Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah hər bir canlını sudan yaratdı. Onlardan eləsi var ki, qarnı üstə sürünür, eləsi var ki, iki ayaq üstündə gəzir, eləsi də var ki, dörd ayaq üstündə gəzir. Allah dilədiyini yaradar. Şübhəsiz ki, Allah hər şeyə qadirdir....
Mücadilə Suresi, 22. Ayet:
Allaha və axirət gününə inananların - ataları, oğulları, qardaşları, yaxud yaxın qohumları olsa belə - Allaha və Peyğəmbərinə düşmən olanlarla dostluq etdiklərini görə bilməzsən. Allah onların qəlblərinə iman yazmış və Öz dərgahındakı bir ruh (nur, yaxud Quran) ilə onları dəstəkləmişdir. Allah onları (ağacları) altından çaylar axan və içində əbədi qalacaqları cənnətlərə daxil edəcəkdir. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allahdan razı qalmışlar. Onlar Allahın tərəfdarlarıdır. Bilin ki, əsil nic...
Qəsəs Suresi, 43. Ayet:
Həqiqətən, Biz əvvəlki nəsilləri məhv etdikdən sonra Musaya insanlar üçün bir nur, hidayət rəhbəri və rəhmət olaraq Kitabı (Tövratı) verdik ki, bəlkə, onlar düşünüb öyüd alalar....
Nuh Suresi, 16. Ayet:
Onların içində ayı bir nur, günəşi də bir çıraq etmişdir....
Kəhf Suresi, 17. Ayet:
Onlar mağaranın geniş dəhlizində olarkən görürsən ki, günəş çıxanda onların mağarasından sağa dönür, batdıqda isə onları sola keçir. Bu, Allahın ayələrindən biridir. Allah kimi doğru yola yönəltsə, o, doğru yolu tapmışdır. Kim zəlalətdə getsə, sən onun üçün səni doğru yola yönəldən bir hami tapa bilməzsən....
Nuh Suresi, 16. Ayet:
“Və ayı onların içində nur, günəşi isə çıraq etdi”....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah hər heyvanı (canlını) bir sudan (nütfədən) yaratmışdır. Onların bəzisi qarnı üstə sürünür, bəzisi iki, bəzisi isə dörd ayaq üstündə gəzir. Allah istədiyini yaradır. Həqiqətən, Allah hər şeyə qadirdir!...
Qəsəs Suresi, 43. Ayet:
Əvvəlki nəsilləri məhv etdikdən sonra insanlara (İsrail oğullarına) bir nur, doğru yolu göstərən rəhbər və rəhmət olaraq Musaya Kitab verdik ki, bəlkə, (onun vasitəsilə) öyüd-nəsihət qəbul etsinlər....
Nuh Suresi, 16. Ayet:
Orada ayı bir nur, günəşi də bir çıraq etdi....
Zümər Suresi, 69. Ayet:
Yer Rabb'inin aydınlığı ile aydınlanır, kitap ortaya konur, Nebiler ve tanıklar getirilir; aralarında hakk ile karar verilir. Ve onlar asla haksızlığa uğramazlar....
Nuh Suresi, 16. Ayet:
"Ve Ay'ı onların içinde bir nur, Güneş'i de kandil yaptı."...
Bəqərə Suresi, 21. Ayet:
Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan yaşama kabiliyeti, gücü ve varlıklara işleyiş düzenlerini veren, koruyan, kontrol eden Rabbinizi ilâh tanıyın, candan müslümanlar olarak Rabbinize bağlanın, saygıyla Rabbinize kulluk ve ibadet edin. Umulur ki, günahlardan arınıp, azaptan korunur, emirlerine yapışır, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarınıza ve özgürlüklerinize sahip çıkarak şahsiyetli davranır, dinî ve sosyal görevlerinizin bilincinde olur, himayesine mazhar olursunuz....
Bəqərə Suresi, 178. Ayet:
Ey iman edenler! (kasden) öldürülmüşler için size kısas (misilleme yapmak) farz kılındı: Hür ile hür, köle ile köle, kadın ile kadın kısas olunur. (ölen müslüman olduğu halde, öldüren hür, köle ve kadın, her kimse kısas olunur, yani öldürdüğüne karşılık öldürülür.) Öldürülmüş olanın kardeşinden (verese ve velisinden) katilin lehine olarak bir şey bağışlansa da kısas düşürülse, ölünün velisi, hakkından ziyade olmıyarak, örfe göre diyet almalıdır; katil de maktulün velisine, icap eden diyeti güzel...
Bəqərə Suresi, 179. Ayet:
Ey akıl ve vicdan sahipleri, kısas cezasının uygulanmasının gayesi hepiniz için, toplum için güvenli bir hayat teminidir. Umulur ki Allah’a sığınarak emirlerine yapışır, günahlardan arınıp, azaptan korunur, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarınıza ve özgürlüklerinize sahip çıkarak şahsiyetli davranır, dinî ve sosyal görevlerinizin bilincinde olursunuz....
Bəqərə Suresi, 183. Ayet:
Ey imân edenler, oruç sizden öncekilere yazılı bir kanun haline getirilerek farz kılındığı gibi, size de yazılı bir kanun haline getirilerek farz kılındı. Umulur ki, Allah’a sığınarak emirlerine yapışır, günahlardan arınır, azaptan korunur, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarınıza ve özgürlüklerinize sahip çıkarak şahsiyetli davranır, dinî ve sosyal görevlerinizin bilincinde olursunuz....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
Inkar edenlere, dunya hayati guzel gorunur, onlar, inananlarla alay ederler, oysa, Allah'a karsi gelmekten sakinanlar kiyamet gunu onlarin ustunde olacaklardir. Allah diledigini hesabsiz sekilde riziklandirir....
Bəqərə Suresi, 212. Ayet:
İnkar edenlere, dünya hayatı güzel görünür, onlar, inananlarla alay ederler, oysa, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar kıyamet günü onların üstünde olacaklardır. Allah dilediğini hesabsız şekilde rızıklandırır....
Bəqərə Suresi, 245. Ayet:
Kimdir o kimse ki, Allah için güzel bir ödünç ile ödünçte bulunur, Allah Teâlâ da ona kat kat emsalini ihsan buyurur. Ve Allah Teâlâ sıkar ve açar ve O'na döndürüleceksinizdir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Allah'in ayetleri size okunur, aranizda da peygamberi bulunurken nasil inkar edersiniz? Kim Allah'in Kitab'ina sarilirsa suphesiz dogru yola erisir. *...
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Allah'ın ayetleri size okunur, aranızda da Peygamberi bulunurken nasıl inkar edersiniz? Kim Allah'ın Kitabına sarılırsa şüphesiz doğru yola erişir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Allah'ın ayetleri size okunur, aranızda peygamberi bulunurken nasıl küfredersiniz? Kim, Allah'a sımsıkı sarılırsa; muhakkak doğru yola iletilmiştir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Allah’ın ayetleri size okunur, aranızda Resulü bulunurken nasıl inkar edersiniz?! Kim Allah’a sımsıkı bağlanırsa o şüphesiz, dosdoğru yola yöneltir....
Ali-İmran Suresi, 101. Ayet:
Allah'ın ayetleri size okunur, aranızda da Peygamber'i bulunurken nasıl inkar edersiniz? Kim Allah'ın Kitab'ına sarılırsa şüphesiz doğru yola erişir. ...
Ali-İmran Suresi, 179. Ayet:
Allah mü’minleri, sizin hâkim olduğunuz düzende yaşamaya terkedecek değildir. Sonunda murdarı temizden, kâfiri, fâsıkı, münafığı mü’minden ayıracaktır. Allah sizi, duyu ve bilgi alanı ötesine, gayb âlemine vâkıf kılacak da değildir. Fakat Rasullerinden sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimseleri seçip onu gayba vâkıf eder, mü’mini, münafığı ayırt ettirir. Allah’a ve Rasullerine iman edin. İman eder, Allah’a sığınıp, emirlerine yapışır, g...
Ali-İmran Suresi, 186. Ayet:
Andolsun ki, mallarınız ve canlarınıza gelecek zararlarla imtihan ediliyorsunuz. Sizden önce kendilerine verilen kutsal kitapların hükmünce sorumlu tutulanlardan ve ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşan müşriklerden, putperestlerden birçok üzücü sözler işitiyorsunuz. Eğer sabrederek mücadeleye devam eder, Allah’a sığınır, emirlerine yapışır, günahlardan arınıp, azaptan korunur, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarınıza ve özgürlüklerinize sahip çıkarak şahsiye...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
Ve sizden her kim hür olan kadınlar ile evlenmeğe fazla bir iktidar-ı malîsi yok ise sağ ellerinizin mâlik olduğu genç mü'min cariyelerinizden evlensin. Ve Allah Teâlâ sizin imânınızı bihakkın bilendir. Bazınız bazınızdandır. İmdi onları, namuslarını siyanet eder, fuhuştan berî bulunur, gizlice dostlar da edinmez oldukları halde sahiplerinin izniyle nikahlayınız. Ve onlara mehirlerini de güzelce veriniz. Eğer onlar evlendikten sonra bir fuhuş irtikab ederlerse o vakit onların üzerlerine, hür kad...
Nisa Suresi, 110. Ayet:
Kim bir kötülük işler veya kendine haksızlıkta bulunur, sonra da Allah'a yönelip istiğfar ederse, Allah'ı çok bağışlayıcı ve çok merhamet edici bulur....
Nisa Suresi, 112. Ayet:
Kim bir hatada bulunur, yahut suç işler de onu bir suçsuza isnat ederse iftirâda bulunmuş, apaçık bir günahı yüklenmiş olur....
Nisa Suresi, 116. Ayet:
Kesinlikle Allâh kendisine şirk koşulmasını bağışlamaz! Bunun dûnundakileri (derece olarak bunun altındaki suçları) dilediğine bağışlar! Kim âlemlerdeki her şeyi Esmâ'sıyla yaratan Allâh'a ("B"illâhi) şirk koşarsa (O'ndan bağımsız bir benlik düşünür, kabul ederse), gerçekten (hakikatten çok uzak) sapık bir inanca sapmıştır!...
Nisa Suresi, 120. Ayet:
Şeytan, onlara vaatlerde bulunur, onları olmayacak isteklere sürükler, kuruntular verir; fakat Şeytan'ın vaatleri, ancak aldatıştan ibarettir....
Nisa Suresi, 120. Ayet:
Şeytan onlara va'dde bulunur, onları kuruntulara düşürür. Şeytan onlara ancak kuru ve boş aldanma va'deder....
Nisa Suresi, 120. Ayet:
Şeytan onlara vaadde bulunur, kuruntu ve ümitlere düşürür. Fakat şeytan onlara kuru bir aldatmadan başka ne va'deder?...
Nisa Suresi, 120. Ayet:
Şeytan onlara sadece vaadlerde bulunur, birtakım kuruntularla oyalar. Şeytan aslında onlara kuru bir aldatmadan başka ne vaad eder ki!...
Nisa Suresi, 120. Ayet:
Şeytan onlara vaadlerde bulunur, onları kuruntularla oyalar. Lâkin şeytanın onlara vaad ettiği, bir aldatmadan başka birşey değildir....
Nisa Suresi, 128. Ayet:
Eğer bir kadın, kocasının kurulu aile düzenini bozmasından yahut kendisine ilgisiz davranmasından endişe ederse, boşanmaksızın aralarında bir anlaşma yaparak evliliklerini devam ettirmelerinde, sosyal ilişkilerini yeniden düzenlemelerinde, geliştirmelerinde onlara günah yoktur. Sulh, ayrılmaktan ve geçimsiz yaşamaktan daima hayırlıdır. Nefisler ihtiraslı davranmaya her zaman hazırlıklıdır. Eğer iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarınıza, ilişki...
Nisa Suresi, 129. Ayet:
Üzerine düşüp uğraşsanız da, kadınlar arasında âdil davranmaya asla gücünüz yetmez. Aman ha, birisine tamamen kapılıp da, diğerini askıya alınmış gibi, ortada bırakmayın. Böyle durumlarda, bozulan aile dirliğini ve düzenini sağlar, din ve dünya işlerinizi, sosyal ilişkilerinizi düzeltir, geliştirir, Allah’a sığınır, emirlerine yapışır, günahlardan arınıp, azaptan korunur, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarınıza ve özgürlüklerinize sahip çıkarak şahsiyetli davranır, dinî ve sosyal görevleriniz...
Nisa Suresi, 139. Ayet:
Onlar, mü'minleri bırakıp kafirleri dostlar (veliler) edinirler. 'Kuvvet ve onuru (izzeti)' onların yanında mı arıyorlar? Şüphesiz, 'bütün kuvvet ve onur,' Allah'ındır....
Nisa Suresi, 139. Ayet:
Onlar, mü'minleri bırakıp kâfirleri dostlar (veliler) edinirler. 'Kuvvet ve onuru (izzeti) ' onların yanında mı arıyorlar? Şüphesiz, 'bütün kuvvet ve onur,' Allah'ındır....
Nisa Suresi, 174. Ayet:
Ey insanlar, şüphesiz size, Rabbinizden kesin bir delil geldi. Size, Allah, insan, kâinat ilişkilerini, ilâhî düzeni açıklayan apaçık bir nur, Kur’ân indirdik....
Nisa Suresi, 174. Ayet:
Ey Insanlar! Rabbiniz'den size acik bir delil geldi, size apacik bir nur, Kuran indirdik....
Nisa Suresi, 174. Ayet:
Ey İnsanlar! Rabbiniz'den size açık bir delil geldi, size apaçık bir nur, Kuran indirdik....
Maidə Suresi, 15. Ayet:
Ey ehl-i kitap! Resûlümüz size Kitap'tan gizlemekte olduğunuz birçok şeyi açıklamak üzere geldi; birçok (kusurunuzu) da affediyor. Gerçekten size Allah'tan bir nur, apaçık bir kitap geldi....
Maidə Suresi, 15. Ayet:
Ey geçmiş kitapları sahiplenenler, kendi mensuplarınızdan ve başkalarından gizlemekte olduğunuz, kitaplarınızdaki hükümlerden birçoğunu, size açıklayan birçok hükmü de yürürlükten kaldıran Rasulümüz, tebliğ ve davet görevi ile kesinlikle size de geldi. Allah’tan size bir nur, Muhammed, İslâm dini, Allah, insan, kâinat ilişkilerini, ilâhî düzeni açıklayan apaçık bir kitap Kur’ân geldi....
Maidə Suresi, 15. Ayet:
Ey ehl-i kitap! Resûlümüz size Kitap'tan gizlemekte olduğunuz birçok şeyi açıklamak üzere geldi; birçok (kusurunuzu) da affediyor. Gerçekten size Allah'tan bir nur, apaçık bir kitap geldi....
Maidə Suresi, 15. Ayet:
Ey Ehli kitab, şimdi size Resulümüz geldi, kitabınızın gizlemekte olduğunuz bir çok yerlerini sizlere beyan ediyor, bir çoğundan da geçiyor, işte size Allahdan bir nur, bir parlak kitab geldi...
Maidə Suresi, 15. Ayet:
Ey kitap verilenler, şimdi size, kitabınızın gizlemekte olduğunuz birçok yerlerini sizlere açıklayan birçoğunu da geçiveren Peygamberimiz geldi. İşte size Allah'tan bir nur, bir parlak kitap geldi....
Maidə Suresi, 42. Ayet:
Yahudiliğin takipçilerinden hâkimler ve fakirler de hep yalana kulak verirler. Durmadan köklerini kurutan, insânî değer bırakmayan haramı, rüşveti yerler. Eğer sana gelirlerse, ister aralarında hüküm ver, ister onların faaliyetlerine karşı tedbir alarak ilgilenme. Eğer onların faaliyetlerine karşı tedbir alırsan hiçbir şekilde sana zarar veremezler. Eğer onlar senin idaren altında bulunur, aralarında hüküm verme, yargı ve icra yetkisi kullanma durumunda kalırsan, sosyal adâleti, sosyal güvenliğ...
Maidə Suresi, 46. Ayet:
Arkadan da o Peygamberlerin izleri üzerinde Meryemin oğlu Isâyı gönderdik: bir tasdıkçı olmak üzere önündeki Tevrat için, ve ona İncili verdik, içinde bir hidayet ve nur, ve önündeki Tevratı musaddık, ve bir irşad ve mev'ıza olarak müttekiler için...
Ənam Suresi, 91. Ayet:
(Yahudiler), Allah insana hiçbir şey indirmemiştir, diyerek Allah'ın kadr-u kıymetini, azamet ve kudretini bilip anlayamadılar. De ki: Musa' nın insanlara bir
nûr,
bir hidâyet olarak getirdiği kitabı kim indirdi ? —ki siz onu ayrı ayrı kâğıtlara yazarak kimini ortaya çıkarıp açıklıyorsunuz, çoğunu da gizliyorsunuz. Ne sizin, ne babalarınızın bilmediğiniz şeyler (o kitapla) size öğretilmiştir—. De ki: (Tevrat'ı) Allah indirmiştir. Sonra da onları bırak da daldıkları şeyde oynayadursunlar....
Ənam Suresi, 91. Ayet:
Allahı gereği gibi tanıyamadılar, çünkü bir Allah beşere bir şey indirmedi dediler, de ki kim indirdi o, Musânın insanlara bir
nûr,
bir hidayet olarak getirdiği kitabı? ki siz onu parça parça kâğıtlar yapıyorsunuz, bunları ortaya atıyorsunuz da bir çoğunu gizliyorsunuz, bununla beraber şimdi size ne sizin ne atalarınızın bilemediğiniz hakıkatlar öğretilmekte, Allâh, de: Sonra bırak onları daldıkları batakta oynaya dursunlar...
Ənam Suresi, 145. Ayet:
De ki: «Bana vahyedilmiş olan da yiyecek bir kimseye yiyeceği haram kılınmış bir taam bulamıyorum. Meğer ki ölü veya akar kan veya domuz eti ki bu şüphesiz bir murdar şeydir veyahut bir fısk ki, üzerine Allah'tan başkasının ismi zikredilerek kesilmiş bulunur, maahaza her kim muzdar kalırsa tecavüz etmeksizin ve haddi aşmaksızın (bunlardan yiyebilir).» Çünkü senin Rabbin şüphe yok ki gafûrdur, rahîmdir....
Ənam Suresi, 152. Ayet:
Yetimin malına, rüşt çağına ulaşıncaya kadar, en güzel tarzın dışında yaklaşmayın. Ölçüyü ve tartıyı doğru yapın. Biz, bir kimseyi ancak gücünün yettiği kadar mükellef tutarız. Konuştuğunuz zaman akraba bile olsa adaletli olun. Ve Allah’a verdiğiniz sözü yerine getirin! İşte, (Allah) size bunları düşünür, öğüt alırsınız diye tavsiye ediyor....
Ənam Suresi, 153. Ayet:
İşte bunların yaşandığı hayat tarzı benim dosdoğru, muhkem, güvenli yolumdur. Bu yola tâbi olun, Kur’ân’a ve sünnete uyun. Sizi Allah’ın yolundan ayırıp parçalayacak başka yolları, başka hayat tarzlarını benimsemeyin. İşte, tekrar tekrar Allah’ın size tavsiye ettiği hususlar bunlardır. Umulur ki, Allah’a sığınır, emirlerine yapışır, günahlardan arınıp, azaptan korunur, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarınıza ve özgürlüklerinize sahip çıkarak şahsiyetli davranır, dinî ve sosyal görevlerinizin ...
Ənam Suresi, 153. Ayet:
bir de şu: benim dosdoğru yolum, hep onu ta'kıb edin, başka yollar ta'kıb etmeyin ki sizi onun yolundan saptırıb parçalamasınlar, duydunuz a işte size o bunu ferman buyurdu gerektir ki korunur, müttekı olursunuz...
Əraf Suresi, 35. Ayet:
Ey Âdemoğulları, size, içinizden, âyetlerimi şer’î hükümleri, ayrıntılarıyla örneklerle anlatan Rasuller geldiğinde, kimler Allah’a sığınıp, emirlerine yapışarak günahlardan arınıp, azaptan korunur, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranır, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olur, takvâya dayalı düzeni benimser, ıslâh-ı nefs eder, din ve dünya işlerini, sosyal ilişkilerini düzelterek, geliştirerek yaşarsa, onlara, her iki dünyada da korku y...
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Allah, rahmetinin önünde rüzgârları müjdeci olarak estirendir. Belli bir süre sonra, rüzgârlar yüklü ağır bulutları hafif bir şeymiş gibi kaldırıp yüklendiği zaman, biz onları ölü bir beldeye hayat vermek için sevkederiz, sürükleriz. O suyu, o beldeye indiririz. O su ile her türlü meyvayı o beldede üretiriz. Biz su ile genetik şifrelerini harekete geçirerek bitkilere hayat verdiğimiz gibi ölüleri de kabirlerden dirilterek çıkarırız. Herhalde düşünür, bundan ibret alırsınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Rahmetinin önünde müjdeci olarak rüzgarları gönderen O'dur. O rüzgarlar, yağmur yüklü bulutları yüklenince, onu kurak bir memlekete gönderir, sonra onunla yağmur yağdırır ve onunla her çeşit ürünü yetiştiririz. İşte Biz, ölüleri de böyle diriltiriz. Gerekir ki düşünür, ibret alırsınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
O ki, rüzgârları rahmetinin önünde müjdeleyici olarak gönderir. Bu rüzgârlar yüklü bulutu havada yükseltince onu ölü bir yöreye gönderir, onun aracılığı ile oraya su indiririz, arkasından bunun aracılığı ile her türlü yerden bitiririz. İşte ölüleri de böyle yerden çıkarırız. Ola ki düşünür, ders alırsınız....
Əraf Suresi, 188. Ayet:
De ki: Allah dilemedikçe benim kendime ne bir yararım dokunur, ne de bir zararım. Eğer ben gaybı bilmiş olsaydım bundan pek çok yarar sağlardım; kötülük de bana dokunmazdı. Oysa ben iman edecek olanlara bir uyarıcı ve bir müjdeleyiciyim, o kadar....
Əraf Suresi, 201. Ayet:
Allah'tan korkanlar, kendilerine şeytândan gelen bir vesvese dokunduğu zaman düşünür, (gerçeği) görürler....
Ənfal Suresi, 4. Ayet:
İşte böyleleridir, gerçekten inanmış olanlar! Rablerinin katında büyük onur, bağışlanma ve çok değerli bir rızık olacaktır onların payı....
Tövbə Suresi, 50. Ayet:
Eğer sana bir iyilik dokunur, zafere ulaşır, ganimet elde edersen bu onları üzer. Başına bir belâ gelirse de, 'Biz, zaten planımızı önceden yapmış, tedbirimizi almıştık' derler. Sevine sevine sırtlarını dönerek halkı yönlendirmeye devam ederler....
Tövbə Suresi, 74. Ayet:
Söylemediklerine dâir yemin ederler Allah adına, fakat andolsun ki, küfür sözünü söyledi onlar ve Müslüman olduklarını izhâr ettikten sonra kâfir oldular, elde edemedikleri şeyi de yapmaya çalıştılar, bu öç almaya kalkışmaları da ancak Allah'ın ve Peygamberinin, lütfedip onları zenginleştirmesine karşılıktı. Tövbe ederlerse hayırlı olur onlara, fakat yüz çevirirlerse Allah, onları dünyâda da, âhirette de elemli bir azapla azaplandırır ve yeryüzünde onlara ne bir dost bulunur, ne bir yardımcı....
Tövbə Suresi, 74. Ayet:
Birşey söylemediklerine dair Allah'a yemin ediyorlar. Oysa onlar inkâr sözünü söylediler, İslâma girdikten sonra tekrar kâfir oldular ve ellerinin erişemeyeceği şeye yeltendiler. Allah ve Resulü Allah'ın lütfuyla onları zengin etti diye güya onlar intikam alıyorlar! Tevbe ederlerse bu onlar için hayırlı olur. Yüz çevirirlerse, dünyada da, âhirette de Allah onları acı bir azapla cezalandırır. Sonra onlara yeryüzünde ne bir dost bulunur, ne de bir yardımcı....
Tövbə Suresi, 105. Ayet:
Onlara de ki: «İstediğiniz gibi davranınız, yaptığınız işleri hem Allah, hem Peygamber, hem de mü'minler göreceklerdir. Sonra görünür, görünmez her şeyi bilen Allah'ın huzuruna çıkarılacaksınız da, O size neler yaptığınızı haber verecektir....
Yunus Suresi, 47. Ayet:
Her ümmetin bir elçisi vardır. Elçileri gel(ip de bunlar onu yalanlay)ınca aralarında adâletle hükmolunur, onlara hiç haksızlık edilmez....
Yunus Suresi, 49. Ayet:
De ki: Allah dilemedikçe benim kendime ne bir yararım dokunur, ne bir zararım. Her ümmet için bir ecel vardır. Ecelleri geldiğinde de ne bir an geri bırakılır, ne de öne alınır....
Hud Suresi, 17. Ayet:
Hiç böyleleri, şu kimse gibi olur mu ki, o Rabbinden bir delil üzerinde bulunur, ayrıca O'ndan bir şâhid de onu takib eder. O(Hak şâhidi Kur'a)n'dan önce de bir önder ve rahmet olarak Mûsâ'nın Kitabı var. İşte onlar O(Kur'â)n'a inanırlar. Topluluklardan kim onu inkâr ederse, onun yeri ateştir! O(Kur'â)n'dan hiç kuşkun olmasın. Muhakkak o, Rabbinden gelen gerçektir. Fakat insanların çoğu inanmazlar....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Mısır halkından olup onu satın alan kişi, karısına, buna izzetle muâmele et, umarım ki bize faydası dokunur, yahut da onu evlât ediniriz demişti. İşte Yûsuf'u, Mısır'da böylece yerleştirdik de ona rüya yormasını öğrettik ve Allah, yaptığı işte üstündür daima, fakat insanların çoğu, bunu bilmez....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Mısır halkından Yûsuf’u satın alan (vezir), karısına şöyle dedi: “- Bunun yerini iyi yap, kendisine güzel bak, umulur ki, bize bir faydası dokunur, yahut onu evlâd ediniriz.” İşte, Yûsuf’u böylece Mısır memleketine yerleştirdik ve ona rüyaların tâbirini öğrettik. Allah, emrinde galibdir, (iradesi geri çevrilemez) fakat insanların çoğu bunu bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Onu Mısır'da satın alan kişi, karısına, 'Ona iyi bak, olur ki bize yararı dokunur, ya da onu evlat ediniriz,' dedi. Böylece Yusuf'u yeryüzünde yerleştirip ona rüyaların yorumunu öğretiyorduk. ALLAH işini sonuçlandırandır; fakat halkın çoğu bunu bilmez....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Mısır'da onu satın alan kimse karısına dedi ki: “Ona güzel bak! Umulur ki bize faydası dokunur, ya da onu evlât ediniriz. ” İşte böylece biz Yusuf'u o yere yerleştirdik. Ona rüyâların yorumunu öğrettik. Allah emrini yerine getirmeye kâdirdir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Mısır’da Yusuf’u satın alan vezir, hanımına: "Ona güzel bak!" dedi,"Belki bize faydası dokunur, yahut onu evlat ediniriz!" Böylece Yusuf’un o ülkede yerini sağlamlaştırdık, ona imkân verdik ve bu cümleden olarak, ona rüyaların yorumunu öğrettik. Allah Teâlâ iradesini yerine getirmekte her zaman mutlak galiptir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Onu satın alan Mısır'lı (hazine bakanı Kıtfir), karısı(Zeliha'y)a: "Ona iyi bak, belki bize yararı dokunur, ya da onu evlâd ediniriz!" dedi. Böylece biz Yûsuf'a o yerde güzel bir imkân verdik ki ona düşlerin yorumunu öğretelim. Allâh, buyruğunu yerine getirendir, ama insanların çoğu bilmezler....
Yusif Suresi, 21. Ayet:
Mısır'da onu satın alan kişi hanımına dedi ki: 'Ona güzel bak. Belki bize bir faydası dokunur, yahut onu evlât ediniriz.' Yusuf'u böylece ülkede yerleştirdik. Ve ona rüya tabirini öğrettik. Allah, işlerini kendi dilediği gibi yapar; lâkin insanların çoğu bunu bilmez....
Yusif Suresi, 90. Ayet:
Onlar: 'Yoksa sen, gerçekten Yûsuf musun?' dediler. 'Ben Yûsuf’um. Bu da kardeşim. Birbirimize kavuşmayı Allah bize lütfetti. Çünkü kim Allah’a sığınır, emirlerine yapışır, günahlardan arınıp, azaptan korunur, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranır, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olur ve sabrederek mücadeleye devam ederse, Allah iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine,...
İbrahim Suresi, 9. Ayet:
Sizden evvelkilerin, Nur, Âd ve Semud kavmlerinin ve onlardan sonra (gelib sayılarını) Allahdan başkasının bilmediği (kavmlerin) haberi size gelmedi mi? Peygamberleri onlara apaçık bürhanlar getirmişdi de onlar ellerini ağızlarına itib: «Biz size gönderileni inkâr etdik ve biz sizin da'vet eder olduğunuz (dîn) den kat'î ve kocundurucu bir şek ve şübhe içindeyiz» demişlerdi. ...
İbrahim Suresi, 11. Ayet:
1.
kâlet
: dedi
2.
lehum
: onlara
3.
rusulu-hum
: onların resûlleri
4.
in nahnu
: biz sadece
İbrahim Suresi, 48. Ayet:
O gün ki Arz başka tebdil olunur, Semavat da ve hep o vâhid, kahhâr olan Allah için fırlarlar...
Kəhf Suresi, 87. Ayet:
Dedi: her kim haksızlık ederse onu muhakkak ta'zib ederiz, sonra rabbına iade olunur, o da onu görülmedik bir azâba çeker...
Ənbiya Suresi, 19. Ayet:
Göklerde ve yerde kim varsa Onundur. Onun katındakiler ise, Ona kulluk etmekten ne yüksünür, ne usanırlar....
Həcc Suresi, 25. Ayet:
Muhakkak o kimseler ki, kâfir oldular ve Allah'ın yolundan ve yerliler ile taşradan gelenler için müsavî kıldığımız Mescid-i Haram'dan (nâsı) menederler, ve her kim ki, orada zulme meyletmek arzusunda bulunur, ona bir acıklı azaptan tattıracağız....
Həcc Suresi, 38. Ayet:
Allah iman edenleri savunur, korur. Hainlerin, nankörlerin, azgın kâfirlerin hiçbirini sevmez....
Həcc Suresi, 38. Ayet:
Allah suphesiz inananlari savunur, cunku hainleri ve nankorleri hic sevmez. *...
Həcc Suresi, 38. Ayet:
Allah şüphesiz inananları savunur, çünkü hainleri ve nankörleri hiç sevmez....
Möminun Suresi, 27. Ayet:
1.
fe
: o zaman, böylece
2.
evhay-nâ
: biz vahyettik
3.
ileyhi
: ona
4.
en ısnai
: yapmasını
Nur Suresi, 27. Ayet:
Ey iman edenler! Kendi ev ve odalarınızdan başka evlere, sahibleriyle alışkanlık temin edib izin almadan ve selâm vermeden, girmeyin. Bu, sizin için daha hayırlıdır. Olur ki düşünür, hikmetini anlarsınız....
Nur Suresi, 27. Ayet:
Ey iman edenler! Kendi evleriniz dışındaki evlere, sahiplerinden izin isteyip onlara selâm vermeden girmeyiniz! Böyle yapmanız sizin için daha münasiptir. Olur ki düşünür, hikmetini anlarsınız....
Nur Suresi, 35. Ayet:
Allâh, semâların ve arzın nurudur (NUR, ilimdir - candır - datadır; semâlar ve arzın hakikati ilimden {DATA} ibarettir)! O'nun nurunun (ilminin varlığı ve açığa çıkışı) misali şuna benzer: İçinde lamba (bilinç) bulunan bir kandil (beyin) gibidir. . . O lamba da bir sırça (şuur) kapsamındadır! O sırça (şuur) sanki inciden bir yıldız (yaradılış amacına göre işlevlenmiş Esmâ bileşimi) gibidir ki, doğu ve batıya (mekân ve zamana) ait olmayan mübarek bir ağaçtan (insanî hakikatin), yani zeytinden (TE...
Nur Suresi, 35. Ayet:
Allah, Semavât-ü Arzın nûrudur, nûrunun temsili sanki bir mişkât; içinde bir mısbah, mısbah bir sırçada, sırça sanki bir kevkebi dürrî (bir inci yıldız), mübarek bir ağaçtan tutuşturulur: bir zeytundan ki ne şarkîdir ne garbî, yağı hemen hemen ateş dokunmasa bile zıya verir, nûr üzerine
nûr,
Allah nûruna dilediğini hidayet buyurur ve insanlar için meseller darb eyler ve Allah, her şey'e alîmdir...
Nur Suresi, 36. Ayet:
(Bu nur,) Allah'ın, onların yüceltilmesine ve isminin zikredilmesine izin verdiği evlerdedir; onların içinde sabah akşam O'nu tesbih ederler....
Nur Suresi, 36. Ayet:
(Bu nur,) Tanrı'nın, onların yüceltilmesine ve isminin zikredilmesine izin verdiği evlerdedir; onların içinde sabah akşam O'nu tesbih ederler....
Nur Suresi, 36. Ayet:
(Bu nur,) Allah'ın, onların yüceltilmesine ve isminin zikredilmesine izin verdiği evlerdedir; onların içinde sabah akşam O'nu tesbih ederler....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah, bütün canlıları sudan yarattı. İşte bunlardan bir kısmı karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayak üzerinde yürür, kimisi dört ayak üzerinde yürür. Allah, dilediğini yaratır. Çünkü Allah, her şeye hakkıyla gücü yetendir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah, her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki ayağı üstünde yürür, kimi dört ayağı üstünde yürür... Allah dilediğini yaratır; şüphesiz Allah her şeye kadirdir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah bütün canlıları sudan yarattı. İşte bunlardan bazıları karnı üstünde sürünür, bazıları iki ayağı üstünde yürür, bazıları da dört ayağı üstünde yürür. Allah sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olan her şeyi yaratır. Allah’ın her şeye gücü kudreti yeter....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah blutun canlilari sudan yaratmistir. Kimi karni uzerinde surunur, kimi iki ayakla yurur, kimi dort ayakla yurur. Allah diledigini yaratir, Allah suphesiz herseye Kadir'dir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah bütün canlıları sudan yaratmıştır. Kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayakla yürür, kimi dört ayakla yürür. Allah dilediğini yaratır, Allah şüphesiz herşeye Kadir'dir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah, her canlıyı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki ayağı üstünde yürür, kimi dört ayağı üstünde yürür... Allah dilediğini yaratır; şüphesiz Allah her şeye kadirdir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah, her hayvanı sudan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki ayağı üstünde yürür, kimi dört ayağı üstünde yürür... Allah dilediğini yapar; çünkü Allah her şeye kâdirdir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah; hareket eden her canlıyı sudan yaratmıştır. Kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayakla yürür, kimi de dört ayakla yürür. Allah; dilediğini yaratır. Şüphesiz ki Allah; her şeye kadirdir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Ve bütün canlıları sudan yaratan Allah'tır; öyle ki, kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayağı, kimi de dört ayağı üzerinde yürür. Allah dilediğini yaratır; çünkü O, gerçekten de her şeye kadirdir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah bütün canlıları sudan yaratmıştır. Onlardan kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayak üstünde yürür, kimi dört ayak üstünde yürür. Allah dilediğini yaratır. Çünkü Allah her şeye kâdirdir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah her canlıyı sudan yarattı: Kimi karnı üstünde sürünür, kimi iki ayağı üstünde yürür, kimi dört ayağı üstünde yürür. Allah dilediğini yaratır. Çünkü Allah her şeye kadirdir....
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Firavun’un karısı şöyle dedi: “Bana da, sana da göz aydınlığı (bir çocuk)! Sakın onu öldürmeyin. Belki bize faydası dokunur, ya da onu evlat ediniriz.” Oysaki onlar (olacak şeylerin) farkında değillerdi....
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Firavun'un karısı dedi ki: Senin de gözünü aydınlatır bu, benim de, öldürme bunu, umarım ki bize faydası dokunur, yahut da evlât ederiz onu kendimize ve onların, hiçbir şeyden haberleri yoktu....
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Firavun'un karısı (sepetin içinden erkek çocuk çıkınca kocasına:) Benim ve senin için göz aydınlığıdır! Onu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur, ya da onu evlât ediniriz, dedi. Halbuki onlar (işin sonunu) sezemiyorlardı....
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Firavun’un karısı, sandığın içinden bir erkek çocuk çıkınca, kocasına: 'Benim de, senin de gözün aydın olsun. Mutluluk vesilesi geldi. Onu öldürmeyin. Belki bize faydası dokunur, ya da, onu kendimize oğul ediniriz.' dedi. Halbuki onlar, Mûsâ’nın eliyle sonlarının getirileceğini düşünemiyorlar, sezemiyorlardı....
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Firavun’un hanımı (çocuğu görünce kocasına) dedi ki: “-Göz bebeği, bana ve sana! Onu öldürmeyin, olur ki bize faydası dokunur, yahut kendisini çocuk ediniriz.” Onlar işin farkında değillerdi (helâklerinin bu çocuk yüzünden olacağını bilmiyorlardı)....
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Firavun'un karısı (sepetin içinden erkek çocuk çıkınca kocasına:) Benim ve senin için göz aydınlığıdır! Onu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur, ya da onu evlât ediniriz, dedi. Halbuki onlar (işin sonunu) sezemiyorlardı....
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Firavun'un karısı, 'Gözümüz aydın olsun. Onu öldürme. Belki bize yararı dokunur, yahut onu evlat ediniriz.' Hiç bir şeyden haberleri yoktu....
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Firavun'un karısı (sepetin içinden çocuk çıkınca kocasına), «İkimizin de gözü aydın! Onu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur, ya da onu evlad ediniriz» dedi. Halbuki onlar işin sonunu sezemiyorlardı....
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Fir'avnın karısı dedi ki: «Benim için de, senin için de bir göz bebeği! Onu öldürmeyin. Olur ki bize fâidesi dokunur, yahud onu bir evlâd ediniriz». Halbuki onlar (işin) farkında değillerdi! ...
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Ve Fir'avun’un hanımı: '(Bu çocuk) benim için de, senin için de bir göz aydınlığı! Onu öldürmeyin! Belki bize faydası dokunur, ya da onu evlâd ediniriz' dedi. Hâlbuki onlar(işin) farkında değillerdi....
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Firavun'un karısı: “Benim için de, senin için de bir göz bebeği! Onu öldürmeyin. Olur ki bize faydası dokunur, yahut onu evlât ediniriz. ” dedi. Halbuki onlar işin farkında değillerdi....
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Firavun’un Karısı: -Benim de senin de gözün aydın olsun. Onu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur, ya da onu evlat ediniriz, dedi. Oysa onlar işin farkında değillerdi....
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Fir'avn'ın karısı (çocuğu sandıktan çıkarınca): "Bana da, sana da göz bebeği (olacak, çok sevimli bir çocuk). Onu öldürmeyin, belki bize yararı dokunur, ya da onu evlâd ediniriz." dedi. (Onu almakla hatâ ettiklerini) anlamıyorlardı....
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
Firavun'un hanımı 'Senin de, benim de gözümüz aydın!' dedi. 'Onu öldürme; bakarsın bize bir faydası dokunur, yahut onu evlât ediniriz.' Onlar o sırada hiçbir şeyin farkında değillerdi....
Qəsəs Suresi, 43. Ayet:
Andolsun ki, Biz Musa'ya o kitabı, ilk nesilleri helak ettikten sonra, insanların vicdanlarını aydınlatacak görüşler ve bir hidayet ve rahmet olmak üzere verdik; belki düşünür, ibret alırlar....
Qəsəs Suresi, 43. Ayet:
Andolsun ki biz, ilk nesilleri yok ettikten sonra Musa'ya olur ki düşünür, öğüt alırlar diye, insanlar için apaçık deliller, hidayet rehberi ve rahmet olarak o Kitab'ı (Tevrat'ı) vermişizdir....
Qəsəs Suresi, 43. Ayet:
Andolsun biz, ilk nesilleri helak ettikten sonra Musa'ya, insanların kalp gözlerini aydınlatacak nur ve onlara yol gösterici olarak Kitab'ı verdik. Belki düşünür, öğüt alırlar diye....
Qəsəs Suresi, 43. Ayet:
Andolsun biz, ilk nesilleri (Nûh, Hûd, Sâlih ve Lût kavimlerini) helâk ettikten sonra Mûsâ'ya, insanların gönül gözlerini aydınlatacak nur ve onlara yol gösterici olarak Kitabı verdik, belki düşünür, öğüt alırlar diye....
Rum Suresi, 32. Ayet:
O müşrikler ki, dinlerini parçalayıp bölük pörçük olmuşlardır; her topluluk kendisininkiyle övünür, durur....
Loğman Suresi, 32. Ayet:
O kâfirleri, kara bulutlar gibi dalga sardığı vakit, dini Allah’a halis kılarak (tam bir ihlâs ile) O’na yalvarırlar, dua ederler. Vakta ki, (Allah denizden) onları karaya çıkarır, içlerinden doğru giden de bulunur, (diğerleri ise, eski küfürlerine devam eder). Ayetlerimizi ancak gaddar, nankör olanlar inkâr eder....
Səba Suresi, 42. Ayet:
O gün birbirinize ne bir yararınız dokunur, ne bir zararınız. Zulmedenlere ise 'Yalanlayıp durduğunuz ateş azabını tadın' buyururuz....
Fatir Suresi, 20. Ayet:
1.
ve lâ
: ve değil, olmaz
2.
ez zulumâtu
: karanlıklar
3.
ve lâ
: ve değil, olmaz
4.
en nûru
: ve nur, aydınlıkla...
Fatir Suresi, 20. Ayet:
Ne karanlıklar ile nur,...
Fatir Suresi, 35. Ayet:
Ki O, bizi kendi lütfuyla kalınacak yurda yerleştirdi. Burada bize ne bir yorgunluk dokunur, ne de bir bıkkınlık dokunur....
Fatir Suresi, 35. Ayet:
Bizi kendi fazl-u kereminden sonsuza dek kalınacak bir konağa yerleştirdi. Artık burada bize ne bir yorgunluk dokunur, ne de burada bize usanç ve bıkkınlık gelir, derler....
Fatir Suresi, 35. Ayet:
'O (Rab) ki, lütfundan bizi (asıl) oturulacak yurda (Cennete) yerleştirdi. (Artık)orada bize ne bir yorgunluk dokunur, ne de orada bize bir usanç dokunur.'...
Yasin Suresi, 18. Ayet:
(Bunun üzerine onlar:) Doğrusu siz bize uğursuz geldiniz. Eğer bu işten vazgeçmezseniz, andolsun sizi taşlarız. Ve bizden size mutlaka fena bir kötülük dokunur, dediler....
Yasin Suresi, 18. Ayet:
Kasaba halkı onlara: «Doğrusu sizin yüzünüzden başımıza uğursuzluk çöktü. Eğer (bu iddia ve uyarınızdan) vazgeçmezseniz elbette sizi taşlar ve elbette bizden size elem verici bir azâb dokunur,» dediler....
Yasin Suresi, 18. Ayet:
(Bunun üzerine onlar:) Doğrusu siz bize uğursuz geldiniz. Eğer bu işten vazgeçmezseniz, andolsun sizi taşlarız. Ve bizden size mutlaka fena bir kötülük dokunur, dediler....
Yasin Suresi, 43. Ayet:
Sünnetimizin, düzenimizin yasaları içinde, irademizin tecellisine uygun olursa onları denizde boğarız. O zaman ne onların feryadına yetişen bulunur, ne onlar kurtulur, ne de kurtarılır....
Yasin Suresi, 43. Ayet:
Dilersek onları (suda) boğarız da artık ne çığlıklarına koşan bulunur, ne de kurtarılma şansları olur....
Yasin Suresi, 43. Ayet:
Eğer dilesek onları boğarız da o zaman ne onların feryadına yetişen bulunur, ne de onlar kurtarılır....
Yasin Suresi, 43. Ayet:
Dilersek onları suda boğarız. Ne kendilerine bir yardımcı bulunur, ne de kurtarılırlar....
Sad Suresi, 2. Ayet:
Fakat o küfredenler bir onur, bir şikak içindeler...
Sad Suresi, 2. Ayet:
(haal) küfredenler (in iddia etdikleri gibi değildir). Bil'akis (onların dışı boş) bir onur, (içi ise tam) bir tefrika içindedir. ...
Zümər Suresi, 9. Ayet:
Hiç o, âhiretten sakınarak ve Rabbinin rahmetini umarak geceleri secde eden, kıyamda bulunan ve böylece itâat ve ibâdet eden kişiye benzer mi? De ki: Eşit olur mu bilenlerle bilmeyenler? Bunu ancak aklı başında olanlar düşünür, bundan ancak onlar öğüt alır....
Zümər Suresi, 28. Ayet:
Bütün ilâhî kitaplardaki dinî-ilmî esasları içeren, açık, edebî, Arapça, okunan, içinde tezat, tenakuz, pürüz, yalan, sapma olmayan bir kitabı düşünüp öğüt alsınlar. Ola ki, Allah’a sığınırlar, emirlerine yapışırlar, günahlardan arınıp, azâbından korunur, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranır, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olurlar....
Zümər Suresi, 69. Ayet:
Yeryüzü, Rabbının nuruyla parıldar, kitap konur, peygamberler ve şâhidler getirilir ve insanlar arasında hakk ile hükmedilir ve onlar haksızlığa uğramazlar....
Zümər Suresi, 69. Ayet:
Mahşer yeri Rabbinin nûru ile ışıl ışıl aydınlanır. Amel defterleri, ortaya konur, derken... peygamberler ve şahitler getirilir. Haklarında tam adaletle hükmedilir ve onlara asla haksızlık yapılmaz....
Mömin Suresi, 18. Ayet:
1.
ve enzir-hum
: ve onları uyar
2.
yevme el âzifeti
: yakın olan gün, yaklaşan gün
3.
iz(i)
: o zaman, olduğu zaman
4.
el kulû...
Mömin Suresi, 18. Ayet:
Ve onları, yaklaşmakta olan o günle korkut, o gün, korkudan yürekler, ağızlara gelir, gönüller, dertle dolar, zâlimlere ne yardımı dokunacak bir dost bulunur, ne şefâati kabûl edilecek bir şefâatçi....
Mömin Suresi, 18. Ayet:
Onları o yakın gün hakkında uyar ki, o vakit yürekler ağızlara gelir, yutkunur dururlar. Artık zalimler için ne bir candan dost bulunur, ne de sözü dinlenir bir şefaatçi....
Fussilət Suresi, 19. Ayet:
1.
ve yevme
: ve gün
2.
yuhşeru
: haşrolunur, toplanır
3.
a'dâu allâhi
: Allah'ın düşmanları
4.
ilâ en nâri
: ateş...
Zuxruf Suresi, 17. Ayet:
Onlardan biri, rahmet sahibi Rahman olan Allah’a darb-ı meselli benzetme ile ortak koştuğu, evlât olarak isnad ettiği kız çocuğu ile müjdelenince, yüzü simsiyah kesilir. Öfkesinden yutkunur, durur....
Duxan Suresi, 5. Ayet:
Bir iş ki katımızdan hükmolunur, şüphe yok ki biz göndermişizdir....
Casiyə Suresi, 20. Ayet:
Bu (Kur'an) insanların kalb gözünü açan bir nur, kesin bilgi edinmek isteyen bir toplum için de hidâyet ve rahmettir....
Casiyə Suresi, 20. Ayet:
Bu (Kur'an) insanların kalp gözlerini açacak bir nur, kesin olarak inanan bir toplum için hidayet ve rahmettir....
Nuh Suresi, 16. Ayet:
'Yedi kat göklerde ayı aydınlık veren bir nur, güneşi aydınlatan, ısıtan bir ışık olarak planlayıp hazırlayarak var ettiğini görmüyor musunuz?...
Nuh Suresi, 16. Ayet:
Kameri kılmış içlerinde bir nur, güneşi de kılmış bir lâmba...
Nuh Suresi, 16. Ayet:
Gökte Ay’ı bir
nûr,
Güneş’i ise lâmba yaptı....
Nuh Suresi, 16. Ayet:
'Ayı göklerde bir nur, Güneşi de bir kandil yapmış....
Müddəssir Suresi, 55. Ayet:
Allah’ın sünnetinin, düzeninin yasaları ve iradesinin tecellisi içinde, dileyen kendi iradesini ve tercihini kullanarak düşünür, ondan öğüt alır....
Müddəssir Suresi, 55. Ayet:
Dileyen onu düşünür, öğüt alır....
Müddəssir Suresi, 55. Ayet:
Dileyen onu düşünür,...
Müddəssir Suresi, 55. Ayet:
Dileyen onu düşünür, öğüt alır....
İnsan Suresi, 11. Ayet:
Allah da onları o günün felaketinden korur, onların yüzlerine
nûr,
gönüllerine sürûr verir....
Əbəsə Suresi, 4. Ayet:
1.
ev
: veya
2.
yezzekkeru
: tezekkür eder, düşünür, öğüt alır
3.
fe
: böylece
4.
tenfea-hu
: ona fayda verir
...
Əbəsə Suresi, 12. Ayet:
Allah’ın sünnetinin, düzeninin yasaları ve iradesinin tecellisi içinde, kendi iradesini ve tercihini kullanarak, dileyen Kur’ân’ı düşünür, ondan öğüt alır....
Fəcr Suresi, 15. Ayet:
Ama insan, Rabbi onu her ne zaman imtihan edip de kendisine ikramda bulunur, nimetler verirse: «Rabbim bana ikram etti.» der....
Fəcr Suresi, 15. Ayet:
Ama insan, her ne zaman Rabbi onu sınayıp da ikramda bulunur, nimet verirse, «Rabbim bana ikram etti.» der....
Fəcr Suresi, 15. Ayet:
İnsana gelince; Rabbi kendisini imtihan edip de ikramda bulunur, ona bol nimet verirse: "Rabbim bana ikram etti. " der....
Fəcr Suresi, 15. Ayet:
Fakat insan öyledir; Rabbi ne zaman kendisini sınayıp ona ikrâmda bulunur, ona ni'met verirse: "Rabbim bana ikrâm etti" der....
Fəcr Suresi, 23. Ayet:
Cehennem de o gün getirilib ortaya konur; o gün (kâfir) insan düşünür, fakat o düşünüb (gerçeği) anlamaktan ona ne fayda? (Artık düşünmek ona hiç bir fayda sağlayamaz)....
Leyl Suresi, 5. Ayet:
Kim Allah’ın hakkını verir, mâlî mükellefiyetleri yerine getirir, Allah’a sığınıp, emirlerine yapışarak günahlardan arınıp azaptan korunur, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranır, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olur, takva esaslarını benimserse, ona ihsan edeceğiz....
Hud Suresi, 113. Ayet:
Ve zulm edenlere meyl etmeyin ki size ateş dokunur, ve Allahdan başka velîleriniz de yoktur sonra kurtulamazsınız...
Hud Suresi, 123. Ayet:
Bununla beraber Göklerin Yerin gaybi, Allahın'dır, emrin de hepsi ona irca' olunur, yalnız ona ıbadet et ve ona tevekkül kıl, rabbın ne yaptığınızdan ve yapacağınızdan gafil değil...
Əhzab Suresi, 43. Ayet:
Huvellezî yusallî aleykum ve melâiketuhu li yuhricekum minez zulumâti ilen
nûr,
ve kâne bil mu’minîne rahîmâ(rahîmen)....
Qələm Suresi, 40. Ayet:
1.
sel
: sor
2.
hum
: onlara
3.
eyyu-hum
: onların hangisi
4.
bi zâlike
: bunu
Qələm Suresi, 43. Ayet:
Gözleri düşmüş, kendilerini bir zillet sarmış bulunur, halbuki o secdeye onlar sağ sâlim iken da'vet olunuyorlardı....
Müddəssir Suresi, 55. Ayet:
(55,56) Öyleyse dileyen onu düşünür, öğüt alır. Ve onlar, Allah'ın dilediği dışında, öğüt alamazlar. O, korumaya, sakındırmaya ehildir ve affetmeye ehildir. ...
Müddəssir Suresi, 56. Ayet:
(55,56) Öyleyse dileyen onu düşünür, öğüt alır. Ve onlar, Allah'ın dilediği dışında, öğüt alamazlar. O, korumaya, sakındırmaya ehildir ve affetmeye ehildir. ...
Qəsəs Suresi, 9. Ayet:
"Ve Firavun'un karısı: “Benim ve senin için göz aydınlığı! Onu katletmeyin; Musa’yı diğer israiloğulları çocukları gibi niteliksiz; eğitimsiz- öğretimsiz, mesleksiz bırakmayın”, belki bize bir yararı dokunur, ya da o'nu evlat ediniriz” dedi. Ve onlar, işin farkında olmuyorlar. "...
Yusif Suresi, 75. Ayet:
"Kafile dediler ki: “Onun cezası, kimin yükünde çıkarsa, işte kendisi, onun cezasıdır/o, alıkonur, bedelini kendisi öder. Biz yanlış; kendi zararlarına iş yapanlara işte böyle ceza veririz.” "...
Bəqərə Suresi, 120. Ayet:
Sen onların milletlerine tabi olmadıkça ne yahudiler, ne de hıristiyanlar senden asla hoşnud ve razı olmayacaklar. De ki, gerçekten de Allah'ın hidayeti, hidayetin ta kendisidir. Şânım hakkı için, sana vahiyle gelen bu kadar bilgiden sonra, kalkıp da onların arzu ve heveslerine uyacak olursan, sana Allah'dan ne bir dost bulunur, ne de bir yardımcı....
Bəqərə Suresi, 120. Ayet:
Sen, dinlerine uymadıkça Yahudiler de, Hristiyanlar da, senden asla hoşnud olmazlar. Allah'ın hidayeti asıl hidayetin ta kendisidir, de. Şayet sana gelen ilimden sonra, onların heveslerine uyacak olursan; and olsun ki senin için Allah tarafından ne bir yar bulunur, ne de bir yardımcı....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah bütün heyvanları sudan yaratdı. Onların bir qismi qarnı üzərində sürünür, bir qismi iki ayağı üzərində, bir qismi də dörd ayağı üzərində yeriyər. Allah dilədiyi şeyi yaradar. Şübhəsiz ki, Allah hər şeyə qadirdir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah hər bir canlını sudan yaratmışdır. Onlardan bəzisi qarnı üstə sürünür, bəzisi iki ayaq üstündə gəzir, bəzisi də dörd ayaq üstündə gəzir. Allah istədiyini yaradır. Şübhəsiz ki, Allah hər şeyə qadirdir....
Nuh Suresi, 7. Ayet:
Sən onları bağışlayasan deyə mən hər dəfə onları (imana) dəvət etdikdə, onlar barmaqlarını qulaqlarına tıxayır, paltarlarına bürünür, (küfrlərində) israr edir və ötkəm-ötkəm təkəbbürlənirdilər....
Nuh Suresi, 16. Ayet:
Ayı bir nur, günəşi də çıraq etmişdir....
Ənam Suresi, 135. Ayet:
Həqiqətən, nə ki, sizə vəd olunur, gəlib yetişəcək və siz qadir deyilsiz onu aciz edəsiz! ...
Ənfal Suresi, 2. Ayet:
Həqiqətən, inananlar o kəslərdir ki, onda ki, yad edirlər Allahı, qəlbləri onların bərk çırpınır. Onda ki, Onun ayətləri onlara oxunur, imanlarını artırır və onlar Rəblərinə təvəkkül edirlər -...
Ənfal Suresi, 31. Ayet:
Onda ki, Bizim ayətlərimiz onlara tilavat olunur, deyirlər: «Biz, əlbəttə, eşitmişik. Əgər istəsəydik bunun mislini deyərdik. Əgər, bu, ancaq əsatiridir əvvəlkilərin!» ...
Nəhl Suresi, 53. Ayet:
Sizə nə ki, nemət yetişir, Allah tərəfindəndir. Sonra onda ki, sizə zərər toxunur, yalvarırsınız Ona....
İsra Suresi, 67. Ayet:
Onda ki, sizə dəryada zərər toxunur, Ondan başqa çağırdıqlarınız itib aradan yox olur. Amma elə ki, sizə nicat verərək quruya tərəf, siz üz döndərirsiniz. Həqiqətən, insan kafirdir!...
Zümər Suresi, 8. Ayet:
Onda ki, insana zərər toxunur, çağırır Rəbbini Ona tərəf dönərək. Sonra onda ki, Öz tərəfindən ona nemət verdi və o, unudar bundan qabaq Onu çağırmağı və edər Allah üçün tay, Onun yolundan zəlalətə salmaq üçün. De: «Mətahlan küfrünlə az. Həqiqətən, sən əshabındansan odun!»...
Hədid Suresi, 28. Ayet:
Ay o kəslər ki, inanırsınız! Qorxun Allahdan və inanın Onun rəsulu ilə. Əta edər sizə iki artıq rəhmətindən və edər sizin üçün nur, hansı ki, siz onunla gedərsiniz və bağışlar sizi və Allah Ğəfurdur, Rəhimdir!...
Ənbiya Suresi, 26. Ayet:
(Bütpərəst müşriklər) «Rəhman olan Allah (mələklərdən) övlad götürmüşdür!» dedilər. Allah (ağılın, peyğəmbərlərin və səma kitablarının hökmünə əsasən övlad götürməkdən) pak (və uzaq)dır! Əksinə, onlar (mələklər) möhtərəm bəndələrdir. (Onların həqiqətləri nur, yerləri uca məkan, işləri ibadət və danışıqları zikrdir.)...
Möminun Suresi, 66. Ayet:
Həqiqətən Bizim ayə və nişanələrimiz sizə oxunur, amma siz dal-dala keçmişinizə qayıdırdınız (Bizim ayələrimizin müqabilində şirk, itaətsizlik və cahiliyyət adətlərinin arxasınca gedirdiniz)....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah hər bir canlını sudan yaratmışdır. Onların bəzisi (ilan, balıq və digər sürünənlər) qarnı üstə sürünür, bəzisi (insan və quşlar kimiləri) iki ayağı üstə yeriyir və bəzisi dörd ayağı üstə yeriyir. Allah istədiyini yaradır. Həqiqətən Allah hər şeyə qadirdir....
Zariyat Suresi, 22. Ayet:
Sizin ruziniz (yağış, külək, nur, gecə, gündüz və fəsillər kimi ruzinizin təmin olunma vasitələri) və sizə vəd edilən şey (axirət cənnəti) göydədir....
Nəcm Suresi, 16. Ayet:
Bürüyən şey (nur, gözəllik və saysız mələklər) o sidrəni əhatə edən zaman...
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah bütün canlıları sudan yaratdı. Bunlardan bəzisi qarnı üstə sürünür, bəzisi iki ayaq üstə yeriyir, bəzisi də dörd ayaq üstə yeriyir. Allah istədiyini yaradar. Çünki Allah hər şeyə haqqı ilə qadirdir....
Nur Suresi, 45. Ayet:
Allah hər bir canlını sudan xəlq etmişdir. Onlardan eləsi var ki, qarnı üstə sürünür, eləsi var ki, iki ayaq üzərində gəzir, eləsi də var ki, dörd ayaq üzərində gəzir. Allah istədiyini xəlq edir. Həqiqətən Allah hər şeyə qadirdir....
Duxan Suresi, 4. Ayet:
O gecədə hər bir hikmətli iş ayırd edilərək təsbit olunur,...
Nur Suresi, 45. Ayet:
Və Allah hər canlını sudan əmələ gətirdi. Onlardan bəzisi qarnı üstə sürünür, bəzisi iki ayaq üstündə gedir, bəzisi də dörd ayaq üstündə gəzir. Allah istədiyini əmələ gətirər. Heç şübhəsiz ki, Allah, hər şeyə ən yaxşı qadir olandır....