Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Maidə Suresi, 73. Ayet:
“Allah üçün üçüncüsüdür!” - deyənlər də həqiqətən, kafir olmuşlar. Halbuki, tək bir ilahdan başqa heç bir ilah yoxdur! Əgər onlar bu dediklərinə son qoymazlarsa, içlərindən kafir
olanlara,
həqiqətən, şiddətli bir əzab toxunacaqdır....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sədəqələr Allahdan bir borc olaraq verilir; O, ancaq kasıblara, möhtaclara, məsullara, qəlbləri fəth edilənlərə, borclu
olanlara,
borclu
olanlara,
Allah yoluna və yol övladına aiddir. Allah (hər şeyi) biləndir, ən yaxşı hakimdir....
Maidə Suresi, 73. Ayet:
“Allah üçün (üç ilahinin) üçüncüsüdür!” – deyənlər, əlbəttə, kafir olmuşlar. Halbuki bir olan Allahdan başqa heç bir tanrı yoxdur. Əgər onlar dediklərinə son qoymasalar, onlardan kafir
olanlara,
şübhəsiz ki, şiddətli bir əzab üz verəcəkdir (toxunacaqdır)....
Saffat Suresi, 2. Ayet:
(Buludları) qovduqca qovanlara (yaxud şeytanların pis əməllərinə mane
olanlara,
insanlara günah işlər görməyi qadağan edənlərə)...
Ali-İmran Suresi, 170. Ayet:
Allah'ın, lütfundan, kendilerine verdiklerine sevinirler. Arkalarından gelecek
olanlara,
bir korkunun olmadığını ve üzülmeyeceklerini müjdelemek isterler....
Əraf Suresi, 156. Ayet:
Bize, bu dünyada da ahirette de iyilik yaz. Biz Sana yöneldik. Allah: "Azabıma hak edeni uğratırım, rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır. Onu, takva sahibi
olanlara,
zekatı yapanlara ve ayetlerimize inananlara yazacağım." buyurdu....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakalar, Allah'tan bir farz olarak; ancak yoksullara, düşkünlere, bununla ilgili görevlilere, kalpleri kazanılacak kimselere, rikab
olanlara,
borçlulara, Allah yoluna ve yol oğluna aittir. Allah, Her Şeyi Bilen'dir, En İyi Hüküm Veren'dir....
Həcc Suresi, 53. Ayet:
Kalplerinde hastalık olan ve kalpleri kararıp katılaşmış
olanlara,
şeytanın kattığı şeyi, sınav vesilesi kıldık. Zalimler derin bir yanılgı içindedirler....
Bəqərə Suresi, 66. Ayet:
Bunu, hem bu hâdiseye şahit
olanlara,
hem de sonradan gelecek olan nesillere bir ibret ve korunacaklara da bir öğüt kıldık....
Bəqərə Suresi, 83. Ayet:
Ve bir vakit İsrailoğullarından şöyle söz almıştık: «Allah'tan başkasına tapmayacaksınız, ana-babaya, yakınlığı
olanlara,
öksüzlere ve biçarelere de iyilik yapacaksınız. İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekatı verin.» Sonra pek azınız müstesna olmak üzere sözünüzden döndünüz, hala da dönüyorsunuz!...
Bəqərə Suresi, 83. Ayet:
Hani bir vakitler İsrailoğulları'ndan şöylece mîsak (kesin bir söz) almıştık: Allah'dan başkasına tapmayacaksınız, ana- babaya iyilik, yakınlığı
olanlara,
öksüzlere, çaresizlere de iyilik yapacaksınız, insanlara güzellikle söz söyleyecek, namazı kılacak, zekatı vereceksiniz. Sonra çok azınız müstesna olmak üzere sözünüzden döndünüz, hâlâ da dönüyorsunuz....
Bəqərə Suresi, 136. Ayet:
Biz; Allah'a, bize indirilmiş olana, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Ya'kub 'a, ve torunlarına indirilmiş
olanlara,
Musa'ya, İsa'ya verilenlere, peygamberlere Rabbları tarafından verilmiş olanlara iman ettik. Onların hiçbirinin arasını diğerinden ayırmayız. Biz ona teslim olmuşlardanız, deyin....
Bəqərə Suresi, 145. Ayet:
Celâlim için, sen o kitap verilmiş
olanlara,
bütün delilleri de getirsen, yine de senin kıblene tabi olmazlar, sen de onların kıblesine tabi olmazsın. Zaten onlar da birbirlerinin kıblesine tabi değiller. Celâlim hakkı için, sana gelen bunca ilmin arkasından sen tutar da onların arzu ve heveslerine uyacak olursan, o zaman hiç şüphesiz, sen de zâlimlerden olursun....
Bəqərə Suresi, 177. Ayet:
Erginlik değil: yüzlerinizi kâh gün doğu tarafına çevirmeniz kâh batı, ve lâkin eren o kimsedir ki Allaha, Ahıret gününe, Melâikeye, Kitaba ve bütün Peygamberlere iman edip karabeti
olanlara,
öksüzlere, bîçarelere yolda kalmışa, dilenenlere ve esirler uğrunda seve seve mal vermekte, hem namazı kılmakta hem zekâtı vermekte, bir de andlaştıkları vakit ahidlerini yerine getirenler, hele sıkıntı ve hastalık hallerinde ve harbin şiddeti zamanında sabr-ü sebat edenler işte bunlardır o sadıklar ve işte...
Bəqərə Suresi, 177. Ayet:
Erginlik, yüzlerinizi bir doğu bir batı tarafına çevirmeniz değildir. Ancak eren Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman edip yakınlığı
olanlara,
öksüzlere, çaresizlere, yolda kalmışa, dilenenlere ve esirler uğrunda seve seve mal veren, hem namazı kılan, hem zekatı veren, sözleştikleri vakit sözlerini yerine getiren, hele sıkıntı ve hastalık durumlarında ve savaşın kızıştığı anda sabır gösterenlerdir. İşte bunlardır doğru olanlar ve bunlardır Allah'tan korkup kötülüklerde...
Bəqərə Suresi, 177. Ayet:
Yüzlerinizi bazan doğu, bazan batı tarafına çevirmeniz erginlik değildir. Fakat eren o kimselerdir ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve bütün peygamberlere iman edip, yakınlığı
olanlara,
öksüzlere, yoksullara, yolda kalmışa, dilenenlere ve esirleri kurtarmaya seve seve mal verirler. Namazı kılarlar, zekatı verirler. Bir de andlaştıkları zaman sözlerini yerine getirenler, hele sıkıntı ve hastalık durumlarında ve harbin şiddetli zamanında sabır ve kararlılık gösterenler var ya, işte do...
Bəqərə Suresi, 232. Ayet:
Kadınları boşadığınız vakit, onlar iddetlerini bitirdiklerinde, aralarında güzelce anlaştıkları takdirde; kocalarıyla tekrar evlenmelerine mani olmayın. İşte sizden Allah'a ve ahiret gününe inanmış
olanlara,
bununla öğüt veriliyor. Bu, sizin için daha iyi, daha temizdir. Allah bilir, siz bilmezsiniz....
Ali-İmran Suresi, 7. Ayet:
1.
huve ellezî
: O ki
2.
enzele
: indirdi
3.
aleyke
: sana
4.
el kitâbe
: kitap
Ali-İmran Suresi, 23. Ayet:
Baksan â o kendilerine kitabdan bir nasıb verilmiş
olanlara,
aralarında hakem olması için Allahın kitabına da'vet olunuyorlar da sonra içlerinden bir kısmı yüz çevirerek dönüb gidiyorlar...
Ali-İmran Suresi, 23. Ayet:
Baksana o kendilerine kitaptan bir nasip verilmiş
olanlara,
aralarında hakem olması için Allah'ın kitabına davet olunuyorlar da içlerinden bir kısmı, yüz çevirerek dönüp gidiyor....
Ali-İmran Suresi, 57. Ayet:
İman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenlere, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlara, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak
olanlara,
cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenlere gelince, Allah onların mükâfatlarını tam olarak verecek. Allah zâlimleri, haksızlık yapanları, Allah yoluna, Allah yolundaki faaliyetlere engel olanları sev...
Ali-İmran Suresi, 90. Ayet:
İnandıktan sonra kâfir
olanlara,
sonra da kâfirliklerini arttıranlara gelince: Tövbeleri hiç kabul edilmez ve onlardır sapıklar....
Ali-İmran Suresi, 105. Ayet:
Kendilerine apaçık deliller geldikten sonra da gene bölük bölük
olanlara,
gene ayrılığa düşenlere benzemeyin. Öyle kişilerdir onlar ki onlaradır pek büyük azap....
Nisa Suresi, 162. Ayet:
Fakat onlardan ilimde derinlesmis
olanlara,
sana indirilen Kitap'a ve senden once indirlen Kitap'a inanan muminlere, namaz kilanlara, zekat verenlere, Allah'a ve ahiret gunune inananlara, elbette buyuk ecir verecegiz. *...
Nisa Suresi, 162. Ayet:
Fakat onlardan ilimde derinleşmiş
olanlara,
sana indirilen Kitap'a ve senden önce indirilen Kitap'a inanan müminlere, namaz kılanlara, zekat verenlere, Allah'a ve ahiret gününe inananlara, elbette büyük ecir vereceğiz....
Nisa Suresi, 162. Ayet:
İçlerinden bilgide derinleşmiş
olanlara,
sana ve senden öncekilere indirilmiş olana iman edenlere, (özellikle) namazlarında dikkatli ve devamlı
olanlara,
karşılık beklemeden harcayanlara, Allaha ve Ahiret Gününe inananlara gelince; işte Biz, bunlara büyük bir mükafat bahşedeceğiz....
Nisa Suresi, 173. Ayet:
İman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenlere, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlara, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak
olanlara,
cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenlere, Allah mükâfatlarını tam olarak verecek, lütuf ve kereminden onların mükâfatlarını artıracaktır. O’na kulluktan ve ibadetten yüksünerek, burun kıvırarak kaç...
Maidə Suresi, 9. Ayet:
Allah, iman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenlere, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlara, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak
olanlara,
cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenlere, af, koruma kalkanı ve büyük mükâfatlar va’detmiştir....
Maidə Suresi, 73. Ayet:
Andolsun ki, "Allah üçün, üçüncüsüdür (üç ilâh'tan biridir)." diyenler kâfir olmuşlardır. Ve tek bir ilâhdan başka bir ilâh yoktur. Ve eğer bu söyledikleri sözlerden vazgeçmezlerse, onlardan (bu sözlerinde ısrar edip) kâfir
olanlara,
mutlaka “elîm azap” dokunacaktır....
Maidə Suresi, 78. Ayet:
İsrailoğullarından kâfir
olanlara,
hem Dâvûd’un, hem de Meryem oğlu Îsa’nın dili ile lânet olundu. Bunun sebebi, isyan etmeleri ve hakkın sınırını aşmış olmalarıydı....
Maidə Suresi, 82. Ayet:
1.
le tecidenne
: mutlaka bulursun, bulacaksın
2.
eşedde en nâsi
: insanların en şiddetlisi
3.
adâveten
: düşmanlıkta
4.
li ell...
Maidə Suresi, 111. Ayet:
Hani temiz giyimli, iyi niyetli istikamet sahibi
olanlara,
havârilere: 'Bana ve Rasulüme iman edin' diye ilham etmiştim. Onlar: 'İman ettik. Bizim İslâm’ı yaşayan müslümanlar olduğumuza, İslâm dininde sebat edeceğimize şâhit ol' demişlerdi....
Maidə Suresi, 111. Ayet:
Ve (hatırla o vakti ki) beyazlara bürünmüş
olanlara,
"Bana ve Benim Elçime inanın!" diye vahyetmiştim. Onlar, "Biz inanıyoruz; ve şahit ol ki kendimizi (Sana) teslim etmişiz!" diye cevap verdiler....
Maidə Suresi, 119. Ayet:
Allah: 'Îsâ’nın bu sözleri söylediği gün, doğrulara, samimi
olanlara,
imanda, İslâm’da sadâkatlerinin fayda vereceği gündür. Onlara altlarından ırmaklar akan cennet konakları var. Orada ebedî yaşayacaklar. Allah onlardan razı olmuştur. Onlar da Allah’tan razı olmuşlardır. İşte büyük mutluluk ve kazanç budur.' buyurdu....
Maidə Suresi, 119. Ayet:
Allah buyurdu: "Özü-sözü doğru
olanlara,
doğruluklarının yarar sağlayacağı gün budur. Altlarından ırmaklar akan cennetler var onlar için. Sonsuza dek kalacaklardır orada." Allah onlardan razı olmuştur, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. İşte budur büyük kurtuluş....
Ənam Suresi, 22. Ayet:
Ve o gün ki, onları hep birlikte haşredeceğiz, sonra şirke düşmüş
olanlara,
«Hani nerede sizin zûm eder olduğunuz şerikleriniz?» diyeceğiz....
Ənam Suresi, 124. Ayet:
Onlara bir âyet geldiği zaman: «Allah'ın peygamberlerine verilenin aynısı bize de verilmedikçe iman etmeyiz» derler. Allah peygamberliğini kime vereceğini daha iyi bilir. Suçlu
olanlara,
yaptıkları hilelerinden dolayı Allah katından bir zillet ve şiddetli bir azap erişecektir....
Əraf Suresi, 75. Ayet:
Kavminin ileri gelenlerinden olup iman etmeyi kibirlerine yediremeyenler, âciz sayıp hor gördükleri kimselerden ona iman etmiş
olanlara,
siz Sâlih'i, Rabbinden gönderilmiş mi biliyorsunuz dediler. Onlar da biz dediler, onun vâsıtasıyla gönderilenlere inandık....
Əraf Suresi, 75. Ayet:
Kavmi içinden kibirlerine yediremiyen cumhur cemaat o hırpalanmakta
olanlara,
onlardan iyman eden kimselere, siz, dediler, Salihin hakıkaten rabbı tarafından gönderilmiş olduğunu biliyormusunuz? Biz, dediler: doğrusu onun gönderildiği şeye mü'minleriz...
Əraf Suresi, 75. Ayet:
Kavminden büyüklük taslayan ileri gelenler, o zayıf bırakılmış (horlanmış)
olanlara,
içlerinden îmân edenlere (alay ederek) dedi ki: '(Siz) gerçekten Sâlih’i Rabbi tarafından gönderilen biri olarak mı biliyorsunuz?' (Onlar da:) 'Şübhesiz ki biz, onunla gönderilen (herşey)e îmân eden kimseleriz!' dediler....
Əraf Suresi, 100. Ayet:
Önceki sahiplerinin helâkinden sonra yeryüzüne vâris
olanlara,
yaşadıkları ülkelerin ibretlerle dolu tarihleri, kâfi derecede aydınlatıcı bilgiler vermedi mi? Eğer bizimsünnetimiz, düzenimizin yasaları içinde, irademizin tecellisine uygun olursa, onları da günahlarından dolayı musibetlere, belâlara uğratırdık. Biz onların kafalarını, kalplerini anlayışsız hale getiririz de, onlar bu tür bilgiler için duyma kabiliyetlerini bile kullanamazlar....
Ənfal Suresi, 41. Ayet:
Şunu da biliniz ki, ganimet olarak aldığınız her hangi bir şeyden beşte biri mutlaka Allah içindir. O da peygambere ve ona yakınlığı
olanlara,
yetimlere, miskinlere ve yolda kalmışlara aittir. Eğer siz Allah'a iman etmiş, hak ile batılın ayrıldığı o gün, iki ordunun karşı karşıya geldiği o (Bedir) günü kulumuza indirdiğimiz âyetlere iman getirmiş iseniz bunu böyle biliniz. Ve biliniz ki, Allah, herşeye kâdirdir....
Ənfal Suresi, 64. Ayet:
Ey peygamber! Sana ve mü’minlerden sana tâbi'
olanlara,
Allah yeter!...
Tövbə Suresi, 7. Ayet:
Müşriklerin Allah katında, onun resulü katında ahitleri nasıl olabilir! Mescid-i Haram yanında antlaşma yaptıklarınız müstesna. Bu şekilde antlaşması
olanlara,
onlar size doğru dürüst davrandıkça, siz de doğru dürüst davranın. Allah, sakınanları sever....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakalar (zekâtlar) Allah'tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, (zekât toplayan) memurlara, gönülleri (İslâm'a) ısındırılacak
olanlara,
(hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda çalışıp cihad edenlere, yolcuya mahsustur. Allah pek iyi bilendir, hikmet sahibidir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakalar (zekatlar) Allah tarafından bir farz olarak, yoksullara, düşkünlere, onların toplanmasında çalışanlara, gönülleri İslam'a ısındırılacak
olanlara,
kölelere, borçlulara, Allah yolunda olanlara ve yolda kalanlaradır. Allah alimdir, hakimdir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakalar (zekâtlar) Allah'tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, (zekât toplayan) memurlara, gönülleri (İslâm'a) ısındırılacak
olanlara,
(hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda olana, yolda kalana mahsustur. Allah pek iyi bilendir, hikmet sahibidir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakalar, Allahdan bir farz olarak, ancak fakirlere, miskinlere, (sadakaların) üzerine me'mur
olanlara,
kalbleri (müslümanlığa) alışdırılmak istenenlere, kölelere, esirlere, (borcundan fazla nisaabı olmayan) borçlulara, Allah yolunda (harcamıya) ve yol oğluna (ya'ni memleketinde zengin bile olsa meşru' bir maksadla seyr-ü sefer ederken muhtâc kalmış olan yolculara) mahsusdur. Allah hakkıyle bilendir, tam hüküm ve hikmet saahibidir. ...
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakalar (zekâtlar), Allah’dan bir farz olarak ancak, fakirlere, yoksullara, (zekâtı toplamak için me’mur kılınmakla) onun üzerine çalışanlara, kalbleri (İslâm’a) ısındırılacak
olanlara,
(âzâd edilmek üzere efendisiyle belli bir bedel karşılığında anlaşmış olan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda olanlara ve yolda kalmışlara mahsustur. Ve Allah, Alîm(menfaatinize olanı hakkıyla bilen)dir, Hakîm (en doğru hükmü veren)dir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakalar, ancak fakirlere, miskinlere, onun üzerine memur
olanlara,
kalpleri telif edilmiş bulunanlara, azad edilecek kölelere, borçlulara, Allah yolunda cihada atılanlara ve yolculara Allah tarafından bir fariza olarak (mahsustur) ve Allah Teâlâ alîmdir, hakîmdir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakalar (zekâtlar), Allah'tan bir farz olarak ancak fakirlere, düşkünlere, (zekât toplayan) memurlara, kalpleri İslâm'a ısındırılacak
olanlara,
kölelik altında bulunanlara, borçlulara, Allah yoluna ve yolcuya mahsustur. Allah bilendir, hükmünde hikmet sahibidir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Zekâtlar sadece fakirlere, düşkünlere, zekât toplayan görevlilere, kalpleri İslâm’a ısındırılacak
olanlara,
esirlik ve kölelikten kurtulmak isteyenlere, borçlulara,Allah yoluna ve bir de muhtaç kalmış yolcu ve gariplere mahsustur. Allah tarafından kesin olarak böyle farz buyuruldu. Allah alîmdir, hakîmdir (her şeyi bilir, tam hüküm ve hikmet sahibidir)....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakalar, (zekâtlar) Allah'tan bir farz olarak ancak fakirlere, düşkünlere, onlar üzerinde çalışan (zekât toplayan) memurlara, kalbleri (İslâm'a) ısındırılacak
olanlara,
kölelik altında bulunanlara, borçlulara, Allâh yoluna ve yolcuya mahsustur (toplanan zekât, ancak bu sayılanlara verilir). Allâh bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir....
Tövbə Suresi, 91. Ayet:
Allâh ve Rasûlüne içtenlikle durumlarını açan malî yetersizlik içinde
olanlara,
hastalara ve bu yolda bağışlayacak bir şeyi bulamayanlara (sefere çıkmadıkları için) bir vebal yoktur. . . İyilik yapmak için yaşayanların kınanması söz konusu değildir. Allâh Ğafûr'dur, Rahıym'dir....
Yunus Suresi, 12. Ayet:
Insana bir darlik gelince, yan yatarken, oturur veya ayakta iken bize yalvarip yakarir; biz darligini giderince, basina gelen darliktan oturu bize hic yalvarmamisa doner. Islerinde tutumsuz
olanlara,
yaptiklari boylece guzel gorunur....
Yunus Suresi, 12. Ayet:
İnsana bir darlık gelince, yan yatarken, oturur veya ayakta iken bize yalvarıp yakarır; biz darlığını giderince, başına gelen darlıktan ötürü bize hiç yalvarmamışa döner. İşlerinde tutumsuz
olanlara,
yaptıkları böylece güzel görünür....
Rəd Suresi, 29. Ayet:
İman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenlere, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlara, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak
olanlara,
cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenlere ne mutlu! Varacakları yer de ne güzel bir yerdir....
Hicr Suresi, 90. Ayet:
1.
ke
: gibi
2.
mâ enzel-nâ
: indirdiğimiz şey
3.
alâ el muktesimîne
: muktesim
olanlara,
kısım kısım ayıranlara
...
Nəhl Suresi, 89. Ayet:
Gün gelir, her ümmetten kendilerine birer şahit getiririz. Seni de ümmetin üzerine bir şahit olarak getirip dinleriz. Ey Resulüm, işte sana bu kutlu kitabı indirdik ki her şeyi açıklasın, doğru yolu göstersin,Allah’a teslimiyetle itaat edecek
olanlara,
rahmetin ve müjdenin ta kendisi olsun....
Həcc Suresi, 25. Ayet:
Bilin ki, hakkı inkara şartlanmış
olanlara,
(başkalarını) Allah'ın yolundan çevirmeye, (keza) hem orada yaşayan, hem de dışarıdan gelen bütün insanlar için tayin ettiğimiz Mescid-i Haram'dan (alıkoymaya) çalışanlara ve (bile bile) haksızlık yaparak oranın saygınlığına gölge düşürmeye kalkışanlara (öte dünyada) çok can yakıcı bir azap tattıracağız....
Həcc Suresi, 50. Ayet:
İman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenlere, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlara, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak
olanlara,
cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenlere hem koruma kalkanına alma, bağışlanma, hem de tükenmez, bol rızıklar vardır....
Həcc Suresi, 53. Ayet:
Kalplerinde maraz (hastalık) olan ve kalpleri kasiyet bağlamış (kararmış ve sertleşmiş)
olanlara,
şeytanın ilka ettiği (ulaştırdığı) şeyi fitne (imtihan) kılmak içindir. Ve muhakkak ki zalimler, elbette uzak bir ayrılık içindedirler (Sıratı Mustakîm'den uzaklaşmışlardır, ayrılmışlardır)....
Həcc Suresi, 53. Ayet:
Bu, Allah'ın; şeytanın attığını, kalplerinde hastalık
olanlara,
gönülleri katılaşanlara bir fitne yapması içindir. Zalimler, geri dönülmez bir ayrılık ve kopuş içindedirler....
Nəml Suresi, 81. Ayet:
Sen, kör kesilenleri, hak yoldan uzak, başlarına buyruk yaşamaktan kurtarıp doğru yolu gösteremezsin. Ancak âyetlerimize iman edip, gönülden teslim
olanlara,
İslâm’ı yaşayan müslümanlara tebliğini duyurabilirsin....
Səba Suresi, 31. Ayet:
İnkarcılar, 'Biz ne bu Kuran'a ne de ondan öncekilere inanmayız,' dediler. Zalimleri, Rab'leri huzurunda duruşma sırasında birbiriyle atışırken bir görseydin! (Öğrenim, araştırma, ekonomik, politik v.b. yönlerden) güçsüzleştirilenler, büyüklük taslamış
olanlara,
'Siz olmasaydınız biz inanan kişiler olurduk,' derler....
Səba Suresi, 32. Ayet:
Büyüklük taslayanlar, âciz ve zayıf
olanlara,
«size doğru yolu gösteren geldikten sonra biz mi sizi alıkoyduk ? Hayır, siz esasen suçlu günahkârlar idiniz,» derler....
Səba Suresi, 42. Ayet:
Bugün birbirinize ne fayda, ne de zarar vermeye gücünüz yeter. Biz zalim
olanlara,
yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın! diyeceğiz....
Səba Suresi, 42. Ayet:
Bugün birbirinize ne fayda, ne de zarar vermeye gücünüz yeter. Biz zalim
olanlara,
yalanlamakta olduğunuz ateş azabını tadın! diyeceğiz....
Fatir Suresi, 7. Ayet:
Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar ile küfre saplananlara dehşetli bir azap vardır. İman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenlere, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlara, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak
olanlara,
cârî-kalıcı hayırlar...
Fatir Suresi, 7. Ayet:
O kâfir
olanlara,
evet onlara çok şiddetli bir azap vardır. İman edip sâlih ameller işleyenlere de mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır....
Saffat Suresi, 3. Ayet:
Zikir okumakta
olanlara,
...
Sad Suresi, 27. Ayet:
Biz; göğü, yeryüzünü ve ikisinin arasında bulunanları boşuna yaratmadık. Bu, küfretmiş olanların zannıdır. Vay o küfretmiş
olanlara,
cehennem ateşinden....
Sad Suresi, 28. Ayet:
Yoksa iman edip, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenlere, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlara, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak
olanlara,
cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenlere, yeryüzünde, ülkede bozgunculuk yapanlar gibi mi, muamele yapacağız? Yahut, Allah’a sığınıp emirlerine yapışarak günahlardan arınıp, azaptan korunanlara...
Zümər Suresi, 22. Ayet:
Allah'ın, İslâm için gönlünü açtığı kişiye kim benzer ki o, gerçekten de Rabbinden bir ışığa, bir aydınlığa nâil olmuştur; yazıklar olsun Allah'ı anmıya karşı yürekleri kaskatı
olanlara,
onlardır apaçık bir sapıklık içinde olanlar....
Zümər Suresi, 51. Ayet:
Böylece kazandıkları şey, seyyiat (günahlar, kötülükler olarak), onlara isabet etti. Ve bunlardan zulmetmiş
olanlara,
kazandıkları şey (olan) seyyiat, yakında isabet edecek. Ve onlar, aciz bırakabilecek (azabı önleyebilecek) güce sahip değiller....
Mömin Suresi, 10. Ayet:
İnkar etmiş
olanlara,
'ALLAH'ın hoşnutsuzluğu, sizin kendi kendinize olan hoşnutsuzluğunuzdan daha büyüktür. İmana çağrıldığınızda inkar ederdiniz,' diye seslenilir....
Mömin Suresi, 47. Ayet:
Ateşte tartışırlarken, güçsüzler, büyüklük taslamış
olanlara,
'Biz sizin izleyicileriniz idik, öyleyse bu ateşin bir parçasını olsun bizden savabilir misiniz?' derler....
Fussilət Suresi, 8. Ayet:
İman edip, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenlere, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlara, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak
olanlara,
cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenlere bitmez tükenmez mükâfatlar vardır....
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Ve andolsun ki bir sıkıntıdan sonra katımızdan bir rahmet tattırsak ona, bu der, zâten benim hakkım ve hiç sanmıyorum ki kıyâmet kopsun ve andolsun ki Rabbimin tapısına dönüp varsam bile hiç şüphesiz, onun katında daha güzel bir lütuf var bana; artık biz de, andolsun ki kâfir
olanlara,
neler yaptıklarını elbette haber veririz ve elbette onlara çok ağır azâbı tattırırız....
Şura Suresi, 36. Ayet:
(36-37-38-39) Size verilen şey dünyâ hayaatının (geçici birer) fâidesidir. Allah indinde olan (sevab) ise daha hayırlı, daha süreklidir. (Bu sevablar) îman edib de ancak Rablerine güvenib dayanmakda, büyük günâhlardan ve faahiş kötülüklerden kaçınmakda, öfkelendikleri zaman bizzat (kusurları) örtmekde (bağışlamakda)
olanlara,
Rablerinin (tevhîd ve ibâdete âid da'vetine) icabet edenlere, namaz (ların) ı dosdoğru kılanlara — ki bunların işleri aralarında müşavere (ile) dir—, kendilerini rızıklandı...
Şura Suresi, 37. Ayet:
(36-37-38-39) Size verilen şey dünyâ hayaatının (geçici birer) fâidesidir. Allah indinde olan (sevab) ise daha hayırlı, daha süreklidir. (Bu sevablar) îman edib de ancak Rablerine güvenib dayanmakda, büyük günâhlardan ve faahiş kötülüklerden kaçınmakda, öfkelendikleri zaman bizzat (kusurları) örtmekde (bağışlamakda)
olanlara,
Rablerinin (tevhîd ve ibâdete âid da'vetine) icabet edenlere, namaz (ların) ı dosdoğru kılanlara — ki bunların işleri aralarında müşavere (ile) dir—, kendilerini rızıklandı...
Şura Suresi, 38. Ayet:
(36-37-38-39) Size verilen şey dünyâ hayaatının (geçici birer) fâidesidir. Allah indinde olan (sevab) ise daha hayırlı, daha süreklidir. (Bu sevablar) îman edib de ancak Rablerine güvenib dayanmakda, büyük günâhlardan ve faahiş kötülüklerden kaçınmakda, öfkelendikleri zaman bizzat (kusurları) örtmekde (bağışlamakda)
olanlara,
Rablerinin (tevhîd ve ibâdete âid da'vetine) icabet edenlere, namaz (ların) ı dosdoğru kılanlara — ki bunların işleri aralarında müşavere (ile) dir—, kendilerini rızıklandı...
Şura Suresi, 39. Ayet:
(36-37-38-39) Size verilen şey dünyâ hayaatının (geçici birer) fâidesidir. Allah indinde olan (sevab) ise daha hayırlı, daha süreklidir. (Bu sevablar) îman edib de ancak Rablerine güvenib dayanmakda, büyük günâhlardan ve faahiş kötülüklerden kaçınmakda, öfkelendikleri zaman bizzat (kusurları) örtmekde (bağışlamakda)
olanlara,
Rablerinin (tevhîd ve ibâdete âid da'vetine) icabet edenlere, namaz (ların) ı dosdoğru kılanlara — ki bunların işleri aralarında müşavere (ile) dir—, kendilerini rızıklandı...
Əhqaf Suresi, 13. Ayet:
'Rabbimiz Allah’tır.' deyip de, O’na giden doğru muhkem ve güvenli yolu takip ederek itaatte daim
olanlara,
her iki dünyada da korku yok, geride bıraktıkları yakınları ve yapamadıkları şeylerden dolayı mahzun da olmayacaklar....
Əhqaf Suresi, 20. Ayet:
Kâfir
olanlara,
ateşe arz edilecekleri gün şöyle denir: “- Siz, dünya hayatında bütün zevklerinizi yaşayıb bitirdiniz ve bunlarla sefâ sürdünüz. Artık bugün hakaret azabı ile cezalanacaksınız; çünkü yeryüzünde haksız yere kibir taslıyordunuz, bir de dinden çıkıyordunuz (fâsıklık ediyordunuz).”...
Məhəmməd Suresi, 16. Ayet:
Onlardan seni dinleyenler vardır. Fakat senin yanından çıktıkları zaman (alay ederek), kendilerine bilgi verilmiş
olanlara,
“Az önce ne söyledi?” derler. İşte bunlar, Allah’ın, kalplerini mühürlediği ve nefislerinin arzularına uyan kimselerdir....
Məhəmməd Suresi, 16. Ayet:
Onlardan bazıları var ki seni dinlerler. Fakat senin yanından çıkınca, kendilerine bilgi verilmiş
olanlara,
'Bu, demin ne söyledi?' diye sorarlar. İşte bunlar, ALLAH'ın kalplerini damgaladığı kimselerdir ve onlar heveslerinin ardına düşmüşlerdir....
Fəth Suresi, 29. Ayet:
Muhammed, Allah’ın ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasûlüdür. Onunla beraber bulunanlar, müslümanlar, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirlere karşı güçlü, kararlı ve tavizsiz, başları dik, aralarında engin merhamet sahibidirler. Onları, cemaat halinde rükûa varırlarken namazlarda, saygıyla Allah’ın emirlerine itaat ederek İslâmî fa...
Tur Suresi, 47. Ayet:
Hiç şüphe yok, zulmetmekte
olanlara,
bundan önce de bir azab vardır; ancak onların çoğu bilmiyorlar....
Həşr Suresi, 7. Ayet:
Allah'ın, (fethedilen) memleketlerin ahalilerinden Peygamber'ine verdiği ganimet Allah'a, Peygamber'ine, (Peygamber'e) akrabalığı
olanlara,
yetimlere, yoksullara ve yolcuya aittir. Böylece (bu mal) içinizden zenginler arasında dolaşıp duran bir varlık olmasın. Peygamber size neyi verirse onu alın, size neyi yasaklarsa ondan geri durun ve Allah'tan sakının. Şüphesiz Allah cezası şiddetli olandır....
Həşr Suresi, 7. Ayet:
Allah'ın o (fethedilen) şehir halkından Resûlü'ne verdiği fey, Allah'a, Resûl'e, (ve Resûl'e) yakın akrabalığı
olanlara,
yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. Öyle ki (bu mallar ve servet) sizden zengin olanlar arasında dönüp dolaşan bir devlet olmasın. Resûl size ne verirse artık onu alın, sizi neden sakındırırsa artık ondan sakının ve Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, cezası (ikâbı) pek şiddetli olandır....
Həşr Suresi, 7. Ayet:
Tanrı'nın o (fethedilen) şehir ehlinden Resulü'ne verdiği fey, Tanrı'ya, Resule (ve Resule) yakın akrabalığı
olanlara,
yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. Öyle ki (bu mallar ve servet) sizden zengin olanlar arasında dönüp dolaşan bir devlet olmasın. Resül size ne verirse artık onu alın, sizi neden sakındırırsa artık ondan sakının ve Tanrı'dan korkun. Şüphesiz Tanrı cezası (ikabı) pek şiddetli olandır....
Həşr Suresi, 7. Ayet:
Allah’ın, (fethedilen) memleketler halkından Resûlüne verdiği ganîmetler, Allah’a, peygambere, (ona) akrabâ
olanlara,
yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara âiddir; tâ ki (o mallar) içinizden sâdece zenginler arasında dolaşan bir şey olmasın! Peygamber size ne verdiyse, artık onu alın; size neyi de yasakladıysa, ondan hemen kaçının! Allah’dan sakının! Şübhesiz ki Allah, azâbı pek şiddetli olandır....
Həşr Suresi, 7. Ayet:
Allâh'ın, o kent halkından, Elçisine verdiği ganimetler, Allah'a, Elçiye, (ona) akrabâ
olanlara,
yetimlere, yoksullara (yolda kalan) yolcuya âittir. Tâ ki (o mallar), içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir şey olmasın. Elçi size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan sakının ve Allah'tan korkun. Çünkü Allâh'ın azâbı şiddetlidir....
Həşr Suresi, 7. Ayet:
Allah'ın o (fethedilen) şehir halkından peygamberine verdiği fey, Allah'a, peygambere, (peygamberle) yakın akrabalığı
olanlara,
yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara aittir. Öyle ki (bu mallar ve servet) sizden zengin olanlar arasında dönüp dolaşan bir devlet olmasın. Peygamber size ne verirse artık onu alın, sizi neden sakındırırsa artık ondan sakının ve Allah'tan sakınıp korkun. Şüphesiz Allah, cezası (ikâbı) pek şiddetli olandır....
Həşr Suresi, 11. Ayet:
Bakmaz mısın münâfık
olanlara,
kitap ehlinden kâfir olan kardeşlerine, andolsun ki derler, siz yurdunuzdan çıkarılırsanız biz de mutlaka sizinle berâber çıkarız ve aleyhinizde itâat etmeyiz hiç kimseye ebedîyen ve eğer sizinle savaşırlarsa elbette size yardım ederiz ve Allah, tanıklık eder ki onlar, şüphe yok, yalancılardır elbet....
Mümtahinə Suresi, 11. Ayet:
Ve eğer sizin zevcelerinizden dolayı bir şey (mehir) sizin elinizden çıkıp kâfirlere geçtiyse (kâfirler, sizden kendilerine gelen kadınların mehirlerini, bıraktıkları eşlerine geri ödemezlerse), sonra da (kâfirlerden size gelip îmân eden kadınların bıraktıkları eşlerine mehirlerini geri) ödeme sırası size gelince, o zaman eşleri (kâfir erkeklere) gitmiş
olanlara,
infâk ettikleri kadar (mehri) siz (elinize geçen ganimetten) verin ve siz, kendisine îmân etmiş olduğunuz Allah'a karşı takva sahibi o...
Mümtahinə Suresi, 11. Ayet:
Ve eşlerinizin nikâh paralarından bir miktârı, onlar gider de, elinizden çıkarsa nöbet size gelince, kâfir kadınlarından inanıp size göçen bulununca eşleri gitmiş
olanlara,
ettikleri masraf kadar para verin ve çekinin o Allah'tan ki siz, ona inanmışsınız....
Mümtahinə Suresi, 11. Ayet:
Eğer kâfirlere kaçan eşleriniz yüzünden herhangi bir kayba uğrarsanız, kâfirleri savaşarak yendiğiniz takdirde, eşleri gitmiş
olanlara,
harcadıkları kadar ganimetten pay verin. İnandığınız Allah’a sığının, emirlerine yapışın, günahlardan arınıp, azaptan korunun....
Mümtahinə Suresi, 11. Ayet:
Kafirlere katılan eşleriniz yoluyla bir şeyler yitirdikten sonra (ganimet veya size katılanlar yoluyla bir şeyler kazanıp) üstün gelirseniz, eşlerini yitirmiş
olanlara,
onların harcamış oldukları mehir kadar verin. İnandığınız ALLAH'ı sayıp dinleyin....
Mümtahinə Suresi, 11. Ayet:
Eğer sizden birinin eşi kâfirlere katılır da onun mehri size geri verilmezse, size onlardan bir ganimet geldiği zaman, eşleri gitmiş
olanlara,
verdikleri mehrin mislini o ganimetten verin. Kendisine iman ettiğiniz Allah'a karşı gelmekten sakının....
Təhrim Suresi, 10. Ayet:
Allah, kâfir
olanlara,
Nûh'un karısıyla ve Lût'un karısıyla örnek getirmededir; ikisi de, temiz kullarımızdan ikisinin nikâhı altındaydı, derken onlara karşı hâinlikte bulundular da o iki temiz kul, hiçbir sûretle onları kurtaramadı Allah'ın cezâsından ve onlara girin denildi ateşe, girenlerle berâber....
Təhrim Suresi, 10. Ayet:
Allah, küfretmekte
olanlara,
Nuh'un eşini ve Lut'un eşini örnek olarak verdi. İkisi de, kullarımızdan salih olan iki kulumuzun nikâhları altındaydı; ancak onlara ihanet ettiler. Bundan dolayı, onlara (kocaları) kendilerine Allah'tan gelen hiçbir şeyle yarar sağlamadılar. İkisine de: «Ateşe diğer girenlerle birlikte girin!» denildi....
Təhrim Suresi, 11. Ayet:
1.
ve darabe
: ve vurdu, vurguladı
2.
(darabe meselen)
: (misal getirmek, örnek vermek)
3.
allâhu
: Allah
4.
meselen
<...
Təhrim Suresi, 11. Ayet:
Ve Allah, imân etmiş
olanlara,
Fir'avun'un zevcesini bir misal olarak irâd buyurmuştur. O vakit ki (o kadın şöyle) demişti: «Yarabbi! Benim için nezd-i ulûhiyetinde cennette bir ev yap ve beni Fir'avun'dan ve onun amelinden kurtar ve beni zalimler olan kavimden halâs et.»...
Qələm Suresi, 12. Ayet:
Hayra, hayırlı işlere, Kur’ân öğrenimine, öğretimine, Kur’ân hükümlerine, Kur’ân ilkeleriyle yaşamaya, müslümanlara, İslâmî faaliyetlere engel
olanlara,
saldırganlara, bilerek günah işlemekte ısrar edenlere, zarar verenlere boyun eğme....
Mürsəlat Suresi, 26. Ayet:
1.
ahyâen
: hayy
olanlara,
dirilere, canlılara
2.
ve emvâten
: ve ölülere
...
Təkvir Suresi, 15. Ayet:
(15-16) Andolsun, bir görünüp bir sinenlere, akıp gidip kayb
olanlara,
...
Təkvir Suresi, 16. Ayet:
(15-16) Andolsun, bir görünüp bir sinenlere, akıp gidip kayb
olanlara,
...
Bürüc Suresi, 11. Ayet:
İman edip, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenlere, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlara, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak
olanlara,
cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenlere de altından ırmaklar akan cennet konakları vardır. İşte bu büyük mutluluktur....
Səff Suresi, 14. Ayet:
Ey iman edenler, Allah’ın dinine yardım edenler olun. Tıpkı Meryem oğlu Îsâ’nın, temiz giyimli, iyi niyetli, istikamet sahibi
olanlara,
Havarilere: 'Allah’a giden yolda, bana yardım edenler kimlerdir?' dediği zaman ve şartlardaki gibi. Temiz giyimli, iyi niyetli, istikamet sahibi olanlar, havariler de: 'Allah yolunun yardım edenleri biziz.' demişlerdi. İsrâiloğulları’ndan bir zümre inanmış, bir zümre de inkâr etmişti. Biz inananları, düşmanlarına karşı destekledik. Böylece üstün geldiler....
Bəqərə Suresi, 83. Ayet:
"Ve hani Biz, İsrâîloğulları'nın ‘kesin söz’ünü almıştık: “Allah'tan başkasına kulluk etmeyeceksiniz, ana-babaya, yakınlığı
olanlara,
yetimlere, miskinlere de iyilik yapacaksınız, insanlara güzelliği söyleyiniz, salâtı ikame ediniz [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturunuz-ayakta tutunuz] ve zekâtı/vergiyi veriniz.” Sonra çok azınız müstesnâ olmak üzere yüz çevirdiniz. Ve siz yüz çeviren kimselersiniz. "...
Mümtahinə Suresi, 11. Ayet:
"Eğer eşlerinizden biri, sizden, kâfirlere; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenlere kaçar da siz de misillemede bulunursanız, eşleri gitmiş
olanlara,
harcadıkları kadar verin. Ve siz, kendisine inandığınız Allah'ın koruması altına girin. "...
Rum Suresi, 45. Ayet:
Allah, iman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenlere, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanlara, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak
olanlara,
cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenlere kendi lütuf ve ihsanından mükâfat verecek. Allah, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altı...
Rum Suresi, 53. Ayet:
Sen körleri dahi sapıklıklarından ayırıb doğru yola iletici değilsin. Sen (başkalarına değil) ancak âyetlerimize îman edib de müslüman
olanlara,
(yalınız) onlara dinletebilirsin. ...
Rum Suresi, 57. Ayet:
Zulmetmiş
olanlara,
özür bildirmeleri o gün yarar sağlamayacak. Onlardan Allah'ı hoşnut etmeleri de istenmez....
Həcc Suresi, 25. Ayet:
Şübhəsiz ki, kafir
olanlara,
Allahın yolundan sapdıranlara, yerlilər və gəlmələr üçün qurduğumuz Məscidi Haramdan yasaqlayanlara və orada zülm ilə (Haqq yolundan) sapdırmaq istəyən kəslərə əlim əzabdan daddıracağıq....
Mümtahinə Suresi, 11. Ayet:
Əgər sizin zövcələrinizdən dolayı bir şey (mehir) sizin əlinizdən çıxıb kafirlərə keçsə (kafirlər sizdən onların yanına gedən qadınların mehirlərini ayrıldıqları yoldaşlarına geri ödəməzlərsə), sonra da (kafirlərdən sizin yanınıza gəlib iman edən qadınların ayrıldıqları yoldaşlarına mehirlərini geri) ödəmək sırası sizə gəldiyi zaman zövcələri (kafir kişilərin yanına) getmiş
olanlara,
infaq etdikləri qədər siz (əlinizə keçən qənimətdən) verin və siz iman etmiş olduğunuz Allaha qarşı təqva sahibi ...
Qələm Suresi, 12. Ayet:
Xeyirə davamlı mane
olanlara,
həddi aşan günahkarlara (itaət etmə)....
Həcc Suresi, 25. Ayet:
Kafir
olanlara,
(insanları) həm Allah yolundan, həm də bütün insanlar – istər yerlilər, istərsə də gəlmələr üçün qurduğumuz Məscidulharamdan sapdıranlara və orada zülm etməklə (haqdan) dönmək istəyənlərə üzücü bir əzab daddıracağıq....
Bəqərə Suresi, 136. Ayet:
Deyin: "Biz Allaha iman gətirdik, bizə nazil olana, İbrahimə, İsmailə, İshaqa, Yaquba və əsbata (nəsillərinə) nazil
olanlara,
Musaya və İsaya göndərilənlərə, özlərinin Rəbbi tərəfindən peyğəmbərlərə göndərilənlərə inandıq. Biz özümüzü Ona təslim etdik....
Nisa Suresi, 162. Ayet:
Lakin onların içərisində bilgidə möhkəm
olanlara,
sənə və səndən əvvəl nazil edilənlərə inanan möminlərə, namaz qılan, zəkat verən, Allaha və axirət gününə iman gətirənlərə Biz böyük bir mükafat bəxş edəcəyik....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sədəqələr kasıblara, miskinlərə, bu işdə çalışanlara, ürəkləri (islama) bağlanmaqda
olanlara,
kölələrin azad olunmasına, borc içərisində
olanlara,
Allah yolundakı işlərə və yolçulara Allah tərəfindən müəyyən edilmiş bir fərzdir. Axı Allah hər şeyi biləndir və hikmət sahibidir!...
Bəqərə Suresi, 83. Ayet:
Və bir vaxt Biz, İsrail oğullarından 'qəti vəd' almışdıq: "Allahdan başqasına ibadət etməyin, ana-ataya, yaxınlığı
olanlara,
yetimlərə, miskinlərə də yaxşılıq edin, insanlarla xoş dillə danışın, səlatı yerinə yetirin [maddi və zehni baxımdan dəstək olma; cəmiyyəti maarifləndirmə qurumlarını qurun-yaşadın] və zəkatı/vergini verin." Sonra da çox az bir qisminiz istisna olmaqla üz döndərdiniz. Və siz üz döndərən kəslərsiniz....
Əraf Suresi, 156. Ayet:
Allah deyir ki: "Mənim əzabım var; onu istədiyimə toxunduraram, mərhəmətim də var, o isə hər şeyi əhatə etmişdir. Onu xüsusən Allahın mühafizəsi altına daxil
olanlara,
zəkatını; vergisini verənlərə və ayələrimizə inananlara; ...