Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap Ehli'nin ve Müşriklerin kafirleri Rabb'inizden, size bir hayrın indirilmesini istemezler. Oysa Allah,
rahmetin
i dilediği kimseye ayırır. Allah, Büyük Lütuf Sahibi'dir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler; ancak bunlar, Allah'ın
rahmetin
i umabilirler. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Allah,
rahmetin
i hak edene has kılar. Allah, Büyük Lütuf Sahibi'dir....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri ağaranlara gelince, onlar Allah'ın
rahmetin
in içindedirler ve orada sürekli kalacaklardır....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Ama Allah'a inanıp ona sımsıkı tutunanlara gelince, onları, yakında Kendi lütfundan,
rahmetin
in içine koyacak ve onları kendisine varan dosdoğru yola iletecektir....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Rahmetin
in önünde rüzgarları müjdeci olarak gönderen O'dur. Rüzgarlar, ağır bulutları yüklenince, onları ölü bir beldeye sevk ederiz. Böylece onunla indirdiğimiz suyla, orada her türlü ürünü çıkarırız. İşte Biz ölüleri de böyle diriltip çıkarırız. Umulur ki düşünüp öğüt alırsınız....
Əraf Suresi, 151. Ayet:
"Rabb'im! Beni ve kardeşimi bağışla! Bizi
rahmetin
e dahil et. Sen merhametlilerin en merhametlisisin." dedi....
Tövbə Suresi, 99. Ayet:
Bedevi Araplardan kimisi de Allah'a ve Ahiret Günü'ne inanır. İnfak ettiğini Allah katında yakınlığa ve Resul'ün selavatına vesile sayar. Gerçekten o, kendileri için yakınlık vesilesidir. Allah, onları
rahmetin
e alacak. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Yunus Suresi, 86. Ayet:
Rahmetin
le bizi Kafir halktan kurtar....
Hud Suresi, 43. Ayet:
O: "Dağa sığınırım, beni sudan kurtarır." deyince; "Bugün Allah'ın
rahmetin
e erişenden başkasını, Allah'ın emrinden koruyacak hiçbir şey yoktur." dedi. Aralarına dalga girdi ve o da boğulanlardan oldu....
Hud Suresi, 44. Ayet:
"Ey yer, suyunu çek ve ey gök, suyunu kes." denildi. Su çekildi, iş bitirildi. Gemi Cudi'ye oturdu. "Zalimler topluluğu Allah'ın
rahmetin
den uzak olsun." denildi....
Yusif Suresi, 87. Ayet:
"Ey oğullarım! Gidin Yusuf'u ve kardeşini araştırın. Allah'ın
rahmetin
den umut kesmeyin; çünkü Kafir bir halktan başkası O'nun
rahmetin
den umudunu kesmez."...
Hicr Suresi, 56. Ayet:
İbrahim: "Rabb'inin
rahmetin
den, sapkınlardan başka kim ümidini keser?" dedi....
İsra Suresi, 57. Ayet:
İşte onların, o yöneldikleri de Rabb'lerine daha yakın olmak için vesile arayan, O'nun
rahmetin
i uman ve O'nun azabından korkan kimselerdir. Gerçekten Rabb'inin azabı korkunçtur....
Kəhf Suresi, 16. Ayet:
"Mademki onlardan ve Allah'tan başka kulluk ettikleri şeylerden ayrılmayı tercih ettiniz, o halde mağaraya sığının ki, Rabb'iniz size
rahmetin
i açsın ve size destek olarak işlerinizi kolaylaştırsın."...
Məryəm Suresi, 2. Ayet:
Rabb'inin, kulu Zekeriya'ya
rahmetin
in zikridir....
Furqan Suresi, 48. Ayet:
Rahmetin
in önünde rüzgarı haberci olarak gönderen O'dur. Biz, gökten tertemiz bir su indirdik....
Nəml Suresi, 19. Ayet:
Bunun üzerine Süleyman onun sözüne gülümseyerek tebessüm etti. Ve "Ey Rabb'im! Bana, anne ve babama bağışladığın nimetlerin karşılığında, şükretmede ve hoşnut olacağın işler yapmada beni başarılı kıl. Ve
rahmetin
le beni salih kullarının arasına kat." dedi....
Nəml Suresi, 63. Ayet:
Yoksa karanın ve denizin karanlıklarında size yol gösteren mi?
Rahmetin
in önünde müjdeci olarak rüzgarları gönderen mi? Allah ile birlikte bir ilah mı? Allah, onların şirk koştuklarından çok yücedir....
Qəsəs Suresi, 73. Ayet:
Gece ve gündüzün olması O'nun
rahmetin
dendir; dinlenmeniz için ve lütfundan rızkınızı temin etmeniz için geceyi ve gündüzü düzenledi. Umulur ki şükredersiniz....
Rum Suresi, 46. Ayet:
Rüzgarları müjdeci olarak göndererek,
rahmetin
den size tattırması, buyruğu ile gemilerin akıp gitmesi ve lütfundan rızık istemeniz, O'nun ayetlerindendir. Umulur ki şükredenlerden olursunuz....
Rum Suresi, 50. Ayet:
Allah'ın
rahmetin
in eserlerine bir bak! Ölümünden sonra yeryüzünü nasıl diriltiyor! Ölüleri de kesinlikle diriltecek O'dur. O, Her Şeye Güç Yetiren'dir....
Fatir Suresi, 2. Ayet:
Allah, insanlar için
rahmetin
den neyi açarsa artık onu tutacak biri olamaz. Her neyi tutarsa da artık O'ndan sonra onu gönderecek de yoktur. Ve O, Mutlak Üstün Olan'dır, En İyi Hüküm Veren'dir....
Zümər Suresi, 9. Ayet:
Gece saatlerinde secde ederek, kıyam durarak itaatkar olan, ahireti hesaba katan ve Rabb'inin
rahmetin
i uman kimse, bu nankörlerle bir tutulur mu hiç? De ki: "Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?" Kesinlikle yalnızca temiz akıl sahipleri öğüt alırlar....
Zümər Suresi, 53. Ayet:
De ki: "Ey kendilerine karşı israf eden kullarım! Allah'ın
rahmetin
den ümit kesmeyin. Allah, suçların hepsini bağışlar. O, Çok Bağışlayıcı'dır, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Şura Suresi, 8. Ayet:
Eğer Allah dileseydi kesinlikle onları bir tek ümmet yapardı. Ne var ki O hak eden kimseyi
rahmetin
in içine koyar. Zalimlere gelince, onların velisi ve yardımcısı yoktur....
Şura Suresi, 28. Ayet:
O, insanlar ümitsizliğe düştükten sonra yağmuru yağdıran ve
rahmetin
i yayandır. Ve O, Gerçek Gözetici'dir, Övgüye Değer Yegane Varlık'tır....
Zuxruf Suresi, 32. Ayet:
Rabb'inin
rahmetin
i onlar mı dağıtıyorlar? Dünya hayatındaki geçimliklerini Biz paylaştırdık. Birbirlerine işlerini gördürsünler diye, onların bir kısmını bir kısmının üzerine derecelerle yükselttik. Rabb'inin rahmeti onların biriktirdiklerinden daha hayırlıdır....
Fəth Suresi, 25. Ayet:
Onlar, Kafirlerdir. Sizi Mescid-i Haram'dan alıkoyan, ayrılmış kurbanların yerine ulaşmasını engelleyen kimselerdir. Eğer Mü'min erkeklerden ve kadınlardan olup da kendilerini henüz tanımadığınız için bilmeden onlara zarar vermeniz ve böylece vebale girmeniz söz konusu olmasaydı, onlarla savaşmanıza izin verilirdi. Allah, dilediğini
rahmetin
e alır. Eğer birbirlerinden ayrılmış olsalardı elbette onlardan Kafir olanları acı veren bir azapla cezalandırırdık....
Hədid Suresi, 28. Ayet:
Ey inananlar! Allah için takvalı olun. O'nun Resulüne inanın ki, size
rahmetin
den iki pay versin. Ve size aydınlığında yürüyeceğiniz bir ışık yapsın. Sizi bağışlasın. Allah, Çok Bağışlayıcı'dır, Rahmeti Kesintisiz'dir....
İnsan Suresi, 31. Ayet:
Hak edeni
rahmetin
e alır. Zalimler için ise acıklı bir azap hazırladı....
Fatihə Suresi, 2. Ayet:
Sınırsız Rahmeti ve engin merhameti ile hayat veren, yaşatan, koruyan,
rahmetin
e, merhametine, lütfuna, ihsanına, hayırlara mazhar eden, Rahmân ve rahîm olan Allah’a hamdolsun....
Bəqərə Suresi, 37. Ayet:
Bunun üzerine Âdem, Rabb'inden bazı kelimeler öğrenip belledi de O'na yöneldi. O da onun tövbesini kabul etti. Gerçekten de O, evet O, Tevvâb'dır, tövbeleri cömertçe kabul eder; Rahîm'dir,
rahmetin
i cömertçe yayar....
Bəqərə Suresi, 46. Ayet:
Onlar
Rahmetin
e kavuşacaklarına ve O'nun huzuruna döneceklerine inanan kimselerdir....
Bəqərə Suresi, 54. Ayet:
Musa kavmine şöyle demişti: "Ey kavmim, buzağıyı kendinize (tanrı) edinerek nefslerinizdekine (hakikatinize) zulmettiniz! Bu yüzdendir ki Bari'ye (varlığı kendi Esmâ'sından olarak özel bir yapıda yaratana) tövbe edin (varlığınızdaki kendisini inkâr edip, dışınızda tanrı edindiğiniz için) ve benliklerinizi öldürün! Bunu yapmanız Bari indînde hayırlıdır, tövbenizi kabul eder. Muhakkak ki O, tövbe edeni affeden ve sonucunda
rahmetin
i bağışlayandır. "...
Bəqərə Suresi, 88. Ayet:
Dediler ki: kalplerimiz örtülü, kılıf içinde. İş öyle değil. Küfürleri yüzünden Allah onları
rahmetin
den uzaklaştırdı. Onun için azı, pek azı inanır....
Bəqərə Suresi, 88. Ayet:
Yahûdiler, Kur’an’ı anlamak ve bu kelâmı kabul etmek hususunda: “-Kalblerimiz örtülü ve kılıflıdır.” dediler. Öyle değil, bilâkis Allah onları küfürleri sebebiyle
rahmetin
den kovmuştur. Onlardan (İbni Selâm ve arkadaşları gibi) ancak az kimseler iman ederler....
Bəqərə Suresi, 88. Ayet:
(Yahudiler, Peygamberle istihza yolunda) dediler: «Kalblerimiz perdelidir (kaşerlenmişdir. Bize ne söylersen kâretmez)». Öyle değil. Allah onları küfürleri yüzünden
rahmetin
den koğmuşdur. Onun için ancak birazı îman edeceklerdir. ...
Bəqərə Suresi, 88. Ayet:
Hem (Peygambere:) 'Kalblerimiz perdelidir! (Dediklerini anlamıyoruz)' dediler. Hayır! İnkâr etmeleri sebebiyle Allah onlara lâ'net etmiştir (
rahmetin
den uzaklaştırmıştır); bu yüzden pek az inanırlar....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
1.
mâ yeveddu
: sevmezler, istemezler
2.
ellezîne keferû
: inkâr edenler
3.
min ehli el kitâbi
: kitap ehlinden, kitap sahiplerinden
4.
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ehli kitaptan kâfir olanlar ve müşrikler, Rabbinizden sizin üzerinize hayırdan (rahmet ve fazl) indirilmesini istemezler. Ve Allah,
rahmetin
i dilediği kimseye tahsis eder. Ve Allah, “büyük fazıl” sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ne Kitab ehlinden inkâr edenler ve ne de Allah’a ortak koşanlar, Rabbinizden size bir iyilik gelmesini isterler. Oysa Allah,
rahmetin
i dilediğine tahsis eder. Allah, büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
(Ey müminler!) Ehl-i Kitaptan kâfirler ve putperestler de Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Halbuki Allah
rahmetin
i dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ehli Kitaptan olan kâfirler de (hakikati inkâr edenler), müşrikler de (benliklerini ya da dışsal objeleri şirk koşanlar) size Rabbinizden bir hayır inzâl olmasını istemezler. Allâh dilediğine has kılar
rahmetin
i, onun hakikatinden! Allâh, Zül Fazlıl Aziym'dir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ehl-i kitaptan ve ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koşan müşriklerden kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar edenler, Rabbinizden size bir hayır, Kur’ân’dan bir sûre, bir âyet indirilmesini arzu etmezler. Allah ise,
rahmetin
i, peygamberliği ve hidayeti, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimselere lütfeder. Alla...
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap ehlinden kâfir olanlar da, müşrikler de size Rabbinizin katından bir hayır indirilmesini istemezler. Allah ise kendi
rahmetin
i dilediğine özel kılar. Allah büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap Ehlinden olan kafirler ve müşrikler, Rabbinizden üzerinize bir hayrın indirilmesini arzu etmezler. Allah ise, dilediğine
rahmetin
i tahsis eder. Allah büyük fazl sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitab ehlinden ve Allah'a es kosanlardan inkar edenler, Rabbinizden size bir iyilik gelmesini istemezler. Allah,
rahmetin
i diledigine tahsis eder. Allah buyuk nimet sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap ehlinden inkâra sapanlar da, Allah'a ortak koşanlar da Rabbinizden size bir iyilik indirilmesini istemezler. Allah ise
rahmetin
i dilediğine tahsîs eder. Allah çok büyük lütuf ve iyilik sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap ehlinden ve Allah'a eş koşanlardan inkar edenler, Rabbinizden size bir iyilik gelmesini istemezler. Allah,
rahmetin
i dilediğine tahsis eder. Allah büyük nimet sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
(Ey müminler!) Ehl-i Kitaptan kâfirler ve putperestler de Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Halbuki Allah
rahmetin
i dilediğine verir. Allah büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitaplıların inkarcıları da, putperestler de Rabbinizden size bir iyilik indirilmesini istemez. ALLAH
rahmetin
i dilediğine verir. ALLAH büyük lütuf sahibi....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ne kitap ehlinden, ne de müşriklerden olan kafirler size Rabbinizden bir hayır indirilmesini ister. Allah ise
rahmetin
i dilediğine bahşeder ve Allah çok büyük lütuf sahibidir...
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ne Kitap Ehlinin kâfirleri ve ne de puta tapanlar Rabbinizden size herhangi bir iyilik inmesini istemezler. Oysa Allah
rahmetin
i dilediğine tahsis eder. Allah büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap ehlinden olan küfredenler ve müşrikler rabbinizden üzerinize bir hayrın indirilmesini istemezler / arzu etmezler. (Oysa) Tanrı (ise)
rahmetin
i dilediğine verir. Tanrı büyük fazl sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ne ehl-i kitabdan inkâr edenler, ne de müşrikler, Rabbinizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Allah ise
rahmetin
i dilediğine tahsîs eder. Ve Allah, pek büyük ihsan sâhibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ehl-i Kitab'dan kafir olanlar da, müşrikler de Rabbınızdan size hiç bir hayır indirilmesini istemezler. Allah,
rahmetin
i dilediğine tahsis eder. Allah, büyük lütuf ve ihsan sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ehl-i kitaptan kâfir olanlar da ve müşrikler de sizin üzerinize Rabbiniz tarafından bir hayrın indirilmesini arzu etmezler. Allah Teâlâ ise
rahmetin
i dilediğine tahsis buyurur. Ve Allah Teâlâ pek büyük ihsan sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Gerek Ehl-i kitaptan gerek müşriklerden olsun, kâfirler, Rabbinizden size herhangi bir hayır indirilmesini arzu etmezler. Fakat Allah
rahmetin
i dilediğine seçip ihsan eder. Allah büyük lütuf sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Nankör olan bazı Kitap ehli kimseler de, müşrikler de size Rabbinizden bir hayır indirilmesini istemezler. Oysa Allâh,
rahmetin
i dilediğine tahsis eder, Allâh, büyük lutuf sâhibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Kitap Ehlinden olan kafirler ve müşrikler, Rabbinizden üzerinize bir hayrın indirilmesini arzu etmezler. Allah ise, dilediğine
rahmetin
i tahsis eder. Allah büyük fazl sahibidir....
Bəqərə Suresi, 105. Ayet:
Ehlikitap'ın küfre sapanlarıyla müşrikler, Rabb'inizden size bir hayır indirilmesini istemezler. Ama Allah,
rahmetin
i dilediğine özgüler. Allah, büyük lütfun sahibidir....
Bəqərə Suresi, 128. Ayet:
'Ey Rabbimiz, bizi sana boyun eğen, İslâm’ı yaşayan, senin hükmüne razı olan müslümanlar olarak yetiştir. Soyumuzdan yalnız sana boyun eğen, senin hükmüne razı olan müslüman bir ümmet, İslâm’ı yaşayan müslüman bir nesil meydana getir. Bize ibadet edeceğimiz mübarek makamları, ibadetimizin usullerini, yollarını, icra şeklini göster, öğret. Tevbemizi, Sana itaate yönelişimizi,
rahmetin
le kabul et. Sen, sadece Sen, insanları tevbeye sevkeden ve tevbeleri kabul edensin, engin merhamet sahibisin.' di...
Bəqərə Suresi, 128. Ayet:
Ey bizim Rabbımız hem bizi yalnız senin için boyun eğen müslüman kıl ve zürriyetimizden yalnız senin için boyun eğen bir ümmeti müslime vücude getir ve bizlere ibadetimizin yollarını göster ve tevbe ettikçe üzerimize
rahmetin
le bak öyle tevvab, öyle rahîm sensin ancak sen...
Bəqərə Suresi, 128. Ayet:
Ey Rabbimiz, bizi yalnız senin için boyun eğen müslüman kıl! Soyumuzdan yalnız senin için boyun eğen müslüman bir ümmet vücuda getir! Bizlere yapacağımız ibadetleri göster ve tevbe ettikçe üzerimize
rahmetin
le bak! Tevbeleri çok kabul eden, çok merhamet eden Sensin ancak Sen!...
Bəqərə Suresi, 128. Ayet:
"Rabb'imiz! Bizi, sana teslim olmuş iki müslüman kıl. Soyumuzdan da sana teslim olan müslüman bir ümmet oluştur. Bize ibadet yerlerimizi göster, bizim tövbemizi kabul et. Sen, evet sen, Tevvâb'sın, tövbeleri cömertçe kabul edersin; Rahîm'sin,
rahmetin
i cömertçe yayarsın."...
Bəqərə Suresi, 159. Ayet:
İndirdiğimiz apaçık hükümleri ve doğru yolu, insanlara biz Kitab’da beyan ettikten sonra, gizliyenler (var ya), şüphesiz Allah onlara lânet eder. (onları
rahmetin
den kovar) ve bütün lânet edebilenler de, onlara lânet okur....
Bəqərə Suresi, 159. Ayet:
Biz onları kitapta insanlara açıkladıktan sonra, indirmiş olduğumuz delilleri ve hidayeti saklayanlara gelince: Allah onları
rahmetin
den uzak tutar; lânet edebilecek olanlar da onlara lânet eder....
Bəqərə Suresi, 163. Ayet:
İlâh kabul ettiğiniz, Vahid'dir (TEK'tir, ikincisi olmayan sayılırlıktan berî olan)! Tanrı yoktur, sadece "HÛ" ve Rahman ur Rahıym'dir (herşeyi kendi
rahmetin
den, Esmâ'sından meydana getirmiştir)....
Bəqərə Suresi, 163. Ayet:
İlâhınız bir tek ilâhtır. Hak ilâh yalnızca O’dur. O sınırsız rahmeti ve engin merhameti ile hayat veren, yaşatan, koruyan,
rahmetin
e, merhametine, lütfuna, mükâfatlarına ve hayırlara mazhar edendir....
Bəqərə Suresi, 178. Ayet:
Ey imân edenler, cinayetlerde, öldürülenlere karşılık katillere kısas uygulanması, size yazılı bir kanun haline getirildi, farz kılındı. Hür bir maktûle karşı, hür bir kimseye, maktul bir köleye karşı bir köleye, maktul bir kadına karşı bir kadına kısas uygulanır, ölüm cezası verilir. Ancak, maktûlün velisi, kardeşi tarafından kısas cezasından, vazgeçilen; ödeyeceği diyetin de bir kısmı bağışlanan kimseye, Kur’ân’ın ve sünnetin hükümlerine İslâmî kurallarla örtüşen örfe, hakkaniyete uyularak, di...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar iman üzere bulunan tek bir ümmet idi; sonra kimi iman etmek, kimi küfre varmak suretiyle ayrılığa düştüler de Allah,
rahmetin
in müjdecileri ve azabının habercileri olmak üzere peygamberler gönderdi; ve insanlar aralarında ayrlığa düştükleri şeyde hak üzre hükmetmek için, o peygamberlerle kitap gönderdi. Halbuki kendilerine açık deliller geldikten sonra aralarındaki zulüm ve hasedlerinden ötürü, ihtilâfa düşenler, o kitab verilenlerden başkası değildir. Onların hak hususunda ayrılığa düş...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmet idi. Ayrılmaları üzerine Allah
rahmetin
in müjdecileri ve azabının habercileri olmak üzere Peygamberler gönderdi ve beraberlerinde hak ile kitab indirdi ki nas arasında ıhtilâf ettikleri noktada hakem olsun, bunda da sırf o kitab verilenler kendilerine bunca beyyineler geldikten sonra tuttular aralarındaki ihtiras yüzünden ıhtilâfa düştüler, bunun üzerine Allah onların ıhtilâf ettikleri hakka izni ilâhîsiyle bu iman edenleri doğrudan doğru muvaffak buyurdu, öyle ya Allah di...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmetti. Ayrılmaları üzerine Allah,
rahmetin
in müjdecileri ve azabının habercileri olmak üzere peygamberler gönderdi ve beraberlerinde hak ile ilgili kitap indirdi ki, insanların, aralarında ihtilaf ettikleri şeyler hakkında hakem olsun. Bunda da sırf o kitap verilenler, kendilerine bunca deliller geldikten sonra tuttular, aralarındaki hırs ve kıskançlık yüzünden anlaşmazlığa düştüler. Bunun üzerine Allah kendi izniyle, iman edenleri, onların hakkında anlaşmazlığa düştükleri hak...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmetdi (kimi îmân etmek, kimi küfre sapmak suretiyle ihtilâfa düşdüler). Binâen'aleyh Allah (
rahmetin
in) müjdeciler (i, azabının) haberciler (i) olmak üzere (onlara) peygamberler gönderdi ve beraberlerinde — insanların ihtilâfa düşdükleri şeyler hakkında aralarında hüküm vermek için — hak (ve gerçek) kitablar da indirdi. Halbuki kendilerine apaçık deliller geldikden sonra birbirine karşı olan ihtiras ve hasedden ötürü ihtilâfa düşenler; o (Kitab) verilenlerden başkası değildir....
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar tek bir ümmet idi; sonra Allah,
rahmetin
in müjdecisi ve azabının habercisi olmak üzere, peygamberleri gönderdi. Ve insanların aralarında; ihtilafa düştükleri şeylerde, hükmetmek için, o peygamberlere kitab(lar) da indirdi. Ancak ehl-i kitap kendilerine açık mucizeler geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden, onda ihtilafa düştüler. Bunun üzerine Allah, onların ihtilâf ettikleri Hakk'a, Allah'ın izniyle îmân edenleri doğrudan doğruya muvaffak kıldı. Allah dilediğini doğru yola çıka...
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Muhakkak ki âmenû olanlar ve hicret (göç) edenler ve Allah yolunda cihad edenler, işte onlar, Allah'ın
rahmetin
i dilerler. Ve Allah, Gafûr'dur, Rahîm'dir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
İman edenler, hicret edenler, Allah yolunda cihad edenler; şüphesiz bunlar Allah’ın
rahmetin
i umarlar. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
İnananlar, Allah yolunda muhacir olanlar ve savaşanlarsa, onlar Allah
rahmetin
i umarlar. Allah da suçları örtücüdür, rahîmdir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
İman edenler ve hicret edip Allah yolunda cihad edenler var ya, işte bunlar, Allah'ın
rahmetin
i umabilirler. Allah, gafûr ve rahîmdir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Şüphesiz ki iman edenler ve Allâh yolunda hicret ve mücahede edenler var ya, işte onlar, Allâh
rahmetin
i umarlar. Allâh Ğafûr'dur, Rahıym'dir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
İmân edip, Allah yolunda baskı, zulüm ve işkencenin hâkim olduğu memleketlerinden, özgürce, Allah’a kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için hicret edenler ve hayatlarını ortaya koyarak, konuşarak, yazarak hesapsız servet harcayarak cihad edenler, işte onlar Allah’ın
rahmetin
i umarlar. Allah çok bağışlayıcı, engin merhamet sahibidir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Şüphesiz iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler; işte onlar, Allah'ın
rahmetin
i umarlar. Allah bağışlayan, rahmet edendir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Şüphesiz iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler; işte onlar, Allah'ın
rahmetin
i umabilirler. Allah bağışlayandır, esirgeyendir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Allah’a ve Rasûlüne gerçek iman edenler ve vatanlarından hicret edip Allah yolunda savaşanlar (var ya!) İşte onlar Allah’ın
rahmetin
i umarlar. Allah pek çok mağfiret ve rahmet edicidir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Inananlar, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler Allah'in
rahmetin
i umarlar. Allah bagislar ve merhamet eder....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Şüphesiz ki, imân edenler, Allah yolunda yurdunu terkedip bütün güçleriyle Allah yolunda savaşanlar yok mu, işte onlar Allah'ın
rahmetin
i umarlar. Allah ise çok bağışlayan ve çok merhamet edendir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
İnananlar, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler Allah'ın
rahmetin
i umarlar. Allah bağışlar ve merhamet eder....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
İman edenler ve hicret edip Allah yolunda cihad edenler var ya, işte bunlar, Allah'ın
rahmetin
i umabilirler. Allah, gafûr ve rahîmdir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
İnananlar, ALLAH yolunda göç edenler ve çaba harcayanlar ALLAH'ın
rahmetin
i umar. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
şübhesiz iman ederler ve Allah yolunda muhacir olub da mücahede edenler muhakkak bunlar Allahın
rahmetin
i umarlar, Allah gafur, rahîmdir...
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Şüphesiz inananlar ve Allah yolunda hicret edip savaşanlar; kesinlikle bunlar, Allah'ın
rahmetin
i umarlar. Allah, gerçekten bağışlayıcı ve merhamet sahibidir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Şüphesiz ki iman edenlere, Allah yolunda hicret edip, cihad edenlere gelince, işte onlar, Allah'ın
rahmetin
i umarlar. Allah, çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Onlar ki, iman ettiler, yurtlarından göç ettiler ve Allah yolunda savaştılar. İşte onlar Allah'ın
rahmetin
i umarlar. Hiç şüphesiz Allah günahları bağışlar ve O merhametlidir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Kuşkusuz inananlar, hicret edenler ve Tanrı yolunda cihad edenler; işte onlar Tanrı'nın
rahmetin
i umabilirler. Tanrı bağışlayandır, esirgeyendir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Hakıykat, iman edenler, bir de Allah yolunda (yurdlarından) hicret edib de savaşanlar (yok mu?) işte onlar Allahın
rahmetin
i umarlar. Allah (mü'minleri) hakkıyle yarlığayıcı, (onları) cidden esirgeyicidir. ...
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Muhakkak ki îmân edenler ve Allah yolunda hicret edip cihâd edenler var ya, işte onlar Allah’ın
rahmetin
i ümîd ederler. Çünki Allah, Gafûr (kullarını çok bağışlayan)dır, Rahîm (onlara çok merhametli olan)dır....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Muhakkak ki, iman edenler, hicret edip de Allah yolunda savaşanlar; işte onlar Allah'ın
rahmetin
i umarlar. Allah; Gafur'dur, Rahim'dir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Şüphe yok ki, imana ermiş olanlar, zulüm ve kötülük diyarından uzaklaşanlar ve Allah yolunda üstün gayret gösterenler, işte (ancak) onlar Allah'ın
rahmetin
i umabilirler: Allah çok affedicidir, rahmet kaynağıdır....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Şüphe yok ki imân edenler ve hicret edip de Allah yolunda mücâhedede bulunanlar Allah'ın
rahmetin
i umarlar. Allah Teâlâ da gafûrdur, rahîmdir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Onlar ki iman ettiler, hicret ettiler, Allah yolunda cihad ettiler. Böyleleri Allah'ın
rahmetin
i umarlar. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihat edenler, işte onlar Allah’ın
rahmetin
i umarlar. Allah bağışlayandır, merhamet edendir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
İman edip (gerektiğinde) Allah yolunda hicret ve cihad edenler var ya, işte bunlar Allah’ın
rahmetin
i umabilirler. Allah çok affedicidir, merhamet ve ihsanı boldur....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Onlar ki inandılar, göç ettiler, Allâh yolunda savaştılar; işte onlar, Allâh'ın
rahmetin
i umarlar. Allâh, çok bağışlayan, çok merhamet edendir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
Şüphesiz iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler; işte onlar, Allah'ın
rahmetin
i umabilirler. Allah bağışlayandır, esirgeyendir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
İman edenlere ve Allah yolunda hicret ve cihad edenlere gelince, onların, Allah'ın
rahmetin
i ümit etmeye hakları vardır. Gerçekten de Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir....
Bəqərə Suresi, 218. Ayet:
İnanıp hicret eden ve Allah yolunda uğraşıp didinenlere gelince, onlar Allah'ın
rahmetin
i umarlar. Allah çok affedici, çok merhametlidir....
Bəqərə Suresi, 228. Ayet:
Boşanmış kadınlar, evlenmeksizin üç ay hali boyunca bekleyeceklerdir: Çünkü eğer Allah'a ve Ahiret Günü'ne inanıyorlarsa, Allah'ın
rahmetin
den yarattıklarını gizlemeleri meşru değildir. Ve bu süre zarfında barışmak isterlerse, kocalarının onları kabul etmeye öncelikle hakları vardır; ama adalet ölçülerine göre, kadınların (kocaları üzerindeki) hakları, (kocaların) onlar üzerindeki haklarına eşittir, ancak erkekler (bu konuda) onlar üzerinde öncelik sahibidirler. Ve Allah kudret ve hikmet sahibid...
Bəqərə Suresi, 249. Ayet:
Vaktaki Talût (Cihad yapmak için Kudüs’ten) askerleri ile ayrıldı, (ordusuna) şöyle dedi: “- Gerçekten Allah, sizi bir nehirle imtihan edecek; kim ondan içerse benden değildir. Kim de ondan içmezse o benden (bana bağlı olanlardan) dır. Ancak eli ile alıp içenler müstesna (bu kadar içmelerine izin vardır). Nihayet nehire varır varmaz, askerlerden pek azı müstesna, ondan kana kana içtiler. Vaktaki Talût ile beraberindeki müminler o nehri geçtiler, beri tarafta kalıp nehri geçemiyenler: “- Bugün bi...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
Allah kimseye vüs'unden öte teklif yapmaz, herkesin kazandığı lehine yüklendiği aleyhinedir, ya rabbena! eğer unuttuk veya kasdımız bize bizden evvelkilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme, ya rabbena! hem de bize takatımız olmayanı yükletme, ve bizden günahlarımız afiv buyur ve bizlere mağfiretini reva,
rahmetin
i atâ kıl, sensin mevlâmız, bizi mansur buyur artık seni tanımıyanlara karşı, kahrolsun kâfirler...
Bəqərə Suresi, 286. Ayet:
"Allah hiç kimseye taşıyabileceğinden daha fazlasını yüklemez: Kişinin yaptığı her iyilik kendi lehinedir, her kötülük de kendi aleyhine." "Ey Rabbimiz! Unutur veya bilmeden hata yaparsak bizi sorgulama!" "Ey Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yükler yükleme! Ey Rabbimiz! Güç yetiremeyeceğimiz yükleri bize taşıtma!" "Ve günahlarımızı affet, bizi bağışla ve
rahmetin
i yağdır üstümüze! Sen Yüce Mevlamızsın, hakikati inkar eden topluma karşı bize yardım et!"...
Ali-İmran Suresi, 8. Ayet:
'Rabbimiz, bizi doğruya ulaştırdıktan sonra kalplerimizin eğrilmesine izin verme. Üzerimize
rahmetin
i yağdır; kuşkusuz sen Bağışta Bulunansın.'...
Ali-İmran Suresi, 8. Ayet:
"Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi hakikatten (bir daha) saptırma ve bize
rahmetin
i bağışla: Sensin (hakiki) Lütuf Sahibi."...
Ali-İmran Suresi, 28. Ayet:
Mü’minler, şuurlu ve kâmil mü’minleri bırakıp da kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirleri, kamu görevlerini icraya yetkili kılmasınlar, candan dost, müttefik edinmesinler. Kimler böyle yaparsa Allah ile bütün velâyet-himaye bağlarını koparmış, Allah’ın
rahmetin
den, yardımından uzaklaşmış olurlar. Ancak onlar tarafından gelmesi muhtemel bir zarardan gerçekten korunmanız için yaptığınız dost...
Ali-İmran Suresi, 38. Ayet:
Aynı yerde Zekeriya Rabbine yalvardı: "Ey Rabbim!
Rahmetin
le bana güzel bir zürriyet bağışla; zira Sen, her yakarışı duyarsın."...
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
1.
yahtassu
: tahsis eder
2.
bi rahmeti-hî
:
rahmetin
i
3.
men yeşâu
: dilediği kimse, dilediğine
4.
ve allâhu
: ve...
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmetin
i dilediğine tahsis eder. Ve Allah, “Büyük Fazl” sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
O,
rahmetin
i dilediğine has kılar. Allah, büyük lütuf sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmetin
i dilediğine ayırır. Allah üstün lütuf sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmetin
i (dilediğinden) dilediğine has kılar! Allâh Aziym fazl sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Allah
rahmetin
i, peygamberliği ve lütfunu, sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimselere verir, tahsis eder. Allah büyük lütuf ve ihsan sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmetin
i dilediğine özel kılar. Allah büyük lütuf sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
O, kime dilerse
rahmetin
i tahsis eder, Allah büyük 'lutuf ve ihsan (fazl)' sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
O,
rahmetin
i dilediğine has kılar, (hakkı, nakdini dilediğine lâyık görür). Allah çok büyük iyilik, nîmet ve yardım sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
'
Rahmetin
i dilediğine tahsis eder, Allah büyük, bol nimet sahibidir'....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmetin
i dilediğine ayırır. Allah üstün lütuf sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmetin
i dilediğine özgü kılar. ALLAH Büyük Lütuf Sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmetin
i dilediğine tahsis eder. Allah, büyük lütuf ve kerem sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
O
rahmetin
i dilediğinin tekeline verir. Hiç kuşkusuz Allah'ın lütfu büyüktür....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
O, kime dilerse
rahmetin
i tahsis eder, Tanrı büyük 'lutuf ve ihsan' (fazl) sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmetin
i dilediğine tahsîs eder. Çünki Allah, pek büyük ihsan sâhibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Dilediğine
rahmetin
i tahsis eder. Allah, en büyük lütuf sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
dilediğine
rahmetin
i bağışlar; ve Allah, lütfunda sınırsızdır."...
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmetin
i dilediğine tahsis eder. Allah büyük lütuf ve kerem sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmetin
i dilediğine tahsis eder. Allah, büyük nimet sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmetin
i, nübüvvetini dilediği kuluna has kılar. Allah büyük lütuf ve inâyet sahibidir."...
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmetin
i dilediğine has kılar. Allâh, büyük lutuf ve ikram sâhibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
O, kime dilerse
rahmetin
i tahsis eder. Allah büyük 'lutuf ve ihsan (fazl) ' sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 74. Ayet:
Rahmetin
i dilediğine özgüler. Allah, büyük lütfun sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 106. Ayet:
(106-107) Öyle bir günde ki, kimi yüzler aklaşır ışıldar, kimi yüzler kararıp solar. Yüzleri kararanlara: «İnandıktan sonra inkâra mı saptınız ? İnkâr ettiğinize karşılık tadın azabı!» denilir. Yüzleri aklaşanlara gelince, onlar Allah'ın
rahmetin
dedirler, orada temelli kalıcılardır....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Amma, yüzleri ağarmış olanlar ise, artık Allah'ın rahmeti içindedirler. Onlar, onun (o
rahmetin
) içinde ebedî kalacak olanlardır....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri ağaranlara gelince onlar, Allah'ın
rahmetin
dedir, onlar, o rahmette ebedî olarak kalırlar....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri ak olanlar ise Allah’ın
rahmetin
e mazhar olmuşlardır. Orada ebedî yaşayacaklar....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yuzleri agaranlar ise Allah'in
rahmetin
dedirler. Onlar orada temellidirler....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
(106-107) Öyle bir günde ki, kimi yüzler aklaşır ışıldar, kimi yüzler kararıp solar. Yüzleri kararanlara: «İnandıktan sonra inkâra mı saptınız ? İnkâr ettiğinize karşılık tadın azabı!» denilir. Yüzleri aklaşanlara gelince, onlar Allah'ın
rahmetin
dedirler, orada temelli kalıcılardır....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri ağaranlar ise Allah'ın
rahmetin
dedirler. Onlar orada temellidirler....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri ağaranlar ise, artık Allah’ın
rahmetin
de (Cennetinde)dirler. Onlar orada ebedî olarak kalıcıdırlar....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri ak olanlar ise Allah’ın
rahmetin
dedirler, onlar orada ebedidirler....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzü ak olanlar ise Allah’ın
rahmetin
dedirler. Hem de orada ebedî kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 107. Ayet:
Yüzleri ağaranlar ise, Allah'ın
rahmetin
dedirler. Onlar ebediyen Cennette kalacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 157. Ayet:
ALLAH yolunda ölür yahut öldürülürseniz, ALLAH'ın bağışlaması ve
rahmetin
e kavuşmuş olursunuz ki bu onların tüm topladıklardından daha iyidir....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Fe bimâ
rahmetin
minallâhi linte lehum, ve lev kunte fazzan galîzal kalbi lenfaddû min havlik(havlike), fa’fu anhum vestagfir lehum ve şâvirhum fîl emr(emri), fe izâ azamte fe tevekkel alâllâh(alâllâhi), innallâhe yuhibbul mutevekkilîn(mutevekkilîne)....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
1.
fe bi-mâ
: o zaman sebebiyle
2.
rahmetin
: rahmet
3.
min allâhi
: Allah'tan
4.
linte
: yumuşak davrandın
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Allah'in
rahmetin
den dolayi, sen onlara karsi yumusak davrandin. Eger kaba ve kati kalbli olsaydin, suphesiz etrafindan dagilir giderlerdi. Onlari affet, onlara magfiret dile, is hakkinda onlara danis, fakat karar verdin mi Allah'a guven, dogrusu Allah guvenenleri sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Allah'ın
rahmetin
den dolayı, sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalbli olsaydın, şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onlara mağfiret dile, iş hakkında onlara danış, fakat karar verdin mi Allah'a güven, doğrusu Allah güvenenleri sever....
Ali-İmran Suresi, 159. Ayet:
Ve (ey Peygamber,) senin izleyicilerine yumuşak davranman, Allah'ın
rahmetin
in bir eseriydi. Zira, eğer onlara karşı kırıcı ve sert olsaydın, doğrusu senden koparlardı. Artık onları bağışla ve affedilmeleri için dua et. Ve toplumu ilgilendiren her konuda onlarla müşavere et; sonra bir hareket tarzına karar verince de Allah'a güven: Zira Allah, O'na güven duyanları sever....
Nisa Suresi, 40. Ayet:
Şüphesiz Allah, kimseye zerre kadar haksızlık yapmaz; eğer hayırlı bir iş varsa onu kat kat arttırır ve
rahmetin
den büyük bir ödül bahşeder....
Nisa Suresi, 46. Ayet:
Yahûdi olanlardan, sözleri yerlerinden alıp değiştirenler de var ve işittik de isyan ettik derler, işit, işitmeyesice ve dillerini eğip bükerek ve dini kınayarak bizi de gözet derler. İşittik ve itaat ettik, bizi de dinle ve bize de bak deselerdi onlar için daha hayırlı, daha doğru olurdu, fakat Allah, küfürleri yüzünden onları
rahmetin
den uzaklaştırdı, pek azından başkası imana gelmez onların....
Nisa Suresi, 46. Ayet:
Yahûdi olanlardan, sözleri yerlerinden alıp değiştirenler de var ve işittik de isyan ettik derler, işit, işitmeyesice ve dillerini eğip bükerek ve dini kınayarak bizi de gözet derler. İşittik ve itaat ettik, bizi de dinle ve bize de bak deselerdi onlar için daha hayırlı, daha doğru olurdu, fakat Allah, küfürleri yüzünden onları
rahmetin
den uzaklaştırdı, pek azından başkası imana gelmez onların....
Nisa Suresi, 46. Ayet:
Yahudi olanlardan kimi kelimeleri (Allah tarafından) konuldukları yerlerinden (kaldırıb) değiştirirler, dillerini eğerek, bükerek, dîne de saldırarak (sana) derler ki: «(Sözünü zaahiren) dinledik, (fakat kalbimizle) isyan etdik. İşit, işitmez olası. Râînâ». Eğer onlar: «Dinledik, itaat etdik. İşit, bize bak» deselerdi kendileri için elbet daha hayırlı ve daha doğru olurdu. Fakat Allah, kendi küfürleri yüzünden onları
rahmetin
den koğmuşdur. Artık onlar, birazı müstesna olmak üzere, îman etmezler....
Nisa Suresi, 46. Ayet:
Yahudilerden bir kısmı, bazı sözleri aslî şeklinden ve mânasından saptırır, mesela: "İşittik" (ama isyan ettik), "işit" (hay işitmez olası!) ve "râina" derler. Bu sözleri, ağızlarını eğip bükerek güya vaziyeti kurtarmak ve dinle alay etmek için söylerler. Halbuki onlar sadece "İşittik ve itaat ettik", "İşit!", "unzurnâ (bizi de gözet)" deselerdi kendileri için elbette daha hayırlı ve daha dürüst bir iş olurdu. Fakat Allah, inkârları yüzünden onları
rahmetin
den kovdu. Artık onlar pek az iman eder...
Nisa Suresi, 52. Ayet:
Bunlar, Allah'ın lânetlediği kimselerdir; Allah'ın
rahmetin
den uzaklaştırdığı (lânetli) kimseye gerçek bir yardımcı bulamazsın....
Nisa Suresi, 52. Ayet:
Bunlar, Allah'ın lânetlediği kimselerdir; Allah'ın
rahmetin
den uzaklaştırdığı (lânetli) kimseye gerçek bir yardımcı bulamazsın....
Nisa Suresi, 52. Ayet:
İşte onlar, Allah’ın lâ'net ettiği (
rahmetin
den uzaklaştırdığı) kimselerdir. Ve Allah kime lâ'net ederse, artık ona aslâ bir yardımcı bulamazsın....
Nisa Suresi, 52. Ayet:
Bunlar Allah'ın lânetlediği kimselerdir. Allah'ın
rahmetin
den uzaklaştırdığı (lânetli) kimseye gerçek bir yardımcı bulamazsın....
Nisa Suresi, 75. Ayet:
Nasıl olur da Allah yolunda savaşmayı ve "Ey Rabbimiz! Bizi halkı zalim olan bu topraklardan kurtar(ıp özgürlüğe kavuştur) ve
rahmetin
le bizim için bir koruyucu ve destek olacak bir yardımcı gönder!" diye yalvaran çaresiz erkekler, kadınlar ve çocuklar için savaşmayı reddedersiniz?...
Nisa Suresi, 93. Ayet:
Ve kim bir mümini kasten öldürürse cezası cehenneme atılmaktır, ebedî kalır orada ve Allah ona gazap eder ve
rahmetin
den uzaklaştırır onu ve ona pek büyük bir azap hazırlamıştır da....
Nisa Suresi, 93. Ayet:
Bir mü'mini kasıtlı olarak öldürenin cezası ise, içinde sürekli kalmak üzere Cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu
rahmetin
den uzaklaştırmış ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır....
Nisa Suresi, 96. Ayet:
(hesapsız) mertebelerle ve günahların bağışlanmasını ve
rahmetin
i (vaat ederek); çünkü Allah çok bağışlayıcıdır, rahmet kaynağıdır....
Nisa Suresi, 110. Ayet:
Kim bir suç işler ya da nefsine zulmederse (benliği yüzünden - benliğini Allâh'a şirk koşarsa); sonra (suçunu idrak edip) Allâh'a istiğfar ederse, Allâh Ğafûr'dur, Rahıym'dir (bağışlayıcıdır ve
rahmetin
den kaynaklanan güzellikleri yaşatandır). . ....
Nisa Suresi, 118. Ayet:
Allah o iblis’i (şeytanı)
rahmetin
den kovdu. O da dedi ki: “- Muhakkak kullarından bir muayyen pay edineceğim, onları sapıklığa çağıracağım....
Nisa Suresi, 118. Ayet:
(118-119) Allah onu
rahmetin
den koğdu. O da (şöyle) dedi: «Celâlin hakkı için, kullarından muayyen bir nasıyb edineceğim, onları behemehal sapdıracağım, onları mutlakaa olmayacak kuruntulara boğacağım, onlara kat'iyyen emredeceğim de davarların kulaklarını yaracaklar, onlara muhakkak emredeceğim de Allahın yaratdığını değiştirecekler». Kim Allahı bırakarak şeytanı bir yâr edinirse şübhesiz açıkdan açığa büyük bir ziyana düşmüşdür o. ...
Nisa Suresi, 119. Ayet:
(118-119) Allah onu
rahmetin
den koğdu. O da (şöyle) dedi: «Celâlin hakkı için, kullarından muayyen bir nasıyb edineceğim, onları behemehal sapdıracağım, onları mutlakaa olmayacak kuruntulara boğacağım, onlara kat'iyyen emredeceğim de davarların kulaklarını yaracaklar, onlara muhakkak emredeceğim de Allahm yaratdığını değiştirecekler». Kim Allahı bırakarak şeytanı bir yâr edinirse şübhesiz açıkdan açığa büyük bir ziyana düşmüşdür o. ...
Nisa Suresi, 130. Ayet:
Bununla berâber (karı-koca) ayrılırlarsa, Allah bol
rahmetin
den herbirini(diğerinden) müstağnî kılar (birbirine muhtaç etmez). Çünki Allah, Vâsi' (rahmeti geniş olan)dır, Hakîm (her işi hikmetli olan)dır....
Nisa Suresi, 171. Ayet:
Ey geçmiş kitapları sahiplenenler, içinizdeki yahudiler gibi Meryem’e zina isnad ederek Îsâ’nın peygamberliğini tanımayarak; hristiyanlar gibi Îsâ’nın ilâhlığını iddia ederek, haddi aşıp sorumluluk ve cezanızı artırmayın. Allah hakkında da baba olma, oğul edinme, bedenlere girme, değişme ve birleşme iddialarında da bulunmayın. Yalnızca hakkı ve doğruları söyleyin. Mesih, Meryem oğlu Îsâ, Allah’ın Rasulüdür, o Allah’ın Meryem’e ilettiği 'ol' emrinin eseridir, mûcizesidir, ilâhî lütufla yaratılmış...
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Fe emmâllezîne âmenû billâhi va’tesamû bihî fe se yudhıluhum fî
rahmetin
minhu ve fadlın ve yehdîhim ileyhi sırâtan mustekîmâ (mustekîmen)....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
1.
fe
: böylece, artık
2.
emmâ
: ama, ise
3.
ellezîne
: onlar, olanlar
4.
âmenû
: îmân ettiler, âmenû oldular, yaş...
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Böylece Allah'a âmenû olanları (ölmeden önce ruhunu Allah'a ulaştırmayı dileyenleri) ve O'na (Allah'a) sarılanları ise, (Allah) kendinden bir
rahmetin
ve fazlın içine koyacak ve onları, kendisine ulaştıran “Sıratı Mustakîm”e hidayet edecektir (ulaştıracaktır)....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Allah'a inanıp ona sarılanları o, kendi
rahmetin
e ve ihsânına alacak ve onları doğru yola sevkedecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Esmâ'sıyla her şeyin aslı olan Allâh'a iman edip, O'na hakikatleri olarak sımsıkı tutunanlara gelince, onları HÛ'dan bir
rahmetin
ve fazlın içine sokacak ve onları kendisine varan sırat-ı müstakime hidâyetleyecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Allah’a iman edip, Kur’ân’a sımsıkı sarılarak himayesine sığınanları Allah
rahmetin
e ve lütfuna mazhar edecektir. Onları, Allah’a çıkan, doğru, muhkem, güvenli yola İslâmî hayata iletecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
İşte Allah'a iman edenler ve O'na sarılanlar, onları kendisinden olan bir
rahmetin
ve bir fazlın içine yerleştirecektir ve onları Kendisine varan dosdoğru bir yola yöneltip iletecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Allah kendisine inananlari ve Kitabina sarilanlari
rahmetin
e ve bol nimetine kavusturacak, onlari Kendisine goturen dogru yola eristirecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Allah kendisine inananları ve Kitabına sarılanları
rahmetin
e ve bol nimetine kavuşturacak, onları Kendisine götüren doğru yola eriştirecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
ALLAH'a inanıp O'na sarılanları ise kendi
rahmetin
e ve lütfuna kabul edecek, onları dosdoğru bir yola sokarak kendisine yöneltecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Allah kendisine inanıp sarılanları
rahmetin
e, bol bağışına kavuşturacak, onları doğru yola iletecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
İşte Tanrı'ya inananlar ve O'na sarılanlar, onları kendisinden olan bir
rahmetin
ve bir fazlın içine yerleştirecektir ve onları kendisine varan dosdoğru bir yola yöneltip iletecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
İşte Allaha îman edib de Ona sarılanlar (yok mu?) Onları (Allah) kendisinden bir
rahmetin
ve lütf-ü inayetin içine sokacak ve onları kendisine (giden) doğru bir yola götürecekdir. ...
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Allah'a iman edenleri ve O'na sarılanları; Allah
rahmetin
e ve bol nimetine kavuşturacaktır. Onları, kendisine götüren doğru yola eriştirecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Artık o kimseler ki, Allah Teâlâ'ya imân ettiler ve O'na sığındılar, elbette onları kendi tarafından bir
rahmetin
ve fazlın içine girdirecektir ve onları kendine müteveccih bir müstakim yola da hidâyet edecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Allah, kendisine iman edip, Kur’an’a sarılanları
rahmetin
e ve bol nimetlerine girdirecek ve onları kendisine (götüren) dosdoğru bir yola iletecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Alah'a inanıp O'na yapışanları (Allâh), kendinden bir
rahmetin
ve lutfun içine sokacak ve onları kendisine varan doğru bir yola iletecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
İşte Allah'a iman edenler ve O'na sarılanlar, onları kendisinden olan bir
rahmetin
ve bir fazlın içine yerleştirecektir ve onları Kendisine varan dosdoğru bir yola yöneltip iletecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Allah'a inanıp O'na sarılanları O, kendisinden bir
rahmetin
ve lütfun içine sokacak ve onları kendisine ulaşan dosdoğru bir yola kılavuzlayacaktır....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Allah kendisine inananları ve kitabına sarılanları
rahmetin
e ve bol nimetine kavuşturacak, onları kendisine götüren doğru yola eriştirecektir....
Nisa Suresi, 175. Ayet:
“Artık Allâh’a îman eden ve O’na sarılanlar yokmu, onları yakında kendisinden bir
rahmetin
ve fazlı keremin içinde daldıracak. Hem de onları dosdoğru bir yol olarak kendine yöneltecektir.”...
Nisa Suresi, 175. Ayet:
Allah'a îmân edip O’na sımsıkı sarılanlar O’nun
rahmetin
e girer, lütfuna erer, O’nun tarafından dosdoğru yola iletilirler....
Maidə Suresi, 19. Ayet:
Ey geçmiş kitapları sahiplenenler, Rasullerden sonraki fetret devrini, insanlığın peygambersiz kaldığı devri takiben hak dini açıkça anlatan Rasulümüz tebliğ göreviyle size de geldi. Kıyamet gününde: 'Bize
rahmetin
i, merhametini, ihsanını, sevgini müjdeleyici ve sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan, uyarıcı gelmedi' şeklinde itiraz edemeyesiniz diye size de geldi. İşte size müjdeci ve uyarıcı gelmiştir. Allah’ın her şeye gücü kudreti yeter....
Maidə Suresi, 35. Ayet:
Ey iman edenler! Allah’dan korkun ve onun
rahmetin
e yaklaşmağa yol arayın. O’nun yolunda mücâhede yapın ki, kurtuluşa varasınız....
Maidə Suresi, 35. Ayet:
Ey îmân edenler! Allah'tan korkun ve O'na (
rahmetin
e yaklaşmaya) vesile arayın. O'nun yolunda savaşın ki, kurtuluşa eresiniz....
Ənam Suresi, 12. Ayet:
'Göklerdeki ve yerdeki varlıklar ve imkânlar kimindir, kimin tasarrufundadır?' diye sor. '
Rahmetin
i ve merhametini ihsan edeceğini yazılı olarak kendisine farz kılan, ilke edinen Allah’ındır' de. Sizi, gerçekleşeceğinde ve hesaba çekileceğinizde şüphe olmayan kıyamet gününe elbette toplayıp getirecektir. Kendilerini, birbirlerini zarara, ziyana uğratanlar, işte onlar iman etmeyecekler....
Ənam Suresi, 16. Ayet:
O gün kim azaptan kurtarılırsa, gerçekten Allah ona
rahmetin
i, merhametini, ihsan etmiştir. İşte apaçık mutluluk budur....
Ənam Suresi, 16. Ayet:
O Gün kim esirgenirse Allah ona
rahmetin
i bağışlamış olur: bu da apaçık bir kurtuluş olacaktır....
Ənam Suresi, 54. Ayet:
Âyetlerimize, Kur’ân’a iman edenler, sana geldikleri zaman onlara: 'Selâmün aleyküm! (Allah’ın selâmı ve selâmeti size olsun, siz selâmete ereceksiniz). Rabbiniz
rahmetin
i, merhametini ihsan edeceğini yazılı olarak kendisine farz kıldı, ilke edindi. Sizden kim bilmeyerek bir kötülük yapar, kusur işler; ardından da günahlardan vazgeçerek Allah’a itaate yönelir, tevbe edip, kendisini ıslah eder, din ve dünya işlerini, sosyal ilişkilerini düzelterek, geliştirerek yaşarsa, bilsin ki Allah çok bağışl...
Ənam Suresi, 147. Ayet:
Fe in kezzebûke fe kul rabbukum zû
rahmetin
vâsi’ah(vâsi’atin), ve lâ yureddu be’suhu anil kavmil mucrimîn(mucrimîne)....
Ənam Suresi, 147. Ayet:
1.
fe in
: artık, bundan sonra eğer
2.
kezzebû-ke
: seni yalanladılar
3.
fe kul
: o zaman de
4.
rabbu-kum
: sizin ...
Ənam Suresi, 147. Ayet:
Artık seni yalanlarlarsa, o zaman de ki: “Sizin Rabbiniz geniş bir
rahmetin
sahibidir ve O'nun azabı, mücrimler (suçlular) kavminden geri çevrilemez.”...
Ənam Suresi, 147. Ayet:
Artık seni yalanlarlarsa şunu söyle: "Rabbiniz çok geniş bir
rahmetin
sahibidir. Ancak, O'nun azabı günaha batmışlar topluluğundan uzak tutulamaz."...
Ənam Suresi, 155. Ayet:
Ve bu da yücelerden indirdiğimiz bereketli bir ilahi kelamdır: Öyleyse ona tabi olun ve Allaha karşı sorumluluğunuzun bilincine varın ki Onun
rahmetin
e layık olabilesiniz....
Əraf Suresi, 23. Ayet:
Dediler ki: «Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize
rahmetin
le muamele etmezsen muhakkak ziyana uğrayacaklardan oluruz!»...
Əraf Suresi, 26. Ayet:
Ey Âdemoğulları! Size avret yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise verdik. Takva (Allah’a karşı gelmekten sakınma) elbisesi var ya, işte o daha hayırlıdır. Bu (giysiler), Allah’ın
rahmetin
in alametlerindendir. Belki öğüt alırlar (diye onları insanlara verdik)....
Əraf Suresi, 26. Ayet:
Ey Âdem oğulları, size (şeytanın açmak istediği) çirkin yerlerinizi örtecek bir libâs, bir de giyib süsleneceğiniz bir libâs indirdik. Takvaa libâsı ise, o, daha hayırlıdır. Bu (libasların indirilmesi) Allahın (fazl-ü
rahmetin
e delâlet eden) âyetlerinden (alâmetlerinden) dir. Tâki (insanlar) iyice düşünsünler (nimetlerinin kadrini bilsinler). ...
Əraf Suresi, 48. Ayet:
(48-49) Burclarda olanlar, simalarindan tanidiklari adamlara «Toplulugunuz, topladiginiz mal ve buyukluk taslamalariniz size fayda vermedi Allah'in
rahmetin
e erdirmeyecegine yemin ettikleriniz bunlar miydi? Oysa Allah onlara soyle der: «Cennete girin, size korku yoktur, sizler mahzun da olmayacaksiniz.»...
Əraf Suresi, 48. Ayet:
(48-49) Burçlarda olanlar, simalarından tanıdıkları adamlara; Topluluğunuz, topladığınız mal ve büyüklük taslamalarınız size fayda vermedi. Allah'ın
rahmetin
e erdirmeyeceğine yemin ettikleriniz bunlar mıydı? Oysa Allah onlara şöyle der: 'Cennete girin, size korku yoktur, sizler mahzun da olmayacaksınız.'...
Əraf Suresi, 49. Ayet:
E hâulâillezîne aksemtum lâ yenâluhumullâhu bi rahmeh(
rahmetin
) udhulûl cennete lâ havfun aleykum ve lâ entum tahzenûn(tahzenûne)....
Əraf Suresi, 49. Ayet:
1.
e hâulâi ellezîne
: o kimseler bunlar mı
2.
aksemtum
: siz yemin ettiniz
3.
lâ yenâlu-hum allâhu
: Allah onlara ulaşmaz
4.
b...
Əraf Suresi, 49. Ayet:
Allah, onları
rahmetin
e nâil etmez diye yemin ettiğiniz kişiler, bunlar değil miydi? Sonra bunlara girin cennete denir, ne korku vardır size, ne de mahzun olursunuz....
Əraf Suresi, 49. Ayet:
"Allâh kendilerini
rahmetin
e nail etmez, diye yemin ettiğiniz kimseler şunlar mıydı?. . " (Oysa şimdi onlara): "Dâhil olun cennete! Size bir korku yoktur. . . Siz mahzun da olmayacaksınız!" (denilmiş)....
Əraf Suresi, 49. Ayet:
'Allah onları
rahmetin
e kavuşturmayacak diye yeminler ettiğiniz kimseler bunlar mıydı?' derler. Cennetliklere de: 'Girin cennete, artık size ne korku var, ne de geride bıraktığınız yakınlarınız ve yapamadığınız şeyler dolayısıyla mahzun olacaksınız' derler....
Əraf Suresi, 49. Ayet:
A’raftakiler, kâfirlerin ileri gelenlerine fakir müminleri göstererek: “- Bunlar, müminlerin zayıfları değil midir ki, siz dünyada bunları tahkir edip onlar Allah’ın
rahmetin
e erişemez (cennete giremez) ler diye yemin ediyordunuz?” derler. O anda fukaraya şöyle denir; “- Cennete girin. Size hiç bir korku yoktur ve siz mahzun da olacak değilsiniz.”...
Əraf Suresi, 49. Ayet:
(48-49) Burclarda olanlar, simalarindan tanidiklari adamlara «Toplulugunuz, topladiginiz mal ve buyukluk taslamalariniz size fayda vermedi Allah'in
rahmetin
e erdirmeyecegine yemin ettikleriniz bunlar miydi? Oysa Allah onlara soyle der: «Cennete girin, size korku yoktur, sizler mahzun da olmayacaksiniz.»...
Əraf Suresi, 49. Ayet:
Allah'ın
rahmetin
e eriştirmiyeceğine dair yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıdır ? derler. Derken onlara : «Girin Cennet'e, size hiçbir korku yoktur ve siz üzülmeyeceksiniz de !» (diye ilâhî buyruk tecelli eder)....
Əraf Suresi, 49. Ayet:
(48-49) Burçlarda olanlar, simalarından tanıdıkları adamlara; Topluluğunuz, topladığınız mal ve büyüklük taslamalarınız size fayda vermedi. Allah'ın
rahmetin
e erdirmeyeceğine yemin ettikleriniz bunlar mıydı? Oysa Allah onlara şöyle der: 'Cennete girin, size korku yoktur, sizler mahzun da olmayacaksınız.'...
Əraf Suresi, 49. Ayet:
Tâ şunlarmıydı o sizin Allah bunları kabil değil
rahmetin
e irdirmez diye yemin ettikleriniz? dedikten sonra berikilere dönüb «girin Cennete size korku yok artık siz mahzun olacak değilsiniz» demektedirler...
Əraf Suresi, 49. Ayet:
Allah'ı kendilerini
rahmetin
e erdirmeyeceğine dair yemin ettikleriniz şunlar mıydı?» dedikten sonra berikilere dönüp: «Girin cennete size korku yok, artık asla üzülmeyeceksiniz de.» demektedirler....
Əraf Suresi, 49. Ayet:
«Kendilerini Allahın,
rahmetin
e erdirmeyeceğine yemîn etdiğiniz kimseler bunlar (bu ehl-i cennet) mi idi? Girin cennete. Size hiç bir korku yokdur ve siz mahzun da olacak değilsiniz». ...
Əraf Suresi, 49. Ayet:
Bunlar mıydı ki; kendilerini Allah'ın
rahmetin
e erdirmeyeceğine yemin etmiştiniz. Girin cennete; size hiç bir korku yoktur ve sizler üzülecek de değilsiniz....
Əraf Suresi, 49. Ayet:
Bir vakit haklarında, 'Allah
rahmetin
i asla böylelerine ulaştırmaz! diye kestirip attığınız kimseler, işte bunlar, (bu onurlandırılmış kimseler) mi? (Oysa, bakın, şimdi onlara:) "girin cennete; size korku yok, hüzün de duymayacaksınız! (diye sesleniliyor)"....
Əraf Suresi, 49. Ayet:
Ya o kimseler mi idi ki, «Allah onları
rahmetin
e nâil etmez,» diye yemin ediyordunuz! Cennete giriniz, size ne bir korku vardır ve ne de siz mahzun olacaksınız....
Əraf Suresi, 49. Ayet:
“Allah'ın
rahmetin
e eriştirmeyeceğine dair yemin ettiğiniz kimseler bunlar mıdır?” (Ve cennet ehline dönerek derler ki): “Girin cennete! Artık size hiçbir korku yoktur, sizler mahzun da olmayacaksınız. ”...
Əraf Suresi, 49. Ayet:
Bunlar mıydı o sizin, “Allah bunları
rahmetin
e erdirmeyecektir” diye yemin ettikleriniz? derler. -Girin cennete size korku yoktur ve siz, mahzun da olmayacaksınız!...
Əraf Suresi, 49. Ayet:
'Şu Cennetlikler ise, 'Allah bunlara
rahmetin
i eriştirmez' diye yemin ettiğiniz kimseler değil miydi?' Derken onlara da 'Cennete girin,' denir. 'Artık ne bir korku vardır size, ne de üzülürsünüz.'...
Əraf Suresi, 56. Ayet:
Düzene sokulduktan sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Allah’a (azabından) korkarak ve (
rahmetin
i) umarak dua edin. Şüphesiz, Allah’ın rahmeti iyilik edenlere çok yakındır....
Əraf Suresi, 56. Ayet:
Islah edilmesinden sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Allah'a korkarak ve (
rahmetin
i) umarak dua edin. Muhakkak ki iyilik edenlere Allah'ın rahmeti çok yakındır....
Əraf Suresi, 56. Ayet:
Islah edilmesinden sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Allah'a korkarak ve (
rahmetin
i) umarak dua edin. Muhakkak ki iyilik edenlere Allah'ın rahmeti çok yakındır....
Əraf Suresi, 56. Ayet:
Düzeltildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. O'na, korkarak ve
rahmetin
i umarak dua edin. Muhakkak ki Allah'ın rahmeti, iyilik edenlere yakındır....
Əraf Suresi, 56. Ayet:
Ve ıslâh edilmesinden sonra yeryüzünde fesad çıkarmayın; (azâbından) korkarak ve (
rahmetin
i) ümîd ederek O’na duâ edin! Şübhe yok ki Allah’ın rahmeti, iyilik edenlere(pek) yakındır....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Rahmetin
önünde müjdeleyici olarak rüzgârları gönderen O'dur. Ağır bulutları yüklendiği zaman onu ölü bir beldeye sevkettik. Ve de ondan su indirdik. Bu şekilde onunla bütün ürünlerden çıkardık. İşte bunun gibi ölüleri çıkarırız. Böylece tezekkür edersiniz....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
O, rüzgârları
rahmetin
in önünde müjde olarak gönderendir. Nihayet rüzgârlar ağır bulutları yüklendiği vakit, onları ölü bir belde(yi diriltmek) için sevk ederiz de oraya suyu indiririz. Derken onunla türlü türlü meyveleri çıkarırız. İşte ölüleri de öyle çıkaracağız. Ola ki ibretle düşünürsünüz....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Öyle bir mabuttur ki
rahmetin
den önce müjdeci olarak rüzgârları yollar. Sonucu rüzgârlar, ağır yağmur bulutlarını yüklenince onları ölmüş bir ülkeye sevk ederiz, oraya böylece yağmur yağdırırız da her çeşit meyveler yetiştiririz. Düşünün de ibret almaya bakın, çünkü biz, ölüyü de işte böyle diriltiriz....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Rüzgârları
rahmetin
in önünde müjde olarak gönderen O'dur. Sonunda onlar (o rüzgârlar), ağır bulutları yüklenince onu ölü bir memlekete sevkederiz. Orada suyu indirir ve onunla türlü türlü meyveler çıkarırız. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. Her halde bundan ibret alırsınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
"HÛ", ki
rahmetin
in önünden rüzgârları müjdeci olarak irsâl eden. . . Nihayet rüzgârlar ağır bulutları kaldırıp taşırken, onu ölü bir beldeye sevk ederiz; onunla su inzâl eder ve onunla her türlü semereden (meyve) çıkarırız. . . İşte (biz), ölüleri böyle çıkarırız. . . Umulur ki bunun ne anlama geldiğini düşünürsünüz!...
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Allah,
rahmetin
in önünde rüzgârları müjdeci olarak estirendir. Belli bir süre sonra, rüzgârlar yüklü ağır bulutları hafif bir şeymiş gibi kaldırıp yüklendiği zaman, biz onları ölü bir beldeye hayat vermek için sevkederiz, sürükleriz. O suyu, o beldeye indiririz. O su ile her türlü meyvayı o beldede üretiriz. Biz su ile genetik şifrelerini harekete geçirerek bitkilere hayat verdiğimiz gibi ölüleri de kabirlerden dirilterek çıkarırız. Herhalde düşünür, bundan ibret alırsınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Rahmetin
in önünde rüzgarları bir müjde olarak gönderen O'dur. Bunlar ağırca bulutları kaldırıp yüklendiğinde, onları (kuraklıktan) ölmüş bir şehre sürükleyiveririz ve bununla oraya su indiririz de böylelikle bütün ürünlerden çıkarırız. İşte biz, ölüleri de böyle diriltip çıkarırız. Ki ibret alasınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Yağmur
rahmetin
in önünde, rüzgârları müjdeci olarak gönderen O Allah’dır. Nihayet bu rüzgârlar buhar ile yüklü ağır ağır bulutları kaldırıp yüklendiği zaman, bakarsın ki, biz onları ölmüş (kurumuş) memleketlere sevketmişizdir. Böylece, o bulutla, o yere su indiririz de, o su ile her çeşit meyveleri çıkarırız. İşte bu ölü araziden bitkileri (nebâtâtı) çıkardığımız gibi, ölüleri de böyle çıkaracağız (dirilteceğiz). Gerektir ki, düşünür ve ibret alırsınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Rahmetin
in onunde, mujdeci olarak ruzgarlari gonderen Allah'tir. Ruzgarlar, yagmur yuklu bulutlari tasidiginda, onu olu bir memlekete gonderir, su indirir ve onunla her turlu urunu yetistiririz; oluleri de bunun gibi diriltip, ciraririz; belki bundan ibret alirsiniz....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Ve O Allah ki, (yağmur)
rahmetin
in önünde rüzgârları müjdeci olarak gönderir. Nihayet rüzgârlar (yağmur yüklü) ağır bulutları taşır da biz onu ölü bir memlekete sevkedip onunla su indirir ve onunla her çeşit meyveleri, ürünleri çıkarırız. İşte bunun gibi, ölüleri de (diriltip) çıkaracağız. Olur ki, (bunu yeterince) düşünür de öğüt ve ibret alırsınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Rahmetin
in önünde, müjdeci olarak rüzgarları gönderen Allah'tır. Rüzgarlar, yağmur yüklü bulutları taşıdığında, onu ölü bir memlekete gönderir, su indirir ve onunla her türlü ürünü yetiştiririz; ölüleri de bunun gibi diriltip, çıkarırız; belki bundan ibret alırsınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Rüzgârları
rahmetin
in önünde müjde olarak gönderen O'dur. Sonunda onlar (o rüzgârlar), ağır bulutları yüklenince onu ölü bir memlekete sevkederiz. Orada suyu indirir ve onunla türlü türlü meyveler çıkarırız. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. Her halde bundan ibret alırsınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
O,
rahmetin
in bir ön müjdesi olarak rüzgarları gönderendir. Toplanıp yüklendikten sonra ağır bulutları ölü bir toprağa süreriz. Onunla su indirir ve onunla her çeşit ürünü çıkarırız. Ölüleri de böyle çıkarırız. Belki bundan bir öğüt alırsınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Ve o, o Allahdır ki
rahmetin
in önünde rüzgârları müjdeci yollar, nihayet bunlar o ağır ağır bulutlârı hafif bir şey gibi kaldırıb yüklendiklerinde bakarsın biz onları ölmüş bir memlekete sevketmişizdir derken ona su indirmişizdir de orada her türlüsünden semereler çıkarmışızdır, işte ölüleri böyle çıkaracağız, gerektir ki düşünür ıbret alırsınız...
Əraf Suresi, 57. Ayet:
O,
rahmetin
in önünde rüzgarları müjdeci olarak yollayan Allah'tır. Nihayet onlar, yağmur yüklü ağır ağır bulutları hafif birşey gibi kaldırıp yüklendiklerinde, bakarsın Biz onları ölü bir memlekete gönderip oraya su indirmiş ve orada her türlüsünden ürün çıkarmışızdır. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. Gerek ki düşünüp ibret alasınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Rahmetin
in önünde müjdeci olarak rüzgarları gönderen O'dur. O rüzgarlar, yağmur yüklü bulutları yüklenince, onu kurak bir memlekete gönderir, sonra onunla yağmur yağdırır ve onunla her çeşit ürünü yetiştiririz. İşte Biz, ölüleri de böyle diriltiriz. Gerekir ki düşünür, ibret alırsınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
O ki, rüzgârları
rahmetin
in önünde müjdeleyici olarak gönderir. Bu rüzgârlar yüklü bulutu havada yükseltince onu ölü bir yöreye gönderir, onun aracılığı ile oraya su indiririz, arkasından bunun aracılığı ile her türlü yerden bitiririz. İşte ölüleri de böyle yerden çıkarırız. Ola ki düşünür, ders alırsınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Rahmetin
in önünde rüzgarları bir müjde olarak gönderen O'dur. Bunlar ağırca bulutları kaldırıp yüklendiğinde, onları (kuraklıktan) ölmüş bir şehre sürükleyiveririz ve bununla oraya su indiririz de böylelikle bütün ürünlerden çıkarırız. İşte biz ölüleri de böyle diriltip çıkarırız ki ibret alasınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
O,
rahmetin
in önünden rüzgârı müjdeci gönderendir. Nihayet bunlar (su ile yüklü) ağır ağır bulutları kaldırıb yüklendiği zaman (görürsün ki) biz on (lar) ı ölmüş bir memlekete sevketmişizdir. Derken ona su indirmişizdir de orada her (türlüsünden) meyveler (mahsuller) çıkarmışızdır. İşte ölüleri de (diriltib kabirlerinden) böyle çıkaracağız biz. Gerek ki (bunları) iyi düşünüb ibret alasınız. ...
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Hem O, rüzgârları
rahmetin
in önünde müjdeci olarak gönderendir. Nihâyet (o rüzgarlar,) ağır (yağmur) bulutlar(ını) yüklendiği zaman, onu ölü bir memlekete sevk ederiz; böylece oraya su indiririz de onunla her çeşit meyvelerden çıkarırız. İşte ölüleri (dekabirlerinden) böyle çıkarırız; tâ ki ibret alasınız!...
Əraf Suresi, 57. Ayet:
O'dur ki
rahmetin
in önünde rüzgarı müjdeci olarak gönderir. Nihayet bunlar, ağır yüklü bulutları yüklendiğinde; Biz, onu ölü bir memlekete gönderir, su indirir ve onunla her tür mahsulleri yetiştiririz. İşte ölüleri de böylece çıkarırız. Ta ki iyice düşünüp ibret alasınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Yaklaşan
rahmetin
in önünde müjdeleyici olarak rüzgarları gönderen Odur; yağmur yüklü bulutlar toplandıklarında, onları çorak bölgeye doğru sürükleyip bu yolla su indirelim ve böylece her türlü ürünün yeşerip boy vermesini sağlayalım diye. Ölüleri de işte böyle dirilteceğiz; belki düşünür ders alırsınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Ve O, bir Hâlık-i Zîşan'dır ki, rüzgârları
rahmetin
in önünde müjdeci olarak gönderir. Nihâyet rüzgârlar, ağır ağır bulutları yüklenince biz onu bir ölmüş ülkeye sevketmiş oluruz. Derken onunla su indirmiş, sonra da onunla her çeşit meyveleri meydana çıkarmış oluruz. İşte böylece ölüleri de çıkarırız. Gerektir ki, siz düşünüp ibret alasınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
O ki rüzgârları
rahmetin
in önünde müjdeci gönderir. Nihayet o rüzgârlar ağır ağır bulutları yüklenince, onu ölü bir memlekete sevkederiz. Onunla oraya su indirir ve o su ile orada her türlüsünden meyveler çıkarırız. İşte ölüleri de biz böyle çıkaracağız. Umulur ki bundan ibret alırsınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Rahmetin
in önünde müjdeci olarak rüzgarları gönderen O’dur. Rüzgarlar, ağır ağır yağmur yüklü bulutları yüklendiği zaman; biz, onu ölü bir bölgeye gönderir ve su indiririz. Onunla her türlü ürün çıkarırız. Ölüleri de böyle çıkaracağız. Belki düşünüp, ibret alırsınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
O ki rüzgârları
rahmetin
in önünde müjdeci gönderir. Nihâyet onlar, ağır ağır bulutları yüklenince, onu ölü bir ülkeye yollarız; onunla su indirir ve türlü türlü meyvalar çıkarırız. İşte ölüleri de böyle çıkaracağız. Herhalde bundan ibret alırsınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Rahmetin
in önünde rüzgârları bir müjde olarak gönderen O'dur. Bunlar ağırca bulutları kaldırıp yüklendiğinde, onları (kuraklıktan) ölmüş bir şehre sürükleyiveririz ve bununla oraya su indiririz de böylelikle bütün ürünlerden çıkarırız. İşte biz, ölüleri de böyle diriltip çıkarırız. Umulur ki ibret alırsınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Rüzgârı
rahmetin
in önünde müjdeci gönderen de Odur. Nihayet o rüzgâr ağır bulutları yüklendiğinde, Biz onu ölü beldelere gönderir, sonra ondan suyu indirir, o suyla da yerden her türlü ürünü çıkarırız. Ölüleri de kabirlerinden Biz böyle çıkaracağız. Umulur ki düşünür ve ibret alırsınız....
Əraf Suresi, 57. Ayet:
Rüzgarları,
rahmetin
in önünden müjdeci gönderen O'dur. Nihayet onlar, yüklerle ağırlaşmış bulutları yüklenince onu ölü bir beldeye göndeririz; onunla su indiririz de o suyla her türlü meyvayı çıkarırız. İşte biz, ölüleri de böyle çıkarırız. Düşünüp ibret almanız umuluyor....
Əraf Suresi, 63. Ayet:
'Uyarılmanız için, Allah’a sığınmanız, emirlerine yapışmanız, günahlardan arınıp, azaptan korunmanız, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarınıza ve özgürlüklerinize sahip çıkarak şahsiyetli davranmanız, dinî ve sosyal görevlerinizin bilincinde olmanız için, Allah’ın
rahmetin
e mazhar olmanız ümidiyle, içinizden, tanıdığınız liyâkatli ve güvenilir bir adama, Rabbinizden, okunması ibadet olan, övünç kaynağı, öğütlerle dolu bir kitap gelmesine mi şaştınız yoksa?' dedi....
Əraf Suresi, 72. Ayet:
Fe enceynâhu vellezîne meahu bi
rahmetin
minnâ ve kata'nâ dâbirellezîne kezzebû bi âyâtinâ ve mâ kânû mu'minîn(mu'minîne)....
Əraf Suresi, 72. Ayet:
1.
fe encey-nâ-hu
: böylece, bundan sonra, biz onu kurtardık
2.
ve ellezîne
: ve o kimseleri
3.
mea-hu
: onunla birlikte, beraber
4.
Əraf Suresi, 151. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
rabbıgfirlî (rabbi ıgfir-lî)
: Rabbim beni mağfiret et
3.
ve li ahî
: ve kardeşimi
4.
ve edhil-nâ
Əraf Suresi, 151. Ayet:
(Musa A.S) şöyle dedi: “Rabbim, beni ve kardeşimi mağfiret et ve bizi
rahmetin
in içine al (dahil et). Ve Sen, rahmet edenlerin en çok rahmet edenisin.”...
Əraf Suresi, 151. Ayet:
(Mûsâ), “Ey Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla. Bizi kendi
rahmetin
e sok. Sen, merhametlilerin en merhametlisisin” dedi....
Əraf Suresi, 151. Ayet:
Mûsâ, Rabbim dedi, beni ve kardeşimi yarlıga ve
rahmetin
e al bizi, sen merhametlerin en merhametlisisin....
Əraf Suresi, 151. Ayet:
(Musa da) Ey Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla, bizi
rahmetin
e kabul et. Zira sen merhametlilerin en merhametlisisin! dedi....
Əraf Suresi, 151. Ayet:
(Musa) dedi ki: "Rabbim. . . Beni de kardeşimi de mağfiret et ve bizi
rahmetin
e dâhil et. . . Sen, Erhamur Rahıymiyn'sin. "...
Əraf Suresi, 151. Ayet:
Mûsâ: 'Rabbim, beni ve kardeşimi koruma kalkanına al, bağışla. Bizi
rahmetin
e, nimetlerine ve ikramına mazhar et. Sen merhametlilerin en merhametlisisin' dedi....
Əraf Suresi, 151. Ayet:
(Musa) da: 'Ey Rabbim! Beni de kardeşimi de bağışla ve bizi
rahmetin
e kavuştur. Sen merhametlilerin en merhametlisisin' dedi....
Əraf Suresi, 151. Ayet:
(Musa yalvarıp) Dedi ki: "Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla, bizi
rahmetin
e kat. Sen merhamet edenlerin en merhametli olanısın."...
Əraf Suresi, 151. Ayet:
Mûsa: “- Ey Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla, bizi
rahmetin
e ithal et. Sen merhamet edenlerin en merhametlisisin.” dedi....
Əraf Suresi, 151. Ayet:
(Musa): «Ey Rabbim ! Beni ve kardeşimi bağışla ve bizi
rahmetin
e sok ; sen merhamet edenlerin en çok merhamet edenisin» diye duâ etti....
Əraf Suresi, 151. Ayet:
(Musa da) Ey Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla, bizi
rahmetin
e kabul et. Zira sen merhametlilerin en merhametlisisin! dedi....
Əraf Suresi, 151. Ayet:
Dedi: rabbım bana ve kardeşime mağfiret buyur ve bizi
rahmetin
in içine koy, sen ki erhamürrahimînsin...
Əraf Suresi, 151. Ayet:
Musa dedi: «Ey Rabbim beni ve kardeşimi bağışla ve bizi
rahmetin
in içine koy; merhamet edenlerin en merhametlisisin Sen!»...
Əraf Suresi, 151. Ayet:
Musa dedi ki: «Ey Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla! Bizi
rahmetin
in içine al. Sen merhametlilerin en merhametlisisin.»...
Əraf Suresi, 151. Ayet:
Musa dedi ki; «Ey Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla, bizi
rahmetin
in kapsamına al, sen merhametlilerin en merhametlisisin.»...
Əraf Suresi, 151. Ayet:
(Musa) dedi ki: "Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla. Bizi
rahmetin
e kat. Sen merhamet edenlerin en merhametli olanısın."...
Əraf Suresi, 151. Ayet:
(Musa) dedi ki: «Yâ Rab, beni de, biraderimi de yarlığa. Bizi
rahmetin
in içine sal. Sen esirgeyenlerden daha esirgeyensin». ...
Əraf Suresi, 151. Ayet:
(Mûsâ:) 'Rabbim! Bana ve kardeşime mağfiret eyle ve bizi
rahmetin
e koy! Çünki sen, merhametlilerin en merhametlisisin!' dedi....
Əraf Suresi, 151. Ayet:
Dedi ki: Rabbım, beni ve kardeşimi bağışla. Bizi
rahmetin
in içine al. Sen merhametlilerin en merhametlisisin....
Əraf Suresi, 151. Ayet:
(Musa): "Ey Rabbim!" dedi, "Beni ve kardeşimi bağışla ve bizi
rahmetin
e kabul et: çünkü sen merhametlilerin en merhametlisisin!"...
Əraf Suresi, 151. Ayet:
Dedi ki: «Yarabbi! Beni de kardeşimi de yarlığa ve bizi
rahmetin
e idhal et. Ve sen merhamet edenlerin en merhametlisisin.»...
Əraf Suresi, 151. Ayet:
Musa: “Ey Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla, bizi
rahmetin
in içine dâhil et. Sen merhametlilerin en merhametlisisin. ” dedi....
Əraf Suresi, 151. Ayet:
-Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla bizi
rahmetin
e girdir. Sen merhametlilerin en merhametlisisin!...
Əraf Suresi, 151. Ayet:
Mûsâ: "Ya Rabbî, beni ve kardeşimi affet.
Rahmetin
e bizi de dahil et; çünkü merhamet edenlerin en merhametlisi Sensin Sen!"...
Əraf Suresi, 151. Ayet:
(Mûsâ): "Rabbim, dedi, beni ve kardeşimi bağışla, bizi
rahmetin
in içine sok, merhametlilerin en merhametlisi sensin!"...
Əraf Suresi, 151. Ayet:
(Musa yalvarıp) Dedi ki: «Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla, bizi
rahmetin
e kat. Sen merhamet edenlerin en merhametli olanısın.»...
Əraf Suresi, 151. Ayet:
Musa, 'Yâ Rabbi, beni ve kardeşimi bağışla,' dedi. 'Bizi
rahmetin
e eriştir. Sen merhametlilerin en merhametlisisin.'...
Əraf Suresi, 151. Ayet:
Musa şöyle yakardı: "Rabbim! Beni ve kardeşimi bağışla.
Rahmetin
e sok bizi. Sen, rahmet edenlerin en merhametlisisin."...
Əraf Suresi, 188. Ayet:
'Benim, kendime, Allah’ın sünneti, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olanın dışında ne bir menfaat elde etmeye, ne de bir zararı önlemeye gücüm yetebilir. Ben, eğer duyu ve bilgi alanı ötesini, gayb âlemini bilseydim, kazancımı, menfaatlerimi çoğaltmayı, durumumu iyileştirmeyi, mutluluğumu artırmayı isterdim. İnsan cinsinin başına gelen hiçbir kötülük, hiçbir sıkıntı da bana dokunmazdı. Ben sadece iman edecek bir kavmi, sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatarak uyaran ve All...
Əraf Suresi, 203. Ayet:
Sen onlara (istedikleri) bir âyet getirmediğinde ise, «Sen bir tane derleyip meydana getirseydin ya !» derler. De ki: Ben ancak Rabbimden bana vahyedilene uyarım. Bu (kitap) Rabbinizden kalb gözlerinizi açacak belgelerdir ve inanan bir millet için doğru yolun ve
rahmetin
kendisidir....
Əraf Suresi, 204. Ayet:
'Kur’ân okunurken, incelenirken susun, dinleyin, duyduklarınızı uygulayın. Allah’ın
rahmetin
e ve merhametine nâil olursunuz.'...
Əraf Suresi, 206. Ayet:
Gerçekten Rabbinin katında olanlar (
rahmetin
e yakın melekler), Allah’a kulluk etmekten asla kibirlenmezler. Onu tenzih eder yüceltirler ve yalnız ona ibadet için secde ederler. (*) (*) Dikkat! Secde âyetidir....
Ənfal Suresi, 17. Ayet:
Siz öldürmediniz onları, öldüren Allâh'tı! (Oku) attığında sen atmadın, atan Allâh'tı! İman edenlere, kendinden (
rahmetin
den) güzel bir tecrübe yaşatmak için! Muhakkak ki Allâh Semi'dir, Aliym'dir....
Tövbə Suresi, 21. Ayet:
Yubeşşiruhum rabbuhum bi
rahmetin
minhu ve rıdvânin ve cennâtin lehum fîhâ naîmun mukîm(mukîmun)....
Tövbə Suresi, 21. Ayet:
1.
yubeşşiru-hum
: onları müjdeler
2.
rabbu-hum
: onların Rab'leri
3.
bi
rahmetin
: bir rahmet ile
4.
min-hu
: ond...
Tövbə Suresi, 21. Ayet:
Rableri onlara
rahmetin
i, rızaasını, onlara içlerinde tükenmez ve ebedî bir naîm (ni'met) bulunan cennetleri müjdeler. ...
Tövbə Suresi, 26. Ayet:
Sonra Allah, Rasûlünün ve müminlerin üzerine
rahmetin
i indirdi, görmediğiniz (meleklerden) ordular indirdi de, küfredenleri azablandırdı. İşte bu, kâfirlerin cezasıdır....
Tövbə Suresi, 26. Ayet:
Sonra Allah, peygamberinin ve mü'minlerin üzerine kalplere sükunet veren
rahmetin
i indirdi ve görmediğiniz ordular indirip kendisini tanımayanları azaba uğrattı. İşte kafirlerin cezası budur....
Tövbə Suresi, 26. Ayet:
Sonra Allah, Resulünün üzerine ve müminlerin üzerine sekinetini (kalplere huzur veren
rahmetin
i) indirdi ve gözle görmediğiniz ordular indirdi de kendisini tanımayan kâfirleri azaba uğrattı. Ve o kâfirlerin cezası işte budur....
Tövbə Suresi, 26. Ayet:
Sonra Allah, peygamberinin üzerine ve mü’minlerin üzerine sekînetini (kalblere sükûnet ve huzur veren
rahmetin
i) indirdi; hem sizin görmediğiniz (meleklerden) ordular indirdi ve inkâr edenlere azâb etti. Kâfirlerin cezâsı ise, işte budur....
Tövbə Suresi, 26. Ayet:
Sonra Allah Teâlâ Resülü üzerine ve mü'minler üzerine
rahmetin
i indirdi ve sizin görmediğiniz ordular indirdi ve kâfir olanları muazzep kıldı ve bu ise kâfirlerin cezasıdır....
Tövbə Suresi, 26. Ayet:
Sonra Allah, Resulünün ve müminlerin üzerlerine sekinetini, güven veren
rahmetin
i indirmiş, sizin göremediğiniz ordular göndermişti de Kendisini tanımayan o kâfirleri azaba uğratmıştı. İşte kâfirlerin cezası budur!...
Tövbə Suresi, 26. Ayet:
Sonra Allâh, Elçisinin ve mü'minlerin üzerine sekinetini (güven veren
rahmetin
i) indirdi, sizin görmediğiniz askerler indirdi ve kâfirlere azâb etti (onları bozguna uğrattı). İşte kâfirlerin cezâsı budur!...
Tövbə Suresi, 26. Ayet:
Sonra Allah, Resulüne ve mü'minlere güven ve
rahmetin
i indirdi. Bir de sizin görmediğiniz ordular indirdi ve inkâr edenleri azaba uğrattı. Kâfirlerin cezası işte budur....
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
Eğer ona (Muhammed’e) yardım etmezseniz o takdirde (bilin ki), muhakkak o inkâr edenler, (Ebû Bekir’le berâber) iki kişiden biri olarak onu (Mekke’den) çıkardıklarında Allah ona yardım etmişti. O zaman o ikisi mağaradaydılar da hani arkadaşına: 'Üzülme, şübhesiz ki Allah bizimle berâberdir!' diyordu. Artık Allah, ona sekînetini (kalblerine sükûnet ve huzur veren
rahmetin
i) indirmiş, sizin görmediğiniz ordularla da ona (Resûlüne)kuvvet vermiş ve inkâr edenlerin sözünü (küfür da'vâlarını) en alçak...
Tövbə Suresi, 40. Ayet:
Siz Peygambere yardım etmeseniz de, inkâr edenler onu yurdundan çıkardıklarında Allah ona yardım etmiştir. O vakit iki kişiden biri olarak mağaradayken, o, arkadaşına 'Üzülme, Allah bizimle' diyordu. Nitekim Allah ona güven ve
rahmetin
i indirdi, sizin görmediğiniz ordularla onu destekledi ve kâfirlerin dâvâsını alçalttı. Çünkü yüce olan dâvâ ancak Allah'ın dâvâsıdır; Allah ise herşeyin mutlak galibi ve sonsuz hikmet sahibidir....
Tövbə Suresi, 68. Ayet:
Allah, münafık erkeklere, münafık kadınlara ve bütün kâfirlere, içinde ebedî olarak kalmak üzere, cehennem ateşini vaad buyurdu. Bu azab onlara yeter. Allah onları
rahmetin
den uzaklaştırdı. Onlara devamlı bir azab vardır....
Tövbə Suresi, 68. Ayet:
Allah münafık erkeklere, münafık kadınlara ve kâfirlere, içinde ebedî kalacakları Cehennem ateşini va'd etmiştir; o onlara yeter. Allah onları lanetledi (
rahmetin
den kovup uzaklaştırdı). Onlar için devamlı bir azâb vardır....
Tövbə Suresi, 68. Ayet:
Allah, ikiyüzlü erkek ve kadınlara ve inkarcılara, ebedi kalacakları cehennem ateşini hazırlamıştır. O, onlara yeter. Allah onları lanetlemiştir (
rahmetin
den uzak kılmıştır). Onlara devamlı azab vardır....
Tövbə Suresi, 68. Ayet:
Allah, erkek münafıklara da, kadın münafıklara da, kâfirlere de — kendileri için ebedî kalıcı olmak üzere — cehennem ateşini va'd etdi. Bu, onlara yeter. Allah, onları
rahmetin
den koğdu. Onlara bitib tükenmeyen bir azâb vardır. ...
Tövbə Suresi, 68. Ayet:
Allah münafık erkeklere, münafık kadınlara ve kâfirlere ebedî kalacakları cehennem ateşini hazırlamıştır. Bu onlara yeter. Allah onlara lânet etmiş,
rahmetin
den uzaklaştırmıştır. Onlar için sürekli bir azap vardır....
Tövbə Suresi, 68. Ayet:
Allah gerek münafık erkeklere, gerek münafık kadınlara, gerekse bütün kâfirlere, ebedî kalmak üzere girecekleri cehennem ateşini vaad etmiştir. O onlara yeter! Allah onları
rahmetin
den uzaklaştırdı. Onlara devamlı bir azap vardır....
Tövbə Suresi, 71. Ayet:
Mü'min erkeklerle mü'min kadınlar birbirlerinin velîleri (yardımcıları, destekleyicileri ve Allah için dost ve yakınları)dırlar. İyilikle emrederler, fenalıktan men'ederler; namazı vaktince kılarlar, zekâtı (yerli yerince) verirler ve Allah'a, Peygamberine itaat ederler. İşte bunları Allah (geniş)
rahmetin
e eriştirecektir. Şüphesiz ki Allah yegâne üstündür, her işinde hikmet sahibidir....
Tövbə Suresi, 71. Ayet:
İmân sahibi olan erkekler ile kadınlar ise bazıları bazılarının velîleridir. Mâruf ile emrederler, münkerden nehy eylerler ve namazı dosdoğru kılarlar ve zekâtı verirler. Ve Allah Teâlâ'ya ve Peygamberine itaatte bulunurlar. İşte bunları elbette ki, Allah Teâlâ
rahmetin
e nâil buyuracaktır. Şüphe yok ki Allah Teâlâ azîzdir, hakîmdir....
Tövbə Suresi, 71. Ayet:
Mümin erkeklerle mümin kadınlar birbirlerinin velileri, yardımcılarıdır. Onlar iyilikleri teşvik edip kötülükleri menederler. Namazı hakkıyla yerine getirir, zekâtı verir, Allah’a ve Resulüne itaat ederler. İşte onları Allah geniş
rahmetin
e mazhar edecektir.Çünkü Allah azîzdir, hakîmdir (üstün kudret, tam hüküm ve hikmet sahibidir)....
Tövbə Suresi, 99. Ayet:
1.
ve min el a'râbî
: ve bedevî (göçebe) Araplar'dan
2.
men
: kimse(ler)
3.
yu'minu
: îmân eder, âmenû olur
4.
bi allâhi
Tövbə Suresi, 99. Ayet:
Ve bedevî Araplar'dan Allah'a ve ahiret gününe (Allah'a ölmeden evvel ulaşma gününe) inananlar vardır. Ve infâk ettikleri şeyleri Allah'ın indinde ve Resul'ün dualarında bir (yakınlık) vesile kabul ederler. Muhakkak ki; o, onlar için bir yakınlık vesilesidir, (öyle) değil mi? Allah, onları
rahmetin
in içine dahil edecek. Muhakkak ki Allah; Gafur'dur (mağfiret edendir) ve Rahîm (rahmet nurunu gönderen)'dir....
Tövbə Suresi, 99. Ayet:
Bedevîlerden kimileri de vardır ki, Allah’a ve ahiret gününe inanır. Harcayacaklarını, Allah katında yakınlığa ve Peygamberin dualarını almağa vesile sayarlar. Bilesiniz ki bu, (Allah katında) onlar için yakınlıktır. Allah, onları
rahmetin
e sokacaktır. Şüphesiz Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir....
Tövbə Suresi, 99. Ayet:
Bedevîlerden Allah'a ve son güne inanıp sarfedileni Allah katında hâlis bir ibâdet sayan ve Peygamberin dualarını kazanmaya vesîle addedenler de var. Haberiniz olsun ki bu, gerçekten de onlar için bir ibâdettir, Tanrıya yakın olmaya vesîledir. Allah, onları öz
rahmetin
e ithal edecektir, şüphe yok ki Allah, suçları örter, rahîmdir....
Tövbə Suresi, 99. Ayet:
Bedevîlerden öylesi de vardır ki, Allah'a ve ahiret gününe inanır, (hayır için) harcayacağını Allah katında yakınlığa ve Peygamber'in dualarını almaya vesile edinir. Bilesiniz ki o (harcadıkları mal, Allah katında) onlar için bir yakınlıktır. Allah onları
rahmetin
e (cennetine) koyacaktır. Şüphesiz Allah bağışlayan, esirgeyendir....
Tövbə Suresi, 99. Ayet:
Bedevîlerden kimi de vardır ki, Esmâ'sıyla onların hakikati olan Allâh'a ve yaşanacak sonsuz sürece iman eder ve infak ettiğini Allâh indînde yakınlığa vesile olacak şeyler olarak düşünür; Rasûlullah'ın dualarında yer almak için vesile edinir. . . Dikkat edin, muhakkak ki o (infak ettikleri), kendileri için bir yakınlık vesilesidir. . . Allâh onları
rahmetin
e dâhil edecektir. . . Muhakkak ki Allâh Ğafûr'dur, Rahıym'dir....
Tövbə Suresi, 99. Ayet:
Bedevilerden öyleleri de var ki, Allah'a ve ahiret gününe iman ederler ve harcadıklarını Allah'a yaklaşmak ve Peygamberin dualarını almak için vesile olarak görürler. Bilin ki, (gerçekten) bu onlar için yakınlık vesilesidir. Allah onları
rahmetin
e sokacaktır. Allah bağışlayandır, rahmet edendir....
Tövbə Suresi, 99. Ayet:
Bedevilerden öyleleri de vardır ki, onlar Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve infak ettiğini Allah katında bir yakınlaşmaya ve elçinin dua ve bağışlama dileklerine (bir yol) sayar. Haberiniz olsun, bu gerçekten onlar için bir yakınlaşmadır. Allah da onları kendi
rahmetin
e sokacaktır. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir....
Tövbə Suresi, 99. Ayet:
Yine Bedevî’lerden öylesi de vardır ki, Allah’a ve âhiret gününe inanır; ve harcadığını, Allah katında (
rahmetin
e) yakınlıklara ve Peygamberin dualarını kazanmıya vesile edinir. Doğrusu, harcamış oldukları şeyler, Allah’ın
rahmetin
e yaklaşmaya kendileri için bir sebebdir. Allah, onları
rahmetin
e (cennet’ine) koyacaktır. Çünkü Allah Gafûr’dur, Rahîm’dir....
Tövbə Suresi, 99. Ayet:
Yine Bedevilerden öylesi de var ki, Allah'a, Âhiret gününe imân ederler. (Allah yolunda) harcadığını Allah katında yakınlıklara ve Peygamberin dualarına (lâyık olmaya vesile) edinirler. İyi bilin ki bu onlar için Allah katında bir yakınlıktır. Allah onları
rahmetin
e lâyık görüp kavuşturacaktır. Şüphesiz ki Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir....
Tövbə Suresi, 99. Ayet:
Bedevîlerden öylesi de vardır ki, Allah'a ve ahiret gününe inanır, (hayır için) harcayacağını Allah katında yakınlığa ve Peygamber'in dualarını almaya vesile edinir. Bilesiniz ki o (harcadıkları mal, Allah katında) onlar için bir yakınlıktır. Allah onları
rahmetin
e (cennetine) koyacaktır. Şüphesiz Allah bağışlayan, esirgeyendir....
Tövbə Suresi, 99. Ayet:
Araplardan, ALLAH'a ve ahiret gününe inananlar da vardır. Harcadıklarını ise ALLAH'a yaklaştıracak bir vesile ve elçiye destek sayarlar. Gerçekten o, onlar için bir yaklaşma vesilesidir. ALLAH onları
rahmetin
e sokacaktır. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir....
Tövbə Suresi, 99. Ayet:
Kimi Bedeviler de Allah'a ve ahiret gününe inanırlar; yaptıkları maddi bağışları Allah'ın yakınlığını ve peygamberin dualarını kazanma aracı, sebebi sayarlar. Haberiniz olsun ki, yaptıkları bu bağışlar, gerçekten onları Allah'a yaklaştıran bir sebeptir. İlerde Allah onları
rahmetin
in kapsamı içerisine alacaktır. Hiç şüphesiz Allah affedici ve merhametlidir....
Tövbə Suresi, 99. Ayet:
Bedevilerden öyleleri de vardır ki, onlar Tanrı'ya ve ahiret gününe inanır ve infak ettiğini Tanrı katında bir yakınlaşmaya ve elçinin dua ve bağışlama dileklerine (bir yol) sayar. Haberiniz olsun, bu gerçekten onlar için bir yakınlaşmadır. Tanrı da onları kendi
rahmetin
e sokacaktır. Şüphesiz Tanrı bağışlayandır, esirgeyendir....
Tövbə Suresi, 99. Ayet:
Bedevilerden öyle adam da vardır ki Allaha ve âhiret gününe inanır, harcedeceğini Allah yanında yakınlıklara ve o peygamberin dualarına (vesîle) edinir. Haberiniz olsun ki bu, onlar için gerçek bir yakınlıkdır. Allah, onları
rahmetin
e koyacakdır. Şübhesiz ki Allah çok yarlığayıcıdır, çok esirgeyicidir. ...
Tövbə Suresi, 99. Ayet:
Bedevîlerden öylesi de vardır ki, Allah’a ve âhiret gününe îmân eder, (Allah yolunda) harcadığını Allah katında yakınlıklara ve peygamberin duâlarına vesîle sayar. Bilesiniz ki gerçekten o (harcadıkları şeyler), kendileri için (Allah katında) bir yakınlıktır.Allah, onları yakında
rahmetin
e (Cennetine) koyacaktır. Şübhesiz ki Allah, Gafûr (çok bağışlayan)dır, Rahîm (çok merhamet eden)dir....
Tövbə Suresi, 99. Ayet:
Bedevilerden öyleleri de vardır ki; Allah'a ve ahiret gününe inanır, infak ettiğini Allah katında yakınlığa ve peygamberin duasına nail olmaya vesile sayar. Bilin ki; bunlar kendileri için gerçek bir yakınlıktır. Allah, onları
rahmetin
e girdirecektir. Muhakkak ki Allah; Gafur'dur, Rahim' dir....
Tövbə Suresi, 99. Ayet:
Ve bedevilerden öylesi de vardır ki, Allah Teâlâ'ya ve ahiret gününe imân eder ve infak ettiği şeyi Allah Teâlâ nezdinde tekarrübe ve Peygamberin dualarına vesile (ittihaz) eder. Haberiniz olsun ki, onlar kendileri için bir yakınlıktır. Elbette Allah Teâlâ onları
rahmetin
in içine girdirecektir. Şüphe yok ki Allah Teâlâ yarlığayıcıdır, esirgeyicidir....
Tövbə Suresi, 99. Ayet:
Bedevilerden öylesi de vardır ki, Allah'a ve ahiret gününe inanır, harcayacağını Allah katında yakınlığa ve Peygamber'in duâlarını almaya vesile edinir. Bilesiniz ki o harcadıkları şeyler, onlar için bir yakınlıktır. Allah onları
rahmetin
in içine koyacaktır. Şüphesiz ki Allah bağışlayandır, merhamet edendir....
Tövbə Suresi, 99. Ayet:
Bedevilerden, Allah’a ve ahiret gününe iman eden, infak ettiğini Allah katında yakınlık vesilesi ve resulün duasını almak için yapanlar vardır. Dikkat edin, işte yakınlık onlar içindir. Allah onları
rahmetin
e dahil edecektir. Allah bağışlayan, merhamet edendir....
Tövbə Suresi, 99. Ayet:
Bedevi Araplardan kimi de var ki Allah'a ve âhiret gününe inanır, verdiğini Allah'a yakın dereceler kazanmağa ve Elçinin du'âlarını almağa vesile sayar. Gerçekten o (verdikleri) kendileri için yakın dereceler(e vesile)dir. Allâh onları
rahmetin
in içine sokacaktır. Muhakkak ki Allâh bağışlayandır, esirgeyendir....
Tövbə Suresi, 99. Ayet:
Bedevilerden öyleleri de vardır ki, onlar Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve infak ettiğini Allah katında bir yakınlaşmaya ve peygamberin dua ve bağışlama dileklerine (bir yol) sayar. Haberiniz olsun, bu gerçekten onlar için bir yakınlaşmadır. Allah da onları kendi
rahmetin
e sokacaktır. Şüphesiz Allah, bağışlayandır, esirgeyendir....
Tövbə Suresi, 99. Ayet:
Fakat bedevîlerden öylesi de var ki, Allah'a ve âhiret gününe iman eder, hayır için harcadığını Allah katında yakınlığa ve Peygamberin duasına vesile sayar. Gerçekten de bu onlar için bir yakınlıktır. Allah onları
rahmetin
e eriştirecektir. Çünkü Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir....
Tövbə Suresi, 99. Ayet:
Çöl Araplarından bazıları da Allah'a ve âhiret gününe inanır, harcadığını Allah yanında yakınlıklara ve resulün dualarına vesîle edinir. Dikkat edin! O harcadıkları gerçekten kendileri için bir yakınlık vesîlesidir. Allah onları
rahmetin
in içine sokacaktır. Allah çok affedici, çok esirgeyicidir....
Yunus Suresi, 21. Ayet:
İnsanlara, kendilerine dokunmuş bir sıkıntıdan sonra bir rahmet, güzellik tattırdığımızda, işaretlerimiz hakkında hemen bir mekre düşerler. . . De ki: "Mekr itibarıyla Allâh daha süratlidir. . . Muhakkak ki Rasûllerimiz mekrlerinizi yazıyorlar. " (Yaşadıkları sıkıntının, elleriyle yaptıklarının sonucu olduğunu kavrayamayıp; ardından gelen
rahmetin
ise, yaptıkları yanlışın gerçekte yanlış olmamasının sonucu olduğunu ve doğru yolda olduklarını sanırlar. Allâh da onların bu sanılarını bozmaz ve yan...
Yunus Suresi, 85. Ayet:
(85-86) «lllah'a guvendik; Ey Rabbimiz! Zalim bir millet ile bizi sinama,
rahmetin
le bizi kafirlerden kurtar» dediler....
Yunus Suresi, 85. Ayet:
(85-86) 'Allah'a güvendik; Ey Rabbimiz! Zalim bir millet ile bizi sınama,
rahmetin
le bizi kafirlerden kurtar' dediler....
Yunus Suresi, 85. Ayet:
(85-86) Onlar da şöyle cevap verdiler: "Biz de Allah’a dayanıp güvendik. Ey Rabbimiz! Bizi o zalim kimselerin işkenceleri ile imtihan etme ve
rahmetin
le bizi o kâfirler güruhundan kurtar!"...
Yunus Suresi, 86. Ayet:
1.
ve necci-nâ
: ve bizi kurtar
2.
bi rahmeti-ke
: senin
rahmetin
ile
3.
min el kavmi el kâfirîne
: kâfirler kavminden
...
Yunus Suresi, 86. Ayet:
Ve bizi, Senin
rahmetin
le kâfirler kavminden kurtar....
Yunus Suresi, 86. Ayet:
Bizi
rahmetin
le o kâfirler topluluğundan kurtar....
Yunus Suresi, 86. Ayet:
Ve bizi,
rahmetin
le kurtar kâfirler topluluğundan....
Yunus Suresi, 86. Ayet:
Ve bizi
rahmetin
le o kâfirler topluluğundan kurtar!"...
Yunus Suresi, 86. Ayet:
"
Rahmetin
i bizde açığa çıkararak, hakikat bilgisini inkâr edenler topluluğundan kurtar. "...
Yunus Suresi, 86. Ayet:
'Bizi,
rahmetin
le, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfir bir kavimden, nankör bir toplumdan kurtar' dediler....
Yunus Suresi, 86. Ayet:
Rahmetin
le bizi kâfirler topluluğundan kurtar.'...
Yunus Suresi, 86. Ayet:
"Ve bizi, kâfirler topluluğundan
rahmetin
le kurtar."...
Yunus Suresi, 86. Ayet:
Ve bizi,
rahmetin
le o kâfir kavimden kurtar.”...
Yunus Suresi, 86. Ayet:
(85-86) «lllah'a guvendik; Ey Rabbimiz! Zalim bir millet ile bizi sinama,
rahmetin
le bizi kafirlerden kurtar» dediler....
Yunus Suresi, 86. Ayet:
Ve bizi kendi
rahmetin
le o kâfir kavimden kurtar.»...
Yunus Suresi, 86. Ayet:
(85-86) 'Allah'a güvendik; Ey Rabbimiz! Zalim bir millet ile bizi sınama,
rahmetin
le bizi kafirlerden kurtar' dediler....
Yunus Suresi, 86. Ayet:
Ve bizi
rahmetin
le o kâfirler topluluğundan kurtar!»...
Yunus Suresi, 86. Ayet:
'
Rahmetin
le bizi inkarcı halktan kurtar.'...
Yunus Suresi, 86. Ayet:
ve
rahmetin
le bizi o kâfir kavmden kurtar dediler...
Yunus Suresi, 86. Ayet:
Ve
rahmetin
le bizi o kafir kavimden kurtar!» dediler....
Yunus Suresi, 86. Ayet:
«Bizi
rahmetin
le o kâfir kavmin elinden kurtar!»...
Yunus Suresi, 86. Ayet:
Rahmetin
le bizi kâfirler güruhundan kurtar....
Yunus Suresi, 86. Ayet:
"Ve bizi, kafirler kavminden
rahmetin
le kurtar."...
Yunus Suresi, 86. Ayet:
«Ve bizi
rahmetin
le o kâfirler güruhundan kurtar». ...
Yunus Suresi, 86. Ayet:
'Ve bizi
rahmetin
le o kâfirler gürûhundan kurtar!'...
Yunus Suresi, 86. Ayet:
«Ve
rahmetin
ile bizi kâfirler olan kavimden kurtar.»...
Yunus Suresi, 86. Ayet:
“Ve bizi
rahmetin
le kâfirler gürûhundan kurtar!”...
Yunus Suresi, 86. Ayet:
Rahmetin
le bizi kafirlerden kurtar, dediler....
Yunus Suresi, 86. Ayet:
(85-86) Onlar da şöyle cevap verdiler: "Biz de Allah’a dayanıp güvendik. Ey Rabbimiz! Bizi o zalim kimselerin işkenceleri ile imtihan etme ve
rahmetin
le bizi o kâfirler güruhundan kurtar!"...
Yunus Suresi, 86. Ayet:
«Ve bizi, kâfirler topluluğundan
rahmetin
le kurtar.»...
Yunus Suresi, 86. Ayet:
'
Rahmetin
le bizi o kâfirler güruhundan kurtar.'...
Yunus Suresi, 86. Ayet:
"O küfre sapmış toplumdan
rahmetin
le bizi kurtar!"...
Hud Suresi, 2. Ayet:
'Ancak, Allah’ı ilâh tanımanız, candan müslümanlar olarak Allah’a bağlanmanız, saygıyla Allah’a kulluk ve ibadet etmeniz için indirilmiştir. Ben de size Allah tarafından vazifelendirilmiş sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan bir uyarıcı ve
rahmetin
i, merhametini, ihsanını, sevgisini açıklayan müjdeleyiciyim.'...
Hud Suresi, 28. Ayet:
(Nuh:) "Ey kavmim!" dedi, "Ne dersiniz, ya benim, Rabbimin katından apaçık bir kanıta dayandığım; Onun katından bana (aydınlatıcı) bir
rahmetin
, (bir vahyin) bahşedildiği doğruysa ve siz de buna karşı kör kalmışsanız, söyleyin, hoşunuza gitmediği halde onu görüp fark etmeniz için sizi zorlayabilir miyiz?"...
Hud Suresi, 43. Ayet:
O: Dağa sığınırım, beni sudan kurtarır, deyince; Nuh: Bu gün Allah'ın
rahmetin
e erişenden başkası için Allah'ın buyruğundan kurtuluş yoktur, dedi. Ve aralarına dalga girdi, o da boğulanlardan oldu....
Hud Suresi, 44. Ayet:
“Ey yeryüzü! Yut suyunu. Ey gök! Tut suyunu” denildi. Su çekildi, iş bitirildi. Gemi de Cûdî’ye oturdu ve “Zalimler topluluğu, Allah’ın
rahmetin
den uzak olsun!” denildi....
Hud Suresi, 44. Ayet:
Yere, «Suyunu cek!", goge, «Ey gok sen de tut!» denildi. Su cekildi, is de bitti; gemi Cudi'ye oturdu. «Haksizlik yapan millet Allah'in
rahmetin
den uzak olsun» denildi....
Hud Suresi, 44. Ayet:
Yere, 'Suyunu çek!', göğe, 'Ey gök sen de tut!' denildi. Su çekildi, iş de bitti; gemi Cudi'ye oturdu. 'Haksızlık yapan millet Allah'ın
rahmetin
den uzak olsun' denildi....
Hud Suresi, 44. Ayet:
Nihâyet (vakti geldiğinde): 'Ey yer! Suyunu yut! Ve ey gök! (Sen de yağmurunu) tut!' denildi. Su çekildi, iş bitirildi, (gemi) Cûdî (dağının) üzerine oturdu ve: '(Allah’ın
rahmetin
den uzak olan) zâlimler topluluğu helâk olsun!' denildi....
Hud Suresi, 44. Ayet:
Denildi ki: Ey yer suyunu çek, Ey gök, sen de tut, su çekildi, iş de bitti. Gemi Cudi'ye oturdu. Zalimler güruhu Allah'ın
rahmetin
den uzak olsun, denildi....
Hud Suresi, 47. Ayet:
Ya rabb! dedi: senden bilmediğim şey'i istemekten sana sığınırım, sen bana mağrifetini reva,
rahmetin
i atâ kılmazsan ben husrâna düşenlerden olurum...
Hud Suresi, 58. Ayet:
Ve lemmâ câe emrunâ necceynâ hûden vellezîne âmenû meahu bi
rahmetin
minnâ, ve necceynâhum min azâbin galîz(galîzin). ...
Hud Suresi, 58. Ayet:
1.
ve lemmâ
: ve olduğu zaman
2.
câe emru-nâ
: emrimiz geldi
3.
necceynâ
: biz kurtardık
4.
hûden
: Hud
...
Hud Suresi, 60. Ayet:
Ve bu dünyada ve kıyâmet günü lânete tâbî tutuldular ve Ad kavmi Rab'lerini inkâr etmediler mi? Hud (A.S)'ın kavmi Ad (kavmi) (Allahû Tealâ'nın
rahmetin
den) uzak kaldı, öyle değil mi?...
Hud Suresi, 60. Ayet:
Onlar, hem bu dünyada, hem de kıyamet gününde lânete uğratıldılar. Biliniz ki Âd kavmi, Rablerini inkâr etti. (Yine) biliniz ki Hûd’un kavmi Âd, Allah’ın
rahmetin
den uzaklaştı....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Onlar hem bu dünyada hem de kıyamet gününde lânete tâbi tutuldular. Biliniz ki, Ad (kavmi) Rablerini inkâr ettiler. (Şunu da) bilin ki Hûd'un kavmi Âd, Allah'ın
rahmetin
den uzak kılındı....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Hem bu dünyada, hem de kıyamet günü lânete uğradılar. Bakınız, Âd kavmi Rablerini inkâr ettiler, ihsan ettiği nimetlere nankörlük ettiler. Hûd’un kavmi Âd’in, Allah’ın
rahmetin
den, korumasından uzak kılınarak, yok olup gitmesinden ibret alın....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Ve bu dünyada da, kıyamet gününde de lanete tabi tutuldular. Haberiniz olsun; gerçekten Ad (halkı), Rablerine (karşı) inkâr ettiler. Haberiniz olsun; Hud kavmi Ad'a (Allah'ın
rahmetin
den) uzaklık (verildi)....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Onlar, hem dünyada, hem ahiret gününde bir lânete (ceza ve azaba) tabi tutuldular. Dikkat edin! Ad Kavmi, gerçekten Rabbini inkâr etti. Haberiniz olsun! Hûd’un kavmi âd, Allah’ın
rahmetin
den uzak kalmıştır....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Bu dunyada da, kiyamet gununde de lanete ugradilar. Bilin ki Ad milleti Rablerini inkar etti ve yine bilin ki Hud'un milleti Ad Allah'in
rahmetin
den uzaklasti. *...
Hud Suresi, 60. Ayet:
Bu dünyada da, kıyamet gününde de lanete uğradılar. Bilin ki Ad milleti Rablerini inkar etti ve yine bilin ki Hud'un milleti Ad Allah'ın
rahmetin
den uzaklaştı....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Onlar hem bu dünyada hem de kıyamet gününde lânete tâbi tutuldular. Biliniz ki, Âd (kavmi) Rablerini inkâr ettiler. (Şunu da) bilin ki Hûd'un kavmi Âd, Allah'ın
rahmetin
den uzak kılındı....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Ve bu dünyada da kıyamet gününde de lanete tabi tutuldular. Haberiniz olsun; gerçekten Ad (halkı), rablerine küfrettiler. Haberiniz olsun; Hud kavmi Ad'a (Tanrı'nın
rahmetin
den) uzaklık (verildi)....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Böylece hem bu dünyada, hem de kıyâmet gününde lâ'nete tâbi' tutuldular. Haberiniz olsun! Şübhesiz ki Âd (kavmi) Rablerini inkâr ettiler. Dikkat edin! (İsyanları yüzünden Allah’ın
rahmetin
den uzaklaşan) Hûd’un kavmi olan Âd, helâk olsun!...
Hud Suresi, 60. Ayet:
Bu dünyada da, kıyamet gününde de la'nete uğradılar. Bilin ki: Ad, Rabblarını inkar ettiler. Ve yine bilin ki; Hud'un kavmi Ad, Allah'ın
rahmetin
den uzaklaştı....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Böylece bu dünyada da kıyamet gününde de lânete uğradılar. İyi bilin ki Âd kavmi Rablerini inkâr ettiler. İyi bilin ki Hud'un kavmi Âd, Allah'ın
rahmetin
den uzak kılındı....
Hud Suresi, 60. Ayet:
Böylece hem bu dünyâda, hem de kıyâmet gününde peşlerine la'net takıldı. İyi bilin, 'Âd (kavmi) Rablerini inkâr ettiler; iyi bilin Hûd'un kavmi 'Âd, (Allâh'ın
rahmetin
den) uzak olsun (yok olup gitsin)!...
Hud Suresi, 60. Ayet:
Ve bu dünyada da, kıyamet gününde de lanete tabi tutuldular. Haberiniz olsun; gerçekten Ad (halkı), Rablerine (karşı) küfrettiler. Haberiniz olsun; Hûd kavmi Ad'a (Allah'ın
rahmetin
den) uzaklık (verildi)....
Hud Suresi, 66. Ayet:
Fe lemmâ câe emrunâ necceynâ sâlihan vellezîne âmenû meahu bi
rahmetin
minnâ ve min hizyi yevmi iz(izin), inne rabbeke huvel kaviyyul azîz(azîzu). ...
Hud Suresi, 66. Ayet:
1.
fe lemmâ
: bundan sonra böylece, olduğu zaman
2.
câe
: geldi
3.
emru-nâ
: emrimiz
4.
necceynâ
: kurtardık
<...
Hud Suresi, 68. Ayet:
Sanki orada hiç yaşamamışlardı. Biliniz ki Semûd kavmi Rablerini inkâr etti. (Yine) biliniz ki Semûd kavmi Allah’ın
rahmetin
den uzaklaştı....
Hud Suresi, 68. Ayet:
Sanki orada hiç oturmamışlardı. Biliniz ki, Semûd kavmi gerçekten Rablerini inkâr ettiler. Yine bilesiniz ki, Semûd kavmi (Allah'ın
rahmetin
den) uzak kılındı....
Hud Suresi, 68. Ayet:
Sanki, orada hiç yaşamamış, güzel gün görmemiş gibiydiler. Bakınız, Semûd kavmi Rablerini inkârda ısrar ettiler, ihsan ettiği nimetlere nankörlük ettiler. Semûd’un, Allah’ın
rahmetin
den, korumasından uzak kılınarak yok olup gitmesinden ibret alın....
Hud Suresi, 68. Ayet:
Sanki orada hiç refah içinde yaşamamışlar gibi. Haberiniz olsun; Semud (halkı) gerçekten Rablerine (karşı) inkâr etmişlerdi. Haberiniz olsun; Semud (halkına Allah'ın
rahmetin
den) uzaklık (verildi.)...
Hud Suresi, 68. Ayet:
Sanki orada bir şenlik kurmamışlardı. Haberiniz olsun ki, Semûd kavmi, doğrusu Rablerine küfrettiler. Biliniz ki, Semûd kavmi Allah’ın
rahmetin
den uzak düşmüş, helâk olmuştur....
Hud Suresi, 68. Ayet:
Sanki orada hic yasamamislardi. Bilin ki, Semud milleti Rabbi'ni inkar etmisti. Bilin ki, Semud milleti Allah'in
rahmetin
den uzaklasti. *...
Hud Suresi, 68. Ayet:
Sanki orada hiç yaşamamışlardı. Bilin ki, Semud milleti Rabbini inkar etmişti. Bilin ki, Semud milleti Allah'ın
rahmetin
den uzaklaştı....
Hud Suresi, 68. Ayet:
Sanki orada hiç oturmamışlardı. Biliniz ki, Semûd kavmi gerçekten Rablerini inkâr ettiler. Yine bilesiniz ki, Semûd kavmi (Allah'ın
rahmetin
den) uzak kılındı....
Hud Suresi, 68. Ayet:
Sanki orada hiç refah içinde yaşamamışlar gibi. Haberiniz olsun; Semud (halkı) gerçekten rablerine küfrettiler. Haberiniz olsun; Semud (halkına Tanrı'nın
rahmetin
den) uzaklık (verildi.)...
Hud Suresi, 68. Ayet:
Sanki orada hiç oturmamışlardı! Dikkat edin! Şübhesiz Semûd (kavmi) Rablerini inkâr ettiler. (Ve yine) dikkat edin! (Peygamberlerine isyanları yüzünden Allah’ın
rahmetin
den uzaklaşan) Semûd (kavmi) helâk olsun!...
Hud Suresi, 68. Ayet:
Sanki orada hiç yaşamamışlardı. Bilin ki; Semud, Rabblarını inkar etmişlerdi. Ve yine bilin ki; Semud, Allah'ın
rahmetin
den uzaklaştı....
Hud Suresi, 68. Ayet:
Sanki orada hiç oturmamışlardı. Biliniz ki Semud kavmi Rablerini inkâr etmişti, biliniz ki Semud kavmi Allah'ın
rahmetin
den uzak düşmüştü....
Hud Suresi, 68. Ayet:
Sanki orda hiç refah içinde yaşamamışlar gibi. Haberiniz olsun; Semud (halkı) gerçekten Rablerine (karşı) küfretmişlerdi. Haberiniz olsun; Semud (halkına Allah'ın
rahmetin
den) uzaklık (verildi)....
Hud Suresi, 88. Ayet:
Şuayb dedi ki; «Soydaşlarım, baksanıza, ya ben Rabbimden gelen açık bir belgeye dayanıyorsam ve O bana kendi
rahmetin
in sonucu olarak temiz bir geçim kaynağı vermiş ise? Yasakladığım hareketleri kendim yaparak size ters düşmek istemiyorum. Tek isteğim, gücümün yettiği oranda bozuklukları düzeltmektir. Başarım Allah'ın yardımına bağlıdır. Yalnız O'na dayanıyor ve sadece O'na yöneliyorum.»...
Hud Suresi, 94. Ayet:
Ve lemmâ câe emrunâ necceynâ ?uayben vellezîne âmenû meahu bi
rahmetin
minnâ ve ehazetillezîne zalemûssayhatu fe asbahû fî diyârihim câsimîn(câsimîne). ...
Hud Suresi, 94. Ayet:
1.
ve lemmâ
: ve olduğu zaman
2.
câe
: geldi
3.
emru-nâ
: emrimiz
4.
necceynâ
: kurtardık
Hud Suresi, 95. Ayet:
Orada hiç yaşanmamış gibiydi. Medyen kavmi de, Semud kavminin (Allah'ın
rahmetin
den) uzak olduğu gibi (Allah'ın
rahmetin
den) uzaklaştırılmadı mı?...
Hud Suresi, 95. Ayet:
Sanki orada hiç yaşamamışlardı. Biliniz ki Semûd kavmi Allah’ın
rahmetin
den uzaklaştığı gibi Medyen halkı da uzaklaştı....
Hud Suresi, 95. Ayet:
Sanki orada hiç barınmamışlardı. Biliniz ki, Semûd kavmi (Allah'ın
rahmetin
den) uzak olduğu gibi Medyen kavmi de uzak oldu....
Hud Suresi, 95. Ayet:
Sanki o topraklarda, hiç yaşamamış, hiç güzel gün görmemiş gibiydiler. Semûd kavminin, Allah’ın
rahmetin
den, korumasından uzak olduğu gibi, Medyen halkının da O’nun
rahmetin
den, korumasından uzaklaştırılmasından ibret alın....
Hud Suresi, 95. Ayet:
Sanki orada hiç yaşamamışlardı. İyi bilin ki, Semud halkı (Allah'ın
rahmetin
den) uzaklaştırıldığı gibi Medyen halkı da uzaklaştırıldı....
Hud Suresi, 95. Ayet:
Sanki orada hiç refah içinde yaşamamışlar gibi. Haberiniz olsun; Semud (halkına) nasıl bir uzaklık verildiyse Medyen (halkına da Allah'ın
rahmetin
den öyle) bir uzaklık (verildi)....
Hud Suresi, 95. Ayet:
Sanki orada hic yasamamislardi. Bilin ki Semud milleti Allah'in
rahmetin
den uzaklastigi gibi Medyen halki da uzaklasti.*...
Hud Suresi, 95. Ayet:
Sanki orada hiç yaşamamışlardı. Bilin ki Semud milleti Allah'ın
rahmetin
den uzaklaştığı gibi Medyen halkı da uzaklaştı....
Hud Suresi, 95. Ayet:
Sanki orada hiç barınmamışlardı. Biliniz ki, Semûd kavmi (Allah'ın
rahmetin
den) uzak olduğu gibi Medyen kavmi de uzak oldu....
Hud Suresi, 95. Ayet:
Sanki orada hiç refah içinde yaşamamışlar gibi. Haberiniz olsun; Semud (halkına) nasıl bir uzaklık verildiyse Medyen (halkına da Tanrı'nın
rahmetin
den öyle) bir uzaklık (verildi)....
Hud Suresi, 95. Ayet:
Sanki orada hiç yaşamamışlardı. Bilin ki; Semud da Medyen de Allah'ın
rahmetin
den uzaklaştı....
Hud Suresi, 95. Ayet:
Sanki orada hiç refah içinde yaşamamışlar gibi, haberiniz olsun; Semud (halkına) nasıl bir uzaklık verildiyse Medyen (halkına da Allah'ın
rahmetin
den öyle) bir uzaklık (verildi) ....
Yusif Suresi, 56. Ayet:
Ve kezâlike mekkennâ li yûsufe fîl ard(ardı), yetebevveu minhâ haysu yeşâ’(yeşâu), nusîbu bi
rahmetin
â men neşâu ve lâ nudîu ecrel muhsinîn(muhsinîne)....
Yusif Suresi, 87. Ayet:
1.
yâ beniyye izhebû
: ey oğullarım, gidiniz
2.
fe
: artık
3.
tehassesû
: iyice araştırın
4.
min yûsufe
: Yusuf'ta...
Yusif Suresi, 87. Ayet:
“Ey oğullarım! Gidin Yûsuf’u ve kardeşini araştırın. Allah’ın
rahmetin
den ümit kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah’ın
rahmetin
den ümidini kesmez.”...
Yusif Suresi, 87. Ayet:
Oğullarım dedi, gidin, Yûsuf'la kardeşinden bir haber getirin ve Allah'ın
rahmetin
den ümit kesmeyin; çünkü kâfir olan topluluktan başka kimsecikler, Allah'ın
rahmetin
den ümit kesmez....
Yusif Suresi, 87. Ayet:
Ey oğullarım! Gidin de Yusuf'u ve kardeşini iyice araştırın, Allah'ın
rahmetin
den ümit kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah'ın
rahmetin
den ümit kesmez....
Yusif Suresi, 87. Ayet:
"Ey oğullarım. . . Gidin, Yusuf'tan ve kardeşinden araştırın! Allâh'ın cana can veren
rahmetin
den umutsuzluğa düşmeyin. . . Çünkü hakikat bilgisini inkâr edenler topluluğundan başkası, Allâh'ın cana can katan
rahmetin
den ümit kesmez. "...
Yusif Suresi, 87. Ayet:
'Oğullarım, gidin, Yûsuf’u ve kardeşini iyi araştırın. Allah’ın hayat bahşeden
rahmetin
den ümit kesmeyin. Kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfir bir kavimden başkası Allah’ın hayat bahşeden
rahmetin
den ümit kesmez.' dedi....
Yusif Suresi, 87. Ayet:
Ey oğullarım! Gidin Yusuf'la kardeşinden bir haber arayın. Allah'ın
rahmetin
den ümidinizi kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah'ın
rahmetin
den ümidini kesmez.'...
Yusif Suresi, 87. Ayet:
"Oğullarım, gidin de Yusuf ile kardeşinden (duyarlı bir araştırmayla) bir haber getirin ve Allah'ın
rahmetin
den umut kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah'ın
rahmetin
den umut kesmez."...
Yusif Suresi, 87. Ayet:
«Ey Ogullarim! Gidin, Yusuf'u ve kardesini arayin. Allah'in
rahmetin
den umidinizi kesmeyin; dogrusu kafirlerden baskasi Allah'in
rahmetin
den umidini kesmez.»...
Yusif Suresi, 87. Ayet:
Yâkub, «Ey oğullarım! dedi, (Mısır'a) gidin de Yûsuf ile kardeşini araştırıp (bulmaya çalışın). Ve Allah' in lûtf-u
rahmetin
den (estireceği ferah ve umut havasından) ümidinizi kesmeyin. Çünkü O'nun lûtf-u kereminden ancak kâfir bir millet ümidini keser.»...
Yusif Suresi, 87. Ayet:
'Ey Oğullarım! Gidin, Yusuf'u ve kardeşini arayın. Allah'ın
rahmetin
den ümidinizi kesmeyin; doğrusu kafirlerden başkası Allah'ın
rahmetin
den ümidini kesmez.'...
Yusif Suresi, 87. Ayet:
Ey oğullarım! Gidin de Yusuf'u ve kardeşini iyice araştırın, Allah'ın
rahmetin
den ümit kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah'ın
rahmetin
den ümit kesmez....
Yusif Suresi, 87. Ayet:
'Oğullarım, gidin, Yusuf'u ve kardeşini araştırın. ALLAH'ın
rahmetin
den umut kesmeyin. İnkarcılardan başkası ALLAH'ın
rahmetin
den umut kesmez.'...
Yusif Suresi, 87. Ayet:
Ey oğullarım, haydi gidiniz de Yusuf ile kardeşini bulmak için araştırınız; Allah'ın
rahmetin
den ümit kesmeyiniz; çünkü Allah'ın
rahmetin
den ümidini kesen ancak kafirler güruhudur.»...
Yusif Suresi, 87. Ayet:
«Ey oğullarım, gidin, Yusuf'u ve kardeşini araştırın. Allah'ın
rahmetin
den ümit kesmeyin; zira kâfir kavimden başkası Allah'ın
rahmetin
den ümit kesmez.»...
Yusif Suresi, 87. Ayet:
"Oğullarım, gidin de Yusuf ile kardeşinden (duyarlı bir araştırmayla) bir haber getirin ve Tanrı'nın
rahmetin
den umut kesmeyin. Çünkü kafirler kavminden başkası Tanrı'nın
rahmetin
den umut kesmez."...
Yusif Suresi, 87. Ayet:
«Oğullarım, gidin, Yuusufla kardeşinden (bütün duygularınızla) bir haber arayın. Allahın
rahmetin
den ümidinizi kesmeyin. Zîrâ hakıykat şudur ki kâfirler güruhundan başkası Allahın
rahmetin
den ümidini kesmez». ...
Yusif Suresi, 87. Ayet:
'Ey oğullarım! (Haydi) gidin de, Yûsuf’la kardeşinden bir haber araştırın; hem Allah’ın
rahmetin
den ümid kesmeyin! Çünki kâfirler topluluğundan başkası, Allah’ın
rahmetin
den ümîd(ini) kesmez.'...
Yusif Suresi, 87. Ayet:
Ey oğullarım; haydi gidin, Yusuf'u ve kardeşini araştırın. Allah'ın
rahmetin
den ümidinizi kesmeyin. Zira kafirler güruhundan başkası Allah'ın
rahmetin
den ümidini kesmez....
Yusif Suresi, 87. Ayet:
Ey oğullarım, (şimdi) gidin ve Yusuf ile kardeşi hakkında bir haber almaya çalışın; ve Allah'ın
rahmetin
den ümit kesmeyin; bilin ki, hakkı inkar eden insanlardan başkası Allah'ın hayat bahşedici
rahmetin
den ümit kesmez"....
Yusif Suresi, 87. Ayet:
«Oğullarım! Gidiniz de Yusuf'tan ve kardeşinden bir haber arayıp sorunuz. Ve Allah'ın
rahmetin
den ye'se düşmeyiniz. Çünkü Allah'ın
rahmetin
den, kâfirler olan kavimden başkası ümidini kesmez.»...
Yusif Suresi, 87. Ayet:
“Ey oğullarım! Gidin, Yusuf'u ve kardeşinizi iyice araştırın. Allah'ın merhametinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah'ın
rahmetin
den ümidini kesmez. ”...
Yusif Suresi, 87. Ayet:
-Ey Oğullarım! Gidin, Yusuf’u ve kardeşini arayıp, sorun. Allah’ın
rahmetin
den de ümidinizi kesmeyin; doğrusu kafirlerden başkası Allah’ın
rahmetin
den ümidini kesmez....
Yusif Suresi, 87. Ayet:
"Evlatlarım, haydi gidiniz, bütün duyularınızı, hislerinizi kullanarak vargücünüzle Yusuf ve kardeşi hakkında bilgi edinmeye çalışınız. Allah’ın
rahmetin
den asla ümidinizi kesmeyiniz. Çünkü kâfirler güruhu dışında hiç kimse Allah’ın
rahmetin
den ümidini kesmez."...
Yusif Suresi, 87. Ayet:
"Ey oğullarım, gidin, Yûsuf'u ve kardeşini araştırın, Allâh'ın
rahmetin
den umut kesmeyin; zira kâfir kavimden başkası Allâh'ın
rahmetin
den umut kesmez!"...
Yusif Suresi, 87. Ayet:
«Oğullarım, gidin de Yusuf ile kardeşinden (duyarlı bir araştırmayla) bir haber getirin ve Allah'ın
rahmetin
den umut kesmeyin. Çünkü kâfirler topluluğundan başkası Allah'ın
rahmetin
den umut kesmez.»...
Yusif Suresi, 87. Ayet:
'Oğullarım, gidin Yusuf'u ve kardeşini araştırın. Sakın Allah'ın
rahmetin
den ümidinizi kesmeyin; zira kâfirler güruhundan başkası Allah'ın
rahmetin
den ümit kesmez.'...
Yusif Suresi, 87. Ayet:
"Ey oğullarım! Gidin, artık Yûsuf'u ve kardeşini bulmak için dikkat kesilin. Allah'ın
rahmetin
den ümit kesmeyin; çünkü, Allah'ın
rahmetin
den de, küfre sapanlar topluluğundan başkası ümit kesmez."...
Rəd Suresi, 25. Ayet:
Ama fıtrat sözleşmesinin ardından Allah’a verdikleri sözü ihlâl edenler, dahası Allah’ın kurulmasını emrettiği bağları kesip kopararak yeryüzünde sosyal çürümeye neden olanlar var ya: işte onlar Allah’ın
rahmetin
den kesinlikle dışlanmışlardır ve dâr(-ı dünyanın) ardından gelen kötü akıbet onları beklemektedir....
Rəd Suresi, 30. Ayet:
Daha önceki görevlendirmelerimiz gibi, biz seni, kendilerinden önce, nice milletlerin yaşadığı, yok olup gittiği bir bölgede, bir millet içinde, özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere Rasul olarak görevlendirdik. Onlar, sınırsız rahmeti ile hayat veren, yaşatan, koruyan,
rahmetin
e, lütfuna, hayırlara mazhar eden, Rahman olan Allah’ı inkâr ederlerken, sana vahyettiğimizi onlara tane tane okuyasın istedik. 'O benim Rabbimdir, ondan başka ilâh yoktur. O’na dayanıp güvendim, işlerimi O’na ha...
Hicr Suresi, 17. Ayet:
Ve göğü, taşlanan (Allah’ın
rahmetin
den koğulan) her Şeytandan koruduk....
Hicr Suresi, 39. Ayet:
Rabbim dedi, beni
rahmetin
den mahrûm ettiğin gibi bende kötülükleri, yeryüzünde onlara bezeyecek, onları isyân ettirerek hepsini de
rahmetin
den mahrûm edeceğim....
Hicr Suresi, 39. Ayet:
«Ey Rabbim, dedi, beni azdırdığın şey'e (
rahmetin
den tard etmene) mukaabil ben de andolsun yer (yüzün) de onlar (ın ma'sıyetlerini) her halde süsleyeceğim (onları kendilerine hoş göstereceğim). Onların hepsini, topdan, muhakkak ki, azdıracağım». ...
Hicr Suresi, 45. Ayet:
(Allah'ın azabından korkup
rahmetin
e sığınan) takvâ sahipleri, mutlaka cennetlerde ve pınar başlarında olacaklar....
Hicr Suresi, 45. Ayet:
(Allah'ın azabından korkup
rahmetin
e sığınan) takvâ sahipleri, mutlaka cennetlerde ve pınar başlarında olacaklar....
Hicr Suresi, 55. Ayet:
Onlar: “- Seni hak ve gerçekle müjdeledik, onun için Allah’ın
rahmetin
den ümidini kesenlerden olma” dediler....
Hicr Suresi, 55. Ayet:
Melekler: «Seni gerçekle müjdeliyoruz. Sakın Allah'ın
rahmetin
den ümidini kesenlerden olma!» dediler....
Hicr Suresi, 56. Ayet:
"Dalâlette olanlardan başka, kim Rabbinin
rahmetin
den ümidini keser?" dedi....
Hicr Suresi, 56. Ayet:
Dedi ki: “Rabbinin
rahmetin
den, sapıklardan başka kim ümit keser?”...
Hicr Suresi, 56. Ayet:
O da Rabbinin
rahmetin
den demişti, ancak doğru yoldan sapanlardan başka kim ümit keser?...
Hicr Suresi, 56. Ayet:
(İbrahim:) dedi ki: Rabbinin
rahmetin
den, sapıklardan başka kim ümit keser?...
Hicr Suresi, 56. Ayet:
(İbrahim) dedi: "(Hakikatten) sapmışların dışında Rabbinin
rahmetin
den kim ümidini yitirir?"...
Hicr Suresi, 56. Ayet:
İbrâhim: 'Hak yoldan uzaklaşarak, başına buyruk yaşayanların, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercih edenlerin dışında kim Rabbinin
rahmetin
den ümit kesebilir?' dedi....
Hicr Suresi, 56. Ayet:
'Rabbinin
rahmetin
den sapıklardan başka kim ümit keser?' dedi....
Hicr Suresi, 56. Ayet:
Dedi ki: "Sapıtmışlardan başka kim ümit keser Rabbin
rahmetin
den!"...
Hicr Suresi, 56. Ayet:
İbrâhim, dedi ki: “- Sapıklardan başka, kim Rabbinin
rahmetin
den ümid keser?”...
Hicr Suresi, 56. Ayet:
(56-57) «aten sapiklardan baska kim Rabbinin
rahmetin
den umudunu keser!» diyerek sormustu: «Ey elciler! Isiniz nedir?»...
Hicr Suresi, 56. Ayet:
O da, «sapıklardan başka kim Rabbinin
rahmetin
den ümidini keser ?» demişti....
Hicr Suresi, 56. Ayet:
(56-57) 'Zaten sapıklardan başka kim Rabbinin
rahmetin
den umudunu keser!' diyerek sormuştu: 'Ey elçiler! İşiniz nedir?'...
Hicr Suresi, 56. Ayet:
(İbrahim:) dedi ki: Rabbinin
rahmetin
den, sapıklardan başka kim ümit keser?...
Hicr Suresi, 56. Ayet:
'Sapıklardan başka Rabbinin
rahmetin
den kim umut keser,' dedi....
Hicr Suresi, 56. Ayet:
Rabbının
rahmetin
den, dedi: sapkınlardan başka kim ümidi keser?...
Hicr Suresi, 56. Ayet:
İbrahim: «Rabbimin
rahmetin
den sapıklığa düşenlerden başka kim ümidini keser?» dedi....
Hicr Suresi, 56. Ayet:
İbrahim dedi ki: «Rabbimin
rahmetin
den, sapıklardan başka kim ümit keser?»...
Hicr Suresi, 56. Ayet:
İbrahim, «sapıklardan başka kim Allah'ın
rahmetin
den ümit keser» dedi....
Hicr Suresi, 56. Ayet:
Dedi ki: "Sapıklar dışında Rabbinin
rahmetin
den kim umut keser?"...
Hicr Suresi, 56. Ayet:
(İbrâhîm): «Rabbinin
rahmetin
den sapıklardan başka kim ümidini keser»? dedi. ...
Hicr Suresi, 56. Ayet:
(İbrâhîm:) 'Zâten dalâlete düşenlerden başka Rabbinin
rahmetin
den kim ümid keser?' dedi....
Hicr Suresi, 56. Ayet:
Dedi ki: Sapıklardan başka Rabbının
rahmetin
den kim ümidini keser?...
Hicr Suresi, 56. Ayet:
(İbrahim:) "Rabbinin
rahmetin
den, büsbütün yolunu şaşırmış olanlardan başka kim kesebilir ki umudunu?" dedi....
Hicr Suresi, 56. Ayet:
Dedi ki: «Sapıtmışlardan başka kim Rabbinin
rahmetin
den ümidini keser.»...