Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
Ayetlerimizi küfredip yalanlayanlar, Cehen
nemli
ktirler. Ve onlar, orada sürekli kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 81. Ayet:
Hani Allah, Nebilerden söz almıştı: "Size, kitap ve hikmet verdim; şimdi yanınızdakini tasdik eden bir resul geldiğinde, ona kesinlikle inanacak ve yardım edeceksiniz." "Bunu kabul ettiniz mi? Bu ö
nemli
görevi üstlendiniz mi?" demişti. "Kabul ettik." dediler. Allah: "Öyleyse tanık olun, Ben de sizinle birlikte tanık olanlardanım." dedi....
Maidə Suresi, 10. Ayet:
Küfreden ve ayetlerimizi yalanlayan kimselere gelince, işte onlar Cehen
nemli
k kimselerdir....
Əraf Suresi, 49. Ayet:
Cehen
nemli
klere; "Allah, hiçbir rahmete erdirmeyecek diye yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıydı?" Onlara: "Girin Cennet'e, artık size korku yoktur. Üzülecek de değilsiniz." denir....
Əraf Suresi, 179. Ayet:
Gerçek şu ki, cinnden ve insten çoğalttıklarımızın çoğu Cehen
nemli
ktir. Ki onların kalpleri vardır onunla kavramazlar, gözleri vardır onunla görmezler, kulakları vardır onunla işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibidirler, hatta daha da bilinçsizdirler. İşte gafil olanlar bunlardır....
Tövbə Suresi, 113. Ayet:
Nebi ve mü'minlere; Cehen
nemli
k oldukları açıkça belli olduktan sonra, yakınları da olsa, müşriklere bağışlanma dilemeleri yaraşmaz....
Taha Suresi, 6. Ayet:
Göklerde ve yerde ne varsa ve bu ikisinin arasında ve
nemli
toprağın altında ne varsa O'nundur....
Şüəra Suresi, 50. Ayet:
"Ö
nemli
değil. Nasıl olsa Rabbimize döneceğiz." dediler....
Mömin Suresi, 43. Ayet:
"Şu bir gerçek ki, sizin beni kendisine çağırdığınız şey, dünyada da ahirette de kendisine çağıranlara cevap verme gücü olmayan şeydir. Kuşkusuz dönüşümüz Allah'adır. Haddi aşanlar Cehen
nemli
ktirler."...
Həşr Suresi, 20. Ayet:
Cehen
nemli
kler ile Cennetlikler bir değildir. Cennetlikler, kurtuluşa eren kimselerdir....
Mülk Suresi, 11. Ayet:
Böylece suçlarını itiraf ettiler. Rahmetten uzak olsun Cehen
nemli
kler....
Bəqərə Suresi, 38. Ayet:
(38-39) Dedik ki: "İnin oradan hepiniz! Artık ne zaman Ben’den size doğru yolu gösteren rehber gelir de kim ona uyarsa, onlara hiç bir korku olmayacak, hiç üzülmeyecekler de. İnkâr edip âyetlerimizi yalan sayanlar ise cehen
nemli
ktirler, hem de orada ebedî kalacaklardır."...
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
İnkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar cehen
nemli
ktir. Onlar orada ebedî kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehen
nemli
ktir, onlar orada ebedî kalırlar....
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip, senin peygamberliğini inkârda, küfürde ısrar edenler ve âyetlerimizi, Kur’ân’ı yalanlayanlar, işte onlar Cehen
nemli
ktirler. Onlar, orada ebedî kalırlar....
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
Inkar eden kimseler ve ayetlerimizi yalan sayanlar cehen
nemli
k olanlardir, onlar orada temelli kalacaklardir.*...
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
İnkar eden kimseler ve ayetlerimizi yalan sayanlar cehen
nemli
k olanlardır, onlar orada temelli kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehen
nemli
ktir, onlar orada ebedî kalırlar....
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
Küfredenler, ayetlerimizi yalanlamış olanlar, işte onlar cehen
nemli
klerdir. Ve onlar ateşte temelli kalıcıdırlar....
Bəqərə Suresi, 39. Ayet:
(38-39) Dedik ki: "İnin oradan hepiniz! Artık ne zaman Ben’den size doğru yolu gösteren rehber gelir de kim ona uyarsa, onlara hiç bir korku olmayacak, hiç üzülmeyecekler de. İnkâr edip âyetlerimizi yalan sayanlar ise cehen
nemli
ktirler, hem de orada ebedî kalacaklardır."...
Bəqərə Suresi, 81. Ayet:
Evet, kötülük işleyip suçu benliğini kaplamış (ve böylece şirke düşmüş) olan kimseler var ya, işte onlar cehen
nemli
klerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 81. Ayet:
Hayır! Kim bir kötülük eder de kötülüğü kendisini çepeçevre kuşatırsa işte o kimseler cehen
nemli
ktirler. Onlar orada devamlı kalırlar....
Bəqərə Suresi, 81. Ayet:
Evet, kimler bilerek günah işler, günah yüklenir de, günahları her yandan kendilerini kuşatırsa, onlar cehen
nemli
ktirler. Orada da ebedî kalırlar....
Bəqərə Suresi, 81. Ayet:
Hayir oyle degil; kotuluk isleyip sucu kendisini kusatmis olan kimseler; cehen
nemli
kler iste onlardir. Onlar orada temellidirler....
Bəqərə Suresi, 81. Ayet:
Hayır (durum hiç de onların anladığı ve iddia ettiği gibi değildir) kim kötülük kazanır da isyan ve küfür onu çepeçevre kuşatırsa, işte onlar cehen
nemli
ktirler; onlar orada ebedî kalıcılardır....
Bəqərə Suresi, 81. Ayet:
Hayır öyle değil; kötülük işleyip suçu kendisini kuşatmış olan kimseler; cehen
nemli
kler işte onlardır. Onlar orada temellidirler....
Bəqərə Suresi, 81. Ayet:
Hayır! Kim bir kötülük eder de kötülüğü kendisini çepeçevre kuşatırsa işte o kimseler cehen
nemli
ktirler. Onlar orada devamlı kalırlar....
Bəqərə Suresi, 81. Ayet:
Hayır, öyle birşey yok. Kim kötülük işler de günahı tarafından kuşatılırsa onlar ebedi olarak kalmak üzere Cehen
nemli
ktirler....
Bəqərə Suresi, 81. Ayet:
Hayır, kötülük yapıp da günahı kendisini kuşatan kimseler, işte onlar cehen
nemli
klerdir. Onlar orada temelli kalıcıdırlar....
Bəqərə Suresi, 81. Ayet:
Hayır, öyle değil! Kötülük işleyip suçu kendisini kuşatmış olan kimseler, işte bunlar cehen
nemli
ktirler. Onlar orada ebedî kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 81. Ayet:
Gerçek şu ki, günah işleyip günahı kendisini kuşatmış olan kimseler, cehen
nemli
kler işte onlardır. Onlar orada ebedi kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 81. Ayet:
Hayır, durum hiç de öyle değil! Günah işleyip de günahın kendisini her taraftan kuşattığı kapladığı kimseler var ya, işte onlar cehen
nemli
ktir. Hem de orada ebedî kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Muhakkak ki Biz seni, hak ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Ve ashabı cehîmden (cehen
nemli
klerden) sana sorulmaz (sen cehenneme gideceklerden sorumlu tutulmazsın )....
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Şüphesiz biz seni hak ile; müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Sen cehen
nemli
k olanlardan sorumlu tutulacak değilsin....
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Şüphe yok ki biz, seni dosdoğru bir müjdeci ve korkutucu olarak gönderdik, zâten sen, o cehen
nemli
klerden sorumlu da değilsin....
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Biz seni gerekçeli, hikmete dayalı, hak bir kitap olan Kur’ân ile Kur’ân’daki hakça düzeni toplumda gerçekleştirmen için rahmetimizi, merhametimizi, ihsanımızı, sevgimizi müjdeleyici, sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan uyarıcı olarak özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere gönderdik. Kâfir olarak ölüp kaynayan, köpüren Cehennem azabına maruz kalanlardan sen sorumlu değilsin; cehen
nemli
klerle ilgili herhangi bir talepte bulunma....
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Seni bir müjdeleyici ve bir korkutucu olarak hakla gönderdik. Sen cehen
nemli
klerden sorumlu değilsin....
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Şüphe yok ki, biz seni rahmetimizin müjdecisi ve azâbımızın habercisi olarak hak Kur’an ile gönderdik; sen o cehen
nemli
klerden sorumlu da değilsin....
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Dogrusu Biz, seni hak ile, mujdeci ve uyarici olarak gondermisizdir. Sen, cehen
nemli
klerden sorumlu tutulmayacaksin....
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Şüphesiz ki Biz Seni bir müjdeci ve (sonucu felâket olacak yolun tehlikesini) haber verip uyarıcı olarak hak ile gönderdik. Cehen
nemli
klerden artık Sen mes'ul değilsin....
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Doğrusu Biz, seni hak ile, müjdeci ve uyarıcı olarak göndermişizdir. Sen, cehen
nemli
klerden sorumlu tutulmayacaksın....
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Doğrusu biz seni Hak (Kur'an) ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Sen cehen
nemli
klerden sorumlu değilsin....
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Şek yok: biz seni hakkile rahmetimizin müjdecisi ve azabımızın habercisi gönderdik; sen o Cehen
nemli
klerden mes'ul de değilsin...
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Şüphesiz ki, Biz seni hak (olan Kur'an) ile rahmetimizin müjdecisi ve azabımızın habercisi gönderdik. Sen o cehen
nemli
klerden sorumlu da değilsin....
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Şüphe yok ki, Biz seni hak ile rahmetimizin müjdecisi ve azabımızın habercisi olarak gönderdik. Sen, o cehen
nemli
klerden sorumlu değilsin....
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Biz seni gerçeğin müjdecisi ve uyarıcısı (korkutucusu) olarak gönderdik. Sen Cehen
nemli
klerden sorumlu değilsin....
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
(Habîbim) şübhe yok ki biz seni (rahmetimizin) kâmil bir müjdeci (si) ve (azabımızın) gerçek korkutucu (su ve habercisi) olarak o Hak (Kur'ân) ile gönderdik. Sen cehennemin arkadaşlarından (cehen
nemli
k olanların küfürde ayak diremelerinden) mes'ul olacak değilsin. ...
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Doğrusu biz seni hak ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. Sen cehen
nemli
klerden sorumlu değilsin....
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Biz seni sırf Kur’ân’la müjdelemen ve uyarman için gerçeğin ta kendisi olarak gönderdik. Yoksa sen cehen
nemli
klerden ötürü sorguya çekilecek değilsin....
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana haram ayda savaşmayı soruyorlar. De ki: “O ayda savaş büyük bir günahtır. Allah’ın yolundan alıkoymak, onu inkâr etmek, Mescid-i Haram’ın ziyaretine engel olmak ve halkını oradan çıkarmak, Allah katında daha büyük günahtır. Zulüm ve baskı ise adam öldürmekten daha büyüktür. Onlar, güç yetirebilseler, sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaya devam ederler. Sizden kim dininden döner de kâfir olarak ölürse, öylelerin bütün yapıp ettikleri dünyada da, ahirette de boşa gitmiştir. Bun...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Onlar eğer güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden kim, dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da ahirette de...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana saldırmazlığın gelenek haline geldiği, Allah’ın savaşı haram kıldığı aylarda savaşmanın hükmünü soruyorlar: 'O aylarda savaşmak büyük günahtır. İnsanları Allah yolundan, İslâm’a girmekten alıkoymak, İslâmî hayatı yaşamaya engel tedbirler almak, Allah’ı inkâr etmek, Mescid-i Haram’ı ziyarete mânî olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük sorumluluğu gerektirir. Temel hak ve özgürlüklere yapılan tecavüz, baskı, zulüm, işkence, fitne, cinayetten ve savaştan, kan dökmekten d...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana haram aydan, onda savaşmaktan soruyorlar. De ki: 'Onda savaşmak büyük bir günahtır. İnsanları Allah'ın yolundan alıkoymak, onu inkar etmek, Mescid-i Haram'a karşı nankörlük etmek, halkını oradan çıkarmak Allah katında daha büyük bir günahtır. Bozgunculuk ise öldürmekten daha fenadır. Onlar eğer güç yetirebilirse sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaya devam ederler. Sizden kim dininden döner ve sonra da kâfir olarak ölürse, işte onların yaptıkları işler dünyada da, ahirette de ...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana hurmet edilen ayi, o aydaki savasi sorarlar. De ki: «O ayda savasmak buyuk suctur. Allah yolundan alikoymak, O'nu inkar etmek, Mescidi Haram'a engel olmak ve halkini oradan cikarmak Allah katinda daha buyuk suctur. Fitne cikarmak ise oldurmekten daha buyuktur". Gucleri yeterse, dininizden dondurunceye kadar sizinle savasa devam ederler. Icinizden dininden donup kafir olarak olen olursa, bunlarin isleri dunya ve ahirette bosa gitmis olur. Iste cehen
nemli
kler onlardir, onlar orada temellidirl...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana hürmetli ay (Receb) den ondaki savaştan soruyorlar, de ki: Hürmetli ay'da savaş büyük bir günahtır. (Ama) Allah yolundan alıkoymak, onu inkâr etmek ve Mescid-i Harâm'a girmelerine engel olmak, halkını oradan çıkarmak, Allah katında daha büyük bir günahtır. Fitne adam öldürmekten daha büyük (bir suç ve günah)tır. Onlar (Allah ve Peygamberini inkâr edenler, İslâm'ı din olarak kabul etmeyenler) güçleri yetse sizi dininizden döndürünceye kadar durmadan savaşırlar. Sizden kim dininden döner de k...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana hürmet edilen ayı, o aydaki savaşı sorarlar. De ki: 'O ayda savaşmak büyük suçtur. Allah yolundan alıkoymak, O'nu inkar etmek, Mescidi Haram'a engel olmak ve halkını oradan çıkarmak Allah katında daha büyük suçtur. Fitne çıkarmak ise öldürmekten daha büyüktür'. Güçleri yeterse, dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşa devam ederler. İçinizden dininden dönüp kafir olarak ölen olursa, bunların işleri dünya ve ahirette boşa gitmiş olur. İşte cehen
nemli
kler onlardır, onlar orada temellidirl...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Onlar eğer güçleri yeterse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden kim, dininden döner ve kâfir olarak ölürse, onların yaptıkları işler dünyada da ahirette de...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana haram ay ve onda savaşma hakkında soru yöneltiyorlar. De ki: «Onda savaş, büyük bir günahtır. Allah yolundan engellemek, O'nu inkar etmek, Mescid-i Haram'a gidişi engellemek ve halkını oradan çıkarmak ise, Allah katında daha büyük bir günahtır. Fitne ise, adam öldürmekten daha büyük bir kötülüktür. Onlar güçleri yeterse, sizi dininizden döndürmek için sizinle savaşı sürdürürler, sizden her kim de dininden döner ve kafir olarak ölürse, bunların yaptığı bütün iyi işler dünya ve ahirette boşa ...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Ey Muhammed! Sana haram aydan ve o ayda savaşmaktan soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak, büyük bir günahtır. Bununla beraber Allah yolundan alıkoymak, O'nu inkar etmek, insanları, Mescid- i Haram'dan menetmek ve halkını oradan çıkarmak, Allah yanında daha büyük bir günahtır ve fitne, öldürmekten daha büyük bir vebaldir. Onlar, güçleri yeterse, sizi dininizden döndürmek için sizinle savaşmaktan hiçbir zaman geri durmazlar. Sizden de her kim, dininden döner ve kâfir olarak can verirse artık onların...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Resulüm! Sana haram aydan ve onda savaşmanın doğru olup olmadığından soruyorlar. De ki: Haram ayda savaşmak büyük bir günahtır. Fakat insanları Allah yolundan alıkoymak, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i haram'ın ziyaretine engel olmak ve halkını oradan çıkarmak ise, Allah katında daha büyük, daha ağır günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır. Eğer onların güçleri yetse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler. Sizden her kim dininden döner ve kâfir olar...
Bəqərə Suresi, 217. Ayet:
Sana haram ayı ve bu ayda savaşmanın hükmünü sorarlar. De ki: "O ayda savaşmak büyük bir günahtır. Fakat insanları Allah yolundan engellemek, Allah’ı inkâr etmek, Mescid-i Haram’ı ziyareti yasaklamak, o mescidin cemaatini yani Müslümanları oradan çıkarmak ise, Allah nazarında daha büyük günahtır. Dinden döndürmek için işkence, öldürmekten beterdir. Kâfirler, ellerinden gelse, sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaktan geri durmazlar. Sizden her kim dininden döner ve kâfirlikte devam ...
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Peygamberleri onlara dedi ki; 'Talut'un hükümdarlığının belirtisi, size meleklerin taşıdığı bir sandığın gelmesidir. Bu sandıkta Rabbinizden size yönelik bir huzur ile birlikte Musa ve Harun ailelerinin geride bıraktıkları bazı ö
nemli
eşyalar vardır. Eğer mümin kimseler iseniz, bu sizin için kesin bir belirtidir....
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allah, iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kâfirlerin velileri ise tâğûttur. (O da) onları aydınlıktan karanlıklara (sürükleyip) çıkarır. Onlar cehen
nemli
klerdir. Orada ebedî kalırlar....
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allah, inananların dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlere gelince, onların dostları da tâğuttur, onları aydınlıktan alıp karanlığa götürür. İşte bunlar cehen
nemli
klerdir. Onlar orada devamlı kalırlar....
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allah, iman edenlerin velisi, koruyucusu, emrinde oldukları otoritedir. Onları şüphe, inkâr ve cehalet karanlıklarından, hidayet, iman ve ilim aydınlığına, nura çıkarır. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuuraltına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenlerin velileri de putlaştırılmış, zalim, azgın diktatörler, idareler şeytanî güçlerdir, tâğuttur. Onları hidayet, iman ve ilim aydınlığından, nurdan; şüphe, inkâr ve cehalet karanlıklarına götü...
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allah, iman edenlerin yardımcısıdır. Onları dâlâlet karanlıklarından (kurtarıp) hidayet nûruna çıkarır. Kâfirlerin dostları ise şeytanlardır. Kendilerini nurdan (ayırıp) karanlıklara sokarlar, işte bunlar cehen
nemli
ktirler; orada ebedî olarak kalıcıdırlar....
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allah inananlarin dostudur, onlari karanliklardan aydinliga cikarir. Inkar edenlerin ise dostlari azgin putlardir. Onlari aydinliktan karanliklara suruklerler. Iste onlar cehen
nemli
klerdir, onlar orada temelli kalacaklardir. *...
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allah inananların dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkar edenlerin ise dostları tağuttur. Onları aydınlıktan karanlıklara sürüklerler. İşte onlar cehen
nemli
klerdir, onlar orada temelli kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allah, inananların dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlere gelince, onların dostları da tâğuttur, onları aydınlıktan alıp karanlığa götürürler. İşte bunlar cehen
nemli
klerdir. Onlar orada devamlı kalırlar....
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allah, iman edenlerin velisidir, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnanmayanların dostları ise Tağut'tur, onları aydınlıktan karanlıklara çıkarır. İşte onlar cehen
nemli
klerdir, hep orada kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allah, iman edenlerin velisidir. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlerin velileri de tağuttur, onları aydınlıktan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar cehen
nemli
klerdir. Orada ebedî olarak kalırlar....
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allah müminlerin dostu, kayırıcısıdır. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Kâfirlerin dostları ise Şeytan ve yardakçılarıdır. Bunlar, onları aydınlıktan çıkararak karanlıklara sokarlar. Onlar, orada ebedi olarak kalmak üzere Cehen
nemli
ktirler....
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allah iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan kurtarıp nura çıkarır. İnkâr edip kâfir olanların dostları ise Tağut'tur. Onları nurdan alıp karanlıklara götürür. İşte onlar cehen
nemli
klerdir, orada ebedî kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 257. Ayet:
Allah iman edenlerin yardımcısıdır, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. İnkâr edenlerin dostları ise tağutlar olup onları aydınlıktan karanlıklara götürürler. İşte onlar cehen
nemli
k kimselerdir ki orada ebedî kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 275. Ayet:
Faiz yiyenler, ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, “Alışveriş de faiz gibidir” demelerinden dolayıdır. Oysa Allah, alışverişi helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt gelir de (o öğüte uyarak) faizden vazgeçerse, artık önceden aldığı onun olur. Durumu da Allah’a kalmıştır. (Allah, onu affeder.) Kim tekrar (faize) dönerse, işte onlar cehen
nemli
klerdir. Orada ebedî kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 275. Ayet:
Faiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların "Alım-satım tıpkı faiz gibidir" demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah'a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehen
nemli
ktir, orada devamlı kalırlar....
Bəqərə Suresi, 275. Ayet:
Ribâ, fâiz geliri yiyenler, kesinlikle şeytanın çarptığı, cinnet nöbetindeki kimseler gibi, toplumda huzur ve düzen bozucu davranırlar; kıyamet günü, cinnet nöbeti geçirenler gibi kabirlerinden kalkarlar. Bu ceza onlara: 'Alışverişe dayalı kazanç elde etme düzeni de kesinlikle fâizciliğe dayalı gelir elde etme düzenine benziyor' demeleri sebebiyledir. Halbuki Allah ticarî alışverişleri helâl ve meşrû kılmış, fâizciliği ve fâizi de haram kılmıştır. Bundan böyle kim, Rabbinden kendisine gelen bir ...
Bəqərə Suresi, 275. Ayet:
Faiz yiyenler, (kabirlerinden) ancak kendisini şeytan çarptığından deliye dönmüş bir adamın kalkışı gibi kalkarlar. Bu durum onların 'alışveriş de faiz gibidir' demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alışverişi helal faizi ise haram kıldı. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de (faiz yeme işine) son verirse onun geçmişte aldıkları kendinedir. Onun işi ise Allah'a aittir [57]. Kim de yine (faiz almaya) dönerse işte bunlar cehen
nemli
klerdir. Onlar orada sonsuza kadar kalıcıdırlar....
Bəqərə Suresi, 275. Ayet:
Fâiz yiyen kimseler, kendisine şeytan çarpmış olan nasıl kalkarsa, mezarlarından öylece kalkarlar. Bu halde olmaları; “-alış-veriş, aynen faiz gibidir” demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alış verişi halâl ve fâizi (ribâyı) haram kılmıştır. Bundan böyle kim kendisine Rabbinden bir öğüt gelip fâiz yemekten sakınırsa daha önce aldığı faiz ona bağışlanır; geri alınmaz ve bundan sonra onun işi (affedilişi) Allah’a aiddir. Kim de, haram olan bu ribâyı helâl diye yemeğe dönerse, işte onlar cehen
nemli
...
Bəqərə Suresi, 275. Ayet:
Faiz yiyenler mahserde ancak seytanin carptigi kimsenin kalktigi gibi kalkarlar. Bu, onlarin, «Zaten alisveris de faiz gibidir» demelerindendir. Oysa Allah alis verisi helal, faizi haram kildi. Kime Rabb'inden bir ogut gelir de faizcilikten geri durursa, gecmisi kendisinedir, onun isi Allah'a aittir. Kim faizcilige donerse, iste onlar cehen
nemli
ktir, onlar orada temelli kalacaklardir....
Bəqərə Suresi, 275. Ayet:
Riba (= faiz) yiyenler, (kabirlerinden) ancak Şeytan çarpmış kimse gibi kalkarlar. Bu, onların «Alım-satım da faiz gibidir», demelerindendir. Halbuki Allah alım-satımı helal, faizi haram kılmıştır. Artık bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişi kendisine, işi hakkındaki hüküm ise Allah'a aittir. Kim de faize döner, önce olduğu gibi faizcilik yapmaya tekrar başlarsa, işte onlar Cehen
nemli
ktir, orada hep kalıcılardır....
Bəqərə Suresi, 275. Ayet:
Faiz yiyenler mahşerde ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, 'Zaten alışveriş de faiz gibidir' demelerindendir. Oysa Allah alışverişi helal, faizi haram kıldı. Kime Rabb'inden bir öğüt gelir de faizcilikten geri durursa, geçmişi kendisinedir, onun işi Allah'a aittir. Kim faizciliğe dönerse, işte onlar cehen
nemli
ktir, onlar orada temelli kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 275. Ayet:
Faiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların «Alım-satım tıpkı faiz gibidir» demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah'a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehen
nemli
ktir, orada devamlı kalırlar....
Bəqərə Suresi, 275. Ayet:
Faiz yiyenler şeytan tarafından çarpılmış kimseler gibi ayağa kalkarlar, Bu onların «alış- veriş de faiz gibidir» demelerinden dolayıdır. Oysa Allah alış- verişi helâl, faizi ise haram kılmıştır. Kim kendisine Rabbinden bir öğüt gelir- gelmez faiz yemeye son verirse geçmişte aldığı faizler kendisinden geri alınmaz. Onun işi Allah 'a kalmıştır. Fakat kimler tekrar faizciliğe dönerlerse onlar, orada ebedi olarak kalmak üzere Cehen
nemli
ktirler....
Bəqərə Suresi, 275. Ayet:
Fâiz yiyenler: “Fâiz ticaret gibidir. ” dedikleri için kıyamet günü kabirlerinden şeytan çarpmış gibi (ihtiyaçlar içinde) kalkacaklardır. Oysa Allah alış-verişi helâl, fâizi haram kılmıştır. Bundan böyle kime Rabbinden bir öğüt gelir ve fâizcilikten vazgeçerse, geçmiş (günahları, daha önce aldığı) kendisine ve hakkındaki hüküm de Allah'a âittir. Kim de tekrar fâize dönerse onlar cehen
nemli
ktirler. Orada ebedî olarak kalacaklardır....
Bəqərə Suresi, 275. Ayet:
Faiz yiyenler tıpkı şeytanın çarptığı kimsenin kalkışı gibi kalkarlar. Bu, onların "Alış veriş de faiz gibidir." demelerindendir. Halbuki Allah alış verişi mübah, faizi ise haram kılmıştır. Her kime Rabbinden bir talimat gelir, o da faizden vazgeçerse, daha önce yaptığı muamele kendisi için geçerlidir, hakkındaki hüküm de Allah’a aittir. Her kim tekrar faizciliğe başlarsa, işte onlar cehen
nemli
ktir, hem de orada ebedî kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 49. Ayet:
1.
ve resûlen
: ve resûl, elçi olarak
2.
ilâ benî isrâîle
: İsrailoğulları'na
3.
en-nî
: muhakkak ki ben
4.
kad ci'tu-kum bi
Ali-İmran Suresi, 49. Ayet:
Ve onu (Meryem oğlu Îsâ Mesih'i ), "Benî İsrâîl'e (İsrailoğulları'na)" resûl olarak gönderecek. (Onlara şöyle diyecek): "Muhakkak ki ben size Rabbiniz'den âyet (mucizeler) getirdim. Ben gerçekten size
nemli
topraktan kuş heykeli yaparım, sonra onun içine üflerim. O zaman o, Allah'ın izniyle kuş olur. Doğuştan kör olanı ve abraş hastalığını iyileştiririm. Ve Allah'ın izniyle ölüyü diriltirim. Yediğiniz şeyleri ve evlerinizde biriktirdiğiniz şeyleri size haber veririm. Eğer siz mü'minler iseniz mu...
Ali-İmran Suresi, 49. Ayet:
İsrailoğullarına Rasûl olarak gönderecek. (O) diyecek ki: "Ben size Rabbinizden, varlığında O'na dair işareti taşıyan biri olarak geldim. Ben size çamurdan kuş şeklinde bir mahlûk meydana getirir, içine nefhederim de (Esmâ kuvvesini onda açığa çıkartırım da) o, biiznillah (o yapıda Allâh Esmâ'sının o şekilde açığa çıkmayı dilemesiyle) bir kuş olur. Körü ve cüzzamlıları iyileştiririm. Biiznillah (onların hakikatlerini oluşturan Esmâ kuvvesinin elvermesiyle) ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yiyi...
Ali-İmran Suresi, 96. Ayet:
Halk için kurulan en ö
nemli
ev, tüm halklara bir hidayet kaynağı olan Bekke'deki kutlu evdir....
Ali-İmran Suresi, 116. Ayet:
İnkâr edenlerin ne malları ne evlatları, onlara Allah’a karşı bir yarar sağlar. İşte onlar cehen
nemli
ktirler. Onlar orada ebedî kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 116. Ayet:
İnkâr edenler var ya, onların malları da evlâtları da Allah'a karşı kendilerine hiçbir fayda sağlamayacaktır. İşte onlar, cehen
nemli
klerdir; onlar orada ebedî kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 116. Ayet:
Allah’ı, peygamberlerini, Allah’a imanın gerektirdiği esasları inkârda ısrar edenlerin, kâfirlerin, ne malları ne evlâtları, Allah’tan gelecek bir şeyi, hiçbir cezayı asla engelleyemeyecektir. Onlar cehen
nemli
ktirler. Orada ebedî kalırlar....
Ali-İmran Suresi, 116. Ayet:
Kâfir olanlar (var ya!) onların ne malları, ne evlâdları kendilerini Allah’ın azâbından asla kurtaracak değildir. Onlar cehen
nemli
ktir ve orada ebedî olarak kalıcıdırlar....
Ali-İmran Suresi, 116. Ayet:
Inkar eden kimselerin mallari ve cocuklari, Allah'tan yana, onlara bir fayda vermeyecektir. Iste onlar cehen
nemli
klerdir, onlar orada temellidirler....
Ali-İmran Suresi, 116. Ayet:
İnkar eden kimselerin malları ve çocukları, Allah'tan yana, onlara bir fayda vermeyecektir. İşte onlar cehen
nemli
klerdir, onlar orada temellidirler....
Ali-İmran Suresi, 116. Ayet:
İnkâr edenler var ya, onların malları da evlâtları da Allah'a karşı kendilerine hiçbir fayda sağlamayacaktır. İşte onlar, cehen
nemli
klerdir; onlar orada ebedî kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 116. Ayet:
Kafirlere gelince, ne malları ve ne de evlatları kendilerine Allah'a karşı hiçbir fayda sağlamayacaktır. Onlar Cehen
nemli
ktirler, orada sürekli olarak kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 116. Ayet:
İnkâr edenlerin malları ve evlâtları Allah nezdinde kendilerinden hiçbir şeyi uzaklaştıramayacaklardır. İşte onlar cehen
nemli
ktirler, orada ebedî kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 116. Ayet:
Kâfir olanların ne malları ne de evlatları, kendilerini Allah’ın cezasından asla kurtaramaz. Onlar cehen
nemli
k olup orada ebediyyen kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 148. Ayet:
Allah da onlara dünya nimetini ve (daha da ö
nemli
si,) ahiret sevabının güzelliğini verdi. Allah, iyi davrananları sever....
Ali-İmran Suresi, 148. Ayet:
Allah da onlara dünya nimetini ve (daha da ö
nemli
si,) ahiret sevabının güzelliğini verdi. Allah, iyi davrananları sever....
Nisa Suresi, 98. Ayet:
Erkek, kadın ve çocuklardan gücü yetmiyen biçarelerle hicret için yol bulamıyanlar müstesna (onlar cehen
nemli
k değillerdir.)...
Maidə Suresi, 10. Ayet:
İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlar var ya; işte onlar cehen
nemli
klerdir....
Maidə Suresi, 10. Ayet:
İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince onlar cehen
nemli
klerdir....
Maidə Suresi, 10. Ayet:
İnkar edip ayetlerimizi yalanlayanlar ise, işte onlar cehen
nemli
ktirler....
Maidə Suresi, 10. Ayet:
Küfre varıp âyetlerimizi tekzip edenlere gelince, onlar, cehen
nemli
ktirler....
Maidə Suresi, 10. Ayet:
Inkar edenler ve ayetlerimizi yalanlayanlar, iste onlar cehen
nemli
klerdir....
Maidə Suresi, 10. Ayet:
İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince: İşte onlar Cehen
nemli
ktirler....
Maidə Suresi, 10. Ayet:
İnkar edenler ve ayetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar cehen
nemli
klerdir....
Maidə Suresi, 10. Ayet:
İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince onlar cehen
nemli
klerdir....
Maidə Suresi, 10. Ayet:
İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar, cehen
nemli
ktirler....
Maidə Suresi, 10. Ayet:
Küfre sapıp ayetlerimizi yalanlayanlar ise cehen
nemli
ktirler....
Maidə Suresi, 10. Ayet:
Kâfir olup âyetlerimizi yalan sayanlar ise cehen
nemli
ktirler....
Maidə Suresi, 13. Ayet:
İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lânetledik, kalplerini de kaskatı kıldık. Kelimeleri yerlerinden kaydırarak (tahrif edip) değiştiriyorlar. Akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden ö
nemli
bir kısmını da unuttular. (Ey Muhammed!) İçlerinden pek azı hariç, onların daima bir hainliğini görüyorsun. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Çünkü Allah, iyilik yapanları sever....
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Sözlerini bozmaları sebebiyle onları lânetledik ve kalplerini katılaştırdık. Onlar kelimelerin yerlerini değiştirirler (kitaplarını tahrif ederler). Kendilerine öğretilen ahkâmın (Tevrat'ın) ö
nemli
bir bölümünü de unuttular. İçlerinden pek azı hariç, onlardan daima bir hainlik görürsün. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever....
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Kesin sözlerini, taahhütlerini bozmaları sebebiyle onları lânetledik, kafalarını kalınlaştırdık ve kalplerini katılaştırdık. Kelimeleri, ifadeleri, aslî manalarından uzaklaştırarak tahrif ediyorlar, değiştiriyorlar, maksadının dışında tefsir ediyorlar, gayesine aykırı te’viller yapıyorlar. Kendilerine öğretilen, tebliğ edilen Tevrat’ın hükümlerinin ö
nemli
bir bölümünü de unuttular. İçlerinden pek azı hariç, onları taahhütlerini bozarak, daima hâinlik ederlerken görürsün. Yine de sen onları sorgu...
Maidə Suresi, 13. Ayet:
Sözlerini bozmaları sebebiyle onları lânetledik ve kalplerini katılaştırdık. Onlar kelimelerin yerlerini değiştirirler (kitaplarını tahrif ederler). Kendilerine öğretilen ahkâmın (Tevrat'ın) ö
nemli
bir bölümünü de unuttular. İçlerinden pek azı hariç, onlardan daima bir hainlik görürsün. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Şüphesiz Allah iyilik edenleri sever....
Maidə Suresi, 14. Ayet:
“Biz hıristiyanız” diyenlerden de sağlam söz almıştık. Ama onlar da akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden ö
nemli
bir kısmını unuttular. Bu sebeple, biz de aralarına kıyamet gününe kadar sürecek düşmanlık ve kini salıverdik. Allah, ne yapmakta olduklarını onlara bildirecek!...
Maidə Suresi, 14. Ayet:
Biz hıristiyanlarız diyenlerden de kesin sözlerini almıştık ama onlar da kendilerine zikredilen (verilen öğütlerin veya Kitab'ın) ö
nemli
bir bölümünü unuttular. Bu sebeple kıyamete kadar aralarına düşmanlık ve kin saldık. Yakında Allah onlara yaptıklarını haber verecektir....
Maidə Suresi, 14. Ayet:
'Biz hristiyanlarız' diyenlerden de kesin sözlerini, taahhütlerini almıştık, ama onlar da kendilerine tebliğ edilenlerin, kitabın ve öğütlerin ö
nemli
bir bölümünü unuttular. Bu sebeple kıyametin kopacağı güne kadar aralarına düşmanlık ve kin saldık. Allah yapmaya devam ettikleri düzenbazlıkları birer birer ortaya koyarak onları hesaba çekecektir....
Maidə Suresi, 14. Ayet:
«Biz hıristiyanlarız» diyenlerden de kesin sözlerini almıştık ama onlar da kendilerine zikredilen (verilen öğütlerin veya Kitab'ın) ö
nemli
bir bölümünü unuttular. Bu sebeple kıyamete kadar aralarına düşmanlık ve kin saldık. Yakında Allah onlara yaptıklarını haber verecektir....
Maidə Suresi, 27. Ayet:
(27-29) Onlara Âdem’in iki oğlunun gerçek olan haberini oku: Onların her ikisi birer kurban takdim etmişlerdi de birininki kabul edilmiş, öbürününki kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, kardeşine: "Seni öldüreceğim" dedi. O da: "Allah, ancak müttakilerden kabul buyurur, dedi. Yemin ederim ki, sen beni öldürmek için el kaldırırsan, ben seni öldürmek için sana el kaldırmam. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım." "Ben isterim ki sen, kendi günahınla beraber benim günahımı da yük...
Maidə Suresi, 28. Ayet:
(27-29) Onlara Âdem’in iki oğlunun gerçek olan haberini oku: Onların her ikisi birer kurban takdim etmişlerdi de birininki kabul edilmiş, öbürününki kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, kardeşine: "Seni öldüreceğim" dedi. O da: "Allah, ancak müttakilerden kabul buyurur, dedi. Yemin ederim ki, sen beni öldürmek için el kaldırırsan, ben seni öldürmek için sana el kaldırmam. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım." "Ben isterim ki sen, kendi günahınla beraber benim günahımı da yük...
Maidə Suresi, 29. Ayet:
“Ben istiyorum ki, sen benim günahımı da, kendi günahını da yüklenip cehen
nemli
klerden olasın. İşte bu zalimlerin cezasıdır.”...
Maidə Suresi, 29. Ayet:
Ben şüphesiz isterim ki, sen kendi günahınla benim günahımı da yüklenesin. Böylece cehen
nemli
klerden olasın. İşte zâlimlerin cezası budur....
Maidə Suresi, 29. Ayet:
Ben, hem benim hem de kendi gunahini yuklenip cehen
nemli
klerden olmani isterim, zulmedenlerin cezasi budur"....
Maidə Suresi, 29. Ayet:
Ben (bu durumda) İsterim ki, benim günahımı da kendi günahını da yüklenip Cehen
nemli
klerden olasın, işte zâlimlerin cezası budur!...
Maidə Suresi, 29. Ayet:
Ben, hem benim hem de kendi günahını yüklenip cehen
nemli
klerden olmanı isterim, zulmedenlerin cezası budur'....
Maidə Suresi, 29. Ayet:
Ben, hem benim hem de kendinin günahını yüklenip cehen
nemli
klerden olmanı isterim. Zulmedenlerin cezası işte budur!» dedi....
Maidə Suresi, 29. Ayet:
İstiyorum ki, hem kendi günahını hem de benim günahımı yüklenerek cehen
nemli
klerden olasın. Zalimlerin cezası budur....
Maidə Suresi, 29. Ayet:
Dilerim ki sen; benim günahımı da, kendi günahını da yüklenip cehen
nemli
klerden olasın. Zalimlerin cezası da budur....
Maidə Suresi, 29. Ayet:
“Dilerim ki, sen benim günahımı da kendi günahını da yüklenip cehen
nemli
klerden olasın. Zâlimlerin cezası işte budur. ”...
Maidə Suresi, 29. Ayet:
Ben, hem benim hem de kendi günahını yüklenerek cehen
nemli
klerden olmanı isterim, zulmedenlerin cezası budur, dedi....
Maidə Suresi, 29. Ayet:
(27-29) Onlara Âdem’in iki oğlunun gerçek olan haberini oku: Onların her ikisi birer kurban takdim etmişlerdi de birininki kabul edilmiş, öbürününki kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, kardeşine: "Seni öldüreceğim" dedi. O da: "Allah, ancak müttakilerden kabul buyurur, dedi. Yemin ederim ki, sen beni öldürmek için el kaldırırsan, ben seni öldürmek için sana el kaldırmam. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım." "Ben isterim ki sen, kendi günahınla beraber benim günahımı da yük...
Maidə Suresi, 86. Ayet:
İnkâr edenlere ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar cehen
nemli
klerdir....
Maidə Suresi, 86. Ayet:
İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince işte onlar cehen
nemli
klerdir....
Maidə Suresi, 86. Ayet:
İnkar eden ve ayetlerimizi yalanlayanlar ise cehen
nemli
ktirler....
Maidə Suresi, 86. Ayet:
Küfredip âyetlerimizi yalanlayanlar ise, onlar, hep cehen
nemli
ktirler....
Maidə Suresi, 86. Ayet:
Inkar edip ayetlerimizi yalanlayanlar, iste onlar cehen
nemli
klerdir. *...
Maidə Suresi, 86. Ayet:
İnkar edip ayetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar cehen
nemli
klerdir....
Maidə Suresi, 86. Ayet:
İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince işte onlar cehen
nemli
klerdir....
Maidə Suresi, 86. Ayet:
Kafirlere, ayetlerimizi yalan sayanlara gelince, onlar temelli cehen
nemli
ktir....
Maidə Suresi, 86. Ayet:
Kâfir olanlar ve âyetlerimizi yalanlayanlar var ya! İşte onlar cehen
nemli
klerdir....
Maidə Suresi, 93. Ayet:
İman eden ve iyi işler yapanlara, hakkıyle sakınıp iman ettikleri ve iyi işler yaptıkları, sonra yine hakkıyle sakınıp iman ettikleri, sonra da hakkıyle sakınıp yaptıklarını, ellerinden geldiğince güzel yaptıkları takdirde (haram kılınmadan önce) tattıklarından dolayı günah yoktur. (Ö
nemli
olan inandıktan sonra iman ve iyi amelde sebattır). Allah iyi ve güzel yapanları sever....
Maidə Suresi, 93. Ayet:
İman eden ve iyi işler yapanlara, hakkıyle sakınıp iman ettikleri ve iyi işler yaptıkları, sonra yine hakkıyle sakınıp iman ettikleri, sonra da hakkıyle sakınıp yaptıklarını, ellerinden geldiğince güzel yaptıkları takdirde (haram kılınmadan önce) tattıklarından dolayı günah yoktur. (Ö
nemli
olan inandıktan sonra iman ve iyi amelde sebattır). Allah iyi ve güzel yapanları sever....
Maidə Suresi, 110. Ayet:
1.
iz kâle
: demişti
2.
allâhu
: Allâh (cc.)
3.
yâ îsâ ibne meryeme
: ey Meryem oğlu İsâ (as.)
4.
uzkur ni'metî
: ...
Maidə Suresi, 110. Ayet:
Allah (cc.) şöyle buyurmuştu; "Ey Meryem oğlu Îsa! Senin ve annenin üzerindeki nimetimi hatırla. Seni Ruhûl Kudüs ile desteklemiştim de beşikte iken de yetişkin iken de insanlarla konuşuyordun. Sana Kitab'ı, Hikmet'i, Tevrat'ı ve İncil'i öğretmiştim. Ben'im iznimle
nemli
topraktan kuş şeklinde heykel (suret) yapmıştın, sonra onun içine üflemiştin, böylece Ben'im iznimle bir kuş olmuştu. Ve, doğuştan kör olanı ve alaca tenliyi yine Ben'im iznimle iyileştiriyordun. Ben'im iznimle ölüleri (diriltip...
Ənam Suresi, 59. Ayet:
1.
ve inde-hu
: ve onun yanında
2.
mefâtihu
: anahtarlar
3.
el gaybi
: gayb, bilinmeyen
4.
lâ ya'lemu-hâ
: onu bil...
Əraf Suresi, 12. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
mâ
: ne, nedir?
3.
menea-ke
: seni men eden
4.
ellâ
: olmamak
Əraf Suresi, 12. Ayet:
(Allahû Tealâ) şöyle buyurdu: “Sana (secde etmeyi) emrettiğim zaman, seni secde etmekten men eden nedir?” İblis: “Ben ondan hayırlıyım,beni ateşten ve onu
nemli
topraktan (balçıktan) yarattın.” dedi....
Əraf Suresi, 36. Ayet:
Âyetlerimizi yalanlayanlar ve onlara uymayı kibirlerine yediremeyenlere gelince, işte onlar cehen
nemli
klerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır....
Əraf Suresi, 36. Ayet:
Ayetlerimizi yalanlayıp onlara karşı büyüklük taslayanlar ise, onlar da cehen
nemli
klerdir. Onlar orada sürekli kalacaklardır....
Əraf Suresi, 36. Ayet:
Âyetlerimizi yalanlıyanlara ve bunlara imanı, kibirlerine yedirmiyenlere gelince; bunlar cehen
nemli
ktirler, onlar ebedî olarak orada kalıcıdırlar....
Əraf Suresi, 36. Ayet:
Ayetlerimizi yalanlayip onlara karsi buyukluk taslayanlar, iste onlar cehen
nemli
klerdir, orada temelli kalacaklardir....
Əraf Suresi, 36. Ayet:
Ayetlerimizi yalanlayıp onlara karşı büyüklük taslayanlara gelince, işte onlar cehen
nemli
klerdir, orada temelli kalacaklardır....
Əraf Suresi, 36. Ayet:
Kim de âyetlerimizi yalanlar ve onlara karşı büyüklük taslarsa, işte onlar cehen
nemli
ktirler ve orada ebedî olarak kalacaklardır....
Əraf Suresi, 36. Ayet:
Ayetlerimizi yalanlayanlar, onlara burun kıvıranlar ise, orada ebedi kalmak üzere cehen
nemli
ktirler....
Əraf Suresi, 36. Ayet:
Âyetlerimizi yalan sayanlar ve onları kabule tenezzül etmeyenler ise, işte onlar cehen
nemli
ktirler. Hem de orada ebedî kalacaklardır....
Əraf Suresi, 44. Ayet:
Cennetlikler cehen
nemli
klere, “Rabbimizin bize va’dettiğini biz gerçek bulduk. Siz de Rabbinizin va’dettiğini gerçek buldunuz mu?” diye seslenirler. Onlar, “Evet” derler. O zaman aralarında bir duyurucu, “Allah’ın lâneti zalimlere!” diye seslenir....
Əraf Suresi, 44. Ayet:
Cennet ehli cehen
nemli
klere: 'Rabbimizin bize va’dettiği mükâfatların gerçekleştiğini gördük. Siz de Rabbinizin sizi tehdit ettiği cezaların gerçekleştiğini gördünüz mü?' diye seslenirler. Cehen
nemli
kler: 'Evet' derler. Aralarında gür sesli biri: 'Allah’ın lâneti baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen güç ve iktidar sahibi zâlimlerin üzerine olsun' diye bağırarak lânet okur....
Əraf Suresi, 44. Ayet:
Cennetlikler cehen
nemli
klere: 'Biz Rabbimizin bize vaad ettiğinin gerçek olduğunu gördük siz de Rabbinizin size vaad ettiğinin gerçek olduğunu gördünüz mü?' diye seslenirler. Onlar 'Evet' derler. O sırada bir seslenici 'Allah'ın laneti zalimlerin üzerinedir' diye seslenir....
Əraf Suresi, 44. Ayet:
Bir de cennetlik olanlar cehen
nemli
klere şöyle çağırırlar; “- Gerçekten biz, Rabbimizin bize vaad buyurduğu sevabı hak bulduk. Siz de Rabbinizin vaad buyurduğu cezayı hak buldunuz mu?” Onlar da: “- Evet, hak bulduk.” derler. Bunun üzerine, iki topluluk arasında bir çağırıcı (Hz. İsrâfil Aleyhisselâm) şöyle nida eder (çağırır): “-Allah’ın lâneti zalimler üzerine olsun!”...
Əraf Suresi, 44. Ayet:
(44-45) Cennetlikler, cehen
nemli
kleri: «Biz Rabbimizin bize vadettigini gercek bulduk, Rabbinizin size de vadettigini gercek buldunuz mu?» diye seslenirler, «Evet» derler. Aralarinda bir munadi, «Allah'in laneti Allah yolundan alikoyan, o yolun egriligini isteyen ve ahireti inkar eden zalimleredir» diye seslenir....
Əraf Suresi, 44. Ayet:
(44-45) Cennetlikler, cehen
nemli
klere: 'Biz Rabbimizin bize vadettiğini gerçek bulduk, Rabbinizin size de vadettiğini gerçek buldunuz mu?' diye seslenirler, 'Evet' derler. Aralarında bir münadi, 'Allah'ın laneti Allah yolundan alıkoyan, o yolun eğriliğini isteyen ve ahireti inkar eden zalimleredir' diye seslenir....
Əraf Suresi, 44. Ayet:
Bir de cennetlikler, cehen
nemli
klere şöyle seslenirler: «Gerçekten biz, Rabbimizin bize vadettiğinin gerçek olduğunu bulduk. Siz de Rabbinizin size vadettiğinin gerçek olduğunu buldunuz mu?» Onlar da: «Evet» derler. Derken aralarında bir çağırıcı şöyle bağırmaya başlar: «Allah'ın laneti o zalimlerin üstüne olsun!...
Əraf Suresi, 44. Ayet:
Cennetlikler, cehen
nemli
klere seslenerek, «Biz Rabbimizin bize vadettiklerini gerçekleşmiş bulduk, siz de Rabbinizin size yönelik vaadlerini gerçekleşmiş buldunuz mu?» derler. Cehen
nemli
kler «evet» derler. Bu sırada aralarından biri yüksek sesle şöyle bağırır, «Allah'ın lâneti zalimlerin üzerine olsun.»...
Əraf Suresi, 44. Ayet:
Cennet yârânı, ateş yaranına (cehen
nemli
klere): «Rabbimizin bize va'detdiğini hak bulduk. Siz de Rabbinizin (tehdîd olarak) bildirdiğini (cezayı) gerçek buldunuz mu?» diye nida eder (ler). Onlar da: «Evet (öyle bulduk)» derler. Bunun üzerine aralarında bir münâdî: «Allahın lâ'neti zaalimlerin tepesine» diye ünler. ...
Əraf Suresi, 44. Ayet:
Cennetlikler cehen
nemli
klere: “Biz Rabbimizin bize vâdettiğini gerçek bulduk. Siz de Rabbinizin size vâdettiğini gerçek buldunuz mu?” diye seslenirler. Onlar da: “Evet gerçek bulduk. ” derler. Aralarında bir münâdî: “Allah'ın lâneti zâlimlerin üzerine olsun!” diye seslenir....
Əraf Suresi, 44. Ayet:
(44-45) Cennetlikler cehen
nemli
klere: "Biz, Rabbimizin bize vâd ettiği şeylerin gerçek olduğunu gördük; siz de Rabbinizin size vâd ettiklerinin gerçekleştiğini gördünüz mü?" deyince onlar: "Evet" diye cevap verirler. Derken bir görevli aralarında: "Allah’ın lâneti o zalimlere olsun ki onlar insanları Allah yolundan uzaklaştırır, onu eğri büğrü göstermek isterlerdi ve onlar âhireti de inkâr ederlerdi." diye nida eder....
Əraf Suresi, 45. Ayet:
(44-45) Cennetlikler, cehen
nemli
kleri: «Biz Rabbimizin bize vadettigini gercek bulduk, Rabbinizin size de vadettigini gercek buldunuz mu?» diye seslenirler, «Evet» derler. Aralarinda bir munadi, «Allah'in laneti Allah yolundan alikoyan, o yolun egriligini isteyen ve ahireti inkar eden zalimleredir» diye seslenir....
Əraf Suresi, 45. Ayet:
(44-45) Cennetlikler, cehen
nemli
klere: 'Biz Rabbimizin bize vadettiğini gerçek bulduk, Rabbinizin size de vadettiğini gerçek buldunuz mu?' diye seslenirler, 'Evet' derler. Aralarında bir münadi, 'Allah'ın laneti Allah yolundan alıkoyan, o yolun eğriliğini isteyen ve ahireti inkar eden zalimleredir' diye seslenir....
Əraf Suresi, 45. Ayet:
(44-45) Cennetlikler cehen
nemli
klere: "Biz, Rabbimizin bize vâd ettiği şeylerin gerçek olduğunu gördük; siz de Rabbinizin size vâd ettiklerinin gerçekleştiğini gördünüz mü?" deyince onlar: "Evet" diye cevap verirler. Derken bir görevli aralarında: "Allah’ın lâneti o zalimlere olsun ki onlar insanları Allah yolundan uzaklaştırır, onu eğri büğrü göstermek isterlerdi ve onlar âhireti de inkâr ederlerdi." diye nida eder....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
İkisi (cennet ve cehennem) arasında bir sur , A’râf üzerinde de birtakım adamlar vardır. Cennet ve cehen
nemli
klerin hepsini simalarından tanımaktadırlar. Cennetliklere, “Selâm olsun size!” diye seslenirler. Onlar henüz cennete girmemişlerdir, ama bunu ummaktadırlar....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
Cennetliklerle cehen
nemli
kler arasında bir örtü var ve A'râf üstünde erler var ki herkesi, yüzlerinden tanırlar ve cennet ehline esenlik size diye nidâ ederler. Onlar, henüz cennete girmemişlerdir ama girmeyi umarlar....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
İki taraf (cennetlikler ve cehen
nemli
kler) arasında bir perde ve A'râf üzerinde de herkesi simalarından tanıyan adamlar vardır ki, bunlar henüz cennete giremedikleri halde (girmeyi) umarak cennet ehline: "Selâm size!" diye seslenirler....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
Cennet ehli ve cehen
nemli
kler arasında bir perde-engel mevcuttur. Â’râf üzerinde, aradaki surun burçlarında, her iki taraftakilerin kimliklerini, hallerini simalarından okuyarak tanıyan liyakatli kişiler, adamlar vardır. Bunlar cennet ehline: 'Selâmün aleyküm (Allah’ın selâmı ve selâmeti size olsun, siz selâmete erdiniz)' diye seslenirler. Bunlar henüz cennete girmeyen, cenneti arzu eden kimselerdir....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
Cennetliklerle cehen
nemli
kler arasında bir sûr (perde) vardır. A’raf (cennet hisarı) üzerinde de bir takım insanlar (sevab ve günahları eşit olup en son cennete girecek olanlar) var ki, bunlar, cennetlik ve cehen
nemli
klerden her birini çehreleriyle tanırlar; ve henüz cennete giremeyip onu arzu eder oldukları halde, cennetliklere “Selâmün Aleyküm”, diye nida ederler....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
İki taraf (cennetlikler ve cehen
nemli
kler) arasında bir perde ve A'râf üzerinde de herkesi simalarından tanıyan adamlar vardır ki, bunlar henüz cennete giremedikleri halde (girmeyi) umarak cennet ehline: «Selâm size!» diye seslenirler....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
Cennetliklerle cehen
nemli
kler arasında bir perde vardır. A'raf üzerinde de, her iki taraftakileri simalarından tanıyan kişiler vardır. Bunlar cennetliklere: «selâm olsun size» diye seslenirler. Bunlar henüz cennete girmemiş, fakat girmeyi arzu eden kimselerdir....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
İki (taraf) arasında (sûrdan) bir perde ve «A'raaf» üzerinde de (cennetlik ve cehen
nemli
klerin) her birini sîmalarıyle tanıyacak (müvahhid) rical vardır ki onlar henüz oraya (cennete) girmemiş, fakat onlar girmeyi şiddetle arzu eder olarak cennet yaranına: «Selâmün aleyküm» diye nida ederler. ...
Əraf Suresi, 46. Ayet:
İki taraf arasında bir perde, A’râf üzerinde de cennetlik ve cehen
nemli
klerin her birini simalarından tanıyacak kimseler vardır ki onlar, henüz cennete girmemiş, fakat girmeyi şiddetle arzular olarak cennetliklere "selamün aleyküm." diye seslenirler....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
İki taraf arasında bir perde ve A'raf üzerinde de hepsini (hem cennetlikleri hem de cehen
nemli
kleri, yüzlerindeki) işâretleriyle tanıyan erkekler vardır. (Bunlar), henüz cennete girmemiş olan, fakat girmeyi bekleyen, cennet halkına: "selâm size!" diye seslendiler....
Əraf Suresi, 47. Ayet:
Gözleri cehen
nemli
kler tarafına çevrildiği zaman, “Ey Rabbimiz! Bizi zalim toplumla beraber kılma” derler....
Əraf Suresi, 47. Ayet:
Gözleri cehen
nemli
kler tarafına ilişince Rabbimiz derler, bizi zulmeden kavimle berâber etme....
Əraf Suresi, 47. Ayet:
Gözleri cehen
nemli
klerin tarafına çevrildiği zaman: 'Ey Rabbimiz! Bizi zalimler topluluğu ile birlikte bulundurma' derler....
Əraf Suresi, 47. Ayet:
Gözleri cehen
nemli
kler tarafına çevrildiği zaman da: “- Ey Rabbimiz! Bizi, zalimler topluluğu ile beraber yapma.” derler....
Əraf Suresi, 47. Ayet:
Gozleri cehen
nemli
kler yonune cevrilince: «Rabbimiz! Bizi zalimlerle beraber bulundurma» derler. *...
Əraf Suresi, 47. Ayet:
Gözleri cehen
nemli
kler yönüne çevrilince: 'Rabbimiz! Bizi zalimlerle beraber bulundurma' derler....
Əraf Suresi, 47. Ayet:
Gözleri cehen
nemli
kler tarafına çevrildiği vakit de: «Ey Rabbimiz, bizleri o zalimler güruhu ile birlikte bulundurma!» demektedirler....
Əraf Suresi, 47. Ayet:
Gözleri cehen
nemli
kler tarafına çevrilince de : «Rabbimiz! Bizi zalim toplulukla beraber eyleme!» derler....
Əraf Suresi, 47. Ayet:
Bunların bakışları, cehen
nemli
klere doğru kaydırılınca da «Ey Rabbimiz, bizi zalimler ile biraraya getirme!» derler....
Əraf Suresi, 47. Ayet:
Gözleri cehen
nemli
kler tarafına çevrilince: -Rabbimiz, bizi zalim toplumla birlikte bulundurma! derler....
Əraf Suresi, 47. Ayet:
Gözleri cehen
nemli
kler tarafına çevrildiğinde: "Aman ya Rabbenâ, aman bizleri o zalimlerle beraber eyleme!" derler....
Əraf Suresi, 49. Ayet:
(Cehen
nemli
klere şöyle denir): “Allah'ın onlara rahmetle ulaşmayacağına yemin ettiğiniz kimseler bunlar mı?” (Cennetliklere de şöyle denir): “Cennete girin! Size korku yoktur ve mahzun da olmayacaksınız.”...
Əraf Suresi, 50. Ayet:
Cehen
nemli
kler de cennetliklere, “Ne olur, sudan veya Allah’ın size verdiği rızıktan biraz da bizim üzerimize akıtın” diye çağrışırlar. Onlar, “Şüphesiz, Allah bunları kâfirlere haram kılmıştır” derler....
Əraf Suresi, 50. Ayet:
Cehen
nemli
kler de cennetliklere: 'Sudan veya Rabbinizin size verdiği rızklardan bize de akıtın' diye seslenirler. Onlar da: 'Allah onları kâfirlere haram etmiştir' derler....
Əraf Suresi, 50. Ayet:
Cehen
nemli
kler, cennetliklere şöyle çağırır: “- Suyunuzdan veya Allah’ın size verdiği rızıktan biraz da bize akıtın.” Onlar da: “- Doğrusu Allah, bunları kâfirlere haram etti” derler....
Əraf Suresi, 50. Ayet:
(50-51) Cehen
nemli
kler cennetliklere, «Bize biraz su veya Allah'in size verdigi riziktan gonderin» diye sesenirler, onlar da, «Dogrusu Allah dinlerini alay ve eglenceye alan, dunya hayatina aldanan inkarcilara ikisini de haram etmistir» derler. Bugunle karsilacaklarini unuttuklari, ayetlerimizi bile bile inkar ettikleri gibi biz de onlari unutuyoruz....
Əraf Suresi, 50. Ayet:
(50-51) Cehen
nemli
kler cennetliklere, 'Bize biraz su veya Allah'ın size verdiği rızıktan gönderin' diye seslenirler, onlar da, 'Doğrusu Allah dinlerini alay ve eğlenceye alan, dünya hayatına aldanan inkarcılara ikisini de haram etmiştir' derler. Bugünle karşılaşacaklarını unuttukları, ayetlerimizi bile bile inkar ettikleri gibi biz de onları unutuyoruz....
Əraf Suresi, 50. Ayet:
Cehen
nemli
kler cennetliklere Bize biraz su ya da Allah'ın size sunduğu yiyeceklerden biraz bir şeyler ikram ediniz? diye seslenirler. Cennetlikler ise «Allah her ikisini de kâfirlere haram kıldı» derler....
Əraf Suresi, 50. Ayet:
Cehen
nemli
kler cennetliklere: “Suyunuzdan veya Allah'ın size verdiği nimetlerden biraz da bize verin!” diye seslenirler. Onlar da derler ki: “Doğrusu Allah bunları kâfirlere haram etti. ”...
Əraf Suresi, 50. Ayet:
Cehen
nemli
kler cennetliklere: "Ne olur, lütfen suyunuzdan, Allah’ın size nasib ettiği nimetlerden biraz da bize gönderin!" diye seslenirler. Onlar da: "Allah bunları kâfirlere haram etmiştir, bunlar kâfirlere yasaktır." diye cevap verirler....
Əraf Suresi, 51. Ayet:
(50-51) Cehen
nemli
kler cennetliklere, «Bize biraz su veya Allah'in size verdigi riziktan gonderin» diye sesenirler, onlar da, «Dogrusu Allah dinlerini alay ve eglenceye alan, dunya hayatina aldanan inkarcilara ikisini de haram etmistir» derler. Bugunle karsilacaklarini unuttuklari, ayetlerimizi bile bile inkar ettikleri gibi biz de onlari unutuyoruz....
Əraf Suresi, 51. Ayet:
(50-51) Cehen
nemli
kler cennetliklere, 'Bize biraz su veya Allah'ın size verdiği rızıktan gönderin' diye seslenirler, onlar da, 'Doğrusu Allah dinlerini alay ve eğlenceye alan, dünya hayatına aldanan inkarcılara ikisini de haram etmiştir' derler. Bugünle karşılaşacaklarını unuttukları, ayetlerimizi bile bile inkar ettikleri gibi biz de onları unutuyoruz....
Əraf Suresi, 51. Ayet:
O kâfirlere ki onlar dinlerini oyun ve eğlence konusu haline getirmişlerdi; dünya hayatı kendilerini aldatmıştı. İşte onlar, kendilerinin en ö
nemli
günü olan bu günkü karşılaşmayı unuttular ve âyetlerimizi bilerek inkâr ettikleri gibi, Biz de bugün onları unutup kendi hallerine terk edeceğiz....
Əraf Suresi, 179. Ayet:
Andolsun ki, birçok cini ve insanı cehen
nemli
k olarak yarattık. Onların kalpleri var. Fakat anlamazlar, gözleri var, fakat görmezler, kulakları var, fakat işitmezler. Onlar hayvanlar gibidirler. Hatta hayvanlardan da sapıktırlar. Onlar gaflet içindedirler....
Əraf Suresi, 179. Ayet:
Cinlerden ve insanlardan çoğunu cehen
nemli
k kıldık. Çünkü onların kalpleri vardır. Onunla anlayış göstermezler. Gözleri vardır, onunla görmezler, kulakları vardır, onunla işitmezler. Onlar hayvanlar gibidir, hatta onlardan da aşağıdırlar. İşte onlar gafillerdir....
Əraf Suresi, 179. Ayet:
Cinlerden de, insanlardan da Biz pek çok Cehen
nemli
kler yarattık. Onların kalpleri vardır, anlamazlar; gözleri vardır, görmezler; kulakları vardır, işitmezler. Onlar hayvan gibi, hattâ daha da şaşkındırlar. Onlar gafillerin tâ kendileridir....
Tövbə Suresi, 24. Ayet:
De ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım ve akrabanız, ter dökerek kazandığınız mallar, kesada uğramasından endişe ettiğiniz ticaret, hoşunuza giden konaklar, size Allah’tan ve Resulünden ve O’nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ve ö
nemli
ise... O halde Allah emrini gönderinceye kadar bekleyin!Allah öyle fâsıklar güruhunu hidâyet etmez, umduklarına eriştirmez....
Tövbə Suresi, 37. Ayet:
Haram ayları ertelemek ancak küfürde bir arttırmadır! Hakikat bilgisini inkâr edenler, onunla saptırılır. . . Onu bir yıl helal sayarlar, bir yıl da haram yaparlar ki; Allâh'ın haram kıldığının (yalnızca) sayısına uysunlar da (arkasındaki esas ö
nemli
olayı örtüp böylece) Allâh'ın haram kıldığını helal kılsınlar! (Oysa haramiyet, ayların özelliğinden değil Allâh hükmündendir). . . Kötü uygulamaları onlara süslü gösterildi. . . Allâh, hakikat bilgisini inkâr edenler topluluğuna hidâyet etmez....
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
Eğer siz ona (Resûlullah'a) yardım etmezseniz (bu ö
nemli
değil); ona Allah yardım etmiştir: Hani, kâfirler onu, iki kişiden biri olarak (Ebu Bekir ile birlikte Mekke'den) çıkarmışlardı; hani onlar mağaradaydı; o, arkadaşına. Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir, diyordu. Bunun üzerine Allah ona (sükûnet sağlayan) emniyetini indirdi, onu sizin görmediğiniz bir ordu ile destekledi ve kâfir olanların sözünü alçalttı. Allah'ın sözü ise zaten yücedir. Çünkü Allah üstündür, hikmet sahibidir....
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
Eğer siz ona (Resûlullah'a) yardım etmezseniz (bu ö
nemli
değil); ona Allah yardım etmiştir: Hani, kâfirler onu, iki kişiden biri olarak (Ebu Bekir ile birlikte Mekke'den) çıkarmışlardı; hani onlar mağaradaydı; o, arkadaşına. Üzülme, çünkü Allah bizimle beraberdir, diyordu. Bunun üzerine Allah ona (sükûnet sağlayan) emniyetini indirdi, onu sizin görmediğiniz bir ordu ile destekledi ve kâfir olanların sözünü alçalttı. Allah'ın sözü ise zaten yücedir. Çünkü Allah üstündür, hikmet sahibidir....
Tövbə Suresi, 55. Ayet:
Onların ne mallarının ne de çocuklarının çokluğu seni imrendirmesin. O hiç de ö
nemli
değil! Çünkü Allah bunlar sebebiyle dünya hayatında onlara sıkıntı çektirmeyi ve canlarının kâfir olarak çıkmasını dilemektedir....
Tövbə Suresi, 113. Ayet:
Cehen
nemli
k oldukları belli olduktan sonra, akraba bile olsalar Allah'a ortak koşanlar için mağfiret dilemek Peygambere ve mü'minlere yaraşmaz....
Tövbə Suresi, 113. Ayet:
Müşriklerin cehen
nemli
k oldukları (küfür üzere öldükleri) müminlere belli olduktan sonra-bunlar akraba bile olsalar- artık onlar için, ne Peygamberin, ne de mümin olanların mağfiret dilemeleri yoktur....
Tövbə Suresi, 113. Ayet:
Cehen
nemli
k olduklari anlasildiktan sonra, akraba bile olsalar, puta tapanlar icin magfiret dilemek Peygamber'e ve muminlere yarasmaz....
Tövbə Suresi, 113. Ayet:
Müşriklerin Cehen
nemli
k oldukları besbelli anlaşıldıktan sonra, hısım da olsalar, Peygamberin ve imân edenlerin onlar için istiğfar etmeleri uygun olmaz....
Tövbə Suresi, 113. Ayet:
Cehen
nemli
k oldukları anlaşıldıktan sonra, akraba bile olsalar, puta tapanlar için mağfiret dilemek Peygamber'e ve müminlere yaraşmaz....
Tövbə Suresi, 113. Ayet:
Ne Peygambere ne iyman edenlere, akrıba bile olsalar Cehen
nemli
k oldukları onlara tebeyyün ettikten sonra müşrikler için istiğfar etmek yoktur...
Tövbə Suresi, 113. Ayet:
Ne peygambere, ne iman edenlere, akraba bile olsalar, cehen
nemli
k oldukları iyice belli olduktan sonra müşrikler için af dilemek olmaz....
Tövbə Suresi, 113. Ayet:
Ne peygambere, ne iman edenlere akraba bile olsalar cehen
nemli
k oldukları iyice belli olduktan sonra müşriklere istiğfar etmek yoktur....
Tövbə Suresi, 113. Ayet:
Akraba bile olsalar, cehen
nemli
k oldukları belli olduktan sonra puta tapanlar için Allah'dan af dilemek, ne peygambere ve ne de mü'minlere yakışmaz....
Tövbə Suresi, 113. Ayet:
Müşriklerin, o çılgın ateşin yârânı (cehen
nemli
k) oldukları muhakkak meydana çıkdıkdan sonra, artık onların lehine, velev hısım olsunlar, ne peygamberin, ne de mü'min olanların istiğfaar etmeleri doğru değildir. ...
Tövbə Suresi, 113. Ayet:
(Günah içinde ölen) kimselerin cehen
nemli
k olduğu kendilerine açıklandıktan sonra, yakın akraba olsalar bile, Allah'tan başkasına tanrılık yakıştıran kimselerin bağışlanmasını dilemek artık ne Peygamber'e yaraşır, ne de imana erişenlere....
Tövbə Suresi, 113. Ayet:
Cehen
nemli
k oldukları anlaşıldıktan sonra, akraba bile olsalar müşrikler için bağışlanma dilemek Peygambere ve iman edenlere yaraşmaz....
Tövbə Suresi, 113. Ayet:
Kâfir olarak ölüp cehen
nemli
k oldukları kendilerine belli olduktan sonra,akraba bile olsalar, müşriklerin affedilmelerini istemek, ne Peygamberin, ne de müminlerin yapacağı bir iş değildir....
Tövbə Suresi, 113. Ayet:
Cehen
nemli
k oldukları açığa çıktıktan sonra, akraba bile olsalar, müşrikler için Allah'tan af dilemek ne Peygambere, ne de mü'minlere yakışmaz....
Yunus Suresi, 2. Ayet:
Kendilerinden bir adama: 'İnsanları uyar ve inananlara Rab'leri katında ö
nemli
bir yere sahip olduklarını müjdele,' diye vahyetmemiz halka garip mi geliyor? İnkarcılar, 'Bu, apaçık bir büyücüdür,' dediler....
Yunus Suresi, 27. Ayet:
Kötü işler yapmış olanlara gelince, bir kötülüğün cezası misliyledir ve onları bir zillet kaplayacaktır. Onları Allah’(ın azabın)dan koruyacak hiçbir kimse de yoktur. Sanki yüzleri, karanlık geceden parçalarla örtülmüştür. İşte onlar cehen
nemli
klerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır....
Yunus Suresi, 27. Ayet:
Kötülükler kazanmış olanlara gelince, bir kötülüğe aynıyla ceza verilir ve onların yüzlerini aşağılık bürür. Onları Allah'tan kurtaracak yoktur. Yüzleri adeta kapkaranlık bir gecenin parçalarıyla kaplanmış gibidir. Bunlar cehen
nemli
ktirler. Orada sürekli kalıcıdırlar....
Yunus Suresi, 27. Ayet:
Kotuluk isleyenlere kotulukleri kadar ceza verilir; onlarin yuzlerini zillet burur; Allah'a karsi onlari savunacak yoktur; yuzleri, geceden kara bir parcayla ortulmus gibidir. Bunlar cehen
nemli
klerdir, orada temelli kalirlar....
Yunus Suresi, 27. Ayet:
Kötülük işleyenlere kötülükleri kadar ceza verilir; onların yüzlerini zillet bürür; Allah'a karşı onları savunacak yoktur; yüzleri, geceden kara bir parçayla örtülmüş gibidir. Bunlar cehen
nemli
klerdir, orada temelli kalırlar....
Yunus Suresi, 27. Ayet:
Dünyada kötülük işleyenlere gelince, her kötülüklerine karşılığı kadar ceza verilir. Yüzlerini horlanmışlık kaplar. Onları Allah'dan kurtaracak hiç kimseleri yoktur. Yüzleri sanki gecenin kesitleri ile kaplıdır. Onlar cehen
nemli
klerdir, orada ebedi olarak kalacaklardır....
Yunus Suresi, 27. Ayet:
Ama kötü işler yapmış olanlara gelince; kötülüğün karşılığı kendisi kadar olacaktır; ve Allah'a karşı kendilerini savunacak kimseleri olmayacağına göre (utanç) ve aşağılanma onları, sanki yüzlerini kopkoyu bir gecenin karanlığı bürümüş gibi, gölgeleyecek: İşte bunlardır cehen
nemli
kler; orada yerleşip kalacak olanlar......
Yunus Suresi, 27. Ayet:
Kötülükleri yapanlara gelince, kötülüğün cezası kendi mislidir. Onları zillet kaplar. Onları Allah'tan koruyacak hiç kimse bulunmaz. Onların yüzleri sanki karanlık geceden bir parçaya bürünmüştür. İşte bunlar da cehen
nemli
klerdir. Orada ebedî kalacaklardır....
Yunus Suresi, 27. Ayet:
Kötülük işleyenler ise, yaptıkları kötülük kadar ceza görürler. Kendilerini bir zillettir kaplayacak... Onları Allah’ın bu cezasından kurtaracak bir kimse yoktur. Yüzleri sanki kapkaranlık gece parçalarıyla kaplanmıştır. İşte onlar cehen
nemli
ktir. Hem de orada ebedî kalacaklardır....
Hud Suresi, 92. Ayet:
Şu'ayb: «Ey kavmim, benim yakınlarım sizin için Allah'tan daha mı ö
nemli
ki, onu arkanıza atıp unuttunuz? Bilin ki, Rabbim bütün yaptıklarınızı kuşatmıştır....
Hud Suresi, 92. Ayet:
Ey soydaşlarım, aşiretim sizin gözünüzde Allah'dan daha mı üstün, daha mı ö
nemli
dir ki, O'na sırt döndünüz, O'nu yabana attınız? Hiç kuşkusuz, yaptığınız her hareket Rabbimin bilgisinin kapsamı içindedir....
Hud Suresi, 100. Ayet:
İşte bu, medeniyetlerin sana anlattığımız ö
nemli
haberlerindendir. Onlardan kalan da var, biçilip yerle bir edilen de var....
Hud Suresi, 100. Ayet:
İşte bu helâk olmuş memleketlerin ö
nemli
haberlerindendir. Sana onu kıssa olarak anlatıyoruz. Onlardan yerinde duranlar da var, biçilenler (yok olup gidenler) de....
Hud Suresi, 105. Ayet:
O gün geldiği zaman Allah’ın izni olmadan hiçbir kimse konuşamaz. Onlardan mutsuz (cehen
nemli
k) olanlar da vardır, mutlu (cennetlik) olanlar da....
Hud Suresi, 105. Ayet:
O süreç başladığında, O'nun elvermesi dışında, hiçbir nefs konuşamaz! Onlardan kimi şakî (imanı olmayan, sonsuza dek cehen
nemli
k) kimi de saîddir (imanı olan, sonsuza dek cennetlik)....
Hud Suresi, 107. Ayet:
Gökler ile yer durdukça, Rabbinin dileği uyarınca cehen
nemli
kler orada sürekli kalacaklardır. Hiç kuşkusuz Rabbin neyi isterse onu yapar....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Hükümdar dedi ki: 'Onu getirin kendime özel (görevli) edineyim' Onunla konuşunca da: 'Sen bugün bizim yanımızda ö
nemli
mevki sahibi ve güvenilir birisin' dedi....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin, onu kendime bağlı kılayım." Onunla konuştuğunda da (şöyle) dedi: "Sen bugün bizim yanımızda (artık) ö
nemli
bir yer sahibisin, güvenilir (bir danışman, yönetici)sin."...
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Hukumdar: «Onu bana getirin, yanima alayim» dedi. Onunla konusunca: «Bugun senin yanimizda o
nemli
bir yerin ve guvenilir bir durumun vardir.» dedi....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Kral, «Yûsuf'u bana getirin, onu kendime özel bir müşavir edineyim» dedi. Ne vakit ki, onunla konuştu, dedi ki: «Bugün senin bizim yanımızda ö
nemli
bir yerin ve güvenilir bir makamın vardır!»...
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Hükümdar: 'Onu bana getirin, yanıma alayım' dedi. Onunla konuşunca: 'Bugün senin yanımızda ö
nemli
bir yerin ve güvenilir bir durumun vardır.' dedi....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Kral dedi ki: 'Getirin onu, yanımda çalışması için onu atayayım' Kendisiyle konuşup görüşünce, 'Sen artık bugün yanımızda ö
nemli
bir makamı olan güvenilir birisin,' dedi....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Hükümdar dedi ki: "Onu bana getirin, onu kendime bağlı kılayım." Onunla konuştuğunda da (şöyle) dedi: "Sen bugün bizim yanımızda (artık) ö
nemli
bir yer sahibisin, güvenilirsin (emiyn)."...
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Hükümdar dedi ki: Onu bana getirin de yanıma alayım. Onunla konuşunca da dedi ki: Sen, bugün bizim yanımızda ö
nemli
bir mevki sahibisin, eminsin....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Hükümdar: -Onu bana getirin, yanıma alayım, dedi. Onunla konuşunca: -Bugün senin yanımızda ö
nemli
bir yerin ve güvenilir bir durumun vardır, dedi....
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Hükümdar dedi ki: «Onu bana getirin, onu kendime bağlı kılayım.» Onunla konuştuğunda da (şöyle) dedi: «Sen bugün bizim yanımızda (artık) ö
nemli
bir yer sahibisin, güvenilir (bir danışman, yönetici)sin.»...
Rəd Suresi, 5. Ayet:
Eğer şaşacaksan, asıl şaşılacak olan onların, “Biz toprak olunca yeniden mi yaratılacakmışız?” demeleridir. İşte bunlar Rablerini inkâr edenlerdir. İşte onlar boyunlarına demir halkalar vurulanlardır ve işte onlar cehen
nemli
klerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır....
Rəd Suresi, 5. Ayet:
Kâfirlerin seni yalanlaması, putlara tapması, kâinattaki hârikulâde oluşlar hayretini mucip olsa da, asıl şaşılacak şey onların, 'Biz toprak olduğumuz zaman mı, yeniden mi yaratılacağız?' demeleridir. İşte onlar Rablerini inkârda ısrar edenlerdir. İşte onlar boyunlarına tasmalar takılacak olanlardır. Onlar ateş ehli, cehen
nemli
ktirler. Orada ebedî kalacaklar....
Rəd Suresi, 5. Ayet:
Eğer şaşacaksan asıl şaşılacak şey onların: 'Biz toprak olduğumuzda mı, biz mi yeniden yaratılacağız?' demeleridir. İşte onlar Rabblerini inkâr edenlerdir. İşte onlar boyunlarında halkalar olanlardır. Ve işte onlar cehen
nemli
ktirler. Onlar orada sürekli kalacaklardır....
Rəd Suresi, 5. Ayet:
Ey Rasûlüm, eğer kâfirlerin seni yalanlamasına şaşıyorsan, asıl şu sözleri şaşılacak şeydir: “- Biz bir toprak olduğumuz zaman mı cidden yeni bir yaratılışta olacağız (öldükten sonra yeniden mi dirileceğiz)?” İşte bunlar, Rablerini (hükümlerini) inkâr etmiş olanlardır; bunlar, boyunlarında (kıyamet gününde) demir halkalar bulunanlardır. Bunlar, Cehen
nemli
ktirler; ebedî olarak orada kalacaklardır....
Rəd Suresi, 5. Ayet:
µasacaksan, onlarin: «Biz toprak olunca mi yeniden yaratilacagiz?» demelerine sasmak gerekir. Iste onlar Rablerini inkar edenlerdir. Iste onlar boyunlarina demir halkalar vurulanlardir. Iste onlar cehen
nemli
klerdir, orada temelli kalacaklardir....
Rəd Suresi, 5. Ayet:
Şaşacaksan, onların: 'Biz toprak olunca mı yeniden yaratılacağız?' demelerine şaşmak gerekir. İşte onlar Rablerini inkar edenlerdir. İşte onlar boyunlarına demir halkalar vurulanlardır. İşte onlar cehen
nemli
klerdir, orada temelli kalacaklardır....
Rəd Suresi, 5. Ayet:
Eğer şaşıracaksan, işte şaşılacak şey onların şu lakırdısı: «Biz toprak olduğumuz vakit mi; gerçekten biz mi yeni bir yaratılış içinde bulunacağız?» işte bunlar Rablerini inkar edenlerdir, işte bunlar tomrukları boyunlarında ve işte bunlar cehen
nemli
ktirler, orada süresiz kalacaklardır....
Rəd Suresi, 5. Ayet:
Eğer şaşıyorsan, asıl şaşılacak şey onların şu sözleridir: «Biz toprak olup gittikten sonra mı, yani biz gerçekten yeniden mi yaratılacağız?» İşte bunlar Rablerini inkâr etmişlerdir. Bunlar boyunlarında demir halkalar bulunanlardır. Ve işte bunlar cehen
nemli
ktirler, orada ebedî kalacaklardır....
Rəd Suresi, 5. Ayet:
Eğer şaşacaksan, kâfirlerin 'Biz ölüp toprak olunca mı yeniden diriltileceğiz?' demelerine şaşmak gerekir. Onlar Rabb'lerini inkâr edenlerdir, onların boyunlarına demir halkalar geçirilecektir; onlar, orada ebedi olarak kalmak üzere, cehen
nemli
ktirler....
Rəd Suresi, 5. Ayet:
Şaşacaksan, onların: Biz, toprak olunca yeniden mi yaratılacağız? demelerine şaşmak gerekir. İşte onlar; Rabblarını inkar edenlerdir. İşte onlar; boyunlarına demir halkalar vurulanlardır. Ve işte onlar; cehen
nemli
klerdir, orada temelli kalacaklardır....
Rəd Suresi, 5. Ayet:
Eğer şaşıyorsan, asıl şaşılacak şey onların şu sözleridir: “Biz toprak olduğumuz zaman mı, biz mi yeniden yaratılacağız?” İşte onlar Rablerini inkâr edenlerdir. Onlar boyunlarına demir halkalar vurulanlardır. İşte onlar cehen
nemli
klerdir, orada ebedî kalacaklardır....
Rəd Suresi, 5. Ayet:
Eğer onların iman etmemelerine şaşırıyorsan bil ki asıl şaşılacak olan, onların: "Ölüp toprak olduktan sonra biz yeniden mi yaratılacakmışız?" demeleridir. İşte onlardır Rab’lerini inkâr edenler. İşte onlardır boyunları tasmalı olanlar. Ve işte onlardır, hem de ebedî kalmak üzere cehen
nemli
k olanlar....
İbrahim Suresi, 5. Ayet:
Bu cümleden olarak, Mûsâ’yı da "halkını karanlıklardan aydınlığa çıkar ve onlara Allah’ın ö
nemli
günlerini hatırlat." diye âyetlerimizle gönderdik. Elbette bunda çok sabreden ve çok şükreden herkes için nice ibretler vardır....
İbrahim Suresi, 20. Ayet:
Bunu yapmak, Allah’a göre ö
nemli
değildir....
İbrahim Suresi, 20. Ayet:
Ve Allah' a göre bu ö
nemli
bir şey değildir....
İbrahim Suresi, 20. Ayet:
Bu, Allah'a göre ö
nemli
bir şey değildir....
İbrahim Suresi, 22. Ayet:
İş bitince (Cennetlik cennete ve cehen
nemli
kler cehenneme girince), Şeytan ateşte olanlara der ki: “- Doğrusu Allah size gerçeği vaad etti. Ben de size vaad ettim ama size yalancı çıktım. Aslında benim sizin üzerinizde bir hâkimiyetim yoktu; ancak sizi (bâtıla) çağırdım, siz de hemen bana uydunuz. Artık beni kötülemeyiniz, nefislerinizi kötüleyin. Ben sizi kurtaramam, siz de beni kurtaramazsınız. Doğrusu ben, bundan önce, sizin beni Allah’a ortak koşmanıza inanmamıştım.” Muhakkak ki, zalimlere a...
İbrahim Suresi, 22. Ayet:
Herkese ilişkin hüküm verilip iş işten geçtikten sonra şeytan, cehen
nemli
klere der ki; «Hiç kuşkusuz Allah'ın size yönelik vaadi doğru idi, ben ise size verdiğim sözü yerine getirmedim. Benim size yönelik, somut bir yaptırım gücüm yoktu, sadece sizi yoluma çağırdım, siz de çağrıma uyuverdiniz. O halde beni suçlamayınız, kendinizi suçlayınız, şimdi ne ben sizi kurtarabilirim, ne de siz beni kurtarabilirsiniz. Aslında vaktiyle beni Allah'a ortak koşmanızı da onaylamış değildim. Hiç kuşkusuz zaliml...
Hicr Suresi, 44. Ayet:
Oranın yedi kapısı vardır. Her kapıdan hangi cehen
nemli
k grupların içeriye girecekleri belirlenmiştir....
Hicr Suresi, 66. Ayet:
Böylece Lût'a bu ö
nemli
olayı, yani sabah olunca şu adamların soylarının kurumuş olacağı yolundaki hükmümüzü bildirdik....
Nəhl Suresi, 65. Ayet:
Allâh, semâdan (kişinin hakikatinden) bir su (ilim) inzâl etti de onunla arzı (bedeni), ölümünden (şuursuz - kendini sadece beden sanarak yaşama hâlinden) sonra diriltti (Allâh Esmâ'sıyla var olan sonsuz yaşama sahip olduğunu fark ettirdi). . . Muhakkak ki bu, duyduğunu değerlendirecek kişiler için ö
nemli
işarettir!...
İsra Suresi, 12. Ayet:
Biz gece ve gündüzde, varlığımızı, birliğimizi, kudretimizi, ilmimizi, hikmetli icraatlarımızı gösteren iki ö
nemli
fizikî delil planlayıp yerleştirdik. Sonra Rabbinizin nimetlerini aramanız, iş ve ticaret yapmanız, kazanç sağlamanız, ayrıca yılları kayda geçirerek faydalanabilmeniz, zaman planlaması ve vakti belirleyip tayin edebilmeniz için, gece gördüğünüz delilin, ayın aydınlatma ve ısıtma özelliklerini gidererek, evreler halinde dönüşünü sağladık, gündüz gördüğünüz delilin, güneşin eşyayı, k...
Məryəm Suresi, 71. Ayet:
İçinizden hiç biri istisna edilmemek üzere mutlaka Cehennem’e varacaktır. Bu, Rabbinin katında kesinleşmiş bir hükümdür. (Ancak Cennetlikler yanmadan geçecekler, Cehen
nemli
kler ise ateşe düşeceklerdir.)...
Taha Suresi, 6. Ayet:
1.
lehu
: ona, onun için
2.
mâ fî es semâvâti
: semalar da olan şeyler
3.
ve mâ fî el ardı
: ve arzda (yeryüzünde) olan şeyler
4.
...
Taha Suresi, 6. Ayet:
Semalarda ve arzda ve ikisinin arasında ve de
nemli
toprağın altında olanlar, O'nundur....
Taha Suresi, 6. Ayet:
Göklerde, yerde, bu ikisinin arasında ve
nemli
toprağın altında olanların tümü O'nundur....
Taha Suresi, 6. Ayet:
Göklerde, yerde, bu ikisinin arasında ve
nemli
toprağın altında olanların tümü O'nundur....
Taha Suresi, 6. Ayet:
Göklerde, yerde ve bu ikisinin arasında ve
nemli
toprağın altında ne varsa Onundur. ...
Taha Suresi, 6. Ayet:
Göklerde ne varsa ve yer de ne varsa ve ikisinin arasında ne varsa ve
nemli
toprağın altında ne varsa hepsi O'nundur....
Taha Suresi, 6. Ayet:
Göklerde, yerde, bu ikisinin arasında ve
nemli
toprağın altında olanların tümü O'nundur....
Taha Suresi, 6. Ayet:
Göklerde, yerde, ikisi arasında ve
nemli
toprağın altında olan ne varsa Onundur....
Taha Suresi, 99. Ayet:
İşte böylece geçmişin ö
nemli
haberlerinden bir kısmını sana anlatıyoruz. Katımızdan sana da bir zikir (Kur'ân) verdik....
Taha Suresi, 99. Ayet:
Ya Muhammed, işte sana böyle geçmişin ö
nemli
haberlerinden kıssa anlatıyoruz. Şüphe yok ki, sana tarafımızdan bir zikir verdik....
Taha Suresi, 111. Ayet:
Hayy ve Kayyum olan (Allah)'a vechler (herkes), boyun eğdi. Ve zulüm yüklenenler heba (cehen
nemli
k) oldular....
Taha Suresi, 132. Ayet:
Ehline (=Ümmetine ve yakınlarına) namazı emret! Kendin de sabır gösterip devam et; biz senden rızık (için çalışmanı) istemiyoruz. (Senin çok daha ö
nemli
görevlerin, hizmet amaçların vardır). Biz seni rızıklandırırız. İyi sonuç, Allah'tan korkup fenalıklardan sakınmaya mahsustur....
Həcc Suresi, 5. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ en nâsu
: ey insanlar
2.
in kuntum
: eğer siz iseniz
3.
fî
: içinde
4.
raybin
: şüphe
Həcc Suresi, 5. Ayet:
Ey insanlar! Eğer beas edilmekten (tekrar diriltilmekten) şüphe içinde iseniz... Oysa muhakkak ki Biz sizi, size beyan edelim (açıklayalım) diye (önce) topraktan (inorganik ve organik maddelerden), sonra bir nutfeden (bir damladan), sonra bir alakadan (rahim duvarına bir noktadan bağlı duran embriyodan), sonra şekillendirilmiş ve şekillendirilmemiş (bir çiğ
nemli
k et görünümünde) mudgadan yarattık. Ve (sizi), dilediğimiz süreye kadar rahimlerde tutarız. Sonra sizi, ergenlik çağına ulaşmak üzere b...
Həcc Suresi, 51. Ayet:
Âyetlerimizi geçersiz kılmak için çaba gösterenler var ya, işte onlar cehen
nemli
klerdir....
Həcc Suresi, 51. Ayet:
Ayetlerimiz hakkında (onları tesirsiz kılmak için) birbirlerini geri bırakırcasına yarışanlara gelince, işte bunlar, cehen
nemli
klerdir....
Həcc Suresi, 51. Ayet:
Ayetlerimiz (Kur’an’ı-mız) hakkında fesad için koşuşanlar ise, işte onlar Cehen
nemli
ktirler....
Həcc Suresi, 51. Ayet:
Ayetlerimizi tartisarak bozmaga ugrasanlar, iste onlar cehen
nemli
klerdir....
Həcc Suresi, 51. Ayet:
Ayetlerimizi tartışarak bozmağa uğraşanlar, işte onlar cehen
nemli
klerdir....
Həcc Suresi, 51. Ayet:
Âyetlerimiz hakkında (onları tesirsiz kılmak için) birbirlerini geri bırakırcasına yarışanlara gelince, işte bunlar, cehen
nemli
klerdir....
Həcc Suresi, 51. Ayet:
Ayetlerimizin başarısız kalması için koşuşanlar ise, işte onlar cehen
nemli
ktirler....
Həcc Suresi, 51. Ayet:
Âyetlerimizi tartışarak bozmaya uğraşanlara gelince, işte onlar cehen
nemli
ktirler....
Həcc Suresi, 51. Ayet:
Ayetlerimizi gözden düşürüp etkisiz bırakmak için birbirleri ile kıyasıya yarışanlar ise cehen
nemli
ktirler....
Həcc Suresi, 51. Ayet:
Âyetlerimiz hakkında (onları boşa çıkarmak için) birbirlerini geri bırakırcasına yarışanlar var ya, işte onlar cehen
nemli
klerdir....
Həcc Suresi, 51. Ayet:
Âyetlerimizi akılları sıra etkisiz bırakmak için çabalayıp duranlar ise, cehen
nemli
k olanların ta kendileridir....
Möminun Suresi, 12. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
halaknâ
: biz yarattık
3.
el insâne
: insan
4.
min sulâletin
: özünden
Möminun Suresi, 12. Ayet:
Ve andolsun ki Biz, insanı balçığın (
nemli
organik ve inorganik toprağın) özünden yarattık....
Möminun Suresi, 14. Ayet:
Sonra o nutfeyi bir alaka (genetik yapılı embriyo) yarattık, sonra o alakayı bir mudga (bir çiğ
nemli
k et) yarattık, sonra o mudgaya kemikler yarattık, nihayet o kemiklere de et giydirdik. . . Sonra onu bir başka (ruhun oluşumu) ile inşa ettik. . . Yaratıcıların en güzeli Allâh, ne yücedir!...
Möminun Suresi, 14. Ayet:
Sonra nutfeyi kan pihtisina cevirdik, kan pihtisini bir cig
nemli
k et yaptik, bir cig
nemli
k etten kemikler yarattik, kemiklere de et giydirdik. Sonra onu baska bir yaratik yaptik: Yaratanlarin en guzeli olan Allah ne uludur!...
Möminun Suresi, 14. Ayet:
Sonra nutfeyi kan pıhtısına çevirdik, kan pıhtısını bir çiğ
nemli
k et yaptık, bir çiğ
nemli
k etten kemikler yarattık, kemiklere de et giydirdik. Sonra onu başka bir yaratık yaptık: Biçim verenlerin en güzeli olan Allah ne uludur!...
Möminun Suresi, 14. Ayet:
Sonra nutfeyi bir kan pıhtısı haline getirdik. Derken o kan pıhtısını bir çiğ
nemli
k et yaptık. Bir çiğ
nemli
k et parçasını kemik olarak yarattık. Kemiklere de et giydirdik. Ve sonra onu apayrı bir yaratık yaptık. Yaratanların en güzeli olan Allah'ın şanı ne yücedir....
Möminun Suresi, 14. Ayet:
Sonra o nutfeyi alekaya (kan pıhtısına) çevirdik. Derken alekayı da mudğa (bir çiğ
nemli
k et) yaptık. O mudğayı da kemikler hâline çevirdik. O kemiklere et giydirdik. Daha sonra onu bambaşka bir yaratılışla inşâ etttik. Şekil verenlerin en güzeli olan Allah'ın şânı ne yücedir!...
Möminun Suresi, 14. Ayet:
Sonra nutfeyi alaka(embriyo)ya çevirdik, alaka(embriyo)yı bir çiğ
nemli
k ete çevirdik, bir çiğ
nemli
k eti kemiklere çevirdik, kemiklere et giydirdik; sonra onu bambaşka bir yaratık yaptık. Yaratanların en güzeli Allâh, ne yücedir!...
Möminun Suresi, 30. Ayet:
Şüphesiz ki (bu ö
nemli
ve ibretli olayda) birçok öğütler ve dersler vardır. Doğrusu biz hep (böyle) sınava çekeriz....
Möminun Suresi, 106. Ayet:
Cehen
nemli
kler derler ki; «Ey Rabb'imiz, kötü arzularımıza yenik düşerek sapık bir topluluk olduk.»...
Möminun Suresi, 112. Ayet:
Allah, cehen
nemli
klere der ki; «Siz yeryüzünde kaç yıl yaşadınız?»...
Möminun Suresi, 113. Ayet:
Cehen
nemli
kler derler ki; «Orada ya bir gün, ya da bir günden daha az yaşadık, saymış olanlara sor.»...
Nur Suresi, 15. Ayet:
hem de, onu tam dilinize doladığınız ve doğru bilgi sahibi olmadığınız konuda, bu Allah katında son derece ö
nemli
olduğu halde, hafife alıp ileri geri konuştuğunuz zaman!...
Nur Suresi, 62. Ayet:
Şuurlu ve kâmil mü’minler Allah’a ve Rasulüne gönülden iman edenlerdir. Onlar, peygamberle birlikte, ortak, kamu yararına ö
nemli
bir işle, bir planın icrasıyla meşgul iken, ondan izin istemedikçe bırakıp gitmezler. Senden izin isteyenler, işte onlar, Allah’a ve Rasulüne iman etmiş kimselerdir. Öyleyse, bazı işleri için senden izin istediklerinde, sen onlardan, Allah’ın sünnetinin, düzeninin yasaları ve iradesinin tecellisi içinde, dönüp İslâmî faaliyete katılmaları şartıyla dilediğine izin ver. ...
Şüəra Suresi, 50. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
lâ dayra
: zararı yok, ö
nemli
değil
3.
innâ
: muhakkak ki biz
4.
ilâ rabbi-nâ
: Rabbimize
Şüəra Suresi, 50. Ayet:
“Ö
nemli
değil. Muhakkak ki biz, Rabbimize dönücüleriz (dönecek olanlarız).” dediler....
Şüəra Suresi, 50. Ayet:
Onlar da: -Ö
nemli
değil, zaten Rabbimize döneceğiz....
Nəml Suresi, 18. Ayet:
Hattâ izâ etev alâ vâdin
nemli
kâlet nemletun yâ eyyuhen nemludhulû mesâkinekum, lâ yahtımennekum suleymânu ve cunûduhu ve hum lâ yeş’urûn(yeş’urûne)....
Nəml Suresi, 18. Ayet:
1.
hattâ
: sonunda, olunca
2.
izâ
: olduğu zaman
3.
etev
: geldiler
4.
alâ vâdin
nemli
: karınca vadisine
Nəml Suresi, 21. Ayet:
'Onu ağır bir ceza ile tüylerini yolarak cezalandıracağım veya onu mutlaka keseceğim yahut da hükümranlığımı güçlendirecek çok ö
nemli
bir hizmet yaparak yanıma gelmiş olacak.'...
Nəml Suresi, 22. Ayet:
Çok geçmeden (Hüdhüd) gelip: Ben, dedi, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sebe'den sana çok doğru (ve ö
nemli
) bir haber getirdim....
Nəml Suresi, 22. Ayet:
Çok geçmeden İbibik geldi. 'Ben senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sebe’den sana doğru ve ö
nemli
bir haber getirdim.' dedi....
Nəml Suresi, 22. Ayet:
Çok geçmeden (Hüdhüd) gelip: Ben, dedi, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sebe'den sana çok doğru (ve ö
nemli
) bir haber getirdim....
Nəml Suresi, 22. Ayet:
Çok geçmeden (hüdhüd) geldi ve, 'Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim,' dedi, 'Sana Sebe'den ö
nemli
bir haber getirdim.'...
Nəml Suresi, 22. Ayet:
Çok geçmeden (Hüdhüd) gelip: «Ben, dedi, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sebe'den sana çok doğru (ve ö
nemli
) bir haber getirdim....
Nəml Suresi, 22. Ayet:
Hüdhüd çok geçmeden çıkagelerek dedi ki: «Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim, sana Saba'dan çok ö
nemli
bir haber getirdim.»...
Nəml Suresi, 22. Ayet:
Çok geçmeden (hüdhüd) geldi ve, 'Senin bilmediğin bir şeyi öğrendim,' dedi, 'Sana Sebe'den ö
nemli
bir haber getirdim.'...
Nəml Suresi, 22. Ayet:
Derken, çok geçmeden Hüdhüd geldi: "Ben, dedi, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim ve sana Sebe’den ö
nemli
ve kesin bir haber getirdim."...
Nəml Suresi, 29. Ayet:
Sebe kraliçesi Belkıs dedi ki: “Ey ileri gelenler! Bana çok ö
nemli
bir mektup atıldı.”...
Nəml Suresi, 29. Ayet:
(Süleyman'ın mektubunu alan Sebe melikesi,) "Beyler, ulular! Bana çok ö
nemli
bir mektup bırakıldı" dedi....
Nəml Suresi, 29. Ayet:
(Saba Melikesi) dedi ki: "Ey önde gelenlerim! Bana ö
nemli
ve değerli bir mektup iletildi. "...
Nəml Suresi, 29. Ayet:
Mektubu alan Sebe’ kraliçesi: 'Beyler! Bana çok ö
nemli
bir mektup bırakıldı.' dedi....
Nəml Suresi, 29. Ayet:
(Sebe hükümdarı) dedi ki: 'Ey ileri gelenler! Bana gerçekten çok ö
nemli
bir mektup bırakıldı....
Nəml Suresi, 29. Ayet:
(Hüdhüd'ün mektubu götürüp bırakmasından sonra Saba melikesi Belkıs:) Dedi ki: "Ey önde gelenler gerçekten bana oldukça ö
nemli
bir mektup bırakıldı."...
Nəml Suresi, 29. Ayet:
(29-31) Sebe melikesi: «Ey ileri gelenler! Bana, Bismillahirrahmanirrahim diye baslayan ve 'sakin bana karsi bas kaldirmayin ve teslim olarak gelin' diyen Suleyman'dan gonderilen o
nemli
bir mektup birakildi» dedi. *...
Nəml Suresi, 29. Ayet:
(29-30) (Hüdhüd verilen emri aynen yerine getirdi. Sebe' Melikesi): «Ey ileri gelenler!» dedi, «doğrusu bana cok ö
nemli
bir mektup bırakıldı; şüphesiz ki o, Süleyman'dandır; Rahman ve Rahîm olan Allah adıyladır.»...
Nəml Suresi, 29. Ayet:
(29-31) Sebe melikesi: 'Ey ileri gelenler! Bana, Bismillahirrahmanirrahim diye başlayan ve 'sakın bana karşı baş kaldırmayın ve teslim olarak gelin' diyen Süleyman'dan gönderilen ö
nemli
bir mektup bırakıldı' dedi....
Nəml Suresi, 29. Ayet:
(Süleyman'ın mektubunu alan Sebe' melikesi,) «Beyler, ulular! Bana çok ö
nemli
bir mektup bırakıldı» dedi....
Nəml Suresi, 29. Ayet:
Kadın dedi ki: «Ey ileri gelenler bana çok ö
nemli
ve saygıdeğer bir mektup bırakıldı....
Nəml Suresi, 29. Ayet:
(Süleyman'ın mektubunu alan Sebe melikesi): «Beyler, ulular! Bana çok ö
nemli
bir mektup bırakıldı» dedi....
Nəml Suresi, 29. Ayet:
(Hüdhüd'ün mektubu götürüp bırakmasından sonra Saba melikesi Belkıs:) Dedi ki: "Ey önde gelenler gerçekten bana oldukça ö
nemli
bir mektup bırakıldı."...
Nəml Suresi, 29. Ayet:
(Sebe Melikesi Süleyman'ın mektubunu alınca,) "Siz ey soylular!" dedi, "Bana çok ö
nemli
bir mektup gönderildi....
Nəml Suresi, 29. Ayet:
(Hüdhüd mektubu atınca, Sebe Kraliçesi:) -Ey ileri gelenler, bana çok ö
nemli
bir mektup atıldı....
Nəml Suresi, 29. Ayet:
Kraliçe: "Değerli danışmanlarım! "Bana çok ö
nemli
bir mektup gönderildi."...
Nəml Suresi, 29. Ayet:
(Hüdhüd'ün mektubu götürüp kendisine attığı Seba melikesi Belkis) Danışmanlarına dedi ki: "Ey ileri gelenler, bana çok ö
nemli
bir mektup bırakıldı."...
Nəml Suresi, 29. Ayet:
(Hüdhüd'ün mektubu götürüp bırakmasından sonra Saba melikesi Belkıs:) Dedi ki: «Ey önde gelenler, gerçekten bana oldukça ö
nemli
bir mektup bırakıldı.»...
Nəml Suresi, 29. Ayet:
Belkıs 'Efendiler,' dedi. 'Bana ö
nemli
bir mektup bırakıldı....
Nəml Suresi, 29. Ayet:
Melike dedi ki: "Ey ileri gelenler, bana ö
nemli
bir mektup bırakıldı."...
Nəml Suresi, 30. Ayet:
(29-31) Sebe melikesi: «Ey ileri gelenler! Bana, Bismillahirrahmanirrahim diye baslayan ve 'sakin bana karsi bas kaldirmayin ve teslim olarak gelin' diyen Suleyman'dan gonderilen o
nemli
bir mektup birakildi» dedi. *...
Nəml Suresi, 30. Ayet:
(29-30) (Hüdhüd verilen emri aynen yerine getirdi. Sebe' Melikesi): «Ey ileri gelenler!» dedi, «doğrusu bana cok ö
nemli
bir mektup bırakıldı; şüphesiz ki o, Süleyman'dandır; Rahman ve Rahîm olan Allah adıyladır.»...
Nəml Suresi, 30. Ayet:
(29-31) Sebe melikesi: 'Ey ileri gelenler! Bana, Bismillahirrahmanirrahim diye başlayan ve 'sakın bana karşı baş kaldırmayın ve teslim olarak gelin' diyen Süleyman'dan gönderilen ö
nemli
bir mektup bırakıldı' dedi....
Nəml Suresi, 31. Ayet:
(29-31) Sebe melikesi: «Ey ileri gelenler! Bana, Bismillahirrahmanirrahim diye baslayan ve 'sakin bana karsi bas kaldirmayin ve teslim olarak gelin' diyen Suleyman'dan gonderilen o
nemli
bir mektup birakildi» dedi. *...
Nəml Suresi, 31. Ayet:
(29-31) Sebe melikesi: 'Ey ileri gelenler! Bana, Bismillahirrahmanirrahim diye başlayan ve 'sakın bana karşı baş kaldırmayın ve teslim olarak gelin' diyen Süleyman'dan gönderilen ö
nemli
bir mektup bırakıldı' dedi....
Nəml Suresi, 32. Ayet:
Kraliçe: 'Beyler, bu ö
nemli
icra planımda bana bir fikir verin. Bilirsiniz, siz yanımda fikirlerinizi beyan etmeden hiçbir icra planımı karara bağlamam' dedi....
Nəml Suresi, 32. Ayet:
(Melike): «Ey ileri gelenler! Bu ö
nemli
işim hakkında görüşünüzü bildirin. Siz hazır olmadığınız takdirde bir işi kesin sonuca bağlayacak değilim» dedi....
Qəsəs Suresi, 38. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
fir'avnu
: firavun
3.
yâ eyyuhâ
: ey
4.
el meleu
: önde gelenler
...
Ənkəbut Suresi, 45. Ayet:
Sana vahyetmiş olduğumuz kitaptan oku ve namazı gözet. Çünkü namaz, iğrenç ve kötü şeylerden vazgeçirir. ALLAH'ı (namaz yoluyla) anmak en ö
nemli
dir. ALLAH ne yaptığınızı bilir....
Loğman Suresi, 17. Ayet:
"Yavrucuğum; namazı kıl, iyilik ve güzelliği belirlenene özendir, kötülük ve çirkinliği belirlenenden sakındır, başına gelene sabret. Çünkü bunu yapabilmek, zorlu/ö
nemli
işlerdendir."...
Səcdə Suresi, 7. Ayet:
1.
ellezî
: ki o
2.
ahsene
: en güzel
3.
kule şey'in
: herşey
4.
halaka-hu
: onu yarattı
...
Səcdə Suresi, 7. Ayet:
Ki O, herşeyin yaratılışını en güzel yapan ve insanı yaratmaya, ilk defa tînden (
nemli
topraktan) başlayandır....
Əhzab Suresi, 5. Ayet:
(Evlatlık aldığınız çocuklara gelince,) onları (gerçek) babalarının isimleri ile çağırın! Bu, Allah nezdinde daha adaletli (bir davranış)tır; eğer babalarının kim olduğunu bilmiyorsanız, onları din kardeşleriniz ve arkadaşlarınız (olarak görün). Ama bu konuda yanılırsanız bir günah işlemiş olmazsınız, (asıl ö
nemli
olan) kalplerinizden geçendir, çünkü Allah gerçekten çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır....
Fatir Suresi, 6. Ayet:
Hakikaten şeytan (öteden beri) size düşmandır, siz de onu düşman edinin; çünkü o, etrafına toplanan avanesini ancak cehen
nemli
k olsunlar diye çağırır....
Fatir Suresi, 6. Ayet:
Haberiniz olsun ki, şeytan size düşmandır, siz de onu düşman tutun; çünkü O, etrafına toplanan yandaşlarını ancak alevli cehen
nemli
k dostlarından olsunlar diye davet eder....
Fatir Suresi, 6. Ayet:
Çünkü şeytan size düşmandır. Siz de onu düşman tutun. O etrafına toplanan taraftarlarını ancak cehen
nemli
klerden olsunlar diye davet eder....
Fatir Suresi, 6. Ayet:
Şeytan kesinlikle size düşmandır. Onu siz de düşman tutunuz. O taraftarlarını cehen
nemli
klerden olmaya sürükler....
Fatir Suresi, 6. Ayet:
Şeytan sizin düşmanınızdır, öyleyse siz de onu düşman kabul edin. O kendi taraftarlarını, cehen
nemli
k olmaya dâvet eder....
Saffat Suresi, 11. Ayet:
1.
fe
: artık, haydi
2.
istefti-him
: onlardan fetva iste, açıklama iste, sor
3.
e hum
: onlar mı
4.
eşeddu
: daha...
Saffat Suresi, 11. Ayet:
Hayır, onlardan fetva iste (sor): "Onlar mı yaratılış bakımından daha kuvvetli, yoksa Bizim (diğer) yarattıklarımız mı?" Muhakkak ki Biz, onları yapışkan
nemli
topraktan yarattık....
Saffat Suresi, 66. Ayet:
Cehen
nemli
kler ondan yiyecekler ve onunla karınlarını dolduracaklardır....
Saffat Suresi, 66. Ayet:
Cehen
nemli
kler, kesinlikle bunu yerler. Karınlarını bununla doldururlar....
Saffat Suresi, 66. Ayet:
Iste cehen
nemli
kler bundan yerler, karinlarini onunla doldururlar....
Saffat Suresi, 66. Ayet:
İşte cehen
nemli
kler bundan yerler, karınlarını onunla doldururlar....
Saffat Suresi, 66. Ayet:
İşte cehen
nemli
kler bundan yer ve karınlarını bununla doldururlar....
Saffat Suresi, 66. Ayet:
Cehen
nemli
kler ondan yerler ve karınlarını onunla doyururlar....
Saffat Suresi, 83. Ayet:
Ve muhakkak ki, onun dîninden olanlardan (ö
nemli
biri de) İbrâhîm (A.S)'dır....
Sad Suresi, 28. Ayet:
1.
em
: yoksa, veya, hem de, ya da, hiç
2.
nec'alu
: biz, kıldık, yaptık
3.
ellezîne
: kimseler, onlar
4.
âmenû
: ...
Sad Suresi, 60. Ayet:
Orada, birbirleriyle tartışacaklar, kendilerinin cehen
nemli
k olmalarına sebep olan kimselere lanetler yağdıracaklar. -Hayır, siz rahat yüzü görmeyin. Onu siz bizim önümüze getirdiniz derler. Ne kötü karar....
Sad Suresi, 63. Ayet:
“(Cehen
nemli
k değillerdi de) biz onları alaya mı almış olduk, yoksa (buradalar da) gözlerimizden mi kaçtılar?”...
Sad Suresi, 64. Ayet:
Şüphesiz bu, cehen
nemli
klerin birbirleriyle çekişmesi kesin bir gerçektir....
Sad Suresi, 64. Ayet:
Iste cehen
nemli
klerin bu sekilde tartismasi gercektir.*...
Sad Suresi, 64. Ayet:
İşte cehen
nemli
klerin bu şekilde tartışması gerçektir....
Sad Suresi, 64. Ayet:
İşte cehen
nemli
klerin birbirleriyle bu şekilde tartışmaları gerçektir, muhakkak olacaktır....
Sad Suresi, 64. Ayet:
İşte bu, yani cehen
nemli
klerin dâvalaşması kesin bir gerçektir....
Sad Suresi, 67. Ayet:
'Bu Kur’ân, ö
nemli
haberleri içeren büyük bir kitaptır' de....
Sad Suresi, 68. Ayet:
"Siz ise ondan (o büyük haberin bildirdiği fevkalâde ö
nemli
hakikatin size kazandıracağından) yüz çeviriyorsunuz!"...
Sad Suresi, 71. Ayet:
1.
iz
: olduğu zaman, olmuştu
2.
kâle
: dedi
3.
rabbu-ke
: senin Rabbin
4.
li el melâiketi
: meleklere
<...
Sad Suresi, 71. Ayet:
Rabbin meleklere: "Muhakkak ki Ben, tînden (
nemli
topraktan, balçıktan) bir insan yaratacağım." demişti....
Sad Suresi, 76. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
ene
: ben
3.
hayrun
: hayırlı
4.
min-hu
: ondan
Sad Suresi, 76. Ayet:
(İblis): "Ben, ondan daha hayırlıyım. Beni ateşten, onu tînden (
nemli
topraktan, balçıktan) yarattın." dedi....
Zümər Suresi, 8. Ayet:
İnsana bir zarar dokunduğu zaman Rabbine yönelerek O’na yalvarır. Sonra kendi tarafından ona bir nimet verdiği zaman daha önce O’na yalvardığını unutur ve Allah’ın yolundan saptırmak için O’na eşler koşar. De ki: “Küfrünle az bir süre yaşayıp geçin! Şüphesiz sen cehen
nemli
klerdensin.”...
Zümər Suresi, 8. Ayet:
Insanin basina bir sikinti gelince Rabbine yonelerek O'na yalvarir. Sonra Allah, katindan bir nimet verince onceden kime yalvarmis oldugunu unutuverir; Allah'in yolundan saptirmak icin O'na esler kosar. De ki: «Inkarinla az bir muddet zevklen, suphesiz sen cehen
nemli
ksin.»...
Zümər Suresi, 8. Ayet:
İnsanın başına bir sıkıntı gelince Rabbine yönelerek O'na yalvarır. Sonra Allah, katından bir nimet verince önceden kime yalvarmış olduğunu unutuverir; Allah'ın yolundan saptırmak için O'na eşler koşar. De ki: 'İnkarınla az bir müddet zevklen, şüphesiz sen cehen
nemli
ksin.'...
Zümər Suresi, 8. Ayet:
İnsanın başına bir sıkıntı gelince Rabb'ine dönerek O'na yalvarır. Sonra Allah katından bir nimet verince önceden kime yalvarmış olduğunu unutuverir. Allah'ın yolundan saptırmak için O'na eşler koşar. Ey Muhammed! De ki: «İnkârınla az bir müddet zevklen, sen cehen
nemli
klerdensin.»...
Zümər Suresi, 8. Ayet:
İnsanın başı derde girince, gönülden O’na yönelerek Rabbine yalvarır. Ama sonra Allah kendi tarafından ona nimet ve imkan verince, daha önce bütün acziyle gönülden O’na yalvardığını unutur ve Allah yolundan kendisini saptırması için O’na birtakım şerikler uydurur. De ki: "İnkârınla biraz oyalan, biraz zevk al bakalım! Nasılsa sen kesin olarak cehen
nemli
klerdensin!"...
Zümər Suresi, 19. Ayet:
Hakkında azap sözü (hükmü) gerçekleşenler, hiç onlar gibi olur mu? Cehen
nemli
kleri sen mi kurtaracaksın?...
Zümər Suresi, 75. Ayet:
Bir de Melekleri görürsün ki, Rablerini hamd ile tesbih ederek arşın etrafını kuşatmışlardır. (Cennetlik ve cehen
nemli
k olan) o kimseler arasında adaletle hüküm verilmiştir de şöyle denilmektedir: “- Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’adır.”...
Mömin Suresi, 6. Ayet:
Böylece Rabbinin, inkâr edenler hakkındaki, “Onlar cehen
nemli
klerdir” sözü gerçekleşmiş oldu....
Mömin Suresi, 6. Ayet:
İşte böylece Rabbinin verdiği hüküm, kâfirlere hak oldu: Şüphe yok ki onlar, cehen
nemli
ktir....
Mömin Suresi, 6. Ayet:
İşte peygamberleri tekzib edenlere, Rabbinin azab vaadi böylece vacib oldu. Onlar cehen
nemli
ktirler....
Mömin Suresi, 6. Ayet:
Inkar edenlerin cehen
nemli
k olduklarina dair Rabbinin sozu boylece gerceklesti....
Mömin Suresi, 6. Ayet:
Böylece inkarcıların Cehen
nemli
k oldukları hakkındaki Rabbin sözü gerçekleşti....
Mömin Suresi, 6. Ayet:
İnkar edenlerin cehen
nemli
k olduklarına dair Rabbinin sözü böylece gerçekleşti....
Mömin Suresi, 6. Ayet:
İşte o nankörlük eden kâfirlere Rabbinin (azab) sözü öyle hak oldu. Onlar, mutlaka cehen
nemli
ktirler....
Mömin Suresi, 6. Ayet:
İnkar edenlerin cehen
nemli
k olduklarına dair Rabb'inin sözü böylece gerçekleşti....
Mömin Suresi, 6. Ayet:
Böylece küfredenlerin cehen
nemli
k olduklarına dair Rabbının sözü gerçekleşti....
Mömin Suresi, 6. Ayet:
Kâfirlerin cehen
nemli
k olduklarına dair Rabbinin sözü böylece gerçekleşmişti....
Mömin Suresi, 6. Ayet:
İnkârcıların cehen
nemli
k olduklarına dair Rabbinin hükmü böylece kesinleşti....
Mömin Suresi, 43. Ayet:
“Şüphe yok ki sizin beni tapmaya çağırdığınız şeyin ne dünya ne de ahiret konusunda hiçbir çağrısı yoktur. Kuşkusuz dönüşümüz Allah’adır. Şüphesiz, aşırı gidenler cehen
nemli
klerin ta kendileridir.”...
Mömin Suresi, 43. Ayet:
Elbette beni, kendisine ibadete çağırdığınızın (putlarınızın) ne dünyada, ne de ahirette (hiç kimseyi kendilerine ibadet için) çağırmak kudreti yoktur. Hepimizin dönüşü Allah’adır. Bütün haddi aşanlar (müşrikler) de cehen
nemli
ktirler....
Mömin Suresi, 43. Ayet:
«Hiç inkâr edilemez ki, gerçekten sizin beni davet ettiğiniz şeyin dünyada da, ahirette de bir davet hakkı yoktur. Hepimizin dönüşü Allah'adır. Şüphesiz haddi aşanların hepsi cehen
nemli
ktir.»...
Mömin Suresi, 43. Ayet:
"Sizin beni kendisine ibadete çağırdığınız şeylerin, ne dünyada ne de âhirette hiçbir dâvet gücü yoktur. Hepimizin dönüşü Allah'adır. Bütün haddi aşanlar şüphesiz ki cehen
nemli
ktirler. "...
Şura Suresi, 43. Ayet:
Fakat kim sabreder, affederse, şüphesiz bu, çok ö
nemli
işlerdendir!...
Casiyə Suresi, 13. Ayet:
Semâlarda (beyindeki bilinç mertebelerinde) ve arzda (bedensel yaşamda) ne varsa, O'ndan tümünü, size (şuurunuza) hizmetle işlevlendirmiştir! Gerçektir ki, bu olayda tefekkür eden topluluk için elbette (ö
nemli
) işaretler vardır....
Əhqaf Suresi, 11. Ayet:
İnkâr edenler bir de, müminler hakkında şöyle derler: "Bu İslâm dini eğer ö
nemli
ve değerli bir şey olsaydı, bu Müslümanlar akıllarını kullanıp onu anlamakta bizi geçemezlerdi." Kendileri bunu başaramayınca "Bu, zaten eski, modası geçmiş bir yalan!" deyip geçiştirmek isterler....
Məhəmməd Suresi, 26. Ayet:
Bu, onların, Allah’ın indirdiğini beğenmeyen kimselere: 'Bazı ö
nemli
planları uygulamada, biz sizinle işbirliği yapacağız.'demeleri sebebiyledir. Allah onların gizli konuşmalarını, halkı yanıltan fısıltılar yayarak yaptıkları faaliyetleri biliyor....
Hucurat Suresi, 6. Ayet:
Ey iman edenler, doğru ve mantıklı düşünmeyi terkeden bir fâsık, bir bozguncu, kötü niyetli bir âsi size, hükümetinize, emniyet güçlerinize, ordunuza ö
nemli
bir haber getirirse, doğruluğunu araştırın. Araştırmadan, ciddî, zarar verici tedbirler almaya kalkarsanız, bilmeden, yanlış bilgilendirme sonucu suçsuz bir kavme, bir topluluğa kötülük yapmış, hoş olmayan bir davranış sergilemiş olabilirsiniz. Sonra yaptıklarınıza pişman olursunuz....
Zariyat Suresi, 31. Ayet:
İbrahim: 'Asıl ö
nemli
işiniz nedir, ey elçiler?' dedi....
Zariyat Suresi, 31. Ayet:
İbrahim, kendisine misafir olarak gelen meleklere: «Acaba sizin asıl ö
nemli
işiniz nedir ey elçiler?» dedi....
Qəmər Suresi, 4. Ayet:
Andolsun onlara, kötülükten önleyecek nice ö
nemli
haberler gelmiştir....
Qəmər Suresi, 4. Ayet:
Andolsun onlara, kötülükten önleyecek nice ö
nemli
haberler gelmiştir....
Qəmər Suresi, 4. Ayet:
Andolsun ki onlara (kötülükten) vazgeçirecek nice ö
nemli
haberler gelmiştir....
Qəmər Suresi, 4. Ayet:
Andolsun ki; onlara vazgeçirecek nice ö
nemli
haberler gelmiştir....
Rəhman Suresi, 14. Ayet:
1.
halaka
: yarattı
2.
el insâne
: insan
3.
min
: den
4.
salsâlin
: inorganik halden, organik hale dönüşmüş
nemli
...
Vaqiə Suresi, 9. Ayet:
Ve ashabı meşeme [meşeme sahipleri, amel defteri (hayat filmleri) solundan verilen cehen
nemli
kler], (ama) ne ashabı meşeme!...
Vaqiə Suresi, 41. Ayet:
Ve ashabuş şimal [şeamet (kötülük), meşeme sahipleri, amel defteri (hayat filmleri) sollarından verilenler, cehen
nemli
kler], (ama) ne ashabuş şimal!...
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allah’a ve Peygamberlerine iman edenler var ya, işte onlar sıddîklar (sözü özü doğru kimseler) ve Allah katında şahitlerdir. Onların mükâfatları ve nurları vardır. İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince; işte onlar cehen
nemli
klerdir....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allah’a ve Peygamberine iman edenler; işte bunlar, Rableri katında, (imanları hususunda) tıpkı çok sadık olanlarla, (Allah yolunda can veren) şehidler gibidirler. Onların hem sevabları vardır, hem de (Sırat üzerinde) nurları... Küfre varıb da ayetlerimizi inkâr edenlere gelince; işte onlar, hep cehen
nemli
ktirler....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allah'a ve peygamberlerine inananlara, dosdogru olanlara ve Allah yolunda sehit dusenlere, iste, onlara, Rableri katinda nur ve ecir vardir. Inkar edip ayetlerimizi yalanlayanlar, iste onlar da, cehen
nemli
k olanlardir. *...
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allah'a ve peygamberlerine inananlara, dosdoğru olanlara ve Allah yolunda şehit düşenlere, işte onlara, Rableri katında nur ve ecir vardır. İnkar edip ayetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar da, cehen
nemli
k olanlardır....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allah'a ve Peygambere inananlar var ya, onlar özü sözü doğru olanlar ile şehitlerdir. Allah katında onlara ödül ve nur verilir. Ayetlerimizi yalanlayan kafirler ise cehen
nemli
ktirler....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allah’a ve resullerine iman edenler, evet işte onlardır Rabbinin nezdinde sıddikler ve Hakka şahitlik edenler! Kendilerine mükemmel ecirler ve nurlar vardır. Ama kâfir olup âyetlerimizi yalan sayanlar. İşte onlar da cehen
nemli
ktirler....
Mücadilə Suresi, 17. Ayet:
Onların malları da, evlatları da Allah’a karşı kendilerine bir yarar sağlamayacaktır. Onlar, cehen
nemli
klerdir. Onlar orada ebedî kalacaklardır....
Mücadilə Suresi, 17. Ayet:
Mümkün değil, onları ne malları, ne evlâdları hiç bir surette Allah’dan kurtaramaz. Onlar, cehen
nemli
ktirler; onlar orada ebedî olarak kalacaklardır....
Mücadilə Suresi, 17. Ayet:
Mallari ve cocuklari, onlara, Allah katinda bir fayda saglamaz. Onlar cehen
nemli
klerdir, orada temelli kalacaklardir....
Mücadilə Suresi, 17. Ayet:
Malları ve çocukları, onlara, Allah katında bir fayda sağlamaz. Onlar cehen
nemli
klerdir, orada temelli kalacaklardır....
Mücadilə Suresi, 17. Ayet:
Olası değil, onları ne malları, ne de evlatları hiçbir şekilde Allah'tan kurtaramaz. Onlar cehen
nemli
ktirler. Hep onun içinde kacaklardır....
Mücadilə Suresi, 17. Ayet:
Mümkün değil, onları ne malları, ne evlâdları hiç bir surette Allah’dan kurtaramaz. Onlar, cehen
nemli
ktirler; onlar orada ebedî olarak kalacaklardır....
Mücadilə Suresi, 17. Ayet:
Mallari ve cocuklari, onlara, Allah katinda bir fayda saglamaz. Onlar cehen
nemli
klerdir, orada temelli kalacaklardir....
Mücadilə Suresi, 17. Ayet:
Allah’ın cezalandırma iradesine karşı onların ne malları, ne de evlatları asla fayda veremez. Onlar cehen
nemli
ktirler, hem de orada devamlı kalacaklardır....
Həşr Suresi, 20. Ayet:
Cehen
nemli
klerle cennetlikler bir olmaz. Cennetlikler kurtuluşa erenlerin ta kendileridir....
Həşr Suresi, 20. Ayet:
Cehen
nemli
k olanlarla cennetlikler bir olmaz. Cennet ehli olanlar, kurtulanlardır....
Həşr Suresi, 20. Ayet:
Cehen
nemli
klerle cennetlikler bir degildir. Kurtulusa ermis kimseler cennetliklerdir....
Həşr Suresi, 20. Ayet:
Cehen
nemli
k olanlarla Cennetlik olanlar bir değildir. Kurtulup başarıya ulaşanlar Cennetlik olanlardır....
Həşr Suresi, 20. Ayet:
Cehen
nemli
klerle cennetlikler bir değildir. Kurtuluşa ermiş kimseler cennetliklerdir....
Həşr Suresi, 20. Ayet:
Cehen
nemli
klerle cennetlikler bir olmaz. Cennetlikler, hep muratlarına ermişlerdir....
Həşr Suresi, 20. Ayet:
Cehen
nemli
klerle cennetlikler bir olmaz. Kurtulanlar ancak cennetlik olanlardır....
Həşr Suresi, 20. Ayet:
Cehen
nemli
klerle cennetlikler elbette bir olmaz. Felah ve başarıya erenler, cennetliklerdir....
Təğabun Suresi, 10. Ayet:
İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar, içinde ebedî kalmak üzere cehen
nemli
klerdir. Ne kötü varılacak yerdir orası!...
Təğabun Suresi, 10. Ayet:
Ve kâfir olan ve delillerimizi yalanlayanlarsa cehen
nemli
klerdir, ebedî kalırlar orada ve orası, dönüp varılacak ne kötü yerdir....
Təğabun Suresi, 10. Ayet:
(Allah’ın vahdaniyyetini) inkâr edenler, bir de ayetlerimizi (Peygamberi ve Kur’an’ı) yalanlıyanlar ise, cehen
nemli
ktirler; orada devamlı kalacaklardır. O, ne fena varılacak yerdir!......
Təğabun Suresi, 10. Ayet:
Küfredip ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar cehen
nemli
klerdir, orada ebedi kalacaklardır. Orası ne kötü varılacak yerdir....
Təğabun Suresi, 10. Ayet:
Dini inkâr edip âyetlerimizi yalan sayanlar ise, onlar da, devamlı olmak üzere cehen
nemli
ktirler. Gidilecek ne fena yerdir orası!...
Mülk Suresi, 10. Ayet:
«Eger kulak vermis veya akletmis olsaydik, cilgin alevli cehen
nemli
kler icinde olmazdik» derler....
Mülk Suresi, 10. Ayet:
'Eğer kulak vermiş veya akletmiş olsaydık, çılgın alevli cehen
nemli
kler içinde olmazdık' derler....
Mülk Suresi, 10. Ayet:
Eğer kulak vermiş veya akletmiş olsaydık, çılgın alevli cehen
nemli
kler içinde olmazdık derler....
Mülk Suresi, 10. Ayet:
Ve derler ki: "Eğer biz kulak vermiş olsaydık veya düşünüp anlasaydık, şu çılgın alevli cehen
nemli
klerin arasında bulunmazdık. "...
Mülk Suresi, 11. Ayet:
Böylece günahlarını itiraf ederler. O halde kahrolsun cehen
nemli
kler!......
Mülk Suresi, 11. Ayet:
Boylece, gunahlarini itiraf ederler. Cilgin alevli cehen
nemli
kler yok olsunlar!...
Mülk Suresi, 11. Ayet:
Böylece, günahlarını itiraf ederler. Çılgın alevli cehen
nemli
kler yok olsunlar!...
Mülk Suresi, 11. Ayet:
Böylece günahlarını itiraf ederler. Çılgın alevli cehen
nemli
kler yok olsunlar!...
Mülk Suresi, 11. Ayet:
Böylece günahlarını i'tirâf ettiler. Öyleyse o Cehen
nemli
kler (Allah’ın rahmetinden)uzak olsun!...
Mülk Suresi, 11. Ayet:
Böylece günahlarını itiraf ederler. Rahmetten uzak olsun o cehen
nemli
kler!...
Haqqə Suresi, 36. Ayet:
Cehen
nemli
klerin irininden başka bir yiyecek de yok......
Haqqə Suresi, 36. Ayet:
Yiyecek olarak da cehen
nemli
klerin irininden başka bir şey bulunmaz....
Müzzəmmil Suresi, 7. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
leke
: senin için
3.
fî en nehâri
: gündüzün içinde, gündüzleyin ..... vardır
4.
sebhan
: (g...
Müzzəmmil Suresi, 7. Ayet:
Ayrıca, gündüz, senin, uzun uzun meşguliyetlerin, ö
nemli
işlerin için zamana ihtiyacın var....
Müddəssir Suresi, 31. Ayet:
Nâr (ateş, tabiat cehennemi; enterik) Ashabı'nı ancak (on dokuz) melâike (66. Tahriym: 6) kıldık (ins ve cinn türü değil). . . Onların sayısını da (sanki on dokuz sayısı ö
nemli
ymiş gibi) kâfir (hakikati inkâr) olanlar için ancak bir fitne (sınav objesi) kıldık… Kendilerine kitap (Bilgi) verilenler yakînen bilsin (mecazların neye işaret ettiğini de görerek Hz. Rasûlullâh'ın vahyini tasdik etsinler) ve (Rasûlullâh'ın nübüvvet ve risâletine) iman edenler de iman (ilmî yakîn) bakımından imanları art...
Müddəssir Suresi, 43. Ayet:
Cehen
nemli
kler derler ki; «Biz namaz kılanlardan değildik....
Nəbə Suresi, 2. Ayet:
Ö
nemli
haberleri mi, Kur’ân’ın indirilişini mi, Muhammed’in peygamber olarak görevlendirilmesini mi, öldükten sonra diriltilmeyi mi soruyorlar?...
Nəbə Suresi, 2. Ayet:
(2-3) Hakkında görüş ayrılığına düştükleri çok ö
nemli
haberi mi ?...
Nəbə Suresi, 3. Ayet:
(2-3) Hakkında görüş ayrılığına düştükleri çok ö
nemli
haberi mi ?...
Mutəffifin Suresi, 8. Ayet:
Hapishane kayıtları ile ilgili bizden başka seni, bilgilendiren mi var? Cehen
nemli
klerin kayıtları, ne dehşet verici bir kayıt!...
Ğaşiyə Suresi, 1. Ayet:
1.
hel
: mi
2.
etâ-ke
: sana geldi
3.
hadîsu
: aktarılan söz, ö
nemli
haber
4.
el gâşiyeti
: gâşiye, heryeri kuşatı...
Tin Suresi, 5. Ayet:
Sonra onu, (küfre varınca) aşağıların aşağısına çevirdik, (cehen
nemli
k yaptık)....
Qədr Suresi, 2. Ayet:
Kudret Gecesi ne kadar ö
nemli
dir, bilir misin?...
Hümeze Suresi, 8. Ayet:
(8-9) Cehen
nemli
kler, dikilmiş direklere bağlı oldukları halde, o ateşin kapıları üzerlerine kapatılacaktır....
Hümeze Suresi, 9. Ayet:
(8-9) Cehen
nemli
kler, dikilmiş direklere bağlı oldukları halde, o ateşin kapıları üzerlerine kapatılacaktır....
Hud Suresi, 113. Ayet:
Bir de zalimlere (sevgi beslemek, yağcılık yapmak veya yaptıkları işlere rızâ göstermek suretiyle) meyletmeyin; sonra size ateş dokunur (Cehen
nemli
k olursunuz). Allah’dan başka yardımcılarınız da yoktur; sonra azabından kurtarılamazsınız....
Saffat Suresi, 160. Ayet:
Lâkin Allah’ın ihlâs sahibi (mümin) kulları müstesna; (onlar böyle noksan vasıfları söylemezler ve cehen
nemli
k değildirler)....
Mömin Suresi, 80. Ayet:
Onlardan (başka) faydalar da sağlarsınız; ve (birçok) ö
nemli
ihtiyacınızı karşılarsınız; onların üzerinde de, gemilerin içinde olduğu gibi, (hayatınızı) sürdürürsünüz....
Zuxruf Suresi, 57. Ayet:
(Hz. Peygamber meleklere tapınan müşriklere): “-Siz ve Allah’dan başka tapındığınız şeyler cehennem odunusunuz” (âyetini okuyunca, kızmışlar ve bu hüküm yalnız bize ilâhlarımıza mı aittir, yoksa bütün ümmetlere mi? dediler. Hz. Peygamber: Size ve bütün ümmetlere şamildir, buyurdu. Onlar: O halde öğretmekte olduğun Meryem’in oğlu İsa’ya da hristiyanlar, Allah’ın oğludur diye ibadet ediyorlar. Biz ise Meleklere ibadet ediyoruz, onlar cehen
nemli
k iseler biz de cehen
nemli
k olmaya razıyız, dediler; v...
Sad Suresi, 67. Ayet:
"De ki: “O; Kur’an, çok büyük, ö
nemli
bir haberdir. "...
Əraf Suresi, 101. Ayet:
(101,102) "İşte o kentler ki, sana onların ö
nemli
haberlerinden bir kısmını anlatıyoruz. Andolsun ki peygamberleri onlara apaçık deliller ile gelmişlerdi. Fakat önceden yalanladıkları şeylere iman etmemiş idiler. İşte kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden o kimselerin kalplerinin üzerine Allah böyle damga basar/ mühürler. Onların çoğunda, sözde durma ilkesini bulmadık. Gerçek şu ki, onların çoğunu yoldan çıkmış kimseler bulduk. "...
Əraf Suresi, 102. Ayet:
(101,102) "İşte o kentler ki, sana onların ö
nemli
haberlerinden bir kısmını anlatıyoruz. Andolsun ki peygamberleri onlara apaçık deliller ile gelmişlerdi. Fakat önceden yalanladıkları şeylere iman etmemiş idiler. İşte kâfirlerin; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden o kimselerin kalplerinin üzerine Allah böyle damga basar/ mühürler. Onların çoğunda, sözde durma ilkesini bulmadık. Gerçek şu ki, onların çoğunu yoldan çıkmış kimseler bulduk. "...
Taha Suresi, 6. Ayet:
Göklerde olan şeyler, yeryüzünde olan şeyler, bu ikisinin arasında olan şeyler ve
nemli
toprağın altında bulunan şeyler yalnızca Rahmân'ındır. ...
Taha Suresi, 99. Ayet:
Biz, sana geçmiş olan şeylerin ö
nemli
haberlerinden bir kısmını böylece anlatıyoruz. Şüphe yok ki, sana katımızdan bir Öğüt/hatırlatma [Kur’ân] verdik. ...
Nəml Suresi, 22. Ayet:
(22-26) Derken, çok beklemeden Hüdhüd geldi de, “Ben, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sebe'den sana çok doğru ve ö
nemli
bir haber getirdim. Şüphesiz ki, Sebelilere hükümdarlık eden, kendisine her şeyden verilmiş ve çok büyük bir tahta sahip olan bir kadın buldum. Onu ve toplumunu, Allah'ın astlarından güneşe boyun eğip teslimiyet gösterirler/taparlar buldum. Şeytan da göklerde ve yerde gizleneni açığa çıkaran, gizlediğinizi ve açıkladığınızı bilen Allah'a boyun eğip teslimiyet göstermesinler...
Nəml Suresi, 23. Ayet:
(22-26) Derken, çok beklemeden Hüdhüd geldi de, “Ben, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sebe'den sana çok doğru ve ö
nemli
bir haber getirdim. Şüphesiz ki, Sebelilere hükümdarlık eden, kendisine her şeyden verilmiş ve çok büyük bir tahta sahip olan bir kadın buldum. Onu ve toplumunu, Allah'ın astlarından güneşe boyun eğip teslimiyet gösterirler/taparlar buldum. Şeytan da göklerde ve yerde gizleneni açığa çıkaran, gizlediğinizi ve açıkladığınızı bilen Allah'a boyun eğip teslimiyet göstermesinler...
Nəml Suresi, 24. Ayet:
(22-26) Derken, çok beklemeden Hüdhüd geldi de, “Ben, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sebe'den sana çok doğru ve ö
nemli
bir haber getirdim. Şüphesiz ki, Sebelilere hükümdarlık eden, kendisine her şeyden verilmiş ve çok büyük bir tahta sahip olan bir kadın buldum. Onu ve toplumunu, Allah'ın astlarından güneşe boyun eğip teslimiyet gösterirler/taparlar buldum. Şeytan da göklerde ve yerde gizleneni açığa çıkaran, gizlediğinizi ve açıkladığınızı bilen Allah'a boyun eğip teslimiyet göstermesinler...
Nəml Suresi, 25. Ayet:
(22-26) Derken, çok beklemeden Hüdhüd geldi de, “Ben, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sebe'den sana çok doğru ve ö
nemli
bir haber getirdim. Şüphesiz ki, Sebelilere hükümdarlık eden, kendisine her şeyden verilmiş ve çok büyük bir tahta sahip olan bir kadın buldum. Onu ve toplumunu, Allah'ın astlarından güneşe boyun eğip teslimiyet gösterirler/taparlar buldum. Şeytan da göklerde ve yerde gizleneni açığa çıkaran, gizlediğinizi ve açıkladığınızı bilen Allah'a boyun eğip teslimiyet göstermesinler...
Nəml Suresi, 26. Ayet:
(22-26) Derken, çok beklemeden Hüdhüd geldi de, “Ben, senin bilmediğin bir şeyi öğrendim. Sebe'den sana çok doğru ve ö
nemli
bir haber getirdim. Şüphesiz ki, Sebelilere hükümdarlık eden, kendisine her şeyden verilmiş ve çok büyük bir tahta sahip olan bir kadın buldum. Onu ve toplumunu, Allah'ın astlarından güneşe boyun eğip teslimiyet gösterirler/taparlar buldum. Şeytan da göklerde ve yerde gizleneni açığa çıkaran, gizlediğinizi ve açıkladığınızı bilen Allah'a boyun eğip teslimiyet göstermesinler...
Qəsəs Suresi, 3. Ayet:
Biz, iman edecek bir toplum için Mûsâ ve Firavun'un ö
nemli
haberlerinden bir kısmını sana hak ile okuyoruz/takip ettiriyoruz. ...
Qəsəs Suresi, 66. Ayet:
"İşte, o gün onlara bütün ö
nemli
haberler kapkaranlık olmuştur; artık onlar birbirlerine de soramazlar. "...
Yunus Suresi, 71. Ayet:
(71,72) "Bir de onlara Nûh'un ö
nemli
haberlerini oku: Hani o toplumuna: “Ey toplumum! Eğer benim makamım; görevli oluşum, size karşı çıkışım ve Allah'ın âyetleriyle öğüt verişim size ağır geliyorsa, şunu bilin ki, ben, işin sonucunu yalnızca Allah'a bırakmışımdır. Artık siz ve ortaklarınız her ne yapacaksanız toplanıp bütün gücünüzle karar veriniz. Sonra bu işiniz size dert olmasın. Sonra bana gerçekleştirin, bana süre de tanımayın. Sonra da eğer yüz çevirirseniz; zaten ben sizden bir ücret iste...
Yunus Suresi, 72. Ayet:
(71,72) "Bir de onlara Nûh'un ö
nemli
haberlerini oku: Hani o toplumuna: “Ey toplumum! Eğer benim makamım; görevli oluşum, size karşı çıkışım ve Allah'ın âyetleriyle öğüt verişim size ağır geliyorsa, şunu bilin ki, ben, işin sonucunu yalnızca Allah'a bırakmışımdır. Artık siz ve ortaklarınız her ne yapacaksanız toplanıp bütün gücünüzle karar veriniz. Sonra bu işiniz size dert olmasın. Sonra bana gerçekleştirin, bana süre de tanımayın. Sonra da eğer yüz çevirirseniz; zaten ben sizden bir ücret iste...
Hud Suresi, 100. Ayet:
"İşte geçmişe yönelik bu anlatım, kentlerin ciddî haberlerinden, ö
nemli
bilgilerindendir. Biz, onu sana anlatıyoruz; onlardan ayakta olan ve biçilmiş ekin olan da vardır. "...
Yusif Suresi, 54. Ayet:
Ve hükümdar, “Onu bana getirin, onu kendim için atayayım” dedi. Sonra o'nunla konuşunca da, “Şüphesiz sen bugün yanımızda gerçekten ö
nemli
bir mevki sâhibisin, güvenilir birisin” dedi. ...
Yusif Suresi, 70. Ayet:
"Sonra Yûsuf onlara ö
nemli
eşyalarını, malzemelerini hazırlayınca, su kabını kardeşinin yükünün içine koydu. Sonra bir müezzin; ünleyici seslendi: “Hey kervan! Şüphesiz siz kesinlikle hırsızsınız!” "...