Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 102. Ayet:
(Yahûdi’ler Allah’ın kitabını bırakarak sihir yapmağa başladılar) ve Süleyman Aleyhisselâmın (devletini yıkmak için) saltanatı aleyhine şeytanların okudukları şeye (sihire) tâbi oldular. Hazreti Süleyman (nihayet onlara galib gelmekle) sihir edip kâfir olmadı. Fakat şeytanlar, insanlara sihir öğrettiklerinden kâfir oldular; Bâbil (şehrin) deki Hârut ile Mârut isimli iki meleğe indirilen şeyleri (sihirleri) öğretiyorlardı. Halbuki, o iki melek: “- Biz ancak bir imtihan ve tecrübe için Allah taraf...
Ali-İmran Suresi, 71. Ayet:
Ey kitaplılar (Hristiyanlar ve Yahudiler) Niçin hakkı bâtıl ile karıştırıp örtüyor ve (Muhammed Aleyhisselâmın hak peygamber olduğunu bildiğiniz halde) gerçeği gizliyorsunuz?...
Nisa Suresi, 86. Ayet:
Size selâm verildiği vakit selâmı daha güzel bir sözle, yahut aynı sözle alın ve Allah, şüphe yok ki her şeyi hakkıyla hesaplar....
Nisa Suresi, 86. Ayet:
Herhangi bir selam ile selamlandığınız zaman daha güzeliyle veya aynen iade ederek selamı alın. Kuşkusuz ALLAH herşeyi hesaba katar....
Nisa Suresi, 86. Ayet:
Siz bir selam ile selamlandığınız zaman, siz de ondan daha güzeliyle karşılık verin veya verilen selamı aynen iade edin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesabını gereği gibi yapandır....
Nisa Suresi, 86. Ayet:
Bir selâm ile selâmlandığınız vakit siz ondan daha güzeli ile selâmı alın veya onu ayniyle karşılayın. Şübhesiz ki Allah her şey'in hesabını hakkıyle arayandır. ...
Nisa Suresi, 86. Ayet:
Şayet size selâm verilirse, siz de ondan daha güzel bir tarzda selâmı alın, en azından verilen selâmın misli ile karşılık verin! Şüphesiz ki Allah, her şeyin hesabını hakkıyla arar....
Nisa Suresi, 86. Ayet:
Bir selâm ile selâmlandığınız zaman siz de ondan daha güzeliyle selâm verin; yahut verilen selâmı aynen iâde edin. Şüphesiz Allâh, her şeyi hesaplayandır....
Nisa Suresi, 86. Ayet:
Size selâm verildiğinde, ya aynısıyla, yahut daha güzeliyle o selâmı alın. Zira Allah herşeyin hesabını tutmaktadır....
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey mü’minler! Allah yolunda cihada çıktığınız zaman, mü’mini kâfirden ayırt etmek için iyice araştırın. Size İslâm selâmı veren kimseye, -dünya hayatının geçici nimet ve menfaatına göz dikerek - sen mü’min değilsin, demeyin. Allah katında çok ganimetler var. İslâma ilk önce girdiğiniz zaman siz de öyle idiniz (dilinizle getirdiğiniz şahâdet, kalblerinizde kökleşmemişti) Sonra Allah, size iman ve istikameti lütfetti. Onun için iyice anlayın (öldürmede acele etmeyin). Muhakkak Allah yaptıklarınızd...
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey o bütün iyman edenler! Allah yolunda adım attığınız vakıt iyi anlayın dinleyin size islâm selâmı veren kimseye -dünya hayatının geçici metaına göz dikerek- sen mü'min değilsin demeyin, Allah yanında çok ganimetler var, önce siz de öyle idiniz, Allah kerem buyurdu da sizleri iyman ile tanıttı onun için iyi anlayın dinleyin, muhakkak ki Allah ne yaparsanız habîr bulunuyor....
Nisa Suresi, 94. Ayet:
Ey iman edenler, Allah yolunda adım attığınız vakit, iyice anlayın, dinleyin. Size İslam selamı veren kimseye -dünya hayatının geçici metaına göz dikerek- «Sen mümin değilsin!» demeyin. Allah katında çok ganimetler vardır. Daha önce siz de öyleydiniz, Allah kerem buyurdu da sizleri iman ile tanıştırdı. Onun için iyice anlayın, dinleyin! Gerçekten Allah, ne yaparsanız haberdardır....
Nisa Suresi, 137. Ayet:
Yahudilerden o kimseler ki, Musa’ya iman getirdiler, sonra buzağıya taparak kâfir oldular, sonra tevbe ederek Tevrat’a iman ettiler, sonra İsa’yı inkâr ettiler, sonra Peygamber (Aleyhisselâmı) tanımadılar da küfürde ileri gittiler; Allah, onları mağfiret edecek de değil, doğru yola iletecek de değil......
Maidə Suresi, 16. Ayet:
Yehdî bihillâhu menittebea rıdvânehu subules
selâmi
ve yuhricuhum minez zulumâti ilân nûri bi iznihî ve yehdîhim ilâ sırâtın mustakîm(mustakîmin)....
Maidə Suresi, 16. Ayet:
1.
yehdî bihi Allâhu
: Allâh onunla (Resûlü ile) hidayet eder (ulaştırır)
2.
men(i) ittebea
: tâbî olan kişi, kim tâbî olursa
3.
rıdvâne-hu
: onun rızasına
Ənam Suresi, 20. Ayet:
Kendilerine kitap verdiğimiz ümmetlerin bilginleri, o Peygamberi (Hazreti Muhammed Aleyhisselâmı), oğullarını tanıdıkları gibi bilir ve tanırlar. Küfre varmakla nefislerine ziyan edenler, işte onlar iman etmezler......
Ənam Suresi, 54. Ayet:
Âyetlerimize, Kur’ân’a iman edenler, sana geldikleri zaman onlara: 'Selâmün aleyküm! (Allah’ın selâmı ve selâmeti size olsun, siz selâmete ereceksiniz). Rabbiniz rahmetini, merhametini ihsan edeceğini yazılı olarak kendisine farz kıldı, ilke edindi. Sizden kim bilmeyerek bir kötülük yapar, kusur işler; ardından da günahlardan vazgeçerek Allah’a itaate yönelir, tevbe edip, kendisini ıslah eder, din ve dünya işlerini, sosyal ilişkilerini düzelterek, geliştirerek yaşarsa, bilsin ki Allah çok bağışl...
Ənam Suresi, 127. Ayet:
Lehum dârus
selâmi
inde rabbihim ve huve veliyyuhum bimâ kânû ya’melûn(ya’melûne)....
Ənam Suresi, 127. Ayet:
1.
lehum
: onlar için vardır, onlarındır
2.
dâru
: diyar, yurt
3.
es
selâmi
: selâm, selâmet, teslim
4.
inde
: kat...
Əraf Suresi, 46. Ayet:
Cennet ehli ve cehennemlikler arasında bir perde-engel mevcuttur. Â’râf üzerinde, aradaki surun burçlarında, her iki taraftakilerin kimliklerini, hallerini simalarından okuyarak tanıyan liyakatli kişiler, adamlar vardır. Bunlar cennet ehline: 'Selâmün aleyküm (Allah’ın selâmı ve selâmeti size olsun, siz selâmete erdiniz)' diye seslenirler. Bunlar henüz cennete girmeyen, cenneti arzu eden kimselerdir....
Əraf Suresi, 46. Ayet:
Hem iki taraf (Cennet ve Cehennem ehli) arasında (aslâ aşamayacakları surdan)bir perde vardır. A'râf üzerinde (bu sûrun yüksek yerlerinde) ise, herkesi sîmâlarından tanıyan adamlar vardır ki, Cennet ehline: 'Selâmün Aleyküm! (Allah’ın selâmı üzerinize olsun!)' diye nidâ ederler; fakat onlar (Cennete girmeyi) çok arzu ediyor oldukları hâlde(henüz) oraya girmemişlerdir....
Əraf Suresi, 190. Ayet:
Fakat (Allah) onlara, her şeyi tam bir çocuk verince, tuttular çocuğun ismi üzerinde sonradan insanlar Allah’a bir takım ortaklar koşmağa başladılar. (Abdullah ismini verecek yerde, şeytanın kandırmasıyla Abdu’l Hâris ismini verdiler; yahud Âdem Aleyhisselâmın soyundan gelen çiftler, evlâdlarına Abdu’l-uzza, Abdu’l-menat ve Abdu’ş-Şems isimlerini vererek onları taptıkları putlara nisbet etmekle şirke vardılar.) Allah, onların koştukları şirkten münezzehtir....
Yunus Suresi, 25. Ayet:
Vallâhu yed'û ilâ dâris selâm(
selâmi
), ve yehdî men yeşâu ilâ sırâtin mustekîm(mustekîmin). ...
Yunus Suresi, 25. Ayet:
1.
vallâhu (ve allâhu)
: ve Allah
2.
yed'û
: davet eder
3.
ilâ dâri es
selâmi
: teslim yurduna, selâm yurduna
4.
ve yehdî
Hud Suresi, 48. Ayet:
Kîle yâ nûhuhbıt bi
selâmi
n minnâ ve berekâtin aleyke ve alâ umemin mimmen meâk(meâke), ve umemun se numettiuhum summe yemessuhum minnâ azâbun elîm(elîmun)....
Hud Suresi, 48. Ayet:
1.
kîle
: denildi
2.
yâ nûhu ıhbıt
: ey Nuh in
3.
bi
selâmi
n
: selâmetle
4.
min-nâ
: bizden
Hicr Suresi, 46. Ayet:
Udhulûhâ bi
selâmi
n âminîn(âminîne)....
Hicr Suresi, 46. Ayet:
1.
udhulû-hâ
: oraya girin
2.
bi
selâmi
n
: selâm ile, selâmetle
3.
âminîne
: emin (korkusuz) olarak
...
Hicr Suresi, 78. Ayet:
(Şuayb Aleyhisselâmın kavmi olup ormanlıkta yaşayan) eyke halkı da hakikaten zalimler (iman etmiyen kâfirler) idi....
İsra Suresi, 1. Ayet:
Her türlü noksanlıktan münezzeh olan O Allah’dır ki, kulunu (Hz. Peygamber Aleyhisselâmı) gece Mescid-i Harâm’dan (Mekke’den alıp) o etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya kadar götürdü; ona, âyetlerimizden (kudretimize delâlet eden acaibliklerden) gösterelim diye yaptık. Hakikat bu: O Semî’dir = her şeyi işitir, Basîr’dir= her şeyi görür....
Kəhf Suresi, 22. Ayet:
(Ehl-i kitab, Hz. Peygamber Aleyhisselâmın huzurunda): “- Yiğitlerin sayısı üçtür, dördüncüleri de köpekleridir.” diyecekler; “-Sayıları beştir, altıncıları da köpekleridir.” diyecekler ve gayb için zanda bulunacaklar. (Müminler de): “-bunlar yedi kimsedir, sekizincileri köpekleridir.” diyecekler. Ey Rasûlüm, sen, onlara de ki “-Rabbim, bunların sayısını daha iyi bilendir; kendilerini ancak pek az kimseler bilir. Artık bunlar hakkında zahiri bir münakaşadan başka bir münakaşa yapma (işi derinleş...
Məryəm Suresi, 15. Ayet:
Bunun içindir ki, doğduğu gün de, öldüğü gün de, (Allah'ın) selamı o'nun üzerindeydi; ve diri olarak kaldırılacağı gün de (yine o'nun) üzerine olacaktır....
Məryəm Suresi, 62. Ayet:
Onlar orada, taahhüde sadakatsizlik lafı-sözü, boş, lüzumsuz sözler işitmezler. Birbirlerinin selâmını, Rablerinin selâmet ve güven ilânını, hoşlarına giden şeyler duyarlar. Onların orada sabah erken ve akşama doğru rızıkları da hazırdır....
Məryəm Suresi, 62. Ayet:
Onda selamın dışında 'boşa harcanmış bir söz' işitmezler. Sabah akşam, onların rızıkları orda (bulunmakta) dır....
Məryəm Suresi, 64. Ayet:
(Cenab-ı Hak’dan vahy getirmekte olan Cebrâil aleyhisselâmın bir aralık gecikmesinden endişelenen Rasûlüllah Efendimize, Cebraîl şöyle hitap etmiştir): “Biz, senin Rabbinin emri olmadıkça inmeyiz. Önümüzdeki ve ardımızdaki (bütün geçmiş ve gelecek şeyler) ve bunların arasındakiler hep O’nundur. Rabbin de (seni) unutmuş değildir.” (*) Dikkat!... secde âyetidir....
Zümər Suresi, 73. Ayet:
Rablerine sığınıp, emrine yapışarak günahlardan arınıp, azaptan korunanlar, kulluk ve sorumluluk şuuruyla, haklarına ve özgürlüklerine sahip çıkarak şahsiyetli davranan, dinî ve sosyal görevlerinin bilincinde olan, takvâya dayalı düzeni benimseyen mü’minler ise, imanda ve itaattaki derecelerine göre cennete bölük bölük sevkedilir. Cennete geldikleri zaman cennetin sekiz kapısı birden açılır. Cennetin bekçileri gelenlere: 'Selâmün aleyküm! (Allah’ın selâmı, selâmeti üzerinize olsun, selâmete erdi...
Əhqaf Suresi, 21. Ayet:
Âd kavminin kardeşini, (Hûd Aleyhisselâmı) hatırla: Hani bir vakit Ahkâf’da (yaşadıkları kumsal ve engebeli yüksek bir arazide) kavmini şöyle korkutmuştu, ki ondan evvel ve sonra da bir çok peygamberler geçmiştir: “- Allah’dan başkasına ibadet etmeyin; çünkü ben size (gelecek) korkunç bir günün azabından korkuyorum.”...
Zariyat Suresi, 25. Ayet:
Onlar İbrahim'in yanına girmişler, selam vermişlerdi. İbrahim de selamı almış, içinden, "Bunlar, yabancılar" demişti....
Zariyat Suresi, 25. Ayet:
Onlar İbrahim'in yanına girmişler, selam vermişlerdi. İbrahim de selamı almış, içinden, «Bunlar, yabancılar» demişti....
Məaric Suresi, 23. Ayet:
Onlar, cemaatle namaza devam edenler, dua ve niyazı, peygambere salât ü selâmı dillerinden düşürmeyenlerdir....
Təkvir Suresi, 19. Ayet:
Muhakkak bu Kur’an (Allah katında) kerim olan bir elçinin (Cebrâil Aleyhisselâmın) getirdiği kelâmdır....
Zuxruf Suresi, 88. Ayet:
O’nun (Hz. Peygamber Aleyhisselâmın), “Ey Rabbim!” demesi hakkı için, muhakkak ki onlar, iman etmez bir kavimdirler....
Qaf Suresi, 34. Ayet:
Udhulûhâ bi selâm(
selâmi
n), zâlike yevmul hulûd(hulûdi)....
Qaf Suresi, 34. Ayet:
1.
udhulû-hâ
: ona girin
2.
bi
selâmi
n
: esenlik ve barış (selâm) ile
3.
zâlike
: bu
4.
yevmu
: gün
Vaqiə Suresi, 91. Ayet:
Defterlerini sağdan alacak olan arkadaşlarının selâmı var sana....
Nisa Suresi, 86. Ayet:
Siz bir selâm ile selâmlaştığınız zaman da, hemen ondan daha güzeliyle selâm verin veya verilen selâmı aynıyla iade edin. Şüphesiz Allah, her şeyin hesâbını en iyi yapandır. ...