Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 189. Ayet:
Sana ayın evrelerini soruyorlar. De ki: "Onlar, haccın ve insanların (öteki faaliyetlerinin) vaktini gösterir." Öte yandan erdemlilik, (zannedildiği gibi) evlere arkalardan girmeniz değildir; ama gerçek erdem sahibi, Allah'a karşı sorumluluk bilinci duyandır. O halde evlere kapılarından girin ve Allah'a karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun ki gerçek mutluluğa erişebilesiniz....
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
Fîhi âyâtun beyyinâtun makâmu ibrâhîm(ibrâhîme), ve men dahalehu kâne âminâ(âminen), ve lillâhi alen nâsi hiccul beyti menistetâa ileyhi sebîlâ(
sebîle
n), ve men kefere fe innallâhe ganiyyun anil âlemîn(âlemîne). ...
Ali-İmran Suresi, 97. Ayet:
1.
fîhi
: orada
2.
âyâtun
: âyetler, deliller, kanıtlar
3.
beyyinâtun
: açık beyyineler
4.
makâmu ibrâhîme
: Hz. İ...
Ali-İmran Suresi, 200. Ayet:
Ey iman edenler! Sabredin; (düşman karşısında) sebat gösterin; (cihad için) hazırlıklı ve uyanık bulunun ve Allah'tan korkun ki başarıya erişebilesiniz....
Ali-İmran Suresi, 200. Ayet:
Ey Inananlar! Sabredin, dusmanlarinizdan daha sabirli olun, cihada hazir bulunun, Allah'a karsi gelmekten sakinin ki basariya erisebilesiniz. *...
Ali-İmran Suresi, 200. Ayet:
Ey İnananlar! Sabredin, düşmanlarınızdan daha sabırlı olun, cihada hazır bulunun, Allah'a karşı gelmekten sakının ki başarıya erişebilesiniz....
Ali-İmran Suresi, 200. Ayet:
Ey iman edenler! Sabredin; (düşman karşısında) sebat gösterin; (cihad için) hazırlıklı ve uyanık bulunun ve Allah'tan korkun ki başarıya erişebilesiniz....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
Vellâtî ye’tînel fâhişete min nisâikum festeşhidû aleyhinne erbaaten minkum, fe in şehidû fe emsikûhunne fîl buyûti hattâ yeteveffâhunnel mevtu ev yec’alallâhu lehunne sebîlâ(
sebîle
n)....
Nisa Suresi, 15. Ayet:
1.
vellâtî (ve ellâtî )
: ve onlar (kadınlar)
2.
ye'tîne
: gelirler, yaparlar
3.
el fâhişete
: fuhuş, zina
4.
min nisâi-kum
...
Nisa Suresi, 22. Ayet:
Ve lâ tenkihû mâ nekaha âbâukum minen nisâi, illâ mâ kad selef(selefe). İnnehu kâne fâhışeten ve maktâ(maktan). Ve sâe sebîlâ(
sebîle
n)....
Nisa Suresi, 22. Ayet:
1.
ve lâ tenkihû
: ve siz nikâhlamayın
2.
mâ
: şey, olan
3.
nekaha
: nikâhladı
4.
âbâu-kum
: sizin babalarınız
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Er ricâlu kavvâmûne alân nisâi bi mâ faddalallâhu ba’dahum alâ ba’dın ve bi mâ enfekû min emvâlihim. Fes sâlihâtu kânitâtun hâfizâtun lil gaybi bi mâ hafizallâh(hafizallâhu). Vellâtî tehâfûne nuşûzehunne fe ızûhunne vahcurûhunn (vahcurûhunne) fîl medâcıı vadrıbûhunne, fe in ata’nekum fe lâ tebgû aleyhinne sebîlâ(
sebîle
n). İnnallâhe kâne aliyyen kebîrâ(kebîran)....
Nisa Suresi, 34. Ayet:
1.
er ricâlu
: erkekler
2.
kavvâmûne
: kâim olanlar, idareciler, koruyup gözetenler
3.
alâ en nisâi
: kadınlar üzerinde
4.
bi m...
Nisa Suresi, 44. Ayet:
E lem tera ilâllezîne ûtû nasîben minel kitâbi yeşterûned dalâlete ve yurîdûne en tedıllus sebîl(
sebîle
)....
Nisa Suresi, 44. Ayet:
1.
e
: mi?
2.
lem tere
: görmedin
3.
ilâ ellezîne
: onları
4.
ûtû
: verildi
Nisa Suresi, 51. Ayet:
E lem tera ilâllezîne ûtû nasîben minel kitâbi yu’minûne bil cibti vet tâgûti ve yekûlûne lillezîne keferû hâulâi ehdâ minellezîne âmenû sebîlâ(
sebîle
n)....
Nisa Suresi, 51. Ayet:
1.
e lem tera
: görmedin mi?
2.
ilâ ellezine
: onları, ... olan kimseleri, ... olanları
3.
ûtû
: verildi
4.
nasîben
Nisa Suresi, 88. Ayet:
Fe mâ lekum fil munâfikîne fieteyni vallâhu erkesehum bi mâ kesebû. E turîdûne en tehdû men edallallâh(edallallâhu). Ve men yudlilillâhu fe len tecide lehu sebîlâ(
sebîle
n)....
Nisa Suresi, 88. Ayet:
1.
fe
: öyleyse
2.
mâ
: ne, nedir, ne oluyor
3.
lekum
: size
4.
fî
: içinde, hakkında
Nisa Suresi, 90. Ayet:
İllâllezîne yasılûne ilâ kavmin beynekum ve beynehum mîsâkun ev câûkum hasırat sudûruhum en yukâtilûkum ev yukâtilû kavmehum. Ve lev şâallâhu le selletahum aleykum fe le kâtelûkum, fe inı’tezelûkum fe lem yukâtilûkum ve elkav ileykumus seleme, fe mâ cealallâhu lekum aleyhim sebîlâ(
sebîle
n)....
Nisa Suresi, 90. Ayet:
1.
illâ
: hariç
2.
ellezîne
: onlar, olanlar
3.
yasılûne
: vasıl olurlar, gelirler, sığınırlar, iltica ederler
4.
ilâ
...
Nisa Suresi, 98. Ayet:
İllâl mustad’afîne miner ricâli ven nisâi vel vildâni lâ yestatîûne hîleten ve lâ yehtedûne sebîlâ(
sebîle
n)....
Nisa Suresi, 98. Ayet:
1.
illâ
: ancak, hariç
2.
el mustad'afîne
: aciz, çaresiz, zayıf olanlar
3.
min er ricâli
: erkeklerden
4.
ve en nisâi
...
Nisa Suresi, 137. Ayet:
İnnellezîne âmenû, summe keferû, summe âmenû, summe keferû, summezdâdû kufran lem yekunillâhu li yagfira lehum ve lâ li yehdiyehum sebîlâ(
sebîle
n)....
Nisa Suresi, 137. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
ellezîne
: onlar, olanlar
3.
âmenû
: îmân ettiler, âmenû oldular
4.
summe
: sonra
...
Nisa Suresi, 141. Ayet:
Ellezîne yeterabbesûne bikum, fe in kâne lekum fethun minallâhi kâlû e lem nekun meakum, ve in kâne lil kâfirîne nasîbun, kâlû e lem nestahviz aleykum ve nemna’kum minel mu’minîn(mu’minîne. Fallâhu yahkumu beynekum yevmel kıyâmet(kıyâmeti). Ve len yec’alallâhu lil kâfirîne alâl mu’minîne sebîlâ(
sebîle
n)....
Nisa Suresi, 141. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar, ... olanlar
2.
yeterabbesûne
: gözlüyorlar
3.
bi-kum
: sizi
4.
fe
: öyle ki, o zaman
Nisa Suresi, 143. Ayet:
Muzebzebîne beyne zâlike, lâ ilâ hâulâi ve lâ ilâ hâulâi. Ve men yudlilillâhu fe len tecide lehu sebîlâ(
sebîle
n)....
Nisa Suresi, 143. Ayet:
1.
muzebzebîne
: tereddüt edenler, bocalayanlar, bocalayıp duranlar
2.
beyne
: arasında
3.
zâlike
: bu, bunlar
4.
lâ ilâ hâulâi...
Nisa Suresi, 150. Ayet:
İnnellezîne yekfurûne billâhi ve rusulihî ve yurîdûne en yuferrikû beynallâhi ve rusulihî ve yekûlûne nu’minu bi ba’din ve nekfuru bi ba’dın, ve yurîdûne en yettehızû beyne zâlike sebîlâ(
sebîle
n)....
Nisa Suresi, 150. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
ellezîne
: onlar, ... olanlar
3.
yekfurûne
: inkâr ederler
4.
bi allâhi
: Allah'ı
...
Maidə Suresi, 35. Ayet:
Siz ey imana ermiş olanlar! Allaha karşı sorumluluğunuzun bilincinde olun, Ona daha yakın olmaya çalışın ve Allah yolunda gayret gösterin ki mutluluğa erişebilesiniz....
Maidə Suresi, 44. Ayet:
Filvakı' biz Tevratı indirdik, onda bir hidayet, bir nur vardı, müslim olan nebiyyûn, Yehudîlere onunla hukmederlerdi, rabbaniyyun ve ahbar da, kitabullahın muhafazâsına me'mur edilmiş olmaları ve üzerine nâzır ve murakıb bulunmaları hasebile hukmederlerdi, artık insanlardan korkmayın benden korkun, benim âyetlerimi bir kaç paraya değişmeyin, ey hâkimler! Her kim Allahın indirdiği ahkâm ile hukmetmezse onlar hep kâfirlerdir...
Maidə Suresi, 94. Ayet:
Ey iman edenler! Andolsun, Allah sizleri, ellerinizin ve mızraklarınızın erişebileceği av(lar) ile elbette deneyecek ki, görmediği hâlde kendisinden korkanı ayırıp meydana çıkarsın. Kim bundan (bu açıklamadan) sonra haddini tecavüz ederse, ona elem dolu bir azap vardır....
Maidə Suresi, 94. Ayet:
Ey inananlar, Allah, onu görmeksizin de kendisinden korkan kişiyi ayırt etmek için ellerinizin ulaşabileceği, mızraklarınızın yetişebileceği avları avlanma hususunda sizi sınayacak mutlaka. Bundan sonra kim aşırı hareket ederse ona pek acı bir azap var....
Maidə Suresi, 94. Ayet:
Ey iman edenler! Allah, kendisini görmeksizin zâtından korkanları meydana çıkarmak için, ihramda iken sizleri av gibi bir şeyle imtihan edecek; (öyle ki, bol olan bu av hayvanlarına) isterseniz elleriniz de yetişebilecek, mızraklarınız da. Kim bundan sonra hududu aşıp av yaparsa, işte ona acıklı bir azap vardır....
Maidə Suresi, 94. Ayet:
Ey o bütün iyman edenler! haberiniz olsun Allah gaybda kendisinden korkanları meydana çıkarmak için muhakkak ki sizleri av gibi bir şeyle imtihan edecek, bir av bolluğu ki isteseniz elleriniz de yetişebilecek, mızraklarınız da, kim bunun üzerine tecavüzde bulunursa işte ona elîm bir azab var...
Maidə Suresi, 94. Ayet:
Ey müminler, Allah' kendisini görmeksizin O'ndan kimlerin korktuğunu belirlemek için sizleri, ihramlı iken ellerinizin ve mızraklarınızın erişebileceği av hayvanları aracılığı ile dener. Kim bu denemeden sonra yasakları çiğnerse, kendisini acıklı bir azap beklemektedir....
Maidə Suresi, 94. Ayet:
Ey îman edenler, Allah, görmeksizin kendisinden korkanları ayırd etmek için av (nev'în) den ellerinizin, mızraklarınızın erişebileceği bir şeyle, andolsun ki, sizi imtihan edecekdir. Kim bundan sonra aşırı giderse ona pek acıklı bir azâb vardır. ...
Maidə Suresi, 94. Ayet:
Ey îmân edenler! Allah, gizlide kendisinden kimin korktuğunu ortaya çıkarmakiçin, (ihramlı iken yasaklandığınız) avdan, ellerinizin ve mızraklarınızın kendisine erişebileceği (çok kolay avlayabileceğiniz) bir şeyle mutlaka sizi imtihân edecektir. Artık kim bundan sonra haddi aşarsa, o takdirde ona (çok) elemli bir azab vardır!...
Maidə Suresi, 94. Ayet:
Ey imân edenler! Allah Teâlâ elbette sizi kendi ellerinizin ve mızraklarınızın erişebileceği avdan birşey ile imtihan edecektir. Tâ ki Hak Teâlâ kendisinden anil gıyab korkanları bilsin (yani onları meydana çıkarsın). Artık bundan sonra kim tecavüz ederse ona elîm bir azap vardır....
Maidə Suresi, 94. Ayet:
Ey iman edenler! Allah, kendisini görmeksizin, gıyabında Kendisini tazim edip haramlardan sakınanları meydana çıkarmak için sizi av nevinden bir şeyle deneyecek. Bir av bolluğu ki elleriniz de yetişebilecek, mızraklarınız da... Kim bundan sonra konulan hududu aşarsa işte ona gayet acı bir azap vardır....
Əraf Suresi, 135. Ayet:
Ne zaman ki, onların erişebilecekleri bir süreye kadar, o iğrenç azabı çekip giderdik, onlar yine andlarını bozdular....
Əraf Suresi, 135. Ayet:
Ne zaman ki onların erişebilecekleri bir ecele kadar o iğrenç azabı çekip giderdik, onlar yine andlarını bozdular....
Əraf Suresi, 135. Ayet:
Ne zaman ki, onların erişebilecekleri bir süreye kadar, o iğrenç azabı çekip gideriverdik, onlar yine andlarını bozdular....
Əraf Suresi, 142. Ayet:
Ve vâadnâ mûsâ selâsîne leyleten ve etmemnâhâ bi aşrin fe temme mîkâtu rabbihî erbaîne leyleh(leyleten), ve kâle mûsâ li ahîhi hârûnahlufnî fî kavmî ve aslıh ve lâ tettebi’
sebîle
l mufsidîn(mufsidîne). ...
Əraf Suresi, 142. Ayet:
1.
ve vâad-nâ
: ve vaadettik
2.
mûsâ
: Musa (as)
3.
selâsîne
: otuz
4.
leyleten
: gece
<...
Əraf Suresi, 146. Ayet:
Se asrifu an âyâtiyellezîne yetekebberûne fîl ardı bi gayril hakkı ve in yerev kulle âyetin lâ yu’minu bihâ ve in yerev
sebîle
r ruşdi lâ yettehızûhu
sebîle
n ve in yerev sebilel gayyi yettehızûhu sebîl(
sebîle
n), zâlike bi ennehum kezzebû bi âyâtinâ ve kânû anhâ gâfilîn(gâfilîne)....
Əraf Suresi, 146. Ayet:
1.
se asrifu
: çevireceğim, uzaklaştıracağım
2.
an âyâtî
: âyetlerimden
3.
ellezîne
: o kimseler
4.
yetekebberûne
...
Əraf Suresi, 148. Ayet:
Vettehaze kavmu mûsâ min ba’dihî min huliyyihim iclen ceseden lehu huvâr(huvârun), e lem yerev ennehu lâ yukellimuhum ve lâ yehdîhim
sebîle
n ittehazûhu ve kânû zâlimîn(zâlimîne)....
Əraf Suresi, 148. Ayet:
1.
vettehaze (ve ittehaze)
: ve edindiler
2.
kavmu mûsâ
: Musa (as)'ın kavmi
3.
min ba'di-hi
: ondan sonra
4.
min huliyyi-him
Əraf Suresi, 158. Ayet:
De ki: «Ey nâs! Şüphe yok ki ben hepinize Allah Teâlâ'nın bir resûlüyüm. Öyle Allah ki, göklerin ve yerin mülkü O'na mahsustur. O'ndan başka ilâh yoktur. Hem diriltir ve hem öldürür. Artık Allah Teâlâ'ya ve bir Nebiyy-i Ümmî olup Allah'a ve O'nun kelimelerine inanan Resûlüne imân ediniz, ve O'na tâbi olunuz ki, hidâyete erişebilesiniz.»...
Tövbə Suresi, 5. Ayet:
Fe izânselehal eşhurul hurumu faktulûl muşrikîne haysu vecedtumûhum ve huzûhum vahsurûhum vak'udû lehum kulle marsad (marsadin), fe in tâbû ve ekâmûs salâte ve âtûz zekâte fe hallû
sebîle
hum, innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun)....
Tövbə Suresi, 5. Ayet:
1.
fe izânseleha (fe izâ inseleha)
: artık, sona erdiği, geçtiği zaman
2.
el eşhuru el hurumu
: haram aylar
3.
faktulû (fe uktulû)
: artık öldürün, savaşın
Yunus Suresi, 89. Ayet:
Kâle kad ucîbet da’vetukumâ festekîmâ ve lâ tettebi ânni
sebîle
llezîne lâ ya’lemûn(ya’lemûne). ...
Yunus Suresi, 89. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
kad
: oldu, olmuştu
3.
ucîbet
: kabul olundu, icabet edildi
4.
da'vetu-kumâ
: ikinizin duası
İbrahim Suresi, 22. Ayet:
Ve her şey olup bittikten, hüküm yerine geldikten sonra Şeytan: "Gerçek şu ki, Allah size gerçekleşmesi kaçınılmaz bir söz vermişti! Bense (her fırsatta) size birtakım sözler verdim ama sizi hep yüzüstü bıraktım. Yine de benim sizin üzerinizde gerçekte bir nüfuzum yoktu: Sizi sadece çağırıyordum; siz de (bu çağrıya) icabet ediyordunuz. Bunun içindir ki, beni suçlamayın, yalnızca kendinizi suçlayın. Ne ben sizin imdadınıza yetişecek durumdayım; ne de siz benim imdadıma yetişebilecek kimselersiniz...
Hicr Suresi, 26. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
halaknâ
: biz yarattık
3.
el insâne
: insan
4.
min
: ...den
...
Hicr Suresi, 28. Ayet:
1.
ve iz kâle
: ve demişti
2.
rabbu-ke
: senin Rabbin
3.
li el melâiketi
: meleklere
4.
in-nî
: muhakkak ben
<...
Hicr Suresi, 33. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
lem ekun
: ben olmam
3.
li escude
: secde eden
4.
li beşerin
: bir beşere
İsra Suresi, 32. Ayet:
Ve lâ takrebûz zinâ innehu kâne fâhışeh(fâhışeten), ve sâe sebîlâ(
sebîle
n). ...
İsra Suresi, 32. Ayet:
1.
ve lâ takrebû
: ve yaklaşmayın
2.
ez zinâ
: zina
3.
inne-hu
: muhakkak o, çünkü o
4.
kâne
: oldu
İsra Suresi, 42. Ayet:
Kul lev kâne meahû âlihetun kemâ yekûlûne izen lebtegav ilâ zîl arşı sebîlâ(
sebîle
n)....
İsra Suresi, 42. Ayet:
1.
kul
: de, söyle
2.
lev
: eğer
3.
kâne
: oldu
4.
mea-hu
: onunla beraber
İsra Suresi, 48. Ayet:
Unzur keyfe darabû lekel emsâle fe dallû fe lâ yestetîûne sebîlâ(
sebîle
n)....
İsra Suresi, 48. Ayet:
1.
unzur
: bak
2.
keyfe
: nasıl
3.
darabû
: (misal) getirdiler, vurguladılar
4.
leke
: sana, senin için
...
İsra Suresi, 72. Ayet:
Ve men kâne fî hâzihî a’mâ fe huve fîl âhıreti a’mâ ve edallu sebîlâ(
sebîle
n). ...
İsra Suresi, 72. Ayet:
1.
ve men
: ve kim
2.
kâne
: oldu
3.
fî hâzihî
: burada
4.
a'mâ
: kör
İsra Suresi, 84. Ayet:
Kul kullun ya’melu alâ şâkiletih(şâkiletihî), fe rabbukum a’lemu bi men huve ehdâ sebîlâ(
sebîle
n)....
İsra Suresi, 84. Ayet:
1.
kul
: de ki
2.
kullun
: hepsi
3.
ya'melu
: bilir
4.
alâ
: üzerine, ...a, ...e
İsra Suresi, 110. Ayet:
Kulid’ullâhe evid’ur rahmân(rahmâne), eyyen mâ ted’û fe lehul esmâul husnâ, ve lâ techer bi salâtike ve lâ tuhâfit bihâ vebtegı beyne zâlike sebîlâ(
sebîle
n)....
İsra Suresi, 110. Ayet:
1.
kulid'ullâhe (kul ud'u allâhe)
: de ki Allah (diye) çağır
2.
evid'u (ev ud'û)
: veya çağır
3.
er rahmâne
: rahmân
4.
eyye
Kəhf Suresi, 61. Ayet:
Fe lemmâ belega mecmea beynihimâ nesiyâ hûtehumâ fettehaze
sebîle
hu fîl bahri serebâ(sereben). ...
Kəhf Suresi, 61. Ayet:
1.
fe lemmâ
: böylece olduğu zaman
2.
belega
: erişti, ulaştı
3.
mecmea
: birleştiği yere, cem olduğu yere
4.
beyni-himâ
Kəhf Suresi, 63. Ayet:
Kâle eraeyte iz eveynâ ilas sahrati fe innî nesîtul hût(hûte), ve mâ ensânîhu illeş şeytânu en ezkureh(ezkurehu), vettehaze
sebîle
hu fîl bahri acebâ(aceben)....
Kəhf Suresi, 63. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
e raeyte
: gördün mü
3.
iz eveynâ
: sığındığımız zaman, orada bulunduğumuz zaman
4.
ilas sahrati (ilâ es sahr...
Furqan Suresi, 9. Ayet:
Unzur keyfe darabû lekel emsâle fe dallû fe lâ yestetîûne sebîlâ(
sebîle
n)....
Furqan Suresi, 9. Ayet:
1.
unzur
: bak
2.
keyfe
: nasıl
3.
darabû
: (örnekler) verdi
4.
leke
: sana
Furqan Suresi, 9. Ayet:
Bak! Sana nasıl örnekler verdiler (sana ne kötü şeyler yakıştırdılar). Böylece dalâlette kaldılar. Artık
sebîle
(Allah'ın yoluna ulaşmaya) güçleri yetmez....
Furqan Suresi, 17. Ayet:
Ve yevme yahşuruhum ve mâ ya’budûne min dûnillâhi fe yekûlu e entum adleltum ibâdî hâulâi em hum dallûs sebîl(
sebîle
)....
Furqan Suresi, 17. Ayet:
1.
ve yevme
: ve o gün
2.
yahşuru-hum
: onları haşredecek, toplayacak
3.
ve mâ
: ve şeyler
4.
ya'budûne
: tapıyorl...
Furqan Suresi, 27. Ayet:
Ve yevme yeadduz zâlimu alâ yedeyhi yekûlu yâ leytenîttehaztu mear resûli sebîlâ(
sebîle
n)....
Furqan Suresi, 27. Ayet:
1.
ve yevme
: ve (o) gün
2.
yeaddu
: öfkeden, pişmanlıktan ısırır
3.
ez zâlimu
: zalim, zulmeden
4.
alâ yedey-hi
:...
Furqan Suresi, 34. Ayet:
Ellezîne yuhşerûne alâ vucûhihim ilâ cehenneme ulâike şerrun mekânen ve edallu sebîlâ(
sebîle
n)....
Furqan Suresi, 34. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar
2.
yuhşerûne
: haşrolunurlar, toplanırlar
3.
alâ vucûhi-him
: yüzleri üzerine
4.
ilâ cehenneme
Furqan Suresi, 42. Ayet:
İn kâde le yudıllunâ an âlihetinâ lev lâ en sabernâ aleyhâ, ve sevfe ya’lemûne hîne yerevnel azâbe men edallu sebîlâ(
sebîle
n)....
Furqan Suresi, 42. Ayet:
1.
in
: eğer, ise
2.
kâde
: neredeyse, az kalsın
3.
le
: mutlaka, elbette, gerçekten
4.
yudıllu-nâ
: bizi saptırac...
Furqan Suresi, 44. Ayet:
Em tahsebu enne ekserehum yesmeûne ev ya’kılûn(ya’kılûne), in hum illâ kel en’âmi bel hum edallu sebîlâ(
sebîle
n). ...
Furqan Suresi, 44. Ayet:
1.
em
: yoksa
2.
tahsebu
: sen sanıyorsun
3.
enne
: olduğunu
4.
eksere-hum
: onların çoğu
Furqan Suresi, 57. Ayet:
Kul mâ es’elukum aleyhi min ecrin illâ men şâe en yettehıze ilâ rabbihî sebîlâ(
sebîle
n)....
Furqan Suresi, 57. Ayet:
1.
kul
: de
2.
mâ es'elu-kum
: sizden istemiyorum
3.
aleyhi
: ona
4.
min ecrin
: bir ecir, ücret, karşılık
Ənkəbut Suresi, 12. Ayet:
Ve kâlellezîne keferû lillezîne âmenûttebiû
sebîle
nâ velnahmil hatâyâkum, ve mâ hum bi hâmilîne min hatâyâhum min şey’(şey’in), innehum le kâzibûn(kâzibûne)....
Ənkəbut Suresi, 12. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
kale
: dedi
3.
ellezî
: ki o
4.
keferû
: inkâr ederler
Ənkəbut Suresi, 29. Ayet:
E innekum le te’tûner ricâle ve taktaûnes
sebîle
ve te’tûne fî nâdîkumulmunker(munkere), fe mâ kâne cevâbe kavmihî illâ en kâlû’tinâ bi azâbillâhi in kunte mines sâdikîn(sâdikîne)....
Ənkəbut Suresi, 29. Ayet:
1.
e
: mı
2.
inne-kum
: muhakkak siz
3.
le te'tûne
: mutlaka geliyorsunuz, geleceksiniz
4.
er ricâle
: erkekler
Loğman Suresi, 15. Ayet:
Ve in câhedâke alâ en tuşrike bî mâ leyse leke bihî ilmun fe lâ tutı’humâ ve sâhibhumâ fîd dunyâ magrûfen vettebi’
sebîle
men enâbe ileyy(ileyye), summe ileyye merciukum fe unebbiukum bi mâ kuntum ta’melûn(ta’melûne)....
Loğman Suresi, 15. Ayet:
1.
ve in
: ve eğer
2.
câhedâ-ke
: o ikisi seninle mücâdele ederlerse
3.
alâ
: üzerine
4.
en tuşrike
: senin şirk k...
Loğman Suresi, 33. Ayet:
Ey İnsanlar! Rabbinize karşı sorumluluğunuzu unutmayın; ve ne hiçbir anne babanın çocuğuna herhangi bir faydasının erişebileceği, ne de hiçbir çocuğun anne babasına en ufak bir fayda sağlayamayacağı Gün'den korkun! Unutmayın, Allah'ın (yeniden diriltme) vaadi gerçektir: öyleyse, bu dünyanın sizi ayartmasına izin vermeyin ve Allah hakkındaki müfsitçe düşüncelerinizin sahte cazibesine kapılmayın!...
Əhzab Suresi, 4. Ayet:
Mâ cealallâhu li raculin min kalbeyni fî cevfih(cevfihî), ve mâ ceale ezvâcekumullâî tuzâhırûne min hunne ummehâtikum, ve mâ ceale ed’ıyâekum ebnâekum, zâlikum kavlukum bi efvâhikum, vallâhu yekûlul hakka ve huve yehdîs sebîl(
sebîle
)....
Əhzab Suresi, 4. Ayet:
1.
mâ ceale allâhu
: Allah kılmadı
2.
li raculin
: bir adamda
3.
min kalbeyni
: iki kalp (kalpten iki tane)
4.
fî
...
Mömin Suresi, 7. Ayet:
Ellezîne yahmilûnel arşa ve men havlehu yusebbihûne bi hamdi rabbihim ve yu’minûne bihî ve yestagfirûne lillezîne âmenû, rabbenâ vesi’te kulle şey’in rahmeten ve ilmen fagfir lillezîne tâbû vettebeû
sebîle
ke vekıhim azâbel cahîm(cahîmi). ...
Mömin Suresi, 7. Ayet:
1.
ellezîne
: onlar
2.
yahmilûne el arşa
: arşı taşıyorlar, tutuyorlar
3.
ve men havle-hu
: ve onun etrafındaki kişi
4.
yusebbi...
Mömin Suresi, 29. Ayet:
Yâ kavmi lekumul mulkul yevme zâhirîne fîl ardı fe men yensurunâ min be’sillâhi in câenâ, kâle fir’avnu mâ urîkum illâ mâ erâ ve mâ ehdîkum illâ
sebîle
r reşâd(reşâdi). ...
Mömin Suresi, 29. Ayet:
1.
yâ
: ey
2.
kavmi
: kavmim
3.
lekum(u)
: sizindir
4.
el mulku
: mülk, saltanat
Mömin Suresi, 38. Ayet:
Ve kâlellezî âmene yâ kavmittebiûni ehdikum
sebîle
r reşâd(reşâdi). ...
Mömin Suresi, 38. Ayet:
1.
ve kâle
: ve dedi
2.
ellezî âmene
: âmenû olan, îmân eden kimse
3.
yâ
: ey
4.
kavmittebiûni
: (kavmi ittebiû-ni...
Nəcm Suresi, 30. Ayet:
İşte onların erişebilecekleri bilgi budur. Şüphesiz ki senin Rabbin, evet O, yolundan sapanı daha iyi bilir; O, hidayette olanı da çok iyi bilir....
Nəcm Suresi, 30. Ayet:
İşte onların ilimden erişebilecekleri budur. Şüphesiz Rabbin, yolundan sapanı da doğru yola gireni de daha iyi bilir....
Nəcm Suresi, 30. Ayet:
İşte onların erişebilecekleri bilgi budur. Şüphesiz ki senin Rabbin, evet O, yolundan sapanı daha iyi bilir; O, hidayette olanı da çok iyi bilir....
Nəcm Suresi, 30. Ayet:
İşte onların ilimden erişebilecekleri (son sınır) budur. Şüphesiz, Rabbin, yolundan sapanı da iyi bilir; O, hidayette olanı da iyi bilir....
Nəcm Suresi, 30. Ayet:
Onların bilgilerinin erişebileceği sınır budur. Hiç kuşkusuz senin Rabb'in kimin yolundan saptığını bildiği gibi kimin doğru yolda olduğunu da bilir....
Nəcm Suresi, 30. Ayet:
İşte onların ilimden erişebilecekleri (son noktaları) budur! Ve şübhe yok ki, yolundan sapanları en iyi bilen ancak Rabbindir, hidâyete erenleri de en iyi bilen O’dur....
Nəcm Suresi, 30. Ayet:
Onların bilgiden erişebilecekleri işte budur. Muhakkak ki Rabbın; yolundan sapmış olanı en iyi bilendir. Ve O; hidayete ereni de en iyi bilendir....
Nəcm Suresi, 30. Ayet:
İşte onların erişebilecekleri bilgi (sınırı) budur. (Bundan ötesine akılları ermez). Şüphesiz Rabbin, yolundan sapanı da iyi bilir ve O, yola geleni de iyi bilir....
Rəhman Suresi, 54. Ayet:
(İşte böyle bir cennette, kutsananlar) atlastan dokunmuş halılara uzanarak (hayat sürecekler); ve bu iki bahçenin meyvesi kolayca erişebilecekleri yerde bulunacak....
Müzzəmmil Suresi, 19. Ayet:
İnne hâzihî tezkirah(tezkiretun), fe men şâettehaze ilâ rabbihî sebîlâ(
sebîle
n). ...
Müzzəmmil Suresi, 19. Ayet:
1.
inne
: muhakkak
2.
hâzihî
: bu
3.
tezkiretun
: bir hatırlatma, öğüt
4.
fe
: o zaman, artık
İnsan Suresi, 3. Ayet:
İnnâ hedeynâhus
sebîle
immâ şâkiren ve immâ kefûrâ(kefûren)....
İnsan Suresi, 3. Ayet:
1.
innâ
: muhakkak ki biz
2.
hedeynâ-hu
: onu hidayet ettik, ulaştırdık
3.
es
sebîle
: sebîl, yol
4.
immâ
: ama, f...
İnsan Suresi, 18. Ayet:
Aynen fîhâ tusemmâ selsebîlâ(sel
sebîle
n)....
İnsan Suresi, 18. Ayet:
1.
aynen
: pınar
2.
fî-hâ
: orada
3.
tusemmâ
: isimlendirilen
4.
sel
sebîle
n
: selsebîl, cennette bir pınarın adı
İnsan Suresi, 29. Ayet:
İnne hâzihî tezkireh(tezkiretun), fe men şâettehaze ilâ rabbihî sebîlâ(
sebîle
n)....
İnsan Suresi, 29. Ayet:
1.
inne
: muhakkak ki
2.
hâzihî
: bu
3.
tezkiretun
: nasihat
4.
fe
: artık
Əbəsə Suresi, 20. Ayet:
Summes
sebîle
yesserah(yesserahu)....
Əbəsə Suresi, 20. Ayet:
1.
summe
: sonra
2.
es
sebîle
: yol
3.
yessera-hu
: ona kolaylaştırdı
...
Əhzab Suresi, 67. Ayet:
1.
ve kâlû
: ve dediler
2.
rabbe-nâ
: Rabbimiz
3.
innâ
: muhakkak biz
4.
eta'nâ
: itaat ettik