Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Tövbə Suresi, 74. Ayet:
(Ey Peyğəmbər!) Onlar o sözləri söyləmədiklərinə dair Allaha and içirlər. Halbuki, onlar küfr sözünü söyləmiş və müsəlman olduqdan sonra kafir olmuşdular. Onlar nail ola bilmədikləri bir işə (Peyğəmbərə sui-qəsd etməyə) cəhd etmişdilər. Onlar yalnız Allah və Peyğəmbəri Öz lütfündən möminləri zəngin etdiyi üçün intiqam almaq istəmişdilər. Əgər tövbə etsələr, bu, onlar üçün daha xeyirli olar. Əgər üz döndərsələr, Allah onlara dünyada da, axirətdə də acı bir əzab verəcəkdir. Yer üzündə onların nə b...
Bəqərə Suresi, 173. Ayet:
HE; O, sizə ancaq ölü heyvanın ətini, qanı, donuz ətini və Allahdan qeyrisinin adı ilə kəsilənləri haram etmişdir. Həddini aşmamaq və sui-istifadə etməmək şərti ilə onları yeməkdə günah yoxdur. Şübhəsiz ki, Allahın rəhməti bol və fasiləsizdir....
Tövbə Suresi, 74. Ayet:
(Münafiqlər) Allaha and içirlər ki, (Peyğəmbər haqqında nalayiq sözlər) deməyiblər. (And olsun ki) onlar küfr sözünü demiş, islamı (zahirən) qəbul etdikdən sonra kafir olmuş, müvəffəq ola bilmədikləri bir işə (Təbuk döyüşündən qayıdarkən Peyğəmbərə qarşı hazırladıqları sui-qəsdə) girişmişdilər. (Münafiqlərin Peyğəmbərə və möminlərə qarşı) kin-küdurət bəsləmələrinin səbəbi yalnız Allahın və Peyğəmbərinin Öz nemətləri ilə onları varlandırmasıdır. Bununla belə, əgər (ikiüzlülüklərindən və digər yar...
Bəqərə Suresi, 108. Ayet:
Em turîdûne en tes’elû resûlekum kemâ suile mûsâ min kabl(kablu), ve men yetebeddelil kufra bil îmâni fe kad dalle sevâes sebîl(sebîli)....
Bəqərə Suresi, 108. Ayet:
1.
em
: veya, yoksa
2.
turîdûne
: istiyorsunuz
3.
en tes'elû
: sorguya çekmek, sual etmek
4.
resûle-kum
: sizin re...
Bəqərə Suresi, 169. Ayet:
İnnemâ ye’murukum bis sûi vel fahşâi ve en tekûlû alâllâhi mâ lâ ta’lemûn(ta’lemûne)....
Bəqərə Suresi, 169. Ayet:
1.
innemâ
: ancak, sadece
2.
ye'muru-kum
: size emreder
3.
bi es sûi
: kötülük ile, şerrle
4.
ve el fahşâi
: ve fu...
Bəqərə Suresi, 173. Ayet:
O, size sadece leş, kan, domuz eti ve ALLAH'tan başkası adına kesileni haram kılmıştır. Her kim (bunları yemeye) mecbur kalırsa, (suistimal yolunu) aramamak ve sınırı aşmamak koşuluyla günah işlemiş olmaz. ALLAH Bağışlayandır, Rahimdir....
Bəqərə Suresi, 173. Ayet:
O, size (sadece) leşi, kanı, domuz etini ve Tanrı 'dan başkası adına kesileni kesin olarak haram kıldı. Fakat kim (bunları yemeye) muhtaç / mecbur kalırsa, (suistimal yolunu) aramamak/taşkınlık yapmamak ve sınırı aşmamak koşuluyla (ölmeyecek oranda yiyebilir), ona bir günah yoktur. Gerçekten Tanrı bağışlayandır, esirgeyendir....
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
Yevme tecidu kullu nefsin mâ amilet min hayrin muhdâran, ve mâ amilet min sû’(sûin), teveddu lev enne beynehâ ve beynehû emeden baîdâ(baîden), ve yuhazzirukumullâhu nefseh(nefsehu), vallâhu raûfun bil ıbâd(ıbâdi). ...
Ali-İmran Suresi, 30. Ayet:
1.
yevme tecidu
: o gün, bulur
2.
kullu nefsin
: her nefs, herkes
3.
mâ amilet
: ne yaptı ise, yaptığı şeyler,
4.
min hayrin
Ali-İmran Suresi, 55. Ayet:
Hani Allâh şöyle buyurmuştu: "Seni ben vefat ettireceğim (önceki açıklamaya atıfla, gizli suikastla seni öldüremezler, seni ben, vâden dolunca vefat ettireceğim). . . Seni kendime ref' edeceğim (hakikatinin yüceliklerini yaşatacağım); hakikati reddedenler (kâfirler) arasından alarak arındıracağım ve sana tâbi olanları kıyamet sürecine kadar, hakikati inkâr edenlerden değerli - üstün kılacağım. Sonra dönüşünüz banadır. Aranızda ayrılığa düştüğünüz konularda, hükmü ben vereceğim. "...
Nisa Suresi, 148. Ayet:
Lâ yuhibbullâhul cehra bis sûi minel kavli illâ men zulim(zulime). Ve kanallâhu semîan alîmâ(alîmen)....
Nisa Suresi, 148. Ayet:
1.
lâ yuhibbu
: sevmez
2.
allâhu
: Allah
3.
el cehra
: açıkça, açık olarak
4.
bi es sûi
: kötüyü, fenayı
...
Nisa Suresi, 149. Ayet:
İn tubdû hayran ev tuhfûhu ev ta’fû an sûin fe innallâhe kâne afuvven kadîrâ(kadîran)....
Nisa Suresi, 149. Ayet:
1.
in
: eğer, şayet, olsa, ise
2.
tubdû
: açıklarsınız
3.
hayran
: hayır
4.
ev
: veya, ya da
Maidə Suresi, 67. Ayet:
Ey Allah’ın Rasûlü, Rabbinden sana indirileni, Kur’ân’ı tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan, Allah’ın sana yüklediği peygamberlik görevini ifa etmemiş olursun. Allah, insanların saldırılarından, suikastlerinden seni koruyor, korumaya alıyor. Allah kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfir bir kavmi doğru yola sevketme lütfunda bulunup başarıya ulaştırmayacak....
Əraf Suresi, 73. Ayet:
Ve ilâ semûde ehâhum sâlihan kâle yâ kavmi’budûllâhe mâ lekum min ilâhin gayruhu, kad câetkum beyyinetun min rabbikum hâzihî nâkatullâhi lekum âyeten fe zerûha te’kul fî ardıllâhi ve lâ temessûhâ bi sûin fe ye’huzekum azâbun elîm(elîmun)....
Əraf Suresi, 73. Ayet:
1.
ve ilâ semûde
: ve Semud'a
2.
ehâ-hum
: onların kardeşi
3.
sâlihan
: Salih
4.
kâle
: dedi
Əraf Suresi, 165. Ayet:
Fe lemmâ nesû mâ zukkirû bihî enceynellezîne yenhevne anis sûi ve ahaznellezîne zalemû bi azâbin beîsin bi mâ kânû yefsukûn(yefsukûne)....
Əraf Suresi, 165. Ayet:
1.
fe lemmâ
: artık, böylece ... olduğu zaman, olunca
2.
nesû
: unuttular
3.
mâ zukkirû
: hatırlatıldıkları şey, öğüt verildikleri şey
4.
Tövbə Suresi, 74. Ayet:
(Ey Muhammed! O sözleri) söylemediklerine dair Allah'a yemin ediyorlar. Halbuki o küfür sözünü elbette söylediler ve müslüman olduktan sonra kâfir oldular. Başaramadıkları bir şeye (Peygambere suikast yapmaya) de yeltendiler. Ve sırf Allah ve Resûlü kendi lütuflarından onları zenginleştirdiği için öç almaya kalkıştılar. Eğer tevbe ederlerse onlar için daha hayırlı olur. Yüz çevirirlerse Allah onları dünyada da, ahirette de elem verici bir azaba çarptıracaktır. Yeryüzünde onların ne dostu ne de y...
Tövbə Suresi, 74. Ayet:
Onlar, inkârı, küfrü ilgilendiren bir şeyler konuşmadıklarına dair Allah’a yeminler ediyorlar. Halbuki, inkâr düzenine dönüşü, o düzeni ihyayı sağlayacak ilkeleri, konuları konuştular; İslâm’a girdiklerini açıkça ifade ettikten sonra, küfre döndüler. Başaramayacakları şeyi, peygambere suikast tasarladılar. Allah ve Rasûlü bir lütuf olarak onları zenginleştirdiği için intikam almaya kalkıştılar. Eğer isyanlarından vazgeçerek, Allah’a itaate yönelip tevbe ederlerse onlar için daha hayırlı olur. İm...
Tövbə Suresi, 74. Ayet:
(Ey Muhammed! O sözleri) söylemediklerine dair Allah'a yemin ediyorlar. Halbuki o küfür sözünü elbette söylediler ve müslüman olduktan sonra kâfir oldular. Başaramadıkları bir şeye (Peygambere suikast yapmaya) de yeltendiler. Ve sırf Allah ve Resûlü kendi lütuflarından onları zenginleştirdiği için öç almaya kalkıştılar. Eğer tevbe ederlerse onlar için daha hayırlı olur. Yüz çevirirlerse Allah onları dünyada da, ahirette de elem verici bir azaba çarptıracaktır. Yeryüzünde onların ne dostu ne de y...
Tövbə Suresi, 74. Ayet:
Allah Teâlâ'ya yemin ederler ki, söylemiş değillerdir. Ve and olsun ki, o küfr lakırdısını söylediler ve İslâmiyet'i kabul etmiş olduklarından sonra kâfir oldular ve yetişemedikleri şeye yine yeltendiler ve onlar münkirane bir harekette bulunmadılar, ancak Allah Teâlânın ve ResûIünün fazl-ı ilâhi ile onları zengin kılmış olmalarından (dolayı bulundular). İmdi onlar tevbe ederlerse kendileri için hayırlı olur. Ve eğer yüz çevirirlerse Allah Teâlâ onları dünyada ve ahirette pek acıklı bir azap ile...
Hud Suresi, 44. Ayet:
Nihayet: 'Ey yer, suyunu yut. Ey gök, suyunu tut.' denildi. Sular çekildi. Plan icra edildi. Gemiler Cûdî dağına oturdu. 'İnkâr ile, isyan ile, baskı, zulüm, işkence ile, temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, suikastler tertip eden zâlim bir kavim rahmetten ve korumadan uzak olsun, canı Cehennem’e' denildi....
Hud Suresi, 54. Ayet:
İn nekûlu illâ'terâke ba'du âlihetinâ bi sû'(sûin), kâle innî uşhidullâhe veşhedû ennî berîun mimmâ tuşrikûne(tuşrikûne)....
Hud Suresi, 54. Ayet:
1.
in nekûlu illâ
: biz ancak ..... deriz
2.
ı'terâ-ke
: sana isabet etti, çarptı
3.
ba'du
: bazı
4.
âliheti-nâ
: ...
Hud Suresi, 64. Ayet:
Ve yâ kavmi hâzihî nâkatullâhi lekum âyeten fe zerûhâ te'kul fî ardıllâhi ve lâ temessûhâ bi sûin fe ye'huzekum azâbun karîb(karîbun)....
Hud Suresi, 64. Ayet:
1.
ve yâ kavmi
: ve ey kavmim
2.
hâzihî
: bu
3.
nâkatu allâhi
: Allah'ın (dişi) devesi
4.
lekum
: size, sizin için...
Hud Suresi, 108. Ayet:
Ve emmellezîne suidû fe fîl cenneti hâlidîne fîhâ mâ dâmetis semâvâtu vel ardu illâ mâ şâe rabbuk(rabbuke), atâen gayre meczûz(meczûzin)....
Hud Suresi, 108. Ayet:
1.
ve emmâ
: ve fakat
2.
ellezîne suidû
: mutlu olanlar, said olanlar
3.
fe
: artık, böylece
4.
fî el cenneti
: ce...
Yusif Suresi, 51. Ayet:
Kâle mâ hatbukunne iz râvedtunne yûsufe an nefsih(nefsihî), kulne hâşe lillâhi mâ alimnâ aleyhi min sû’(sûin), kâletimre’etul azîzil âne hashasal hakku ene râvedtuhu an nefsihî ve innehu le mines sâdikîn(sâdikîne)....
Yusif Suresi, 51. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
mâ
: nedir
3.
hatbukunne
: üzerinde konuşma yaptığınız konu, mesele
4.
iz râvedtunne yûsufe
: Yu...
Yusif Suresi, 53. Ayet:
Ve mâ uberriu nefsî, innen nefse le emmâretun bis
sûı
illâ mâ rahime rabbî, inne rabbî gafûrun rahîm(rahîmun). ...
Yusif Suresi, 53. Ayet:
1.
ve mâ uberriu
: ve temize çıkaramam
2.
nefsî
: nefsimi
3.
inne en nefse
: muhakkak nefs
4.
le emmâretun
: mutla...
Yusif Suresi, 53. Ayet:
Ve ben, nefsimi ibra edemem (temize çıkaramam). Muhakkak ki nefs, mutlaka sui olanı (şerri, kötülüğü) emreder. Rabbimin Rahîm esmasıyla tecelli ettiği (nefsler) hariç. Muhakkak ki Rabbim, mağfiret edendir (günahları sevaba çevirendir). Rahîm'dir (rahmet nurunu gönderen ve merhamet edendir)....
Nəhl Suresi, 28. Ayet:
Ellezîne teteveffâhumul melâiketu zâlimî enfusihim fe elkavus seleme mâ kunnâ na’melu min sû’(sûin), belâ innallâhe alîmun bimâ kuntum ta’melûn(ta’melûne)....
Nəhl Suresi, 28. Ayet:
1.
ellezîne
: o kimseler
2.
teteveffâ-hum
: onları vefat ettirir
3.
el melâiketu
: melekler
4.
zâlimî
: zalim olan...
Nəhl Suresi, 59. Ayet:
Yetevârâ minel kavmi min sûi mâ buşşire bih(bihî), e yumsikuhu alâ hûnin em yedussuhu fît turâb(turâbi), e lâ sâe mâ yahkumûn(yahkumûne)....
Nəhl Suresi, 59. Ayet:
1.
yetevârâ (vârâ) (te-vârâ)
: gizlenir (gizledi, örttü) (gizlendi)
2.
min el kavmi
: kavimden
3.
min sûi
: kötülükten, kötülüğünden
4.
Nəhl Suresi, 59. Ayet:
Verilen müjdenin sui te'siriyle kavminden gizleniyor, hakaret üzere onu tutacak mı? Yoksa toprağa mı gömecek? Bak ne fena hukümler veriyorlar...
Taha Suresi, 22. Ayet:
Vadmum yedeke ilâ cenâhıke tahruc beydâe min gayri sûin âyeten uhrâ....
Taha Suresi, 22. Ayet:
1.
vadmum
: ve koy
2.
yede-ke
: elini
3.
ilâ cenâhı-ke
: yan tarafına
4.
tahruc
: çıkar
...
Şüəra Suresi, 156. Ayet:
Ve lâ temessûhâ bi sûin fe ye’huzekum azâbu yevmin azîm(azîmin)....
Şüəra Suresi, 156. Ayet:
1.
ve lâ temessû-hâ
: ve ona dokunmayın
2.
bi
: ile
3.
sûin
: kötülük
4.
fe
: o zaman, öyleyse
Nəml Suresi, 11. Ayet:
İllâ men zaleme summe beddele husnen ba’de sûin fe innî gafûrun rahîm(rahîmun). ...
Nəml Suresi, 11. Ayet:
1.
illâ
: hariç
2.
men
: kim
3.
zaleme
: zulmetti
4.
summe
: sonra
Nəml Suresi, 12. Ayet:
Ve edhıl yedeke fî ceybike tahruc beydâe min gayri sûin fî tis’ı âyâtin ilâ fir’avne ve kavmih(kavmihî), innehum kânû kavmen fâsikîn(fâsikîne)....
Nəml Suresi, 12. Ayet:
1.
ve edhıl
: ve dahil et, sok
2.
yede-ke
: elini
3.
fî ceybi-ke
: koynuna
4.
tahruc
: çıkar
Qəsəs Suresi, 32. Ayet:
Usluk yedeke fî ceybike tahruc beydâe min gayri sû(sûin), vadmum ileyke cenâhake miner rehbi fe zânike burhânâni min rabbike ilâ fir’avne ve melâih(melâihî), innehum kânû kavmen fâsikîn(fâsikîne)....
Qəsəs Suresi, 32. Ayet:
1.
usluk
: sok
2.
yede-ke
: senin elin
3.
fî
: içinde
4.
ceybi-ke
: senin koynun
Ənkəbut Suresi, 14. Ayet:
Andolsun ki, biz Nûh’u kavmine özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere peygamber olarak gönderdik. O, bin yıldan, elli yıl eksik bir süre onların arasında yaşadı. Sonunda, onlar inkâr, isyan, baskı ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyerek zulümlerini sürdürürken, şirk içinde yaşarken suikast planları hazırlarlarken, tûfan onların işini bitirdi....
Əhzab Suresi, 14. Ayet:
Ve lev duhılet aleyhim min aktârihâ summe suilûl fitnete le âtevhâ ve mâ telebbesû bihâ illâ yesîrâ(yesîran)....
Əhzab Suresi, 14. Ayet:
1.
ve lev
: ve şâyet, eğer
2.
duhılet
: girildi
3.
aleyhim
: onların üzerine
4.
min aktâri-hâ
: onun kenarlarından...
Fatir Suresi, 43. Ayet:
Yeryüzünde, ülkede büyüklük taslayarak serkeşlik ve zorbalık yaparak sinsice kötülük tuzakları kurup, suikastler tertipleyerek ona iman etmediler. Halbuki, sinsi kötülük tuzakları, ancak sahibinin, yapanın boynuna geçer, işlerini bitirir. Onlar, öncekilerin başlarına gelen belâlardan, felâketlerden başka bir şey mi bekliyorlar? Sen, Allah’ın sünnetinde, kanunlarında aslâ bir değişiklik göremezsin. Onların yerini dolduracak kanun da bulamazsın. Allah’ın kanunlarının uygulanmasında aslâ geri çevri...
Fatir Suresi, 43. Ayet:
Yerde bir kibirlenme ve bir sui kasd düzeni, halbuki fena düzen ancak sahibinin başına geçer, o halde evvelkilerin sünnetinden başka ne gözetirler. O halde Allahın sünnetine bir tebdil bulamazsın, Allahın sünnetine bir tahvil de bulamazsın....
Fatir Suresi, 43. Ayet:
Bu, yeryüzünde bir büyüklük taslamak ve suikast düzenlemek istediklerindendir. Oysa kötü tuzak, yalnızca sahibinin başına geçer. O halde öncekilerin kanunundan başka ne gözetirler?! Sen Allah'ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın, Allah'ın kanununda asla bir sapma da bulamazsın!...
Fatir Suresi, 43. Ayet:
(Bu da) yeryüzünde bir kibirlenme ve bir suikast düzenidir. Halbuki fena düzen ancak sahibinin başına geçer. O halde öncekilerin kanunundan başka ne gözetiyorlar? Sen Allah'ın sünnetinde asla bir değişme bulamazsın. Sen Allah'ın sünnetinde asla bir başkalaşma da bulamazsın....
Sad Suresi, 21. Ayet:
Davacı kılığındaki suikastçilerin kıssası geldi mi sana? Mâbedin duvarından atlayarak gelmişler....
Sad Suresi, 24. Ayet:
(Dâvud) dedi: «Andolsun ki o, senin dişi koyununu kendi dişi koyunlarına (katmak) istemesiyle sana zulmetmişdir. Gerçek (mallarını birbirine) katıb karışdıran (ortak) ların çoğu mutlakaa birbirine haksızlık eder. İman edib de güzel güzel amel (ve hareket) lerde bulunanlar müstesna. (Fakat) bunlar da ne kadar azdır». Dâvud sandı ki biz kendisine mutlakaa bir azâb (süikasd) hazırladık. Bunun üzerine o, rabbinden setr (ü himaye) edilmesini istedi, rükû' ile yere kapanıb (Allaha) döndü. ...
Zümər Suresi, 47. Ayet:
Ve lev enne lillezîne zalemû mâ fîl ardı cemîan ve mislehu meahu leftedev bihî min sûil azâbi yevmel kıyâmeh(kıyâmeti), ve bedâ lehum minallâhi mâ lem yekûnû yahtesibûn(yahtesibûne). ...
Zümər Suresi, 47. Ayet:
1.
ve lev enne
: ve eğer olsaydı
2.
li
: için
3.
ellezîne
: onlar
4.
zalemû
: zulmettiler
Mömin Suresi, 5. Ayet:
Onlardan önce Nûh kavmi, onlardan sonra çeşitli topluluklar, gönderilen peygamberleri yalanlamışlardı. Her millet kendisine gelen Rasulü yakalayıp cezalandırmaya, ona suikast yapmaya niyetlendi. Bâtılı hakkın, hak, kutsal kitapların yerine koymak için batıl delillerle mücadele ettiler. Ben de onları kıskıvrak yakalayıp işlerini bitirdim. Peygamberlerimi yalanlama, hakkın yerine bâtılı koyma suçuna denk, onları adâletle nasıl cezalandırdığımı bir görsünler....
Tur Suresi, 42. Ayet:
Yahut sana suikast tertip etme planı mı hazırlamak istiyorlar? Allah ve Rasulünü inkârda ısrar edenler, küfre saplananlar, işte onlar tuzağa düşmüşlerdir....
Mümtahinə Suresi, 2. Ayet:
İn yeskafûkum yekûnû lekum a’dâen ve yebsutû ileykum eydiyehum ve elsinetehum bis sûi ve veddû lev tekfurûn(tekfurûne)....
Mümtahinə Suresi, 2. Ayet:
1.
in
: eğer, şâyet, olsa
2.
yeskafû-kum
: sizi yakalarlar, ele geçirirler
3.
yekûnû
: olurlar
4.
lekum
: sizin iç...
Nuh Suresi, 22. Ayet:
'Sinsice büyük tuzaklar kurdular, İslâm’ın yükselmesinin, müslümanların gelişmesinin önünü kestiler, büyük tahrikler yaparak suikast tertip ettiler.'...
Nuh Suresi, 24. Ayet:
'Birçok kimseyi başına buyruk hale getirerek hak yoldan uzaklaşmalarına, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihlerine imkân sağladılar. Sen de inkâr ile, isyan ile, baskı ile, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri kısıtlayan, suikastler tertipleyen, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlimlerin, müşriklerin yalnızca, kayıplarını ve hüsranlarını artır!'...
Nuh Suresi, 28. Ayet:
'Rabbim, beni, anamı, babamı, iman etmiş olarak evime, gemime girenleri, mü’min erkekleri ve mü’min kadınları koruma kalkanına al, bağışla. İnkâr ile isyan ile, baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri kısıtlayan, suikastler tertipleyen, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen zâlimlerin, müşriklerin de yalnızca helâklerini artır!'...
Təkvir Suresi, 8. Ayet:
Ve izel mev’udetu suilet....
Təkvir Suresi, 8. Ayet:
1.
ve izâ
: ve olduğu zaman
2.
el mev'ûdetu
: diri olarak toprağa gömülen kız çocuğu
3.
suilet
: soruldu
...
Tövbə Suresi, 74. Ayet:
Münafiqlər Allaha and içirlər ki, (Peyğəmbərin arxasınca pis söz) deməyiblər. Halbuki şübhəsiz, küfr sözü deyiblər və İslamı qəbul etdikdən sonra (dönüb) kafir olublar (İslamı izhar etdikdən sonra küfrü izhar ediblər). Və onlar nail ola bilmədikləri təhlükəli bir qərar (Peyğəmbərə sui-qəsd, ya onu Mədinədən çıxarmaq qərarını) qəbul etdilər. Onlar (Allaha və Peyğəmbərə) yalnız Allah və Onun Peyğəmbərinin onları Öz lütf və kərəmləri ilə ehtiyacsız etmələrini irad tutdular və qəzəbləndilər (beləlik...
Bəqərə Suresi, 173. Ayet:
Allah sizə ancaq leş, qan, donuz əti və Allahdan başqası adına kəsiləni haram etdi. Ancaq kim məcburiyyət qarşısında qalaraq sui-istifadə etmədən və zəruri ehtiyac miqdarını aşmadan yeməli olarsa, ona günah yoxdur. Şübhəsiz ki, Allah çox bağışlayandır və çox mərhəmət edəndir....
Fəth Suresi, 6. Ayet:
Bir də Allah haqqında sui-zənn bəsləyən münafiq kişilərə və münafiq qadınlara, Allaha şərik qoşan kişilərə və Allaha şərik qoşan qadınlara Allahın əzab etməsi üçündür. Pislik girdabı onların başına olsun! Allah onlara qəzəb etmiş, onları lənətləmiş və onlara cəhənnəmi hazırlamışdır. Ora nə pis mənzildir!...
Fəth Suresi, 12. Ayet:
(Ey münafiqlər!) Əslində siz peyğəmbərin və iman edənlərin bir daha ailələrinə qayıtmayacaqlarını zənn etmişdiniz. Bu sizin qəlblərinizə gözəl göstərildi, sui-zənn etdiniz və məhvə məhkum bir qövm oldunuz....