Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Əraf Suresi, 1. Ayet:
Əlif, Lam,
Mim,
Sad....
Rəd Suresi, 1. Ayet:
Əlif, Lam,
Mim,
Ra! Bunlar Kitabın ayələridir. Rəbbindən sənə nazil olan (Quran) haqdır. Lakin insanların çoxu iman gətirməz....
Əraf Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lam,
Mim,
Kədərli....
Rəd Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lam,
Mim,
Ra. Bunlar Kitabın ayələridir. Bu, Rəbbindən sənə nazil edilən haqqdır. Lakin insanların çoxu ona inanmır....
Əraf Suresi, 1. Ayet:
Əlif, Lam,
Mim,
Sad....
Rəd Suresi, 1. Ayet:
Əlif, Lam,
Mim,
Ra! Bunlar Kitabın (Quranın) ayələridir. Rəbbindən sənə nazil olan (Quran) haqdır, lakin insanların (Məkkə müşriklərinin) əksəriyyəti (ona) inanmaz....
Hicr Suresi, 1. Ayet:
Əlif, Lam,
Mim,
Ra! Bunlar (mükəmməl ilahi) Kitabın və açıq-aydın (möcüzə olan) Quranın ayələridir....
Əraf Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lam,
Mim,
Sad....
Rəd Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lam,
Mim,
Ra. Bunlar Kitap'ın ayetleridir. O, sana Rabb'inden indirilen gerçeğin ta kendisidir. Ne var ki insanların çoğu ona inanmazlar....
Məaric Suresi, 10. Ayet:
Ve hiçbir ha
mim,
başka bir hamimi sormaz....
Bəqərə Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lam,
Mim,
...
Bəqərə Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lâm Mîm,...
Bəqərə Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lâm Mîm,...
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Musa kavmine şöyle demişti: "Ey kav
mim,
buzağıyı kendinize (tanrı) edinerek nefslerinizdekine (hakikatinize) zulmettiniz! Bu yüzdendir ki Bari'ye (varlığı kendi Esmâ'sından olarak özel bir yapıda yaratana) tövbe edin (varlığınızdaki kendisini inkâr edip, dışınızda tanrı edindiğiniz için) ve benliklerinizi öldürün! Bunu yapmanız Bari indînde hayırlıdır, tövbenizi kabul eder. Muhakkak ki O, tövbe edeni affeden ve sonucunda rahmetini bağışlayandır. "...
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Mûsâ kavmine: 'Ey kav
mim,
siz buzağıyı put edinmekle kendinize, birbirinize yazık ettiniz, zulmettiniz. Bari gelin, günah işlemekten vazgeçerek tevbe ile, sizi ayırıcı özelliklerle düzenli, sağlıklı, ahenkli, dengeli yaratıcınıza itaate yönelin. Değilse iç karışıklığa düşerek, birbirinizden bulun, birbirinizin kanını dökün. Tevbe etmeniz, sizi ayırıcı özelliklerle düzenli, sağlıklı, ahenkli, dengeli yaratıcınız katında sizin için daha hayırlıdır.' demişti. Bunun üzerine tevbe ettiniz de Allah te...
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Hani Musa, kavmine: "Ey kav
mim,
gerçekten siz, buzağıyı (tanrı) edinmekle kendinize zulmettiniz. Hemen, kusursuzca yaratan (gerçek ilah)ınıza tevbe edip nefislerinizi öldürün: bu, yaratıcınız katında sizin için daha hayırlıdır" demişti. Bunun üzerine (Allah) tevbelerinizi kabul etti. Şüphesiz O tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir....
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
O zaman Mûsâ, buzağıya tapan kavmine: “- Ey kav
mim,
siz buzağıya tapmakla kendinize zulmettiniz. Hemen yaradanınıza tevbe edin de nefislerinizi öldürün (Islâh edin). İşte bu yapacağınız, yaradanınız katında sizin için hayırlıdır.” demişti de; Allah tevbelerinizi kabul etmişti. Çünkü o, tevbeleri çok çok kabul edendir, çok esirgeyendir....
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Ve bir vakit Musa, kavmine dedi ki: «Ey kav
mim,
cidden siz o buzağıya tapmakla kendinize zulmettiniz. Gelin yaratanınıza dönün, tevbe edin de nefislerinizi öldürün. Böyle yapmanız yaratanınız yanında sizin için hayırlıdır.» Böylece tevbenizi kabul buyurdu. Gerçekten O, tevbeleri çok kabul eden, devamlı merhamet edendir....
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Hani Musa, kavmine dedi ki: «Ey kav
mim,
sizler buzağıyı ilâh edinmekle kendinize zulmettiniz. Gelin, yaratıcınıza tevbe edin ve nefislerinizi öldürün. Yaratıcınız katında bu sizin için hayırlıdır': Allah da tevbenizi kabul etti. Hiç şüphesiz O, tevbeleri kabul edendir ve merhametlidir....
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Musa kavmine demişti ki: "Ey kav
mim,
sizler buzağıyı (Tanrı) edinmekle nefsinize zulmettiniz. Barinize tevbe edin ve nefsinizi öldürün (faktulü). Bu, bariniz katında sizin için daha hayırlıdır. (Bunun üzerine) O, tevbenizi (kabul etti) (fetabe aleyküm). Elbette O, tövbeleri kabul edendir (tevvab), rahimdir....
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Ve hani Musa, kavmine: «Ey kav
mim,
siz buzağıya tutunmakla (onu tanrı edinmekle) şübhesiz kendinize yazık etmişsiniz. Hemen Yaradanınıza tevbe edip nefislerinizi öldürün (ıslâh edin), böyle yapmanız Yaradanınız katında, sizin için çok hayırlıdır» demişdi de (Allah da) tevbelerinizi kabul etmişdi. Çünkü o, tevbeleri en çok kabul edenin, en çok esirgeyenin, ta kendisidir. ...
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Hani, Musa, kavmine: Ey kav
mim,
buzağıya tapınmakla nefsinize zulmetmiş oldunuz. Hemen yaradanınıza tevbe edip nefislerinizi öldürün. Bu yaradanınızın katında sizin için daha hayırlıdır, demişti. Allah da tevbenizi kabul etmişti. Muhakkak ki Tevvab, Rahim O'dur, O....
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Mûsâ kavmine demişti ki: "Ey kav
mim,
sizler, buzağıyı (tanrı) edinmekle kendinize zulmettiniz; gelin Yaratıcınıza tevbe edin de nefislerinizi öldürün. Bu, Yaratıcınız katında sizin için daha iyidir. (Bu sûretle O), sizin tevbenizi kabul buyurmuş olur. Çünkü O, öyle bağışlayıcı, öyle merhametlidir....
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Musa, kavmine dedi: «Ey kav
mim,
gerçekten siz, buzağıyı (tanrı) edinmekle kendinize zulmettiniz. Hemen, kusursuzca yaratan (gerçek ilah) ınıza tevbe edip nefislerinizi öldürün: bu, yaratıcınız katında sizin için daha hayırlıdır.» Bunun üzerine (Allah) tevbelerinizi kabul etti. Şüphesiz O tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir....
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
O vakit Musa kavmine, 'Ey kav
mim,
' demişti. 'Buzağıyı tanrı edinmekle kendinize yazık ettiniz. Yaratanınıza tevbe edin ve nefislerinizi öldürün. Yaratıcınızın katında bu sizin için daha hayırlıdır.' Böylece Allah tevbenizi kabul etmişti. Çünkü O tevbeleri kabul eden ve çok merhametli olandır....
Ali-İmran Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lâm Mîm,...
Ali-İmran Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lâm, Mîm,...
Ali-İmran Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lâm, Mîm,...
Maidə Suresi, 20. Ayet:
Hani Mûsâ kavmine: 'Ey kav
mim,
Allah’ın üzerinizdeki nimetini, size tevdi ettiği ilâhî değerleri, şeriatı koruyup kollayarak zâyi etmeyin, şükredin. Allah içinizde peygamberler görevlendirdi. Sizi hürriyetlerinize kavuşturup, kendinize, dininize, işlerinize, ailelerinize, toplumunuza sahip çıkabilecek hale getirerek, dinî, sosyal, siyasî, ekonomik ve idarî haklarını kullanabilen özgür insanlar, aileleriniz içinde otoriteler seviyesine yükseltti. Milletlerden hiçbirine verilmeyen nimetleri, imkân...
Maidə Suresi, 20. Ayet:
Hani, Musa kavmine (şöyle) demişti: "Ey kav
mim,
Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın; içinizden peygamberler çıkardı, sizden yöneticiler kıldı ve alemlerden hiç kimseye vermediğini size verdi."...
Maidə Suresi, 20. Ayet:
Bir vakit Mûsâ, kavmine şöyle demişti: “- Ey kav
mim,
Allah’ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Zira içinizden size peygamberler gönderdi ve sizi hükümdarlar yaptı, âlemlerden hiç birine vermediği şeyi size verdi....
Maidə Suresi, 20. Ayet:
Bir vakit de Musâ kavmine şöyle demişti: Ey kav
mim,
Allahın size olan ni'metini düşünün, zira içinizde Peygamberler vücude getirdi ve sizi mülûk yaptı, ve size âlemînden hiç birine vermediği şeyi verdi...
Maidə Suresi, 20. Ayet:
Bir zaman Musa, kavmine: «Ey kav
mim,
Allah'ın size verdiği nimeti düşünün; çünkü O, içinizden peygamberler gönderdi, sizi hükümdarlar yaptı ve alemlerden hiçbirine vermediğini size verdi....
Maidə Suresi, 20. Ayet:
Hani Musa kavmine demişti ki, ey kav
mim,
Allah'ın size verdiği nimetleri hatırlayınız. Hani içinizden peygamberler çıkardı, sizleri hükümdar yaptı, size dünyada hiç kimseye vermediğini verdi....
Maidə Suresi, 20. Ayet:
Hani Musa kavmine (şöyle) demişti: "Ey kav
mim,
Tanrı'nın üzerinizdeki nimetini anın. İçinizden peygamberler çıkardı, sizden yöneticiler kıldı ve alemlerden hiç kimseye vermediğini size verdi."...
Maidə Suresi, 20. Ayet:
Bir zaman Musa, kavmine (şöyle) demişdi: «Ey kav
mim,
Allahın, sizin üzerinizdeki ni'metini düşünün ki içinizden peygamberler gönderdi, sizi hükümdarlar yapdı, size kâinâtdan hiç birine vermediğini verdi. ...
Maidə Suresi, 20. Ayet:
Musa kavmine: - Ey kav
mim,
Allah’ın size olan nimetlerini hatırlayın, içinizden peygamberler çıkarmış ve sizi hükümdarlar yapmıştır. Alemde kimseye vermediğini size vermiştir....
Maidə Suresi, 20. Ayet:
Mûsâ, kavmine demişti ki: "Ey kav
mim,
Allâh'ın size olan ni'metini hatırlayın; zira (O), aranızda peygamberler var etti, sizi krallar yaptı ve size dünyâlarda hiç kimseye vermediğini verdi."...
Maidə Suresi, 20. Ayet:
Hani, Musa kavmine (şöyle) demişti: «Ey kav
mim,
Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın; içinizden peygamberler çıkardı, sizden yöneticiler kıldı ve alemlerden hiç kimseye vermediğini size verdi.»...
Maidə Suresi, 20. Ayet:
Hani, Musa kavmine, 'Ey kav
mim,
' demişti. 'Aranızdan peygamberler göndermekle, sizi hükümran kılmakla ve dünyada kimseye vermediğini size vermekle Allah'ın size lütfettiği nimeti hatırlayın....
Maidə Suresi, 21. Ayet:
Ey kav
mim,
Allah'ın size vermeyi takdîr ettiği kutlu yere girin ve gerisin-geriye dönmeyin, yoksa ziyankâr olursunuz, ancak ziyana dönersiniz....
Maidə Suresi, 21. Ayet:
'Ey kav
mim,
Allah’ın size yazılı olarak tahsis ettiği kutsal topraklara girip yerleşin. Allah’ın emirlerine itaatten, özellikle savaşmaktan vazgeçerek, hezimete uğramış bir halde geriye, eski halinize, günaha, isyana dönmeyin, yoksa hüsran içinde, büyük kayıplarla dönmüş olursunuz.' demişti....
Maidə Suresi, 21. Ayet:
"Ey kav
mim,
Allah'ın sizin için yazdığı (girmenizi emrettiği) kutsal yere girin ve gerisin geri arkanıza dönmeyin; yoksa kayba uğrayanlar olarak çevrilirsiniz."...
Maidə Suresi, 21. Ayet:
Ey Kav
mim,
Allah’ın sizin için (vatan) takdir ettiği mukaddes yere (Beyti Makdis’e veya Şam’a) girin ve düşmandan kaçıp arkanıza dönmeyin ki, hüsrana düşer, zarara uğrarsınız.”...
Maidə Suresi, 21. Ayet:
Ey kav
mim,
haydi Allahın sizin için yazdığı Arzı mukaddese girin ve arkanıza dönmeyin ki husrana düşerek berbad olursunuz...
Maidə Suresi, 21. Ayet:
«Ey kav
mim,
haydi Allah'ın sizin için yazdığı Mukaddes Yer'e girin ve gerisin geri dönmeyin, yoksa zarara uğramış olarak perişan olursunuz.» demişti....
Maidə Suresi, 21. Ayet:
«Ey kav
mim,
Allah'ın size yazdığı kutsal toprağa girin, geriye dönmeyin, yoksa kayba uğrarsınız.»...
Maidə Suresi, 21. Ayet:
Ey kav
mim,
Allah'ın sizin için yurt olarak belirlediği kutsal topraklara giriniz, sakın geri dönmeyiniz, yoksa hüsrana uğrayanlardan olursunuz....
Maidə Suresi, 21. Ayet:
"Ey kav
mim,
Tanrı'nın sizin için yazdığı (girmenizi emrettiği) kutsal yere girin ve gerisin geri arkanıza dönmeyin (fetenkalibu); yoksa kayba uğrayanlar olarak haşredilirsiniz....
Maidə Suresi, 21. Ayet:
(Şöyle de söylemişdi:) «Ey kav
mim,
Allahın size takdir etdiği mukaddes yere girin, arkalarınıza dönmeyin. Sonra nice zararlara uğrayanlar (ın haalin) e dönmüş olursunuz». ...
Maidə Suresi, 21. Ayet:
Ey kav
mim,
Allah’ın yazdığı kutsal yere girin. Ardınıza dönmeyin yoksa hüsrana uğrayanlar olarak alaşağı edilirsiniz, demişti....
Maidə Suresi, 21. Ayet:
"Ey kav
mim,
Allâh'ın size yaz(ıp nasibet)diği Kutsal Toprağa girin, arkanıza dönmeyin, yoksa kaybedersiniz!"...
Maidə Suresi, 21. Ayet:
«Ey kav
mim,
Allah'ın sizin için yazdığı kutsal yere girin ve gerisin geri arkanıza dönmeyin; yoksa kayba uğrayanlar olarak çevrilirsiniz.»...
Ənam Suresi, 78. Ayet:
Güneşi doğarken görünce de: 'Rabbim budur, bu daha büyük' dedi. O da batınca: 'Ey kav
mim,
ben sizin, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım' dedi....
Ənam Suresi, 78. Ayet:
Sonra güneşi (etrafa ışıklar saçarak) doğar görünce: "İşte bu benim rabbim, bu en büyük" demişti. Ama o da kayboluverince, kavmine demişti ki: "Ey kav
mim,
doğrusu ben sizin şirk koşmakta olduklarınızdan uzağım."...
Ənam Suresi, 78. Ayet:
Daha sonra, güneşi doğar halde görünce: “- Rabbim bu mudur?” “Bu, gördüklerimden daha büyük ve parlak!” demiş ve batınca da; “-Ey kav
mim,
bu gördükleriniz, hep yok olan varlıklardır, ben sizin Allah’a ortak koştuğunuz şeylerden kat’iyyen berîyim.” diye söylemişti....
Ənam Suresi, 78. Ayet:
vaktâki güneş doğmak üzere iken gördü «bu imiş rabbim, bu hepsinden büyük» dedi, o da batınca «ey kav
mim,
dedi: haberiniz olsun ben sizin şirk koştuğunuz şeylerden berîim.»...
Ənam Suresi, 78. Ayet:
Güneşi doğmak üzere görünce: «Bu imiş Rabbim, bu hepsinden büyük!» dedi. O da batınca: «Ey kav
mim,
haberiniz olsun, ben sizin şirk koştuğunuz şeylerden uzağım!»...
Ənam Suresi, 78. Ayet:
Daha sonra güneşi doğarken görünce «Rabbim budur, bu daha büyüktür» dedi. Fakat o da batınca «Ey kav
mim,
ben sizin Allah'a ortak koştuğunuz putlardan uzağım.»...
Ənam Suresi, 78. Ayet:
Sonra güneşi doğarken görünce: "Budur benim rabbim. Bu en büyük" dedi. O da kayboluverince kavmine demişti ki: "Ey kav
mim,
doğrusu ben sizin ortak koştuklarınızdan uzağım."...
Ənam Suresi, 78. Ayet:
Sonra güneşi doğar vaz'iyyetde görünce de: «Bu mu imiş benim Rabbim?! Bu, hepsinden de büyük!» demiş, batınca da (şöyle) söylemişdi: «Ey kav
mim,
(Gördünüz ya, bunların hepsi fânî ve mahlukdur) Ben sizin (Allaha) eş katageldiğiniz nesnelerden kat'iyyen uzağım». ...
Ənam Suresi, 78. Ayet:
Sonra güneşi doğarken görünce: Bu mu benim Rabbım? Bu daha büyük demiş. Ama batınca: Ey kav
mim,
ben sizin şirk koştuğunuz şeylerden uzağım, demişti....
Ənam Suresi, 78. Ayet:
Sonra güneşi doğarken görünce: -Bu, Rabbimdir, bu daha büyük, demiş, o da batınca: -Ey kav
mim,
ben sizin ortak koştuklarınızdan uzağım, demişti....
Ənam Suresi, 78. Ayet:
Güneşi doğarken görünce: "Budur Rabbim, bu daha büyük!" dedi. (O da) batınca dedi ki: "Ey kav
mim,
ben sizin (Allah'a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım."...
Ənam Suresi, 78. Ayet:
Sonra güneşi (etrafa ışıklar saçarak) doğar görünce: «İşte bu benim rabbim, bu en büyük» demişti. Ama o da kayboluverince, kavmine demişti ki: «Ey kav
mim,
tartışmasız ben sizin şirk koşmakta olduklarınızdan uzağım.»...
Ənam Suresi, 78. Ayet:
Güneşi doğarken gördüğünde 'İşte rabbim; en büyük bu' dedi. O da batınca 'Ey kav
mim,
' dedi. 'Ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden uzağım....
Ənam Suresi, 135. Ayet:
1.
kul
: de
2.
yâ kavmi ı'melû
: ey kav
mim,
... yapın
3.
alâ mâ kâneti-kum
: siz yapacağınız şeyi
4.
innî
: muhakk...
Ənam Suresi, 135. Ayet:
De ki: “Ey kav
mim,
yapacağınız şeyi yapın! Muhakkak ki; ben de yapıyorum. Artık bu yurdun sonunun kimin olacağını yakında bileceksiniz. Çünkü zalimler felâha eremezler.”...
Ənam Suresi, 135. Ayet:
De ki: Ey kav
mim,
siz elinizden geleni yapın, ben de yapmadayım. Yakında bilir, anlarsınız kimin sonunun hayırlı olacağını. Şüphe yok ki zâlimler, muratlarına ermezler....
Ənam Suresi, 135. Ayet:
'Ey kav
mim,
terketmediğiniz hayat tarzınızı, iktidarınızı yaşamaya devam edin, bütün imkânlarınızla elinizden geleni yapın. Ben de bilinçli olarak görevimi yapmaya devam ediyorum. Bu hayatın, bu dünyanın sonunda kimin kazanacağını, siz de yakında öğreneceksiniz. Şu bir gerçektir ki, küfürleri, nankörlükleri, baskıları, işkenceleri sebebiyle zâlimler kurtuluşa ebedî nimetlerle mutluluğa eremez.' de....
Ənam Suresi, 135. Ayet:
De ki: "Ey kav
mim,
bütün yapabileceğinizi yapın; şüphesiz ben de yapıyorum. Bu yurdun (dünyanın) sonu, kimindir, bilip öğreneceksiniz. Gerçekten zalimler kurtuluşa ermeyeceklerdir."...
Ənam Suresi, 135. Ayet:
Ey kavmım, de: Bütün kuvvetinizle yapın yapacağınızı ben vazifemi yapıyorum, artık yakında bileceksiniz: Dünya evinin sonu kimin olacak? Şu muhakkak ki zalimler felâh bulmazlar...
Ənam Suresi, 135. Ayet:
De ki: «Ey kav
mim,
yapacağınızı bütün kuvvetinizle yapın, ben görevimi yapıyorum. Artık yakında dünya evinin sonunun kimin olacağını bileceksiniz. Şu kesindir ki, zalimler arzularına eremeyeceklerdir.»...
Ənam Suresi, 135. Ayet:
De ki; Ey kav
mim,
tutumunuzu devam ettiriniz, ben de kendi tutumumu devam ettireceğim. Dünya yurdunun sonunun kimin lehinde olacağını ilerde anlayacaksınız. Hiç kuşkusuz zalimler kurtuluşa eremezler....
Ənam Suresi, 135. Ayet:
De ki: «Ey kav
mim,
elinizden geleni (komayın) yapın. Ben (vazifemi) hakkıyle yapanım. Artık (dünyâ) evin (in) sonu (olan cennet) kimin olacakdır, (bunu) bileceksiniz. Şu muhakkakdır ki zaalimler muradlarına ermeyecek. ...
Ənam Suresi, 135. Ayet:
De ki: -Ey kav
mim,
yapabileceğinizi yapın. Ben de (görevimi) yapacağım. Dünya ve ahiret mükafatının kimin olduğunu öğreneceksiniz. Gerçek şu ki: Zalimler kurtuluşa eremez....
Ənam Suresi, 135. Ayet:
De ki: "Ey kav
mim,
gücünüz yettiğince yapacağınızı yapın, ben de yapacağımı yapıyorum. Yakında (dünyâ) yurdu(nu)n sonunun kime âidolacağını bileceksiniz. Zâlimler, asla onmazlar!...
Ənam Suresi, 135. Ayet:
De ki: «Ey kav
mim,
bütün yapabileceğinizi yapın; şüphesiz ben de yapıyorum. Bu yurdun (dünyanın) sonu, kimindir, bilip öğreneceksiniz. Gerçek şu ki zalimler kurtuluşa ermiyeceklerdir.»...
Ənam Suresi, 135. Ayet:
De ki: Ey kav
mim,
siz elinizden geleni yapadurun; ben de yapıyorum. Bu dünyanın sonunun kim hakkında hayırlı olacağını siz de öğreneceksiniz. Şurası muhakkak ki, zalimler asla iflâh olmazlar....
Əraf Suresi, 1. Ayet:
Elif, lâm,
mim,
sâd...
Əraf Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lâm,
Mim,
Sâd....
Əraf Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lâm, Mîm, Sâd....
Əraf Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lam,
Mim,
Sad....
Əraf Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lâm,
Mim,
Sâd. (Allah, lâtiftir, Meciddir, Sâdıktır.)...
Əraf Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lam,
Mim,
Sad....
Əraf Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lam,
Mim,
Sad....
Əraf Suresi, 1. Ayet:
Elif, lâm, mîm, sâd....
Əraf Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lam,
Mim,
Sad....
Əraf Suresi, 1. Ayet:
Elif, lâm, mîm, sâd....
Əraf Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lâm,
Mim,
Sad...
Əraf Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lam,
Mim,
Sad....
Əraf Suresi, 1. Ayet:
Elif, lâm, Mîm, Saad. ...
Əraf Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lâm, Mîm, Sâd....
Əraf Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lam,
Mim,
Sad....
Əraf Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lâm, Mîm, Sâd....
Əraf Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lâm, Mîm, Sâd....
Əraf Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lam,
Mim,
Sad....
Əraf Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lam,
Mim,
Sad....
Əraf Suresi, 59. Ayet:
Andolsun, Nuh'u kavmine gönderdik. O zaman şöyle dedi: “Ey kav
mim,
Allah'a kul olun! Sizin için O'ndan başka ilâh yoktur. Muhakkak ki; ben, o büyük günün azabının üzerinize olmasından korkuyorum.”...
Əraf Suresi, 59. Ayet:
Andolsun ki, Nûh’u özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere Rasul olarak kavmine gönderdik. Nuh: 'Ey kav
mim,
Allah’ı ilâh tanıyın, candan müslümanlar olarak Allah’a bağlanın, saygıyla Allah’a kulluk ve ibadet edin. Sizin ondan başka tanrınız yoktur. Ben sizin adınıza, büyük bir günün azâbından korkuyorum.' dedi....
Əraf Suresi, 59. Ayet:
Andolsun biz Nuh'u kendi kavmine (toplumuna) gönderdik. Dedi ki: "Ey kav
mim,
Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. Doğrusu ben, sizin için büyük bir günün azabından korkmaktayım."...
Əraf Suresi, 59. Ayet:
And olsun ki Nuh'u, kavmine peygamber olarak gönderdik ; ey kav
mim,
dedi. Allah'a ibâdet edin. Sizin O'ndan başka tanrınız yoktur. Doğrusu ben üzerinize büyük bir günün azabının (inmesinden) endişe duyuyorum....
Əraf Suresi, 59. Ayet:
Andolsun ki, Nuh'u kavmine peygamber olarak gönderdik. O da varıp: «Ey kav
mim,
Allah'a kulluk edin, O'ndan başka hiçbir ilahınız yoktur. Gerçekten ben, üzerinize büyük bir günün azabının inmesinden korkuyorum.» dedi....
Əraf Suresi, 59. Ayet:
Andolsun biz Nuh'u kendi kavmine gönderdik. Dedi ki: "Ey kav
mim,
Tanrı'ya kulluk edin, sizin ondan başka Tanrınız yoktur. Doğrusu ben sizin için büyük bir günün azabından korkmaktayım."...
Əraf Suresi, 59. Ayet:
Andolsun, Nuhu kavmine peygamber gönderdik de: «Ey kav
mim,
dedi, Allaha kulluk edin. Sizin Ondan başka hiç bir Tanrınız yokdur. Ben büyük bir günün üstünüze (gelecek) azabından cidden korkuyorum». ...
Əraf Suresi, 59. Ayet:
Andolsun ki; Nuh'u kavmine gönderdik de; Ey kav
mim,
Allah'a kulluk edin, sizin için O'ndan başka hiçbir ilah yoktur. Doğrusu ben, sizin için büyük bir günün azabından korkarım, dedi....
Əraf Suresi, 59. Ayet:
Nuh’u kavmine peygamber olarak gönderdik. O da kavmine dedi ki: -Ey kav
mim,
Allah’a kulluk edin. Sizin O’ndan başka bir ilahınız yoktur. Ben, büyük bir günün azabının başınıza gelmesinden korkarım!...
Əraf Suresi, 59. Ayet:
Andolsun Nûh'u kavmine gönderdik: "Ey kav
mim,
dedi, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka tanrınız yoktur. Doğrusu ben, size büyük bir günün azâbın(ın inmesin)den korkuyorum."...
Əraf Suresi, 59. Ayet:
Andolsun, biz Nuh'u kendi kavmine (toplumuna) gönderdik. Dedi ki: «Ey kav
mim,
Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. Doğrusu ben, sizin için büyük bir günün azabından korkmaktayım.»...
Əraf Suresi, 59. Ayet:
And olsun, Biz Nuh'u da kavmine peygamber göndermiştik. O da 'Ey kav
mim,
' dedi. 'Yalnız Allah'a kulluk edin; çünkü sizin ondan başka tanrınız yoktur. Aksi takdirde başınıza gelecek büyük bir günün azabından korkarım.'...
Əraf Suresi, 61. Ayet:
Ey kav
mim,
ben dalâlette değilim! Ve fakat ben, âlemlerin Rabbinden bir resûlüm....
Əraf Suresi, 61. Ayet:
Nuh ise: 'Ey kav
mim,
bende bir yanılgı yok. Fakat yaratan, yaşama kabiliyeti, gücü ve varlıklara işleyiş düzeni veren, koruyan, kontrol eden, âlemlerin, bütün varlıkların Rabbinden bir elçi, bir Rasulüm' dedi....
Əraf Suresi, 61. Ayet:
O: "Ey kav
mim,
bende bir 'şaşırmışlık ve sapmışlık' yoktur; ama ben alemlerin Rabbinden bir elçiyim." dedi....
Əraf Suresi, 61. Ayet:
O, ey kav
mim,
dedi, bende hiçbir sapıklık yoktur; ama ben âlemlerin Rabbından (size) gönderilen bir peygamberim....
Əraf Suresi, 61. Ayet:
Ey kav
mim,
dedi: bende hiç bir dalâlet yok ve lâkin ben rabbül'âlemîn tarafından bir Resulüm...
Əraf Suresi, 61. Ayet:
Nuh: «Ey kav
mim,
bende hiçbir sapıklık yoktur; ancak ben alemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamberim.» dedi....
Əraf Suresi, 61. Ayet:
O: "Ey kav
mim,
bende bir 'şaşırmışlık ve sapmışlık' yoktur; ama ben alemlerin rabbinden bir elçiyim" dedi....
Əraf Suresi, 61. Ayet:
(Bunun üzerine Nuh) dedi ki: «Ey kav
mim,
bende hiç bir sapıklık yokdur. Fakat ben kâinatın Rabbinden (gönderilmiş) bir peygamberim». ...
Əraf Suresi, 61. Ayet:
Nuh: -Ey kav
mim,
bende hiçbir sapıklık yoktur. Ben, ancak Alemlerin Rabbi tarafından (görevlendirilen) bir elçiyim....
Əraf Suresi, 61. Ayet:
Dedi ki: "Ey kav
mim,
bende bir sapıklık yok, ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir elçiyim."...
Əraf Suresi, 61. Ayet:
O: «Ey kav
mim,
bende bir 'şaşırmışlık ve şapmışlık' yoktur; ama ben alemlerin Rabbinden bir peygamberim» dedi....
Əraf Suresi, 61. Ayet:
Nuh ise 'Ey kav
mim,
bende hiçbir sapıklık yoktur,' dedi. 'Ben ancak Âlemlerin Rabbi tarafından bir elçiyim....
Əraf Suresi, 65. Ayet:
Ve Ad (kavmine)'a onların kardeşi Hud (A.S) şöyle dedi: “Ey kav
mim,
Allah'a kul olun! Sizin için O'ndan başka ilâh yoktur. Hâlâ takva sahibi olmayacak mısınız?”...
Əraf Suresi, 65. Ayet:
Âd kavmine de kardeşleri Hûd’u özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere peygamber olarak gönderdik. Hûd: 'Ey kav
mim,
Allah’ı ilâh tanıyın, candan müslümanlar olarak Allah’a bağlanın, saygıyla Allah’a kulluk ve ibâdet edin. Ondan başka tanrınız yok. Hâlâ Allah’a sığınmayacak, emirlerine yapışmayacak, günahlardan arınıp, azaptan korunmayacak, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarınıza ve özgürlüklerinize sahip çıkmayacak şahsiyetli davranmayacak, dinî ve sosyal görevlerinizin bilincinde olma...
Əraf Suresi, 65. Ayet:
Ad (toplumuna da) kardeşleri Hud'u (gönderdik.) (Hud, kavmine:) "Ey kav
mim,
Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. Hala korkup sakınmayacak mısınız?" dedi....
Əraf Suresi, 65. Ayet:
Ad kavmine de kardeşleri Hud'u gönderdik: «Ey kav
mim,
Allah'a kulluk edin, ondan başka hiçbir ilahınız yoktur! Hala siz O'nun azabından sakınmayacak mısınız?» dedi....
Əraf Suresi, 65. Ayet:
Ad (halkına da) kardeşleri Hud'u (gönderdik.) (Hud kavmine:) "Ey kav
mim,
Tanrı'ya kulluk edin. O'ndan başka bir Tanrınız yoktur. Hala korkup sakınmayacak mısınız?" dedi....
Əraf Suresi, 65. Ayet:
Âd (kavmine) de kardeşleri Hûdü (gönderdik). O, (kavmine şöyle) dedi: «Ey kav
mim,
Allaha kulluk edin. Sizin Ondan başka hiç bir Tanrınız yokdur. (Hâlâ Allahdan) korkmayacak mısınız»?. ...
Əraf Suresi, 65. Ayet:
Âd kavmine de, kardeşleri Hud’u gönderdik. Hud, onlara: -Ey kav
mim,
Allah’a kulluk edin, sizin O’ndan başka bir ilahınız yoktur. Korkmuyor musunuz?” dedi....
Əraf Suresi, 65. Ayet:
Âd(kavmin)e de kardeşleri Hûd'u (gönderdik): "Ey kav
mim,
Allah'a kulluk edin, sizin O'dan başka tanrınız yoktur. (O'na karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?" dedi....
Əraf Suresi, 65. Ayet:
Ad (toplumuna da) kardeşleri Hud'u (gönderdik). (Hud, kavmine:) «Ey kav
mim,
Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. Hâlâ korkup sakınmayacak mısınız?» dedi....
Əraf Suresi, 65. Ayet:
Âd kavmine de kardeşleri Hud'u gönderdik. O da 'Ey kav
mim,
' dedi. 'Yalnız Allah'a kulluk edin; çünkü sizin ondan başka tanrınız yoktur. Hâlâ Ona karşı gelmekten sakınmıyor musunuz?'...
Əraf Suresi, 67. Ayet:
(Hz. Hud) şöyle dedi: “Ey kav
mim,
ben sefih (akılsız) değilim! Ve fakat ben âlemlerin Rabbinden bir resûlüm.”...
Əraf Suresi, 67. Ayet:
Hûd ise: 'Ey kav
mim,
bende aptallık, çılgınlık yok. Fakat ben yaratan, yaşama kabiliyeti, gücü ve varlıklara işleyiş düzeni veren, koruyan, kontrol eden âlemlerin, bütün varlıkların Rabbinden bir elçiyim, Rasulüm.' dedi....
Əraf Suresi, 67. Ayet:
(Bunun üzerine Hûd) onlara şöyle dedi: “- Ey kav
mim,
bende çılgınlık ve akıl hafifliği yok; ancak ben, âlemlerin Rabbi tarafından gönderilen bir peygamberim.”...
Əraf Suresi, 67. Ayet:
Ey kav
mim,
dedi: Bende hiç bir çılgınlık yok lâkin ben rabbül'âlemîn tarafından bir Resûlüm...
Əraf Suresi, 67. Ayet:
Hud: «Ey kav
mim,
bende hiçbir çılgınlık yok, fakat ben alemlerin Rabbi tarafından bir peygamberim!» dedi....
Əraf Suresi, 67. Ayet:
(Bunun üzerine Hûd): «Ey kav
mim,
dedi, bende hiç bir beyinsizlik yokdur. Fakat ben âlemlerin Rabbinden (gönderilmiş) bir peygamberim». ...
Əraf Suresi, 67. Ayet:
"Ey kav
mim,
bende beyinsizlik yok, ben âlemlerin Rabbi tarafından gönderilmiş bir elçiyim." dedi....
Əraf Suresi, 67. Ayet:
Hud ise 'Ey kav
mim,
bende beyinsizlik yoktur,' dedi. 'Ben ancak Âlemlerin Rabbi tarafından bir elçiyim....
Əraf Suresi, 73. Ayet:
Semûd kavmine de kardeşleri Sâlih’i özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere peygamber olarak gönderdik. Sâlih: 'Ey kav
mim,
Allah’ı ilâh tanıyın, candan müslümanlar olarak Allah’a bağlanın, saygıyla Allah’a kulluk ve ibadet edin. Ondan başka ilâhınız yoktur. Size Rabbinizden peygamberliğimin tasdiki ile ilgili açık hak bir delil gelmiştir. O da, sizin için bir mûcize olan Allah’ın şu dişi devesidir. Bırakın onu, Allah’ın arazisinde yesin içsin. Sakın ona bir kötülük etmeyin. Sonra siz can ...
Əraf Suresi, 73. Ayet:
Semud (toplumuna da) kardeşleri Salih'i (gönderdik. Salih:) "Ey kav
mim,
Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. Size Rabbinizden apaçık bir belge (mucize) gelmiştir: Allah'ın bu dişi devesi size bir belgedir; onu salıverin de Allah'ın arzında otlasın, ona bir kötülükle dokunmayın, sonra sizi acı bir azab yakalar" dedi....
Əraf Suresi, 73. Ayet:
Semud kavmine de kardeşleri Salih'i gönderdik. Salih onlara: «Ey kav
mim,
Allah'a kulluk edin, ondan başka hiçbir ilahınız yoktur. İşte size Rabbinizden açık bir mucize geldi. Bu size bir delil olmak üzere Allah'ın dişi devesidir, bırakın Allah'ı toprağında otlasın, ona bir fenalıkla dokunmayın; yoksa acı bir azaba uğrarsınız!» dedi....
Əraf Suresi, 73. Ayet:
Semud (kavmine de) kardeşleri Salih'i (gönderdik. Salih:) "Ey kav
mim,
Tanrı'ya kulluk edin, sizin O'ndan başka Tanrınız yoktur. Size rabbinizden apaçık bir delil gelmiştir: Tanrı'nın bu dişi devesi size bir ayettir; onu salıverin de Tanrı'nın arzında otlasın, ona bir kötülükle dokunmayın, sonra sizi acı bir azab yakalar" dedi....
Əraf Suresi, 73. Ayet:
Semud (kavmine) de kardeşleri Saalihi (gönderdik). De ki: «Ey kav
mim,
Allaha kulluk edin. Sizin Ondan başka hiç bir Tanrınız yokdur. Size Rabbinizden apaçık bir mu'cize gelmişdir. İşte size bir alâmet olmak üzere Allahın şu dişi devesi! Onu (kendi haaline) bırakın, Allahın arzında otlasın. Ona bir fenalıkla dokunmayın. Sonra sizi acıklı bir azâb yakalar». ...
Əraf Suresi, 73. Ayet:
Semûd kavmine de kardeşleri Salihi gönderdik. (Salih, onlara) dedi ki: -Ey kav
mim,
Allah’a kulluk edin. Sizin O’ndan başka bir ilahınız yoktur. İşte Rabbinizden kesin bir delil: Bu, Allah’ın dişi devesi, sizin için bir mucizedir. Onu bırakın, Allah’ın toprağında otlasın, ona bir kötülük etmeyin. Sonra sizi acı bir azap yakalar....
Əraf Suresi, 73. Ayet:
Semud (toplumuna da) kardeşleri Salih'i (gönderdik. Salih onlara:) «Ey kav
mim,
Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. Size Rabbinizden apaçık bir belge (mucize) gelmiştir: Allah'ın bu dişi devesi size bir belgedir; onu salıverin de Allah'ın arzında otlasın, ona bir kötülükle dokunmayın, sonra sizi acıklı bir azab yakalar» dedi....
Əraf Suresi, 73. Ayet:
Semud kavmine de kardeşleri Salih'i gönderdik. O da 'Ey kav
mim,
' dedi. 'Yalnız Allah'a kulluk edin; çünkü sizin ondan başka tanrınız yoktur. Rabbinizden size bir delil geldi. İşte şu Allah'ın devesi size bir âyettir. Onu kendi haline bırakın, Allah'ın toprağında otlasın. Sakın ona kötü bir niyetle el sürmeyin; yoksa sizi acı bir azap yakalayıverir....
Əraf Suresi, 79. Ayet:
O zaman (Salih A.S) onlardan yüz çevirdi (döndü) ve şöyle dedi: “Ey kav
mim,
andolsun ki; Rabbimin risaletini sizlere tebliğ ettim! Ve size nasihat ettim. Fakat siz nasihat edenleri sevmiyorsunuz.”...
Əraf Suresi, 79. Ayet:
O da onlardan yüz çevirdi ve (şöyle) dedi: "Ey kav
mim,
andolsun size Rabbimin risaletini tebliğ ettim ve size öğüt verdim. Ama siz, öğüt verenleri sevmiyorsunuz."...
Əraf Suresi, 79. Ayet:
Salih onlardan yüz çevirip şöyle dedi: “- Ey kav
mim,
ben size Rabbimin elçiliğini tamamen tebliğ ettim, size nasihat ettim, fakat siz öğüt verenleri sevmezsiniz.”...
Əraf Suresi, 79. Ayet:
O, onlardan döndü ve: «Ey kav
mim,
ben size Rabbimin mesajını tamamen ilettim ve öğüt verdim; ancak siz öğüt verenleri sevmezsiniz!» dedi....
Əraf Suresi, 79. Ayet:
O da onlardan yüz çevirdi ve (şöyle) dedi: "Ey kav
mim,
andolsun size rabbimin risaletini tebliğ ettim ve size öğüt verdim. Ama siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz."...
Əraf Suresi, 79. Ayet:
O da onlardan yüz çevirdi ve (kendi kendine) şöyle dedi: «Ey kav
mim,
andolsun ki ben size Rabbimin elçilerini tebliğ etmişimdir. Size hayrhahlık göstermişimdir. Fakat siz hayrhahlârı sevmezsiniz ki». ...
Əraf Suresi, 79. Ayet:
Salih ise, onlardan yüz çevirip: -Ey kav
mim,
andolsun ki ben size Rabbimin gönderdiklerini tebliğ ettim. Size öğüt verdim. Fakat siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz, dedi....
Əraf Suresi, 79. Ayet:
(Sâlih), onlardan öteye döndü de: "Ey kav
mim,
ben size Rabbimin mesajlarını duyurdum ve size öğüt verdim; fakat siz öğüt verenleri sevmiyorsunuz!" dedi....
Əraf Suresi, 79. Ayet:
O da onlardan yüz çevirdi ve (şöyle) dedi: «Ey kav
mim,
andolsun, size Rabbimin risaletini tebliğ ettim ve size öğüt verdim. Ama siz, öğüt verenleri sevmiyorsunuz.»...
Əraf Suresi, 79. Ayet:
Salih yüzünü onlardan çevirdi, 'Ey kav
mim,
ben size Rabbimin gönderdiklerini tebliğ ettim ve size nasihat de ettim,' dedi. 'Lâkin siz nasihatçileri sevmezsiniz.'...
Əraf Suresi, 85. Ayet:
Medyen’e de kardeşleri Şuayb’i özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere peygamber olarak gönderdik. Şuayb: 'Ey kav
mim,
Allah’ı ilâh tanıyın, candan müslümanlar olarak Allah’a bağlanın, saygıyla Allah’a kulluk ve ibadet edin. Ondan başka ilâhınız yok. Rabbinizden size açık hak bir delil, kitap ve şeriat gelmiştir. Ölçeği tam doldurun, ölçmede, tartıda adâletten ayrılmayın. İnsanların mallarını eksik teslim etmeyin, değerini düşürmeyin, bedellerini eksik ödemeyin, mallarını kötülemeyin, haks...
Əraf Suresi, 85. Ayet:
Medyen (toplumuna da) kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik. Şuayb onlara:) Dedi ki: "Ey kav
mim,
Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. Size Rabbinizden apaçık bir belge (mucize) gelmiştir. Ölçüyü ve tartıyı tam tutun, insanların (hakları olan mallarını) eşyasını değerinden düşürüp eksiltmeyin ve düzene (ıslaha) konulmasından sonra yeryüzünde bozgunculuk (fesad) çıkarmayın. Bu sizin için daha hayırlıdır, eğer inanıyorsanız."...
Əraf Suresi, 85. Ayet:
Medyen (halkına da) kardeşleri Şuâyb'ı (uyarıcı bir peygamber olarak) gönderdik. «Ey kav
mim,
» dedi, «Allah'a ibâdet edin. O'ndan başka sizin tanrınız yoktur. Doğrusu Rabbinizden size açık bir belge geldi. Artık ölçü ve tartıyı tam tutun; insanların eşyasını (ölçüp tartarken onlara) haksızlık etmeyin ve bir de yeryüzünde düzen sağlanmışken bozgunculuk edip fesad çıkarmayın. Eğer cidden inanıyorsanız, bu (haber verdiğim husus) elbette sizin için hayırlıdır....
Əraf Suresi, 85. Ayet:
Medyen kavmine de kardeşleri Şuayb Peygamberi: Ey kav
mim,
dedi: Allaha kulluk edin, ondan başka bir ilâhınız daha yok, işte size rabbınızdan bir beyyine geldi, artık kileyi, teraziyi tam tutun, nâsın eşyasına haksızlık etmeyin, yer yüzünü ıslahından sonra yine fesada vermeyin, bana inanırsanız bu söylediklerim sizin için hayırlıdır...
Əraf Suresi, 85. Ayet:
Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik): «Ey kav
mim,
dedi, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka bir ilâhınız yoktur. Size Rabbinizden açık bir delil geldi: Ölçüyü ve tartıyı tam yapın, insanların eşyalarını eksik vermeyin, düzeltildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın; eğer inanan (insan)lar iseniz, böylesi sizin için daha iyidir!»...
Əraf Suresi, 85. Ayet:
Medyen (kavmine de) kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik. Şuayb onlara) dedi ki: "Ey kav
mim,
Tanrı'ya kulluk edin, sizin O'ndan başka tanrınız yoktur. Size rabbinizden apaçık bir belge gelmiştir. Ölçüyü ve tartıyı tam tutun, insanların (mallarını) eşyasını değerinden düşürüp eksiltmeyin ve düzene (ıslaha) konulmasından sonra yeryüzünde bozgunculuk (fesad) çıkarmayın. Bu sizin için daha hayırlıdır, eğer inançlılarsanız....
Əraf Suresi, 85. Ayet:
Medyen (evlâdlarına) da kardeşleri Şuaybı (gönderdik). Dedi ki: «Ey kav
mim,
Allaha kulluk edin. Sizin Ondan başka hiç bir Tanrınız yokdur. Rabbinizden size apaçık bir bürhan gelmişdir. Artık kileyi, teraziyi tam tutun, insanların eşyasına (karşı) haksızlık etmeyin. Yer yüzünü — o, ıslah edildikden sonra — fesada vermeyin. (Bana) inanıcı iseniz (bu söylediklerim) sizin için hayırlıdır». ...
Əraf Suresi, 85. Ayet:
Medyen halkına da kardeşleri Şuayb’i gönderdik. (Kavmine şöyle) dedi: -Ey kav
mim,
Allah’a kulluk edin. O’ndan başka bir ilahınız yoktur. Şüphesiz size Rabbinizden açık delil geldi. Ölçü ve tartıyı tam yapın, insanların eşyasından bir şeyler eksik vermeyin. Islah edildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk etmeyin. Eğer iman ederseniz bu, sizin için daha hayırlıdır....
Əraf Suresi, 85. Ayet:
Medyen'e de kardeşleri Şuayb'i (gönderdik): "Ey kav
mim,
dedi, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka tanrınız yoktur. Size Rabbinizden açık bir delil geldi. Ölçüyü ve tartıyı tam yapın, insanların eşyalarını eksik vermeyin, düzeltildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın; eğer inananlar iseniz, böylesi sizin için daha iyidir!"...
Əraf Suresi, 85. Ayet:
Medyen (toplumuna da) kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik. Şuayb onlara:) Dedi ki: «Ey kav
mim,
Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. Size Rabbinizden apaçık bir belge (mucize) gelmiştir. Ölçüyü ve tartıyı tam tutun, insanların (hakları olan mallarını) eşyasını değerinden düşürüp eksiltmeyin ve düzene (ıslaha) konulmasından sonra yeryüzünde bozgunculuk (fesad) çıkarmayın. Bu sizin için daha hayırlıdır, eğer inanıyorsanız.»...
Əraf Suresi, 85. Ayet:
Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı gönderdik. O da 'Ey kav
mim,
' dedi. 'Yalnız Allah'a kulluk edin; çünkü sizin ondan başka tanrınız yoktur. Size Rabbinizden bir delil geldi. Ölçüyü ve tartıyı tam olarak yapın; halkın malını çalıp çırpmayın. Düzene konmuş bir ülkeyi de fesada vermeyin. Eğer inanmış kimseler iseniz, sizin için hayırlı olan budur....
Əraf Suresi, 93. Ayet:
Bu durumda, Şuayb onlardan uzaklaştı. Ve : 'Ey kav
mim,
ben, Rabbimin bana vahyettiklerini size tebliğ ettim. Size öğüt verdim. Artık bundan sonra, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas eden inkârcı, küfre saplanmış bir kavme, nankör bir topluma nasıl acırım.' dedi....
Əraf Suresi, 93. Ayet:
Şuayb helâk olan kavminden yüz çevirip dedi ki; “- Ey kav
mim,
doğrusu ben size Rabbimin gönderdiği emirleri tebliğ ettim ve iyiliğinizi istedim. Şimdi kâfir olan bir topluluğa nasıl acırım?”...
Əraf Suresi, 93. Ayet:
Ve artık Şuâyb onlardan yüzçevirip uzaklaşırken ey kav
mim,
dedi, yemin ederim ki, size Rabbimin buyruklarını teblîğ ettim ve size (gereken uyarı ve) öğütte bulundum. Bu durumda küfürde (ısrar edip kalan) bir kavim için ne diye tasalanayım....
Əraf Suresi, 93. Ayet:
Şuayb onlardan öteye döndü ve: «Ey kav
mim,
Allah biliyor ki, size Rabbimin mesajlarını ilettim, size öğüt de verdim; şimdi kafir kavme nasıl acırım?» dedi....
Əraf Suresi, 93. Ayet:
O da onlardan yüz çevirdi ve (şöyle) dedi: "Ey kav
mim,
andolsun size rabbimin risaletini tebliğ ettim ve size öğüt verdim. Şimdi ben kafir bir kavme nasıl üzülebilirim?"...
Əraf Suresi, 93. Ayet:
Bunun üzerine (Şuayb) onlardan yüz çevirib (kendi kendine) dedi ki: «Andolsun, ey kav
mim,
ben size Rabbimin gönderdiği (hükümleri) ulaşdırdım, sizin iyiliğinizi istedim. Şimdi ben o kâfirler güruhuna karşı nasıl tasalanırım»? ...
Əraf Suresi, 93. Ayet:
Şuayb ise, onlardan yüz çevirip: -Ey kav
mim,
size Rabbimin gönderdiklerini açıklamış ve size öğüt vermiştim. Şimdi kafir bir kavme karşı nasıl üzülebilirim....
Əraf Suresi, 93. Ayet:
Şuayb yüzünü onlardan çevirdi, 'Ey kav
mim,
ben size Rabbimin gönderdiklerini tebliğ ettim ve size nasihat de ettim,' dedi. 'Nankörlük etmiş bir kavme ne diye acıyayım?'...
Yunus Suresi, 71. Ayet:
1.
vetlu
: ve oku
2.
aleyhim
: onlara
3.
nebe'e
: haberi
4.
nûhın
: Nuh
Yunus Suresi, 71. Ayet:
Onlara Nuh'un haberini oku. Hani kavmine demişti ki: "Ey kav
mim,
benim makamım ve Allah'ın ayetleriyle hatırlatmalarım eğer size ağır geliyorsa ben, şüphesiz Allah'a tevekkül etmişim. Artık siz ortaklarınızla toplanıp yapacağınız işi karara bağlayın da işiniz size örtülü kalmasın (veya tasa konusu olmasın), sonra hakkımdaki hükmünüzü -bana süre tanımaksızın- verin....
Yunus Suresi, 71. Ayet:
Ey Rasûlüm, Mekke kâfirlerine Nûh’un haberini oku. Bir vakit kavmine şöyle demişti: “- Ey kav
mim,
eğer benim aranızda duruşum, Allah’ın âyetleriyle ihtar edip öğüd verişim, size ağır geliyorsa, bilin ki sizin hilenizden Allah’a tevekkül etmişim. Artık siz ve ortaklarınız toplanıp ne yapacağınızı kararlaştırın. Sonra yapacağınız iş, size bir musibet olmasın (vaya bana yapacağınızı aşıkâre yapın). Sonra mühlet vermiyerek, istediğiniz şeyi bana yapın....
Yunus Suresi, 71. Ayet:
(Ey Peygamber!) O inkarcılara Nuh'un olaylı geçen haberini oku. O bir vakitler kavmine demişti ki: «Ey kav
mim,
eğer (aranızda) yer alışım ve Allah'ın âyetleriyle öğüt vermişliğim size ağır geliyorsa, ben ancak Allah'a güvenip dayanıyorum. Siz ne yapacağınızı ve ortak edindiklerinizi biraraya getirin, öyle ki, sonunda ne yapacağınız size tasa olup kalmasın, sonra da hükmünüzü hakkımda uygulayın ve bana hiç de süre tanımayın....
Yunus Suresi, 71. Ayet:
Bir de onlara Nuh'un kıssasını oku: Bir vakit kavmine demişti ki: «Ey kav
mim,
eğer benim aranızda duruşum ve Allah'ın ayetlerini hatırlatışım size ağır geliyorsa, bilin ki, ben Allah'a güvenip dayanmışımdır, artık siz ve ortaklarınız her ne yapacaksanız, toplanıp bütün azminizle karar veriniz; sonra yapacağınız sizi asla tasaya da düşürmesin. Sonra da bana ne yapacaksanız yapın ve elinizden gelirse, bana bir an göz de açtırmayın!...
Yunus Suresi, 71. Ayet:
Bir de onlara Nuh'un kıssasını oku: Hani o bir zamanlar kavmine demişti ki: «Ey kav
mim,
eğer benim aranızda duruşum ve Allah'ın âyetleriyle öğüt verişim size ağır geliyorsa, şunu bilin ki, ben yalnızca Allah'a dayanmışımdır, artık siz ve ortaklarınız her ne yapacaksanız toplanıp bütün gücünüzle karar veriniz. Sonra bu işiniz size dert olmasın. Sonra bana ne yapacaksanız yapın, bana mühlet de vermeyin»....
Yunus Suresi, 71. Ayet:
Onlara Nuh'un haberini oku. Hani kavmine demişti ki: "Ey kav
mim,
benim makamım ve Tanrı'nın ayetleri ile hatırlatmalarım eğer size ağır geliyorsa ben, kuşkusuz Tanrı'ya tevekkül ettim. Artık siz ve ortaklarınız buyruğunuzu birleştirin de buyruğunuz size örtülü kalmasın / tasa konusu olmasın / başınıza dert olmasın; sonra bana süre / fırsat tanımaksızın (istediğinizi) yapın / buyruğunuzu uygulayın....
Yunus Suresi, 71. Ayet:
Onlara Nuhun kıssasını oku. Hani o, kavmine: «Ey kav
mim,
demişdi, eğer benim (aranızda) duruşum, Allahın âyetleriyle öğüd verişim size ağır geliyorsa (ne diyeyim), ben ancak Allaha dayanıb güvenmişimdİr. Siz ve ortaklarınız da artık toplanıb ne yapacağınızı kararlaşdırın. (O suretde ki) bil'âhare bu işiniz (yapacağınız) size hiç bir tasa (ve peşimanlık vermiş) olmasın. Sonra hükmünüzü bana icra edin. (Hattâ) bana mühlet de vermeyin»! ...
Yunus Suresi, 71. Ayet:
Onlara Nuh'un haberini oku. Hani kavmine demişti ki: «Ey kav
mim,
benim makamım ve Allah'ın ayetleriyle hatırlatmalarım eğer size ağır geliyorsa ben, şüphesiz Allah'a tevekkül etmişim. Artık siz ortaklarınızla toplanıp yapacağınız işi karara bağlayın da işiniz örtülü kalmasın (veya tasa konusu olmasın), sonra hakkımdaki hükmünüzü -bana süre tanımaksızın- verin....
Yunus Suresi, 84. Ayet:
Mûsâ: 'Ey kav
mim,
siz gerçekten Allah’a iman ettinizse, ona samimiyetle teslim olmuş, İslâm’ı yaşayan müslümanlarsanız, sadece Allah’a güvenip dayanın' dedi....
Yunus Suresi, 84. Ayet:
Musa dedi ki: "Ey kav
mim,
eğer siz Allah'a iman edip müslüman olmuşsanız artık yalnızca O'na tevekkül edin."...
Yunus Suresi, 84. Ayet:
Musa, «Ey kav
mim,
» dedi, «eğer siz Allah'a imân ettiyseniz ve teslimiyet de gösterdiyseniz, artık O'na güvenip dayanın.»...
Yunus Suresi, 84. Ayet:
Musa da: «Ey kav
mim,
siz gerçekten Allah'a iman ettiyseniz, O'nun birliğine samimiyet ile teslim olmuş müslümanlar iseniz, artık O'na güvenin!» dedi....
Yunus Suresi, 84. Ayet:
Musa dedi ki: "Ey kav
mim,
eğer siz Tanrı'ya inanıp müslüman olmuşsanız artık yalnızca O'na tevekkül edin."...
Yunus Suresi, 84. Ayet:
Musa dedi: «Ey kav
mim,
eğer siz (gerçekden) Allaha îman etdiyseniz, Ona (ıhlâs ile) teslîm olmuş müslümanlar iseniz artık ancak Ona güvenib dayanın». ...
Yunus Suresi, 84. Ayet:
Musa dedi ki: Ey kav
mim,
eğer siz, gerçekten Allah'a iman etmişseniz ve müslüman olmuşsanız; artık O'na tevekkül edin....
Yunus Suresi, 84. Ayet:
Musa: -Ey Kav
mim,
Allah’a inanıyorsanız ve teslim olmuşsanız O’na güvenin, dedi....
Yunus Suresi, 84. Ayet:
Mûsâ dedi ki: "Ey kav
mim,
eğer Allâh'a inandıysanız, gerçekten müslüman insanlar iseniz o'na dayanın."...
Yunus Suresi, 84. Ayet:
Musa dedi ki: «Ey kav
mim,
eğer siz Allah'a iman etmişseniz (ve) müslüman olmuşsanız artık yalnızca O'na tevekkül edin.»...
Yunus Suresi, 84. Ayet:
Musa 'Ey kav
mim,
' dedi. 'Madem Allah'a inandınız; öyleyse Ona tevekkül edin-eğer gerçekten Ona teslim olmuş kimseler iseniz.'...
Hud Suresi, 28. Ayet:
Nuh: 'Ey kav
mim,
eğer ben Rabbimden gelen apaçık hak bir delile, kitap ve şeriata dayanarak görevimi yapıyorsam, O bana, kendi katından bir rahmet vermiş, size de, bunu görecek göz nasip olmamışsa, buna ne diyeceksiniz? Siz bunu hoş karşılamazken, biz sizi onu kabule mi zorlayalım?' dedi....
Hud Suresi, 28. Ayet:
Dedi ki: "Ey Kav
mim,
görüşünüz nedir söyleyin? Eğer ben Rabbimden apaçık bir belge üzerinde isem ve Rabbim bana kendi katından bir rahmet vermiş de (bu,) sizin gözlerinizden saklı tutulmuşsa? Siz bunu istemiyorken biz sizi buna zorlayacak mıyız?"...
Hud Suresi, 28. Ayet:
Nuh: «Ey kav
mim,
ne dersiniz? Eğer ben Rabbimden açık bir delil üzerinde isem ve O, bana katından bir rahmet vermiş de size onu görecek göz verilmemişse, onu istemediğiniz halde biz sizi ona zorlayacak mıyız?...
Hud Suresi, 28. Ayet:
Dedi ki: "Ey Kav
mim,
görüşünüz nedir söyleyin? Eğer ben rabbimden apaçık bir belge üzerinde isem ve rabbim bana kendi katından bir rahmet vermiş de (bu,) sizin gözlerinizden saklı tutulmuşsa? Siz bunu istemiyorken biz sizi buna zorlayacak mıyız?"...
Hud Suresi, 28. Ayet:
Dedi ki: "Ey kav
mim,
bakın, ya ben Rabbimden bir delil üzerinde isem ve (O), kendi katından bana bir rahmet vermiş de, o (rahmet) sizin gözlerinizden gizli bırakılmış ise? Şimdi siz onu istemezken, biz sizi o(Tanrı rahmeti)ne zorla mı sokacağız?"...
Hud Suresi, 28. Ayet:
Dedi ki: «Ey Kav
mim,
görüşünüz nedir söyleyin? Eğer ben Rabbimden apaçık bir belge üzerinde isem ve Rabbim bana kendi katından bir rahmet vermiş de (bu), sizin gözlerinizden saklı tutulmuşsa? Siz bunu istemiyorken biz sizi buna zorlayacak mıyız?...
Hud Suresi, 28. Ayet:
Nuh 'Söyleyin bana, ey kav
mim,
' dedi. 'Eğer ben Rabbimden açık bir delil üzere isem ve O bana kendi katından bir rahmet bağışlamış da siz buna karşı körlük içinde kalmışsanız, istemediğiniz halde biz size bunu zorla mı kabul ettireceğiz?...
Hud Suresi, 30. Ayet:
Onları kovarsam ey kav
mim,
Allah'tan başka kim yardım eder bana, hiç de mi düşünmezsiniz?...
Hud Suresi, 30. Ayet:
'Ey kav
mim,
ben onları kovarsam, beni Allah’ın azâbından kim korur? Hâlâ ibret alıp düşünmüyor musunuz?' dedi....
Hud Suresi, 30. Ayet:
"Ey kav
mim,
ben onları kovarsam, Allah'tan (gelecek azaba karşı) bana kim yardım edecek? Hiç düşünmez misiniz?"...
Hud Suresi, 30. Ayet:
Ey kav
mim,
onları (imân edenleri) kovacak olursam, Allah'ın (vereceği cezadan) kim (beni kurtarıp) yardım edebilir? Hiç düşünmüyor musunuz ?...
Hud Suresi, 30. Ayet:
Ey kav
mim,
ben onları kovarsam, beni Allah'tan kim kurtaracak? Artık bir düşünmez misiniz?...
Hud Suresi, 30. Ayet:
«Ey kav
mim,
ben onları etrafımdan kovacak olursam, Allah'dan beni kim kurtarabilir? Siz hiç düşünmez misiniz?»...
Hud Suresi, 30. Ayet:
"Ey kav
mim,
ben onları kovarsam, Tanrı'dan (gelecek azaba karşı) bana kim yardım edecek? Hiç düşünmez misiniz?"...
Hud Suresi, 30. Ayet:
«Ey kav
mim,
ben onları koğarsam Allahdan (Allahın intikaamından) beni kim (kurtarabilir, bana kim) yardım eder? Hiç de düşünmez misiniz?» ...
Hud Suresi, 30. Ayet:
Hem, ey kav
mim,
eğer onları yanımdan kovarsam, söyleyin, Allaha karşı kim korur, kim savunur beni? Bunu hiç aklınıza getirmiyor musunuz?...
Hud Suresi, 30. Ayet:
"Ey kav
mim,
ben onları kovarsam, Allah'a karşı beni kim savunur? Düşünmüyor musunuz?"...
Hud Suresi, 30. Ayet:
«Ey kav
mim,
ben onları kovarsam, Allah'tan (gelecek azaba karşı) bana kim yardım edecek? Hiç düşünmez misiniz?»...
Hud Suresi, 50. Ayet:
Ve Ad kavmine, onların kardeşi Hud (A.S) (şöyle) dedi: “Ey kav
mim,
Allah'a kul olun! Sizin, O'ndan (Allah'tan) başka İlâh'ınız yoktur. Siz ancak iftira edenlersiniz (uyduranlarsınız).”...
Hud Suresi, 50. Ayet:
Âd kavmine de kardeşleri Hûd’u özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere gönderdik. Hûd: 'Ey kav
mim,
Allah’ı ilâh tanıyın, candan müslümanlar olarak Allah’a bağlanın, saygıyla Allah’a kulluk ve ibâdet ediniz. Sizin Allah’tan başka tanrınız yoktur. Siz Allah’a ortaklar koşmak, Allah katında şefaatçiler aramakla, sadece yalan uydurmaya devam ediyorsunuz?' dedi....
Hud Suresi, 50. Ayet:
Ad (halkına da) kardeşleri Hud'u (gönderdik). Dedi ki: "Ey kav
mim,
Allah'a ibadet edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. Siz yalan olarak (tanrılar) düzenlerden başkası değilsiniz....
Hud Suresi, 50. Ayet:
Âd kavmine de (soyca) kardeşleri Hûd’u Peygamber gönderdik. Onlara dedi ki: “- Ey kav
mim,
Allah’a ibadet edin. Sizin ondan başka hiç bir ilâhınız yoktur. Sizin ona ortak koşmanız, ancak bir yalan ve iftiradır....
Hud Suresi, 50. Ayet:
Âd (kavmine) de kardeşleri Hûd'u (peygamber olarak) gönderdik.. «Ey kav
mim,
» dedi, «Allah'a tapın ; sizin O'ndan başka ilâhınız yoktur. Siz ancak yalan uydurup duruyorsunuz....
Hud Suresi, 50. Ayet:
Ad'a kardeşleri Hud' u gönderdik, onlara: « Ey kav
mim,
Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka hiçbir ilahınız yoktur. Siz yalnızca iftira etmektesiniz....
Hud Suresi, 50. Ayet:
Ad (halkına da) kardeşleri Hud'u (gönderdik). Dedi ki: "Ey kav
mim,
Tanrı'ya ibadet edin, sizin O'ndan başka tanrınız yoktur. Siz yalan olarak (tanrılar) düzenlerden başkası değilsiniz....
Hud Suresi, 50. Ayet:
Âd'e biraderleri Hûd'ü (gönderdik). «Ey kav
mim,
dedi, Allaha kulluk edin. Sizin Ondan başka hiç bir Tanrınız yok. Siz (Allaha karşı) yalan düzenlerden başka (kimseler) değilsiniz». ...
Hud Suresi, 50. Ayet:
Âd(kavmin)e de kardeşleri Hûd'u (gönderdik): "Ey kav
mim,
dedi, Allah'a kulluk edin, O'ndan başka tanrınız yoktur. Siz sadece uyduruyorsunuz!"...
Hud Suresi, 50. Ayet:
Ad (halkına da) kardeşleri Hûd'u (gönderdik) . Dedi ki: «Ey kav
mim,
Allah'a ibadet edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. Siz yalan olarak (tanrılar) düzenlerden başkası değilsiniz....
Hud Suresi, 50. Ayet:
Âd kavmine de kardeşleri Hud'u gönderdik. O da 'Ey kav
mim,
Allah'a kulluk edin,' dedi. 'Sizin Ondan başka tanrınız yoktur. Siz ise ancak Ona ortaklar uydurup duruyorsunuz....
Hud Suresi, 51. Ayet:
Ey kav
mim,
ona (onun karşılığında) sizden bir ecir (ücret) istemiyorum! Eğer ücretim varsa, ancak beni Yaratan'a aittir. Hâlâ akıl etmez misiniz?...
Hud Suresi, 51. Ayet:
Ey kav
mim,
buna karşılık sizden bir ecir de istemiyorum, ecrim, ancak beni yaratana âit, hâlâ akıl etmeyecek misiniz?...
Hud Suresi, 51. Ayet:
'Ey kav
mim,
tebliğ görevime karşılık sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, mükâfatım yalnızca beni yoktan var edene aittir. Hâlâ akıllanmayacak mısınız?' dedi....
Hud Suresi, 51. Ayet:
Ey kav
mim,
ben bunun karşılığında sizden hiç bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, beni yaratandan başkasına ait değildir. Akıl erdirmeyecek misiniz?...
Hud Suresi, 51. Ayet:
Ey kav
mim,
buna karşı sizden bir ecir (hizmet karşılığı bir ücret) istemiyorum. Benim ücretim ancak beni yoktan yaratana aittir. Artık aklınızı kullanmaz mısınız?...
Hud Suresi, 51. Ayet:
Ey kav
mim,
ben sizden buna karşılık bir ücret istemiyorum; benim mükafatım, ancak beni yaratana aittir. Artık akıllanmayacak mısınız?...
Hud Suresi, 51. Ayet:
«Ey kav
mim,
ben buna (bu teblîğıma) mukaabil sizden hiç bir ücret istemiyorum. Benim mükâfatım, beni yaradandan başkasına âid değildir. Haalâ akıllanmayacak mısınız?». ...
Hud Suresi, 51. Ayet:
"Ey kav
mim,
ben sizden bunun için bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, beni yaratana düşer. Aklınızı kullanmıyor musunuz?"...
Hud Suresi, 51. Ayet:
Ey kav
mim,
ben bunun karşılığında sizden hiç bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, beni yaratandan başkasına ait değildir. Akıl erdirmeyecek misiniz?...
Hud Suresi, 51. Ayet:
'Ey kav
mim,
bunun için ben sizden bir ücret istemiyorum. Benim ücretim, beni yoktan yaratana aittir. Hiç akıl etmez misiniz?...
Hud Suresi, 52. Ayet:
Ey kav
mim,
Rabbinizden yarlıganma dileyin de sonra tövbe edin ona, size gökten bol bol yağmur yağdırsın, kuvvetinize, fazlasıyla kuvvet katsın ve mücrim olarak yüz çevirmeyin....
Hud Suresi, 52. Ayet:
'Ey kav
mim,
Allah’a ortak koşmanız ve günahlarınız sebebiyle Rabbinizden bağışlanma, koruma kalkanına alınma dileyin. Sonra isyandan, günah işlemekten vazgeçerek tevbe edip O’na itaate yönelin. Göğü, üzerinizde bol bol rahmet, bereket ve nimet yağdıracak güce, imkâna kavuştursun. Kuvvetinize kuvvet katsın. İslâm’a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsi, suçlu, günahkâr olarak İslâm’a davetime yüz çevirmeyin, âsi ve günah...
Hud Suresi, 52. Ayet:
Ey kav
mim,
Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin. Üstünüze gökten sağanak (yağmurlar, bol nimetler) yağdırsın ve gücünüze güç katsın. Suçlu günahkarlar olarak yüz çevirmeyin."...
Hud Suresi, 52. Ayet:
Ey kav
mim,
Rabbinizden bağışlanmanızı dileyin ; sonra da O'na tevbe edin ki. üzerinize bol yağmur göndersin ; kuvvetinize kuvvet katarak gücünüzü artırsın; siz de artık günahkâr suçlular olarak (O'ndan) yüzçevirmeyin.»...
Hud Suresi, 52. Ayet:
Ey kav
mim,
Rabbinizden bağışlanmanızı dileyin, sonra O'na tevbe ile başvurun ki, size bolca göğün feyzini, bereketini indirsin, gücünüze güç katarak artırsın; günahkarlar olarak yüz çevirmeyin» dedi....
Hud Suresi, 52. Ayet:
«Ey kav
mim,
Rabbinden mağfiret isteyin. Sonra yine Ona tevbe (ve rücû) edin ki üstünüze gökden bol bol (feyzini) göndersin, kuvvetinize daha fazla kuvvet katsın. Günahkârlar olarak yüz çevirmeyin». ...
Hud Suresi, 52. Ayet:
"Ey kav
mim,
Rabbinizden mağfiret dileyin, sonra O'na tevbe edin (O'na yönelin) ki gökten üzerinize bol bol rahmet göndersin, kuvvetinize kuvvet katsın. Suç işleyerek (Allah'tan) yüz çevirmeyin!"...
Hud Suresi, 52. Ayet:
Ey kav
mim,
Rabbinizden bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin. Üstünüze gökten sağanak (yağmurlar, bol nimetler) yağdırsın ve gücünüze güç katsın. Suçlu günahkârlar olarak yüz çevirmeyin.»...
Hud Suresi, 61. Ayet:
Semûd kavmine de kardeşleri Sâlih’i özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere gönderdik. Sâlih: 'Ey kav
mim,
Allah’ı ilâh tanıyın, candan müslümanlar olarak Allah’a bağlanın, saygıyla Allah’a kulluk ve ibadet edin. Sizin ondan başka tanrınız yoktur. Sizi yerdeki topraktan meydana getirdi. Sizin yeryüzünde yerleşmenizi, yaşamanızı sağladı. O halde işlediğiniz günahlardan ve Allah’a ortak koşmanızdan dolayı O’ndan bağışlanma, koruma kalkanına alınma dileyin. Sonra isyandan, günah işlemekten va...
Hud Suresi, 61. Ayet:
Semud (halkına da) kardeşleri Salih'i (gönderdik). Dedi ki: "Ey kav
mim,
Allah'a ibadet edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. O sizi yerden (topraktan) yarattı ve onda ömür geçirenler kıldı. Öyleyse O'ndan bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin. Şüphesiz benim Rabbim, yakın olandır, (duaları) kabul edendir."...
Hud Suresi, 61. Ayet:
Semûd (kavmine) de kardeşleri Salih'i (peygamber olarak) gönderdik. «Ey kav
mim,
» dedi, «Allah'a tapın, sizin O'ndan başka tanrılarınız yoktur. Sizi yerden (topraktan) yetiştirip meydana getiren ve sizin bir ömür geçirip orayı bayındır hale getirmenizi dileyen O'dur. O halde O'ndan bağışlanmanızı dileyin de O'na yönelip tevbe edin. Şüphesiz ki Rabbim çok yakındır ve (duaları, tevbe ve istiğfarları) kabul edendir.»...
Hud Suresi, 61. Ayet:
Semud'a da kardeşleri Salih'i gönderdik. O: «Ey kav
mim,
Allah'a kulluk edin, O'ndan başka bir ilahınız da yoktur. Sizi, yerden O meydana getirdi, yeryüzünde yerleşme ve imar etme gücünü size O verdi; O'nun bağışlamasını isteyin, sonra O'na tevbe edin! Şüphe yok ki, Rabbim yakındır, duaları kabul edendir.» dedi....
Hud Suresi, 61. Ayet:
Semud (halkına da) kardeşleri Salih'i (gönderdik). Dedi ki: "Ey kav
mim,
Tanrı'ya ibadet edin, sizin O'ndan başka tanrınız yoktur. O sizi yerden (topraktan) yarattı ve onda ömür geçirenler kıldı. Öyleyse O'ndan bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin. Şüphesiz benim rabbim, yakın olandır, (duaları) kabul edendir."...
Hud Suresi, 61. Ayet:
Semuud'a biraderleri Saalih'i (gönderdik). Dedi ki: «Ey kav
mim,
Allaha kulluk edin. Sizin Ondan başka hiç bir Tanrınız yokdur. O, sizi toprakdan meydana getirdi, sizi orada ömür geçirmiye (yahud: i'maara) me'mur etdi. O halde Ondan mağfiret isteyin, sonra Ona tevbe edin (hep Ona dönün). Şübhesiz ki Rabbim (in rahmeti) çok yakındır; O, (duaları da) kabul edendir». ...
Hud Suresi, 61. Ayet:
Semûd(kavmin)e de kardeşleri Sâlih'i (gönderdik). Dedi ki: "Ey kav
mim,
Allah'a kulluk edin, O'ndan başka tanrınız yoktur! Sizi yerden inşâ eden ve orada yaşatan O'dur; O'ndan mağfiret dileyin, sonra O'na tevbe edin! Çünkü Rabbim yakındır, (du'âları) kabul edendir."...
Hud Suresi, 61. Ayet:
Semud (halkına da) kardeşleri Salih'i (gönderdik). Dedi ki: «Ey kav
mim,
Allah'a ibadet edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. O sizi yerden (topraktan) yarattı ve onda sizi ömür geçirenler kıldı. Öyleyse O'ndan bağışlanma dileyin, sonra O'na tevbe edin. Şüphesiz benim Rabbim, yakın olandır, (duaları) kabul edendir.»...
Hud Suresi, 61. Ayet:
Semud kavmine de kardeşleri Salih'i gönderdik. O da 'Ey kav
mim,
Allah'a kulluk edin,' dedi. 'Ondan başka tanrınız yoktur. Sizi topraktan yaratan ve onda yaşatan Odur. Ondan af dileyin ve Ona dönün. Şüphesiz ki Rabbim kullarına yakındır; onların dualarına cevap verir.'...
Hud Suresi, 63. Ayet:
Sâlih: 'Ey kav
mim,
eğer ben, Rabbimden gelen apaçık hak bir delile, bir şeriate dayanarak görevimi yapıyorsam, o bana, tarafından bir rahmet, peygamberlik vermişse, ben de ona âsi olursam, Allah’ın azâbından beni kim kurtarır, hiç düşündünüz mü? Demek ki, durmadan kendi zararınızı, hüsranınızı artırmanın dışında bana ilâve olarak söyleyeceğiniz bir şey yok' dedi....
Hud Suresi, 63. Ayet:
Dedi ki: 'Ey kav
mim,
ya ben Rabbimden apaçık bir belge üzere isem ve O bana kendinden bir rahmet vermişse? Böyleyken O'na isyan edersem Allah'a karşı bana kim yardım edebilir? Sizin kaybımı artırmaktan başka bana bir katkınız olmaz....
Hud Suresi, 63. Ayet:
Dedi ki: "Ey kav
mim,
görüşünüz nedir söyler misiniz? Eğer ben Rabbimden apaçık bir belge üzerindeysem ve bana tarafından bir rahmet vermişse, bu durumda O'na isyan edecek olursam Allah'a karşı bana kim yardım edecektir? Şu halde kaybımı arttırmaktan başka bana (hiç bir yarar) sağlamayacaksınız."...
Hud Suresi, 63. Ayet:
Sâlih (onlara şöyle) dedi: “- ey kav
mim,
söyleyin bakayım, fikriniz nedir? Eğer ben, Rabbim tarafından açık bir mûcize üzerinde isem; ve bana kendi katından bir peygamberlik vermişse, ben Allah’a isyan ettiğim takdirde, beni ondan kim kurtarabilir? Demek ki, siz bana ziyan ilâve etmekten başka hiç bir şey yapmıyacaksınız....
Hud Suresi, 63. Ayet:
«Ey kav
mim,
» dedi, «söyleyin, eğer ben Rabbimden açık bir belge (mu'cize ve yeterli belge) üzere isem ve bana kendi katından bir rahmet vermişse, O'na isyan ettiğim takdirde (Allah'ın azabından kurtulabilmem için) kim bana yardım eder? O halde siz benim hakkımda zararı artırmaktan başka bir şey yapmıyorsunuz....
Hud Suresi, 63. Ayet:
Ey kav
mim,
dedi: söyleyin bakayım re'yiniz nedir? Eğer ben rabbımdan bir beyyine üzerinde isem ve bana tarafından bir rahmet bahşetmiş ise ben Allaha ısyan ettiğim taktirde beni ondan kim kurtarabilir? Demek ki siz bana hasar etmekten başka bir şey yapmıyacaksınız...
Hud Suresi, 63. Ayet:
Salih: «Ey kav
mim,
ne dersiniz, eğer Rabbimden açık bir delil ile gelmişsem ve bana katından bir rahmet vermişse, O'na isyan ettiğim takdirde beni O'ndan kim kurtarabilir? Demek ki, siz bana zarar vermekten başka birşey yapmayacaksınız....
Hud Suresi, 63. Ayet:
Dedi ki: "Ey kav
mim,
görüşünüz nedir söyler misiniz? Eğer ben rabbimden apaçık bir belge üzerindeysem ve bana tarafından bir rahmet vermişse, bu durumda O'na isyan edecek olursam Tanrı'ya karşı bana kim yardım edecektir? Şu halde kaybımı arttırmaktan başka bana (hiç bir yarar) sağlamayacaksınız."...
Hud Suresi, 63. Ayet:
(Saalih) dedi ki: «Ey kav
mim,
ya ben Rabbimden (gelen) apaçık bir mu'cizenin üzerinde isem ve O, kendinden bana bir rahmet (bir peygamberlik) vermişse? (Buna) ne dersiniz? O halde Allah (ın intikaamın) dan, eğer Ona isyan edersem, (kurtarmak hususunda) bana kim yardım eder? Demek, siz beni ziyana uğratmakdan, (bunu) bana karşı artırmakdan başka, bir şey yapmayacaksınız». ...
Hud Suresi, 63. Ayet:
"Ey kav
mim,
dedi, bakın ya ben Rabbimden bir kanıt üzerinde isem ve O, bana kendinden bir rahmet vermişse? Peki bu durumda O'na karşı gelirsem beni Allah'tan kim kurtarır? Sizin bana, ziyanımı artırmaktan başka bir katkınız olamaz!"...
Hud Suresi, 63. Ayet:
Dedi ki: «Ey kav
mim,
görüşünüz nedir söyler misiniz? Eğer ben Rabbimden apaçık bir belge üzerindeysem ve bana tarafından bir rahmet vermişse, bu durumda da O'na isyan edecek olursam Allah'a karşı bana kim yardım edecektir? Şu halde kaybımı arttırmaktan başka bana (hiç bir yarar) sağlamayacaksınız.»...
Hud Suresi, 63. Ayet:
Salih 'Ey kav
mim,
söyleyin bana,' dedi. 'Eğer ben Rabbimden açık bir delil üzere isem ve O bana kendi katından bir rahmet bağışlamışsa, Ona isyan ettiğim takdirde Allah'ın elinden beni kim kurtarabilir? O zaman siz ancak benim hüsranımı arttırırsınız....
Hud Suresi, 64. Ayet:
Ey kav
mim,
işte şu Allah'ın dişi devesi, size bir mûcize. Bırakın onu da yeryüzünde yiyip gezsin ve ona kötülükle dokunmayın, sonra pek yakın bir azap gelip çatar size....
Hud Suresi, 64. Ayet:
'Ey kav
mim,
bu, benim hak peygamber olduğumu gösteren, sizin için bir mûcize olan Allah’ın dişi devesidir. Bırakın onu, Allah’ın arazisinde yesin, içsin. Kötü bir maksatla ona el sürmeyin. Ona zarar verirseniz eğer, ilâhî bir ceza, tez zamanda işinizi bitirir.'...
Hud Suresi, 64. Ayet:
"Ey kav
mim,
size işte bir ayet olarak Allah'ın devesi; onu serbest bırakın, Allah'ın arzında yesin. Ona kötülük (vermek niyeti)yle dokunmayın. Yoksa sizi yakın bir azab sarıverir."...
Hud Suresi, 64. Ayet:
Ey kav
mim,
işte bu size bir âyet (mu'cize, açık belge) olarak Allah'ın (belirlediği) dişi devedir; bırakın da Allah'ın arzında otlayadursun;ona kötülükle dokunmayın, yoksa çok yakın bir azâb sizi ya kalayı verir,...
Hud Suresi, 64. Ayet:
Hem ey kav
mim,
işte şu: «Allahın nâkasi» size âyet, bırakın onu Allahın Arzında yayılsın, ve ona kötü bir maksatla el sürmeyin, sonra sizi yakın bir azâb yakalar...
Hud Suresi, 64. Ayet:
Ey kav
mim,
işte şu Allah'ın dişi devesi size bir mucizedir; bırakın onu, Allah'ın toprağında yayılsın ve ona kötü bir maksatla el sürmeyin. Yoksa sizi yakın bir azap yakalar!» dedi....
Hud Suresi, 64. Ayet:
"Ey kav
mim,
size işte bir ayet olarak Tanrı'nın devesi; onu serbest bırakın, Tanrı'nın arzında yesin. Ona kötülük (etmek niyetiy)le dokunmayın. Yoksa sizi yakın bir azab sarıverir."...
Hud Suresi, 64. Ayet:
«Ey kav
mim,
işte size bir âyet (bir mu'cize) olmak üzere Allahın şu dişi devesi! Artık onu (serbest) bırakın. Allahın arzında yesin. Ona fenalık edib dokunmayın. Binnetîce sizi yakın bir azâb yakalar». ...
Hud Suresi, 64. Ayet:
"Ey kav
mim,
işte şu, Allâh'ın devesi, size bir mu'cizedir. Bırakın onu, Allâh'ın arzında yesin, ona bir kötülük dokundurmayın, yoksa sizi yakın bir azâb yakalar!"...
Hud Suresi, 64. Ayet:
«Ey kav
mim,
size işte bir ayet olarak Allah'ın devesi; onu serbest bırakın, Allah'ın arzında yesin. Ona kötülük (vermek niyetiy) le dokunmayın. Yoksa sizi yakın bir azab sarıverir.»...
Hud Suresi, 64. Ayet:
'Ey kav
mim,
işte şu Allah'ın devesi size bir âyettir. Onu bırakın, Allah'ın arzında otlasın. Sakın ona kötü bir niyetle el sürmeyin; yoksa yakın bir azap sizi çarpar.'...
Hud Suresi, 78. Ayet:
Ve onun kavmi, koşarak onun yanına (ona) geldi. Ve daha önceden seyyiat (kötü şeyler) yapıyorlardı. “Ya kav
mim,
işte bunlar kızlarım! Onlar sizin için daha temizdir. Artık (Allah'tan sakının), Allah'a karşı takva sahibi olun ve misafirlerimin yanında beni rezil etmeyin. Sizin aranızda irşad eden bir adam yok mu?” dedi....
Hud Suresi, 78. Ayet:
Kavmi, izdiham halinde koşarak Lût’un yanına geldi. Bunlar, daha önce o çirkin fiili işleyenlerdi. Lût: 'Ey kav
mim,
ümmetim içinde evliliğe hazır dolu genç kızlarım var. Onlarla evlenin. Onlar sizin için helâl, daha temiz. Allah’ın emirlerine muhalefetten, azâbından kendinizi koruyun. Misafirlerimin önünde beni rezil etmeyin. İçinizde, aklı başında, sözü dinlenen bir adam yok mu?' dedi....
Hud Suresi, 78. Ayet:
Kavmi ise ona koşa koşa gelirdiler; zaten onlar daha önce de kötü fiiller işliyorlardı. Lût «Ey kav
mim,
» dedi, «işte kızlarım, bunlar (nikâh akdiyle) sizin için daha pâk ve uygundur. Artık Allah'tan korkun da beni misafirlerim hakkında rüsvay etmeyin. İçinizde doğru düşünen, doğru yolda yürüyen bir adam yok mudur?!»...
Hud Suresi, 78. Ayet:
Kavmi ona zıpır zıpır koşup gelmişlerdi, bundan önce de kötü kötü işler yapıyorlardı. Lut: «Ey kav
mim,
işte kızlarım, onlar sizin için daha temiz; Allah'tan korkun da beni konuklarım arasında rüsvay etmeyin, içinizde aklı başında bir adam yok mu?!» dedi....
Hud Suresi, 78. Ayet:
(Lûtun) kavmi, kendisine doğru (soluk soluğa) koşarak yanına geldi. Onlar daha evvelden kötülükleri işlemiye alışmış kimselerdi. (Lût): «Ey kav
mim,
dedi, işte kızlarım. Sizin için onlar daha temizdir. Artık Allahdan korkun, beni müsâfirlerimin içinde küçük düşürmeyin. İçinizde aklı başında bir adam da yok mu sizin»? ...
Hud Suresi, 78. Ayet:
Daha önce çirkin işler yapan halk, koşarak ona geldiler. Lût: -Ey kav
mim,
İşte bunlar, kızlarımdır. Onlar sizin için daha temizdir. Allah’tan korkun, misafirlerime beni rezil etmeyin. İçinizde hiç mi doğru bir adam yok? dedi....
Hud Suresi, 78. Ayet:
Daha önce de kötü işler yapmakta olan kavmi koşarak ona geldiler. (Lût): "Ey kav
mim,
dedi, işte kızlarım, onlar sizin için daha (güzel, daha) temiz! Allah'tan korkun, konuklarımın içinde beni rezil etmeyin! İçinizde aklı başında bir adam yok mu sizin?"...
Hud Suresi, 78. Ayet:
Derken kavmi koşarak geldiler ki, ondan önce de zaten o kötü fiili işlemekteydiler. Lût, 'Ey kav
mim,
işte şunlar kızlarım,' dedi. 'Onlar sizin için daha temizdir. Allah'tan korkun ve beni misafirlerime rezil etmeyin. İçinizde hiç aklı başında adam yok mu?'...
Hud Suresi, 84. Ayet:
Ve Medyen kavmine, onların kardeşi Şuayb şöyle dedi: “Ey kav
mim,
Allah'a kul olun! Sizin için ondan başka ilâh yoktur. Ölçeği ve tartıyı eksiltmeyin. Gerçekten ben sizi hayırda (bollukta, refahta) görüyorum. Ve muhakkak ki ben, ihata eden (kuşatan) günün azabının üzerinize olmasından korkuyorum.”...
Hud Suresi, 84. Ayet:
Medyen’e de, özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere, kardeşleri Şuayb’i peygamber olarak gönderdik. Şuayb: 'Ey kav
mim,
Allah’ı ilâh tanıyın, candan müslümanlar olarak Allah’a bağlanın, saygıyla Allah’a kulluk ve ibâdet edin. Sizin Allah’tan başka tanrınız yoktur. Ölçekleri noksan doldurmayın. Noksan metrelerle ölçmeyin, terazilerde eksik tartmayın. Ben sizi hayır ve bolluk içinde görüyorum. Buna şükretmezseniz sizin adınıza, her şeyi abluka altına alan bir günün azâbından korkuyorum.' de...
Hud Suresi, 84. Ayet:
Medyen (halkına da) kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik). Dedi ki: "Ey kav
mim,
Allah'a ibadet edin, O'ndan başka ilahınız yoktur. Ölçüyü ve tartıyı eksik tutmayın; gerçekten sizi bir 'bolluk ve refah (hayır)' içinde görüyorum. Doğrusu sizi çepeçevre kuşatacak olan bir günün azabından korkuyorum."...
Hud Suresi, 84. Ayet:
Medyen'e de kardeşleri Şuâyb'ı (peygamber olarak) gönderdik. Ey kav
mim,
dedi, Allah'a kulluk edin ; sizin O'ndan başka ilâhınız yoktur. Ölçü ve tartıyı eksik tutmayın ; ben sizi elbette hayr ( = bol nîmet, geniş refah imkânları) içinde görüyorum. Ve doğrusu ben sizi çepeçevre saracak bir günün azabından endişe etmekteyim....
Hud Suresi, 84. Ayet:
Medyen'e de kardeşleri Şu'ayb'ı gönderdik. Şu'ayb onlara: «Ey kav
mim,
Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka hiçbir ilahınız yoktur. Ölçeği ve tartıyı da eksik tutmayın; ben sizi bir refah içinde görüyorum ve ben, sizi kuşatacak bir günün azabından korkuyorum....
Hud Suresi, 84. Ayet:
Medyen'e de biraderleri Şuaybı (gönderdik). Dedi ki: «Ey kav
mim,
Allaha kulluk edin. Sizin ondan başka hiç bir Tanrınız yokdur. Ölçeği, tartıya eksik tutmayın. Ben sizi hakıykat bir ni'met (ve refah) içinde görüyorum. Şübhesiz ki ben bir gün (hepinizi) çepçevre kuşatıcı bir azâbdan korkmakdayım». ...
Hud Suresi, 84. Ayet:
Medyen'e de kardeşleri Şu'ayb'i (gönderdik): "Ey kav
mim,
dedi, Alah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka tanrınız yoktur; ölçüyü ve tartıyı eksik yapmayın. Ben sizi bolluk içinde görüyorum ve ben sizin için kuşatıcı bir günün azâbından korkuyorum!"...
Hud Suresi, 84. Ayet:
Medyen (halkına da) kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik) . Dedi ki: «Ey kav
mim,
Allah'a ibadet edin, sizin O'ndan başka ilahınız yoktur. Ölçüyü ve tartıyı eksik tutmayın; gerçekten ben, sizi bir 'bolluk ve refah (hayır) ' içinde görüyorum. Doğrusu ben, sizi çepeçevre kuşatacak olan bir günün azabından korkuyorum.»...
Hud Suresi, 84. Ayet:
Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı gönderdik. O da 'Ey kav
mim,
Allah'a kulluk edin,' dedi. 'Ondan başka tanrınız yoktur. Ölçüyü ve tartıyı eksik tutmayın. Sizi bolluk içinde görüyorum; bir yandan da, hepinizi kuşatacak bir günün azabından sizin hesabınıza korkuyorum....
Hud Suresi, 85. Ayet:
Ve ey kav
mim,
ölçeği ve tartıyı adaletle ölçün (yerine getirin)! İnsanların eşyalarını (haklarını) eksiltmeyin. Ve fesat çıkaranlar (olarak) yeryüzünde bozgunculuk yapmayın....
Hud Suresi, 85. Ayet:
Ey kav
mim,
ölçeği doğru ölçün, terâziyi doğru tartın, halkın mallarını eksiltmeyin, yeryüzünde bozgunculuk etmeye çalışmayın....
Hud Suresi, 85. Ayet:
'Ey kav
mim,
ölçekleri tam doldurun. Ölçmede ve tartıda adâletli olun, sosyal adâleti, sosyal güvenliği temin edip, refah payını artırarak toplumdaki dengeyi sağlayın. İnsanların mallarını eksik teslim etmeyin, değerlerini düşürmeyin, bedellerini eksik ödemeyin, mallarını kötülemeyin, haksız rekabet yapmayın, aldatarak, hile yaparak, fırsat kollayarak, gasp ederek insanların haklarını zayi etmeyin, zayiine sebep olmayın. Ülkede, yeryüzünde bozgunculuk yaparak, karışıklık çıkarmakta ve küfürde ile...
Hud Suresi, 85. Ayet:
"Ey kav
mim,
ölçüyü ve tartıyı -adaleti gözeterek- tam tutun ve insanların eşyasını değerden düşürüp eksiltmeyin ve yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın."...
Hud Suresi, 85. Ayet:
Ey kav
mim,
ölçü ve tartıyı adaletle uygulayın, insanların eşyasını (haksız yollardan) eksiltmeyin; yeryüzünde bozgunculuk ederek fenalık yapmayın....
Hud Suresi, 85. Ayet:
Ey kav
mim,
ölçeği ve teraziyi tam dengi dengine tutun. İnsanların eşyasına densizlik etmeyin ve yeryüzünde bozgunculuk ederek fenalık yapmayın!...
Hud Suresi, 85. Ayet:
"Ey kav
mim,
ölçüyü ve tartıyı -adaleti gözeterek- tam tutun ve insanların eşyasını değerden düşürüp eksiltmeyin ve yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın."...
Hud Suresi, 85. Ayet:
Bunun içindir ki, ey kav
mim,
ölçüyle tartıyla yaptığınız alışverişte dürüst ve duyarlı olun; insanları kendi hakları olan şeylerden yoksun bırakmayın; ve kötülüğü yayarak yeryüzünde karışıklık çıkarmayın....
Hud Suresi, 85. Ayet:
"Ey kav
mim,
ölçüyü ve tartıyı tam dengeli yapın, insanların eşyasını eksik vermeyin ve yeryüzünde bozgunculuk yaparak kötülük etmeyin!"...
Hud Suresi, 85. Ayet:
«Ey kav
mim,
ölçüyü ve tartıyı -adaleti gözeterek- tam tutun ve insanların eşyasını değerden düşürüp eksiltmeyin ve yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın.»...
Hud Suresi, 88. Ayet:
Şuayb: 'Ey kav
mim,
hiç düşündünüz mü, eğer ben Rabbimden gelen apaçık hak bir delile, kitap ve şeriata dayanarak görevimi yapıyorsam, O bana, helâl ticaret-kazanç yolu göstererek tarafından güzel bir rızık vermişse, bunu haram ile şüpheli hale getirmek bana yakışır mı? Ben, sizi men ettiğim şeylerin aksini yapan kimse durumuna düşmek istemem. Ben sadece gücümün yettiği sürece sizi ıslah etmeye çalışacağım. Ancak Allah’ın yardımı ile başaracağım. O’na dayanıp güvendim, işlerimi O’na havale ettim....
Hud Suresi, 88. Ayet:
«Ey kav
mim,
» dedi, «ya ben Rabbimden açık bir mucize üzere isem ve kendi katından beni güzel bir rızıkla rızıklandırmışsa, ne dersiniz, (O'na nankörlük edebilir miyim ?). Ve ben sizi men'ettiğim şeyde aykırı hareket edip (onu işlemek) istemem. Ben ancak gücüm yettiğince düzeltmek isterim. Muvaffakiyetim ancak Allah'ın yardımıyladır ve ben ancak O'na güvenip dayanırım ve O'na derin saygı ve sevgi ile yönelirim....
Hud Suresi, 88. Ayet:
Şu'ayb: «Ey kav
mim,
ne dersiniz, eğer ben Rabbimin katından açık bir delil ile gelmişsem ve O, bana kendi katından güzel bir rızık vermişse ne yapmalıyım? Size muhalefet etmemle sizi men ettiğim şeylere kendim düşmek istemiyorum. Ben, yalnızca gücümün yettiği kadar düzeltmeyi istiyorum, başarım da Allah'ın yardımı iledir. Ben yalnız O'na dayandım ve ancak O'na yüz tutarım....
Hud Suresi, 88. Ayet:
«Ey kav
mim,
dedi, ya ben Rabbimden (gelen) apaçık bir bürhanın üzerinde isem ve O, bana kendisinden güzel bir rızk ihsan etmiş ise? (Buna) ne dersiniz? Size etdiğim yasağa rağmen, kendim size muhaalefet etmek istemiyorum ki. Ben gücümün yetdiği kadar ıslahdan başka bir şey arzu etmem. Benim muvaffakıyyetim ancak Allahın yardımıyledir. Ben yalınız Ona güvenib dayandım ve yalınız Ona dönerim». ...
Hud Suresi, 88. Ayet:
"Ey kav
mim,
dedi, bakın, ya ben Rabbimden bir kanıt üzerinde isem ve (O), bana kendinden güzel bir rızık vermişse? Ben size menettiğim şeylerde size aykırı davranmak istemiyorum. Sadece gücümün yettiği kadar düzeltmek istiyorum. Başarım ancak Allâh(ın yardımı) iledir. Yalnız O'na dayandım ve yalnız O'na yönelirim!"...
Hud Suresi, 88. Ayet:
Şuayb 'Ey kav
mim,
söyleyin bana,' dedi. 'Ya ben Rabbimden açık bir delil üzere isem ve O bana kendi katından güzel bir rızık nasip etmişse? Size yasakladığım şeyler konusunda söylediklerimin aksini yaparak size ters düşmek istemem. Ben ancak elimden geldiği kadar ıslaha çalışıyorum. Başarmam da ancak Allah'ın yardımıyla olur. Ben Ona tevekkül ettim, Ona yöneliyorum....
Hud Suresi, 89. Ayet:
Ey kav
mim,
bana karşı gelmeniz, Nuh (A.S)'ın kavmine veya Hud (A.S)'ın kavmine veya Salih (A.S)'ın kavmine isabet eden musîbetlerin bir benzerini, sakın size de isabet ettirmesin! Ve Lut (A.S)'ın kavmi, sizden uzak değildir....
Hud Suresi, 89. Ayet:
Ey kav
mim,
bana karşı güttüğünüz düşmanlık, Nûh, yahut Hûd, yahut da Sâlih kavimlerinin uğradıkları azâba benzer bir azâba uğratmasın sizi; Lût kavmi de uzak değil sizden....
Hud Suresi, 89. Ayet:
'Ey kav
mim,
sakın bana karşı düşmanlığınız, Nuh kavminin veya Hûd kavminin veya Sâlih kavminin başlarına gelenler gibi, size de bir musibet, bir belâ getirmesin. Lût kavmi de zaman, mekân ve davranışları itibariyle sizden uzak değildir.' dedi....
Hud Suresi, 89. Ayet:
"Ey kav
mim,
bana karşı gelişiniz, sakın Nuh kavminin ya da Hud kavminin veya Salih kavminin başlarına gelenlerin bir benzerini size de isabet ettirmesin. Üstelik Lut kavmi size pek uzak değil."...
Hud Suresi, 89. Ayet:
"Ey kav
mim,
bana karşı gelişiniz, sakın Nuh kavminin ya da Hud kavminin veya Salih kavminin başlarına gelenlerin bir benzerini size de isabet ettirmesin. Üstelik Lut kavmi size pek uzak değil."...
Hud Suresi, 89. Ayet:
«Ey kav
mim,
bana olan düşmanlığınız, Nuh kavminin, ya Hûd kavminin, yahud Saalih kavminin başlarına gelenler gibi size bir musîybet yüklemesin. Lût kavmi de sizden uzak değil». ...
Hud Suresi, 89. Ayet:
"Ey kav
mim,
bana karşı gelmeniz, sakın sizi Nûh kavminin yahut Hûd kavminin veyahut Sâlih kavminin başlarına gelenler gibi bir felâkete uğratmasın! Lût kavmi henüz sizden uzak değildir."...
Hud Suresi, 89. Ayet:
«Ey kav
mim,
bana karşı gelişiniz, sakın Nuh kavminin ya da Hûd kavminin veya Salih kavminin başlarına gelenlerin bir benzerini size de isabet ettirmesin. Üstelik Lût kavmi size pek uzak değil.»...
Hud Suresi, 92. Ayet:
Şuayb: 'Ey kav
mim,
benim itibarlı kabilem, güçlü birkaç akrabam sizin üzerinizde Allah’tan daha mı müessir, daha mı güçlü, daha mı değerli ki, Allah’ı kulak arkası ederek, unutarak hesaba katmıyorsunuz. Benim Rabbim, işlemeye devam ettiğiniz amelleri, davranışlarınızı ilmiyle kudretiyle abluka altına almıştır.' dedi....
Hud Suresi, 92. Ayet:
Dedi ki: "Ey kav
mim,
sizce benim yakın çevrem, Allah'tan daha mı üstündür ki, O'nu arkanızda unutuluvermiş (önemsiz) bir şey edindiniz. Şüphesiz benim Rabbim, yapmakta olduklarınızı sarıp kuşatandır."...
Hud Suresi, 92. Ayet:
Ey kav
mim,
dedi, size göre benim kabilem Allah'tan daha mı azizdir ki, O'nun (buyruklarını) arkanıza attınız ? Rabbim elbette sizin yapageldiğinizi (ilmiyle) kuşatmıştır....
Hud Suresi, 92. Ayet:
Şu'ayb: «Ey kav
mim,
benim yakınlarım sizin için Allah'tan daha mı önemli ki, onu arkanıza atıp unuttunuz? Bilin ki, Rabbim bütün yaptıklarınızı kuşatmıştır....
Hud Suresi, 92. Ayet:
Dedi ki: "Ey kav
mim,
size benim yakın çevrem, Tanrı'dan daha mı üstündür ki, O'nu arkanızda unutuluvermiş (önemsiz) bir şey edindiniz. Şüphesiz benim rabbim, yapmakta olduklarınızı sarıp kuşatandır."...
Hud Suresi, 92. Ayet:
(Şuayb): «Ey kav
mim,
dedi, size göre benim kabilem mi Allahdan daha şereflidir ki Onu (tutub) arkanıza atılmış (değersiz) bir şey edindiniz? Benim Rabbim (in ilmi) şübhesiz ne yaparsanız (hepsini) çepçevre kuşatıcıdır». ...
Hud Suresi, 92. Ayet:
"Ey kav
mim,
dedi, size göre kabilem Allah'tan daha mı değerli ki O'nu arkanıza at(ıp unut)tunuz? Şüphesiz Rabbim yaptıklarınızı kuşatıcıdır (herşeyinizi bilmektedir)."...
Hud Suresi, 92. Ayet:
Dedi ki: «Ey kav
mim,
sizce benim yakın çevrem, Allah'tan daha mı üstündür ki, O'nu arkanızda unutuluvermiş (önemsiz) bir şey edindiniz. Şüphesiz benim Rabbim, yapmakta olduklarınızı sarıp kuşatandır.»...
Hud Suresi, 92. Ayet:
Şuayb 'Ey kav
mim,
' dedi. 'Benim kabilem sizin için Allah'tan daha mı değerli ki Onun buyruklarına kulak asmıyorsunuz? Halbuki Rabbim sizin bütün yaptıklarınızı kuşatmıştır....
Hud Suresi, 93. Ayet:
1.
ve yâ kavmi ı'melû
: ve ey kav
mim,
yapın
2.
alâ mekânetikum)
: siz yapacağınız şeyi
3.
in-nî
: muhakkak, şüphesiz ben
4.
âmi...
Hud Suresi, 93. Ayet:
Ey kav
mim,
yapacağınız (yapabileceğiniz) şeyi yapın! Muhakkak ki ben de yapıyorum. Onu alçaltan azap kime gelir ve kim yalancıdır, yakında bileceksiniz. Ve gözleyin (bekleyin). Muhakkak ki ben de sizinle beraber bekliyorum....
Hud Suresi, 93. Ayet:
Ey kav
mim,
elinizden ne geliyorsa yapın, ben de yapmadayım elimden geleni. Kime, aşağılatıcı azap gelecek ve kim yalancıdır, yakında bilir, anlarsınız; gözetip durun, ben de gözlüyorum....
Hud Suresi, 93. Ayet:
'Ey kav
mim,
terketmediğiniz hayat tarzınızı, iktidarınızı yaşamaya devam edin, bütün imkânlarınızla elinizden geleni yapın. Ben de bilinçli olarak görevimi, yapmaya devam edeceğim. O rezil rüsvay edecek azâbın, kime geleceğini, yalancının kim olduğunu yakında bilip anlayacaksınız. Siz asıl, davranışlarınızın nasıl bir sonla biteceğine bakın! Ben de sizinle beraber o günü gözlüyorum.' dedi....
Hud Suresi, 93. Ayet:
"Ey kav
mim,
bütün yapabileceğinizi yapın; şüphesiz, ben de yapacağım. Kime aşağılatıcı azab gelecek ve yalancı kimdir, yakında bileceksiniz. Siz gözetleyip durun, ben de sizinle birlikte gözetleyeceğim."...
Hud Suresi, 93. Ayet:
Ey kav
mim,
imkânınızı ortaya koyup elinizden geleni yapın. Şüphesiz ben de (gerekeni) yapacağım. Rüsvay edici azabın kime geleceğini ve kimin yalancı olduğunu bileceksiniz. (Gelecek azabı) gözleyin, ben de sizinle beraber gözleyip bekliyorum....
Hud Suresi, 93. Ayet:
Ey kav
mim,
bütün gücünüzle yapacağınızı yapın, ben görevimi yapıyorum. İleride kendisini rüsvay edecek azabın kime geleceğini ve kimin yalancı olduğunu anlayacaksınız! Bekleyin, ben de sizinle birlikte bekliyorum!» dedi....
Hud Suresi, 93. Ayet:
"Ey kav
mim,
bütün yapabileceğinizi yapın; şüphesiz, ben de yapacağım. Kime aşağılatıcı azab gelecek ve yalancı kimdir, yakında bileceksiniz. Siz gözetleyip durun, ben de sizinle birlikte gözetleyeceğim."...
Hud Suresi, 93. Ayet:
«Ey kav
mim,
elinizden geleni yapın. Ben de (vazîfemi) yapıcıyım: Yakında bileceksiniz ki kendisini rüsvay edecek azâb kime gelecekdir ve o yalancı kimdir? (O azabı) gözetleyin, ben de sizinle beraber (onu) gözetleyiciyim». ...
Hud Suresi, 93. Ayet:
"Bunun içindir ki, ey kav
mim,
artık (bana karşı) gücünüz neye yetiyorsa onu yapın; çünkü, bilin ki, ben (Allah yolunda) eyleme devam edeceğim: zamanı gelince, alçaltıcı, rüsvay edici bir azabın (aramızdan) kimin payına düşeceğini ve (aramızdan) kimin yalancı olduğunu öğreneceksiniz! Gözleyin öyleyse, (olacak olanı); ve bilin ki, ben de sizinle birlikte gözlüyorum!"...
Hud Suresi, 93. Ayet:
"Ey kav
mim,
olduğunuz yerde (yaptığınızı) yapın, ben de yapıyorum. Yakında kime azâbın gelip kendisini rezil edeceğini ve kimin yalancı olduğunu bileceksiniz. Gözetin, ben de sizinle beraber gözetmekteyim!"...
Hud Suresi, 93. Ayet:
«Ey kav
mim,
bütün yapabileceğinizi yapın; kuşku yok, ben de yapacağım. Kime aşağılatıcı azab gelecek ve yalancı kimdir, yakında bileceksiniz. Siz gözetleyip durun, ben de sizlerle birlikte gözetleyeceğim.»...
Hud Suresi, 93. Ayet:
'Ey kav
mim,
elinizden geleni yapın; ben de yapacağım. Rezil eden bir azabın kime geleceğini de, yalancının kim olduğunu da yakında görürsünüz. Siz o günü gözleyedurun; sizinle beraber ben de gözlüyorum.'...
Rəd Suresi, 1. Ayet:
1.
elif, lâm,
mim,
râ
: hurûfu mukattaa; mukattaa harfleridir. Kur'ân-ı Kerim'de bazı surelerin başında zikredilen özel (anlamlı) harflerdir.
2.
tilke
: bunlar
3.
âyâtu el kitâbi
: kitabın âyetleridir
...
Rəd Suresi, 1. Ayet:
Elif, lâm,
mim,
râ; bunlar Kitab'ın âyetleridir. Ve sana Rabbinden indirilen haktır. Fakat insanların çoğu inanmazlar (mü'min olmazlar)....
Rəd Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lâm,
Mim,
Râ. Bunlar Kitab'ın ayetleridir. Ve sana Rabbinden indirilen haktır. Ancak insanların çoğu iman etmezler....
Rəd Suresi, 1. Ayet:
Elif, lâm,
mim,
râ. Bunlar Kur’an’ın âyetleridir. Sana Rabbinden indirilen Kur’ân haktır; fakat insanların çoğu iman etmezler....
Rəd Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lam,
Mim,
Ra. Bunlar Kitap'in ayetleridir. Sana Rabbinden indirilen Kitap haktir; fakat insanlarin cogu inanmazlar....
Rəd Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lam,
Mim,
Ra. Bunlar Kitap'ın ayetleridir. Sana Rabbinden indirilen Kitap haktır; fakat insanların çoğu inanmazlar....
Rəd Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lâm, Mîm, Râ. İşte bunlar sana o kitabın âyetleridir ve sana Rabbinden indirilen haktır. Lâkin insanların çoğu iman etmezler....
Rəd Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lam,
Mim,
Ra. Bunlar Kitabın ayetleridir. Ve sana rabbinden indirilen haktır. Ancak insanların çoğu inanmazlar....
Rəd Suresi, 1. Ayet:
Elif, lâm, mîm, raa. Bunlar kitabın (Kur'anın) âyetleridir. Sana Rabbinden indirilen (bu Kur'an) hakdır. Fakat insanların çoğu inanmazlar. ...
Rəd Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lâm, Mîm, Râ. Bunlar, Kitâb’ın (Kur’ânın) âyetleridir ve sana Rabbinden indirilmiş olan (o Kur’ân) haktır; fakat insanların çoğu îmân etmezler....
Rəd Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lam,
Mim,
Ra. Bunlar Kitab'ın ayetleridir. Sana Rabbinden indirilen Kitab haktır. Ama insanların çoğu inanmazlar....
Rəd Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lâm, Mîm, Râ, işte bunlar Kur'an'ın âyetleridir ve sana Rabbinden indirilmiş olan haktır. Velâkin nâsın çokları imân etmezler....
Rəd Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lâm, Mîm, Râ. İşte Kitabın ayetleri. Sana Rabbinden indirilenler haktır; fakat insanların çoğu iman etmezler....
Rəd Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lâm, Mîm, Râ. İşte bunlar sana indirilen kitabın âyetleridir. Sana Rabbin tarafından indirilen Kur’ân haktır, gerçektir, ama insanların çoğu buna inanmazlar....
Rəd Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lâm, Mîm, Râ. Bunlar Kitab'ın ayetleridir. Ve sana Rabbinden indirilen haktır. Ancak insanların çoğu iman etmezler....
Rəd Suresi, 1. Ayet:
Elif, Lâm, Mîm, Râ. O Kitap'ın ayetleridir bunlar. Ve sana Rabbinden indirilen, haktır. Ne var ki, insanların çokları iman etmezler....
Taha Suresi, 39. Ayet:
'Mûsâ’yı sandığa koy, sandığı ırmağa, Nil’e bırak. Irmak onu sahile atsın, onu hem bana düşman, hem ona düşman biri alsın, istedik. Sana karşı insanların gönlüne bir sevgi yerleştirdim. Gözeti
mim,
hima-yem altında büyütülmeni, eğitilmeni, yetiştirilmeni murad ettim.'...
Taha Suresi, 86. Ayet:
Mûsâ, hemen, öfkeli ve üzgün olarak kavmine döndü. 'Ey kav
mim,
Rabbiniz size doğru, hak vaatte bulunmamış mıydı? Size bu süre uzun mu geldi? Yoksa Rabbinizden size bir gazap inmesini arzu ettiniz de mi, bana olan va’dinizden döndünüz?' dedi....
Taha Suresi, 86. Ayet:
Bunun üzerine Musa, kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak döndü. Dedi ki: "Ey kav
mim,
Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmadı mı? Size (verilen) söz (ya da süre) pek uzun mu geldi? Yoksa Rabbinizden üzerinize kaçınılmaz bir gazabın inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz sözden caydınız?"...
Taha Suresi, 86. Ayet:
Bunun üzerine Musâ, öfkeli ve üzgün olarak kavmine döndü de, «ey kav
mim,
Rabbiniz size güzel bir va'dde bulunmadı mı ? Yoksa ayrılışım, va'dedilen süreden size uzun mu geldi? Yoksa Rabbınızın gazabının size gerekli olmasını mı arzu ettiniz de bana verdiğiniz sözden caydınız ?» dedi....
Taha Suresi, 86. Ayet:
Musa, öfkeli ve üzüntülü olarak hemen kavmine döndü: «Ey kav
mim,
Rabbiniz size güzel bir va'dde bulunmadı mı? Zaman mı uzadı, yoksa başınıza Rabbinizden bir gazap inmesini arzu ettiniz de mi bana verdiğiniz sözü tutmadınız?» dedi....
Taha Suresi, 86. Ayet:
Bunun üzerine Musa, kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak döndü. Dedi ki: "Ey kav
mim,
rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmadı mı? Size (verilen) söz (ya da süre) pek uzun mu geldi? Yoksa rabbinizden üzerinize kaçınılmaz bir gazabın inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz sözden caydınız?"...
Taha Suresi, 86. Ayet:
Derhal Musa öfkeli ve tasalı olarak kavmine döndü: «Ey kav
mim,
dedi, Rabbiniz size güzel bir va'd ile söz vermedi mi? Yoksa (ayrılışımın üzerinden) sizce çok zaman mı (geçib) uzadı? Yahud Rabbinizden size bir gazab vâcib olmasını mı istediniz de bana olan vadinizden caydınız»? ...
Taha Suresi, 86. Ayet:
-Musa kavmine kızgın ve üzgün olarak döndü. -Ey Kav
mim,
dedi, Rabbiniz size güzel bir vaatte bulunmadı mı? Aradan çok uzun bir zaman mı geçti yoksa; Rabbinizin gazabına uğramayı istediniz de bana verdiğiniz sözden döndünüz?...
Taha Suresi, 86. Ayet:
Bunun üzerine Mûsâ, çok kızgın ve üzüntülü bir halde kavmine döndü: "Ey Kav
mim,
dedi, Rabbiniz size güzel bir va'idde bulunmamış mıydı? Süre mi size uzun geldi (zamanla verdiğiniz sözü unuttunuz mu)? Yoksa Rabbinizden bir gazabın üstünüze inmesini mi istediniz ki, bana verdiğiniz sözden caydınız (beni izlemediniz)?"...
Taha Suresi, 86. Ayet:
Bunun üzerine Musa, kavmine oldukça kızgın, üzgün olarak döndü. Dedi ki: «Ey kav
mim,
Rabbiniz size güzel bir vaadte bulunmadı mı? Size (verilen) söz (ya da süre) pek uzun mu geldi? Yoksa Rabbinizden üzerinize kaçınılmaz bir gazabın inmesini mi istediniz de bana verdiğiniz sözden caydınız?»...
Taha Suresi, 86. Ayet:
Musa kızgın ve üzgün şekilde kavmine döndü. 'Ey kav
mim,
' dedi. 'Rabbiniz size güzel bir vaadde bulunmamış mıydı? Bu ahdin üzerinden çok mu zaman geçti, yahut Rabbinizin gazabına müstehak olmak mı istediniz de bana verdiğiniz sözden caydınız?'...
Taha Suresi, 90. Ayet:
Ve andolsun ki Harun (A.S) daha önce, onlara şöyle dedi: “Ey kav
mim,
siz onunla sadece imtihan edildiniz! Ve muhakkak ki Rahmân, sizin Rabbinizdir. Artık bana tâbî olun ve emrime itaat edin.”...
Taha Suresi, 90. Ayet:
Andolsun ki, Hârûn da, daha önce onlara: 'Ey kav
mim,
siz buzağı putu ile imtihana tâbi tutuldunuz. Sizin Rabbiniz rahmet sahibi Rahman olan Allah’tır. Bana tâbi olun, benim kurduğum düzene itaat edin, benim kitabımdaki hükümleri uygulayın.' demişti....
Taha Suresi, 90. Ayet:
Andolsun, Harun bundan önce onlara: "Ey kav
mim,
gerçekten siz bununla fitneye düşürüldünüz (denendiniz). Sizin asıl Rabbiniz Rahman (olan Allah)dır; şu halde bana uyun ve emrime itaat edin" demişti....
Taha Suresi, 90. Ayet:
And olsun ki Harun da onlara daha önce, ey kav
mim,
demişti, siz ancak bu buzağıyla çetin bir imtihana tabi tutulmuşsunuzdur. Şüphesiz ki Rabbiniz Rahmân'dır. Artık bana uyun ve emrime itaat edin....
Taha Suresi, 90. Ayet:
Andolsun ki, önceden Harun onlara: «Ey kav
mim,
siz bununla yalnızca bir fitneye tutuldunuz ve doğrusu sizin Rabbiniz esirgemesi çok Allah'tır; gelin bana uyun ve emrime itaat edin!» demişti....
Taha Suresi, 90. Ayet:
Andolsun, Harun bundan önce onlara: "Ey kav
mim,
gerçekten siz bununla fitneye düşürüldünüz (denendiniz). Sizin asıl rabbiniz Rahmandır; şu halde bana uyun ve buyruğuma uyun" demişti....
Taha Suresi, 90. Ayet:
Andolsun Harun onlara daha evvel: «Ey Kav
mim,
siz bu (buzağı) ile ancak imtihaana çekildiniz. Sizin hakıykî Rabbiniz çok esirgeyen (Allahdır). Haydi bana tâbi olun. Benim emrime itaat edin» demişdi. ...
Taha Suresi, 90. Ayet:
Daha önce Harun onlara: -Ey Kav
mim,
siz ancak onunla sınanıyorsunuz. Sizin Rabbiniz Rahman’dır. Bana tabi olun ve emrime itaat edin demişti....
Taha Suresi, 90. Ayet:
Önceden Hârûn, kendilerine: "Ey kav
mim,
andolsun siz bununla sınandınız. Rabbiniz, o çok esirgeyendir. Bana uyun, buyruğuma itâ'at edin!" demişti....
Taha Suresi, 90. Ayet:
Andolsun, Harun bundan önce onlara: «Ey kav
mim,
gerçekten siz bununla fitneye düşürüldünüz (denendiniz) . Sizin asıl Rabbiniz Rahman (olan Allah) dır; şu halde bana uyun ve emrime itaat edin» demişti....
Taha Suresi, 90. Ayet:
Halbuki daha önce Harun onlara 'Ey kav
mim,
siz bununla sınandınız,' demişti. 'Sizin Rabbiniz, Rahmân olan Allah'tır. Bana uyun ve benim sözümü dinleyin.'...
Taha Suresi, 90. Ayet:
Yemin olsun, Hârun daha önce onlara şunu söylemişti: "Ey kav
mim,
siz bununla imtihan edildiniz. Sizin Rabbiniz o Rahman'dır. Artık bana uyun, emrime itaat edin!"...
Möminun Suresi, 23. Ayet:
Nûh’u kavmine özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere peygamber olarak gönderdik. Nûh: 'Ey kav
mim,
Allah’ı ilâh tanıyın, candan müslümanlar olarak Allah’a bağlanın, saygıyla Allah’a kulluk ve ibadet edin. Sizin ondan başka ilâhınız yoktur. Hâlâ Allah’a sığınıp, emirlerine yapışmayacak, günahlardan arınıp, azaptan korunmayacak, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarınıza ve özgürlüklerinize sahip çıkarak şahsiyetli davranmayacak, dinî ve sosyal görevlerinizin bilincinde olmayacak mısınız?' ...
Möminun Suresi, 23. Ayet:
Andolsun, biz Nuh'u kendi kavmine (elçi olarak) gönderdik. Böylece kavmine dedi ki: "Ey Kav
mim,
Allah'a kulluk edin. Onun dışında sizin başka ilahınız yoktur, yine de sakınmayacak mısınız?"...
Möminun Suresi, 23. Ayet:
Yüceliğime andolsun ki, Biz Nuh'u kavmine peygamber gönderdik de Nuh dedi ki: «Ey kav
mim,
Allah'a kulluk edin. O'ndan başka bir tanrınız yoktur. Hala sakınmayacak mısınız?...
Möminun Suresi, 23. Ayet:
Andolsun biz Nuh'u kendi kavmine (elçi olarak) gönderdik. Böylece kavmine dedi ki: "Ey Kav
mim,
Tanrı'ya kulluk edin. Onun dışında sizin başka tanrınız yoktur, yine de sakınmayacak mısınız?"...
Möminun Suresi, 23. Ayet:
Andolsun biz Nuuhu kavmine (peygamber olarak) gönderdik de dedi ki: «Ey kav
mim,
Allaha kulluk edin. Sizin Ondan başka hiçbir Tanrınız yokdur. (Haalâ Onun ıkaabından) sakınmayacak mısınız»? ...
Möminun Suresi, 23. Ayet:
Andolsun ki; Nuh'u kavmine gönderdik. Dedi ki: Ey kav
mim,
Allah'a kulluk edin. O'ndan başka tanrınız yoktur, sakınmaz mısınız?...
Möminun Suresi, 23. Ayet:
Nuh’u kavmine (elçi olarak) göndermiştik. Dedi ki: -Ey kav
mim,
Allah’a kulluk ediniz. O’ndan başka bir ilahınız yoktur. O halde korunmaz mısınız?...
Möminun Suresi, 23. Ayet:
Andolsun biz, Nûh'u kavmine gönderdik: "Ey kav
mim,
dedi, Allah'a kulluk edin, sizin O'ndan başka tanrınız yoktur, korunmaz mısınız?"...
Möminun Suresi, 23. Ayet:
Andolsun, biz Nuh'u kendi kavmine (peygamber olarak) gönderdik. Böylece kavmine dedi ki: «Ey Kav
mim,
Allah'a kulluk edin. Onun dışında sizin başka ilahınız yoktur, yine de korkup sakınmayacak mısınız?»...
Möminun Suresi, 23. Ayet:
Biz Nuh'u da kavmine peygamber olarak göndermiştik. O da 'Ey kav
mim,
yalnız Allah'a kulluk edin,' demişti. 'Sizin Ondan başka tanrınız yoktur. Hiç sakınmaz mısınız?'...
Furqan Suresi, 30. Ayet:
Ve resûl: “Ey Rabbim! Muhakkak ki benim kav
mim,
bu Kur'ân'dan ayrıldı (Kur'ân'ı terketti).” dedi....
Furqan Suresi, 30. Ayet:
Ve elçi dedi ki: "Rabbim gerçekten benim kav
mim,
bu Kur'an'ı terkedilmiş (bir kitap) olarak bıraktılar."...
Furqan Suresi, 30. Ayet:
Ve elçi dedi ki: "Rabbim gerçekten benim kav
mim,
bu Kuran'ı terkedilmiş (bir kitap) olarak bıraktılar."...
Furqan Suresi, 30. Ayet:
Elçi de: "Ya Rabbi, kav
mim,
bu Kur'an'ı terk edilmiş bıraktılar" demiştir....
Furqan Suresi, 30. Ayet:
Allah’ın Rasulü: 'Ey Rabbim, benim kav
mim,
benim ümmetim, yakışıksız sözler söyleyerek bu Kur’ân’ı gözden çıkarılmış, terkedilmiş hale getirdi' dedi....
Furqan Suresi, 30. Ayet:
Ve Peygamber, yâ Rabbi dedi, bu kav
mim,
şu Kur'ân'ı ihmâl etti, terkedilmiş bir hale getirdi....
Furqan Suresi, 30. Ayet:
Ve peygmber dedi ki: «Rabbim gerçekten benim kav
mim,
bu Kur'an'ı terkedilmiş (bir kitap) olarak bıraktılar.»...
Şüəra Suresi, 117. Ayet:
Rabbim dedi, gerçekten de kav
mim,
yalanladı beni....
Nəml Suresi, 46. Ayet:
Sâlih: 'Ey kav
mim,
iyilikten, devlet düzeninden önce, küstahça kötülüğü, anarşiyi istemekte niye acele ediyorsunuz? İnkârınızdan dolayı Allah’tan bağışlanma, koruma kalkanına alınma dilemiş olsaydınız, umulur ki merhametine mazhar olurdunuz.' dedi....
Nəml Suresi, 46. Ayet:
Dedi ki: "Ey kav
mim,
neden iyilikten önce kötülük konusunda acele davranıyorsunuz? Allah'tan bağışlanma dilemeniz gerekmez mi? Umulur ki esirgenirsiniz."...
Nəml Suresi, 46. Ayet:
Salih dedi ki: «Ey benim kav
mim,
iyilikten önce niçin kötülüğe koşuyorsunuz? Ne olur Allah'a istiğfar etseniz, belki rahmetine ulaşırsınız.»...
Nəml Suresi, 46. Ayet:
Dedi ki: "Ey kav
mim,
neden iyilikten önce kötülük konusunda acele davranıyorsunuz? Tanrı'dan bağışlanma dilemeniz gerekmez mi? Umulur ki esirgenirsiniz."...
Nəml Suresi, 46. Ayet:
(Saalih) dedi ki: «Ey kav
mim,
niçin iyiden (ve güzelden) evvel çarçabuk kötüyü istiyorsunuz? Allahdan yarlığanmanızı istemeli değil misiniz? (Böyle yaparsanız) me'müldür ki esirgenirsiniz». ...
Nəml Suresi, 46. Ayet:
Dedi: "Ey kav
mim,
iyilikten önce neden kötülüğe eviyorsunuz? Esirgenmeniz için Allah'tan mağfiret dilemeniz gerekmez mi?"...
Nəml Suresi, 46. Ayet:
Dedi ki: «Ey kav
mim,
neden iyilikten önce, kötülük konusunda acele davranıyorsunuz? Allah'tan bağışlanma dilemeniz gerekmez mi? Umulur ki esirgenirsiniz»...
Nəml Suresi, 46. Ayet:
Salih 'Ey kav
mim,
' dedi. 'Niçin iyiliğin değil de kötülüğün çabuklaştırılmasını istiyorsunuz? Allah'tan bağışlanmanızı isteseniz ya! Bakarsınız, size merhamet edilir.'...
Ənkəbut Suresi, 36. Ayet:
Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik) Böylece dedi ki: "Ey kav
mim,
Allah'a kulluk edin ve ahiret gününü umud edin ve yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın."...
Ənkəbut Suresi, 36. Ayet:
Medyene de kardeşleri Şuayb'ı, vardı dedi ki: ey kav
mim,
Allaha ıbadet edin de son güne ümid besleyin; müfsidlikle yeryüzünü berbad etmeyin...
Ənkəbut Suresi, 36. Ayet:
Medyen'e de kardeşleri Şu'ayb'ı (gönderdik); vardı dedi ki: «Ey kav
mim,
Allah'a ibadet edin de son güne ümit besleyin; bozgunculukla yeryüzünü berbat etmeyin!»...
Ənkəbut Suresi, 36. Ayet:
Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik). Böylece dedi ki: "Ey kav
mim,
Tanrı'ya kulluk edin ve ahiret gününü umud edin ve yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın."...
Ənkəbut Suresi, 36. Ayet:
«Medyen» e de biraderleri Şuaybı (gönderdik) de dedi ki: «Ey kav
mim,
Allaha ibâdet edin. Âhiret gününe umud bağlayın. Yer yüzünde fesadcılar olarak bozgunculuk yapmayın». ...
Ənkəbut Suresi, 36. Ayet:
Medyen’e de kardeşleri Şuayb’i gönderdik: -Ey kav
mim,
dedi. Allah’a kulluk edin ve ahiret gününü bekleyin, Yeryüzünde bozgunculuk yapıp, kargaşa çıkarmayın!...
Ənkəbut Suresi, 36. Ayet:
Medyen'e de kardeşleri Şuayb'i (gönderdik): "Ey kav
mim,
dedi, Allah'a kuluk edin, âhiret gününü umun, yeryüzünde karışıklık çıkarıp bozgunculuk yapmayın!"...
Ənkəbut Suresi, 36. Ayet:
Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik). Böylece dedi ki: «Ey kav
mim,
Allah'a kulluk edin ve ahiret gününü umud edin ve yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın.»...
Ənkəbut Suresi, 36. Ayet:
Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı gönderdiğimizde, 'Ey kav
mim,
Allah'a kulluk edin,' dedi. 'Âhiret gününü bekleyin; fesat çıkarıp da memleketi birbirine katmayın.'...
Ənkəbut Suresi, 36. Ayet:
Medyen'e de kardeşleri Şuayb'ı (gönderdik) Böylece dedi ki: "Ey kav
mim,
Allah'a kulluk edin ve ahiret gününü umud edin ve yeryüzünde bozguncular olarak karışıklık çıkarmayın."...
Yasin Suresi, 20. Ayet:
Ve şehrin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi. "Ey kav
mim,
(size) gönderilmiş olan resûllere tâbî olun!" dedi....
Yasin Suresi, 20. Ayet:
O sırada şehrin ta ucundan güvenilir bir adam koşarak geldi. 'Ey kav
mim,
özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere gönderilen peygamberlere uyun, tebliğlerini kabul edin' dedi....
Yasin Suresi, 20. Ayet:
Şehrin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi: "Ey kav
mim,
elçilere uyun" dedi....
Yasin Suresi, 20. Ayet:
(O esnada, elçilerin geldiğini haber alan ve Allah’a ibadet etmekte olan) bir adam (Habîbü’n-Neccar), şehrin tâ ucundan koşarak geldi (ve şöyle) dedi: “- Ey kav
mim,
uyun bu gönderilen elçilere;...
Yasin Suresi, 20. Ayet:
Kentin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi: «Ey kav
mim,
elçilere uyun» dedi....
Yasin Suresi, 20. Ayet:
Şehrin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi: "Ey kav
mim,
elçilere uyun" dedi....
Yasin Suresi, 20. Ayet:
O şehrin en uc (kenar) ından koşarak bir adam geldi. «Ey kav
mim,
dedi, uyun o gönderilmiş olanlara». ...
Yasin Suresi, 20. Ayet:
Kentin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi: "Ey kav
mim,
elçilere uyun." dedi....
Yasin Suresi, 20. Ayet:
Şehrin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi: «Ey kav
mim,
elçilere uyun» dedi....
Yasin Suresi, 20. Ayet:
Derken şehrin uzak tarafından bir adam koşarak geldi. 'Ey kav
mim,
' dedi. 'Elçilere uyun....
Yasin Suresi, 25. Ayet:
"(Ey kav
mim,
) ben sizin Rabbinize iman ediyorum, öyleyse bana kulak verin!"...
Yasin Suresi, 26. Ayet:
(26-27) (Kavmi onu öldürdüğünde kendisine): “Cennete gir!” denildi. O da, “Keşke kav
mim,
Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını bilseydi!” dedi....
Yasin Suresi, 26. Ayet:
(26-27) Ona, «gir Cennet'e!» denildi. O da, «ah keşke kav
mim,
Rabbimin beni bağışladığını ve beni, ikrama lâyık görülen kişilerden kıldığını bir bilselerdi.»...
Yasin Suresi, 27. Ayet:
(26-27) (Kavmi onu öldürdüğünde kendisine): “Cennete gir!” denildi. O da, “Keşke kav
mim,
Rabbimin beni bağışladığını ve beni ikram edilenlerden kıldığını bilseydi!” dedi....
Yasin Suresi, 27. Ayet:
(26-27) Ona, «gir Cennet'e!» denildi. O da, «ah keşke kav
mim,
Rabbimin beni bağışladığını ve beni, ikrama lâyık görülen kişilerden kıldığını bir bilselerdi.»...
Zümər Suresi, 39. Ayet:
De ki: Ey kav
mim,
gücünüz neye yetiyorsa yapadurun, şüphe yok ki ben de yapmadayım, yakında bilir, anlarsınız....
Zümər Suresi, 39. Ayet:
'Ey kav
mim,
terk etmediğiniz hayat tarzınızı, iktidarınızı yaşamaya devam edin, bütün imkânlarınızla elinizden geleni yapın. Ben bilinçli olarak görevimi yapmaya devam edeceğim. Yakında hangimizin âkıbetinin hayırlı olacağını öğreneceksiniz.' de....
Zümər Suresi, 39. Ayet:
De ki: "Ey kav
mim,
üzerinde bulunduğunuz duruma göre yapın edin; elbette ben de yapıp ederim. Artık yakında öğreneceksiniz."...
Zümər Suresi, 39. Ayet:
De ki: «Ey kav
mim,
haliniz üzere çalışın; şüphesiz ben de çalışıyorum. Artık ileride bileceksiniz:...
Zümər Suresi, 39. Ayet:
De ki: "Ey kav
mim,
üzerinde bulunduğunuz duruma göre yapın edin; elbette ben de yapıp ederim. Artık yakında öğreneceksiniz."...
Zümər Suresi, 39. Ayet:
De ki: «Ey kav
mim,
siz bulunduğunuz haal (ve minval) üzere çalışın. Şübhesiz ben çalışanım. Binâen'aleyh yakında bileceksiniz ki, ...
Zümər Suresi, 39. Ayet:
De ki: "Ey kav
mim,
durumunuza göre bildiğinizi yapın, ben de (bildiğimi) yapıyorum; yakında bileceksiniz;"...
Zümər Suresi, 39. Ayet:
De ki: «Ey kav
mim,
üzerinde bulunduğunuz duruma göre yapıp edin; hiç şüphesiz ben de yapıp edenim. Artık yakında öğreneceksiniz.»...
Zümər Suresi, 39. Ayet:
De ki: Ey kav
mim,
siz elinizden geleni yapın; ben de yapıyorum. Yakında öğreneceksiniz:...
Mömin Suresi, 29. Ayet:
Ey kav
mim,
bugün saltanat sizin, üstünsünüz yeryüzünde, fakat Allah'ın azâbı gelince kim kurtaracak bizi? Firavun dedi ki: Ben size hangi reyi işâret ediyorsam o, tamâmıyla doğrudur ve ben sizi, doğru dürüst yoldan başka bir yola sevketmiyorum....
Mömin Suresi, 29. Ayet:
'Ey kav
mim,
bugün mülk, devlet ve hâkimiyet sizindir. Ülkede, yeryüzünde hâkim kimselersiniz. Ama Allah’ın azâbı, hışmı bize gelip çatarsa, bizi ondan kim kurtarabilir?' Firavun: 'Ben size kendi görüşümü (Mûsâ’nın öldürülmesi gerektiğini) söylüyorum. Ve yine size ancak, doğru, huzurlu ve aydınlık yolu gösteriyorum.' dedi....
Mömin Suresi, 29. Ayet:
"Ey Kav
mim,
bugün mülk sizindir, yeryüzünde hüküm sahibi kimselersiniz. Fakat bize Allah'tan dayanılmaz bir azab gelecek olursa bize kim yardımcı olabilecek?" Firavun dedi ki: "Ben, size yalnızca gördüğümü (kendi görüşümü) gösteriyorum ve ben sizi doğru yoldan da başkasına yöneltmiyorum."...
Mömin Suresi, 29. Ayet:
Ey kav
mim,
bugün mülk sizindir, bu yerde yüze çıkmış (üstün) bulunuyorsunuz; fakat Allah'ın hışmı başımıza gelirse bizi ondan kim kurtarabilir?» dedi. Firavun: «Ben size yalnızca görüşümü söylüyorum ve ben size ancak doğru yolu gösteriyorum.» dedi....
Mömin Suresi, 29. Ayet:
"Ey kav
mim,
bugün mülk sizindir, yeryüzünde hüküm sahibi kimselersiniz. Fakat bize Tanrı'dan dayanılmaz bir azab gelecek olursa bize kim yardımcı olabilecek?" Firavun dedi ki: "Ben, size yalnızca gördüğümü (kendi görüşümü) gösteriyorum ve ben sizi doğru yoldan da başkasına yöneltmiyorum."...
Mömin Suresi, 29. Ayet:
«Ey kav
mim,
bugün bu yerde, siz gaalib (kimse) ler olmak üzere, mülk sizindir. Fakat Allahın hışmı bize gelib çatarsa kim bize yardım eder»? Fir'avn dedi ki: «Ben size hangi re'yde bulunuyorsam ondan başkasını işaret etmiyorum. Size doğru yolun hilafını da göstermiyorum». ...
Mömin Suresi, 29. Ayet:
"Ey kav
mim,
bugün mülk sizindir; buraya siz hâkimsiniz. Eğer bize (Allâh'ın hışmı) gelirse kim bizi ondan kurtarır?" Fir'avn dedi: "Ben size yalnız (doğru) gördüğümü gösteriyorum ve ben sizi ancak doğru yola götürüyorum."...
Mömin Suresi, 29. Ayet:
«Ey Kav
mim,
bugün mülk sizindir, yeryüzünde de hüküm sahibi kimselersiniz. Fakat bize Allah'tan dayanılmaz bir azab gelecek olursa bize kim yardımcı olabilecek?» Firavun dedi ki: «Ben, size yalnızca gördüğümü (kendi görüşümü) gösteriyorum ve ben sizi doğru olan yoldan da başkasına yöneltmiyorum.»...
Mömin Suresi, 30. Ayet:
Ve âmenû olan adam şöyle dedi: "Ey kav
mim,
muhakkak ki ben, ahzab günü (fırkalara ayrılmışların günü) gibi bir günün, size (gelmesinden) korkuyorum!"...
Mömin Suresi, 30. Ayet:
İman eden yiğit adam: 'Ey kav
mim,
ben, önceki çeşitli toplumların başına gelen bir felâket gününün sizin başınıza gelmesinden korkuyorum' dedi....
Mömin Suresi, 30. Ayet:
İman eden (adam) dedi ki: "Ey Kav
mim,
ben o fırkaların gününe benzer (bir günün felaketine uğrarsınız) diye korkuyorum."...
Mömin Suresi, 30. Ayet:
O iman etmiş olan kişi: «Ey kav
mim,
doğrusu ben sizin hakkınızda Ahzab (eski topluluklar)ın günleri gibi bir günden korkuyorum....
Mömin Suresi, 30. Ayet:
İnanan adam dedi ki: «Ey kav
mim,
ben üzerinize önceki toplulukların uğradıkları bir günün benzerinden korkuyorum....
Mömin Suresi, 30. Ayet:
(30-31) Mü'min olan (o zât) dedi ki: «Ey kav
mim,
hakıykat ben o sürüsürü fırkaların gününe misâl (vermeniz) den, Nuuh kavminin, Aad'in, Semûdun ve daha sonrakilerin haali gibi (bir mâcerâye sapıb felâkete uğramanızdan) korkuyorum. (Yoksa) Allah kullarına bir zulüm dileyecek değildir». ...
Mömin Suresi, 30. Ayet:
İnanan adam dedi ki: "Ey kav
mim,
ben üzerinize önceki toplulukların günü gibi bir günün gelmesinden korkuyorum....
Mömin Suresi, 30. Ayet:
İman eden (adam) dedi ki: «Ey Kav
mim,
ben sizin o fırkaların gününe benzer (bir günün felâketine uğrarsınız) diye korkuyorum.»...
Mömin Suresi, 30. Ayet:
İman eden zat, 'Ey kav
mim,
' dedi. 'Ben sizin hakkınızda, çeşitli toplulukların başına gelen azap günlerinin benzerinden korkuyorum....
Mömin Suresi, 31. Ayet:
(30-31) Mü'min olan (o zât) dedi ki: «Ey kav
mim,
hakıykat ben o sürüsürü fırkaların gününe misâl (vermeniz) den, Nuuh kavminin, Aad'in, Semûdun ve daha sonrakilerin haali gibi (bir mâcerâye sapıb felâkete uğramanızdan) korkuyorum. (Yoksa) Allah kullarına bir zulüm dileyecek değildir». ...
Mömin Suresi, 32. Ayet:
Ve ey kav
mim,
muhakkak ki ben, sizin için feryat gününden (kıyâmet gününden) korkuyorum!...
Mömin Suresi, 32. Ayet:
Ve ey kav
mim,
ben, o feryâdü figan, o boşuna bağırıp söylenme günündeki hâlinizden korkuyorum....
Mömin Suresi, 32. Ayet:
'Ey kav
mim,
ben sizin adınıza, feryad-ü figan edilecek bir vâveylâ gününden korkuyorum.'...
Mömin Suresi, 32. Ayet:
"Ve ey kav
mim,
doğrusu ben sizin için o feryat (edeceğiniz kıyamet) gününden korkuyorum."...
Mömin Suresi, 32. Ayet:
Ve ey kav
mim,
ben sizin için o çağrışma gününden korkuyorum....
Mömin Suresi, 32. Ayet:
Ey kav
mim,
sizin için insanların korku ve dehşetten bağırıp birbirlerinden yardım isteyecekleri o çağırma gününden korkuyorum....
Mömin Suresi, 32. Ayet:
"Ve ey kav
mim,
doğrusu ben sizin için o feryat (edeceğiniz kıyamet) gününden korkuyorum."...
Mömin Suresi, 32. Ayet:
«Ey kav
mim,
hakıykat ben size karşı o bağrışıb çağırışma gününden endîşe etmekdeyim». ...
Mömin Suresi, 32. Ayet:
Ey kav
mim,
sizin için o (Yüce Divâna) çağırma (yahut feryâd etme) gününden korkuyorum....
Mömin Suresi, 32. Ayet:
«Ve ey kav
mim,
doğrusu ben sizin için o feryat (edeceğiniz kıyamet) gününden korkuyorum.»...
Mömin Suresi, 38. Ayet:
O iman eden yiğit adam: 'Ey kav
mim,
siz bana uyun, nasihatimi dinleyin! Sizi doğru, huzurlu ve aydınlık yola, İslâmî hayata kavuşturacağım.' dedi....
Mömin Suresi, 38. Ayet:
İman eden (adam) dedi ki: "Ey Kav
mim,
siz bana tabi olun, ben sizi doğru yola iletip yönelteyim."...
Mömin Suresi, 38. Ayet:
O iyman eden zat ise: ey kavmım, dedi: Gelin ardımca size reşad yolunu göstereyim...
Mömin Suresi, 38. Ayet:
O iman eden kişi ise: «Ey kav
mim,
gelin arkamdan size reşad yolunu (murada erdirecek yolu) göstereyim....
Mömin Suresi, 38. Ayet:
İnanan (adam) dedi ki: "Ey kav
mim,
siz bana tabi olun, ben sizi doğru yola iletip yönelteyim."...
Mömin Suresi, 38. Ayet:
İman eden o (zât): «Ey kav
mim,
dedi, siz bana uyun, size doğru yolu göstereceğim». ...
Mömin Suresi, 38. Ayet:
İnanan (adam) dedi ki: "Ey kav
mim,
bana uyun, sizi doğru yola götüreyim."...
Mömin Suresi, 38. Ayet:
İman eden (adam) dedi ki: «Ey Kav
mim,
siz bana tabi olun, ben sizi doğru yola iletip yönelteyim.»...
Mömin Suresi, 38. Ayet:
İman eden zat, 'Ey kav
mim,
' dedi. 'Bana uyun ki size doğru yolu göstereyim....
Mömin Suresi, 38. Ayet:
İman etmiş olan kişi dedi ki: "Ey kav
mim,
bana uyun ki, size doğru yolu göstereyim."...
Mömin Suresi, 38. Ayet:
İnanan (o adam) dedi ki: “Ey kav
mim,
bana uyun, sizi doğru yola ileteyim.”...
Mömin Suresi, 38. Ayet:
İman eden kimse, "ey kav
mim,
" dedi. "Bana uyun ki size doğru yolu göstereyim."...
Mömin Suresi, 39. Ayet:
Ey kav
mim,
şu dünyâ yaşayışı, ancak geçici bir metâdan ibâret ve şüphe yok ki âhirettir, karar edilecek yurt....
Mömin Suresi, 39. Ayet:
'Ey kav
mim,
bu dünya hayatı ancak geçici bir eğlencedir. Ama âhiret, kalınacak, yaşanacak ebedî bir yurttur.'...
Mömin Suresi, 39. Ayet:
"Ey kav
mim,
gerçekten bu dünya hayatı, yalnızca bir meta (kısa süreli bir yararlanma)dır. Şüphesiz ahiret, (asıl) karar kılınan yurt odur."...
Mömin Suresi, 39. Ayet:
Ey kav
mim,
bu dünya hayatı, ancak bir kazançtan ibarettir, ahiret ise durulacak yurttur....
Mömin Suresi, 39. Ayet:
"Ey kav
mim,
gerçekten bu dünya hayatı yalnızca bir meta (kısa süreli bir yararlanma)dır. Şüphesiz ahiret, (asıl) karar kılınan yurt odur."...
Mömin Suresi, 39. Ayet:
«Ey kav
mim,
bu dünyâ hayaatı ancak fânî bir eğlencedir. Âhiret ise O, asıl durulacak yurdun ta kendisidir». ...
Mömin Suresi, 39. Ayet:
"Ey kav
mim,
bu dünyâ hayâtı (kısa) bir geçinmedir. Âhiret ise ebedi olarak durulacak yerdir."...
Mömin Suresi, 39. Ayet:
«Ey Kav
mim,
gerçekten bu dünya hayatı, yalnızca bir metadır. Şüphesiz ahiret ise, (asıl) karar kılınan yurt odur.»...
Mömin Suresi, 39. Ayet:
'Ey kav
mim,
bu dünyanın safâsı pek kısa sürer. Âhiret ise, asıl kalınacak yerdir....
Mömin Suresi, 41. Ayet:
Ve ey kav
mim,
ne oluyor bana da ben sizi kurtuluşa çağırmadayım, halbuki siz beni ateşe çağırıyorsunuz....
Mömin Suresi, 41. Ayet:
'Ey kav
mim,
niçin yaptığınızın farkına varmıyorsunuz? Siz beni ateşe, cehenneme davet ederken, ben sizi kurtuluşa davet ediyorum.'...
Mömin Suresi, 41. Ayet:
"Ey kav
mim,
ne oluyor ki ben sizi kurtuluşa çağırıyorken, siz beni ateşe çağırıyorsunuz."...
Mömin Suresi, 41. Ayet:
Hem ey kav
mim,
neden ben sizi kurtuluşa davet ederken siz beni ateşe davet ediyorsunuz?...
Mömin Suresi, 41. Ayet:
"Ey kav
mim,
ne oluyor ki ben sizi kurtuluşa çağırıyorken, siz beni ateşe çağırıyorsunuz."...
Mömin Suresi, 41. Ayet:
«Ey kav
mim,
benim (karşılaşdığım) bu hal nedir? (Çünkü) ben sizi kurtuluşa da'vet ediyorum, siz beni ateşe çağırıyorsunuz»! ...
Mömin Suresi, 41. Ayet:
"Ey kav
mim,
neden ben sizi kurtuluşa çağırdığım halde siz beni ateşe çağırıyorsunuz?"...
Mömin Suresi, 41. Ayet:
«Ey Kav
mim,
ne oluyor ki ben sizi kurtuluşa çağırmaktayken, siz beni ateşe çağırmaktasınız.»...
Mömin Suresi, 41. Ayet:
'Ey kav
mim,
bu nasıl bir hal ki, ben sizi kurtuluşa çağırıyorum, siz beni ateşe çağırıyorsunuz....
Fussilət Suresi, 1. Ayet:
Ha,
Mim,
...
Şura Suresi, 1. Ayet:
(1-2) Ha,
Mim,
Ayn, Sin, Kaf....
Şura Suresi, 1. Ayet:
(1-2) Hâ, mîm, ayn, sîn, kaf....
Şura Suresi, 2. Ayet:
(1-2) Ha,
Mim,
Ayn, Sin, Kaf....