Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Kitap ehlinden çoğu hak kendilerine apaçık belli olduktan sonra sırf içlerindeki ha
sedden
dolayı sizi imânınızdan sonra küfre döndürmeyi çok arzu ederler. Allah'ın (bu husustaki) emri, hükmü gelinceye kadar (onları) bağışlayın ve (olgunluk gösterip) vazgeçin. Şüphesiz ki Allah' in kudreti her şeye yeter....
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Ehli kitabdan bir çoğu arzu etmektedir ki sizi imanınızdan sonra çevirip kâfir etseler: hak kendilerine tebeyyün ettikten sonra sırf nefsaniyetlerinden, ha
sedden
, şimdi siz afv ile safh ile davranın tâ Allah emrini verinceye kadar, şüphe yok ki Allah her şeye kadir, daima kadirdir...
Bəqərə Suresi, 109. Ayet:
Ehl-i Kitabdan bir çoğu, Hak kendilerince besbelli oldukdan sonra, ruhlarındaki ha
sedden
ötürü sizi îmanınızdan sonra küfre döndürmek hevesine düşdü. Allanın emri gelinceye kada şimdilik onları bırakın, serzeniş de etmeyin. Şübhesiz ki Allah her şey'e hakkıyle kaadirdir. ...
Bəqərə Suresi, 213. Ayet:
İnsanlar bir tek ümmetdi (kimi îmân etmek, kimi küfre sapmak suretiyle ihtilâfa düşdüler). Binâen'aleyh Allah (rahmetinin) müjdeciler (i, azabının) haberciler (i) olmak üzere (onlara) peygamberler gönderdi ve beraberlerinde — insanların ihtilâfa düşdükleri şeyler hakkında aralarında hüküm vermek için — hak (ve gerçek) kitablar da indirdi. Halbuki kendilerine apaçık deliller geldikden sonra birbirine karşı olan ihtiras ve ha
sedden
ötürü ihtilâfa düşenler; o (Kitab) verilenlerden başkası değildir....
Ali-İmran Suresi, 19. Ayet:
Muhakkak ki Allah katında (yegâne) din, İslâm’dır! Kendilerine kitab verilenler(yahudi ve hristiyanlar), ancak kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki ha
sedden
dolayı ihtilâfa düştüler. Artık kim Allah’ın âyetlerini inkâr ederse, artık şübhesiz ki Allah, hesâbı pek çabuk görendir....
Maidə Suresi, 82. Ayet:
Le tecidenne eşedden nâsi adâveten lillezîne âmenûl yehûde vellezîne eşrakû, ve le tecidenne akrabehum meveddeten lillezîne âmenûllezîne kâlû innâ nasârâ zâlike bi enne minhum kıssîsîne ve ruhbânen ve ennehum lâ yestekbirûn(yestekbirûne)....
Kəhf Suresi, 94. Ayet:
Kâlû yâ zel karneyni inne ye’cûce ve me’cûce mufsidûne fîl ardı fe hel nec’alu leke harcen alâ en tec’ale beynenâ ve beynehum seddâ(
sedden
)....
Kəhf Suresi, 94. Ayet:
1.
kâlû
: dediler
2.
yâ ze el karneyni
: ey Zülkarneyn
3.
inne
: muhakkak
4.
ye'cûce
: yecüc
Yasin Suresi, 9. Ayet:
Ve cealnâ min beyni eydîhim
sedden
ve min halfihim
sedden
fe agşeynâhum fe hum lâ yubsırûn(yubsırûne). ...
Yasin Suresi, 9. Ayet:
1.
ve cealnâ
: kıldık, yaptık
2.
min beyni eydî-him
: onların elleri arasından, önlerinden
3.
sedden
: bir sed
4.
ve min halfi-...
Şura Suresi, 14. Ayet:
(Ehl-i kitab) ancak kendilerine ilim geldikten sonra aralarında haddi aşmaktan (ve ha
sedden
) dolayı ayrılığa düştüler. Hâlbuki Rabbinden belirli bir vakte kadar (azâbın te’hîrine dâir) önceden (söylenmiş) bir söz olmasaydı, elbette aralarında hüküm verilmiş olurdu.Doğrusu kendilerinden sonra kitâba vâris kılınanlar da, ondan, (kendilerine) kuşku veren ciddî bir şübhe içindedirler....
Casiyə Suresi, 17. Ayet:
Hem onlara bu emir hakkında (din husûsunda) açık deliller verdik. Fakat (onlar), ancak kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki azgınlıktan (ve ha
sedden
) dolayı ihtilâfa düştüler. Şübhesiz ki Rabbin, üzerinde ihtilâfa düşegeldikleri şeyler hakkında kıyâmet günü aralarında hüküm verecektir....
Təbbət Suresi, 5. Ayet:
Onun boynunda me
sedden
(bükülmüş liften) bir ip vardır....