Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
Şübhəsiz ki, Allah ağcaqanadı və (kiçiklikdə və ya böyüklükdə) ondan da üstününü misal verməkdən çəkinməz. İman gətirənlər onun (Quranın) Rəbbindən gələn bir həqiqət olduğunu bilirlər. Kafirlər isə: “Allah bu
misalı
verərək nə demək istəyir?” - deyirlər. Allah bununla (bu məsəllə) bir çoxlarını zəlalətə salar, bir çoxlarını da hidayətə yönəldər. O, bununla yalnız fasiqləri zəlalətə salar....
Ali-İmran Suresi, 117. Ayet:
(Onların) bu dünya həyatında sərf etdikləri şeylərin
misalı
, özünə zülm edən bir qövmün əkinlərini vurub onu məhv edən soyuq bir küləyin
misalı
kimidir. Allah onlara zülm etmədi, lakin onlar öz-özlərinə zülm etdilər. (Bu ayədə, sahib olduqları mal-mülk səbəbi ilə lovğalanan və Allaha üsyan edən kafirlərin riyakarlıqla sərf etdikləri, yaxud müsəlmanları məğlub etmək üçün xərclədikləri malları, zalım kəslərin soyuq bir külək nəticəsində məhv olmuş əkinlərinə bənzədilmişdir. Belə bir əkin sahəsinin...
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda sərf edənlərin
misalı
yeddi sünbül verən və hər sünbülündə yüz dənə olan toxum kimidir. Allah layiq olanlara daha çox verir. Allah köməyi hərtərəflidir, O, Biləndir....
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allahı qoyub dost tutanların məsəli, dişi hörümçəyin evini özünə ev edənin
misalı
kimidir. Şübhəsiz ki, ən cılız ev dişi hörümçəyin evidir. Kaş bunu başa düşə bilsələr....
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
Və: "Bizim tanrılarımız yaxşıdır, yoxsa o?" onlar dedilər. Onlar bu
misalı
ancaq sizə qarşı çıxmaq üçün veriblər. Həqiqətən də, onlar çox düşmən xalqdırlar....
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
1.
meselu-hum
: onların misali, onların durumu
2.
ke
: gibi
3.
meseli
: misal, durum
4.
ellezi
: ki o
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
Onların (münafıkların) durumu, (karanlık gecede) bir ateş yakan kimse misalidir. O ateş yanıp da etrafını aydınlattığı anda Allah, hemen onların aydınlığını giderir ve onları karanlıklar içinde bırakır; (artık hiçbir şeyi) görmezler....
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
Onların misali ateş yakana benzer, ki yakılan ateş çevreyi aydınlatır. Ne varki kendi hakikatlerinden gelen nur açığa çıkmadığı için, karanlığa terkedilir; artık göremez!...
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
Onların (münafıkların) durumu, (karanlık gecede) bir ateş yakan kimse misalidir. O ateş yanıp da etrafını aydınlattığı anda Allah, hemen onların aydınlığını giderir ve onları karanlıklar içinde bırakır; (artık hiçbir şeyi) görmezler....
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
Onların (o münâfıkların) misâli, (karanlıkta) ateş yakan kimsenin hâli gibidir. Derken (o ateş) etrâfını aydınlatınca, Allah onların nûrunu giderdi ve onları karanlıklar içinde görmez bir hâlde bıraktı....
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
Onların misali; ateş yakan kimsenin misali gibidir ki, ateş çevresindekileri aydınlatınca, Allah onların ışığını giderdi. Karanlıkların içerisinde görmez halde bırakıverdi....
Bəqərə Suresi, 19. Ayet:
Veya (onların misâli) gökten boşanan, (ve) kendisinde karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek bulunan bir yağmur(a tutulan kimselerin hâli) gibidir. Yıldırımlardan dolayı, ölümkorkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Hâlbuki Allah, kâfirleri (ilim ve kudretiyle)çepeçevre kuşatıcıdır....
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
Allâh kesinlikle bir sivrisinek kanadı veya ondan da ufak bir şeyi misal vermekten kaçınmaz. İmanın gereğini yaşayanlar bunun Rablerinden kaynaklanan bir Hak olduğunu bilirler. Bu gerçeği inkâr edenler ise, (misalî anlatımları değerlendirmeyip) "Allâh, acaba bununla ne demek istedi" derler. Bu anlatım, çoğunun (fıtratlarının elvermemesinden dolayı) sapmasına yol açar; bir kısmını da gerçeğe hidayet eder. Allâh, onunla (bu tür anlatımla) sâfiyetini yitirmişlerden başkasını saptırmaz!...
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
Muhakkak ki Allah, sivri sinek ve ondan büyüğü ile hakkı açıklamak için misâl getirmeyi terk etmez. Artık iman edenler, bunun (misâlin) Rablerinden gelen bir hakikat olduğunu bilirler. Amma kâfirler: “- Allah bu misâl ile ne murâd etmiştir?” derler. Cenâb’ı Allah o misalle, bir çoğunu şaşırtıp saptırır ve yine onunla bir çoğunu yola, hidâyete eriştirir ve onunla ancak fâsıkları şaşırtır. (Bu, kâfirlerin tekzîbi ve müminlerin iman etmeleri sebebiyle olur.)...
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
Şüphe yok ki, Allah, bir sivri sineği ve ondan küçük bir şeyi misal getirmekten çekinmez. İman etmiş olanlar bunun Rablarından bir gerçek olduğunu bilirler. Kafirler ise; Allah bu misali vermekle ne murad etmiş? derler. Allah onunla bir çoğunu sapıtır, bir çoğunu da hidayete erdirir. Bununla fasıklardan başkasını saptırmaz....
Bəqərə Suresi, 171. Ayet:
1.
ve meselu
: ve örneği, misali, durumu, hali
2.
ellezîne
: o kimseler, onlar
3.
keferû
: inkâr ettiler, kâfir oldular
4.
ke
Bəqərə Suresi, 171. Ayet:
Küfredenlerin misali; bağırıp çağırmadan başka bir şey duymayan, haykırıp duranınki gibidir. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler; düşünemezler....
Bəqərə Suresi, 171. Ayet:
İnkâr edenler (ile onları îmâna da'vet eden)in misâli, çağırma ve bağırmadan başka bir şey duymayan (ve anlamayan hayvanlarla, on)lara haykıran (çoban)ın hâli gibidir.(Onlar) sağırdır (hakkı işitmezler), dilsizdir (hakkı söylemezler), kördür (hakikati görmezler), bu yüzden onlar akıl erdiremezler....
Bəqərə Suresi, 171. Ayet:
Küfredenlerin misali; bağırıp çağırmadan başka bir şey duymayana haykıranınki gibidir. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler, akledemezler....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allâh'a imanları dolayısıyla insanlara karşılıksız bağışlayanların misali, yedi başak oluşturan ve her başağında yüz tane bulunan tek bir buğday tohumu gibidir. Allâh dilediğine daha da katlar. Allâh Vasi'dir, Aliym'dir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda harcayanların misâli, yedi başak bitiren, her başağında yüz tane bulunan bir tohuma benzer. Allah dilediği kimseye (feyiz ve bereketini) kat kat artırır. Allah bol bol cömertçe verendir ; her şeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda sarf etmekte olanların misâli, yedi başak bitiren bir dânenin hâli gibidir ki, her bir başakta yüz dâne vardır. Allah, dilediği kimseye (ecrini) kat kat(fazlasıyla) verir. Çünki Allah, Vâsi' (lütfu geniş olan)dır, Alîm (hakkıyla bilen)dir....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey iman edenler, malını insanlara riya (kendine isim yapmak) için harcayan ve "B" işaret anlamıyla Allâh'a ve gelecekte yaşanacak sürece iman etmeyen bir kimse gibi, sadakalarınızı başa kakma veya eziyet etme gibi davranışlarla iptal etmeyin. Bunun misali, üzerinde bir miktar toprak bulunan kaya gibidir. Şiddetli yağmur ona isâbet edince üzerindeki toprağı götürdü ve geride çıplak kaya kaldı. Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allâh inkârcılar topluluğuna hidâyet etmez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey imân edenler! Allah'a ve Âhiret gününe inanmayıp malını insanlara gösteriş için harcayan kimse gibi, sadakalarınızı başa kakmak ve gönül incitmekle boşa çıkarmayın. Çünkü onun misâli, kaygan bir kayaya benzer ki, üzerinde azıcık toprak vardır, derken ona şiddetli bir yağmur dokunur da dazlak bırakır; işleyegeldikleri hiç bir şeye karşılık (bir sevap ve mükâfat) kazanmaya güç getiremezler. Allah inkarcıları doğru yola eriştirmez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey îmân edenler! İnsanlara gösteriş için malını sarf etmekte olan, Allah’a ve âhiret gününe îmân etmiyor olan kimse gibi başa kakmak ve (gönül) incitmekle sadakalarınızı boşa çıkarmayın! İşte onun misâli, üzerinde biraz toprak bulunan bir kayanın hâli gibidir ki, ona şiddetli bir yağmur isâbet etmiş de, onu çıplak bir hâlde bırakmıştır. (Onlar) kazandıklarından bir şey elde edemezler. Allah ise, kâfirler topluluğunu (inkârlarındaki ısrarları sebebiyle)hidâyete erdirmez!...
Bəqərə Suresi, 265. Ayet:
Allâh rızasını isteyerek veya enfüslerindeki bir tespitten dolayı (Esmâ bileşimlerinin kendilerinde oluşturduğu anlayış ile) mallarını infak edenlerin misaline gelince. . . Kendisine şiddetli bir yağmur isâbet edip, yemişlerini iki kat vermiş tepedeki bir bahçeye benzer. Ona böyle bol yağmur yerine çiseleyen bir yağmur dahi yeterlidir. Allâh yaptıklarınıza Basıyr'dir....
Bəqərə Suresi, 265. Ayet:
Allah'ın hoşnutluğunu isteyerek ve kendilerini (imân ve İslâm, hürriyet ve bağımsızlık vadisinde) kökleştirip sağlam bir düzeye eriştirmek için mallarını harcayanların misâli, yüksekçe bir arazideki güzel bahçeye benzer ki, ona bol bol yağmur dokunmuş da yemişlerini iki kat vermiştir. Ona bol bol yağmur dokunmasa bile bir çisenti (dokunmak yeter). Allah işleye geldiklerinizi görüp bilendir....
Bəqərə Suresi, 265. Ayet:
Hem Allah’ın rızâsını arzulayarak ve (İslâm’ı) gönüllerinden tasdîk ederek mallarını sarf etmekte olanların (az veya çok, yaptıkları iyiliklerin) misâli, yüksek bir yerde bulunan güzel bir bahçenin hâli gibidir ki, ona bolca yağmur isâbet etmiş de meyvesini iki misli vermiştir! Fakat ona çokça yağmur isâbet etmese de, bir çisinti var (ki o bile yeter)! Çünki Allah, yapmakta olduklarınızı hakkıyla görendir....
Ali-İmran Suresi, 59. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
mesele
: misal, örnek, durum
3.
îsâ
: Hz. İsa
4.
inde allâhi
: Allah'ın indinde, nezdinde...
Ali-İmran Suresi, 59. Ayet:
Doğrusu Allah yanında İsa'nın (yaratılıştaki) misâli, Âdem'in durumu gibidir; onu topraktan yarattı, sonra ona «Ol!» dedi, o da oluverdi....
Ali-İmran Suresi, 59. Ayet:
Şübhesiz ki Allah katında Îsâ’nın (babasız yaratılışının) misâli, Âdem’in misâli gibidir. (Allah) onu (da babası olmadan) bir topraktan yarattı, sonra ona 'Ol!' dedi, (o da)hemen oluverdi....
Ali-İmran Suresi, 117. Ayet:
Onların şu süflî madde boyutunda (esfeli sâfîliyn - dünya hayatı) harcadıklarının misali, kendi nefslerine zulmeden bir topluluğun ekinlerine isabet edip, onu mahveden dondurucu bir rüzgâra benzer. Allâh onlara zulmetmedi, lâkin onlar kendilerine zulmediyorlar....
Ali-İmran Suresi, 117. Ayet:
Onların bu dünya hayatında harcadıklarının misâli, kendi kendilerine haksızlık eden bir kavmin ekinine dokunup mahveden kavurucu (ya da dondurucu) soğuk (ya da çok sıcak) bir rüzgârın misâli gibidir. Allah onlara zulmetmedi, ama onlar kendilerine zulmettiler....
Ali-İmran Suresi, 117. Ayet:
Onların bu dünyâ hayaatında harc-u sarf edegeldiklerinin misâli, kendilerine zulmeden bir kavmin ekinlerini vurub da mahveden, kavurucu ve soğuk bir rüzgârın haali gibidir. Onlara Allah zulmetmedi. Fakat kendileri kendilerine zulmediyorlar. ...
Ali-İmran Suresi, 117. Ayet:
(Onların) bu dünya hayâtında sarf etmekte oldukları şeylerin misâli, içinde şiddetli soğuk bulunan bir rüzgârın hâli gibidir ki, (inkâr ederek) kendilerine zulmeden bir kavmin ekinine isâbet edip de onu helâk etmiştir. Allah (amellerini boşa çıkarmakla) onlara zulmetmedi, fakat onlar (inkârlarıyla) kendilerine zulmediyorlar....
Ənam Suresi, 141. Ayet:
O çardaklı ve çardaksız cennet misali bağları, tatları ve yemişleri birbirinden farklı ekinleri, hurmaları, zeytinleri, narları, birbirine hem benzer hem benzemez bir şekilde yaratan hep O'dur. Her biri ürün verdiğinde meyvelerinden yiyin. Hasat ve toplama zamanında hakkını da verin, israf etmeyin; çünkü O, israf edenleri sevmez....
Əraf Suresi, 175. Ayet:
(175-176) Onlara, kendisine âyetlerimiz hakkında ilim nasib ettiğimiz kimsenin de kıssasını anlat: Evet, o adam bu ilme rağmen o âyetlerin çerçevesinden sıyrıldı, şeytan da onu peşine taktı, derken azgınlardan biri olup çıktı. Eğer dileseydik, onu o âyetler sayesinde yüksek bir mevkiye çıkarırdık, lâkin o, dünyaya saplandı ve hevasının esiri oldu. Onun hali tıpkı köpeğin durumuna benzer: Üzerine varsan da dilini sarkıtıp solur; kendi haline bıraksan da yine dilini salar solur! İşte bu, tıpkı âye...
Əraf Suresi, 176. Ayet:
1.
ve lev
: ve eğer, şayet
2.
şi'nâ
: biz diledik
3.
le rafa'nâ-hu
: mutlaka, elbette onu yükselttik (yükseltirdik)
4.
bi-hâ
Əraf Suresi, 176. Ayet:
Dileseydik onu âyetlerimizle yükseltir (kadrini yüce kılar)dık; ne var ki o maddeye yönelip aşağılığa bağlı kalmayı (tercih etti), hevesine uydu. Onun hali ve tutumu, üzerine varsan da kendi durumuna bıraksan da, dilini sarkıtıp soluyan köpeğin haline benzer. İşte bu âyetlerimizi yalanlayan topluluğun misâlidir. Artık sen olayı onlara nakledip anlat, olur ki düşünürler....
Əraf Suresi, 176. Ayet:
Ve eğer dileseydik onu o âyetlerle yüceltirdik, fakat o alçaklığa saplandı kaldı ve kendi keyfinin ardına düştü. Artık onun ibret verici hali o köpeğin haline benzer ki, üzerine varsan da dilini uzatır solur, bıraksan da solur. İşte bu, âyetlerimizi inkâr eden kavmin misalidir. Bu kıssayı iyice anlat, belki biraz düşünürler....
Əraf Suresi, 176. Ayet:
Hâlbuki dileseydik onu onlarla (verdiğimiz âyetlerle) elbette yükseltirdik; fakat o, dünyaya meyletti ve nefsinin arzusuna uydu. İşte onun misâli, köpeğin misâli gibidir! Üzerine varsan da dilini çıkarıp solur, onu bıraksan da dilini çıkarıp solur! İşte âyetlerimizi yalanlayan kavmin misâli budur! Artık bu kıssayı (onlara) anlat; tâ ki düşünsünler....
Əraf Suresi, 176. Ayet:
Dileseydik onu ayetlerimizle yükseltirdik. Fakat o yeryüzünü ebedi zannetti, heveslerine tabi oldu. Onun misali, üzerine yürüsen de kendi haline bıraksan da dilini çıkartıp soluyan köpeğe benzer. Ayetlerimizi yalanlayan kavmin misali budur. Hikayeyi onlara anlat umulur ki düşünürler....
Əraf Suresi, 176. Ayet:
(175-176) Onlara, kendisine âyetlerimiz hakkında ilim nasib ettiğimiz kimsenin de kıssasını anlat: Evet, o adam bu ilme rağmen o âyetlerin çerçevesinden sıyrıldı, şeytan da onu peşine taktı, derken azgınlardan biri olup çıktı. Eğer dileseydik, onu o âyetler sayesinde yüksek bir mevkiye çıkarırdık, lâkin o, dünyaya saplandı ve hevasının esiri oldu. Onun hali tıpkı köpeğin durumuna benzer: Üzerine varsan da dilini sarkıtıp solur; kendi haline bıraksan da yine dilini salar solur! İşte bu, tıpkı âye...
Əraf Suresi, 177. Ayet:
1.
sâe
: ne kötü
2.
meselen
: misali, durumu, hali
3.
el kavmu ellezîne
: o kavim ki onlar
4.
kezzebû
: yalanladıl...
Əraf Suresi, 177. Ayet:
Âyetlerimizi yalanlayıp kendilerine haksızlık eden topluluğun misâli ne kötüdür!...
Əraf Suresi, 177. Ayet:
Âyetlerimizi yalanlayan ve kendilerine de zulmetmekte olan kavmin misâli ne kötüdür!...
Əraf Suresi, 177. Ayet:
Ayetlerimizi yalanlayarak kendilerine zulmeden kavmin misali ne kötüdür....
Əraf Suresi, 177. Ayet:
Âyetlerimizi yalanlayan ve kendilerine zulmeden bir topluluğun misali ne kötüdür!...
Əraf Suresi, 177. Ayet:
Âyetlerimizi yalanlayanların misali ne kötüdür! Onlar ancak kendilerine yazık ediyorlar....
Yunus Suresi, 24. Ayet:
Dünya hayatının misâli, ancak gökten indirdiğimiz suya benzer; insan ve hayvanların yediği yeryüzündeki bitkiler onunla birbirine karışır, tâ ki yeryüzü bütün zînetini takınıp süslendiği, yeryüzü ehli de kendilerini onun üzerinde kudretli sandıkları bir sırada geceleyin ya da gündüzleyin o yere emrimiz gelir de sanki bir gün önce hiçbir şenlik yokmuş gibi onu biçik ve sökük hale getirir. İşte düşünebilecek bir millete âyetleri böylece bir bir açıklarız....
Yunus Suresi, 24. Ayet:
O dünya hayatının misali, ancak gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, onunla yeryüzündeki otlar, insan ve hayvanların yediği bitkiler birbirine karışmıştır. Nihayet yeryüzü zinetini takınıp süslendiği ve sahipleri de onun üzerinde kendilerini güçlü sandığı bir sırada geceleyin veya gündüzün ona emrimiz gelivermiş, bir anda ona öyle bir tırpan atıvermişizdir ki, sanki dün orada hiçbir şenlik yokmuş gibi oluverir. İşte düşünebilecek bir kavim için ayetlerimizi böyle açıklıyoruz....
Yunus Suresi, 24. Ayet:
Dünya hayatının misali şöyledir: Gökten indirdiğimiz su ile, insanların ve hayvanların yediği bitkiler birbirine karışmıştır. Nihayet yeryüzü süslerini takınıp süslendiği ve sahipleri kendilerini ona gücü yeter sandıkları bir sırada, geceleyin veya gündüzün, ona emrimiz gelivermiştir, ansızın ona öyle bir tırpan atıvermişiz de sanki bir gün önce orada hiçbir şenlik yokmuş gibi oluvermiştir. Düşünen bir kavim için âyetlerimizi işte böyle açıklarız....
Yunus Suresi, 24. Ayet:
Dünya hayâtının misâli, ancak gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, insanların ve hayvanların yediği yeryüzü bitkileri, onun sâyesinde (yetişip) birbirine karışmıştır. Nihâyet yeryüzü, ziynetini takınıp (rengârenk) süslendiği ve halkı da gerçekten kendilerini on(unni'metlerinden faydalanmay)a güçleri yeten kimseler olduklarını zannettikleri bir sırada, gece veya gündüz ona emrimiz (bir âfetimiz) gelir de onu, sanki dün hiç (üzerinde bir şey)yokmuş gibi biçilmiş bir hâle getiririz! İşte, düşünec...
Yunus Suresi, 24. Ayet:
Dünya hayatının misali; sadece gökten indirdiğimiz su gibidir. Onunla, insan ve hayvanların yiyerek beslendikleri bitkiler bol bol yetişir; yeryüzü renk renk, çeşit çeşit masullerle süslenir. Ve yerin sahibleri bütün bunlara kadir olduklarını sandıkları sırada; geceleyin veya gündüzün emrimiz geliverirde orayı hiç birşey bitirmemişe çeviririz. Daha dün birşey yokmuş gibi olur. İşte Biz, ayetlerimizi düşünen insanlar için böylece açıklarız....
Yunus Suresi, 24. Ayet:
Dünya hayatının misali, gökten indirdiğimiz bir suya benzer. O suyla, insanların ve hayvanların yiyeceği yeryüzü bitkileri birbirine karışmış olarak biter. Nihayet yer onlarla ziynetini takınır, süslenir. Toprak sahipleri kendilerini onun üzerinde egemen sandıkları bir sırada ise, emrimiz gece veya gündüz geliverir de, o ekini, sanki bir gün önce hiç yokmuş gibi, kökünden biçiveririz. Düşünen bir topluluk için âyetlerimizi işte böyle açıklıyoruz....
Yunus Suresi, 30. Ayet:
İşte orada her kişi işleyip önden gönderdiği şeyleri tadar ve Hakk' olan Mevlâlârının (adaletine) döndürülürler ; uydurdukları (putlar ve put misâli) şeyler de onlardan uzaklaşarak yok olup gitmişlerdir....
Hud Suresi, 24. Ayet:
Bu iki grubun misali, kör ve sağır ile gören ve algılayan farkına benzer! Misaldeki bu ikisi eşit olur mu? Hâlâ tezekkür etmiyor musunuz?...
Hud Suresi, 24. Ayet:
Bu iki (zıt) zümrenin misâli, kör ile sağıra, gören ile işitene benzer ; hiç bunlar eşit olurlar mı ? Artık düşünüp öğüt almaz mısınız?...
Rəd Suresi, 17. Ayet:
1.
enzele
: indirdi
2.
min es semâi
: gökten
3.
mâen
: su
4.
fe sâlet
: böylece akar
Rəd Suresi, 35. Ayet:
Takva sahiplerine va'dolunan cennetin misali şöyledir Altından ırmaklar akar, yemişleri devamlıdır, gölgesi de... İşte bu, takva yolunu tutanların akıbetidir. Kafirlerin sonu ise ateştir....
Rəd Suresi, 35. Ayet:
Müttakilere vaad olunan cennetin misali şöyledir: Altından ırmaklar akar durur, yemişleri süreklidir, gölgeleri de. İşte bu, takva yolunu tutanların akıbetidir. Kâfirlerin akıbeti de ateştir....
Rəd Suresi, 35. Ayet:
Takvâ sâhiblerine va'd olunan Cennetin misâli (şöyledir): Altından ırmaklar akar! Meyveleri devamlıdır, gölgesi de! İşte (günahlardan) sakınanların âkıbeti budur! Kâfirlerin âkıbeti ise ateştir!...
Rəd Suresi, 35. Ayet:
Muttakilere vâdolunan cennetin misali şöyledir: Altından ırmaklar akar. Yemişleri de gölgesi de süreklidir. İşte bu, takvâ sahiplerinin âkibetidir. Kâfirlerin âkıbeti ise ateştir....
İbrahim Suresi, 18. Ayet:
Rablerini (hakikatlerindeki Esmâ özelliklerini) küfür (inkâr) edenlerin yaptıklarının misali, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir küle benzer. . . Kazandıklarından bir şey elde edemezler. . . İşte bu, (hakikatten) en büyük sapmanın ta kendisidir!...
İbrahim Suresi, 18. Ayet:
Rablerini inkâr edip küfre sapanların (Allah'ı tanımıyanların) misâli, amelleri fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle esip savurduğu küle benzer. Kazandıklarından bir şey elde edemezler. Bu da (gerçekten) uzak sapıklığın, şaşkınlığın kendisidir....
İbrahim Suresi, 18. Ayet:
Rablerine küfredenlerin misali şöyledir: Amelleri fırtınalı bir günde rüzgarın şiddetle savurduğu bir küle benzer; kazandıklarından hiçbir şey ellerine geçmez! İşte asıl o uzak sapıklık budur....
İbrahim Suresi, 18. Ayet:
Rablerini küfr-ü inkâr edenlerin misâli şudur: yapdıkları işler fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şey'i ellerine geçiremezler. İşte bu, (Hakdan) uzak sapıklığın ta kendisidir. ...
İbrahim Suresi, 18. Ayet:
Rablerini inkâr edenlerin misâli şöyledir: Onların amelleri, fırtınalı bir günde rüzgârın şiddetle savurduğu bir küle benzer. Kazandıklarından hiçbir şeye güçleri yetmez. İşte (haktan) uzak olan dalâlet budur....
İbrahim Suresi, 26. Ayet:
Kötü bir sözün misali, gövdesi yerden koparılmış, o yüzden ayakta durma imkânı olmayan (kötü) bir ağaca benzer....
İbrahim Suresi, 26. Ayet:
Habis Kelime'nin (asılsız fikrin) misali de, kökü bile olmayan, yüzeyde kalmış, dayanaksız habis şecere (meyve vermeyen ağaç) gibidir....
İbrahim Suresi, 26. Ayet:
Kötü bir sözün misali, gövdesi yerden koparılmış, o yüzden ayakta durma imkânı olmayan (kötü) bir ağaca benzer....
İbrahim Suresi, 26. Ayet:
Kötü bir sözün misâli ise, yerin üstünden koparılmış, kötü bir ağaca benzer ki onun için bir sebat yoktur....
İbrahim Suresi, 26. Ayet:
Habis bir kelimenin misali ise, yerin üzerinden kapanmış nâpâk bir ağaç gibidir ki, onun için bir sebat yoktur....
Hicr Suresi, 13. Ayet:
Kur'ân'a inanmazlar. Halbuki öncekilerin (bu yüzden başlarına) bir sünnet (ilâhî hüküm) de gelip geçmiştir, (misâli vardır)....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Ahirete inanmayanlar kotuluk misalidirler. En ustun misali ise Allah verir. O guclu'dur, Hakim'dir. *...
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Âhirete inanmıyanların (böylesine) kötü misâli vardır. En yüce (güzel, yararlı) misâller ise Allah'ındır. O, yegâne üstündür, çok güçlüdür; hikmet sahibidir....
Nəhl Suresi, 60. Ayet:
Ahirete inanmayanlar kötülük misalidirler. En üstün misali ise Allah verir. O Güçlü'dür, Hakim'dir....
Nəhl Suresi, 76. Ayet:
Allah şu iki adamın misalini de verdi: Onlardan biri dilsizdir, elinden hiçbir şey gelmez ve efendisine ancak bir yüktür; onu gönderdiği hiçbir yerden bir hayır getirmez. Bu kimse, adaleti emreden ve kendisi de dosdoğru bir yol üzerinde bulunan kimseyle bir olur mu?...
İsra Suresi, 89. Ayet:
Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlara her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Yine de insanların çoğu ancak inkârda direttiler....
İsra Suresi, 89. Ayet:
Muhakkak ki biz, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkârcılıktan başkasını kabullenmediler....
İsra Suresi, 89. Ayet:
And olsun ki biz, bu Kur'ân'da (lüzumlu) her misâli tekrar tekrar açıkladık; yine de insanların çoğu inkâr ve nankörlükte ısrar edip dururlar....
İsra Suresi, 89. Ayet:
Muhakkak ki biz, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkârcılıktan başkasını kabullenmediler....
İsra Suresi, 89. Ayet:
Andolsun ki biz Kur'an'da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde açıklamışızdır. Yine de insanların çoğu inkârda direndiler....
İsra Suresi, 89. Ayet:
Andolsun biz bu Kur'ân'da insanlara her çeşit misali türlü biçimlerde anlattık, ama insanlardan çoğu inkârda direttiler....
Kəhf Suresi, 45. Ayet:
1.
vadrıb
: ve örnek ver
2.
lehum
: onlara
3.
meselel hayâtid dunyâ
: dünya hayatı misalini, durumunu
4.
ke mâin
:...
Kəhf Suresi, 45. Ayet:
Onlara dünya hayatının MİSALİNİ ver. . . (Dünya hayatı) semâdan indirdiğimiz bir su gibidir ki, onunla arzın nebatı birbirine karıştı. . . Derken (o bitki) rüzgârın savurduğu çöp kırıntısı hâline geldi. . . Allâh her şeye Muktedir'dir....
Kəhf Suresi, 45. Ayet:
Onlara, dunya hayati misalinin tipki soyle oldugunu anlat: Gokten indirdigimiz su ile yeryuzunde yetisen bitkiler birbirine karisir, ama sonunda ruzgarin savuracagi cercope doner. Allah her seyin ustunde bir kudrete sahip olandir....
Kəhf Suresi, 45. Ayet:
Onlara Dünya hayatının misâlini şöyle ver: O, gökten indirdiğimiz suya benzer ki, onunla yeryüzünün bitkileri birbirine karışır, derken (çok geçmeden) rüzgârın savuracağı çer-çöpe döner. Allah her şeyin üstünde (sınırsız) kudret sahibidir....
Kəhf Suresi, 45. Ayet:
Onlara, dünya hayatı misalinin tıpkı şöyle olduğunu anlat: Gökten indirdiğimiz su ile yeryüzünde yetişen bitkiler birbirine karışır, ama sonunda rüzgarın savuracağı çerçöpe döner. Allah her şeyin üstünde bir kudrete sahip olandır....
Kəhf Suresi, 45. Ayet:
Onlara dünya hayatının misalini şöyle ver (Dünya hayatı) gökten indirdiğimiz bir suya benzer ki. onunla yeryüzünün bitkileri birbirine karışmış, nihayet rüzgarların savurup götürdüğü bir çöp kırıntısı olmuştur. Allah herşeye muktedirdir....
Kəhf Suresi, 45. Ayet:
Ey Muhammed! Sen onlara dünya hayatının misalini ver. Dünya hayatı, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, bu su sayesinde yeryüzünün bitkileri (her renk ve çiçekten) birbirine karışmış, nihayet bir çöp kırıntısı olmuştur. Rüzgarlar onu savurur gider. Allah her şeye muktedirdir....
Kəhf Suresi, 45. Ayet:
Onlara dünyâ hayaatının misâlini de irâdet. (O), gökden indirdiğimiz bir su gibidir ki bununla yer (yüzünün) nebatı birbirine karışmış, en nihayet (o nebat) kuru bir çöp kırıntısı haaline gelib rüzgârlar onu savuruvermişdir. Allah her şeyin üstünde bir kudret saahibidir. ...
Kəhf Suresi, 45. Ayet:
Dünya hayatının misalini de anlat onlara. Gökten indirdiğimiz su gibidir. Ki bununla yeryüzünde yetişen bitkiler birbirine karışır. Ama sonunda da rüzgarın savuracağı çörçöpe döner. Allah; her şeyin üstünde bir kudret sahibidir....
Kəhf Suresi, 45. Ayet:
Ve onlara dünya hayatının misalini irâd et. Bir su gibi ki, onu gökten indirdik, sonra onunla yerin bitirmiş olduğu şeyler karıştılar. Sonra da cüzleri kurudu parçalandı, rüzgârlar onu savurur, dağıtır oluverdi. Ve Allah Teâlâ her şey üzerine muktedirdir....
Kəhf Suresi, 45. Ayet:
Dünya hayatı hakkında onlara şu misali ver: Dünya hayatının durumu şuna benzer: Gökten yağmur indiririz, onun sayesinde yeryüzünde bitkiler yeşerip gürleşir, çok geçmeden kurur, rüzgârın savurduğu çerçöp haline gelir. Allah her şeye hakkıyla kadirdir....
Kəhf Suresi, 45. Ayet:
Onlara dünya hayatının misalini de ver. O, tıpkı gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, onunla yeryüzünün bitkisi birbirine karışık halde yeşermiş, sonra da rüzgârın savurduğu bir çöp haline gelmiştir. Allah, herşey üzerinde dilediğini yapmaya kadirdir....
Kəhf Suresi, 54. Ayet:
Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Fakat insan tartışmaya her şeyden daha çok düşkündür....
Kəhf Suresi, 54. Ayet:
Hakikaten biz bu Kur'an'da insanlar için her türlü misali sayıp dökmüşüzdür. Fakat tartışmaya en çok düşkün varlık insandır....
Kəhf Suresi, 54. Ayet:
Celâlim hakkı için biz, bu Kur’ân’da insanlara (muhtaç oldukları) her çeşit misali açık olarak verdik. İnsan ise, bâtıl ile düşmanlık ve münakaşa etmekte her şeyden fazladır....
Kəhf Suresi, 54. Ayet:
And olsun ki, Biz bu Kuran'da insanlara turlu turlu misali gosterip acikladik. Insanin encok yaptigi is tartismadir....
Kəhf Suresi, 54. Ayet:
And olsun ki biz bu Kur'ân'da insanlara (bilgiler, ibretler ve öğütler alınacak) her türlü misâli birer birer, tekrar tekrar açıkladık, insan her şeyden çok tartışıp durandır....
Kəhf Suresi, 54. Ayet:
And olsun ki, Biz bu Kuran'da insanlara türlü türlü misali gösterip açıkladık. İnsanın en çok yaptığı iş tartışmadır....
Kəhf Suresi, 54. Ayet:
Hakikaten biz bu Kur'an'da insanlar için her türlü misali sayıp dökmüşüzdür. Fakat tartışmaya en çok düşkün varlık insandır....
Kəhf Suresi, 54. Ayet:
Andolsun ki, gerçekten Biz bu Kuran'da insanlara ibret olacak her türlü misali tekrar tekrar açıklamışızdır. İnsan ise herşeyden çok mücadelecidir....
Kəhf Suresi, 54. Ayet:
Andolsun ki biz bu Kur'anda insanlar için her (çeşid) misâli (tekrar tekrar) açıklamışızdır. İnsanın husumeti ise her şeyden fazladır. ...
Kəhf Suresi, 54. Ayet:
Andolsun ki biz bu Kur'an'da insanlar için her türlü misali tekrar tekrar açıkladık. Fakat insanlar ne de çok cidalcı (tartışmacı) oluyor!...
Kəhf Suresi, 54. Ayet:
Andolsun biz bu Kur'an'da insanlara her çeşit misali türlü biçimlerde anlattık. Ama insan, tartışmaya her şeyden daha çok düşkündür....
Nur Suresi, 35. Ayet:
Allâh, semâların ve arzın nurudur (NUR, ilimdir - candır - datadır; semâlar ve arzın hakikati ilimden {DATA} ibarettir)! O'nun nurunun (ilminin varlığı ve açığa çıkışı) misali şuna benzer: İçinde lamba (bilinç) bulunan bir kandil (beyin) gibidir. . . O lamba da bir sırça (şuur) kapsamındadır! O sırça (şuur) sanki inciden bir yıldız (yaradılış amacına göre işlevlenmiş Esmâ bileşimi) gibidir ki, doğu ve batıya (mekân ve zamana) ait olmayan mübarek bir ağaçtan (insanî hakikatin), yani zeytinden (TE...
Nur Suresi, 35. Ayet:
Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir....
Nur Suresi, 35. Ayet:
Allah göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misâli, içinde kandil bulunan içe açık bir pencere gibidir. Kandil cam içindedir; cam pırıl pırıl ışık veren bir yıldıza benzer; ne yalnız doğunun, ne de yalnız batının ürünü olan mübarek zeytin ağacından yakılır. O'nun yağı ateş dokunmasa bile neredeyse ışık verir; nûr üstüne nurdur. Allah, (gerçeği anlayabilsinler diye) insanlara birtakım misâller verir. Allah her şeyi bilendir....
Nur Suresi, 35. Ayet:
Allah göklerin ve yerin nurudur. O'nun nuru içinde bir kandil bulunan bir oyma hücre misalidir. Kandil, bir sırça içindedir. Bu sırça sanki inciden bir yıldızdır; ne doğuya, ne de batıya nisbet edilen mübarek bir zeytin ağacından tutuşturulur. Onun yağı hemen hemen ateş dokunmasa bile ışık verir; nur üstüne nur! Allah, dilediğini kendi nuruna yöneltir ve insanlara birçok misaller verir. Allah, herşeyi bilendir....
Nur Suresi, 35. Ayet:
Tanrı, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir, sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Tanrı, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. Tanrı insanlar için örnekler verir. Tanrı, her şeyi bilendir....
Nur Suresi, 35. Ayet:
Allah, göklerin ve yerin Nûr’udur. O’nun nûrunun misâli, içinde lâmba bulunan bir kandillik gibidir. O lâmba bir cam içindedir. O cam da, sanki inciden bir yıldızdır; bu lâmba, ne doğuya ne de batıya nisbeti olmayan mübârek bir ağaçtan, zeytin ağacından(çıkan yağdan) yakılır; onun yağı, nerede ise kendisine ateş değmese bile ışık verecek! Nûr üstüne nûrdur. Allah, dilediği kimseyi nûruna hidâyet eder. İşte Allah, insanlara böyle misâller getirir. Çünki Allah, herşeyi hakkıyla bilendir....
Nur Suresi, 35. Ayet:
Allah; göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali; içinde çerağ bulunan bir kandil yuvası gibidir. O çerağ bir sırça içindedir. Sırça sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır. Güneşin doğduğu yere de, battığı yere de nisbeti olmayan mübarek bir ağaçtan, zeytinden tutuşturulup yakılır. Ateş değmese dahi, neredeyse yağın kendisi aydınlatacak. Nur üstüne nurdur. Allah; dilediğini nuruna kavuşturur. Allah; insana misaller verir. Ve Allah; her şeyi bilendir....
Nur Suresi, 35. Ayet:
Allah göklerin ve yerin nûrudur. O'nun nûrunun misali, içinde lâmba bulunan bir kandil gibidir. O kandil billur bir cam içindedir. O billur cam ise sanki inci gibi parlayan bir yıldızdır. Ki, ne batıda ne de doğuda bitmeyen mübarek bir zeytin ağacından (onun yağından) yakılır. Ateş dokunmasa bile onun yağı ışık verir. Nûr üstüne nûrdur. Allah dilediği kimseyi nûruna kavuşturur. Allah insanlara böyle misaller verir. Ve Allah her şeyi hakkıyla bilir....
Nur Suresi, 35. Ayet:
Allah göklerin ve yerin nûrudur. O’nun nûrunun misali, tıpkı içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir. Lamba bir sırça (cam) içinde, o sırça da sanki parlayan incimsi bir yıldız! Bu lamba, ne yalnız doğuya, ne de yalnız batıya mensup olmayan kutlu, pek bereketli bir zeytin ağacından tutuşturulur. Bu öyle bereketli bir ağaç ki, nerdeyse ateş değmeden de yağ ışık verir. Işığı pırıl pırıldır. Allah dilediği kimseyi nûruna iletir, gerçeği anlamaları için insanlara böyle temsiller getirir. Allah he...
Nur Suresi, 35. Ayet:
Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. Allah insanlar için örnekler vermektedir. Allah, her şeyi bilendir....
Nur Suresi, 35. Ayet:
Allah göklerin ve yerin nurudur. Onun nurunun misali, lâmbanın ortasındaki yuvaya benzer ki, onda bir kandil vardır. Kandil de bir fânus içindedir. Fânus ise inci gibi parlayan bir yıldıza benzer. O ne doğuya, ne de batıya ait olmayan bereketli bir ağacın yakıtından tutuşturulur ki, o yakıtın, ateş değmeden aydınlatacak bir hali vardır. İşte nur üstüne nur... Allah dilediği kimseyi nuruna kavuşturur. İnsanlara da böyle misaller verir. Çünkü Allah herşeyi hakkıyla bilir....
Nur Suresi, 43. Ayet:
Görmedin mi ki Allâh bulutları (fikirler) sürüyor, sonra aralarını birleştiriyor (onları hikmetle bütünleştirip), sonra üst üste yığıyor (sistem ve düzen)! Böylece yağmurun (rahmetin) onların aralarından çıktığını görürsün. . . Semâdan, dağlar misali bulutlardan (rahmet kaynağından) dolu (hakikat ilmi sağanağı) boşanır. . . Onu dilediği kimseye isâbet ettirir, dilediği kimseden de çevirir! Onun şimşeğinin (tecelli-i zât'ı berkî = anlık şuurda parlayan zâta dönük hakikat müşahedesi) şiddetli parı...
Furqan Suresi, 47. Ayet:
Geceyi sizin için örtü, uykuyu ölüm kılan. . . Gündüzü de Nüşur (uykudan kalkma, diriliş misali) kıldı....
Furqan Suresi, 61. Ayet:
Ne yüce, ne mübarektir O Allah ki, gökte burçlar meydana getirmiş ve orada kandil (misâli bir Güneş) ve aydınlatıcı bir Ay var kılmıştır....
Qəsəs Suresi, 31. Ayet:
Bırak asanı!» Musa, onun bir çevik yılan misali hareket ettiğini görünce öyle bir dönüp kaçtı ki, arkasına bile bakmadı. «Ey Musa, yüzünü dön ve korkma; çünkü sen güvenlik içinde olanlardansın!...
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah'ı bırakıp başka başka dostlar, sahipler edinenlerin misali, kendine yuva edinen örümceğin haline benzer ve gerçekten evlerin en hafif ve dayanıksızı örümceğin yuvasıdır. Bunu bir bilselerdi!....
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allahdan başka velîler edinenlerin sıfatı kendine bir yuva yapan örümcek misâli gibidir. Halbuki, eğer bilmiş olsalar, evlerin en çürüğü her halde örümcek yuvasıdır. ...
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah’dan başka dostlar edinenlerin misâli, (kendine) bir ev edinen ankebût’un(örümceğin) hâli gibidir. Hâlbuki şübhesiz evlerin en çürüğü, elbette örümceğin evidir. Keşke bilselerdi!...
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah'tan başka dostlar edinenlerin misali; kendine yuva yapan örümceğin misali gibidir. Evlerin en çürüğü muhakkak ki örümceğin yuvasıdır. Keşki bilselerdi....
Ənkəbut Suresi, 41. Ayet:
Allah'tan başka dostlar edinenlerin durumu, kendisine yuva yapan örümceğin misali gibidir. Halbuki eğer bilseler, evlerin en çürüğü en dayanıksızı örümcek yuvasıdır....
Rum Suresi, 27. Ayet:
Yaratmağa başlayan O'dur. Sonra onu çevirip yeniden yapar. Bu, O'na daha kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce durum O'nundur (En büyük kudret ve şeref misali O'dur). O, üstündür, hüküm ve hikmet sâhibidir....
Səba Suresi, 15. Ayet:
And olsun ki, Sebe'li'lere kendi yurtlarında (ilâhî nimeti güzelliğiyle yansıtan) bir belge ve belirti vardı: Sağlı sollu (Cennet misali) iki bahçe bulunuyordu. «Rabbınızın rızkından yeyin, O'na şükredin. Güzel hoş bir şehir ve çokça bağışlayan bir Rabb» (denilmişti)....
Yasin Suresi, 13. Ayet:
Kendilerine elçiler gelmiş olan belde halkının misalini anlat onlara....
Zümər Suresi, 27. Ayet:
Andolsun, öğüt alsınlar diye biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü misali verdik....
Zümər Suresi, 27. Ayet:
Andolsun ki biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali verdik....
Zümər Suresi, 27. Ayet:
Andolsun ki şu Kurân'da insanlar için her türlü misali kullandık. . . Belki tezekkür ederler (unutmuş oldukları hakikatlerini hatırlayıp) üzerinde derin düşünürler diye!...
Zümər Suresi, 27. Ayet:
Biz bu Kuran'da insanlara her turlu misali, belki ogut alirlar diye, and olsun ki verdik....
Zümər Suresi, 27. Ayet:
And olsun ki, biz bu Kur'ân'da her misali getirdik; ola ki düşünürler de öğüt alırlar....
Zümər Suresi, 27. Ayet:
Biz bu Kuran'da insanlara her türlü misali, belki öğüt alırlar diye, and olsun ki verdik....
Zümər Suresi, 27. Ayet:
Andolsun ki biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali verdik....
Zümər Suresi, 27. Ayet:
Andolsun biz, bu Kur'an'da insanlara, öğüt alsınlar diye her türlü misali verdik....
Zümər Suresi, 27. Ayet:
Andolsun ki; Biz, bu Kur'an'da insanlara her çeşit misali verdik. Belki öğüt alırlar....
Zümər Suresi, 27. Ayet:
Biz bu Kur’an’da, insanlar için, düşünsünler diye her türlü misali verdik....
Zümər Suresi, 27. Ayet:
İyice düşünüp öğüt alsınlar diye, Biz bu Kur'ân'da insanlara her türlü misali vermişizdir....
Zuxruf Suresi, 8. Ayet:
Onun için Biz onlardan daha sert pençelileri helak ettik. (Kur'an'da) öncekilerin misali geçti....
Zuxruf Suresi, 8. Ayet:
Hâlbuki onlardan (o sana inanmayanlardan) kuvvetçe daha çetin olanları helâk etmişizdir; nitekim öncekilerin misâli (Kur’ân’da) geçmiştir....
Zuxruf Suresi, 8. Ayet:
Biz, bunlardan daha güçlü olanları helak ettik. Öncekilerin misali geçti....
Duxan Suresi, 45. Ayet:
(45-46) Pota misali, kaynar su gibi karınlarında kaynar....
Duxan Suresi, 45. Ayet:
Erimiş maden misali, karınlarda kaynar....
Duxan Suresi, 46. Ayet:
(45-46) Pota misali, kaynar su gibi karınlarında kaynar....
Məhəmməd Suresi, 15. Ayet:
1.
meselu
: misâli, örneği, durumu
2.
el cenneti
: cennet
3.
elletî
: o ki
4.
vuide
: vaadedildi
Məhəmməd Suresi, 15. Ayet:
Allah’a sığınanlara, emirlerine yapışanlara, günahlardan arınıp, azaptan korunanlara, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan mü’minlere va’dedilen cennetin benzeri, içinde tadı, rengi, kokusu bozulmayan temiz su ırmaklarının, tadı değişmeyen süt ırmaklarının, içenler için lezzetine doyum olmayan üzüm suyu ırmaklarının ve süzme bal ırmaklarının bulunduğu cennet misâlidir. Orada, onlar için bütün mey...
Məhəmməd Suresi, 15. Ayet:
Takva sahiplerine va'dedilen cennetin misali (şudur): İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır. Hiç (böyle mükafaatlanan bir kişi), ateşin içinde ebedi olarak kalan ve bağırsaklarını 'parça parça koparan' kaynar sudan içirilen kimseler gibi olur mu?...
Məhəmməd Suresi, 15. Ayet:
Allah'tan korkup fenalıklardan sakınanlara söz verilen Cennetin misâli şöyledir: Orada bozulmayan su ırmakları, tadı değişmiyen sütten ırmaklar; içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar, iyice süzülmüş baldan ırmaklar vardır. Ve onlar için orada her çeşit meyevlerden ye bir de Rabbından bağışlanma vardır. Bu (bahtiyarlığa lâyık görülenler), ateşte devamlı kalıcı olup kaynar sudan içirilerek barsaklan parça parça olan kimseler gibi midir?...
Məhəmməd Suresi, 15. Ayet:
Takva sahiplerine vaadedilen cennetin misali (şudur): İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve rablerinden bir mağfiret vardır. Hiç (böyle mükafaatlanan bir kişi), ateşin içinde ebedi olarak kalan ve bağırsaklarını 'parça parça koparan' kaynar sudan içirilen kimseler gibi olur mu?...
Məhəmməd Suresi, 15. Ayet:
Takvâ sâhiblerine va'd edilen Cennetin misâli şöyledir: Orada (zamanla hiçbir vasfı)bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şarabdan ırmaklar ve sâfî baldan ırmaklar vardır. Onlar için orada meyvelerin her çeşidi ve Rablerinden bir mağfiret vardır. (Bu ni'metler içinde bulunanların hâli,) o ateşte ebedî olarak kalan ve(pek) kaynar bir su içirilen kimseler gibi midir ki (o su) bağırsaklarını parça parça etmiştir....
Məhəmməd Suresi, 15. Ayet:
Muttakilere vaadolunan cennetin misali: İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere zevk veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır. Orada meyvelerin her çeşidi onlarındır. Ve Rabblarından mağfiret de vardır. Hiç bu; ateşte temelli kalan ve bağırsaklarını parça parça edecek kaynar su içirilen kimseler gibi midir?...
Məhəmməd Suresi, 15. Ayet:
Takva sahiplerine va'dedilen cennetin misali (şudur): İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orada onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret de vardır. Hiç (böyle mükâfatlanan bir kişi), ateşin içinde ebedi olarak kalan ve bağırsaklarını 'parça parça koparan' kaynar sudan içirilen kimseler gibi olur mu?...
Məhəmməd Suresi, 16. Ayet:
Onlardan kimi de (gelip) seni dinler. . . Nihayet senin yanından çıktıklarında kendilerine ilim verilmiş olanlara dediler ki: "Az önce ne dedi?" (Anlatılan, taşa yağmış yağmur misali akıp gitti. A. H. ). . . İşte bunlar Allâh'ın kalplerini tab'ettiği (şuurlarını örttüğü - bilinçlerini kilitlediği); sonu boş arzu ve heveslerine tâbi olmuş kimselerdir....
Məhəmməd Suresi, 20. Ayet:
İman edenler: «Bir sure indirilseydi?» diyorlar. Ancak kesin hükümlü bir sure indirilip onda savaş anılınca kalplerinde bir hastalık bulunanların tıpkı ölüm baygınlığında olan kimsenin bakışı misali sana baktıklarını görürsün. O da onlara pek yakındır....
Qəmər Suresi, 7. Ayet:
Gözleri dehşetten önlerine eğik hâlde, sanki yayılan çekirge sürüsü misali, cedeslerinden (kozalarından) çıkıyorlar....
Qəmər Suresi, 7. Ayet:
Onlar da gözleri korkudan önlerine eğik bir halde kabirlerinden çıkarlar; tıpkı etrafa yayılan çekirge misâli....
Rəhman Suresi, 37. Ayet:
(Ölüm esnasında) semâ (benlik bilinci) parçalanarak yanık yağ rengi alıp, gül misali (hakikat müşahede edildiğinde)!...
Vaqiə Suresi, 15. Ayet:
Mücevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler. (Buradan başlayan cennet tanımlayıcı âyetleri okurken; Ra'd: 35 ve Muhammed: 15. âyetlerde vurgulanan "Meselül cennetilletiy = cennettekilerin MİSALİ - TEMSİLİ" şöyle şöyledir, diye başlayan uyarı göz ardı edilmemelidir. Anlatılanlar temsil yolludur. A. H. )...
Vaqiə Suresi, 23. Ayet:
Saklı (sedefte büyümüş) incilerin misali gibi (Esmâ hakikatinden oluşmuş ve o özelliklerin açığa çıkışı olan insan şuurundan var olmuş Allâh yaratısı bedenler)....
Vaqiə Suresi, 23. Ayet:
Gün yüzü görmemiş saklı inciler misalidirler....
Vaqiə Suresi, 23. Ayet:
Sedefinde saklı inciller misâli.....
Vaqiə Suresi, 23. Ayet:
Saklı inci misali....
Vaqiə Suresi, 23. Ayet:
Titizlikle korunan inciler misali;...
Hədid Suresi, 20. Ayet:
1.
i'lemû
: biliniz
2.
ennemâ
: sadece
3.
el hayâtu
: hayat
4.
ed dunyâ
: dünya
Hədid Suresi, 20. Ayet:
Bilin ki (âhiret kazancına yer vermeyen) dünyâ hayâtı ancak bir oyundur, bir eğlencedir, bir süsdür, aranızda bir öğünüşdür. Mallarda ve evlâdlarda bir çoğalışdır. (Bunun) misâli, bitirdiği nebat ekicilerin hoşuna giden bir yağmur gibidir. (Fakat) sonra o (nebat) kurur da sen (onu) sapsarı bir haale getirilmiş görürsün. Sonra da o, bir çörçöp olur. Âhiretde çetin azâb vardır, Allahdan mağfiret ve rızaa vardır. Dünyâ hayâtı (ndan fâidelenmek) bir aldanış fâidesinden başka (bir şey) değildir. ...
Hədid Suresi, 20. Ayet:
Bilin ki, dünya hayâtı ancak bir oyundur, bir eğlencedir, bir süstür, aranızda bir övünmedir, mallar ve evlâd husûsunda bir çokluk yarışından ibârettir. Bir yağmurun misâli gibidir ki, (bitirdiği) bitkisi, ekincilerin hoşuna gider; sonra kurur da onu sararmış görürsün; sonra da kuru bir çöp olur. Âhirette ise (kâfirler için) şiddetli bir azab ve (mü’minler için) Allah’dan bir mağfiret ve bir rıdvan (O’nun rızâsı) vardır. Dünya hayâtı ise, aldatıcı bir menfaatten başka bir şey değildir!...
Hədid Suresi, 20. Ayet:
Biliniz ki, dünya hayatı şüphe yok, ancak bir oyundur ve bir eğlencedir ve bir süstür ve aranızda bir övünmedir ve mallarda ve evlatça bir çoğalıştır. Bir yağmur misali gibi ki, onun bitirdiği ot, ekincilerin hoşuna gider, sonra kurur. Artık onu sararmış görürsün sonra da kırık bir çöp olur. Ve ahirette şiddetli bir azap vardır ve Allah'tan bir mağfiret ve bir rıza vardır. Dünya hayatı ise ancak bir aldanıştan başka değildir....
Hədid Suresi, 20. Ayet:
Bilin ki, şu iğreti dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden, bir süsten, aranızda bir övünmeden, mallarda ve evlatlarda çoğalma yarışından başka şey değildir. Bir yağmur misali ki, çıkardığı bitkiler çiftçilerin hoşuna gider. Ama biraz sonra o ot kurur, sapsarı kesildiğini görürsün. Nihayet bir ot ufantısı haline gelir. Âhirette şiddetli bir azap var, Allah'tan bir af ve hoşnutluk da var. Dünya hayatı bir aldanış/gurur aracından başka şey değildir....
Həşr Suresi, 15. Ayet:
(Bu Yahudilerin misali) kendilerinden yakın (zaman) önce (Bedir'de) işlerinin vebalini tatmış ve kendileri için (sonsuz gelecekte) feci bir azap olan kimselerin meseli gibidir....
Həşr Suresi, 15. Ayet:
(Onların misâli;) kendilerinden az önce, yaptıklarının vebâlini tatmış olanların(Bedir’de öldürülenlerin) hâli gibidir! Ve onlar için (âhirette de pek) elemli bir azab vardır....
Həşr Suresi, 16. Ayet:
(Bunların) misâli, hani insana ; «İnkâr et» diyen ve insan inkâr edince de, «doğrusu ben senden beriyim, uzağım ; ben elbette âlemlerin Rabbından korkarım» diyen Şeytan'a benzer....
Həşr Suresi, 16. Ayet:
(Onların misâli;) şeytanın hâli gibidir ki, hani insana: 'İnkâr et!' demişti. Artık(insan) inkâr edince de: 'Doğrusu ben, senden uzağım; çünki ben âlemlerin Rabbi olan Allah’(ın azâbın)dan korkarım!' demişti....
Cümə Suresi, 5. Ayet:
Kendilerine Tevrat yükletilip sonra onu taşıyamayanların misali, büyük kitaplar taşıyan eşeğin misali gibidir! Allâh'ın işaretlerini yalanlayan toplumun durumu ne kötüdür! Allâh zâlimler topluluğunu hakikate erdirmez....
Cümə Suresi, 5. Ayet:
Kendilerine (okuyup amel etmeleri, kalb ve kafalarında taşımaları için) yükletilen Tevrat'ı sonradan (onunla amel etmeyip) taşımayanların misâli, kitap taşıyan eşeğin misâline benzer. Allah'ın âyetlerini yalanlayan milletin misâli ne fena I. Allah, zâlim milleti doğru yola çıkarmaz ....
Cümə Suresi, 5. Ayet:
(Kendilerine) Tevrât yükletilip de sonra onu taşımayan (içindeki hükümlerle amel etmeyen) kimselerin misâli, (sırtında) kitablar taşıyan eşeğin misâli gibidir! Allah’ın âyetlerini yalanlayan kavmin misâli, ne kötüdür! Hâlbuki Allah, o zâlimler topluluğunu (küfürlerindekiısrarları yüzünden) hidâyete erdirmez....
Cümə Suresi, 5. Ayet:
Kendilerine Tevrat yükletildiği halde onu taşıyamayanların misali; koca koca kitablar taşıyan eşeğin misalidir. Allah'ın ayetlerini yalanlamış olan kavmin durumu ne de kötüdür. Ve Allah; zalimler güruhunu hidayete erdirmez....
Nuh Suresi, 12. Ayet:
Sizi, mallar ve oğullarla destekleyip güçlendirir. Size Cennet misâli bahçeler verir ve ırmaklar akıtır....
İnsan Suresi, 21. Ayet:
Üzerlerinde ince - lâtif ipekten ve kalın ipekten elbiseler vardır. . . Gümüş bileziklerle süslenmişlerdir. . . Rableri onlara şarab'en tahura (temiz şarap) içirmiştir. (Tüm bu cennet tanımlamaları, Ra'd: 35 ve Muhammed: 15'teki açıklamalarla vurgulandığı üzere; "meselül cennetilletiy" yani cennetin temsil - benzetme yollu misali anlatımıdır. Bu gerçeklik unutulmaya. A. H. )...
Mürsəlat Suresi, 1. Ayet:
Ardarda gönderilen rüzgârlara, (rüzgârlar misâli Allah yolunda peşpeşe akıp giden akıncılara, ardarda inen Allah sözlerine),...
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
'Bizim ilâhlarımız mı daha hayırlı, yoksa o mu?' diyorlar. Bu misâli, hak yoldan uzaklaşırken kazandıkları mücadele metodunu sana karşı kullanmak için ortaya attılar. Aslında onlar, bâtılın savunuculuğunu yapan azılı, hasım bir toplumdur....
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
Ve dediler ki: Bizim tanrılarımız mı hayırlıdır, yoksa O mu hayırlıdır? Bu misâli sırf bir tartışma ve sürtüşme konusu olsun diye sana getirdiler. Zaten onlar yaygaracı, tar-tışıcı bir millettir....
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
Onlar dediler ki: «Bizim ilâhlarımız mı daha hayırlıdır, yoksa İsâ mı?» Bu misâli sırf seninle tartışmak için ortaya attılar. Doğrusu onlar çok kavgacı bir topluluktur....
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
Ve 'Bizim ilâhlarımız mı daha hayırlı, yoksa o mu?' dediler. Bunu (bu misâli) sana ancak tartışmak için getirdiler. Hayır! Onlar, bir düşmanlar topluluğudur....
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
"Bizim ilâhlarımız mı iyidir, yoksa o mu?" dediler. Sırf seninle tartışmak için bu misâli getirdiler. Hayır! Doğrusu onlar kavgacı bir topluluktur....
Zuxruf Suresi, 58. Ayet:
Dediler ki: 'Bizim tanrılarımız mı daha üstün, yoksa o mu?' Bu misali seninle tartışmak için verdiler. Zaten onlar kavgacı bir topluluktur....
Kəhf Suresi, 45. Ayet:
Ve sen, onlara basit dünya hayatının misalini ver: O basit dünya hayatı, gökten indirdiğimiz bir su gibidir ki, bu su sebebiyle yeryüzünün bitkileri birbirine karışmış, sonra da rüzgârın savurup durduğu bir çöp kırıntısı oluvermiştir. Ve Allah, her şeye gücünü kabul ettirendir. ...
Rum Suresi, 58. Ayet:
Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlara her türlü misali verdik. Andolsun, eğer sen onlara bir âyet getirsen, inkâr edenler mutlaka, “Siz ancak asılsız şeyler uyduranlarsınız” derler....
Rum Suresi, 58. Ayet:
And olsun ki bu Kuran'da insanlar icin her turlu misali vermisizdir. Bununla beraber, eger sen onlara bir mucize getirmis olsan, inkar edenler: «Siz ancak batil seyler ortaya atanlarsiniz» derler....
Rum Suresi, 58. Ayet:
And olsun ki bu Kuran'da insanlar için her türlü misali vermişizdir. Bununla beraber, eğer sen onlara bir mucize getirmiş olsan, inkar edenler: 'Siz ancak batıl şeyler ortaya atanlarsınız' derler....
Rum Suresi, 58. Ayet:
Andolsun ki; bu Kur'an'da insanlar için her türlü misali irad etmişizdir. Bununla beraber sen, onlara herhangi bir ayet getirmiş olsan küfredenler: Siz ancak batıl şeyler ortaya atanlarsınız, derler....
Rum Suresi, 58. Ayet:
Andolsun ki biz bu Kur'an'da insanlar için her türlü misali getirdik. Şayet sen onlara bir âyet (mucize) getirsen, kâfir olanlar: “Siz ancak bâtıl şeyler ortaya atmaktasınız. ” derler....
Rum Suresi, 58. Ayet:
Andolsun biz bu Kur'ân'da insanlara her çeşit misali getirip anlattık. Onlara bir âyet getirdiğin zaman inkâr edenler: "Siz (geleneklerimizi) iptal edenlerden başka bir şey değilsiniz." derler....
Rum Suresi, 58. Ayet:
Doğrusu Biz bu Kur'ân'da insanlara her türlü misali vermiş bulunuyoruz. Fakat sen onlara bir âyet getirdiğinde, inkâr edenler, 'Siz ancak bâtıl şeyler uydurup duruyorsunuz' derler....
Ali-İmran Suresi, 117. Ayet:
Onların (kafirlərin) bu dünya həyatında (göstəriş və öyünmək üçün) infaq etdikləri şeylərin
misalı
özlərinə zülm edən (Allahın əmrlərinə və yasaqlarına itaət etməyərək, davamlı dərəcə itirən) bir qövmün ‘dondurucu soyuq bir küləyin məhv etdiyi’ əkininin
misalı
kimidir. Allah onlara zülm etmədi, lakin onlar özləri özlərinə zülm edirlər....
İbrahim Suresi, 26. Ayet:
Xəbis (pis, çirkin) sözün
misalı
yerin üstündən kökü qopardılmış dayaqsız xəbis (pis) ağac kimidir....
Bəqərə Suresi, 26. Ayet:
Şübhəsiz, Allah hər hansı bir
misalı
çəkməkdən - ağcaqanad olsun, ondan böyüyü, ya balacası- utanmaz. İman gətirənlər (fikirləşərək məqsədi dərk etməklə və ya mütləq itaət və tabeçilik vasitəsi ilə) bilirlər ki, bu onların Rəbbi tərəfindən olan bir həqiqətdir. Kafirlər isə deyərlər: «Görəsən Allahın bu məsəldən məqsədi nədir?!» (Bəli, Allah) onunla (bir həqiqəti bəyan etməklə) çoxlarını azdırır (onların ixtiyari azğınlığa düşmələrinə səbəb olur) və çoxlarını onunla hidayət edir. (Allah) onunla a...
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda xərcləyənlərin (bu xərclərinin)
misalı
yeddi sünbül cücərdən və sünbüllərinin hər birində yüz (ədəd) dən olan toxum kimidir. (Deməli Allah yolunda sərf edilən hər bir şeyin yeddi yüz qat mükafatı vardır.) Allah istədiyi (və hikmətinin tələb etdiyi) şəxs üçün neçə qat artırır. Allah geniş (vücud, qüdrət və rəhmət sahibi) və biləndir....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Küləkləri rəhmətindən (yağışdan) qabaq müjdəçi olaraq göndərən Odur. Belə ki, (külək) ağır yüklü buludları götürdüyü zaman, Biz onu ölü məmləkətə tərəf qovuruq. Beləliklə, onun vasitəsilə suyu (yağış, qar və dolu şəklində) nazil edir, bu yolla (torpaqdan) hər növ meyvə və toxum çıxarırıq. (Qiyamət günü) ölüləri də belə çıxaracağıq. (Bu
misalı
çəkdik ki,) bəlkə öyüd-nəsihət aldınız....
Zuxruf Suresi, 8. Ayet:
Biz onlardan daha çətinlərini də həlak etdik. Əvvəlkilərin
misalı
keçdi!...
Kəhf Suresi, 33. Ayet:
Onlara iki nəfərin
misalı
nı çək; Biz onlardan biri üçün iki üzüm bağı düzəltdik və bunları xurma ağacları ilə əhatə etdik, aralarında isə əkin saldıq....
Kəhf Suresi, 45. Ayet:
Sən onlara [insanlara] bu dünya həyatının
misalı
nı çək. O, Bizim səmadan endirdiyimiz suya bənzəyir. Yerin bitkiləri onunla qarışaraq (bitər), sonra isə küləklərin apardığı quru ota çevrilər. Həqiqətən, Allah hər şeyə qadirdir....
Yasin Suresi, 13. Ayet:
Sən onlara o kənd əhlinin
misalı
nı çək; o zaman onlara elçilər gəlmişdi....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda xərcləyən/başda yaxınları olmaqla başqalarının ehtiyaclarını təmin edən kəslərin
misalı
yeddi sünbül verən və hər sünbülündə yüz ədəd dən olan toxum kimidir. Allah dilədiyinə qat-qat artırar. Və Allah, elmi və rəhməti geniş və sərhədsiz olandır, çox yaxşı biləndir....
Yunus Suresi, 24. Ayet:
Dünya həyatının
misalı
, Bizim göydən endirdiyimiz su kimidir. Göydən endirdiyimiz su ilə insanların və heyvanların yediyi bitkilər bir-birinə qarışmışdır. Sonunda, yer üzü zinət əşyalarını taxıb bəzəndiyi, sahibləri də özlərinin buna müqtədir olduqlarına inandıqları bir vaxtda, bəzən gecə bəzən də gündüz vaxtı, ona əmrimiz gəlib çatmışdır və qəflətən, sanki dünən orada heç bir şənlik yox imiş kimi, onu, kökündən biçmişdir. Biz, ayələrimizi, düşünən bir qövm üçün belə ətraflı izah edirik....
Hud Suresi, 24. Ayet:
Bu iki qrupun
misalı
, kor və kar ilə görən və eşidən kimidir. Bunlar misal olaraq heç bir-birinə tay ola bilərmi? Hələ də düşünməyəcəksiniz/öyüd qəbul etməyəcəksiniz?...
İbrahim Suresi, 26. Ayet:
Pis bir sözün
misalı
isə yerdən qoparılmış, sabit qalmaq imkanı olmayan pis bir ağaca bənzəyər....
Kəhf Suresi, 45. Ayet:
Və sən, onlara bəsit dünya həyatının
misalı
nı ver: O bəsit dünya həyatı göydən endirdiyimiz bir su kimidir ki, bu su səbəbiylə yer üzünün bitkiləri bir-birinə qarışmış, sonra da küləyin sovurduğu bir çöp qırıntısına dönmüşdür. Və Allah, hər şeyə gücünü qəbul etdirəndir....
Kəhf Suresi, 54. Ayet:
Və şübhəsiz, Biz, bu Qur'anda insanlar üçün hər
misalı
ətraflı izah etdik. İnsan isə, mübahisə etməsi hər şeydən daha çox olandır....
Nur Suresi, 35. Ayet:
Allah, göyləri və yer üzünü; kainatı işıqlandıran tək Zatdır, başqasının işıqlandırması mümkün deyil. Onun nurunun; Quranın
misalı
, içində çıraq olan bir çıraqdan kimidir; o çıraq bir şüşənin içindədir; o şüşə, sanki inciyə bənzər bir ulduz kimidir ki, nə şərqə, nə də qərbdə olan [dünyanın hər yerində olan] bərəkətli bir zeytun ağacındandır. -O ağacın yağı, az qala ona od toxunmasa belə, işıq saçır.- Nur üstündə nurdur. Allah, diləyən kimsəni nuruna yönəldər. Allah insanlar üçün misallar çəkir v...
Məhəmməd Suresi, 15. Ayet:
Atəşdə əbədi qalacaq olan və qaynar su içirilip bağırsaqları parça-parça olan kəslər kimidirmi? Allahın mühafizəsi altına daxil olan kəslərə vəd edilən cənnətin
misalı
[belədir]: "Orada dəyişməyən [xarab olmayan] təmiz sudan çaylar, dadı dəyişməyən süddən çaylar, içənlərə ləzzət verən şərabdan çaylar və süzülmüş baldan çaylar var. Onlar üçün cənnətdə hər növ meyvə və Rəbbi tərəfindən bağışlanma var....
Fəth Suresi, 29. Ayet:
Məhəmməd, Allahın elçisidir/Allahın elçisi Məhəmməd və onunla birlikdə olan kəslər -Allahın, özləriylə kafirləri qəzəbləndirsin deyə onlara [Allahın məbud və rəbb olduğunu bilə-bilə inkar edən kəslərə] qarşı sərt, öz aralarında mərhəmətlidirlər. Sən onları, Allahın lütfünü və bir razılıq diləyərək Allahın birliyini öyrədən, boyun əyib tabeçilik göstərən [halda] görərsən. Onların Allaha itaətinin nişanları bütün varlıqlarında/hər yerində görünür. Bu, onların Tövratdakı
misalı
dır. Onların İncildək...
Hədid Suresi, 20. Ayet:
Bilin ki, fani dünya həyatı, ancaq bir oyun, cazibədar bir əyləncə, bir bəzək, öz aranızda öyünmək, mal və övladları çoxaltmaq yarışıdır. -Elə bir yağış misali kimi ki, onun yetişdirdiyi bitki əkinçilərin xoşuna gəlir, sonra quruyar, bir də baxarsan ki, sapsarı olub, sonra da çör-çöpə dönüb.- Axirətdə isə şiddətli bir əzab; Allahdan bir bağışlama və bir razılıq gözləyir. Dünyadakı müvəqqəti həyat aldatma malından, [aldatma] vəsaitindən başqa bir şey deyil....
Həşr Suresi, 15. Ayet:
halbuki onların qəlbləri, eynilə, insana "Küfr işlə [Allahın məbud və rəbb olduğunu bilə-bilə inkar et" deyib, [insan] küfr işlədikdə [Allahın məbud və rəbb olduğunu bilə-bilə inkar etdikdə] isə "Həqiqətən mən, səndən uzağam; şübhəsiz mən aləmlərin Rəbbi olan Allahdan qorxuram" deyən o şeytanın
misalı
nda olduğu kimi dağınıqdır....
Cümə Suresi, 5. Ayet:
Tövrat üstlərinə yükləndikdən [çiyinlərinə qoyulduqdan] sonra onu daşımayan kəslərin halı [
misalı
], kitablar daşıyan eşşəyin halı kimidir. Allahın ayələrini təkzib edən qövmün məsəli necə də pisdir! Və Allah, şirk qoşaraq səhv; öz zərərinə olan əməli işləyənlər qövmünə doğru yolu göstərməz....