Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 21. Ayet:
Yâ eyyuhen nâsu’budû
rabbe
kumullezî halakakum vellezîne min kablikum leallekum tettekûn(tettekûne)....
Bəqərə Suresi, 21. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
en nâsu
: insanlar
3.
u'budû
: kul olun
4.
rabbe
-kum
: (sizin) Rabbiniz
Bəqərə Suresi, 61. Ayet:
Ve iz kultum yâ mûsâ len nasbira alâ taâmin vâhidin fed’u lenâ
rabbe
ke yuhric lenâ mimmâ tunbitulardu min baklihâ ve kıssâiha ve fûmihâ ve adesihâ ve basalihâ, kâle e testebdilûnellezî huve ednâ billezî huve hayr(hayrun), ihbitû mısran fe inne lekum mâ seeltum ve duribet aleyhimuz zilletu vel meskenetu ve bâu bi gadabin minallâh(minallâhi), zâlike bi ennehum kânû yekfurûne bi âyâtillâhi ve yaktulûnen nebiyyîne bi gayril hak(hakkı), zâlike bi mâ asav ve kânû ya’tedûn(ya’tedûne)....
Bəqərə Suresi, 61. Ayet:
1.
ve iz
: ve olmuştu, olduğu zaman
2.
kultum (iz kultum)
: siz dediniz (siz demiştiniz)
3.
yâ mûsâ
: ey Musa
4.
len nasbirâ
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
Kâlûd’u lenâ
rabbe
ke yubeyyin lenâ mâ hiy(hiye), kâle innehu yekûlu innehâ bakaratun lâ fâridun ve lâ bikr(bikrun), avânun beyne zâlik(zalike) fef’alû mâ tu’merûn(tu’merune)....
Bəqərə Suresi, 68. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
ûd'u
: dua et
3.
lenâ
: bize, bizim için
4.
rabbe
-ke
: senin Rabbin
...
Bəqərə Suresi, 69. Ayet:
Kâlûd’u lenâ
rabbe
ke yubeyyin lenâ mâ levnuhâ, kâle innehu yekûlu innehâ bakaratun safrâu, fâkiun levnuhâ tesurrun nâzırîn(nâzirîne)....
Bəqərə Suresi, 69. Ayet:
1.
kâlû ûd'u
: dua et dediler
2.
lenâ
rabbe
-ke
: bizim için Rabbine
3.
yubeyyin
: açıklasın
4.
lenâ
: bize
Bəqərə Suresi, 70. Ayet:
Kâlûd’u lenâ
rabbe
ke yubeyyin lenâ mâ hiye, innel bakara teşâbehe aleynâ, ve innâ in şâallâhu le muhtedûn(muhtedûne)....
Bəqərə Suresi, 70. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
ûd'u
: dua et
3.
lenâ
rabbe
-ke
: bizim için Rabbine
4.
yubeyyin
: açıklasın
Bəqərə Suresi, 127. Ayet:
Ve iz yerfeu ibrâhîmul kavâide minel beyti veismâîl(ismâîlu)
rabbe
nâ tekabbel minnâ inneke entes semîul alîm(alîmu)....
Bəqərə Suresi, 127. Ayet:
1.
ve iz
: ve o zaman, olduğu zaman
2.
yerfeu
: yükseltir
3.
ibrâhîmu
: İbrâhîm
4.
el kavâide
: temeller
...
Bəqərə Suresi, 127. Ayet:
O vakti yâd et ki, İbrahim Beytullah'ın temellerini İsmail ile beraber yükseltiyor, «Ya
Rabbe
nâ! Bizden kabul buyur, şüphe yok ki Sen semî' ve alîmsin,» diyordu....
Bəqərə Suresi, 128. Ayet:
Rabbe
nâ vec’alnâ muslimeyni leke ve min zurriyyetinâ ummeten muslimeten leke ve erinâ menâsikenâ ve tub aleynâ, inneke entet tevvâbur rahîm(rahîmu)....
Bəqərə Suresi, 128. Ayet:
1.
rabbe
-nâ
: Rabbimiz
2.
ve ic'al-nâ
: ve bizi kıl
3.
muslimeyni
: teslim olan (iki kişi)
4.
leke
: sana
Bəqərə Suresi, 128. Ayet:
«Ya
Rabbe
nâ! Bir de bizleri Sana iki muhlis müslüman kıl ve zürriyetimden de senin için bir müslüman ümmet (vücuda getir). Ve bizlere haccın usulünü göster, tevbelerimizi de kabul buyur. Şüphe yok ki Sen tevvâbsın, rahîmsin» diye de duada bulunuyordu....
Bəqərə Suresi, 129. Ayet:
Rabbe
nâ veb’as fîhim resûlen minhum yetlû aleyhim âyâtike ve yuallimuhumul kitâbe vel hikmete ve yuzekkîhim inneke entel azîzul hakîm(hakîmu)....
Bəqərə Suresi, 129. Ayet:
1.
rabbe
-nâ
: Rabbimiz
2.
veb'as (ve ib'as)
: ve beas et, hayata getir, görevlendir 3 - fî-him
3.
resûlen
: bir resûl, elçi, mürşid
4.
Bəqərə Suresi, 200. Ayet:
Fe izâ kadaytum menâsikekum fezkurûllâhe ke zikrikum âbâekum ev eşedde zikrâ(zikren), fe minen nâsi men yekûlu
rabbe
nâ âtinâ fîd dunyâ ve mâ lehu fîl ahirati min halâk(halâkın)....
Bəqərə Suresi, 200. Ayet:
1.
fe
: o zaman, böylece
2.
izâ
: olduğu zaman
3.
kadaytum
: tamamladınız
4.
menâsike-kum
: hacca ait ibadetlerini...
Bəqərə Suresi, 200. Ayet:
nihayet menasikinizi bitirdiniz mi vaktiyle atalarınızı andığınız gibi hattâ daha şiddetli bir anışla Allahı anın, zikredin, çünkü nâsın kimisi «
rabbe
na, der bize Dünyada ver» buna Ahırette kısmet yoktur...
Bəqərə Suresi, 201. Ayet:
Ve minhum men yekûlu
rabbe
nâ âtinâ fîd dunyâ haseneten ve fîl âhirati haseneten ve kınâ azâben nâr(nâri)....
Bəqərə Suresi, 201. Ayet:
1.
ve min-hum
: ve onlardan
2.
men yekûlu
: kim derse
3.
rabbe
-nâ
: Rabbimiz
4.
âti-nâ
: bize ver
Bəqərə Suresi, 201. Ayet:
kimisi de «
rabbe
na bize dünyada bir güzellik ver Ahırette de bir güzellik ve bizi ateş azabından koru» der...
Bəqərə Suresi, 201. Ayet:
Ve nâstan öylesi vardır ki, «Ya
Rabbe
nâ! Bize dünyada hasene ver, ahirette de hasene ver ve bizi ateş azabından muhafaza buyur,» der....
Bəqərə Suresi, 250. Ayet:
Ve lemmâ berazû li câlûte ve cunûdihî kâlû
rabbe
nâ efrig aleynâ sabren ve sebbit ekdâmenâ vensurnâ alel kavmil kâfirîn(kâfirîne)....
Bəqərə Suresi, 250. Ayet:
1.
ve lemmâ berazû
: ve karşısına çıktıkları zaman
2.
li câlûte
: Calut'a (Calut'un karşısına)
3.
ve cunûdi-hi
: ve onun askerleri
4.
Bəqərə Suresi, 250. Ayet:
Talut’un beraberindeki müminler ise Câlut ile ordusuna karşı çıkınca dediler ki: "Ya
Rabbe
nâ, üstümüze (gürül gürül) sabır yağdır, Ayaklarımıza sebat ver ve kâfir topluluğa karşı bizi muzaffer eyle!"...
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû izâ tedâyentum bi deynin ilâ ecelin musemmen fektubûh(fektubûhu), velyektub beynekum kâtibun bil adl(adli), ve lâ ye’be kâtibun en yektube kemâ allemehullâhu felyektub, velyumlilillezî aleyhil hakku velyettekıllâhe
rabbe
hû ve lâ yebhas minhu şey’â(şey’en), fe in kânellezî aleyhil hakku sefîhan ev daîfen ev lâ yestatîu en yumille huve felyumlil veliyyuhu bil adl(adli), vesteşhidû şehîdeyni min ricâlikum, fe in lem yekûnâ raculeyni fe raculun vemraetâni mimmen terdavne mineş...
Bəqərə Suresi, 282. Ayet:
1.
yâ eyyuhe
: ey
2.
ellezîne
: onlar
3.
âmenû
: âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler) îmân ettiler
4.
izâ
: ...
Bəqərə Suresi, 283. Ayet:
Ve in kuntum alâ seferin ve lem tecidû kâtiben fe rihânun makbûdah(makbûdatun), fe in emine ba’dukum ba’dan felyueddillezî’tumine emânetehu velyettekıllâhe
rabbe
h(
rabbe
hu), ve lâ tektumûş şehâdeh(şehâdete), ve men yektumhâ fe innehû âsimun kalbuh(kalbuhu), vallâhu bi mâ ta’melûne alîm(alîmun)....
Bəqərə Suresi, 283. Ayet:
1.
ve in kuntum
: ve eğer siz, iseniz, olduysanız
2.
alâ seferin
: seferde, yolculukta
3.
ve lem tecidû
: ve bulamadınız
4.
kât...
Bəqərə Suresi, 285. Ayet:
Âmener resûlu bimâ unzile ileyhi min rabbihî vel mu’minûn(mu’minûne), kullun âmene billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulih(rusulihî), lâ nuferriku beyne ehadin min rusulih(rusulihî), ve kâlû semi’nâ ve ata’nâ gufrâneke
rabbe
nâ ve ileykel masîr(masîru)....
Bəqərə Suresi, 285. Ayet:
1.
âmene
: îmân etti, inandı
2.
er resûlu
: resûl
3.
bi-mâ
: şeye
4.
unzile
: indirildi
...
Bəqərə Suresi, 285. Ayet:
Peygamber, Rabbından ne indirildi ise ona îman getirdi, mü'minler de, her biri «Allaha ve melâikesine ve kitablarına ve peygamberlerine: Peygamberlerinden hiç birinin arasını ayırmayız diye» iman getirdiler ve şöyle dediler: semi'na ve eta'na, gufranını dileriz ya
rabbe
na! sanadır gidiş...
Bəqərə Suresi, 285. Ayet:
Peygamber, Rabbi tarafından kendisine ne indirildi ise ona iman etti, müminler de! Onlardan her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman etti. "O’nun resullerinden hiç birini diğerinden ayırt etmeyiz." dediler ve eklediler: "İşittik ve itaat ettik ya
Rabbe
nâ, affını dileriz, dönüşümüz Sanadır."...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus’ahâ lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet
rabbe
nâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ,
rabbe
nâ ve lâ tahmil aleynâ ısran kemâ hameltehu alellezîne min kablinâ,
rabbe
nâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâkate lenâ bih(bihî), va’fu annâ, vagfir lenâ, verhamnâ, ente mevlânâ fensurnâ alel kavmil kâfirîn(kâfirîne)....
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
1.
lâ yukellifu
: mükellef kılmaz, sorumlu tutmaz
2.
allâhu
: Allah
3.
nefsen
: nefs, kişi, kimse
4.
illâ
: ancak,...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah kimseye vüs'unden öte teklif yapmaz, herkesin kazandığı lehine yüklendiği aleyhinedir, ya
rabbe
na! eğer unuttuk veya kasdımız bize bizden evvelkilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme, ya
rabbe
na! hem de bize takatımız olmayanı yükletme, ve bizden günahlarımız afiv buyur ve bizlere mağfiretini reva, rahmetini atâ kıl, sensin mevlâmız, bizi mansur buyur artık seni tanımıyanlara karşı, kahrolsun kâfirler...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah hiçbir kimseyi güç yetiremeyeceği bir şekilde yükümlü tutmaz. Herkesin kazandığı iyilik kendi lehine, işlediği fenalık da kendi aleyhinedir. Ya
Rabbe
nâ! Eğer unuttuk veya kasıtsız olarak yanlış yaptıysak bundan dolayı bizi sorumlu tutma! Ya
Rabbe
nâ! Bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Ya
Rabbe
nâ! Takat getiremeyeceğimiz şeylerle bizi yükümlü tutma! Affet bizi, lütfen bağışla kusurlarımızı, merhamet buyur bize! Sensin Mevlâmız, yardımcımız! Kâfir topluluklara karşı Sen yardı...
Ali-İmran Suresi, 8. Ayet:
Rabbe
nâ lâ tuziğ kulûbenâ ba’de iz hedeytenâ veheb lenâ min ledunke rahmeh(rahmeten), inneke entel vehhâb(vehhâbu). ...
Ali-İmran Suresi, 8. Ayet:
1.
rabbe
-nâ
: Rabbimiz
2.
lâ tuzig
: saptırma, kaydırma
3.
kulûbe-nâ
: kalplerimizi
4.
ba'de
: sonra
Ali-İmran Suresi, 8. Ayet:
Ya
rabbe
na bizleri hidayetine irdirdikten sonra kalblerimizi yamıltma da ledünnünden bize bir rahmet ihsan eyle, şüphesiz sensin bütün dilekleri veren vehhab sen....
Ali-İmran Suresi, 9. Ayet:
Rabbe
nâ inneke câmiun nâsi li yevmin lâ raybe fîh(fîhî), innallâhe lâ yuhliful mîâd(mîâde). ...
Ali-İmran Suresi, 9. Ayet:
1.
rabbe
-nâ
: Rabbimiz
2.
inne-ke
: muhakkak ki Sen
3.
câmiu
: toplayan, toplayacak olan
4.
en nâsi
: insanlar
Ali-İmran Suresi, 9. Ayet:
Ya
rabbe
na! muhakkak ki sen insanları geleceğinde hiç şüphe olmıyan bir güne toplıyacaksın, şüphesiz ki Allah mi'adını şaşırmaz....
Ali-İmran Suresi, 16. Ayet:
Ellezîne yekûlune
rabbe
nâ innenâ âmennâ fagfir lenâ zunûbenâ ve kınâ azâben nâr(nâri). ...
Ali-İmran Suresi, 16. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar
2.
yekûlûne
: derler
3.
rabbe
-nâ
: Rabbimiz
4.
inne-nâ
: muhakkak ki biz
Ali-İmran Suresi, 16. Ayet:
Onları ki ya
rabbe
na derler: inandık iman getirdik artık bizim suçlarımızı bağışla ve o ateş azabından koru bizleri...
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Hunâlike deâ zekeriyyâ
rabbe
h(
rabbe
hu), kâle rabbi heblî min ledunke zurriyyeten tayyibeh(tayyibeten), inneke semîud duâ’(duâi). ...
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
1.
hunâlike
: orada, işte orada
2.
deâ zekeriyyâ
: Zekeriyya (A.S) dua etti
3.
rabbe
-hu
: Rabbine
4.
kâle rabbi
: ...
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
Kâle rabbic’al lî âyeh(âyeten), kâle âyetuke ellâ tukellimen nâse selâsete eyyâmin illâ remzâ(remzan), vezkur
rabbe
ke kesîran ve sebbih bil aşiyyi vel ibkâr(ibkâri). ...
Ali-İmran Suresi, 41. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
rabbi ic'al lî
: Rabbim benim için kıl,ver
3.
âyeten
: bir delil, alâmet, işaret
4.
kâle
: dedi<...
Ali-İmran Suresi, 53. Ayet:
Rabbe
nâ âmennâ bi mâ enzelte vetteba’nâr resûle fektubnâ meaş şâhidîn(şâhidîne). ...
Ali-İmran Suresi, 53. Ayet:
1.
rabbe
-nâ
: Rabbimiz
2.
âmennâ
: biz îmân ettik
3.
bi mâ
: şeye
4.
enzelte
: sen indirdin
Ali-İmran Suresi, 53. Ayet:
Ya
rabbe
na! indirdiğine iman ettik ve Resulün ardınca gittik, imdi bizi o şahidlerle beraber yaz...
Ali-İmran Suresi, 53. Ayet:
"Ya
Rabbe
nâ! İndirdiğin kitaba iman edip elçinin yolunu tuttuk. "Sen de bizi, birliğini ve nebîlerini tanıyan şahitlerle birlikte yaz!" dediler....
Ali-İmran Suresi, 79. Ayet:
Hiçbir insanın, Allah'ın kendisine Kitap, hikmet ve peygamberlik vermesinden sonra (kalkıp) insanlara: Allah'ı bırakıp bana kul olun! demesi mümkün değildir. Bilakis (şöyle demesi gerekir): Okutmakta ve öğretmekte olduğunuz Kitap uyarınca
Rabbe
hâlis kullar olunuz....
Ali-İmran Suresi, 79. Ayet:
Allah bir insana Kitab'ı, hükmü ve peygamberliği verdikten sonra onun insanlara: 'Allah'ı bırakıp da bana kul olun' demesi sözkonusu olamaz. Ancak o: 'Öğrettiğiniz Kitap gereğince ve kendiniz de incelediğiniz üzere gönülden
Rabbe
kullar olun' der....
Ali-İmran Suresi, 79. Ayet:
Hiçbir insanın, Allah'ın kendisine Kitap, hikmet ve peygamberlik vermesinden sonra (kalkıp) insanlara: Allah'ı bırakıp bana kul olun! demesi mümkün değildir. Bilakis (şöyle demesi gerekir): Okutmakta ve öğretmekte olduğunuz Kitap uyarınca
Rabbe
hâlis kullar olunuz....
Ali-İmran Suresi, 79. Ayet:
Bir insan için, Allah ona kitab, hikmet ve peygamberlik versin de, sonra (o kimse)insanlara: 'Allah’ı bırakıp bana kul olun!' desin, (bu) olur şey değildir; fakat (bir peygamber ancak şöyle der): '(Öğrenip) öğretmekte ve oku(yup, okut)makta olduğunuz Kitab sâyesinde Rabbânî (ilim ve ihlâsla kulluk ederek
Rabbe
mensûb olan kimse)ler olun!'...
Ali-İmran Suresi, 146. Ayet:
Nice peygamberlerin yaninda
Rabbe
kul olmus pek cok kimse savasmistir. Allah yolunda baslarina gelenlerden oturu gevsememisler, yilmamislar ve boyun egmemislerdi. Allah, sabredenleri sever....
Ali-İmran Suresi, 146. Ayet:
Nice peygamberlerin yanında
Rabbe
kul olmuş pek çok kimse savaşmıştır. Allah yolunda başlarına gelenlerden ötürü gevşememişler, yılmamışlar ve boyun eğmemişlerdi. Allah, sabredenleri sever....
Ali-İmran Suresi, 146. Ayet:
Nice peygamberler vardı ki, berâberlerinde birçok Rabbânî (
Rabbe
kulluk eden kimse)ler bulunduğu hâlde savaştı(lar). Bununla berâber Allah yolunda başlarına gelenlerdendolayı gevşemediler ve zaafa düşmediler, hem (düşmanlarına) boyun eğmediler! Allah ise, sabredenleri sever....
Ali-İmran Suresi, 146. Ayet:
Nice peygamberler vardı ki, beraberinde
Rabbe
kul olanlardan çok kimse savaştılar ve Allah yolunda başlarına gelenden dolayı gevşemediler, yılmadılar, boyun eğmediler. Allah sabredenleri sever....
Ali-İmran Suresi, 147. Ayet:
Ve mâ kâne kavlehum illâ en kâlû
rabbe
nagfir lenâ zunûbenâ ve isrâfenâ fî emrinâ ve sebbit akdâmenâ vensurnâ alel kavmil kâfirîn(kâfirîne). ...
Ali-İmran Suresi, 147. Ayet:
1.
ve mâ kâne
: ve olmadı
2.
kavle-hum
: onların sözleri
3.
illâ en kâlû
: demekten başka birşey olmadı
4.
rabbe
-nâ
Ali-İmran Suresi, 147. Ayet:
Başka bir söyledikleri de yoktu, sade: ya
Rabbe
na bize günâhlarımızı ve işimizde taşkınlıklarımızı mağfiret buyur, cihad meydanında ayaklarımızı iyi dire ve kâfirlere karşı bizleri mansur kıl, diyorlardı...
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
Ellezîne yezkurûnallâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkıs semâvâti vel ard(ardı),
rabbe
nâ mâ halakte hâzâ bâtılâ(bâtılan), subhâneke fekınâ azâben nâr(nârı). ...
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar
2.
yezkurûne allâhe
: Allah'ı zikrederler
3.
kıyâmen
: ayakta iken
4.
ve kuûden
: ve oturur ik...
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
Onlar ki gerek kıyâm-u kuudde ve gerek yanları üzerinde hep Allahı zikrederler ve göklerin, yerin yaradılışında fikr ederler: ya
Rabbe
na, derler: bunu sen boşuna yaratmadın sübhansın, o halde bizleri o ateş azabından koru!...
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
Rabbe
nâ inneke men tudhılin nâre fe kad ahzeyteh(ahzeytehu), ve mâ liz zâlimîne min ensâr(ensârin)....
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
1.
rabbe
-nâ
: Rabbimiz
2.
inne-ke
: muhakkak ki sen
3.
men
: kim, kimi
4.
tudhıli en nâre
: ateşe sokarsan
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
Rabbe
na: çünkü sen kimi o ateşe sokarsan onu muhakkak rüsva ve perişan etmişindir, zalimlerin de yardımcıları yoktur...
Ali-İmran Suresi, 193. Ayet:
Rabbe
nâ innenâ semi’nâ munâdiyen yunâdî lil îmâni en âminû bi rabbikum fe âmennâ,
rabbe
nâ fagfir lenâ zunûbenâ ve keffir annâ seyyiâtinâ ve teveffenâ meal ebrâr(ebrâri). ...
Ali-İmran Suresi, 193. Ayet:
1.
rabbe
-nâ
: Rabbimiz
2.
inne-nâ
: muhakkak ki biz
3.
semi'nâ
: işittik
4.
munâdiyen
: nida eden, davetçi
Ali-İmran Suresi, 193. Ayet:
Rabbe
na! Cidden bizler bir münadı işittik, imana çağırıyor; Rabbınıza iman edin diyordu, dinledik iman ettik,
Rabbe
na! mağfiretinle artık günahlarımızı bizlere bağışla, kabahatlerimizi: bizlerden keffaret buyur ve bizleri sana ermiş kullarınla beraber yanına al...
Ali-İmran Suresi, 193. Ayet:
"
Rabbe
na! Biz, imana çağıran ve "Rabbinize inanın!" diye tevhide dâvet eden bir zatı duyduk ve icabet ettik. Artık Sen bizi affet, kusurlarımızı bağışla ve iyilerle birlikte bizim canımızı al."...
Ali-İmran Suresi, 194. Ayet:
Rabbe
nâ ve âtinâ mâ vaadtenâ alâ rusulike ve lâ tuhzinâ yevmel kıyâmeh(kıyâmeti), inneke lâ tuhliful mîâd(mîâde). ...
Ali-İmran Suresi, 194. Ayet:
1.
rabbe
-nâ
: Rabbimiz
2.
ve âti-nâ
: ve bize ver
3.
mâ vaadte-nâ
: bize vaad ettiğin şeyi
4.
alâ rusuli-ke
: seni...
Ali-İmran Suresi, 194. Ayet:
Rabbe
na! Hem Peygamberlerine karşı bizlere va'dettiklerini ihsan buyur da Kıyamet günü yüzlerimizi kara çıkarma, şübhe yok ki sen va'dinde hulfetmezsin...
Ali-İmran Suresi, 194. Ayet:
"
Rabbe
na! Resullerin vasıtasıyla bize vaad ettiğin mükâfatları bize lütfet, bizi kıyamet günü rezil ve perişan eyleme. Sen asla sözünden dönmezsin!"...
Ali-İmran Suresi, 198. Ayet:
Lâkinillezînettekav
rabbe
hum lehum cennâtun tecrî min tahtihâl enhâru hâlidîne fîhâ nuzulen min indillâh(indillâhi), ve mâ indallâhi hayrun lil ebrâr(ebrâri)....
Ali-İmran Suresi, 198. Ayet:
1.
lâkin ellezîne
: lâkin, fakat onlar, ... olanlar
2.
ittekav
: takva sahibi oldular
3.
rabbe
-hum
: Rab'lerine
4.
lehum
Nisa Suresi, 1. Ayet:
Yâ eyyuhân nâsuttekû
rabbe
kumullezî halakakum min nefsin vâhidetin ve halaka minhâ zevcehâ ve besse minhumâ ricâlen kesîran ve nisââ(nisâen), vettekûllâhellezî tesâelûne bihî vel erhâm(erhâme). İnnallâhe kâne aleykum rakîbâ(rakîben)....
Nisa Suresi, 1. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
en nâsu
: insanlar
3.
ittekû
: takva sahibi olun
4.
rabbe
-kum(u)
: Rabbinize karşı
...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Ve mâ lekum lâ tukâtilûne fî sebîlillâhi vel mustad’afîne miner ricâli ven nisâi vel vildânillezîne yekûlûne
rabbe
nâ ahricnâ min hâzihil karyetiz zâlimi ehluhâ, vec’al lenâ min ledunke veliyyâ(veliyyen), vec’al lenâ min ledunke nasîrâ(nasîran)....
Nisa Suresi, 75. Ayet:
1.
ve mâ
: ve ne, niçin, ne oluyor
2.
lekum
: siz, size
3.
lâ tukâtilûne
: savaşmıyorsunuz
4.
fî sebîli allâhi
: A...
Nisa Suresi, 77. Ayet:
E lem tera ilâllezîne kîle lehum kuffû eydiyekum, ve ekîmus salâte ve âtûz zekât(zekâte), fe lemmâ kutibe aleyhimul kıtâlu izâ ferîkun minhum yahşevnen nâse ke haşyetillâhi ev eşedde haşyeh(haşyeten), ve kâlû
rabbe
nâ lime ketebte aleynâl kıtâl(kıtâle), lev lâ ahhartenâ ilâ ecelin karîb(karîbin). Kul metâud dunyâ kalîl(kalîlun), vel âhıratu hayrun li menittekâ ve lâ tuzlemûne fetîlâ(fetîlen)....
Nisa Suresi, 77. Ayet:
1.
e
: mı?
2.
lem tera
: görmedin
3.
ilâ
: ...'i, ...'e
4.
ellezîne
: onlar, ... olanlar
...
Nisa Suresi, 77. Ayet:
Baksana o kimselere ki, savaş zamanı değilken kendilerine: "Savaşa sebebiyet vermeyin, namazı hakkıyla ifa edin, zekâtı verin!" denilmişti. Sonra onlara savaşma farz kılınınca, onlardan bir kısmı insanlardan, Allah’tan korkarcasına, hatta daha fazla korkup şöyle diyorlar: "Ya
Rabbe
nâ, niçin bize harbi farz kıldın? Bize biraz daha mühlet verseydin ya!" Onlara de ki: "Dünya zevki pek azdır, âhiret ise günahlardan sakınanlar için sırf hayırdır ve size kıl kadar olsun haksızlık yapılmaz."...
Nisa Suresi, 141. Ayet:
Ellezîne yete
rabbe
sûne bikum, fe in kâne lekum fethun minallâhi kâlû e lem nekun meakum, ve in kâne lil kâfirîne nasîbun, kâlû e lem nestahviz aleykum ve nemna’kum minel mu’minîn(mu’minîne. Fallâhu yahkumu beynekum yevmel kıyâmet(kıyâmeti). Ve len yec’alallâhu lil kâfirîne alâl mu’minîne sebîlâ(sebîlen)....
Nisa Suresi, 141. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar, ... olanlar
2.
yete
rabbe
sûne
: gözlüyorlar
3.
bi-kum
: sizi
4.
fe
: öyle ki, o zaman
Maidə Suresi, 28. Ayet:
Lein besadte ileyye yedeke li taktulenî mâ ene bi bâsitın yediye ileyke li aktulek(aktuleke), innî ehâfullâhe
rabbe
l âlemîn(âlemîne)....
Maidə Suresi, 28. Ayet:
1.
le in besadte
: gerçekten eğer sen uzatırsan
2.
ileyye
: bana
3.
yede-ke
: senin elin, elin
4.
li taktule-nî
: ...
Maidə Suresi, 44. Ayet:
Dogrusu Biz yol gosterici olarak Tevrat'i indirdik. Kendisini Allah'a teslim etmis peygamberler, yahudi olanlara onunla ve
Rabbe
kul olanlar, bilginler de Allah'in Kitab'indan elde mahfuz kalanla hukmederlerdi. Tevrat'a sahiddiler. O halde insanlardan korkmayin, benden korkun, ayetlerimi hic bir degerle degistirmeyin; Allah'in indirdigi ile hukmetmeyenler, iste onlar kafirlerdir....
Maidə Suresi, 44. Ayet:
Doğrusu Biz yol gösterici olarak Tevrat'ı indirdik. Kendisini Allah'a teslim etmiş peygamberler, yahudi olanlara onunla ve
Rabbe
kul olanlar, bilginler de Allah'ın Kitap'ından elde mahfuz kalanla hükmederlerdi. Tevrat'a şahiddiler. O halde insanlardan korkmayın, benden korkun, ayetlerimi hiçbir değerle değiştirmeyin; Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar kafirlerdir....
Maidə Suresi, 44. Ayet:
Doğrusu biz yol gösterici ve nurlandırıcı olarak Tevrat'ı indirdik. Kendilerini Allah'a teslim etmiş peygamberler, yahudi olanlara onunla hükmederlerdi. Rabbânîler (
Rabbe
kul olanlar) ve Ahbar (bilginler) de Allah'ın kitabını korumaları kendilerinden istendiği için onunla (hükmederlerdi). Hepsi de ona (Tevrat'a) şâhit idiler. O halde insanlardan korkmayın, benden korkun. Âyetlerimi değersiz olan şeylerle değiştirmeyin. Kim Allah'ın indirdiği hükümlerle hükmetmezse, işte onlar kâfirlerdir....
Maidə Suresi, 63. Ayet:
Kendilerini
Rabbe
adamış olanlarının (Rabbanilerinin) ve bilginlerinin onları günah söz söylemekten ve haram yemekten alıkoymaları gerekmez miydi! İşlemekte oldukları şeyler ne kadar kötüdür!...
Maidə Suresi, 63. Ayet:
Rabbe
kul olanlar ve bilginlerin onlara gunah soz soylemeyi ve haram yemeyi yasak etmeleri gerekmez miydi? Yapmakta olduklari ne kotudur!...
Maidə Suresi, 63. Ayet:
Rabbe
kul olanlar ve bilginlerin onlara günah söz söylemeyi ve haram yemeyi yasak etmeleri gerekmez miydi? Yapmakta oldukları ne kötüdür!...
Maidə Suresi, 63. Ayet:
Rabbânîlerin (
Rabbe
kul olanların) ve Ahbar (bilginler)in onları günah söz söylemekten ve haram yemekten men etmeleri gerekmez miydi? İşledikleri sanat ne kötüdür!...
Maidə Suresi, 63. Ayet:
Rabbe
kul olanlar ve bilginlerin onlara günah söz söylemeyi ve haram yemeyi yasak etmeleri gerekmez miydi? Yapmakta oldukları ne kötüdür....
Maidə Suresi, 72. Ayet:
Lekad keferallezîne kâlû innallâhe huvel mesîhubnu meryem(meryeme) ve kâlel mesîhu yâ benî isrâîla’budûllâhe rabbî ve
rabbe
kum innehu men yuşrik billâhi fekad harremallâhu aleyhil cennete ve me’vâhun nâr(nâru) ve mâ liz zâlimîne min ensâr(ensârin)....
Maidə Suresi, 72. Ayet:
1.
lekad kefere
: andolsun ki inkâr etti, kâfir oldu
2.
ellezîne kâlû
: ... diyenler
3.
inne allâhe
: muhakkak ki Allâh (cc.)
4.
<...
Maidə Suresi, 83. Ayet:
Ve izâ semiû mâ unzile ilerresûli terâ a’yunehum tefîdu mined dem’ı mimmâ arefû minel hakk(hakkı), yekûlûne
rabbe
nâ âmennâ fektubnâ meaş şâhidîn(şâhidîne)....
Maidə Suresi, 83. Ayet:
1.
ve izâ semiû
: ve işittikleri zaman
2.
mâ unzile
: indirilen şeyi, indirileni
3.
ilâ er resûli
: Resûl'e
4.
terâ
Maidə Suresi, 83. Ayet:
Peygambere indirileni dinledikleri zaman da gözlerini görürsün ki aşîna çıktıkları haktan yaşlar dolub boşanarak «ya
Rabbe
nâ derler: inandık iyman getirdik, şimdi sen bizi şehadet getirenlerle beraber yaz»...
Maidə Suresi, 83. Ayet:
(83-84) Peygambere indirilen Kur’ân’ı dinledikleri vakit, onda âşinaları olan hakikate kavuşmaları sebebiyle gözlerinin yaşla dolup taştığını görür ve şöyle dediklerini işitirsin: "İman ettik ya
Rabbe
na! Bizi de hakka şahitlik edenlerle beraber yaz! Bütün isteğimiz ve umudumuz, Rabbimizin bizi hayırlı insanlar arasına dahil etmesi iken, ne diye Allah’a ve bize gelen bu hakikate iman etmeyelim ki?"...
Maidə Suresi, 84. Ayet:
(83-84) Peygambere indirilen Kur’ân’ı dinledikleri vakit, onda âşinaları olan hakikate kavuşmaları sebebiyle gözlerinin yaşla dolup taştığını görür ve şöyle dediklerini işitirsin: "İman ettik ya
Rabbe
na! Bizi de hakka şahitlik edenlerle beraber yaz! Bütün isteğimiz ve umudumuz, Rabbimizin bizi hayırlı insanlar arasına dahil etmesi iken, ne diye Allah’a ve bize gelen bu hakikate iman etmeyelim ki?"...
Maidə Suresi, 114. Ayet:
Kâle îsebnu meryemellâhumme
rabbe
nâ enzil aleynâ mâideten mines semâi tekûnu lenâ îden li evvelinâ ve âhirinâ ve âyeten mink(minke), verzuknâ ve ente hayrur râzikîn(râzikîne)....
Maidə Suresi, 114. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
Îsâ ibnu meryeme
: Meryem oğlu Îsâ (as.)
3.
allâhumme
: ey Allâh'ım (cc.)
4.
rabbe
-nâ
: Rabb'imi...
Maidə Suresi, 117. Ayet:
Mâ kultu lehum illâ mâ emertenî bihî eni’budûllâhe rabbî ve
rabbe
kum, ve kuntu aleyhim şehîden mâ dumtu fîhim, fe lemmâ teveffeytenî kunte enter rakîbe aleyhim ve ente alâ kulli şey’in şehîd(şehîdun)....
Maidə Suresi, 117. Ayet:
1.
mâ kultu lehum
: onlara söylemedim
2.
illâ mâ emerte-nî
: bana emrettiğinden başka bir şey
3.
bi-hi
: onu
4.
en(i) i'budû
Ənam Suresi, 52. Ayet:
Ve lâ tatrudillezîne yed’ûne
rabbe
hum bil gadâti vel aşiyyi yurîdûne vecheh(vechehu), mâ aleyke min hısâbihim min şey’in ve mâ min hısâbike aleyhim min şey’in fe tatrudehum fe tekûne minez zâlimîn(zâlimîne). ...
Ənam Suresi, 52. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
lâ tatrudi
: kovma
3.
ellezîne
: o kimseler, onlar
4.
yed'ûne
: dua ederler
Ənam Suresi, 83. Ayet:
Ve tilke huccetunâ âteynâhâ ibrâhîme alâ kavmih(kavmihî), nerfeu derecâtin men neşâ’(neşâu), inne
rabbe
ke hakîmun alîm(alîmun). ...
Ənam Suresi, 83. Ayet:
1.
ve tilke
: ve işte bu, bunlar
2.
huccetu-nâ
: bizim kuvvetli delilimiz, delillerimiz
3.
âteynâ-hâ
: ona verdik
4.
ibrâhîme
Ənam Suresi, 117. Ayet:
İnne
rabbe
ke huve a’lemu men yadıllu an sebîlih(sebîlihi), ve huve a’lemu bil muhtedîn(muhtedîne)....
Ənam Suresi, 117. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
rabbe
-ke
: senin Rabbin
3.
huve
: O
4.
a'lemu
: en iyi bilir
Ənam Suresi, 119. Ayet:
Ve mâ lekum ellâ te’kulû mimmâ zukiresmullâhi aleyhi ve kad fassale lekum mâ harreme aleykum illâ madturirtum ileyh(ileyhi), ve inne kesîren le yudıllûne bi ehvâihim bi gayri ilm(ilmin), inne
rabbe
ke huve a’lemu bil mu’tedîn(mu’tedîne)....
Ənam Suresi, 119. Ayet:
1.
ve mâ lekum
: ve size ne oluyor
2.
ellâ te'kulû (en lâ te'kulû)
: yememeniz, yemiyorsunuz
3.
mimmâ (min mâ)
: o şeylerden
4.
Ənam Suresi, 128. Ayet:
Ve yevme yahşuruhum cemîa(cemîan), yâ ma’şerel cinni kadisteksertum minel ins(insi) ve kâle evliyauhum minel insi
rabbe
nestemtea ba’dunâ biba’dın ve belagnâ ecelenellezî eccelte lenâ, kâlen nâru mesvâkum hâlidîne fîhâ illâ mâ şâallâhu, inne
rabbe
ke hakîmun alîm(alîmun). ...
Ənam Suresi, 128. Ayet:
1.
ve yevme
: ve (o) gün
2.
yahşuru-hum
: onları toplar
3.
cemîa
: hepsini
4.
yâ ma'şere el cinni
: ey cin toplulu...
Ənam Suresi, 128. Ayet:
O hepsini toplayıp haşredeceği gün: ey Cin ma'şeri! Hakikaten şu İnse çok ettiniz!.. diye, bunların İnsten olan yardakları, ya
rabbe
na, diyecekler: yekdiğerimizden istifâde ettik ve bizim için takdir buyurmuş olduğun ecele yettik, buyuracak ki: Ateş ikametgâhınız, Allahın dilediği zamanlardan başka hepiniz ondasınız, hakikat rabbin hakîmdir, habîrdir...
Ənam Suresi, 130. Ayet:
Ey İns-ü Cin ma'şeri! İçinizden size âyetlerimi anlatır ve bu gününüzün gelip çatacağını haber verir Peygamberler gelmedimi? Ya
rabbe
na, diyecekler: kendilerimizin aleyhine şahidleriz; evet, Dünyâ hayâtı onları aldattı da kendi aleyhlerinde olarak kâfir idiklerine şâhid oldular...
Ənam Suresi, 145. Ayet:
Kul lâ ecidu fî mâ ûhiye ileyye muharremen alâ tâimin yat’amuhu illâ en yekûne meyteten ev demen mesfûhan ev lâhme hinzîrin fe innehu ricsun ev fıskan uhille li gayrillâhi bih(bihî), fe menidturra gayre bâgın ve lâ âdin fe inne
rabbe
ke gafûrun rahîm(rahîmun)....
Ənam Suresi, 145. Ayet:
1.
kul
: de
2.
lâ ecidu
: bulmuyorum, bulamıyorum
3.
fî mâ
: şeylerde
4.
ûhiye
: (bana) vahyolunan
Ənam Suresi, 164. Ayet:
Kul e gayrallâhi ebgî
rabbe
n ve huve rabbu kulli şey’(şey’in), ve lâ teksibu kullu nefsin illâ aleyh(aleyhâ), ve lâ teziru vâziretun vizre uhrâ, summe ilâ rabbikum merciukum fe yunebbiukum bimâ kuntum fîhi tahtelifûn(tahtelifûne)....
Ənam Suresi, 164. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
e gayrallâhi (e gayre allâhi )
: Allah'tan başka mı
3.
ebgî
: arayayım, isteyeyim
4.
rabbe
n
...
Ənam Suresi, 165. Ayet:
Ve huvellezî cealekum halâifelardı ve refea ba’dakum fevka ba’dın derecâtin li yebluvekum fî mâ âtâkum, inne
rabbe
ke serîul ikâbi ve innehu le gafûrun rahîm(rahîmun)....
Ənam Suresi, 165. Ayet:
1.
ve huve ellezî
: ve o'dur, ki o
2.
ceale-kum
: sizi kıldı, yaptı
3.
halâife el ardı
: arzın, yeryüzünün halifeleri
4.
ve ref...
Əraf Suresi, 23. Ayet:
Kâlâ
rabbe
nâ zalemnâ enfusenâ ve in lem tagfirlenâ ve terhamnâ le nekûnenne minel hâsirîn(hâsirîne)....
Əraf Suresi, 23. Ayet:
1.
kâlâ
: dediler (o ikisi)
2.
rabbe
-nâ
: Rabbimiz
3.
zalem-nâ
: zulmettik
4.
enfuse-nâ
: nefslerimiz
Əraf Suresi, 23. Ayet:
Rabbe
na, dediler, nefsilerimize zulmettik, eğer sen bize mağfiret etmez, merhamet buyurmazsan şüphe yok ki husrâna düşenlerden oluruz...
Əraf Suresi, 38. Ayet:
Kâledhulû fî umemin kad halet min kablikum minel cinni vel insi fîn nâr(nâri), kullemâ dehalet ummetun leanet uhtehâ, hattâ izeddârekû fîhâ cemîân kâlet uhrâhum li ûlâhum
rabbe
nâ hâulâi edallûnâ fe âtihim azâben di'fen minen nâr(nâri) kâle li kullin di'fun ve lâkin lâ ta'lemûn(ta'lemûne). ...
Əraf Suresi, 38. Ayet:
1.
kâle edhulû
: girin dedi
2.
fî
: içine, arasına
3.
umemin
: ümmetler, topluluklar
4.
kad
: oldu, olmuştur
<...
Əraf Suresi, 38. Ayet:
«Girin bakalım sizden evvel İns-ü Cinden geçen ümmetlerin içinde ateşe» buyurur, her ümmet girdikçe hemşîresine lâ'net eder, nihayet hepsi orada birbirlerine ulanırlar, sonrakileri, öndekilerini göstererek «
Rabbe
na, derler: işte şunlar bizi yoldan çıkardılar, onun için onlara ateşten iki katlı azâb ver» her birinize, buyurur: iki katlı, ve lâkin bilmiyorsunuz...
Əraf Suresi, 47. Ayet:
Ve izâ surifet ebsâruhum tilkâe ashâbin nâri kâlû
rabbe
nâ lâ tec'alnâ mealkavmiz zâlimîn(zâlimîne). ...
Əraf Suresi, 47. Ayet:
1.
ve izâ surifet
: ve çevrildikleri zaman
2.
ebsâru-hum
: onların bakışları
3.
tilkâe
: tarafa
4.
ashâbi en nâri
...
Əraf Suresi, 47. Ayet:
Gözleri ashabı nâr tarafına çevrildiği vakıt da: «ya
rabbe
nâ bizleri o zalimler güruhiyle beraber kılma» demektedirler...
Əraf Suresi, 47. Ayet:
Gözleri cehennemlikler tarafına çevrildiğinde: "Aman ya
Rabbe
nâ, aman bizleri o zalimlerle beraber eyleme!" derler....
Əraf Suresi, 54. Ayet:
İnne
rabbe
kumullâhullezî halakas semâvâti vel arda fî sitteti eyyâmin summestevâ alel arşı, yugşîl leylen nehâre yatlubuhu hasîsen veş şemse vel kamere ven nucûme musahharâtin bi emrih(emrihi), e lâ lehul halku vel emr(emru), tebârekallâhu rabbulâlemîn(âlemîne)....
Əraf Suresi, 54. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
rabbe
-kum
: sizin Rabbiniz
3.
allâhu ellezî
: Allah'tır ki o
4.
halaka
: yarattı
Əraf Suresi, 55. Ayet:
Ud'û
rabbe
kum tedarruan ve hufyeh(hufyeten), innehu lâ yuhıbbul mu'tedîn(mu'tedîne)....
Əraf Suresi, 55. Ayet:
1.
ud'û
: dua edin
2.
rabbe
-kum
: Rabbiniz
3.
tedarruan
: yalvarıp yakararak
4.
ve hufyeten
: ve gizli olarak
...
Əraf Suresi, 89. Ayet:
Kadiftereynâ alallâhi keziben in udnâ fî milletikum ba’de iz necceynallâhu minhâ, ve mâ yekûnu lenâ en neûde fîhâ illâ en yeşâallahu rabbunâ, vesia rabbunâ kulle şey’in ilmen, alallâhi tevekkelnâ,
rabbe
neftah beynenâ ve beyne kavminâ bil hakkı ve ente hayrul fâtihîn(fâtihîne)....
Əraf Suresi, 89. Ayet:
1.
kad ifterey-nâ
: iftira etmiş oluruz
2.
alâ allâhi
: Allah'a karşı
3.
keziben
: yalanla
4.
in udnâ
: eğer döner...
Əraf Suresi, 126. Ayet:
Ve mâ tenkımu minnâ illâ en âmennâ bi âyâti rabbinâ lemmâ câetnâ,
rabbe
nâ efrıg aleynâ sabren ve teveffenâ muslimîn(muslimîne)....
Əraf Suresi, 126. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
mâ
: şey, olmama, yapmama
3.
tenkımu
: intikam alıyorsunuz
4.
min-nâ
: bizden
Əraf Suresi, 134. Ayet:
Ve lemmâ vakaa aleyhimur riczu kâlû yâ mûsed’u lenâ
rabbe
ke bi mâ ahide indek(indeke), le in keşefte anner ricze le nu’minenne leke ve le nursilenne meake benî isrâîl(isrâîle). ...
Əraf Suresi, 134. Ayet:
1.
ve lemmâ
: ve ... olduğu zaman, olunca
2.
vakaa
: vaki oldu,vuku buldu
3.
aleyhim er riczu
: üzerlerine azap
4.
kâlû
Əraf Suresi, 153. Ayet:
Vellezîne amilûs seyyiâti summe tâbû min ba’dihâ ve âmenû inne
rabbe
ke min ba’dihâ le gafûrun rahîm(rahîmun). ...
Əraf Suresi, 153. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve o kimseler, onlar, ... yapanlar
2.
amilû es seyyiâti
: seyyiat yaptılar, derecat kaybettiren ameller yaptılar
3.
summe
: sonra
4.
Əraf Suresi, 167. Ayet:
Ve iz teezzene rabbuke le yeb’asenne aleyhim ilâ yevmil kıyâmeti men yesûmuhum sûel azâb(azâbi), inne
rabbe
ke le serîul ıkâbi ve innehu le gafûrun rahîm(rahîmun). ...
Əraf Suresi, 167. Ayet:
1.
ve iz teezzene
: ve bildirmişti
2.
rabbu-ke
: senin Rabbin
3.
le yeb'asenne
: mutlaka gönderecek
4.
aleyhim
: o...