Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Nur Suresi, 35. Ayet:
Allah göylərin və yerin nurudur! Onun nuru, içində çıraq olan bir çıraqdana bənzəyir. O çıraq bir qəndilin içindədir. Qəndil isə, sanki parlaq bir ulduzdur ki, nə şərqdə, nə də qərbdə olan mübarək bir zeytun ağacından (çıxan yağdan) yandırılır. Onun yağı alov toxunmasa belə az qalır ki, işıq saçsın. O, nur üstünə nurdur. Allah dilədiyi kimsəni nuruna qovuşdurar. Allah insanlar üçün belə misallar çəkir. Allah hər şeyi biləndir. (“Allah göylərin və yerin nurudur” ifadəsi ilə bütün aləmin və aləmd...
Hədid Suresi, 12. Ayet:
O gün mömin kişi və qadınların
nurları
nın önlərindən və sağ tərəflərindən saçıldığını görərsən. (Onlara belə deyiləcəkdir:) “Bu gün sizin müjdəniz ağacları altından çaylar axan, içində əbədi qalacağınız cənnətlərdir!” Əsil böyük müvəffəqiyyət budur....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allaha və peyğəmbərinə iman gətirənlər – məhz onlar Rəbbi dərgahında siddiqlər və şəhidlərdir. Onların mükafatları və
nurları
vardır. İnkar edib ayələrimizi yalanlayanlar isə cəhənnəm əhlidirlər....
Hədid Suresi, 12. Ayet:
O gün mömin kişilərin və mömin qadınların
nurları
önlərində və sağlarında qaçaraq qaçdıqlarını görəcəksən. "Bu gün sənin xoş xəbərin Cənnətdir, içindən çaylar axan, orada əbədi qalacaqsan. Bu, böyük qurtuluşdur."...
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allaha və peyğəmbərinə iman gətirənlər – məhz onlar öz Rəbbi dərgahında olan siddiqlər (özündə-sözündə doğru olanlar) və şəhidlərdir. Onların (qiyamət günü) öz mükafatları və (qıl körpüsü üstündə onlara yol göstərəcək) öz
nurları
vardır. Kafir olub ayələrimizi yalan sayanlara gəldikdə isə, onlar cəhənnəmlikdirlər....
Hədid Suresi, 12. Ayet:
O gün, mü'min erkekleri ve mü'min kadınları,
nurları
önlerinde ve sağlarında olduğu halde koşarlarken göreceksin. "Bugün müjdeniz; içinde sürekli kalacağınız, içinden ırmaklar akan Cennetlerdir. İşte bu büyük kurtuluştur."...
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allah'a ve Resullerine iman edenler; işte onlar Sıddıklardır. Ve Rableri yanında şahitlerdir. Onların ödülleri ve
nurları
vardır. İnkar eden ve ayetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar Cehennem halkıdırlar....
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
1.
meselu-hum
: onların misali, onların durumu
2.
ke
: gibi
3.
meseli
: misal, durum
4.
ellezi
: ki o
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
Onların durumu, ateş yakıp böylece çevresindeki şeyleri aydınlattığı zaman Allah'ın
nurları
nı giderdiği ve onları karanlıklar içinde bıraktığı kimselerin durumu gibidir. (Artık) onlar göremezler....
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
Onlar, bir ateş yakıp ışıklanmak isteyen kimseye benzerler. Ateş, çevrelerindeki şeyleri aydınlattı mı Allah,
nurları
nı alıverir de onları karanlıklarda bırakır, görmezler....
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
Onların hâli, o kimsenin hâli gibidir ki, o (korkulu bir sahrada) ateş yaktı da çevresini aydınlattığı zaman, tam o sırada Allah
nurları
nı giderip kendilerini karanlıklar içinde bıraktı; artık görmezler. (İşte münafıkların hâli de böyledir. Dünyada selâmet ve emniyet üzere olduklarını sanırlar, fakat öldükleri zaman kendilerine korku ve azâb gelir.)...
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
bunların meseli şunun meseline benzer ki bir ateş yakmak istedi, vakta ki çevresindekileri aydınlattı, tam o sırada Allah
nurları
nı gideriverip kendilerini zulmetler içinde bıraktı, artık bunlar görmezler...
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
Bunların durumu, bir ateş yakmak isteyen kimsenin durumuna benzer. Ateş, çevresindekileri aydınlatınca Allah,
nurları
nı gideriverip kendilerini karanlıklar içinde bırakır. Artık bunlar görmezler....
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
Onların durumu, bir ateş yakanın durumu gibidir. (Ateş) çevresini aydınlatır aydınlatmaz Allah onların (gözlerinin)
nurları
nı giderdi ve onları karanlıklar içinde bıraktı, artık görmezler....
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
Onların (münafıkların) hali, karanlık bir gecede ateş yakan kimsenin durumuna benzer. Ki, ateş tam onların çevresini aydınlatmışken, Allah onların
nurları
nı giderir ve onları karanlıklar içinde bırakır. Onlar artık hiçbir şeyi göremez olurlar....
Bəqərə Suresi, 220. Ayet:
Dünya ve âhıret hakkında... Sana yetimlerden de soruyorlar. De ki: "Onları, işe yarar hale getirmek kendileri için daha hayırlıdır. Eğer onlarla bir arada yaşarsanız, onlar sizin kardeşlerinizdir." Allah, bozguncuyu barışseverden ayırmasını bilir. Eğer Allah dileseydi, sizi zora sürerdi. Allah, tüm o
nurları
n sahibi, tüm hikmetlerin sahibidir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
İnfak edilenler, Allah yolunda kapanıp kalmış, yeryüzünde dolaşamaz olmuş yoksullar içindir. İffet ve o
nurları
yüzünden, cahiller bunları, zengin kişiler sanır. Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ve yırtıklık ederek, insanlardan bir şey istemezler. Nimet ve imkândan infak ettiğiniz her şeyi, Allah çok iyi bilmektedir....
Əraf Suresi, 119. Ayet:
Orada yenilgiye uğradılar ve burunları (o
nurları
) kırılıverdi....
Rəd Suresi, 15. Ayet:
Yerdekiler ve göktekiler ve onların gölgeleri, sabah akşam, isteseler de istemeseler de Allah'a secde ederler. (Fizik vücutların gölgesi nefs ve ruhtur. Fizik vücutlar secde edince, nefsler de secde ederler. Ruh hasletleri ile isteyerek secde eder. Nefs, afetlerinden dolayı istemeyerek secde eder. Kişi Allah'a ulaşmayı dilemişse, nefs tezkiyesine ulaşınca; ağırlık Allah'ın
nurları
na geçer. O zaman nefs de isteyerek secde eder.)...
Nur Suresi, 2. Ayet:
Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine derilerini incitecek şekilde yüz kırbaç vurun. Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara ve âhiret gününe iman ediyorsanız eğer, Allah’ın dininde, şeriatın hükümlerini uygulamada, acıma duygusu onları cezalandırmanızı engellemesin. Onların alenen cezalandırılması sırasında, o
nurları
nı kıracak, kamuoyu baskısı ve tepkisi sağlıyacak ölçüde mü’minlerden bir cemaat de hazır bulunsun....
Furqan Suresi, 72. Ayet:
Yine onlar yalanın semtine yanaşmazlar. Kötülükler ile karşılaştıklarında yanlarından o
nurları
na toz kondurmadan geçip giderler....
Nəml Suresi, 37. Ayet:
Şimdi efendilerine dön. Yemin ederim ki, karşı koyamayacakları kadar güçlü bir ordu ile üzerlerine yürürüz. Ve o
nurları
nı çiğneyerek burunlarını yere sürte sürte onları yurtlarından çıkarırız....
Zümər Suresi, 23. Ayet:
Allah, ihdas ettiği (
nurları
n) ahsen olanlarını (rahmet, fazl ve salâvâtı), ikişer ikişer (salâvât-rahmet ve salâvât-fazl), Kitab'a müteşabih (benzer) olarak indirdi. Rab'lerinden huşû duyanların ciltleri ondan ürperir. Sonra onların ciltleri ve kalpleri Allah'ın zikriyle yumuşar, sükûnet bulur (yatışır). İşte bu, Allah'ın hidayetidir, dilediğini onunla hidayete erdirir. Ve Allah, kimi dalâlette bırakırsa artık onun için bir hidayetçi yoktur....
Casiyə Suresi, 20. Ayet:
Bu (Kur'an), insanlar için basiret
nurları
, kesin olarak inanan bir toplum için hidayet ve rahmettir....
Casiyə Suresi, 20. Ayet:
Bu (Kur'an), insanlar için basiret
nurları
, kesin olarak inanan bir toplum için hidayet ve rahmettir....
Casiyə Suresi, 20. Ayet:
Bu (Kur'an) insanlara basîret
nurları
ve yakîn edinecek bir kavm için mahzı hidâyet ve rahmettir...
Casiyə Suresi, 20. Ayet:
Bu (Kur'an) basiret
nurları
(insanların kalp gözünü açan bir nur) ve kesin bilgi edinecek bir kavim için de hidayet ve rahmetin ta kendisidir....
Casiyə Suresi, 20. Ayet:
Bu Kur’ân, delilleri ile, fikirleri ve kalpleri aydınlatan basiret
nurları
dır, iman edecek kimseler için hidâyet rehberi ve rahmettir....
Hədid Suresi, 12. Ayet:
1.
yevme
: o gün
2.
terâ
: görürsün
3.
el mu'minîne
: mü'min erkekler
4.
ve el mu'minâti
: ve mü'min kadınlar
...
Hədid Suresi, 12. Ayet:
O gün, mü'min erkekleri ve mü'min kadınları,
nurları
önlerinde ve sağlarında koşarken görürsün. Bugün sizin müjdeniz, orada ebediyyen kalacağınız, altından nehirler akan cennetlerdir. İşte o, fevzül azîmdir (en büyük kurtuluştur)....
Hədid Suresi, 12. Ayet:
Mü’min erkeklerle mü’min kadınların
nurları
nın, önlerinde ve sağlarında koştuğunu göreceğin gün kendilerine şöyle denir: “Bugün size müjdelenen şey içlerinden ırmaklar akan, ebedî olarak kalacağınız cennetlerdir.” İşte bu büyük başarıdır....
Hədid Suresi, 12. Ayet:
O gün görürsün ki erkek ve kadın, inananların
nurları
, önlerinde ve sağlarında parlayıp koşmada; müjde bugün size; kıyılarından ırmaklar akan cennetlerde ebedî olarak kalacaksınız ve bu, en büyük kutluğun, murâda erişin ve başarının ta kendisidir....
Hədid Suresi, 12. Ayet:
Mümin erkeklerle mümin kadınları, önlerinden ve sağlarından, (amellerinin)
nurları
aydınlatıp giderken gördüğün günde, (onlara): Bugün müjdeniz, zemininden ırmaklar akan ve içlerinde ebedî kalacağınız cennetlerdir, denilir. İşte büyük kurtuluş budur....
Hədid Suresi, 12. Ayet:
O gün iman eden erkekleri ve iman eden kadınları, nûrları önlerinde ve sağlarında koşarlarken görürsün. . . "Bu süreçte sizin müjdeniz, içinde sonsuz yaşamak üzere, altlarından nehirler akan cennetlerdir! İşte bu çok büyük kurtuluşun ta kendisidir!" (denilir)....
Hədid Suresi, 12. Ayet:
Mü’min erkeklerin ve mü’min kadınların, imanlarından, işledikleri hayırlardan ve salih amellerinden kaynaklanan
nurları
nın, genişleyerek, yayılarak önlerini, sağlarını, sollarını aydınlattığını gördüğün gün, onlara: 'Bugün, müjdeler olsun size! Altından ırmaklar akan, içinde ebedî yaşayacağınız Cennet konaklarının müjdesi. İşte bu, büyük mutluluktur.' denir....
Hədid Suresi, 12. Ayet:
O gün mü'min erkeklerin ve mü'min kadınların
nurları
nın önlerinden ve sağlarından koştuğunu görürsün. 'Bugün sizin müjdeniz altından ırmaklar akan, içinde sonsuza kadar kalacağınız cennetlerdir.' İşte büyük kurtuluş budur....
Hədid Suresi, 12. Ayet:
O gün, mü'min erkekler ile mü'min kadınları,
nurları
önlerinde ve sağlarında koşarken görürsün. "Bugün sizin müjdeniz, içinde ebedi kalıcılar (olduğunuz), altından ırmaklar akan cennetlerdir." İşte 'büyük kurtuluş ve mutluluk' budur....
Hədid Suresi, 12. Ayet:
(Hatırla) o günü ki, mümin erkeklerle mümin kadınların
nurları
, önlerinden ve sağlarından koşar bir halde kendilerini göreceksin. (Melekler onlara şöyle derler): “-Bugün size, müjde olsun! O cennetler ki, altlarından ırmaklar akıyor; içlerinde ebedî olarak kalacaksınız.” İşte en büyük kurtuluş budur......
Hədid Suresi, 12. Ayet:
O gün mü'min erkekleri ve mü'min kadınları,
nurları
önlerinde ve sağlarında koşarcasına seyrederken görürsün. Bugün size müjde ; altlarından ırmaklar akan, içinde devamlı kalıcıları olacağınız Cennetler vardır. İşte bu, büyük bir kurtuluştur !...
Hədid Suresi, 12. Ayet:
Mümin erkeklerle mümin kadınları, önlerinden ve sağlarından, (amellerinin)
nurları
aydınlatıp giderken gördüğün günde, (onlara): Bugün müjdeniz, zemininden ırmaklar akan ve içlerinde ebedî kalacağınız cennetlerdir, denilir. İşte büyük kurtuluş budur....
Hədid Suresi, 12. Ayet:
O gün ki göreceksin o mü'minleri ve mü'mineleri, önlerinde ve sağlarında nûrları koşuyor, müjde size diye bu gün o Cennetler ki altlarından ırmaklar akıyor, içlerinde muhalled kalacaksınız, işte fevz-i azîm odur....
Hədid Suresi, 12. Ayet:
O gün mümin erkeklerle, mümin kadınları önlerinden ve sağ taraflarından
nurları
koşarken göreceksin: «Bu gün müjdeniz altlarından ırmaklar akan cennetlerdir. İçlerinde ebedi olarak kalacaksınız.» (denir). İşte büyük kurtuluş budur!...
Hədid Suresi, 12. Ayet:
O gün inanan erkekleri ve inanan kadınları görürsün ki
nurları
, önlerinde ve sağlarında koşuyor. (Kendilerine): «Bugün müjdeniz altlarından ırmaklar akan, içlerinde ebedi kalacağınız cennetlerdir.» (denilir) İşte büyük kurtuluş budur!...
Hədid Suresi, 12. Ayet:
O gün, inançlı (erkek)ler ile inançlı (kadın)ları
nurları
önlerinde ve sağlarında koşarken görürsün. "Bugün sizin müjdeniz, içinde ebedi kalıcılar (olduğunuz), altından ırmaklar akan cennetlerdir." İşte 'büyük kurtuluş ve mutluluk' budur....
Hədid Suresi, 12. Ayet:
O gün (kıyâmet günü) mü’min erkeklerle mü’min kadınları görürsün ki, nûrları önlerinde ve sağlarında koşuyor. (Onlara denilir ki:) 'Bugün sizin müjdeniz, altlarından ırmaklar akan, içlerinde ebedî kalıcı kimseler olduğunuz Cennetlerdir!' İşte en büyük kurtuluş budur!...
Hədid Suresi, 12. Ayet:
O gün; mü'min erkeklerle mü'min kadınların
nurları
önlerinden ve sağlarından koşarken görürsün. Müjde, bugün altlarından ırmaklar akan ve içinde ebediyyen kalacağınız cennetler sizindir, denilir. İşte bu, büyük kurtuluşun kendisidir....
Hədid Suresi, 12. Ayet:
O gün mü'minleri, ve mü'mineleri göreceksin ki, nûrları önlerinde ve sağ taraflarından koşar. (Onlara denilecektir ki:) Bugün sizin müjdeniz cennetlerdir ki, onların altlarından ırmaklar cereyan eder, içlerinde ebedîyyen kalıcılarsınız, işte bu, en büyük bir necâttır....
Hədid Suresi, 12. Ayet:
O günde erkek müminlerle kadın müminleri önlerinden ve sağlarından nûrlarını koşarken görürsün. Onlara: "Müjde! Bugün altlarından ırmaklar akan ve içinde ebediyen kalacağınız cennetler sizindir. İşte büyük kurtuluş budur!" denilir....
Hədid Suresi, 12. Ayet:
O gün, mü’min erkeklerin ve mü’min kadınların
nurları
nın önlerinden ve sağlarından koştuğunu görürsün. -Müjde, bugün, alt tarafından ırmaklar akan ve içinde daimi kalacağınız cennetler sizindir. İşte O, en büyük kurtuluştur....
Hədid Suresi, 12. Ayet:
Gün gelir, mümin erkekleri ve mümin kadınları, önlerinde ve sağ taraflarındaki
nurları
yla, koşarcasına cennete doğru ilerlediklerini görürsün. Kendilerine: "Bugün size müjdeler olsun! Buyurun, içinden ırmaklar akan cennetlere, ebedî kalmak üzere girin!" denilir. İşte en büyük başarı ve mutluluk budur....
Hədid Suresi, 12. Ayet:
O gün, mü'min erkekler ile mü'min kadınları,
nurları
önlerinde ve sağlarında koşar iken görürsünüz. «Bugün sizin müjdeniz, içinde ebedi kalıcılar olarak altından ırmaklar akan Cennetlerdir.» İşte 'büyük kurtuluş ve mutluluk' budur....
Hədid Suresi, 12. Ayet:
O gün mü'min erkekleri ve mü'min kadınları görürsün ki,
nurları
önlerinde ve sağlarında koşmaktadır. Bugün sizin müjdeniz, altlarından ırmaklar akan Cennetlerdir; ebediyen orada kalacaksınız. İşte bu pek büyük bir kazanç ve kurtuluştur....
Hədid Suresi, 16. Ayet:
Allah'ın zikri ile ve Hakk'tan inen şeyle (Allah'ın
nurları
ile), âmenû olanların (Allah'a ulaşmayı dileyenlerin) kalplerinin huşû duyma zamanı gelmedi mi? Kendilerine daha önce kitap verilip de böylece üzerinden uzun zaman geçince, artık (zikri unuttukları için) kalpleri katılaşan kimseler gibi olmasınlar. Onlardan çoğu fasıklardır....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve o kimseler, onlar
2.
âmenû
: îmân ettiler (Allah'a ulaşmayı dilediler)
3.
bi allâhi
: Allah'a
4.
ve rusuli-...
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Ve, Allah'a ve O'nun Resûl'üne inananlar, işte onlar, onlar sıddıklardır ve şehitlerdir. Rab'lerinin yanında onların ecirleri ve
nurları
vardır. Ve inkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar cahîm (alevli ateş) halkıdır....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allah’a ve Peygamberlerine iman edenler var ya, işte onlar sıddîklar (sözü özü doğru kimseler) ve Allah katında şahitlerdir. Onların mükâfatları ve
nurları
vardır. İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince; işte onlar cehennemliklerdir....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Ve Allah'a ve Peygamberlerine inananlar yok mu, onlardır Rableri katında gerçeklerin ve tanıkların ta kendileri; onların mükâfatları da vardır,
nurları
da; kâfir olanlara ve delillerimizi yalanlayanlara gelince: Onlardır cehennem ehli....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allah'a ve peygamberlerine iman edenler, (evet) işte onlar, Rableri yanında sözü özü doğru olanlar ve şehitlik mertebesine erenlerdir. Onların mükâfatları ve nûrları vardır. İnkâr edip de âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar da cehennemin adamlarıdır....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Esmâ'sıyla hakikatleri olan Allâh'a ve Rasûlüne iman edenlere gelince, işte onlar sıddıkların ve Rablerinin indînde şehîdlerin (Âl-u İmran: 18'de belirtilen şehâdet; halk anlayışına göre şehit değil. A. H. ) ta kendileridirler! Onların mükâfatları ve nûrları vardır (hem Nebiye hem Rasûle iman etmişler). . . Hakikat bilgisini inkâr edenler ve varlıklarındaki Esmâ işaretlerimizi yalanlayanlar var ya, işte onlar cahîm (cehennem)in ashabıdırlar....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allah’a ve Rasulüne iman edenler, onlar, işte onlar, doğruluk sembolleridir. Rableri katında, kutsal kitapları bilen ve tebliğ eden, çözüm getiren güvenilir örnek önderlik, doğruları konuşan şâhitlik ve şehitlik mertebesine erenlerdir. Onlar da, sadakat örneği, doğruluk sembolü samimi mü’minlerin, şehitlerin, şâhitlerin, örnek önderlerin mükâfatlarına ve
nurları
na kavuşurlar. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip i...
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allah'a ve peygamberlerine iman edenler işte onlar dosdoğru olanlar ve Rableri yanında şahitlerdir. Onların ecirleri ve
nurları
vardır. İnkar eden ve ayetlerimizi yalanlayanlara gelince işte onlar da cehennem halkıdır....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allah'a ve O'nun Resûlü'ne iman edenler; işte onlar Rableri katında sıddîklar ve şehidler (veya şahid)lerdir. Onların ecirleri ve
nurları
vardır. İnkâr edip ayetlerimizi yalanlayanlar ise; işte onlar da cehennem halkıdır....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allah’a ve Peygamberine iman edenler; işte bunlar, Rableri katında, (imanları hususunda) tıpkı çok sadık olanlarla, (Allah yolunda can veren) şehidler gibidirler. Onların hem sevabları vardır, hem de (Sırat üzerinde)
nurları
... Küfre varıb da ayetlerimizi inkâr edenlere gelince; işte onlar, hep cehennemliktirler....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allah'a ve peygamberlerine iman edenler, (evet) işte onlar, Rableri yanında sözü özü doğru olanlar ve şehitlik mertebesine erenlerdir. Onların mükâfatları ve nûrları vardır. İnkâr edip de âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar da cehennemin adamlarıdır....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Hem Allaha ve Resulüne iyman edenler hep onlar aynı sıddîklar ve şehidlerdir, Rablarının ındinde onlara onların ecirleri ve
nurları
vardır, âyetlerimizi tekzib edenlere gelince işte onlar hep Eshab-ı Cahîm'dir....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allah'a ve peygamberlerine iman edenler, Rableri yanında tıpkı sıddıklar ve şehitler gibidir. Onlara, onların mükafatları ve
nurları
vardır. Ayetlerimizi yalan diyenlere gelince, işte onların tümü cehennemin adamlarıdır....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allah'a ve peygamberine iman edenler var ya, işte onlar, Rableri yanında sözü özü doğru olanlar ve şehitlik mertebesine erenlerdir. Onların mükafatları ve
nurları
vardır. İnkar edip de âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, onlar da cehennemin adamlarıdır....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Tanrı'ya ve O'nun Resulü'ne inananlar; işte onlar rableri katında sıddıklar ve şehidler (veya şahid)lerdir. Onların ecirleri ve
nurları
vardır. Küfredip ayetlerimizi yalanlayanlar ise; işte onlar da cehennem halkıdır....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allah’a ve O’nun peygamberlerine îmân edenlere gelince, işte onlar Rableri katında sıddîklar ve şehîdler (mertebesinde)dir. Kendileri için, hem mükâfâtları, hem nûrları vardır. İnkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar Cehennem ehlidirler....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allah'a ve peygamberlerine iman edenler; işte onlar, Rabbları katında doğrular ve şahidlerdir. Onların hem mükafatları, hem de
nurları
vardır. Küfredip de ayetlerimizi yalanlayanlara gelince; onlar da cehennem yaranıdırlar....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allah'a ve Elçisi'ne inananlar, işte onlardır hakikate sahip çıkan ve Allah'ın huzurunda (ona) tanıklık edenler. (Böylece) onlar ödüllerini ve
nurları
nı elde edecekler. Hakikati inkara ve mesajlarımızı yalanlamaya şartlanmış olanlara gelince, onlar yakıcı ateşe mahkum olanlardır!...
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Ve o kimseler ki, Allah'a ve o'nun peygamberlerine imân ettiler. Rablerinin indinde sıddıklar ve şehit olanlar onlardır, onlar için mükâfaatları ve nûrları vardır. Ve o kimseler ki, kâfir oldular ve Bizim âyetlerimizi tekzîp ettiler, işte onlar da cehennem sahipleridir....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allah'a ve peygamberlerine iman edenler, işte onlar Rableri katında sıddîklar ve şehitlerdir. Onların mükâfatları ve
nurları
vardır. Kâfir olup da âyetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte onlar da cehennem halkıdırlar....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allah’a ve elçisine inananlar, işte onlar sıddikler ve şahitlerdir. Onlar mükafatlarını ve
nurları
nı elde edeceklerdir. Ayetlerimizi inkar edip yalanlayanlar ise işte onlar cehennem arkadaşlarıdır....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allah'a ve elçilerine inananlar (yok mu) işte Rableri yanında, sıddikler (çok doğru olanlar) ve şehidler onlardır. Onların mükâfâtları ve
nurları
vardır. İnkâr edenler ve âyetlerimizi yalanlayanlar(a gelince), onlar da cehennem halkıdır....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allah'a ve O'nun Resulüne iman edenler; İşte onlar Rableri katında sıddîklar ve şehidler (veya şahid)lerdir. Onların ecirleri ve
nurları
vardır. Küfredip de ayetlerimizi yalanlayanlar ise; işte onlar da Cehennem halkıdır....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allah'a ve peygamberlerine iman edenler, Rableri katında özü sözü doğru olan ve hakka şahitlik eden kimselerdir. Onların ödülleri de vardır,
nurları
da. İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlar ise Cehennem ehlidir....
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne âmenû
: âmenû olanlar
3.
tûbû
: tövbe edin
4.
ilâ allâhi
: Allah'a
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey âmenû olanlar (Allah'a ulaşmayı dileyenler)! Allah'a Nasuh Tövbesi ile tövbe edin! Umulur ki Rabbiniz, sizin günahlarınızı örter ve sizi altından nehirler akan cennetlere koyar. O gün Allah, nebîleri ve O'nunla beraber olanları mahzun etmez. Onların
nurları
, önlerinde ve sağlarında koşar. “Rabbimiz, bizim nurumuzu tamamla ve bize mağfiret et (günahlarımızı sevaba çevir). Muhakkak ki Sen, herşeye kaadirsin.” derler....
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Umulur ki, Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların
nurları
önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. “Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin her şeye hakkıyla gücün yeter” derler....
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey inananlar, tövbe edin Allah'a hâlis bir tövbeyle; umulur ki Rabbiniz; kötülüklerinizi örter ve sizi, kıyılarından ırmaklar akan cennetlere sokar, o gün Allah, Peygamberi ve inananlardan onunla berâber bulunanları horlamaz,
nurları
, önlerinde ve sağ yanlarında koşar, parlar da Rabbimiz derler, nûrumuzu tamamla, kuvvetlendir bize ve ört suçlarımızı bizim, şüphe yok ki senin, her şeye gücün yeter....
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve Onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların önlerinden ve sağlarından (amellerinin) nûrları aydınlatıp gider de, "Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü sen her şeye kadirsin" derler....
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey iman edenler, tevbe-i nasuh ile, hâlisâne, samimi bir tevbe ile günah işlemekten vazgeçerek, Allah’a itaate yönelin, üzerinizdeki başkalarına ait hakları sahiplerine iade edin. Umulur ki, Rabbiniz kusurlarınızı siler, bağışlar. Sizi altından ırmaklar akan cennet konaklarına koyar. Allah’ın, peygamberini ve onunla birlikte, iman edenleri utandırmayacağı bir günde, sizi cennetlere koyar. Onların imanlarından, işledikleri hayırlardan ve sâlih amellerinden kaynaklanan
nurları
, genişleyerek ve yay...
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey iman edenler! Gönlü etkileyen (nasuh) tevbe ile Allah'a tevbe edin. Olur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi altından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Allah Peygamber'i ve onunla birlikte iman edenleri utandırmaz.
Nurları
önlerinden ve sağlarından koşar. Derler ki: 'Rabbimiz! Bizim nurumuzu tamamla ve bizi bağışla. Şüphesiz sen her şeye güç yetirensin.'...
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey iman edenler! Allah'a kesin (nasuh) bir tevbe ile tevbe edin. Olabilir ki, Allah sizin kötülüklerinizi örter ve altından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Allah, Peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri küçük düşürmeyecektir.
Nurları
, önlerinde ve sağ yanlarında koşar parıldar. Derler ki: "Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi bağışla! Şüphesiz Sen, her şeye güç yetirensin."...
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey iman edenler! Allah’a öyle tevbe edin ki, tam bir pişmanlıkla halis bir tevbe olsun; olur ki Rabbiniz, kötülüklerinizi örter ve sizi, (ağaçları) altından ırmaklar akar cennetlere koyar. O gün Allah, Peygamberini ve O’nunla beraber iman edenleri utandırmıyacaktır. (Sırat üzerinde)
nurları
önlerinde ve sağlarında koşub parlayacak; şöyle diyeceklerdir: “- Ey Rabbimiz! Bizim nûrumuzu tamamla, (bu Sırat üzerinde nûrları sönen münafıklar gibi bizleri yapma). Bizi bağışla; muhakkak ki sen, her şeye ...
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey imân edenler! Tam bir pişmanlık, gönül huzuru içinde gösterişten uzak ölçüde Allah'a tevbe ediniz. Umulur ki Rabbınız, kötülüklerinizi örtüp temizler ve sizi altlarından ırmaklar akan Cennetlere yerleştirir. O günde ki, Allah, Peygamberi ve O'nunla beraber bulunup imân edenleri rüsvay etmez.
Nurları
önlerinde ve sağlarında yürür. «Ey Rabbimiz I» derler, «bize nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz ki senin kudretin herşeye yeter.»...
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve Onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların önlerinden ve sağlarından (amellerinin) nûrları aydınlatıp gider de, «Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü sen her şeye kadirsin» derler....
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey o bütün iyman edenler! Allaha öyle tevbe edin ki nasuh (gayet ciddî, müessir, öğütcü) bir tevbe olsun, gerek ki rabbınız sizden kabahatlerinizi keffaretle örter de sizleri altından ırmaklar akar Cennetlere koyar, o gün ki Allah Peygamberini ve onun maıyyetinde iyman edenleri utandırmıyacak, nûrları önlerinde ve sağlarında koşacak, şöyle diyecekler: ya rabbenâ! Bizlere nûrumuzu tamamla ve bizleri mağfiretinle yarlığa, şübhesiz ki sen her şey'e kadîrsin....
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey iman edenler, Allah'a öyle tevbe ile tevbe edin ki, nasûh (gayet ciddi, samimi) bir tevbe olsun! Ola ki Rabbiniz kusurlarınızı örter, Allah'ın peygamberi ve onun beraberinde iman edenleri utandırmayacağı günde sizi altından ırmaklar akan cennetlere koyar. Onların
nurları
, önlerinde ve sağ yanlarında koşacak, şöyle diyecekler: «Ey Rabbimiz, bizlere nurumuzu tamamla ve bizi bağışla; şüphesiz ki sen her şeye kadirsin!»...
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, Peygamber'i ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Çünkü onların
nurları
, önlerinde ve yanlarında koşar da, «Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla, bizi bağışla, çünkü sen her şeye kâdirsin.» derler....
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah â dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, Peygamberi ve O'nunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Çünkü onların,
nurları
, önlerinden ve yanlarından koşar da «Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla, bizi bağışla, çünkü sen her şeye kadirsin» derler....
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey inananlar, Tanrı'ya kesin (nasuh) bir tevbe ile tevbe edin. Olabilir ki, Tanrı sizin kötülüklerinizi örter (yükeffire) ve altından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Tanrı, Peygamberi ve onunla birlikte inananları küçük düşürmeyecektir.
Nurları
, önlerinde ve sağ yanlarında koşar parıldar. Derler ki: "Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz sen her şeye güç yetirensin."...
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey iman edenler; Allah'a nasuh tevbesi ile tevbe edin. Umulur ki Rabbınız kötülüklerinizi örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. O gün, Allah; peygamberini ve onunla beraber olan mü'minleri utandırmayacak. Onların
nurları
önlerinde ve sağlarında koşacak; Rabbımız, ışığımızı tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz ki Sen, her şeye kadirsin, diyecekler....
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey mü'minler! Allah'a Tevbe-i Nâsûh ile tevbede bulunun. Umulur ki Rabbiniz sizden günahlarınızı örter ve sizi altlarından ırmaklar akar cennetlere girdirir. O gün ki Allah, Peygamberini ve O'nunla beraber imân etmiş olanları rüsvay etmez. Nûrları önleri ve sağ tarafları arasında koşar. Derler ki: «Ey Rabbimiz! Bize nûrumuzu tamamla, bizim için mağfiret buyur. Şüphe yok ki Sen her şey üzerine hakkıyla kâdirsin.»...
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey iman edenler! Yürekten samimi bir tevbe ile Allah'a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. O gün Allah Peygamber'i ve iman edip onunla beraber olanları rüsvay etmeyecek, utandırmayacak.
Nurları
önlerinde ve sağlarında koşup parlayacak. Derler ki: "Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla ve bizi bağışla, şüphesiz ki sen her şeye kâdirsin. "...
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
-Ey iman edenler, tam arınarak Allah’a tevbe edin. Umulur ki Rabbiniz, günahlarınızı örter ve sizi alt tarafından ırmaklar akan cennetlere girdirir. O gün, Allah, Peygamberi ve onunla beraber iman etmiş olanları utandırmaz.
Nurları
önlerinden ve yanlarından koşar. Rabbimiz, derler. Bizim nurumuzu tamamla ve bizi bağışla. Şüphesiz senin her şeye gücün yeter....
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey iman edenler, Allah'a kesin (nasuh) bir tevbe ile tevbe edin. Olabilir ki, Allah, sizin kötülüklerinizi örter ve altından ırmaklar akan cennetlere sokar. O gün Allah, Peygamberi ve onunla birlikte iman etmekte olanları küçük düşürmeyecektir.
Nurları
, önlerinde ve sağ yanlarında koşup parıldar. Derler ki: «Rabbimiz nurumuzu tamamla, bizi bağışla. Şüphesiz sen, her şeye güç yetirensin.»...
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
Onların durumu bazen, bir ateş yakmak isteyen kimsenin durumu gibidir. Ateş, ateş yakan kimsenin kenarını aydınlatınca, Allah, onların nûrlarını giderdi ve onları karanlıklar içinde görmez olarak bıraktı. -...
Rum Suresi, 39. Ayet:
Ve insanların mallarında artış olsun diye faizden (faiz olarak) verdiğiniz şey (Allah’a ulaşmayı dilemeden yaptığınız zikir), o taktirde Allah’ın katında artmaz (nefsinizin kalbindeki
nurları
oluşturmaz ve arttırmaz). Allah’ın vechini (Allah’a ulaşmayı) dileyerek verdiğiniz zekât (yaptığınız (zikir)ler); işte böylece kat kat (nefsinizin kalbindeki
nurları
) artıranlar onlardır....
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
Onların halı od yandırıb beləcə ətrafındakı şeyləri işıqlandırdığı zaman Allahın
nurları
nı yox etdiyi və onları qaranlıqlar içində buraxdığı kimsələrin halı kimidir. (Artıq) onlar görə bilməzlər....
Zümər Suresi, 23. Ayet:
Allah ihdas etdiyi (
nurları
n) əhsən olanlarını (rəhmət, fəzl və salavatı) iki-iki (salavat-rəhmət və salavat-fəzl) Kitaba bənzər olaraq endirdi. Rəblərindən huşu duyanların dəriləri ondan ürpərər. Sonra onların dəriləri və qəlbləri Allahın zikriylə yumşalar, sakit olar (rahatlaşar). Bu, Allahın hidayətidir, dilədiyini onunla hidayətə ərdirər. Allah kimi dəlalətdə buraxarsa artıq onun üçün bir hidayətçi yoxdur....
Hədid Suresi, 12. Ayet:
O gün mömin kişiləri və mömin qadınları
nurları
önlərində və sağlarında yayılarkən görərsən. Bu gün sizin müjdəniz orada əbədi olaraq qalacağınız, altından çaylar axan cənnətlərdir. O, fevzül əzimdir (ən böyük qurtuluşdur)....
Hədid Suresi, 16. Ayet:
Allahın zikri ilə və Haqqdan enən şeylə (Allahın
nurları
ilə) amənu olanların qəlblərinin huşu duymaq (yumşalmaq) zamanı gəlmədimi? Özlərinə daha əvvəl kitab verilib beləcə üzərindən uzun zaman keçdikdən sonra, artıq (zikri unutduqları üçün) qəlbləri sərtləşmiş kəslər kimi olmasınlar. Onlardan çoxu fasiqlərdir....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allaha və Onun Rəsuluna inananlar, məhz onlar sadiqlər və şəhidlərdir. Rəblərinin yanında onların əcrləri və
nurları
vardır. İnkar edənlər və ayələrimizi yalanlayanlar, məhz onlar cəhənnəm əhlidir....
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey amənu olanlar! Allaha Nasuh Tövbəsi ilə tövbə edin! Ümid edilər ki, Rəbbiniz sizin günahlarınızı örtər və sizi altından çaylar axan cənnətlərə qoyar. O gün Allah nəbiləri və Onunla birlikdə olanları rəzil etməz. Onların
nurları
önlərində və sağlarında gedər. ‘Rəbbimiz, bizim nurumuzu tamamla və bizi məğfirət et (günahlarımızı savaba çevir). Şübhəsiz ki, Sən hər şeyə qadirsən.’ deyərlər....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allaha və Onun elçilərinə iman gətirənlər – məhz onlar doğru olanlardır. Şəhidlər isə öz Rəbbi yanındadırlar. Onların öz mükafatları və öz
nurları
vardır. Kafir olub ayələrimizi yalan sayanlara gəlincə, onlar Cəhənnəm sakinləridir....
Hədid Suresi, 4. Ayet:
Göyləri və yeri altı gündə (yaxud altı gecə-gündüzdə, yaxud altı mərhələdə) yaradan, sonra taxta (varlıq aləminin hökmranlıq və idarəçilik taxtına) hakim olan Odur. O, həm yerə girəni (suları, ölüləri, dəfinələri, kökləri və heyvanları), həm yerdən çıxanı (heyvanları, bitkiləri, bulaqları və mədənləri), həm göydən enəni (mələkləri, səma kitablarını, ilahi təqdirləri, planetlərin
nurları
nı, şimşək və yağışları), həm də göyə qalxanı (mələkləri, bəndələrin əməllərini, bəzi cinləri və insanların ruh...
Hədid Suresi, 12. Ayet:
Mömin kişi və qadınların
nurları
nın qabaqlarında və sağ tərəflərində irəlilədiyini görəcəyin gün, (onlara) «bu gün sizə altından çaylar axan, əbədi qalacağınız Cənnət və bağlarla müjdə olsun» (deyiləcəkdir). Bu həmin böyük uğur və qurtuluşdur!...
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Rəbbləri yanında siddiqlər (etiqad, söz və əməlləri bir-biri ilə müvafiq və həqiqətlə üst-üstə düşən kəslər) və şahidlər (Məhşərdə insanların əqidə və əməllərinə şahidlik edənlər) Allaha və Onun peyğəmbərlərinə iman gətirmiş kəslərdir. Bunların mükafatları və
nurları
onlarındır. Küfr edən və Bizim (tovhid və din) nişanələrimizi təkzib və inkar edənlər cəhənnəm əhlidirlər....
Hədid Suresi, 12. Ayet:
Mömin kişilərlə mömin qadınların
nurları
nın önlərində və sağlarında qaçdığını görəcəyin gün onlara belə deyilər: “Bu gün sizə müjdələnən şey içlərindən çaylar axan, əbədi qalacağınız cənnətlərdir”. Bax bu, böyük uğurdur....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allaha və peyğəmbərlərinə iman edənlər ki var, onlar siddiqlər (özü-sözü doğru kimsələr) və Allah qatında şahidlərdir. Onların mükafatları və
nurları
var. İnkar edib ayələrimizi təkzib edənlərə gəlincə, onlar cəhənnəmliklərdir....
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey iman edənlər! Allaha səmimiyyətlə tövbə edin. Bəlkə, Rəbbiniz sizin pisliklərinizi örtər, Peyğəmbəri və onunla birlikdə iman edənləri utandırmayacağı gündə Allah sizi içlərindən çaylar axan cənnətlərə qoyar. Onların
nurları
önlərindən və sağlarından işıq saçar, gedər. “Ey Rəbbimiz! Nurumuzu bizim üçün tamamla, çünki sənin gücün hər şeyə haqqı ilə yetər”, – deyərlər....
Hədid Suresi, 19. Ayet:
Allaha və onun peyğəmbərlərinə iman gətirənlər (söz və əməldə) doğru olanlardır və öz Rəbbi dərgahında şahid olanlardır. Onların öz haqları, öz
nurları
vardır. Küfr edib ayələrimizi yalan hesab edənlər isə - bunlar cəhənnəmlikdirlər....