Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Kəhf Suresi, 96. Ayet:
Mənə dəmir
parçaları
gətirin!” Nəhayət, iki dağın arasını eyni səviyyəyə gətirdiyi zaman o: “(Körükləri) üfürün!” - dedi. Onu od halına saldığı zaman: “Mənə gətirin, onun üzərinə ərimiş mis töküm!” - dedi....
Səba Suresi, 9. Ayet:
Onlar göydə və yerdə önlərinə və arxalarına baxmırlarmı? Əgər istəsək, onları yerə batırar, yaxud onların üstünə göydən (əzab)
parçaları
yağdırarıq. Həqiqətən, tövbə edib Rəbbinə yönələn hər bəndə üçün bunda bir ibrət vardır....
Kəhf Suresi, 96. Ayet:
"Mənə dəmir
parçaları
gətirin. İki dağ arasındakı məsafə bərabər olana qədər onu havalandırın." dedi. Onu oda çevirəndə dedi: “Mənə ərinmiş mis gətirin, üstünə töküm”. dedi....
Şüəra Suresi, 187. Ayet:
“Əgər doğru deyirsənsə, o zaman üzərimizə səma
parçaları
nı endirin”....
Səba Suresi, 9. Ayet:
Məgər onlar göylərdə və yerdə olanları, onların önlərində və arxalarında olanı görmürlərmi? İstəsək, onları yerə qoya bilərik. Yaxud onların üzərinə göy
parçaları
nı endirək. Bunlarda Ona üz tutan hər bir qul üçün bir ibrət vardır....
Yunus Suresi, 27. Ayet:
Günah qazananlara günahları qədər cəza verilər. Onları zillət basar (bürüyər). Onları Allahdan (Allahın əzabından) heç kəs qurtara bilməz. Onların üzü, sanki gecənin zülmət
parçaları
ilə örtülmüşdür. Onlar cəhənnəmlikdirlər, özləri də orada əbədi qalacaqlar!...
Kəhf Suresi, 96. Ayet:
Mənə dəmir
parçaları
gətirin!” (Onlar gətirdilər). O (Zülqərneyn) iki dağın arasını (dəmir
parçaları
ilə doldurub) bərabərləşdirən kimi: “(Körükləri) üfürün!” – dedi. (Onlar körükləri üfürdülər). (Zülqərneyn dəmiri) od halına salınca: “Mənə ərimiş mis gətirin, onun üstünə tökün!” dedi. (Dəmir və mis bir-birinə qarışdı, ərimiş mis divarın dəliklərini doldurdu və beləliklə, möhkəm bir sədd əmələ gəldi)....
Rəd Suresi, 4. Ayet:
Yeryüzünde aynı su ile sulanan ve birbirine bitişik toprak
parçaları
nda, üzümlerden bahçeler, ekinler, çatallı çatalsız hurma ağaçları vardır. Ve Biz, onları yenmesinde farklı farklı kılıyoruz. Aklını kullanan bir toplum için bunda ayetler vardır....
Kəhf Suresi, 96. Ayet:
"Bana demir
parçaları
getirin. İki dağın arası eşit seviyeye gelinceye kadar körükleyin." dedi. Onu bir ateş haline getirince, "Bana erimiş bakır getirin, onun üzerine dökeceğim." dedi....
Bəqərə Suresi, 248. Ayet:
Peygamberleri onlara şunu da söylemişti: 'Onun krallığının, komutanlığının alâmeti size o ahit sandığının gelmesi olacaktır. Onda Rabbinizin ilâhî kudretinin bir tecellisi, bir huzur, kalplerinize bir ferahlık; Mûsâ ve Hârûn ailelerinin bıraktıkları eşyalardan Tevrat
parçaları
, asâ ve levhalar, vesaire vardır. Onu melekler getirecektir. Eğer inanmış kimseler iseniz bunda sizin için kesinlikle bir ibret, bir ikaz vardır....
Bəqərə Suresi, 260. Ayet:
An o zamanı da, hani İbrahîm, Rabbim demişti, ölüyü nasıl diriltirsin? Allah, inanmıyor musun demişti de İbrahîm, evet, inanıyorum ama kalbim tam yatışsın, iyice anlayayım demişti. Allah da demişti ki: Dört kuş al, onları kesip paramparça et,
parçaları
nı birbirine kat, sonra o karışık parçalardan her birini bir dağın üstüne koy, sonra da onları çağır, koşarak sana gelecekler. Bil ki Allah, şüphe yok ki pek yücedir, hikmet sahibidir....
Ənam Suresi, 91. Ayet:
Onlar, Allah’ın, yüceliğini, kudretini, kadrini, zâtını vasfının, sıfatlarının tecellisinin ifade ettiği şekilde künhüyle kavrayamadılar, Allah’ı hakkıyla tanıyıp saygıyla hafsalalarına yerleştiremediler. 'Allah insanların iyiliği, kurtuluşu için hiçbir şey indirmedi' deme cehaletinde bulundular. 'Öyleyse, Mûsâ’nın, insanların iyiliği, kurtuluşu için bir nur ve hidâyet rehberi olarak getirdiği kitabı kim indirdi? Siz onları kâğıt
parçaları
olarak görüyor, çoğunu gizlediğiniz halde, bir kısım ilâ...
Ənam Suresi, 91. Ayet:
Nitekim onlar, "Allah insana hiçbir şey vahyetmemiştir!" derken Allahı gereği gibi kavramadıklarını göstermişlerdir. De ki: "Kim indirdi Musanın insanlara bir ışık ve rehber olarak getirdiği ve sizin (sırf) kağıt
parçaları
olarak gördüğünüzü, (o kadar) çok gizlediğiniz halde bir gösteri aracı yaptığınız o ilahi kelamı? Halbuki (onunla) size ne sizin ne de atalarınızın bilmediği şeyler öğretilmişti." "Allah (o ilahi kelamı vahyetmiştir)!" de; ve sonra da bırak, onlar boş laflarla oyalanıp dursunl...
Yunus Suresi, 27. Ayet:
Kötülükler kazanmış olanlara gelince, bir kötülüğe aynıyla ceza verilir ve onların yüzlerini aşağılık bürür. Onları Allah'tan kurtaracak yoktur. Yüzleri adeta kapkaranlık bir gecenin
parçaları
yla kaplanmış gibidir. Bunlar cehennemliktirler. Orada sürekli kalıcıdırlar....
Yunus Suresi, 27. Ayet:
Kötülükler kazanmış olanlar ise; her bir kötülüğün karşılığı, kendi misliyledir. Bunları bir zillet sarıp kaplar. Onları Allah'tan (kurtaracak) hiç bir koruyucu yok. Onların yüzleri, sanki bir karanlık gecenin
parçaları
na bürünmüş gibidir. İşte bunlar ateşin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır....
Yunus Suresi, 27. Ayet:
Kötülükleri kazananlara gelince: Bir kötülüğün cezası, misliyledir. (Bir kötülüğe, karşılığı olan bir ceza var. Halbuki bir iyiliğe, on katından yedi yüze ve daha ziyadeye kadar mükâfat vardır.) Onları bir zillet kaplar. Allah’dan kendilerini kurtaracak yoktur. Sanki yüzleri, gece
parçaları
ndan kaplanmış kapkaranlık... İşte bunlar da ateşliktirler, o cehennem ateşinde ebedî olarak kalıcıdırlar....
Yunus Suresi, 27. Ayet:
Seyyiat kazananlara gelince kötülüğün cezası misliledir, ve onları bir zillet kaplar, Allahdan kendilerini kurtaracak yoktur, sanki yüzleri gece
parçaları
ndan kaplanmış kapkaranlık, onlar, eshabı nar, hep orada muhalleddirler...
Yunus Suresi, 27. Ayet:
Kötülükler kazanmış olanlara gelince, kötülüğün cezası misliyledir ve onları aşağılık kaplar; Allah'tan kendilerini kurtaracak yoktur; sanki yüzleri gece
parçaları
ndan kaplanmış kapkaranlık! Onlar cehennem ehli olup hep orada ebedi kalacaklardır....
Yunus Suresi, 27. Ayet:
Kötülükler kazanmış olanlar ise; her bir kötülüğün karşılığı, kendi misliyledir. Bunları bir zillet sarıp kaplar. Onları Tanrı'dan (kurtaracak) hiç bir koruyucu yok. Onların yüzleri, sanki bir karanlık gecenin
parçaları
na bürünmüş gibidir. İşte bunlar ateşin halkıdırlar; orada süresiz kalacaklardır....
Yunus Suresi, 27. Ayet:
Kötülük işleyenler ise, yaptıkları kötülük kadar ceza görürler. Kendilerini bir zillettir kaplayacak... Onları Allah’ın bu cezasından kurtaracak bir kimse yoktur. Yüzleri sanki kapkaranlık gece
parçaları
yla kaplanmıştır. İşte onlar cehennemliktir. Hem de orada ebedî kalacaklardır....
Yunus Suresi, 27. Ayet:
Kötülükler kazanmış olanlar ise; her bir kötülüğün karşılığı, kendi misliyledir. Bunları bir zillet sarıp kaplar. Onları Allah'tan (kurtaracak) hiç bir koruyucu da yok. Onların yüzleri, sanki bir karanlık gecenin
parçaları
na bürünmüş gibidir. İşte bunlar ateşin halkıdırlar; onda ebedi olarak kalacaklardır....
Yunus Suresi, 27. Ayet:
Kötülük kazananlara ise kötülüğün miktarınca karşılık vardır. Ama yüzlerini bir zillet de kaplar. Onları Allah'tan kurtaracak kimse yoktur. Yüzleri gece
parçaları
ndan karanlıklarla kaplanmış gibidir. Ateşin dostlarıdır bunlar. Sürekli kalıcıdırlar içinde....
Rəd Suresi, 4. Ayet:
1.
ve fî el ardı
: ve yeryüzünde
2.
kıtaun
: toprak
parçaları
, kıtalar
3.
mutecâvirâtun
: birbirine komşu
4.
ve cennâtun
Rəd Suresi, 4. Ayet:
Yeryüzünde birbirine komşu kıtalar (kara
parçaları
) ve üzüm bağları, ekinler ve budaklı ve budaksız, hurma ağaçlarından bahçeler vardır. Aynı su (tek bir su) ile sulanır ve Biz onların bazısını bazısına, yenmesinde (tadına, lezzetine ve kokusuna göre) üstün kılarız. Akıl eden kavim için muhakkak ki bunda, âyetler vardır....
Rəd Suresi, 4. Ayet:
Yeryüzünde birbirine komşu kara
parçaları
, üzüm bağları, ekinler; bir kökten çıkan çok gövdeli ve tek gövdeli hurma ağaçları vardır ki hepsi aynı su ile sulanır. Ama biz ürünleri konusunda bir kısmını bir kısmına üstün kılıyoruz. Şüphesiz bunda aklını kullanan bir kavim için (Allah’ın varlığını gösteren) deliller vardır....
Rəd Suresi, 4. Ayet:
Yer üzerinde birbirine komşu toprak
parçaları
, üzüm bağları, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar vardır ki hepsi bir su ile sulandığı halde üründe bazılarını bazılarına üstün kılarız. Şüphesiz bunlarda akıl eden topluluk için ayetler vardır....
Rəd Suresi, 4. Ayet:
Arzda birbirine komşu kıt’alar (kara
parçaları
), üzüm bağları, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar vardır ki, hepsi bir su ile sulanıyor. Halbuki yemişlerin de bazısını bazısına üstün kılıyoruz (tad, renk ve kıymetleri başka başkadır). Şüphesiz ki bunlarda da düşünen bir topluluk için pek çok ibretler (alâmetler) vardır....
Rəd Suresi, 4. Ayet:
Yeryuzunde, hepsi de ayni su ile sulanan, birbirine komsu toprak parcalari, tek ve cok koklu uzum baglari, ekinler, hurma agaclari vardir. Fakat onlari sekil ve lezzetce birbirinden farkli kilmisizdir. Dusunen kimseler icin bunda ibretler vardir....
Rəd Suresi, 4. Ayet:
Yeryüzünde, hepsi de aynı su ile sulanan, birbirine komşu toprak
parçaları
, tek ve çok köklü üzüm bağları, ekinler, hurma ağaçları vardır. Fakat onları şekil ve lezzetçe birbirinden farklı kılmışızdır. Düşünen kimseler için bunda ibretler vardır....
Rəd Suresi, 4. Ayet:
Yeryüzünde, birbirine komşu toprak
parçaları
, üzüm bağları, ekinler, çatallı ve çatalsız hurmalıklar vardır. Bunların hepsi aynı su ile sulanmalarına rağmen lezzetçe birbirinden farklı kılmışızdır. Aklını kullanan bir toplum için elbette bunda işaretler ve dersler vardır....
Rəd Suresi, 4. Ayet:
Yeryüzünde biribirine bitişik, farklı yapıda toprak
parçaları
; üzüm bağları, ekinler ve çatallı çatalsız hurma ağaçları vardır; hepsi aynı su ile sulanır, fakat ürünleri arasında fark gözetiriz. Hiç kuşkusuz bunlarda aklı erenler için birçok ibret dersleri vardır....
Rəd Suresi, 4. Ayet:
Hem yeryüzünde birbirine komşu (farklı özelliklerde) toprak
parçaları
(kıt'alar), üzüm bağları, ekinler, bir kökten (bir kaç gövde hâlinde) çatallı ve çatalsız çıkan hurma ağaçları vardır; (hepsi ayrı çeşitler olduğu hâlde) bir su ile sulanır. Fakat meyvelerinde onların bir kısmını bir kısmına üstün kılıyoruz. Muhakkak ki bunda, akıl erdirecek bir topluluk için (Allah’ın kudretine) nice deliller vardır....
Rəd Suresi, 4. Ayet:
Yeryüzünde birbirine komşu toprak
parçaları
, üzüm bağları, ekinler ve çatallı çatalsız hurma ağaçları vardır. Hepsi de aynı su ile sulanır. Ama lezzetçe onları birbirinden ayrı kılmışızdır. Şüphesiz ki bunlarda; akleden bir kavim için ayetler vardır....
Rəd Suresi, 4. Ayet:
Ve yeryüzünde birbirine komşu (ama yine de yapı olarak birbirinden ayrı nice) kara
parçaları
, üzüm bağları, hububat ekili tarlalar, bir kökten sürgün verip küme halinde ya da tek başına boy veren hurma ağaçları vardır ki hepsi de aynı suyla sulanırlar: hal böyleyken yine de (insanlara ve hayvanlara sağladıkları) ürünler bakımından Biz onların bazılarını bazılarına üstün kılıyoruz. Doğrusu, bütün bunlarda aklını kullanan insanlar için mutlaka (çıkarılacak) dersler vardır....
Rəd Suresi, 4. Ayet:
Yeryüzünde, hepsi de aynı su ile sulanan, birbirine komşu kara
parçaları
, üzüm bağları, bir kökten sürgün verip tek başına yada kümeler halinde boy veren ekinler, hurma ağaçları vardır. Fakat onları şekil ve lezzetçe birbirinden farklı kılmışızdır. Düşünen toplum için bunda da deliller vardır....
İsra Suresi, 104. Ayet:
Ve sonra İsrailoğulları'na: "Şimdi artık yeryüzünde güvenlik içinde yerleşin" dedik, "fakat, (unutmayın ki,) Son Gün'e ilişkin söz gerçekleştiği zaman, karışık bir bütün(ün
parçaları
) olarak hepinizi bir araya getireceğiz!"...
İsra Suresi, 106. Ayet:
Onu, insanlara ağır ağır okuman için, okuma
parçaları
na ayırdık ve onu azar azar indirdik....
Kəhf Suresi, 96. Ayet:
1.
atû-nî
: bana verin, getirin
2.
zubere el hadîdi
: demir
parçaları
3.
hattâ izâ
: oluncaya kadar, olunca
4.
sâvâ
Kəhf Suresi, 96. Ayet:
“Bana demir
parçaları
getirin. İki dağın arası aynı seviye olunca üfleyin (körükleyin).” dedi. Onu ateş haline koyunca, “Bana erimiş bakır getirin, onun üzerine dökeceğim.” dedi....
Kəhf Suresi, 96. Ayet:
Siz bana demir
parçaları
getirin. Dağların iki tarafı birbirine müsâvî olunca üfleyin dedi. Onu ateş haline sokunca da getirin de dedi, üstüne erimiş bakır dökeyim....
Kəhf Suresi, 96. Ayet:
Bana demir
parçaları
getiriniz. Getirdikleri demir
parçaları
nın oluşturduğu yığını yanlardaki setlerin tepeleri ile aynı düzeye çıkarınca adamlara «körükleri çalıştırınız» dedi. Demir yığınını ateş haline getirince «Bana biraz erimiş bakır getiriniz de üzerine dökeyim» dedi....
Kəhf Suresi, 96. Ayet:
«Bana demir
parçaları
getirin,» iki dağın arası bir seviyeye gelince «körükleyin,» dedi. Onu ateş haline koyduğu zaman da «getirin bana,» dedi, «Üzerine erimiş bakır dökeyim.»...
Taha Suresi, 97. Ayet:
Musa ona dedi ki: «Çekil karşımdan» Sen hayatı boyunca insanlara 'Bana değmeyin' demeye mahkûm oldun. Ayrıca asla yakanı kurtaramayacağın başka bir cezan daha vardır. Şimdi tapmaya devam ettiğin ilahının başına neler geleceğini gör. Onu ateşte eriteceğiz, sonra da
parçaları
nı denize atacağız....
Nur Suresi, 43. Ayet:
Görmedin mi Allâh bulutları sürer, sonra onları birbirine geçirir, sonra onları birbiri üstüne yığar (sıkıştırır), arasından yağmurun çıktığını görürsün. Gökteki dağlar (gibi büyük bulut
parçaları
n)dan bir dolu indirir de onunla dilediğini vurur, dilediğinden de onu öteye çevirir. Şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri alır....
Nəml Suresi, 61. Ayet:
Bu düzmece ilahlar mı daha iyi yoksa dünyayı dengeli bir yaşama alanı yapan, kara
parçaları
üzerindeki nehirler akıtan, yeryüzünde köklü dağlar yükselten ve farklı yoğunluktaki iki deniz arasına set koyan Allah mı?...
Səba Suresi, 11. Ayet:
'Bütün bedeni koruyacak geniş ve uzun zırhlar imal et. Zırh
parçaları
nı ve halkalarını üretirken, birbirine eklerken, plana, ölçüye, hesaba riayet et, zırh imalâtındaki çalışma süreni de belirleyecek bir program yap' dedik. 'Siz de ey Muhammed ümmeti, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirin, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayın, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyil...
Səba Suresi, 11. Ayet:
Ona «İnsan vücudunu iyice saracak geniş zırhlar yap ve zırhların
parçaları
nı biribirine ölçülü biçimde tak» dedik. Ey Davudoğulları, iyi ameller işleyiniz. Çünkü ben yaptıklarınızı görüyorum....
Cümə Suresi, 5. Ayet:
Sırtlarına Tevrat yükletilip de sonra onu taşımayanların durumu, kutsal kitap
parçaları
taşıyan eşeğin durumuna benzer. Allah'ın ayetlerini yalanlayan topluluğun vücut verdiği örnek ne kötüdür! Allah, zulme sapmış bir topluluğu doğruya ve güzele ulaştırmaz....
Münafiqun Suresi, 4. Ayet:
Onları gördüğünde gövdeleri hoşuna gider. Bir şey konuşsalar sözlerine kulak verirsin. Onlar birbirine dayandırılmış keresteler/Hint kumaşı giydirilmiş kütük
parçaları
gibidirler. Her bağırtıyı aleyhlerinde zannederler. Düşmandır onlar; sakın onlardan! Allah onları kahretsin! Nasıl da aldatıp döndürülüyorlar!...
Məaric Suresi, 9. Ayet:
1.
ve tekûnu
: ve olacak
2.
el cibâlu
: dağlar
3.
ke
: gibi
4.
el ıhni
: renkli yün
parçaları
...
Məaric Suresi, 9. Ayet:
Ve dağlar (atılmış) rengârenk yün
parçaları
gibi olacak....
Kəhf Suresi, 96. Ayet:
‘Mənə dəmir
parçaları
gətirin. İki dağın arası eyni səviyyəyə gəldikdə körükləyin.’ dedi. Onu od halına salınca ‘Mənə ərimiş mis gətirin, onun üzərinə tökəcəm.’ dedi....
Yunus Suresi, 27. Ayet:
Pis işlər görənlərə isə pisliyin cəzası onun misli qədər verilər. Onları zillət bürüyər. Onları Allahdan qoruya bilən bir kimsə də yoxdur. Onların üzləri sanki zülmət gecənin
parçaları
na bürünmüşdür. Onlar Od sakinləridir və orada əbədi qalacaqlar....
Kəhf Suresi, 96. Ayet:
Mənə dəmir
parçaları
gətirin!” Nəhayət, dağın iki yamacı arasını (dəmir
parçaları
ilə) doldurduqda: “Körükləyin!”– dedi. (Dəmir) közərən kimi: “Gətirin mənə, onun üstünə ərimiş mis töküm!”– dedi....
Tur Suresi, 44. Ayet:
Əgər onlar göy
parçaları
nın düşdüyünü görsələr: “Bulud topasıdır!”– deyərlər....
Kəhf Suresi, 96. Ayet:
Mənə dəmir
parçaları
gətirin!» Ta onda ki, iki qayanın arasını doldurub bərabər etdi, dedi: «Üfürün!». Ta onda ki, onu oda döndərdi, dedi: «Gətirin mənim üçün metalı onun üzərinə töküm!»...
Bəqərə Suresi, 74. Ayet:
Sonra, onun (möcüzələrin) ardınca sizin qəlbləriniz sərtləşdi, daş
parçaları
kimi və ya ondan da bərk oldu. Çünki (Musanın daşı və bulaqların daşları kimi) bəzi daşlar var ki, onlardan çaylar qaynayır, bəziləri parçalanır və içindən su sızır və bəziləri Allahın (yaradarkən təbiətlərində qoyduğu) qorxusundan (dağlardan) tökülür. (Varlıqların Allahın iradəsindən təsirlənmələri onların fitri qorxu və itaətləridir. Məqsəd budur ki, daşlar təsirlənir, amma onların qəlblərində Allahın iradəsinə təslim...
Yunus Suresi, 27. Ayet:
Günahlara mürtəkib olmuş kəslər (üçün), hər bir günahın cəzası (günahdan artıq deyil, ilkin əvəz kimi) onun misli (qədər)dir və onları(n bütün vücudlarını) zillət və xarlıq bürüyəcəkdir. Onları Allah(ın qəzəb və əzabın)dan əsla qoruyan olmayacaqdır. Onların üzləri sanki zülmət gecənin
parçaları
ilə örtülmüşdür! Onlar od əhlidirlər ki, orada əbədi qalacaqlar....
Hud Suresi, 82. Ayet:
Beləliklə, elə ki, Bizim əmrimiz (mələklərə) yetişdi və istəyimiz qətiləşdi, həmin şəhərləri alt-üst etdik və onların üzərinə bişmiş və möhkəm gildən ibarət daş
parçaları
ndan dolu yağdırdıq....
Kəhf Suresi, 96. Ayet:
Mənə böyük dəmir
parçaları
gətirin.» Nəhayət, elə ki, iki dağın arasını (dəmir
parçaları
düzməklə) bərabərləşdirdi (dəmir divarın hündürlüyü dağların başı ilə bir oldu), dedi: «(Dəmirlərin arasına yanan maddə töküb böyük ocaqlar qalayaraq) üfürün». Nəhayət, hamısını (əridib) od (kimi) edəndə, dedi: «Onun üzərinə (aralarındakı deşiklərə) tökmək üçün mənə ərimiş mis gətirin.»...
Nur Suresi, 43. Ayet:
Məgər görmürsənmi ki, Allah (müxtəlif istiqamətlərdən) buludu yavaş-yavaş qovur sonra onu(n
parçaları
nı) bir-birinə qovuşdurur, daha sonra onları üst-üstə yığır? Beləliklə onun (buludun) arasından yağışın çıxdığını görürsən. Həmçinin (Allah) göydən, onda olan donmuş bulud dağlarından qar və dolu nazil edir. Onun vasitəsi ilə (dünyada cəzalandırmaq) istədiyi qövmə ziyan vurur və onu, istədiyi qövmdən sovuşdurur. Onun şimşəyinin parıltısı az qalır gözləri(n işığını) yox etsin....
Şüəra Suresi, 187. Ayet:
(Və istehza məqsədilə dedilər:) «Əgər doğru danışanlardansansa, onda göyün
parçaları
nı üstümüzə endir»....
Səba Suresi, 9. Ayet:
Məgər önlərində və arxalarında olana, göyə və yerə baxmadılarmı? Əgər istəsək onları yerə batırar, yaxud göy (cisimlərinin)
parçaları
nı onların başlarına tökərik! Həqiqətən, bunda (Bizim bu vüsət və qüdrətimizdə) hər bir tövbəkar və Allaha tərəf qayıdan hər bir bəndə üçün (tovhid və peyğəmbərlərin doğruluğuna dair) bir nişanə vardır....
Nəcm Suresi, 1. Ayet:
And olsun çıxmaqda və batmaqda olan ulduza. [Yaxud: And olsun cin və şeytanlara enən yandırıcı od
parçaları
na; yaxud baş qaldıran bitkiyə; yaxud Qur’anın vəhy mərkəzinə nazil olmaqda olan hissə və ayələrinə.]...
Rəhman Suresi, 35. Ayet:
Sizin üstünüzə alov şöləsi və qatı tüstü, yaxud əridilmiş mis
parçaları
göndəriləcək, onda özünüzü əsla müdafiə edə bilməyəcəksiniz....
Vaqiə Suresi, 47. Ayet:
Və deyirdilər: «Məgər biz ölüb torpaq və sümük
parçaları
olduqdan sonra doğrudanmı dirildiləcəyik?!»...
Yunus Suresi, 27. Ayet:
Pis işlər görənlərə gəlincə, bir pisliyin cəzası (onun) misli (qədər)dir və onları bir zillət bürüyəcək. Onları Allah (ın əzabın)dan qoruyacaq bir kimsə də yoxdur. Sanki üzləri gecənin zülmət
parçaları
ilə örtülmüşdür. Onlar cəhənnəmliklərdir. Onlar orada əbədi qalacaqlar....
Kəhf Suresi, 96. Ayet:
Mənə dəmir parçalan gətirin.” O, (dəmir
parçaları
nı) iki yamağın arasına döşəyib dedi: “Üfürün !” Onu od kimi közərdib dedi: "Gətirin mənə, onun üzərinə əridilmiş mis töküm.”...
Tur Suresi, 44. Ayet:
Onlar səmadan
parçaları
n (əzab olaraq üzərlərinə) düşdüyünü görsələr: “Qalaq-qalaq buludlardır." - deyərlər....
Hicr Suresi, 91. Ayet:
Onlar; Quranı sehr, şeir, əsatir (mifoloji rəvayətlər), uydurulmuş söz-söhbət
parçaları
, pis sözlər kimi qəbul edən kəslər, iman etmirlər deyə sən özünü həlakmı edəcəksən!...