Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 127. Ayet:
Ve iz yerfeu ibrâhîmul kavâide minel beyti veismâîl(ismâîlu)
rabben
â tekabbel minnâ inneke entes semîul alîm(alîmu)....
Bəqərə Suresi, 127. Ayet:
O vakti yâd et ki, İbrahim Beytullah'ın temellerini İsmail ile beraber yükseltiyor, «Ya
Rabben
â! Bizden kabul buyur, şüphe yok ki Sen semî' ve alîmsin,» diyordu....
Bəqərə Suresi, 128. Ayet:
Rabben
â vec’alnâ muslimeyni leke ve min zurriyyetinâ ummeten muslimeten leke ve erinâ menâsikenâ ve tub aleynâ, inneke entet tevvâbur rahîm(rahîmu)....
Bəqərə Suresi, 128. Ayet:
«Ya
Rabben
â! Bir de bizleri Sana iki muhlis müslüman kıl ve zürriyetimden de senin için bir müslüman ümmet (vücuda getir). Ve bizlere haccın usulünü göster, tevbelerimizi de kabul buyur. Şüphe yok ki Sen tevvâbsın, rahîmsin» diye de duada bulunuyordu....
Bəqərə Suresi, 129. Ayet:
Rabben
â veb’as fîhim resûlen minhum yetlû aleyhim âyâtike ve yuallimuhumul kitâbe vel hikmete ve yuzekkîhim inneke entel azîzul hakîm(hakîmu)....
Bəqərə Suresi, 200. Ayet:
Fe izâ kadaytum menâsikekum fezkurûllâhe ke zikrikum âbâekum ev eşedde zikrâ(zikren), fe minen nâsi men yekûlu
rabben
â âtinâ fîd dunyâ ve mâ lehu fîl ahirati min halâk(halâkın)....
Bəqərə Suresi, 200. Ayet:
nihayet menasikinizi bitirdiniz mi vaktiyle atalarınızı andığınız gibi hattâ daha şiddetli bir anışla Allahı anın, zikredin, çünkü nâsın kimisi «
rabben
a, der bize Dünyada ver» buna Ahırette kısmet yoktur...
Bəqərə Suresi, 201. Ayet:
Ve minhum men yekûlu
rabben
â âtinâ fîd dunyâ haseneten ve fîl âhirati haseneten ve kınâ azâben nâr(nâri)....
Bəqərə Suresi, 201. Ayet:
kimisi de «
rabben
a bize dünyada bir güzellik ver Ahırette de bir güzellik ve bizi ateş azabından koru» der...
Bəqərə Suresi, 201. Ayet:
Ve nâstan öylesi vardır ki, «Ya
Rabben
â! Bize dünyada hasene ver, ahirette de hasene ver ve bizi ateş azabından muhafaza buyur,» der....
Bəqərə Suresi, 250. Ayet:
Ve lemmâ berazû li câlûte ve cunûdihî kâlû
rabben
â efrig aleynâ sabren ve sebbit ekdâmenâ vensurnâ alel kavmil kâfirîn(kâfirîne)....
Bəqərə Suresi, 250. Ayet:
Talut’un beraberindeki müminler ise Câlut ile ordusuna karşı çıkınca dediler ki: "Ya
Rabben
â, üstümüze (gürül gürül) sabır yağdır, Ayaklarımıza sebat ver ve kâfir topluluğa karşı bizi muzaffer eyle!"...
Bəqərə Suresi, 285. Ayet:
Âmener resûlu bimâ unzile ileyhi min rabbihî vel mu’minûn(mu’minûne), kullun âmene billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulih(rusulihî), lâ nuferriku beyne ehadin min rusulih(rusulihî), ve kâlû semi’nâ ve ata’nâ gufrâneke
rabben
â ve ileykel masîr(masîru)....
Bəqərə Suresi, 285. Ayet:
Peygamber, Rabbından ne indirildi ise ona îman getirdi, mü'minler de, her biri «Allaha ve melâikesine ve kitablarına ve peygamberlerine: Peygamberlerinden hiç birinin arasını ayırmayız diye» iman getirdiler ve şöyle dediler: semi'na ve eta'na, gufranını dileriz ya
rabben
a! sanadır gidiş...
Bəqərə Suresi, 285. Ayet:
Peygamber, Rabbi tarafından kendisine ne indirildi ise ona iman etti, müminler de! Onlardan her biri Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman etti. "O’nun resullerinden hiç birini diğerinden ayırt etmeyiz." dediler ve eklediler: "İşittik ve itaat ettik ya
Rabben
â, affını dileriz, dönüşümüz Sanadır."...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus’ahâ lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet
rabben
â lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ,
rabben
â ve lâ tahmil aleynâ ısran kemâ hameltehu alellezîne min kablinâ,
rabben
â ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâkate lenâ bih(bihî), va’fu annâ, vagfir lenâ, verhamnâ, ente mevlânâ fensurnâ alel kavmil kâfirîn(kâfirîne)....
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah kimseye vüs'unden öte teklif yapmaz, herkesin kazandığı lehine yüklendiği aleyhinedir, ya
rabben
a! eğer unuttuk veya kasdımız bize bizden evvelkilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme, ya
rabben
a! hem de bize takatımız olmayanı yükletme, ve bizden günahlarımız afiv buyur ve bizlere mağfiretini reva, rahmetini atâ kıl, sensin mevlâmız, bizi mansur buyur artık seni tanımıyanlara karşı, kahrolsun kâfirler...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah hiçbir kimseyi güç yetiremeyeceği bir şekilde yükümlü tutmaz. Herkesin kazandığı iyilik kendi lehine, işlediği fenalık da kendi aleyhinedir. Ya
Rabben
â! Eğer unuttuk veya kasıtsız olarak yanlış yaptıysak bundan dolayı bizi sorumlu tutma! Ya
Rabben
â! Bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme! Ya
Rabben
â! Takat getiremeyeceğimiz şeylerle bizi yükümlü tutma! Affet bizi, lütfen bağışla kusurlarımızı, merhamet buyur bize! Sensin Mevlâmız, yardımcımız! Kâfir topluluklara karşı Sen yardı...
Ali-İmran Suresi, 8. Ayet:
Rabben
â lâ tuziğ kulûbenâ ba’de iz hedeytenâ veheb lenâ min ledunke rahmeh(rahmeten), inneke entel vehhâb(vehhâbu). ...
Ali-İmran Suresi, 8. Ayet:
Ya
rabben
a bizleri hidayetine irdirdikten sonra kalblerimizi yamıltma da ledünnünden bize bir rahmet ihsan eyle, şüphesiz sensin bütün dilekleri veren vehhab sen....
Ali-İmran Suresi, 9. Ayet:
Rabben
â inneke câmiun nâsi li yevmin lâ raybe fîh(fîhî), innallâhe lâ yuhliful mîâd(mîâde). ...
Ali-İmran Suresi, 9. Ayet:
Ya
rabben
a! muhakkak ki sen insanları geleceğinde hiç şüphe olmıyan bir güne toplıyacaksın, şüphesiz ki Allah mi'adını şaşırmaz....
Ali-İmran Suresi, 16. Ayet:
Ellezîne yekûlune
rabben
â innenâ âmennâ fagfir lenâ zunûbenâ ve kınâ azâben nâr(nâri). ...
Ali-İmran Suresi, 16. Ayet:
Onları ki ya
rabben
a derler: inandık iman getirdik artık bizim suçlarımızı bağışla ve o ateş azabından koru bizleri...
Ali-İmran Suresi, 53. Ayet:
Rabben
â âmennâ bi mâ enzelte vetteba’nâr resûle fektubnâ meaş şâhidîn(şâhidîne). ...
Ali-İmran Suresi, 53. Ayet:
Ya
rabben
a! indirdiğine iman ettik ve Resulün ardınca gittik, imdi bizi o şahidlerle beraber yaz...
Ali-İmran Suresi, 53. Ayet:
"Ya
Rabben
â! İndirdiğin kitaba iman edip elçinin yolunu tuttuk. "Sen de bizi, birliğini ve nebîlerini tanıyan şahitlerle birlikte yaz!" dediler....
Ali-İmran Suresi, 147. Ayet:
Ve mâ kâne kavlehum illâ en kâlû
rabben
agfir lenâ zunûbenâ ve isrâfenâ fî emrinâ ve sebbit akdâmenâ vensurnâ alel kavmil kâfirîn(kâfirîne). ...
Ali-İmran Suresi, 147. Ayet:
Başka bir söyledikleri de yoktu, sade: ya
Rabben
a bize günâhlarımızı ve işimizde taşkınlıklarımızı mağfiret buyur, cihad meydanında ayaklarımızı iyi dire ve kâfirlere karşı bizleri mansur kıl, diyorlardı...
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
Ellezîne yezkurûnallâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbihim ve yetefekkerûne fî halkıs semâvâti vel ard(ardı),
rabben
â mâ halakte hâzâ bâtılâ(bâtılan), subhâneke fekınâ azâben nâr(nârı). ...
Ali-İmran Suresi, 191. Ayet:
Onlar ki gerek kıyâm-u kuudde ve gerek yanları üzerinde hep Allahı zikrederler ve göklerin, yerin yaradılışında fikr ederler: ya
Rabben
a, derler: bunu sen boşuna yaratmadın sübhansın, o halde bizleri o ateş azabından koru!...
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
Rabben
â inneke men tudhılin nâre fe kad ahzeyteh(ahzeytehu), ve mâ liz zâlimîne min ensâr(ensârin)....
Ali-İmran Suresi, 192. Ayet:
Rabben
a: çünkü sen kimi o ateşe sokarsan onu muhakkak rüsva ve perişan etmişindir, zalimlerin de yardımcıları yoktur...
Ali-İmran Suresi, 193. Ayet:
Rabben
â innenâ semi’nâ munâdiyen yunâdî lil îmâni en âminû bi rabbikum fe âmennâ,
rabben
â fagfir lenâ zunûbenâ ve keffir annâ seyyiâtinâ ve teveffenâ meal ebrâr(ebrâri). ...
Ali-İmran Suresi, 193. Ayet:
Rabben
a! Cidden bizler bir münadı işittik, imana çağırıyor; Rabbınıza iman edin diyordu, dinledik iman ettik,
Rabben
a! mağfiretinle artık günahlarımızı bizlere bağışla, kabahatlerimizi: bizlerden keffaret buyur ve bizleri sana ermiş kullarınla beraber yanına al...
Ali-İmran Suresi, 193. Ayet:
"
Rabben
a! Biz, imana çağıran ve "Rabbinize inanın!" diye tevhide dâvet eden bir zatı duyduk ve icabet ettik. Artık Sen bizi affet, kusurlarımızı bağışla ve iyilerle birlikte bizim canımızı al."...
Ali-İmran Suresi, 194. Ayet:
Rabben
â ve âtinâ mâ vaadtenâ alâ rusulike ve lâ tuhzinâ yevmel kıyâmeh(kıyâmeti), inneke lâ tuhliful mîâd(mîâde). ...
Ali-İmran Suresi, 194. Ayet:
Rabben
a! Hem Peygamberlerine karşı bizlere va'dettiklerini ihsan buyur da Kıyamet günü yüzlerimizi kara çıkarma, şübhe yok ki sen va'dinde hulfetmezsin...
Ali-İmran Suresi, 194. Ayet:
"
Rabben
a! Resullerin vasıtasıyla bize vaad ettiğin mükâfatları bize lütfet, bizi kıyamet günü rezil ve perişan eyleme. Sen asla sözünden dönmezsin!"...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Ve mâ lekum lâ tukâtilûne fî sebîlillâhi vel mustad’afîne miner ricâli ven nisâi vel vildânillezîne yekûlûne
rabben
â ahricnâ min hâzihil karyetiz zâlimi ehluhâ, vec’al lenâ min ledunke veliyyâ(veliyyen), vec’al lenâ min ledunke nasîrâ(nasîran)....
Nisa Suresi, 77. Ayet:
E lem tera ilâllezîne kîle lehum kuffû eydiyekum, ve ekîmus salâte ve âtûz zekât(zekâte), fe lemmâ kutibe aleyhimul kıtâlu izâ ferîkun minhum yahşevnen nâse ke haşyetillâhi ev eşedde haşyeh(haşyeten), ve kâlû
rabben
â lime ketebte aleynâl kıtâl(kıtâle), lev lâ ahhartenâ ilâ ecelin karîb(karîbin). Kul metâud dunyâ kalîl(kalîlun), vel âhıratu hayrun li menittekâ ve lâ tuzlemûne fetîlâ(fetîlen)....
Nisa Suresi, 77. Ayet:
Baksana o kimselere ki, savaş zamanı değilken kendilerine: "Savaşa sebebiyet vermeyin, namazı hakkıyla ifa edin, zekâtı verin!" denilmişti. Sonra onlara savaşma farz kılınınca, onlardan bir kısmı insanlardan, Allah’tan korkarcasına, hatta daha fazla korkup şöyle diyorlar: "Ya
Rabben
â, niçin bize harbi farz kıldın? Bize biraz daha mühlet verseydin ya!" Onlara de ki: "Dünya zevki pek azdır, âhiret ise günahlardan sakınanlar için sırf hayırdır ve size kıl kadar olsun haksızlık yapılmaz."...
Maidə Suresi, 83. Ayet:
Ve izâ semiû mâ unzile ilerresûli terâ a’yunehum tefîdu mined dem’ı mimmâ arefû minel hakk(hakkı), yekûlûne
rabben
â âmennâ fektubnâ meaş şâhidîn(şâhidîne)....
Maidə Suresi, 83. Ayet:
Peygambere indirileni dinledikleri zaman da gözlerini görürsün ki aşîna çıktıkları haktan yaşlar dolub boşanarak «ya
Rabben
â derler: inandık iyman getirdik, şimdi sen bizi şehadet getirenlerle beraber yaz»...
Maidə Suresi, 83. Ayet:
(83-84) Peygambere indirilen Kur’ân’ı dinledikleri vakit, onda âşinaları olan hakikate kavuşmaları sebebiyle gözlerinin yaşla dolup taştığını görür ve şöyle dediklerini işitirsin: "İman ettik ya
Rabben
a! Bizi de hakka şahitlik edenlerle beraber yaz! Bütün isteğimiz ve umudumuz, Rabbimizin bizi hayırlı insanlar arasına dahil etmesi iken, ne diye Allah’a ve bize gelen bu hakikate iman etmeyelim ki?"...
Maidə Suresi, 84. Ayet:
(83-84) Peygambere indirilen Kur’ân’ı dinledikleri vakit, onda âşinaları olan hakikate kavuşmaları sebebiyle gözlerinin yaşla dolup taştığını görür ve şöyle dediklerini işitirsin: "İman ettik ya
Rabben
a! Bizi de hakka şahitlik edenlerle beraber yaz! Bütün isteğimiz ve umudumuz, Rabbimizin bizi hayırlı insanlar arasına dahil etmesi iken, ne diye Allah’a ve bize gelen bu hakikate iman etmeyelim ki?"...
Maidə Suresi, 114. Ayet:
Kâle îsebnu meryemellâhumme
rabben
â enzil aleynâ mâideten mines semâi tekûnu lenâ îden li evvelinâ ve âhirinâ ve âyeten mink(minke), verzuknâ ve ente hayrur râzikîn(râzikîne)....
Ənam Suresi, 128. Ayet:
Ve yevme yahşuruhum cemîa(cemîan), yâ ma’şerel cinni kadisteksertum minel ins(insi) ve kâle evliyauhum minel insi
rabben
estemtea ba’dunâ biba’dın ve belagnâ ecelenellezî eccelte lenâ, kâlen nâru mesvâkum hâlidîne fîhâ illâ mâ şâallâhu, inne rabbeke hakîmun alîm(alîmun). ...
Ənam Suresi, 128. Ayet:
O hepsini toplayıp haşredeceği gün: ey Cin ma'şeri! Hakikaten şu İnse çok ettiniz!.. diye, bunların İnsten olan yardakları, ya
rabben
a, diyecekler: yekdiğerimizden istifâde ettik ve bizim için takdir buyurmuş olduğun ecele yettik, buyuracak ki: Ateş ikametgâhınız, Allahın dilediği zamanlardan başka hepiniz ondasınız, hakikat rabbin hakîmdir, habîrdir...
Ənam Suresi, 130. Ayet:
Ey İns-ü Cin ma'şeri! İçinizden size âyetlerimi anlatır ve bu gününüzün gelip çatacağını haber verir Peygamberler gelmedimi? Ya
rabben
a, diyecekler: kendilerimizin aleyhine şahidleriz; evet, Dünyâ hayâtı onları aldattı da kendi aleyhlerinde olarak kâfir idiklerine şâhid oldular...
Ənam Suresi, 164. Ayet:
Kul e gayrallâhi ebgî
rabben
ve huve rabbu kulli şey’(şey’in), ve lâ teksibu kullu nefsin illâ aleyh(aleyhâ), ve lâ teziru vâziretun vizre uhrâ, summe ilâ rabbikum merciukum fe yunebbiukum bimâ kuntum fîhi tahtelifûn(tahtelifûne)....
Ənam Suresi, 164. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
e gayrallâhi (e gayre allâhi )
: Allah'tan başka mı
3.
ebgî
: arayayım, isteyeyim
4.
rabben
...
Əraf Suresi, 23. Ayet:
Kâlâ
rabben
â zalemnâ enfusenâ ve in lem tagfirlenâ ve terhamnâ le nekûnenne minel hâsirîn(hâsirîne)....
Əraf Suresi, 23. Ayet:
Rabben
a, dediler, nefsilerimize zulmettik, eğer sen bize mağfiret etmez, merhamet buyurmazsan şüphe yok ki husrâna düşenlerden oluruz...
Əraf Suresi, 38. Ayet:
Kâledhulû fî umemin kad halet min kablikum minel cinni vel insi fîn nâr(nâri), kullemâ dehalet ummetun leanet uhtehâ, hattâ izeddârekû fîhâ cemîân kâlet uhrâhum li ûlâhum
rabben
â hâulâi edallûnâ fe âtihim azâben di'fen minen nâr(nâri) kâle li kullin di'fun ve lâkin lâ ta'lemûn(ta'lemûne). ...
Əraf Suresi, 38. Ayet:
«Girin bakalım sizden evvel İns-ü Cinden geçen ümmetlerin içinde ateşe» buyurur, her ümmet girdikçe hemşîresine lâ'net eder, nihayet hepsi orada birbirlerine ulanırlar, sonrakileri, öndekilerini göstererek «
Rabben
a, derler: işte şunlar bizi yoldan çıkardılar, onun için onlara ateşten iki katlı azâb ver» her birinize, buyurur: iki katlı, ve lâkin bilmiyorsunuz...
Əraf Suresi, 47. Ayet:
Ve izâ surifet ebsâruhum tilkâe ashâbin nâri kâlû
rabben
â lâ tec'alnâ mealkavmiz zâlimîn(zâlimîne). ...
Əraf Suresi, 47. Ayet:
Gözleri ashabı nâr tarafına çevrildiği vakıt da: «ya
rabben
â bizleri o zalimler güruhiyle beraber kılma» demektedirler...
Əraf Suresi, 47. Ayet:
Gözleri cehennemlikler tarafına çevrildiğinde: "Aman ya
Rabben
â, aman bizleri o zalimlerle beraber eyleme!" derler....
Əraf Suresi, 89. Ayet:
Kadiftereynâ alallâhi keziben in udnâ fî milletikum ba’de iz necceynallâhu minhâ, ve mâ yekûnu lenâ en neûde fîhâ illâ en yeşâallahu rabbunâ, vesia rabbunâ kulle şey’in ilmen, alallâhi tevekkelnâ,
rabben
eftah beynenâ ve beyne kavminâ bil hakkı ve ente hayrul fâtihîn(fâtihîne)....
Əraf Suresi, 126. Ayet:
Ve mâ tenkımu minnâ illâ en âmennâ bi âyâti rabbinâ lemmâ câetnâ,
rabben
â efrıg aleynâ sabren ve teveffenâ muslimîn(muslimîne)....
Yunus Suresi, 85. Ayet:
Fe kâlû alallâhi tevekkelnâ,
rabben
â lâ tec’alnâ fitneten lil kavmiz zâlimîn(zâlimîne). ...
Yunus Suresi, 85. Ayet:
Onlar da, biz Allâha i'timâd ettik, ya
rabben
â bizi o zalim kavmin fitnesine düşürme...
Yunus Suresi, 88. Ayet:
Ve kâle mûsâ
rabben
â inneke âteyte fir’avne ve melâhu zîneten ve emvâlen fîl hayâtid dunyâ
rabben
â li yudıllû an sebîlik(sebîlike),
rabben
atmis alâ emvâlihim veşdud alâ kulûbihim fe lâ yu’minû hattâ yerevul azâbel elîm(elîme)....
Yunus Suresi, 88. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
mûsâ
: Musa
3.
rabbe-nâ
: Rabbimiz
4.
inne-ke
: muhakkak sen
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
Rabben
â innî eskentu min zurriyyetî bi vâdin gayri zî zer’ın inde beytilkel muharremi
rabben
â li yukîmus salâte fec’al ef’ideten minen nâsi tehvî ileyhim verzukhum mines semerâti leallehum yeşkurûn(yeşkurûne). ...
İbrahim Suresi, 37. Ayet:
Ya
rabben
â! Ben, zürriyyetimden ba'zısını senin beyti muharreminin yanında, ekin bitmez bir vâdide iskân ettim, ya
rabben
â! namazı ikame etsinler diye, bundan böyle insanlardan bir takım gönülleri onlara doğru akıt, ve onları hasılâttan merzuk buyur, gerek ki şükrederler...
İbrahim Suresi, 38. Ayet:
Rabben
â inneke ta’lemu mâ nuhfî ve mâ nu’lin(nu’linu), ve mâ yahfâ alallâhi min şey’infil ardı ve lâ fis semâ(semâi)....
İbrahim Suresi, 38. Ayet:
Ya
rabben
â! biz ne gizliyoruz ve ne ı'lân ediyoruz her halde sen bilirsin, ve ne Yerde, ne Gökte hiç bir şey Allaha karşı gizli kalmaz...
İbrahim Suresi, 40. Ayet:
Rabbic’alnî mukîmas salâti ve min zurriyyetî
rabben
â ve tekabbel duâ(duâi). ...
İbrahim Suresi, 40. Ayet:
Rabbım! Beni namaza müdavim kıl, zürriyyetimden de, ya
rabben
â! hem duâmı kabul buyur...
İbrahim Suresi, 41. Ayet:
Rabben
agfirlî ve li vâlideyye ve lil mu’minîne yevme yekûmul hisâb(hisâbu). ...
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
Ve enzirin nâse yevme ye’tîhimul azâbu fe yekûlullezîne zalemû
rabben
â ahhırnâ ilâ ecelin karîbin nucib da’veteke ve nettebiır rusul(rusule), e ve lem tekûnû aksemtum min kablu mâ lekum min zevâl(zevâlin)....
İbrahim Suresi, 44. Ayet:
Hem inzâr ile haber ver insanlara o azâbın geleceği günü, o vakıt diyecek ki o zulmedenler ya
rabben
â! Bizi yakın bir ecele te'hır buyur, da'vetine icabet edelim ve Peygamberlerin izince gidelim, hani ya bundan evvel yemin etmiş değil miydiniz: Sizin için zeval yoktu ya?...
Nəhl Suresi, 86. Ayet:
Ve izâ raellezîne eşrekû şurekâehum kâlû
rabben
â hâulâi şurekâunellezîne kunnâ ned’û min dûnik(dûnike), fe elkav ileyhimul kavle innekum le kâzibûn(kâzibûne)....
Nəhl Suresi, 86. Ayet:
Ve o müşrikler şeriklerini gördükleri vakıt «Ya
rabben
â! işte şunlar seni bırakıp da kendilerine taptığımız şerikler diyecekler, onlar da şu sözü fırlatacaklar: her halde siz kat'iyen yalancılarsınız...
Kəhf Suresi, 10. Ayet:
İz evel fityetu ilel kehfi fe kâlû
rabben
â âtinâ min ledunke rahmeten ve heyyi' lenâ min emrinâ reşedâ(reşeden)....
Kəhf Suresi, 10. Ayet:
O vakıt ki o genç yiğitler kehfe çekildiler de şöyle dediler: ya
rabben
â! Bizlere ledünnünden bir rahmet ihsan eyle ve bizim için işimizden bir muvaffakıyyet hazırla...
Taha Suresi, 45. Ayet:
Kâlâ
rabben
â innenâ nehâfu en yefruta aleynâ ev en yatgâ. ...
Taha Suresi, 45. Ayet:
Rabben
â dediler, korkarız ki bize şiddetle saldırır, yâhud tuğyanını artırır...
Taha Suresi, 45. Ayet:
"Ya
Rabben
â" dediler, "doğrusu, korkarız ki o bize son derece kötü davranır, hatta ileri gidip daha da azar."...
Taha Suresi, 134. Ayet:
Ve lev ennâ ehleknâhum bi azâbin min kablihî le kâlû
rabben
â lev lâ erselte ileynâ resûlen fe nettebia âyâtike min kabli en nezille ve nahzâ....
Möminun Suresi, 106. Ayet:
Kâlû
rabben
â galebet aleynâ şıkvetunâ ve kunnâ kavmen dâllîn(dâllîne)....
Möminun Suresi, 107. Ayet:
Rabben
â ahricnâ minhâ fe in udnâ fe innâ zâlimûn(zâlimûne)....
Möminun Suresi, 109. Ayet:
İnnehu kâne ferîkun min ibâdî yekûlûne
rabben
â âmennâ fagfir lenâ verhamnâ ve ente hayrur râhımîn(râhımîne)....
Möminun Suresi, 109. Ayet:
çünkü kullarımdan bir fırka vardı «
rabben
a amenna fağfirlena verhamna ve ente hayrurrahimin» diyorlardı da...
Furqan Suresi, 21. Ayet:
Ve kâlellezîne lâ yercûne likâenâ lev lâ unzile aleynel melâiketu ev nerâ
rabben
â, lekad istekberû fî enfusihim ve atev utuvven kebîrâ(kebîren)....
Furqan Suresi, 65. Ayet:
Vellezîne yekûlûne
rabben
asrif annâ azâbe cehenneme inne azâbehâ kâne garâmâ(garâmen)....
Furqan Suresi, 65. Ayet:
Ve onlar ki ya
rabben
â, derler, sav bizlerden Cehennem azâbını, cidden onun azâbı belâyi mübremdir...
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Vellezîne yekûlûne
rabben
â heb lenâ min ezvâcinâ ve zurriyyâtinâ kurrete a’yunin vec’alnâ lil muttekîne imâmâ(imâmen). ...
Furqan Suresi, 74. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve onlar
2.
yekûlûne
: söylerler, derler
3.
rabben
â
: Rabbimiz
4.
heb
: bağışla
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Ve onlar ki ya
rabben
a! lûtfunla bizlere zevcelerimizden, zürriyyetlerimizden gözler süruru ihsan buyur ve bizi müttekıylere pişüva kıl derler...
Furqan Suresi, 74. Ayet:
Ve onlar ki: «Ya
Rabben
â! Bize zevcelerimizden ve zürriyetlerimizden gözler aydınlığı ihsan et ve bizi takvâ sahiplerine imam kıl!» derler....
Qəsəs Suresi, 47. Ayet:
Ve lev lâ en tusîbehum musîbetun bimâ kaddemet eydîhim fe yekûlû
rabben
â lev lâ erselte ileynâ resûlen fe nettebia âyâtike ve nekûne minel mu’minîn(mu’minîne)....
Qəsəs Suresi, 47. Ayet:
(47-48) Ellerinin takdim eylediği günahlar yüzünden başlarına birer musîbet gelib de o vakıt «ya
rabben
â bize bir Resûl gönderseydin de âyetlerine uyup mü’minlerden olsakdı ya!» diyecek olmasalardı! Fakat şimdi onlara tarafımızdan hak gelince “Musa’ya verilen gibisi verilse ya!” dediler, ya bundan evvel Mûsâya verilene küfretmediler mi? İki sihir tezâhür etti dediler ve biz hiçbirisine inanmayız dediler....
Qəsəs Suresi, 48. Ayet:
(47-48) Ellerinin takdim eylediği günahlar yüzünden başlarına birer musîbet gelib de o vakıt «ya
rabben
â bize bir Resûl gönderseydin de âyetlerine uyup mü’minlerden olsakdı ya!» diyecek olmasalardı! Fakat şimdi onlara tarafımızdan hak gelince “Musa’ya verilen gibisi verilse ya!” dediler, ya bundan evvel Mûsâya verilene küfretmediler mi? İki sihir tezâhür etti dediler ve biz hiçbirisine inanmayız dediler....
Qəsəs Suresi, 63. Ayet:
Kâlellezîne hakka aleyhimul kavlu
rabben
â hâulâillezîne agveynâ, agveynâhum kemâ gaveynâ, teberre’nâ ileyke mâ kânû iyyânâ ya’budûn(ya’budûne)....
Səcdə Suresi, 12. Ayet:
Ve lev terâ izil mucrimûne nâkısû ruûsihim inde rabbihim,
rabben
â ebsarnâ ve semi’nâ ferci’nâ na’mel sâlihan innâ mûkinûn(mûkinûne)....
Səcdə Suresi, 12. Ayet:
Görsen o vakıt ki mücrimler rablarının huzurunda başlarını eğmişler:
rabben
â! Gördük, dinledik şimdi bizi geri çevir salih bir amel işliyelim, zira yakîn hasıl ettik derlerken...
Səcdə Suresi, 12. Ayet:
Bir görseydin o suçluları: Rab’lerinin huzurunda, mahcupluktan başları önlerine eğilmiş şöyle derken: "Gördük, işittik ya
Rabben
â! Ne olur bizi dünyaya bir gönder! Öyle güzel, makbul işler yaparız ki! Çünkü gerçeği kesin olarak biliyoruz artık!"...
Səba Suresi, 19. Ayet:
Fe kâlû
rabben
â bâidbeyne esfârinâ ve zalemû enfusehum fe cealnâhum ehâdîse ve mezzaknâhum kulle mumezzak(mumezzakın), inne fî zâlike le âyâtin li kulli sabbârin şekûr(şekûrin)....
Səba Suresi, 19. Ayet:
Buna karşı onlar «ya
rabben
â, seferlerimizin arasını uzaklaştır» dediler ve nefislerine zulmettiler. Biz de onları efsanelere çevirdik ve temamen didik didik dağıttık, şübhesiz ki bunda çok şükredecek her sabırlı için elbette âyetler var...
Səba Suresi, 19. Ayet:
Fakat onlar: "Ya
Rabben
a, seferlerimizin arasını uzaklaştır (şehirlerimiz birbirine çok yakın, bunların arasını uzat, daha uzun mesafelere gidelim, ülkemizi genişlet)" diye dua ettiler ve böylece kendilerine yazık ettiler. Biz de onları dillere destan olan, hayret ve ibretle bahsedilen masal haline getirdik, başka yerlere göç etmeleri suretiyle darmadağın ettik. Bunda elbette çok sabırlı, çok şükürlü olan kimselerin alacakları hayli ibretler vardır....
Fatir Suresi, 34. Ayet:
Ve kâlûl hamdu lillâhillezî ezhebe annel hazen(hazene), inne
rabben
â le gafûrun şekûr(şekûrun)....
Fatir Suresi, 37. Ayet:
Ve hum yastarihûne fîhâ,
rabben
â ahricnâ na’mel sâlihan gayrellezî kunnâ na’mel(na’melu), e ve lem nuammirkum mâ yetezekkeru fîhi men tezekkere ve câekumun nezîr(nezîru), fe zûkû fe mâ liz zâlimîne min nasîr(nasîrin)....
Fatir Suresi, 37. Ayet:
Ve onlar orada şöyle feryad ederler: «ya
rabben
â, bizleri çıkar, yapageldiklerimiz gayri yarar bir amel yapalım» ya size düşünecek olanın düşüneceği kadar ömür vermedik mi ki, hem size Peygamber de geldi, o halde tadın, çünkü zalimleri kurtaracak yoktur....
Sad Suresi, 16. Ayet:
Ve kâlû
rabben
â accil lenâ kıttanâ kable yevmil hisâb(hisâbi)....
Sad Suresi, 16. Ayet:
Bir de ya
rabben
â bizim pusulamızı hisab gününden evvel acele ver, dediler...
Sad Suresi, 61. Ayet:
Kâlû
rabben
â men kaddeme lenâ hâzâ fe zidhu azâben dı’fen fîn nâr(nâri)....
Sad Suresi, 61. Ayet:
Ya
rabben
â derler: bize bunu takdim edene ateşde azâbı hemen kat kat artır...
Sad Suresi, 61. Ayet:
Sonra hep birden dua edip derler ki: "Ya
Rabben
a, kim bunları önümüze yığdı ise, Sen onun azabını kat kat artır!"...
Mömin Suresi, 7. Ayet:
Ellezîne yahmilûnel arşa ve men havlehu yusebbihûne bi hamdi rabbihim ve yu’minûne bihî ve yestagfirûne lillezîne âmenû,
rabben
â vesi’te kulle şey’in rahmeten ve ilmen fagfir lillezîne tâbû vettebeû sebîleke vekıhim azâbel cahîm(cahîmi). ...
Mömin Suresi, 7. Ayet:
Arşı hâmil olanlar ve onun etrafındakiler rablarının hamdiyle tesbih ve ona iyman ederler ve iyman etmişler için de şöyle bir mağfiret dilerler: ya
rabben
â rahmet ve ılim her şey'e geniş, hemen mağfiret buyur onlara o tevbe edip yoluna uyanlara ve koru onları o cahîm azâbından...
Mömin Suresi, 8. Ayet:
Rabben
â ve edhilhum cennâti adninilletî vaadtehum ve men salaha min âbâihim ve ezvâcihim ve zurriyyâtihim inneke entel azîzul hakîm(hakîmu). ...
Mömin Suresi, 8. Ayet:
Ya
rabben
â hem koy onları o kendilerine va'd buyurduğun Adn Cennetlerine, atalarından ve zevcelerinden ve zürriyyetlerinden salâhı olanları da, şübhesiz sen o azîz, hakîmsin sen...
Mömin Suresi, 11. Ayet:
Kâlû
rabben
â emettenesneteyni ve ahyeytenesneteyni fa’terefnâ bi zunûbinâ fe hel ilâ hurûcin min sebîl(sebîlin)....
Mömin Suresi, 11. Ayet:
Onlar ise: "Ya
Rabben
â, derler, Sen bizi iki defa öldürdün, iki defa dirilttin. İşte günahlarımızı itiraf ettik.Şimdi, telafi etme için buradan çıkmaya bir yol yok mudur?"...
Fussilət Suresi, 29. Ayet:
Ve kâlellezîne keferû
rabben
â erinellezeyni edallânâ minel cinni vel insi nec’al humâ tahte akdâminâ li yekûnâ minel esfelîn(esfelîne). ...
Duxan Suresi, 12. Ayet:
Rabben
ekşif annel azâbe innâ mû’minûn(mû’minûne)....
Duxan Suresi, 12. Ayet:
Rabben
â! bizden bu azâbı aç, çünkü biz mü'minleriz diyecekler...
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Vellezîne câû min ba’dihim yekûlûne
rabben
âgfir lenâ ve li ihvâninellezîne sebekûnâ bil îmâni ve lâ tec’al fî kulûbinâ gıllen lillezîne âmenû
rabben
â inneke raûfun rahîm(rahîmun)....
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Ve şunlar ki arkalarından gelmişlerdir, Şöyle derler: ya
Rabben
a bizlere ve önden iyman ile bizi geçmiş olan kardeşlerimize mağfiret buyur ve gönüllerimizde iyman etmiş olanlara karşı kin tutturma ya
Rabben
a şübhe yok ki sen raufsun, rahîmsin....
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Onlardan sonra gelenler (başta muhacirler olarak, kıyamete kadar gelecek müminler): "Ey kerim Rabbimiz, derler, bizi ve bizden önceki mümin kardeşlerimizi affeyle! İçimizde müminlere karşı hiçbir kin bırakma! Duamızı kabul buyur ya
Rabben
â, çünkü Sen raufsun, rahîmsin!" (şefkat ve ihsanın son derece fazladır)....
Mümtahinə Suresi, 4. Ayet:
Kad kânet lekum usvetun hasenetun fî ibrâhîme vellezîne meah(meahu), iz kâlû li kavmihim innâ bureâu minkum ve mimmâ ta’budûne min dûnillâhi kefernâ bikum, ve bedee beynenâ ve beynekumul adâvetu vel bagdâu ebeden hattâ tû’minû billâhi vahdehû, illâ kavle ibrâhîme li ebîhi le estagfirenne leke ve mâ emliku leke minallâhi min şey’İn,
rabben
â aleyke tevekkelnâ ve ileyke enebnâ ve ileykel masîr(masîru)....
Mümtahinə Suresi, 4. Ayet:
Sizin için güzel bir örnek İbrahim ile beraberindekiler de oldu: Vaktiyle onlar kavımlarına şöyle dediler: «Biz sizlerden ve Allahdan başka taptıklarınızdan beriyiz ve sizi tanımıyoruz, ta ki siz Allahın birliğine iyman edinciye kadar, sizinle aramızda ebedî buğz-u adavet başladı» ancak İbrahimin babasına «Elbette senin için istiğfar edeceğim» maamafih senin için Allahdan hiçbir şeye gücüm yetmez» demesi müstesna, dediler: Ya
rabben
a! Biz ancak sana tevekkül kıldık ve sana gönül verdik ve bütün ...
Mümtahinə Suresi, 5. Ayet:
Rabben
â lâ tec’alnâ fitneten lillezîne keferû, vagfir lenâ
rabben
â, inneke entel azîzul hakîm(hakîmu)....
Mümtahinə Suresi, 5. Ayet:
Ya
rabben
a! Bizleri o küfredenlerin fitnesi kılma ve bizlere mağfiret buyur çünkü sensin ancak öyle azîz, öyle hakîm....
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû tûbû ilâllâhi tevbeten nasûhâ(nasûhan), asâ rabbukum en yukeffire ankum seyyiâtikum ve yudhilekum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru, yevme lâ yuhzîllâhun nebiyye vellezîne âmenû meah(meahu), nûruhum yes'â beyne eydîhim ve bi eymânihim yekûlûne
rabben
â etmim lenâ nûrenâ vagfir lenâ, inneke alâ kulli şey'in kadîr(kadîrun)....
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Ey o bütün iyman edenler! Allaha öyle tevbe edin ki nasuh (gayet ciddî, müessir, öğütcü) bir tevbe olsun, gerek ki rabbınız sizden kabahatlerinizi keffaretle örter de sizleri altından ırmaklar akar Cennetlere koyar, o gün ki Allah Peygamberini ve onun maıyyetinde iyman edenleri utandırmıyacak, nûrları önlerinde ve sağlarında koşacak, şöyle diyecekler: ya
rabben
â! Bizlere nûrumuzu tamamla ve bizleri mağfiretinle yarlığa, şübhesiz ki sen her şey'e kadîrsin....
Qələm Suresi, 29. Ayet:
Sübhansın ya
rabben
a! Dediler: bizler doğrusu zalimlermişiz...
Qələm Suresi, 29. Ayet:
(29-30) Bunun üzerine "Sübhansın ya
Rabben
â, her türlü noksandan uzaksın! Doğrusu biz kendimize zulmetmişiz!" deyip, birbirlerini kınamaya başladılar....
Qələm Suresi, 30. Ayet:
(29-30) Bunun üzerine "Sübhansın ya
Rabben
â, her türlü noksandan uzaksın! Doğrusu biz kendimize zulmetmişiz!" deyip, birbirlerini kınamaya başladılar....
Əhzab Suresi, 67. Ayet:
Ve kâlû
rabben
â innâ ata’nâ sâdetenâ ve kuberâenâ fe edallûnâs sebîl(sebîlâ)....
Əhzab Suresi, 67. Ayet:
Ya
rabben
a, demektedirler: doğrusu bizler beylerimize ve büyüklerimize itaat ettik de bizi yanlış yola götürdüler...
Əhzab Suresi, 68. Ayet:
Rabben
â âtihim dı’feyni minel azâbi vel anhum la’nen kebîrâ(kebîren)....
Əhzab Suresi, 68. Ayet:
Ya
rabben
a onlara azâbın iki katlısını ver ve kendilerini büyük bir lâ'net ile lâ'netle...
Qaf Suresi, 27. Ayet:
Kâle karînuhu
rabben
â mâ etgaytuhu ve lâkin kâne fî dalâlin baîdin....
Qaf Suresi, 27. Ayet:
Arkadaşı der: Ya
rabben
â onu ben azdırmadım velâkin kendisi uzak bir dalâl içinde idi....