Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 128. Ayet:
«Ya Rabbenâ! Bir de bizleri Sana iki
muhli
s müslüman kıl ve zürriyetimden de senin için bir müslüman ümmet (vücuda getir). Ve bizlere haccın usulünü göster, tevbelerimizi de kabul buyur. Şüphe yok ki Sen tevvâbsın, rahîmsin» diye de duada bulunuyordu....
Bəqərə Suresi, 139. Ayet:
Kul e tuhâccûnenâ fîllâhi ve huve rabbunâ ve rabbukum, ve lenâ â’mâlunâ ve lekum a’mâlukum ve nahnu lehu
muhli
sûn(
muhli
sûne)....
Bəqərə Suresi, 139. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
e
: mı
3.
tuhâccûne-nâ
: bizimle mücâdele ediyorsunuz
4.
fî
: hakkında
Bəqərə Suresi, 139. Ayet:
De ki: “Allah hakkında bizimle mücâdele mi ediyorsunuz? Ve O, bizim de Rabbimizdir, sizin de Rabbinizdir. Ve, bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz de size aittir. Ve biz, ona
muhli
s olanlarız (dîni O'na hâlis kılanlarız).”...
Bəqərə Suresi, 139. Ayet:
De ki: "O bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbiniz iken, bizimle Allah hakkında (sözde kanıtlarla) tartışmalara mı giriyorsunuz? Bizim amellerimiz bizim, sizin de amelleriniz sizindir. Biz, O'na gönülden bağlanmış (
muhli
s) olanlarız."...
Bəqərə Suresi, 139. Ayet:
deki Allah hakkında bizimle mücadele mi edeceksiniz? Halbuki o bizim de Rabbimiz sizin de, ve bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz size, ancak biz ona muhlıslarız...
Bəqərə Suresi, 139. Ayet:
De ki: "Bizimle Tanrı hakkında mı tartışıyorsunuz? Oysa O bizim de rabbimiz, sizin de rabbinizdir. Bizim amellerimiz bizim, sizin amelleriniz sizindir. Biz O'na gönülden bağlanmış (
muhli
s) olanlarız"....
Bəqərə Suresi, 139. Ayet:
Allah hakkında bizimle tartışıyor musunuz? Halbuki O, bizimde Rabbımız, sizim de Rabbınızdır. Bizim amellerimiz bize, sizin amelleriniz size aittir. Biz O'na
muhli
s kullarız, de....
Bəqərə Suresi, 139. Ayet:
(Ey Resûlüm!) De ki: «Allah hakkında bizimle mücadele mi ediyorsunuz? Halbuki O, bizim de Rabbimizdir, sizin de Rabbinizdir. Ve bizim amellerimiz bize aittir, sizin amelleriniz de size aittir. Ve bizler ancak O'na
muhli
s kullarız.»...
Bəqərə Suresi, 139. Ayet:
De ki: «O bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbiniz iken, bizimle Allah hakkında (sözde kanıtlarla) tartışmalara mı giriyorsunuz? Bizim amellerimiz bizim, sizin de amelleriniz sizindir. Biz, O'na gönülden bağlanmış (
muhli
s) olanlarız.»...
Ənam Suresi, 131. Ayet:
Zâlike en lem yekun rabbuke
muhli
kel kurâ bi zulmin ve ehluhâ gâfilûn(gâfilûne). ...
Ənam Suresi, 131. Ayet:
1.
zâlike
: işte bu
2.
en lem yekun
: olmaması
3.
rabbu-ke
: senin Rabbin
4.
muhli
ke
: helâk eden kişi, helâk edic...
Əraf Suresi, 29. Ayet:
Kul emere rabbî bil kıst(kısti) ve ekîmû vucûhekum inde kulli mescidin ved’ûhu
muhli
sîne lehud dîn(dîne), kemâ bedeekum teûdûn(teûdûne)....
Əraf Suresi, 29. Ayet:
1.
kul
: de
2.
emere
: emretti
3.
rabbî
: Rabbim
4.
bi el kıstı
: adaletle
Əraf Suresi, 29. Ayet:
De ki: «Rabbim adaleti emretdi. Her secde yerinde yüzlerinizi (kıbleye) doğrultun. Ona — dînde ancak kendine (bağlı, gösterişden bayağı emellerden uzak haalis ve)
muhli
s (insan) lar olarak — ibâdet edin. ilkin sizi yaratdığı gibi yine (Ona) döneceksiniz. ...
Əraf Suresi, 29. Ayet:
De ki: Rabbım, adaleti emretti. Her secde yerinde yüzlerinizi ona doğrultun. Ve dinde ancak kendisine
muhli
sler olarak yalvarın. İlk önce sizi yarattığı gibi, yine O'na döndürüleceksiniz....
Əraf Suresi, 29. Ayet:
De ki: «Benim Rabbim adâletle emretmiştir. Ve her secde yerinde yüzlerinizi doğru tutunuz ve O'na dinde
muhli
s kimseler olarak ibadette bulununuz. Sizi iptidaen yarattığı gibi, yine O'na döneceksinizdir.»...
Əraf Suresi, 164. Ayet:
Ve iz kâlet ummetun minhum lime teizûne kavmenillâhu
muhli
kuhum ev muazzibuhum azâben şedîdâ(şedîden), kâlû ma’zireten ilâ rabbikum ve leallehum yettekûn(yettekûne)....
Əraf Suresi, 164. Ayet:
1.
ve iz kâlet
: ve dediği zaman
2.
ummetun
: bir ümmet, topluluk
3.
min-hum
: onlardan
4.
lime
: niçin
...
Tövbə Suresi, 103. Ayet:
Onların mallarından sadaka al ki bununla kendilerini (günâhlarından) temizlemiş, bununla onları (n hasenatını) bereketlendirmiş, (kendilerini
muhli
sler mertebesine yükseltmiş) olasın. Onlara düâ et. Çünkü senin düân onlar için (onların yürekleri için medâr-ı) sükûnetdir. Allah (onların itiraflarını) hakkıyle işiden, (peşîmanlıklarını) çok iyi bilendir. ...
Yunus Suresi, 22. Ayet:
Huvellezî yuseyyirukum fîl berri vel bahr(bahri), hattâ izâ kuntum fîl fulk(fulki), ve cereyne bihim bi rîhin tayyibetin ve ferihû bihâ câethâ rîhun âsifun ve câehumul mevcu min kulli mekânin ve zannû ennehum uhîta bihim deavûllâhe
muhli
sîne lehud dîn(dîne), le in enceytenâ min hâzihî le nekûnenne mineş şâkirîn(şâkirîne). ...
Yunus Suresi, 22. Ayet:
1.
huve ellezî
: odur
2.
yuseyyiru-kum
: sizi gezdirir
3.
fî el berri
: karada
4.
ve el bahri
: ve denizde
Yunus Suresi, 22. Ayet:
Karada ve denizde sizi gezdiren O'dur. Öyle ki siz gemide bulunduğunuz zaman, onlar da güzel bir rüzgarla onu yüzdürürlerken ve (tam) bununla sevinmektelerken, ona çılgınca bir rüzgar gelip çatar ve her yandan dalgalar onları kuşatıverir; onlar artık bu (dalgalarla) gerçekten kuşatıldıklarını sanmışlarken, dinde O'na 'gönülden katıksız bağlılar (
muhli
sler)' olarak Allah'a dua etmeye başlarlar: "Andolsun eğer bundan bizi kurtaracak olursan, muhakkak sana şükredenlerden olacağız."...
Yunus Suresi, 22. Ayet:
Karada ve denizde sizi gezdiren O'dur. Öyle ki siz gemide bulunduğunuz zaman, onlar da güzel bir rüzgarla onu yüzdürürlerken ve (tam) bununla sevinmektelerken, ona çılgınca bir rüzgar gelip çatar ve her yandan dalgalar onları kuşatıverir; onlar artık bu (dalgalarla) gerçekten kuşatıldıklarını sanmışlarken, dinde O'na 'gönülden katıksız bağlılar (
muhli
sler)' olarak Tanrı'ya dua etmeye başlarlar: "Andolsun eğer bundan bizi kurtaracak olursan, muhakkak sana şükredenlerden olacağız."...
Yunus Suresi, 22. Ayet:
O, o (Hâlık-i Kerîmdir) ki, sizi karada ve denizde yürütür. Vaktâ ki gemilerde bulunursunuz, onlar da yolcular ile beraber latif bir rüzgâr ile akıp gider ve onunla ferahlanırlar. Derken onlara şiddetli esen bir rüzgâr gelir, ve onlara her taraftan dalgalar hücuma başlar ve kendilerinin bununla tamamen ihata edilmiş olduklarını zanneder, Allah Teâlâ'ya dinde
muhli
sler olarak duada bulunurlar, «Eğer bizi bundan kurtarır isen elbette biz şükredicilerden oluruz» derler....
Yunus Suresi, 22. Ayet:
Karada ve denizde sizi gezdiren O'dur. Öyleki siz gemide bulunduğunuz zaman, onlar da güzel bir rüzgârla onu yüzdürürlerken ve (tam) bununla sevinmektelerken, ona çılgınca bir rüzgâr gelip çatar ve her yandan dalgalar onları kuşatıverir; onlar artık bu (dalgalarla) gerçekten kuşatıldıklarını sanmışlarken, dinde O'na 'gönülden katıksız bağlılar (
muhli
sler) ' olarak Allah'a dua etmeye başlarlar: «Andolsun eğer bundan bizi kurtaracak olursan, muhakkak sana şükredenlerden olacağız.»...
Yusif Suresi, 24. Ayet:
1.
ve le kad
: andolsun
2.
hemmet
: arzuladı
3.
bi-hi
: onu
4.
ve hemme
: ve arzuladı
Yusif Suresi, 24. Ayet:
Ve andolsun ki; (kadın) onu arzuladı. Eğer Rabbinin delilini görmeseydi, o (Yusuf A.S) da onu arzulamıştı. İşte böylece onu kötülükten ve fuhuştan uzaklaştırırız. Muhakkak ki; o
muhli
s kullarımızdandır....
Yusif Suresi, 24. Ayet:
Andolsun kadın onu arzulamıştı, -eğer Rabbinin (zinayı yasaklayan) kesin kanıt (burhan)ını görmeseydi- o da (Yusuf da) onu arzulamıştı. Böylelikle biz ondan kötülüğü ve fuhşu geri çevirmek için (ona delil gönderdik). Çünkü o,
muhli
s kullarımızdandı....
Yusif Suresi, 24. Ayet:
Andolsun kadın onu arzulamıştı, eğer rabbinin (zinayı yasaklayan) kesin kanıt (burhan)ını görmeseydi. o da (Yusuf da) onu arzulamıştı. Böylelikle biz ondan kötülüğü ve fuhşu geri çevirmek için (ona delil gönderdik). Çünkü o,
muhli
s kullarımızdandı....
Yusif Suresi, 24. Ayet:
Andolsun kadın onu arzulamıştı, -eğer Rabbinin (zinayı yasaklayan) kesin kanıt (burhan)ını görmeseydi- o da onu arzulamıştı. Böylelikle biz ondan kötülüğü ve fuhşu geri çevirmek için (ona delil gönderdik). Çünkü o,
muhli
s kullarımızdandı....
İbrahim Suresi, 47. Ayet:
Fe lâ tahsebennallâhe
muhli
fe va’dihî rusuleh(rusulehu), innallâhe azîzun zuntikâm(zuntikâmin). ...
İbrahim Suresi, 47. Ayet:
1.
fe
: öyleyse
2.
lâ tahsebenne allâhe
: Allah'ı sakın sanma, zannetme
3.
muhli
fe
: sözünde hilâf bulunan, vaadini yerine getirmeyen
4.
Hicr Suresi, 40. Ayet:
1.
illâ
: ancak, hariç
2.
ıbâde-ke
: senin kulların
3.
min-hum
: onlardan
4.
el muhlasîne
:
muhli
s olanlar, ihlâs ...
Hicr Suresi, 40. Ayet:
Ancak onlardan
muhli
s olan kulların müstesna....
Hicr Suresi, 40. Ayet:
"Ancak onlardan
muhli
s olan kulların müstesna."...
Hicr Suresi, 40. Ayet:
"Ancak onlardan
muhli
s olan kulların müstesna."...
Hicr Suresi, 40. Ayet:
«Onlardan
muhli
sler olan kulların müstesna.»...
Hicr Suresi, 40. Ayet:
«Ancak onlardan
muhli
s olan kulların müstesna.»...
İsra Suresi, 58. Ayet:
Ve in min karyetin illâ nahnu
muhli
kûhâ kable yevmil kıyâmeti ev muazzibûhâ azâben şedîdâ(şedîden), kâne zâlike fîl kitâbi mestûrâ(mestûran)....
İsra Suresi, 58. Ayet:
1.
ve in
: ve ise, olursa
2.
min karyetin
: bir ülke, bir şehir
3.
illâ
: ancak, yalnız (öyle olur)
4.
nahnu
: biz...
Kəhf Suresi, 29. Ayet:
Ve kulil hakku min rabbikum fe men şâe fel yu'min ve men şâe fel yekfur innâ a'tednâ liz zâlimîne nâren ehâta bihim surâdikuhâ, ve in yestegîsû yugâsû bi mâin kel
muhli
yeşvîl vucûh(vucûhe), bi'seş şerab(şerabu) ve sâet murtefekâ(murtefekan)....
Kəhf Suresi, 29. Ayet:
1.
ve kulil hakku (ve kul el hakku)
: ve de ki hak
2.
min rabbi-kum
: Rabbinizdendir
3.
fe men şâe
: bundan sonra dileyen kimse
4.
Kəhf Suresi, 52. Ayet:
Ve o gün ki, diyecektir: «O bana şerikler zû'm ettiğinize nidâ ediniz.» Hemen onları çağıracaklardır, fakat kendilerine icabet etmiş olmayacaklardır. Ve aralarına bir mühlik vadi koymuşuzdur....
Məryəm Suresi, 51. Ayet:
1.
vezkur (ve uzkur)
: ve zikret
2.
fî el kitâbi
: kitapta
3.
mûsâ
: Musa
4.
inne-hu
: muhakkak o, çünkü o
Məryəm Suresi, 51. Ayet:
Kitap'ta Musa (A.S)'ı da zikret. Muhakkak ki O,
muhli
s ve Nebî (Peygamber) Resûl idi....
Məryəm Suresi, 51. Ayet:
Kitabda Musâyı da an, çünkü o bir
muhli
s idi ve bir Resul bir Peygamber idi...
Qəsəs Suresi, 59. Ayet:
Ve mâ kâne rabbuke
muhli
kel kurâ hattâ yeb’ase fî ummihâ resûlen yetlû aleyhim âyâtinâ, ve mâ kunnâ
muhli
kîl kurâ illâ ve ehluhâ zâlimûn(zâlimûne)....
Qəsəs Suresi, 59. Ayet:
1.
ve mâ kâne
: ve olmadı
2.
rabbu-ke
: senin Rabbin
3.
muhli
ke
: helâk edici, helâk eden
4.
el kurâ
: ülkeler, be...
Ənkəbut Suresi, 31. Ayet:
Ve lemmâ câet rusulunâ ibrâhîme bil buşrâ, kâlû innâ
muhli
kû ehli hâzihil karyeh(karyeti), inne ehlehâ kânû zâlimîn(zâlimîne)....
Ənkəbut Suresi, 31. Ayet:
1.
ve lemmâ
: ve olduğu zaman
2.
câet
: geldi
3.
rusûlu-nâ
: bizim resûllerimiz
4.
ibrâhîme
: İbrâhîm'e
...
Ənkəbut Suresi, 65. Ayet:
Fe izâ rakibû fîl fulki deavûllâhe
muhli
sîne lehud dîn(dîne), fe lemmâ neccâhum ilel berri izâ hum yuşrikûn(yuşrikûne). ...
Ənkəbut Suresi, 65. Ayet:
1.
fe izâ
: o zaman
2.
rakibû
: bindiler
3.
fî el fulki
: gemiye
4.
deavûllâhe (deavû allâhe)
: Allah'a dua ettile...
Ənkəbut Suresi, 65. Ayet:
Baksan a gemiye bindiklerinde dini Allaha halîs kılarak ona
muhli
sâne duâ ederler de derken kendilerini karaya çıkardı mı derhal şirke koyulurlar...
Ənkəbut Suresi, 65. Ayet:
(Baksan a) gemiye bindikleri zaman — dîn (i) yalınız Kendisine (ya'nî Allaha) tahsıys etmek suretiyle ve (haalis ve)
muhli
s (insan) lar olarak — Allâhı (nasıl) çağırırlar! Fakat biz onları selâmetle karaya çıkarınca da hemen Allaha eş katanlar onlardır. ...
Ənkəbut Suresi, 65. Ayet:
Vaktâ ki onlar gemiye binmiş olurlar, dini Allah'a tahsis etmek sûretiyle
muhli
sane duada bulunurlar. Vaktâ ki, onları selâmetle karaya çıkardı mı, o vakit hemen şirke düşerler....
Loğman Suresi, 32. Ayet:
Ve izâ gaşiyehum mevcun kez zuleli deavûllâhe
muhli
sîne lehud dîn(dîne), fe lemmâ neccâhum ilel berri fe minhum muktesıd(muktesidun), ve mâ yechadu bi âyâtinâ illâ kullu hattârin kefûr(kefûrin)....
Loğman Suresi, 32. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman
2.
gaşiye-hum
: onları sardı
3.
mevcun
: dalgalar
4.
ke
: gibi, sanki
Loğman Suresi, 32. Ayet:
Onları altında gölgeler yapan (dağlar) gibi dalga sardığı vakit dîn (i) yalınız Kendisine (Ya'nî Allaha) tahsıys etmek suretiyle (ve haalis ve)
muhli
s (insan) lar olarak Allahı çağırırlar. Sonra (Allah) onları selâmetle karaya çıkardığı zaman içlerinden bir kısmı orta yolu tutar. Âyetlerimizi gaddar, nankör olan (lar) ın her birinden başkası bilerek inkâr etmez. ...
Saffat Suresi, 40. Ayet:
1.
illâ
: hariç
2.
ibâdallâhi (ibâdi allâhi)
: Allah'ın kulları
3.
el muhlesîne
:
muhli
s olan, halis olan
...
Saffat Suresi, 40. Ayet:
Allah'ın
muhli
s (halis) kulları hariç....
Saffat Suresi, 40. Ayet:
Ancak
muhli
s olan kullar başka....
Saffat Suresi, 40. Ayet:
Ancak
muhli
s olan kullar başka....
Saffat Suresi, 40. Ayet:
Ancak
muhli
s olan kullar başka....
Saffat Suresi, 74. Ayet:
1.
illâ
: ancak, sadece
2.
ibâdallâhi (ibâde allâhi)
: Allah'ın kulları
3.
el muhlasîne
:
muhli
s olanlar
...
Saffat Suresi, 74. Ayet:
Ancak Allah'ın
muhli
s kulları hariç....
Saffat Suresi, 74. Ayet:
Ancak
muhli
s olan kullar başka....
Saffat Suresi, 74. Ayet:
Ancak
muhli
s olan kullar başka....
Saffat Suresi, 74. Ayet:
Ancak
muhli
s olan kullar başka....
Sad Suresi, 83. Ayet:
1.
illâ
: hariç
2.
ibâde-ke
: senin kulların
3.
min hum
: onlardan
4.
el muhlasîne
:
muhli
sler, ihlâs sahipleri
Sad Suresi, 83. Ayet:
Onlardan Senin
muhli
s kulların hariç....
Sad Suresi, 83. Ayet:
"Ancak onlardan,
muhli
s olan kulların hariç."...
Sad Suresi, 83. Ayet:
"Ancak onlardan,
muhli
s olan kulların hariç."...
Sad Suresi, 83. Ayet:
«Ancak onlardan,
muhli
s olan kulların hariç.»...
Zümər Suresi, 2. Ayet:
İnnâ enzelnâ ileykel kitâbe bil hakkı fa’budillâhe
muhli
san lehud dîn(dine)....
Zümər Suresi, 2. Ayet:
1.
innâ
: muhakkak biz
2.
enzelnâ
: biz indirdik
3.
ileyke
: sana
4.
el kitâbe
: kitap
<...
Zümər Suresi, 2. Ayet:
Muhakkak ki Biz, bu Kitab'ı sana hak ile indirdik. Öyleyse dîni O'na halis kılarak (
muhli
s olarak) Allah'a kul ol!...
Zümər Suresi, 11. Ayet:
Kul innî umirtu en a’budallâhe
muhli
san lehud dîn(dîne)....
Zümər Suresi, 11. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
innî
: muhakkak ki ben
3.
umirtu
: emrolundum
4.
en a'budallâhe (en a'bude allâhe)
: Allah'a...
Zümər Suresi, 11. Ayet:
De ki: «Şüphe yok ben emrolundum ki, Allah'a onun için dinde
muhli
s olarak ibadet edeyim.»...
Zümər Suresi, 14. Ayet:
Kulillâhe a’budu
muhli
san lehu dînî. ...
Zümər Suresi, 14. Ayet:
1.
kulillâhe (kuli allâhe)
: de ki Allah
2.
a'budu
: ben kul olurum
3.
muhli
san
:
muhli
s olarak, halis kılarak
4.
lehu
...
Zümər Suresi, 14. Ayet:
De ki: Ben, dinimde
muhli
s olarak Allah'a ibadet ederim....
Mömin Suresi, 14. Ayet:
Fed’ûllâhe
muhli
sîne lehud dîne ve lev kerihel kâfirûn(kâfirûne). ...
Mömin Suresi, 14. Ayet:
1.
fe
: böylece, artık
2.
ud'û allâhe
: Allah'a dua edin
3.
muhli
sîne
: has kılarak, özel olarak
4.
lehu
: ona
Mömin Suresi, 65. Ayet:
Huvel hayyu lâ ilâhe illâ huve fed’ûhu
muhli
sîne lehud dîn(dîne), el hamdu lillâhi rabbil âlemîn(âlemîne). ...
Mömin Suresi, 65. Ayet:
1.
huve
: o
2.
el hayyu
: hayy, diri, hayatta
3.
lâ ilâhe
: ilâh yoktur
4.
illâ huve
: ondan başka
Duxan Suresi, 45. Ayet:
Kel muhl(
muhli
), yaglî fîl butûn(butûni)....
Duxan Suresi, 45. Ayet:
1.
ke
: gibi
2.
el
muhli
: erimiş maden
3.
yaglî
: kaynar
4.
fî
: içinde
Məaric Suresi, 8. Ayet:
Yevme tekûnus semâu kel muhl(
muhli
)....
Məaric Suresi, 8. Ayet:
1.
yevme
: o gün
2.
tekûnu
: olacak
3.
es semâu
: sema, gökyüzü
4.
ke
: gibi
Beyyinə Suresi, 5. Ayet:
Ve mâ umirû illâ li ya’budûllâhe
muhli
sîne lehud dîne hunefâe ve yukîmûs salâte ve yu’tûz zekâte ve zâlike dînul kayyimeh(kayyimeti)....
Beyyinə Suresi, 5. Ayet:
1.
ve mâ umirû
: ve onlar emrolunmadılar
2.
illâ
: den başka
3.
li ya'budû allâhe
: Allah'a kul olmak
4.
muhli
sîne
Saffat Suresi, 128. Ayet:
1.
illâ
: ancak, başka, hariç
2.
ibâde allâhi
: Allah'ın kulları
3.
el muhlasîne
:
muhli
s olanlar
...
Saffat Suresi, 128. Ayet:
Allah'ın
muhli
s kulları hariç....
Saffat Suresi, 128. Ayet:
Ancak,
muhli
s olan kullar başka....
Saffat Suresi, 128. Ayet:
Ancak,
muhli
s olan kullar başka....
Saffat Suresi, 128. Ayet:
Ancak,
muhli
s olan kullar başka....
Saffat Suresi, 160. Ayet:
1.
illâ
: hariç
2.
ibâdallâhi (ibâde allâhi)
: Allah'ın kulları
3.
el muhlasîne
:
muhli
s olanlar
...
Saffat Suresi, 160. Ayet:
Allah'ın
muhli
s kulları hariç....
Saffat Suresi, 160. Ayet:
Ancak
muhli
s olan kullar başka....
Saffat Suresi, 160. Ayet:
Ancak
muhli
s olan kullar başka....
Saffat Suresi, 160. Ayet:
Ancak
muhli
s olan kullar başka....
Saffat Suresi, 169. Ayet:
1.
le
: elbette, mutlaka
2.
kunnâ
: biz olduk, olurduk
3.
ibâdallâhi (ibâde allâhi)
: Allah'ın kulları
4.
el muhlasîne
...
Saffat Suresi, 169. Ayet:
(O zaman) mutlaka biz, Allah'ın
muhli
s kullarından olurduk....
Saffat Suresi, 169. Ayet:
"Gerçekten bizler de, Allah'ın
muhli
s olan kullarından olurduk."...
Saffat Suresi, 169. Ayet:
"Gerçekten bizler de, Tanrı'nın
muhli
s olan kullarından olurduk."...
Saffat Suresi, 169. Ayet:
«Gerçekten bizler de, Allah'ın
muhli
s kullarından olurduk.»...