Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Əraf Suresi, 34. Ayet:
Ve li kulli ummetin ecel(ecelun), fe izâ câe eceluhum lâ yeste’hırûne
sâate
n ve lâ yestakdimûn(yestakdimûne). ...
Əraf Suresi, 34. Ayet:
1.
ve li kulli ummetin
: ve bütün ümmetler için vardır
2.
ecelun
: ecel, belli bir süre, müddet, zaman dilimi
3.
fe
: böylece
4.
<...
Yunus Suresi, 45. Ayet:
Ve yevme yahşuruhum keen lem yelbesû illâ
sâate
n minen nehâri yete ârefûne beynehum, kad hasirellezîne kezzebû bi likâillâhi ve mâ kânû muhtedîn(muhtedîne)....
Yunus Suresi, 45. Ayet:
1.
ve yevme
: ve gün
2.
yahşuru-hum
: onları toplar, toplayacak, haşredecek
3.
keen
: gibi
4.
lem
: olmadı
Yunus Suresi, 49. Ayet:
Kul lâ emliku li nefsî darran ve lâ nef'an illâ mâ şâallâh(şâallâhu), li kulli ummetin ecel(ecelun), izâ câe eceluhum fe lâ yeste'hırûne
sâate
n ve lâ yestakdimûn(yestakdimûne). ...
Yunus Suresi, 49. Ayet:
1.
kul
: de
2.
lâ emliku
: malik değilim
3.
li nefsî
: nefsim için, kendim için
4.
darran
: bir zarar, bir darlık<...
Hicr Suresi, 85. Ayet:
Ve mâ halaknes semâvâti vel arda ve mâ beynehumâ illâ bil hakk(hakkı), ve innes
sâate
le âtiyetun fasfehıs safhal cemîl(cemîle). ...
Hicr Suresi, 85. Ayet:
1.
ve mâ halaknâ
: ve biz yaratmadık
2.
es semâvâti
: semalar (gökler)
3.
ve el arda
: ve yer, yeryüzü, arz
4.
ve mâ beyne-humâ...
Nəhl Suresi, 61. Ayet:
Ve lev yuâhızullâhun nâse bi zulmihim mâ tereke aleyhâ min dâbbetin ve lâkin yuahhıruhum ilâ ecelin musemmâ(musemmen), fe izâ câe eceluhum lâ yeste’hırûne
sâate
n ve lâ yestakdimûn(yestakdimûne). ...
Nəhl Suresi, 61. Ayet:
1.
ve lev
: ve eğer, şâyet
2.
yuâhızu
: sorgular, suçlar
3.
allâhu
: Allah
4.
en nâse
: insanlar
Nəhl Suresi, 77. Ayet:
Göklerin ve yerin gaybı Allah'ındır. O saate/dünyanın sonuna ilişkin emirse bir göz açıp yummak gibi, hatta ondan da yakındır. Allah her şeye kadirdir....
Kəhf Suresi, 21. Ayet:
Ve kezâlike a'sernâ aleyhim li ya'lemû enne va'dallâhi hakkun ve ennes
sâate
lâ reybe fîhâ, iz yetenâzeûne beynehum emrehum fe kâlûbnû aleyhim bunyânâ(bunyânen), rabbuhum a'lemu bihim, kâlellezîne galebû alâ emrihim le nettehızenne aleyhim mescidâ(mesciden). ...
Kəhf Suresi, 21. Ayet:
1.
ve kezâlike
: ve böylece, işte böyle
2.
a'sernâ
: bildirdik
3.
aleyhim
: onlara, onları
4.
li ya'lemû
: bilmele...
Kəhf Suresi, 36. Ayet:
Ve mâ ezunnus
sâate
kâimeten ve le in rudidtu ilâ rabbî le ecidenne hayren minhâ munkalebâ(munkaleben). ...
Kəhf Suresi, 36. Ayet:
1.
ve mâ ezunnu
: ve zannetmiyorum
2.
es
sâate
: o saat, kıyâmet saati
3.
kâimeten
: kaim olan
4.
ve le in rudidtu
Məryəm Suresi, 75. Ayet:
Kul men kâne fîd dalâleti fel yemdud lehur rahmânu meddâ(medden), hattâ izâ raev mâ yûadûne immel azâbe ve immes sâah(
sâate
), fe se ya’lemûne men huve şerrun mekânen ve ad’afu cundâ(cunden). ...
Məryəm Suresi, 75. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
men
: kim
3.
kâne
: oldu
4.
fî ed dalâleti
: dalâlette
Taha Suresi, 15. Ayet:
İnnes
sâate
âtiyetun ekâdu uhfîhâ li tuczâ kullu nefsin bimâ tes’â....
Taha Suresi, 15. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
es
sâate
: o saat, kıyâmet saati
3.
âtiyetun
: gelecektir
4.
ekâdu
: neredeyse (az kalsın) b...
Taha Suresi, 16. Ayet:
«Sakın ona (o saate) inanmayıp hevâsına tâbi olan kimse, seni ondan alıkoymasın. Sonra helâk olursun.»...
Həcc Suresi, 2. Ayet:
O (saate) ulaştığınız Gün, emziren her kadın emzirdiği çocuğu unutur gider; her gebe kadın (vaktinden önce) yükünü bırakır; ve insanlar sarhoş olmadıkları halde sana sarhoşlarmış gibi gözükürler; ama yine de, Allah'ın azabı(nı gördükleri zaman duyacakları dehşet çok daha) zorlu olacaktır....
Həcc Suresi, 7. Ayet:
Ve ennes
sâate
âtiyetun lâ raybe fîhâ ve ennallâhe yeb’asu men fîl kubûr(kubûri)....
Həcc Suresi, 7. Ayet:
1.
ve enne
: ve muhakkak
2.
es
sâate
: o saat
3.
âtiyetun
: gelecektir
4.
lâ raybe
: şüphe yok
Loğman Suresi, 34. Ayet:
Her halde Allah, saate ılim onun yanındadır ve yağmuru o yağdırır, rahimlerde ne var o bilir ve hiç bir nefis yarın ne kazanacağımı bilmez, bir nefis hangi Yerde öleceğini de bilmez, şübhesiz ki Allah alîmdir, habîrdir...
Loğman Suresi, 34. Ayet:
Şüphe yok ki, o saate ait bilgi Allah indindedir ve yağmuru O indirir ve rahimlerde olanı O bilir ve hiçbir kimse, yarın ne kazanacağını kestiremez ve bir kimse hangi yerde öleceğini kestiremez. Şüphe yok ki Allah Teâlâ alîmdir, habîrdir....
Səba Suresi, 30. Ayet:
Kul lekum mîâdu yevmin lâ teste’hirûne anhû
sâate
n ve lâ testakdimûn(testakdimûne)....
Səba Suresi, 30. Ayet:
1.
kul
: de
2.
lekum
: sizin için
3.
mîâdu
: (belirlenmiş) zaman
4.
yevmin
: (bir) gün
<...
Mömin Suresi, 59. Ayet:
İnnes
sâate
le âtiyetun lâ reybe fîhâ ve lâkinne ekseren nâsi lâ yû’minûn(yû’minûne). ...
Mömin Suresi, 59. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
es
sâate
: o saat (bilinen zaman)
3.
le
: mutlaka
4.
âtiyetun
: gelecek
Fussilət Suresi, 47. Ayet:
Saate ılim ona havale edilir, hem onun ılmi olmaksızın ne meyvelerden biri tomurcuklarından çıkar ve ne bir dişi yüklü olur, ne de vaz'eder, nerede imiş şeriklerim? diye onlara haykıracağı gün ise diyeceklerdir: arz ederiz huzuruna ki bizden hiç şâhid yok...
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
Ve le in ezaknâhu rahmeten minnâ min ba’di darrâe messethu le yekûlenne hâzâ lî ve mâ ezunnus
sâate
kâimeten ve le in ruci’tu ilâ rabbî inne lî indehu lel husnâ, fe le nunebbiennellezîne keferû bimâ amilû ve le nuzîkannehum min azâbin galîz(galîzin). ...
Fussilət Suresi, 50. Ayet:
1.
ve le
: ve elbette, mutlaka
2.
in
: şâyet, eğer
3.
ezaknâ-hu
: ona tattırdık
4.
rahmeten
: bir rahmet
...
Şura Suresi, 17. Ayet:
Allahullezî enzelel kitâbe bil hakkı vel mîzân(mîzâne) ve mâ yudrîke lealles
sâate
karîb(karîbun)....
Şura Suresi, 17. Ayet:
1.
allâhu
: Allah
2.
ellezî
: ki o
3.
enzele
: indirdi
4.
el kitâbe
: kitap
Əhqaf Suresi, 35. Ayet:
Fasbir kemâ sabere ulûl azmi miner rusuli ve lâ testa’cil lehum, ke ennehum yevme yerevne mâ yûadûne lem yelbesû illâ
sâate
n min nehâr(nehârin), belâg(belâgun), fe hel yuhleku illel kavmul fâsikûn(fâsikûne)....
Əhqaf Suresi, 35. Ayet:
1.
fasbir
: sabret
2.
kemâ
: gibi
3.
sabere
: sabrettiler
4.
ulûl azmi
: azîm sahipleri
...
Məhəmməd Suresi, 18. Ayet:
Fe hel yenzurûne illes
sâate
en te’tiyehum bagteh(bagteten), fe kad câe eşrâtuhâ, fe ennâ lehum izâ câethum zikrâhum....
Məhəmməd Suresi, 18. Ayet:
1.
fe
: o zaman, öyleyse
2.
hel
: mi
3.
yenzurûne
: bakıyorlar, bekliyorlar, gözlüyorlar
4.
illâ
: ancak, dışında,...
Məhəmməd Suresi, 18. Ayet:
Artık onlar yalnız o saate, onun birdenbire kendilerine gelivermesine bakıyorlar, çünkü işte alâmetleri geldi, fakat o başlarına geldiği vakıt anlamaları kendilerine ne faide verir?...
Əhzab Suresi, 63. Ayet:
Yes’eluken nâsu anis sâah(sâati), kul innemâ ilmuhâ indallâh(indallâhi), ve mâ yudrîke lealles
sâate
tekûnu karîbâ(karîben)....
Zuxruf Suresi, 66. Ayet:
Hel yenzurûne illes
sâate
en te’tiyehum bagteten ve hum lâ yeş’urûn(yeş’urûne)....
Zuxruf Suresi, 66. Ayet:
1.
hel
: mi
2.
yenzurûne
: bekliyorlar
3.
illâ
: den başka, ancak
4.
es
sâate
: o saat
<...
Zuxruf Suresi, 66. Ayet:
Hep o saate, hiç farkında değillerken ansızın onun başlarına gelivermesine bakıyorlar...
Zuxruf Suresi, 85. Ayet:
Ve ne yücedir o ki Göklerin Yerin ve bütün aralarındakilerin mülkü onun, saate ılim de onun nezdindedir ve hep döndürülüp ona götürüleceksiniz...