Axtarış Nəticələri
Ana Səhifə
Surələr
Məallər
Blog
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
İn tubdûs sadakâti fe niimmâ hiy(hiye), ve in tuhfûhâ ve tu’tûhâl fukarâe fe huve hayrun lekum ve yukeffiru ankum min
seyyiâti
kum vallâhu bi mâ ta’melûne habîr(habîrun)....
Bəqərə Suresi, 271. Ayet:
1.
in
: eğer
2.
tubdû
: açıkça ortaya çıkarırsanız
3.
es sadakâti
: sadakalar
4.
fe
: o zaman, o taktirde, işte
Ali-İmran Suresi, 193. Ayet:
Rabbenâ innenâ semi’nâ munâdiyen yunâdî lil îmâni en âminû bi rabbikum fe âmennâ, rabbenâ fagfir lenâ zunûbenâ ve keffir annâ
seyyiâti
nâ ve teveffenâ meal ebrâr(ebrâri). ...
Ali-İmran Suresi, 193. Ayet:
1.
rabbe-nâ
: Rabbimiz
2.
inne-nâ
: muhakkak ki biz
3.
semi'nâ
: işittik
4.
munâdiyen
: nida eden, davetçi
Ali-İmran Suresi, 195. Ayet:
Festecâbe lehum rabbuhum ennî lâ udîu amele âmilin minkum min zekerin ev unsâ, ba’dukum min ba’d(ba’dın), fellezîne hâcerû ve uhricû min diyârihim ve uzû fî sebîlî ve kâtelû ve kutilû le ukeffirenne anhum
seyyiâti
him ve le udhılennehum cennâtin tecrî min tahtihâl enhâr(enhâru), sevâben min indillâh(indillâhi) vallâhu indehû husnus sevâb(sevâbi)....
Ali-İmran Suresi, 195. Ayet:
1.
fe istecâbe
: o zaman, icabet etti, dualarına cevap verdi
2.
lehum
: onlara, onlar için
3.
rabbu-hum
: onların Rabbi
4.
ennî...
Nisa Suresi, 18. Ayet:
Ve leysetit tevbetu lillezîne ya’melûnes seyyiât(
seyyiâti
), hattâ izâ hadara ehadehumul mevtu kâle innî tubtul’âne ve lâllezîne yemûtûne ve hum kuffâr(kuffârun). Ulâike a’tednâ lehum azâben elîmâ(elîmen)....
Nisa Suresi, 18. Ayet:
1.
ve leyset(i)
: ve değil
2.
et tevbetu
: tövbe
3.
li ellezîne
: onların
4.
ya'melûne
: yapıyorlar
Nisa Suresi, 31. Ayet:
İn tectenibû kebâira mâ tunhevne anhu nukeffir ankum
seyyiâti
kum ve nudhılkum mudhalen kerîmâ(kerîmen)....
Nisa Suresi, 31. Ayet:
1.
in tectenibû
: eğer çekinirseniz, kaçınırsanız
2.
kebâira
: büyükler
3.
mâ tunhevne
: yasaklandığınız şeyler
4.
an-hu
Maidə Suresi, 12. Ayet:
Ve lekad ehazallâhu mîsâka benî isrâîl(isrâîle), ve beasnâ minhumusney aşera nakîbâ(nakîben) ve kâlellâhu innî meakum lein ekamtumus salâte ve âteytumuz zekâte ve âmentum bi rusulî ve azzertumûhum ve akradtumullâhe kardan hasenen le ukeffirenne ankum
seyyiâti
kum ve le udhılennekum cennâtin tecrî min tahtıhel enhâr(enhâru), fe men kefere ba’de zâlike minkum fe kad dalle sevâes sebîl(sebîli)....
Maidə Suresi, 12. Ayet:
1.
ve lekad
: ve andolsun
2.
ehaze allâhu
: Allâh (c.c.) aldı
3.
mîsâka
: mîsâk
4.
benî isrâîle
: İsrailoğulları
Maidə Suresi, 65. Ayet:
Ve lev enne ehlel kitâbi âmenû vettekav le keffernâ anhum
seyyiâti
him ve le edhalnâhum cennâtin naîm(naîmi)....
Maidə Suresi, 65. Ayet:
1.
ve lev enne
: ve şayet, eğer olsa
2.
ehle el kitâbi
: kitap ehli, kitap sahipleri
3.
âmenû
: âmenû oldular, yaşarken Allâh'a teslim olmayı, ulaşmayı dilediler
Əraf Suresi, 95. Ayet:
Sonra seyyiatin yerini hasenatla değiştirdik. Ne zaman ki çoğaldılar ve şöyle dediler. “Babalarımıza da şiddetli darlık ve ferahlık dokunmuştu. (Allah'tan bilmediler, ders almadılar). Bunun üzerine onları farkına varmadan (şuurunda değilken) aniden aldık.”...
Əraf Suresi, 153. Ayet:
Vellezîne amilûs
seyyiâti
summe tâbû min ba’dihâ ve âmenû inne rabbeke min ba’dihâ le gafûrun rahîm(rahîmun). ...
Əraf Suresi, 153. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve o kimseler, onlar, ... yapanlar
2.
amilû es
seyyiâti
: seyyiat yaptılar, derecat kaybettiren ameller yaptılar
3.
summe
: sonra
4.
Əraf Suresi, 168. Ayet:
Ve katta’nâhum fîl ardı umemâ(umemen), minhumus sâlihûne ve minhum dûne zâlike ve belevnâhum bil hasenâti ves
seyyiâti
leallehum yerciûn(yerciûne). ...
Əraf Suresi, 168. Ayet:
1.
ve katta'nâ-hum
: ve onları ayrı ayrı böldük, ayırdık
2.
fî el ardı
: yeryüzünde
3.
umemâ
: ümmetler, topluluklar
4.
min hum...
Ənfal Suresi, 29. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû in tettekullâhe yec’al lekum furkânen ve yukeffir ankum
seyyiâti
kum ve yagfir lekum, vallâhu zul fadlil azîm(azîmi)....
Ənfal Suresi, 29. Ayet:
Ey iyman edenler! Allaha korunursanız o, size bir fürkan verir ve tarafınızdan seyyiatınızı örter, sizin için mağfiret de eder, Allah azîm fadıl sahibidir...
Yunus Suresi, 27. Ayet:
Vellezîne kesebûs
seyyiâti
cezâu seyyietin bi mislihâ ve terhekuhum zilleh(zilletun), mâ lehum minallâhi min âsim(âsimin), ke ennemâ ugsîyet vucûhuhum kita'an minel leyli muzlimâ(muzlimen), ulâike ashâbun nâr(nâri), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne)....
Yunus Suresi, 27. Ayet:
1.
ve ellezîne kesebû
: ve kazanan kimselerin
2.
es
seyyiâti
: seyyiat, derecat kaybettiren ameller, günahlar
3.
cezâu
: cezası, karşılığı
4.
Hud Suresi, 78. Ayet:
Ve câehu kavmuhu yuhreûne ileyhi ve min kablu kânû ya’melûnes seyyiât(
seyyiâti
), kâle yâ kavmi hâulâi benâtî hunne etharu lekum, fettekullâhe ve lâ tuhzûni fî dayfî, e leyse minkum raculun reşîd(reşîdun)....
Hud Suresi, 78. Ayet:
1.
ve câe-hu
: ve ona geldi
2.
kavmu-hu
: onun kavmi
3.
yuhreûne
: süratle koşarak
4.
ileyhi
: ona, yanına
Rəd Suresi, 6. Ayet:
Ve onlardan önce birçok cezalar gelip geçmiş olduğu halde, senden haseneden önce seyyiati (iyilikten önce kötülüğü) acele istiyorlar. Ve muhakkak ki; senin Rabbin, insanlar için, onların zulümlerine karşı mağfiret sahibidir. Ve muhakkak ki; Rabbinin ikabı elbette çok şiddetlidir....
Rəd Suresi, 22. Ayet:
Onlar, sabırla Rab'lerinin vechini (Zat'ını, Zat'a ulaşmayı ve Allah'ın Zat'ını görmeyi) dileyenler ve namazı ikame edenler, onları rızıklandırdığımız şeylerden gizli ve açıkça infâk edenlerdir. Ve seyyiati, hasenat ile (iyilikle) savan kimselerdir. İşte onlar için, bu dünyanın (güzel bir) akıbeti (sonucu) vardır....
Nəhl Suresi, 45. Ayet:
E fe eminellezîne mekerû
seyyiâti
en yahsifallâhu bihimul arda ev ye’tiyehumul azâbu min haysu lâ yeş’urûn(yeş’urûne). ...
Nəhl Suresi, 45. Ayet:
1.
e fe emin
: artık emin mi oldular
2.
ellezîne mekerû
: tuzak kuranlar, hileler düzenleyenler
3.
seyyiâti
: kötülükler
4.
en ...
Taha Suresi, 112. Ayet:
Kim, bir mü'min olarak, iyi iyi amel (ve hareket) lerde bulunursa o, ne (seyyiâtının) artırılmasından, ne (hasenatının) ekşitilmesinden endîşe etmez. ...
Möminun Suresi, 96. Ayet:
Seyyiati (kötülüğü), en güzel olanla yok et. Biz, (onların) vasıflandırdıklarını en iyi biliriz....
Furqan Suresi, 70. Ayet:
İllâ men tâbe ve âmene ve amile amelen sâlihan fe ulâike yubeddilullâhu
seyyiâti
him hasenât(hasenâtin), ve kânallâhu gafûren rahîmâ(rahîmen)....
Furqan Suresi, 70. Ayet:
1.
illâ
: ancak
2.
men
: kim
3.
tâbe
: tövbe etti
4.
ve âmene
: ve mü'min oldu
Furqan Suresi, 70. Ayet:
Ancak tevbe ve iyman edip salih bir amel işleyenler başka, çünkü bunların seyyiatını Allah hasenâta tebdil eder ve Allah gafûr, rahîm bulunuyor...
Nəml Suresi, 46. Ayet:
1.
kâle
: dedi
2.
yâ kavmi
: ey kavmim
3.
lime
: neden, niçin
4.
testa'cilûne
: acele istiyorsunuz, acele ediyorsu...
Qəsəs Suresi, 54. Ayet:
İşte onlardır ki; onlara sabırları sebebiyle ecirleri (sevapları) iki kat verilir. Ve onlar, seyyiati (kötülüğü) hasenat (iyilik) ile savarlar. Ve onlara verdiğimiz (manevî) rızıktan infâk ederler....
Qəsəs Suresi, 84. Ayet:
Men câe bil haseneti fe lehu hayrun minhâ ve men câe bis seyyieti fe lâ yuczellezîne amilûs
seyyiâti
illâ mâ kânû ya’melûn(ya’melûne)....
Qəsəs Suresi, 84. Ayet:
1.
men
: kim
2.
câe
: geldi
3.
bi
: ile
4.
el haseneti
: hasene, iyilik, sevap
Ənkəbut Suresi, 4. Ayet:
Em hasibellezîne ya’melûnes
seyyiâti
en yesbikûnâ, sâe mâ yahkumûn(yahkumûne)....
Ənkəbut Suresi, 4. Ayet:
1.
em
: yoksa, veya
2.
hasibe
: hesap etti, zannetti
3.
ellezîne
: o kimseler, onlar
4.
ya'melûne
: yaparlar, yapı...
Ənkəbut Suresi, 7. Ayet:
Vellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti le nukeffiranne anhum
seyyiâti
him ve le necziyennehum ahsenellezî kânû ya’melûn(ya’melûne)....
Ənkəbut Suresi, 7. Ayet:
1.
ve
: ve
2.
ellezîne
: onlar
3.
âmenû
: âmenû oldular (hayattayken Allah'a ulaşmayı dilediler)
4.
ve amilû es sâlihâti
Fatir Suresi, 10. Ayet:
Men kâne yurîdul izzete fe lillâhil izzetu cemîâ(cemîan), ileyhi yes’adul kelimut tayyibu vel amelus sâlihu yerfeuh(yerfeuhu), vellezîne yemkurûnes
seyyiâti
lehum azâbun şedîd(şedîdun), ve mekru ulâike huve yebûr(yebûru)....
Fatir Suresi, 10. Ayet:
1.
men
: kim, kimse
2.
kâne
: oldu
3.
yurîdu
: istiyor
4.
el izzete
: izzet
Mömin Suresi, 9. Ayet:
Vekıhimus seyyiât(
seyyiâti
), ve men tekıs
seyyiâti
yevme izin fe kad rahimteh(rahimtehu) ve zâlike huvel fevzul azîm(azîmu). ...
Mömin Suresi, 9. Ayet:
1.
vekı-him
: onları koru
2.
es
seyyiâti
: kötülükler, kaybedilen dereceler
3.
ve men
: ve kim
4.
tekı
: sen korud...
Mömin Suresi, 45. Ayet:
Fe vekâhullâhu
seyyiâti
mâ mekerû ve hâka bi âli fir’avne sûul azâb(azâbi)....
Mömin Suresi, 45. Ayet:
1.
fe
: böylece
2.
vekâ-hu
: onu korudu
3.
allâhu
: Allah
4.
seyyiâti
: kötülükler
Şura Suresi, 25. Ayet:
Ve huvellezî yakbelut tevbete an ibâdihî ve ya’fû anis
seyyiâti
ve ya’lemu mâ tef’alûn(tef’alûne)....
Şura Suresi, 25. Ayet:
1.
ve huve
: ve o
2.
ellezî
: ki o
3.
yakbelu
: kabul eder
4.
et tevbete
: tövbe
Casiyə Suresi, 21. Ayet:
Em hasibellezînecterahûs
seyyiâti
en nec’alehum kellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti sevâen mahyâhum ve memâtuhum, sâe mâ yahkumûn(yahkumûne)....
Casiyə Suresi, 21. Ayet:
1.
em
: veya, yoksa
2.
hasibe
: hesap etti, zannetti
3.
ellezîne
: onlar
4.
icterahû
: yaptılar, işlediler
Əhqaf Suresi, 16. Ayet:
Ulâikellezîne netekabbelu anhum ahsene mâ amilû ve netecâvezu an
seyyiâti
him fî ashâbil cenneh(cenneti), va’des sıdkıllezî kânû yûadûn(yûadûne). ...
Əhqaf Suresi, 16. Ayet:
1.
ulâike ellezîne
: işte onlar
2.
netekabbelu
: kabul ederiz
3.
an hum
: onlardan
4.
ahsene
: en güzel
...
Məhəmməd Suresi, 2. Ayet:
Vellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti ve âmenû bi mâ nuzzile alâ muhammedin ve huvel hakku min rabbihim keffere anhum
seyyiâti
him ve asleha bâlehum....
Məhəmməd Suresi, 2. Ayet:
1.
ve ellezîne
: ve onlar
2.
âmenû
: âmenû oldular, Allah'a ulaşmayı dilediler
3.
ve amilû es sâlihâti
: ve salih ameller yaptılar
4.
Fəth Suresi, 5. Ayet:
Li yudhilel mu’minîne vel mu’minâti cennâtin tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ ve yukeffire anhum
seyyiâti
him, ve kâne zâlike indallâhi fevzen azîmâ(azîmen)....
Fəth Suresi, 5. Ayet:
1.
li yudhile
: dahil etsin, koysun diye
2.
mu'minîne
: mü'min erkekler
3.
ve
: ve
4.
mu'minâti
: mü'min kadınlar<...
Təğabun Suresi, 9. Ayet:
Yevme yecmeukum li yevmil cem’i zâlike yevmut tegâbun(tegâbuni), ve men yû’min billâhi ve ya’mel sâlihan yukeffir anhu
seyyiâti
hî ve yudhılhu cennâtin tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden), zâlikel fevzul azîm(azîmu)....
Təğabun Suresi, 9. Ayet:
1.
yevme
: gün
2.
yecmeu-kum
: sizi toplayacak
3.
li yevmi
: gün için
4.
el cem'i
: toplanma
Təğabun Suresi, 9. Ayet:
Sizi toplanma günü için biraraya toplayacağı gün, işte o, aldanma günüdür. Ve kim Allah'a îmân eder ve salih amel (nefs tezkiyesi) yaparsa, onun seyyiatini (günahlarını) örter. Ve orada ebediyyen kalmak üzere, altından nehirler akan cennetlere koyar. İşte bu fevz-ül azîmdir (büyük kurtuluştur)....
Talaq Suresi, 5. Ayet:
Zâlike emrullâhi enzelehû ileykum, ve men yettekıllâhe yukeffir anhu
seyyiâti
hî ve yu’zım lehû ecrâ(ecren)....
Talaq Suresi, 5. Ayet:
1.
zâlike
: işte bu
2.
emru
: emir
3.
allâhi
: Allah
4.
enzele-hû
: onu indirdi
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
Yâ eyyuhâllezîne âmenû tûbû ilâllâhi tevbeten nasûhâ(nasûhan), asâ rabbukum en yukeffire ankum
seyyiâti
kum ve yudhilekum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru, yevme lâ yuhzîllâhun nebiyye vellezîne âmenû meah(meahu), nûruhum yes'â beyne eydîhim ve bi eymânihim yekûlûne rabbenâ etmim lenâ nûrenâ vagfir lenâ, inneke alâ kulli şey'in kadîr(kadîrun)....
Təhrim Suresi, 8. Ayet:
1.
yâ eyyuhâ
: ey
2.
ellezîne âmenû
: âmenû olanlar
3.
tûbû
: tövbe edin
4.
ilâ allâhi
: Allah'a
Hud Suresi, 114. Ayet:
Ve ekımis salâte tarafeyin nehâri ve zulefen minel leyl(leyli), innel hasenâti yuzhibnes seyyiât(
seyyiâti
), zâlike zikrâ liz zâkirîn(zâkirîne)....
Hud Suresi, 114. Ayet:
1.
ve ekımı es salâte
: ve namazı kıl, ikame et
2.
tarafeyin
: iki tarafında
3.
nehâri
: gündüz
4.
ve zulefen
: ve...
Hud Suresi, 114. Ayet:
Gündüzün iki tarafında ve gecenin gündüze yakın kısmında namazı ikame et. Muhakkak ki haseneler (kazanılan dereceler), seyyiati (kaybedilen dereceleri) giderir. İşte bu, zikredenler için bir öğüttür....
Hud Suresi, 114. Ayet:
Gündüzün iki tarafında ve geceden zülfelerde (gündüze yakın saatlerinde) salâtı ikame et. . . Muhakkak ki hasenat (Hakikatini yaşamak - kişiden açığa çıkan güzel yaşantı) seyyiatı (hakikati örtme ve nefsaniyetten kaynaklanan suçların getirisini) giderir. . . Bu, idrak sahiplerine bir öğüttür....
Hud Suresi, 114. Ayet:
Hem namaz kıl gündüzün taraflarından ikisinde ve gecenin gündüze yakın saatlerinde, çünkü hasenat, seyyiatı giderir, bu, idrâki olanlara bir öğüddür...
Əraf Suresi, 95. Ayet:
Sonra seyyiatın (günahın) yerini həsənatla (yaxşılıqla, savabla) dəyişdirdik. Nə zaman ki, çoxaldılar və belə dedilər. ‘Atalarımıza da şiddətli darlıq və fərahlıq (firavanlıq, xeyir) üz vermişdi. (Allahdan bilmədilər, dərs almadılar). Bunun üzərinə onları özləri də bilmədən yaxaladıq.’...
Hud Suresi, 114. Ayet:
Gündüzün iki tərəfində və gecənin gündüzə yaxın qismində namazı qıl. Şübhəsiz ki, həsənələr (qazanılan dərəcələr), seyyiati (itirilən dərəcələri) aradan qaldırar. Bu zikr edənlər üçün bir öyüddür....
Rəd Suresi, 22. Ayet:
Onlar səbirlə Rəblərinin Vəchini (Allahın Zatını görməyi) diləyənlər və namazı qılanlar, onlara ruzi verdiyimiz şeylərdən gizli və açıqca infaq edənlərdir. Seyyiatı (pisliyi) həsənat ilə (yaxşılıqla) dəf edən kimsələrdir. Onlar üçün bu dünyanın (gözəl bir) aqibəti vardır....
Möminun Suresi, 96. Ayet:
Seyyiatı (yamanlığı) yaxşılıqla dəf et. Biz onların aid etdikləri sifətləri ən yaxşı bilirik....