Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Ənam Suresi, 75. Ayet:
Böylece, göklerin ve yerin
meleku
tunu İbrahim'e gösteriyorduk ki kesin inananlardan olsun....
Əraf Suresi, 185. Ayet:
Göklerin ve yerin
meleku
tuna, Allah'ın yaratmış olduğu şeylere, sürelerinin yaklaşmış olabileceği ihtimaline hiç bakmazlar mı? Bundan sonra artık hangi hadise inanacaklar?...
Ənam Suresi, 8. Ayet:
Ve kâlû lev lâ unzile aleyhi melek(
meleku
n), ve lev enzelnâ meleken, le kudıyel emru summe lâ yunzarûn(yunzarûne)....
Ənam Suresi, 8. Ayet:
1.
ve kâlû
: ve dediler
2.
lev lâ
: olmaz mı
3.
unzile
: indirildi
4.
aleyhi
: ona
Ənam Suresi, 50. Ayet:
Kul lâ ekûlu lekum indî hazâinullâhi ve lâ a’lemul gaybe ve lâ ekûlu lekum innî melek(
meleku
n), in ettebiu illâ mâ yûhâ ileyy(ileyye), kul hel yestevîl a’mâ vel basîr(basîru),e fe lâ tetefekkerûn(tetefekkerûne)....
Ənam Suresi, 50. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
lâ ekûlu lekum
: size demiyorum, söylemiyorum
3.
indî
: benim yanımda
4.
hazâinu allâhi
: Al...
Ənam Suresi, 75. Ayet:
Ve kezâlike nurî ibrâhîme melekûtes semâvâti vel ardı ve li yekûne minel mûkınîn(mûkınîne). ...
Ənam Suresi, 75. Ayet:
1.
ve kezâlike
: ve böylece
2.
nurî
: biz gösteriyoruz
3.
ibrâhîme
: İbrâhîm (A.S)
4.
melekûte
: melekût
...
Ənam Suresi, 75. Ayet:
Ve böylece Biz, İbrâhîm'e onun mûkınîn (yakîn hasıl edenlerden) olması için yerin ve göklerin (semaların) melekûtunu gösteriyoruz (gösteriyorduk)....
Ənam Suresi, 75. Ayet:
Böylece biz, kesin iman edenlerden olması için İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk....
Ənam Suresi, 75. Ayet:
Böylece İbrahim'e, ikân sahibi olsun diye, semâlar ve arzın melekûtunu (derûnundaki, onları oluşturan kuvveleri) görecek basîreti veriyoruz (gözünün gördüğüyle eşyanın hakikatinden perdelenmesin diye)....
Ənam Suresi, 75. Ayet:
Böylece İbrahim'e kesin bilgi sahibi olması için göklerin ve yerin
meleku
tunu (büyüklüklerini, harikuladeliklerini) de gösteriyorduk....
Ənam Suresi, 75. Ayet:
Böylece İbrahim'e, -kesin bilgiyle inananlardan olması için- göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk....
Ənam Suresi, 75. Ayet:
İşte böylece biz İbrahim'e kesin bilgi edinenlerden olsun diye göklerin ve yerin melekûtunu (yaratılışındaki düzen, denge, plân ve bazı kanunların işleyişini) gösteriyorduk....
Ənam Suresi, 75. Ayet:
Böylece biz, kesin iman edenlerden olması için İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk....
Ənam Suresi, 75. Ayet:
Bu sûretle İbrâhîme göklerin ve yerin melekûtünü gösteriyorduk ki yakîn hâsıl edenlerden olsun...
Ənam Suresi, 75. Ayet:
Böylece İbrahim'e göklerin ve yerin
meleku
tunu gösteriyorduk ki, kesin inananlardan olsun....
Ənam Suresi, 75. Ayet:
Böylece biz İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu (muhteşem varlıklarını) gösteriyorduk ki, kesin inananlardan olsun....
Ənam Suresi, 75. Ayet:
Böylece İbrahim'e, -kesin bilgiyle inananlardan olması için- göklerin ve yerin
meleku
tunu gösteriyorduk....
Ənam Suresi, 75. Ayet:
İşte (birliğimize delil getirsin) ve kat'î olarak îmân edenlerden olsun diye İbrâhîm’e, göklerin ve yerin melekûtunu (İlâhî tasarrufâtın açıkça göründüğü cihetini)böyle gösteriyorduk....
Ənam Suresi, 75. Ayet:
İşte böylece yakınen bilenlerden olması için Biz, İbrahim'e göklerin ve yerin
meleku
tunu gösteriyorduk....
Ənam Suresi, 75. Ayet:
Ve İbrahim'e şöylece göklerin ve yerin
meleku
tunu gösteriyorduk ki, yakinen bilip inananlardan oluversin....
Ənam Suresi, 75. Ayet:
Böylece biz İbrahim'e yakîn sahiplerinden olması için, göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk....
Ənam Suresi, 75. Ayet:
Böylece biz İbrâhim'e göklerin ve yerin melekûtunu (büyük ve hârikulâde muhteşem varlıklarını) gösteriyorduk ki, kesin inananlardan olsun....
Ənam Suresi, 75. Ayet:
İşte böyle İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk ki, yakîn sahiplerinden olsun....
Ənam Suresi, 75. Ayet:
Kesin bir imana erişmesi için, İbrahim'e Biz böylece göklerin ve yerin melekûtunu gösterdik....
Ənam Suresi, 75. Ayet:
Böylece biz İbrahim'e göklerin ve yerin melekûtunu gösteriyorduk ki, gerçeği görüp bilerek inananlardan olsun....
Əraf Suresi, 7. Ayet:
Elbette onlarda olup bitenin hakikatini açacağız! Biz "gâib"ler (olanlardan bihaber olan) değiliz (Bâtın - Zâhir O'dur - Görünenin melekûtu Esmâ'mızdandır)....
Əraf Suresi, 185. Ayet:
E ve lem yanzurû fî melekûtis semâvâti vel ardı ve mâ halakallâhu min şey’in ve en asâ en yekûne kadıkterebe eceluhum, fe bi eyyi hadîsin ba’dehu yu’minûn(yu’minûne). ...
Əraf Suresi, 185. Ayet:
1.
e ve lem yanzurû
: bakmıyorlar mı, bakmazlar mı
2.
fî
: içinde, ...de, hakkında, ...’a
3.
melekûti
: nizam, saltanat, idare, mülkiyet, sunnetullah
4.
Əraf Suresi, 185. Ayet:
Semâlar ve arzın melekûtuna (kuvvelerine), Allâh'ın yarattığı herhangi bir şeye ve ecellerinin yaklaşmış olabileceğine bakmadılar mı? Artık bunlardan (ders almıyorlarsa) hangi söze iman ederler?...
Əraf Suresi, 185. Ayet:
Onlar, göklerin ve yerin 'bağımlı olduğu egemenliğe ve sünnete' (melekût) Allah'ın yarattığı şeylere ve ihtimal (verip) ecellerinin pek yaklaştığına bakmıyorlar mı? Bundan sonra onlar artık hangi söze inanacaklar?...
Əraf Suresi, 185. Ayet:
Bunlar Göklerin ve Yerin ve Allahın yarattığı her hangi bir şey'in bütün tedbir-ü melekûtü (bütün şüunatiyle zapt-u tasarrufunu tedbir ve idare eden kudret ve saltanatın azameti) hakkında bir nazar yürütmedilerde mi? Ve şu ecellerinin cidden yaklaşmış olması ıhtimalini bir düşünmedilerde mi? O halde buna iyman etmedikten sonra hangi söze inanırlar...
Əraf Suresi, 185. Ayet:
Onlar göklerin ve yerin
meleku
tuna, Tanrı'nın yarattığı şeylere ve ihtimal (verip) ecellerinin pek yaklaştığına bakmıyorlar mı? Bundan sonra onlar artık hangi söze inanacaklar?...
Əraf Suresi, 185. Ayet:
Göklerin ve yerin melekûtuna (İlâhî tasarrufâtın açıkça göründüğü cihetine), Allah’ın yarattığı herhangi bir şeye ve ecellerinin gerçekten yaklaşmış olabileceğine bakmadılar mı? Artık ondan (Kur’ân’dan) sonra hangi söze îmân edecekler....
Əraf Suresi, 185. Ayet:
Onlar; göklerin
meleku
tuna, Allah'ın yarattığı herhangi bir şeye ve ecellerinin yaklaşmış olması ihtimaline hiç bakmazlar mı? Bundan sonra artık hangi söze inanacaklar?...
Əraf Suresi, 185. Ayet:
Onlar göklerin ve yerin melekûtuna, Allah'ın yarattığı herhangi bir şeye bakmazlar mı? Belki de ecelleri yaklaşmıştır. Bundan sonra artık hangi söze inanacaklar?...
Əraf Suresi, 185. Ayet:
Göklerin, yerin melekûtuna ve Allâh'ın yarattığı şeylere ve ecellerinin yaklaşmış olabileceğine bak(ıp ibret al)madılar mı? Peki bun(a inanmadık)dan sonra hangi söze inanacaklar?...
Əraf Suresi, 185. Ayet:
Onlar, göklerin ve yerin 'bağımlı olduğu egemenliğe ve sünnete (melekût),' Allah'ın yarattığı şeylere ve ihtimal (verip) ecellerinin pek yaklaştığına bakmıyorlar mı? Bundan sonra onlar artık hangi söze inanacaklar?...
Əraf Suresi, 185. Ayet:
Göklerin ve yerin
meleku
tuna, Allah'ın yarattığı herhangi birşeye bakmadılar mı; ecellerinin gerçekten yaklaşmış olabileceğini düşünmediler mi? Peki, bu Kur'an'dan sonra hangi hadise/söze iman ediyorlar?...
Tövbə Suresi, 94. Ayet:
Ya'tezirûne ileykum izâ reca'tum ileyhim, kul lâ ta'tezirû len nu'mine lekum kad nebbe enallâhu min ahbârikum, ve se yerâllâhu a
meleku
m ve resûluhu summe tureddûne ilâ âlimil gaybi veş şehâdetî fe yunebbiukum bi mâ kuntum ta'melûn(ta'melûne)....
Tövbə Suresi, 105. Ayet:
Ve kuli’melû fe se yerâllâhu a
meleku
m ve resûluhu vel mu’minûn(mu’minûne), ve se tureddûne ilâ âlimil gaybi veş şehâdeti fe yunebbiukum bi mâ kuntum ta’melûn(ta’melûne)....
Hud Suresi, 12. Ayet:
Fe lealleke târikun ba'da mâ yûhâ ileyke ve dâikun bihî sadruke en yekûlû lev lâ unzile aleyhi kenzun ev câe meahu melek(
meleku
n), innemâ ente nezîr(nezîrun), vallâhu alâ kulli şey'in vekîl(vekîlun)....
Hud Suresi, 12. Ayet:
1.
fe lealle-ke
: ve belki sen
2.
târikun
: terkeden, bırakan
3.
ba'da
: bir kısmı
4.
mâ yûhâ
: vahyolunan şey
Hud Suresi, 31. Ayet:
Ve lâ ekûlu lekum indî hazâinullâhi ve lâ a’lemul gaybe ve lâ ekûlu innî
meleku
n ve lâ ekûlu lillezîne tezderî a’yunukum len yu’tiyehumullâhu hayrâ(hayren), allâhu a’lemu bimâ fî enfusihim, innî izen le minez zâlimîn(zâlimîne). ...
Hud Suresi, 31. Ayet:
1.
ve lâ ekûlu
: ve ben demiyorum
2.
lekum
: size
3.
indî
: yanımdadır
4.
hazâin allâhi
: Allah'ın hazineleri
...
Yusif Suresi, 31. Ayet:
Fe lemmâ semiat bi mekrihinne erselet ileyhinne ve a’tedet lehunne mutteke’en ve âtet kulle vâhidetin minhunne sikkînen ve kâletihruc aleyhinn(aleyhinne), fe lemmâ re’eynehû ekbernehu ve katta’ne eydiyehunne ve kulne hâşe lillâhi mâ hâzâ beşerâ(beşeren),in hâzâ illâ
meleku
n kerîm(kerîmun)....
Yusif Suresi, 31. Ayet:
1.
fe lemmâ
: böylece, olduğu zaman
2.
semiat
: işitti (kadın)
3.
bi mekrihinne
: çekiştirdiklerini, dedikodu yaptıklarını
4.
e...
Möminun Suresi, 88. Ayet:
Kul men bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve huve yucîru ve lâ yucâru aleyhi in kuntum ta’lemûn(ta’lemûne)....
Möminun Suresi, 88. Ayet:
1.
kul
: de
2.
men
: kim
3.
bi yedi-hi
: onun elinde
4.
melekûtu
: mülk, yönetim, idare
...
Möminun Suresi, 88. Ayet:
Eğer biliyorsanız (söyleyin), her şeyin melekûtu (mülkiyeti ve yönetimi) kendisinin elinde olan, kendisi her şeyi koruyup kollayan, fakat kendisi korunmayan (buna muhtaç olmayan) kimdir? diye sor....
Möminun Suresi, 88. Ayet:
De ki: "Her şeyin melekûtu (derûnu - içselliği), (ilim - kudret) elinde olan, (varlığıyla bizâtihi her şeyi) himaye edip koruyan, fakat kendisi korunmayan kimdir? Varsa ilminiz konuşun!"...
Möminun Suresi, 88. Ayet:
De ki: "Eğer biliyorsanız (söyleyin:) Her şeyin
meleku
tu (mülk ve yönetimi) kimin elindedir? Ki O, koruyup kolluyorken kendisi korunmuyor."...
Möminun Suresi, 88. Ayet:
Eğer biliyorsanız (söyleyin), her şeyin melekûtu (mülkiyeti ve yönetimi) kendisinin elinde olan, kendisi her şeyi koruyup kollayan, fakat kendisi korunmayan (buna muhtaç olmayan) kimdir? diye sor....
Möminun Suresi, 88. Ayet:
«Kim o her şeyin melekûtü yedinde ve o kayırır da ona karşı kayırılmaz olan eğer ılminiz varsa?» de!...
Möminun Suresi, 88. Ayet:
«Eğer biliyorsanız (söyleyin), her şeyin melekûtu (mülkiyeti ve yönetimi) kendisinin elinde olan, kendisi her şeyi koruyup kollayan; fakat kendisi korunmayan (buna muhtaç olmayan) kimdir?» diye sor....
Möminun Suresi, 88. Ayet:
De ki: "Eğer biliyorsanız (söyleyin:) Her şeyin
meleku
tu (mülk ve yönetimi) kimin elindedir? Ki O, koruyup kolluyorken kendisi korunmuyor."...
Möminun Suresi, 88. Ayet:
De ki: 'Eğer biliyorsanız (söyleyin bakalım), herşeyin melekûtu (içyüzü ve idâresi) elinde olan ve kendisi himâye eden, fakat ona karşı (kimsenin) himâye olunması(mümkün) olmayan kimdir?'...
Möminun Suresi, 88. Ayet:
De ki: «Her şeyin melekûtu elinde (yed-i kudretinde) olan kimdir ki, o himaye eder ve kendisine karşı kimse himaye edilemez. Eğer siz bilir kimseler oldunuz iseniz (söyleyin bakalım).»...
Möminun Suresi, 88. Ayet:
De ki: “Her şeyin melekûtu (mülkiyeti ve idaresi) elinde olan, himaye eden, fakat himaye edilmeye muhtaç olmayan kimdir? Biliyorsanız söyleyin!”...
Möminun Suresi, 88. Ayet:
"Biliyorsanız (söyleyin) her şeyin melekûtu (mülkü ve yönetimi) elinde olan, koruyup kollayan, fakat kendisi korunup kollan(maya muhtaç ol)mayan kimdir?" de....
Möminun Suresi, 88. Ayet:
De ki: «Eğer biliyorsanız (söyleyin:) Her şeyin melekûtu (mülk ve yönetimi) kimin elindedir? Ki O, koruyup kolluyorken kendisi korunmuyor.»...
Möminun Suresi, 88. Ayet:
Şunu da sor: "Eğer biliyorsanız söyleyin. Kimdir o, her şeyin melekûtu / aslı esası elinde olan? O koruyup gözeten ama korunup gözetilmeyen?"...
Furqan Suresi, 7. Ayet:
Ve kâlû mâli hâzer resûli ye’kulit taâme ve yemşî fîl esvâk(esvâkı), lev lâ unzile ileyhi
meleku
n fe yekûne meahu nezîrâ(nezîren)....
Furqan Suresi, 7. Ayet:
1.
ve kâlû
: ve dediler
2.
mâ li
: niçin, nasıl
3.
hâzâ
: bu
4.
er resûli
: resûl
Səcdə Suresi, 11. Ayet:
Kul yeteveffâkum
meleku
l mevtillezî vukkile bikum summe ilâ rabbikum turceûn(turceûne)....
Səcdə Suresi, 11. Ayet:
1.
kul
: de
2.
yeteveffâ-kum
: sizi vefat ettirecek
3.
meleku
: melek
4.
el mevti
: ölüm
...
Səcdə Suresi, 11. Ayet:
De ki size müvekkel kılınmış olan melekül'mevt canınızı alacak, sonra döndürülüb rabbınıza götürüleceksiniz...
Cümə Suresi, 1. Ayet:
Göklerde ne var, yerde ne varsa (hepsi) O mülk-ü melekûtun eşsiz hükümrânı, noksaanı mucib herşeyden pâk ve münezzeh, gaalib-i mutlak, yegâne hukûm ve hikmet saahibi Allâhı tesbîh (ve tenzîh) etmekdedir. ...
Haqqə Suresi, 17. Ayet:
Vel
meleku
alâ ercâihâ, ve yahmilu arşe rabbike fevkahum yevme izin semâniyeh(semâniyetun)....
Haqqə Suresi, 17. Ayet:
1.
ve el
meleku
: ve o melek
2.
alâ
: üzerinde, de
3.
ercâi-hâ
: onun kenarları, etrafı, çevresi, yanları
4.
ve yahmilu
Fəcr Suresi, 22. Ayet:
Ve câe rabbuke vel
meleku
saffen saffâ(saffen)....
Fəcr Suresi, 22. Ayet:
1.
ve câe
: ve geldi
2.
rabbu-ke
: senin Rabbin
3.
ve el
meleku
: ve melekler
4.
saffen saffen
: saflar halinde, s...
Yasin Suresi, 83. Ayet:
Fe subhânellezî bi yedihî melekûtu kulli şey’in ve ileyhi turceûn(turceûne). ...
Yasin Suresi, 83. Ayet:
1.
fe
: işte
2.
subhâne
: (o) sübhandır, herşeyden münezzehtir
3.
ellezî
: ki o, ... o dur
4.
bi yedi-hî
: onun el...
Yasin Suresi, 83. Ayet:
İşte O, Sübhan'dır. Herşeyin melekûtu (mülkü ve hükümdarlığı) O'nun elindedir. Ve O'na döndürüleceksiniz....
Yasin Suresi, 83. Ayet:
Her şeyin melekûtu (Esmâ kuvveleri) elinde olan (tedbirâtın bu mertebede oluştuğuna işaret) Subhan'dır. . . O'na rücu ettirileceksiniz....
Yasin Suresi, 83. Ayet:
Her şeyin
meleku
tu (hükümranlık ve mülkü) elinde bulunan (Allah) ne yücedir. Siz O'na döndürüleceksiniz....
Yasin Suresi, 83. Ayet:
Artık tesbiyh edilmez mi öyle her şeyin melekûtu yedinde bulunan sübhane! Hep de dördürülüp ona götürüleceksiniz...
Yasin Suresi, 83. Ayet:
Her şeyin
meleku
tu (hükümranlık ve mülkü) elinde bulunan (Tanrı) ne yücedir. Siz O'na döndürüleceksiniz....
Yasin Suresi, 83. Ayet:
İşte münezzehtir O (Allah) ki, herşeyin melekûtu (gerçek mülkü ve tasarrufu)O’nun elindedir ve ancak O’na döndürüleceksiniz....
Yasin Suresi, 83. Ayet:
Her şeyin melekûtu (tasarrufu) elinde olan ve sizin de kendisine döneceğiniz Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir....
Yasin Suresi, 83. Ayet:
Her şeyin melekûtu (hükümranlık ve mülkü) elinde bulunan (Allah) ne yücedir. Ve siz O'na döndürüleceksiniz....
Həşr Suresi, 23. Ayet:
O, öyle Allahdır ki kendisinden başka hiçbir Tanrı yokdur. (O), mülk-ü melekûtun yegâne saahibidir. Noksaanı mucib her şeyden pâk ve münezzehdir. Selâm ve selâmetin ta kendisidir. Emn-ü eman verendir. Her şey'e nigehbandır. Gaalib-i mutlakdır. Halkın haalini kemâl-i salâha götürendir. Büyüklükde eşi olmayandır. Allah (müşriklerin kendisine) katmakda oldukları her ortakdan münezzehdir. ...