Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey iman edenler! Allah'a ve Ahiret Günü'ne inanmadığı halde, insanlara malını gösteriş yapmak için harcayan kimse gibi;
sadakal
arınızı başa kakarak ve inciterek boşa çıkarmayın. Böylelerinin durumu üzeri toprakla örtülü kaygan bir kayaya benzer. Sağanak bir yağmur yağınca, kaya çırılçıplak ortaya çıkar. Onlar, yaptıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, Kafir halka doğru yolu göstermez....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Sadakal
arı açıktan vermeniz güzeldir. Ancak fakirlere yapacağınız yardımı gizliden yaparsanız bu sizin için daha hayırlıdır. Bu, kötülüklerinizin bir kısmının kapanmasını sağlar. Allah yaptığınız her şeyden haberdardır....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah, ribayı eksiltir,
sadakal
arı da artırır. Allah, nankörlük ederek günahta ısrar edenleri sevmez....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
İçlerinden kimileri de
sadakal
ar hakkında sana dil uzatır. Eğer kendilerine pay verilirse hoşlanırlar, verilmeyince de hemen kızarlar....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakal
ar, Allah'tan bir farz olarak; ancak yoksullara, düşkünlere, bununla ilgili görevlilere, kalpleri kazanılacak kimselere, rikab olanlara, borçlulara, Allah yoluna ve yol oğluna aittir. Allah, Her Şeyi Bilen'dir, En İyi Hüküm Veren'dir....
Tövbə Suresi, 79. Ayet:
Sadakal
ar konusunda gönülden davranan Mü'minlere dil uzatanlar ve güçleri oranında verebilenleri alaya alanlar var ya, Allah da onları alaya alacaktır. Onlar için can yakıcı bir azap vardır....
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Bilmediler mi ki kullarından tevbeyi kabul eden ve
sadakal
arı alan Allah'tır. Kuşkusuz Allah, Tevbeleri Kabul Eden'dir, Rahmeti Kesintisiz'dir....
Bəqərə Suresi, 262. Ayet:
Mallarını Allah yolunda harcadıktan sonra
sadakal
arını başa kakmayanlar, onur kırma aracı olarak kullanmayanlar,
sadakal
arının mükafatını Allah katında alacaklardır. Onlar için korku ve üzülmek de sözkonusu olmayacaktır....
Bəqərə Suresi, 263. Ayet:
İyi ve güzel bir söz ile bir kusur bağışlamak, arkasına eza takılacak sadakadan daha hayırlıdır. Allah minnet ve eziyetle sadaka verenlerin
sadakal
arından müstağnidir; onların cezasını vermekte acele edici değildir (hâlimdir)....
Bəqərə Suresi, 263. Ayet:
İyi (güzel ve tatlı) bir söz ve bir ayıb örtme; ardından eziyyet gelen bir sadakadan hayırlıdır. Allah (kullarının
sadakal
arından) müstağnidir, halimdir (ukuubetde acele edici değildir). ...
Bəqərə Suresi, 263. Ayet:
Bir tatlı söz, bir kusur bağışlama, peşinden incitme gelen maddî yardımdan (sadakadan) çok daha iyidir. Zira Allah ganî ve halîmdir (sizin
sadakal
arınıza muhtaç değildir, çok müsamahalı olup cezayı çabuk vermez)....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: onlar
3.
âmenû
: âmenû oldular (Allah'a ulaşmayı dilediler), îmân ettiler
4.
lâ tubtılû
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey âmenû olanlar! Allah'a ve yevm'il âhire inanmayarak, malını insanlara riya (gösteriş) için infâk eden (veren) kişi gibi,
sadakal
arınızı minnetle (başa kakarak) ve eza ile bâtıl etmeyin (boşa çıkartmayın). ışte onun durumu, üzerinde toprak bulunan sert bir kayaya benzer ki, ona kuvvetli bir yağmur isabet edince, böylece (üzerindeki toprağın gidip), onu (tekrar) sert (verimsiz) bir kaya halinde bırakması gibidir. Onlar kazandıklarından bir şey elde edemezler. Allah, kâfirler kavmini hidayete er...
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey iman edenler! Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı hâlde insanlara gösteriş olsun diye malını harcayan kimse gibi,
sadakal
arınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan ve maruz kaldığı şiddetli yağmurun kendisini çıplak bıraktığı bir kayanın durumu gibidir. Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, kâfirler topluluğunu hidayete erdirmez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey inananlar, malını insanlara gösteriş için harcayan ve Allah'a, âhiret gününe inanmayan kişi gibi
sadakal
arınızı, başa kakmakla minnet ve eziyetle hiç verilmemiş bir hale getirmeyin. O çeşit adam, sanki şiddetli bir yağmur altında kalıp üstündeki toprağın kayarak sıvışmasıyla kaypak bir hale gelen kayadır. O çeşit adamlar, kazançlarından hiçbir sevap elde edemezler ve Allah, inanmayan kavmi doğru yola sevk etmez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey iman edenler, malını insanlara riya (kendine isim yapmak) için harcayan ve "B" işaret anlamıyla Allâh'a ve gelecekte yaşanacak sürece iman etmeyen bir kimse gibi,
sadakal
arınızı başa kakma veya eziyet etme gibi davranışlarla iptal etmeyin. Bunun misali, üzerinde bir miktar toprak bulunan kaya gibidir. Şiddetli yağmur ona isâbet edince üzerindeki toprağı götürdü ve geride çıplak kaya kaldı. Onlar kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allâh inkârcılar topluluğuna hidâyet etmez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey iman edenler, başa kakarak, yüze vurarak, gönül inciterek imanda sadâkatinizin ve kemâlinizin ifadesi olan
sadakal
arınızın, hayırlarınızın, boşa gitmesine sebep olmayın. Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara ve ahiret gününe inanmayıp da, insanlara gösteriş için malını harcayana benzemeyin. Böylelerinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan düz bir kayaya benzer. Sağanak halinde bir yağmur isabet edince onu çıplak bir kaya haline getirir. Böyle kimseler yaptıkları iyiliklerden dolayı,...
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe iman etmeyip de malını insanlara gösteriş olsun diye sarfeden kimse gibi başa kakma ve eziyet etmekle
sadakal
arınızı boşa çıkarmayın. Onun örneği üzerinde bir miktar toprak bulunan ve inen şiddetli bir yağmurun kupkuru bıraktığı taşa benzer. Onlar kazandıklarından bir şey elde edemezler. [56] Allah kâfirler topluluğunu doğru yola iletmez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey iman edenler, Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek
sadakal
arınızı geçersiz kılmayın. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağnak bir yağmur düştü mü, onu çırılçıplak bırakıverir. Onlar kazandıklarından hiç bir şeye güç yetiremez (elde edemez)ler. Allah, kâfirler topluluğuna hidayet vermez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey iman edenler,
sadakal
arınızı -insanlara gösteriş için malını harcayan, Allah’a ve âhiret gününe inanmayan kimse gibi- başa kakmak ve eziyet etmek suretiyle boşa çıkarmayın. Çünkü onun bu gösterişinin hâli, üzerinde az bir toprak bulunan bir kayanın hâline benzer ki, ona şiddetli bir yağmur isabet edince, üzerindeki toprağı temizleyip kendisini katı bir taş hâlinde bırakır. Onlar (gösteriş için âmel edenler) yaptıkları şeyden hiç bir sevap kazanamazlar. Allah kâfirler topluluğuna hidayet etmez...
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey Inananlar! Allah'a ve ahiret gunune inanmayip, insanlara gosteris icin malini sarfeden kimse gibi,
sadakal
arinizi basa kakma ve eza etmekle bosa cikarmayin. Onun durumu, uzerinde toprak bulunan kayanin durumu gibidir, uzerine bol yagmur yagdiginda onu cascavlak birakir. Kazandiklarindan hicbir sey elde edemezler. Allah inkar eden kimseleri dogru yola eristirmez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey imân edenler! Allah'a ve Âhiret gününe inanmayıp malını insanlara gösteriş için harcayan kimse gibi,
sadakal
arınızı başa kakmak ve gönül incitmekle boşa çıkarmayın. Çünkü onun misâli, kaygan bir kayaya benzer ki, üzerinde azıcık toprak vardır, derken ona şiddetli bir yağmur dokunur da dazlak bırakır; işleyegeldikleri hiç bir şeye karşılık (bir sevap ve mükâfat) kazanmaya güç getiremezler. Allah inkarcıları doğru yola eriştirmez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey İnananlar! Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara gösteriş için malını sarfeden kimse gibi,
sadakal
arınızı başa kakma ve eza etmekle boşa çıkarmayın. Onun durumu, üzerinde toprak bulunan kayanın durumu gibidir, üzerine bol yağmur yağdığındaonu cascavlak bırakır. Kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah inkar eden kimseleri doğru yola eriştirmez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey o bütün iman edenler!
sadakal
arınızı başa kakmak, gönül kırmakla boşa gidermeyin: O herif gibi ki nasa gösteriş için malını dağıtır da ne Allaha inanır ne Ahıret gününe, artık onun meseli bir kaya meseline benzer ki üzerinde bir az toprak varmış, derken şiddetli bir sağanak inmişde onu yap yalçın etmiş bırakıvermiş: Öyleler kesiblerinden hiç bir şey istifade edemezler, Allah kâfirler güruhunu doğru yola çıkarmaz...
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey iman edenler,
sadakal
arınızı, başa kakmak, kalp kırmak suretiyle boşa çıkarmayın. Tıpkı malını insanlara gösteriş için dağıtan; Allah'a ve ahiret gününe inanmayan herif gibi. Artık onun durumu, üstünde biraz toprak bulunan ve üzerine bir sağnağın inip kendisini bütün yalçınlığı ile ortada bıraktığı bir kaya gibidir. Böyle kimseler, yaptıklarının hiçbir yararını görmezler. Allah, inkarcılar topluluğunu doğru yola çıkarmaz....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey iman edenler!
Sadakal
arınızı, başa kakmak, gönül kırmakla boşa gidermeyin. O adam gibi ki, insanlara gösteriş için malını dağıtır da ne Allah'a inanır, ne ahiret gününe. Artık onun hâli, bir kayanın hâline benzer ki, üzerinde biraz toprak varmış, derken şiddetli bir sağnak inmiş de onu yalçın bir kaya halinde bırakıvermiş. Öyle kimseler, kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Allah, kâfirler topluluğunu doğru yola iletmez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey müminler, tıpkı Allah'a ve Ahiret gününe inanmadıkları halde başkalarına gösteriş olsun diye mallarını harcayanların yaptıkları gibi,
sadakal
arınızı başa kakarak ve onur kırma aracı haline getirerek boşa çıkarmayın. Böylesi, sağanak halindeki bir yağmura tutulunca, çır çıplak kalan toprakla örtülü bir kayaya benzer. Bunlar yaptıkları iyilikten hiçbir şey elde edemezler. Allah kâfir topluluğu doğru yola iletmez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey inananlar, Tanrı'ya ve ahiret gününe inanmayan, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek
sadakal
arınızı geçersiz kılmayın. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; üzerine sağnak bir yağmur düştü mü onu çırılçıplak bırakıverir. Onlar kazandıklarından hiç birşeye güç yetiremez (elde edemez)ler. Tanrı kafirler kavmine hidayet vermez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey îman edenler,
sadakal
arınızı — malını insanlara gösteriş için harcayan, Allaha ve âhiret gününe inanmayan bir kimse gibi — başa kakmak ve incitmek suretiyle heder etmeyin. Çünkü onun haali, üzerinde bir toprak bulunub da kendine şiddetli bir yağmur isaabet eden, bu suretle o, kendisini kaskatı bir taş haaline bırakmış olan kaypak bir kayanın haali gibidir. Onlar (dünyâda) işledikleri hiç bir şeyden (sevab kazanmıya) muktedir olmazlar. Allah, kâfirler güruhuna hidâyet vermez. ...
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey îmân edenler! İnsanlara gösteriş için malını sarf etmekte olan, Allah’a ve âhiret gününe îmân etmiyor olan kimse gibi başa kakmak ve (gönül) incitmekle
sadakal
arınızı boşa çıkarmayın! İşte onun misâli, üzerinde biraz toprak bulunan bir kayanın hâli gibidir ki, ona şiddetli bir yağmur isâbet etmiş de, onu çıplak bir hâlde bırakmıştır. (Onlar) kazandıklarından bir şey elde edemezler. Allah ise, kâfirler topluluğunu (inkârlarındaki ısrarları sebebiyle)hidâyete erdirmez!...
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey iman edenler; Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara gösteriş için malını harcayan kimse gibi
sadakal
arınızı başa kakma ve eziyet etmekle heder etmeyin, O gösteriş yapanın hali; üzerinde toprak bulunan kayanınki gibidir. Şiddetli bir yağmur isabet ettiğnde onu katı bir taş halinde bırakır. Onlar kazandıklarından hiç bir şey elde edemezler. Allah kafirler güruhunu hidayete erdirmez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey imân etmiş olanlar!
Sadakal
arınızı minnetle, incitmekle iptal etmeyiniz. O kimse gibi ki, malını nâsa gösteriş için infak eder de Allah Teâlâ'ya ve ahiret gününe inanmış bulunmaz. Artık o kimsenin meseli, üzerinde biraz toprak bulunan bir kaypak taşın hali gibidir ki, ona şiddetli bir yağmur isabet ederek onu dümdüz bir halde bırakmış olur. Onlar kazanmış olduklarından bir şeye kâdir olamazlar. Ve Allah Teâlâ kâfirler gürûhuna hidâyet etmez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey iman edenler! Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara gösteriş için malını harcayan kimse gibi
sadakal
arınızı başa kakmak ve eziyet etmek suretiyle boşa çıkarmayın. O gösteriş yapanın durumu, üzerinde biraz toprak bulunan kayaya benzer. Şiddetli bir sağanak isabet eder de onu sert bir kaya halinde bırakıverir (Toprağı gider, kaya kalır). Kazandıklarından hiçbir şey elde edemez. Allah kâfirler gürûhunu hidayete erdirmez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
-Ey iman edenler, Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı halde, insanlara gösteriş için malını harcayan adam gibi minnet ve eziyet ederek
sadakal
arınızı geçersiz kılmayın. Bunun durumu, üzerinde biraz toprak bulunan bir kayaya benzer ki, şiddetli bir sağanak iner de onu kupkuru bırakır. Onlar, kazandıklarından bir şey elde edemezler. Allah inkarcı topluma yol göstermez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey iman edenler! yardım ettiğiniz kimselere minnet etmek ve incitmek sûretiyle o
sadakal
arınızı boşa çıkarmayın! Allah’a da, âhirete de inanmadığı halde sırf insanlara gösteriş yapmak için malını harcayan kimsenin durumuna düşmeyin! Onun durumu, üzerinde azıcık toprak bulunan kaygan bir kayanın durumuna benzer ki, şiddetli bir yağmur iner inmez toprağı kayıverir, cascavlak kalır. Öyleleri işledikleri hiçbir şeyden sevap ve mükâfat elde edemezler. Zira Allah inkârcıları emellerine kavuşturmaz....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey inananlar, insanlara gösteriş için malını verip Allah'a ve âhiret gününe inanmayan adam gibi, başa kakmak ve eziyet etmekle
sadakal
arınızı boşa çıkarmayın. Öylesinin durumu, üzerinde biraz toprak bulunan şu kayaya benzer ki, bir sağnak indi de (üstündeki toprağı silip süpürerek) onu sert bir taş halinde bıraktı. (Böyleleri), kazandıklarından bir şey elde edemezler. Allâh, kâfir toplumu doğru yola iletmez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey iman edenler, Allah'a ve ahiret gününe inanmayıp, insanlara karşı gösteriş olsun diye malını infak eden gibi minnet ve eziyet ederek
sadakal
arınızı geçersiz kılmayın. Böylesinin durumu, üzerinde toprak bulunan bir kayanın durumuna benzer; ona sağanak bir yağmur düştü mü, onu çırılçıplak bırakıverir. Onlar kazandıklarından hiç bir şeye güç yetiremez (elde edemez) ler. Allah, kâfirler topluluğuna hidayet vermez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey iman edenler! Başa kakıp incitmek suretiyle
sadakal
arınızı boşa çıkarmayın-o kimsenin hali gibi ki, Allah'a ve âhiret gününe inanmadığı halde, insanlara gösteriş olsun diye malını bağışlar. Onun durumu, üzerinde bir parça toprak bulunan bir kaya gibidir; yağmur boşandığında onu cascavlak bırakır. Öylelerinin yaptıklarından ellerinde hiçbir şey kalmaz. Çünkü Allah kâfirler güruhuna yol göstermez....
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
Ey iman sahipleri! Allah'a ve âhıret gününe inanmadığı halde, insanlara riya için malını infak eden kişi gibi,
sadakal
arınızı başa kakmak ve eza etmek suretiyle boşa çıkarmayın. Böylesinin durumu, üzerinde biraz toprak varken tepesine şiddetli bir yağmur inip kendisini cascavlak bırakmış yalçın bir kayanın haline benzer. Böyleleri, kazandıklarından hiç bir şey elde edemezler. Allah, küfre sapan bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz....
Bəqərə Suresi, 266. Ayet:
Sizden biriniz arzu edermi ki, hurmalardan ve üzümlerden bir bahçesi olsun; ağaçları altından ırmaklar aksın ve kendinin her türlü meyvaları orada bulunsun; böylece ona ihtiyarlık çöksün de elleri ve güçleri yetmez yavruları olsun; derken o geçim vasıtaları olan bahçeye ateşli bir bora isabet ediversin de o, yanıversin? (İşte, insanlar görsün diye yapılan ameller veya başa kakıp eziyetle verilen
sadakal
ar da böyledir; riya sahibi, kendisine fayda verecek amel yaptığını zanneder. Fakat bahçeye is...
Bəqərə Suresi, 267. Ayet:
Ey iman edenler, kazandıklarınızın ve sizin için yerden çıkardığımız ürünlerin (mahsüllerin) en helâl ve iyisinden Allah yolunda harcayın (zekât ve sadaka verin). Kendinizin, ancak göz yumarak, alabileceği düşük ve bayağı şeyleri vermeye kalkışmayın. Biliniz ki, Allah vereceğiniz
sadakal
ardan müstağnîdir, her halde hamde lâyıktır....
Bəqərə Suresi, 267. Ayet:
Ey iman edenler! İnfakı gerek kazandıklarınızın, gerek sizin için yerden çıkardıklarımızın temizlerinden yapın. Kendinizin göz yummadan alıcısı olamıyacağınız fenasını vermeye yeltenmeyin. Biliniz ki, Allah
sadakal
arınıza muhtaç değildir ve hamde layık olandır....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
1.
in
: eğer
2.
tubdû
: açıkça ortaya çıkarırsanız
3.
es sadakâti
:
sadakal
ar
4.
fe
: o zaman, o taktirde, işte
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Eğer
sadakal
arı açıkça verirseniz, işte o (davranışınız) ne güzel! Ve eğer o (
sadakal
arı) gizleyerek fakirlere verirseniz artık o sizin için daha da hayırlıdır. (Böylece Allah), günahlarınızdan (bir kısmını) örter (bağışlar). Allah, yaptıklarınızdan haberdar olandır....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Sadakal
arı açıktan verirseniz ne güzel! Fakat onları gizleyerek fakirlere verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızdan bir kısmına da keffaret olur. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Sadakal
arınızı açık verirseniz ne hoş, fakat gizlice yoksullara verecek olursanız bu, size daha hayırlıdır ve bu, günahlarınızın karşılığı olur; Allah ne yaparsanız hepsinden haberdardır....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Eğer
sadakal
arı (zekât ve benzeri hayırları) açıktan verirseniz ne âlâ! Eğer onu fakirlere gizlice verirseniz, işte bu sizin için daha hayırlıdır. Allah da bu sebeple sizin günahlarınızı örter. Allah, yapmakta olduklarınızı bilir....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Sadakal
arınızı açıktan verirseniz ne güzeldir. Ama
sadakal
arınızı kimse bilmeden gizlice verirseniz sizin için daha hayırlıdır. Ve bu davranış sizin yanlış davranışlarınızın kefareti olur. Allâh yaptıklarınızdan (hakikatiniz olması nedeniyle) Habiyr'dir....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
İmanda sadâkatinizin ve kemâlinizin ifadesi olan
sadakal
arınızı, mükellefiyetlerinizi yerine getirmede örnek bir davranış olarak açıktan verirseniz ne iyi. Eğer
sadakal
arınızı gizlice hazırlar, fakirlere verirseniz işte bu riyadan uzak davranış, sizin için daha hayırlıdır. Allah da bu sebeple sizin kusurlarınızın bir kısmını siler, bağışlar. Allah işlediğiniz gizli-açık bütün amellerden haberdardır....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Eğer
sadakal
arı açıktan verirseniz bu ne kadar güzeldir! Onları gizli bir şekilde fakirlere verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Allah (onlarla) kötülüklerinizin bir kısmını siler. Allah yaptıklarınızdan haberdardır....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Sadakal
arı açıkta verirseniz ne iyi; fakat gizleyip fakirlere verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. O, günahlarınızdan bir kısmını bağışlar. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Eğer
sadakal
arı aşikâre verirseniz, o ne güzel şeydir! (başkalarının yardım duygularını kamçılar ve Allah yolunda harcamalarına teşvikçi olur.) Eğer
sadakal
arı gizler de onları öylece fakirlere verirseniz, bu, sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızdan bir kısmını örter. Allah her ne yaparsanız ondan hakkıyla haberdardır....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Sadakal
ari acikca verirseniz o ne guzel! Eger onlari yoksullara gizlice verirseniz sizin icin daha iyidir. Allah onlari kutuluklerinizden bir kismina karsi tutar. Allah islediklerinizden haberdardir....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Sadakal
arı açıkça verirseniz o ne güzel! Eğer onu gizler de öylece fakirlere verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır ve (Allah bu sebeple) günahlarınızdan bir kısmını örter (de bağışlar). Allah yaptıklarınızdan elbette haberlidir, (onları yeterince bilir).....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Sadakal
arı açıkça verirseniz o ne güzel! Eğer onları yoksullara gizlice verirseniz sizin için daha iyidir. Allah onları kötülüklerinizden bir kısmına karşı tutar. Allah işlediklerinizden haberdardır....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Eğer
sadakal
arı (zekât ve benzeri hayırları) açıktan verirseniz ne âlâ! Eğer onu fakirlere gizlice verirseniz, işte bu sizin için daha hayırlıdır. Allah da bu sebeple sizin günahlarınızı örter. Allah, yapmakta olduklarınızı bilir....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Sadakal
arı açık veriseniz o, ne iyi ve eğer onları gizler de fukaraya öyle verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızdan bir kısmına keffaret olur, hem Allah her ne yaparsanız haberdardır...
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Sadakal
arı açıksa verirseniz ne iyi! Eğer fakirlere gizlice verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızın bir kısmının bağışlanmasını sağlar. Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Sadakal
arı açıkça verirseniz o, ne iyi olur; yok eğer onları gizler de fakirlere öyle verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızın birçoğunun bağışlanmasına sebep olur. Bilin ki, Allah, her ne yaparsanız hepsinden haberdardır....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Eğer
sadakal
arı açıktan verirseniz bu güzeldir. Şayet onları kimse görmeden fakirlere verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır ve bu, birkısım günahlarınızın silinmesine vesile olur. Allah yaptıklarınızdan haberdardır....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Sadakal
arı açıkta verirseniz ne iyi; fakat gizleyip fakirlere verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. O, günahlarınızdan bir kısmını örter (yükeffiru). Tanrı yaptıklarınızdan haberi olandır....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Eğer
sadakal
arı aşikâre verirseniz o, ne güzel. Eğer onları gizler, onları (bu suretle) fakirlere verirseniz işte bu, sizin için daha hayırlıdır. (Allah o sebeble) günâhlarınızdan bir kısmını yarlığar. Allah ne yaparsanız ondan hakkıyle haberdârdır. ...
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Eğer
sadakal
arı açıkça verirseniz, işte o ne iyi! Eğer onları gizler de onları fakirlere(öyle) verirseniz, artık bu sizin için daha hayırlıdır. Böylece (Allah,) kötülüklerinizden bir kısmını sizden örter (
sadakal
arınızı, kul hakkına ilişmeyen günahlarınıza keffâret kılar). Ve Allah, yapmakta olduklarınızdan hakkıyla haberdâr olandır....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Sadakal
arı açıktan verirseniz ne güzel. Eğer onları gizler de fakirlere öyle verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. Ve onunla günahlarınızdan bir kısmını yarlığar. Allah, her ne yaparsanız haberdardır....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Eğer
sadakal
arı açıkça yaparsanız o ne iyidir. Ve eğer onları gizlerseniz, ve fakirlere (öylece) verirseniz o sizin için daha hayırlıdır ve sizin günahlarınızdan bir kısmını örter. Ve Allah Teâlâ yaptıklarınızdan haberdardır....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Sadakal
arı açıktan verirseniz ne güzeldir. Eğer onları gizleyerek fakirlere verirseniz, bu sizin için daha iyidir. Böyle yaptığınızdan ötürü, Allah günahlarınızdan bir kısmını bağışlar. Allah işlediklerinizden haberdardır....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Eğer
sadakal
arı açık olarak verirseniz o, ne güzeldir. Şayet onu gizleyip de fakirlere verirseniz, o da sizin için hayırlıdır. (Allah bununla) günahlarınızdan bir kısmını bağışlar... Allah, yaptıklarınızdan tamamıyla haberdardır....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Sadakal
arı açıktan verirseniz ne güzel! Eğer onları gizleyerek fakirlere verirseniz bu, sizin için daha iyidir ve sizin günâhlarınızdan bir kısmını kapatır. Allâh yaptıklarınızı duyar....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Sadakal
arı açıkta verirseniz o ne iyi; fakat gizleyip de fakirlere verirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. O, günahlarınızdan bir kısmını bağışlar. Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
Sadakal
arı açıklarsanız bu da güzeldir. Ama onları gizler ve yoksullara bu şekilde verirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır; günahlarınızdan bir kısmını örter. Allah, Habîr'dir, yapmakta olduklarınızdan gereğince haberi vardır....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(İnfâklarınız ve
sadakal
arınız), kendilerini Allah yoluna hasreden (adayan), yeryüzünde dolaşmaya (ticaret yapıp kazanmaya) gücü yetmeyen fakirler içindir. Onların durumlarını bilmeyen, onları iffetlerinden dolayı zengin zanneder. Onları sen, yüzlerinden tanırsın. Zorla insanlardan bir şey istemezler. Hayır olarak ne infâk ederseniz (verirseniz), o taktirde muhakkak ki Allah, onu en iyi bilendir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(
Sadakal
ar) kendilerini Allah yoluna adayan, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremeyen fakirler içindir. İffetlerinden dolayı (dilenmedikleri için), bilmeyen onları zengin sanır. Sen onları yüzlerinden tanırsın. İnsanlardan arsızca (bir şey) istemezler. Siz hayır olarak ne verirseniz, şüphesiz Allah onu bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
İmanda sadâkatinizin ve kemâlinizin ifadesi olan
sadakal
arınızı, hayırlarınızı geçim kaydından sıyrılarak kendilerini Allah yoluna İslâm’a, ilme adamış fakirlere verin. Onlar görevleri sebebiyle, yeryüzünde ticaret ve rızıklarını kazanmak için gezip dolaşmaya vakit bulamazlar. İstemekten çekindikleri için, bunların iffetli, vakur hayatını bilmeyenler, onları zengin zanneder. Sen onları solgun yüzlerindeki asâletlerinden tanırsın. Yüzsüzlük yapıp kimseden bir şey istemezler. Karşılık gözetmeden g...
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
Sadakal
arınızı kendilerini Allah yoluna adayıp da yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremeyen fakirlere verin. Bilmeyen kimse iffetlerinden dolayı onları zengin zanneder. Sen onları simalarından tanırsın. İnsanlardan ısrarla bir şey istemezler. Hayır adına her ne harcarsanız Allah onu bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(
Sadakal
ar) Kendilerini Allah yolunda adayan fakirler içindir ki, onlar, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. İffetlerinden dolayı bilmeyen onları zengin sanır. (Ama) Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayırdan her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
Sadakal
arınızı o fakirlere verin ki, onlar, Allah yolunda çalışmaya koyulmuşlardır; öteye beriye koşup kazanamazlar. Dilenmekten çekindikleri için, tanımıyanlar, onları zengin zanneder. Ey Rasûlüm, sen onları sîmalarından tanırsın. Onlar, iffetlerinden ötürü insanları rahatsız edip bir şey istemezler. Siz malınızdan bunlara ne harcarsanız, muhakkak Allah onu hakkıyle bilicidir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
Sadakal
arinizi, kendilerini Allah yoluna adayip yeryuzunde dolasamayanlara, hayalarindan dolayi, kendilerini tanimayanlarin zengin saydiklari yoksullara verin. Onlari yuzlerinden tanirsin, insanlardan yuzsuzluk ederek bir sey istemezler. Sarfettiginiz iyi bir seyi Allah suphesiz bilir. *...
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(
Sadakal
arınızı), kendilerini Allah yoluna adayıp yeryüzünde dolaşmayan (kapı kapı gezmiyen) fakirlere (verin) ki, onlar yüzsuyu dökmediklerinden, durumlarını bilmeyen, onları zengin sanır. Onları (siz Allah yolunda olanlar) çehrelerinden tanırsınız ; insanlardan yüzsüzlük ederek İstemezler. (Evet) hayırdan ne harcarsanız şüphesiz ki Allah onu bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
Sadakal
arınızı, kendilerini Allah yoluna adayıp yeryüzünde dolaşamayanlara, hayalarından dolayı, kendilerini tanımayanların zengin saydıkları yoksullara verin. Onları yüzlerinden tanırsın, insanlardan yüzsüzlük ederek bir şey istemezler. Sarfettiğiniz iyi bir şeyi Allah şüphesiz bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
Sadakal
arınızı, kendilerini Allah yoluna adamış olan fakirlere veriniz. Onlar yeryüzünde gezip dolaşmaya güç yetiremezler. Utangaç olduklarından dolayı, bilmeyenler, onları zengin sanırlar. Oysa sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük yapıp kimseden birşey de isteyemezler. Ne türden bir iyilik yaparsanız, şüphe yok ki, Allah onu bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(
Sadakal
ar) Kendilerini Tanrı yolunda adayan fakirler içindir ki, onlar, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. İffetlerinden dolayı bilmeyen onları zengin sanır. (Ama) Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayırdan her ne infak ederseniz, kuşkusuz Tanrı onu bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(
Sadakal
ar) Allah yolunda kendilerini vakfetmiş fakirler içindir ki onlar yer yüzünde dolaşmıya muktedir olmazlar. (Hallerini) bilmeyen; iffet ve istiğnalarından dolayı onları zengin (kimse) ler sanır. Sen (Habîbim) o gibileri sımalarından tanırsın. Onlar insanlardan yüzsüzlük edib de (bir şey) istemezler. Siz (Hak yolunda) ne mal harcarsanız şübhesiz Allah onu hakkıyle bilicidir. ...
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(
Sadakal
ar, ilim ve cihâd için) Allah yolunda adanmış, (bu yüzden) yeryüzünde(maîşet için) dolaşamayan fakirler içindir. İffetli olma(ların)dan dolayı, (hâllerini) bilmeyen kimse onları zengin zanneder. Onları sîmâlarından tanırsın. Isrâr ederek insanlardan (bir şey)istemezler. O hâlde hayır (ve hasenat)dan ne sarf ederseniz, artık şübhesiz Allah, onu hakkıyla bilendir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
Sadakal
arınızı, kendilerini Allah yoluna vermiş olup da yeryüzünde dolaşmayan ve tanımayanların; hayalarından dolayı onları zengin zannettikleri yoksullara verin. Onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan bir şey istemezler. Hayırdan ne infak ederseniz şüphesiz Allah onu bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
Sadakal
arınızı, kendilerini Allah yoluna adayıp yeryüzünde dolaşmayan (kapı kapı gezmeyen) fakirlere verin ki; onlar yüzsuyu dökmediklerinden, durumlarını bilmeyen onları zengin sanır. Onları simâlarından tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayırdan ne infak ederseniz, şüphesiz ki Allah onu bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(
Sadakal
ar,) Allah yolunda mahsur kalmış, kazanç için yeryüzünde dolaşamayan, çekingenliklerinden dolayı, bilmeyenlerin onları zengin zannettikleri, senin de simalarından tanıdığın, yüzsüzlük edip insanlardan istemeyen fakirler içindir. Hayır olarak ne harcarsanız, şüphesiz Allah onu hakkıyla bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(
Sadakal
ar) şu fakirlere mahsustur ki, Allâh yolunda kapanıp kalmışlardır. Yeryüzünde gezip dolaşamazlar. Bilmeyen, utangaçlıklarından dolayı onları zengin sanır. Onları simâlarından (yüzlerinden) tanırsın. Yüzsüzlük edip insanlardan istemezler. Yaptığınız her hayrı Allâh bilir....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(
Sadakal
ar) Kendilerini Allah yolunda adayan fakirler içindir ki, onlar, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremezler. İffetlerinden dolayı cahil olan (kişi,) onları zengin sanır. (Ama) Sen onları yüzlerinden tanırsın. Yüzsüzlük ederek insanlardan istemezler. Hayırdan her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
1.
yemhaku
: azaltır, eksiltir
2.
allâhu
: Allah
3.
er ribâ
: riba, faiz
4.
ve
: ve
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah, faiz malını mahveder,
sadakal
arı ise artırır (bereketlendirir). Allah, hiçbir günahkâr nankörü sevmez....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah faizi eksiltir,
sadakal
arıysa arttırır ve Allah, fazlasıyla inkâra düşüp çok suç işleyenlerin hiçbirini sevmez....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah faizi tüketir (Faiz karışan malın bereketini giderir),
sadakal
arı ise bereketlendirir. Allah küfürde ve günahta ısrar eden hiç kimseyi sevmez....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah eksilte eksilte fâizi mahveder, fâizli paranın ve fâiz gelirinin bereketini giderir. İmanda sadâkatin ve kemâlin ifadesi olan
sadakal
arı, keffaretleri, vergileri, vicdanları, servetleri, sosyal bünyeleri arındıran zekâtları verilen malları bereketlendirir. Allah inkârda, küfürde, bilerek günah işlemekte, nankörlükte ısrar edenleri sevmez....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah faizi yok eder
sadakal
arı ise bereketlendirir. Allah iyice küfre dalan, günahların içine gömülen hiç bir kimseyi sevmez....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah, faizi yok eder de,
sadakal
arı arttırır. Allah, günahkar kâfirlerin hiç birini sevmez....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allahü Tealâ faizle geleni mahveder ve
sadakal
arı verilen malı artırır ve Allah ısrarla haram yiyen kâfirle, ziyade günahkâr hiç bir kimseyi sevmez....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah faizi eksiltir,
sadakal
ari bereketlendirir. Allah pek nankor olan hicbir gunahkari sevmez....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah faizi, bereketini gidererek hep azaltır;
sadakal
arı ise bereketlendirip arttırır. Hem Allah çok inkarcı hiçbir günahkârı sevmez....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah faizi eksiltir,
sadakal
arı bereketlendirir. Allah pek nankör olan hiçbir günahkarı sevmez....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah faizi tüketir (Faiz karışan malın bereketini giderir),
sadakal
arı ise bereketlendirir. Allah küfürde ve günahta ısrar eden hiç kimseyi sevmez....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah ribayı mahveder de
sadakal
arı nemalandırır, Hem Allah vebal yüklenici musırr kafirlerin hiç birini sevmez...
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah, faizi mahveder ve
sadakal
arı artırır. Allah, günahkar katı inkarcıların hiçbirini sevmez....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah faizi mahveder, oysa
sadakal
arı bereketlendirir. Allah günahta ve inkârda direnen hiç kimseyi sevmez....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah faizi eritir. Buna karşılık
sadakal
arı artırır. Allah (haramda ısrar eden) hiçbir günahkar kâfiri sevmez....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Tanrı fazi yok eder de
sadakal
arı arttırır. Tanrı günahkar kafirlerin hiç birini sevmez....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah, fâizi (bereketsiz kılıp, onun karıştığı malı) mahveder;
sadakal
arı ise bereketlendirir. Ve Allah, azılı kâfir (fâizi helâl sayan), aşırı günahkâr (haram bildiği hâlde fâizde ısrâr eden) hiçbir kimseyi sevmez!...
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah faizi mahveder,
sadakal
arı artırır. Ve Allah hiçbir günahkar kafiri sevmez....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah Teâlâ ribâyı mahveder,
sadakal
arı ise nemalandırır ve Allah Teâlâ, çok küfran-ı nîmette bulunup günahkâr olanları sevmez....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah, faizi eksiltir,
sadakal
arı ise bereketlendirir. Allah, hiç bir kafiri ve günahkarı sevmez....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah faizin bereketini eksiltir, zekât ve
sadakal
arı ise nemalandırır. Hem Allah kâfirlikte ileri giden, günahta ısrarlı hiçbir kimseyi sevmez....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allâh, ribâyı mahveder,
sadakal
arı artırır. Allâh, hiçbir günâhkâr nankörü sevmez....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah, faizi yok eder de,
sadakal
arı arttırır. Allah, günahkâr olan kâfirlerin hiç birini sevmez....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah faizi mahveder,
sadakal
arı bereketlendirir. Çünkü Allah nankörlükte ve günahta azıtanların hiçbirini sevmez....
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah, ribadan beklenen artışı mahveder,
sadakal
ar karşılığında artışlar getirir. Allah, nankörlüğe batmış günahkârların hiç birini sevmez....
Ali-İmran Suresi, 95. Ayet:
Kul
sadakal
lâhu fettebiû millete ibrâhîme hanîfâ(hanîfen), ve mâ kâne minel muşrikîn(muşrikîne). ...
Ali-İmran Suresi, 95. Ayet:
De ki
sadakal
lah, o halde hak perest bir hanif olarak İbrahim milletine tabi' olun, o hiç bir zaman müşriklerden olmadı...
Ali-İmran Suresi, 95. Ayet:
Sen: "
Sadakal
lah: Allah sözün doğrusunu söyledi." de! Haydi bakalım Allah’ı bir tanıyarak İbrâhim’in dinine uyun! Pek iyi bilirsiniz ki o, asla müşriklerden olmamıştı....
Tövbə Suresi, 53. Ayet:
Onlara de ki, «İster gönüllü, ister gönülsüz olarak sadaka veriniz, verdiğiniz
sadakal
ar kabul edilmeyecektir, sizler yoldan çıkmışlar güruhusunuz.»...
Tövbə Suresi, 54. Ayet:
Sadakal
arının kabul edilmesine engel olan tek şey, onların Allah'ı ve Peygamberini inkâr etmeleri, namaza ancak üşene üşene gelmeleri ve istemeye istemeye sadaka vermeleridir....
Tövbə Suresi, 54. Ayet:
Verdikleri
sadakal
arın kabul edilmesini engelleyen tek sebep şudur; Onlar Allah'a ve Peygamber'e inanmadılar, namaza ancak uyuşuk uyuşuk dururlar ve verdikleri
sadakal
arı istemeyerek verirler....
Tövbə Suresi, 54. Ayet:
Sadakal
arının kabul edilmesine engel olan sadece şudur: Onlar Allah'a ve elçisine karşı nankörlük ettiler; namaza da üşene üşene gelirler ve istemeye istemeye sadaka verirler....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
1.
ve min-hum
: ve onlardan
2.
men
: kim, kimseler
3.
yelmizu-ke
: seni ayıplar
4.
fî es sadakâti
: ganimetler, sa...
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
Ve onlardan,
sadakal
ar konusunda seni ayıplayan kimseler vardır. Öyle ki eğer ondan (sadakadan, ganimetten) onlara verilirse razı olurlar ve ondan verilmezse, o zaman kızarlar....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
İçlerinden
sadakal
ar konusunda sana dil uzatanlar da var. Kendilerine ondan bir pay verilirse, hoşnut olurlar; eğer kendilerine ondan bir pay verilmezse, hemen kızarlar....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
Onlardan,
sadakal
arı vermede seni ayıplayan da var. O maldan diledikleri verilseydi hoşlanırlardı, verilmeyince de hemen kızarlar....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
Onlardan
sadakal
arın (taksimi) hususunda seni ayıplayanlar da vardır.
Sadakal
ardan onlara da (bir pay) verilirse razı olurlar, şayet onlara
sadakal
ardan verilmezse hemen kızarlar....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
İçlerinde, beytülmalde, hazinede topladığın
sadakal
arın, gelirlerin dağıtımı ile ilgili sana imalı söz söyleyenler, dil uzatanlar var. Eğer bu gelirlerden onlara pay verirsen hoşnut olurlar. Hazineden onlara bir pay vermezsen, hemen öfkelenirler....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
Onların kimileri de
sadakal
ar konusunda sana dil uzatırlar. Ondan kendilerine verilirse hoşnut olurlar ama kendilerine verilmezse o zaman hemen öfkelenirler....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
Onlardan
sadakal
ar konusunda seni yadırgayacaklar vardır. Ondan kendilerine verilirse hoşlanırlar, kendilerine verilmediği zaman bu sefer gazablanırlar....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
Münafıklardan bir kısmı,
sadakal
arın (ganimetlerin) bölünmesini sana târiz ediyorlar (seni adâletsizlikle ithama kalkışıyorlar) Çünkü, o
sadakal
ardan istedikleri şey kendilerine verilirse razı olurlar, verilmezse hemen kızarlar....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
Sadakal
ar hakkinda sana dil uzatanlar vardir. Onlara verilirse hosnut olurlar, verilmezse, hemen ofkeleniverirler....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
Onlardan bir kısmı da
sadakal
arın taksim ve dağıtımı hakkında sana dil uzatıp kınamada bulunurlar. Ondan kendilerine verilirse hoşnud olurlar; verilmezse bir de bakarsın kızıp öfkelenirler....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
Sadakal
ar hakkında sana dil uzatanlar vardır. Onlara verilirse hoşnut olurlar, verilmezse, hemen öfkeleniverirler....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
Onlardan
sadakal
arın (taksimi) hususunda seni ayıplayanlar da vardır.
Sadakal
ardan onlara da (bir pay) verilirse razı olurlar, şayet onlara
sadakal
ardan verilmezse hemen kızarlar....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
Onların bir kısmı,
sadakal
arın dağıtımı konusunda seni eleştiriyor; kendilerine ondan verilince razı oluyorlar, ancak ondan kendilerine verilmeyince öfkeleniyorlar....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
İçlerinden
sadakal
ar hakkında sana ta'rız eden de var, çünkü, ondan kendilerine verilmişse hoşnud olurlar, verilmemişse derhal kızarlar...
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
Aralarında
sadakal
ar konusunda seni kınayanlar da var. Çünkü ondan kendilerine verilmişse, hoşnut olurlar; şayet verilmemişse hemen kızarlar....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
İçlerinde (topladığın)
sadakal
ar hakkında sana tariz eden (dil uzatan) ler de var. Eğer o
sadakal
ardan kendilerine verilmişse hoşnut olurlar, verilmemişse hemen kızarlar....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
Onların bazıları
sadakal
arın (zekât gelirlerinin) bölüştürülmesi konusunda sana dil uzatırlar. Eğer zekât gelirlerinden kendilerine bir pay verilirse memnun olurlar, eğer bu gelirlerden kendilerine bir pay verilmez ise hemen öfkeleniverirler....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
Onlardan
sadakal
ar konusunda seni yadırgayacaklar vardır. Ondan kendilerine verilirse hoşlanırlar, kendilerine verilmediği zaman bu sefer gazablanırlar....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
İçlerinden
sadakal
ar (ın taksimi) hususunda seni ayıblayacaklar da var. Çünkü eğer içlerinden kendilerine (diledikleri bir şey) verilirse hoşlanırlar. Şâyed yine kendilerinden olanlara (diledikleri şey) verilmezse derhal kızarlar. ...
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
Onlardan öylesi de vardır ki,
sadakal
ar (ve ganîmetlerin taksîmi) husûsunda seni ayıplar. Artık onlardan kendilerine verilirse hoşnûd olurlar; fakat onlardan (o arzu ettikleri şeylerden) kendilerine verilmezse hemen kızarlar....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
İçlerinden kimi de
sadakal
ar hakkında sana dil uzatırlar. Eğer kendilerine verilirse hoşlanırlar, verilmezse hemen kızarlar....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
Ve onlardandır,
sadakal
ar hususunda seni ayıplar olan şahıs da. İmdi kendilerine onlardan verilmiş olunca hoşnut olurlar ve eğer onlardan verilmezse o vakit kızarlar....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
Bazıları da
sadakal
ar hususunda seni kınarlar. Eğer onlardan kendilerine verilse hoşlanırlar, verilmezse hemen kızarlar....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
Onlardan
sadakal
ar konusunda sana dil uzatanlar vardır. Onlara verilirse hoşnut olurlar; verilmezse hemen öfkeleniverirler....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
Onlardan bazıları da senin zekât ve
sadakal
arı taksim edişine dil uzatırlar. Bu mallardan kendilerine pay verilirse memnun olurlar, verilmeyince hemen kızıp öfkelenirler....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
Onlardan kimi de
sadakal
ar(ın bölüştürülmesi hususun)da sana dil uzatır. Eğer o
sadakal
ardan kendilerine pay verilse hoşlanırlar, onlardan kendilerine pay verilmezse hemen kızarlar....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
Onlardan
sadakal
ar konusunda seni yadırgayacaklar vardır. Ondan kendilerine verilirse hoşlanırlar, ondan kendilerine verilmediği zaman da bu sefer gazablanırlar....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
Onlardan,
sadakal
ar konusunda sana dil uzatanlar da vardır. Onlara da
sadakal
ardan birşey verdiğinde bundan hoşlanırlar; vermediğin zaman öfkelenirler....
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
İçlerinden bir kısmı da
sadakal
ar konusunda sana laf dokundurur. Ondan kendilerine verilmişse memnun olurlar. Verilmemişse hemen öfkelenirler....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
1.
innemâ es sadakâtu
: muhakkak ki
sadakal
ar
2.
li el fukarâi
: fakirler için
3.
ve el mesâkîni
: ve miskinler, yoksullar
4.
v...
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakal
ar (zekâtlar), Allah’tan bir farz olarak ancak fakirler, düşkünler, zekât toplayan memurlar, kalpleri İslâm’a ısındırılacak olanlarla (özgürlüğüne kavuşturulacak) köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış yolcular içindir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Söz budur ancak;
sadakal
ar, yoksulların, hiçbir şeyi bulunmayanların, o malı toplayıp devşirmeye memûr olanların, gönülleri Müslümanlıkla uzlaştırılmak istenen kişilerin, kölelerle tutsakların, borçluların, Allah yolunda savaşanların ve yolda kalmışların hakkıdır, Allah'ın hükmüdür bu ve Allah her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sâhibidir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakal
ar (zekâtlar) Allah'tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, (zekât toplayan) memurlara, gönülleri (İslâm'a) ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda çalışıp cihad edenlere, yolcuya mahsustur. Allah pek iyi bilendir, hikmet sahibidir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakal
ar Allâh'tan bir farz olarak; ancak yoksullar, düşkünler, sadaka işleri ile ilgili çalışanlar, İslâm'a yönlendirilmek istenenler, köleler, borçlular, Allâh yolunda (harcama) ve yolcular içindir. . . Allâh Aliym'dir, Hakiym'dir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
İmanda sadakatin ve kemalin ifadesi olan
sadakal
ar, vicdanınızı, servetinizi, sosyal bünyenizi arındıran, berekete vesile olan zekâtlar, hazine gelirleri, ancak fakirler, çevresi, çaresi olmayan yoksullar, göçmenler, devlet memurları, müellefe-i kulûp, gönülleri, düşünceleri İslâm’a ısındırılacak olanlar, örtülü ödenekler, esir ve kölelerin esaret boyunduruklarından kurtarılarak hürriyetlerine kavuşma ödeneği, borçlular, Allah yolunda, İslâm uğrunda cihad edenler, faaliyet gösterenler, eğitim, t...
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakal
ar (zekatlar) Allah tarafından bir farz olarak, yoksullara, düşkünlere, onların toplanmasında çalışanlara, gönülleri İslam'a ısındırılacak olanlara, kölelere, borçlulara, Allah yolunda olanlara ve yolda kalanlaradır. Allah alimdir, hakimdir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakal
ar, -Allah'tan bir farz olarak- yalnızca fakirler, düşkünler, (zekat) işinde görevli olanlar, kalbleri ısındırılacaklar, köleler, borçlular, Allah yolunda (olanlar) ve yolda kalmış(lar) içindir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakal
ar (zekâtlar), Allah tarafından bir farz olarak ancak şunlar içindir: Fakirler, miskinler, zekât toplayıcıları, kalbleri müslümanlığa ısındırılmak istenenler, mükâteb köleler, borçlular, Allah yolundaki gaziler ve yolda kalmışlar. Allah Alîm’dir, Hakîm’dir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakal
ar (zekâtlar) Allah'tan bir farz olarak ancak, yoksullara, düşkünlere, (zekât toplayan) memurlara, gönülleri (İslâm'a) ısındırılacak olanlara, (hürriyetlerini satın almaya çalışan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda olana, yolda kalana mahsustur. Allah pek iyi bilendir, hikmet sahibidir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakal
ar, ALLAH'tan bir yükümlülük olarak, yoksullara, düşkünlere, bu konuda çalışan görevlilere, sempatizanlara, kölelerin özgürlüğü için, borçlulara, ALLAH yoluna ve yolda kalmışlara verilmeli. ALLAH Bilendir, Bilgedir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakal
ar ancak şunlar içindir: fukara, mesâkîn, onun üzerine me'mur olanlar, müellefetülkulûb, rakabeler hakkında borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmışlar, Allah tarafından kat'î olarak böyle farz buyuruldu, ve Allah alîmdir, hakîmdir...
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakal
ar, ancak fakirler, miskinler, zekat toplama görevlileri, kalpleri islamiyete ısındırılmak istenenler, köleler, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmışlar içindir. Allah tarafından kesin olarak böyle farz edildi. Allah, herşeyi bilendir, hikmet sahibidir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakal
ar ancak şunlar içindir: Fakirler, yoksullar, o işte çalışan görevliler, müellefe-i kulûb (kalbleri İslâm'a ısındırılacaklar), köleler, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmışlar. Allah tarafından böyle farz kılındı. Allah her şeyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakal
ar (zekât gelirleri) sadece yoksullara, düşkünlere, zekât toplamakla görevli memurlara, kalpleri islâma ısındırılmak istenenlere, sözleşmeli kölelere, borçlulara, Allah yolunda çalışanlara ve yarı yolda kalanlara verilir. Bu paylaştırma sırası Allah tarafından belirlenmiştir. Allah her şeyi bilir ve her yaptığı yerindedir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakal
ar, -Tanrı'dan bir farz olarak- yalnızca fakirler, düşkünler, (zekat) işinde görevli olanlar, kalpleri ısındırılacaklar, köleler, borçlular, Tanrı yolunda (olanlar) ve yolda kalmış(lar) içindir. Tanrı bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakal
ar, Allahdan bir farz olarak, ancak fakirlere, miskinlere, (
sadakal
arın) üzerine me'mur olanlara, kalbleri (müslümanlığa) alışdırılmak istenenlere, kölelere, esirlere, (borcundan fazla nisaabı olmayan) borçlulara, Allah yolunda (harcamıya) ve yol oğluna (ya'ni memleketinde zengin bile olsa meşru' bir maksadla seyr-ü sefer ederken muhtâc kalmış olan yolculara) mahsusdur. Allah hakkıyle bilendir, tam hüküm ve hikmet saahibidir. ...
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakal
ar (zekâtlar), Allah’dan bir farz olarak ancak, fakirlere, yoksullara, (zekâtı toplamak için me’mur kılınmakla) onun üzerine çalışanlara, kalbleri (İslâm’a) ısındırılacak olanlara, (âzâd edilmek üzere efendisiyle belli bir bedel karşılığında anlaşmış olan) kölelere, borçlulara, Allah yolunda olanlara ve yolda kalmışlara mahsustur. Ve Allah, Alîm(menfaatinize olanı hakkıyla bilen)dir, Hakîm (en doğru hükmü veren)dir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakal
ar, Allah'tan bir farz olarak; ancak fakirler, miskinler, sadaka üzerinde memur olanlar, kalbleri ısındırılanlar, köleler, borçlular, Allah yolunda olanların ve yolda kalanların uğruna sarfedilir. Ve Allah; Alim' dir, Hakim'dir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakal
ar, ancak fakirlere, miskinlere, onun üzerine memur olanlara, kalpleri telif edilmiş bulunanlara, azad edilecek kölelere, borçlulara, Allah yolunda cihada atılanlara ve yolculara Allah tarafından bir fariza olarak (mahsustur) ve Allah Teâlâ alîmdir, hakîmdir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakal
ar (zekâtlar), Allah'tan bir farz olarak ancak fakirlere, düşkünlere, (zekât toplayan) memurlara, kalpleri İslâm'a ısındırılacak olanlara, kölelik altında bulunanlara, borçlulara, Allah yoluna ve yolcuya mahsustur. Allah bilendir, hükmünde hikmet sahibidir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakal
ar, Allah’tan bir farz olarak fakirler, düşkünler, onu toplayan memurlar, kalpleri (İslam’a) ısındırılanlar, köle ve esirler, borçlular, Allah yolunda ve yolda kalanlar içindir. Allah alimdir, hakimdir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakal
ar, (zekâtlar) Allah'tan bir farz olarak ancak fakirlere, düşkünlere, onlar üzerinde çalışan (zekât toplayan) memurlara, kalbleri (İslâm'a) ısındırılacak olanlara, kölelik altında bulunanlara, borçlulara, Allâh yoluna ve yolcuya mahsustur (toplanan zekât, ancak bu sayılanlara verilir). Allâh bilendir, hüküm ve hikmet sâhibidir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakal
ar, -Allah'tan bir farz olarak -yalnızca fakirler, düşkünler, (zekât) işinde görevli olanlar, kalbleri ısındırılacaklar, köleler, borçlular, Allah yolunda (olanlar) ve yolda kalmış(lar) içindir. Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakal
ar ancak yoksullar, düşkünler, sadaka toplamakla görevli olanlar, kalpleri İslâma ısındırılacak olanlar, esaret altındakiler, borçlular, Allah yolunda harcamalar ve yolcular içindir. Bu Allah tarafından size böylece farz kılınmıştır. Allah herşeyi bilir, her hükmünü hikmetle verir....
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Sadakal
ar/zekât malları Allah'tan bir farz olarak sadece şunlar içindir: Fakirler, düşkünler,
sadakal
arla ilgilenmeye memur edilenler, kalpleri yakınlaştırılıp ısındırılacak olanlar, özgürlüğünü yitirmiş olanlar, borçlular, Allah yolundakiler, yolda kalmış kişi. Allah Alîm'dir, Hakîm'dir....
Tövbə Suresi, 79. Ayet:
1.
ellezîne
: o kimseler, onlar
2.
yelmizûne
: ayıplıyorlar, küçük görüyorlar
3.
el muttavvıîne
: zengin olanlar (zekâttan fazla olarak gönüllü teberruda bulunan kişiler)
Tövbə Suresi, 79. Ayet:
Sadakal
ar hususunda gönüllü bağışta bulunan mü’minlerle, güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler var ya; işte Allah asıl onları maskaraya çevirmiştir. Onlar için elem dolu bir azap vardır....
Tövbə Suresi, 79. Ayet:
Sadakal
ar hususunda, müminlerden gönüllü verenleri ve güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler var ya, Allah işte onları maskaraya çevirmiştir. Ve onlar için elem verici azap vardır....
Tövbə Suresi, 79. Ayet:
Sadakal
ar konusunda mükellef olduğundan fazlasını gönüllü veren iman etmişlere dil uzatanlar ile (fakirlikleri dolayısıyla imkânlarından) fazlasını bulamayanları alaya alan kimselere gelince, Allâh onları maskaraya çevirmiştir. . . Onlar için acı bir azap vardır....
Tövbə Suresi, 79. Ayet:
Sadakal
ar konusunda, mü'minlerden ek bağışlarda bulunanlarla emeklerinden (cehdlerinden) başkasını bulamayanları yadırgayarak bunlarla alay edenler; Allah (asıl) onları alay konusu kılmıştır ve onlar için acı bir azab vardır....
Tövbə Suresi, 79. Ayet:
Sadakal
ar hakkında, zekâttan başka gönül rızası ile bağışlarda bulunanlara bir türlü, ancak güclerinin yettiğini bulup verenlere de bir türlü lâf atıp eğlenenler var ya, Allah onları maskaraya çevirecektir ve bir de onlar için acıklı bir azap vardır....
Tövbə Suresi, 79. Ayet:
Mü'minlerden,
sadakal
ar hususunda, zekâttan başka bir de arzu ve istekle bağışta bulunanlara dil uzatanları ve ancak o didinerek ele geçirdiklerini tasadduk edenleri alaya alanları, Allah alaya alıp rezîl eder ve onlar için elem verici bir azâb vardır....
Tövbə Suresi, 79. Ayet:
Sadakal
ar hususunda, müminlerden gönüllü verenleri ve güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları çekiştirip onlarla alay edenler var ya, Allah işte onları maskaraya çevirmiştir. Ve onlar için elem verici azap vardır....
Tövbə Suresi, 79. Ayet:
Sadakal
arda farz olan zekattan başka mü'minlerden gönüllü olarak teberruda bulunanlara bir türlü ve güçlerinin yettiğinden fazlasını bulmayanlara da başka türlü laf atanlara, laf atarak onlarla eğlenenler var ya, Allah, onları maskaraya çevirecektir; ayrıca onlara acı bir azap vardır....
Tövbə Suresi, 79. Ayet:
Sadakal
ar konusunda, inançlılardan ek bağışlarda bulunanlarla emeklerinden (cehdlerinden) başkasını bulamayanları yadırgayarak bunlarla alay edenler; Tanrı (asıl) onları alay konusu kılmıştır ve onlar için acı bir azab vardır....
Tövbə Suresi, 79. Ayet:
Sadakal
arda (farz olan zekâtdan fazla olarak ve gönüllerinden koparak) bağışlarda bulunan mü'minlerle (bir türlü), güçlerinin yetebildiğinden başkasını bulamayan (fakîr) lerle (diğer türlü lâf atarak ve kaş göz oynatarak) eğlenenler (yok mu?) Allah onları maskaraya çevirmişdir. Onlar için pek acıklı bir azab vardır. ...
Tövbə Suresi, 79. Ayet:
Sadakal
ar husûsunda, (onu, imkânları olup) gönülden (gelerek çokça) veren mü’minleri de (zengin olmadıklarından) güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanları da ayıplayarak, bu yüzden onları alaya alan (o münâfık)lar yok mu, (asıl) Allah onlarla alay etmiştir ve onlar için (pek) elemli bir azab vardır!...
Tövbə Suresi, 79. Ayet:
O kimseler ki, mü'minlerden
sadakal
arı gönül hoşluğu ile ziyâdece verenleri ve kendi takatlerinden fazlasını bulamayanları ayıplarlar, onlar ile alayda bulunurlar. Allah Teâlâ da o kimseleri maskaraya çevirir ve onlar için acıklı bir azap vardır....
Tövbə Suresi, 79. Ayet:
Sadakal
ar hususunda gönülden veren mü'minleri çekiştiren ve güçlerinin yettiğinden başkasını bulamayanlarla alay edenler yok mu, Allâh onlarla alay etmiştir. Onlar için acı bir azâb vardır....
Tövbə Suresi, 79. Ayet:
Sadakal
ar konusunda, mü'minlerden ek bağışlarda bulunanlarla emeklerinden (cehdlerinden) başkasını bulamayanları yadırgayarak bunlarla alay edenler; Allah (asıl) onları alay konusu kılmıştır ve onlar için de acıklı bir azab vardır....
Tövbə Suresi, 79. Ayet:
Sadakal
ar hususunda içten bir cömertlik göstermiş müminlere laf atanlarla, öz gayretlerinden başkasını bulamayanları alay konusu edenlere gelince, Allah onları maskaraya çevirecektir. Onlar için acıklı bir azap da vardır....
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
1.
e lem ya'lemû
: bilmiyorlar mı
2.
enne allâhe
: Allah’ın ... olduğunu, (muhakkak ki Allah)
3.
huve
: O'dur
4.
yakbelu
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Allah'ın kullarından, tövbeleri kabul ettiğini ve
sadakal
arı aldığını (kabul ettiğini) bilmiyorlar mı? Ve muhakkak ki Allah, tövbeleri kabul eden ve Rahîm (rahmet nuru gönderen)'dir....
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Onlar, kullarının tövbesini kabul edenin ve
sadakal
arı alanın Allah olduğunu; tövbeyi çok kabul edenin, çok merhametli olanın Allah olduğunu bilmediler mi?...
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Bilmezler mi, şüphe yok ki Allah, öyle bir mabuttur ki odur kullarının tövbelerini kabûl eden ve
sadakal
arı alan ve şüphe yok ki Allah öyle bir mabuttur ki odur tövbeleri kabûl eden rahîm....
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Allah'ın, kullarının tevbesini kabul edeceğini,
sadakal
arı geri çevirmeyeceğini ve Allah'ın tevbeyi çok kabul eden ve pek esirgeyen olduğunu hâla bilmezler mi?...
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Anlamadılar mı ki Allâh, kullarından tövbeyi kabul eden ve
sadakal
arı alan "HÛ"dur! "HÛ" Tevvab, Rahıym Allâh'tır!...
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Allah’ın, kullarının tevbesini, günah işlemekten vazgeçerek kendisine itaate yönelişlerini kabul edeceğini, imanda sadâkatlerinin ve kemallerinin ifadesi olan zekât, vergi, ceza ve keffaret
sadakal
arını alacağını; Allah’ın, sadece O’nun insanları tevbeye sevkedeceğini, tevbeleri kabul edeceğini çok merhametli olduğunu bilmiyorlar mı?...
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Onlar, Allah'ın kullarının tevbelerini kabul eden, onların
sadakal
arını alan, tevbeleri çokça kabul eden ve çok merhamet eden olduğunu bilmiyorlar mı?....
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Onlar bilmiyorlar mı ki, gerçekten Allah kullarından tevbeleri kabul edecek ve
sadakal
arı alacak olan O'dur. Şüphesiz, tevbeleri kabul eden, esirgeyen O'dur....
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
O tevbekârlar bilmediler mi ki, bizzat Allah kullarından tevbeyi kabul eder ve
sadakal
arı alır. Gerçekten Allah tevbeleri kabul edicidir, çok merhametlidir....
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Allah'in, kullarinin tevbesini kabul ettigini,
sadakal
ar aldigini, Allah'in tevbeleri kabul ve merhamet eden oldugunu bilmiyorlar mi?...
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Bilmediler mi ki, ancak Allah kullarının tevbesini kabul eder;
sadakal
arını alır ve Allah'tır ancak tevbeleri çokça kabul eden ve çok merhamet eden....
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Allah'ın, kullarının tevbesini kabul ettiğini,
sadakal
ar aldığını, Allah'ın tevbeleri kabul ve merhamet eden olduğunu bilmiyorlar mı?...
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Allah'ın, kullarının tevbesini kabul edeceğini,
sadakal
arı geri çevirmeyeceğini ve Allah'ın tevbeyi çok kabul eden ve pek esirgeyen olduğunu hâla bilmezler mi?...
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Bilmezler mi ki kullarından tevbeleri kabul eden,
sadakal
arı alan ALLAH'tır ve ALLAH Tevbeleri Kabul Edendir, Rahimdir....
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Bilmedilermi ki Allah kullarından tevbeyi o, kabul eder de
sadakal
arı alır ve hakikaten Allah, tevvab, rahîm o...
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Bilmediler mi ki, ancak Allah kullarının tevbesini kabul eder ve
sadakal
arını da alır. Ve gerçekten Allah'tır tevbeleri çokça kabul eden ve çok merhamet eden....
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Onlar bilmiyorlar mı ki, Allah kullarının tevbesini kabul eder ve
sadakal
arı da alır. Allah tevbeleri kabul edendir, çok merhametlidir....
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Onlar Allah'ın kullarının tevbelerini kabul ettiğini ve
sadakal
arı aldığını, zaten tevbelerin kabul edicisi ve merhamet edici olduğunu bilmiyorlar mı?...
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Onlar bilmiyorlar mı ki, gerçekten Tanrı kullarından tevbeleri kabul edecek ve
sadakal
arı alacak olan O'dur. Şüphesiz, tevbeleri kabul eden, esirgeyen O'dur....
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Onlar bilmediler mi ki şübhesiz Allah, kullarından (saadır olan) tevbeyi kabul edecek,
sadakal
arı alacak olan ancak kendisidir ve hakıykatde tevvab ve rahıym yalınız Odur (Tevbeleri kabul etmek ve kendilerine fazliyle, rahmetiyle muamele eylemek ancak Onun şânındandır). ...
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Bilmediler mi ki, kullarından tevbe’yi kabûl eden ve
sadakal
arı alan şübhesiz ancak Allahdır; Tevvâb (tevbeleri çok kabûl eden), Rahîm (kullarına çok merhamet eden)de ancak Allah’dır....
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Bilmezler mi ki; Allah, muhakkak kullarından tevbeyi kabul edecek ve
sadakal
arı alacak olanın kendisidir. Ve muhakkak ki Allah, Tevvab ve Rahim'dir....
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Onlar bilmediler mi ki, muhakkak Allah Teâlâ o Mabud-i Kerîm kullarından tevbeyi kabul eder ve
sadakal
arı alır. Ve şüphe yok ki tevbeleri kabul eden, pek merhametli olan ancak O (Hâlık-i Azîmüşşan)dır....
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Allah'ın; kullarının tevbesini kabul ettiğini,
sadakal
arı aldığını, Allah'ın tevbeleri kabul eden ve merhamet eden olduğunu bilmiyorlar mı?...
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Allah’ın kullarının tevbesini kabul ettiğini,
sadakal
ar aldığını ve Allah’ın tevbeleri, her zaman kabul eden ve merhametli olduğunu bilmiyorlar mı?...
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Bilmediler mi ki, kullarından tevbeyi kabul eden,
sadakal
arı alan Allah'tır. Ve Allâh, tevbeyi çok kabul eden, çok esirgeyendir....
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Onlar bilmiyorlar mı ki, gerçekten Allah kullarından tevbeleri kabul edecek ve
sadakal
arı da alacak olan O'dur. Şüphesiz, tevbeleri kabul eden, esirgeyen O'dur....
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Onlar şunu bilmiyorlar mı: Allah kullarının tevbesini de kabul eder,
sadakal
arını da kabul eder; çünkü O, tevbeleri kabul eden ve merhameti çok geniş olan Allah'tır....
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Bilmediler mi ki, Allah'tır kullarından o tövbeyi kabul eden, o
sadakal
arı alan. Ve Allah'tır, O Tevvâb, O Rahîm......
Möminun Suresi, 60. Ayet:
Ve o kimseler ki, onlar Rablerinin huzuruna muhakkak varacaklarından dolayı kalpleri şiddetli korkarak verdiklerini (
sadakal
arı vesâireyi) verirler....
Möminun Suresi, 60. Ayet:
Ve Rabbleri Cella Şânühu'ya rücu edeceklerinden kalpleri titreyerek vereceklerini (zekât ve
sadakal
arını) verirler....
Möminun Suresi, 60. Ayet:
Ve onlar ki Rabblerinin huzuruna döneceklerine inandıklarından, verdikleri hayır ve
sadakal
arı kalpleri korku ile ürpererek verirler....
Əhzab Suresi, 22. Ayet:
Ve lemmâ real mu’minûnel ahzâbe kâlû hâzâ mâ vaadenallâhu ve resûluhu ve
sadakal
lâhu ve resûluhu ve mâ zâdehum illâ îmânen ve teslîmâ(teslîmen)....
Əhzab Suresi, 22. Ayet:
1.
ve lemmâ
: ve olduğu zaman
2.
ree
: gördü
3.
el mu'minûne
: mü'minler
4.
el ahzâbe
: birlikler
Fəth Suresi, 27. Ayet:
Lekad
sadakal
lâhu resûlehur ru’yâ bil hakk(hakkı), le tedhulunnel mescidel harâme inşâallâhu âminîne muhallikîne ruûsekum ve mukassırîne lâ tehâfûn(tehâfûne), fe alime mâ lem ta’lemû fe ceale min dûni zâlike fethan karîbâ(karîben)....
Hədid Suresi, 18. Ayet:
Muhakkak ki, sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar ve Allah'a (Allah için) güzel borç verenler (
sadakal
ar ve borçlar) onlara kat kat ödenir. Ve onlar için kerim ecir vardır....
Mücadilə Suresi, 13. Ayet:
Baş başa konuşmanızdan önce
sadakal
ar vermekten çekindiniz mi? Bunu yapmadığınıza ve Allah da, sizi affettiğine göre artık namazı kılın, zekâtı verin, Allah’a ve Resûlüne itaat edin. Allah, bütün yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır....
Mücadilə Suresi, 13. Ayet:
Gizlice konuşmadan önce
sadakal
ar vermeden korktunuz mu? Mâdemki yapmadınız, Allah da tövbe nasîp etti artık size ve kabûl etti tövbenizi, şu halde namaz kılın ve zekât verin ve itâat edin Allah'a ve Peygamberin'e ve Allah, ne yapıyorsanız hepsinden de haberdardır....
Mücadilə Suresi, 13. Ayet:
Gizli bir şey konuşmanızdan önce
sadakal
ar vermekten çekindiniz mi? Bunu yapmadığınıza ve Allah da sizi affettiğine göre artık namazı kılın, zekâtı verin Allah'a ve Resûlüne itaat edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır....
Mücadilə Suresi, 13. Ayet:
(Rasûlullâh ile) özel görüşme öncesi
sadakal
ar vermekten korktunuz. . . Bu uygulamayı (cimrilikten dolayı) yapmadınız -(ama) Allâh sizin tövbenizi kabul etti- (artık) salâtı ikame edin, zekâtı verin; Allâh'a ve Rasûlüne itaat edin! Allâh yaptıklarınızı Habiyr'dir....
Mücadilə Suresi, 13. Ayet:
Ne o, gizli, özel, bir şey konuşmanızdan önce, imanda sadâkatinizin ve kemâlinizin ifadesi olan
sadakal
ar vermekten, harçları ödemekten sızlanır hale mi geldiniz? İmkânlarınızın olmaması, sıkıntıya düşmeniz endişesiyle, bunu yapamaz durumda iken, Allah’ın size ruhsat tanıdığı, günah ve isyandan vazgeçip, kendisine itaate yönelişinizi kabul ettiği zaman, namazı adabına riâyet ederek, aksatmadan kılmaya devam edin, vicdanlarınızı, servetinizi, sosyal bünyenizi arındıran, berekete vesile olan zekât...
Mücadilə Suresi, 13. Ayet:
Gizli konuşmanızdan önce
sadakal
ar vermekten korktunuz mu? Madem ki yapmadınız, Allah da sizin tevbelerinizi kabul etti; şu halde namaz kılın, zekât verin, Allah'a ve Peygamber'ine itaat edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır....
Mücadilə Suresi, 13. Ayet:
(Peygambere maruzatta bulunmak için) konuşmanızdan önce
sadakal
ar vereceğinizden korktunuz mu? Mademki (emredildiğiniz şeyi) yapmadınız, Allah da sizin kusurunuzu bağışladı. Artık namazı gereği üzre kılın, zekâtı verin. Allah’a ve peygamberine itaat edin. Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır....
Mücadilə Suresi, 13. Ayet:
Yoksa özel gizli toplantınızdan önce
sadakal
ar vermekten endişelendiniz mi ? Zaten bunu yapamadınız. Allah, tevbenizi kabul etmiştir. Artık namaz kılmaya devam edin, zekâtı verin, Allah'a ve Peygamberine itaat edin. Allah, yapageldiğiniz şeylerden haberlidir....
Mücadilə Suresi, 13. Ayet:
Gizli bir şey konuşmanızdan önce
sadakal
ar vermekten çekindiniz mi? Bunu yapmadığınıza ve Allah da sizi affettiğine göre artık namazı kılın, zekâtı verin Allah'a ve Resûlüne itaat edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır....
Mücadilə Suresi, 13. Ayet:
Ya!.. Fısıltınızdan önce
sadakal
ar takdim etmekten korktunuz mu? Mâdemki yapmadınız Allah da size tevbe lûtfetti artık namaza devam edin ve zekâtı verin ve Allah ve Resulüne itaat edin ki Allah habîrdir her ne yaparsanız...
Mücadilə Suresi, 13. Ayet:
Mahrem konuşmanızdan evvel
sadakal
ar vereceğinizden korkdunuz mu? Çünkü işte yapmadınız. (Bununla beraber) Allah sizin tevbelerinizi kabul etdi. O halde dosdoğru namazı kılın. Zekâtı verin. Allaha ve peygamberine (diğer emirlerinde de) îtâat edin. Allah, ne yaparsanız hakkıyle haberdârdır. ...
Mücadilə Suresi, 13. Ayet:
Gizli konuşmanızdan önce
sadakal
ar takdîm etmekten korktunuz mu? Mâdem ki yapmadınız, Allah da sizi affetti (sadaka vermeden konuşmanıza izin verdi); o hâlde namazı hakkıyla edâ edin, zekâtı verin, Allah’a ve Resûlüne itâat edin! Allah, ne yaparsanız(hepsinden) haberdâr olandır....
Mücadilə Suresi, 13. Ayet:
Ya maruzatta bulunmadan önce
sadakal
ar takdîm etmenizden korktunuz mu? Madem ki yapmadınız ve Allah üzerinize afv ile nazar buyurdu, artık namazı ikame edin ve zekâtı verin ve Allah'a ve Peygamberine itaat eyleyin ve Allah yapar olduğunuz şeylerden haberdardır....
Mücadilə Suresi, 13. Ayet:
Hususi konuşmanızdan önce
sadakal
ar vermekten korktunuz da mı bunu yerine getirmediniz? Fakat Allah sizi affetti. Şu halde namazı kılın, zekâtı verin. Allah'a ve Peygamber'ine itaat edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır....
Mücadilə Suresi, 13. Ayet:
Gizli konuşmanızdan önce,
sadakal
ar vermekten ürperdiniz mi? Çünkü yapmadınız. Allah size tövbe nasip etti. Artık namazı kılın, zekâtı verin, Allah'a ve resulüne itaat edin. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır....
Yasin Suresi, 52. Ayet:
Kâlû yâ veylenâ men beasenâ min merkadinâ, hâzâ mâ vaader rahmânuve
sadakal
murselûn(murselûne). ...
Bəqərə Suresi, 264. Ayet:
"Ey iman etmiş kimseler! Allah'a ve son güne inanmadığı hâlde malını insanlara gösteriş için harcayan kimse gibi,
sadakal
arınızı başa kakarak ve eziyet ederek boşa çıkarmayın. İşte onun durumu, üzerinde biraz toprak bulunup da üzerine bir sağnak isâbet ettiği zaman, sağanağın cascavlak olarak bıraktığı kayanın durumu gibidir. Onlar, kazandıklarından hiçbir şey elde edemezler. Ve Allah, kâfirler toplumuna; Kendisinin ilâhlığını, rabliğini bilerek reddedenler topluluğuna kılavuzluk etmez. "...
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
"
Sadakal
arı açıkça verirseniz, artık o, ne iyi olur; eğer onları gizlerseniz, fakirlere verirseniz de artık bu, sizin için daha hayırlıdır ve günahlarınızdan bir kısmını kapattırır. Ve Allah, işlemiş olduğunuz şeylere haberdardır. "...
Bəqərə Suresi, 276. Ayet:
Allah, ribayı yok eder,
sadakal
arı da artırır. Allah, tüm aşırı nankör ve günahkâr kimseleri sevmez. ...
Mücadilə Suresi, 13. Ayet:
"Başbaşa konuşmanızdan önce
sadakal
ar vermekten korktunuz mu? İşte, yapmadınız. Ve Allah, sizin bilinçle hatadan dönüşünüzü kabul etti. Artık salâtı ikame edin [mâlî yönden ve zihinsel açıdan destek olma; toplumu aydınlatma kurumları oluşturun, ayakta tutun], zekâtı/verginizi verin, Allah'a ve Elçisi'ne itaat edin. Ve Allah, yaptıklarınıza en çok haberi olandır. "...
Tövbə Suresi, 58. Ayet:
Onlardan bazıları da,
sadakal
ar hakkında sana dil uzatan kimselerdir. Ki, o
sadakal
ardan kendilerine verilmişse hoşnut olurlar, verilmemişse hemen öfkeleniverirler. ...
Tövbə Suresi, 60. Ayet:
Kesinlikle, Allah tarafından bir taksim/zorunlu görev olarak
sadakal
ar/ kamunun gelirleri ancak fakirler, miskinler/ yoksullar, işsizler, o iş üzerine çalışan görevliler/ kamu görevlileri, kalpleri İslâm'a ısındırılacaklar, özgürlüğü olmayan köleler, ağır borç altındakiler, Allah yolundakiler [askerler, öğrenci ve öğretmenler], yolda kalmışlar içindir. Allah, her şeyi en iyi bilendir ve en iyi yasa koyandır. ...
Tövbə Suresi, 78. Ayet:
(78,79) "Şüphesiz onlar; mü’minlerden,
sadakal
ardan kendi gönülleriyle bağışta bulunanlara ve güçlerinin yettiğinden fazlasını bulamayanlara dil uzatan, sonra da onlarla alay eden kimseler, Allah'ın, onların sırlarını ve fısıltılarını bilip durduğunu ve şüphesiz Allah'ın bütün bilinmeyenlerin çok iyi bilicisi olduğunu bilmediler mi? Allah, onları maskaraya çevirmiştir. Ve onlar için çok acıklı bir azap vardır. "...
Tövbə Suresi, 79. Ayet:
(78,79) "Şüphesiz onlar; mü’minlerden,
sadakal
ardan kendi gönülleriyle bağışta bulunanlara ve güçlerinin yettiğinden fazlasını bulamayanlara dil uzatan, sonra da onlarla alay eden kimseler, Allah'ın, onların sırlarını ve fısıltılarını bilip durduğunu ve şüphesiz Allah'ın bütün bilinmeyenlerin çok iyi bilicisi olduğunu bilmediler mi? Allah, onları maskaraya çevirmiştir. Ve onlar için çok acıklı bir azap vardır. "...
Tövbə Suresi, 104. Ayet:
Onlar Allah'ın, kullarından tevbeyi kabul ettiğini,
sadakal
arı aldığını ve Allah'ın tevbeleri çokça kabul eden, çok tevbe fırsatı verenin, çok merhamet edenin ta kendisi olduğunu bilmediler mi? ...