Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Hud Suresi, 112. Ayet:
Elə isə sən və səninlə birlikdə tövbə edənlər əmr
olunduğunuz
kimi doğru yolda olun və həddi aşmayın! Şübhəsiz ki, Allah sizin etdiklərinizi görəndir....
Əhzab Suresi, 53. Ayet:
Ey iman gətirənlər, yeməyə dəvət edilmədikcə və yeməyin bişməsini gözləmədən Peyğəmbərin evlərinə girməyin! Lakin dəvət
olunduğunuz
zaman girin və yeməyi yedikdən sonra söhbətə dalmadan dərhal dağılışın! Həqiqətən, bu, Peyğəmbərə əziyyət verir, ancaq o sizdən çəkinir. Allah isə həqiqəti söyləməkdən çəkinməz. Onlardan (Peyğəmbərin zövcələrindən) bir şey soruşduğunuz zaman pərdə arxasından soruşun! Bu, həm sizin, həm də onların qəlbləri üçün daha təmiz bir davranışdır. Allahın Peyğəmbərini incitmə...
Möminun Suresi, 36. Ayet:
Vəd
olunduğunuz
şey çox uzaqdır, çox uzaq! (Bu, qeyri-mümkündür!)...
Sad Suresi, 53. Ayet:
Haqq-hesab günü üçün (axirətdə) vəd
olunduğunuz
(nemətlər) bunlardır....
Mömin Suresi, 10. Ayet:
Küfr edənlərə (qiyamət günü Cəhənnəmə daxil olduqda) belə müraciət ediləcəkdir: “Allahın nifrəti sizin (dünyadakı pis əməllərinizə görə bu gün) özünüzə (və ya bir-birinizə) olan nifrətinizdən daha böyükdür. Çünki siz imana dəvət
olunduğunuz
zaman öz küfrünüzdə davam edib dururdunuz!”...
Qaf Suresi, 32. Ayet:
(Onlara deyiləcəkdir: ) “Bu, vəd
olunduğunuz
(Cənnətdir). O, hər bir (tövbə edib Allaha tərəf) qayıdan, (nəfsini haramdan, özünü günahdan) qoruyan;...
Zariyat Suresi, 22. Ayet:
Göydə də ruzinin (yağış, qar) və vəd
olunduğunuz
şey (mükafat, cəza) vardır! (Sizə vəd olunan mükafat, yaxud cəza Allah dərgahındakı lövhi-məhfuzda yazılmışdır)....
Hud Suresi, 112. Ayet:
Sen ve tevbe edip seninle birlikte olanlar, emr
olunduğunuz
gibi dosdoğru olun. Aşırı gitmeyin. O, yaptığınız her şeyi görmektedir....
Hicr Suresi, 65. Ayet:
"Hemen gecenin bir bölümünde, aileni yola çıkar, arkalarından onları takip et. Sağa sola takılıp oyalanmadan, bir an önce emr
olunduğunuz
yere doğru gidin."...
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
(Onlar) dediler ki: “Bizim için Rabbine dua et, onun ne (vasıfta) olduğunu bize açıklasın.” (Musa a.s) dedi ki: “Muhakkak ki O (Allah) buyuruyor ki, o mutlaka ne genç, ne de yaşlı, ikisinin ortası yaşta bir inektir. Artık emr
olunduğunuz
şeyi yapın.”...
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
“Bizim için Rabbine dua et de onun nasıl bir sığır olduğunu bize açıklasın.” dediler. Mûsâ şöyle dedi: “Rabbim diyor ki: O, ne yaşlı, ne körpe, ikisi arası bir sığırdır. Haydi, emr
olunduğunuz
işi yapın.”...
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
"Rabbine adımıza yalvar da, bize niteliklerini açıklasın" dediler. (Musa, Rabbine yalvardıktan sonra) "Şüphesiz Allah diyor ki: O ne pek geçkin, ne de pek genç, ikisi arası dinç(likte bir sığır olmalı)dır. Artık emr
olunduğunuz
şeyi yerine getirin" dedi....
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
Bizim için Rabbına duâ et de o sığırın durumunu açıkça bize bildirsin, demişlerdi. Mûsâ: “- Allah buyuruyor ki, o ne çok yaşlı, ne de pek genç, ikisi ortası bir dinç sığırdır. Artık emr
olunduğunuz
şeyi yapın.” demişti....
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
(Öyle ise) bizim için Rabbine duâ et de onun ne olduğunu bize açıklasın, demişlerdi. Musa da (aldığı emri beyânla): «Allah diyor ki: O ne pek kart, ne de pek genç, ikisi ortası bir dinç sığırdır. Artık emr
olunduğunuz
şeyi yerine getirin» demişti....
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
dediler; bizim için rabbine dua et nedir o? Bize beyan etsin, dedi: Rabbim şöyle buyuruyor: Bir bakare ki ne farımış ne bakir, ikisi ortası bir dinç, haydi emr
olunduğunuz
işi yapın...
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
Onlar: «Bizim için Rabbine dua et onun ne olduğunu bize açıklasın.» dediler. O da: «Rabbim şöyle buyuruyor: «Bir sığır ki ne yaşlı, ne de genç, ikisi ortası bir dinç. Haydi emr
olunduğunuz
işi yapın!» dedi....
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
Onlar, «Bizim için Rabbine dua et, her ne ise onu bize açıklasın.» dediler. Musa, «Rabbim buyuruyor ki, o ne pek yaşlı, ne de pek taze, ikisi arası dinç bir sığırdır, haydi emr
olunduğunuz
işi yapınız.» dedi....
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
(Yine) demişlerdi ki: «Bizim için Rabbine duâ et de onun (o ineğin) ne olduğunu (kaç yaşında olacağını) bize iyice açıklasın». (Musâ da): «Allah diyor ki o, ne çok yaşlı, ne de pek gene değil, ikisi ortası bir dine (inek) dir. Artık emr
olunduğunuz
şey'i yapın» demişdi. ...
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
Onlar, Bizim için Rabbına dua et de onu bize iyice bildirsin, demişlerdi. Musa da: Allah, o, ne çok kart, ne de çok körpedir. İkisi ortası dinç bir sığırdır, buyuruyor. Artık emr
olunduğunuz
şeyi yapın, demişti....
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
Dediler ki: «Bizim için Rabbine dua et, o sığırın ne olduğunu bize bildirsin.» Dedi ki: «Cenâb-ı Hak buyuruyor: O bir sığırdır ki, ne pek yaşlıdır ne de pek gençtir, ikisi ortası bir dinç sığırdır. Artık emr
olunduğunuz
işi yapınız»...
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
«Rabbine adımıza yalvar da, bize niteliklerini açıklasın» demişlerdi. (O da Rabbine yalvardıktan sonra onlara) Demişti ki: «Şüphesiz Allah diyor ki: O ne pek geçkin, ne de pek genç, ikisi arası dinç(likte bir sığır olmalı) dır. Artık emr
olunduğunuz
şeyi yerine getirin.»...
Maidə Suresi, 106. Ayet:
Ey iman edenler, herhangi birinize ölüm göründüğü, yaklaştığı zaman, vasiyet sırasında aranızda şâhitlik etmek de, emr
olunduğunuz
hükümler arasındadır. İçinizden iki âdil şâhit yeter. Ticaret ve rızkınızı kazanmak için yeryüzünde yolculuğunuz sırasında başınıza ölüm felâketi gelirse, gayri müslim iki şâhit de olabilir. Bu iki şâhidi namazdan sonra alıkorsunuz, şüphelenmişseniz Allah’a yemin ederler. 'Bu şâhitlik karşılığında hiçbir bedel almıyoruz. Lehine şâhitlik edeceğimiz kimse akrabamız bile...
Ənam Suresi, 134. Ayet:
Muhakkak ki; size vaadedilen (vaad
olunduğunuz
) şey mutlaka gelecektir. Ve siz, aciz bırakacak değilsiniz (önleyemezsiniz)....
Ənam Suresi, 134. Ayet:
Şüphe yok ki, vaad
olunduğunuz
şey elbette gelecektir. Ve siz onu bertaraf edebilecek değilsinizdir....
Tövbə Suresi, 39. Ayet:
Eğer emr
olunduğunuz
bu savaşa topluca çıkmazsanız, Allah sizi çok acıklı bir azaba uğratır ve yerinize (itaat eden) başka bir kavim getirir. Siz de savaşa çıkmadığınızdan dolayı O’na zerrece zarar edemezsiniz. Allah her şeye kadirdir....
Tövbə Suresi, 39. Ayet:
Eğer (emr
olunduğunuz
bu cihâda) elbirlik çıkmazsanız (Allah) sizi pek acıklı bir azaba dûçâr eder, yerinize sizden başka (itaatli) bir kavmi getirir. Siz Ona hiç bir şeyle zarar yapamazsınız. Allah her şey'e hakkıyle kaadirdir. ...
İbrahim Suresi, 9. Ayet:
Sizden öncekilerin, Nuh halkının, Ad'ın, Semud'un ve onlardan sonrakilerin haberleri gelmedi mi size? (Ki) onları Allâh'tan başkası bilmez! Onlara Rasûlleri delillerle gelmişti de; onlar ellerini ağızlarına götürüp (Arap âdetinde bir fikri ret jesti) şöyle dediler: "Doğrusu biz kendisiyle irsâl
olunduğunuz
u inkâr ediyoruz; gerçekten bizi kendisine davet ettiğine karşı, endişe verici bir kuşku içindeyiz. "...
Hicr Suresi, 63. Ayet:
(63-65) «Biz sana sadece suphe edip durduklari azabi getirdik. Sana gercekle geldik. suphesiz biz dogru soyleyenleriz. Artik, geceleyin bir ara, aileni yola cikar, sen de arkalarindan git; hic biriniz arkaya bakmasin; emrolundugunuz yere dogru yuruyun» dediler....
Hicr Suresi, 63. Ayet:
(63-65) 'Biz sana sadece şüphe edip durdukları azabı getirdik. Sana gerçekle geldik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz. Artık, geceleyin bir ara, aileni yola çıkar, sen de arkalarından git; hiçbiriniz arkaya bakmasın; emr
olunduğunuz
yere doğru yürüyün' dediler....
Hicr Suresi, 64. Ayet:
(63-65) «Biz sana sadece suphe edip durduklari azabi getirdik. Sana gercekle geldik. suphesiz biz dogru soyleyenleriz. Artik, geceleyin bir ara, aileni yola cikar, sen de arkalarindan git; hic biriniz arkaya bakmasin; emrolundugunuz yere dogru yuruyun» dediler....
Hicr Suresi, 64. Ayet:
(63-65) 'Biz sana sadece şüphe edip durdukları azabı getirdik. Sana gerçekle geldik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz. Artık, geceleyin bir ara, aileni yola çıkar, sen de arkalarından git; hiçbiriniz arkaya bakmasın; emr
olunduğunuz
yere doğru yürüyün' dediler....
Hicr Suresi, 65. Ayet:
“Gecenin bir bölümünde aile fertlerini yola çıkar, sen de arkalarından git. Hiçbiriniz arkaya bakmasın. Emr
olunduğunuz
yere (doğru) geçin gidin.”...
Hicr Suresi, 65. Ayet:
"O hâlde gecenin bir bölümünde aileni al, uzaklaştır. . . Sen de arkalarından takip et. . . Sizden hiçbir kimse geriye bakmasın. . . Emr
olunduğunuz
tarafa geçin - gidin!"...
Hicr Suresi, 65. Ayet:
Hemen gecenin bir bölümünde aileni yola çıkar. Sen de arkalarından git. İçinizden kimse arkasına dönüp bakmasın. Emr
olunduğunuz
yere gidin.'...
Hicr Suresi, 65. Ayet:
"Hemen aileni gecenin bir bölümünde yola çıkar, sen de onların ardından git ve sizden hiç kimse arkasına bakmasın; emr
olunduğunuz
yere gidin."...
Hicr Suresi, 65. Ayet:
Hemen gecenin bir kısmında aileni yürüt (yola çıkar), sen de arkalarından git ve hiç kimse ardına bakmasın (zira göreceği azabın şiddetine tahammül edemez); emr
olunduğunuz
yere geçin gidin.”...
Hicr Suresi, 65. Ayet:
(63-65) «Biz sana sadece suphe edip durduklari azabi getirdik. Sana gercekle geldik. suphesiz biz dogru soyleyenleriz. Artik, geceleyin bir ara, aileni yola cikar, sen de arkalarindan git; hic biriniz arkaya bakmasin; emrolundugunuz yere dogru yuruyun» dediler....
Hicr Suresi, 65. Ayet:
Gecenin bir bölümünde aileni yola koy, sen de arkalarından onları izle ve sakın sizden hiçbiri dönüp arkasına bakmasın ; emr
olunduğunuz
yere geçip gidin» dediler....
Hicr Suresi, 65. Ayet:
(63-65) 'Biz sana sadece şüphe edip durdukları azabı getirdik. Sana gerçekle geldik. Şüphesiz biz doğru söyleyenleriz. Artık, geceleyin bir ara, aileni yola çıkar, sen de arkalarından git; hiçbiriniz arkaya bakmasın; emr
olunduğunuz
yere doğru yürüyün' dediler....
Hicr Suresi, 65. Ayet:
Hemen gecenin bir kısmında ehlini yürüt ve sen arkalarından git ve içinizden hiç bir kimse ardına bakmasın, emr
olunduğunuz
yere geçin gidin...
Hicr Suresi, 65. Ayet:
Hemen gecenin bir bölümünde aileni yola çıkar, sen de arkalarından git, içinizden hiçbir kimse arkasına bakmasın ve emr
olunduğunuz
yere geçin gidin!»...
Hicr Suresi, 65. Ayet:
'Artık gecenin bir kısmında âileni yola çıkar ve arkalarından git; hem içinizden hiç kimse ardına bakmasın ve emr
olunduğunuz
yere (Şam’a) gidin!'...
Hicr Suresi, 65. Ayet:
O halde geceleyin bir ara aileni yola çıkar, sen de arkalarından git. Hiç biriniz arkaya bakmasın ve emr
olunduğunuz
yere doğru yürüyün, demişlerdi....
Hicr Suresi, 65. Ayet:
(65-66) «Artık efrâd-ı aileni gecenin bir kısmında yürüt (yola çıkar) sen de arkalarını takib et ve sizden hiç biri ardına dönüp bakmasın ve emr
olunduğunuz
tarafa geçip gidiniz.» Ve ona (Hazreti Lût'a) şu emri kat'iyyen vahyettik ki, onların arkaları sabaha çıkacakları vakit elbette kesilmiş olacaktır....
Hicr Suresi, 65. Ayet:
“Gecenin bir bölümünde âile fertlerini yola çıkar, sen de arkalarından git. Hiçbiriniz sakın dönüp de ardına bakmasın, emr
olunduğunuz
yere doğru gidin. ”...
Hicr Suresi, 65. Ayet:
«Hemen aileni gecenin bir bölümünde yola çıkar, sen de onların ardından git ve sizden hiç kimse arkasına bakmasın; emr
olunduğunuz
yere gidin.»...
Hicr Suresi, 66. Ayet:
(65-66) «Artık efrâd-ı aileni gecenin bir kısmında yürüt (yola çıkar) sen de arkalarını takib et ve sizden hiç biri ardına dönüp bakmasın ve emr
olunduğunuz
tarafa geçip gidiniz.» Ve ona (Hazreti Lût'a) şu emri kat'iyyen vahyettik ki, onların arkaları sabaha çıkacakları vakit elbette kesilmiş olacaktır....
Ənbiya Suresi, 103. Ayet:
O en büyük dehşet (korku), onları mahzun etmez. Ve melekler, onları karşılar (ve derler ki): “Bu, sizin vaad
olunduğunuz
gününüzdür.”...
Ənbiya Suresi, 103. Ayet:
O en büyük korku (ölüm kavramı kalktığı için) onları üzmez ve melekler onları karşılar: "İşte bu vad
olunduğunuz
sizin gününüzdür. "...
Ənbiya Suresi, 109. Ayet:
Bundan sonra dönerlerse, o zaman de ki: “Size müsavi olarak (herkese eşit şekilde), (Allah'ın emirlerini) bildirdim (ilân ettim). Vaad
olunduğunuz
şey (azap) uzak mı yoksa yakın mı (eğer) ben bilseydim (bilmiyorum).”...
Ənbiya Suresi, 109. Ayet:
Eğer İslâm’a girmeye, müslümanca yaşamaya, Kur’ân’a, sırtlarını çevirirler, güç ve iktidarlarını kullanarak, baskı ve zulme, halkı yönlendirmeye devam ederlerse: 'Müslümanlara yaptıklarınızı savaş ilanı sayıyor, ben de aynı şekilde, mükellefiyetlerinizi bildirerek size savaş ilan ediyorum. Tehdit
olunduğunuz
savaşın yakın mı, uzak mı olduğunu bilmem.' diyerek ültümatom ver....
Ənbiya Suresi, 109. Ayet:
Eger yuz cevirirlerse, de ki: «Size dupeduz acikladim; tehdit olundugunuz seyin yakin mi uzak mi oldugunu bilmem.»...
Ənbiya Suresi, 109. Ayet:
Eğer yüz çevirirlerse, de ki: 'Size düpedüz açıkladım; tehdit
olunduğunuz
şeyin yakın mı uzak mı olduğunu bilmem.'...
Ənbiya Suresi, 109. Ayet:
Eğer (yine de) yüz çevirirlerse, de ki: «Size düpedüz açıkladım; tehdit
olunduğunuz
şeyin yakın mı, uzak mı olduğunu bilmem.»...
Ənbiya Suresi, 109. Ayet:
Yine de yüz çevirirlerse de ki: "İşte sizin hepinizi de tam eşit şekilde hakka çağırdım. Artık tehdit
olunduğunuz
o kıyamet gününün yakın mı uzak mı olduğunu bilemem."...
Möminun Suresi, 36. Ayet:
Va'd
olunduğunuz
şeyler pek uzaktır, pek uzak!....
Möminun Suresi, 36. Ayet:
Heyhât o va'd
olunduğunuz
şey ne kadar uzak...
Möminun Suresi, 36. Ayet:
Heyhat, o vad
olunduğunuz
şey ne kadar uzak!...
Möminun Suresi, 36. Ayet:
«Ne uzak, ne uzak o vaad
olunduğunuz
şey.»...
Möminun Suresi, 36. Ayet:
“Heyhat! Vâd
olunduğunuz
şey ne kadar uzak, hem de ne kadar uzak!”...
Mömin Suresi, 10. Ayet:
Muhakkak o kimseler ki, kâfir olmuşlardır. Onlara nidâ olunacaktır ki: «Elbette Allah'ın buğzu sizin kendi nefslerinize olan buğzunuzdan daha büyüktür. Çünkü siz imâna dâvet
olunduğunuz
zaman küfre devam edip duruyordunuz.»...
Fussilət Suresi, 14. Ayet:
Hani onlara Rasûlleri önlerinden (bildiklerine dayanarak) ve arkalarından (bilmediklerini bildirerek) gelip: "Başkasına tapınmayın; sadece Allâh'a kulluk, ibadet edin!" (dedi). . . Onlar da dediler ki: "Eğer Rabbimiz dileseydi elbette melekler inzâl ederdi. . . Zaten biz, kendisi ile irsâl
olunduğunuz
şeyi (hakikat bilgisini) inkâr edenleriz. "...
Fussilət Suresi, 30. Ayet:
Muhakkak ki: “Rabbimiz Allah'tır.” deyip, sonra (da) istikamet üzere olanlara (Allah'a yönelip dîni ikame edenlere) melekler inerler: “Korkmayın ve mahzun olmayın. Ve vaad
olunduğunuz
cennetle sevinin!” (derler)....
Fussilət Suresi, 30. Ayet:
Muhakkak ki: "Rabbimiz, Allâh'tır" deyip sonra bilfiil o doğrultuda yaşayanların üzerine melekler tenezzül eder (ilâhî sıfatların Cemâl kuvveleri zâhir olur ki, bu şu demektir): "Korkmayın, mahzun olmayın ve vad
olunduğunuz
cennetiniz ile sevinin. . . "...
Fussilət Suresi, 30. Ayet:
Gerçekten: “- Rabbimiz Allah’dır.” deyib de sonra sebat gösterenler (ve salih amel işliyenler var ya), onların üzerine (ölüm anında veya dehşet halinde): “- Korkmayın, mahzun olmayın. Vaad
olunduğunuz
cennetle neşelenin.” diye melekler inecektir....
Fussilət Suresi, 30. Ayet:
Şüphesiz onlar ki Rabbimiz Allah'tır, dediler, sonra da dosdoğru oldular, üzerlerine melekler iner de, «hiç korkmayın ve üzülmeyin ; va'd
olunduğunuz
Cennet ile sevinin....
Fussilət Suresi, 30. Ayet:
Hakıykat «Rabbimiz Allahdır» deyib de sonra doğruluğu iltizâm edenler (yok mu?) Onların üzerlerine «Korkmayın, tasalanmayın, va'd
olunduğunuz
cennetle sevinin» diye diye melekler inecekdir. ...
Fussilət Suresi, 30. Ayet:
"Rabbimiz Allah'tır. " deyip, sonra da doğru yolda sebat edenlerin üzerine melekler iner ve derler ki: "(Ölümden) korkmayın, (dünyada bıraktıklarınızdan dolayı da) tasalanmayın, vaad
olunduğunuz
cennetle sevinin!"...
Şura Suresi, 47. Ayet:
Allah tarafından (tehdîd
olunduğunuz
ve başkalarınca) kendisi için geri çevrilme(imkânı) olmayan bir gün gelmezden önce, Rabbiniz(in da'vetin)e icâbet edin! O gün ne size sığınacak bir yer, ne de sizin için (günahlarınızı) inkâr etme(ye bir çâre) vardır!...
Zariyat Suresi, 5. Ayet:
Vad
olunduğunuz
elbette kesinlikle gerçektir!...
Zariyat Suresi, 22. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
fî es semâi
: semada, gökyüzünde vardır
3.
rızku-kum
: sizin rızkınız
4.
ve mâ tûadûne
: ve sizin va...
Zariyat Suresi, 22. Ayet:
Ve semada sizin rızkınız ve vaad
olunduğunuz
şeyler vardır....
Zariyat Suresi, 22. Ayet:
Semada ise, (yağmur) rızkınız ve va’d
olunduğunuz
cennet vardır....
Zariyat Suresi, 22. Ayet:
Semada da rızkınız ve o va'd
olunduğunuz
...
Zariyat Suresi, 22. Ayet:
Gökte de rızkınız ve o va'd
olunduğunuz
(var)....
Zariyat Suresi, 22. Ayet:
Semada da rızkınız ve o va'd
olunduğunuz
...
Zariyat Suresi, 23. Ayet:
İşte o göğün ve yerin Rabbine andolsun ki (va'd
olunduğunuz
) o (şeyler) tıpkı sizin konuşduğunuz gibi şübhesiz ve kat'î bir gerçekdir. ...
Cin Suresi, 25. Ayet:
1.
kul
: de
2.
in
: eğer
3.
edrî
: bana bildirildi, ben biliyorum
4.
e karîbun
: yakın mı
Cin Suresi, 25. Ayet:
De ki: “Eğer bilseydim (size bildirirdim) vaad
olunduğunuz
şey yakın mı, yoksa Rabbim ona uzun bir müddet mi verir?”...
Cin Suresi, 25. Ayet:
De ki: "Vad
olunduğunuz
yakın mıdır, yoksa Rabbim uzun bir süre mi tanımıştır, bilmiyorum. "...
Cin Suresi, 25. Ayet:
De ki: O va'd
olunduğunuz
şey (azâb) yakın mıdır, yoksa Rabbim onu uzun bir zaman sonraya mı bırakmıştır? Bilemiyorum....
Mürsəlat Suresi, 7. Ayet:
1.
İnne
: muhakkak ki
2.
mâ
: şey
3.
tûadûne
: size vaadedilen, vaad
olunduğunuz
4.
terake
: mutlaka
Mürsəlat Suresi, 7. Ayet:
Muhakkak ki vaad
olunduğunuz
şey, mutlaka vuku bulacaktır....
Mürsəlat Suresi, 7. Ayet:
Vad
olunduğunuz
(bâ's) mutlaka gerçekleşecektir!...
Mürsəlat Suresi, 7. Ayet:
Muhakkak vaad
olunduğunuz
, (kıyamet) vuku bulacaktır. (Bunda hiç şübhe yoktur.)...
Mürsəlat Suresi, 7. Ayet:
Şüphe yok ki vaad
olunduğunuz
şey, elbette vukû bulacaktır....
Əhzab Suresi, 53. Ayet:
Ey iman edenler. . . O Nebi'nin evlerine, sizin için bir yemeğe izin verilmeniz dışında, girmeyin. . . (Bu da) onun (yemeğin pişme) vaktini beklemeksizin - gözlemeksizin (olsun). . . Fakat davet
olunduğunuz
da girin. . . Yemek yedikten sonra da (ev halkı veya birbirinizle) lakırdıya dalmaksızın dağılın! Muhakkak ki bu (davranışınız - laubaliliğiniz), O Nebi'ye eziyet veriyor, fakat O sizden çekiniyor (bir şey diyemiyor kırmamak için)! Allâh, Hakk'ı açığa vurmaktan çekinmez! Onlardan (Nebi'nin eşl...
Əhzab Suresi, 53. Ayet:
Ey îman edenler, (bundan sonra) peygamberin evlerine — yemeğe da'vet olunmaksızın, vaktına (da) bakmaksızın — girmeyin. Fakat da'vet
olunduğunuz
zaman girin. Yemeği yediğiniz zaman dağılın. Söz dinlemek veya suhbet etmek için de (izinsiz) girmeyin. Çünkü bu, peygambere ezâ vermekde, o sizden utanmakdadır. Allah ise hak (kı açıklamak) dan çekinmez. Bir de onun zevcelerinden lüzumlu bir şey istediğiniz vakit perde ardından isteyin onlardan. Bu, hem sizin kalbleriniz, hem onların kalbleri için daha...
Əhzab Suresi, 53. Ayet:
Ey imân etmiş olanlar! Peygamberin hanelerine bir yemeğe davet olunmadan girip yemek pişmesini beklemeyin. Meğer ki, size izin verilmiş olsun. Fakat (öyle) davet
olunduğunuz
vakit giriniz. Yemeği yedikten sonra lâfa dalmaksızın dağılınız. Çünkü o, şüphe yok ki peygambere eziyet verir, o da sizden utanır. Fakat Allah hakkı bildirmekten çekinmez. Ve onlardan bir lüzumlu şey soracağınız vakit de onlardan bir perde ardından (sorunuz). Bu sizin kalpleriniz için ve onların kalpleri için daha temizdir ...
Yasin Suresi, 63. Ayet:
"İşte bu vad
olunduğunuz
cehennemdir!"...
Qaf Suresi, 32. Ayet:
"Bu vad
olunduğunuz
dur" denir, hakikatine yönelip bu hâlini koruyanlara. . ....
Qaf Suresi, 32. Ayet:
Tevbe edip, Allah’a yönelen, emirlerine riâyet eden, şeriatını koruyan, vazifesine bağlı herkes için, işte va’d
olunduğunuz
Cennet....
Qaf Suresi, 32. Ayet:
'Bu sizin vaad
olunduğunuz
şeydir. Gönülden Allah'a dönen, (Allah'ın hükümlerini) koruyan,...
Qaf Suresi, 32. Ayet:
İşte bu, sizin (dünyada) vaad
olunduğunuz
şey! Her tevbe eden, Allah’ın emrini gözeten için......
Qaf Suresi, 32. Ayet:
İşte bu, diye: o sizin va'd
olunduğunuz
. Her bir tevbekâr, vazifesine riayetkâr olan....
Qaf Suresi, 32. Ayet:
(32-33) İşte bu, sizin vaad
olunduğunuz
şeydir, her bir tevbekar olan (vazifesini) muhafaza eden için. Rahmân'a gıyaben korku duyan ve hakka müteveccih bir kalb ile gelen kimseye (mahsus) bir cennettir....
Qaf Suresi, 33. Ayet:
(32-33) İşte bu, sizin vaad
olunduğunuz
şeydir, her bir tevbekar olan (vazifesini) muhafaza eden için. Rahmân'a gıyaben korku duyan ve hakka müteveccih bir kalb ile gelen kimseye (mahsus) bir cennettir....
Mürsəlat Suresi, 1. Ayet:
(1-7) Küme küme/necm necm gönderilip de önüne gelenleri devirdikçe deviren, toplumları canlandırdıkça canlandıran, canlandırdıkça da hakkı bâtılı ayıran, özür veya uyarı olarak öğüt bırakan Kur’ân âyetleri kanıttır ki kesinlikle tehdit
olunduğunuz
, korkutulduğunuz şey, kesinlikle meydana gelecektir. ...
Mürsəlat Suresi, 2. Ayet:
(1-7) Küme küme/necm necm gönderilip de önüne gelenleri devirdikçe deviren, toplumları canlandırdıkça canlandıran, canlandırdıkça da hakkı bâtılı ayıran, özür veya uyarı olarak öğüt bırakan Kur’ân âyetleri kanıttır ki kesinlikle tehdit
olunduğunuz
, korkutulduğunuz şey, kesinlikle meydana gelecektir. ...
Mürsəlat Suresi, 3. Ayet:
(1-7) Küme küme/necm necm gönderilip de önüne gelenleri devirdikçe deviren, toplumları canlandırdıkça canlandıran, canlandırdıkça da hakkı bâtılı ayıran, özür veya uyarı olarak öğüt bırakan Kur’ân âyetleri kanıttır ki kesinlikle tehdit
olunduğunuz
, korkutulduğunuz şey, kesinlikle meydana gelecektir. ...
Mürsəlat Suresi, 4. Ayet:
(1-7) Küme küme/necm necm gönderilip de önüne gelenleri devirdikçe deviren, toplumları canlandırdıkça canlandıran, canlandırdıkça da hakkı bâtılı ayıran, özür veya uyarı olarak öğüt bırakan Kur’ân âyetleri kanıttır ki kesinlikle tehdit
olunduğunuz
, korkutulduğunuz şey, kesinlikle meydana gelecektir. ...
Mürsəlat Suresi, 5. Ayet:
(1-7) Küme küme/necm necm gönderilip de önüne gelenleri devirdikçe deviren, toplumları canlandırdıkça canlandıran, canlandırdıkça da hakkı bâtılı ayıran, özür veya uyarı olarak öğüt bırakan Kur’ân âyetleri kanıttır ki kesinlikle tehdit
olunduğunuz
, korkutulduğunuz şey, kesinlikle meydana gelecektir. ...
Mürsəlat Suresi, 6. Ayet:
(1-7) Küme küme/necm necm gönderilip de önüne gelenleri devirdikçe deviren, toplumları canlandırdıkça canlandıran, canlandırdıkça da hakkı bâtılı ayıran, özür veya uyarı olarak öğüt bırakan Kur’ân âyetleri kanıttır ki kesinlikle tehdit
olunduğunuz
, korkutulduğunuz şey, kesinlikle meydana gelecektir. ...
Mürsəlat Suresi, 7. Ayet:
(1-7) Küme küme/necm necm gönderilip de önüne gelenleri devirdikçe deviren, toplumları canlandırdıkça canlandıran, canlandırdıkça da hakkı bâtılı ayıran, özür veya uyarı olarak öğüt bırakan Kur’ân âyetleri kanıttır ki kesinlikle tehdit
olunduğunuz
, korkutulduğunuz şey, kesinlikle meydana gelecektir. ...
Cin Suresi, 25. Ayet:
(25-28) De ki: “O tehdit
olunduğunuz
şey yakın mı, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi tanıyacak ben bilmiyorum. Rabbim, bütün görülmeyeni, duyulmayanı, sezilmeyeni, geçmişi, geleceği bilendir. Ve de elçilerden seçip hoşnut olduğu kişi hariç, göstermediğine, duyurmadığına, sezdirmediğine, geçmişe, geleceğe hiçbir kimseyi bilgi sahibi yapmaz. Çünkü O, Rablerinin gönderdiklerini gereği gibi tebliğ ettiklerini bilsin diye onun her tarafından gözetleyiciler salar. O, onların yanında olan her şey...
Cin Suresi, 26. Ayet:
(25-28) De ki: “O tehdit
olunduğunuz
şey yakın mı, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi tanıyacak ben bilmiyorum. Rabbim, bütün görülmeyeni, duyulmayanı, sezilmeyeni, geçmişi, geleceği bilendir. Ve de elçilerden seçip hoşnut olduğu kişi hariç, göstermediğine, duyurmadığına, sezdirmediğine, geçmişe, geleceğe hiçbir kimseyi bilgi sahibi yapmaz. Çünkü O, Rablerinin gönderdiklerini gereği gibi tebliğ ettiklerini bilsin diye onun her tarafından gözetleyiciler salar. O, onların yanında olan her şey...
Cin Suresi, 27. Ayet:
(25-28) De ki: “O tehdit
olunduğunuz
şey yakın mı, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi tanıyacak ben bilmiyorum. Rabbim, bütün görülmeyeni, duyulmayanı, sezilmeyeni, geçmişi, geleceği bilendir. Ve de elçilerden seçip hoşnut olduğu kişi hariç, göstermediğine, duyurmadığına, sezdirmediğine, geçmişe, geleceğe hiçbir kimseyi bilgi sahibi yapmaz. Çünkü O, Rablerinin gönderdiklerini gereği gibi tebliğ ettiklerini bilsin diye onun her tarafından gözetleyiciler salar. O, onların yanında olan her şey...
Cin Suresi, 28. Ayet:
(25-28) De ki: “O tehdit
olunduğunuz
şey yakın mı, yoksa Rabbim onun için uzun bir süre mi tanıyacak ben bilmiyorum. Rabbim, bütün görülmeyeni, duyulmayanı, sezilmeyeni, geçmişi, geleceği bilendir. Ve de elçilerden seçip hoşnut olduğu kişi hariç, göstermediğine, duyurmadığına, sezdirmediğine, geçmişe, geleceğe hiçbir kimseyi bilgi sahibi yapmaz. Çünkü O, Rablerinin gönderdiklerini gereği gibi tebliğ ettiklerini bilsin diye onun her tarafından gözetleyiciler salar. O, onların yanında olan her şey...
Hicr Suresi, 63. Ayet:
(63-65) Elçiler dediler ki: “Tam tersine biz sana onların kuşku duyup durduğu şeyi getirdik. Ve sana gerçeği getirdik ve biz elbette doğru olanlarız. Hemen gecenin bir bölümünde aileni yola çıkar, sen de arkalarından izle. Ve sizden hiç kimse oyalanmasın/ geride bırakılanları düşünmesin, emr
olunduğunuz
yere doğru geçin gidin.” ...
Hicr Suresi, 64. Ayet:
(63-65) Elçiler dediler ki: “Tam tersine biz sana onların kuşku duyup durduğu şeyi getirdik. Ve sana gerçeği getirdik ve biz elbette doğru olanlarız. Hemen gecenin bir bölümünde aileni yola çıkar, sen de arkalarından izle. Ve sizden hiç kimse oyalanmasın/ geride bırakılanları düşünmesin, emr
olunduğunuz
yere doğru geçin gidin.” ...
Hicr Suresi, 65. Ayet:
(63-65) Elçiler dediler ki: “Tam tersine biz sana onların kuşku duyup durduğu şeyi getirdik. Ve sana gerçeği getirdik ve biz elbette doğru olanlarız. Hemen gecenin bir bölümünde aileni yola çıkar, sen de arkalarından izle. Ve sizden hiç kimse oyalanmasın/ geride bırakılanları düşünmesin, emr
olunduğunuz
yere doğru geçin gidin.” ...
Ənam Suresi, 134. Ayet:
Şüphesiz sizin vaat
olunduğunuz
şeyler kesinlikle gelecektir. Ve siz, bunu engelleyecek birileri değilsiniz. ...
Zariyat Suresi, 1. Ayet:
(1-6) O tozuttukça tozutanlar, arkasından ağırlığı taşıyanlar, sonra kolaylıkla akanlar, sonra da bir emri paylaştıranlar kanıttır ki şüphesiz tehdit
olunduğunuz
o şey, kesinlikle doğrudur. Şüphesiz yapılanların karşılıklarını verilmesi de kesinlikle gerçekleşecektir. ...
Zariyat Suresi, 2. Ayet:
(1-6) O tozuttukça tozutanlar, arkasından ağırlığı taşıyanlar, sonra kolaylıkla akanlar, sonra da bir emri paylaştıranlar kanıttır ki şüphesiz tehdit
olunduğunuz
o şey, kesinlikle doğrudur. Şüphesiz yapılanların karşılıklarını verilmesi de kesinlikle gerçekleşecektir. ...
Zariyat Suresi, 3. Ayet:
(1-6) O tozuttukça tozutanlar, arkasından ağırlığı taşıyanlar, sonra kolaylıkla akanlar, sonra da bir emri paylaştıranlar kanıttır ki şüphesiz tehdit
olunduğunuz
o şey, kesinlikle doğrudur. Şüphesiz yapılanların karşılıklarını verilmesi de kesinlikle gerçekleşecektir. ...
Zariyat Suresi, 4. Ayet:
(1-6) O tozuttukça tozutanlar, arkasından ağırlığı taşıyanlar, sonra kolaylıkla akanlar, sonra da bir emri paylaştıranlar kanıttır ki şüphesiz tehdit
olunduğunuz
o şey, kesinlikle doğrudur. Şüphesiz yapılanların karşılıklarını verilmesi de kesinlikle gerçekleşecektir. ...
Zariyat Suresi, 5. Ayet:
(1-6) O tozuttukça tozutanlar, arkasından ağırlığı taşıyanlar, sonra kolaylıkla akanlar, sonra da bir emri paylaştıranlar kanıttır ki şüphesiz tehdit
olunduğunuz
o şey, kesinlikle doğrudur. Şüphesiz yapılanların karşılıklarını verilmesi de kesinlikle gerçekleşecektir. ...
Zariyat Suresi, 6. Ayet:
(1-6) O tozuttukça tozutanlar, arkasından ağırlığı taşıyanlar, sonra kolaylıkla akanlar, sonra da bir emri paylaştıranlar kanıttır ki şüphesiz tehdit
olunduğunuz
o şey, kesinlikle doğrudur. Şüphesiz yapılanların karşılıklarını verilmesi de kesinlikle gerçekleşecektir. ...
Zariyat Suresi, 20. Ayet:
(20-22) Ve hiç tereddütsüz, kesin inanacaklar için, yeryüzünde ve kendi içinizde nice alâmetler/göstergeler. Ve sizin rızkınız/ sizin rızık vereniniz, sizin vaat
olunduğunuz
şeyler göktedir. Hâlâ görmüyor musunuz? ...
Zariyat Suresi, 21. Ayet:
(20-22) Ve hiç tereddütsüz, kesin inanacaklar için, yeryüzünde ve kendi içinizde nice alâmetler/göstergeler. Ve sizin rızkınız/ sizin rızık vereniniz, sizin vaat
olunduğunuz
şeyler göktedir. Hâlâ görmüyor musunuz? ...
Zariyat Suresi, 22. Ayet:
(20-22) Ve hiç tereddütsüz, kesin inanacaklar için, yeryüzünde ve kendi içinizde nice alâmetler/göstergeler. Ve sizin rızkınız/ sizin rızık vereniniz, sizin vaat
olunduğunuz
şeyler göktedir. Hâlâ görmüyor musunuz? ...
Ənbiya Suresi, 109. Ayet:
(109-111) Buna rağmen eğer yüz çevirirlerse: “Size dosdoğru/ eşit/tarafsız olarak açıkladım ve tehdit
olunduğunuz
şey yakın mı, uzak mı bilmiyorum. Şüphesiz Allah, sözden açığa vurulanı bilir, gizlediğiniz şeyleri de bilir. Ve ‘Belki bu gecikme sizi denemek ve bir süreye kadar yararlandırmak içindir’ ben bilmiyorum” de. ...
Ənbiya Suresi, 110. Ayet:
(109-111) Buna rağmen eğer yüz çevirirlerse: “Size dosdoğru/ eşit/tarafsız olarak açıkladım ve tehdit
olunduğunuz
şey yakın mı, uzak mı bilmiyorum. Şüphesiz Allah, sözden açığa vurulanı bilir, gizlediğiniz şeyleri de bilir. Ve ‘Belki bu gecikme sizi denemek ve bir süreye kadar yararlandırmak içindir’ ben bilmiyorum” de. ...
Ənbiya Suresi, 111. Ayet:
(109-111) Buna rağmen eğer yüz çevirirlerse: “Size dosdoğru/ eşit/tarafsız olarak açıkladım ve tehdit
olunduğunuz
şey yakın mı, uzak mı bilmiyorum. Şüphesiz Allah, sözden açığa vurulanı bilir, gizlediğiniz şeyleri de bilir. Ve ‘Belki bu gecikme sizi denemek ve bir süreye kadar yararlandırmak içindir’ ben bilmiyorum” de. ...
Möminun Suresi, 33. Ayet:
(33-38) "Ve elçinin toplumundan, küfretmiş; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş, âhirete ulaşmayı yalanlamış ve şu basit dünya yaşamında kendilerine refah verdiğimiz kodaman kişiler: “Bu, sadece sizin gibi bir beşerdir, sizin yediğiniz şeylerden yiyor, sizin içtiğiniz şeylerden içiyor. Ve eğer, kendiniz gibi bir beşere itaat ederseniz, şüphesiz o zaman siz, kesinlikle ziyan edenlersiniz. Size, gerçekten siz öldüğünüz, toprak ve kemik olduğunuzda, mutlak sûrette sizin çıkarılacağın...
Möminun Suresi, 34. Ayet:
(33-38) "Ve elçinin toplumundan, küfretmiş; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş, âhirete ulaşmayı yalanlamış ve şu basit dünya yaşamında kendilerine refah verdiğimiz kodaman kişiler: “Bu, sadece sizin gibi bir beşerdir, sizin yediğiniz şeylerden yiyor, sizin içtiğiniz şeylerden içiyor. Ve eğer, kendiniz gibi bir beşere itaat ederseniz, şüphesiz o zaman siz, kesinlikle ziyan edenlersiniz. Size, gerçekten siz öldüğünüz, toprak ve kemik olduğunuzda, mutlak sûrette sizin çıkarılacağın...
Möminun Suresi, 35. Ayet:
(33-38) "Ve elçinin toplumundan, küfretmiş; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş, âhirete ulaşmayı yalanlamış ve şu basit dünya yaşamında kendilerine refah verdiğimiz kodaman kişiler: “Bu, sadece sizin gibi bir beşerdir, sizin yediğiniz şeylerden yiyor, sizin içtiğiniz şeylerden içiyor. Ve eğer, kendiniz gibi bir beşere itaat ederseniz, şüphesiz o zaman siz, kesinlikle ziyan edenlersiniz. Size, gerçekten siz öldüğünüz, toprak ve kemik olduğunuzda, mutlak sûrette sizin çıkarılacağın...
Möminun Suresi, 36. Ayet:
(33-38) "Ve elçinin toplumundan, küfretmiş; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş, âhirete ulaşmayı yalanlamış ve şu basit dünya yaşamında kendilerine refah verdiğimiz kodaman kişiler: “Bu, sadece sizin gibi bir beşerdir, sizin yediğiniz şeylerden yiyor, sizin içtiğiniz şeylerden içiyor. Ve eğer, kendiniz gibi bir beşere itaat ederseniz, şüphesiz o zaman siz, kesinlikle ziyan edenlersiniz. Size, gerçekten siz öldüğünüz, toprak ve kemik olduğunuzda, mutlak sûrette sizin çıkarılacağın...
Möminun Suresi, 37. Ayet:
(33-38) "Ve elçinin toplumundan, küfretmiş; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş, âhirete ulaşmayı yalanlamış ve şu basit dünya yaşamında kendilerine refah verdiğimiz kodaman kişiler: “Bu, sadece sizin gibi bir beşerdir, sizin yediğiniz şeylerden yiyor, sizin içtiğiniz şeylerden içiyor. Ve eğer, kendiniz gibi bir beşere itaat ederseniz, şüphesiz o zaman siz, kesinlikle ziyan edenlersiniz. Size, gerçekten siz öldüğünüz, toprak ve kemik olduğunuzda, mutlak sûrette sizin çıkarılacağın...
Möminun Suresi, 38. Ayet:
(33-38) "Ve elçinin toplumundan, küfretmiş; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddetmiş, âhirete ulaşmayı yalanlamış ve şu basit dünya yaşamında kendilerine refah verdiğimiz kodaman kişiler: “Bu, sadece sizin gibi bir beşerdir, sizin yediğiniz şeylerden yiyor, sizin içtiğiniz şeylerden içiyor. Ve eğer, kendiniz gibi bir beşere itaat ederseniz, şüphesiz o zaman siz, kesinlikle ziyan edenlersiniz. Size, gerçekten siz öldüğünüz, toprak ve kemik olduğunuzda, mutlak sûrette sizin çıkarılacağın...
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
"Onlar, “Bizim için Rabbine dua et, o sığır her ne ise onu bizim için açığa koysun” dediler. Mûsâ, “Rabbim diyor ki: ‘Şüphesiz o sığır, pek yaşlı değil, pek körpe de değil, ikisi arası; en iyi yardım, hizmet, verim çağındadır.’ Haydi, emr
olunduğunuz
şeyi yapınız” dedi. "...
Rum Suresi, 43. Ayet:
O hâlde Allah tarafından (va'd
olunduğunuz
ve başkalarınca) onun geri çevrilmesi mümkün olmayan bir günün gelmesinden önce, yüzünü o hak dîne doğrult; (artık) o gün(insanlar Cennet ve Cehenneme) kısım kısım ayrılırlar....
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
(Onlar) dedilər ki: ‘Bizim üçün Rəbbinə dua et, onun nə cür olduğunu bizə açıqlasın.’ (Musa ə.s) dedi ki: ‘ (Allah) buyurur ki, o, nə cavan nə də qoca, ikisinin ortası yaşda bir inəkdir. Artıq əmr
olunduğunuz
şeyi edin.’...
Nisa Suresi, 31. Ayet:
Əgər qadağan
olunduğunuz
böyük günahlardan qaçsanız, sizin (kiçik) günahlarınızı örtərik və sizi (şərəfli bir məqama) ikram olunacağınız bir yerə qoyarıq....
Ənbiya Suresi, 103. Ayet:
O ən böyük dəhşət onları qəmgin etməz. Mələklər onları qarşılayar (və deyərlər ki): ‘Bu, sizin vəd
olunduğunuz
gününüzdür.’...
Ənbiya Suresi, 109. Ayet:
Əgər bundan sonra üz çevirsələr, o zaman de ki: ‘Sizə (hər kəsə) eyni şəkildə (Allahın əmrlərini) bildirdim (elan etdim). Vəd
olunduğunuz
şey (əzab) uzaqmı yoxsa yaxınmı, mən bilmirəm.’...
Fussilət Suresi, 30. Ayet:
Şübhəsiz ki: ‘Rəbbimiz Allahdır.’ deyib, sonra da istiqamət üzərə olanlara mələklər enərlər: ‘Qorxmayın və qəmgin olmayın. Vəd
olunduğunuz
cənnətlə sevinin!’ (deyərlər)....
Zariyat Suresi, 22. Ayet:
Səmada sizin ruziniz və vəd
olunduğunuz
şeylər vardır....
Cin Suresi, 25. Ayet:
De ki: ‘Əgər bilsəydim (sizə bildirərdim) vəd
olunduğunuz
şey yaxınmı, yoxsa Rəbbim ona uzun bir müddətmi vermiş?’...
Mürsəlat Suresi, 7. Ayet:
Şübhəsiz ki, vəd
olunduğunuz
şey mütləq baş verəcək....
Hicr Suresi, 65. Ayet:
«Odur ki, gecənin bir yarısında öz ailəni yola sal, özün də onların arxasınca get, sizdən heç kim yerdə qalmasın (ya heç kim dönüb geriyə baxmasın) və əmr
olunduğunuz
səmtə tərəf yola düşün»....
Əhzab Suresi, 53. Ayet:
Ey iman gətirənlər, Peyğəmbərin evlərinə daxil olmayın, amma əgər yemək üçün sizə izn verilsə bu istisnadır. (Erkən gedərək) onun (yeməyin) hazırlanmasını gözləməyin. Lakin dəvət
olunduğunuz
zaman daxil olun və təamı yedikdən sonra söhbətə qapılmayıb dağılışın. Çünki (sizin) bu, (rəftarınız) Peyğəmbəri incidir və o, sizdən xəcalət çəkir (və heç bir şey demir). Halbuki, Allah həqiqət(i və sizin vəzifələrinizi bəyan etmək)dən xəcalət çəkməz. Əgər onlardan (Peyğəmbərin zövcələrindən məişət ləvazima...
Yasin Suresi, 63. Ayet:
Bu, daim onunla təhdid
olunduğunuz
Cəhənnəmdir....
Ənbiya Suresi, 109. Ayet:
Əgər üz çevirsələr, de ki: “(Mənə əmr olunanı, ayrıseçkilik etmədən) sizə eyni ölçüdə bildirdim. Təhdid
olunduğunuz
şeyin yaxın, yoxsa uzaq olduğunu bilmirəm”....
Əhzab Suresi, 53. Ayet:
Ey iman edənlər! Yeməyə dəvət olunmadan və yeməyin bişməsini gözləmədən (vaxtlı-vaxtsız) Peyğəmbərin evlərinə girməyin, dəvət
olunduğunuz
zaman girin. Yeməyi yeyən kimi də dağılın. Söhbət üçün gözləməyin. Çünki bu davranışınız Peyğəmbəri narahat edir, lakin o, sizdən həya edir. Allah isə haqqı söyləməkdən həya etməz. Peyğəmbərin xanımlarından bir şey istədiyiniz zaman pərdə arxasından istəyin. Belə davranmanız həm sizin qəlbləriniz, həm də onların qəlbləri üçün daha təmizdir. Allahın rəsuluna əz...
Yasin Suresi, 64. Ayet:
“Bu, təhdid
olunduğunuz
cəhənnəmdir”....
Əhzab Suresi, 53. Ayet:
Ey iman gətirənlər! Peyğəmbərin evlərinə yemək vaxtı gözlənilmiş olmayaraq, dəvətli olduğunuz vaxtlardan başqa vaxtlarda daxil olmayın. Ancaq dəvət
olunduğunuz
vaxt daxil olun və yemək yedikdən sonra bir- birinizlə söhbətə girişmədən dağılın. Bu, siz tərəfdən peyğəmbəri narahat edər, o sizdən utanar, Allah isə haqdan utanmır. Əgər onlardan [peyğəmbərin zövcələrindən] bir şey istəsəniz, pərdə arxasından istəyin. Bu, sizin ürəkləriniz üçün də, onların ürəkləri üçün də daha təmizdir. Sizə Allahın p...
Əhzab Suresi, 53. Ayet:
Ey iman edən kəslər! Peyğəmbərin evlərinə sadəcə -vaxta baxmadan- yeməyə icazə verildikdə daxil olun. Amma dəvət
olunduğunuz
da dərhal girin. Yeməyi yedikdən sonra da dərhal dağılışın. Söz [söhbət] üçün gözləməyin. Şübhəsiz ki, bu hərəkətiniz Peyğəmbərə əziyyət verir, sonra o, sizdən çəkinir. Allah isə haqdan/həqiqətən çəkinməz. Onun xanımlarından [lazımlı] bir şey istəyərkən də pərdə arxasından/otaqlarına girmədən istəyin. Belə etməyiniz, sizin qəlbləriniz və onların qəlbləri üçün daha təmizdir....
Mömin Suresi, 10. Ayet:
Şübhəsiz ki, kafirlərə [Allahın məbud və rəbb olduğunu bilə-bilə inkar edənlərə] belə deyiləcək: "Əlbəttə Allahın nifrəti, sizin özünüzə nifrətinizdən daha böyükdür. Çünki siz imana dəvət
olunduğunuz
halda küfr işləyirdiniz; Allahın məbud və rəbb olduğunu bilə-bilə inkar edirdiniz."...
Zariyat Suresi, 5. Ayet:
şübhəsiz, təhdid
olunduğunuz
o şey, mütləq doğrudur. ...
Cin Suresi, 25. Ayet:
De ki: "O təhdid
olunduğunuz
şey tezliklə olacaqmı, yaxud Rəbbimin onun üçün uzun bir möhlət verəcəkmi, mən bilmirəm. ...