıdan yanlarına girecekler ve şöyle diyecekler:...
Hicr Suresi, 7. Ayet:
"Eğer doğru söylüyorsan, bize
mel
ekleri getir de görelim!"...
Hicr Suresi, 8. Ayet:
Biz,
mel
ekleri ancak Hakk ile indiririz. O zaman da işleri bitirilmiş olur....
Hicr Suresi, 28. Ayet:
Hani Rabb'in
mel
eklere: "Ben salsalinden, dönüşüme uğramış bir balçıktan, bir beşer yaratacağım." demişti....
Hicr Suresi, 30. Ayet:
Bunun üzerine bütün
mel
ekler ona secde ettiler....
Nəhl Suresi, 2. Ayet:
Benden başka ilah yoktur, öyleyse bana karşı takva sahibi olun uyarısında bulunmaları için kullarından dilediğine emrinden ruh ile
mel
ekleri indirir....
Nəhl Suresi, 26. Ayet:
Onlardan öncekiler de düzen kurmuşlardı. Allah, onların yapılarını te
mel
den yıktı, çatıları da tepelerine çöktü. Onlara, bu azap, hesaba katmadıkları yerden geldi....
Nəhl Suresi, 28. Ayet:
Mel
ekler, kendilerine haksızlık yapanların canlarını alacakları zaman, onlar, teslimiyet içinde: "Biz, kötü bir iş yapmadık." dediler. Hayır! Kuşkusuz, Allah, yapmış olduğunuz şeyleri çok iyi bilendir....
Nəhl Suresi, 32. Ayet:
Mel
ekler, onların canlarını tayyib şekilde alırlar. "Selam size. Yapmış olduğunuz iyi şeylere karşılık girin Cennete." derler....
Nəhl Suresi, 33. Ayet:
Kendilerine
mel
eklerin gelmesinden veya Rabb'inin emrinin gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar? Onlardan öncekiler de böyle yapmışlardı. Allah onlara haksızlık yapmadı. Fakat onlar kendilerine haksızlık yapıyorlardı....
Nəhl Suresi, 36. Ayet:
Ant olsun ki, Biz, her ümmete, Allah'a kulluk et
mel
eri ve tağuttan uzak durmaları için bir resul gönderdik. Allah onlardan kimini doğru yola iletti, kimine de sapkınlık hak oldu. Şimdi yeryüzünde gezin de yalanlayanların sonunun nasıl olduğuna bakın....
Nəhl Suresi, 37. Ayet:
Sen, onların, doğru yola er
mel
erini ne kadar çok istersen iste; sapkınlıkta kararlı olanları Allah doğru yola iletmez. Onlar için bir yardımcı da bulunmaz....
Nəhl Suresi, 39. Ayet:
Karşı çıktıkları şeyin onlara açıklanması ve Kafirlerin yalancılar olduklarını bil
mel
eri için diriltileceklerdir....
Nəhl Suresi, 49. Ayet:
Göklerde ve yerde bulunan hareket halindeki varlıkların tamamı ve
mel
ekler büyüklenmeden, Allah'a secde ederler....
Nəhl Suresi, 84. Ayet:
Her ümmetten bir tanık getirdiğimiz gün, artık Kafirlere izin verilmez. Onlardan özür dile
mel
eri de istenmez....
Nəhl Suresi, 107. Ayet:
Bunun nedeni, onların dünya hayatını sevip onu ahirete tercih et
mel
eridir. Allah, Kafir halkı doğru yola iletmez....
İsra Suresi, 40. Ayet:
Rabb'iniz, oğulları size ayırdı da kendisi
mel
eklerden kızlar mı edindi? Siz gerçekten çok büyük laf ediyorsunuz....
İsra Suresi, 61. Ayet:
Hani Biz
mel
eklere, "Âdem'e secde edin." dediğimiz zaman, iblis hariç hepsi secde etti. İblis, "Ben, çamurdan yarattığın kimseye mi secde edeceğim?" dedi....
İsra Suresi, 92. Ayet:
"Veya iddia ettiğin gibi, göğü paramparça edip üzerimize yıkmalısın. Veya Allah'ı ve
mel
ekleri karşımıza çıkarmalısın."...
İsra Suresi, 93. Ayet:
"Veya altından bir evin olmalı, ya da göğe yüksel
mel
isin. Çıksan dahi, bize oradan okuyacağımız bir kitap indirmedikçe senin yükselişine asla inanmayız. De ki: "Benim Rabb'im noksanlıklardan arıdır. Ben, bir beşer ve resulden başka bir şey miyim ki?"...
İsra Suresi, 95. Ayet:
De ki: "Eğer yeryüzünün sakinleri
mel
ekler olsaydı, elbette onlara gökten resul olarak bir
mel
ek gönderirdik."...
İsra Suresi, 98. Ayet:
Onların, cezalandırılmalarının nedeni, ayetlerimizi inkar et
mel
erinden ve "Biz bir yığın kemik ve ufalanmış toz haline geldikten sonra mı yeni bir yaratılışla diriltilecekmişiz?" diye alay et
mel
eridir....
Kəhf Suresi, 21. Ayet:
Böylece, Allah'ın verdiği sözün gerçek olduğunu, o Sa'at'in kesin olduğunu bil
mel
eri için onları haberdar ettik. O zaman, onların durumu hakkında aralarında tartışıyorlardı. "Onların üzerlerine bir bina yapın; onların Rabb'leri, onları daha iyi bilir." dediler. Düşünceleri kabul edilenler: "Onların üzerlerine bir mescid yapalım." dediler....
Kəhf Suresi, 27. Ayet:
Ve sen, Rabb'inin Kitap'ından sana vahyedileni oku! O'nun keli
mel
erini değiştirecek yoktur. O'ndan başka sığınılacak da bulamazsın....
Kəhf Suresi, 50. Ayet:
Hani! Biz,
mel
eklere, "Âdem'e secde edin." demiştik. İblis hariç hepsi secde etmişti. O cinlerdendi. Böylece Rabb'inin sözünden dışarı çıktı. Benim yanım sıra, onu ve soyunu evliya mı ediniyorsunuz? Oysa onlar sizin düşmanınızdır. Zalimler için ne kötü bir tercihtir bu!...
Kəhf Suresi, 55. Ayet:
Kendilerine doğru yolu gösterici geldiği zaman; insanları, Rabb'lerinin bağışlamasını dilemekten ve inanmaktan alıkoyan şey, kendilerinden öncekilerinin başına gelenlerin, kendi başlarına da gelmesini ya da azapla karşı karşıya gelmeyi bekle
mel
eridir....
Kəhf Suresi, 59. Ayet:
İşte zulmettikleri zaman yok ettiğimiz beldeler. Biz onların yok edil
mel
eri için de bir zaman belirlemiştik....
Kəhf Suresi, 64. Ayet:
"Hemen oraya dön
mel
iyiz" dedi. Ve izlerini takip ederek geri döndüler....
Kəhf Suresi, 106. Ayet:
Küfret
mel
eri, ayetlerimi ve resullerimi alaya almaları nedeniyle onların cezaları Cehennem'dir....
Kəhf Suresi, 109. Ayet:
De ki: "Rabb'imin keli
mel
eri için denizler ve bir o kadar daha deniz mürekkep olsa; Rabb'imin keli
mel
eri bitmeden denizler biterdi....
Məryəm Suresi, 11. Ayet:
Bunun üzerine mihraptan halkının karşısına çıktı. Onlara, sabah akşam tesbih et
mel
erini vahyetti....
Taha Suresi, 116. Ayet:
Hani!
Mel
eklere: "Âdem'e secde edin." demiştik. Hemen secde etmişlerdi, iblis ise bundan kaçınmıştı....
Taha Suresi, 124. Ayet:
Kim Ben'im zikrimden yüz çevirirse, bil
mel
idir ki onun için bunalımlı bir yaşam vardır. Kıyamet Günü de onu kör olarak haşrederiz....
Ənbiya Suresi, 100. Ayet:
Onlar için orada bir inleme vardır ve onlar orada kendi inle
mel
erinden başka bir şey işitmezler....
Ənbiya Suresi, 103. Ayet:
O en büyük dehşet, onları kaygılandırmayacak. Ve
mel
ekler, "İşte bu, size söz verilen gününüzdür." diye onları karşılayacaklar....
Həcc Suresi, 4. Ayet:
Onun hakkında yazıldı: ona uyan kesinlikle bil
mel
idir ki, şeytan onu saptırır. Ve onu Sair'in azabına iletir....
Həcc Suresi, 54. Ayet:
İlim verilen kimselerin, onun Rabb'inden gelen bir gerçek olduğunu bil
mel
eri, ona iman et
mel
eri ve kalplerinin tatmin olması içindir. Allah, inananlara dosdoğru yolu gösterendir....
Həcc Suresi, 75. Ayet:
Allah;
mel
eklerden de resuller seçer, insanlardan da. Kuşkusuz, Allah, Her Şeyden Haberdar Olan'dır, Her Şeyi Gören'dir....
Möminun Suresi, 24. Ayet:
Bunun üzerine halkından Kafir
mel
eler: "Bu, sizin gibi bir beşerden başka bir şey değildir. Size karşı üstünlük kurmak istiyor. Eğer Allah isteseydi mutlaka
mel
ekler indirirdi. Geçmiş atalarımızdan da böyle bir şey duymadık." dediler....
Möminun Suresi, 33. Ayet:
Dünya hayatında refaha kavuşturduğumuz, Kafirlik eden ve ahirete kavuşmayı yalanlayan kavminin
mel
eleri: "Bu da sizin gibi bir beşerdir. Sizin yediğinizden yiyor, sizin içtiğinizden içiyor." dediler....
Möminun Suresi, 46. Ayet:
Firavun ve
mel
elerine. Ancak onlar kibirlendiler. Büyüklük taslayan bir halk oldular....
Möminun Suresi, 60. Ayet:
Rabb'lerine döneceklerinin bilinciyle, derin bir saygı içinde ver
mel
eri gerekenleri verirler....
Möminun Suresi, 67. Ayet:
Ayetlerime karşı büyüklük taslayarak, geceleri toplanıp saçma sapan değerlendir
mel
er yapıyordunuz....
Möminun Suresi, 97. Ayet:
De ki: "Rabbim! Şeytanların etkile
mel
erinden Sana sığınırım."...
Möminun Suresi, 111. Ayet:
"Gerçek şu ki, bugün onlara sabret
mel
erinin karşılığını verdim. Onlar kazançlı çıkanlardır."...
Nur Suresi, 12. Ayet:
Mü'min erkeklerin ve Mü'min kadınların onu işittikleri zaman, iyi zan ile "Bu apaçık iftiradır." de
mel
eri gerekmez miydi?...
Nur Suresi, 13. Ayet:
İddialarına dört tanık getir
mel
eri gerekmez miydi? Tanık getiremediklerine göre onlar Allah'ın yanında yalancıdırlar....
Nur Suresi, 43. Ayet:
Allah'ın, bulutları sürüklediğini, sonra aralarını birleştirdiğini, sonra da onları küme haline getirdiğini görmüyor musun? Böylece aralarından yağmur çıktığını görürsün. Ve gökten içinde dolu bulunan dağ gibi kü
mel
eri getiriyor. Neredeyse parıltısı gözlerinizi alan şimşeği dilediğine isabet ettiriyor, dilediğinden de onu uzak tutuyor....
Nur Suresi, 51. Ayet:
Aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Resul'üne çağrıldıkları zaman inananların sözü ancak, "İşittik ve itaat ettik." de
mel
eri oldu. İşte onlar kurtuluşa erenlerdir....
Furqan Suresi, 7. Ayet:
Dediler ki: "Bu nasıl bir resul ki, yiyor-içiyor, çarşı-pazar dolaşıyor. Ona bir
mel
ek indirilseydi de onunla birlikte uyarıcı olsaydı ya!"...
Furqan Suresi, 21. Ayet:
Bizimle karşılaşacaklarına ihtimal vermeyenler: "Bize
mel
eklerin indirilmesi veya Rabbimizi görmemiz gerekmez miydi?" dediler. Ant olsun ki onlar kendi kendilerine büyüklendiler ve büyük bir taşkınlıkla hadlerini aştılar....
Furqan Suresi, 22. Ayet:
Suçları kendilerini kuşatmış olanlar,
mel
ekleri görecekleri gün, onlar için hiç de sevindirici olmayacak,
mel
ekler onlara: "Boşuna beklemeyin size sevindirici haber imkansız." diyecekler....
Furqan Suresi, 25. Ayet:
O gün, gök beyaz bulutlar şeklinde parçalanacak ve
mel
ekler ardı sıra indirilecek....
Furqan Suresi, 32. Ayet:
Kafirler: "Kur'an ona bir defada ve topluca indiril
mel
i değil miydi?" dediler. Oysaki bu, onu kalbine iyice yerleştirelim diyedir. Onu düzenli bir şekilde pekiştire pekiştire indirdik....
Furqan Suresi, 75. Ayet:
İşte onlar, sabret
mel
erine karşılık yüksek makamlarla ödüllendirilecekler. Orada saygınlık ve esenlik dilekleriyle karşılanacaklardır....
Şüəra Suresi, 14. Ayet:
"Onlara göre ben suçluyum. Bu yüzden beni öldür
mel
erinden korkuyorum."...
Şüəra Suresi, 34. Ayet:
Firavun, yanındaki
mel
elere: "Bu gerçekten çok bilgili bir sihirbazdır." dedi....
Şüəra Suresi, 57. Ayet:
Derken onları cennetlerden ve çeş
mel
erden çıkardık....
Nəml Suresi, 25. Ayet:
"Göklerde ve yerde saklı olanı çıkaran, sizin sakladığınızı da açıkladığınızı da bilen Allah'a secde et
mel
eri gerekmez mi?"...
Nəml Suresi, 29. Ayet:
Sebe
mel
ikesi: "Ey
mel
eler! Bana çok şerefli bir mektup bırakıldı." dedi....
Nəml Suresi, 32. Ayet:
"Ey
mel
eler! Bu istekle ilgili bana görüşlerinizi bildirin. Siz, olmadan ben kesin bir karar verecek değilim." dedi....
Nəml Suresi, 34. Ayet:
Sebe
mel
ikesi: "Hükümdarlar bir ülkeye girdikleri zaman, orayı bozguna uğratırlar. Oranın halkından izzet sahibi olanları zillete düşürürler. Onlar da böyle yapacaklar." dedi....
Nəml Suresi, 38. Ayet:
Süleyman: "Ey
mel
eler! Onlar teslimiyet içinde bana gelmeden önce hanginiz onun tahtını bana getirebilir?" dedi....
Nəml Suresi, 42. Ayet:
Mel
ike geldiğinde ona: "Senin tahtın böyle miydi?" denildi. "Sanki onun gibi." dedi. Ve "Bize daha önce bilgi verildi ve biz teslimiyet gösterdik!"...
Nəml Suresi, 44. Ayet:
Ona, "Köşke gir!" denildi. Köşkü görünce, onu derin su sanarak bacaklarını sıvadı. Süleyman, "Bu billurdan döşenmiş şeffaf bir zemindir." dedi.
Mel
ike, "Rabb'im, ben kendime haksızlık ettim. Süleyman ile birlikte alemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum." dedi....
Nəml Suresi, 86. Ayet:
Dinginlik için geceyi nasıl karanlık, iş gör
mel
eri için gündüzü de nasıl aydınlık yaptığımızı görmüyorlar mı? Kuşkusuz bunda inanan toplum için ayetler vardır....
Nəml Suresi, 88. Ayet:
Dağı görürsün, onu hareketsiz sanırsın. Oysaki o bulut gibi hareket eder. Her şeyi mükem
mel
yapan Allah'ın işidir bu. Kuşkusuz O, yaptığınız her şeyden haberdardır....
Qəsəs Suresi, 20. Ayet:
Şehrin diğer tarafından bir adam koşarak geldi. "Ey Musa!
Mel
eler senin öldürülmen konusunda görüşme yapıyorlar. Derhal kaybol. Seni iyiliğin için uyarıyorum." dedi....
Qəsəs Suresi, 32. Ayet:
"Elini koynuna sok, kusursuz beyaz olarak çıkar. Telaşlanma, kollarını kendine çek. Bu ikisi, senin Rabb'inden, Firavun ve onun
mel
elerine iki burhandır. Kuşkusuz ki onlar, sapkın bir kavimdir."...
Qəsəs Suresi, 33. Ayet:
"Rabb'im! Onlardan birisini öldürdüm. Onların da beni öldür
mel
erinden korkuyorum." dedi....
Qəsəs Suresi, 38. Ayet:
Firavun: "Ey halkımın
mel
eleri! Ben, sizin için benden başka ilah bilmiyorum. Ey Haman, benim için çamur üzerine hemen bir ateş yak; bana yüksek bir kule yap. Belki Musa'nın ilahı ile karşılaşırım. Onun yalancılardan olduğunu zannediyorum." dedi....
Ənkəbut Suresi, 24. Ayet:
Sonra onun halkının cevabı: "Onu öldürün veya yakın!" de
mel
eri oldu. Bunun üzerine Allah, onu ateşten kurtardı. Bunda iman edecek bir halk için kesinlikle ayetler vardır....
Ənkəbut Suresi, 29. Ayet:
"Gerçekten siz; erkeklere yönelecek, yanlış yolu seçecek ve bir araya gelerek çirkinlik yapacak mısınız?" Halkının yanıtı: "Eğer doğru söyleyenlerden isen Allah'ın azabını bize getir." de
mel
eri oldu....
Ənkəbut Suresi, 33. Ayet:
Elçilerimiz Lut'a vardıkları zaman, onların gel
mel
erinden dolayı telaşlandı, sarkıntılık yapacaklarını düşünerek içi daraldı. Elçiler: "Korkma ve üzülme; Biz -geride kalanlarla beraber olacak olan karın hariç- seni ve ehlini mutlaka kurtaracağız." dediler....
Ənkəbut Suresi, 38. Ayet:
Âd ve Semud'un sonları da yurtlarının durumundan size belli olmaktadır. Şeytan yaptıklarını güzel göstererek onların yanlış yolu seç
mel
erine sebep oldu. Oysaki doğruyu görebilirlerdi....
Ənkəbut Suresi, 50. Ayet:
"Ona Rabb'inden ayetler indiril
mel
i değil miydi?" dediler. De ki: "Ayetler ancak Allah'ın yanındadır. Ben ancak apaçık bir uyarıcıyım."...
Loğman Suresi, 27. Ayet:
Eğer yeryüzünde bulunan ağaçlar kalem olsaydı; deniz ve yedi deniz daha ilave edilseydi, Allah'ın keli
mel
eri tükenmezdi. Kuşkusuz Allah, Mutlak Üstün Olan'dır, En İyi Hüküm Veren'dir...
Səcdə Suresi, 11. Ayet:
De ki: "Size vekil kılınan ölüm
mel
eği, sizi vefat ettirecek. Sonra Rabb'inize döndürüleceksiniz....
Əhzab Suresi, 37. Ayet:
Allah'ın kendisine nimet verdiği ve senin de nimet verdiğin kimseye diyordun ki: "Eşini yanında tut. Allah'a karşı takvalı ol. Allah'ın açığa çıkaracağı şeyi içinde gizliyorsun. İnsanlara huşu duyuyorsun; oysaki huşu duyman gereken Allah'tır." Sonra Zeyd ondan tamamıyla ayrılınca, Biz onu sana eş yaptık ki böylece himaye edilenlerin boşadıkları kadınlarla evlen
mel
erinde inananların üzerinde bir güçlük olmasın. İşte Allah'ın emri böylece yerine gelmiş oldu....
Əhzab Suresi, 43. Ayet:
Allah ve
mel
ekleri, sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için size salat etmektedir. O, Mü'minlere karşı çok merhametlidir....
Əhzab Suresi, 49. Ayet:
Ey iman edenler! Mü'min kadınlarla evlenip, sonra onlara dokunmadan boşarsanız, onların iddet süresince bekle
mel
erini isteme hakkınız yoktur. Böyle bir durumda onları hemen yararlandırın ve güzellikle ayrılın....
Əhzab Suresi, 51. Ayet:
Onlardan dilediğini ertelersin, dilediğini yanına alırsın. Bıraktıklarından, istediğini yanına almanda senin için bir sakınca yoktur. En uygun olanı budur. Bu, onların gözlerinin aydın olması ve hüzünlenme
mel
eri ve kendilerine verdiğinle hoşnut olmaları için en uygun olanıdır. Allah, kalplerinizde olanı bilmektedir. Allah, Her Şeyi Bilen'dir, Çok Şefkatli'dir....
Əhzab Suresi, 55. Ayet:
Onlara; Babaları, oğulları, kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, hemcinsleri ve antlaşma ile hak sahibi oldukları ile serbestçe görüş
mel
erinde bir sakınca yoktur. Allah'a karşı takva sahibi olun. Kuşkusuz Allah, Her Şeye Tanık'tır....
Əhzab Suresi, 56. Ayet:
Kuşkusuz Allah ve
mel
ekleri, Nebi'ye salat ederler. Ey iman edenler! Siz de O'na salat edin. Tam bir bağlılıkla selam edin....
Əhzab Suresi, 59. Ayet:
Ey Nebi! Eşlerine, kızlarına ve Mü'minlerin kadınlarına söyle, cilbablarını üzerlerine salsınlar. Bu, salma onların bilin
mel
eri ve eziyet edilme
mel
eri için daha uygundur. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Səba Suresi, 17. Ayet:
Bu, Kafirlik et
mel
eri nedeniyle, onları cezalandırmamızdır. Biz, yalnızca Kafirleri cezalandırırız....
Səba Suresi, 40. Ayet:
Ve o gün O, onların hepsini bir araya toplayacak. Sonra
mel
eklere: "Şunlar, size mi kulluk ediyorlardı?" diye soracak....
Fatir Suresi, 1. Ayet:
Hamd göklere ve yere yaradılış yasalarını koyan,
mel
ekleri ikişer, üçer, dörder kanatlı resuller yapan Allah'a özgüdür. O, yaratmada dilediğini arttırır. Allah, Her Şeye Gücü Yeten'dir....
Fatir Suresi, 8. Ayet:
Yaptığı kötü işleri kendisine yakıştıran ve onu güzel gören kimseye ne de
mel
i? Allah, Hak edeni saptırır, hak edeni de doğru yola iletir. Dolayısıyla onlar için üzülüp kendini harap etme. Allah, onların yapmakta olduklarını en iyi bilendir....
Fatir Suresi, 36. Ayet:
Kafirlere gelince, onlar için Cehennem ateşi vardır. Öl
mel
erine karar verilmez ki ölüp kurtulsunlar. Onların azaplarından da hafifletilmez. İşte bütün kafirleri böyle cezalandırırız....
Fatir Suresi, 37. Ayet:
Onlar, orada yardım için bağırıp çağırırlar: "Rabb'imiz! Bizi çıkar, daha önce yaptığımızdan başka, düzgün a
mel
yapalım." Size dünyada öğüt dinleyecek kimsenin, öğüt dinlemesine yetecek kadar bir ömür vermedik mi? Size uyarıcı gelmedi mi? O halde tadın! Artık zalimler için bir yardımcı yoktur....
Saffat Suresi, 8. Ayet:
Mel
e-i A'la'ya kulak verip dinleyemezler; her taraftan kovulurlar....
Saffat Suresi, 150. Ayet:
Yoksa Biz
mel
ekleri dişi olarak yarattık da onlar buna tanık mı oldular?...
Sad Suresi, 2. Ayet:
Doğrusu Kafirler büyüklen
mel
erine yediremediklerinden muhalefet ediyorlar....
Sad Suresi, 6. Ayet:
Onlardan,
mel
eler harekete geçerek: "Bildiğiniz yoldan gitmeye devam edin, ilahlarınızı bırakmayın. Kesinlikle sizden beklenen budur." dediler....
Sad Suresi, 64. Ayet:
Ateş halkının birbirleriyle bu çekiş
mel
eri kesinlikle gerçektir....
Sad Suresi, 69. Ayet:
Onlar tartışırlarken, benim
Mel
e-i A'la'ya dair bir bilgim yoktu....
Sad Suresi, 71. Ayet:
Hani Rabb'in
mel
eklere: "Ben çamurdan bir beşer yaratacağım." demişti....
Sad Suresi, 73. Ayet:
Bunun üzerine
mel
eklerin tamamı, hep birlikte secde ettiler....
Zümər Suresi, 75. Ayet:
Mel
ekleri, arşın çevresini kuşatmış olarak, Rabb'lerini övgü ile yücelttiklerini görürsün. Artık onların aralarında hakk ile hüküm verilmiştir. "Âlemlerin Rabb'ine hamdolsun." denir....
Mömin Suresi, 85. Ayet:
Cezamızı görünce iman et
mel
eri onlara bir fayda vermedi. Allah'ın kulları hakkındaki geçmişten bugüne uyguladığı yasası budur. Kafirler orada zarara uğradılar....
Fussilət Suresi, 14. Ayet:
Hani! Onlara, onlardan önceki ve sonrakilere, "Allah'tan başkasına kulluk etmeyin." diye resuller gelmişti. Onlar, "Eğer Rabb'imiz isteseydi kesinlikle
mel
ekler indirirdi. O halde biz kendisiyle gönderilmiş olduğunuz şeylere Kafirlik ediyoruz." demişlerdi....
Fussilət Suresi, 28. Ayet:
İşte böyle! Allah'ın düşmanlarının cezası ateştir. Ayetlerimizi bilerek reddet
mel
eri nedeniyle ceza olarak, onlar için orada ebedilik yurdu vardır....
Fussilət Suresi, 30. Ayet:
"Rabb'imiz Allah'tır." deyip, dosdoğru olanlara gelince, onlara
mel
ekler gelerek: "Korkmayın ve üzülmeyin. Söz verildiğiniz Cennet'le sevinin!" derler....
Şura Suresi, 5. Ayet:
Gökler neredeyse üstlerinden çatlayacak.
Mel
ekler ise Rabblerini övgü ile yüceltiyor, yeryüzünde bulunanlar için bağışlanma diliyorlar. İyi bilin ki Allah, Çok Bağışlayıcı'dır, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Şura Suresi, 14. Ayet:
Onların, kendilerine ilim geldikten sonra anlaşmazlığa düş
mel
erinin nedeni kıskançlık ve ihtiraslarıdır. Eğer Rabb'inden, "belirlenmiş bir süreye kadar" sözü verilmemiş olunsaydı, aralarında hemen hüküm gerçekleştirilirdi. Onların ardından Kitap'a mirasçı olanlar, tam bir ikilem ve kaygı içindedirler....
Şura Suresi, 24. Ayet:
Onlar, senin için "Allah'a karşı yalan uydurdu." diyorlar. Oysaki Allah dilerse senin kalbini de mühürler. Batılı yok eder. Ve keli
mel
eriyle hakkı gerçekleştirir. O, göğüslerde olanı çok iyi bilendir....
Zuxruf Suresi, 19. Ayet:
Onlar, Rahman'ın kulları olan
mel
ekleri dişi saydılar. Onların yaratılışlarına tanık mı oldular? Onların bu tanıklıkları yazılacak ve sorguya çekileceklerdir....
Zuxruf Suresi, 28. Ayet:
İbrahim, gerçeğe yönel
mel
eri umuduyla takdir edilmiş hükmü gelecek nesiller için de kalıcı bir ilke yaptı....
Zuxruf Suresi, 46. Ayet:
Ant olsun ki Biz Musa'yı ayetlerimizle Firavun'a ve onun
mel
elerine gönderdik: "Ben alemlerin Rabb'inin Resulüyüm." dedi....
Zuxruf Suresi, 53. Ayet:
"Öyleyse ona takılmış altından bilezikler olmalı veya yanında kendisine eşlik eden
mel
ekler gel
mel
i değil miydi?"...
Zuxruf Suresi, 60. Ayet:
Eğer isteseydik sizi yeryüzünde birbirinizin ardı sıra gelen
mel
ekler yapardık....
Casiyə Suresi, 28. Ayet:
Her ümmeti toplanmış görürsün. Her ümmet, a
mel
defteriyle yüzleşmeye çağrılır: "Bugün, yaptıklarınızın karşılığı size verilecektir."...
Casiyə Suresi, 29. Ayet:
"İşte bu, yüzünüze karşı gerçekleri ortaya koyan a
mel
defterinizdir. Kuşkusuz Biz, bütün yaptıklarınızı yazdırdık."...
Əhqaf Suresi, 26. Ayet:
Ant olsun ki Biz, onlara, size vermediğimiz nice imkanlar vermiştik. Onlara da kulaklar, gözler ve kalpler verdik. Ne var ki işitme ve gör
mel
eri onlara bir yarar sağlamadı. Kalpleri de onlara bir yarar sağlamadı. Çünkü onlar, Allah'ın ayetlerini bile bile reddediyorlardı. Sonunda alaya aldıkları şey onları kuşattı....
Əhqaf Suresi, 29. Ayet:
Bir grup cinni Kur'an'ı dinle
mel
eri için sana yönlendirmiştik. Onlar, gelip Kur'an'ı dinlemeye başladıklarında birbirlerine, "sessiz olun, dinleyin." dediler. Sonra da dinle
mel
eri bitince kendi halklarını uyarmak için geri döndüler....
Məhəmməd Suresi, 9. Ayet:
Bu, onların Allah'ın indirdiği şeyi kötü gör
mel
erinden dolayıdır. Bundan dolayı Allah, onların yaptıklarını boşa çıkarmıştır....
Məhəmməd Suresi, 20. Ayet:
İman edenler, "Bir sure indiril
mel
i değil miydi" derler. Sonra savaştan söz eden, hükmü kesin bir sure indirilince, kalpleri hastalıklı kimselerin, sana, sanki üzerlerine ölüm hali çökmüş kimseler gibi baygın baygın baktıklarını görürsün. Oysa onlar için uygun olanı;...
Məhəmməd Suresi, 26. Ayet:
Bu, onların, Allah'ın indirdiğini beğenmeyen kimselere: "Bazı işlerde size uyacağız." de
mel
eri nedeniyledir. Allah, onların gizlediklerini biliyor....
Məhəmməd Suresi, 27. Ayet:
Mel
ekler onları vefat ettirirken, yüzlerine ve arkalarına vurduklarında onların durumları ne olacak?...
Məhəmməd Suresi, 28. Ayet:
Bu, onların, Allah'ı öfkelendiren şeylere uymaları ve O'nun rızasını gereksiz gör
mel
erindendir. Böylece onların yaptıkları işleri boşa çıkardı....
Nəcm Suresi, 26. Ayet:
Göklerde nice
mel
ekler var ki, Allah'ın dilediği ve hoşnut olduğu kimseler için izin vermesi dışında onların şefaatleri hiçbir yarar sağlamaz....
Nəcm Suresi, 27. Ayet:
Kuşkusuz ahirete inanmayanlar,
mel
ekleri dişi varlıkların adları ile adlandırıyorlar....
Vaqiə Suresi, 15. Ayet:
İşle
mel
i tahtlar üzerinde....
Mücadilə Suresi, 9. Ayet:
Ey inananlar! Bir araya geldiğiniz zaman, aranızda günah, düşmanlık ve Resul'e karşı gelmek amacıyla görüşme yapmayın. Görüş
mel
erinizi birr ve takva konusunda yapın. Huzurunda toplanacağınız Allah'a karşı takva sahibi olun....
Mücadilə Suresi, 10. Ayet:
Kuşkusuz gizlilik içinde yapılan görüş
mel
er, inananları üzmek için şeytancadır. Oysa şeytan, Allah'ın izni olmadıkça onlara bir sıkıntı verecek değildir. Öyleyse Mü'minler Allah'a tevekkül etsinler....
Həşr Suresi, 4. Ayet:
İşte bu, onların Allah'a ve O'nun Resul'üne muhalefet et
mel
eri nedeniyledir. Kim Allah'a muhalefet ederse bilsin ki Allah, cezası çok şiddetli olandır....
Həşr Suresi, 23. Ayet:
O Allah ki: O'ndan başka ilah yoktur;
Mel
ik'tir, Kuddus'tür, Selam'dır, Mü'min'dir, Muheymin'dir, Aziz'dir, Cebbar'dır, Mutekebbir'dir. Allah, onların ortak koştukları şeylerden münezzehtir....
Cümə Suresi, 1. Ayet:
Göklerde ve yerde bulunanların tamamı,
Mel
ik, Kuddus, Mutlak Üstün Olan, En İyi Hüküm Veren Allah'ı tesbih etmektedir....
Təğabun Suresi, 6. Ayet:
İşte bu, resulleri kendilerine açık kanıt içeren bilgilerle geldiklerinde: "Bir beşer mi bizi doğru yola iletecek?" diyerek, kabul etmeyerek yüz çevir
mel
erindendir. Allah'ın onların inanmalarına ihtiyacı yoktur. Allah, Hiçbir Şeye Muhtaç Olmayan'dır, Övgüye Değer Yegane Varlık'tır....
Təhrim Suresi, 4. Ayet:
Siz ikiniz Allah'a tevbe et
mel
isiniz. Çünkü ikinizin de kalbi yanlış düşüncelere yöneldi. Eğer ona karşı dayanışmaya girerseniz hiç kuşkusuz Allah ona mevladır. Cibril ve iman edenlerin salihleri ve bunlardan başka
mel
ekler de onun yanındadırlar....
Təhrim Suresi, 6. Ayet:
Ey iman edenler! Kendinizi ve yakınlarınızı, yakıtı taşlar ve insanlar olan ateşten koruyun. Onun üzerinde, Allah'ın buyruklarına karşı gelmeyen ve buyrulan şeyi yapan çok güçlü ve acımasız
mel
ekler vardır....
Təhrim Suresi, 12. Ayet:
İmran kızı Meryem; ırzını korumuştu. Ona ruhumuzdan üfledik. O, Rabb'inin keli
mel
erini ve kitaplarını tasdik etti ve gönülden saygı gösterenlerden oldu....
Qələm Suresi, 28. Ayet:
En makul düşünenleri: "Ben, size tesbih et
mel
iyiz dememiş miydim?" dedi....
Haqqə Suresi, 17. Ayet:
O
mel
ek, onun çevresi üzerindedir. İzin günü Rabb'inin Arş'ını yeni varlıklar taşırlar....
Haqqə Suresi, 22. Ayet:
Mükem
mel
bir bahçede;...
Məaric Suresi, 4. Ayet:
Mel
ekler ve ruh, miktarı elli bin yıl olan bir günde O'na yükselir. ...
Müddəssir Suresi, 31. Ayet:
Cehennem ashabını
mel
eklerden başkasını yapmadık. Onların sayılarını, gerçeği yalanlayan nankörler için bir fitneden başka bir şey yapmadık. Kendilerine kitap verilenler; kesin olarak bilsinler, iman edenlerin imanları artsın. Kendilerine kitap verilmiş iman sahipleri kuşku duymasınlar. Kalplerinde hastalık olanlarla, Kafirler de desinler ki: "Allah, bu örnekle ne demek istiyor şimdi?" İşte böyle, Allah, hak edeni dalalette bırakır, hak edeni doğru yolu gösterir. Rabb'inin ordularını, ke...
İnsan Suresi, 12. Ayet:
Sabret
mel
erine karşılık onları Cennet ve ipek ile ödüllendirecektir....
Nəbə Suresi, 38. Ayet:
O gün, o ruh ve o
mel
ekler saflar halinde hazır bulunur. Rahman'ın izin verdiklerinden başkası konuşamaz. İzin verilen de doğruyu söyler....
Ğaşiyə Suresi, 10. Ayet:
Mükem
mel
bir bahçededirler....
Fəcr Suresi, 22. Ayet:
Rabb'in emri geldiği ve
mel
ekler saf saf dizildiği zaman, ...
Qədr Suresi, 4. Ayet:
Mel
ekler ve ruh, onda Rabb'lerinin izniyle her bir emir için iner de iner....
Zəlzələ Suresi, 6. Ayet:
İzin Günü, insanlar a
mel
leri kendilerine gösterilsin diye grup grup ortaya çıkacaklar....
Nas Suresi, 2. Ayet:
"İnsanların
mel
ikine, "...
Fatihə Suresi, 4. Ayet:
Din hükümlerinin (Sünnetullah) yaşanmakta olduğu sonsuz sürecin Mâlik -
Mel
ik'idir....
Bəqərə Suresi, 2. Ayet:
Geçmiş kutsal kitaplarda, Muhammed’e vahyedileceği müjdelenen, bütün insanların iman etmekle, uygulamakla yükümlü olduğu, yürürlükteki tek ve son ilâhî kitap yalnızca bu mükem
mel
, kutsal kitaptır, Kur’ân’dır. Allah katından indirildiğinde, kaynağında, vahyinde ve içindeki bilgilerde; geçmiş kitaplarda müjdelenen, bütün insanları muhatap alan, yürürlükteki tek ve son kitap olduğunda, şüphe ve tereddüt yoktur. Allah’a sığınıp, emirlerine yapışarak, günahlardan arınıp, azaptan korunanlar, kulluk ve...
Bəqərə Suresi, 3. Ayet:
O kimseler (takvâ sahipleri) ki, onlar gaybe (Cenâb-ı Allah’a,
mel
eklere, kıyamete, kaza ve kadere, görmeksizin) inanırlar; ve beş vakit namazı gereği üzre kılarlar, onlara verdiğimiz rızıklardan (ailelerine, yakınlarına, komşularına ve diğer hak sahiblerine) harcarlar, yedirirler....
Bəqərə Suresi, 7. Ayet:
Hür iradeye, özgürce seçme hakkına sahipken, sana ve Kur’ân’a itibar etme
mel
eri, inkârları sebebiyle, Allah onların kalplerini, kafalarını anlayışsız, kulaklarını duyarsız hale getirir. Gözlerinde de bir perde vardır, basiretleri bağlanmıştır. Büyük bir cezayı hak etmişlerdir....
Bəqərə Suresi, 10. Ayet:
Bunların kalplerinde hastalık vardır; Allah da hastalıklarını artırdı. Yalan söyle
mel
erinden dolayı kendilerine çok acıklı bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 10. Ayet:
Onların kalblerinde nifak ve hased marazı vardır. Cenâb’ı Allah, (Kur’an âyetlerini inzal ile onların şüphe, kin ve nifak) marazlarını artırmıştır. Yalan söyle
mel
eri sebebiyle onlar için şiddetli bir azab vardır....
Bəqərə Suresi, 10. Ayet:
Kalblerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalığını artırmıştır.. Yalan söyle
mel
erine karşılık onlara elem verici bir azâb vardır....
Bəqərə Suresi, 10. Ayet:
Kalplerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalığını arttırmıştır. Yalan söyle
mel
erine karşılık onlara elem verici bir azab vardır....
Bəqərə Suresi, 10. Ayet:
Onların kalplerinde bir hastalık vardır. Allah Teâlâ da onlar için hastalığı artırmıştır. Ve onlar için yalan söyle
mel
eri sebebiyle gâyet acı bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 10. Ayet:
Onların kalplerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalığını artırmıştır. Onlara, yalan söyle
mel
erinden dolayı acı veren bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 10. Ayet:
Onların kablerinde hastalık vardır. Allâh da hastalıklarını artırmıştır. Yalan söyle
mel
erinden ötürü onlara acı bir azâb vardır....
Bəqərə Suresi, 12. Ayet:
Aldanmayın, onlar, asıl onlar Allah’ın emrine karşı gel
mel
eri, isyanları sebebiyle bozguncudurlar. Fakat yaptıklarının farkında değiller....
Bəqərə Suresi, 12. Ayet:
İyi bilin
mel
idir ki, asıl bozguncular onlardır ama bunun bilincinde değillerdir....
Bəqərə Suresi, 15. Ayet:
Asıl, Allah onlarla alay etmekte ve taşkınlıkta ileri git
mel
eri konusunda kendilerine fırsat vermektedir....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Yahut münâfıklar, karanlıklar içinde, gök gürültüleri çıkararak, şimşekler çaktırarak yağan yağmura tutulanlar gibi, şüphe, nifak ve inkâr karanlıkları içinde, tehditler ve müjdelerle dolu Kur’ân âyetlerini getiren vahiy sağanağı ile karşılaşanlardır. Ölümden çekinerek gök gürle
mel
eri yüzünden parmaklarıyla kulaklarını tıkayan kimseler gibi, tehdit âyetlerini duymamak için kulaklarını tıkarlar. Halbuki Allah, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincin...
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Bir kismi da, karanliklarda, gok gurle
mel
eri ve simsek arasinda gokten bosanan saganaga tutulup, yildirimlardan olmek korkusu ile parmaklarini kulaklarina tikayan kimseye benzer....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Bir kısmı da, karanlıklarda, gök gürle
mel
eri ve şimşek arasında gökten boşanan sağanağa tutulup, yıldırımlardan ölmek korkusu ile parmaklarını kulaklarına tıkayan kimseye benzer....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Yahut onların durumu gökten sağanak halinde boşanan ve içinde yoğun karanlıklar, gök gürle
mel
eri ve şimşekler bulunan yağmura tutulmuş kimselerin durumuna benzer. Yıldırımların verdiği dehşetle, ölüm korkusundan, parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Fakat Allah kâfirleri çepeçevre kuşatır....
Bəqərə Suresi, 20. Ayet:
Şimşek neredeyse onların gözlerini kamaştırır. Onları her aydınlatmasında onun (ışığında) yürürler. Ve onların üzerlerine karanlık çökünce de dikilip kalırlar. Ve eğer Allah dileseydi, onların duymalarını da gör
mel
erini de elbette giderirdi. Muhakkak ki Allah, herşeye kâdirdir (herşeye gücü yeter)....
Bəqərə Suresi, 20. Ayet:
Çakan şimşek neredeyse gözlerini kapıverecek; önlerini her aydınlattığında (biraz) yürürler, üzerlerine karanlık basıverince de kalakalırlar. Allah dileseydi, işit
mel
erini de gör
mel
erini de gideriverirdi. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir....
Bəqərə Suresi, 20. Ayet:
Simsegin cakmasi neredeyse gozlerini alir; onlari aydinlattikca isiginda yururler ve uzerlerine karanlik basinca durakalirlar. Allah dileseydi isitme ve gor
mel
erini giderirdi. Dogrusu Allah her seye Kadir'dir. *...
Bəqərə Suresi, 20. Ayet:
Çakan şimşek neredeyse onların gözlerini kapıp alır. Önlerini aydınlatınca da onun ışığında yürürler. Üzerlerine karanlık çöktüğü zaman ise (oldukları yerde) dikilip kalırlar. Allah dileseydi onların işit
mel
erini de, gözlerini de alıverirdi. Şüphesiz ki Allah'ın her şeye gücü yeter....
Bəqərə Suresi, 20. Ayet:
Şimşeğin çakması neredeyse gözlerini alır; onları aydınlattıkça ışığında yürürler ve üzerlerine karanlık basınca durakalırlar. Allah dileseydi işitme ve gör
mel
erini giderirdi. Doğrusu Allah her şeye Kadir'dir....
Bəqərə Suresi, 20. Ayet:
Şimşek neredeyse gözlerini kapıverecek! Önlerini aydınlattıkça ışığında yürürler. Üzerlerine karanlık basınca da dikilir kalırlar. ALLAH dileseydi işitme ve gör
mel
erini giderirdi. ALLAH herşeye gücü yetendir....
Bəqərə Suresi, 20. Ayet:
Şimşek nerede ise gözlerini kapıverecek önlerini aydınlattımı ışığında yürüyorlar, karanlık üzerlerine çöktü mü dikilip kalıyorlar, Allah dilemiş olsa idi elbet işit
mel
erini gör
mel
erini de alıverirdi, şüphe yok ki Allah her şeye kadir, daima kadirdir...
Bəqərə Suresi, 20. Ayet:
Şimşek neredeyse gözlerini kapıverecek; önlerini aydınlatınca ışığında yürüyorlar, karanlıklar üzerlerine çökünce de dikilip kalıyorlar. Allah dileseydi işitme ve gör
mel
erini alıverirdi. Şüphe yok ki, Allah her şeye gücü yetendir....
Bəqərə Suresi, 20. Ayet:
O şimşek nerdeyse gözlerini (n nûrunu) kapıverecek. Önlerini aydınlattımı ışığında yürürler, karanlık üzerlerine çöktümü de dikilip kalırlar. Allah dilemiş olsaydı işit
mel
erini, gör
mel
erini de alıverirdi. Şüphesiz Allah her şeye kâdirdir....
Bəqərə Suresi, 20. Ayet:
Şimşek neredeyse gözlerini kapıverecek! Önlerini aydınlattıkça ışığında yürürler. Üzerlerine karanlık basınca da dikilir kalırlar. Tanrı dileseydi işit
mel
erini de, gör
mel
erini de gideriverirdi. Tanrı herşeye gücü yetendir (kadir)....
Bəqərə Suresi, 20. Ayet:
O şimşek hemen hemen gözlerini kapıp alıverecek. Onları aydınlatınca (ışığı) içinde yürürler, başlarına karanlık çökünce ise dikilib kalırlar. Allah dileseydi onların işit
mel
erini, gözlerini de giderirdi. Şübhe yok ki Allah her şey'e hakkıyle kaadirdir. ...
Bəqərə Suresi, 20. Ayet:
O şimşek, nerede ise gözlerini(n nûrunu) kapıp alıverecek! Ne zaman onlara aydınlık verse, onda (onun ışığında) yürürler; onlara karanlık çöktüğü zaman ise (oldukları yerde)dikilip kalırlar. Hâlbuki Allah dileseydi, elbette onların işit
mel
erini ve gör
mel
erini giderirdi. Şübhesiz ki Allah, herşeye hakkıyla gücü yetendir....
Bəqərə Suresi, 20. Ayet:
Az kalsın şimşek gözlerini alıverecek. Onları aydınlattıkça ışığında yürürler. Üzerlerine karanlık basınca dikilip kalıverirler. Şayet Allah, dileseydi onların işit
mel
erini de, gör
mel
erini de giderirdi. Muhakkak ki Allah, her şeye Kadir'dir....
Bəqərə Suresi, 20. Ayet:
Az kalıyor ki şimşek gözlerini hemen kapıverecek. Her ne zaman önlerini aydınlattı mı, ışığında yürürler. Üzerlerine karanlık çöktükçe de dikilip kalıverirler. Eğer Allah Teâlâ dilemiş olsa idi onların elbette işit
mel
erini de, gör
mel
erini de gideriverirdi. Şüphe yok ki Allah Teâlâ her şeye kâdirdir....
Bəqərə Suresi, 20. Ayet:
Neredeyse gözlerini kapıverecek olan şimşek önlerini aydınlattı mı o(nun ışığı)nda yürürler, üzerlerine karanlık çökünce dikilip kalırlar. Allâh dileseydi elbette işit
mel
erini ve gör
mel
erini de götürürdü. Şüphesiz Allâh'ın her şeyi yapmaya gücü yeter....
Bəqərə Suresi, 20. Ayet:
Çakan şimşek, neredeyse gözlerini kapıverecek; önlerini her aydınlattığında (biraz) yürürler, üzerlerine karanlık basıverince de kalakalırlar. Allah dileseydi, işit
mel
erini de gör
mel
erini de gideriverirdi. Hiç şüphe yok Allah, herşeye güç yetirendir....
Bəqərə Suresi, 23. Ayet:
Eğer kulumuz (Muhammed)'e katımızdan safha safha indirdiğimiz vahyin bir kısmından şüphe ediyorsanız o zaman aynı değerde bir sure getirin (de görelim) ve -eğer dediğiniz doğruysa- Allah'tan başkalarını da size şahitlik et
mel
eri için çağırın....
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
1.
ve beşşir
: ve müjdele
2.
ellezîne âmenû
: âmenû olanlar, Allah'a ulaşmayı dileyenler, îmân edenler
3.
ve amilû
: ve yaptılar
4.
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
Ve âmenû olup, ıslâh edici (nefsi tezkiye edici) a
mel
de bulunanlar için altlarından nehirler akan cennetler olduğunu müjdele. Oradaki meyvelerden ve mahsullerden bir rızıkla her rızıklandırılışlarında “İşte bu bizim daha önce de rızıklandırıldığımız (yediğimiz) şeydir.” dediler. Ve ona (dünyadaki rızıklarına) benzer (lezzet ve nefaset bakımından çok üstünü) verilmiştir. Onlar için orada temiz eşler vardır. Ve onlar orada ebedî kalacak olanlardır....
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
İman edip salih a
mel
ler işleyenlere, kendileri için; içinden ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her rızık verilişinde, “Bu (tıpkı) daha önce (dünyada iken) bize verilen rızık!” diyecekler. Hâlbuki bu rızık onlara (dünyadakine) benzer olarak verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler de vardır. Onlar orada ebedî kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
İman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenleri, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükem
mel
, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanları, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanları, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih a
mel
ler işleyenleri müjdele: Onlara, altlarından ırmaklar akan cennet konakları var. Orada kendilerine ikram edilen herhangi bir meyvadan yediklerinde: 'Bu, daha önce tattığımı...
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
İman edip de salih a
mel
ler işleyenleri ise, altından ırmaklar akan cennetlerle müjdele. Her ne zaman kendilerine oradan rızık olarak bir meyve verilse: 'Bu bizim daha önce (dünyada) rızıklandığımız şeydir' derler. Orada onlara böyle birbirinin benzer şeyler verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler vardır ve onlar orada sonsuza kadar kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
(Ey Muhammed) iman edip salih a
mel
lerde bulunanları müjdele. Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızık olarak bu ürünlerden her yedirildiğinde: "Bu daha önce de rızıklandığımızdır" derler. Bu, onlara, (dünyadakine) benzer olarak sunulmuştur. Orada, onlar için tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
(Habibim), iman edip sâlih a
mel
ler işleyenlere (şunu) müjdele: Onlar için, (ağaçları) altından ırmaklar akar (her türlü meyvalarla süslenmiş) cennetler var. Kendilerine, ne zaman, onlardan bir meyva rızk olarak yedirilse (her def’asında): “Bu, daha önce (dünyâda) bizim yediğimiz şeydir.” diyecekler ve o rızık (dünyâdakine) benzer olarak kendilerine sunulacak. Onlar için orada tertemiz zevceler de var ve onlar, o cennette ebedî olarak kalıcıdırlar....
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
Inananlar ve yararli isler yapanlara, kendilerine altlarindan irmaklar akan cennetler oldugunu mujdele. Onlara buranin bir urunu rizik olarak verildiginde, «Bu daha once de riziklandigimizdir» derler. Bunlar, soyledikleninin benzerleri olarak sunulmustur. Onlara orada tertemiz esler vardir ve orada te
mel
li kalirlar....
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
Dosdoğru imân edip iyi-yararlı a
mel
lerde bulunanlara müjde ver ki, onlara altından ırmaklar akan Cennetler vardır. (Oraya girdikleri zaman) kendilerine oradaki meyveden ne kadar bir rızık verildiğinde, «bu daha önce de rızıklandığımız şeylerdendir» diyecekler. (Evet) onlara (renk ve çeşit bakımından az da olsa dünyadaki veya kendilerine az önce sunulan meyvalara) benzer (fakat lezzet ve nefaset bakımından çok farklı ve üstün meyvalar) verilecek. Hem onlar için orada (dünyada kadınlara arız olan ...
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
İnananlar ve yararlı işler yapanlara, kendilerine altlarından ırmaklar akan cennetler olduğunu müjdele. Onlara buranın bir ürünü rızık olarak verildiğinde, 'Bu daha önce de rızıklandığımızdır' derler. Bunlar, söylediklerinin benzerleri olarak sunulmuştur. Onlara orada tertemiz eşler vardır ve orada te
mel
li kalırlar....
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
İnanıp erdemli davrananları, içlerinde ırmaklar akan cennetlerle (bahçelerle) müjdele. Kendilerine oradaki ürünlerden rızıklar sunulduğunda 'Bu, daha önce bize sunulan nimetlerdir,' derler. Böylece, kendilerine mecazi tanımlar (benzet
mel
er) verilir. Onlar için orada tertemiz eşler vardır ve onlar orada ebedi kalıcıdırlar....
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
iman edip salih a
mel
ler işliyenlere ise müjdele: Kendileri için altından ırmaklar akar cennetler var, onlardan: hangi bir semereden bir rızk rızıklandıkça onlar, her def'asında «ha! bu bizim önceden merzuk olduğumuz» diyecekler ve ona öyle müteşabih olarak sunulacaklar, kendileri için orada pak, çok pak zevceler de var, hem onlar orada ebedî kalacaklar...
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
İman edip iyi a
mel
işleyenleri müjdele! Kendileri için altlarından ırmaklar akan cennetler var. Onlara her hangi bir meyveden bir rızık yedirilince onlar, her defasında: «Bu bizim önceden yediğimiz şeydir.» diyecekler; oysa ona benzer olarak sunulacaklar. Kendileri için orada tertemiz zevceler de var. Onlar orada ebedi kalacaklar....
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
İman edip iyi a
mel
ler işleyenleri, ağaçları altından nehirler akan Cennetler ile müjdele. Onlara rızık olarak her yeni meyve sunulduğunda «Bu daha önce bize sunulan falanca meyvedir» derler, onlara birbirinden ayırd edemeyecekleri rızıklar verilir. Hem onlara orada el değmemiş, tertemiz eşler verilecektir. Onlar orada ebedi olarak kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
İnanıp salih a
mel
lerde bulunanları müjdele: Gerçekten onlar için içlerinden / altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızk olarak bu ürünlerden (min semeretin rizkan) yedirildiğinde "Bu, daha önce de rızıklandığımızdır" derler. Bu onlara (dünyadakine) benzer (müteşabihe) olarak verilmiştir. Onlar için orada tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz (halidun) kalıcıdırlar....
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
(Habîbim) îmân eden, bir de güzel güzel a
mel
(ve hareketlerde bulunan kimselere muştula ki altlarından ırmaklar akan cennetler onların. Kendilerine ne zaman onlardan bir meyva rızk olarak yedirilse her defasında «ha, bu, evvelce de (dünyâda) rızıklandığımız (yediğimiz) şeydi» diyecekler Ve o rızk (renkde, şekilde) birbirinin benzeri, (fakat tatda, keyfiyyetde başka başka ve çok yüksek ve müstesna kıymetlerde) olmak üzere kendilerine sunulacak. Orada çok temiz zevceler de onların. Hem orada onlar...
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
(Habîbim, yâ Muhammed!) Îmân edip sâlih a
mel
ler işleyenlere, şübhesiz kendileri için altlarından ırmaklar akan Cennetler olduğunu müjdele! (Onlar) ne zaman rızık olarak oradan, herhangi bir meyveden rızıklandırılsalar: 'Bu, daha önce rızıklandırıldığımız şeydir' derler. Çünki bu (Cennet ni'metleri), kendilerine (dünyadaki rızıklarıyla) birbirine benzer şekilde verilir. Onlar için orada tertemiz zevceler de vardır ve onlar, orada ebedî olarak kalıcıdırlar....
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
İman eden, salih a
mel
ler işleyenlere; altından ırmaklar akan cennetlerin kendileri için olduğunu müjdele. Onlara ne zaman bunlardan bir meyve rızık olarak verilirse bu, evvelce rızıklandığımız şeydi, derler. Onlara birbirine benzeyen (böyle nimetler) verilecek. Onlar için orada temiz eşler de vardır. Hem onlar orada te
mel
li kalıcıdırlar....
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
İmân edip sâlih a
mel
lerde bulunanlara müjde ver. Şüphe yok ki onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır. Her ne vakit o cennetlerden bir meyva ile merzûk olunca diyeceklerdir ki: «Bu meyva bizim evvelce de merzûk olduğumuz bir meyvadır.» Onlara birbirine benzeyen (böyle nîmetler) verilmiş olacaktır. Ve onlar için cennetlerde tertemiz zevceler de vardır ve onlar o cennetlerde ebedî olarak kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
Resulüm! İman edip sâlih a
mel
ler işleyenleri, altlarından ırmaklar akan cennetlerle müjdele. Kendilerine ne zaman onlardan bir meyve rızık olarak yedirilirse, her defasında: “Bu bizim daha önce de dünyada iken yediğimiz şeydir. ” derler. Bunlar söylediklerinin benzerleri olarak sunulmuştur. Onlar için orada tertemiz eşler vardır. Orada ebedî olarak kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 25. Ayet:
(Ey Muhammed) iman edip salih a
mel
lerde bulunanları müjdele. Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızık olarak bu ürünlerden her yedirildiğinde: «Bu daha önce de rızıklandığımızdır» derler, bu birbirinin benzeri olarak onlara sunulmuştur. Onda, onlar için tertemiz eşler vardır ve onlar orada ebedi olarak kalıcıdırlar....
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
İnnallâhe lâ yestahyî en yadribe meselen mâ beûdaten fe mâ fevkahâ fe em
mel
lezîne âmenû fe ya’lemûne ennehul hakku min rabbihim, ve em
mel
lezîne keferû fe yekûlûne mâzâ erâdallâhu bi hâzâ meselâ(meselen), yudıllu bihî kesîran ve yehdî bihî kesîrâ(kesîran) ve mâ yudıllu bihî illel fâsıkîn(fâsıkîne)....
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
Muhakkak ki Allah, sivri sinek ve ondan büyüğü ile hakkı açıklamak için misâl getirmeyi terk etmez. Artık iman edenler, bunun (misâlin) Rablerinden gelen bir hakikat olduğunu bilirler. Amma kâfirler: “- Allah bu misâl ile ne murâd etmiştir?” derler. Cenâb’ı Allah o misalle, bir çoğunu şaşırtıp saptırır ve yine onunla bir çoğunu yola, hidâyete eriştirir ve onunla ancak fâsıkları şaşırtır. (Bu, kâfirlerin tekzîbi ve müminlerin iman et
mel
eri sebebiyle olur.)...
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
Bil
mel
i ki Allah bir sivrisineği hattâ daha üstününü bir mesel yapmaktan sıkılmaz, iman edenler bilirler ki o şüphesiz hakdır, rablarındandır, amma küfre saplananlar Allah böyle bir mesel ile ne murad etmiş? derler, evet Allah onunla bir çoklarını şaşırtır, yine onunla bir çoklarını yola getirir, hem onunla ancak o fasıkları şaşırtır...
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
O fâsıklar ki, Allah’ın (ezelde iman ve itaat et
mel
erine dair) kendilerinden aldığı sözü sağlama bağladıktan sonra, O’nun ahdini bozarlar ve Allah’ın vaslını emrettiği şeyi (yakınlık ve iman bağlarını) keserler, yeryüzünde fesat ve bozgunculuk yaparlar. İşte bunlar, (ebedî olarak cehenneme düşüp) ziyanda kalanlardır....
Bəqərə Suresi, 27. Ayet:
O (fâsıklar) ki Allanın, (Kitablarında Muhammede îman et
mel
eri hakkındaki ahid (ve emr) ini onu te'kid de etdikden sonra bozarlar, Allah'ın birleştirilmesini emretdiği şey'i (hısımlık rabıtalarını, cem'iyyet birliğini, peygambere îmanda birleşmeyi) keserler, yer yüzünde bozgunculuk yaparlar. İşte onlar hüsrâne (maddî ve manevî en büyük zarara) uğrayanların ta kendileridir. ...
Bəqərə Suresi, 28. Ayet:
Allah’ı nasıl inkâr ediyorsunuz ki, siz, ölü (birer nütfe, hormon) idiniz; O sizi diriltti. Sonra (ecelleriniz gelince) sizleri yine öldürecek, sonra (kıyamette) sizi diriltecek. Sonra da (a
mel
lerinizin hesabı görülmek üzere) ona döndürüleceksiniz....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Ve iz kâle rabbuke lil
mel
âiketi innî câilun fîl ardı halîfeh(halîfeten), kâlû e tec’alu fîhâ men yufsidu fîhâ ve yesfikud dimâ(dimâe), ve nahnu nusebbihu bi hamdike ve nukaddisu lek(leke), kâle innî a’lemu mâ lâ tâ’lemûn(tâ’lemûne)....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
1.
ve iz kâle
: ve demişti
2.
rabbu-ke
: senin Rabbin
3.
li el
mel
âiketi
:
mel
eklere
4.
innî
: muhakkak ki ben
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Ve Rabbin
mel
eklere: “Muhakkak ki Ben yeryüzünde bir halife kılacağım.” demişti. (
Mel
ekler de): “Orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Biz Seni, hamd ile tesbih ve seni takdis ediyoruz.” dediler. (Rabbin de): “Muhakkak ki ben, sizin bilmediklerinizi bilirim.” buyurdu....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hani, Rabbin
mel
eklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler. Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” demişti....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hani Rabbin
mel
eklere, ben yeryüzünde mutlaka bir halife yaratacağım demişti. Demişlerdi ki: Orada bozgunculuk edecek ve kan dökecek birini mi yaratacaksın? Biz, sana hamd ederek noksan sıfatlardan arılığını söylemede, seni kutlamadayız ya; ben, sizin bilmediğinizi bilirim demişti....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hatırla ki Rabbin
mel
eklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi. Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek insanı mı halife kılıyorsun? dediler. Allah da onlara: Sizin bilemiyeceğinizi herhalde ben bilirim, dedi....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Rabbin
mel
eklere: "Ben arzda (bedende) bir halife (Esmâ mertebesinin farkındalığıyla yaşayan şuur sahibi) meydana getireceğim" dedi. Onlar da: "Orada fesat çıkarıp kan döken birini mi meydana getireceksin; biz seni hamdinle (bizde açığa çıkardığın varlığını değerlendirme hâliyle) tespih (her an yeni hâle dönüşen isteğine kulluk ederek) ve kudsiyetini (her türlü eksiklikten berî oluşunu) dillendirmiyor muyuz?" dediler. (Buyurdu): "BEN sizin bilmediklerinizin Aliymiyim!. . "...
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hani Rabb’in
mel
eklere; 'Ben yeryüzünde dünya düzeni kurmaya, ilâhi hükümleri icraya, yeryüzünü imâra yetkili halifeler hazırlayıp yerleştireceğim' demişti.
Mel
ekler: 'Orada bozgunculuk yapacak, karışıklık çıkaracak, kan dökecek birilerini mi hazırlayıp yerleştireceksin? Oysa biz sana hamdederek zikrediyor, seni tesbih ediyoruz. Senin kutsallığını biliyor, kabul ediyor, Seni takdis ediyoruz' dediler. Rabbin: 'Ben, sizin bilmediklerinizi biliyorum' buyurdu....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hani Rabbin
mel
eklere: 'Ben yeryüzünde bir halife var edeceğim' demişti. [4]
Mel
ekler de: 'Sen orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin! Oysa biz senin yüceliğinden övgü ile söz etmekte (seni hamd ile tesbih etmekte) ve senin bütün eksikliklerden uzak, ulu sıfatların sahibi olduğunu dile getirmekteyiz' demişlerdi. Allah da, 'ben sizin bilmediklerinizi bilirim' demişti....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hani Rabbin,
Mel
eklere: "Muhakkak ben, yeryüzünde bir halife var edeceğim" demişti. Onlar da: "Biz seni şükrünle yüceltir ve (sürekli) takdis ederken, orada bozgunculuk çıkaracak ve kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?" dediler. (Allah:) "Şüphesiz sizin bilmediğinizi ben bilirim" dedi....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
(Ey Habîbim), o vaktı hatırla ki, Rabbin
Mel
eklere: “-Ben yer yüzünde (hükümlerimi yerine getirecek) bir halife (bir insan) yaratacağım.” demişti.
Mel
ekler de: “- Biz seni hamdinle tesbih ve noksanlıklardan tenzih etmekte olduğumuz halde, orada fesad çıkaracak ve kanlar dökecek kimse mi yaratacaksın?” demişlerdi. Allah: “-Ben, sizin bilemiyeceğiniz şeyleri bilirim.” buyurdu....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Rabbin
mel
eklere «Ben yeryuzunde bir halife var edecegim» demisti;
mel
ekler, «Orada bozgunculuk yapacak, kanlar akitacak birini mi var edeceksin? Oysa biz Seni overek yuceltiyor ve Seni devamli takdis ediyoruz» dediler; Allah «Ben suphesiz sizin bilmediklerinizi bilirim» dedi....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Rabbin (ezelî irâdesi Âdem'i var kılmayı murad ettiğinde)
mel
eklere : «Ben yeryüzünde herhalde (emirlerimi yerine getirecek, Benim adıma konuşacak) bir halîfe var kılacağım» demişti. (
Mel
ekler de) «Orada fesad çıkaracak, kanlar dökecek kimse mi yaratacaksın ?! Oysa biz Seni hamdinle tesbîh ve Seni takdîs ediyoruz» demişlerdi. (Allah), «Şüphesiz ki Benim bildiğimi siz bilmezsiniz» demişti....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Rabbin
mel
eklere 'Ben yeryüzünde bir halife var edeceğim' demişti;
mel
ekler, 'Orada bozgunculuk yapacak, kanlar akıtacak birini mi var edeceksin? Oysa biz Seni överek yüceltiyor ve Seni devamlı takdis ediyoruz' dediler; Allah 'Ben şüphesiz sizin bilmediklerinizi bilirim' dedi....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hatırla ki Rabbin
mel
eklere: Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım, dedi. Onlar: Bizler hamdinle seni tesbih ve seni takdis edip dururken, yeryüzünde fesat çıkaracak, orada kan dökecek birini mi yaratacaksın? dediler. Allah da onlara: Sizin bilemiyeceğinizi herhalde ben bilirim, dedi....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Rabbin,
mel
eklere şöyle demişti: 'Yeryüzüne bir halife yerleştireceğim.'
Mel
ekler de: 'Orada bozgunculuk yapacak, kan akıtacak birisini mi yerleştireceksin? Halbuki biz seni överek yüceltiyor ve mutlak otoriteni onaylıyoruz,' dediler. 'Bilmediğinizi Ben bilirim,' dedi....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Ve düşün ki rabbin
mel
âikeye «Ben Yerde muhakkak bir halife yapacağım» dediği vakıt «Â!.. Orada fesat edecek ve kanlar dökecek bir mahlûk mu yaratacaksın?. biz hamdinle tesbih ve seni takdis edip dururken» dediler. «Her halde ben sizin bilemiyeceğiniz şeyler bilirim» buyurdu...
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Düşün ki, Rabbin
mel
eklere: «Muhakkak Ben, yeryüzünde bir halife tayin edeceğim.» dediği vakit, «Biz seni tesbih ve takdis edip dururken orada fesat çıkaracak ve kanlar akıtacak bir yaratık mı yaratacaksın?» dediler. «Her halde Ben sizin bilmeyeceğiniz şeyleri bilirim!» buyurdu....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Bir zamanlar Rabb'in
mel
eklere: «Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım» demişti. (
Mel
ekler): «A!.. Orada bozgunculuk yapacak ve kan dökecek birisini mi yaratacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz» dediler. (Rabb'in): «Ben sizin bilmediklerinizi bilirim.» dedi....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hani Rabb'in,
mel
eklere «Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım» demişti.
Mel
ekler «Ya Rabbi sen yeryüzünde kargaşalık çıkaracak, kanlar dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor, takdis ediyoruz» dediler. Allah
mel
eklere «Ben sizin bilmediklerinizi bilirim' dedi....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Rabbin,
mel
eklere şöyle demişti: "Yeryüzüne bir halife yerleştireceğim / Yeryüzünde bir halife varedeceğim / Yeryüzünde (birisini) halife yapacağım (caılün)".
Mel
ekler de: "Orada bozgunculuk yapacak (yüfsidü), kan akıtacak (yesfiküddima) birisini mi yerleştireceksin / var edeceksin / (halife) yapacaksın? Halbuki biz seni hamdinle yüceltiyor (nüsebbihu) ve kutsuyoruz (nükaddisu)" dediler. "Sizin bilmediğinizi / bilmediklerinizi / bilemeyeceklerinizi ben bilirim" dedi....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hani Rabbin
mel
eklere: «Muhakkak ben yer yüzünde (benim emirlerimi tebliğ ve infaza me'mur) bir halîfe (bir insan, âdem) yaratacağım» demişdi. (
Mel
ekler) de: «Biz seni hamdinle tesbîh ve seni takdis (ayıblardan, eş koşmakdan, eksikliklerden tenzîh) edib dururken (yerde) orada bozgunculuk edecek, kanlar dökecek kimse mi yaratacaksın?» demişlerdi. Allah (da) : «Sizin bilemeyeceğinizi her halde ben bilirim» demişdi. ...
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
(Ey Habîbim!) Bir zaman Rabbin,
mel
eklere: 'Şübhesiz ki ben, yeryüzünde (insanı)bir halîfe kılacak olanım' buyurmuştu; (
mel
ekler:) 'Orada fesad çıkaracak ve orada kanlar dökecek bir kimse mi kılacaksın? Hâlbuki biz, hamdin ile (seni) tesbîh ediyoruz ve seni takdîs ediyoruz' dediler. (Rabbin de onlara:) 'Sizin bilemeyeceğiniz şeyleri, şübhesiz ki ben bilirim!' buyurdu....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hani Rabbın
mel
eklere: Ben, yeryüznde bir halife yaratacağım, demişti de
mel
ekler: Biz seni hamd ile tesbih, takdis eder dururken yeryüzünde fesad çıkarıp, kanlar dökecek kimse mi yaratacaksın? demişlerdi. Allah da: Sizin bilmediklerinizi ben bilirim, buyurmuştu....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
İşte o zaman Rabbin
mel
eklere: "Bakın, Ben yeryüzünde ona sahip çıkacak birini yaratacağım!" demişti. Onlar: "Seni övgüyle yüceltip takdis eden bizler dururken, orada bozgunculuğa ve yozlaşmaya yol açacak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın? dediler. (Allah) "Sizin bilmediğiniz (çok şey var, onları) Ben bilirim!" diye cevapladı....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Yâd et o zamanı ki, Rabbin
mel
eklere «Ben yeryüzünde muhakkak bir halife kılacağım» diye buyurmuştu.
Mel
ekler de, «Yeryüzünde fesad çıkaracak, kanlar dökecek kimseyi mi yaratacaksın? Bizler ise Sana hamd ile tesbih eder, Seni takdîs eyleriz» demişlerdi. «Şüphe yok ki sizin bilmeyeceğiniz şeyleri Ben bilirim,» diye buyurmuştur....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Bir zamanlar Rabbin
mel
eklere: “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım. ” demişti. Onlar: “Yeryüzünde bozgunculuk yapacak, kanlar dökecek kimse mi yaratacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor, devamlı takdis ediyoruz. ” dediler. Allah da onlara: “Ben sizin bilmediğiniz şeyleri bilirim. ” buyurdu....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Rabbin
mel
eklere: -Ben yeryüzünde bir yönetici yaratacağım, demişti.
Mel
ekler de: -Yeryüzünde bozgunculuk edecek, kan dökecek birilerini mi yaratacaksın? Oysa biz seni durmadan hamd ile tesbih ve takdis ediyoruz, dediler. -Sizin bilmediğiniz şeyleri ben bilirim, dedi....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Rabbin
mel
eklere: "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" dediği vakit onlar: "Â! Oradaki nizamı bozacak ve yeryüzünü kana bulayacak bir mahlûk mu yaratacaksın? Oysa biz sana devamlı hamd, ibadet yapıp, Sen’i tenzih etmekteyiz!" dediler. Allah: "Ben, sizin bilmediğiniz pek çok şey bilirim" buyurdu....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Bir zamanlar Rabbin
mel
eklere: "Ben yeryüzünde bir halife yapacağım," demişti. (
Mel
ekler): "Orada bozgunculuk yapan, kan döken birisini mi halife yapacaksın? Oysa biz seni överek tesbih ediyor ve seni takdis ediyoruz?" dediler. (Rabbin): Ben sizin bilmediklerinizi bilirim," dedi....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hani Rabbin,
Mel
eklere: «Muhakkak ben, yer yüzünde bir halife var edeceğim» demişti. Onlar da: «Biz seni övüp yüceltir ve (sürekli) takdis edip dururken, orada fesat çıkaracak ve orada kanlar akıtacak birini mi var edeceksin?» dediler. (Allah:) «Şüphesiz, sizin bilmediğinizi ben bilirim.» dedi....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Hani Rabbin
mel
eklere 'Yeryüzünde bir halife yapacağım' buyurmuş, onlar da şöyle demişlerdi: 'Biz Seni hamdinle tesbih ve takdis edip dururken, orada bozgunculuk edip kan dökecek birisini mi yaratacaksın?' Rabbin ise, 'Ben sizin bilmediğinizi bilirim' buyurmuştu....
Bəqərə Suresi, 30. Ayet:
Bir zamanlar Rabb'in
mel
eklere: "Ben, yeryüzünde bir halife atayacağım." demişti de onlar şöyle konuşmuşlardı: "Orada bozgunculuk etmekte olan, kan döken birini mi atayacaksın? Oysaki bizler, seni hamd ile tespih ediyoruz; seni kutsayıp yüceltiyoruz." Allah şöyle dedi: "Şu bir gerçek ki ben, sizin bilmediklerinizi bilmekteyim."...
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Ve alleme âde
mel
esmâe kullehâ summe aradahum alel
mel
âiketi fe kâle enbiûnî bi esmâi hâulâi in kuntum sadikîn(sadikîne)....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
alleme
: öğretti
3.
âdeme
: Âdem
4.
el esmâe
: isimler
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Ve (Allah), Âdem'e, (Allah'ın) isimlerinin hepsini (bu isimlerdeki hikmetleri) öğretti. Sonra onları
mel
eklere arz ederek dedi ki: “Haydi sadıklardan iseniz bunları isimleri ile bana haber verin (söyleyin).”...
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Allah, Âdem’e bütün varlıkların isimlerini öğretti. Sonra onları
mel
eklere göstererek, “Eğer doğru söyleyenler iseniz, haydi bana bunların isimlerini bildirin” dedi....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Âdem'e bütün adları bildirmişti de
mel
eklere o adlarla anılan şeyleri gösterip hadi demişti, doğrucuysanız bunların adlarını haber verin....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Allah Adem'e bütün isimleri, öğretti. Sonra onları önce
mel
eklere arzedip: Eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Sonra Adem'e (Esmâ'nın programlanışı, Esmâ bileşiminin açığa çıkışıyla yoktan var edilene) bütün Esmâ'yı (Esmâ ül Hüsnâ'sının anlamlarını açığa çıkarmayı ve kavramayı) talim etti (programladı). Sonra
mel
âikeye: "Eğer dediğinizde ısrarlı iseniz bana (Adem'in) varlığındaki Esmâ'nın (özelliklerinin) neler olduğunu anlatın" dedi....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Allah Âdem’e, yaratılışa ve değerlerine uygun, varlıklara verdiği isimleri, isimlendirilen varlıkları, varlıklar hakkındaki bilgileri, varlıklarla bilgilerin irtibatını; harfleri, keli
mel
eri, lafızları, mânaları, cümleleri, lehçeleri; davranışları, ferdin ve toplumun ihtiyaçlarını, uyum kurallarını, gerek duyacağı bütün bilgileri öğretti. Sonra da onları
mel
eklerin önüne koydu. 'Yeryüzünde Âdem’e ihtiyaç olmadığı iddiasında haklı iseniz, bana bunların isimlerini, varlıklar hakkındaki bilgileri, ...
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Adem'e bütün adları öğretti. Sonra onları
mel
eklere arzederek: 'Eğer doğru sözlü iseniz şunların adlarını bana bildirin' dedi....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Ve Adem'e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları
mel
eklere yöneltip: "Eğer doğru sözlüyseniz, bunları bana isimleriyle haber verin" dedi....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Allah, Hz. Âdem Aleyhisselâma bütün isimleri öğretti. Sonra eşyayı
mel
eklere gösterip: “- Eğer (her şeyin iç yüzünü bilen) sâdıklarsanız bunların isimlerini bana haber verin.” buyurdu....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Ve Adem'e butun isimleri ogretti, sonra esyayi
mel
eklere gosterdi. «Eger sozunuzde samimi iseniz bunlarin isimlerini bana soyleyin» dedi....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Allah, Âdem'e (gerekli olan) bütün (eşyanın) isimlerini öğretti. Sonra o eşyayı
mel
eklere göstererek, (iddianızda) doğrular iseniz, bunların isimlerini Bana haber verin, buyurdu....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Ve Adem'e bütün isimleri öğretti, sonra eşyayı
mel
eklere gösterdi. 'Eğer sözünüzde samimi iseniz bunların isimlerini bana söyleyin' dedi....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Allah Âdem'e bütün isimleri, öğretti. Sonra onları önce
mel
eklere arzedip: Eğer siz sözünüzde sadık iseniz, şunların isimlerini bana bildirin, dedi....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Adem'e tüm isimleri (nitele
mel
eri) öğretti, sonra onları
mel
eklere sunup, 'Doğru iseniz, şunların isimlerini (özelliklerini, niteliklerini) siz bana bildirin,' dedi....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Ve Ademe bütün esmayı ta'lim eyledi, sonra o âlemîni
mel
âikeye gösterip «Haydin davanızda sadıksanız bana şunları isimleriyle haber verin» buyurdu...
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Ve Adem'e bütün isimleri öğretti. Sonra o isimlerin delalet ettiği şeyleri
mel
eklere gösterip: «Haydi davanızda doğru iseniz, Bana şunları isimleriyle haber verin!» buyurdu....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Ve Âdem'e isimlerin hepsini öğretti, sonra onları
mel
eklere gösterip: «Haydi davanızda sadıksanız bana şunları isimleriyle haber verin.» dedi....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Allah, Adem'e bütün isimleri öğretti. Sonra bütün nesneleri
mel
eklere göstererek, «Haydi, eğer davanızda haklı iseniz, bunların isimlerini bana söyleyin» dedi....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Ve Adem'e tüm isimleri öğretti, sonra onları
mel
eklere sunup (aredahüm), "Doğru sözlü / dürüst (sadık) iseniz, şunların isimlerini siz bana bildirin (enbiuniy)" dedi....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Âdeme bütün isimleri öğretmişdi. Sonra onları (onların delâlet etdikleri âlemleri, eşyayi)
mel
eklere gösterib: «Doğrucular iseniz (her şeyin iç yüzünü biliyorsanız) bunları adlarıyle bana haber verin» demişdi. ...
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Ve Âdem’e isimlerin hepsini öğretti, sonra onları
mel
eklere arzederek: 'Eğer(iddiânızda) doğru kimseler iseniz, haydi şunların isimlerini bana bildirin!' buyurdu....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Allah, Adem'e bütün isimleri öğretmiş, sonra onları
mel
eklere göstererek: Eğer sadıklardan iseniz, bunların adlarını bana söyleyin, buyurmuştur....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Ve O, Adem'e her şeyin ismini öğretti, sonra onları
mel
eklerin önüne koydu ve "Dedikleriniz doğruysa haydi bu (şeylerin) isimlerini Bana söyleyin bakalım!"dedi....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Ve (Allah Teâlâ) bütün eşyanın isimlerini Âdem'e bildirdi. Sonra bu eşyayı
mel
eklere göstererek, «Bunların isimlerini Bana haber veriniz, eğer siz sâdık iseniz» diye buyurdu....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Ve Allah Âdem'e bütün isimleri öğretti. Sonra da o eşyayı
mel
eklere göstererek: “Eğer sâdıklardan iseniz, bunların isimlerini bana söyleyin!” dedi....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Allah, Adem’e bütün isimleri öğretti. Sonra onları
mel
eklere göstererek:-Eğer sözünüzde samimi iseniz bunların isimlerini bana söyleyin, dedi....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Ve Âdem’e bütün isimleri öğretti. Müteakiben önce onları
mel
eklere göstererek: "İddianızda tutarlı iseniz haydi Bana şunları isimleriyle bir bildirin bakalım!" dedi....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Âdem'e isimlerin tümünü öğretti, sonra onları
mel
eklere sunup: "Haydi, doğru iseniz onların isimlerini bana söyleyin," dedi....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Ve Adem'e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları
mel
eklere yöneltip: «Eğer doğru sözlüler iseniz, bunları bana isimleriyle haber verin» dedi....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Ve Âdem'e bütün isimleri öğretti, sonra da onları
mel
eklere gösterip, 'Sözünüzde doğru iseniz, haydi, bunların isimlerini Bana söyleyin' buyurdu....
Bəqərə Suresi, 31. Ayet:
Ve Âdem'e isimlerin tümünü öğretti. Sonra onları
mel
eklere göstererek şöyle buyurdu: "Hadi, haber verin bana şunların isimlerini, eğer doğru sözlüler iseniz."...
Bəqərə Suresi, 32. Ayet:
(
Mel
ekler): “Seni tenzih ederiz.” dediler. “Senin bize öğrettiğinden başka (hiç) bir ilmimiz yoktur. Muhakkak ki Sen, Alîm'sin (en iyi bilensin), Hakîm'sin (hikmet sahibisin).”...
Bəqərə Suresi, 32. Ayet:
Mel
ekler, “Seni bütün eksikliklerden uzak tutarız. Senin bize öğrettiklerinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz her şeyi hakkıyla bilen, her şeyi hikmetle yapan sensin” dediler....
Bəqərə Suresi, 32. Ayet:
Mel
ekler: Yâ Rab! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz, senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur. Şüphesiz alîm ve hakîm olan ancak sensin, dediler....
Bəqərə Suresi, 32. Ayet:
(Bunu değerlendiremeyen
mel
âike): "Subhaneke (her an yeni bir şey yaratıp bunlarla da asla kayıtlanmayan ve sınırlanmayansın)! Bizde açığa çıkarttığın ilimden başkasını bilmemiz asla mümkün değil! Şüphesiz ki sen, Mutlak İlim (Aliym) ve bunu bir sistem içinde (Hakiym) açığa çıkaransın!"...
Bəqərə Suresi, 32. Ayet:
Mel
ekler: 'Yücesin Sen ya Rabbi. Bizim Senin bize öğrettiklerinin dışında bir bilgimiz yok. Sen ilim sahibisin, hikmet ve hükümranlık sahibisin.' dediler....
Bəqərə Suresi, 32. Ayet:
Mel
ekler: 'Senin şanın pek yücedir. Biz senin bildirdiğinin dışında bir bilgiye sahip değiliz. Şüphesiz sen her şeyi bilen ve hikmet sahibi olansın' dediler....
Bəqərə Suresi, 32. Ayet:
Mel
ekler: “Biz, (sana itiraz olunmaktan) seni tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka, hiç bir ilmimiz yok. Muhakkak sen her şeyi hakkıyle bilensin, üstün hikmet sahibisin.” dediler....
Bəqərə Suresi, 32. Ayet:
(
Mel
ekler de): «Seni tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka hiçbir bilgimiz yoktur. Şüphesiz ki Sen her şeyi bilensin, yegane hikmet sahibi de Sensin!» dediler....
Bəqərə Suresi, 32. Ayet:
Mel
ekler: Yâ Rab! Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz, senin bize öğrettiklerinden başka bizim bilgimiz yoktur. Şüphesiz alîm ve hakîm olan ancak sensin, dediler....
Bəqərə Suresi, 32. Ayet:
Mel
ekler: «Seni bütün eksikliklerden tenzih ederiz Ya Rab! Bizim için, senin bize bildirdiğinden başka bilgi mümkün değildir. O her şeyi bilen hüküm sahibi sadece Sensin Sen!» dediler....
Bəqərə Suresi, 32. Ayet:
Mel
ekler «Ya Rabbi, sen yücesin, bizim senin bize öğrettiklerin dışında hiçbir bilgimiz yoktur, hiç şüphesiz sen herşeyi bilirsin ve her yaptığın yerindedir» dediler....
Bəqərə Suresi, 32. Ayet:
(
Mel
ekler) de: «Seni tenzih ederiz. Senin bize öğretdiğinden başka bizim hiç bir bilgimiz yok. Çünkü (her şey'i) hakkıyle bilen, hüküm ve hikmet sahibi olan şübhesiz ki sensin Sen» demişlerdi. ...
Bəqərə Suresi, 32. Ayet:
(
Mel
ekler) dediler ki: 'Seni (her türlü noksanlıktan) tenzîh ederiz; senin bize öğrettiklerinden başka bizim için bir ilim yoktur. Şübhe yok ki Alîm (herşeyi bilen), Hakîm(her işi hikmetli olan) ancak sensin!'...
Bəqərə Suresi, 32. Ayet:
Mel
ekler ise: Sana tesbih ederiz, bize öğrettiğinden başka bilgimiz yok. Alim, Hakim Sensin Sen, demişlerdi....
Bəqərə Suresi, 32. Ayet:
Mel
ekler: “Sen münezzehsin, seni tesbih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka hiçbir bilgimiz yok. Şüphesiz ki sen her şeyi hakkıyla bilensin, hüküm ve hikmet sahibisin. ” dediler....
Bəqərə Suresi, 32. Ayet:
Mel
ekler, 'Seni her türlü noksandan yüce tutarız,' dediler. 'Senin bize öğrettiklerinden başka bilgimiz yoktur. Herşeyi bilen ve herşeyi hikmetle yapan Sensin.'...
Bəqərə Suresi, 33. Ayet:
(Allah): “Ey Âdem! Bunları onlara, isimleriyle haber ver (bildir).” dedi. Âdem onları isimleriyle onlara bildirdiği zaman (Allah,
mel
eklere): “Ben size demedim mi, muhakkak ki Ben, göklerin ve yerin bilinmeyenlerini bilirim.Ve sizin açıkladığınız ve (içinizde) gizlemiş olduğunuz şeyleri de bilirim ?” dedi....
Bəqərə Suresi, 33. Ayet:
Allah, şöyle dedi: “Ey Âdem! Onlara bunların isimlerini söyle.” Âdem,
mel
eklere onların isimlerini bildirince Allah, “Size, göklerin ve yerin gaybını şüphesiz ki ben bilirim, yine açığa vurduklarınızı da, gizli tuttuklarınızı da ben bilirim demedim mi?” dedi....
Bəqərə Suresi, 33. Ayet:
(Bunun üzerine: ) Ey Âdem! Eşyanın isimlerini
mel
eklere anlat, dedi. Adem onların isimlerini onlara anlatınca: Ben size, muhakkak semâvat ve arzda görülmeyenleri (oralardaki sırları) bilirim. Bundan da öte, gizli ve açık yapmakta olduklarınızı da bilirim, dememiş miydim? dedi....
Bəqərə Suresi, 33. Ayet:
Allah: 'Ey Âdem, bunları, isimleriyle, varlıklar hakkındaki bilgileriyle, varlıklarla bilgilerin irtibatıyla; harfleri, keli
mel
eri, lafızları, mânaları, cümleleri, lehçeleri; davranışları, ferdin ve toplumun ihtiyaçları, uyum kurallarıyla, tek tek anlat' buyurdu. Bu emir üzerine Âdem, onları, isimleriyle, varlıklar hakkındaki bilgileriyle, varlıklarla bilgilerin irtibatıyla; harfleri, keli
mel
eri, lafızları, mânaları, cümleleri, lehçeleri; davranışları, ferdin ve toplumun ihtiyaçları, uyum kurall...
Bəqərə Suresi, 33. Ayet:
Allah: 'Ey Adem! Şunların adlarını onlara bildir' dedi. Adem kendilerine, o varlıkların adlarını bildirince, Allah
mel
eklere: 'Ben göklerin ve yerin gizliliklerini bilirim. Sizin açığa vurduğunuz ve gizlediğiniz her şeyi de bilirim, dememiş miydim!' dedi....
Bəqərə Suresi, 33. Ayet:
Allah, Hz. Âdem’e: “- Ey Âdem! Eşyanın isimlerini
mel
eklere haber ver.” buyurdu. Âdem Aleyhisselâm da,
mel
eklere, o isimleri haber verince Allah: “-Ben size demedim mi ki, göklerin ve yerin gayblarını ben bilirim. Açıkladığınızı da, gizlediğinizi de elbette ben bilirim.” buyurdu....
Bəqərə Suresi, 33. Ayet:
(Allah): «Ey Âdem! Bunlara onların isimlerini haber ver» buyurdu. Âdem onlara sözü edilen eşyanın isimlerini haber verince (Allah
mel
eklere): «Size demedim mi, Ben göklerin ve yerin gaybını (görünmeyen, sizlerce bilinmeyen şeylerini de) elbette bilirim ve sizin açıkladığınızı da, gizli tuttuğunuzu da bilirim.» buyurdu....
Bəqərə Suresi, 33. Ayet:
(Bunun üzerine:) Ey Âdem! Eşyanın isimlerini
mel
eklere anlat, dedi. Âdem onların isimlerini onlara anlatınca: Ben size, muhakkak semâvat ve arzda görülmeyenleri (oralardaki sırları) bilirim. Bundan da öte, gizli ve açık yapmakta olduklarınızı da bilirim, dememiş miydim? dedi....
Bəqərə Suresi, 33. Ayet:
Allah, Adem'e «Ey Adem, bunlara o nesnelerin adlarını bildir» dedi. Adem,
mel
eklere bütün nesnelerin isimlerini bildirince Allah, onlara «Ben size, 'göklerin ve yerin bütün gizliliklerini, ayrıca sizin bütün açığa vurduklarınız ve içinizde sakladıklarınızı bilirim' dememiş miydim?» dedi....
Bəqərə Suresi, 33. Ayet:
(Allah:) 'Ey Âdem! Onların isimlerini kendilerine (
mel
eklere) bildir!' buyurdu. Bunun üzerine (Âdem) onların isimlerini kendilerine bildirince (Allah): 'Size demedim mi? Göklerin ve yerin gaybını (size gizli olan sırlarını) şübhesiz ben bilirim! Ve (siz) neyi açıklarsanız ve (içinizde) neyi gizlerseniz, (ben) bilirim!' buyurdu....
Bəqərə Suresi, 33. Ayet:
Buyurdu ki: «Ey Âdem! O şeyleri adları ile
mel
eklere haber ver!». Âdem de o şeyleri adları ile haber verince (Cenâb-ı Hak) buyurdu ki, «Size dememiş miydim ki, Ben şüphesiz göklerin de yerin de gizliliklerini bilirim. Ve sizin izhâr ettiğiniz ve gizlediğiniz şeyleri de bilirim.»...
Bəqərə Suresi, 33. Ayet:
Allah: “Ey Âdem! Eşyanın isimlerini
mel
eklere haber ver!” dedi. Vaktaki Âdem bunların isimlerini onlara haber verdi. Allah: “Ben size demedim mi ki, ben göklerin ve yerin gizliliklerini bilirim. Açıkladığınızı da gizli tuttuğunuzu da bilirim. ” dedi....
Bəqərə Suresi, 33. Ayet:
Allah: -Ey Adem! Onlara, bunların isimlerini haber ver, dedi. Adem de
mel
eklere onların isimlerini haber verince Allah: -Size göklerin ve yerin gaybını şüphesiz ben bilirim demedim mi? Sizin açıkladıklarınızı da gizlediklerinizi de ben bilirim, dedi....
Bəqərə Suresi, 33. Ayet:
Allah, 'Ey Âdem, bunların isimlerini onlara söyle' buyurdu. Âdem onların isimlerini
mel
eklere bildirince, Allah, 'Ben size demedim mi,' buyurdu, 'Ben göklerin ve yerin gizliliklerini de bilirim, sizin açığa vurduğunuz ve gizlediğiniz şeyleri de bilirim diye?'...
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Ve iz kulnâ lil
mel
âiketiscudû li âdeme fe secedû illâ iblîs(iblîse), ebâ vestekbere ve kâne minel kâfirîn(kâfirîne)....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
1.
ve iz
: ve o zaman, olduğu zaman
2.
kulnâ
: biz dedik
3.
li el
mel
âiketi
:
mel
eklere
4.
uscudû
: secde edin
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Ve
mel
eklere: “Âdem'e secde edin.” dediğimiz zaman İblis hariç, (onlar) hemen secde ettiler. (İblis) direndi ve kibirlendi. Ve kâfirlerden oldu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Hani
mel
eklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis hariç bütün
mel
ekler hemen saygı ile eğilmişler, İblis (bundan) kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Hani
mel
eklere, Âdem'e secde edin demiştik de İblisten başka bütün
mel
ekler secde etmişlerdi. O, secde etmekten çekinmiş, ululanmak istemişti de kâfirlerden olmuştu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Hani biz
mel
eklere (ve cinlere): Âdem'e secde edin, demiştik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O yüz çevirdi ve büyüklük tasladı, böylece kâfirlerden oldu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Mel
eklere: "Secde edin Adem'e" dediğimizde secde ettiler (yoktan varolmuştaki Esmâ'dan meydana gelmiş varlığa - Esmâ mertebesine). . . Ancak İblis, benliğinin yüceliğinden (enfüsünde gördüğüyle âfaktaki hakikatten perdelenerek) inkâr etti. Hakikati inkâr edenlerden (kâfir) oldu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Hani biz
mel
eklere: 'Âdem’e secde ederek saygı gösterin' demiştik.
Mel
ekler hemen secde ederek saygı gösterdiler. Yalnız İblis dayattı. Büyüklük taslayıp serkeşlik etti, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlerden, kâfirlerden oldu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Mel
eklere: 'Adem'e secde edin' dediğimiz zaman da hepsi secde ettiler. Ancak İblis secde etmedi. O bundan kaçındı, büyüklendi ve kâfirlerden oldu. [5]...
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Ve
mel
eklere: "Adem'e secde edin" dedik. İblis hariç (hepsi) secde ettiler. O ise, diretti ve kibirlendi, (böylece) kafirlerden oldu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Onu hatırla ki,
mel
eklere: “-Âdem’e (hürmet olarak) secde edin.” demiştik de bütün
mel
ekler secde etmişlerdi. Ancak İblis secde etmekten yüz çevirip kibirlendi ve kâfirlerden oldu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Mel
eklere, «Ademe'e secde edin» demistik, Iblis mustesna hepsi secde ettiler, o ise kacindi, buyukluk tasladi ve inkar edenlerden oldu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Ve Biz
mel
eklere : «Âdem'e (saygı yollu) secde edin» dediğimizde, onlar hemen secde ettiler. Yalnız İblîs dayattı, (bunu) kibrine yediremedi de kâfirlerden oldu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Mel
eklere, 'Adem'e secde edin' demiştik, İblis müstesna hepsi secde ettiler, o ise kaçındı, büyüklük tasladı ve inkar edenlerden oldu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Hani biz
mel
eklere (ve cinlere): Âdem'e secde edin, demiştik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O yüz çevirdi ve büyüklük tasladı, böylece kâfirlerden oldu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Mel
eklere, 'Adem'e secde edin,' dedik. İblis hariç hepsi secde ettiler, o ise diretti, büyüklük tasladı ve nankörlük etti....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Ve o vakit
mel
âikeye «Adem için secde edin» dedik, derhal secde ettiler, ancak İblis dayattı, kibrine yediremedi, zaten kâfirlerden idi...
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Ve o vakit
mel
eklere: «Adem için secde edin!» dedik, derhal secde ettiler. Ancak İblis dayattı, kibrine yediremedi, zaten o kafirlerden idi....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Ve o zaman
mel
eklere: «Âdem'e secde edin!» dedik, hemen secde ettiler. Yalnız İblis dayattı, kibrine yediremedi, inkârcılardan oldu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Hani biz
mel
eklere «Adem'e secde ediniz» dedik de hemen secde ettiler. Yalnız iblis kaçındı, kendini büyük gördü ve kâfirlerden oldu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Ve
mel
eklere, "Adem'e secde edin" dedik. İblis dışında (hepsi) secde ettiler, o ise diretti / yüz çevirdi (eba), büyüklüklendi / böbürlendi (vestekbere) ve kafirlerden oldu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Hani
mel
eklere: «Âdeme (yahud: Âdem için Allaha) secde edin» demişdik de (şeytanların reisi olan) iblisden başkası hemen secde etmişlerdi. O ise dayatmış, kibirlenmek istemişdi. (Zâten de) o kâfirlerdendi. ...
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
O vakit
mel
eklere: 'Âdem’e secde edin!' demiştik; (cinlerden olan) İblis hâriç, hemen secde ettiler. (O) dayattı ve büyüklük tasladı, böylece kâfirlerden oldu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Hani
mel
eklere: Adem'e secde edin demiştik de onlar hemen secde edivermişlerdi. Sadece şeytan kaçınmış, büyüklük taslamış ve kafirlerden olmuştu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Sonra
Mel
eklere "(Haydi!) Adem'in önünde yere kapanın" dediğimizde İblis dışında hepsi yere kapandı, o ise reddetti ve (üstelik) küstahça böbürlendi: Böylece hakkı inkar edenlerden oldu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Hani Biz
mel
eklere demiştik ki: «Âdem'e secde ediniz.» Onlar da hemen secde edivermişlerdi. Yanlız İblîs (Şeytan) kaçınmış, kibirlenmiş ve kâfirlerden olmuştu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Bir zamanlar biz
mel
eklere: “Âdem'e secde edin!” demiştik. İblis hariç hepsi secde ettiler. O ise yüz çevirdi, büyüklük tasladı, böylece kâfirlerden oldu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Mel
eklere: -Adem için secde edin, demiştik de onlar da hemen secde edivermişlerdi. Sadece İblis kaçınmış, büyüklenmiş ve kafirlerden olmuştu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
O vakit
mel
eklere: "Âdem‘e secde edin!" dedik. İblis dışındaki bütün
mel
ekler secde ettiler. İblis bunu yapmadı, kibrine yediremedi ve kâfirlerden oldu...
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Mel
eklere: "Âdem'e secde edin" demiştik, hemen secde ettiler: Yalnız İblis diretti, böbürlendi, nankörlerden oldu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Ve
mel
eklere: «Ademe secde edin» dedik de İblis'ten başka (diğerlerinin tümü) secde ettiler. O ise, dayattı ve kibirlendi ve kâfirlerden oldu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
Mel
eklere, 'Âdem'e secde edin' dediğimizde, İblis'ten başka hepsi secdeye kapandı. O ise bundan kaçındı ve büyüklük taslayarak kâfir oldu....
Bəqərə Suresi, 34. Ayet:
O vakit biz
mel
eklere, "Âdem'e secde edin" demiştik de İblis dışında tümü secde etmişti. İblis yan çizmiş, kibre sapmış ve nankörlerden olmuştu....
Bəqərə Suresi, 36. Ayet:
Ama Şeytan orada ikisini de yoldan çıkardı ve böylece sahip oldukları konumu yitir
mel
erine sebep oldu. Bu yüzden Biz: "İnin, (bundan böyle) kiminiz kiminize düşman olarak yaşayın ve yeryüzünü bir müddet için mesken edinip orada geçiminizi sağlayın!" dedik....
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
1.
fe
: o zaman, sonra
2.
telekkâ
: telâkki etti, aldı, öğrendi
3.
âdemu
: Âdem
4.
min rabbi-hi
: Rabbinden
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Sonra Âdem, Rabbinden keli
mel
eri telakki etti (öğrendi) (ve Rabbine tövbe etti.). Bunun üzerine (Allah), onun tövbesini kabul buyurdu. Muhakkak ki O, Tevvab'tır (tövbeleri kabul edendir), rahîm'dir (rahmet nuru gönderendir)....
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Derken, Âdem (vahy yoluyla) Rabbinden birtakım keli
mel
er aldı, (onlarla a
mel
edip Rabb’ine yalvardı. O da) bunun üzerine tövbesini kabul etti. Şüphesiz O, tövbeleri çok kabul edendir, çok bağışlayandır....
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Adem, Rabbinden (beynindeki Esmâ mertebesi boyutundan) gelen ilim ile -keli
mel
er- (yapmaması gerekeni fark edip, kendisinden açığa çıkan vehmine tâbi olma hatasını itiraf edip) tövbe etti. Tövbesi kabul edildi. Şüphesiz ki HÛ; O, tövbeyi kabul edip Rahıymiyeti ile bunun güzel sonuçlarını yaşatandır....
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Derken Adem, Rabbinden (birtakım) keli
mel
er aldı. Bunun üzerine (Allah da) tevbesini kabul etti. Şüphesiz O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir....
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Derken Âdem, Rabbinden bir takım keli
mel
er aldı. O’na yalvarıp tevbe etti. O da tevbesini kabul buyurdu. Çünkü tevbeyi çok çok kabul eden asıl esirgeyici O’dur....
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
(Bu kayma ve kendine zulmetme üzerine büyük bir pişmanlık duyup tevbe eden) Âdem, Rabbinden (gelen ve onun kalbine ilka olunan) keli
mel
eri karşılayıp aldı. Allah da onun tevbesini kabul etti. Çünkü tevbeyi çokça kabul eden ve çokça merhamette bulunan ancak O'dur....
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Adem, Rabb'inden keli
mel
er aldı. Bunun üzerine onun tevbesini kabul etti. O, yönelişlere karşılık verendir, Rahim'dir....
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
derken Adem rabbından bir takım keli
mel
er telâkkı etti yalvardı, o da tevbesini kabul buyurup ona yine baktı, Filhakika odur ancak öyle tevvab öyle rahîm...
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Bu ara Adem Rabbinden bir takım keli
mel
er belleyip O'na yalvardı. O da tevbesini kabul buyurup ona yine baktı. Gerçekten tevbeyi çok kabul eden ve çok merhamet eden ancak O'dur!...
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Derken Âdem Rabb'ından birtakım keli
mel
er aldı, (onlarla tevbe etti. O da) tevbesini kabul etti. Muhakkak O, tevbeyi çok kabul eden, çok esirgeyendir....
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Derken Adem, Rabbinden bir takım keli
mel
er belleyerek aldı da Rabbi onu affetti. Hiç şüphesiz O, tevbelerin kabul edicisidir ve merhametlidir....
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Adem, rabbinden keli
mel
er aldı. Bunun üzerine onun tevbesini kabul etti. O, yönelişlere karşılık verendir, rahimdir....
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Derken Âdem Rabbinden keli
mel
er belleyip aldı (Ona yalvardı). O da Tevbesini kabul etdi. Çünkü tevbeyi en çok kabul eden, asıl esirgeyen odur. ...
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Nihâyet Âdem, Rabbinden birtakım keli
mel
er aldı (ve onlarla yalvardı, tevbe etti), bunun üzerine (Rabbi) tevbesini kabûl etti. Çünki Tevvâb (tevbeleri çok kabûl eden), Rahîm (merhameti bol olan) ancak O’dur....
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Adem, Rabbından keli
mel
er belleyip aldı. Bunun üzerine onun tevbesini kabul etti. Şüphesiz ki Tevvab, Rahim O'dur, O....
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Âdem, Rabb-i Azîm'i tarafından bir kısım keli
mel
er telakkî etti. Onun üzerine tevbe eyledi. Tevbeleri ziyâdesiyle kabul eden, pek ziyâde merhamet sahibi olan ise ancak o Rabb-i Kerîm'dir....
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Âdem Rabbinden bir takım keli
mel
er (ilhamlar) aldı ve derhal tevbe etti. Çünkü Allah tevbeleri kabul eden ve merhametli olandır....
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Büyük pişmanlık duyan Âdem, Rabbinden birtakım keli
mel
er öğrenip onlara göre hareket etti. Rabbine yalvardı. Allah da tövbesini kabul etti. Zaten O tövbeyi kabul eder, merhameti boldur....
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Âdem, Rabbinden birtakım keli
mel
er aldı (onlarla a
mel
edip Rabbine yalvardı, O da) bunun üzerine onun tevbesini kabul etti. Şüphesiz O, tevbeyi çok kabul eden (kulunun günâhından geçen) dir, çok esirgeyendir....
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Derken Adem, Rabbinden (birtakım) keli
mel
er aldı. (Allah da) Bunun üzerine tevbesini kabul etti. Şüphesiz O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir....
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Bunun üzerine Âdem, Rabb'inden bazı keli
mel
er öğrenip belledi de O'na yöneldi. O da onun tövbesini kabul etti. Gerçekten de O, evet O, Tevvâb'dır, tövbeleri cömertçe kabul eder; Rahîm'dir, rahmetini cömertçe yayar....
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
Inkar eden kimseler ve ayetlerimizi yalan sayanlar cehennemlik olanlardir, onlar orada te
mel
li kalacaklardir.*...
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
İnkar eden kimseler ve ayetlerimizi yalan sayanlar cehennemlik olanlardır, onlar orada te
mel
li kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
Küfredenler, ayetlerimizi yalanlamış olanlar, işte onlar cehennemliklerdir. Ve onlar ateşte te
mel
li kalıcıdırlar....
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
Yol göstericimi tanımayıp, ayetlerimizi yalan sayanlar, cehennem halkıdır. Onlar, orada te
mel
li kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 44. Ayet:
İnsanlara iyilik et
mel
erini emrediyorsunuz da kendinizi unutuyor musunuz? Ve kitabı okumaktasınız siz. Aklınız mı yok, düşünmez misiniz?...
Bəqərə Suresi, 50. Ayet:
Size, denizi yardığımız günleri hatırlayın. Sizi kurtarmış, Firavun’u, kavmini, ordusunu boğmuştuk. Bunun sebeplerini düşün
mel
i, tahlil et
mel
isiniz....
Bəqərə Suresi, 52. Ayet:
Bu davranışlarınızdan sonra da, yine sizi sorgusuz sualsiz affettik. Hiç olmazsa, bu sebeple olsun şükret
mel
isiniz....
Bəqərə Suresi, 55. Ayet:
Hani siz, seçilmiş yetmiş kişi de: 'Ey Mûsâ, biz Allah’ı aşikâre görmedikçe asla sana itimat etmeyeceğiz' demiştiniz. Bunun üzerine sizi yıldırım çarpmıştı. Bunun sebeplerini düşün
mel
i, tahlil et
mel
isiniz....
Bəqərə Suresi, 58. Ayet:
Hani biz: 'Bu şehre girip yerleşin. Buradaki nimetlerden Allah’ın sünneti düzeninin yasaları ve iradesinin tecellisi içinde dilediğiniz şekilde bol bol yeyin. Kapılardan, şehrin giriş noktalarından birlikte, saygıyla secde ederek girin, girerken, ya Rabbi, bizi affet deyin ki, sizin hatalarınızı affedelim. İyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iy...
Bəqərə Suresi, 59. Ayet:
Fakat zulmü alışkanlık haline getirenler, sözü değiştirdiler, kendilerine söylenilen şekilden başka bir şekle soktular. Biz de, doğru ve mantıklı düşünmeyi terkedip hak dinin dışına çıkmaları, işlemekte oldukları günahları, isyanları, inkârda ısrar et
mel
eri sebebiyle, zâlimlerin üzerine gökten acı bir azap indirdik....
Bəqərə Suresi, 59. Ayet:
Ancak zalimler kendilerine söylenilen sözü başka bir sözle değiştirdiler. Biz de zalimlerin üzerine, fenalık et
mel
erinden dolayı gökten azap indirdik....
Bəqərə Suresi, 59. Ayet:
Ancak içinizdeki zalimler, kendilerine verilen keli
mel
eri başka keli
mel
erle değiştirdiler. Nitekim, yoldan çıktıkları için zulmedenlerin üzerine gökten bir azap indirdik....