Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Fatihə Suresi, 1. Ayet:
Bismillâhir
rahmâni
r rahîm....
Fatihə Suresi, 1. Ayet:
Bismillâhir
rahmâni
rrahîm....
Fatihə Suresi, 1. Ayet:
("B" işareti kapsamı itibarıyla) Esmâ'sıyla varlığımı yaratan ismi Allâh olanın Rahmaniyeti ve Rahıymiyeti ile. . ....
Fatihə Suresi, 1. Ayet:
BİSMİ'LLAHİ'R-RAHMÂNİ'R-RAHÎM...
Fatihə Suresi, 1. Ayet:
Bismillahir
rahmâni
rrahîm....
Fatihə Suresi, 3. Ayet:
Er
rahmâni
r rahîm(rahîmi)....
Fatihə Suresi, 3. Ayet:
1.
er
rahmâni
: Rahman esması ile tecelli eden
2.
er rahîmi
: rahîm esması ile tecelli eden, rahmet nurunun sahibi
...
Fatihə Suresi, 3. Ayet:
Rahman ve Rahıym'dir. (Rahmaniyetiyle Esmâ âlemini meydana getiren ve Rahıymiyetiyle Esmâ âlemindeki mânâlar ile her an âlemleri yaratandır. )...
Bəqərə Suresi, 163. Ayet:
Her halde hepinizin Tanrısı bir Tanrı, başka Tanrı yok ancak o, o rahmanı rahîm...
Rəd Suresi, 30. Ayet:
Kezâlike erselnâke fî ummetin kad halet min kablihâ umemun li tetluve aleyhimullezî evhaynâ ileyke ve hum yekfurûne bir rahmân(
rahmâni
), kul huve rabbî lâ ilâhe illâ hû(hûve), aleyhi tevekkeltu ve ileyhi metâb(metâbi)....
Rəd Suresi, 30. Ayet:
1.
kezâlike
: böyle, böylece, öyle
2.
erselnâ-ke
: seni gönderdik
3.
fî ummetin
: bir ümmetin içine
4.
kad
: oldu<...
Rəd Suresi, 30. Ayet:
İşte böylece seni de, sana vahyettiğimizi onlara okuman için bir ümmete gönderdik ki onlardan önce nice ümmetler gelip geçmiştir; onlar, rahmanı inkâr ettiler; de ki: O, benim Rabbimdir, yoktur ondan başka tapacak. Ona dayandım, sonucu varıp gideceğim yer de onun tapısı....
Məryəm Suresi, 18. Ayet:
Kâlet innî eûzu bir
rahmâni
minke in kunte tekıyyâ(tekıyyen)....
Məryəm Suresi, 18. Ayet:
1.
kâlet
: dedi
2.
in-nî
: muhakkak ben
3.
eûzu
: ben sığınırım
4.
bir
rahmâni
(bi er
rahmâni
)
: Rahmân'a
Məryəm Suresi, 18. Ayet:
(Meryem) dedi ki: "Rahmanıma sığınırım senden; eğer çok korunansan (bana yaklaşma)!"...
Məryəm Suresi, 26. Ayet:
Fe kulî veşrabî ve karrî aynâ(aynen), fe immâ terayinne minel beşeri ehaden fe kûlî innî nezertu lir
rahmâni
savmen fe len ukellimel yevme insiyyâ(insiyyen)....
Məryəm Suresi, 26. Ayet:
1.
fe
: böylece, artık
2.
kulî
: ye
3.
veşrebî
(şeribe)
: ve iç
: (içti)
4.
ve karrî aynen
: ve gözün aydı...
Məryəm Suresi, 44. Ayet:
Yâ ebeti lâ ta’budiş şeytân(şeytâne), inneş şeytâne kâne lir
rahmâni
asıyyâ(asıyyen)....
Məryəm Suresi, 44. Ayet:
1.
yâ ebeti
: ey babacığım
2.
lâ ta'budi eş şeytâne
: şeytana kul olma
3.
inne eş şeytâne
: muhakkak şeytan
4.
kâne
Məryəm Suresi, 45. Ayet:
Yâ ebeti innî ehâfu en yemesseke azâbun miner
rahmâni
fe tekûne liş şeytâni veliyyâ(veliyyen). ...
Məryəm Suresi, 45. Ayet:
1.
yâ ebeti
: ey babacığım
2.
in-nî
: muhakkak ki ben
3.
ehâfu
: korkuyorum
4.
en yemesse-ke
: sana dokunması
...
Məryəm Suresi, 58. Ayet:
Ulâikellezîne en’amallâhu aleyhim minen nebiyyîne min zurriyyeti âdeme ve mimmen hamelnâ mea nûhin ve min zurriyyeti ibrâhîme ve isrâîle ve mimmen hedeynâ vectebeynâ, izâ tutlâ aleyhim âyâtur
rahmâni
harrû succeden ve bukiyyâ(bukiyyen). (SECDE ÂYETİ) ...
Məryəm Suresi, 58. Ayet:
1.
ulâike
: İşte onlar
2.
ellezîne
: onlar ki
3.
en'ame allâhu
: Allah ni'metlendirdi
4.
aleyhim
: onları
Məryəm Suresi, 58. Ayet:
İşte bunlar, Âdem soyundan, Nûh'la berâber gemiye yüklediklerimizin soylarından, İbrâhim'in ve İsrâil'in soylarından gelen ve Allah tarafından kendilerine nîmetler ihsân edilen peygamberlerdendir, doğru yola sevk ettiğimiz ve seçtiğimiz kişilerdendir. Rahmânın âyetleri, onlara okundu mu ağlaya ağlaya hemen secdeye kapanırlardı....
Məryəm Suresi, 58. Ayet:
İşte bunlar Allahın kendilerine in'am eylediği Peygamberlerden, Âdem zürriyyetinden ve Nuh ile beraber taşıdıklarımızdan ve İbrahim ve İsrail zürriyyetinden ve hidayete erdirdiğimiz ve intihab eylediğimiz kimselerdendir. Kendilerine rahmanın âyetleri tilâvet olunduğu zaman ağlıyarak secdelere kapanırlardı...
Məryəm Suresi, 58. Ayet:
İşte bunlar, Allah'ın kendilerine nimetler verdiği peygamberlerden Adem soyundan, Nuh ile birlikte taşıdıklarımızdan İbrahim ile İsrail'in soyundan hidayete erdirdiğimiz ve seçtiğimiz kimselerdendirler. Kendilerine Rahmanın ayetleri okunduğu zaman, ağlayarak secdeye kapanırlardı....
Məryəm Suresi, 58. Ayet:
İşte bunlar; kendilerine Tanrı'nın nimet verdiği peygamberlerdendir; Adem'in soyundan, Nuh ile birlikte taşıdıklarımız (insan nesillerin)den, İbrahim ve İsrail (Yakup)in soyundan, doğru yola eriştirdiklerimizden ve seçtiklerimizdendirler. Onlara Rahmanın ayetleri okunduğunda ağlayarak secdeye kapanırlar....
Məryəm Suresi, 61. Ayet:
Rahmanın kullarına va'd buyurduğu Adn Cennetlerine, şüphe yok ki onun va'di icra olunagelmiştir...
Məryəm Suresi, 69. Ayet:
Summe le nenzianne min kulli şîatin eyyuhum eşeddu aler
rahmâni
ıtiyyâ(ıtiyyen)....
Məryəm Suresi, 69. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
le nenzianne
: elbette, mutlaka alacağız, ayıracağız
3.
min kulli
: hepsinden, herbirinden
4.
şîatin
Məryəm Suresi, 78. Ayet:
Ettalaal gaybe emittehaze inder
rahmâni
ahdâ(ahden)....
Məryəm Suresi, 78. Ayet:
1.
ettalaa (e ıttalaa)
: muttali mi oldu, görüp bildi mi
2.
el gaybe
: gayba, bilinmeyene
3.
emittehaze (em ittehaze)
: veya, yoksa ..... mı edindi (yaptı)
Məryəm Suresi, 78. Ayet:
Gaybe muttali' mi olmuş? Yoksa rahmanın huzurunda bir ahid mi almış?...
Məryəm Suresi, 78. Ayet:
O, gayba mı tanık oldu, yoksa Rahmanın katında(n) bir ahid mi aldı?...
Məryəm Suresi, 85. Ayet:
Yevme nahşurul muttekîne iler
rahmâni
vefdâ(vefden)....
Məryəm Suresi, 85. Ayet:
1.
yevme
: gün, o gün
2.
nahşuru
: toplayacağız
3.
el muttekîne
: muttakiler, takva sahipleri
4.
ilâ er
rahmâni
: ...
Məryəm Suresi, 85. Ayet:
O gün, çekinenleri bölük bölük, rahmânın huzurunda haşrederiz....
Məryəm Suresi, 87. Ayet:
Lâ yemlikûneş şefâate illâ menittehaze inder
rahmâni
ahdâ(ahden)....
Məryəm Suresi, 87. Ayet:
1.
lâ yemlikûne
: malik olmayacaklar, güçleri yetmeyecek
2.
eş şefâate
: şefaat
3.
illâ men
: ancak kim, kişi, kimse
4.
ittehaz...
Məryəm Suresi, 87. Ayet:
Rahmanın katında ahid almışların dışında (onlar) şefaate malik olmayacaklardır....
Məryəm Suresi, 87. Ayet:
Rahmanın nezdinde bir ahd almış olan kimseden başkaları şefaate malik olamıyacaklar...
Məryəm Suresi, 87. Ayet:
Rahmanın katında ahid almışların dışında (onlar) şefaate malik olmayacaklardır....
Məryəm Suresi, 87. Ayet:
Rahmanın katında ahid almışların dışında (onlar) şefaate malik olamayacaklardır....
Məryəm Suresi, 91. Ayet:
En deav lir
rahmâni
veledâ(veleden)....
Məryəm Suresi, 91. Ayet:
1.
en deav
: isnat etmek, istemek
2.
li er
rahmâni
: Rahmân'a
3.
veleden
: bir çocuk
...
Məryəm Suresi, 91. Ayet:
Rahmânın oğlu var demeleri yüzünden....
Məryəm Suresi, 92. Ayet:
Ve mâ yenbagî lir
rahmâni
en yettehıze veledâ(veleden)....
Məryəm Suresi, 92. Ayet:
1.
ve mâ yenbagî
: ve caiz olmaz, yakışmaz, olamaz
2.
li er
rahmâni
: Rahmân'a
3.
en yettehıze
: edinmek, yapmak
4.
veleden
...
Məryəm Suresi, 93. Ayet:
İn kullu men fîs semâvâti vel ardı illâ âtir
rahmâni
abdâ(abden)....
Məryəm Suresi, 93. Ayet:
1.
in ..... illâ
: ise, ancak, mutlaka olur
2.
kullu
: hepsi
3.
men
: kim, kimse
4.
fî es semâvâti
: semalarda
Məryəm Suresi, 93. Ayet:
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi de rahmânın tapısına kul olarak gelir....
Məryəm Suresi, 93. Ayet:
Göklerdeki ve yerdeki akıllı ve sorumlu varlıkların hepsi istisnasız, Rahmet sahibi Rahmanın huzuruna O’nu ilâh tanıyan, O’na teslim olan kul olarak gelecektir....
Taha Suresi, 108. Ayet:
Yevme izin yettebiûned dâıye lâ ivece leh(lehu), ve haşeatil asvâtu lir
rahmâni
fe lâ tesmeu illâ hemsâ(hemsen)....
Taha Suresi, 108. Ayet:
1.
yevme izin
: o gün, izin günü
2.
yettebiûne
: tâbî olurlar
3.
ed dâıye
: çağıran, davet eden
4.
lâ ivece
: eğri...
Taha Suresi, 108. Ayet:
O gün hiçbir kimse kalmaz ki Allah'a dâvet edene uymasın ve rahmânın heybetinden sesler kesilir, ancak ayak sesleri, tıpırtılar hâlinde duyulabilir....
Taha Suresi, 108. Ayet:
O gün da'vetçiye ı'vicasız tebe'ıyyet edecekler öyle ki Rahmanın heybetinden sesler kısılmıştır, artık bir hışıltıdan başka bir şey işitmezsin...
Taha Suresi, 109. Ayet:
O gün rahmânın izin verdiği ve sözünden hoşnût olduğu kimseden başka hiçbir fert şefâat de edemez....
Taha Suresi, 109. Ayet:
O gün, Rahmet sahibi Rahmanın şefaat edilmesine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimselerden başkalarına şefaat fayda sağlamayacak; kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimselerden başkasının şefaati de fayda vermeyecek....
Taha Suresi, 109. Ayet:
O gün şefaat faide vermez, ancak Rahmânın izin verdiği ve sözüne razı olduğu kimse müstesnâ...
Taha Suresi, 109. Ayet:
O gün, Rahmanın kendisine izin verdiği ve sözünden hoşnut olduğu kimseden başkasının şefaati bir yarar sağlamaz....
Ənbiya Suresi, 36. Ayet:
Ve izâ reâkellezîne keferû in yettehızûneke illâ huzuvâ(huzuven), e hâzellezî yezkuru âlihetekum, ve hum bi zikrir
rahmâni
hum kâfirûn(kâfirûne). ...
Ənbiya Suresi, 36. Ayet:
1.
ve izâ reâ-ke
: ve seni gördükleri zaman
2.
ellezîne
: onlar
3.
keferû
: inkâr ettiler
4.
in yettehızûne-ke illâ
Ənbiya Suresi, 36. Ayet:
Kâfir olanlar, seni görünce ancak alaya alırlar, bu mudur derler, mâbutlarınızı anan, halbuki onlar rahmânı anmayı inkâr ederler....
Ənbiya Suresi, 36. Ayet:
Hakikat bilgisini inkâr edenler seni gördüklerinde, "Bu mu tanrılarınız hakkında konuşan!" diyerek seni küçümsemekten başka bir şey yapmazlar. . . Oysa Hakikatleri olan Rahmaniyet hatırlatılınca, onu inkâr etmekteler!...
Ənbiya Suresi, 36. Ayet:
O küfredenler seni gördükleri vakıt da seni alaya tutuyorlar, bu mu ilâhlarınızı anıp duran diyorlar, halbuki onlar hep rahmânın zikrine küfrediyorlar...
Ənbiya Suresi, 36. Ayet:
Küfredenler seni gördüklerinde, seni yalnızca alay konusu ediyorlar (ve:) "Sizin tanrılarınızı diline dolayan bu mu?" (derler.) Oysa Rahmanın zikrine küfredenler kendileridir....
Ənbiya Suresi, 42. Ayet:
Kul men yekleukum bil leyli ven nehâri miner rahmân(
rahmâni
), bel hum an zikri rabbihim mu’ridûn(mu’ridûne)....
Ənbiya Suresi, 42. Ayet:
1.
kul
: de
2.
men
: kim
3.
yekleu-kum
(kelee)
: sizi korur, himayesine alır
: (korudu, himaye etti)
4.
bi el leyli
...
Ənbiya Suresi, 42. Ayet:
De ki: "Gece ve gündüzünüzde, Rahman'dan (özündeki Rahmanî hakikatin gereklerini yaşayamamanın sonucu olan azap hâlinden) sizi kim korur?". . . Hayır, onlar Rablerinin zikrinden yüz çeviricilerdir!...
Ənbiya Suresi, 112. Ayet:
Dedi ki: Rabbim, gerçek olarak hükmet ve Rabbimiz olan rahmânın yardımını dileriz onun hakkında söylediğiniz aslı olmayan sözler yüzünden....
Həcc Suresi, 34. Ayet:
Allâh ismini anmaları için, kurbanlıklarla rızıklandırdığımız her ümmete bir mensek (ibadet yeri - Rahmanî hakikatin gereği) kıldık. . . Sizin ilâh olarak düşündüğünüz, Ulûhiyet sahibi TEK'tir! Bu durumda O'na teslimiyetinizin farkında olun! Teslimiyet ve itaati fark etmeye müsait olanları müjdele!...
Furqan Suresi, 26. Ayet:
El mulku yevmeizinil hakku lir rahmân(
rahmâni
), ve kâne yevmen alel kâfirîne asîrâ(asîran)....
Furqan Suresi, 26. Ayet:
1.
el mulku
: mülk
2.
yevme izin
: izin günü
3.
el hakku
: haktır, gerçektir
4.
li er
rahmâni
: rahman için
Furqan Suresi, 26. Ayet:
O gün, saltanat ve tasarruf, gerçekten de rahmânındır ve kâfirlere, çok güç bir gündür o....
Furqan Suresi, 26. Ayet:
Mülk o gün elhak rahmânındır, kâfirlere ise o pek zorluklu bir gün olur...
Furqan Suresi, 26. Ayet:
İşte o gün, gerçek mülk Rahmanındır. Kafirler için oldukça zorlu bir gündür....
Furqan Suresi, 26. Ayet:
İşte o gün, gerçek mülk, Rahmânın'dır, (bütün hükümranlık yalnız O'na âittir) ve o (gün), kâfirler için çetin bir gündür....
Furqan Suresi, 60. Ayet:
Ve izâ kîle lehumuscudû lir
rahmâni
kâlû ve mer rahmânu e nescudu li mâ te’murunâ ve zâdehum nufûrâ(nufûren). (SECDE ÂYETİ)...
Furqan Suresi, 60. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman
2.
kîle
: dendi
3.
lehum
: onlara
4.
uscudû
: secde edin
Furqan Suresi, 63. Ayet:
Ve ibâdur
rahmâni
llezîne yemşûne alel ardı hevnen ve izâ hâtabehumul câhilûne kâlû selâmâ(selâmen). ...
Furqan Suresi, 63. Ayet:
1.
ve ibâdu
: ve kullar
2.
er
rahmâni
: Rahmân
3.
ellezîne
: onlar
4.
yemşûne
: yürürler
...
Furqan Suresi, 63. Ayet:
Ve rahmânın kulları, öylesine kullardır ki yeryüzünde gönül alçaklığıyla yürürler ve bilgisizler, onlara söz söyleyince sağlık, esenlik size diye cevap verirler....
Furqan Suresi, 63. Ayet:
Ve o Rahmânın kulları: onlar ki Arzın üzerinde mülayemetle yürürler ve cahiller kendilerine lâf attığı vakıt selâmetle... derler...
Furqan Suresi, 63. Ayet:
O Rahmanın kulları, yeıyüzü üzerinde alçak gönüllü olarak yürürler ve cahiller kendileriyle muhatap oldukları zaman "Selam" derler....
Şüəra Suresi, 5. Ayet:
Ve mâ ye’tîhim min zikrin miner
rahmâni
muhdesin illâ kânû anhu mu’ridîn(mu’ridîne)....
Şüəra Suresi, 5. Ayet:
1.
ve mâ ye'tî-him
: ve onlara gelmez
2.
min zikrin
: (zikirden) bir zikir
3.
min er
rahmâni
: Rahmân'dan
4.
muhdesin
...
Nəml Suresi, 29. Ayet:
(29-31) Sebe melikesi: «Ey ileri gelenler! Bana, Bismillahirrahmanirrahim diye baslayan ve 'sakin bana karsi bas kaldirmayin ve teslim olarak gelin' diyen Suleyman'dan gonderilen onemli bir mektup birakildi» dedi. *...
Nəml Suresi, 29. Ayet:
(29-31) Sebe melikesi: 'Ey ileri gelenler! Bana, Bismillahirrahmanirrahim diye başlayan ve 'sakın bana karşı baş kaldırmayın ve teslim olarak gelin' diyen Süleyman'dan gönderilen önemli bir mektup bırakıldı' dedi....
Nəml Suresi, 30. Ayet:
İnnehu min suleymâne ve innehu bismillâhir
rahmâni
r rahîm(rahîmi)....
Nəml Suresi, 30. Ayet:
1.
inne-hu
: muhakkak o
2.
min suleymâne
: Süleyman'dan
3.
ve inne-hu
: ve muhakkak o
4.
bismillâhi (bi ismi allâhi)
<...
Nəml Suresi, 30. Ayet:
(30-31) “Mektup, Süleyman’dan gelmiştir. O, ‘Bismillâhir
rahmâni
rrahîm’ diye başlamakta ve içinde ‘Bana karşı büyüklük taslamayın ve teslimiyet göstererek bana gelin’ denilmektedir.”...
Nəml Suresi, 30. Ayet:
"Mektup, Süleyman'dandır; muhakkak ki o(nun başlangıcı) Bismillahir Rahmanir Rahıym'dir. "...
Nəml Suresi, 30. Ayet:
O, muhakkak ki Süleyman’dandır ve o (mektubun ilk satırı) bismillâhir
rahmâni
rrahîm’dir....
Nəml Suresi, 30. Ayet:
(29-31) Sebe melikesi: «Ey ileri gelenler! Bana, Bismillahirrahmanirrahim diye baslayan ve 'sakin bana karsi bas kaldirmayin ve teslim olarak gelin' diyen Suleyman'dan gonderilen onemli bir mektup birakildi» dedi. *...
Nəml Suresi, 30. Ayet:
(29-31) Sebe melikesi: 'Ey ileri gelenler! Bana, Bismillahirrahmanirrahim diye başlayan ve 'sakın bana karşı baş kaldırmayın ve teslim olarak gelin' diyen Süleyman'dan gönderilen önemli bir mektup bırakıldı' dedi....
Nəml Suresi, 30. Ayet:
“Mektup Süleyman'dandır ve o: 'Bismillâhir
rahmâni
rrahim. ' (ile başlamakta)dır. ”...
Nəml Suresi, 31. Ayet:
(30-31) “Mektup, Süleyman’dan gelmiştir. O, ‘Bismillâhir
rahmâni
rrahîm’ diye başlamakta ve içinde ‘Bana karşı büyüklük taslamayın ve teslimiyet göstererek bana gelin’ denilmektedir.”...
Nəml Suresi, 31. Ayet:
(29-31) Sebe melikesi: «Ey ileri gelenler! Bana, Bismillahirrahmanirrahim diye baslayan ve 'sakin bana karsi bas kaldirmayin ve teslim olarak gelin' diyen Suleyman'dan gonderilen onemli bir mektup birakildi» dedi. *...
Nəml Suresi, 31. Ayet:
(29-31) Sebe melikesi: 'Ey ileri gelenler! Bana, Bismillahirrahmanirrahim diye başlayan ve 'sakın bana karşı baş kaldırmayın ve teslim olarak gelin' diyen Süleyman'dan gönderilen önemli bir mektup bırakıldı' dedi....
Fatir Suresi, 9. Ayet:
Allâh ki, rüzgârları (rahmanî ilmi) irsâl etti de bulutları (beşerî duygu ve kabullerin şuurda oluşturduğu kara bulutları) sürüyor. . . Sonra onu (rahmanî ilmi) ölü bir beldeye (bilince) sevk ettik de onunla o arzı (bedeni) ölüyken dirilttik! Nüşur (aslına dönüş) böylecedir!...
Fussilət Suresi, 2. Ayet:
Tenzîlun miner
rahmâni
r rahîm(rahîmi)....
Fussilət Suresi, 2. Ayet:
O rahmânı rahîmden indirilme...
Zuxruf Suresi, 17. Ayet:
Ve izâ buşşire ehaduhum bi mâ darabe lir
rahmâni
meselen zalle vechuhu musvedden ve huve kezîm(kezîmun)....
Zuxruf Suresi, 17. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman
2.
buşşire
: müjdelendi
3.
ehadu-hum
: onlardan birisi
4.
bi mâ
: şey ile
Zuxruf Suresi, 19. Ayet:
Ve cealûl melâiketellezîne hum ibâdur
rahmâni
inâsâ(inâsen), e şehidû halkahum, setuktebu şehâdetuhum ve yus’elûn(yus’elûne)....
Zuxruf Suresi, 19. Ayet:
1.
ve cealû
: ve kıldılar, yaptılar
2.
el melâikete
: melekler
3.
ellezîne
: ki onlar
4.
hum
: onlar
Zuxruf Suresi, 19. Ayet:
Ve rahmanın kulları olan meleklerin, kız olduğuna hükmediyorlar, onları yarattığımız vakit gördüler mi ki? Tanıklıklarını yazacağız ve soruya çekilecek onlar....
Zuxruf Suresi, 19. Ayet:
Onlar, ki Rahmanın kulları olan melekleri dişiler kıldılar. Kendileri yaratılışlarına şahit mi oldular? Onların şahitlikleri yazılacak ve (bundan dolayı) sorumlu tutulacaklar....
Zuxruf Suresi, 19. Ayet:
Rahmanın kulları olan Melâikeyi de dişi yaptılar, yaradılışlarına şâhid mi idiler? Şehadetleri yazılacak ve sorguya çekilecekler...
Zuxruf Suresi, 19. Ayet:
Onlar, ki Rahmanın kulları olan melekleri dişiler kıldılar. Kendileri yaratılışlarına şahit mi oldular? Onların şahitlikleri yazılacak ve (bundan dolayı) sorumlu tutulacaklar....
Zuxruf Suresi, 19. Ayet:
Onlar, ki kendileri Rahmanın kulları olan melekleri dişiler kıldılar. Kendileri onların yaratılışlarına şahit mi oldular? Onların şahitlikleri yazılacak ve (bundan dolayı) sorumlu tutulacaklar....
Zuxruf Suresi, 33. Ayet:
Ve lev lâ en yekûnen nâsu ummeten vâhıdeten le cealnâ limen yekfuru bir
rahmâni
li buyûtihim sukufen min fıddatin ve meârice aleyhâ yazherûne....
Zuxruf Suresi, 33. Ayet:
1.
ve lev lâ
: ve olmasaydı
2.
en yekûne
: olması
3.
en nâsu
: insanlar
4.
ummeten
: bir ümmet
Zuxruf Suresi, 33. Ayet:
Bütün insanların, kâfir olmaları gibi bir mahzur bulunmasaydı rahmânı inkâr edenlerin evlerindeki tavanları ve üstüne basıp çıktıkları merdivenleri bile gümüşten halk ederdik....
Zuxruf Suresi, 36. Ayet:
Ve men ya’şu an zikrir
rahmâni
nukayyıd lehu şeytânen fe huve lehu karîn(karînun)....
Zuxruf Suresi, 36. Ayet:
1.
ve men
: ve kim
2.
ya'şu
: görmezlikten gelirse, umursamaz, yüz çevirir
3.
an zikri
: zikirden
4.
er
rahmâni
: ...
Zuxruf Suresi, 36. Ayet:
Ve kim, rahmânı anmaktan yüz çevirirse ona bir Şeytan mûsâllat ederiz, artık o, arkadaş olur ona....
Zuxruf Suresi, 36. Ayet:
Ve her kim Rahmanın zikrinden teâmî ederse biz ona bir Şeytan sardırırız artık o ona arkadaştır...
Zuxruf Suresi, 36. Ayet:
Kim Rahmanın zikrini görmezlikten gelirse, biz bir şeytana onun 'üzerini kabukla bağlattırırız'; artık bu, onun bir yakın dostudur....
Zuxruf Suresi, 45. Ayet:
Ves’el men erselnâ min kablike min rusulinâ e cealnâ min dûnir
rahmâni
âliheten yu’bedûn(yu’bedûne)....
Zuxruf Suresi, 45. Ayet:
1.
ves'el (ve es'el)
: ve sor
2.
men
: kim, kimse
3.
erselnâ
: biz gönderdik
4.
min kabli-ke
: senden önce
Zuxruf Suresi, 45. Ayet:
Senden önce gönderdiğimiz elçilerimizden sor: Biz, Rahmanın dışında tapılacak birtakım tanrılar kıldık mı (hiç)?...
Mülk Suresi, 3. Ayet:
Ellezî halaka seb'a semâvâtin tibâkâ(tibâkan), mâ terâ fî halkır
rahmâni
min tefâvut(tefâvutin), ferciıl basara hel terâ min futûr(futûrin). ...
Mülk Suresi, 3. Ayet:
1.
ellezî
: o ki, o
2.
halaka
: yarattı
3.
seb'a
: yedi
4.
semâvâtin
: semalar, gök katları
Mülk Suresi, 3. Ayet:
Öylesine ki birbiri üstünde olarak yedi kat göğü yaratmıştır; rahmânın yaratışında hiçbir uygunsuzluk, aykırılık göremezsin; artık çevir gözünü de bak, görebilir misin bir yarık, bir çatlak?...
Mülk Suresi, 3. Ayet:
O ki yedi sema yaratmış birbiriyle mutabık, göremezsin o rahmânın yarattığında hiçbir nizamsızlık, haydi çevir gözü görebilir misin hiçbir çatlak, bir kusur?...
Mülk Suresi, 3. Ayet:
O, biri diğeriyle 'tam bir uyum' (mutabakat) içinde yedi gök yaratmış olandır. Rahmanın yaratmasında hiçbir 'çelişki ve uygunsuzluk' (tefavüt) göremezsin. İşte gözü(nü) çevirip gezdir; herhangi bir çatlaklık (futur) görüyor musun?...
Nəbə Suresi, 37. Ayet:
Rabbis semâvâti vel ardı ve mâ beynehumer
rahmâni
lâ yemlikûne minhu hitâbâ(hitâben)....
Nəbə Suresi, 37. Ayet:
1.
rabbi
: Rabb
2.
es semâvâti
: semalar, gökler
3.
ve el ardı
: ve arz, yeryüzü, yer
4.
ve mâ
: ve şeyler
Nəbə Suresi, 38. Ayet:
O gün, Rûh ve melekler, saf saf dururlar; konuşamazlar, ancak rahmânın izin verdiği konuşur ve gerçek söyler....
Nəbə Suresi, 38. Ayet:
Ruh ve meleklerin saflar halinde duracakları gün, Rahmanın kendilerine izin verdikleri dışında olanlar konuşmazlar. (Konuşacak olan da) Doğruyu söyleyecektir....
Yasin Suresi, 52. Ayet:
Ve demişlerdir ki: Yazıklar olsun bize, kim kaldırdı bizi uyuduğumuz yerden; bu, rahmânın bize vaadettiği şey ve peygamberler gerçek söylemişler....
Yasin Suresi, 52. Ayet:
Eyvah, başımıza gelenlere derler: kim kaldırdı bizi uyuduğumuz yerden? Bu işte, o Rahmanın va'd buyurduğu, doğru imiş o gönderilen Resuller...
Yasin Suresi, 52. Ayet:
Demişlerdir ki: "Eyvahlar bize, uykuya bırakıldığımız yerden bizi kim diriltip kaldırdı? Bu, Rahmanın vaadettiğidir, (demek ki) gönderilen (elçi)ler doğru söylemiş"....
Zuxruf Suresi, 81. Ayet:
Kul in kâne lir
rahmâni
veledun fe enâ evvelul âbidîn(âbidîne)....
Zuxruf Suresi, 81. Ayet:
1.
kul
: de
2.
in
: eğer
3.
kâne
: oldu
4.
li er
rahmâni
: Rahmân için, Rahmân'ın
Zuxruf Suresi, 81. Ayet:
De ki: Rahmanın çocuğu olsaydı gerçekten de ben, mâbûduma kulluk edenlerin ilki olurdum....
Zuxruf Suresi, 81. Ayet:
De ki: Rahmanın bir veledi olsa ben ona tapanların birincisi olurdum...
Zuxruf Suresi, 81. Ayet:
De ki: "Eğer Rahmanın çocuğu olsaydı, ona tapanların ilki ben olurdum."...
Vaqiə Suresi, 89. Ayet:
Ravh (Rahmânî tecelli ile yaşam), Reyhan (Esmâ tecellileri seyri) ve Nimetler Cenneti vardır....
Mülk Suresi, 19. Ayet:
Üstlerinde saf saf kanatlarını açıp yükselen, kapayıp inen kuşları görmezler mi! Onlar Rahmânî kuvvelerle bunu başarıyorlar! Muhakkak ki O, her şeyi (hakikati olarak) Basıyr'dir....
Mülk Suresi, 20. Ayet:
Emmen hâzellezî huve cundun lekum yensurukum min dûnir rahmân(
rahmâni
), inil kâfirûne illâ fî gurûr(gurûrın)....
Mülk Suresi, 20. Ayet:
1.
em
: yoksa, yahut, veya
2.
men
: kim, kimler
3.
hâzâ
: bu
4.
ellezî
: ki o
Mülk Suresi, 20. Ayet:
Yoksa kimdir o Rahmanın berisinden şu sizin ordularınız ki sizi kurtaracak? Kâfirler başka değil, sade bir gurur içindedirler...