Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Fatihə Suresi, 1. Ayet:
Rahmeti
Bol ve Kesintisiz Olan Allah'ın Adıyla...
Fatihə Suresi, 3. Ayet:
O'nun
Rahmeti
Bol ve Kesintisizdir...
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Derken Âdem, Rabb'inden kelimeler aldı. Böylece, Âdem'in tevbesini kabul etti. Kuşkusuz O, Tevbeleri Kabul Eden'dir,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Hatırlayın! Musa, halkına: "Ey halkım! Siz buzağıyı edinmekle kuşkusuz kendinize zulmettiniz. Hemen tevbe edin ve böylece nefislerinizi öldürün. Bu Bari'nizin yanında sizin için hayırlı olandır." demişti. Sonra da O, tevbenizi kabul etmişti. Kuşkusuz O, Tevbeleri Kabul Eden'dir,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap Ehli'nin ve Müşriklerin kafirleri Rabb'inizden, size bir hayrın indirilmesini istemezler. Oysa Allah,
rahmeti
ni dilediği kimseye ayırır. Allah, Büyük Lütuf Sahibi'dir....
Bəqərə Suresi, 128. Ayet:
"Ey Rabb'imiz! Bizi, Sana teslim olanlardan kıl. Bizim soyumuzdan da Sana teslim olan bir toplum yap. Bize, menasikimizi göster. Tevbelerimizi kabul et. Kuşkusuz Tevbeleri Kabul Eden,
Rahmeti
Kesintisiz Olan yalnızca Sen'sin....
Bəqərə Suresi, 160. Ayet:
Ancak tevbe edip, kendisini düzelten ve gerçeği gizlemeyenlerin tevbelerini kabul ederim. Zira Ben, Tevbeleri Kabul Eden'im,
Rahmeti
m Kesintisiz'dir....
Bəqərə Suresi, 163. Ayet:
Sizin ilahınız bir tek ilahtır. O'ndan başka ilah yoktur. O,
Rahmeti
Bol ve Kesintisiz Olan'dır....
Bəqərə Suresi, 173. Ayet:
O; size, sadece ölü hayvan etini, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilenleri haram kıldı. Mecbur kalan bir kimsenin, haddi aşmamak ve istismar etmemek koşuluyla, bunları yemesinde bir günah yoktur. Kuşkusuz, Allah'ın
Rahmeti
Bol ve Kesintisiz'dir....
Bəqərə Suresi, 182. Ayet:
Kim, vasiyet edenin yanılacağından veya günaha gireceğinden endişe ederse, taraflar arasında uzlaşma sağlamasında, ona bir günah yoktur. Kuşkusuz Allah Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Bəqərə Suresi, 192. Ayet:
Eğer vazgeçerlerse, kuşkusuz, Allah, Bağışlayıcı,
Rahmeti
Kesintisiz Olan'dır....
Bəqərə Suresi, 199. Ayet:
Sonra, insanların dağıldığı yerden siz de dağılın. Allah'tan bağışlanma dileyin. Kuşkusuz Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler; ancak bunlar, Allah'ın
rahmeti
ni umabilirler. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Bəqərə Suresi, 226. Ayet:
Kadınlarına yaklaşmamaya yemin eden kimseler için, dört ay bekleme süresi vardır. Eğer bu yeminlerinden dönerlerse; doğrusu Allah, Çok Bağışlayan'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Ali-İmran Suresi, 31. Ayet:
De ki: "Eğer Allah'ı seviyorsanız, bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve suçlarınızı bağışlasın. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Allah,
rahmeti
ni hak edene has kılar. Allah, Büyük Lütuf Sahibi'dir....
Ali-İmran Suresi, 89. Ayet:
Ancak, bundan sonra tevbe edip kendilerini düzeltenler hariç. Kuşkusuz, Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri ağaranlara gelince, onlar Allah'ın
rahmeti
nin içindedirler ve orada sürekli kalacaklardır....
Nisa Suresi, 16. Ayet:
Sizden onu yapan iki er kişiye de eziyet edin. Eğer tevbe eder, kendilerini düzeltirlerse onları rahat bırakın. Allah, Tevbeleri Kabul Eden'dir ve
Rahmeti
Kesintisiz Olan'dır....
Nisa Suresi, 23. Ayet:
Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeşlerinizin kızları, kız kardeşlerinizin kızları, sizi emziren sütanneleriniz, süt kız kardeşleriniz, hanımlarınızın anneleri, kendileriyle ilişkiye girdiğiniz hanımlarınızın himayeniz altında bulunan kızları, öz oğullarınızın hanımları ve aynı anda iki kız kardeşi birlikte almanız size haram kılındı. Evlenip de ilişkide bulunmadığınız hanımlarınızın kızlarını almanızda bir sakınca yoktur. Geçmişte olan ge...
Nisa Suresi, 25. Ayet:
Sizden kim muhsenat mü'min kadınlarla evlenecek güce sahip değilse, yeminle sahip olduğunuz mümin esir kızlarla evlensin. Allah, imanınızı en iyi bilendir. Sizler, birbirinizdensiniz. O halde iffetli, edepli, hayasızlık etmeyen ve gizli dost edinmemiş olanlarla; sorumlularının izni ve ücretlerini meşru bir şekilde vererek evlenin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, onlara hür kadınlara verilen cezanın yarısı verilir. Bu içinizden günaha girme korkusu taşıyanlar içindir. Ancak sabretme...
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Onlara, güven veya korkuyla ilgili bir haber geldiği zaman, onu hemen yayarlar. Oysaki onu Resul'e ve kendilerinden olan ulu'l-emre bildirselerdi; işin iç yüzünü bilenler, ne olup bittiğini, bilirlerdi. Eğer Allah'ın lütfu ve
rahmeti
üzerinizde olmasaydı, pek azınız hariç hepiniz şeytana uyardınız....
Nisa Suresi, 96. Ayet:
Kendinden derecelerle, bağışlama ve rahmetle. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Nisa Suresi, 100. Ayet:
Kim, Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde gidecek pek çok yer ve genişlik bulur. Kim, Allah ve Resul'ü için hicret edip, yurdundan ayrılır da sonra onu ölüm yakalarsa, onun ecri, kesinlikle Allah'a aittir. Kuşkusuz, Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Nisa Suresi, 106. Ayet:
Allah'tan bağışlanma dile. Kuşkusuz Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Allah'ın, sana lütfu ve
rahmeti
olmasaydı, onlardan bazıları seni saptırmaya yeltenmişti. Oysa onlar, kendilerinden başkasını saptıramazlar. Sana hiçbir zarar veremezler. Allah, sana Kitap'ı ve Hikmet'i indirdi ve sana bilmediklerini öğretti. Kuşkusuz, Allah'ın sana lütfu çok büyüktür....
Nisa Suresi, 129. Ayet:
Ne kadar isteseniz de kadınlar arasında tam anlamı ile adaletli olmaya kesinlikle güç yetiremezsiniz. O halde, anlaşmazlığı çözümsüz hale getirip, onları yüzüstü bırakmayın. Eğer, arayı düzelterek, takvalı davranırsanız kuşkusuz ki Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Nisa Suresi, 152. Ayet:
O kimseler ki Allah'a ve resullerine iman edip, resuller arasında hiçbir ayırım yapmazlar. İşte onlara, gelecekte ödülleri verilecektir. Kuşkusuz, Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Ama Allah'a inanıp ona sımsıkı tutunanlara gelince, onları, yakında Kendi lütfundan,
rahmeti
nin içine koyacak ve onları kendisine varan dosdoğru yola iletecektir....
Maidə Suresi, 3. Ayet:
Ölü, kan, domuz eti, Allah'tan başkasının adı anılarak kesilen ve boğularak ölmüş, vurularak ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş; yırtıcı hayvan tarafından yenmiş -canı çıkmadan kesilmiş olanlar hariç- ve putlar adına kesilenler haram kılındı. Fal okları ile kısmet aramanız size haram kılındı. Bunlar fısktır. Artık, Kafirler, dininize bir şey yapmaktan umutlarını kesmişlerdir. Öyleyse, onlara huşu duymayın. Bana huşu duyun. Bugün, sizin için dininizi kemale erdirdim/ikm...
Maidə Suresi, 34. Ayet:
Ancak onlar üzerinde bir karara varmanızdan önce tevbe edenler hariç. İyi bilin ki Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Maidə Suresi, 39. Ayet:
Kim yaptığı haksızlıktan sonra tevbe eder ve uslanırsa, kuşkusuz Allah onun tevbesini kabul eder. Kuşkusuz Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Maidə Suresi, 74. Ayet:
Hala Allah'a tevbe edip mağfiret dilemiyorlar mı? Oysaki Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Maidə Suresi, 98. Ayet:
İyi bilin ki; Allah, Cezası Çok Şiddetli Olan'dır ve kuşkusuz Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Ənam Suresi, 12. Ayet:
De ki: "Gökte ve yerde olan şeyler kimindir?" De ki: "
Rahmeti
Kendi üzerine yazan Allah'ındır." O, gerçekleşeceği kesin olan Kıyamet Günü'nde sizi mutlaka toplayacaktır. O kimseler ki kendi nefislerine hüsran ettiler, işte onlar iman etmezler....
Ənam Suresi, 54. Ayet:
Âyetlerimize iman etmiş kimseler sana geldiklerinde, "Size selam olsun."de. Rabb'iniz rahmet etmeyi Kendi üzerine yazdı. Sizden kim cehaletle kötü bir şey yapar da ardından tevbe edip kendini düzeltirse, bilsin ki O, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Ənam Suresi, 133. Ayet:
Rabb'in Hiçbir Şeye Muhtaç Olmayan'dır,
Rahmeti
Bol Olan'dır. Eğer dilerse sizi yok edip, yerinize dilediğini getirir. Tıpkı sizi başka toplumların soyundan var ettiği gibi....
Ənam Suresi, 145. Ayet:
De ki: "Bana vahyolunanda; leş, akıtılmış kan, pis olan domuz eti veya bir sapkınlık olarak Allah'tan başkası adına kesilmiş olanlar hariç, yiyecek kimse için haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Kim mecbur kalırsa haddi aşmadan, zaruri ihtiyacı kadar bunlardan yiyebilir." Kuşkusuz Rabb'in Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Ənam Suresi, 165. Ayet:
Sizi, yeryüzünün halifeleri yapan, size verdiği şeylerle denemek için bazınızı bazınıza derecelerle üstün kılan, O'dur. Kuşkusuz Rabb'in, cezası pek çabuk olandır. Ve gerçekten O, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Əraf Suresi, 56. Ayet:
Ve düzeltildikten sonra, yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. O'na endişe ve ümit ile dua edin. Kuşkusuz Allah'ın
rahmeti
muhsin olanlara yakındır....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Rahmeti
nin önünde rüzgarları müjdeci olarak gönderen O'dur. Rüzgarlar, ağır bulutları yüklenince, onları ölü bir beldeye sevk ederiz. Böylece onunla indirdiğimiz suyla, orada her türlü ürünü çıkarırız. İşte Biz ölüleri de böyle diriltip çıkarırız. Umulur ki düşünüp öğüt alırsınız....
Əraf Suresi, 151. Ayet:
"Rabb'im! Beni ve kardeşimi bağışla! Bizi
rahmeti
ne dahil et. Sen merhametlilerin en merhametlisisin." dedi....
Əraf Suresi, 153. Ayet:
Kötülük yapıp, arkasından tevbe edip, iman edenler için kuşkusuz Rabb'in bundan sonra Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Əraf Suresi, 156. Ayet:
Bize, bu dünyada da ahirette de iyilik yaz. Biz Sana yöneldik. Allah: "Azabıma hak edeni uğratırım,
rahmeti
m ise her şeyi kuşatmıştır. Onu, takva sahibi olanlara, zekatı yapanlara ve ayetlerimize inananlara yazacağım." buyurdu....
Əraf Suresi, 167. Ayet:
Hani Rabb'in; onların, üzerine Kıyamet Günü'ne kadar kötü azaba uğratacak kimseleri mutlaka göndereceğini bildirmişti. Rabb'in çabuk ceza verendir. Kuşkusuz O, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Ənfal Suresi, 69. Ayet:
Artık elde ettiğiniz ganimetten, helal ve temiz olarak yiyin ve Allah için takvalı olun. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Ənfal Suresi, 70. Ayet:
Ey Nebi! Elinizdeki esirlere de ki: "Eğer Allah kalplerinizde bir hayır olduğunu bilirse, size, sizden alınandan daha hayırlısını verir ve sizi bağışlar." Allah'ın
Rahmeti
Bol'dur, Kesintisiz'dir....
Tövbə Suresi, 5. Ayet:
Haram aylar çıktığı zaman, artık "o müşrikleri" nerede bulursanız öldürün, onları yakalayıp hapsedin, bütün geçit yerlerinde onları gözetleyin. Eğer tevbe edip, salatı ikame eder, zekatı yaparlarsa diledikleri yolu seçsinler. Kuşkusuz Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Tövbə Suresi, 21. Ayet:
Rabb'leri, onları, Kendi
rahmeti
, hoşnutluğu ve içinde tükenmeyen nimetler bulunan Cennetleri ile müjdeliyor....
Tövbə Suresi, 27. Ayet:
Sonra Allah, bunun ardından hak edenin tevbesini kabul eder. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Tövbə Suresi, 91. Ayet:
Zayıflara, hastalara ve harcayacakları bir şeyi olmayanlara, Allah ve Resul'üne bağlı kaldıkları sürece bir sorumluluk yoktur. İyilik edenlerin aleyhine de bir yol yoktur. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Tövbə Suresi, 99. Ayet:
Bedevi Araplardan kimisi de Allah'a ve Ahiret Günü'ne inanır. İnfak ettiğini Allah katında yakınlığa ve Resul'ün selavatına vesile sayar. Gerçekten o, kendileri için yakınlık vesilesidir. Allah, onları
rahmeti
ne alacak. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Tövbə Suresi, 102. Ayet:
Diğer bir kısmı da suçlarını itiraf ettiler. Onlar, iyi bir ameli kötü bir amelle karıştırmışlardı. Belki Allah, onların tevbesini kabul eder. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Bilmediler mi ki kullarından tevbeyi kabul eden ve sadakaları alan Allah'tır. Kuşkusuz Allah, Tevbeleri Kabul Eden'dir,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Tövbə Suresi, 117. Ayet:
Ant olsun ki, Allah, Nebi'nin ve zor şartlarda ona destek olan muhacir ve ensarın tevbelerini kabul etti. İçlerinden bir kısmının kalpleri kaymak üzereyken yine de onların tevbelerini kabul etti. Çünkü O, onlara karşı Çok Şefkatli'dir,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Tövbə Suresi, 118. Ayet:
Ve geri bırakılan üç kişinin tevbesini de kabul etti. Öyle ki, bütün genişliğine rağmen, yeryüzü onlara dar gelmişti. Canları sıkıldıkça sıkılmıştı. Ve Allah'tan başka sığınılacak kimse olmadığını anladılar. Sonra Allah, tevbeye yöneldikleri için, tevbelerini kabul etti. Kuşkusuz Allah, Tevbeleri Kabul Eden'dir,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Yunus Suresi, 58. Ayet:
De ki: "Allah'ın fazlı ve
rahmeti
yle gönül huzuruna kavuşsunlar. Bu onların toplayıp biriktirdiklerinden daha hayırlıdır."...
Yunus Suresi, 86. Ayet:
Rahmeti
nle bizi Kafir halktan kurtar....
Yunus Suresi, 107. Ayet:
Eğer Allah, sana bir sıkıntı verirse onu Kendisinden başka giderebilecek yoktur. Eğer senin için bir hayır dilerse, O'nun fazlını geri çevirebilecek yoktur. O, onu kullarından hak edene nasip eder. O, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Hud Suresi, 41. Ayet:
"Haydi, binin." dedi. Onun gitmesi de durması da Allah'ın adıyladır. Elbette Rabb'im Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Hud Suresi, 43. Ayet:
O: "Dağa sığınırım, beni sudan kurtarır." deyince; "Bugün Allah'ın
rahmeti
ne erişenden başkasını, Allah'ın emrinden koruyacak hiçbir şey yoktur." dedi. Aralarına dalga girdi ve o da boğulanlardan oldu....
Hud Suresi, 44. Ayet:
"Ey yer, suyunu çek ve ey gök, suyunu kes." denildi. Su çekildi, iş bitirildi. Gemi Cudi'ye oturdu. "Zalimler topluluğu Allah'ın
rahmeti
nden uzak olsun." denildi....
Hud Suresi, 73. Ayet:
"Allah'ın takdirine hayret mi ediyorsun!" dediler. Allah'ın
rahmeti
ve bereketleri sizin üzerinizedir ey ev halkı. O, Övgüye Değer Yegane Varlık'tır, İyiliği Bol Olan'dır....
Hud Suresi, 90. Ayet:
Rabb'inizden bağışlanma dileyin. Sonra O'na tevbe edin! Rabb'imin,
Rahmeti
Kesintisiz'dir, Çok Seven'dir....
Yusif Suresi, 53. Ayet:
"Ben kendimi temize çıkarmam. Rabb'imin rahmet ettiği kimse hariç nefis her zaman kötülüğü ister. Rabb'im Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir."...
Yusif Suresi, 56. Ayet:
Ve böylece Yusuf'u yetki sahibi yaptık, istediği yerde mekan tutma imkanı verdik.
Rahmeti
mizi istediğimize veririz. İyilik edenlerin yaptıklarını karşılıksız bırakmayız....
Yusif Suresi, 87. Ayet:
"Ey oğullarım! Gidin Yusuf'u ve kardeşini araştırın. Allah'ın
rahmeti
nden umut kesmeyin; çünkü Kafir bir halktan başkası O'nun
rahmeti
nden umudunu kesmez."...
Yusif Suresi, 98. Ayet:
"Sizin için Rabbimden bağışlanma dileyeceğim. Kuşkusuz O; Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir."...
İbrahim Suresi, 36. Ayet:
"Rabbim! Doğrusu onlar, insanlardan çoğunu saptırdılar. Kim, bana uyarsa, o bendendir. Ve bana uymayana gelince: Kuşkusuz Sen, Çok Bağışlayıcı'sın,
Rahmeti
Kesintisiz Olan'sın."...
Hicr Suresi, 56. Ayet:
İbrahim: "Rabb'inin
rahmeti
nden, sapkınlardan başka kim ümidini keser?" dedi....
Nəhl Suresi, 7. Ayet:
Zorlukla ulaşabileceğiniz yerlere yüklerinizi taşırlar. Kuşkusuz, Rabb'iniz Çok Şefkatli'dir,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Nəhl Suresi, 18. Ayet:
Eğer Allah'ın nimetlerini sayacak olsanız, onu hesaplayamazsınız. Kuşkusuz, Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Nəhl Suresi, 47. Ayet:
Veya kendilerini, korku üzerinde yakalamayacağından. Buna rağmen, doğrusu Rabb'iniz, Çok Şefkatli'dir,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Nəhl Suresi, 110. Ayet:
Sonra, Rabb'in, zulme uğrayıp hicret etme zorunda kalan, ardından da cihat edip, sabredenlerin yanındadır. Rabb'in, onlara karşı Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Nəhl Suresi, 115. Ayet:
Allah, size haram kıldı: ölmüş hayvan etini, kanı, domuz etini ve Allah'tan başkası adına kesilenleri Ancak kim mecbur kalırsa haddi aşmadığı ve hakkı çiğnemediği takdirde yiyebilir. Kuşkusuz Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Nəhl Suresi, 119. Ayet:
Sonra, Rabb'in, cahillikle kötülük yapan ve sonra bunun ardından tevbe edip kendisini düzelten kimseleri bağışlar. Çünkü Rabb'in Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
İsra Suresi, 28. Ayet:
Rabb'inden, ümit ettiğin
rahmeti
isterken, onlardan yüz çevirirsen bari yumuşak davranarak gönüllerini al....
İsra Suresi, 57. Ayet:
İşte onların, o yöneldikleri de Rabb'lerine daha yakın olmak için vesile arayan, O'nun
rahmeti
ni uman ve O'nun azabından korkan kimselerdir. Gerçekten Rabb'inin azabı korkunçtur....
İsra Suresi, 66. Ayet:
Rabb'iniz, lütfundan arayasınız diye sizin için denizde gemileri yürütendir. O'nun size olan
rahmeti
kesintisizdir....
Kəhf Suresi, 16. Ayet:
"Mademki onlardan ve Allah'tan başka kulluk ettikleri şeylerden ayrılmayı tercih ettiniz, o halde mağaraya sığının ki, Rabb'iniz size
rahmeti
ni açsın ve size destek olarak işlerinizi kolaylaştırsın."...
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
Rabb'inin, kulu Zekeriya'ya
rahmeti
nin zikridir....
Məryəm Suresi, 50. Ayet:
Ve
rahmeti
mizden onlara lutfettik. Onların doğrulukla anılmalarını sağladık....
Məryəm Suresi, 53. Ayet:
Ona
rahmeti
mizden bir nebi olarak kardeşi Harun'u armağan ettik....
Ənbiya Suresi, 75. Ayet:
Onu
rahmeti
mize dahil ettik. O salihlerdendi....
Ənbiya Suresi, 86. Ayet:
Onları
rahmeti
mizle kuşattık. Onlar salih kimselerdi....
Həcc Suresi, 65. Ayet:
Allah'ın, yeryüzünde olanları emrinize amade kıldığını görmedin mi? Ve gemiler denizde O'nun emri ile akıp gider. Yeryüzüne düşmesin diye göğü iradesiyle O tutuyor. Kuşkusuz Allah, insanlara Çok Şefkatli'dir.
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Nur Suresi, 5. Ayet:
Fakat bundan sonra tevbe eden ve kendilerini düzelten kimseler hariç. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Nur Suresi, 10. Ayet:
Ya üzerinizde, Allah'ın lütuf ve
rahmeti
olmasaydı! Allah, tevbeleri Kabul Eden'dir, En İyi Hüküm Verendir....
Nur Suresi, 14. Ayet:
Eğer dünyada ve ahirette Allah'ın lütuf ve
rahmeti
sizin üzerinize olmasaydı, içine düştüğünüz şeyden dolayı size kesinlikle büyük bir azap dokunurdu....
Nur Suresi, 20. Ayet:
Eğer Allah'ın lütuf ve
rahmeti
üzerinizde olmasaydı! Allah, Çok Şefkatli'dir.
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Nur Suresi, 21. Ayet:
Ey iman edenler! Şeytanın adımlarını takip etmeyin. Kim şeytanın adımlarını izlerse şunu bilsin ki şeytan, her türlü aşırılığı ve her türlü çirkinliği telkin eder. Ve eğer Allah'ın üzerinizdeki lütuf ve
rahmeti
olmasaydı sizden hiç kimse arınmayı asla başaramazdı. Fakat Allah hak edeni arındırır. Allah, Her Şeyi Duyan'dır, Her Şeyi Bilen'dir....
Nur Suresi, 22. Ayet:
Sizden fazilet ve varlık sahibi olanlar, yakınlarına, miskinlere, Allah yolunda hicret edenlere yardım etmeme konusunda yemin etmesinler. Ve artık bağışlayıp hoş görsünler. Allah'ın sizi bağışlamasından mutlu olmaz mısınız? Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Nur Suresi, 33. Ayet:
Nikaha imkan bulamayanlar iffetlerini korusunlar. Allah lütfedip kendilerine bir imkan verinceye dek. Yeminle hak sahibi olduklarınızdan mukatebe yapmak isteyenlerle hemen antlaşma yapın. Eğer iyi niyetli olduklarını biliyorsanız. Ve Allah'ın size verdiği mallardan onlara verin. İffetli kalmak isteyen gençleri taşkınlığa zorlamayın; basit dünya hayatının geçici çıkarı için. Kim onları zorlarsa, bilsin ki Allah, onların zorlanmalarından dolayı onlara karşı Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintis...
Nur Suresi, 62. Ayet:
Ancak Allah'a ve Resul'üne içtenlikle iman etmiş mü'minler, toplumu ilgilendiren bir iş için onunla bir araya geldikleri zaman, ondan izin almadıkça gitmezler. Senden izin isteyen kimseler, işte onlar Allah'a ve O'nun Resulüne iman edenlerdir. Öyle ise, bazı işleri için senden izin istedikleri zaman onlardan dilediğin kimseye izin ver; onlar için Allah'tan bağışlanma dile. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Furqan Suresi, 6. Ayet:
De ki: "Onu, göklerin ve yerin sırrını Bilen indirdi. Kuşkusuz O, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir."...
Furqan Suresi, 48. Ayet:
Rahmeti
nin önünde rüzgarı haberci olarak gönderen O'dur. Biz, gökten tertemiz bir su indirdik....
Furqan Suresi, 70. Ayet:
Ancak tevbe eden, iman edip salihatı yapanlar hariç. Allah onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Şüəra Suresi, 9. Ayet:
Rabbin, Mutlak Üstün Olan'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Şüəra Suresi, 68. Ayet:
Kuşkusuz Rabbin, Mutlak Üstün Olan'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Şüəra Suresi, 104. Ayet:
Kuşkusuz senin Rabbin Mutlak Üstün Olan'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Şüəra Suresi, 122. Ayet:
Rabbin, elbette Mutlak Üstün Olan'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Şüəra Suresi, 140. Ayet:
Rabb'in; Mutlak Üstün Olan'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Şüəra Suresi, 159. Ayet:
Rabbin, Mutlak Üstün Olan'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Şüəra Suresi, 175. Ayet:
Senin Rabbin, Mutlak Üstün Olan'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Şüəra Suresi, 191. Ayet:
Rabbin, Mutlak Üstün Olan'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Şüəra Suresi, 217. Ayet:
Mutlak Üstün Olan'a,
Rahmeti
Kesintisiz Olan'a tevekkül et....
Nəml Suresi, 11. Ayet:
"Kim haksızlık yapar, sonra da yaptığı kötülüğü iyiliğe çevirirse, bilsin ki Ben, Çok Bağışlayıcı'yım ve
Rahmeti
Kesintisiz Olan'ım."...
Nəml Suresi, 19. Ayet:
Bunun üzerine Süleyman onun sözüne gülümseyerek tebessüm etti. Ve "Ey Rabb'im! Bana, anne ve babama bağışladığın nimetlerin karşılığında, şükretmede ve hoşnut olacağın işler yapmada beni başarılı kıl. Ve
rahmeti
nle beni salih kullarının arasına kat." dedi....
Nəml Suresi, 30. Ayet:
"O, Süleyman'ın mektubudur.
Rahmeti
Bol ve Kesintisiz olan Allah'ın adıyla başlıyor."...
Nəml Suresi, 63. Ayet:
Yoksa karanın ve denizin karanlıklarında size yol gösteren mi?
Rahmeti
nin önünde müjdeci olarak rüzgarları gönderen mi? Allah ile birlikte bir ilah mı? Allah, onların şirk koştuklarından çok yücedir....
Qəsəs Suresi, 16. Ayet:
"Rabb'im! Doğrusu ben kendime haksızlık yaptım. Artık beni bağışla." dedi. Böylece onu bağışladı. Gerçekten O; Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Qəsəs Suresi, 73. Ayet:
Gece ve gündüzün olması O'nun
rahmeti
ndendir; dinlenmeniz için ve lütfundan rızkınızı temin etmeniz için geceyi ve gündüzü düzenledi. Umulur ki şükredersiniz....
Ənkəbut Suresi, 23. Ayet:
Allah'ın ayetlerini ve O'nunla buluşma gerçeğini yok sayanlar; işte onlar, Benim
rahmeti
mden ümitlerini kesmişlerdir. Onlar için acıklı bir azap vardır....
Rum Suresi, 5. Ayet:
Hak eden kimseye yardım eden Allah'ın yardımıyla. O, Mutlak Üstün Olan'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Rum Suresi, 46. Ayet:
Rüzgarları müjdeci olarak göndererek,
rahmeti
nden size tattırması, buyruğu ile gemilerin akıp gitmesi ve lütfundan rızık istemeniz, O'nun ayetlerindendir. Umulur ki şükredenlerden olursunuz....
Rum Suresi, 50. Ayet:
Allah'ın
rahmeti
nin eserlerine bir bak! Ölümünden sonra yeryüzünü nasıl diriltiyor! Ölüleri de kesinlikle diriltecek O'dur. O, Her Şeye Güç Yetiren'dir....
Səcdə Suresi, 6. Ayet:
İşte O, görünmeyeni ve görüneni bilen Mutlak Üstün Olan'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Əhzab Suresi, 5. Ayet:
Onları babalarına nispetle çağırın. Bu Allah'ın yanında daha hakkaniyetlidir. Eğer babalarını bilmiyorsanız, artık onlar dinde kardeşleriniz ve sorumluluklarını üstlendiğiniz kimselerdir. Bilinçli olarak yaptığınız şeyler dışında, yanlışlıkla yaptıklarınızda sizin için bir günah yoktur. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Əhzab Suresi, 24. Ayet:
Allah, doğru kimseleri, doğruluklarından dolayı ödüllendirecek, münafıkları, dilerse cezalandıracak veya tevbelerini kabul edecektir. Kuşkusuz Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Əhzab Suresi, 50. Ayet:
Ey Nebi! Biz, ecirlerini verdiğin eşlerini ve savaşlarda Allah'ın fey olarak sana verdiği antlaşma yolu ile hak sahibi olduklarını, sana helal kıldık. Seninle birlikte hicret eden amcanın kızları, halalarının kızları, dayının kızları, teyzelerinin kızları ve kendisini Nebiye hibe edip de nebinin de evlenmeyi uygun gördüğü mü'min kadını -ki bu yalnızca sana özgüdür- sana helal kıldık. Onlara zevceleri ve antlaşma yolu ile hak sahibi oldukları konusunda neyi farz kıldığımızı biliriz. Bu durum...
Əhzab Suresi, 59. Ayet:
Ey Nebi! Eşlerine, kızlarına ve Mü'minlerin kadınlarına söyle, cilbablarını üzerlerine salsınlar. Bu, salma onların bilinmeleri ve eziyet edilmemeleri için daha uygundur. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Əhzab Suresi, 73. Ayet:
Allah, münafık erkeklere ve kadınlara; Müşrik erkeklere ve kadınlara azap eder; Mü'min erkeklerin ve kadınların tevbelerini kabul eder. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Səba Suresi, 2. Ayet:
O, yere gireni ve ondan çıkanı, gökten ineni ve ona yükseleni bilir. O, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Fatir Suresi, 2. Ayet:
Allah, insanlar için
rahmeti
nden neyi açarsa artık onu tutacak biri olamaz. Her neyi tutarsa da artık O'ndan sonra onu gönderecek de yoktur. Ve O, Mutlak Üstün Olan'dır, En İyi Hüküm Veren'dir....
Yasin Suresi, 5. Ayet:
Bu Kur'an, Mutlak Üstün ve
Rahmeti
Kesintisiz olan tarafından, ...
Yasin Suresi, 58. Ayet:
Rahmeti
kesintisiz Rabb'den söz selamdır....
Zümər Suresi, 9. Ayet:
Gece saatlerinde secde ederek, kıyam durarak itaatkar olan, ahireti hesaba katan ve Rabb'inin
rahmeti
ni uman kimse, bu nankörlerle bir tutulur mu hiç? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Kesinlikle yalnızca temiz akıl sahipleri öğüt alırlar....
Zümər Suresi, 53. Ayet:
De ki: "Ey kendilerine karşı israf eden kullarım! Allah'ın
rahmeti
nden ümit kesmeyin. Allah, suçların hepsini bağışlar. O, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Fussilət Suresi, 2. Ayet:
Rahmeti
bol ve kesintisiz olan tarafından indirilmiştir....
Fussilət Suresi, 32. Ayet:
"Çok Bağışlayıcı ve
Rahmeti
Kesintisiz olan tarafından bir ikram olarak."...
Şura Suresi, 5. Ayet:
Gökler neredeyse üstlerinden çatlayacak. Melekler ise Rabblerini övgü ile yüceltiyor, yeryüzünde bulunanlar için bağışlanma diliyorlar. İyi bilin ki Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Şura Suresi, 8. Ayet:
Eğer Allah dileseydi kesinlikle onları bir tek ümmet yapardı. Ne var ki O hak eden kimseyi
rahmeti
nin içine koyar. Zalimlere gelince, onların velisi ve yardımcısı yoktur....
Şura Suresi, 28. Ayet:
O, insanlar ümitsizliğe düştükten sonra yağmuru yağdıran ve
rahmeti
ni yayandır. Ve O, Gerçek Gözetici'dir, Övgüye Değer Yegane Varlık'tır....
Zuxruf Suresi, 32. Ayet:
Rabb'inin
rahmeti
ni onlar mı dağıtıyorlar? Dünya hayatındaki geçimliklerini Biz paylaştırdık. Birbirlerine işlerini gördürsünler diye, onların bir kısmını bir kısmının üzerine derecelerle yükselttik. Rabb'inin
rahmeti
onların biriktirdiklerinden daha hayırlıdır....
Duxan Suresi, 42. Ayet:
Ancak Allah'ın rahmet ettiği kimseler hariç. Kuşkusuz O, Mutlak Üstün Olan'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Casiyə Suresi, 30. Ayet:
İman eden ve salihatı yapan kimseleri Rabbleri
rahmeti
ile kuşatacaktır. İşte bu, büyük kurtuluşun ta kendisidir....
Əhqaf Suresi, 8. Ayet:
Yoksa "Onu uydurdu." mu diyorlar? De ki: "Eğer onu uydurmuş olsaydım, Allah'tan bana gelecek şeye siz engel olamazdınız. O, sizin ona karşı nelere giriştiğinizi çok iyi biliyor. Benimle sizin aranızda tanık olarak O yeter. O, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Fəth Suresi, 14. Ayet:
Göklerin ve yerin egemenliği Allah'a aittir. O, hak edeni bağışlar, hak edene azap eder. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Fəth Suresi, 25. Ayet:
Onlar, Kafirlerdir. Sizi Mescid-i Haram'dan alıkoyan, ayrılmış kurbanların yerine ulaşmasını engelleyen kimselerdir. Eğer Mü'min erkeklerden ve kadınlardan olup da kendilerini henüz tanımadığınız için bilmeden onlara zarar vermeniz ve böylece vebale girmeniz söz konusu olmasaydı, onlarla savaşmanıza izin verilirdi. Allah, dilediğini
rahmeti
ne alır. Eğer birbirlerinden ayrılmış olsalardı elbette onlardan Kafir olanları acı veren bir azapla cezalandırırdık....
Hucurat Suresi, 5. Ayet:
Eğer onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabredip bekleselerdi, elbette daha iyi olurdu. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Hucurat Suresi, 12. Ayet:
Ey inananlar! Zannın birçoğundan sakının. Kuşkusuz bazı zanlar günahtır. Birbirinizin kusurlarını araştırmayın. Bir kısmınız, bir kısmınızın gıybetini yapmasın. Hiç sizden biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? Elbette ondan tiksinirsiniz. Öyleyse Allah'a için takva sahibi olun. Kuşkusuz Allah, Tevbeleri Kabul Eden'dir,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Hucurat Suresi, 14. Ayet:
Bedevi Araplar, "İnandık." dediler. De ki: "Siz inanmadınız, fakat teslim olduk, deyin. Çünkü henüz iman kalbinize girmedi. Eğer Allah'a ve Resul'üne itaat ederseniz, O, yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez." Kuşkusuz Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Tur Suresi, 28. Ayet:
"İyi ki daha önce yalnızca O'na yöneldik. Kuşkusuz ki O, İyilik Yapan'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir."...
Hədid Suresi, 9. Ayet:
Sizi karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için kuluna kanıt içeren açıklayıcı ayetleri indiren O'dur. Kuşkusuz Allah, Çok Şefkatli'dir,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Hədid Suresi, 28. Ayet:
Ey inananlar! Allah için takvalı olun. O'nun Resulüne inanın ki, size
rahmeti
nden iki pay versin. Ve size aydınlığında yürüyeceğiniz bir ışık yapsın. Sizi bağışlasın. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Mücadilə Suresi, 12. Ayet:
Ey iman edenler! Resul'le gizli bir şey konuşacağınız zaman, gizli bir şey konuşmanızdan önce sadaka verin. Bu sizin için daha hayırlıdır ve daha temizdir. Ancak bir şey bulamazsanız, bilin ki Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Həşr Suresi, 10. Ayet:
Onlardan sonra gelenler: "Rabb'imiz! Bizi ve bizden önce iman ile göç etmiş kardeşlerimizi bağışla. Kalplerimizde iman edenlere karşı kin bırakma. Rabb'imiz! Kuşkusuz Sen Çok Şefkatli,
Rahmeti
Kesintisizsin." derler....
Həşr Suresi, 22. Ayet:
O, kendisinden başka ilah olmayan Allah'tır. Görünmeyeni ve görüneni bilendir. O,
Rahmeti
Bol ve Kesintisiz olandır....
Mümtahinə Suresi, 7. Ayet:
Belki Allah, gün gelir sizinle, onlardan düşmanlık beslediğiniz kimseler arasında bir sevgi oluşturur. Allah; Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Mümtahinə Suresi, 12. Ayet:
Ey Nebi! İnanan kadınlar; Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmamak, hırsızlık yapmamak, zina yapmamak, çocuklarını öldürmemek elleri ve ayakları arasında bir iftira uydurup getirmemek maruf olan konularda sana asilik yapmamak koşuluyla sana bi'at ederlerse onların bi'atlarını kabul et ve onlar için Allah'tan bağışlanma dile. Kuşkusuz Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Təğabun Suresi, 14. Ayet:
Ey iman edenler: Doğrusu, eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşmanlık edenler olabilir. Onlara karşı dikkatli olun. Eğer affeder, kusurlarını görmezden gelirseniz ve bağışlarsanız, bilin ki kuşkusuz Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Təhrim Suresi, 1. Ayet:
Ey Nebi! Eşlerinin hoşnutluğunu gözeterek, Allah'ın helal kıldığı şeyi niçin kendine haram kılıyorsun? Allah, Çok Bağışlayıcı'dır,
Rahmeti
Kesintisiz'dir....
Mülk Suresi, 29. Ayet:
De ki: "O,
rahmeti
kesintisiz olandır. O'na iman ettik ve O'na tevekkül ettik. Artık kimin apaçık bir sapkınlık içinde olduğunu yakında bileceksiniz."...
Müzzəmmil Suresi, 20. Ayet:
Rabb'in, senin bazen gecenin üçte ikisinden daha az, bazen yarısı, bazen üçte bir kadar vakit geçirdiğini elbette biliyor. Seninle beraber bulunanlardan bir grubun da. Geceyi ve gündüzü takdir eden Allah'tır. Onu asla hesaplayamayacağınızı bildi de tevbenizi kabul etti. O halde ilahi mesajı gücünüz yettiğince insanlara ulaştırmaya çalışın. Ayrıca Allah, içinizden kimin hasta olduğunu bilmektedir. Kiminizin Allah'ın lütfundan rızkını aramak için yeryüzünde çalışmaya, kiminizin de kendisini A...
İnsan Suresi, 31. Ayet:
Hak edeni
rahmeti
ne alır. Zalimler için ise acıklı bir azap hazırladı....
Fatihə Suresi, 2. Ayet:
Sınırsız
Rahmeti
ve engin merhameti ile hayat veren, yaşatan, koruyan,
rahmeti
ne, merhametine, lütfuna, ihsanına, hayırlara mazhar eden, Rahmân ve rahîm olan Allah’a hamdolsun....
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Bunun üzerine Âdem, Rabb'inden bazı kelimeler öğrenip belledi de O'na yöneldi. O da onun tövbesini kabul etti. Gerçekten de O, evet O, Tevvâb'dır, tövbeleri cömertçe kabul eder; Rahîm'dir,
rahmeti
ni cömertçe yayar....
Bəqərə Suresi, 46. Ayet:
Onlar
Rahmeti
ne kavuşacaklarına ve O'nun huzuruna döneceklerine inanan kimselerdir....
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Musa kavmine şöyle demişti: "Ey kavmim, buzağıyı kendinize (tanrı) edinerek nefslerinizdekine (hakikatinize) zulmettiniz! Bu yüzdendir ki Bari'ye (varlığı kendi Esmâ'sından olarak özel bir yapıda yaratana) tövbe edin (varlığınızdaki kendisini inkâr edip, dışınızda tanrı edindiğiniz için) ve benliklerinizi öldürün! Bunu yapmanız Bari indînde hayırlıdır, tövbenizi kabul eder. Muhakkak ki O, tövbe edeni affeden ve sonucunda
rahmeti
ni bağışlayandır. "...
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Hani Mûsa, toplumuna demişti ki: "Ey toplumum, buzağıyı tanrı edinmenizle öz benliklerinize zulmettiniz. Hadi, yaratıcınıza, Bâri'nize tövbe edin; egolarınızı öldürün. Böyle yapmanız yaratıcınız katında sizin için daha iyidir; O sizin tövbelerinizi kabul eder. Hiç kuşkusuz O, evet O, tövbeleri çok kabul edendir,
rahmeti
sonsuz olandır."...
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
tevelleytum
: siz döndünüz
3.
min
: den
4.
ba'di zâlike
: bundan sonra
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
Sonra, bunun (misâkın) arkasından siz döndünüz.Buna rağmen eğer Allah'ın fazlı ve O'nun
rahmeti
sizin üzerinize olmasaydı, siz mutlaka hüsrana uğrayanlardan olurdunuz....
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
Bundan sonra gene yüz çevirmiştiniz. Allah'ın ihsânı ve
rahmeti
olmasaydı ziyankârlardan olurdunuz ya....
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
Ondan sonra sözünüzden dönmüştünüz. Eğer sizin üzerinizde Allah'ın ihsanı ve
rahmeti
olmasaydı, muhakkak zarara uğrayanlardan olurdunuz....
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
Oysa bunun ardından yine yüz çevirip eski hâlinize döndünüz! Allâh'ın fazlı ve
rahmeti
olmasa kesin hüsrana uğrayanlardan olurdunuz....
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
Verdiğiniz sözün akabinde, sözünüzden dönüp, halkı arzuladığınız istikamette yönlendirdiniz. Eğer üzerinizde Allah’ın lütfu ve
rahmeti
olmasaydı, herhalde zarara uğrayanlardan olurdunuz....
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
Siz bu olaydan sonra yine yüz çevirdiniz. Eğer Allah'ın size lütfu ve
rahmeti
olmasaydı zarara (hüsrana) uğrayanlardan olurdunuz....
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
Siz ise, bundan sonra da yüz çevirdiniz. Eğer Allah'ın üzerinizdeki fazlı (lütuf ve ihsanı) ve
rahmeti
olmasaydı, siz gerçekten hüsrana uğrayanlardan olurdunuz....
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
İtaat için sağlam söz verdikten sonra, arkasından döneklik ettiniz. Eğer Allah’ın fazlı ve
rahmeti
üzerinize inmeyeydi, elbette kendini aldatmışlardan olurdunuz....
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
Bundan sonra yine yüzçevirmiştiniz. Allah'ın size fazl-u
rahmeti
olmasaydı, nerhalde zarara uğrayanlardan olurdunuz....
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
Ondan sonra sözünüzden dönmüştünüz. Eğer sizin üzerinizde Allah'ın ihsanı ve
rahmeti
olmasaydı, muhakkak zarara uğrayanlardan olurdunuz....
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
sonra onun arkasından yüz çevirdiniz, eğer üzerinize Allahın fazl-ü
rahmeti
olmasa idi her halde hüsrana düşenlerden olurdunuz...
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
Sonra onun arkasından yine yüz çevirdiniz. Eğer üzerinizde Allah'ın lütuf ve
rahmeti
olmasaydı her halde zarara uğrayanlardan olurdunuz....
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
Sonra verdiğiniz sözün arkasından yüz çevirdiniz, eğer üzerinizde Allah'ın lütfu ve
rahmeti
olmasa idi herhalde zarara uğrayanlardan olurdunuz....
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
Siz ise bundan sonra da yüz çevirdiniz / döneklik ettiniz (tevelleytüm). Tanrı'nın üzerinizdeki fazlı ve
rahmeti
olmasaydı kaybedenlerden / hüsrana uğrayanlardan / kendini aldatanlardan / aldatılanlardan (hasiriyn) olurdunuz....
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
Sonra onun (Tevrâtı kabul edişinizin) arkasından yine yüz çevirmişdiniz. İşte eğer üzerinizde Allanın fazl-u
rahmeti
olmasaydı elbette maddî ve ma'nevî en büyük zarara uğrayanlardan olacakdınız (mahvolacakdınız). ...
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
Sonra bunun ardından yüz çevirdiniz. Fakat üzerinize Allah’ın ihsânı ve
rahmeti
(tevbelerinizi kabûl etmesi) olmasaydı, mutlaka zarara uğrayanlardan olurdunuz....
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
Sonra o sözü müteakip yine yüz çevirdiniz. Eğer üstünüzde Allah'ın fazlu
rahmeti
olmasaydı hüsrana uğrayanlardan olurdunuz....
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
Sonra o misâkı müteakip yüz çevirdiniz. Eğer üzerinize Allah Teâlâ'nın fazl ve
rahmeti
olmasaydı elbette hüsrâna uğrayanlardan olurdunuz....
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
Siz ise, bundan sonra da yüz çevirdiniz. Eğer Allah'ın üzerinizdeki fazlı (lutuf ve ihsanı) ve
rahmeti
olmasaydı, siz gerçekten kayba uğrayanlardan olurdunuz....
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
Ondan sonra siz yine yüz çevirdiniz. Eğer üzerinizde Allah'ın lütuf ve
rahmeti
olmasaydı, hüsrana uğrayıp gitmiştiniz....
Bəqərə Suresi, 64. Ayet:
Bunun ardından da yüz çevirip döndünüz. Eğer Allah'ın size lütfu ve
rahmeti
olmasaydı, kesinlikle hüsrana uğrayanlardan olacaktınız,...
Bəqərə Suresi, 88. Ayet:
Dediler ki: kalplerimiz örtülü, kılıf içinde. İş öyle değil. Küfürleri yüzünden Allah onları
rahmeti
nden uzaklaştırdı. Onun için azı, pek azı inanır....
Bəqərə Suresi, 88. Ayet:
Yahûdiler, Kur’an’ı anlamak ve bu kelâmı kabul etmek hususunda: “-Kalblerimiz örtülü ve kılıflıdır.” dediler. Öyle değil, bilâkis Allah onları küfürleri sebebiyle
rahmeti
nden kovmuştur. Onlardan (İbni Selâm ve arkadaşları gibi) ancak az kimseler iman ederler....
Bəqərə Suresi, 88. Ayet:
(Yahudiler, Peygamberle istihza yolunda) dediler: «Kalblerimiz perdelidir (kaşerlenmişdir. Bize ne söylersen kâretmez)». Öyle değil. Allah onları küfürleri yüzünden
rahmeti
nden koğmuşdur. Onun için ancak birazı îman edeceklerdir. ...
Bəqərə Suresi, 88. Ayet:
Hem (Peygambere:) 'Kalblerimiz perdelidir! (Dediklerini anlamıyoruz)' dediler. Hayır! İnkâr etmeleri sebebiyle Allah onlara lâ'net etmiştir (
rahmeti
nden uzaklaştırmıştır); bu yüzden pek az inanırlar....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Mâ yeveddullezîne keferû min ehlil kitâbi ve lel muşrikîne en yunezzele aleykum min hayrin min rabbikum vallâhu yahtassu bi
rahmeti
hî men yeşâu, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi)....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
1.
mâ yeveddu
: sevmezler, istemezler
2.
ellezîne keferû
: inkâr edenler
3.
min ehli el kitâbi
: kitap ehlinden, kitap sahiplerinden
4.
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ehli kitaptan kâfir olanlar ve müşrikler, Rabbinizden sizin üzerinize hayırdan (rahmet ve fazl) indirilmesini istemezler. Ve Allah,
rahmeti
ni dilediği kimseye tahsis eder. Ve Allah, “büyük fazıl” sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ne Kitab ehlinden inkâr edenler ve ne de Allah’a ortak koşanlar, Rabbinizden size bir iyilik gelmesini isterler. Oysa Allah,
rahmeti
ni dilediğine tahsis eder. Allah, büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ne kitap ehlinden kâfir olanlar, ne de müşrikler, size Rabbinizden bir hayır indirilmesini istemezler. Allah'sa dilediğini
rahmeti
yle seçer de ona bir hususiyet verir. Allah büyük bir ihsân sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
(Ey müminler!) Ehl-i Kitaptan kâfirler ve putperestler de Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Halbuki Allah
rahmeti
ni dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ehli Kitaptan olan kâfirler de (hakikati inkâr edenler), müşrikler de (benliklerini ya da dışsal objeleri şirk koşanlar) size Rabbinizden bir hayır inzâl olmasını istemezler. Allâh dilediğine has kılar
rahmeti
ni, onun hakikatinden! Allâh, Zül Fazlıl Aziym'dir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ehl-i kitaptan ve ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşan müşriklerden kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, Rabbinizden size bir hayır, Kur’ân’dan bir sûre, bir âyet indirilmesini arzu etmezler. Allah ise,
rahmeti
ni, peygamberliği ve hidayeti, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimselere lütfeder. Alla...
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap ehlinden kâfir olanlar da, müşrikler de size Rabbinizin katından bir hayır indirilmesini istemezler. Allah ise kendi
rahmeti
ni dilediğine özel kılar. Allah büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap Ehlinden olan kafirler ve müşrikler, Rabbinizden üzerinize bir hayrın indirilmesini arzu etmezler. Allah ise, dilediğine
rahmeti
ni tahsis eder. Allah büyük fazl sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ne ehli kitaptan olan kâfirler, ne de müşrikler, size Rabbınızdan hiç bir hayır indirilmesini sevmez ve istemezler. Allah nübüvvet ve vahyi,
rahmeti
yle dilediği kimseye tahsis eder. Allah büyük ihsan sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitab ehlinden ve Allah'a es kosanlardan inkar edenler, Rabbinizden size bir iyilik gelmesini istemezler. Allah,
rahmeti
ni diledigine tahsis eder. Allah buyuk nimet sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap ehlinden inkâra sapanlar da, Allah'a ortak koşanlar da Rabbinizden size bir iyilik indirilmesini istemezler. Allah ise
rahmeti
ni dilediğine tahsîs eder. Allah çok büyük lütuf ve iyilik sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap ehlinden ve Allah'a eş koşanlardan inkar edenler, Rabbinizden size bir iyilik gelmesini istemezler. Allah,
rahmeti
ni dilediğine tahsis eder. Allah büyük nimet sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
(Ey müminler!) Ehl-i Kitaptan kâfirler ve putperestler de Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Halbuki Allah
rahmeti
ni dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitaplıların inkarcıları da, putperestler de Rabbinizden size bir iyilik indirilmesini istemez. ALLAH
rahmeti
ni dilediğine verir. ALLAH büyük lütuf sahibi....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Arzu etmez o küfredenler: Ne ehli kitabdan ve ne müşriklerden ki size rabbinizden bir hayır indirilsin, Allah ise
rahmeti
yle imtiyazı dilediğine bahşeder ve Allah çok büyük fazıl sahibidir...
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ne kitap ehlinden, ne de müşriklerden olan kafirler size Rabbinizden bir hayır indirilmesini ister. Allah ise
rahmeti
ni dilediğine bahşeder ve Allah çok büyük lütuf sahibidir...
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ne Kitap ehlinden, ne de müşriklerden hiçbiri, size Rabbinizden bir hayır indirilsin istemez. Allah ise, üstünlüğü,
rahmeti
yle dilediğine mahsus kılar ve Allah çok büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ne Kitap Ehlinin kâfirleri ve ne de puta tapanlar Rabbinizden size herhangi bir iyilik inmesini istemezler. Oysa Allah
rahmeti
ni dilediğine tahsis eder. Allah büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap ehlinden olan küfredenler ve müşrikler rabbinizden üzerinize bir hayrın indirilmesini istemezler / arzu etmezler. (Oysa) Tanrı (ise)
rahmeti
ni dilediğine verir. Tanrı büyük fazl sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ehl-i Kitabdan olan kâfirler de, (Allaha eş koşan) müşriklerde size Rabbinizden hiç bir hayır indirilmesini istemez (ler) Allah ise
rahmeti
yle kimi dilerse onu mümtaz kılar. Allah en büyük lûtf-ü inayet saahibidir. ...
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ne ehl-i kitabdan inkâr edenler, ne de müşrikler, Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Allah ise
rahmeti
ni dilediğine tahsîs eder. Ve Allah, pek büyük ihsan sâhibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ehl-i Kitab'dan kafir olanlar da, müşrikler de Rabbınızdan size hiç bir hayır indirilmesini istemezler. Allah,
rahmeti
ni dilediğine tahsis eder. Allah, büyük lütuf ve ihsan sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ehl-i kitaptan kâfir olanlar da ve müşrikler de sizin üzerinize Rabbiniz tarafından bir hayrın indirilmesini arzu etmezler. Allah Teâlâ ise
rahmeti
ni dilediğine tahsis buyurur. Ve Allah Teâlâ pek büyük ihsan sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap ehlinden olan kâfirler de müşrikler de size Rabbinizden bir hayır inmesini istemezler. Oysa Allah kimi dilerse onu
rahmeti
yle mümtaz kılar. Allah büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap ehli olan kafirler de, müşrikler de size Rabbinizden hiçbir hayır indirilmesini istemezler. Allah ise
rahmeti
yle dilediği kimseyi seçerek ihsanda bulunur. Şüphesiz Allah en büyük lütuf ve ihsan sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Gerek Ehl-i kitaptan gerek müşriklerden olsun, kâfirler, Rabbinizden size herhangi bir hayır indirilmesini arzu etmezler. Fakat Allah
rahmeti
ni dilediğine seçip ihsan eder. Allah büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Nankör olan bazı Kitap ehli kimseler de, müşrikler de size Rabbinizden bir hayır indirilmesini istemezler. Oysa Allâh,
rahmeti
ni dilediğine tahsis eder, Allâh, büyük lutuf sâhibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap Ehlinden olan kafirler ve müşrikler, Rabbinizden üzerinize bir hayrın indirilmesini arzu etmezler. Allah ise, dilediğine
rahmeti
ni tahsis eder. Allah büyük fazl sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap Ehlinden kâfir olanlar ile müşrikler, Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Allah ise dilediği kulunu
rahmeti
yle seçkin kılar. Gerçekten Allah pek büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ehlikitap'ın küfre sapanlarıyla müşrikler, Rabb'inizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Ama Allah,
rahmeti
ni dilediğine özgüler. Allah, büyük lütfun sahibidir....
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Ve doğu da Allah'ındır batı da. Artık hangi tarafa dönerseniz dönün, Allah'ın Vechi (Zat'ı) işte oradadır. Muhakkak ki Allah Vâsi'dir (
rahmeti
ve lutfu geniştir, herşeyi ilmi ile kuşatandır)....
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Doğu da Allah'ındır, batı da. Artık nereye dönerseniz dönün, orada Allah'a dönmüş olursunuz. Şüphe yok ki Allah'ın lütfü,
rahmeti
boldur, o her şeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Doğu da Allah'ındır batı da. Nereye dönerseniz Allah'ın yüzü (zatı) oradadır. Şüphesiz Allah'(ın
rahmeti
ve nimeti) geniştir, O her şeyi bilendir....
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Doğu da, batı da Allah’ındır. Allah’ın emrini yerine getirme, Allah’ın rızasını kazanma niyetiyle hangi tarafa dönerseniz dönün, Allah’ın rızası oradadır. Allah’ın nimeti ve
rahmeti
geniştir. O her şeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Doğu da Allah'ındır batı da. Nereye dönerseniz Allah'ın yüzü (zatı) oradadır. Şüphesiz Allah'(ın
rahmeti
ve nimeti) geniştir, O her şeyi bilendir....
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Bununla beraber, doğu da Allah'ın batı da! Nerede yönelseniz, orada Allah'a durulacak yön vardır! Şüphe yok ki Allah'ın
rahmeti
geniştir ve O, her şeyi bilendir....
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Bununla beraber, doğu da Allah'ın, batı da Allah'ındır. Artık nereye dönerseniz dönün, orası Allah'a çıkar. Şüphe yok ki, Allah(ın
rahmeti
) geniştir, O, her şeyi bilendir....
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Doğu da, batı da (her yer) Allah’ındır; o hâlde nerede (yüzünüzü kıbleye)dönerseniz, artık orada Allah’ın râzı olduğu cihet vardır. Şübhesiz ki Allah, Vâsi' (
rahmeti
geniş olan)dır, Alîm (hakkıyla bilen)dir....
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Doğu da batı da Allah'ındır. Yüzünüzü hangi cihete çevirirseniz çevirin, vech-i ilâhî oradadır. Şüphesiz ki Allah'ın (
rahmeti
ve kudreti) geniştir, O her şeyi bilendir....
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Doğu da Batı da Allah’ındır. Hangi tarafa dönerseniz, orada Allah’a itaat ve ibadet ciheti vardır. Muhakkak ki Allah’ın lütfu ve
rahmeti
geniştir, ilmi her şeyi kuşatır....
Bəqərə Suresi, 115. Ayet:
Doğu da, batı da Allâh'ındır. Nereye dönerseniz Allâh'ın yüzü (zâtı) oradadır. Şüphesiz Allâh'(ın
rahmeti
ve ni'meti) boldur. O (her şeyi) bilendir....
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Biz seni gerekçeli, hikmete dayalı, hak bir kitap olan Kur’ân ile Kur’ân’daki hakça düzeni toplumda gerçekleştirmen için
rahmeti
mizi, merhametimizi, ihsanımızı, sevgimizi müjdeleyici, sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan uyarıcı olarak özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere gönderdik. Kâfir olarak ölüp kaynayan, köpüren Cehennem azabına maruz kalanlardan sen sorumlu değilsin; cehennemliklerle ilgili herhangi bir talepte bulunma....
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Şüphe yok ki, biz seni
rahmeti
mizin müjdecisi ve azâbımızın habercisi olarak hak Kur’an ile gönderdik; sen o cehennemliklerden sorumlu da değilsin....
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Şek yok: biz seni hakkile
rahmeti
mizin müjdecisi ve azabımızın habercisi gönderdik; sen o Cehennemliklerden mes'ul de değilsin...
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Şüphesiz ki, Biz seni hak (olan Kur'an) ile
rahmeti
mizin müjdecisi ve azabımızın habercisi gönderdik. Sen o cehennemliklerden sorumlu da değilsin....
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
Şüphe yok ki, Biz seni hak ile
rahmeti
mizin müjdecisi ve azabımızın habercisi olarak gönderdik. Sen, o cehennemliklerden sorumlu değilsin....
Bəqərə Suresi, 119. Ayet:
(Habîbim) şübhe yok ki biz seni (
rahmeti
mizin) kâmil bir müjdeci (si) ve (azabımızın) gerçek korkutucu (su ve habercisi) olarak o Hak (Kur'ân) ile gönderdik. Sen cehennemin arkadaşlarından (cehennemlik olanların küfürde ayak diremelerinden) mes'ul olacak değilsin. ...
Bəqərə Suresi, 124. Ayet:
Ve İbrâhîm'i Rabbi kelimelerle imtihan etmişti. Nihayet (imtihan) tamamlanınca da (Allah şöyle) buyurdu: “Muhakkak ki Ben, seni insanlara imam kılacağım.” (İbrâhîm a.s): “Benim zürriyetimden de (imamlar kıl).” deyince; (Allah): “Benim ahdime (imamlık ve önderlik
rahmeti
me, senin zürriyetinden olan) zâlimler nail olamaz.” buyurdu....
Bəqərə Suresi, 124. Ayet:
Ve hatırlayın o zamanı ki, Rabbi, İbrahim'i birtakım kelimelerle denemiş, o da onları tamamlayıp yerine getirince, (Allah) ona : «Seni insanlara imam (bir rehber, bir önder) yapacağım» demişti. İbrahim : «Benim neslimden de...» deyince, Allah : «Benim ahdim (imamet ve önderlik
rahmeti
m) zâlimlere erişmez,» buyurmuştu....
Bəqərə Suresi, 124. Ayet:
Ve hatırlayın o zaman ki Rabbi, İbrâhîmi bir takım kelimelerle (emirleriyle) imtihan edib de o, bunları tamamen yerine getirince: «Seni insanlara îmam (rehber) yapacağım» buyurmuş, (İbrâhîm). «Zür-riyyetimden de» demiş, Allah ise: «Zaalimler ahdime (
rahmeti
me, imametime, taatıma) eremez» demişdi. ...
Bəqərə Suresi, 128. Ayet:
'Ey Rabbimiz, bizi sana boyun eğen, İslâm’ı yaşayan, senin hükmüne razı olan müslümanlar olarak yetiştir. Soyumuzdan yalnız sana boyun eğen, senin hükmüne razı olan müslüman bir ümmet, İslâm’ı yaşayan müslüman bir nesil meydana getir. Bize ibadet edeceğimiz mübarek makamları, ibadetimizin usullerini, yollarını, icra şeklini göster, öğret. Tevbemizi, Sana itaate yönelişimizi,
rahmeti
nle kabul et. Sen, sadece Sen, insanları tevbeye sevkeden ve tevbeleri kabul edensin, engin merhamet sahibisin.' di...
Bəqərə Suresi, 128. Ayet:
Ey bizim Rabbımız hem bizi yalnız senin için boyun eğen müslüman kıl ve zürriyetimizden yalnız senin için boyun eğen bir ümmeti müslime vücude getir ve bizlere ibadetimizin yollarını göster ve tevbe ettikçe üzerimize
rahmeti
nle bak öyle tevvab, öyle rahîm sensin ancak sen...
Bəqərə Suresi, 128. Ayet:
Ey Rabbimiz, bizi yalnız senin için boyun eğen müslüman kıl! Soyumuzdan yalnız senin için boyun eğen müslüman bir ümmet vücuda getir! Bizlere yapacağımız ibadetleri göster ve tevbe ettikçe üzerimize
rahmeti
nle bak! Tevbeleri çok kabul eden, çok merhamet eden Sensin ancak Sen!...
Bəqərə Suresi, 128. Ayet:
"Rabb'imiz! Bizi, sana teslim olmuş iki müslüman kıl. Soyumuzdan da sana teslim olan müslüman bir ümmet oluştur. Bize ibadet yerlerimizi göster, bizim tövbemizi kabul et. Sen, evet sen, Tevvâb'sın, tövbeleri cömertçe kabul edersin; Rahîm'sin,
rahmeti
ni cömertçe yayarsın."...
Bəqərə Suresi, 152. Ayet:
Öyle ise beni (ibâdetle) zikredin ki, (ben de) sizi (
rahmeti
mle) yâd edeyim; ve bana şükredin fakat bana nankörlük etmeyin!...
Bəqərə Suresi, 157. Ayet:
İşte bunlar üzerinedir Rablerinin salâvatı (hakikatlerini fark ettirmek üzere tecellisi) ve
rahmeti
(Esmâ'sının açığa çıkış seyri güzellikleri). . . İşte bunlardır hidâyet bulanların ta kendileri. . ....
Bəqərə Suresi, 157. Ayet:
Rablerinin magfiret ve
rahmeti
onlaradir. O'nun yolunda olanlar da onlardir....
Bəqərə Suresi, 157. Ayet:
Rablerinin mağfiret ve
rahmeti
onlaradır. O'nun yolunda olanlar da onlardır....
Bəqərə Suresi, 157. Ayet:
Rabblerinin mağfiret ve
rahmeti
onlaradır. O'nun yolunda olanlar da onlardır....
Bəqərə Suresi, 157. Ayet:
İşte Rablerinin mağfiret ve
rahmeti
onların uzerinedir. Doğru yola ermiş olanlar da onlardır....
Bəqərə Suresi, 159. Ayet:
İndirdiğimiz apaçık hükümleri ve doğru yolu, insanlara biz Kitab’da beyan ettikten sonra, gizliyenler (var ya), şüphesiz Allah onlara lânet eder. (onları
rahmeti
nden kovar) ve bütün lânet edebilenler de, onlara lânet okur....
Bəqərə Suresi, 159. Ayet:
Biz onları kitapta insanlara açıkladıktan sonra, indirmiş olduğumuz delilleri ve hidayeti saklayanlara gelince: Allah onları
rahmeti
nden uzak tutar; lânet edebilecek olanlar da onlara lânet eder....
Bəqərə Suresi, 160. Ayet:
Tövbe edip hallerini düzeltenlerle gerçeği açıklayanlar müstesna. İşte böylelerinin tövbesini kabul ederim. Doğrusu ben tövbeleri çok çok kabul edenim,
rahmeti
sınırsız olanım....
Bəqərə Suresi, 163. Ayet:
İlâh kabul ettiğiniz, Vahid'dir (TEK'tir, ikincisi olmayan sayılırlıktan berî olan)! Tanrı yoktur, sadece "HÛ" ve Rahman ur Rahıym'dir (herşeyi kendi
rahmeti
nden, Esmâ'sından meydana getirmiştir)....
Bəqərə Suresi, 163. Ayet:
İlâhınız bir tek ilâhtır. Hak ilâh yalnızca O’dur. O sınırsız
rahmeti
ve engin merhameti ile hayat veren, yaşatan, koruyan,
rahmeti
ne, merhametine, lütfuna, mükâfatlarına ve hayırlara mazhar edendir....
Bəqərə Suresi, 163. Ayet:
Tanrınız tek bir tanrıdır. O'ndan başka tanrı yoktur. O'nun merhameti çoktur,
rahmeti
sonsuzdur....
Bəqərə Suresi, 178. Ayet:
Ey imân edenler, cinayetlerde, öldürülenlere karşılık katillere kısas uygulanması, size yazılı bir kanun haline getirildi, farz kılındı. Hür bir maktûle karşı, hür bir kimseye, maktul bir köleye karşı bir köleye, maktul bir kadına karşı bir kadına kısas uygulanır, ölüm cezası verilir. Ancak, maktûlün velisi, kardeşi tarafından kısas cezasından, vazgeçilen; ödeyeceği diyetin de bir kısmı bağışlanan kimseye, Kur’ân’ın ve sünnetin hükümlerine İslâmî kurallarla örtüşen örfe, hakkaniyete uyularak, di...
Bəqərə Suresi, 178. Ayet:
Ey mü'minler! Maktuller hakkında sizin üzerinize kısas farz olmuştur. Hür ile hür, köle ile köle, kadın ile kadın kısas edilir. Fakat hangi bir katil için kardeşi tarafından bir şey affedilirse ma'ruf olan emre ittiba etmeli ve ona da (diyeti) güzellikle edada bulunmalıdır. Bu Rabbiniz tarafından bir hafifletme ve bir
rahmeti
r. Artık bundan sonra tecavüzde bulunursa onun için elîm bir azap vardır....
Bəqərə Suresi, 187. Ayet:
Oruç gecesi, kadınlarınıza yaklaşmanız size helâl kılındı. Onlar, sizin için fenalığa karşı koruyucu bir elbise ve siz de onlar için koruyucu bir elbise gibisiniz. Allah, nefislerinize emniyet edemiyeceğinizi bildiği için, üzerinize
rahmeti
ile ihsan edip günahınızı afvetti. Şimdi hanımlarınıza gecelerde mübaşerette bulunun ve Allah’ın sizler için mübah takdir ettiği üremeyi isteyin; ve gece ile gündüzü ayıran fecrin beyaz ipliği, gecenin siyah ipliğinden sizce seçilinceye kadar yeyin, için. Son...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
Bütün insanlar Nûh’a kadar aynı dine sahip bir tek milletti. Görüş ayrılığına düşmeleri sebebiyle Allah onlara,
rahmeti
, merhameti, ihsanı, sevgisi konusunda müjdecilik, sorumluluk hesap ve cezayı hatırlatan, uyarıcılık görevi yapan özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere peygamberler gönderdi. İnsanlar arasında, ihtilâf ettikleri konularda, hakem olmaları, hüküm vermeleri, icraat yapmalarına esas olması için onlarla beraber, gerekçeli, hikmete dayalı, toplumda gerçekleştirilmesi gereken ...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar iman üzere bulunan tek bir ümmet idi; sonra kimi iman etmek, kimi küfre varmak suretiyle ayrılığa düştüler de Allah,
rahmeti
nin müjdecileri ve azabının habercileri olmak üzere peygamberler gönderdi; ve insanlar aralarında ayrlığa düştükleri şeyde hak üzre hükmetmek için, o peygamberlerle kitap gönderdi. Halbuki kendilerine açık deliller geldikten sonra aralarındaki zulüm ve hasedlerinden ötürü, ihtilâfa düşenler, o kitab verilenlerden başkası değildir. Onların hak hususunda ayrılığa düş...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmet idi. Ayrılmaları üzerine Allah
rahmeti
nin müjdecileri ve azabının habercileri olmak üzere Peygamberler gönderdi ve beraberlerinde hak ile kitab indirdi ki nas arasında ıhtilâf ettikleri noktada hakem olsun, bunda da sırf o kitab verilenler kendilerine bunca beyyineler geldikten sonra tuttular aralarındaki ihtiras yüzünden ıhtilâfa düştüler, bunun üzerine Allah onların ıhtilâf ettikleri hakka izni ilâhîsiyle bu iman edenleri doğrudan doğru muvaffak buyurdu, öyle ya Allah di...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmetti. Ayrılmaları üzerine Allah,
rahmeti
nin müjdecileri ve azabının habercileri olmak üzere peygamberler gönderdi ve beraberlerinde hak ile ilgili kitap indirdi ki, insanların, aralarında ihtilaf ettikleri şeyler hakkında hakem olsun. Bunda da sırf o kitap verilenler, kendilerine bunca deliller geldikten sonra tuttular, aralarındaki hırs ve kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah kendi izniyle, iman edenleri, onların hakkında anlaşmazlığa düştükleri hak...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmetdi (kimi îmân etmek, kimi küfre sapmak suretiyle ihtilâfa düşdüler). Binâen'aleyh Allah (
rahmeti
nin) müjdeciler (i, azabının) haberciler (i) olmak üzere (onlara) peygamberler gönderdi ve beraberlerinde — insanların ihtilâfa düşdükleri şeyler hakkında aralarında hüküm vermek için — hak (ve gerçek) kitablar da indirdi. Halbuki kendilerine apaçık deliller geldikden sonra birbirine karşı olan ihtiras ve hasedden ötürü ihtilâfa düşenler; o (Kitab) verilenlerden başkası değildir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmet idi; sonra Allah,
rahmeti
nin müjdecisi ve azabının habercisi olmak üzere, peygamberleri gönderdi. Ve insanların aralarında; ihtilafa düştükleri şeylerde, hükmetmek için, o peygamberlere kitab(lar) da indirdi. Ancak ehl-i kitap kendilerine açık mucizeler geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden, onda ihtilafa düştüler. Bunun üzerine Allah, onların ihtilâf ettikleri Hakk'a, Allah'ın izniyle îmân edenleri doğrudan doğruya muvaffak kıldı. Allah dilediğini doğru yola çıka...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmet idi. Sonra ihtilafa düşüp haktan ayrılınca, Allah onlara,
rahmeti
yle müjdeleyip azabından sakındıran peygamberler gönderdi. Bir de, insanlar arasında, ihtilafa düştükleri hususlarda onunla hükmetsin diye, o peygamberlerle beraber hak kitap indirdi. Halbuki kendilerine apaçık ayetler geldikten sonra, aralarındaki haset ve ihtiras yüzünden ayrılığa düşenler, kendilerine kitap verilenlerden başkası değildir. Sonra Allah iman edenleri, Kendi izin ve iradesiyle, onların ihtilaf...
Bəqərə Suresi, 216. Ayet:
Savaş (insanî duygularınızın gelişmesinden ve ilâhî
rahmeti
yansıtan bir ümmet olmanızdan dolayı), hoşlanmadığınız halde, size farz kılındı. Umulur ki hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırlı olabilir; sevip hoşlandığınız bir şey de sizin için şerr olabilir. Allah bilir, siz bilmezsiniz....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
1.
inne ellezîne
: muhakak ki onlar
2.
âmenû
: âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler) îmân ettiler
3.
ve ellezîne
: ve o kimseler, onlar
4.
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Muhakkak ki âmenû olanlar ve hicret (göç) edenler ve Allah yolunda cihad edenler, işte onlar, Allah'ın
rahmeti
ni dilerler. Ve Allah, Gafûr'dur, Rahîm'dir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
İman edenler, hicret edenler, Allah yolunda cihad edenler; şüphesiz bunlar Allah’ın
rahmeti
ni umarlar. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
İnananlar, Allah yolunda muhacir olanlar ve savaşanlarsa, onlar Allah
rahmeti
ni umarlar. Allah da suçları örtücüdür, rahîmdir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
İman edenler ve hicret edip Allah yolunda cihad edenler var ya, işte bunlar, Allah'ın
rahmeti
ni umabilirler. Allah, gafûr ve rahîmdir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Şüphesiz ki iman edenler ve Allâh yolunda hicret ve mücahede edenler var ya, işte onlar, Allâh
rahmeti
ni umarlar. Allâh Ğafûr'dur, Rahıym'dir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
İmân edip, Allah yolunda baskı, zulüm ve işkencenin hâkim olduğu memleketlerinden, özgürce, Allah’a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için hicret edenler ve hayatlarını ortaya koyarak, konuşarak, yazarak hesapsız servet harcayarak cihad edenler, işte onlar Allah’ın
rahmeti
ni umarlar. Allah çok bağışlayıcı, engin merhamet sahibidir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Şüphesiz iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler; işte onlar, Allah'ın
rahmeti
ni umarlar. Allah bağışlayan, rahmet edendir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Şüphesiz iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler; işte onlar, Allah'ın
rahmeti
ni umabilirler. Allah bağışlayandır, esirgeyendir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Allah’a ve Rasûlüne gerçek iman edenler ve vatanlarından hicret edip Allah yolunda savaşanlar (var ya!) İşte onlar Allah’ın
rahmeti
ni umarlar. Allah pek çok mağfiret ve rahmet edicidir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Inananlar, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler Allah'in
rahmeti
ni umarlar. Allah bagislar ve merhamet eder....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Şüphesiz ki, imân edenler, Allah yolunda yurdunu terkedip bütün güçleriyle Allah yolunda savaşanlar yok mu, işte onlar Allah'ın
rahmeti
ni umarlar. Allah ise çok bağışlayan ve çok merhamet edendir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
İnananlar, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler Allah'ın
rahmeti
ni umarlar. Allah bağışlar ve merhamet eder....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
İman edenler ve hicret edip Allah yolunda cihad edenler var ya, işte bunlar, Allah'ın
rahmeti
ni umabilirler. Allah, gafûr ve rahîmdir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
İnananlar, ALLAH yolunda göç edenler ve çaba harcayanlar ALLAH'ın
rahmeti
ni umar. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
şübhesiz iman ederler ve Allah yolunda muhacir olub da mücahede edenler muhakkak bunlar Allahın
rahmeti
ni umarlar, Allah gafur, rahîmdir...
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Şüphesiz inananlar ve Allah yolunda hicret edip savaşanlar; kesinlikle bunlar, Allah'ın
rahmeti
ni umarlar. Allah, gerçekten bağışlayıcı ve merhamet sahibidir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Şüphesiz ki iman edenlere, Allah yolunda hicret edip, cihad edenlere gelince, işte onlar, Allah'ın
rahmeti
ni umarlar. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Onlar ki, iman ettiler, yurtlarından göç ettiler ve Allah yolunda savaştılar. İşte onlar Allah'ın
rahmeti
ni umarlar. Hiç şüphesiz Allah günahları bağışlar ve O merhametlidir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Kuşkusuz inananlar, hicret edenler ve Tanrı yolunda cihad edenler; işte onlar Tanrı'nın
rahmeti
ni umabilirler. Tanrı bağışlayandır, esirgeyendir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Hakıykat, iman edenler, bir de Allah yolunda (yurdlarından) hicret edib de savaşanlar (yok mu?) işte onlar Allahın
rahmeti
ni umarlar. Allah (mü'minleri) hakkıyle yarlığayıcı, (onları) cidden esirgeyicidir. ...
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Muhakkak ki îmân edenler ve Allah yolunda hicret edip cihâd edenler var ya, işte onlar Allah’ın
rahmeti
ni ümîd ederler. Çünki Allah, Gafûr (kullarını çok bağışlayan)dır, Rahîm (onlara çok merhametli olan)dır....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Muhakkak ki, iman edenler, hicret edip de Allah yolunda savaşanlar; işte onlar Allah'ın
rahmeti
ni umarlar. Allah; Gafur'dur, Rahim'dir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Şüphe yok ki, imana ermiş olanlar, zulüm ve kötülük diyarından uzaklaşanlar ve Allah yolunda üstün gayret gösterenler, işte (ancak) onlar Allah'ın
rahmeti
ni umabilirler: Allah çok affedicidir, rahmet kaynağıdır....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Şüphe yok ki imân edenler ve hicret edip de Allah yolunda mücâhedede bulunanlar Allah'ın
rahmeti
ni umarlar. Allah Teâlâ da gafûrdur, rahîmdir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Onlar ki iman ettiler, hicret ettiler, Allah yolunda cihad ettiler. Böyleleri Allah'ın
rahmeti
ni umarlar. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihat edenler, işte onlar Allah’ın
rahmeti
ni umarlar. Allah bağışlayandır, merhamet edendir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
İman edip (gerektiğinde) Allah yolunda hicret ve cihad edenler var ya, işte bunlar Allah’ın
rahmeti
ni umabilirler. Allah çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Onlar ki inandılar, göç ettiler, Allâh yolunda savaştılar; işte onlar, Allâh'ın
rahmeti
ni umarlar. Allâh, çok bağışlayan, çok merhamet edendir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Şüphesiz iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler; işte onlar, Allah'ın
rahmeti
ni umabilirler. Allah bağışlayandır, esirgeyendir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
İman edenlere ve Allah yolunda hicret ve cihad edenlere gelince, onların, Allah'ın
rahmeti
ni ümit etmeye hakları vardır. Gerçekten de Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
İnanıp hicret eden ve Allah yolunda uğraşıp didinenlere gelince, onlar Allah'ın
rahmeti
ni umarlar. Allah çok affedici, çok merhametlidir....
Bəqərə Suresi, 228. Ayet:
Boşanmış kadınlar, evlenmeksizin üç ay hali boyunca bekleyeceklerdir: Çünkü eğer Allah'a ve Ahiret Günü'ne inanıyorlarsa, Allah'ın
rahmeti
nden yarattıklarını gizlemeleri meşru değildir. Ve bu süre zarfında barışmak isterlerse, kocalarının onları kabul etmeye öncelikle hakları vardır; ama adalet ölçülerine göre, kadınların (kocaları üzerindeki) hakları, (kocaların) onlar üzerindeki haklarına eşittir, ancak erkekler (bu konuda) onlar üzerinde öncelik sahibidirler. Ve Allah kudret ve hikmet sahibid...
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
lehum
: onlara
3.
nebiyyu-hum
: onların peygamberi
4.
inne
: muhakkak ki
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Onların Peygamber'i onlara dedi ki: “Muhakkak ki Allah, sizin için melik olarak Talut'u beas etmişti (görevlendirmişti).” Dediler ki: “Bizim üzerimize onun melikliği nasıl olur? Melikliğe biz ondan daha çok hak sahibiyiz (daha çok lâyıkız). Ve de ona maldan bir genişlik (servetçe bolluk) verilmedi.”(Peygamber de) “Muhakkak ki Allah, onu sizin üzerinize (melik) seçti ve onun ilmini (bilgisini) ve cismini (kuvvetini) artırdı.î Ve Allah, mülkünü dilediği kimseye verir. Ve Allah, Vâsi'dir (
rahmeti
v...
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Peygamberleri, Allah size padişah olarak Tâlût'u gönderdi dedi. Nasıl olur da dediler, bize buyruk yürütür o? Bizim ondan ziyade padişahlığa hakkımız var, malca da bizden üstün değil. Peygamberleri, şüphe yok ki dedi, onu Allah seçmiş sizden üstün etmiş, ona bilgi ve vücut bakımından üstünlük vermiştir. Allah, mülkünü dilediğine verir. Allah'ın
rahmeti
boldur, her şeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Peygamberleri onlara: 'Allah size Tâlût’u özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere güçlü, otoriteli kral, ordu komutanı olarak görevlendirdi' dedi. Bunun üzerine onlar: 'Biz krallığa, komutanlığa daha layık olduğumuz halde, kendisine zenginlik ve servet de verilmemişken o bize nasıl kral, komutan olur?' dediler. Peygamber: 'Allah size onu komutan seçti. Ona geniş kitlelere faydası dokunan ilim ve beden kudreti verdi. Allah mülkünü, saltanatını, devletini, sünnetine, düzeninin yasalarına uy...
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Onlara peygamberleri dedi ki: "Allah size Talut'u (melik olarak) gönderdi." Onlar: "Biz hükümdarlığa, ona göre daha çok hak sahibiyken ve ona bir mal (servet) bolluğu verilmemişken, nasıl bizi (yönetmek üzere) hükümdarlık (mülk) onun olabilir?" dediler. O (şöyle) demişti: "Doğrusu Allah size onu seçti ve onun bilgi ve bedenî gücünü arttırdı. Allah, kime dilerse mülkünü verir; Allah (
rahmeti
ve gücü) geniş olandır, bilendir."...
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Peygamberleri onlara: «Allah, size hükümdar olmak üzere Talût'u gönderdi.» demişti. Onlar: «Ona bizim üzerimize hükümdar olmak nereden geldi? Oysa hükümdarlığa biz ondan daha lâyıkız, ona maldan bir genişlik, bir bolluk da verilmemiştir.» dediler. Peygamberleri de «Onu sizin başınıza Allah seçmiş ve ona bilgi ve vücut bakımından bir güç, bir genişlik vermiştir.» dedi. Hem Allah, mülkünü dilediğine verir. Allah'ın
rahmeti
geniştir, o her şeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Onlara peygamberleri dedi ki: "Tanrı size Talut'u (melik olarak) gönderdi." Onlar: "Biz hükümdarlığa ona göre çok daha hak sahibiyken ve ona bir mal (servet) bolluğu verilmemişken, nasıl bizi (yönetmek üzere) hükümdarlık (mülk) onun olabilir?" dediler. O (şöyle) demişti: "Doğrusu Tanrı size onu seçti ve onun bilgisini ve bedensel gücünü arttırdı. Tanrı kime dilerse mülkünü verir; Tanrı (
rahmeti
ve gücü) geniş olandır, bilendir."...
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Onlara peygamberleri: «Hakıykat, Allah size bir pâdişâh olarak Taalût'u göndermişdir» dedi. Dediler ki: «Biz hükümdarlığa ondan daha lâyık iken ve ona maldan da bir bolluk verilmemişken nasıl olur da bizim başımızda padişahlık onun olabilir?» (Peygamber) dedi: «Şübhesiz Allah onu sizin üstünüze beğenib seçmişdir. Ona bilgice, vücudca (kuvvetçe) de bir üstünlük vermişdir. Allah mülkünü kime dilerse ona verir. Allah (in
rahmeti
, ilmi her şey'e yaygın ve lutf-ü keremi) boldur. Gerçek bilicidir. ...
Bəqərə Suresi, 247. Ayet:
Onlara peygamberleri dedi ki: «Allah size Talut'u (melik olarak) gönderdi.» Onlar: «Biz hükümdarlığa, ona göre daha çok hak sahibiyken ve ona bir mal (servet) bolluğu verilmemişken, nasıl bizi (yönetmek üzere) hükümdarlık (mülk) onun olabilir?» demişlerdi. O (şöyle) demişti: «Doğrusu Allah size onu seçti ve onun bilgi ve vücud gelişimini arttırdı. Allah, kime dilerse mülkünü verir; Allah (
rahmeti
yle) geniş olandır, bilendir.»...
Bəqərə Suresi, 249. Ayet:
Vaktaki Talût (Cihad yapmak için Kudüs’ten) askerleri ile ayrıldı, (ordusuna) şöyle dedi: “- Gerçekten Allah, sizi bir nehirle imtihan edecek; kim ondan içerse benden değildir. Kim de ondan içmezse o benden (bana bağlı olanlardan) dır. Ancak eli ile alıp içenler müstesna (bu kadar içmelerine izin vardır). Nihayet nehire varır varmaz, askerlerden pek azı müstesna, ondan kana kana içtiler. Vaktaki Talût ile beraberindeki müminler o nehri geçtiler, beri tarafta kalıp nehri geçemiyenler: “- Bugün bi...
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda, İslâm uğrunda karşılık beklemeden, gönüllü harcayanların durumu, bir taneden yedi başak bitiren, her başakta yüz tane ürün veren, bire yediyüz verimli bir taneye benzer. Allah sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimselere kat kat fazlasını verir. Allah’ın lütfu,
rahmeti
geniştir, her şeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, her biri yüz taneye sahip yedi başak bitiren bir tohum tanesine benzer. Allah, dilediğine kat kat fazla verir. Allah,
rahmeti
bol olan ve herşeyi bilendir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Mallarını Allah yolunda harcayanların durumu, bir tanenin durumu gibidir ki, yedi başak bitirmiş ve her başakta yüz tane var. Allah, dilediğine daha da katlar. Allah'ın
rahmeti
geniştir. O, her şeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 268. Ayet:
Şeytan, şeytan tıynetli ahlâksız azgınlar, şeytanî güçler sizi fakru zarurete düşmekle tehdit eder. Size meşrû olmayan şehevî fiilleri, gayri meşrû ilişkileri, zinayı, haddi aşmayı, cimriliği, ahlâksızlığı emrederek sizi idare eder. Allah da size tarafından koruma kalkanı, bağışlama, lütuf ve ihsan va’deder. Allah’ın lütfu ve
rahmeti
geniştir. Her şeyi bilir....
Bəqərə Suresi, 268. Ayet:
Şeytan, sizi fakirlikle korkutuyor ve size çirkin -hayasızlığı emrediyor. Allah ise, size kendisinden bağışlama ve bol ihsan (fazl) vadediyor. Allah (
rahmeti
yle) geniş olandır, bilendir....
Bəqərə Suresi, 268. Ayet:
Şeytan sizi fakirlikle korkutuyor ve size çirkin-hayasızlığı buyuruyor. Tanrı ise size kendisinden bağışlama ve bol ihsan (fazl) vadediyor. Tanrı (
rahmeti
yle) geniş olandır, bilendir....
Bəqərə Suresi, 268. Ayet:
Şeytan, sizi fakirlikle korkutuyor ve size çirkin-hayasızlığı emrediyor. Allah ise, size kendisinden bağışlama ve bol ihsan (fazl) vadediyor. Allah (
rahmeti
yle) geniş olandır, bilendir....
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah kimseye vüs'unden öte teklif yapmaz, herkesin kazandığı lehine yüklendiği aleyhinedir, ya rabbena! eğer unuttuk veya kasdımız bize bizden evvelkilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme, ya rabbena! hem de bize takatımız olmayanı yükletme, ve bizden günahlarımız afiv buyur ve bizlere mağfiretini reva,
rahmeti
ni atâ kıl, sensin mevlâmız, bizi mansur buyur artık seni tanımıyanlara karşı, kahrolsun kâfirler...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
"Allah hiç kimseye taşıyabileceğinden daha fazlasını yüklemez: Kişinin yaptığı her iyilik kendi lehinedir, her kötülük de kendi aleyhine." "Ey Rabbimiz! Unutur veya bilmeden hata yaparsak bizi sorgulama!" "Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yükler yükleme! Ey Rabbimiz! Güç yetiremeyeceğimiz yükleri bize taşıtma!" "Ve günahlarımızı affet, bizi bağışla ve
rahmeti
ni yağdır üstümüze! Sen Yüce Mevlamızsın, hakikati inkar eden topluma karşı bize yardım et!"...
Ali-İmran Suresi, 8. Ayet:
'Rabbimiz, bizi doğruya ulaştırdıktan sonra kalplerimizin eğrilmesine izin verme. Üzerimize
rahmeti
ni yağdır; kuşkusuz sen Bağışta Bulunansın.'...
Ali-İmran Suresi, 8. Ayet:
"Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi hakikatten (bir daha) saptırma ve bize
rahmeti
ni bağışla: Sensin (hakiki) Lütuf Sahibi."...
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
Mü’minler, şuurlu ve kâmil mü’minleri bırakıp da kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirleri, kamu görevlerini icraya yetkili kılmasınlar, candan dost, müttefik edinmesinler. Kimler böyle yaparsa Allah ile bütün velâyet-himaye bağlarını koparmış, Allah’ın
rahmeti
nden, yardımından uzaklaşmış olurlar. Ancak onlar tarafından gelmesi muhtemel bir zarardan gerçekten korunmanız için yaptığınız dost...
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Aynı yerde Zekeriyya Rabbine dua etti: "Rabbim, bana ledünnünden (
rahmeti
sonucu özel melekî kuvve açığa çıkışıyla) tertemiz bir nesil hibe et. Sen kesinlikle duamı işitensin (yönelişimi algılayansın). "...
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Aynı yerde Zekeriya Rabbine yalvardı: "Ey Rabbim!
Rahmeti
nle bana güzel bir zürriyet bağışla; zira Sen, her yakarışı duyarsın."...
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Yahtassu bi
rahmeti
hî men yeşâ’(yeşâu), vallâhu zul fadlil azîm(azîmi). ...
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
1.
yahtassu
: tahsis eder
2.
bi
rahmeti
-hî
:
rahmeti
ni
3.
men yeşâu
: dilediği kimse, dilediğine
4.
ve allâhu
: ve...
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmeti
ni dilediğine tahsis eder. Ve Allah, “Büyük Fazl” sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
O,
rahmeti
ni dilediğine has kılar. Allah, büyük lütuf sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Dilediğini
rahmeti
yle tahsis eder ve Allah, büyük bir lütuf ve ihsân sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmeti
ni dilediğine ayırır. Allah üstün lütuf sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmeti
ni (dilediğinden) dilediğine has kılar! Allâh Aziym fazl sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Allah
rahmeti
ni, peygamberliği ve lütfunu, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimselere verir, tahsis eder. Allah büyük lütuf ve ihsan sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmeti
ni dilediğine özel kılar. Allah büyük lütuf sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
O, kime dilerse
rahmeti
ni tahsis eder, Allah büyük 'lutuf ve ihsan (fazl)' sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Allah dilediği kimseye
rahmeti
yle imtiyaz verir (Peygamberlik veya İslâm dinini bahşeder). Allah çok büyük ihsan sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
O,
rahmeti
ni dilediğine has kılar, (hakkı, nakdini dilediğine lâyık görür). Allah çok büyük iyilik, nîmet ve yardım sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
'
Rahmeti
ni dilediğine tahsis eder, Allah büyük, bol nimet sahibidir'....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmeti
ni dilediğine ayırır. Allah üstün lütuf sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmeti
ni dilediğine özgü kılar. ALLAH Büyük Lütuf Sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmeti
yle imtiyazı dilediğine bahşeder, daha Allah çok büyük fazıl sahibidir...
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmeti
ile dilediğine ayrıcalık verir, Allah çok büyük nimet sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmeti
ni dilediğine tahsis eder. Allah, büyük lütuf ve kerem sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
O
rahmeti
ni dilediğinin tekeline verir. Hiç kuşkusuz Allah'ın lütfu büyüktür....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
O, kime dilerse
rahmeti
ni tahsis eder, Tanrı büyük 'lutuf ve ihsan' (fazl) sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
O, kime dilerse
rahmeti
yle ona imtiyaz verir. Allah en büyük fazl-ü inayet saahibidir. ...
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmeti
ni dilediğine tahsîs eder. Çünki Allah, pek büyük ihsan sâhibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Dilediğine
rahmeti
ni tahsis eder. Allah, en büyük lütuf sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
dilediğine
rahmeti
ni bağışlar; ve Allah, lütfunda sınırsızdır."...
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Dilediğini
rahmeti
yle mümtaz kılar. Ve Allah Teâlâ pek büyük fazl sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmeti
ni dilediğine tahsis eder. Allah büyük lütuf ve kerem sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmeti
ni dilediğine tahsis eder. Allah, büyük nimet sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmeti
ni, nübüvvetini dilediği kuluna has kılar. Allah büyük lütuf ve inâyet sahibidir."...
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmeti
ni dilediğine has kılar. Allâh, büyük lutuf ve ikram sâhibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
O, kime dilerse
rahmeti
ni tahsis eder. Allah büyük 'lutuf ve ihsan (fazl) ' sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
O, dilediğini
rahmeti
yle seçkin kılar. Çünkü Allah pek büyük lütuf sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmeti
ni dilediğine özgüler. Allah, büyük lütfun sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 106. Ayet:
(106-107) Öyle bir günde ki, kimi yüzler aklaşır ışıldar, kimi yüzler kararıp solar. Yüzleri kararanlara: «İnandıktan sonra inkâra mı saptınız ? İnkâr ettiğinize karşılık tadın azabı!» denilir. Yüzleri aklaşanlara gelince, onlar Allah'ın
rahmeti
ndedirler, orada temelli kalıcılardır....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Ve emmellezînebyaddat vucûhuhum fe fî
rahmeti
llâh(
rahmeti
llâhi), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne). ...
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
1.
ve emmâ
: ve amma, amma ...ise
2.
ellezîne
: onlar, olanlar
3.
ebyaddat
: beyazladı, ağardı
4.
vucûhu-hum
: onl...
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Amma, yüzleri ağarmış olanlar ise, artık Allah'ın
rahmeti
içindedirler. Onlar, onun (o
rahmeti
n) içinde ebedî kalacak olanlardır....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri ağaranlar ise Allah’ın
rahmeti
içindedirler. Onlar orada ebedî kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri ağaranlara gelince onlar, Allah'ın
rahmeti
ndedir, onlar, o rahmette ebedî olarak kalırlar....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri ağaranlara gelince, onlar Allah'ın
rahmeti
içindedirler; orada ebedî kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Fakat vechi (-hakikatlerini idrakın getirisi olarak) parlayanlar, Allâh
rahmeti
içindedirler. . . Orada sonsuza dek kalırlar....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri ak olanlar ise Allah’ın
rahmeti
ne mazhar olmuşlardır. Orada ebedî yaşayacaklar....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri ağaranlar ise Allah'ın
rahmeti
içindedirler. Onlar orada sonsuza kadar kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri ağaranlar ise, artık onlar Allah'ın
rahmeti
içindedirler, içinde de temelli kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Amma yüzleri ak olanlar, Allah’ın
rahmeti
içindedirler. Onlar, orada (cennette) ebedî olarak kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yuzleri agaranlar ise Allah'in
rahmeti
ndedirler. Onlar orada temellidirler....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
(106-107) Öyle bir günde ki, kimi yüzler aklaşır ışıldar, kimi yüzler kararıp solar. Yüzleri kararanlara: «İnandıktan sonra inkâra mı saptınız ? İnkâr ettiğinize karşılık tadın azabı!» denilir. Yüzleri aklaşanlara gelince, onlar Allah'ın
rahmeti
ndedirler, orada temelli kalıcılardır....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri ağaranlar ise Allah'ın
rahmeti
ndedirler. Onlar orada temellidirler....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri ağaranlara gelince, onlar Allah'ın
rahmeti
içindedirler; orada ebedî kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri aklananlar ise ALLAH'ın
rahmeti
içindedir. Orada sürekli kalırlar....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Amma yüzleri ak olanlar hep Allahın râhmeti içindeler, onlar onun içinde ebednişinler...
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Fakat yüzleri ak olanlar hep Allah'ın
rahmeti
içinde olacaklar ve sonsuza dek onun içinde kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri ağaranlara gelince, (onlar) Allah'ın
rahmeti
içindedirler. Onlar orada ebedî kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri ağaranlara gelince, onlar Allah'ın
rahmeti
içindedirler ve orada sürekli olarak kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri ağaranlar ise, artık onlar Tanrı'nın
rahmeti
içindedirler, içinde de temelli kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri bembeyaz olanlar ise Allahın
rahmeti
içindedirler. Onlar bunun içerisinde ebedî kalıcıdırlar. ...
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri ağaranlar ise, artık Allah’ın
rahmeti
nde (Cennetinde)dirler. Onlar orada ebedî olarak kalıcıdırlar....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Ama yüzleri ağaranlar, Allah'ın
rahmeti
içindedirler. Onlar orada temelli kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Ve amma o kimselerin ki yüzleri ağarmıştır, onlar Allah Teâlâ'nın
rahmeti
içindedirler. Onlar orada ebedî olarak kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri ağaranlara gelince; onlar Allah'ın
rahmeti
içindedirler, orada ebedî kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri ak olanlar ise Allah’ın
rahmeti
ndedirler, onlar orada ebedidirler....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzü ak olanlar ise Allah’ın
rahmeti
ndedirler. Hem de orada ebedî kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri ağaranlar ise Allâh'ın
rahmeti
içindedirler, orada sürekli kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri ağaranlar ise, artık onlar Allah'ın
rahmeti
içindedirler, içinde de temelli kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri ağaranlar ise, Allah'ın
rahmeti
ndedirler. Onlar ebediyen Cennette kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri ağaranlara gelince, onlar, Allah'ın
rahmeti
içindedirler. Sürekli ondadır onlar....
Ali-İmran Suresi, 157. Ayet:
Andolsun, eğer Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, Allah’ın bağışlaması ve
rahmeti
onların topladıkları (dünyalıkları)ndan daha hayırlıdır....
Ali-İmran Suresi, 157. Ayet:
Andolsun ki Allah yolunda öldürülmeniz, yahut ölmeniz, Allah'ın yarlıgaması ve
rahmeti
, onların topladıklarından hayırlıdır....
Ali-İmran Suresi, 157. Ayet:
Eğer Allah yolunda öldürülür ya da ölürseniz, şunu bilin ki, Allah'ın mağfireti ve
rahmeti
onların topladıkları bütün şeylerden daha hayırlıdır....
Ali-İmran Suresi, 157. Ayet:
Allah yolunda, İslâm uğrunda öldürülür veya ölürseniz, bilin ki, Allah’ın bağışlaması ve
rahmeti
onların topladıkları dünyalıklardan daha hayırlıdır....
Ali-İmran Suresi, 157. Ayet:
Eğer Allah yolunda öldürülür ya da ölürseniz, şunu bilin ki, Allah'ın mağfireti ve
rahmeti
onların topladıkları bütün şeylerden daha hayırlıdır....
Ali-İmran Suresi, 157. Ayet:
ALLAH yolunda ölür yahut öldürülürseniz, ALLAH'ın bağışlaması ve
rahmeti
ne kavuşmuş olursunuz ki bu onların tüm topladıklardından daha iyidir....
Ali-İmran Suresi, 157. Ayet:
Celâlim hakkı için: eğer Allah yolunda katlolunur veya ölürseniz her halde sizin için Allahın bir mağfiret ve
rahmeti
onların dünyada kalıb toplayacakları şeylerden daha hayırlıdır...
Ali-İmran Suresi, 157. Ayet:
Andolsun ki, eğer Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz kesinlikle Allah'ın bir bağışlaması ve
rahmeti
, onların dünyada kalıp toplayacakları şeylerden daha hayırlıdır....
Ali-İmran Suresi, 157. Ayet:
Eğer Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, Allah'ın bağışlaması ve
rahmeti
, (sizin için) onların topladıkları (dünyalıkları)ndan daha hayırlıdır....
Ali-İmran Suresi, 157. Ayet:
Andolsun ki, Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz; Allah'ın bağışlaması ve
rahmeti
onların toplayacağı şeylerden çok daha hayırlıdır....
Ali-İmran Suresi, 157. Ayet:
Ve eğer gerçekten Allah yolunda ölür veya öldürülürseniz, (unutmayın ki) Allah'ın mağfireti ve
rahmeti
, kişinin (bu dünyada) yığabileceği her şeyden daha iyidir:...
Ali-İmran Suresi, 157. Ayet:
Andolsun ki Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, şunu iyi bilin ki Allah'ın bağışlaması ve
rahmeti
, onların (dünyada) topladıklarından çok daha hayırlıdır....
Ali-İmran Suresi, 157. Ayet:
Eğer Allah yolunda öldürülür veya ölürseniz, (kesin olarak bilin ki) Allah’ın mağfiret ve
rahmeti
onların topladıkları (mallar)dan hayırlıdır....
Ali-İmran Suresi, 157. Ayet:
Eğer Allâh yolunda öldürülür, ya da ölürseniz, Allâh'ın bağışlaması ve
rahmeti
, onların topladıkları(dünyâ malı)ndan daha hayırlıdır....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Fe bimâ
rahmeti
n minallâhi linte lehum, ve lev kunte fazzan galîzal kalbi lenfaddû min havlik(havlike), fa’fu anhum vestagfir lehum ve şâvirhum fîl emr(emri), fe izâ azamte fe tevekkel alâllâh(alâllâhi), innallâhe yuhibbul mutevekkilîn(mutevekkilîne)....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
1.
fe bi-mâ
: o zaman sebebiyle
2.
rahmeti
n
: rahmet
3.
min allâhi
: Allah'tan
4.
linte
: yumuşak davrandın
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Allah’ın
rahmeti
sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Allah'ın
rahmeti
yle onlara karşı yumuşak davrandın, yoksa kaba ve katı yürekli olsaydın mutlaka yanından ayrılıp giderlerdi. Bağışla onları, yarlıganmalarını dile onların, iş hususunda danış onlarla. Fakat işe girişmeyi de kurdun mu dayan Allah'a. Şüphe yok ki Allah, dayananları sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
O vakit, sırf Allah’ın
rahmeti
, merhameti sayesinde onlara yumuşak davrandın. Eğer kötü huylu, sert mizaçlı, katı yürekli olsaydın, akılsızca davransaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onlara af ile muamele yap. Bağışlanmalarını, koruma kalkanına alınmalarını dile. Devlet, ekonomi, savunma ve sosyal hayat ile ilgili planlama, kamu düzeni ve yönetimle ilgili kararları mü’minlerle istişare ederek al, yönetime katılmalarını sağla. Kararını verdiğin zaman da, Allah’a dayanıp ...
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Allah'in
rahmeti
nden dolayi, sen onlara karsi yumusak davrandin. Eger kaba ve kati kalbli olsaydin, suphesiz etrafindan dagilir giderlerdi. Onlari affet, onlara magfiret dile, is hakkinda onlara danis, fakat karar verdin mi Allah'a guven, dogrusu Allah guvenenleri sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Ancak Allah'ın
rahmeti
yledir ki, sen onlara yumuşak (ve hoşgörüyle) davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, elbette etrafından dağılır, giderlerdi. O halde onları affet, onlar için istiğfarda bulun, (dünya) işiyle ilgili hususlarda onlara danış (görüşlerini al). (Bu yoldan hareketle) azmettiğin zaman artık Allah'a güvenip dayan. Çünkü Allah kendisine güvenip dayananları sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Allah'ın
rahmeti
nden dolayı, sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalbli olsaydın, şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onlara mağfiret dile, iş hakkında onlara danış, fakat karar verdin mi Allah'a güven, doğrusu Allah güvenenleri sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Sen yalnızca Allah'ın
rahmeti
sayesinde onlara yumuşak davrandın. Eğer katı yürekli bir nobran olsaydın kesinlikle etrafından dağılıp gitmişlerdi. O halde onları bağışla, bağışlanmalarını dile ve yapılacak işlerde onların görüşlerini al. Sonra bir kere karar verdin mi artık Allah'a dayan, çünkü Allah, kendisine güvenenleri sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Sen (o zaman), sırf Allah'ın
rahmeti
yle onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık onları sen bağışla, onlar için Allah'dan mağfiret dile. (Yapacağın) işlerde onlara da danış, bir kere de azmettin mi, artık Allah'a dayan. Muhakkak ki Allah kendine dayanıp güvenenleri sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Allah'ın
rahmeti
sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalbli olsaydın şüphesiz çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla ve yargılanmalarını dile. İşler hakkında onlarla müşavere et. Bir kerre de azmettin mi artık Allah'a tevekkül et. Muhakkak Allah, tevekkül edenleri sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Ve (ey Peygamber,) senin izleyicilerine yumuşak davranman, Allah'ın
rahmeti
nin bir eseriydi. Zira, eğer onlara karşı kırıcı ve sert olsaydın, doğrusu senden koparlardı. Artık onları bağışla ve affedilmeleri için dua et. Ve toplumu ilgilendiren her konuda onlarla müşavere et; sonra bir hareket tarzına karar verince de Allah'a güven: Zira Allah, O'na güven duyanları sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Allah'ın
rahmeti
sayesindedir ki, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı yürekli olsaydın, etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet ve bağışlanmaları için duâ et. İşlerinde müminlerle istişare et! Müşavereden sonra bir de azmettin mi, artık Allah'a tevekkül et. Çünkü Allah tevekkül edenleri (kendisine bağlananları) sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
-Sen, Allah’ın
rahmeti
ile onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalpli olsaydın elbette etrafından dağılıp giderlerdi. Onları affet ve onlar için Allah’tan bağışlanma dile. İş hususunda onlarla istişare et, karar verdiğin zaman, artık Allah’a güven, Allah kendisine güvenenleri sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Allâh'ın
rahmeti
sebebiyledir ki, sen onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, çevrenden dağılır, giderlerdi. Öyleyse onlar(ın kusurların)dan geç, onlar için mağfiret dile. İşini onlara danış, karar verince de Allah'a dayan; çünkü Allâh kendine dayanıp güvenenleri sever....
Nisa Suresi, 17. Ayet:
Doğrusu, Allah'ın tevbeleri kabul etmesi, ancak bilmeyerek kötülük işleyen ve sonra, zaman geçirmeden tevbe edenlere mahsustur. Allah onlara
rahmeti
yle tekrar yönelecektir, zira Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir....
Nisa Suresi, 40. Ayet:
Şüphesiz Allah, kimseye zerre kadar haksızlık yapmaz; eğer hayırlı bir iş varsa onu kat kat arttırır ve
rahmeti
nden büyük bir ödül bahşeder....
Nisa Suresi, 46. Ayet:
Yahûdi olanlardan, sözleri yerlerinden alıp değiştirenler de var ve işittik de isyan ettik derler, işit, işitmeyesice ve dillerini eğip bükerek ve dini kınayarak bizi de gözet derler. İşittik ve itaat ettik, bizi de dinle ve bize de bak deselerdi onlar için daha hayırlı, daha doğru olurdu, fakat Allah, küfürleri yüzünden onları
rahmeti
nden uzaklaştırdı, pek azından başkası imana gelmez onların....
Nisa Suresi, 46. Ayet:
Yahûdi olanlardan, sözleri yerlerinden alıp değiştirenler de var ve işittik de isyan ettik derler, işit, işitmeyesice ve dillerini eğip bükerek ve dini kınayarak bizi de gözet derler. İşittik ve itaat ettik, bizi de dinle ve bize de bak deselerdi onlar için daha hayırlı, daha doğru olurdu, fakat Allah, küfürleri yüzünden onları
rahmeti
nden uzaklaştırdı, pek azından başkası imana gelmez onların....
Nisa Suresi, 46. Ayet:
Yahudi olanlardan kimi kelimeleri (Allah tarafından) konuldukları yerlerinden (kaldırıb) değiştirirler, dillerini eğerek, bükerek, dîne de saldırarak (sana) derler ki: «(Sözünü zaahiren) dinledik, (fakat kalbimizle) isyan etdik. İşit, işitmez olası. Râînâ». Eğer onlar: «Dinledik, itaat etdik. İşit, bize bak» deselerdi kendileri için elbet daha hayırlı ve daha doğru olurdu. Fakat Allah, kendi küfürleri yüzünden onları
rahmeti
nden koğmuşdur. Artık onlar, birazı müstesna olmak üzere, îman etmezler....
Nisa Suresi, 46. Ayet:
Yahudilerden bir kısmı, bazı sözleri aslî şeklinden ve mânasından saptırır, mesela: "İşittik" (ama isyan ettik), "işit" (hay işitmez olası!) ve "râina" derler. Bu sözleri, ağızlarını eğip bükerek güya vaziyeti kurtarmak ve dinle alay etmek için söylerler. Halbuki onlar sadece "İşittik ve itaat ettik", "İşit!", "unzurnâ (bizi de gözet)" deselerdi kendileri için elbette daha hayırlı ve daha dürüst bir iş olurdu. Fakat Allah, inkârları yüzünden onları
rahmeti
nden kovdu. Artık onlar pek az iman eder...
Nisa Suresi, 52. Ayet:
Bunlar, Allah'ın lânetlediği kimselerdir; Allah'ın
rahmeti
nden uzaklaştırdığı (lânetli) kimseye gerçek bir yardımcı bulamazsın....
Nisa Suresi, 52. Ayet:
Bunlar, Allah'ın lânetlediği kimselerdir; Allah'ın
rahmeti
nden uzaklaştırdığı (lânetli) kimseye gerçek bir yardımcı bulamazsın....
Nisa Suresi, 52. Ayet:
İşte onlar, Allah’ın lâ'net ettiği (
rahmeti
nden uzaklaştırdığı) kimselerdir. Ve Allah kime lâ'net ederse, artık ona aslâ bir yardımcı bulamazsın....
Nisa Suresi, 52. Ayet:
Bunlar Allah'ın lânetlediği kimselerdir. Allah'ın
rahmeti
nden uzaklaştırdığı (lânetli) kimseye gerçek bir yardımcı bulamazsın....
Nisa Suresi, 67. Ayet:
bu durumda biz onlara
rahmeti
mizden büyük bir mükafat verirdik...
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Nasıl olur da Allah yolunda savaşmayı ve "Ey Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan bu topraklardan kurtar(ıp özgürlüğe kavuştur) ve
rahmeti
nle bizim için bir koruyucu ve destek olacak bir yardımcı gönder!" diye yalvaran çaresiz erkekler, kadınlar ve çocuklar için savaşmayı reddedersiniz?...
Nisa Suresi, 83. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
izâ câe-hum
: onlara geldiği zaman
3.
emrun
: bir emir, iş, durum, haber
4.
min
: ...'den
...
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Ve onlara emniyet veya korku haberi geldiği zaman onu açıklarlar (yayarlar). Ve eğer, onu (o haberi) Resûl'e ve kendilerinden olan ulûl emre iletselerdi (herkese açıklamasalardı), onlardan, onun (o haberin) iç yüzünü araştıranlar mutlaka (gerçeği) bilirlerdi.Ve Allah'ın fazlı ve
rahmeti
üzerinize olmasaydı, pek azınız hariç mutlaka şeytana uyardınız....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Onlara güven veya korkuya dair bir haber gelince hemen onu yayarlar; halbuki onu, Resûl'e veya aralarında yetki sahibi kimselere götürselerdi, onların arasından işin içyüzünü anlayanlar, onun ne olduğunu bilirlerdi. Allah'ın size lütuf ve
rahmeti
olmasaydı, pek azınız müstesna, şeytana uyup giderdiniz....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Kendilerine emniyetleriyle ilgili veya onları korkutacak bir haber geldiğinde onu hemen yayarlar. Oysa o haberi Rasûle veya yetkili birine (Ulül Emr) sorsalardı, onlardan işin içyüzünü öğrenebilirlerdi. Eğer üzerinizde Allâh'ın fazlı ve
rahmeti
olmasaydı, pek azınız hariç, şeytana (bu işi yapana) tâbi olup gitmiştiniz....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Onlara güven ve korkuyla, emniyet ve tehdit ile ilgili stratejik bir haber gelince bu bilgileri yayarlar. Halbuki bu tür bilgileri ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasulullah’a ve kendi içlerinden, başlarında bulunun ülülemre, savunma görevini yürüten yetkililere (askerî uzmanlara, emniyet ve istihbarat yetkililerine) götürselerdi, bu bilgilerden sonuç çıkarma yeteneğinde olan uzmanlar, devleti, milleti, ümmeti ilgilendiren emniyetin ve te...
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Onlara güven ya da korku ile ilgili bir haber gelecek olsa hemen onu yayarlar. Oysa onu Peygamber'e yahut içlerindeki yöneticilere götürselerdi o haberi inceleyip sonuç çıkarabilecek olanlar onu bilirlerdi. Eğer size Allah'ın lütfu ve
rahmeti
olmasaydı çok azınız hariç hep şeytana uyardınız....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Kendilerine güven veya korku haberi geldiğinde, onu yaygınlaştırıverirler. Oysa bunu peygambere ve kendilerinden olan emir sahiplerine götürmüş olsalardı, onlardan 'sonuç çıkarabilenler', onu bilirlerdi. Allah'ın üzerinizdeki fazlı ve
rahmeti
olmasaydı, azınız hariç herhalde şeytana uymuştunuz....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Hem o münafıklara, iman ordusunun zafer ve felâketine dair eminlik veya korku haberi geldiği zaman, onu yayarlar (ortalığı telâşa verirler). Halbuki o haberi, Peygambere ve mü’minlerden kumandanlara iletseler, elbette onun yayılıp yayılmaması gerektiğini onlardan öğrenirlerdi. Eğer Allah’ın nimet ve
rahmeti
üzerinizde olmasaydı, pek azınız müstesna, muhakkak şeytana uymuş gitmiştiniz....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Kendilerine guven veya korku hususunda bir haber geldiginde onu yayarlar; halbuki o haberi Peygamber'e veya kendilerinden buyruk sahibi olanlara goturselerdi, onlardan sonuc cikarmaya kadir olanlar onu bilirdi. Allah'in size bol nimeti ve
rahmeti
olmasaydi, pek aziniz bir yana, seytana uyardiniz....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Kendilerine güven ve korkuyla ilgili bir haber geldiğinde onu hemen yayıverirler. Halbuki onu (yaymadan) Peygamber'e ve kendilerinden emir sahiplerine arzetselerdi, onlardan hüküm çıkarmaya (olumlu sonuç almaya) yetkili olanları elbette onu bilirdi. Allah'ın size fazl-u
rahmeti
olmasaydı, —azınız müstesna— şeytana uyup giderdiniz....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Kendilerine güven veya korku hususunda bir haber geldiğinde onu yayarlar; halbuki o haberi Peygamber'e veya kendilerinden buyruk sahibi olanlara götürselerdi, onlardan sonuç çıkarmaya kadir olanlar onu bilirdi. Allah'ın size bol nimeti ve
rahmeti
olmasaydı, pek azınız bir yana, şeytana uyardınız....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Onlara güven veya korkuya dair bir haber gelince hemen onu yayarlar; halbuki onu, Resûl'e veya aralarında yetki sahibi kimselere götürselerdi, onların arasından işin içyüzünü anlayanlar, onun ne olduğunu bilirlerdi. Allah'ın size lütuf ve
rahmeti
olmasaydı, pek azınız müstesna, şeytana uyup giderdiniz....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Onlara güvenlik ve tehlikeyle ilgili bir söylenti ulaşsa onu yayarlar. Durumu elçiye ve aralarındaki yetkililere iletselerdi uzmanları onu değerlendirirdi. Size ALLAH'ın lütfu ve
rahmeti
olmasaydı pek azınız hariç şeytana uyacaktınız....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Hem emn-ü havfe dair bir haber geldiği vakıt kendilerine onu yayıveriyorlar, halbuki onu Peygambere ve içlerinden ülül'emr olanlara arz etseler elbette bunların istinbata kadir olanları onu anlar bilirlerdi, eğer Allahın fazl u
rahmeti
üzerinizde olmasa idi pek azınızdan maadası şeytana uymuş gitmiştiniz....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Hem kendilerine güven ve korku ile ilgili bir haber geldi mi onu yayıveriyorlar; halbuki, onu peygambere ve içlerinden yetkili olanlara arzetseler, elbette bunların görüş sunabilme yeteneğine sahip olanları onu anlar, bilirlerdi. Eğer Allah'ın lütuf ve
rahmeti
üzerinizde olmasaydı azınız hariç, şeytana uyup gitmiştiniz....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Kendilerine güven veya korku hususunda bir haber geldiğinde onu hemen yayıverirler. Halbuki onu peygambere ve aralarında yetkili kimselere götürselerdi, onlardan sonuç çıkarmaya gücü yetenler, onu anlarlardı. Allah'ın üzerinizdeki lütfu ve
rahmeti
olmasaydı, pek azınız hariç, şeytana uyardınız....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Onlar güvene ya da korkuya ilişkin bir haber alınca onu hemen yayarlar. Oysa eğer o haberi peygambere ya da başlarındaki kendi yetkililerine götürseler, aralarındaki yorum yapmaya yetenekli olanlar onun mahiyetini anlarlardı. Eğer Allah'ın üzerinizdeki lütfu ve
rahmeti
olmasaydı, küçük bir azınlık dışında hepiniz şeytana uyardınız....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Kendilerine güven (emni) veya korku buyruğu [bütün çeviriler buradaki emr'i haber yapmış] geldiğinde, onu yaygınlaştırıverirler / yayarlar. Oysa bunu peygambere ve kendilerinden olan buyruk sahiplerine / buyurganlara götürmüş olsalardı, onlardan 'sonuç çıkarabilenler' onu bilirlerdi. Tanrı'nın üzerinizdeki fazlı ve
rahmeti
olmasaydı, azınız dışında herhalde şeytana uymuştunuz....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Hem onlara emniyet veya korkuya dâir bir haber geldiğinde onu yayıverirler. Ama onu, peygambere ve içlerinden ülü’l-emre (emir sâhibi idârecilerine) arz etselerdi, onlardan bunu (o işin gerçek mâhiyetini, dirâyetleriyle ortaya) çıkarabilecek olanlar, elbette onu(n tedbîrini) bilirlerdi. İşte üzerinizde Allah’ın lütfu ve
rahmeti
olmasaydı, elbette pek azınız müstesnâ, şeytana uyardınız!...
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Kendilerine güven ve korkuya dair bir haber geldiğinde; onu yayarlar. Halbuki o haberi peygambere veya mü'min kumandanlara götürselerdi; onlar, ondan ne gibi netice çıkaracaklarını bilirlerdi. Eğer üzerinizde Allah'ın nimet ve
rahmeti
olmasaydı; pek azınız müstesna, şeytana uymuş gitmiştiniz....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Onlar savaş veya barış ile ilgili herhangi bir (gizli) konuda bilgi sahibi olduklarında onu dışarıya yayarlar; halbuki onu Peygambere ve müminler arasından kendilerine otorite emanet edilmiş olanlara arzetmiş olsalardı, gizli bilgiler elde etmekle uğraşanlar onu(nla ilgili olarak ne yapılması gerektiğini) mutlaka bilirlerdi. Ama Allahın size lütfu ve
rahmeti
sayesinde aranızdan çok az kimse şeytanın ardına takılmıştır....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Ve onlara eminlikten veya korkudan bir haber geldiği zaman onu yayıverirler. Ve eğer onu Peygamber'e veya kendilerinden olan emir sahiplerine arz etseler elbette onlardan bunun hükmünü çıkaracak zatlar bunu bilirlerdi. Ve eğer Allah Teâlâ'nın lütuf ve
rahmeti
üzerinize olmasa idi pek azınız müstesna, elbette şeytana uymuş olurdunuz....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Onlara güven veya korku veren bir haber geldiğinde onu hemen yayarlar. Oysa, onu Peygamber’e ve müminlerden olan emir sahiplerine götürselerdi onlardan hüküm tespit edebilecek olanlar onu bilirdi. Allah’ın üzerinizdeki lütfu ve
rahmeti
olmasaydı, çok azınız hariç şeytana uymuştunuz....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Onlara güvenlik veya korkuya dair bir haber geldiğinde doğru olup olmadığını araştırmadan ve yaymakta mahzur bulunup bulunmadığını danışmadan hemen onu yayarlar. Halbuki onlar bu haberi peygambere ve aralarındaki yetkili zatlara arzetselerdi elbette işin içyüzünü araştırıp ortaya çıkaranlar, onun mahiyetini, haberin neye delâlet ettiğini bilirlerdi. Eğer Allah’ın lütuf ve
rahmeti
üzerinizde olmasaydı, pek azınız hariç hepiniz şeytana uymuş gitmiştiniz....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Onlara güven veya korkuya dair bir haber gelse onu yayarlar. Halbuki onu Elçi'ye ve aralarında buyruk sâhiplerine götürselerdi, işin içyüzünü araştırıp çıkaranlar, onun ne olduğunu (haberin taşıdığı anlamı) bilirlerdi. Eğer size Allâh'ın lutfu ve
rahmeti
olmasaydı, birçok işinizde şeytâna uyardınız....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Kendilerine güven veya korku haberi geldiğinde, onu yaygınlaştırıverirler. Oysa bunu peygambere ve kendilerinden olan emir sahiplerine götürmüş olsalardı, onlardan sonuç çıkarabilenler, onu bilirlerdi. Allah'ın üzerinizdeki fazlı ve
rahmeti
olmasaydı, azınız hariç herhalde şeytana uymuştunuz....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Bir de, onlara ister güven, isterse korku verici olsun, bir haber ulaştığında, hemen onu yayıverirler. Halbuki onu Peygambere ve içlerinden yetkili olan kimselere havale etselerdi, onların araştırmaya ve hüküm çıkarmaya ehil olanları, işin doğrusunu bilirlerdi. Eğer üzerinizde Allah'ın lütuf ve
rahmeti
olmasaydı, pek azınız dışında şeytana uymuş gitmiştiniz....
Nisa Suresi, 83. Ayet:
Onlara, güven yahut korkuya ilişkin bir haber ulaştığında onu hemen yaydılar. Oysaki, onu resule ve içlerindeki sorumluluk sahiplerine götürmüş olsalardı, aralarındaki okuyup araştırarak hüküm çıkaranlar, onu elbette bileceklerdi. Eğer Allah'ın lütuf ve
rahmeti
üzerinizde olmasaydı, pek azınız/pek az işiniz hariç şeytanın ardısıra giderdiniz....
Nisa Suresi, 93. Ayet:
Ve kim bir mümini kasten öldürürse cezası cehenneme atılmaktır, ebedî kalır orada ve Allah ona gazap eder ve
rahmeti
nden uzaklaştırır onu ve ona pek büyük bir azap hazırlamıştır da....
Nisa Suresi, 93. Ayet:
Bir mü'mini kasıtlı olarak öldürenin cezası ise, içinde sürekli kalmak üzere Cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu
rahmeti
nden uzaklaştırmış ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır....
Nisa Suresi, 96. Ayet:
Onlara rızasının gereği, cennette derece derece yüksek makamlar vererek, bağışlama ve
rahmeti
yle üstün kılmıştır. Allah çok bağışlayıcı ve engin merhamet sahibidir....
Nisa Suresi, 96. Ayet:
(hesapsız) mertebelerle ve günahların bağışlanmasını ve
rahmeti
ni (vaat ederek); çünkü Allah çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır....
Nisa Suresi, 96. Ayet:
Târaf-ı ilâhî'den derecelerdir ve mağfiret ve
rahmeti
r. Ve Allah Teâlâ gafûrdur, rahîmdir....
Nisa Suresi, 110. Ayet:
Kim bir suç işler ya da nefsine zulmederse (benliği yüzünden - benliğini Allâh'a şirk koşarsa); sonra (suçunu idrak edip) Allâh'a istiğfar ederse, Allâh Ğafûr'dur, Rahıym'dir (bağışlayıcıdır ve
rahmeti
nden kaynaklanan güzellikleri yaşatandır). . ....
Nisa Suresi, 113. Ayet:
1.
ve lev lâ
: ve ... olmasaydı
2.
fadlu
: fazl
3.
allâhi
: Allah
4.
aleyke
: senin üzerine
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Ve eğer Allah'ın fazlı ve
rahmeti
senin üzerine olmasaydı, onlardan bir grup mutlaka seni saptırmaya kastedecekti. Ve onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar. Ve sana hiçbir şeyle zarar veremezler. Ve Allah, sana Kitab'ı ve hikmeti indirdi ve sana bilmediğin şeyleri öğretti. Ve Allah'ın senin üzerindeki fazlı çok büyüktür....
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Allah'ın sana lütfü, ihsânı ve
rahmeti
olmasaydı onların bir kısmı seni bile doğru yoldan çıkarmayı kurmuştu, fakat onlar, ancak kendilerini sapıklığa sevk ederler ve hiçbir hususta sana zarar veremezler ve Allah, sana kitabı ve hikmeti indirdi ve evvelce bilmediğin şeyleri öğretti sana ve Allah'ın, sana lütfü ve ihsânı pek büyüktür....
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Eğer senin üzerinde Allâh fazlı ve "HÛ"viyetinin
rahmeti
olmasaydı, onlardan bir taife seni saptırmaya elbette yeltenirdi. . . (Oysa) onlar ancak kendilerini saptırırlar! Sana hiçbir zarar veremezler! Allâh sana Kitabı (Hakikat bilgisini) ve Hikmeti (Din ilmini, Sünnetullah marifetini) inzâl etmiş (Esmâ boyutundan bilincine ulaştırmış) ve bilmediğini sana öğretmiştir. . . Allâh'ın sana lütfu Aziym'dir....
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Allah’ın sana lütfu ve
rahmeti
olmasaydı, onlardan bir grup seni, başına buyruk hale getirerek, hak yoldan uzaklaşmanın dalâleti, helâki tercihinin önünü açabilirlerdi. Onlar yalnızca kendilerini, birbirlerini başına buyruk hale getirerek hak yoldan uzaklaşmalarına, dalâleti, helâki tercihlerine imkân sağlayabilirler. Sana hiçbir zarar veremezler. Allah sana kitabı, Kur’ân’ı, hikmeti, sağlıklı ve ahlâklı yaşama bilgisini, sünnetini ve sana bilmediğini öğretmiştir. Allah’ın sana olan lütfu büyükt...
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Eğer Allah'ın senin üzerinde lütfu ve
rahmeti
olmasaydı onlardan bir grup seni saptırmayı düşünmüştü. Oysa onlar ancak kendilerini saptırmaktadırlar ve sana bir zarar dokunduramazlar. Allah sana Kitab'ı ve hikmeti indirdi ve daha önce bilmediklerini öğretti. Şüphesiz Allah'ın senin üzerindeki ihsanı pek büyüktür....
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Eğer Allah'ın fazlı ve
rahmeti
senin üzerinde olmasaydı, onlardan bir grup, seni de saptırmak için tasarı kurmuştu. Oysa onlar, ancak kendi nefislerini saptırırlar ve sana hiç bir şeyle zarar veremezler. Allah, sana Kitabı ve hikmeti indirdi ve sana bilmediklerini öğretti. Allah'ın üzerinizdeki fazlı çok büyüktür....
Nisa Suresi, 113. Ayet:
(Ey Rasûlüm) Eğer Allah’ın lütfû ve
rahmeti
üzerinde olmasaydı, onlardan bir topluluk seni hakdan şaşırtmağa muhakkak kasdetmiş idi. Onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar ve sana hiç bir şeyde zarar da veremezler. Nasıl zarar verebilirler ki, Allah sana Kur’an’ı ve hükümlerini indirdi; evvelce bilmediklerini sana öğretti. Allah’ın, senin üzerindeki lütûf ve ihsanı çok büyüktür....
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Eger sana Allah'in bol nimeti ve
rahmeti
olmasaydi, onlardan bir takimi seni sapitmaga calisirdi. Halbuki onlar kendilerinden baskasini saptiramazlar, sana da bir zarar vermezler. Allah sana Kitap ve hikmet indirmis, sana bilmedigini ogretmistir. Allah'in sana olan nimeti ne buyuktur....
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Allah'ın sana, senden yana sunduğu fazîlet ve
rahmeti
olmasaydı, onlardan bir tayfa seni bile (doğru bir hükümde bulunmaktan) şaşırtmayı planlamışlardı. Halbuki onlar ancak kendilerini şaşırtıp saptırırlar, sana hiç bir zarar veremezler. Allah sana Kitab'ı ve hikmeti indirdi; sana bilmediğini öğretti; Allah'ın (bu bakımdan da) sana olan fazl-u keremi çok büyüktür....
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Eğer sana Allah'ın bol nimeti ve
rahmeti
olmasaydı, onlardan bir takımı seni sapıtmaya çalışırdı. Halbuki onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar, sana da bir zarar vermezler. Allah sana Kitap ve hikmet indirmiş, sana bilmediğini öğretmiştir. Allah'ın sana olan nimeti ne büyüktür....
Nisa Suresi, 113. Ayet:
ALLAH'ın sana lütfu ve
rahmeti
olmasaydı, onlardan bir grup seni nerdeyse saptıracaktı. Onlar, yalnız kendilerini saptırır; sana hiçbir zarar veremezler. ALLAH sana kitap ve bilgeliği indirdi ve sana bilmediğin şeyleri öğretti. ALLAH'ın sana olan lütfu büyüktür....
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Allahın fazl-ü
rahmeti
üzerinde olmasaydı onlardan bir taife seni bile hukümde haktan şaşırtmayı kurmuşlardı, maamafih onlar yalnız kendilerini şaşırırlar, sana hiç bir zarar edemezler, nasıl edebilirler ki Allah sana kitab ve hikmet indirmekte ve bilmediklerini sana bildirmektedir, hem Allahın senin üzerinde fazlı çok büyük bulunuyor...
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Eğer Tanrı'nın fazlı ve
rahmeti
senin üzerinde olmasaydı, onlardan bir grup, seni de saptırmak için tasarı kurmuştu. Oysa onlar, ancak kendi nefislerini saptırırlar ve sana hiç bir şeyle zarar vermezler. Tanrı, sana Kitabı ve hikmeti indirdi ve sana bilmediklerini öğretti. Tanrı'nın üzerinizdeki fazlı çok büyüktür....
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Üzerinde Allahın lutf-ü inayeti ve
rahmeti
olmasaydı onlardan bir güruh muhakkak seni bile (hükümde) şaşırtmayı kurmuşdu. Onlar kendilerinden başkasını sapdıramazlar ve sana hiç bir şeyden zarar da yapamazlar. (Nasıl yapabilirler ki) Allah sana kitabı ve hikmeti indirdi ve (evvelce) bilmediklerini sana öğretdi. Allahın senin üzerindeki lutf-ü inayeti çok büyükdür. ...
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Fakat senin üzerinde Allah’ın lütfu ve
rahmeti
olmasaydı, onlardan bir tâife, (hak ile hüküm vermen husûsunda) seni bile hatâya düşürmeye azmetmişti. Hâlbuki (onlar), ancak kendilerini hatâya düşürürler ve sana hiçbir şeyle zarar veremezler! Çünki Allah sana Kitâb’ı ve hikmeti (Kitab’daki hükümleri) indirmiş ve sana bilmediklerini öğretmiştir.Allah’ın senin üzerindeki lütfu ise çok büyüktür....
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Eğer Allah'ın lütfu ve
rahmeti
üzerinde olmasaydı; onlardan bir takımı seni saptırmaya çalışırdı. Halbuki onlar, kendilerinden başkalarını saptıramazlar. Sana da bir zarar veremezler. Allah, sana kitabı ve hikmeti indirmiş, bilmediğini öğretmiştir. Ve Allah'ın senin üzerindeki lütfu çok büyük olmuştur....
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Allahın sana lütfu ve
rahmeti
olmasaydı, o (kendilerine zulmede)nlerden bazısı seni saptırmaya çalışırdı; ama onlar kendilerinden başka kimseyi saptıramazlar. Sana asla bir zarar da veremezler, çünkü Allah sana bu ilahi kelamı indirmiş, hikmeti (vermiş) ve sana bilmediklerini öğretmiştir. Allahın sana olan lütfu gerçekten büyüktür....
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Eğer Allah Teâlâ'nın fazl ve
rahmeti
senin üzerine olmasaydı elbette onlardan bir tâife seni şaşırtmaya kasdedecekti. Halbuki, onlar kendi nefislerinden başkasını şaşırtmazlar ve sana hiçbir şeyden zarar veremezler. Ve Allah Teâlâ sana kitabı ve hikmeti indirdi ve sana bilir olmadığın şeyleri öğretti. Ve Allah Teâlâ'nın fazlı senin üzerine pek büyük olmuştur....
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Eğer Allah'ın lütfu ve
rahmeti
üzerinde olmasaydı, onlardan bir gürûh seni saptırmaya yeltenmişti. Halbuki onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar, sana da bir zarar veremezler. Allah sana Kitab'ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğini öğretmiştir. Allah'ın senin üzerindeki lütuf ve nimeti çok büyüktür....
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Eğer Allah’ın lütfu ve
rahmeti
senin üzerinde olmasaydı, onlardan bir grup seni saptırmaya çalışmıştı. Onlar, kendilerinden başkasını saptıramazlar ve sana hiç bir şeyle zarar veremezler. Allah sana kitabı ve hikmeti indirmiş, önceden bilmediklerini öğretmiştir. Allah’ın senin üzerindeki lütuf ve ihsanı çok büyüktür....
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Eğer senin üzerinde Allah’ın lütfu ve
rahmeti
olmasaydı, onlardan bir zümre seni bile, hükümde şaşırtmaya yeltenmişlerdi. Fakat onlar yalnız kendi kendilerini şaşırtırlar, sana hiçbir zarar veremezler. Nasıl zarar verebilirler ki Allah sana kitap ve hikmeti indirmekte ve sana bilmediklerini öğretmektedir. Gerçekten Allah’ın senin üzerindeki lütfu pek büyüktür....
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Eğer Allah'ın fazlı ve
rahmeti
senin üzerinde olmasaydı, onlardan bir grup, seni de saptırmak için tasarı kurmuştu. Oysa onlar, ancak kendi nefislerini saptırırlar ve sana hiç bir şeyle zarar veremezler. Allah, sana Kitabı ve hikmeti indirdi ve sana bilmediklerini öğretti. Allah'ın üzerindeki fazlı çok büyüktür....
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Eğer Allah'ın sana lütuf ve
rahmeti
olmasaydı, onlardan bir topluluk seni şaşırtmaya çalışacaktı. Onlar kendilerinden başkasını şaşırtmazlar; sana da bir zarar veremezler. Çünkü Allah sana kitabı ve hikmeti indirmiş ve bilmediklerini sana öğretmiştir. Gerçekten de senin üzerinde Allah'ın pek büyük bir lütuf ve keremi vardır....
Nisa Suresi, 113. Ayet:
Eğer Allah'ın senin üzerindeki lütfu ve
rahmeti
olmasaydı, onlardan bir grup seni şaşırtmaya mutlaka yeltenecekti. Ama onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar. Ve sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Allah sana Kitap'ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğin şeyleri öğretmiştir. Allah'ın senin üzerindeki lütfu çok büyüktür....
Nisa Suresi, 118. Ayet:
Allah o iblis’i (şeytanı)
rahmeti
nden kovdu. O da dedi ki: “- Muhakkak kullarından bir muayyen pay edineceğim, onları sapıklığa çağıracağım....
Nisa Suresi, 118. Ayet:
(118-119) Allah onu
rahmeti
nden koğdu. O da (şöyle) dedi: «Celâlin hakkı için, kullarından muayyen bir nasıyb edineceğim, onları behemehal sapdıracağım, onları mutlakaa olmayacak kuruntulara boğacağım, onlara kat'iyyen emredeceğim de davarların kulaklarını yaracaklar, onlara muhakkak emredeceğim de Allahın yaratdığını değiştirecekler». Kim Allahı bırakarak şeytanı bir yâr edinirse şübhesiz açıkdan açığa büyük bir ziyana düşmüşdür o. ...
Nisa Suresi, 119. Ayet:
(118-119) Allah onu
rahmeti
nden koğdu. O da (şöyle) dedi: «Celâlin hakkı için, kullarından muayyen bir nasıyb edineceğim, onları behemehal sapdıracağım, onları mutlakaa olmayacak kuruntulara boğacağım, onlara kat'iyyen emredeceğim de davarların kulaklarını yaracaklar, onlara muhakkak emredeceğim de Allahm yaratdığını değiştirecekler». Kim Allahı bırakarak şeytanı bir yâr edinirse şübhesiz açıkdan açığa büyük bir ziyana düşmüşdür o. ...
Nisa Suresi, 126. Ayet:
Ve, göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Ve Allah, (ilmiyle ve
rahmeti
yle) herşeyi kuşatandır....
Nisa Suresi, 130. Ayet:
1.
ve in
: ve eğer, olsa, ... ise
2.
yeteferrekâ
: ayrılırlar
3.
yugni
: gani kılar, zengin eder
4.
allâhu
: Allah...
Nisa Suresi, 130. Ayet:
Ve eğer ayrılırlarsa, Allah kendi genişliğinden (bol nimetinden rızık ve ihsanı ile) hepsini gani kılar (muhtaç etmez). Ve Allah, Vâsi'dir (
rahmeti
keremi geniştir), Hakîm'dir (hüküm ve hikmet sahibidir)....
Nisa Suresi, 130. Ayet:
Eğer eşler birbirlerinden ayrılırlarsa, Allah bol nimetinden her birini zenginleştirir. Allah’ın lütfu ve
rahmeti
geniştir. Merhamet sahibi ve hükümrandır....
Nisa Suresi, 130. Ayet:
Eğer ikisi ayrılacak olurlarsa, Allah her birine 'genişlik (rızık ve ihsan) kaynaklarından' kazandırır (ihtiyaçlardan korur.) Allah, (
rahmeti
yle) geniş olandır, hüküm ve hikmet sahibidir....
Nisa Suresi, 130. Ayet:
Eğer ikisi ayrılacak olurlarsa, Tanrı her birine 'genişlik (rızık ve ihsan) kaynaklarından' kazandırır (ihtiyaçlardan korur.) Tanrı, (
rahmeti
yle) geniş olandır, hüküm ve hikmet sahibidir....
Nisa Suresi, 130. Ayet:
Bununla berâber (karı-koca) ayrılırlarsa, Allah bol
rahmeti
nden herbirini(diğerinden) müstağnî kılar (birbirine muhtaç etmez). Çünki Allah, Vâsi' (
rahmeti
geniş olan)dır, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Nisa Suresi, 130. Ayet:
Eğer ikisi ayrılacak olurlarsa, Allah her birine 'genişlik (rızık ve ihsan) kaynaklarından' kazandırır (ihtiyaçlardan korur.) Allah, (
rahmeti
yle) geniş olandır, hüküm ve hikmet sahibidir....
Nisa Suresi, 157. Ayet:
Ve: “-Biz, Allah’ın peygamberi olan Meryem’in oğlu İsa’yı öldürdük”, demeleri sebebiyle kendilerini lânetledik,
rahmeti
mizden kovduk. Halbuki onlar İsa’yı öldürmediler ve asmadılar. Fakat kendilerine bir benzetme yapıldı. (onlardan biri İsa şeklinde kendilerine gösterildi ve bu adam öldürüldü). Esasen İsa’nın katli hakkında kendileri de ihtilâfa düşüp kesin bir şüphe içindedirler. Onların bu öldürme hâdisesine ait bir bilgileri yoktur. Ancak kuru bir zan peşindedirler. Onu gerçekten öldürememişl...
Nisa Suresi, 157. Ayet:
Ve: «Biz Allahın peygamberi, Meryem oğlu Mesih Îsâyı öldürdük» demeleri sebebiyle (dir ki kendilerini
rahmeti
mizden koğduk). Halbuki onlar onu öldürmediler, onu asmadılar da. Fakat (öldürülen ve asılan adam) kendilerine (Îsâ) gibi gösterildi. (Zâten ve) hakıykaten (îsâ ve onun katli) hakkında kendileri de ihtilâfa düşdüler. (Bu babda) kat'i bir şek ve şübhe içindedirler. Onların buna (onun katline) âid hiç bir bilgileri yokdur. Ancak (kupkuru bir) zanna uymak (dadırlar). Onu yakıynen öldürmemişl...