Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 44. Ayet:
E te’murûnen
nâse
bil birri ve tensevne enfusekum ve entum tetlûnel kitâb(kitâbe) e fe lâ ta’kılûn(ta’kılûne)....
Bəqərə Suresi, 44. Ayet:
1.
e
: mi
2.
te'murûne
: emrediyorsunuz
3.
en
nâse
: insanlar
4.
bi el birri
: birr'i, ebrar olmayı, maddî-manevî<...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
Vettebeû mâ tetlûş şeyâtînu alâ mulki suleymân(suleymâne) ve mâ kefere suleymânu ve lâkinneş şeyâtîne keferû yuallimûnen
nâse
s sihrâ, ve mâ unzile alel melekeyni bi bâbile hârûte ve mârût(mârûte), ve mâ yuallimâni min ehadin hattâ yekûlâ innemâ nahnu fitnetun fe lâ tekfur fe yeteallemûne minhumâ mâ yuferrikûne bihî beynel mer’i ve zevcih(zevcihî), ve mâ hum bi dârrîne bihî min ehadin illâ bi iznillâh(iznillâhi), ve yeteallemûne mâ yadurruhum ve lâ yenfeuhum ve lekad alimû le menişterâhu mâ lehu ...
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
1.
ve ittebeû
: ve tâbi oldular, uydular
2.
mâ tetlû
: okunan şey
3.
eş şeyâtînu
: şeytanlar
4.
alâ mulki
: mülkün...
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
İnne fî halkıs semâvâti vel ardı vahtilâfil leyli ven nehâri vel fulkilletî tecrî fîl bahri bimâ yenfeun
nâse
ve mâ enzelallâhu mines semâi min mâin fe ahyâ bihil arda ba’de mevtihâ ve besse fîhâ min kulli dâbbe(dâbbetin), ve tasrîfir riyâhı ves sehâbil musahhari beynes semâi vel ardı le âyâtin li kavmin ya’kılûn(ya’kılûne)....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
fî halkı
: yaratılışta
3.
es semâvâti
: semalar, gökler
4.
ve el ardı
: ve arz, yeryüzü
Bəqərə Suresi, 166. Ayet:
O zaman (görecekler ki) arkalarından uyulub gidilenler kendilerine uyanlardan hızla uzaklaşmışdır. (Hepsi) o azabı görmüşlerdir. Aralarındaki ipler (mü
nâse
betler) de parçalanıb kopmuşdur. ...
Bəqərə Suresi, 222. Ayet:
Sana kadınların ay (âdet) hallerini de soruyorlar. De ki: “- O, nefret edilen bir pisliktir. Bunun için hayız (âdet) zamanında kadınlarınızdan ayrılın (cinsî münasebette bulunmayın) ve temizlenene kadar onlara yanaşmayın. Tam olarak temizlendikleri zaman, Allahın size emrettiği (Meşrû ve mübah) yerden onlara gidin (münasebette bulunun). Şüphesiz ki Allah çok tevbe edenleri de sever, pisliklerden pâk olanları da sever....
Bəqərə Suresi, 222. Ayet:
Sana kadınların ay haalini de sorarlar. De ki: «O bir ezadır (pislikdir). Onun için hayız zamanında kadınlar (ınızla cinsî mü
nâse
bet) den ayrılın, temizlendikleri vakta kadar kendilerine yaklaşmayın. İyice temizlendiler mi o zaman Allahın size emretdiği yerden onlara gidin. Her halde Allah hem çok tevbe edenleri sever, hem çok temizlenenleri sever. ...
Bəqərə Suresi, 228. Ayet:
Geri dönülebilir talak ile boşanmış kadınlar, evlenmeyerek, üç hayız ve temizlenme süresi doluncaya kadar beklerler. Eğer bu süre içinde onlar Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara ve âhiret gününe gerçekten inanıyorlarsa, Allah’ın rahimlerinde yarattığını gizlemeleri kendilerine helâl ve meşrû değildir. Eğer kocaları barışmak, münasebetlerini düzeltmek, geliştirmek isterlerse, bu süre içinde yalnızca onlar boşadıkları kadınları geri almakta hak sahibidirler. Kadınların kocalarının üzeri...
Bəqərə Suresi, 235. Ayet:
Kocası ölen kadınları, iddetleri sona erdikten sonra nikâhlamaya niyyet ettiğiniz takdirde, daha iddet dolmadan onlara talip olduğunuzu işaret etmenizde (çaktırmanızda) veya böyle bir arzuyu gönüllerinizde saklamanızda size bir beis yoktur. Allah biliyor ki, siz onları muhakkak anacaksınız. Yalnız onlarla gizlice anlaşıp nikâh ve münasebet kurmayın. Ancak meşru olan işaret ve çıtlatma sözler söyliyebilirsiniz. Takdir edilen iddet sona ermedikçe nikâh akdine azmetmeyin. Bilin ki Allah, gerçekten ...
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
Fe hezemûhum bi iznillâhi, ve katele dâvudu câlûte ve âtâhullâhul mulke vel hikmete ve allemehu mimmâ yeşâu, ve lev lâ def’ullâhin
nâse
, bâ’dahum bi ba’din le fesedetil ardu ve lâkinnallâhe zû fadlin alel âlemîn(âlemîne)....
Bəqərə Suresi, 251. Ayet:
1.
fe
: böylece, sonra, nihayet
2.
hezemû-hum
: onları hezimete, yenilgiye uğrattılar
3.
bi izni allâhi
: Allah'ın izniyle
4.
v...
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
Lil fukarâillezîne uhsirû fî sebîlillâhi lâ yestatîûne darben fîl ardı, yahsebuhumul câhilu agniyâe minet teaffuf(teaffufi), ta’rifuhum bi sîmâhum, lâ yes’elûnen
nâse
ilhâfâ(ilhâfen), ve mâ tunfikû min hayrin fe innallâhe bihî alîm(alîmun)....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
1.
li el fukarâi
: fakirler için, fakirlere ait, fakirlerin
2.
ellezîne
: onlar
3.
uhsirû
: hasrettiler, adadılar
4.
fî sebîlil...
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
Kâle rabbic’al lî âyeh(âyeten), kâle âyetuke ellâ tukellimen
nâse
selâsete eyyâmin illâ remzâ(remzan), vezkur rabbeke kesîran ve sebbih bil aşiyyi vel ibkâr(ibkâri). ...
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
rabbi ic'al lî
: Rabbim benim için kıl,ver
3.
âyeten
: bir delil, alâmet, işaret
4.
kâle
: dedi<...
Ali-İmran Suresi, 46. Ayet:
Ve yukellimun
nâse
fîl mehdi ve kehlen ve mines sâlihîn(sâlihîne). ...
Ali-İmran Suresi, 46. Ayet:
1.
ve yukellimu en
nâse
: ve insanlarla konuşacak
2.
fî el mehdi
: beşikte
3.
ve kehlen
: ve yetişkinlik çağı
4.
ve min es sâli...
Ali-İmran Suresi, 173. Ayet:
Ellezîne kâle lehumun nâsu innen
nâse
kad cemeû lekum fahşevhum fe zâdehum îmânâ(îmânen), ve kâlû hasbunâllâhu ve ni’mel vekîl(vekîlu). ...
Ali-İmran Suresi, 173. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar, o kimseler ki
2.
kâle
: dedi
3.
lehum
: onlara, onlar için
4.
en nâsu
: insanlar
Ali-İmran Suresi, 200. Ayet:
Ey imân edenler, sabrederek mücadeleye devam edin, sebat ve kararlılık gösterin. Hazırlıklı ve uyanık olun, sabrederek mücadelede yarışı siz kazanın, gücünüzü, birliğinizi, devletinizi, topraklarınızı, ümmetin menfaatlerini korumak, îlây-ı kelimetullah (Allah’ın düzeninin hakim kılınması) ve tebliğe devam edebilmek için dinî, sosyal, siyasî, ekonomik müesseseler, savunma işbirlikleri kurun, öncü teşekküller, araştırma-geliştirme kurumları oluşturarak münasebetlerinizi ilerletin, ordular, özel sa...
Nisa Suresi, 3. Ayet:
Himayeniz altındaki yetim kızların, dulların, hakları ve menfaatleriyle ilgili konularda, adaleti yerine getirememe endişeniz varsa eğer, onları nikâhınıza almayın. Sosyal zaruretlerin gereği her biriniz, himayeniz altında olmayan, aranızda evlilik yasağı bulunmayan, evlilik çağına gelmiş, hoşunuza giden özelliklere sahip yetim kızlardan, hür, dul kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın, nikâhlandığınızı tescil ve ilan edin. Bu tür hallerde dahi evleneceğiniz hanımlar arasında adaleti sağlay...
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Meşrû şekilde sahip olduğunuz, üzerlerinde meşrû haklarınız ve otoriteniz ve kendileriyle düzgün insanî münasebetleriniz olan câriyeler müstesna, evli kadınlarla evlenmek de size haram kılındı. Bütün bunlar, Allah’ın size meşrûiyyet sınırlarını çizdiği yazılı hükümlerdir. Bunların dışındakilerle, evlilik bağıyla bağlanmanız, sırf cinsel arzularınızı tatmin için karşılıklı erlik-dişilik suyu boşaltma, gayrimeşru ilişki amacı taşımamanız kaydıyla, nakit ve aynî mallarınızla mehirlerini vererek evl...
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Bir de harp esiri olarak elinize geçen cariyeler dışında, evli kadınlarla evlenmeniz Allah yazısı olarak haramdır. Bunların dışındakileri ise, zinadan kaçınıp namuslu yaşamak üzere mallarınızla istemeniz size helal kılındı. O halde hangisiyle nikah ile münasebette bulundunuzsa mehirlerini kendilerine bir farz olarak verin. O mehri kesiştikten sonra aranızda bir değişiklik yapmak hususunda anlaşmanızda da size bir günah yoktur. Her zaman Allah hakkıyla bilen mutlak hüküm sahibidir....
Nisa Suresi, 25. Ayet:
İçinizden, hür mü’min kadınlarla, kişisel, malî, sosyal imkânlarının yetersizliği sebebiyle evlenemeyenler, meşrû şekilde sahip olduğunuz, üzerlerinde meşrû haklarınız ve otoriteniz ve kendileriyle düzgün insanî münasebetleriniz devam eden mü’min genç kızlarınız olan câriyelerle evlensin. Allah sizin imanınızı, şer’î hükümlere bağlılığınızı iyi bilir. Siz aynı insanlık ailesinin mensubu ve eşit olduğunuz için aranızda fark yoktur. Öyle ise, evlilik bağı ile bağlanmaları, sırf cinsel arzularını t...
Nisa Suresi, 35. Ayet:
Eğer karı-kocanın aralarının açılmasından korkarsanız, tesir altında kalmayan erkeğin ailesinden bir hakem, kadının ailesinden bir hakem gönderin. Bunlar iyi niyetle barıştırmak, münasebetlerini düzeltmek ve geliştirmek isterlerse Allah karı-kocanın arasını bulur, onları barıştırır, Allah her şeyi bilir, gizli-açık her şeyden haberdardır....
Nisa Suresi, 36. Ayet:
Allah’ı ilâh tanıyın, candan müslümanlar olarak Allah’a bağlanın, Allah’a kulluk ve ibadet edin, O’nun şeriatına bağlanın, O’na boyun eğin. İlâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın, gizli şirke düşmeyin. Anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, dullara, çevresi, çaresi olmayan yoksullara, yakınlığı olan müslüman komşulara, yabancı, gayrimüslim komşulara, yanında bulunan arkadaşlara (eşine, hizmetkârlara ve arkadaşlarına), yolda kalan muhtaç yolcuya, meşrû ş...
Nisa Suresi, 37. Ayet:
Ellezîne yebhalûne ve ye’murûnen
nâse
bil buhli ve yektumûne mâ âtâhumullâhu min fadlıhî. Ve a’tednâ lil kâfirîne azâben muhînâ(muhînen)....
Nisa Suresi, 37. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar
2.
yebhalûne
: cimrilik ederler
3.
ve ye'murûne
: ve emrederler
4.
en
nâse
: insanlar
Nisa Suresi, 43. Ayet:
Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın. Cünüb iken de yolcu olanlar müstesna gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta olur, veya yolculukta bulunursanız veyahut biriniz abdest bozmaktan gelince veya cinsî münasebette bulunup, su da bulamazsanız o zaman tertemiz bir toprak ile teyemmüm edin. Niyetle yüzlerinize ve ellerinize sürün. Şüphesiz ki Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır....
Nisa Suresi, 43. Ayet:
-Ey iman edenler, sarhoş iken ne dediğinizi bilinceye ve cünüp iken de -yolculukta olmanız hariç- gusledinceye kadar namaza yaklaşmayın. Eğer hasta veya yolculukta iseniz veya tuvaletten gelmişseniz yahut kadınlarınızla münasebette bulunmuş da su bulamamışsanız, temiz bir toprakla teyemmüm edin, yüzlerinize ve ellerinize hafifçe sürün. Şüphesiz Allah affeden ve bağışlayandır....
Nisa Suresi, 43. Ayet:
Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, cünüp iken-yolcu değilseniz-gusledinceye kadar namaza yaklaşmayın. Hasta veya yolcu olursanız, yahut abdest bozduktan veya kadınlarınızla münasebette bulunduktan sonra su bulamayacak olursanız, temiz bir toprakla teyemmüm ederek yüzünüzü ve ellerinizi meshedin. Şüphesiz Allah çok affedici, çok bağışlayıcıdır....
Nisa Suresi, 53. Ayet:
Em lehum nasîbun minel mulki fe izen lâ yu’tûnen
nâse
nakîrâ(nakîran)....
Nisa Suresi, 53. Ayet:
1.
em
: yoksa
2.
lehum
: onların var
3.
nasîbun
: nasip, hisse, pay
4.
min el mulki
: mülk, saltanat, hükümdarlık<...
Nisa Suresi, 54. Ayet:
Em yahsudûnen
nâse
alâ mâ âtâhumullâhu min fadlıhî, fe kad âteynâ âle ibrâhîmel kitâbe vel hikmete ve âteynâhum mulken azîmâ(azîmen)....
Nisa Suresi, 54. Ayet:
1.
em
: yoksa ...mı
2.
yahsudûne
: haset ediyorlar, çekemiyorlar
3.
en
nâse
: insanlar
4.
alâ
: ...'a
Nisa Suresi, 77. Ayet:
E lem tera ilâllezîne kîle lehum kuffû eydiyekum, ve ekîmus salâte ve âtûz zekât(zekâte), fe lemmâ kutibe aleyhimul kıtâlu izâ ferîkun minhum yahşevnen
nâse
ke haşyetillâhi ev eşedde haşyeh(haşyeten), ve kâlû rabbenâ lime ketebte aleynâl kıtâl(kıtâle), lev lâ ahhartenâ ilâ ecelin karîb(karîbin). Kul metâud dunyâ kalîl(kalîlun), vel âhıratu hayrun li menittekâ ve lâ tuzlemûne fetîlâ(fetîlen)....
Nisa Suresi, 77. Ayet:
1.
e
: mı?
2.
lem tera
: görmedin
3.
ilâ
: ...'i, ...'e
4.
ellezîne
: onlar, ... olanlar
...
Nisa Suresi, 117. Ayet:
İn yed’ûne min dûnihî illâ inâsâ(i
nâse
n), ve in yed’ûne illâ şeytânen merîdâ(merîden)....
Nisa Suresi, 117. Ayet:
1.
in ... (illa)
: ancak, sadece
2.
yed'ûne
: dua ederler, davet ederler, çağırırlar ( taparlar)
3.
min dûni-hî
: ondan başka
4.
<...
Nisa Suresi, 142. Ayet:
İnnel munâfikîne yuhâdiûnallahe ve huve hâdiuhum, ve izâ kâmû ilâs salâti kâmû kusâlâ yurâunen
nâse
ve lâ yezkurûnallâhe illâ kalîlâ(kalîlen)....
Nisa Suresi, 142. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
el munâfikîne
: münafıklar
3.
yuhâdiûne
: aldatırlar, hile yaparlar
4.
allahe
: Allah
Maidə Suresi, 6. Ayet:
-Ey İman edenler! Namaza kalktığınız zaman, yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi, başınızı mesh edip topuklara kadar ayaklarınızı yıkayınız. Eğer, cünüp iseniz, temizlenin, hasta veya yolculukta iseniz, veya biriniz tuvaletten gelmişseniz, yahut kadınlarınızla münasebette bulunmuş da su bulamamışsanız temiz bir toprakla teyemmüm edin, yüzlerinizi ve ellerinizi onunla meshedin. Allah, size zorluk çıkarmak istemez. Allah sizi arındırmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister. Umulur ki şükr...
Maidə Suresi, 6. Ayet:
Ey iman edenler! Namaza kalkmak istediğinizde yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi yıkayın. Başlarınızı meshedip topuklarınızla birlikte ayaklarınızı da yıkayın. Cünüp iseniz tastamam yıkanın (boy abdesti alın). Eğer hasta veya yolcu iseniz veya tuvaletten gelmişseniz, yahut kadınlarla münasebette bulunmuş olup da su bulamazsanız temiz toprağa teyemmüm edin, (mânen arınma niyeti ile) ondan yüzlerinize ve ellerinize meshedin. Allah size güçlük çıkarmak istemez, fakat şükredesiniz diye sizi ...
Maidə Suresi, 32. Ayet:
Min ecli zâlik(zâlike), ketebnâ alâ benî isrâîle ennehu men katele nefsen bi gayri nefsin ev fesâdin fîl ardı fe ke ennemâ katelen
nâse
cemîa(cemîan) ve men ahyâhâ fe ke ennemâ ahyen
nâse
cemîa(cemîan) ve lekad câethum rusulunâ bil beyyinâti summe inne kesîran minhum ba’de zâlike fîl ardı le musrifûn(musrifûne)....
Maidə Suresi, 32. Ayet:
1.
min ecli zâlike
: bundan dolayı
2.
ketebnâ
: yazdık
3.
alâ benî isrâîle
: İsrailoğulları'na
4.
ennehu men
: kim...
Maidə Suresi, 44. Ayet:
İnnâ enzelnet tevrâte fîhâ huden ve nûr(nûrun), yahkumu bihen nebiyyûnellezîne eslemû lillezîne hâdû ver rabbâniyyûne vel ahbâru bimestuhfizû min kitâbillâhi ve kânû aleyhi şuhedâe, fe lâ tahşevûn
nâse
vahşevni ve lâ teşterû bi âyâtî semenen kalîlâ(kalîlen) ve men lem yahkum bimâ enzelallâhu fe ulâike humul kâfirûn(kâfirûne)....
Maidə Suresi, 44. Ayet:
1.
innâ enzelnâ
: muhakkak ki biz indirdik
2.
et tevrâte
: Tevratı
3.
fî- hâ huden ve nûrun
: içinde hidayet ve nur vardır
4.
y...
Maidə Suresi, 110. Ayet:
İz kâlellâhu yâ îsebne meryemezkur ni’metî aleyke ve alâ vâlidetike iz eyyedtuke bi rûhil kudusi tukellimun
nâse
fîl mehdi ve kehl(kehlen), ve iz allemtukel kitâbe vel hikmete vet tevrâte vel incîl(incîle), ve iz tahluku minet tîni ke hey’etit tayri bi iznî fe tenfuhu fîhâ fe tekûnu tayran bi iznî ve tubriul ekmehe vel ebrasa bi iznî, ve iz tuhricul mevtâ bi iznî, ve iz kefeftu benî isrâîle anke iz ci’tehum bil beyyinâti fe kâlellezîne keferû minhum in hâzâ illâ sihrun mubîn(mubînun)....
Maidə Suresi, 110. Ayet:
1.
iz kâle
: demişti
2.
allâhu
: Allâh (cc.)
3.
yâ îsâ ibne meryeme
: ey Meryem oğlu İsâ (as.)
4.
uzkur ni'metî
: ...
Ənam Suresi, 68. Ayet:
Âyetlerimize dâir mü
nâse
betsiz sözlere daldıklarını görünce bir başka bahse girişinceye dek yüz çevir onlardan. Şeytan, bunu sana unutturursa hatırladıktan sonra artık zulmeden kavimle oturma....
Ənam Suresi, 68. Ayet:
Âyetlerimiz hakkında münasebetsizliğe dalanları gördüğün vakıt da kendilerinden yüz çevir, tâ ki başka bir söze dalsınlar, şayed Şeytan bunu sana bir an unutturursa hatırına geldiği gibi hemen kalk, o zalimler gürûhu ile beraber oturma...
Ənam Suresi, 68. Ayet:
Ayetlerimiz hakkında münasebetsizliğe dalanları gördüğün vakit, kendilerinden yüz çevir, ta ki başka bir söze dalsınlar. Eğer şeytan bunu sana bir an unutturursa, hatırına geldiği gibi hemen kalk, o zalimler topluluğu ile beraber olma!...
Ənam Suresi, 68. Ayet:
Âyetlerimiz hakkında münasebetsizliğe dalanları gördüğün zaman hemen onlardan uzaklaş ki, ondan başka söze dalsınlar. Eğer şeytan bunu sana unutturursa hatırladıktan sonra hemen kalk, o zalimler topluluğuyla oturma....
Ənam Suresi, 68. Ayet:
Âyetlerimiz hakkında (münasebetsizliğe) dalanları gördüğün zaman — onlar Kur'andan başka bir sözle meşgul oluncaya kadar — kendilerinden yüz çevir. Eğer şeytan seni unutdurursa, o halde hatırladıkdan sonra artık o zalimler güruhu ile beraber oturma. ...
Ənam Suresi, 68. Ayet:
Âyetlerimiz hakkında alaylı tavırla münasebetsizliğe dalanları gördüğün zaman, -onlar başka bir konuya geçinceye kadar- kendilerinden yüzçevir, eğer şeytan bunu sana bir an unutturursa, hatırına geldiği gibi hemen kalk, artık o zalimler gürûhuyla oturma!...
Ənam Suresi, 68. Ayet:
Âyetlerimiz hakkında (münasebetsizliğe) dalanları gördüğün zaman, onlar başka bir söze geçinceye kadar onlardan yüz çevir; eğer şeytân sana (bunu) unutturursa hatırladıktan sonra (hemen kalk), o zâlimler topluluğuyla beraber oturma!...
Ənam Suresi, 119. Ayet:
O, size — kendisine kat'î suretde muztar ve muhtâc bulunduklarınız müstesna olmak üzere — neleri haram kıldığını ayrı ayrı bildirmişken üzerlerine Allahın adı anılmış olanlardan yememeniz de ne oluyor ya? Muhakkak ki bir çokları ilim (ifâde edebilecek deliller) ile (hiç bir mü
nâse
beti) olmayarak hevâ (ve heves) leriyle (halkı) her halde sapdıracaklardır. Şübhesiz ki Rabbin haddi aşanları en çok bilenin ta kendisidir. ...
Ənam Suresi, 144. Ayet:
Ve minel ibilisneyni ve minel bakarisneyn(bakarisneyni), kul âz zekereyni harreme emil unseyeyni emmeştemelet aleyhi erhâmul unseyeyn(unseyeyni), em kuntum şuhedâe iz vassâkumullâhu bi hâzâ, fe men azlemu mimmenifterâ alâllâhi keziben li yudillen
nâse
bi gayri ilm(ilmin), innallâhe lâ yehdîl kavmez zâlimîn(zâlimîne)....
Ənam Suresi, 144. Ayet:
1.
ve min el ibilisneyni
(ve min el ibili isneyni)
: ve deveden iki
2.
ve min el bakarisneyni
(ve min el bakara isneyni)
: sığırdan iki
3.
kul
: de
Əraf Suresi, 85. Ayet:
Ve ilâ medyene ehâhum şuaybâ kâle yâ kavmi’budûllâhe mâ lekum min ilâhin gayruhu kad câetkum beyyinetun min rabbikum fe evfûl keyle vel mîzâne ve lâ tebhasûn
nâse
eşyâehum ve lâ tufsidû fîl ardı ba’de ıslahıhâ zâlikum hayrun lekum in kuntum mu’minîn(mu’minîne). ...
Əraf Suresi, 85. Ayet:
1.
ve ilâ medyene
: ve Medyen'e
2.
ehâ-hum
: onların kardeşi
3.
şuaybâ
: Şuayb
4.
kâle
: dedi
Əraf Suresi, 189. Ayet:
Sizi bir nefisten (Âdem’den) yaratan ve bu nefisten de, gönlü kendisine meyledip rahat etsin diye zevcesini (Havva’yı) yaratan O’dur. Âdem, eşiyle münasebette bulununca, zevcesi hafif bir yük yüklendi (hâmile oldu). Bir müddet bu hafiflikle geçti. Nihayet gebeliği ağırlaşınca, her ikisi Rableri Allah’a şöyle dua ettiler; “-Eğer bize salih bir çocuk (teşekkülü tam olarak) verirsen yemin ederiz ki, şükreden kimselerden olacağız....
Ənfal Suresi, 1. Ayet:
Sana, ganimetlere dair soru sorarlar, de ki: «Ganimetler Allah'in ve Peygamberindir. Inaniyorsaniz Allah'tan sakinin, aranizdaki munasebetleri duzeltin, Allah'a ve Peygamberine itaat edin....
Ənfal Suresi, 1. Ayet:
Sana, ganimetlere dair soru sorarlar, de ki: Ganimetler Allah'ın ve Peygamberindir. İnanıyorsanız Allah'tan sakının, aranızdaki münasebetleri düzeltin, Allah'a ve Peygamberine itaat edin....
Tövbə Suresi, 1. Ayet:
Bu, Allah’dan ve Rasûlünden, kendileriyle andlaşma yaptığınız (ve bu andlaşmayı bozmuş bulunan) müşriklere, kesin olarak münasebetlerin kesiliş bildirisidir:...
Tövbə Suresi, 28. Ayet:
Ey iman edenler, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında, Allah’a ortak koşan müşrikler temiz değildirler, pistirler. Artık bu yıldan sonra Mescid-i Haram’a yaklaşmasınlar. Eğer ticarî münasebetlerinizin kesilmesi sebebiyle yoksullaşmaktan korkarsanız, Allah’ın sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygunsa lütuf ve ihsanıyla sizi zengin eder. Allah’ın ilmi her şeyi kucaklar, hikmet sahibi ve hükümrandır....
Yunus Suresi, 2. Ayet:
E kâne linnâsi aceben en evhaynâ ilâ reculin minhum en enzirin
nâse
ve beşşirillezîne âmenû enne lehum kademe sıdkın inde rabbihim, kâlel kâfirûne inne hâzâ le sâhırun mubîn(mubînun)....
Yunus Suresi, 2. Ayet:
1.
e
: mı
2.
kâne
: oldu
3.
li en nâsi
: insanlar için
4.
aceben
: acayip, garip
Yunus Suresi, 21. Ayet:
Ve izâ ezaknen
nâse
rahmeten min ba'di darrâe messethum izâ lehum mekrun fî âyâtinâ, kulillâhu esrau mekrâ(mekren), inne rusulenâ yektubûne mâ temkurûn(temkurûne). ...
Yunus Suresi, 21. Ayet:
1.
ve izâ ezak-nâ en
nâse
: ve insanlara tattırdığımız zaman
2.
rahmeten
: bir rahmet
3.
min ba'di
: ...den sonra
4.
darrâe
...
Yunus Suresi, 44. Ayet:
İnnallâhe lâ yazlimun
nâse
şey'en ve lâkinnen
nâse
enfusehum yazlimûn(yazlimûne)....
Yunus Suresi, 44. Ayet:
1.
inne allâhe
: muhakkak ki Allah
2.
lâ yazlimu
: zulmetmez
3.
en
nâse
: insanlar
4.
şey'en
: bir şey (bir şekild...
Yunus Suresi, 99. Ayet:
Ve lev şâe rabbuke le âmene men fîl ardı kulluhum cemîâ(cemîân), e fe ente tukrihun
nâse
hattâ yekûnu mu’minîn(mu’minîne)....
Yunus Suresi, 99. Ayet:
1.
rabbu-ke
: senin Rabbin
2.
le âmene
: elbette îmân ederdi
3.
men
: o kimseler
4.
fî el ardı
: yeryüzünde
Hud Suresi, 85. Ayet:
Ve yâ kavmi evfûl mikyâle vel mîzâne bil kıstı ve lâ tebhasûn
nâse
eşyâehum ve lâ ta’sev fîl ardı mufsidîn(mufsidîne). ...
Hud Suresi, 85. Ayet:
1.
ve yâ kavmi
: ve ey kavmim
2.
evfû
: ifa edin (yerine getirin)
3.
el mikyâle
: ölçek
4.
ve el mîzâne
: ve tartı...
Yusif Suresi, 8. Ayet:
(8-9) Hani onlar, (aralarında şöyle konuşmuşlardı): "Yusuf ile öz kardeşi, babamıza daha sevimli geliyor. Oysa biz daha güçlü bir grubuz. Pek belli ki babamız bu işte yanılıyor. Yusuf’u öldürün yahut onu uzak bir yere atın ki babanızın sevgi ve teveccühü yalnız size kalsın. Ondan sonra da tövbe ederek salih kimseler olursunuz, babanızla münasebetleriniz düzelir, işiniz yoluna girer."...
Yusif Suresi, 9. Ayet:
(8-9) Hani onlar, (aralarında şöyle konuşmuşlardı): "Yusuf ile öz kardeşi, babamıza daha sevimli geliyor. Oysa biz daha güçlü bir grubuz. Pek belli ki babamız bu işte yanılıyor. Yusuf’u öldürün yahut onu uzak bir yere atın ki babanızın sevgi ve teveccühü yalnız size kalsın. Ondan sonra da tövbe ederek salih kimseler olursunuz, babanızla münasebetleriniz düzelir, işiniz yoluna girer."...
Rəd Suresi, 17. Ayet:
Enzele mines semâi mâen fe sâlet evdiyetun bi kaderihâ fahtemeles seylu zebeden râbiyâ(râbiyen), ve mimmâ yûkıdûne aleyhi fîn nâribtigâe hılyetin ev metâın zebedun misluh(misluhu), kezâlike yadribullâhul hakka vel bâtıl(bâtıle), fe emmez zebedu fe yezhebu cufâ’(cufâen), ve emmâ mâ yenfaun
nâse
fe yemkusufîl ard(ardı), kezâlike yadrıbullâhul emsâl(emsâle)....
Rəd Suresi, 17. Ayet:
1.
enzele
: indirdi
2.
min es semâi
: gökten
3.
mâen
: su
4.
fe sâlet
: böylece akar
Rəd Suresi, 31. Ayet:
Ve lev enne kur’ânen suyyiret bihil cibâlu ev kuttıat bihil ardu ev kullime bihil mevtâ, bel lillâhil emru cemîâ(cemîan), e fe lem ye’yesillezîne âmenû en lev yeşâullâhu le heden
nâse
cemîâ(cemîan),ve lâ yezâlullezîne keferû tusîbuhum bi mâ sanaû kâriatun ev tehullu karîben min dârihim hattâ ye’tiye va’dullâh(va’dullâhi), innallâhe lâ yuhliful mîâd(mîâde)....
Rəd Suresi, 31. Ayet:
1.
ve lev enne
: ve eğer gerçekten olsaydı
2.
kur'ânen
: Kur'ân
3.
suyyiret
: yürüttü
4.
bi-hi
: onunla
...
İbrahim Suresi, 1. Ayet:
Elif lâm râ kitâbun enzelnâhu ileyke li tuhricen
nâse
minez zulûmâti ilen nûri bi izni rabbihim ilâ sırâtıl azîzil hamîd(hamîdi)....
İbrahim Suresi, 1. Ayet:
1.
elif lâm râ
: elif lâm râ
2.
kitâbun
: bir kitaptır
3.
enzelnâ-hu
: onu indirdik
4.
ileyke
: sana
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
Ve enzirin
nâse
yevme ye’tîhimul azâbu fe yekûlullezîne zalemû rabbenâ ahhırnâ ilâ ecelin karîbin nucib da’veteke ve nettebiır rusul(rusule), e ve lem tekûnû aksemtum min kablu mâ lekum min zevâl(zevâlin)....
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
1.
ve enzir
: ve uyar
2.
en
nâse
: insanlar
3.
yevme
: gün
4.
ye'tî-him
: onlara gelecek
...
Nəhl Suresi, 61. Ayet:
Ve lev yuâhızullâhun
nâse
bi zulmihim mâ tereke aleyhâ min dâbbetin ve lâkin yuahhıruhum ilâ ecelin musemmâ(musemmen), fe izâ câe eceluhum lâ yeste’hırûne sâaten ve lâ yestakdimûn(yestakdimûne). ...
Nəhl Suresi, 61. Ayet:
1.
ve lev
: ve eğer, şâyet
2.
yuâhızu
: sorgular, suçlar
3.
allâhu
: Allah
4.
en
nâse
: insanlar
Nəhl Suresi, 71. Ayet:
Allah lütufta bulunarak, servette, bir kısmınızı diğerlerine üstün kıldı. Lütfa lâyık görülerek üstün kılınanlar, sahip oldukları rızık ve servetten meşrû şekilde sahip oldukları, üzerlerinde meşrû hakları ve otoriteleri, kendileriyle düzgün insanî münasebetleri olan köle, cariye ve hizmetkârlara ve işyerlerinde çalışan sözleşmeli işçilerine kâfi miktarda vermiyorlar. Verseler, o rızkın kullanımında eşit hâle gelecekler. Eşit şekilde kullanmaları söz konusu iken, bile bile Allah’ın ihsan ettiği ...
İsra Suresi, 40. Ayet:
E fe asfâkum rabbukum bil benîne vettehaze minel melâiketi inâsâ(i
nâse
n), innekum le tekûlûne kavlen azîmâ(azîmen)....
İsra Suresi, 40. Ayet:
1.
e fe asfâ-kum
: size mi seçti
2.
rabbu-kum
: sizin Rabbiniz
3.
bi el benîne
: oğulları
4.
vettehaze (ve ittehaze)
<...
İsra Suresi, 94. Ayet:
Ve mâ menean
nâse
en yu’minû iz câe humul hudâ illâ en kâlû e beasallâhu beşeren resûlâ(resûlen)....
İsra Suresi, 94. Ayet:
1.
ve mâ
: ve değildir, olmadı
2.
menea
: men etti, engelledi
3.
en
nâse
: insan
4.
en yu'minû
: inanmak
...
Kəhf Suresi, 55. Ayet:
Ve mâ menean
nâse
en yu’minû iz câe humul hudâ ve yestagfirû rabbehum illâ en te’tiyehum sunnetul evvelîne ev ye’tiyehumul azâbu kubulâ(kubulen)....
Kəhf Suresi, 55. Ayet:
1.
ve mâ menea
: ve men eden şey
2.
en
nâse
: insanlar
3.
en yu'minû
: mü'min olmak
4.
iz câe-hum
: onlara geldiği...
Məryəm Suresi, 10. Ayet:
Kâle rabbic’al lî âyeh(âyeten), kâle âyetuke ellâ tukellimen
nâse
selâse leyâlin seviyyâ(seviyyen)....
Məryəm Suresi, 10. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
rabbic'al (rabbi ic'al)
: Rabbim beni kıl, bana ver
3.
lî âyeten
: bir âyet, bir delil, bir işaret
4.
kâle
Həcc Suresi, 2. Ayet:
Yevme teravnehâ tezhelu kullu murdıatin ammâ erdaat ve tedau kullu zâti hamlin hamlehâ ve teren
nâse
sukârâ ve mâ hum bi sukârâ ve lâkinne azâballâhi şedîd(şedîdun)....
Həcc Suresi, 2. Ayet:
1.
yevme
: gün
2.
teravne-hâ
: onu görürsünüz
3.
tezhelu
: unutup bırakır, ilgilenemez
4.
kullu
: bütün, hepsi
Həcc Suresi, 40. Ayet:
Ellezîne uhricû min diyârihim bi gayri hakkın illâ en yekûlû rabbunallâh(rabbunallâhu), ve lev lâ def’ullâhin
nâse
ba’dahum bi ba’dın lehuddimet savâmıu ve biyaun ve salavâtun ve mesâcidu yuzkeru fîhesmullâhi kesîrâ(kesîran), ve le yansurennallâhu men yansuruh(yansuruhu), innallâhe le kaviyyun azîz(azîzun)....
Həcc Suresi, 40. Ayet:
1.
ellezîne
: o kimseler, onlar
2.
uhricû
: çıkarıldılar
3.
min diyâri-him
: diyarlarından, yurtlarından
4.
bi gayri
<...
Möminun Suresi, 6. Ayet:
Ancak eşleri ve meşrû şekilde sahip oldukları, üzerlerinde meşrû hakları ve otoriteleri, kendileriyle düzgün insanî münasebetleri olan câriyeleriyle ilişkileri helâldir. Bundan dolayı onlar kınanamazlar....
Möminun Suresi, 6. Ayet:
Ancak zevcelerine ve sahib oldukları cariyelerine karşı münasebetleri müstesnadır. Çünkü onlar (bu helâl olanlarda) kınanmazlar....
Möminun Suresi, 6. Ayet:
Ancak kendi eşleri veya sâhib oldukları câriyelerine karşı (olan mü
nâse
betleri)müstesnâ. Çünki şübhesiz onlar (bundan dolayı) kınanmış kimseler değildir....
Nur Suresi, 31. Ayet:
Mü’min kadınlara da söyle: Hain bakışlardan sakınıp, zerâfetlerini koruyarak önlerine baksınlar. Namus ve iffetlerini muhafaza etsinler, bellerine sahip olsunlar. Açık olması zaruri olan yerleri (el ve yüzleri) hariç, cezbedici güzelliklerini göstermesinler. Başörtülerini, gerdanlarını, gerdanlıklarını açıkta bırakmayacak şekilde göğüslerinin üzerine sarkıtarak örtsünler. Zînetlerini, cezbedici güzelliklerini yalnızca kocalarının, babalarının, kocalarının babalarının, oğullarının, kocalarının oğ...
Nur Suresi, 31. Ayet:
Mümin kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar, zinetlerini (süslerinin takılı olduğu boğaz, baş, gerdan, kol, bacak ve kulakları gibi yerlerini) açıb göstermesinler. Ancak bunlardan görünmesi zaruri olan (yüz, eller ve ayaklar) müstesnadır. Baş örtülerini yakalarının üzerine koysunlar (göğüs ve boyunlarını göstermesinler). Zinetlerini (ve süs yerlerini) ancak şu kimselere göstersinler (gösterebilirler.): Kocalarına, yahud babalarına, yahud kocalarının babalarına,...
Nur Suresi, 33. Ayet:
Evlenme imkânı bulamayanlar ise, Allah lütfuyla kendilerini varlıklı kılıncaya kadar iffetlerini korusunlar. Meşrû şekilde sahip olduğunuz, üzerlerinde meşrû haklarınız ve otoriteniz, kendileriyle düzgün insanî münasebetleriniz olan köleler ve câriyelerden yazılı sözleşme yapmak, bir bedel karşılığında hürriyetlerine kavuşma sözleşmesi akdetmek isteyenlerle, hürriyete kavuşmalarında kendileri için bir hayır görüyorsanız eğer, onlarla hemen yazılı sözleşme yapın. Allah’ın size vermiş olduğu parad...
Nur Suresi, 58. Ayet:
Ey iman edenler, meşrû şekilde sahip olduğunuz, üzerlerinde meşrû haklarınız ve otoriteniz ve kendileriyle düzgün insanî münasebetleriniz olan köle ve câriyeleriniz, sizden henüz ergenlik çağına girmemiş olanlar, sabah namazından önce, öğleyin soyunduğunuz vakit ve yatsı namazından sonra, yanınıza girmek istediklerinde, sizden üç defa izin istesinler. Bu vakitler, mahrem halde bulunabileceğiniz üç vakittir. Bu vakitlerin dışında sizin için de onlar için de bir mahzur yoktur. Birbirinizin yanına ...
Nur Suresi, 63. Ayet:
İlâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasulullah ile münasebetleriniz sırasında, O’nun davetini, çağrısını, duasını aranızdaki birbirinizin davetine, çağrısına, duasına benzetmeyin. İçinizden gizlice, yavaş yavaş birbirlerinin arkasına saklanarak Rasulullah’ın meclisinden, Kur’ân ve sünnetin anlatıldığı İslâmî toplantılardan kaytaranları Allah biliyor. Bu sebeple, onun yerleştirdiği düzene, yaptığı planlara aykırı davrananlar, bu dünyada başlar...
Şüəra Suresi, 183. Ayet:
Ve lâ tebhasun
nâse
eşyâehum ve lâ ta’sev fîl ardı mufsidîn(mufsidîne)....
Şüəra Suresi, 183. Ayet:
1.
ve lâ tebhasu
: ve eksiltmeyin, kısmayın
2.
en
nâse
: insanlar
3.
eşyâe-hum
: onların şeyleri
4.
ve
: ve
Nəml Suresi, 82. Ayet:
Ve izâ vakaal kavlu aleyhim ahracnâ lehum dâbbeten minel ardı tukellimuhum ennen
nâse
kânû bi âyâtinâ lâ yûkınûn(yûkınûne)....
Nəml Suresi, 82. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman
2.
vakaa
: vuku buldu
3.
el kavlu
: söz
4.
aleyhim
: onların üzerine
Rum Suresi, 28. Ayet:
Allah konuyu size kendinizden misal getirerek anlatıyor. Size rızık ve servet olarak verdiğimiz şeylerde, meşrû şekilde sahip olduğunuz, üzerlerinde meşrû haklarınız ve otoriteniz, kendileriyle düzgün insanî münasebetleriniz olan köleleriniz, câriyeleriniz, işyerlerinizde çalışan sözleşmeli işçileriniz içinde hiç ortağınız var mı? Servetinizi tasarrufda siz, onlarla kendinizi eşit sayar mısınız? Birbirinizden çekindiğiniz gibi, onlardan da çekinir misiniz? İşte biz, ilimle ve tecrübeyle gelişmey...
Rum Suresi, 30. Ayet:
Fe ekim vecheke lid dîni hanîfâ(hanîfen), fıtratallâhilletî fataran
nâse
aleyhâ, lâ tebdîle li halkıllâh(halkıllâhi), zâliked dînul kayyimu ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemûn(ya’lemûne)....
Rum Suresi, 30. Ayet:
1.
fe
: artık, öyleyse
2.
ekim
: ikame et (kıyamda tut)
3.
veche-ke
: (senin) vechini
4.
li ed dîni
: dîn için
Rum Suresi, 33. Ayet:
Ve izâ messen
nâse
durrun deav rabbehum munîbîne ileyhi summe izâ ezâkahum minhu rahmeten izâ ferîkun minhum bi rabbihim yuşrikûn(yuşrikûne)....
Rum Suresi, 33. Ayet:
1.
ve izâ messe
: ve dokunduğu zaman
2.
en
nâse
: insan
3.
durrun
: zarar
4.
deav
: dua ettiler
Fatir Suresi, 45. Ayet:
Ve lev yûâhızullâhun
nâse
bimâ kesebû mâ tereke alâ zahrihâ min dâbbetin, ve lâkin yûahhıruhum ilâ ecelin musemmâ(musemmen), fe izâ câe eceluhum fe innallâhe kâne bi ibâdihî basîrâ(basîren)....
Fatir Suresi, 45. Ayet:
1.
ve lev
: ve eğer, şâyet
2.
yûâhızu
: muaheze eder, sorgular
3.
allâhu
: Allah
4.
en
nâse
: insanlar
<...
Şura Suresi, 7. Ayet:
İşte böylece sana Arapça bir Kur'an vahyetmekteyiz ki, Anaşehir (Mekke) halkını ve çevresindekileri uyarasın ve hakkında şüphe olmayan o toplama (kıyamet) gününün dehşetini haber veresin. Bir grup cennette, bir grup da cehennemdedir....
Şura Suresi, 42. Ayet:
İnnemes sebîlu alellezîne yazlimûnen
nâse
ve yebgûne fîl ardı bi gayril hakk(hakkı), ulâike lehum azâbun elîm(elîmun)....
Şura Suresi, 42. Ayet:
1.
innemâ
: fakat
2.
es sebîlu
: yol
3.
alâ ellezîne
: onların üzerine
4.
yazlimûne
: zulmederler
Şura Suresi, 49. Ayet:
Lillâhi mulkus semâvâti vel ard(ardı), yahluku mâ yeşâu, yehebu li men yeşâu i
nâse
n ve yehebu li men yeşâuz zukûr(zukûra)....
Şura Suresi, 49. Ayet:
1.
li allâhi
: Allah'a aittir, Allah'ındır
2.
mulku
: mülk, hükümranlık
3.
es semâvâti
: semalar, gökler
4.
ve el ardı
...
Şura Suresi, 50. Ayet:
Ev yuzevvicuhum zukrânen ve inâsâ(i
nâse
n), ve yec’alu men yeşâu akîmâ(akîmen), innehu alîmun kadîr(kadîrun)....
Şura Suresi, 50. Ayet:
1.
ev
: veya
2.
yuzevvicu-hum
: onları çift, ikili yapar
3.
zukrânen
: erkekler olarak
4.
ve i
nâse
n
: ve kızlar (d...
Zuxruf Suresi, 19. Ayet:
Ve cealûl melâiketellezîne hum ibâdur rahmâni inâsâ(i
nâse
n), e şehidû halkahum, setuktebu şehâdetuhum ve yus’elûn(yus’elûne)....
Zuxruf Suresi, 19. Ayet:
1.
ve cealû
: ve kıldılar, yaptılar
2.
el melâikete
: melekler
3.
ellezîne
: ki onlar
4.
hum
: onlar
Duxan Suresi, 11. Ayet:
Yagşân nâs(
nâse
), hâzâ azâbun elîm(elîmun)....
Duxan Suresi, 11. Ayet:
1.
yagşâ
: kaplar, sarar
2.
en
nâse
: insanlar
3.
hâzâ
: bu
4.
azâbun
: azap
Məhəmməd Suresi, 22. Ayet:
Demek, idareyi ve haakimiyyeti ele alırsanız hemen yer (yüzün) de fesâd çıkaracak, akrıbalık mü
nâse
betlerinizi bile parçalayıb keseceksiniz öyle mi?! ...
Məhəmməd Suresi, 22. Ayet:
Demek umulur ki eğer siz imândan yüz çevirirseniz, yeryüzünde bozgunculuğa çağırırsınız ve akrabalık mü
nâse
betlerini parçalayıverirsiniz....
Nəcm Suresi, 48. Ayet:
Ve şüphesiz O, hem zengin edendir, hem anasermaye verendir....
Qəmər Suresi, 20. Ayet:
Tenziun
nâse
ke ennehum a’câzu nahlin munkair(munkairin)....
Qəmər Suresi, 20. Ayet:
1.
tenziu
: çekip alır, söküp atar, havaya fırlatıp atar
2.
en
nâse
: insanlar
3.
keenne-hum
: sanki onlar gibi
4.
a'câzu
Hədid Suresi, 24. Ayet:
Ellezîne yebhalûne ve ye’murûnen
nâse
bil buhl(buhli), ve men yetevelle feinnellâhe huvel ganiyyul hamîd(hamîdu)....
Hədid Suresi, 24. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar
2.
yebhalûne
: cimrilik ederler
3.
ve ye'murûne
: ve emrederler
4.
en
nâse
: insanlar
Mücadilə Suresi, 3. Ayet:
Karılarına zihâr yapanlar (nikâhlarını kendilerine haram kılanlar); sonra dediklerini geri almak için dönecek olanlar birbiriyle birleşmeden (cinsi münasebette bulunmadan) önce, (koca üzerine keffaret olarak) bir köle azad etmek vardır. İşte siz, böyle keffaret hükmü ile öğüdlenirsiniz. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır....
Mücadilə Suresi, 4. Ayet:
Fakat kim, (keffaret ödemek için bir köle) bulamazsa, yine cinsi münasebette bulunmadan önce, arka arkaya (aralıksız) iki ay oruç tutmak vardır. Ona da gücü yetmiyen (sabah akşam) altmış yoksulu doyursun, (veya her birine bir fitre miktarı versin). Bu açıklama, Allah’ı ve Rasûlünü (hükümlerinde) tasdik edesiniz diyedir. Bunlar Allah’ın hükümleridir. (Bu hükümlere uymıyan) kâfirler için çok acıklı bir azab vardır....
Məaric Suresi, 29. Ayet:
(29-30) Onlar edep yerlerini, eşleri ve cariyelerinden başkasından korurlar. Yalnız bunlarla münasebeti olanlar ayıplanamazlar....
Məaric Suresi, 30. Ayet:
Ancak hanımları ve meşrû şekilde sahip oldukları, üzerlerinde meşrû hakları ve otoriteleri, kendileriyle düzgün insanî münasebetleri olan câriyeleriyle ilişkileri helâldir. Bundan dolayı onlar kınanamazlar....
Məaric Suresi, 30. Ayet:
Ancak kendi eşleri veya sâhib oldukları câriyelerine karşı (olan mü
nâse
betleri)müstesnâ; çünki şübhesiz ki onlar, (bundan dolayı) kınanacak kimseler değildirler....
Məaric Suresi, 30. Ayet:
(29-30) Onlar edep yerlerini, eşleri ve cariyelerinden başkasından korurlar. Yalnız bunlarla münasebeti olanlar ayıplanamazlar....
Nəsr Suresi, 2. Ayet:
Ve reeyten
nâse
yedhulûne fî dînillâhi efvâcâ(efvâcen)....
Nəsr Suresi, 2. Ayet:
1.
ve raeyte
: ve sen gördün
2.
en
nâse
: insanlar
3.
yedhulûne
: girerler
4.
fî
: ... e
...
Hud Suresi, 118. Ayet:
Ve lev şâe rabbuke le cealen
nâse
ummeten vâhideten ve lâ yezâlûne muhtelifîn(muhtelifîne)....
Hud Suresi, 118. Ayet:
1.
ve lev
: ve eğer, olsa bile
2.
şâe
: diledi
3.
rabbu-ke
: senin Rabbin
4.
le ceale
: elbette kıldı, yaptı
<...
Əhzab Suresi, 37. Ayet:
Ve iz tekûlu lillezî en’amallâhu aleyhi ve en’amte aleyhi emsik aleyke zevceke vettekıllâh ve tuhfî fî nefsike mallâhu mubdîhi ve tahşen nâs(
nâse
), vallâhu ehakku en tahşâh(tahşâhu), fe lemmâ kadâ zeydun minhâ vetaran zevvecnâ kehâ likey lâ yekûne alel mu’minîne haracun fî ezvâci ed’ıyâihim izâ kadav min hunne vetarâ(vetaran), ve kâne emrullâhi mef’ûlâ(mef’ûlen). ...
Əhzab Suresi, 37. Ayet:
1.
ve iz
: ve olduğu zaman, olmuştu
2.
tekûlu
: söylüyorsun
3.
li
: ... e
4.
ellezî
: ki o
Əhzab Suresi, 50. Ayet:
Ey peygamber, mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah’ın kansız ve zahmetsiz düşmandan alıp sana verdikleri içinden, savaş esirleri arasından meşrû şekilde sahip olduğun, üzerinde meşrû hakların ve otoriten, kendileriyle düzgün insanî münasebetlerin olan câriyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber baskı, zulüm ve işkencenin hâkim olduğu memleketinizden, özgürce Allah’a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için hicret eden kızlarını sana helâl kıldık. Bir de, ...
Əhzab Suresi, 52. Ayet:
Bundan sonra artık başka kadınlarla evlenmen, meşrû şekilde sahip olduğun, üzerinde meşrû hakların ve otoriten, kendileriyle düzgün insanî münasebetlerin olan câriyeler hariç, güzellikleri hoşuna gitse bile, bunları boşayarak yerlerine başka hanımlar alman sana helâl ve meşrû değildir. Allah her şeyi her an denetliyor....
Əhzab Suresi, 55. Ayet:
Peygamberin hanımlarının yanına, babalarının, oğullarının, kardeşlerinin, kardeşlerinin oğullarının, kız kardeşlerinin oğullarının, hemcinsleri olan kadınların ve meşrû şekilde sahip oldukları, üzerlerinde meşrû hakları ve otoriteleri, kendileriyle düzgün insanî münasebetleri olan câriyelerin serbest girip çıkmalarında bir günah yoktur. Ey peygamber hanımları, Allah’a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun. Allah açık-gizli her şeye şâhittir....
Saffat Suresi, 150. Ayet:
Em halaknel melâikete i
nâse
n ve hum şâhidûn(şâhidûne). ...
Saffat Suresi, 150. Ayet:
1.
em
: veya, yoksa
2.
halaknâ
: biz halkettik, yarattık
3.
el melâikete
: melekler
4.
i
nâse
n
: dişiler, dişi olar...
Rum Suresi, 36. Ayet:
1.
ve izâ ezaknâ
: ve tattırdığımız zaman
2.
en
nâse
: insan
3.
rahmeten
: bir rahmet
4.
ferihû
: sevinirler, ferahlanırlar
Rum Suresi, 36. Ayet:
Ve izâ ezaknen
nâse
rahmeten ferihû bihâ, ve in tusıbhum seyyietun bimâ kaddemet eydîhim izâ hum yaknetûn(yaknetûne)....