Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Nisa Suresi, 24. Ayet:
Antlaşma ile sahip olduğunuz kimseler hariç Muhsenat kadınlar Allah'ın üzerinize yasasıdır. Bunların dışında kalanlar ise; muhsin olanlar, musafihin olmayanları, mallarınızla almanız size helal kılındı. O halde, onlardan hangisiyle yararlandıysanız, ücretlerini farz kıldığınız şekilde verin. Anlaşma yaptığınız miktar üzerinde, karşılıklı olarak değişiklik yapmanızda bir sakınca yoktur. Allah, Her Şeyi Bilen'dir ve En İyi Hüküm Veren'dir....
Nisa Suresi, 25. Ayet:
Sizden kim muhsenat mü'min kadınlarla evlenecek güce sahip değilse, yeminle sahip olduğunuz mümin esir kızlarla evlensin. Allah, imanınızı en iyi bilendir. Sizler, birbirinizdensiniz. O halde iffetli, edepli, hayasızlık etmeyen ve gizli dost edinmemiş olanlarla; sorumlularının izni ve ücretlerini meşru bir şekilde vererek evlenin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, onlara hür kadınlara verilen cezanın yarısı verilir. Bu içinizden günaha girme korkusu taşıyanlar içindir. Ancak sabretme...
Maidə Suresi, 5. Ayet:
Bugün size, temiz şeyler helal kılındı. Ve Kitap verilenlerin yiyecekleri size, sizin yiyecekleriniz de onlara helaldir. İnanan muhsenat kadınlar ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerin muhsenat kadınları; karşılıklarını vermeniz, iffetli olmanız, iffetsiz olmamanız ve gizli dost tutmamanız koşuluyla size helaldir. Kim imanı küfrederse yaptığı işler boşa gider ve o, ahirette hüsrana uğrayanlardan olur....
Fatihə Suresi, 2. Ayet:
1.
el hamdu
: hamd, övgü, sena, manevî ni'metlere şükür
2.
lillâhi (li allâhi)
: Allah için, Allah'a
3.
rabbi
: Rab
4.
el âlemî...
Fatihə Suresi, 2. Ayet:
(Ezelden ebede kadar) bütün olmuş ve olacak hamd ve sena (övgü) tam ve kemaliyle âlemlerin (yegâne) yaratıcısı, besleyip kemale erdiricisi olan Allah’adır....
Bəqərə Suresi, 110. Ayet:
Namazı hakkıyla edâ edin ve zekâtı verin! Hem kendiniz için hayır (ve ha
senâ
t) dan ne takdîm eder (hazırlar)sanız, Allah katında onu bulursunuz. Şübhesiz ki Allah, ne yaparsanız hakkıyla görendir....
Bəqərə Suresi, 130. Ayet:
İbrâhim’in dininden, sünnetinden, İslâm’dan, kendine kıyan akılsızdan başka, kendini bilmezlerden başka kim yüz çevirir? Biz onu, dünyada seçkin birisi yaptık. Âhirette, ebedî yurtta da o dindar, ahlâklı, hayır-ha
senâ
t sahibi müslümanlardan biridir....
Bəqərə Suresi, 197. Ayet:
Hac (vakti), ma'lûm aylardır. O hâlde kim onlarda (o aylarda ihrâma girmekle niyet ederek) haccı (kendine) farz ederse, artık hacda ne kadına yaklaşmak, ne günah işlemek, ne de münâkaşa etmek vardır. Hayır (ve ha
senâ
t)dan ne yaparsanız, Allah onu bilir. O halde (kendinize yolculuğunuzda lâzım olacak) azık edinin; fakat şübhesiz ki azığın en hayırlısı, takvâdır. Ve ey akıl sâhibleri! (Sâdece) benden sakının!...
Bəqərə Suresi, 215. Ayet:
(Ey Resûlüm!) Sana (Allah yolunda) neyi (kime) sarf edeceklerini soruyorlar. De ki: 'Hayır (ve ha
senâ
t)dan ne sarf ederseniz, artık (onlar); ana baba, en yakınlar, yetimler, yoksullar ve yolda kalmış(lar) için olmalıdır.' Hayır (ve ha
senâ
t)dan ne yaparsanız, artık muhakkak ki Allah, onu hakkıyla bilendir....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
Meselullezîne yunfikûne emvâlehum fî sebîlillâhi ke meseli habbetin enbetet seb’a
senâ
bile fî kulli sunbuletin mietu habbeh(habbetin), vallâhu yudâifu li men yeşâu, vallâhu vâsiun alîm(alîmun)....
Bəqərə Suresi, 261. Ayet:
1.
meselu
: durum, hal
2.
ellezîne
: onlar 3 - yunfikûne
3.
emvâle-hum
: kendi mallarını
4.
fî sebîlillâhi (sebîlii allâhi)
...
Bəqərə Suresi, 272. Ayet:
(Ey Resûlüm!) Onların hidâyete ermesi sana âid değildir (senin vazîfen ancak tebliğdir); fakat Allah, dilediğini (hikmetine binâen kendi lütfundan) hidâyete erdirir. Hem hayır (ve ha
senâ
t)dan ne sarf ederseniz, artık kendiniz içindir. Zâten (siz) yalnız Allah’ın rızâsını arzu ederek sarf edersiniz, bu yüzden hayır (ve hasenat)dan ne sarf ederseniz, (onun ecri) size tam olarak verilir ve (âhirette) size haksızlık edilmez....
Bəqərə Suresi, 273. Ayet:
(Sadakalar, ilim ve cihâd için) Allah yolunda adanmış, (bu yüzden) yeryüzünde(maîşet için) dolaşamayan fakirler içindir. İffetli olma(ların)dan dolayı, (hâllerini) bilmeyen kimse onları zengin zanneder. Onları sîmâlarından tanırsın. Isrâr ederek insanlardan (bir şey)istemezler. O hâlde hayır (ve hasenat)dan ne sarf ederseniz, artık şübhesiz Allah, onu hakkıyla bilendir....
Ali-İmran Suresi, 39. Ayet:
Zekeriyya mabette, kıyamda, namaz kılarken melekler ona: 'Allah sana, kendisinden gelen 'ol’ emri mûcizesini, Îsâ’nın doğum mûcizesini tasdik eden, görüşüne başvurulan lider, nefsine hâkim, kudretli, dindar, ahlâklı, hayır-hasenat sahibi müslümanlardan, salihlerden bir peygamber olarak Yahyâ’yı müjdeliyor' diye seslendiler....
Ali-İmran Suresi, 61. Ayet:
Fe men hâcceke fîhi min ba’di mâ câeke minel ilmi fe kul teâlev ned’u ebnâenâ ve ebnâekum ve nisâenâ ve nisâekum ve enfu
senâ
ve enfusekum summe nebtehil fe nec’al la’netallâhi alel kâzibîn(kâzibîne). ...
Ali-İmran Suresi, 114. Ayet:
Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara, âhiret gününe iman ederler. Kurân’ın ve sünnetin hükümlerini, meşru olanı, İslâmî kurallarla örtüşen örfü, ilmî verileri, mü’minlerin tasvip ettiği, icrasında hayır gördüğü planları, programları, adaleti uygulayarak, kamu düzenini sağlarlar, iyiliği emrederler. Şeriat’ın suç saydığı ve haram kıldığı, kamu vicdanının tasvip etmediği, mü’minlerin icrasında hayır görmediği şeyleri bunların savunuculuğunu, sözcülüğünü yasaklayarak, önleyici tedbirler al...
Ali-İmran Suresi, 120. Ayet:
Şayet size bir hasenat (güzellik) dokunursa onları hüzünlendirir. Ve şayet size bir seyyiat (kötülük) isabet ederse, onunla ferahlanırlar (ona sevinirler). Ve eğer siz sabrederseniz ve takva sahibi olursanız, onların hileleri size hiçbir şeyle zarar veremez. Muhakkak ki Allah, onların yaptıklarını (ilmi ile) kuşatandır (bilendir)....
Nisa Suresi, 34. Ayet:
Allah’ın, lütufta bulunarak, birbirlerine üstün olmasına vesile kıldığı özellikleri, ailenin nafakasını ve ihtiyaçlarını kendi mallarından karşılamaları, mallarından karşılık beklemeden, gönüllü harcamaları sebebiyle erkekler, hanımları üzerinde, ailede, aileyi ayakta tutmakla, eğitimlerini, gelişmelerini, aile fertlerinin İslam’da sebatını temin ile mükellef; denetleyerek sorumluluklarının gereğini yapmalarını sağlayan, hizmet eden, ailede işleyen, kalıcı bir düzen kuran, sorumlu meşrû bir otor...
Nisa Suresi, 69. Ayet:
Kimler Allah’a ve ilâhî hükümleri icraya, ülkeyi imara, dünya düzenini kurmaya, sağlamaya memur tek yetkili Rasûlüne itaat ederse, Kur’ân ve sünneti uygularsa, işte onlar, Allah’ın kendilerine kitap ve şeriat verdiği, lütuflarda bulunduğu peygamberler, sadakat örneği, doğruluk sembolü samimi mü’minler, kutsal kitapları bilen ve tebliğ eden, çözüm getiren güvenilir, örnek önderler, doğruları konuşan şâhitler, şehitler ve dindar, ahlâklı, hayır-ha
senâ
t sahibi müslümanlarla, sâlih kimselerle berabe...
Nisa Suresi, 79. Ayet:
Sana iyilikten (hasenatdan) ne isabet ederse, işte o Allah'tandır. Ve sana kötülükten (seyyiattan) ne isabet ederse, o taktirde o, kendi nefsindendir (derecat kaybedecek bir şey yapmandan dolayıdır). Ve seni, insanlara Resûl olarak gönderdik ve şahit olarak Allah yeter....
Nisa Suresi, 131. Ayet:
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Celâlim hakkı için, biz senden önce kendilerine kitap verilenlere de, size de hep “Allah’dan korkun” diye tavsiye ettik. Eğer inkâr ederseniz bilin ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ındır. Allah hiç bir şeye muhtaç değildir, hamd ve
senâ
O’nadır....
Nisa Suresi, 131. Ayet:
Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Sizden önce kendilerine kitap verilenlere ve size Allah'tan korkmanızı emrettik. Eğer inkâr ederseniz, biliniz ki, göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'ındır. Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, hamd ve
senâ
O'na yakışır....
Nisa Suresi, 131. Ayet:
Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allahındır. Andolsun ki biz sizden evvel kendilerine kitâb verilenlere de, size de, «Allahdan korkun» diye tavsiye etmişizdir. Eğer tanımayıb küfrederseniz şübhesiz ki göklerde ne var, yerde ne varsa hepsi Allahındır. Allah, her şeyden müstağnidir, asıl hamd-ü sena da Onadır. ...
Maidə Suresi, 84. Ayet:
'Niçin, Allah’a ve bize gelen hak kitaba, doğru bilgilere, hakça düzeni getiren Kur’ân’a iman etmeyelim? Rabbimizin bizi dindar, ahlâklı, hayır-hasenat sahibi müslümanlarla, sâlih kullarla birlikte cennete koymasını arzu etmiyor muyduk?'...
Ənam Suresi, 85. Ayet:
Zekeriyyâ, Yahyâ, Îsâ ve İlyas’a da hidâyet yolunu gösterdik. Hepsi de dindar, ahlâklı, hayır-ha
senâ
t sahibi müslüman sâlih kullarımızdandı....
Ənam Suresi, 148. Ayet:
Seyekûlullezîne eşrekû lev şâallâhu mâ eşreknâ ve lâ âbâunâ ve lâ harremnâ min şey’(şey’in), kezâlike kezzebellezîne min kablihim hattâ zâkû be’
senâ
, kul hel indekum min ilmin fe tuhricûhu lenâ, in tettebiûne illez zanne ve in entumillâ tahrusûn(tahrusûne). ...
Ənam Suresi, 158. Ayet:
İman etmek için, ille canlarını alacak meleklerin gelmesini mi, yahut Rabbinin cezalandırmasını mı, yahut Rabbinin bazı âyetlerinin, kıyamet alâmetlerinin, karşı duramayacakları felâketlerin gelmesini mi bekliyorlar? Rabbinin bazı âyetlerinin, kıyamet alâmetlerinin, felâketlerin geleceği gün, önceden iman etmemiş, mü’min olarak hayır hasenat kazanmamış olan kimseye artık imanı bir fayda vermeyecek. Onlara: 'Siz Rabbinizin azâbını bekleyin, biz de Rabbimizin mükâfatını, lütfunu ve yardımını bekle...
Əraf Suresi, 23. Ayet:
Kâlâ rabbenâ zalemnâ enfu
senâ
ve in lem tagfirlenâ ve terhamnâ le nekûnenne minel hâsirîn(hâsirîne)....
Əraf Suresi, 80. Ayet:
Lût Peygamberi de ki bir vakıt kavmine, dedi: Sizden evvel âlemlerden hiç birinin yapmadığı şenaatı siz mi yapıyorsunuz?...
Əraf Suresi, 95. Ayet:
Sonra seyyiatin yerini hasenatla değiştirdik. Ne zaman ki çoğaldılar ve şöyle dediler. “Babalarımıza da şiddetli darlık ve ferahlık dokunmuştu. (Allah'tan bilmediler, ders almadılar). Bunun üzerine onları farkına varmadan (şuurunda değilken) aniden aldık.”...
Əraf Suresi, 168. Ayet:
Ve katta’nâhum fîl ardı umemâ(umemen), minhumus sâlihûne ve minhum dûne zâlike ve belevnâhum bil ha
senâ
ti ves seyyiâti leallehum yerciûn(yerciûne). ...
Əraf Suresi, 168. Ayet:
1.
ve katta'nâ-hum
: ve onları ayrı ayrı böldük, ayırdık
2.
fî el ardı
: yeryüzünde
3.
umemâ
: ümmetler, topluluklar
4.
min hum...
Əraf Suresi, 168. Ayet:
Ve yeryüzünde onları ümmetlere (topluluklara) ayırdık. Onlardan bir kısmı salihler ve bir kısmı bunlardan başkalarıdır (salih olmayanlar). Ve onları, hasenat (pozitif derece kazandıran ameller) ve seyyiat (negatif derece kazandıran ameller) ile imtihan ettik ki; böylece (Allah'a) dönsünler diye....
Əraf Suresi, 189. Ayet:
O sizi bir nefisten yaratan, yanında sükûnet ve huzur bulsun diye, kendisinden eşini var edendir. O eşini koynuna alınca, eşi hafif bir yük yüklenir. Bir müddet böyle geçer, derken yükü ağırlaşır. O vakit ikisi birden Rableri Allah’a: 'Eğer bize sağlıklı, dindar, ahlâklı, hayır-ha
senâ
t sahibi, müslüman sâlih bir evlat verirsen mutlaka şükredenlerden oluruz' diye dua ederler....
Əraf Suresi, 196. Ayet:
Benim velim, benim koruyucum, benim emrinde olduğum otorite, kitabı, Kur’ân’ı bölüm bölüm indiren Allah’tır. O, dindar, ahlâklı, hayır-ha
senâ
t sahibi, müslüman, sâlih kullarının velâyetini, idaresini, korumasını üzerine almıştır....
Ənfal Suresi, 17. Ayet:
Fe lem taktulûhum ve lâkinnallâhe katelehum, ve mâ rameyte iz rameyte ve lâkinnallâhe ramâ, ve li yubliyel mu’minîne minhu belâen ha
senâ
(hasenen), innallâhe semîun alîm(alîmun)....
Tövbə Suresi, 75. Ayet:
Onların içlerinde taahhütte bulunanlar da vardı: 'Allah bize lütfundan, ihsanından verirse, mutlaka imanda sadâkatin ve kemalin ifadesi olan sadakayı, vicdanımızı, servetimizi, sosyal bünyemizi arındıran berekete vesile olan zekâtı veririz, malî mükellefiyetleri yerine getiririz, kesinlikle dindar, ahlâklı, hayır-hasenat sahibi müslümanlardan, sâlihlerden oluruz' diyorlardı....
Tövbə Suresi, 103. Ayet:
Onların mallarından sadaka al ki bununla kendilerini (günâhlarından) temizlemiş, bununla onları (n hasenatını) bereketlendirmiş, (kendilerini muhlisler mertebesine yükseltmiş) olasın. Onlara düâ et. Çünkü senin düân onlar için (onların yürekleri için medâr-ı) sükûnetdir. Allah (onların itiraflarını) hakkıyle işiden, (peşîmanlıklarını) çok iyi bilendir. ...
Yunus Suresi, 10. Ayet:
Orada duâları, "seni tenzîh ederiz, noksan sıfatlardan arısın ey Allah'ım" sözüdür, birbirlerine iltifatları, "esenlik sana" sözü ve duâlarının,
senâ
larının sonu da "hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a" cümlesi....
Yunus Suresi, 26. Ayet:
Ha
senâ
t yapanlara husnâ bir de ziyade var, ve yüzlerine ne bir kara bulaşır ne zillet, onlar eshabı Cennet hep orada muhalleddirler...
Hud Suresi, 88. Ayet:
Kâle yâ kavmi e reeytum in kuntu alâ beyyinetin min rabbî ve rezekanî minhu rızkan ha
senâ
(hasenen), ve mâ urîdu en uhâlifekum ilâ mâ enhâkum anh(anhu), in urîdu illel ıslâha mesteta’tu, ve mâ tevfîkî illâ billâh(billâhi), aleyhi tevekkeltu ve ileyhi unîb(unîbu)....
Yusif Suresi, 9. Ayet:
'Yûsuf’u öldürün veya onu uzak bir yere atın ki, babanızın teveccühü, sevgisi yalnız size kalsın. Bundan sonra da, tevbe ederek, dindar, ahlâklı, hayır-ha
senâ
t sahibi müslüman, sâlih kimseler olursunuz.' dediler....
Yusif Suresi, 80. Ayet:
Kardeşlerini kurtarmaktan ümitlerini kesince, gizli görüşmek üzere bir kenara çekildiler. Büyükleri: 'Babanızın sizden Allah adına söz aldığını, daha önce de Yûsuf’la ilgili verdiğiniz söze hıyanet ederek, yalan bir senaryo icat ettiğinizi bilmiyor musunuz? Babam, bana izin verinceye veya benimle ilgili Allah’ın hükmü gelinceye kadar, bu ülkeden asla ayrılmayacağım. O hâkimlerin en âdili, en hayırlı icraat yapanıdır.' dedi....
Yusif Suresi, 88. Ayet:
Fe lemmâ dehalû aleyhi kâlû yâ eyyuhel azîzu mes
senâ
ve ehlened durru ve ci’nâ bi bidâatin muzcâtin fe evfi lenel keyle ve tesaddak aleynâ, innallâhe yeczîl mutesaddikîn(mutesaddikîne)....
Yusif Suresi, 88. Ayet:
1.
fe lemmâ
: böylece, olduğu zaman
2.
dehalû
: girdiler
3.
aleyhi
: ona (onun yanına, huzuruna)
4.
kâlû
: dediler...
Yusif Suresi, 101. Ayet:
'Rabbim, bana devletten saltanattan payımı verdin. Bana, meselelerin, olayların tahlilini, ilmî esaslara dayalı yorumunu, doğacak sonuçları hesap edebilmeyi, akıl yürütmeyi, rüyaların tâbirini öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Sen dünyada da âhirette, ebedi yurtta da benim velimsin, işlerimi havale ettiğim hâmimsin, emrinde olduğum otoritesin. İslâm’ı yaşayan müslüman olarak benim ruhumu alıp ölümümü gerçekleştir. Beni dindar, ahlâklı, hayır-ha
senâ
t sahibi mü’minler, sâlihler, peygamberler z...
Rəd Suresi, 22. Ayet:
Onlar, sabırla Rab'lerinin vechini (Zat'ını, Zat'a ulaşmayı ve Allah'ın Zat'ını görmeyi) dileyenler ve namazı ikame edenler, onları rızıklandırdığımız şeylerden gizli ve açıkça infâk edenlerdir. Ve seyyiati, hasenat ile (iyilikle) savan kimselerdir. İşte onlar için, bu dünyanın (güzel bir) akıbeti (sonucu) vardır....
Rəd Suresi, 23. Ayet:
Âhiret yurdu Adn Cennetleridir. Oraya, babalarından, eşlerinden ve çocuklarından salih ameller işleyen hayır-hasenat sahibi kimselerle, sâlih olanlarla beraber girecekler, melekler de her kapıdan girip onların yanına varacaktır....
Hicr Suresi, 7. Ayet:
Getirsena o Melâikeyi sadıklardan isen!...
Nəhl Suresi, 67. Ayet:
Ve min semerâtin nahîli vel a’nâbi tettehîzûne minhu sekeren ve rızkan ha
senâ
(hasenen), inne fî zâlike le âyeten li kavmin ya’kılûn(ya’kılûne)....
Nəhl Suresi, 122. Ayet:
Biz ona dünyada devlet nimeti, iyilik ve güzellik verdik. O âhirette, ebedî yurtta da kesinlikle dindar, ahlaklı, hayır-hasenat sahibi müslümanlardan, sâlihlerdendir....
İsra Suresi, 25. Ayet:
Rabbiniz içinizden geçenleri çok iyi bilir. Eğer dindar, ahlâklı, hayır-ha
senâ
t sahibi itaatkâr müslümanlar, sâlih kimseler olursanız, Allah çok tevbe edenleri koruma kalkanına alan, çok bağışlayandır....
Kəhf Suresi, 2. Ayet:
Kayyimen li yunzire be'sen şedîden min ledunhu ve yubeşşirel mu'minînellezîne ya'melûnes sâlihâti enne lehum ecren ha
senâ
(hasenen)....
Kəhf Suresi, 46. Ayet:
Mal ve oğullar, dünyâ yaşayışının ziynetidir. Ebedî olarak kalan hayır ve ha
senâ
tsa hem mükâfat bakımından Rabbinin katında daha hayırlıdır, hem sonucu bakımından daha hayırlı....
Kəhf Suresi, 65. Ayet:
Orada, dindar, ahlâklı, hayırhasenat sahibi mü’min, salih kullarımızdan birini buldular. Nezdimizden ona rahmet, peygamberlik vermiştik. Yüce katımızdan kendisine ilim öğretmiştik....
Kəhf Suresi, 82. Ayet:
'Duvar ise, şehirde, iki yetim erkek çocuğa aitti. O duvarın altında çocuklara ait hazine vardı. Babaları da dindar, ahlâklı, hayır-hasenat sahibi, mü’min, sâlih bir adamdı. Rabbin onların erginlik, yiğitlik çağlarına-onsekiz yaşlarına gelmesini, Rabbinden bir rahmet olarak hazinelerini kendilerinin çıkarmasını istedi. Bu icra planını da kendiliğimden uygulamadım. İşte, senin sabredemediğin şeylerin içyüzü budur.' dedi....
Məryəm Suresi, 50. Ayet:
Ve onlara rahmetimizden ihsan ettik ve onlar için dillerde yüksek, doğru bir sena nâsip kıldık....
Taha Suresi, 86. Ayet:
Fe recea mûsâ ilâ kavmihî gadbâne esifâ(esifen), kâle yâ kavmi e lem yaıdkum rabbukum va’den ha
senâ
(hasenen), e fe tâle aleykumul ahdu em eredtum en yahılle aleykum gadabun min rabbikum fe ahleftum mev’ıdî....
Taha Suresi, 112. Ayet:
Kim, bir mü'min olarak, iyi iyi amel (ve hareket) lerde bulunursa o, ne (seyyiâtının) artırılmasından, ne (hasenatının) ekşitilmesinden endîşe etmez. ...
Ənbiya Suresi, 12. Ayet:
Fe lemmâ ehassû be’
senâ
izâ hum minhâ yerkudûn(yerkudûne). ...
Ənbiya Suresi, 72. Ayet:
Ona İshak’ı bağışladık. Üstelik dileğinden de fazlasını, torun olarak Yâkub’u verdik. Her birini, dindar, ahlâklı, hayır-hasenat sahibi mü’minler, sâlih kimseler olarak yetiştirdik....
Ənbiya Suresi, 75. Ayet:
Lût’u rahmet deryamıza gark ettik. O dindar, ahlâklı, hayır-hasenat sahibi mü’minlerden, sâlih kimselerdendi....
Ənbiya Suresi, 86. Ayet:
Onları rahmet deryamıza gark ettik. Onlar dindar, ahlâklı, hayır-hasenat sahibi mü’minler, sâlih kimseler arasındadır....
Həcc Suresi, 58. Ayet:
Vellezîne hâcerû fî sebîlillâhi summe kutilû ev mâtû le yerzukannehumullâhu rızkan ha
senâ
(hasenen), ve innallâhe le huve hayrur râzikîn(râzikîne)....
Möminun Suresi, 28. Ayet:
"Sen ve beraberinde olanlar gemiye yerleşince de ki: "Bizi o zalim toplumun elinden kurtaran Allah’a hamd-u senalar olsun!"...
Möminun Suresi, 102. Ayet:
O zaman (kıyamette) kimin hasenat tartıları ağır gelirse, işte onlar zafere kavuşacaklardır....
Nur Suresi, 32. Ayet:
İçinizden bekârları, dulları, kölelerinizden ve câriyelerinizden dindar, ahlâklı, hayır-hasenat sahibi müslüman, sâlih kimseleri evlendirin, evliliklerini tescil ve ilan edin. Eğer bunlar fakir iseler, Allah lütfuyla onları zengin eder. Allah’ın lütfu geniştir, her şeyi bilir....
Nur Suresi, 43. Ayet:
E lem tera ennallâhe yuzcî sehâben summe yuellifu beynehu summe yec'aluhu rukâmen fe teral vedka yahrucu min hılâlih(hılâlihî), ve yunezzilu mines semâi min cibâlin fîhâ min beredin fe yusîbu bihî men yeşâu ve yasrifuhu an men yeşâu, yekâdu
senâ
berkıhî yezhebu bil ebsâr(ebsâri)....
Nur Suresi, 43. Ayet:
1.
e lem tera
: görmüyor musun, görmedin mi
2.
enne allâhe
: Allah'ın yaptığını
3.
yuzcî
: sevkeder
4.
sehâben
: b...
Furqan Suresi, 70. Ayet:
İllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan fe ulâike yubeddilullâhu seyyiâtihim ha
senâ
t(ha
senâ
tin), ve kânallâhu gafûren rahîmâ(rahîmen)....
Furqan Suresi, 70. Ayet:
1.
illâ
: ancak
2.
men
: kim
3.
tâbe
: tövbe etti
4.
ve âmene
: ve mü'min oldu
Furqan Suresi, 70. Ayet:
Ancak kim (mürşidi önünde) tövbe eder (böylece kalbine îmân yazılıp, îmânı artan) mü'min olur ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, o taktirde işte onların, Allah seyyiatlerini (günahlarını) hasenata (sevaba) çevirir. Ve Allah, Gafur'dur (günahları sevaba çevirendir), Rahîm'dir (rahmet nuru gönderendir)....
Furqan Suresi, 70. Ayet:
Ancak tevbe ve iyman edip salih bir amel işleyenler başka, çünkü bunların seyyiatını Allah ha
senâ
ta tebdil eder ve Allah gafûr, rahîm bulunuyor...
Şüəra Suresi, 83. Ayet:
'Rabbim, bana hikmete dayalı hükümranlık, yargı ve icra yetkisi, şeriat ver. Beni dindar, ahlâklı, hayır-ha
senâ
t sahibi mü’minler, sâlihler zümresine kat.'...
Nəml Suresi, 19. Ayet:
Süleyman onun sözlerine tebessüm ederek güldü: 'Rabbim, bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ve hâlis niyet ve amaçlarla, hoşnut olacağın, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirmemi, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlamamı, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olmamı, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işlememi gönlüme ilham et, gazabını davet eden şeylerden uzak tut....
Nəml Suresi, 46. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
yâ kavmi
: ey kavmim
3.
lime
: neden, niçin
4.
testa'cilûne
: acele istiyorsunuz, acele ediyorsu...
Nəml Suresi, 46. Ayet:
(Salih A.S) dedi ki: "Ey kavmim! Niçin hasenattan önce seyyiat için acele ediyorsunuz? Allah'tan mağfiret dileseniz olmaz mı? Böylece rahmet olunasınız diye."...
Nəml Suresi, 89. Ayet:
1.
men
: kim, kimse
2.
câe
: geldi
3.
bi el haseneti
: hasenat, kazanılan dereceler
4.
fe
: işte, o zaman
Nəml Suresi, 89. Ayet:
Kim hasenat ile (kazandığı dereceler, kaybettiği derecelerden fazla olarak) geldiyse, işte o zaman onun için ondan daha hayırlısı (cennet) vardır. Ve onlar, izin günü dehşetten (cehenneme gitmeyeceklerinden) emin olanlardır....
Qəsəs Suresi, 27. Ayet:
Şuayb: 'Benim yanımda sekiz yıl çalışmanın bedeli olarak, şu iki kızımdan birini sana nikâhlamak istiyorum. Eğer on yıla tamamlarsan, o da senin ikramın. On yıla tamamlama konusunda seni zorlamak istemiyorum. Allah’ın sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygun olduğu takdirde, benim dindar, ahlâklı, hayır-hasenat sahibi mü’minlerden, sâlih kimselerden biri olduğumu göreceksin.' dedi....
Qəsəs Suresi, 54. Ayet:
1.
ulâike
: işte onlar
2.
yu'tevne
: verilir
3.
ecre-hum
: onların ecirleri, ücretleri
4.
merreteyni
: iki kez, ik...
Qəsəs Suresi, 54. Ayet:
İşte onlardır ki; onlara sabırları sebebiyle ecirleri (sevapları) iki kat verilir. Ve onlar, seyyiati (kötülüğü) hasenat (iyilik) ile savarlar. Ve onlara verdiğimiz (manevî) rızıktan infâk ederler....
Qəsəs Suresi, 77. Ayet:
Vebtegı fîmâ âtâkellâhud dârel âhırete ve lâ tense nasîbekemined dunyâ ve ahsin kemâ ahsenallâhu ileyke ve lâ tebgıl fesâde fîl ard(ardı), innallâhe lâ yuhıbbul mufsidîn(mufsidîne)....
Qəsəs Suresi, 77. Ayet:
1.
vebtegı (ve ibtegı)
: ve iste
2.
fî
: de (onda)
3.
mâ
: şey
4.
âtâkellâhu (âtâ-ke allâhu)
: Allah sana verdi
Qəsəs Suresi, 84. Ayet:
Kim hasenat ile (pozitif dereceler ile) gelirse o taktirde ona, ondan daha hayırlısı vardır. Ve kim seyyiat ile (negatif dereceler ile) gelirse, işte o zaman kötü amel yapanlar "yaptıklarından başkası (fazlası) ile cezalandırılmazlar. (Derecat kaybedenlerin cezası kazandıkları dereceler kaybettikleri derecelerden çıkarıldıktan sonra kalan dereceşer kadardır.)...
Ənkəbut Suresi, 9. Ayet:
İman ederek, hâlis niyet ve amaçlarla İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenleri, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanları, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanları, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenleri; elbette dindar, ahlâklı, hayır-ha
senâ
t sahibi mü’minler, sâlihler zümresine katacağız....
Ənkəbut Suresi, 27. Ayet:
Biz İbrâhim’e, İshak’ı ve Yâkub’u ihsan ettik. Peygamberliği ve kitapları onun soyundan gelenlere vermeyi planladık. Ona dünyada mükâfatını verdik. O, âhirette, ebedî yurtta da dindar, ahlâklı, hayır-hasenat sahibi mü’minlerden, sâlihler zümresindendir....
Ənkəbut Suresi, 64. Ayet:
Şu dünya hayatı (en sefil yaşam - esfeli sâfîliyn) bir eğlence (kendini avutarak keyifle oyalanma) ve bir oyundan (kurallarına göre oynanan senaryo) başka bir şey değildir! Sonsuz gelecek vatana gelince; işte asıl bilinçlilik - yaşam yurdu odur. Kavrayabilselerdi!...
Fatir Suresi, 8. Ayet:
E fe men zuyyine lehu sûu amelihî fe reâhu ha
senâ
(hasenen), fe innallâhe yudıllu men yeşâu ve yehdî men yeşâu, fe lâ tezheb nefsuke aleyhim haserât(haserâtin), innallâhe alîmun bimâ yesneûn(yesneûne)....
Fatir Suresi, 32. Ayet:
Sonra bir o kitabı kullarımızdan (beğenib) seçdiklerimize mîras bırakdık. İşte onlardan kimi nefsine zulmedendir, onların ba'zısı mu'tedildir, onlardan bir kısmı da Allahın izniyle hayrat (ve hasenat yarışların) da öncü ol (up kazan) andır. İşte bu, büyük fazl (-u kerem) in ta kendisidir. ...
Zümər Suresi, 74. Ayet:
Onlar şöyle karşılık verirler: "Hamd-ü senalar olsun o Allah’a ki sözünde durdu ve dilediğimiz yerinde oturacağımız şekilde bizi cennete yerleştirdi. Çalışanların mükafatları ne güzelmiş!"...
Zümər Suresi, 75. Ayet:
Sen o gün melekleri de Arş’ın etrafını çevrelemiş Rablerine zikir, tenzih ve hamd eden vaziyette görürsün. Derken, aralarında adaletle hükmolunur ve "Hamd-ü senalar Rabbülâlemin olan Allah’a mahsustur." diye bitirilir....
Mömin Suresi, 8. Ayet:
'Ey Rabbimiz, onları, onların atalarından, hanımlarından ve nesillerinden salih ameller işleyen, hayır-hasenat sahibi mü’minleri, sâlih olanları, kendilerine va’dettiğin Adn Cennetlerine koy. Sen, yalnız sen, kudretli, hikmet sahibi ve hükümransın.'...
Fussilət Suresi, 34. Ayet:
1.
ve lâ testevî
: ve eşit, müsavi değil
2.
el hasenetu
: hasenat, sevap, iyilik
3.
ve
: ve
4.
lâ
: değil
Fussilət Suresi, 42. Ayet:
1.
lâ ye'tî-hi
: ona gelmez
2.
el bâtilu
: bâtıl
3.
min
: den
4.
beyni yedey-hi
: onun elleri arasında, önünde
Fəth Suresi, 16. Ayet:
Kul lil muhallefîne minel a’râbi setud’avne ilâ kavmin ulî be’sin şedîdin tukâtilûnehum ev yuslimûn(yuslimûne), fe in tutîû yû’tikumullâhu ecren ha
senâ
(hasenen), ve in tetevellev kemâ tevelleytum min kablu yuazzibkum azâben elîmâ(elîmen)....
Münafiqun Suresi, 10. Ayet:
Herhangi birinize ölüm gelmeden önce, size verdiğimiz rızık ve servetten Allah yolunda karşılık gözetmeden, gönüllü harcayın. Harcayın ki, daha sonra: 'Rabbim, benim ölümümü kısa bir müddet ertelesen de, imanda sadâkatimin ve kemâlimin ifadesi olan sadakayı, vicdanımı, servetimi, sosyal bünyeyi arındıran, berekete vesile olan zekâtı versem, mâlî mükellefiyetleri yerine getirsem, dindar, ahlâklı, hayır-ha
senâ
t sahibi mü’minlerden, sâlih kullarından olsam.' demeyesiniz....
Təğabun Suresi, 1. Ayet:
1.
yusebbihu
: tespih eder
2.
li allâhi
: Allah'ı
3.
mâ
: şeyler
4.
fî es semâvâti
: semalarda, göklerde
...
Təğabun Suresi, 1. Ayet:
Göklerde ne var, yerde ne varsa Allah’ı tesbîh eder; mülk (umûmen) O’nundur; hamd (ve
senâ
) O’na mahsustur. Ve O, herşeye hakkıyla gücü yetendir....
Talaq Suresi, 11. Ayet:
Resûlen yetlû aleykum âyâtillâhi mubeyyinâtin li yuhricellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti minez zulumâti ilen nûr(nûri), ve men yû'min billâhi ve ya'mel sâlihan yudhilhu cennâtin tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden), kad ahsenallâhu lehu rızkâ(rızkan)....
Təhrim Suresi, 10. Ayet:
Allah, mü’minlerle akrabalığı olan kâfirlerin ibret almaları için, Nûh’un karısı ile, Lût’un karısını misal vererek anlatıyor. Bu ikisi, bizi ilâh tanıyan, candan müslümanlar olarak bize bağlı, saygılı kullarımızdan dindar, ahlâklı, hayır-ha
senâ
t sahibi, mü’min iki sâlih kişinin nikâhları altında iken, onlara hıyanet ettiler. Kocaları, onları Allah’ın azâbından kurtaramadılar. Onlara: 'Haydi, ateşe girenlerle beraber, siz de ateşe girin.'denildi....
Cin Suresi, 11. Ayet:
'Bizden bir kısmı dindar, ahlâklı, hayır-hasenat sahibi, mü’min, sâlih kimseler. Bir kısmı da bunlardan aşağıda olmak üzere, muhtelif cemaatler halindeyiz.'...
Müzzəmmil Suresi, 20. Ayet:
İnne rabbeke ya'lemu enneke tekûmu ednâ min suluseyil leyli ve nısfehu ve sulusehu ve tâifetun minellezîne meak(meake), vallâhu yukaddirul leyle ven nehâr(nehâre), alime en len tuhsûhu fe tâbe aleykum, fakreû mâ teyessere minel kur'ân(kur’ânî), alime en seyekûnu minkum merdâ ve âharûne yadribûne fîl’ardı yebtegûne min fadlillâhi ve âharûne yukâtilûne fî sebîlillâhi fakreû mâ teyessere minhu ve ekîmus salâte ve âtûz zekâte ve akridullâhe kardan ha
senâ
(hasenen), ve mâ tukaddimû li enfusikum min ha...
Müzzəmmil Suresi, 20. Ayet:
(Habîbim, yâ Muhammed!) Şübhesiz Rabbin biliyor ki gerçekten sen, gecenin üçte ikisinden daha azı ve (bazen) yarısı ve (bazen de) üçte biri kadar kalkıyorsun (namaz kılıyorsun); berâberinde bulunanlardan (ashâbından) bir tâife de (böyle yapıyor).Hem geceyi ve gündüzü Allah takdîr eder. (O,) sizin bunu sayamayacağınızı (sürekli gece ibâdetine dayanamayacağınızı) bildi de sizi affetti (yapabildiğiniz kadarına ruhsat verdi); o hâlde Kur’ân’dan kolayınıza geleni okuyun (kolayınıza geldiği kadar gece...
Müddəssir Suresi, 37. Ayet:
Allah’ın sünneti, düzeninin yasaları ve iradesinin tecellisi içinde, içinizden imanda, amelde hayır ve hasenatta ileri gitmek isteyenlerle, şirkte ve inkârda ısrar ederek geride kalanlar için uyarıcıdır....
İnşirah Suresi, 8. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
ilâ rabbi-ke
: Rabbine
3.
fe
: artık, hemen
4.
irgab
: rağbet et, onu öv, sena et, hamdet, zikret, t...
Hud Suresi, 114. Ayet:
Ve ekımis salâte tarafeyin nehâri ve zulefen minel leyl(leyli), innel ha
senâ
ti yuzhibnes seyyiât(seyyiâti), zâlike zikrâ liz zâkirîn(zâkirîne)....
Hud Suresi, 114. Ayet:
1.
ve ekımı es salâte
: ve namazı kıl, ikame et
2.
tarafeyin
: iki tarafında
3.
nehâri
: gündüz
4.
ve zulefen
: ve...
Hud Suresi, 114. Ayet:
Gündüzün iki tarafında ve geceden zülfelerde (gündüze yakın saatlerinde) salâtı ikame et. . . Muhakkak ki hasenat (Hakikatini yaşamak - kişiden açığa çıkan güzel yaşantı) seyyiatı (hakikati örtme ve nefsaniyetten kaynaklanan suçların getirisini) giderir. . . Bu, idrak sahiplerine bir öğüttür....
Hud Suresi, 114. Ayet:
Gündüzün iki tarafında (öğle ve ikindi vakitlerinde) ve geceye yakın üç vakitte (akşam, yatsı ve sabah vakitlerinde) gereği üzre namaz kıl. Doğrusu bu hasenat (beş vakit namazın sevabı, küçük) günahları mahveder, Bu, ibretle düşünenlere bir nasihattır....
Hud Suresi, 114. Ayet:
Hem namaz kıl gündüzün taraflarından ikisinde ve gecenin gündüze yakın saatlerinde, çünkü hasenat, seyyiatı giderir, bu, idrâki olanlara bir öğüddür...
Əhzab Suresi, 56. Ayet:
Muhakkak ki Allah ve melekleri Peygambere hep salat (rahmet ve sena) ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salat edin ve tam bir içtenlikle selâm verin....
Yasin Suresi, 52. Ayet:
Kâlû yâ veylenâ men bea
senâ
min merkadinâ, hâzâ mâ vaader rahmânuve sadakal murselûn(murselûne). ...
Saffat Suresi, 100. Ayet:
'Rabbim, bana dindar, ahlâklı, hayır-hasenat sahibi mü’minler, Sâlihler arasına dahil edeceğin bir oğul ver' diye niyâz etti....
Saffat Suresi, 108. Ayet:
(108-109) Ve sonrakilerin arasında O'na karşı (bir güzel sena) bıraktık. İbrahim üzerine selâm olsun....
Saffat Suresi, 109. Ayet:
(108-109) Ve sonrakilerin arasında O'na karşı (bir güzel sena) bıraktık. İbrahim üzerine selâm olsun....
Saffat Suresi, 112. Ayet:
Onu, dindar, ahlâklı, hayır-hasenat sahibi mü’min sâlih kullarımdan bir peygamber olan İshak ile müjdeledik....
Saffat Suresi, 119. Ayet:
Ve sonrakiler arasında da onlar için güzel bir sena bıraktık....
Mömin Suresi, 84. Ayet:
Fe lemmâ reev be’
senâ
kâlû âmennâ billâhi vahdehu ve kefernâ bimâ kunnâ bihî muşrikîn(muşrikîne). ...
Mömin Suresi, 85. Ayet:
Fe lem yeku yenfeuhum îmânuhum lemmâ reev be’
senâ
, sunnetâllahilletî kad halet fî ibâdih(ibâdihî), ve hasire hunâlikel kâfirûn(kâfirûne). ...
Qaf Suresi, 38. Ayet:
Ve lekad halaknes semâvâti vel arda ve mâ beynehumâ fî sitteti eyyâmin ve mâ mes
senâ
min lugûb(lugûbin)....
Qələm Suresi, 50. Ayet:
Fakat Rabbi onu peygamber olarak seçti. Dindar, ahlâklı, hayır-hasenat sahibi mü’minler, sâlihler zümresine dâhil etti....
Rum Suresi, 18. Ayet:
Göklerde ve yerde her tür sena ve övgüye layık tek varlık O olduğuna göre, öğleyin ve akşama girerken de (O'nu anın)....