Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 17. Ayet:
Onların hâli, o kimsenin hâli gibidir ki, o (korkulu bir sahrada) ateş yaktı da çevresini aydınlattığı zaman, tam o sırada Allah nurlarını giderip kendilerini karanlıklar içinde bıraktı; artık görmezler. (İşte münafıkların hâli de böyledir. Dünyada
selâme
t ve emniyet üzere olduklarını sanırlar, fakat öldükleri zaman kendilerine korku ve azâb gelir.)...
Bəqərə Suresi, 62. Ayet:
(Gizli şirk içinde olsalar bile {Yusuf: 106}) iman edenler, Yahudiler, Hristiyanlar ve Sabiiler (yıldızların tanrı olduğuna inanıp onlara tapanlar) arasından; nefslerinin Allâh Esmâ'sından meydana geldiğine ve gelecekte yaşanacak sürece iman edenler ve bunun gereği kendilerini
selâme
te çıkaran çalışmalara devam edenler, Rablerinin (Esmâ bileşimlerinin) indînde ecre (bunun getirisi olan kuvvelere) kavuşurlar. Onlar için ne korkulacak bir şey kalır ne de onları üzecek bir olay!...
Bəqərə Suresi, 186. Ayet:
Kullarım Ben’i senden soracak olurlarsa, bilsinler ki Ben pek yakınım. Bana dua edenin duasına icabet ederim. Öyleyse onlar da dâvetime icabet ve Bana hakkıyla inanıp tasdik etsinler ki doğru yolda yürüyerek
selâme
te ersinler....
Bəqərə Suresi, 208. Ayet:
Ey inananlar, hepiniz birden sulha,
selâme
te girin, Şeytan'ın izini izlemeyin; şüphe yok ki o, size apaçık bir düşmandır....
Bəqərə Suresi, 208. Ayet:
Ey imân nimetine kavuşanlar, hepiniz barış,
selâme
t ve emniyet sağlayan dine girin, İslâm’ın esaslarının ve hükümlerinin tamamını uygulayın, kâmil bir müslüman olun da, şeytanın, şeytan tıynetli ahlâksız azgınların, şeytanî güçlerin peşlerine takılmayın, izlerinden gitmeyin. O sizin apaçık bir düşmanınızdır....
Bəqərə Suresi, 208. Ayet:
Ey imân edenler! Hep birden (Allah'a itaat ve O'na kul olmanın derin anlam ve hikmetini anlayarak) sulh ve
selâme
te girin.. Şeytanın adımlarına uymayın. Şüphesiz ki o, sizin apaçık düşmanınızdır....
Bəqərə Suresi, 208. Ayet:
Ey iman edenler! Hepiniz barış ve selamete girin de şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü o sizin aranızı açan belli bir düşmandır....
Bəqərə Suresi, 208. Ayet:
Ey iman edenler! Hep birden tam bir teslimiyetle İslâm'ın sulh ve
selâme
tine girin. Şeytanın adımlarına uymayın. Çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır....
Bəqərə Suresi, 208. Ayet:
Ey iman edenler! Hepiniz toptan barış ve selamete girin de şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, sizin aranızı açan belli bir düşmandır....
Bəqərə Suresi, 209. Ayet:
Size ayan beyan deliller, Kur’ân ve sünnet geldikten sonra, yine de kusur işler, barış ve
selâme
te, İslâm’a girmekten vazgeçerseniz, Allah’ı acze düşüremezsiniz. Biliniz ki, Allah kudretli, hikmet sahibi ve hükümrandır....
Ali-İmran Suresi, 104. Ayet:
Ey müminler! İçinizden hayra çağıran, iyiliği yayıp kötülükleri önleyen bir topluluk bulunsun. İşte
selâme
t ve felâhı bulanlar bunlar olacaklardır....
Ali-İmran Suresi, 174. Ayet:
Sonra da kendilerine hiç bir keder dokunmaksızın Allah’dan bir nimet ve kazançla Bedir’den döndüler. Böylece Allah’ın rızasına uymuş bulundular. Allah çok büyük bir lütuf ve ihsan sahibidir. (Uhud savaşından dönüşte Ebû Süfyan, daha önce yapılan Bedir savaşının intikamını almak maksadıyla Hz. Peygamber Aleyhisselâm Efendimize şöyle demişti: “- Bedir savaşının yıl dönümünde yine aynı yerde buluşalım ve savaşalım.” Peygamber Efendimiz; “İnşallah”, buyurmuştu. O gün gelince, Ebû Süfyan ordusu ile s...
Ali-İmran Suresi, 174. Ayet:
Ve sonunda kendilerine bir kötülük dokunmadan Allah'ın (
selâme
t ve gönül yatıştırıcı) nîmetiyle ve fazl-u keremiyle geri döndüler; Allah'ın rızası doğrultusunda hareket edip O'na uydular. Allah çok büyük fazl-u kerem sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 174. Ayet:
Bunun üzerine kendilerine hiç bir fenalık dokunmadan Allahdan ni'met (afiyet ve
selâme
t) ve fazl (-u ticâret) ile geri geldiler. (Bu suretle) Allanın rızaasına da uymuş bulundular. Allah, çok büyük lutf-ü inayet saahibidir. ...
Ali-İmran Suresi, 174. Ayet:
Sonra da kendilerine hiç bir fenalık dokunmadan, Allah’tan bir âfiyet,
selâme
t ve lütuf ile geri döndüler ve Allah’ın rızasına uydular. Allah çok büyük lütuf ve inâyet sahibidir....
Ali-İmran Suresi, 188. Ayet:
Getirdikleriyle (etdikleri kötülüklerle) kıvanan, yapmadıkları ile de öğütmelerini arzu eden o kimseler (yok mu?) onların azâbdan kurtulacak (
selâme
t) bir yerde bulunacaklarını zinhar sanma, zinhar sanma. Onlara pek acıklı bir azâb vardır. ...
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû izâ darabtum fî sebîlillâhi fe tebeyyenû ve lâ tekûlû li men elkâ ileykumus
selâme
leste mu’minâ(mu’minen), tebtegûne aradal hayâtid dunyâ, fe indallâhi megânimu kesîrah(kesîratun). Kezâlike kuntum min kablu fe mennallâhu aleykum fe tebeyyenû. İnnallâhe kâne bimâ ta’melûne habîrâ(habîran)....
Nisa Suresi, 94. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne
: onlar, olanlar
3.
âmenû
: âmenû oldular, îmân ettiler, yaşarken Allah’a ulaşmayı dilediler
4.
i...
Nisa Suresi, 123. Ayet:
Ey müşrikler, ne sizin putlardan yardım görme kuruntularınızla, ne de ehl-i kitabın (Yahudi ve Hristiyanların) kendilerini
selâme
tte görmeleri kuruntularıyla Allah’ın bu vaad ve sevabına kavuşulmaz. Kim bir kötü iş yaparsa, onunla cezalanır ve kendisine Allah’dan başka ne bir dost bulabilir, ne de bir yardımcı......
Maidə Suresi, 16. Ayet:
1.
yehdî bihi Allâhu
: Allâh onunla (Resûlü ile) hidayet eder (ulaştırır)
2.
men(i) ittebea
: tâbî olan kişi, kim tâbî olursa
3.
rıdvâne-hu
: onun rızasına
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah, onunla rızası peşinde olanları
selâme
t yollarına iletir ve onları izniyle, karanlıklardan aydınlığa çıkarıp kendilerini dosdoğru bir yola iletir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah, o kitapla, Kur’ân’la, rızasına ulaşma mertebesini gözetenlere, hukukun üstün, hakkın ve adaletin belirleyici güç, barışın hâkim olduğu güvenli bir dünya düzenine,
selâme
t yurduna, cennete götüren yolları gösterir. Onları iradesiyle bilgilendirerek inkâr ve cehalet karanlıklarından iman ve ilim aydınlığına, nura çıkarır ve onlara doğru, muhkem, güvenli yolu, İslâmî hayatı gösterir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah onunla rızasını gözetenleri selamet yollarına eriştirir ve kendi izniyle onları karanlıklardan aydınlığa çıkarıp dosdoğru yola iletir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah, rızasına uyanları o nurla
selâme
t yollarına iletir ve onları, izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarıp doğru yola (İslâma) götürür....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah, rizasini gozetenleri onunla, selamet yollarina eristirir ve onlari, izni ile, karanliklardan aydinliga cikarir. Onlari dogru yola iletir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah kendi hoşnutluğuna uyanları onunla
selâme
t yollarına eriştirir; kendi izniyle onları karanlıklardan çıkarıp aydınlığa ulaştırır ve doğru yola koyar....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah, rızasını gözetenleri onunla, selamet yollarına eriştirir ve onları, izni ile, karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Onları doğru yola iletir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah bununla rıdvanı ardınca gideni
selâme
t yollarına doğrultacak ve iznile onları zulmetlerden nura çıkarıb doğru bir yola koyacak...
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah o kitabla rızasına uygun hareket edenleri selamet yollarına iletir. Onları izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola sevk eder....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah, rızası peşinde koşanları, bu kitap sayesinde selamet yollarına erdirir, onları, kendi izni ile, karanlıklardan aydınlığa çıkarır, doğru yola iletir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Ki Allah, rızaasına uyanları onun sebebiyle
selâme
t yollarına doğrultur, onları, iradesiyle, karanlıklardan aydınlığa çıkarıb kendilerini dosdoğru bir yola iletir. ...
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Rızâsına uyanları Allah onunla
selâme
t yollarına eriştirir, onları izni ile zulümâttan (küfür karanlıklarından) nûra (îmâna) çıkarır ve onları dosdoğru bir yola hidâyet eder....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah onunla, rızasını gözetenleri selamet yollarına iletir. İzniyle onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve doğru yola iletir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah Teâlâ, rızasına tâbi olanları onunla
selâme
t yollarına götürür ve onları izniyle zulmetlerden nûra çıkarır ve onları dosdoğru yola hidâyet eder....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah onunla, rızasını izleyenleri
selâme
t yollarına iletir, Onları izni ile karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola iletir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Onunla Allah, kendi rızasını izleyenleri
selâme
t yollarına iletir, onları izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve dosdoğru bir yola iletir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah, rızasına uyanları o nurla
selâme
t yollarına eriştirir ve onları, izni ile, karanlıklardan aydınlığa çıkarıp doğru yola (İslâm'a) iletir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Onunla Allah, kendi rızasına uyanları selamet yollarına eriştirir ve izniyle onları, karanlıklardan aydınlığa çıkarıp dosdoğru bir yola ulaştırır....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah rızasına tâbî olanları o kitapla selamet yollanna iletir. Ve izniyle onları karanlıklardan nura (küfürden îmâna) çıkarır. Onlan dosdoğru bir yola (islâm'a) hidayet eder....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah, o Kitab'la rızasına uygun hareket edenleri selamet yollarına iletir. Onları iradesiyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola sevkeder....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Ki Allahû Tealâ, o kitapla rızasına ittiba edenleri selamet yollarına hidayet eder. Onlan iradesiyle (küfür, şekk) karanlıklarından (îmân ve yakîn) nuruna çıkarır, dosdoğru bir yola iletir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah o nur ile nzasına tâbî olanları
selâme
t yollarına iletir. Ve onlan kendi izniyle karanlıklardan nura çıkartır ve doğru yolu (İslâm dininin gerçeğini) onlara gösterir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Onunla Allah nzasına uyanları,
selâme
t yollarına eriştirir; onları kendi izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru bir yola iletir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah rızasını gözetenleri onunla
selâme
t yollarına eriştirir ve onlan izni ile karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Onlan doğru yola iletir....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
“Allâh onunla, rızasına tabi olan kimseleri
selâme
t yollarına iletir. Hem de onları kendi izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru bir yola yöneltir.”...
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah, onunla (îmân edip) rızasını kazananları
selâme
t yollarına iletir. İradesiyle karanlıktan aydınlığa çıkarır ve dosdoğru yola götürür....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Allah o kitapla rızasına uygun hareket edenleri,
selâme
t yollanna iletir; onlan kendi izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola sevkeder....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Kitap ile Allah rızasına uyanlan
selâme
t yollanna hidayet eyler ve onlan izni ile karanlıktan aydınlığa çıkarır. Doğru yola ve dine götürür....
Maidə Suresi, 108. Ayet:
Bu yeminin mirasçılara bırakılması, şahitliği, olduğu gibi yerine getirmelerine veya yaptıkları yeminden sonra yeminlerinin reddedilmesinden korkmalarına en yakın bir çaredir. Allah’dan korkun ve emirlerini dinleyin. Çünkü Allah, fasıklar (ilâhi emirleri çiğniyenler) topluluğunu
selâme
t yoluna çıkarmaz....
Ənam Suresi, 54. Ayet:
Âyetlerimize, Kur’ân’a iman edenler, sana geldikleri zaman onlara: 'Selâmün aleyküm! (Allah’ın selâmı ve
selâme
ti size olsun, siz
selâme
te ereceksiniz). Rabbiniz rahmetini, merhametini ihsan edeceğini yazılı olarak kendisine farz kıldı, ilke edindi. Sizden kim bilmeyerek bir kötülük yapar, kusur işler; ardından da günahlardan vazgeçerek Allah’a itaate yönelir, tevbe edip, kendisini ıslah eder, din ve dünya işlerini, sosyal ilişkilerini düzelterek, geliştirerek yaşarsa, bilsin ki Allah çok bağışl...
Ənam Suresi, 54. Ayet:
Âyetlerimize iman edenler sana geldiği zaman şöyle de: “- Allah’ın
selâme
ti üzerinize olsun, Rabbiniz, size, rahmet ve merhamet vaad buyurdu. Öyle ki, içinizden kim bilmiyerek bir fenalık yapmış da arkasından tevbe edip (hâlini) düzeltmişse (Allah’ın ona mağfireti vardır). Muhakkak ki Allah Gafûrdur, Rahîm’dir....
Ənam Suresi, 63. Ayet:
De ki: «Karanın ve denizin karanlıkları içinden sizi kim kurtarıyor ki ona (aşikâr ve) gizli yalvararak (şöyle) düâ edersiniz: Eğer bizi bundan
selâme
te erdirirsen andolsun şükredenlerden olacağız». ...
Ənam Suresi, 71. Ayet:
De ki: “- Biz, Allah’ı bırakır da, bize ne fayda, ne de zarar yapamıyacak şeylere yalvarıp ibadet edermiyiz ve Allah bizi hidâyete eriştirmişken ardımıza döner miyiz? O kimse gibi ki, arzda şaşkın şaşkın dolaşırken kendini şeytanlar yoldan çıkarıp uçuruma çekmekte, beride ise arkadaşları: “- Var bize gel” diye onu doğru yola çağırıyorlar. (Şeytana uyarsa helâk olur, arkadaşlırının çağrısına uyarsa
selâme
t bulur.) “ De ki: “- Allah’ın hidayeti, İslâm dinidir, işte doğru yol da budur. Biz, âlemler...
Ənam Suresi, 127. Ayet:
1.
lehum
: onlar için vardır, onlarındır
2.
dâru
: diyar, yurt
3.
es selâmi
: selâm,
selâme
t, teslim
4.
inde
: kat...
Ənam Suresi, 127. Ayet:
Onlar için kuralları Rableri tarafından konulmuş, hukukun üstün, hakkın ve adâletin belirleyici güç ve barışın hâkim olduğu güvenli bir dünya düzeni; Rableri katında da
selâme
t yurdu, cennet vardır. İşlemeye devam ettikleri amaçla örtüşen niyete dayalı, bilinçli ameller dolayısıyle Allah onların velisi, koruyucusu, dostudur....
Ənam Suresi, 127. Ayet:
Rablerinin katinda selamet yurdu onlarindir. O, islediklerinden oturu onlarin dostudur....
Ənam Suresi, 127. Ayet:
Onlara Rableri katında Dârü's-Selâm (
Selâme
t Yurdu) vardır; yapageldikleri (iyi amelleri)ne karşılık onların dost ve yârı (Allah)dır....
Ənam Suresi, 127. Ayet:
Rablerinin katında selamet yurdu onlarındır. O, işlediklerinden ötürü onların dostudur....
Ənam Suresi, 127. Ayet:
Onlar için Rableri katında
selâme
t yurdu vardır. Yaptıkları iyi amellerden dolayı, Allah onların dostudur....
Ənam Suresi, 127. Ayet:
Onlar için Rableri katında
selâme
t yurdu (Cennet) vardır ve O (Allah), yapmakta oldukları (sâlih ameller) sebebiyle onların dostudur....
Ənam Suresi, 127. Ayet:
Rabbları katında selamet yurdu onlara aittir. İşlediklerinden ötürü Allah, onların dostudur....
Ənam Suresi, 127. Ayet:
Onlar için Rablerinin indinde
selâme
t yurdu vardır. Ve onların yaptıkları amelleri sebebiyle, velîsidir....
Ənam Suresi, 127. Ayet:
Onlar için, Rableri katında selamet yurdu vardır. Yaptıklarından dolayı Allah, onların velisidir....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
Cennet ehli ve cehennemlikler arasında bir perde-engel mevcuttur. Â’râf üzerinde, aradaki surun burçlarında, her iki taraftakilerin kimliklerini, hallerini simalarından okuyarak tanıyan liyakatli kişiler, adamlar vardır. Bunlar cennet ehline: 'Selâmün aleyküm (Allah’ın selâmı ve
selâme
ti size olsun, siz
selâme
te erdiniz)' diye seslenirler. Bunlar henüz cennete girmeyen, cenneti arzu eden kimselerdir....
Əraf Suresi, 64. Ayet:
Bunun üzerine onu yalanladılar. Biz de kendisini ve beraberinde gemide bulunanları
selâme
te erdirdik, âyetlerimizi yalan sayanları (tuufan ile) doğduk. Çünkü onlar (kalb gözleri) kör (olan) bir kavm idiler. ...
Əraf Suresi, 95. Ayet:
Sonra bu sıkıntının yerine iyilik ve
selâme
t verdik. Derken çoğaldılar ve; “- Doğrusu atalarımıza da böyle sıkıntılı haller olmuş, sevinçli ve geniş haller de gelmiş” dediler. Tam o sırada, hatırlarından geçmezken, ansızın kendilerine azabla yakalayıverdik....
Əraf Suresi, 95. Ayet:
Sonra bu sıkıntının yerine iyilik (
selâme
t, bolluk) verdik. Nihayet çoğaldılar, «Atalarımıza da (gah böyle) fakirlik, şiddet, hastalık, (gâh) iyilik, genişlik dokunmuşdur» dediler. Bunun üzerine biz de kendileri farkına varmadan, onları ansızın tutub yakalayıverdik. ...
Əraf Suresi, 126. Ayet:
senin bize kızman da sırf rabbımızın âyetleri gelince iyman etmemizden; ey bizim rabbımız! Üzerimize sabır yağdır ve canımızı iyman
selâme
tiyle al...
Əraf Suresi, 126. Ayet:
Senin bize kızman da sırf Rabbimizin ayetleri gelince onlara iman etmemizden ötürü. Ey bizim Rabbimiz, üzerimize sabır yağdır ve canımızı iman selametiyle al!» dediler....
Əraf Suresi, 157. Ayet:
(Onlar) nezdlerindeki Tevrat ve İncîlde (ismini ve sıfatını) yazılı bulacakları ümmî nebiy olan o resule tâbi' olanlardır. O, kendi terine iyiliği emrediyor, onları kötülükden nehyediyor, onlara (nefislerine haram kıldıkları) temiz şeyleri halâl, (halâl kıldıkları) murdar şeyleri de üzerlerine haram kılıyor. Onların ağır yüklerini, sırtlarında olan zincirleri indiriyor o. İşte ona îman edenler, onu ta'zîm edenler, ona yardım edenler ve onunla (onun nübüvvetiyle) birlikde indirilen nura tâbi' ola...
Əraf Suresi, 165. Ayet:
Vaktaki onlar artık edilen va'zları unutdular: Biz de kötülükden vaz geçirmekde sebat edenleri
selâme
te çıkardık. Zulmedenleri ise yapmakda oldukları Asıklar yüzünden şiddetli bir azâb ile yakaladık. ...
Ənfal Suresi, 43. Ayet:
1.
iz
: olduğu zaman
2.
yurîke-hum allâhu
: Allah sana onları gösteriyor
3.
fî menâmi-ke
: senin uykunda
4.
kalîlen
Ənfal Suresi, 43. Ayet:
Allah, sana uykuda onları az olarak gösteriyordu. Ve şâyet sana onları çok gösterseydi mutlaka tedirgin olurdunuz ve elbette emir hakkında nizaya (anlaşmazlığa) düşerdiniz. Ve fakat Allah, sizi (salim kıldı,
selâme
te çıkardı). Muhakkak ki Allah, göğüslerde olanı bilendir....
Ənfal Suresi, 43. Ayet:
Allâh uykunda onları sana az gösteriyor(du). . . Eğer sana onları çok gösterseydi, elbette korkuya kapılırdınız ve iş hakkında anlaşmazlığa düşerdiniz. . . Ne var ki Allâh (sizi)
selâme
te çıkardı. . . Muhakkak ki O, sadırların ("DÜNYAN"ın) zâtı (varlığınızın El ESMÂ'sıyla hakikati) olarak Aliym'dir....
Ənfal Suresi, 43. Ayet:
O vakıt ki Allah sana onları ru'yanda az gösteriyordu, eğer sana onları çok gösterse idi korkacaktınız ve kumandada nizâa düşecektiniz ve lâkin Allah
selâme
te bağladı, çünkü o bütün sinelerin künhünü bilir...
Ənfal Suresi, 43. Ayet:
Hani Allah, sana rüyandan onları az gösteriyordu; eğer sana onları açık gösterseydi, korkacak ve kumanda da tartışacaktınız. Fakat Allah, selamete bağladı; çünkü O, bütün sinelerin özünü bilir....
Ənfal Suresi, 43. Ayet:
O vakit ki, Allah Teâlâ onları sana rüyânda az gösteriyordu. Ve eğer onları sana çok göstermiş olsaydı elbette korkacak idiniz ve cihad işinde ihtilafa düşerdiniz. Velâkin Allah Teâlâ
selâme
te erdirdi. Şüphe yok ki o, göğüslerin içinde olanı bihakkın bilicidir....
Ənfal Suresi, 43. Ayet:
Allah onları sana uykunda az gösteriyordu. Eğer onları sana çok gösterseydi, yılgınlığa düşer, işi kotarmada çekişmeye başlardınız. Ama Allah, sizi selamete çıkardı. O, göğüslerin içindekini çok iyi bilir....
Tövbə Suresi, 6. Ayet:
Eğer (taarruza uğrayan) müşriklerden biri aman dilerse, ona aman ver, tâ ki Allah’ın kelâmını dinlesin. Sonra onu, emin olduğu yere kadar, (İslâmı kabul etmemişse),
selâme
te ulaştır. Çünkü bunlar, gerçeği bilmez bir kavimdirler....
Tövbə Suresi, 6. Ayet:
Eğer (kendilerine tearruz edilmesi emrolunan) müşriklerden biri senden aman dilerse ona aman ver. Tâki Allahın kelâmını dinlesin. Sonra onu emîn olduğu yere kadar (
selâme
tle) ulaşdır. Çünkü onlar (hakıykatı) bilmeyen bir kavmdir. ...
Tövbə Suresi, 111. Ayet:
Şüphesiz ki Allah, Tevrat'da incil'de ve Kur'ân'da va'dettiği bir hak olarak, karşılığında kendilerine Cennet verilmek üzere mü'minlerden canlarını ve mallarını satın almıştı*. Onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve öldürülürler. Allah'tan daha fazla va'dini yerine getiren kim ? O halde yaptığınız alım-satımdan dolayı müjdelenip sevinin. İşte bu,
selâme
te giden büyük bir kurtuluştur....
Yunus Suresi, 10. Ayet:
Onların oradaki nihâî sözleri, bütün duaları ve nidâları: 'Allah’ım, seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz!' sözleridir. Orada birbirleriyle karşılaştıkça mutluluk dilekleri ise: 'Selâm size,
selâme
tte olun, siz
selâme
te erdiniz' dir. Onların dualarının sonu da: 'Hamdolsun, âlemlerin, bütün varlıkların Rabbi Allah’a' dır....
Yunus Suresi, 10. Ayet:
Orada duaları: «Sübhanekeâllahümme (Ya ilâhi! Seni tesbih ve tehzih ederiz)»dir. Orada sağlık temennilleri de: «Selâm! (
Selâme
tte olunuz!)» dur. Dualarının sonu da: «Elhamdülillâhi Rabbi'l-âlemîn (Hamd âlemlerin Rabbi olan Allah Teâlâ'ya mahsustur)» demektir....
Yunus Suresi, 23. Ayet:
Fakat, Allah, onları
selâme
te çıkarınca, bakarsın ki, yeryüzünde yine haksız yere azgınlıklarda bulunuyorlar. Ey insanlar! sizin azgınlığınız ancak kendi aleyhinizedir. O kıymetsiz dünya hayatının biraz zevkini sürersiniz, sonra döner bize gelirsiniz. Biz de bütün yaptıklarınızı size haber veririz....
Yunus Suresi, 23. Ayet:
Fakat (Allah) onları
selâme
te erdirince bakarsın ki yer (yüzün) de yine haksız yere taşkınlıklarda bulunuyorlar! Ey insanlar, sizin taşkınlığınız ancak kendinize karşıdır. (Kendi aleyhinizedir. Bu da) dünyâ hayaatının (o fânî) menfaati gibi (süreksiz) dir. Nihayet dönüşünüz ancak bizedir. O vakit neler yapıyor olduğunuzu size biz haber vereceğiz! ...
Yunus Suresi, 25. Ayet:
Allah sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu kimseleri doğru, muhkem, güvenli yola, İslâmî hayata sevkederken, insanları hukukun üstün, hakkın ve adâletin belirleyici güç, barışın hakim olduğu, güvenli bir dünyaya,
selâme
t yurduna, cennete davet ediyor....
Yunus Suresi, 25. Ayet:
Allah
selâme
t yurduna çağırır ; dilediğini de doğru yola eriştirir....
Yunus Suresi, 25. Ayet:
Allah, selamet yurduna çağırıyor ve dilediğini de doğru yola hidayet ediyor....
Yunus Suresi, 25. Ayet:
Ve Allah Teâlâ
selâme
t yurduna davet ediyor ve dilediğini doğru bir yola hidâyet buyurur....
Yunus Suresi, 25. Ayet:
Allah,
selâme
t yurduna (cennete) çağırır ve dilediği kimseyi doğru yola hidayet eder....
Yunus Suresi, 25. Ayet:
Allah, selamet yurduna çağırıyor ve dilediğini de doğru yola hidayet ediyor....
Yunus Suresi, 25. Ayet:
Allahû Tealâ kullarını Dârüs-selâm'a (Selamet yurduna, cennete) davet eder. Dilediğini de doğru yola hidayet buyurur....
Yunus Suresi, 25. Ayet:
Allah (kullarını)
selâme
t yurdu (cennetine) çağırır ve O, dilediğini doğru yola iletir....
Yunus Suresi, 25. Ayet:
Allah selamet yurduna davet eder ve dilediğini dos doğru bir yola ulaştırır....
Yunus Suresi, 25. Ayet:
Hak Teâlâ insanları selamet yurduna (cennete) davet eder. Dilediğini dosdoğru yola iletir....
Yunus Suresi, 73. Ayet:
Bunun üzerine yine Nûh’u tekzîp ettiler. Biz de onu ve beraberindeki müminleri gemide
selâme
te çıkardık ve bunları yeryüzünün halifeleri yaptık. Âyetlerimizi tekzip edenleri ise, suda boğduk. İşte bak, azabla korkutulup yola gelmiyenlerin sonu nasıl olmuştur!......
Yunus Suresi, 73. Ayet:
Yine onlar kendisini tekzîb etdiler. Biz de hem onu, hem gemide beraberinde bulunan kimseleri
selâme
te erdirdik ve bunları (yer yüzünün) halîfeler (i) yapdık. Âyetlerimizi yalan sayanları ise (suda) boğduk. Bak, (Allahın azâbiyle) korkutul (ub da doğru yolu tutmay) anların sonu nice olmuşdur!. ...
Yunus Suresi, 90. Ayet:
Isrâîl oğullarını denizden (
selâme
tle) geçirdik. Hemen Fir'avn, askerleriyle beraber, zulmederek ve saldırarak, arkalarına düşdü. Nihayet su onu boğmıya başlayınca (şöyle) dedi: «İnandım. Hakıykat İsrâîl oğullarının îman etdiğinden başka Tanrı yokmuş. Ben de müslümanlardanım». ...
Yunus Suresi, 103. Ayet:
Nihayet biz resullerimizi ve îman edenleri
selâme
te erdiririz. (Müşriklere azâb çatdığı zaman) böylece mü'minleri de, üstümüzde bir hak olarak, kurtaracağız. ...
Hud Suresi, 14. Ayet:
Eğer onlar sizin talebinizi yerine getiremiyorlarsa, bilin ki, Kur’ân ancak, Allah’ın ilmi, iradesi dahilinde, izniyle indirilmiştir. Hak ilâh yalnızca O’dur. Artık Allah’ın vahyile bildirdiklerini kabullenip, mü’min ve muvahhid olarak
selâme
t yolunu benimsiyor, İslâm’da karar kılıyor musunuz?...
Hud Suresi, 48. Ayet:
1.
kîle
: denildi
2.
yâ nûhu ıhbıt
: ey Nuh in
3.
bi selâmin
:
selâme
tle
4.
min-nâ
: bizden
Hud Suresi, 48. Ayet:
(Şöyle) denildi: “Ey Nuh, sana ve seninle beraber olan ümmetlere (toplumlara) Bizden bir
selâme
tle, bereketlerle in! Ve (bazı) ümmetler (olacak ki), onları metalandıracağız (faydalandıracağız). Sonra onlara Bizden elîm (acı) azap dokunacak.”...
Hud Suresi, 48. Ayet:
Şöyle denildi: “- Ey Nûh! Sana ve gemide seninle beraber bulunan müminlere (veya soylarına) bizden bir
selâme
t ve bereketlerle (gemiden) in. Onlardan bir takım kâfir ümmetler olacak ki, biz onları dünyada rızıklarla faydalandıracağız. Sonra da, âhirette kendilerine, bizden acıklı bir azâp dokunacaktır....
Hud Suresi, 48. Ayet:
«Ey Nuh! Sana ve Seninle beraber olan topluluklara bizden bir selamet ve bereketle gemiden in. Ama bircok topluluklari da gecindirecegiz, sonra onlara can yakici bir azap verecegiz» denildi....
Hud Suresi, 48. Ayet:
Denildi ki: «Ey Nûh! Bizden sana ve seninle birlikte bulunan mü' minlere (topluluklara) bir
selâme
t ve çok bereketlerle gemiden in.. İleride nice ümmetleri de geçindirip yararlandıracağız ; sonra da bizden onlara elem verici azâb dokunacak.»...
Hud Suresi, 48. Ayet:
'Ey Nuh! Sana ve seninle beraber olan topluluklara bizden bir selamet ve bereketle gemiden in. Ama birçok toplulukları da geçindireceğiz, sonra onlara can yakıcı bir azab vereceğiz' denildi....
Hud Suresi, 48. Ayet:
Denildi ki: «Yâ Nuh, sana ve (gemide) maiyyetinde bulunanlardan (gelecek mü'min) ümmetlere bizden selâm (-ü
selâme
t) ve bereketlerle in (gemiden. Onlardan türeyecek diğer kâfir) ümmetler de vardır ki biz onları dahi (dünyâda bol rızıklarla) fâidelendireceğiz. Sonra ise (âhiretde) onları bizden acıklı bir azâb çarpacakdır.. ...
Hud Suresi, 48. Ayet:
Ey Nuh; bizim katımızdan selametle in. Sana ve seninle beraber olan ümmetlere hayır ve bereketler olsun. Ama öyle ümmetler var ki; onları bir süre geçindireceğiz. Sonra onlara can yakıcı bir azab vereceğiz, denildi....
Hud Suresi, 48. Ayet:
"Ey Nuh! denildi, sana ve beraberinde bulunan mümin topluluklara bizim tarafımızdan bir
selâme
t ve çok bereketlerle gemiden in! Gelecek nesiller içinde niceleri de olacak ki onları dünyada bir müddet yaşatacağız, sonra da bizden onlara gayet acı bir azap dokunacaktır."...
Hud Suresi, 48. Ayet:
"Ey Nûh, denildi, sana ve seninle beraber bulunan ümmetlerden bir bölüme bizden
selâme
t ve bolluklarla (gemiden) in. Ama öyle ümmetler de var ki, onları bir süre yaşatacağız, sonra onlara bizden acı bir azâb dokunacaktır!"...
Hud Suresi, 58. Ayet:
Buyruğumu taşıyan hükmümüz gelince, kendi katımızdan bir rahmetle Hûd'u ve onunla birlikte olan mü'minleri kurtardık, onları oldukça ağır bir azâbdan
selâme
te erdirdik....
Hud Suresi, 58. Ayet:
Vaktaki (azâb) emrimiz geldi. Hûd'ü de, maiyyetindeki mü'minleri de, bizden bir rahmet olarak,
selâme
te erdirdik, onları ağır azâbdan kurtardık. ...
Hud Suresi, 58. Ayet:
Azaba dair emrimiz gelince Hûd ve beraberinde olan müminleri, tarafımızdan bir rahmet eseri olarak kurtardık, onları pek ağır bir azaptan
selâme
te çıkardık....
Hud Suresi, 69. Ayet:
Ve lekad câet rusulunâ ibrâhîme bil buşrâ kâlû selâmâ(
selâme
n), kâle selâmun fe mâ lebise en câe bi iclin hanîz(hanîzin). ...
Hud Suresi, 69. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
câet
: geldi
3.
rusulu-nâ
: resûllerimiz
4.
ibrâhîme
: İbrâhîm
Hud Suresi, 69. Ayet:
Andolsun ki, elçilerimiz, melekler İbrahim’e müjde ile geldiler. 'Selâm sana,
selâme
tte ol, sen
selâme
tte olanlardansın' dediler. O da, 'Size de selâm, siz de
selâme
tte olun' dedi. Hiç beklemeden kızartılmış bir buzağı getirdi....
Hud Suresi, 107. Ayet:
(Ahiretin) gökleri ve yeri durdukça, onlar, cehennem’de ebedî olarak kalıcıdırlar, Ancak Rabbinin dilediği başka (dilediğinin azabını başka bir azaba çevirir, veya azab çeken müminleri
selâme
te çıkarır, cennete kor.) Çünkü Rabbin, dilediğini, hemen noksansız yapar....
Yusif Suresi, 90. Ayet:
«A, sen, sen, saahi Yuusuf musun?» dediler. O da: «Ben, dedi, Yuusufum. Bu da kardeşim. Allah bize (
selâme
t ve kerametle) lûtfetdi. Zîrâ hakıykat şudur ki: Kim (Allahdan) korkar, (belâlara) katlanırsa her halde Allah iyi hareket edenlerin mükâfatını zaayi etmez». ...
Rəd Suresi, 23. Ayet:
(23-24) O güzel akıbet Adn cennetleri olup, onlar babalarından, eşlerinden ve nesillerinden iyi olanlarla birlikte o cennetlere girerler. Öyle ki melekler de her kapıdan yanlarına varıp: "Sabretmenize karşılık size selamlar,
selâme
tler! Dünya diyarının ne güzel âkıbetidir bu!" diyecekler....
Rəd Suresi, 24. Ayet:
'Sabrederek mücadeleye devamınıza karşılık, size selâm olsun,
selâme
tte olun, siz
selâme
te erdiniz (selâmün aleyküm). Dünya yurdunun sonu, cennet ne güzeldir.' derler....
Rəd Suresi, 24. Ayet:
«Sabretdiğiniz şeylere mukaabil sizlere selâm (ve
selâme
t). Dâr (-i dünyân) ın en güzel sonucudur bu»! ...
Rəd Suresi, 24. Ayet:
(23-24) O güzel akıbet Adn cennetleri olup, onlar babalarından, eşlerinden ve nesillerinden iyi olanlarla birlikte o cennetlere girerler. Öyle ki melekler de her kapıdan yanlarına varıp: "Sabretmenize karşılık size selamlar,
selâme
tler! Dünya diyarının ne güzel âkıbetidir bu!" diyecekler....
Hicr Suresi, 46. Ayet:
1.
udhulû-hâ
: oraya girin
2.
bi selâmin
: selâm ile,
selâme
tle
3.
âminîne
: emin (korkusuz) olarak
...
Hicr Suresi, 46. Ayet:
Oraya emniyet ve
selâme
tle girin (denilir, onlara)....
Hicr Suresi, 46. Ayet:
Onlara: 'Selametle, güven içinde oraya girin' denir....
Hicr Suresi, 46. Ayet:
Girin oraya;
selâme
tle, emin olarak......
Hicr Suresi, 46. Ayet:
«Oraya emniyet ve
selâme
tle girin» (denilir, onlara)....
Hicr Suresi, 46. Ayet:
Girin onlara
selâme
tle emîn emîn...
Hicr Suresi, 46. Ayet:
Onlara: «Selametle güven içinde oraya girin» denir....
Hicr Suresi, 46. Ayet:
Selâme
tle; korkusuz korkusuz girin oraya. ...
Hicr Suresi, 46. Ayet:
(Onlara:) 'Oraya (o Cennete, sekiz kapısından)
selâme
tle ve emniyette olan kimseler olarak girin!' (denilir)....
Hicr Suresi, 46. Ayet:
Selametle ve güven içinde girin oraya....
Hicr Suresi, 52. Ayet:
İz dehalû aleyhi fe kâlû selâmâ(
selâme
n), kâle innâ minkum vecilûn(vecilûne)....
Hicr Suresi, 52. Ayet:
1.
iz dehalû
: girdikleri zaman
2.
aleyhi
: onun yanına
3.
fe kâlû
: o zaman dediler
4.
selâme
n
: selâm (olsun)
Hicr Suresi, 52. Ayet:
Misafirler, İbrâhim’in yanına girdikleri zaman: 'Selâm sana,
selâme
tte ol, sen
selâme
te erenlerdensin' dediler. İbrâhim: 'Biz sizden korkuyoruz.' dedi....
Nəhl Suresi, 32. Ayet:
Onlar meleklerin: 'Selâmün aleyküm (size selâm olsun,
selâme
tte olun, siz
selâme
te erdiniz), yapmış olduğunuz devamlı amaçla örtüşen niyete dayalı, bilinçli amellere karşılık Cennet’e girin' diyerek, tertemiz şekilde canlarını alarak ölümlerini gerçekleştirdikleri kimselerdir....
Nəhl Suresi, 32. Ayet:
Ki bunlar meleklerin pâk ve âsûde olarak canlarını alacakları kimselerdir. «Selâm (ve
selâme
t) size. İşlemekde olduğunuz (iyi hareketlerin, amellerin) karşılığı olmak üzere girin cennete» derler. ...
Nəhl Suresi, 81. Ayet:
Allah halkettiği şeylerden sizin için gölgeler yaptı ve sizin için dağlardan siperler yaptı, hem sizi sıcaktan vikaye edecek esvablar hem de harbde vikaye edecek esvablar yaptı, bu suretle üzerinizde olan ni'metini tamamlıyacak ki siz halıs müsliman olup
selâme
t neşredesiniz...
İsra Suresi, 3. Ayet:
Ey Nuh ile beraber (gemide) taşı (yıb
selâme
te çıkar) dığımız (insanlar) zürriyeti, (şu) bir hakıykatdır ki (Nuh) çok şükreden bir kuldu. ...
İsra Suresi, 3. Ayet:
Ey Nuh ile beraber gemide taşıyıp
selâme
te çıkardığımız kimselerin soyundan olanlar! Doğrusu Nuh, çok şükreden bir kuldu....
İsra Suresi, 67. Ayet:
Denizde musîbete mâruz kaldığınızda Allah’tan başka yalvardığınız bütün putlar ortada görünmez olur. Ama O sizi kurtarıp
selâme
tle karaya çıkarınca, Ona arkanızı dönersiniz. İşte öyle nankördür bu insanoğlu!...
İsra Suresi, 68. Ayet:
Onun kara tarafında sizi yere geçirmesinden, yahud üzerinize çakıllı bir (kasırga) göndermesinden (
selâme
tinize) emîn mi oldunuz? (Olmayın). Sonra kendinize hiç bir vekîl bulamazsınız. ...
İsra Suresi, 80. Ayet:
(Ey Muhammed!) De ki: «Rabbim! Beni, takdir ettiğin yere gönül rahatlığı ve huzur içinde koy ve çıkacağım yerden de dürüstlükle ve selametle çıkmamı sağla. Bana katından yardım edici bir kuvvet ver.»...
İsra Suresi, 80. Ayet:
Ve şöyle de: «Rabbim, beni sıdk (ve
selâme
t) girdirilişi ile girdir. Sıdk (ve
selâme
t) çıkarışı ile çıkar ve tarafından bana hakkıyle yardım edici bir hüccet (-i kaahire ve kudret-i kâmile) ver». ...
Məryəm Suresi, 15. Ayet:
Doğduğu gün, öldüğü gün, diri olarak kabrinden kaldırılacağı gün de, ona selâm olsun,
selâme
tte olsun,
selâme
t ve güven içindedir....
Məryəm Suresi, 15. Ayet:
Ona selamet olsun: Hem doğduğu gün (şeytandan), hem öleceği gün (kabir azabından), hem de diri olarak kaldırılacağı gün (ateşten)......
Məryəm Suresi, 33. Ayet:
1.
ve es selâmu
: ve selâm,
selâme
t
2.
aleyye
: benim üzerimedir, banadır
3.
yevme vulidtu
: benim doğduğum gün
4.
ve yevme emû...
Məryəm Suresi, 33. Ayet:
'Doğduğum gün, öleceğim gün, diri olarak kabrimden kaldırılacağım gün bana selâm olsun, ben
selâme
t ve güven içindeyim.'...
Məryəm Suresi, 33. Ayet:
Hem doğduğum gün, hem öleceğim gün, hem diri olarak (mezardan) kaldırılacağım gün,
selâme
t benim üzerimedir.”...
Məryəm Suresi, 33. Ayet:
«Doğduğum gün de, öleceğim gün de, diri olarak (kabrimden) kaldırılacağım gün de selâm (ve
selâme
t) benim üzerimdedir». ...
Məryəm Suresi, 47. Ayet:
İbrâhim: 'Selâm sana,
selâme
tte ol. Senin hidayete ermen ve affedilmen için Rabbimden bağışlanma, koruma kalkanına alınma dileyeceğim. O bana karşı çok lütufkârdır.' dedi....
Məryəm Suresi, 47. Ayet:
(İbrâhîm şöyle) dedi: «Üstüne
selâme
t. Senin için Rabbime istiğfar edeceğim. Çünkü O, bana çok lûtufkârdır». ...
Məryəm Suresi, 47. Ayet:
İbrâhim: "
Selâme
t, esenlik içinde kal, dedi. Rabbimden senin için af dileyeceğim. O gerçekten bana karşı çok lütufkârdır....
Məryəm Suresi, 62. Ayet:
Lâ yesmeûne fîhâ lagven illâ selâmâ(
selâme
n), ve lehum rızkuhum fîhâ bukreten ve aşiyyâ(aşiyyen)....
Məryəm Suresi, 62. Ayet:
1.
lâ yesmeûne
: işitmezler
2.
fî-hâ
: orada
3.
lagven
: boş söz
4.
illâ
: ancak, sadece
...
Məryəm Suresi, 62. Ayet:
Onlar orada, taahhüde sadakatsizlik lafı-sözü, boş, lüzumsuz sözler işitmezler. Birbirlerinin selâmını, Rablerinin
selâme
t ve güven ilânını, hoşlarına giden şeyler duyarlar. Onların orada sabah erken ve akşama doğru rızıkları da hazırdır....
Məryəm Suresi, 62. Ayet:
Orada onlar boş ve anlamsız söz işitmezler, sadece selâm ve
selâme
t sözleri duyarlar. Orada ziyafetleri sabah akşam kendilerine sunulacaktır....
Taha Suresi, 47. Ayet:
Firavun’a gittiler. 'Biz Rabbinin elçileriyiz. İsrâiloğulları’nı temel hak ve hürriyetlerinin kısıtlanmasına son vererek bizimle gönder. Onlara eziyet etme, işkence yapma. Biz sana Rabbinden hak peygamber olduğumuzu gösteren mûcizelerle geldik. Allah’tan gelen, Allah’ın hidayet rehberiyle öğrettiği di-ne girip uygulayanlara, hukukun üstün, hakkın ve adaletin belirleyici güç, barışın hâkim olduğu güvenli bir dünya düzeni ve
selâme
t yurdu, cennet vardır' dediler....
Taha Suresi, 47. Ayet:
Hemen gidin de Firavun’a deyin ki, biz Rabbinin (sana gönderilen) elçileriyiz. Artık İsrail Oğullarını bizimle gönder. (Şam’a gitsinler, esaret ve kölelikten, eziyyetten kurtulsunlar). Onlara azap etme (oğullarını öldürüp işkence yapma). Biz, sana, Rabbinden bir mucize ile geldik. Dünya ve ahiret
selâme
ti, hidayete (tevhid dinine) tabi olanlaradır....
Taha Suresi, 47. Ayet:
«Hemen gidin de ona (şöyle) deyin: — Biz Rabbinin iki elçisiyiz. Artık İsrâîl oğullarını bizimle gönder. Onlara işkence etme. Biz sana Rabbinden hakıykî bir âyet getirdik. Selâm (ve
selâme
t), doğruya tâbi olanlara». ...
Ənbiya Suresi, 69. Ayet:
Kulnâ yâ nâru kûnî berden ve
selâme
n alâ ibrahîm(ibrahîme)....
Ənbiya Suresi, 69. Ayet:
1.
kulnâ
: biz dedik
2.
yâ nâru
: ey ateş
3.
kûnî
: ol
4.
berden
: soğuk
Ənbiya Suresi, 69. Ayet:
“Ey ateş! İbrâhîm (A.S)'a (karşı) soğuk ve
selâme
t (zararsız) ol.” dedik....
Ənbiya Suresi, 69. Ayet:
Dedik: "Ey Ateş. . . İbrahim'e serin ve selâm (
selâme
t) ol!"...
Ənbiya Suresi, 69. Ayet:
Biz: 'Ey ateş, İbrâhim’e karşı serin, zararsız ve
selâme
t yeri ol' dedik....
Ənbiya Suresi, 69. Ayet:
(Kudret sahibi olan) biz de dedik ki: “- Ey ateş! İbrâhîm’e karşı serin ve
selâme
t ol.”...
Ənbiya Suresi, 69. Ayet:
Ey nâr, serin ve
selâme
t ol İbrahime dedik...
Ənbiya Suresi, 69. Ayet:
Biz de dedik: «Ey ateş, Ibrâhîme karşı serin ve
selâme
t ol». ...
Ənbiya Suresi, 69. Ayet:
(Onu ateşe attıklarında:) 'Ey ateş! İbrâhîm’e karşı serin ve
selâme
tli ol!' dedik....
Ənbiya Suresi, 69. Ayet:
Biz de: Ey ateş; İbrahim'e serin ve selamet ol, dedik....
Ənbiya Suresi, 69. Ayet:
Dedik ki: «Ey Ateş! İbrahim üzerine serin ve
selâme
t ol.»...
Ənbiya Suresi, 69. Ayet:
Biz de: “Ey ateş! İbrahim'e karşı serin ve
selâme
t ol!” dedik....
Ənbiya Suresi, 69. Ayet:
-Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve selamet ol! dedik....
Ənbiya Suresi, 69. Ayet:
Biz ateşe şöyle ferman ettik: "Dokunma İbrâhim’e! Serin ve
selâme
t ol ona!"...
Ənbiya Suresi, 88. Ayet:
Bunun üzerine biz de onu (n bu duasını) kabul etdik, kendisini gamdan
selâme
te erdirdik. İşte biz îman edenleri böyle kurtarırız. ...
Möminun Suresi, 28. Ayet:
Artık sen, maiyyetinde bulunanlarla beraber, geminin üstüne doğrulunca (şöyle) de: «Bizi o zaalimler güruhundan
selâme
te erdiren Allaha hamd olsun». ...
Furqan Suresi, 63. Ayet:
Ve ibâdur rahmânillezîne yemşûne alel ardı hevnen ve izâ hâtabehumul câhilûne kâlû selâmâ(
selâme
n). ...
Furqan Suresi, 63. Ayet:
1.
ve ibâdu
: ve kullar
2.
er rahmâni
: Rahmân
3.
ellezîne
: onlar
4.
yemşûne
: yürürler
...
Furqan Suresi, 63. Ayet:
O Rahmân'ın kulları (o kimseler)dir ki, yeryüzünde alçak gönüllü yürürler; câhiller onlara söz attığı vakit, «
selâme
tle» derler....
Furqan Suresi, 63. Ayet:
Ve o Rahmânın kulları: onlar ki Arzın üzerinde mülayemetle yürürler ve cahiller kendilerine lâf attığı vakıt
selâme
tle... derler...
Furqan Suresi, 63. Ayet:
Ve Rahman'ın kulları; O kimseler ki, yeryüzünde tevazu ile yürürler ve cahiller kendilerine laf attıkları zaman «Selametle!» derler;...
Furqan Suresi, 63. Ayet:
Rahmân’ın kulları ise, öyle kimselerdir ki, yeryüzünde tevâzû' (ve vakar) içinde yürürler; câhiller onlara bir lâf attıkları zaman, 'Selâm (Allah
selâme
t versin)!' derler(geçerler)....
Furqan Suresi, 63. Ayet:
Ve Rahmân'ın (halis) kulları onlardır ki, yeryüzünde mütevaziyâne bir halde yürürler ve cahiller onlara hitab ettikleri vakit, «
Selâme
tle,» derler....
Furqan Suresi, 63. Ayet:
Rahman’ın has kulları o kimselerdir ki onlar yerde tevazu ile yürürler. Cahiller kendilerine laf atarsa "
Selâme
tle!" derler....
Furqan Suresi, 63. Ayet:
Rahmân'ın has kulları, yeryüzünde alçakgönüllülükle yürürler; cahiller kendilerine sataştığında da '
Selâme
tle' der, geçerler....
Furqan Suresi, 75. Ayet:
Ulâike yuczevnel gurfete bi mâ saberû ve yulekkavne fîhâ tahiyyeten ve selâmâ(
selâme
n). ...
Furqan Suresi, 75. Ayet:
1.
ulâike
: işte onlar
2.
yuczevne
: mükâfatlandırılır
3.
el gurfete
: oda, yüksek yer, yüksek makam
4.
bi mâ
: se...
Furqan Suresi, 75. Ayet:
İşte onlar, sabırlarından dolayı, (cennette) yüksek makamlarla mükâfatlandırılırlar. Ve orada tahiyyet (
selâme
t dilekleriyle) ve selâmla karşılanırlar....
Furqan Suresi, 75. Ayet:
İşte onlar, sabrederek mücadele etmelerine karşılık en yüksek Cennet makamları, köşkler, saraylarla mükâfatlandırılacaklar, orada sağlık, mutluluk, selâm ve
selâme
t dilekleri ile karşılanacaklar....
Furqan Suresi, 75. Ayet:
İşte bütün bu kimseler, Allah yolundaki sabırlarına mukabil cennetin yüksek mevkileriyle mükâfatlanacaklar ve orada (melekler tarafından) sağlık ve
selâme
tle (dua ile) karşılanacaklardır....
Furqan Suresi, 75. Ayet:
İşte onlar sabretmiş oldukları şey mukabilinde en yüksek köşkler ile mükâfaatlanacaklardır ve orada bir sağlık ve
selâme
t duasıyla karşılanacaklardır....
Şüəra Suresi, 62. Ayet:
(Muusâ) «Hayır, dedi, şübhesiz ki Rabbim benimle beraberdir. O, beni (
selâme
t) yol (una) iletecekdir». ...
Şüəra Suresi, 62. Ayet:
(Hazreti Mûsa da) Dedi ki: «Asla. Muhakkak ki Rabbim benim ile beraberdir, beni yakında
selâme
te erdirecektir.»...
Şüəra Suresi, 89. Ayet:
1.
illâ
: hariç
2.
men
: kim, kimse, kişi
3.
etâllâhe (etâ allâhe)
: Allah'a geldiler
4.
bi
: ile
Şüəra Suresi, 89. Ayet:
Allah'a selîm (
selâme
te ermiş) kalple gelenler hariç....
Şüəra Suresi, 119. Ayet:
Bunun üzerine biz, onu ve beraberindekileri, o yükle dolu geminin içinde
selâme
te çıkardık....
Şüəra Suresi, 119. Ayet:
Bunun üzerine biz onu da, beraberinde olanları da o dolu (yüklü) geminin içinde
selâme
te erdirdik. ...
Nəml Suresi, 63. Ayet:
Yoksa, (yola çıktığınız zaman) karaların ve denizlerin karanlıklarında size yol gösteren ve
selâme
te çıkaran, yağmurunun önünde rüzgârları müjdeci gönderen mi? Allah ile beraber bir ilâh mı var? Allah, onların (putperestlerin) ortak koştukları şeylerden çok yücedir, münezzehtir....
Nəml Suresi, 81. Ayet:
Sen o körleri delâletlerinden hidayete erdirecek de değilsin sen ancak âyetlerimize iyman edeceklere işittirirsin de onlar müsliman olur
selâme
t bulurlar...
Ənkəbut Suresi, 15. Ayet:
Fakat biz onu da, gemi arkadaşlarını da
selâme
te erdirmiş ve bunu aalemlere bir ibret yapmışızdır. ...
Ənkəbut Suresi, 65. Ayet:
(Baksan a) gemiye bindikleri zaman — dîn (i) yalınız Kendisine (ya'nî Allaha) tahsıys etmek suretiyle ve (haalis ve) muhlis (insan) lar olarak — Allâhı (nasıl) çağırırlar! Fakat biz onları
selâme
tle karaya çıkarınca da hemen Allaha eş katanlar onlardır. ...
Ənkəbut Suresi, 65. Ayet:
Vaktâ ki onlar gemiye binmiş olurlar, dini Allah'a tahsis etmek sûretiyle muhlisane duada bulunurlar. Vaktâ ki, onları
selâme
tle karaya çıkardı mı, o vakit hemen şirke düşerler....
Rum Suresi, 30. Ayet:
Artık, yüzünü tam doğru dine döndür, Allah'ın ilk yarattığı
selâme
t haline ki insanları, o tabîî halde,
selâme
t halinde yaratmıştır; Allah'ın yaratışı, dîn, değiştirilemez; budur en doğru dîn ve fakat insanların çoğu bilmez....
Loğman Suresi, 32. Ayet:
Onları altında gölgeler yapan (dağlar) gibi dalga sardığı vakit dîn (i) yalınız Kendisine (Ya'nî Allaha) tahsıys etmek suretiyle (ve haalis ve) muhlis (insan) lar olarak Allahı çağırırlar. Sonra (Allah) onları
selâme
tle karaya çıkardığı zaman içlerinden bir kısmı orta yolu tutar. Âyetlerimizi gaddar, nankör olan (lar) ın her birinden başkası bilerek inkâr etmez. ...
Loğman Suresi, 32. Ayet:
Ve onları kara bulutlar gibi dalgalar sardığı zaman, onlar Allah'a dini ona tahsis ediciler olarak yalvarmaya başlamış olurlar. Sonra onları karaya
selâme
tle çıkardığı zaman onlardan mutedil olan vardır ve Bizim âyetlerimizi ise pek çok gaddar ve pek nankör olandan başkası inkar etmez....
Saffat Suresi, 79. Ayet:
Bütün âlemler, insanlar içinde Nûh’a selâm olsun,
selâme
tte olsun,
selâme
te erenlerdendir....
Zümər Suresi, 29. Ayet:
Allah şunu bir mesel yapmıştır: bir adam, onda bir takım ortaklar var, hırçın hırçın çekiştirip duruyorlar, bir adam da
selâme
tle bir adamın, hiç bu ikisinin hal-ü şanı bir olur mu? Hamd Allahındır, fakat pek çokları bilmezler...
Zümər Suresi, 29. Ayet:
Allah şöyle bir misal vermiştir: Bir adam (köle) ki, bir takım ortakları var. Hırçın hırçın çekiştirip duruyorlar. Bir de selametle (yalnız) bir kişiye ait bir adam (köle) var. Hiç bu ikisinin durumu bir olur mu? Hamd Allah'ındır, fakat pek çokları bilmezler....
Zümər Suresi, 29. Ayet:
Allah, şöyle bir misal vermiştir: Bir adam ve birtakım ortakları var, hırçın hırçın çekişip duruyorlar. Bir de yalnız bir kişiye bağlı selamet içinde olan bir adam var. Bu ikisinin hali hiç bir olur mu? Hamd Allah'ındır, fakat pek çokları bilmezler....
Zümər Suresi, 61. Ayet:
Allah (şirkden) sakınanları, umduklarına nâiliyyetlerine sebeb olan (iyi amel ve hareketleri) ile
selâme
te erdirir. Onlara (cismen) hiçbir fenalık dokunmaz. Onlar (kalben) mahzun da olmazlar. ...
Zümər Suresi, 61. Ayet:
Allah muttakileri, kurtuluşlarına sebep olan ile selamete erdirir. Onlara hiç bir kötülük gelmez ve üzülmezler de....
Zümər Suresi, 73. Ayet:
Rablerine sığınıp, emrine yapışarak günahlardan arınıp, azaptan korunanlar, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan, takvâya dayalı düzeni benimseyen mü’minler ise, imanda ve itaattaki derecelerine göre cennete bölük bölük sevkedilir. Cennete geldikleri zaman cennetin sekiz kapısı birden açılır. Cennetin bekçileri gelenlere: 'Selâmün aleyküm! (Allah’ın selâmı,
selâme
ti üzerinize olsun,
selâme
te erdi...
Zümər Suresi, 73. Ayet:
Rablerine itaat edenler de bölük bölük cennete gönderilir. Nihayet oraya varıb cennetin kapıları açılınca, bekçileri şöyle derler: “ - (Her türlü kederden)
selâme
t size! (Günah kirinden) tertemizsiniz? Artık ebedî olarak kalmak üzere girin oraya.”...
Zümər Suresi, 73. Ayet:
Rablerinden korkanlar ise (i'zâz ve ikram ile) fevc feve cennete sevk edildi. Nihayet oraya varıb kapıları açılınca (cennetin) bekçileri (şöyle) dedi (ler): «Selâm (ve
selâme
t) size! Tertemiz geldiniz! Artık ebedî kalmak üzere girin buraya». ...
Duxan Suresi, 24. Ayet:
«Denizi (sen ve ashaabın
selâme
tle geçdikden sonra) durgun ve açık bırak. Çünkü onlar boğul (mıya mahkûm ol) muş bir ordudur». ...
Məhəmməd Suresi, 13. Ayet:
Biz nice memleket (ler halkını) ki (her biri) seni (içinden) çıkaran (öz) memleketinden daha çok kuvvetli idi — helak etdik. (O zaman) onların (
selâme
tine) hiçbir yardımcı da yokdu. ...
Zariyat Suresi, 25. Ayet:
İz dehalû aleyhi fe kâlû selâmâ(
selâme
n), kâle selâm(selâmun), kavmun munkerûn(munkerûne)....
Zariyat Suresi, 25. Ayet:
1.
iz dehalû
: girdikleri zaman
2.
aleyhi
: ona, onun yanına
3.
fe
: o zaman, olunca
4.
kâlû
: dediler
<...
Zariyat Suresi, 25. Ayet:
Onlar, İbrâhim’in yanına girince: 'Selâm sana,
selâme
tte ol, sen
selâme
ttesin' dediler. İbrâhim de: 'Selâm size,
selâme
tte olun' dedi. Bunlar tanınmadık simalardı....
Rəhman Suresi, 33. Ayet:
Ey cin ve insan cemâat (ler) i, göklerin ve yerin bucaklarından geç (ib de ilâhî kazaadan
selâme
te er) miye gücünüz, yetiyorsa —ki (Allahın bahşedeceği) bir kudretle olmadıkça asla geçemezsiniz— haydi geçin (kurtulun)! ...
Vaqiə Suresi, 26. Ayet:
İllâ kîlen
selâme
n selâmâ(
selâme
n)....
Vaqiə Suresi, 26. Ayet:
1.
illâ
: sadece
2.
kîlen
: denir, söylenir
3.
selâme
n
: selâm
4.
selâme
n
: selâm
...
Vaqiə Suresi, 26. Ayet:
Söylenen yalnızca: 'Selâm size,
selâme
tte olun,
selâme
te erdiniz.' 'Selâm size,
selâme
tte olun
selâme
te erdiniz'dir....
Vaqiə Suresi, 26. Ayet:
Ancak bir kelâm:
Selâme
n selâm...
Təhrim Suresi, 11. Ayet:
Allah, îman edenlere de Fir'avnın karısını bir misâl olarak îrâd etdi. O vakit (bu kadın) «Ey Rabbim, bana nezdinde, cennetin içinde bir ev yap. Beni Fir'avndan ve onun (fena) amel (ve hareket) inden kurtar. Beni o zaalimler güruhundan
selâme
te çıkar» demişdi. ...
Nəbə Suresi, 31. Ayet:
Şübhesiz takva saahibleri için (her korkudan)
selâme
t (ve her arzuuya) vuslet vardır. ...
Qədr Suresi, 5. Ayet:
1.
selâmun
: selâm,
selâme
t
2.
hiye
: o
3.
hattâ
: ... a kadar
4.
matlaı
: doğuş
Qədr Suresi, 5. Ayet:
O (gece), fecrin doğuşuna kadar selâmdır (
selâme
ttir)....
Qədr Suresi, 5. Ayet:
'Bütün kâinata, kâinattakilere selâm olsun. Herkes, her şey âfetten, kederden, uzak,
selâme
tte olsun.' derler. Şafak sökünceye, tan yeri ağarıncaya kadar, bu böyle devam eder, gider....
Qədr Suresi, 5. Ayet:
O gece, fecrin doğuşuna kadar
selâme
ttir. (Allah o gece yalnız
selâme
t ve hayır takdir eder, yahud melekler müminlere selâm verir dururlar.)...
Qədr Suresi, 5. Ayet:
O gece, tanyeri ağarıncaya kadar süren bir
selâme
ttir....
Qədr Suresi, 5. Ayet:
O (gece), fecrin doğuşuna (gün ağarana) kadar
selâme
ttir....
Qədr Suresi, 5. Ayet:
O, tanyeri ağarıncaya kadar bir selamettir....
Qədr Suresi, 5. Ayet:
O (gece) tan yeri ağarıncaya değin bir
selâme
ttir....
Qureyş Suresi, 1. Ayet:
(Baari) Kureyş emn-ü
selâme
te, ...
Qureyş Suresi, 1. Ayet:
(Allah) Kureyş’i (emniyet ve
selâme
te) alıştırdığı için!...
Əhzab Suresi, 44. Ayet:
Allah’ın nimetlerine kavuştukları gün, onlara: 'Selâm size,
selâme
tte olun' denilerek mutluluk dileğinde bulunulur. Allah onlara, cömertçe, değerli mükâfatlar hazırlamıştır....
Əhzab Suresi, 44. Ayet:
Allah’a kavuşacakları gün, müminlere sağlık dileği, (her türlü kederden)
selâme
ttir. Allah onlara (cennetde) güzel bir mükâfat hazırlamıştır....
Əhzab Suresi, 56. Ayet:
Allah ve melekleri peygambere salavat getirirler. Hep rahmet, övgü ve iltifat ile anarlar. Ey iman edenler, siz de ona salavat getirin, onu dua ve saygıyla, salâtü selâm ile anın, tam bir teslimiyetle ona bağlanın, onu selâmlayın, ona
selâme
t dileyin....
Əhzab Suresi, 56. Ayet:
Muhakkak ki Allah ve melekleri, Peygamber'e salat ederler. Ey iman edenler; siz de O'nun üzerine salavat getiriniz ve onun için selamet dileyin....
Yasin Suresi, 58. Ayet:
Sonsuz rahmetiyle, engin merhametiyle mü’minleri murada erdiren Rabden, doğrudan doğruya, aracısız, 'Selâm size,
selâme
tte olun,
selâme
te erdiniz' denilir....
Saffat Suresi, 109. Ayet:
İbrâhim’e selâm olsun,
selâme
tte olsun,
selâme
te erenlerdendir....
Saffat Suresi, 109. Ayet:
Bizden saadet ve
selâme
t olsun İbrahim’e......
Saffat Suresi, 120. Ayet:
Mûsâ’ya ve Hârûn’a da selâm olsun,
selâme
tte olsunlar,
selâme
te erenlerdendir....
Saffat Suresi, 120. Ayet:
Bizden Mûsa’ya ve Harûn’a saadet ve
selâme
t olsun......
Saffat Suresi, 130. Ayet:
İlyas ailesine de selâm olsun,
selâme
tte olsunlar;
selâme
te erenlerdendir....
Saffat Suresi, 130. Ayet:
Bizden saadet ve selamet olsun İlyas’a......
Saffat Suresi, 181. Ayet:
Özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere peygamberlik göreviyle gönderilenlerin hepsine selâm olsun,
selâme
tte olsunlar, hepsi de
selâme
te erenlerdendir....
Zuxruf Suresi, 89. Ayet:
(Ey Resûlüm!) Şimdi onlardan yüz çevir ve 'Selâm! (Allah
selâme
t versin!)' de! Artık ileride bileceklerdir....
Qaf Suresi, 34. Ayet:
Oraya selâmla (selametle) girin. İşte bu ebediyyet (sonsuzluk) günüdür....
Qaf Suresi, 34. Ayet:
Oraya
selâme
tle girin. İşte bu, ebedî yaşamanın başladığı gündür...
Qaf Suresi, 34. Ayet:
Haydi selâm ile,
selâme
tle girin cennete! İşte bu ebedî hayatın başladığı gündür....
Qaf Suresi, 34. Ayet:
Selâme
tle girin oraya (cennete); bu sonsuzluk günüdür....
Qaf Suresi, 34. Ayet:
Oraya
selâme
tle girin. İşte bu, sonsuzluk günüdür....
Qaf Suresi, 34. Ayet:
Oraya
selâme
tle girin. İşte bu, ebedî yaşamanın başladığı gündür...
Qaf Suresi, 34. Ayet:
Girin oraya selametle! Budur işte o sonsuzluk günü....
Qaf Suresi, 34. Ayet:
Şimdi selam ve selametle oraya girin. İşte sonsuzluk günü budur.»...
Qaf Suresi, 34. Ayet:
Selâme
tle girin oraya, işte bu, ebedîlik günüdür. ...
Qaf Suresi, 34. Ayet:
'Oraya
selâme
tle girin! Bu, ebedîlik günüdür!'...
Qaf Suresi, 34. Ayet:
(34-35) Ona
selâme
tle giriveriniz. İşte bu, ebediyyet günüdür. Onlar için orada ne dilerlerse vardır ve Bizim nezdimizde ise ziyâdesi (de) vardır....
Qaf Suresi, 34. Ayet:
"Haydi
selâme
tle girin oraya, bugün artık ebediyet günüdür."...
Qaf Suresi, 35. Ayet:
(34-35) Ona
selâme
tle giriveriniz. İşte bu, ebediyyet günüdür. Onlar için orada ne dilerlerse vardır ve Bizim nezdimizde ise ziyâdesi (de) vardır....
Vaqiə Suresi, 90. Ayet:
Eğer ölen sağduyulu hareket ederek, Allah’ın kitabına iman edip hayata geçirenlerden, birbirlerine, sabrederek mücadeleyi, merhametli davranmayı tavsiye edenlerden, hayırlı sonuca kavuşanlardan ise, ona selâm,
selâme
t dilekleri,
selâme
t haberleri vardır....
Vaqiə Suresi, 91. Ayet:
'Sağduyulu hareket ederek, Allah’ın kitabına iman edip hayata geçiren, birbirlerine sabrederek mücadeleyi, merhametli davranmayı tavsiye eden, hayırlı sonuca ulaşan herkesten sana selâm olsun,
selâme
tte ol,
selâme
ttesin' denir....
Vaqiə Suresi, 91. Ayet:
Artık (ey sağcı), sana sağcı kardeşlerinden selâm olsun! (emniyet ve
selâme
t içindesin.)...
Həşr Suresi, 23. Ayet:
1.
huve allâhu ellezî
: O Allah ki
2.
lâ
: yoktur
3.
ilâhe
: ilâh
4.
illâ
: den başka
Həşr Suresi, 23. Ayet:
O Allah ki; O'ndan başka İlâh yoktur, Melik'tir (hükümrandır), Kuddüs'tür (mukaddestir), Selâm'dır (
selâme
te erdirendir), Mü'mindir (emniyet verendir), Müheymin'dir (koruyup gözetendir), Azîz'dir (yücedir), Cabbar'dır (cebredendir), Mütekebbir'dir (pek büyük olandır). Allah, şirk koşulan şeylerden münezzehtir (uzaktır)....
Həşr Suresi, 23. Ayet:
O, öyle Allah'tır ki, kendisinden başka hiçbir tanrı yoktur. O, mülkün sahibidir, eksiklikten münezzehtir,
selâme
t verendir, emniyete kavuşturandır, gözetip koruyandır, üstündür, istediğini zorla yaptıran, büyüklükte eşi olmayandır. Allah, müşriklerin ortak koştukları şeylerden münezzehtir....
Həşr Suresi, 23. Ayet:
O, kesinlikle hak ilâh olan Allah’tır. Mülkün sahibi ve tek hâkimidir. Her türlü noksanlıktan, ayıptan münezzeh, en büyük kutsaldır. Âfetten, kederden, dertten, zevalden uzak, bütün varlıkların
selâme
t kaynağıdır. İman, emniyet ve güven veren, güvenilen bir varlıktır. Görüp gözeten, koruyan, hakkı belirleyen ölçüyü koyan ve murakabe edendir. Kudret sahibi, hükümran ve üstündür. Dilediği icraatı yapan, gücüne karşı konulmayandır. Büyüklük, ululuk ve azamet sahibidir. Allah, ilâhlığında, otoritesi...
Həşr Suresi, 23. Ayet:
O öyle Allah ki, O'ndan başka tanrı yoktur. Mülkün sahibidir. O çok mukaddestir;
selâme
t ve güven kaynağıdır. Gözetendir; çok üstündür; çok güçlüdür. Dilediğini engelsiz, müdahalesiz yapandır; büyüklük ve yücelik O'na mahsustur. Allah (inkarcıların, putperest ve müşriklerin) ortak koştuklarından yücedir, münezzehtir....
Həşr Suresi, 23. Ayet:
O, öyle Allah'tır ki, kendisinden başka hiçbir tanrı yoktur. O, mülkün sahibidir, eksiklikten münezzehtir,
selâme
t verendir, emniyete kavuşturandır, gözetip koruyandır, üsündür, istediğini zorla yaptıran, büyüklükte eşi olmayandır. Allah, müşriklerin ortak koştukları şeylerden münezzehtir....
Həşr Suresi, 23. Ayet:
O, öyle Allah'tır ki, O'ndan başka tanrı yoktur. Mülkün sahibidir, son derece mukaddestir, selamete erdirendir, güveni sağlayandır, görüp gözetendir, üstündür, zorludur, büyüklükte eşi olmayandır. Allah, müşriklerin ortak koştuklarından münezzehtir....
Həşr Suresi, 23. Ayet:
O, öyle bir Allah'tır ki, kendisinden başka hiçbir tanrı yoktur. O, mâlik ve sahiptir, münezzehtir,
selâme
t verendir, emniyete kavuşturandır, gözetip koruyandır, üstündür, istediğini zorla yaptıran, büyüklükte eşi olmayandır. Allah puta tapanların ortak koştukları şeylerden münezzehtir....
Həşr Suresi, 23. Ayet:
O, öyle Allahdır ki kendisinden başka hiçbir Tanrı yokdur. (O), mülk-ü melekûtun yegâne saahibidir. Noksaanı mucib her şeyden pâk ve münezzehdir. Selâm ve
selâme
tin ta kendisidir. Emn-ü eman verendir. Her şey'e nigehbandır. Gaalib-i mutlakdır. Halkın haalini kemâl-i salâha götürendir. Büyüklükde eşi olmayandır. Allah (müşriklerin kendisine) katmakda oldukları her ortakdan münezzehdir. ...
Həşr Suresi, 23. Ayet:
O, o Allah'tır ki, kendisinden başka hiçbir mabut yoktur. Hükümdar olan, mukaddes olan
selâme
tbahş olan, emniyet ihsan eden, murakıp olan, her dilediğine galip olan, dilediğini cebren var eden, kibriyası pek azim bulunan ancak O'dur. Allah, şerik koştukları şeylerden münezzehtir....
Həşr Suresi, 23. Ayet:
O öyle bir Allah'tır ki, O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O; mülkün sahibidir, her türlü eksiklikten yücedir,
selâme
t verendir, emniyete kavuşturandır, gözetip koruyandır, emrinde galip olandır, istediğini yaptırandır, büyüklükte eşi olmayandır. Allah müşriklerin ortak koştukları şeylerden münezzehtir....
Qələm Suresi, 43. Ayet:
1.
hâşiaten
: korkudan ürpermiş halde
2.
ebsâru-hum
: onların bakışları, gözleri
3.
terheku-hum
: onları kaplar, bürür
4.
zille...
Qələm Suresi, 43. Ayet:
Gözleri korkudan ürpermiş halde, onları bir zillet kaplar. Onlar, salimken (sağlıklı ve
selâme
tte iken) secde etmeye davet olunmuşlardı....
Qələm Suresi, 43. Ayet:
Gözleri düşkün bir halde, kendilerini bir zillet saracaktır. Halbuki, vaktiyle (dünyada) başları
selâme
tte iken, bu secdeye davet olunuyorlardı; (da onu kabul etmiyorlardı)....
Qələm Suresi, 43. Ayet:
Gözleri yere yıkılmış, yüzlerini zillet bürümüş/perişan olmuşlardır. Oysa onlar, selamette iken secdeye çağrılmışlardı....
Yunus Suresi, 25. Ayet:
Ve Allah,
selâme
t [esenlik, güvenlik, mutluluk] yurduna çağırıyor ve O, dilediği/dileyen kimseye kılavuz olur. ...
Hicr Suresi, 45. Ayet:
(45,46) Şüphesiz ki Allah'ın koruması altına giren kişiler, cennetlerde ve pınarlardadır: “
Selâme
tle güven içinde oraya girin!” ...
Hicr Suresi, 46. Ayet:
(45,46) Şüphesiz ki Allah'ın koruması altına giren kişiler, cennetlerde ve pınarlardadır: “
Selâme
tle güven içinde oraya girin!” ...
Zümər Suresi, 29. Ayet:
"Allah, çekişip duran birtakım ortakları olan bir adam ile yalnız bir kişiye bağlı
selâme
t içinde olan bir adamı örnek verdi. Bu ikisinin hâli hiç eşit olur mu? –Tüm övgüler Allah'ındır; başkası övülemez.– Aksine olarak onların çoğu bilmezler. "...
Maidə Suresi, 15. Ayet:
(15,16) Ey Kitap Ehli! Kesinlikle, Kitap'tan gizlemiş olduğunuz şeylerin çoğunu açığa koyan, çoğundan da vazgeçen Bizim Elçimiz size geldi. Kesinlikle size, Allah'tan bir ışık ve apaçık bir Kitap geldi. Allah, o Kitabla kendi rızasına uyanları
selâme
t yollarına kılavuzlar. Onları Kendi bilgisi ile karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola kılavuzlar. ...
Maidə Suresi, 16. Ayet:
(15,16) Ey Kitap Ehli! Kesinlikle, Kitap'tan gizlemiş olduğunuz şeylerin çoğunu açığa koyan, çoğundan da vazgeçen Bizim Elçimiz size geldi. Kesinlikle size, Allah'tan bir ışık ve apaçık bir Kitap geldi. Allah, o Kitabla kendi rızasına uyanları
selâme
t yollarına kılavuzlar. Onları Kendi bilgisi ile karanlıklardan aydınlığa çıkarır ve onları dosdoğru yola kılavuzlar. ...
Rum Suresi, 53. Ayet:
Körleri, (kalbleri kör olanları) da, sen, sapıklıklarından ayırıb doğru yola iletici değilsin. Sen ancak ayetlerimize iman edeceklere (davetini) duyurursun da, onlar İslâma gelir,
selâme
ti bulurlar....
Rum Suresi, 53. Ayet:
Körlerin de şaşkınlıklarından yol göstericisi değilsin, ancak âyetlerimize iyman edeceklere işittirirsin de onlar islâma gelir,
selâme
ti bulurlar...
Rum Suresi, 53. Ayet:
Körleri de sapıklıktan doğru yola çıkaramazsın; sen ancak ayetlerimize iman edeceklere duyurabilirsin de onlar İslam'a gelir, selameti bulurlar....
Rum Suresi, 53. Ayet:
Körleri de sapıklıklarından hidayete getiremezsin. Sen ancak âyetlerimizi iman edeceklere duyurursun da onlar müslüman olur,
selâme
ti bulurlar....