Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Tövbə Suresi, 19. Ayet:
Hacılara su verənləri və Məscidi-haramı təmir edənləri, Allaha və axirət gününə iman gətirib Allah yolunda cihad edənlərlə eyni tutursunuz? Onlar Allah dərgahında eyni deyillər. Allah zalımlar qövmünü doğru yola yönəltməz! (Təfsir kitablarında yer alan bir rəvayətə görə, yuxarıdakı ayə Həzrət Əli, Həzrət Abbas və Talha ibn Şeybənin bir-birlərinə qarşı öyünmələri səbəbi ilə nazil olmuşdur. Talha Kəbənin açarının özündə
olması,
Həzrət Abbas hacılara su paylaması, Həzrət Əli də altı ay əvvəl namaz ...
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
O zaman (Bədr döyüşündə) siz vadinin ən yaxın tərəfində (Mədinə tərəfdə), onlar da ən uzaq tərəfində (Məkkə tərəfdə) idilər. Karvan isə sizdən daha aşağıda (dəniz sahilində) idi. Əgər (döyüş üçün) sözləşmiş olsaydınız, təyin edilən vaxt barəsində mütləq ixtilafa düşərdiniz. Ancaq Allah olacaq işi yerinə yetirmək, həlak olanın açıq bir dəlillə həlak
olması,
sağ qalanın da açıq bir dəlillə sağ qalması üçün belə etdi. Şübhəsiz ki, Allah hər şeyi eşidəndir, biləndir....
Həcc Suresi, 78. Ayet:
Allah yolunda layiqincə cihad edin! O sizi seçdi və atanız İbrahimin dinindəki kimi, din barəsində sizə də heç bir çətinlik vermədi. Peyğəmbərin sizə şahid
olması,
sizin də insanlara şahid olmağınız üçün O, həm daha əvvəl (gələn kitablarda), həm də bunda (Quranda) sizi “müsəlmanlar” adlandırdı. Elə isə namazı qılın, zəkatı verin və Allaha sarılın (güvənin)! O, sizin mövlanızdır (himayədarınızdır). O nə gözəl mövla və nə gözəl yardımçıdır!...
Əhzab Suresi, 51. Ayet:
İstədiyinizi təxirə salıb, istədiyinizi özünüzlə apara bilərsiniz. Onların qoyub getdikləri şeylərdən istədiyinizi özünüzlə götürməyin eybi yoxdur. Bu ən uyğundur. Bu, onların gözlərinin nurlu
olması,
qəmgin olmaması və onlara verdiyin şeydən razı qalması üçün ən münasibdir. Allah sizin qəlblərinizdə olanı bilir. Allah Biləndir, Rəhmlidir....
Bəqərə Suresi, 164. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
fî halkı
: yaratılışta
3.
es semâvâti
: semalar, gökler
4.
ve el ardı
: ve arz, yeryüzü
Bəqərə Suresi, 216. Ayet:
1.
kutibe
: yazıldı, farz kılındı
2.
aleykum(u)
: sizin üzerinize
3.
el kitâlu
: savaş
4.
ve huve
: ve o
...
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
Bir zamanlar İbrâhim de: 'Ey Rabbim, ölüleri nasıl dirilteceğini bana göster' demişti. Allah: 'Yoksa inanmadın mı?' buyurdu. İbrâhim: 'Elbette inandım. Fakat kalbimde şüphe kalmaması, mutmain
olması,
aklımın yatması için görmek istiyorum' dedi. Bunun üzerine Allah: 'Öyleyse dört kuş yakala. Kuşlarla aranda dostluk kurarak kendine bağlı hale getir. Sonra onları kesip parçala, her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları çağır, koşarak sana gelirler. Allah’ın kudretli, hikmet sahibi ve...
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
1.
yâ eyyuhe
: ey
2.
ellezîne
: onlar
3.
âmenû
: âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler) îmân ettiler
4.
izâ
: ...
Ali-İmran Suresi, 23. Ayet:
Bu mükemmel kutsal kitaptaki bir kısım emir ve hükümleri uygulamakla sorumlu tutulan yahudi âlimlerini görmüyor musun? Aralarındaki ihtilâflı konularda hakem
olması,
idarî düzene esas teşkil etmesi için Allah’ın kitabına imana, tamamını uygulamaya davet ediliyorlar da, içlerinden bir kısmı tebliğ faaliyetine karşı tedbirler alarak yüz çevirip, güç ve iktidarlarını kullanarak, halkı istedikleri istikamette yönlendirmeye devam ediyorlar....
Ali-İmran Suresi, 108. Ayet:
1.
tilke
: bu, bunlar
2.
âyâtu allâhi
: Allah'ın âyetleri
3.
netlû-hâ
: onu okuyoruz, açıklıyoruz
4.
aleyke
: sana...
Ali-İmran Suresi, 126. Ayet:
1.
ve mâ ceale-hu allâhu
: ve Allah onu yapmadı
2.
illâ buşrâ
: müjde olmasından başka
3.
lekum
: sizin için, size
4.
ve li tat...
Ənam Suresi, 131. Ayet:
Böyle
olması,
halkı habersizken Rabbinin kasabaları (ülkeleri) haksızlıkla helak etmeyeceğindendir....
Əraf Suresi, 185. Ayet:
1.
e ve lem yanzurû
: bakmıyorlar mı, bakmazlar mı
2.
fî
: içinde, ...de, hakkında, ...’a
3.
melekûti
: nizam, saltanat, idare, mülkiyet, sunnetullah
4.
Ənfal Suresi, 8. Ayet:
1.
li yuhıkka el hakka
: hakkın gerçekleşmesi için
2.
ve yubtıle el bâtıle
: ve bâtılın iptal
olması,
yok olması
3.
ve lev
: ve olsa (da)
4.
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
Hani siz vâdinin yakın bir yerindeydiniz, onlar uzak bir kıyısında, kervansa sizden daha aşağı tarafta ve eğer muayyen yerlerde buluşmak üzere sözleşseydiniz gene ihtilâfa düşerdiniz. Fakat helâk olanın, apaçık bir delil görerek helâk
olması,
diri kalanın da gene apaçık bir delil görerek diri kalması için Allah, olacak bir işi yerine getirmek üzere bunu böyle yaptı ve şüphe yok ki Allah, mutlaka her şeyi duyar, bilir....
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
Hatırlayın ki, (Bedir savaşında) siz vâdinin yakın kenarında (Medine tarafında) idiniz, onlar da uzak kenarında (Mekke tarafında) idiler. Kervan da sizden daha aşağıda (deniz sahilinde) idi. Eğer (savaş için) sözleşmiş olsaydınız, sözleştiğiniz vakit hususunda ihtilâfa düşerdiniz. Fakat Allah, gerekli olan emri yerine getirmesi, helâk olanın açık bir delille (gözüyle gördükten sonra) helâk
olması,
yaşayanın da açık bir delille yaşaması için (böyle yaptı). Çünkü Allah hakkıyla işitendir, bilendir...
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
Hani Bedir savaşında siz vâdinin yakın yamacında, Medine tarafında idiniz. Onlar da uzak yamacında, Mekke tarafında idiler. Kervan da, sizden daha aşağıda deniz sahilinde idi. Eğer savaş için sözleşmiş olsaydınız, sözleştiğiniz vakit konusunda ihtilâf çıkarırdınız. Fakat gerçekleşmesi gereken bir planı Allah gerçekleştirecekti. Helâk olanın, açık hak bir delilden Kur’ândan uzak durduğu için helâk
olması,
yaşayanın da, açık hak bir delil-Kur’ân adına savunma yaptığından dolayı yaşaması için böyle...
Ənfal Suresi, 42. Ayet:
Hatırlayın ki, (Bedir savaşında) siz vâdinin yakın kenarında (Medine tarafında) idiniz, onlar da uzak kenarında (Mekke tarafında) idiler. Kervan da sizden daha aşağıda (deniz sahilinde) idi. Eğer (savaş için) sözleşmiş olsaydınız, sözleştiğiniz vakit hususunda ihtilâfa düşerdiniz. Fakat Allah, gerekli olan emri yerine getirmesi, helâk olanın açık bir delille (gözüyle gördükten sonra) helâk
olması,
yaşayanın da açık bir delille yaşaması için (böyle yaptı). Çünkü Allah hakkıyla işitendir, bilendir...
Ənfal Suresi, 67. Ayet:
Bir nebî (peygamber) için yeryüzünde kesin zafer kazanıncaya kadar onun esirlerinin
olması,
olmaz (uygun değildir). Siz, dünya malını istiyorsunuz ve Allah, ahireti istiyor. Ve Allah; Azîz'dir, Hakîm'dir....
İbrahim Suresi, 46. Ayet:
1.
ve kad
: ve olmuştu
2.
mekerû
: (hile) tuzak kurdular
3.
mekre-hum
: onların hileleri, tuzakları
4.
ve inde allâhi
...
Həcc Suresi, 62. Ayet:
İşte bu, Allah’ın hakkın kendisi
olması,
O’nu bırakıp da başkalarına dua etmenin batıl olması sebebiyledir. Allah, yücedir, büyüktür....
Həcc Suresi, 78. Ayet:
Allah uğrunda, hakkını vererek cihad edin. O, sizi seçti; din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi; babanız İbrahim'in dininde (de böyleydi). Peygamberin size şahit
olması,
sizin de insanlara şahit olmanız için, O, gerek daha önce (gelmiş kitaplarda), gerekse bunda (Kur'an'da) size "müslümanlar" adını verdi. Öyle ise namazı kılın; zekâtı verin ve Allah'a sımsıkı sarılın. O, sizin mevlânızdır. Ne güzel mevlâdır, ne güzel yardımcıdır!...
Həcc Suresi, 78. Ayet:
Allah ugrunda geregi gibi cihat edin. O, sizi secmis, babaniz Ibrahim'in yolu olan dinde sizin icin bir zorluk kilmamistir. Daha once ve Kuran'da, peygamberin size sahit olmasi, sizin de insanlara sahit olmaniz icin size musluman adini veren O'dur. Artik, namaz kilin, zekat verin, Allah'a sarilin. O sizin sahibinizdir. Ne guzel sahip ve ne guzel yardimcidir!*...
Həcc Suresi, 78. Ayet:
Allah uğrunda gereği gibi cihat edin. O, sizi seçmiş, babanız İbrahim'in yolu olan dinde sizin için bir zorluk kılmamıştır. Daha önce ve Kuran'da, peygamberin size şahit
olması,
sizin de insanlara şahit olmanız için size müslüman adını veren O'dur. Artık, namaz kılın, zekat verin, Allah'a sarılın. O sizin sahibinizdir. Ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır!...
Həcc Suresi, 78. Ayet:
Allah uğrunda, hakkını vererek cihad edin. O, sizi seçti; din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi; babanız İbrahim'in dininde (de böyleydi). Peygamberin size şahit
olması,
sizin de insanlara şahit olmanız için, O, gerek daha önce (gelmiş kitaplarda), gerekse bunda (Kur'an'da) size «müslümanlar» adını verdi. Öyle ise namazı kılın; zekâtı verin ve Allah'a sımsıkı sarılın. O, sizin mevlânızdır. Ne güzel mevlâdır, ne güzel yardımcıdır!...
Həcc Suresi, 78. Ayet:
Ve ALLAH uğrunda gereken çaba ve gayreti gösteriniz. O'dur sizi seçen. O, babanız İbrahim'in yolu olan bu dini, sizin için güç ve ağır kılmadı. Elçinin size tanık
olması,
sizin de halka tanık olmanız için, sizi, daha önce de şimdi de 'müslümanlar = teslim olanlar' olarak adlandıran O'dur. Namazı gözetin, zekatı verin ve ALLAH'a sarılın; Mevlanız (Sahibiniz) O'dur. Ne güzel sahip ve ne güzel Yardımcıdır!...
Həcc Suresi, 78. Ayet:
Allah uğrunda gerektiği gibi cihad edin. Sizi o seçmiş, babanız İbrahim'in yolu olan dinde sizin için bir zorluk kılmamıştır. Daha önce ve Kur'ân'da, Peygamberin size şahid
olması,
sizin de insanlara şahid olmanız için, size müslüman adını veren O'dur. Artık namaz kılın, zekat verin, Allah'a sarılın. O sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır!...
Həcc Suresi, 78. Ayet:
Allah'ın rızası uğrunda gerektiği gibi cihad ediniz. O sizi bu görevi yapmak üzere seçti. Din konusunda size hiçbir zorluk yüklemedi. Atanız İbrahim'in dinidir bu. Allah sizi gerek daha önceki kutsal kitaplarda gerekse elinizdeki Kur'anda «müslüman» olarak adlandırdı. Amaç, Peygamberin size tanık ve canlı örnek
olması,
sizin de diğer insanlara tanık ve canlı örnek olmanızdır. Öyleyse namazı kılınız, zekâtı veriniz ve Allah'a sımsıkı bağlanınız. Sizin efendiniz, koruyucunuz O'dur. O ne güzel efen...
Həcc Suresi, 78. Ayet:
Ve Allah için hakkıyla cihad edin. O, sizi seçmiş ve babanız İbrahim'in yolu olan dinde sizin için bir zorluk kılmamaıştır. Daha önce peygamberlerin size şahid
olması,
sizin de insanlara şahidler olmanız için size müslüman adını veren O'dur. Şu halde namaz kılın, zekat verin ve Allah'a sarılın. O'dur sizin Mevlanız. Ne güzel Mevla, ne güzel yardımcı....
Nur Suresi, 48. Ayet:
Aralarında hüküm vermesi, hakem
olması,
idarî düzen uygulamaları için Allah’a ve Rasûlüne, emir ve hükümlerine itaate, Kur’ân ve sünnetin uygulayıcılarının huzuruna davet edildikleri zaman, bakarsın ki, içlerinden bir grup yüz çevirip, azılı düşmanlarla işbirliği içine giriyorlar, Kur’ân öğretimine, Kur’ân ilkelerinin toplumda yaşanmasına engelleyici tedbirler alıyorlar....
Nur Suresi, 51. Ayet:
Aralarında hüküm vermesi, hakem
olması,
idarî düzen uygulamaları için, Allah’a ve Rasûlüne, Kur’ân ve sünnetin uygulayıcılarının huzuruna davet edildiklerinde mü’minlerin sözü kesinlikle: 'Kararını duyduk. Kur’ân’a, sünnete ve devletin kararlarına itaat ettik.' demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa, ebedî nimetlerle mutluluğa erenlerdir....
Furqan Suresi, 58. Ayet:
Ve ölümsüz olup, daima hayy (hayatta) olana (Allah'a) tevekkül et (güven ve O'nu vekil tayin et). Ve O'nu, hamd ile tesbih et. Ve kullarının günahlarından haberdar
olması,
O'na kâfidir....
Qəsəs Suresi, 8. Ayet:
Kendilerine düşman
olması,
onları tasalandırması için Firavun'un adamları, onu buldular; şüphe yok ki Firavun ve Hâmân'la askerleri, yanlış hareket etmedeydiler....
Qəsəs Suresi, 13. Ayet:
Böylelikle, gözünün aydın
olması,
üzülmemesi ve gerçekten Allah'ın va'dinin hak olduğunu bilmesi için, onu annesine geri vermiş olduk. Ancak onların çoğu bilmezler....
Qəsəs Suresi, 13. Ayet:
Böylelikle, gözünün aydın
olması,
üzülmemesi ve gerçekten Tanrı'nın vaadinin hak olduğunu bilmesi için onu annesine geri vermiş olduk. Ancak onların çoğu bilmezler....
Qəsəs Suresi, 13. Ayet:
Böylelikle, gözünün aydın
olması,
hüzne kapılmaması ve gerçekten Allah'ın va'dinin hak olduğunu bilmesi için, onu annesine geri vermiş olduk. Ancak onların çoğu bilmezler....
Qəsəs Suresi, 32. Ayet:
Elini koynuna sok, kusursuz olarak bembeyaz (ışık veren güneş gibi) çıkacaktır. Ellerini de koltuklarının altına koy, sendeki korku gidecektir. İşte bunlar (Asâ’nın yılan
olması,
elin embeyaz güneş gibi çıkması), Rabbinden iki mucizedir ki, (seni onlarla) Firavun’a ve kavmine gönderdik, çünkü onlar fâsık (kâfir) bir kavim oldular.”...
Rum Suresi, 21. Ayet:
Size nefislerinizden, kendilerine ısınmanız için, zevceler yaratmış
olması,
aranızda bir sevgi ve esirgeme yapması da Onun âyetlerindendir. Şübhe yok ki bunda fikrini iyi i'mâl edecek bir kavm için elbette ibretler vardır. ...
Rum Suresi, 22. Ayet:
Göklerin ve yerin yaratılması ile dillerinizin ve renklerinizin ayrı
olması,
O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, alimler için gerçekten ayetler vardır....
Rum Suresi, 22. Ayet:
Gokleri ve yeri yaratmasi, dillerinizin ve renklerinizin degisik olmasi, O'nun varliginin belgelerindendir. Dogrusu bunlarda, bilenler icin dersler vardir....
Rum Suresi, 22. Ayet:
Gökleri ve yeri yaratması, dillerinizin ve renklerinizin değişik
olması,
O'nun varlığının belgelerindendir. Doğrusu bunlarda, bilenler için dersler vardır....
Rum Suresi, 22. Ayet:
Göklerin ve yerin yaratılması ile dillerinizin ve renklerinizin ayrı
olması,
O'nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda alimler için gerçekten ayetler vardır....
Fatir Suresi, 41. Ayet:
1.
inne allâhe
: muhakkak ki Allah
2.
yumsiku
: tutar
3.
es semâvâti
: samalar, gökler
4.
ve el arda
: ve arz, yer...
Mömin Suresi, 26. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
fir'avnu
: firavun
3.
zerû-nî
: beni bırakın
4.
aktul
: öldüreceğim, öldüreyim
<...
Fussilət Suresi, 53. Ayet:
Yakında delillerimizi, âlemde de göstereceğiz, kendi varlıklarında da, böylece sonucu, onlarca da apaçık anlaşılacaktır ki o, gerçektir şüphesiz; Rabbinin, her şeye tanık
olması,
yetmez mi sana?...
Fussilət Suresi, 53. Ayet:
İnsanlara ufuklarda ve kendi nefislerinde âyetlerimizi göstereceğiz ki onun (Kur'an'ın) gerçek olduğu, onlara iyice belli olsun. Rabbinin her şeye şahit
olması,
yetmez mi?...
Fussilət Suresi, 53. Ayet:
İnsanlara ufuklarda ve kendi nefislerinde âyetlerimizi göstereceğiz ki onun (Kuran'ın) gerçek olduğu, onlara iyice belli olsun. Rabbinin her şeye şahit
olması,
yetmez mi?...
Casiyə Suresi, 5. Ayet:
1.
vahtilâfi (ve ihtilâfı)
: ve ihtilâflı, karşılıklı
olması,
birbirini takip etmesi
2.
el leyli
: gece
3.
ve en nehâri
: ve gündüz
4.
Məhəmməd Suresi, 4. Ayet:
Savasta inkar edenlerle karsilastiginizda boyunlarini vurun; sonunda onlara ustun geldiginizde onlari esir alin; savas sona erince onlari ya karsiliksiz, ya da fidye ile saliverin; Allah dilemis olsaydi, onlardan baska turlu oc alabilirdi, bunun boyle olmasi, kiminizi kiminizle denemek icindir. Allah, Kendi yolunda oldurulenlerin islerini bosa cikarmaz....
Məhəmməd Suresi, 4. Ayet:
Savaşta inkar edenlerle karşılaştığınızda boyunlarını vurun; sonunda onlara üstün geldiğinizde onları esir alın; savaş sona erince onları ya karşılıksız, ya da fidye ile salıverin; Allah dilemiş olsaydı, onlardan başka türlü öç alabilirdi, bunun böyle
olması,
kiminizi kiminizle denemek içindir. Allah, kendi yolunda öldürülenlerin işlerini boşa çıkarmaz....
Məhəmməd Suresi, 11. Ayet:
Bu, Allah’ın inananların yardımcısı
olması,
inkâr edenlerin ise, hiçbir yardımcısı bulunmamasından dolayıdır....
Məhəmməd Suresi, 11. Ayet:
Bu, Allah'ın iman edenlerin dostu
olması,
inkâr edenlerin ise hiç dostlarının olmaması sebebiyledir....
Fəth Suresi, 25. Ayet:
Ki onlar, inkâr ettiler, sizi Mescid-i Haram'dan ve durdurulmakta (bekletilmekte) olan hediyeleri (kurbanları), yerlerine varmaktan alıkoydular. Eğer kendilerini bilmediğiniz mü'min erkekler ve mü'min kadınları, bilgisizlik dolayısıyla darmadağın edip de bu yüzden size 'dayanılmaz bir sıkıntı' dokunmayacak olsaydı (o zaman durum farklı olurdu. Durumunun böyle
olması,
) Allah'ın dilediğini rahmetine sokması içindir. Eğer (karışık yaşayan mü'minler), seçilip ayrılmış olsalardı, muhakkak içlerinden ...
Fəth Suresi, 25. Ayet:
Ki onlar, küfrettiler, sizi Mescid-i Haram'dan ve durdurulmakta (bekletilmekte) olan hediyeleri (kurbanları), yerlerine varmaktan alıkoydular. Eğer kendilerini bilmediğiniz mü'min erkekler ve mü'min kadınları, bilgisizlik dolayısıyla onları darmadağın edip de bu yüzden size 'dayanılmaz bir sıkıntı' dokunmayacak olsaydı (o zaman durum farklı olurdu.) (Durumun böyle
olması,
) Allah'ın dilediğini rahmetine sokması içindir. Eğer (karışık yaşayan mü'minler), seçilip ayrılmış olsalardı, muhakkak içleri...
Fəth Suresi, 25. Ayet:
Onlar o kişilerdir ki, küfre sapıp sizi Mescid-i Haram'dan geri çevirdiler, bekletilen kurbanlık hediyelerin, yerlerine ulaşmasına engel oldular. Eğer kendilerini tanımadığınız için çiğneyeceğiniz ve bu bilgisizlik yüzünden üzüntü ve kınayışla karşılaşacağınız inanmış erkeklerle inanmış kadınlar olmasaydı, iş başka türlü olurdu. Böyle
olması,
Allah'ın, dilediğini rahmetine sokması içindir. Onlar birbirlerinden ayrılmış olsalardı, inkâra sapanları acıklı bir azapla cezalandırırdık....
Hucurat Suresi, 2. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: onlar, olanlar
3.
âmenû
: âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
4.
lâ terfeû
:...
Müddəssir Suresi, 47. Ayet:
1.
hattâ
: oluncaya kadar, kadar
2.
etâ-nâ
: bize geldi
3.
el yakînu
: yakîn hasıl
olması,
bizzat şahit olma
...
İxlas Suresi, 2. Ayet:
1.
allâhu
: Allah
2.
es samedu
: samed, herşeyin ona muhtaç
olması,
onun hiçbir şeye muhtaç olmaması
...
Əhzab Suresi, 51. Ayet:
Ey Muhammed! Bunlardan (hanımlarından) dilediğini geri bırakırsın, dilediğini yanına alırsın. Uzak durduklarından dilediklerini yanına almanda da sana bir günah yoktur. Bu onların gözlerinin aydın
olması,
üzülmemeleri ve hepsinin de kendilerine verdiğine razı olmaları için daha uygundur. Allah, kalplerinizdekini bilir. Allah, hakkıyla bilendir, halîmdir. (Hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)...
Əhzab Suresi, 51. Ayet:
Onlardan dilediğini geri bırakır, dilediğini yanına alırsın. Ayrıldıklarından istediklerini (yeniden almanda) senin üzerine bir günah yoktur. Onların gözlerinin aydın
olması,
üzülmemeleri ve kendilerine verdiğinle hepsinin hoşnut olmaları için bu daha uygundur. Allah kalplerinizde olanı bilir. Allah bilendir, hilim sahibidir....
Əhzab Suresi, 51. Ayet:
(Ey Peygamber! Giyimkuşam hususunda seni üzen) eşlerinden dilediğini uzaklaştırır, dilediğini yanına alıp barındırırsın. Ayrılıp uzak kaldığın eşlerinden de dilediğini almanda sana bir sakınca yoktur. Bu tutum, onların gözlerinin aydın
olması,
üzülmeyip hepsine verdiğine karşılık hoşnud kalmalarına en uygun, en yakın (çare) olanıdır. Allah kalblerinizde olanı bilir. Allah bilendir ve Halîm'dir (=her şeyi sabır ve rahmetinin yumuşaklığı ve lûtfunun inceliğile yürütendir)....
Əhzab Suresi, 51. Ayet:
Onlardan dilediğini geri bırakır, dilediğini yanına alırsın. Bıraktıklarından arzu ettiğinde sana günah yoktur. Onların gözlerinin aydın
olması,
üzülmemeleri ve kendilerine verdiğinle hepsinin hoşnut olmaları için en elverişli olan budur. Allah, kalplerinizdekini bilir. Allah, herşeyi bilir, halimdir....
Əhzab Suresi, 51. Ayet:
Onlardan istediğini bırakabilir, istediğini alabilirsin. Bırakmış olduklarından da arzu ettiğini almanda sana bir vebal yoktur. Bu, onların gözlerinin aydın
olması,
üzülmemeleri ve kendilerine verdiğin şeylere razı olmaları için daha elverişlidir. Allah, kalblerimizde olanı bilir. Ve Allah; Alim, Halim olandır....
Əhzab Suresi, 51. Ayet:
Onlardan dilediğini geriye bırakır, dilediğini de yanına alırsın. Geriye bıraktıklarından arzu ettiğini tekrar yanına almanda, senin üzerine bir vebâl yoktur. Böyle yapman, onların gözlerinin aydın
olması,
üzülmemeleri ve hepsinin de kendilerine verdiğin şeylere râzı olmaları için daha elverişlidir. Allah kalplerinizde olanı bilir. Allah hakkıyla bilendir, hilim sahibidir....
Əhzab Suresi, 51. Ayet:
Eşlerinden dilediğinin sırasını geri bırakıp dilediğini yanına alabilirsin. Bir süre uzak durduklarından da dilediğini tekrar yanına almakta senin için bir vebal yoktur. Onlara göz aydınlığı
olması,
onların tasalanmamaları ve senin herbirine verdiğin şeyle hoşnut olmaları için böylesi daha uygundur. Allah ise sizin kalbinizde olanı bilir. Allah herşeyi bilen, hatâlarınıza karşı da müsamaha gösteren bir ilim ve hilim sahibidir....
Əhzab Suresi, 73. Ayet:
Bunun böyle
olması,
Allah'ın; ikiyüzlü erkeklerle ikiyüzlü kadınlara, şirke sapmış erkeklerle şirke sapmış kadınlara azap etmesi, mümin erkeklerle mümin kadınların tövbelerini kabul etmesi içindir. Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir....
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
"Ey iman etmiş kimseler! Adı konmuş bir süreye [kadar] borçla borçlaştığınız zaman onu hemen yazın. Aranızda bir kâtip de adaletle yazsın. Ve o kâtip, Allah'ın, kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın da yazsın. Hakk kendi üzerinde olan kişi de söyleyip yazdırsın ve Rabbi olan Allah'a takvâlı davransın ve ondan [hakktan] bir şey eksiltmesin. Şayet hakk kendi aleyhine olan kişi [borçlu] bir aklı ermez veya zayıf biri veya bizzat söyleyip yazdırmaya güç yetiremeyen biri ise, velîsi adaletle ...
Məhəmməd Suresi, 4. Ayet:
(4-6) "Artık Allah'ın ilâhlığına ve rabliğine inanmayan kimselerle karşılaştığınız/ savaştığınız zaman, hemen boyunları vuruş …/ölümüne savaşın. Sonra onlara üstün geldiğiniz zaman, hemen bağı sıkı bağlayın/sağlam kararlar alın. Sonra harp; bozum yapma işi ağırlıklarını atıp savaş bitince de onları ya karşılıksız olarak, ya da kurtulmalık karşılığı salıverin. İşte! Eğer Allah dileseydi elbette onları cezalandırıp adaleti sağlardı. Fakat böyle
olması,
sizi birbirinizle denemek içindir. Allah yolu...
Məhəmməd Suresi, 5. Ayet:
(4-6) "Artık Allah'ın ilâhlığına ve rabliğine inanmayan kimselerle karşılaştığınız/ savaştığınız zaman, hemen boyunları vuruş …/ölümüne savaşın. Sonra onlara üstün geldiğiniz zaman, hemen bağı sıkı bağlayın/sağlam kararlar alın. Sonra harp; bozum yapma işi ağırlıklarını atıp savaş bitince de onları ya karşılıksız olarak, ya da kurtulmalık karşılığı salıverin. İşte! Eğer Allah dileseydi elbette onları cezalandırıp adaleti sağlardı. Fakat böyle
olması,
sizi birbirinizle denemek içindir. Allah yolu...
Məhəmməd Suresi, 6. Ayet:
(4-6) "Artık Allah'ın ilâhlığına ve rabliğine inanmayan kimselerle karşılaştığınız/ savaştığınız zaman, hemen boyunları vuruş …/ölümüne savaşın. Sonra onlara üstün geldiğiniz zaman, hemen bağı sıkı bağlayın/sağlam kararlar alın. Sonra harp; bozum yapma işi ağırlıklarını atıp savaş bitince de onları ya karşılıksız olarak, ya da kurtulmalık karşılığı salıverin. İşte! Eğer Allah dileseydi elbette onları cezalandırıp adaleti sağlardı. Fakat böyle
olması,
sizi birbirinizle denemek içindir. Allah yolu...
Məhəmməd Suresi, 11. Ayet:
"İşte mü’minlerin bahtiyarlığı, kâfirlerin perişanlığı, şüphesiz Allah'ın iman eden kimselerin yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakını
olması,
kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden /inanmayanlar için yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakın diye bir şeyin olmamasındandır. "...
Həcc Suresi, 6. Ayet:
İşte bu, şüphesiz ki Allah'ın hak
olması,
şüphesiz sadece O'nun, ölüleri diriltmesi ve şüphesiz sadece O'nun her şeye en iyi güç yetiren olması nedeniyledir. ...
Həcc Suresi, 62. Ayet:
İşte bu, şüphesiz Allah'ın, hakkın ta kendisi olması ve ortak koşanların O'nun astından yakarıp durdukları şeylerin bâtılın ta kendisi olması ve şüphesiz Allah'ın yüceler yücesi
olması,
en büyüğün Kendisi olması nedeniyledir. ...
Həcc Suresi, 77. Ayet:
(77,78) "Ey iman etmiş kimseler! Zafer kazanmanız, durumunuzu korumanız için, Allah'ı birleyin, boyun eğip teslimiyet gösterin, Rabbinize kulluk edin, iyilik yapın ve Allah uğrunda gerektiği gibi gayret gösterin. O, sizi seçti ve dinde; atanız İbrâhîm'in dininde/yaşam tarzında sizin için bir zorluk oluşturmadı. O, daha önce ve işte Kur’ân'da, Elçi'nin size şâhit
olması,
sizin de insanlara şâhit olmanız için, sizi “Müslümanlar” olarak isimledi. Öyleyse, salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zihinsel ...
Həcc Suresi, 78. Ayet:
(77,78) "Ey iman etmiş kimseler! Zafer kazanmanız, durumunuzu korumanız için, Allah'ı birleyin, boyun eğip teslimiyet gösterin, Rabbinize kulluk edin, iyilik yapın ve Allah uğrunda gerektiği gibi gayret gösterin. O, sizi seçti ve dinde; atanız İbrâhîm'in dininde/yaşam tarzında sizin için bir zorluk oluşturmadı. O, daha önce ve işte Kur’ân'da, Elçi'nin size şâhit
olması,
sizin de insanlara şâhit olmanız için, sizi “Müslümanlar” olarak isimledi. Öyleyse, salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zihinsel ...
Tövbə Suresi, 120. Ayet:
(120,121) "Medîne halkı ve bedevi Araplardan civardakiler için, Allah'ın Elçisi'nden geri kalmaları ve O’nun canından evvel kendi canlarını düşünmeleri olacak şey değildir. İşte bu, Allah yolunda isabet eden her susuzluk, her yorgunluk ve her açlık, kâfirleri; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenleri öfkelendirecek
olması,
ayak bastıkları her yer ve düşmana karşı elde ettikleri her başarı karşılığında kendilerine kesinlikle sâlih bir amel yazılmış
olması,
Allah yolunda yaptıkl...
Tövbə Suresi, 121. Ayet:
(120,121) "Medîne halkı ve bedevi Araplardan civardakiler için, Allah'ın Elçisi'nden geri kalmaları ve O’nun canından evvel kendi canlarını düşünmeleri olacak şey değildir. İşte bu, Allah yolunda isabet eden her susuzluk, her yorgunluk ve her açlık, kâfirleri; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenleri öfkelendirecek
olması,
ayak bastıkları her yer ve düşmana karşı elde ettikleri her başarı karşılığında kendilerine kesinlikle sâlih bir amel yazılmış
olması,
Allah yolunda yaptıkl...
Fəth Suresi, 20. Ayet:
Allah size, ele gecireceginiz bol bol ganimetler vadetmistir. Inananlar icin bir belge olmasi, sizi dogru yola eristirmesi icin bunlari size hemen vermis ve insanlarin size uzanan ellerini onlemistir....
Fəth Suresi, 20. Ayet:
Allah size, ele geçireceğiniz bol bol ganimetler vadetmiştir. İnananlar için bir belge
olması,
sizi doğru yola eriştirmesi için bunları size hemen vermiş ve insanların size uzanan ellerini önlemiştir....
Fəth Suresi, 20. Ayet:
Allah, size elde edeceğiniz bir çok ganimet sözü vermiştir. Bunu sizin için çabuklaştırmış ve müminlere bir işaret
olması,
sizin de doğru yolu bulmanız için insanların ellerini sizden çekmiştir....
Ənfal Suresi, 67. Ayet:
Bir nəbi (peyğəmbər) üçün yer üzündə tamamilə zəfər qazanana qədər onun əsirlərinin
olması,
olmaz (uyğun deyil). Siz dünya malını istəyirsiniz və Allah axirəti istəyir. Allah Əzizdir, Hakimdir...
Ənam Suresi, 109. Ayet:
Onlar möhkəm andlarıyla Allaha and içdilər ki, əgər onlara (mələyin nazil
olması,
Salehin dəvəsi, Musanın əsası və İsanın süfrəsi kimi dedikləri möcüzələrdən) bir nişanə və möcüzə gəlsə, ona mütləq iman gətirəcəklər. De: «Həqiqətən möcüzələr yalnız Allahın ixtiyarındadır (möcüzə peyğəmbərlik iddiasının dəlilidir və dəlilin seçilməsi iddiaçının öhdəsinədir)». (Axı) siz nə biləsiniz ki, əgər o da gəlsə onlar (yenə də) iman gətirməyəcəklər?...
Ənbiya Suresi, 56. Ayet:
Dedi: «(Zarafat etmirəm,) əksinə, sizin Rəbbiniz göylərin və yerin onları yaratmış Rəbbidir (sizin, göylərin və yerin ayrı-ayrı tanrı və rəbbinin
olması,
Allah-təalanın isə Rəbbul-ərbab olması xülyası tamamilə səhvdir). Mən bu həqiqətə şəhadət verənlərdənəm....
Saffat Suresi, 113. Ayet:
Ona və İshaqa (övladlarının peyğəmbər
olması,
kitab və şəriətləri ilə) bərəkət verdik. O ikisinin övladlarından bəziləri yaxşı əməl sahibi, bəziləri özlərinə aşkar zülm edəndirlər....
Zuxruf Suresi, 82. Ayet:
Göylərin və yerin Rəbbi, ərşin Rəbbi onların vəsf etdiklərindən (övladı olmaq, mələklərin Onun qızı
olması,
cism
olması,
üç hissəyə bölünmək və bu kimi sifətlərdən) pakdır!...
Əhzab Suresi, 51. Ayet:
Ey Muhamməd! Bunlardan (xanımlarından) istədiyini buraxarsan, istədiyini də yanına alarsan. Uzaq durduqlarından istədiklərini yanına almaqda da sənə bir günah yoxdur. Bu, onların gözlərinin aydın
olması,
məyus olmamaları və sənin onların hər birinə verdiyindən razı olmaları üçün daha münasibdir. Allah qəlblərinizi bilir. Allah haqqı ilə biləndir, həlimdir (dərhal cəzalandırmaz, möhlət verər)....
Həcc Suresi, 62. Ayet:
Bax bu, şübhəsiz ki, Allahın məhz haqq olması və şərik qoşanların Allahın altındakılardan yalvardıqları şeylərin məhz batil olması və şübhəsiz, Allahın ucalardan uca
olması,
ən böyük olması səbəbindəndir....
Həcc Suresi, 78. Ayet:
O, sizi seçdi və dində; atanız İbrahimin dinində/həyat tərzində sizin üçün bir çətinlik yaratmadı. O, daha əvvəl də, Quranda da, Elçinin sizə şahid
olması,
sizin də insanlara şahid olmağınız üçün, sizə "Müsəlmanlar" adını verdi. Elə isə, səlatı yerinə yetirin [maddi və zehni baxımdan dəstək olma; cəmiyyəti maarifləndirmə qurumlarını yaradın, qoruyun], zəkatı/verginizi verin və Allah[ın dinindən] möhkəm yapışın. O, sizin ixtiyar sahibiniz; yol göstərən, kömək edən, himayəçi yaxınınızdır. O, necə ...
Məhəmməd Suresi, 4. Ayet:
Artıq, Allahın məbud və rəbb olduğuna inanmayan kəslərlə qarşılaşdığınız/döyüşdüyünüz zaman, dərhal boyunları vurmaq.../ölümünə döyüşün. Sonra onlara üstün gəldiyiniz zaman, dərhal bağı möhkəm bağlayın/möhkəm qərarlar qəbul edin. Sonra hərb; darmadağın etmək işi başa çatdıqda, onları ya məccani, ya da fidyə alaraq azad edin. Bax belə! Əgər Allah istəsəydi, əlbəttə, onları cəzalandırıb ədaləti təmin edərdi. Lakin belə
olması,
sizi biri-birinizlə imtahana çəkmək üçündür. Allah yolunda öldürülən/öl...
Məhəmməd Suresi, 11. Ayet:
Möminlərin bəxtiyar
olması,
kafirlərin [isə] pərişan olması bu səbəbdəndir ki, şübhəsiz, Allah iman edən kəslərin köməkçi, yol göstərən, himayəçi yaxınıdır, kafirlər [Allahın məbud və rəbb olduğunu bilə-bilə inkar edən/inanmayan kəslər] üçün isə heç bir köməkçi, yol göstərən, himayəçi yaxın yoxdur....