Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Hədid Suresi, 4. Ayet:
Göyləri və yeri altı gündə yaradan, sonra ərşə istiva edən Odur. O, yerə batanı da, oradan çıxanı da, göydən enəni də, ora yüksələni də bilir. Harada
olursanız
olun, O sizinlə birlikdədir. Allah sizin etdiklərinizi görür....
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
Senin, yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu görüyoruz. Seni, razı olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Bundan böyle yüzünü, Mescid-i Haram tarafına çevir. Ve siz de nerede
olursanız
olun, yüzlerinizi o tarafa çevirin. Kitap verilenler, onun Rabb'lerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir....
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
Herkesin yöneldiği bir yönü vardır. Öyleyse siz de yararlı işler yapmada birbirinizle yarışın. Nerede
olursanız
olun Allah hepinizi bir araya getirir. Kuşkusuz, Allah Her Şeye Güç Yetiren'dir....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Her nereden çıkarsan çık, yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Siz de nerede
olursanız
olun, yüzünüzü o tarafa çevirin. Zalimler hariç, insanların size karşı bir kanıtları olmasın. Siz, onlara saygı duymayın, Bana duyun ki size olan nimetimi tamamlayayım; böylece doğru yolu bulasınız....
Bəqərə Suresi, 220. Ayet:
Dünya ve ahiret hakkında... Bir de sana öksüzleri soruyorlar. De ki: "Onların hayatlarını düzene sokmak, sahipsiz bırakmaya göe hayırlı olandır." Eğer birlikte yaşayacak
olursanız
, onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah, bozguncu olanla yapıcı olanı ayırt etmesini bilir. Eğer, Allah dileseydi, sizi zora koşardı. Zira Allah, Çok Güçlü ve Her Şeye Egemen'dir....
Ali-İmran Suresi, 120. Ayet:
Eğer size bir iyilik dokunursa bu onları üzer. Eğer size bir kötülük isabet ederse bu onları sevindirir. Eğer sabreder ve takvalı
olursanız
, onların hileleri size bir zarar vermez. Kuşkusuz, Allah, ilmiyle onların yaptıkları her şeyi kuşatmıştır....
Ali-İmran Suresi, 186. Ayet:
Mallarınızla ve canlarınızla deneneceksiniz. Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve şirk koşanlardan çok üzücü sözler işiteceksiniz. Eğer sabreder ve takvalı
olursanız
, bilin ki bu, kesin kararlılık gösterilmesi gereken işlerdendir....
Nisa Suresi, 20. Ayet:
Eğer eşinizden boşanıp, başka biriyle evlenecek
olursanız
, boşadığınız eşinize yığınla mal vermiş olsanız bile, verdiğinizden hiçbir şeyi geri almayın. Ona verdiğinizi, iftira ederek ve apaçık günah işleyerek mi geri alacaksınız?...
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Nerede
olursanız
olun, sağlam kalelerde de olsanız, ölüm gelir sizi bulur. Onlara, bir iyilik isabet etse, "Bu Allah'tandır." derler. Onlara, bir kötülük isabet etse, bu "senin yüzündendir." derler. De ki: "Hepsi Allah'tandır." Bu halka ne oluyor ki söylenen sözü anlamaya yanaşmıyorlar!...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
Sen de içlerinde bulunup; onlara salatı ikame ettirdiğin zaman, onların bir kısmı seninle beraber salata dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar, secde edince, arkanıza geçsinler. Sonra, salat etmemiş olan diğer kısım gelsin, seninle beraber salatı ikame etsin. Önlemlerini ve silahlarını da alsınlar. Kafirler, silahlarınızdan ve eşyalarınızdan uzak kalmanızı arzu ederler ki, size aniden baskın düzenlesinler. Eğer yağmurdan dolayı bir eziyet görürseniz veya hasta
olursanız
, ön...
Ənfal Suresi, 29. Ayet:
Ey iman edenler! Eğer Allah için takvalı
olursanız
; O, size bir Furkan verir, kötülüklerinize kafirlik eder ve sizi bağışlar. Allah, Büyük Fazl Sahibidir....
Yunus Suresi, 61. Ayet:
Ne durumda
olursanız
olun ve Kur'an'dan onun hakkında ne okursanız okuyun; hangi işle uğraşıyorsanız uğraşın, unutmayın ki Biz mutlaka yaptıklarınıza tanığız. Göklerde ve yerde zerre ağırlığınca hiçbir şey Rabb'inizden gizli kalamaz. Ne bundan daha küçüğü ne de daha büyüğü yoktur ki, hepsi apaçık bir Kitap'ta olmasın....
İsra Suresi, 7. Ayet:
Eğer iyilik yaparsanız, kendinize iyilik yapmış olursunuz. Eğer kötü
olursanız
, o da kendiniz içindir. Diğer bozgunculuğunuzun cezalandırma zamanı geldiğinde, sizi kötü duruma düşürmek için, ilk kez girdikleri gibi mescide girsinler. Ve yücelttiğiniz şeyleri darmadağın edip mahvetsinler....
İsra Suresi, 25. Ayet:
Rabb'iniz niyetinizi çok iyi bilir. Eğer salihler
olursanız
, o zaman kuşkusuz O, Kendisine yönelenleri bağışlayıcıdır....
Möminun Suresi, 34. Ayet:
"Eğer siz, sizden hiçbir farkı olmayan böyle bir beşere uyacak
olursanız
, kesinlikle hüsrana uğrarsınız....
Məhəmməd Suresi, 36. Ayet:
Dünya hayatı yalnızca bir oyun ve eğlencedir. Eğer iman eder ve takva sahibi
olursanız
, size ödülleriniz verilir. Ve sizden mallarınızı istemez....
Fəth Suresi, 16. Ayet:
Bedevi Araplardan, geride kalmayı tercih edenlere de ki: "Yakında çok güçlü bir halkla savaşmaya çağrılacaksınız, ya onlarla savaşırsınız ya da onlar teslim olurlar. Bundan sonra, eğer bu çağrıya uyarsanız Allah size en iyi karşılığı verir. Ama daha önce yan çizdiğiniz gibi yine yan çizecek
olursanız
, size acıklı bir azapla, azap eder."...
Hədid Suresi, 4. Ayet:
O, gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra arşa isteva etti. O, yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve ona yükseleni bilir. Ve nerede
olursanız
olun, O, sizinle beraberdir. Allah, Yaptıklarınızı En İyi Gören'dir....
Həşr Suresi, 11. Ayet:
Nifak çıkaranları görmüyor musun? Kitap Ehli'nden Kafir yoldaşlarına: "Eğer siz yurdunuzdan çıkarılacak
olursanız
, kesinlikle biz de sizinle birlikte çıkarız. Sizin aleyhinize olan konularda kimseye boyun eğmeyiz. Eğer sizinle savaşırlarsa, kesinlikle size yardım ederiz." derler. Allah, tanıklık eder ki onlar gerçekten yalancıdırlar....
Müzzəmmil Suresi, 17. Ayet:
Eğer Kafirlerden
olursanız
, çocukların saçlarını ağartan o günden kendinizi nasıl koruyacaksınız?...
Bəqərə Suresi, 110. Ayet:
Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin. Kendiniz için her ne iyilik işlemiş
olursanız
, Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz Allah bütün yaptıklarınızı görür....
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
Biz, senin (ilâhi emri bekleyerek), yüzünü göğe çevirdiğini görüyorduk. Artık mutlaka seni razı (hoşnut) olacağın kıbleye döndüreceğiz. Bundan sonra yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Ve siz nerede
olursanız
(namazda) yüzlerinizi o yöne çevirin. Ve muhakkak ki kendilerine kitap verilenler, bunun Rab'lerinden bir hak (gerçek) olduğunu elbette bilirler. Allah onların yaptıklarından habersiz değildir....
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
(Ey Muhammed!) Biz senin çok defa yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu (vahiy beklediğini) görüyoruz. (Merak etme) elbette seni, hoşnut olacağın kıbleye çevireceğiz. (Bundan böyle), yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Ey Müslümanlar!) Siz de nerede
olursanız
olun, (namazda) yüzünüzü hep onun yönüne çevirin. Şüphesiz kendilerine kitap verilenler, bunun Rabblerinden (gelen) bir gerçek olduğunu elbette bilirler. Allah, onların yaptıklarından habersiz değildir....
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
(Ey Muhammed!) Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu (yücelerden haber beklediğini) görüyoruz. İşte şimdi, seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. (Ey müslümanlar!) Siz de nerede
olursanız
olun, (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin. Şüphe yok ki, ehl-i kitap, onun Rablerinden gelen gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir....
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
Biz, vechinin semâda takallüb ettiğini (Hakk'ı müşahede âleminde hâlden hâle girdiğini) görmekteyiz. ("Hakk'ın vechi ne yana dönersen orada" gerçeğince, niçin illâ Kudüs'e bağlı kalayım, İbrahim'le davet ettiği Kâbe varken, düşüncesi. ) Artık seni razı olacağın bir kıbleye elbette döndüreceğiz. O hâlde vechini (yüzünü - Hakk'ı müşahedeni) Mescid-i Haram'a (Kâbe - içi mutlak yokluk - gayb olana) döndür. Ve nerede
olursanız
olunuz "vech"lerinizi O'nun tarafına döndürün. Muhakkak ki kendilerine Kit...
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
Biz senin, yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu, yücelerden haber beklediğini biliyoruz, görüyoruz. İşte şimdi, seni, memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına, Kâbe’ye çevir. Siz de ey mü’minler, nerede
olursanız
olun, yüzünüzü o tarafa doğru çevirin. Kendilerine verilen kutsal kitapların hükmünce sorumlu tutulanlar, kıble ile ilgili, Rablerinden gelen gerekçeli, hikmete dayalı bu emrin, doğru olduğunu, kitaplarında müjdelenen peygamber Muhammed’in atası ...
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
Yüzünü göğe doğru çevirip durduğunu görüyoruz. Elbette seni, hoşnut kalacağın kıbleye yönelteceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Nerede
olursanız
olun, yüzünüzü onun tarafına çevirin. Kendilerine Kitab verilmiş olanlar, bunun Rableri katından bir hak olduğunu bilmektedirler. [28] Allah onların yaptıklarından habersiz değildir....
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
(Ey Rasûlüm, vahyim gelmesi için) yüzünün göğe doğru aranıb durduğunu görüyoruz. Bunun için, seni râzı olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Şimdi yüzünü Mescid-i Harâm tarafına çevir. Ey müminler, siz de her nerede
olursanız
, yüzünüzü, namazlarda o Mescid tarafına çevirin. Şüphe yok ki, kendilerine kitap verilenler, bu kıble çevrilişinin Rableri tarafından hak olduğunu bilirler. Allah ise onların inkârlarından ve yapacaklarından gâfil değildir....
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
(Ey Muhammed!) Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu (yücelerden haber beklediğini) görüyoruz. İşte şimdi, seni memnun olacağın bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. (Ey müslümanlar!) Siz de nerede
olursanız
olun, (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin. Şüphe yok ki, ehl-i kitap, onun Rablerinden gelen gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir....
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
Yüzünü göğe çevirip durduğunu görüyoruz. Seni, hoşlanacağın bir kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Kutsal Mescid'e çevir. Nerede
olursanız
olun yüzlerinizi o yöne çevirin. Kuşkusuz, kendilerine kitap verilenler, bunun Rab'lerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler. ALLAH onların yaptığından gafil değildir....
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
Doğrusu, biz, yüzünün semaya yöneldiğini, orada şekilden şekile geçerek, aranıp durduğunu görüyorduk. Artık seni hoşnud olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Haydi bakalım, yüzünü Mescid- i Haram'a doğru çevir. Siz de ey müminler, nerede
olursanız
olun, yüzünüzü o tarafa doğru çevirin! Kendilerine kitap verilmiş olanlar da kesinlikle bilirler ki, Rabblerinden gelen o emir haktır. Ve Allah, onların yaptıklarından ve yapmakta olduklarından gafil değildir....
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
(Ey Muhammed) senin yüzünü ısrarla göğe çevirdiğini görüyoruz. Seni hoşuna gidecek bir kıbleye kesinlikle döndüreceğiz. Bundan böyle yüzünü Mescid- i Haram tarafına çevir. Nerede
olursanız
olun, yüzlerinizi o tarafa çevirin. Hiç şüphesiz kendilerine kitap verilenler, bu kıble değişiminin Rabblerinin buyruğuna dayanan bir gerçek olduğunu biliyorlar. Allah onların neler yaptıklarından habersiz değildir....
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
Yüzünü göğe çevirip durduğunu (tekallube) görüyoruz. Seni, hoşlanacağın / hoşnud olacağın bir kıbleye çevireceğiz. Artık yüzünü Kutsal Mescid'e / Mescid-i Haram yönüne çevir. Nerede
olursanız
olun yüzlerinizi o yöne çevirin. Kuşkusuz, kendilerine kitap verilenler, bunun rablerinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler. Tanrı, yaptıklarınızdan gafil değildir....
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
Biz, (ey Peygamber) senin sık sık yüzünü (bir kılavuz arayışı içinde) göğe çevirdiğini görüyoruz: ve şimdi seni tam tatmin edecek bir kıbleye döndürüyoruz. Artık yüzünü Mescid-i Haram'a çevir; ve siz, hepiniz, nerede
olursanız
olun, yüzünüzü (namaz esnasında) o yöne döndürün. Doğrusu, daha önce kendilerine vahiy tevdi edilmiş olanlar, bu emrin Rablerinden gelen bir hakikat olduğunu çok iyi bilirler; ve Allah onların yaptıklarından habersiz değildir....
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
Resulüm! Biz senin, yüzünü çok kere göğe doğru çevirip durduğunu görüyoruz. Artık seni hoşnud olacağın bir kıbleye elbette çevireceğiz. Bundan böyle yüzünü Mescid-i haram tarafına çevir. Siz de (ey müminler!) nerede
olursanız
olun (namazda) yüzlerinizi o tarafa çevirin. Kendilerine kitap verilenler, bunun Rablerinden gelen bir gerçek olduğunu çok iyi bilirler. Allah onların yaptıklarından habersiz değildir....
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
Elbette ilâhî buyruğu bekleyerek yüzünün semada aranıp durduğunu görüyoruz. Artık müsterih ol, işte memnun olacağın kıbleye seni yöneltiyoruz! Haydi yüzünü Mescid-i Harâm’a doğru çevir! Siz de ey müminler, nerede
olursanız
olunuz yüzünüzü oraya doğru çevirin! Kendilerine kitap verilmiş olanlar, kıbleyi çevirmenin gerçekten Rab’leri tarafından olduğunu bilirler. Allah onların yaptıklarından habersiz değildir....
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
(Ey Muhammed), biz senin yüzünün göğe doğru çevrilip durduğunu (gökten haber beklediğini) görüyoruz. (Merak etme) elbette seni, hoşlanacağın bir kıbleye döndüreceğiz. (Bundan böyle) yüzünü Mescid-i Harâm tarafına çevir. Nerede
olursanız
, yüzlerinizi o yöne çevirin. Kitap verilenler, bunun Rableri tarafından bir gerçek olduğunu bilirler. Allâh onların yaptıklarından habersiz değildir....
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
Yüzünü semâya çevirip durduğunu görüyoruz; Biz seni hoşnut olacağın bir kıbleye yönelteceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Nerede
olursanız
olun, yüzünüzü o yöne çevirin. Kendilerine kitap verilenler, bunun Rablerinden gelen hakkın tâ kendisi olduğunu elbette bilirler. Allah onların yapmakta olduklarından habersiz değildir....
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
(Ümmetlerin) hepsinin döndükleri (yöneldikleri) bir yönü vardır. Artık hayırlarda yarışın. Nerede
olursanız
olun, Allah sizin hepinizi biraraya getirir. Muhakkak ki Allah herşeye kaadirdir....
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
Herkesin yöneldiği bir yer var, oraya döner. Siz de hep hayırlara yönelin, hayır yolunda yarışın. Nerede
olursanız
olun, Allah sizi toplar, birleştirir. Şüphe yok ki Allah'ın her şeye gücü yeter....
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
Herkesin yöneldiği bir kıblesi vardır. (Ey müminler!) Siz hayır işlerinde yarışın. Nerede
olursanız
olun sonunda Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir....
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
HERKESİN O'NA DÖNEN BİR VECHİ VARDIR. . . O hâlde hayırlı çalışmalarda (Rabbini tanımada) yarışın! Nerede
olursanız
olun hepinizi, hakikatiniz olan Allâh cem eder. Kesinlikle Allâh her şeye Kaadir'dir....
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
Herkesin yöneldiği bir yön vardır. Hayırlarda yarışın. Her nerede
olursanız
olun Allah hepinizi biraraya getirir. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir....
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
Herkesin (her toplumun) yüzünü çevirdiği bir yön vardır. Öyleyse hayırlarda yarışınız. Her nerede
olursanız
, Allah sizleri bir araya getirecektir. Şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir....
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
Her ümmetin doğrulduğu bir kıblesi vardır. Öyle ise ey müminler, hayırlı işlerde diğerlerini geçin. Her nerede
olursanız
kıyamet gününde Allah sizi hesap için bir araya toplar. Şüphesiz Allah her şeye kâdirdir....
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
Herkesin yoneldigi bir yon vardir. Hayirli islerde bibirinizle yarisin. Nerede olursaniz olun Allah sizi bir araya toplar Allah suphesiz her seye Kadir'dir....
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
Her milletin bir yönü, yolu ve yöntemi vardır ki ona doğru yönelir. Siz ise (ey Muhammed ümmeti!) hayırlara yönelip (bu hususta) birbirinizle yarışın. Nerede
olursanız
olun Allah hepinizi toplayıp bir araya getirecektir. Şüphesiz ki Allah'ın her şeye kudreti yeter....
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
Herkesin yöneldiği bir yön vardır. Hayırlı işlerde birbirinizle yarışın. Nerede
olursanız
olun Allah sizi bir araya toplar, Allah şüphesiz her şeye Kadir'dir....
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
Herkesin yöneldiği bir kıblesi vardır. (Ey müminler!) Siz hayır işlerinde yarışın. Nerede
olursanız
olun sonunda Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir....
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
Her birinizin seçtiği bir yön ve yöntem var; siz iyilikte yarışın. Nerede
olursanız
olun ALLAH sizi bir araya getirir. ALLAH elbette her şeye gücü yetendir...
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
Herkesin yöneldiği bir yön vardır. Buna göre, hayırlı işlerde birbirinizle yarışa girin. Nerede
olursanız
olun, Allah sizi bir yere getirecek (toplayacak)tır. Hiç şüphesiz, Allah herşeye kadirdir....
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
Herkesin (her toplumun) yüzünü çevirdiği bir yön vardır. Öyleyse hayırlarda yarışınız. Nerede
olursanız
olun, Tanrı sizi bir araya getirir / getirecektir. Kuşkusuz Tanrı her şeye gücü yetendir....
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
Hem herkes için (her ümmetin) kendisinin ona yönelici olduğu bir yön (bir kıble) vardır. O hâlde hayırlı işlerde yarışın! Nerede
olursanız
olun, Allah sizi hep birlikte (huzûruna) getirir. Muhakkak ki Allah, herşeye hakkıyla gücü yetendir....
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
Çünkü her topluluk, merkezinde O'nun, (Allah'ın) bulunduğu kendisine ait bir istikamete yöneltir. Öyleyse, iyi ve güzel işlerde yarışın. Nerede
olursanız
olun Allah sizi kendi katında toplayacaktır: çünkü, Allah her şeye kadirdir....
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
Her birinin bir kıblesi vardır, o, yüzünü o kıbleye döndürür. Artık hayırlı işlere koşunuz. Siz her nerede
olursanız
olunuz, Allah Teâlâ hepinizi bir araya getirir. Şüphe yok ki Allah Teâlâ herşeye kâdirdir....
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
Herkesin yöneldiği bir yönü (kıblesi) vardır. Öyle ise siz de hayırda yarışın. Nerede
olursanız
olun, Allah hepinizi bir araya getirecektir. Şüphesiz ki Allah her şeye kâdirdir....
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
Herkesin yüzünü çevirdiği bir yön vardır. Siz hayırlarda yarışın; nerede
olursanız
Allah sizi bir araya getirir. Şüphesiz Allah’ın gücü her şeye yeter....
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
Herkesin yöneldiği bir yön vardır, Haydin öyleyse hep hayırlara koşun, yarışın! Nerede
olursanız
olunuz, Allah hepinizi bir araya getirir. Şüphesiz ki Allah her şeye kadirdir....
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
Herkesin (her toplumun) yüzünü kendisine doğru çevirdiği bir yön vardır. Öyleyse hayırlarda birbirinizle yarışınız. Her nerede
olursanız
, Allah sizleri bir araya getirecektir. Hiç şüphesiz Allah, her şeye güç yetirendir....
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
Herkes için yöneleceği bir kıble vardır. Siz hayırda yarışmaya bakın. Nerede
olursanız
olun Allah hepinizi bir araya getirir. Çünkü Allah herşeye kadirdir....
Bəqərə Suresi, 148. Ayet:
Herkesin bir yönü vardır, ona döner. O halde hayırlarda yarışın. Nerede
olursanız
olun Allah sizi bir araya getirecektir. Allah her şeye güç yetirendir....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Nereden çıkarsan çık, bundan sonra (namazda) vechini (yüzünü) Mescid-i Haram yönüne çevir. Ve nerede
olursanız
olun, yüzlerinizi o yöne çevirin ki, insanlarınsizin aleyhinizde (kullanabilecekleri) delil olmasın. Onlardan zulmedenler hariç, artık onlardan korkmayın. Benden (sizin üzerinizdeki sevgimin azalacağından) korkun ki, sizin üzerinizdeki ni'metimi tamamlayayım da böylece hidayete eresiniz....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
(Ey Muhammed!) Nereden yola çıkarsan çık, yüzünü Mescid-i Haram’a doğru çevir. (Ey mü’minler!) Siz de nerede
olursanız
olun, yüzünüzü Mescid-i Haram’a doğru çevirin ki, zalimlerin dışındaki insanların elinde (size karşı) bir koz olmasın. Zalimlerden korkmayın, benden korkun. Böylece size nimetlerimi tamamlayayım ve doğru yolu bulasınız....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Nerede bulunursan bulun, yüzünü Mescid-i Harâm'a çevir. Nerede
olursanız
olun, yüzünüzü o tarafa çevirin de insanlar, aleyhinizde bir itirazda bulunamasınlar, ama haksızlık edenler ve zulümde bulunanlar başka. Siz korkmayın onlardan, benden korkun da hem size verdiğim nîmetimi tamamlayayım, hem de bu sûretle hidâyete erişin....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
(Evet Resûlüm! ) Nereden yola çıkarsan çık (namazda) yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir. Nerede
olursanız
olunuz, yüzünüzü o yana çevirin ki, aralarından haksızlık edenler (kuru inatçılar) müstesna, insanların aleyhinizde (kullanabilecekleri) bir delili bulunmasın. Sakın onlardan korkmayın! Yalnız benden korkun. Böylece size olan nimetimi tamamlayayım da doğru yolu bulasınız....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Nereden (hangi düşünceden) çıkarsan çık, vechini (yüzünü - müşahedeni) Mescid-i Haram'a (çokluğun gerçekte yokluğunun yaşandığı secde edilen mahale) döndür! Nerede
olursanız
olun, vechlerinizi o tarafa döndürün ki, insanların sizin aleyhinize bir delili olmasın. Ancak onlardan bilfiil zulüm edenler aleyhinize olur. O hâlde, onlardan korkup çekinmeyin benden çekinin ki üzerinize olan nimetimi tamamlayayım. . . Ki böylece umulur ki hidâyete ulaşırsınız....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Siz de) Her nerede
olursanız
yüzünüzü onun yönüne çevirin. Öyle ki, onlardan zulmedenlerin dışında insanların, size karşı bir delilleri olmasın. Onlardan korkmayın, Benden korkun, üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Umulur ki hidayete erersiniz....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Her nereden yola çıkarsan yüzünü Mescid-i Harâm’a doğru çevir ve her nerede
olursanız
yüzünüzü o tarafa çevirin ki, Yahudî veya müşrikler için aleyhinizde bir hüccet olmasın (dinimizi terkedip kıblemize tâbi oluyorsunuz, demesinler); Ancak onlardan inad ederek nefislerine zulmedenler müstesna (bunlar her şey söyleyebilirler). Artık siz de onlardan korkmayın, benden korkun, tâ ki size karşı olan nimetimi tamamlayayım. Böylece hidayete kavuşmuş olabilirsiniz....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Her nereden cikarsan, yuzunu Mescid-i Haram semtine cevir. Insanlarin zulmedenlerinden baskalarinin size karsi gosterecekleri bir huccet olmamasi icin, her nerede olursaniz, yuzlerinizi oranin semtine cevirin, bu hususta onlardan korkmayin. Benden korkun da size olan nimetimi tamamlayayim. Boylece dogru yolu bulursunuz....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
(Evet, Peygamberim!) Nereden çıkarsan çık (namazda) yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Siz de (ey mü'minler!) nerede
olursanız
olun, yüzünüzü (namazda) o tarafa doğru döndürün; tâ ki insanlar için aleyhinize bir hüccet kalmasın; ancak içlerinden zulmedenler hâriç. Siz artık onlardan korkmayın. Benden korkun; hem size olan nimetimi tamamlayayım; ola ki doğru yolu bulursunuz....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram semtine çevir. İnsanların zulmedenlerinden başkalarının size karşı gösterecekleri bir hüccet olmaması için, her nerede
olursanız
, yüzlerinizi oranın semtine çevirin, bu hususta onlardan korkmayın. Benden korkun da size olan nimetimi tamamlayayım. Böylece doğru yolu bulursunuz....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
(Evet Resûlüm!) Nereden yola çıkarsan çık (namazda) yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir. Nerede
olursanız
olunuz, yüzünüzü o yana çevirin ki, aralarından haksızlık edenler (kuru inatçılar) müstesna, insanların aleyhinizde (kullanabilecekleri) bir delili bulunmasın. Sakın onlardan korkmayın! Yalnız benden korkun. Böylece size olan nimetimi tamamlayayım da doğru yolu bulasınız....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Her nereden yola çıkarsan çık, (namaz için) yüzünü Kutsal Mescide doğru çevir. Nerede
olursanız
olun, yüzünüzü onun tarafına çevirin ki halkın size karşı bir eleştiri malzemesi olmasın. Zalimlere gelince, onlardan çekinmeyin, benden çekinin ki size olan nimetimi tamamlayayım ve siz de doğruya ulaşabilesiniz....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Her nereden yola çıkarsan yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir ve her nerede
olursanız
yüzünüzü ona doğru çevirin ki insanlar için aleyhinizde bir delil olmasın. Ancak içlerinden haksızlık edenler başka. Siz de onlardan korkmayın, Benden korkun ki hem üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım hem de bu sayede doğru yola eresiniz....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Nereden yola çıkmış olursan ol, yüzünü Mescid- i Haram'a doğru çevir. Nerede
olursanız
olun, yüzünüzü o tarafa çevirin ki, insanların elinde aleyhinizde kullanacakları bir bahane bulunmasın. Yalnız, zalimler başka. Onlardan da korkmayın, benden korkun. O tarafa dönün ki, size vereceğim nimeti tamama erdireyim ve böylece doğru yolu bulasınız....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Her nereden (yola) çıkarsan çık, (namaz için) yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir. Nerede
olursanız
olun, yüzünüzü onun tarafına/yönüne çevirin. Öyle ki, onlardan zulmedenlerin dışında insanların size karşı bir delilleri olmasın. Onlardan korkmayın, benden korkun. Üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Umulur ki hidayete erersiniz....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
(Evet habîbim) hangi yerden çıkarsan (namazda) yüzünü Mescid-i haraama doğru çevir. (Siz de ey mü'minler) nerede
olursanız
(olun) yüzlerinizi o yana döndürün. Tâki aleyhinizde, insanların, içlerindeki zaalim olanlarından başkasının (tutunabitaceği) bir hüccet (bir vesika ve bir i'tiraz mevzuu) kalmasın. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Tâki size karşı olan ni'metimi tamamlayayım. (Bu sayede) siz de hidâyete kavuşmayı ümîd edebilirsiniz. ...
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Nereden (yola) çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir. Siz de nerede
olursanız
, yüzünüzü o yana döndürün, Ta ki, zalim olanlardan başka insanların aleyhinizde bir delili bulunmasın. Artık onlardan korkmayın, Benden korkun ki, hem üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım, hem de siz hidayeti ümid edebilesiniz....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
O halde, nereden gelirseniz gelin, (namazda) yüzünüzü Mescid-i Haram'a çevirin ve nerede
olursanız
olun yüzünüzü ona çevirin ki, zulüm yapmaya şartlanmış olmadıkça insanların size karşı hiçbir bahaneleri kalmasın. Onlardan korkmayın, Ben'den korkun. (Bana itaat edin) ki, size olan nimetimi tamamlayayım ve böylece siz de doğru yolu bulabilesiniz....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Nereden yola çıkarsan çık, (namazda) yüzünü Mescid-i haram tarafına çevir. Nerede
olursanız
olunuz, yüzünüzü o tarafa çevirin. Tâ ki zâlim olanlardan başka, insanların aleyhinizde bir delili bulunmasın. Sakın onlardan korkmayın! Benden korkun ki, ben de size verdiğim nimetlerimi tamamlayayım, böylece siz de doğru yolu bulmuş olasınız....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Nereden yola çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Nerede
olursanız
yüzünüzü o yöne döndürün ki, insanların zulmedenlerinin dışında aleyhinize kullanacakları bir delilleri olmasın. Onlardan korkmayın, benden korkun. Ben de size verdiğim nimeti tamamlayım. Böylece umulur ki, siz de doğru yolu bulursunuz....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Her nereden yola çıkarsan çık, sen yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir! Ve siz de ey müminler! Her nerede
olursanız
yüzünüzü oraya doğru çevirin ki Halk aleyhinizde kullanacak bir delil bulamasın. Yalnız onlardan haksızlık edenler başka! Siz de onlardan değil, Ben’den çekinin ve o tarafa yönelin ki size olan nimetlerimi tamamlayayım ve böylece siz de doğru yolu tutmuş olasınız....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Nereden (yola) çıkarsan yüzünü Mescid-i Harâm'a doğru çevir, nerede
olursanız
, yüzünüzü o yana çevirin ki, haksızlardan başka hiç kimsenin, aleyhinizde bir delili olmasın. Onlardan da çekinmeyin, benden çekinin ve (o yana dönün ki) size olan ni'metimi tamamlayayım, böylece yolu bulmuş olasınız....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Her nereden çıkarsan, yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. (Siz de) her nerede
olursanız
yüzünüzü onun yönüne çevirin. Öyle ki, onlardan zulmedenlerin dışında insanların, size karşı (kullanabilecekleri) delilleri olmasın. Onlardan korkmayın, benden korkun, üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Umulur ki hidayete erersiniz....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Nereden yola çıkarsan çık, yüzünü Mescid-i Harama çevir. Nerede
olursanız
olun, yüzünüzü o yöne çevirin ki, insanların size karşı öne sürecekleri bir bahaneleri kalmasın. Zulmedenler ise başka; siz onlardan korkmayın, Benden korkun. Tâ ki, Ben size olan nimetimi tamamlayayım; siz de doğru yola erişmiş olun....
Bəqərə Suresi, 150. Ayet:
Nereden çıkarsan çık, yüzünü Mescid-i Haram'a çevir. Nerede
olursanız
olun, yüzünüzü ona doğru çevirin ki, insanların elinde sizin aleyhinize bir delil bulunmasın. Onların zulme sapanları müstesna. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Yüzünüzü Mescid-i Haram'a dönün ki, üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Ve bu sayede güzeli ve iyiyi bulmanız da umulmaktadır....
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
Haccı da, umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer (düşman, hastalık ve benzer sebeplerle) engellenmiş
olursanız
artık size kolay gelen kurbanı gönderin. Bu kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden her kim hastalanır veya başından rahatsız olur (da tıraş olmak zorunda kalır)sa fidye olarak ya oruç tutması, ya sadaka vermesi, ya da kurban kesmesi gerekir. Güvende olduğunuz zaman hacca kadar umreyle faydalanmak isteyen kimse, kolayına gelen kurbanı keser. Kurban bulamayan k...
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
Basladiginiz hac ve umreyi Allah icin tamamlayin. Alikonursaniz, kolayiniza gelen bir kurban gonderin. Kurban, yerine ulasincaya kadar, baslarinizi tiras etmeyin. Icinizde hasta olan veya basindan rahatsiz bulunan varsa fidye olarak ya oruc tutmasi, ya sadaka vermesi ya da kurban kesmesi gerekir. Guven icinde olursaniz, hacca kadar umreden faydalanabilen kimseye kolayina gelen bir kurban kesmek, bulamayana, hac esnasinda uc gun ve dondugunuzde yedi gun, ki o tam on gundur oruc tutmak gerekir. Bu...
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
Hacc ve Umre'yi Allah için tamamlayın. Bundan alıkonursanız, o zaman kolayınıza gelen kurbanı gönderin. Kurban yerine ulaşıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. Sizden hasta olan veya başında bir eziyet ve rahatsızlığı bulunan kimseye (Kurban yerine varmadan tıraş olursa, bunun için) oruç ya da sadaka ya da kurbanlardan bir fidye (kurtuluş akçesi) vâcib olur. Güven içinde
olursanız
, her kim Hacc'a kadar Umre'den yararlanmak isterse, ona da kurbandan kolay geleni kesmek gerekir. Bunu bulamayan k...
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
Başladığınız hac ve umreyi Allah için tamamlayın. Alıkonursanız, kolayınıza gelen bir kurban gönderin. Kurban, yerine ulaşıncaya kadar, başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizde hasta olan veya başından rahatsız bulunan varsa fidye olarak ya oruç tutması,ya sadaka vermesi ya da kurban kesmesi gerekir. Güven içinde
olursanız
, hacca kadar umreden faydalanabilen kimseye kolayına gelen bir kurban kesmek, bulamayana, hac esnasında üç gün ve döndüğünüzde yedi gün, ki o tam on gündür oruç tutmak gerekir. Bu,...
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
Haccı da, umreyi de Allah için tam yapın, eğer hac yapmaktan alıkonursanız, oraya kolayınıza gelen bir kurban gönderin. Kurban yerine ulaşıncaya kadar da başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden hasta olan ya da başından bir rahatsızlığı bulunan bir kimsenin fidye olarak; ya oruç tutması, ya sadaka vermesi, ya da kurban kesmesi gerekir. Güven içinde
olursanız
, hacca kadar umre ile faydalanmak isteyen kimseye, kolayına gelen bir kurban kesmek; bulamayana hac esnasında üç gün, döndüğünüz vakit de yedi...
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
Haccı da, umreyi de Allah rızası için tamamlayın. Eğer engellenecek
olursanız
, o durumda kolayınıza gelen bir kurban gönderin. Kurbanlık, yerine varıncaya kadar başınızı tıraş etmeyin. Aranızda hasta, yahut başından rahatsız olan varsa, ona fidye olarak; oruç tutmak, sadaka vermek, yahut kurban kesmek gerekir. Hastalık veya yol emniyeti olmaması gibi sebeplerle haccınızın engellenmesinden emin olduğunuz zaman ise, her kim hacca kadar umre (Temettu) yaparak sevap kazanmak isterse, onun da kolayın...
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
Allâh için haccı ve ömreyi tamamlayın. Eğer (engellenmiş
olursanız
kolayınıza gelen kurbanı (gönderin); kurban yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden hasta olan, ya da başından bir rahatsızlığı bulunan (bundan ötürü tıraş olmak zorunda kalan) kimse, oruçtan, sadakadan veya kurbandan (biriyle) fidye (versin). Güvene kavuştuğunuzda, hac (zamanın)a kadar ömre ile faydalanmak isteyen kimse, kolayına gelen kurbanı keser. (Kurban) Bulamayan kimse üç gün hacda, yedi gün de döndüğün...
Bəqərə Suresi, 196. Ayet:
Haccı da, umreyi de Allah için tamamlayın. Bunlardan alıkonacak
olursanız
, kolayınıza gelen bir kurban kesin; kurban yerine ulaşıncaya kadar da başınızı tıraş etmeyin. Hasta olanlarınız veya başından rahatsız olanlarınız için ise, fidye olarak oruç, sadaka veya kurban gerekir. Hastalık ve düşman tehlikesinden emin olduğunuzda, kim hacca kadar umre yapacak olursa, kolayına gelen bir kurban kessin. Bunu bulamayan, hacda üç gün, dönünce de yedi gün oruç tutar ki, bu da tam on gün eder. Bu, Mescid-i...
Bəqərə Suresi, 209. Ayet:
Size apaçık deliller geldikten sonra yoldan çıkacak
olursanız
, bilin ki Allah'ın kudreti herşeye üstündür ve Onun her işinde sonsuz hikmetler vardır....
Bəqərə Suresi, 220. Ayet:
Dünyada da, âhirette de. Sana yetimlerden soruyorlar. De ki: Onların durumlarını düzeltmek, en hayırlısıdır. Onlarla bir arada yaşayacak
olursanız
, zaten onlar sizin kardeşlerinizdir. Allah ise bozguncuyu ıslah için çalışandan ayırır. Eğer Allah dileseydi, sizi zora koşmasını da bilirdi. Gerçekten Allah'ın kudreti herşeye üstündür ve Onun her işinde sonsuz hikmetler vardır....
Bəqərə Suresi, 236. Ayet:
Kadınları daha kendilerine temas etmediğiniz halde veya onlara bir mihr tesmiye eylememiş olduğunuz halde boşamış
olursanız
üzerinize bir vebal yoktur. Şu kadar ki, onları müstefit ediniz. Zengin üzerine kadarınca, dar halli olan da kadarınca ve maruf veçhile bir mut'a vermek icabeder. Bu mut'a muhsinler üzerine terettüb eden bir haktır....
Bəqərə Suresi, 246. Ayet:
Mûsâ’dan sonra İsrailoğullarının ileri gelenlerini görmedin mi (ne yaptılar)? Hani, peygamberlerinden birine, “Bize bir hükümdar gönder de Allah yolunda savaşalım” demişlerdi. O, “Ya üzerinize savaş farz kılındığı hâlde, savaşmayacak
olursanız
?” demişti. Onlar, “Yurdumuzdan çıkarılmış, çocuklarımızdan uzaklaştırılmış olduğumuz hâlde Allah yolunda niye savaşmayalım” diye cevap vermişlerdi. Ama onlara savaş farz kılınınca içlerinden pek azı hariç, yüz çevirdiler. Allah, zalimleri hakkıyla bilendir...
Bəqərə Suresi, 246. Ayet:
Musa'dan sonra İsrailoğullarının önde gelenlerini görmedin mi? Hani, peygamberlerinden birine: "Bize bir melik gönder de Allah yolunda savaşalım" demişlerdi, O: "Ya üzerinize savaş yazıldığı halde savaşmayacak
olursanız
?" demişti. "Bize ne oluyor ki Allah yolunda savaşmayalım? Ki biz yurdumuzdan çıkarıldık ve çocuklarımızdan (uzaklaştırıldık.)" demişlerdi. Ama onlara savaş yazıldığı (öngörüldüğü) zaman, az bir kısmı hariç yüz çevirdiler. Allah zalimleri bilir....
Bəqərə Suresi, 246. Ayet:
Musa'dan sonra Israilogullarinin ileri gelenlerini gormedin mi? Peygamberlerinden birine, «Bize bir hukumdar gonder de Allah yolunda savasalim» demislerdi. «Ya savas size farz kilindiginda gitmeyecek olursaniz?» demisti. «Memleketimizden ve cocuklarimizdan uzaklastirildigimiza gore niye Allah yolunda savasmiyalim?» demislerdi. Ama savas onlara farz kilininca, az bir kismi mustesna yuz cevirdiler. Allah zalimleri bilir....
Bəqərə Suresi, 246. Ayet:
Musa'dan sonra İsrail oğulları'nın ileri gelenlerini görmedin mi? Hani peygamberlerinden birine: «Bize bir hükümdar gönder (ta'yîn et) de Allah yolunda savaşalım,» demişlerdi. O da : «Ya bir de savaş size farz kılınır da savaşmayacak
olursanız
?!» demişti. Onlar: «Bize ne olmuş da Allah yolunda savaşmıyalım; gerçekten yurtlarımızdan çıkarılıp ailemizden ayrı bırakıldık» diyerek (bu hususta kararlı olduklarını bildirmişlerdi). Bunun üzerine savaş onlara farz kılınınca, pek azından başkası (savaşma...
Bəqərə Suresi, 246. Ayet:
Musa'dan sonra İsrailoğullarının ileri gelenlerini görmedin mi? Peygamberlerinden birine, 'Bize bir hükümdar gönder de Allah yolunda savaşalım' demişlerdi. 'Ya savaş size farz kılındığında gitmeyecek
olursanız
?' demişti. 'Memleketimizden ve çocuklarımızdan uzaklaştırıldığımıza göre niye Allah yolunda savaşmıyalım?' demişlerdi. Ama savaş onlara farz kılınınca, az bir kısmı müstesna yüz cevirdiler. Allah zalimleri bilir....
Bəqərə Suresi, 246. Ayet:
Musa'dan sonra İsrailoğullarının önde gelenlerini görmedin mi? Hani nebilerinden birine: "Bize bir melik gönder de Tanrı yolunda savaşalım" demişlerdi. O: "Ya üzerinize savaş yazıldığı halde savaşmayacak
olursanız
?" demişti. "Bize ne oluyor ki Tanrı yolunda savaşmayalım? Ki biz yurdumuzdan çıkarıldık ve çocuklarımızdan (uzaklaştırıldık)" demişlerdi. Ama onlara savaş yazıldığı zaman, az bir kısmı dışında yüz çevirdiler. Tanrı zalimleri bilir....
Bəqərə Suresi, 246. Ayet:
Musa'dan sonra İsrailoğullarının önde gelenlerini görmedin mi? Hani, peygamberlerinden birine: «Bize bir melik gönder de Allah yolunda savaşalım» demişlerdi, O: «Ya üzerinize savaş yazıldığı halde, savaşmayacak
olursanız
?» demişti. «Bize ne oluyor ki Allah yolunda savaşmayalım? Ki biz yurdumuzdan çıkarıldık ve çocuklarımızdan (uzaklaştırıldık.)» demişlerdi. Ama onlara savaş yazıldığı (öngörüldüğü) zaman, az bir kısmı dışında (çoğunluğu) yüz çevirdiler. Allah zalimleri bilir....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Sadakalarınızı açık verirseniz ne hoş, fakat gizlice yoksullara verecek
olursanız
bu, size daha hayırlıdır ve bu, günahlarınızın karşılığı olur; Allah ne yaparsanız hepsinden haberdardır....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Bağışlarınızı açıktan yaparsanız ne güzel! Ama gizler de fakirlere öylece verecek
olursanız
, bu sizin için daha da hayırlı olur. Bu sayede Allah sizin bir kısım günahlarınızı bağışlar. Zira Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır....
Bəqərə Suresi, 279. Ayet:
Eğer böyle yapmazsanız, Allah ve Resûlüyle savaşa girdiğinizi bilin. Eğer tövbe edecek
olursanız
, anaparalarınız sizindir. Böylece siz ne başkalarına haksızlık etmiş olursunuz, ne de başkaları size haksızlık etmiş olur....
Bəqərə Suresi, 279. Ayet:
Bunu yapmazsanız, Allah ve Resulü ile savaş halinde olduğunuzu bilin. Ama tevbe edecek
olursanız
, ana malınız sizindir. Böylece ne haksızlık etmiş, ne de haksızlığa uğramış olmazsınız....
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Ey iman edenler! Belirlenmiş bir süre için birbirinize borçlandığınız zaman onu yazınız. Aranızda bir kâtip de adâletle yazsın. Yazan Allah'ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan çekinmesin, yazsın. Üzerinde hak olan kimse (borçlu) da yazdırsın. Rabbi olan Allah'tan korksun ve borcunu aslâ eksik yazdırmasın. Şayet borçlu, aklı ermez veya âciz ya da kendisi söyleyip yazdıramayacak durumda ise, velisi adâletle yazdırsın. Erkeklerinizden iki de şâhit tutun. Eğer iki erkek bulunmazsa, şâhitliklerine ...
Ali-İmran Suresi, 100. Ayet:
Ey iman edenler, eğer kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba boyun eğecek
olursanız
, sizi imanınızdan sonra tekrar küfre döndürürler....
Ali-İmran Suresi, 100. Ayet:
Ey imân edenler! Kendilerine kitab verilenlerden (herhangi) bir zümreye uyacak
olursanız
, imânınızdan sonra sizi kâfir ederler (dininizden döndürmeye fırsat bulurlar)....
Ali-İmran Suresi, 100. Ayet:
Ey inananlar, eğer kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba boyun eğecek
olursanız
, sizi inandıktan sonra tekrar kafirler(e) döndürürler / haline getirirler (yerudduküm)....
Ali-İmran Suresi, 100. Ayet:
Ey îman edenler, eğer kendilerine Kitab verilenlerin içinden her hangi bir zümreye boyun eğecek
olursanız
sizi îmanınızdan sonra döndürüb kâfirler yaparlar. ...
Ali-İmran Suresi, 100. Ayet:
Ey iman edenler! Eğer Ehl-i kitaptan bir kısmına uyacak
olursanız
, iyi bilin ki onlar sizi imanınızdan sonra küfre çevirmek isterler....
Ali-İmran Suresi, 100. Ayet:
Ey iman edenler, eğer kendilerine kitap verilenlerden herhangi bir gruba boyun eğecek
olursanız
, sizi imanınızdan sonra tekrar küfre döndürürler....
Ali-İmran Suresi, 100. Ayet:
Ey iman edenler! Kendilerine kitap verilenlerden bir zümreye uyacak
olursanız
, onlar sizi imanınızdan sonra tekrar kâfirliğe çevirirler....
Ali-İmran Suresi, 118. Ayet:
Ey müminler, kendinizden başkasını sırdaş ve dost edinmeyiniz. Olanca güçleri ile size zarar dokundurmaya, dirliğinizi bozmaya çalışırlar, karşılaştığınız her sıkıntı onları sevindirir. Gerçi kinleri ağızlarından taşmıştır ama kalplerinde saklı tuttukları kin daha büyüktür. Eğer düşünecek
olursanız
size ayetlerimizi açık açık anlattık....
Ali-İmran Suresi, 120. Ayet:
1.
in temses-kum
: eğer size değerse, dokunursa
2.
hasenetun
: hasene, iyilik, güzellik
3.
tesû'-hum
: onları hüzünlendirir
4.
...
Ali-İmran Suresi, 120. Ayet:
Şayet size bir hasenat (güzellik) dokunursa onları hüzünlendirir. Ve şayet size bir seyyiat (kötülük) isabet ederse, onunla ferahlanırlar (ona sevinirler). Ve eğer siz sabrederseniz ve takva sahibi
olursanız
, onların hileleri size hiçbir şeyle zarar veremez. Muhakkak ki Allah, onların yaptıklarını (ilmi ile) kuşatandır (bilendir)....
Ali-İmran Suresi, 120. Ayet:
Size bir iyilik dokunursa, bu onları kahreder. Başınıza bir belâ gelirse buna da sevinirler. Eğer sabrederek mücadeleye devam eder, kararlılık gösterir, Allah’a sığınır, emirlerine yapışır, günahlardan arınıp, azaptan korunursanız, kulluk ve sorumluluk şuuruyla özgürce şahsiyetlerinizi geliştirir, dinî ve sosyal görevlerinizin bilincinde
olursanız
, onların sinsi kötülük planları, örtülü savaş taktikleri, size hiçbir şekilde zarar veremez. Allah onların işledikleri amelleri ilmiyle, kudretiyle ab...
Ali-İmran Suresi, 120. Ayet:
Eğer bir iyilikle karşılaşırsanız bu onları üzer; ve başınıza bir kötülük gelince de memnun olurlar. Ama eğer zorluklara karşı sabreder ve Allah'a karşı sorumluluklarınızın bilincinde
olursanız
, onların hileleri size hiçbir zarar veremez. Zira Allah, onların tüm yaptıklarını (Kudretiyle) kuşatır....
Ali-İmran Suresi, 125. Ayet:
1.
belâ
: (olumsuz soruya, olumlu cevap verirken kullanılır) evet, hayır, bilakis
2.
in tasbirû
: eğer siz sabrederseniz
3.
ve tettekû
: ve takva sahibi
olursanız
Ali-İmran Suresi, 125. Ayet:
Bilâkis, eğer siz sabrederseniz ve takva sahibi
olursanız
ve onlar size aniden gelirlerse (saldırırlarsa), Rabbiniz bu nişaneli meleklerden beş bini ile size yardım eder....
Ali-İmran Suresi, 125. Ayet:
Evet, siz sabrederek mücadeleye devam eder, kararlılık gösterir, Allah’a sığınıp, emirlerine yapışır, günahlardan arınıp, azaptan korunursanız, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarınıza ve özgürlüklerinize sahip çıkarak şahsiyetli davranır, dinî ve sosyal görevlerinizin bilincinde
olursanız
, onlar şu anda ansızın üzerinize gelseler bile, Rabbiniz, her türlü savaş taktiğini ve savaş oyunlarını kullanabilen, süvari birlikleri halinde, peş peşe inen beş bin melekle size yardım eder....
Ali-İmran Suresi, 125. Ayet:
Hayır! Ama eğer sıkıntıya göğüs gerer ve O'na karşı sorumluluğunuzun bilincinde
olursanız
, düşman aniden size saldırdığında, Rabbiniz akın akın gelen beşbin melekle size yardım edecektir!"...
Ali-İmran Suresi, 149. Ayet:
Ey iman edenler! Eğer kâfirlere itaat edecek
olursanız
, sizi geriye, kendi dinlerine çevirirler de dünya ve ahirette ziyana düşenlerin hâline dönersiniz....
Ali-İmran Suresi, 149. Ayet:
Ey o bütün iman edenler! eğer kâfirlere itaat edecek
olursanız
sizi tersinize çevirirler de öyle bir inkılâba uğrarsınız ki bütün husran içinde kalırsınız...
Ali-İmran Suresi, 149. Ayet:
Ey iman edenler, eğer kafirlere itaat edecek
olursanız
, sizleri tersine çevirirler de öyle bir inkılaba uğrarsınız ki, bütün hüsran içinde kalırsınız....
Ali-İmran Suresi, 149. Ayet:
Siz ey imana ermiş olanlar! Hakikati inkara şartlanmış olanlara tabi
olursanız
sizi topuklarınızın üzerinde gerisin geri döndürürler ve kaybedenlerden olursunuz....
Ali-İmran Suresi, 179. Ayet:
1.
mâ kâne
: olmadı, değildir
2.
allâhu
: Allah
3.
li yezere
: bırakır, terkeder
4.
el mu'minîne
: mü'minler
<...
Ali-İmran Suresi, 179. Ayet:
Allah, habis olanı (kötüyü), temiz olandan (mü'min olanı, mü'min gözükenden) ayırıncaya kadar mü'minleri, sizin bulunduğunuz hâl üzere (mü'min olanla mü'min gözükenin bir arada olduğu bir durumda) terk edecek değildir. Ve Allah sizi gayba muttali edecek (gaybı bildirecek) değildir. Ve lâkin Allah, resûllerinden dilediği kimseyi seçer (gaybı o resûlüne bildirir). O halde, Allah'a ve O'nun resûllerine îmân edin. Ve eğer âmenû olur ve takva sahibi
olursanız
, o zaman sizin için "Büyük Ecir" vardır....
Ali-İmran Suresi, 179. Ayet:
Allah, müminleri (şu) bulunduğunuz durumda bırakacak değildir; sonunda murdarı temizden ayıracaktır. Bununla beraber Allah, size gaybı da bildirecek değildir. Fakat Allah, elçilerinden dilediğini ayırdeder. O halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin. Eğer iman eder, takvâ sahibi
olursanız
sizin için de çok büyük bir ecir vardır....
Ali-İmran Suresi, 179. Ayet:
Allah mü’minleri, sizin hâkim olduğunuz düzende yaşamaya terkedecek değildir. Sonunda murdarı temizden, kâfiri, fâsıkı, münafığı mü’minden ayıracaktır. Allah sizi, duyu ve bilgi alanı ötesine, gayb âlemine vâkıf kılacak da değildir. Fakat Rasullerinden sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimseleri seçip onu gayba vâkıf eder, mü’mini, münafığı ayırt ettirir. Allah’a ve Rasullerine iman edin. İman eder, Allah’a sığınıp, emirlerine yapışır, g...
Ali-İmran Suresi, 179. Ayet:
Allah, müminleri (şu) bulunduğunuz durumda bırakacak değildir; sonunda murdarı temizden ayıracaktır. Bununla beraber Allah, size gaybı da bildirecek değildir. Fakat Allah, elçilerinden dilediğini ayırdeder. O halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin. Eğer iman eder, takvâ sahibi
olursanız
sizin için de çok büyük bir ecir vardır....
Ali-İmran Suresi, 179. Ayet:
(Ey hakikati inkar edenler!) Müminlerin sizin hayat tarzınıza uymalarına göz yummak, Allah'ın istediği bir şey değildir: Sonunda Allah iyiyi kötüden ayıracaktır. Ve Allah, insan idrakini aşan şeyleri kavrama gücünü size verecek değildir: (Bunun için) Allah, elçileri arasından dilediğini seçer. Öyleyse Allah'a ve elçilerine inanın; zira eğer O'na inanır ve O'na karşı sorumluluğunuzun bilincinde
olursanız
o zaman bilin ki, sizi muhteşem bir karşılık beklemektedir....
Ali-İmran Suresi, 179. Ayet:
Allah müminleri, içinde bulunduğunuz şu durumda bırakacak değildir. Nihayet murdarı temizden ayıracaktır. Allah sizi gaybden haberdar edecek değildir. Fakat Allah peygamberlerinden dilediğini seçer. Allah'a ve peygamberlerine inanın. Eğer inanır ve takvâ sahibi
olursanız
size çok büyük bir mükâfat vardır....
Ali-İmran Suresi, 186. Ayet:
Mallarınız ve canlarınız hususunda siz mutlaka imtihan olunacaksınız. Sizden önce kitap verilenlerden ve şirk koşanlardan elbette birçok incitici (sözler) duyacaksınız. Eğer siz sabrederseniz ve takva sahibi
olursanız
, ki bu muhakkak, işlerin “âzim” olanlarındandır....
Ali-İmran Suresi, 186. Ayet:
Andolsun ki, mallarınız ve canlarınıza gelecek zararlarla imtihan ediliyorsunuz. Sizden önce kendilerine verilen kutsal kitapların hükmünce sorumlu tutulanlardan ve ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşan müşriklerden, putperestlerden birçok üzücü sözler işitiyorsunuz. Eğer sabrederek mücadeleye devam eder, Allah’a sığınır, emirlerine yapışır, günahlardan arınıp, azaptan korunur, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarınıza ve özgürlüklerinize sahip çıkarak şahsiye...
Ali-İmran Suresi, 186. Ayet:
Mallarınızla ve canlarınızla mutlaka sınanacaksınız: Ve doğrusu, hem sizden önce vahiy verilenlerden hem de Allah'tan başka varlıklara ilahlık yakıştıranlardan birçok incitici söz işiteceksiniz. Ama eğer zorluklara sabırla katlanır ve O'na karşı sorumluluğunuzun bilincinde
olursanız
; bilin ki bu, azimle sarılınacak bir iştir....
Nisa Suresi, 19. Ayet:
Ey iman edenler! Kadınları zorla miras olarak almanız helâl olmaz. Çok belli bir fuhuş işlemedikçe onlara verdiğiniz mehrin bir kısmını ele geçirmek için onları sıkıştırmanız da size helâl değildir. Onlarla hoşça, güzelce geçinin. Şayet onlardan hoşlanmayacak
olursanız
, olabilir ki bir şey sizin hoşunuza gitmez de Allah onda birçok hayır takdir etmiş bulunur....
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Sağ ellerinizin mâlik olduğu müstesna olmak üzere kadınlardan kocalı olanlar da size haramdır. Bu Allah Teâlâ'nın üzerinize bir yazısıdır. Bunlardan başka kadınları ise iffetkar, zinadan müçtenib olduğunuz halde mallarınızla taleb etmeniz size helâl kılınmıştır. İmdi o kadınlardan herhangisi ile istimtada bulunmuş
olursanız
, onlara ücretlerini bir farize olarak veriniz. Mihir takdir olunduktan sonra birbirinizle uzlaştığınızda üzerinize bir günah yoktur. Şüphe yok ki Allah Teâlâ alîmdir, hakîmdi...
Nisa Suresi, 43. Ayet:
Ey iman edenler! Sarhoş olduğunuz zaman ne söylediğinizi bilinceye kadar ve cünüpken, yolcu olmanız durumu dışında, gusül edinceye kadar, namaza yaklaşmayın. Eğer hasta veya yolculukta
olursanız
, yahut içinizden biri tuvalet ihtiyacını görmüş olur veya kadınlara temas etmiş
olursanız
, [11] su bulamazsanız temiz bir toprakla teyemmüm edin. O toprakla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin. Muhakkak ki Allah çok affedici, çok bağışlayıcıdır....
Nisa Suresi, 43. Ayet:
Ey mü'minler! Siz sarhoşlar olduğunuz halde ne söyleyeceğinizi bileceğiniz ana kadar ve cünup olduğunuz halde de (yolcu olmak müstesna) gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayınız. Ve eğer siz hasta veya sefer halinde
olursanız
veya sizden biri ayakyolundan gelir de veya siz kadınlara dokunur da su bulamazsanız o zaman temiz bir toprak ile teyemmüm ediniz. Yüzlerinize ve ellerinize mesheyleyiniz. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ affedici ve yarlığayıcıdır....
Nisa Suresi, 43. Ayet:
Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar, cünüp iken-yolcu değilseniz-gusledinceye kadar namaza yaklaşmayın. Hasta veya yolcu
olursanız
, yahut abdest bozduktan veya kadınlarınızla münasebette bulunduktan sonra su bulamayacak
olursanız
, temiz bir toprakla teyemmüm ederek yüzünüzü ve ellerinizi meshedin. Şüphesiz Allah çok affedici, çok bağışlayıcıdır....
Nisa Suresi, 58. Ayet:
Allah, size emanet edilen (şey)leri ehil olanlara tevdi etmenizi ve her ne zaman insanlar arasında hüküm verecek
olursanız
adaletle hükmetmenizi emreder. Allahın size yapılmasını tavsiye ettiği (şey), mutlaka en güzel (şey)dir: Allah, kesinlikle her şeyi işitendir, her şeyi görendir....
Nisa Suresi, 58. Ayet:
Allah, size emanet edilen şeyleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hüküm verecek
olursanız
adâletle hüküm vermenizi emrediyor. Allah size ne de güzel öğüt veriyor; zira Allah akıl sır ermez bir biçimde her şeyi işiten, her şeyi görendir....
Nisa Suresi, 73. Ayet:
Şayet Allah'ın büyük bir nimetine mazhar
olursanız
; andolsun ki, sizinle bir dostluk ve tanışıklığı yokmuş gibi: Keşki onlarla beraber olsaydım da ben de büyük bir başarıya erişseydim, der....
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Nerede
olursanız
olun, ölüm size ulaşır. Hatta sağlam kalelerde olsanız bile. Eğer onlara bir iyilik isabet ederse: “Bu Allah'tandır.” derler. Ve eğer onlara bir kötülük isabet ederse: “Bu sendendir.” derler. De ki: “Hepsi Allah'ın katındandır.” Artık bu topluluğa ne oluyor ki söz anlamaya yanaşmıyorlar?...
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Nerede
olursanız
olun, sağlam ve tahkim edilmiş kaleler içinde bulunsanız bile ölüm size ulaşacaktır. Onlara bir iyilik gelirse, “Bu, Allah’tandır” derler. Onlara bir kötülük gelirse, “Bu, senin yüzündendir” derler. (Ey Muhammed!) De ki: “Hepsi Allah’tandır.” Bu topluma ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar!...
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Nerede
olursanız
olun, ölüm sizi bulur; hattâ isterseniz sağlamlaştırılmış yüksek kalelerde olun. Onlara bir iyilik geldi mi bu derler, Allah'tan. Bir kötülük geldi mi, bu derler, senden. De ki: Hepsi Allah'tan. Ne oldu bu kavme ki hiçbir sözü anlamaya yanaşmıyor....
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Nerede
olursanız
olun ölüm size ulaşır; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa "Bu Allah'tan" derler; başlarına bir kötülük gelince de "Bu senden" derler. "Hepsi Allah'tandır" de! Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü laf anlamıyorlar!...
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Nerede
olursanız
olun ölüm size ulaşır. Sağlam ve yüksek kalelerde bulunsanız bile. . . Eğer onlara bir iyilik isâbet ederse "Bu Allâh indîndendir" derler. Eğer bir kötülük isâbet ederse "Bu senin indîndendir" derler. De ki: "Hepsi de Allâh indîndendir!" Bu insanlara ne oluyor ki hakikati anlamaya yanaşmıyorlar!...
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Nerede
olursanız
olun, sarp ve muhkem kalelerde bile olsanız, ölüm gelir, sizi bulur. Onlara bir iyilik dokunursa: 'Bu Allah tarafındandır' derler. Başlarına bir belâ gelirse eğer, 'Bu senin yüzündendir' derler. Sen: 'Hepsi Allah tarafındandır' de. Bu kavim, bu toplum neye güveniyor da, hiç söz anlamaya yanaşmıyor....
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Nerde
olursanız
olun ölüm size ulaşır. Hatta çok sağlam kalelerde olsanız bile. Onlara bir iyilik erişse: 'Bu, Allah katındandır' derler. Bir kötülük dokunsa: 'Bu senin tarafındandır' derler. De ki: 'Hepsi Allah katındandır.' Bu topluluğa ne oluyor da neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar....
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Her nerede
olursanız
, ölüm sizi bulur; yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile. Onlara bir iyilik dokunsa: "Bu, Allah'tandır" derler; onlara bir kötülük dokunsa: "Bu sendendir" derler. De ki: "Tümü Allah'tandır." Fakat, ne oluyor ki bu topluluğa, hiç bir sözü anlamaya çalışmıyorlar?...
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Her nerede
olursanız
, ölüm size erişir; velev ki, tahkim edilmiş yüksek kalelerde bulunun. Bununla beraber onlara (münafık ve kâfirlere) bir iyilik gelse: “- Bu Allah’dandır”, derler. Bir musibet de geldi mi: “-Bu, senin uğursuzluğundandır”, derler. (Ey Rasûlüm) de ki: “- Hepsi (iyi ve kötüyü yaratmak) Allah’tandır.” Fakat bu topluluğa ne oluyor ki, Kur’an’ı anlamağa yanaşmıyorlar....
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Nerede olursaniz olun, saglam kaleler icinde bulunsaniz bile, olum size yetisecektir. Onlara bir iyilik gelirse: «Bu Allah'tandir» derler, bir kotuluge ugrarlarsa «Bu, senin tarafindandir» derler. De ki: «Hepsi Allah'tandir". Bunlara ne oluyor ki, hicbir sozu anlamaga yanasmiyorlar?...
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Nerede
olursanız
olun, isterse sağlam yapılı kaleler içinde bulunun, ölüm gelip size yetişecektir. Kendilerine bir iyilik dokunursa, bu Allah'tandır, derler. Bir kötülük dokunursa bu senin yüzündendir, derler. De ki: Hepsi de Allah'tandır. O topluluğa ne oluyor da hiçbir söz anlamaya yanaşmıyorlar?!...
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Nerede olursaniz olun, sağlam kaleler içinde bulunsanız bile, ölüm size yetişecektir. Onlara bir iyilik gelirse: 'Bu Allah'tandır' derler, bir kötülüğe uğrarlarsa 'Bu, senin tarafındandır' derler. De ki: 'Hepsi Allah'tandır'. Bunlara ne oluyor ki, hiçbir sözü anlamaya yanaşmıyorlar?...
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Nerede
olursanız
olun ölüm size ulaşır; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa «Bu Allah'tan» derler; başlarına bir kötülük gelince de «Bu senden» derler. «Hepsi Allah'tandır» de. Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü laf anlamıyorlar!...
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Nerede
olursanız
olun, sağlam kalelerde bile olsanız ölüm sizi yakalar. Başlarına iyi bir şey gelse, 'Bu ALLAH tarafındandır,' derler. Kendilerine bir kötülük dokunsa, 'Bu senin tarafındandır,' derler. De ki, 'Hepsi ALLAH tarafındandır.' Bu topluma ne oluyor ki neredeyse hiç bir söz anlamıyorlar!...
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Her nerede
olursanız
olun ölüm size yetişir, son derece sağlam kaleler içinde de bulunsanız yine kurtulamazsınız. Onlara bir iyilik erişirse «Bu, Allahtandır» derler, bir kötülüğe uğrarlarsa, «Bu, senin yüzündendir.» derler. Ey Muhammed! De ki: «Hepsi Allah'tandır.» Bu topluma ne oluyor ki, hiç söz anlamaya yanaşmıyorlar?...
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Nerede
olursanız
olun, surlarla tahkim edilmiş kalelerin içinde bile olsanız, ölüm sizi bulur. Eğer onlar bir iyilikle karşılaşırlarsa 'bu Allah'tandır' derler, ama başlarına bir kötülük gelirse 'bu senin yüzündendir' derler. Onlara de ki; "Hepsi Allah'tandır." Niye bu adamlar kendilerine söylenen sözü anlamaya yanaşmıyorlar?...
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Her nerede
olursanız
ölüm sizi bulur; yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile. Onlara bir iyilik dokunsa: "Bu Tanrı'dandır" derler; onlara bir kötülük dokunsa: "Bu sendendir" derler. De ki: "Tümü Tanrı'dandır." Fakat, ne oluyor ki bu topluluğa, hiç bir sözü kavramaya (yefkahune) çalışmıyorlar?...
Nisa Suresi, 78. Ayet:
«Nerede
olursanız
olun velev tahkim edilmiş yüksek kafalarda bulunun, ölüm size çatıb yetişir». Eğer onlara bir iyilik dokunursa: «Bu, Allah katındandır» derler. Şayet onlara bir fenalık dokunursa. «Bu, senin katından (senin yüzünden) dir» derler. De ki: «Hepsi Allah tarafındandır». Böyle iken onlara, o kavme ne oluyor ki (kendilerine söylenen) hiç bir sözü anlamıya yanaşmıyorlar? ...
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Nerede
olursanız
olun, (hattâ) yüksek kalelerde bile olsanız, ölüm size yetişir. Hâlbuki onlara (yahudilere ve münâfıklara) bir iyilik gelirse: 'Bu, Allah katındandır!' derler. Ama onlara bir kötülük gelirse: 'Bu senin yüzündendir!' derler. (Onlara) de ki: 'Hepsi Allah katındandır' Böyleyken, bu kavme ne oluyor ki, hiçbir sözü anlamaya yanaşmıyorlar!...
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Nerede
olursanız
olun, sağlam kaleler içinde dahi olsanız ölüm sizi bulacaktır. İman etmeyenlere bir iyilik gelirse: Bu, Allah'tandır. Bir kötülük erişirse de: Bu senin yüzündendir, derler. De ki: Hepsi Allah tarafındandır. Bunlara ne oluyor ki hiçbir sözü anlamaya yanaşmıyorlar?...
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Nerede
olursanız
olun, ölüm gelip sizi bulacaktır, göğe yükselen kulelerde olsanız bile." Onlar güzel şeylere kavuştuklarında, bazıları "Bu Allahtandır!" derler; ama başlarına bir kötülük gelince, "Bu senin yüzündendir (ey arkadaş)!" diye feryat ederler. De ki: "Hepsi Allahtandır!" O halde bu insanlara ne oluyor da kendilerine bildirilen hakikati kavramaya yanaşmıyorlar?...
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Nerede
olursanız
olun, sarp ve sağlam kaleler içinde bulunsanız bile, ölüm size ulaşır. Onlara bir iyilik erişirse: “Bu Allah'tandır. ” derler, başlarına bir kötülük gelince de: “Bu senin yüzündendir. ” derler. De ki: “Hepsi Allah'tandır. ” Bu gürûha ne oluyor ki hiçbir sözü anlamaya yanaşmıyorlar!...
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Her nerede
olursanız
, ölüm sizi bulur; yüksekçe yerlerde tahkim edilmiş şatolarda olsanız bile. Onlara bir iyilik dokunsa: «Bu Allah'tandır» derler; onlara bir kötülük dokunsa: «Bu sendendir» derler. De ki: «Tümü Allah'tandır.» Fakat, ne oluyor ki bu topluluğa, hiç bir sözü anlamağa çalışmıyorlar?...
Nisa Suresi, 78. Ayet:
Nerede
olursanız
olun ölüm sizi yakalayacaktır. Titizlikle korunan muhteşem kulelerde olsanız bile. Onlara bir iyilik isabet ettiğinde, "Bu, Allah katındandır!" derler. Ama kendilerine bir kötülük dokunduğunda, "Bu senin yüzündendir." derler. De ki: "Hepsi, Allah katındandır." Şu topluluğa ne oluyor ki, neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar!...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
(Ey Muhammed!) Cephede sen de onların (mü’minlerin) arasında bulunup da onlara namaz kıldırdığın vakit, içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silâhlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında (bir rekât kıldıklarında) arkanıza (düşman karşısına) geçsinler. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silâhlarını yanlarına alsınlar. İnkâr edenler arzu ederler ki, silâhlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da s...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
(Rasûlüm, korkulu bir durumdayken) onların içlerinde olup da onlara salâtı ikame ettirdiğinde, onlardan bir grup seninle beraber silahları da yanlarında olarak namaza dursun. . . Secde ettiklerinde (diğerleri) sizin arkanızda (koruyucu) olsunlar. . . (Sonra) salâtı edâ etmemiş diğer grup gelsin, seninle birlikte salâtı ikame etsin. . . (Onlar da) tedbirlerini ve silahlarını alsınlar. . . O hakikat inkârcıları arzu ederler ki, keşke siz silahlarınızdan ve eşyalarınızdan gâfil olsanız da, ani bir ...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
(Tehlikeli bir anda) sen onların arasında bulunup kendilerine namaz kıldırdığında içlerinden bir grup seninle birlikte namaza dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secde ettiklerinde arkanıza geçsinler ve henüz namaz kılmamış olan diğer grup gelip seninle birlikte namaz kılsınlar. Bu arada tedbirlerini alsın ve silahlarını da yanlarında bulundursunlar. Kâfirler sizin silahlarınızdan ve eşyalarınızdan gafil olmanızı ve birden üzerinize baskın yapmak isterler. Yağmurdan dolayı sıkınt...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
Sen iclerinde olup da namazlarini kildirdigin zaman, bir kismi seninle beraber namaza dursun ve silahlarini da yanlarina alsinlar; secdeyi yaptiktan sonra onlar arkaniza gecsinler; kilmayan obur kisim gelsin, seninle beraber kilsinlar, tedbirli olsunlar, silahlarini alsinlar. Kafirler, size ansizin bir baskin vermek icin, silah ve esyanizdan ayrilmis bulunmanizi dilerler. Yagmurdan zarar gorecekseniz veya hasta olursaniz, silahlarinizi birakmaniza engel yoktur, fakat dikkatli olun. Allah kafirle...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
Sen içlerinde olup da namazlarını kıldırdığın zaman, bir kısmı seninle beraber namaza dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar; secdeyi yaptıktan sonra onlar arkanıza geçsinler; kılmayan öbür kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar, tedbirli olsunlar, silahlarını alsınlar. Kafirler, size ansızın bir baskın vermek için, silah ve eşyanızdan ayrılmış bulunmanızı dilerler. Yağmurdan zarar görecekseniz veya hasta
olursanız
, silahlarınızı bırakmanıza engel yoktur, fakat dikkatli olun. Allah kafirle...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
Sen içlerinde olup da onlara namaz kıldırdığında içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun, silahlarını da yanlarına alsınlar, bunlar secdeye vardıklarında diğer kısım arkanızda beklesinler, sonra henüz namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunup silahlarını da yanlarına alsınlar. Kafirler silahlarınızdan ve eşyanızdan gafil bulunsanız da size ani bir baskında bulunsunlar diye arzu ederler. Eğer yağan yağmurdan bir güçlüğe uğrarsanız veya hasta ...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
Sen onların aralarında bulunup da onlara namaz kıldırdığında içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun. Silahlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında diğer bir kısmı arkanızda beklesin. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin seninle beraber kılsınlar ve ihtiyatlı bulunsunlar, silahlarını yanlarına alsınlar. Kâfirler arzu ederler ki, silahlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da size ani bir baskın yapsalar. Eğer size yağmur gibi bir eziyet erişir veya hast...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
Hem (sen) içlerinde bulunup da onlara namaz kıldırdığın zaman, artık onlardan bir tâife seninle berâber (namaza) dursun; silâhlarını da (yanlarına) alsınlar! Secdeye vardıkları zaman ise hemen (diğer tâife) arkanızda bulunsunlar! Sonra namaz kılmamış olan diğer tâife gelip seninle berâber namaz kılsınlar, hem tedbirlerini hem silâhlarını alsınlar! İnkâr edenler arzu ederler ki silâhlarınızdan ve eşyâlarınızdan gafil olsanız da üzerinize birdenbire baskın yapsalar.Bununla berâber size yağmurdan b...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
Sen; içlerinde olup da namazlarını kıldırdığın zaman, bir kısmı seninle beraber namaza dursun ve silahlarını da alsınlar. Secdeye vardıklarında onlar arkanıza geçsinler, kılmayan öbür kısım gelsin, seninle beraber kılsınlar. Tedbirli olsunlar, silahlarını alsınlar. Kafirler size ansızın bir baskın vermek için silah ve eşyanızdan gafil bulunmanızı arzu ederler. Yağmurdan zarar görecekseniz veya hasta
olursanız
, silahlarınızı bırakmanıza bir beis yoktur. Fakat dikkatli olun. Allah; şüphesiz kafirl...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
Sen onların aralarında bulunup da onlara namaz kıldırdığın zaman, içlerinden bir kısmı seninle beraber namaza dursun ve silahlarını da yanlarına alsınlar. Secdeye vardıklarında onlar arkanızda olsunlar. Sonra henüz namazını kılmamış olan diğer kısım gelsin, seninle beraber namazlarını kılsınlar. Bütün tedbirlerini ve silâhlarını alsınlar. Kâfirler arzu ederler ki, silahlarınızdan ve eşyanızdan bir gafil olsanız da, size âni bir baskın yapsalar. Eğer size yağmurdan ötürü bir eziyet erişir veya ha...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
(Savaşta) sen onların arasında olup da onlara namaz kıldıracağın zaman, bir grup seninle namazda (diğer grup da düşman karşısında) dursun. Hepsi de silahlarını yanlarına alsınlar. Seninle namaz kılanlar secde ettikten sonra sizin arkanıza geçsinler ve namaz kılmamış diğer grup gelsin ve seninle namaz kılsınlar. Ve onlar da tedbirli olup silahlarını yanlarına alsınlar. Kafirler silah ve eşyalarınızı unutup bırakmanızı, gafil bulunmanızı ve size ansızın baskın yapmayı arzu ederler. Eğer yağmur dol...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
Sen de içlerinde bulunup onlara namazı başlattığın zaman onlardan bir bölük seninle beraber namaza dursun ve silâhlarını da yanlarına alsınlar. (Namazda olanlar), secde edince arkanıza geçsinler; bu kez namaz kılmayan öteki bölük gelsin, seninle beraber namaz kılsınlar, korunma(tedbir)lerini ve silâhlarını da alsınlar. İnkâr edenler istediler ki siz silâhlarınızdan ve eşyanızdan gaflet etseniz de birden üzerinize bir baskın yapsalar. Yağmurdan zahmet çekerseniz, ya da hasta
olursanız
, silâhların...
Nisa Suresi, 104. Ayet:
Kavmi aramakta gevşek olmayınız. Eğer siz elem çekmekte
olursanız
şüphesiz onlar da sizin elem çektiğiniz gibi elem çekerler. Halbuki onların ümit etmediği şeyi siz Allah Teâlâ'dan ümit edersiniz ve Allah Teâlâ alîmdir, hakîmdir....
Nisa Suresi, 128. Ayet:
Ve şâyet bir kadın kocasının ilgisizliğinden veya ondan yüz çevirmesinden korkarsa, artık ikisinin arasında sulh (anlaşma) yapılarak ıslah edilmesinde (uzlaşmasında) onların ikisine de bir günah yoktur ve sulh (anlaşma) daha hayırlıdır. Nefsler cimriliğe (kıskançlığa ve hırsa) hazır kılınmıştır (meyilli yaratılmıştır). Ve eğer ihsanla davranır ve takva sahibi
olursanız
, o taktirde, muhakkak ki Allah, yaptıklarınızdan haberdar olandır....
Nisa Suresi, 128. Ayet:
Eğer bir kadın, kocasının kurulu aile düzenini bozmasından yahut kendisine ilgisiz davranmasından endişe ederse, boşanmaksızın aralarında bir anlaşma yaparak evliliklerini devam ettirmelerinde, sosyal ilişkilerini yeniden düzenlemelerinde, geliştirmelerinde onlara günah yoktur. Sulh, ayrılmaktan ve geçimsiz yaşamaktan daima hayırlıdır. Nefisler ihtiraslı davranmaya her zaman hazırlıklıdır. Eğer iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarınıza, ilişki...
Nisa Suresi, 128. Ayet:
Eğer bir kadın, kocasının kötü muamelesinden veya kendisini terk etmesinden korkarsa (iki taraf) arasında anlaşarak sorunlarını çözebilirler; zira karşılıklı anlaşma en iyi yoldur ve bencillik, insan ruhunda her zaman mevcuttur. Fakat iyilik yapar ve Ona karşı sorumluluğunuzun bilincinde
olursanız
, bilin ki Allah yaptığınız her şeyden haberdardır....
Nisa Suresi, 128. Ayet:
Bir kadın eğer kocasının geçimsizlik veya ihmalinden korkarsa, sulh yoluyla anlaşmalarında ikisi için de bir günah yoktur. Sulh elbette daha hayırlıdır. Nefisler ise cimriliğe yatkındır. Eğer siz iyilik edip haksızlıktan sakınacak
olursanız
, hiç şüphesiz Allah sizin yaptıklarınızdan haberdardır....
Nisa Suresi, 129. Ayet:
Ve kadınlar arasında adaleti sağlamaya gayret etseniz bile asla güç yetiremezsiniz o halde birine tamamen meyledip (ilgi gösterip), böylece diğerini muallakta (boşta) gibi terketmeyin. Ve eğer arayı düzeltir ve takva sahibi
olursanız
, o taktirde muhakkak ki Allah, Gafur'dur ve Rahîm'dir....
Nisa Suresi, 129. Ayet:
Üzerine düşüp uğraşsanız da, kadınlar arasında âdil davranmaya asla gücünüz yetmez. Aman ha, birisine tamamen kapılıp da, diğerini askıya alınmış gibi, ortada bırakmayın. Böyle durumlarda, bozulan aile dirliğini ve düzenini sağlar, din ve dünya işlerinizi, sosyal ilişkilerinizi düzeltir, geliştirir, Allah’a sığınır, emirlerine yapışır, günahlardan arınıp, azaptan korunur, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarınıza ve özgürlüklerinize sahip çıkarak şahsiyetli davranır, dinî ve sosyal görevleriniz...
Nisa Suresi, 129. Ayet:
Ne kadar isteseniz de kadınlara eşit davranamazsınız. Öyleyse tamamen birine yönelip de diğerini askıdaymış gibi bırakmayın. Bu durumu düzeltip erdemli
olursanız
ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir....
Nisa Suresi, 129. Ayet:
Ne kadar isteseniz de eşlerinize adaletle davranmak elinizde değildir. Dolayısıyla diğerlerini dışlayarak ve onları kocası hem var hem de yokmuş gibi bir durumda bırakarak (içlerinden sadece) birine yönelmeyin. Ancak her şeyi yoluna koyar ve Ona karşı sorumluluğunuzun bilincinde
olursanız
, bilin ki Allah çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır....
Nisa Suresi, 131. Ayet:
Ve Allah'ındır ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde Andolsun ki sizden önce kendilerine kitap verilenlere de, size de Allah'tan çekinmenizi tavsiye ettik. Fakat kâfir
olursanız
şüphe yok ki Allah'ındır ne varsa göklerde ve ne varsa yeryüzünde ve Allah, her şeyden müstağnîdir ve övüş ona lâyıktır....
Nisa Suresi, 131. Ayet:
Gerek göklerde gerekse yeryüzünde ne varsa hepsi Allah'a aittir. Size ve sizden önce kendilerine kitap verilmişlere Allah'tan korkmayı emrettik. Eğer kafir
olursanız
, biliniz ki, göklerde ve yeryüzünde bulunan herşey Allah'ındır. Onun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur ve övgüye layıktır....
Nisa Suresi, 147. Ayet:
Eğer siz şükrederseniz ve âmenû
olursanız
(yaşarken Allah'a ulaşmayı dilerseniz ve mürşidinize ulaşıp tâbî
olursanız
, böylece kalbinizin içine îmân yazılıp mü'min
olursanız
), Allah size azap etmez. Ve Allah Şâkir'dir (şükrün karşılığını verendir), Alîm'dir (en iyi bilendir)....
Nisa Suresi, 147. Ayet:
Eğer şükreder ve imân etmiş
olursanız
, Allah Teâlâ sizin azabınızla ne yapacaktır? Halbuki, Allah Teâlâ şâkirdir, alîmdir....
Nisa Suresi, 170. Ayet:
Ey insanlar! Gerçekten size, Rabbinizden islâm dini ile Peygamber geldi. Hakkınızda hayırlı olmak için hemen ona iman edin. Eğer inanmayacak ve küfredecek
olursanız
, şüphe yok ki, göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Allah her şeyi bilicidir, hükmünde hikmet sahibidir....
Nisa Suresi, 170. Ayet:
Ey insanlar! hakıkat size Rabbınızdan hakk ile Resul geldi, hakkınızda hayr olmak için hemen ona iyman edin ve eğer küfr edecek
olursanız
şüphe yok ki Göklerde ve yerde ne varsa Allahın ve Allah alîm, hakîm bulunuyor...
Nisa Suresi, 170. Ayet:
Ey insanlar, gerçek şu ki, Rabbinizden size hak ile peygamber geldi. Hakkınızda hayırlı olması için hemen ona iman edin! Eğer ona inanmayacak
olursanız
, şüphe yok ki, göklerde ve yerde ne varsa Allah'ındır. Allah, herşeyi bilendir, hikmet sahibidir....
Nisa Suresi, 170. Ayet:
Ey insanlar, hiç şübhesiz, Rabbinizden size hak bir peygamber gelmişdir. O halde kendi hayrınıza olarak (ona) îman edin. Eğer inkâr edib kâfir
olursanız
(biliniz ki) göklerde ve yerde ne varsa (hepsi) Allahındır. Allah hakkıyle bilicidir, yegâne hüküm ve hikmet saahibidir. ...
Nisa Suresi, 170. Ayet:
Ey insanlar! Peygamber size Rabbinizden hak ile gelmiştir. O halde kendi hayırınıza olarak hemen ona iman edin. Eğer kâfir
olursanız
, göklerde ve yerde ne varsa şüphesiz ki hepsi Allah'ındır. Allah bilendir, hikmet sahibidir....
Nisa Suresi, 170. Ayet:
Ey insanlar! Peygamber size Rabbinizden hakkı getirmiştir. Siz de ona iman edin; hakkınızda hayırlı olan budur. İnkâr edecek
olursanız
, göklerde ve yerde olan herşey Allah'ındır. Allah ise herşeyi bilir, her işi hikmetle yapar....
Maidə Suresi, 6. Ayet:
Ey iman edenler! Namaza kalkacağınız zaman yüzlerinizi, dirseklere kadar ellerinizi ve -başlarınıza mesh edip- her iki topuğa kadar da ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz, iyice yıkanarak temizlenin. Hasta
olursanız
veya seferde bulunursanız veya biriniz abdest bozmaktan (def-i hacetten) gelir veya kadınlara dokunur (cinsel ilişkide bulunur) da su bulamazsanız, o zaman temiz bir toprağa yönelin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin (Teyemmüm edin). Allah, size herhangi bir güçlük çıkarm...
Maidə Suresi, 6. Ayet:
Ey iman edenler! Namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın, başlarınızı meshedin ve topuklarınıza kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüp iseniz boydan boya yıkanın. Eğer hasta yahut yolculukta
olursanız
veya sizden biri tuvalet ihtiyacını görmüş ya da kadınlara dokunmuş olup da su bulamazsanız temiz bir toprakla teyemmüm edin. Onunla yüzlerinizi ve ellerinizi meshedin. Allah size bir zorluk çıkarmak istemiyor; ancak sizi temizlemek ve olur ki şükredersiniz d...
Maidə Suresi, 12. Ayet:
ALLAH, İsrail oğullarından söz almıştı ve içlerinden on iki başkan göndermiştik. ALLAH demişti ki: 'Namazı gözetirseniz, zekatı verirseniz, elçilerime inanıp onlara saygılı
olursanız
ve (erdemli bir yaşam sürmek suretiyle) ALLAH'a güzel bir borç verirseniz sizinle beraberim. Günahlarınızı örter, içlerinden ırmaklar akan bahçelerde ağırlarım. Artık sizden kim bundan sonra inkar ederse doğru yolu sapıtmış olur.'...
Maidə Suresi, 92. Ayet:
Allah'a itaat edin, Rasule itaat edin ve sakının. Yüz çevirecek
olursanız
, bilinki; peygamberimize düşen, yalnız açıkça tebliğ etmektir....
Maidə Suresi, 92. Ayet:
Allah'a da itaat edin, Peygambere de itaat edin; onlara karşı gelmekten kaçının. Eğer yüz çevirecek
olursanız
şunu bilin ki, Peygambere düşen, açıkça bildirmekten ibarettir....
Maidə Suresi, 101. Ayet:
Ey iman edenler; size açıklanınca hoşunuza gitmeyecek olan şeyleri sormayın. Ku'ran indirilirken onları soracak
olursanız
, size açıklanır. Allah, bunları affetmiştir. Allah; Gafur'dur, Halim'dir....
Maidə Suresi, 101. Ayet:
Ey iman edenler! Açıklandığında hoşunuza gitmeyecek olan şeyleri sormayın. Eğer onları Kur'an indirilirken soracak
olursanız
, size açıklanır. Oysa Allah onları affetmiştir. Allah çok bağışlayandır ve çok halîmdir....
Maidə Suresi, 101. Ayet:
Ey iman edenler! Açıklandığı takdirde sizi üzecek şeyleri sormayın. Kur'ân'ın indiği sırada soracak
olursanız
, o da size açıklanıverir; oysa Allah onu sizden affetmiştir. Çünkü Allah çok bağışlayıcıdır, kullarına müsamahası pek geniştir....
Maidə Suresi, 105. Ayet:
Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltin. Siz doğru yolda
olursanız
, yoldan sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman Allah, size yaptıklarınızı haber verecektir....
Maidə Suresi, 105. Ayet:
Ey müminler, siz kendinizden sorumlusunuz, eğer siz doğru yolda
olursanız
sapıklar size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah'adır. O size yapmış olduklarınızın iç yüzünü bildirecektir....
Maidə Suresi, 105. Ayet:
-Ey iman edenler! Kendinize dikkat edin. Siz hidayette
olursanız
, sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah’adır. Yapmakta olduklarınızı o size haber verecektir....
Maidə Suresi, 106. Ayet:
Ey iman edenler, sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, vasiyet hazırlanışında, aranızda içinizden adaletli iki kişiyi (şahid tutun.) Veya yolculukta olup size ölüm musibeti gelip çatarsa, sizden olmayan başka iki kişiyi (şahid tutun. İkisini) Şayet kuşkulanacak
olursanız
namazdan sonra alıkoyarsınız, onlar da (size): "Akraba dahi olsa onu (yeminimizi) hiç bir değere değiştirmeyeceğiz ve Allah'ın şahidliğini gizlemeyeceğiz. Aksi takdirde biz elbette günahkarlardan oluruz." diye Allah adına ye...
Maidə Suresi, 106. Ayet:
Ey inananlar, sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, vasiyet hazırlanışında, aranızda içinizden adaletli iki kişiyi (şahid tutun). Veya yolculukta olup size ölüm musibeti gelip çatarsa, sizden olmayan başka iki kişiyi (şahid tutun. İkisini) Şayet kuşkulanacak
olursanız
namazdan sonra alıkoyarsınız, onlar da (size): "Akraba dahi olsa onu (yeminimizi) hiç bir değere değiştirmeyeceğiz ve Tanrı'nın şahidliğini gizlemeyeceğiz. Aksi takdirde biz elbette günahkarlardan oluruz" diye Tanrı adına yemin...
Maidə Suresi, 106. Ayet:
Ey iman edenler, sizden birinize ölüm gelip çattığı zaman, vasiyet hazırlanışında, aranızda içinizden adaletli iki kişiyi (şahid tutun.) Veya yolculukta olup size ölüm musibeti gelip çatarsa, sizden olmayan başka iki kişiyi (şahid tutun. İkisini) Şayet kuşkulanacak
olursanız
namazdan sonra alıkoyarsınız, onlar da (size) : «Akraba dahi olsa onu (yeminimizi) hiç bir değere değiştirmeyeceğiz ve Allah'ın şahidliğini gizlemeyeceğiz. Aksi takdirde biz elbette günahkârlardan oluruz.» diye Allah adına y...
Əraf Suresi, 90. Ayet:
1.
ve kâle
: dedi
2.
el meleu
: ileri gelenler
3.
ellezîne
: o kimseler
4.
keferû
: inkâr ettiler, kâfir oldular
Əraf Suresi, 90. Ayet:
Kavminden kâfir olanların ileri gelenleri şöyle dedi(ler): “Eğer, gerçekten Şuayb'a tâbî
olursanız
, o taktirde siz mutlaka hüsranda olanlardan (nefslerini hüsrana düşürenlerden) olursunuz.”...
Əraf Suresi, 90. Ayet:
Halkından hakikat bilgisini inkâr eden ileri gelenler: "Eğer Şuayb'a tâbi
olursanız
, o takdirde mutlaka hüsrana uğrayanlar olursunuz" dediler....
Əraf Suresi, 90. Ayet:
Kavminden kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kodamanlar, halka: 'Şuayb’e tâbi
olursanız
, o takdirde siz de zarara uğrarsınız' dediler....
Əraf Suresi, 90. Ayet:
Kavminin önde gelenlerinden inkâr edenler, dediler ki: "Andolsun, Şuayb'a uyacak
olursanız
, kuşkusuz kayba uğrayanlardan olursunuz."...
Əraf Suresi, 90. Ayet:
Kavminin önde gelenlerinden küfredenler dediler ki: "Andolsun, eğer Şuayb'a uyacak
olursanız
, kuşkusuz kayba uğrayanlardan olursunuz."...
Əraf Suresi, 90. Ayet:
Kavminden inkâr eden ileri gelenler ise dedi ki: 'Yemîn olsun ki, eğer Şuayb’a tâbi'
olursanız
, o takdirde doğrusu siz elbette hüsrâna uğramış kimseler olursunuz.'...
Əraf Suresi, 90. Ayet:
Kavminden inkâra sapan ileri gelenler "Eğer Şuayb’a uyacak
olursanız
kesinlikle perişan olursunuz!" diye tehditte bulundular....
Əraf Suresi, 90. Ayet:
Kavminin önde gelenlerinden küfre sapanlar, dediler ki: «Andolsun, Şuayb'a uyacak
olursanız
, kuşkusuz kayba uğrayanlardan olursunuz.»...
Əraf Suresi, 191. Ayet:
(191-193) O’na hiç bir şey yaratmaya güç yetiremeyen, zaten kendileri de yaratılıp duran mahlûkları mı eş ortak sayıyorlar? Halbuki o şerikler, kendilerini putlaştıranların imdadına yetişemezler. Hatta onlar kendi nefislerine bile yardım sağlayamazlar. Şayet siz onları doğru yola çağıracak
olursanız
size uymazlar. O müşrikleri siz ha hakka çağırmışsınız, ha susmuşsunuz, size karşı onların durumu aynıdır....
Əraf Suresi, 192. Ayet:
(191-193) O’na hiç bir şey yaratmaya güç yetiremeyen, zaten kendileri de yaratılıp duran mahlûkları mı eş ortak sayıyorlar? Halbuki o şerikler, kendilerini putlaştıranların imdadına yetişemezler. Hatta onlar kendi nefislerine bile yardım sağlayamazlar. Şayet siz onları doğru yola çağıracak
olursanız
size uymazlar. O müşrikleri siz ha hakka çağırmışsınız, ha susmuşsunuz, size karşı onların durumu aynıdır....
Əraf Suresi, 193. Ayet:
Onları doğru yola çağıracak
olursanız
size uymazlar. Onları ha çağırmışsınız, ha susup ses çıkarmamışsınız, sizin aleyhinize (olan tutumları) aynıdır, değişmez....
Əraf Suresi, 193. Ayet:
Onları doğru yola çağıracak
olursanız
size uymazlar. Onları çağırsanız da, sussanız da sizin için birdir....
Əraf Suresi, 193. Ayet:
(191-193) O’na hiç bir şey yaratmaya güç yetiremeyen, zaten kendileri de yaratılıp duran mahlûkları mı eş ortak sayıyorlar? Halbuki o şerikler, kendilerini putlaştıranların imdadına yetişemezler. Hatta onlar kendi nefislerine bile yardım sağlayamazlar. Şayet siz onları doğru yola çağıracak
olursanız
size uymazlar. O müşrikleri siz ha hakka çağırmışsınız, ha susmuşsunuz, size karşı onların durumu aynıdır....
Ənfal Suresi, 19. Ayet:
Fetih istiyorsanız, işte size fetih geldi. Vazgeçerseniz, bu sizin için hayırlı olur. Ama dönecek
olursanız
Biz de döneriz. O zaman ne kadar kalabalık da olsa, topluluğunuzun size bir yararı olmaz. Çünkü Allah mü'minlerle beraberdir....
Ənfal Suresi, 29. Ayet:
Ey âmenû olanlar! Allah'a karşı takva sahibi
olursanız
sizi furkan (hak ve bâtılı ayırma özelliği) sahibi kılar! Ve sizden (sizin) günahlarınızı örter ve size mağfiret eder (günahlarınızı sevaba çevirir). Ve Allah, büyük fazl sahibidir....
Ənfal Suresi, 29. Ayet:
Siz ey imana erişenler! Eğer Allaha karşı sorumluluk bilinci içinde
olursanız
O size, hakkı batıldan ayırmaya yarayan bir ölçü bahşedecek ve kötü işlerinizi silip örtecek, sizi bağışlayacaktır: Çünkü Allah, bağış ve cömertliğinde sınır olmayandır....
Ənfal Suresi, 29. Ayet:
Ey iman edenler! Eğer siz Allah'tan korkar, takvâ sahibi
olursanız
, O size furkan (iyi ile kötüyü ayırt edecek bir mârifet, bir nur) verir. Kötülüklerinizi örter ve sizi bağışlar. Çünkü Allah büyük lütuf sahibidir....
Tövbə Suresi, 96. Ayet:
Onlardan razı olmanız için size yemin ederler. Eğer siz onlardan razı
olursanız
(razı olsanız bile) muhakkak ki Allah, fasık kavimden razı olmaz....
Tövbə Suresi, 96. Ayet:
Siz kendilerinden râzı olasınız diye size yemin edecekler, fakat siz onlardan râzı
olursanız
her halde Allah fasıklar güruhundan râzı olmaz...
Tövbə Suresi, 96. Ayet:
Kendilerinden razı olasınız diye size yemin ederler. Eğer siz onlardan razı
olursanız
, şunu bilin ki Allah, o fasıklar güruhundan kesinlikle razı olmaz....
Tövbə Suresi, 96. Ayet:
Kendilerinden hoşnud olmanız için size yemîn edecekler. (Fakat) eğer siz onlardan raazî
olursanız
şübhesiz Allah o faasıklar güruhundan raazî olmaz. ...
Yunus Suresi, 72. Ayet:
Eğer yüz çevirecek
olursanız
, ben sizden bir karşılık istemedim. Benim ecrim, yalnızca Allah'a aittir. Ve ben, müslümanlardan olmakla emrolundum....
Yunus Suresi, 72. Ayet:
Eğer yüz çevirecek
olursanız
, ben sizden bir karşılık istemedim. Benim ecrim, yalnızca Tanrı'ya aittir. Ve bana müslümanlardan olmam buyruldu....
Yunus Suresi, 72. Ayet:
Eğer yüz çevirecek
olursanız
, ben sizden bir karşılık istemedim. Benim ecrim, yalnızca Allah'a aittir. Ve ben, müslümanlardan olmakla emrolundum....
Hud Suresi, 57. Ayet:
Eğer benim çağrıma sırt dönecek
olursanız
, ben size gönderilen mesajı duyurdum. Rabbim, sizin yerinize başka bir toplum getirir. Siz O'na hiçbir zarar dokunduramazsınız. Hiç kuşkusuz, her şey Rabbimin gözetimi ve denetimi altındadır....
Hud Suresi, 84. Ayet:
Medyen halkına da kardeşleri Şuayb’ı gönderdik. O da onlara: "Ey halkım! dedi, yalnız Allah’a ibadet edin, çünkü sizin O’ndan başka tanrınız yoktur. Hem ölçü ve tartıyı eksik tutmayın!Ben sizin bolluk içinde olduğunuzu görüyorum. Ama böyle devam edecek
olursanız
, sizi azapla kuşatacak olan bir günden korkuyorum....
Hud Suresi, 86. Ayet:
Eğer mümin
olursanız
Allah’ın bıraktığı kâr sizin için daha hayırlıdır. Ben, sizin bekçiniz değilim....
Yusif Suresi, 60. Ayet:
"Eğer onu bana getirmeyecek
olursanız
, artık benim katımda sizin için bir ölçek (erzak) yoktur ve bana da yaklaşmayın."...
Yusif Suresi, 60. Ayet:
"Eğer onu bana getirmeyecek
olursanız
, artık benim katımda sizin için bir ölçek (erzak) yoktur ve bana da yaklaşmayın."...
Yusif Suresi, 60. Ayet:
«Eğer onu bana getirmeyecek
olursanız
, artık benim katımda sizin için bir ölçek (erzak) yoktur ve bana da yaklaşmayın.»...
İbrahim Suresi, 7. Ayet:
Ve o zaman Rabbiniz size bildirmişti ki; eğer şükrederseniz (ni'metlerinizi) artırırız, eğer küfredenlerden
olursanız
muhakkak ki azabım şiddetlidir....
İbrahim Suresi, 8. Ayet:
Musa (devamla) dedi ki: Siz ve yeryüzündekilerin hepsi inkâra sapıp nankörlük edecek
olursanız
, şüpheniz olmasın ki, Allah müstağnidir (her şeyden ganîdir, hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, fakat her şey O'na mutlaka muhtaçtır) ve övülmeğe de (her zaman çok daha) lâyıktır....
İbrahim Suresi, 34. Ayet:
İsteyebileceğiniz her şeyi veren de O'dur. Eğer Allah'ın nimetlerini saymaya kalkışacak
olursanız
sayamazsınız. Doğrusu insan çok haksız ve çok nankördür....
İbrahim Suresi, 34. Ayet:
O size kendisinden isteyebileceğiniz her şeyi verdi. Eğer Allah'ın nimetlerini sayacak
olursanız
, onları bitiremezsiniz. Kuşkusuz insan çok zalim ve son derece nankördür....
Nəhl Suresi, 18. Ayet:
Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışacak
olursanız
, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsınız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir....
Nəhl Suresi, 18. Ayet:
Eğer Allah'ın nimetlerini sayacak
olursanız
bitiremezsiniz. Hiç kuşkusuz Allah bağışlayıcıdır, merhametlidir....
Nəhl Suresi, 18. Ayet:
Eğer Tanrı'nın nimetini saymaya kalkışacak
olursanız
, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsınız. Gerçekten Tanrı, bağışlayandır, esirgeyendir....
Nəhl Suresi, 18. Ayet:
Allah'ın nimetini sayacak
olursanız
; bitiremezsiniz. Muhakkak ki Allah; Gafur'dur, Rahim'dir....
Nəhl Suresi, 18. Ayet:
Eğer Allah'ın nimetini saymaya kalkışacak
olursanız
, onu bir genelleme yaparak bile sayamazsınız. Gerçekten Allah, bağışlayandır, esirgeyendir....
Nəhl Suresi, 126. Ayet:
Eğer cezalandıracak
olursanız
size uygulanan cezanın aynıyla cezalandırın. Ama eğer sabredersiniz andolsun bu, sabredenler için daha hayırlıdır....
Nəhl Suresi, 126. Ayet:
(Ey müminler, düşmandan intikam almak için) eğer bir ceza ile mukabele edecek
olursanız
, ancak size yapılan azab ve cezanın misli ile yapın (daha fazla ileri gitmeyin). Sabrederseniz (cezayı terk ederseniz) andolsun ki, bu tahammül edenler için daha hayırlıdır....
Nəhl Suresi, 126. Ayet:
Ceza verecek
olursanız
, size verilen cezanın misliyle cezalandırın. Ama eğer (bu hususta) sabrederseniz, and olsun ki bu, sabredenler için daha hayırlıdır....
Nəhl Suresi, 126. Ayet:
Ve şayed ıkab ile mukabele edecek
olursanız
ancak size edilen ukubetin misliyle muâkabe ediniz ve şayed sabrederseniz kasem olsun ki sabredenler için elbette daha hayırlıdır...
Nəhl Suresi, 126. Ayet:
Eğer ceza ile karşılık verecek
olursanız
, ancak size yapılan cezanın misli ile cezalandırınız. Şayet sabrederseniz, andolsun ki bu, sabredenler için elbette daha hayırlıdır....
Nəhl Suresi, 126. Ayet:
Eğer (bir suçtan dolayı) ceza verecek
olursanız
size yapılan azab ve cezanın misli ile ceza verin. Ama sabrederseniz, elbette o, sabredenler için daha hayırlıdır....
Nəhl Suresi, 126. Ayet:
Eğer her hangi bir ceza ile mukaabele edecek
olursanız
ancak size reva görülen ukubetin misillemesiyle ceza yapın. Sabrederseniz, andolsun ki, bu, tehammül edenler için elbet daha hayırlıdır. ...
Nəhl Suresi, 126. Ayet:
Eğer ceza verecek
olursanız
; ancak sizin cezalandırıldığınızın misliyle ceza verin. Sabrederseniz; elbette bu, sabredenler için daha iyidir....
Nəhl Suresi, 126. Ayet:
Eğer ceza verecek
olursanız
, size verilen cezanın misli ile ceza verin. Sabrederseniz, elbette bu sabredenler için daha hayırlıdır....
Nəhl Suresi, 126. Ayet:
Ceza verecek
olursanız
, size yapılan muamelenin misliyle cezalandırın. Ama eğer bu hususta sabrederseniz, bilin ki bu, sabredenler için daha hayırlıdır....
İsra Suresi, 7. Ayet:
1.
in ahsentum
: eğer ahsen
olursanız
, ahsen davranırsanız
2.
ahsen-tum
: ahsen oldunuz
3.
li enfusi-kum
: kendi nefsiniz için
4.
...
İsra Suresi, 7. Ayet:
'Eğer iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan mü’min
olursanız
, kendiniz, birbiriniz için iyilik etmiş olursunuz. Kötü icraatlar yapar, kötülük eder, işlerinizi kötü yaparsanız, yine kendinize kötülük ...
İsra Suresi, 7. Ayet:
Eğer iyilik etmiş
olursanız
kendi nefisleriniz için iyilik etmiş olursunuz ve eğer fenalık etmiş
olursanız
kendi nefisleriniz için etmiş olursunuz. Artık ikinci va'de gelince yüzlerinizi çirkinleştirsinler için ve evvelce girdikleri gibi yine mescide girsinler için ve galebe ettikleri şeyleri helâk eylesinler diye (düşmanlarınızı yine size musallat ettik)....
İsra Suresi, 25. Ayet:
1.
rabbu-kum
: sizin Rabbiniz
2.
a'lemu
: en iyi bilir, daha iyi bilir
3.
bi mâ
: o şeyi
4.
fî nufûsi-kum
: nefsle...
İsra Suresi, 25. Ayet:
Rabbiniz, nefslerinizde olanı (niyetinizi) daha iyi bilir. Eğer salihler
olursanız
, o taktirde muhakkak ki O, evvab olanlar (O'na yönelip, tövbe ederek ulaşanlar) için mağfiret edici olur....
İsra Suresi, 25. Ayet:
Rabbiniz, içinizde olanı en iyi bilendir. Eğer siz iyi kişiler
olursanız
, şunu bilin ki Allah tövbeye yönelenleri çok bağışlayandır....
İsra Suresi, 25. Ayet:
İçinizde ne var, Rabbiniz, sizden daha iyi bilir. Düzgün ve temiz kişiler
olursanız
şüphe yok ki o, tövbe edip hakka dönenlerin suçlarını örter....
İsra Suresi, 25. Ayet:
Rabbiniz sizin kalplerinizdekini çok iyi bilir. Eğer siz iyi
olursanız
, şunu bilin ki Allah, kötülükten yüz çevirerek tevbeye yönelenleri son derece bağışlayıcıdır....
İsra Suresi, 25. Ayet:
Rabbiniz (hakikatiniz olarak, bilincinizi {nefsinizi} meydana getiren El Esmâ bileşiminiz) nefslerinizdekini (bilincinizdekini) daha iyi bilir! Eğer siz sâlihler (hakikate imanın gereğini yaşayanlar)
olursanız
; muhakkak ki O, yetersizliklerinden dolayı tövbe edenlere Ğafûr'dur....
İsra Suresi, 25. Ayet:
Rabbiniz içinizden geçenleri çok iyi bilir. Eğer dindar, ahlâklı, hayır-hasenât sahibi itaatkâr müslümanlar, sâlih kimseler
olursanız
, Allah çok tevbe edenleri koruma kalkanına alan, çok bağışlayandır....
İsra Suresi, 25. Ayet:
Rabbiniz içlerinizdekini daha iyi bilir. Eğer salih kimseler
olursanız
şüphesiz O da tevbe edip kendine dönenleri bağışlayıcıdır....
İsra Suresi, 25. Ayet:
Rabbiniz, sizin içinizdekini daha iyi bilir. Eğer siz salih
olursanız
, şüphesiz O da, (kendisine) yönelip dönenleri bağışlayıcıdır....
İsra Suresi, 25. Ayet:
Rabbiniz, içinizdekini daha iyi bilir. Eğer iyi kimseler
olursanız
, elbette Allah, kendine dönüp tevbe edenleri bağışlayıcıdır....
İsra Suresi, 25. Ayet:
Rabbiniz, içinizde olanı iyi bilir ; eğer iyi-yararlı kişiler
olursanız
, şüphesiz ki O, kendisine (imânla, tevbeyle) dönüp yönelenler için çok bağışlayıcıdır....
İsra Suresi, 25. Ayet:
Rabbiniz sizin kalplerinizdekini çok iyi bilir. Eğer siz iyi
olursanız
, şunu bilin ki Allah, kötülükten yüz çevirerek tevbeye yönelenleri son derece bağışlayıcıdır....
İsra Suresi, 25. Ayet:
Rabbiniz içinizden geçenleri çok iyi bilir. Eğer iyi kimseler
olursanız
elbette Allah çok tevbe edenleri bağışlayıcıdır....
İsra Suresi, 25. Ayet:
Rabbiniz nefslerinizdekini (daha iyi) bilir. Eğer siz salih
olursanız
, şüphesiz O da, [kendisine] yönelenleri / dönenleri (evvab) bağışlayıcıdır....
İsra Suresi, 25. Ayet:
Rabbiniz sizin içlerinizdekini en iyi bilendir. Eğer siz iyi kimseler
olursanız
şübhesiz ki Allah da dâima kendine dönenleri (ve çok tevbe edenleri) cidden yarlığayıcıdır. ...
İsra Suresi, 25. Ayet:
Rabbiniz içinizde olanı en iyi bilendir. Eğer sâlih kimseler
olursanız
, hiç şübhesiz ki O, çokça tevbe eden kimselere çok mağfiret edendir....
İsra Suresi, 25. Ayet:
Rabbınız; nefislerinizde olanı en iyi bilendir. Eğer salihlerden
olursanız
muhakkak ki O; kendisine dönenler için Gafur'dur....
İsra Suresi, 25. Ayet:
Rabbiniz sizin kalbinizdekini çok iyi bilir. Eğer siz iyi
olursanız
şunu iyi bilin ki Allah, tevbeye yönelenleri son derece bağışlayıcıdır....
İsra Suresi, 25. Ayet:
İçinizdekini en iyi Rabbiniz bilir. Eğer salih kimseler
olursanız
, şüphesiz O, kendisine sığınanları bağışlar....
İsra Suresi, 25. Ayet:
Rabbiniz içlerinizdekini daha iyi bilir. Eğer siz iyi kişiler
olursanız
şüphesiz O, tevbe edenleri bağışlayandır....
İsra Suresi, 25. Ayet:
Rabbiniz, sizin içinizdekini daha iyi bilir. Eğer siz salih
olursanız
, şüphesiz O da, (kendisine) yönelip dönenleri bağışlayıcıdır....
İsra Suresi, 25. Ayet:
İçinizde olanı en iyi Rabbiniz bilir. Eğer siz iyi kimseler
olursanız
, hiç kuşkusuz O da kendisine yönelenler için çok bağışlayıcıdır....
İsra Suresi, 25. Ayet:
Benliklerinizin içindekini Rabbiniz daha iyi bilir. Eğer siz barışsever/iyi kişiler
olursanız
O, tövbeye sarılanları affeder....
İsra Suresi, 50. Ayet:
(50-51) De ki: "İster taş olun, ister demir. İsterse yeniden dirilmesi aklınızca imkânsız gibi görünen herhangi bir yaratık, ne
olursanız
olun, mutlaka diriltilip kaldırılacaksınız." "O halde" diyecekler, "kimdir bizi diriltecek olan?" De ki: "Sizi ilk defa yoktan yaratan!" Bu sefer, alay ederek başlarını sallayacak da: "Ne zamanmış o?" diyecekler. De ki: "Belki de yakındır."...
İsra Suresi, 51. Ayet:
(50-51) De ki: "İster taş olun, ister demir. İsterse yeniden dirilmesi aklınızca imkânsız gibi görünen herhangi bir yaratık, ne
olursanız
olun, mutlaka diriltilip kaldırılacaksınız." "O halde" diyecekler, "kimdir bizi diriltecek olan?" De ki: "Sizi ilk defa yoktan yaratan!" Bu sefer, alay ederek başlarını sallayacak da: "Ne zamanmış o?" diyecekler. De ki: "Belki de yakındır."...
İsra Suresi, 51. Ayet:
"İster gönlünüzde büyüyen, (aklınıza tuhaf gelen) herhangi bir yaratık, (ne
olursanız
olun, Allâh sizi mutlaka diriltecektir). "Bizi kim tekrar (hayâta) döndürebilir?" diyecekler. "Sizi ilk defa yaratan (döndürür)" de. Sana alaylı alaylı başlarını sallayacaklar ve: "Ne zaman o?" diyecekler. "Pek yakın olabilir" de....
Möminun Suresi, 33. Ayet:
(33-34) Onun halkından kâfir olup âhiret buluşmasını yalan sayan ve kendilerine dünya hayatında bol nimet verdiğimiz eşraf takımı: "Bu," dediler, "sizin gibi bir insandan başka bir şey değil, baksanıza sizin yediklerinizden yiyor, sizin içtiklerinizden içiyor. Eğer siz, sizin gibi bir beşere itaat edecek
olursanız
, büyük bir kayba ve hüsrana uğrarsınız."...
Möminun Suresi, 34. Ayet:
"Eğer sizin benzeriniz olan bir beşere boyun eğecek
olursanız
, andolsun, siz gerçekten hüsrana uğrayanlar olursunuz."...
Möminun Suresi, 34. Ayet:
Eğer kendiniz gibi bir insana itaat edecek
olursanız
, o halde aldanmış cahiller olursunuz....
Möminun Suresi, 34. Ayet:
Eğer kendiniz gibi bir insana itaat edecek
olursanız
, o halde aldanmış cahiller olursunuz....
Möminun Suresi, 34. Ayet:
"Eğer sizin benzeriniz olan bir beşere boyun eğecek
olursanız
, andolsun, siz gerçekten hüsrana uğrayanlar olursunuz."...
Möminun Suresi, 34. Ayet:
Eğer kendiniz gibi bir insana boyun eğecek
olursanız
; hüsrana uğrayacağınızda hiç şüphe yoktur....
Möminun Suresi, 34. Ayet:
"ve tıpkı sizin (şimdi yaptığınız) gibi bir ölümlüye itibar edecek
olursanız
, bilin ki, sonunda kaybeden mutlaka siz olacaksınız!...
Möminun Suresi, 34. Ayet:
“Eğer kendiniz gibi bir insana boyun eğecek
olursanız
, ziyana uğrayacağınızda hiç şüphe yoktur. ”...
Möminun Suresi, 34. Ayet:
(33-34) Onun halkından kâfir olup âhiret buluşmasını yalan sayan ve kendilerine dünya hayatında bol nimet verdiğimiz eşraf takımı: "Bu," dediler, "sizin gibi bir insandan başka bir şey değil, baksanıza sizin yediklerinizden yiyor, sizin içtiklerinizden içiyor. Eğer siz, sizin gibi bir beşere itaat edecek
olursanız
, büyük bir kayba ve hüsrana uğrarsınız."...
Möminun Suresi, 34. Ayet:
«Eğer sizin benzeriniz olan bir beşere boyun eğecek
olursanız
, andolsun, siz gerçekten hüsrana uğrayanlar olursunuz.»...
Nur Suresi, 27. Ayet:
Siz ey imana erişenler! Kendi evlerinizden başka evlere sakinlerinden izin almadan, onlara selam vermeden girmeyin. Eğer (karşılıklı haklarınızı) dikkate alacak
olursanız
bu (öğüt) sizin kendi iyiliğiniz içindir....
Nur Suresi, 27. Ayet:
-Ey iman edenler! Evlerinizden başka evlere izin almadan ve ev halkına selam vermeden girmeyin. Eğer düşünecek
olursanız
bu sizin için daha hayırlıdır....
Şüəra Suresi, 113. Ayet:
'Eğer iyi düşünecek
olursanız
, onların hesabı kesinlikle Rabbimin huzurunda görülecektir.'...
Şüəra Suresi, 113. Ayet:
"Eğer iyi düşünecek
olursanız
, onları yargılamak ancak Rabbime düşer!...
Ənkəbut Suresi, 18. Ayet:
'Yalanlayacak
olursanız
, bilin ki sizden önceki ümmetler de peygamberlerini yalanlamıştı. Peygambere düşen ise, açıkça tebliğ etmekten ibarettir.'...
Əhzab Suresi, 6. Ayet:
Peygamber mü'minlere kendi canlarından daha yakındır; onun eşleri de mü'minlerin anneleridir. Akrabalar ise, birbirlerine, diğer mü'minlerden ve muhacirlerden daha yakındırlar-ancak dostlarınıza bir iyilik yapacak
olursanız
müstesna. Bunlar, kitapta böylece yazılmış bulunmaktadır....
Yasin Suresi, 18. Ayet:
Dediler ki: "Herhalde biz, sizlerden dolayı uğursuzluğa uğradık. Eğer (bu söylediklerinize) bir son vermeyecek
olursanız
, andolsun, sizi taşa tutacağız ve mutlaka bizden yana size acı bir azab dokunacaktır."...
Yasin Suresi, 18. Ayet:
Dediler ki: "Herhalde biz, sizlerden dolayı uğursuzluğa uğradık. Eğer (bu söylediklerinize) bir son vermeyecek
olursanız
, andolsun, sizi taşa tutacağız ve mutlaka bizden yana size acı bir azab dokunacaktır."...
Yasin Suresi, 18. Ayet:
Onlar dediler ki: «Herhalde biz, sizlerden dolayı uğursuzluğa uğradık. Eğer (bu söylediklerinize) bir son vermeyecek
olursanız
, andolsun, sizi taşa tutacağız ve mutlaka bizden yana size acıklı bir azab dokunacaktır.»...
Yasin Suresi, 18. Ayet:
Onlar 'Biz sizin yüzünüzden uğursuzluğa uğradık,' dediler. 'Vazgeçmeyecek
olursanız
sizi taşlarız; bizden size acı bir azap dokunur.'...
Zümər Suresi, 7. Ayet:
Kâfir
olursanız
bilin ki Allah, sizden müstağnîdir ve fakat kullarının kâfir oluşuna da razı olmaz ve şükrederseniz sizden razı olur ve hiçbir kimse, bir başkasının yükünü yüklenemez; sonra da dönüp varacağınız yer, Rabbinizin tapısıdır da o, neler yaptığınızı haber verir size; şüphe yok ki o, gönüllerde ne varsa hepsini bilir....
Zümər Suresi, 7. Ayet:
Eğer inkâr edecek
olursanız
, artık şüphesiz Allah size karşı hiçbir ihtiyacı olmayandır ve O, kulları için inkâra rıza göstermez. Ve eğer şükrederseniz, sizin (yararınız) için ondan razı olur. Hiçbir günahkar, bir başkasının günah yükünü yüklenmez. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz, böylece yaptıklarınızı size haber verecektir. Şüphesiz O, sinelerin özünde saklı olanı bilendir....
Zümər Suresi, 7. Ayet:
Eğer kâfir
olursanız
, bilin ki Allah size muhtaç değildir. O, kullarının küfrüne râzı olmaz. Eğer şükrederseniz sizin için ona râzı olur. Hiçbir günahkâr diğerinin günahını yüklenmez. Sonra dönüşünüz Rabbinizedir. Yaptıklarınızı O size haber verir. Şüphesiz ki O göğüslerin özünü bilendir....
Zümər Suresi, 7. Ayet:
Eğer inkâr edecek
olursanız
bilin ki Allah sizden müstağnidir, hiç kimseye ve hiçbir şeye ihtiyacı yoktur, ama kullarının inkâra sapmalarına razı olmaz. Eğer şükrederseniz, bundan hoşnut olur. Hiçbir kimse başkasının günah yükünü taşımaz. Sonunda hepinizin dönüşü Rabbinize olacak ve O da yaptıklarınızı size tek tek bildirecek ve dilerse bunların karşılığını verecektir. Gerçekten O, kalplerin en derin yerinde olan şeyleri dahi bilir....
Zümər Suresi, 7. Ayet:
Eğer küfre sapacak
olursanız
, artık şüphesiz Allah size karşı hiçbir ihtiyacı olmayandır ve O, kulları için küfre rıza göstermez. Ve eğer şükrederseniz, sizin (yararınız) için ondan razı olur. Hiçbir günahkâr, bir başkasının günah yükünü yüklenmez. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz, böylece yapmakta olduklarınızı size haber verecektir. Hiç şüphe yok O, sinelerin özünde saklı olanı bilendir....
Əhqaf Suresi, 10. Ayet:
Söyleseniz a, eğer bu (Kur'ân), Allah katından ise, siz de bunu inkâr etmiş
olursanız
, İsrail oğulları'ndan bir adam da bunun benzerine (dayanarak) şehadette bulunup imân ederse ve siz büyüklük taslayıp kabul etmezseniz, (kendinize büyük bir haksızlık etmiş olmaz mısınız ?). Şüphesiz ki Allah, zâlim bir milleti doğru yola çıkarmaz....
Məhəmməd Suresi, 7. Ayet:
Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a (Allah’ın dinine) destek
olursanız
, O da size yardım eder ve savaşta ayaklarınızı kaydırmaz....
Məhəmməd Suresi, 22. Ayet:
(Ey ikiyüzlü dönekler!) Eğer duruma hâkim olup iş başına geçecek
olursanız
yeryüzünde fesad çıkarmak ve hısımlık bağlarını kesmek sizden (pekâlâ) beklenmez mi?...
Məhəmməd Suresi, 22. Ayet:
Demek siz iş başına gelecek
olursanız
yeryüzünde bozgunculuk çıkaracaksınız ve akrabalık bağlarınızı koparacaksınız öyle mi?...
Məhəmməd Suresi, 22. Ayet:
Demek sizler iş başına gelecek
olursanız
, yeryüzünde bozgunculuk yapacak, akrabalık bağlarını da koparacaksınız, öyle mi?...
Məhəmməd Suresi, 22. Ayet:
(Ey münâfıklar!) Demek iş başına geçecek
olursanız
, yeryüzünde fesad çıkaracak ve akrabâlık bağlarını koparacaksınız, öyle mi?...
Məhəmməd Suresi, 22. Ayet:
Demek ki sizler iş başına gelecek
olursanız
, yeryüzünde fesat çıkaracak ve akrabalık bağlarını keseceksiniz öyle mi?...
Məhəmməd Suresi, 22. Ayet:
Demek ki ey münafıklar! Siz işbaşına geçecek
olursanız
, ülkede fesat çıkaracak, nizamı bozacak, akrabalık bağlarını parçalayacaksınız! (Allah’a verdiği söze bile sadık kalmayan kimsenin, böylesi hakları gözetmesi de beklenemez)....
Məhəmməd Suresi, 22. Ayet:
Demek işbaşına gelecek
olursanız
, yeryüzünde bozgunculuk yapacak, rahimleri (akrabâlık bağlarını) koparacaksınız öyle mi?"...
Fəth Suresi, 16. Ayet:
Bedevîlerden (seferden) geri kalmış olanlara de ki: Siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı savaşmaya çağırılacaksınız. Onlarla, teslim oluncaya kadar savaşacaksınız. Eğer emre itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükâfat verir. Ama önceden döndüğünüz gibi yine dönecek
olursanız
sizi acıklı bir azaba uğratır....
Fəth Suresi, 16. Ayet:
Bedevilerden geri kalmis olanlara de ki: «Guclu kuvvetli bir millete karsi, onlar musluman olana kadar savasmaya cagrilacaksaniz; eger itaat ederseniz Allah size guzel ecir verir, ama daha once dondugunuz gibi yine donecek olursaniz sizi can yakan bir azaba ugratir.»...
Fəth Suresi, 16. Ayet:
Bedevilerden geri kalmış olanlara de ki: 'güçlü kuvvetli bir millete karşı, onlar müslüman olana kadar savaşmaya çağrılacaksanız; eğer itaat ederseniz Allah size güzel ecir verir, ama daha önce döndüğünüz gibi yine dönecek
olursanız
sizi can yakan bir azaba uğratır.'...
Fəth Suresi, 16. Ayet:
Bedevîlerden (seferden) geri kalmış olanlara de ki: Siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı savaşmaya çağırılacaksınız. Onlarla, teslim oluncaya kadar savaşacaksınız. Eğer emre itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükâfat verir. Ama önceden döndüğünüz gibi yine dönecek
olursanız
sizi acıklı bir azaba uğratır....
Fəth Suresi, 16. Ayet:
A'rabilerin geri bırakılmış olanlarına de ki: Siz yakında çok kuvvetli bir kavme karşı savaşmaya çağırılacaksınız. Onlarla savaşırsınız veya müslüman olurlar. Eğer itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükâfat verir. Ama önceden döndüğünüz gibi yine dönecek
olursanız
sizi acıklı bir azaba uğratır....
Fəth Suresi, 16. Ayet:
Bedevilerden geri kalmış olanlara de ki: «Siz yakında çok kuvvetli olan bir kavme karşı savaşmaya çağrılacaksınız. Onlarla savaşırsınız ya da müslüman olurlar. Eğer itaat ederseniz, Allah size güzel bir mükafat verir. Fakat önceden döndüğünüz gibi yine dönecek
olursanız
sizi acıklı bir azaba uğratır.»...
Fəth Suresi, 16. Ayet:
Bedevilerden geride bırakılanlara de ki: Siz, yakında zorlu savaşçı olan bir kavme çağrılacaksınız. Onlarla savaşırsınız veya onlar müslüman olurlar. Şayet itaat ederseniz; Allah size güzel bir ecir verir. Ama daha önce döndüğünüz gibi yine dönecek
olursanız
; sizi, elim bir azabla azablandırır....
Hədid Suresi, 4. Ayet:
Öyle bir mâbuttur ki gökleri ve yeryüzünü altı günde yaratmıştır da sonra arşa hâkim olmuştur, bilir, ne girerse yere ve ne çıkarsa oradan ve ne yağarsa gökten ve ne ağarsa oraya ve o, sizinledir nerede
olursanız
; ve Allah, ne yapıyorsanız görür....
Hədid Suresi, 4. Ayet:
O, semâları ve arzı altı süreçte yaratan, sonra da arşa istiva edendir! Arza gireni ve ondan çıkanı; semâdan inzâl olanı ve onun içinde urûc edeni bilir. . . Nerede
olursanız
O sizinle (hakikatinizin Esmâ ül Hüsnâ'sıyla varolması sonucu) beraberdir! (Mâiyet sırrına işaret). Allâh yaptıklarınızı (yaratan olarak) Basıyr'dir....
Hədid Suresi, 4. Ayet:
Gokleri ve yeri alti gunde yaratan, sonra arsa hukmeden, yere gireni ve ondan cikani, gokten ineni ve oraya yukseleni bilen O'dur. Nerede olursaniz olun, O, sizinle beraberdir. Allah yaptiklarinizi gorur....
Hədid Suresi, 4. Ayet:
Gökleri ve yeri altı gün (devir)de yaratan, sonra da Arş üzerinde saltanat ve kudretini kuran O'dur.. Yere nelerin girdiğini, nelerin ondan çıktığını; gökten nelerin indiğini ve nelerin oraya yükselip çıktığını bilir. Nerede
olursanız
olun mutlaka O, sizinledir. Allah yaptıklarınızı görüp bilendir....
Hədid Suresi, 4. Ayet:
Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa hükmeden, yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve oraya yükseleni bilen O'dur. Nerede
olursanız
olun, O, sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görür....
Hədid Suresi, 4. Ayet:
O'dur gökleri ve yeri altı günde yaratan ve daha sonra tüm otoriteyi kuran. Yere giren ve ondan çıkanı, gökten inen ve ona yükselen her şeyi bilir. Nerede
olursanız
olun O sizinle beraberdir. ALLAH tüm yaptıklarınızı görendir....
Hədid Suresi, 4. Ayet:
O, gökleri ve yeri altı günde yaartan, sonra (hükmü) arşı istîlâ edendir. Yere giren, oradan çıkan, gökden inen, oraya yükselen şeyleri O bilir. Nerede
olursanız
olun, O, sizinle beraberdir. Ne yaparsanız Allah hakkıyle görücüdür. ...
Hədid Suresi, 4. Ayet:
Gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da Arş'a hükmeden O'dur. Yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve oraya yükseleni bilir. Nerede
olursanız
olun, O, sizinle beraberdir. Ve Allah; yaptıklarınızı görmektedir....
Hədid Suresi, 4. Ayet:
O, gökleri ve yeri altı çağda yaratmış ve kudret ve egemenlik tahtına oturmuştur. O, hem toprağa giren ve ondan çıkan her şeyi, hem de gökten inen ve ona yükselenleri bilir. Nerede
olursanız
olun O sizinle beraberdir; ve Allah bütün yaptıklarınızı görmektedir....
Hədid Suresi, 4. Ayet:
O Allah ki, gökleri ve yeri altı günde yarattı. Sonra Arş'ı istivâ etti (Arş üzerinde hükümran oldu). O yere gireni de, yerden çıkanı da, gökten ineni de, göğe yükseleni de bilir. Nerede
olursanız
olun, O sizinle beraberdir. Allah yaptıklarınızı görmektedir....
Hədid Suresi, 4. Ayet:
O’dur ki gökleri ve yeri altı günde yaratıp sonra Arşına kuruldu. Yere gireni, yerden çıkanı, gökten ineni ve göğe yükseleni bilir. Hasılı siz nerede
olursanız
olun O, (ilmi ve kudreti ile) sizinle beraberdir. Allah bütün yaptıklarınızı görür....
Hədid Suresi, 4. Ayet:
O, odur ki, göklerle yeri altı günde yarattı, sonra arş üzerinde egemenlik kurdu. Yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve onda yükseleni bilir. O, nerede
olursanız
olun sizinle beraberdir. Allah, işleyip üretmekte olduklarınızı en iyi şekilde görmektedir....
Mücadilə Suresi, 9. Ayet:
Ey iman edenler! Şayet siz gizlice konuşacak
olursanız
sakın günah, zulüm ve Peygambere isyan hususlarında kulis yapmayın. Bunu hayır ve takvâ hususunda yapın. Dirilip huzurunda toplanacağınız Allah’a karşı gelmekten sakının....
Həşr Suresi, 11. Ayet:
Münafıklık edenleri görmüyor musun ki, Kitap Ehlinden inkâr eden kardeşlerine derler ki: "Andolsun, eğer siz (yurtlarınızdan) çıkarılacak
olursanız
, mutlaka biz de sizinle birlikte çıkarız ve size karşı olan hiç kimseye, hiçbir zaman itaat etmeyiz. "Eğer size karşı savaşılırsa elbette size yardım ederiz." Oysa Allah, şahidlik etmektedir ki onlar, gerçekten yalancıdırlar....
Həşr Suresi, 11. Ayet:
Münafıklık edenleri görmez misin, Kitap ehlinden küfreden kardeşlerine derler ki: "Andolsun, eğer siz (yurtlarınızdan) çıkarılacak
olursanız
, mutlaka biz de sizinle birlikte çıkarız ve size karşı olan hiç kimseye ebediyen itaat etmeyiz. Eğer size karşı savaşılırsa elbette size yardım ederiz." Oysa Tanrı, şahidlik etmektedir ki onlar gerçekten yalancıdırlar....
Həşr Suresi, 11. Ayet:
Münafıklık edenleri gördün mü? Kitap ehlinden inkarcı kardeşlerine: -Eğer siz, yurdunuzdan çıkarılacak
olursanız
, biz de sizinle beraber çıkarız. Size karşı hiç kimseye itaat etmeyiz. Eğer sizinle savaşılırsa, mutlaka size yardım ederiz, derler. Allah da onların yalancı olduklarına şahitlik eder....
Həşr Suresi, 11. Ayet:
Bakmaz mısın şu münafıklık yapanlara? Onlar Ehl-i kitaptan kâfir kardeşlerine: "Vallahi," diyorlar, eğer siz buradan çıkarılacak
olursanız
, mutlaka biz de sizinle beraber çıkarız. Sizin olduğunuz yerde asla kimseye itaat etmeyiz, eğer size savaş açan çıkarsa mutlaka size yardım ederiz." Ama Allah şahittir ki onlar yalan söylemektedirler....
Həşr Suresi, 11. Ayet:
Münafıklık etmekte olanları görmüyor musun ki, onlar, Kitap Ehlinden küfre sapan kardeşlerine derler ki: «Andolsun, eğer siz (yurtlarınızdan) sürülüp çıkarılacak
olursanız
, biz de sizlerle birlikte mutlaka çıkarız ve size karşı olan hiç kimseye, hiçbir zaman itaat etmeyiz. Eğer size karşı savaşılırsa elbette size yardım ederiz.» Oysa Allah, şahidlik etmektedir ki onlar, gerçekten yalancıdırlar....
Mümtahinə Suresi, 10. Ayet:
Ey âmenû olanlar! Hicret etmiş olan mü'min kadınlar size geldikleri zaman onları imtihan edin (hicret sebeplerini sorun). Allah, onların îmânını çok iyi biliyor. Artık onların mü'min hanımlar olduğunu bilirseniz (mü'min olduklarından emin
olursanız
), bundan sonra onları kâfirlere geri döndürmeyiniz. Onlar (mü'min hanımlar), diğerlerine (kâfir erkeklere) helâl değildir. Diğerleri de (kâfir erkekler de), onlar için (mü'min hanımlar için) helâl değildir. Onlara (kâfir erkeklere), infâk etmiş oldukl...
Mümtahinə Suresi, 10. Ayet:
Siz ey imana ermiş olanlar! Mümin kadınlar her ne zaman zulüm ve kötülük diyarını terk ederek size gelirlerse, Allah onların inancından tam haberdar (olduğu halde) siz yine de onları sınayın; eğer mümin olduklarına tam emin
olursanız
, onları inkarcılara geri göndermeyin, (çünkü) onlar (artık) eski kocalarına helal (değiller) ve ötekiler de bunlara helal (değiller). Ayrıca, onlar (hanımlarına mehir olarak) ne verdilerse hepsini iade edin. Ve (ey müminler,) siz bu kadınlarla mehirlerini verdikten ...
Mümtahinə Suresi, 11. Ayet:
Ey mumin erkekler! Eger inkar eden eslerinize sarfettiklerinizden inkarcilara bir sey gececek olursa ve siz de ust durumda olursaniz, ganimetten, esleri giden mumin erkeklere sarfettikleri miktar kadarini verin. Inandiginiz Allah'a karsi gelmekten sakinin....
Mümtahinə Suresi, 11. Ayet:
Eğer eşlerinizden biri, sizden kâfirlere kaçar da siz de savaşta galip durumda
olursanız
, eşleri gitmiş olanlara ganimetten, harcadıkları kadar verin. İnandığınız Allah'a karşı gelmekten sakının....
Mümtahinə Suresi, 11. Ayet:
Eğer eşlerinizden biri, sizden kafirlere kaçar da siz de savaşta galip durumda
olursanız
, eşleri gitmiş olanlara ganimetten, harcadıkları kadar verin. İnandığınız Allah'a karşı gelmekten sakının....
Mümtahinə Suresi, 11. Ayet:
Ve eğer sizin zevcelerinizden bir şey sizden fevt olup kâfirlere geçerse sonra da siz bir ganîmet malı elde etmiş
olursanız
, artık zevceleri gitmiş olanlara mehr olarak vermiş oldukları şeyin mislini (o ganîmet malından) veriniz ve kendisine imân etmiş olduğunuz Allah'tan korkunuz....
Talaq Suresi, 4. Ayet:
Kadınlarınızdan artık adetten kesilmiş olanlarla henüz adet görmemiş bulunanların iddet (bekleme süre)leri, -eğer şüpheye düşecek
olursanız
(bilin ki)- üç aydır. Hamile kadınların bekleme süresi ise, yüklerini bırakmaları (ile biter). Kim Allah'tan korkup sakınırsa (Allah) ona işinde bir kolaylık gösterir....
Talaq Suresi, 4. Ayet:
Kadınlarınızdan artık adetten kesilmiş olanlarla henüz adet görmemiş bulunanların iddet (bekleme süre)leri, -eğer şüpheye düşecek
olursanız
(bilin ki)- üç aydır. Hamile kadınların bekleme süresi (ecel) ise, yüklerini bırakmaları (ile biter). Kim Tanrı'dan korkup sakınırsa (Tanrı) ona buyruğunda bir kolaylık gösterir....
Təhrim Suresi, 4. Ayet:
Eğer ikiniz (Ayşe ve Hafsa) Allâh'a tövbe ederseniz (ne âlâ); (yoksa) gerçekten kalpleriniz (Hak'tan) kaymış bulunuyor. . . Eğer O'nun aleyhine olarak birbirinize destek
olursanız
, muhakkak ki Allâh, O'nun Mevlâ'sıdır; Cibrîl de, iman edenlerin sâlihi de (Ayşe'nin babası Hz. Ebu Bekir; Hafsa'nın babası Hz. Ömer). Ondan sonra melâike de yardımcı olandır....
Təhrim Suresi, 4. Ayet:
Eğer ikiniz Allah'a tevbe ederseniz (iyi edersiniz); çünkü kalpleriniz kaymıştır. [1] Ama eğer ona karşı birbirinize destek
olursanız
(bilin ki) Allah onun dostudur. Cibril ve mü'minlerin salihleri de. Bunun ardından melekler de (ona) destekçidirler....
Təhrim Suresi, 4. Ayet:
(Ey Peygamberin iki eşi!) Eğer ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz (Allah bağışlayandır). Çünkü gerçekten kalbleriniz (vâcib olandan) meyletmiştir. Yok eğer Peygambere karşı birbirinize arka
olursanız
; şüphesiz ki Allah, O'nun dostu ve sahibidir ; sonra da Cibril, sâlih mü'minler ve melekler O'nun yardımcısıdır....
Təhrim Suresi, 4. Ayet:
Eğer ikiniz de Allah'a tevbe ederseniz ne iyi, çünkü kalpleriniz eğildi. Ve eğer Peygamber'e karşı birbirinize arka
olursanız
(bilin ki) onun dostu ve yardımcısı Allah, Cibrîl ve müminlerin iyileridir. Bunun ardından melekler de ona arkadır....
Təhrim Suresi, 4. Ayet:
Eğer ikiniz, kalblerinizin sapmış olmasından dolayı Allah'a tevbe ederseniz (ne a'lâ). Ve eğer peygambere karşı birbirinize arka
olursanız
(bilin ki) onun koruyucusu ve yardımcısı Allâh, Cibril ve mü'minlerin iyileridir. Ayrıca melekler de ona arkadır....
Nuh Suresi, 4. Ayet:
O, sizin günahlarınızı bağışlasın ve belli bir süreye kadar sizi ertelesin. Allah’ın belirlediği süre gelince artık o geri bırakılmaz, eğer bilmiş
olursanız
......
Müzzəmmil Suresi, 17. Ayet:
Nasıl korursunuz kendinizi, kâfir
olursanız
, o günün şerrinden ki çocukları bile ihtiyarlatır da saçlarını ağartır....
Müzzəmmil Suresi, 17. Ayet:
Eğer inkâr edecek
olursanız
, çocukların saçlarını ağartan bir günde kendinizi nasıl koruyacaksınız?...
Müzzəmmil Suresi, 17. Ayet:
Eğer kafir
olursanız
, çocukların saçlarını anında ağartan o günün dehşetinden paçayı nasıl kurtaracaksınız?...
Müzzəmmil Suresi, 17. Ayet:
Eğer küfredecek
olursanız
, çocukların saçlarını ağartan bir günde kendinizi nasıl koruyacaksınız?...
Müzzəmmil Suresi, 17. Ayet:
Eğer küfredecek
olursanız
, çocukların saçlarını ağartan bir günde, siz kendinizi nasıl koruyacaksınız?...
Əhzab Suresi, 32. Ayet:
Ey Peygamberin kadınları! Siz kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz, eğer korunur takvalı
olursanız
, onun için söylerken kırıtmayın da kalbinde bir maraz bulunan tamaa düşmesin, güpgüzel, dosdoğru söz söyleyin....
Əhzab Suresi, 32. Ayet:
Ey Peygamber eşleri! Siz (öteki) kadınlar gibi değilsiniz, eğer Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincine (hakkıyla) sahip
olursanız
. O halde, edalı bir şekilde konuşmayın ki kalplerinde maraz olanlar (size karşı) bir arzuya kapılmasın, daima yerinde ve uygun şekilde konuşun....
Əhzab Suresi, 49. Ayet:
Ey imân edenler! İmân eden kadınları nikahladıktan sonra kendilerine henüz dokunmadan (cinsel yaklaşma ve ona itici bir davranışta bulunmadan) boşayacak
olursanız
, artık sizin için onlar hakkında sayacağınız i d d e t (şer'î bekleme süresi) yoktur. Onları geçimlikle yararlandırın ve güzel bir şekilde salıverin....
Əhzab Suresi, 49. Ayet:
Ey müminler! Mümin kadınlarla nikâh akdi yapıp da onlara dokunmadan kendilerini boşayacak
olursanız
, onların iddet beklemelerini isteme hakkınız yoktur. Bu durumda bağışlayacağınız hediyelerle onları memnun ederek güzel bir şekilde boşayın....
Əhzab Suresi, 53. Ayet:
Ey iman edenler! Yemeğe izin verilmeksizin, vaktine de bakmaksızın, Peygamberin evine girmeyiniz. Fakat dâvet edildiğinizde girin. Yemeği yiyince hemen dağılın, yemekten sonra sohbete dalmayın.Çünkü bu hareketiniz Peygamberi rahatsız ediyor, lâkin utandığından, size karşı bir şey söylemiyordu. Oysa Allah, gerçeği açıklamaktan çekinmez. Eğer (müminlerin annelerinden) bir şey soracak veya isteyecek
olursanız
, onu perde arkasından isteyiniz. Böyle yapmanız, hem sizin hem de onların kalpleri yönünde...
Məhəmməd Suresi, 36. Ayet:
Muhakkak ki dünya hayatı bir oyun ve eğlencedir. Ve eğer âmenû
olursanız
ve takva sahibi
olursanız
(Allah'a ulaşmayı dilerseniz) size ecirleriniz verilir. Ve sizden mallarınızı istemez....
Məhəmməd Suresi, 36. Ayet:
Dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlencedir. Eğer iman eder, Allah’a sığınıp, emirlerine yapışırsanız, günahlardan arınır, azaptan korunursanız, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarınıza ve özgürlüklerinize sahip çıkarak şahsiyetli davranır, dinî ve sosyal görevlerinizin bilincinde
olursanız
, Allah size mükâfatınızı verir. Sizden, mallarınızı tamamen sarf etmenizi istemez....
Məhəmməd Suresi, 38. Ayet:
İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağrılıyorsunuz. Ama içinizden cimrilik yapanlar var. Kim cimrilik yaparsa ancak kendi zararına cimrilik yapmış olur. Allah, her bakımdan sınırsız zengindir, siz ise fakirsiniz. Eğer O’ndan yüz çevirecek
olursanız
, yerinize başka bir toplum getirir de onlar sizin gibi olmazlar....
Məhəmməd Suresi, 38. Ayet:
İşte sizler böylesiniz; Allah yolunda infak etmeye çağrılıyorsunuz; buna rağmen bazılarınız cimrilik ediyor. Kim cimrilik ederse, artık o, ancak kendi nefsine cimrilik eder. Allah ise, Ğaniy (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan)dır; fakir olan sizlersiniz. Eğer siz yüz çevirecek
olursanız
, sizden başka bir kavmi getirip değiştirir. Sonra onlar, sizin benzeriniz de olmazlar....
Məhəmməd Suresi, 38. Ayet:
İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağrılıyorsunuz; fakat içinizden kiminiz cimrilik ediyor. Kim cimrilik ederse o ancak kendisine cimrilik eder. Allah zengindir, sizler fakirsiniz. Eğer yüz çevirecek
olursanız
, yerinize başka bir toplum gelir de onlar sizin gibi olmazlar....
Məhəmməd Suresi, 38. Ayet:
İşte sizler böylesiniz; Tanrı yolunda infak etmeye çağrılıyorsunuz; buna rağmen bazılarınız cimrilik ediyor. Kim cimrilik ederse, artık o, ancak kendi nefsine cimrilik eder. Tanrı ise, ganiy (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan)dır; fakir olan sizlersiniz. Eğer siz yüz çevirecek
olursanız
, sizden başka bir kavmi getirip değiştirir. Sonra onlar, sizin benzeriniz de olmazlar....
Məhəmməd Suresi, 38. Ayet:
İşte sizler, Allâh yolunda harcamağa çağrılıyorsunuz; ama içinizden kimisi cimrilik ediyor. Cimrilik eden, kendi nefsine karşı cimrilik etmiş olur. Allâh zengindir, sizler fakirsiniz. Eğer yüz çevirecek
olursanız
, Allah, yerinize başka bir toplum getirir de onlar sizin gibi olmazlar....
Məhəmməd Suresi, 38. Ayet:
İşte sizler böylesiniz; Allah yolunda infak etmeğe çağrılıyorsunuz; buna rağmen sizden kimi cimrilik etmektedir. Kim cimrilik ederse, artık o, ancak kendi nefsine cimrilik etmektedir. Allah ise, Ganiy (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan)dır; fakir olanlar ise, sizlersiniz. Eğer siz yüz çevirecek
olursanız
, sizden başka bir kavmi getirip değiştirir. Sonra onlar, sizin benzerleriniz de olmazlar....
Təğabun Suresi, 12. Ayet:
Ve itâat edin Allah'a ve Peygambere; yüz çevirecek
olursanız
artık Peygamberimize düşen vazife, ancak apaçık tebliğden ibârettir....
Təğabun Suresi, 12. Ayet:
Allah'a itaat edin ve Resûle de itaat edin. Şayet yüz çevirecek
olursanız
, artık elçimiz üzerine düşen (yalnızca) apaçık bir tebliğ (gerçeği en yalın biçimde size iletme)dir....
Təğabun Suresi, 12. Ayet:
Tanrı'ya itaat edin ve Resüle de itaat edin. Şayet yüz çevirecek
olursanız
artık elçimiz üzerine düşen (yalnızca) apaçık bir tebliğ (gerçeği en yalın biçimde size iletme)dir....
Təğabun Suresi, 12. Ayet:
Allah'a itaat edin, peygambere itaat edin. Şayet yüz çevirecek
olursanız
; bilin ki peygamberimize düşen, apaçık tebliğdir....
Təğabun Suresi, 12. Ayet:
Allah'a itaat edin, Peygamber'e itaat edin. Eğer yüz çevirecek
olursanız
biliniz ki, Resul'ümüze düşen apaçık bir tebliğdir....
Təğabun Suresi, 12. Ayet:
Allah'a itaat edin ve Resule de itaat edin. Şayet yüz çevirecek
olursanız
, artık elçimiz üzerine düşen (yalnızca) apaçık olan bir tebliğ (gerçeği en yalın biçimde size iletme)dir....
Təğabun Suresi, 12. Ayet:
Hem Allah'a itaat edin, hem Peygambere itaat edin. Yüz çevirecek
olursanız
, elçimize düşen, açıkça bildirmekten ibarettir....
Təğabun Suresi, 17. Ayet:
Eğer Allah'a güzel bir borç verecek
olursanız
, onu sizin için kat kat arttırır ve sizi bağışlar. Allah Şekûr'dur (şükrü kabul edip çok ihsan eden), Halim'dir (cezayı vermekte acele etmeyendir)....
Təğabun Suresi, 17. Ayet:
Eğer Tanrı'ya güzel bir borç verecek
olursanız
, onu sizin için kat kat arttırır ve sizi bağışlar. Tanrı Şekur'dur (şükrü kabul edip çok ihsan eden), Halimdir (cezayı vermekte acele etmeyendir)....
Təğabun Suresi, 17. Ayet:
Eğer Allah'a güzel bir borç verecek
olursanız
, onu sizin için kat kat artttırır ve sizi bağışlar, Allah Şekûr'dur (şükrü kabul edip çok ihsan eden), Halim'dir (cezayı vermekte acele etmeyendir)....
Qələm Suresi, 37. Ayet:
(37-39) Yoksa sizin için bir kitap var da onda mı okuyorsunuz ki? Her neyi ihtiyar ederseniz, muhakkak sizin içindir. Yoksa sizin için Kıyamete kadar üzerinizde yeminler mi vardır ki? Ne hükmeder
olursanız
sizin içindir....
Qələm Suresi, 38. Ayet:
(37-39) Yoksa sizin için bir kitap var da onda mı okuyorsunuz ki? Her neyi ihtiyar ederseniz, muhakkak sizin içindir. Yoksa sizin için Kıyamete kadar üzerinizde yeminler mi vardır ki? Ne hükmeder
olursanız
sizin içindir....
Qələm Suresi, 39. Ayet:
(37-39) Yoksa sizin için bir kitap var da onda mı okuyorsunuz ki? Her neyi ihtiyar ederseniz, muhakkak sizin içindir. Yoksa sizin için Kıyamete kadar üzerinizde yeminler mi vardır ki? Ne hükmeder
olursanız
sizin içindir....
İsra Suresi, 25. Ayet:
Sizin Rabbiniz içinizdekileri çok iyi bilir. Eğer sâlihler
olursanız
elbette O tam anlamıyla dönenleri bağışlayıcıdır. ...
Zümər Suresi, 7. Ayet:
"Eğer küfredecek; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedecek/ iyilikbilmezlik edecek
olursanız
, biliniz ki, şüphesiz Allah size hiçbir ihtiyacı olmayandır ve O, kulları için, küfre; Kendisinin ilâhlığının ve rabliğinin bilerek reddedilmesine/ nankörlüğe rıza göstermez. Ve eğer kendinize verilen nimetlerin karşılığını öderseniz, sizin için ona razı olur. Hiç bir taşıyıcı, bir başkasının yükünü çekmez. Sonra dönüşünüz yalnızca Rabbinizedir. Böylece yapmış olduklarınızı size haber verecekt...
Nəhl Suresi, 126. Ayet:
Ve eğer ceza verecek
olursanız
da, sizin cezalandırıldığınızın misli ile ceza verin. Ve eğer sabrederseniz, elbette o, sabredenler için daha hayırlıdır. ...
Bəqərə Suresi, 144. Ayet:
"Biz, senin Bizden ne beklemekte olduğunu kesinlikle görüyoruz. Artık seni hoşnut olacağın bir hedefe/stratejiye çevireceğiz. Haydi, yüzünü Mescid-i Harâm'a/dokunulmaz eğitim-öğretim kurumuna çevir; aklın fikrin hep eğitim-öğretimde olsun. Siz de, nerede
olursanız
olun, yüzünüzü onun tarafına çevirin! Kendilerine Kitap verilmiş olan kimseler de kesinlikle, şüphesiz onun, Rabbinden gelen bir gerçek olduğunu bilirler. Ve Allah, onların yapıp durduklarından habersiz, bilgisiz değildir. "...
Nisa Suresi, 77. Ayet:
(77,78) "Kendilerine, “Elinizi çekin, salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturun, ayakta tutun], zekâtı/vergiyi verin” denilenleri görmedin mi/ hiç düşünmedin mi? Sonra savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, Allah'a duydukları saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti gibi yahut daha şiddetli olarak insanlara saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duyarlar. Ve “Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana erteleme...
Nisa Suresi, 78. Ayet:
(77,78) "Kendilerine, “Elinizi çekin, salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturun, ayakta tutun], zekâtı/vergiyi verin” denilenleri görmedin mi/ hiç düşünmedin mi? Sonra savaş üzerlerine yazıldığında, onlardan bir grup, Allah'a duydukları saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti gibi yahut daha şiddetli olarak insanlara saygıyla, sevgiyle, bilgiyle ürperti duyarlar. Ve “Rabbimiz, ne diye savaşı üzerimize yazdın, bizi yakın bir zamana erteleme...
Nisa Suresi, 102. Ayet:
"Ve sen seferde olanların içinde bulunup da onlar için eğitim-öğretim verdiğin zaman içlerinden bir kısmı seninle beraber dikilsinler/eğitime katılsınlar. Silâhlarını da yanlarına alsınlar. Bunlar, yeterli bilgi alıp ikna olduklarında arka tarafınıza geçsinler. Sonra eğitim-öğretim almamış diğer bir kısmı gelsin seninle beraber eğitim-öğretim yapsınlar ve tedbirlerini ve silâhlarını alsınlar. Kâfirler; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddeden kimseler, silâhlarınızdan ve eşyanızdan habe...
Hədid Suresi, 4. Ayet:
O, gökleri ve yeri altı evrede oluşturan sonra en büyük taht üzerinde egemenlik kuran, yeryüzüne gireni, ondan çıkanı, gökten ineni, ona çıkanı bilendir. Ve nerede
olursanız
olun O, sizinle beraberdir. Ve Allah yaptıklarınızı en iyi görendir. ...
Fəth Suresi, 16. Ayet:
Bedevi Araplardan, geri bırakılmış olanlara de ki: “Siz, yakında çok kuvvetli bir topluma karşı çağırılacaksınız, onlarla savaşırsınız veya onlar Müslüman olurlar. Artık, eğer itaat ederseniz, Allah size güzel bir ödül verir. Ama önceden yan çizdiğiniz gibi yine yan çizecek
olursanız
sizi acıklı bir azap ile azaplandırır.” ...
Tövbə Suresi, 96. Ayet:
Kendilerinden razı olasınız diye size yemin ederler. Artık eğer siz, onlardan razı
olursanız
da, bilin ki Allah şüphesiz hak yoldan çıkmış o kimseler toplumundan razı olmaz. ...
Vaqiə Suresi, 90. Ayet:
Yok eğer bahtiyar kesimden biri
olursanız
:...